TÜRK HEMATOLOJ‹ DERNE∕‹ HematoLog 2012: 2 ■ 2 Dr. Hale Ören Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Hematoloji Bilim Dalı, İzmir e-posta: [email protected] Tel: 0232 412 36 01 Anahtar Sözcükler Vasküler purpura, nontrombositopenik purpura VASKÜLER PURPURA TANIMI, KLAS‹F‹KASYONU, PATOF‹ZYOLOJ‹S‹ VE TEDAV‹S‹ ÖZET Vasküler purpura, eritrositlerin subkütan doku ve/veya deri içine ekstravazasyonu sonucu ortaya çıkan klinik bir bulgudur. Vasküler purpurada tanı koagulasyon bozukluğu tamamen dışlandıktan sonra konur. Tanıda öykü ve fizik muayene bulguları önemlidir. Hasta öyküsü mutlaka purpurik lezyonların ne zaman başladığı, kanama tipi, travma, ilaç kullanımı, beslenme alışkanlıkları ve sistemik hastalık düşündüren semptom ve belirtilerin varlığı ile ilgili bilgileri içermelidir. Purpurik lezyonların değerlendirmesinde öncelikle lezyonun palpabl olup olmadığı, inflamasyon bulgularının ve lezyonun şekli önemlidir. İnflamasyon bulgusu olmadan ortaya çıkan retiform purpurik lezyonlar küçük damar tıkaçlarını, retiform ve inflamatuvar lezyonlar vasküliti destekler. Nonpalpabl vasküler purpuralar damara travma, transmural basınç artımı, mikrosirkülasyon ve destekleyici dokuların azalmış mekanik bütünlüğü sonucunda ortaya çıkabilir. Trombosit sayısı, protrombin zamanı ve aktive parsiyel tromboplastin zamanı değerleri normal bulunan bir hastada von Willebrand hastalığı ve trombosit işlev bozukluğu gibi primer hemostatik bozuklukların, Faktör XIII eksikliği ve disfibrinojenemi gibi daha nadir ikincil hemostaz anomalilerinin dışlanması gerekir. Tedavi altta yatan hastalığın kontrol altına alınması ile ilişkilidir. Pıhtılaşma bozukluğu olmadan, kolay morarma yakınması olan hastalara tedavi verilmez; travmalardan kaçınmaları ve seçici ilaç kullanmaları önerilir. 141 HematoLog 142 2012:2● 2 G‹R‹ Purpura, eritrositlerin subkütan doku ve/veya deri içine ekstravazasyonu sonucu ortaya çıkan klinik bir bulgudur. Travma, infeksiyöz veya inflamatuvar değişiklikler, destek dokuların bütünlüğünün bozulması gibi nedenler, pıhtılaşma sisteminde herhangi bir patoloji olmadığı halde damar duvarından anormal kanamalara neden olur. TANI, KLAS‹F‹KASYON VE PATOF‹ZYOLOJ‹ Hasta öyküsü mutlaka purpurik lezyonların ne zaman başladığı, kanama tipi, travma, ilaç kullanımı, beslenme alışkanlıkları ve sistemik hastalık düşündüren semptom ve belirtilerin varlığı ile ilgili bilgileri içermelidir (1-3). Vasküler purpuralı bir hastada fizik muayene tek başına tanı koydurabilir. Örneğin, belirgin deri atrofisi ile birlikte önkollarda ve el sırtında çok sayıda mavimsi renkli ekimoz görülen yaşlı bir hastada senil purpura düşünülebilir; kalıtsal kollajen bozukluğu ile ortaya çıkan Ehlers-Danlos sendromunda hastanın derisi çekilmeye normal direnç gösteremez ve alttaki dokulardan kolayca ayrılabilir (1). Vasküler purpurada eritemden farklı olarak, derideki lezyon üzerine bir lamla basıldığı zaman purpurik renk solmaz (4). Purpurik lezyonlar ≥ 1cm ise sıklıkla ekimoz olarak adlandırılır ve ekimozlar mor renkli olmakla birlikte lezyonun yaş ve ekstravaze eritrositlerdeki hemoglobin satürasyonuna bağlı olarak farklı renklerde izlenebilirler. Sıklıkla mavi veya mor renkli olan başlangıç lezyonları zamanla yeşilimsi kahverengiye döner ve son olarak hemoglobinin bilirubine degradasyonuyla sarı renkli olur. Ancak bu renklere dayanarak lezyonun başlangıç zamanı hakkında fikir edinmek çok doğru değildir (5). Purpurik lezyonlara yaklaşım Şekil 1’de verilmiştir (3). Purpurik lezyonların değerlendirmesinde öncelikle lezyonun palpabl olup olmadığı, inflamasyon bulgularının ve lezyonun şekli önemlidir. Nontrombositopenik purpura nedenleri lezyonların tipine göre 3 gruba sınıflandırılır. Tablo 1’de palpabl veya retiform (dallanma gösteren), noninflamatuvar purpurik lezyonların, Tablo 2’de palpabl veya nonpalpabl inflamatuvar purpurik lezyonların, Tablo 3’de nonpalpabl, noninflamatuvar, yuvarlak purpurik lezyonların etyolojisinde rol oynayan patolojiler görülmektedir (3). Eritrositlerin ekstravazasyonu yanısıra fibrin birikimi, lokal ödem, hücresel infiltrasyon palpabl lezyonlara neden olabilir. Ağrı, eritem, ısı artışı ve lokalize ödem inflamasyonun göstergeleridir ve vaskülit veya immun kompleks bozukluğunu düşündürür. Purpurik lezyonun şekli de değerlendirmede önemlidir. İnflamasyon bulgusu olmadan ortaya çıkan retiform purpurik lezyonlar küçük damar tıkaçlarını, retiform ve inflamatuvar lezyonlar vasküliti destekler. Nonpalpabl vasküler purpuralar damara travma, transmural basınç artımı, mikrosirkülasyon ve destekleyici dokuların azalmış mekanik bütünlüğü sonucunda ortaya çıkabilir (Şekil 2) (4). VASKÜLER PURPURA TANIMI, KLAS‹F‹KASYONU, PATOF‹ZYOLOJ‹S‹ VE TEDAV‹S‹ Ayırıcı tanıda purpurik lezyonlara neden olabilen hemostaz bozuklukları akılda tutulmalıdır. İnfeksiyöz vasküler purpuralar (Tablo 4), vaskülitik bulgular yanı sıra hemostatik anomaliler ile birlikte seyreder. Trombositopeni, yaygın damar içi pıhtılaşma, immun komplekslerle oluşan vaskülit ve septik emboli gelişebilir (1,3-4). ekil 1 ■ Purpurik lezyon tanısına hasta başı yaklaşım. ekil 2 ■ Nonpalpabl purpuranın fizyopatolojisi. 143 HematoLog 144 2012:2● 2 Henoch-Schönlein purpurası daha çok çocuk ve genç erişkinlerde görülür. Erkeklerde kızlara göre daha sık görülür (3:2). Allerjik purpura ya da anaflaktoid purpura olarak da bilinmektedir. Deri, sinovyal membranlar, renal mezankim ve ince barsakların kapiller damarlarını etkileyen vaskülittir. Sıklıkla kendini sınırlar. Otoimmun bir olay sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Temel lezyon endotel hücre hasarıyla birlikte mikrovaskülittir. Deri, böbrekler ve gastrointestinal sistemin kapiller damar endotel hücrelerinde IgA depolanması belirgindir. Böbreklerdeki tutulum Tablo 1 ■ Palpabl ya da Retiform, Noninflamatuvar Purpurik Lezyonlar A-DİSPROTEİNEMİLER 1.Kryoglobulinemi 2. Waldenström hiperglobulinemik purpura 3. Hafif-zincir vaskülopatisi 4. Kryofibrinojenemi B-TROMBOTİK 1. Heparin nekrozu 2. Warfarin nekrozu 3. Protein S ve C eksikliği 4. Paroksismal noktürnal hemoglobinüri 5. Antifosfolipid sendromu 6. Livedoid vaskülit C-EMBOLİK 1. Kolesterol emboli 2. Kütanöz kalsiflaksi 3. Atrial miksomadan kaynaklanan emboli D- ARTROPOD ISIRIKLARI Tablo 2 ■ Palpabl ve Nonpalpabl, İnflamatuvar Purpurik Lezyonlar A-Pyoderma gangrenozum B-Sweet sendromu C-Behçet hastalığı D-Serum hastalığı E-Henoch-Schönlein purpura F-İnfeksiyonlar G-Waldenström hipergamaglobulinemi H-Eritema multiforme I- Kütanöz poliarteritis nodozum J- Paraneoplastik vaskülit K-İlaca bağlı gelişen vaskülit L-Antinötrofil sitoplazmik antikor-ilişkili vaskülit 1. Wegener granulomatozis 2. Churg-Strauss sendromu 3. Mikroskopik anjiit VASKÜLER PURPURA TANIMI, KLAS‹F‹KASYONU, PATOF‹ZYOLOJ‹S‹ VE TEDAV‹S‹ Tablo 3 ■ Nonpalpabl, Noninflamatuvar, Yuvarlak Purpurik Lezyonlar A-Artmış transmural basınç gradyenti B-İlaç reaksiyonları C-Koagülasyon bozuklukları D-Travma olmaksızın damar bütünlüğünde bozulma a. Senil purpura b. Glukokortikoid fazlalığı (Cushing sendromu, glukokortikoid tedavisi) c. Skorbüt- vitamin C eksikliği d. Sistemik amiloidoz e. Konnektif- doku bozuklukları (Ehlers-Danlos sendromu, psödoksantoma elastikum) f. Laktik asidoz ve inme benzeri sendromla giden mitokondriyal ensefalomiyopati (MELAS) E-Travma F-Waldenström hipergamaglobulinemik purpura G-Schamberg hastalığı (ilerleyici pigmenter dermatoz) Tablo 4 ■ Bakteriyel Viral İnfeksiyöz Purpura Nedenleri Endokardit Meningokoksemik purpura fulminans Gram negatif sepsis Henoch-Schönlein purpurası Parvovirus Rubella, varicella, roseola Cytomegalovirus Coxsackie B6 Herpes (HHV-6) Hantavirus Hemorajik ateşler Riketsiyal Fungal Paraziter infeksiyonlar IgA nefropatisinden ayrılamaz. Olguların çoğunda öncesinde akut ateşli bir hastalık vardır, %50 kadarında deriden kabarık purpurik papüller (palpabl purpura) alt ekstremiteler ve kalçalarda belirginken, diğerlerinde purpurik raş çok daha geniş alanları kaplar. Büller, ürtiker, diffüz eritem ve ülserasyon gelişebilir. Eklem ağrısı veya şişliği olguların %80 kadarında vardır. Karın ağrısı, hematemez veya melena gibi semptomlar olguların 2/3’ünde, intussussepsiyon olguların %4 kadarında ortaya çıkabilir. Renal tutulum olguların %40’ında, çoğunlukla belirgin proteinüri ile karakterizedir. Bu sendromun bulguları sıklıkla 1-6 hafta içinde geriler. Az sayıda hastada kalıcı renal veya eklem hasarı izlenebilir (4,6). 145 146 HematoLog 2012:2● 2 Purpura fulminans daha çok çocuklarda meningokok, streptokok, varicella ve rubella enfeksiyonları seyrinde ortaya çıkabilen, ölüme yol açma oranı yüksek bir patolojidir. Deri, subkütan dokular ve kasta küçük arteriollerin trombozu sonucu infarkt ve kanamalar ortaya çıkar. Hastalık suçiçeği veya kızıl gibi enfeksiyonlardan 2-4 hafta sonra aniden ortaya çıkabilir. Derideki purpurik lezyonlar kısa sürede nekrotik hale gelir. Hastaların kliniği ateş, hipotansiyon ve yaygın damar içi pıhtılaşma bulguları ile ağırlaşır (1,3,7,8). Kriyoglobulinemide monoklonal veya poliklonal IgG, IgM veya IgA komplekslerinin damar duvarında birikimi sonucu vasküler hasarlanma ve damar geçirgenliğinde artış ortaya çıkar. Purpura sıklıkla palpabl ve hemorajik nekroz alanları ile birliktedir. Halsizlik ve artralji bulunabilir. Folliküler püstüler purpura, alt ekstremitelerde ülserler, ürtiker, Reynaud fenomeni, subungual purpura diğer deri bulguları olarak gözlenebilir. Lenfoproliferatif hastalık, lenfoma, Hepatit C gibi enfeksiyonlar da gelişebilir (1,3,4). Waldenstrom hiperglobulinemik purpura otoimmun hastalıklarla ilişkili olarak hipergammaglobulinemi ve tekrarlayan purpura ile karakterizedir. Purpura soğuktan ve hidrostatik basıncın arttığı durumlarda tekrarlar. Histolojik olarak perivasküler infiltratlar, kanama, vasküler nekroz ve lökoklastik vaskülit bulguları vardır. IgA, IgM veya IgG poliklonal artışı yanısıra serumda kriyoglobulinemi, romatoid faktör, antinükleer antikor ve Ro/SSA pozitifliği saptanabilir (4). Hafif zincir vaskülopatisinde Ig hafif zincir presipitatları deride kristal depoları oluşturarak palpabl purpuraya neden olur. Cilt bulguları yanısıra renal tutulum, ayaklarda gangren, intestinal perforasyon gelişebilir (4). Kriyofibrinojenemide kanda anormal, soğukta presipite olabilen fibrinojen varlığı söz konusudur. Normal fibrinolizisin inhibisyonunun kriyofibrinojenemiye neden olduğu düşünülmektedir. Tromboembolik olaylar, malign hastalıklar, kollajen vasküler hastalıklara bağlı sekonder kriyofibrinojenemi ortaya çıkabilir. Ailesel formu bildirilmiştir. Siyanoz, eritem, Reynaud fenomeni çoğunlukla burun, kulaklar ve distal ekstremitelerde yer alan palpabl purpuralar ile karakterizedir (3,4). Subkutan dokunun yapısal anomalileri sıklıkla vasküler purpura ile ilişkilidir. Yaşlı hastalarda görülen senil purpura doğrudan deri ve subkutan doku atrofisi sonucunda oluşur. Uzun süre steroid tedavisi alan hastalarda da purpura görülebilir. Alt ekstremitelerde kronik venöz göllenme diğer bir sık rastlanan purpura nedenidir (1). Psödoksantoma elastikumda damar duvarındaki elastik liflerde bozukluk söz konusudur. Deride purpuralar, ağır gastrointestinal ve genitoüriner sistem kanamaları, aşırı menstrüel kanama ve retina kanamaları görülür. Bu hastalarda boyunda, koltuk altında ve diğer kıvrım bölgelerinde ksantoma benzeri, sarı deri lezyonları ve retinada damarsı çizgiler görülür (1). VASKÜLER PURPURA TANIMI, KLAS‹F‹KASYONU, PATOF‹ZYOLOJ‹S‹ VE TEDAV‹S‹ C vitamini eksikliğinde yaygın ekimozlar, dişeti kanaması, derin intramusküler ve subperiostal kanamalar, perifolliküler hemorajiler gelişir. Özellikle uyluğun üst iç kısımlarında (eyer şeklinde) ekimozlar saptanır. Kan damarlarının kalıtsal bozukluklarından herediter hemorajik telanjiektazide sık burun kanamaları, en çok orofarinks ve üst gastrointestinal sistem mukozasında, dilde, dudaklarda ve parmaklarda yerleşen telanjiektaziler vardır. Hastaların sıklıkla akciğerler, santral sinir sistemi, üst gastrointestinal sistem ve karaciğerde yerleşen arteriovenöz malformasyonları bulunur (1,3). Amiloidoz hastalarında, sistemik formda Faktör X’un monoklonal paraproteine seçici olarak bağlanması ve kompleksin dolaşımdan hızla uzaklaştırılmasına bağlı olarak Faktör X eksikliği gelişebilir. Deri amiloidozu, vasküler purpura ile ilişkilidir. Tutulmuş deri bölgeleri nazikçe sıvazlandığında veya küçük bir travmaya maruz kaldığında kolayca purpurik lezyon oluşur. Öksürmek veya dışkılama sırasında ıkınmak, hidrostatik basınç artışına bağlı periorbital purpura gelişimine neden olabilir (1,3,4). Çocukluk çağında vasküler purpura nedenleri erişkinlere göre farklılık gösterir. Tablo 5’de çocukluk çağı vasküler purpura nedenleri görülmektedir (7). LABORATUVAR BULGULARI Vasküler purpurası olan bireylerde pıhtılaşma testlerine ait sonuçlar normal bulunmalıdır. Trombosit sayısı, protrombin zamanı (PT) ve aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT) mutlaka değerlendirilmelidir. Trombosit sayısı, PT ve aPTT değerleri normal bulunan bir hastada von Willebrand hastalığı ve trombosit işlev bozukluğu gibi primer hemostatik bozuklukTablo 5 ■ Çocukluk Çağında Vasküler Purpura Nedenleri Henoch-Schönlein purpurası Vaskülitler Henoch-Schönlein purpurası Kawasaki sendromu Poliarteritis nodosa Purpura fulminans Bağ dokusu hastalıkları Ehlers-Danlos sendromu Marfan sendromu Osteogenesis imperfekta Minkes hastalığı Pseudoksantoma elastikum Kalıtsal hemorajik telanjiektazi (Osler-Weber-Rendu sendromu) 147 HematoLog 148 2012:2● 2 ların dışlanması, Faktör XIII eksikliği ve disfibrinojenemi gibi daha nadir ikincil hemostaz anomalilerinin aranması ve α2-antiplazmin eksikliği gibi fibrinolitik bozuklukların bulunmadığından emin olmak gerekir. Hastalara Turnike testi yapılması önerilmez (1). AYIRICI TANI Vasküler purpurada koagulasyon bozukluğu tamamen dışlanmalıdır. Ayırıcı tanıda Tablo 6’da purpuraya benzeyen, nonpurpurik lezyonlarla seyreden hastalıklar izlenmektedir (4). Tablo 6 ■ Purpuraya Benzeyen Nonpurpurik Bozukluklar A.Telenjiektazi ile birlikte olanlar 1.Anjiomalar 2. Herediter hemorajik telenjiektazi 3. Kronik aktinik telenjiektazi 4.Skleroderma 5. CREST sendromu 6. Ataksiya telenjiektazi 7. Kronik karaciğer hastalığı 8. Gebeliğe bağlı telenjiektazi B. Kaposi sarkomu ve diğer vasküler sarkomlar C.Fabry hastalığı D.Neonatal ekstramedüller hematopoez E. Anjioma serpiginozum TEDAV‹ Vasküler purpurada tedavi, altta yatan hastalığın kontrol altına alınması ile ilişkilidir. Pıhtılaşma bozukluğu olmadan, uzun süreli kolay morarma yakınması olan hastalara tedavi verilmez. Bu kişilere hastalığın selim olduğu anlatılır, mümkün olduğunca travmalardan kaçınmaları ve asetilsalisilik asit ve siklooksijenaz-2 seçiciliği olmayan nonsteroidal analjezik kullanmamaları önerilir. Benzer öneri senil purpuraları olan yaşlı hastalar için de geçerlidir (1,3,4). C vitamini eksikliğinde kanamaya eğilim kısa sürede oral askorbik asit uygulaması ile düzelir. Vasküliti olan hastalarda kortikosteroidler veya multiorgan tutulumu varsa diğer immunsupresif ilaçlar kullanılabilir. Purpura fulminansta spesifik enfeksiyonun tedavisi, taze donmuş plazma, düşük doz heparin tedavisi, gerektiğinde eritrosit ve trombosit süspansiyonu desteği önemlidir. Meningokoksemi söz konusu ise aktive protein C desteği ile daha iyi sonuçların alındığına dair veriler mevcuttur. Antitrombin değerleri düşük olan olgularda taze donmuş plazma veya antitrombin konsantreleri verilerek antitrombin düzeyleri VASKÜLER PURPURA TANIMI, KLAS‹F‹KASYONU, PATOF‹ZYOLOJ‹S‹ VE TEDAV‹S‹ yükseltilmektedir. Herediter hemorajik telanjiektazili hastalarda telanjiektaziler cerrahi yöntemlerle veya lazer ışınlarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılsa da tekrarlayan burun kanamalarının kontrolü güçtür. Gastrointestinal kan kaybı inatçıdır ve kan kaybı giderek artar. Oral kontraseptifler (östrojen-progesteron) semptomatik premenopozal kadınlarda kanamayı durdurabilmektedir. Transamin ve ε-aminokaproik asit gibi antifibrinolitikler kanama kontrolünde bir miktar başarı sağlamıştır. Demir replasmanı birçok hastada gerekir. Eritrosit süspansiyonu kanamalar sırasında endike olabilir (1,3,4). SON SÖZ Vasküler purpurada tanı koagulasyon bozukluğu tamamen dışlandıktan sonra konur. Tanıda öykü ve fizik muayene bulguları önemlidir. Tedavi altta yatan hastalığın kontrol altına alınması ile ilişkilidir. Pıhtılaşma bozukluğu olmadan yaşam boyu devam eden kolay morarma yakınması olan hastalara tedavi verilmez. Bu kişilere hastalığın selim olduğu anlatılır, mümkün olduğunca travmalardan kaçınmaları ve asetilsalisilik asit ve siklooksijenaz-2 seçiciliği olmayan nonsteroidal analjezik kullanmamaları önerilir. Kaynaklar 1. Hillman RS, Ault KA, Leporrier M, Rinder HM. Vascular purpura. In: Hematology in Clinical Practice, Fifth Ed. The McGraw-Hill Company, 2011; pp 356-363. 2. Zumberg M, Kitchens CS: Purpura and other hemovascular disorders. In: Kitchens CS, Alving BM, Kessler CM (eds): Consultative Hemostasis and Thrombosis, 2nd Ed. Saunders, 2007; 159. 3. Lee PHA, Gallo RL. The vascular purpuras. In: Beutler E, Lıchtman MA, Coller BS, Kipps TJ, Seligsohn U (eds): Williams Hematology, Sixth Ed. McGraw Hill Company 2001; pp 1857-1866. 4. Coller BS, Schneiderman PI. Clinical Evaluation of Hemorrhagic Disorders: The Bleeding History and Differential Diagnosis of Purpura. In: Hoffman R, Benz EJ, Shattil SJ, Furie B,Cohen HJ, Silberstein LE, McGlave P (eds): Hematology Basic Principles and Practice, Fourth Ed. Philadelphia: Churchill Livingstone, 2005; pp 1975-1999. 5. Champion RH. Purpura In: Champion RH, Burton JL (eds): Textbook of Dermatology. Oxford, Blackwell Scientific, 1992; pp 1881-1892. 6. Lau KK, Suzuki HH, Novak J, Wyat RJ. Pathogenesis of Henoch-Schönlein purpura nephritis. Pediatr Nephrol 2010; 25: 19–26. 7. Wilson DB. Acquired Platelet Defects. In: Orkin SH, Nathan DG, Ginsburg D, Look AT, Fisher DE, Lux SE (eds): Hematology of Infancy and Childhood, Seventh Ed. Philadelphia: Saunders, 2009; pp 1553-1590. 8. Chalmers E, Cooper P, Forman K, Grimley C, Khair K, Minford A, Morgan M, Mumford AD. Purpura fulminans: recognition, diagnosis and management. Arch Dis Child 2011;96:1066-1071. 149