MAYIS 2008 / YIL: 25 SAYI: 288 SAHİBİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Tamer TAŞKIN SORUMLU MÜDÜR Mustafa KALYONCU (Genel Sekreter) YAYIN İCRA KOMİTESİ Tamer TAŞKIN Nedim KALPAKLIOĞLU Ufuk AKGÜN İrfan ACAR Mustafa KALYONCU Nedim ATİLLA Mustafa SÖNMEZ Özlem BALCI YAYIN SORUMLUSU Mehmet Ali SÜTLÜ GRAFİK & TASARIM Kerem AKSOY [email protected] YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ İrfan ACAR, Şener AKGÜN, Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR, Semih SEVAL, Halit ŞAHİN, Vedat ÖZYAVRU, Hüseyin VATANSEVER, Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR, Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR, Halit KAZMA, Ejder AZMAK, Ali ŞEMSİOĞLU, İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ, Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI, Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS, Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU, Fatih TUNA, Mustafa UÇAR YÖNETİM YERİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR Tel. : 0232 441 09 09 Faks : 0232 425 36 35 e-posta : [email protected] BASKI TÜKELMAT A.Ş. 1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR Tel. : 0232 461 96 42 Faks : 0232 461 96 46 Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar aksi belirtilmedikçe EBSO’nun resmi görüşünü yansıtmaz. İmzalı yazılarda belirtilen görüşler sadece yazarlarına aittir. 5000 adet basılmıştır. Baskı Tarihi: 26 Mayıs 2008 mayısgündemi BAŞYAZI............................................................................................... 3 İZMİR’E YATIRIM ZAMANI..................................................................... 4 KÖLN-İZMİR YATIRIM HATTI................................................................... 8 ALMAN YATIRIMCILARIN İZMİR İLGİSİ.................................................. 10 ALMAN OTOMOTİVCİLERE İZMİR’DE YATIRIM ÇAĞRISI........................ 14 AB TÜRKİYE İÇİN KENDİNİ HAZIRLAMALI............................................. 18 ÇİNLİLER İZMİR’DE YATIRIMA SICAK.................................................... 20 GÜNEY AFRİKA İLE YENİ DÖNEM....................................................... 22 GARC TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ KÖPRÜSÜ...................................................... 26 EGELİ KOBİLERİN GÜÇBİRLİĞİ.............................................................. 28 İHRACAT İÇİN LİMAN LAZIM............................................................... 30 İZMİR’E OTOMOTİV AR-GE MERKEZİ................................................... 32 PLASTİK VE AMBALAJDA GÜÇ GÖSTERİSİ........................................... 34 TOKİ SEKTÖRE FİNANSMAN SAĞLASIN............................................. 36 TAŞKIN; MORTGAGE KRİZİ BÜTÜN SEKTÖRLERİ ETKİLİYOR.................. 38 YORGANCILAR; PİYASALAR KRİZDE.................................................... 41 SANAYİCİNİN GÜNDEMİ EKONOMİ................................................... 42 EKONOMİYE YENİ ÇIPA...................................................................... 46 İZMİR’DE KAPASİTE KULLANIMI DÜŞÜYOR........................................... 48 DÜNYA KRİZİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ TEHDİTLER..................... 50 İRC EGE AVRUPA BİRİNCİSİ................................................................. 59 GENÇLERE “GLOBAL ÇALIŞAN OLUN” ÖĞÜDÜ.................................. 60 YENİ OSB’LERE ENERJİ TEŞEKKÜRÜ..................................................... 63 KADIN POLİTİKADA AKTİF OLMALI...................................................... 64 ZENGİNLİKLERİMİZİ ORGANİZE EDEMEZSEK KULLANAMAYIZ............. 67 BAYANLAR BİRLİĞİ ÖĞRENCİLER İÇİN YİNE SAHNEDE........................ 70 BAŞYAZI BAŞYAZI Yatırım kenti İzmir Kuruluşu İ.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanan, İpekyolu’nun batıdaki son noktası İzmir, 17. yy’dan itibaren Doğu Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri haline gelmiştir. O günden bugüne İzmir, doğal ve kültürel zenginliği, jeopolitik avantajları ile her zaman önemini korumuş ve Türkiye’nin üçüncü büyük kenti vasfını kazanmıştır. Büyük bir kıtanın batıya açılan kapısı olan İzmir, coğrafi konumu, gerek havayolu gerekse denizyolu imkanları, tamamlanmış altyapısı ve nitelikli işgücü ile büyük bir ekonomik yapıya sahiptir. Bir Avrupa kenti görünümünde olan İzmir, Türkiye’nin çağdaş yüzünü yansıtmaktadır. Ekonomide en büyük 100 dünya şehri içinde de İzmir 99’ncu sırada yerini almıştır. Ülke sanayi üretiminin yüzde 9’una, GSYİH’nın yüzde 7.5’ine sahip olmasına rağmen rakamlar ne yazık ki İzmir’in gerçek gücünü yansıtmamaktadır. 2007 yılı itibariyle 3 milyon 739 bin kişinin yaşadığı İzmir’de nüfus yoğunluğu 25-29 yaş grubundadır. İzmir’de; tekstil, otomotiv, tütün, makine imalat, madencilik, mermer, demir-çelik, petrokimya, elektrik-elektronik, toprak, plastik ve gıda sektörleri öne çıkmaktadır. Ekolojik tarım, bilişim-yazılım, kültür balıkçılığı, seracılık, termal, güneş ve rüzgar enerjisi, gemi inşası ve gemi sökümü yatırımları için de İzmir önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Türkiye konteyner ihracatının yüzde 55’i İzmir Limanı’ndan gerçekleşmektedir. İzmir ülke toplam ihracatından yüzde 6, toplam ithalatından yüzde 4 pay almaktadır. Yer seçimi aşamasındakiler dahil 20 organize sanayi bölgesi, dolu olan İAOSB hariç yatırımcılarını beklemektedir. 5 üniversitesi ile İzmir bilgi çağında, üniversite-sanayici buluşmasına tanıklık etmektedir. Uluslararası teknoloji yatırımları çeken Ege Serbest Bölgesi ile deri sektörünün ağırlıkta olduğu Menemen Serbest Bölgesi de özellikle yatırımcılar için cazip bölgelerdendir. İstanbul’a göre yüzde 30 maliyet avantajları ile İzmir’in yatırım için en uygun il olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Konu İzmir olunca gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar için haklı ısrarımız devam etmektedir. Bu avantajların farkına varan dış ticaret hacmi 1,5 trilyon dolar olan küresel dev Çin; Dünyada yatırım yapılabilecek en iyi 70 şehirden biri olarak İzmir’i ve en iyi 40 yatırım bölgesi arasında da Ege Serbest Bölgesi’ni rastgele seçmemiştir. İzmir’in yapısını tek bir alanda özetlersek İzmir’e haksızlık yaparız. Sanayiden, turizme, ticaretten tarıma ve eğitime kadar İzmir bölgenin çekim merkezidir. Fuarlar ve kongreler şehri olma yolunda İzmir; Enternasyonal Fuarı ve ihtisas fuarcılığının başında gelen Mermer Fuarı gibi ciddi sınavları başarıyla geçmiştir. EXPO 2015 yarışında da İzmir dünyaya kendini en iyi şekilde tanıtmıştır. Hugo Boss, Delphi, Akzo Nobel, Philsa, Tesco Kipa, Schneider, JTI gibi; 1169 adet yabancı sermayeli kuruluşa ev sahipliği yapan İzmir yerli ve yabancı yatırımcılara kapılarını sonuna kadar açmıştır. Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, yatırımları teşvik etmekte, dünyayla rekabet edebilir hale gelmek amacıyla firmalarımıza her türlü desteği sağlamaktayız. İzmir’in ve İzmirlinin yaşam standartını yükselten her türlü yatırımın takipçisiyiz. Bir yatırımcı ne ister? Bulunduğu bölgede ulaşım sorunu yaşanmasın. Maliyetler çok yüksek olmasın. Bölge iyi referanslara sahip olsun. Gelişmişlik düzeyi yüksek ve çalışabilir genç nüfusu yoğun olsun. Fabrikayı kuracağı alternatif alanlar mevcut olsun. İşte bu ve benzer taleplerin cevabı tabii ki İzmir’dir. Bu yüzden de yerli ve yabancı yatırımcıları bizlerle birlikte çok yakın bir zamanda kalıp değiştireceğine inandığımız İzmir’de, yatırıma davet ediyorum. ebsohaber 3 mayıs 2008 Tamer TAŞKIN Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı KAPAK İzmir’e yatırım zamanı Ege Bölgesi Sanayi Odası, sanayici üyelerinin ulaştığı gücü ve bölgedeki yatırım avantajlarını dünyanın dört bir yanına tanıtıyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’de yatırım yapmayı planlayanların mutlaka İzmir’i görüp sunduğu imkanları değerlendirmesi gerektiğini belirtirken, “İşinizi geliştirmek istiyorsanız, yatırım, iklim, iş fırsatları, fuar ve sergi imkanlarına bakıyorsanız sorularınızın bütün cevaplarını EBSO’nun Ege Dünyaya Bağlanıyor programında bulabilirsiniz” dedi. İzmir’e yeni ve yan sanayisini de beraberinde getirecek yatırımları çekmek için çaba gösteren, hatta 10 dilde tanıtım kataloğu hazırlatan Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyesi olan firmaların gıdadan tekstile, otomotivden demir çelik hatta makine ve elektroniğe, petrokimyadan madencilik, kağıt ve ambalaja kadar uluslararası pazarlarda rekabet gücüne erişmiş sektörlerinin ürünlerini, her türlü altyapı hizmetiyle yatırıma hazır organize sanayi bölgelerini de gözler önüne seriyor. Türkiye’nin ilk ve tek bölge Odası olan EBSO, 45 sektörde 5 bine yakın üyesiyle güçlü konumunu ortaya koyuyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Japonca, Çince, Arapça, İbranice dillerinde ebsohaber 4 hazırladığı ve kentin yatırım avantajlarını anlatan “İzmir’e Yatırım Zamanı” adlı kataloglarla da yeni yatırımcıları çağırıyor. Yatırımın parlayan yıldızı İzmir Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türkiye’nin stratejik olarak son derece kilit öneme sahip bir bölgede yeraldığını vurgularken, “İzmir de bu coğrafyanın önemli merkezi olma yönünde hızla ilerliyor” dedi. Tamer Taşkın, Türkiye’ye 1995 yılında 885 milyon dolarlık yatırım geldiğini hatırlatırken 2006 yılında bunun 17.8 milyar dolara çıktığını, 2007 yılında da sevindirici rakamlara ulaşıldığını aktardı. Tamer Taşkın, Türkiye’nin kıtaların kesişme noktasında bulunduğunu ve jeostratejik konumunun ekonomik alanda da her geçen gün güçlendiğini anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir de Türkiye’nin bu performansına eşdeğer bir performans gösteriyor. Kentimizde özel sektör ve sanayi yatırımları her geçen gün artıyor. Türkiye’nin en batısında yeralan İzmir, sahip olduğu deniz, hava ve karayolu ulaşım imkanlarıyla da ülkemizin bulunduğu coğrafyanın önemli merkezi olma yolunda hızla ilerliyor.” EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Doğrudan Yabancı mayıs 2008 KAPAK Yatırım Kanunu ile yabancı yatırımcılara kolaylıklar sağlandığını ve uluslararası çizgisini tanımladığını belirtirken, ünlü filozof Heredot’un “Ege dünyada gökyüzünün ve iklimin en güzel olduğu yer” sözlerine de atıfta bulunarak şu bilgileri verdi: “İzmir ve Ege yatırım için son derece uygun koşullar sunuyor. Organize sanayi bölgelerimiz ve serbest bölgelerimizde sanayi için her türlü altyapı hazırdır. Girişimciler yatırım kararı verdikleri andan itibaren fabrikalarını kurmaya başlayabilirler. Bürokratik işlemlerde yatırımcılarımıza her türlü yardımı yapmaya hazırız. Ege ve İzmir’de yatırım yapacak girişimciler gıda, otomotv ve yan sanayi, madencilik, tekstil, makine, çimento, demir çelik, petrokimya, çimento, plastik, kağıt, deri, ayakkabı, mobilya, enerji ve rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji, jeotermal enerji ile ısıtılan seracılık, balıkçılık, hayvancılık ile turizm sektörlerinde dünyaya üretim yapan iş ortakları ile birarada bulunmanın avantajlarını yaşayacak.” Tamer Taşkın otomotiv, tekstil, bilgi teknolojileri, savunma sanayi ve uzay teknolojilerinde kümeleme (cluster) çalışmalarının da yatırım cazibesini artırıcı etkenler olarak nitelendiriken Kalkınma Ajansı ile İzmir’in EXPO 2015 adaylığı sürecinde dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği tanıtım çalışmalarının da etkin rol oynadığını dile getirdi. Nitelikli üretimin merkezi Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı yıl başından beri ziyaret eden heyetler, İzmir’e yönelik değerlendirmelerinde nitelikli üretim yapılabilecek merkez olarak görüyor. Hollanda, Fransa, Şili, ebsohaber 6 Pakistan, Japonya, Romanya, Almanya, Küba ve Çin’den gelen heyetler, İzmir’in nitelikli sanayi üretimi gerçekleştirdiğini, otomotiv ve yan sanayi, elektrik, elektronik, kimya, bilişim gibi yabancı sermaye yatırımlarının tercih edeceği merkez olduğunu dile getirdi. Son olarak Çin’in Tianjin bölgesinden gelen heyete başkanlık eden Tian Gang, “Mısır’a da yatırım için giden var ama İzmir yüksek kalitede nitelikli ürünlerin üretilebileceği bir yer. Sanayinin durumu ve üretim altyapısı buna uygun” diye konuştu. İzmir bunun için gözde • Çiğli, Kemalpaşa, Tire, Aliağa, Torbalı, Pancar başta olmak üzere hemen yatırıma başlanabilecek organize sanayi bölgeleri var. • İşletmelerin kurumsal altyapısı gelişmiş. • KOBİ’ler sayesinde hızlı, değişime uygun üretim modeliyle esnek bir sanayi yapısına sahibiz. • Türkiye hatta dünya çapında isim yapmış 5 üniversitesi ve nitelikli işgücü imkanları bulunuyor. • Avrupa ile coğrafi ve kültürel yakınlık sözkonusu. • İzmir gerçek bir lojistik üs. Türkiye’deki konteyner taşımacılığının yüzde 55’i İzmir Limanı’ndan gerçekleştiriliyor. Adnan Menderes Havalimanı yılda 10 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasiteye sahip. • En fazla 4 saatlik uçak yolculuğu ile Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’ne ulaşılabiliyor. • İklim ve sosyal yaşam kalitesi güzel. • Uluslararası fuar ve kongre imkanları eşsiz tanıtım fırsatı sunuyor. mayıs 2008 KAPAK Köln-İzmir yatırım hattı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir’i ziyaret eden Alman heyetine, kentin avantajlarını anlatarak yatırım çağrısı yaptı. EBSO Meclis Salonu’nda yapılan ve Türkiye-Almanya arasındaki yatırım avantajlarının masaya yatırıldığı konferansa EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Köln Fahri Elçisi ve Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi Hayati Önel, Almanya İzmir Başkonsolosu Dr. Peter Kolb, Köln Belediyesi Ekonomi Bölümü Encümen Üyesi Dr. Norbert WalterBorjans ve Türk Alman İşadamları ve Akademisyenleri Derneği Başkanı Sayıl Dinçsoy katıldı. Avrupa’da üs kurmalıyız Konferansın açılış konuşması yapan Tamer Taşkın, Türk sanayicisinin yurtdışında üsler açma aşamasına geldiğini söyledi. Türkiye’de ihracatın düzenli olarak yüzde 25-29 arttığını kaydeden Taşkın, “Bu başarılar Türk şirketlerinin yeni stratejiler geliştirmesini de gerektiriyor. İhracatımızın yüzde 65’ini gerçekleştirdiğimiz Avrupa’da üs kurmak bunlardan biri olmalı” dedi. Almanları İzmir’e davet etti Alman heyetinin Türkiye’yi il il gezdiklerini hatırlatan Taşkın, İzmir’in de kolkola tanıtımı EXPO adaylığı sürecinde öğrendiğini ifade etti. İzmir’in yatırım avantajlarını anlatmak için sürekli konferans düzenlediklerini de belirten Taşkın şöyle konuştu: “Günün gereği olan hamleleri yapmadığınız sürece ticarete devam etme şansınız yoktur. Fabrikanızı alın, Köln’e gidin demiyoruz. Üretici ve ihracatçıların son etiketlerinde ‘Made in Germany’ yazması ürünün fiyatını yüzde 15-20 oranında arttırıyor. Çünkü ‘Made in Germany’ marka ve güven olmuş. Köln, Avrupa’nın ve ebsohaber 8 Almanya’nın otomotiv üssü. Biz de yan sanayimizle buna çok yakınız. Türkiye’de üretim üssü açmayı düşünen firmaları da İzmir’e davet ediyoruz. Ayrıca, Türkiye 2020 yılına kadar enerjiye 120 milyar dolarlık yatırım yapacak. Almanya’daki enerji firmalarının da dikkatini bu konuya çekmek istiyorum.” Köln bir kapı olabilir Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Köln şehri ekonomi elçisi Hayati Önel ise, “Türkiye’deki orta ölçekli firmalar Köln’de şube açabilirler, burada yapacakları işbirlikleri sayesinde güven ortamı yaratabilirler. Bu güven ortamı da Türkiye’de ortak yatırım yapmanın yolunu açacaktır. Köln, yabancılara karşı açık zihniyetli bir şehir. Türklere karşı bir önyargı yok. Türkiye’nin AB’ye girmesini istiyorsanız, gelin Köln’de yatırım yapın. Böylece Köln’ü AB’ye açılış kapısı olarak değerlendirin” dedi. Köln’ün yatırım açısından büyük avantajları olduğunu anlatan Önel, yatırımcılara her türlü desteğe hazır olduklarının altını çizdi. Almanya’nın İzmir Başkonsolosu Dr. Peter Kolb da, TürkiyeAlmanya arasındaki ikili görüşmeler sayesinde ticari ilişkilerin de güçlendiğine dikkat çekerken, bunun hem Türkiye hem de Avrupa için çok önemli olduğunu dile getirdi. Türk-Alman İşadamları ve Akademisyenleri Derneği Başkanı Sayıl Dinçsoy ise, üretim açısından İzmir ve Türkiye’nin bir “kuluçkahane” olduğunu söyleyerek madenleri ve genç nüfusu ile Türkiye’nin ciddi avantajlar taşıdığını aktardı. Türk Alman İşverenler Derneği Başkanı Derman Kanal, Avrupa’nın merkezindeki Köln’ün liman, lojistik avantaj ve endüstri bölgeleriyle yatırımcılar için cazip olduğunu anlattı. mayıs 2008 KAPAK Alman yatırımcıların İzmir ilgisi Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Alman yatırımcıları bir çok avantaja sahip olan İzmir ve Ege Bölgesi’nde yatırıma davet etti. Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Marc Landau ile görüşen Taşkın, Bosch ve Mercedes gibi dünya markası Alman firmalarının Türkiye’de yatırımlarını sürekli artırdığına dikkat çekerek, yeni yatırımcıları beklediklerini söyledi. Haziran’da biraraya gelecekler Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın Alman firmaların Türkiye’ye gelişlerinde bilgi merkezi ve yardımcı olma misyonunu taşıdığını dile getiren Taşkın, Türk –Alman işadamları arasındaki ilişkileri geliştirmek için Haziran ayında ortak bir toplantı düzenlemeyi planladıklarını vurguladı. Almanya ve İzmir arasındaki ilişkileri daha da güçlendirmek istediklerini anlatan Taşkın, şöyle konuştu: “Yabancı yatırımcılar öncelikle İstanbul’a geliyor. Bu işadamlarını İzmir’e getirmek için çalışacağız. Ne kadar yakın ilişki içinde olursak kende o kadar yatırımcı çekebiliriz. İzmir’in yatırımcılar için birçok avantajı var. İstanbul ve çevresinde yer yok ya da çok pahalı. O nedenle Türkiye’de yatırıma karar veren Alman firmaları için bölgemiz çok uygun. Biz de kendilerine her türlü desteği sağlıyoruz.” Almanlar arayışta Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Marc Landau da, Ege Bölgesi’nde Türk ve Alman işadamları ve yatırımcıları arasındaki ilişkileri güçlendirmek istediklerini kaydetti. İşadamları arasındaki ikili ilişkilerde tanışıklık sağlamanın önemine dikkat çeken Landau, ilişkilerin ancak ziyaret ve toplantılarla gelişebileceğini söyledi. Marc Landau, Alman küçük ve orta boy işletmelerin Türkiye’de yeni yatırımlar için arayışta olduğunu belirtirken, sayının çokluğundan yatırım yapan firmaları tam olarak bilemediklerini söyledi. Türkiye’ye yatırım yapan firmalardan örnek veren Landau, “Türkiye’ye geçmişten günümüze Bosch ve Mercedes gibi büyük yatırımları geldi. Bunlar kendi içlerinde yatırımların sürdürüyor ancak bunlar gözükmüyor. Bunun dışında küçük ve orta boy binlerce firma Türkiye’ye gelip yatırım yapıyor. Bazen biz bile bazen bunları tanıyamıyoruz” dedi. Perakende sektörü gözde Alman şirketlerin Türkiye perakende sektörüne ilgi duyduğunu söyleyen Marc Landau, Türkiye’nin perakende sektöründe çok iyi durumda olduğunu kaydetti. Landau, “Bauhaus ve Metro sektöre daha önce girdi. İlgi sürüyor, bunlardan daha küçük boy olan perakende zincirleri Türkiye’ye geliyor. Perakendecilik Türkiye’nin parlayan yıldızı” dedi. ebsohaber 10 mayıs 2008 İzmir’in şerefine KAPAK İzmir Valisi Cahit Kıraç, kenti dünyanın en önemli metropollerinden biri haline getirmek için çalıştıklarını söyledi. İzmir Valisi Kıraç, Almanya’nın Bavyera Eyaleti Başbakanı Günther Beckstein onuruna bir yemek verdi. Davette Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da katıldı. Ulu Önder Atatürk’ün cumhuriyeti kurarken Türk halkına en gelişmiş uygarlıkların üstüne çıkmayı hedef gösterdiğini hatırlatan Vali Kıraç, bu hedefin iyiyi, doğruyu ve güzeli bulmak olduğunu belirtirken, “Medeniyet ortamında ilişkilerimizi geliştirmek modern Türkiye Cumhuriyeti’nin asli görevidir. Bilgiyi üreten, üretime dönüştüren ve bunu tabana yayan, halkıyla paylaşan ülkeler ileri gidiyor. Bu konuda Avrupa’yı örnek alıyoruz” dedi. Türkiye’nin coğrafyasından aldığı güçle 8 bin 500 yılı aşan tarihi ve medeniyet merkezi olarak İzmir’in dünyaya kucak açtığını vurgulayan Vali Kıraç, “Türkiye ve İzmir olarak uygarlığın merkezi olan önemli bir şehir haline gelmek için çalışıyoruz. Bir deniz şehri, liman şehri olarak dışarıya açılmadan bu hedefi hayata geçiremez. İzmir, Türkiye’nin dünyaya açılan penceresidir” diye konuştu. İzmir Valisi Kıraç, Türkiye’nin Almanya ile tarihten gelen köklü bağlara sahip olduğuna da işaret ederken, Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 65’ini AB ülkeleriyle yaptığını, bunun yarısını da Almanya ile gerçekleştirdiğini söyledi. Cahit Kıraç, “Uluslararası ilişkilerde önem verdiğimiz ülkelerin başında gelen Almanya’da çok sayıda vatandaşımız da yaşıyor. Bu ziyaret, ilişkilerimizin daha ileri noktalara ulaşmasına vesile olacak” dedi. Konuk Başbakan Günther Beckstein de, İzmir’de Alman ile iyi ilişkiler kurulmasından, Almanca eğitim yapan kurumların seviyesinden ve tıp alanında Almanya’dan alınan tekniğin daha ileri boyutlara götürülmesiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye’de daha önce 30 defa geldiğini ve her defasında hayran kaldığını anlatan Beckstein, “Ülkelerimiz ve kentlerimiz arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için çaba göstermeye devam edeceğim” dedi. İzmir Valisi Kıraç ile EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’a Bavyera’nın simgesi haline gelen bira bardaklarından armağan eden Başbakan Beckstein, daha sonra şerefe kadeh kaldırdı. İzmir Valisi Kıraç da, konuk başbakana ziyaret anısı olarak üzerinde İzmir’in simgesi saat kulesi resmi olan plaket verdi. ebsohaber 12 mayıs 2008 KAPAK Alman o t o İzmir’de motivcilere yatırım çağrısı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Stuttgart’ta Alman otomotiv ve yan sanayicileri İzmir’e yatırım yapmaya çağırdı. Alman otomotiv ve yan sanayicilerin İzmir’e ilgisini artırabilmek amacıyla EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Geza Dologh, Almanya’nın gelişmiş sanayi bölgelerinden Stuttgart’a bir iş ve inceleme gezisi gerçekleştirdi. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Otomotiv Çalışma Grubu tarafından düzenlenen panelde İzmir’deki sanayi yapısını anlatan Tamer Taşkın, otomotiv ve yan sanayinin yıldız sektör haline geldiğini bildirdi. Otomotiv ve yan sanayiinde İzmirli şirketlerin Mercedes, Ford, Fiat, Chreysler başta olmak üzere dünya devi firmalara motor bloklarından yürüyüş takımlarına kadar pekçok parça ürettiğini, Krone’un bile kentteki tedarikçi potansiyelini görüp Tire’de fabrika kurmaya başladığını vurgulayan Taşkın, kuruluş çalışmaları devam eden Bağyurdu Otomotiv İhtisas OSB’nin sektörün gücünü artıracağına işaret etti. Tamer Taşkın, Türkiye’nin dünyadaki 17’nci büyük ekonomi olduğunu anlattığı ekonomik sunumunda “Toplam 300 milyar dolar civarındaki dış ticaretimizin yüzde 65’ini AB ülkeleriyle gerçekleştiriyoruz. AB ile olan ticaretimizin yarısını da Almanya ile yapıyoruz. Almanya’da artık girişimci olan, yarattığı ekonomik değerle göz dolduran vatandaşlarımız var. Türkiye’de, İzmir’de doğrudan Alman yatırımı veya Alman ortaklı şirketlerimiz var. Bugün kimsenin girmeye cesaret edemediği coğrafyada Türkler iş yapıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle lojistik üs olarak avantajını değerlendirebilir, ucuz arsa, nitelikli işgücü, iklimi ve sosyal yaşamıyla, dünyanın pekçok merkezine yakın hava, deniz ve karayolu ulaşımıyla Türkiye’nin yatırıma en uygun kenti İzmir’de doğrudan yatırım veya ortaklıklarla kuracağınız fabrikalar sayesinde Kuzey Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’ne ulaşabiliriz. İzmir’deki yatırım ve üretim ortamını değerlendirelim” dedi. Tasarımda da iddialıyız EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Alman Sanayi Bakanlığı yöneticisi Dr. Hans Dieter Frey ve Bakanlık Müşaviri Adelheid Zieman başta olmak üzere, çok sayıda yatırımcı ile bir araya geldiği yemekte ise endüstriyel ürünlerin tasarımı, üretimi, nitelik ve işlevlerinin geliştirilmesine yönelik işbirliği çağrısı yaptı. Gelişen teknoloji ve değişen pazar koşulları nedeniyle daha ekonomik, kaliteli ve çok işlevli ürün beklentilerine işaret eden Tamer Taşkın, çetin koşullar karşısında alışılmış tasarım ve imalat teknolojileri yetersiz kalınca bu eksikliği gidermek için ürün ile tasarımda makine, elektrik, elektronik ve bilgisayar mühendisliklerinin kaynaşmasını ifade eden mekatronik kavramının ortaya çıktığını anlattı. Türkiye gündemine 1993 yılında giren mekatroniğin 2000’lerin başından itibaren akademik ve endüstriyel çevrelerde yaygınlık kazandığını belirten Taşkın, bu tarihten sonra liseden lisansüstü düzeye kadar her kademede eğitiminin yapıldığını ebsohaber 14 mayıs 2008 KAPAK bildirdi. Taşkın, İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ile Mazhar Zorlu Plastik Anadolu Teknik ve Meslek Lisesi’nde mekatronik bölümleri bulunduğuna işaret ederken, “Oda olarak biz de, sanayi kesiminin yetişmiş eleman ihtiyacının karşılanması amacıyla bu bölümlerin yaygınlaşmasına katkıda bulunmayı istiyoruz. Mekatronik bölümü olan bir okulun kurulması konusunda girişimler yapıyoruz. Vakfımız bünyesinde bunun için gerekli arazi ve imkanlara sahibiz. Ulusal düzeye taşıdığımız robot yarışması ile bu konunun ülkemizde gelişmeye ne kadar açık olduğunu da gördük. Bu okulda uygulamalı eğitim modeli ile öğrencilere teorik bilgileri pratiğe dönüştürme fırsatı verilebilecek. Almanya’daki staj sisteminin örnek alınması faydalı olacak. Sanayi kesimi olarak ülkemizde başarılı ve etkin bir mekatronik eğitiminin yaygınlaştırılması için her türlü katkıyı sunmaya hazırız” diye konuştu. Kente gelen yabancı yatırım miktarının artırılması amacıyla yoğun çaba gösteren Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Otomotiv Çalışma Grubu tarafından düzenlenen panelde, İzmir’in yatırım olanaklarını içeren bir konuşma yaptı. Aziz Kocaoğlu, Gaziemir’de kurulacak yeni fuar alanı için Almanya’daki temasları kapsamında Stuttgart fuar alanında incelemeler yapıp Genel Müdür Roland Bleinroth ile görüştü. İzmir heyeti, yoğun bir program içeren iki günlük Almanya seyahatinde ayrıca Esslingen Üniversitesi’ne geçerek Rektör Prof. Dr. Bernhard Schwarz ile de bir araya geldi. EBSO kümelenme projesinin paydaşı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın EBSO’nun Türkiye’de kümelenme politikasının geliştirilmesi projesinin paydaşlarından biri olduğunu söyledi. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülen projenin genel amacının; Türkiye’nin rekabet edebilirliğini geliştirmek ve AB Lizbon stratejisinde öngörülen hedeflere katkı sağlamak üzere Türkiye ve AB iş Kümeleri arasında işbirliği kurmak olduğunu ifade eden Taşkın, “Proje sonucunda özellikle kümelenme çalışmalarında kilit bir rolü olan Odalara önemli görevler düşecek. Odamız projede aktif olarak yer almakta ve bu konuda bir alt yapı oluşturmak için eğitim ve planlama çalışmalarına katılmaktadır” diye konuştu. İki yıl sürecek proje süresince Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişimine katkı sağlamak üzere kapsamlı bir küme politikasının hazırlanması, Ulusal Kümeleme Politikasının Oluşturulması ve Uygulanması için Kapasite Geliştirilmesi, Küme Haritası ve Analizinin Yapılması için çalışmalar yapılacak. Projenin seçilmiş kamu ve özel sektör paydaşları ise şöyle: Kamu Kurumları; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, DPT, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, KOSGEB, TÜBİTAK, GAP İdaresi Özel Sektör; TOBB, TÜSİAD/Sabancı Üniv., MÜSİAD, İSO, İTO, EBSO, EİB. Kümelenme nedir? Kümelenme; aynı bölgede ve aynı iş kolunda, aynı değer zincirinde faaliyet gösteren, birbiriyle işbirliğinde bulunan ve aynı zamanda birbirine rakip olan, birbiriyle ilişkili işletmelerin ve onları destekleyici kurumların (üniversiteler, kamu kuruluşları, araştırma kuruluşları, mesleki dernekler, teknoloji ve yenilikçilik merkezleri, bankalar, sigorta şirketleri, lojistik firmaları vb) bir araya geldikleri örgütlenme modelleridir. Kümelenme; yenilik (inovasyon) faaliyetini destekler ve yeniliğin ticarileşmesini kolaylaştırır. Verimlilik ve istihdamı arttırır. Rekabet ve işbirliği olanağı sağlar. ebsohaber 15 mayıs 2008 KAPAK Egeli sanayici otomotiv devleri için karış karış arsa arıyor Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın 'Dev bir otomotiv firması yatırımda istekli' açıklamasından sonra harekete geçen Egeli sanayiciler, yatırımı İzmir'e çekmek için ilçe ilçe dolaşarak uygun arsa aramaya başladı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın dünyanın dev otomotiv firmalarından birinin Türkiye'ye yatırım konusunda istekli olduğu şeklindeki açıklaması, yatırımı başka illere kaptırmak istemeyen Egeli sanayicileri harekete geçirdi. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ve otomotiv yan sanayicileri, yatırımın İzmir'de gerçekleşmesi için ilçe ilçe arsa aramaya başladı. Şu ana kadar Aliağa, Bergama, Ödemiş, Kemalpaşa, Tire, Bayındır gibi ilçelerde 5 bin dönüm büyüklükte ve yatırıma uygun arsa bulduklarını açıklayan Taşkın, "Bakanımızın bahsettiği dev otomotiv firmasını İzmir'e getirmek istiyoruz. Bu nedenle bulduğumuz her uygun arsayı anında Ankara'ya bildiriyoruz" dedi. Anında haber veriliyor İzmir ve Ege Bölgesi'nde doğal ve tarihi SİT alanları ile tarım arazileri nedeniyle büyük yatırımların istediği büyüklükte arsa üretmenin zor olduğunu kaydeden Taşkın, "2 bin, 3 bin, 5 bin dönümlük arsayı bulmak kolay değil. Bunun için sıkı bir araştırma yapıyoruz. EBSO ve tüm sanayicilerimiz ilçeleri karış karış dolaşıyor. Bu konuda valilik, büyükşehir belediyesi ve kalkınma ajansı da bize destek veriyor. Bulduğumuz arsayı anında Ankara'daki Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'na bildiriyoruz" diye konuştu. Ege'nin en büyük şansının yetişmiş iş gücü ve 300'ün üzerindeki saygın otomotiv yan sanayicisi olduğunu kaydeden Taşkın, bu firmaların çok farklı alanlarda otomotiv ana sanayiye tedarik hizmeti verdiğini, bu açıdan yeni yatırımların İzmir'i tercih edeceğine inandıklarını söyledi. Bakan Çağlayan, 30 Nisan'da Katar'da yapılan Türk-Katar İş Konseyi toplantısında yaptığı açıklamada "Dünya otomotiv sektörünün 'dev yatırımcılarından' biriyle belli bir noktaya geldik. 5 bin kişilik istihdam yaratacak 800 milyon euroluk bir otomotiv yatırımı Türkiye'de gerçekleştirilecek" demişti. Krone temeli atıyor Bu arada Doğuş Otomotiv ile beraber İzmir'de 35 milyon euroluk üretim tesisi kurma kararı alan Krone firması da yatırıma başlıyor. Firma, Tire Organize Sanayi Bölgesi'ndeki arsasında kuracağı fabrikanın temelini haziran başında atacak. 2009'da faaliyete geçmesi planlanan tesis, 200 bin metrekare açık, 30 bin metrekare kapalı alana sahip olacak. Tesiste Profi Liner ve Mega Liner tenteli treyler modelleri üretilecek. İlk başta 8 bin adetlik üretim kapasitesi daha sonra artırılacak. Üretimin yüzde 80'i ihraç edilecek. Yatırım 200 kişiye iş imkanı sağlayacak. Krone'nin dünyaca tanınan bir marka olduğunu vurgulayan Tamer Taşkın, "Onların İzmir'de yatırım yapması bizim için hem büyük şans hem de iyi bir tanıtım fırsatı. Diğer büyük yatırımcılara da Krone'yi ve BMC'yi örnek gösterip, onları yatırıma davet ediyoruz" dedi. ebsohaber 16 mayıs 2008 KAPAK Kazakistan, TOBB ile VOB’u model alacak Kazakistan’ın en güçlü iş dünyası öraynı tarihi köklere sahip olmanın önemli gütü olan ATAMEKEN Birliği Kazakistan bir faktör olduğunu dile getirdi. SergeyevTürk Cumhuriyetleri içinde ekoUlusal Ekonomi Odası Başkan Yardımna, şunları söyledi: “Kazakistan Cumnomik atılımlarıyla dikkat çeken cısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna, hurbaşkanı özel özel sektörü Türkiye’ye Kazakistan, Türkiye’deki iş dünTürkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile yönlendiriyor, ekonominin entegre yasının örgütlenmesi, finansal ve VOB (Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borolması için teşvikte bulunuyor. Geçen ürün borsalarının yapısını istiyor. sası) modelini Kazakistan’da uygulamak yıl Kazakistan’da gerçekleştirdiğimiz istediklerini söyledi. Türk-Kazak İşadamları Forumu oldukça Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği organizasyonu ile başarılı geçti. Her iki taraftan binden fazla işadamının katıldıTürkiye’ye gelen Kazakistan heyeti, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ğı forumda 300 milyon dolarlık bir iş bağlantısına imza atıldı. ziyaret etti. ATAMEKEN Birliği Başkan Yardımcısı Sergeyevna, Forum sonunda ortak şirketler kurulmaya başlandı. Türkiye’nin TOBB’un çok güçlü ve etkin bir kuruluş olduğunu, TOBB’un Oda ve Borsa sistemini ülkemizde uygulayarak ilişkilerimizin sistemini Kazakistan’da uygulamak istediklerini, bu yüzden daha da gelişmesini sağlayacağız.” Türkiye’ye geldiklerini bildirdi. Sergeyevna, Türkiye'nin Kazakistan için çok önemli bir ülke Taşkın: Sistemimiz örnek oluyor olduğunu, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in özel sektör EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, ATAMEKEN temsilcilerini Türkiye'ye göndererek işbirliği yapılmasını istediBirliği Başkan Yardımcısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna ile ğini anlattı. Kendi ülkelerinde olmayan borsaların Kazakistan’da iki danışmanının İzmir’i ziyaret etmesinin anlamlı olduğunu söyuygulanmasıyla iki ülke arasında ekonomik ilişkilere katkı ledi. Gerek EBSO gerekse İzmir Ticaret Borsası ile Vadeli İşlemsağlamak istediklerini dile getiren Sergeyevna, “Kazakistan’da ler ve Opsiyon Borsası’nın (VOB) kuruluşları, işleyişleri, ticaretin İstanbul’daki İMKB gibi borsamız var. Ancak vadeli işlemler ve şekillenmesinde yıllara dayalı tecrübeleriyle Kazakistan’ın ekoopsiyon borsası, emtiaya dayalı borsalar yok. Ülkemizde olmanomik yapılanmasında örnek alınmalarından mutluluk duydukyan bu borsaları Kazakistan’da uygulamak için İzmir’e ziyarete larını ifade eden Taşkın, “Kazakistan’ın iş dünyasını temsil eden geldik. Kuracağımız bu borsaların iki ülkenin ekonomik ilişkileri- konuklarımız, sadece kurumlarımızın yapısını ve işleyişini değil, nin gelişmesine ciddi katkılar sunacağına inanıyoruz” dedi. ülkemizin kalkınmasında en önemli unsuru teşkil eden sanayiTürkiye ile Kazakistan'ın geçmişten gelen bir yakınlığının mizin üretim yaptığı organize sanayi bölgelerimizi de inceleyip olduğunu, aynı soydan ve kökten geldiklerini vurgulayan Nikibu modeli sanayisiyle kurumlarıyla bir bütün olarak uygulamatinskaya Ekaterina Sergeyevna, sadece ekonomik yönden değil, nın gayreti içinde olacak” diye konuştu. Taşkın: Türkiye model ülke EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, ATAMEKEN Birliği Başkan Yardımcısı Nikitinskaya Ekaterina Sergeyevna ile iki danışmanının İzmir’i ziyaret etmesinin anlamlı olduğunu söyledi. ebsohaber 17 mayıs 2008 ULUSLARARASI AB de Türkiye için kendini hazırlamalı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği partneri olduğunu ve iki ülke arasınTOBB Başkanı Hisarcıklıoğ(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, daki ticaret hacminin 2007 yılında 21 lu, AB’deki tüm partnerlerden Türkiye'nin AB müktesebat uyum süremilyar euronun üzerine çıktığını söylecini 2013 sonu itibariyle tamamlamaya di. Türkiye'de 3 binin üzerinde Alman Türkiye’nin ekonomisi ve stratejik karar verdiğini belirterek, "Avrupa Birliği firmasının faaliyet gösterdiğini anlatan konumuyla Avrupa’ya katacağı de Türkiye'nin üyeliği için kendini hazırHisarcıklıoğlu, Almanya'da da 3 milyogücün farkında olmalarını istedi. lamak durumundadır" dedi. na yakın Türk veya Türk kökenli Alman Türk-Alman İşbirliği Konseyi (TAİK) vatandaşı bulunduğunu ve 70 bine yakın 14. Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) Türk girişimcisinin de yıllık 30 milyar euro üstünde ciroya sahip evsahipliğinde, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi sosyal bulunduğunu kaydetti. tesislerinde yapıldı. Çok sayıda Türk ve Alman yatırımcının katılımıyla sanayi ve yatırım, tarım, ticaret, turizm, bilim, ulaştırma, Güler’den enerjide işbirlği çağrısı enerji, araştırma ve teknoloji ile eğitim konularının ele alındığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, bazı elektrik iki günlük toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Hisardağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme cıklıoğlu, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine değinirken, başta İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıklarını yaptığını ve kısa sürede Almanya olmak üzere AB'deki tüm partnerlerden, Türkiye'nin dağıtım ihalelerine çıkılacağını bildirdi. güçlü ekonomisinin yanı sıra stratejik konumuyla da Avrupa'ya Türkiye ve Almanya arasında tarihi dostluk ilişkileri olduğuna katacağı gücün farkında olmalarını beklediklerini kaydetti. Rifat işaret eden Güler, hükümetin de bunun bilincinde olarak ilişkileHisarcıklıoğlu, "Türkiye'nin son yıllarda başarıyla sürdürdüğü ri sürdürdüğünü söyledi. Türkiye'nin doğusunda dünya petrol ve reform sürecini devam ettirmek ve AB vizyonumuzu korumak doğal gaz kaynaklarının yüzde 70'inin bulunduğunu, batısında için, Avrupa'dan ve öncelikle Alman dostlarımızdan, Türkiye'nin ise önemli tüketici ülkeler olduğuna dikkat çeken Bakan Güler, üyeliğine destek vermesini bekliyoruz" diye konuştu. Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Hisarcıklıoğlu, Almanya'nın Türkiye'nin en önemli ticaret Ham Petrol Hattı ve Şahdeniz gazı gibi önemli boru hattı proje- ebsohaber 18 mayıs 2008 ULUSLARARASI lerine imza attığını, atmaya da devam edeceğini kaydetti. Enerji tüketimi oranının Avrupa'da yıllık ortalama yüzde 1,5 artarken, Türkiye'de yıllık yüzde 8,5 arttığını ve Türkiye'de 2020 yılına kadar yaklaşık 130 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyaç duyulduğunu anlatan Güler, Türkiye'de baraj, türbin yapımı, maden arama, santral yapımı, jeotermal, hidrojen, yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu konusundaki yatırımlarda Alman şirketlerini görmek istediklerini bildirdi. Bakan Güler, “Tarih tekerrür etsin, tarihte olduğu gibi enerji konusunda da ittifak yapalım” dedi. Enerji alanında en büyük iki yatırımın Afşin-Elbistan C ve D termik santralleri ile nükleer santral ihaleleri olduğunu söyleyen Güler, Afşin-Elbistan bölgesinde önemli linyit yatakları olduğunu ve temiz kömür teknolojileri ile kömürden elektrik üretmek istediklerini kaydetti. Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasında olduğunu belirten Güler, rüzgar türbini ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimi konusunda Alman şirketleriyle birlikte çalışabileceklerini bildirdi. Bakan Güler, “Türkiye'de türbin yapımı konusunda 15 milyar dolarlık bir piyasa var. Ayrıca küçük derelerden elektrik üretimi için bir proje başlattık. Burada da 20 milyar dolarlık bir türbin piyasası var. Bunu size garanti ediyorum. Gelin türbin ve elektriği birlikte üretelim. Biz hazırız, başbakanımız da bizzat takip ediyor. Ayrıca yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin 10 yıl alım garantisi var” diye konuştu. Enerji verimliliği sağlayacak cihazların üretilmesi konusunda da önemli bir piyasa olduğuna işaret eden Enerji Bakanı, sadece 70-80 bin civarında verimli ampule ihtiyaç olduğunu, bu işin de Alman şirketleriyle birlikte yapılabileceğini söyledi. Türkiye'deki binaların yalnızca yüzde 10'unun yalıtılmış olduğunu ifade eden Güler, bu alanda da yapılacak çok iş olduğunu, yeni ve büyük bir sektörün daha açılabileceğini kaydetti. Kamunun elinde olan elektrik dağıtımı özel sektöre vermeyi hedeflediklerini ve bazı elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıkları tamamladığını ve 1-2 hafta içinde ihaleye çıkılacağını belirten Güler, söz konusu ihalede Alman şirketlerini de görmek istediklerini bildirdi. Alman yatırımcılara seslenen Enerji Bakanı, “Ülkemizdeki siyasi hareketlilik sizi etkilemesin, biz güçlü bir ülkeyiz. Enerji yatırımları bir devlet politikası olarak kesintisiz sürecektir” dedi. Avrupa'ya doğal gaz arzı sağlayacak önemli bir projesinin Nabucco hattı olacağını anlatan Güler, Nabucco Projesinin gerçekleştirilmesinde kararlı olduklarını vurguladı. Nabucco Projesinde anlamlı bir tercih yaparak Alman RWE şirketini 6. ortak olarak seçtiklerini ifade eden Bakan Güler, “Türkiye bu tercihte kilit rol oynadı” diye konuştu. Taşkın başkanlığındaki oturumda gelecek tartışıldı Türk-Alman İşbirliği Konseyi (TAİK) 14. Toplantısı’nın TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve EBSO Yönetim Kurluu Başkanı Tamer Taşkın’ın yönettiği oturumunda ise Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan ile Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reinhard Silberberg, iki ülke arasında geleceğe yönelik projeksiyonu ortaya koymaya çalıştı. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan, Türk-Alman İşbirliği Konseyinin iki ülke arasındaki ilişkilerde geleceğe dönük perspektif koyan önemli bir forum olduğunu söyledi. Türkiye ile Almanya arasında güçlü ilişkiler ve ortaklıklar bulunduğuna işaret eden Apakan, iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin bölge barışına ve istikrarına da katkı sağlayacağını kaydetti. Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reinhard Silberberg de, Türkiye'de olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Dostlar arasındayız ve çok mutluyuz” dedi. İki ülke arasında önemli tarihi ve kültürel bağlar bulunduğunu kaydeden Silberberg, ünlü müzisyen ve bestekar Mozart'ın ezgilerinde, Goethe'nin eserlerinde ve Fatih Akın'ın filmlerinde bu izlerin görüldüğünü söyledi. Türkiye'nin AB alanında ve ekonomik alanda attığı adımları yakından takip ettiklerini belirten Silberberg, Türkiye ile AB'nin birbirine giderek daha da yakınlaştığını, bundan da memnuniyet duyduklarını bildirdi. Silberberg, Türk Anayasası'nda yapılması planlanan değişiklikleri de izlediklerini, söz konusu değişikliklerin uzlaşma ile yapılmasını umut ettiklerini kaydetti. Türkiye ile Almanya'nın terör, çevre, sosyal vb. konularda birlikte hareket ettiği sürece daha başarılı olacağını kaydeden Silberberg, “Arkadaş, dost olmak her zaman aynı fikirde olmak anlamına gelmez. Fakat güven duymak her zaman önemlidir” dedi. ebsohaber 19 mayıs 2008 ULUSLARARASI Çinliler İzmir’e yatırıma sıcak Ağustos’ta yer bakacaklar Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen Çin, daha önce İzmir’i dünyada en iyi yatırım yapılacak 70 şehir arasına alırken, Çinli firmalarda İzmir’e yatırım için araştırmalarını sürdürüyor. İzmir’de incelemelerde bulunan Çinli işadamlarından oluşan Tianjin Ticaret Heyeti, İzmir’de yatırımlar için uygun yer arayışına başladı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda (EBSO) kentteki yatırım olanakları hakkında bilgi alan ve işadamları ile ikili görüşmeler yapan Çinli işadamları Ağustos ayında İzmir’e tekrar gelerek yatırımları için yer arayacaklarını ifade ettiler. Yer arıyorlar EBSO’daki bilgilendirme toplantısında konuşan Tianjin Eyaleti Ticaret ve Sanayi Federasyonu Başkan Yardımcısı Tian Gang, daha önce de geldikleri İzmir’in yatırım için uygun bir yer olduğuna dikkat çekerek, Ağustos ayında yeniden gelerek yer arayacaklarını söyledi. Çin Dış Ticaret Bakanı yetkililerinden oluşan heyetle İzmir’e geleceklerini ifade eden Gang, “Otomotiv başta olmak üzere bir çok alanda yatırım yapmak istiyoruz. Yatırımlar için 2 milyon metrekareye yakın arazilere ihtiyaç var. Ağustos ayının sonunda yine İzmir’e geleceğiz. Uygun yer ve imkanlar sağlanırsa İzmir’de yatırım yapacağız” dedi. İzmir’de kararlılar EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün de Çinli işadamalrının İzmir’e yatırım konusunda çok istekli olduğunu vurgulayarak, uygun yer bulmaları halide birçok Çinli yatırımcıyı İzmir’e çekebileceklerini söyledi. Çinlilerin İzmir ile birlikte Mısır’da da incelemelerde bulunduğuna dikkat çeken Akgün şöyle konuştu: “Çin’in 1.5 trilyon dolar dış ticaret fazlası var. Çin artık ürün ihracından, sermaye ihracı aşamasına geçti. Türkiye ile birlikte dünyada belirledikleri bir kaç ülke ve bölgeye yatırım yapacaklar. Bu bölgeler arasında İzmir’de var. Avrupa’ya yakın bir yer olmamız ve limanımızın bulunması bizim şansımızı artırıyor. Çinliler yatırımda kararlı. Bizim onları uygun arsalar bulmamız gerekiyor. ESBAŞ ile de yakından ilgileniyorlar. Bir kaç firmanın da bu bölgeye yatırım yapacağını düşünüyorum.” ESBAŞ Pazarlama Koordinatörü Ertuğrul Işıksoy da Çinlilerin bölgelerini de gezdiğine dikkat çekerek, yatırım konusun- da görüştükleri birkaç Çinli firmanın olduğunu kaydetti. Çin Hükümeti’nin yurtdışında yatırım yapacak firmalara finansal destek de verdiğini açıklayan Işıksoy, “Çinli yatırımcılar İzmir’e büyük ilgi gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, EBSO yatırımcılara yardımcı oluyor. Uygun koşulları sağlamamız halinde İzmir Çin’den otomotiv, ilaç, lojistik ve ağaç ürünleri sektöründe önemli yatırımlara ev sahipliği yapabilir” diye konuştu. EBSO Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, Tianjin Eyaleti Ticaret ve Sanayi Federasyonu Başkan Yardımcısı Tian Gang’a EBSO ziyaretleri anısına plaket verdi. Çinliler “ilaç ve otomotiv” için gelecek Yatırım olanaklarını incelemek için kente gelen “öncü” Çinliler, özellikle ilaç ve otomotiv sektöründe yoğunlaştı. İzmir’i “Kalifiye elemanları ile Avrupa standartlarında bir kent” olarak nitelendiren Çinli yatırımcılar, “Amerika ve Avrupa’ya ürün satmak istiyorsak, İzmir bizim için avantaj olacak” görüşünde. ebsohaber 20 mayıs 2008 ULUSLARARASI İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kardeş kenti Tianjin’den yatırım olanaklarını incelemek için İzmir’e gelen yatırımcıları ağırladı. Tianjin Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkanı Tian Gang, yatırım konusunda öncü bir grupla birlikte İzmir’de olduklarını ve kenti ilk kez ziyaret ettiklerini belirterek, İzmir’in bazı sektörlerde yatırım için çok cazip olduğunu söyledi. İşçiliği, kalifiye elemanı ile İzmir’in Avrupa standartlarında bir kent olduğunu belirten Gang, “Bu bize avantaj sağlayacaktır. Ben kendi heyetime de aynı şeyi söylüyorum. İlaç ve otomotiv sektöründe yatırım yapacaksanız İzmir avantajlı diyorum” diye konuştu. Mısır’da da yatırım olanaklarını incelediklerini belirten Gang, “Türkiye ile Mısır arasında karşılaştırma yapıyoruz. İki ülke arasında farklar var. Mesela orada işçilik daha ucuz. Ancak Mısır, ilaç ve otomotiv sektörüne yatırım yapabilmek için uygun değil. Biz bu sektörler için İzmir’de yatırım yapmayı düşünürüz” diye konuştu. Çinli bakan ve milletvekilleri de gelecek Çin’den Bakan ve milletvekillerinden oluşan bir heyetin de bir süre sonra İzmir’e geleceğini belirten Gang, “Biz ülkemize döndüğümüzde Türkiye’nin yatırım olanakları ile ilgili ayrıntılı bir rapor sunacağız. Aralarında Bakan ve milletvekillerinin de bulunduğu önemli bir grubun da bir süre sonra İzmir’e geleceğini size bildirmek isterim” dedi. Gang, sıcak insanı ile İzmir’i çok beğendiklerini sözlerine ekledi. Kocaoğlu, “İzmir’in potansiyelini tanıtıyoruz” Çin halkına deprem nedeniyle taziyelerini ve geçmiş olsun dileklerini ileten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, heyeti İzmir’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydetti. Yerelde kalkınmayı sağlamak, İzmir’e daha çok yatırımcı çekebilmek ve istihdam yaratmak için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İzmir’i belli bir düzeye getirmek için sanayide, turizmde ve hizmet sektöründeki potansiyelini tanıtmaya çalışıyoruz. Tianjin’den gelen işadamlarımız burada yatırım yapmaya karar verirse, hem bizim hem onlar için kazançlı çıkacak bir çalışmaya imza atmış olacağız. Birlikte yapacağımız işler hem Türkiye hem de Çin halkı için yararlı olur” diye konuştu. Yatırım kenti İzmir Çin ekonomisinin yakaladığı yüzde 10 büyüme performansının yurt dışında yapılacak yatırımlarla büyüyeceğinin altını çizen Başkan Kocaoğlu, İzmir’in 2007 yılı Kasım ayında Çinli yatırımcılar tarafından “dünyada yatırım yapılabilir en uygun 70 kent” arasına seçilmesinin altını çizdi. Tianjin ile 1990 yılından bu yana kardeş şehir olduklarını, Aralık ayında kente yaptıkları ziyarette çok sıcak karşılandıklarını söyleyen Kocaoğlu, son dönemde artarak gelişen ilişkilerin iki kent için yararlı olacağını vurguladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün ile ESBAŞ Dış İlişkiler Koordinatörü Ertuğrul Işıksoy’un da katıldığı ziyarette Başkan Kocaoğlu, Tianjin Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkanı Tian Gang’a İzmir’in sembolü Saat Kulesi’nin rölyefini armağan etti. Kardeş kentler dayanışması Çin ekonomisinin “parlayan yıldızı” Tianjin’den gelen 16 önemli yatırımcı, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile EBSO ve ESBAŞ’ı ziyaret etti. Başkan Kocaoğlu, yurt dışında yatırım yapabilmek için yeni bir fon oluşturan Tianjinli işadamlarını “kardeş kent” İzmir’e çekmeye çalışıyor. EXPO 2015 adaylığı sürecinde iki kez Çin’e giderek tanıtım ve lobi çalışmaları yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile İzmirli sanayici ve işadamları, İzmir’in “kardeş kenti” Tianjin’deki yatırımcılardan oluşan 16 kişilik heyetin, iki kent arasındaki işbirliği olanaklarını artırması ve yeni ortaklıklar konusunda ciddi adımlar atmasını bekliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçtiğimiz yıl sonunda Pekin, Şangay ve Tianjin’e yaptığı ziyaretlerde sık sık dile getirdiği “işbirliği” konusunun, Çinli yatırımcılar tarafından da ciddi olarak değerlendirilmesinden büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Çin net mesaj vermişti İzmir’in EXPO adaylığı çerçevesinde yapılan ziyaretlerin ve tanıtımların sonuca ulaştığını görmekten mutlu olduklarını belirten Başkan Kocaoğlu, “Tianjin Belediye Başkanı Dai Xianglong’u ziyaretimiz sırasında, İzmir’deki yatırım olanaklarını tüm detaylarıyla anlatıp işbirliği çağrısı yapmıştık. Sayın Başkan da bize net mesajlar vermişti. Tianjin’i dünyanın lojistik merkezi haline getirmeye başladıklarını ve İzmir’in ticari partnerleri olabileceğini söylemişti. Hatta yurt dışına daha fazla yatırım yapmak isteyen Tianjinli işadamları için bir yatırım fonu kurduklarının da altını çizmişti. Şimdi bu temennileri uygulamaya geçirmek üzereyiz” dedi. 2007 Kasım ve Aralık aylarında Çin’i iki kez ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çinli yatırımcılar tarafından verilen “dünyada yatırım yapılabilir en iyi kentler” ödüllerinden birini de İzmir adına almıştı. 16 yıldan bu yana İzmir’in kardeş kenti olan Tianjin’de Sanayi ve Ticaret Federasyonu Başkan vekili Zhao Jianzhang ile de bir araya gelen Başkan Kocaoğlu, “Yeni yatırım olanakları için İzmir’e ziyaret” sözünü de burada almıştı. ebsohaber 21 mayıs 2008 ULUSLARARASI Güney Afrika ile yeni dönem Güney Afrika Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Tebogo Seokolo’nun Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaretinde, iki ülke arasında halen 2.5 milyar dolar düzeyinde bulunan ticari ilişkilerin potansiyelin çok altında kaldığı ve arttırılması gerektiği vurgulandı. İki ülkenin hükümetleri düzeyinde başlayan diyaloğun işadamları tarafından geliştirileceği ifade edildi. Egeli sanaycilerin ürünleri Güney Afrika’da EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Seokolo’nun ziyareti nedeniyle Sanayiciler Kulübü’nde otomotiv, tekstil gibi sektörlerin temsilcileri ve medya üst düzey yöneticilerinin de katıldığı yemekli toplantıda, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine çok önem verdiklerini kaydederek, Enerji Bakanlarının karşılıklı ziyaretlerinin iş dünyasının önünü açıcı etki yaptığına dikkat çekti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in geçtiğimiz ay Güney Afrika Cumhuriyeti’ni ziyaret ettiğini, Güney Afrika Ticaret ve Sanayi Bakanı’nın da Türkiye’ye geleceğini hatırlatan Tamer Taşkın, “Bakanlarımız karşılıklı olarak çalışmalara başladı. BMC otobüsleri Güney Afrika’da yollarda. Mopak, selülozik ağaç getiriyor. Gemi taşımacılığı yapan Arkas, Güney Afrika’ya mal götürüyor. Ancak ticaret hacmimizin gelişmesinde İzmir’in Arkas gibi güçlü armatörlere ihtiyacı var” diye konuştu. 2,5 milyar dolarlık ticaret artırılmalı Üç aydır Türkiye’de bulunan Büyükelçi Seokolo ise, Türkiye ile Güney Afrika arasındaki ilişkilerin uzun bir yol katettiğini belirterek sanayi, ekonomi gibi konularda çok benzer yanları olduğuna dikkat çekti. Seokolo, şöyle konuştu: “Teknolojinin ilerlemesiyle uzaklıklar yakınlaştı. Bu, endüstride de önemli dönüşümler sağladı. Aynı doğrultuda hareket edersek ekonomide gelişme sağlayabiliriz. 1992’den beri iki ülke arasında bir işbirliği var fakat tıkanıklık sürüyor. Bu tıkanıklığı aşmak için Bakanlar karşılıklı görüşmelere başladı. İki ülke olarak 2,5 milyar dolarlık iş hacmimiz var. Bu rakam potansiyelin çok altında. Hükümetlerimiz bu rakamı arttırmak için ciddiyetle bir çalışma başlattı. Bakanlarımız karşılıklı gidip geliyorlar. Özellikle otomotiv, kağıt ve kömür sektörlerinde işbirliğimiz çok gelişmiş durumda. Ayrıca iki ülke halkı ve kültürünün de birbiriyle yakınlaşması için çalışmalıyız. Halklarımızın birbirini tanıması için biraraya getirilmesi gerekiyor. Bu, sadece Güney Afrika için değil, bütün Afrika kıtası için geçerli.” Güney Afrika’nın otomotiv, kağıt, kömür sektörlerinde Türkiye ile işbirliği içinde olduğunu da aktaran Büyükelçi Seokolo, 4 yıllık görev süreci içinde bunu geliştirmek için çalışacağını ifade ederek 2010 Dünya Kupası’nda İzmirli işadamlarını Güney Afrika’da görmek istediğini dile getirdi. Türkiye’de çok yakın ve sıcak bir misafirperverlik gördüğünü vurgulayan Seokolo, İzmir ile Cape-Town kentinin birbirine çok benzediğini, bu nedenle buraya gelen Güney Afrikalıların İzmir'i çok sevdiğini de anlatırken, “İzmir bizim için çok önemli ve çok güzel bir kent. Bundan sonra da bu güzel kenti defalarca ziyaret etmekten mutluluk duyacağım” diye konuştu. Türkiye ile Güney Afrika Cumhuriyeti ilişkileri, Büyükelçi Tebogo Seokolo’nun göreve başlamasıyla yeni bir döneme de girmiş oldu. Genç büyükelçi, ilk görev yerinde iki ülke arasındaki ilişkilerin daha ileri noktalara taşınması için heyecanla işe başlarken, dış ticarete konu olan malların çeşitlendirilmesi, kültürel ve sosyal ilişkilerin de güçlendirilmesi konularında çaba sarfedeceği dikkat çekti. ebsohaber 22 mayıs 2008 ULUSLARARASI G. Afrika’dan İzmir’e sıcak teklif Güney Afrika Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Tebogo Seokolo, İzmir Valisi Cahit Kıraç ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret ederek ülkesi ile İzmir arasında kardeş şehir ilişkisi kurmak istediklerini bildirdi. Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Seokolo, İzmir Fahri Başkonsolosu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile birlikte İzmir Valisi Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır’ı makamlarında ayrı ayrı ziyaret etti. Türkiye’de üç ay önce göreve başlayan Seokolo, ilk ziyareti yaptığı İzmir’de Vali Kıraç ile biraraya gelirken, Valilik Anı Defteri’ni de imzaladı. İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükelçi Seokolo’ya kent hakkında bilgiler verdiğini belirterek, ülkeler arasında ticari, sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi konusunda konuştuklarını kaydetti. Cahit Kıraç, “Sayın büyükelçiye ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerimizin gelişmesi için özellikle işadamlarımızın çeşitli zamanlarda toplantılar yapmasını önerdim” dedi. Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Seokolo da, İzmir’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken ilişkilerin gelişmesi için Vali Kıraç’ın desteğine teşekkür etti. İzmir Valisi Cahit Kıraç, Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo’ya ziyaret anısına plaket verdi. Kentlerimiz benziyor Tebogo Seokolo, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nu ziyaretinde ise, İzmir’in, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin birçok kentiyle benzer özellikler taşıdığına dikkat çekti. İzmir ile Güney Afrika’da bir şehrin kardeş şehir yapılmasının iki ülke arasındaki ilişkileri geliştireceğini belirten Seokolo “İzmir ile Güney Afrika arasında her zaman sıcak ilişkiler kurulmuştur. Bunda Güney Afrika İzmir Fahri Konsolosu Tamer Taşkın’ın da büyük rolü vardır. Görev sürem 4 yıl boyunca, iki ülke arasındaki sıcak ilişkilerin devamı konusunda çalışacağım. Bu ilişkileri, daha üst düzeye taşımanın en önemli yollarından biri de, güzel kentiniz İzmir ile Güney Afrika Cumhuriyeti kentleri arasında kardeş şehir ilişkileri kurmak olabilir” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da, Güney Afrika Büyükelçisi’nin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “İzmir ile Güney Afrika arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesi için gereken tüm desteği vereceğiz” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, Güney Afrika Büyükelçisi Tebogo Seokolo’ya İzmir’in sembolü saat kulesinin gümüş maketini armağan etti. Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayındır’dan da üniversite hakkında bilgi aldı. Güney Afrika Büyükelçisi Seokolo, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’na kardeş kent teklifi yaptı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır, Büyükelçi Seokolo’ya eğitim sisteminden örnekler verdi. ebsohaber 23 mayıs 2008 ULUSLARARASI Taşkın: Afrika ülkeleri ile vize problemi çözülmeli Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Odalar Borsalar Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Güney Afrika İzmir Fahri Başkonsolosu Tamer Taşkın, Afrika Diplomatik Grubu toplantısında yaptığı konuşmada, hem Afrika hem de Türkiye ile iş yapmak isteyen işadamları ve Afrika’da iş yapmak isteyen Türk vatandaşlarının en büyük sorunun vize olduğunu, vize işlemlerinin kolaylaştırılması gerektiğini söyledi. TOBB Dış Ekonomik İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından organize edilen Afrika Diplomatik Grubu Toplantısı Ankara’da TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda bir konuşma yapan yapan Taşkın, Afrika ülkeleri ile yaşanan vize problemlerine değinerek “Biz Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak bu konuya ilişkin elçiliklerle görüşmeler gerçekleştiriyoruz. İşadamlarının bağlı bulundukları Oda’dan bir belge ile vize almalarının kolaylaştırılması konusunda girişimlerde bulunduk ve bunu sizlerin de desteklemesini bekliyoruz” dedi. 2010 yılında Dünya Futbol Şampiyonası’nın Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılacağını da hatırlatan Taşkın, bu tür uluslararası organizasyonların Afrika ülkelerinde düzenlenmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Tamer Taşkın, bu organizasyonların ülkelerin tanıtımı açsından öneminin göz ardı edilemeyeceğini ve yapılan seçim oylamalarında Afrika ve Türkiye’nin birbirini desteklemesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Konuşmasında bankacılık sektörüne de değinen Taşkın, Senegal, Kamerun gibi ülkelerin bugün Fransa gibi ülkelere hiç komisyon uygulamazken Türkiye’ye yüzde 5 oranında komisyon uyguladığını belirterek, “Türkiye’ye yönelik komisyon uygulaması Afrika ülkeleriyle ticaret yapmak isteyen Türk işadamları için caydırıcı bir etkendir” dedi. İyi ilişkiler zenginlik getirecek Afrika ülkelerinin sahip oldukları zenginlikleri katma değeri yüksek ürünlere çevirmesinin önemine dikkat çeken Taşkın, şöyle konuştu: “Afrika’nın hammaddeleri, tarımı ve madenleri çok zengindir. Afrika ürünlerinin ileriye dönük katma değere ihtiyacı vardır. Türk firmalar bu konuda sizlere yardımcı olabilirler. Son olarak Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu olarak, fahri konsoloslukların çoğaltılmasının, şehirlerin birbirlerini daha iyi tanımasını sağlayarak, fahri konsolosluk bulunan şehirlerdeki yatırım fırsatlarından yararlanma imkanlarını artıracağına inanıyorum.” ebsohaber 24 mayıs 2008 ULUSLARARASI Afrika ile ticaret zamanı Afrika ile ticaret hacmini 5 yılda yüzde 200 artırmayı hedefleyen Türkiye, üç koldan harekete geçti. Öncelikle bir yıl içinde aralarında Gana, Tanzanya ve Kamerun’un bulunduğu 10 Afrika ülkesinde büyükelçilik açılacak. Ağustos’ta İstanbul’da Afrika Zirvesi düzenleyecek olan Türkiye Afrika Kalkınma Bankası’na da üye olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye, “Komşu ülke” stratejisiyle dış ticaret hacmini 277 milyar dolara kadar çıkarırken, şimdi de Hindistan ve Çin’in büyük ilgi gösterdiği Afrika pazarına yöneldi. İlk olarak 2005 yılını Afrika yılı ilan eden Türkiye, bir yıl içinde Afrika’da 10 ülkede büyükelçilik açarak bu ülkelerle olan ticari ilişkilerini geliştirmeye hazırlanıyor. Bu çerçevede; Tanzanya, Gana, Kamerun, Nijer, Çad, Mali, Angola, Madagaskar, Fildişi Kıyısı ve Mozambik’te büyükelçilik açılacak. Halen siyasi karışıklık içinde olan Zimbabwe ve Somali’de ise ortamın durulması beklenecek. Türkiye’nin Afrika’ya yönelik siyasi ve ekonomik hedefleri çerçevesinde kalkınma yardımlarının artırılması için TİKA da devreye girdi. Afrika’daki ilk bölgesel ofisini 2005’te Etiyopya’da açan TİKA, 2006’da Sudan ve Senegal’de birer temsilcilik açmıştı. İstanbul’da zirve 2007’de yapılan Afrika Birliği Zircesi’nde Afrika’nın stratejik ortakları arasına giren Türkiye, birçok Afrika ülkesinin liderini Ağustos ayında Türkiye-Afrika Zirvesi başlığı altında İstanbul’da ağırlamaya hazırlanıyor. 18-21 Ağustos günleri arasında gerçekleştirilecek zirveye çok sayıda Afrika ülkesinin devlet başkanı düzeyinde katılım göstermesi bekleniyor. Türkiye, 2010 yılında yapılacak BM Güvenlik Konseyi üyeliği oylamasında bu ülkelerden destek almayı da umuyor. Türkiye’nin Afrika Kalkınma Bankası’na üyelik başvurusunun da Ağustos ayındaki zirvede sonuçlandırılması bekleniyor. Hedef: 5 yılda 30 milyar dolar Türkiye’nin Afrika Yılı ilan ettiği 2005’te Kuzey ve Orta Afrika ülkeleriyle 9 milyar 678 milyon dolar olan ticaret hacmi 2006’da 11 milyar 970 milyon dolara, geçen yıl ad 12 milyar 760 milyon dolara çıktı. 2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında Afrika ülkeleriyle 3 milyar 61 milyon dolarlık ticaret gerçekleştirildi. Yeni hedef, önümüzdeki 5 yılda 30 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmak. Yeni büyükelçilik açılacak ülkelerle ticaret hacmi ise sadece 486 milyon dolar düzeyinde bulunuyor. 2006’da bu ülkelere 187 milyon dolarlık ihracat yapan Türkiye, 183 milyon dolarlık da ithalat yaptı. 2007 yılında ise 215 milyon dolarlık ithalata karşılık ihracat rakamı 270 milyon dolara ulaştı. 2008’in ilk iki ayındaki dış ticaret rakamları da, ihracatta 57 milyon dolar, ithalatta ise 18 milyon dolar oldu. Ege’nin ihracatı 15 milyar $ dayandı Ege İhracatçı Birlikleri’nin ihracat rakamları Nisan ayında, 2007 yılının Nisan ayına göre yüzde 35 artış göstererek 642 milyon 962 bin 165 dolara ulaştı. 2008 yılının ilk dört aylık döneminde 2 milyar 583 milyon 305 bin 518 dolarlık ihracat rakamına ulaşan EİB üyeleri, son bir yılda ise 7 milyar 417 milyon 992 bin 289 dolarlık ihracata imza attılar. Ege Bölgesi’nin son bir yıllık ihracatı ise 14 milyar 868 milyon 598 bin 380 dolar oldu. Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 birlikten sadece Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği geçen yıl yaptığı ihracat rakamının gerisinde kalırken diğer birlikler geçen yılki ihracat rakamlarının üzerine çıkma başarısını gösterdiler. Ege Bölgesi 2008 yılının Ocak – Nisan döneminde 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 27’lik artışla 5 milyar 52 milyon 261 bin dolarlık ihracata ulaştı. İller bazında İzmir 2 milyar 681 milyon 65 bin dolarlık ihracat ile birinci olurken, Manisa 1 milyar 53 milyon 24 bin dolarlık ihracat ile ikinci, Denizli 762 milyon 706 bin dolarlık ihracat ile üçüncü sırada yer aldı. Dünyada ekonomik krizlerin üst üste geldiği, içeride ise siyasi ortamın arzu edilmeyen bir noktaya geldiği bir ortamda ihracatçıların başarısının daha da anlamlı olduğunu belirten Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, bu başarıların kalıcı olabilmesi için hükümetin uzun süredir gündeminde olan istihdamı ve üretimi destekleyici paketin bir an önce hayata geçirilmesini beklediklerini söyledi. İçsel ve dışsal etkiler nedeniyle yıllık enflasyon hedefinin yakalanamayacağını Merkez Bankası Başkanı, Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı tarafından kamuoyu ile paylaşıldığına dikkati çeken Türkmenoğlu, “Bizler bu hedeflerin tutmayacağını uzun zamandır dillendiriyorduk ve gerçekleşmeyecek bir hedef peşinde koşarken ihracat camiasının göz ardı edilmemesini istiyorduk. Anlaşılıyor ki, ekonomi kurmayları da bizimle aynı noktaya geldiler. Son yıllarda düşük döviz kurları ile verimliliğini arttıran ve krizlere karşı dayanıklı hale gelen Türk ihracatçısı dünya genelinde yeni başlayan ekonomik krize karşı hazırlıksız yakalanmaktan kurtulmuştur” dedi. ebsohaber 25 mayıs 2008 ULUSLARARASI GAC – Türkiye işbirliği köprüsü Güney Afrika Cumhuriyeti Ticaret ve büyüme potansiyeli bulunan dinamik bir Sanayi Bakanı Mandisi Mpahlwa, ülkepazar olduğunu, komşularından farklı EBSO Yönetim Kurulu Başkanı ve siyle Türkiye arasındaki ilişkileri güçlenolarak istikrarlı bir büyüme gesterdiğini Türk-Güney Afrika İş Konseyi Başdirerek, çeşitli pazar ve bölgelere erişim belirtirken, liberal bir ekonomiye sahip kanı Taşkın, karşılıklı imzalanan imkanı bulunduğunu bildirdi. olduğuna da dikkat çekti. Güney Afrika anlaşmaların ekonomik alandaki Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu TürkCumhuriyeti’nin Orta Afrika ülkelerine önemli rolüne dikkat çekti. Güney Afrika İş Konseyi’nin düzenlediği ulaşma açısından bir geçiş kapısı olma çalışma yemeğinde konuşan Mpahlözelliği taşıdığını vurgulayan Taşkın, wa, iki ülkenin birlikte yapacağı çok şey bulunduğunu, Güney “Güney Afrika aynı zamanda doğal kaynakları ve hammaddeler Afrika'nın alt yapı, sanayi ve hizmetler sektöründe önemli fırsataçısından önemli bir arz kaynağı. Yüzde yüz yabancı sermayeye lar sunduğunu söyledi. izin verilen ülkeden kar transferi de serbest bir şekilde yapılıyor. Mpahlwa, “Türkiye'nin lokasyonu çok önemli. Güney Afrika Ucuz maliyet ve teşvikler ise yatırımı cazip kılan unsurlar araile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirerek, çeşitli pazar ve sında sayılabilir. Dünyanın en ucuz 4’ncü elektrik üreticisi olan bölgelere erişim imkanımız var” diye konuştu. Güney Afrika'da işçi ücretleri aylık 40 dolara kadar inebiliyor. Daha önce sorunlar yaşanan Güney Afrika ekonominin son Kiralar da aynı derecede düşük. Güney Afrika ile Türkiye arasındört yılda istikrara kavuştuğunu, alt yapı ve insan kaynaklarına da savunma sanayii arasında da ciddi etkileşim var” dedi. yatırım yapıldığını anlatan Mpahlwa, iki ülke arasındaki ticareTürkiye ile Güney Afrika arasındaki dış ticaret yelpazesinin tin arttığını, daha da artması gerektiğini, bunun için de iki ülke çeşitlendirilmesi gerektiğini bildiren Taşkın, DEİK’in üstlendiği iş adamlarının bir araya getirilmesinin ve yapılacak işbirliği ile role işaret ederken, “Johannesburg Ticaret ve Sanayi Odası ile üçüncü ülkelere açılmanın büyük önem taşıdığını kaydetti. imzaladığımız anlaşma her iki taraf arasında bu potansiyelin DEİK Türk-Güney Afrika İş Konseyi Başkanı ve Güney Afrika daha verimli bir şekilde değerlendirilmesi açısından büyük önem Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu Tamer Taşkın da, 10 yılarz etmektedir. dır Türkiye ile Afrika arasında süre gelen ticari ilişkiler sonucunGüney Afrikalılar bize sahranın güneyinde yer alan Afrika ülda 2007 yılı itibarıyla Türkiye'nin Güney Afrika'ya ihracatının kelerine Johannesburg üzerinden açılmamızı istiyor. Onlarda bu yaklaşık 653 milyon dolar, ithalatının ise 2,1 milyar dolar olarak konuda engin bir know-how var, iletişim ağları oldukça iyi. Bir gerçekleştiğini bildirdi. başka husus da serbest ticaret anlaşması; Avrupa Birliği, Güney Tamer Taşkın, Güney Afrika'nın 44,8 milyonluk nüfusu ile Afrika ile STA imzaladı. Güney Afrikalı yetkililere Türkiye ile de ebsohaber 26 mayıs 2008 ULUSLARARASI STA imzalamaları isteğini bir kez daha ileteceğiz" diye konuştu. DEİK Güney Afrika İş Konseyi Çalışma yemeğine, Güney Afrika Cumhuriyeti İstanbul Fahri Başkonsolosu İshak Alaton ile İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük de katıldı. Kara Kıta’nın anahtar ülkesi doğması ve buna paralel olarak iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerle turizm ilişkilerinin artması bekleniyor. Zengin doğal kaynaklar, gelişmiş altyapı ve modern bankacılık sistemine sahip Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika Kıtası'nın GSYIH'sinin yüzde 18'ini, mineral üretiminin yüzde 45'ini ve elektrik üretiminin yüzde 50'sini gerçekleştiriyor. 2006 yılında yüzde 5.4, 2007 yılının ilk yarısında ise yüzde 4.5 oranında ekonomik büyüme kaydeden Güney Afrika, altın, krom, platin, magnezyum mikası, alüminosilikat ve vanadyum üretiminde dünyada 1., manganez üretiminde 2., elmas ve kömür üretiminde 5., demir cevheri üretiminde ise 7. sırada olup dünyada en büyük uranyum rezervine sahip ülkeler arasında 5. sırada yer alıyor. Afrika kıtasında trafikteki araba sayısının en fazla olduğu, 3 uluslararası havaalanı ve 40 milyon GSM abonesine sahip ülke olan Güney Afrika Cumhuriyeti, diğer yandan, sunduğu gelişmiş liman hizmetleri ve stratejik konumu ile Sahra Altı Afrika Ülkeleri'ne erişimde kilit ülke konumunda. Güney Afrika Cumhuriyeti, güçlü ekonomisinin yanısıra stratejik konumu ve liman hizmetleri ile sahra altı Afrika ülkelerine erişimde kilit ülke konumunda.. Türkiye'nin Afrika'da en çok ticaret yaptığı ülkelerden biri olan ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun da (DEİK) 2007 yılında yeni bir “İş Konseyi” kurmuş olduğu Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika ülkeleri arasında Türkiye'nin ihracatında beşinci, ithalatında ise üçüncü sırada. 10 yıldır Türkiye ile Afrika arasında süregelen ticari ilişkiler sonucunda 2007 yılı itibariyle Türkiye'nin Güney Afrika'ya ihracatı yaklaşık 653 milyon dolar, ithalatı ise 2.17 milyar dolar olarak gerçekleşti. THY'nin İstanbul-Johannesburg-Cape Town arasında doğrudan uçuşları Eylül 2007'de başlatması ile yeni açılımların Afrika ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisi hedefleri ebsohaber 27 mayıs 2008 Türkiye’nin Afrika ülkelerinin toplam ticareti içindeki payının üç yıllık bir dönem sonunda yüzde 1.7 düzeyinden yüzde 4’e çıkması. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bölge ülkelerine açılımlarının sağlanması. Türk sanayi için hammadde ve yarı mamullerin doğrudan ve uygun fiyatlarla Afrika ülkelerinden temin edilmesi. Türkiye’nin bazı sektörlerdeki rekabet gücünü artırmak amacıyla bazı yatırımların Afrika’ya kaydırılması. Bölge ülkelerine Türkiye’den teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi. Müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik firmalarının Afrika ülkelerindeki pazar paylarının artırılması. Afrika ülkeleri ile Karma Ekonomik Komisyon (KEK) veya üst düzey ekonomik istişare ve karar mekanizmaları oluşturularak düzenli diyalogların başlatılması. Bu ülkelerle ilişkilerin yasal altyapısını düzenleyecek temel anlaşmaların imzalanması ve onaylanması. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve diğer uluslararası yükümlülüklerinin el verdiği ölçüde bu ülkelerle tercihli ticaret düzenlemeleri ve serbest ticaret anlaşmalarının yapılması. Ticarete ilişkin yasal düzenlemelerinde teknik destek sağlanması. HABER Egeli KOBİ’lerin güçbirliği Türkiye’de üretimin yüzde 99’unu gerçekleştiren, istihdamın yüzde 63’ünü sağlayan Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) sorunlarını çözmek ve kredi pastasından daha çok pay almak için Ege Bölgesi’nde güçbirliği yaptı. Ege Bölgesi Sanayi Odası ile İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ortak girişimi ve KOBİ’lere hizmet veren dernek ve kurumların katılımı ile kurulan “KOBİEGE Platformu” KOBİ’leri geleceğe taşımayı hedefliyor AB destekliyor Hangi sorunları ÇÖZECEKLER • Kredi pastasının küçüklüğü • İş ortamının iyi olmaması • Yurt içi talebin azlığı • Yurdışı talep azlığı • Enerji maliyetlerini yüksekliği • İstihdam üzerindeki ağır yükler • Teknoloji yetersizliği • Üretimde verimsizlik • Finansal kaynaklara ulaşmada sıkıntı EBSO Sanayiciler Kulübü’nde düzenlenen “KOBİEGE Platformu” tanıtım toplantısına İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu ve çok sayıda ilgili kurum temsilcisi katıldı. Toplantıda konuşma yapan EBSO Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’de ekonomik büyüme ve istihdam artışının kaynağının özel sektörün gelişimi olduğunu belirterek rekabet gücü yüksek bir ekonomi ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli için ekonominin lokomotifi olan KOBİ’lerin gelişme ve büyümelerinin sağlanabilmesi, rekabet güçlerinin arttırılması gerektiğini söyledi. Taşkın, AB üye ülkelerinde tüm devlet yardımlarının yaklaşık yüzde 10’unun KOBİ’lere verilerek sanayi politikası kapsamında genel bir destekleme mekanizması uygulandığına dikkat çekti. Kümeleme modeline geçilmeli Dünyanın hızla global bir pazara dönüşme yolunda olduğunu belirten Taşkın, uluslararası eğilimlerin dışında kalmanın mümkün olmadığını ve KOBİ’lerin gelişiminde çalışmanın kaçınılmaz olduğunu söyledi. KOBİ’lerin tek başına rekabetçi bir noktaya ulaşmalarının zor olduğunu kaydeden Taşkın, “Bu zorluğu aşabilmek amacıyla geliştirilen önemli bir yaklaşım kümelenmedir. Kümelenme de ancak bu gibi oluşumlarla filizlenmekte ve gelişebilmektedir. KOBİ’lerin rekabet gücünün arttırılabilmesi amacıyla etkin bir geliştirme ve destekleme politikasının tesisi için ilgili kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği arttırılmalı ve etkin bir kamu-özel sektör diyalog mekanizması oluşturulmalıdır” dedi. Taşkın, platform çalışmaları çerçevesinde katılımcı kuruluşlarla biraraya gelerek strateji alanlarını, konu önceliklerini ve çalışma yapısını tespit edecekleri bir çalışma toplantısı yapacaklarını söyledi. Platform herkese açık İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu ise, KOBİ’lerin birçok sorunla mücadele ettiğine dikkat çekerek platformu güçbirliği içinde sorunlarını çözmek için kurdukların söyledi. KOBİ’lerin esneklik, mobilite ve yenilikçilik özelliği ile son dönemde önplana çıktığına işaret eden Mutlu, AB’nin bile stratejisinde KOBİ’lerin öncelikli olduğunu vurguladı. KOBİ’lerin imalat sanayindeki payının yüzde 99 olduğunu belirten Mutlu şöyle konuştu: “İstihdamın yüzde 63’ünü gerçekleştiriyoruz. Ülkenin katma değerine katkımız ise yüzde 30’ların üzerinde. Bunlara rağmen kredi pastasından ancak yüzde 4 pay alabiliyoruz. Bu, büyük bir dengesizlik. KOBİ’nin tanımından başlamak üzere kaynaklardan alınan çok az paya kadar birçok sorunumuz var. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Biz de bu amaçla platformu kurduk. Biz kurucu üyeyiz, bundan sonra da platformumuz herkese açık olacak. KOBİ’lerin sorunlarını sinerji yaratarak çözmek isteyen bütün kurumları platformumuza bekliyoruz.” İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker de, KOBİ’lerin toplumun belkemiği olan esnaf ve sanatkarlardan oluştuğunu söyledi. Esnaf ve sanatkarları toplumun üreten kesimini oluşturduğunu, bunun için desteklenmesi gerektiğini ifade etti. ebsohaber 28 mayıs 2008 HABER KOSGEB ve KGF’den KOBİ’lere can suyu Bankalara teminat yaratamayan girişimcilere Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) kefil olduğunu belirten KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, kurumun toplam 75.2 milyon YTL’lik kaynağını KOBİ’lerin hizmetine sunduklarını söyledi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, ekonominin dinamik yüzü olarak nitelendirilen küçük ve orta ölçekli işletmelere Kredi Garanti Fonu ile KOSGEB’in sağladığı destekler konusundaki bilgilendirme toplantısına ev sahipliği yaptı. Toplantıda, Kredi Garanti Fonu’nun üstlendiği görevi ve KOBİ’lerin desteklenmesindeki Ufuk Akgün rolünü anlatan KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, Türkiye’nin bütün yörelerindeki KOBİ’lerin KGF kefaleti için başvurabileceğini, bankaların bile gitmediği yörelerde şube açarak işletmeleri desteklemeyi hedeflediklerini bildirdi. Bankacıların bu sistemi benimseyerek KOBİ’leri KGF’ye yönlendirmesinin sektörlere de fayda sağlayacağına dikkat çeken Kurnaz, “KGF 1994 yılından itibaren toplam 216 milyon YTL’lik kefalet verdi. 426 milyon YTL kredi kullandırdı. İzmir’den 216 firma kefaletten faydalandı. 2008 Mayıs ayı itibariyle Türk bankacılık sektörüne kefalet edebileceği miktar 75.2 milyon YTL. KGF bankaların aradığı muteber kefildir. Sistem çok bilinmiyor. Bankalar bu sistemi benimsemeli. Bu bir bakıma bankaların riski satmasıdır” dedi. Ar-Ge ve kadın girişimcilere yönelik olarak da kredi kefaleti kullandırdıklarını belirten Kurnaz, ev hanımı olan kadın girişimcinin bu desteklerden faydalanabileceğini, ancak öncelikle girişimcinin ticari sicile kayıtlı bir şahıs şirketi kurmuş olması gerektiğini söyledi. İşletme ihtiyacına yönelik her türlü kredi için kefalet verildiğini ve kredinin türü konusunda bir sınırlama bulunmadığını kaydeden Kurnaz, özellikle yeni iş kurma, mevcut tesisin geliştirilmesi, hammadde temini, yeni teknoloji kullanımı, yeni işyerine taşınma, nakit sıkıntısını giderme, ithalatın ve ihracatın finansmanı, finansal kiralama gibi nakdi ve gayri nakdi kredilere kefil olduklarını söyledi.KGF’nin riskin paylaşımı ilkesine göre kredinin en çok yüzde 80’ine kadar kefalet verdiğini ifade eden Kurnaz, KGF’nin KOBİ’ye kullandıracağı kefaletin toplamının 400 bin avroyu aşmadığını da sözlerine ekledi. Akgün: KOBİ’ler kredilere ulaşamıyor KOBİ’lerin ülke ekonomisi içindeki öneminin üretim ve yarattıkları istihdam açısından giderek arttığına dikkat çeken Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, KOBİ’lerin en büyük sorununun finansal araçlara ulaşamama olduğunu söyledi. Kredi Garanti Fonu’nun KOBİ’lerin kredilere ulaşma koHikmet Kurnaz nusunda yaşadığı sıkıntıları azaltan bir mekanizma olduğunu hatırlatan Akgün, dünyada bir çok ülkede böyle programların uygulandığını belirtirken, “Bankalar KOBİ’lerin yanında olmadı. KOBİ’lere kredi veren bankalara da 2001 krizinden sonra IMF’nin talimatı ile el konuldu. Bizler KOBİ’lerin desteklenmesi için KOSGEB’in yaktığı kıvılcımın yangına dönüşmesini istiyoruz” dedi. İşletmelerden özelikle banka kredilere ulaşabilmeleri için güçlü teminatlar istenmesinin yeni girişimlerin başlamasını ya da mevcut girişimlerin büyümesini güçleştirdiğini belirten Akgün, “Türkiye gibi henüz alternatif finansal araçların yaratılmasında köklü bir altyapı oluşturamamış ülkelerde genç girişimcilerin ve teknoloji ağırlıklı şirketlerin ekonomiye katılımı sınırlı kalıyor. Bu nedenle KGF, KOBİ’lerin finansman sorununun çözülmesinde büyük önem taşıyor. Bunun yanında KOSGEB’in de hem istihdamı desteklemek hem de nakit sıkıntılarını gidermek için sağladığı desteklerin önemini hepimiz biliyoruz” diye konuştu. En yüksek kredi kullanımı İzmir’de KOSGEB KOBİ Uzmanı Sibel Timisi ise, sıfır faizli en yüksek kredi kullanımının İzmir’de olduğunu söyledi. Bu durumun gerçekleşmesinde KOSGEB’in çalışmalarının etkili olduğu belirten Timisi, “Düşük teknolojili KOBİ’lere 245 bin YTL’den, 400 bin YTL’ye kadar kredi veriliyor. İleri teknolojiye sahip olan KOBİ’ler 600 bin YTL’ye kadar krediye ulaşabiliyor. Kredi kullanım şartı için en az 2-3 kişilik ilave istihdam yaratması gerekiyor” dedi. ebsohaber 29 mayıs 2008 HABER Büyüme için ihracat ihracat için liman lazım Ege Bölgesi Sanayi Odası YöneNormal olan budur. İzmir’in kıyıları da EBSO Yönetim Kurulu Başkanı tim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, ihtiyaca göre yeniden değerlendirilmeli, Taşkın, İzmir Limanı’ndaki özelleşTürkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar tüm alanları en verimli şekilde kullanmatirme sürecinin tamamlanmasını dolarlık dış ticaret hedefine ulaşabilmesi lıyız.” isterken yeni limanlar yapılması için şimdiden liman yatırımlarına hız Tamer Taşkın limanların altyapı gerektiğini söyledi. vermesi gerektiğini bildirdi. yatırımlarının biran önce tamamlanması Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi ve gerektiğini belirterek, “Liman yatırımlarınGöztepe Rotaract Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği ‘Gelecek da İzmir’in kuzey ve güney aksı tümüyle değerlendirilmeli” diye İçin Denizcilik, Denizcilik için İzmir’ konulu seminer, Atatürk konuştu. Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Seminerin; Liman ÖzelDenizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdür leştirmenin Türkiye’deki Liman İşletmeciliğine Etkileri ve İzmir Yardımcısı Ekrem Özcan ise TCDD’ye bağlı liman özelliştirme Limanı’nın Geleceği başlıklı oturumunu yöneten EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, “Türkiye’nin büyümesini sürdürmesi için ihracata, ihracatın artması için limanlara ihtiyacı var. Ancak bu alandaki gecikmeler büyük sıkıntı yaratıyor” dedi. İşi bilmeyenlerin İzmir Limanı gemi ile dolduğunda gurur duyduğunu oysa işi bilenlerin içinin cız ettiğini kaydeden Taşkın, şöyle konuştu: “İhracat ve ithalatta hedeflenen rakamlara daha önceden ulaşılıyor. Körfezde gemileri görenler gururlanıyor. Ancak, sıkışıklık varsa limanda bekleyen gemi sayısı artıyor. Bu durum, sıkışıklık zammının yanı sıra zamanında gönderilemeyen mallar nedeniyle sanayici ve ihracatçımızın pazar kaybetme riskine neden oluyor. Türk sanayicisinin, işadamının yurt dışındaki imajı da olumsuz etkileniyor. İhraç ettiğimiz malların zamanında dünyanın başka ülkelerindeki müşterilerimize ulaşamaması, oralardaki üretimin aksamasına veya mallarımızın zamanında vitrinlere konulmamasına neden oluyor. Aynı şekilde ithal ettiğimiz malları da zamanında alamadığımız için buna bağlı üretim veya ticaret nedeniyle iç ve dış müşterilerimize karşı mahçup oluyoruz. Bizim körfezde gemi görmememiz lazım. Gemiler yükleme ve boşaltma işlemlerini hemen yapıp yollarına devam etmeliler. ebsohaber 30 mayıs 2008 HABER sürecinin uzamasının getirdiği bir performans düşüşü yaşandığını söyledi. İzmir Alsancak Limanı’nın hitap ettiği bölge dikkate alındığında Türkiye’nin en geniş alana hizmet veren limanı olduğunu kaydeden Özcan, bölge limanlarına yatırıma hazırlanan program ışığında devam ettiklerini belirtti. 1980’lere geri dönüldü Türkiye Liman İşletmecileri (TÜRKLİM) Derneği Genel Sekreteri İrfan Bilgin, İzmir Limanı’ndaki sıkışıklık nedeniyle son 4 yılda 350 milyon dolar sıkışıklık zammı ödendiğini söyledi. Devletin limanlara gerekli yatırımı yapmaması ve özelleştirmeler tamamlanmadığı için liman işletmecilğinde 1980’li yıllara geri dönüldüğünü ifade eden Bilgin, “TCDD limanlarında 2003 yılında 949 bin konteyner yüklemesi yapılırken, 2007’de bu rakam 1 milyon 295 bine çıktı. TÜRKLİM’e bağlı limanlarda ise 2003’te 1 milyon 544 bin olan konteyner elleçme sayısı 2007 de yüzde 221 artışla 3 milyon 412 bin 206’ya ulaştı. Türk limanlarındaki işlem hacminin artışında özel sektörün etkisi büyük oldu. Özel limanlar uyguladıkları çağdaş liman işletmeciliği ile devlet limanlarının açığını kapattı” dedi. Ege Bölgesi’nde özel sekötrün gerekli kapasite artışını tamamlayamadığını belirten Bilgin, “İzmir limanı özelleştirmesi tamamlandığında özel sektörün gerçekleştireceği teknolojik yatırımlar, kalifiye eleman desteği ile senede 100 milyon dolar sıkışıklık zammından tasarruf edilecek. İhracatçı ve sanayici bu miktar parayı tasarruf edebilecek” diye konuştu. Konteynerden pay alamadık Bilgin’in ardından konuşan Ege Gübre Genel müdürü Bülent Çakın da Ege Bölgesi’nde Güllük’ten itibaren ticareti artıracak liman olmadığını vurguladı. Çakın şöyle devam etti: “İzmir Limanı’nın özelleşmesi ve bekleyen yatırımların tamamlanması çok önemli. Zira, Bundan 10 yıl önce Türkiye’nin konteyner limanları arasında birinci sırada yer alan İzmir, liderliğini Marmara’da Ambarlı Limanı’na kaptırdı. İzmir’in toplam liman işlerindeki payı 10 yıl önce yüzde 20 iken, Marmara’nın payı yüzde 10’du. Bugün ise İzmir hala yüzde 20 paya sahip ama Marmara’nın payı yüzde 60’ı geçti. İzmir, katlanarak artan konteyner taşımacılığı pazarından nasibini alamadı.” Seminerin Konteyner Taşımacılığının İzmir’deki ve Türkiye’deki Yeriyle, Dünyadaki Gelişimi konulu oturumunda konuşan Arkas Holding Acentelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Cenk Değer de limandaki sıkışıklık nedeniyle firmaların İzmir’e uğramak istemediğine dikkat çekti. Değer, “İki temsilcilik İzmir’e gelmemeyi düşünüyor. Ya özelleştirme tamamlansın ya da devlet yatırım yapsın. Yatırım yapılmazsa ters köye geleceğiz. Temsilcilikler buraya uğramazsa maalarımızı gönderemiyiz. Bu da ekonomi açısından sıkıntı yaratır” dedi. Batı’nın baharatı, Doğu’nun altını bu limanda buluştu İzmir, 17. yüzyılda uluslararası ihtiyaçlara cevap veremez duruma ticaretin şekillenişi ve Batı’nın ipek ve geldi ve 1973 yılında hazırlanan İzmir Günümüzde İzmir artık sadebaharat gereksinimine Doğu’nun kuLimanı Master Planı çalışması doğce Anadolu’nun değil Uzak ve maş altın ve gümüş ihtiyacının karşılık rultusunda genişletme çalışmalarına Ortadoğu’nun da batıya açılan gelmesi nedeni ile, bütün bu malların başlanıldı. Bu çalışmalar günümüzde penceresi konumunda. Limanın buluştuğu bir liman oldu. de halen devam ediyor. rolü de geçmişten daha önemli. Limanın hızla büyümesi ile İzmir’in 1989 yılına kadar Türkiye Deniznüfusu 17.yüzyılın sonlarına doğru cilik İşletmeleri tarafından işletilen 100 bin kişiye ulaşırken, aynı zamanda Anadolu’nun en liman, bu tarihten sonra TCDD’ye devredildi. önemli dış ticaret merkezi haline geldi. 20.yüzyılın başlarında ise dünya limanları sıralamasında ilk 50’ye girdi. Bu hareketLimandan 100 bin kişi geçimini sağlıyor lilik 1912 yılında çıkan Balkan Savaşı, 1914 – 1918 yılları araÜretime ve ihracata dayalı ekonomik yapısı ile ülkeye sındaki 1. Dünya Savaşı ve İzmir’in işgali ile sona erdi. Ancak, önemli girdi ve katkı sağlayan Ege Bölgesi, Türkiye GSMH’nın cumhuriyetin ilanı ile İzmir yeniden ülkenin en önemli ihracat yüzde 17 sini oluşturuyor. Ülke ihracatının yüzde 22 si ithalakenti haline geldi. tının yüzde 15’i Ege Bölgesinden yapılıyor. Ege Bölgesi’nden Günümüzde İzmir artık sadece Anadolu’nun değil Uzak yapılan ihracatın yüzde 93.2’si, ithalatın ise yüzde 91.1’i ve Ortadoğu’nun batıya açılan penceresi konumunda. İzmir üzerinden yapılıyor. 1934 yılına kadar çeşitli Türk firmaları tarafından işletilen Liman Adnan Menderes Havaalanına 20, Ege Serbest liman, bu tarihte devlet tarafından satın alındı. 1954 yılında Bölgesi’ne 15, Bornova’ya 10, Torbalı’ya 30, Kemalpaşa bugünkü Alsancak Limanı inşaatına başlandı ve tesis küçük havzasına 30, İAOSB’ye 20, Manisa OSB’ye 30, Aliağa’ya 50 bir ünite ile 1959 yılında hizmete girdi. 1967 yılında liman fa- dakika mesafede bulunuyor. Şu ana kadar 4 milyar dolaraliyetlerinin büyük bir bölümü yeni limana aktarılırken, 1968 dan fazla para harcanan liman tesisinden 100 bin civarında – 1969 yıllarında yolcu gemisi rıhtım sahası ve yolcu salonu kişinin geçimini sağladığı tahmin ediliyor. Türkiye ve Doğu bitirilerek liman yolcu gemilerine de hizmet vermeye başladı. Akdeniz’in en büyük konteyner ihracat limanı olan Alsancak 1970’li yıllara gelindiğinde İzmir Alsancak Limanı artık Limanı yüzde 90 kapasite ile çalışıyor. ebsohaber 31 mayıs 2008 v i t o m o t o e ’ r i i m z İz e k r e m e G r A SEKTÖRLERİMİZ Taşıt Araçları Yan Sanayicileri olan yerlilik oranının yüzde 75-80’lere TAYSAD, Otomotiv İhtisas OrgaDerneği (TAYSAD), Otomotiv İhtisas çıkarmalı ve ürünün katma değerini ülkenize Sanayi Bölgesi kurulması Organize Sanayi Bölgesi kurulması çamizde tutmalıyız” dedi. çalışmaları süren İzmir’e otomotiv lışmaları devam eden İzmir’e otomotiv Ar-Ge merkezi kurulmasını da Ar-Ge merkezi kurulması önerisi getirdi. Devler Rusya’da kuyruk oldu İzmir’de otomotiv sektörü için Ar-Ge gündeme getirdi. Otomotiv yan sanayinin yıl sonunmerkezi kurulması gerektiğini ifade eden da 8.5 milyar dolarlık ihracat rakamını TAYSAD Başkanı Ömer Burhanoğlu, bu yakalayabileceğini belirten Burhanoğlu, konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Ege firmaların kendilerini geliştirmeleri için ana sanayinin tasarım ve Bölgesi Sanayi Odası’nda yapılan TAYSAD genişletilmiş üye testlerinin de Türkiye’de yapılması gerektiğini söyledi. toplantısında konuşan Burhanoğlu, ana sanayiden uzak olan Yabancı yatırımın beklerken, iç pazar satış rakamlarının da İzmir’in bilgi üretimi için uygun altyapıya sahip olduğunu vurgu- artırılmasının zorunlu hale geldiğini ifade eden Burhanoğlu, “1 ladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’da Türkiye’ye milyon 100 bin araç üretiyoruz ama 640 bin araç satılıyor. Oysa yatırım yapmak isteyen Peugeot’u İzmir’e getirmek için çalışmaRusya’da 2.5 milyon araç satışı var. Otomotiv sanayi kuyruk ya başladıklarını belirtti. olmuş, bu ülkede yatırım yapmak istiyor” diye konuştu. Burhanoğlu, otomotiv yan sanayi firmalarının küresel firma Avrupalı firmaya kanca olmak ya da yabancılarla ortaklık yapmak veya onlar tarafından Otomotiv sektörüne kalıp üreten Avrupalı büyük bir firmayı satın alınmak seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını belirterek, Türkiye’ye getirmeye yönelik bir proje üzerinde çalıştıklarını “Bunun için yurtdışı yatırımlarımız da teşvik edilmeli” dedi. ifade eden Burhanoğlu, Renault, Fiat, Ford ve Toyota’nın bu çalışmanın içinde olduğunu kaydetti. Burhanoğlu, Avrupalı kalıp Doğu için özel otomobil üretimi üreticisini Türkiye’ye getirmeye yönelik çalışmaya TAYSAD’ın Türkiye’nin doğu illeri için ucuz araç da üretebileceğini dile öncülük ettiğini de belirtti. Türkiye’de üretilen otomobillerin digetiren Burhanoğlu, zayn, proje, prototip, test ve tasarımlarının da iç pazarda olmaTürk otomotiv sektörünün batıdan gelen küresel baskılar ve sını isteyen Burhanoğlu, bu durumun sanayiyi güçlendireceğini doğudan gelen rekabetçi baskılarla baş etmek için özel projeler söyledi. Burhanoğlu, “Bu hem sanayimizi güçlendirecek ve yan üretmesi gerektiğini söyledi. Burhanoğlu, bu nedenle kişi başına sanayi kalkındıracak. Hem de diğer ülkelerde söz sahibi olmadüşen otomobil sayısı ortalamasının Türkiye’nin altında kalan sını sağlayacak. Ar-Ge teşvik edilmesinin nedenlerinden biri de doğu bölgeleri için ucuz araç üretebileceğini kaydetti. bu. Bunu başardıktan sonra katma değeri yüksek doğru aracı Fiat ve Renault gibi firmaların bu iş için öncü olabileceğini üretip üretmediğimize bakmak gerekiyor. Bugün yüzde 55’lerde ifade eden Burhanoğlu, “Hindistan düşük gelir grubu için 2 bin ebsohaber 32 mayıs 2008 SEKTÖRLERİMİZ 500 dolarlık araç üretti, sonra da bunu rı, İran, Güney Afrika, Hindistan takip Peugeot-Citroen Group Türkiye global ekonomiye yönelik bir proje haetti. Bu alanlarda açılan ofislerden satın Satınalma Müdürü Ufuk Bendeş, line getirdi. Türkiye’de 100 kişiden 13’ü almaların payını arttırmayı hedefliyor. 2010 yılına kadar Türk tedarikaraç sahibi. Doğu ile Batı arasında uçuPSA’nın vizyonunda, 2010 yılına kadar çilerden 1 milyar euroluk alım rum var. Türkiye piyasasını ikiye bölerek Türkiye içinde üretim yapan tüm tedadüşünmek lazım. Neden Doğu’da Çin rikçilerinden toplamda 1 milyar euro’luk yapacaklarını bildirdi. yaratmayalım? Oranın şartlarına uygun satın alma gerçekleştirilmesi var” diye bir araç yapılabilir. Böyle bir çalışmamız konuştu. var. Fiat ve Renault bu işte öncü olabilir. Hem iş imkanı yaratılabilir hem de Doğu’da kişi başına düşen araç sayısı arttırılaFabrika Doğu Avrupa’ya bilir. Çin’de yaratılan rekabet gücü Doğu’da da yapılabilir diye Peugeot – Citroen Group’un (PSA) Doğu Avrupa’da yatırım düşünüyorum.” yapma kararı aldığını ve Ağustos ayından önce bu ülkenin ismiEBSO Başkanı Tamer Taşkın da otomotiv yan sanayicileri nin açıklanacağını söyleyen Bendeş, “Doğu Avrupa denilince olarak ana üreticilerin gelen fiyat baskısının karlılıklarını erittiiçine Türkiye de, Ukrayna da giriyor. Ülke ismini önceden açıkğini vurgulayarak, “Ana sanayiden öyle fiyat baskısı geliyor ki lamak strateji eksikliğidir. Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen yurtdışından tsunami gibi yansıyor. Full çalışıyoruz ama ortada iki firma vardı. Biri magna, diğerinin ismi açıklanmamıştı. Bu kar erimesi var” diye konuştu. Taşkın, Peugeot-Citroen Group isim açıklanmadığına göre diğeri kaçtı herhalde. Böyle söylenti(PSA)’yı İzmir’de yatırıma davet etti. ler yeni yatırımları olumsuz etkiliyor. Bunun bir strateji eksikliği olduğunu düşünüyorum. Böyle işlerin gizli kalması gerekiyor” Peugeot’tan 1 milyar euroluk alım dedi. Türkiye’de global otomotiv firmalarının satınalma ofisPeugeot – Citroen Group (PSA) Türkiye Satınalma Müdürü lerinin açılmaya başladığını söyleyen Bendeş, “Önemli olan Ufuk Bendeş, 2010 yılına kadar Türkiye içinde üretim yapan fabrika kurması değil. Türkiye’de fabrika kurulması, devlet için tüm tedarikçilerinden toplamda 1 milyar euro’luk satın alma yani istihdamın arttırılması açısından iyidir. Türkiye’de fabrika gerçekleştirilmesini hedeflediklerini bildirdi. kurulmasına bel bağlamamak lazım. Fabrika kurulmasa da sizin PSA’nın 2005 yılından itibaren Türkiye’de satınalma ofisi için önemli olan bizimle çalışmak olmalı. Türkiye otomotiv kurduğunu söyleyen Bendeş, “PSA 56 milyar euro cirosunun 30 sektörünün geçmişte yaptığı gelecekte yapacakların teminatıdır. milyar euro’sunu satın alıyor. PSA bu satın almaların tamamını Ülkenin yüksek potansiyeline inandığımız için buradayız. PSA Batı Avrupa’dan gerçekleştiriyordu. Bu 3-4 yıldır kırılıyor şu olarak yüksek potansiyel gördüğümüz üreticilerin elinden tutan satın almalarının yüzde 5’ini Batı Avrupa dışından yapıyor. maya hazırız. Bu ay sonunda bu amaçla Türkiye’ye PSA’dan iki İlk satın alma ofisini Çin’de ikincisini Türkiye’de açtı. Bunlamühendis gelip burada çalışmaya başlayacak” diye konuştu. ebsohaber 33 mayıs 2008 SEKTÖRLERİMİZ Plastik ve ambalajda güç gösterisi Türk ambalaj sektörü İzmir’de görücüye çıktı. Türikye’de kişi başına tüketimi yılda 15 kilograma ulaşan sektör, önümüzdeki süreçte gelişimi hızlandıracağının işaretlerini verdi. 11. Uluslararası Plastik ve Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ın da katıldığı törenle açıldı. Kültürpark Uluslararası Fuar Merkezi'nde 1-4 Mayıs günleri arasında açık kalan fuara 225'i Türkiye'den toplam 503 firma ürünlerini sergiledi. EBSO üyesi firmaların standları kaliteli ürünleriyle göz doldurdu. İzmir Valisi Cahit Kıraç, plastik ve kimya sektörünün Türkiye'nin en önemli iki sektörü olduğunu söyledi. Bu iki sektörde Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini belirten Vali Kıraç, Türkiye'de özellikle ambalaj sektöründe bir gelişme olduğunu söyledi. Dünyadaki nüfus gelişime paralel olarak ambalaj üretiminin arttığını belirten Vali Kıraç, “Bir kişi ortalama yılda 15 kilogram ambalaj tüketiyor. Ambalaj sektöründe dünya ihracatının yüzde 13'ini Türkiye karşılıyor. Ambalaj sektörünün ihracatı iki yıl önce 1.5 milyar dolar iken bugün 2 milyar dolar civarına yükseldi” dedi. Vali Cahit Kıraç, bu tür fuarların sektörün gelişimine de katkı sağlayacağını ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, Türkiye'nin petrol ve doğal gazın çıkarıldığı coğrafyayla ağırlıklı olarak kullanılan coğrafya arasında bir köprü olduğunu, köprü olmanın avantajının kullanılması gerektiğini söyledi. Türkiye'de petrol ve doğal gaz sektörüne bağlı olarak çok sayıda sektörün gelişebileceğini, PETKİM gibi kuruluşların sayılarının artırılması gerektiğini belirten Başkan Kocaoğlu, bu yıl fuara katılan firmaların çoğunluğunun yabancı firmalar olduğunu, fuara 30 ülkeden firmaların katılmasını büyük bir başarı olduğunu vurguladı. Kocaoğlu, İzmir'de sektörel fuarcılığın son 15 yılda geliştiğini, fuarların yaşının 13-15 olduğunu, yeni fuar alanıyla İzmir'in fuarlar ve kongreler şehri olma hedefine hızla ulaşacağını sözlerine ekledi. Taşkın: Kapasite ve ürün yelpazesini artıracak yatırım şart Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, plastik ve kimya sektörünün bir çok sektörü tetikleyen yapısına dikkat çekti. EBSO'ya kayıtlı bu sektöre çalışan 332 fabrika olduğunu ve çoğunun küçük ve orta ölçekli firmalar olduğunu belirten Taşkın, Türkiye'nin ithalat yaptığı her sektörde üretim yapması gerektiğini bildirdi. Türkiye’nin plastikte yıllık 4.9 milyon tonluk kapasitesi ile AB ülkeleri arasında İngiltere ile 5’nci sırayı paylaştığını hatırlatan SEKTÖRLERİMİZ Taşkın, yıl sonunda Fransa’dan sonra 4’ncü en büyük işleme kapasitesine sahip olma tahminlerinin sektörün geleceği açısından önemine dikkat çekti. Tamer Taşkın, “Yarattığı 20 bin civarında istihdam ve 6 milyar doları aşan katma değeri ile plastik sektörünün ülke ekonomisine katkısı büyük. Sektörün ilk sıradaki sorunu yerli hammadde yetersizliğinin çözümü ise üretim kapasitesi ve ürün yelpazesini artıracak yeni petrokimya yatırımlarının artmasından geçiyor. En büyük hammadde üreticisi PETKİM’in özelleştirilmesi zaman kaybedilmeden tamamlanmalı. PETKİM’in kimya kümeleme projesini de gönülden destekliyoruz. Ceyhan’da kurulması konuşulan rafineri ve petrokimya tesisleri, ülkemizin geleceğinde önemli rol oynayacak” diye konuştu. Ambalajda yüzde 40, inşaatta yüzde 22, elektrikli cihazlar ve otomotivde yüzde 10 plastik kullanıldığı düşünüldüğünde plastiğin sanayi ile sıkı bağlantısının bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, “Ambalaj sektörü üretiminin yüzde 21’ini 108 ülkeye, plastik sektörü de üretiminin yüzde 50’sinini 140 ülkeye ihraç ediyor. İhracattaki başarılarıyla gruru duyduğumuz sektörlerimizin Ar-Ge ve inovasyona önem vererek nanoteknolojiye yönelmesi çok önemli. Ayrıca Türikye’de en çok patent başvurusunun makine, plastik ve ambalaj sektörlerinde yapılması firmalarımızın bilinçlendiğini göstermesi açısından da sevindirici” dedi. Plastik sektörünün sadece ihracatta değil iç dinamiklerde de Türiye için önemli olduğunun altını çizen Tamer Taşkın, EBSO öncülüğünde kurulan Menemen Plastik OSB’nin hizmete girmesiyle yaratacağı istihdam ve kapasitenin yeni bir hamle olacağını vurguladı. Taşkın, hızla büyüyen sektörün eğitimli ara eleman ihtiycının karşılanması amacıyla plastik meslek liselerinin kurulması gerekitğini de bildirdi. Akıl teri de öne çıkmalı PETKİM Genel Müdürü Kenan Yavuz ise sektörde alın teri yanında akıl terinin de ön plana çıkması gerektiğini söyledi. Taşeron firmalarla Türkiye'de katma değerin yükselemeyeceğini belirten Yavuz, kimya sektörünün tüm sektörlerin merkezinde olduğunu, bu sektöre ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı. Kimya sektöründe PETKİM'in öneminin bilincinde olduklarını belirten Yavuz, Türkiye'nin 2015 ihtiyacı nı planladıklarını, plastik sektörünün büyüklüğünün Türkiye'de 6 milyar dolardan 12-13 milyar dolara çıkacağını sözlerine ekledi. Türk ve Hintli plastikçilere işbirliği yolu açılıyor Türk ve Hintli plastikçiler, global pazarda daha çok söz sahibi olmak için hem eğitim hem de yatırımda işbirliği yapmaya hazırlanıyor. Hindistan, 2009 yılı Şubat ayında yapılacak uluslararası plastik fuarına İzmirli plastikçileri davet ederken, Türkiye’nin Rusya ve Avrupa’ya yakınlığının da ortak yatırımlar konusunda avantaj teşkil ettiği bildirildi. Hindistan Plastikçiler Federasyonu Başkanı Arvind M. Mehta ile Başkan Yardımcısı Amar Seth, Hindistan İzmir Fahri Başkonsolosu Turgut Koyuncuoğlu ile birlikte Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. EBSO Yönetim Kurulu Üyesi Şener Gencer ile Plastik Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Erol Paksu’nun da hazır bulunduğu ziyarette, iki ülkedeki sektör temsilcilerinin işbirliği imkanları gündeme geldi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, gerek Oda bünyesinde toplanan gerekse Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği çatısı altındaki plastik sanayicilerinin makine parkı ve kaliteli üretimleriyle dikkat çektiklerini bildirdi. İzmirli plastikçilerin sadece plastik eşya üretmekle kalmayıp, elektronik, otomotiv yan sanayii ile tekstil sektörlerine yönelik üretim de yaptığını anlatan Taşkın, “Sanayicilerimizin 2 milyon tonluk üretim kapasitesi var. Türkiye’nin en büyük plastik hammadde üretici ve ithalatçısı Petkim, kent merkezine yarım saat uzaklıkta. Türkiye Avrupa’ya, kuzeydeki yeni zengin ülkeler Rusya ve Ukrayna ile Türk Cumhuriyetlerine yakınlığıyla üretimin yanısıra lojistik olarak da avantajlı konumda. Türk ve Hindistan firmaları bu avantajları ortak yatırımlarla değerlendirebilirler” dedi. Hindistan Plastikçiler Federasyonu Başkanı Arvind Mehta, üreticiler ve dernekleri bir çatı altında buluşturan federasyonun 55 bin üyesinin bulunduğunu anlatırken, en çok plastik film ve boru imalatı yapıldığını, ambalaj sanayinin geliştiğini vurguladı. Hindistan’da plastik malzeme üretiminde kullanılan makine sektörünün de güçlü olduğunu söyleyen Mehta, sanayicileri fuara davet etti. SEKTÖRLERİMİZ TOKİ rekabeti bıraksın sektöre finansman sağlasın... Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) lüks inşaatlara yönelip müteahhitlerle rekabet etmek yerine sektördeki finansman ihtiyacını karşılayacak şekilde yapılandırılması gerektiği, ABD kaynaklı mortgage krizinin etkileri hafifleyinceye kadar henüz başlanmamış konut projelerinin yeniden değerlendirilerek bir süreliğine ertelenmesi istendi. Uzun vadeli taksitlerle insanların ev sahibi olmalarını sağlayan sistem olmasına rağmen ABD’de başlayıp diğer sektörlere yönelik kredileri de etkileyerek dünyayı etkisi altına alan mortgage krizi gündemdeki yerini korurken, “Konut Sektöründe Finansman Sorunları ve Mortgage Sistemi” Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumla mercek altına alındı. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay Ermiş, Türkiye mortgage sistemini uygulamaya başlayıncaya kadar krizin geldiğini hatırlattı. Türkiye’de kredilerde titiz davranılırken ABD’de 2 bin 500 banka, finans ve mortgage kurumunun 1.5 trilyon dolarlık kredi verdiğini anlatan Ermiş, “İnsanlar günün birinde konutlarını satarak aldıkları kredileri ödeyebileceklerini zannettiler” dedi. Krizin ABD’yi aşıp tüm dünyayı sardığını, fon miktarlarında ciddi eksilmeler olduğunu söyleyen Osman Atalay Ermiş, gayrimenkul piyasasındaki durgunluk nedeniyle fiyatların da düştüğünü bildirdi. Ermiş, “ABD’deki 160 milyar dolarlık kurtarma planı bile krizin etkilerini hafifletmeye yetmeyecek. Eski “saadet zinciri” günlerine dönülmeyecek. İnşaat ve konut sektörü geriye sayıyor. Konut fiyatları yüzde 30 düştü, sektör yüzde 26 küçüldü. Biz de aynı etkileri yaşıyoruz. İzmir’de çok lüks konutlar biter bitmez balkonlarında satılık veya kiralık levhalarını gördük. Mortgage krizinin Türkiye için en büyük etkisi sıcak paranın tekrar NewYork veya Londra borsalarına dönüşü oldu. Şahsi fikrim olarak Türkiye’de de mortgage sistemi başlamadan bitti demek istemiyorum ama bir süre dolaba kaldırılmalı” diye konuştu. Devlet müteahhitlik yapmasın Türkiye’de inşaat sektörünün 1993 – 2003 yılları arasında yüzde 22.4’lük gerileme yaşadığını, 1999 yılındaki Marmara Depremi ve 2001 yılındaki ağır ekonomik krizin etkilerinin büyük olduğunu hatırlatan Osman Atalay Ermiş, 2005 ve 2006 yıllarında ise yüzde 21,5’lik büyüme oranıyla ekonominin lokomotifi niteliği taşıdığını anlattı. Ermiş, kredi şartlarının iyileştirilip TOKİ inşaatlarının artmasının da sektördeki ivmeyi hızlandırdığını vurgularken sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak daha çok alt gelir gruplarına konut üretmek amacıyla kurulan ebsohaber 36 mayıs 2008 SEKTÖRLERİMİZ TOKİ lüks konut yapmaya başladı. TOKİ’nin lüks konut yapması, devletin müteahhitlik yapmasıdır. Bu durum arz talep dengesini de bozdu. Zaten inşaat şirketleri konuta dönmüştü. Konuttaki arz fazlası büyümeyi yavaşlattı, mortgage krizi Türkiye’deki depremi ikiye katladı.” Osman Atalay Ermiş, krizin etkilerini en aza indirmek için risklerden uzak durulmasını önerirken, “Gerekirse henüz başlanmamış konut projeleri ertelenmeli, sektörün vergi ve prim borçlarına erteleme ve taksitlendirme imkanı sağlanmalı. Ekonominin lokomotif sektörü kredilerle desteklenmeli” diye konuştu. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkan Yardımcısı Ender Çolak, Avrupa’nın en büyük başkentlerinde bile inşaat maliyetlerinin yüzde 20’sini oluşturan arsa bedellerinin Türkiye’de konut maliyetinin yüzde 50’sini ulaştığını, bu alanda maliyet avantajı bulunan TOKİ’nin konut üretmek yerine sektördeki finansman ihtiyacını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti. Çolak, TOKİ’nin farklı bir misyon yüklenmesi gerektiğini belirterek, “Artık sektörün önünde değişim ihtiyacı var. TOKİ konut üretmek yerine sektörün ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlayacak şekilde bir değişim sağlamalı” diye konuştu. Türkiye’de bankaların verdiği konut kredilerinin 34 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı bilgisini veren Çolak, bu miktarın toplam büyüklüğü 300 milyar dolar olan banka kredilerinin yüzde 10’unu aştığını söyledi. Çolak, Türkiye’de konut kredilerinin büyük bölümünü ilk 10 bankanın verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Emeklilik fonlarında oluşan büyük birikimler konut projelerindeki finansman ihtiyacına kanalize edilebilir. Bu alanı şimdiye kadar yabancılar fonluyordu. Kredilendirmede standardizasyon getirilmeli. Vergisel bazı avantajları da kapsayan yeni düzenlemeler yapılmalı. Konut ihtiyacının koordineli tespit edilmesine ihtiyaç var. Belli bölgelerde ihtiyaç olmamasına rağmen yoğun konut ve iş merkezleri yapılırken, ihtiyaç olan bölgelerde hiç yatırım yapılmıyor. Bunu planlayacak kamu özelliği de olan koordinasyon kurulu oluşturulması gerekiyor.” Haksız rekabet Türkiye’de hangi tür konuta ihtiyaç duyulduğunun iyi tespit edilmemesinin sektör için büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Genel Müdürü Turgay Tanes, asıl ihtiyaç duyulan orta gelir grubuna yönelik konutlara ağırlık verilmemesinin sektörü tehdit ettiğini ileri sürdü. Tanes, son yıllarda Türkiye’de arsa fiyatlarında gerçekleşen yüksek oranlı artışın inşaat yatırımlarında büyük bir sorun yarattığını vurguladı. Osmanlı’dan bu yana Anadolu’da arsaların devlete ait olduğunu söyleyen Tanes, günümüzde de Hazine’nin elindeki arsaları TOKİ aracılığıyla konut yatırımlarına açtığını ifade etti. Tanes, şöyle konuştu: “Arsa fiyatlarında inanılmaz şekilde balon oluştu. Eskiden inşaat maliyetlerinde yüzde 1520 payı olan arsalar artık maliyetin yüzde 55’ini oluşturuyor. İstanbul’da metrekaresi 10-12 bin YTL’ye arsa satılıyor. Buna inşaat maliyetini de eklediğinizde konutun metrekaresini 15-16 bin YTL’den aşağı satmamak gerekiyor. İnşaatın ana girdilerine de son 1.5 yılda yüzde 200’leri bulan zamlar geldi. Hazine’nin arsalarını değerlendiren TOKİ ile özel firmaların inşaat maliyetleri arasında büyük fark var. Bu durum önemli şekilde haksız rekabet yaratıyor. Yıllık 600 bin konut ihtiyacı olan bir ülkede konut talebini tek bir kurum aracılığıyla karşılamak mümkün değil. Hazine arazilerinin uygun koşullarda orta ve alt gelir grubuna yönelik konut üretimi amacıyla özel sektöre de açılması gerekiyor.” ebsohaber 37 mayıs 2008 MECLİS Taşkın: Mortgage krizi bütün sektörleri etkiliyor ekonominin öncelikli gündem maddesi Ege Bölgesi Sanayi OdasıYönetim KuEBSO Yönetim Kurulu Başkanı olması konusunda hemfikir iken, siyarulu Başkanı Tamer Taşkın, ABD kaynaklı silerimizin iç politika odaklı söylemler Mortgage krizinin piyasalarda 4-5 senedir Taşkın, ABD kaynaklı mortgage ve eylemlerde bulunduğunu, bunun devam eden nakit bolluğunu bir anda krizinin bütün sektörlerdeki kredi sonucu olarak da yılın sadece ilk çeyrekıstığını, Mortgage ile alakası olmayan kaynaklarını kestiğini, dünyanın ğini geride bırakmamıza rağmen, yıllık Amerika’nın da artık işletmelerinde kredi olumsuz etkilendiğini söyledi. makro ekonomik hedeflerimizde olası bir kullanamadığı için bu krizden etkilenrevizyonun göze çarptığını, yani geçen diğini söyleyerek, ülkemizin de krizden seneden bu seneye girerken verilen hedeflerin çoğunun ne yazık etkilenmemesinin mümkün olmadığını, çünkü büyüme durduğu ki tutturulamayacağının açıkça ortada olduğunu söyledi. zaman bütün çarkın tetikleyicisi olan hareketlerin durduğunu Taşkın, Türkiye’nin dünyanın rüzgarı, IMF ve AB çıpasıifade etti. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme orannın belli istikrarları ile bugüne kadar geldiğini herkesin kabul ları arasındaki makasın da gün geçtikçe açıldığını, yavaşlama ettiğini, ama artık bu dönemin sona erdiğini, ancak bizi pozitif ABD’de de yoğun olarak yaşanırken, Avrupa ülkelerinde de etkileyen konu ihracatımızın artması olsa da dövizin gerilemebüyüme hızlarında yavaşlamalar yaşandığını, hatta İtalya gibi bir ülkenin bu seneyi sıfır büyüme ile geçireceğini düşündüğünü sinin ihracat yapanların belli bir kıstasta sıkılmalarına neden olduğunu, diğer iyi gelişmenin ise turizminde yaşanan olumlu vurguladı. gelişmeler olduğunu, 2008’in ilk üç ayında turizmde yüzde 15 artış yaşandığını, bu artışın devam etmesini ümit ettiklerini dile Gündem ekonomi olmalı getirdi. Türkiye’nin işsizlik sorununu çözecek tek çözüm yatırım, 2007 seçim yılı olarak kaybedilen bir yıl olduğunu ancak seçimlerden sonra herkesin beklenen reformların gerçekleştirilece- üretim iken SSK rakamlarına bakıldığında, 2006 ile 2007 seneleğini düşündüğünü, oysa ne yazık ki somut bir adım atılmadığını, rinin rakamlarının aynı olduğunu, yani, piyasalara göz atıldığında herkesin tasarruf periyoduna girdiğinin ne yazık ki görüldüğüaksine yaşanan tartışmalar ile Türkiye’nin siyasi gidişatının çok gerildiğini, bunun da direk olarak ekonomimize, sanayimize, pi- nü, ülkemizde tasarruf da eleman konusunda yapıldığı için SSK yasalarımıza yansıdığını ifade etti. Taşkın, istisnasız tüm kesimler rakamlarının nedeninin ortada olduğunu ifade etti. ebsohaber 38 mayıs 2008 MECLİS İthalatımızdaki 11 milyar dolarlık global ortamdaki bozulmayı ve politik artışa karşın, ihracatımızda 8 milyar dolar belirsizlikleri başarıyla yönetmesi halinde Türkiye’de iç politika gelişmeleri artış olduğunu, Türkiye’nin ithalatının mümkün olabileceğini belirttiğini ifade nedeniyle ekonominin ikinci planartmasıyla yan sanayinin çöküş yaşadığıetti. da kaldığını vurgulayan Tamer nı ve ülkemizin bundan büyük zarar görÜlkemizin önceki yıllara bakıldığınTaşkın, gerekli önlemlerin alınmadüğünü söyleyen Taşkın, hammadde ve da çok sıkıntılı günler geride bıraktığını, sında geç kalındığını ifade etti. ara mamülde dışarıya bağımlı ekonomibugün yaşanan olaylarında elbet son mizde bir maliyet enflasyonu oluştuğunu, bulacağını ve Türkiye‘nin yine dünyadaki bunun ülkede enflasyon yaşanmasının yanında piyasalarda durekonomik güce sahip ilk 10 ülke arasına gireceğini söyledi. gunluk yaşanmasını da beraberinde getirdiğini, artık iç piyasanın Taşkın, KOBİ kredileriyle ilgili yapılacak uygulamalar hakkınkilitlendiğini, tahsilatların 120 güne dayandığını, bunu aşmak da kesin olmayan sonuçlara göre gazetelerde yer alan beyanatta, için kredi alınması konusunun önlerine sunulduğunu, ancak 2 devlet bankası ve 5 özel banka aracılığıyla 24 aydan 48 aya kredideki faizlerin yüksekliğinin buna engel olduğunu belirtti. kadar, kalkınmakta olan yörelerdeki KOBİ’lere sıfır faizli olmak Taşkın, ileriye dönük kredilerin yeniden gözden geçirilerek, üzere 1 milyar YTL civarında kredi hacmi yaratıldığı, piyasalara yapılandırılması gerektiğini, önümüzdeki dönem bankalarıda 1 katrilyon Lira para çıkacağı yönünde haberlerin yer aldığını mızın ve reel sektör firmalarımızın yurt dışı kredileri bulmakta belirterek, sadece 4500 EBSO üyesinin yüzde 99’unun KOBİ zorlanacaklarını ve kredi maliyetlerinin artacağını, bunun da olduğu düşünüldüğünde ve bu rakam ülke genelinde ele alındıcari açığımızın daha büyük tehdit olması anlamına geldiğini ğında, 1000 ya da 2000 KOBİ’ye verilecek desteğin az olduğunu ifade etti. Cari açıkla birlikte borçlarımızdaki artışın da dikkat ama buna da şükrettiklerini dile getirdi. çekici olduğunu, özel sektörün 158 milyar dolarlık dış borcunun küresel kriz tehdidi altındaki ekonominin, cari açıktan sonra en Sanayinin rotası belirleniyor çok risk barındıran rakam olduğunu, zaten özel sektörün dış Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın daveti ile 11-13 Nisan 2008 borcunun giderek artan oranlardaki yükselişinin ve toplam borç tarihlerinde Antalya’da Türkiye Sanayi Stratejisi Arama Konfeiçindeki payının yüzde 33’den yüzde 64’e yükseltmesinin, riskin ransı gerçekleştirdiklerini, TOBB Başkanı ve çok büyük holdingboyutunu gösterdiğini söyledi. lerin CEO’larının da katıldığı toplantıda, Türkiye’nin nasıl bir sanayi stratejisi ile kendine rota çizmesi, bu anlamda nelerin İstihdam üzerindeki yükler azaltılmalı yapılması gerektiği, güçlü ve zayıf noktalar, fırsatlar, tehditler, Hammaddeye gelen zamların tüm sanayicileri derinden küresel rekabette nasıl rekabetimizin sürdürülebilineceği, katma etkilediğini, özellikle demirdeki zammın yüzde 70’i geçtiğini, değeri yüksek ürünlere nasıl geçilebilineceği, bürokrasiden bir kişiyi istihdam etmenin maliyetinin imalat sanayinde yüzde beklentilerin nasıl elde edilebileceği, doğal kaynaklara erişim60 artarken, tüm sektörlerin toplamında yüzde 104 oranında deki zorluk, artan enerji fiyatları ve dışa bağımlılık, eğitim, insan arttığını, zaten yatırım olmayan bir dönemde bu istihdam artışıkaynakları, işgücü piyasasında arz-talep uyuşmazlığı, çevreye nın nasıl sağlanacağının soru işareti olduğunu ifade etti. Taşkın, yönelik yüksek standartlara uyum gereği, artan küresel rekabet, hükümetin yıl sonuna kadar yapma sözünü verdiği, işveren tasarım-kapasite eksikliği ve finans kaynaklarına erişimde iç ve üzerindeki SSK prim yükünün 5 puan indirilmesine ilişkin düdış zorluklar gibi A’dan Z’ye tüm konuların değerlendirilerek zenlemenin, istihdam paketinin içerisinde yer almasından büyük fikir alış verişinde bulunulduğunu belirtti. mutluluk duysalar da, gerçekleştirilmesinin yılın sonuna bırakıldığını, 1 Ekim 2008’de yürürlüğe girecek istihdam paketinin Hizmete teşekkür ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın beklentilerini karşılamasının en İki meclis toplantısı aradan sonra tekrar kürsüden hitap etmebüyük temennileri olduğunu, aksi takdirde reel kesimin dayananin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Taşkın, bu süreç içerisinde cak gücünün, tutunacak dalının kalmadığını vurguladı. Odamız’ı temsil eden Tezcan’a teşekkür etti. Ayrıca üç senedir Yönetim Kurulu’nda beraber çalıştıktan sonra ayrılma kararı alan Yatırıma, üretime destek Tezcan ve Şairoğlu’na Odamız adına yapmış oldukları çalışmaTaşkın, faizlerin hala yüksek seviyesini koruduğunu, hatta lar ve vermiş oldukları emek için teşekkür etti. indirilmesini beklerken aksine, İzlanda, Güney Afrika ve Taşkın, sanayicilerin tasarruf edip, yatırımlarını ertelediği Brezilya’nın ardından Türkiye’de de Merkez Bankası’nın faiz bir dönemde Kemalpaşa OSB’de fabrika açan Eren’i kutlayarak, artırımı mesajını verdiğini söyleyerek, Merkez Bankası’nın faiz başarılarının devamını diledi.Ayrıca Amerikan Baharatçılar Deroranının, yüzde 15.25 ile İzlanda’dan sonra ikinci sırada yer neği Başkanlığı’na seçilen Odamız Muhtelif Yiyecek Maddeleri aldığını ifade etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Kazım Gürel’i tebrik etti. Standard&Poor’un iç siyasetteki gelişmeleri gerekçe göstereDaha çok çocuk okutabilmemiz için Odamız’daki resim serrek, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife gisinin satışından elde edilen geliri Vakfımıza bağışlayan Sevim çevirdiğini, bozulan makro ekonomik ortamın Türkiye’nin dış Perçin’e teşekkür eden Taşkın, resim sergisini organize eden kırılganlığını artırabileceğini, mali ve ekonomik riskleri aşağı Yorgancılar’a da ayrıca teşekkür etti. yöne çevirebileceğini, durağana geri dönüşün ise; hükümetin 16.04.2008 Çarşamba günü organize sanayi bölgelerini İzmir ebsohaber 39 mayıs 2008 MECLİS Valisi Sayın Cahit Kıraç’a tanıtmak amacıyla bir toplantı gerçekleştirildiğini söyleyen Taşkın, ayrıca Kıraç’ın organizeleri tek tek gezerek yerinde incelemelerde bulunacağını belirtti. Adnan Alak’ın bahsettiği sıkıntıların diğer sektörlerce de yaşandığını, Ankara’ya her gittiklerinde sanayicilerin yaşadığı sorunları ifade ettiklerini ancak, her ne kadar kendilerine “haklısınız” dense de gerekli çözümün sağlanamadığını belirtti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının bir kez daha törenlerle kutlandığını, tutsaklık zincirini kırdığımız, yeni Türk devletinin kurulduğu gün olan bu bayramı maalesef son zamanlarda aynı coşku ve güçle kutlanamadığını söyledi. Taşkın, EXPO 2015 organizasyonu için yapılan çalışmaların her ne kadar sonuç vermese de aslında İzmirlileri bir araya getirdiğini, şehrimizi dünyaya tanıtan bir proje olarak etkisinin mutlaka görüleceğini, zira Türkiye denilince İstanbul’u, Antalya’yı bildiklerini söyleyen yabancıların artık İzmir’i tanıdıklarını söyledi. Yorgancılar’ın ifade ettiği arama konferansının amacının da öncelikli olarak hangi projelerin devam ettirilmesi konusunda fikir paylaşmak olduğunu ifade etti. 2007 yılı İzmir ili vergi gelirleri rekortmenlerinin açıklandığını, listede EBSO üyele-rinden Lucien Arkas, Feyhan Kalpaklıoğlu, Bülent Selen Sarper, Selçuk Yaşar, Mahmut Özgener, Kemal Zorlu, Saime Filiz Sarper, Sabahattin Vatansever ve Mehmet Tiryaki’nin yer aldığını belirterek, kendilerini tebrik etti. Taşkın İzmir ile ilgili diğer bir gelişmenin ise mahkeme kararı ile durdurulan Kalkınma Ajansı’nın tekrar yoluna devam etmesi olduğunu söyleyerek, yol gösterici konumda olan Kalkınma Ajansı’nın işleyişine devam etmesinin, ileriye dönük projelerin gerçekleştirilmesi anlamında mutluluk verdiğini belirtti. Taşkın üyeleri cevaplandırdı Tamer Taşkın, iki ay değil, 22 gün Oda’da bulunmadığını öncelikle düzeltmek istediğini söyledi. Taşkın, tekrar görev yapma konusunda gazetelerde yer alan beyanatının, sadece kendisini bağladığını, ne Akkan’a ne de geçmiş dönem başkanlarına karşı yapılmış bir saygısızlık olarak algılanmaması gerektiğini, bilakis kendisinin her seferinde EBSO’nun ne kadar saygın bir kuruluş olduğunu ifade ettiğini belirtti. Bu beyanatındaki amacının, 1992 yılında genç bir sanayici olarak, EBSO çatısı altında görev alarak, büyüklerinden fikir ve güç alarak kendisini yetiştirip, EBSO Meclisi’nde, Yönetim Kurulu’nda, sonunda da Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan ve görev süresi bitiminde gönül rahatlığı ile gitmesi şeklinde yorumlanması gerektiğini, yanlış anlaşıldığı için özür dilediğini, zira hiçbir şekilde diğer başkanları rencide etmenin aklından bile geçmediğini ifade etti. ASAD’ın yeni yönetimi EBSO’yu ziyaret etti Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ASAD) yeni seçilen Yönetim ve Denetim Kurulu, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, ASAD’ın Yeni Yönetimine başarılar dilerken, kendisinin de aynı zamanda ASAD’ın bir üyesi olduğunu, İAOSB’de üretim yapan sanayicilerin de EBSO üyesi olduğunu hatırlattı. Tamer Taşkın, ASAD’ın yeni yönetiminin geçmiş yönetimden aldıkları bayrağı daha da ileri taşıyacaklarına inandıklarını belirterek, “Çalışmalarınızla daha başarılı olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceğinize inanıyorum” dedi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sanayiciyi çatısı altında toplayan kuruluşların birbirine yakın ve uyumlu çalışmalarla üretecekleri projelerin üyelerine yararlı olacağını, İzmir’in yatırım ve üretim potansiyelinin değerlendirilerek ekonomik refah düzeyinin artmasına katkı sağlayacağını söyledi. ASAD Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Talay ise, her iki yönetimin de birbirine destek vermesini arzuladıklarını, bu anlayış doğrultusunda da birçok projeyi hayata geçirmek istediklerini söyledi. “Biz birlikte daha güçlüyüz” sloganı ile yola çıktıklarının altını çizen Talay, İAOSB’nin ve İzmir’in tanıtımına yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerini kaydetti. Talay, yeni dönem çalışmaları hakkında şunları söyledi: “Bölgemizin tanıtımında sadece ülkemizde değil tüm dünyada duyurabilecek organizasyonlar düzenleyeceğiz. Geçen yıl ilkini düzenlediğimiz Çiğli’nin Geleceği Platformu’nun bu yıl da 2’ncisini yaparak yerel yönetimlerle görüş alışverişinde bulunacağız. Ayrıca bazı medya kuruluşlarıyla ortak çalışmalar gerçekleştirerek birçok organize sanayi bölgesinin gözbebeği haline gelmiş Bölgemizin tanıtımını daha fazla kesime duyurmak için çalışacağız” ebsohaber 40 mayıs 2008 MECLİS Yorgancılar: Piyasalar krizde Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, değişik sektörleri kapsayan yapmış olduğu bir çalışmada, ne yazık ki piyasaların bir krizin içinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, bankaların henüz Basel II kriterlerini uygulamaya başlamamış olmasına rağmen, bir çok işverenin banka kredisi kullanmakta zorlandığını, mevduat faizleri yüzde 17 civarında seyrederken bugün bankaların mevduata yüzde 18, hatta yüzde 25’lere kadar değişen oranlarda kredi verir hale geldiğini belirtti. Nisan ayı Meclis Toplantısı’nı açış konuşmasında çeklerin, senetlerin ödenemediğini, satışların yok denecek kadar az olduğunu, maliyetine bakarak değil, sadece para tahsilatını yapabilme düşüncesi ile malı satan bir sanayi ile karşı karşıya kalındığını ifade eden Yorgancılar, ülkenin nereye gittiğinin belli olduğunu ama maalesef bununla ilgili herhangi bir tedbir, önlem alınamadığını, çünkü ülke gündeminde yine ekonomi yerine, parti kapatılması, 301. Maddenin değiştirilmesi gibi konuların yer aldığını vurguladı. Ender Yorgancılar, bugün dünyada 17. büyük ülke konumunda olan Türkiye’nin, ilk 10’da yer almak istiyorsa, kesintisiz yüzde 8, yüzde 9’luk büyümeyi her yıl üst üste gerçekleştirmek mecburiyetinde olduğunu söyleyerek, en büyük temennilerinin ekonomideki bu belirsizliğin biran önce sonuçlanabilmesi açısından gerekli tedbirlerin alınması olduğunu ifade etti. Her ne kadar hükümetin istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması ile ilgili bir takım açıklamalar yapsa da işveren üzerindeki yüzde 5 payın, 5 puan düşürülmesinin bile Ekim ayına ertelendiğini, oysaki bu uygulamanın 5-6 ay bekletilmeden acilen hayata geçirilmesinin en faydalı yöntem olduğunu dile getirdi. Kutlamalar, planlamalar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını bir kez daha en içten dilekleriyle kutladığını söyleyen Ender Yorgancılar, dünyada “çocuk bayramı” olarak kutlanan bu değerli günün artık Türkiye’nin dışındaki ülkelere de örnek olduğunun dışarıdan gelen katılımcılar ile bir kez daha anlaşıldığını ifadeyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulduğu bu günün, ne kadar önemli olduğunun, çocuklarımıza en iyi şekilde anlatılması için bir fırsat olduğunu dile getirdi. Ender Yorgancılar, uzun bir süredir EXPO 2015 organizasyonu için yapılan çalışmaların ne yazık ki oylamada Milano şehrinin seçilmesiyle kaybedildiğini, ancak bu organizasyon için planlanan ve İzmirimize büyük katkı sağlayacağı düşünülen yatırımların hayata geçirilmesi için çalışmaların devam ettirilmesi gerektiğini düşündüğünü belirterek, İzmir’deki Başkanlar Kurulu toplantısında haziran ayının ilk haftasında bir arama konferansı düzenlenmesi konusunda mutabık kalındığını ve İzmir’deki Sivil toplum örgütlerinin başkanları, üniversiteden, basından değerli yöneticilerin katılacağı yaklaşık 55 –60 kişilik bir grup ile İzmir’in kimlik tespitini, bundan sonra hangi konularda başarılı faaliyetlerin ve çalışmaların içinde bulunabileceği konularını belirlemek açısından bu konferansın son derece faydalı olacağı kanısını taşıdığını söyledi. EBSO Yönetiminde değişim Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan ile Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Şairoğlu’nun, Yönetim Kurulu görevlerinden ayrılmaları nedeniyle boşalan üyeliklere Yönetim Kurulu yedek üyeleri Şener Gençer ile Eyüp Sevimli’nin getirildiğini belirten Yorgancılar, Gencer ile Sevimli’ye başarılar diliyerek, Tezcan ile Şairoğlu’na EBSO Yönetim Kurulu’nda bugüne kadar yapmış oldukları başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Yorgancılar, ayrıca Yönetim Kurulu’ndaki görev değişiklikleri nedeniyle Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine Ufuk Akgün’ün seçildiğini belirterek, kendisini tebrik etti. Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Şahan’ın kızının 19.04.2008 Cumartesi günü evlendiğini söyleyerek, genç çifte bir kez daha mutluluklar diledi. Meclis Üyesi Hüseyin Eren’in 5 Nisan 2008 Cumartesi günü Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde balata fabrikasının açılışının yapıldığını belirten Yorgancılar, ekonomimizdeki belirsizliklere rağmen özveriyle yeni bir fabrika açarak, sanayimize katkı sağladığı için Eren’i bir kez daha tebrik ederek, başarılı çalışmalarının devamını diledi. Yorgancılar, 10 Nisan 2008 Perşembe günü gerçekleştirilen ASAD 7. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Meclis Üyemiz Ali Aktaş’ın 2008-2010 dönemi Denetleme Kurulu Başkanlığı’na seçildiğini ifadeyle, kendilerini bir kez daha tebrik etti ve yeni görevinde başarılar diledi. Yönetim Kurulu üyemiz Cengiz Kocagil’in annesinin rahatsızlığı nedeniyle kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileğinde bulunan Yorgancılar, Meclis Üyesi Reşat Akçakır’ın babasının gerçirdiği ameliyat dolayısıyla da geçmiş olsun dileklerini iletti. ebsohaber 41 mayıs 2008 MECLİS Sanayicinin gündemi Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayiciler, iç politik gelişmelerin etkili olduğu gündemde yine ekonomiyi ön plana çıkarmaya çalıştı. Türkiye’nin doğal kaynaklarını zenginliğe dönüştüren madencilik, döküm gibi sektörlerde organize üretimi savunan sanayiciler, küresel ısınmanın başta tahıl olmak üzere tüm gıda ürünlerinde getirdği etkilere karşı önlemler alınmasını istedi. Sanayi yatırımlarının desteklenmesi için konut sektöründeki mortgage kredileriyle desteklenmesini öneren sanayiciler, çalışma hayatında büyük fedakarlıklarla kurulan iş barışının korunması gerektiğini söyledi. sektörler ve ekonomi Halit Şahin Çevre kararları alınırken işletmeler de görülmeli EBSO Meclis Üyesi Halit Şahin, iki ay aradan sonra tekrar kürsüden kendilerine hitap eden Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’a “hoş geldiniz” derken, kendisinin olmadığı meclis toplantılarında konuşma yapan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan’ın, Yönetim Kurulu görevinden ayrılmasına anlam veremediğini, eğer özel değilse sebebini öğrenmek istediğini söyledi. Halit Şahin, nazım imar planı konusunda pek çok itiraz olmasına rağmen kabul edilen şekliyle bile hukukçuların ikiye ayrıldığını, bir grup hukukçunun; “yalnız İnciraltı ile ilgili değişiklik gündeme gelecek” derken, diğer grubun “nazım imar planı tekrar görüşülecek” dediğini, eğer bu konu tekrar gündeme gelecekse sanayicilerimizin de konuyla ilgili görüş bildirmesi gerektiğini belirterek, onun için bir komisyon kurularak, çalışmalara başlanılmasını istedi. 2008 yılı Odamız Çevre Ödül yarışması için müracaatların 15 Mayıs 2008 Perşembe gününe kadar kabul edileceğini, tüm meclis üyelerinden çevrelerindeki sanayicileri bu yarışmaya katılmaları için yönlendirmelerini isteyen Şahin, Maden İstihraç Sanayi Meslek Komitesi’nin organizasyonu ile altının nasıl elde edildiğinin görülmesi amacıyla Uşak altın madenine gezi düzenlendiğini, yaptıkları incelemeler sonucunda madenler konusunda gazetelerde çıkan haberlerle yapılan uygulamanın çok farklı olduğuna şahit olduklarını, dolayısıyla çevrenin zarar görmemesi konusunda kararlar alınırken birebir işyerlerinin incelenmesi gerektiğini belirtti. Şahin ayrıca, 2008 yılı EBSO Çevre Ödül Töreni’ne Çevre Bakanı ile Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın katılımının sağlanması hususunda Yönetim Kurulu’ndan destekte bulunmalarını rica etti. Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Haluk Tezcan ve Hüseyin Şairoğlu’na Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinden istifa etme nedenlerini açıklamak isteyip istemediklerini sordu. Açıklama yapmak istemedikleri yönünde yanıt aldı. Atıl Akkan, Meclis üyeleri olarak Yönetim Kurulu’nu seçtikleri için istifaların nedenini bilmeleri gerektiğini, en azından centilmenlik gereği bir açıklama yapılmasını istediğini dile getirdi. Meclis Başkanı Yorgancılar, Akkan’ın Yönetim Kurulu’nu Meclis seçtiği ve tüm üyelerin meclise karşı sorumlu oldukları için doğru düşündüğünü, ancak hem Tezcan’ın, hem de Şairoğlu’nun açıklama yapmak istemediklerini belirtti. Metin Deyirmenci Dökümcüler İhtisas OSB’ye uygun yer bulunmalı EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci, döküm sektörünün bir çok sanayi kuruluşunun ana maddesi olduğunu, ancak son iki ay içinde döküm ham maddesi olan pik ve hurdaya yüzde 80’in üzerinde zam yapıldığını, bu zammı iç piyasaya yansıttıklarında zaten geç yapılan tahsilatların süresinin 6-7 aya çıktığını, aldıkları çekleri tahsil edemediklerinde de mecburen banka kredisi kullandıklarını söyledi. Deyirmenci, döküm sektörünün emek yoğun, zor bir sektör olsa da şu anda ihracatın yıldızı olma durumunda bulunduğunu, her ne kadar hiç kar elde etmeden ihracat yaptıkları günler olsa da artık Çin’in maliyetlerini arttırmaya başlamasıyla ihracat kapılarının açılmaya başladığını ve dört ayda hemen hemen 300 milyon euro’ya yakın ihracat yaptıklarını dile getirdi. Ekonomimizde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, sanayiciler olarak bir birlerine yeterince destek olamadıklarını, zira üç yıldır kurmaya çalıştıkları ihtisas organize sanayi bölgesi için bir ebsohaber 42 mayıs 2008 MECLİS türlü uygun yer bulamadıklarını, en son Akkan’ın kendisine yardımcı olacağı düşüncesiyle Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ne gittiklerini Aliağa Organize Sanayi Bölgesi yönetimini kesinlikle suçlamadığını, Aliağa’nın her anlamda dört dörtlük bir organize sanayi bölgesi olduğunu ancak metrekaresi 40 euro olan arsaların sanayici tarafından alınmasının mümkün olmadığını belirtti. Planladıkları ihtisas organize sanayi bölgesinin kurulması için kendilerine ücretsiz yer verilmesi gerektiğini, çünkü dökümcülerin hiçbir çevresel atığının bulunmadığını, tek atık olan kumun, kurulacak tesis ile yıkanıp tanelere ayrılarak tekrar kullanılabilineceğini, geriye kalan curuhun ise zaten çimento fabrikaları tarafından alındığını vurgulayan Deyirmenci, böylece kendi ülkemizde olan kaybın önleneceğini sözlerine ekledi. Erdoğan Çiçekçi Çalışma hayatı bir düzene oturtulmalı EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi, ülkemizdeki bir televizyon kanalını ve gazeteyi almak adına 375 milyon dolarlık kredi veren Halkbankası’nın bugünkü durumu ile eski durumunun mukayese edilmesi açısından değerlendirilmesi gerektiğine inandığını dile getirdi. Çiçekçi, Adana Sanayi Odası’nın teşvik yasası ile ilgili açmış olduğu davayı enerji ve sigorta muafiyeti açısından kazanmış olmasını, odaların gücünün ortaya konması açısından önemli bulduğunu, işsizlik sigortası fonundan istihdam arttıracağım diye hükümetin almak istediği parayı haksız bulduğunu, bu uygulama nedeniyle mahkeme açılmasını arzu ettiğini, eğer Adana Sanayi Odası kazanıyorsa Odamız’ın da kazanabileceğini ifade etti. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun değişmesi ile ilgili tasarıda; önceden noter kanalı ile ayrılamayan işçinin artık, kendi imzası ile ayrılabileceğini belirten Çiçekçi, yeni çıkan Sosyal Güvenlik Yasası’nın insanların ahlaksızlıkla nasıl devleti kandırmaya mecbur edildiğinin göstergesi olduğunu, zira insanların küçücük çocuklarını çalışıyormuş gibi göstererek sigorta yaptırmaya çalıştığını ve sigorta müdürlüklerinin önünde uzun kuyrukların oluştuğunu söyledi. Erdoğan Çiçekçi, iktidarın hiçbir zaman kendilerinin yanında olmadığını, uygulanan ekonomik modelinin çok kötü sonuçlar vereceğini, üç yıldır bu felaketi adım adım yaşadıklarını, tüm bunların sebebinin yaşananların iktidara tam olarak aktarılmaması olduğunu, oysaki uygulanması gereken politikanın; “ilk günden itibaren ne yapacaksan göreceğiz, ondan sonra senin yanında yer alacağız” olması gerektiğini, dolayısıyla EBSO kürsüsünün daima ekonominin, sanayinin birinci plana getirilmesi gereken yer olduğunu, susarak nazik olunamayacağını, gereğinin yapılarak, ses getirecek tavrımızın ortaya konması gerektiğini söyledi. Hükümetin Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nı hazırlarken emeklilik için 9000 gün çalışılması zorunluluğunu getireceğini öğrenen sendikaların, hiçbir ciddi örgütlenme olmadan mil- yonlarca kişiyle sokaklara döküldüğü, bunu gören hükümetin ise çalışma gününü bir anda 9000’den 7200 güne indirdiğini, madem böyle bir uygulama yapılabili-niyordu da, neden bu millet sokaklara dökülmeden yapılmadığını anlayamadığını ifade etti. Çiçekçi, İşçinin 1 Mayıs’ın tatil yapılması ile ilgili talebi için; “mademki istiyorsunuz ücretsiz olarak bu izni size verelim, maaşınızı keselim, istediğiniz gibi bayram yapın” demeyi aklından geçirdiğini ifade etti. Çiçekçi, kıdem tazminatının şirketler için ödenmesi gereken en yüksek rakam olduğunu, ekonomik krizle karşı karşıya kalındığında bile kıdem tazminatını ödemekle yükümlü olduklarını, bu konu çözüme ulaşana kadar TOBB’un, TİSK’in, TÜSİAD’ın usanmadan bu sıkıntıyı dile getirmesi gerektiğini belirtti. Çalışma hayatı bir düzene oturtulmadığı sürece ülkemize yabancı yatırımcının gelmeyeceğini, organizelerimiz istediği kadar güzel olsun bunun yalnız başına yeterli olmayacağını, şayet bir yatırım yapılacaksa ekonomik boyutu kadar çalışma hayatını düzenleyen sistemin de o denli önemli olduğunu vurgulayan Çiçekçi, çalışma hayatıyla ilgili meseleleri daima ciddiyetle takip etmeleri gerektiğini söyledi. Atıl Akkan Fabrikaların arsaları da mortgage gibi kredilendirilmeli EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün üç ay önce Aliağa’daki arsalarını ihaleye çıkardığında metrekaresinin 190 milyon liradan aşağı satılmadığını, üstelik bu arsaların imar planı, alt yapısı, elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz gibi çalışmaları bulunmadığını belirterek, Aliağa OSB’deki metrekaresi 40 Euro’nun sanayici için pahalı olduğunu bildiğini, onun için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na giderek, OSB’lerin gayrimenkul yatırım ortaklığı kurabilmesi ve borsaya açılabilmesi yönünde öneride bulunduğunu söyledi. Akkan, Ödemiş OSB’de 1500 dönüm, Bergama OSB’de 1500 dönüm, Kınık OSB’de 1000 dönüm, Aliağa OSB’de 10.000 dönüm, Torbalı OSB’de 1700 dönümlük bedelleri ödenerek, tapuları alınmış arazi bulunduğunu, bugün gayrimenkul yatırım ortaklıklarına bakıldığında, borsada bu kadar arsası olan gayrimenkul yatırım ortaklığı olmadığını, dolayısıyla OSB’lerin borsadan toplayacağı paralar ile bu arsalarda değişik ölçülerde kapalı alanlar yaparak, bunları sanayicilere 20, 30, 40 yıl vadeler ve cüzi taksitlerle, aynı mortgage yasası gibi faizsiz verebileceğini, buradan sağlanan gelirin de borsadaki yatırımcılara dağıtılabilineceğini, nihayetinde de fabrika kuracak yatırımcının bina yerine makinaya para harcayabileceklerini düşündüğü için bu öneriyi yaptığını dile getirdi. Akkan, Dökümcülere yer bulmak amacıyla kendisine gelen Metin Deyirmenci ve Nuri Atik’e bölgeyi gezdirdiğini, metrekaresi 40 euro’dan 1000 dönüm yer verebileceklerini, kumu aynı ebsohaber 43 mayıs 2008 MECLİS gün yıkayıp, kurutup geriye alabilecekleri bir arıtma tesisini de kurabileceklerini ifade ettiğini, akabinde de bir yazı yazarak, Aliağa OSB’de yer alanlara bir leasing firmasından 5 yıl vadeli, sıfır faizle, YTL ya da döviz farketmeksizin kredi bulduklarını belirttiğini söyledi. Konuyla ilgili olarak, bir formül geliştirerek, leasing firmasına sunduklarını, firmanın kabul etmesiyle de 5 yıl vadeli, sıfır faizle, YTL ya da döviz fark etmeksizin, arsa ve bina kredisi almak şartıyla para kullandırabildiklerini, bundan yararlanan sanayicilerin de bulunduğunu belirtti. Erdoğan Çiçekçi’nin bahsettiği kıdem tazminatı konusunu bu hükümetin uygulamaya koymadığını, bunu yapan siyasetçinin yıllarca omuzlarda taşındığını, dolayısıyla konunun sıfırdan ele alınması gerektiğini ifade eden Akkan, Hükümetin 4.75 olarak hedef koyduğu enflasyon oranının 9.5’i bulduğunu, neredeyse yüzde 100’lük bir artış yaşandığını, çok büyük bir yanılgı olan enflasyon oranının düşürülmesiyle ise sadece Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı ile Merkez Bankası’nın mücadele ettiğini belirtti. Akkan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Meclisi bulunmadığını, her yıl mali genel kurul toplantısının yapıldığını, 4 yılda bir seçimlerin gerçekleştirildiğini ifade ederek, TOBB’un meclisinin Türkiye genelindeki oda ve borsalar olduğunu, dolayısıyla odalar seslerini yükseltmediği sürece TOBB’dan beklenen hareketi göremeyeceklerini söyledi. Teknopark EBSO’nun projesiydi 2000 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde, OSB yönetimlerinin, İzmir Valisi ile Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın katılımıyla, teknoparkları incelemek amacıyla Fransa‘ya seyahat düzenlendiğini, Nice‘deki Fransa‘nın en büyük teknoparkı olan Sofia teknoparkına gittiklerinde gördükleri karşısında çok etkilendiklerini, çünkü 23 bin dönümlük bir ormanın içinde kurulan yerde, gerekli her şeyin yapılmış olduğunu gördüklerini söyleyen Akkan, üç gün birlikte yaptıkları çalışmalardan sonra, İzmir’e dönünce Seferihisar’da 5000 dönümlük arazide 28 kurumun onayının alınarak teknopark kurulması yönünde çalışmaların başlatıldığını, yapılan tüm çalışmaların dosyalarının Odamız’da bulunduğunu, sonra her nedense tamamlanamayan çalışmayı şimdi EGİAD’ın sahiplenerek İzmir Yüksek Teknoloji enstitüsü ile 2000 dönümlük bir alana teknopark kurulmasının planlandığı, gazetelerde de bu haberlerin çıktığını, ancak projenin esas sahibinin EBSO olduğunu dile getirdi. OSB’lerimizi tanıtmak amacıyla İzmir Valisi’nin katılımı ile Odamız’da yapılan toplantıda, bürokrasinin işlerini çok aksattığından, bir evrak için 45-50 gün sanayicinin bekletildiğinden bahsettiğini dile getiren Akkan, bunun üzerine İzmir Valisi Kıraç’ın Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ne bütün bürokratları ile geldiğini, yaptıkları toplantıda yaşanan sıkıntıların dile getirildiğini söyleyerek, Vali’nin konulara çok hakim olduğunu ve zaten zor koşullarda üretim yapan sanayicilerin daha fazla zorlanmamaları için bürokratlarına işlerin en geç üç gün içerisinde halledilmesi yönünde talimat verdiğini belirtti. Akkan, EXPO için can siparene çalışan ve bunu göstererek, bağıra bağıra değil de elinden geldiğince, müspet olması için emek sarf ederek yapan Taşkın’a teşekkür etti. Yönetim Kurulu’nda yaşanan istifalar için gazetelerde çıkan haberlerde; “Başkan fahri konsoloslara yemek vermek istedi, Şairoğlu ile Tezcan karşı çıktı” yönünde haberlerin yer aldığını ancak kendisinin bunlara inanmadığını, çünkü bu tür konularla ilgili yetkinin Yönetim Kurulu Başkanı’nda olduğunu, yaşananları Başkan’ın değil istifa eden üyelerin açıklaması gerektiğini, meclise karşı sorumlulukları olduğunu ifade etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ın “Yeni dönemde aday olmayacağım. Meclis Üyesi de olmayacağım. Ben Başkanlık yaptığım bir yerde daha alt konumda görev yapmam” şeklinde gazetelerde talihsiz bir beyanatının çıktığını, oysa kendisinin ve kendisinden önceki başkanların Odamızda meclis üyeliği yaptıklarını, çünkü Meclisin en vakarlı yer olduğunu, İsmet İnönü’nün bile Cumhurbaşkanı, Başbakan olduktan sonra milletvekilliği yaptığını ve ölünceye kadar TBMM sıralarında oturduğunu, zira Meclisin milli idarenin tecelli ettiği yer olduğunu, dolayısıyla Taşkın’ın da tekrar meclis üyesi olmasında bir sakınca görmemesi gerektiğine inandığını söyleyen Akkan, yanlış beyanatın düzeltilerek, geçmiş dönem başkanlarının da rencide edilmemesi gerektiğini vurguladı. Faik Dalgıç Küresel ısınma gıda üretimini düşürdü EBSO Meclis Üyesi Faik Dalgıç, küresel ısınmadan dolayı Türkiye’de ve dünyada tahıl ürünlerinde ciddi şekilde azalmalar olduğunu, ülkemizde 2007 yılında hububat başta olmak üzere bitkisel üretimde ciddi düşüşler yaşandığını, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre geçen yıl tahıl ürünleri üretiminin önceki yıla göre yüzde 15.5; sebze üretiminin yüzde 0.7 ve meyve üretiminin yüzde 4,3 oranında azaldığını söyledi. Türkiye’nin 13,5 milyon hektar alan ile dünya hububat ekim alanının yüzde 2’sini, 20 milyon ton üretimi ile de dünya hububat üretiminin yüzde 3’ünü karşıladığını, 2007 dünya buğday üretimi 603 milyon ton iken 2007 buğday tüketiminin 616 milyon ton olduğunu, aradaki farkın stoklardan karşılandığını, dolayısıyla bu veriler ışığında stokların eridiğini belirtti. Dünyanın en büyük buğday üreticisi Çin’in bile kuraklık nedeniyle buğday ithalatına gideceğini açıklamasının piyasaları sıkıştırdığını, özellikle Türkiye gibi hububat ağırlıklı beslenen az gelişmiş ülkelerde finansal alanda dalga dalga yayılan kriz belirtilerine yol açtığını, buğday ve un fiyatlarındaki artışlardan sonra durumun en canlı örneğinin pirince yapılan zam ile yaşandığını ifade etti. Dalgıç, dünya çapında, küresel ısınmaya karşı önlemler alınmazsa, tarımsal politikalarda etkin çözümler üretilmezse, mevcut su kaynakları tasarruflu kullanılmazsa ve bu karışıklıklardan faydalanmak isteyen spekülatörlere prim verilirse geleceğimizin ciddi tehdit altında olacağını, bu nedenle, herkesin üzerine düşen önlemleri alması gerektiğini dile getirdi. ebsohaber 44 mayıs 2008 MECLİS Deri konfeksiyonda hedefler yeniden belirleniyor Ege Bölgesi Sanayi Odası Deri ve Kürk Giyim Eşyası Sanayi Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Adnan Alak, sektörlerinde yaşanan sorunların, diğer sektörlerin yaşadığı sorunlarla örtüştüğünü, en temel problemlerinin birçok ihracata dayalı sektörde olduğu gibi değerli TL olduğunu, dolayısıyla da emek yoğun olarak faaliyetini devam ettiren konfeksiyon imalatının, çok ucuz rakamlara iş yapan Uzak Doğu ülkelerine kaptırıldığını, ancak hala Uzak Doğu’nun yakalayamadığı bazı avantajlar sayesinde az da olsa çalışmaya devam ettiklerini söyledi. Alak, bu avantajların başında katma değeri yüksek ürünler, moda tasarımı konularının bulunduğunu, ama maalesef sürdürülebilir bir gelişme içerisinde olmadıklarını, bununda deri sektöründe çalışan bir çok kişinin sektörün geleceğini tehlikede görmesi nedeniyle başka işlere kaymasına neden olduğunu, 4-5 yıl önce “makinacı, ayakçı” tabir edilen bir çalışanı bulmak için yüzlerce insan arasından seçim yaparken, şimdi hizmet üretecek eleman yetiştirmekte sıkıntı yaşandığını ifade etti. Çevre için en büyük bedeli ödedik la yapılamayan ihracat nedeniyle ülkemizin ve devletimizin çok ciddi gelir kayıpları olduğunu ifade etti. Moda ve tasarıma yöneliyoruz Deri sektörü çevreyi kirleten bir sektör olarak tanındığı için şu anda en büyük çevre bedellerini dericilerin ödediğini, geçmişte çevre bedellerini öderken cüzi de olsa elektrik yardımı alırken bugün o yardımı da alamadıklarını ve inanılmaz arıtma masrafları bulunduğunu dile getiren Alak, Çevre Bakanlığı’nın, Avrupa Birliği normlarına getirmelerini istedikleri bir çok konuda duyarsız davranması, yapılması gerekenlerde geç kalması nedeniyle büyük bedeller ödediklerini belirtti. Alak, 2008 yılı sonu itibariyle serbest bölgelerde uygulanan istihdam üzerindeki bazı teşviklerin kaldırılacağını, ancak AB’ye üye oluncaya kadar bu teşviklerin devam etmesini istediklerini söyleyerek, konuyla ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısı hakkında görüşlerini ilgili merciilere bildirdiklerini, ayrıca İzmirli milletvekillerinin de konudan haberdar olduğunu dile getirdi. KDV ve ÖTV‘deki çok basit uygulama hataları yüzünden zaman, para ve pazar kaybına uğradıklarını, oysa deri işlemeyi en iyi yapan ülkelerin başında yer aldıklarını, işlenen dana derisinden kürkü bütün dünyaya satabilme kabiliyetine ve teknolojiye sahip olduklarını belirtti. Alak, kürk üzerinde bulunan ÖTV ve KDV yükünün sanayiciye aşırı derecede yük getirdiğini, düzeltme anlamında gerekli çalışmanın yapılmadığını, dolayısıy- Adnan Alak, kendilerine yeni bir vizyon belirleyerek, temel rakipleri olan Hindistan, Pakistan, Çin’i bir kenara bırakıp, yeni rakip olarak İspanya, İtalya, Fransa gibi moda üreten ülkelerini seçtiklerini, moda tasarım üzerine daha fazla önem vermeye, imalat bantlarını modernize etmeye çalıştıklarını, fakat değerli TL’nin, maliyet enflasyonunun, rakipleri karşısında kendilerini güçsüz bıraktığını söyledi. Buna rağmen geçen yıl yüzde 16 civarında ihracat artışı ile 1 milyar 300 milyon dolar civarında ihracat gerçekleştir-diklerini, bu yıl da yerinde saymasa bile paritenin euro lehine gelişmesi sayesinde yüzde 10-15 daha büyümeyi öngördüklerini ve 1.5 milyar dolara yakın ihracat rakamı hedeflediklerini ifade etti. Yakın gelecekte Türkiye’nin genel ekonomik tablolarının daha iyiye gitmesini ümit ettiğini söyleyen Alak, bu sayede Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in koymuş olduğu 5 milyar dolarlık hedefe de ulaşılabilineceğini söyledi. Yöneltilen sorulara yanıt veren Alak, kürk giysisinin coğrafyaların kuzey bandındaki soğuk ülkeler tarafından moda giyimden ziyade temel ihtiyaç olarak tüketildiğini ifadeyle, uzun yıllardır Türkiye’de özellikle Çorlu ve Menemen bölgelerinde kürk deri işleme kapasitesinin ve teknolojinin çok ilerlediğini, bunun yanında moda tasarımında da ciddi gelişmeler sağlayınca şu anda soğuk ülkelerde yüzde 50’ye yakın pazar payımızın bulunduğunu belirtti. Alak, fiyat konusunda da her ne kadar Çin’den pahalı olsak da Çin’le mukayese edildiğinde hem yaratılan katma değer, hem moda tasarımı, hem de ürün kalitesi anlamında çok üst düzeylerde olduğumuz için müşterilerin iyi olanı almak adına gerekli bedeli ödediğini dile getirdi. Adnan Alak, Türkiye’nin pazarlama kanalında biraz daha agresif, biraz daha destek alır sürece girmesi durumunda üretilen ürünün daha kıymetli olacağını ve daha büyük pazarlara satış yapabilme imkanları olacağını ifade etti. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, KDV konusunda yaşanan sıkıntının daha önce Akdede tarafından dile getirildiğini ve konuyu çözmek üzere Ankara’da ilgili bakanlığa gidilerek gerekli açıklamaların yapıl-dığını söyleyen Yorgancılar, en kısa sürede sorunların aşılmasını ümit ettiklerini belirtti. ebsohaber 45 mayıs 2008 HABER Orta vadeli mali çerçevenin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin rekabet gücünü, istihdamını artıracak, altyapı yatırımlarını hızlandıracak bir perspektif sunacağı ifade edilirken “harcama dönemi” olacağının ipuçları verildi. a çıp ni ye iye om on Ek Hükümet önümüzdeki 5 yıllık dönemde uygulamak üzere yeni bir ekonomik programa geçiyor. Hükümet, IMF ile yeni program öncesinde, iç ve dış piyasalara yön vermek için 55 aylık yol haritası hazırladı. Milli gelir hesaplarındaki revizyon, orta vadeli küresel ekonomik ve finansal görünümdeki değişim, yeni istihdam paketi, GAP yatırımları dikkate alınarak oluşturulan ve 2008-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Mali Çerçeve’nin en önemli bölümünü faiz dışı fazla hedefindeki değişiklik oluşturdu. Bu yıl Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 4.2 olarak öngörülen faiz dışı fazla hedefini yüzde 3.5’a çekildi. Bu revizyon ekonomi çevrelerinde ‘mali gevşeme’ olarak yorumlandı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in beraber açıkladığı Orta Vadeli Mali Çerçeve, ekonominin kritik rakamlarının revize edildiğini ve ekonominin yeni çıpasının “faiz dışı fazla” yerine “bütçe açığı” olacağını ortaya koydu. Öte yandan 2008- 2012 yıllarını kapsayacak 5 yıllık dönemin “harcama” dönemi olacağı anlaşıldı. Hükümet bu yıllarda kamu harcamalarını belirgin bir şekilde artıracak, GAP başta olmak üzere altyapı yatırımlarına önemli oranda kaynak aktaracak. Bakan Unakıtan, mali programdaki bu değişikliğin ve 2008 yılına ilişkin yapılan revizyonların, esas itibarıyla makro ekonomik hedeflerde meydana gelen değişim ile merkezi yönetim bütçesinin gelir ve giderlerini etkileyen politika kararlarındaki değişiklikler nedeniyle yapıldığını söyledi. Şimşek ve Unakıtan’ın ortak basın toplantısında “Orta vadeli mali çerçevenin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak, Türkiye’de istihdamı artıracak, Türkiye’de altyapı yatırımlarını hızlandıracak bir perspektif sunacağı, bu perspektifin kamu borç stokundaki azalmanın sürmesini, bir yandan da cari açığın daha da kötüleşmemesi için yapılması gerekenleri içerdiği” ifade edildi. Yeni çıpa bütçe açığı Maliye Bakanı Unakıtan da konuşmasında faiz dışı fazla (FDF) konusunun, 2002’den itibaren Türk kamuoyunda fazlaca işlenen bir konu olduğunu belirterek, “Bu da çok iyi bir şey. Yani kamuoyu da bununla ilgilenmeye başladı. Ancak her zaman buradan sizlere hitap ederken şunu söyledim; faiz dışı fazla bir sihirli rakam değildir, yani illa şu kadar olacak, illa bu kadar olacak diye onun üzerinde sihirli bir şekilde durmamız, yani ’eskiden neyse aynen devam edecek’ gibi düşünmemek icap ediyor” dedi. Unakıtan, “Çünkü bizim gerek AB kriterlerine göre hesaplanan kamu brüt borç stoğumuz, gerekse kamu net borç stoğu oranımız devamlı suretle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) göre düşüş gösteriyor. Şimdi ebsohaber 46 mayıs 2008 HABER düşüş gösteren kamu borçlarına karşılık faiz dışı fazla ve diğer bazı kriterler de nazarı itibara alındığında faiz dışı fazla patikası sürekli olarak değişim gösterir. İşte bu da bunun bir yansıması” diye konuştu. FDF 1.7’ye inecek Açıklanan yeni program ve revize edilen rakamlara göre, toplam kamu kesimi faiz dışı fazla oranı 2009 yılında yüzde 3, 2010 yılında yüzde 2.7, 2011 yılında yüzde 2.5 ve 2012 yılında yüzde 2.4 olarak öngörüldü. Aynı dönemde merkezi yönetim bütçesi tanımlı faiz dışı fazla ise sırasıyla yüzde 2.3, yüzde 2, yüzde 1.7 ve yüzde 1.7 olarak öngörüldü. Öte yandan yeni programda, 2007 sonu itibariyle yüzde 38.8 olan AB tanımlı brüt kamu borç stokunun GSYH’ya oranının sonraki yıllarda da sırasıyla yüzde 37, yüzde 35, yüzde 33, yüzde 31 ve 2012 yılı sonunda da yüzde 30 olarak gerçekleşmesi hedefleniyor. Özelleştirme gelirleri azalacak Bu yıl GSYH’nin yüzde 1.2’i düzeyinde özelleştirme geliri beklenirken, bu oranın 2009’da yüzde 1’e, 2010’da yüzde 0.7’ye, 2011’de yüzde 0.5’e ve 2012 yılında yüzde 0.2’ye kadar düşeceği öngörülüyor. Geçen yıl yüzde 38.8 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı kamu borç stokunun GSYH’ye oranı, orta vadeli mali çerçevede 2008 için yüzde 37 öngörüldü. Bu oranın 2009’da yüzde 35’e, 2010’da yüzde 33’e, 2011’de yüzde 31’e ve 2012’de yüzde 30’a kadar düşürülmesi hedeflendi. Bu program uygulanacak Kemal Unakıtan, IMF ile uygulanan stand-by programları ile ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu: “Bizden önce yapılan programı devir aldık ve başarı ile sonuçlandırdık. Bir tane de biz program yaptık. O da başarılı oldu. Biz ekonomi programını öyle ele aldık ki, IMF olsa da olmasa da uygulayacaktık ve başarılı olduk. Artık 3 yıllık bütçe yapıp açıklıyoruz. Mali disiplin devam ediyor, yapısal reformlar yapılıyor. IMF olsa da olmasa da biz bu programı bütün ciddiyeti ile uygulayacağız. Asıl olan siyasi iradedir.” Yeni ekonomik programda neler var • Kamu borç stokunun GSYH oranını yüzde 30’a indirmek. • Mali disiplinde herhangi bir gevşeme sözkonusu olmayacak • Bütçe açığının milli gelire oranı 2012’de yüzde 1.6 olacak. • Özelleştirme gelirinin GSYH’ya katkısı 2012’de yüzde 0.2 olacak. • 2008’de faiz dışı fazla 3.5 olacak. • 2009-2012 döneminde faiz dışı fazla elde edilmesi politikası sürecek. • Bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 1.9’dan yüzde 1.4’e düşürüldü. • Kamu net borç stoğu yüzde 61’den yüzde 29’a düşürüldü. • Bütçe açığının milli gelire oranı 2012’de yüzde 1.6 olacak. • Özelleştirme gelirlerinin GSYH’ya katkısı 2012’de yüzde 0.2 olacak • Yatırımların önündeki engeller kaldırılacak. • İstihdam, GAP ve mahalli idarelere pay aktarılacak. • Enerjide özelleştirmeler önümüzdeki dönemde hızlanacak. İzmir’in bütçeye net katkısı 3 milyar 352.8 milyon YTL Üç ayda sağladığı 4 milyar 326 milyon YTL’lik bütçe gelirine karşılık, 973.2 milyon YTL bütçe harcaması alan İzmir’in bütçeye net katkısı 3 milyar 352.8 milyon YTL oldu. Ocak-Mart döneminde bütçeye aldığından çok veren 17 il toplam 31 milyar 413.1 milyon YTL fazla sağlarken, sağladığı gelir bütçeden aldığı harcamayı bile karşılamayan 64 il ise toplamda 4 milyar 372.2 milyon YTL açık yarattı. Merkezden yapılan bütçe gelir tahsilat ve harcamaları da 31 milyar 414.4 milyon YTL açıkla sonuçlandı. Böylece ilk üç ayda merkezi yönetim bütçesi 4 milyar 373.6 milyon YTL açık verdi. Yılın ilk çeyreğinde bütçeye 47 milyar 188 milyon YTL olan toplam bütçe gelirlerinin 18 milyar 536 milyonla yüzde 39.3’ü İstanbul’dan elde edildi. Aynı dönemde 51 milyar 561.9 milyon YTL olan toplam bütçe harcamalarından İstanbul’un aldığı pay ise yüzde 3.7 oranında 1 milyar 920.4 milyon YTL’de kaldı. Böylece İstanbul üç aylık dönemde bütçeye net olarak 16 milyar 615.6 milyon YTL aktarmış oldu. Kocaeli üç ayda aldığı 430.9 milyar YTL’lik harcamaya karşılık bütçeye 5 milyar 707.4 milyon YTL aktararak net 5 milyar 276.6 milyon YTL fazla verdi. Aynı dönemde 6 milyar 529.3 milyon YTL bütçe geliri sağlayan Ankara, 2 milyar 483.1 milyon YTL bütçe harcaması alarak net bazda 4 milyar 46.2 milyon YTL’lik katkı yaptı. Üç ayda sağladığı 4 milyar 326 milyon YTL’lik bütçe gelirine karşılık, 973.2 milyon YTL bütçe harcaması alan İzmir’in bütçeye net katkısı 3 milyar 352.8 milyon YTL oldu. Net katkı tutarında bu illeri 650.4 milyon YTL ile Bursa, 451.6 milyon YTL ile Mersin, 289.2 milyon YTL ile Tekirdağ, 239.5 milyon YTL ile Antalya, 169.1 milyon YTL ile Hatay, 113.3 milyon YTL ile Zonguldak, 73.5 milyon YTL ile Muğla izledi. Ayrıca, Eskişehir, Kırklareli, Manisa, Yalova, Kırıkkale ve Rize’nin de aldığı bütçe harcamasından daha fazla bütçe geliri sağlayarak, net katkı yapan iller arasında yer aldığı belirlendi. 17 il toplam bütçe gelirlerinin yüzde 84.4’ünü yaratırken, toplam bütçe harcamalarından yüzde 16.3 pay aldı. ebsohaber 47 mayıs 2008 HABER Beklentilerde aşırı temkinlilik İzmir’de kapasite kullanımı düşüyor Bu dönem firmaların istihdam gerçekleşmeleri ve 2008’in ikinci dönemine ilişkin beklentileri de olumlu değil. Firmaların yüzde 55’i istihdamlarının aynı kaldığını, yüzde 25’i ise istihdamlarının azaldığını belirtti. Önümüzdeki dönem ise istihdamın aynı kalacağını bekleyenlerin oranı yüzde 61 iken, yüzde 18’i istihdamlarının azalacağını bekliyor. Firmaların yüzde 72’si Ocak-Mart 2008 döneminde hiç yatırım gerçekleştirmediklerini bildirirken yine yüzde 67’si ise önümüzdeki üç aylık dönemde yatırım yapmayı düşünmediklerini ifade ediyor. Kredi faiz oranlarının yüksekliğinin yanısıra miktarının yetersizliği şirketlerin yatırım yapmasını engelleyen sebepler arasında ilk sıralarda yeralıyor. Ayrıca küresel dalgalanmalardan kaynaklanan ve iç siyasi belirsizliklerle birleşen olumsuzluklar da şirketlerin gelecek dönemlerde yatırım yapmasının önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu koşullardan Türkiye’nin üçüncü büyük kentindeki özel kesim imalat sanayii de olumsuz yönde etkileniyor. Gerçekçi olmayan döviz kurlarının artırdığı ithalat, talep yetersizliği ve mali sorunlar nedeniyle 2008 yılının ilk çeyreğindeki kapasite kullanım oranı geçen yılın aynı dönemine göre 4 puan azaldı. Olumsuzlukların en çok KOBİ’leri etkilediği belirlendi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, her üç ayda bir İzmir özel kesim imalat sanayinin kapasite kullanımına ve İzmir’in sanayisindeki eğilimleri belirlemeye yönelik bir anket çalışması gerçekleştiriyor. 2008 Ocak-Mart döneminde Sanayi Eğilim Anketi çalışmasına 222 firmadan kullanılabilir nitelikte cevap geldi. Firmaların 10’u 5 ve daha az işçi çalıştıran, 106’sı 6-50 işçi çalıştıran, 74’ü 51-250 işçi çalıştıran ve 32’si 250 üzeri işçi çalıştıran şirketlerden oluşuyor. Çalışmanın örneklem yapısı, bölge sanayisi ile paralel olarak daha çok küçük ve orta ölçekli firmaların sanayideki eğilimlerini ortaya koyuyor. 2008 Ocak-Mart dönemi Sanayi Eğilim Anketi sonuçlarına göre; ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 58 olarak gerçekleşti. Firmaların yüzde 55’i, yüzde 60 ve üzeri bir kapasite kullanımına sahipken, yüzde 45’i, yüzde 60’dan daha az bir kapasite kullanım oranı ile faaliyetlerini sürdürüyor. Ocak-Mart 2008 döneminde kapasite kullanımı Ekim-Aralık 2007 dönemine göre 2 puan ve 2007 yılının aynı dönemine göre 4 puan azaldı. Tüm firmaların ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 58 olarak hesaplandı. 50’den az işçi çalıştıran 116 firmanın kapasite kullanım oranları ortalaması yüzde 49,5 iken, 50 ve üzeri işçi çalıştıran 106 firmanın kapasite kullanım oranı ortalaması yüzde 67,6 olarak gerçekleşti. ebsohaber 48 mayıs 2008 HABER Bu oranlar küçük işletmelerimizin karşı karşıya kaldığı zorlukların çok önemli bir göstergesi olarak nitelendirildi. En yüksek kapasite kullanım oranı ile çalışan sektör; yüzde 85 ile kağıt ve kağıt mamulleri olurken, en düşük kapasite kullanım oranı, yüzde 16 ile tütün sektöründe gözlemlendi. Tütün sektöründeki kapasite kullanım oranının düşüklüğü ise dönemsel etkiden kaynaklanıyor. 2007 yılı 1. döneminde de kağıt ve kağıt mamulleri (yüzde 82) ve tütün (yüzde 32) en yüksek ve en düşük kapasite kullanım oranına sahip sektörler olarak karşımıza çıkıyordu. 2008’in birinci üç aylık döneminde tam kapasite ile çalışamama nedeni olarak firmaların; yüzde 37’si talep yetersizliğini, yüzde 28’i ise mali sorunları bildirdi. 2007 yılının birinci döneminde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 20 olarak belirtilmişti. Talep yetersizliği bu dönem de sanayimizin eksik kapasite ile çalışmasındaki birinci sebep olarak ortaya çıkıyor. Bunun yanında mali sorunlar yaşayan firmaların oranlarının da geçen seneye göre oldukça fazla arttığı görülüyor. Ocak-Mart 2008 döneminde talep yetersizliği sorununu en büyük sorun olarak nitelendiren firmaların oranı bir önceki döneme göre 2 puan arttı. Bu firmaların arasında iç talep yetersizliğini en büyük sorun olarak nitelendiren firmaların oranı da geçen döneme göre 3 puan azalarak yüzde 61 oldu. Talep yetersizliği en fazla diğer imalat sanayi, deri-kürk giyim, ağaç mamulleri ve kauçuk sektörlerinde görüldü. Pazar payını koruma pahasına zarar Firmaların yüzde 28’i ise eksik kapasite ile çalışmalarının sebebinin mali konulardaki sıkıntılar olduğunu belirtirken, sorunlarının kaynağı olarak, yüksek kredi faiz oranlarını (yüzde 29), vergi düzenlemelerini (yüzde 22), işletme sermayelerinin yetersizliğini (yüzde 21) ve kredi yetersizliğini (yüzde 18) gösterdi. Tam kapasite ile çalışamama sebepleri arasında talep yetersizliğini ve mali sorunları, yüzde 12 ile hammadde yetersizliği, yüzde 10 ile kalifiye eleman eksikliği, yüzde 7 ile enerji ve yüzde 6 ile diğer sorunlar izliyor. EBSO anketine katılan firmalar diğer sorunlar başlığı altında; rekabet ve maliyetler sebebiyle kar marjlarını düşük tutmak ve müşterilerini kaybetmemek için satış vadelerini uzatmak zorunda kaldıklarını belirtiyorlar. Çeklerin ve senetlerin tahsilatı her gün daha da zorlaşırken, piyasadaki nakit sıkıntısından ve nakit döngüsünün bulunmamasından dolayı ödemeler yapılamıyor. Bunun yanında, başta Çin olmak üzere büyük maliyet avantajına sahip ülkelerden yapılan ithalatın, özellikle KOBİ’lerimizin üretim kapasite kullanım oranlarını azalttığı dile getiriliyor. İthalatın ucuzlaması ve malların herhangi bir engelle karşılaşmadan kontrolsüzce ülkemize giriş yapması kısa dönemde firmalarımızın kapasite kullanım oranlarını etkilerken, orta ve uzun vadede özellikle ithal ikame malları üreten firmaların piyasadan silinmelerine yol açacak bir tehlike olarak ortaya çıkıyor. Üretimde tablo iç açıcı değil Ocak-Mart 2008 döneminde firmaların yüzde 30’u üretimlerinin arttığını, yüzde 45’i azaldığını ve yüzde 25’i ise aynı kaldığını bildirdi. Bir önceki üç aylık döneme göre üretimlerinin arttığını belirten firmaların oranı 4 puan azalırken, üretimlerinin azaldığını belirten firmaların oranı 4 puan arttı. 2008’in ilk 3 aylık döneminin firmaların üretimleri açısından olumlu geçmediği görülüyor. Buna karşın 2008 Nisan-Haziran dönemi için daha olumlu bir tablo çizildi. Firmaların yüzde 52’si üretimlerinin artacağını, yüzde 17’si azalacağını ve yüzde 31’i ise aynı kalacağını bekliyor. 2008’in ilk 3 aylık döneminde 2007’nin son çeyreğine göre satışlarının arttığını belirten firmaların oranı 5 puan azalarak yüzde 33, azaldığını belirten firmaların oranı ise 1 puan artarak yüzde 44 oldu. Geçen senenin aynı dönemine göre ise arttığını belirten firmaların oranı 9 puan azalırken azaldığını belirten firmaların oranı 6 puan arttı. 2007’nin ilk döneminden itibaren firmaların satışları açısından oldukça olumsuz yönde bir eğilim olduğu dikkatleri çekti. Firmaların yüzde 62’si hammadde fiyatlarının, yüzde 81’i ise birim maliyetlerin arttığını belirtirken, sadece yüzde 36’sı satış fiyatlarının arttığını bildirdi. Hammadde fiyatlarındaki ve birim maliyetlerdeki artışların bu dönemde de durgun iç talep ve rekabet nedeniyle satış fiyatlarına yansıtılamadığı ortaya çıkıyor. Firmaların kar marjlarının 2008 yılının ilk çeyreğinde önemli ölçüde azaldığı görülüyor. ebsohaber 49 mayıs 2008 ANALİZ Dünya krizi ve Türkiye ekonomisinde tehditler ABD’de baş gösteren, tüm dünyaya yayılan ve depresyona doğru evrilen çalkantıdan önce, Türkiye ekonomisi 2002-2006 döneminin hormonal, çarpık büyümesinin ardından 2007’de inişe geçmişti bile. 1998’den itibaren önce gevşek sonra sıkılaşan bir biçimde IMF ile birlikte dizayn edilen ekonomi rotası, Türkiye’yi 2001’de tarihinin en derin krizine sürüklemişti. Krizden çıkış için Kemal Derviş yönetiminde IMF’nin kredileri ve reçeteleriyle şekillendirdiği yol haritası, AKP iktidarınca da kullanılmıştı. Ama bu sürede yaşanmış görünen büyüme süreci, sorunları aşılmış göstermiş, oysa sadece ertelemiş ve kırılganlığını artırarak 2007’de yeni bir tıkanmaya taşımıştı. 2001 krizi sonrası girilen büyümenin omurgası, ucuz tutulan dolar kuru ile artan ölçüde Asya’dan ithal girdi sağlayıp bunu ucuzlatılmış işgücü ile Türkiye’de son ürün haline getirip AB’ye ihraç etme ekseni üstüne kurulmuştu. “Asyalaşma”da denilen bu yoksullaştırıcı süreç, kar marjı düşük ve tek kozu düşük reel ücret olduğu için Türkiye ekonomisiine sermaye birikimi sağlayamamaktadır. Bu dönemdeki şans faktörü de, büyüme için gerekli dış kaynağın, likidite bolluğu yaşayan bir dünya konjonktüründen sağlanabilmesidir. Ancak bu yoksullaştırıcı büyüme, bir süre sonra hem emeğin dirnmeye başlaması hem de Asya rekabetinin ezici baskısı altında tükenme noktasına gelmiştir. Bu noktaya gelinceye kadar da çok ciddi bir cari açık, çok ciddi bir özel sektör borç yükü, yabancı sermayeye çok ciddi bir varlık devri gibi maliyetler ödemiştir. Dahası, çok ciddi bir anti-sosyal devlet uygulamasına yol açan mali disiplinlere rağmen enflasyon canavarını da yeniden uyandırmış, işsizliği azdırmış, tarımı çökertmiştir. Bütün bu müflis politika mirasının üstüne bir de dünya krizinin sert rüzgarları ve siyasetteki gerilimin negatif etkileri eklenmiş ve endişe verici bir döneme girilmiştir. Bu müflis dönemin çıktılarını göstergelerle özetleyelim. Tarım Sanayi Hizmetler GSYİH 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 100 94,3 101,2 93 101,7 99,5 102,1 108,9 110,2 102,2 100 95,4 101,4 92,1 96,3 103,8 116,1 126,2 139,1 146,6 100 97,9 104,7 101,3 107,8 113,7 124,3 134,9 143,1 151,5 100 96,6 103,2 97,3 103,3 108,7 118,9 128,9 137,8 143,9 4,9 5,2 4,7 Ort. Büy. % 1,2 ebsohaber 50 mayıs 2008 ANALİZ Yeni milli gelir serisi dikkate alındığınnin büyümeyi artırmadığı anlaşılmaktadır. da, 1998’den 2007’ye ekonominin yıllık Gelen yabancı sermayenin büyümeyi Dünya ekonomisindeki iniş önceortalama 4,7 oranında büyüdüğü, ortalama sinde göstergeleri bozulmaya baş- hızlandırmak yerine banka-şirket, emlak en yüksek büyümenin yüzde 5,2 ile hizlayan Türkiye ekonomisinin global alarak varlık ele geçirdiği anlaşılmaktadır. metlerde yaşandığı görülüyor. Sanayideki Ayrıca artan ölçüde faiz ve kar transferleri kriz ile bunalımı artacak. Dünya büyüme yıllık yüzde 4,9 oranında kalırken ile kaynak çıkışı yaşanmaktadır. Nitekim, ekonomisi 30 yıldır tekliyor. tarımın en kötü durumda olmduğu ve üç yıllık çıkışların ortalaması 10 milyar doları negatif yıl yaşadığı yıllık büyümesinin de bulmuştur. yüzde 1,2’de kaldığı anlaşılmaktadır. Bu yapı sermaye birikimini artıramaz olmuştur. Gayri Safi Sanayide tıkanma 2007’de başlamıştır. 2007 yılının ilk çeyreSabit Sermaye birikiminin GSMH'ye oranı yüzde 19’lardadır ve ğinde, sanayi sektörü katma değeri yüzde 10,2 büyümüştü. An1990'lardaki düzeyinin gerisine düşmüştür. 2001 krizi sonrasında cak, ilk çeyrek sonrasında sanayi sektörü üretiminin yavaşlamaya Türkiye’deki sermayedarlar, dışarıya karşı bütün rekabet güçleribaşladığı görüldü. İkinci çeyrekte yüzde 4 artan sanayi sektörü ni, işsiz ve örgütsüz düşmüş emeğin kaba sömürüsünden almış, üretimi, üçüncü çeyrekte yüzde 4,3 olarak belirlendi, son çeyrekteknolojik bir dönüşüm gerçekleştirilememiş ve bu kaba emek teki büyümesi ise yüzde 3,6’ya gerilemiş görünüyor sömürüsü ile artık ileriye gidilemeyeceği görülmeye başlanmıştır. Tıkanmanın bir başka göstergesi hanehalkı borçlanmalarındaki 2006’da sanayi kesimi yüzde 5.8 büyürken, milli gelir, inşaat yavaşlama, batık kredilerde artış ve beklenti anketlerindeki negatif kesiminin katkısıyla yüzde 6 büyümüştü. 2007’de sanayi kesimi eğilimlerde görülmektedir. büyümesi yılın tamamında yüzde 5.4'e düştü. Tüketici kredisi ve kredi kartı harcaması kışkırtmalarıyla özel 2007 yılının ilk çeyreğini takiben ihracat miktar artışının yavaşlatüketim artışlarına dayalı talep genişletilmiş, ancak burada da maya başlamasıyla, sanayi sektöründe de üretim hız kesti. deniz kısa sürede tükenmenin eşiğine gelmiş ve ihracattaki tekleTarım sektörü 2006’da yüzde 1.3 büyüme gösterirken 2007’nin tamamında yüzde 7,3 küçüldü. Kuraklığın yanısıra tarım melerle birlikte kronik durgunlaşma belirtileri ortaya çıkmıştır. Tüketici kredisi talepleri ve bankaların arzları düşmeye başlamıştır. girdilerindeki fiyat artışları ile baş edemeyen tarımdaki çözülme, Bankaların takipteki alacakları düzenli olarak artıyor. 2008 küçülmede önemli bir etken oldu. Bunun 2008’de de sürmesi Ocak sonunda bu rakam 10,5 milyar YTL’ye çıktı. Batık kredilerin bekleniyor. 2006’nın ana motoru olmayı üstlenmiş olan inşaat da 2007’de yaklaşık yüzde 30’u ailelerin kullandığı tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarından oluşuyor. yavaşladı. İnşaat 2006’da yüzde 18,5 büyümüştü, 2007’nin Merkez Bankası’nın aylık beklentileri ölçtüğü beklenti anketlebüyümesi yüzde 5’e düştü. İnşaattaki tempo düşüşünün 2008’de ri iyi sinyaller vermiyor, beklentilerin kötüleştiğini ortaya koyude sürmesi çok muhtemel. Özellikle dünya krizinin getireceği yor. Buna göre, reel kesim güven endeksi 2007 ortalarında aşağı daralmanın öncelikle bu sektörü vurması bekleniyor. seyrettikten sonra yeniden iyileşmedi. Tüketicilerin geleceğe dair güvenleri ise azalıyor. Dış kaynak girişi yetmiyor Reel kesimin güveni 2007 nisan ayında 100 üzerinden Türkiye, son yıllardaki büyümesini ağırlıkla dış kaynak girişi 119.5 idi. 2008 mart ayında 105.4 olmuştu. Bir ayda 2.2 puan ile gerçekleştirdi. İlk yıllarda sıcak para lokomotif güçtü. Dış daha eksildi. Nisan ayında 103.2’ye düştü.Merkez Bankası her kaynak girişinde son yıllarda sıcak paranın ağırlığı azaldı, doğruay imalat sanayiinde durum tespiti yapıyor. Sanayicilerin geçen dan yabancı sermaye girişleri önem kazandı. Türk bankalarının, 3 aylık dönemdeki üretim konusunda bekleyişleri geçen yıla sigorta şirketlerinin yabancılarca alınması, Telekom’un özelleştirgöre kötü durumda. Toplam siparişlerin azalacağını söylüyorlar. mesi, başka Türk firmalarına yabancı ortak gelmesi, varlık satışları Yatırım konusunda geçen nisan ayında 121.1 olan güven endeksi ile dış kaynak girişi 2005’te 44 milyar dolara, 2006’da 46 milyar bu nisan ayında 100.7’ye gerilemiş.2007 temmuz ayında 98.25 dolara yaklaştı, 2007’de ise 50 milyar dolara yaklaştı. olan Tüketici Güven Endeksi, yıl sonunda 93.89’a inmişti. 2008 Ancak, kaynak girişi artık büyümeye yeterli bir tempo kazanyılı başından itibaren devamlı gerileme gösterdi ve Mart ayında dıramıyor. 81.96 oldu. 2007 yılındda 50 milyar dolara yaklaşsa da dış kaynak girişi- BÜYÜME, SERMAYE GİRİŞİ VE KAYNAK KAYBI GSMH 2000 7,4 FAİZ VE KAR TRANS. Sermaye Girisi (Net Milyon $) Faiz 6.923 6.299 (Büyüme,%) Kar Transferi TOPLAM 539 6.838 7.753 (Milyon $) (Milyon $) 2001 -7,5 -16.684 7.134 619 2002 7,9 414 6.402 638 7.040 2003 5,8 11.612 6.987 816 7.803 2004 8,9 18.773 7.148 1.138 8.286 2005 7,4 45.336 8.033 1.451 9.484 2006 6,1 42.518 9.346 1.716 11.062 2007 4,5 49.449 10.808 2.459 13.267 2008 dünya ekonomisinde “iniş” ve Türkiye Dünya ekonomisindeki iniş öncesinde göstergeleri bozulmaya başlayan Türkiye ekonomisinin, global kriz ile birlikte bunalımı artacak. Dünya ekonomisi son 30 yıldır tekliyor. 1974-75 daralmasını, 1979-80’deki daralma izlemişti. 1984’teki Latin Amerika borç krizinin arkasından 1987’deki New York borsasının çöküşü gelmişti. Ardından, 1990-91’de yeniden bir ekonomik daralma yaşanmış, bunu 1994 Meksika “tekila krizi” izlemişti. 1997 Asya ve 1998 Rusya krizlerinden sonra depremin etkisiyle 1999’da Türkiye ekonomisi negatif büyüme yaşamış, ardından da 2000 sonu ile 2001’de tarihinin en derin krizlerini yaşamıştı. Aynı yıl ebsohaber 51 mayıs 2008 ANALİZ Arjantin’de de mali çöküş ve kriz yaşanZayıf halka: Cari açık mış, ABD’de de“yeni ekonomi” çökmüşTürkiye ihracatının yarısından Dünya krizi karşısında Türkiye ekonotü. Şimdi, daha büyük ve global bir kriz fazlasını Euro bölgesine yapıyor. misinin olası hasarının büyüklüğünü beyaşanmaya başlandı. Buna karşılık ithalatın yüzde 36’sı lirleyecek en önemli unsur, en zayıf halka Dünya ekonomisinin bütün derin Euro ile.. Dış borçlanın da yüzde durumuna gelen cari açık. Hızla büyüyen krizleri bir depresyonu getirir. Sermaye dış ticaret açığının, diğer döviz kazandırıcı 35’i Euro üstünden.. büyük ölçüde atıl kalır, üretim ve yenifaaliyet gelirleri ile kapatılamayan kısmı den üretim daralır, birkaç çeyrek üst üste cari açığı 2007 sonunda 39 milyar dolara negatif büyümeler yaşanır. Haliyle işsizlik artar ve reel gelirler çıkardı. Yeni milli gelir serisi ile makyajlansa da Türkiye, cari düşer. Eldeğiştirmeler, satınalmalar, büyükbalığın küçüğü yutması açık/milli gelir oranı yüksek birkaç ülkeden biri. 2006’da büyüme böyle dönemlerde hızlanır. Devlet, krize müdahaleye çağrılır, yüzde 6,1, cari açık/milli gelir oranı yüzde 6,1 olarak açıklandı. maliye politikaları ile krizin etkisini hafifletmeye çalışır, kamusal 2007’de büyüme oranı yüzde 4,5 dolayına düşmesine karşın cari kaynaklar sosyal harcamalardan kriz giderici alanlara kaydırıldığı açığın milli gelire oranının yüzde 5,7’de kalması dikkat çekiiçin toplum ikinci bir yoksullaşmaya maruz kalır. ci. Bu, daha düşük büyümeye karşın döviz ihtiyacı azalmamış Şimdi dünya bütün bunları yaşamanın eşiğinde: ABD ekonoanlamına gelmektedir. Cari açığın finansmanının kriz koşullarında misi 2007 yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 1,5, yüzde 1,9 nasıl mümkün olacağı ve maliyeti ise endişe verici bir durumdur. ve yüzde 2,8 oranlarında büyümüştü. Son çeyrek büyümesi, yıllık bazda yüzde 2,5 olarak açıklandı. Enflasyon yükselişte, 2007 için Dış borçlanmada tehlike yüzde 4’ü geçti.İşsizlik yüzde 5’i geçti. 2001’de 110 milyar dolar dolayında olan dış borçlarda ağırlıkCari açık ve bütçe açığı önemli boyutta: ABD ekonomisindeki lı borçlanan da kamu kesimi idi. 2002 sonunda kamu, toplam dış durgunluk ihtimali ve buna ek olarak ham petrol, gıda ve ana me- borç stokunda yüzde 50 pay sahibiydi ve Merkez Bankası ile birtal fiyatlarına ilişkin belirsizlikler Avro bölgesi büyümesi üzerinde likte dış borçların yüzde 67’si “resmi” nitelikteydi, özel sektörün bölge dışı etkenlerin yarattığı risk algılamasını artırmış bulunuyor. dış borç yükü ise yüzde 33 idi. Devlete yatırım yaptırılmayarak Enflasyon AB de de çıkışta. Durgunluk belirtileri arttı: Japonya, dış borç ihtiyacı da azaltıldı ama dünyadaki likidite bolluğunun ABD’de olanları biraz ihtiyatlı yaşayarak karşılamaya çalışıyor, kışkırtmasıyla özel sektör hızla borçlandı. Döviz kurunda yukarı tedbiri elden bırakmıyor. Japonya ekonomisi üçüncü çeyrekte doğru bir ani sıçrama olmayacağ ına güvenen ve dış piyasalardaki yüzde 2 oranında büyüdükten sonra son çeyreği 1,8 ile biraz faizlerin içeriye göre düşüklüğünü fırsat sayan bankacılık dışı özel geride kapadı. enerji fiyatları artışının süreceğine yönelik beklenkesim, çoğu büyük sanayi firması dışarıdan hızla borçlandı. 2007 tiler, tüketici enflasyonunun artmaya devam edeceği beklentisini sonunda 247 milyar doları bulan dış borç stokunda banka ve özel güçlendiriyor. firmaların payının yüzde 64’e yaklaştı. Borçlu firmaların, artan IMF, üçüncü kezdir büyüme tahminlerini değiştiriyor: IMF, kurla birlikte yaşayabilecekleri ödeme güçlükleri, hızla banka krizin ABD’ye özgü değil, küresel olduğunu vurguluyor.. Dolayısistemini de etkisine alabilecek. sıyla sadece ABD’ye özgü önlemler yetersiz kalacaktır. Batı’daki kredi krizi, düşük faiz ortamından yararlanıp dış açığını finanse Yabancı hakimiyetinde artış etmiş Türkiye gibi ülkeleri bir hayli sarsacak. IMF, Batılı banYabancıların Türkiye içindeki kontrol güçleri pekişti. Üç kalara tüm aktiflerini (gelişmekte olan ülkeler dahil) toparlayıp kanaldan kurulan yabancı hakimiyetinin Türkiye üstünde yarattığı öz-kaynaklarını güçlendirmesini öğütlüyor. IMF’nin kısa vade için “dış yükümlülük” tutarı Merkez Bankası verilerine göre, 2002 ikinci bir önerisi de bilgi aktarımın şeffaflaşması ve kolaylaşması. yılında 148 milyar dolar iken 2007’nin 9 ayı itibariyle 447,5 mil- Dıştan etkilenme Türkiye’nin dış krizden etkilenme riski, son yıllarda artan ekonomik entegrasyon nedeniyle daha da arttı. Dünya ekonomisiyle bütünleşme dış ticaret, dış yatırım yoluyla katlandı. 2000-2007 arası ihracatın milli gelire oranı yüzde 10’dan yüzde 16’ya çıkarken ithalatın payı da yüzde 20’den yüzde 25’e çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 51’den yüzde 63’e çıktı. Enflasyon Global krizle birlikte Türkiye’deki göstergeler biraz daha kötüleşmeye başladı. Bu arada Türkiye’nin yaşadığı AKP’yi kapatma davası da ek bir siyasi risk ortaya çıkardı. Enflasyon yeniden iki haneye doğru hareketlendi. Gıdadaki yıllık artışlar yüzde 13’ü geçmiş durumda. Dünya gıda ve enerji fiyatlarındaki artış, ek maliyet enflasyonları taşıyacak yar dolara ulaştı. Böylece, 2004’te Türkiye milli gelirinin yüzde 71,5’i tutarında görünen yabancılara ait yatırım ve kredilerin tutarı 2007’ye gelindiğinde yüzde 98’e kadar çıkmış görünüyor. Global krizde bu hakimiyet artabilir ve el değiştirmeler hızlanabilir. AB’de tıkanma Türkiye ekonomisinin daha çok AB ile bütünleşmiş olması, global krizden AB’nin nasıl etkileneceğini daha önemli kılıyor. Türkiye’nin ihracatının yarısından fazlası Avro bölgesine yapılıyor, buna karşılık ithalatın yüzde 36’sı ile Avro ile. Dış borçlanmanın da yüzde 35’i Avro üstünden. AB, ihracat talebini azaltır ve turist girişi düşerse Türkiye çok olumsuz etkilenir. IMF’ye göre Avrupa’nın “Yükselen Pazar” niteliğindeki ülkeleri krize rağmen yüzde 5 dolayında büyümeye devam edebilecek ama Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde 2008’den itibaren ciddi bir ekonomik yavaşlama yaşanacak. ebsohaber 52 mayıs 2008 HABER Küresel ısınmaya dikkat Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim geçen senenin çok gerisindeyiz” dedi. Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küresel İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak EBSO Yönetim Kurulu Başkanı ısınmanın riskleri yanında fırsatları da küresel ısınma ve kuraklık konusunda çok Taşkın, küresel ısınmanın risklerle ortaya çıkardığını belirterek bunların önceden tedbir alarak çalışma başlattıklabirlikte fırsatları da beraberinde değerlendirmesi gerektiğini söyledi. getireceğini belirtirken, sektörlerin rını belirten Başkan Kocaoğlu, 2006 yılınEge Üniversitesi İktisadi ve İdari da yağışların az olmasından sonra İZSU’da yeniden yapılanmasını önerdi. Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda da suyla ve küresel ısınmayla ilgili bir kriz düzenlenen “Küresel Isınma: Ekonomik, birimi kurduklarını ve projeler ürettiklerini Politik ve Sosyal Etkiler” konulu 11. Uluslararası İktisat Öğrenci- bildirdi. İzmirlileri su tasarrufu yapmaya çağırdıklarını hatırlatan leri Kongresi’nin açılışına katılan Taşkın, küresel ısınmaya karşı Kocaoğlu, halkın da üzerine düşeni yaparak yaklaşık yüzde 10 akıllı ülkelerin tedbirler aldığını belirterek, küresel ısınmadan oranında tasarruf sağlayarak Türkiye’ye örnek olduğunu açıkladı. tekstil, tarım, hayvancılık, turizm dahil birçok sektörün etkilenKenti zor bir yaz mevsiminin beklediğini ifade eden Başkan diğini kaydetti. “Bize birşey olmaz” mantığının terkedilmesini Kocaoğlu, tasarruf yaparak bu süreci başarıyla atlatabilecekleisteyen Taşkın, küresel ısınmanın ileri vadede getireceği değişim- rini kaydetti. Aziz Kocaoğlu, “Baraj kapasiteleri mevsimlerden lere uygun olarak sektörlerin de üretim planlamalarını yeniden dolayı yetersiz durumda. Bu durumu yeraltı sularıyla, dinlendirgözden geçirmeleri, ulusal ve uluslararası pazarlardaki trendleri diğimiz kuyuları devreye alarak yeni kaynaklarla ve hep birlikte değerlendirmeleri gerektiğini anlattı. tasarruf yaparak atlatabiliriz. Bu sayede bu yazı başarılı bir şekilDünyanın gelişmiş ülkelerinin kutuplarda bile yıllardır araşde geçirebiliriz. İşimizin zor olduğunun farkında olmamız lazım. tırmalar yaptığını hatırlatan Tamer Taşkın, “Buzullar eridikten Eyleme geçmek ve tasarruf yapmak zorundayız” diye konuştu. sonra dünyanın bazı bölgelerinin sular altında kalacağı konuşuluyor. Ancak eriyen buzulların altından da yeni toprak parçaları “Yağmur suyu tutulmalı” ortaya çıkacak. Dünyanın yeni oluşacak haritasındaki zenginlikYağmur sularının da kontrol altına alınması ve israf edilmeler değerlendirilebilecek” dedi. mesi gerektiğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, “Yapmamız gereken şey, kente yağan yağmuru denize bırakmamak. Bu konuda Suyumuz az tasarrufa devam ne gerekiyorsa yapılmalı. Küçük göletlerle bu yağmur suları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, küresel tutulabilir. Gölet yapmak, belediyenin sorumluluk alanında olan ısınmanın tehlikelerine dikkat çekerek, herkesi duyarlı olmaya bir iş değil. Ama belediyelerin işi yerelde kalkınmayı sağlamak ve üzerine düşen görevi yapmaya çağırdı. Beklenen yağmurların olduğu için biz bu çalışmayı yaptık. Doğançay’daki göletin olmaması nedeniyle baraj kapasitelerinin düştüğünü söyleyen çevresini ağaçlandırarak burayı mesire alanı haline getireceğiz. Kocaoğlu, “Tahtalı Barajı’nın kapasitesi 320 milyon metreküp. Susuzlukla bu şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm Geçen sene bu zamanlar, yaklaşık 126 milyon metreküp su varhemşehrilerimizden her zaman olduğu gibi tasarruf yapmaya dı. Şu anda ise barajda yaklaşık 75 milyon metreküp su var. Yani devam etmelerini istiyorum” dedi. ebsohaber 53 mayıs 2008 GÖRÜŞ Vergi nedir? “Bir angaryadır kuşkusuz”. Bunu ben gibi transfer harcamalarının, piyasa ekonomisi söylemiyorum, Henry Laufenburger “Vergiler koşulları içerisinde faaliyet göstermesi gereken Tarihi” adlı eserinde bu teşhisi yapıyor. “Yaiktisadi kuruluşların zararlarını kapatmak, şasın Vergi” adlı bir yayında ise “Vergi nahoş geniş anlamda kamusal faaliyetin gerektirdiği bir şeydir. Zira yükümlü tarafından her şeyden harcamalar içerisinde düşünülmeli midir? önce bir zorlama olarak hissedilir” tespitinde Siyasi iradenin bu soruya cevabı “evet”tir. bulunuluyor. Hal böyle olunca, kendisini rahmetle andıRoma döneminde, arazi ve kelle esasına ğım Prof. Halil Nadaroğlu’nun vergi tanımındayalı olanların yanı sıra her türlü alım satım daki “geniş anlamdaki kamusal faaliyetlerin üzerinden %1 oranında alınan “centesimum gerektirdiği harcamalar” ibaresinin yerine rerum venalium” modern anlamda devletin “yönetenlerin uygun gördüğü harcamalar” Şaban Erdikler www.erdikler.com hükümranlık hakkına dayalı ve zorunlu olarak ibaresini kullanmak daha doğru olacak gibi alınan vergilerin ilk örneklerinden birisidir. geliyor. Zamanla vergi, cebri niteliğini kaybederek Oran ve tutar olarak kabul edilemez, ödetebanın krala ve özellikle derebeyine kendi nemez boyutlara ulaşan vergiler de elbette rızasıyla yaptığı bir yardım niteliğini kazanYönetenlerin kamu gideri tanımı kayıp ve kaçakları beraberinde getiriyor. Acı maya başlıyordu. Bu durum XIV’üncü Louis’e yoldan en yüksek oranlı verginin, en çok hasıiçinde görmeyi tercih ettiği harkadar böyle devam etti. XVII’nci yüzyıl, vergilatı sağlayan vergi olmadığı öğreniliyor. Ülkecamaların bir sınırı olmayınca, lerin yeniden devlet otoritesine dayalı zorunlu nin uzun vadeli çıkarları, stratejik öncelikleri, verginin de sınırsız olarak alınmaödeme niteliği tekrar ortaya çıktığı bir dönem bir veya birkaç yılın bütçe açığının kapatılsı gereği doğuyor. olmuştur. ması veya makul düzeylerde tutulması adına Bugün artık, verginin devletin hükümfeda ediliyor. Yüksek vergilerin uyuşturucu ranlık hakkının bir gereği ve sonucu olduğu, etkisi, önce veri idaresinde kendini gösteriyor. devletlerin uluslarüstü kuruluşların göstermiş olduğu bunca gelişmeye Orta ve uzun vadeli çıkarlara aykırı olduğu, bilinen ülkemizin geleceği rağmen vergi alma haklarını kıskançlıkla koruduklarını görüyoruz. bakımından geliştirilmesi gereken sektörleri güdük, kısır bırakılırken, bu Böyle bakınca, aslında vergiden değil algıdan bahsetmek daha sektörlerin gelişmesine yardım edecek vergi indirimleri yol açacağı bütdoğru olur. çe açıkları nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Bu durumun bariz bir örneği Verginin tanımı Prof. Halil Nadaroğlu’nun eserinde “vergi, devletin olarak fosil yakıtların yerine daha temiz bir çevre yaratacak, yenilebilir veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin geniş anenerji kaynakları olarak nitelendirilen biodizel, biyoetanol gibi sektörlelamdaki kamusal faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ya rin vergi yoluyla cezalandırmasını gösterebiliriz. da kamusal görevlerinin gereklerini yerine getirmek amacıyla ve yasal Öte yandan yüksek vergilerin yol açtığı vergi kayıp ve kaçakları, esaslara uymak kaydıyla hukuki cebir altında, özel bir karşılık vaadi vergi ödeyenler bakımından da uyuşturucu etkisi yapıyor. Bir kere verolmaksızın geri vermemek üzere gerçek olmayan kişilerden aldıkları gisiz kazancın keyfine varılınca, bu sahte cennet algılamasının sürmesi para tutarlarıdır” şeklinde yapılmıştır. aşkına, irrasyonel kararlar ve uygulamalar atalet ve basiretsizlik, homo Anayasamızın 73’üncü maddesinde ise “Herkes kamu giderlerini economicus tanımına aykırı davranışlar birbirini izliyor. karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür” hükBütün bunların ülkenin geleceğini kararttığını artık anlamak lazım. mü yer almaktadır. Bu kısır döngüyü nasıl kıracağız? Gönüllü uyumu nasıl sağlayacaAnayasa hükmünde de, hocaların hocası Prof. Halil Nadaroğlu’nun ğız? Elbette daha güçlü bir idare, daha sıkı bir denetim, herkesin mali tanımında da üzerinde durulması gereken ilk kavram kamu gideri; gücüne göre vergi ödemesini sağlamakta kullanılabilir tekniklerle, ama kamusal faaliyetlerin gerektirdiği harcamalardır. bundan önce bir ruh ve anlayış birliğine, yeni bir sözleşmeye gerek yok Yönetenlerin kamu gideri tanımı içerisinde görmeyi tercih ettiği mu? harcamaların bir sınırı olmayınca, verginin de sınırsız olarak alınmaBurada da ilk adımı devlet atmalıdır. Devlet, tartışmalı kamusal sı gereği doğuyor. Ayağını yorganına göre uzatmak yerine, yorganı faaliyetin sınırlarını mümkün olduğunca tanımlamak ve bu harcamalaorasından burasından çekiştirerek uzatmak tercih ediliyor. Bu durumda rın hesabını şeffaflıkla verebilecek konuma kendisini getirebilmelidir. da telefon görüşmelerinden, benzinden, elektrikten, içeceklerden alınan Bundan sonra vergi verenlerden tanımlanmış, sınırları açık bir şekilde vergilerde dünya rekorları kırıyoruz. çizilmiş kamusal faaliyetleri için vergi istemelidir. Böyle bir analiz yapılKamu giderlerinin tanımı içerisine nelerin girdiği hususunun elbette dığında Türkiye’de yıldan yıla artan vergi yükünün önemli bir kısmına yasalarla belirlenmesi gerekir. Ancak diğer birçok konuda olduğu gibi, gerek olmadığı ortaya çıkacak ve vergi oranlarında önemli indirimler bu konuda da yasaların gereken netlik ve açıklığa sahip olmaması, yapılması imkânı doğacaktır kanısındayız. Ekonomik ve sosyal marjinal popülist yaklaşımlar, siyasi iradenin oy deposu olarak gördüğü kitle ve/ yararı tartışmalı girişimler, projeler, popülist tutum ve yaklaşımlarla veya sektörlere yapılan transferler geniş anlamda kamusal faaliyetin kaynak israfına yol açınca, insanların bir şeyler üreterek geçinmelerini gereği içinde kalabilmekte ve vergi bu tür faaliyetlerin finansmanı için sağlayacak önlemler yerine, sadaka ve ianelerle yaşamaya alıştırılınca de kullanılabilmektedir. Belediyelerin futbol kulübü kurması, kimin bu sadaka ve ianelerin finansmanını temin etmek zorunda bırakılantarafından hangi kriterlere göre belirlendiği belli olmayan kişi ya da lar da ister istemez niye ben, niye bu kadar çok sorusunu kendilerine kurumlara kömür dağıtması, burs vermesi, devlet yardımında bulunması soracaklardır. ebsohaber 54 mayıs 2008 GÖRÜŞ Veraset ve İntikal Vergisi kaldırılıyor (mu?) metlerin değerine göre kademelendirme Hazırlanan bir kanun tasarısı ile 1959 yapılmaktadır. yılından beri uygulanmakta olan 7338 Veraset yoluyla intikallerin vergi sayılı “Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu” dışına çıkarıldığından Veraset ve İntikal yürürlükten kaldırılarak tarihe karışıyor. Vergisi Kanununda yer alan istisnalar da Bilindiği üzere Veraset ve İntikal güncellenerek Gelir Vergisi Kanunu’na Vergisi’nin iki ana konusu bulunmaktadır. aktarılmaktadır. Bunlardan birincisi miras yoluyla miPara ve mal üzerine yarışma ve çekiliş rasçılara intikal eden servet unsurlarının düzenleyenler ile spor müsabakaları ve at vergilendirilmesi, yarışlarına dayalı müşterek bahis düzenDiğeri ise karşılıksız olarak (bağış, Tayfun Şenol leyen gerçek ve tüzel kişilerin, ödedikleri hibe, ikramiye vb) yollarla el değiştiren [email protected] ikramiyelerin Gelir Vergisi Kanunu’nun servet unsurlarının vergilendirilmesidir. 103 üncü ve 104 üncü maddelerine göre Günlük hayatta çok sık karşılaşılmayan bu verginin toplam vergi gelirleri Veraset vergisinin kanunla birlikte stopaj suretiyle artan oranlı olarak vergilendirilmesine ve bu gelirler için şahıslar içerisindeki payı da son derce düşüktür. kaldırıldığını fakat ivazsız intikal2006 yılı toplam vergi gelirleri lerin Gelir Vergisi içinde yapılacak tarafından ayrıca beyanname verilmemesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. 151.271.701.000 YTL iken Veraset ve düzenlemelerle vergilendirilmeye Böylece, uygulama son derece basit İntikal Vergisi tahsilatı 121.964.000 YTL devam edileceğini söyleyebiliriz. hale getirilmiş olmaktadır. olarak gerçekleşmiştir. Miras suretiyle intikal eden servet un2007 yılında ise toplam vergi gelirleri 171.094.564.000 YTL olurken Veraset ve İntikal Vergisi tahsila- surları vergi kapsamı dışına çıkarılırken yaygın olarak ödenen ikramiyelerde eskiden olduğu gibi stopaj zorunluluğu devam tı 136.442.000 YTL olmuştur. ettirilmektedir. Gerçekleşen vergi gelirleri içindeki Veraset ve İntikal Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi düşünülen Mükerrer 82. Vergisi’nin toplam payı % 0,008 (onbinde sekiz) seviyesindemaddeye göre Veraset yoluyla vaki olanlar hariç olmak üzere, dir. herhangi bir suretle karşılıksız olarak intikal eden iktisadi kıyBu verginin kendi içindeki dağılımına baktığımızda ise metlerin; ağırlığının verasetten (mirastan) alınan vergiler değil, ivasız 1.000.000 YTL’ye kadar olan kısmının yüzde 50’si, intikallerden (hibe ve ikramiyeler) alınan vergiler olduğunu 1.000.001 YTL ile 5.000.000 YTL arasındaki kısmın görmekteyiz. Tasarı ile mali açıdan getirisi son derece az olan veraset yo- yüzde 60’ı, 5.000.001 YTL ve üzerindeki kısmın yüzde 70’i, luyla intikallerden alınan verginin kaldırılması, ivazsız suretle intikalin gerçekleştiği takvim yılında hak sahibinin geliri vaki intikallerin ise Gelir Vergisi Kanunu kapsamına alınarak sayılacaktır. gelir vergisine tabi tutulması amaçlanmaktadır. Aynî intikallerde, intikal eden iktisadi kıymetlerin değeri Aslında yapılan, vergi yükünü azaltan bir yenilikten ziyaVergi Usul Kanunu’nun değerleme hükümlerine göre tespit de, vergileme tekniğiyle ilgili bir düzenlemeden ibarettir. Bu edilecektir. durumda veraset vergisinin kanunla birlikte kaldırıldığını fakat Vergiye tabi olmayacak intikaller ise şunlardır: ivasız intikallerin Gelir Vergisi içerisinde yapılacak düzenlemeElde edilen hibe veya ikramiyenin 2.500 YTL’yi aşmayan lerle vergilendirilemeye devam edileceğini söyleyebiliriz. kısmı. Buna göre, “karşılıksız intikallerin gelir sayılan tutarı” gelir Kamu kurum ve kuruluşları, sosyal güvenlik kurumları, vergisine tabi yedi gelir unsurundan “sair kazanç ve iratlar” mahallî idareler, siyasi partiler, Bakanlar Kurulunca vergi altında vergiye tabi tutulmaktadır. muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen madde ile bu gelir unsuru ile kamunun istifadesi için ilim, araştırma, eğitim, kültür, sanat, tanımlanmaktadır. sağlık, hayır, imar ve spor gibi maksatlarla kurulan tüzel kişiliği Kaldırılan Veraset ve İntikal Vergisi Kanununa göre hesaplanan vergi yükü ile bu gelirlerin gelir vergisi tarifesine göre he- haiz kuruluşlarca gerçekleştirilen intikaller. Yargı kararına istinaden alınan her türlü tazminatlar. saplanan vergi yükünün dengelenmesi amacıyla ivazsız intikal Bilumum sadakalar ile örf ve adete göre verilmesi mutat bueden iktisadi kıymetlerin değerinin bir kısmı gelir sayılmakta, lunan hediye, çeyiz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (gayrimenbir kısmı ise gelir tanımı dışında bırakılmaktadır. kuller hariç). Borçlar Kanununun 242’nci maddesine göre rücu Gelir vergisi tarifesinin artan oranlı yapısına paralellik sağlanabilmesi amacıyla karşılıksız gerçekleşen intikallerin vergiye şartı ile yapılan hibelerde bağışlananın bağışlayandan önce vefatı halinde bağışlayana rücü eden hibe edilmiş mallar. tabi gelir sayılmasına ilişkin olarak intikal eden iktisadi kıy- ebsohaber 55 mayıs 2008 KOMİTELERİMİZ Maden Komitesi altın madenini inceledi Ege Bölgesi Sanayi Odası Maden İstihraç Komitesi, Nisan ayı toplantısını TÜPRAG’ın Uşak – Eşme’deki, Kışladağ Altın Madeni’nde gerçekleştirdi. Kışladağ altın madeni sahasında incelemelerde bulunan sanayiciler, bürokratlar ve üniversitelerin öğretim üyeleri, altının çıkarılışından eritilip metal hale gelinceye kadar geçirdiği aşamaları yerinde görürken, Komite Başkanı Tuncay Andiç ile komite üyeleri Orhan Boran, Hakan Ürün, Hasan Sadun Oğan, EBSO Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit Şahin, tesisin mükemmelliği için firma yetkililerine teşekkür etti. Merkezi Kanada’da bulunan Eldorado Gold Madencilik’in Türkiye’deki şirketi Tüprag, 1986 yılından bu yana geçen 20 yılı aşkın sürede muhtelif altın yatakları buldu. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak bugüne kadar Uşak’ta gerçekleştirilen en büyük proje niteliği taşıyan ve toplam yatırım tutarı yaklaşık 167 milyon dolar olan Kışladağ altın madeninde 2006 yılından itibaren deneme üretimi başladı. Yılda 105 ton altın üretilen madende 350 kişi istihdam ediliyor. Altın madeninin işletilmesi sürecinde uygulanacak çevre politikasının esasını, çevre ile dost olarak, maden üretimininin sürdürülmesi oluşturuyor. sini sağlıyor. Bu işlemden sonra siyanürle çözülerek sıvı fazda toplanan altın yüklü çözelti, karbon adsorpsiyon kolonlarından geçirilerek altın, karbon tanecikleri üzerinde soğuruluyor. Daha sonraki aşamada, yüksek basınç altında karbondan sıyrılıp elektroliz hücrelerinden geçirilerek, katotlar üzerinde altın çamuru halinde toplanıyor. Katotlarda toplanan bu altın çamuru, kurutulduktan sonra fırında ergitilip kalıplara dökülerek dore külçe elde ediliyor. Elde edilen dore külçeler İstanbul Altın Borsası’nda satışa sunuluyor. Zorlu ve zahmetli üretim Kışladağ Altın Madeni’nde işlenecek cevherin ortalama tenörü 1.2 gr/ton altın ve 0.9 gr/ton gümüş olarak tespit edildi. Liç işlemi (çözeltiye alma) ile altının zenginleştirilmesini sağlamak için cevher uygun tane boyutuna kırıldıktan sonra cevhere kireç eklenerek pH kontrolü sağlanıyor. Kırılmış cevher daha sonra havai taşıyıcı sistem aracılığı ile tabanı kil ve jeomembran astarla kaplı olan yığın liçi alanına taşınıyor. Seyreltik siyanür çözeltisi, yığının üzerine damlatmalı bir sistem ile dağıtılıyor. Seyreltik siyanür çözeltisi cevherin arasından süzülürken siyanür, cevherdeki altın ve gümüşü çözerek altın ve gümüşün sıvı faza geçme- ebsohaber 56 mayıs 2008 KOMİTELERİMİZ Meslek dalımız Matbaa Basım Yayın ve Bunlara Bağlı Sanayi olan 18. Grup meslektaşlarımız dikkat! Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz nedeniyle işler reel olarak yok olmuşlardır. Sanayiciler karsız çalışmaktadır. Hatta bazı firmalar zararına iş yapmaktadır. Günümüzde rekabet ortamı işletmelerin adeta birbirlerini yok edecek şekilde acımasızdır. Ekonomide böyle bir ortam hüküm sürerken, İ5 Mart 2005 tarihinde yayımlanan Tehlikeli Atık Yönetmeliği’ne atıfta bulunan İzmir Valiliği’nin 21 Nisan 2008 tarihinde genelgesinde matbaacılara “Atık Beyan Formu’nu doldurarak İl Çevre ve Orman Müdürlüklerine göndermekle yükümlüdür” demektedir. Meslek dalımız temsilcileri, Odamız üyelerinin azınlıkta olan bir grubudur. Matbaacılar, sanayicilik vasfı olan veya olmayan, Ticaret Odası ve İzmir Matbaacılar Odası üyeleri ile çok kalabalık bir gruptur. Şehir içinde GSM’si İrfan Acar Matbaacılar dikkat! olmayan matbaalar da mevcuttur. Matbaacılar KOBİ durumunda. Yönetmelik, “Atığı oluşturanlar sorumlu” demektedir. Matbaacılar, dikkat! Bu konu her geçen gün önem kazanmaktadır. Bazı meslektaşlar binalarının müsait bölümlerinde arıtma önlemi aldılar. Ne var ki hiç önlem almayanlar çoğunlukta. Ayrıca etiket üreticileri zor durumda. Etiketlerin kesildikten sonra kalan bobin vs. kısmını belediye yakın zamana kadar alıyormuş. Ancak bu yıl bu hizmeti kesmiş. Kağıt toplayıcılar dahi almıyormuş. Etiket imalatçıları “Bize yol gösteren yok” diyor. Meslek Komitemiz bu iki konuyu inceliyor. Yeri gelmişken değinmeden geçemeyeceğim. 20 yıl önce kurduğumuz Matbaacılar Kooperatifimiz, bu konularda site içinde toplu olarak en ekonomik ve kalıcı çözümü üretebilir. Ayrıca kırıcı rekabet de önlenebilir. Makina parkı konusunda birbirlerine yardımcı olur. Atıl kapasite oluşumu engellenir. Anormal borçlanmalar olmaz. Yani aynı ebat ve nitelikte makinalar yerine eksik makina ne ise o yatırım yapılır. Reel, kalıcı, kaliteli yatırım ve üretim yapılır. ebsohaber 57 mayıs 2008 GÖRÜŞ Ar-Ge faaliyetlerinin teşviki ve çeşitli teşvik ve destek unsurlarını Türkiye, içinde bulunduğu ortam içeren, çağımıza uygun modern bir yasa ve koşulların bir sonucu olarak, ileri görünümündedir. 2023 yılına kadar yakteknoloji üretemeyen ve bu bakımdan laşık on beş yıl süre ile uygulanacaktır. çağın gerisinde kalmış bir ül­ke görünü5746 sayılı Yasa’nın 4/6. maddesi mündedir. Üye olmak için can attığımız gereğince, araştırma-geliştirme faaliAB ülkelerini Ar-Ge harcamalarının yetleri ile ilgili faaliyetlerin uygulama GSMH’ye oranı yönünden inceleyecek ve denetimine ilişkin usul ve esaslaolursak 2006 yılında AB ülkeleri arasında rın belirlenmesinin bir Yönetmelik ile bu harcamalar yönünden pek çoğundan Tuncay Gülçur düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu geride olduğumuzu görürüz. [email protected] Yönetmelik TÜBİTAK’ın görüşü alınmak Türkiye’de şu anda Ar-Ge harcasuretiyle Maliye Bakanlığı ile Sanayi ve malarının GSMH’ye oranının, yüzde Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanması 0,2 - yüzde 0,3 civarında olduğu ifade öngörülmüştür. edilmektedir. Bu oranın 2010 yılında KOBİ’lerin diğer işletmeler ve yüzde 2’ye çıkarılması hedeflenmektedir kurumlarla ortaklaşa veya kendi Ancak bu tutturulması zor bir hedeftir. Bütün sorunlar çözülmez başlarına proje geliştirmelerini Bu hedefi gerçekleştirmek için Ar-Ge Söz konusu yasayı çok kısa olarak kolaylaştıracak ve özendirecek değerlendirecek olursak,Yasa’nın amaharcamalarının teşviki gündeme gelmiş uygulama çerçevesi yaratılmalı. cının çok geniş tutulduğunu görüyoruz ve bu amaçla 16.07.2004 tarih ve 5228 Türkiye’nin sayılan bütün sorunlarının sayılı Yasa ile 193 sayılı Gelir Vergisi bu Yasa ile çözümlenece­ğini ummak, fazla iyimser bir düşünceKanunu’nun 89. maddesine eklenen 9 no.lu bent ile Türk Vergi dir diye düşünüyoruz. Sistemine “Ar-Ge İndirimi” başlıklı yeni bir kavram girmiştir. Diğer bir husus ise Yönetmelikle yapılacak düzenlemeleGeçen zaman içerisinde Ar-Ge harcamalarının arttırılması rin içeriğinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yapılacak sorununun vergi kanunları içine konulmuş olan indirim hükümdüzenlemelerle son derece etkin bir sistem kurulabileceği gibi, leri ile çözümlenmeyeceği görülmüştür. bürokratik işlemlere boğulmuş, etkinliği son derece azaltılmış Çünkü bu, araştırma ve geliştirme konusunda sadece gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine sınırlı olanaklar sağlayan bir bir yapı da ortaya çıkabilir. Bizim düşüncemiz, bu ikinci olasılıyasal düzenleme idi. ğın gerçekleşmesinin daha fazla olduğu yönünde. Bu alanda geniş kapsamlı, çağın gereklerine uygun, bağımYönetmelik taslağı bir süre önce Maliye Bakanlığı Gelir sız bir Ar-Ge teşvik yasası ile sorunun daha kalıcı bir çözüme Politikaları Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında yayımlandı ve kavuşturulması için hemen çalışmalara başlamıştır. ilgilenenlerin görüşüne açıldı. Yapılan hazırlıklar kısa zamanda tamamlanmış ve Türkiye’ye Yönetmelik taslağını incelediğimizde taslağın; kanunun milletlerarası piyasalarda teknolojik rekabet gücü kazandıracak, ruhundan uzak, bürokratik işlemlere boğulmuş, zaman zaman Ar-Ge çalışmalarını destekleyen, yeni tasarım ve yeni ürün, usul ve esas belirleme yetkisinin çok ötesinde adeta yeni kanun yüksek kalite ve standartta üretim yapacak bir sanayi devrimi düzenlemesi niteliğinde koşullar getiren, zaman zaman da gerçekleştirmek amacı ile hazırlanan “Araştırma ve Geliştirme kanun maddelerini yorumlayan bir metin görüntüsünde olduğu Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” TBMM’de görülmektedir. kabul edilerek 1 Nisan 2008 günü yürürlüğe girmiş bulunmakYönetmelikle kanunda olmayan koşul ve uygulamaların tadır. öngörülmesi hukuken olmaması gerekirken, taslakta tam da bu Sektör ayırımı yapmaksızın Ar-Ge faaliyetlerinin desteklennitelikte çok sayıda düzenleme olduğunu görüyoruz. mesini öngören 5746 sayılı Ar-Ge Teşvik Yasası ile araştırmaKanımızca uygulamada kendi başına Ar-Ge merkezi oluşgeliştirme harcamalarında yüzde 40 olan matrah indirimi gerek turamayacak işletmelerin, yaygın deyimle KOBİ'lerin, diğer gelir ve gerekse kurumlar vergisinde yüzde 100’e yükseltilmiş, işletmeler ve kurumlar ile ortaklaşa veya kendi başlarına proje teknoloji alanında orijinal bir fikri olan ancak bu fikri hayata ge- geliştirmelerini kolaylaştıracak ve özendirecek bir uygulama çirmek için sermayesi bulunmayan teknik eğitim görmüş kişilere çerçevesi yaratılması, tanımlara uygunluğun gözetilmesi ve fakat yönelik parasal destek bile sağlanmıştır. bürokratik prosedürlerin sade ve basit olmasının çok önemli 1 Nisan 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olan 5746 olduğunu düşünüyoruz. sayılı yeni Ar-Ge Teşvik ve Destek Yasası, geniş vizyon ve misAksi takdirde söz konusu kanundan beklenen sonuçların yonu, belirlenmiş amacı olan, genişletilmiş kapsamı ile zengin hiçbirisi sağlanamayacaktır. ebsohaber 58 mayıs 2008 HABER Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Atatürk Organize Sanayi ve Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından uluslararası teknoloji transferi amacıyla kurulan IRC-Ege (Yenilik Aktarım Merkezi), 71 merkez arasından Avrupa Konseyi tarafından 2008 teknoloji transferi performans sıralamasında en iyi IRC seçildi. 42 milyon Euro kazandırdı Ege Üniversitesi Kampüs Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende konuşan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır, IRC-Ege’nin geride kalan 4 yılda 30’ü Türkiye’den yurtdışına teknoloji satımı şeklinde toplam 67 uluslararası teknoloji transferine aracılık ettiğini belirtirken, “Teknoloji transferleriyle bölge ekonomisine 42 milyon Euro değerinde katma değer yaratılırken 260 kişiye de yeni istihdam olanağı yaratıldı. Başarı ile ülkemiz hem maddi hem manevi kazanç sağladı. Emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi. IRC-Ege’de EBSO’yu temsil eden Meclis Üyesi Kamil Porsuk ise, "AB'ye teknoloji transferi yapacağımız aklıma gelmezdi. Birinci olduk. Çok mutluyum" diye konuştu. Uluslararası teknoloji transferi amacıyla kurulan IRC-Ege, 1 Nisan 2004’ten bu yana bölgedeki firmaların Ar-Ge ve inovasyona teşvik edilmesi, ulusal ve uluslar arası fonların tanıtılması ve Tük KOBİ’leri ile AB KOBİ’leri arasında teknik ve ticari işbirliklerini geliştirmek amacı ile çalıştı. IRC-Ege, 4 yıl aktif bir şekilde Çanakkale’den Mersin’e kadar 14 ayrı ilde faaliyet gösterirken, KOBİ’leri bilgilendirmek amacı ile toplam 105 farklı bilgilendirme günü düzenledi, 706 firmayı yerinde ziyaret etti ve 124 firmanın ise teknolojik açıdan rekabet gücünün analizini yaptı. Bu teknik değerlendirmeler sonucunda Türk firmalarının ürettiği 83 farklı teknolojiyi içeren proje, IRC Ağı yardımı ile Avrupalı firmalara duyurarak işbirliği fırsatları aradı. IRC Ege Avrupa birincisi IRC-Ege bunlara ek olarak, farklı sektörlerdeki bilimsel gelişmeleri sektör temsilcilerine aktarmak ve bilim adamları ile sektör temsilcilerini buluşturmak amacıyla farklı sektörlerde 29 adet sektörel çalıştaylar gerçekleştirdi, birçok yerli firmanın Avrupalı firmaları yerinde ziyaret etmesine ve yabancı firmaların da ülkemize gelmesine ve Türk firmaları ile temaslarda bulunmalarına aracı oldu. Ayrıca, KOBİ’lerin Avrupalı firmalarla işbirliktelikleri oluşturmaları ve uluslararası tanınırlıklarını artırmaları amacı ile 111 adet uluslar arası teknoloji transfer etkinliği, 5 adet uluslar arası proje pazarı organize etti. Birçok Türk firması ile Avrupalı firmalar arasında ticari ve teknolojik işbirliğine dönük 2084 adet yüz yüze görüşmeler düzenledi. Ege Yenilik Aktarım Merkezi (IRC-Ege) 2008’den itibaren yeni bir konsorsiyum ile AB Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programı kapsamında, faaliyetlerinin kapsamının da genişleterek, Ege Bilgi ve Yenilik Merkezi (EBIC-Ege) olarak 2013 yılına kadar çalışmalarına devam edecek. ebsohaber 59 mayıs 2008 EĞİTİM Gençlere “global çalışan olun” öğüdü Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, üniversiteli gençlere mutlaka yurtdışında staj yapmalarını ve dil öğrenmelerini öğütledi. Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nün gerçekleştirdiği Kariyer Platformu’nda öğrencilere hitap eden Taşkın, gençlerin İngilizce’nin yanısıra Çince veya Rusça gibi bugün ekstrem olarak nitelendirilen lisanlardan birini daha öğrenmleri gerektiğini söyledi. Çin’in dünyada üretim dengelerini alt-üst eden bir yapıya sahip olduğunu, Rusya’nın da petrol zenginliği sayesinde kuzeyde yeni bir zengin ülke olarak dikkat çektiğini vurgulayan Tamer Taşkın, çalışma alanı olarak Afrika ülkelerinin bile değerlendirilebileceğini söyledi. Diploma ve notların bir yere kadar önemli olduğunu ancak kişinin başarısında karar verme yeteneğinin, kişisel gelişimlerinin ve hayata farklı bakmasının etkili rol oynadığını vurgulayan Tamer Taşkın, kendi özel ve çalışma yaşamından da örnekler verdiği konuşmasında özetle şunları söyledi: “Tatillerinizi mutlaka işyerlerinde staj yaparak değerlendirin, çok çalışın, kendinizi sevdirin. Sosyal ortamlarda bulunun, akılda kalın ve mutlaka ulaşılabilir olun. Bizim zamanımızda telefon bile sayılıydı ancak şimdi herkesin cep telefonu, elektronik posta adresi var. Çalışan uyuyanı geçer. Fırsatları değerlendirin. Bir işyerinde eleman alımı için akla siz gelmelisiniz. Özgeçmişinizde sadece okul hayatı varsa içinizi ateş bassın. Okulu, yabancı dili herkes biliyor. Siz yaptıklarınızla, hobilerinizle herkesten farklı olduğunuzu ortaya koymalısınız.” Üniversitelerden her yıl yüzlerce kişinin mezun olduğunu ve Türkiye piyasasında iş aradığını hatırlatan Taşkın, ancak mevcut çalışma ortamının üniversite mezunlarının hepsine iş bulmaya yeterli olmadığını bildirdi. Tamer Taşkın, “Global düşünün. Kendi sahanızda Türkiye’de iş bulamıyorsanız kalkınmakta olan başka ülkelerdeki potansiyeli değerlendirin. Çünkü pekçok ülke yetişmiş elemanı mumla arıyor. Türkiye’de sadece profesyonel olarak çalışmayı değil girişimci olmayı aklınıza koyun. Kendinize bir marka yaratın, yabancılarla ortaklık kurmayı deneyin. “Ama benim param yok ki” sorusunu aklınızdan çıkarın, cebinizle hayalleriniz arasındaki bağı koparın. Projesini inanarak anlatana, o işi bilene para var. Zaten ortaklıklar fikirleri olan insanlarla parası olan insanlar arasında kuruluyor. Fırtına var ama denizdeki tekne sayısı da artıyor.” diye konuştu. Aynı zamanda Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu da olan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ın Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği’ndeki konferansını Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Tebogo Seokolo da izledi. ebsohaber 60 mayıs 2008 EĞİTİM Küçük dahilerin projeleri Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) işbirliğinde ilköğretim öğrencilerine yöneilk düzenlenen Matematik ve Fen Bilimleri Proje Yarışması kapsamındaki “Bu Benim Eserim” İzmir Bölge Sergisi açıldı. Kültürpark fuar alanı Atlas Pavyonu’ndaki serginin açılşına Vali Yardımcısı Zahit Topoğlu, İzmir Milli Eğitim Müdür Vekili Seyfettin Yılmaz, Ar-Ge ve Projeler Şube Müdürü Zahide Mutlukan ile öğretmen ve öğrenciler katıldı. Zahide Mutlukan, açılışta yaptığı konuşmada Aydın, Manisa, Uşak, Muğla ve İzmir’den 1306 projenin Bölge Çalışma Grubu tarafından değerlendirildiğini, 552’sinin Bölge Bilim Kurulu’na sunulduğunu, yapılan değerlendirme sonucunda da 57 Matematik 93 fen bilimleri olmak üzere toplam 150 projenin sergilenmeye değer görüldüğünü söyledi. Mutlukan, bu yıl Ankara’ya finalist olarak 13 proje gönderileceğini bildirdi. EBSO okulunun başarısı Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın 8 yıllık zorunlu eğitime destek olmak amacıyla İzmir’in fakir ve uzak yörelerinden Kiraz’ın Cevizli köyündeki EBSO Cevizli İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencileri Sinem Küçük ile Hüseyin Uslu da, danışman öğretmenleri Özlem Yelaldı Gündüz ile birlikte gerçekleştirdikleri “Kelebekte Simetri Oyunu” projesiyle bilim şenliğinde yeraldı. Koordinat sistemini ve simetri kavramını pekiştirmek amacıyla tasarlaran oyunda, koordinatlara göre yerleştirilen bütün parçalar yerine oturduğunda ortaya kusursuz bir düzen ve simetrinin hakim olduğu bir sanat harikası ortaya çıkıyor. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden turizm, özellikle yemek ve içki kültürü konusunda deneyimli elemanlar kazanıyor. Türkiye’de ilk kez Avrupa Birliği’nin desteklediği Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Projesi kapsamında Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın desteğinde Çiğli’deki İMKB Meslek Lisesi tarafından gerçekleştirilen Sommelier kursunu başarıyla tamamlayan 10 genç sertifikalarını törenle aldı. 1000 kişi arasından seçilen gençler, üç hafta boyunca degüstasyon teknikleri, şarapta tat, koku, aroma, üzüm çeşitleri ve yetiştikleri Turizm ordusuna nitelikli eleman bölgeler, şarap yapımı, şarap kültürü, yemeklerle uyumu ve doğru sunumu konusunda eğitim alırken, bu yılın Ekim ayında Prag, Salzburg ve Regensburg kentlerinde ileri aşamadaki kurslara katılmaya da hak kazandı. Projenin destekçilerinden Ege Palas Oteli’nde gerçekleştirilen sertifika töreninde konuşan İMKB Meslek Lisesi Müdürü Asuman Şen, “Tarihi güzelliklerimiz, doğamız ve eşsiz mutfağımızla dünyada hakettiğimiz yeri alacağımız turizm sektörüne yönelik olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. Öğrencilerimiz örnek olacak” dedi. ebsohaber 61 mayıs 2008 EĞİTİM Profesyonel yaşamda iletişim becerileri Ege Bölgesi Sanayi Odası, geleceğe amacıyla yürütülen Dumansız Nefes yatırım yaparak gençlere eğitim vermeye Projesi’nin sorumlusu Halil Karakaya, Gençleri geleceğe hazırlamak için devam ediyor. Üniversite öğrencilerini sigaranın insan vücuduna, ekonomiye ve eğitim programlarına ağırlık veren profesyonel yaşama hazırlamayı hedefçevreye verdiği zararları görsel malzeEge Bölgesi Sanayi Odası, teorik leyen bir tam günlük eğitim programı, melerle aktardı. Sigarayı bıraktırmayı da bilgileri sanayicilerin deneyimle“Profesyonel Yaşamda İletişim Becerileri” amaçlayan projenin asıl hedefinin, gençriyle birleştirerek ufuk açıyor. adı altında 112 üniversite öğrencisinin lerin sigaraya başlamasının önlenmesi katılımıyla gerçekleştirildi. olduğu üzerinde durdu. Program, gençlerin EBSO hakkında fikir sahibi olmaları, kısa Dördüncü bölümde ise; deneyimli sanayiciler ve iş adamsüre sonra içinde yer alacakları iş çevresinin deneyimli simalarıyla karşılıklı konuşup fikir alışverişinde bulunan gençlerin larıyla tanışıp fikir alış verişinde bulunmaları, geleceğe yönelik yoğun ilgisi programın, planlanandan bir saat geç bitmesine yol cesaretlendirilmeleri ve kendileri için bilinçli hedefler koymaları açtı. EBSO Yönetim Kurulu üyeleri, Cengiz Kocagil ve Şener amacıyla oluşturuldu. Gencer; EBSO Meclis üyeleri Halit Şahin ve İbrahim GökçüoğEBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, öğrencileri lu, EBSO Deri Sanayi Meslek Komitesi üyesi Halim Sarıtoprak, kendi geleceklerini hazırlama konusunda yüreklendiren konuşSanayici Moiz Eskinazi, EBSO Genel Sekreteri Mustafa Kalyoncu masında, kendi yaşamından örnekler vererek, imkansız diye bir ve işyerinde Dumansız Nefes Projesi geliştiren Halil Karakaya şey olmadığını; büyük düşünerek ve çok çalışarak hedeflerine kendi kariyerleri hakkında kısa bilgi verdikten sonra gençlerin ulaşabileceklerini söyledi. Önemli olanın yaşamda karşılaşılan sorularını cevaplandırıp profesyonel yaşama ilişkin tavsiyelerde güçlükler değil; bu güçlüklerle başa çıkmayı sağlayan donanımı bulundular. edinmek olduğunu vurgulayan Tamer Taşkın, dil öğrenmeyi, Programın sonunda öğrenciler programı değerlendiren kısa güncel olaylardan haberdar olmayı, derslerin dışında, yaşama yazılar yazdılar. Bunlardan birkaç örnek: hazırlayan anlamlı aktivitelerde yer almayı, farklı ülkelerde staj Çok değerli vasıflara sahip kişilerle aynı ortamda olduğum yapmak için girişimde bulunmayı profesyonel yaşama hazırlaniçin çok mutluyum. Başarıya ulaşmış kişilerin hayat hikayelerini mak olarak tanımladı. dinlemek biz gençlere örnek teşkil etmesi açısından çok önemli. Eğitim Programı’nın sorumlusu Gül Kırçıl ise “Profesyonel Bu nedenle bu gibi uygulamaların daha sık olmasını bekliyorum. Yaşamda İşin Yeri” ve “Profesyonel Çalışanın İletişim AnlayıEBSO’nun üyelerini daha yakından tanıma fırsatı buldum. şı” konularında sunum yaptı. Yaşam kalitesinin ön koşulunun Çok yapıcı ve olumlu öneriler sundular. Duyarlı ve bilinçli yeteneklerimize uygun bir işin seçilmesi olduğu ve bireyin kendi gençlerin iş hayatına atılması için fedakar çalışmalar yaptıklayeteneklerinin farkına vararak mutlu olacağı bir işte başarıyı ya- rına daha çok emin oldum. Bu tür seminerlerin artırılmasını ve kalayabileceğini anlatan Gül Kırçıl, ikinci sunumunda çevreyle yaygınlaştırılmasını umuyorum. kurulan iletişim biçiminin iş yaşamındaki kaliteyi nasıl etkileyeDeğerli insanları bizimle buluşturduğunuz için teşekkürler. bileceği üzerinde durdu. Bu sunum, bize kendine güven ve mezuniyet sonrası iş görüşmeProgramın üçüncü bölümünde sigaraya karşı mücadele lerinde yeni bir bakış açısı kazandırdı. ebsohaber 62 mayıs 2008 HABER Yeni OSB’lere enerji teşekkürü Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yatırımcı bekleyen Bergama ve Ödemiş OSB’lere ilk etapta ihtiyaç duyulacak enerjiyi getirmek için harcadığı çabalardan dolayı Gediz Müesseleler Müdürü Metin Demirdağ’a teşekkür etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Organize Sanayi Bölgeleri Koordinatörü Metin Ersan ile birlikte Gediz Elektrik Müesseseler Müdürü Demirdağ’ı ziyaret etti. Enerji olmadan üretim yapılamayacağına dikkat çeken Tamer Taşkın, “Fabrika inşaatları için gün saymaya başlayan organize sanayi bölgelerinde ilk yatırımlar diğerlerine de örnek oluyor. Bu nedenle öncelikle enerjinin OSB’lerimize ulaşması gerekiyor. Gediz Elektrik A.Ş., sanayimizin hassasiyetini bildiği için yatırımlarını planlıyor. Bu duyarlılığa teşekkür ediyoruz” dedi. Taşkın, bir organize sanayi bölgesinin uzun uğraşlar sonucunda büyük bedeller ödenerek gerçekleştirilebilen kamulaştırmalar, pekçok bakanlık ve kamu kurumunun imzası alınan raporlardan sonra kurulabildiğini, yatırımların da kolay olmadığını ifade etti. Bergama ve Ödemiş organize sanayi bölgelerinde belli bir aşamaya gelindiğini, bölgelere enerji girişi yapılacak noktaların belirlendiğini söyleyen Tamer Taşkın, “Bergama OSB’ye Dikili, Ödemiş OSB’ye de Kaymakçı üzerinden Kiraz’a giden hatlardan elektrik enerjisi verileceğini öğrendik. Bu hatlar, OSB’lerimize çok yakın. Bölgelerin içindeki hatların projesi de hazır” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in Türkiye’nin 2020 yılına kadar 120 milyar dolarlık enerji yatırımı yapılması gerektiğini açıkladığını hatırlatan Taşkın, bu rakamların ülke- mizin sanayileşme ve gelişme yolunda katettiği mesafeyi ortaya koyduğunu sözlerine ekledi. Gediz Elektrik Müesseseler Müdürü Metin Demirdağ ise, İzmir’deki yeni sanayi yatırımları ve kapasite artırımlarına bağlı olarak elektrik enerjisi kullanımında da artışlar görüldüğünü bildirdi. İzmirliler’e kesintisiz ve kaliteli enerji sunabilmek için kent içinde bile 154 kilovattlık trafo merkezleri yatırımları planladıklarını söyleyen Demirdağ, “2006 yılından sonra enerji talebi büyük oldu. 2007 ve 2008 yıllarına girilirken toplamda yüzde 40’lık talep artışı yaşandı. Hem sanayi kesiminde hem de konut ve diğer alanlardaki enerji ihtiyacına cevap verebilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu. Taşkın: Kente hizmet sunan sanayiciye yer bulunmalı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, kente hizmet sunan fırın, hazır yemek, matbaa gibi sanayilerin üretimlerini organize bir düzen içinde sürdürebilmelerine imkan sağlanması gerektiğini bildirdi. Taşkın, Hazine ve yerel yönetimlerin ortaklaşa çalışamalarıyla bu sanayi kuruluşlarının biraraya geleceği arazi bulunması gerektiğini söyledi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Unlu Mamüller Sanayi Meslek Komitesi üyeleriyle birlikte Bornova Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan’ı ziyaret etti. İzmir’de büyük sanayi kuruluşlarının yatırım yapmasını beklerken üretimleriyle kent yaşamını yakından ilgilendiren sektörlerin de gözardı edilmemesini isteyen Tamer Taşkın, matbaa, fırın, hazır yemek gibi sektörlerin üretim yeri bulmakta zorlandıklarını da gündeme getirdi. Bu kuruluşların kent içinde halen üretim yaptıkları yerlerde talebe paralel olarak kapasitelerini artıramadıklarını, ayrıca küçük esnaf veya konutların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde üretimlerini sürdürmelerinin kent yaşamı açısından bazı zorluklara da neden olduğunu ifade eden Tamer Taşkın, “Pekçok sanayi kuruluşunun kente 50 kilometre mesafede üretim yapması fazla sorun teşkil etmeyebilir. Ancak fırın, hazır yemek, matbaa gibi kente hizmet sunan sektörlerimizin artık belli bir düzen içinde üretimlerini sürdürebilmeleri için kente yakın araziler bulunmalı. Bu sektörlerimiz aslında fazla büyük alanlara da ihtiyaç duymuyor. Ancak 100 – 200 dönümlük arsalar bularak kente hizmet sunan sektörlerimizin sorunlarına da çözüm üretmeyi istiyoruz. Aynı sektördeki kuruluşların birarada olması, altyapı yatırımlarıdan hammadde tedarikine kadar pekçok avantajı da beraberinde getirecektir” dedi. 63 mayıs 2008 HABER Kadın politikada aktif olmalı MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal, Atatürk’ün kadına verdiği hakların politikada kadınların da en az erkekler kadını ve erkeğiyle toplum tarafından iyi İzmir’in Lider Kadınları projesi kadar aktif rol üstlenmesi gerektiğini söydeğerlendirilemediğini ifade eden Bal, kapsamında kadınlara hitap eden ledi. Bal, siyasi partilerde kadın kotasını “Bu hakları geliştirip, ilerletemedik. Bu MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal, savunanları eleştirmediğini ancak ayrımülkenin geleceğine pranga vurduk. Keşke Atatürk’ün verdiği hakların iyi decılığı incitici bulduğunu belirtti. iyi değerlendirebilseydik. Hepimiz lider, ğerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir önder olmaya azmetmek zorundayız. Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, ve Ülkede özellikle son iktidar döneminde Yerel Gündem 21'in ortaklığında yürütülen İzmir'in Lider Kadın- milli ve manevi duygularımız istismar edilmiştir ” dedi. ları Projesi'nin 4. etkileşim toplantısına MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal katıldı. Şenol Bal, iş dünyasından 52, muhtarlardan 20 MHP’den yerel seçimlerde kadın aday atağı ve sivil toplum kuruluşlarından 55 kadının başvurduğu, siyasal Şenol Bal, kadınlarda öz güven eksikliği olduğunu, bunu karar alma mekanizmalarına kadınların katılımlarını özendirmek yenmek için kadınlara yaklaşan yerel seçimlerde ağırlık verecekamacıyla oluşturulan projeye katkı sağlamaktan büyük mutluluk lerini belirterek, “MHP, il genel meclisi, belediye meclis üyelikduyduğunu ifade etti. leri ve belediye başkanlıkları için yüzde 30 oranında kadınlar Kadınların siyasette yeteri derece temsil edilemediğini belistelerde yer alacak” diye konuştu. lirten Bal, uzun bir aradan sonra kadınların TBMM'nde temsiKonuşmasında hükümeti de eleştiren Bal, Türkiye'de siyalinin yüzde 9'lara ulaştığını belirtti. Kadınların siyasi partilerde sal, ekonomik ve sosyal krizin birlikte yaşandığını, 22 milyon daha aktif görev alması gerektiğini belirten Bal, son seçimlerde insanın yoksulluk sınırında yaşadığını, milli, manevi değerlerin MHP'ye 250 kadının ve 4 bin 500 erkek adayın milletvekili yozlaştırıldığını savundu. adaylığı için başvurduğunu ifade etti. Siyasete yeni yeni ısındığıBal kadınların siyasette yeterince yer alamama nedenlerini nı, sadece kadın sorunlarının çözümü için değil, ülke sorunlarıise şöyle sıraladı: nın çözümüne katkı sağlamak için siyasete atıldığını belirten Bal, “Kadınlar ve erkekler farklı fizyolojik ve biyolojik yapıdadır. şunları söyledi: Kadının evdeki anne ve eş rolü siyasete atılmasını geciktiriyor. “Ben siyasete daha çok kadının katılmasını ve aktif görevler Kadınlarda özgüven eksikliği var. Eğitim seviyesinin düşük almasını istiyorum. Ancak siyasi partilerde kadın kotasını incitici olması da siyasette daha az yer alma nedenlerinden biri. Eğitim buluyorum, öte yandan kotayı savunanları da tenkit etmiyorum. seviyesi yüksek olsa bile elini taşın altına koyabilecek ve memPartim de kadınlara pozitif ayrımcılığı incitici buluyor. Kadın leket meseleleriyle ilgili kadın sayısı yetersiz. Kadınlar siyasette da erkekler kadar yarışmak zorunda. Sembolik, vitrin, kotanın birbirini desteklemiyor. Siyaset için gereken paraya sahip değilgereği olarak kadınların siyasi partilerde bulunması siyasete ve ler. Kadınlar risk alıp, çaba göstermiyorlar. Erkekler kadınların ülkemize bir katkı sağlamaz. Kadın da risk alacak, çaba göstesiyasete girmelerini engelliyor. Barajı geçebilecek partilerde karecek ki o zaman daha çok faydalı olur. Ancak siyasi partilerde dınlar arka sıralarda, geçemeyecek partilerde ise ön sıralarda yer kadınların belli oranlarda temsil edilinceye kadar belki bazı alıyorlar. Bunun için kadınların kendilerini isbat etmeleri gerekir. partilerde kota olabilir.” Kolay değil ama başarırsanız çok mutluluk verici birşey.” ebsohaber 64 mayıs 2008 HABER Doğu-Batı buluşması Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), ziyaret ederek, bölge ve çalışmalar İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Beledihakkında bilgi aldı. İzmir’in Lider Kadınları, Batman, yesi ve İzmir Yerel Gündem 21 işbirliği Gezinin son ayağı olan Diyarbakır’a Mardin ve Diyarbakır’ı ziyaret ile yürütülen İzmir’in Lider Kadınları geçen İzmir’in Lider kadınları burada ederek bölgedeki girişimci kaProjesi kapsamında 20 kişilik bir heyet Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nı dınlarla biraraya geldi, işbirliği Batman, Mardin ve Diyarbakır’ı ziyaret ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanı imkanlarını değerlendirdi. etti. Heyet, başta bölgedeki girişimci Mehmet Kaya ve Diyarbakırlı girişimci kadınlar olmak üzere önemli temaslarda kadınlar ile bir toplantı gerçekleştirdiler. bulundu. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyesi Nilüfer Baran tarafından Batman’da Vali Recep Kızılcık tarafından kabul edilen kurulan Diyarbakır İş Geliştirme Merkezi’ni gezen heyet, Diİzmir’in Lider Kadınları; Batman Ticaret ve Sanayi Odası heye- yarbakırlı Kadın Girişimciler Derneği tarafından düzenlenen ve ti ve Girişimci Kadınlar ile de bir araya geldi. Heyet daha sonra Diyarbakır Valisi’nin eşi Gül Ala’nın da katıldığı sıra gecesinde TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş tarafınağırlandılar. Gezi kapsamında ziyaret edilen bölgedeki kadından kurulan ve çalışanların yüzde 85’ini kadınların oluşturduğu ların girişimciliklerinden ve aktifliklerinden çok etkilendiklerini Hey Tekstil Firmasını ziyaret etti. belirtilen heyet, farklı bir bakış açısı ile bölgeyi ve iş imkanBatman’ın ardından Mardin’e geçen heyet, Mardinli kadın larını tanıma imkanı bulduklarını; etkileşimlerini arttırarak, girişimciler ve Mardin Ticaret ve Sanayi Odası ile yaptığı göortak çalışma ve işbirliği olanaklarını değerlendirmeye devam rüşmenin ardından; Mardin Vali Yardımcısı Mehmet Kılıçlar’ı edeceklerini ifade ettiler. ebsohaber 65 mayıs 2008 HABER Altı Sigma – Yalın Konferansları büyük ilgi ve başarıyla gerçekleştirildi Üretim sürecindeki israfı önleme, lardan biri olduğunu söyledi. Koramaz, verimliliği artırma ve zamanı daha iyi Stratejik Planlama ile Yatırım Yönetimi Yalın üretimin babası sayılan Bob kullanmayı amaçlayan yeni modellere alanında iki yönetmeliğin hazırlanarak 21 Bennett, toplumun aynı anda hem Türkiye'deki şirketlerin ilgisinin gideŞubat 2008 tarihinde Resmi Gazete’de müşteri hem çalışan hem de iş rek artıyor. Bu modeller içinde ilk kez yayımlanmasının sağlandığını bildirdi. ortakları olduğunun unutulmaması Toyota tarafından kullanılmaya başlanan gerektiğini söyledi. yalın üretim ve Motorola tarafından İşin sırrı sürekli iyileştirme kullanılan Altı Sigma uygulamaları başı Konferansların açılışında Amerika’dan çekerken, Türkiye'de faaliyet gösteren çok uluslu yalın üretimin babası sayılan; Toyota’da Grup şirketler ve yurt dışındaki büyük gruplara tedarikBaşkan Yardımcılığı ve Kuzey Amerika Lojistik çilik yapan Türk şirketlerinin ilgisiyle bu modeller Bölümü Genel Müdürlüğü yapmış Bob Bennett da hızla yayılıyor. bir sunum yaptı. Bob Bennett, 24 yıla yayılan Toyota kariyeMakina Mühendisleri Odası adına İzmir Şuberindeki deneyimlerine dayanarak Yalın Üretim si yürütücülüğünde 9- 11 Mayıs 2008 tarihlerinhakkında konuştu. Yalın üretimin kaynağı olarak de İzmir’de Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinbilinen Toyota'nın, bu konudaki başarısının de düzenlenen Altı Sigma Yalın Konferansları’na "sırlarını" açıkladı ve Türk Sanayicilerin yalın üre1042’si kayıtlı delege olmak üzere 1500’e yakın timle nasıl başarılı olabileceklerine dair görüşleriyönetici ve mühendis katıldı. Konferanslar 5 ni dile getirdi. Bob Bennett konuşmasında özetle paralel salonda 22 kuruluşun altı sigma ve yalın şunları söyledi: deneyimlerini aktardığı, sergi bölümüne 17 ku“Toplumun aynı anda hem müşterimiz, hem ruluşun katıldığı ve uygulamalı çalıştayların yer iş ortaklarımız, hem de çalışanlarımız olduğunu aldığı yoğun bir programla gerçekleşti. unutmamalıyız. Müşterinin memnuniyeti önemMakina Mühendisleri Odası İzmir Şube li olduğu kadar toplumun diğer kesimlerine de başkanı Mehmet Özsakarya, Altı Sigma – Yalın önem vermek gerekir. Yalın yönetimde de sonuçKonferanslarını, gelişen ve değişen üretim ve lar önemlidir. Ama klasik olarak geçmişteki süyönetim yaklaşımlarını sanayiye ve üyelerine reçlerin finansal sonuçlarına bakıp değerlendirme tanıtmak amacıyla düzenlediklerini belirtti. yapmanın yerine şimdi kontrol edilebilir süreçler Büyük firmalarda kullanılan yöntem ve teknikleryaratmak daha iyidir. Yaptığımız her işi “sürekli iyileştirme”yi den KOBİ’lerin de yararlanabileceğine dikkat çeken Özsakarya, aklımızın bir köşesinde tutarak yapmalıyız. Bunun için atölyeşunları söyledi: deki en basit formdan yönetici raporlarına kadar her şey buna “Yalın düşüncenin temel amacı; değerin hammaddeden başlayarak, tüm süreçlerde hiç kesintisiz akıtılıp hızla son kullanıcı- uygun düzenlenirse çok iyi sonuçlar alınacaktır. Yalın sistemler, insanların süreçleri kontrol etmelerinden çok, insanların süreçleya ulaşmasıdır. Yalın yaklaşım, tüm değer zincirindeki israfı yok ri desteklediği bir yapıyı öne çıkarır. Çalışanların sürekli iyileştiretmeyi, tüm faaliyetleri son kullanıcı için değer oluşturacak şekilde gerçekleştirmeyi hedefleyen bir yönetim tarzıdır. Altı Sigma meye bağlılığı insan kaynakları sisteminde de yer almalıdır.” 22 büyük firmanın katıldığı konferanslarda firmalardan gelen ise; mükemmele ne kadar yaklaştığımızı, çıktıların ne kadarının ekipler yalın üretim konusunda gerçekleştirdikleri başarılı uygukullanıcının beklentilerini karşıladığını gösteren değişkenlik lamalarını “bütünsel deneyim paylaşım oturumları” adı verilen ölçütüdür. Kuruluşların geleneksel karar alma süreçlerini değişsunumlarda ayrıntılarıyla katılımcılara anlattılar. tirerek problemlerin kök sebeplerini tespit eden, verilere dayalı Konuşmacıların salonda hitap ettikleri topluluk hakkında çözümler üreten, ilk seferde doğru karar vermemizi sağlayan bilgilenmelerini sağlayan RFID radyo dalgalı yaka kartları ile iş yapma felsefesi, bir yöntem ve yönetim tarzıdır. Altı sigmada dinleyicilerin meslek alanlarına göre dağılımları anında perdeye amaç sürekli iyileştirme, projeleriyle son kullanıcı memnuniyeyansıtıldı. tini artıracak ve değer katacak çözümler bularak sürekli gelişimi Bütünsel deneyim paylaşım oturumlarına, Ford, Yeşim Tekssağlamaktır.” til, Rexam, Dyo, Tofaş, Arçelik, Üçge, TEİ, Hugo Boss, Delphi, Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Bosch, Borusan, Ege Endüstri, Hayes- Lemmerz, Diyarbakır EğiKoramaz ise endüstri ve işletme mühendislerinin yetki ve sorumtim ve Araştırma Hastanesi, Sabancı Holding, Kütahya Porselen, luluklarının belirsizliği ve serbest meslek uygulamaları düzenleEti, Kent Hastanesi ve Vodafone’dan uzman ekipler katıldılar. yen mevzuatın bulunmamasının bu alandaki en büyük sorun- ebsohaber 66 mayıs 2008 HABER Zenginliklerimizi organize edemezsek kullanamayız Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’nin aslında zenginliklerin üzerinde oturduğunu ancak bunları organize edemediği sürece yararlanma imkanı bulunmadığını söyledi. İzmir ili oda ve borsalarının ortak yönetim kurulları toplantısı Bayındır’da gerçekleştirildi. Toplantıda, Bayındır’da kurulması planlanan çiçekçilik organize sanayi bölgesinin ilçe ve ülkeye kazandıracakları, Ezine peyniri için alınan coğrafi işaret tescilinin İzmirli üreticiler için yarattığı sorunlar ve İzmir Alsancak Limanı’nda bekletilen gemilerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri gündeme getirildi. Bayındır Kaymakamı Alaattin Aktaş ve Belediye Başkanı Alaattin Çapuk, çiçekçiliğin ilçe için önemine dikkat çekerken, ilçenin kalkınmasını hızlandıracak, bölge halkının refah düzeyini artıracak Bayındır Çiçekçilik Organize Sanayi Bölgesi projesinin hayata geçirilmesi konusunda talepte bulundu. Bayındır Ticaret Odası Başkanı Adnan İnanır da, çiçekçilik OSB’nin kuruluşu ve ilçenin ulaşım ağının genişletilmesi halinde kalkınmanın hızlanacağını söyledi. Çiçekcilik OSB projesi canlandırılmalı Toplantıyı yöneten İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Bayındır’da Çiçekçilik OSB içi 150 hektarlık alanın belirlendiğini hatırlatırken, seracılıkta kullanılacak jeotermal kaynakların yetersizliği sebebiyle projenin Bergama ve Dikili’ye doğru kaydırıldığını söyledi. Bergama ve Dikili’de kurulacak OSB için İzmir’den yeterli katılımcı bulunamaması üzerine projenin beklemeye alındığını da kaydeden Demirtaş, “Bayındır’daki Çiçekçilik OSB planlamasını tekrar destekleyebiliriz. Sanayi ve Ticaret Bakanımızdan bu konuda destek isteyelim. Bayındır’da Çiçekçilik OSB olmak zorunda” diye konuştu. Taşkın: Hedef dünyaya üretim olmalı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Bayındır’ın marka ilçe olma yolunda hızla ilerlediğini belirtti. Taşkın, “Aslında zenginliklerin üzerinde oturuyoruz. Ancak bu zenginliği organize edemediğimiz sürece yararlanamayacağız. Buradaki 550 çiçekçi firmanın 1000 kişiyle çalışarak dünya ile rekabet etmesi zor. Bu nedenle bölgenin eksikliklerini gidererek dünya ile rekabete hazırlamamız gerekiyor” dedi. İsrail, hatta Güney Afrika Cumhuriyeti’nin çiçekçilik konusunda yaptığı çalışmalardan örnekler veren Tamer Taşkın, gece kesilen çiçeklerin uçaklarla sabaha karşı Hollanda’daki çiçek borsasına gönderildiğini anlattı. İhraç mallarını taşıyacak gemi bulamayacağız Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Geza Dologh ise, 3 aydır Alsancak Limanı’nda sıkışıklık yaşandığını belirterek, konteyner gemilerinin yüzde 53’ünün 24 saatten fazla beklediğini söyledi. Dologh, “Sonuçta gemiler Alsancak Limanı’na gelmemeye başladı. İhraç mallarımızı taşıyacak gemi bulamayacağız” dedi. Bayındır Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda, bölgedeki çiçek potansiyelinin değerlendirilmesi ağırlıklı olarak ele alındı. ebsohaber 67 mayıs 2008 HABER EBSO’da Evren’li sergi açılışı Gülperin Sertdemir Atölyesi Resim Sergisi’nin açılışını 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Tamer Taşkın yaptı. EBSO Sanat Galerisi’nde gerçekleşen “Dünya Sanat Akımlarına Yolculuk” adlı sergi kokteyli çok sayıda İzmirli sanatçı ve sanatseveri biraraya getirdi. Kadın ve çiçek Dünya sanat akılara yolculuk konseptiyle gerçekleştirilen sergide, konusu kadın, çiçekler, deniz, peyzaj, natürmort ve pitoresk sahneler olan eserler kokteyle katılanlardan tam not aldı. Sergide eseri yer alan Emel Altuğ, İtlen Özcan, Saliha Soydan, Hülya Musoğlu, Şerife Yakalı, Gülay Vural, Fatoş Kutay, Zeynep Pamukçu, Engin Örün ve Nuran Karabece sanatseverlerin tebriklerini kabul etti. Hatıra fotoğrafı Kenan Evren ve Tamer Taşkın, Gülperin Sertdemir atölyesi öğrencileriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. İlten Özcan, lavi tekniği ile yaptığı bir tablosunu çok beğenen 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e armağan etti. ebsohaber 68 mayıs 2008 HABER İzmirli genç sanayici Atatürk rolünde Antonio Banderas, Brad Pitt, Kevin Costner, Daniel Craig gibi birçok Hollywood yıldızının adı Atatürk rolü için konuşulurken sinemacılar Atatürk rolü için aradıkları kişiyi İzmir’de buldu. Geçen yıl İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabından uyarlanan belgeselde ‘Mustafa Kemal Atatürk’ karakterini canlandıran İzmirli genç sanayici Yavuz Hekim, bu kez ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk rolünde oynadı. Hekim, yapımcılığını Mustafa Altıoklar’ın yaptığı dizinin 19 Mayıs nedeniyle özel olarak çekilen ve 16 Mayıs Cuma günü yayınlanan bölümünde rol aldı. Atatürk rolü için yıllardır Hollywood’tan, Yeşilçam’a kadar birçok aktörün ismi geçerken, İzmirli işadamı benzerliği sayesinde Atatürk rollerinin aranan ismi haline geldi. İlk olarak İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabından uyarlanan belgeselde Atatürk’ü canlandıran Hekim, son olarak ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk’ü canlandırması için teklif aldı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle özel olarak çekilen bölümde oynadığını belirten Hekim, “Mustafa Kemal Atatürk’ü oynamaktan onur ve şeref duydum. Ulu önderimize benzemek övünç kaynağım. İlk belgesel teklifi de, gazetede çıkan haberlerimden resmimi gören yapımcı Rıdvan Akar’dan gelmişti. İlk rolümü beğendiğini ileten izleyiciler bir hayli fazla idi. Bu filmlerde beklentim olmaksızın rol aldım” dedi. Prefabrik yapılar üreten Egekons ve Motoryat ile hücumbot üretmek üzere kurulan Hekim Gemi İnşa A.Ş.’nin sahibi Hekim, bundan sonra da Atatürk rollerinde oynamaya devam edeceğini ve gelecek tekliflere olumlu baktığını belirtti. Son oynadığı dizideki Atatürk rolü 5 sahneden oluşan Yavuz Hekim, Ulu Önder’i ekranlarda canlandırırken en çok Padişah Vahdettin’e söylediği, “Memleketimin ve vatanımın selameti için bu buhranlı günlerde Harbiye Nazırlığı’nı bizzat üstlenmek isterim” repliğinden etkinlendiğini söyledi. Mustafa Altıoklar’ın yapımcılığını ve genel yayın yönetmenliğini üstlendiği ve yönetmenliğini Sarp Levendoğlu’nun yaptığı dizinin çekimleri Bosphorus Otel, Beylerbeyi Sarayı ve İstanbul Boğazı’nda Bandırma Vapuru’nda çekildi. Faruk Saraç’ın imzasını taşıyan Atatürk kostümünü giyen Hekim, Kanal 1’de yayınlanan dizinin Mustafa Kemal ile ilgili sahnelerinin son derece titiz bir çalışma ile çekildiğini anlattı. Prefabrike yapılar üreten Egekons ve Motoryat, hücumbot üretmek üzere faaliyete geçen Hekim Gemi İnşa A.Ş.’nin kurucusu olan Hekim, denize 40 kilometre mesafede kurduğu tersane, bomba etkisizleştirme kutusu ve yüzer eğlence merkezi ‘Egecem Beach Club’ gibi ilginç projeleri ile de dikkat çekmişti. ebsohaber 69 mayıs 2008 EBSOVAKFI Bayanlar Birliği öğrenciler için yine sahnede EBSO Vakfı Bayanlar Birliği, dönem başından bu yana çalışmalarını sürdürdükleri 2 önemli faaliyetini Haziran ayında bizlerle paylaşacaklar. 05 Haziran 2008 günü koromuzun aşk şarkılarını seslendireceği “Bir Sevdadır Şarkılar” isimli konserini keyifle dinleyebilir, 10 Haziran 2008’de tiyatro grubumuzun “Ateşle Barut Yan yana Durursa?” adlı oyununu seyredebilirsiniz. Büyük bir özveri ile aylardır çalışmalarını sürdüren Bayanlar Birliğimizi, öğrenci burslarına katkı amacıyla gerçekleştirilen bu iki organizasyonda EBSO camiasının yalnız bırakmayacağına inanıyoruz. Sizleri aramızda görmekten onur duyacağız. Davetiyeleri Vakıf merkezinden temin edebilirsiniz. Davetiye ücreti 15 YTL’dir. Telefon: 455 29 69 Kent Orkestrası büyüledi 7’den 70’e tüm müzikseverlerin beğenisini kazanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın sponsorluğunda unutulmayacak bir konserle İzmirli müzikseverlerle buluştu. Kültürpark’taki İsmet İnönü Kültür ve Sanat Merkezi’nde Hüseyin Çebi’nin yönettiği ve orkestra düzenlemelerini Zafer Çebi’nin yaptığı konsere solist olarak İzmir Devlet Opera ve Balesi solist sanatçılarından tenor Aydın Uştuk’un yanısıra, Sedat Yüce, Evrim Özkaynak, Ceren Niron, Desen Yıldız ve Burçin Aydın katıldı. konuk sanatçı olarak udi Serhat Şaşman da yer aldı. Dillerden düşmeyen şarkıların hep bir ağızdan söylendiği konserde sanatçılar performanslarıyla göz doldurdu. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, gecenin anısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yusuf Ali Karaman’a plaket verirken, sanatçılara da tek tek buket armağan etti. EBSO’nun ve sanayicilerin sosyal sorumluluk projelerine önem verdiğini belirten Taşkın, “İçinde bulunduğumuz çevrenin sadece üretimde değil sosyal ve kültürel olarak da gelişmesine katkı yapmak durumundayız. Toplumun her yönüyle yükselmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz” diye konuştu. ebsohaber 70 mayıs 2008 EBSOVAKFI Brunch&Tavla Turnuvası 27 Nisan 2008 Pazar günü, Naci Usta Restaurant’ta yapılan Brunch ve Tavla turnuvasında katılımcılarımız stres atıp keyifli vakit geçirirken turnuvada tatlı rekabet yaşandı. Turnuvanın galibi olan Osman Nükteci’yi tebrik ediyor, turnuva hediyesi olan tavlanın uğur getirmesini diliyoruz. Tekstil Komitesine teşekkürlerimizle EBSO VAKFI SAKIZ ADASI TURU 14-15 HAZİRAN 2008 KİŞİ BAŞI 160 euro VİZE-PUL ücreti hariç. Ayrıntılı Bilgi ve Program için Telefon: 0232 455 29 69 Odamız tarafından 8 yıllık zorunlu eğitime destek olmak amacıyla İzmir’in fakir ve uzak yörelerinde yaptırılan okullarımıza imkanlar dahilinde her türlü konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak, kaynaklarımız doğrultusunda her türlü ihtiyaca cevap vermemiz mümkün olamıyor. Öğrencilerimizin hem okurken hem de gelecekteki yaşamlarına etki edebilecek konulardaki ihtiyaçlarına cevap verebilmek Vakfımız için önemli bir konudur. İşte bu noktada, üylerimizin verdiği desteğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Taşımalı öğretim yapılan Cevizli EBSO İlköğretim Okulumuzda, spor alanında başarılı olan öğrencilerimizin forma, eşofman ve spor ayakkabı ihtiyaçlarını karşılayan EBSO Tekstil Komitesi üyelerimiz onları başarı için yüreklendirdi. ebsohaber 71 mayıs 2008 Sanayiciler Kulübü’nde EBSOVAKFI Şen ola düğün Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların ilk mürüvveti, yeni yaşımız, mutlu günlerimiz.. Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir atmosferde yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü. İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin doyumsuz manzarasına, gün batımının eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın çatı katındaki Sanayiciler Kulübü, şık dizaynı, ferah atmosferi, profesyonel ekibi, kusursuz hizmet anlayışı, hijyen standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin sosyal ortamlarına yeni bir standart getiriyor. Düğün, nişan, sünnet, doğumgünü ve bütün mutlu günleriniz için her türlü organizasyonu gönül ferahlığı ile yapabileceğiniz, dostlarınızı evinizin rahatlığında ağırlayabileceğiniz Sanayiciler Kulübü, gelirini de Türkiye için çok önemli bir projeye, eğitime harcıyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı aracılığıyla dar gelirli ailelerin lise ve üniversitede öğrenim gören çocuklarına burs veriliyor. Bu yıl itibariyle 500 öğrenci burs alırken, önümüzdeki yıl bu sayının daha da artırılması amaçlanıyor. Sanayiciler Kulübü’nde hem mutluluğu yaşayın hem de mutluluğa ışık olun. Bu eşsiz ortam size sadece bir telefon kadar yakın. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için Tel: (0232) 483 20 51 – 455 29 00 / 581 ebsohaber 72 mayıs 2008