bilimname XVIII, 2010/1, 7-20 BEDiR SAVAŞI ÇERÇEVESiNDE BAZI MÜLAHAZALAR Mehmet AZİMLİ Doç. Dr., Dicle Ü. ilahiyat F. [email protected] Özet Bu çalışmamızda, Bedir Savaşı sırasında meydana geldiği söylenen bazı olayları tahlil etmek istiyoruz. Buradaki üslubumuz Bedir Savaşı'nı kronolojik olarak anlatmaktan öte, savaş çerçevesinde aktarılan bir kısım mübalağalı anlatırnlara değinmek ve değerlendirmel<tir. Bu çen;:evede İlk Seriyyeler, Batnı Nahle Olayı, Müslümanlardaki savaş kültürü, Ganimet ve esir alınışı gibi konulara değinilmektedir. Giriş Bu çalışmamızda Bedir Savaşı'nı merkeze alarak savaş öncesi ve sonrası meydana geldiği alttarılan bazı olayları tahlil etmek istiyoruz. Buradal<i üslubumuz Bedir Savaşı'nı kronolojik olaralç anlatmalçtan öte, savaş çerçevesinde iliarılan bir kısım mübalağalı anlatırnlara değinınek ve değerlendirmeld:ir. Bedir Savaşı Öncesi İlk Seriyyeler İlk seriyyelerle ilgili olaralç öze~e batıda yapılan çalışmalarda genel olaralç bunun esl<i Arap adeti üzere bir çapulculuk ve yağma hareketi olduğu imajı verilmeye çalışılmalçta, Hz. Peygamber'in bu seriyyelerle intikam alma amaçlı hareketler içinde olduğu ald:arılmald:adır. 1 Öncelilde kimi insaflı yazarların dediği gibi savaş denen şeyi ilk çıkaran Hz. Peygamber değildi 2 ve Araplar arasında böyle bir durum çok yaygındı. 3 Üstelik Hz. Peygamber'in ve ilk Müslümanların hayatlarını koruyabilmek için savaştıldarı ve Reinhart Pieter Anne Dozy, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul2006, 59. ı. R.V.C Bodley., Hazreti Muhan11rted, Çev~ Osman Nebioğlu, İstanbul 1958, 167. 3. Montgomery Watt, Peygamber ve Devlet Adamı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul2001, 117. 1 • 8 Mehmet Azimli barışı ancak kılıç ile sağlayabildilderi apaçık bir gerçekti.4 Yine onun savaş prensipleri zamanına göre çokileri ieli.5 Ay nca Ensaryağma ile geçinen bir topluluk değileli. Onlar tarım ehli idiler ve civardaki en güzel hurma tarımı onların elindeydi. Muhacirler de şehirli idiler ve yağma ve akın ile geçinmiyorlardı. Onlar ticaret ehli idiler. Bu bilgiler bile Hz. Peygamber'in ve ashabının yağma ve talan için seriyyeler göndermeeliğinin en güzel ispatıdır.6 Hz. Peygamber ve ashabının çevredeki Arap kabileleri ile "ilaf" için yani uzlaş­ maya yanaşmalarını sağlayabilmek için seriyyeler düzenlemesi gerekiyordu? Bu kabileler eskiden beri böyle antlaşmalarla elleri kollan bağlanmazsa, her an yağmaya hazır halde beldiyorlardı. Ayrıca Hz. Peygamber'in ve ashabının özellikle Kureyş'in kervanlarını rahatsız ettiğini, eliğer kervanlara dokurunadığını da düşünmek gerekir. Bu çok önemli bir ipucudur. Muhacirlerin Mekke'deki malları yağmalanmış ve talan edilmişti.8 Meld<e'ye hacca giden Ensar'a hakaret ve eziyetler ediliyordu.9 Yine Kureyşliler tarafından Ensar'a Hz. Peygamber ve muhacirleri kabul ettiideri için tehelit mektupları gönderiliyordu.10 Kürz b Cabir komutasındaki bir birlil< Mecline yal<IDlarındald bir çiftliğe saldırı düzenleınişti.U Bütün bunlar Hz. Peygamber ve ashabına Kureyş kervanlarını engelleme hald(llll veriyordu. Bu sebeple Hz. Peygamber tarafından yağmadan öte rahatsız etıne amaçlı küçük gruplar kervanlar üzerine gönderiliyordu. Niteldm Bedir Savaşı'na kadarki seriyyelerin sayısına bal<arsak bazılan kervandaki koruyucu kuwetlerden bile sayıca küçükkuwetlerdir.12 Bu da yağmadan daha çok ekonomil< olaral< tedirgin etıne amacı ile yapıldığının göstergelerindendir. Esasen Hz. Peygamber, bu hamleleri ile Kureyş'i banşa zorlamaya çalışıyordu. 13 ancal< Kureyş buna çok sert yöntemlerle cevap vermeyi deneeli ve nihayet Hz. Peygamber amacına 6 yıl sonra Hudeybiye'de ulaşabileli. Bu noktada Müslümanların ilk seriyye ve savaşlarını anlatırradan önce şu alıntıyı al<tarmak istiyoruz. Emile Dermenghem, Hz. Peygamber'e karşı iftiralarda bulunan batılı yazariara karşı derki: "Muhammet, on senede etrafa kırk kadar sefer heyeti gönderdi. Becerikli bir yalancı zannetmeyenlerin saralı bir meczup olarak tasvir ettikleri bu adam, bizzat otuza yakın sefere iştirak etti, on muharebede kumandanlık yaptı; Kare n Armstrong, Hz. Muhammed, Çev; Selim Yeniçeri, İstanbul2005, 243. Bodley, 171. 6. Muhammed Hüseyin Heykel, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul2000, 50. 7 · Ekrem Ziya Umeri, Medine Toplumu, Çev; Nurettin Yıldız, İstanbul 1988, 131. s. İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kübra, Beyrut 1985, III, 227. 9 · İbn Sa'd, I, 223. 10 • Ebu Davut, Haraç, 22. "· İbn Sa'd, II, 9. lı. Bkz. Serdar Özdemir, Hz. Peygamber'in Seriyyeleri, İstanbul2001. 1 3. Muhammed Hüseyin Heykel, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul 2000, %-47. 4 · 5 • Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar 9 bundan başka gayet müşkül bir takım müzakereleri idare etti. Arabistan seferlerini idare eden bir insanın vücutça ne kadar dayanıklı olması lazım geldiği malumdur. Elindeki kuvvet ve kudretindaima sarsıntıdave tehlikede olduğunugören ve ahalinin kararsız taraflarlığından başka hiçbir şeye istinat etmeyen bir Arap seyidi son derece sehatkar bir insan son derece dikkatli ve yorulmaz bir diplomat, son derece azimli ve ince bir reis olmaya mecburdur. Muhammet, bu güç ve yıpratıcı durumdajevkalade muvaffak olmuştui 14 Batnı Nahle Olayı Batnı Nahle Olayı, Medine toplumunun ilk günlerinde büyük problem olmuş bir olaydır. Hz. Peygamber'in Abdullah b. Cahş komutasındaki bir grup sahabeyi seriyye olarak gönderip ellerine verdiği mektubu açıp içinde yazanlara uymalarını söylemişti. Onlar da mektuptald tavsiye doğrultusunda Meld<e yal<ınlarındald Batnı Nahle bölgesine gidip Meld<elilere <i.it bir kervanı takip etmişler ve kervandaldleri tuzağa düşürmüşlerdi. 15 Çünl<Ü kervandaldler, bazı sahabenin kafalarının kazındığını görünce, onların Meld<e'ye gelen umreciler olduklarını düşünerek önemsememiş­ lerdi. Bu yüzden saldırıyı beklemiyorlardı. 16 Sonuçta Müslümanlar, Mekkelilere ait bu kervanı görünce saldırarak bir ldşiyi öldürüp kervanı da ele geçirdil<ten sonra Medine'ye dönmüşlerdi. 17 Olay, buraya kadar pek de anormal seyretmemiştir. Anca!< olayın haram aylarda gerçeldeşmesi, Yahudilerin ve Müşrilderin diline dalanınca Hz. Peygamber, sahabeye tavır alıp ganimetieri ayetler gelinceye kadar almaması, sefere giden sahabeyi üzmüş ve nihayet olayla ilgili ayetin gelişi ile Müslümanlar sevinmiş, Müşrilder ve Yahudilere karşı ise mücadelede önemli bir aşama kaydedilmiştir. Olay üzerine gelen ayet şudur: "Sana haram ayı, yani ondasavaşmayı soruyorlar. De ki: O aydasavaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek,Allah'ı inkar etmek Mescid-iHaram'ın ziyaretine mani olmak ve halkını orad~n çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndiirünceye kadar size karşı savaşa devam ederlei'18 Kuran, sahabenin haram ayda kan döktüğünü reddetmemel<tedir. Klasil< kaynaldar da, sahabenin haram ayda adam öldürdüğünü teyit etmektedirler. İbn Hişam, onların haram ayda saldırdığını ve haram ay dışında Şaban ayında saldırdıldarını söyleyenlerin, sahabeyi savunma adına Meld<e'deki Müslümanlar olduğunu belirtir.19 Emile Dermenghem, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Reşat Nuri Güntekin, İstanbul 2006, ı 73. · Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut ı984, ı 4. ıli. Taberi, Tarihu'l-Ümemü ve'l-Mülük, Beyrut 1995, II, 16. 17 • Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, Dımeşk, 1997, I, 448. ıs. Bakara, 2ı7. 19 • İbn Hişarn, es-Siretu'n-Nebeviyye, Beyrut 1994, V, 55. · 14 • 15 10 Mehmet Azim/i Taberi de, Recep ayında saldırıldığını teyit eder.20 İbn Sad, bunu teyit mahiyetinde sahabenin kendi arasmda tartışıp beldemeden saldırdıldarını söyler.21 Val<Idi ise daha da ileri giderek, sahabenin bu konuyu tartıştıldarını ve içlerindeki dünya metaını isteyenlerin tercihinin galip gelmesi üzerine saldırdıldarını belirtir.22 Buna rağmen sahabeyi koruma mal<satlı olara!< onların haram ayda kan dökmediğini söylemek, Kuran'ın ifadelerine ve Hz. Peygamber'in tavrı ve yukarıda al<tardığımız rivayetlere ters olacağından çok tutarlı olmasa gerel<tir. 23 Sonuç olara!< Müslüman grup, Araplar açısından savaşın yasal< olduğu bir zaman diliminde savaşmış ve bunun sonucu ol aral< da Hz. Peygamber, sahabe toplumu, Yahudi ve Müşrilderce kınarunıştır. Bu looama sonucu da Hz. Peygamber, sefere gönderdiği sahabilerine tavır almıştır. Eğer böyle bir şey olmasaydı niye tavır alınsın Id? Esasen Hz. Peygamber'in buradald tavrı, kendini eleştirecek olan Araplara kendini kabul ettirebilme endişesi içerisinde hareket ettiğini göstermel<tedir. Arapların onun haldooda kötü kanaatlerinin oluşabileceği konusunda çok büyük endişesi ve hassasiyeti vardı. Bu sebeple sahabeye tavır koydu. Oysald sahabelerin bu konuda bir hataları yol<tu. Hz. Peygamber, onlara saidırın deme se de onları kervan taldbine göndermesi, elbette Id böyle bir saldırıyı da içerdiği aşil<ardı. Ayrıca Abdullah b. Cahş'ın mel<tubu açınca arkadaşlarına hitab en: "şehit olmak isteyen benimle gelsin" sözü de24 bu emrin altında zimnen savaşın olabileceğini göstermel<teydi. Kaldı Id haram ayda sav aşmamak, o güne kadar İslam'ın bir emri değil25 sadece Arap örfüydü.26 Sonuçta bu örf ihlal edilmiştiP Doğrusu Hz. Peygamber, Yahudi ve müşrilderin taarruzlarını göğüsleyemediğinden dolayı böyle bir tavır almıştı Id bu tavır, sefere giden sahabeleri de çok şaşırtmıştı. Ancak gelen ayet, Hz. Peygamber'in sefere gönderdiği sahabelere sahip çıl<amayan bu tavrının ve haram ayda savaş yasağının kabul etmesinin doğru olmadığını ortaya koydu. Hz. Peygamber de yarılışından döndü ve ganimetieri dağıttı.2 8 Sonuçta bu sefer sırasında Kuran'ın da teyit ettiği gibi Müslümanlar haram Taberi, II, 16. 10. 22 Vakıdi, 14. 23 · Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev; Mehmet Yazgan, İstanbul 2004, 367. 24 · İbn Hişam, V. 54. 25 • Belazuri, bu ayetlerin Müslümanların Hz. Peygamber'e haram ayda savaşın caizliğini sormal~rı üzerine indiğini belirtir. Bkz. Belazuri, I, 449. 26. Nitekim şimdi de bu aylar savaşın yasaldandığı haram ay olarak nitelendirilmemektedir. Bunlar o dönemin örfü gereği uyulan geleneklerdi. O günden sonra da İslam Tarihinde haram aylarda savaşın yasak olduğu konusunda bir uygulama yapılmamıştır ve hiçbir zaman da savaşlarda günde!lle alınmamıştır. Anlaşılan Kuran'ın bu konudaki hükmü yapılması gereken amir bir hüküm olarak değil dönemsel bir örfe vurgu yaptığı şeklinde anlaşılmıştır. Tl. Umeri, 133. ıa İbn Hişam, v, 55. 2o. 2 ı. İbn Sa'd, II, Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar ll ayda saldırdılar ve bir kişiyi öldürdüler.29 Kuran bunun Arap örfüne göre yanlış olduğunu, ancal( buna yanlış diyenlerin kendi içinde açınazda bulunduldarını, çünkü yine onların örtlerine göre Mescid-i Haram'dan insanları çıkarmarun daha büyül( günah olduğuna vurgu yapmal<tadır. Kuran'ın burada yaptığı, onların ölçütlerine göre cevap vermel<tir. Değilse bu ayetlerden yola çıkıp haram aylarda savaşın yasak olduğu anlamı çıkarılmamalıdır. Nitekim İslam tarihi boyunca hiçbir dönemde de böyle bir çıkarımda bulunulmamış, bunun o dönem Arap halkının örfü olduğu kabul edilmiştir. Üstelik Kuran haram ayda savaşan sahabeyi tezkiye ederek30 bu ayda savaşın haram olmadığını ve adeta bu Arap örfünün de kaldırıldığını belirtmektedir. Bu olay, öncelilde Meld(elilerin Arabistan'dald prestijine büyül( bir darbe idi.31 Meld(e'nin yanı başında meydana gelen bu olay, onlar için çok büyül( bir sıkıntı oldu ve bu sebeple "Muhammetve ashabı haram ayda kan döktü" şeklinde sözlü saldırıya geçtiler. Bu aynı zamanda Hz. Peygamber'in Meld(elilere karşı ağır bir tahrild olmuştu.32 O, bu hareketi ile adeta onları kaçınılmaz bir hesaplaşmaya sürüldemiş oluyordu. Bu da Bedir'de gerçeldeşecekti. Çünkü Hz. Peygamber, Mekkelilerle hesaplaşmadan veya antlaşmadan Arabistan'da başarısının mürnl<iin olmadığını biliyordu. Hz. Peygamber, muhtemelen bu sebeple Bedir Savaşı'nın sebepleri arasında sayılan Batnı Nalıle'de öldürülen şahsındiyetinide ödemedi. Hatta Bedir Savaşı'na doğru gelen müşril( ordusu içinden Halrun b. Hizam ve Utbe b. Rebia, orduyu geri çevirebilmek için bu diyeti ödemeyi bile üzerlerine almal( istemişierdi ancal< Ebu Cehil buna izin vermemişti.33 Sonuçta Müşril( ordusu Bedir Savaşı'na büyük bir debdebe içinde çıl<tı. Çı}(arken Meld(e civarındald bazı düşman kabilelerden endişe ediyorlardı. İşte bu sırada şeytanın Sureka b. Cuhşum isimli bir şahsın suretinde onlara gözül(erek garanti verdiği34 ve savaşa teşvi.l( ettiği belirtilir. 35 Ayrıca savaş başlangıcında bu şekilde görünen Sureka'nın savaş sonunda da hızlı bir ş el&de kaçtığı36 al<tarılır. 37 Bu rivayetler muhtemelen daha önce de temas ettiğimiz gibP8 hicret sırasında Hz. Peygamber'i takip eden Sural(a aleyhinde uydurulan rivayetlerden olsa gerektir. 29 · 30 • 31 3 · ı. 33. 34· 35. 36. 37 • 38. Bakara 217. Muhammed Gazali, Fıkhu's-Sire, Çev; Resul Tosun, İstanbul 1987, 234. Montgomery Watt, Peygamber ve DevletAdam ı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul2001, 121. Watt, 112. Taberi, II, 30. Belazuri, I, 347. İbn Hişam, V. 66. İbn Hişfım, V. 141. İbn İshal<, Siret-ü İbni İshak, Konya, 1981, 474. Bkz. Mehmet Azimli, Siyeri Farklı Okumak, Ankara 2008, sh. 184, 130. dipnot Mehmet Azimli 12 Kervana mı Orduya mı? Batılıların Hz. Peygamber'in savaşlan bağlamında özellikle Bedir Savaşı'nı dile getirerek onun eskiden beri uygulanan Arap adeti gereği yağma39 vetalanla geçindiği­ nin en büyükkanıtı olaral< bu savaşı örnek göstermeleri,40 bazı Müslüman müellifleri savunma psikolojisi içerisinde41 Hz. Peygamber'in Bedir Savaşı'nda kervan tal<ibine çıkmadığını kanıtlamaya yönelik çabalara götürmüştür. · Mevlana Şibli, bu konuda uzunca tahliller yapar ve Hz. Peygamber'in kervana değil, Müşrildere karşı savaşmaya çıktığını belirtir. Bu bağlamda Hz. Peygamber'in sahabe ile istişaresinin kervan kaçtıktan sonra değil, Medine'de olduğunu ve sonuçta hedefin doğrudan doğruya müşril< ordusu olduğunu uzunca anlatır.42 Bu görüşüne Kuran'dan kendi yorumuyla deliller getirir. An cal< bir tarihi olayı, sırf Hz. Peygamber'in ve ashabırun yağma yapmadığını ispat adına savunmaya çalışmak, yığınla rivayeti görmezden gelmek, Kuran ayetlerini bu ön kabule göre yorumlamak doğru değildir. Hz. Peygamber'in sahabeye yönelerek kervanın gelmekte olduğunu belirtip: "İşte kervanf'43 diyerek yönlendirmesi ve bunu haber alan Ebu Süfyan'ın Mekkelilere haber vermesi44 tarihi bir gerçektir. Yukarda da ifade ettiğimiz gibi, Hz. Peygamber, Müslümanların Mekke'del<i maliarına el koyan Mekkelilerle hesaplaşmak ve davetini Arabistan'da yayabilmeldçin Meld<elilerle bir şekilde savaş veya banşla sonuçlanan bir neticeye varması gerektiğini biliyordu. Bu sebeple onlan il<tisaden çökertme amaçlı bu eylemleri hem meşru idi hem de gereldi idi. Hz. Peygamber'i çağının gerçelderiyle yargılamak en doğrusudur. Onu bir kısım batılıların yaptığı gibi kendi çağımızın gerçelderi ile hesaba çekerek sonunda savunma amaçlı olarak onu olduğundan farldı göstermeye çalışmal< yanlış ve beyhude bir çabadır. Doğrusu Hz. Peygamber, kervanı yal<alamalctan öte, rahatsız etmeyi öncelemişti. Bu sebeple kervanın kaçması onu çok üzmedi. Amaca varılmıştı, Mekkeliler bu tal<ip sonucu ya savaşa girecelderdi ya da Hz. Peygamber ile bir dokunulmazlık anlaşmasına varacaldardı. Onlar savaşı tercih ettiler ve kaybettiler. Antlaşmaya yanaşmalan için 6 yıl geçmesi gerekecekti. Sahabe ise bıınıın farkında olmadan kervanı elde etmek istiyor savaşı istemiyordu. Kuran bu konuda derl<i: "Hak ortaya çıktıktan {Mekkelileringeldiği ve savaşın kaçınılmazlığı) sonra sanki gözleri göregöre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyor/ardı. Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veyal(ureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın Watt, 128. Dozy, bu bağlamda derki; yağma arzusuyla birçoğu onu izlediler. Yağma arzusu çok şeyden önemliydi, Reinhart Pieter Anne Dozy, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul2006, 60. 41 • Abdurrahim Zapsu, Büyük İslam Tarihi, İstanbul2006, 390. 42 Mevlana Şi bli, Asr-ı Saadet, Çev: Ömer Rıza Doğru!, İstanbul 1978, I, 245-256. 43· Belazuri, I, 337. 44• İbn Hişfun, V, 60. 39· 40· Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar 13 (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. OysaAllah sözleriyle hakkı gerçekleştirmek: ve (Kureyş ordusunu yok: ederek) kafirlerin ardını kesrnek istiyordu:115 Müslümanların kervan takibine çıktıklarının kesinliğini gösteren ayet ise şudur: "Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak: kenarında (Mekk:e tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtildfo düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmes~ heltık olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) heltık olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendi-1.46 Doğrusu Müslümanların hiçbir şeyden haberleri yoktu. Onlar Meld<elilerin geldiğini, Meld<e Ordusu'nun sucularını yakalayınca öğrendiler. Aynca Hz. Peygamber, savaştan dönünce bir kısım sahabeler onu karşılayıp özür dileyerek: ''kervan için çıl<ıldığıru zarınettilderini, savaş için çıl<ılacağıru bilselerdi kesinlilde geleceklerini" bildirirler. 48 Hamidullah Şibli'nin bu çabalarını şu şekilde cevaplar: "Ewelemirde yeni İslam dinini kabul ettikleri için Mekkeliler hemşeriterini merhametsizce tazyik:leri altında tuttular ve onları hicret etmeye zorladılar. Mek:ke'yi terk edenlerin geride bıraktıkları mal ve mülklerini zapt ettiler ve bu muhacirlerin sığındık:ları memlek:etlerine, yani önce Habeşistan ve sonra Medine idarecilerine, buraların nüfuzlu insaniarına boş yere de olsa siyasi baskı icra ettiler. Bütün gayeleri mücrim acidettikleri bu insanların iadesi ve onların tekrar memleketlerine dönmeleri idi. Diğer yandan Müslümanlar Medine'ye hicret ettikten sonra onları iktisadi baskı altına almak: ve kendi kontrol veya nüfuzu altında tuttukları Medine havalisinden Kureyşlilere ait k:ervanlann geçmesini yasak etmeksuretiyle mukabele bil-misilde bulunuyorlardı. Bütün bunlar Kureyşliler tarafindan tecavüz! bir harbin başlatılması için kafi sebeplerdi. Kureyşlilere ait kervanlara yapılan h ücumların basit bir çapulculuk olarak mülahaza edilmemesi icap eder. Çünkü ne J(ureyşliler masum ve ne de hücum edenler sırfbu iş için teşkil edilmiş bir çete idiler. Sadece, iki şehir devleti arasında mevcut bir harp mevzuu bahisti; bir harp durumu ise muharip tarafların birbirlerine gerek can ve gerek mal ve gerekse düşmanın diğer menfaatlerine karşı zarar verme hakkını verir. Bu sebeple ben, J(ureyşlilerin kervanlarını yağma edip onlara zarar vermek gayesiyle tertip edilmiş bu seferlerin mevcudiyetini inkar için deliller arayan bazı çekingen İslam müdafileri ile hemfikir değilim... :119 47 45 · Enfal, 5-7. 46. Enfal, 42. 47 · İbn Hişam, V, 73. 48. 49· Belazuri, I, 337. Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber'in Savaşları, Çe\'; Nazire Erinç Yurter, trz. Byy._ parağraf, 42-43. Mehmet Azim/i 14 Savaş Öncesi Hz. Peygamber'in ashabı Mekkelilerin sucularını yakalayınca Hz. Peygamber, bu kişilerden Meld<e ordustinda kimlerin bulunduğunu öğrenmiş ve Mekke'nin önemli liderlerinin geldiğini duyunca: "Meld<:e, ciğerparelerini ô'nünüze atmıştır." demişti. so Hz. Peygamber'in düşman komutanları hald<ında detaylı bilgiler edinmeye çalışması onun tedbir alma konusundal<i gayretini gösterir. Ancal< bu anlatımlar abartılada beslenmiştir. Buna göre; Hz. Peygamber, bu komutanların yarın ölecelderi yerleri teker teker belirlemiş ve onlar da onun gösterdiği yerlerde ölmüştür. sı Bu tür rivayetler, Bedir Savaşı konusunda gelen birçokrivayete de ters düşmektedir. Sözgelimi; savaş sonunda İbn Mesut Hz. Peygarnber'e Ebu Cehil'i öldürdüğünü söyleyince, Hz. Peygamber, mutmain olmal< için yerini göstermesini ister ve beraberce gidip bakarlar.52 Bu tür rivayet!er, zaferin kesin geleceği üzerine kurulmuş rivayetlerdir. Oysa sahabe zafer konusunda emin değildi ve Hz. Peygamber'in otağını ordunun arka kısmına ve Medine tarafına doğru kurup, savaş sonunda mağlubiyet gelirse Hz. Peygamber'in kaçıp Medine'ye sığınmasını, orada onu koruyacak yeterli mil<tarda sahabenin olduğunu söylüyorlardı. 53 Savaşa giderken bir devenin çöküpyürümediği, bunun üzerine Hz. Peygamber'in abdest suyu ile ovaral< deveyi dinç hale getirdiği şeklinde anlatımlar mevcuttur.54 Esasen bu durum Hz. Peygamber'in yolculuklarında öğrendiği ve daha önce gençliğinde de yaptığı55 yorgun develecin harekete geçmesi için uyguladığı bir uygulamadır ki; ticari hayatı sırasındal<i yolcululdarı sırasında tüccarlardan öğrenmiş olmalıdır. Ama nedense bu tür şeyler mucize türü anlatırnlara dönüştürülmüştür. Bedir Savaşı Savaşın başında Kureyş'in Emevi koluna ait üç l<işi ortaya atılaral< er dilediler ve kendilerine karşı çıkan Ensardan bazı gençleri kabullenmeyip esas düşmanları olan Haşimoğullarından birini istediler. Bunun üzerine Haşimoğullarından Hz. Hamza, Ubeyde b. Haris ve Hz. Ali bunlara karşı savaştılar ve yendiler. Bu durum adeta bir . kabilesel düşmanlık sonucu gerçeldeşen mücadeleyi yansıtıyordu. Sanl<i eskiden beri devarn eden Haşirni-Emevi mücadelesinin birversiyonu gibiydi. Bazı kaynaldar, so. Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut 1984, 53; İbn Hişfun, V. 74. Ancak bu sözü, Mekke fethi öncesi Müslüman olan Halit, Amr ve Osman b. Talha için kullandığı da aktanlır. Bkz. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, İstanbul 1987, XV. 23. 5 ı. sı. 53 • 54. 55 · Müs!im, Cihat, 83. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut 2005, V, 141. İbn Hişam, V. 78. Vakıdi, 25. Bu konuda başka bir örnek için bkz. Azimli, Siyer, 71. Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar 15 Erneviierin bunun intikamını Kerbela'da aldıldanndan bahsederler.56 Kaynaldarda Hz. Ali hald<ındaki onun cengaverliği ile ilgili rivayetlerden dolayı olsa gerek Hz. Ebubekir'in ondan daha üstün olduğuna dair rivayetler üretilmiştir. Buna göre; Hz. Ebu Bekir savaş sırasında önüne geleni yıkıp deviriyordu. O gün insanların en cesuru idi. 57 Bunlar muhtemelen Şia'ya koz vermemek adına üretilmiş malzerneye benziyorlar. Yoksa Hz. Ebubekir'in ne kadar savaşçı biri olduğu bilinen bir gerçektir. Bedir Savaşı sırasında Aşere-i Mübeşşere'den (!) sayılan Abdurrahman b. Avf'ın Bilal-i Habeşi'ye olmadık eziyetler yapan İslam düşmanlarının büyüiderinden Ümeyye b. Halefi korumal< için onu savaş meydanından kaçırınaya çalışması, bu arada sahabe savaşa devam ederken onun müşrik ölülerinden değerli zırhları toplayıp kaçırınaya çalışması dil<kat edilmesi gereken bir durumdur. 58 Bu gerçeldil<, sahabenin önde gelenlerinden sayılan birinin en sıl<ışıl< durumlarda bile maddi menfaat peşinde koş­ masını gösteren önemli bir belgedir. Bu da sahabe toplumunun homojen bir şekilde olmadığını, içlerinde canını feda ederek din uğrunda savaşanlar olduğu gibi, kimilerinin de dünya menfaati peşinde olduğunu gösteren açıl< bir işarettir. Savaş esnasında gözü çıl<an bir sahabenin gözbebeğini Hz. Peygamber'in yerine yerleştirdiği ve eski haline dönüştüğü al<tarılır. 59 Bu rivayetteki durum, sahabenin gözüne bir şeyin girmesinden sonra çıl<arılması veya küçük bir sıl<ıntının giderilmesi şeldindeld bir olayın abartılarak al<tarılması ş eldinde bir durum söz konusu olmalıdır. Değilse Hz. Peygamber, günümüz şartlarında bile yapılması mürnl<ün olmayan bu şekildeld müdahaleleri mucizevi olarak yapabiliyorsa ayın savaşta yaralanan ve bu sebeple şehit olan başta amcaoğlu Ubeyde b. Haris60 olmak üzere bir çok savaştald yaralıları tedavi etmesi de gereldrdi Id; bu müml<ün olmarmştır. Bu sebeple al<tarılan şeldldeld bir anlatırmn kabul edilmesi mümkün gözükmemel<tedir. Sonuçta Müslümanlar sayılarının azlığına rağmen başlarındald liderin etrafİnda hedefe ldlitlendiler. 61 Müşrilder ise bir l<ısmı zorla sürüklenircesine gelmiş, savaşa isteksiz, yaşamayı ölüme tercih eden insanlardan oluşuyordu. Müslümanlar tarafında ise tersine ölümü (şehadeti) tercih edenler çoğunlul<taydı. Bu di.uumda tarihi yasalar gereği kazanmayı arzu eden, bu konuda çalışan ve hedefe ldlitlenen kazanacal<tı. Nitekim öyle de oldu. Allah'ın koyduğu bu evrensel kural Kuran'da şöyle ifade edilmektedir: "Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir."62 Nihayetinde 59 · Bkz. Ünal Kılıç, Yezit b. Muaviye, İstanbul2001, 271. İbn Kesir, V, 92. İbn Hişam, v, 93. İbn Kesir, V, 147. 60. İbn Hişam, 56. 57 · 58• 61. Şibli, 6 ı. v, 82. 237. Bakara, 249. Mehmet Azimli 16 Allah'ın yasası çalıştı ve Müslümanlar galip geldiler. Hz. Peygamber'in savaşları genel olarak tetkik edilirse bunların hepsinde Allah'ın koyduğu evrensel savaş kurallarının geçerli olduğunu görürüz. Onlar ya gayretle savaşıp kazanmışlar-Bedir<:le ve Mekke Fethi'nde olduğu gibi- ya da hata yaparak savaş kurallarına uymayarak-Huneyn'de ve Uhut'ta olduğu gibi- yenilmişlerdir. Bir ordunun kazarıması veya mağlup olması konusunda Allah'ın bir dalıli yoktur. Allah yukarıdaki ayetteki yasayı koymuştur. Tarihte de ister Müslüman olsun ister başka dinden insanlar olsun savaşın kurallarına ve Allah'ın koydukları yasalara uydukları müddetçe zafer kazanmışlardır. Bu yasalardan biri de sayıları az da olsa inançla savaşan kimselerin galip gelec~ğidiı: Değilse Allah'ın bir grubun galip gelmesini sağlaması, diğerinin de mağlup olmasını sağlaması onun yeryüzünde koyduğu sünnetullaha ve yasalara uymaz. Bu aynı zamanda onun adil sıfatıyla da uyumlu değildir. Bedir'de işte bu l(Ul'al geçerli olmuştur. Kazanmal<isteyen, inançlı falçat sayı olara!< az olan grup Allah'ın koyduğu yasa gereği kazanmıştır. Değilse kader öyle gerektirdiği için veya Allah'ın dilemesi (meşieti) sonucu müdahalesi ile zafer gelmemiştir. Olayı kader çerçevesinde düşünmek bu savaşta olağanüstü gayret gösteren sahabenin gayretini en azından hafife almak olur. AncakHuneyn'de ise çokluklarıyla övünen bu insanlar, mağlup olmak üzere iken, savaşın kurallarını uygulayan Hz. Peygamber ve bir avuç sahabesi sayesinde savaş kazanılmıştır. Burada da yine bir kadermevzubahis değildir, savaş kuralları işlemiştir. Bunların hiç biri kader çerçevesinde değerlendirilerek: "Allah böyle olmasını istedi de böyle oldu" şeklinde yorumlanmamalıdır. Böyle bir durumda Allah'ın ne dileyeceğini(meşietini) bileineyen bizlerin olaylar karşısında pasifleşmemiz sözkonusu olacal<tır. Bu pasifleşme maalesef günümüz İslam dünyasının bu günkü geri kalmışlığına da tesiri vardır. "Allah istemedikten sonra bir şey olmai' mantığı gerek teknoloji!< gerek diğer yönlerden işleri Allah'a havale etmeye götürmüştür ki; bu da bu geri kalmanın en başat amillerindendir. Allah yeryüzünde her şeyi bir ölçü içerisinde yaratmıştır. Her şey bu ölçüye uygun olarak uygularımal<tadır. Yeryüzünün savaş yasası da bunu gerektirmektediı: Allah şu şekilde ifade eder: "Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. " 63 Ölüler Duyar mı? Hz. Peygamber'in Bedir Savaşı'nda öldürülen müşrikleri oradaki kuyulara attır­ dıl<tan sonra ölülere: "Allah'ın ve Resulünün size vaa ettiği şeyi hak ve gerçek olarak buldunuz mu?" şeklinde hitap eder. Bunun üzerine onların ölü olduğunu söyleyen sahabeye onların duyduğunu söyler ve ilave eder: "Onlar, Rablerinin kendilerine yaa ettiği akıbetin hak ve gerçek olduğunu öğrenm~ bulunuyorlar."64 63. Kamer, 49. &ı. İbn Hişam, V. 106. Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mülahazalar 17 Hz. Peygamber'in buradaki tavrı ashabına bir ders çıkartmaya yöneliktir. Yıllardır İslam'a ve Müslümanlara karşı amansız mücadele eden bu müşrilderirı Allah'ın katına gittilderirıi ve sonuçta orada gerçeği görecelderirıi, yanlış yaptıidarını anlayacaldarını, ancak bunun faydasının olmayacağına vurgu yapmaktır. Değilse kabirdek.ilerirı duyduğunu söylemek değildir. Gerçeği dünyada yaşayan sizlerden daha iyi anladılar ve yakinen gördüler anlamındadır. Ganimet Paylaşımı Ve Esirler Bedir Savaşı'nda bir kısım sahabe meydanda mücadele ederken, bir kısmı görev gereği Hz. Peygamber'in başında beldiyor, bir l<ISmı da fırsattan istifade ganimet topluyordu. Savaş sonrası ganimet toplayanlar ganimetieri sahiplenince, diğerleri haldı olarak itiraz ettiler. Bunun üzerine ayetler geldi ve ganimetler toplanıp tekrar dağıtıldı. Daha önce de al<tardığımız gibi Abdurrahman b. Avf gibi bazı sahabenin savaş devam ederken ganimet toplamalcin sorun oldu. 65 Çünkü Allah indirdiği66 bir ayette: "Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vwım; sonunda onlara üstün geldiğinizde onlan esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye 'ti'. ı·ıl. e sa ıvenn .. .. .. ."67 d emış Allah'ın isteği buydu. Ancal,Bedir'de bu emre uygun davranılmarnış, düşmanın çekilmesi fırsat bilinerek birkaç esir ve ganimetie geri dönülmüştü. Müslümanlar bu savaşta ganimetve esir yerine düşmanı takip etselerdi, düşmanın gücü kınlsaydı, müş­ rilderin kölderi kazınacak, belki de Uhud ve Hendek savaşiarına gerek kalmayacaktı. Ama yapmadılar ve olaylar bu şekilde cereyan etti. Halbuki ayette ifade edildiği gibi: "Allah da kendi sözleri gereği hakkı ortaya çıkarmak ve o kajirlerin kökünü kazımak istiyordu:fiB Bir kısım sahabenin bu emre uymaması ve savaş devam ederken esir toplamaya başlamaları ve muhtemelen Hz. Peygamber'in de onların bu tavrını onaylaması üzerine: "Yeryüzünde savaşırken düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysaAllah ahreti kazanmanızı ister. Allah Güçlü 'dür, Hakim 'dir. Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, (Yani olaylara müdahale etmeme kuralı-sünnetullah) aldıklannızdan ötürü size büyük bir azap erişirdi:'69 ayeti indirildi. Yani ayetlerde ganimet ve dünya hırsı konusuna vurgu yapılmaktadır. Bu ayetin gelişi sebebiyle Hz. Peygamber'in ağladığı ve "azap gelseydi Ömer 65 · İbn Hişam, V, 93. Bkz. Tab eri, Camiu'l-Beyan; Fahrettin Razi, Tejsir-i Kebir; Mevdudi, Tejhimu'l-Kuran, Enfal67-68. Ayetin tefsiri. 67 • Muhammed, 4. 68. Erıf.11, 7. 69 • Enfal, 67-68. 66. Mehmet Azimli 18 hariç herkes helak olurdu." 70 şeklindeki sözü söylediği aktarılır. Çünkü Hz. Ömer esirlerin öldürülmesini savunduğu halde, Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir'in görüşü olan fidye almayı uygulamıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'i itap eden bu ayetlerin geldiği belirtilir. Ancal< bilginler bu rivayet ile ayetler arası ilişkiyfl net olaral< bir türlü izah edememişlerdir. Doğrusu Enfal suresi 67-68 deki ifadeler, savaş sırasındal<i bir durumu izah etmektedir. Savaş sorırası esirlerin durumu ile ilgili bir durum ayette sözkonusu değildir. Bu sebeple Hz. Peygamber'in esirlerle ilgili yanlış bir şey yaptığını söylemek miirrıkün değildir. Esirler alındıktan sorıra öldürmekise Müslümanlar açısından uygun olmazdı. Esas yanlış, onların öldürülmesiyle olacal<tı.73 Kuran'dal<i itab, savaş devam ederken esir almaya yönelil< olduğundan ilgili ayetlerin esirlerin öldürülmesiyle ilintilendirilmesi yanlıştır. Yani; esirlerin ne olacağı konusunda Hz. Peygamber'in izlediği yol sebebiyle bu ayetleringeldiği şeklinde izah tutarlı değildir. Böyle olunca bu rivayetin bu ay etle ilişkisi olmayınca ne için söylendiği de muğlak kalmal<tadır. Nitel<im bu rivayete ilk kaynakların çok da itibar etmemesi bu sebepten olsa gerektir?4 Doğrusu rivayetin birçok problemleri bulunmal<tadır. Bunlardan sadece biri, aynı sözü söyleyen Sad b. Muaz hald(ında da benzer rivayetin 72 bulunmasıdır? 5 Zaten esir alırımadan bütün düşmanların öldürülmesi hükmü, şüphe yok l<i tarihi şartlara bağlı bir zaruretten, İslam'ı koruma amacından kaynaklanıyordu. Yoksa Allah'ın koyduğu genel bir hüküm değildi. Savaşta gerekirse esir de alınacaktı, sorıra bunlara adalete uygun şekilde işlem yapılacal<tı?6 Bu ayetler, (Enfal, 67-68) aynı zamanda Hz. Peygamber'in Bedir Ashabı hald<ında söyledilderinin77 herkesi kapsaroaclığını göstermektedir. Onlardan kimi savaşmış mükafatı hak etmiş, kirni de ganimet ve esir peşinde koşmuştu. Hz. Peygamber'in bu sözlerindeki kastettilderinin olsa olsa bütün gayreti ile samirniyetle savaşanlar olduğunu söyleyebiliriz. 70 · Vakıdi, 110; Müslim, Cihad, 58. Tab eri, Enfal, 67-68 ayetleri tefsiri. 72 Bkz. Mevdudi, Enfal, 67-68 ayetleri tefsiri. 73. Muhamınet Esed, Kurtın Mesajı, Çev; Cahlt Koytak, Ahmet Aktürk, İstanbul 1999, Enfal, 67-68 ayetleri tefsiri. 74 • Ri vay eti, sadece Vakıdi kısmen aktarmal<tadır ve ayetle ilintilendirme de yapmamaktadır. Vakıdi, 110. 7s. Vakıdi, 110. 76. Diyanet İşleri Başkanlığı Tefsiri, Haz: Heyet, Enfal, 67-68 te fs iri. n Buhari, Meğazi, 9. 7 ı. Bedir Savaşı Çerçevesinde Bazı Mü lahazalar 19 Ümeyr b. Vehb'in Hz. Peygamber'e Suikastı Bedir Savaşı sonrası Müşrilderden Ümeyr b. Vehb, Safvan b. Ümeyye ile anlaşarak Medine'ye oğlunu kurtarma bahanesi ile gelip Hz. Peygamber'i öldürmeyi tasarlarnış, ancak Hz. Ömer'in dild<atliliği ile yakalanıp suçunu itiraf ettil<ten sonra Müslüman olmuştur. Rivayetlerde; Hz. Peygamber'in onu sorgularken Meld<e'de Safvan ile ne konuştuğunu bildiği, dolayısı ile bu mucize sayesinde Müslüman olduğu belirtilir?8 Öncelikle şunu belirtelim ki; Ümeyrve Safvan ildsi de Cumah oğullarındandır? 9 Safvan, Bedir Savaşı'nda babası öldürüldüğü için Cumah oğullarının lideri olmuştur ve ay m zamanda Meld<e'de ticaretie uğraşan en zengin şahıslardan biridir. Yani Mekke'den birisi Ümeyr'i suil<ast için Medine'ye gönderirse bu Safvan'dan başkası olamaz. Çiiııhii Ümeyr'in ailesine ancak aşiretin lideri Safvan bakıp ilgilenecektir. . Ümeyr b. Vehb, Medine'ye gelip mescidin önünde indiğinde ilk defa onu teş­ his eden Hz. Ömer olmuştu. Çünkü Ümeyr'i, kılıcım kuşanmış bir şekilde Medine mescidirıin önünde görmüştü. Hz. Ömer, durumu derhal Hz. Peygamber'e bildirdi. Daha sonra Ümeyr'in kılıcım kullanamayacağı şekilde kılıcımn kayışım kavrayıp Hz. Peygamber'e getirdi. Bu arada Ensara da Hz. Peygamber'in etrafında dild<atle oturmalarım bu şahsın suil<astına engel olmalarım söyledi. Artık suil<ast için geldiği belli olan Ümeyr'e Hz. Peygamber, neden bu kılıçla geldiğini sordu. Safvan dururken Ümeyr'i başkasının yönlendirmesi de söz konusu olamayacağı da belli olduğundan olsa gerek, onun Safvan tarafından yönlendirildiğini söyleyince Ümeyr de itiraf etmek zorunda kaldı. Zaten kılıcıyla yal<alanmış, ne yapacağı belli olmuştu. Mesele bundan ibaret olmalıdır. Ancal< rivayetlere birçok abartılai, idraçlar ilave edilmiştir. Bibliyografya Armstrong Karen, Hz. Muhammed, Çev; Selim Yeniçeri, İstanbul, 2005: Azimli Mehmet, Siyeri Farklı Okumak; Ankara, 2008. Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, Dımeşk, 1997. Bkz. Ünal Kılıç, Yezit b. Muaviye, İstanbul, 2001. Bodley R.V.C., Hazreti Muhammed, Çev; Osman Nebioğlu, İstanbul, 1958. Buhari, Sahih. Dermenghem Emile, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Reşat Nuri Gün tekin, İstanbul, 2006. Diyanet İşleri Başkanlığı Tefsiri, Haz: Heyet, Ankara, 2007. Dozy Reinhart Pieter Anne, İslam Tarihi, Çev: Abdullah Cevdet, Vedat Atilla, İstanbul, 2006. Ebu Davut, Sunen. 7a. İbn Hişam, V, ı 40, 79 İbn Hişam, V, 213, 222. · Belazuri, I, 353. 20 Mehmet Azimli Esed Muhammet, Kur'an Mesajı, Çev; Cahit Koytak, Ahmet Aktürk, İstanbul, 1999, Gazali Muhammed, Fıkhu's-Sire, Çev; Resul Tosun, İstanbul, 1987. Hamidullah Muhammed, Hz. Peygamber'in Savaşları, Çev; Nazire Erinç Yurter, trz. Byy. Hamidullah Muhammed, İslam Peygamberi, Çev; Mehmet Yazgan, İstanbul, 2004. Heykel Muhammed Hüseyin, Hz. Muhammet'in Hayatı, Çev; Vahdettin İnce, İstanbul, 2000. İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, Beyrut, 1994. İbn İshak, Siret-ü İbn i İshak, Konya, 1981. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut, 2005. İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kübra, Beyrut, 1985. Köksal M. Asım, İslam Tarihi, İstanbul, 1987. Mevdudi, Tejhimu'l-Kuran, Çev; Heyet, İstanbul, 1990Mevdudi,. Müslim, Sahih Müslim,. Özdemir Serdar, Hz. Peygamber'in Seriyyeleri, İstanbul, 2001. Razi Fahrettin, Teftir-i Kebir, Çev; Heyet, Ankara, 1990. Şibli Mevlana, Asr-ı Saadet, Çev: Ömer Rıza Doğru!, İstanbul, 1978. Taberi, Camiu'l-Beyan, Beyrut, 1990. Taberi, Tarihu'l-Ümemü ve'l-Mülük, Beyrut, 1995. Umeri Ekrem Ziya, Medine Toplumu, Çev; Nurettin Yıldız, İstanbul, 1988. Vakıdi, Kitabu'l-Meğazi, Beyrut, 1984. Watt Montgomery, Peygamber ve Devlet Adamı; Hz. Peygamber, Çev; Ünal Çağlar, İstanbul, 2001. Zapsu Abdurrahim, Büyük İslam Tarihi, İstanbul, 2006.