JEAN NOUVEL KİMDİR?

advertisement
ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BİNA
BİLGİSİ DERSİ MİMAR ARAŞTIRMASI SUNUM PAFTASI
Jean Nouvel, 12 Ağustos 1945 tarihinde Fransa’nın Lot-et-Garonne
bölgesinde yer alan Fumel şehrinde dünyaya geldi.
1967 ile 1970 yıllar arasında Claude Parent ve Paul Virilio adlı
mimarların yanında çalışmaya başladı. 1968 yılından itibaren yine aynı
firmada büyük apartman komplekslerinin inşaatını takip edecek
kapasiteye gelmişti.
1970 yılında yani yaşına 25 yaşına geldiğinde Jean Nouvel eğitimini
tamamladı ve François Seigneur ile ortak bir mimarlık firması kurdu.
Zlaty Andel Ofisleri
Çek Cumhuriyeti
The Hotel Restorasyonu
İsviçre
Kopenhag Konser Salonu
Danimarka
JEAN NOUVEL MİMARİ ANLAYIŞI
Jean Nouvel cephe tasarımlarına önem verir. Genellikle cephelerinde
birden fazla farklı ritimlerden malzeme kullanır ve bunu yaparken aynı
zamanda bu malzemelere işlevsellik de yükler.
Bunların yanı sıra renkleri de ritmin yanına çeşitli şekilde kullanır Diğer
bir tasarım kriteri ise peyzajla bina tasarımını içe içe yapabilmesidir.
Modern tasarımlarına doğayı entegre etmeyi çok iyi başarmıştır. Modern
ve klasiği bir arada kullanmayı ise sever.
Reina Sofia Müzesi
İspanya
40 Mercer Street Apartmanı
ABD
Arap Dünya Enstitüsü
Torre Agbar
Yıl: 1981 - 1987
Yer: Paris
Alan: 16,894 m2
Program: Kültür ve Konferans Merkezi
Jean Nouvel tarafından tasarlanmış olan
Arap Dünya Enstitüsü binası Paris’in Rue
Des Fosses Saint Bernard bölgesinde yer
almaktadır. 1981-1987 yılları arasında inşa
edilen yapı 16.894 m²'lik bir inşaat alanına
sahiptir. Bu projede geleneksel Arap
mimarisinde yaygın olarak kullanılan ve
“mashrabiya” denen stili modern bir yorum
ile cephede kullandığı otuz bin adet ışığa
hassas metal diyaframlar vasıtasıyla
cepheye yerleştirdi. Binada enstitü
çalışmaları için ayrılan alanlara ve ofislere
ek olarak bir müze, bir kütüphane ve bir
restoran da yer almaktadır. Hareketli güneş
kontrol panellerinden oluşturulan cephe,
binaya sağladığı ışık filtreleme sistemi ile iç
mekânların ışık kontrolüne farklı bir
yapısal tutum sunarken geleneksel İslam
mimarlığına da modern bir gönderme
sunar.
ABDULLAH TEKER
160201046
İBRAHİM HALİL EKİNCİ
160201205
Torre Agbar veya Agbar Kulesi İspanya’nın Katalanya bölgesindeki
Barcelona şehrinde yer alır, 33 katlı 110 metre yüksekliğinde bir
yapıdır. Yapının strüktürel sisteminin çözmekte zorlanıldığı için
gecikerek 2005 te açılan binada, resmi açılışı İspanya Kralı I. Juan
Carlos tarafından 16 Eylül 2005 tarihinde gerçekleştirdi.
Torre Agbar’ da yaklaşık 30.000 metre karelik ofis alanları, 3.210
metre karelik alana yayılmış mekanik ve tesisat odaları, 8.351
metrekarelik alana yayılmış bir *oditoryum ve diğer yan hizmet
işlevleri yer almaktadır. 33 katlı olan binada 4 bodrum katı da yer
almaktadır. Oldukça özgün bir şekle sahip olan bu kulenin
taşıyıcı sistemi betonarme sistem ile inşa edildi. Tamamı cam
cephe ile kaplanan kulede 4.500’den fazla pencere için
betonarme kabukta delikler açıldı. Bina da iki tane silindirik
birbiriyle temas etmeyen kabuk vardır. Dış taraftaki cam ve
metallerden kaplı bir form iken iç tarafı içi parça parça lego gibi
boşaltılmış bir betonarmedir. Dış kabuğun kalınlığı 45 cm iç
kabuğun kalınlığı ise 50 cm dir. Binanın en karakteristik
özelliklerinden birisi de gece aydınlatmasıdır. Açılan 4500
boşluğa yerleştirilen led teknolojili aydınlatmalar ve çok çeşitli
renklere bürünebilirler toplam olarak 16 milyon renk kapasitesi
vardır ve bu da sınırsız sayıda olasılık demektir. Torre Agbar, Arts
Hotel (154 metre) ve Mapfre Kulesi’nin (154 metre) hemen
ardından Barcelona’nın yüksek üçüncü binasıdır. Jean Nouvel bu
eseriyle 2008 yılında PRİTZKER MİMARLIK ÖDÜLÜ’ nü
kazanmıştır.
ZAHA HADİD
Irak asıllı İngiliz vatandaşı, dekonstrüktivist mimar.
Pek çok uluslararası yarışmanın kazananı olan Hadid’in, teorik, etkili, kalıpları yıkıcı olan
projelerinin pek çoğu başlarda inşa edilmemiştir. Özellikle Hong Kong’daki Tepe kulübü
(1983), Galler’deki Cardiff Körfezi opera binası (1994).
2005’te İsviçre’deki Basel Kumarhanesi projesiyle ödül almıştır.
2004’te Pritzker Mimarlık Ödülü'nü alan ilk kadın mimar olmuştur.
HERMITAGE MÜZESİ
HAYDAR ALİYEV KÜLTÜR MERKEZİ
Pritzker Mimarlık Ödülü’nü bu eserle almıştır.
Turistik öneminden ziyade sahip olduğu 3 milyondan
fazla sanat eseriyle dünya üzerindeki en önemli sanat
merkezlerinden biri olarak bilinen Hermitage
Müzesi, tam da bu özelliği nedeniyle Guinness
rekorlar kitabına girmeyi başarmıştır.
GUANGZHOU OPERA EVİ
Haydar Aliyev Kültür Merkezi, Azerbaycan’ın
başkenti Bakü’de 2013’te hizmete giren 101
Cam cepheleri, taş kaplama panelleri ve
bin metrekarelik kültür merkezidir.
çatı drenaj sistemlerini içeren yaklaşık
32,000 metrekarelik cephe tasarımına
sahiptir.
Mimarisi, Azerbaycan
mitolojisinde yer alan Hazar
Denizi’nin yükselişini yansıtır.
Çin ’de tasarlanan Guangzhou Opera
Binası projesinde, özellikle nehir
vadilerinden ve onları biçimlendiren
aşınma olgusundan etkilenilmiş.
Hermitage Müzesi,tarih boyunca Rusya’nın en
önemli yönetim merkezi olan Kışlık Saray olarak
bilinmektedir.
Barok mimarinin dünya üzerindeki en nadide
örneklerinden biri kabul edilen Hermitage
Müzesi 2 km uzunluğunda bir dış cepheye
sahiptir. Toplamda 3 kattan oluşan müzenin her
katında farklı ülkelere ve farklı dönemlere ait
bölümler bulunmaktadır.
19 bin metrekare salon, 14 bin
metrekare kütüphane, 12 bin
metrekare müze, 41 bin metrekare
kapalı otoparkın bulunduğu proje
Türk müteahit DİA Holding
tarafından 3.5 yılda tamamlandı.
Opera Binası’nın 1.800 koltuklu salonu
en yeni akustik teknolojiye sahip, 400
koltuklu çok amaçlı salon ise
performans sanatları, opera ve
konserler için tasarlandı.
NERİMAN TETİK 160201020
RABİA BORAN 160201036
T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ
MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ
BİNA BİLGİSİ MİMAR SUNUM PAFTASI
Muhammed Süleyman TEKİN No:160201027
Bernard Tschumi; daha çok dekonstrüktivizm akımı ile özdeşleştirilen bir
mimar, yazar ve öğretim görevlisidir. Fransız ve İsviçre kökenli bir anne babadan
doğan Bernard Tschumi New York ile Paris şehirlerinde yaşamaktadıri
Doğum: 25 Ocak 1944 (72 yaşında), Lozan, İsviçre
Parc de la Villette
Paris (182-98)
Dekonstrüktürizm akımının enönemli
eserlerindendir.
125 Dönümlük arazi üzerine kurulmuştur
Çelik yapılıdır.
Acropolis Museum
Atina (2001-09)
Arkeoloji müzesi olan Acropolis
Tschuminin anıtsal projesidir.
Betonarme yapılıdır.
Vacheron ConstantinGenel Müdürlük
Cenevre (2001-05)
Konsept projesi olduğundan ince ve esnek fikirlere
sahiptir.
Monolitik kaplama ile binaya görsellikkzanadırılmıştır.
Proje Yeri: Osaka,Japonya
Proje Tarihi:1976
Arsa Alanı:82m²
Kullanım Alanı:65m²
İçe dönük bir planlama anlayışı ile
dışa kapalı iç mekanlardan oluşan bir
konut anlayışı ile tasarlanmıştır.
Ortadaki üstü açık bir avlu ile üç eşit parçaya bölünmüştür. Binanın
yaşam kaynağı ortadaki ışık avlusudur. Bu avluyla kütle ışığa açılır.
Geometrik olarak
düzenlenmiş olan basit
çıplak bir beton
yapıdır. İnsanı kentsel
yaşamın
acımasızlığından
korumak, kişisel
evrimini sağlayan bir
ortam yaratmak için
kalın beton duvarlar
kullanmıştır.
Ando’ya göre bir ev bireyi
dışarıdan yalıtarak kendini
geliştirmesine olanak tanıyan bir
yer olmalıdır.
Yapı merdivenle ulaşılan avlunun iki
kenarında yer alan masif iki kutu ile
yarım daire planlı bir diğer kütleden
oluşturmuştur.
Proje Yeri: Ashiye,Japonya
Proje Tarihi:1981
Kısmen gömülmüş olan daire parçası
şeklindeki bölüm ise bir atölye
olarak tasarlanmıştır.
Arazinin eğimine göre yerleşen iki
dikdörtgen blok yatma birimleri
olarak birbirinden ayrılmıştır.
Proje Yeri: İbaraki,Japonya
Proje Tarihi: 1989
Ando yapının masifliğini;uzun ve
dar şerit pencerelerle içeri alınan
ışığın,duvarlarda oluşturduğu
keskin ışık-gölge kontrastı ile
bozulmuştur.
Mekanlar içinde oluşturulan keskin
ışık-gölge kompozisyonu tasarıma
şiirsel bir yalınlık katmıştır.
Mekanın yan yüzeyinde,
dikdörtgen şeklinde,yerden
tavana kadar uzayan cam
yüzey, hemen karşısındaki
sağır yüzeyin varlığıyla, ışığı
dolaylı olarak ortama alır.
Ando yüzey oluşturma sanatında adeta varoluşu
anlatır. Araç olmaktan çıkarır ve amaç olarak
mekan atmosferinin yegane öğesi olur.
Yapıya giren insanlar,sağır bir
duvardaki haç şeklindeki ince
bir pencereden giren ışıkla
karşılaşır.
Ando bu yapısında da beton sağır
yüzeylerle camlı yüzey kontrastını
kullanmaya çalışmıştır.
Işık kullanımını sembolik bir biçimde
ele alarak,ışığı bir aydınlatma ögesi
olmaktan çıkarmış, kilisenin
sembolizmi ile bütünleştirmiş.
BAYRAM ÖZTÜRK 150201401
RABİA GÖZDE YÖRÜK 160201206
1870 İstanbul- Temmuz 1927 Ankara
I.Ulusal Mimarlık Akımı'nın en önemli temsilcilerindendir.
Yüksek öğrenimini 1887-1891 yılları arasında Hendese-i Mülkiye'de görmüştür.
Mezuniyetinin ilk yıllarında genellikle köşk ve ahşap konutlar tasarlamıştır. 1909 yılında kentin önemli eski
yapılarının onarımları göreviyle Evkaf Nezareti İnşaat ve Tamirat Müdürlüğü'ne getirilmiştir. Evkaf Nezareti bu
yıllarda genişletilmiş, örgüt büyük bir mimarlık bürosu olarak çalışarak bir dizi mimar, mühendis ve yapı ustası
ulusal mimarlık anlayışını ülkenin tüm yönlerinde uygulama amacıyla çalışmış ve buranın I. Ulusal Mimarlık
Akımı'nın odak noktası olması sağlanmıştır. Bu dönemde Türkiye'deki fiziksel çevrenin modernleşmesinde Evkaf
Nezareti'nin etkin rol oynadığı Mimar Kemalaettin Bey'in yapılarında da görülmektedir. Mimarın Vakıflar
tarafından yaptırılan yapıları arasında; Bebek, Bostancı ve Bakırköy Camileri, Bostancı, Ayazma ve Reşadiye
okulları bulunmaktadır. Halk arasındaki ününü en çok pekiştiren yapısı; 1918 Fatih yangınında evsiz kalan
dar gelirli aileler için tasarladığı Laleli'deki Harikzegan Katevleri'dir. 1922'de İngiliz yönetiminde bulunan
Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın onarımı için davet edilmiş, buradaki Mescid-i Aksa ve Ömer Camii'nin onarımlarında
gösterdiği başarıdan ötürü İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisi'ne üye seçilmiştir. 1930 yılında ölümünden
sonra tamamlanan Maarrif Vekaleti adına tasarladığı Gazi İlk ve Orta Muallim Mektebi (Gazi Eğitim
Enstitüsü), bu yıllarda kentin biçimlenmesinde etkili olmaya başlayan uluslararası mimarlık anlayışıyla
birlikte I. Ulusal Mimarlık Dönemi'ni kapatan yapı olmuştur.
Laleli/Fatih 1919-1922
Karaağaç 1914 ve Filibe
Haliç 1914
Türbe inşa edilen son Osmanlı padişah
türbesidir. 1914 yılında Mimar Kemalettin
tarafından Neo-Klasik üslupla inşa edilmiştir.
Türbe, sekizgen planlı olup, kesme köfeki
taşından ve mermerden yapılmış üzeri tek
kubbe ile örtülmüştür. Zeminden oldukça
yüksek bir kaide üzerindeki türbeye on
basamaklı mermer bir merdivenle
çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı Haliç’e
yöneliktir. Rıhtımda olmasından ötürü de
büyük sandalların yanaşabilmesi için küçük
demir iskele babaları ile rıhtım
desteklenmiştir.
İstanbul ile Avrupa'yı birbirine bağlayan demiryolunun bu önemli
istasyonu Neo-Klasik üslupta inşa edilen gar binası ile adeta
taçlanıyordu. Karaağaç Gar'ın yapımına 1914 yılında başlanmış ancak,
I.Dünya Savaşı'ndan ötürü yapımı yarıda kalmıştır. Cumhuriyetin
ilanından sonra da işletmeye açılmıştır.
Karaağaç Tren İstasyonu Mimar Kemalettin Bey'in "Şark Demiryolları
Şirketi" adına tasarladığı dört tren istasyonundan birisidir. Mimar
Kemalettin Bey'in tasarımını yaptığı diğer istasyon yapıları arasında
Filibe Garı, Selanik Garı ve Sofya Garı bulunmaktadır. Neo-Klasik Türk
mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Karaağaç Tren İstasyonu üç
katlı, dikdörtgen planlı ve 80 m. uzunluğunda bir yapıdır. Yığma duvar
sistemine göre tuğladan yapılan istasyonun ortasında büyük bir hol
bulunmaktadır. Bu bölümün dış duvarlarında, pencerelerinde, kapı
kemerlerinde ve girişin iki yanındaki kulelerde kesme taşlar
kullanılmıştır. Binayı çevreleyen sivri kemerli pencereler tamamen bu
üslubu yansıtmaktadır. Bu arada döşemelerin yapılmasında da çelik
kirişlerden yararlanılmıştır. İstasyon binasının üzeri asbest plaka kaplı
çelik makaslı, kırma bir çatı ile örtülmüştür. Yapının iki ucunda yer alan
yuvarlak gövdeli kuleler kesme taştandır. Bunların üzerinde dolaşan
silmeler, kuşaklar, yarım başlıklar, kum saati motifleri, saçaklar ve Türk
üçgenleri Neo-Klasik Türk mimarisini Edirne'de yaşatan bir örnektir.
Harikzedegân Apartmanları, Türkiye'nin ilk sosyal konut projesi olarak
bilinen Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'mn en önemli örneklerindendir.
1918'de Fatih ve diğer semtlerdeki yangın faciasından sonra büyük bir
konut sıkıntısı ortaya çıkmıştı. 1919'da Harikzedegân, yani "yangın zede,"
konutlarının inşasına başlanmıştır. Laleli Külliyesi'nin eski medresesinin
bulunduğu arazide 124 düşük gelirli aile için konutlar oluşturulmuştur.
Yapı, ülkenin ilk tamamı beton yapılarından biridir.
Kemaleddin Bey, bu yapıyı yaparken muhtemelen Berlin'de bulunduğu
dönemden esinlenmiştir. Bu yüzden dört adet altı katlı yapı parçasını
Osmanlı geleneğinde yaygın olanın aksine açık avlu, giriş balkonu ve
merdiven boşluklarıyla son derece birbirlerine dönük organize etmiştir.
Alt katlardaki çamaşır ve servis bölümleri ile 25 dükkân gibi diğer
umumi tesislerde oldukça çok kullanılan sosyalleşme alanı vazifesi
görmekteydi. Seksenli yıllarda otele dönüştürülmesinden bu yana
konutun esas amacından geriye pek bir şey kalmamıştır.
Günümüzde otel olarak kullanılmaktadır
Lise Sokağı
4. Vakıf çelik iskelet sisteminde ele alınan yapı, bodrumla birlikte 7 katlıdır. Ön ve yan yüzleri kesme taş,
bölme duvarları ve arka yüz tuğla örülüdür. Kırma çatının üzeri asbest levhalarla kaplıdır. Zemin katta,
simetrik olarak yerleştirilen iki giriş, "U" biçimli bir pasajın iki ucuna açılır. Bu pasajın dirseklerinde yer alan
merdiven ve asansörler üst katlara bağlantı sağlar. Zemin kat ikişer katlı 24 adet dükkâna ayrılmıştır, eş
planlı diğer katlarda ise 37'şerden toplam 148 kiralık büro bulunur. Köşelerde, çatı düzeyinde inşa edilen
üzerleri kubbeli iki oda, bu bölümün kule görünümü kazanmasını sağlamıştır.
Hanın arka cephesi yalın olarak sıvanıp bırakılmasına karşın ön cephe görkemli bir biçimde düzenlenmişitr.
Her cephe diliminin ara kat pencereleri sepet kulplu kemerlerle, ikinci, üçüncü ve dördüncü kat pencereleri
sivri kemerlerle geçilmiş, üst iki katta üçlü pencereler kullanılmıştır. Cephe, I. Ulusal Mimarlık ülubuna
uygun olarak özenle bezenmiştir. Dükkân açıklıklarının iki yanında köşe sütunçeleri, asma kat düzeyinde
bezemeli kare levhalar, kemer köşeleri ve kilit taşlarındaki gülçeler, cumbaların taş konsollarında mukarnas,
madalyon ve rumi motifleri, birinci kat pencerelerine geçilen Türk üçgenleri, üçüncü kat pencerelerine
geçilen mukarnaslı silmeler, dördüncü kat kemer köşelerinde mavi-beyaz-turkuaz çiniler, en üst kat pencere
kemerleri aralarında baklava dilimli başlıkları olan mermer sütunlar ve kubbe eteklerindeki mukarnaslı,
palmetli kornişler üslubun bezeme anlayışını yansıtır.
Ahmet Ratıp Paşa'nın ahşap, dört katlı, beyaz boyalı köşkü bir bahçe içinde olup çok güzel bir
manzarası vardır. Uzaktan bakıldığında uçmaya hazırlanan bir kartalı andıran bu muazzam
yapının kademeli arka bahçesi Faik Bey Mescidi Sokağı'na kadar uzanır. Buraya yüksek bir istinat
duvarı yapılmıştır. Bina, çok kıymetli ve zengin malzeme ile inşa olunmuştur. Merdiven
korkulukları kesme ve son derece kıymetli bakara kristalindendir. Bütün kapıların ve
pencerelerin üzeri oyma şekillerle bezenmiştir. Bütün ahşap aksamı Viyana'da yapılarak
getirilmiştir. Ahmet Ratıp Paşa'nın yazlık köşkü, 30.929 metre karelik büyük bir bahçe içindedir.
Yapının bütün kapı ve pencereleri, oyma sanatçıları tarafından bir kuyumcu hüneriyle, mücevher
gibi işlenmiştir. Merdiven başlarında kristal avizeler vardır. Duvarlarla tavanların birleştiği
yerde, son derece zarif, ince mimarî süslemeler odaları fırdolayı çevirmiştir. Çinili banyo ise, tam
anlamıyla bir sanat şahaseridir. Tarihî muhteşem binada 54 oda bulunup bunların bir kısmı,
bugün burada eğitim vermekte olan Çamlıca Kız Lisesi'nin yemekhanesi ve yatakhanesi olarak
kullanılmaktadır.
Ömer Halisdemir Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Dersi Mimar Tanıtım Sunumu
LUDWİG MİES VAN DER ROHE
Ludwig Mies van der Rohe kısaca Ludwig Mies, Alman mimar ve
tasarımcı. Vikipedi
Doğum: 27 Mart 1886, Aachen, Almanya
Ölüm: 17 Ağustos 1969, Şikago, Illinois, ABD
Kitaplar: The presence of Mies, Diğer
Etkileyenler / Etkilendikleri: Le Corbusier, Frank Lloyd Wright, Peter
Behrens
Ödüller: Twenty-five Year Award, Başkanlık Özgürlük Madalyası, AIA
Gold Medal, Royal Gold Medal
Etkilendiği Akımlar:Ekspresyonizm
1907'de ilk tasarımı yaptı.Berlin'de kendi mimarlık bürosunu açtı.I.
Dünya Savaşı'nda Balkanlarda görev alıp döndükten
sonra, gökdelenlerle ilgili çalışmalar yapmaya başladı ve kendi
ofisinde tasarımlar yaptı.
**O dönemde Mies'in da bir bloğunun bulunduğu modern
apartmanlar ve evler tasarlandı.
**1929'da Mies, en ünlü projelerinden birine imza attı. Uluslararası Barcelona sergisindeki Alman Pavyonu (Barcelona Pavillion), 1938'de yıkıldı
ve daha sonra 1986'da yeniden inşa edildi. Kolonlarla desteklenen düz bir çatıya sahip olan pavyonun iç duvarları cam ve mermerden
yapılmıştır ve bu duvarlar yapıyı desteklemedikleri için hareket edebilirler. Mies'in diğer tasarımlarında da gözlenen "boşluk, hacim, uzay"
(space) kavramı bu pavyonda da belirgindir.
**1930'larda ekonomik ve politik değişiklikler yüzünden Mies'in çoğu binası inşa edilememişti ve Stanley Resor'un daveti üzerine 1938'de
Amerika'ya taşınmaya karar verdi.
**1944'te o zamana kadar yapılmış en minimalist (less is more!) evi (Farnsworth House, Chicago) tasarladı. Ev, tamamıyla camdan yapılmış, 8
ayak üzerinde duran, bölümlere ayrılmış tek bir odadan oluşuyordu.
1950'lerde tasarımlarına devam ederken, Mies "cam gökdelen" hayalinin farkına vardı ve bu konuyla ilgili çalışmaya başladı. 1951'de Twin
Towers Chicago'da inşa edildi. Daha sonraları da benzer binaların yapımları devam etti. Seagram Building (New York) bu serinin en önemli
binası olarak kabul edilebilinir.
1962'de Neue Nationalgalerie'nin tasarımını yapması istendiğinde kariyerinin doruk noktasına gelmiş oldu. Fakat, galerinin açılışını
göremeden 17 Ağustos 1969'da yaşamını yitirdi.
Pavillon Allemand de Darcelone (ALMAN PAVYONU):
1925’te, Bauhaus Weimar’dan Dessau’ya taşındı. Gropius okul için yeni
bir bina tasarladı. Bu bina, cam duvarı, çelik kullanımı, asimetrik planı,
mekanın maksimum verimle kullanılması açısından daha sonra Modern
mimarinin temel taşı oldu.
1924-1928 arasında Marcel Breuer (1928-1981) yönetiminde yürüyen
mobilya atölyesi Bauhaus’un en gözde işliği oldu. Hafif, seri üretime
uygun metal koltuklar tasarlandı. Bu koltuklar Dessau’daki binanın
tiyatrosunda kullanıldı.
mies van der rohe(1886-1969) tarafından, 1929 uluslararası barselona
fuarı (1929 barcelona international exhibition) için, almanya'yı temsil
edecek bir pavyon olarak tasarlanmış; mimarlık tarihinde son derece
önemli, minicik bir yapıdır. mimarlıkta modernizm akımının sembolü
olarak ciltlerce incelenmiş, irdelenmiştir.
fuar alanı, barselona'nın yahudi tepesi (montjuïc) denilen kısmıdır ve
mies van der rohe vakfı tarafından 1983-1986 yılları arasında pavyon,
orijinaline uygun olarak, ignasi de sola morales yönetiminde yeniden
inşa edilmiştir.
FARNSWORTH EVİ :
Mies van der ROHE’nin imzası gibidir.
**Bu imza iki noktada ele alınabilir: Birincisi Mies’ in yalın
estetik fikrinin parlak örneğidir Farnsworth Evi. İkincisi
modernizmin bütün ideal ilkelerini uyguladığı bu örnekle,
Avrupa’da başlayacak hareketin Illinois’ten başlaması
mümkün olmuştur.
**Mies van der Rohe bir çok yolla strüktür ve uzaysal
mekanları bir çok büyük ve zor projede, mesela Seagram
Binası gibi, gerçekleştirmeyi başarmıştır. Örneğin
Farnsworth Evi’nde kullanılan I-çelik kirişleri strüktürel yapıyı
ifade ederken aynı zamanda iç mekanı da kurmaktadır.
Görünmez duvarlar, yanmaz çatı kaplaması, büyük bir
görsel açıklık, olabilen en büyük açıklık en önemli
özellikler olarak belirmektedir.
**Mies’in bu eserle ortaya çıkan final başarısı daha
sonraki otuz yıla yön veren mimari düşünceleridir.
CROWN HALL:
1956'da tamamlanmış ve illionis teknoloji enstitüsünün mimarlık
departmanı olarak hizmet vermiş, bana göre modern
mimarlığın farnsworth house ile birlikte zirvesi.ludwig mies van der
rohe'nin de aynı zamanda başyapıtıdır.
Yaklaşık olarak 66m x 16m x 7.2 m ölçülerinde dikdörtgen formda
olan bu yapı iç mekanda kolonsuz olmasıyla, "free interior space" =
geniş alanlar ve esnek mekanlar sağlar. cepheyi modüler bölmüş
çelik taşıyıcılar ise çerçeve sistemin kusursuz uygulanmasının estetiğe
yansımasını sağlar.siyah taşıyıcılı, altın oranlı, zarif doğramalı, geniş
merdivenli, minimalizmin minik dokunuşları her köşesinde hissedilebilir.
ESRA UNCUOĞLU 160201054
İKBAL SUDE BEŞPARMAK
160201061
ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ
MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ
BİNA BİLGİSİ MİMAR TANITIM SUNUMU
8 Temmuz 1906 tarihinde ABD’de dünyaya gelmiştir. . Jansen ailesinden gelen
ünlü mimarın New Amsterdam bölgesinde uzun zamandır etkili bir aile idi.
Jansen ailesinden Huguenot Jacques Cortelyou, New Amsterdam bölgesindeki
ilk şehir planlaması olan Peter Stuyvesant şehirini gerçekleştirmiştiailesi
Mimarlık eğitımi Harva Üniversitesi’nde yapan Philip Johnson, 1930 yılında New
York’ta yer alan MoMa’da (Modern Sanat Müzesi) Mimarlık ve Tasarım Bölümü’nü
kurmuştur. 1978 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü tarafından altın madalya
ödülü verilmiştir. Mimarlık dünyasının en prestijli ödülü sayılan Pritzker Mimarlık
Ödülü de ilk kez kendisine 1975 yılında verilmiştirAvrupa’ya yaptığı birkaç seyahati
yüzünde eğitimine ara verdi. Bu seyahatler Philip Johnson’un kariyerinde dönüm
noktası oldu. Avrupa’da ziyaret ettiğu Chartes ve Partenon gibi antik mimari yapılar
mimarlık kariyerini seçmesinde oldukça etkili oldu.
Philip Johnson, MoMa’da çalışırken modern mimarlığı savunmaya devam etti.
1930’lu yıllarda Nazizm’e sempati duyan ve anti-semitik görüşlerini saklamayan
Philip Johnson hayatının sonraki yıllarında bu dönem için şu yorumu yapar:
“Yaptığım bu inanılmaz aptallıklar için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Nasıl özür
dilemeliyim bilemiyorum.
Büyük Buhran sırasında MoMa’dan ayrılan Philip Johnson, gazetecilik ve popülist
politikalar ile ilgili çalışmalar yaptı. Gazetecilik kariyeri sırasında
1939’da Polonya’nın işgalini ve Nazi Almanyası’nı takip etti ve haberlerini yayınladı.
Daha sonra ABD’ye dönen Philip Johnson Amerikan Ordusu’na yazıldı. Birkaç yıl
orduda görev yaptıktan sonra Harvard Üniversitesi’ne geri dönerek mimarlık
eğitimi almaya başladı.
CAM EV; Philip Johnson’a ait olan ve duvarlarla çevrili bir arazide yer alan Cam Evi
bir göletin tam karşısında yer alır. Cam Evi’nin dış cephesi kömür rengi çelik ve
camdan oluşmaktadır. Tuğladan oluşan yer döşemesi dışarıdan birkaç cm
yüksekliktedir. İç mekan tamamen açık olup, mekanlar birbirlerinden ceviz
ağacından yapılmış dolaplar ile ayrılmaktadır. Mekanın içinde tavana ulaşan tek
inşaat malzemesi banyonun duvarlarını oluşturan tuğlalardır. Yapının ilham kaynağı
1920’li yıllardaki Alman mimarların ortaya attığı “Glasarchitektur” yani cam
mimarisidir
CAM EV PLANI
SEAGRAM PLAZASI ; Philip Johnson bu tasarımı ile Uluslar arası Stil’den
(öncülüğünü kendisinin yaptığı) koparak daha farklı arayışlara yönelmiştir. Seagram
binası dış cephe çalışmaları ve iç dekorasyon uygulamalarında en ince detayına
kadar tasarlanmış bir yapı olmasıyla birlikte bronz, traverten,mermer, amber
renkli cam gibi masraflı malzemelerin kullanılmasıyla zarif bir görüntüye sahip
oldu ve her geçen gün turistlerin ilgisini çekmeye devam etti.
Taşıyıcı sistemi çelik L profiller ile çözülmüştür. Yapı caddeden içeriye çekilerek
önünde geniş bir alan oluşturulmuştur ve ağaçlar(telifi alınmış) dahi tasarım
elemanı olarak kullanılmıştır. Bu alanda mini konserler, festivaller ve sergiler gibi
kamusal etkinlikler yapılmaktadır. Zemin katında bulunan Four Seasons
Restaurant’ın aydınlanması, süslemeleri gibi tasarımları da Johnson tarafından
yapılmıştır ve restaurant ünlü isimleri ağırlamasıyla daha bir ünlenmiş ve
popülerliği artmıştır.
SEAGRAM PLAZASI PLANI
AT&T binası, Enternasyonal Stili 1932'deki MoMA sergisi ile
Amerika'ya ilk kez tanıtan Philip Johnson'un Miesian stili
binalara karşı tez olarak 1984'de tasarladığı bir binasıdır.
Bir ikinci ironi de, aslında bir logo olarak tasarlanan binanın
imajının, müşterisinin hedefleri ile örtüşmemesidir.
1980'lerin sonunda kendini yenilemek daha çağdaş imaj
yaratmak isteyen AT&T firmasının en son isteyeceği şey,
masif bir kütleye sahip klasik referansları olan bu tarz bir
bina idi. AT&T bu yüzden 1992'de binadan ayrıldı
FATMA NUR SOLUM 160201019 NESLİHAN DEMİREZ 160201013
T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ
MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ
BİNA BİLGİSİ MİMAR SUNUM PAFTASI
Virgen Milagrosa Kilisesi (1953)
Bu eserini ters şemsiyeye
benzetmiştir. Koridorların yüksekliği
8.5 metredir ancak çatıyla birikte 20
metre yüsekliğe ulaşır.
İLK ESERİ: Meksika Üniversitesi Kozmik Işınları
Laboratuvarı (1951)
Betonarme yapı malzemesini çok iyi
kullanıp ince bir kaplama oluşturarak bu
eserine hiperbolik paraboloid bir şekil
vermiştir.
FELİX CANDELA (1910-1997)
İspanyol asıllı Meksikalı mimar olan
Candela, öğrenciliği sırasında yapıtlarını
tanıma olanağı bulduğu Eduardo
Torroja’nın kabuk strüktürlerinden
etkilenmiştir.
Kabuk strüktürler üzerindeki
çalışmaları Candela’ya 1961’de UIA
(Uluslararası Mimarlar Birliği) Auguste
Perret Ödülü’nü ve Londra’daki
RIBA’nın (Britanya Mimarlar
Kraliyet Enstütüsü) altın
madalyasını kazandırdı.
Yüzen Bahçeler Restoranı (1957)
Başyapıtı sayılan Yüzen Bahçeler Lokantası’nda,
aşağı yukarı dalgalanmalarıyla sekiz yapraklı bir
çiçeği andıran kabuk strüktür, duvarlarla tavan
arasındaki ayrımı ortadan kaldırarak bu yapı ögelerini
bir biri içine karışan bir bütün halinde
birleştirebilmesine olanak sağlamıştır.
Furkan Şimşek 160201050-Enes Azak 160201045
T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ
MİMARLIK FAKÜLTESİ
MİMARLIK BÖLÜMÜ
DANS EDEN EV
Prag , 1996
Hırvat ve Çek kökenli bir mimar olan Vlado Milunić’in Kanada
kökenli bir mimar olan Frank Gehry ile işbirliği yaparak boş olan
ve nehir kıyısında yer alan bir alanda tasarladığı binadır ve dans
eden iki partneri sembolize ettiği için Fred and Ginger olarak
adlandırılır. Yapıya verilen başka bir isim de
‘Sarhoş Ev’dir. Çatı katında bir Fransız
restoranının yer aldığı binada birkaç
adet uluslararası firmanın ofisleri
bulunmaktadır.
GUGGENHEIM MÜZESİ
Bilbao , 1997
Bir liman kentine inşa edildiğinden bir gemiyi
andırması amaçlanan , Nervion nehri boyunca
yükselen
binanın titanyumla kaplanmasındaki amaç, panellerin
balık pullarını andırmasıdır. böylece titanyum
panellerle desteklenmiş organik kontorlar nehre, nehir
ise binaya yansıtılmıştır. Dış cephe kaplaması
titanyumdur. Tasaıimı esnasında iki boyutlu plan ve
kesitlerden üç boyuta değil ilk basta oluşturulan 3
boyutlu modelden iki boyutlu plan ve kesite
geçilmistir. Bu işlem özel scanerlar ve Caita
yazılımı ile gerçekleştirilmistir.
Frank Owen Gehry
28 Şubat 1929 Toronto doğumlu mimar ve tasarımcı. Ünlü
mimar,1947'den itibaren Los Angeles , Kaliforniya'da yaşamaktadır.
Mimaride Dekonstrüktivizmin öncü uygulayıcılarından biridir ve yaşayan
en önemli mimarlardan sayılmaktadır.
Dekonstrüktivizm ya da yapısal analiz, 1980'lerin sonlarında ortaya
çıkan post modern mimarı akımı. Yapıyı oluşturan mimari unsurların
bütünlüğünün parçalanması, yüzeylerle yapılan oyunlar, dış cephe
gibi mimari unsurların dik açılı olmayan köşelerle yamultulması ve
kaydırılması gibi yöntemlere dayanır. Dekonstrüktivist tarza
sahip binalar bakanlara belirsizlik ve kargaşa hissi verir.
WALT DISNEY KONSER SALONU
Kaliforniya , 2003
Düzensiz yapraklarıyla açmak üzere olan
bir çiçeği anımsatır. Gehry'nin mimarlığını
eşsiz kılan en büyük özellik duyusal ve
romantik tasarım anlayışını gelişmiş
üretim teknolojisiyle birleştirme
biçimidir. dış kaplaması işlenmiş
paslanmaz çeliktir.
DURSUN MERAL 160201204
A.SAMED BEDİRHANBEYOĞLU 150201016
Download