49. SAYI - Avrasya Hospital

advertisement
Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kanser Özel Sayısı - Y›l:14 - Say›: 49 -
www.avrasyahospital.com
BÖLÜMLERİMİZ
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ
HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER
Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender
özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere 135
nitelikli hasta yataklarına sahiptir.
6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli-
yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi
müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan
Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun
Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi,
Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri,
Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi,
Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır.
50 adet modern poliklinik odası, yüksek
teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200
m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı
ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık
kuruluşudur.
BÖLÜMLERİMİZ
• 24 Saat Acil Hizmet
• Genel Cerrahi
• Onkoloji
• Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
• Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar›
• ‹ç Hastal›klar› • Kulak Burun ve Bo€az
• Nöroloji
• Beyin, Omurilik ve Sinir
Cerrahisi (Nöroflirurji)
• Gö€üs Hastal›klar›
• Gö€üs Cerrahisi
• Kardiyoloji
• Kalp ve Damar Cerrahisi
• Göz Hastal›klar›
• Difl Sa€l›€›
• Ortopedi ve Travmatoloji
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
• Üroloji • Estetik-Plastik Cerrahisi
• El ve Mikro Cerrahi
• Psikiyatri
• Cilt Hastal›klar› • Beslenme ve Diyet
• Eriflkin Yo€un Bak›m
• Koroner Yo€un Bak›m
• Yeni Do€an Yo€un Bak›m
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ
Onkoloji Merkezi
Kanser Teflhis ve Tedavisi
Radyasyon Onkolojisi
Kemoterapi
Ifl›n Tedavisi
Lineer Akseleratör (Linak)
Kobalt Ayg›t›
Simülatör
Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama
Onkoloji Yo€un Bak›m›
Genel Cerrahi
Acil Cerrahi
Kanser Cerrahisi
Endoskopik Cerrahi
Sünnet
Endoskopi Ünitesi
Gastroskopi
Duodenoskopi
E.R.C.P.
Kolonoskopi
Rektoskopi
Gö€üs Hastal›klar›
Bronkoskopi
Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu
Plevral Biyopsi
Torasentez
Plörodesiz
Solunum Fonksiyon Testleri
Allerji Testleri
Kardiyoloji
Koroner Anjiyografi
128 Kesit BT Anjiyo
MR Anjiyo
Damarlar›n Doppler Tetkiki
Periferik Anjiyografi
Kalp Anjiyografisi
Balon Anjiyoplasti
Stent Tak›lmas›
ASD
VSD
PDA Kapat›lmas›
Valvüloplasti
DSA ile Damarlar›n Tetkiki
Kal›c› Kalp Pili Tedavisi
Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin
Anjiyografisi)
Ekokardiyografi
Eforlu EKG
EKG
Stres Eko
Holter
Tansiyon Holter
Kardiovasküler Cerrahi
Eriflkin Koroner Arter BYPASS
Kalp Kapak Cerrahisi
Do€ufltan (Konjentinal) Kalp
Hastalıkları Cerrahisi
Büyük Aort Damarı Cerrahisi
Bacak Atardamarları ve Varis
Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları
Nöroloji
EEG
A€r› Tedavisi
Göz Ünitesi
FFA (Göz Anjiyosu)
Görme Alan› Belirleme Ünitesi
Argon Laser
Yag Laser
Kontakt Lens
Üroloji
Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi
(ESWL)
Pnömatik Tafl K›rma
Sistoskopi
Üreteroskopi
Renoskopi
Sünnet
Dermatoloji (Cildiye)
Laser Uygulama Ünitesi
Kal›c› Epilasyon
Cilt Gençlefltirme
Varis Tedavisi
Elektrokoterizasyon
Krioterapi
Radyoloji
Emar-MR (Manyetik Rezonans)
Multislice Tomografi
128 Kesit Tomografi (Dijital
Anjiyo)
Ultrason
Renkli Doppler
Mamografi
Fluoroskopi
Konvansiyonel Röntgen
Laboratuvar
Biyokimya
CHEK-UP
Mikrobiyoloji
Patoloji Laboratuvar›
Histopatoloji
Sitoloji
Frozen ‹nceleme
Hasta Bafl› Giriflimler
MİSYONUMUZ
VİZYONUMUZ
DEĞERLERİMİZ
Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile
bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve
koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan
uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›,
hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve
cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve
ekonomik olarak sunmakt›r.
Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen,
toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n
tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve
bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen,
güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir
sa€l›k kuruluflu olmakt›r.
De€iflim ve geliflime aç›kl›k
fiefkat ve güleryüzlülük
Çevreye ve insana sayg›
Tak›m çal›flmas›na olan inanç
Güvenilirlik
HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR.
2
Yön. Kur. Başkanı
Op. Dr. Hüseyin URLU
Kanser
Tedavisinde
Cazibe Merkezi;
TÜRKİYE
Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu
Kanser haftası nedeniyle yayınlanacak olan bu yayınımızda amacımız
okurlarımızı, hastalarımızı, yakınlarını
kanser konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek. Meslektaşlarımızla bilgilerimizi paylaşmaktır. Kansere karşı
mücadelede bir başvuru dokümanı olarak, sık rastlanan bazı kanser çeşitleri
hakkında bilgi içeren bu dergimiz hastanemizin sizler için özel bir çalışmasıdır.
Birçok hastalıkta olduğu gibi kanserde de “Erken teşhis hayat kurtarır.” sloganı çok önemli bir rehber
sözcüktür. Erken teşhis ve tedavi gerçekten hayat kurtarır.
Kanser sinsi ilerleyen bir hastalık
olması nedeniyle, tesadüfen ve nadiren erken yakalanabilir. Hastalarında,
doktorlarında bu konuda son derece
dikkatli ve uyanık olmaları gereklidir.
20-30 yıl önce ülkemizde birçok
hastalığın teşhis ve tedavisi için yurt
dışına gidilirdi. Öncelikle teşhisi karmaşık, zor, tedavisi ileri teknoloji ve
bilgi gerektiren ölümcül, korkutucu
hastalıklar için çare batı ülkelerinde
Avrupa ve Amerika’da aranırdı. Oradaki hastanelerin imkanlarından ve
konforlarından söz edilirdi. Kısacası o
ülkelere hasta göçü vardı.
Yıllar geçtikçe ülkemizde sağlık
alanında ciddi ilerlemeler oldu. Özel
hastane sayısı, nitelikli yatak ve hasta
odalarının konforu arttı. Hastaneler
mükemmel tıbbi cihazlarla donatıldı.
Verilen hizmetlerin hızı arttı, kalitesi
arttı. Bütün bu gelişmeler sadece özel
hastanelerde olmadı. Kamu ve üniversite hastanelerinde de gelişmeler
yaşandı. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı
ve bilginin paylaşımı arttı. Doktorlar
yardımcı sağlık personelleri, hemşireler, laborantlar, teknisyenler daha
iyi yetişme şansı yakaladı.
Ülkemiz sağlıkta cazibe merkezi
oldu. Bir çok ülkeden Balkanlardan
OrtaDoğu’dan, Kafkaslar’dan, Kuzey Afrika’dan, Türk Devletleri’nden,
Avrupa ülkelerinden ülkemize hasta
göçü başladı. Ülkemiz insanı da sağlık kurumlarımıza güvenerek teşhis
ve tedavi için çareyi yurtiçinde aramaya başladı. En önemli hastalıklarda
da tedaviyi ülkesinde yaptırmaya ve
Türk Tıbbına kendisini ve yakınlarını
emanet etmeye başladı.
Avrasya Hospital kanser konusunda ilk ciddi yatırımları yapmış bir özel
hastanedir. Radyasyon onkoloji merkezini hastane içinde kurmuş ilk özel
hastanedir. Kanser teşhis ve tedavisi
konusunda Türkiye’nin referans kurumlarından biridir.
Onkoloji Merkezimizde Lineer Akselatör (Linak), Kobalt, Similatör, üç
boyutlu tedavi planlama ünitesi, 128
kesitli onkolojik yazılımı olan, 3 boyutlu tümör takibi yapılabilen özellikli
cihazlarımız mevcuttur. Konformal
radyoterapi IMRT (Intensity Modulated Radiation Therapy) yapılabilmektedir. Medikal Onkoloji ünitesinde de
Kemoterapi tedavileri yapılmakta,
düzenli hasta takibi yapılabilmektedir.
Kanser teşhisi içinde hastanemiz
Görüntüleme Ünitemizde özellikli
Ultrason Cihazları, Renkli Doppler,
MR, Bilgisayarlı Tomografi, Mamografi, Anjio Cihazı, Endoskopi Ünitemizde
Bronkoskopi, Gastroskopi, Duedeonoskopi, ERCP, Sistoskopi, Üreterorenoskopi gibi ileri teşhis cihaz ve ekipmanları bulunmaktadır. Bu alanda
becerikli bilgili hekim ve teknisyen
kadromuz mevcuttur. Tam gün çalışan Patoloji, Biyokimya, Mikrobiyoloji
laboratuarlarımızda etkin teşhis imkanları vardır. Hastanemiz girişimsel
radyolojide, endoskopik tetkiklerde,
ameliyatlarda frozen section yaparak
kanser tanısını erken koyma şansına
sahip bir hastanedir.
Her Çarşamba kanser alanında
uzmanlaşmış 12-15 hekimle tümör
konseyleri yapılmaktadır. Tümör-Kanser konseylerinde Medikal Onkolog,
Radyasyon Onkoloğu, Radyologlar,
klinisyenler, cerrahlar bulunmakta
her hafta birçok hastanın tedavisine
karar verilmektedir. Doktorlar bilgi,
deneyim ve tecrübelerini paylaşmakta, konseyden çıkan sonuçlar hastalarımıza şifa olarak dönmektedir.
‘Hiçbir şey insan ve sağlık kadar
önemli değildir.’ sloganıyla yıllardır
binlerce insana şifa verdik vermeye
de devam ediyoruz.
Kanserin hem teşhisinde hem tedavisinde erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastaneyiz.
Sağlıkla kalın hoşça ve mutlu kalın.
Nisan - Mayıs - Haziran, 2013
Ad›na Sahibi :
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Genel Yay›n Yönetmeni:
Op. Dr. Tamer Sözen
Yaz› ‹flleri Müdürü:
Ömer Urlu
Yay›n Koordinatörü:
‹brahim Urlu
Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim:
Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel
YAYIN KURULU
Uz. Dr. Ahmet Altun
Op. Dr. Ali Güven Ak›nc›
Doç. Dr. Ali Rıza Cenal
Uz. Dr. Ali Vardar
Op. Dr. Arman Çitçi
Uz. Dr. Ayflegül Navdar
Dr. Akın Ünal
Uz. Dr. Banu Altoparlak
Op. Dr. Bülent Öztürk
Uz. Dr. Celal Gölgeci
Doç. Dr. Cenk Tataroğlu
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Uz. Dr. Deniz Yardımcı
Uz. .Dr. Ebru Öztürk
Op. Dr. Ebru Topuz
Uz. Dr. Emre Güler
Uz. Dr. Ersin Sar›
Prof. Dr. Esat Akıncı
Dt. Eylem Uslu
Op. Dr. Ferhat O€uz
Op. Dr. Fuat Kurflun
Op. Dr. Gamze Baykan
Dr. Hakan Oğurlu
Uz. Dr. Handan Yaflar
Op. Dr. Hasan Lice
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Uz. Dr. Ifl›l Soysal
Op. Dr. ‹stepan Suna
Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m
Doç. Dr. Mahmut İlhan
Prof. Dr. Mehmet Meriç
Op. Dr. Mehmet Koç
Uz. Dr. M. Ali Talay
Uz. Dr. Melek fialc›o€lu
Uz. Dr. Nilgün Demirba€
Dr. Nur Arslan
Op. Dr. Nurcan Dalan
Op. Dr. Özgür Çetiner
Op. Dr. Özgür Odabafl
Op. Dr. Özgür Ortak
Uz. Dr. Suzan Uzan
Uz. Dr. fienay S›ld›r
Op. Dr. Tamer Sözen
Dr. Türkan Kasabal›
Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu
Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi
Baflhemflire: Gülay Aziret
YAYIN DANIfiMA KURULU
Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof.Dr. Bülent Ergun
Prof. Dr. Gökhan Töre - Op.Dr. Halil Önsoy
Op.Dr. Halil Toplamao€lu - Prof.Dr. Kürflat Bozkurt
Prof.Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Doç. Dr. Rafet Yi€itbafl›
Prof.Dr. Türker Özkan - Prof.Dr. Hasan Serdaro€lu
‹LET‹fi‹M:
Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107
Zeytinburnu - ‹stanbul
Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60
www.avrasyahospital.com.tr - [email protected]
Grafik, Tasarım ve Baskı:
Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130
Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83
E-mail: [email protected]
3
AVRASYA HOSPITAL
KANSER ÖZEL SAYISI
Her Hafta toplanan
Onkoloji Konseyi
kanserli hastalara umut oluyor.
Hastanemiz 15 yıldan
bu yana
etkin şekilde
kanserle mücadele ediyor.
Kurulduğundan bu yana
10.000’den fazla hastanın
tedavisini
gerçekleştiren
Onkoloji bölümümüz 2012
yılında faaliyete geçen
Kemoterapi ünitesi ile ilaçlı kanser tedavisinde de
önemli bir noktaya geldi.
Her Çarşamba toplanan
Onkoloji Konseyi ile ABD.
ve sağlık sistemi gelişmiş
bir çok ülkede uygulanan
değişik branştaki hekimlerin bilgi birikimlerini bir
araya getirerek hastaya en doğru teşhis
ve tedaviyi uygulamak adına özellik arz
eden hastaları için aynı masa etrafında
toplanarak fikir alışverişi yapmalarını
biz de Türkiye ‘de ilk uygulayan sağlık
kuruluşlarından olmanın mutluluğunu
yaşıyoruz.
Avrasya Hospital olarak sürekli kendimizi geliştirmek ve ilerlemek istiyoruz.
Bu başarılı çalışmalarımızdan dolayı da
eskiden hastalarımız tedavi için yurt
dışına giderken bugün tam tersi olarak
dünyanın bir çok ülkesinden hastanemize gelen hastaları görünce ülkemiz adına seviniyoruz.
Özel sağlık kuruluşları içinde ilk ruhsatlı onkoloji bölümü kuran Avrasya
4
Kendi konularında uzman doktorların dev ekranda yansıtılan kanser
hastasının durumu ile
alakalı görüşlerini ifade
ettikleri toplantılarda birinci amaç hastalara şifa
vermek . Hekimler hastaları için en doğru teşhisi ve tedavi yöntemini
bulmak için fikir alış verişi yaptıkları toplantıda
bilimsel bilgilerini ortaya
koyuyorlar.
Hospital bu konuda teşhis ve tedavi
yöntemleri ile alakalı her gün kendini
geliştirerek alanında aranılan bir sağlık
kuruluşu olmuş durumda...
Onkoloji Konseyi toplantılarında Doç.
Dr. Mahmut İlhan, Başhekim Uzm.Dr.
Türkan Uslu, Başhekim yardımcısı Göğüs
Cerrahisi Op.Dr.Ali Güven Akıncı, Göğüs
hastalıkları Uzm. Dr. Banu Altoparlak, Patoloji uzmanı Uzm. Dr. Nilgün Demirbağ,
Genel Cerrahi Op.Dr. Coşkun Görmüş
ve Op. Dr. Hasan Lice, Radyoloji Uzm.
Dr. Ahmet Altun, Başhemşire Gülay
Aziret‘in katıldığı toplantılarda her hekim
kendi konusu ile ilgili bilgileri meslektaşlarına aktardı.
Başhekim Dr. Türkan
Uslu “Avrasya Hospital
olarak sürekli teknoloji
ve konusunda uzman hekim arkadaşlarımız ile kendimizi yeniliyoruz.’
Hastanemizin B Bloğu hizmete girdikten sonra aramıza çok değerli hekimler katıldı. Hastanemizin yönetimi ciddi
manada çok yüksek bedeller ödeyerek
hastanedeki medikal makina parkurunu
yenilediler. Kanserin tüm evrelerinde
teşhis, tanı ve tedavi aşamalarında tüm
cihazlarımız yenilendi. MR, 128 Kesit Tomografi, Mamografi gibi özellikli cihazlar
yenilendi.
Avrasya Hospital olarak amacımız
hastalarımıza en doğru teşhis ve tedavi ile yardım etmek ve şifa bulmalarını
sağlamak...
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
Kanser Tedavisinde
K
anser hastalığı önemli bir problemdir, önemi öldürücülüğü ve korkutucu olmasından kaynaklanır. Yeterli
kalitede mortalite verileri dünyanın %30
için vardır, ancak tüm dünyada yaygın
görülmektedir. Bu rakamların hepsi kanser kayıtları sayesinde bilinirler, kayıtlar
ABD de NCI-SEER programı ile alınır, az
gelişmiş ülkelerde IARC bölgesel kayıtla-
rına dayanarak hazırlar. Kayıtları olmayan
ülkelerde insidens oranları komşu ülkenin mortalite veya mortalite oranlarına
bakılarak tahmin edilir. Kanser tipi, kanserin yeri ve histolojisine dayalı ICD kodlamasına göre kaydedilir.
Dünyada 2008 kayıtlarına göre yeni
tanı konulan kanser sayısı 12.7 milyon,
ki bunun 5.6 milyonu
gelişmiş dünya coğrafBu yazıda ASCO(American Society of Clinical Oncology)’
nun tespit ettiği-tanımladığı 2012 yılında onkolog pratiğini yasında geri kalan 7.1
değiştiren yeni gelişmeler not edildi.Önemli gelişmelerin
milyon ise az gelişmiş
yeri ve sayısı aşağıdaki gibidir.
ülkelerden gelir.
Araştırma yeri ve sayısı
Meme kanseri:3
Prostat kanseri: 1
Özefagus:1
Kolon kanseri:2
Over kanseri: 1
Akciğer kanseri:1
Multiple Myeloma:2
Sarkoma:1
Meduller Troid Kanseri:1
Basal Cell Carcinoma:1
Destek tedavisi:2
Yaşlı Hastalar:2
6
İlaç
Pertzumab, TDM-1, Evorilimus
Enzalutamide
KRT +C vs C
Regorafenib+Sigmoidoskopi
Bevacizumab
Carboplatin-Pemetrexed
Lenalidomide idame
Pazopanib
Kabozantinib
Vismodegib
Olanzapine, Deluxetine
74 yaşına kadar herhangi bir kansere yakalanma olasılığı gelişmiş
ülkelerde yaklaşık olarak gelişmemiş ülkelere
göre 2 kat fazladır.(Gelişmiş ülkelerde:%31
erkek ve %22 kadın,
gelişmemiş ülkelerde
%9.1 ve %9). Bu gelişmiş ülkelerde potansiyel öldürücü olmayan
sessiz kanserlerin sık yakalanması ve az
gelişmiş ülkelerde ise kanser hastalarının geç evrede yakalanması ve yaşam
süresinin kısalığı ile ilglidir.
Kanser hastaların yaşam süresi hesaplanırken 5 yıllık sağkalım genelikle
ölçülür, kanser hastasındaki bu rakam ile
kanser olmayanlardaki aynı yaş grubundaki insanların karşılaştırılması ile sonuç
alınır. Misal 2001 yılındaki kadın meme
kanserinde 5 yıllık sağkalım %89.8 iken
aynı rakam sağlıklı olanlarda %99.8 idi.
Kanser korkulu bir hastalık olmasına
rağmen son yıllarda tedrici olarak yaşam süresinde uzama görülmüştür, bu
uzama tarama testleri sayesinde erken
yakalanan kanserin öldürücü olmaması
ve böylece ortalama ömrün uzaması ve
ayrıca tedavilerdeki ilerleme ile ilgilidir.
Örneğin, 1970 lerde ABD de kansere
yakalanan insanların %50 5 yıl yaşarken
şimdilerde bu oran %65 cıvarındadır.
2012 yılında onkoloji uzmanı pratiğini değiştiren gelişme ne anlama gelir?.
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
Yeni Gelişmeler...
Bu yeni çıkan ilaç ve tedavi yönteminin
eskisinden üstün olduğunu, böylece eskiden sıralamada standart tedavi diye
kullanılan bu tedavinin yerini bu yeni
tedaviye bıraktığı veya yakın zamanda
bırakacağı anlamına gelir. Bu yeni çıkan
ilaç veya tedavi yöntemi eskisi ile faz III
kontrollü araştırma denilen hastalar üzerinde yapılan en önemli çalışmalar ile
test edilir ve sonuç pozitif ise dünyadaki önemli sağlık ve ilaç daireleri bunları
onaylar(ABD de FDA ve Avrupada EMEA
en önemli 2 tanedir) ve sonra ülkemizde
sağlık bakanlığı ruhsatlar, böylece bizde
hastalara günlük tedavimizde uygularız.
Ülkemizde ve dünyada hastaların bazı
hekim veya hekim olmayan kişilerin
kullandığı bitkisel/alternatif tedaviler
genellikle standart laboratuar testlerini
kullanarak denenmemiş veya az denenmiş, insan çalışması ya yok yada çok çok
nadiren faz I-II negatif(Zakkum-NO extresi) sonuçlanmıştır. Bu nedenle bitkisel
standart olmayan tedavileri biz yeterince denenmediği için ilaç olarak tıbbı
tedavi ile beraber önermiyoruz, yan etki
artışı ve etki azalmasına yol açabilmektedir.
Kanser korkulu bir hastalık olmasına rağmen son yıllarda tedrici olarak yaşam süresinde uzama görülmüştür, bu
uzama tarama testleri sayesinde erken yakalanan kanserin
öldürücü olmaması ve böylece ortalama ömrün uzaması ve
ayrıca tedavilerdeki ilerleme ile ilgilidir.
Yukardaki yeni gelişmelerin 11/18
(%61) hedefe yönelik ilaçlardır, yani kemoterapi değildir, bunlar ya kemoterapi
yerine tek başına, ya ondan sonra yada
onunla beraber kullanıma girmektedir.
Yan etkileri genellikle daha az veya kolay
yönetilebilir durumdadır. Kanser kütlesi
içindeki genetik değişiklik hedeflenerek
ilaç endüstrisi tarafından üretilir. Bazı
ilaçlar bir hastalığın kaderini değiştirmiş
yada bir hastalıkda küçük bir alt grupda başarıyal kullanılmaktadır. Gelecekte
kanser ile mücadelede eskiye göre doktor ve hastalar daha şanslıdırlar.
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp Fakültesini bitirdi.1995 yılında
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları
ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal
Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006
yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 4806
7
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Onkoloji Bölümü Başkanı
“Onkoloji Departmanı
İ
nsanoğlunun korkulu rüyası kanser, yeni yüzyılda da insanlarımızın
yaşamlarını tehdit eden hastalıkların en başında gelmektedir.
Kanserle mücadele büyük yatırımlar, modern donanımlar ve bu
konuda yetiştirilmiş deneyimli tıbbi ekip gerektirmektedir. Ülkemizde
bu amansız hastalıkla mücadele günümüze kadar ağırlıklı olarak
kamu sağlık kuruluşlarına bırakılmıştı. Artık son yıllarda devletimizin
üstündeki bu ağır yük artık özel sağlık kuruluşları tarafından da
karşılanmaya başlanmıştır. Avrasya Hospital Kanser Merkezi bu
alanda özel sektör tarafından yapılan ilk ciddi yatırımlardandır.
Günümüzde Avrasya Hospital “Eksiksiz Onkoloji Departmanı” olan
sayılı birkaç özel hastaneden biridir. Hastanemizde ayaktan ve
yatarak tedavi imkanları mevcuttur. Hastaların tedavisi dışında tanı,
takip ve sağlıklı kişilerde de tarama çalışmaları yapılmaktadır.
“Eksiksiz Onkoloji Departmanı“ alanında en ileri teknolojiler
kullanılarak ülkemize kazandırılan Avrasya Hospital Onkoloji
Merkezinde erken teşhis ve tedavi üniteleri nasıl çalışıyor, bu
konuda neler yapılıyor? Doğru teşhis ve yeterli tedavi için nelere
gereksinimimiz var ve biz bunların ne kadarına sahibiz? Aşağıda bu
soruların cevabını bulacaksınız.
Onkoloji alanında uğraş vermesi gereken sağlık merkezlerinde
öncelikle hastaların tanısını kolaylaştıracak tüm klinik ve gelişmiş
laboratuar yöntemlerinin yapılandırılmış olması gerekmektedir.
Deneyimli tıbbi ekibin yanı sıra son sistem görüntüleme
departmanları olmalıdır. Hastanemizde bu işlemler için multislice
bilgisayarlı tomografi
(BT 128 slice), magnetik rezonans
(MR 1,5 Tesla), tam donanımlı 4-D ultrason, genel radyoloji
ve mamografi üniteleri vardır. Tüm analizleri yapabilecek,
bu arada tümörlere özgü marker ve tetkikleri inceleyecek
laboratuarlarımız, her türlü olanağa sahip patoloji laboratuarımız
ve onkoloji deneyimi olan uzmanlarımız, ayrıca endoskopik
araştırmaları yapacak olanak ve uzmanlarımız (Endoskopi,
Gastroskopi, Kolonoskopi, Bronkoskopi vs.) bulunmaktadır.
Hastalarımızın sahip olduğu tüm bu olanaklar yardımıyla tanısını
koyduğumuz malign hastalığın tedavisinde günümüzdeki üç büyük
tedavi yönteminden yararlanmaktayız;
a-) CERRAHİ: Tümörün ve etrafındaki riskli dokuların çıkarılması
genellikle büyük bir cerrahi girişim gerektirmektedir. Bunun için
hastanemizde modern cihazlarla donatılmış ameliyathaneler,
anestezi aygıtları ve deneyimli ekipler, yoğun bakım üniteleri
kurulmuş ve büyük bir başarı ile hastalarımıza şifa dağıtmaktadır.
b-) RADYOTERAPİ: Işın tedavisi için ise tamamen en son sistem
aygıtlarla organize edilmiş eksiksiz bir Radyasyon Onkolojisi
departmanımız vardır. Radyoterapide amaç, tespit edilen tümör
volümüne etkin doz verilirken çevre sağlıklı dokuyu maksimum
korumaktır. Biz de tedavimizi planlarken bu amaca uygun
davranmakta, hastamıza ve hastalığına ait bulgulara göre küratif
veya palyatif ölçekte uygulamalar yapmaktayız. Bu çok duyarlılık
isteyen konuda, sahip olduğumuz uzman kadromuz ve elimizde
bulunan modern araç gerecin yardımlarından faydalanmaktayız.
8
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Onkoloji Bölümü Başkanı
Nasıl Olmalı?
Radyasyon Onkolojisi Departmanımızda
hastalarımız
uzman
hekimlerimiz
tarafından muayene edilir ve uygulanacak
tedavi saptanır. Bu aşamadan sonra
hastaların tedavi edilecek anatomik
bölgeleri similatör denilen, basit anlamda
özel olarak tasarlanmış bir röntgen
ünitesinde (aslında çok hassas şartlarda)
belirlenir. Daha sonra bu bulgulara
dayanarak ışın verilme seanslarına geçilir.
Işınlama hastanemizde Kobalt60 ve
son sistem Lineer Akseleratör (LİNAK)
aygıtları
ile
gerçekleştirilmektedir.
Işınlama planlamalarında da özel olarak
geliştirilmiş modern tedavi planlama
sistemleri kullanmaktayız. Tümörün lokal
ışınlamaları için ise (BRAKİTERAPİ), özel
ameliyathane koşulları cihazlar ve bu
yöntem için özel olarak hazırlanmış ışın
kaynakları kullanmaktayız. Tekrarlamak
gerekirse; tüm bu işlemlerin ideal şartlarda
değerlendirilmesi ve hastaya sağlıklı bir
şekilde ışın tedavisinin uygulanabilmesi
için gerekli olan deneyimli radyasyon
onkologlarına, deneyimli rdayasyon
fizikçilerine, bilgisayarlı similatör ile
tedavi planlama sistemlerine ve son
sistem ışınlama aygıtlarına sahibiz.
c-) KEMOTERAPİ: Hastaların ilaçla
tedavisi Medikal Onkoloji kapsamında
ele alınmalı ve bu iş için özel bir ekip
yetiştirilmelidir. Ekibin başında ise,
deneyimli bir Medikal Onkoloji Uzmanı
doktor bulunmalıdır. Avrasya Hospital
Kanser Merkezi bünyesinde, kanser
tedavisindeki gelişmeleri, yeni çıkan ilaç
ve tedavi yöntemlerini sürekli araştıran
ve hastalarımıza en son yenilikleri sunan
bir ekip çalışmaktadır. Medikal Onkoloji
servisimizde ayaktan ve yatarak tedavi
edilecek hastalarımız için özel servis
ve odalara sahibiz. Kemoterapinin
emniyetli bir şekilde yapılmasının yanı
sıra, hastanın tedaviye verdiği cevabın
değerlendirilmesi, genel gidişin ve
laboratuar bulgularının izlenmesi de
yaşamsal önem taşımaktadır. Ayrıca,
hastalığın ileri aşamalarında gerek
duyulacak yoğun, ağrı ile savaşım ve
beslenme sorunlarının giderilmesi gibi
faktörlerinde bu işleri bilenler tarafından
gerçekleştirilmesi çok önemlidir.
Avrasya Hospıtal Kanser Merkezi
deneyimli ekibi ve araç gereç donanımları
ile bu inanç ve sorumluluk hareket ederek
tüm insanlarımızın ihtiyaç duyduğu
kaliteli ve düzeyli bir sağlık hizmeti
sunmanın gururunu yaşamaktadır.
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Onkoloji Bölümü Baflkan›
1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede
Kad›n Do€um Klini€inde Uzmanl›k e€itimi.
1973-77 ‹st.T›p Fakültesi Raryoterapi
Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k.
1980-81 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez
çal›flmalar› 1982 Radyoterapi Doçenti 1988
y›l›nda Radyoterapi Profesörü oldu.
Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir.
9
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
Radyasyon Onkolojisi
Denince Aklımıza Ne Gelir?
A
vrasya Hastanesi ruhsatlandırılmış
Onkoloji Merkezi (Radyoterapi)
olan ilk özel hastanedir. 14 yıldır
ortalama 10.000 hastaya tedavi olanağı
sunulmuştur. Bu birim teknolojiye ayak
uyduran, dinamik, kaliteli sağlık hizmeti
sunmaktadır. Bütün onkoloji birimi çalışanları güleryüzlü, sıcak, aile ortamını
aratmayan, problemleri çözümcü kadroları bilimin ışığında hizmetlerini yürütmektedir.
Radyoterapi (Işın Tedavisi)
Nedir?
Radyoterapi ,tümör hücrelerini iyonize
radyasyonla ortadan kaldırır veya etkisiz
hale getirir. Vücuttaki hastalıklı organları
bölgesel (lokal) olarak tedavi eder.
Radyoterapide Kullanılan IMRT
Tekniği Nedir? Avantajları
Nelerdir?
IMRT (Intensity Modulated Radiati-
10
on Therapy), tedavi sırasında uygulanan
ışının yoğunluğunu ayarlayan tekniktir.
Hasta Işın Tedavisi Sırasında
Ağrı veya Acı Hisseder Mi?
Böylece hastalıklı (tümörlü) dokulara daha
Radyoterapi sırasında kesinlikle ağrı
yüksek doz ışın verirken, sağlıklı doku ve veya acı hissedilmez.
organları koruyarak minimum seviyede ışık
dozu vererek tedavi sağlamış olur.
IMRT Tekniği Avrasya
Hastanesi’nde Uygulanıyor
Mu?
Hasta Işın Tedavisi Görürken
Yakınlarından Uzak Durması
Gerekir Mi?
Teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan ,
damar yolundan verilen RADYOAKTİF
MADDE içeren sıvılar kullanıldığında has Hastanemizde IMRT tekniğini uzun za- ta yakınlarından uzakta durması gerekir.
mandır kullanmaktayız.
Ancak radyoterapi (ışın tedavisi) sırasında
hastada radyoaktif madde kullanılmaIşın Tedavisi Nasıl Uygulanır?
dığından HASTALARIN YAKINLARINDAN
UZAKTA DURMASINA GEREK YOKTUR.
Işın tedavisi seanslar halinde
Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹
uygulanır. Haftaiçi hergün hasta teRadyasyon Onkoloji
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Ünidaviye gelir. Haftasonu (cumartesi,
versitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul
Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon
Pazar) ışın tedavisi uygulanmaz.
Onkolojisi Ana Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi.
Uygulanan seans sayısı hastadan
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
hastaya farklılık gösterir.
Dahili Tel: 3078 - 3079
Uz. Dr. Nilgün DEMİRBAĞ
Patoloji
Kanser Tanısında
Patolojinin Yeri
P
atoloji tıbbın uzmanlık alanlarından biridir. Kelime anlamı hastalık
bilimidir. Vücuttan alınan sıvı, doku
örneği ve organların, özel tekniklerle,
mikroskopta incelenmesi sonucunda,
hastalığın kesin tanısını koyan tıp bölümdür. Patolojinin en önemli çalışma alanı
kanser ve kanser öncüsü lezyonların belirlenmesidir. Hastanın klinik bulguları,
radyolojik incelemeleri ve laboratuar tetkikleri, her ne kadar kanseri düşündürse
de, patolojik inceleme yapılmadan; yani
kanser hücreleri mikroskopta görülmeden, kesin tanı konulamaz ve hastanın
tedavisi başlatılamaz. Kanser öncüsü lezyonların önceden belirlenmesi ve kanser
gelişmeden önce tedavi edilebilmesinin
sağlanması ise, patolojinin en faydalı
olduğu alanlardan birini oluşturur. Örneğin, eskiden sık görülen bir kanser olan
rahim ağzı kanseri, bugün, vaginal smear dediğimiz çok basit olarak hazırlanıp
incelenen bir yöntem ile kanser öncüsü
hücrelerin belirlenmesi sayesinde, nadir
görülen tümörlerden biri haline gelmiştir.
Günümüzde sık görülen kanserlerden
biri meme kanseridir. Memede belirlenmiş bir kitlenin varlığında, hastanemizde
ilk uygulanan patolojik inceleme, ince iğne aspirasyon
biyopsisi dediğimiz yöntemdir. Memedeki kitleye,
ultrason eşliğinde ince bir
iğne ile girilip sıvı çekilir. Bu
uygulaması çok kolay ve kısa
süreli bir işlemdir. Alınan sıvı
özel teknikler ile hazırlanarak mikroskopta incelenir
ve kanserin tanısı konulur.
Bundan sonra genel cerrahi
uzmanları tarafından hastanın operasyonu planlanır. Operasyon
sırasında, cerrahi olarak çıkarılan bölgenin sınırlarının temiz olup olmadığı ve
tümörün koltuk altı lenf nodlarına yayılıp
yayılmadığı, patoloji uzmanı tarafından
incelenir. Bu yönteme intraoperatif
değerlendirme (frozen) denir. Ameliyat sırasında, yaklaşık 15 dakika kadar
süren bu patolojik inceleme ile ameliyatın şekli belirlenir. Ameliyat sonrasında çıkarılan doku örnekleri patoloji
laboratuarına gönderilir. Burada yapılan
incelemeler ile tümörün boyutu, derecesi, yayılım düzeyi gibi özellikleri yanı sıra,
özel boyama yöntemleri ile, tümör hücrelerinin bazı genetik özellikleri araştırılarak rapor edilir. Hasta daha sonra, patoloji raporu ile birlikte, onkoloji bölümüne
yönlendirilir. Onkoloji uzmanı, patoloji
raporu ve hastanın klinik durumunu inceleyerek ek tedavi gerekip gerekmediğini;
gerekiyorsa hangi ilaçların hangi dozda
kullanılacağını belirler ve uygular.
Sonuç olarak, patoloji kanserin tanısının konmasında, özelliklerinin belirlenmesinde ve tedavisinin planlanmasında
çok önemli bir rol oynar.
Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄
Patoloji
1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda
Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun
oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak
görev yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi.
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2047
11
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
Onkolojik Radyoloji
K
anser dünya üzerinde ölüm sebebleri arasında öncelikli sırada yer almaktadır. Kanserin tanısı ve tedavisi
radyolojinin gelişimi ile birlikte önemli
mesafe almıştır. Günümüzde kanser konusunda sahip olduğumuz bir çok bilgi,
radyolojide gelişmeler sayesinde elde
edilmiştir. Bu bilgiler, kanserin yeri, kanserin büyüklüğü, kanserin yayılımı vb.
şeklinde sıralanabilir.
Hastalar için, erken tanı sağladığı için almamızı kolaylaştırmıştır. Buda, patolojik
önemlidir. Radyolog için ise, risk grupla- tanıya daha kolay ulaşmamızı ve tedarını saptamak ve uygun tekniği seçmektir. viyi daha doğru planlamamıza olanak
Özelikle radyolog açısında kanser ko- sağlar.
nusunda bilgi birikimi, deneyim, kanserli
olguya radyolojik yaklaşım, uygun tekniğin seçimi ve görüntüye yorumlarken
kulanılan dil önemlidir. Ayrıca bunların
yanında kanser radyolojisindeki yeni
teknikleri ve bilgilerin takibi ve uygulan Kanser alanında asıl gelişme , vu- masıda önemli bir boyutttur.
cudumuzdaki kapalı yapıların, yeni rad- Günümüzde hem radyolojideki teknik
yolojik teknikler sayesinde görüntüleme gelişmeler, hemde kanser tedavisindeki
olanağna sahip olmamızdır. Daha ön- yeni gelişmeler ile birlikte görüntüleme
celeri olguları sadece rontgen ile değer- önemli bir rol oynamıştır.Çünkü uygulalendirken, bu olanağına sahip değildik. nan yeni tedavi yöntemlerinin etkinliği
Günümüzde ULTRASON, TOMOGRAFİ ve ve seyrininin değerlendirilmesinde
MR teknikleri ile her organı deaylı ola- radyolojik görüntüleme önemli rol
rak değerlendirilebiliyoruz. Bu olanaklar oynamıştır.
kanserin tanısı , takibi ve tedavisine katkı
Bunun dışında radyolojinin kanser
sağlamaktadır.
alanına katkısı, girişimsel radyoloji
Onkolojik görüntüleme hem hastalar sayesinde, ulaşılması zor organlarda
için, hemde radyologlar için önemlidir. ve dokularda görüntü altında biyopsi
12
Bununla birlikte radyoloji günümüzde
kanser tedavisinde tedavi yaklaşımları da
geliştirmiştir. Bunlar, ışın yöntemi, ses
dalgaları ve bir takım madeler kulanarak
tümörün küçültmesi yada tümüyle ortadan kaldırmasına kadar varan yöntemlerdir.
Kısaca, radyolojik gelişmeler kanserin
tanısı tedavisi ve takibinde önemli katkılar sağlamıştır.
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim
Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu
‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji
Uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2052 - 2046
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
Meme Kanseri
D
ergimizin bu sayısında ; son yıllarda
birçok ünlü isminde bu hastalığa
yakalanması ile adını sıkça duyar
olduğumuz,bazı hastalarımın ifadesi ile
‘’grip gibi oldu doktor bey’’ cümlesinden
de anlaşılacağı gibi sıklığı artan MEME
KANSERİ’ne yönelik bir yazı planladık.
Kadınlar arasında yaygın olan 3 (üç) kanser:
MEME
AKCİĞER
KOLOREKTAL (kalın barsak) kanserleridir.
Meme kanseri tek başına kadınlarda
%32 oranda kanserden sorumludur.
Kanser 40-79 yaşlarındaki kadınlarda en
yaygın ölüm nedeni olarak görülmektedir.meme kanserleri tek başlarına 40-49
yaşlarında en yaygın ölüm nedenidir.
Meme kanseri 20 yaş altında çok
nadirdir ve 30 yaşın altında kadınlarda
meme kanser toplam hastaların %2’sinden azını oluşturur. Hastalığın sıklığı:
• 40 yaşta 93’de 1’e
• 50 yaşta 50’de 1’e
• 60 yaşta 24’de 1’e
• 70 yaşta 14’de 1’e
• 80 yaşta 10’da 1’e yükselir.
Meme kontrol ve meme muayenesine gelen birçok hastada USG’de FİBROKİSTİK DEĞİŞİKLİKLER saptanır. Hastaların
sıklıkla sorduğu soru:
Meme kanseri ile ilişkisi var mı? Bu soruya açıklık getirelim.
Fibrokistik değişiklikler proliferatif ve
nonproliferatif durumları içeren histolojik değişiklikler grubundan oluşmaktadır.
Meme kanseri görülme riski fazla olan
kadınlar spesimenleri proliferatif değişiklikler gösterenlerden oluşur. Non proliferatif değişiklikler önemli ölçüde meme
kanseri riskini arttırmaktadır.
Meme Kanseri için Risk Faktörleri
• Birinci derece akrabasında (anneler,
kız kardeşler ve kızlar) meme kanseri
olanlarda 2-3 kat artmış riski vardır. Uzak
akrabalarda meme kanseri olanlarda risk
düşer. Çok sayıda etkilenmiş üyesi olan
ailelerde özellikler her iki memede birden kanser ve menepoz öncesi erken
yaşta başlangıçlı kanserlerde birinci derece akrabalarda mutlak risk %50 ‘ye
varmaktadır.
• Kadınların hayatları süresince östrojene
maruz kaldıkları süre onların meme kanseri olma riskini arttırır ki bunlar :
• 12 yaşından önce ilk adet olması
• İlk doğumu 30 yaşından sonra yapmak
• Doğurmamış olmak
• Menepozun 55 yaşın sonrasına kalmasıdır.
• Hastalarımızca sık sorulan bir konu da :
Doğum kontrol hapları yada menepoz
sonrası hormon replasman tedavisinin
meme kanseri riskini arttırıp arttırmadığıdır.
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
1974 Razgart’da do€du. 1997
y›l›nda
‹stanbul
Üniversitesi
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Aral›k 2002’de Haseki
Araflt›rma ve E€itim Hastanesi’nde
Genel Cerrahi ‹htisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel
Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2053 - 2051
13
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
Yapılan bilimsel çalışmalarda 35-60 yaş
arası oral kontraseptif (doğum kontrol
hapı) kullananlarda meme kanseri görülme riski artmadığı saptanmıştır.
Menepoz sonrası semptomları düzeltmek amacıyla 5 yıldan az süre ile östrojen ve progesteron şeklinde hormon
replasman tedavisi önerilmektedir.
Geçtiğimiz ay içerisinde iki meme kanserli hastamda da aynı üzücü durumu
saptadım. Her ikisi de annelerinin de
meme kanseri olduğunu ifade ettiler.
Oysa yakın takip ve öncelikli davranarak
Meme Kanserini çok daha erken yakalayabilirlerdi.
Önerilenler :
Meme – Over kanseri sendromlu aileye
üye bir kişi
• 18 yaşından itibaren aylık kendi
kendini muayene yapmalı
• 25 yaşından itibaren yarı yılda bir
klinik muayeneden geçmeli
• 25 yaşında veya hastalığın görüldüğü aile bireyinin hastalığının başladığı yaştan 10 yıl önce mamografiye
başlamalıdır.
Meme Kistleri ve Tümör İlişkisi
Her 14 bayandan birinde memede
kist gelişmektedir ve bu kistlerin %50’si
birden çok sayıdadır veya tekrarlayandır.
Birçok bayanda ilk kist formasyonu 35
yaşından sonra ortaya çıkmaktadır ve
nadiren 25 yaşından önce ortaya çıkar.
Yapılan bir araştırmada 3000 kist aspire edilmiş(iğne ile içindeki sıvı boşaltılıp patolojik incelenmiş) sadece 3’ünün
(%0.1) kanser olduğu raporlanmıştır.
Kistik hastalığı olan bayanlar için kanser
gelişme riski ile ilişkili olarak küçük veya
mikroskobik kisti olan bayanlarda artmış
kanser riskini gösteren hiçbir çalışma
mevcut değildir.
Memede Fibroadenom – Kanser ilişkisi
Fibroadenom kanserden sonra memede görülen ikinci en sık sert kitledir.
30 yaşından küçük olan bayanlarda görülen en sık tümördür. Bening (iyi huy-
lu) bir tümördür.her ne kadar fibroadenomlar malign (kötü huylu) potansiyeli
olmayan tümörler olarak düşünülselerde
epitelyumyal elemanlar memenin herhangi bir yerinde olduğu gibi buradada
neoplazi riski taşıyorlar.
Daha önce fibroadenom tedavisi görmüş
bayanlarda ılımlı derecede meme kanseri riski bulunduğu bildirilmiş ve büyüklük olarak bu risk normal popülasyondan
iki kat daha fazladır.
KADINLARIN KENDİ KENDİNİ
MUAYENESİ VE ERKEN TEŞHİS
Kadınların kendilerini her ay düzenli
olarak muayene etmesi çok çok önemli
bir husustur. Genellikle meme kanserlerinin %75’i kitle nedeni ile saptanır ve
bunların % 75’i hastanın kendini düzenli
muayenesinde yada rastlantısal olarak
saptanmasıyla bulunur. Bir ayna karşısında kendisini muayene edip, her iki
meme arasında fark, anormallik daha
önce olmayıp yeni oluşan bir sertlik var
mı? koltukaltlarında sertlik, hassasiyet
var mı? kolların başın üzerine kaldırılarak
meme derisinde çekilme, çekme var mı
kontrol edilmelidir.
En ufak şüphede mutlaka, hiçbir şey olmasa da arada klinik muayeneye gidilmeli, Meme kanserleri genellikle ağrısız
ve sert bir kitle olarak da gelir.
Meme kanseri özellikle erken yakalanan
Meme Kanseri ÖLÜMCÜL DEĞİLDİR.
Tüm dünyada kurulan vakıflar yapılan
bağışlar ile en çok araştırılan tedavisinde sürekli yenilikler bulunan kanser türlerindendir.
MEMEDE KİTLEYE YAKLAŞIM
Meme kanserinden başka meme sıklıkla
görülen iyi huylu dediğimiz kitle ve lezyonlarda sık görülür.
• Basit Kist
• Fibrokistik hastalık (çok sayıda kistler)
• Fibroadenom
• Duktal ektazi
• Yağ nekrozu
• Meme apsesi
• Galaktosel
gibi lezyonlar sık görülenlerdir.
TEŞHİS
Klinik muayene
Gözle muayene (inspection) :
Memelerde asimetrik büyüklük farkı,
deride renk değişikliği, portakal kabuğu
14
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
görünümü, kabarıklık, çöküntü, açık yara,
meme başında çekilme, akıntı gibi görüntüler önemlidir.
Elle Muayene (palpasyon) :
Meme dokusu saat 12 istikametinden
başlanarak saat yönünde, elin 3-4 parmağıyla meme dokusu göğüs kafesi
üzerinde sıkıştırılarak yapılır. Her iki memenin tüm alanları, meme başı ve koltuk altları iyice muayene edilir. Şüpheli
lezyon bulunmuş ve yeni fark ediliyorsa
muayene daha titizlikle yapılır.
Sert düzensiz kitleler kanseri düşündürür.
Benign kitleler daha hareketli, çevreye
fiske değil, ağrılı değil (inflamatuar kanser hariç)
Ancak tanı; radyolojik, ultrasonik görüntüler sonrası yapılan biopsiler ve patolojik incelemelerle konur.
RADYOLOJİK İNCELEME
Mamografi:
Önemli bir tanı aracıdır. Düzensiz
kenarlı spiküler uzantıları olan, opasite
artışı olan veya küme oluşturmuş, küme
şeklindeki mikrokalsifikasyon içeren lezyonlar kanser düşündürür.
Ultrasonografi:
Kolay uygulanması hastanın daha kolay kabullenmesi pek çok merkezde yapılabilmesi yönünden sık başvurulan bir
tetkik şeklidir.
Tespit edilen kitlenin iç yapısı konturları, boyutları, kistik veya solid oluşu
hakkında daha net bilgi verir. 5-10mm’lik
lezyonlar tespit edilebilir. Mikrokalsifikasyonlar gözden kaçabilir.
Doppler ultrasonografi yapılarak lezyon detaylı incelenebilir. USG ile iğne
aspirasyon biopsisi, kist boşaltılması yapılabilir.
Meme MR:
Özellikle dinamik meme MR incelemeleri, kritik lezyonların daha iyi tanımlanmasını sağlıyabilmekte, lezyonun
benign veya malign olma olasılığı hakkında yazılım ve grafiklerle daha ileri fikir
verebilmektedir.
Tru-cut Biopsi
Daha fazla doku parçası alınarak patolojik tetkik yapılır. Doğru tanı oranı İ.İ.A.S.’e
göre fazladır.
İnsizyonal Biopsi
Büyük tümör veya inoperabl tümörlerden bistürü ile kısmı patolojik tetkik için
bir parça alınmasıdır. Kesin patolojik teşhis sağlanır.
Eksizyonel Biopsi:
Kitlenin damarının çıkarılması ve patolojik kesin teşhis için yapılır.
Frozen Section:
Burada meme koruyucu ameliyatlar
tercih edilir. Koltukaltı diseksiyonu yapılabilir.
Evre 2-3 ve evre 3A.B olan koltuk altı
lenf bezlerine sıçramış meme Ca’larda
mastektomi ve aksiler küraj yapılması
uygundur.
Uzak metastaz yapmış başka organlara sıçramış vakalarda palyatif dediğimiz geçici rahatlık sağlayacak ameliyatlar yapılır.
Radyoterapi (Işın Tedavisi):
Meme kanserinin kesin teşhis yöntemidir.
Ameliyat esnasında, kitlenin tamamının
alınıp bir parça alınarak yapılan kesin patolojik tanı için yapılan bir işlemdir.
İ.İ.A.S. (İnce İğne Aspirasyon Siotolojisi)
TEDAVİ
Genellikle ameliyat sonrası uygulanır.
Bölgesel lüks veya yayılıma karşı koruyucu olarak kullanılır. İlerlemiş vakalarda
tümörü küçültmek veya metastatik lezyonu durdurmak amacıyla yapılmaktadır.
Palpe denilen kitle veya USG eşliğinde
tespit edilen kitleden iğne ve injektörle
hücreler aspire edilir Patolog tarafından
sitolojik inceleme yapılır.
Cerrahi Tedavi:
Özellikle Evre 1-2 döneminde yani
tümör henüz doku dışına taşmamışsa
kesin tedavi cerrahidir. Erken teşhis ve
tedavi hayat kurtarır.
Kemoterapi (İlaçla Tedavi):
HİSTOPATOLOJİK İNCELEME
Kanser tedavisinde kullanılan, kanserin ilerlemesini durduran bunun için
kullanılan ilaçlarla yapılan tedavidir.
15
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Kolorektal Kanserler
(Kalın Bağırsak ve Çıkış Bağırsağı Kanserleri)
Kalın bağırsağın sağ tarafında (ince
bağırsakla birleştiği bölgeye yakın
bölgelerinde) en sık görülen belirtisi
dışkı ile birlikte gizli (fark edilmeyen)
kan kaybıdır. Hastalar gözle fark edilemeyen bu kanamaya bağlı kansızlık
ve halsizlik şikayeti ile doktora gelirler.
Aşırı yorgunluk, eskisi gibi iş yapamama
ve nefes darlığı şikayetleri de ek olarak
görülebilir. Diğer önemli bir bulgu da
bağırsak alışkanlıklarında değişikliktir.
Zaman zaman kabızlık ve / veya ishal
atakları olabilir. Bu dönemde karın ağrısı, şişkinlik, aşırı gaz bu bulgulara ek
olarak ortaya çıkabilir.
Kalın bağırsağın sol tarafında (makata
yakın kısımlarında) yerleşen kanserlerde sıklıkla kanla ile karışık dışkılama
şikayeti gözlenir. Hastalar dışkılama
alışkanlıklarında değişiklikten, sıklıkla
kabızlıktan şikayet ederler. Dışkılama
sonrası rahatlayamama, karın ağrısı
(özellikle sol alt taraflarda görülür) ile
aşırı gaz ve şişkinlik diğer belirtilerdir.
K
olon ve rektum sindirim sisteminin
kalın barsak olarak adlandırılan kısmını oluşturur.Kalın barsakların yaklaşık 150-180 cm lik üst kısmına kolon
15-17 cm lik alt kısmına ise rektum adı
verilir.Yiyecekler mide ve ince barsaklarda sindirildikten sonra kalın barsaklara
gelirler.Burada barsak içeriğinin içinde
sindirim sisteminin daha üst kısımlarında
emilmemiş olan su da vücutça emilerek
geriye gaita olarak adlandırılan katı kısım
kalır.Gaita kolon ve rektum boyunca ilerleyerek daha sonra anüs yoluyla vücuttan atılır.Kalın Bağırsak Kanseri diğer adı
ile Kolorektal kanser (kolon ve rektum
kanseri) bu bölgelerin kanseridir ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunudur.
Kanser türleri arasında en yaygın
olanlardan biri olan kolon kanserine
dünyada her yıl 1 milyon Türkiye ‘ de ise
6 bin kişi bu hastalığa yakalanmaktadır.
Kolon kanseri ülkemizde erkeklerde akciğer, prostat ve mesane kanserinden
sonra 4. sırada, kadınlarda ise meme
16
kanserinden sonra 2. sırada görülmektedirBelirti vermeyen ve yavaş ilerleyen
hastalık özellikle 50 yaş ve üzerindekileri tehdit eder. Erken teşhis edilen kolon
kanserinde başarı oranı yüzde 95 ‘tir.
Kalın bağırsak kanseri olarak bilinen kolon kanseri 50 yaşından sonra görülen
kanserler içinde sıklık derecesi açısından
önemli bir yer tutuyor. Düzenli sağlık
taramalarının yapıldığı toplumlarda ise
kolon kanserlerinde ciddi bir oranda bir
azalma söz konusudur. Bu da erken tanının önemini bir kez daha göstermektedir.
Önemli olanın erken teşhistir. ABD ‘
de her yıl yaklaşık olarak 30 bin kişinin
hayatı kurtarılabiliyor. Erken tanı konulduğunda başarı oranı yüzde 95 ‘ lere ulaşır.
Ancak ülkemizdeki hastaların sadece 5’
te 1 ‘inde erken evrede tanı konulabiliyor.
Belirti ve Bulgular Nedir?
Belirti ve bulgular kanserin kalın bağırsak içinde yerleştiği yere göre değişiklik
gösterir.
Bu belirti ve bulgular aynı zamanda
başka hastalıklarda da gözlenebilir. Bu
nedenle kesin tanı için detaylı bir inceleme yapılması gereklidir. Karın ağrısı
ve kilo kaybı genellikle yaygın hastalığı
gösteren geç semptomlardır. Pek çok
polip ve kanser, belirti ve bulgu vermez.
Bu nedenle hastalar, genelde doktora,
hastalığın ileri evresinde başvurur. Karın
ağrısı ve kilo kaybı genellikle ilerlemiş
hastalığa işaret eden geç belirtilerdir.
Kalın bağırsak kanserinde görülen özetle belirti ve bulgular:
Makattan kan gelmesi
Dışkıya kan bulaşması
Dışkılama alışkanlıklarında değişim
Dışkının incelmesi
İshal ve kabızlık atakları
Anemi(kansızlık), halsizlik, devamlı yorgunluk
Şişkinlik, aşırı gaz
İzah edilemeyen kilo kaybı
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Tanı Yöntemleri
Yapılan araştırmalar, bugün kolon
kanserinin taranabilir ve önlenebilir bir
kanser olduğunu ortaya koyuyor. Erken tanı hastalığa bağlı ölüm oranlarını
önemli ölçüde azaltıyor. Kolon kanserinde kullanılan tanı metotları :
Dışkıda Kan Testi: Dışkı laboratuvar-
dan alınan özel bir kağıda konarak ve
laboratuvarda inceleniyor. Bu testle dışkıda görülmeyecek kadar az miktardaki
kanamanın özel bazı testlerle saptanması amaçlanıyor.
Sigmoidoskopi: Bu incelemede vi-
deo görüntüleme cihazına bağlanmış
olan bir sistem ile kalın bağırsağın alt
kısmını incelenir
Kolonoskopi: Kalın bağırsağın tümü-
nün incelenmesini içeren bir yöntemdir. Kolonoskopinin de mammografi
gibi tarama amaçlı olarak yaptırılması
önerilmektedir .50 yaşın üstündeki kişilerin risk durumuna göre kolonoskopi
yaptırması görüşünde birleşiyorlar. Polip
saptandığında işlem sırasında çıkarılır ve
incelenmek üzere patolojiye gönderilir.
Bir kez polip alınan kişinin daha sonra
yıllık olarak kolonoskopi ile izlenmesi
gerekiyor.
Sanal Kolonoskopi: Tomografi cihazından elde edilen bilgilerin, özel bilgisayarlarla endoskopik görüntülere dönüştürülmesi şeklinde tanımlanan sanal
kolonoskopide barsağın tümü görüntülenebiliyor. Sanal kolonoskopi bir cm den
daha büyük poliplerin tanısını kolonoskopi ile benzer doğrulukla yapabiliyor.
Ancak kalın barsak iç yüzeyinin hastalıklarının tanısı , poliplerin çıkarılması ve
parça alınması için standart kolonoskopi
yine de gerekebiliyor .
Biyopsi: Bağırsaktan bir parça alınarak
mikroskop altında inceleniyor.
Tedavi
Ameliyat, kolon kanserinin başlıca tedavisini oluşturuyor ve en çok kullanılan
metotların başında geliyor. Ameliyatla
tüm kanserli dokunun temizlenmesi hedeflenmektedir. Operasyonda, görünen
tümör dokusunun çıkarıldığı durumlarda bile tümörün barsak katmanlarına
ve lenf bezlerine yayılımına göre bazı
hastaların kemoterapi ve radyoterapiye
ihtiyacı olabileceğini belirtilmiştir. Kemo-
terapi ve radyoterapi ile gözden kaçabilecek kanser hücrelerinin de yok edilmesi hedeflenmektedir.
Erken Teşhis Önemli
Kolon kanserinin erken teşhisle önlenebilmektedir. Kalın barsak kanserlerinin
% 80 den fazlası bağırsaktaki polip denilen yapılardan kaynaklanırlar. Polipler
bağırsağın iç yüzünde oluşan, bağırsak içine doğru uzanan yapılardır. Kalın
bağırsakta polip bulunma olasılığı yaş
ilerledikçe artmakta, 50 yaş üzerindeki
insanların % 25-30’unda, 70 yaşındaki
insanların da yaklaşık yansında polip bulunmaktadır.
50 yaşından itibaren yapılan tarama testleriyle bağırsak kanser öncüsü
poliplerin saptanarak çıkarılması hayat
kurtarıcıdır. Düzenli sağlık taramaları yapıldığında toplumlarda kolon kanserinde
ciddi bir azalma olduğu ortaya çıkmıştır.
Hiçbir şikayeti olmayan kişilerin bile 50
yaşına geldiklerinde ilk kolonoskopilerini
yaptırmalarını,, normal çıkması halinde
on yılda bir tekrar ettirmelerini öneriyorum. Eğer kolonoskopide polip çıkarsa iki veya üç yıl sonra bir kontrol daha
yapmak gerekebilir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin ilk kolonoskopilerini 40
yaşında yaptırmaları gerekiyor.ve daha
sonra her yıl dışkıda kan testi yaptırması
gerekiyor,
Kolorektal Kanserlerden Korunmak ve Riski Azaltmak İçi
Ne Yapılmalıdır?
Fiziksel Egzersiz Yapmak: Araştır-
malar, düzenli egzersiz yapan bireylerde,
Kalın Bağırsak Kanseri dahil bir çok kanserin gelişme riskinin azaldığını göstermiştir. Haftada 5 gün, 30-60 dk arasında orta şiddette veya günlük 150 kalori
harcanmasına neden olan egzersizler
yapılmalıdır.
Aşırı Kilolardan Kurtulmak: Fazla
kilolar kanser riskini artırmaktadır.
Sigara Kullanmamak: Diğer kanserler gibi sigara kullanımı, kolorektal
kanser riskini de anlamlı oranda arttırmaktadır.
Aşırı Alkolden Sakınmak: Yapılan
çalışmalar alkolün kolon kanser riskini
artırdığını göstermiştir. Erkeklerin günde
iki bardak kadınların ise günde bir bardaktan fazla alkol tüketmemesi gerekir.
Sağlıklı Gıda Tüketimi: Kesin olarak
kanıtlanmamış olsa da kolorektal kanserden korunmada, diyetin belirgin bir
rol oynadığına dair bazı kanıtlar vardır.
Bilindiği kadarıyla posadan, liften (fiberden) zengin, yağdan fakir diyet, kolorektal kanserden korunmaya yardımcı tek
diyet şeklidir.
Sonuç olarak: Beslenme şeklinizi değiştirerek ve düzenli
kontroller ile kolon kanserinden korunun!
Kolon kanseri ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki vardır. Lifli gıdalardan zengin bir diyet kolon kanserine
yakalanma riskinizi azaltabilir. Ayrıca yağ
oranı düşük besinlerin tercih ederek;
hayvansal yağ ve özellikle kırmızı et tüketiminizi sınırlandırarak da kolon kanseri riskini azaltabilirsiniz. Düzenli kontroller de kolon kanseri riskinizi azaltır.
Kolon kanserlerinin bir kısmı önce polip
veya polipler şeklinde başlar ve zaman
içinde kansere dönüşür. Kolonoskopi sırasında bu neoplastik poliplerin görülmesi ve çıkartılması kişiyi kolon kanserinden korur.
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de
Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012
yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde
Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
17
Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
Her Yönüyle
Birinci dereceden akrabalarında mide
kanseri görülenlerde, kanser riski artmaktadır. Kalıtsal faktörler, mide kanserinin gelişmesinde etkendir.
Beslenme önemli bir faktör olduğundan, sosyoekonomik düzey de kanserin
oluşmasında etkilidir. Ayrıca evre şartları,
geçirilmiş bazı hastalıklar da mide kanserin sebepleri arasında yer alır.
Mide Kanserinin Belirtileri
Erken mide kanserinde belirti olmaz.
Risk taşıyan kişilere yapılan endoskopik
incelemeyle hastalık teşhis edilebilir.
Mide tümörü olan kişilerde gıda akışının
engellenmesi sonucu ya da tümörün yayılması sonucu belirtiler ortaya çıkar.
K
arnın sol üst bölgesinde mide bulunur ve çeşitli sebeplerden dolayı
midenin mukoza zarından tümörler
gelişebilir. Bu tümörlerden kötü huylu
olanları, kansere neden olur. Mide kanseri sıklıkla midenin küçük kenarında ortaya çıkar.
Mide kanseri, en çok görülen 4. kanser türüdür. Ülkemizde, yaklaşık yılda
yirmi bin kişi mide kanserine yakalanmaktadır. Mide kanseri bilhassa da, A
kan grubuna sahip olan kişilerde, kadınlara nazaran erkeklerde ve elli yaş üstü
yetişkinlerde daha sık bir şekilde ortaya
çıkmaktadır
Dünyada bu hastalığın en çok görlüdüğü yerler, Japonya ve Çin gibi uzakdoğu ülkeleri ile kuzey avrupa ülkeleri ve
güney amerikadaki Kolombiya, Kosta
Rika gibi ülkelerdir. Bu coğrafi farklılıklar,
mide kanserinde genetik faktörlerin rol
oynadığını göstermektedir. Ülkemizde,
Karadeniz bölgesinde mide kanseri diğer bölgere göre biraz daha fazladır.
18
Mide Kanserinin Nedenleri
Mide kanserinin görülmesinde, beslenme alışkanlığı önemli bir yer tutmaktadır. Tuzlu besinleri aşırı tüketmek,
sebze ve meyve beslenmesinde yetersizlik, beslenme ile ilgili en sık görülen
kanser nedenlerindendir. Nitrat ve nitrit
tuzları da midede kanserojen maddeye
dönüşebilmektedir. Ülkemizde mangal
eti önemli bir yer tuttuğundan etin tuzlanması ve pişerken yanması kansere
yol açabilir. Çünkü, yanmış et kanserojen
madde içerir. Çiğ etle beslenmek de aynı
şekilde kanser riskini artırır.
Midede gastrit ya da ülsere neden
olan, H.pylori bakterisi kansere neden
olabilmektedir. Bu bakteriyi ortadan kaldırmak, kanser riskini azaltır.
Sigara kullanmak, mide kanserine
yakalanma ihtimalini 6 kat artırmaktadır. Sigara, midede iltihap oluşmasında
rol oynar. Aynı şekilde alkol tüketimi de
mide kanserinin nedenlerindendir.
•
•
•
•
•
•
•
•
Hastaların yarısında elle muayenede bir kitle hissedilir.
Mide bölgesinde ağrı ve midenin ağırlaştığı hissi
İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı görülmesi (şiddetli ve kısa
sürede ortaya çıkar)
Yemekten sonra rahatsızlık hissi ve mide şişliği,
Bulantı, kusma,
Mide kanseri olan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık da görülür.
Yorgunluk,
Mide ya da bağırsakta kanama
olması (gizli şekilde seyredebilir),
Mide Kanseri Nasıl Teşhis
Edilir?
Mide kanserinde en etkili teşhis yöntemi endoskopidir. Ucunda kamera olan
bir sistem ile mideye girilir ve midenin
her yeri rahatlıkla görebilir. Tümör oluşumu varsa gözlenebilir. Kesin teşhis konması için midenin şüphelenilen yerlerinden parça alınır ve mikroskobik olarak
incelenir. Kanser hücreleri mikroskopta
rahatlıkla gözlenir.
Baryumlu mide grafisiyle de tümörler
görülebilir ama kesin teşhis koymak için
mikroskobik inceleme gerekir.
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Genel Cerrahi
Mide Kanseri
Mide Kanseri Tedavisi
Mide kanserinin tedavisi ameliyattır.
Yapılan ameliyatla midenin ya bir bölümü ya da tamamı çıkarılır.
Kanserin şekline göre, bundan sonra
ışın tedavisi ve ilaç tedavisi uygulanır.
Hastalığın seyrine ve şiddetine göre doktor tarafından hastanın durumu da göz
önüne alınarak yapılır.
maktadır. Özellikle nar, kayısı, havuç gibi
meyve suları, sarımsak, üzüm, peynir,
yoğurt, şalgam, muz, karnıbahar kanseri
önlemede faydalıdır. Hastalara domates
yemeleri tavsiye edilir. Omega 3, kanserden koruyucu özelliğe sahiptir. Özellikle balık, omega 3 yönünden zengindir.
Kanser Hastalarının Yapması
Gerekenler
Şişmanlık, kanser riskini arttırır. İdeal
kiloya yakın olmak gerekir. Fazla kırmızı
et tüketiminden kaçınmak lazım. C vitamini, birçok meyve ve sebzede bulunur ve vücudun direncini arttırır. Böylece
kansere karşı etkili olur. Kansere tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Havuçun içinde bulunan betakaroten, vücut
direncini arttırır ve genlerimizin bulunduğu DNA da hasar oluşumunu engelleyici etkiye sahiptir.
Düzenli beslenme, kanser hastalığından korunmak için gereklidir. Bazı besinler kanserin oluşma ihtimalini azalt-
Düzenli bir hayat sürme, bir çok hastalıkta olduğu gibi kanser hastalığında
da etkendir.
Tedaviden sonra hastalar tümörden
kurtulur. Fakat kanser nüksedebilir. Bundan sonraki amaç hastalığın tekrar ortaya çıkmasını önlemeye çalışmaktır.Bunun içinde düzenli kontrollerin mutlaka
yapılması gerekir.
Kanserden Korunma Yolları
• Kanserde erken teşhis çok önemlidir.
Bunun için düzenli kontrole
gitmenizde fayda var.
• Sigara ve alkol kullanıyorsanız
mutlaka bırakmalısınız.
• Sıcak ve soğuk içecekler, yapay
yiyecekler mide kanserine yol
açabilir.
• Hayvansal yağ kullanımı azaltılmalıdır.
• Düzenli egzersiz yapılmalıdır.
• Şehir hayatının sebep olduğu
yorgunluk, kansere neden olabilir. İstirahat şarttır. Sessiz yerler tercih edilmelidir.
Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları
arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik
Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı.
2012 Mart Ayından itibaren Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve 1
çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
19
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Yumurtalık
(Over)Kanseri
Sessiz ve Derinden
K
adınlarla erkekleri ayıran ve fiziksel
görünümlerindeki farkları yapan temel unsur kromozomlardır. Kadınlar 46xx, erkekler ise 46xy kromozom
yapısındadırlar. Görünümdeki fark ise
hormonlarla oluşur. Kadınların hormonu
östrojen, erkeklerinki ise testesterondur.
Östrojen hormonunun çok büyük bir bölümü yumurtalıkta üretilir. Kadın genital
organları arasında uterus (rahim ) daha
büyük olmasına rağmen üreme dahil
mensturasyon (adet) ve seksüel aktivitenin sorumlusu overler (yumurtalık) dir.
Bu küçük ama fonksiyonları büyük organ
vücudumuzdaki pek çok organ gibi 2
adettir ve rahmin (uterus) iki tarafında
yer alır. Tuba (tüp)larla uterus (rahim)
ile bağlantı kurar. Yumurtalıklar üreme
çağındaki (15-45 yaş) kadınlarda her
adet periyodunun hemen hemen ortasında (genellikle 14.gün) çoğu kez 1
nadiren 2 adet yumurta üretirler. Bu yumurta tüp tarafından tutulup döllenir ve
oluşan embriyo (cenin) bölünerek büyür
ve 3-4 gün süren bir yolculukla rahime
ulaşır. Sonra da 282 günlük bir dönemi
rahimde geçirerek doğuma hazır hale
gelir.
Yumurtalığın hem selim (iyi huylu)
hem de malign (kötü huylu) tümörleri
vardır. Selim tümörler daha genç yaşta
görülür. Kist adını da alırlar. Çoğu kez
belirti vermezler. Genel jinekolojik kontrollerdeki muayene ya da ultrason ile
saptanırlar. Bir bölümü (kister) oral kontraseptiplerle (doğum kontrol hapları) yok
olurlar. Diğerleri şikayete neden oluyor
20
ya da çok büyüklerse ameliyatla alınırlar.
Ameliyatlar yumurtalık alınmadan ve zarar görmeden kapalı ya da açık operasyonlar şeklinde yapılır.
Belirti verenler ise adet gecikmesi,
kasık ve karın ağrısı, şişkinlik ya da adet
düzensizlikleri şikayetlerine neden olurlar.
Malign (kötü huylu) over tümörleri ise
çoğu olguda SESSİZ VE DERİNDEN gelişir
büyür ve geç bulgu verirler. Tümör over
dokusundan (merkezi ya da kapsülü)
gelişir. Over (yumurtalık) karın boşluğunda bir organ olduğu için tümör hücreleri
kapsülü aşarlarsa karın zarına ve barsak
yüzeyleri ile mesane üstüne dökülür ve
orada yerleşirler. Bir süre sonra ascites
(asit) adı verilen şeffaf sarımsı sıvı üretirler. Bu sıvı miktarı yavaş ya da hızlı bir
şekilde artar. Oluşan kitleler büyümeye
başlar. Bu noktada artık tümör iyice yayılmış durumdadır. Karaciğere kadar bile
ulaşıp orada da yerleşebilirler. Bu boyuta
gelmiş hastalık da artık belirti vermeye
başlar.
Hastalar karın ağrısı, şişkinlik, idrar
ve büyük abdest yapmada sorunlarla
doktora başvururlar. Bu noktada cerrahi
tedavi ya da kemoterapi ve radyoterapi
hastalığı iyileştirmede yetersiz kalabilir.
Son yıllardaki onkolojik (kanser bilimi)
gelişmeler hastalığın tedavisinde kemoterapi ve radyoterapiyi vazgeçilmez
unsurlar haline getirmiştir. Başarılı bir
cerrahi operasyon sonrası tamamlayıcı
ilaç ve radyasyon tedavisi yüz güldürücü
sonuçlar vermektedir. Tedavilerin sonra-
sında da hasta sürekli gözetim altında
tutulmalıdır. Takiplerde belli aralarla yapılan batın MR’leri ve tümör markerleri adı verilen özellikle over kanseri için
belirleyici CA 125 in kandaki seviyesinin
izlemi önemlidir.
Özetleyecek olursak yumurtalık kanserleri sessiz ve derinden ilerler, geç belirti verir. Erken teşhis güçtür. Bazı kanser
türleri genetik olabilir. Bu tiplerde aile
öyküsü varsa belli aralarla USG takibi ve
tümör markerleri ile takip gerekir.
40 yaşından büyük tüm kadınların özellikle ailesinde meme ya da yumurtalık
kanseri olanların 6 ay ile 1 yıl arasında
düzenli jinekolojik kontrollerini yaptırması gerekir. Adet rötarı, karın ağrısı,
şişkinlik, tuvalet şikayetleri ve karında
ele gelen kitle gibi sorunları olan hastalar hemen bir kadın doğum uzmanına
başvurmalıdır.
Çünkü yumurtalık kanseri belirgin şekilde
ortaya çıktığında geç kalmış olabilirsiniz.
70’li yılların sloganının en çok uyduğu
kanser türü de yumurtalık kanseridir. Bu
da son sözümüz olsun o halde! KANSERDEN KORKMA GEÇ KALKMAKTAN KORK!
Söylemeyin, söyleyin! Sağlıklı günler dilerim..
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu.
1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman
Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›. 2000
y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev
yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123 - 1138
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
21
Op. Dr. Hüseyin URLU
Yön. Kur. Baflkan›
1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973
‹st. T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980
y›l›nda Vak›f Gureba Hast. Genel
Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 19921998 y›llar› aras›nda Özel Çaml›k
Hastanesi’nin Baflhekimli€ini yapt›.
1998’den itibaren Avrasya Hospital’da
Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir.
Dahili Tel: 1020 - 1122
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Uz. Dr. Türkan USLU
Baflhekim - Nöroloji
‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nden 1990 Y›l›nda
mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir
Hastal›klar› Hastanesi’nde Nöroloji
ihtisas›n› tamamlad›. 1999 y›l›ndan
itibaren Nöroloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasyo Hospital’da Baflhekim olarak görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1112 - 1122
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu.
1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman
Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de
görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk
babas›.
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta
e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k
e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde
tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve
K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt›
Halen Avrasya Hospital’da Kad›n
Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev
yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123 - 1138
Op.Dr. Mehmet KOÇ
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu.1996 yılında
Atatürk Üniv. Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum
uzmanlığı eğitimini Şişli Etfal E.A. hastanesinde
yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak.
Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında
yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi
aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp
Fak. Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa
Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi ve yurt dışında bir
çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası.
Muayene saatleri:08:00-18:00
Dahili Tel: 1114
Op. Dr. Gamze BAYKAN
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1122
Genel Cerrahi
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Op.Dr. Özgür ODABAfi
1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k
2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim
Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n›
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel
Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta.
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989
y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›.
1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde
Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›.
Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu.
fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2051 - 2053
‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st.
T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000
y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p
Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim
görevlisi olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan
beri Avrasya Hospital’da üroloji uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2052 - 2046
Op. Dr. Ebru TOPUZ
K.B.B.
1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise
ö€renimini ‹stanbul’da tamamlad›ktan
sonra, Uluda€ Üniv. T›p Fakültesi’ne
girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2
y›l ayn› hastanede uzman olarak çal›flt›.
Evli ve iki çocuk annesi.
Muayene Saatleri 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 1117 - 1138
Uz. Dr. Ersin SARI
Genel Cerrahi
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1134
Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹
Kardiyoloji
1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du.
1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji
uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden
itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1126
Gö€üs Hastal›klar›
Op. Dr. Özgür ORTAK
Ortopedi ve Travmatoloji
1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden 2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda
Vak›f Gureba Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk babası. Halen Avrasya
Hospital’da çal›fl›yor.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1011 - 1012
Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄
Patoloji
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve
Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde
tamamlad›.
2005
y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda
Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun
oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2047
Op. Dr. Ferhat O⁄UZ
K.B.B.
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini
Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları
arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1009 - 1012
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p
Fakültesi’nden mezun oldu.
Eskiflehir
Osmangazi
T›p
Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›.
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde
t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede
1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar›
ve Sa€l›€› Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1113 - 1122
Op. Dr. Özgür ÇET‹NER
Dahili Tel: 1017
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Üroloji
Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00
Dahili Tel: 1109 - 1122
1977 ‹skenderun’da do€du. 2000 yılında
Cerrahpafla Tıp Fakültesi’den mezun oldu.
Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanlı€ı
e€itimini fiiflli Etfal E€itim ve Arafltırma Hastanesinde yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren
Avrasya Hospital’da Kadın Hastalıkları ve
Do€um Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Evli ve
2 çocuk Annesi.
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de
Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012
yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde
Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹
1956
Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul
Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal
Hastanesi’nde Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki
çocuk babas›d›r.
1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve
üniversite e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p Fakültesinden
mezun olduktan sonra Taksim E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n›
tamamlad›. Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya Hospital’da
Kad›n Hastal›klar› ve Do€um Uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları
arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik
Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı.
2012 Mart Ayından itibaren Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve
1 çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2053 - 2051
Op.Dr. ‹stepan SUNA
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1136
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
Op. Dr. Ali Güven Akıncı
Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi
Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu
Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesini 1994 y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu Devlet Hast. mecburi hizmetini
tamamlayarak, Özel Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan
sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›.
Evli ve iki çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
Op. Dr. Fuat KURfiUN
Plastik-Rekonstruktif ve El Cer.
1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k
e€itimini tamamlad›. 2006 y›l›nda Avrasya
Hospital’da çal›flmaya bafllayan Op. Dr. Fuat Kurflun
El Cerrahisi alan›nda Amerika Birleflik Devletleri
Columbia University Newyork Hand Department of
Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan sonra 2008
Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1138
Uz. Dr. Handan YAfiAR
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve
Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren
Avrasya Hospital’de çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1013
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Onkoloji Bölümü Baflkan›
1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n Do€um
Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77 ‹st.T›p Fakültesi
Raryoterapi Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k. 198081 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar›
1982 Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi
Profesörü oldu.
Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi
Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir.
Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA
Göz Hastalıkları Uzmanı
1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini
Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de
Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun
çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası
bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce, Almanca ve
Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Halen Avrasya
Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini
yürütmektedir.
Dahili Tel: 1127
Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastal›kları
Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi
1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p
Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da
Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1132 - 1136
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi
1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni
bitirdi.Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim
Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic
Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK
hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna
kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012
tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca
bilmekte olup, iki çocuk babasıdır.
1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak.
1985 yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma
Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında
tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında
klinik şefi olarak aynı hastanede görevine devam etti.
2005 yılında başladığı Avrupa Şafak Hastanesinde
K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında Universal grup Çamlıca
hastanesinde bölüm başkanlığı görevini yürüttü, aynı
yıl profesör unvanını aldı. Ağustos 2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı
görevini yürütmektedir.
Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi
1970 İzmir doğumlu. 1994 Samsun 19 Mayıs
Üniversitesi’nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı bölümünden 2005
yılında uzmanlığını aldı. 2 kız evladı var. 2013 yılında
Avrasya Hospital’de göreve başlamıştır.
Muayene saatleri: 08:00-18:00
Dahili: 1138 - 1140
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp
Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı
fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 4806
Kalp Damar Cerrahisi
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma
Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede
uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları
arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011
y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı.
2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1118
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Kalp Damar Cerrahisi
1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi
ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu
(1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde
Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp
Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006
yılından beri özel sektörde çalışıyor. 11.10.2012
tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:4007
Uz. Dr. Ali VARDAR
Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR
Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras›
Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç
hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar›
aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde
klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak
çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv.
Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun
oldu. 1996- 2001 aras›nda Haseki E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ‹ç Hastal›klar›
Uzmanl›k E€itimi ald›. Evli ve 2 çocuk
annesi. 2001 yılından itibaren Avrasya
Hospital’da görev yapmaktadır.
1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden
mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi
derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde
yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları
Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1111 - 1122
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:1129
Uz. Dr. Meral ÖZER
Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üniversitesi
Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu
Kalp ve Arafltırma Hastanesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012
Ocak ayından bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor.
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi
Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana
Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya
Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki
çocuk sahibi.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4105
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz
YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde
Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında
Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi
hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde
sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde
2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra
istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam
etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
‹ç Hastal›klar›
Reanimasyon ve Anestezi
Uz. Dr. fienay SILDIR
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa
T›p Fakültesinden mezun oldu.1978 y›l›nda Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve üç çocuk
annesi. Ekim 2007 tarihinden itibaren Avrasya
Hospital’da FTR uzman› olarak çal›fl›yor.
‹ç Hastal›klar›
Radyasyon Onkoloji
Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL
Reanimasyon ve Anestezi
‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi’den mezun oldu. Avrasya
Hospital’da çal›fl›yor. Evli ve bir çocuk babas›.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2065
Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00
Dahili Tel: 1119-1138
Dt. Eylem USLU
Diş Hekimi
Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe
Difl Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen
Avrasya Hospital’da difl hekimi olarak görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00
Dahili Tel: 1010 - 1012
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Uz. Dr. Emre GÜLER
Reanimasyon ve Anestezi
1975 y›l›nda Tatvan’da do€du. 1998 y›l›nda ‹stanbul
Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun
oldu. Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisas›n›
Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nde Ocak 2004’te
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Anestezi ve Reanimasyon uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Görev Saati: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1108
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi
Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde
tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji
Uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2052 - 2046
Uz. Dr. Suzan UZAN
Beslenme ve Diyet
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek
lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde
tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak
çalıflmaktadır.
1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st.
Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru
olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla
T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya
ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1126
‹ç Hastal›klar›
Görev Saatleri: 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 2044
Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN
Radyoloji Uzmanı
1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof.Dr. Siyami
Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara
Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas
sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi, Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli, Medikal Park
Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa hastanelerinde 5
yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ağustos 2012 tarihinde
Avrasya Hospital da göreve başladı.
Dahili Tel: 2071
Uz. Dr. Melek fiALCIO⁄LU
Mikrobiyoloji
1960 y›l›nda Antalya’da do€du. 31.01.1984 tarihinde
fakülteden mezun oldu. 1992 tarihinde uzmanl›k
e€itimini tamamlad›. ‹stanbul Üniversitesi Çocuk
Sa€l›€› Enstitüsü ve ‹stanbul T›p Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dal›’nda
uzman olarak görev yapt›. May›s 2008’den itibaren
hastanemizde görev yapmaktad›r.
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Akciğer Kanserine
me yöntemidir. Üç boyutlu değerlendirilerek, tümörün damarsal ve diğer
yapılar ile ilişkisi gösterilir. Bilgisayarlı
beyin tomografisi ise tümörün beyine
yayılımının olup olmadığının değerlendirilmesini sağlar.
Manyetik Rezonans Görüntüleme
Bilgisayarlı tomografiye benzer ancak görüntülemede X ışını yerine manyetik alan kullanılır. Tümörün yerleşimi
ile ilgili bazı özel bilgileri elde etmek
için istenir.
Pozitron Emisyon Tomografisi
(PET, PET-BT)
Vücut hücrelerinin şekeri kullanması
esasına dayanır. Tüm vücutta radyoaktif
şekeri tutan tümör hücrelerinin görüntülenmesini sağlar.
Sintigrafik yöntemler
En sık uygulanan tüm vücut kemik sintigrafisidir. Kanserin kemiklere yayılımı
değerlendirilir.
Balgam sitolojisi
H
astalığın belirtileri; genellikle erken dönemde ortaya çıkmaz. Bu
nedenle, bir çok durumda kontrol amacıyla veya başka bir nedenle
çekilen akciğer filmleri ile tanı konulur.
Akciğer Kanserinin Belirtileri
Nelerdir ?
Akciğer kanserinin belirtileri; akciğer
kanserinin kendisine, uzak organlara
yayılımına veya kanser hücreleri tarafından salgılanan hormon benzeri bazı
maddelere bağlı olabilir.
Sık görülen belirtiler:
•
•
•
•
•
•
•
24
Düzelmeyen öksürük.
Balgamla karışık kanama.
Açıklanamayan halsizlik.
Nefes darlığı.
Boyunda veya yüzde şişme.
Tekrarlayan bronşit, zatüre atakları
İştah veya kilo kaybı.
• Ses kısıklığı.
• Göğüs, sırt veya omuzda ısrarlı ağrı.
AKCİĞER KANSERİNİN TANISI
Hastanın doktoru tarafından belirtileri
değerlendirilerek fizik muayenesi yapılır
ve bir dizi inceleme yapılır. Bu incelemeler; tümörün varlığı, yerleşim yeri,
komşu organlarla ilişkisi, yaygınlığı, tipi,
operasyona uygunluğunu değerlendirmek için yapılır. Tanı için yapılacak bu
incelemeler:
Akciğer grafisi
Akciğer kanseri tanısında en çok kullanılan aşamadır. X ışını kullanılır. Akciğerlerde tümör veya tümörün oluşturduğu
anormal görünümleri ortaya çıkarır.
Bilgisayarlı akciğer tomografisi
Akciğerde kansere bağlı olabilecek
belirtilerin ortaya çıkarılmasında akciğer
grafisinden daha duyarlı bir görüntüle-
Bronş salgılarının mikroskop altında
değerlendirilerek, tümör hücrelerinin
incelenmesidir.
Biyopsi
Mikroskop altında değerlendirmek üzere
hastalıklı bölgeden örnek doku alınmasıdır. Biyopsi örneği, göğüs duvarından
akciğerlere ulaşılarak, bronkoskop ile
veya küçük cerrahi bir kesi ile elde
edilebilir.
Bronkoskopi
Bronkoskop olarak adlandırılan bir
cihaz aracılığıyla akciğerlerdeki hava
yollarının gözlenmesi esasına dayanır.
Bu işlem sırasında anormal görünüm
veya tümör saptanırsa biyopsi alınır.
Mediastinoskopi
İki akciğer arasındaki mediasten olarak
adlandırılan bölgenin gözlemlenerek,
buradaki lenf bezlerinin alınmasıdır. Bu
işlemde amaç kanser hücrelerinin mediasten lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını değerlendirmektir.
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Neden Olan Faktörler
AKCİĞER KANSERİNİN TİPLERİ
Akciğer kanserinin; küçük hücreli ve
küçük hücreli dışı olmak üzere başlıca iki
tipi vardır.
Bu iki ana grup tüm akciğer kanserlerinin % 90’ını oluşturur.Küçük hücreli
akciğer kanseri; Akciğer kanserlerinin
%15-25’ini oluşturur. Oldukca hızlı
büyür ve erken dönemde uzak metastaz (yayılım) yapabilir.Küçük hücreli
dışı akciğer kanseri; Akciğer kanserinin
%70-75’i bu gruba girmektedir. Başlıca
üç alt grubu vardır:
Epidermoid kanser
Adenokanser
Büyük hücreli kanser
EVRELEME
Hastalığın yaygınlığının, tedavi için
uygun yöntemin belirlenmesi için yapılan değerlendirmedir. Bu değerlendirme sonucuna göre; cerrahi, radyoterapi,
kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinin
seçimi hakkında karar verilir.Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme; sınırlı
ve yaygın hastalık olarak yapılır.
Küçük hücre dışı akciğer kanseri ise Evre
I-IV arasında dört evrede değerlendirilir.
Evre I, II ve III’ün A ve B olmak üzere
ikişer alt grubu vardır. Evre IV hastalığın
en ileri dönemini tanımlamaktadır. Tümörün göğüs kafesi dışındaki organlara
yayılımı söz konusudur.
TEDAVİ
Evrelere göre tedavi yaklaşımları
• Küçük hücreli akciğer kanseri
Sınırlı hastalık: Kemoterapi ile birlikte
radyoterapi (ışın tedavisi) uygun tedavi
yaklaşımıdır.
• Yaygın hastalık. Başlıca tedavi yöntemi; kemoterapidir.
• Küçük hücreli dışı akciğer kanseri
Evre I : Bu evrede tümör ve lenf bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması uygun
tedavi yaklaşımıdır.
Evre II: Tümör ve lenf bezlerinin ameli-
yat ile çıkarılmasının ardından gerekirse
kemoterapi veya radyoterapidir .
Evre IIIA: Bu evrede ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi farklı sıralamalarla
uygulanabilir.
Evre IIIB : Radyoterapi ve kemoterapi
uygun yaklaşımdır.
Evre IV: Bu evrede kemoterapi veya
destek tedavi uygulanabilir.
Akciğer kanseri tedavisinde önerilen
tüm tedavilerde amaç; hastalığın kontrol altında tutulması, yaşam süresinin
uzatılması, yakınmaların ortadan
kaldırılması ve daha kaliteli bir yaşam
sağlanmasıdır.
Cerrahi tedavi
Genellikle sınırlı evredeki hastalığın
(Evre I, II, kimi zaman evre III) tedavisinde uygulanır. Hastalığı bir akciğerin
dışına yayılmamış, uygun hastada
seçkin tedavi yöntemidir.
Akciğer kanserli hastaların %10-35’inde
cerrahi tedavi uygulanabilmektedir,
ancak uygulanan cerrahi tedavi her
zaman kesin tedavi anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör, ameliyat sonrası
dönemde ortaya çıkabilmektedir.Küçük
hücreli akciğer kanserinde cerrahi çok
nadiren baş vurulan bir yöntemdir.
Tümörün yerleşimine, hastanın solunum
fonksiyonlarına göre farklı cerrahi yöntemler belirlenir. Bu yöntemler:
Lobektomi: Akciğerin loblarından
birinin çıkarılması
Bilobektomi: Sağ akciğerin iki lobunun çıkarılması
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du. 1997 y›l›nda Ankara
Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini
‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya
Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
25
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Sınırlı rezeksiyon: Akciğerin bir lobunun bir parçasının çıkarılmasıdır
Pnömonektomi: Bir akciğerin tamamının çıkarılmasıdır
Akciğer cerrahisi genel anestezi gerektiren büyük bir cerrahi işlemdir.
Göğüs kafesinin yanından bir kesi
yapılır. Kaslar ve kaburgalar ayrılarak
hastalıklı bölge değerlendirilir.
Hastalığın durumuna göre yukarıdaki
yöntemlerden biri seçilerek uygulanır. Ameliyat sonrası göğüs boşluğu
içerisine bir tüp yerleştirilerek dikişlerle
kapatılır. Bu tüp ile cerrahi sonrası kanama ve hava kaçağı takibi yapılır. Tüp
genellikle bir gün sonra çıkarılır.
Ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlar; Kanama, yara yerinde
enfeksiyon, zatüre, solunum sıkıntısı,
kansızlık, kalp atım düzensizliğidir. Bu
komplikasyonlar yönünden hastanın
daha yakından izlenebilmesi için hasta
birkaç gün yoğun bakım ünitesinde,
daha sonra da yaklaşık bir hafta normal
hastane odasında takip edilir.
Cerrahi sonrası hastalığın seyri, hastanın
yaşı, genel durumu, hastalığın evresi,
hastalığın seyri gibi pek çok faktöre
bağlıdır. Cerrahi sonrası iyileşme; 4-12
hafta süre alır.
Hastalığın bazı evrelerinde göğüs boşluğuna sıvı toplanabilir. Bu durum hem
nefes almayı zorlaştırır hem de ışın
tedavisi verilmesini engeller.
Tedavisi için tüp torakostomi işlemi uygulanır. Göğüs yan duvarından 1 cm.lik
delikten sıvı boşaltılır ve tekrar toplanmaması için ilaç verilir. Lokal anestezi ile
yapılır. Hasta 1-2 gün hastanede yatar.
26
Kemoterapi (İlaç tedavisi)
Kemoterapi vücuttaki tüm kanser hücrelerini yok etmek amacıyla özel ilaçlar
kullanılarak yapılan bir tedavi şeklidir.
Kemoterapi, yukarıda da belirtildiği gibi
kanser tedavisinde tek başına, cerrahi tedavi veya radyoterapi ile birlikte
uygulanabilir.
Kemoterapi ilaçları hızla çoğalan kanser
hücrelerine kan yoluyla ulaşarak etki
eder. Kanser hücresinin bölünmesini ve
yenilenmesini engelleyerek ölümüne
neden olur.
Kemoterapi, ağızdan hap olarak veya
damardan infüzyon yoluyla uygulanır.
Tedavi düzenli aralıklarla, genellikle 3-4
haftada bir verilir. Bu yaklaşımda amaç;
hastanın tekrar güçlenmesine ve sağlıklı
dokuların kendisini yenilemesine olanak
sağlanmasıdır.
Genellikle kemoterapide birkaç ilaç
birlikte uygulanır. Bu yaklaşım tedavi
etkinliğini arttırır. İlaç uygulanımı için
genellikle hastaneye yatış gerekmez.
Kemoterapi kanser hücrelerini etkilerken, kıl kökü, kemik iliği, mide barsak
mukozası gibi vucutta hızlı çoğalan
sağlıklı hücrelere de etki eder ve bu
etkilere bağlı olarak kemoterapinin yan
etkileri ortaya çıkar. Normal hücreler
kendilerini yenilediklerinden yan etkiler
genellikle geçici olmaktadır.
Kemoterapiye bağlı sık görülen yan etkiler :
Yorgunluk, Bulantı, Kusma, Saç dökülmesi, Ağız yaraları, İshal
İlacın kemik iliği üzerine etkileri ile;
kansızlık, lökopeni (vücudun savunma
hücreleri olan lökositlerin sayısında
azalma), trombositopeni (kanamayı
durduran hücreler olan trombositlerin
sayısında azalma)
Ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
Kemoterapinin uygulandığı yerde deride
kızarma
Radyoterapi (Işın tedavisi)
Hızlı bölünen kanser hücrelerinin yüksek
enerjili X ışınları ile öldürülmesi esasına
dayanır. Ağrısız bir yöntemdir.
Bu tedavi uygulandığı bölgedeki tümör
hücrelerini öldürmektedir. Tümör hücreleri bu tedaviye normal hücrelerden
daha fazla duyarlıdır, bu nedenle daha
fazla ölürler.
Etkilenen bölgedeki normal hücreler
hızla kendilerini yenilerler. Radyoterapi
öncesinde tedavinin yapılacağı klinikte
tedavi planlanır. Bu süre içerisinde tedavi masasında hareketsiz yatan hastanın tedavi alanı, deri üzerine çizilerek
belirlenir.
Tedavi odasında kalış süresi 10-30
dakikadır, tedavi 1-5 dakika sürer.
Genellikle tedavi 2-6 hafta devam eder.
Tedavi hastayı radyoaktif hale getirmez,
çevredeki insanlara zarar vermez.
Radyoterapi sonrası sık görülen yan
etkiler:
Halsizlik
Tedavi bölgesindeki deride kaşınma,
soyulma, kızarıklık, kıllarda dökülme
İştahsızlık Öksürük, balgam çıkarma,
boğaz ağrısı, yutmada güçlük (genellikle tedavinin 2-3. haftasından sonra)
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Gırtlak
(Larenks)
Kanserleri
İ
nsanları
hayvanlardan ayıran en
önemli özellikler konuşma ve düşünme
yetenekleridir.
Konuşma,
larenks
(gırtlak) tarafından oluşturulan bir dizi
sü­reçle meydana getirilen ses sayesinde
başarılmaktadır. Kişi de değişik nedenlerle
oluşabilecek ses kısıklığı başta sesini
profesyonel olarak kullananlarda olmak
üzere herkesi derinden etkilemektedir.
Sesin oluşumunda; akciğer, larenks
(gırtlak ve üst solunum yolları ve sinüsler
değişik görevler üstlenmektedir. Bunlar­
dan akciğer, larenkste yerleşen ses telleri­
nin titreşmesini sağlayan basınçlı havayı
temin eder. Larenks ses tellerini barındıra­
rak sesin oluşumunda önemli bir görev
üstlenmektedir. Üst solunum yolları ve si­
nüsler ise oluşan sesin şekillenmesini (re­
zonans) sağlar. Yukarıdaki bahsi geçen or­
ganların değişik rahatsızlıkları sesin karak­
terinin bozulmasına neden olur.
Ses kısıklığı, özellikle sesini uzun süre
kullanan meslek gruplarında (öğretmen,
ses sanatçıları vs.), sigara, çay ve kahve gibi
keyif vericileri bol miktarda kullananlarda
daha sık olarak görülmektedir. Ses
kısıklığına neden olan patolojilerin büyük
çoğunluğu ses telleri üzerinde veya
çevresinde yerleşir. Bu patolojiler içinde
diğerle­rine göre daha az görülmesine karşın
en ciddi olanı ses telinden kaynaklanan
kötü huylu tümörlerdir. Bunun yanında ses
tellerinin iyi huylu tümörleri (Nodul, Polip)
Reinke ödemi kistler vs. yine ses kısıklılğı
yapabilmektedir. Ses kısıklığı yapan diğer
patalojiler ise enfeksiyonlar­
dır. Bunlardan
özellikle kış aylarında toplum için büyük bir
sağlık problemine ne­den olan üst solunum
yollan enfeksiyonla­rı önemli yer tutar. Bir
diğer ses kısıklığı nedeni ses tellerinin
tek veya çift taraflı felçleridir. Bu duruma
özellikle guatr operasyonları sırasında ses
tellerini hareket ettiren sinirin kesilmesi
sebep olmaktadır.
Vücudun başka bölgelerinde yerleşen­
lere nazaran ses tellerinin kötü huylu tü­
mörleri çok erken dönemlerde ses kısıklığı
yaparak erken teşhise olanak sağlamakta
ve bu da hastalığın ilerlemeden tedavisine
olanak sağlamaktadır. Bu nedenledir ki 10
günü aşan ses kısıklığı durumlarında mut­
laka kişinin kulak burun boğaz muayenesi
olması gerekmektedir.
Ses kısıklığı şikayetiyle başvuran has­
talarda özellikle yapılması gereken dikkatli
bir şekilde hastanın sorgulanmasıdır. Bu
esnada hekimde ses kısıklığının nedenine
yönelik bir fikir doğacaktır. Takiben yapı­lan
muayenede en önemli aşama, kötü huylu
tümörlerinde mümkün olan en erken
dönemde tümöral kitlenin cerrahi olarak
temizlenmesidir. Ses tellerinin iyi huylu
tümörlerinden nodüllerde özellikle ses
tel­
lerinin endoskopik (kamera ve ekran
yardımıyla) olarak görülmesidir. Bu sayede
ses tellerinin görünüm ve hareketleri
ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.
Ses kısıklığına neden olan patalojiler’in
sık olarak görülen üst solunum
yollarının enfeksiyonlarının tedavisinde
antibiyoterapi, sistemik dekonjestan, antiflamatuar ilaçlarla sıkça başvurulmaktadır.
Özellikle bu dönemde kişinin sıvı tüketimi­
ni artırması tedaviye yardımcı olması
bakımından çok önemlidir. Ses kısıklığının
ilerlememiş vakaİarda konuşma terapisiyle
fayda görmektedir. Ancak poliplerde,
kistlerde, reinke ödeminde cerrahi olarak
kitlelerin çıkarılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, pek çok değişik nedenle
meydana gelen ses kısıklığının tedavisinde
en önemli nok­
ta erken teşhistir. Erken
dönem’de tespit edildiğinde, sınırlı cer­rahi
rezeksiyonla kolaylıkla tedavisi mümkün
olan ses tel­
lerinin kötü huylu tümörleri
teşhiste gecikildiğinde hayati teh­
like
yaratan sağlık problemi haline gelmektedir.
Sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle.
Op. Dr. Ferhat O⁄UZ
K.B.B.
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise
ö€renimini Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine
girdi. 1996-1999 yılları arasında
aynı fakültede uzmanlık eğitimini
tamamladı. 1999 yılında Avrasya
Hospital’de göreve başladı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1009 - 1012
27
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Rahim
Ağzı
Kanseri
(Cerviks ca)
R
ahim ağzı kanserinin en güzel yanı
erken tanısı olabilen, yeni çıkan aşılarla da gelecekte tamamen ortadan kalkabilecek bir kanser olmasıdır. En
kötü yanı ise genç kadınlarda görülmesi
ve rutin kontroller yapılmadığında erken
tanı konulamadığında çok hızlı ilerlemesi
ve genç ölümlere neden olmasıdır. Dünyada kadınlarda rahim ağzı kanserinden ölüm nedenleri arasında 2. sırada
Türkiye de ise 9. sırada yer almaktadır.
Dünyanın birçok bölgesinde en yaygın
görülen jinekolojik kanserdir. Türkiye’de
1 yılda 1364 yeni rahim ağzı kanseri olgusu beklenmektedir ve bunlarında yaklaşık 720 si ölümle sonlanacaktır, Türkiye
de görülme sıklığı 4.5/100000 dir.
Rahim Ağzı Kanserinin
Risk Faktörleri ,
• Human papilloma virus (HPV)
enfeksiyonu
• Erken yaşta cinsel ilişki
• Sigara
• Multiple seks partneri
• İmmunsupresyon
• Çok fazla doğum
• Beslenme bozukluğu
• Uzun süreli doğum kontrol hapı
kullanımı
• Genetik yatkınlık
Rahim ağzı kanserinden korunma
%100 e yakın mümkündür, yaşam tarzı,
monogam (tek eşli) yaşam, en önemlisi
rahim ağzı kanseri aşısı (HPV aşısı) yaptırmak. HPV aşısı tercihen cinsel aktivite
başlamadan 9 – 26 yaş arası bayanlara
rutin yapılmalıdır.
olsa dahi takipte olan hastalarda kanser olma riski 1/500, tüm lezyonu olan
hastalarda (yüksek dereceli lezyon olanlarda dahil) tedavi sonrası kanser riski
1/250, yüksek dereceli lezyonu olup 20
yıl boyunca tedavi almamış hastalarınsa
1/3 ü kansere yakalanır.
Rahim ağzı kanserini tanısını koymak
ancak düzenli kontrollerini yaptıran kadınlarda mümkündür. Muayene sırasında
rahim ağzını gözle görmek ve akıntı (pap
smear ) testi işimizi çok kolaylaştırıyor.
Aşı yaptırmak kesinlikle pap smear testi
yaptırmayı bırakmak anlamına gelmiyor.
Rutin kontroller kesinlikle devam etmelidir.
Rahim ağzı kanseri gelişimi; HPV virusu alındıktan sonra 2-3 yıl içinde %60
ı geriler, kalan %40 LSIL ( düşük dereceli lezyon)’a neden olur. Bu kadınların
%15 i 3-4 yıl içinde HSIL (yüksek riskli
lezyon)’a ilerler. Özellikle tip 16 ve 18 ile
enfekte olan hastalarda risk fazladır, ancak bu hastaların da hepsi kanser olmaz,
10 yıl içinde %12 si invaziv kansere ilerler.
Cinsel aktif kadınların her yıl jinekolojik muayenelerinin yapılması şarttır, pap
smear 2 kez üst üste iyi çıkarsa 2-5 yıla
örneklemeler açılabilir, 65 yaşına kadar
da kontrollerde sorun çıkmaz ise pap
smear kontrolleri kesilir. Pap smearda
bir sorun çıkarsa smear tekrarı veya kolposkopi denen rahim ağzına mikroskop
a benzer aletlerle bakılır, bazı kimyasal
maddelerde uygulanıp gerekli yerlerden biopsi yapılır. Sonuca göre ya takibe
alınır veya rahim ağzı koni gibi çıkarılır,
erken evre rahim ağzı kanserlerinde bu
tedavi yeterlidir. Özellikle hastanın çocuk
isteği var ise bu yöntem tercih edilir, çocuk istemiyorsa basit histerektomi (rahimi almak) yeterlidir. Ancak lenfovasküler invazyonda varsa lenf nodlarını da
çıkartmak gerekir. Daha ileri evrelerde
ise cerrahinin radyoterapiye üstünlüğü
olmadığından hastaya radyoterapi önerilir. Ancak seksüel aktif hastalara cerrahi tedavi uygulanır. Hastanın sağ kalım
şansı yaşına, ırkına, sosyoekonomik durumuna, birlikte başka bir hastalığı olup
olmamasına, tümörün büyüklüğüne ve
yayılımına bağlıdır. Tedavi sonrası tümör
tekrarlarının %74 ü ilk 2 yıl içinde olur.
Bu yüzden hastaları 2-4 ayda bir kontrol
etmek gerekir. Bu hastaların %50-60 ı
üreterlere olan baskı ve tıkanıklığa bağlı
üremiden, %40 ı enfeksiyondan kalanı
da durdurulamayan kanamadan kaybedilirler.
Günümüz koşullarında yaşam tarzının değişmesine bağlı olarak bir kadının
yaşam boyu rahim ağzı kanserine yakalanma riski 1/100 iken, tedavisiz HPV
enfeksiyonu olanların 5-10/100 ü , LSIL
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta
e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k
e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde
tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve
K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt›
Halen Avrasya Hospital’da Kad›n
Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev
yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
28
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
29
Op. Dr. Özgür ODABAŞ
Genel Cerrahi
Pankreas P
ankreas bezi yaklaşık 15 cm
uzunluğunda, mide, oniki parmak
barsağı ve kalın barsak, karaciğer
ve dalakla çevrelenmiş bir organdır.
Pankreas bezi üç kısımdan oluşmuştur.
Geniş olan ucu “baş”, orta kısmı “gövde”
ve dar ucu ise “kuyruk” olarak adlandırılır.
Baş kısmı oniki parmak barsağı, kuyruk
kısmı ise dalak ile komşudur.
Pankreas bezinin iki ana görevi
bulunmaktadır.
Birincisi,
yağ
ve
proteinlerin sindirilmesine yardımcı olan
enzimlerin üretilmesidir. İkinci görevi
ise, insülin ve diğer birçok hormonu
salgılamaktır. İnsülin vücudun kan
şekerini (glükoz) kontrol eder.
Pankreas kanserleri organın her
bölgesinden gelişmekle birlikte en sıklıkla
baş bölgesinden kaynaklanmaktadır.
Amerikada görülme sıklığı yılda
9/100,000 olup tüm kanserler arasında
11. sıradadır.
30
Risk faktörleri nelerdir?
Erkeklerde ve 65 yaş ve üzeri kişilerde
daha sık görülen pankreas kanserinde
alkol, sigara kullanımı, şeker hastalığı
bazı çevresel ve mesleki durumlar, yağlı
ve şekerli gıdalardan zengin beslenme,
kronik pankreas hastalıkları gibi faktörler
suçlanmış olmakla birlikte pankreas
kanserine yol açan nedenler kesin olarak
açıklanamamıştır.
Belirtileri nelerdir? Pankreas kanseri sinsi ilerleyen
bir hastalıktır, erken dönemde bariz
belirtiler vermez. Pankreas’ın baş bölümü kanserlerinde
oniki parmak barsağı ve ana safra
kanalı komşuluğundan ve safra akışını
engellemesinden dolayı sarılık en sık
ve en erken ortaya çıkan belirtidir.
Başlangıçta gözlerde ortaya çıkar, daha
sonra deride sararma olur, idrar rengi
koyulaşır (çay rengi), bunu açık renkli
dışkılama takip eder ve nihayet ‘camcı
macunu’ olarak tanımlan dışkının açık
renk alması ile sonuçlanır. Ağrı, önceleri
müphem karın ağrısı olarak tanımlanan,
hafif bir rahatsızlık hissi şeklindeyken,
ileri dönemde sırta vuran karın ağrısı
şeklini alır. Ağrı bazen kuşak tarzında beli
sarabilir. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri
ile sıklıkla birliktedir. İştahsızlık ve
kilo kaybı, şişkinlik, hazımsızlık, ağrı
ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz gıda
alımı sonucunda hasta kilo verir. Aniden
ortaya çıkan diyabet ya da diyabetik
hastalarda kan şeker kontrolünde
gözlenen ani değişiklik, genellikle aile
öyküsü olmadan gelişen şeker hastalığı
pankreas kanserinin erken belirtisi
olabilir.
Tanı nasıl koyulmaktadır? Hastalık sinsi belirtilerle ortaya çıktığı
için tanı zor olabilir. Erken dönemde
yakalanan hastalarda, en sıklıkla
hekime başvuru anında, bu hastalıktan
hekimin şüphe etmesi ve buna yönelik
Op. Dr. Özgür ODABAŞ
Genel Cerrahi
Kanseri
araştırmalar yapması önemlidir.
Laboratuar tetkikleri: Tek başına
hiçbir kan testi pankreas kanseri
tanısı koymaya yeterli değildir. Serum
bilurubinleri, alkalen fosfataz, karaciğer
transaminazları ile CEA, Ca 19-9 ve Ca
125 gibi tümör belirteçleri yükselmiştir.
Ultrasonografi (US): Pankreasta
solid yada kistik kitle varlığını, kitlenin
boyutu, kitlenin diğer çevre yapılarla
olan ilişkisi ve damarsal yapılara olan
yakınlığı hakkında bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi (BT): Yaklaşık
%95 ve üzerinde tanı koydurucu özelliği
vardır. Bu tarama kanserin ne derece
yayıldığını
gösterebilmektedir.
BT
taraması tümörün cerrahi müdahaleyle
çıkarılıp çıkarılamayacağını belirlemede
kullanılan en önemli tetkiktir. MR: MR görüntüleme aynı şekilde
tümörün ayırıcı tanısında önemlidir.
Tomografi ve MR gerektiğinde birlikte
kullanılarak hastaya verilecek ameliyat
kararı için doğru sonuçlara ulaşılmasını
sağlarlar. Tümörün evrelendirilmesinin
doğru yapılmasını sağlarlar.
ERCP
(Endoskopik
Retrograd
Kolanjiopankreatografi) : Bu test sırasında
özel bir endoskop (Duodenoskop)
boğazdan geçirilerek mideye ve ince
bağırsağa gönderilir. Hekim endoskop
aracılığıyla bölgeyi görür, safra kanalına
ve pankreas kanalına boya enjekte
edebilir. Bu test, söz konusu kanallarda
tümörden kaynaklanan bir basıyla oluşan
daralmaları gösterebilir. Tanı için doku ve
sıvı örnekleri alınabilir. Eğer tümör safra
akışını engelleyecek şekilde bir tıkanıklık
yapmışsa (sarılık olmuşsa) stent adı
verilen küçük bir tüp sarılığın giderilmesi
için safra kanalınıza yerleştirilebilir.
PET (pozitron emisyon tomografisi)
taraması: Normal hücreleri hızlı
bölünen
kanser
hücrelerinden
ayırabilen bir teknolojidir. Vücutta tümör
yayılımının (metastaz) araştırılmasında
kullanılmaktadır.
Yapılan fizik muayene, laboratuar
ve radyolojik incelemelerin sonunda,
pankreas tümörünün hangi evrede
olduğu, komşu organlarla ilişkisinin ne
durumda olduğu ve özellikle komşu
damarlara yayılımının olup olmadığı
ortaya konur.
İleri evredeki tümörlerde cerrahi
uygulanmaz. Bunlara hastanın ömrünü
bir süre daha uzatabilmek için bazı
tedaviler verilir. Bu hastalara uygulanacak
kemoterapi ile birlikte, mevcut sarılığının
düzeltilmesi,
beslenme
desteğinin
sağlanması, ağrının azaltılması ve diğer
yaşam konforunun düzeltilmesi amaçlarıyla
bazı girişimler uygulanmaktadır. (ERCP
ile stent takılması, PTK ile safranın dışa
akıtılması, ağrı kateterleri)
Kemoterapi: Bu tedavide kanser
hücrelerinin öldürülmesi için çeşitli
ilaçlar kullanılır. İlaçlar genellikle damar
yplundan uygulanır. Tümör hücrelerini
radyasyon tedavisine karşı daha duyarlı
hale getirmek için radyasyon terapisi
kemoterapiyle birlikte verilebilir.
Radyasyon tedavisi (ışın tedavisi):
Bu yaklaşımda kanser hücrelerini
öldürmek ve tümörlerin büyümesini
engellemek için X ışınları ya da diğer
yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Cerrahi tedavi
Pankreas
tümörlerinde
cerrahi
tedavi uygulanarak pankreasın bir
bölümü çıkarılabilir. Tümörün cerrahi
olarak çıkartılması bu hastalar için tek
kür şansını oluşturmaktadır. Tümör
pankreasın kuyruk bölümünde ise
cerrahi girişim nispeten daha kolaydır.
Pankreas başı tümörlerinde hastalık
sarılık ile erken bulgu verdiğinden
genellikle ameliyat şansı olmaktadır. Bu
hastalarda pankreas başının yanı sıra
safra kesesi, oniki parmak barsağının
tamamı ve midenin bir bölümü ve
çevre lenf bezlerinin bir bütün halinde
çıkarılması gerektiğinden tedavi daha
karmaşıktır. Daha sonra, sindirim
kanalının bütünlüğünü korumak için
sağlam kalan safra yolları ile pankreas
yollarının sindirim kanalına boşalmasını
sağlamak gerekir. (Whipple ameliyatı).
Pankreasın gövdesini tutan kanserler
çok geç dönemde geldiklerinden,
hastalık çevre dokulara ve hayati
organlara sıçramakta ve hastaların çoğu cerrahi tedavi şansını
kaybetmektedir.
Sinsi ilerleme gösteren pankreas
kanserinden korunmak için alkolden uzak
durulması, az yağlı diyetle beslenilmesi
ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir.
Op.Dr. Özgür ODABAfi
Genel Cerrahi
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989
y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›.
1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde
Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›.
Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu.
fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2051 - 2053
31
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
Kanserin Tanımı,
Belirtileri ve Çeşitleri
değişiklikleri, kapanmayan yaralar, herhangi bir yerde kanama, kanser belirtisi
olabilir.
En sık görülen kanserler hangileridir ?
En sık görülen kanserler erkeklerde
akciğer, prostat ve kalın barsak kanseri.
Kadınlarda meme, rahim ağzı, akciğer ve
kalın barsak kanseridir.
Kansere Yol Açan Etkenler
1.Yaş – Kanserler orta ve ileri yaşlarda
daha sık görülür.
2.Beslenme Bozuklukları – Hayvansal
yağlardan zengin, et içeriği fazla, kolesterol ve kaloriden zengin diyetlerle beslenme.
Kansere yol açan başlıca etkendir. Şöyle sıralayabiliriz :
Kanser nedir?
Latince’ de yengeç anlamına gelen
kanser çağımızın en korkulan hastalıklarından biridir. Toplumda her beş kişiden
biri yaşantısının bir döneminde kanser
ile karşılaşmaktadır. Tüm yeni tedavi
yaklaşımlarına karşın halen kanserden
ölümler gelişmiş toplumlarda ikinci sırada yer almaktadır. Kanser vücudun
belli bir bölgesindeki hücrelerin kontrölsüz olarak çoğalıp, o bölgenin de dışına
yayılmasından ileri gelen hastalıkların
genel adıdır. Kanser kelimesi belli bir
hastalığı değil, aşırı hücre çoğalmaları ve
doku büyümeleri şeklinde kendini belli
eden çeşitli bozuklukları anlatır. Hücreler
doğar, gelişir ve ölürler. Bu olay genetik
bir kontrol altındadır. Bu kontrolün, kalk32
ması ile dengenin bozulması sonucu,
ya çok sayıda oluşmaları ya da oluşan
hücrelerin ölmemeleri sonucu çoğalan
hücreler tümör dokusunu oluşturur. Hücrelerdeki bu olayların gelişmesine neden
alan bir çok kanser yapıcı (kanserojen)
madde vardır.
Kanserin belirtileri nelerdir?
Kanser belirtileri ortaya çıktıktan
sonra artık hastalığın ilerlediği anlaşılır.
Amaç, bu belirtiler ortaya çıkmadan hastalığın çok erken dönemde yakalanmasıdır. Kanserin oluştuğu yere göre belirtileri
vardır. Vücudun herhangi bir yerinde ele
bir kitlenin gelmesi, ses kısıklığı, inatçı
öksürük, dışkılama düzeninde değişiklik,
derideki benlerin şekil, büyüklük ve renk
• Katkı maddeleri: Bazı katkı maddeleri
kansere zemin hazırlar. Bu nedenle, güvenilmeyen katı yağlar, limonatalar ve
çikolatalar pek yenmemelidir.
Tatlandırıcılar(sakkarin) : Tatlandırıcı olarak kullanılan sakkarin, bir gıda maddesi
değildir ve böbreklere zarar verdiği gibi,
mesane kanserine de neden olmaktadır.
• Küfler : Kuruyemişler üzerinde üreyen
küfler, “aflatoksin” denilen kanser yapıcı
maddeyi meydana getirirler.
• Kahve : Kahve içenlerde, içmeyenlere
göre 2-3 misli fazla mesane ve pankreas
kanseri ortaya çıkmaktadır.
• Alkol
• Yiyecekler ve hazırlanış şekli :
- Fazla et yiyenlerde kalın bağırsak kanseri sık görülür.
- Proteinli gıdalar, 100 C üzerinde pişirildiklerinde kanser yapan maddeler oluşur.
- Aşırı ısıtılan yağlarda kızartılan yiyecekler kanser yapıcı olurlar.
- Kullanılmış yağları tekrar kullanmak ta
sakıncalıdır.
- Hormonlu maddelerin kansere yol açtığı gözlenmiştir.
• Dengesiz beslenme : Önemli bir yer
tutmaktadır.
• Aşırı ilaç kullanma
• Gıdalardaki selüloz
Ruhsal bozukluklar : Sinir bozuklukları,
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
üzüntüler, depresyon, sıkıntı vücudu zayıf düşürür ve kişinin kansere yakalanmasını kolaylaştırır.
3. Şişmanlık ve bedensel hareketsizlik
– Açık bir ilişki kurulmuş olmamasına
karşılık araştırmalar şişmanlığın bazı tip
kanserlere zemin hazırladığını göstermektedir.
4. Sigara – Sigara akciğer kanseri riskini
belirgin ölçüde arttırmaktadır. Sigara ve
diğer tütün ürünleri bundan başka ağız,
gırtlak, yemek borusu, mide, mesane
kanserlerinde önemli rol oynar.
5. Kimyasal maddeler – İş yerlerinde
metal tozları ve kimyasal maddelerle
karşılaşma kanser riskini arttırır. Asbest,
rodon, vinil, benzen iyi bilinen kanserojenlerdir. Defalarca röntgeni çekilmiş organlarda kanser sık görülür. Bu nedenle
gereksiz ve sık röntgen çekilmesi doğru
değildir.
6. Yüksek dozda radyasyona maruz kalmak - Bilgisayar monitörü ve televizyondan en az 70 cm. Uzaklıkta durmalıyız.
Cep telefonları ile çok uzun konuşmalar
yapmamalı, mümkünse kulaklık kullanmalıyız.
7. Aşırı güneş ışığı – Güneşteki ultraviole
ışınları direkt olarak melanoma ve diğer
deri kanserleri oluşumu ile ilişkilidir. Güneşten gelen kozmik ışınlar, toprağa karışır ve yok olurlar. Ancak, beton ve taş
yığınları bu ışınları geçirmezler. Dolayısıyla şehirlerde kanser riski fazladır.
8. Bazı virüsler – Hepatit B ve C virüsü
gibi virüsler artmış kanser riski oluşturmaktadırlar.
9. Vücudun bağışıklık sistemini bozan
hastalıklar – AIDS gibi vücut bağışıklığı
bozulan hastalarda kanser daha kolay
oluşmaktadır. Çoğu AIDS virüsü taşıyan
hasta bu tür komplikasyonlar nedeniyle
ölmektedir.
Yapılan incelemelerde kanserin, kalıtsal olduğu saptanmıştır. Kanserlerin
yaklaşık yüzde 20’si kalıtsaldır. Yani kanserden sorumlu olan anormal bir gen
ana-babadan çocuklarına geçmektedir.
Ancak, kalıtsal olarak geçen, kanserin
kendisi olmayıp, bazı organların zayıf ve
kansere dayanıksız doğması ve gelişmesidir. Bu durum kansere neden olan
geni taşıyan her bireyde otomatik olarak
kanser oluşacağı anlamına gelmez. Eğer
ailevi kanser riskinden korkuluyor ise bu
konuda doktora başvurarak aile bireylerinin riskleri açısından genetik konsültasyon ve testler uygulanmalıdır. Ailevi
yüksek kişilere düzenli kanser taramaları
önerilmekte ve erken tanı ve tedavi şansı arttırılmaktadır.
Dengesiz beslenme
% 35
Sigara
% 30
Enfeksiyon hastalıkları
% 10
Mesleki nedenler
%4
Alkol
%3
Çalışma yerinin tozlu ve pis olması % 2
Gıdalara konan katkı maddeleri
%1
Kanserden Korunma Yolları
1- Doğru beslenin: Yanlış beslenme bütün kanserlerin yüzde 35’inden sorumludur. İdeal diyet; sebze, meyve, tahıl ve
düşük yağlı yiyeceklerle gerçekleştirilir.
Bebek emzirmek, genç yaşlardan itibaren egzersiz yapmak ve bazı vitaminler
meme kanserinden korunmada faydalıdır. Yüksek yağlı diyetler meme, rahim
ve prostat kanseri ile bağlantılı olabilir.
Sürekli kırmızı et yiyen kişilerin kanser
olma riski, ayda bir kez kırmızı et yiyenlere göre 2.5 kat fazladır. Bu nedenle kırmızı et yerine balık, tavuk, hindi etinin
tercih edin.
2- Tuzdan kaçının: Tuz kendisi kanser
yapmasa da, mide yüzeyinin yapısını
bozarak kanserojen maddelere ortam
hazırlar. Tuzun bolca kullanıldığı turşulardaki nitrozamin denilen maddeler kanser oluşumunda etkilidir. Yapılan araştırmalar, dondurarak saklama yönteminin
tercih edildiği ülkelerde mide kanseri
görülme sıklığının yüzde 64 azaldığını
gösteriyor.
3- Fast food’a son: Aşırı karbonhidratlı ve
yüksek ısıda pişirilen bisküviler bile kanser açısından çok tehlikeli. Patates kızartmaları, tuzlu krakerler, katkılı konserveler, yağlı ve pişmiş et içerikli fast food’lar
da tehlike sinyali veren yiyecekler.
4- Sebzeleri iyi yıkayın: Dünyada kanserin artma nedenlerinin başında tarım
ilaçlarının bilinçsiz kullanımı geliyor. Bu
ilaçlar sebze ve meyveleri yıkamakla da
çıkmaz. Kabuklarını ayıklasanız da yiyeceklerin çekirdeklerine kadar girer. Bu da
kansere karşı hem kendiniz, hem de çocuklarınız için büyük bir tehlike oluşturur.
5- Kızartmaları unutun: Kızartma yağlarını kesinlikle tekrar kullanmayın. Yağlardan aldığınız kalori günlük kalori alımının
yüzde 30’unu geçmesin. Sofranızda lifli
gıdalara ağırlık verin, rafine gıdalardan
olabildiğince kaçının.
6- Alkole bağlanmayın: Kronik alkol bağımlılığı, başta karaciğer kanseri olmak
üzere, özellikle alkol sigarayla birlikte tüketildiğinde ağız, boğaz, yemek borusu,
gırtlak ve mide kanserine neden olabilir.
Bu yüzden alkolden uzak durun. Minimum tüketmeye çalışın.
7- Güneşten korunun: Güneş ve solaryum deride erken yaşlanma ve hasar
oluşturarak cilt kanserine neden olabilir.
Cilt kanserinden korunmak için güneşten koruyucu krem kullanmak ve güneş ışınlarının tehlikeli olduğu saatlerde
güneşe çıkmamak gerekir. Cildinizdeki
benlere de dikkat edin. Benlerinizde
herhangi bir büyüme, kabarıklık veya
renklerinde koyulaşma fark ettiğinizde
doktora başvurun.
8- Pillere dikkat: Kanserin ortaya çıkmasının önemli bir nedeni de çevre kirliliğidir. İnsanoğlu toprağı kazıp pek çok
madeni yeryüzüne çıkarmakta, ne var ki
aslında yeryüzünde bulunmaması gereken bu madenlerin atıklarını zararsızlaştırmada aynı duyarlılığı göstermemektedir. Her gün kullanılıp çöpe atılan piller
bunun en basit örneğidir. Stratosferik
ozonun azalması ultraviyole ışınlarının
zararlı etkilerini artırmıştır ve bu cilt kanserine neden olur.
9- Sigarasız bir yaşam: Sigara içmeyin.
Kapalı, sigara içilen ortamlardan uzak
durun.
10-Şişmanlamayın: Fiziksel aktivitenin
azalması ve şişmanlık, kanser türlerinde artışa neden olur. Bilimsel çalışmalar
meme, rahim, bağırsak, yemek borusu
ve böbrek kanserlerinde şişmanlığın bir
risk faktörü olduğunu kanıtladı. Şişmanlığın engellenmesi ve fiziksel aktivitenin
arttırılması kanserin engellenmesinde
son derece önemli bir araçtır. Haftada
en az 3-4 kez spor yapın. İdeal kilonuzda
kalmaya çalışın.
11- Düzenli kontrol ve tedavi : Kanserden korunabilmek için, şüpheli durumlarda hiç çekinmeden doktora muayene
olmak ve sağlıklı bir hayat sürdürmek
gereklidir. Kanser ne kadar erken teşhis
edilirse, kurtulma şansı da o kadar artar.
Uz. Dr. Ali VARDAR
‹ç Hastal›klar›
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994
aras› Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde
‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007
y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan
itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar›
uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
33
Uz. Dr. Suzan UZAN
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
Tümör Markerleri
(Belirteçleri)
Herhangi bir tümör markeri birden fazla kanser tipinde yüksek
bulunabilirken baz› kanserli kiflilerde de tersine yükselmeyebilir.
veya özgül de€illerdir. Tek bafl›na kanser tan›s› konmas› için genellikle yeterli
de€ildir. Tümör belirteçlerinin yan›nda
ek testlerde yapmak gerekir.
Tümör Makrerleri S›n›fland›r›lmas›
(Erkeklerde Prostat Kanserinde PSA;
Kad›nlarda Over Kanserinde CA 125 erken tarama testi olarak kullan›lmaktad›r.)
2- Tan›da histopatolojinin do€rulanmas›nda ve evrelemede yard›mc› olur.
3- Tedaviye ilaç cevab›n›n saptanmas›nda
yol göstericidir.
4-Tedavi seçimi (Tedavi protokolleri) ve prognozun belirlenmesinde kullan›l›r.
5-Hastal›k nüksü yada progresyonu için takip amaçl› kullan›l›r.
Tümör Antijenleri: CEA,AFP, PSA,
CA19-9, CA 125-, CA72-4 , CA 15-3...
Tümör Belirteçleri Ne Zaman
Ölçülmelidir?
Hormanlar : HCG, ADH, ACTH, KALS‹TON‹N,
PARATHORMON…
Her hangi bir kanser flüphesi olan
vakada bafllang›çta, kanser teflhisi konulduktan sonra, tedavi s›ras›nda ve
tedaviden bir süre sonra tedaviyi takip
aç›s›ndan seri flekilde tümör belirteç düzeyleri ölçülmelidir.
S›k kullan›lan baz› tümör markerleri flunlard›r;
CEA,AFP, PSA, CA19-9, CA 125, CA72-4,
CA 15-3 vb.
Enzimler : AS‹TFOSFATAZ, NSE, LDH,
PSA…
Di€erleri : CErb B2, ER, PR, CD20,
B2 M‹KROGLOB‹L‹N, P 53, T‹ROGLOBUL‹.
T
ümör markerleri, kanserin ve olas›
organ tutulumunun saptanmas›, tedavi öncesi tümör yükünün ve tedaviye yan›t›n›n gözlenmesi için vücut
s›v›lar› ya da dokularda, biyokimyasalimmünokimyasal metotlarla kantitatif
olarak gösterilen maddelerdir.
Tümör markerleri, tümör hücreleri
taraf›ndan yap›l›p sal›n›r, bazen tümörün
kendisi taraf›ndan de€il tümöre bir cevap
olarak dokular taraf›ndan da salg›lan›r.
Tümör markerleri ; kanda, idrarda ,tümör
dokular›nda ve di€er dokularda saptanabilir. Farkl› tümörlerde farkl› tipte tümör
markerleri tespit edilebilir. Her hangi bir
tümör markeri birden fazla kanser tipinde de€iflik oranlarda yüksek bulunabilir.
Tümör belirteçleri kanserli kiflilerde her
zaman yükselmeyebilir. Özellikle erken
dönemlerde yükselmezler. Baz› tümör
belirteçleri kanser d›fl›ndaki hastalarda
da yükselebilmektedir. K›saca tümör
belirteçleri kanser teflhisi için hassas
34
‹deal Bir Tümör Belirtecinin
Özellikleri;
1-Yaln›z tümör taraf›ndan salg›lanmal› ve vücut s›v›lar›nda kolayl›kla sapta-
nabilmelidir.
2- Tümörün büyümesini erken evrede saptayabilmeli ve benign (iyi huylu) patolojilerle kar›flmas›n› önleyecek sensitivite ve spesifiteye sahip
olmal›,
3- Tümör belirtecinin düzeyi radyoterapi,
kemoterapi ve cerrahi tedavi sonras›nda
hastal›€›n verdi€i cevapla korelasyon göstermelidir.
4- Erken evrede olup nüks aç›s›ndan
riskli hastalar› belirleyebilmelidir.
5- Tüm bunlar›n yap›labilmesi için mali
yetin ve tekni€inin ucuz ve kolay olmas› gereklidir.
Tümör Belirteçlerinin
Kullan›m Alanlar›;
1-Yüksek riskli gruplarda ve tüm
populasyonda tarama testi olarak
kullan›l›r.
Uz. Dr. Suzan UZAN
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda
‹st. Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p
Doktoru olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda
‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi.
Görev Saatleri: 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 2044
Uz. Dr. Ebru ÖZTÜRK
İç Hastalıkları
Onkolojik Hastalarda
Sindirim Sistemi Sorunları
O
nkolojik hastada, kemoterapi, radyoterapi ve biyolojik ajanlar yemek
borusu, mide, ince barsak, kalın
barsak, karaciğer ve pankreas gibi organlarla ilgili yan etkiler ortaya çıkarırlar.
Bu etkiler bazen hemen tedavi sırasında
(akut), bazen de uzun süre sonra (kronik) görülebilir.
Onkolojik hastalarda hem hastalık
bulgusu olarak, hem de tedavide karşılaşılan sorunlar açısından dönem dönem
ishal, dönem dönem kabızlık şeklinde
barsak bozukluklarına rastlanabilmektedir. Tabi ki tutulan organa göre şikayetin
süresi ve ağırlığı da değişkenlik gösterir.
Kanserli hastada uygulanan kemoterapide, ilaçların direk organı etkilemesi
ile ya da bağışıklık sistemini baskılamalarından kaynaklanan enfeksiyonlara
(mantar, viral, bakteriyel enfeksiyonlar)
bağlı olarak şikayetler ortaya çıkar. Tutulan bölgeye göre, örneğin yemek
borusuyla ilgili bir şikayet mevcutsa,
endoskopiyle biyopsi yapılarak etken
saptanarak tedavi düzenlenir. Radyaterapide oluşan yan etki uygulanan doza ve
birlikte kullanılan ilaca bağlı olarak değişir. Darlık oluşmuşsa yine endoskopik
olarak genişletme ve stent uygulamasına başvurulabilir.
İshal genellikle 5-FU, irinotekan, capesitabin gibi kemoterapötiklere veya
pelvik-abdominal (karın bölgesi) ışınlamasına bağlı oluşur. Pelvik veya abdominal radyoterapi hastaların yaklaşık
%50’sinde akut ishale sebep olur. Kramp
tarzında karın ağrısı da eşlik edebilir. Tedavide ishal kesici bazı ilaçlardan
fayda görülebilir. Kronik radyasyona
bağlı ishaller RT’den 1 yıl ve daha
sonra görülür. Tanı kolonoskopi ile
konur. Tedavide hiperbarik oksijen
yararlıdır. Kanamalı vakalarda argon
plazma koagülasyon uygulanabilir.
İshal gibi kabızlık da kanserli hastalarda sıktır. Kabızlık genellikle ilaçların yan
etkisi olarak görülür. Sindirim sistemi
düzenleyiciler tedavide kullanılabilir.
Bulantı, kusma kemoterapi sonrası
oldukça sıktır. Tedavide hafif etkili bulantı kesiciler (metpamit vb) genelde
yetersiz kalır. Etkinliği yüksek bulantı
kesiciler tercih edilmelidir (ondansetron,
aprepitant…)
Yukarıda belirtilen bulgular dışında
kanama, organ perforasyonları (delinme), yapışıklıklar, akut pankreatit de
kanserli hastalarda görülebilir.
Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK
‹ç Hastal›klar›
1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden
mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi
derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde
yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları
Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:1129
35
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
Deri Tümörleri
S
on yıllarda deri tümörleri halk tarafından daha çok bilinen sıklığı artan
popüler bir konu haline gelmiştir.
Bunun iki önemli nedeni vardır.
1.Güneşin zararlı ışınlarına ve radrasyona
maruz kalma, tümöre neden olan madde ve ilaçların daha fazla kullanılması
2.İnsanların hastalığının farkına daha çok
vararak daha çabuk doktora başvurmasıdır.
Deri tümörleri temel olarak
3’e ayrılır.
1. Bazal hücreli karsinom
2. Skuamöz hücreli karsinom
3. Malign melonom
Bazal Hücreli Karsinom
Çoğunlukla beyaz ve açık tenli toplumlarda en sık görülen deri kanserdir.
Önceki güneş yanıkları, bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler (immunsupresyon), açık ten bilhassa kızıl şaç ve
kolay güneş yanığı, radrasyon tedavisi,
çocuklukta güneşe aşırı maruz kalma ve
şiddetli güneş yanıkları bazal hücreli karsinom gelişimi için risk faktörleridir.
Daha çok baş boyunda yerleşirler.
Ciltte derine inen yaralar(ülser), ciltte
dışarıya doğru bazen kabuklu olabilen
kabarıklar şeklinde görülebilirler. Bunlar kolaylıkla kanarlar va kabuklaşırlar.
Çoğunlukla kaşıntı ve ağrı gibi belirtileri yoktur.Zaman içinde büyürler. Etrafa
doğru yayılırlar. Yıllarca iyileşmeyen ya-
ralar şeklinde de devam edebilirler. Deri
kanserleri içinde seyri en iyi olan grup
budur. Başka organlara yayılım nadirdir.
Skuamöz Hücreli Karsinom
Cilt kanserlerinin en yaygın görülen 2.türüdür. Risk faktörleri ilkiyle
benzerlik gösterir. Sürekli güneş ışınlarına maruz kalma,cilt yanıklarından
sonra oluşan ülserler risk faktörleridir.
Diğer cilt tümörlerinden farklı olarak
insan papillom virüsü ile olan cilt enfeksyonları, cilt hastalıklarının tedavisi
için kullanılan ışınlar ve bağışıklılık sistemini baskılayan ilaçlar bu tümörlerin
oluşma sıklığını arttırırlar. Çoğunlukla
yüz ve el sırtında kahverengimsi lekeler
tarzında başlayıp birkaç ay içinde daha
büyük hale gelir, üzerinde yaralar açılır.
Alt dudakta başkayan tümörlerde sigara
hikayesi önemli bir risk faktörüdür.
Malign Melanom
En habis deri tümördür. Bu türde yine
güneşe maruz kalma, açık ten rengi ve
çocuklukta geçirilen ağır güneş yanıkları
klasik risk faktörleridir. Fakat bunun dışında yüzde ve vücutta çillenmenin fazla
olması fazla miktarda beni olanlar ve
büyük benler bu tümörlere özgü önemli
risk faktörleridir. Bu tümörler çoğunlukla sinsi seyrederler. Ciltte küçük tenden
biraz daha koyu leke ile başlarlar.Giderek büyür ve koyulaşır. Gelişim başlangıçta yavaş olduğu için gözden kaçabilir.
Benlerden kaynaklanan tümör türlerinde
ise,bende büyüme,renkte koyulaşma,
etrafta yeni ben oluşumları, bende kanama malign melanomdan şüphelenilmesine neden olan belirtilerdir.
İlginç bir şekilde tırnağın altında ve kenarında da olabilirler. Yine aynı koyu lekeler olarak başlayıp büyüme gösterirler.
36
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
Diğer organlara lenf bezleri aracılığı ile
hızlı bir yayılım gösterirler.Öncelikle yakındaki lenf bezlerini şişilirler. Oradan
tüm vücuda yayılırlar.
Deri Tümörlerinin Tanısı
Deri tümörleri,uzman cilt doktorunun
değerlendirilmesiyle oluşan şüphe ile
başlar.O bölgeden alınan cilt biopsileri
ile tanı konulur. Tanıda en önemli aşama
ciltteki değişikliklerin hasta tarafından
fark edilerek doktora başvurmasıdır.
Deri Tümörlerinde Tedavi
Deri tümörlerinin tanısı konulduktan
sonra tümörün büyüklüğü, nerelere kadar yayıldığı ve türü saptanarak tedaviye
karar verilir. En önemli tedavi metodu
tümörün bulunduğu yerden mümkün
olduğunca tümüyle çıkarılmasıdır. Tümör
yakın veya uzak biryere yayılmış ise ilaç
tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi
(radyoterapi) yapılarak tümör iyileştirmeye çalışılır.
Deri Tümörlerinden Korunma
Yukarıda da belirtildiği gibi güneş
ışınlarına korunmasızca fazla maruz
kalma, vücudun direnç sisteminin zayıf
olması, cilde ait yanıklar ve benlerin zararlı etkenlere maruz kalması risk faktörleridir.Öncelikle açık tenli insanların
güneş ışınlarından kaçınmaları, sadece
deniz kıyısında değil gün içinde de cildi
güneş ışınlarından koruyacak ürünlerin
kullanımı cok önemlidir. Fazla miktarda
ve büyük benleri olanlar, vücüdunda
fazla miktarda ve çili olanlar belirli aralıklarla cilt doktoruna kontrole gitmelidir.
Tüm kanser türleri ile mücadele etmede önemli olan sağlıklı beslenme,
düzenli egzersiz yapılması, sigara gibi
zararlı alışkanlıklardan kaçınılması cilt
tümörleri içinde geçerlidir.
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz
YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde
Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında
Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi
hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde
sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde
2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra
istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam
etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
37
Uz. Dr. Ersin SARI
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Çocukluk Çağı
Kanserleri Nelerdir?
Çocuklarımızı Nasıl Koruruz?
İ
nsan yaşamı boyunca görülen kanserlerin 1-2 % si çocukluk çağında görülmektedir. Ülkemizde 15 yaş altında
2500-3000 çocuk yeni kanser tanısı almaktadır. Yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar, daha iyi bakım hizmetleri ve yaşam
koşullarında düzelme sonucunda son
10-20 yılda kanser hastalarının yaşam
oranlarında dramatik düzelme olmuştur.
Kanser insan organizmasındaki herhangi bir organ ya da dokudan köken
alabilir. Hastalığı oluşturan hücreler temelde vücut hücreleri olmakla beraber
bu hücreleri etkileyen çeşitli nedenler
sonucunda hücreler ölümsüzleşip aşırı
üreyerek diğer organ ve dokuları iş göremez hale getirmeleri ile sonuçlanır.
Çocukluk çağı kanserleri biyolojisi,
yayılımı ve tedaviye cevapları açısından
erişkin kanserlerinden farklılık gösterir.
38
Çocuklarda Sık Görülen Kanserler
Çocuklarda en sık görülen kanser sırası
ile şöyledir:
• Lösemiler (yaklaşık 25% oluşturur,
en sık akut lösemi görülür)
• Lenfomalar
• Beyin tümörleri
• Nöroblastom
• Wilms tümörü
• Rabdomyosarkom
• Retinoblastom
• Hepatoblastom
• Osteosarkom
ve diğer klinik bulgular ile değerlendirilmelidir. Buna örnek vermek gerekirse
öksürük ve ses kısıtlılığı uzun sürerse
erişkinlerde kanser belirtisi olarak değerlendirilip ona göre değerlendirilirken
aynı bulgular çocuklarda solunum yolu
infeksiyonu düşündürür ve öncelikle bu
açıdan değerlendirilir.
Çocuklarda uzun süre devam eden
sert, mobil olmayan lenf bezi büyümesi,
karında ele gelen kitle, daha önce olmayan nörolojik bulgular, tek taraflı eklem
ağrısı, gözde patolojik reflekler gibi bulgular kanser belirtisi olabilmektedir.
Kanser Belirti ve Bulguları
Çocuklarda Kanser Nedenleri
Kanser belirti ve bulguları erişkinlerde ve çocuklarda farklı olabilmektedir.
Bu yüzden semptom ve bulguları yaşla
Kanser nedenlerinde çevresel faktörler
ve genetik özellikler birlikte rol oynamaktadır.
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Çevresel faktörler
• İyonize radyasyon;
• Ultraviyole
• İlaçlar; DES, hidatoin gibi ilaçların kansere neden olabileceği bilinmektedir
• İnfeksiyonlar; çocukluk çağında geçirilen bazı infeksiyonlar kansere zemin
hazırlanmaktadır. Bazı virüs infeksiyonlarının ise kansere yol açtığı bilinmektedir.
Epstein-Barr virüs Burkit lenfoma ve
Hodgkin hastalığı ile ilişkilidir. HIV Kaposi sarkom ve lenfoma, Hepatit B virüs
ise karaciğer kanseri ile ilişkilidir. Diğer
nedenler ise; elektromanyetik alanlar
lösemi gelişme riskini potansiyel olarak
arttırmaktadır. Cep telefonu ve baz istasyonları için ciddi uyarılar bulunmaktadır. Gebelik sırasında alkol alınması,
sigara içilmesi, saç boyası kullanılması,
babanın mesleği gereği kimyasallarla temastarım ilaçları kanserojenik etki yapabilmektedir. Pestisitler beyin tümörleri,
solventler beyin tümörü, lösemi, nöroblastom, hepatoblastom yapabilmektedir.
Ağır metaller hepatoblastom ve petrol
ürünleri Wilms tümör, lösemi, hepatoblastom gelşimesinde rol oynamaktadır.
Genetik faktörler
Genlerde oluşabilecek yapısal farklılıklar;
kanser oluşumunu baskılayıcı genlerin
etkisiz duruma gelmesine ya da büyümeyi, çoğalmayı kolaylaştırıcı genlerin
aktifleşmesine, veya tamir mekanizmasındaki sorunlara yol açarak kanser
oluşumuna yol açabilmektedir. Çocukluk
kanserlerindeki genetik değişiklikler ve
mutasyonların birçoğu farklı kanser tiplerinin etiyolojisinde yer alabildiği gibi
kanserlerin tedavisini ve aynı zamanda prognozunu da etkileyebilmektedir.
Mesela nörofibromatosiz tip 1 de optik
gliomve beyin tümörü riski artar. DOWN
sendromunda ALL riski ve Turner sendromunda gonadoblastom riski yaşam boyu
yüksektir. Aile öyküsü kanserde önemlidir. Bazı kanserleri ailevi yatkınlığı olduğu bilinmektedir.
Çocukluk Çağı Kanserlerinde Tedavi
Kanser türüne ve yayılımına göre cerrahi ve/veya radyoterapi ve kemoterapinin birlikte kullanıldığı kombine tedaviler kullanılır. Sitokinler, biyolojik cevap
düzenleyiciler ve monoklonal antıkorlar
farklı kanser türlerinde tedavide kullanılmaktadır. Bazı kanser türlerinde kemik
iliği nakli tedavi yöntemi olabilmektedir.
Çocuklarımızı Kanserden Nasıl Koruruz?
Kanserden korunma primer korunma
(kişisel ve toplumsal önlemler ile kanserden korunma) ve sekonder korunma
(tarama ve erken tanı) diye ikiye ayrılabilir.
Primer
Korunma
Erişken kanserlerine yol açan risk faktörlerinin birçoğu çocukluk ve ergenlik
döneminde başlamaktır. Çocukluk döneminde doğru alışkanlıkların kazanılması
kanser riskini azaltacaktır.
Sigara alışkanlığı; tüm kanser ölümlerinin 30% u sigaraya bağlıdır. Sigara
kullanımı akciğer, mesane ve ösafagus
kanserlerinde başlıca etkendir. Alkol kullanımı bu kanserlerde sigaraya sinerjistik
etki yapar. Ergenlerde sigara kullanımı
çok sıktır. Ergenlik döneminde sigarayla
tanışma sıklıkla bağımlılığa yol açmaktadır. Çocuklarda sosyal çevrelerinden
etkilenme fazladır, bu dönemde arkadaş
çevresi önemlidir.
Uz. Dr. Ersin SARI
Beslenme ve obesite; kanser vakalarının 1/3 nün kötü beslenme, fiziksel
inaktivite, obesite ve diğer yaşam stili
faktörleri ilişkisi olduğu bilinmektedir.
Obesite kanser, kalp hastalığı ve şeker
hastalığı riskini artırmaktadır. Çocuklarda obesitenin önlenmesi için fiziksel
aktivite artırılırken, fazla kalori tüketimi
azaltılmalıdır. Çocukların ortalama 30%
gün içinde fast food tüketir ve günlük
ihtiyacın 60% alır. Okul kantinlerinde
daha sağlıklı yiyeceklerin sunulması sağlanmalıdır. Televizyon seyretme (Günde
4 saatten fazla televizyon seyretmek
vücut kitle indeksini artırmaktadır) kısıtlanmalı, spor ve oyunlar teşvik edilmeli,
sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Güneşten korunma
Sonuç olarak kanserin önlenmesinde
anahtar rol sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılmasıdır. Yaşa uygun olarak
düzenli sağlık kontrollerinden geçmek
çocuklarımızı kanserden korumada en
önemli başlıkları oluşturmaktadır.
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p
Fakültesi’nden mezun oldu.
Eskiflehir
Osmangazi
T›p
Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›.
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde
t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede
1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar›
ve Sa€l›€› Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1113 - 1122
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
39
Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi
Omurga ve Om
T
amamına “spinal tümörler” diyebileceğimiz bu bölge tümörlerini,
omurga ve omurilik tümörleri olarak ikiye ayırabiliriz. Omurga tümörleri,
kemiği tutan tümörler iken omurilik
tümörleri omurilik, sinir ve sinir kılıfı
dokularındaki tümörler olarak sınıflandırılabilir.
Omurganın kemik yapısındaki tümörlerin çoğunluğu metastazdır, yani
başka organların tümörlerinden omurga
kemiklerine sıçramış tümörlerdir. Omurganın metastatik tümörleri %90 oranında görülürken, omurganın kendi kemiğinden kaynak alan yani primer omurga
tümörleri %10 sıklıkta görülür. Meme,
prostat ve akciğer kanserleri, omurgaya
en sık metastaz yapan kanser türleridir.
On hastanın birinde asıl (primer) kanser
odağı saptanamaz. Olguların %14’ünde
tek bir omurgaya metastaz olurken,
%86’sında birden fazla odağa metastaz olur. Omurga metastazlarının en sık
yerleştiği bölge torakal yani sırt bölgesidir (%70). Bunu %20 ile lomber (bel)
omurları ve %10 ile servikal (boyun)
omurları takip eder.
Omurganın primer kemik tümörleri, tüm omurga kemik tümörlerinin
%10’unu oluşturur. Değişik yaş gruplarında, değişik cins tümörler daha sık
görülmektedir. Çocuk yaşta rastlanan
primer omurga tümörleri sıklıkla benign
yani iyi huylu olma eğilimindeyken, erişkin yaş grubundaki primer omurga tümörleri daha çok malign yani kötü huylu
olma eğilimindedir. Metastatik omurga
tümörlerinde olduğu gibi, primer omurga tümörleri de en sık torakal omurgayı
tutar.
Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi
1970 İzmir doğumlu. 1994 Samsun 19
Mayıs Üniversitesi’nden mezun oldu.
Hacettepe Üniversitesi Nöroşirurji Ana
Bilim Dalı bölümünden 2005 yılında
uzmanlığını aldı. 2 kız evladı var. 2013
yılında Avrasya Hospital’de göreve başlamıştır.
Muayene saatleri: 08:00-18:00
Dahili: 1138 - 1140
40
en sık görüleni güç kaybıdır. Güç kaybı
hafiften, felce kadar değişiklik gösterebilir. Bunun yanısıra muayenede duyu
kaybı yani hissizlik, reflekslerde değişmeler, anormal refleksler saptanabilir.
Adelelerde seyirmeler, yürümede dengesizlik gelişebilir. Omurga ve omurilik
tümörleri üriner ve anal yetersizlik yaratabilir. Buna bağlı olarak tuvalet ihtiyacını yapamama veya tutamama olabilir.
Cinsel fonksiyonlarda bozulma şikayetleri görülebilir.
Omurga tümörleri kemik yapıya verdikleri hasarla omurgada deformite yani
omurgada anormal eğilmeler, bükülmeler yaratabilir.
Metastatik tümörlerde, yukarıda sayılanların yanısıra primer tümöre ait bulgular da dikkat çekebilir. Bunlar arasında
iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri
yer alır.
1) Omurilik ve spinal sinir kılıfına ait
tümörler,
2)Spinal sinir köklerine ait tümörler,
3)Omurilik hücrelerinden kaynaklanan tümörler.
Yine bu grup tümörlerde de yaşa göre
farklı cins tümörlerin görülme sıklıkları
da farklılık gösterir.
Omurga ve omurilik tümörlerinin tanısını koymak için klinik değerlendirmenin yanısıra kan tetkikleri, nükleer
tıp incelemeleri, görüntüleme yöntemleri ve anjiografi kullanılır. Görüntüleme
tetkikleri arasında röntgen, miyelografi,
bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik
rezonans görüntüleme (MRG) yer alır.
Tümörün cinsini kesin olarak belirlemek
için biopsi teknikleri kullanılarak doku
patolojisi tanısı konur.
Omurga ve omurilik tümörlerine ait
belirti ve bulgular, tümörün yerine, cinsine, ilerlemişlik durumuna, büyüklüğüne
göre çeşitlilik gösterir. En sık görülen şikayet ağrıdır. Ağrı üç mekanizmayla olur:
1) Kemik yıkımı, 2) İnstabilite, 3) Nöral
bası (sinir dokularına bası). Ağrının yeri,
tümörün yakınında olabileceği gibi, sinir
dokularına yaptığı basıyla kol veya bacak
gibi organlara da uzanım gösterebilir.
Nöral dokusu basısı ve hasarı sonucu
nörolojik kayıplar saptanabilir. Bunlardan
Tedavinin amacı, nörolojik kayıpları gidermek veya durdurmak ve spinal
stabiliteyi sağlamaktır. Tümörün doku
tanısını bilmek tedavi planı yaparken çok
önemlidir. Tedavi planı yapılırken her
hasta ayrı ayrı değerlendirileceğinden,
her omurga ve omurilik tümörü hastasının tedavisi aynı olmayabilir. Tedavi
yöntemleri arasında ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi vardır. Her bir tedavi
yönteminin kendine ait yan etkileri ve
riskleri olabilir.
Omurilik tümörlerini ise üç alt grupta sınıflandırabiliriz:
Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi
murilik Tümörleri
41
Prof. Dr. H. Kadircan KESKİNBORA Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastalıkları Göz Hastalıkları
Bir Göz Tümörü:
R
Retinoblastom
etinoblastom adından da anlaşılacağı üzere embriyonal retina hücrelerinden kaynak alan habis bir göz
tümörüdür. Çocukluk çağının en sık görülen habis göz içi tümörüdür. Çocukluk
çağında görülen habis tümörlerin yaklaşık olarak %4’ünü teşkil eder. Tedavi
edilmezse göz dışına yayılır. Merkezi sinir sistemi ve vücudun diğer organlarına
yayılım yaparak ölüme yol açar.
Retinoblastom genetik özelliklerine
göre; ailesel, sporadik kalıtsal ve kalıtsal
olmayan olmak üzere üç şekilde ortaya
çıkmaktadır.
19. yüzyılın başlarında ölüm oranı
%100 iken, günümüzde erken tanı ve
tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile tedavi
edilebilen hastalıklar grubuna girmiştir.
Tümörün bir ya da iki gözde bulunması,
yerleşim yeri, boyutu, farklılaşma derecesi, optik sinire, koroide, orbitaya tümör
yayılımı, bölgesel ya da uzak metastazların varlığı görme ve yaşam prognozunu
etkileyen faktörlerdir.
Retinoblastom yaklaşık olarak 20 bin
canlı doğumda bir görülmektedir. Erken
çocukluk çağının tümörüdür. En sık 1-3
yaş arasında görülür. Çocukların %80’i 3
yaşın, %95’i 5 yaşın altındadır. Altı yaşından sonra görülmesi nadirdir.
Retinoblastomda en sık görülen iki
bulgu lökokori (beyaz göz bebeği) ve
şaşılıktır. Lökokori, göz bebeğinden (pupilla) göze ışık gönderildiğinde normalde
kırmızı olması gereken göz bebeği yansımasının beyaz renkte parlamasıdır.
Bebeklerde, çocuk doktorları ve göz
doktorları tarafından yapılması gereken
kırmızı pupilla testi genişletilmiş bir göz
bebeğinden ve tüm bakış yönleri taranarak uygulanmalı, özellikle 6 aylıktan küçük çocuklarda mutlaka yapılmalıdır. Flaş
ile çekilen fotoğraflarda, göz bebeğinde
görülen kırmızı yansımanın, bu çocukların tümörlü gözlerinde görülmemesi,
aileler için önemli bir uyaran olmalıdır.
Sistemik Muayene:
Bir çocuk doktoru ve bir çocuk onkoloğu tarafından yapılmalıdır. Sistemik
muayene retinoblastom tanısının konmasında güçlük olan çocuklarda, tüberküloz, rubella sendromu, başka sistemik
ve metastatik hastalıklar ve retinoblastomla birlikte sık görülen 13q delesyon
sendromu yönünden önem taşır.
Tanı Araçları:
Sistemik değerlendirmede, çocuğun
fizik muayenesi yanında kan sayımı, kan
biyokimyası, kemik iliği, Beyin Omurilik
Sıvısı, kemik sintigrafisi, işitme testleri
ve böbrek fonksiyonları ile orbita Ultrasonografi (USG) , beyin ve orbita BT veya
MRG gibi tetkiklerin bir bölümünü ya da
tümünü yapmak gerekebilir.
Klinik süreç:
Retinoblastom yaklaşık 6-8 ay gibi
bir sürede göz küresinin içini doldurabilmektedir. Geç tanı konan ya da tedavide
gecikilmiş retinoblastomlarda tümörün
çevre dokulara yayıldığı hatta uzak metastazlar yaptığı saptanır. Tümörün göz
küresi dışına başlıca çıkış yolları, optik
sinir, koroid-sklera ve limbusdur. En sık
yayılım yolu optik sinirdir. Optik sinir boyunca beyine yayılabilir.
Bilgisayarlı tomografi (BT) ve Yüksek
çözünürlüklü BT tanıya giderken kullanılan en önemli araçlardır. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) yumuşak
dokuyu BT’den daha iyi gösterir.
Ayırıcı Tanı:
5 yaşın altındaki çocuklarda Coats
hastalığı, astrositik hamartom, optik sinir druzeni gibi hastalıklarda nadiren görülen kalsifikasyon tanıda yanılgıya yol
açabilir. Bir çok selim lezyon retinoblastoma benzediğinden psödoretinoblastom adını almaktadır.
Tedavi:
Retinoblastomun tedavi mümkün
olan her koşulda görme keskinliğinin ve
göz küresinin korunması amaçlanarak
multidisipliner bir tedavi yaklasımıyla
tedavi ve takip edilmesi gerekmektedir.
Tedavi yöntemleri: kemoterapi / kemoredüksiyon, fokal tedaviler (kriyoterapi,
termoterapi, radyoaktif plak), dışsal ışın
radyoterapi, bunların yetmediği veya
yaygınlık ya da yaşamsal tehdit söz
konusu olduğunda enükleasyon (gözün
alınması) ve egzanterasyon (kapakları
dahil bütün göz organının ve göz çukuru
yapılarının çıkarılması) dur.
Yazan: Prof. Dr. H. Kadircan KESKİNBORA
Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA
Göz Hastalıkları Uzmanı
1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini
Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de
Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce,
Almanca ve Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Halen Avrasya Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini yürütmektedir.
Dahili Tel: 1127
42
Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastal›kları
Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi
1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p
Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da
Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1132 - 1136
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Beslenme ve Diyet
Kanserden Korunmak
için Beslenmenin önemi
K
anser oluşumu birçok nedene
bağlıdır. Risk faktörlerinin başında sigara kullanmak, alkol içmek
ve genetik ile çevresel faktörler belirtilmektedir. Bunlara ek olarak son yıllarda yapılan araştırmalarda dengeli
beslenmenin, fiziksel aktivitenin ve
ideal kilonun sürdürülmesinin kanseri
önlemede etkili olduğunu vurgulanmaktadır. Kötü beslenme tarzı özellikle bazı kanser türlerine yakalanma
riskini artırırken, sağlıklı beslenerek
ve düzenli aktivite yaparak % 30-40
oranında kanseri yakalanma riskinizi
azaltabilirsiniz. Kanserden korunmak
için izlenmesi gereken beslenme
önerileri ile günümüzde artış gösteren diyabet, kalp hastalıkları gibi
diğer sağlık sorunlarından korunmak
için takip edilmesi gereken öneriler
birbirine benzemektedir. Sağlıklı bir
vücut, güçlü bir bağışıklık sistemi ile
kanser riskini azaltmak için dikkat etmeniz gerekenler maddeler aşağıdaki gibidir;
Kilonuzu gözden geçirin! Kilo probleminiz varsa kilo verip ideal kilonuza ulaşmanız kanserden korunmada önemli bir
adım olacaktır. Yapılan araştırmalar obez
veya kilolu olmanın bireylerin özefagus
(yemek borusu), tiroid, kolon, pankreas,
böbrek gibi kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını belirtmiştir. Aldığımız enerji
harcadığınız enerjiden fazla ise kilo almak
kaçınılmazdır. Porsiyonlarınızı küçültün,
unlu gıdalar, yüksek yağ ve şeker içeren
besleyici değeri düşük yani sağlıksız yiyeceklerden uzak durunuz. Gün içinde kalorili
besinlere yönelmemek için 3 ana ve en az
2-3 ara öğün şeklinde besleniniz.
Fiziksel aktiviteye vakit ayırınız!
Düzenli fiziksel aktiviteyi alışkanlık haline
getiriniz. Haftada en az 150 dakika yürüyüş sağlığınızı korumada veya kilo yönetiminizde yardımcı olacaktır. Televizyon,
bilgisayar karşısında geçirdiğiniz süreyi
kısaltınız. Fiziksel aktivite meme, kolon,
prostat ve rahim gibi kanserlerin riskini
azaltmaktadır. Ayrıca fiziksel aktivite sadece enerji harcamanızı artırmakla kalmaz
aynı zamanda sağlıklı bir sindirim sistemi
ve güçlü bir bağışıklık sistemi için de faydalıdır.
ve akşam yemeklerinde salata, ana
öğünlerinizde 1-2 dilim tam tahıl
ekmek ve haftada birkaç kez kurubaklagil gibi posalı besinleri tüketiniz.
Gün içerisindeki ara öğünlerinizde ise
günde toplamda en az 2-3 porsiyon
meyve tüketmenizi tavsiye ederim.
Ayrıca kabuklu tüketilebilen meyveleri
soymadan tüketmeniz daha faydalıdır.
Meyve ve Sebze tüketiminizi artırınız! Meyve ve sebzeler bilindiği gibi vitamin ve mineraller yönünden çok zengindir.
Ayrıca bu yiyeceklerin içerisinde bulununan
antioksidan diye adlandırılan bazı mineral
ve vitaminler ile fitokimyasal denilen birleşiklerin, vücuttaki normal metabolizma
sonucu oluşan ve hücre hasarına yol açabilen maddelerin etkisini azaltan koruyucu özellikleri vardır. Bu yüzden de kansere
karşı koruyucu olan A, C, E vitaminlerini,
selenyum minerali ve fitokimyasallar dediğimiz likopen, lutein, antosiyanin , beta
karoten gibi birleşikleri içeren bu besin grubunu tüketmeyi ihmal etmeyiniz. Araştırmalarda sebze ve meyvelerin tüketiminin
ağız, mide, yemek borusu gibi kanserleri
ayrıca prostat ve pankreas kanserlerini önlemede yakından ilişki olduğu bulunmuştur. O nedenle meyve ve sebzeleri mutlaka
çeşitlendirerek ve hergün en az 5 porsiyona denk gelecek şekilde beslenmenizde
eksik etmeyiniz.
Daha fazla posa tüketin! Posa
tüketiminin özellikle kolon kanserinden koruyucu özelliği olduğu birçok
araştırmada belirtilmiştir. Posa, bağırsaktan atıkların daha hızlı geçişini
ve bağırsak düzeninin sağlamaktadır.
Tam tahıllı ekmek, sebze, meyve ve
kurubaklagiller iyi bir posa kaynağıdır.
Günlük beslenmenizde mutlak öğle
Yağ tüketiminizi sınırlandırın! Meme, prostat, kolon kanserleri
yüksek yağ içeren beslenme ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir. Özellikle
trans yağ ve doymuş yağ içeren besinleri diyete sınırlandırılması olası
riski azaltmaktadır. Margarin, fast
food tarzı yiyecekler ve sağlıksız atıştırmalıklar bu yağlar yönünden zengindir. Öte yandan bu gruptaki besinlerin içerdikleri yüksek enerji değeri
(kalori) nedeni ile fazla tüketildiğinde
fazla kilo artışı ile obeziteye yol açabilmektedir. Obezitenin bazı kanser
türleri için bir risk faktörü olarak belirtilmesinden dolayı beslenmenizde
yağların özellikle doymuş olanlarının
tüketimini sınırlandırınız .Ayrıca toplam
yağ tüketiminizi azaltmak için yemeklerinizde kullandığınız yağın miktarına dikkat
ediniz. Doymuş yağlardan zengin olan kırmızı etin tüketimini haftada 2 kez ile sınırlayınız ve işlenmiş etlerden uzak durunuz.
Pişirme yöntemlerine dikkat ediniz! Besinleri pişirme yöntemleri de en az
besinlerin çeşidi kadar önem taşımaktadır.
Besinleri pişiriken yanlış pişirme yöntemleri sonucu kanserojen denilen kansere
sebebiyet veren maddelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Direkt ateşte, kızartma
ve tütsülendirme yöntemleri yerine ızgara,
buğulama, fırın ve haşlama yöntemlerini
tercih ediniz .
Tuz ve tuzlu besinlerin tüketimini
sınırlandırınız! Fazla tuz tüketimi sadece
yüsek tansiyon ile ilişkili değil mide kanseriyle de ilişkili olduğu bulunmuştur. Tuz
tüketinizi azaltın ve yiyeceklerinizi ekstradan tuz eklemeyiniz.
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Beslenme ve Diyet
1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester
Üniversitesinde tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme
ve Diyet Uzmanı olarak çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1126
43
0212
ve
TBMM
665 50 50
DUR
Download