ıstanbul`dakı yaralı at

advertisement
ISTANBUL'DAKI YARALI AT
Portal
Adres
: www.alaturka.us
İçeriği : Haber
: http://www.alaturka.us/istanbuldaki-yarali-at-466886
Tarih : 13.05.2017
İstanbul'daki yaralı at
İSTANBUL (AA) Ümraniyede sabah saatlerinde at arabasının servis minibüsüyle çarpışması sonucu yaralanan at, İstanbul Üniversitesi
Veterinerlik Fakültesinde tedavi altına alındı.
Akdeniz Caddesindeki kazada minibüsün çarpmasıyla yolun karşı şeridine savrulan ve ayağa kalkamayan yaralı ata çevredeki
vatandaşlarca yardım edilmeye çalışıldı.
Su verilip üzeri örtülen ve kan kaybını engellemek için tamponla müdahale edilen yaralı at, daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi
veterinerlerinin yaptığı ilk müdahalenin ardından itfaiye yardımıyla İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine götürüldü.
DÜNYA TEKNOLOJI, INOVASYON VE GIRISIMCILIK KONFERANSI
Portal
Adres
: www.alaturka.us
İçeriği : Haber
Tarih : 13.05.2017
: http://www.alaturka.us/dunya-teknoloji-inovasyon-ve-girisimcilik-konferansi-4-467207
Dünya Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik Konferansı
İSTANBUL (AA) Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, bu yıl yurt dışında 62 mağaza açacaklarını belirterek,
?Türk markaları olarak öyle bir farklı noktaya geldik ki yeni nesil rekabet düzeni içinde yerimizi alma noktasında çok iddialı ve
donanımlıyız.• dedi.
İstanbul Üniversitesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ?Dünya Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik Konferansı• İstanbul Kongre
Merkezinde ikinci gününde devam ediyor.
Konferansta konuşan Orakçıoğlu, 11 yıl sivil toplum örgütlerinde aktif görev alan biri olarak çok yönlü düşünmek ve global vizyonun
içinde olmanın önemine değinerek, şunları kaydetti:
?Ayağımın tozuyla dün gece yarısı Madridden geldim. Madridde Türk perakende sektörünün önemli markalarının birlikte olduğu bir
vizyon buluşması, uluslararası bir konferans vardı. Konferans başlamadan önce Madridin en önemli caddelerinden birinde, önümüzdeki
günlerde açacağımız mağazamızın önünde bir tanıtım yaptık. Bundan 10-15 yıl önce böyle bir lokasyonda olmak bizim için hayaldi.
Artık Türk markaları olarak öyle bir farklı noktaya geldik ki yeni nesil rekabet düzeni içinde yerimizi alma noktasında çok iddialı ve
donanımlıyız.•
Avrupa Birliğinin Çine koyduğu kotaların 2005 yılında bittiğini ancak o yıllarda Çinle mücadele edebilmek için uygulanan kotaların 3
yıl uzatılmasını sağladıklarını aktaran Orakçıoğlu, ?Bu 3 yıl, rekabette avantaj elde edebildik. Ancak bu pansuman bir tedbirdi. Aynı
dönemde AB ile çok önemli bir projeye imza attık. Nişantaşında İstanbul Moda Akademisini kurduk. Türk tasarımcılarının dünyada bir
takım organizasyonlarda yer alması konusunda önemli projelere imza attık. Bunların hiçbiri tesadüf değil.• diye konuştu.
Orakçıoğlu, geçmişte dünyanın en önemli fuarlarına katıldıklarını ancak fuarlarda itibarlarının olmadığına dikkati çekerek, sözlerini
şöyle sürdürdü:
?Markalarımızın stantları fuarların en kötü yerindeydi. 15 yıllık süreç içerisinde çok önemli değişim ve gelişim ortaya koyduk. Sadece
bu yıl yurt dışında açacağımız mağaza sayısı 62. Bizim hayallerimiz vardı ama bu hayalleri planladık, projelendirdik ve üzerine strateji
koyduk. Stratejimizin adına ?ulaşılabilir lüks diyoruz. Ulaşılabilir lüksün tanımının dışında, bir takım standartlar var. Kaliteden ödün
vermeyeceksiniz. En iyi kumaşı ve malzemeyi kullanacaksınız. Üretim standartlarında rakiplerinizden daha iyi olacaksınız. İçinde
tasarım olacak ve markanın büyüsüyle bunu taçlandıracaksınız. Bunlar kolay görünüyor ama çok büyük bir birikim istiyor.•
1986 yılında kuruldukları günden bu yana yaptıkları çalışmaları anlatan Orakçıoğlu, Damat, Tween ve D´S Damat markaları ile dünya
moda perakendesinde söz sahibi olduklarının altını çizdi.
?Fil dişi kulelerde bilim üretilmez•
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sedat Murat, 5-10 yıl öncesine kadar üniversitelerde girişimciliğe ve sanayiciliğe karşı çıkan
öğrenciler bulunduğunu belirterek, ?Fil dişi kulelerde bilim üretilmez. Mutfağa gitmeden tarif edeyim¦ Teorik bir aşçı nasıl yemeği tarif
eder? Bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bizim gibi orta gelir grubuna sahip ülkelerin sıkıntısı eğitimde esaslı reform çalışmalarının
yapılamaması.• şeklinde konuştu.
Bugün dünyada hiç olmadığı kadar üretim yapılmasına rağmen hiç olmadığı kadar da açlık, sefalet ve gelir dağılımında adaletsizlik
bulunduğunu aktaran Murat, gelir dağılımında adaletsizliğin artması durumunda dünyanın ciddi bir sosyal krizle karşı karşıya
kalabileceğini ve yeni dünyada işin sosyal bölümünün ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Oturumların gün boyu devam edeceği 2. Dünya Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik Konferansı yarın sona erecek.
KANSER HASTALARIN SEVINDIRECEK HABER
Portal
Adres
: www.sondakikaguncelhaberler.co... İçeriği : Gündem
Tarih : 13.05.2017
: http://www.sondakikaguncelhaberler.com/kanser-hastalarin-sevindirecek-haber.html
Kanser hastaların sevindirecek haber
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkanı Prof.Dr. Zehra Özcan, kanser teşhis ve tedavisinde kullanılan son teknoloji PET/BT ve PET/MR
cihazlarının dünyada 80 tane, Türkiye´de ise 3 tane bulunduğunu ve bu sayıyla Türkiye´nin birçok Avrupa ülkesini geride bıraktığını
söyledi. Söz konusu cihazlarla kanser öncesi teşhis ve tedavide büyük yol kat edildiğini belirten Özcan, Türkiye´nin bu cihazlara sahip
olmasını büyük bir şans olarak gördüğünü dile getirdi.
Türkiye Nükleer Tıp Derneği (TNTD) tarafından düzenlenen 29. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi Antalya Belek´te başladı. 10-14 Mayıs
2017 tarihleri arasında yaklaşık 400 katılımcının takip ettiği kongrede, 49 oturum başkanı ve 50 konuşmacı görev aldı. 17 konferans, 2
panel, 3 kurs, 7 bildiri oturumu ve 3 uydu sempozyumunun yapıldığı kongrede bu yıl 'Geleceğin Tıbbında Nükleer Tıp' teması ile
kurgulandı. Kongrede, nükleer tıp uzmanlık alanını bekleyen son gelişmeler ile yenilikler ele alındı.
Ülkemiz için çok sevindirici bir gelişme
Kongrede gazetecilere açıklamalarda bulunan Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Ana
bilim dalı Öğretim üyesi Prof.Dr. Zehra Özcan, kanser teşhis ve tedavisinde kullanılan son teknoloji PET/BT ve PET/MR cihazlarının
dünyada 80 tane, Türkiye´de ise 3 tane bulunduğunu söyledi.
Türkiye´nin nükleer tıp alanında çok geniş ekolojik duruma sahip olduğunu ve bir çok Avrupa ülkesini geride bıraktığını belirten Özcan,
'Özellikle kanser tanısında çok önemli olan görüntüleme sistemleri mevcut. Bu görüntüleme cihazlarının ülkemizde sayıları 120´yi aşmış
durumda. Ülkemizde şimdiye kadar 2 PET/MR cihazı mevcut idi. Bir tanesi İstanbul ikincisi Ankara´da kurulmuştu. Şimdi çok yeni
üçüncüsü devreye girdi. İstanbul Cerrahpaşa tıp fakültesine kuruldu. Bu ülkemiz için çok sevindirici bir gelişme. Sağlık hizmetinin en
üst seviyede teknolojik donanımla Türk halkına ulaşmış olmasından dolayı memnuniyet duyuyoruz' dedi.
30 DAKIKALIK YÜRÜYÜS KANSERLI HASTANIN ÖMRÜNÜ...
Portal
Adres
: www.gundem.me
İçeriği : Gündem
: http://gundem.me/detail/?id=2349747
Tarih : 13.05.2017
30 dakikalık yürüyüş kanserli hastanın ömrünü...
Daha önce Fethiye ve İstanbul´da rekor katılımlarla düzenlenen International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma´nın altıncısı
bu yıl Antalya´nın Serik ilçesinde düzenlendi. Belek Turizm merkezinde bir otelde 25 yabancı konuşmacının yer aldığı ve 300´e yakın
hematoloji uzmanlarının da katıldığı kongrede, 12 bilimsel oturum ve 3 uydu sempozyumda 29 oturum başkanının moderatörlüğünde 34
konuşmacı sunumlarını gerçekleştiriyor. Programda gazetecilerle bir araya gelen Türk Hematoloji Derneği (THD) uzmanları, kanserde
ömrü uzatma ve yaşam kalitesini arttırmaya yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
'Yaşam süresi ve kalitesini etkiliyor'
Kongrede konuşan Türk Hematoloji Derneği (THD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, derneklerinin 2016
Dünya Tromboz Günü'nde `hareketsiz kalma yaşamda kopma sloganı´ ile damar tıkanıkları hastalıkları konusunda şişmanlığın ve
hareketsizliğin yaşama mal olduğu konusunda bilgilendirmeler yaptıklarını hatırlattı. Kanserli hastalıklarda hareketsizliğin yaşam
kalitesini etkilediğini vurgu yapan Demir, 'Hem yaşam kalitesini hem de yaşam süresine etki etmektedir. Nitekim hastalarımızın ruhsal
durumu yaşama bağlılığı aile desteği ile ve tedavisi ve bakımı iyi tedavi yönetmeleri ve yaşam kalitesini arttırıcı yöntemler mümkündür'
dedi.
Haftada 3 kez sadece 30 dakika yetiyor
Günlük fiziksel aktivitelerin düzenli olarak yapılmasının ise yaşam kalitesini arttırdığını söyleyen Demir, 'Bu nedenle olası enfeksiyona
karşı önlemler alındığında hastaların dışarı çıkması, yürüyüş yapması fiziksel aktivitelerini arttırmaları önem kazanmaktadır. Yeni bir
çalışmaya göre, kanser hastaları haftada üç kez sadece 30 dakika yürüdüklerinde yaşam kalitelerinde artış olmaktadır. İngiltere´de
yapılan çalışmaya göre, 'egzersizden kaçmak yerine, hastalar daha aktif olmaya ve günlük yaşamlarında egzersiz yapmaya teşvik
edilmelidir' denmiştir. Çalışmada 42 kanserli hasta iki gruba ayrılmış. Bir grup, mevcut aktivite düzeyini korumaya teşvik edilmiş. Diğer
gruba ise yürüyüş önerileri verilmiş ve haftada bir grup yürüyüşüne katılmaları önerilmiştir. Bu hastalar yaşam kalitesi, halsizlik, ruh
durumu kendi kendini iş yapabilme durumu sorgulanarak 6, 12 ve 24. haftalarda değerlendirmeler yapılmıştır. Yürüyüş yapanlarda
yaşam kalitesi skorlaması yapmayanlara göre daha yüksek çıkmış' diye konuştu.
'Çocuklardaki kanser oranı tüm kanserlerin yüzde 2'sini oluşturuyor'
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümü Doktoru THD
Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan ise, çocukluk ve ergenlik döneminde habis hastalıklarda gün gittikçe
ilerleme olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Celkan, çocuklarda saptanan kanser oranının tüm kanserlerin yüzde 2´sini oluşturduğuna dikkat
çekerek 'Bizim çocukluk çağında kanserlerdeki başarımız çok fazla. Başarıda yüzde 80´lere ulaşmış vaziyetteyiz. Bazı erken evre
dediğimiz hasta gruplarında yüzde 90´lara çıktık. Böyle olunca artık yaşayan hastalarımız çok fazla. Hatta deniliyor ki; 2020 - 2030
yıllarına geldiğimizde her 200-300 kişiden bir tanesi çocukluk çağında bir kanser geçirmiş olacak. O zaman önlerinde 60-70 sene var. Bu
da demek oluyor ki yaşattığınız hastaların kaliteli yaşaması bizim için önemli. Böyle olunca da yan etkiler gündeme gelmeye başladı.
Daha önceki yıllardaki hedefimiz yaşatmaktı. Şimdi ise kaliteli yaşatmak. Hastaları kaliteli yaşatabilmek için yan etkileri olmaması
gerekir. Nasıl olmaz? Kemoterapi sırasında kötü hücreleri öldürelim derken bir takım yan etkileri olarak iyi hücrelerimiz de gidiyor.
Kemoterapi alan hastalar maske takar niçin takar? Çünkü vücudumuzun askerleri de ortadan kalkıyor. Bunlar en basit yan etkiler. Bunun
yanında Kardiyak yan etkiler, ileride kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği olanlar gibi hastalarda var. Böyle olmasınlar diye hedefimiz
sadece gidip kanser hücresini öldürecek moleküller, akıllı moleküller artık piyasaya çıkmak durumunda ve kullanılıyor. Hedefimiz daha
sağlıklı başarılara ulaşmış kanserden kurtulmuş çocuklarımızın olması' diye konuştu.
'Klinik araştırma sayısında ciddi artış yaşanıyor'
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Hematoloji Bölümü Doktoru, THD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof.
Dr. Güner Hayri Özsan ise, hematoloji alanındaki klinik araştırmaların önemine işaret etti. Dünyada özellikle habis hastalıkların
tedavisinde ve hematoloji alanında giderek artan sayıda ilaç ve molekül keşfedildiğini söyleyen Özsan, bu verilerin klinik araştırmaların
sayısında da ciddi artışlara neden olduğunu kaydetti.
'Son 10 yılda kanserdeki hedefe yönelik birçok tedavi yöntemi gelişti'
Kongreye misafir olarak katılan İtalyan Hematolog Francesca Palandri ise kanser tedavilerinde kullanılan akıllı moleküllerin
hematolojik hastalardaki etkisine değindi. Son 10 yıl içerisinde hedefe yönelik birçok tedavinin geliştiğini belirten Palandri, 'Bu
hastalıkların tedavisinde genellikle standart tedavilerle birlikte yürütülüyor. Bazı durumlarda da standart tedavi yeterli yanıt
alınmadığında bu moleküler başarıların sağlandığı, standart tedavilerin yan yetkilerini azaltmaya yönelik bir çok çaba bu yönde gelişti'
dedi.
Palandri, kemik iliğinde aşırı çoğalmayla giden başka hastalıkların da olduğunu vurgulayarak, şuanda kullanılan tedavi yöntemleriyle
hastaların yaşam kalitesi ve yaşam süresinde ciddi ilerlemelerin kaydedildiğini sözlerine ekledi.
Suat Metin - Sabri Çağlar
Bu haberin içeriği hakkındaki bütün sorumluluk sadece İHA kurumuna aittir.
UYKUNUZ KAÇIYORSA DIKKAT! HASTA OLABILIRSINIZ
Portal
Adres
: www.meygun.com
İçeriği : Haber
: https://www.meygun.com/uykunuz-kaciyorsa-dikkat-hasta-olabilirsiniz/
Tarih : 13.05.2017
Uykunuz kaçıyorsa dikkat! Hasta olabilirsiniz
Uykunuz kaçıyorsa dikkat! Hasta olabilirsiniz İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları
Biriminin kurucusu ve Türk Uyku Araştırmaları Derneğinin kurucu üyesi Prof. Dr. Hakan Kaynak, uykunun insan sağlığı açısından
önemine işaret ederek, ?Uykunuz kaçıyorsa bunun altında bir hastalık olabilir.• dedi.
Prof. Dr. Kaynak, uykunun insan sağlığı açısından önemini vurguladı.
Dünyada uykuyla ilgili çalışmaların 1950lerde başladığını, 1972de Uyku Apnesi Sendromunun ve bunun tedavisinin keşfiyle
çalışmaların doruk noktasına ulaştığını dile getiren Kaynak, bu sendromun tedavisinin en iyi yapıldığı Amerika Birleşik Devletlerinde
bile hastaların ancak yüzde beşine ulaşılabildiğini aktardı.
İnsanoğlunun uzun yıllar uykusuzluk belirtilerini bilip de hiçbir şey yapamadığına dikkat çeken Kaynak, şöyle konuştu:
?Yani şöyle bir körlüğümüz var. Sıkıntılarımız uykuda olduğu için sabah kalktığımızda da bitiyor ve devam eden bir şikayet değil, gece
bacağımız da ağrısa, bağırsak da çağırsak da kabus da görsek, horlasak da nefesimiz de dursa sabah olduğunda kalkıyoruz. Yüzyıllardır
insanların uykusu kaçıyor ama hiçbir şey yapılmamış ama bugün biz kalkıp diyoruz ki uykunuz kaçıyorsa bunun altında bir hastalık
olabilir. Dolayısıyla bu çok yeni bir bilgi, bunu halka anlatmadan önce doktorlara anlatmak lazım. Bugün hala uykusuzluk çeken
insanlara uyku ilacı veriliyor. Halbuki uykusuzluk çeken insana uyku ilacı vermek, çürük dişi olan bir hastaya ağrı kesici vermek ya da
midesi hasta olana bir geçici tablet vermeye benzer.•
Uykuda horlamanın kesinlikle hafife alınmaması gerektiğinin altını çizen Kaynak, bunun uyku apnesi sendromunun en büyük
belirtilerinden biri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kaynak, bu sendromun nasıl teşhis edilebileceğine ilişkin şu bilgileri verdi:
?Üç tane basit şey var. Birincisi gece göğüste, başta ve ensede terleme. Bu, gece o bölgelerin aşırı çalıştığını gösterir. İkincisi gece
tuvalete çıkmak. Gece tuvalet deyince hemen akla prostat gelir, diyabet gelir ama bunlarda idrar miktarında artış yoktur. Uyku apnesinde
gündüz normaldir, gece idrar miktarı artar. Bu ikisiyle gündüz uyku varsa yüzde yüz ağırdır o hasta. Dolayısıyla bunlarda hiç şüpheye
gerek yok, teste de gerek yok, ağır uyku apnesi olduğu bellidir ve bir uzmana gidip tedavi alması gerekir.•
?Bilgisayar ve cep telefonu uykumuzu kaçırıyor•
Kaynak, son yüz yıl içinde insanların iki saat daha az uyuduğunu, bunun sosyalleşme, gece hayatı, gece çalışmak gibi birçok sebebinin
olabileceğini anlattı.
Bilimsel olarak en iyi bilinen sebebin ise gece cep telefonu ve bilgisayarla uğraşmanın uykuyu kaçırması olduğunu belirten Kaynak,
şöyle devam etti:
?Gece cep telefonu tablet veya bilgisayarı elinize aldığınız anda saatleriniz kayıyor. Yani gece gözünüze direk beyaz ışık geliyorsa bu
bir sürü araştırma ile teyit edilmiş bir şey, saatleriniz kayıyor. Çünkü bizim karanlık uykumuzu getiriyor ama bilgisayar ve cep telefonu
anında uykumuzu kaçırıyor. Hani çok uyuyanların bile kaçırıyor ama uykusuzluğu olanların kesinlikle bunlardan uzak durması
gerekiyor.•
?Uyumaya çalışmak uykuyu kaçırır•
Sağlıklı bir uyku için yeteri kadar karanlık ve sessiz bir ortamın normal olduğunu anlatan Prof. Dr. Kaynak, uyku ortamı hazırlamada
aşırıya kaçmanın ise takıntı oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Kişinin uyumak için kendisini zorlamasının uykusunu hepten kaçıracağını belirten Kaynak, ?Kendi haline bırakacaksın. Saat olarak da
öyle. Bazı insanlar mesela daha çok uyumaya çalışıyorlar. Yani ?uyuyayım da yaşlanmayayım, daha çok yaşayayım, genç kalayım
diyorlar. ?Az uyumak yaşlandırıyormuş, hasta ediyormuş, kilo yapıyormuş diyor. Tamam kilo yapıyor ama eğer bir hastalık varsa.
Benim saatim dört buçuktur mesela, ben sekize zorlarsam bunun karşılığı uykusuzluktur.• şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kaynak, her insanın farklı fizyolojik özelliklere, uyku saatlerine sahip olduğunu, kişinin ne kadar uyuması gerektiğini ?kendi
haline bırakarak• belirleyebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
?Kimse sizi zorlamadan kendi halinizde kaçta yatıp, kaçta kalkarsanız kendi saatiniz odur. Zorlayınca öğlen bir saat uyursunuz ama
gece uyuyamazsınız. Bir uykunuzu izleyin, sizin uyku yapınız nedir bilin ve ona uyun. Bu, çocuklar için de geçerli. Çocukları da
zorluyoruz ?bu saatte yat bu saatte kalk diye. Çocuğunuzun uykusu ne kadarsa ona uyun, kendi uyku süreniz neyse onu izleyin ve zoraki
işler yapmayın. İkincisi de sabah yorgun kalkıyorsanız, gündüz yorgun oluyorsanız ilk önce aklınıza uykunuzu getirin.•
Kazaların en önemi sebeplerinden biri sağlıksız uyku
Kaynak, Türkiyedeki ve dünyadaki kazaların en önemli sebeplerinden birisinin de sağlıksız uyku olduğuna dikkati çekti.
İnsanların en uykulu saatlerinin sabaha karşı dört ve öğleden sonra iki olduğunu hatırlatan Kaynak, iş ve trafik kazalarının önemli bir
kısmının da bu saatlerde gerçekleştiğini söyledi.
Prof. Dr. Kaynak ?Bayram vardiyalarında şoförler hep eksik uyuyorlar ama onun dışında bir de uyku hastalığı var. Uyku apnesi olan
şoförler var. Huzursuz bacağı olan pilotlar var. Fabrikada çalışanların içinde tavuk tipi insanlar var, gece erken yatıp sabah erken
yatmaya kurgulanmış. Onu gece çalıştıramazsın, onu gündüz çalıştırman lazım ama buna karşı baykuş gibi tipler var. Gece oturmayı
seviyorlar, gece verimli oluyorlar. Onları da gece çalıştırmak lazım.• şeklinde konuştu.
?Sağlıksız uyku bağışıklık sistemini zayıflatır•
Uykusuz kalan insanlarda ileri düzeyde unutkanlık görüldüğüne de değinen Kaynak, bağışıklıkla ilgili kodlamaların uykuda yapılıyor
olmasından ötürü diğer bir uykusuzluk belirtisinin de bağışıklık sisteminin zayıflaması olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Kaynak, bağışıklığı zayıflayan kişilerin başta grip olmak üzere enfeksiyonlara açık olduklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
?Uykuda konuşma, hareket etme vesaire, onların hepsinin altında bir hastalık da olabilir. Her birinin altında ayrı hastalıklar da olabilir.
Yani çocuklukta olanları dışarıda bırakırsa belli bir yaştan sonra uykudaki her hareket, konuşma, bağırma vurma, kırma, gülme, ağlama
hepsi problemdir ve altında ne var bakmak lazım. Bunlar birer uyku hastalığı belirtisidir, teşhis edip tedavi etmek lazım.•
Tıbbın insanları gündüz incelemeye alışmış bir bilim dalı olduğunu belirten Prof. Dr. Kaynak, şunları kaydetti;
?Biz insanların filmlerini gündüz yapıyoruz, tahlillerini sabah yapıyoruz, kalplerini gündüz izliyoruz, nefeslerini gündüz izliyoruz,
hormonlarına gündüz bakıyoruz ama gece tamamen başka bir var oluş şekli uyku. Yani zannediyoruz ki uyurken de organizma uyanık
olduğu gibi çalışıyor. Öyle bir şey yok. Yani uyurken organizma farklı kontrol merkezlerinin altında farklı çalışıyor, farklı reaksiyonlar
veriyor. Hatta uykunun içinde de farklı. Çünkü mesela bizim solunumumuz uykuya dalarken farklı merkezlerin kontrolünde, derin
uykudayken farklı nefes alıyoruz, rüya görürken daha farklı nefes alıp veriyoruz. Uyanıkken ise tamamen farklı. Mesela hormonlarımız
çok farklı çalışıyor. Dolayısıyla zaten genel bir gidişatın sonucu olarak insanoğlu hayatı boyunca insanı hep gündüz izlemiş. Dolayısıyla
uykuyla ilgili bilgisi az.• AA
BASKETBOL: 16 YAS ALTI KIZLAR TÜRKIYE SAMPIYONASI
Portal
Adres
: www.arti49.com
İçeriği : Haber
Tarih : 13.05.2017
: http://www.arti49.com/basketbol-16-yas-alti-kizlar-turkiye-sampiyonasi-798072h.htm
Basketbol: 16 Yaş Altı Kızlar Türkiye Şampiyonası
- Finalde Beşiktaş'ı mağlup eden Fenerbahçe, Türkiye şampiyonu oldu
KASTAMONU (AA) - Kastamonu'da düzenlenen 16 Yaş Altı Kızlar Türkiye Basketbol Şampiyonası, sona erdi.
Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirilen şampiyonanın finalinde Beşiktaş ile Fenerbahçe karşılaştı. Rakibini 78-52 mağlup eden
Fenerbahçe, şampiyon oldu.
Şampiyonada Çankaya Üniversitesi üçüncü, Galatasaray ise dördüncülüğü elde etti.
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Erdoğan Akbıyık, Kastamonu Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Adem Keloğlu,
Kastamonu Basketbol Temsilcisi Nihat Pehlivan'ın katılımıyla düzenlenen törenle dereceye giren takımlara kupa, oyunculara da
madalyaları verildi.
Kupa töreninin ardından Fenerbahçeli sporcular, şampiyonluk kutlaması yaptı.
Şampiyonaya Çankaya Üniversitesi, Banvit, Fenerbahçe, Beşiktaş, İkem Koleji, İstanbul Üniversitesi, Bayrampaşa Atletik ve
Galatasaray'ın 16 yaş altı takımları katıldı.
Download