Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi Deniz Eda Orhan, Ayşenur Şahin, Irmak Üstündağ, Cenk Anıl Olşen, Aziz Mert İpekçi Danışmanlar: Doç. Dr. Ömer Dizdar Dr. Arzu Oğuz ÖZET Mide kanseri dünyada karşılaşılan en sık 4. kanser tipidir ve kanser ilişkili ölümlerde 2.sırada yer almaktadır(1). İnsidans ve mortalite oranlarında yıllar içerisinde azalma tespit edilmesine ve tedavi yöntemlerinde elde edilen gelişmelere karşın kötü prognozlu bir kanser tipidir(2). Mide kanserli hastalarda tanı anında evrelendirmenin net olarak yapılabilmesi tedavi planının belirlenmesi açısından önemlidir. AJCC (American Joint Committee on Cancer) TNM (Tümör Nod Metastaz) sınıflandırılması en sık kullanılan sınıflandırma sistemidir. AJCC TNM sınıflandırılmasının zorluğu ise N evresinin net olarak belirlenmesi için en az 15 lenf nodunun çıkarılmasının gerekmesidir. Çalışmamızın hipotezi son dönemde TNM modeline alternatif olabileceği belirtilen LNO (lenf nodu oranı)’nun metastatik lenf nodu mutlak sayısından daha iyi bir prognostik faktör olabileceğidir. Bu amaçla opere mide kanseri tanısı ile takipte olan hastalarda metastatik ve çıkarılan toplam lenf nodu sayısı oranının sağkalımla ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda Başkent Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniğine başvuran ve histopatolojik olarak mide kanseri tanısı almış olan vakalar dahil edilmiştir. Hastalar AJCC TNM 7. Versiyona göre evrelendirilmiştir ve hastalarda metastatik/toplam lenf nodu sayısı oranı LNO olarak belirlenmiştir. Çalışmamızın istatistiksel değerlendirmesi SPSS 15.0 versiyon programı ile yapılmıştır. Yapılan bu retrospektif çalışmada 7. Versiyon AJCC TNM lenf nodu evresi ile LNO’nun genel sağ kalım açısından prognostik anlamlılığının değerlendirilmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. Opere olmuş mide kanseri vakalarında LNO’nun literatürle uyumlu olarak, genel sağkalım için anlamlı prognostik bir faktör olduğu tespit edilmiştir. Opere olmuş mide kanseri vakalarında LNO’nın literatürle uyumlu olarak, genel sağkalım için anlamlı prognostik bir faktör olduğu saptanmıştır. GİRİŞ Mide mukozasından gelişen malign tümörlere mide kanseri denir. Mide kanseri dünyada karşılaşılan en sık 4. kanser tipidir ve kanser ilişkili ölümlerde 2.sırada yer almaktadır. Adenokarsinom (%95), yassı hücreli karsinom, karsinoid tümör, adenoakantoma, destek dokularından kaynaklanan leiomyosarkom, fibrosarkom ve malign mide lenfoması (%5) mide kanseri türleridir. Erkeklerde 1/1.5 oranında daha fazla görülmektedir. En sık görüldüğü yaş 60-70 yaşlarıdır. Ayrıca batıda proksimal yerleşimli mide kanseri sıklığı giderek artmaktadır. Risk faktörleri ise H. Pilori enfeksiyonu, sigara içimi, tuzlanmış ve tütsülenmiş yiyecek tüketimi,alkol tüketimi ve atrofik gastrittir. Mide kanserinin tedavisine bakıldığında , erken evrelerde standart tedavi cerrahidir.T2 ve daha ileri evrelerde ameliyat olup gelen hastalarda adjuvan kemoradyoterapi yada perioperatif kemoterapi sonrası cerrahi tedavi seçenekleridir.Metastatik olanlarda ise palyatif kemoterapi uygulanır. AJCC (American Joint Committee on Cancer ) TNM sınıflandırılması en sık kullanılan sınıflandırma sistemidir. AJCC TNM sınıflandırılmasının zorluğu ise N evresinin net olarak belirlenmesi için en az 15 lenf nodunun çıkarılmasının gerekmesidir. Yetersiz lenf nodu diseksiyonu hastalarda uygunsuz evrelendirmeye neden olmaktadır(4). Mide kanserli hastalarda tanı anında evrelendirmenin net olarak yapılabilmesi, tedavi planının belirlenmesi açısından önemlidir. Yakın dönemlerde TNM (tümör-nodmetaztaz) evrelemesinin yanı sıra, lenf nodu oranının (metastatik/toplam lenf nodu sayısı, LNO) sağkalım açısından N evresinden daha anlamlı bir belirteç olabileceğine dair veriler bulunmaktadır. Çalışmamızın hipotezi son dönemde TNM modeline alternatif olabileceği belirtilen LNO’nın metastatik lenf nodu mutlak sayısından daha iyi bir prognostik faktör olabileceğidir. Bu çalışmada, opere mide kanseri tanısı ile takipte olan hastalarda metastatik ve toplam lenf nodu sayısı oranının sağkalımla ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmamıza Başkent Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları ABD, Tıbbi Onkoloji Bölümünde takip ve tedavisi yapılan ve histopatolojik olarak mide kanseri tanısı almış olan vakalar dahil edildi. Hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı ve demografik verilerinin (yaş ve cinsiyet) yanı sıra tanı tarihi, tümörün histolojik tipi, gradı, lenfovasküler ve perinöral invazyon varlığı, T, N ve M evresi, çıkartılan ve pozitiflik saptanan lenf nodu sayıları, adjuvan kemoterapi ve radyoterapi alıp almadığı değerlendirildi. Genel sağkalımları belirleme amaçlı hastaların son kontrol/eksitus tarihleri ve son durumları (ölü/hayatta) belirlendi. Hastalar AJCC TNM 7. versiyona göre evrelendirildi ve hastalarda LNO belirlendi. Çalışmamızın istatistiksel değerlendirmesi SPSS 15.0 versiyon programı ile yapıldı. Kullanılan testler tanımlayıcı istatistikler, Kaplan-Meier sağ kalım analiziydi. Çalışmaya dahil edilme kriterleri ise histopatolojik olarak primer mide kanseri tanısı almış olmak,18 yaşından büyük olmak, takip ve tedavinin hastanemizde yapılmış olmasıydı. Dışlama kriterlerimiz ise ikinci primer kanser tanısı alanlar, mideden alınan patoloji sonucu metastatik hastalık olarak raporlananlar, GIST tanısı almış olanlar ve takipten çıkmış olan hastalardır. BULGULAR 34’ü kadın (%41), 49’u erkek (%59) olmak üzere toplam 83 hasta tarandı. Medyan yaş 59 (31-84) idi. Hastaların 19’u (%22,9) tanı anında metastatik evredeydi. Toplamda 54 (%65,1) hasta adjuvan kemoterapi, 22 (%26,5) hasta ise adjuvan radyoterapi almıştı. Literatürde belirtildiği gibi bizim çalışmamızda da adenokarsinom en yüksek oranda bulundu. Genellikle kötü ve orta gradtaki tümörlere rastlanıldı. T1 evresindeki hastalar toplam hastaların dörtte birini oluştursa bile T3 ve T4 evrelerinde başvuran hastaların sayıları yüzde atmıştan fazla saptandı. N evresinde de benzer sonuçlara ulaşıldı. Perinöral invazyon ve lenfovasküler invazyonu bulunan hastalar ise toplamın yüzde 25 sini oluşturmaktaydı. 83 hastanın 40’ı ex, 43’ü ise son kontrol tarihine göre hala hayattaydı. Metastatik olmayan 64 hastanın 17(%27)’si T3 evresindeydi, 18’i ise T4 (%28)evresindeydi. Ayrıca her ne kadar 22(%34) hasta N0 gibi erken evrelerde başvurmuş olsa da N3 gibi ileri evrelerde bize başvuran hasta sayısı da 11(%17) gibi azımsanamayacak bir miktarda bulundu. Metastatik olmayan 64 vakanın; medyan toplam lenf nodu sayısı 22 (075), medyan pozitif lenf nodu sayısı 3 (0-36) olduğu görüldü. 8 hastada ise tanı aldıktan sonra nüks veya metastaz saptandı. 24 hasta ise tanı aldıktan sonra ex olmuştur. LNR >0,5 vs ≤0,5 İÇİN 2 YILLIK SAĞKALIM %13 VS %56, P<0,001 Kaplan-Meier sağ kalım eğrisine göre lenf nodu oranını 0.5 aldığımızda, 0.5 ten büyük ve 0.5 ten küçük olanlar karşılaştırıldığında, 2 yıllık sağkalım sırasıyla %13 ve % 56 olarak bulundu. Bu durumun istatiksel olarak oldukça anlamlı olduğu görüldü. Aynı zamanda bu grafikte iki eğri arasındaki açının kanıtlamaktadır. fazlalığı bize anlamlı bir sonuç bulduğumuzu TARTIŞMA Literatürde 2013 yılında Nelen ve arkadaşları tarafından yayınlanmış bir makalede LNO’nun gastrik kanserli hastalarda sağkalım açısından anlamlı bir prognostik faktör olduğu belirlenmiştir.973 hastanın verilerini bizim çalışmamızda da olduğu gibi retrospektif olarak taramışlardır. Çalışmalarında LNO’yu belirli kategorilere ayırmışlar ve grafiklerindeki her bir eğrinin ise farklı bir lenf nodu oranını temsil ettiği görülmüştür. (3)Nelen SD, Steenbergen LNV, Dassen AE ,et al. The lymph node ratio as a prognostic factor for gastric canser . Acta Oncologia, 2013;52 1751-1759 Nelen ve arkadaşlarının çalışma verilerine bakıldığında bizim çalışmamızı destekler nitelikte olduğunu ve LNO’nun 0,3’ün üzerinde olduğu hasta grubunda sağkalımın belirgin olarak düştüğünü gözlemlemekteyiz. Grafiklerinde, aradaki 2 eğri dikkate alınmadığında elde ettiğimiz Kaplan Meier sağkalım eğrimizle örtüştüğü çok açık bir şekilde görülmektedir. Metastatik evrede olmayan mide kanserli vakalarda her ne kadar TNM evrelemesi asıl yöntem olsa da; özellikle yetersiz lenf nodu çıkartılmış vakalarda lenf nodu oranının sağ kalım açısından anlamlı ve hastalara yaklaşımda faydalı bir belirteç olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca LNO arttıkça sağkalımın da belirgin olarak kötüye gitmekte olduğu tespit edilmiştir. ANAHTAR KELİMELER: : opere mide kanseri, lenf nodu oranı, genel sağkalım KAYNAKÇA 1.Crew KD, Neugut Al, Epidemiology of gastric cancer, World J Gastroenterol 2006;12:354-62. 2.Dassen AE , L emmens VE , v an de Poll-Franse LV , C reemers GJ , Brenninkmeijer SJ , Lips DJ , et al . Trends in incidence, treatment and survival of gastric adenocarcinoma between 1990 and 2007 : A population-based study in the Netherlands. Eur J Cancer 2010; 46 : 1101 – 10 . 3.Nelen SD, Steenbergen LNV, Dassen AE ,et al. The lymph node ratio as a prognostic factor for gastric canser . Acta Oncologia, 2013;52 17511759 4. Zeng WJ, Hu WQ, Wang LW, et al. Lymph node ratio is a better prognasticator than lymph node status for gastric canser: A retrospective study of138 cases Oncology Lett. 2013;6:1693-1700