S23. Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı

advertisement
Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı
ve Sağkalım İlişkisi
Deniz Eda Orhan, Ayşenur Şahin, Irmak Üstündağ, Cenk Anıl Olşen, Aziz Mert
İpekçi
Danışmanlar:
Doç. Dr. Ömer Dizdar
Dr. Arzu Oğuz
ÖZET
Mide kanseri dünyada karşılaşılan en sık 4. kanser tipidir ve kanser ilişkili
ölümlerde 2.sırada yer almaktadır(1). İnsidans ve mortalite oranlarında
yıllar içerisinde azalma tespit edilmesine ve tedavi yöntemlerinde elde
edilen gelişmelere karşın kötü prognozlu bir kanser tipidir(2). Mide
kanserli hastalarda tanı anında evrelendirmenin net olarak yapılabilmesi
tedavi planının belirlenmesi açısından önemlidir. AJCC (American Joint
Committee on Cancer) TNM (Tümör Nod Metastaz) sınıflandırılması en sık
kullanılan sınıflandırma sistemidir. AJCC TNM sınıflandırılmasının zorluğu
ise N evresinin net olarak belirlenmesi için en az 15 lenf nodunun
çıkarılmasının gerekmesidir. Çalışmamızın hipotezi son dönemde TNM
modeline
alternatif
olabileceği belirtilen LNO
(lenf nodu oranı)’nun
metastatik lenf nodu mutlak sayısından daha iyi bir prognostik faktör
olabileceğidir. Bu amaçla opere mide kanseri tanısı ile takipte olan
hastalarda metastatik ve çıkarılan toplam lenf nodu sayısı oranının
sağkalımla
ilişkisinin
değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
Çalışmamızda
Başkent Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniğine başvuran ve
histopatolojik olarak mide kanseri tanısı almış olan vakalar dahil edilmiştir.
Hastalar AJCC TNM 7. Versiyona göre evrelendirilmiştir ve hastalarda
metastatik/toplam lenf nodu sayısı oranı LNO olarak belirlenmiştir.
Çalışmamızın istatistiksel değerlendirmesi SPSS 15.0 versiyon programı ile
yapılmıştır. Yapılan bu retrospektif çalışmada 7. Versiyon AJCC TNM lenf
nodu
evresi
ile
LNO’nun
genel
sağ
kalım
açısından
prognostik
anlamlılığının değerlendirilmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Opere
olmuş mide kanseri vakalarında LNO’nun literatürle uyumlu olarak, genel
sağkalım için anlamlı prognostik bir faktör olduğu tespit edilmiştir. Opere
olmuş mide kanseri vakalarında LNO’nın literatürle uyumlu olarak, genel
sağkalım için anlamlı prognostik bir faktör olduğu saptanmıştır.
GİRİŞ
Mide mukozasından gelişen malign tümörlere mide kanseri denir. Mide
kanseri dünyada karşılaşılan en sık 4. kanser tipidir ve kanser ilişkili
ölümlerde 2.sırada yer almaktadır. Adenokarsinom (%95), yassı hücreli
karsinom, karsinoid tümör, adenoakantoma, destek dokularından
kaynaklanan leiomyosarkom, fibrosarkom ve malign mide lenfoması (%5)
mide kanseri türleridir. Erkeklerde 1/1.5 oranında daha fazla
görülmektedir. En sık görüldüğü yaş 60-70 yaşlarıdır. Ayrıca batıda
proksimal yerleşimli mide kanseri sıklığı giderek artmaktadır.
Risk
faktörleri ise H. Pilori enfeksiyonu, sigara içimi, tuzlanmış ve tütsülenmiş
yiyecek tüketimi,alkol tüketimi ve atrofik gastrittir.
Mide kanserinin tedavisine bakıldığında , erken evrelerde standart tedavi
cerrahidir.T2 ve daha ileri evrelerde ameliyat olup gelen hastalarda
adjuvan kemoradyoterapi yada perioperatif kemoterapi sonrası cerrahi
tedavi seçenekleridir.Metastatik olanlarda ise palyatif kemoterapi
uygulanır.
AJCC (American Joint Committee on Cancer ) TNM sınıflandırılması en sık
kullanılan sınıflandırma sistemidir. AJCC TNM sınıflandırılmasının zorluğu
ise N evresinin net olarak belirlenmesi için en az 15 lenf nodunun
çıkarılmasının gerekmesidir. Yetersiz lenf nodu diseksiyonu hastalarda
uygunsuz evrelendirmeye neden olmaktadır(4). Mide kanserli hastalarda
tanı anında evrelendirmenin net olarak yapılabilmesi, tedavi planının
belirlenmesi açısından önemlidir. Yakın dönemlerde TNM (tümör-nodmetaztaz) evrelemesinin yanı sıra, lenf nodu oranının (metastatik/toplam
lenf nodu sayısı, LNO) sağkalım açısından N evresinden daha anlamlı bir
belirteç olabileceğine dair veriler bulunmaktadır. Çalışmamızın hipotezi son
dönemde TNM modeline alternatif olabileceği belirtilen LNO’nın metastatik
lenf nodu mutlak sayısından daha iyi bir prognostik faktör olabileceğidir.
Bu çalışmada, opere mide kanseri tanısı ile takipte olan hastalarda
metastatik ve toplam lenf nodu sayısı oranının sağkalımla ilişkisinin
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışmamıza Başkent Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları ABD, Tıbbi
Onkoloji Bölümünde takip ve tedavisi yapılan ve histopatolojik olarak mide
kanseri tanısı almış olan vakalar dahil edildi. Hastaların dosyaları
retrospektif olarak tarandı ve demografik verilerinin (yaş ve cinsiyet) yanı
sıra tanı tarihi, tümörün histolojik tipi, gradı, lenfovasküler ve perinöral
invazyon varlığı, T, N ve M evresi, çıkartılan ve pozitiflik saptanan lenf
nodu sayıları, adjuvan kemoterapi ve radyoterapi alıp almadığı
değerlendirildi. Genel sağkalımları belirleme amaçlı hastaların son
kontrol/eksitus tarihleri ve son durumları (ölü/hayatta) belirlendi. Hastalar
AJCC TNM 7. versiyona göre evrelendirildi ve hastalarda LNO belirlendi.
Çalışmamızın istatistiksel değerlendirmesi SPSS 15.0 versiyon programı ile
yapıldı. Kullanılan testler tanımlayıcı istatistikler, Kaplan-Meier sağ kalım
analiziydi.
Çalışmaya dahil edilme kriterleri ise histopatolojik olarak primer mide
kanseri tanısı almış olmak,18 yaşından büyük olmak, takip ve tedavinin
hastanemizde yapılmış olmasıydı. Dışlama kriterlerimiz ise ikinci primer
kanser tanısı alanlar, mideden alınan patoloji sonucu metastatik hastalık
olarak raporlananlar, GIST tanısı almış olanlar ve takipten çıkmış olan
hastalardır.
BULGULAR
34’ü kadın (%41), 49’u erkek (%59) olmak üzere toplam 83 hasta
tarandı. Medyan yaş 59 (31-84) idi. Hastaların 19’u (%22,9) tanı anında
metastatik evredeydi. Toplamda 54 (%65,1) hasta adjuvan kemoterapi,
22 (%26,5) hasta ise adjuvan radyoterapi almıştı.
Literatürde belirtildiği gibi bizim çalışmamızda da adenokarsinom en
yüksek oranda bulundu. Genellikle kötü ve orta gradtaki tümörlere
rastlanıldı. T1 evresindeki hastalar toplam hastaların dörtte birini oluştursa
bile T3 ve T4 evrelerinde başvuran hastaların sayıları yüzde atmıştan fazla
saptandı. N evresinde de benzer sonuçlara ulaşıldı. Perinöral invazyon ve
lenfovasküler invazyonu bulunan hastalar ise toplamın yüzde 25 sini
oluşturmaktaydı. 83 hastanın 40’ı ex, 43’ü ise son kontrol tarihine göre
hala
hayattaydı.
Metastatik
olmayan
64
hastanın
17(%27)’si
T3
evresindeydi, 18’i ise T4 (%28)evresindeydi. Ayrıca her ne kadar 22(%34)
hasta N0 gibi erken evrelerde başvurmuş olsa da N3 gibi ileri evrelerde
bize başvuran hasta sayısı da 11(%17) gibi azımsanamayacak bir
miktarda bulundu.
Metastatik olmayan 64 vakanın; medyan toplam lenf nodu sayısı 22 (075), medyan pozitif lenf nodu sayısı 3 (0-36) olduğu görüldü. 8 hastada
ise tanı aldıktan sonra nüks veya metastaz saptandı. 24 hasta ise tanı
aldıktan sonra ex olmuştur.
LNR >0,5 vs ≤0,5 İÇİN 2 YILLIK SAĞKALIM %13 VS %56, P<0,001
Kaplan-Meier sağ kalım eğrisine göre lenf nodu oranını 0.5 aldığımızda,
0.5 ten büyük ve 0.5 ten küçük olanlar karşılaştırıldığında, 2 yıllık
sağkalım sırasıyla %13 ve % 56 olarak bulundu. Bu durumun istatiksel
olarak oldukça anlamlı olduğu görüldü. Aynı zamanda bu grafikte iki eğri
arasındaki
açının
kanıtlamaktadır.
fazlalığı
bize
anlamlı
bir
sonuç
bulduğumuzu
TARTIŞMA
Literatürde 2013 yılında Nelen ve arkadaşları tarafından yayınlanmış bir
makalede LNO’nun gastrik kanserli hastalarda sağkalım açısından anlamlı
bir prognostik faktör olduğu belirlenmiştir.973 hastanın verilerini bizim
çalışmamızda
da
olduğu
gibi
retrospektif
olarak
taramışlardır.
Çalışmalarında LNO’yu belirli kategorilere ayırmışlar ve grafiklerindeki her
bir eğrinin ise farklı bir lenf nodu oranını temsil ettiği görülmüştür.
(3)Nelen SD, Steenbergen LNV, Dassen AE ,et al. The lymph node ratio as a prognostic factor for
gastric canser . Acta Oncologia, 2013;52 1751-1759
Nelen ve arkadaşlarının çalışma verilerine bakıldığında bizim çalışmamızı
destekler nitelikte olduğunu ve LNO’nun 0,3’ün üzerinde olduğu hasta
grubunda
sağkalımın
belirgin
olarak
düştüğünü
gözlemlemekteyiz.
Grafiklerinde, aradaki 2 eğri dikkate alınmadığında elde ettiğimiz Kaplan
Meier sağkalım eğrimizle örtüştüğü çok açık bir şekilde görülmektedir.
Metastatik evrede olmayan mide kanserli vakalarda her ne kadar TNM
evrelemesi asıl yöntem olsa da; özellikle yetersiz lenf nodu çıkartılmış
vakalarda lenf nodu oranının sağ kalım açısından anlamlı ve hastalara
yaklaşımda faydalı bir belirteç olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca LNO
arttıkça sağkalımın da belirgin olarak kötüye gitmekte olduğu tespit
edilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: : opere mide kanseri, lenf nodu oranı, genel
sağkalım
KAYNAKÇA
1.Crew
KD,
Neugut
Al,
Epidemiology
of
gastric
cancer,
World
J
Gastroenterol 2006;12:354-62.
2.Dassen AE , L emmens VE , v an de Poll-Franse LV , C reemers
GJ , Brenninkmeijer SJ , Lips DJ , et al . Trends in incidence,
treatment and survival of gastric adenocarcinoma between
1990 and 2007 : A population-based study in the Netherlands.
Eur J Cancer 2010; 46 : 1101 – 10 .
3.Nelen SD, Steenbergen LNV, Dassen AE ,et al. The lymph node ratio as
a prognostic factor for gastric canser . Acta Oncologia, 2013;52 17511759
4. Zeng WJ, Hu WQ, Wang LW, et al. Lymph node ratio is a better
prognasticator than lymph node status for gastric canser: A retrospective
study of138 cases Oncology Lett. 2013;6:1693-1700
Download