Abdullah AKGÜN B üyük hayallerle, mutluluk, sevgi ve arkadaşlık duygu duygularıyla aldım seni kalbime. Kalbimdeki yerini sağlama aldığını anladığında kazımaya başladın yüreğimin çeperlerini. Kısa bir süre sonra çıbana döndün. Ne ilaçlar kullandım ama nafile. Bir türlü söküp atamadım seni içimden... Koca koca günler, yıllar geçti aradan 1. Şekil 1: Bu tablo fotoğraflarda kaldı… Merhem sürerler üzerine. Zaman ve merhem bir sur örer. Kurur irinlerin. Acımazsın kuruyunca. Bazen üzerine bir şeyler değer. Hafif bir sızlarsın. Acıtmazsın ama. Tam düzeldi derke derken n bir gün yolum, çay içtiğimiz ccafelerden birisine, birlikte yürüdüğümüz parklardan birisine düşer. İşte o an. Soyulur birden kabuğun. Başlarsın yine için için kanamaya. Sızlarsın ilk günkünden daha da fazla... Dayanılmaz bir acı sarar benliğimi. Ağrı kesiciler nafile... Ne kış mevsimlerden, ne de sonbahar. Ne bir fırtına var ne de hafif bir rüzgar. Bir yaprak daha düştü dalımdan Yüreğimde, biten bir aşkın acısı var Zamanla kabuk bağlarsın yine... Dinlediğim bir şarkı kabuğunu nota nota kazır, kabuk kalkar üzerinden. Kalbime girdiğin ilk günkü gibi kanamaya başlarsın... Sen benim yaramsın. Bir duran, bir kanayan, ne yaşatan ne de bitiren bir yara. Kalbimde ölüm nedeni bir yarasın. Doktorlar verem, kanser, bunalım, depresyon, kriz derler belki ama, ölüm nedenim sensin. 1 “Đlk Aşka ka Son Mektup” isimli kitaptan alıntıdır. 1