Yenidoğan sepsisi - Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi

advertisement
Annagür A, Örs R. Yenidoğan sepsisi. Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
Yenidoğan sepsisi
Ali Annagür1, Rahmi Örs2
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Konya
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Konya
1
2
Yazışma Adresi
Özet
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Konya
Yenidoğan sepsisi (YDS), yaşamın ilk ayında bakteriyeminin eşlik ettiği ve sistemik
enfeksiyon bulguları ile karakterize klinik bir sendromdur. YDS yenidoğan döneminde önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. İnsidansı 1000 canlı doğumda 1-8.1
arasında değişmektedir. Yazımızda YDS’nin klinik bulguları, tanı ve tedavisi gözden
geçirilmiştir.
E-posta: [email protected]
Anahtar Kelimeler
Yenidoğan sepsisi, akut faz reaktanları, yenidoğan
GİRİŞ
Yenidoğan sepsisi (YDS), hayatın ilk ayında kan kültürü
pozitifliği ile saptanan sistemik enfeksiyon bulgularının
olduğu hastalık tablosu olarak tanımlanır (1,2,3). Ancak
yenidoğan sepsislerinde patojenin her zaman kan kültürü ile saptanması ve sepsisin kültürle saptanması olanaksızdır. YDS insidansı 1000 canlı doğumda 1-8.1 arasında
değişmektedir (1). Gelişmekte olan ülkelerde klinik olarak
tanı konulan sepsis insidansı 1000 canlı doğumda 49-170
arasında değişmektedir (4). Ülkemizde yapılan bir çalışmada, yenidoğan yoğun bakım ünitesinde genel sepsis
oranı %5,4 bulunmuştur. Bu oran 1000-1500gr arası bebeklerde %15,7 iken 2500gr üzerindeki bebeklerde %1,4’e
düşmektedir. YDS doğum sonrası başlangıç yaşına göre
erken (ilk 6 gün), geç (7-30 gün), çok geç (1. aydan sonra)
başlangıçlı neonatal sepsis olarak üçe ayrılır. Yaşamın ilk 3
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
gününde gelişen sepsis çok erken başlangıçlı sepsis olarak
adlandırılmaktadır (2,3). Tablo-1’de YDS’nin özellikleri
verilmiştir.
ETİYOLOJİ
Son 75 yılda devam eden sürveyans çalışmalarında neonatal sepsise neden olan etiyolojik ajanlarda değişiklikler
saptanmıştır. 1930’larda ve 1940’larda grup A Streptococcus daha fazla görülürken, bunun yerini 1950’lerde Escherichia coli almıştır. 1950’lerin sonunda ve 1960’ların
başında Staphylococcus aureus sepsisi salgınları görülmüştür. 1960’ların sonunda E.coli yeniden ortaya çıkmış,
sonra da yeni tanımlanan patojen olarak grup B Streptococcus (GBS) ortaya çıkmıştır. 1970’lerde grup B Streptococcus’a bağlı neonatal sepsisler artarak sıklık bakımından E.coli’nin yerini almıştır (2).
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
1
Tablo-1: Yenidoğan sepsisinin özellikleri (2,5)
BaşlangıçGeçişRisk faktörleriEtken patojenlerMortalite (%)
Prenatal
Transplasental
Annede enfeksiyon
HIV, TORCH
AsendanEMRSifilis
Erken sepsis
Annenin genital EMR
E.coli, GBS,
(<7 gün)bölgesinden
PrematüriteKlebsiella,
Erkek cinsiyetL.monocytogenes,
Septik/travmatik doğumEnterococcus türleri
Fetal AnoksiDiğer enterik
gram negatif bakteriler
% 10-20
Geç sepsis
Hastane
Annede enfeksiyon
ENS etkenleri
(7-30 gün)kaynaklıKatater S.aureus
EntübasyonKNS
VentilasyonP.aeruginosa
CerrahiCandida türleri
Kolonize el teması
Kontamine malzeme
% 5-10
Çok geç sepsis
Hastane KataterS.aureus < %5
(>30 gün) kaynaklı
İleri prematürite
KNS
BPDP.aeruginosa
Kısa barsak sendromuCandida türleri
Konjenital anomali
Dirençli gram negatif
Antibiyotik alımıbakteriler
Geçtiğimiz son 30 yılda grup B Streptococcus, erken neonatal sepsisin en sık görülen nreni olmuştur. E.coli’nin
prevalansı azalmasına rağmen neonatal sepsisin en sık
rastlanan ikinci nedeni ve en sık rastlanan gram negatif
organizma olarak önemini korumaktadır. Bu bakteriler
genellikle annenin vajinal ve/veya rektal florasından kazanılır. Grup A, C ve G streptokok, Streptococcus viridans
(S.viridans), enterokoklar, Streptococcus pneumoniae
(S.pneumoniae), Haemophilus influenzae (H.influenzea),
Listeria monocytogenes (L.monocytogenes) daha az görülen etkenlerdir. Staphylococcus aereus (S. aureus), klebsiella ve enterobakter türleri, koagülaz negatif stafilokoklar (KNS) erken neonatal sepsisin nadir etkenleri arasında
bulunur (2,4-7).
Zaidi ve ark. (7), yaptıklar çalışmada, gelişmekte olan ülkelerde erken neonatal sepsis (ENS)’de en fazla izole edilen patojenin klebsiella türleri olduğu, bunu S. aureus ve E.
coli’nin izlediğini, ENS’de gram negatif bakterilerin gram
pozitif bakterilere oranının 2:1 olduğunu bildirmişlerdir.
Aynı çalışmada çok erken sepsis tanısı almış yenidoğan
bebeklerde yine en sık saptanan patojenlerin klebsiella
türleri olduğu, bunu S. aureus, GBS ve E. coli’nin takip
ettiği, çok erken sepsiste gram negatif bakterilerin gram
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
2
pozitif bakterilere oranının 1.4:1 bulunduğu bildirilmiştir.
GBS’lerin erken sepsis etkeni olarak görülme sıklığının
ülkeler arasında farklılık göstermesinde gebe kadınların
vajinal kolonizasyon oranlarının veya antikor düzeylerinin farklı olmasının, kültür farklılıklarının ve suşların
virulansının etkili olduğu düşünülmektedir (7). Amerika
Birleşik Devletleri’nde gebe kadınların %15-40’ında vajinal, rektal veya rektovajinal GBS kolonizasyonu olduğu
bildirilmektedir (6). Ülkemizde ise gebelerde GBS kolonizasyon oranı %2-7 bulunmuştur (9-12). Ülkemizde
ENS’de en sık görülen patojenler arasında (klebsiella türleri, Staphilococcus epidermidis) GBS bulunmamaktadır
(4,13).
Geç neonatal sepsiste (GNS) sık görülen patojenler koagülaz negatif stafilokoklar (en sık), S. aureus, enterokoklardır
(2,6). 1990’lı yıllarda yapılan çok merkezli çalışmalarda en
sık rastlanan etken olarak koagülaz negatif stafilokoklar
saptanmıştır. Bu durum kommensal olan koagülaz negatif
stafilokokların virulanslarındaki değişikliğe değil, gebelik
yaşları ve doğum ağırlığı düşük riskli popülâsyonun artmasına bağlanmaktadır (2). Çok düşük doğum ağırlıklı
bebeklerin uzun süre santral venöz kateterlerin kullanıl-
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
ması zorunluluğu, çoğu kez koagülaz negatif stafilokoklara bağlı olan kateter ilişkili bakteriyemi riskini artırmaktadır. Klebsiella türleri, pseudomonas, enterobakter türleri
gibi gram negatif bakteriler, GBS’ler, L. monocytogenes,
kandida aspergillus geç sepsise neden olabilir (6). Ülkemizde GNS’te en sık izole edilen patojen koagülaz negatif
stafilokoklardır (KNS) (13,14).
Fungal enfeksiyonlar, özellikle Candida ve Aspergillus’a
bağlı geç enfeksiyonlarda patojen olarak giderek daha sık
görülmektedir. Candida albicans ve Candida parapsilosis
en sık rastlanan türlerdir. Ancak Candida tropicalis ve
Candida glabrata gibi diğer candida türleride enfeksiyon
ajanı olarak ortaya çıkabilmektedir. Aspergillus türleri
sepsis benzeri bulgular verebilecekleri gibi invaziv dermatit gibi fokal enfeksiyonlarda yapabilir. Ortaya çıkış bulguları bakteriyel hastalıktan ayırt edilemediği gibi, bu funguslar potansiyel patojenler olarak değerlendirilip uygun
tanısal girişimler yapılmalıdır (2). Yenidoğan sepsisine yol
açan mikroorganizmalar tablo-2’de gösterilmiştir.
PATOGENEZ
YDS’nin patogenezi ekstrinsik ve intrinsik faktörlerce
düzenlenir. Enfeksiyon riskini arttıran önemli ekstrinsik
faktörler, ENS’te maternal obstetrik olaylar iken, GNS’te
düşük doğum ağırlıklı bebekleri yaşatmak için yapılan girişimlerdir.
Ekstrinsik Faktörler
ENS’te en başta gelen ekstrinsik faktör prematüre doğumdur. Gebelik yaşı 37 haftanın altında olan bebeklerde
ENS riski 10-15 kat artmıştır. Bu kısmen transplasental
olarak geçen maternal IgG yapısındaki antikorların azlığı ile ilişkilidir. Çünkü aktif IgG transportu gebeliğin 32.
haftasından sonra başlamaktadır. Enfeksiyon riski membran rüptürünün süresiyle ters ilişkilidir. Bu sürenin 18
saati aşması asendan enfeksiyon riskini arttırmaktadır.
İntraamniyotik enfeksiyonu veya korioamnioniti olan bir
anneden doğan bebekte ENS riski %1-5’tir. Prematürelik
veya erken membran rüptürü (EMR) ile birlikte bu risk
%5-15’e çıkar. Gebeliğin bütün dönemlerinde doğum eylemi başlamadan membranların erken rüptürü ENS riskini arttırır. Doğumdan önce veya sonra 24 saat içinde
annede ateş olması sıklıkla ENS de neden olan GBS, E.coli
gibi patojenlere bağlı korioamnionit, bakteriyemi veya endometritin habercisi olabilir (1,2,15).
Gebelik yaşının 20’nin altında veya 30’un üstünde olması, yeterli prenatal bakım almaması, ırk ve etnik özellikler,
gebelik sırasında idrarında GBS izole edilmesi, ikiz gebelik, annenin nullipar veya multipar oluşu, bebeğin doğum
ağırlığının 2500 gramın altında olması, intrauterin izlem
sırasında uygulanan invaziv işlemler, doğum öncesi yapılan sık vajinal muayeneler ENS riskini arttıran diğer faktörlerdir (16).
Bebek taburcu olduktan sonra gelişen GNS’te ekstrinsik
faktörler farklıdır. Bu bebekler tipik olarak zamanında
doğmuştur, bilinen maternal risk faktörü yoktur ve sepsis
bulguları bebek 7-30 günlükken ortaya çıkar. Bunun tersine uzun süre yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklerde
genellikle endotrakeal entübasyon, umbilikal arter kateterizasyonu, santral veya perkütanöz vaskuler girişimler,
transkütanöz oksijen izlemi, beslenme tüpü takılması ve
sık kan örneği alınması gibi çok sayıda invaziv girişim
yapılmaktadır. Bu girişimlerin her biri deri ve mukozada
kolonize organizmaların kana invazyonunu kolaylaştırmaktadır. Ayrıca kesin veya şüpheli enfeksiyon nedeniyle
antimikrobiyal ajanların sık kullanılması, candida dahil
Tablo-2:Yenidoğan sepsisine yol açan mikroorganizmalar (15)
Gram pozitifGram negatifAnaerobDiğer
aerob bakterileraerob bakterilerbakteriler
S.aureusE.coliBacteroides fragilisBorrelia burgdorferi
KNSKlebsiella türleriClostridium perfringes
Mantarlar
C,A,G,D streptokoklar
P.aeruginosa
Clostridium septicum
Virüsler
Streptococcus pneumoniae
H.influenza
Clostridium sordelli
L.monocytogenesSalmonella türleri
Neisseria meningitidis
Sitrobakter türleri
Gardneralla vaginalis
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
3
kommensal organizmalarınaşırı çoğalmaları, serviste sık
kullanılan ajanlara (ampisilin, gentamisin, sefalosporinler
gibi) karşı dirençli mikroorganizmaların kolonize olmaları riskini arttırır (1,2).
İntrinsik Faktörler
Zamanında doğan bebeklerde humoral immünite tamamen maternal IgG’lerden oluşur. Prematüre bebeklerde bulunan maternal IgG’ler gebelik yaşı ile orantılıdır.
Gebeliğin sekizinci haftası kadar erken dönemlerde bile
plasentadan pasif transport görülebilse de, aktif transport
32. haftadan önce başlamaz. Çok düşük doğum ağırlıklı
(<1500gr) bebeklerde IgG düzeyleri nispeten düşüktür ve
bu düzey bebek 3-4 aylık olduğunda 100 mg/dl’nin altına düşer, 6. ayda endojen yapım başlayınca tedricen artar.
IgA ve IgM plasentadan geçemez, fakat fetüs bu antikorları intrauterin enfeksiyonlara cevap olarak sentezleyebilir.
Ancak böyle bir uyarı olmadığında IgG’lerde olduğu gibi
posnatal endojen yapım yavaştır (2).
Kompleman proteinleri, hümoral immünitede, özellikle bakteriyel patojenlere karşı önemlidir. Bu proteinler
transplasental olarak geçmezler, ancak gebeliğin birinci
trimesterinde bile fetal karaciğerde sentezlenebilir. Zamanında doğan bebekte klasik kompleman yolunun komponentlerinin serum düzeyleri, daha büyük bebekler veya
erişkinlerdeki ile aynı ya da biraz daha düşük düzeydedir.
Faktör B ve properdin dâhil alternatif yol komponentlerinin düzeyleri zamanında doğan bebeklerde erişkin düzeylerinin %30-60’ı kadar olup prematürelerde gebelik
yaşlarıyla orantılı olarak daha düşüktür. Yenidoğanlarda
kompleman yollarının bütünlüğü bozulmamış olsa da
değişik derecelerde fonksiyonel bozukluk tanımlanmıştır
(2).
Monosit-makrofaj sistemi, dolaşımdaki monosit ve retiküloendotelyal (RES) sistemdeki doku makrofajlarından
oluşur. Yenidoğan bebeklerde RES’deki makrofajların
fonksiyonları geniş kapsamlı olarak çalışılmamıştır. Bununla birlikte zedelenmiş eritrositler dolaşımdan etkin
bir şekilde temizlenemez. Bazı neonatal patojenlerin
(E.coli, GBS gibi) ve yaşlı eritrositlerin terminal sakkaridleri oldukça birbirine benzediğinden, yenidoğanlarda
RES aracılı bakteriyel klirens işlevinde yetersizlik olduğu
düşünülebilir. Dolaşımdaki monositlerin sayısı normal,
fakat kemotaksisleri bozuktur. Yenidoğan bebeklerin
mononükleer hücrelerinin GBS’lere karşı interferon-γ ve
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
4
interlökin-8 sentezleme yetenekleri erişkinlerden azdır
(17,18). Bunun tersine yenidoğan ve erişkin monositleri
aynı miktarda tümör nekrozis faktör-α (TNF-α) sentezlerler. Gram pozitif ve gram negatif bakteriler TNF-α biyosentezini, p38 mitojenle aktive olan protein kinaz yoluyla
indükte ederler ve nükleer faktör-kb aktivasyonunu arttırırlar (1,2).
Hem prematüre hem de matür bebeklerde doğumda dolaşımdaki nötrofillerin sayısı yüksektir. Bu değerler 12.
saatte zirve yaptıktan sonra 72. saatte normal değerlerine
döner. Neonatal sepsiste immatür nötrofillerin sayısı artmıştır. Bu durum nötrofil depo havuzlarından salınmalarına bağlı olup yenidoğanlarda daha büyük bebeklerden,
prematürelerde zamanında doğan bebeklerden daha hızlı
azalma gösterir. Yenidoğan nötrofillerinde adherens, agregasyon, hareket, fagositoz ve intrasellüler öldürme dâhil
birçok fonksiyonel yetersizlik tanımlanmıştır (2). Yenidoğan sepsisinde anne ve bebeğe ait risk faktörleri tablo-3’te
özetlenmiştir.
PATOLOJİ
ENS nedeniyle kaybedilen yenidoğan bebeklerde olay çoğunlukla hızlı seyrettiğinden histolojik olarak inflamatuar
cevap olacak kadar yeterli zaman yoktur. Böyle bebeklerde
ölüm nedeni genellikle geri dönüşümsüz şoktur. Beraberinde periventriküler lökomalazi ve intraventriküler kanam ile yer yer hepatik nekroz ve renal veya adrenal kanama veya nekroz görülebilir. ENS nedeniyle kaybedilen
bebeklerin akciğerlerindeki histopatolojik bulgular GBS
enfeksiyonu için tanımlanmıştır. Bu organizmalar beraberinde pnömonitis olmadan hiyalin membranlara neden
olabilir. Bazen de surfaktan eksikliği buluları ile birlikte
ağır akut pnömoni veya hafif diffüz ya da fokal pnömoniye
yol açabilir (1,2).
GNS’te etkilenen organ sistemlerinde fokal inflamasyon
sıklıkla belirgindir. Bunlardan en önemlisi menenjit olup
beyin tabanında, epandimal ve subepandimal dokuları
içeren eksüdasyon bulunabilir. Sıklıkla vaskülit olmadan
kanama ve venöz trombozlar vardır. Gram negatif enterik
patojenler ve daha az sıklıkla GBS’ler hemorajik meningoensefalit ve sıklıkla ardından gelişen yaygın nekroz ve
likefaksiyon ile beyin dokusunda ağır zedelenme yapabilir
(1,2).
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
Tablo-3:Yenidoğan sepsisinde anne ve bebeğe ait risk faktörleri (15)
Anneye ait faktörler
Annede önceden var olan hastalıklar
Obstretrik komplikasyonlar
Kronik hastalıklarAntepartum kanama
DiyabetGebelikte kronik hipertansiyon
HipotroidiPreeklampsi
TirotoksikozHELLP sendromu
Böbrek hastalığı
Annedeki enfeksiyonlar
Nöbet geçirmeİdrar yolu enfeksiyonu
Sistemik lupus eritematosus
Korioamnionit
Kalp hastalığıVajinal enfeksiyonlar
AstımGBS kolonizasyonu
Kistik fibrozisİzoimmunizasyon
Aşırı zayıflıkErken membran rüptürü
Üreme sistemi anomalileriÇoğul gebelik
<18 yaş veya >40 yaş
Polihidramnios
İçerde kalmış RİA
Refrakter preterm eylem
Gebelik sırasında annenin sağlığı
İntrapartum komplikasyonlar
Beslenme bozukluğuPremature doğum
SigaraErken membran rüptürü
AlkolPeripartum ateş veya enfeksiyon
Madde kullanımıFetal distres veya hipoksi
Pastörize edilmemiş gıda yeme
Müdahaleli doğum
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
Serklaj
Prenatal bakım eksikliği
Açıklanamayan fetak taşikardi
Ağız bakımının kötü aolması
Doğum travması
Periodontal hastalık bulunması
Bebeğe ait faktörler
İmmun sistem immatüritesi
Yoğun bakım ve çevreye ait faktörler (geç sepsiste)
İmmatür retiküloendotelyal sistem
İnvaziv girişimlerin sık yapılması
Humoral immün yanıtların yetersizliği
Deri bütünlüğünün yetersiz oluşu
İmmunglobulin düzey düşüklüğü
Tekrarlayan antibiyotik verilmesi
Hücresel ve fagositik aktivite azlığı
Vasküler kataterler
PrematuriteUzun süreli mekanik ventilasyon
Anatomik defektler
Uzun süreli glikokortikoid tedavisi
Obstrüktif üropati
Yenidoğan yoğun bakım salgınları
GastroşizisYoğun bakımlardaki personel yetersizliği
MyelodisplaziEl yıkamanın az yapılması
Beslenme bozukluğu
Prematüriteye ait komplikasyonlar
Enteral beslenmenin geç başlanması
Patent duktus arteriosus
Tam enteral beslemeye geç başlanması
Bronkopulmoner displazi
Doğum ağırlığına ulaşmasının gecikmesi
Nekrotizan enterokolit
KLİNİK BULGULAR
YDS’de klinik bulgular karakteristik olarak silik ve yaygındır (Tablo-4). Normal durumdan çok hafif bir değişikliğin
enfeksiyon işareti olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. ENS’de genellikle birden fazla organ ve sisteme ait
bulgular görülürken, GNS’de enfeksiyon bulguları multisistemik veya fokal (pnömoni, omfolit, septik artrit, osteomiyelit) olabilir (1,2,19).
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
YDS’de ateş güvenilir bulgu değildir. Yenidoğan bebeklerde, özellikle prematürelerin önemli bir kısmında sepsise
bağlı hipotermi daha sıktır. Hipotermiye neden olabilecek
çevresel faktörler düzeltilse bile sıklıkla hipotermi devam
eder. Genel olarak sepsisli yenidoğan bebeklerin 2/3’de ısı
değişikliği gözlenmektedir (1,2).
İyi emmeme, her zamankinden fazla uyuma, her zamankinden farklı davranış sergileme sepsisin ilk bulguları
olabilir. Taşikardi ve bradikardi, hipotansiyon ve periferal
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
5
perfüzyon bozukluğu daha geç ortaya çıkan bulgulardır.
Takipne, inleme, apne, retraksiyonlar, siyanoz, burun
kanadının solunuma katılması gibi solunumsal bulgular
YDS’de görülebilmektedir (1,2).
Tablo-4: Yenidoğan sepsisinde klinik bulgular (1)
Sarılık, özellikle indirekt hiperbilirubinemi kanıtlanmış
gram negatif ve gram pozitif bakterilere bağlı sepsisi olan
bebeklerin üçte birinde görülmektedir. Hepatomegali de
YDS’de aynı sıklıkta görülmektedir. Beslenmede azalma,
emmede zayıflama, kusma ve gastrik tüp ile beslemelerde
rezidü sık gözlenen gastrointestinal bulgulardır. Abdominal distansiyon çoğu kez intestinal ileusa bağlıdır. İshal
seyrektir. Nekrotizan enterokolitli (NEK) ve sepsisli bebeklerde dışkıda gizli kan pozitif olabilir (1,2).
Menenjitli bebeklerin çoğunda taşikardi, bradikardi, asidoz, huzursuzluk, letarji gibi bulgular gözlenmektedir.
Konvülsiyonlar, hipertoni, hiptoni, fontonelde bombeleşme gibi santral sinir sisteminin (SSS) özgün bulguları
hastaların çok azında bulunur (2).
Deri ve mukozalar dikkatle incelenmelidir. Püstüler lezyonların olması stafilokokkal enfeksiyonu düşündürür.
İntravenöz ve cerrahi girişim yerlerinde yumuşak doku
apsesini, omfolit, artrit gibi fokal enfeksiyonlarda tanısal
değerlendirme için uygun yerlerden kültür alınması gerekir. Nodüler veya nekrotik merkezli ektima gangrenozum,
Pseudomonas aeruginosa veya Serratia marcescents’e bağlı gram negatif sepsisi düşündürmelidir (2). Prematüre bebeklerde eritematöz plak benzeri veya kabuklu lezyonlar
C. Albicans, Aspergillus ve bazen diğer fungal saprofitlere
bağlı invaziv fungal dermatit için karakteristik bulgulardır. Listeriosiste küçük, inflamatuar olmayan püstüller
veya papüler, sınırları belirgin yuvarlak deri lezyonları
olabilir. Herpes simpleksin deri ve mukoza bulguları patogonomik ise de benzer lezyonlar neonatal varisella, coxsackievirüs enfeksiyonu ve bazı enfeksiyöz olmayan dermatolojik bozukluklarda da görülebilir. Peteşiyal ve purpurik
lezyonlar embolik olaylardan çok, trombositopeni veya
dissemine intravasküler koagülopatili jeneralize sepsisli,
özellikle damarları kırılgan ve ince olan prematüre bebeklerde görülür (1,2).
AYIRICI TANI
YDS ayırıcı tanısında; yenidoğanın geçici takipnesi, respiratuar distres sendromu, mekonyum aspirasyonu, intrakiraniyal hemoraji, hipoksik iskemik ensefalopati, prematü
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
6
Klinik bulgular
Görülme yüzdesi (%)
Hipertermi
51
Hipotermi
15
Letarji
25
Huzursuzluk
16
Respiratuar distres
33
Apne
22
Siyanoz
24
Sarılık
35
Hepatomegali
33
Anoreksi
28
Kusma
25
Karında distansiyon
17
İshal
11
re apnesi, konjenital kalp hastalığı, metabolik hastalıklar,
intestinal obstrüksiyon, gastrik perforasyon, NEK gibi klinik tablolar göz önünde bulundurulmalıdır (20)
TANI
Sepsis tanısı için yapılması gereken, klinik ve laboratuar
bulgularını birlikte değerlendirilerek karar vermektir. Maternal ve fetal risk faktörleri ile ya da klinik olarak enfeksiyon düşündüren bir yenidoğanda sepsisin kesin tanısını
koyan en spesifik metod bakterinin izolasyonudur.
Teşhis için kullanılan testlerin hiç birisi özgün, duyarlı ve
güvenilir değildir. Bu yüzden sepsis tanısında kullanmak
üzere bir takım klinik ve laboratuar bulgularının birlikte
kullanıldığı skorlama sistemleri geliştirlmiştir.. Bu sistemlerden biri, EMR’li yenidoğanlarda kullanılan sepsis skorlamasıdır. Bu skorlama sistemine göre 3 ve üzerinde puan
alan bebekler sepsis kabul edilerek tedavi başlanır ( 21)
(Tablo-5).
Tablo-5: EMR’li bebeklerde sepsis skorlaması
Puan
0
1
2
>37
34-37
<34
APGAR skoru
>7
5-7
<5
Annede korioamnionit veya
bebekte midede lökosit
yok
var
-
1
Gebelik haftası
EMR süresi (gün)*
2
*Rüptür sonrası geçen her gün için 1 puan verilir.
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
Şüpheli sepsis olgularına klinik yaklaşım sağlayan bir diğer yöntem de “Töllner sepsis skorlama sistemi”dir. Bu
skorlama sistemine göre; 5 puan altı (0-4) sepsis şüphesi
olmayan yenidoğanları, 5-10 puan sepsis şüphesini, 10
puan üzeri ise olası sepsise işaret eder (22) (Tablo-6).
Sepsis tanısı için kullanılan tanısal testlerin güvenilirliğinin sınırlı olması ve hızlı sonuç vermemeleri nedeniyle
tedavi başlanması klinik tabloya göre yapılmalıdır. Ancak
klinik şüphe olmasa da pozitif test sonuçları tedaviye başlanmasını gerektirir. Bu yüzden ideal tarama testin negatif
prediktif değeri ve pozitif prediktif değeri yüksek olmalıdır. Fakat her tarama testi için bunu söylemek mümkün
değildir. En spesifik tanısal test olan kan kültürü bile birçok yanlış negatif sonuç nedeniyle altın-standart test olma
özelliğini kaybetmiştir (2). Kan kültüründe mikroorganizma her zaman izole edilemeyebilir. Bu yüzdendir ki ;
“ABD Enfeksiyon Kontrol Komitesi’’ tarafından, kültürü
negatif ya da kan kültürü olmayan, sepsis kliniği bulunan
yenidoğanlara “klinik sepsis’’ tanımlaması yapılmıştır
(23).
Tablo-6: Töllner sepsis skorlama sistemi
Puan
0
1
2
3
Deri renginde
değişiklik
yok
-
orta
belirgin*
Periferik dolaşım
bozukluğu
yok
-
bozuk
belirgin
Hipotoni
yok
orta
belirgin
-
Bradikardi
yok
var
-
-
Apne
yok
var
-
-
Respiratuar
distress
yok
var
-
-
Hepatomegali
yok
>4cm
-
-
GİS bulgusu
yok
var
-
-
Lökosit sayısı
yok
lökositoz
-
lökopeni
Sola kayma
yok
-
orta
belirgin
Trombositopeni
yok
-
var
-
Metabolik asidoz
yok
>7.2
<7.2
-
*4 puan verilir.
Mikrobiyolojik Testler
YDS tanısında altın standart bir veya daha fazla kan kültüründe patojenin izole edilmesidir. Yenidoğan sepsisinde
kan kültürünün sensitivitesi en iyi koşullarda %50-80’dir.
Yenidoğan sepsisinde pozitif kan kültürü tanı koydurur
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
ancak negatif kan kültürü sepsisi ekarte ettirmez. Yenidoğan bebeklerden alınan kan kültürlerinde üremelerin
%90’dan fazlası 48 saat sonunda saptanır (2,6).
Yenidoğan bebeklerde kanıtlanmış menenjitin en sık görülen bulguları SSS için özgün olmadığından sepsis şüphesi olan bütün yenidoğan bebeklerde lomber ponksiyon
yapılması önerilmektedir. Patojen BOS (beyin omurilik
sıvısı) kültüründe izole edilebileceği gibi gram boyalı BOS
yaymalarında etkenin gram negatif mi yoksa gram pozitif
mi olduğu saptanabilir (2).
Erken sepsiste idrar kültüründe üreme olması gerçek
üriner enfeksiyondan çok bakteriyemiyi gösterdiğinden
ve pozitif idrar kültürü oranı düşük olduğundan erken
sepsisin rutin araştırılmasında, özellikle yaşamın ilk üç
gününde idrar kültürü alınması önerilmez. Geç sepsisli
bebeklerde sepsisin primer odağı üriner sistem olabileceğinden ve idrar kültürünün pozitif bulunma olasılığı
erken sepsise göre daha fazla olduğundan geç sepsis açısından araştırılan bebeklerde üretral kateterizasyon veya
suprapubik mesane aspirasyonu ile idrar kültürü alınması
önerilir (2,6,19).
Yaşamın ilk 12 saati içerisinde alınan trakeal aspirasyon
kültürlerinin yararlı olduğu gösterilmiştir. Sepsisten şüphelenilen, pnömoni veya solunum yetmezliği nedeniyle
entübasyon ve ventilasyon gereken bebeklerde trakeal aspirasyon kültürleri tanı koydurucu olabilir. Ancak mekanik ventilasyon uygulanan bebeklerde trakeal aspirasyon
kültürlerinde üreme olduğunda kolonizasyon ve kontaminasyon olasılıkları göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanı ve Tarama Testleri
Tarama testleri (nonspesifik enflamasyon belirteçleri)
ideal olarak mevcut sepsisi kaçırmamalı (yüksek sensitivite), sepsis olmadığında sepsisi ekarte ettirebilmelidir
(yüksek negatif prediktif doğruluk). Ancak hiçbir tarama
testi enfeksiyonu tanımlama yönünden yeterli duyarlılığa
sahip değildir. Bu nedenle sonuçta sepsis tanısı koymak ve
empirik tedavi başlamak için klinik değerlendirme yapılır. Bununla birlikte tarama testleri antibiyotik tedavisinin
başlanmasına ve kesilmesine karar vermede yardımcıdır
(2,6,24).
Tam kan sayımı: Beyaz küre (BK) göstergeleri (total BK
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
7
sayısı, periferik yayma incelemesinde absolü nötrofil sayısı [ANS], immatür/total nötrofil oranı (I/T) ve immatür
nötrofil sayısı) en sık başvurulan testlerdir. Yaş göz önüne
alınmadığında BK sayısın mm3 de 20.000’nin üzerinde
veya 5.000’nin altında olması sepsis riski olan bebekleri
tanımlamada önemlidir (2).
Akut faz reaktanları: Enfeksiyon veya doku hasarına karşı hızlı cevabın bir parçası olarak esas olarak karaciğerde
yapılan endojen peptidlerdir. Bu proteinler hepatositlerin
sitokinler tarafından indüklenmesi ile üretildiğinden serum düzeylerinin yükselmesi en az bir kaç saat almaktadır (25). Bebeklerde C-reaktif protein (CRP), fibrinojen,
seruloplazmin, fibronektin, prealbumin, haptoglobin, serum amiloid A (SAA), prokalsitonin (PCT), orosomukoid, lipopolisakkarid bağlayıcı protein, α-1-antitripsin, laktoferrin, neopterin, inter-a inhibitör proteinler, granülosit
koloni stimüle edici faktör (G-CSF), antitrombinin de aralarında olduğu çok sayıda akut faz reaktanı ile çalışmalar
yapılmıştır (24-26). Bir enflamatuar uyarıdan sonra serum
düzeyleri en önce (birkaç saat sonra) artan akut faz reaktanları CRP, PCT ve SSA’dır (25). Eritrosit sedimentasyon
hızı (ESH)’ndaki artış, fibrinojen düzeyinin artması ile
ilişkili olarak daha geç dönemde görülür ve sensitivitesi
düşüktür (4).
Yenidoğan sepsisinde en iyi çalışılmış akut faz reaktanı
CRP’dir (25). Yenidoğanlarda serum CRP düzeyini yükselten ana etken enfeksiyon olmakla birlikte maternal ateş,
EMR, fetal distres, zor doğum, vakumla doğum ve perinatal asfiksi gibi bazı faktörler sistemik enfeksiyon olmaksızın CRP düzeyinde artışa neden olabilir ve bu nedenle
CRP’nin erken sepsis için spesifitesi düşüktür. CRP enflamatuar uyarının başlamasından 4-6 saat sonra salınır, 2448. saatlerde en yüksek düzeye ulaşır. Yenidoğanda normal serum CRP düzeyinin üst sınırı olarak sıklıkla 1 mg/
dl veya 5 mg/dl önerilmektedir. Seri ölçümleri (12-24 saat
arayla) yapıldığında artmış CRP yenidoğan enfeksiyonunu belirlemede en yararlı yöntemdir. Seri CRP ölçümlerinin negatif prediktif doğruluğu yüksek olduğundan CRP
düzeyleri antibiyotik tedavisinin kesilmesine karar verilmesinde de yardımcıdır (25,26).
Sepsiste tarama testi olarak PCT’nin ölçümünün kullanılmasını öneren çalışmalar vardır. PCT bakteri endotoksinleri ile temastan 4 saat sonra artmaya başlar, 6-8. saatlerde
en yüksek düzeye ulaşır ve en az 24 saat yüksek düzeyde
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
8
kalır. PCT düzeyinin 8,1 mg/dl’nin üzerinde bulunmasının sepsis tanı kriteri olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Serum PCT düzeyi, CRP düzeyinden daha önce
artsa da PCT’nin doğum sonrası fizyolojik olarak hızla
artması erken sepsis tanısı için PCT’nin değerini kısıtlamaktadır. Ayrıca doğum asfiksisi, intrakranial kanama ve
hipoksemide de serum PCT konsantrasyonlarında artış
olabilmektedir. PCT düzeyi ENS’de olduğu gibi geç sepsistede artar (24,25).
SAA seviyesinde sepsisin başlamasından 8-24 saat sonra
belirgin bir artış görülür. Vajinal doğumun SAA düzeyinde geçici bir artışa neden olması nedeniyle erken sepsis
taramasında elde edilen SAA değerinin yorumlanmasını
zorlaştırabileceği ancak geç sepsis için SSA’nın CRP’den
daha güçlü bir belirteç olabileceği bildirilmiştir (25).
Sitokinler: Enflamatuar cevabı regüle eden protein, glikoprotein ve lipidlerdir. Sepsisli bebeklerin kanında interlökin-1 (IL-1), interlökin-6 (IL-6), interlökin-8 (IL-8),
tümör nekrozis faktör- α (TNF- α), solubl IL-2 reseptör,
solubl intersellüler adezyon molekülü 1 (ICAM-1), solubl
TNF-α reseptör, E-selektin, IL-1 reseptör antagonisti, granülosit-makrofaj koloni stimüle edici faktör (GM-CSF) ve
G-CSF’nin de aralarında bulunduğu çok sayıdaki sitokinin artmış olduğu gösterilmiştir (6,24-27).
Bazı sitokinlerin yenidoğan sepsisinin araştırılmasında
oldukça yararlı oldukları saptanmıştır Bunlar arasında
en ümit verici olanlardan biri IL-6’dır. IL-6 düzeyinin 70
pg/ml’nin üzerinde bulunmasının sepsis tanı kriteri olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Bakteri ürünlerine
maruz kalındıktan sonra IL-6 hızla artar ve CRP’den önce
yükselir. Ancak IL-6’nın doğum sonrası düzeylerinde fizyolojik dalgalanmalar olduğu, doğum sonrası ilk 48 saat
içerisindeki düzeyinin gebelik yaşından etkilendiği, doğum sonrası sensitivitesinin düşük olduğu bildirilmiştir
(4,24-26).
Hücre yüzey antijenleri: Bakteriyel enfeksiyonlar sırasında
aktive lökositlerde CD11b, CD64 ve CD69 gibi yüzey antijenlerinin ekspresyonu artar (24,25). Nötrofillerin mikrobiyal ürünler ile temasını izleyen birkaç dakika içerisinde
ekspresyonu belirgin olarak artabildiğinden CD11b’nin
‘’erken’’ uyarı belirteci olarak kullanılabileceği düşünülmektedir (40). Nötrofil veya monosit CD11b/CD18’inin
günlük ölçümünün sepsis için klinik şüphe uyanmadan
önce vakaları tanımlayabileceği bildirilmiştir (28).
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
Tablo-7: Yenidoğan sepsisinde önerilen ampirik tedaviler (4)
Bakteriyel enfeksiyon
Önerilen tedavi
Alternatif tedavi
Erken sepsis
Ampisilin + Gentamisin
Ampisilin + Sefotaksim
Geç sepsis
Ampisilin + Gentamisin
Ampisilin + Sefotaksim
Geç sepsis
Vankomisin + Gentamisin
Vankomisin + Seftazidim
(Hastane kaynaklı)
Vankomisin + Amikasin
Erken menenjit
Ampisilin + Sefotaksim
Ampisilin + Gentamisin
Geç menenjit
Ampisilin + Sefotaksim
Ampisilin + Gentamisin
(Toplum kaynaklı)
veya
Vankomisin + Sefotaksim
(veya Seftazidim) ±
Aminoglikozid
Erken pnömoni
Ampisilin + Gentamisin
Ampisilin + Sefotaksim
Nozokomiyal pnömoni
Vankomisin + Sefotaksim
Vankomisin + Seftazidim
Prematüre ve matür bebeklerde bakteriyel enfeksiyona
cevap olarak ekspresyonunda belirgin artış olan CD64’ün
erken ve geç yenidoğan sepsisi tanısı için sensitivitesinin
yüksek olduğu rapor edilmiştir (24,25). Sitokinler ve lökosit yüzey antijenlerinin ölçümü; testlerin sensitivitelerinin
düşük olması, tanı koydurucu sınırların belirlenememiş
olması, ileri teknoloji gerektirmeleri gibi nedenlerle rutin
olarak önerilmemektedir.
Bakteri genomlarının ölçümü: Son yıllarda erken ve geç
sepsis tanısı için polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemi ile bakteriyel 16S ribozomal ribonükleik asit (rRNA)
gen tayininin yararlı olabileceği bildirilmektedir. PCR’nin
kan kültürüne göre avantajları hızlı (birkaç saat içinde) sonuç elde edilebilmesi ve 0.2-0.3 ml kadar az kan volümü
ile tanı konulabilmesidir (24,25).
TEDAVİ
Bebekteki klinik bulgu ve semptomlar ile yenidoğan sepsisinden şüphelenildiğinde tanıya yönelik tetkikler yapıldıktan ve kan kültürü ve diğer kültürler alındıktan sonra
hemen tedaviye başlanmalıdır (1,2). Yenidoğan sepsisi
tedavisinde ilk kullanılacak antimikrobiyal ajanlar bebeğin semptom ve bulgularının başladığı zaman, enfeksiyon
ajanının kazanıldığı yer-ortam (doğum kanalı, hastane
veya toplum) ve varsa enfeksiyon odağı göz önünde bulundurularak olası patojenler ve onların tahmin edilen
veya bilinen antibiyotik duyarlılıklarına göre seçilmelidir
(2). Yenidoğan sepsisi ve yenidoğanın bazı bakteriyel en-
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
feksiyonlarında önerilen empirik tedaviler tablo-7’te gösterilmiştir.
ENS’nin ampirik tedavisine ampisilin ve bir aminoglikozit (gentamisin veya amikasin) ile başlanmalıdır (2,6).
Ampisilin GBS’ler, L. monocytogenes, proteus suşlarına,
enterokokların çoğuna ve E.coli suşlarının yaklaşık olarak yarısına, aminoglikozitler ise bazı enterobacteriaceae
türlerine (E.coli, klebsiella, enterobakter ve proteus suşlarının çoğuna) ve Pseudomonas aeruginosa (P.aeruginosa)’ya karşı etkilidir. Stafilokoklar, anaerob bakteriler, nozokomiyal gram negatif bakteriler ve funguslar ENS’nin
nadir etkenleri olduklarından ampirik antibiyotiklerin
genellikle bunlara karşı etkili olması beklenmez. ENS tedavisinde rutin olarak üçüncü kuşak sefalosporinler hızla direnç geliştirmesi nedeniyle önerilmez. Sefotaksimin
kullanıldığı kombinasyon ile aminoglikozitlerin kullanıldığı kombinasyonlara göre serum ve BOS’da daha yüksek
bakterisidal konsantrasyonlar sağlandığı için bakteriyel
menenjit varlığında ampisilin ve aminoglikozit kombinasyonu yerine ampisilin ve sefotaksim kombinasyonu tercih
edilmelidir (2,19).
ENS’de tedavi süresi 7-10 gündür. Tedaviye yanıt bebeğin
semptom ve bulgularına ek olarak laboratuvar tetkikleri
ile de takip edilmelidir. Tedaviye başlandıktan sonraki
24-48 saat içerisinde bebeğin semptom ve bulgularında
düzelme olması, BK sayısı, I/T nötrofil oranı ve CRP düzeylerinin tedavinin 48-72. saatine kadar normalleşmeye
başlaması tedaviye uygun yanıt alındığını gösterir (2). Kan
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
9
akımı enfeksiyonlarında tedaviye başlandıktan 24-48 saat
sonra alınan kan kültürü negatif olmalıdır. Tedavide kültür sonuçlarına göre değişiklik yapmak gerekebilir (29).
Çoklu ilaç direncine sahip Gram negatif bakteriler ile gelişen enfeksiyonlarda meropenem, imipenem, sefepim veya
siprofloksasinin kullanılması gerekli olabilir.
Geç başlangıçlı toplum kaynaklı sepsisli yenidoğan bebeklere ampisilin ve aminoglikozid (genellikle gentamisin)
kombine tedavisi önerilir. Tedavi süresi ENS’de olduğu
gibi 7-10 gündür (2).
Yenidoğan sepsisli bebeklerde sıvı elektrolit tedavisi çok
önemlidir. Asidozun düzeltilmesi gerekir. Dokuların oksijenizasyonu sağlanmalı, hipoksi düzeltilmelidir; sıklıkla ventilasyon desteği gerekir. Şok bulguları geliştiğinde
inotropik ajanlar olarak dopamin, adrenalin uygulanır.
Yaygın damar içi pıhtılaşma bozukluğu gelişen olgulara
taze donmuş plazma, trombosit ve eritrosit süspansiyonu
verilir. Yenidoğan sepsisinde rutin intravenöz immünglobulin (IVIG) önerilmemektedir (2,32). Meta analiz çalışmasında sepsiste IVIG tedavisinin mortalite hızında
azalmaya neden olduğu bildirilmektedir. Yenidoğan sepsisinin tedavisinde granülosit transfüzyonu veya G-CSF
(granülosit koloni stimülan faktör) uygulamasının yararlı
olduğu da gösrerilememiştir (6). Adrenal yetmezlik durumunda kortikosteroid kullanılmalıdır (33).
Hastanede yatan bebeklerde gelişen nozokomiyal enfeksiyonların etkenleri genellikle stafilokoklar, bazı “Enterobacteriaceae’’ türleri, pseudomonas türleri, enterokoklar ve
kandida türleri özellikle de Candida albicans’tır (2,29). Bu
nedenle hastanede yatan bebeklerde gelişen geç sepsiste
vankomisin ile birlikte gentamisin (veya amikasin) veya
vankomisin ile birlikte seftazidim başlanmalıdır (2). Tedavi süresi 10-14 gün olmalıdır.
Menenjitli bebeklerde tedavi süresi 14-21 gündür (2,19).
Tedavi süresi kanıtlanmış gram pozitif bakteriyel menenjitte en az 14 gün, gram negatif bakteriyel menenjitte en
az 21 gün olmalıdır (19,30). Sistemik fungal enfeksiyon
sepsisi için başlıca risk faktörleri prematürelik, çok düşük
doğum ağırlığı, geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanılması, invazif işlemler ve parenteral hiperalimentasyondur (31). Kandida sepsisi düşünüldüğünde flukonazol ya
da amfoterisin B tedavisi verilmelidir. Herpes ensefalitinde asiklovir tedavisi verilmelidir (2,19).
Erken başlangıçlı pnömoni tedavisi için ampisilin ve bir
aminoglikozit kombinasyonu veya ampisilin ve sefotaksim kombinasyonu uygulanmalıdır. Nozokomiyal pnömonide empirik olarak vankomisin ve üçüncü kuşak bir
sefalosporin (sefotaksim veya seftazidim) kullanılmalıdır
(2).
Kemik ve eklem enfeksiyonlarında 3-6 hafta süreyle vankomisin ve gentamisin veya vankomisin ve sefotaksim ile
kombine tedavi önerilir (2).
Nekrotizan enterokolit düşünülüyorsa anaerob bakterilere
etkili klindamisin, metranidazol veya piperasilin ampirik
tedaviye eklenmelidir. Tedavi süresi 10-14 gündür (2).
Nekrotik deri lezyonları varlığında Pseudomonas enfeksiyonu düşünülmeli, ilk tedavide piperasilin, tikarsilin,
karbenisilin veya seftazidim ile birlikte bir aminoglikozid
tedavisi verilmelidir (19).
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
10
KAYNAKLAR
1.
Nizet V, Klein JO. Bacterial sepsis and meningitis. In: Remington
JS, Klein JO, Wilson CB, Nizet V, Maldonado YA, editors. Infectious Diseases of the Fetus and Newborn Infant. 7st Ed. Philadelphia: Elsevier Saunders, 2011: 222-75.
2.
Edwards MS, Baker CJ. Sepsis in the newborn. In: Gershon AA,
Hotez PJ, Katz SL, editors. Krugman’s Infectious Diseases of Children. 11st ed. Philadelphia: Mosby, 2004: 545-61.
3.
Arısoy ES. Yenidoğan sepsisi: Tanı ve tedavi yaklaşımları. ANKEM
Derg 2010;24(Ek 2):168-75.
4.
Cengiz AB. Yenidoğan sepsisi. Çocuk Enf Derg 2009;3:174-81.
5.
Saez-Llorens X, McCracken GH. Perinatal bacterial diseases. In:
Feigin RD, Cherry JD, Demmler GJ, editors. Textbook of Pediatric
Infectious Diseases. 5st ed. Vol. 1. Philadelphia: Saunders, 2004:
929-66.
6.
Gerdes JS. Diagnosis and management of bacterial infections in the
neonate. Pediatr Clin North Am 2004;51(4):939-59.
7.
Polin RA, Parravicini E, Regan JA, Taeusch HW. Bacterial sepsis
and meningitis. In: Taeusch HW, Ballard RA, Gleason CA, editors.
Avery’s Diseases of the Newborn. 8st ed. Philadelphia: Elsevier Inc,
2005: 551-77.
8.
Zaidi AK, Thaver D, Ali SA, Khan TA. Pathogens associated with
sepsis in newborns and young infants in developing countries. Pediatr Infect Dis J 2009;28(1): 10-8.
9.
Bolatlı T, Akşit F, Kiraz N. Gebelerde son trimestrde grup B streptokok kolonizasyonu. Türk Mikrobiyol Cemiy Derg 1989;19:30914.
10. Gül HC, Dede M, Avcı İY, Eyigün CP, Pasha A. Üçüncü trimestr
hamilelerde vaginal grup B streptokok kolonizasyonu. Klimik Derg
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
2005;18:27-9.
11. Karaeminoğulları M, Memiş S. Üçüncü trimestr gebelerde hızlı
tarama testi ile grup B streptokok kolonizasyonunun saptanması.
Klimik Derg 1992;5:99-100.
12. Gökalp AS, Bakıcı MZ. Neonatal grup B streptokokal kolonizasyonun annelerdeki ürogenital ve anorektal sistem taşıyıcılığı ile ilişkisi. Mikrobiyol Bül 1985;19:65-72.
13. Bulut MO, Bulut İK, Büyükkayhan D. Neonatal sepsisli olguların
retrospektif olarak değerlendirilmesi. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dergisi 2005;27:63-8.
14. Yalaz M, Çetin H, Akisu M, Aydemir Ş, Tunger A, Kültürsay N.
Neonatal nosocomial sepsis in a level-III NICU: evaluation of the
causative agents and antimicrobial susceptibilities. Turk J Pediatr
2006;48:13-8.
15. Ovalı F. Bakteryel enfeksiyonlar. Dağoğlu T, Ovalı F. Neonatoloji. 2.
Baskı. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2007: 765-810.
16. Zaleznik DF, Rench MA, Hillier S, Krohn MA, Platt R, Lee ML,
et al. Invasive disease due to group B Streptococcus in pregnant
women and neonates from diverse population groups. Clin Infect
Dis 2000;30(2):276-81.
19. Stoll BJ. Infections of the neonatal infant. In: Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB, editors. Nelson Text Book of Pediatrics. 17st
ed. Philadelphia: WB Saunders Company, 2004: 623-40.
20. Edwards MS. Postnatal bacterial infections. In: Martin RJ, Fanaroff
A, Walsh MC, editors. Fanaroff and Martin’s Neonatal-Perinatal
Medicine, Diseases of the Fetus and Infant, Volume two. 8st ed.
Philadelphia:Mosby, 2006:791-829.
21. St Geme JW Jr, Murray DL, Carter J, Hobel CJ, Leake RD, Anthony
BF, et al. Perinatal bacterial infection after prolonged rupture of
amniotic membranes: an analysis of risk and management. J Pediatr 1984;104:608-13.
22. Töllner U. Early diagnosis of septicemia in newborn clinical studies
sepsis score. Eur J Pediatr 1982;138:331-7.
23. Garne JS, Jarvis WR, Emoni TG, Horan TC, Hughes JM. CDC
definitions for nosocomial infections, Am J Infect Control
1988;16:128-40.
24. Ng PC, Lam HS. Diagnostic markers for neonatal sepsis. Curr
Opin Pediatr 2006;18:125-31-3.
25. Arnon S, Litmanovitz I. Diagnostic tests in neonatal sepsis. Curr
Opin Infect Dis 2008;21:223-7.
17. Joyner JL, Augustine NH, Taylor KA, La Pine TR, Hill HR. Effects
of group B streptococci on cord and adult mononuclear cell interleukin-12 and interferon-gamma mRNA accumulation and protein secretion. J Infect Dis 2000;182(3):974-7.
26. Alhan E. Sepsis’te tanı ve klinik. Çocuk Enf Derg 2007;1:66-72.
18. Rowen JL, Smith CW, Edwards MS. Group B streptococci elicit leukotriene B4 and interleukin-8 from human monocytes: neonates
exhibit a diminished response. J Infect Dis 1995;172(2):420-6.
28. Turunen R, Andersson S, Nupponen I, Kautiainen H, Siitonen S,
Repo H. Increased CD11bsensity on circulating phagocytes as an
early sign of late onset sepsis in extremely low-birth-weight infants.
Pediatr Res 2005;57:270-5.
Yenidoğan Sepsisi - Annagür ve Örs
27. Haque KN. Definitions of bloodstream infection in the newborn.
Pediatr Crit Care Med 2005;6(3):45-9.
Selçuk Pediatri 2013;1(1):1-11
11
Download