çocuk ruh sağlığı broşür ekim 2013

advertisement
d. Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozuklukları
Çocuğunuzda öğrenme güçlüğü belirtilerini gözlemliyorsanız
öğretmeniyle de bu konuyu konuşmalısınız. Uzmanın önerilerini
de göz önünde bulundurmalı, işbirliği içinde hareket etmelisiniz.
Çocuğunuzun kendine güvenini arttırmak için, onu başarılı olduğu
konularda destekleyin. Okulda başarısız olduklarından
başardıklarına odaklanmak ve onu bu konuda övmekte okula olan
ilgisini arttıracaktır.
YEME BOZUKLUKLARI
Yeme bozukluğu görülen gençler için fiziksel görünüm çok
önemlidir. Zorlayıcı kilo hedefleri belirlerler. Kendilerine,
kilolarına ve beden şekillerine göre değer gösterirler.
a. Anoreksiya Nevroza: Kilo almaktan aşırı şekilde korkma ve
bundan dolayı bilinçli olarak zayıf kalma çabası (yemek yemeyi
reddetme, kusma vb.) sonucunda aşırı kilo kaybı şeklinde görülür.
12-18 yaşları arasında başlar. Sinsi ve yavaş ilerleyebilir.
Çoğunlukla durumun ciddiyeti hasta normal kilosunun %20-25’ini
kaybettikten sonra anlaşılır. Aşırı kilo kaybına bağlı ikincil
ölümler olabileceği için ciddiye alınması gereken bir tablodur.
b. Bulimiya Nevroza: Yemek yeme krizlerinin ardından, kilo
almayı önlemek için kusmanın, iştah kesici ve veya idrar
söktürücü ilaçların kullanımının görüldüğü bir rahatsızlıktır. Aşırı
kilo kaybı olanlar da görülmesine rağmen genelde hastaların
kilosu normale yakındır. Ergenlikte başlar. Hastalar yemek yeme
ve yememek arasında bocalama yaşarlar. Çoğunlukla çökkün
duygu durumunun görüldüğü hastalar kendilerini eleştirir, suçlar,
ve hatta iğrenirler.
c. Kontrolsüz Yeme: Kendisini artık yiyemeyecek kadar rahatsız
hissedene kadar, aşırılı kalorili yiyecekleri bir defada tüketmek.
Kendilerini bu yemeler arasında kontrol edemediklerini ifade eden
hastalar aşırı şişmandırlar ve çok zor kilo verirler.
DOWN SENDROMU
Down sendromu her ırktan, yaştan ve ekonomik seviyeden
insanı etkilemektedir. Başlıca ortaya çıkış nedeni kromozom
anomalisidir ve yaklaşık olarak her 800 ila 1000 doğumdan 1 inde
görülebilmektedir. Hamileliğin 15. ve 20. haftalarında uygulanan
ikili ve üçlü tarama testlerinde kromozom anomalisi tespit
edilebilir. Yeni doğanlarda, down sendromu düz bir yüz profili,
basık nasal köprü, küçük burun, kulak şeklinde anormallik, avuç
içinde gözlenen tek ve derin bir çizgi, birinci ve ikinci ayak
parmağı arasında normal dışı boşluk, dilin ağız büyüklüğüne
oranla daha geniş olması gibi fiziksel özellikler ile kendini belli
eder.
Ailede ilgi ve sevgi gören, özel eğitimle düzenli bir eğitim alan
bu çocuklar, öz bakım becerilerini (kendi başına yemek yeme,
tuvalet ihtiyacını karşılama vb.) karşılayabilecek düzeye
gelebilmektedir. Normal çocuklarda olduğu gibi down sendromlu
çocuklarda da bireysel farklılıklar görülebilmektedir, bazıları
bireysel eğitimle geçimlerini sağlayacak düzeyde iş sahibi olabilir.
ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞI UZMANINA GÖTÜRÜLMESİ
Çocuk uzmana götürülürken yalan söylenmemeli, yaşına uygun
kelimeler seçilerek kime, niye gideceği anlatılmalıdır. Burada
ailenin tutumu çok önemlidir. Anne-babanın kaygılı ya da
korkmuş görünmesi, zaten yeni bir ortam ve kişiyle karşılaşacak
olan çocuğun tedirginliğini daha da arttıracaktır.
Anne-babalar iyi ebeveyn olmadıklarını düşündükleri için
uzmana gitmekten çekinebilirler. Hal bu ki, hiç kimse bir başkası
için yargılama yapma hakkına sahip değildir. Uzmanın görevi, de
suçlu aramak değil çocuğun sorununun nedenini tespit edip etkili
önlemler alınması için anne-baba ile işbirliği yapmaktır. Her
anne-babanın çocuk yetiştirme hataları olabilir, ailede istenmeyen
olaylar yaşanmış olabilir ya da bazı hastalıklar elimizde olmadan
da gelişebilir. Önemli olan yaşanan problemlere zamanında ve
etkili çözümler üretebilmektir. Uzman yardımı da bunun için
gereklidir. Böylelikle sorun daha da karmaşık bir hale gelmeden
çözülecek, hem çocuk hem de çevresindekiler için huzurlu bir
ortam oluşması sağlanacaktır.
Ailelerin dikkat etmesi gereken diğer bir hususta, hasta olmayan
çocuklarıdır. Anne-babalar hasta çocuklarına devamlı suretle ilgi
ve alaka gösterirken, sağlıklı çocuklarını farkında olmayarak
ihmal edebilirler. Bu durum kıskançlığa ve sağlıklı çocuklarda da
davranış problemleri görülmesine sebep olabilmektedir. Oysa ki,
onların da anne-baba sevgisine ve ilgisine ihtiyaçları vardır. Bu
nedenle ebeveynler, bütün çocuklarına yeterli ilgi ve sevgiyi
gösterdikleri konusunda emin olmalıdır.
T. C.
Polis Akademisi Başkanlığı
Kastamonu Polis Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği
Büro Tel: (0366) 212 48 34-1232
T.C.
POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI
Kastamonu Polis Meslek Yüksekokulu
Müdürlüğü
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA
BÜRO AMİRLİĞİ
ÇOCUK RUH SAĞLIĞI
Gelişim sürecinde çocuk bedensel gelişiminin yanı sıra zihinsel
ve sosyal olarak da gelişimini sürdürür. Sağlıklı gelişim için
kuşkusuz güven veren, sevgi dolu, anlayışlı bir çevre
gerekmektedir. Bu ortamın kısmen veya tamamen sağlanamaması
çocuğun ruhsal anlamda zorlanmasına ve istenmeyen, çocuğun
uyumunu bozan davranışlar sergilemesine neden olabilir. Tırnak
yeme, kekemelik, parmak emme gibi uyum ve davranış sorunları
çoğu zaman normal sınırlarda olmakla birlikte bazen içeride
ortaya çıkabilecek daha ciddi problemlerin habercisi olabilir.
Broşürde ele aldığımız grup olan psikolojik ve gelişimsel
bozukluklar (depresyon, otizm vs.) ise; belirtileri ortaya çıkar
çıkmaz uzmana başvurulması gereken durumlardır. Bu
hastalıkların oluşmasında çevre ve dış kaynaklı etkenlerin yanı
sıra kişinin kendi beden ve genetik yapısından kaynaklanan
etkenler de etkili olabilmektedir.
Anne-babalar davranışın ne kadar normal olduğu ya da bir
hastalık belirtisi olup olmadığı konusunda tereddütte kalabilirler.
Bu nedenle yolunda gitmeyen bir durum olduğunu fark
ettiklerinde, gözlemlerini bir ruh sağlığı çalışanı (psikiyatri
uzmanı ya da psikolog) ile paylaşmaları yararlı olacaktır. Bu
broşür, anne-babaların bu konudaki farklılıklarını arttırmak ve
zamanında
harekete
geçmelerini
sağlamak
amacıyla
hazırlanmıştır.
RUHSAL RAHATSIZLIKLAR
Kesinlikle uzman tedavisi gerektiren rahatsızlıklardır.
KAYGI BOZUKLUKLARI
Aşırı korku, endişe ve huzursuzluk belirtileri görülür.
a. Fobiler: Belirli bir duruma ya da nesneye karşı aşırı, sürekli,
anlamsız korkudur.
b. Yaygın Kaygı Bozukluğu: Gündelik yaşam olayları ile ilgili
gerçekçi olmayan ve aşırı endişe duyma durumudur. Çocukların
sürekli ifade ettikleri karın ya da baş ağrısı, genel gerginlik
belirtileri olarak ortaya çıkar.
c. Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Fiziksel ve cinsel taciz,
deprem, sel, kasırga, şiddete tanık olma ve maruz kalma gibi çok
stresli olaylardan sonra gelişen bir bozukluktur. Olay tekrar tekrar
hatırlanarak ve düşünülerek yaşanır.
d. Ayrılma Kaygısı Bozukluğu: Çocuğun ebeveynlerinden
ayrılma konusunda ciddi şekilde rahatsız olması ve zorluk
çıkarmasıdır. Oldukça yaygın görülen bir rahatsızlıktır.
e. Obsesif-Kompulsif Bozukluk: Tekrar tekrar el yıkama,
nesneleri yerleştirme ya da sayma gibi tekrar eden düşünce veya
davranışlara takılıp kalma ve bunları yaparken kendine engel
olamama durumudur.
DEPRESYON
Sıkıntı, umutsuzluk, sürekli hüzün, belirsiz bir huzursuzluk,
uyku ve yeme düzeninde bozulmalar, eskiden keyif alınan
durumlardan zevk alamama, günlük aktivitelere ilginin azalması,
okul başarısında düşme, iyileşmeyen fiziksel kaynaklı olmayan
ağrılar gibi belirtilerle kendini gösterir. Ek olarak intihar
düşünceleri de eşlik edebilir.
Çocuğun duygularını, düşüncelerini, davranışlarını etkileyen
depresyon, ciddiye alınıp tedaviye alınmalıdır. Depresyonun
şiddetli olması durumunda intihar düşünceleri veya intihar
girişimleri olabilir. Uzmana giderken, belirtilerin ne kadardır
sürdüğünü ve sıklığını gözlemlemeniz, teşhisin daha kısa sürede
belirlenmesinde yardımcı olacaktır.
DAVRANIM BOZUKLUĞU
Yalan söyleme, hırsızlık yapma, başkalarına zarar verme ve
tehdit etme gibi saldırgan davranışlar, erken yaşta sigara, alkol ve
uyuşturucu madde bağımlılığı ve kuralları ciddi biçimde ihlal
etme gibi belirtiler görülür. Birçok ruhsal problemde olduğu gibi
erken yaşta müdahale edildiğinde başarı şansı yüksektir.
OTİZM (YAYGIN GELİŞİM BOZUKLUĞU)
İleri geri sallanma, kafa vurma ya da nesneleri döndürme gibi
tekrar eden davranışlar, başkaları ile iletişim kurmada güçlük
çekme (konuşmanın gecikmesi ya da hiç konuşmama, konuşmayı
kendiliğinden başlatma konusunda güçlük çekme, konuşmaları
papağan gibi tekrarlama, seslenildiğinde bakmama, göz teması
kuramama) gibi belirtileri vardır. Oyunları tek düze ve
tekrarlayıcıdır. Yaşıtlarına ilgi göstermezler, tek başlarına
oynamayı tercih ederler. Belirtiler bebeklik döneminde görüldüğü
gibi, çocuk normal bir gelişim gösterdikten sonra da ortaya
çıkabilir.
Otizmde, tedaviye ne kadar erken başlanırsa, sonuç o kadar iyi
olacaktır. Özel eğitim; öz bakım becerilerinin yerleşmesini, sosyal
ve akademik becerilerinin gelişmesini sağlayacaktır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
(DEHB)
Dürtüsellik ( örn: okulda ve sosyal ortamlarda davranışlarını
kontrol edememe), aşırı hareketlilik (örn: zaman zaman kazalara
sebep olma) ve kısa dikkat süresi (örn: düşük ders notları) görülür.
Üç tipi mevcuttur.
-Yalnızca dikkat eksikliği olanlar: Dikkatleri kolaylıkla dağılır.
Verilen görevleri veya ödevleri hatırlamakta ve bitirmekte
zorlanırlar.
Yalnızca Hiperaktivitesi olanlar: Uzun süre oturamazlar,
sessizce oynamazlar, sıralarını beklemekte zorlanırlar.
DEHB Birleşik Tip: En yaygın tiptir. Erkek çocuklarda kızlara
oranla daha çok görülür. Yukarıda belirtilen tüm belirtiler
mevcuttur. Bu çocuklarda başka rahatsızlıklar da görülebilir (örn;
zeka geriliği, otizm)
Bir çocuk çok hareketli ya da yaramaz diye DEHB olduğu
söylenemez. Önemli olan çocuğun, yapması gereken işleri,
görevleri istediğinde dikkatini vererek yapıp yapmadığıdır. Bu
hususta en önemli gözlem öğretmene aittir.
Öneriler:
1. Sabırlı olun. Uzmanın önerilerini uygulayın,
2. Hastalık hakkında bilgi sahibi olun; böylelikle çocuğunuzla
bilinçli bir etkileşim kurabilirsiniz,
3. Öğretmeni ile diyalog içinde olup, çocuğunuz için uygun
ortamın sağlanması konusunda işbirliği yapın,
4. Dikkat probleminden dolayı, çocuğunuza bir şey anlatırken göz
teması kurup, dikkatini çekin, açık, sakin ve kısa cümlelerle
konuşun,
5. Çocuğunuzun dikkat süresine uygun, eğlenceli, kısa süreli
oyunlar oynamasını teşvik edin.
6. Aynı rahatsızlığa sahip diğer ailelerle iletişim içinde olun.
Yapacağınız paylaşımlar hastalıkla daha iyi baş etmenizi
sağlayacaktır.
7. Bu rahatsızlığa sahip çocukların okul başarıları düşük olduğu
için kendilerine güvenleri azdır. Bu nedenle, çocuğun güvenini
arttırmaya yönelik sanatsal veya sportif faaliyetlere katılması
sağlanmalıdır.
8. İlaçla tedavi yoluna başvurulabilir.
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI:
Çocuğun gerçek potansiyeline ters bir şekilde akademik alanda
zorlanmasıdır. Bu zorlanma çevresel nedenlerle (eğitimin yetersiz
olması, sık sık öğretmen değişmesi vb.) açıklanamamaktadır.
Zeka geriliği ve nörolojik bir hastalığa bağlı değildir. Bu durum
öğrenme ile ilgili bir güçlüktür. Dört tipi vardır.
a.Disleksi (Okuma Bozukluğu): Şekilleri, noktalama işaretlerini,
yazılı harf karakterlerini, çizgileri algılayıp ayırt etmede zorluk
yaşanır. Bu nedenle kelimelerin hatalı, söylenmesi, eklemeler ya
da çıkartmalar yapıldığı gözlenir. Erkeklerde kızlara oranla daha
sık rastlanır.
b.Diskalkuli (matematik Bozukluluğu): Çocuğun yaşıtlarına
göre, matematikle ilgili beceri ve etkinliklerde düşük performans
göstermesidir. Bu durum eksik matematik eğitimine bağlı
değildir.
c. Disgrafi (Yazılı anlatım bozukluğu): Çocuğun akranlarına
göre, yazı yazmada düşük performans göstermesidir. Kelimeleri
cümle içinde yerleştirmede, el yazısında, noktalama işaretlerinde
bozukluklar vardır.
Download