T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI Verimlilik Genel

advertisement
T.C.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
Verimlilik Genel Müdürlüğü
TEMİZ ÜRETİM ÇALIŞMA GRUBU
“TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN
ÇALIŞMALAR”
Ocak 2012, Ankara
1
İÇİNDEKİLER
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
2. GÜNCEL STRATEJİ BELGELERİNDE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA
YAPILAN ATIFLAR
2.1. 17 Ağustos 2011 tarih ve 649 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname
2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 No.lu Eylem
2.3. KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2013) Eylem No: 2.5.5
2.4. İDES –İklim Değişikliği Ulusal Eylem Stratejisi
3. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM
VE KURULUŞLAR
3.1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
3.2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)
3.3. Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve
Araştırma Merkezi
3.4. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)
3.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV)
3.6. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme idaresi Başkanlığı
(KOSGEB)
3.7. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin (TÜBİTAK-MAM)
3.8. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)
3.9. Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye)
3.10. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği
3.11. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
4. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN BAZI PROJELER
4.1. Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi
4.2. KOBİ’lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi
4.3. İzmir'de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması
Projesi
4.4. Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu
4.5. Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları
4.6. Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi
4.7. Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri Entegre Programı
5. TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI
5.1. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
2
5.2. Hazine Müsteşarlığı
5.3. Ekonomi Bakanlığı
5.4. TÜBİTAK
5.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
5.6. KOSGEB
5.7. İzmir Kalkınma Ajansı
5.8. Bankalar
5.9. Kredi Garanti Fonu
6. SEKTÖREL ANALİZ
7. TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKALARI
8. VGM TARAFINDAN BAKANLIKLAR İLE YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ
9. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM VE İLGİLİ ALANLARDA
GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI
10. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
EKLER:
EK-1: TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM VE İLGİLİ ALANLARDA
GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI - TEZ ÖZETLERİ
3
GİRİŞ
Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün önümüzdeki dönemdeki ana faaliyet alanlarından birini
oluşturacak olan “Temiz Üretim” konusunda Kasım 2011’de bir çalışma grubu
oluşturulmuştur. Çalışmaların daha hızlı ve etkin yürütülebilmesini teminen, söz konusu
grubun üyeleri 4 alt gruba ayrılmış ve bu alt gruplar temiz üretimin farklı boyutlarına ilişkin
çeşitli çalışmalar ve araştırmalar yürütmüşlerdir. Türkiye’de temiz üretim alanındaki mevcut
kapasitenin ortaya konması amacıyla araştırmalar yürüten Alt Grup-4 tarafından şu ana kadar
tespit edilen çalışma ve projeler bu rapor kapsamında ele alınmıştır.
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan çevre kirliliğinin giderek artması ve doğal kaynakların
tükenmeye başlaması nedeniyle işletmelerin çevreye karşı sorumlulukları da artmaktadır.
Uluslararası anlaşmalar, yasal gereklilikler ve insanların çevre konusundaki artan
duyarlılıkları nedeniyle işletmeler, hizmet ve üretim süreçlerinde çevreye duyarlı üretim ve
hizmet tekniklerini benimsemeye başlamışlardır.
Temiz Üretim kavramı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından “toplam
etkinliği artırmak, insan ve çevre üzerindeki riskleri azaltmak için entegre ve önleyici bir
çevre stratejisinin proseslere, ürünlere ve hizmetlere sürekli olarak uygulanması” şeklinde
tanımlanmaktadır (Şekil 1.). Temiz Üretim kavramı ilk olarak UNEP Endüstri ve Çevre
Bölümü tarafından 1989 yılında kullanılmaya başlanmıştır. 1992’de benimsenen Gündem
21’de1 sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için belirlenen gerekler arasında Temiz
Üretim de yer almaktadır.
Şekil 1. Temiz üretim kavramı
Temiz üretim, geleneksel kirlilik kontrolü yöntemlerinin aksine atık oluşumunu kaynağında
önleyerek/azaltarak üretimden kaynaklanan çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Temiz
üretim yaklaşımı, çevresel fayda yanında ekonomik getirileri de olan bir üretim stratejisidir.
1
Gündem 21; ulusal, bölgesel ve yerel faaliyetleri içeren, kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını
hedefleyen “sürdürülebilir kalkınma” kavramının yaşama geçirilmesine yönelik küresel uzlaşmanın ve politik
taahhütlerin en üst düzeydeki ifadesi olan bir eylem planıdır. Gündem 21, Haziran 1992’de Rio de Janerio’da
düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda 178 ülke tarafından kabul edilmiştir.
4
Temiz üretim; hammadde ve enerjiyi daha az kullanmayı, yeniden kullanım ve geri dönüşümü
artırmayı, daha az atık oluşturmayı ve tehlikeli atık miktarını azaltmayı amaçlayan çevreye
duyarlı bir atık yönetim yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, çevresel etkileri en aza indirmenin
yanında verimlilik artışı sağlamayı da amaçlamaktadır. Temiz üretimle aynı anlama gelen
kirlilik önleme yaklaşımı, boru sonu atık arıtımı yöntemleriyle kıyaslandığında önleyici bir
yaklaşım sağlayarak, işletme verimliliğinin artmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde
önemli bir rol oynar. Atığı oluştuktan sonra kontrol etmek yerine kaynağında
önlemeyi/azaltmayı amaçlar. Temiz üretim, bazı kurumlarca/kişilerce kirlilik önleme, ekoverimlilik, atık minimizasyonu ve yeşil verimlilik olarak adlandırılan terimlerle paralellik
gösteren geniş bir kavramdır.
Temiz üretim uygulamaları, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca (life-cycle) pek çok aşamada
(hammadde temini, üretim, kullanım ve kullanım sonrası bertaraf) gerçekleştirilmektedir.
Temiz üretim; iyi işletme uygulamaları (good housekeeping) gibi küçük ve düşük maliyetli
uygulamalar yanında ekipman, proses ve teknoloji değişikliği gibi büyük yatırım gerektiren
uygulamaları da içerir.
Bu bağlamda, temiz üretim teknikleri aşağıda sıralanmıştır:







İyi işletme uygulamaları
Ürün değişimi/tasarımı
Hammadde ikamesi
Yeniden kullanım/geri kazanım
Proses optimizasyonu/değişimi
Teknoloji değişimi
Yan ürün kullanımı
Verimlilik ve Temiz Üretim kavramlarının kesişim kümesini oluşturan pek çok ortak nokta
bulunmaktadır. Doğal kaynakların, enerjinin ve suyun etkin kullanılması, hammadde ve enerji
kayıplarının önlenmesi, atık oluşumunun ve dolayısıyla bertaraf maliyetlerinin en aza
indirilmesi ve geri dönüşüm/yeniden kullanım uygulamaları bu ortak noktalar arasında yer
almaktadır. Temiz üretim seçeneklerinin uygulanması ve yürütülmesi; uzun dönemde azalan
kirlilik kontrolü, atık arıtma ve temizleme maliyetlerinin sonucu olarak kaynak ve enerji
kullanımının azalmasını sağlamaktadır. Böylece, çevreye ve doğal kaynaklara verilen zararın
azaltılması yanında işletme verimliliğinin artmasını da amaçlamaktadır.
Son yıllardaki küresel ekonomik ve çevresel krizler daha sürdürülebilir endüstriyel sistemlere
geçme konusunda uluslararası çabaların artmasını sağlamıştır. Bu süreçte su, enerji ve
malzeme gibi kaynakların etkin kullanımını ve atık oluşumunu en aza indirmeyi amaçlayan
temiz üretim uygulamaları giderek artmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler ve geçiş
ülkeleri, endüstriyel çıktı başına malzeme, enerji ve kirlilik yoğunluklarını azaltmak için
önemli potansiyele sahiptir. Temiz üretimin amaçları arasında yer alan malzeme ve enerjinin
5
etkin kullanımı, rekabet gücü yüksek bir endüstri sağlama yolunda temel unsurlardandır. Bu
unsurlar aynı zamanda endüstriyel sürdürülebilirliğin öncelikli göstergelerindendir.
Temiz üretim kapsamında yer alan enerji verimliliği konusu; gerek enerjinin verimli
kullanılması gerekse buna bağlı oluşan sera gazı emisyonlarının azalması sonucunda,
sürdürülebilir üretim ve tüketim süreçlerinde önemli bir yere sahiptir. İşletmelerde yapılan
temiz üretim uygulamalarında, enerji kullanımı ve enerji kullanımına bağlı sera gazı
miktarları birer gösterge olarak kullanılmaktadır.
6
2. GÜNCEL STRATEJİ BELGELERİNDE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNA YAPILAN
ATIFLAR
TTGV tarafından hazırlanan “Türkiye’de Temiz Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması
için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi” sonuç raporunda yer alan
plan, program ve strateji belgelerine ek olarak temiz üretim konusuna atıfta bulunan güncel
belgeler aşağıda özetlenmiştir.
2.1. 17 Ağustos 2011 tarih ve 649 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname:
•
2. Madde f. Bendi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine
eklenen)
“Ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika
ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve
temiz üretim projelerini desteklemek.”
•
4. Madde ç. Bendi (VGM’nin görevlerini tanımlayan madde) “İşletmelerin temiz
üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına yönelik faaliyetlerde
bulunmak”
2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 No.lu Eylem:
Türkiye Sanayi Stratejisi Eylem Planı 2011-2014, 44 no.lu eylem uyarınca “Ulusal eko
verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi
sağlanacaktır”
Sorumlu kuruluş: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
İşbirliği yapılacak kuruluşlar: MPM, TÜBİTAK, KOSGEB, TTGV, Üniversiteler, Sanayi ve
Ticaret Odaları
Eylemin dayanakları:


Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi" projesi
kapsamında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve UNIDO işbirliğinde iklim değişikliği
risklerinin sanayiye adaptasyonunu içeren Eko Verimlilik (Temiz Üretim)
Programı
TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme
Programı kapsamında “Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler
Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi” Projesi (MPM)
44 No’lu eylemin çıktısı: Aynı amaca hizmet eden ancak; il, işletme veya sektör bazında
devam eden yukarıda değinilen lokal uygulamalardan elde edilecek çıktılar ışığında Türkiye
genelinde bir ulusal eko verimlilik programı projesi uygulanması ve ülkemiz sanayisinin ve
7
organize sanayi bölgelerinin yoğun olduğu bir bölgede bir “Eko verimlilik Merkezi”
kurulması.
2.3. KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2113) Eylem No: 2.5.5:
KOBİ Stratejisi Eylem Planı (2011-2113) Eylem No: 2.5.5 uyarınca “Türkiye’nin İklim
Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Eko-Verimlilik Programı” yürütülecektir.
Eylem/Proje Açıklaması: İklim değişikliği risklerinin sanayiye adaptasyonunu içeren
“UNIDO Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Programı” kapsamında Türkiye’de kırsal ve kıyı
bölgelerinde kalkınma üzerinde tehdit oluşturan iklim değişikliği risklerinin yönetimi için
kapasite geliştirmeye yönelik olarak adana, Kayseri ve Niğde illerini içeren Seyhan Havzası
Bölgesi’nde eko verimlilik/temiz üretim ile ilgili farkındalık yaratma, kapasite oluşturma
faaliyetleri ve gösterim projelerinin uygulanması hedeflenmiştir.
Sorumlu Kuruluş: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Beklenen Etki: Sanayide eko-verimlilik konularında kapasite geliştirilmesi, uluslararası çevre
standartlarına uyumun sağlanarak sanayinin rekabet avantajının artırılması, eko-verimlilik ile
ilgili yatırım projelerinin teşvik edilmesi, Seyhan nehri havzasında pilot eko-verimlilik
uygulamalarının gerçekleştirilip ulusal çapta yaygınlaştırılması, eko-verimlilik merkezi
kurulması.
2.4. İDES –İklim Değişikliği Ulusal Eylem Stratejisi:
Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi’nin vizyonu: Türkiye’nin iklim değişikliği
kapsamındaki ulusal vizyonu, “iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla entegre
etmiş; enerji verimliliğini yaygınlaştırmış; temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımını arttırmış; iklim değişikliğiyle mücadeleye özel şartları çerçevesinde aktif katılım
sağlayan ve yüksek yaşam kalitesiyle refahı tüm vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile
sunabilen bir ülke olmaktır”.
Hedefler arasında ise “Mevcut teknoloji ve kalkınma düzeyimiz göz önüne alınarak temiz
üretime yönelik Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini geliştirmek, bu alanda rekabet ve üretimin
artırılmasını sağlayacak ulusal ve uluslar arası finansman kaynaklarını ve teşvik
mekanizmalarını oluşturmak.” yer almaktadır.
8
3. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM KONUSUNDA ÇALIŞMA YÜRÜTEN KURUM
VE KURULUŞLAR
Ülkemizde konu üzerindeki çalışmalar, sınırlı sayıda da olsa üniversitelerimiz tarafından 10
yılı aşkın süre önce başlatılmış ve sürdürülmektedir. Konu üzerindeki bu öncü üniversiteler
sadece ulusal değil uluslararası düzeyde de çeşitli eğitim, araştırma, yaygınlaştırma
faaliyetleri yürütmektedir. Kamu kurumlarında temiz üretim kavramı ile örtüşen az sayıda
proje yürütülmüş/yürütülmektedir. Temiz üretim alanında uygulanmakta olan söz konusu
proje ve programların uluslararası fonlardan yararlanılarak gerçekleştirildiği, tanımlanmış bir
program kapsamında kamu fonlarının bu alanlara yönlendirilmediği görülmektedir. Temiz
üretim ile ilgili konularda sanayide yeterli kapasite ve farkındalığın olmadığı; dolayısıyla
temiz üretim uygulamalarının da oldukça sınırlı olduğu sonuçlarına varılabilmektedir.
Bu kapsamda, ülkemizde temiz üretim alanında öne çıkan kurum ve kuruluşlar ile yürüttükleri
faaliyetler aşağıda yer almaktadır:
3.1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı:
-
LIFE HAWAMAN - “Türkiye’de Sanayiden Kaynaklanan Tehlikeli Atıkların
Yönetiminin İyileştirilmesi” Projesi (2007-2009)
AB Eşleştirme Projesi - Sanayiden Kaynaklanan Kirliliğin Azaltılması – EKÖK
(IPPC) ve Endüstriyel Emisyonlar Direktifi (2011)
AB Eşleştirme Projesi – “Emisyon Kontrolünün İyileştirilmesi (NEC Direktifinin
Uygulanması)” (2011)
Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol (IPPC-2008/01/EC) Direktifinin Türkiye’de
Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi (2008)
EMAS (Eko-Yönetim ve Tetkik Programı) Sisteminin Kurulması ve Uygulanması
Hususlarında Türkiye’ye Teknik Yardım” Projesi (2009)
SEI 2006 kapsamında “761/2001 sayılı EMAS Tüzüğünün İçsellestirilmesi Projesi”
(2008-2009)
3.2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ):
-
-
Araştırma projeleri ve tezler (SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında
Temiz Üretim Olanaklarının Değerlendirilmesi, Bir Süt Üretimi Fabrikası için Temiz
Üretim Fırsatlarının Araştırılması, vd.)
Temiz Üretim Çalıştayı ve Kursu (“Cleaner Production: A tool for Green
Competitiveness in the Turkish Industry, Workshop and Short Course”) – 2008,
Ankara
3.3. Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve
Araştırma Merkezi:
9
-
-
Araştırma projeleri ve tezler (Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi, Sürdürülebilir Üretim
Modelleri ve Temiz Üretim Teknolojileri, Zeytinyağı Endüstrisinde Temiz Üretim
Uygulamaları, vd.)
Eğitim Programları (Kurumsal Sürdürülebilirlik Sertifika Programı) (Mayıs-Haziran
2010)
TÜSİAD ve Bölgesel Çevre Ajansı (REC)-Türkiye tarafından kurulmuş olan ‘İklim
Platformu’na BU-SDCPC Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Ortağı
EU PREPARE (Preventive Environmental Protection Approaches in Europe) Network
Ulusal Odak Noktası
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, Çevre Komisyonu üyeliği
Ayrıca, Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Uygulama ve
Araştırma Merkezi yetkilileri ile Aralık 2011’de yapılan görüşmelerde, Merkez tarafından
2012 yılı içerisinde aşağıdaki çalışmaların yürütülmesinin planlandığı belirtilmiştir:
-
-
-
2012 yılı içerisinde, İstanbul genelinde üniversite öğrencilerine yönelik
“Süründürülebilirlik Eğitim Programı” geliştirilmesi
The Regional Activity Centre for Cleaner Production of the Mediterranean Action
Plan CP/RAC ile BÜ-SDCPC işbirliğinde 2012 yılında Green Entrepreneurship
workshop düzenlenmesi
20-22 Haziran 2012 de Brezilyada gerçekleşecek Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma
Birleşmiş Milletler Konferansına (The United Nations Conference on Sustainable
Development - UNCSD) katılım sağlanması
Trier Üniversitesi ile BÜ-SDCPC arasında, BÜYEM’ inde işbirliği ile 2012 yılında
Sürdürülebilirlik konularında bir sertifika programının geliştirilmesi
BÜ-Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi (BÜ-SDCPC) ve Elsevier
ortaklığında, Environmental Management for Sustainable Universities (EMSU) ve
European Roundtable on Sustainable Production and Consumption (ERSCP) 2013
Konferans organizatörü, İstanbul, 2013.
3.4. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ):
-
-
Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifinin (IPPC) Türkiye'ye
Uyarlanmasında Teknolojik Açıdan Yol Haritasının Oluşturulması: Tekstil Endüstrisi
Bitiş Tarihi: 2008
Çevre Mühendisliği Bölümü bünyesinde “Çevre Biyoteknolojisi ve Temiz
Teknolojiler Mükemmeliyet Merkezi” kurulma çalışmaları sürmektedir.
Endüstrilerde Su Minimizasyonu – Temiz üretim (Zorlu Linen’de örnek proje
uygulaması)
3.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV):
Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) desteği ile 2008-2011 yılları arasında
“Eko Verimlilik (Temiz Üretim) Programının yürütülmesi. Bu kapsamda:
10
-
-
-
-
Bilgilendirme ve tanıtım faaliyetleri - Seyhan Havzası’nda bilgilendirme ve tanıtım
toplantıları ve çalıştaylar (2009) (150 kişi), Ankara’da bilgilendirme ve tanıtım
toplantısı (2009) (60 kişi)
Eğitim Programları (28-29 Ocak 2009 Ulusal Uzmanlar için Eko-Verimlilik Temel
Eğitimi - 68 katılımcı, Almanya Duisburg’da faaliyet gösteren Eko-verimlilik
Merkezi (Effizienz-Agentur NRW) ile işbirliği içinde “malzeme akış analizi ve
metodolojisi” ve uygulamalı eğitimler - Eğitim programının ikinci aşamasına ilk
eğitime katılanlar arasından belirlenen 25 katılımcı)
Program web sitesi oluşturulması (www.ekoverimlilik.org / www.temizuretim.org
www.ecoefficiency-tr.org)
Eko-verimlilik Kılavuzları hazırlanması (Genel Kılavuz, Sektörel Ekler –metal işleme,
tekstil yıkama-boyama, su ürünleri işleme)
Eko-verimlilik Pilot Projeleri (Yaklaşık 160 firmanın bilgilendirilmesi, projeye ilgi
gösteren yaklaşık 30 firmaya ziyaret, Niğde, Adana, Kayseri, Bursa, Ankara’da 6 pilot
çalışma gerçekleştirilmesi)
Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi (2010 - )
TTGV’nin önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığı çalışmalar ise şu şekilde
özetlenebilir:
-
-
-
AB Projesi: Orta Anadolu Bölgesi’nde KOBİ’lere çevre ve temiz üretim alanında
hizmetlerin verilmesi, hizmet sağlayıcılar ile işbirliklerinin oluşturulması (2012 –
2013)
BM Ortak Programı – Tekstil Sektörü Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi: MalatyaAdıyaman-Gaziantep-Kahramanmaraş bölgesinde tekstil firmalarının çevre alanında
kapasitelerinin geliştirilmesi (2011 - 2012)
Endüstriyel Simbiyoz Projesi: BTC Şirketi sponsorluğunda İskenderun Körfezi’nde
firmalar arası işbirliklerinin ve ortak yaşam (2011 – 2012)
İZKA ve EBSO ile işbirliği içinde “İzmir’de Temiz Üretimin Yaygınlaştırılması
Projesi” (14 Aralık 2011 - Açılış toplantısı)
3.6. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme idaresi Başkanlığı
(KOSGEB):
-
Türk KOBİ’leri için AB Çevre Müktesebatı’na Uyum ile ilgili Bilgi Sisteminin
Kurulması Projesi (2005-2007)
“KOBİ’ler için Çevre Kılavuzu” yayınlanması (2005)
“Avrupa Birliği EMAS ve Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve
Kısıtlanması (REACH) Direktifleri”ne ilişkin çalışmalar gerçekleştirilmesi (2009)
“Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Giderilmesi Projesi”nde katkı verilmesi (2002)
“Eko-endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi Projesi” - Proje ortağı (2009-2012)
MATRA Projesi - REACH Tüzüğü ve tehlikeli madde ve karışımların
sınıflandırılması, etiketlenmesi ve paketlenmesi ile ilgili CLP Tüzüğü hakkında
11
ihracatçılara yönelik farkındalığı artırmaya ve sektörün yoğunlaştığı bölgelerde
bölgesel endüstri yardım masaları kurmaya yönelik hazırlanan proje (2009 - )
3.7. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK-MAM):
-
Tekstil Endüstrisinde Temiz Üretimin Teşvik Edilmesi Projesi (Promotion of Clean
Production in the Textile Industry) – 1997 yılında TÜBİTAK MAM uzmanlarından
Akın Geveci tarafından yürütülen ve 6 tekstil işletmesinde temiz üretim uygulamaları
yürütülen UNEP ve RAC/CP destekli 2.6 milyon $ bütçeli proje.
3.8. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA):
-
Sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile gerçekleştirdiği bölge planı çalışmalarında temel
olarak “sanayide sürdürülebilir su ve atıksu yönetiminin sağlanması”, “sürdürülebilir
atık ve tehlikeli atık yönetiminin sağlanması”, “endüstriyel enerji kullanımında
tasarrufun sağlanması ve sanayide temiz ve yenilenebilir enerjinin kullanımının
artırılması” ve “KOBİ’lerde temiz üretim uygulamalarının artırılması” konularını
içeren stratejik öncelik başlıkları altında temiz üretim çabalarına doğrudan destekler
sağlanmaktadır.
3.9. Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye):
-
Sürdürülebilir tüketim ve üretim,
gerçekleştirilen etkinlik ve eğitimler.
sürdürülebilir
kalkınma,
vb.
alanlarda
3.10. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği:
-
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) Türkiye temsilciliği
Temiz kalkınma mekanizmaları konusunda çalışmalar yürütmekte ve bu sürece iş
dünyasının katılımını ve işbirliğini sağlamayı hedeflemektedir.
3.11. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası:
-
-
İsviçre İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nın desteği ile 1999-2004 yılları arasında “Yerel
Yönetimler için Bütünsel Önleyici Çevre Yönetimi” başlıklı bir proje yürütülmüştür.
Bu proje kapsamında Yerel Yönetim Hizmetleri İle İlgili Kirlilik Önleme Olanakları
özellikle vurgulanmıştır. Altı ilde (İçel, Denizli, Van, Eskişehir, Diyarbakır ve
Samsun) 1171 katılımcı, temiz üretim kavramının yerel düzeyde uygulanmasına
yönelik eğitilmiştir.
DELTA (Developing Environmental Leadership Toward Action – Eyleme Yönelik
Çevresel Liderlik Geliştirme) Programı kapsamında temiz üretim/kirlilik önleme
yaklaşımının KOBİ’ler düzeyinde uygulanmasına yönelik 2000-2004 yılları arasında
bir proje yürütülmüştür. Bu proje kapsamında Gebze, Ankara, Eskişehir ve Bursa’da
12
KOBİ temsilcilerine ulusal ve uluslararası uzmanlar tarafından eğitimler verilmiş ve
örnek uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
13
4. TÜRKİYE’DE TEMİZ ÜRETİM ALANINDA YÜRÜTÜLEN BAZI PROJELER
Ülkemizde temiz üretim alanında yürütülen faaliyetler kapsamında öne çıkan projelere ilişkin
bilgiler aşağıda sunulmuştur:
4.1. Eko-Endüstriyel Parklar Çevre Destek Sistemi (EPESUS) Projesi:
Avrupa Birliği, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) altındaki Girişimcilik
ve Yenilik Programı (EIP) kapsamında desteklenen Eko- Endüstriyel Parklar Çevre Destek
Sistemi (EPESUS) Projesi Ağustos 2009’da başlamış olup Ağustos 2012’de tamamlanması
planlanmaktadır. Projenin yürütücüsü Ekodenge Ltd. Şti. olup Verimlilik Genel Müdürlüğü,
Proje ortağı olarak yer almaktadır.
Proje kapsamında endüstriyel bölgelerde sanayiciye üretim girdi çıktı hesapları aracılığıyla
çevresel politikalar ve temiz teknoloji uygulamalarının artırılmasına katkı sağlayacak
çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesi için Proje kapsamında web tabanlı
EPESUS yazılımı geliştirilmiştir. Bu yazılım kullanılarak;
 Sektöre ilişkin proseslerin karşılaştırmalı analizlerinin yapılması ve farkların
gösterilmesi;
 Sanayicinin mevcut en iyi tekniklere (BATs) ve bunların referans belgelerine (BREFs)
yönlendirilerek sanayicinin yenilikçilik konusunda desteklenmesi;
 Çevre yasalarına uyum sağlanması ile ürünlerin ihracatının desteklenmesi;
 Sanayiciye üretim verimliliğini artıracak ve üretim maliyetini düşürecek, atık yönetimi
geliştiren, sürdürülebilir ürün ve üretim süreçleri konusunda bilgi sağlanması ve
ülkenin bilimsel ve teknolojik araştırma gücünün geliştirilmesi;
 Bir sanayi bölgesi ya da herhangi bir iletişim ağı içinde bulunan sanayilerin çevresel
gereksinimlerinin geliştirilmesi, sanayilerin atık yönetimi kaynak kullanımı ve enerji
verimliliklerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu amaçlar doğrultusunda öncelikli olarak belirlenen 5 sektör proje kapsamında ele
alınmıştır. Bu sektörler; tekstil, dökümcülük, büyük yakma tesisleri, bina ve polimer
sektörleridir.
4.2. KOBİ’lerin Çevre Konusundaki İhtiyaç ve Beklentilerinin Belirlenmesi Projesi:
(Ankara Kalkınma Ajansı – 2010 Doğrudan Faaliyet Destek Programı)
Türkiye Çevre Vakfı’nın hazırladığı projenin genel amacı, şu şekilde özetlenebilir:
 Çevreyi gözeten üretim, temiz kalkınma mekanizmaları veya temiz üretim gibi
anlayışlar, maddî yetersizlik, bilgi eksikliği ve kadro yetersizliği gibi sebeplerden
dolayı, KOBİ’lerin gündeminde yeterince yer edinememiştir. Bundan ötürü;
KOBİ’lerin çevre bilincini ve bilgisini arttırmaya ve geliştirmeye katkı sağlamak ve
14
 Gerek ulusal çevre politika, plan, program ve stratejilerinde yer alan kirlilik azaltma
hedeflerini tutturmaya, gerekse ilgili uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesine
uygun olarak ülkemizde ve bölgemizde temiz üretim yöntemlerinin
yaygınlaştırılmasına destek olmak.
Projenin özel amacı, Ankara’daki KOBİ’lerin daha temiz bir çevrede üretim yapma
düşüncesini gerçekleştirmek için nelere ihtiyaç duyduklarını, beklentilerinin neler olduğunu
belirlemeye çalışmaktır. Bu özel amaç çerçevesinde yapılmak istenenler;
 KOBİ’lerin teknik yardım, bilgi edinme, danışmanlık hizmeti alma, mevzuat,
finansman desteği gibi konulardaki ihtiyaç ve beklentilerini ortaya çıkarmak,
 Kamu otoritesinin bu çerçevede geliştireceği çalışmalara ve hizmetlere destek olmak,
 Ankara’da temiz üretim açısından öncelikli sektörlerin belirlenmesine yardım
etmektir.
Araştırmanın saha çalışması, 16 Şubat - 10 Mart 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Çalışma için toplam 112 anket uygulanmış ve 103 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Bu 103
anketin 92’si OSTİM’de, 11 tanesi de Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde uygulanmış olan
anketlerdir. Çalışmada ele alınacak "temiz üretim" kavramını, sadece üretim yapan
işletmelerde sorgulamak ve araştırmak gibi bir yaklaşım benimsenmiştir.
4.3. İzmir'de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması
Projesi:
İzmir Kalkınma Ajansı’nın girişimiyle İzmir bölgesinde eko-verimlilik (temiz üretim)
uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV),
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından imzalanan
işbirliği protokolü ile “İzmir’de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının
Yaygınlaştırılması Projesi” için ilk adım atılmıştır.
Projenin yürütücülüğü TTGV tarafından ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile işbirliği
içinde yapılacaktır.
Proje ile İzmir’de faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ve ilgili diğer kurum/kuruluşların ekoverimlilik (temiz üretim) konusundaki faaliyetlerinin desteklenerek konu hakkındaki
çalışmaların yaygınlaştırılması hedeflenmekte ve böylece İzmir sanayisinin üretimde
verimlilik ve yenilikçi uygulamalar ile çevreye daha duyarlı ve rekabet edebilir hale
getirilmesi amaçlanmaktadır. Bölgede gerçekleştirilecek Proje iki aşamadan oluşmaktadır:
1. Aşama “Durum Değerlendirme Aşaması”:
Projenin ilk aşaması Ekim 2011’de başlamış olup Nisan 2012’de tamamlanması
hedeflenmektedir. Bu aşamada bölgenin mevcut durumu; kapasite, yapılan çalışmalar, kaynak
ve ihtiyaçlar açısından ele alınacak olup, değerlendirme sürecinden elde edilen verilerle
15
endüstriyel sektörler temiz üretim uygulamaları için önceliklendirilecektir. Bu çalışmalardan
sonra belirlenecek olan çerçeve koşulların değerlendirilmesiyle eko-verimlilik (temiz üretim)
uygulamalarının yaygınlaştırılması için öneriler geliştirilecektir. Ayrıca bölgede öne çıkan
çevre sorunları kapsamında ilgili mevzuat ve teşvik mekanizmaları da ele alınacaktır.
Bu aşamada önemli çıktılardan biri de İZKA, TTGV ve olası diğer kaynaklar ile ekoverimlilik (temiz üretim) alanına yönelik bir destek programına zemin hazırlayan önerilerin
geliştirilmesi olacaktır.
2. Aşama “Uygulama Aşaması”:
Projenin ikinci aşaması Mayıs 2012 ile Ekim 2014 döneminde yürütülecektir. Bu aşamada
önceki çalışmalarda elde edilen sonuçlar ve geliştirilen öneriler değerlendirilerek bölgenin
eko-verimlilik (temiz üretim) kapasitesinin geliştirilmesi, pilot uygulamaların
gerçekleştirilmesi ve kazanımların yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.
Bu hedeflere yönelik olarak:




Bölgede sanayiciye ve hizmet sağlayıcılara konu ile ilgili eğitimlerin verilmesi,
Pilot projeler ile ilgili olarak izleme, ölçüm, analiz, etüt vb. hizmetler kapsamında
işbirliği yapılacak kurum ve kişilerle iletişimin sağlanması ve sürdürülmesi,
Pilot uygulamalar konusunda firmalarda eko-verimlilik (temiz üretim) olanaklarının
belirlenmesi ve hayata geçirilmesi
Firmalarda eko-verimlilik (temiz üretim) uygulamalarının hayata geçirilmesine
yönelik destek programlarının uygulanması planlanmaktadır.
4.4. Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu:
OSTİM YATIRIM öncülüğünde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Enerji İşleri
Genel Müdürlüğü, Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
(TTGV) ortaklığı ile kurulan Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu, 21 Ocak 2010
tarihinde tarafların imzaladığı işbirliği protokolü ile çalışmalarına başlamıştır.
Yerli Enerji Teknolojileri Ar-Ge Platformu’nun, enerji başlığı altında ilgili tüm kurum ve
kuruluşların (kamu, üniversite, sanayi, STK, vb.) bir araya gelerek oluşturacakları ulusal bir
oluşum olması hedeflenmektedir.
Bu platformun genel amacı, sektörün tüm taraflarını bir araya getirmek kaydıyla oluşturulacak
bilgi odaklı işbirliği ağı sayesinde,
• yerli üreticilerin Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yol haritalarının
belirlenmesi
• enerji sektöründe yerli üretimin payını arttırarak büyük ölçüde dışa bağımlı olan
sektörde ulusal katma değerin artırılmasıdır.
16
Bu bağlamda; Platform çalışmalarında kömür ve doğalgaza dayalı tüm enerji teknolojilerinin
yanı sıra, yenilenebilir enerji teknolojileri (hidroelektrik, rüzgar, güneş, biyogaz, biyokütle,
jeotermal), enerji verimliliği sistemleri, eko-binalar, eko-bölgeler, enerji – çevre ilişkisi, vb.
konuların da ele alınması amaçlanmaktadır. Konu başlıkları bazında oluşturulmakta olan
gruplar ile daha etkin sonuçların alınması hedeflenmiştir.
4.5. Endüstriyel Simbiyoz: Çevresel ve Ekonomik Kazanım için İşbirliği Ağları:
Dünyanın pek çok yerinde uygulanan güncel bir yaklaşım olan “endüstriyel simbiyoz”,
birbirinden bağımsız çalışan, tercihen fiziksel olarak birbirine yakın olan, iki veya daha fazla
ekonomik işletmenin bir araya gelerek hem çevresel performansı hem de rekabet gücünü
artıracak uzun süreli ortaklıklar kurması ve dayanışma içinde çalışması anlamına gelmektedir.
Pek çok işbirliği ve sinerji alanına, ürün ve hizmet üretiminde kaynak (malzeme, enerji,
lojistik, insan kaynağı) verimliliği ve optimizasyonuna işaret eden “endüstriyel simbiyoz”
kavramı ülkemizde İskenderun Körfezi bölgesinde hayata geçirilmektedir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı Şirketi tarafından desteklenen ve fizibilite
aşaması 2009-2010 yılları arasında tamamlanan “İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel
Simbiyoz Projesi” - Uygulama Aşaması (2011-2012) BTC Şirketi ve Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfı (TTGV) arasında 27 Aralık 2010 tarihinde imzalanan sözleşme ile
başlamıştır.
Sponsorluğunu BTC Şirketi’nin üstlendiği Proje’nin yürütücülüğü TTGV tarafından
gerçekleştirilmekte olup, TTGV projeye ayni katkı da sağlamaktadır. Proje faaliyetleri
International Synergies Ltd. ve ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile işbirliği içinde
yürütülmekte, bölgede endüstriyel simbiyoz uygulamaları için altyapının oluşturulması, pilot
uygulamaların gerçekleştirilmesi ve ulusal bir program için önerilerin geliştirilmesine yönelik
çalışmalar sürdürülmektedir.
Uygulama aşaması süresince bölgedeki firmalar ve diğer yerel ve ulusal paydaşlarla sürekli ve
etkin bir iletişim sağlanmasıyla Projede farklı simbiyotik ilişkiler araştırılmakta olup
öncelikler kaynak verimliliği, sera gazı azaltımı, atık azaltımı vb. parametreler doğrultusunda
belirlenmektedir.
Projenin ana hedefleri şunlardır:



Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarının gerçekleştirilmesine yönelik teknik ve idari
altyapının oluşturulması.
İskenderun Körfezi'nde Endüstriyel Simbiyoz olanaklarının belirlenmesi ve pilot
projelerin geliştirilip uygulamaya konulması.
İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarına yönelik bir veri tabanı
ve iletişim ağı oluşturulması.
17


Paydaşlar arasında Endüstriyel Simbiyoz uygulamalarının yaygınlaştırılması, bilgi ve
deneyim paylaşımına yönelik iletişimin güçlendirilmesi.
Ulusal bir Endüstriyel Simbiyoz Programına yönelik uygulama modeli ve planının
geliştirilmesi.
4.6. Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliği Projesi:
Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) 2006-2010 yıllarını kapsayan GEF-4 bütçe döneminde, iklim
değişikliği odak alanında Türkiye'den yapılacak proje önerilerine yaklaşık 17 Milyon ABD
Doları hibe tahsis edilmiş bulunmaktadır. Bu fondan yararlanmak üzere TTGV, Elektrik İşleri
Etüt İdaresi (EİE), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) ortaklığıyla hazırlanan “Sanayide Enerji Verimliliğinin
Artırılması” konulu proje teklifi GEF tarafından onaylanmıştır. Projeye uygulayıcı ortak
olarak KOSGEB ve TSE de dahil olmuştur. 2009 yılı içinde ayrıntılı proje hazırlığı devam
etmiş, tarafların faaliyet alanları belirlenmiştir.
TTGV, proje hazırlık sürecine aktif olarak katılmıştır. 2010 yılı içinde başlayan proje için,
yaklaşık 6 Milyon ABD tutarındaki hibenin Türkiye’ye aktarılması öngörülmekte olup,
sanayide enerji verimliliği alanındaki farkındalığın ve kapasitenin artırılması, ilgili kurumsal
kapasitenin geliştirilmesi, finansal destek ve teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi, enerji
etütleri ve demonstrasyon projelerinin uygulanması gibi faaliyetler gerçekleştirilecektir.
Projede TTGV, demonstrasyon projeleri ve finansman mekanizmaları ile ilgili bölümlerde
aktif olarak yer alacaktır.
4.7. Bursa’da Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir Pamuk
Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Çevre Standartları ve Rekabet 3 Yıllık
Entegre Programı:
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Performans Hedefi No: 1.1 - Proje 2: “Birleşmiş
Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO), Bakanlık, TÜBİTAK-BUTAL ve TİKA
işbirliğiyle, ülkemiz ve gelişmekte olan ülkelere yönelik Bursa’da Deri Sanayinde Temiz
Üretim Teknolojileri, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi, Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde
Çevre Standartları ve Rekabet olmak üzere 3 yıllık entegre program düzenlenmesi”
Söz konusu projenin sorumluluğu Avrupa Birliği Koordinasyon Genel Müdürlüğü’ne
verilmiştir. Proje kapsamında, tekstil ve deri sanayinde yeni teknolojilerin uygulanması, test
ve analiz sürecinin hedef ülke ve yerli katılımcılara aktarılması ve bu alanda yer alan sanayi
kuruluşlarının nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması ve personelinin bilgi ve becerilerinin
geliştirilmesi amacı ile Bakanlığımız ile Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı
(UNIDO) koordinatörlüğünde, TÜBİTAK Bursa Test ve Analiz Laboratuarı (BUTAL) ve
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) işbirliği ile az gelişmiş ve gelişme
yolundaki ülkeler ile ülkemiz katılımcılarına yönelik olarak Bakanlığımızın UNIDO’nun
Sınai Kalkınma Fonuna özel amaçlı katkıları ile uluslar arası eğitimler, çalıştaylar ve
seminerler düzenlenmektedir. Bu doğrultuda;
18
 2009 yılında Deri Sanayinde Temiz Üretim Teknolojileri,
 2010 yılında, Sürdürülebilir Pamuk Üretimi,
 2011 yılında Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Tekstil Üretimi
konulu 2 haftalık çalıştaylar gerçekleştirilmiş olup, 3 yıllık Entegre Tekstil Programı
toplamda yaklaşık 30 yabancı, 6 yerli katılımcının katılımı ile tamamlanmıştır.
Yine, Tekstil Programı kapsamında ülkemiz ve gelişmekte olan ülkelere yönelik olarak
Sürdürülebilir ve Temiz Deri İşleme, Laboratuar Akreditasyonu ve Plastik Geri Dönüşüm
Teknolojileri ana temalı, 2012-2014 yıllarını kapsayacak olan yeni bir 3 yıllık entegre
program üzerinde mutabık kalınmış olup, entegre programın birinci projesi olan “Plastik
Sanayinde Geri Dönüşüm Teknolojileri” isimli uluslar arası eğitim programı 2012 yılında 13
yabancı, 3 yerli katılımcıya yönelik olarak Bursa’da BUTAL tesislerinde düzenlenecektir.
19
5. TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT TEŞVİK MEKANİZMALARI
Hemen her alanda olduğu gibi, temiz (sürdürülebilir) üretimin teşvik edilmesi amacıyla da
çeşitli politikalar uygulanabilmektedir. Bu politika araçları genel olarak,
•
•
•
•
•
Yasal araçlar
Gönüllü standartlar
Ekonomik araçlar (vergiler, cezalar, devlet yardımı, finansal mekanizmalar,
fiyatlandırma, vb.)
Bilgilendirme ve teknik yardım (eğitim ve yaygınlaştırma faaliyetleri, bilgi merkezleri,
kılavuzlar, etiketlendirme, vb.)
Araştırma, geliştirme ve demonstrasyon olarak sınıflandırılabilmektedir.
Ülkemizde, temiz (sürdürülebilir) üretim projelerine finansal teşvik sağlayan kuruluşlar
şunlardır:













Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Hazine Müsteşarlığı,
Ekonomi Bakanlığı (eski Dış Ticaret Müsteşarlığı),
TÜBİTAK,
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı,
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı,
İzmir Kalkınma Ajansı,
Avrupa Yatırım Bankası,
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası,
Türkiye Kalkınma Bankası,
Türkiye Halk Bankası,
Bankalar
Kredi Garanti Fonu
5.1. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı:
Verimli üretim yapmalarına olanak sağlanması ve cevre kirliliğinin kontrol altına alınması
amacıyla Organize Sanayi Bölgelerine (OSB), Küçük Sanayi Sitelerine (KSS), Teknoloji
Geliştirme Bölgelerine (TGB) ve Endüstri Bölgelerine (EB) çeşitli destekler vermektedir. Bu
destekler doğrudan temiz (sürdürülebilir) üretim projeleri için kurgulanmamış olmakla
birlikte, gerekli kapasite oluştuğu koşulda bu hedefe yönelik olarak kullanılabileceği
düşünülmektedir.
Bunun yanı sıra Bakanlığımız AB Koordinasyon Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen CIP
Eko-inovasyon programı kapsamında, aşağıda belirtilen özellikleri taşıyan projeler
desteklenmektedir:
20
Eko-yenilikçi teknik, ürün, süreç ve uygulamaların piyasaya ilk kez sunumunu gerçekleştiren
ve piyasa ihtiyacını karşılayan, teknik olarak kanıtlanmış, ancak birtakım riskler nedeniyle
piyasaya erişimi için teşvik ve desteğe ihtiyaç duyan projeler.
Her ne kadar proje kapsamında KOBİ’lere öncelik verilecek olsa da Eko-İnovasyon çağrısı
tüm tüzel kişilere açıktır. Projenin kaç ortak tarafından oluşturulması veya kaç ülkeyi
içereceğine dair bir kısıtlama getirilmemiştir. Tek ortaklı projeler bile desteklenebilecektir.
Bu çağrı ile farklı sektörlerde çevresel etkileri azaltıcı veya ortadan kaldırıcı projeler ile
kaynakların en uygun kullanımına katkı sağlayacak eko inovasyon projeleri desteklenecektir.
2008 yılından itibaren yapılan proje başvuruları genel olarak aşağıdaki başlıklarda
toplanmaktadır.
o
o
o
o
o
Materyal Geri Dönüşümü (Material Recycling)
Sürdürülebilir İnşaat Ürünleri (Sustainable Building products)
Gıda Sektörü (Food and Drink Sector)
Su (Water)
Çevreye Duyarlı İşletmeler (Greening Business)
AB Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı 2012 Yılı Çalışma Programına göre aşağıdaki
programlar öngörülmektedir:
 Eko İnovasyon: Pilot Proje Uygulamaları Ve Piyasa İhtiyaçlarına Cevap Veren
Projeler
 Sürdürülebilir Sanayi Düşük Karbon Programı (SILC) - SILC I: Kısa Dönem
İnovasyon Tedbirleri
 AB Çevre Teknolojileri Doğrulama (ETV) Pilot Programı
5.2. Hazine Müsteşarlığı:
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’e (Tebliğ
No: 2009/1) göre; Madde 10 (4)’te de “Ar-Ge ve cevre yatırımları gümrük vergisi muafiyeti,
KDV istisnası ve faiz desteğinden yararlanabilir” diye belirtilmektedir. Aynı Tebliğ’de (Ek-4)
yer aldığı üzere; komple yeni yatırım, tevsi, modernizasyon ve ürün çeşitlendirmesi olarak
yapılan tanımlamalar temiz (sürdürülebilir) üretim kapsamında yapılacak yatırımları
kapsayabilmektedir.
5.3. Ekonomi Bakanlığı (eski Dış Ticaret Müsteşarlığı):
 ‘Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Programı’ kapsamında firmaların;
•
•
•
ISO 9000 serisi kalite yönetim sistemi belgeleri,
ISO 14000 çevre yönetim sistemi belgeleri,
CE işareti,
21
•
Uluslararası nitelikteki diğer kalite ve cevre belgelerini
alma masrafları (sadece belgelendirme masrafları) DTM tarafından karşılanmaktadır.
Ayrıca şirketlerin, belgelendirme ve laboratuar analiz harcamaları belge/analiz başına
%50 oranında ve en fazla 50.000 ABD Doları’na kadar yine DTM tarafından
desteklenebilmektedir.
 Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFĐF) aracılığıyla; ticari değeri olan yeni urun
oluşturulmasına veya mevcut ürünlerin rekabet gücünün yükseltilmesine ya da bu
amaçla üretim yöntemi, sistemi ve tekniklerinin araştırılmasına ve geliştirilmesine
yönelik Ar-Ge projeleri için, giderlerin en fazla %60’ı TUBĐTAK kanalıyla hibe
seklinde karşılanabilmekte; %50’sine kadarlık kısmına TTGV aracılığıyla ve geri
ödenmesi koşuluyla sermaye desteği sağlanmaktadır.
5.4. TÜBİTAK:
TÜBİTAK iki araştırma grubu aracılığıyla temiz (sürdürülebilir) üretim projelerine destek
sağlamaktadır.
 Çevre, Atmosfer, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Grubu (ÇAYDAG); öncelikli
alanları arasında “Çevre kirliliğinin oluşmadan önlenmesine yönelik süreç” ve “temiz
teknolojiler”
 Temel Bilimler Araştırma Grubu (TBAG); öncelikli alanları arasında bulunan “çevre
kirliliğinin belirlenmesi, kontrolü, önlenmesi ve giderilmesine yönelik çalışmalar
 TEYDEB’in Ar-Ge Yardımı programı; Proje konusunun öncelikli alan olarak
tanımlanan teknoloji alanları arasında bulunan “çevreye duyarlı teknolojiler” doğrudan
temiz (sürdürülebilir) üretimi ifade etmektedir.
5.5. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV):
TTGV, 1991 yılından bu yana Türkiye’de inovasyonun geliştirilmesi ve sanayinin rekabet
gücünün artırılmasına farklı destek mekanizmaları ile hizmet vermektedir.
Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği
Ticarileştirme Desteği
Çevre Destekleri
Teknolojik Girişimcilik Destekleri
Stratejik Odak Konuları Projeleri (STOKP) Desteği
5.6. KOSGEB:
KOSGEB görevleri itibarıyla KOBİ’lere rekabet edebilirliklerini artırmak amacıyla Banka
Kredi Faiz Destekleri, Bilişim, Bölgesel Kalkınma, Danışmanlık ve Eğitim, Girişimciliği
22
Geliştirme, Kalite Geliştirme, Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme, Teknoloji Geliştirme ve
Yenilik ve Uluslararası İşbirliği Geliştirme destekleri sağlamaktadır.
Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca, KOSGEB Destekleri Yönetmeliği kapsamında
KOBİ’lere; ön enerji etütleri hizmet bedeli için en fazla 2 bin TL, detaylı enerji etütleri hizmet
bedeli için en fazla 20 bin TL, Verimlilik Artırıcı Projelerin (VAP) hazırlanması,
gerçekleştirilmesi ve/veya isletilmesinin en fazla ilk iki yılı boyunca alacakları danışmanlık
hizmet bedelleri için en fazla 10 bin TL destek sağlanmaktadır.
5.7. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA):
İZKA’nın yürüttüğü KOBİ Mali Destek Programı’nın amacı “isletmelerin rekabet güçlerinin
ve istihdamın artırılmasını sağlamanın yanı sıra temiz ve alternatif enerji kaynaklarının üretim
ve tüketiminin ve yenilikçi faaliyetlerin teşvik edilmesi” olarak belirlenmiştir. Bu programın
öncelikleri arasında “çevreye duyarlı teknolojilerin ve enerji türlerinin kullanımının artırılması
ve temiz (sürdürülebilir) üretim süreçlerine geçişin sağlanması” yer almıştır. Bu kapsamda
destek başvurusu yapacak projelerin:
•
•
•
•
•
İşletme içi çevre yönetimine ilişkin kurumsal kapasitenin artırılması
İşletmelerde üretim sonucu ortaya çıkan cevre sorunlarının çözüme kavuşturulmasında
yeni cevre teknolojilerinden faydalanılmasının sağlanması
Üretim süreçlerinin çevreye duyarlı hale getirilmesini sağlayacak proses
değişikliklerinin yapılması
İşletmelerde enerji verimliliğinin sağlanması
İşletmelerde temiz enerji üretim ve tüketiminin sağlanması konularının en az birinde
yapılacak bir çalışmayı hedeflemesi beklenmiştir.
5.8. Bankalar:
Avrupa Yatırım Bankası:
Çevre korumaya yönelik yatırımlar, -Çevre ve Orman Bakanlığı’nca sıcak nokta olarak
belirlenmiş acil önlem gerektiren çevre kirliliğinin giderilmesi dahil, üretim için hammadde
ithalatı gerektirmeyen katı, sıvı, gaz, tehlikeli atık ve benzeri yurtiçindeki her turlu atığın
toplanması, geri kazanılması, arıtılması ve bertaraf edilmesine ilişkin teknolojilere ilaveten,
cevre kirliliği yaratabilecek durumları önlemeye ve doğal kaynak kullanımına yönelik “temiz
üretim teknolojileri”, temiz ürünler üreten teknolojiler, “temiz biyoteknoloji”, “temiz enerji
teknolojileri” gibi cevre ile uyumlu teknolojiler konusundaki yatırımlar- olarak
tanımlanmaktadır.
Avrupa Yatırım Bankası’nın destek sağladığı alanlardan birisi de “çevresel
sürdürülebilirlik”tir. Ülkemizde Avrupa Yatırım Bankası kredilerine aracılık eden üç banka
bulunmaktadır. Bu bankalar arasında TSKB, Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), Türkiye Halk
Bankası ve Vakıflar Bankası bulunmaktadır.
23
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası:
“Yenilenebilir Enerji ve Çevre Kredileri” ismi altında kullandırdığı krediler arasında
doğrudan temiz (sürdürülebilir) üretim yöntemleri olan:
•
•
•
•
•
Yakıt dönüşümleri,
Üretimde su kullanımının azaltılmasına yönelik projeler,
Yeni yatırımlar ile mevcutta cevre kirliliğine sebep olan üretim teknolojilerinin
ikamesi,
Cevre yönetim sistemi kurmaya yönelik çalışmalar,
Yenilenebilir enerji yatırımları da yer almaktadır
Türkiye Kalkınma Bankası:
•
•
TKB, sadece anonim şirketlere kredi sağlayan bir kuruluştur.
Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile ilgili projelere “Avrupa Yatırım Bankası”
(AYB) ve “Dünya Bankası – Temiz Teknoloji Fonu” (CTF) olmak üzere iki ana
kaynaktan kredi aktarmaktadır.
Türkiye Halk Bankası:
•
•
Halk Bankası’nın hedef kitlesi KOBİ’lerdir. Halk Bankası çeşitli uluslararası
kaynakları (Dünya Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı, vd.) kullanarak çevreye duyarlı
üretim, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma alanındaki projelere destek
vermektedir.
Halkbank ayrıca yeni ürün geliştirmek, ileri teknoloji içeren makine-ekipman almak,
ya da ürün kalitesinin arttırılması için geliştirilen projelere195 ve ISO Kalite ve CE
belgesi sertifikalandırma islerine de kredi desteği sağlamaktadır. Tanımları itibarıyla
Halk Bankası’nın sağladığı bu krediler temiz (sürdürülebilir) üretim projeleri için
kullanılabilecek niteliktedir.
Bunların yanı sıra ülkemizde yukarıda sözü edilen bankaların dışında diğer bazı bankalar da
temiz üretim konusunu desteklemek bağlamında çeşitli kredi olanakları tasarlamışlardır.
5.9. Kredi Garanti Fonu:
KGF uygulamasından, küçük ve orta boy isletme sahibi tacir-sanayiciler ile esnaf-sanatkârlar
ve genç girişimciler yararlanabilmektedirler. KGF, KOBİ’lerin kullandığı hammadde temini
ve yeni teknoloji kullanımı amaçlı nakdi ve gayri nakdi kredilere de garanti verdiğinden,
temiz (sürdürülebilir) üretim yatırımlarının finansmanı için de bir destek niteliği teşkil
edebilecektir.
24
6. SEKTÖREL ANALİZ
Bu çalışma kapsamında temiz (sürdürülebilir) üretim uygulamaları için sektörel
önceliklendirme yapılırken Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri baz alınmıştır. Bu
nedenle mevcut veri yapısı dikkate alınarak, TÜİK’in de veri sunumunda kullandığı USSS
Rev.3.1 (ISIC Rev.3.1) sınıflaması kullanılmıştır.
Türkiye’deki imalat sanayi alt sektörlerinin temiz (sürdürülebilir) üretim ile ilgili değişkenler
çerçevesinde analiz edilmesi hedeflenmiş olup, incelemeler sonucu uygulamaya yönelik
öncelikli sektör listesi belirlenmiştir. Bu süreçte ilk olarak ilgili sanayi grupları
sınıflandırılmıştır. Bunun ardından temiz (sürdürülebilir) üretim prensiplerine uygun olarak
seçilen önemli kriterler çerçevesinde, bu sanayi grupları Çok Ölçütlü Karar Verme Metodu
(ÇÖKV) ile önceliklendirilmiştir.
Sektörel kıyaslamada kullanılmak üzere dokuz adet kriter belirlenmiştir Belirlenen kriterler
aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:









Su kullanımı
Enerji kullanımı
Deşarj edilen atıksu miktarı
Üretilen katı atık miktarı
Üretilen tehlikeli atık miktarı
Hava emisyonları
Sektörel istihdam
İhracat payı
Temiz (sürdürülebilir) üretime uygunluk
Temiz (sürdürülebilir) üretim uygulamalarında öncelikli sektörleri belirlemek amacıyla
ÇÖKV metotlarından ikisi kullanılmıştır. Bunlar Ağırlıklandırılmış Toplama Metodu (Entropi
ve Basit Sıralama ile Analitik Hiyerarşi Metodu’dur. Buna göre temiz (sürdürülebilir) üretim
uygulamaları için bu çalışma sonucunda öncelikli olarak ortaya çıkan sektörler sırasıyla
şöyledir:





Ana metal sanayi
Gıda ürünleri ve içecek imalatı
Kimyasal madde ve ürünleri imalatı
Metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı
Tekstil ürünleri imalatı
Burada ilk sırada yer alan sektörler aynı zamanda diğer ulusal ve uluslararası kurum ve
kuruluşların önceliklendirmeleri ile de örtüşmektedir.
Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl yayınlanan “Türkiye Sanayi Stratejisi ve Eylem Planı: 20112014 AB Üyeliğine Doğru” belgesi ile Türk sanayisinin rekabet gücünü ve verimliliğini
25
artırarak, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri
teknolojiye dayalı ürünlerin üretildiği, topluma ve çevreye duyarlı bir sanayi yapısına
dönüşümü hızlandırmak amaçlanmıştır. Söz konusu belge, çevreye karşı artan küresel
duyarlılık, sanayide çevre dostu ürünlerin üretilmesini, çevreye duyarlı teknolojilerin
kullanılmasını, süreçlerin geliştirilmesini ve endüstriyel kirliliği azaltma yönünde tedbirlerin
alınmasını zorunlu kılmakta olduğunu belirtmekte ve aşağıdaki sektörler öncelikli olarak ele
almaktadır:







Otomotiv,
Makine,
Elektronik,
Beyaz Eşya,
Tekstil-Hazır giyim,
Gıda
Demir-Çelik
Genel Müdürlüğümüz tarafından önümüzdeki dönemde yürütülecek çalışmalar ele alınırken,
yukarıda yer alan sektörler de göz önünde bulundurulmalıdır.
26
7. TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKALARI
Küresel ısınma, iklim değişikliği, atmosfer kirliliği veya sera etkisi gibi değişik kelimelerle
adlandırılabilecek bu kaygıların temelinde, büyük miktarlarda kullanılan fosil yakıtların
atmosfere bıraktıkları zararlı gazların artması yatmaktadır. Bu gazlar; karbondioksit (%55),
klorofloro karbonlar (%24), metan (%15) ve azot oksit (%6) gazlarından oluşmaktadır. Sera
gazları, hem doğal, hem de insan kaynaklı olup atmosferdeki kızıl ötesi radyasyonu emen ve
tekrar yayan gaz oluşumları anlamına gelmektedir.
Şekil 2 incelendiğinde, fosil enerji kaynakları arasında en az karbondioksit salınımının
doğalgaz kaynaklı olduğu, petrol ve kömür kaynaklı karbondioksit salınımının doğalgaza
kıyasla hala yüksek seviyelerde olduğu görülmektedir.
Buradan yola çıkarak, doğal hayatın kirlenmesinde asıl nedenin fosil enerji kaynakları olduğu
sonucuna varılabilir. Bu nedenle, fosil kaynakların kullanımının azaltılması ve yenilenebilir
enerji kullanımının artması halinde sürdürülebilir kalkınma ve temiz üretim alanlarında
önemli gelişmeler yaşanacaktır.
Şekil 2. Farklı enerji kaynaklarından salınan karbondioksit miktarları
Bu değerlendirmeler ışığında son dönemde Türkiye’nin enerji politikaları incelenecek olursa
iki ana başlığın öne çıktığı görülecektir:
1-Sekizinci Kalkınma Planı (2001-2005) Dönemi: 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve
4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu ile bu sektörler rekabete açılmış ve piyasanın
27
düzenlenmesi amacıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bu dönemde teşkil
edilmiştir.
Serbestleştirme çalışmalarının ana unsurları, kamunun elektrik ve doğalgaz sektöründe iletim
haricinde, yatırımcı rolünden tedricen arınması ve mülkiyetindeki tesisleri özelleştirmesi,
gerekli yatırımların rekabetçi bir piyasa ortamında özel sektör tarafından yapılması ile
kamunun düzenleyici konumunu güçlendirmesi ve arz güvenliğini temin etmesidir.
Serbestleştirme çalışmaları kapsamında, bir taraftan elektrik sektöründe faaliyet gösteren
kamu kuruluşları yeniden yapılandırılırken, diğer taraftan şehir içi doğalgaz dağıtımı özel
sektör eliyle yaygınlaştırılmıştır.
Ayrıca, 5015 sayılı “Petrol Piyasası Kanunu” ile petrol ürünlerinde ve “Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları (LPG) Piyasası Kanunu” ve “Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair 5307 sayılı Kanun” ile LPG’de piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde
sürdürülmesi için EPDK kurulmuştur. EPDK tarafından gerekli düzenleme, yönlendirme,
gözetim ve denetim faaliyetlerinin yürütülmesi sağlanmıştır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimi içindeki payını yükseltmek amacıyla 5346
sayılı “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanun” bu dönemde yasalaşmıştır. 4628 sayılı Kanunun uygulanmasında görülen
yetersizlikleri gidermek ve serbest piyasaya dönüşüm çalışmalarını koordine edip
hızlandırmak amacıyla, 2004 yılında “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme
Stratejisi Belgesi” hazırlanarak uygulamaya konulmuştur. Bu belge çerçevesinde önerilen bir
“geçiş süreci” içinde elektrik dağıtım ve üretim tesislerinin özelleştirilmesi ve arz güvenliği
konusunda alınacak tedbirler başta olmak üzere yapılması gerekli çalışmalar bir programa
bağlanmış, sorumlu ve ilgili kuruluşlar belirlenmiştir.
2- 9. Kalkınma Planı (2007-2013) Dönemi: Bu plan döneminde ekonomik kalkınmanın ve
sosyal gelişmenin ihtiyaç duyduğu enerjinin sürekli, güvenli ve asgari maliyetle temini ve
enerji talebi karşılanırken çevresel zararların en alt düzeyde tutulması, enerjinin üretimden
nihai tüketime kadar her safhada en verimli ve en tasarruflu şekilde kullanılması
hedeflenmiştir. Bu kapsamda 2007 yılında “5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu”
çıkarılmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü (eski Elektrik
İşleri Etüd İdaresi) tarafından “enerji verimliliği” alanında sunulan teşvik mekanizmaları ile
ilgili mevzuatın, önümüzdeki dönemde Genel Müdürlüğümüz tarafından temiz üretim
alanında yürüteceği çalışmalar açısından örnek teşkil edebileceği öngörülmektedir.
28
8. VGM TARAFINDAN BAKANLIKLAR İLE YAPILAN PAYDAŞ GÖRÜŞMELERİ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü2
Bakanlıkların temiz üretime (TÜ) ilişkin KHK’lar ile tanımlanmış olan görev ve
sorumlulukları aşağıda verilmektedir.
ÇŞB/Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün (644 sayılı KHK-29/6/2011) görev ve
sorumlulukları kapsamında
Madde 8-(1)
“c)Temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik politika ve stratejileri
belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak” şeklinde ifade yer almaktadır.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BST)/Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün(VGM)(649
sayılı KHK-17/08/2011) görev ve sorumlulukları kapsamında
Madde 4
“ ç. “İşletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına
yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde ifade yer almaktadır.
14.12.2011 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir;
 Entegre Kirlilik Önleme Şube Müdürü, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol(EKÖK)
kapsamında yapmakta oldukları faaliyetleri içeren bir sunum gerçekleştirmiş;
EKÖK’ün Endüstriyel Emisyonlar Direktifi altında yer alan 7 temel direktiften bir
tanesi olduğunu belirtmiştir.
 Sunumda, aynı gün (14.12.2011) çıkmış olan “tekstil sektöründe entegre kirlilik
önleme ve kontrol tebliği”ni yeni tebliğlerin(bu kapsam da yer alan sektör sayısının 30
olduğu) izleyeceği ifade edilmiştir.
 Yukarıda sözü edilen tebliğlere ilişkin olarak gündeme gelecek olan “mevcut en iyi
tekniklerin (BAT)” ve “mevcut en iyi teknikler referans dokümanlarının(BREF)”
AB’de yer alan şekliyle çeviri yapılarak kullanılacağı, ancak bu durumun işletmeler
açısından çok önemli sorunlar doğurabileceği; ilgili sektörde yer alan işletmeler için
Türkiye’ye özgü sınır değerleri içeren BREF’lerin hazırlanmasının ideal olacağı
belirtilmiştir.
 ÇY Genel Müdürü, 2012 yılı sonuna kadar temiz üretim ile ilgili bir yönetmelik(EED
ile ilgili bir Çerçeve Direktif) çıkartmayı planladıklarını; entegre izin sistemine geçişin
2015; tesislere uygulama için tanınan sürenin 2018 olduğunu ifade etmiştir.
2
Bu görüşmede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını temsilen; Çevre Yönetimi (ÇY) Genel Müdürü Recep Şahin,
Deniz ve Kıyı Yönetimi Daire Bşk. Afire Sever, Entegre Kirlilik Önleme Şb. Müdürü Teoman Sanalan ve
ilgili diğer uzmanlar ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı temsilen, Verimlilik Genel Müdürü Anıl
Yılmaz, Verimlilik Uzmanları Selin Engin; Belçim Aytekin, Nevda Atalay yer almıştır.
29
 Bu işin düzenleyicisi olduklarını belirten ÇY Genel Müdürü, işletmelerdeki teknik
altyapıya ilişkin sorunların çözümlenmesinin, diğer bir ifade ile danışmanlık
çalışmalarının 3, 5 ya da 50 uzmanla gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bu
işin ilgili sektörlerde deneyim kazanmış, donanımlı kişilerin yer aldığı danışman
havuzları ile hizmet verecek esnek, hareketli ve özerk bir yapının oluşturulması ile
mümkün olabileceğini belirtmiştir. ÇŞB olarak işletmelere danışmanlık yapmalarının
sahip oldukları insan gücü ile (hem nitelik hem de nicelik olarak) mümkün olmadığını
da vurgulamıştır.
 ÇŞB yetkilileri, maliyet ve çevre boyutuna sahip temiz üretime ilişkin olarak bir
yaptırımın olmadığının, gönüllülük esasına dayalı bir uygulamada işletmeleri ikna
etmenin oldukça güç olacağının, bu nedenle işletmeleri işin içine çekebilmek için
temiz üretime ilişkin olarak saptanan maliyetlerin, ileriye dönük ne tür ekonomik
getirilerinin olabileceğinin ortaya konması gerekeceğinin altını çizmişlerdir. TOBB’un
sektör bağlantısının kullanılmasının söz konusu olabileceği, ÇŞB’nin bundan sonra
TOBB’un sektör toplantılarına katılabileceği, söz konusu toplantılarda VGM’nin de
yer alması gerektiği vurgulanmıştır.
 Anıl Yılmaz büyük ölçekli işletmelerin bu durumun daha farkında olup çözüm
arayışlarına girebileceklerini; ancak diğerleri için TÜ merkezleri oluşturulabileceğini
ve VGM’nin de bu merkezler için koordinatör rolünü üstlenebileceğini belirtmiştir.
TÜ uygulamalarına ilişkin olarak finansman boyutunun da önem taşıdığını,
işletmelerin bu yükümlülüğün altından kendilerinin kalkmasının çok da kolay
olmadığını ve bu durumun uzun süreceğini, bu nedenle iyi bir örgütlenmenin gerekli
olacağını, bu anlamda OSB’ler ile bir bağlantının uygun olup olamayacağının da
düşünülmesi gerektiğini vurgulamıştır.
 İşletmeler açısından en öncelikli durumun konu hakkında farkındalık yaratacak
bilinçlendirme ve bilgilendirme olması gerektiği, bunun için de eğitimin önde geldiği
konuşulmuştur.
 TÜ uygulamaları kapsamında ortaya konacak olan teşvik sisteminin işletmeleri bu
konuya çekebilmek için önemli bir avantaj sağlayacağı bu bağlamda yük paylaşımı
(burden sharing) kavramının ön planda olması gerektiği ifade edilmiştir.
 ÇY Genel Müdürü “Sanayi Stratejisi Eylem Planı”nda temiz üretimin daha fazla ön
plana çıkartılması gerektiğini belirtirken, Anıl Yılmaz 2012 yılı içinde “Ulusal
Verimlilik Strateji Belgesi”nin hazırlanacağını ve TÜ’nün burada vurgulanacağını
belirtmiştir.
 ÇŞB’nin sahip olduğu yetki doğrultusunda, işletmelere ilişkin oldukça geniş bir veri
tabanının bulunduğu anlaşılmış; ancak bu verilerin VGM tarafından kullanılıp
kullanılamayacağı konusu netlik kazanmamıştır.
 İlgili kurum ve kuruluşlar (VGM, ÇŞB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü vb.) ile
sürekliliği sağlanacak bir çalışma alt yapısının oluşturulmasının TÜ çalışmalarının
yürütülmesi hususunda faydalı olacağı da görüşülmüştür.
30

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü3
15.12.2011 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir;
 Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün temel amacı kısaca suyun verimli
kullanılmasını sağlamak olarak tanımlanmış; bu amaçla yeniden yapılanma döneminde
“Su Verimliliği ve Teknolojileri” Şube Müdürlüğü kurulduğu ifade edilmiştir.
 Tekstile ilişkin tebliğin ÇŞB ile birlikte çıkartıldığı, bunu öncelikli olarak deri
sektörüne ilişkin tebliğin izleyeceği belirtilmiştir.
 Türkiye’de tanımlanmış olan 25 havzaya ilişkin olarak” Havza Koruma Eylem
Planları”nın 11 tanesinin hazırlandığı, kalanların 2013 yılına kadar bitirilmesinin
hedeflendiği; “Havza Yönetim Planları”nın hazırlanması için hedefin 2027 olarak
ortaya konduğu; ancak, 2019’a kadar bitirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.
 Havzalardaki yönetimlerin il kontrolünden çıkartılıp, merkezi bir şekilde tek
elden yürütülmesinin son derece önemli olduğu; Havza Yönetim Planları’nda idari
yapılanma ve koordinasyonun il bazlı değil havza bazlı olması gerektiği konusunun ön
planda yer alacağı ve yeniden yapılanmada bu yapıyı kurmanın kendilerine verilen bir
görev olduğu vurgulanmıştır.
 Sektörlerin önceliklendirilmesi çalışmalarının yapıldığı, bu sıralamanın yıldan
yıla önemli farklılıklar göstermeyeceği; bu nedenle VGM’nin yapacağı çalışmalarda
bu konuda yapılmış olan proje çıktılarından faydalanabileceği belirtilmiştir.
 ODTÜ, İTÜ, Marmara Üniv., Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve
TÜBİTAK MAM tarafından en çok tehlikeli atık üreten sektörlere ilişkin olarak bir
KAMAG projesi yürütülmekte olduğu, proje sonucunda bir yol haritasının
hazırlanmasının amaçlandığı ifade edilmiştir.
 AB’nin Su Çerçeve, Atık Çerçeve ve Endüstriyel Emisyonlar Direktiflerinin
sanayici tarafından uygulanması zorunlu hale geldiğinde, bu kapsamda temiz üretim
uygulamalarının da doğal olarak söz konusu direktiflerin gerekliliklerinin bir parçası
şeklinde gündeme geleceği; ancak, şu anda temiz üretim konusunda yasal bir
dayanağın olmamasının bu uygulamaların yaygınlaştırılmasını mümkün
kılamayabileceği konuşulmuştur.
 AB mevzuatına uyum aşamasında BREF dokümanlarının zorunlu hale geldiği,
ancak AB referans dokümanlarının bizim sanayimiz için çok da uygun olmadığı,
Türkiye’ye özgü BAT ve BREF’lerin öncelikli sektörler için hazırlanmasının öncelikli
olarak ele alınması gereken konuların başında geldiği belirtilmiştir.
 Prof. Ülkü Yetiş, Su Çerçeve Direktifi’ne uyumda ÇŞB’ye destek olacak altı
üniversitenin ortaklaşa yeni bir KAMAG projesi hazırladıklarını ve yakın zamanda
bunun TÜBİTAK’a sunulacağını ifade etti.
3
Bu görüşmede, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı temsilen; Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Cumali
Kınacı, Su Kalitesi Yönetimi Daire Bşk. Yakup Karaaslan, Havza Planlaması Daire Bşk. Nermin Çiçek ve
ilgili uzmanlar ile ODTÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Ülkü Yetiş ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nı temsilen, Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Verimlilik Uzmanları İlknur Frolet;
Selin Engin; Belçim Aytekin; Nevda Atalay yer almıştır.
31
 Ülkü Yetiş “Verimlilik Strateji Belgesi” hazırlanırken temiz üretim
kapsamında önceliklerin saptanmasının ve öncelikli sektörlerde sektöre özel
BREF’lerin hazırlanmasının VGM tarafından yapılabileceğini dile getirmiştir. Yetiş
ayrıca Suda Tehlikeli Maddeler Direktifi’nin uygulanmasıyla birlikte, temiz üretim
anlamında da bir yaptırımın ortaya çıkacağını, 2018 sonunda EED’nin yayımlanması
ile birlikte mevzuatın tamamlanmış olacağını, başka bir mevzuata ihtiyaç
duyulmayacağını da belirtmiştir.
Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği

14.12.2011 tarihinde yayımlanan tebliğin kapsamına kurulu kapasitesi 10 ton/gün
üzerinde olan yıkama, ağartma, merserizasyon, haşıllama, baskı, haşıl sökme ve
benzeri ön işlem, boyama ve son işlemlerin gerçekleştirildiği tekstil tesisleri
girmektedir.4
 Söz konusu tebliğin uygulama esasları kapsamında yer alan Madde 4
 …temiz üretim teknolojilerinin kullanılması;
 … Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde … önceliğin temiz üretim
tekniklerine verilmesinin sağlanması;
 Ek1 ve Ek3’te yer alan tesis içi temiz üretim teknikleri ve Ek-2’ye dayalı
olarak… temiz üretim planlarının hazırlanması ve uygulanması;
 …tebliğ eklerinde yer alan hedeflerle uyumlu, izlenebilir temiz üretim
hedeflerine yer vermesi;
 …TÜ hedeflerine belirlenen süreler içerisinde ne ölçüde ulaştıklarını
sunacakları gelişme raporlarında ve sonraki TÜ planlarında göstermesi”
ifadelerini içermektedir.
 ÇŞB’nin görev, yetki ve sorumluluklarını içeren bölümde
 Tekstil sektöründen kaynaklanan her türlü emisyon, deşarj ve atıkların
çevreyle uyumlu bir şekilde yönetimini sağlayan program ve
politikaları belirlemek
 Tebliğin uygulanmasına yönelik işbirliği ve koordinasyonu sağlamak
İfadeleri yer almaktadır.
 Temiz üretim planlarını onaylamak, uygulanmasını sağlamak, kontrol etmek ve
denetlemek, gelişme raporlarını değerlendirmek ve uygulamaları kontrol etmek İl çevre
ve şehircilik müdürlüklerinin görev ve yetkisindedir.
 Mevcut tesisler için TÜ planlarını hazırlayıp sunmaları için tanınan süre 31/12/2012;
mevcut en iyi tekniklerin uygulanması için son tarih 31/12/2014 olarak belirlenmiştir.
Yukarıda özetlenmiş olan tekstil sektörüne ilişkin tebliğde, Prof. Ülkü Yetiş’in bir tekstil
işletmesi olan Kayseri Orta Anadolu Mefruşat’ta yapmış olduğu çalışmanın
bulgularından yararlanıldığı ifade edilmiştir.
4
Bu kapasiteye sahip tekstil işletme sayısı konusunda bir bilgiye henüz ulaşılamamış olup, bu konuda TOBB
veri tabanında kayıtlı işletme bilgilerinden ve ÇŞB’nin sahip olduğu veri tabanından faydalanılarak ulaşılması
yönünde görüşmeler sürdürülecektir.
32

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – Sanayi Genel Müdürlüğü5
20.01.2012 tarihli toplantıda görüşülen konular aşağıda özetlenmektedir;
 Sanayi Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Süfyan Emiroğlu tarafından ortaya
konulan görüş ve düşünceler şunlardır:







MPM döneminde de temiz üretim konusu ile ilgili toplantılara katıldığını ve bu
konunun yerinin VGM olduğunu düşündüğünü belirtti.
Temiz üretim merkezi kurulmasına yönelik, KHK’ya referans göstererek bir
tebliğ ya da yönetmelik çıkartılmasının gereğinden bahsetti. Bu çerçevede işin
çerçevesinin belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne kadar işin içindeyse Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın da o kadar aktif olduğunu söyledi (Örneğin; Teknoloji
İhtiyaç Analizi Projesi (Technology Need Assessment-TNA), Ulusal Geri
Dönüşüm Stratejisinin hazırlanması, vb.). Proses bazında değil sadece ürün
bazında yönetmelik yayınladıklarını belirtti.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Tüketici Kanunu ile
güzel bir açılım yaşandığını, Temiz Üretim Merkezinin de bu bağlamda bir
başarı hikâyesi olabileceğini ve bu konunun araştırılması gerektiğini ifade etti.
Sanayi Genel Müdürlüğü bünyesinde sektör çalışmaları yürütüldüğü için ortak
çalışmalar yürütülebileceğini ve güzel sonuçlar ortaya çıkabileceğini belirtti.
Tekstil şubesi bünyesinde çeşitli ilgili derneklerle ve büyük firmalarla
iletişimleri olduğunu ifade etti. Sanayi Genel Müdürlüğü olarak sektörlerle
yakın bağları bulunduğunu, VGM’ye en önemli desteklerinin de sektörlerle
yakınlık kurmada olacağını söyledi.
Büyük firmalar bazında temiz üretim çalışmaları yürütülebileceğini ve bu
amaçla iyi bir model kurgulanması gerektiğini belirtti. İnsanların bu konularda
fayda görmek istediğini ve enerji verimliliği ile ilgili olarak İzmir Sanayi
Odası’nda yapılan çalışmada önemli sonuçlar elde edildiğini ifade etti.
Genel Müdürlük olarak üzerlerine düşecek her konuda işbirliğine açık
olduklarını belirtti.
 Sektörler Dairesi Başkanlığı-I Daire Başkan V. ve Sanayi Politikaları Dairesi
Başkanlığı Daire Başkan V. Zühtü Bakır tarafından da her türlü işbirliğine açık
oldukları ifade edildi. Bu kapsamda Türkiye genelinde çalışmanın yaygınlaştırılması
ve sanayiciyi yönlendirecek kampanya, mevzuat vb. çalışmalarının yapılması gereği
belirtildi. Zühtü Bey, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin bu konularda
incelenebileceği söyledi. Sanayi Sicil Siteminde her sanayi işletmesinin kaydedildiği,
72.000 aktif işletme bulunduğu ve talep ettiğimiz takdirde veri temin edebileceklerini
vurguladı. Ayrıca Bakanlık bünyesinde yer alan OSB Genel Müdürlükleri ile birlikte
5
Toplantıya Verimlilik Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Vekili Sn. Anıl YILMAZ ile Verimlilik Uzmanları
İlknur FROLET, Yücel ÖZKARA, Hakan BAL, Nilay DÖNMEZ ve Selin ENGİN’in katılmıştır.
33




önemli adımlar atılabileceğini kaydetti. DPT, Ekonomi Bakanlığı ve İhracat Genel
Müdürlüğü’nde sektörel gruplar oluşturulmasının ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nda da benzer grupların oluşturulduğu belirtildi. Sanayi Genel Müdürlüğü
olarak işletmelere yönelik doğrudan herhangi bir fon desteğinin olmadığı,
KOSGEB’in bu noktada devreye girdiğini söyledi.
Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen TNA Projesi’nin Şubat ayında
imzalanacak olan protokolle birlikte başlayacağı belirtildi. Proje kapsamında, emisyon
yoğunluğu göz önünde bulundurularak yapılacak olan önceliklendirme sonucunda
belirlenecek sektörlerde hangi teknolojilerin kullanıldığı ve emisyon azaltmada hangi
yeni teknolojilerin mevcut olduğunun araştırılması amaçlanmaktadır. Projenin 2 yılda
tamamlanması planlanmaktadır.
Bakanlığımız tarafından hazırlanarak 7/10/2010 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanan Enerji ile ilgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik
ve ilgili tebliğler üzerinde konuşulmuş, AB mevzuatına uyumlu olacak şekilde diğer
ilgili tebliğlerin hazırlandığı ve önümüzdeki dönemde yayımlanacağı konusunda bilgi
alınmıştır.
Bakanlığımız tarafından hazırlanarak 2/12/2011 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanan Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart
Ürün Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi Hakkında Yönetmelik ile yönetmelik kapsamında
tanımlı ürünlerin enerji etiketlemesinde yeni ve AB’ye uyumlu mevzuatların
hazırlanacağı; özellikle ihracat ve rekabette güçlü olduğumuz beyaz eşya ve elektrikli
ev aletleri üretiminde ilgili etiketlemelerin sektöre olumlu etkilerinin olacağı üzerinde
durulmuştur. İlgili yönetmeliğin devamı niteliğinde tebliğlerin hazırlanmakta olduğu
ve içinde bulunduğumuz yıl süresince bu tebliğlerin yayımlanacağı belirtilmiştir.
Avrupa Birliğince enerji ile ilgili ürün odaklı olarak hazırlanan ve yayımlanan bu
yönetmelik ve tebliğlerin, Temiz Üretim kavramı içerinde süreç ve üretim sistemleri
için fikir oluşturabileceği konusunda bilgi alışverişi yapılmıştır.
34
9.
TÜRKİYE’DE
TEMİZ
ÜRETİM
GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI
VE
İLGİLİ
ALANLARDA
Ülkemizde bugüne kadar temiz üretim, kirlilik önleme, atık minimizasyonu, atık azaltımı,
çevre yönetimi, çevre vb. konularında hazırlanmış olan tez çalışmaları incelenmiş olup, bu
raporda yer almasının faydalı olacağı öngörülen tezler aşağıda sunulmuştur:
1. Tekstil terbiyesinde temiz üretim yaklaşımı çerçevesinde boyama sonrası yıkamaların
incelenmesi [Investigation of the rinsing processes after dyeing according to the clean process
approach in textile pretreatment] 1999, Hüseyin Aksel Eren, Danışman: Doç.Dr. Pervin Aniş
Uludağ Üniversitesi
2. A Case study on waste minimization in cotton textile industry [Tekstil endüstrisinde atık
azaltımı üzerinde bir çalışma] 2000, Işıl Sözer, Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Prof.Dr.
Aysen Müezzinoğlu Prof.Dr. Gülseren Kurumer, Dokuz Eylül Üniversitesi
3. Investigation and implementation of waste minimization techniques in a detergent factory
[Deterjan fabrikasında atık minimizasyonu tekniklerinin incelenmesi ve uygulanması] 2000
Neşem Başkaya, Danışman: Prof.Dr. Günay Kocasoy, Boğaziçi Üniversitesi
4. Pollution prevention and a wastewater treatment study in a paint manufacturing industry
[Atık azaltımı ve bir boya fabrikasında atıksu arıtılabilirlik çalışması] 2001, Derya Dursun,
Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi
5. Sanayide temiz üretim için çevre yönetimi: Tekstil sektöründe uygulama örneği
[Environmental management for the clean production in the industry: Examplory application
in the textile sector] 2001, Emrah Odabaşı, Danışman: Prof.Dr. Oya Zeren, Mersin
Üniversitesi
6. Cleaner production opportunity assessment study in SEKA Balıkesir Pulp and Paper Mill
[SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında temiz üretim fırsatlarının incelenmesi
çalışması] 2001, Emre Avşar, Danışman: Doç.Dr. Göksel N. Demirer, Orta Doğu Teknik
Üniversitesi
7. Application of cleaner production methodology in olive oil industry [Zeytin yağı
endüstrisinde temiz üretim metodolojisi uygulamaları] 2002, Selen Gürbüz, Danışman:
Prof.Dr. Orhan Yenigün Dr. Nilgün Kıran Cılız, Boğaziçi Üniversitesi
8. Hastane atıklarının yönetiminde atık minimizasyonu [Waste minimization in hospital
waste management] 2002, Aslıhan Eskitürk, Danışman: Prof.Dr. İlhan Talınlı, İstanbul
Teknik Üniversitesi
35
9. Toxic chemicals release and pollution prevention model for a chemical industry [Bir kimya
endüstrisi için toksik kimyasalların yayılımı ve kirlilik önleme modeli] 2002, Hümeyra
Vatansever, Danışman: Prof.Dr. Ayşen Türkman, Dokuz Eylül Üniversitesi
10. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi ve Türkiye [European Union
integrated pollution prevention and control directive and Turkey] 2002, Deniz Külahlıoğlu,
Danışman: Prof.Dr. Hasan Z. Sarıkaya, İstanbul Teknik Üniversitesi
11. Cleaner production opportunity assessment for market milk production Atatürk Orman
Çiftliği (AOÇ) facility [Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) işletmesinde pastörize süt üretimi için
temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi] 2003, Arzu Özbay, Danışman: Doç.Dr. Göksel
Demirer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
12. Yün endüstrisinde temiz üretim yönteminin uygulanması [Implementation of cleaner
production methodology in wool industry] 2003, Meliha Evşen Elmacı, Danışman: Prof.Dr.
Ekrem Ekinci, İstanbul Teknik Üniversitesi
13. Pollution prevention technologies in Turkey [Türkiye'de temiz üretim teknolojileri] 2003
Bircan Kırar, Danışman: Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi
14. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve daha temiz teknolojiler ile atık yönetimi üzerine bir
araştırma
[ A Research about environmental pollution prevention and cleaner
production techniques with waste management] 2003, Zekiye Ayhan, Danışman: Prof.Dr.
Mehmet Karpuzcu, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
15. Waste minimization studies in an electrical devices manufacturing industry [Elektrik
ekipmanları üreten bir endüstride atık minimizasyonu çalışmaları] 2003
Hilal Yağcı, Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül, Dokuz Eylül Üniversitesi
16. Life cycle assessment of glassware products [Cam ürünler için yaşam döngüsü
değerlendirmesi] 2004, Aslı Alkan, Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız, Boğaziçi
Üniversitesi
17. Cleaner production implementation for the integrated tannery in Turkey [Türkiye'deki
entegre tabakhane için temiz üretim uygulaması] 2004, Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran
Cılız, Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi
18. Application of cleaner production methodology in dairy industry [Temiz üretim
metodolojisinin süt endüstrisinde uygulanması] 2004, Elif Morina, Danışman: Y.Doç. Nilgün
Kıran Cılız, Boğaziçi Üniversitesi
19. İlaç sanayinde ISO 14001 çevre yönetim sistemi uygulamasıyla atık minimizasyonu
[Waste minimization in the pharmaceutical industry using environmental management
systems] 2006, Neslihan Vur, Danışman: Y.Doç.Dr. Selim Sanin, Hacettepe Üniversitesi
36
20. Avrupa Birliği-Türkiye çevre politikaları oluşum süreci ve entegre kirlilik önleme ve
kontrolü (IPPC) direktifinin incelenmesi (tekstil endüstrisi örneği) [Formation of European
Union
and
Turkey
environmental
policies
and
examination
of integrated pollution and preventation control(IPPC) directive (textile industry example)]
2006, Seden Şenoğlu, Danışman: Prof.Dr. Kadir Kestioğlu,
21. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi (IPPC) için düzenleyici etki
analizi ve bir uygulama: Demir çelik endüstrisi [Regulatory impact analysis of European
Union integrated pollution prevention and control directive and a case study: Iron and
steel industry] 2007, Aslı Erengüç, Danışman: Doç.Dr. Erdem Görgün, İstanbul Teknik
Üniversitesi
22. A chemical substitution study for a wet processing textile mill in Turkey [Yaş proses
içeren bir tekstil fabrikasında yapılan kimyasal değişikliği çalışması] 2007, Ertan Öztürk,
Danışman: Prof.Dr. Göksel Demirer Prof.Dr. Filiz Dilek, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ·
23. Assessment of the best available wastewater management techniques for a textile mill:
Cost and benefit analysis [Tekstil endüstrisi için mevcut en iyi atıksu yönetim tekniklerinin
değerlendirilmesi: Fayda ve maliyet analizi] 2008, Buğçe Doğan, Danışman: Prof. Dr. Ülkü
Yetiş Dr. Merih Kerestecioğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
24. Improvements in energy and water consumption performances of a textile mill after
bat applications [Tekstil endüstrisinde bat uygulamaları sonrasında su ve enerji
kullanımı performansı değerlendirmesi] 2008, Ayşe Merve Kocabaş, Danışman: Prof. Dr.
Ülkü Yetiş Prof. Dr. Filiz B. Dilek, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
25. Aerobic biological treatment of opium alkaloid wastewater - effect of gamma radiation
and fenton's oxidation as pretreatment [Afyon alkaloid atıksularının aerobik biyolojik
arıtımı - ön arıtma olarak gama radyasyon ve fenton oksidasyonunun etkisi] 2008, Cavit
Burak Bural, Danışman: Prof. Dr. Filiz B. Dilek Prof. Dr. Göksel N. Demirer, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi
26. Şeker üretiminde temiz üretim yaklaşımının uygulanabilirliği ve çevresel etkileri
[Applicability of cleaner production approach on sugar production and environmental
impacts] 2008, Müzeyyen Gül Boran, Danışman: Prof. Dr. Fethi Doğan, Ege Üniversitesi
27. Çeşitli endüstrilerde temiz üretim uygulamaları ve performans çalışmalarının araştırılması
[Research on various industries for clean/cleaner production practices and performance
studies] 2009, Tarık Kotan, Danışman: Prof. Dr. Gülfem Bakan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
28. Formülasyonlu ilaç sanayinde atık minimizasyonu [Waste minimisation in formulational
pharmaceutical industry] 2010, İdil Saylam Kabataş, Danışman: Prof. Dr. Cumali Kınacı,
İstanbul Teknik Üniversitesi
37
29. Estimation of hazardous waste generation in selected priority sectors of Ostim OIZ,
Ankara [ Ankara Ostim OSB’nin seçilmiş öncelikli sektörlerinde tehlikeli atık
üretiminin tahmini ] 2010, Arzu Kayabınar, Danışman: Prof. Dr. Filiz Bengü Dilek, Orta
Doğu Teknik Üniversitesi
30. Application of ultrafiltration to an organized industrial district wastewater treatment
plant effluent for water reuse [Organize sanayi bölgesi atık su arıtma tesisi çıkış
sularının yeniden kullanımı için ultrafiltrasyon uygulaması] 2010, Nevin Özalp, Danışman:
Doç. Dr. Nurdan Büyükkamacı, Dokuz Eylül Üniversitesi
31. Ozonation of a denim producing textile industry wastewater– Process optimization [
Kot kumaşı üreten bir
tekstil endüstrisinin atıksuyunun ozonlanması - Yöntem
optimizasyonu] 2010, Eyüp Kaan Moralı, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş, Orta Doğu Teknik
Üniversitesi
32. Environmental manegement in industrial parks [Organize sanayi bölgelerinde çevre
yönetimi] 2010, Pınar Akyıl Yılmaz, Danışman: Prof. Dr. Ayşegül Pala, Dokuz Eylül
Üniversitesi
33. Minimization of excess sludge production in the treatment of municipal wastewaters by
using membrane bioreactor - ultrasound combined systems [Evsel atıksuların
arıtılmasında oluşan atık çamurların membran biyoreaktör-ultrases birleşik sistemleri ile
minimizasyonu] 2011, Ayşe Akyapı, Danışman: Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, Boğaziçi
Üniversitesi
34. Kağıt endüstrisi atıksularının elektro- fenton prosesi ile arıtılması [Treatment of paper
industry wastewater by using electro-fenton process] 2011, Elif Deliktaş, Danışman: Prof. Dr.
Mehmet Faik Sevimli, Selçuk Üniversitesi
35. Hazardous waste management system design for Turkey [Türkiye için tehlikeli atık
yönetim sistemi tasarımı] 2011, Özge Yılmaz, Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Doç. Dr. Bahar
Yetiş Kara, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
38
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Temiz Üretim kavramı, özellikle de Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatının (UNIDO)
yönlendirici ve özendirici çalışmalarıyla küresel ölçekte yaygınlık kazanmış, doğal
kaynakların korunmasına ilişkin farklı düzeylerde birçok önlemi ve iyileştirici tekniği
bünyesinde toplamıştır. Bu rapordan anlaşılabileceği gibi, Türkiye’de Temiz Üretim
kavramına ilişkin farkındalık henüz istenen seviyede olmasa da, çeşitli kurum ve kuruluşlar
tarafından yürütülen projeler ve üniversitelerdeki akademik çalışmalarla konuya ilişkin belirli
bir birikim oluşmuştur. Bu birikimin tabii bir sonucu olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
(ÇŞB) ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına (BSTB) da hukuki düzeyde belirli görev ve
sorumluluklar verilmiştir.
Diğer ülke deneyimleri göstermektedir ki, Temiz Üretim anlayışının yaygınlaşması ve kabul
görmesine dair çalışmalar iki farklı güzergâh izlemiştir: İlk güzergâhta, Temiz Üretim anlayışı
ve tekniklerinin çoğunlukla mevzuat düzenlemeleri yoluyla, “tavandan tabana” olarak
özetlenebilecek bir yöntemle yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yer alırken kimi ülkelerde
ise bu yaklaşımın yaygınlaşmasında başlıca araç olarak tabandaki gelişimi ve farkındalık
düzeyini büyük oranda bilinçlendirme faaliyetleri ve kimi ekonomik teşviklerle artırma
yaklaşımı benimsenmiştir. Türkiye’de ÇŞB ile BSTB’ye verilen sorumluluklar ise, iki
güzergâhtan öğeler içeren, melez bir tavrı işaret etmektedir. Bir yandan ÇŞB’nin yapacağı
mevzuat düzenlemeleri ve oluşturacağı politikalarla tavandan tabana doğru işleyen bir
mekanizma hayata geçirilmekteyken BSTB bünyesindeki Verimlilik Genel Müdürlüğüne
(VGM) “işletmelerin temiz üretim program ve projeleri hazırlamasına ve uygulamasına
yönelik faaliyetlerde bulunmak” şeklinde verilen görev, hem mevzuat düzenlemelerinin
uygulamaya taşınmasında hem de Temiz Üretim anlayışının ve bu kapsamdaki tekniklerin
üreticilere doğrudan aktarılmasındaki yükümlülükleri ortaya koymaktadır.
Bu doğrultuda VGM’nin görevini yerine getirmede başvurabileceği öncelikli araç, Temiz
Üretim kapsamındaki çalışmaların yalnızca doğal kaynakların ve çevrenin korunması
yönünde bir tedbir olmayıp aynı zamanda hammadde, enerji gibi kimi maliyetlerin
düşürülmesiyle de ekonomik verimliliğe katkı sağladığını, bilinçlendirme, eğitim, yayın
çalışmaları ve kimi pilot projelerle ortaya koyması olarak kendini göstermektedir. Bu
bağlamda VGM, kendi uzman donanımını Temiz Üretim anlayışı çerçevesinde geliştirmenin
yanı sıra, Türkiye düzeyinde konuya ilişkin uzmanlık düzeyini artıracak enstrümanlar
geliştirebilecek, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de katılımını sağlayarak yerel
ölçekte bilgilendirici ve yönlendirici platformlar oluşturulmasına öncülük edebilecektir.
Bunlara ek olarak VGM, konuya ilişkin ekonomik teşvik ve destek mekanizmalarının
oluşturulması ve hayata geçirilmesinde rol oynayabileceği gibi, geliştirilecek politika ve
stratejiler ile yapılacak hukuki düzenlemelerde de üreticinin gereksinim, talep ve
beklentilerini karar alıcı düzlemlere taşımakta sorumluluk üstlenebilecektir.
Unutulmamalıdır ki Temiz Üretim kavramı, “sürdürülebilir kalkınma” olarak ele alınabilecek
şemsiye bir kavramın temel bileşenlerinden biridir. Gelecek kuşakların kaynaklarını
tüketmeden sürekli olarak gelişmek olarak özetlenebilecek sürdürülebilir kalkınma anlayışı,
39
Türkiye gibi henüz büyüme ve küresel ticarete etkin bir aktör olarak dâhil olma sürecindeki
bir ülkede, gündelik düzeydeki birçok ihtiyaçla çelişir gibi görünmektedir. Ne var ki üretim
süreçleri üzerinde büyük bir ek yük oluşturmayıp bilâkis bu süreçlerin daha etkin, daha
yüksek kapasitede ve daha az girdiyle daha çok çıktı üretmesine odaklanan ve bu bağlamda
verimlilikle birçok noktada örtüşen Temiz Üretim yaklaşımı, her büyüklükten ve her
sektörden işletmeye de, bir yandan doğal kaynakların koruması ve çevresel kriterlere
ulaşmasına, diğer yandan da rekabet edebilirlik düzeyini artırmasına yönelik yeni alternatifler
sunmaktadır. Bu yönde bir bilincin yalnızca merkezî düzeydeki hukuki düzenlemelerle
oluşamayacağından yola çıkarak VGM, verimlilikle ilişkili alanlarda yarım yüzyıla yaklaşan
deneyimi paralelinde üreticilere Temiz Üretim konusunda sunacağı hizmetler ve sağlayacağı
desteklerle Türkiye kamu örgütlenmesi içinde önemli bir boşluğu dolduracaktır.
40
EK-1:
TÜRKİYE’DE
TEMİZ
ÜRETİM
VE
İLGİLİ
GERÇEKLEŞTİRİLEN TEZ ÇALIŞMALARI – TEZ ÖZETLERİ
ALANLARDA
1. Tekstil terbiyesinde temiz üretim yaklaşımı çerçevesinde
boyama sonrası
yıkamaların incelenmesi [Investigation of the rinsing processes after dyeing according to
the clean process approach in textile pretreatment] 1999
Hüseyin Aksel Eren
Danışman: Doç.Dr. Pervin Aniş
Yer Bilgisi: Uludağ Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Tekstil ve Tekstil Mühendisliği
Özet
Reaktif boyarmaddeler bulunuşundan itibaren giderek artan bir uygulama alanı bulmuşlardır.
Özellikle selülozik malzemelerin boyanmasında son derece geniş bir kullanıma sahiptir.
Reaktif boyarmaddelerle çalışma sırasında karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi;
boyarmaddelerin hidroliz olması nedeniyle yaş haslıklarda yaşanan problemlerdir. Bu sorunun
önüne geçmek için iyi bir ard işlem (yıkama) gereklidir. Bu çalışmada; reaktif boyarmaddeler
ve reaktif boyama metotlarından kısaca bahsedilmiş, ard işlem olarak yapılan geleneksel
yıkama proseslerinin reçeteleri verilmiş ve su ve kimyasal tüketiminden tasarruf sağlayan yeni
bir yıkama reçetesinin haslıklara etkisi deneysel olarak incelenmiştir.
2. A Case study on waste minimization in cotton textile industry [Tekstil endüstrisinde
atık azaltımı üzerinde bir çalışma] 2000
Işıl Sözer
Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu Prof.Dr. Gülseren Kurumer
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Bu tez çalışmasının amacı, pamuklu tekstil endüstrisinde üretim aşamasında yapılacak
değişikliklerle, atık miktar ve konsantrasyonlarının azalacağını ve aynı zamanda, bu
uygulamaların doğal kaynak, enerji, kimyasal ve boyarmadde tüketimlerini azalttığını
göstermektir. Bu çalışmada, pamuklu tekstil endüstrisinde, atık azaltım teknikleri ve imkanları
ele alınmıştır. Tez çalışmaları kapsamında, (X) kodlu Pamuklu Tekstil Fabrikasında;
iplikhaneler, iplik boya, dokuma ve terbiye bölümleri; üretim prosesleri, doğal kaynak,
kimyevi ve boyarmadde kullanımları, oluşturdukları atık miktarları ve konsantrasyonları
açısından incelenmiştir. X tekstil fabrikası İzmir civarında faaliyet gösteren entegre bir tekstil
fabrikasıdır. Özellikle üretim aşamasında, uygulanabilecek birçok değişiklik ve iyileştirme
imkanlarının olduğu görülmüştür. Bu uygulamalar içinde; proses adımlarının azaltılması,
proses ekipmanlarının ve araçlarının modifikasyonu, kullanılan kimyevi maddelerin
azaltılması, daha az kirleten ve daha az toksik kimyevi maddelerin tercih edilmesi, üretimde
kullanılan su ve oluşan atıksuyun yeniden kullanılması, işçilikten ve eğitim eksikliğinden
kaynaklanan doğal kaynak kullanımındaki israfların önlenmesi gibi işlemler incelenmiştir.
Yukarda belirtilen çalışmalar uygulandığında, atıksu miktarlarının ve kirletici
41
konsantrasyonlarının azaldığı, üretim için gerekli olan su, enerji ve kimyevi madde ihtiyacının
düştüğü ve ekonomik yararlar sağlandığı gözlenmiştir.
3. Investigation and implementation of waste minimization techniques in a detergent
factory [Deterjan fabrikasında atık minimizasyonu tekniklerinin incelenmesi ve
uygulanması] 2000
Neşem Başkaya
Danışman: Prof.Dr. Günay Kocasoy
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Günümüzün kaçınılmaz bir parçası olan teknolojik gelişmeler, yaşam şartlarını iyileştirirken
tüketim artışına sebep olmuştur. Artan tüketim beraberinde atıkların da artışını getirmiştir. Bu
yüzden son zamanlardaki araştırmalar atıkların azaltılması üzerinde yoğunlaşmıştır. Küresel
pazarın bir parçası olabilmek için deterjan sanayii de atıkların minimizasyonu çalışmalarına
hız vermiştir. Atik minimizasyonu çalışmaları DiverseyLever'de yürütülmüştür. Çalışmada,
deterjan fabrikasının başlıca atıkları olan atiksu ve katı atıklar ayrıntılı bir şekilde
incelenmiştir. Atiksu minimizasyonu çalışması iki farklı alanda yürütülmüştür. Fabrikanın sıvı
atıklarını oluşturan mikser ve depolama tankları yıkama sularının bir kısmının proseste tekrar
kullanılmasına ve arıtma sisteminin bir parçası olan evaporasyon sisteminde konsantre edilen
yıkama sularından yem bir ürün oluşturulmasına çalışılmıştır. Minimizasyon çalışmasının
ikinci kısmında katı atıkların minimizasyonu incelenmiştir, öncelikle etkili bir atik yönetimi
için fonksiyonlarına göre fabrika değişik bölümlere ayrılmış ve minimizasyon uygulanacak
katı atıkların türleri belirlenmiştir. Geriye kalan katı atıklar ise geri dönüşüm için satılmıştır.
Fabrikada uygulanan atık minimizasyonu çalışmaları sonucunda hem çevre ve doğal
kaynaklar korunmuş hem de ekonomik olarak kar sağlanmış ve uygulanan program sonucu
firma ISO 14001 sertifikasını almıştır.
4. Pollution prevention and a wastewater treatment study in a paint manufacturing
industry [Atık azaltımı ve bir boya fabrikasında atıksu arıtılabilirlik çalışması] 2001
Derya Dursun
Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü . Çevre Teknolojileri
Anabilim
Dalı
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Bu tez kapsamında, atıksu arıtılabillik çalışmalarının yanısıra, boya üretimi yapan bir fabrika
için uygun olan atık azaltım yöntemleri değerlendirilmiştir. Tezin ana amaçları atıksu
karakterizasyonunun yapılması, uygun arıtma seçeneklerinin değerlendirilmesi, incelenen
fabrikanın atık kaynaklarının tespit edilerek atık oluşumunun azaltılması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi ve fabrika için en uygun olan atık azaltım yöntemlerinin
önerilmesidir. Tezin ilk kısmında, solvent bazlı boya üretimi yapan bir boya fabrikasının,
pigmentler, reçineler ve katkı maddelerinden kaynaklanan atıksulannın antılabilirliği
incelenmiştir. Alınan kompozh numuneler üzerinde karakterizasyon çalışmaları yapılmış v
atıksuyun KOI değerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Atıksudan KOI giderimi amacıyla
42
yapılan fizücsel-kimyasal arıtma işlemleri sonucunda, atıksudaki önemli miktarda solvent
varlığı nedeniyle, istenen verim elde edilememiştir. Atıksudaki solventlerin ayrılması
amacıyla destilasyon ünitesi kurulmuş ve ardından oluşan deştiktin arıtımı için fizikselkimyasal arıtma yöntemleri uygulanmıştır. Destilasyon işlemi ile atıksudan solventlerin
ayrılması sonucu 83% KOI giderimi sağlanmıştır. Destilasyon sonrası kimyasal oksidasyon ve
adsorpsiyon gibi diğer arıtma teknolojilerinin uygulanması ile toplam KOI giderimi 99.6%'ya
kadar yükseltilmiştir.
Bu endüstrinin atıklarının tehlikeli ve zararlı atıklar kapsamında olmasından dolayı, atıklar
için arıtımdan daha çok kaynağında azaltma ve geri dönüşümü içeren atık azaltım yöntemleri
uygulanmalıdır. Tezin ikinci kısmında, incelenen fabrikanın atık kaynakları kaynağında
belirlenmiş ve bu atıklar için uygun atık azaltım yöntemleri fabrikaya önerilmiştir.
5. Sanayide temiz üretim için çevre yönetimi: Tekstil sektöründe uygulama örneği
[Environmental management for the clean production in the industry: Examplory
application in the textile sector] 2001
Emrah Odabaşı
Danışman: Prof.Dr. Oya Zeren
Yer Bilgisi: Mersin Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Endüstriyel üretim proseslerinde kirliliğin oluşmadan önlemeyi yada azaltmayı hedefleyen
temiz üretim kavramının başarıyla uygulanabilmesi ancak çevreyi her yönüyle ele alan,
sürekli iyileşmeyi destekleyen, tüm çalışanların katıldığı ve sorumlu kılındığı bir yönetim
sistemiyle mümkündür. Çevresel konularda sistem düşünüşü iş ve diğer performans konuları
arasında bütünleşmeyi sağlar; böylece maliyet, kalite, etkenlik, verimlilik ve çevre
performansı aynı kararın birer parçası haline gelirler. Sadece sistem düşünüşü sayesindedir ki
çevrenin iyileştirilmesi için gereken düzeyde bir değişimi elde edilebilir. ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi bünyesinde çağdaş yönetim tekniklerini barındıran, üretim süreçlerinin
çevresel açıdan planlamasını sağlayarak üretimde verimliliği artıran bir standarttır. Bu tez
çalışmasında; temiz üretimi gerçekleştirmek için, uygulanması gereken çevre yönetiminin tüm
aşamaları belirlenmiş ve tekstil sektörüyle ilgili uygulama örnekleri verilerek, sonuçları
değerlendirilmiştir.
6. Cleaner production opportunity assessment study in SEKA Balıkesir Pulp and Paper
Mill [SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında temiz üretim
fırsatlarının incelenmesi çalışması] 2001
Emre Avşar
Danışman: Doç.Dr. Göksel N. Demirer
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Bu araştırmada, bir kağıt hamuru ve kağıt entegre üretim tesisindeki temiz üretim fırsatları
çalışılmıştır. Temiz Üretim, Temiz Üretimin ne olduğu, ne kazandırdığı ve nasıl kullanıldığını
43
açıklamak için incelenmiştir. Üretim kademelerinin, hammadde kullanımlarının ve atık
kaynaklarının belirlenebilmesi için kağıt hamuru ye kağıt üretiminin genel hatları çalışılmıştır.
SEKA Balıkesir Kağıt Hamuru ve Kağıt Fabrikasında Temiz Üretim Fırsatları İncelemesi
yapmak üzere bir metodoloji geliştirilmiştir. Sisteme net hammadde ve su girdileri
bulunmuştur. Tesisin endüstriyel performansları sonraki çalışmalara temel oluşturması için
benzer sistemlerle çalışan kağıt hamuru ve kağıt fabrikaları için önerilen ve uygulanan
Endüstriyel Performans Göstergeleri ile karşılaştırılmıştır. Tüm mevcut ve potansiyel atıklar
belirlenmiştir. Sistemin tüm girdi ve çıktı bilgileri derlenmiştir. Uygulanabilir atık azaltım
seçenekleri belirlenmiştir. Fabrikanın üretim verimliliğini arttırmak için atık azaltım
seçeneklerinin faydaları analiz edilmiştir.
7. Application of cleaner production methodology in olive oil industry [Zeytin
yağı endüstrisinde temiz üretim metodolojisi uygulamaları] 2002
Selen Gürbüz
Danışman: Prof.Dr. Orhan Yenigün Dr. Nilgün Kıran Cılız
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği · Endüstri Mühendisliği
Özet
Zeytinyağının üretimi ve yan ürünlerinin- karasu ve prina- değerlendirilmesi çeşitli değişik
endüstrilerde meydana gelmektedir. Bu sebeple, doğru değerlendirilmelerin yapılabilmesi ve
uygun Temiz Üretim (TÜ) seçeneklerinin oluşturulabilmesi/seçilmesi için, Ayvalık ve
Edremit'te bulunan üç ayrı endüstriden elde edilen bilgiler doğrultusunda bu çalışma
yürütülmüştür. Seçilen bu endüstriler birbirleriyle ilişkilidirler, birinin yan ürünü diğerinin
ham maddesidir. Ham zeytin yağının elde edildiği ilk endüstri olan zeytin sıkma tesisi KOBİ
sınıfındadır. İkinci seçilen endüstri, hem ilk endüstride üretilen düşük kalitedeki zeytin
yağlarının rafine edildiği endüstri hem de ilk endüstride üretilen yüksek ve düşük kalitedeki
zeytin yağlarının filtre edildiği ve şişelendiği endüstridir. Son endüstri ise yine KOBİ
sınıfında olup, birinci endüstride oluşan prinanın içindeki yağın alındığı endüstridir. Bu
bilgiler doğrultusunda, bu çalışmanın amacı TÜ metodolojisini zeytinyağı üretim proseslerine
uygulamaktır. Bu çerçevede; proseslerde kirlilik önlemleri, teknoloji modifikasyonları, atık ve
yan ürünler için geri dönüşüm/geri kazanım seçenekleri değerlendirilmiştir. Karasu, yüksek
kirletici yüküne sahip olması nedeni ile çevresel ve ekonomik problemlerin büyük bir kısmına
sebep olmaktadır. Bu problem üç-fazlı kontüne sıkma sisteminin iki-fazlı kontüne sıkma
sistemiyle değiştirilmesi ile çözülmüştür. Öte yandan üç-fazlı kontüne sistem ile
kıyaslandığında iki-fazlı kontüne sistemde daha fazla prina oluşmaktadır. Bu sebeple prina
yönetim stratejileri için farklı bir denetim yöntemi tanımlanmış ve ekonomik ve çevresel
açıdan değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, optimum termal dönüşüm teknolojisi seçimi,
rafinasyon endüstrisinde güç üretiminin mevcut olan sistemden daha ekonomik olmasını
sağlayacaktır. Üstelik teknoloji modifikasyonunun ürün kalitesi üzerinde hiçbir zararlı etki
yaratmayacağı aşikârdır. Çalışmanın sonucunda önerilen TÜ seçenekleri uygulandığı ve
kontrol edildiği takdirde boru-sonu teknolojilere duyulan ihtiyacın azalacağı ve bu
seçeneklerin hem ekonomik, hem çevresel hem de teknik açıdan uygun olacağı gösterilmiştir.
44
8. Hastane atıklarının yönetiminde atık minimizasyonu [Waste minimization in hospital
waste management] 2002
Aslıhan Eskitürk
Danışman: Prof.Dr. İlhan Talınlı
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Bu çalışmada, hastanelerden kaynaklanan atıkların yönetiminde, Çevre Yönetim Sisteminin
önemli bir bölümü olan, atık minimizasyonu araştırılmıştır. Çevre yönetim sisteminin
tarihçesi, tanımı, yasal çerçevesi ilgili standartlar yardımıyla verilmiş, tıbbi atık kavramı ve
yasal düzenlemeler yurtiçi ve yurtdışı bazında incelenmiş, en büyük tıbbi atık üreticisi olan
hastaneler için kirlenme profili ve atık azaltımı seçenekleri üzerinde durulmuştur. Acıbadem
Hastanesi, bu çalışmada pilot hastane olarak belirlenmiş ve atık akımları için atık
minimizasyonu çalışması uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar ışığında, bazı öneriler
getirilmiştir. İlk bölümde, çalışmanın anlam ve önemi ile amaç ve kapsamı belirtilmiştir.
İkinci bölümde, çevre yönetim sistemlerinin ortaya çıkışı, gelişimi, toplu yönetim kavramı
içinde kaynakların ve atıkların yönetimi kavramları anlatılmış, Çevre Yönetim Sistemi ile
ilgili yasal çerçeve, politika, planlama aşamaları ve geçerli standartlar ele alınmıştır. Üçüncü
bölümde, tıbbi atık kavramının tarihçesi, tanımı ve Türkiye'de geçerli yönetmeliklerle, A.B.D.
'de konu ile ilgili yasalar ve yaklaşımlar incelenmiştir. Dördüncü bölümde, atık
minimizasyonu değerlendirilmiş, hastaneler için atık minimizasyonu uygulaması için gerekli
veriler belirlenmiş, hastanelerde mevcut atık akımları ile kirlenme profili çıkarılmıştır.
Beşinci bölümde, Acıbadem Hastanesi, atık yönetimi için örnek hastane olarak kullanılmıştır.
İlk adımda, hastanenin genel yapısı ve mevcut atık politikası çıkarılmıştır. Sonraki adımda ise,
atık minimizasyonu yönergeleri kullanılarak örnek hastane için yönetim sistemi çalışması
yapılmıştır. Sonuç bölümünde, kullanılan yönergeler yardımıyla, mevcut ve önerilen yönetim
modelleri karşılaştırılmıştır. Buradan hareketle, yönetmelikte uygulama eksiklikleri
gözlemlenmiş, sayısal ve istatistiksel veriler tartışılmıştır. Son olarak, maliyet analizi için de
bir yaklaşım getirilmiştir.
9. Toxic chemicals release and pollution prevention model for a chemical industry [Bir
kimya endüstrisi için toksik kimyasalların yayılımı ve kirlilik önleme modeli] 2002
Hümeyra Vatansever
Danışman: Prof.Dr. Ayşen Türkman
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Sanayileşme gelişirken, bir taraftan bu sanayilerin kullandığı kimyasal maddeler de
gelişmektedir. Mevcut kimyasalların yanısıra, birçok yeni kimyasal madde üretilmekte,
kullanılmakta, depolanmakta ve taşınmaktadır. Böylece, çok sayıda tehlikeli ve toksik madde
çevreye yayılmakta ve insan ve çevre için risk oluşturmaktadır. Önemli kimyasal kirliliklerin
birçoğu; kontrolsüz endüstriyel atıksu deşarjı, taşıma kazaları, kimyasalların düzensiz
depolanmasından kaynaklanan dökülme, sızıntı, ve benzeri olaylardan meydana gelmektedir.
Mevcut yasal düzenlemelerin ciddi yaptırım gücü olmadığı gibi, etkili yasal düzenlemelerin
yokluğu da insanların toksik kimyasalları kullanma konusunda yeteri kadar özen
göstermemelerine neden olmaktadır. Sözgelimi, bir vana açık bırakılabilir, bir miktar toksik
45
endüstriyel atıksuya karışabilir veya taşıma esnasında kazayla dökülebilir. Deprem gibi doğal
felaketler, insan hatalarından kaynaklanan durumlardan daha kötü sonuçlara neden olabilir.
Kaza ile gerçekleşen kimyasal maddelerin çevresel ortamlara saçılması olaylarının yanısıra,
kasıtlı dökümlerin olabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu tezde, tipik bir kimya
sanayi için toksik kimyasalların yayılımı, kirlilik önlenmesi ve acil durum modeli
önerilmektedir. Ülkemizde kimyasalların çevreye dökülmesi olayları henüz hak ettiği önemi
bulamamıştır. Bu nedenle bu çalışmada, tehlikeli kimyasallardan kaynaklanabilecek acil
durum planlaması örneği hazırlanmıştır. Bu amaçla, sanayide kullanılan toksik kimyasalların
özellikleri incelenmiş ve güvenlik ve çevre yönetimi kapsamında, örnek çalışmalarla birlikte
bir acil durum yönetim planı hazırlanmıştır
10. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi ve Türkiye [European
Union integrated pollution prevention and control directive and Turkey] 2002
Deniz Külahlıoğlu
Danışman: Prof.Dr. Hasan Z. Sarıkaya
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Bu çalışma, Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi'nin, idareye ve
sanayi sektörüne getirdiği yükümlülükleri ve söz konusu Direktife uyum çerçevesinde
yapılması gereken çalışmaları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Entegre Kirlilik Önleme ve
Kontrolü Direktifi, Avrupa Birliği çevre mevzuatında, Endüstriyel Kirlilik Kontrolü ve Risk
Yönetimi başlığı altında yer almaktadır. Direktif, endüstri tesislerine faaliyet izni verilmesi
konusunda; havaya, suya ve toprağa olan etkilerin, enerji kullanımının, atık yönetiminin, acil
durumlarda ve tesisin kapatılması sonrasında ortaya çıkabilecek çevresel etkilerin bir bütün
olarak ele alınarak tek bir izin belgesi kapsamında düzenlenmesi ve üretimde Mevcut En İyi
Tekniklerin kullanılması gibi yeni bir takım yaklaşımlar ve yükümlülükler getirmektedir.
Çalışma kapsamında, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi incelenmiş, hem idare
hem de sanayi sektörü için getirilen yükümlülükler ve ilgili Direktifin uygulanma esasları
ortaya konulmuş, yükümlülükleri karşılamak amacıyla idare ve sanayi sektörünün ne tip
çalışmalar yapması gerektiği belirlenmiştir. Konu kapsamında çimento üretimi yapan bir
tesiste yapılan uygulama çalışması ile, tesisin Direktife uyum kapsamında yapması gereken
yatırımlar belirlenmiş ve bu yatırımların maliyeti hesaplanmıştır. Uygulama çalışmasından
hareketle, Türk çimento sektöründe Direktife uyum için yapılması gereken yatırımların
maliyeti hakkında tahmini bir sonuç çıkarılmıştır. Bölüm 2'de Avrupa Birliği Çevre
Politikasının hukuki temelleri ve kurucu antlaşmalarda çevre ile ilgili olarak yer alan
hükümler açıklanmıştır. Bölüm 3'de Avrupa Birliği çevre mevzuatında Endüstriyel Kirlilik
Kontrolü ve Risk Yönetimi başlığı altında yer alan Direktiflerin içerikleri ve uygulama
esasları hakkında bilgi verilmiştir. Bölüm 4'de Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve
Kontrolü Direktifi incelenerek, idareye ve sanayi sektörüne getirdiği yükümlülükler ve
uygulama esasları ortaya konulmuştur. Bölüm 5'de Türkiye'de sanayiden kaynaklanan
kirliliğin kontrolüne yönelik yasal düzenlemeler hakkında bilgi verilmiş ve Direktife uyum
kapsamında Türkiye'de yapılması gereken çalışmalar ile ilgili olarak önerilerde
bulunulmuştur. Bölüm 6'da Çimento üretimi yapan bir tesis incelenmiş, Direktife uyum
kapsamında tesiste yapılması gereken yatırımlar belirlenerek maliyetleri hesaplanmış,
46
Direktife uyumun Türk çimento sektörüne getireceği maliyet hakkında tahmini bir sonuç
çıkarılmıştır. Bölüm 7'de bu çalışmadan çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir.
11. Cleaner production opportunity assessment for market milk production Atatürk
Orman Çiftliği (AOÇ) facility [Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) işletmesinde pastörize süt
üretimi için temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi] 2003
Arzu Özbay
Danışman: Doç.Dr. Göksel Demirer
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Bölümü Çevre Mühendisliği
Özet
Bu çalışmada bir süt işleme tesisindeki pastörize süt üretimi prosesini göz önüne alarak temiz
üretim fırsatları araştırılmıştır. Temiz üretim kavramı ve ana uygulama araçları analiz edilerek
çalışmanın temeli oluşturulmuştur. Temiz üretim fırsatları çalışmanın ekseni alınarak
pastörize süt üretim prosesi ve bunun neden olduğu çevresel yükler tartışılmıştır. Atatürk
Orman Çiftliği Süt Fabrikasında temiz üretim fırsatlarının değerlendirilmesi için bir
metodoloji geliştirilmiştir. Metodoloji iki aşamayı kapsamaktadır; çevresel denetleme ile
fırsatların değerlendirilmesine yardımcı olacak kontrol listelerinin hazırlanması; mass-balans
analizinin uygulanması. Mass-balans analizinde giren ve çıkanları tespit etmek için ölçümler
ve kütle akışlarının deneysel analizlerinden yararlanılmıştır. Hazırlanan kontrol listeleri
uygulanabilecek atık azaltımı fırsatlarının tespit edilmesinde faydalanılmışım Seçilen fırsatlar
çevresel fayda ve ekonomik yapılabilirlik yönünden değerlendirilmiştir.
12. Yün endüstrisinde temiz üretim yönteminin uygulanması [Implementation of
cleaner production methodology in wool industry] 2003
Meliha Evşen Elmacı
Danışman: Prof.Dr. Ekrem Ekinci
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre Temiz Üretim; üretim süreçlerine, ürünlere ve
hizmetlere toplam etkinliği arttırmak ve insanlara ve çevreye yönelik riskleri azaltmak
amacıyla uygulanan entegre bir önleyici çevresel stratejinin sürekli olarak uygulanmasıdır.
Temiz üretim yöntemi aşağıdaki başlıkları içerecek şekilde endüstride uygulamaya
alınmalıdır. o Planlama ve organizasyon o Ön-değerlendirme o Değerlendirme o Ekonomik
ve çevresel değerlendirme o Uygulama o İzleme ve değerlendirme Türkiye'deki en eski
sektörlerden birisi olan tekstil ve hazır giyim sanayinin geçmişi Türkiye Cumhuriyetinin
kurulduğu 1920'li yıllardan sonra özel sektörün de devreye girmesiyle artarak devam etmiştir.
2001 yılında, Türk tekstil ihracatının % 3.54'i yün elyaf, iplik ve dokuma kumaşları tarafından
karşılanmaktadır. Bu üçlünün tekstil ve konfeksiyon ihracat toplamı içindeki payı ise aynı yıl
içinde % 1.04 olarak gerçekleşmiştir. Toplam ihracat içindeki payı ise % 0.34'tür. 2001 yılı
tekstil, konfeksiyon ve deri mamul ithalat rakamları verilerine göre ithal edilen yünün (elyaf,
iplik, dokuma kumaş) toplam tekstil ithalatı içindeki payı % 7.39'dur. Aynı yıl içinde ithal
edilen yünün toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatı içindeki payı % 6.83 ve toplam ithalat
içindeki payı %0.49 olarak gerçekleşmiştir.
47
Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon A.Ş.'de yürütülen "Temiz Üretim" çalışmalarının bir
parçası olarak, Neolan yünlü boyama prosesinin incelenmesi ve değiştirilebilen proses
parametrelerinin yardımıyla daha düşük işletme giderleri ile daha temiz çevresel koşulların
elde edilmesine yönelik çıktıların elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç ortaya konmadan
önce, temiz üretim planlama aşaması kriterleri uyarınca yönetimin katılımı ve onayı
alınmıştır. Ardından bu amaca uygun bir proje ekibi kurulmuştur. Altyapı ve ekipman
sorunları belirlenmiş ve çözüm getirilerek sonuca ulaşılmıştır. İş akış şemalarının
geliştirilmesi, girdi ve çıktıların değerlendirilmesi ve temiz üretim değerlendirmesi yapılacak
noktaların seçilmesi faaliyetleri tamamlanarak ön değerlendirme aşaması tamamlanmıştır.
Değerlendirme aşamasında ise Neolan prosesine ait kütle dengesi oluşturulmuş, sebep
değerlendirmesi yapılmış, temiz üretim seçenekleri oluşturulmuş ve seçeneklerin elenmesi
faaliyetleri yürütülmüştür. İzleme ve değerlendirme aşamasında, ilgili temiz üretim
seçenekleri değerlendirilmiş, önce - sonra karşılaştırması yapılmıştır. Bu çalışmada; 1:1 metal
kompleks özellikteki boyarmaddeler kullanılarak Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon
Fabrikaları A.Ş. Boyahane Laboratuvan'nda yün kumaş boyama işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Deneyler; her türlü iplik ya da malzemeyi boyamaya elverişli, normal ya da yüksek ısı enerjisi
gerektiren boyamalarda kullanılabilen Ahiba Nuance boyama cihazı kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Boyama işlemleri; Temiz Üretim hedeflerine yönelik olarak farklı pH,
banyo oram, CH3COONa ile yıkama süresi ve Na2SC>4 miktarları için tekrarlanmıştır.
Boyama prosesi sonrasında elde edilen kumaşlarla gerçekleştirilecek analizlerle boyama
işleminin bu parametrelere duyarlılığının irdelenmesi amaçlanmıştır. Temiz Üretim
amaçlarına uygun olarak su, kimyasal ve enerji tüketimlerinin belirli bir plan çerçevesinde
değiştirilmesi ile Neolan prosesinde boyama işlemine giren tüm yün kumaş numunelerine;
ürün kalitesindeki değişimleri incelemek amacıyla Intertek Test Hizmetleri Laboratuvar
Bölümü'nde ayrı ayrı yıkama ve kuru temizleme haslık testleri uygulanmıştır. Boyanan yünlü
kumaşlara uygulanan yıkama haslığı ve kuru temizliği haslığı test sonuçlarına göre normal
proses şartı pH=2 olmasına rağmen pH=3 değerinde "yıkama ve kuru temizleme = dry-clean"
ifadesi içeren etiket takılarak çalışılabilmektedir. Banyo oranının azalması durumunda;
yıkama haslığı renk değişimi değerlerinin ticari değerlerin altında kalması ve kirletme
değerlerinin ticari değerin üzerinde olması nedenleriyle mevcut proses su tüketimi
(dolayısıyla) banyo değerinin altoda bir değerle çalışılması mümkün olmadığı belirlenmiştir.
Banyo oranının azaltıldığı durumlarda; elde edilen sonuçlara göre dikili numuneler üzerine
etiket talimatı olarak "sadece kuru temizleme = only dry-clean" yazmak şartı ile en düşük
banyo oram olan 1:10 ile, ek su ve enerji tasarrufu yapmak mümkün olduğu belirlenmiştir.
Elde edilen kuru temizleme haslığı ve kirletme değeri test sonuçlarına göre ortama
CH3COONa konmasına rağmen yıkama yapılmaması durumunda su tasarrufu yapılabileceği
sonucu ortaya çıksa da yıkama haslığı renk değişimi değerleri açısından, bu zamanın normal
proses yıkama süresinden daha kısa olması mümkün görünmemektedir. Ancak; dikilecek
numune üzerine "sadece kuru temizleme = only dry-clean" etiket talimatı takılması ile bu
durumun mümkün olabileceği ve su tasarrufu sağlanabileceği görülmektedir. Mevcut proses
tuz (Na2S04) miktarından daha az ve daha fazla tuz kullanılması durumunda, yıkama haslığı
renk değişimi değerlerinin ticari değerlerin çok altında olduğu, sonuçlar uyarınca; ürün
kalitesi açısından, mevcut proses tuz miktarının kullanımının en uygun karar olduğu
48
belirlenmiştir. Farklı tuz (Na2SC>4) kullanım değerleri için kuru temizleme renk değişimi
değerlerinde 0.5 derece azalma meydana geldiği ve boyanmış yün kumaşın diğer kumaşlara
renk akıtarak kirletmediği belirlenmiştir. Bu veriler doğrultusunda; dikili numune üzerine
etiket talimatı olarak "sadece kuru temizleme only dry-clean" yazılması durumunda, hiç tuz
(Na2SC>4) kullanılmaması mümkün görünmektedir.
13. Pollution prevention technologies in Turkey [Türkiye'de temiz üretim teknolojileri]
2003
Bircan Kırar
Danışman: Prof.Dr. Aysen Müezzinoğlu
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Hızla gelişen sanayileşme ve hızlı nüfus artışı su, hava, toprak kirliliği ve doğal kaynakların
yok olması gibi insan ve diğer canlıların yaşamını tehdit eden endüstriyel ve tarımsal kaynaklı
önemli çevresel problemleri de beraberinde getirmektedir. Önceleri endüstriyel kaynaklı
kirlenmenin üstesinden boru sonu teknolojileri kullanılarak gelinmeye çalışılmaktaydı.
Ancak, yüksek ilk yatırım ve işletme giderleri gerektiren ve özellikle tehlikeli ve zararlı
atıkların arıtımında verimli olamayan bu teknolojiler son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde
önemini kaybetmiştir. Bunun yerini atığın oluşmasını önleme prensibine dayanan ve
işletmelere karlı ve çevreyle dost üretim yapmaya olanak veren temiz üretim teknolojileri ya
da atık azaltan teknolojiler olarak bilinen yeni teknolojiler almaktadır. Sunulan çalışmada,
temiz üretim teknolojileri ve uygulama metotları genel olarak tanımlandıktan sonra,
Türkiye'ye örnek teşkil edeceğinden, Avrupa Birliği'nde bu konunun yasal çerçevede nasıl
oturtulmakta olduğu ve diğer destekleyici mekanizmalar açıklanmıştır. Konu çalışması olarak
İzmir'de endüstriyel yağ üretimi yapan bir firmanın atık azaltma uygulama stratejisi
irdelenmiştir. Ayrıca, insan sağlığı ile doğrudan ilgili olan tarımsal üretim de ele alınarak
Türkiye'de bulunan ve organik ürün ihracatı yapan bir firmanın üretim ve pazarlama stratejisi
anlatılmıştır. Bununla beraber, yoğun pestisit ve kimyasal gübre kullanılan seracılıkta
alternatif bir üretim metodu olabilecek topraksız tarımın Tahtalı Barajı koruma havzasındaki
çiftçilerin kendi seralarında uygulanması topraklı tarımla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
Sonuç olarak, temiz üretim teknolojileri ve sağlıklı ürün üretiminin Türkiye'de
yaygınlaştırılması için gerekli zorunlu ve destekleyici mekanizmalar sunulmuştur.
14. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve daha temiz teknolojiler ile atık yönetimi üzerine bir
araştırma
[A
Research about environmental
pollution prevention and
cleaner production techniques with waste management] 2003
Zekiye Ayhan
Danışman: Prof.Dr. Mehmet Karpuzcu
Yer Bilgisi: Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü · Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
2000'li yıllara girerken, taraf olunan uluslararası sözleşmelerden doğan yaptırımlar,
küreselleşen pazar ilişkileri ve uluslararası ticarette karşılaşılan tarife dışı teknik engellerin
yanısıra, çevre ile ilgili yaptırımlar da fazlalaşmıştır. Başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok
49
ülke yasalarında ve standartlarında "kirleten öder" prensibi yerine "kirlilik önleme
teknolojilerini kullanımın teşvik edilmesi" prensibini benimsemiştir. Bu nedenle bu ülkelere
yapılan ihracatlarda da haksız rekabeti ortadan kaldırmak için bazı standartlar belirleyerek
(Eko Tex 100, CE vb.), firmaların buna uymasını istemişlerdir. Avrupa Birliğine uyum
çalışmaları çerçevesinde Türkiye'nin de Avrupa Birliği üyelerinin uyguladıkları yasa ve
standartları sadece ihracat sırasında değil iç piyasaya yapılan satışlarda da sağlaması
gerekmektedir. Bu nedenle sanayicilerin çevresel yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için
yeni yaklaşımlara ihtiyaçları vardır. Bu çalışmanın ilk bölümünde çevre dostu teknolojiler
hakkında genel bilgi verildikten sonra, kirlilik kontrolü ile kirlilik önleme karşılaştırması
yapılmış, kirlilik önlemenin sağlayacağı yararlardan bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise atık
azaltımı ile ilgili Dünya'da ve Türkiye'deki çalışmalar hakkında, üçüncü bölümde ise Türkiye
sanayisinin çevresel profili, seçilen tekstil sektörü hakkında, bilgi verilmiştir. Dördüncü
bölümde ise bir tekstil fabrikasında yapılan pilot çalışmaya yer verilmiştir. Fabrikanın şu
andaki durumu, yapılan çalışmalar incelenmiş, tüm proseslerindeki girdiler ve çıktılar
hesaplanmıştır. Yapılan bu çalışma sonucu hangi proseslerde iyileştirme yapılırsa enerji, su,
hammaddede azaltımı olabileceği belirlenmiş ve bu kapsamda belirlenen kirlilik önleme
seçenekleri uygulanmıştır. Ayrıca pilot çalışma sonucu uygulanmaya karar verilen kirlilik
önleme seçenekleri ile ilgili teknik, ekonomik ve çevresel değerlendirme yapılmış, kirlilik
önleme seçenekleri ile şu andaki durum karşılaştırılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde ise
yine bir tekstil fabrikası ele alınarak, yeni kurulacak bir fabrikada kirlilik önleme teknolojileri
dikkate alınarak yapılacak planlamaya yer verilmiştir. Bu planlama, fabrika yerinin seçimi,
makina ve ekipman seçimi, yerleşimi, alt yapı, arıtma tesisi bilgileri verilmiştir. Başlangıçta
kirlilik önleme teknolojileri ele alınmadan kurulan bir tesisin yatırım maliyetlerinin daha az
olmasına rağmen, işletme maliyetinin, çevresel maliyet nedeniyle daha yüksek olduğu
görülmüştür.
15. Waste minimization studies in an electrical devices manufacturing industry
[Elektrik ekipmanları üreten bir endüstride atık minimizasyonu çalışmaları] 2003
Hilal Yağcı
Danışman: Prof.Dr. Füsun Şengül
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Bu tez kapsamında, elektrik endüstrisinde faaliyet gösteren A Fabrikası için ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi kurma çalışmaları ve fabrikada bu sisteminin kurulması ile hızla gelişim
gösteren atık minimizasyon çalışmaları incelenmiştir. Tezin birinci bölümünde, ülkemizde ve
dünyada ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemlerinin gelişimini gösteren literatür araştırması
yapılmış, özellikle son yıllarda meydana gelen ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgeli
organizasyon sayısındaki artış grafikler ile gösterilmiştir. İkinci bölümde, Çevre Yönetim
Sistemleri (ISO 14000, EMAS, BS 7750) ve atık minimizasyonu teknikleri için literatür
araştırması yapılmış, bu konular kapsamlı olarak ele alınmıştır. Üçüncü bölümde tezin
gelişiminde kullanılan materyal ve metotlar tanıtılmıştır. Dördüncü bölüm, Fabrika A' da
kurulan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemini ve kullanılan atık minimizasyonu yöntemlerini
ayrıntılı olarak uygulama çalışması kapsamında ele alınmış, ISO 14001 gerekliliklerinin nasıl
yerine getirildiği, kullanılan dokümantasyon yapısı ile örneklendirilerek açıklanmıştır. Bu
50
bölümde ayrıca atık minimizasyonu kapsamına giren uygulamalar miktarsal verilerle ifade
edilmiş, ISO 14001 ve atık minimizasyonu arasındaki bağlantılar üzerinde durulmuştur.
Beşinci ve altıncı bölümlerde ise uygulama çalışmasına bağlı olarak elde edilen sonuçlar
grafiklere aktarılmış ve değerlendirilmiştir. Son olarak bu fabrika ve bu uygulamaları yapacak
diğer organizasyonlar için ISO 14001 ve atık minimizasyonu uygulamaları hakkında bir
değerlendirme yapılmış, çeşitli öneriler sunulmuştur.
16. Life cycle assessment of glassware products [Cam ürünler için yaşam döngüsü
değerlendirmesi] 2004
Aslı Alkan
Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü
Özet
Türkiye'de cam şişeler için iki çeşit yaşam döngüsü mevcuttur: Bir kere kullanılıp atılan
(depozitosuz) ve görsel kalitesi bozulana kadar toplanıp yeniden doldurulan (depozitolu).
Üretilen şişelerin büyük bir bölümü depozitosuz olduğundan dolayı yüksek miktarda cam
ambalaj atığı oluşmaktadır. Türkiye'de cam ambalaj atıkları toplanıp işlenerek cam kırığı
haline dönüştürülmektedir ve bu sistemden en büyük cam ambalaj üreticisi olan ŞİŞECAM
A.Ş. sorumludur. Cam ambalaj atıklarının sırasıyla renksiz camda yüzde 10'u, bal rengi
camda yüzde 14'ü ve yeşil camda yüzde 40'ı geri dönüşüm sistemi için toplanabilmektedir.
Etkin bir şekilde cam kırığı üretilememesi yüksek oranda birincil hammadde kullanımına ve
buda emisyon değerlerinde artışa neden olmaktadır. Özellikle CO2 emisyonları küresel
ısınmaya neden olduğu için önem arz etmektedir. Bu çerçevede, seçilmiş depozitolu ve
depozitosuz cam ürünlerin potansiyel etkileri bütünleşik çevre yönetiminin bir parçası olan
yaşam döngüsü değerlendirmesi metodolojisiyle incelenmiştir. Ayrıca fabrika içinde oluşan
ve geri dönüşümden gelen cam kırığının kullanılmadığı durumun etkisi hem depozitolu hem
de depozitosuz yaşam döngüleri için senaryo analizi olarak incelenmiştir. Bunun yanında
Avrupa Birliği yönetmelilerinin Türk yönetmeliklerine uyarlanması göz önüne alındığında
2010. yılında tüm renklerde yüzde 50 oranında cam ambalajın toplanarak geri dönüşüm
sistemine katılacağı düşünülmektedir. Bu durum seçilmiş cam ürünlerin çevresel etkilerinin
değerleme kısmında hedef olarak kullanılmıştır. Ülkemizdeki mevcut depozitolu sistemde
2010 yılında değişim beklenmemektedir. Bu çalışmadaki analiz ve değerlendirmeler GaBi4
paket programı yardımıyla yapılmıştır. Normalize edilmiş potansiyel etkiler "Eco- Indicator"
yöntemiyle ve "Eco-Indicator95" katsayıları kullanılarak hesaplanmıştır. Sonuç olarak, en
yüksek potansiyel çevresel etkilerin üretim aşamasından kaynaklandığı gözlenmiştir.
Depozitolu sistemdeki çevresel etkiler incelen tüm etki kategorileri için depozitosuz sisteme
göre daha az bulunmuştur. Ayrıca cam kırığı, geri dönüşüm sisteminin çevresel etkilerinde
artış olsa da, üretim aşamasındaki çevresel etkileri azalttığı için mümkün olduğu kadar yüksek
oranda kullanılmalıdır.
51
17. Cleaner production implementation for the integrated tannery in Turkey
[Türkiye'deki entegre tabakhane için temiz üretim uygulaması] 2004
Figen Şişman
Danışman: Prof.Dr. Nilgün Kıran Cılız
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Tabaklama ve ilgili prosesler birçok atık ve emisyonların kaynağıdır. MADER A.Ş'den
toparlanan bilgiler doğrultusunda yürütülen bu çalışmada tabaklama endüstrisinde
sağlanabilecek kirlilik önleme ve atık minimizasyonu imkanları değerlendirilmiştir. Bu
sebeple, deri sektöründeki sürdürülebilir üretime katkı sağlayacak ekonomik ve çevreyle dost
prosesler, Temiz Üretim Metodolojisi kapsamında incelenmiştir. Bu çerçevede, seçilen kirlilik
önleyici olanaklar içinde öncelik, kaynakta azaltma, geri dönüşüm, ürün ve proses
modifikasyonu, ham madde değişikliği, teknoloji transferine verilmiştir. Deri ürünlerinde
herhangi olumsuz bir etki yaratmadan çevresel ve ekonomik yarar sağlayacak temiz üretim
olanakları arasında en büyük öncelik; tabaklanan katı atıkların termal bozunması ve böylelikle
enerji ve krom geri kazanımı, amonyak ve sülfürün çeşitli proseslerdeki kullanımının
azaltılması, ham madde tasarrufu ve diğer bazı endüstrilerde kullanılmak üzere protein geri
kazanımına verilmiştir. Belirlenen en uygun teknolojiler, işletmeye tavsiye edilmiştir. Uygun
bulunan olanakların gerçekleştirilmesiyle, yöneticiler temiz üretim uygulamasının çevresel ve
ekonomik avantajlarından kesinlikle yararlanacaklardır.
18. Application of cleaner production methodology in dairy
industry [Temiz
üretim metodolojisinin süt endüstrisinde uygulanması] 2004
Elif Morina
Danışman: Y.Doç. Nilgün Kıran Cılız
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim
Dalı
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Süt endüstrisi prosesleri çevre kirliliği üzerinde önemli bir katkıya sahiptir ve düşük verimli
teknolojiler sebebi ile büyük miktarda enerji ve ham madde kayıpları ile sonlanır. Bu açıdan,
sürekli bir kirlilik önlenmesi uygulaması olan Temiz Üretim (TÜ) çalışmasının seçilen süt
endüstrisi fabrikasına; SEK (Süt Endüstrisi Kurumu) uygulanması, ısı geri kazanımı, ham
madde korunması, varolan teknolojinin geliştirilmesi ve yerinde yan ürün geri kazanımı
konularını kapsar. Var olan ısı değiştiricinin veriminin yükseltilmesi amacı ile modifiye
edilmesi ve yerine daha yüksek verimli bir yenisinin yerleştirilmesinin fizibilite çalışması
yapılmıştır. Ayrıca plakalı ısı değiştirici sistemi ile sıcak yıkama atık sularının enerjilerinin
geri kazanılması değerlendirilmiştir. Ham madde korunması seçeneği olarak, pastörizasyon
ünitesinde var olan manuel çalıştırılan yağ ayırıcının yerine otomatik yağ standardizasyonu
yapan sistemin uygulanması değerlendirilmiştir. PAS'nun bünyesinde bulundurmuş olduğu
değerli bileşenleri olan protein ve laktozun geri kazanımının, membran proses uygulaması ile
yapılması araştırılmıştır. Çalışmanın sonucu göstermiştir ki, önerilen temiz üretim seçenekleri
SEK'te uygulanırsa, boru-sonu arıtımına duyulan ihtiyaç büyük oranda azalacaktır. Ayrıca,
52
önerilen seçeneklerin sadece ekonomik olarak değil çevresel ve teknik açılardan da
uygulanabilir olduğu gösterilmiştir.
19. İlaç sanayinde ISO 14001 çevre
yönetim
sistemi
uygulamasıyla
atık
minimizasyonu [Waste minimization in the pharmaceutical industry using
environmental management systems] 2006
Neslihan Vur
Danışman: Y.Doç.Dr. Selim Sanin
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği Anabilim
Dalı
Özet
İlaç sanayinde atık minimizasyonunun Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) kapsamında
yapılması, kuruluş içi ve dışı kazançlar sağlanabilir, dahası minimizasyonun
sürdürülebilirliği gerçekleşir. İncelenen ilaç firmasında, iyi Üretim Uygulamalarını
(GMP)
sektörün
gereği
olarak
zorunlu
uygulayan
bir
kuruluşun
ÇYS
uygulamalarının firma çalışanlarınca algılanması (üst yönetim ve çalışanlar) anket
uygulaması ile değerlendirilmiştir. Çalışanların çevreye olan duyarlılığının atık
minimizasyonunu sağlamadaki rolleri de değerlendirilmiştir. laç üretimi yapan
kuruluşlarda en çok karşılaşılan atık türü katı atık ve tehlikeli atıklar olduğu
belirlenmiştir. Katı atıkların en fazla oluştuğu depo bölümünün (%60 oranında) ve
tehlikeli atıkların en fazla oluştuğu üretim, işletme ve kalite kontol bölümlerinde
atık minimizasyonuna gidilebileceği belirlenmiştir. Öncelikle kaynak kullanımındaki
azaltım, daha sonraki aşamada ise oluşan atıkların azaltılması için üst yönetimin
çevre konusunda bilinçli olması ve uygulamada desteğinin önemi anket
sonuçlarıyla kanıtlanarak gösterilmiştir. Model firma olan A Firmasında yapılan
ankette kalite güvence bölümü çalışanlarının çevre yönetim sistemleri, çevresel
problemler hakkında en düşük bilgi seviyesinin % 60 olması, fakat atık
minimizasyonun uygulamasının gerçekleşeceği ve en çok atık miktarının oluştuğu
üretim ve depo bölümlerindeki çalışanların bilgi seviyelerini % 40 civarında olması,
çevresel problemlerin oluştuğu bu bölümlerde verilecek eğitimin ne kadar önemli
olduğunu göstermektedir. A Firması ile karşılaştırılan ve ISO 14001 sertifikasına
sahip B Firmasındaki atık miktarlarına bakıldığında Çevre Yönetim Sisteminin
varlığında atık yönetiminin daha etkili bir şekilde uygulandığı, tehlikeli atıkların
miktarının az olması ve geri dönüştürülebilir atıkların fazla olması maliyet
açısından Firma B için bir avantajdır. Geri dönüştürülebilir atıklardan elde edilen
gelirin belli bir yüzdesini paydaş eğitime harcıyarak çevre için tekrar yatırım
yapmak çevre duyarlılığının artması ve uygulamanın sürekliliğini sağlamaktadır.
Kimyasal atıkların azaltılması için sunulan alternatifler ise bertaraf maliyetlerini
azalttığı gibi bu kimyasallardan etkilenecek çalışan sayısını da azaltacaktır. Bu çalışma ile
ISO 14001 uygulaması kolay ve çevreye zarar vermeyi engelleyen bir
sistem
olmanın
ötesine
taşınmaktadır;
kazanç
sağlanabilecek,
atık
minimizasyonunu gerçekleştirecek ve en önemlisi, çalışanlar ve çevrelerine
küresel fayda sağlayacak bir uygulama haline dönüşmektedir.
53
20. Avrupa Birliği-Türkiye çevre politikaları oluşum süreci ve entegre kirlilik önleme ve
kontrolü (IPPC) direktifinin incelenmesi (tekstil endüstrisi örneği) [Formation of
European Union and Turkey environmental policies and examination
of integrated pollution and preventation control(IPPC) directive (textile industry
example)] 2006
Seden Şenoğlu
Danışman: Prof.Dr. Kadir Kestioğlu
Yer Bilgisi: Uludağ Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Avrupa Birliği, ülkelerin kendi öz değerleri saklı kalmak koşulu ile, belirli alanlarda
egemenliklerini devrederek ortak alanda egemenlik oluşturan ve Avrupa kıtasında
sürdürülebilir bir barışın tesisi, ekonomik entegrasyonun ve siyasi bütünleşmenin sağlanması
hedefi ile kurulan uluslar üstü bir kurumdur. Avrupa Birliği’nin yürürlükte olan
müktesebatında yer alan ve uyum çalışmaları sırasında ülkemizce ele alınması gereken pek
çok önemli ana başlık vardır. Bunlardan biri de “Çevre”dir. Bu çalışmada; öncelikle AB
Müktesebatında yer alan “Çevre” başlığı kapsamında, çevre politikası oluşum nedenleri,
gelişim süreci, hukuksal kaynakları ve müktesebatta yer alan ana mevzuatlar ortaya konmuş
ve bu paralelde AB aday ülke statüsünde bulunan Türkiye’de çevre hukukunun oluşumu,
gelişim süreci, hukuksal boyutu ve çevre yönetimi ile ilgili mevcut örgütlenme incelenmiştir.
Buradaki amaç; ciddi bir müzakere süreci geçirecek olan ülkemizdeki çevre olgusuna bakış
açısının değerlendirilmesi ve bugüne kadar geçirilen aşamalar ile gelinmiş olan noktanın
tespiti suretiyle, AB nezdinde bulunduğumuz pozisyona ışık tutmaktır. Diğer taraftan AB
Çevre Müktesebatının en önemli düzenlemelerinden biri olan ve çalışma konusunun esasını
oluşturan “Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü (IPPC) Direktifi”nin idareye ve sanayi
sektörüne getirdiği yükümlülükler ve uygulanma esasları açıklanarak, Direktife uyum
çerçevesinde ülkemizin bulunduğu noktada yapılması gereken çalışmalar ortaya konmuştur.
IPPC Direktifi, Avrupa Birliği Çevre mevzuatında, Endüstriyel Kirlilik Kontrolü ve Risk
Yönetimi Mevzuatı altında yer alan ve endüstriyel tesislerin çevresel etkilerinin entegre bir
biçimde kontrol edilmesini öngörerek, bu kapsamda istenen standartları sağlayabilen tesislere
faaliyet izni verilmesini amaçlayan bir düzenlemedir. Direktifin en önemli özelliği, Mevcut
En İyi Tekniklerin (BATs) kullanılması gibi yeni bir takım yaklaşımların getirilmesi ile
kirliliği kaynakta önleme yolunu benimseyecek bir anlayış değişikliği ortaya koyuyor
olmasıdır. Direktifin, BAT uygulanması adı altında sektörlere getirmiş olduğu
yükümlülüklerin irdelenebilmesi için çalışmanın son bölümünde uygulama çalışılması
yapılmış, buna konu olarak da Avrupa Birliği cirosunun yaklaşık %3,4’üne tekabül eden ve
ülkemiz ve bulunduğumuz il için önem arz eden bir endüstri dalı olan “Tekstil Endüstrisi”
örnek olarak seçilmiştir. Endüstride kullanılması gereken BAT’ın neler olabileceği
araştırılmış ve bunların anlaşılabilmesi için de öncelikle tekstil endüstrisinden kaynaklanan
çevresel kirlilikler belirtilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, ülkemizde endüstri kaynaklı
kirliliğin kontrolüne yönelik mevcut yasal düzenlemelerin, gelişmiş ülkelerdeki düzenlemeler
ile genel anlamda uyumlu olduğu, ancak Türk Çevre Mevzuatında “IPPC Direktifi”nin
gerekliliklerini karşılayacak olan herhangi bir yasal düzenlemenin mevcut olmadığı tespit
edilmiş, söz konusu direktifin kapsamı ve son derece teknik olan içeriği ve özellikle de
54
yüksek yatırım maliyeti gerektiren bir direktif olması nedeniyle 10 yıl gibi uzun soluklu ve
detaylı çalışmalar gerektiren zorlu bir süreçten geçileceği sonucu çıkarılmıştır.
21. Avrupa Birliği entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi (IPPC) için düzenleyici
etki analizi ve bir uygulama: Demir çelik endüstrisi [Regulatory impact analysis of
European Union integrated pollution prevention and control directive and a case
study: Iron and steel industry] 2007
Aslı Erengüç
Danışman: Doç.Dr. Erdem Görgün
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı
Özet
Bu çalışma, Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Direktifi (96/61/EC)’nin
kamu kuruluşlarına ve sanayiye getirdiği mali yükümlülüklerin, gelişmiş ülkelerde ekonomik
etkinliğin ve toplumsal refahın arttırılmasına yönelik olarak uygulanmakta olan “Düzenleyici
Etki Analizi” (DEA) kavramı ile ele alınmasının gerekliliğini vurgulamayı amaçlamaktadır.
Düzenleyici Etki Analizinin, uygulandığı birçok ülkenin düzenleme sürecine önemli katkılar
sağladığı görülmektedir. DEA, özellikle AB mevzuatına uyum sağlamakla yükümlü aday
ülkelerin düzenleme sürecine katkıda bulunmaktadır. Düzenlemelerin etkilerinin
değerlendirilmesine yönelik sistematik bir yöntem Türkiye’de henüz etkin olarak
uygulanmamaktadır. Bu sebeple bu çalışmada, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü
Direktifinin Düzenleyici Etki Analizine yönelik olarak Türkiye için bir yol haritası
oluşturulmaya çalışılmıştır. Sürecin sanayi işletmeleri ve sektörel dernekler tarafından
gerçekleştirilecek İşletme ve Sektörel Etki Analizleri ile güçlendirilmesi gerektiği
vurgulanmıştır. Mevcut En İyi Teknikler’e ulaşmak için yapılacak yatırımın işletmenin
rekabet gücünü etkilemeyecek bir sürede planlanmasına yönelik bir metodoloji geliştirilmiştir.
Bu kapsamda demir çelik üretimi yapan bir tesiste yapılan uygulama çalışması ile tesisin
Direktife uyum durumu Mevcut En İyi Teknikler açısından incelenmiş ve bir aralık analizi
yapılmıştır. Bu çalışmaya ek olarak Demir Çelik Üreticileri Derneği yetkililerinin katkıları ile
direktifin yürürlüğe girmesi ile sektörün rekabet gücünün olumsuz etkilenmemesi ve en kısa
zamanda uyum sağlaması için sektörün bütününe dönük bir SWOT analizi çalışması
gerçekleştirilmiş ve bir eylem planı önerisi oluşturulmuştur.
22. A chemical substitution study for a wet processing textile mill in Turkey [Yaş
proses içeren bir tekstil fabrikasında yapılan kimyasal değişikliği çalışması] 2007
Ertan Öztürk
Danışman: Prof.Dr. Göksel Demirer Prof.Dr. Filiz Dilek
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Tekstil endüstrisinin çevreye verdiği en önemli etki, proseslerden oluşan endüstriyel
atık sular ile bu atık suların içerdiği kimyasal maddelerden kaynaklanmaktadır.
Tekstil fabrikalarında kullanılan toplam kimyasal madde miktarı, üretilen toplam
kumaş ağırlığının %10’u ile %100’ü arasında değişiklik gösterebilmektedir. Bugün
tekstil endüstrisinde kullanılan kimyasalların tür ve miktarı; ortaya çıkan atık tür ve
55
miktarı ile bu atıkların alıcı ortamdaki ekosisteme yapacağı etkiyi belirlemektedir.
Kirlilik
önleme
çalışmalarındaki
kritik
aşamalardan
birisi
de
kullanılan
kimyasalların denetlenmesi yöntemi ile toksik, tehlikeli, vb. özellikleri daha düşük
kimyasallar ile değiştirilmeleridir. Kimyasal madde değişimi; ürünlerde ve
proseslerde kullanılan tehlikeli ve zararlı kimyasalların daha zararsız ve daha az
tehlikeli olanlarıyla değiştirilmesi ve/veya kimyasal madde kullanımının azaltılması
anlamına gelmektedir. Bu çalışma kapsamında, 20,000 ton denim kumaş üretim kapasitesi ile
Türkiye’nin önde gelen tekstil firmalarından birinde kimyasal madde değişim çalışması
yürütülmüştür. Bu çalışma süresince, fabrikanın kimyasal tüketim seviyesi,
uygulanan reçeteler, çevresel açıdan problemli görünen kimyasallar ve alternatifleri
incelenmiştir. Bu araştırmalarda Tekstil Endüstrisi için Mevcut En yi Teknikler,
Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Referans Dokümanı ana kaynak olarak kabul
edilmiş olup, bu dokümana ek olarak, bu konuyla ilgili yapılmış örnek çalışmalar da
incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucu olarak, sülfid içeriği az olan boyarmaddeler kullanılarak
sucul yaşam için toksik özelliği olan sülfid maddesi %60’ın üzerinde azaltılmıştır. Bunun
yanında, yapılan kompleks oluşturucu madde değişikliğiyle, fabrika arıtma
tesislerine gönderilen 3100 kg/ay KO yükünü engellemekle kalmamış, üretimden
kaynaklı atık suyun da biyolojik parçalanabilirliğini arttırmıştır. Diğer taraftan, bazı
kimyasal değişim seçenekleri üzerindeki çalışmalar hala devam etmektedir, bazı
seçeneklerin ise uygulanmasından vazgeçilmiştir.
23. Assessment of the best available wastewater management techniques for a textile
mill: Cost and benefit analysis [Tekstil endüstrisi için mevcut en iyi atıksu yönetim
tekniklerinin değerlendirilmesi: Fayda ve maliyet analizi] 2008
Buğçe Doğan
Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Dr. Merih Kerestecioğlu
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı ·
Özet
Avrupa Birliği IPPC (Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü) Direktifi, endüstri tesislerinden
kaynaklanan kirliliği, kaynağında azaltarak ya da önleyerek, çevrenin yüksek seviyede
korunmasını amaç edinmiştir. Direktif, tesisler için mevcut en iyi teknikler sayesinde emisyon
limit değerlerini belirlemeyi gerektirmektedir. Mevcut çalışmada denim üreten bir tekstil
fabrikasında oluşan atıksular için mevcut en iyi teknikleri belirlemek adına su geri kazanımı
ve atıksu arıtılabilirlik alternatifleri geliştirilmiştir. Bu amaçla, her bir alternative için nicel bir
çevresel performans değerlendirmesi ve alternatiflerin finansal analizleri yapılmıştır. Su geri
kazanımı için düşünülmüş olan alternatifler boyama atıksuları için koagülasyon ya da
mikrofiltrasyon (MF) ön arıtımıyla nanofiltrasyon (NF), ozonlama ve Fenton oksidasyonu
iken; tesisin karışık atıksuyunun nihai bertarafı için uygulanmış olan alternatifler ozonlama,
Fenton oksidasyonu, membran biyoreaktörü (MBR) ve aktif çamur sonrasında membran
filtrasyon prosesleridir. Sonuçlar, su geri kazanımı çalışmaları için % 70 su geri kazanımı
sağlamış olan en az çevresel etkisi olan membran filtrasyon prosesini mevcut en iyi teknik
olarak göstermektedir. Diğer taraftan membran biyoreaktör prosesi tesisteki karışık atıksuyun
arıtılması için mevcut en iyi teknik olarak görülmektedir. Belirlenmiş olan alternatiflerin
56
teknik ve ekonomik değerlendirilmesi sonucunda, membran filtrasyon prosesi ile boyama
atıksularından su geri kazanımı, tesisin su ve atıksu yönetimi açısından mevcut en iyi
alternatif olarak seçilmiştir.
24. Improvements in energy and water consumption performances of a textile mill
after bat applications [Tekstil endüstrisinde bat uygulamaları sonrasında su ve
enerji kullanımı performansı değerlendirmesi] 2008
Ayşe Merve Kocabaş
Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Prof. Dr. Filiz B. Dilek
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı ·
Özet
Avrupa Birliği Entegre Kirlilik Önleme Direktifi, Ek-1 kısmında yer alan endüstrilerin
çevresel etkilerini azaltmaya yönelik uygulamaları teşvik eden, kapsamlı bir direktiftir. Her
endüstri için hazırlanmış “Mevcut En İyi Teknikler” Referans Dökümanları bu uygulamalara
kılavuzluk etmektedir. Bu endüstriler içinde, tekstil, su ve enerji yoğun endüstrilerden biridir.
Bu çalışmada, denim üreten bir tekstil fabrikasında “Mevcut En İyi Teknikler” in
uygulanmasından sonra enerji ve su tüketimindeki kazançlar incelenmiştir. Bu kapsamda,
debimetrelerin takılması, ters yıkama prensibinin uygulanması, su yumuşatma tesisinde
rejenerasyon suyunun azaltılması, ters osmos ünitesinden çıkan atık suların ve kompresör
soğutma sularının yeniden kullanılması ile toplam su tüketimi Ocak’05-Aralık’07 döneminde
6000 ton/günden 4850 ton/güne düşmüştür. Sonuç olarak, fabrikadaki spesifik su tüketimi 78
L/kg kumaştan 55 L/kg kumaşa düşerek %29.5 azalmıştır. Böylelikle, “Mevcut En İyi
Teknikler” Referans Dokümanında belirtilen spesifik su tüketimi aralığının alt limitine (50100 L/kg kumaş) yaklaşmıştır. Terbiye sıcak atıksularının süreçlerde kullanılacak yıkama
sularını ısıtmak amacıyla kullanılması, yeterli olmayan bölgelerde izolasyonun iyileştirilmesi,
ısıtma sistemlerine ve ramözlere periyodik olarak bakım uygulamalarının enerji tüketiminin
azaltılmasında etkili olduğu söylenebilir. Bunların yanı sıra, su tüketiminin azaltılması
amacıyla uygulanan kompresör soğutma sularının geri kullanımı ve ters yıkama prensibinin
uygulanması da enerji tüketimini azaltıcı önlemler olarak sayılabilir. Ocak’05-Aralık’07
döneminde, toplam enerji tüketiminin 786 Gcal/günden 804 Gcal/güne yükselmesine rağmen,
yukarıda belirtilen uygulamalar sonucunda spesifik enerji tüketiminin 0.0100 Gcal/kg
kumaştan 0.0091 Gcal/kg kumaşa düşerek %9 azaldığı gözlemlenmiştir. Ulaşılan spesifik
enerji tüketimi değeri, “Mevcut En İyi Teknikler” Referans Dökümanında belirtilen aralığa
(8-20 kWh/kg kumaş) tekabül etmektedir.
25. Aerobic biological treatment of opium alkaloid wastewater - effect of gamma
radiation and fenton's oxidation as pretreatment [Afyon alkaloid atıksularının aerobik
biyolojik arıtımı - ön arıtma olarak gama radyasyon ve fenton oksidasyonunun etkisi]
2008
Cavit Burak Bural
Danışman: Prof. Dr. Filiz B. Dilek Prof. Dr. Göksel N. Demirer
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Bölümü · Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı
57
Özet
Bu çalışmada, afyon alkaloid endüstrisi atık sularının aerobik biyolojik arıtımı ve ön ışınlama
ve Fenton oksidasyonunun arıtılabilirliğe etkisi araştırılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında
alkaloid atık suyunun biyolojik parçalanabilirliği kesikli reaktörler kullanılarak araştırılmış,
sonuç olarak atık suyun yüksek oranda biyolojik parçalanabilir olduğu tespit edilmiştir (% 83
– 90 KOİ giderimi). Işınlamanın etkisini araştırmak için orijinal ve ışınlanmış atık sular (40
kGy ve 140 kGy dozlarında) BOİ5/KOİ değerleri ve aerobik kesikli reaktörlerde yapılan
arıtılabilirlik deneyleri ile kıyaslanmış ve ışınlamanın biyolojik arıtılabilirliğe önemli bir
etkisinin olmadığı görülmüştür. Ardışık kesikli reaktörlerde (AKR) yapılan çalışmada 2 g/L
giriş konsantrasyonundan itibaren gözlemlenen çamur çökme probleminden ötürü arıtımın
mümkün olmadığı görülmüştür. Problemin olası sebepleri araştırılmış ve atık sudaki
organiklerin yüksek molekül ağırlıklı, büyük boyutlu ve aromatik yapısının çamur çökme
probleminden sorumlu olduğu düşünülmüştür. Fosfat tampon ilavesini de içeren bazı
operasyonel değişiklikler uygulanmış ve uygulanan değişiklikler sonucunda çamur çökme
problemi aşılabilmiştir. Giriş KOİ değeri 5,000 mg/L’ye kadar çıkarılmıştır. Orijinal ve
ışınlanmış atık suyla beslenen reaktörlerde yüksek KOİ giderim verimleri (>70 %) elde
edilmiştir. Ön ışınlamaya tabi tutulan atık suyla beslenen reaktörde daha iyi çamur çökmesi
tespit edilmiştir. Atık suyun kompleks yapısındaki parçalanma GC/MS analizleri, tanecik
boyut analizleri, ve süzülebilirlik testleri ile takip edilmiştir. Ön ışınlamanın, süzülebilirliği,
Fenton arıtımına oranla daha fazla iyileştirdiği tespit edilmiş ve atık su yapısındaki
parçalanma GC/MS analizleri ile de gösterilmiştir.
26. Şeker üretiminde temiz üretim yaklaşımının uygulanabilirliği ve çevresel
etkileri [Applicability of cleaner production approach on sugar production and
environmental impacts] 2008
Müzeyyen Gül Boran
Danışman: Prof. Dr. Fethi Doğan
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Disiplinlerarası Bölümü · Çevre
Bilimleri Anabilim Dalı ·
Özet
Günümüzde artan su sıkıntısı, küresel ısınma ve farklı enerji kaynağı arayışları gibi küresel
sorunlar, işletmelerin kaynak kullanımını azaltıcı ve kirlilik önleyici yeni üretim ve yönetim
metotları geliştirmeleri gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, üretim yöntemlerine yeni
bir bakış açısı getiren “temiz üretim” yaklaşımı ele alınmış ve Türkiye’de tarım ve endüstri
sektörlerinde önemli bir yeri olan şeker sanayisine uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Bu
doğrultuda, ülkedeki özel fabrikaların ve kamu fabrikalarının temiz üretim uygulaması için
varolan potansiyellerindeki farklılıkların belirlenebilmesi için fabrikalara anket uygulanmış;
sonuç olarak fabrikaların yapılarında önemli bir fark belirlenmezken potansiyel temiz üretim
alanlarında yapılabilecekler öneri olarak sunulmuştur.
27. Çeşitli endüstrilerde
temiz
üretim
uygulamaları ve
performans
çalışmalarının araştırılması [Research on various industries for clean/cleaner
production practices and performance studies] 2009
Tarık Kotan
58
Danışman: Prof. Dr. Gülfem Bakan
Yer Bilgisi: Ondokuz Mayıs Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Günümüzde hızla gelişen teknolojiler ve endüstriyel faaliyetlerin artması sonucu ciddi
çevresel bozunumlar oluşmuştur. Birçok gelişmiş ülkede, kirlilik kontrolü (boru sonu arıtım
teknolojileri) üzerine yoğunlaşan klasik çevre koruma yaklaşımının etkin bir çevre yönetimi
olmadığı anlaşılmış, bunun yerine alternatif yeni yaklaşımlar ve yenilikçi teknolojiler
benimsenmiştir. Özellikle “sürdürülebilir kalkınma” kavramı ile ortaya atılan “temiz üretim”
kavramı çevresel sorunları çözmede en etkin yol olarak görülmektedir. Bu çerçevede önleyici
çevre yönetimi ve temiz üretim uygulamaları önem kazanmaktadır. Son yirmi yılda, birçok
ülkede ulusal ve uluslararası kuruluşlar hızla artan sayıda program (örneğin, DELTA) ve proje
çerçevesinde çeşitli endüstrilere ihtiyaç duydukları desteği sağlamak için çalışmalar
başlatmışlardır. Bu çalışmanın amacı, Samsun ilinde temiz üretim uygulama yollarının ve
değerlendirme tekniklerinin araştırılmasıdır. Bu çalışma kapsamında, Samsun ili endüstriyel
çeşitliliğin ortaya konulması için, Temiz Üretimle ilgili, gıda, mobilya ve döküm
endüstrilerinde çevresel envanter çalışması yapılmıştır. Yapılan bu envanter çalışması ile
seçilen endüstrilerde eko-verimlilik analizi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca envanter çalışmaları
değerlendirilmesi sonucu endüstrilere uygulanabilecek temiz üretim fırsatları ortaya
konmuştur. Değerlendirme sonucunda seçilen Filiz Şekerleme firmasında Temiz Üretim
uygulama çalışmalarının altyapısı tamamlanmıştır. Yapılan öngörü ile Filiz Şekerleme
firmasında, yapılan yatırımın yaklaşık 200.000 TL ve geri dönme süresi 2 yıl olarak
belirlenmiştir.
28. Formülasyonlu ilaç sanayinde atık minimizasyonu
[Waste minimisation in
formulational pharmaceutical industry] 2010
İdil Saylam Kabataş
Danışman: Prof. Dr. Cumali Kınacı
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Bu çalışmada, Türkiye’de üretim yapan bir formülasyonlu ilaç fabrikası bazında, atık
minimizasyonu çalışmaları yapılmış ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Ayrıca farklı
4 formülasyonlu ilaç fabrikasında da yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu alınabilen bilgiler
derlenmiş ve karşılaştırma yapılmıştır. İncelenen ilaç firmalarında, İyi Üretim Uygulamalarını
(GMP) sektörün gereği olarak zorunlu uygulayan kuruluşların mevcut uygulamaları ile bu
sektördeki minimizasyon ve iyileştirme çalışmaları karşılaştırılarak yorumlanmıştır. İlaç
üretimi yapan kuruluşlarda en çok karşılaşılan atık türünün katı ve tehlikeli atıklar olduğu
belirlenmiştir. Katı atıkların en fazla oluştuğu depo bölümünün ve tehlikeli atıkların en fazla
ortaya çıktığı üretim, işletme ve kalite kontrol bölümlerinde atık minimizasyonuna gidilmesi
gerektiği belirlenmiştir. Öncelikle kaynak kullanımındaki azaltım, daha sonraki aşamada ise
oluşan atıkların azaltılması için üst yönetimin çevre konusunda bilinçli olması ve uygulamada
desteğinin önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Model firmalar üzerinde yapılan istatistiksel
59
veri analizlerinde, oluşan atıkların azaltılması ve/veya uygun bertarafının sağlanması, atıkların
kaynağında oluşmadan kirliliğin önlemesi çalışmaları konuları üzerinde durulmaya
çalışılmıştır. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sertifikasına sahip olmayan firmada veri
analizlerine ulaşmanın oldukça zor olduğu, iyileştirme anlamında azaltma sistemlerine dair
kayıtlara da ulaşılamaması sorunu ile karşı karşıya kalındığı görülmüştür. Kimyasal atıkların
azaltılması için sunulan alternatifler bertaraf maliyetlerini azalttığı gibi bu kimyasallardan
etkilenecek çalışan sayısını da azaltacaktır. Bu çalışma ile üretim sürecinde iken atık
oluşumunun azaltılması, kaynak yönetimi, üretim sonrası oluşan atıkların yönetiminin
sağlanması konularında mevcut uygulamalar ile olası öneriler üzerinde durulmuştur. İlaç
sanayiinde atık kaynaklarına bakıldığında en büyük payın katı / tehlikeli atıklar ile su
kullanımları sonucu oluşan atık sular olduğu görülmektedir. Yapılan iyileştirmeler ve
teknolojik gelişmeler ile su kullanımlarının en başta minimize edilmesi sonucu atık suyun
oluşmadan önlenmesi tercih edilmekte, oluşan atık suyun arıtılması ile yeniden kullanımı
şeklinde geri kazanımlar sektör gereği tercih edilmemektedir. En önemli atık kaynaklarından
biri de red / imha hammaddeler, bitmiş ürünler olup gerçekte bu konuda ciddi iyileştirmeler
sağlanması gerektiği gözlenmiştir.
29. Estimation of hazardous waste generation in selected priority sectors of Ostim
OIZ, Ankara [ Ankara Ostim OSB’nin seçilmiş öncelikli sektörlerinde tehlikeli
atık üretiminin tahmini ] 2010
Arzu Kayabınar
Danışman: Prof. Dr. Filiz Bengü Dilek
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Bölümü
Özet
Bu çalışmada, Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesindeki seçilen öncelikli sektörler için
Tehlikeli Atık Üretim potansiyeli incelenmiştir. Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin
Yönetmeliğin Atık Listesi, Ek-4’te yer alan hem muallaklı (M) hem de kesin (A) girişlere
dayalı genel bir envanter çalışması yürütülmüştür. Öncelikli sektörlerde bulunan prosesler
tanımlanmış; ayrıca, her proses girdiler ve çıktılar açısından analiz edilmiştir. Her sektörden
ortaya çıkan tehlikeli atıklar, proses tabanlı, yan proses tabanlı ve proses dışı olarak
sınıflandırılmıştır. Atık kodlarının ve miktarının tespitinden sonra, tehlikeli atık üretim
faktörleri genellikle “üretilen ton ürün ya da işlenen hammadde başına oluşan kg atık miktarı
” şeklinde hesaplanmıştır. Hesaplanan tehlikeli atık üretim faktörleri, literatürde var olan
hesaplanmış verilerle karşılaştırılmış ve her biri için özel bir aralık belirlenmiştir. Sektörel
tehlikeli atık üretim faktörleri ile toplam kapasite değerleri kullanılarak OSTIM OSB için
sektörel tehlikeli atık üretim miktarı hesaplanmıştır. En kalabalık ve potansiyel kirletici
sektörler OSTİM OSB’nin üretim yapan 14 ana sektörleri arasından belirlenmiştir. Bu
doğrultuda, talaşlı imalat, demir döküm, metal kaplama, araç tamir ve bakımı ve kauçuk ürün
imalatı seçilmiş öncelikli sektörlerdir. Seçilen öncelikli sektörler içerisinde en fazla
üretiminin, yüksek miktarda 12 01 kodlu tehlikeli atıklardan metal talaşı ve atık yağ
karışımları içeren talaşlı imalat sektöründe oluştuğu gözlenmiştir. Buna ek olarak, kauçuk
ürün imalatı sektöründe önemli bir tehlikeli atık üretimi yoktur.
60
30. Application of ultrafiltration to an organized industrial district wastewater
treatment plant effluent for water reuse [Organize sanayi bölgesi atık su arıtma
tesisi çıkış sularının yeniden kullanımı için ultrafiltrasyon uygulaması] 2010
Nevin Özalp
Danışman: Doç. Dr. Nurdan Büyükkamacı
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı
Özet
Bu çalışmada, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Atıksu arıtma Tesisinden çıkan arıtılmış
suların Ultrafiltrasyon (UF) sistemi kullanılarak yeniden kullanımını araştırmak
hedeflenmiştir. Pilot tesis olarak seçilen OSB Atıksu Arıtma Tesisi son çökeltim ünitesi
çıkışından numuneler alınmış ve UF membran sistem olarak “Prep/Scale Spiral Wound
Ultrafiltrasyon Modülü (Millipore)” seçilmiştir. UF membran sisteminde rejenere selüloz
maddeden yapılmış, moleküler ağırlık kesim boyutu (MWCO) 100 kDa, 30 kDa ve 1 kDa
olan üç farklı membran kartuş kullanılmıştır. Membran sistemi çıkış sularının özellikleri KOİ,
AKM, pH ve iletkenlik parametreleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir.
Sistemde 0-2 bar aralığında membran geçiş basınçları (TMP) uygulanmıştır. Elde edilen
sonuçlara göre, UF membran çalışmaları AKM gideriminde oldukça etkili olmuştur ancak
KOİ giderimi yeterli değildir. UF uygulamasından sonra maksimum %67 KOİ giderme verimi
sağlanmıştır. Aynı şekilde belirgin bir iletkenlik düşüşü gözlenmemiştir. Deneysel
çalışmaların sonuçlarına göre; mevcut atıksu arıtma tesisi çıkış sularının denenen
ultrafiltrasyon membran sistemine verilmesi durumunda incelenen OSB içerisinde yer alan
bazı endüstriler için uygun kalitede proses suyu elde edilemediği, bu şekilde daha iyi kalitede
suya ihtiyaç duyan endüstriler için daha farklı ileri arıtma metotlarının kullanılması gerekliliği
olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Ozonation of a denim producing textile industry wastewater– Process
optimization [ Kot kumaşı üreten bir
tekstil
endüstrisinin atıksuyunun
ozonlanması - Yöntem optimizasyonu] 2010
Eyüp Kaan Moralı
Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Bölümü
Özet
Kot üretimi renkli indigo boyama atıksuyu ortaya çıkaran tekstil endüstrisinin önde gelen alt
sektörlerinden biridir. Mevcut çalışmada ozonlama işlemi indigo boyama
atıksuyuna(KOİ=820mg/L; Renk=5500Pt-Co) ve kot kumaşı üreten tesisin bütün atıksuyuna
hem biyolojik arıtmadan önce (KOİ=2750mg/L; Renk=3950Pt-Co)hem de biyolojik
arıtmadan sonra (KOİ=800mg/L; Renk=3700Pt-Co)parçalama ve toksisiteyi azaltma amacıyla
uygulanmıştır. Ozonlama ayrıca tesis içinde alınması öngörülen kostik geri kazanımı ve
boyama prosesi atıksuyunun yeniden kullanımı tedbirlerinden sonraya ortaya çıkacak
atıksuyun (KOİ=3100mg/L; Renk=4500Pt-Co)arıtılmasında denenmiştir. Ozonlama indigo
boyama atıksuyuna uygulandığında, 1320mg/saat ozon dozunda ve 60 dakikalık arıtma süresi
neticesinde %61 KOİ ve %95 renk giderimi sağlanmıştır. 1.6-12.3 pH değerleri arasında
61
indigo boyama atıksuyunda yapılan çalışmalarda ise optimum pH değeri 4 olarak
bulunmuştur. Diğer taraftan, ön-arıtma olarak tesis atıksuyuna uygulanan ozonlama işleminde
3240 mg/saat ozon dozunda 70 dakikalık arıtma neticesinde %86 renk ve %46 KOİ giderimi
sağlanmıştır. Ozonlama işlemi tesiste önlemler alındıktan sonra ortaya çıkması öngörülen
atıksuya uygulandığında 3960 mg/saat dozunda 80 dakikalık arıtma neticesinde %31 KOİ ve
%86 renk giderimi ile daha düşük verimli arıtım sağlanmıştır. Ozon, biyolojik olarak arıtılmış
atıksuya uygulandığında ise çok daha düşük ozon dozu olan 420 mg/saat dozunda 40
dakikalık bir arıtım neticesinde, son-arıtmanın ön-arıtmadan daha verimli olduğunu gösteren
%47 KOİ ve %96 renk giderimi değerleri elde edilmiştir. H2O2 ilavesi ile arıtım değerlerinde
olası bir artışı gözlemlemek için yapılan çalışmalarda ise değişik H2O2 konsantrasyonları
denenmiş olup; herhangi bir değişiklik gözlemlenememiştir. Renk ve KOİ gideriminin yanı
sıra, ozon ile arıtılmış tesis atıksuyunda ozonlamanın biyoçözünürlük üzerinde etkisini
değerlendirebilmek için BOİ5/KOİ değerleri hesaplanmıştır ve BOİ5/KOİ oranının 0.22’den
0.39’a yükseldiği saptanmıştır.
32. Environmental manegement in industrial parks [Organize sanayi bölgelerinde
çevre yönetimi] 2010
Pınar Akyıl Yılmaz
Danışman: Prof. Dr. Ayşegül Pala
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü ·Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı
Özet
Sürdürülebilir ve planlı kalkınmanın bir gereği olarak oluşan organize sanayi bölgeleri ülke
ekonomisinde ve sanayileşmenin çevreye verdiği zararların önüne geçilmesinde büyük bir
yeri vardır. Organize sanayi bölgeleri merkezi bir yapı teşkil ettikleri için çevre yönetim
sistemlerinin uygulanması daha planlı ve kolay bir şekilde gerçekleşebilmektedir.
Organize sanayi bölgesinin amacı çevresel etkilerini minimize ederek işletmelerin ekonomik
performansını geliştirmektir. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi çalışma alanı olarak
seçilmiştir. Bu alanda, anket uygulanarak çevresel sorunların mevcut durumları incelenmiş, şu
an için atıkların nasıl bertaraf edildiği ve çevre mevzuatlarına uygunluğu değerlendirilmişti
Bu çalışmada oluşturulan bir bilgisayar program yardımı ile çevresel etki değerlendirmesi,
atık su, atık su alt yapı tesisleri, katı atık, hava kalitesi, tehlikeli ve tıbbi atık, kimyasal madde
ve ürünleri, gürültü, yangın savunma yönetimlerini içeren çevre yönetimi geliştirilmiştir.
Geliştirilen çevre yönetimi kapsamında hedefler belirlenip, alınması gereken önlem ile
yapılması düşünülen eylemler açıklanmış ve bu çalışmaların sağlayacağı yararlar üzerinde
ayrıntılı şekilde durulmuştur.
33. Minimization of excess sludge production in the treatment of municipal
wastewaters by using membrane bioreactor - ultrasound combined systems [Evsel
atıksuların arıtılmasında oluşan atık çamurların membran biyoreaktör-ultrases birleşik
sistemleri ile minimizasyonu] 2011
Ayşe Akyapı
Danışman: Prof. Dr. Ayşen Erdinçler
62
Yer Bilgisi: Boğaziçi Üniversitesi · Çevre Bilimleri Enstitüsü · Çevre Teknolojileri Anabilim
Dalı
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
Özet
Atık çamurların arıtılması ve bertarafı, ekonomik, çevresel ve yasal faktörlerden dolayı, atıksu
artıma tesislerinde en önemli problem haline gelmiştir. Bu yüzden, atık çamur oluşumunu
minimize etmek amacıyla stratejiler ve teknolojiler geliştirmek kaçınılmaz olmuştur. Bu
çalışmanın amacı, evsel atıksuların membran biyoreaktörler (MBR) ile arıtılması esnasında
oluşan atık çamurların minimizasyonunda, ultrasonik çamur dezentegrasyonunun etkisini
incelemektir. Çalışmanın ilk aşamasında, sonikasyonun çamur özellikleri üzerindeki etkisini
değerlendirmek amacıyla, kesikli deneyler yürütülmüştür. Ultrasonik dezentegrasyon, organik
maddelerin çözünürlüğünü ve böylece çamurun çözünebilir kimyasal oksijen ihtiyacını
(ÇKOİ), dezentegrasyon derecesini (DD) ve süpernatant (üst faz) bulanıklığını arttırken,
çamurun reolojik özelliklerini ve susuzlaştırılabilirliğini olumsuz olarak etkilemiştir. İkinci
aşamada, membran biyoreaktör-ultrases (MBR-US) birleşik sistemi farklı çamur sonikasyon
koşullarıyla çalışılmıştır. MBR’daki atık çamur oluşumunu azaltmak için, reaktördeki
çamurun bir kısmına ultrasonik dezentegrasyon uygulanmış ve bu çamur MBR sistemine geri
konmuştur. Reaktördeki atık çamurun bir kısmına günlük olarak sonikasyon uygulandığında,
MBR-US sisteminin çıkış kalitesi bozulmuştur. Ancak, sonikasyon süresi aralıkları
arttırıldığında, MBR-US sisteminin, sisteme geri verilen dezentegre atık çamurun olumsuz
etkilerini tolere edebileceği gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçları göstermiştir ki, çıkış
kalitesinde bir bozulma olmadan, MBR-US sisteminde atık çamur minimizasyonu
sağlanabilir. Ayrıca, MBR-US sistemlerinde, nütrient gideriminin arttırılması mümkündür.
34. Kağıt endüstrisi atıksularının elektro- fenton prosesi ile arıtılması [Treatment of
paper industry wastewater by using electro-fenton process] 2011
Elif Deliktaş
Danışman: Prof. Dr. Mehmet Faik Sevimli
Yer Bilgisi: Selçuk Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü ·Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı
Özet
Kağıt endüstrisi atıksuları, sucul ortamlarda oldukça tehlikeli etkiler yaratmaktadır. Bununla
birlikte, ülkemizde kurulu olan kağıt üretim fabrikaları sürekli olarak farklı özellikte ve
miktardaki atıksularını farklı alıcı ortamlara deşarj etmektedirler. Bu fabrikaların bir çoğunda
atıksu arıtma tesisleri bulunsa da, tesisler yeterli verimde çalışmamakta ve çoğu durumda atıl
şekilde kalabilmektedir. Son zamanlardaki bilimsel araştırmalar, bu tür atıksuların
fizikokimyasal süreçlerle (özellikle ileri oksidasyon yöntemleri ile) arıtılabilirliği üzerine
yoğunlaşmıştır. Elektro-Fenton (EF) yöntemi de, yüksek arıtım verimleri ile ileri oksidasyon
sistemleri içerisinde oldukça kuvvetli bir alternatif olarak durmaktadır. Bu çalışma
kapsamında, kağıt üretiminden kaynaklanan atıksuların KOİ ve bulanıklık parametrelerinin
EF yöntemiyle giderimi araştırılmıştır. Deneysel çalışmalarda yöntem veriminde etkin rol
oynayan faktörlerin (başlangıç pH değeri, başlangıç H2O2 derişimi ve uygulanan doğru
akımın büyüklüğü) arıtma verimine etkileri belirlenmiş ve optimum işletme koşulları ortaya
konmuştur. Uygun işletme koşullarında çalışıldığı takdirde elektro-Fenton yönteminin kağıt
endüstrisi atıksuyu arıtımında etkin olarak uygulanabileceği görülmüştür. Bu çalışmada sabit
63
DC akımının 1.0 Amper (A), H2O2 konsantrasyonunun 1500 mg/L ve başlangıç pH’ının 3.0
olduğu koşullarda, KOİ giderim verimi % 55 değeriyle en iyi verime ulaşmıştır. Aynı
zamanda Fenton oksidasyonu kullanılarak da bir deneysel çalışma yapılmış ve elektro-Fenton
oksidasyonu ile kıyaslaması yapılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonuçlarına göre elektroFenton prosesinin atıksu arıtma maliyeti hem de oluşan atık çamur miktarı göz önüne
alındığında Fenton prosesine oranla daha üstün olduğu belirlenmiştir.
35. Hazardous waste management system design for Turkey [Türkiye için tehlikeli
atık yönetim sistemi tasarımı] 2011
Özge Yılmaz
Danışman: Prof. Dr. Ülkü Yetiş Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi · Fen Bilimleri Enstitüsü · Çevre Mühendisliği
Bölümü
Konu Başlıkları: Çevre Mühendisliği
64
Download