Özet Bedir Savaşı Öncesi İlk Seriyyeler

advertisement
bilimname XVIII, 2010/1, 7-20
BEDiR SAVAŞI ÇERÇEVESiNDE BAZI MÜLAHAZALAR
Mehmet AZİMLİ
Doç. Dr., Dicle Ü. ilahiyat F.
[email protected]
Özet
Bu çalışmamızda, Bedir Savaşı sırasında meydana geldiği söylenen bazı olayları tahlil etmek istiyoruz. Buradaki üslubumuz Bedir Savaşı'nı kronolojik
olarak anlatmaktan öte, savaş çerçevesinde aktarılan bir kısım mübalağalı
anlatırnlara değinmek ve değerlendirmel<tir. Bu çen;:evede İlk Seriyyeler, Batnı Nahle Olayı, Müslümanlardaki savaş kültürü, Ganimet ve esir alınışı gibi
konulara değinilmektedir.
Giriş
Bu çalışmamızda Bedir Savaşı'nı merkeze alarak savaş öncesi ve sonrası meydana geldiği alttarılan bazı olayları tahlil etmek istiyoruz. Buradal<i üslubumuz Bedir
Savaşı'nı kronolojik olaralç anlatmalçtan öte, savaş çerçevesinde iliarılan bir kısım
mübalağalı anlatırnlara değinınek ve değerlendirmeld:ir.
Bedir Savaşı Öncesi İlk Seriyyeler
İlk seriyyelerle ilgili olaralç öze~e batıda yapılan çalışmalarda genel olaralç
bunun esl<i Arap adeti üzere bir çapulculuk ve yağma hareketi olduğu imajı verilmeye
çalışılmalçta, Hz. Peygamber'in bu seriyyelerle intikam alma amaçlı hareketler içinde
olduğu ald:arılmald:adır. 1
Öncelilde kimi insaflı yazarların dediği gibi savaş denen şeyi ilk çıkaran Hz.
Peygamber değildi 2 ve Araplar arasında böyle bir durum çok yaygındı. 3 Üstelik Hz.
Peygamber'in ve ilk Müslümanların hayatlarını koruyabilmek için savaştıldarı ve
Reinhart Pieter Anne Dozy, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul2006, 59.
ı. R.V.C Bodley., Hazreti Muhan11rted, Çev~ Osman Nebioğlu, İstanbul 1958, 167.
3. Montgomery Watt, Peygamber ve Devlet Adamı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul2001,
117.
1
•
8
Mehmet Azimli
barışı ancak kılıç ile sağlayabildilderi apaçık bir gerçekti.4 Yine onun savaş prensipleri
zamanına göre çokileri ieli.5 Ay nca Ensaryağma ile geçinen bir topluluk değileli. Onlar
tarım ehli idiler ve civardaki en güzel hurma tarımı onların elindeydi. Muhacirler de
şehirli idiler ve yağma ve akın ile geçinmiyorlardı. Onlar ticaret ehli idiler. Bu bilgiler
bile Hz. Peygamber'in ve ashabının yağma ve talan için seriyyeler göndermeeliğinin
en güzel ispatıdır.6
Hz. Peygamber ve ashabının çevredeki Arap kabileleri ile "ilaf" için yani uzlaş­
maya yanaşmalarını sağlayabilmek için seriyyeler düzenlemesi gerekiyordu? Bu
kabileler eskiden beri böyle antlaşmalarla elleri kollan bağlanmazsa, her an yağmaya
hazır halde beldiyorlardı. Ayrıca Hz. Peygamber'in ve ashabının özellikle Kureyş'in
kervanlarını rahatsız ettiğini, eliğer kervanlara dokurunadığını da düşünmek gerekir. Bu çok önemli bir ipucudur. Muhacirlerin Mekke'deki malları yağmalanmış ve
talan edilmişti.8 Meld<e'ye hacca giden Ensar'a hakaret ve eziyetler ediliyordu.9 Yine
Kureyşliler tarafından Ensar'a Hz. Peygamber ve muhacirleri kabul ettiideri için
tehelit mektupları gönderiliyordu.10 Kürz b Cabir komutasındaki bir birlil< Mecline
yal<IDlarındald bir çiftliğe saldırı düzenleınişti.U Bütün bunlar Hz. Peygamber ve
ashabına Kureyş kervanlarını engelleme hald(llll veriyordu. Bu sebeple Hz. Peygamber tarafından yağmadan öte rahatsız etıne amaçlı küçük gruplar kervanlar üzerine
gönderiliyordu. Niteldm Bedir Savaşı'na kadarki seriyyelerin sayısına bal<arsak bazılan
kervandaki koruyucu kuwetlerden bile sayıca küçükkuwetlerdir.12 Bu da yağmadan
daha çok ekonomil< olaral< tedirgin etıne amacı ile yapıldığının göstergelerindendir.
Esasen Hz. Peygamber, bu hamleleri ile Kureyş'i banşa zorlamaya çalışıyordu. 13 ancal<
Kureyş buna çok sert yöntemlerle cevap vermeyi deneeli ve nihayet Hz. Peygamber
amacına 6 yıl sonra Hudeybiye'de ulaşabileli.
Bu noktada Müslümanların ilk seriyye ve savaşlarını anlatırradan önce şu alıntıyı
al<tarmak istiyoruz. Emile Dermenghem, Hz. Peygamber'e karşı iftiralarda bulunan
batılı yazariara karşı derki: "Muhammet, on senede etrafa kırk kadar sefer heyeti gönderdi. Becerikli bir yalancı zannetmeyenlerin saralı bir meczup olarak tasvir ettikleri
bu adam, bizzat otuza yakın sefere iştirak etti, on muharebede kumandanlık yaptı;
Kare n Armstrong, Hz. Muhammed, Çev; Selim Yeniçeri, İstanbul2005, 243.
Bodley, 171.
6. Muhammed Hüseyin Heykel, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul2000, 50.
7
· Ekrem Ziya Umeri, Medine Toplumu, Çev; Nurettin Yıldız, İstanbul 1988, 131.
s. İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kübra, Beyrut 1985, III, 227.
9
· İbn Sa'd, I, 223.
10
• Ebu Davut, Haraç, 22.
"· İbn Sa'd, II, 9.
lı. Bkz. Serdar Özdemir, Hz. Peygamber'in Seriyyeleri, İstanbul2001.
1
3. Muhammed Hüseyin Heykel, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul 2000,
%-47.
4
·
5
•
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar
9
bundan başka gayet müşkül bir takım müzakereleri idare etti. Arabistan seferlerini
idare eden bir insanın vücutça ne kadar dayanıklı olması lazım geldiği malumdur.
Elindeki kuvvet ve kudretindaima sarsıntıdave tehlikede olduğunugören ve ahalinin
kararsız taraflarlığından başka hiçbir şeye istinat etmeyen bir Arap seyidi son derece
sehatkar bir insan son derece dikkatli ve yorulmaz bir diplomat, son derece azimli ve
ince bir reis olmaya mecburdur. Muhammet, bu güç ve yıpratıcı durumdajevkalade
muvaffak olmuştui
14
Batnı
Nahle
Olayı
Batnı Nahle Olayı,
Medine toplumunun ilk günlerinde büyük problem olmuş
bir olaydır. Hz. Peygamber'in Abdullah b. Cahş komutasındaki bir grup sahabeyi
seriyye olarak gönderip ellerine verdiği mektubu açıp içinde yazanlara uymalarını
söylemişti. Onlar da mektuptald tavsiye doğrultusunda Meld<e yal<ınlarındald Batnı
Nahle bölgesine gidip Meld<elilere <i.it bir kervanı takip etmişler ve kervandaldleri
tuzağa düşürmüşlerdi. 15 Çünl<Ü kervandaldler, bazı sahabenin kafalarının kazındığını
görünce, onların Meld<e'ye gelen umreciler olduklarını düşünerek önemsememiş­
lerdi. Bu yüzden saldırıyı beklemiyorlardı. 16 Sonuçta Müslümanlar, Mekkelilere ait
bu kervanı görünce saldırarak bir ldşiyi öldürüp kervanı da ele geçirdil<ten sonra
Medine'ye dönmüşlerdi. 17
Olay, buraya kadar pek de anormal seyretmemiştir. Anca!< olayın haram aylarda
gerçeldeşmesi, Yahudilerin ve Müşrilderin diline dalanınca Hz. Peygamber, sahabeye
tavır alıp ganimetieri ayetler gelinceye kadar almaması, sefere giden sahabeyi üzmüş
ve nihayet olayla ilgili ayetin gelişi ile Müslümanlar sevinmiş, Müşrilder ve Yahudilere
karşı ise mücadelede önemli bir aşama kaydedilmiştir. Olay üzerine gelen ayet şudur:
"Sana haram ayı, yani ondasavaşmayı soruyorlar. De ki: O aydasavaşmak büyük bir
günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek,Allah'ı inkar etmek Mescid-iHaram'ın
ziyaretine mani olmak ve halkını orad~n çıkarmak ise Allah katında daha büyük
günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri
yeterse, sizi dininizden döndiirünceye kadar size karşı savaşa devam ederlei'18
Kuran, sahabenin haram ayda kan döktüğünü reddetmemel<tedir. Klasil< kaynaldar da, sahabenin haram ayda adam öldürdüğünü teyit etmektedirler. İbn Hişam,
onların haram ayda saldırdığını ve haram ay dışında Şaban ayında saldırdıldarını
söyleyenlerin, sahabeyi savunma adına Meld<e'deki Müslümanlar olduğunu belirtir.19
Emile Dermenghem, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Reşat Nuri Güntekin, İstanbul 2006, ı 73.
· Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut ı984, ı 4.
ıli. Taberi, Tarihu'l-Ümemü ve'l-Mülük, Beyrut 1995, II, 16.
17
• Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, Dımeşk, 1997, I, 448.
ıs. Bakara, 2ı7.
19
• İbn Hişarn, es-Siretu'n-Nebeviyye, Beyrut 1994, V, 55.
·
14
•
15
10
Mehmet Azim/i
Taberi de, Recep ayında saldırıldığını teyit eder.20 İbn Sad, bunu teyit mahiyetinde
sahabenin kendi arasmda tartışıp beldemeden saldırdıldarını söyler.21 Val<Idi ise daha
da ileri giderek, sahabenin bu konuyu tartıştıldarını ve içlerindeki dünya metaını
isteyenlerin tercihinin galip gelmesi üzerine saldırdıldarını belirtir.22 Buna rağmen
sahabeyi koruma mal<satlı olara!< onların haram ayda kan dökmediğini söylemek,
Kuran'ın ifadelerine ve Hz. Peygamber'in tavrı ve yukarıda al<tardığımız rivayetlere
ters olacağından çok tutarlı olmasa gerel<tir. 23 Sonuç olara!< Müslüman grup, Araplar
açısından savaşın yasal< olduğu bir zaman diliminde savaşmış ve bunun sonucu ol aral<
da Hz. Peygamber, sahabe toplumu, Yahudi ve Müşrilderce kınarunıştır. Bu looama
sonucu da Hz. Peygamber, sefere gönderdiği sahabilerine tavır almıştır. Eğer böyle
bir şey olmasaydı niye tavır alınsın Id?
Esasen Hz. Peygamber'in buradald tavrı, kendini eleştirecek olan Araplara kendini
kabul ettirebilme endişesi içerisinde hareket ettiğini göstermel<tedir. Arapların onun
haldooda kötü kanaatlerinin oluşabileceği konusunda çok büyük endişesi ve hassasiyeti
vardı. Bu sebeple sahabeye tavır koydu. Oysald sahabelerin bu konuda bir hataları yol<tu.
Hz. Peygamber, onlara saidırın deme se de onları kervan taldbine göndermesi, elbette
Id böyle bir saldırıyı da içerdiği aşil<ardı. Ayrıca Abdullah b. Cahş'ın mel<tubu açınca
arkadaşlarına hitab en: "şehit olmak isteyen benimle gelsin" sözü de24 bu emrin altında
zimnen savaşın olabileceğini göstermel<teydi. Kaldı Id haram ayda sav aşmamak, o güne
kadar İslam'ın bir emri değil25 sadece Arap örfüydü.26 Sonuçta bu örf ihlal edilmiştiP
Doğrusu Hz. Peygamber, Yahudi ve müşrilderin taarruzlarını göğüsleyemediğinden
dolayı böyle bir tavır almıştı Id bu tavır, sefere giden sahabeleri de çok şaşırtmıştı.
Ancak gelen ayet, Hz. Peygamber'in sefere gönderdiği sahabelere sahip çıl<amayan
bu tavrının ve haram ayda savaş yasağının kabul etmesinin doğru olmadığını ortaya
koydu. Hz. Peygamber de yarılışından döndü ve ganimetieri dağıttı.2 8
Sonuçta bu sefer sırasında Kuran'ın da teyit ettiği gibi Müslümanlar haram
Taberi, II, 16.
10.
22 Vakıdi, 14.
23
· Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev; Mehmet Yazgan, İstanbul 2004, 367.
24
· İbn Hişam, V. 54.
25
• Belazuri, bu ayetlerin Müslümanların Hz. Peygamber'e haram ayda savaşın caizliğini sormal~rı
üzerine indiğini belirtir. Bkz. Belazuri, I, 449.
26. Nitekim şimdi de bu aylar savaşın yasaldandığı haram ay olarak nitelendirilmemektedir. Bunlar o
dönemin örfü gereği uyulan geleneklerdi. O günden sonra da İslam Tarihinde haram aylarda savaşın yasak olduğu konusunda bir uygulama yapılmamıştır ve hiçbir zaman da savaşlarda günde!lle
alınmamıştır. Anlaşılan Kuran'ın bu konudaki hükmü yapılması gereken amir bir hüküm olarak
değil dönemsel bir örfe vurgu yaptığı şeklinde anlaşılmıştır.
Tl. Umeri, 133.
ıa İbn Hişam, v, 55.
2o.
2
ı. İbn Sa'd, II,
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar
ll
ayda saldırdılar ve bir kişiyi öldürdüler.29 Kuran bunun Arap örfüne göre yanlış
olduğunu, ancal( buna yanlış diyenlerin kendi içinde açınazda bulunduldarını, çünkü
yine onların örtlerine göre Mescid-i Haram'dan insanları çıkarmarun daha büyül(
günah olduğuna vurgu yapmal<tadır. Kuran'ın burada yaptığı, onların ölçütlerine göre
cevap vermel<tir. Değilse bu ayetlerden yola çıkıp haram aylarda savaşın yasak olduğu
anlamı çıkarılmamalıdır. Nitekim İslam tarihi boyunca hiçbir dönemde de böyle bir
çıkarımda bulunulmamış, bunun o dönem Arap halkının örfü olduğu kabul edilmiştir.
Üstelik Kuran haram ayda savaşan sahabeyi tezkiye ederek30 bu ayda savaşın haram
olmadığını ve adeta bu Arap örfünün de kaldırıldığını belirtmektedir.
Bu olay, öncelilde Meld(elilerin Arabistan'dald prestijine büyül( bir darbe idi.31
Meld(e'nin yanı başında meydana gelen bu olay, onlar için çok büyül( bir sıkıntı oldu
ve bu sebeple "Muhammetve ashabı haram ayda kan döktü" şeklinde sözlü saldırıya
geçtiler. Bu aynı zamanda Hz. Peygamber'in Meld(elilere karşı ağır bir tahrild olmuştu.32
O, bu hareketi ile adeta onları kaçınılmaz bir hesaplaşmaya sürüldemiş oluyordu. Bu
da Bedir'de gerçeldeşecekti. Çünkü Hz. Peygamber, Mekkelilerle hesaplaşmadan veya
antlaşmadan Arabistan'da başarısının mürnl<iin olmadığını biliyordu. Hz. Peygamber,
muhtemelen bu sebeple Bedir Savaşı'nın sebepleri arasında sayılan Batnı Nalıle'de
öldürülen şahsındiyetinide ödemedi. Hatta Bedir Savaşı'na doğru gelen müşril( ordusu
içinden Halrun b. Hizam ve Utbe b. Rebia, orduyu geri çevirebilmek için bu diyeti
ödemeyi bile üzerlerine almal( istemişierdi ancal< Ebu Cehil buna izin vermemişti.33
Sonuçta Müşril( ordusu Bedir Savaşı'na büyük bir debdebe içinde çıl<tı. Çı}(arken
Meld(e civarındald bazı düşman kabilelerden endişe ediyorlardı. İşte bu sırada şeytanın
Sureka b. Cuhşum isimli bir şahsın suretinde onlara gözül(erek garanti verdiği34 ve
savaşa teşvi.l( ettiği belirtilir. 35 Ayrıca savaş başlangıcında bu şekilde görünen Sureka'nın
savaş sonunda da hızlı bir ş el&de kaçtığı36 al<tarılır. 37 Bu rivayetler muhtemelen daha
önce de temas ettiğimiz gibP8 hicret sırasında Hz. Peygamber'i takip eden Sural(a
aleyhinde uydurulan rivayetlerden olsa gerektir.
29
·
30
•
31
3
·
ı.
33.
34·
35.
36.
37
•
38.
Bakara 217.
Muhammed Gazali, Fıkhu's-Sire, Çev; Resul Tosun, İstanbul 1987, 234.
Montgomery Watt, Peygamber ve DevletAdam ı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul2001,
121.
Watt, 112.
Taberi, II, 30.
Belazuri, I, 347.
İbn Hişam, V. 66.
İbn Hişfım, V. 141.
İbn İshal<, Siret-ü İbni İshak, Konya, 1981, 474.
Bkz. Mehmet Azimli, Siyeri Farklı Okumak, Ankara 2008, sh. 184, 130. dipnot
Mehmet Azimli
12
Kervana mı Orduya mı?
Batılıların Hz.
Peygamber'in savaşlan bağlamında özellikle Bedir Savaşı'nı dile
getirerek onun eskiden beri uygulanan Arap adeti gereği yağma39 vetalanla geçindiği­
nin en büyükkanıtı olaral< bu savaşı örnek göstermeleri,40 bazı Müslüman müellifleri
savunma psikolojisi içerisinde41 Hz. Peygamber'in Bedir Savaşı'nda kervan tal<ibine
çıkmadığını kanıtlamaya yönelik çabalara götürmüştür.
·
Mevlana Şibli, bu konuda uzunca tahliller yapar ve Hz. Peygamber'in kervana
değil, Müşrildere karşı savaşmaya çıktığını belirtir. Bu bağlamda Hz. Peygamber'in
sahabe ile istişaresinin kervan kaçtıktan sonra değil, Medine'de olduğunu ve sonuçta
hedefin doğrudan doğruya müşril< ordusu olduğunu uzunca anlatır.42 Bu görüşüne
Kuran'dan kendi yorumuyla deliller getirir. An cal< bir tarihi olayı, sırf Hz. Peygamber'in
ve ashabırun yağma yapmadığını ispat adına savunmaya çalışmak, yığınla rivayeti görmezden gelmek, Kuran ayetlerini bu ön kabule göre yorumlamak doğru değildir.
Hz. Peygamber'in sahabeye yönelerek kervanın gelmekte olduğunu belirtip:
"İşte kervanf'43 diyerek yönlendirmesi ve bunu haber alan Ebu Süfyan'ın Mekkelilere
haber vermesi44 tarihi bir gerçektir. Yukarda da ifade ettiğimiz gibi, Hz. Peygamber,
Müslümanların Mekke'del<i maliarına el koyan Mekkelilerle hesaplaşmak ve davetini
Arabistan'da yayabilmeldçin Meld<elilerle bir şekilde savaş veya banşla sonuçlanan bir
neticeye varması gerektiğini biliyordu. Bu sebeple onlan il<tisaden çökertme amaçlı
bu eylemleri hem meşru idi hem de gereldi idi. Hz. Peygamber'i çağının gerçelderiyle
yargılamak en doğrusudur. Onu bir kısım batılıların yaptığı gibi kendi çağımızın
gerçelderi ile hesaba çekerek sonunda savunma amaçlı olarak onu olduğundan farldı
göstermeye çalışmal< yanlış ve beyhude bir çabadır.
Doğrusu Hz. Peygamber, kervanı yal<alamalctan öte, rahatsız etmeyi öncelemişti.
Bu sebeple kervanın kaçması onu çok üzmedi. Amaca varılmıştı, Mekkeliler bu tal<ip
sonucu ya savaşa girecelderdi ya da Hz. Peygamber ile bir dokunulmazlık anlaşmasına
varacaldardı. Onlar savaşı tercih ettiler ve kaybettiler. Antlaşmaya yanaşmalan için 6
yıl geçmesi gerekecekti. Sahabe ise bıınıın farkında olmadan kervanı elde etmek istiyor
savaşı istemiyordu. Kuran bu konuda derl<i: "Hak ortaya çıktıktan {Mekkelileringeldiği
ve savaşın kaçınılmazlığı) sonra sanki gözleri göregöre ölüme sürükleniyorlarmış gibi
(cihad hususunda) seninle tartışıyor/ardı. Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan
veyal(ureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın
Watt, 128.
Dozy, bu bağlamda derki; yağma arzusuyla birçoğu onu izlediler. Yağma arzusu çok şeyden önemliydi,
Reinhart Pieter Anne Dozy, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul2006, 60.
41 • Abdurrahim Zapsu, Büyük İslam Tarihi, İstanbul2006, 390.
42
Mevlana Şi bli, Asr-ı Saadet, Çev: Ömer Rıza Doğru!, İstanbul 1978, I, 245-256.
43· Belazuri, I, 337.
44• İbn Hişfun, V, 60.
39·
40·
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar
13
(kervanın) sizin olmasını istiyordunuz.
OysaAllah sözleriyle hakkı gerçekleştirmek: ve
(Kureyş ordusunu yok: ederek) kafirlerin ardını kesrnek istiyordu:115
Müslümanların kervan takibine çıktıklarının kesinliğini gösteren ayet ise şudur:
"Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafında)
idiniz, onlar da uzak: kenarında (Mekk:e tarafında) idiler. Kervan da sizden daha
aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit
hususunda ihtildfo düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmes~ heltık
olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) heltık olması, yaşayanın da açık bir
delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendi-1.46
Doğrusu Müslümanların hiçbir şeyden haberleri yoktu. Onlar Meld<elilerin
geldiğini, Meld<e Ordusu'nun sucularını yakalayınca öğrendiler. Aynca Hz. Peygamber, savaştan dönünce bir kısım sahabeler onu karşılayıp özür dileyerek: ''kervan
için çıl<ıldığıru zarınettilderini, savaş için çıl<ılacağıru bilselerdi kesinlilde geleceklerini"
bildirirler. 48 Hamidullah Şibli'nin bu çabalarını şu şekilde cevaplar: "Ewelemirde yeni
İslam dinini kabul ettikleri için Mekkeliler hemşeriterini merhametsizce tazyik:leri altında
tuttular ve onları hicret etmeye zorladılar. Mek:ke'yi terk edenlerin geride bıraktıkları
mal ve mülklerini zapt ettiler ve bu muhacirlerin sığındık:ları memlek:etlerine, yani
önce Habeşistan ve sonra Medine idarecilerine, buraların nüfuzlu insaniarına boş
yere de olsa siyasi baskı icra ettiler. Bütün gayeleri mücrim acidettikleri bu insanların
iadesi ve onların tekrar memleketlerine dönmeleri idi. Diğer yandan Müslümanlar
Medine'ye hicret ettikten sonra onları iktisadi baskı altına almak: ve kendi kontrol veya
nüfuzu altında tuttukları Medine havalisinden Kureyşlilere ait k:ervanlann geçmesini
yasak etmeksuretiyle mukabele bil-misilde bulunuyorlardı. Bütün bunlar Kureyşliler
tarafindan tecavüz! bir harbin başlatılması için kafi sebeplerdi. Kureyşlilere ait kervanlara yapılan h ücumların basit bir çapulculuk olarak mülahaza edilmemesi icap
eder. Çünkü ne J(ureyşliler masum ve ne de hücum edenler sırfbu iş için teşkil edilmiş
bir çete idiler. Sadece, iki şehir devleti arasında mevcut bir harp mevzuu bahisti; bir
harp durumu ise muharip tarafların birbirlerine gerek can ve gerek mal ve gerekse
düşmanın diğer menfaatlerine karşı zarar verme hakkını verir. Bu sebeple ben,
J(ureyşlilerin kervanlarını yağma edip onlara zarar vermek gayesiyle tertip edilmiş
bu seferlerin mevcudiyetini inkar için deliller arayan bazı çekingen İslam müdafileri
ile hemfikir değilim... :119
47
45
·
Enfal, 5-7.
46.
Enfal, 42.
47
·
İbn Hişam, V, 73.
48.
49·
Belazuri, I, 337.
Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber'in Savaşları, Çe\'; Nazire Erinç Yurter, trz. Byy._ parağraf,
42-43.
Mehmet Azim/i
14
Savaş Öncesi
Hz. Peygamber'in ashabı Mekkelilerin sucularını yakalayınca Hz. Peygamber, bu
kişilerden Meld<e ordustinda kimlerin bulunduğunu öğrenmiş ve Mekke'nin önemli
liderlerinin geldiğini duyunca: "Meld<:e, ciğerparelerini ô'nünüze atmıştır." demişti. so
Hz. Peygamber'in düşman komutanları hald<ında detaylı bilgiler edinmeye çalışması
onun tedbir alma konusundal<i gayretini gösterir.
Ancal< bu anlatımlar abartılada beslenmiştir. Buna göre; Hz. Peygamber, bu
komutanların yarın ölecelderi yerleri teker teker belirlemiş ve onlar da onun gösterdiği
yerlerde ölmüştür. sı Bu tür rivayetler, Bedir Savaşı konusunda gelen birçokrivayete de
ters düşmektedir. Sözgelimi; savaş sonunda İbn Mesut Hz. Peygarnber'e Ebu Cehil'i
öldürdüğünü söyleyince, Hz. Peygamber, mutmain olmal< için yerini göstermesini ister
ve beraberce gidip bakarlar.52 Bu tür rivayet!er, zaferin kesin geleceği üzerine kurulmuş
rivayetlerdir. Oysa sahabe zafer konusunda emin değildi ve Hz. Peygamber'in otağını
ordunun arka kısmına ve Medine tarafına doğru kurup, savaş sonunda mağlubiyet
gelirse Hz. Peygamber'in kaçıp Medine'ye sığınmasını, orada onu koruyacak yeterli
mil<tarda sahabenin olduğunu söylüyorlardı. 53
Savaşa giderken bir devenin çöküpyürümediği, bunun üzerine Hz. Peygamber'in
abdest suyu ile ovaral< deveyi dinç hale getirdiği şeklinde anlatımlar mevcuttur.54 Esasen bu durum Hz. Peygamber'in yolculuklarında öğrendiği ve daha önce gençliğinde
de yaptığı55 yorgun develecin harekete geçmesi için uyguladığı bir uygulamadır ki;
ticari hayatı sırasındal<i yolcululdarı sırasında tüccarlardan öğrenmiş olmalıdır. Ama
nedense bu tür şeyler mucize türü anlatırnlara dönüştürülmüştür.
Bedir Savaşı
Savaşın başında Kureyş'in Emevi koluna ait üç l<işi ortaya atılaral< er dilediler ve
kendilerine karşı çıkan Ensardan bazı gençleri kabullenmeyip esas düşmanları olan
Haşimoğullarından birini istediler. Bunun üzerine Haşimoğullarından Hz. Hamza,
Ubeyde b. Haris ve Hz. Ali bunlara karşı savaştılar ve yendiler. Bu durum adeta bir
. kabilesel düşmanlık sonucu gerçeldeşen mücadeleyi yansıtıyordu. Sanl<i eskiden
beri devarn eden Haşirni-Emevi mücadelesinin birversiyonu gibiydi. Bazı kaynaldar,
so. Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut 1984, 53; İbn Hişfun,
V. 74. Ancak bu sözü, Mekke fethi öncesi
Müslüman olan Halit, Amr ve Osman b. Talha için kullandığı da aktanlır. Bkz. M. Asım Köksal,
İslam Tarihi, İstanbul 1987, XV. 23.
5
ı.
sı.
53
•
54.
55
·
Müs!im, Cihat, 83.
İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut 2005, V, 141.
İbn Hişam, V. 78.
Vakıdi, 25.
Bu konuda başka bir örnek için bkz. Azimli, Siyer, 71.
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar
15
Erneviierin bunun intikamını Kerbela'da aldıldanndan bahsederler.56
Kaynaldarda Hz. Ali hald<ındaki onun cengaverliği ile ilgili rivayetlerden dolayı
olsa gerek Hz. Ebubekir'in ondan daha üstün olduğuna dair rivayetler üretilmiştir.
Buna göre; Hz. Ebu Bekir savaş sırasında önüne geleni yıkıp deviriyordu. O gün
insanların en cesuru idi. 57 Bunlar muhtemelen Şia'ya koz vermemek adına üretilmiş
malzerneye benziyorlar. Yoksa Hz. Ebubekir'in ne kadar savaşçı biri olduğu bilinen
bir gerçektir.
Bedir Savaşı sırasında Aşere-i Mübeşşere'den (!) sayılan Abdurrahman b. Avf'ın
Bilal-i Habeşi'ye olmadık eziyetler yapan İslam düşmanlarının büyüiderinden Ümeyye
b. Halefi korumal< için onu savaş meydanından kaçırınaya çalışması, bu arada sahabe
savaşa devam ederken onun müşrik ölülerinden değerli zırhları toplayıp kaçırınaya
çalışması dil<kat edilmesi gereken bir durumdur. 58 Bu gerçeldil<, sahabenin önde
gelenlerinden sayılan birinin en sıl<ışıl< durumlarda bile maddi menfaat peşinde koş­
masını gösteren önemli bir belgedir. Bu da sahabe toplumunun homojen bir şekilde
olmadığını, içlerinde canını feda ederek din uğrunda savaşanlar olduğu gibi, kimilerinin
de dünya menfaati peşinde olduğunu gösteren açıl< bir işarettir.
Savaş esnasında gözü çıl<an bir sahabenin gözbebeğini Hz. Peygamber'in yerine
yerleştirdiği ve eski haline dönüştüğü al<tarılır. 59 Bu rivayetteki durum, sahabenin
gözüne bir şeyin girmesinden sonra çıl<arılması veya küçük bir sıl<ıntının giderilmesi
şeldindeld bir olayın abartılarak al<tarılması ş eldinde bir durum söz konusu olmalıdır.
Değilse Hz. Peygamber, günümüz şartlarında bile yapılması mürnl<ün olmayan bu
şekildeld müdahaleleri mucizevi olarak yapabiliyorsa ayın savaşta yaralanan ve bu
sebeple şehit olan başta amcaoğlu Ubeyde b. Haris60 olmak üzere bir çok savaştald
yaralıları tedavi etmesi de gereldrdi Id; bu müml<ün olmarmştır. Bu sebeple al<tarılan
şeldldeld bir anlatırmn kabul edilmesi mümkün gözükmemel<tedir.
Sonuçta Müslümanlar sayılarının azlığına rağmen başlarındald liderin etrafİnda
hedefe ldlitlendiler. 61 Müşrilder ise bir l<ısmı zorla sürüklenircesine gelmiş, savaşa
isteksiz, yaşamayı ölüme tercih eden insanlardan oluşuyordu. Müslümanlar tarafında
ise tersine ölümü (şehadeti) tercih edenler çoğunlul<taydı. Bu di.uumda tarihi yasalar
gereği kazanmayı arzu eden, bu konuda çalışan ve hedefe ldlitlenen kazanacal<tı.
Nitekim öyle de oldu. Allah'ın koyduğu bu evrensel kural Kuran'da şöyle ifade edilmektedir: "Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir."62 Nihayetinde
59
·
Bkz. Ünal Kılıç, Yezit b. Muaviye, İstanbul2001, 271.
İbn Kesir, V, 92.
İbn Hişam, v, 93.
İbn Kesir, V, 147.
60.
İbn Hişam,
56.
57
·
58•
61. Şibli,
6
ı.
v, 82.
237.
Bakara, 249.
Mehmet Azimli
16
Allah'ın yasası çalıştı ve Müslümanlar galip geldiler. Hz. Peygamber'in savaşları genel
olarak tetkik edilirse bunların hepsinde Allah'ın koyduğu evrensel savaş kurallarının
geçerli olduğunu görürüz. Onlar ya gayretle savaşıp kazanmışlar-Bedir<:le ve Mekke
Fethi'nde olduğu gibi- ya da hata yaparak savaş kurallarına uymayarak-Huneyn'de
ve Uhut'ta olduğu gibi- yenilmişlerdir.
Bir ordunun kazarıması veya mağlup olması konusunda Allah'ın bir dalıli yoktur.
Allah yukarıdaki ayetteki yasayı koymuştur. Tarihte de ister Müslüman olsun ister başka
dinden insanlar olsun savaşın kurallarına ve Allah'ın koydukları yasalara uydukları
müddetçe zafer kazanmışlardır. Bu yasalardan biri de sayıları az da olsa inançla savaşan
kimselerin galip gelec~ğidiı: Değilse Allah'ın bir grubun galip gelmesini sağlaması,
diğerinin de mağlup olmasını sağlaması onun yeryüzünde koyduğu sünnetullaha ve
yasalara uymaz. Bu aynı zamanda onun adil sıfatıyla da uyumlu değildir.
Bedir'de işte bu l(Ul'al geçerli olmuştur. Kazanmal<isteyen, inançlı falçat sayı olara!<
az olan grup Allah'ın koyduğu yasa gereği kazanmıştır. Değilse kader öyle gerektirdiği
için veya Allah'ın dilemesi (meşieti) sonucu müdahalesi ile zafer gelmemiştir. Olayı kader
çerçevesinde düşünmek bu savaşta olağanüstü gayret gösteren sahabenin gayretini
en azından hafife almak olur. AncakHuneyn'de ise çokluklarıyla övünen bu insanlar,
mağlup olmak üzere iken, savaşın kurallarını uygulayan Hz. Peygamber ve bir avuç
sahabesi sayesinde savaş kazanılmıştır. Burada da yine bir kadermevzubahis değildir,
savaş kuralları işlemiştir. Bunların hiç biri kader çerçevesinde değerlendirilerek: "Allah
böyle olmasını istedi de böyle oldu" şeklinde yorumlanmamalıdır. Böyle bir durumda
Allah'ın ne dileyeceğini(meşietini) bileineyen bizlerin olaylar karşısında pasifleşmemiz
sözkonusu olacal<tır. Bu pasifleşme maalesef günümüz İslam dünyasının bu günkü
geri kalmışlığına da tesiri vardır. "Allah istemedikten sonra bir şey olmai' mantığı
gerek teknoloji!< gerek diğer yönlerden işleri Allah'a havale etmeye götürmüştür ki;
bu da bu geri kalmanın en başat amillerindendir. Allah yeryüzünde her şeyi bir ölçü
içerisinde yaratmıştır. Her şey bu ölçüye uygun olarak uygularımal<tadır. Yeryüzünün
savaş yasası da bunu gerektirmektediı: Allah şu şekilde ifade eder: "Şüphesiz Biz her
şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. "
63
Ölüler Duyar mı?
Hz. Peygamber'in Bedir Savaşı'nda öldürülen müşrikleri oradaki kuyulara attır­
dıl<tan
sonra ölülere: "Allah'ın ve Resulünün size vaa ettiği şeyi hak ve gerçek olarak
buldunuz mu?" şeklinde hitap eder. Bunun üzerine onların ölü olduğunu söyleyen
sahabeye onların duyduğunu söyler ve ilave eder: "Onlar, Rablerinin kendilerine yaa
ettiği akıbetin hak ve gerçek olduğunu öğrenm~ bulunuyorlar."64
63.
Kamer, 49.
&ı. İbn Hişam, V. 106.
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar
17
Hz. Peygamber'in buradaki tavrı ashabına bir ders çıkartmaya yöneliktir. Yıllardır
İslam'a ve Müslümanlara karşı amansız mücadele eden bu müşrilderirı Allah'ın katına
gittilderirıi ve sonuçta orada gerçeği görecelderirıi, yanlış yaptıidarını anlayacaldarını,
ancak bunun faydasının olmayacağına vurgu yapmaktır. Değilse kabirdek.ilerirı duyduğunu söylemek değildir. Gerçeği dünyada yaşayan sizlerden daha iyi anladılar ve
yakinen gördüler anlamındadır.
Ganimet Paylaşımı Ve Esirler
Bedir Savaşı'nda bir kısım sahabe meydanda mücadele ederken, bir kısmı görev
gereği Hz. Peygamber'in başında beldiyor, bir l<ISmı da fırsattan istifade ganimet
topluyordu. Savaş sonrası ganimet toplayanlar ganimetieri sahiplenince, diğerleri
haldı olarak itiraz ettiler. Bunun üzerine ayetler geldi ve ganimetler toplanıp tekrar
dağıtıldı. Daha önce de al<tardığımız gibi Abdurrahman b. Avf gibi bazı sahabenin
savaş devam ederken ganimet toplamalcin sorun oldu. 65 Çünkü Allah indirdiği66 bir
ayette: "Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vwım; sonunda onlara
üstün geldiğinizde onlan esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye
'ti'.
ı·ıl.
e sa ıvenn .. .. .. ."67 d emış
Allah'ın isteği buydu. Ancal,Bedir'de bu emre uygun davranılmarnış, düşmanın
çekilmesi fırsat bilinerek birkaç esir ve ganimetie geri dönülmüştü. Müslümanlar bu
savaşta ganimetve esir yerine düşmanı takip etselerdi, düşmanın gücü kınlsaydı, müş­
rilderin kölderi kazınacak, belki de Uhud ve Hendek savaşiarına gerek kalmayacaktı.
Ama yapmadılar ve olaylar bu şekilde cereyan etti. Halbuki ayette ifade edildiği gibi:
"Allah da kendi sözleri gereği hakkı ortaya çıkarmak ve o kajirlerin kökünü kazımak
istiyordu:fiB
Bir kısım sahabenin bu emre uymaması ve savaş devam ederken esir toplamaya
başlamaları ve muhtemelen Hz. Peygamber'in de onların bu tavrını onaylaması üzerine: "Yeryüzünde savaşırken düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir peygambere
yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysaAllah ahreti kazanmanızı ister. Allah
Güçlü 'dür, Hakim 'dir. Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, (Yani
olaylara müdahale etmeme kuralı-sünnetullah) aldıklannızdan ötürü size büyük
bir azap erişirdi:'69 ayeti indirildi. Yani ayetlerde ganimet ve dünya hırsı konusuna
vurgu yapılmaktadır.
Bu ayetin gelişi sebebiyle Hz. Peygamber'in ağladığı ve "azap gelseydi Ömer
65
·
İbn Hişam, V, 93.
Bkz. Tab eri, Camiu'l-Beyan; Fahrettin Razi, Tejsir-i Kebir; Mevdudi, Tejhimu'l-Kuran, Enfal67-68.
Ayetin tefsiri.
67
• Muhammed, 4.
68. Erıf.11, 7.
69
• Enfal, 67-68.
66.
Mehmet Azimli
18
hariç herkes helak olurdu." 70 şeklindeki sözü söylediği aktarılır. Çünkü Hz. Ömer
esirlerin öldürülmesini savunduğu halde, Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir'in görüşü
olan fidye almayı uygulamıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'i itap eden bu ayetlerin
geldiği belirtilir. Ancal< bilginler bu rivayet ile ayetler arası ilişkiyfl net olaral< bir türlü
izah edememişlerdir.
Doğrusu Enfal suresi 67-68 deki ifadeler, savaş sırasındal<i bir durumu izah
etmektedir. Savaş sorırası esirlerin durumu ile ilgili bir durum ayette sözkonusu
değildir. Bu sebeple Hz. Peygamber'in esirlerle ilgili yanlış bir şey yaptığını söylemek
miirrıkün değildir. Esirler alındıktan sorıra öldürmekise Müslümanlar açısından uygun
olmazdı. Esas yanlış, onların öldürülmesiyle olacal<tı.73
Kuran'dal<i itab, savaş devam ederken esir almaya yönelil< olduğundan ilgili
ayetlerin esirlerin öldürülmesiyle ilintilendirilmesi yanlıştır. Yani; esirlerin ne olacağı
konusunda Hz. Peygamber'in izlediği yol sebebiyle bu ayetleringeldiği şeklinde izah
tutarlı değildir. Böyle olunca bu rivayetin bu ay etle ilişkisi olmayınca ne için söylendiği
de muğlak kalmal<tadır. Nitel<im bu rivayete ilk kaynakların çok da itibar etmemesi
bu sebepten olsa gerektir?4 Doğrusu rivayetin birçok problemleri bulunmal<tadır.
Bunlardan sadece biri, aynı sözü söyleyen Sad b. Muaz hald(ında da benzer rivayetin
72
bulunmasıdır? 5
Zaten esir alırımadan bütün düşmanların öldürülmesi hükmü, şüphe yok l<i
tarihi şartlara bağlı bir zaruretten, İslam'ı koruma amacından kaynaklanıyordu. Yoksa
Allah'ın koyduğu genel bir hüküm değildi. Savaşta gerekirse esir de alınacaktı, sorıra
bunlara adalete uygun şekilde işlem yapılacal<tı?6
Bu ayetler, (Enfal, 67-68) aynı zamanda Hz. Peygamber'in Bedir Ashabı hald<ında
söyledilderinin77 herkesi kapsaroaclığını göstermektedir. Onlardan kimi savaşmış
mükafatı hak etmiş, kirni de ganimet ve esir peşinde koşmuştu. Hz. Peygamber'in
bu sözlerindeki kastettilderinin olsa olsa bütün gayreti ile samirniyetle savaşanlar
olduğunu söyleyebiliriz.
70
·
Vakıdi,
110; Müslim, Cihad, 58.
Tab eri, Enfal, 67-68 ayetleri tefsiri.
72 Bkz. Mevdudi, Enfal, 67-68 ayetleri tefsiri.
73. Muhamınet Esed, Kurtın Mesajı, Çev; Cahlt Koytak, Ahmet Aktürk, İstanbul 1999, Enfal, 67-68
ayetleri tefsiri.
74
• Ri vay eti, sadece Vakıdi kısmen aktarmal<tadır ve ayetle ilintilendirme de yapmamaktadır. Vakıdi,
110.
7s. Vakıdi, 110.
76. Diyanet İşleri Başkanlığı Tefsiri, Haz: Heyet, Enfal, 67-68 te fs iri.
n Buhari, Meğazi, 9.
7
ı.
Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mü lahazalar
19
Ümeyr b. Vehb'in Hz. Peygamber'e Suikastı
Bedir Savaşı sonrası Müşrilderden Ümeyr b. Vehb, Safvan b. Ümeyye ile anlaşarak
Medine'ye oğlunu kurtarma bahanesi ile gelip Hz. Peygamber'i öldürmeyi tasarlarnış,
ancak Hz. Ömer'in dild<atliliği ile yakalanıp suçunu itiraf ettil<ten sonra Müslüman
olmuştur. Rivayetlerde; Hz. Peygamber'in onu sorgularken Meld<e'de Safvan ile ne
konuştuğunu bildiği, dolayısı ile bu mucize sayesinde Müslüman olduğu belirtilir?8
Öncelikle şunu belirtelim ki; Ümeyrve Safvan ildsi de Cumah oğullarındandır? 9
Safvan, Bedir Savaşı'nda babası öldürüldüğü için Cumah oğullarının lideri olmuştur ve
ay m zamanda Meld<e'de ticaretie uğraşan en zengin şahıslardan biridir. Yani Mekke'den
birisi Ümeyr'i suil<ast için Medine'ye gönderirse bu Safvan'dan başkası olamaz. Çiiııhii
Ümeyr'in ailesine ancak aşiretin lideri Safvan bakıp ilgilenecektir.
.
Ümeyr b. Vehb, Medine'ye gelip mescidin önünde indiğinde ilk defa onu teş­
his eden Hz. Ömer olmuştu. Çünkü Ümeyr'i, kılıcım kuşanmış bir şekilde Medine
mescidirıin önünde görmüştü. Hz. Ömer, durumu derhal Hz. Peygamber'e bildirdi.
Daha sonra Ümeyr'in kılıcım kullanamayacağı şekilde kılıcımn kayışım kavrayıp Hz.
Peygamber'e getirdi. Bu arada Ensara da Hz. Peygamber'in etrafında dild<atle oturmalarım bu şahsın suil<astına engel olmalarım söyledi.
Artık suil<ast için geldiği belli olan Ümeyr'e Hz. Peygamber, neden bu kılıçla
geldiğini sordu. Safvan dururken Ümeyr'i başkasının yönlendirmesi de söz konusu
olamayacağı da belli olduğundan olsa gerek, onun Safvan tarafından yönlendirildiğini söyleyince Ümeyr de itiraf etmek zorunda kaldı. Zaten kılıcıyla yal<alanmış, ne
yapacağı belli olmuştu. Mesele bundan ibaret olmalıdır. Ancal< rivayetlere birçok
abartılai, idraçlar ilave edilmiştir.
Bibliyografya
Armstrong Karen, Hz. Muhammed, Çev; Selim Yeniçeri, İstanbul, 2005:
Azimli Mehmet, Siyeri Farklı Okumak; Ankara, 2008.
Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, Dımeşk, 1997.
Bkz. Ünal Kılıç, Yezit b. Muaviye, İstanbul, 2001.
Bodley R.V.C., Hazreti Muhammed, Çev; Osman Nebioğlu, İstanbul, 1958.
Buhari, Sahih.
Dermenghem Emile, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Reşat Nuri Gün tekin, İstanbul, 2006.
Diyanet İşleri Başkanlığı Tefsiri, Haz: Heyet, Ankara, 2007.
Dozy Reinhart Pieter Anne, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul, 2006.
Ebu Davut, Sunen.
7a.
İbn Hişam, V, ı 40,
79
İbn Hişam, V, 213, 222.
·
Belazuri, I, 353.
20
Mehmet Azimli
Esed Muhammet, Kur'an Mesajı, Çev; Cahit Koytak, Ahmet Aktürk, İstanbul, 1999,
Gazali Muhammed, Fıkhu's-Sire, Çev; Resul Tosun, İstanbul, 1987.
Hamidullah Muhammed, Hz. Peygamber'in Savaşları, Çev; Nazire Erinç Yurter, trz. Byy.
Hamidullah Muhammed, İslam Peygamberi, Çev; Mehmet Yazgan, İstanbul, 2004.
Heykel Muhammed Hüseyin, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul, 2000.
İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, Beyrut, 1994.
İbn İshak, Siret-ü İbn i İshak, Konya, 1981.
İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut, 2005.
İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kübra, Beyrut, 1985.
Köksal M. Asım, İslam Tarihi, İstanbul, 1987.
Mevdudi, Tejhimu'l-Kuran, Çev; Heyet, İstanbul, 1990Mevdudi,.
Müslim, Sahih Müslim,.
Özdemir Serdar, Hz. Peygamber'in Seriyyeleri, İstanbul, 2001.
Razi Fahrettin, Teftir-i Kebir, Çev; Heyet, Ankara, 1990.
Şibli Mevlana, Asr-ı Saadet, Çev: Ömer Rıza Doğru!, İstanbul, 1978.
Taberi, Camiu'l-Beyan, Beyrut, 1990.
Taberi, Tarihu'l-Ümemü ve'l-Mülük, Beyrut, 1995.
Umeri Ekrem Ziya, Medine Toplumu, Çev; Nurettin Yıldız, İstanbul, 1988.
Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut, 1984.
Watt Montgomery, Peygamber ve Devlet Adamı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul,
2001.
Zapsu Abdurrahim, Büyük İslam Tarihi, İstanbul, 2006.
Download