C. Senatosu B : 81 larm istediği atmosferi, siyasi iklimi onlar le­ hine yaratmıyaeak ve onları sevindirmiyeeeğiz. Vazifeli komisyonun gerçekten titiz ve dik­ katli bir emek içinde kanuna her yönden mü­ kemmel bir hüviyet vermek bahsinde sarf ettiği masum gayretini burada en aziyle küçümser bir ifade ve ithamın içinde görmek ve göstermek: insaf ölçüsü ile bağdaşır bir davranış değildir. İşçi Partisinden kfoinuşan senatör de, işçi­ mizin sömürülmesine hizmet edecek hükümlerin getirildiğinden bahsediyor. Ben Sayın Obuz'un kanaatine aynen iştirak ediyor ve diyorum ki: Cemiyetin politika müesseselerine düşmanca davranış, sınıfların biri birbirlerinin boğasını sıkacak bir tahrikin içine girmek, memleketin hiçbir suretle hayrına bir davranış olamaz. Sayın senatörler; esnafımız ve küçük sa­ natkârlarımız hakkında da arz ve ifade etti­ ğimiz haklı endişelerimizin karşılanması bah­ sinde beşinci madde tadilâtı sağlam bir tedbir getirmiş bulunduğuna göre, yeni İş Kanununun, iş hayatımıza ve onun aziz evlâdı Türk işverenleriyle işçilerine ve topyekım Türk Milleti­ ne hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor ve bü­ yük Senatoya hürmetlerimi sunuyorum. BAŞKAN — Sayın Ömer Lûtfi Bozcalı. ÖMER LÛTFİ BOZCALI (izmir) — Muh­ teremi Başkan, kıymetli arkadaşlarım; bir nizamı kurulurken o nizamın kapsamıma giren 'kimse­ lerin karşılıklı olarak menfaatlerinin düşünül­ mesi ve mcınılekqtin gerçeklerinin neyi iktiza ettiği bilinmesi ımutlaka lâzımıdır. Konuırma.mda umumi değil, birkaç nokta üzerinde dura­ rak bâzı mâruzâtta bulunmak istiyorum. Bunlardan biri ve birincisi ki; işçi ve işve­ reni ayrı, ayrı 'kutup halinde göstermek ve ona göre kanun getinmelk hatalı olduğu ve bu ara­ daki boşluğun kilimler tarafından işgal edildiği ve onların.... BAŞKAN — Sayın Bozcalı bir dakika efen­ dim. Zatıâliniz 'komisyon üyesisiniz, bâzı mad­ deleri üzerinde muhalefet şerhiniz vardır. Ko­ nur/manız bu maddeler üzerine bina edilecektir. Tümü üzerinde muhalüf değilsüıiz. ÖMER LÛTFİ BOZCALI (Devamla) — Değiliım. BAŞKAN — Evet efendim, devam buyu­ run. 5 . 7 . 1967 O : 1 ÖMER LÛTFİ BOZCALI (Devamla) — Sa­ yın Başkanın işaret ottiği hususlar üzerinde duruyorum, muhalif olduğunu madde ve esas­ lardır, şimdiki ımâruzatunı da. Orta sınıfı teşkil eden esnaf ve küçük sanatkârlar, bu kanun tek kişiyi de kapsamıma aldığı zaımaıı nazarı itibara alınmamıştır. Kanunun Komisyonumuzca yapılan tadilâtında her ne kadar, beşinci ımaddeye istisnalar arasına 507 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin şümulüne giren bir Ikısım es­ naf ve sanatkârlar id a, ithal edülmıiş ve adedleri de üç olarak tesbit edikniş ise de, bu kâfi de­ ğildir. Zira 507 sayılı Kanunun 2 nci ımaddesinin tarifi tatbikatta bir çok «nüşkilâtlar çıka­ racaktır. Esnaf ve küçük sanatkârların tarifi halen açıkça belirtilmediği ve sınırları da bi­ linmediği için, 507 sayılı Kanunun 2 nci [mad­ desindeki tarifin içine hepsinin girmesine biza­ tihi imkân yoktur. İşçi ve işveren arasındaki münasebetin ımutlaka âdil ölçülerde yapılabil­ mesi, her iki sınıfın da yaikinen bilinmesini ik­ tiza ettirir. İşçi sınıfı biliyoruz, işveren ve bil­ hassa bu aradaki esnaf ve 'küçük sanatkârları da bi-imcmiz iktiza eder. İlim adaımları bu sınıfı şöyle tarif ediyorlar: Aynen bir iliım adamının bu husuftaki yazılarını okuyorum: «Esnaf, eko­ nomik alanda işçi ve işveren sıfat ve hüviyet­ lerinin bir kimsede toplanımasıdır. O suretle 'ki, aynı adamda bir yönü ile işçi, diğer yönü ile de işveren duruımunda olan kimse esnaftır.» Esnafın bu çift ekoncoıik ve hukukî niteliğini ne kaldırmak, ne yoketmek, ne de birinden fe­ ragatte bulunmak ve hattâ bu niteliklerinden birini diğerine tercih ve takdimi etmek te ımünıkün değildir. O kadar değildir 'ki, esnafı ken­ di kendinin işçisi ve işveren olmaktan sıyırdı­ ğımız zaman, o sadece bir müstehlik olarak karşınızda belirir. Şayet onun işveren niteliğini kaldırırsanız esnaf iki kudret kaynağından bi­ rini yitirmiş olmakla rmuvazenesini katiyen bulamıyan mesleki hünerini iş gücünü, geçimini temin için başkasına bir ücret mukabilinde, satmaya veya tahsise ımecbur bir işçi oluverir. Şu ciheti de bilhassa unutmamak lâzımgelir ki, esnafın işçi vasfı asli, değişmez ve ımutlak bir unsurdur. İşçilik yönü olımıyan meslekî ımahareti ve hüneri ve kapasitesi bulunımıyan bir Kimse /münhasıran diğer vasfı ile, yani işveren olarak esnaf bütünlüğü arz etmez. İşçilik, yok­ sulluk ona dengesizlik verir. Bu sebepledir ki, — 184 —