İLİ TARİH : BİNGÖL :17.03.2017 ÇANAKKALE RUHUNU ANLAMAK Aziz Müminler! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Yılgınlık göstermeyin, hüzünlenmeyin. Eğer iman etmiş kimseler iseniz üstün gelecek olan sizlersiniz.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:“Müminlerin birbirlerine olan bağlılığı, birbirine kenetlenerek inşa edilmiş bir binanın duvarları gibidir.”2 Muhterem Müslümanlar! İnsanlık tarihi boyunca hak, batıl mücadelesi süregelmiş, Allah’a inananlar, Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma, mücadelesi verirken, inanmayanlar da Allah’ın nurunu söndürmek için mücadele etmişlerdir. Bu maksatlarına uluşmak için de Bedir’de yaptıkları gibi Peygamber Efendimizi ve beraberindeki ashab-ı güzini yok etmeye bile çalışmışlardır. Hani Bedir günü Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 300 civarında olan ashabına bakıp ardından müşriklere bakmıştı. Müşrik ordusunun sayısı İslam ordusunun üç katından fazla idi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) kıbleye dönmüş ve “Allah’ım! Senden ahdini ve vaadini istiyorum! Allah’ım! Şu bir avuç İslam toplumunu helak edersen, (korkarım) artık yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacak!”3 Diyerek, durmadan Rabbinden yardım dilemişti. Değerli Mü’minler! O gün Cenab-ı Allah’ın inayeti ile o bir avuç Müslüman galip gelmiş ve İslam dini yeryüzüne kök salmaya daha hızlı bir şekilde devam etmişti. Bedir’de istediklerini elde edemeyenler ve onların yolunu takip edenler asla boş durmamış, buldukları her fırsatta Allah’ın dinini ve Müslümanları yok etmeye çalışmışlardır. Bundan bir asır önce Çanakkale’de de, Mehmet Akif’in “ Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela” dediği gibi yedi düvel bu emellerine ulaşmaya çalışmış ama maksatlarına ulaşamamışlardır. Aziz Kardeşlerim! Çanakkale’de Müslümanlar sayı bakımından kendilerinden çok, silah ve teçhizat bakımından kendilerinden üstün olan düşmana karşı verdikleri mücadele de bir hak ve batıl mücadelesi, bir varlık, yokluk mücadelesi idi. Bu büyük mücadele esnasında sayıları yüzbinleri bulan Müslüman, Din-i Mübin-i İslam’ın bekası için canlarını feda edip şehit olmaktan geri durmamış, bu toprakların üzerinde İslamiyet’in hüküm sürmeye devam etmesi için üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmiştir. Geriye dönüp baktığımızda Müslümanların din, iman, vatan ve diğer mukaddes değerler uğruna verdikleri mücadelenin temelinde hep Allah’ın dinini yüceltme, İslam’ın mukaddes değerlerini ezdirmeme mücadelesi olduğuna şahit oluyoruz. Muhterem Müslümanlar! İşgallerin, istilaların her zaman silah ve ordular aracılığı ile olması şart değildir. Özellikle çağımızda kültürel ve fikri işgallerin ve istilaların tesiri belki askeri istilalardan daha fazladır. Mabedinin göğsüne namahrem eli değmesin, mukaddes değerleri ayaklar altına alınmasın diye canını dahi feda edebilen şühedanın, bu fedakârlığı neden yaptığını anlayan bir nesil mukaddesatını elbette sahipsiz bırakmayacaktır. Ve elbette askeri istilalara karşı verdiği mücadeleyi kültürel istilalara karşı da verecektir. Hutbeme son verirken, bütün şuhedayı rahmetle anıyor, canları pahasına koruyarak bize emanet ettikleri mukaddesatımıza sahip çıkabilmeyi bize de nasip etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Al-i İmran 3/139 Buhari, Edeb, 36 3 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 8 1 2 Hazırlayan: Osman NUMANOĞLU Solhan İlçe Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu