tc gazi üniversitesi sağlık bilimleri enstitüsü hemşirelik programı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
HEMŞİRELİK PROGRAMI
ANKARA İLİNDEKİ VEREM SAVAŞI DİSPANSERLERİNDE TEDAVİ
ALAN TÜBERKÜLOZ HASTALARINDA DAMGALANMA
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Fatma Özlem ÖZTÜRK
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Filiz HİSAR
ANKARA
Haziran 2013
II
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay
II
İçindekiler
III
Şekiller, Grafikler
V
Tablolar
VI
Semboller, Kısaltmalar
VII
1. GİRİŞ .................................................................................................. 1
1.1.
Problem Tanımı ve Önemi .............................................................................. 1
1.2.
Araştırmanın Amacı ......................................................................................... 4
2. GENEL BİLGİLER .............................................................................. 5
2.1.
Tüberkülozun Tanımı ....................................................................................... 5
2.2.
Tüberkülozun Tarihçesi ................................................................................... 5
2.3.
Dünyada Tüberkülozun Durumu .................................................................... 9
2.4.
Türkiye’de Tüberkülozun Durumu ............................................................... 11
2.5.
Bulaşma ve Patogenez ................................................................................. 13
2.6.
Tanı .................................................................................................................. 15
2.7.
Olgu Tanımları ................................................................................................ 17
2.7.1.
Akciğer ve Akciğer Dışı Tüberküloz .................................................... 17
2.7.2.
Bakteriyoloji ............................................................................................. 18
2.7.3.
Önceki tedavi öyküsü............................................................................. 18
2.8.
Akciğer Tüberkülozu ...................................................................................... 20
2.9.
Akciğer Dışı Tüberküloz ................................................................................ 20
2.10.
Tedavi .......................................................................................................... 23
2.11.
Bildirim ......................................................................................................... 27
2.12.
Tüberkülozdan Korunma ........................................................................... 27
2.13.
Damgalanma Kavramı ............................................................................... 28
2.14.
Tüberküloz ve Damgalanma..................................................................... 35
2.15.
Tüberkülozda Hemşirelik Bakımı ............................................................. 41
3. GEREÇ ve YÖNTEM ........................................................................ 46
III
3.1.
Araştırmanın Şekli .......................................................................................... 46
3.2.
Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri .................................................... 46
3.3.
Araştırmanın Evreni ve Örneklem ............................................................... 47
3.4.
Verilerin Toplanması ...................................................................................... 47
3.4.1.
Genel Bilgi Formu .................................................................................. 47
3.4.2.
Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği ............................................. 47
3.5.
Veri Toplama Formlarının Uygulanması ..................................................... 48
3.6.
Verilerin Değerlendirilmesi ............................................................................ 48
3.7.
Araştırmanın Etik Yönü ................................................................................. 49
3.8.
Araştırmanın Sınırlıkları ................................................................................ 49
4. BULGULAR ...................................................................................... 50
5. TARTIŞMA........................................................................................ 62
5.1.
Sosyo Demografik Değişkenler.................................................................... 62
5.2.
THSÖ ölçeğinin toplam puanı ve alt boyutları ........................................... 68
5.2.1.
Hissedilen Stigma Alt Boyutu ............................................................... 70
5.2.2.
Kendini Algılama Alt Boyutu ................................................................. 71
5.2.3.
Aile/Arkadaş İlişkileri Alt Boyutu........................................................... 72
5.2.4.
İçselleştirilmiş Stigma Alt Boyutu ......................................................... 74
6. SONUÇ ............................................................................................. 76
7. ÖZET ................................................................................................ 79
8. SUMMARY........................................................................................ 81
9. KAYNAKLAR ................................................................................... 83
10. EKLER .............................................................................................. 98
11. ÖZGEÇMİŞ...................................................................................... 110
IV
ŞEKİLLER
Şekil No
Sayfa No
Şekil 2. 1 :
Türkiye Tüberküloz İnsidansı
10
Şekil 2. 2:
Tüberküloz Enfeksiyonu ve Hastalığının Gelişimi
14
Şekil 2. 3:
Damgalanmada
32
Negatif
Geribildirim, Sosyal
Aktivitelere Katılım Ve Benlik Saygısı
Şekil 2. 4:
Tüberkülozu Önleme ve Kontrolü Senaryolarında
44
Hemşirenin Politik, Ekonomik ve Sağlıkla İlgili
Rolleri
GRAFİKLER
Grafik No
Grafik 2. 1:
Sayfa No
Türkiye ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa
12
Bölgesi’nde TB İnsidans Hızları
Grafik 2. 2 :
Türkiye ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa
12
Bölgesi’nde TB Prevalans Hızları
V
TABLOLAR
Tablo No
Sayfa No
Tablo 2. 1:
1949 Yılı Çesitli Ülkelerin Verem Ölüm Oranları
7
Tablo 2. 2:
Türkiye’de 1943-1949 Döneminde Yedi Yıllık Verem
8
Ölüm İstatistiği
Tablo 2. 3:
Bölgelere Göre Tüberküloz Mortalite, Prevalans ve
11
İnsidans Hızları
Tablo 2. 4:
Dünya Sağlık Örgütü 2011 Yılı Türkiye Tüberküloz
13
Profili
Tablo 2. 5:
Tüberküloz Olgu Tanımlarına Göre Erişkin Hastalar
25
İçin Tedavi Şeması
Tablo 4. 1:
Tüberküloz Hastalarının Sosyo-Demografik Özellikleri
50
Tablo 4. 2:
Tüberküloz Hastalarının Hastalıkla İlgili Bazı Özellikleri
51
Tablo 4. 3:
Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği’nin Cronbach
52
Alfa Değerleri
Tablo 4. 4:
Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği’nin Puanları ve
53
Alt Boyutlarının Puan Ortalamaları
Tablo 4. 5:
Hastaların Stigma Ölçeğinin “Hissedilen Stigma Alt
Boyutu”nda
Her
Bir
Maddeden
Aldıkları
54
Puan
Ortalamaları
Tablo 4. 6:
Hastaların Stigma Ölçeğinin “Kendini Algılama Alt
Boyutu”nda
Her
Bir
Maddeden
Aldıkları
56
Puan
Ortalamaları
Tablo 4. 7:
Hastaların Stigma Ölçeğinin “Aile/Arkadaş İlişkileri Alt
Boyutu”nda
Her
Bir
Maddeden
Aldıkları
57
Puan
Ortalamaları
Tablo 4. 8:
Hastaların Stigma Ölçeğinin “İçselleştirilmiş Stigma Alt
Boyutu”nda
Her
Bir
Maddeden
Aldıkları
Puan
THSÖ
Puan
58
Ortalamaları
Tablo 4. 9:
Hastaların
Bazı
Özelliklere
Göre
59-60
Ortalamaları
VI
KISALTMALAR
AD-TB
Akciğer Dışı Tüberküloz
ARB
Aside Rezistans Bakteri
BCG
Bacille Calmette-Guerin
DGT
Doğrudan Gözetimli Tedavi
DGTS
Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi
DSÖ
Dünya Sağlık Örgütü
ICN
Uluslar arası Hemşireler Konseyi
TDT
Tüberkülin Deri Testi
THSK
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
THSÖ
Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği
SEMBOLLER
SS
Standart Sapma

Ortalama Değer
¨
Yeni Türk Lirası
VII
1. GİRİŞ
1.1. Problem Tanımı ve Önemi
Tüberküloz, M. tuberculosis complex olarak tanımlanan bir grup
mikobakteri tarafından oluşturulan, çok değişik klinik görünümlere sahip
kronik, nekrozitan bir infeksiyon hastalığıdır. Tüberkülozdan korunmak için
1921 yılında bir aşının geliştirilmesine ve tüberkülozun 1950'li yıllardan beri
kombine ilaçlarla tedavi edilebiliyor olmasına karşın tüm dünyada, özellikle
de
yoksul
ülkelerde,
önemli
bir
sağlık
sorunu
olarak
varlığını
sürdürmektedir.1,2
Dünyada tüberküloz hastalığı, 1953 yılına kadar giderek azalmış,
1985-1992 yılları arasında ise tekrar yayılmaya başlamıştır. Tüberküloz
basili, insan vücudunda uzun yıllar inaktif kalmakta, daha sonra hazırlayıcı
faktörlerin etkisi ile aktif hale gelebilmektedir. Bu nedenle tüberküloz, insan
sağlığını tehdit eden önemli bir hastalıktır.3 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ),
1993 yılında tüberküloz hastalığı ile ilgili “acil durum” ilan etmiş, doğrudan
gözetimli tedavi stratejisini (DGTS) en etkili program olarak kabul etmiş ve
tüm dünya ülkelerine önermiştir.4
Tüberküloz hastalığının dünyanın pek çok bölgesinde bir halk sağlığı
sorunu olduğunun altı çizilmektedir. Bir başka ifadeyle tüberküloz; “en çok
görülen, en çok sakat bırakan, en çok öldüren ve en çok iş gücü kaybına
neden olan” hastalıklar arasında yer almaktadır. Tüberkülozun halk sağlığı
açısından bir başka önemi de hava yolu ile bulaşması nedeniyle toplumsal
bir hastalık olmasıdır. Bu yüklemeler; tüberküloz hastalığını kolaylıkla ifade
edilemeyen; saptandığında kişiyi toplum ilişkilerinden geri plana iten bir
sürece doğru yönlendirebilmektedir.5 Ayrıca; tüberküloz hastalığı olanlar
toplumda kendilerinden ve toplumdan kaynaklı nedenlere bağlı olarak izole
edilmektedirler. Tüberküloz hastası olan erkek ve kadınların evlenmeleri
1
bile tüberküloz hastalığı olmayanlara göre daha zor bir durum haline
gelebilmektedir.6
Bir gazete haberine göre Bolu’da 14 Şubat 2012 tarihinde Bolu
Anadolu Lisesi’nde çalışmakta olan bir hizmetliye tüberküloz tanısı
konmuştur. Okulda yapılan tüberküloz taraması sonucunda 12 kişide
hastalığın bulunduğu tespit edilmiş ve bu kişilere koruma tedavisi verildiği
belirtilmiştir. Söz konusu haberde, bu olay sonucu temizlik görevlisinin işine
son verildiği ifadesi bulunmaktadır. Günümüzde tüberkülozun tedavisi
mümkündür. Tüberküloz hastalarını dışlamayı, damgalamayı gerektiren bir
durum yoktur. Tüberküloz hastasının bulaştırıcılığı, tedavi başlandıktan
sonra 2-3 haftada sona ermektedir. Hastanın bulaştırıcı olduğu dönemde
evinde istirahat etmesi, yakın temasta bulunan kişilerin taramaya alınması
ve hastalık konusunda eğitilmeleri, hastalığın bulaşmasının önlenmesi için
elzemdir. Tüberküloz tanısı aldıktan sonra kişinin işini kaybetmesi,
tüberkülozda damgalanma sonucu yaşanan olumsuz bir örnektir.7
Damgalamanın Türk Dil Kurumu’na göre “bir kimseye, gerçeğe
dayanmadan herhangi bir özellik veya nitelik yüklemek; ya da birine yüz
kızartıcı bir suç yüklemek” olarak mecaz anlamda kullanılmaktadır.8
Damgalama (Stigmatization) sosyal bilimlerde kişinin toplumsal kimliğini
olumsuz
yönde
etkileyen
bir
etiket;
kişinin
toplum
tarafından
reddedilmesine yol açan fiziksel veya davranışsal özellikleri olarak
tanımlanmaktadır.
Fiziksel
veya
zihinsel
engel,
sabıka,
psikiyatrik
rahatsızlık, tedavi görmüş olma, farklı bir ırka, dine, cinsel yönelime sahip
olma vb. buna birer örnektir. Damgalama, ayrımcılık, tecrit edilme, özimajın ve özsaygının yara alması gibi çeşitli ekonomik, sosyal ve ruhsal
sonuçlara yol açabilmektedir.9
“Etiketlemek (labeling) de damgalamak ile zaman zaman aynı
anlamda kullanılan bir sözcüktür. Damgalama ve etiketleme önyargıların
2
yarattığı ayrımcılıkla sonuçlanır. Ayrımcılık ise toplumdaki kişileri ya da
grupların
diğerlerini
damga
ve
önyargı
nedeniyle
bazı
hak
ve
menfaatlerden yoksun bırakmasıdır”.5 Bu kavramların hastalık nedeniyle
kullanılması aslında toplumun hastalıklar üzerinden bireylere yansıttığı
yüklemelerdir. Oysa bu olumsuz durumun hasta bireyin (çoğunlukla ailesi
ile birlikte) sağlık hizmetlerinden yararlanma, sağlığına yeniden kavuşma,
iyileşme gibi bir dizi hakkını kesintiye uğratmaktadır.10 Dolayısıyla hasta
birey ve ailesi sağlık açısından eşitlik ilkesinin gerektirdiği hizmetler
bütününden yararlanamamaktadırlar.5
“Sosyal açıdan damgalayıcı ya da etiketleyici hastalıklar toplumların
sosyo-kültürel yapılarına göre farklılık gösterebilir. Bir toplum açısından
sosyal hastalık olarak tanımlanan bir durum bir başka toplumda aynı
derecede damgalayıcı olmayabilir” .5 Sosyal damgalayıcı hastalıklarla ilgili
olarak aynı toplumda farklı hastalıkların damgalayıcı ya da etiketleme
özellikleri de derecelendirilebilir. Örneğin; Hong Kong da 2006 yılında 3011
kişi üzerinde HIV-AIDS, tüberküloz ve SARS ile ilgili yapılmış olan bir
çalışmada araştırmaya katılan grubun en fazla damgalayıcı olarak
belirttikleri hastalık HIV-AIDS olmuştur. Bunu sırayla tüberküloz ve SARS
izlemiştir. Bu çalışmada; tüberkülozun damgalayıcı olarak tanımlanan en
belirgin iki özelliği hastalığın “kişiyi kirleten bir hastalık olduğu” ve “kişinin
hastalığından dolayı toplumdan izole edildiği” şeklinde olmuştur.11
Dünyada damgalanma ile ilgili birçok çalışma bulunmaktadır.12,13,14
Ancak ülkemizde yapılan birkaç çalışmada damgalanma çalışmanın içinde
bir soru ile araştırılmıştır.15,16 Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği ile
yapılan bir çalışma ise klinik ortamda yapılmıştır.17 Oysaki damgalanma
daha çok toplum tarafından yapılmaktadır. Tüberküloz hastalığının bulaşıcı
olması, tedavisinin uzun sürmesi, tüberküloz konusunda bilgi eksikliği,
korku ve önyargı nedeniyle birçok hasta toplum tarafından dışlanmakta ve
damgalanma deneyimi yaşamaktadır. Damgalanma; hastalarda tanı konma
3
sürecinin
gecikmesine,
hastaların
tedaviyi
yarıda
bırakmalarına,
depresyona ve benlik saygılarının azalmasına neden olmaktadır. Bu
çalışmanın sonunda tüberküloz hastalarının kendilerini toplumda ne ölçüde
damgalanmış
hastaların
gördükleri
tedavisini
belirlenecektir.
üstlenen
hekim
Çalışmamız;
ve
hemşirelerin
tüberkülozlu
hastaların
damgalanma durumunu göz önüne alarak bakım ve tedaviyi planlamasına
katkıda bulunabilir. Sağlığın bedenen, ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyilik
hali olduğu düşünülürse tüberküloz hastalarının fiziksel ve biyolojik
tedavilerinin yanı sıra kendilerini sosyal açıdan nasıl hissettiklerinin
bilinmesi; hastaların yaşam kalitelerinin yükselmesi bakımından önemli
olabilir. Ayrıca tüberküloz hastalarının toplumda yaşadıkları damgalanma
durumunun en aza indirilmesi için halkın bu hastalıkla ilgili eğitilmesi,
danışmanlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, sağlık çalışanlarına yönelik
çalışmalar yürütülmesi ve hukuki düzenleme yollarına başvurulması
yönünden halk sağlığı alanına katkıda bulunacağını düşünmekteyiz.
1.2. Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın amacı, Ankara İlinde verem savaş dispanserlerine
kayıtlı tüberküloz hastalarında damgalanmanın değerlendirilmesidir.
4
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Tüberkülozun Tanımı
Tüberküloz,
“Mycobacterium
Tuberculosis
complex”
olarak
tanımlanan bir grup mikobakteri tarafından oluşturulan, enfekte dokularda,
granülomların varlığı ile karakterize farklı klinik görünümlere sahip, kronik
nekrotizan bir bakteriyel enfeksiyondur.18,19,20 Bakteriyel bir enfeksiyon
hastalığı olan tüberküloz tüm organlarda görülebilir ve en sık tutulan organ
%85
oranında
akciğerlerdir.21,22,23
Tüberküloz,
bildirimi
zorunlu
bir
hastalıktır.19,24
2.2.
Tüberkülozun Tarihçesi
Tarih öncesi çağlardan beri bilinen ve insanlık tarihi kadar eski bir
geçmişe sahip olan tüberküloz Nikiforuk’un “Mahşerin Dördüncü Atlısı
Salgın ve Bulaşıcı Hastalıkların Tarihi” isimli kitabına giren ve zengin, fakir,
köylü, kentli ayırımı yapmaksızın toplumun her kesimini kıran bir hastalıktır.
Bahsi geçen kitapta Charles Dickens, tüberkülozu “Korkunç bir hastalık…
ruhla beden arasındaki mücadele öyle yavaş, sessiz ve derin, sonuç
öylesine kesin ki, günbegün, zerre zerre, ölümlü kısım yıpranır ve solar,
böylece
ruh
da
hafifleyen
yüküyle
beraber
hafifler
ve
ümitlenir,
ölümsüzlüğü yakınında hissederek onu ölümlü hayatın yeni bir dönemi
olarak düşünür; ölümün yaşamın parıltısını ve rengini, yaşamın da ölümün
kasvetli ve tüyler ürpertici biçimini aldığı bir hastalıktır bu.” diye
tanımlamıştır.25
Tüberküloz hastalığına tarihsel süreçte birçok isim verilmiştir.
Yakaladığı
insanı
eriterek
öldürdüğü
için
“Tüketim
Hastalığı”
(Consumption), hastaları soldurarak yok ettiği için “Beyaz Ölüm” veya
5
“Beyaz Veba ” (White Death; White Plaque) ve asırlar boyu birçok kişinin
yaşamını sonlandırdığı için de “Ölümün Kaptanı ” (Captain of the Death)
adıyla bilinir. Bizim dilimizde ise “İnce Hastalık” en çok kullanılan
tanımdır.26
O
yıllarda
tüberkülozu
tedavi
edecek
ilaçlar
henüz
bulunmadığından tüberküloz ölümcül bir hastalık olarak nitelendirilmiş. Bu
nedenle kanımızca; o yıllarda tüberküloz hastalarına toplum tarafından
daha fazla damgalanma uygulanmış olabilir.
İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan tüberküloz hakkında ilk
bilgiler, İsa’nın doğumundan üç bin yıl önce Nil nehri kıyısında şimdiki adı
ile Dar Abu-El-Naga olan bir kasabada yaşayan ve kanlı balgam çıkararak
ölen genç bir kıza kadar uzanmaktadır. İsa’nın ölümünden 1000 yıl önce
yaşamış olan rahip Nesperehan’ın mumyasında Pott apsesi bulunduğu
saptanmıştır.26
Tüberkülozun tarihçesindeki önemli gelişmelerden biri Robert Koch
tarafından
m.tuberculosis
basilinin
1882
yılında
bulunmasıdır.27
Tüberkülozdan korunmada etkili olan BCG aşısının bulunması ve
tüberkülozun tedavisinde kullanılan ilaçların bulunması da tüberkülozun
tarihçesindeki önemli gelişmelerdendir.28
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de veremle mücadelenin
başlangıcı sivil toplum hareketi ile başlamıştır. Verem Savaşının temelini
atan gönüllü kuruluşların öncüsü 1918 yılında Prof. Dr. Besim Ömer Paşa
tarafından kurulan “Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti” olmuştur.26
Cumhuriyet Dönemi’nde devlet tarafından yapılan ilk çalışma, 1923 yılında
Bakanlığın istek ve onayıyla İstanbul Özel İdaresi tarafından yapılan verem
savaş dispanseridir.29
Milli Mücadele sonrasında Türkiye nüfusunun önemli bir kısmı
sağlığını kaybetmiş insanlardan oluşmaktaydı. Savaş süresince ülkede
6
salgın hastalıklar çok artmıştı. Birinci Dünya Savaşında III. Orduda Sıhhiye
Reisi olarak görev yapan Prof. Dr. Tevfik Sağlam’a göre salgın
hastalıklardan ölen askerlerin sayısı diğer orduların verdiği kayıplardan
daha fazla idi. Türkiye’de, halk sağlığını en çok etkileyen bulaşıcı
hastalıklardan en önde geleni veremdi.29
Tuğlıoğlu’nun aktardığına göre; Türkiye’de veremden ölümler en çok
büyük şehirler ve Karadeniz sahilinde yaşanmıştı. Yüz bin kişide yaklaşık
200 ölümün görüldüğü Türkiye’de yüksek oranda verem kayıplarına karşın
diğer ülkelerde tespit edilen verem ölümleri ise oldukça düşüktü. 1949 yılı
dünya verem ölüm oranları şu şekilde gerçekleşmişti (Tablo 2.1).30,31
Tablo 2.1: 1949 Yılı Çeşitli Ülkelerin Verem Ölüm Oranları (1/100.000).31
Ülke
Ölüm oranları ortalaması
Danimarka
19
Hollanda
24
ABD
28
İsveç
42
İngiltere
45
Fransa
68
Türkiye
200
İstanbul Verem Savaş Derneğine göre; Türkiye ile diğer ülkeler
arasında ortaya çıkan belirgin ölüm oranı farkı, ülkedeki teşkilat
yetersizliğinden
ve
halkın
sosyal
yaşantısının
kötü
olmasından
kaynaklanmaktaydı.30,31 Türkiye’de 1943-1949 Döneminde Yedi Yıllık
Verem Ölüm İstatistiği Tablo 2.2’de verilmiştir. Hastalıktan ölüm oranının
yüksek
olması,
o
yıllarda
anti
tüberküloz
ilaçlarının
bulunmamış
olmasından kaynaklanıyor olabilir.
7
Tablo 2.2: Türkiye’de 1943-1949 Döneminde Yedi Yıllık Verem Ölüm
İstatistiği.32
Yıl
Veremden Ölüm
100.000’de oran
1943
6001
216
1944
5350
192
1945
5707
205
1946
5671
204
1947
5938
215
1948
6278
226
1949
6085
218
Sivil girişimlerle başlayan veremle mücadele, Cumhuriyetin ilk
yıllarında bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden devletin temel sağlık
politikalarından olmuştur. Devletin verem savaş faaliyetleri konusundaki
politik kararlılığı 1930 yılında çıkartılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile
ortaya konulmuştur. Türkiye'de 1950'li yıllara kadar veremle savaşmak için
dispanserler ve sanatoryumlar açılmıştır.33
Verem Savaşı Hakkındaki 15.04.1949 tarihinde yayınlanan 5368
sayılı Kanunla dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nca gerek
teşkilatlanma gerek tesis ve teçhizat ve personel konusunda gerekse malî
konularda devletin veremle savaştaki politika ve programları netleşmiştir.33
Verem Savaşı Merkez Teşkilatı 14.06.1960 tarihinde 5439 sayılı
Kanun’un 2. maddesine istinaden ve 16996 sayılı Bakanlık onayı ile bir
Genel Müdürlük haline getirilmiş ve 25.04.1963 tarih ve 225 sayılı Kanunla
Bakanlık Teşkilat Kanunu’nda yer almıştır.33
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın Yeniden Düzenlenmesi ile
ilgili 17.06.1962 tarihli 2680 sayılı Kanun’un verdiğe yetkiye dayanılarak
Bakanlar Kurulunca 13.12.1983 tarihinde kararlaştırılan 181 sayılı Kanun
8
Hükmünde Kararname ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın adı
"Sağlık Bakanlığı" olarak değiştirilmiş ve Bakanlığın teşkilat ve görevleri
yeniden düzenlenmiştir. Bu kararname ile daha önce Genel Müdürlük
düzeyinde olan Verem Savaşı Teşkilatı; "Verem Savaşı Dairesi Başkanlığı"
olarak değiştirilmiştir.33
Verem Savaşı Dairesi Başkanlığı, 02/11/2012 tarihli ve 28103 sayılı
resmi gazete ile yürürlüğe giren 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ile Sağlık Bakanlığı bağlı kuruluşlarından Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
(THSK), Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Programları Başkan Yardımcılığı,
Tüberküloz Daire Başkanlığı olarak yeniden yapılandırılmıştır. Yeniden
yapılanma sonucunda il sağlık müdürlükleri bünyesinde bulunan birinci
basamak sağlık hizmeti sunan verem savaş dispanserleri, halk sağlığı
müdürlüklerine devredilmiş olup toplum sağlığı merkezleri bünyesinde
hizmet vermeye başlamıştır. Ülkemizde, 31/01/2013 tarihi itibariyle 179
verem birimi toplum sağlığı merkezleri bünyesinde faal olarak hizmet
vermektedir.33
2.3.
Dünyada Tüberkülozun Durumu
DSÖ’nün 2012 yılında çıkardığı Küresel Tüberküloz Kontrolü
Raporuna göre; dünyada 2011 yılında 8.7 milyon yeni vaka ortaya
çıkmıştır. Tahmini olarak 1.4 milyon kişi 2011 yılında tüberkülozdan
hayatını kaybetmiştir. Şekil 2.1’de 2011 yılına ait dünya ülkelerinin insidans
hızları görülmektedir.34
9
Şekil 2.1 : Türkiye Tüberküloz İnsidansı: Yüzbinde 24.34
DSÖ, yeni bir küresel tüberküloz stratejisi başlattığı ve ilerlemenin
sistematik olarak izlenmesi başladığı zaman 1990’ların ortalarından beri
tüberküloz hizmetlerine erişim önemli ölçüde genişlemiştir. DSÖ’nün
stratejisi 20 milyon kişinin hayatını kurtarmak iken 1995 ve 2011 yılları
arasında 51 milyon kişi başarıyla ülkelerde tüberküloz için tedavi
edilmiştir.34
Hastalık Yükü: Coğrafi olarak, tüberküloz yükü Asya ve Afrika'da en
yüksek düzeydedir. Dünyanın tüberküloz olgularının yaklaşık % 40'ından
Hindistan ve Çin birlikte sorumludur. Olguların yaklaşık% 60'ı Güney-Doğu
Asya ve Batı Pasifik bölgelerinde bulunmaktadır.34 Bölgelere göre
tüberküloz mortalite, prevalans ve insidans hızları Tablo 2.3’te verilmiştir.
10
Tablo 2.3 : Bölgelere Göre Tüberküloz Mortalite, Prevalans ve İnsidans
Hızları.34
*Türkiye, DSÖ Avrupa Bölgesinde yer almaktadır (Yüzbin nüfusta)
Mortalite
Prevalans
İnsidans
Afrika Bölgesi
26
293
262
Amerika Bölgesi
2.2
35
28
Doğu Akdeniz Bölgesi
16
170
109
Avrupa Bölgesi
5
56
42
0.72
24
24
Güney Doğu Asya Bölgesi
26
271
189
Batı Pasifik Bölgesi
6.9
138
92
14
170
125
BÖLGE
* TÜRKİYE
DÜNYA GENELİ
2.4.
Türkiye’de Tüberkülozun Durumu
Ülkemizde toplam 17.402 tüberküloz hastası 2009 yılında verem
savaşı dispanserleri kayıtlarına girmiştir. Hastaların 10.509’u (%60.4)
erkek, 6.883’ü (%39.6) kadındır. Erkek/Kadın oranı 1,5’tir. Olgu hızı
erkeklerde yüz binde 28.8 ve kadınlarda yüz binde 19.1’dir. Toplam 17.402
hastada yeni olguların oranı %91.6’dır (15.943). Hastaların %62.7’si
(10.906) akciğer tutulumu, %33.6’sı (5.848) akciğer dışı organ tutulumu,
%3.7’si (648) hem akciğer hem de akciğer dışı tutulum göstermiştir.35
Türkiye’nin tüberküloz nokta prevalans hızı 2002 yılında yüz binde
38 iken 2011 yılında yüzbinde 24’e düşmüştür (Grafik 2.1).34
11
Grafik 2.1: Türkiye Tüberküloz Prevalans Hızları (1990-2011).34
Türkiye’de tüberküloz insidans hızı 2002 yılında yüz binde 40 iken
2011 yılında yüzbinde 24’e düşmüştür (Grafik 2.2).34
Grafik 2.2: Türkiye Tüberküloz İnsidans Hızları (1990-2011).34
DSÖ’ye göre ülkemizin tüberküloz profiline baktığımızda; 2011 yılı
insidansının yüz binde 24, prevalansının yüz binde 24 ve mortalitenin
yüzbinde 0.72 olduğunu görmekteyiz (Tablo 2.4).34
12
Tablo 2.4 : Dünya Sağlık Örgütü 2011 Yılı Türkiye Tüberküloz Profili.34
2011 Nüfusu (74 milyon)
Oran
Tüberkülozun Tahmin Edilen Yükü
Sayı (Binde)
(Yüzbin
nüfusta)
Mortalite (HIV+TB hariç)
0.53 (0.17-1.1)
0.72 (0.23)
Prevalans (HIV+TB dahil)
17 (8.1-30)
24 (11-41)
İnsidans (HIV+TB dahil)
18 (15-20)
24 (21-27)
Vaka Bulma (Bütün tüberküloz vakaları)
85 (75-97)
2.5.
Bulaşma ve Patogenez
Tüberküloz basili, tüberküloz hastasından hava yolu ile sağlam
kişiye bulaşır. En bulaştırıcı hastalar; balgam mikroskopisinde aside
rezistan basil (ARB) pozitif, kaviteli akciğer ve larinks tüberkülozlulardır.
Balgam yayması negatif olan tüberkülozlu hastaların bulaştırıcılığı daha
azdır.36 Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski
fazladır. Bunlar; aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri
arkadaşları olabilir. Etkili tedavi ile günler içinde basil sayısı ve öksürük
sıklığı hızla azalmaktadır.
Hastaların bulaştırıcılığı, etkili tedavi ile 2-3
haftada pratik olarak sona erer.37 Şekil 2.2’de tüberküloz enfeksiyonu ve
hastalığının gelişimi görülmektedir.
13
Şekil 2.2: Tüberküloz Enfeksiyonu ve Hastalığının Gelişimi.37
Tüberküloz Basilinin Bulaşmasını Etkileyen Faktörler: 37
1. Kaynak hasta
• Balgamda basil sayısının fazla olması bulaşmayı artırır.
• Balgamdan ya da diğer materyallerden aerosol oluşması (öksürük,
sulu balgam, nebülizör kullanımı) bulaşmayı artırır.
• Basilin canlılığı bulaşmayı artırır (anti-tüberküloz ilaçlarla bulaşma
azalır).
• Basilin virülansı bulaşmayı etkiler.
2. Ortam
• Ortamın havalandırılması basili seyreltir.
• Havalandırma sisteminin aynı havayı HEPA filtreden geçirmeden ya
da UV uygulamadan tekrar geri vermesi bulaşmayı artırır.
• Ultraviyole, güneş ışığı canlı basil sayısını azaltır.
• Kaynağa yakın olma karşılaşılan basili artırır (aile bireylerinde latent
enfeksiyon ve hastalık uzak temaslılara göre daha fazladır).
14
3. Hedef kişi
• Hastalığa/basile kişisel direnç (önceki hastalık, koruyucu tedavi, BCG,
tüberküloz dışı mikobakteri enfeksiyonları) bulaşmayı azaltır.
• Hastalanmayı artıran durumlar ve diğer hastalıklar bulaşmayı
artırabilir.
• Basil kaynağı ile birlikte geçirilen süre artınca bulaşma artar.
Tanı
2.6.
Tüberkülozun tanısı; hasta öyküsü, fiziksel muayenesi, tüberkülin
deri testi (TDT), radyolojik yöntemler, bakteriyolojik inceleme, laboratuvar
bulguları ile konulmaktadır.19,38
Tüberkülozun tanısında hastanın öyküsü ve fiziksel muayenesinin
yanında geleneksel ve yeni tanı yöntemleri de kullanılmaktadır. Tüberküloz
tanısında kullanılan geleneksel yöntemler; TDT, radyolojik muayene,
mikroskobik inceleme ve kültür testleridir. Yeni tanı yöntemleri ise DNA
Hibrisyonu, Polimeraz Zincir Reaksiyonu, Ligaz Zincir Reaksiyonu gibi
moleküler biyolojik testler, bakteriyolojik testler (Radyometric Kültür),
Serolojik testler ve T hücre temelli testlerdir. Hastanın değerlendirilmesinde
kapsamlı bir tıbbi yaklaşım gerekir. Hastanın anamnezi (tıbbi öyküsü), fizik
bulguları, akciğer filmi ile hastalıktan şüphelenilir. Gereken bakteriyolojik,
histolojik
incelemeler
bakteriyolojiktir;
bazı
yapılır.
Akciğer
durumlarda
tanı
tüberkülozunun
histopatolojik
kesin
tanısı
yöntemle
de
konulabilir.37
Anamnez (tıbbi öykü): Akciğer tüberkülozunda bir yanda akciğer
semptomları diğer yanda da sistemik semptomlar bulunur.
15
Akciğer ile ilgili belirtiler; öksürük, balgam çıkarma, hemoptizi, sık
görülen semptomlardır. Akciğer tüberkülozunda en sık karşılaşılan
semptom öksürüktür. Daha önce başka bir hastalığa ait olduğu
gösterilmemiş
üç
haftayı
geçen
her
öksürükte
tüberkülozdan
şüphelenilmelidir.37
Sistemik belirtiler; en sık gözlenen sistemik semptom hafif derecede
ateştir. Bazen ateş belirgin ve başlıca semptom haline gelebilir. Ateş
genellikle öğleden sonraları ve akşam saatlerinde görülür. Ateşin düşmesi
ile birlikte gece terlemeleri ortaya çıkar. Diğer sistemik belirtiler arasında
iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, irritabilite ve baş ağrısı yer alır.39
Fizik muayene: Her hastanın değerlendirilmesinde fizik muayene
önemlidir. Fizik muayene, tüberküloz hastalığının ayırıcı tanısı açısından
da gereklidir. Tüberküloz tedavisini etkileyebilecek diğer sağlık sorunlarını
saptamada ve hastanın genel durumunu değerlendirmede de fizik
muayene yardımcı olur. Akciğer tüberkülozunda genellikle fizik bulgu azdır.
Seyrek olarak lokalize raller ve öksürük sonrası raller olabilir. Hastaların
yarıdan çoğunda subfebril ateş saptanır. İlerlemiş hastalıkta genel durum
bozukluğu,
kaşeksi
ve
dispne
görülebilir.
Akciğer
tüberkülozlarında ilgili organ tutulumuna ait bulgular saptanır.
dışı
organ
37
Radyoloji: Radyolojinin akciğer tüberkülozu tanısında önemli bir
yeri vardır. Normal akciğer grafisi varlığında pulmoner tüberkülozu
tanısından uzaklaşılır. Lezyonların varlığında ise lezyonların özelliği,
yaygınlığı ancak radyoloji ile anlaşılabilir. Ayrıca tedavi yanıtı takibinde de
radyolojiden yararlanılabilir. Fakat tedavi sonlandırmada radyoloji bir kriter
olarak kullanılmamalıdır.37 Tüm bu yararlarına rağmen günümüzde
radyolojinin önemi abartılmaktadır. Çoğu kez pulmoner tüberkülozun en
önemli tanı yöntemi olarak ele alınmaktadır. Bu yanlıştır; çünkü hiçbir
radyolojik görünüm tüberküloza özgü değildir, birçok akciğer hastalığında
16
da benzer görünümler olabilir. Özetle; tüberküloz tanısında son söz
radyolojinin değildir. Radyoloji, bakteriyolojiye yardımcı unsurdur.39
Bakteriyoloji: Tüberküloz hastalığının kesin tanısı hastadan alınan
örneklerde tüberküloz basilinin gösterilmesi ile konur. Akciğer tüberkülozu
düşünülen olgularda incelenmesi gereken ilk örnek balgamdır. Üç gün arka
arkaya
sabah
balgamlarının
incelenmesi
en
iyi
yoldur.
Balgam
çıkaramayan olgularda hipertonik tuzlu su çözeltilerinin inhalasyonu ile
balgam çıkartılabilir.39 Bu yolla da örnek alınamazsa bronkoskopik lavaj
sıvısı bu amaçla kullanılabilir. Akciğer, plevra, larinks ve miliyer tüberküloz
olgularında 3 balgam tetkiki (yayma ve kültür) yapılması önerilir.37
2.7.
Olgu Tanımları
Tüberküloz tanısı konulan hastada tedavi rejiminin belirlenmesinde
ve hastaya yapılacakların planlanmasında olgu tanımları kullanılır. Olgu
tanımları yapılırken üç konuda elde edilen bilgiler birleştirilir: Önceden
tüberküloz tedavisi görüp görmediği; hastalığın tuttuğu organ/organlar ve
bakteriyolojik durum. Bu bilgileri elde etmek için öykü, fizik muayene ve
laboratuvar bulgularına ek olarak hastanın önceki tedavi kayıtlarının ve
belgelerinin de incelenmesi gereklidir. Bu olgu tanımları, kayıt ve bildirim
sisteminde de esas alınmaktadır.37
2.7.1.
Akciğer ve Akciğer Dışı Tüberküloz
Akciğer tüberkülozu: Akciğer parankimini tutan tüberküloz için
kullanılır. Akciğer parankiminde tutulum yoksa plevra efüzyonu ya da
toraks içinde (hilusta, mediastende) lenf bezi büyümesi ile olan tüberküloz,
akciğer dışı tüberküloz (AD-TB) kabul edilir.37
17
Akciğer dışı tüberküloz (AD-TB): Akciğer parankimi dışındaki
organlardan alınan örneklerde ARB gösterilebilen ya da tüberkülozla
uyumlu histolojik ve klinik bulgusu olan hastalar bu gruba girmektedir.37
Akciğer ve akciğer dışı tüberküloz: Akciğer tüberküloz ve AD-TB
birlikte ise bu grup hastalarda her iki tutulumun da olduğu belirtilir; akciğer
dışı tutulan organ belirtilir. Bu grup hastalar DSÖ’ye akciğer tüberkülozu
olarak bildirilmektedir.37
2.7.2.
Bakteriyoloji
Yayma pozitif akciğer tüberkülozu: En az iki balgam örneğinde
direkt yaymada ARB saptananlar, tüberküloz ile uyumlu radyolojik bulguları
olup, en az bir balgam örneğinde direkt yaymada ARB pozitif olanlar, en az
bir balgamında yaymada ARB pozitif olup kültürde M. tuberculosis üreyen
hastalar yayma pozitif olarak tanımlanırlar.40
Yayma negatif akciğer tüberkülozu: Balgam yaymaları negatif
olan fakat kültürde üreme olan hastalar, klinik ve radyolojik olarak
tüberküloz ile uyumlu bulguları olan, üç balgam yayması negatif olan ve en
az bir hafta geniş spektrumlu (kinolon içermeyen) antibiyotik kullanılmasına
rağmen klinik yanıt alınamayan ve ayırıcı tanı olanakları olan bir hastanede
tüberküloz tedavisine karar verilen hastalar.37
2.7.3.
Önceki tedavi öyküsü
Yeni olgu: Daha önce tüberküloz tedavisi görmemiş ya da dört
haftadan daha az süre tedavi almış hastalardır.41
18
Tedavi Görmüş Olgu: Daha önce en az bir ay tedavi görmüş
tüberküloz hastasıdır. Bu tanım, nüks, tedaviyi terkten dönen, tedavi
başarısızlığından gelen ve kronik olguları içermektedir.37
Nüks olgu: Daha önce tüberküloz tanısı konup tedavisini başarıyla
tamamlamış olan hastada yeniden tüberküloz tanısı konulursa, yani
balgamda basil pozitifliği saptanırsa nüks kabul edilir. Bir hastanın
hastalığı, birden fazla kez nüks edebilir.37
Tedaviyi terkten dönen olgu: Tedaviye iki ay ya da daha uzun süre
ara verdikten (tedaviyi terk) sonra yeniden yayma pozitif olarak başvuran
hastalardır (bazen yayma negatif olabilir fakat klinik ve radyolojik
değerlendirme ile aktif tüberküloz kararı verilebilir; yayma negatif olan
hasta bir üst merkeze sevk edilir).37
Tedavi başarısızlığından gelen olgu: Yeni tanı konulmuş ve
tedavinin başlangıcından beş ay ya da daha sonra alınan balgam
örneklerinde yayma ya da kültür ile basil gösterilen hastadır.37
Kronik
olgu:
Nüks,
tedaviyi
terkten
dönen
ya
da
tedavi
başarısızlığından gelen hastalarda uygulanan yeniden tedavi rejiminin
sonunda hala basil pozitif olan hastalardır.37
Nakil gelen olgu: Başka bir dispanserde (ya da yurt dışında) kayda
alınıp tedavisi başlandıktan sonra, kayıtları ile birlikte devir alınan
hastadır.37
19
2.8.
Akciğer Tüberkülozu
Tüm
tüberküloz
olgularının
%85’inde
hastalık
akciğerlerde
gelişmektedir. Akciğer tüberkülozu, primer tüberküloz ve post primer
tüberküloz olarak sınıflandırılır.42
Primer tüberküloz: Primer akciğer tüberkülozu, tüberküloz basiliyle
ilk karşılaşmadan sonra gelişir. Primer tüberküloz, genellikle çocuklarda
görülmekle birlikte malnutrisyonu ve HIV enfeksiyonu olan kişilerde de
ortaya çıkabilir. Hastalık daha çok orta ve alt akciğer alanlarını tutar.
Etkilenen tarafta hiler lenfadenopati görülebilir. Primer akciğer tüberkülozu
çoğunlukla radyolojik bulgu vermeden iyileşir ya da küçük kalsifiye nodül
olarak görülebilir. Primer tüberküloz çok sessiz seyredebileceği gibi ateş,
öksürük, gece terlemesi, kilo kaybı ve balgam gibi belirtilerle ağır şekilde
seyredebilir.42
Post Primer tüberküloz (Reaktivasyon, sekonder): Post primer
tüberküloz, daha önce primer enfeksiyon geçirmiş, TDT pozitif kişilerde
yaşamın ileri evresinde, basilin yeniden çoğalmaya başlaması veya yeni
basille karşılaşma sonucu ortaya çıkar. Enfeksiyon genellikle üst lopların
apikal ve posterior segmentlerinde görülür. Hastalarda hem genel hem de
pulmoner semptomlar görülebilir.19,24,37,42
2.9.
Akciğer Dışı Tüberküloz
Tüberküloz, sıklıkla akciğeri ve plevrayı tutmakla birlikte, vücuttaki
tüm diğer organ sistemlerinin birini ya da birden fazlasını tutabilen bir
hastalıktır.43 AD-TB olgularının çoğu lenfohematojen yayılımla oluşur.
Ancak larinks tüberkülozu, tüberküloz basilinin doğrudan bu bölgeye
gelmesiyle ortaya çıkar. Gastrointestinal sistem tüberkülozu ise yutulan
bronşiyal sekresyonlardaki basillerle oluşur.44
20
AD-TB, ülkemizde tüm hastaların yaklaşık %30’unda görülür. Bazı
illerimizde bu oran daha yüksektir. AD-TB’nda semptom ve bulgular tutulan
organa göre değişir. Objektif tanı için bakteriyolojik doğrulama ya da
histopatolojik bulgular gerekir.37
AD-TB başlığı altında yer alan hastalıkların ülkemizdeki görülme
sıklığı genellikle aşağıdaki şekildedir:37
• Plevra tüberkülozu (plörezi tüberkülozu)
• Toraks dışı lenfadenit tüberkülozu
• Periton/gastrointestinal sistem tüberkülozu
• Genitoüriner tüberküloz
• Toraks içi lenfadenit tüberküloz
• Omurga (vertebra) dışı kemik-eklem tüberkülozu
• Omurga (vertebra) kemik-eklem tüberkülozu
• Miliyer tüberküloz
• Menenjit tüberküloz
• Santral sinir sistemi tüberküloz (menenjit dışı)
• Diğer birçok organın tüberkülozu olabilir.
Plevra Tüberkülozu: Genellikle ilk akciğer enfeksiyonundan birkaç
ay sonra ortaya çıkar. Akciğerdeki komşu odağın plevraya açılması ile ya
da lenfo-hematojen yayılım ile olmak üzere genellikle iki mekanizma ile
oluşur.37
Tüberküloz Ampiyem: Plevraya tüberküloz kavitesinin açılması ile
ya da göğüs duvarında, kostada tüberküloz tutulumu ile olabilir. Ayırıcı
tanıda bakteri ampiyemi düşünülmelidir. Tüberküloz mikroskopi ve kültürü
genellikle pozitiftir.37
21
Tüberküloz Lenfadeniti: Toraks içinde mediastende ve hilusta,
toraks dışında en sık boyunda olmak üzere aksillada, inguinal bölgede,
karın içinde (mezenterik) ve diğer bölgelerde olabilir. Lenf bezleri
başlangıçta ayrı ayrı ve serttir. Daha sonra lenf bezleri hassas hale gelir,
fluktuasyon verir, birleşmeler gösterir.45
Kemik Tüberkülozu: Tüberküloz, kemik ve eklemleri tutabilir. En
çok omurga ve ağırlık taşıyan kemiklerde (diz, kalça, ayak bileği) tutulum
yapar. Genellikle tek eklemi tutar, seyrek olarak birden fazla yeri tutabilir.
Bazen kemikteki bir lezyon yumuşak dokuya açılıp soğuk abse yapabilir.
Bu tür abseler, kaslar arasından yerçekimi ile hareket edebilir. Vertebrayı
tutan tüberküloz özel bir adla, “Pott Hastalığı” adıyla anılır.37
Tüberküloz Menenjit: Tüberküloz Menenjit, özellikle gelişmekte
olan ülkelerde santral sinir sisteminin en ciddi enfeksiyonlarından biridir.
Etken m.tuberculosisin kan beyin bariyerini geçerek meninksler, spinal kord
ve komşu beyin parankimini tutmaktadır.46
Genito-Üriner Tüberküloz: Genellikle yaşlılarda olur, geç ortaya
çıkar. Önce böbrek korteksinde görülür, böbrekten böbrek pelvisine,
üretraya, mesaneye ve genital yola yayılır.47
Miliyer
Tüberküloz:
Tüberküloz
lezyonu
içerisindeki
veya
çevresindeki kan damarlarının hasarlanması sonucu kana karışan
tüberküloz basilinin kan yoluyla yayılması sonucu oluşur. Genellikle yeni
enfeksiyon sonrası olur. En sık dalak, karaciğer, akciğerler tutulur. Kemik
iliği, böbrekler, santral sinir sistemi, böbreküstü bezi ve peritonu
tutulabilir.48
Gastro-İntestinal Tüberküloz: Yayma pozitif hastanın balgamını
yutması ile ya da ilk enfeksiyondayayılmış basillerin aktivasyonu ile gelişir.
22
En sık ileo-çekal bölge tutulur. Semptom ve bulguları; karın ağrısı, kronik
diyare, subakut obstrüksiyon, sağ iliak bölgede kitle olabilir. Sistemik
tüberküloz semptomları görülür.37
Periton Tüberkülozu ve Tüberküloz Asiti: Enfekte balgamın
yutulması ile barsaklara ulaşan basillerin barsaklarda oluşturduğu lezyonlar
sonucu
ülser ve fistüller gelişebilir.
İnce
barsak tüberkülozundan
mezenterik lenf bezlerine yayılım ile periton tüberkülozu ve tüberküloz asiti
olabilir. Kanla yayılabilir.37
Karaciğer Tüberkülozu: Miliyer tüberküloz sırasında tutulum
olabilir. Tek ya da birçok tüberküloz absesi ya da kitlesi görülebilir. Fizik
bulgularda yerel duyarlılık, hepatomegali, sarılık görülebilir. Ultrason ya da
BT ile hepatomegali, kitle görülebilir.49
Perikart Tüberkülozu: Patogenezde hematojen yayılım önemlidir.
Göğüs ağrısı, dispne, öksürük, kalp atımı azaldığı için halsizlik, ayaklarda
şişme, asit, karaciğer büyümesi ile sağ üst karın ağrısı görülür.47
2.10. Tedavi
Tüberküloz tedavisinin başarısı hem hasta birey hem de toplum
sağlığı açısından çok önemlidir. Tedavi başarısının sorumluluğu, öncelikli
olarak ulusal halk sağlığı programına ya da tedaviyi sağlayan kişiye aittir.
Tüberküloz tedavisi ile ilgili kişi ya da kuruluşların sorumlulukları hastalara
sadece uygun bir tedavi rejimini başlamakla bitmemektedir, aynı zamanda
başlanan tedaviyi başarılı bir şekilde tamamlamak ve bu süreç içinde
tedavi uyumunu en yüksek düzeyde sağlamak gerekmektedir.37
23
Tüberküloz tedavisinin başlıca hedefleri:42
1. Balgam kültürlerini en kısa sürede negatifleştirmek,
2. Hasta bireylerde kür sağlamak ve nüksleri önlemek,
3. M.tuberculosis’in sağlıklı bireylere yayılımını en az seviyeye
indirebilmek,
4. İlaca dirençli tüberküloz hastalığının ortaya çıkmasına engel
olmak,
5. Ölümleri önlemektir.
Tüberküloz tedavisinin ilkeleri:42
1. Kısa süreli standart tedavi rejimleri seçilmelidir.
2. İlaçlar doğrudan gözetimli tedavi (DGT) ile düzenli kullanılmalıdır.
3. İlaçlar yeterli süre kullanılmalıdır.
Tüberküloz tedavisinde en önemli faktör ilaçlardır. Tüberküloz
tedavisi, uzun süreli ve birden fazla ilaç bir arada kullanılarak
yapılmaktadır. Dinlenme, beslenme ve iklim gibi faktörlerin etkileri
önemsizdir. Kür ya da tedavi başarısı sağlayacak bir ilaç kombinasyonuyla
tedavi rejimi oluşturulmalıdır. Tedavi rejimleri, olgu tanımlarına göre
belirlenir.19
Ülkemizde her tüberküloz hastasında tedavi Doğudan Gözetimli
Tedavi şeklinde yapılmalıdır. Tedavi rejimleri iki dönemlidir: Başlangıç
dönemi ve idame dönemi.50
Başlangıç dönemi: Hızlı çoğalan basillerin temizlendiği dönemdir. Bu
dönemde dört ilaç (nüks ve tedaviyi terkten dönenlerde 5 ilaç) kullanılır.
Genellikle yeni olgularda 2 ay, nüks ve terkten dönen olgularda 3 ay sürer.
24
Bu dönemde tedavi bırakılırsa, tedavi başarısızlığı olabilir ve ilaç direnci
gelişme olasılığı yüksektir.50
İdame dönemi: Bu dönemde sterilizasyon gerçekleştirilir. Yani,
zaman zaman aktivasyon gösteren, aralıklı çoğalan basiller temizlenir. Yeni
olgularda genellikle 4 ay sürer. Nüks ve terkten dönen olgularda 5 ay sürer.
Bu dönemde tedavi terkedilirse, nüks görülebilir ve genellikle basil ilaçlara
duyarlıdır.50
Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi’nde yer alan ve tedavide Sağlık
Bakanlığınca ulusal olarak uygulanması önerilen tedavi şeması Tablo
2.5’te gösterilmiştir.37
Tablo 2.5: Tüberküloz Olgu Tanımlarına Göre Erişkin Hastalar İçin
Tedavi Şeması.37
Olgu Tanımı
Başlangıç
Dönemi
Yeni Olgu
2 ay HRZE
Tedaviyi Terkten Dönen Olgu
2 ay HRZES
Nüks Olgu
1 ay HRZE
Tedavi Başarısızlığından Gelen Olgu
Kronik Olgu
İdame Dönemi
4 ay HR
5 ay HRE
Dirençli tüberküloz tedavisi yapan
bir merkezde ikinci seçenek
ilaçlarla tedavi edilir.
*İzoniyazid (H), Rifampisin (R), Pirazinamid (Z), Morfozinamid (M), Etambutol (E),
Streptomisin(S)
Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi: DGTS, tüberküloz kontrolü için
DSÖ tarafından önerilen stratejidir.51 DGT, görevli bir kişinin, hastanın her
doz ilacını yuttuğunu gözlemesidir. Bu görevli, eğitim almış ve denetlenen
25
bir kişidir. Böylece hastanın tedaviye uyumu garantilenir, her doz ilacı
içtiğinden emin olunur.34
Doğrudan gözetimli tedavi stratejisi’nin bileşenleri:34
1. Tüberküloz kontrol hizmetlerinin sürekliliğinde hükümetin politik
kararlılığı.
2. Hastalarda kaliteli güvenceli bakteriyolojik tanı ile olgu tespiti.
3. Standart tedavi rejimlerini kullanmak, gözetimli tedavi uygulamak,
hastaların güçlendirilmesi.
4. Etkin bir ilaç temini ve yönetim sistemi (Tüberküloz ilaçlarının
ücretsiz, sürekli temini)
5. Kayıt ve raporlama sistemi ile hastaların tedavi sonuçlarının ve
tüberküloz kontrol programının değerlendirilmesi.
DGTS uygulamasının temel nedeni hastaların tedaviye uyumsuz
olmalarıdır. Hastaların uzun süre düzenli tedavi almaları zordur. Özellikle
de tedavi başlandıktan bir süre sonra hastalık bulguları düzelir ve hastalar
kendilerinin
iyileştiklerini
zannedip
tedaviyi
yarıda
bırakmaktadırlar.
Tedaviyi tamamlamama nedeniyle tüberküloz basilleri yayılmakta ve
düzensiz ilaç kullanımı ile de ilaç direnci ortaya çıkmaktadır.52
DGT uygulaması ile tedavi başarısı artarken hastalık insidansı da
hızla düşmektedir. Bunun yanında nüks oranları ve ilaç direnci oranlarının
da düştüğü gösterilmiştir.53, 54
Her hastaya özel bir DGT planlaması yapılır; hastanın yaşadığı yer,
çalışma durumu, sosyal durumu ve benzeri özellikleri dikkate alınarak
hasta ile birlikte ilaç içme yeri ve saati planlanır.37 DGTS hem yataklı tedavi
kurumlarında hem de ayaktan tedavi edilen hastalarda uygulanmaktadır.
Yataklı tedavi kurumlarında DGTS uygulaması, hemşire ve hekim
26
tarafından gerçekleştirilmektedir. İlaçlar doğrudan hemşire gözetiminde
içirilmekte, hekim ise tedavi rejimini belirleyerek, tedavinin denetlenmesi ve
değerlendirilmesini sağlamaktadır. Ayaktan tedavide DGTS uygulamasında
ise hasta dispansere ulaşabileceği bir mesafede yaşıyorsa, ilaçlarını
alması için dispansere gelmesi önerilmektedir. Dispanserde ilaçlar, hekim,
hemşire, sağlık memuru gözetiminde içirilmektedir. Hastanın dispansere
ulaşması olanaklı değilse, bu durumda DGTS konusunda eğitim almış bir
dispanser çalışanının hastanın evi ya da iş yerine giderek ilaçları vermesi
ya da hastanın bulunduğu çevreye yakın bir aile sağlığı merkezinde sağlık
görevlisinin gözetimi altında ilaçlarını alması önerilmektedir.55
2.11.
Bildirim
Bildirim, tanı konulmuş tüberküloz hastasının günlük olarak halk
sağlığı
müdürlüğüne
yazılı
olarak
bildirilmesidir.
Raporlama
ise
dispanserde kayıtlı tüberküloz hastasının bilgilerinin sürveyans açısından
halk sağlık müdürlüğü aracılığıyla Tüberküloz Daire Başkanlığı’na standart
form ile ya da dijital ortamda iletilmesidir.37
Tüberküloz, bildirimi zorunlu A grubu bir hastalıktır. Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu, Madde 113’te “tüberküloz hastalarını ve tüberküloz
ölümlerini saptayan hekim, isim ve adresleriyle bildirimlerini yapmak
zorundadır”; Madde 282’de de “ … yaptırımı üç aydan altı aya kadar hapis
ve üç aya kadar meslekten men edilmektir” ifadeleri vardır.37
2.12. Tüberkülozdan Korunma
Tüberkülozdan korunmada, tüberkülozlu hastaların etkin biçimde
tedavisi, bulaşmanın önlenmesi, BCG aşılaması ve ilaçla koruma
yöntemleri kullanılmaktadır.
27
1. Tüberkülozlu hastaların etkin biçimde tedavisi ile toplumun
tüberkülozdan korunması sağlanabilir. Tedavinin ikinci haftasından itibaren
balgamdaki basil sayısı logaritmik olarak azalır ve öksürük yakınması da
seyrekleşerek ortadan kalkar. Her ikisi de bulaştırıcılık açısından çok
önemli faktörlerdir. Hastaları tedavi etmekle çevrelerinde yaşayanları
tüberkülozdan korumuş oluruz.28
2. Henüz infekte olmamış çocukluk yaş grubundaki bireylere BCG
aşısı yapılması ile de tüberkülozdan korunma sağlanabilmektedir. BCG
kanla ve lenfatik sistemle basilin yayılmasını engeller. Böylece hayatı tehdit
eden miliyer, menenjit tüberkülozu gibi durumların ortaya çıkışını azaltır.
Akciğer tüberkülozunu önlemede Colditz ve ark. nın yaptığı iki meta
analizde %50 etkili bulunmuştur.56 Ülkemizde 1981-1982 yıllarında yapılan
prevalans çalışmasının verilerine göre BCG’nin Türkiye’de tüm yaş
gruplarında koruyuculuğu %72,7 bulunmuştur. 0-6 yaş grubundaki
koruyuculuk ise %85 olarak saptanmıştır.57
3. Tüberküloz basiliyle karşılaşmış, yani infekte olmuş, fakat
hastalanmamış bireylerden hastalık gelişme riski yüksek olanlara ilaçla
koruma tedavisi başlanabilmektedir. Genellikle “İzoniyazid” in kullanıldığı
bu uygulama kemoprofilaksi ya da latent infeksiyonun tedavisi olarak
adlandırılır.28
2.13. Damgalanma Kavramı
Damgalama kavramı ilk olarak Antik Yunan’da köleler, suçlular ve
hainlerin belirlenmesi amacıyla vücutlarını bıçakla kesme veya sıcak
metalle dağlamayla oluşturulan derin ve hiçbir zaman çıkmayan izlere
stigma adı verilmesiyle kullanılmaya başlanmıştır. Vücutlarında oluşan bu
28
izle suçlular toplum tarafından kolayca horlanmakta, aşağılanmakta ve
özellikle toplumda bu lekelenmiş kimselerden kaçınılmaktadır. Günümüzde
stigma vücutta işaret bırakmaktan ziyade küçük düşürme anlamında
kullanılmaktadır. Damgalama kavramının sosyolojik bir terim olarak
tanımlanması Goffman tarafından yapılmıştır. Damgalama kuramının
öncüsü Amerikalı sosyolog Goffman damgalamayı, “damgalanan bireye
daha az değer verme davranışı, bu etiketi taşıyan insanların daha az
istenebilir ve neredeyse insan gibi algılanmaması” olarak tarif etmiştir.
Goffman; damgalanan bireye daha az değer verildiğini, bu etiketi taşıyan
insanların daha az istenebilir olduğunu ve neredeyse insan gibi
algılanmadığını ifade etmiştir.38, 58, 59, 60
Damgalamanın temelinde önyargı yatmaktadır. Ön yargı bir kişi,
nesne veya konu hakkında araştırma yapılmaksızın hızlı bir biçimde bir
yargıya varılmasıdır. Bu yargı olumlu veya olumsuz olabilmekle birlikte bu
önyargı nedeniyle insanların davranışları etkilenmektedir. Önyargılar
sonucu oluşan damgalama (etiketleme veya stigmatizasyon) önyargılar
sonucu bazı hasta gruplarına karşı toplumun tavır alması, onları toplumdan
dışlamasına kadar giden davranışlar bütünüdür. Damga ve önyargının
neden olduğu ayrımcılık ise; toplumdaki kişi ya da grupların bazı hak ve
menfaatlerden yoksun kalmasına yol açmaktadır.59
Damgalama, sosyal bilimlerde kişinin toplumsal kimliğini olumsuz
yönde etkileyen bir etiket; kişinin toplum tarafından reddedilmesine yol
açan fiziksel veya davranışsal özellikleri olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel
veya zihinsel engel, sabıka, psikiyatrik rahatsızlık, tedavi görmüş olma,
farklı bir ırka, dine, cinsel yönelime sahip olma, vb. buna birer örnektir.
Damgalama, ayrımcılık, tecrit edilme, öz-imajın ve özsaygının yara alması
gibi çeşitli ekonomik, sosyal ve ruhsal sonuçlara yol açabilmektedir.9
29
Goffman, (Phelan, 2006) damgalama uygulanan kişiye etiket, işaret
koyma ile damgalamanın gerçekleştirildiğini ve ayrımcılığın burada
başladığını
belirmiştir.
“Reddedilme,
dışlanma”
kavramları
üzerinde
durmuştur.
Goffman (Brohan, 2010) damgalamanın daha çok ne ile ilişkili
olduğunu 3 grupta kategorize etmiştir:
1. Vücuttaki deformiteler: kronik hastalıklar, fiziksel özürlülük, v.b.
2. Bireysel kusurlar: akıl hastalığı, cezai mahkûmiyet gibi.
3. Bir gruba ait olma: ırk, yaş, cinsiyet gibi.
Stigma, etiketleme, leke, onur kırıcı durum anlamlarına gelen
damgalama bazı hasta gruplarına karşı toplumun tavır alması, iş bulma
imkânlarının
engellenmesi,
toplumdan
dışlaması,
benlik
saygısının
azalması toplumsal statü ve destek kaynaklarının kaybı gibi pek çok
biçimlerde
istenilmeyen
kendisini
gösterir.
veya
ayıplanan,
Damgalama
utanç
“kişinin
verici
nitelik
sahip
olduğu
olarak
da
tanımlanmaktadır.62
Damgalama sosyal bir süreçtir ve tecrübe edilen bir durumdur.
Dışlama, reddetme, suçlama ya da değer kaybetme ile karakterizedir. Bir
kişi veya grup hakkında yaşanmış veya öngörülen olumsuz sosyal
yargıdan kaynaklanır. Bu yargı, bir sağlık sorunu ya da sağlıkla ilgili koşul
tarafından belirlenmiş uzun süreli/kalıcı özelliğe dayanır, bu yargı temel
olarak tıbben yersizdir, asılsızdır. Damgalama, kişi ya da bir gruba
uygulanabilir, yanı sıra sosyal ve sağlık politikaları içine etkileri ile bir sağlık
problemi veya hastalığı olan kişiye de uygulanabilir.63
Damgalanma durumunun döngüsü aşağıda yer almaktadır (Şekil
2.3). Bir kişide yetersizlik veya hastalık durumu söz konusu olduğunda
30
damgalanma döngüsü başlayabilmektedir. Bu başlangıç doğrudan aktivite
ve sosyal rolleri kısıtlayabilmekte ya da toplum tarafından olumsuz bir
durum / etiket olarak nitelendirilebilmektedir. Olumsuz bir etikete kitle
iletişim araçları ile toplumun olumsuz basmakalıp sosyal bakışı eklenerek
bireyi damgalanmayı hissetmeye doğru ilerletmekte ve bireyin benlik
saygısı azalmasına neden olmaktadır. Süreç; bireyin sosyal hayattan
izolasyonu ile devam etmektedir. Damgalanmayı hissederek sosyal
hayatta izolasyon yaşayan bireyde, kendinde güven ve beceri eksikliği
hissetmesi kaçınılmaz bir hale gelmektedir. Bütün bunlar, bireyin aktivite
ve sosyal rollerinin kısıtlanmasına neden olabilmektedir. Damgalanma
döngüsünün kırılmasında, sağlık çalışanlarının rolü çok önemlidir. Sağlık
çalışanlarının; hastaların damgalanma korkusunu azaltmak amacıyla
hastanın aile ve arkadaş çevresi ile sosyal yönden desteklemesi, hastaya
damgalanmayla baş etme yeteneğinin kazandırması dolayısıyla hasta
güçlendirmeyi sağlaması için çalışmalar yapması elzemdir.
31
Yetersizlik ve Bozukluk
Aktivitelerin ve sosyal rollerin
kısıtlanması
Güven ve beceri eksikliği
Olumsuz bir etiket
Sosyal hayattan izolasyon ve çekilme
Kitle iletişim araçları ve günlük
yaşamda aktarılan olumsuz
basmakalıp sosyal bakış
Benlik saygısı azalması ve damgalanmayı hissetme
Şekil 2.3: Damgalanmada negatif geribildirim, sosyal aktivitelere katılım ve
benlik saygısı.64
Damgalanma kavramı birbiriyle ilişkili aşağıdaki bileşenleri içerir:58
Birinci bileşen; insanların farklarının görülmesi ve etiketlenmesidir.
İkinci bileşen; egemen kültürel inançlar, olumsuz kalıplaşmış
istenmeyen özellikler etiket olarak kişilere bağlanır.
Üçüncü bileşen; etiketli kişiler ayrı kategoriye yerleştirilir, “biz” ve
“onlar” ayrımının bir ölçüde hayata geçirilmesi gibi.
Dördüncü bileşen; etiketli kişiler statü kaybı ve ayrımcılık tecrübe
ederler ki bu da haksız sonuçlar doğurabilir.
32
Birinci bileşen; farklılıkların ayırt edilmesi ve etiketleme: İnsanlarda
farklılıkların büyük çoğunluğu göz ardı edilir ve bu nedenle sosyal açıdan
önemsizdir. Bunlardan bazıları kişinin arabasının ne renk olduğu, sosyal
güvenlik numarasının son üç hanesi veya tüylü kulakları olup olmadığı rutin
olarak göz ardı edilir. Ama bir kişinin cilt rengi, zekâsı, cinsel tercihleri ya
da cinsiyet gibi diğer farklılıkları sosyal açıdan ön plana çıkmaktadır.
Önemli olan sosyal açıdan önemli olmayan farklılıkların belirlenmesi ve
bunun sosyal bir seçim olmasıdır. Tıbbi durumlar açısından bakıldığında
tüberküloz, sedef, inkontinans ve şizofreninin etiket değeri hipertansiyon ve
kemik kırıklarından daha fazladır.
İkinci bileşen; olumsuz özellikler ile insan farklılıklarını ilişkilendirme:
İnsan
farklılıkları,
istenmeyen
nitelikler
ile
bağlantılı
olduğunda
damgalanmanın ikinci bileşeni oluşur. Damgalanmanın bu yönünü Goffman
(1963) çalışmalarında vurgulamıştır. Damgalanmanın bu yönü bir etiket ve
bir klişe içerir. Basmakalıp bir dizi istenmeyen özelliklerle bir kişiye etiket
bağlama söz konusudur.
Üçüncü bileşen; “Biz” ve “Onlar” ayrımı: Damgalama işleminin
üçüncü özelliği ; “biz” ve “onlar” ayrımı yapılmasıdır. Amerika Birleşik
Devletleri’nin tarihinde bu konu ile ilgili çok örnek vardır, Afrikalı Amerikan
kölelerin, Kızılderililerin ve göçmenlerin etiketlenmesi ve “biz” ve “onlar”
ayrımının yapılması gibi. Damgalanmış kişinin "biz" den çok farklı olduğu
düşünülmektedir. Örneğin bazı insanlar, kişilerin epilepsi veya şizofreni
tanısı almış olarak nitelendirilmesi yerine bu kişiler için epileptik veya
şizofrenik diye bahsederek etiketlemiş ve bu ayırımı yapmış olular. Bir
kişide kanser veya grip varsa bu kişi “biz”dendir, fakat şizofreni ise durum
değişmektedir.
33
Dördüncü bileşen statü kaybı ve ayrımcılık: Damgalanma sürecinin
bu bileşeninde
ise etiketli kişi statü kaybı ve
ayrımcılık
yaşar.
Damgalanmanın çoğu tanımı, bu bileşeni içermez fakat bu yönü dışarıda
bırakıldığında damgalanma süreci tam olarak anlamını bulmaz. İnsan
etiketlendiği zaman, istenmeyen özellikleri ile bağlantı kurularak ayrımcılık
uygulanabilmektedir. Toplum, o kişiyi reddederek, değersiz hissettirerek ve
dışlayarak statü kaybı ve ayrımcılığı yaşamasına neden olmaktadır.
Scambler ve Hopkins; stigmayı ikiye ayırmıştır. Bunlar:65
Dayatılan (enacted) stigma: Hastaların, sosyal olarak toplum içinde
kabul edilemezler temeline dayanılarak yapılan, yaşanmış, gerçek
reddedilme deneyimleridir.
Hissedilen (felt) stigma: Hastanın kendisinin stigmatize edilen
hastalığa sahip olmaktan duyduğu utancı ve dayatılan stigmaya maruz
kalmaktan duyduğu korkuyu ifade etmektedir.
Etiketlemek ve damgalamak kelimesi zaman zaman aynı anlamda
kullanıldığından etiketleme kuramı aşağıda açıklanmıştır.
Labeling/ Etiketleme Kuramı: Labeling teorisi, etiketleme ya da
tanımlama yaklaşımı 1930’larda Frank Tannenbaum tarafından ortaya
atılmıştır. Tannenbaum, etiketleme sürecinin kişi açısından sonuçları ile
ilgilenmiştir. Ona göre, kişiyi suçlu yapma süreci; etiketleyip, dışlayıp
gerçekleştirdiği davranış konusunda onu bilinçlendirmek, onun şikâyet
edilen
özelliklerini
pekiştirmek
şeklinde
işlemektedir.
Etiketleme
kuramcılarına göre, toplumsal olarak onaylanmayan davranışta bulunan
insanlar değersiz kişiler olarak etiketlenir ya da tanımlanırlar.66
34
Howard S. Becker’a göre (2012), toplumsal gruplar, oluşturdukları
kurallara uymayanları “dışarıdakiler” olarak etiketler ve sapmayı yaratırlar.
Gruplara ait kurallar, grup içinde olan davranışı tanımlamaktadır. Bu
kurallara
uyulmadığı
takdirde,
bu
kişinin
grup
dışında
kalması
kaçınılmazdır.66
Etiketleme kuramcılarına göre, adalet sistemi; toplumda orta ve üst
sınıf ile hâkim sınıfın, alt sınıf mensupları ile azınlık grupları üzerindeki
çıkarlarını temsil eder. Etiketleme ya da tanımlama kuramcıları, suçun nasıl
bir toplumsal etkileşimin ürünü olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Onlara
göre insanlar, öğretmenler, polis, komşuları, ebeveyn ve arkadaşları
tarafından bu şekilde etiketlendikleri için sapmış veya suçlu olurlar.
Etiketleme yapan kişiler “aptal”, ”zihinsel yönden dengesiz”, “yetişkin
suçlu”, “çocuk suçlu” gibi etiketlerin negatif olduğunu ve kullandığını kişiye
zarar verdiğini kabul ederler. Bu kuramın temsilcileri W. Chamblis, Howard
S. Becker, Edwin Lemertdir.66
Etiketleme ve damgalama sonucu hasta bireyin (çoğunlukla ailesi ile
birlikte); sağlık hizmetlerinden yararlanma, sağlığa yeniden kavuşma,
iyileşme gibi bir dizi hakkı kesintiye uğramaktadır.10 Dolayısıyla hasta birey
ve ailesi sağlık açısından eşitlik ilkesinin gerektirdiği hizmetler bütününden
yararlanamamaktadır.5
2.14. Tüberküloz ve Damgalanma
Damgalanma; cüzzam, AIDS, ruhsal hastalık, epilepsi, engellilik ve
tüberküloz olmak üzere birçok kronik hastalık ile ilişkili bir olgudur.11
Kronik
hastalıklarda;
damgalanma
durumu
görülebilmektedir.
Kanser, tüberküloz, lepra, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, epilepsi,
35
psikiyatrik bozukluklar, alkol ve ilaç bağımlılıkları ve AIDS; damgalama
yaşanan hastalıklardan bazılarıdır.67
Tüberküloz hastalığının dünyanın pek çok bölgesinde bir halk sağlığı
sorunu olduğunun altı çizilmektedir. Bir başka ifadeyle tüberküloz; “en çok
görülen, en çok sakat bırakan, en çok öldüren ve en çok iş gücü kaybına
neden olan” hastalıklar arasında yer almaktadır. Tüberkülozun halk sağlığı
açısından bir başka önemi de toplumsal ve sosyal bir hastalık olmasıdır.5
Sosyal izolasyon, reddedilme deneyimi, tüberküloz tanısı nedeniyle
suçlama ve utanma durumu psikosomatik stres, yalnızlık ve umutsuzluk
duygularına yol açabilir.68 Ayrıca damgalanma, hem ulusal hem küresel
düzeyde tüberkülozun kontrolünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.69
Hastaların sağlık kurumuna başvurmasını geciktirmekte dolayısıyla tanı
konulması gecikmektedir. Bununla birlikte tedaviye uyumunu ve sosyal
hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.
Tüberküloz, bakterilerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu
kalıtsal bir hastalık ya da Tanrı'nın bir laneti değildir. Hasta düzenli ve tam
bir tedavi alarak tedavi edilebilir. Tüberküloz hastası insanlara karşı
işyerinde, sağlık kurumlarında ya da toplum içinde damgalama ve
ayrımcılık oluşabilir. Damgalanmanın hastada tezahürü fiziksel şiddet ya
da hastadan kaçınma gibi ince ve dramatik olabilir. Ancak, tamamen
gereksiz ve temelde efsanelere dayanmaktadır.68
Tüberküloz konusunda toplumdaki bilgi ve bilinç eksikliği nedeniyle
birçok
hasta
damgalanmayı
yaşamaktadır.
Tüberküloz
hastalarının
yaşadığı damgalanmayı azaltmak ve hastanın tedaviye uyumunu artırmak
için tüberküloz hakkında kamuoyunu eğitmek için çaba harcanmalıdır.
Aryal ve arkadaşlarının (2012), Drahan Nepal’de 60 tüberküloz hastası
üzerinde
yaptığı
çalışmada;
tüberküloz
hastalarının
%63,3’ünün
damgalanma yaşamış oldukları belirlenmiştir.70
36
Courtwright ve Turner (2010); damgalanmanın nedenini ve tanı,
tedaviye etkisini sistematik olarak incelediklerinde en yaygın neden olarak
enfeksiyon korkusunu bulmuşlardır. Tüberkülozlu hastalarda –özellikle
kadınlarda-
damgalanmanın
ciddi
sosyoekonomik
sonuçları
olduğu
görülmüştür. Yine bu çalışmada damgalanmanın; tanı gecikmesi ve
tedaviye uyumsuzluğu artırdığı tespit edilmiştir.71 Tedaviye uyum, çok ilaca
dirençli tüberküloz gelişimini önlemek için kritik öneme sahiptir.68
Ünalan
ve
arkadaşlarının
(2008)
Kayseri’de
Verem
Savaş
Dispanseri’ne başvuran 196 aktif tüberküloz olgusu üzerinde yapmış
olduğu çalışmada; hastaların %75.5’inin kabullenme, %43.4’ünün üzülme,
%28.6’sının ise korku, karamsarlık, endişe ve öfke yaşama gibi tepkiler
gösterdikleri tespit edilmiştir. Yeni olguların %56.3’ünün, relaps olgularının
%62.5’inin, tedaviye ara verip dönen olguların %75.0’ inin bir ya da birden
fazla stresör yaşadıkları ortaya konmuştur. Tüberküloz olgularında
hastalığın %57.0’ında uyku-iştah alışkanlıklarında bozulma, %40.3’ünde
içine kapanma gibi kişisel olumsuz etkiler, %16.3’ünde damgalanma,
%10.7’sinde toplum tarafından dışlanma, gibi çevresel olumsuz etkiler
oluşturduğu tespit edilmiştir.72
Taşkın ve Olgun’un (2010) klinikte yatan 262 akciğer tüberkülozlu
hastaların yaşam kalitelerini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yaptığı
çalışmada; hastaların %17.9'u tüberküloz hastası olduktan sonra aile içi
ilişkilerinin ve aile düzeninin bozulduğu, olguların %19.8’i tüberküloz
hastası olduktan sonra komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerinin bozulduğu
belirtmiştir.
Bu
sonuç
tüberküloz
hastalarının
toplum
tarafından
damgalandıklarını göstermektedir.16
Dhingra ve Khan’ın (2009) Delhi’de yaptığı çalışmada; tüberküloz
hastalarının % 60’ı arkadaşları ve komşularından hastalıklarını gizledikleri
37
ve toplum düzeyinde gözlenen büyük bir damgalanma yaşadıkları tespit
edilmiştir. Ayrıca bu çalışmada erkeklere göre kadınların daha fazla
damgalanma yaşadıkları görülmüştür.73
Juniarti ve Evans (2009), tüberküloz hastalarında damgalanma ile
ilgili
tanımlayıcı
otuz
araştırmanın
incelendiği
gözden
geçirme
çalışmasında bazı sonuçlara ulaşmışlardır. Bu incelemede üç tema ortaya
çıkmıştır. Bunlar; utanç, izolasyon (tecrit) ve korkudur. Çalışmada; bu
faktörlerin bireysel düzeyde, aile düzeyinde ve toplumsal düzeyde olmak
üzere üç düzeyde ele alınabileceği sonucuna ulaşılmıştır.74
Abioye
ve
arkadaşları
(2011)
Nijerya’da
yaptığı
çalışmada;
tüberküloz hastalarının %18’inin damgalanma deneyimi yaşadığı sonucunu
elde etmişlerdir. Damgalanma deneyimini; önemli ölçüde yaş, düşük
sosyo-ekonomik statü, orta düzeyin altında eğitim düzeyi, hastalık
durumunun açıklanması, kilo kaybı, daha önceki sigara ve alkol öyküsünün
belirlediği gözlendi. Bu çalışmada; cinsiyetlerin, dinin, medeni durumun ve
etnik kökenin damgalanma için belirleyici olmadığı sonucuna varıldığı
belirtilmiştir.75
Macq ve arkadaşları (2005), AIDS ve ruhsal hastalıklara göre
tüberküloz
hastalığında
damgalanmanın
daha
az
çalışıldığından
bahsetmişlerdir. Macq ve arkadaşları; Nikaragua’da tüberküloz hastası
bireyler ile onlarla etkileşimde bulunan paydaşlarla (aile bireyleri, birinci
basamakta çalışan sağlık personeli ve toplumdaki kişiler) derinlemesine
görüşmeler yapmışlardır. Çalışma sonucunda; iki grup arasında aşağıda
sıralanan çelişkili duygu ve tutumların kesişmesi tespit edilmiştir.76
a) Paydaşların hastalara şefkat duyguları ve destekleyici tutumlarının
yanında
hastaların
onlara
tüberkülozu
bulaştırma
korkusu,
kendilerinin de enfekte olma korkusu yaşadıkları,
38
b) Paydaşların hastaları talihsiz olarak değerlendirmesi ve onlara karşı
güvensizlik duygusu yaşadıkları görülmüştür. Hastaların güven
kaybı ve depresyonu yaşamak istemedikleri için durumlarını
paydaşlardan
gizledikleri;
dolayısıyla
damgalanma
durumunu
hissettikleri sonucuna varılmıştır.76
Tüberkülozun neden olduğu damgalanma, tedavinin geciktirilmesine
veya tedavinin yarıda bırakılmasına neden olmanın yanında hastaların
tanılarını gizlemelerine, toplumdan uzaklaşmalarına ve depresyona yol
açabilmektedir. Ayrıca aileleri ve çevreleri tarafından kendilerine iyi
bakmadıkları için hastalandıkları gerekçesiyle hastalar suçlanmaktadırlar.
Bu da hastalar üzerinde büyük bir baskı oluşturarak tedavinin olumsuz
yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Toplumun tüberküloz hastalarına
uyguladığı damgalanma, tüberkülozun elimine edilmesindeki en önemli
engellerdendir. Toplum tarafından tüberküloz hastalarına uygulanan ve
hastaların kendilerine uyguladıkları damgalanmanın anlaşılması, hastaların
tedavilerini tamamlamalarına böylece hastaların iyileşerek daha sağlıklı,
verimli ve başarılı bireyler olarak toplumda yer almalarını sağlayacaktır.62
Tüberkülozda damgalanma nedenleri ve işyerinde damgalanmanın
önlenmesi konusundaki öneriler Dünya Ekonomik Forum’unda (2013) yer
almaktadır.
Tüberkülozda damgalanma nedenlerinden bazıları şunlardır:68
• Tüberkülozun bulaşması, tanı ve tedavisi hakkında bilgi eksikliği,
• Özellikle HIV/AIDS, yoksulluk, yetersiz beslenme, göç ve
hijyenik olmayan yaşam koşulları,
• Tüberkülozlu kişilerin genellikle enfekte olma sorumlusu olarak
görülmesi,
39
• Tüberküloz
hastası
ile
yaşayan
insanların
başkalarına
bulaştırmakla suçlu olarak görülmesi,
• Sağlık çalışanları için koruyucu ekipman eksikliği,
• Tedaviye erişim eksikliğidir.
İşyerinde tüberküloz ile damgalanmayı en aza indirmek için:68
• Destekleyici
bir
çalışma
ortamı
sağlanması
gerekir.
Damgalanmış olma ve işini kaybetme tehdidi olmadan hastalık durumu
bildirilebilir. Böylece tüberküloz hastalarının, DGT hizmetine erişimi ve
uygun bakımı sağlanmış olur.
• Çalışanlara tüberküloz epidemiyolojisi, tanı, bulaşma, tedavi,
damgalama
ve
ayrımcılık
konularında
güncel
bilgiler
vererek
tüberküloz hakkında farkındalık sağlama yoluyla insanların tutumlarını
etkilemek damgalanmayı en aza indirmede önemli bir stratejidir.
• Tüberküloz ile kişisel deneyime sahip olanlardan oluşan "Destek
Grupları" kurulması ile hastalar güçlendirilebilir.
• Ulusal ve uluslararası düzeyde damgalanma karşıtı kampanyalar
düzenlemek toplumu tüberküloz konusunda bilinçlendirebilir.
• Saygı ve gizliliğin sağlanması önemlidir. Hastalığın açıklanması,
tedaviye uyumu olumsuz etkileyebilir.
• HIV/AIDS hastaları için damgalanma karşıtı kampanyalar
uygulayan işyerleri ile bağlantı kurulması faydalı olabilir.
• Sağlık çalışanları için iş güvenliği ve herkes için uygun çalışma
koşulları, örneğin binaların havalandırmasının sağlanması veya hava
filtrasyon uygulanması sağlanabilir.
Damgalanmanın, pek çok ülkede tüberküloz kontrolü için önemli bir
engel olduğu düşünülmektedir.77 Bu engelin aşılması için; toplumun
tüberküloz hastalığının bulaşma yolu, belirtileri ve tedavisi konusunda
eğitilerek bilinçlendirilmesi önemlidir. Tüberkülozun hava yolu ile sağlam
40
kişiye bulaştığı78, hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere (aile
bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları gibi) bulaşma
riskinin fazla olduğu, sokakta, dolmuşta, lokantada öksüren birisinden
tüberküloz basilini alma olasılığı çok düşük olduğu, tedavi başlandıktan
sonra bulaşmanın hızla sona erdiği ve çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi
nesnelerle, kan ile cinsel ilişki ile bulaşmadığı bilgisi konusunda toplumun
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.51
2.15. Tüberkülozda Hemşirelik Bakımı
Tüberküloz kontrol hizmetlerinde hemşireler; birey, aile ve toplum
düzeyinde girişimlerle önderlik rolüne sahiptir. Hemşirelik girişimlerinin
odak
noktası
tüberküloz
hastalarının
DGT’sini,
bakımını,
eğitimini
kapsamaktadır. Ayrıca hemşirelerin yenidoğanlara BCG aşısını yapmaları
da tüberküloz kontrolü ile ilgilidir. Uluslararası ve ulusal düzeyde, farklı
profesyonel hemşirelik kurumları bütüncül bir yaklaşımla belirleyici bir rol
oynayabilir. Bu rol eğitici, sosyal, teknik ve politik olarak entegre destek
ağlarının kurulması ile gerçekleştirilebilir.79
Tüberküloz kontrol hizmetlerinde hemşirenin doğrudan bakım,
yönetim, araştırma ve öğretim gibi rolleri vardır. Bu roller aşağıda
açıklanmıştır.79
1. Doğrudan Bakım
• Sağlığın
teşviki
ve
tüberküloz
önleme
çalışmalarında
bulunmak (aşılar, biyogüvenlik önlemleri, vb.)
• Hastaları ve aileleri kapsamlı değerlendirmek (fiziksel,
psikolojik, beslenme, sosyoekonomik, kültürel vb.)
• Tüberküloz, çok ilaca dirençli tüberküloz, AIDS-tüberküloz
birlikteliği, hamileler, savunmasız hastalar ya da dezavantajlı gruplar ve
aileleri için kapsamlı bakım vermek,
41
• Hastalar, aileler ve topluluklar için hastalık ve tedavisi ile ilgili
sağlık eğitimi yapmak,
• Sosyal hayatı desteklemek ve hastayı güçlendirmek,
2. Yönetim
• Politika geliştirilmesine katılım sağlamak,
• Adil bütçe dağıtımına katılım sağlamak,
• Bakım standartları ve protokolleri düzenlenirken hastaların
özelliklerini dikkate almak,
• Mevcut
eşitsizlikleri
dikkate
bakımı
alarak
yönetmek,
uygulamak,
• Hasta savunuculuğu yapmak.
3. Araştırma
• Tüberküloz durumunun analizini yapmak,
• Risk faktörleri, hastalığı önleme modellerini belirlemek,
• Eşitsizlik araştırmalarını takip etmek,
• Farmakolojik
tedaviyi
uygulamak
(uyum,
yan
etkiler,
komplikasyonlar ve direnç gelişimini önleme)
• Hemşirelik bakımı planlamak, uygulamak ve değerlendirmek,
• Politikayı takip etmek,
• Bireysel ve toplu güçlendirme stratejisini sistemleştirmek.
4. Öğretim
• Tüberküloz hemşireliğinde insan kaynakları eğitimi, eşitsizlik,
sosyal dezavantajlar, dayanışma, vatandaşlık, insan hakları, katılımcı
bütçe, vb.
• Hemşirenin
ve
ortak
çalışanların
eğitimi,
eşitsizliklerin
anlaşılması ve çözüm yollarını araştırmak,
42
• Damgalanmanın ile mücadelede kritik önem taşıdığından
sağlık eğitimi yapmak,
• Kendi kendine öğrenmeyi teşvik etmek.
Hemşirenin tüberkülozda doğrudan bakım, yönetim, araştırma
ve öğretim rolleri tam olarak gerçekleştirildiğinde; tüberküloza özgü
damgalanma azaltılabileceğini veya önlenebileceğini düşünmekteyiz.
Şüphesiz ki tüberküloz, yoksulluk ve eşitsizlik nedeniyle ağırlıklı
olarak savunmasız nüfusu etkiler. Sağlık çalışanlarının bunu bilmesi
önemlidir. Bununla birlikte sağlık hizmeti sunulacak grubun özelliklerini
bilmek, o gruba sağlık hizmet vermeyi kolaylaştırır. Her kişi bir toplumsal
değeri teşkil eder. Öz kaynakların eşit dağıtılması, herkese eşit fırsatların
sağlanması önemlidir.79
Hemşirelik mesleğinin felsefesinde; hastaları yeterli düzeyde yaşam
kalitesine ulaştırmak için bakım konularını etkin uygulamak gerekir. Buna
göre; hemşire tüberküloz kontrol programında kritik bir rol oynamaktadır.
Örneğin Brezilya’da hastaların ve ailelerin sağlık hizmetine erişimini
kolaylaştırmak için doğrudan gözetimli tedavi stratejisinin uygulanması,
hastaların sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması için
hastaların evleri ziyaret edildiği ifade edilmiştir. Yine benzer bir uygulama El
Salvador’da haftanın her günü hastaların evlerine gidilerek ilaçlarının
içirilmesi
uygulamaya
konmuştur.
Peru’da
birinci
basamak
sağlık
kurumlarında görevli hemşirelerin, hastaların tedaviye uyumunu kontrol
etmek için hastaların evlerini ziyaret ettikleri belirtilmiştir.79
Temel hemşirelik konularından biri yerel düzeyde, sağlık hizmetleri
kalite kontrol programlarına özellikle hemşirelik programlarına toplum
katılımının sağlanması önemlidir, toplum buna teşvik edilmelidir. Şekil
43
2.4’te tüberkülozu önleme ve kontrol etme senaryolarında hemşirenin
politik, ekonomik ve sağlıkla ilgili rolleri yer almaktadır.79
Şekil 2.4: Tüberkülozu önleme ve kontrolü senaryolarında
hemşirenin politik, ekonomik ve sağlıkla ilgili rolleri.79
Uluslararası Hemşireler Konseyi (ICN) hemşirenin dört temel
sorumluluğunu şöyle tanımlamıştır: Sağlığı teşvik etmek, hastalıkları
önlemek, yeniden sağlıklı olmayı sağlamak ve acıyı hafifletmektir.80
Tüberkülozda ve bu hastalığa bağlı damgalanmada da hemşirenin rolünü
bu dört temel sorumluluk kapsamında düşünebiliriz.
44
ICN,
HIV/AIDS’te
damgalanmadan
bahsederken
damgalanma
korkusunun sessizliğe yol açacağı ve bu sessizliği hemşirelerin bilgileri ve
etkili stratejileriyle yıkacağına yer vermiştir. Bu stratejiler; etik ve insan
hakları çerçevesi, damgalama ve ayrımcılığı azaltmak için kanıta dayalı
müdahaleler, bilgi temelli yaklaşımlar, danışmanlık, beceri kazanımı,
damgalanma ile baş etme durumu iyi olan hastalarla etkileşimdir.80 Aynı
durum tüberkülozda damgalanmada da geçerli olabilir.
Hemşirenin
tüberkülozda
rollerini
yine
ICN’in
bakış
açısıyla
incelediğimiz de; politika oluşturmada ve stratejiler geliştirmede hemşireler
pek etkin olmasa da tüberküloz kontrolü ve bakımında önemli role
sahiptirler. Bu önemli roller; DGTS’yi yönetmek, tedavi rejimlerini izlemek,
ilaçların düzenli teminini sağlamak, kayıtları ve raporlandırmayı standardize
etmek, politik sorumluluk, vaka tespiti ve savunuculuktur.80
45
3. GEREÇ ve YÖNTEM
3.1.
Araştırmanın Şekli
Araştırma, Ankara ilinde verem savaş dispanserlerinde tedavi alan
tüberküloz
hastalarında
damgalanmanın
değerlendirilmesi
amacıyla
tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
3.2.
Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri
Araştırma, Ankara Büyükşehir Belediye sınırları içinde yer alan 7
Verem Savaş Dispanserinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada yer alan
dispanserler Ankara Merkez, 2, 3, 5, 6 ve 7 No’lu verem savaş
dispanserleridir. Her dispanserin kendine ait bölgesi bulunmaktadır.
Merkez Verem Savaş Dispanseri’nin bölgesi; Ayaş, Bala, Beypazarı,
Çamlıdere, Çankaya, Elmadağ, Güdül, Haymana, Kalecik, Kızılcahamam,
Nallıhan, Polatlı, Şereflikoçhisar, Gölbaşı, Kazan, Evren, Pursaklar’dır. 2
No’lu VSD’’nin bölgesi Altındağ, Keçiören, Mamak’tır. 3 No’lu VSD’’nin
bölgesi; Altındağ, Çankaya, Keçiören ilçeleridir. 4 No’lu VSD’nin bölgesi;
Çankaya, Sincan, Kazan, Etimesgut ilçelerine hizmet vermektedir. 5 No’lu
VSD’nin bölgesi; Yenimahalle, Keçiören’dir. 7 No’lu VSD’nin bölgesi;
Mamak, Çankaya’dır. Çubuk VSD’nin bölgesi; Çubuk ve Akyurt ilçeleridir.
Tüm
dispanserler
Ankara
Merkez
VSD’de
görevli
tüberküloz
il
koordinatörü tarafından koordine edilmektedir.
Ankara’da toplam yedi dispanserde 19 doktor 25 hemşire
çalışmaktadır. Hemşireler, koruyucu hizmet olarak TDT ve BCG asısı
uygulamakta, tedavi hizmeti olarak temaslı taraması, balgam örnegi alma,
aylık ilaçlarını verme, ayrıca kontrole gelmeyen veya kontrol süresi geçen
hastalarla da iletişimi sürdürmede görev almaktadırlar.
46
3.3.
Araştırmanın Evreni ve Örneklem
Araştırmanın evrenini, Ankara Büyüksehir Belediyesi sınırları içinde
yer alan Ankara Merkez, 2, 3, 5, 6 ve 7 No’lu Verem Savaş
Dispanserlerinde tedavi gören 468 hasta oluşturmaktadır.
Çalışma, 03.09.2012 ve 31.01.2013 tarihleri arasında kesitsel
olarak yapılmıştır. Araştırmaya belirtilen tarihler arası dispansere başvuran
hastalar alınmıştır. Araştırmaya 129 tüberküloz hastası katılmıştır.
3.4.
Verilerin Toplanması
Araştırmanın verilerini toplamak amacıyla “Genel Bilgi Formu” ve
“Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği” (THSÖ) kullanılarak yapılmıştır.17
3.4.1. Genel Bilgi Formu
Bu form örnekleme alınan hastaların demografik özelliklerini
belirlemek amacıyla yaş, cinsiyet, eğitim, çalışma, sosyal güvence, sigara
ve alkol kullanma, aile içi tüberküloz varlığı durumunu belirleyen ve
damgalanmasını etkileyen 18 maddeden oluşmaktadır (Bkz. Ek:1).
3.4.2. Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği
THSÖ, Havva Sert (2010) tarafından geliştirilmiştir. Ölçeğin
Cronbach alpha katsayısı 0.91 olarak tespit edilmiştir. Tüberkülozlu
hastaların damgalanma düzeyini ölçmeyi amaçlayan, olumlu ve olumsuz
toplam 33 ifadeden oluşan ölçek, “Kesinlikle Katılıyorum”, “Katılıyorum”,
“Katılmıyorum”, “Kesinlikle Katılmıyorum” olmak üzere dört seçenekten
47
oluşan Likert tipte bir ölçektir. Ölçek, hastaların stigmaya ilişkin ifadelere
kesinlikle katılıyorsa “4”, katılıyorsa “3”, katılmıyorsa “2”, “kesinlikle
katılmıyorsa “1” şeklinde puanlanmaktadır. 2, 4, 17, 18, 19, 22, 23, 25, 26,
27, 28, 30 ve 31. maddeler ise ters puanlanmaktadır. Ölçek “Hissedilen
stigma, Kendini algılama, Aile arkadaş ilişkisi, İçselleştirilmiş stigma” olarak
dört alt boyuttan oluşmaktadır (Bkz. Ek:2). Ölçekten alınan puan arttıkça
hastaların stigma düzeyleri artmaktadır. Ölçekten alınacak en yüksek puan
132 en düşük puan 33’tür.17
3.5.
Veri Toplama Formlarının Uygulanması
Araştırmanın verileri, araştırmanın yapılacağı kurumlardan yazılı
izinler ve etik kurul onayı alındıktan sonra 03.09.2012 ve 31.01.2013
tarihleri arasında araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemi ile
uygulanmıştır.
3.6.
Verilerin Değerlendirilmesi
Çalışmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla SPSS
(Statistical Package for Social Sciences) version 15 kullanılmıştır.
Kategorik değişkenlerin (nitel değişkenler) sunumu için frekans ve yüzde
değerler kullanılmıştır. Ölçekten elde edilen puanlar (nicel değişken) ise
ortalama ve standart sapma değerleriyle sunulmuştur. Çeşitli nitel
değişkenlere göre ölçek puanlarının karşılaştırılmasında ilk
olarak
parametrik test koşullarının (denek sayısı ve normal dağılıma uygunluğun
araştırılması) sağlanıp sağlanmadığı araştırıldı. İki grubun karşılaştırılması
amacıyla parametrik test koşullarının sağlandığı değişkenler için Student’s
t testi, üç veya daha fazla grubun karşılaştırılmasında tek yönlü varyans
analizi (ANOVA), parametrik test koşullarının sağlanmadığı değişkenler için
ise Kruskal Wallis H testi uygulanmıştır. Varyans analizi sonucunda
farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek amacıyla Tukey
48
çoklu karşılaştırma testi, Kruskal Wallis H testi için ise Bonferroni
düzeltmeli
Mann-Whitney
U
testi
kullanılmıştır.
Bütün
istatistiksel
analizlerde önemlilik seviyesi olarak p<0.05 değeri kabul edilmiştir.
3.7.
Araştırmanın Etik Yönü
Araştırmanın yapılabilmesi için Gazi Üniversitesi Etik Kurulu’nun
14/09/2012 tarihli ve 5847 sayılı yazısı (Ek-IV) ve Sağlık Bakanlığı THSK
Bulaşıcı Hastalık Kontrol Programları Başkan Yardımcılığı Tüberküloz
Daire Başkanlığı’nın 04/07/2012 tarihli ve 2012/18308 sayılı yazısı (Ek-VI)
ile gerekli izinler alınmıştır. Araştırmaya katılacak kişilerin kimlikleri gizli
tutulmuş ve formlar gönüllü tüberküloz hastalarına uygulanmıştır.
3.8.
Araştırmanın Sınırlıkları
Araştırma kapsamına;
1. 18 yaş altı,
2. Psikiyatrik tanısı olan hastalar,
3. Onbeş günden az tüberküloz tedavisi almış hastalar alınmamıştır.
18 yaş ve üzeri bireylerin çalışmaya alınmasının sebebi; sağlık
inançlarının adölesan dönemden sonra yerleşmiş davranışlar olmasıdır.81
Tüberküloz tanısı almış hastanın; aile ve çevresi yaklaşık 15 günlük bir
sürede kişinin hastalığını öğrenebilir. Bu durum, damgalanma düzeyini
etkiyeceğinden çalışmaya alınmamıştır.
49
4. BULGULAR
Tablo 4.1: Tüberküloz Hastalarının Sosyo-Demografik Özellikleri (n: 129)
Sosyo-demografik değişkenler
Cinsiyet
Erkek
Kadın
Yaş Grupları
18-24
25-44
45-64
65 ve üzeri
Medeni Durum
Bekâr
Evli
Dul
Eğitim Durumu
İlköğretim mezunu
Ortaöğretim mezunu
Yükseköğretim mezunu
Çalışma Durumu
Evet
Hayır
Meslek
Ev hanımı
Memur
İşçi
Serbest
Emekli
Öğrenci
Aylık Gelir Durumu
¨ 0-500
¨ 500-1000
¨ 1000-1500
¨ 1500-2000
¨ 2000-5000
Sayı
Yüzde
64
65
49.6
50.4
20
49
47
13
15.5
38.0
36.4
10.1
32
87
10
24.8
67.4
7.8
62
41
26
48.1
31.8
20.2
52
77
40.3
59.7
42
15
27
21
17
7
32.6
11.6
20.9
16.3
13.2
5.4
11
44
31
18
25
8.5
34.1
24.0
14.0
19.4
Tablo 4.1’de tüberküloz hastalarının sosyo-demografik özellikleri
verilmiştir. Araştırmaya katılan hastaların %50.4’ü kadın, %67.4’ü evli,
%48.1’inin
ilköğretim
mezunu
olduğu,
%59.7’sinin
çalışmadığı
ve
%34.2‘sinin aylık gelirlerinin ¨ 500-1000 arasında olduğu belirlenmiştir.
50
Tablo 4.2: Tüberküloz Hastalarının Hastalıkla İlgili Bazı Özellikleri (n: 129)
Hastalık ile ilgili değişkenler
Sayı
Aile Tipi
Çekirdek aile
92
Geniş aile
23
Parçalanmış aile
14
Yaşanılan Yer
Köy
13
İlçe
27
İl
89
Tüberkülozun Yeri
Akciğer
78
Akciğer dışı
45
Akciğer ve akciğer dışı
6
Tüberküloz Hastası Olma Zamanı
1-3 ay
62
4-9 ay
56
10 ay ve üzeri
11
Tüberküloz Olduğunu Herkese Söyleme Durumu
Evet
71
Hayır
58
Ailesinde Tüberküloz Hastası Olanların Yakınlık Derecesi
1. derece (Anne, baba vb)
21
2.derece (Amca, dayı, hala vb)
4
Ailesinde
tüberküloz
hastası
104
Yüzde
71.3
17.8
10.9
10.1
20.9
69.0
60.5
34.9
4.7
48.1
43.4
8.5
55.0
45.0
16.3
3.1
80.6
olmayanlar
Sigara Kullanma Durumu
Evet
Hayır
31
98
24.0
76.0
Tablo 4.2’de hastaların hastalıkla ilgili bazı özellikleri verilmiştir.
Tablodan da görüldüğü gibi çalışmaya katılan hastaların %60.5’inin akciğer
tüberkülozu olduğu, %45’inin tüberküloz hastası olduğunu gizlediği ve
%24’ünün sigara kullandığı belirlenmiştir.
51
Tablo 4.3: Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği’nin Cronbach Alfa
Değerleri
Alt ölçekler
Madde
4, 5, 13, 14, 23, 24, 25, 26, 29,
Hissedilen Stigma
30, 31, 32, 33
Cronbach
alfa
0.691
Kendini Algılama
2, 3, 6, 7, 15, 16, 17
0.714
Aile Arkadaş İlişkisi
8, 9, 18, 19, 27, 28
0.756
1, 10, 11, 12, 20, 21, 22
0.793
1-33
0.880
İçselleştirilmiş Stigma
Genel
Tablo 4.3’te Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği’nin Cronbach
Alfa Değerleri verilmiştir. Hastaların “Hissedilen Stigma” boyutunda 0.691,
“Kendini Algılama”
boyutunda 0.714, “Aile/Arkadaş İlişkisi” boyutunda
0.756, “İçselleştirilmiş Stigma” boyutunda 0.793 ve ölçeğin genelinde 0.880
Cronbach alfa değeri bulunmuştur.
52
Tablo 4.4: Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği’nin Toplam Puan
Ortalaması ve Alt Boyutlarının Puan Ortalamaları
Alt ölçekler
Madde
Min. Max.

SD
4, 5, 13, 14, 23, 24,
Hissedilen Stigma
25, 26, 29, 30, 31,
13
49
29.9
6.3
32, 33
Kendini Algılama
2, 3, 6, 7, 15, 16, 17
7
25
13.3
3.8
Aile Arkadaş ilişkisi
8, 9, 18, 19, 27, 28
6
20
11.3
3.8
7
25
14.1
4.5
33
102
69.6
12.6
İçselleştirilmiş Stigma
Toplam
1, 10, 11, 12, 20,
21, 22
1-33
Tablo 4.4’te hastaların ölçeğin genelinden aldıkları toplam puan
ortalaması =69.6±12.6 olup ölçeğin alt boyutlarından aldıkları en yüksek
puan ortalaması “Hissedilen Stigma” boyutunda =29.9±6.3, en düşük
puan ortalaması “Aile/Arkadaş İlişkisi” boyutunda =11.3±3.8 olduğu
görülmektedir.
53
Tablo 4.5: Hastaların Stigma Ölçeğinin “Hissedilen Stigma Alt Boyutu”nda
Her Bir Maddeden Aldıkları Puan Ortalamaları
Maddeler
4.İnsanlar tüberküloz olan biriyle evlenmekten
çekinmez.
5.İnsanlar genellikle hijyen alışkanlıkları kötü olan
insanların tüberküloz olduğunu düşünür.
13.Hastanedeki
tüberküloz
diğer
hasta
hastalarının
veya
yanına
Min.
Max.

SS
1.00
4.00
2.73
0.93
1.00
4.00
2.19
0.96
1.00
4.00
2.34
0.92
1.00
4.00
2.35
0.92
1.00
4.00
2.61
0.95
1.00
4.00
2.52
0.84
1.00
4.00
2.19
0.84
1.00
4.00
2.47
0.80
1.00
4.00
2.12
0.94
1.00
4.00
2.50
0.87
1.00
4.00
2.29
0.88
1.00
4.00
2.54
0.96
1.00
4.00
2.35
0.86
yakınları
gelmekten
korkuyor.
14.İşverenler çalışanlardan birinin tüberküloz
olduğunu
öğrendiğinde
hastanın
işine
son
verebilir.
23.İnsanlar tüberküloz olduğumu öğrendiklerinde
çocuklarına yakın olmamdan rahatsızlık duymaz.
24.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı ortamda
(aynı oda) çalışmak istemez.
25.İnsanlar tüberküloz olan birine evlerini kiralar.
26.İnsanlar
tüberkülozun
evlilik
veya
ilişkiyi
etkilemeyeceğini düşünür.
29.Tüberküloz olan insanlar toplumdan dışlanır.
30.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı otobüste
seyahat etmekten çekinmez.
31.Kayınvalidesi/kayınpederi tüberküloz olan bir
kişinin
gelini/damadı
ona
kendi
evlerinde
bakmaktan rahatsızlık duymaz.
32.İnsanlar
genellikle
iyi
beslenemeyen
insanların tüberküloz olduğunu düşünür.
33.Tüberküloz
ayrımcılık yapılır.
hastalarına
karşı
toplumda
54
Tablo 4.5’te hastaların stigma ölçeğinin “Hissedilen Stigma” alt
boyutunda her bir maddedenaldıkları puan ortalamaları verilmiştir. Tablo
incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 4. maddesinden
(=2.73±0.93), en düşük puanı ise ölçeğin 29. maddesinden aldıkları
(=2.12±0.94) görülmektedir.
.
55
4.6: Hastaların Stigma Ölçeğinin “Kendini Algılama Alt Boyutu”nda Her Bir
Maddeden Aldıkları Puan Ortalamaları
Min.
Max.

SS
1.00
4.00
2.13
10.06
1.00
4.00
2.09
0.97
1.00
4.00
1.62
0.75
1.00
4.00
1.70
0.82
hastalığı sürekli başkalarına bulaştıran biri 1.00
4.00
1.80
0.84
1.00
4.00
1.87
0.88
1.00
4.00
2.06
0.84
Maddeler
2.Tüberküloz olduğum için kendimi
suçlamıyorum.
3.Tüberküloz olduğumu öğrendiğimden bu
yana hiçbir şeyden zevk almıyorum.
6.Tüberküloz olduğum için utanıyorum.
7.Tüberkülozun bana verilen bir ceza
olduğunu düşünüyorum.
15.Tüberküloz
olduğum
için
kendimi
olarak görüyorum.
16.Tüberküloz
hastası
olmam
kendimi
yalnız hissetmeme neden oluyor.
17.Kendimi en az diğer insanlar kadar iyi
hissediyorum.
Tablo 4.6’da hastaların stigma ölçeğinin “Kendini Algılama Alt
Boyutu”nda her bir maddedenaldıkları puan ortalamaları verilmiştir. Tablo
incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 2. maddesinden aldıkları
(=2.13±1.06), en düşük puanı ise ölçeğin 6. maddesinden aldıkları
(=1.62±0.75) görülmektedir.
56
4.7: Hastaların Stigma Ölçeğinin “Aile/Arkadaş İlişkileri Alt Boyutu”nda Her
Bir Maddeden Aldıkları Puan Ortalamaları
Maddeler
8.Yakınlarım tüberküloz olmam benim suçummuş
gibi davranıyor.
9.Tüberküloz olduğumdan bu yana arkadaşlarım
benimle tokalaşmıyor.
18.Akrabalarım tüberküloz olduğumu öğrendikten
sonra da benimle görüşmeye devam ediyor.
19.Arkadaşlarım
beni
ziyarete
geldiklerinde
hazırladığım/ ikram ettiğim şeyleri yiyor.
27.Tüberküloz olmam ailemle ilişkilerimi etkilemez.
28.Tüberküloz
olduğumu
söylemem
arkadaşlarımla olan ilişkilerimi etkilemez.
Min.
Max.

SS
1.00
4.00
1.78
0.83
1.00
4.00
1.71
0.84
1.00
4.00
1.91
0.88
1.00
4.00
1.95
0.85
1.00
4.00
2.00
0.90
1.00
4.00
2.19
0.97
Tablo 4.7 hastaların stigma ölçeğinin “Aile/Arkadaş İlişkileri Alt
Boyutu”nda her bir maddedenaldıkları puan ortalamalarını göstermektedir.
Tablo incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 28. maddesinden
aldıkları (=2.19±0.97), en düşük puanı ise ölçeğin 9. maddesinden
aldıkları (=1.71±0.84) görülmektedir.
57
4.8: Hastaların Stigma Ölçeğinin “İçselleştirilmiş Stigma Alt Boyutu”nda Her
Bir Maddeden Aldıkları Puan Ortalamaları
Maddeler
1.Tüberküloz olduğumu sosyal yaşantımda
hiç kimseye söylemiyorum.
10.Tüberküloz hastası olduğumdan
bu
yana sosyal ortamlardan uzak duruyorum.
11.Hastanede zorunlu olmadıkça odamdan
dışarı çıkmıyorum.
12.Tüberküloz
olduğumdan
bu
yana
insanlardan fiziksel olarak uzak duruyorum.
20.Tüberküloz mikrobunu yaymamak için
çevremden uzak duruyorum.
21.Ailemin hastalanmaması için sürekli
odamda kalıyorum.
22.İlaçlarımı
insanların
bulunduğu
ortamlarda da rahat bir şekilde içebilirim.
Min.
Max.

SS
1.000
4.00
2.11
10.00
1.00
4.00
2.00
0.88
1.00
4.00
2.02
0.89
1.00
4.00
2.05
0.92
1.00
4.00
2.30
0.98
1.00
4.00
2.04
0.89
1.00
4.00
2.17
0.95
Tablo 4.8’de hastaların stigma ölçeğinin “İçselleştirilmiş Stigma Alt
Boyutu”nda her bir maddedenaldıkları puan ortalamaları verilmektedir.
Tablo incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 20. maddesinden
aldıkları (=2.30±0.98), en düşük puanı ise ölçeğin 10. maddesinden
aldıkları (=2.00±0.88) görülmektedir.
58
4.9: Hastaların Bazı Özelliklere Göre THSÖ Puan Ortalamaları (N=129)
Hissedilen
Stigma
Kendini
Algılama
Aile/Arkadaş
İlişkileri
İçselleştirilmiş
Stigma
THSÖ Toplam Puanı
pa
31.08±5.54
31.09±5.51
0,991
13.58±4.03
13.10±3.58
0,497
11.33±3.54
11.71±3.67
0,565
15.45±4.06
13.98±4.62
0,082
70.57±13.29
67.91±14.39
0,378
pb
30.55±6.46
30.89±6.27
30.76±4.34
34.22±3.38
0.297
13.35±4.06
12.76±4.06
13.29±3.28
16.33±3.04
0.078
10.55±3.26
11.54±4.22
11.74±3.39
12.45±1.57
0.308
14.88±4.32
14.00±4.91
14.79±4.23
16.63±2.61
0.315
69.05±14.99
66.54±16.48
69.30±10.77
78.87±6.40
0.121
pb
30.12±5.71
32.87±7.19
31.22±5.22
0.768
12.43±3.80
15.00±2.40
13.45±3.87
0.105
9.82±3.29
12.11±2.47
12.07±3.65
0.008 (fark:1-2,3)
14.42±4.41
16.25±5.11
14.63±4.34
0.480
64.7±13.92
76.57±16.22
69.77±13.32
0.182
30.83±5.76
31.22±5.18
31.52±5.60
0.888
13.35±3.74
13.97±4.27
12.25±2.93
0.223
11.58±3.61
11.55±3.52
11.36±3.86
0.970
14.76±4.46
15.23±4.37
13.57±4.28
0.421
68.09±14.69
71.36±13.13
67.57±13.25
0.557
30.00±6.46
30.47±4.54
31.46±5.65
0.436
13.07±4.03
13.50±4.63
13.30±3.49
0.913
11.69±3.83
11.46±3.98
11.53±3.48
0.968
14.08±4.37
15.04±4.95
14.69±4.26
0.795
67.00±13.94
68.80±14.25
69.72±13.93
0.786
Demografik değişkenler
Cinsiyet
Erkek
Kadın
Yaş
18-24
25-44
45-64
65 ve üzeri
Medeni Durumu
Bekar
Dul
Evli
Eğitim Durumu
İlköğretim mezunu
Ortaöğretim mezunu
Yükseköğretim mezunu
pc
Yaşadığı Yer
Köy
İlçe
İl
pb
a
T-test
b
Kruskal Wallis test
c
Varyans analizi
59
4.9. Hastaların Bazı Özelliklere Göre THSÖ Puan Ortalamaları (N=129)
Demografik değişkenler
Aile Tipi
Çekirdek aile
Geniş aile
Parçalanmış aile
p
b
Tüberkülozun Yeri
Akciğer
Akciğer dışı
Akciğer ve akciğer dışı
b
p
Hasta olma zamanı
1-3 ay
4-9 ay
10 ay ve üzeri
b
p
Çalışma durumu
Çalışıyor
Çalışmıyor
a
p
Mesleği
Ev hanımı
Memur
İşçi
Serbest
Emekli
Öğrenci
b
p
a
T-test
b
Hissedilen
Stigma
Kendini Algılama
Aile/Arkadaş
İlişkileri
İçselleştirilmiş
Stigma
THSÖ Toplam
Puanı
31.17±5.06
29.44±5.91
33.27±7.07
0.415
13.30±3.72
13.04±4.20
13.92±3.70
0.675
11.60±3.42
11.39±4.26
11.30±3.75
0.974
14.44±4.05
14.27±5.78
16.84±3.93
0.132
68.74±12.37
66.70±17.19
75.70±15.69
0.392
31.24±5.71
31.19±5.31
28.00±4.16
0.361
13.60±3.77
12.95±3.72
12.66±4.84
0.690
11.82±3.80
11.07±3.27
11.16±3.48
0.570
15.68±4.39
13.36±4.00
12.66±4.58
0.029 (fark:1-3)
71.82±14.21
66.06±12.75
57.50±07.14
0.026 (fark:1-3)
31.58±5.94
30.90±4.64
28.85±7.33
0.787
13.20±3.79
13.37±3.75
13.72±4.26
0.876
11.27±3.98
12.00±3.18
10.70±3.30
0.244
14.05±4.45
15.48±4.33
14.30±4.27
0.282
68.50±14.53
70.41±12.42
66.14±18.06
0.777
31.69±6.20
30.69±5.00
0.383
13.18±3.61
13.41±3.92
0.747
11.61±3.84
11.47±3.46
0.839
14.41±4.17
14.88±4.55
0.596
69.25±14.52
69.09±13.61
0.960
30.88±4.65
30.16±6.04
30.23±5.43
33.62±5.45
33.33±4.92
27.00±7.92
0.231
12.97±3.50
11.35±2.92
12.45±3.57
15.55±3.89
15.30±3.42
12.28±4.78
0.006 (fark:4-2,3; 2-5)
11.92±3.62
10.58±3.84
10.52±4.07
13.42±2.37
11.78±3.11
8.28±2.13
0.004 (fark:4-2,3,6)
13.83±4.04
13.30±3.49
14.54±4.77
16.80±4.12
15.57±3.95
13.83±6.82
0.229
67.73±12.38
62.75±11.63
65.44±13.05
79.00±12.42
76.25±11.05
60.16±19.12
0.009 (fark:4-1,23)
Kruskal Wallis test
60
Hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre stigma Tablo 4.9’da
verilmiştir.
THSÖ puanları ile medeni durumları karşılaştırıldığında; medeni
durum ile THSÖ “Aile/Arkadaş İlişkisi” alt boyutunda anlamlı bir fark
olduğu (p<0.05) ve yapılan çoklu karşılaştırma testinde medeni durumu
bekâr olanların “Aile/Arkadaş İlişkisi” alt boyutu puanlarının evli ve dul
olanlara göre daha düşük olduğu (=9.82±3.29) belirlenmiştir.
Tüberküloz mikrobunun yerleştiği yere göre bakıldığında akciğer
tüberkülozlu
hastalarla,
akciğer+akciğer
dışı
tüberkülozlu
hastalar
arasında THSÖ “İçselleştirilmiş Stigma” alt boyutunda istatistiksel olarak
anlamlı fark (p<0.05) saptanmıştır. Yine tüberkülozun yerine göre
bakıldığında hastaların THSÖ genelinden aldıkları ortalama puanlarda da
akciğer tüberkülozlu hastalarla, akciğer+akciğer dışı tüberkülozlu hastalar
arasında istatistiksel olarak anlamlı faklılık olduğu (p<0.05) saptanmıştır.
Araştırmaya
katılan
tüberküloz
hastalarının
THSÖ
“Kendini
Algılama” alt boyutunda memur ve serbest çalışan, memur ve emekli, işçi
ve serbest çalışan hastalar arasında anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır.
Hastaların THSÖ alt boyutu olan “Aile/Arkadaş İlişkisi” boyutunda memur
ve serbest çalışan, işçi ve serbest çalışan, serbest çalışan ve öğrenci
arasında istatistiksel olarak anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır.
Hastaların THSÖ genelinden aldıkları ortalama puanlar analiz
edildiğinde ev hanımı ve serbest çalışan, memur ve serbest çalışan, işçi
ve serbest çalışan arasında istatistiksel olarak anlamlı faklılık (p<0.05)
olduğu saptanmıştır.
61
5. TARTIŞMA
Tüberküloz hava
yolu
ile
bulaşan bir enfeksiyon hastalığı
olduğundan fiziksel etkilerinin yanında sosyal, psikolojik ve toplumsal
etkileri de olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Tüberküloz hastalığının
bulaşıcı olması, tedavisinin uzun sürmesi, tüberküloz konusunda bilgi
eksikliği, korku ve önyargı nedeniyle birçok hasta toplum tarafından
dışlanmakta ve damgalanma deneyimi yaşamaktadırlar. Bu deneyim,
hastaların
yaşam
kalitelerini
ve
tedavi
sürecini
olumsuz
yönde
etkilemektedir. Başka bir deyişle hastalar stigmatize edilmektedirler.
Damgalanma; hastalarda tanı konma sürecinin gecikmesine, hastaların
tedaviyi
yarıda
bırakmalarına,
depresyona
ve
benlik
saygılarının
azalmasına neden olmaktadır. Bu amaçla çalışmamızda tüberküloz
hastalarının damgalanma durumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmamızda hastaların THSÖ genelinden aldıkları toplam puan
ortalaması
=69.6±12.6 olup hastaların yarısından fazlasının (%53.4)
damgalanma düzeyleri yüksek bulunmuştur (Tablo 4.4). Bu durumun
nedenleri konuyla ilgili değişik çalışmalarla tartışılmıştır. Tartışma sosyo
demografik değişkenler ve ölçeğin alt başlıkları doğrultusunda yapılmıştır.
5.1.
Sosyo Demografik Değişkenler
Çalışmamızda araştırmaya katılan hastaların %38’i 25-44 yaş
grubundadır.
Ülkemizde
1996
yılında
tüberküloz
hastalarının
yaş
gruplarına göre dağılımına baktığımızda; hastaların büyük bir kısmının
(%39.74’ü) 25-44 yaş grubunda olduğunu ve 2009 yılına kadar bu yaş
grubundaki yüzdenin zamanla azaldığı 2009 yılında da %36.1 olduğunu
görüyoruz.35 Genç erişkin yaş grubu yüzdesinde gözlenen bu azalma,
ülkemizde tüberküloz kontrol hizmetlerinin etkin olduğunu ancak henüz
62
yeterli başarıyı sağlayamadığımızı göstermektedir. Tüberkülozda yaş
grubunun yükselmesi ve insidansın yüzbinde yirminin altına düşmesi o
ülkenin tüberküloz kontrolünde başarılı olduğunu gösterir.42 Çalışmamız
ülkemiz verileri ile paralellik göstermektedir. Dünyada ise yayma pozitif
yeni akciğer tüberkülozu vakalarının %59.7’si (1.541.591 hasta) 15-64 yaş
grubu aralığındadır.34 Çalışmamızda hastaların stigma puanları ile yaş
grupları arasında anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 4.9). Bunun nedeni
çalışmaya katılan hasta sayısının az olması olabilir. Diğer taraftan
tüberküloz hastalarında damgalanma ile ilgili yapılan birçok çalışmada; yaş
faktörünün damgalanma ile ilişkisi olduğu saptanmıştır.60, 73, 75, 82, 83
Araştırmamıza katılan hastaların %50.4’ü kadın olduğu saptanmıştır
(Tablo 4.1). Ülkemizde 2009 yılı tüberküloz hastalarının %39.6’sı
kadındır.35 DSÖ verilerine göre 2011 yılında 500.000 kadın tüberkülozdan
hayatını kaybetmiştir. Dünya çapında kadınların ölüm nedenleri arasında
tüberküloz üst sıralarda yer almaktadır. Dünyada bildirilen tüberküloz
olgularının üçte birini kadınlar oluşturmaktadır.34 Bildirim oranlarındaki bu
fark, aktif tüberkülozlu kadınların daha az olmasından kaynaklanabileceği
gibi, kadınların daha az başvuruda bulunmalarından da kaynaklanabilir.
Kadınların sağlık kurumuna daha az başvurmaları tanı konulmasını da
geciktirebilmektedir. Arpacı ve arkadaşlarına göre (2013); kadınlar
hastalığı bildirmede erkeklere oranla daha uzun süre beklemeye
meyillidirler bu nedenle bildirim onların günlük aktivitelerini etkilemeye
başladığında gerçekleşmektedir. Zambia’da 202 akciğer tüberkülozlu
hasta üzerinde yapılan araştırmaya göre ortalama teşhis gecikme süresi
8.6 hafta olarak belirtilmiştir. Gecikme nedenleri arasında kadın olmanın
da önemli olduğu gösterilmiştir.84 Malezya’da 316 yeni yayma pozitif
yetişkin akciğer tüberkülozlu hastalar üzerinde yapılan araştırmada
kadınların (%57) erkeklere göre daha fazla sağlık kuruluşlarına geç
başvurduğu gözlenmiştir.85 Üreme çağındaki kadınlarda tüberküloz en sık
rastlanan üçüncü ölüm sebebidir. Dünyada bir milyondan fazla kadının
63
ölmesine neden olan tüberküloz çocukların öksüz kalmasına, ailelerin
yoksulluğuna ve ülkenin ekonomik refahının kısıtlanmasına neden
olmaktadır. Tüberkülozun cinsiyet analizi, tüberküloz epidemisine karşı
mücadele için çok önemlidir. Toplumsal cinsiyet etkisi, hastalıkların tanı ve
tedavisinde, sağlık hizmetlerine ulaşım ve kullanımında, sağlık hizmeti
sunanların
kadın
ve
erkeklere
yaklaşımlarında
farklılıklar
yaratabilmektedir.86 Mevcut çalışmamızda, kadınların yüzdesinin fazla
olması ülkemizde kadınların iş hayatına atılarak çalıştığını, bu hastaların
sağlık hizmetlerine erişiminin arttığını ve bu nedenle bizim de onlara rahat
ulaşabildiğimizi gösteriyor olabilir. Bizim çalışmamızda; cinsiyetler ve
stigma puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Fakat birkaç
çalışmada; kadınların daha çok damgalanma yaşadıkları saptanmıştır.60,
71, 73, 75, 82, 83
Bu durum ülkelerin kültürel farklılıklar göstermesi ve sosyo
ekonomik gelişme ile doğru orantılı olabilir.
Çalışmamızda hastaların %67.4’ü evli, %71.3’ünün çekirdek aile
olduğu saptanmıştır (Tablo 4.1). Çalışmamız, konuyla ilgili yapılan bilimsel
çalışmalarla da uyum göstermektedir.20 THSÖ’nün puanları ile medeni
durumları karşılaştırıldığında; medeni durum ile THSÖ “Aile/Arkadaş
İlişkisi” alt boyutunda anlamlı bir fark olduğu (p<0.05) ve yapılan çoklu
karşılaştırma analizinde medeni durumu bekâr olanların “Aile/Arkadaş
İlişkisi” alt boyutu puanlarının evli ve dul olanlara göre daha düşük olduğu
(=9.82±3.29) belirlenmiştir. Evli ve dul olan hastaların stigma puanlarının
daha yüksek olması, ailede eşi ve çocuklarına bulaştırma korkusunu yoğun
yaşadığından
veya
eşi
tarafından
terk
edilme
korkusundan
kaynaklanabileceğini söyleyebiliriz. Buna karşın Hindistan’da yapılan bir
çalışmada da bekâr kadınların stigma puanları yüksek bulunmuştur.87 Yine
Dhingra ve Khan (2009) Hindistan’da 2123 tüberküloz hastası üzerinde
yaptıkları bir araştırmada; ailelerin -evlenememeleri ihtimalini gözönüne
alarak- genç kızlarının hastalığını açıklamakta ve tedavi olmalarını
sağlamakta tereddüt ettikleri gözlenmiştir.73 Bu durumun nedeni ise bekâr
64
kadınların evlilik beklentisinin tüberküloz olmasından dolayı azalması
şeklinde yorumlayabiliriz. Bu konuda, farklı hasta gruplarında yapılan
çalışmalar incelendiğinde cinsiyet, yaş, eğitim durumu, medeni durum,
hastalık
süresi
ve
ekonomik
durumun
damgalanmayı
etkilediği
görülmektedir.60, 73, 75, 82, 83
Çalışmamıza katılan hastaların %48.1’inin ilköğretim mezunu olduğu
tespit edilmiştir (Tablo 4.1). Katılımcıların eğitim durumları ile stigma puanı
arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Birçok çalışmada tüberküloz
hastalarının eğitim düzeyi düşük bulunmuştur.15,
88, 89
Courthwright ve
Turner’ın yapmış olduğu çalışmada ise eğitim seviyesi düşük olan
hastalarda damgalanmanın etkisinin büyük olduğu sonucuna varılmıştır.60,
71, 73, 82, 83
Eğitim seviyesi yükseldikçe bilgi artar, bilgi arttıkça damgalanma
da azalır. Çünkü stigma; bilgi eksikliği ve önyargıdan kaynaklanmaktadır.58
Nijerya’da yapılan çalışmada da, eğitim durumunun etiketlenme deneyimi
için belirleyici olduğu tespit edilmiştir.75 Kipp ve arkadaşlarının (2011)
Güney Tayland’da yapmış oldukları çalışmada hastaların eğitim düzeyinin
damgalanma ile ilişkili olduğu belirtilmiştir.90
Çalışmamızda hastaların %59.7’sinin çalışmadığı, %34.2 ‘sinin
aylık gelirlerinin ¨ 500-1000 arasında olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.1).
Yapılan
birçok
çalışmada
da
hastaların
gelir
seviyesi
düşük
bulunmuştur.16, 88, 89, 91, 92 Tüberküloz insidansı üzerinde bu sosyoekonomik
parametrelerin etkili olduğu düşünülmektedir. Nitekim İngiltere’de yapılan
bir çalışmada işsizliğin tüberküloz prevalansını arttırdığı saptanmıştır.93
Ayrıca, Liu ve arkadaşlarının Çin’de yaptığı (2005) benzer bir çalışmada
sosyoekonomik gelişmişlik parametrelerinin tüberküloz sıklığını etkilediği
belirtilmiştir.94 Abioye’nin Nijerya’da yaptığı çalışmada (2011) ise gelir
durumunun düşük olmasının etiketlenme deneyimi için belirleyici olduğunu
tespit
etmiştir.75
Nepal’de
yapılan
başka
bir
çalışmada
(2007);
tüberkülozda damgalanmanın nedenleri araştırılmış ve damgalanmanın;
65
hastalığın bulaşıcı olması, bilgi eksikliği ve gelir seviyesinin düşük
olmasından kaynaklandığı belirlenmiştir.95 Coreil’in Florida'da Haitililer
arasında
yapmış
olduğu
çalışmada
damgalanma ile ilişkili bulunmuştur.
96
yoksulluk,
yetersiz
beslenme
Birçok çalışmada gelir durumu ve
damgalanma arasında ters ilişki bulunmuştur.60, 73, 75, 82, 83
Çalışmamıza katılan hastaların %32.6’sı ev hanımı, %20.9’u işçi,
%16.3’ü serbest, %13.2’si emekli, %11.6’sı memur, %5.4’ü öğrencidir.
(Tablo 4.1). Araştırmaya katılan tüberküloz hastalarının THSÖ “Kendini
Algılama” alt boyutunda memur ve serbest çalışan, memur ve emekli, işçi
ve serbest çalışan hastalar arasında anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır.
Serbest çalışan hastaların memurlara ve işçilere göre THSÖ “Kendini
Algılama” alt boyutunda stigma puan ortalamasının daha yüksek olduğu
saptanmıştır. Bu durum memurların ve işçilerin iş güvencesinin olması,
hastalık durumunda bunu sağlık raporu ile kurumuna bildirmesi ve gelirinin
kesilmemesi ile ilişkilidir. Serbest meslekte işyeri sahibi, hastanın kendisi
olduğu ve hastalık durumunda çalışamayacağı için hem geçim sıkıntısı
yaşamakta hem de damgalanma korkusu yaşamaktadır diyebiliriz. Bu
kişilerde, evin geçimini sağlayamadığı için kendini suçlama, utanma ve
yalnız hissetme durumu söz konusu olabilir.
Emekli hastaların memurlara göre THSÖ “Kendini Algılama” alt
boyutunda stigma puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
(Tablo 4.10). Emekli hastaların stigma puan ortalamasının memurlara göre
daha yüksek bulunmasının sebebi; yaşlılık sorunları, statü kaybı,
üretkenliğin azalması, toplumda emeklinin/yaşlının yeri, aylık gelirinin
belirgin ölçüde azalması ve tüberküloza ek olarak başka hastalıklarının
olması olabilir.
Çalışmamızda hastaların THSÖ genelinden aldıkları toplam puan
ortalaması analiz edildiğinde ev hanımı, memur, işçi ve serbest çalışan
66
arasında anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır (Tablo 4.10). Serbest meslek
sahibi hastaların THSÖ genelinden aldıkları ortalama puan; ev hanımı,
memur, işçi hastaların aldıkları stigma puanından anlamlı derecede
yüksek bulunmuştur. THSÖ’nün “Kendini Algılama” alt boyutunda da
serbest meslek sahibi hastaların puanı yüksek bulunmuştur. Burada da
aynı sebepler geçerlidir. Serbest meslek sahibi kişi, hastalık söz konusu
olduğunda mesleğini icra edemeyeceği için gelir kaybına uğrayacaktır.
Bizim toplumumuza göre erkek evi geçindirmekle mükelleftir, hasta kişi
erkekse, eve gelir getirme sorumluluğunun verdiği vicdani baskı ile
damgalanmayı yaşaması kaçınılmaz olabilir.
Tüberküloz tüm organlarda görülebilir fakat en sık tutulan organ %85
oranında akciğerlerdir.22,
23
Araştırmamıza katılan hastaların %60.5’inin
akciğer tüberkülozu olduğu saptanmıştır (Tablo 4.2). Ülkemizde 2010 yılı
tüberküloz hasta verilerine göre; hastaların %62.7’sinin akciğer tüberkülozu
olduğu belirtilmiştir.35 DSÖ’nün 2011 yılı verilerine göre; %56 yayma pozitif
yeni akciğer tüberkülozu vakası olduğu tespit edilmiştir.34 Çalışmamızın
sonuçları ülkemiz ve dünya verileri ile uyum göstermektedir.
Çalışmamıza
katılan
hastaların
%45’inin
tüberküloz
hastası
olduğunu çevresindeki kişilerden gizlediği belirlenmiştir (Tablo 4.2). Bu
durumun nedeni hastalar toplumdan dışlanma ve damgalanma korkusu ile
hastalıklarını gizleme eğilimi gösteriyor olabilirler. Damgalanma korkusu
hastaların
tedavi
sürecini
ve
sosyal
hayatını
olumsuz
yönde
etkileyebilmektedir.97 Daha öncede belirtildiği gibi bu konuda ülkemizde
istenildiği düzeyde çalışma yoktur. Delhi’de yapılan bir çalışmada;
hastaların %60'ının hastalığını arkadaşlarından ve komşularından gizleme
şeklinde toplum düzeyinde çok büyük bir damgalanma gözlendiği
saptanmıştır.73 Damgalama toplum tarafından yapılabildiği gibi aile bireyleri
tarafından da yapılabilmektedir. Atre’nin (2011) Hindistan’da yaptığı
çalışmada, hastaların hastalıklarını gizlediği ve bunun sebebi olarak da
67
evlilik
sorunları
yaşama
ve
sosyal
statü
kaybı
korkusu
olarak
açıklanmıştır.98
Çalışmamızda hastaların %19.4’ünün ailesinde tüberküloz hastası
olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.2). Bu sonuç, yapılan birçok çalışma ile
uyum göstermektedir.20,
92,
99
Jittimanee ve arkadaşlarının (2009)
Tayland’da yaptığı çalışmada; hastaların %23’ü ailede tüberküloz
hastasının olmasının utanç verici bir durum olduğunu ifade ettiği
belirtilmiştir.100 Bu sonuç; ailede tüberküloz hastasının olması, stigmanın
alt boyutlarından “Kendini Algılama” ve “Aile ve Arkadaş İlişkileri” alt
boyutlarını etkileyebileceğini düşündürebilir.
Çalışmamıza
katılan
hastaların
%24’ünün
sigara
kullandığı
belirlenmiştir (Tablo 4.2) DSÖ verilerine göre sigara tüketimi, insan
sağlığını tehdit eden riskler arasında dördüncü sırada olup, ölüm nedenleri
arasında ikinci sıradadır.101 Bu konuda yapılan bir meta analiz
çalışmasında 1953-2005 yılları arasında yapılmış 24 makale incelenmiş ve
sekiz veri tabanı kullanıldığı belirtilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre
sigaranın tüberküloz için bir risk faktörü olduğu saptanmıştır.102
5.2.
THSÖ ölçeğinin toplam puanı ve alt boyutları
Damgalama, daha önce de bahsedildiği gibi sosyal bilimlerde kişinin
toplumsal kimliğini olumsuz yönde etkileyen bir etiket; kişinin toplum
tarafından reddedilmesine yol açan fiziksel veya davranışsal özellikleri
olarak tanımlanmaktadır.103 İnsanın bulaşıcı bir hastalığının olması, fiziksel
veya zihinsel engel, sabıka, psikiyatrik rahatsızlık, tedavi görmüş olması,
farklı bir ırka, dine, cinsel yönelime sahip olması vb. buna örnektir.
Damgalama, ayrımcılık, tecrit edilme, öz-imajın ve özsaygının yara alması
gibi çeşitli ekonomik, sosyal ve ruhsal sonuçlara yol açabilmektedir.9
68
THSÖ’den alınabilecek en düşük puan 33, en yüksek puan ise 132
olup puanlar yükseldikçe hastaların stigma düzeyleri de artmaktadır.
Ülkemizde THSÖ ile yapılan ilk çalışma klinik ortamda yapılmıştır. Sert’in
(2010) Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde yatan tüberkülozlu hastalar üzerinde yaptığı
çalışmada hastaların ölçek genelinden aldıkları ortalama puan 80.93 olup
hastaların
yarısından
fazlasının
(%52.3)
stigma
düzeyleri
yüksek
bulunduğu belirtilmiştir.17 Çalışmamızda hastaların ölçek genelinden
aldıkları en yüksek puan 102, en düşük puan 33 tür. Hastaların ölçek
genelinden aldıkları ortalama puan =69.6±12.6 olup hastaların yarısından
fazlasının (%53.4) stigma düzeyleri yüksek bulunmuştur. Tüberkülozun, ilk
teşhisle tedavi altına alınması zorunlu olan ve belirli süre hastanede tedavi
gördükten sonra taburcu edilen, geri kalan tedavisi en yakın sağlık
kuruluşu ve yakınları tarafından denetlenen bir hastalıktır. Sert’in (2010)
yapmış olduğu çalışmada ölçekten alınan ortalama puanın, bizim
çalışmamızda elde edilen ortalama puandan yüksek olmasının sebebi de
çalışmayı
hastanede
yapmış
olmasından
kaynaklanabilir.
Hastaya
tüberküloz tanısı konulduktan sonra hastaneye yatış verilmesi ve o sırada
hastanın hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması ve bu nedenle
stigma puanlarının daha yüksek bulunduğu söylenebilir. Çalışmamızda,
Sert’in çalışmasına göre THSÖ ortalama stigma puanının düşük olmasının
bir sebebi de şudur. Çalışmamız dispanserlerde ayaktan tedavi gören ve
en az 15 gün tedavi görmüş hastalara uygulanmıştır. Tedavinin etkisi ile
bulaştırıcılık ve semptomlar azaldığından hastaların kendini daha iyi
hissetmeleri ve bu süreçte hastalıkları hakkında yeterli bilgi edinmeleri
sayesinde stigma puanlarının azaldığını söylemek mümkündür.
Hastaların THSÖ’nün dört alt boyutunda aldıkları ortalama puanlar
ve sorulara verdikleri cevaplar üzerinden tartışma bölümüne devam
edilmektedir.
69
5.2.1. Hissedilen Stigma Alt Boyutu
Hissedilen stigma; hastanın kendisinin damgalanan hastalığa sahip
olmaktan duyduğu utancı ve damgalanmaya maruz kalmaktan duyduğu
korkuyu ifade etmektedir.104 Nitekim, çalışmamızda yer alan “Tüberküloz
olduğunuzu herkese söyleyebilir misiniz?” sorusuna hastaların %45’i hayır
cevabını vererek hastalıklarını gizleme eğiliminde olduğu ve bu cevabı da
damgalanma korkusu nedeniyle verdikleri düşünülmektedir (Tablo 4.2).
Araştırmamıza
katılan
hastaların
“Hissedilen
Stigma”
alt
boyutundan ortalamanın üstünde =29.9±6.3 puan aldıkları görülmektedir
(Tablo 4.4). Hastaların “Hissedilen Stigma” boyutunda ortalama puanın
üzerinde
puan
almaları,
bu
hastalıktan
dolayı
toplum
tarafından
damgalanma korkusu yaşadıklarını göstermektedir. Sert’in yapmış olduğu
çalışmada; hastaların “Hissedilen Stigma” alt boyutunda =34.76±8.39
puan aldıkları belirtilmiştir. Çalışmada “Hissedilen Stigma” alt boyutunda
hastaların bizim çalışmamıza katılan hastalardan yüksek puan almasının
sebebi; hastalara ölçeğin klinik ortamda yatan hastalara yapılmasından,
hastaların yeni tanı almış ve tedavinin başlangıç aşaması olmasından
kaynaklanabilir.
Hastaların bu alt boyutta en yüksek puanı ölçeğin 4. maddesinden
aldıkları
(=2.73±0.93)
görülmektedir
(Tablo
4.5).
Bu
maddeye
baktığımızda “İnsanlar tüberküloz olan biriyle evlenmekten çekinmez.”
ifadesi yer almaktadır. THSÖ’nün hissedilen stigma alt boyutunda
4.maddeden hastaların en yüksek puanı alması; hastaların, insanların
tüberküloz olan bir kişiyle evlenmekten çekineceğini düşündükleri
anlamına gelebilir. Bulgularımıza benzer olarak Soma ve Ark.’nın Malawi
ve Hindistan’da yaptıkları çalışmada; tüberkülozlu kadınların daha çok
70
endişe duydukları belirlenmiştir.83 Yine Pakistan, Nepal ve Bangladeş’te
yapılan başka bir çalışmada da; tüberkülozun uzun süre tedavi
gerektirmesi ve bulaşıcı olması nedeniyle hastalarda evlilik beklentisinin
azaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca aynı çalışmada; o bölgede gelinin sağlıklı
olmasına dikkat edildiğinden bu beklentinin azaldığına da vurgu
yapılmıştır.77
5.2.2. Kendini Algılama Alt Boyutu
“Kendini Algılama” alt boyutu bireylerin kendilerini tanıması ile
ilgilidir. Bireylerin kendi tutum, duygu ve benzeri içsel durumları, kendi
davranışlarından ve bu davranışların içinde yer aldığı koşullardan
kaynaklanır.105
Hastalıkla ilişkili olarak kendini algılamayı değerlendirirsek, hastanın
tüberküloz olduğu için kendini nasıl hissettiği, yalnızlık çekip çekmediği,
kendini suçlayıp suçlamadığı özetle hastalığı ve kendisi arasında kurduğu
ilişki ve bu ilişkiden kendisinin nasıl etkilendiği ile ilişkilidir.
Araştırmamıza katılan hastaların “Kendini Algılama” alt boyutunda
ortalama
=13.3±3.8
puan
aldıkları
görülmektedir
(Tablo
4.4).
Katılımcıların bu alt boyutta en yüksek puanı ölçeğin 2. maddesinden
aldıkları (=2.13±1.06), en düşük puanı ise ölçeğin 6. maddesinden
aldıkları (=1.62±0.75) görülmektedir (Tablo 4.6). THSÖ’nün “Kendini
Algılama
Alt Boyutu”nda
en
yüksek
puan aldıkları 2.
maddeye
baktığımızda “Tüberküloz olduğum için kendimi suçlamıyorum” ifadesi yer
almaktadır. THSÖ’nün “Kendini Algılama Alt Boyutu”nda 2. maddeden
hastaların en yüksek puanı alması; hastaların kendini tüberküloz olduğu
için suçlamadıklarını göstermektedir. Toplumumuzun dini inançlarına göre;
hastalığı kadere bağlama gibi genel bir kanı vardır. Hastalar, hastalıklarını
71
kadere bağlama eğiliminde olabilir, Allah’tan geldiğine inanabilir ve bundan
dolayı kendilerini suçlamayabilirler. Ünalan ve arkadaşlarının yaptığı
çalışmada (2008); hastaların %43.4’ünün hastalıklarını kadere bağladıkları
belirtilmiştir.15
Hastalığı
kadere
bağlama,
hastalıkla
baş
etmeyi
kolaylaştırırken bazı kişilerde bu kaderciliğin aşırı olması hastalığın
tedavisine yönelmemesine neden olabilmektedir.106
Hastaların THSÖ’nün “Kendini Algılama Alt Boyutu”nda en düşük
puan aldıkları 6. maddeye baktığımızda “Tüberküloz olduğum için
utanıyorum” ifadesi yer almaktadır. THSÖ’nün “Kendini Algılama Alt
Boyutu”nda 6. maddeden hastaların en düşük puanı alması, tüberküloz
oldukları için utanmadıklarını göstermektedir. Yukarıda açıklanan sebepler,
bu madde için de geçerli olabilir. Jittimanee ve arkadaşlarının (2009)
Tayland’da yaptığı çalışmada çalışmaya katılan tüberküloz hastalarının
%65’inin stigma düzeyleri yüksek bulunmuştur. Aynı çalışmada hastaların
%34’ünün tüberküloz olduğu için utanç duyduğu tespit edilmiştir. DSÖ’nün
yedi ülkede 5000’i aşkın tüberküloz hastası üzerinde yaptığı çalışmada;
Yemen, Somali, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Mısır'da, hastaların yaklaşık
%40’ının tüberküloz tanısından dolayı utanç hissettiği belirtilmiştir.107
5.2.3. Aile/Arkadaş İlişkileri Alt Boyutu
THSÖ’nün Aile/Arkadaş İlişkileri Alt Boyutu’nu incelediğimizde; aile
ve arkadaş çevresinin tüberküloz hastası olan kişiye davranış ve
tutumlarını kapsar. Hastanın aile ve arkadaş çevresi; kişinin hasta
olduğunu öğrendiğinde, o kişiye olan davranışlarının değişmesi veya
aynen devam etmesi ile ilişkilidir.
Araştırmaya katılan hastaların “Aile/Arkadaş İlişkileri” alt boyutunda
ortalama =11.3±3.8 puan aldıkları görülmektedir (Tablo 4.4).
72
Tablo incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 28.
maddesinden aldıkları (=2.19±0.97), en düşük puanı ise ölçeğin 9.
maddesinden aldıkları (=1.71±0.84) görülmektedir (Tablo 4.7). Hastaların
THSÖ’nün “Kendini Algılama Alt Boyutu”nda en yüksek puan aldıkları 28.
maddeye baktığımızda “Tüberküloz olduğumu söylemem arkadaşlarımla
olan ilişkilerimi etkilemez” ifadesi yer almaktadır. THSÖ’nün “Aile/Arkadaş
İlişkileri Alt Boyutu”nda 28. maddeden hastaların en yüksek puanı alması;
çalışmamıza katılan bulaşıcı ve tedavisi uzun süreli tedavi gerektiren
tüberküloz hastalığı olan kişiler, hastalığının aile ve arkadaş ilişkilerini
etkilediğini düşünmektedir. Kelly’nin (1999) yaptığı çalışmada, hastaların
tüberküloz tanısı kesinleştikten sonra ailelerinden ya da arkadaşlarından
uzaklaştıklarını, kendilerini izole ettiklerini belirtmişlerdir. Çin’de yapılan bir
çalışmada ise katılımcılarının çoğunluğunun sosyal ilişkilerinin kesileceği
endişesi taşıdıklarını ifade etmişlerdir.6 DSÖ’nün Yedi Doğu Akdeniz
ülkesinde (Yemen, Somali, Irak, İran Suriye Arap Cumhuriyeti, Pakistan ve
Mısır) yaptığı çalışmada (2013); Pakistan’da stigmanın, yaklaşık %90
oranında hastaların aile ve arkadaş ilişkilerini etkilediği ifade edilmiştir.107
Hastaların THSÖ’nün “Kendini Algılama Alt Boyutu”nda en düşük
puan aldıkları 9. maddeye baktığımızda “Tüberküloz olduğumdan bu yana
arkadaşlarım benimle tokalaşmıyor” ifadesi yer almaktadır. THSÖ’nün
“Aile/Arkadaş İlişkileri Alt Boyutu”nda 9. Maddeden hastaların en düşük
puanı alması, arkadaşlarının tokalaşma durumunda değişiklik olmadığını
göstermektedir. Bu durum iki şekilde yorumlanabilir. Toplumumuzun
tüberkülozun tokalaşma ile bulaşmayacağını bildiği ya da hastaların
tüberküloz olduğunu çevresinden gizlediği anlamına gelmektedir.
73
5.2.4. İçselleştirilmiş Stigma Alt Boyutu
İçselleştirilmiş stigma, toplumun damgalayıcı görüşlerinin hasta
birey tarafından da benimsenmesidir. İçselleştirilmiş damgalama, kişilerin
özel alanlarında deneyimledikleri duygu, düşünce, inanç ve korkular ile
başkaları için tehlikeli olduğu ya da kendi yaşamını yönetmede yetersiz
olduğu
şeklindeki
inançlarını
içermektedir.108
Corrigan’a
göre
içselleştirilmiş stigma; bireyin toplumdaki olumsuz kalıp yargıları kendisi
için kabullenmesi ve bunun sonucunda değersizlik, utanç gibi olumsuz
duygularla
kendisini
toplumdan
geri
çekmesidir.109
İçselleştirilmiş
damgalama hastalık belirtilerini kötüleştirerek ve iyileşmeyi geciktirerek
hastalara zarar vermektedir.108, 110, 111 Damgalanmaya maruz kalan hasta,
zamanla
kendini
ve
çevresini
olumsuz
değerlendirerek
yaşadığı
damgalanmayı içselleştirebilir, toplumdan kendisini soyutlayabilir.
Tüberküloz hastaları dünyada büyük bir damgalanma ve ayrımcılık
ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu bireyler damgalanma endişesi ile
tedavi
için
sağlık
kurumuna
başvurmaktan
çekinmekte,
tedaviye
başlandığında ise toplum tarafından dışlanmaları onların iyilik halinin ve
tedaviye uyumunun sağlanmasında önemli bir engel oluşturmaktadır. Bu
bireylerin damgalanması, bu kişilerin tedaviye uyumunda sorunlara yol
açtığı gibi onların sosyal ilişkilerinde de ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Damgalanma hasta kadar hasta yakınlarını da etkilediğinden hasta ve
hasta yakınlarının sosyal yaşantılarını ve psikolojik süreçlerini olumsuz
etkileyerek yaşam kalitelerini düşürmektedir.108, 110, 111
Araştırmaya katılan hastaların “İçselleştirilmiş Stigma” alt boyutunda
ortalama =14.1±4.5 puan aldıkları görülmektedir (Tablo 4.4).
Tablo incelendiğinde hastaların en yüksek puanı ölçeğin 20.
maddesinden aldıkları (=2.30±0.98), en düşük puanı ise ölçeğin 10.
74
maddesinden aldıkları (=2.00±0.88) görülmektedir. Hastaların THSÖ’nün
“İçselleştirilmiş Stigma” boyutunda en yüksek puan aldıkları 20. maddeye
baktığımızda; “Tüberküloz mikrobunu yaymamak için çevremden uzak
duruyorum” ifadesi yer almaktadır. Hastaların THSÖ’nün “İçselleştirilmiş
Stigma” boyutunda en düşük puan aldıkları 10. maddeye baktığımızda;
“Tüberküloz hastası olduğumdan bu yana sosyal ortamlardan uzak
duruyorum” ifadesi yer almaktadır. Kayseri’de 196 tüberküloz hastası
üzerinde yapılan çalışmada; %40.3’ünde içine kapanma gibi kişisel
olumsuz
etkilerle
hastaların
içselleştirilmiş
stigma
yaşadığı
tespit
edilmiştir.20 Nepal’de yapılan bir çalışmada; hastalar tüberkülozun ilahi bir
ceza olduğuna inandıkları için bu boyutta stigmayı yaşayabilmektedir.95
Toplumdaki
damgalamanın
örselenmesine
yol
içselleştirilmesi,
açmaktadır.
bireylerin
İçselleştirilmiş
ciddi
damgalanma,
şekilde
tedavi
sürecinde üzerinde durularak elimine edilmesi gereken önemli bir
sorundur.111
75
6. SONUÇ
Bu bölümde Ankara ilinde verem savaş dispanserlerinde tedavi alan
tüberküloz
hastalarında
damgalanmanın
değerlendirilmesi
amacıyla
yapılan araştırmadan elde edilen bulgulara dayalı olarak ulaşılan
sonuçlara yer verilmiştir.
•
Hastaların ölçek genelinden aldıkları ortalama puan 69.6 olup hastaların
yarısından fazlasının (%53.4) stigma düzeylerinin yüksek bulunmuştur.
•
Araştırmaya katılan hastaların %38’inin 25-44 yaş grubunda olduğu
belirlenmiştir. Çalışmamızda yaş faktörü ile stigma puanı arasında anlamlı
fark bulunmamıştır.
•
Araştırmaya katılan hastaların %50.4’ünün kadın olduğu görülmektedir.
Çalışmamızda cinsiyet faktörü ile stigma puanı arasında anlamlı fark
bulunmamıştır.
•
Hastaların %67.4’ü evli olduğu tespit edilmiştir. Medeni durum ile THSÖ
“Aile/arkadaş İlişkileri” alt boyutu stigma puanı arasında istatistiksel olarak
anlamlı fark
bulunmuştur.
Medeni durumu
evli ve
dul olanların
“Aile/Arkadaş İlişkisi” alt boyutu puanlarının bekâr olanlara göre yüksek
olduğu saptanmıştır.
•
Araştırmaya katılan tüberküloz hastalarının THSÖ “Kendini Algılama” alt
boyutunda memur ve serbest çalışan, memur ve emekli, işçi ve serbest
çalışan hastalar arasında istatistiksel olarak anlamlı faklılık olduğu
saptanmıştır.
•
Hastaların THSÖ alt boyutu olan “Aile/Arkadaş İlişkisi” boyutunda memur
ve serbest çalışan, işçi ve serbest çalışan, serbest çalışan ve öğrenci
arasında anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır.
•
Hastaların THSÖ genelinden aldıkları ortalama puanlar analiz edildiğinde
ev hanımı ve serbest çalışan, memur ve serbest çalışan, işçi ve serbest
çalışan arasında anlamlı faklılık olduğu saptanmıştır.
76
Araştırmadan elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda;
• Damgalanma ve damgalanmayı etkileyen faktörlerin daha büyük örneklem
alınarak değerlendirilmesi,
• Toplum tarafından hastalara uygulanan damgalanmaya en etkili silah
eğitimdir.
Öncelikle bu
konuda
tüm
sağlık çalışanlarına
özellikle
hemşirelere, hastalara daha etkin hizmet vermeleri için tüberküloz ve
tüberkülozda damgalanmanın önlenmesi hakkında hizmet içi eğitim
verilmesi,
• Eğitilen hemşirelerin/sağlık çalışanlarının; hasta bireye ve ailesine, kişi
tanı aldıktan sonra hastalık hakkında eğitim vermesi,
• Hastaların damgalanma korkusunu minimize etmek amacıyla hastanın aile
ve arkadaş çevresinin sosyal yönden desteklenmesi, hastaya stigmayla
baş etme yeteneğinin kazandırılması dolayısıyla hasta güçlendirilmesinin
sağlanması,
• Hastalıkla ve hastalığa özgü stigma ile baş etme durumu iyi olan
hastalarla,
yeni
tanı
almış
hastaların
etik
şartlar
göz
önünde
bulundurularak etkileşiminin sağlanması,
• Tüberküloz hakkında birey ve aile ile birlikte tüm toplumun eğitilmesi,
tüberküloza önyargı ile yaklaşmalarının önlenmesi elzemdir. Ülkemizde
1949’dan beri her yıl Ocak ayının ilk haftası kutlanan “Verem Eğitim ve
Propaganda Haftası”nda risk grupları başta olmak üzere mümkün
olduğunca fazla kişiye ulaşılarak eğitilmesinin sağlanarak söz konusu
haftanın etkin şekilde değerlendirilmesi,
• Hissedilen stigmanın mümkün olduğunca azaltılması için her hastaya
psikolog desteği sağlanması,
• Çalışmamızda hastaların gelir durumu da düşük bulunduğundan ihtiyacı
olan hastalara gerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca gerek yerel
yönetimlerce ve dernekler vasıtasıyla maddi destek sağlanması,
77
• Serbest meslek sahibi hastaların stigma puanlarını azaltmak için Çalışma
ve
Sosyal
Güvenlik
Bakanlığı’nca
hastalık
durumunda
gelirin
kesilmemesini sağlayacak önlemlerin alınması,
• Hastaların haklarını koruyacak toplumun önyargısını eritecek stratejik
yolların belirlenmesi bunu yaparken basın ve
yayın organlarının
kullanılması önerilmektedir.
78
7. ÖZET
Tüberküloz; bulaşıcı ve tedavisi uzun süren bir hastalıktır.
Tüberküloza karşı toplumda korku ve önyargı gibi nedenlerle, hastalar
toplum
tarafından
dışlanmakta
ve
damgalanma
deneyimi
yaşayabilmektedirler. Stigma, hastaların sağlık kurumuna başvurmasını,
hastalara tanı konulmasını geciktirebilmekte, tanı konulmuş hastaların da
tedaviye uyumunu olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle stigma,
tüberkülozun tanı ve tedavi sürecini olumsuz etkileyerek hem ulusal hem
küresel düzeyde tüberkülozun kontrolünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Araştırmamız tüberküloz hastalarının stigma düzeyini ve etkileyen faktörleri
belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmamızın evreni,
Ankara ili verem savaş dispanserlerine kayıtlı tüberküloz hastalarından
oluşmaktadır. Çalışmaya 03.09.2012 ve 31.01.2013 tarihleri arasında
dispanserde tedavi gören 129 tüberküloz hastası alınmıştır. Verilerin
toplanmasında “Genel Bilgi Formu” ve “Tüberkülozlu Hastalarda Stigma
Ölçeği kullanılmıştır.
Katılımcıların %50.4’ü kadın, %60.5’i akciğer
tüberkülozudur. Çalışmamızda, hastaların ölçek genelinden aldıkları
ortalama puan =69.6±12.6 olup, katılımcıların yarısından fazlasının
(%53.4) stigma düzeyleri yüksek bulunmuştur. Ölçekte hastaların aldıkları
en
yüksek
puan
ortalaması “Hissedilen
Stigma” (=29.9±6.3) alt
boyutunda, en düşük puan ortalaması “Aile/Arkadaş İlişkisi” (=11.3±3.8)
alt boyutundadır. Hastaların %67.4’ü evli olup medeni durum ile THSÖ’nün
“Aile/Arkadaş İlişkileri” alt boyutu stigma puanı arasında anlamlı ilişki
bulunmuştur (p<0.05). Evli ve dul olanların bekâr olanlara göre
“Aile/Arkadaş İlişkisi”
alt boyutu stigma puanlarının yüksek olduğu
saptanmıştır. Hastanın mesleğinin stigma düzeyini etkilediği tespit
edilmiştir
(p<0.05). Serbest meslek sahibi hastaların THSÖ genelinden
aldıkları ortalama puan; ev hanımı, memur, işçi hastaların aldıkları stigma
puanından anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Bu kapsamda; hastaya,
79
hastanın ailesine ve risk grupları başta olmak üzere tüm topluma
tüberküloz konusunda eğitimlerin yapılması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tüberküloz, Stigma, Hemşirelik
80
8. SUMMARY
Tuberculosis is an illness that is contagious and whose treatment
takes a long time. Because there is fear of and prejudice against
tuberculosis in society, the patients may experience alienation and
stigmatization. Stigmatization could make patients to delay consulting
medical institutions, prolong the process of diagnosis and may affect the
adaptation of
diagnosed patients to treatment adversely.
Hence,
stigmatization has a negative effect on the diagnosis and treatment
process, and constitutes an impediment to the control of tuberculosis both
at national and global level. This research has been carried out with the
aim of identifying the patients’ level of stigmatization and the factors that
cause it. The research is based on the analyses of tuberculosis patients
registered to Ankara tuberculosis dispensary. 129 tuberculosis patients,
that had received treatment in the dispensary between the dates
03.09.2012 and 31.01.2013, were included in the study.
“General
Information Form” and “Stigma Scale in Tuberculosis Patients” (THSO)
were used in data acquisition. The 50.4 percent of the patients are women
and 60.5 percent of them have lung tuberculosis. The study shows that the
average point the patients got at the general scale is =69.6±12.6 and
more than the half of the participants (%53.4) have a high level of
stigmatization. In the scale, the highest point average the patients get is at
the “Felt Stigma” (=29.9±6.3) sub-dimension and the lowest one is at the
“Family/ Friends Relationship” (=11.3±3.8) sub-dimension. The 67.4
percent of the patients are married and a meaningful connection was found
between the marital status and THSO’s “Family/ Friends Relationship” subdimension point (p<0.05). It was figured out that the married ones have a
higher “Family/ Friends Relationship” sub-dimension compared to the
widowers or the singles. Furthermore, the occupation of the patient is
shown to effect the stigma level (p<0.05). It was found that the average
points the self-employed ones took from general THSO is considerably
81
higher than the stigma point that belongs to the housewife, officer, and
worker patients. In this respect, it is suggested that the whole society,
mainly the patient, his/ her family and risk groups should be given
education about tuberculosis.
Key words: Tuberculosis, Stigma, Nursing
82
9. KAYNAKLAR
1. Pekşen Y. Tüberküloz Sürveyans Çalışmalarına Pratik yaklaşım ve
Önemi 21. Yüzyılda Tüberküloz Sempozyumu ve II. Tüberküloz
Laboratuvar Tanı Yöntemleri Kursu, Samsun (10/04/2013).
http://www.klimik.org.tr/wp-content/uploads/2012/02/982011125418Yildiz_Peksen.pdf
2. Özkara Ş. Tüberkülozda Tedavi İlkeleri, Tedavi Ve Tedavinin İzlenmesi
(30/04/2013).
http://168.144.121.167/TORAKSFD23NJKL4NJ4H3BG3JH/kisokuluppt-pdf/seref.pdf
3. Erdem
M,
Taşcı
N.
Tüberküloz
Hastalarında
Benlik
Saygısı
Düzeylerinin Belirlenmesi; 2003. (05/02/2012).
http://www.tuberktoraks.org/managete/fu_folder/2003-02/2003-51-2171176.pdf
4. Arpaz S, Keskin S, Sezgin N, Budin D. Doğrudan Gözetimli Tedavi
Uygulamalarında Üç Yıllık Sonuçlar Türk Toraks Dergisi 2005; Aralık,
3:228-234.
5. Aslan D. Halk Sağlığı Bakış Açısıyla Sosyal Açıdan Damgalayıcı Bir
Hastalık: Tüberküloz 2006. (20/03/2013).
http://www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/cilt20sayi1/halksagligi.pdf
6. Zhang T, Liu X, Bromley H, Tang S. Perceptions of tuberculosis and
health seeking behaviour in rural Inner Mongolia, China. Health Policy;
2007; 81:155-165.
83
7. Yuca M, Yılmazdemir K, Çilesioğlu U. Bolu DHA. Okulda verem paniği
(20/02/2013)
http://gundem.milliyet.com.tr/okulda-veremalarmi/gundem/gundemdetay/15.02.2012/1502304/default.htm
8. Türk Dil Kurumu Sözlükler. (05/02/2012).
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com _gts&view=gts
9. Cengiz K. İnsan Hakları Gündemi Derneği. Ayrımcılıkla İlgili Temel
Kavramlar 2009. (20/03/2013).
http://www.rightsagenda.org/attachments/209_ayrimcilikkarsitihukuk.pdf
10. Kleinman A. Rethinking Psychiatry. From Cultural Category To
Personal Experience The Free Express Publications, 1991; pp. 49.
11. Mak WWS, Mo PKH, Cheung RYM, Woo J, Cheung FM, Lee D.
Comparative Stigma of HIV-AIDS, SARS and Tuberculosis in Hong
Kong. Social Science and Medicine 63 1912-1922; 2006.
12. Daniel TM. The İmpact of Tuberculosis on Civilization, İnfectious
Disease Clinic of North America; 2004. (10/01/2013).
http://www2.uah.es/saludyenfermedad/pdf/The%20impact%20of%20tu
berculosis%20on%20civilization.pdf
13. Helman CG. Medical Anthropology and Global Health In: Culture,
Health and Illness. Fourth Edition, London, 2001; s: 250.
14. Abioye IA, Omotayo MO, Alakija W. Socio-demographic determinants
of stigma among patients with pulmonary tuberculosis in Lagos,
Nigeria; 2008.
84
15. Ünalan D, Baştürk M, Ceyhan O. Tüberkülozun Yaşam Olayları ile
İlişkisi ve Hastalığın Algılanması. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dergisi; 2008; 15 (4) 249-255.
16. Taşkın F, Olgun N. Akciğer Tüberkülozlu Hastalarda Yaşam Kalitesi
Türk Toraks Dergisi; 2010; 11:19-25.
17. Sert H. Tüberküloz hastalarında stigmanın değerlendirilmesi. Doktora
Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ensitüsü; 2010.
18. Artan S. İnfeksiyon Hastalıkları. The Merc Manuel Of Diagnosis and
Therapy. 17. ed, Çeviren: Çağatay A, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri
Ltd. Şti s.1193-1206; 2003.
19. Özkara Ş, Aktaş Z, Özkan S, Ecevit H. Türkiye’de Tüberkülozun
Kontrolü İçin Başvuru Kitabı, T.C. Sağlık Bakanlığı Verem Savaşı Daire
Başkanlığı, Ankara; 2003.
20. Ünalan D. Tüberkülozlu Hastalarda Yaşam Kalitesi, Yaşam Kalitesinin
Demografik-Sosyokültürel Özellikler ve Depresyonla İlişkisi. Doktora.
Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2005.
21. Sağlık
Bakanlığı
Verem
Savaş
Daire
Başkanlığı.
Tüberküloz
Hastalarının Tanı-Tedavi ve İzlenmesi, Ankara, Aydoğdu Ofset. s.1-58;
1998.
22. Selçuk T, Kadayıfçı A, Karaaslan Y (Ed.). Tüberküloz İç Hastalıkları El
Kitabı, s. 146-155. Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 1998.
85
23. Tabak F. Enfeksiyon Hastalıkları, s. 203-216, İstanbul, Nobel Tıp Kitap
Evi, 2003.
24. Crofton SC, Horne N, Miller F. Klinik Tüberküloz. 2. Baskı, Çevirenler:
Koçyiğit E, Dağlı E, İstanbul, Yüce Yayınları A. Ş; 2002.
25. Nikiforuk A. Mahşerin Dördüncü Atlısı Salgın ve Bulaşıcı Hastalıklar
Tarihi 4. Basım. İstanbul: İletişim Yayıncılık A.Ş;2010; s.165-187.
26. Barış YI. Osmanlı Padişahlarının Yaşamlarından Kesitler hastalıkları ve
Ölüm sebepleri. Ankara, Bilimsel Tıp Yayınları, 2002.
27. Dormandy T. A History of Tuberculosis. The Hambledon Press. London
and Rio Grande, 1999.
28. Kıter G, Uçan ES. Tüberkülozdan Korunma. (15/04/2013).
http://toraks.dergisi.org/pdf/pdf_Toraksder_109.pdf
29. Onat EK. Osmanlı İmaratorluğu’nun son 40 yılında Türkiye’nin
Tüberküloz Tarihçesi. Cer. Tıp Fak.Dergisi; 1879; 10: 273-284.
30. Tuğlıoğlu F. Cumhuriyetin İlk Döneminde Verem Mücadelesi Ve
Propaganda Faaliyetleri (31/01/2013).
http://www.istanbul.edu.tr/enstituler/ataturk/dergi/Yakin_Donem_Turkiy
e_Arastirmalari_SAYI-13-14-05-Fatih_Tugluoglu-Makale.pdf
31. Türkiye’de 18 Aylık Verem Mücadelesinin Neticeleri. Tüberküloz
Dergisi; İstanbul Verem Savaş Derneği Yayını, VIII, 1952; S.2, s.88–89.
32. Sağlam T. Türkiye’de Verem Savaşı, 11. Milli Tıp Kongresi, Kader
Basımevi, 1950, İstanbul.
86
33. T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (31/01/2013).
http://tuberkuloz.thsk.gov.tr/index.php?pid=18
34. World
Health
Organization.
Global
Tuberculosis
Report
2012.
(25/12/2012).
http://apps.who.int/iris/bitstream/10665/75938/1/9789241564502_eng.p
df
35. Bozkurt H. T.C. Sağlık Bakanlığı Verem Savaşı Dairesi Başkanlığı,
Türkiye’de Verem Savaşı 2011 Raporu. S 18 Ankara Fersa Ofset.
36. Behr
MA,
Warren
SA,
Salamon
H,
et
al.
Transmission
of
Mycobacterium tuberculosis from patients smearnegative for acid-fast
bacilli. Lancet; 1999; 353:444-449.
37. Sağlık Bakanlığı. Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi. Ankara. Başak
Matbaacılık ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti; 2011.
38. Campbell AL, Bah-Sow O. Pulmonary Tuberculosis: Diagnosis and
Treatment. BMJ; 2006; 332, 1194–1197.
39. Kılıçaslan Z. Tüberkülozda Bulaşma, Patogenez ve Tanı (31/01/2013)
http://168.144.121.167/TORAKSFD23NJKL4NJ4H3BG3JH/kisokuluppt-pdf/zeki.pdf
40. Öngen G. Tüberküloz Tedavisinin İlkeleri Tüberküloz Tedavisine Yön
Veren Tanımlar İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi
Etkinlikleri, 1999 (31/01/2013).
http://www.ctf.edu.tr/stek/pdfs/13/1307go.pdf
87
41. Kurutepe M. Tüberkülozda Terminoloji ve Yeni Olgu Tedavisi Aknem
Dergisi
Dergi
1999;
13
No:3
Syf
354-358.
(31/01/2013)
http://www.ankemdernegi.org.tr/ANKEMJOURNALPDF/ANKEM_13_3_
354_358.pdf
42. Özkara Ş, Kılıçaslan Z. Tüberküloz. 1. Baskı İstanbul: Aves Yayıncılık;
2010.
43. Thompson M, Underwood MJ, Savers RD, Dookeran KA. Peripheral
tuberculous lympadenopathy: A review of 67 cases. Br J Surg; 79:
1992; 763-4.
44. Moulding T. Fizyopatoloji ve İmmünoloji: Klinik bakış. Schlossberg D
(Ed).Tetikkurt C. (çeviri ed.) Tüberküloz 3.Baskı. Bilimsel ve Teknik
Yayınları Çeviri Vakfı, İstanbul: 31-7, 1995.
45. Özdemir Kumbasar Ö. Lenf bezi tüberkülozu. 291-297 In Ed. Ş.
Özkara, Z. Kılıçaslan. Tüberküloz. Toraks Kitapları, İstanbul, 2010.
46. Özkütük A. Tüberküloz Menenjit, 2010, Dokuz Eylül Üniversitesi
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı (31/01/2013).
http://www.tmconline.org/userfiles/file/ege_gunleri_sunumlar/1.pdf
47. Törün T. Akciğer dışı sistemlerin tüberkülozu. In Ed. Ş. Özkara, Z.
Kılıçaslan. Tüberküloz. Toraks Kitapları, İstanbul: s. 329-350, 2010.
48. Mert A. Miliyer tüberküloz. In Ed. Ş. Özkara, Z. Kılıçaslan. Tüberküloz.
Toraks Kitapları, İstanbul: s. 298-312, 2010.
88
49. Reuter H, Burgess LJ, Carstens ME, et al. Characterization of the
immunological features of tuberculous pericardial effusions in HIV
positive and HIV negative patients in contrast with non-tuberculous
effusions. Tuberculosis 2006; 86:125–133.
50. Mitchison DA. Modern methods for assessing the drugs used in the
chemotherapy of mycobacterial disease. Soc Appl Bacteriol Symp Ser.
1996; 25:72S-80S.
51. Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu (29/01/2013)
http://www.verem.org.tr/verem_hakkinda_kisa_bilgi.php
52. Kalaycıoğlu O. Akciğer Tüberkülozu Patogenezi ve Kliniği. Türkiye
Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi; 1994; 14(6), 416–419.
53. Grant
A,
Gothard P, Thwaites
G.
Managing Drug Resistant
Tuberculosis. BMJ; 2008; 337, 199- 402.
54. Lew W, Pai M, Oxlade O, Martin D, Menzies D. Initial Drug Resistance
and Tuberculosis Treatment Outcomes: Systematic Review and Metaanalysis. Annals of Internal Medicine, 2008; 149(2), 123- 134.
55. Bilgiç H. Akciğer Tüberkülozu Tedavisinde Yeni Yaklaşımlar. Toraks
Derneği 2. Kış Okulu; 2003; Konya.
56. Yaramış A. BCG Aşılamasının Değeri (28/02/2013)
http://www.klimik.org.tr/wp-content/uploads/2012/02/982011125018Ahmet_Yaramis.pdf
89
57. Yalçın I. Aile içi Tüberkülozda Tedavi Yaklaşımları. 48. Milli Pediatri
Kongresi ve 4.Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi Özet Kitabı (21-24 Eylül
2004); 123-129, Samsun, 2004.
58. Phelan J. Stigma and its public health implications Lancet; 2006, 367:
528–29 (29/01/2013).
http://www.ahrn.net/LancetStigma_and_its_public_health_implications.
pdf
59. Kocabaşoğlu N, Aliustaoğlu S. Stigmatizasyon. Yeni Symposium, 2003;
41(4), 190-192.
60. Bilge A, Çam O. Ruhsal Hastalığa Yönelik Damgalama İle Mücadele.
TAF Prev. Med. Bull; 2010; 9 (1):71-78.
61. Brohan E, Slade M, Clement S, Thornicroft G. Experiences of mental
illness stigma, prejudice and discrimination: a review of measures.
BMC
Health
Services
Research
2010,
10:80.
(28/01/2013)
http://www.biomedcentral.com/content/pdf/1472-6963-10-80.pdf
62. Sert H, Olgun N. Tüberküloz ve Stigma. XXV. Ulusal Tüberküloz Ve
Göğüs Hastalıkları Kongresi; 2008; İstanbul.
63. Scambler G. Health-related stigma Sociology of Health & Illness, 2009,
Vol. 31 No. 3 pp. 441–455. (28/01/2013).
http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/j.1467-9566.2009.01161.x/pdf
64. Taylor S, Field D. Sociology of Health and Health Care London,
Blackwell, 1993.
90
65. Scambler G, Hopkins A. Being epileptic: Coming to terms with stigma.
Sociology of Health and İlness, volume 8, 2008; issue 1.
66. Etiketlenme Kuramı (29/01/2013).
http://sosyaluzmanlik.com/wpcontent/uploads/2012/12/Sosyoloji.pdf
67. Brakel V, Wim H. Measuring health-related stigma–a literature review
(20/04/2013) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17130068
68. World Economic Forum. TB: Why you shouldn’t discriminate?
(29/01/2013)
http://www.justice.gov.za/vg/hiv/docs/tb/FactSheet_discrimination.pdf
69. Porto A. Social representations of tuberculosis: stigma and prejudice
Rev Saúde Pública 2007;41. (29/01/2013).
http://www.scielo.br/pdf/rsp/v41s1/en_6493.pdf
70. Aryal S, Badhu A, Pandey S, Bhandari A, Khatiwoda P, Khatiwada P,
Giri A. Stigma related to Tuberculosis among patients attending DOTS
clinics of Dharan Municipality. Kathmandu Univ Med J 2012; 37(1)4852.
71. Courthwright A, Turner AN. Tuberculosis and Stigmatization: Pathways
and Interventions, Public Health Rep. 2010; 125(Suppl 4): 34–42.
72. Ünalan D, Baştürk M, Ceyhan O. Tüberkülozun Yaşam Olayları ile
İlişkisi ve Hastalığın Algılanması, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dergisi; 2008; 15 (4): 249-255.
73. Dhingra K, Khan S. A Sociological Study On Stigma Among Tb
Patıents in Delhi Indian Journal of Tuberculosis, 2009.
91
74. Juniarti N, Evans D. A qualitative review: the stigma of tuberculosis
Journal of Clinical Nursing, 2009; 20, p:1961–1970.
75. Abioye IA, Omotayo MO, Alakija W. Socio-demographic determinants
of stigma among patients with pulmonary tuberculosis in Lagos,
Nigeria. African Health Sciences Vol 11 Special Issue, 2011.
29/01/2013http://www.ajol.info/index.php/ahs/article/view/70078/58197
76. Macq J, Solis A, Martinez G, Martiny P, Dujardin B. An exploration of
the social stigma of tuberculosis in five “municipios” of Nicaragua to
reflect on local interventions Health Policy, 2005; 205–217 (30/01/2013)
http://homepages.ulb.ac.be/~jmacq/stigma/socstinicahelpol.pdf
77. Hatherall B, Newel J. Understanding TB-related stigma in Asia Nuffield
Centre for International Health & Development University of Leeds,
2009 UK. (29/01/2013)
http://www.dfid.gov.uk/r4d/PDF/Outputs/ESRC_DFID/60425_RES-16725-0142-5k%5B1%5D.pdf
78. Riley RL, Mills CC, O’Grady F, et al. Infectiousness of air from a
tuberculosis ward-ultraviolet irradiation of infected air: comparative
infectiousness of different patients. Am Rev Respir Dis., 1962; 85:51125.
79. Oblitas FYM, Loncharich
N, Salazar ME, David HML., Silva I,
Velásquez D. Nursing’s Role in Tuberculosis Control: a Discussion from
the Perspective of Equity
Rev. Latino-Am. Enfermagem Jan-Feb;
2010; 18(1):130-8.
80. Definition of Nursing (29/01/2013).
http://www.icn.ch/about-icn/icn-definition-of-nursing/
92
81. Öz F. Sağlık Alanında Temel Kavramlar: Ankara İmaj İç ve Dış Ticaret
AŞ. 2004; s.105-107.
82. Golden J, Conroy RM, O’Dwyer AM, Golden D, Hardouin JB. Illness
related stigma, mood and adjustment to illness in with hepatitis C.
Social Science&Medicine; 2006; 63:3188-3198.
83. Somma D, Thomas BE, Karim F, Kemp J, Arias N, Auer C, Gosoniu
GD, Abouihia A, Weiss MG. Gender and socio-cultural determinants of
TB-related stigmain Bangladesh, India, Malawi and Colombia, 2008.
84. Needham D, Foster S, Tomlinson G, Faussett PG. Socio-economic,
gender and health services factors affecting diagnostic delay for
tuberculosis patients in urban Zambia, Tropical Medicine and
International Health; 2001; 4, 256-259.
85. Chang CT, Esterman A. Diagnostic Delay Among Pulmonary
Tuberculosis Patients in Savarak, Malaysia: a cross sectional study,
Rural and Remote Health, 2007; 7:667.
86. Arpacı B, Bayrak S, Önel Z, Öcalan Ç, Şirin Y. Tüberküloz kontrolü
toplumsal cinsiyet rollerinden etkileniyor mu? (15/04/2013)
http://tip.baskent.edu.tr/egitim/mezuniyetoncesi/calismagrp/ogrsmpzsn
m13/13.P11.pdf
87. Apisarnthanarak A, Srichomkwun P, Sutepvarnon A, Bailey CT, Fraser
VJ. Clinical Infectious Diseases 2007; 45:1247.
88. Orman A, Ünlü M, Cirit M. Afyon Verem Savaş Dispanseri’nde 19902000
yılları
arasında
izlenen
627
tüberküloz
olgusunun
değerlendirilmesi. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 271-276.
93
89. Koçakoğlu Ş, Şimşek Z, Ceylan E. 2001-2006 Yılları Arasında Şanlıurfa
Merkez
Verem
Savaş
Dispanserinde
Takip
Edilen
Tüberküloz
Olgularının Epidemiyolojik Özellikleri, Türk Toraks Dergisi, Mart 2009;
Cilt 10, Sayı 1:009-014.
90. Kipp AM, Pungrassami P, Nilmanat K, Sengupta S, Poole C, Strauss
RP, Chongsuvivatwong V, Van Rie A. Socio-demographic and AIDSrelated factors associated with tuberculosis stigma in southern
Thailand: a quantitative, cross-sectional study of stigma among patients
with TB and healthy community members, BMC public health; 2011;
11:675.
91. Balbay Ö, Işıkhan V, Annakkaya, Arbak P, Bilgin C, Bulut İ, Aytar G,
Yıldırım Y. Sosyal ve Ekonomik Boyutuyla Türkiye’deki Tüberküloz
Hastaları, Düzce Tıp Fakültesi Dergisi; 2004; 2: 5-14.
92. Hisar F. Tüberküloz Hastalarının Sağlığının Geliştirilmesinde Sağlık
İnanç Modeli ve Eylem Teorisinin Uygulanması. Doktora. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2007.
93. Mangtani P, Jolley DJ, Watson JM, Rodrigues LC. Socioeconomic
deprivation and notification rates for tuberculosis in London during
1982-91. BMJ 1995; 310: 963-6.
94. Liu JJ, Yao HY, Liu EY. Analysis of factors affecting the epidemiology
of tuberculosis in China. Int J Tuberc Lung Dis 2005; 9: 450-4.
95. Baral C, Karki K, Newel J. Causes of stigma and discrimination
associated with tuberculosis in Nepal 2007: a qualitative study
(10/04/2013) http://www.biomedcentral.com/1471-2458/7/211
94
96. Coreil J, Mayard G,Simpson K, Lauzardo M, Zhu Y,Weiss M. Structural
Forces and the Production of TB-related Stigma among Haitians in Two
Contexts, NIH Public Access; 2010, Author Manuscript Soc Sci Med.
Author manuscript; available in PMC 2012; August 29.
97. Glover C. A Survey Of Client Response To The Tuberculosis Directly
Observed Therapy Program For Toronto Public Health, Health
Promotion Consulting Group. TB DOT Final Report Prepared by:
HPCG, May 10, 2006.
98. Atre S, Kudale A, Morankar S, Gosoniu D, Weiss MG. Gender and
community views of stigma and tuberculosis in rural Maharashtra, India,
2011. (10/04/2013) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21509994
99. Kayaoğlu S. Tüberküloz Hastalarında Düzenli İlaç Kullanma İle İlgili
Engeller. Yüksek Lisans. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul, 2011.
100. Jittimanee SX, Nateniyom S, Kittikraisak W, Burapat C, Akksilp S,
Chumpathat N, Sirinak C, Sattayawuthipong W, Varma JK. Social
Stigma and Knowledge of Tuberculosis and HIV among Patients with
Both Diseases in Thailand, Plos One, 2009; Volume 4, Issue 7, e6360.
101. Yalçınsoy M, Güngör S, Afşar B, Bağcı B, Selçuk E, Akaya E. İki
Büyük Halk Sağlığı Sorununun Birlikteliği: Sigara ve Tüberküloz, İnönü
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2010; 17(4):407-12.
102. Tuncer L, Akaya E, Baran A, Güngör S, Yalçınsoy M, Mihmanlı A,
Duman D, Duman G. Sigara Kullanımının Tüberküloz Seyrine Etkisi,
İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi, Cilt XXIII, Sayı 3, 2009;131-135.
95
103. Kid R, Clay S, Belemu S, Bond V, Chonta
M, Chiiya C.
Understanding ve Challenging TB StigmaToolkit for action, 2009.
(20/04/2013)
http://targets.lshtm.ac.uk/resources/Publications/TB_and_Stigma_Eng2
.pdf
104. Aydemir N. Stigma ve Epilepsi (20/04/2013)
http://www.turkepilepsi.org.tr/userfiles/file/sunumlar/stigma_ve_epileps
i.pdf
105. İmamoğlu S, Genç Yetişkinlikte Kişilerarası İlişkilerin Cinsiyet,
Cinsiyet Rolleri Ve Yalnızlık Algısı Açısından İncelenmesi, Doktora
Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2008.
106. Bolsoy N, Sevil Ü. Sağlık-Hastalık ve Kültür Etkileşimi, Atatürk
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2006; Cilt: 9 Sayı: 3.
107. WHO, An in-depth analysis of the health-seeking behaviour of
patients and health system response in seven countries of the Eastern
Mediterranean Region (20/04/2013).
http://applications.emro.who.int/dsaf/dsa710.pdf
108. Tel H, Pınar Ş, Ayaktan İzlenen Psikiyatri Hastalarında İçselleştirilmiş
Damgalama ve Benlik Saygısı, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi; 2012;
3(2):61-66.
109. Corrigan P, Larson J, Rusch N, Self-stigma and the “why try” effect:
impact on life goals and evidence-based practices, World Psychiatry.
2009; 8(2): 75–81.
96
110. Çam O, Çuhadar D. Ruhsal Hastalığa Sahip Bireylerde Damgalama
Süreci ve İçselleştirilmiş Damgalama, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi;
2011; Cilt:2, Sayı:3, 136-140.
111. Ersoy M, Varan A. Ruhsal Hastalıklarda İçselleştirilmiş Damgalanma
Ölçeği Türkçe Formu’nun Güvenilirlik ve Geçerlik Çalışması, Türk
Psikiyatri Dergisi; 2007; 18:163-171.
97
10. EKLER
EK-I Hastaların Sosyo-Demografik Özellikleri
Tüberküloz durumu?
Yeni vaka ( )
Nüks ( )
Tedaviyi Terkten Dönen ( )
Tedavi başarısızlığından gelen ( )
Tüberkülozun yeri: Akciğer ( )
Kronik ( )
Akciğer dışı ( )
Çok İlaca Dirençli TB (ÇİD-TB) hastası mı? Evet ( )
1.Yaşınız: ……………………
2.Cinsiyetiniz: a. Erkek ( )
Hayır ( )
10.Nerede yaşıyorsunuz? a. Köy ( ) b. İlçe ( )
b. Kadın ( )
11.Ne zamandan beri tüberküloz hastasısınız ……………….
3.Medeni Durumunuz:
12.Diğer
a. Bekar ( )
hastalıklarınız?.............................................
b. Dul ( ) c. Evli ( )
c. İl ( )
4.Eğitim durumunuz:
13.Ailenizde tüberküloz hastası var mı?
a. Okur yazar değil ( )
Evet ( )
b. İlköğretim mezunu ( )
Hayır ( )
Kimler……….
c. Ortaöğretim mezunu ( )
d. Yükseköğretim mezunu ( )
5. Çalışma durumunuz:
14.Tüberküloz olduğunuzu herkese söyleyebilir misiniz?
a.Çalışıyor ( ) b. Çalışmıyor ( )
a. Evet ( )
6.Mesleğiniz……………
15.Sigara kullanıyor musunuz? a. Evet ( )
7. Ailenizin toplam ortalama aylık geliri:
16.Alkol kullanıyor musunuz?
0-500 TL ( )
a. Evet ( )
500-1.000 TL ( )
1.000-1.500 TL ( )
1.500-2.000 TL ( )
2.000-5.000 TL ( )
5.000-10.000 TL ( )
b) Hayır ( )
b. Hayır ( )
b. Hayır ( )
10.000 TL ve üstü ( )
8. Sosyal güvenceniz: Var ( )
Yok ( )
17. Tüberküloz hastası olduğunuz için aileniz tarafından
dışlandığınız, kötü muamele gördüğünüz oldu mu?
a.Evet (
)
b. Hayır ( )
9.Aile tipiniz:
18. Tüberküloz hastası olduğunuz için işyerindeki kişiler
a. Çekirdek aile (anne, baba ve çocuklar)
tarafından dışlandığınız, kötü muamele gördüğünüz oldu
b. Geniş aile (anne, baba, çocuklar, dede
mu?
veya kardeş gibi)
a.Evet (
)
b. Hayır ( )
. Parçalanmış aile (anne veya baba ölmüş
ayrı yaşıyorlar)
98
EK-II. Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği
Kesinlikle
SORULAR
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
1.Tüberküloz olduğumu sosyal yaşantımda hiç
kimseye söylemiyorum.
2.Tüberküloz olduğum için kendimi suçlamıyorum.
3.Tüberküloz olduğumu öğrendiğimden bu yana
hiçbir şeyden zevk almıyorum.
4.İnsanlar tüberküloz olan biriyle evlenmekten
çekinmez.
5.İnsanlar genellikle hijyen alışkanlıkları kötü olan
insanların tüberküloz olduğunu düşünür.
6.Tüberküloz olduğum için utanıyorum.
7.Tüberkülozun bana verilen bir ceza olduğunu
düşünüyorum.
8.Yakınlarım tüberküloz olmam benim suçummuş
gibi davranıyor.
9.Tüberküloz olduğumdan bu yana arkadaşlarım
benimle tokalaşmıyor.
10.Tüberküloz hastası olduğumdan bu yana sosyal
ortamlardan uzak duruyorum.
11.Hastanede zorunlu olmadıkça odamdan dışarı
çıkmıyorum.
12.Tüberküloz olduğumdan bu yana insanlardan
fiziksel olarak uzak duruyorum.
13.Hastanedeki
diğer
hasta
veya
yakınları
tüberküloz hastalarının yanına gelmekten korkuyor.
14.İşverenler
çalışanlardan
birinin
tüberküloz
olduğunu öğrendiğinde hastanın işine son verebilir.
15.Tüberküloz olduğum
sürekli
başkalarına
için kendimi hastalığı
bulaştıran
biri
olarak
görüyorum.
16.Tüberküloz
hastası
olmam
kendimi
yalnız
hissetmeme neden oluyor.
99
EK-II. Tüberkülozlu Hastalarda Stigma Ölçeği Devamı
Kesinlikle
SORULAR
17.Kendimi
en
az
diğer
katılmıyorum
insanlar
kadar
Katılmıyorum
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
iyi
hissediyorum.
18.Akrabalarım tüberküloz olduğumu öğrendikten
sonra da benimle görüşmeye devam ediyor.
19.Arkadaşlarım
beni
ziyarete
geldiklerinde
hazırladığım / ikram ettiğim şeyleri yiyor.
20.Tüberküloz
mikrobunu
yaymamak
için
çevremden uzak duruyorum.
21.Ailemin hastalanmaması için sürekli odamda
kalıyorum.
22.İlaçlarımı insanların bulunduğu ortamlarda da
rahat bir şekilde içebilirim.
23.İnsanlar tüberküloz olduğumu öğrendiklerinde
çocuklarına yakın olmamdan rahatsızlık duymaz.
24.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı ortamda
(aynı oda) çalışmak istemez.
25.İnsanlar tüberküloz olan birine evlerini kiralar.
26.İnsanlar
tüberkülozun
evlilik
veya
ilişkiyi
etkilemeyeceğini düşünür.
27.Tüberküloz olmam ailemle ilişkilerimi etkilemez.
28.Tüberküloz olduğumu söylemem arkadaşlarımla
olan ilişkilerimi etkilemez.
29.Tüberküloz olan insanlar toplumdan dışlanır.
30.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı otobüste
seyahat etmekten çekinmez.
31.Kayınvalidesi/kayınpederi tüberküloz olan bir
kişinin
gelini/damadı
ona
kendi
evlerinde
bakmaktan rahatsızlık duymaz.
32.İnsanlar genellikle iyi beslenemeyen insanların
tüberküloz olduğunu düşünür.
33.Tüberküloz
hastalarına
karşı
toplumda
ayrımcılık yapılır.
100
EK-III THSÖ ALT BOYUTLARI
1. HİSSEDİLEN STİGMA ALT BOYUTU
4. İnsanlar tüberküloz olan biriyle evlenmekten çekinmez.
5. İnsanlar genellikle hijyen alışkanlıkları kötü olan insanların tüberküloz olduğunu
düşünür.
13. Hastanedeki diğer hasta veya yakınları tüberküloz hastalarının yanına
gelmekten korkuyor.
14. İşverenler çalışanlardan birinin tüberküloz olduğunu öğrendiğinde hastanın
işine son verebilir.
23.İnsanlar tüberküloz olduğumu öğrendiklerinde çocuklarına yakın olmamdan
rahatsızlık duymaz.
24.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı ortamda (aynı oda) çalışmak istemez.
25.İnsanlar tüberküloz olan birine evlerini kiralar.
26.İnsanlar tüberkülozun evlilik veya ilişkiyi etkilemeyeceğini düşünür.
29.Tüberküloz olan insanlar toplumdan dışlanır.
30.İnsanlar tüberküloz olan biriyle aynı otobüste seyahat etmekten çekinmez.
31.Kayınvalidesi/kayınpederi tüberküloz olan bir kişinin gelini/damadı ona kendi
evlerinde bakmaktan rahatsızlık duymaz.
32.İnsanlar genellikle iyi beslenemeyen insanların tüberküloz olduğunu düşünür.
33.Tüberküloz hastalarına karşı toplumda ayrımcılık yapılır.
II. KENDİNİ ALGILAMA ALT BOYUTU
2.Tüberküloz olduğum için kendimi suçlamıyorum.
3.Tüberküloz olduğumu öğrendiğimden bu yana hiçbir şeyden zevk almıyorum.
6.Tüberküloz olduğum için utanıyorum.
7.Tüberkülozun bana verilen bir ceza olduğunu düşünüyorum.
15.Tüberküloz olduğum için kendimi hastalığı sürekli başkalarına bulaştıran biri
olarak görüyorum.
16.Tüberküloz hastası olmam kendimi yalnız hissetmeme neden oluyor.
17.Kendimi en az diğer insanlar kadar iyi hissediyorum.
101
III. AİLE / ARKADAŞ İLİŞKİLERİ ALT BOYUTU
8.Yakınlarım tüberküloz olmam benim suçummuş gibi davranıyor.
9.Tüberküloz olduğumdan bu yana arkadaşlarım benimle tokalaşmıyor.
18.Akrabalarım tüberküloz olduğumu öğrendikten sonra da benimle görüşmeye
devam ediyor.
19.Arkadaşlarım beni ziyarete geldiklerinde hazırladığım / ikram ettiğim şeyleri
yiyor.
27.Tüberküloz olmam ailemle ilişkilerimi etkilemez.
28.Tüberküloz olduğumu söylemem arkadaşlarımla olan ilişkilerimi etkilemez.
IV. İÇSELLEŞTİRİLMİŞ STİGMA ALT BOYUTU
1.Tüberküloz olduğumu sosyal yaşantımda hiç kimseye söylemiyorum.
10.Tüberküloz hastası olduğumdan bu yana sosyal ortamlardan uzak duruyorum.
11.Hastanede zorunlu olmadıkça odamdan dışarı çıkmıyorum.
12.Tüberküloz olduğumdan bu yana insanlardan fiziksel olarak uzak duruyorum.
20.Tüberküloz mikrobunu yaymamak için çevremden uzak duruyorum.
21.Ailemin hastalanmaması için sürekli odamda kalıyorum.
22.İlaçlarımı insanların bulunduğu ortamlarda da rahat bir şekilde içebilirim.
102
EK-IV
103
104
105
EK-V
106
EK-VI
107
EK-VII Hasta Bilgilendirme Formu
Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Tüberküloz tanısı almış
hastalar pek çok yönden değerlendirilmiş ancak stigma düzeyleri ile ilgili
çok az çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda da hastaların çeşitli
düzeylerde stigma deneyimledikleri bu nedenle sosyal izolasyon, benlik
saygısında azalma ve depresyon yaşadıkları belirlenmiştir. Hastanın
stigma yönünden yönünden değerlendirilmesini hem hastanın tedaviye
uyumunu
kolaylaştırmakta
hem
tanı
için
erken
tesbit
edilmesini
sağlamakta hem de hastaların sosyal izolasyon yaşamalarına engel olarak
depresyon ve benlik saygısında azalma gibi sorunlarla karşılaşmalarına
engel olmaktadır. Bu nedenle size mevcut stigma, benlik saygısı ve
depresyon düzeyinizi gösteren çeşitli sorulardan oluşan bir form
uygulanacaktır. Bu form karşılığı sizden ücret talep edilmeyecektir. Siz bu
çalışmaya (Tüberkülozlu Hastalarda Stigmanın Değerlendirilmesi) katılma
ya da katılmama veya istediğiniz zaman çalışmayı bırakma hakkına
sahipsiniz. Çalışmaya katılmamış olmanız çalışmaya katılan diğer
hastalardan farklı muamele görmenize neden olmayacaktır.
Yapılacak olan araştırmanın (Tüberkülozlu Hastalarda Stigmanın
Değerlendirilmesi) amacı, süresi, uygulanacak yöntemler, yararları,
zararları konusunda bilgilendirildim. Bu koşullarda söz konusu araştırmaya
kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul
ediyorum.
Bu çalışmanın niteliği bana Fatma Özlem ÖZTÜRK tarafından
ayrıntılı olarak anlatıldı.
Adı-Soyadı:
Tarih:
İmza
108
TEŞEKKÜR
EK-VIII
Tez
çalışmamın
her
aşamasında
bilgi
ve
tecrübesinden
yararlandığım, tezimin tasarlanmasında ve yürütülmesinde desteğini
esirgemeyen değerli danışmanım Doç. Dr. Filiz HİSAR’a, ölçeğini
kullanmama
izin
veren
Dr.
Havva
SERT’e,
verilerin
analizinin
yapılmasında destek olan Doç. Dr. Bülent ÇELİK’e,
Veri toplama aşamasında her türlü ilgi ve yardımını esirgemeyen
Ankara İli verem savaş dispanserleri hekimlerine, hemşirelerine; özellikle
Uzm. Dr. Emel KİBAROĞLU, Uzm. Dr. Asiye İnan SÜER, Dr. Filiz AĞCA,
Dr. Beyhan ÇAKAR, Dr. Yavuz TANRIKULU’na ve tez çalışmama katılan
tüm hastalara,
Yüksek lisans eğitimim boyunca desteklerini esirgemeyen Daire
Başkanlarım
Uzm.
Dr.
Hamza
BOZKURT’a,
Uzm.
Dr.
Seher
MUSAONBAŞIOĞLU’na ve Birim Sorumlum Süleyman Murat MUTLU’ya,
Son olarak ailelerime; özellikle de sevgili eşim İzzet’e ve oğlum
Kerem’e, bana bu zorlu süreç boyunca verdikleri destek ve gösterdikleri
sabır ve anlayış için sonsuz teşekkür ederim.
Fatma Özlem ÖZTÜRK
109
11. ÖZGEÇMİŞ
Adı
: Fatma Özlem
Soyadı
: ÖZTÜRK
Doğum Yeri
: Ankara
Doğum Tarihi
: 20/07/1981
Eğitim :
2000-2005
: Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Hemşirelik Bölümü
1999-2000
: Ankara Üniversitesi İngilizce Hazırlık Programı
1995-1999
: Beypazarı Tolunay Özaka Sağlık Meslek Lisesi
Üye Olduğu Bilimsel Kuruluşlar:
Türk Hemşireler Derneği
MESLEKİ DENEYİM
2010- ………. T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Tüberküloz Daire Başkanlığı
2001-2010
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Yenidoğan Yoğunbakım Kliniği (3 Yıl)
Dahiliye Kliniği (2 Yıl)
Kadın Hastalıkları ve Doğum Ameliyathanesi (2 Yıl)
Acil Servis (1 Yıl)
İntaniye Kliniği (2 Yıl)
110
Download