hasuder`e kayıtlı halk sağlığı profesyonellerinin gündelik

advertisement
gty
T.C
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
HALK SAĞLIĞI
ANABİLİM DALI
Tez Yöneticisi
Prof. Dr. Muzaffer ESKİOCAK
HASUDER’E KAYITLI HALK SAĞLIĞI
PROFESYONELLERİNİN GÜNDELİK
UYGULAMALARDA HALK SAĞLIĞI ETİĞİNE
İLİŞKİN FARKINDALIK, TUTUM VE DENEYİMLERİ
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Nergis BAŞER
EDİRNE-2016
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimimin her aşamasında
yardımlarını ve desteğini esirgemeyen, ilkeli
duruşunu ve meslek ahlakını örnek aldığım,
başta tez danışmanım Prof. Dr. Muzaffer
ESKİOCAK olmak üzere, Anabilim Dalımız
değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Faruk
YORULMAZ, Prof. Dr. Galip EKUKLU ve
Doç. Dr. Burcu TOKUÇ’a, tez çalışmam
süresince bilgilerinden ve deneyimlerinden
yararlandığım
Fakültesi
Başkent
Halk
Sağlığı
Üniversitesi
Tıp
Anabilim
Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Necati
DEDEOĞLU’na, Trakya Üniversitesi Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim üyesi
Yard. Doç. Dr. Esin KARLIKAYA’ya
katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Destekleriyle yanımda olan sevgili
eşim ve kızlarıma, tüm hayatım boyunca her
anımda yanımda olan, varlıklarıyla bana güç
veren aileme ve tüm çalışma arkadaşlarıma
teşekkürü borç bilirim.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ VE AMAÇ……………………………………………...………............................1
GENEL BİLGİLER…………………………………………………………...………....4
HALK SAĞLIĞI KAVRAMI VE TANIMI………………………………………......4
ETİK KAVRAMI VE TANIMI……………………………….....................................8
HALK SAĞLIĞI ETİĞİ……………………………………………..……………......17
AHLAK-HUKUK VE ETİĞİN TEMELLERİ………………………………………20
HALK SAĞLIĞI ETİĞİ-EKONOMİ-SAĞLIK İLİŞKİSİ…………………………22
UYGULAMADA GÜNDEME GELEN ETİK SORUNLAR…………………….....23
DEĞİŞEN DÜNYA VE YENİ ETİK SORUNLAR……………………………….....24
ETİK YA DA ETİK DIŞI DAVRANIŞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER…………....25
GEREÇ VE YÖNTEMLER…………….……………….….………....……………....27
BULGULAR………………………………………………………………………………32
TARTIŞMA……………………………………………………………..………………...73
SONUÇLAR………………………………...…………………………………………….85
ÖZET………………………………………………………………………………………..88
SUMMARY………………………………………..……………………………………....90
KAYNAKLAR……………………………………………….………………………...…92
EKLER
SİMGE VE KISALTMALAR
AD
:
Anabilim Dalı
ÇED
:
Çevre Etki Değerlendirmesi
ÇŞB
:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
DH
:
Devlet Hastanesi
DSÖ
:
Dünya Sağlık Örgütü
EAH
:
Eğitim Araştırma Hastanesi
HASUDER
:
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği
HASUDER’e
:
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği İletişim Gruplarına Kayıtlı
MEB
:
Milli Eğitim Bakanlığı
MB
:
Maliye Bakanlığı
M.Ö.
:
Milattan Önce
SB
:
Sağlık Bakanlığı
SED
:
Sağlık Etki Değerlendirmesi
TSH
:
Temel Sağlık Hizmetleri
TTB
:
Türk Tabipler Birliği
TUKMOS
:
Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart
Kayıtlı
Belirleme Sistemi
TÜSAM
:
Trakya Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi
ÜH
:
Üniversite Hastanesi
YY
:
Yüz Yıl
GİRİŞ VE AMAÇ
Winslow’un 1923 yılında yaptığı ve bugüne kadar literatürde en sık kullanılan orijinal
tanıma göre; “Halk sağlığı; çevrenin sanitasyonunu düzelterek, bulaşıcı hastalıkları kontrol
ederek, bireylere kişisel hijyen eğitimi vererek, hastalıkların erken tanı ve tedavisini
sağlayacak şekilde tıbbi ve hemşirelik hizmetlerini organize ederek ve her bir bireyin sağlıklı
bir yaşam sürmesine olanak sağlayacak sosyal bir ortamı geliştirerek, hastalıklardan koruyan,
insanların yaşam süresini uzatan ve organize toplumsal çalışmalar yapan ve bu sayede bu
hizmetleri her vatandaşa doğuştan kazanılmış bir sağlık ve yaşam hakkı olarak sağlayan bir
bilim ve sanattır” (1).
En yalın anlamda “ahlak felsefesi” ya da “ahlak kuralları üzerine düşünmek” olarak
tanımlanan etik, felsefenin dört disiplininden (ontoloji, epistemiyoloji, etik ve estetik) biri
olarak milattan önce (M.Ö.) 5. yüzyıl (yy)’da Sokrates ile birlikte doğup yüzyıllar boyunca
teorik bir yapıda gelişimini sürdürmüştür. Gelişen teknolojiyle ve sanayi devrimiyle birlikte
modern yaşamın karmaşasının çoğalması sonucunda 20.yy’ın ikinci yarısından sonra
uygulamalı bir bilime dönüşmüş ve uygulama alanlarına özgü yeni ilkeler geliştirilmiştir.
Günümüzde etiğe olan ilginin artışındaki temel neden, özellikle bazı mesleklerde karşılaşılan,
ahlaki ikilemler, değer sorunları ve çatışmaların artışıdır. Halk sağlığı uygulamalarıyla çok iç
içe olan biyoetik, çevre etiği, tıp etiği ve meslek etikleri, etiğin en önemli uygulama
alanlarından birkaç örnektir (2-4).
Etik ve ahlak arasında yakın bir ilişki vardır. Etik çoğu kez ahlakla karşılaştırılarak
tanımlanan bir terimdir (5). Değer sistemleri ve ahlaki kavramlar açısından bireyler
birbirlerinden farklılık gösterirler. Bireylerin neyin ahlak dışı, neyin ahlaklı olduğuna ilişkin
1
değerlendirmesi onların, bireysel felsefelerinden, dinsel inançlarından ve güdülerinden
kaynaklanır. Bir toplum içinde farklı dinsel, ulusal, etnik, cinsel kimlikler olması, farklı ahlak
anlayışlarını gündeme getirir. Etikte ise, “istenilir iyi” kavramı vardır. Bu “istenilir iyi”ler
daha geçerli ve evrenseldir (6).
Etiğin çalışma alanının halk sağlığı ile en çok kesiştiği uygulama alanı biyoetiktir.
Biyoetik önceleri biyomedikal etik ya da hasta-hekim ilişkisindeki değer sorunlarını konu
edinen, tıbbi etik kavramından esinlenerek ortaya çıkmıştır. Ancak günümüzde insanlar
üzerinde yapılan bütün araştırma ve çalışmaları konu edinen tıbbi ve bilimsel araştırma
boyutuna genişlemiş bir uğraş alanıdır (7).
Tıp etiği, tıbbi uygulamalar sırasında hizmeti sunan sağlık çalışanı ve kurum ile
hizmetten yararlanan hasta ve yakınları arasında, pek çok etmene bağlı oluşan değer
sorunlarını ve çatışmaları, etik ilkelerden yararlanarak çözmeyi ya da oluşmasını önlemeyi
amaçlayan bir disiplin olarak etiğin uygulamalı bir alanıdır. Bu çerçevede, hekimin hastayla
olan ilişkisi göz önüne alındığında daha çok hekimin, hastaya karşı sorumlulukları üzerinde
yoğunlaşan bir disiplindir (4).
1970’li yılların başında gündeme gelen biyoetik ise, Tıp ve sağlık alanında; cinsellik
ve üreme etiğini, organ nakli sorununu, genetiği, yaşamın başı ve sonuna ilişkin karmaşık
konuları, yalnızca insanlar değil hayvanların da bilimsel araştırmalarda kullanılmasına ilişkin
sorunları ele almaktadır. Tıp, biyoloji ve genetik gibi yaşam bilimlerinde ortaya çıkan ahlaki
problemleri ve konuları felsefi yönüyle ele alıp tartışan bir disiplindir (4).
Halk sağlığı etiği; tıp etiği, özellikle de biyoetikle yakından ilişkilidir, ancak çoğu
zaman bunlarla da sınırlı değildir. Tıp etiği, halk sağlığı çalışanlarının gereksinimlerini
karşılamada yetersiz kalabilir. Tıp etiği daha çok hasta odaklı olarak bireysel açıdan bakarken,
halk sağlığı etiği sosyal bakış açısını da gerektirir (8). Tıbbi etik ile halk sağlığı etiği
arasındaki en temel fark, halk sağlığıyla uğraşan meslek adamlarının bireylerin sağlığından
çok toplumların sağlık sorunlarıyla ilgilenmeleridir (9).
Halk sağlığı etiği değerler ve inançlar dışında bazı ilkeleri de içinde barındırmaktadır.
Bu ilkeler; genel yaklaşımların çerçevesini çizer; ama bireysel farklılıkları ve öncelikleri
çoğunlukla dikkate almayabilir. Bahsi geçen başlıca ilkeler arasında; hastalık ve sağlık
gereksinimlerinin temel nedenlerini ele almak, bireylerin haklarına saygı duymak, toplum
katılımını destekleyen politikalar yürütmek, eşitlik ve hakkaniyeti gözetmek, toplumdaki
çeşitliliği, kültürel özellikleri, inanç ve değerleri dikkate almak, gizliliğe saygı ilkesini birey
veya başkalarının yüksek zararı söz konusu olan istisnalar haricinde korumak, mesleki
2
yeterliği teminat altına almak, halk sağlığı kurumları ve çalışanları ile toplumlar ve katmanlar
arasında işbirliğini sağlamak sayılabilir (10).
Bu çalışma ile halk sağlığı uygulamalarının etik boyutunu güçlendirmede
uygulayıcıların özellikle halk sağlığı etiği ve meslek etiğine ilişkin çatışma deneyimlerinin
sorgulanması, farkındalık durumlarının ortaya çıkarılması, anlayış ve tutumlarının
saptanması amaçlanmaktadır. Eğitimden uygulama alanına kadar varsa yetersizliklerin ortaya
konması ve çözüm önerileri geliştirilmesiyle, gelecekte topluma sunulacak halk sağlığı
hizmetlerinin etkinliğinin ve mesleğin saygınlığının arttırılması açısından da katkı sağlanması
hedeflenmektedir. Sonuç olarak halk sağlığı etiğine ilişkin Türkiye’deki halk sağlığı
profesyonellerinin bu konudaki algıları ve tutumlar belirlenmiş olacaktır.
3
GENEL BİLGİLER
HALK SAĞLIĞI KAVRAMI VE TANIMI
Tanım ve Kapsamı
Last’a göre “halk sağlığı, toplumun sağlık düzeyinin geliştirilmesi ve korunması
amacını taşıyan hizmetler, kurumlar ve programlar yoluyla faaliyet gösteren bilim, beceri ve
değerlerin bütünüdür” (11). Halk sağlığının bu iyi tanımlanmış ve geleneksel işlevlerine, son
30 yıldır küresel dönüşümle birlikte, hızla çoğalan sağlıkta eşitsizliklerin azaltılması
konusundaki çabalar da eklenmiştir (12). Çağdaş halk sağlığı yaklaşımında toplumsal iyilik
durumu bireylerin sağlığının iyi olabilmesinin koşulu olarak görülmektedir (13).
Halk sağlığı, hastaların yanı sıra sağlıklılara da hizmet sunar ve epidemiyolojik
yöntemlerle ve çalışmalarla topluma tanı koyar. Sağlık eğitimi ve yönetimi ile toplumun
sağlığını iyileştirir ve hayatın olduğu her yerde, tıp, çevre ve sosyal bilimleri kullanarak
faaliyet gösterir (14,15). Bu yönleriyle “Halk Sağlığı” bilimini, diğer klinik tıp bilimlerinden
ayıran bazı özellikler vardır. Halk sağlığı multi-disipliner bir bilimdir ve tüm disiplinler
arasında birleştirici bir rol oynar (14,16). Halk sağlığı bireylerden çok toplumun işleyişini ve
yapısını anlamaya çalışır ve tıbbın sosyal bilimi olması özelliğinden dolayı diğer sosyal
bilimlerle son derece yakın bir işbirliği içindedir (14).
Halk sağlığının birçok sektörün işbirliği içinde bulunduğu entegre bir yapısı vardır.
Sağlıklı bir yaşamın sürmesi için çok sektörlü bu yapının doğru şekilde yönetilmesi ve sürekli
iletişim içinde olması gerekmektedir.
4
Alma-Ata’da Eylül 1978’de açıklanan Temel Sağlık Hizmetleri Deklarasyonu ile
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); sağlığın insanın temel haklarından biri olduğunu, “Herkes için
sağlık” hedefinin gerçekleştirilmesi gerektiğini, bunun için de sağlık sektörüne ek olarak
birçok ekonomik ve sosyal sektörün ortak çabalarına ve çalışmasına ihtiyaç duyulduğunu
vurgulamıştır (14).
Şekil 1. Halk Sağlığı’nın Diğer Sektörlerle Çift Yönlü İlişkisi (17)
Alma Ata Bildirgesine Göre Temel Sağlık Hizmetleri:
Temel sağlık hizmetleri (TSH) “bir toplumdaki bireylerin ve ailelerin geneli tarafından
kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımıyla, ülke ve toplumca karşılanabilir bir
harcama karşılığında onlara götürülen esas sağlık hizmetleridir”. TSH, bir ülkenin sağlık
hizmetlerinin temelini oluşturur ve genel anlamda ekonomik ve toplumsal kalkınmanın
vazgeçilmez parçasıdır. TSH, ulusal sağlık yapılanmasının, insanların çalıştığı ve yaşadığı
yerlerin, mümkün olduğunca yakınına götürülmüş, toplumun, ailelerin ve bireylerin ilk
başvuru yeri olma özelliği taşıyan sağlık hizmeti zincirinin ilk halkasını oluşturur (18).
1. TSH, sağlık hizmetlerinin bütününü ilgilendiren bir görüştür,
2. TSH, sağlık hizmetlerinin yapılanmasında bir anahtardır,
3. TSH, sağlık hizmetlerinin birinci basamağıdır,
4. TSH, bir faaliyetler bütünüdür.
5
Bu süreçten sonra halk sağlığı hareketi farklı ve yeni bir boyut kazanmış ve bu
amaçlara ulaşmada sağlığı geliştirme kavramı temel konulardan biri durumuna gelmiştir. Bu
konuda çoğalan beklentileri karşılamak için sağlığı geliştirme konusunda 1986’da Ottowa’da
uluslararası bir konferans düzenlenmiştir (19).
Ottawa Sağlığı Geliştirme Bildirgesine Göre;
Sağlığı geliştirme politika araçları ve sağlık için ön koşullar belirlenip, sağlığı
geliştirme, sadece sağlık sektörünün sorumluluğu olmaktan çıkarılmıştır. Sağlığı geliştirme
süreci, kişilerin sağlıkları üzerinde kontrollerini çoğaltmayı olanaklı kılan bir süreçtir. Sağlığı
geliştirme politikalarının uygulanması için planlanan girişimlerin, toplum katılımlı,
güçlendirici, eşitlik ve hakkaniyeti sağlayıcı, ulaşılabilir, sektörler arası ve çok stratejili
olması gereklidir. Toplum katılımı, sağlığı geliştirme eylemlerinin yürütülmesinde zorunludur
(20). Ottawa Sağlığı Geliştirme Bildirgesi “insanlara bir şey yapmak değil, insanlarla bir şey
yapmak” ilkesini getirmiştir (21).
Sağlık Hizmetleri
Sağlık hizmetleri, sağlığın korunması ve hastalıkların tedavi edilmesi için sunulan
hizmetlerdir. Bu hizmetler şu şekilde sınıflandırılabilir (22);
1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri;
a. Çevreye Yönelik Hizmetler
b. Kişiye Yönelik Hizmetler
2. Tedavi Edici Hizmetler
a. Kendi Kendine Bakım
b. Birinci Basamak Tedavi Hizmetleri
c. İkinci Basamak Tedavi Hizmetleri
d. Üçüncü Basamak Tedavi Hizmetleri
3. Rehabilitasyon Hizmetleri
Nusret Fişek’in yaptığı bu gruplandırma basamaklarının kapsamı günümüz
koşullarına göre değişiklik göstermekte, yeni hizmetler eklenmekte ve bazı hizmetlerin
sunumu şekil değiştirmektedir. Eskiocak’ın halk sağlığı hizmetleri sunan kuruluşlara ait
gruplandırma denemesi Tablo 1’de geliştirilerek sunulmuşur.
6
Tablo 1. Halk sağlığı hizmetleri ve sorumlu kuruluşlar (23)
KORUYUCU VE SAĞLIĞI GELİŞTİRİCİ
BİRİNCİL KORUMA
TEMEL KORUMA
Topluma Yönelik
Kişiye Yönelik
 Bağışıklama
 Yeterli ve
dengeli
beslenme
 Kişisel hijyen
 Güvenli su
 Temiz hava
 Kişisel
koruyucular
 Sağlık eğitimi
 Genetik
Danışmanlık
 …
 ASM
 TSM
 Milli Eğitim
Bakanlığı
(MEB)
ve Kurumları
 Sağlık
Bakanlığı
(SB)
 Belediyeler
 Çevre ve
Şehircilik
Bakanlığı
(ÇŞB)
TSH
 Sağlık eğitimi
 Temiz ve
yeterli su
 Beslenmenin
geliştirilmesi
 AÇSAP
hizmetleri
 Bağışıklama
 Endemik
hastalıkların
kontrolü
 Sık görülen
hastalıkların
tedavisi
 Temel
ilaçların
sağlanması
 ASM
 TSM
 MEB ve
Kurumları
 SB
 Belediyeler
 Tarım
Bakanlığı
 Maliye
Bakanlığı
(MB)
 ÇŞB
Sağlığın Sosyal
Belirleyicilerine
Yönelik
 Sosyo-ekonomik
- İşsizliğin önlenmesi
- Yoksulluğun
önlenmesi
- Çalışma koşullarının
iyileştirilmesi
- Sosyal kapsayıcılığın
arttırılması
 Çevresel
- Konut sağlığının
iyileştirilmesi
- Sosyal çevrenin
iyileştirilmesi
- Hava kalitesinin
sağlanması
- Su kalitesinin
sağlanması
- Toprak kirliliğinin
önlenmesi
 Yaşam Tarzı
- Aktif yaşamın
desteklenmesi
- Madde bağımlılığının
önlenmesi
- Güvenli cinsel
yaşamın
desteklenmesi
 Hukuk
- Tüm politik kararlarda
sağlığın gözetilmesi
- Kadının
güçlendirilmesi
- Sosyal koruma
- Sosyal hizmetler
- Özel grupların
korunması
 Ulaşım, İletişim ve
Bayındırlık
Hizmetleri
 Sosyal hizmetler
 Sağlık hizmetleri





SB
MEB
ÇŞB
Belediyeler
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı
 Adalet Bakanlığı
 MB
Çevreye Yönelik
 Kirlenmenin
Önlenmesi
- Su
- Hava
- Toprak
 Sağlıklı Kentler
- Sanitasyon
- Yeşil alan
 Ekosistemin
Korunması
 Vektör Kontrolü
 Gıda Denetimi
 Sürveyans




ESENLENDİRİCİ
TEDAVİ
TANI
EDİCİ
KOYUCU
İKİNCİL KORUMA
SB
Belediyeler
ÇŞB
Valilikler
7
 1. Basamak
- Taramalar
- Sık görülen
hastalıkların
tedavisi
- Ayaktan tedavi
- Gezici hizmet
 2. Basamak
- Taramalar
- Sık görülen
hastalıkların
tedavisi
- Ayaktan tedavi
- Yatarak tedavi
- Palyatif bakım
 3. Basamak
- Taramalar
- İleri tanı ve tedavi
- Ayaktan tedavi
- Yatarak tedavi
 Erken uyarı yanıt
sistemi
 ASM
 TSM
 Devlet Hastaneleri
(D.H.)
 Özel Hastaneler
 Dal hastaneleri
 Üniversite
Hastaneleri
 Eğitim Araştırma
Hastaneleri (E.A.H.)
ÜÇÜNCÜL KORUMA
Tıbbi
 Fizyoterapi
 Ortez,
protez
 Konuşma
terapisi





D.H.
Özel H.
Dal H.
Ü.H.
E. A.H.
SosyalMesleki
 Meslek
edindirme
 Uygun iş
temini
 Psikolojik
destek
 Sosyal
Hizmetler
 MEB
 SB
 Adalet
Bakanlığı
 Çalışma
Bakanlığı
 Kadın,
Aile ve
Sosyal
Politikalar
Bakanlığı
Halk sağlığı girişimleri birden çok faktörün birlikte düşünülmesi gereken
hizmetlerdir. Temelde dört kategoriye ayrılabilmektedir:
1. Sosyal/biyolojik/çevresel
2. Davranışsal
3. Politik
4. Yapısal
Halk sağlığı profesyonelleri en yüksek toplum sağlığı düzeyine ulaşmak için çeşitli
stratejiler geliştirmek zorundadırlar (24).
Kamu Hizmetleri
Devlet ya da kamunun diğer tüzel kişileri tarafından veya bunların denetim ve
gözetimleri altında kolektif genel ihtiyaçlarını karşılamak ve kamu yararını sağlamak adına
kamuya sunulmuş devamlı ve muntazam hizmetlerin tümüdür (25).
Halk sağlığı hizmetleri kamu eliyle yürütülen, yukarıdan aşağıya doğru
örgütlenmesine bakıldığında çok sektörlü yapısı gözler önüne serilen, kamu etiğini ve
toplum yararını gözetirken bireysel farklılıkları da göz ardı etmeyen faaliyetler bütünüdür.
Sağlık sadece sağlık hizmetlerine değil sosyal ve ekonomik eşitlik, demokrasi,
katılım, eğitim, çevre koşulları, beslenme gibi bir çok faktöre de bağlıdır (23).
ETİK KAVRAMI VE TANIMI
Last’a göre etik; yanlış ve doğru, moral değerler ve haklar, zorunluluklarla ve
görevlerle ilgili felsefi inanç ve uygulamaların tamamıdır (5).
Etik “Ne erdemli duygular çerçevesi içinde oturup durmak, ne de birilerine parmak
sallamaktır. Etik, eleştirel bir düşünce bilimi olması yönüyle ele alınmalıdır.” (21).
Günümüzde, etiğin temel uğraş alanı olan bir eylemin doğru ya da yanlış, iyi ya da
kötü açısından değerlendirilmesi konusunda çeşitli kuramlar kullanılmaktadır. Örneğin tıp
etiğinde en çok kullanılan iki yaklaşım şunlardır (6);
Deontolojik Yaklaşım/Ödev Etiği: Alman felsefeci Immanuel Kant tarafından
geliştirilen bu yaklaşımda, sonuç kötü olsa dahi eylemin ahlaki değerini belirleyen amaç
olarak görülmektedir. Ancak, sonuç iyi ya da kötü olsa bile, bu amacın da “ödev duygusu” ile
8
ortaya çıkmış olması, başkaları tarafından emredildiği için değil, özgür iradeyle yapılıp çok
sayıda insanın yararına olması gerekir.
Yararcı Yaklaşım/ Faydacılık: John Stuart Mill ile daha da anlam kazanan bu teoriye
göre; amaçdan ziyade mümkün olan en fazla kişinin iyiliğini sağlayan, sonucu olan eylem, en
iyisi olarak görülmektedir. Ancak az sayıda insanın zarar görmesi göz ardı edilebilir; eylemin
değerini belirleyen sonucudur.
Kamu Etiği ve Bazı Alt Tipleri
Şekil 2. Etiğin Alt Tiplerinin Birbiriyle İlişkisinin Şematizasyonu
Kamu Etiği
Amerikalı psikolog Lawrence Kohlberg kişilerin ahlaki gelişimini üç aşamada
tanımlamaktadır (26);
Birinci aşamada, bireylerin etik kurallara uyması özünde cezadan kaçınmak ve ceza
görmemek içindir. Çocukların doğru - yanlışı tam anlamadan cezadan kaçınmak için kurallara
uymaları örnek olarak verilebilir.
İkinci aşamada ise, kişilerin kurallara uyması, temelde ödül almaya yönelik kişisel
menfaatlerden kaynaklanmaktadır. Çocukların ailelerinden övgü kazanmak için söylenenleri
yapmaları bunun tipik örneğidir. Ayrıca yetişkinlerin arkadaşları, sosyal ve iş çevrelerince
takdir edilmek için, etik kurallara uygun davranmaları da ödül kazanmaya yönelik davranış
9
türüdür. Diğer bir ifadeyle, her iki davranışın temelinde karşılık bekleme, ödül kazanma
içgüdüsü yatmaktadır.
Üçüncü aşama ise diğer ikisinden çok farklı olup, birey bu aşamada mevcut kuralların
doğruluğuna inandığı için uygun şekilde davranmaktadır. Örnek olarak, bireylerin kırmızı
ışıkta durması ceza almamak için değil, trafiğin akışını bozmamak içindir. Bu aşamada etik
ilke benimsenmiştir. Kişiler bu aşamada etik ilkelere inandıkları için etik davranışlar
sergilerler bu nedenle kuralların ve ilkelerin başkaları tarafından empoze edilmesi gerekmez.
Kohlberg’e göre kişilerin çok az bir bölümünün gelişimi üçüncü, çoğununki ise ikinci
aşamada
bulunmaktadır.
Kohlberg’in
oluşturduğu
modelden
hareketle,
bireylerinin
çoğunluğunun gelişimi üçüncü aşamada olan toplulukların mevcut etik kurallara uyum süreci
daha sağlıklı görülmüştür. Toplumsal etik düzeyi, bireylerin üçüncü aşamaya ulaşmaları ile
yakından ilgilidir. Zamanla toplumsal ve örgütsel etik ile bireysel etik etkileşimi, birbirini
desteklemekte ve birbirine yaklaşmaktadır. Bu süreçte, yakın çevre, aile, eğitim kurumları,
medya, çalışma yaşamındaki kuruluşlar gibi iktisadi, toplumsal yapılar ve içerdiği kurallar,
ilkeler ve kültürel yapı birbirini destekleyip evrensel nitelikli etik özellikleri egemen olmalıdır
(26).
Kamu yönetimi örgütleri açısından etik, kamu görevlilerinin kamu hizmetlerini yerine
getirirken uymaları gereken “tarafsızlık, sosyal adalet, dürüstlük, saydamlık, hesap
verebilirlik, kamu yararını gözetme, çıkar çatışmasından kaçınma” gibi ahlaki ilke ve değerler
bütününden meydana gelmektedir (27).
Kamu sektöründe görevli hekimler ve diğer halk sağlığı hizmet sunucularının
görevlerini yürütürken uymakla yükümlü oldukları “etik davranış ilkeleri” Kamu Görevlileri
Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile 5176 sayılı
Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun’un 3. maddesinde belirlenmiştir.
Bu etik davranış ilkeleri şunlardır (28);
-
Görevin yerine getirilmesi sırasında kamu hizmeti bilinci: Kamu hizmetlerinin
yerine getirilmesinde, katılımcılık, sürekli gelişim, saydamlık, tarafsızlık, kamu
yararını gözetmek, dürüstlük, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik, beyana güven ve
hizmette yerindenliğin esas alınması.
-
Halka hizmet bilinci gelişmesi: Kamu hizmetlerinde, halkın ihtiyaçlarının en hızlı,
verimli ve etkili biçimde karşılanıp günlük yaşamın kolaylaştırılması, hizmet
kalitesinin yükseltilmesi,
10
-
Hizmet standartlarına uyma: Tüm personel kamu hizmetlerini yürütürken belirlenen
standartlara uymalı, hizmetten yararlananları yapılan iş ve işlemlerle ilgili
bilgilendirmelidir.
-
Amaç ve misyona bağlılık: Kamu çalışanları toplum refahı, ülke çıkarları
doğrultusunda hareket edip çalıştıkları kurumların amaçlarına ve misyonuna uygun
davranmalıdır.
-
Dürüstlük ve tarafsızlık: Kamu görevlileri, yaptıkları tüm eylem ve işlemlerinde
dürüstlük, yasallık, adalet ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda, görevlerini sürdürmelidir.
Irk, dil, din, felsefi inanç, cinsiyet, siyasi düşünce gibi nedenlerle ayrım yapmamalı,
fırsat eşitliğini engelleyici, temel hak ve özgürlüklere aykırı davranışlardan veya
kısıtlayıcı uygulamalardan kaçınmalıdır.
-
Saygınlık ve güven: Kamu görevlileri, halkın kamu hizmetine duyduğu güveni
zedeleyici, adalet ilkesine zarar verici ya da şüphe uyandırıcı davranışlardan
kaçınmalıdır.
-
Nezaket ve saygı
-
Çıkar çatışmasından kaçınma
-
Görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmaması
-
Hediye alma ve menfaat sağlama yasağı
-
Kamu malları ve kaynaklarının kullanımı: Kamu taşıtları ve binaları ile diğer kamu
kaynaklarının ve mallarının kamusal hizmet gerekleri ve amaçları dışında
kullanılmaması ve kullandırılmaması, bunların her an hizmete hazır durumda
bulundurulması ve korunması için gerekli tedbirlerin alınması.
-
Savurganlıktan kaçınma: Kamu taşıtları ve binaları ile diğer kamu kaynaklarının ve
mallarının kullanımında savurganlıktan ve israftan kaçınılmalı, verimli ve tutumlu
davranılmalıdır.
11
-
Gerçek dışı beyan ve bağlayıcı açıklamalar: Kamu görevlilerinin, görevleri
süresince yetkilerini aşarak bağlayıcı açıklama, vaat, taahhüt veya girişimlerde
bulunmaması, gerçek dışı ve aldatıcı beyanat vermemesi gerekir.
-
Bilgi verme, katılımcılık ve saydamlık: Halkın bilgi edinme hakkı doğrultusunda
istenilen bilgi veya belgelerin usulune uygun olarak “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu”
uyarınca verilmesi, kanunların izin verdiği ölçüde yöneticilerin, kurumlarının faaliyet
ve denetim raporlarını, ihale süreçlerini kamuoyuna sunması, yasal engel yoksa kamu
hizmetleri hakkındaki kararların alınması ve uygulanmasında, doğrudan ya da dolaylı
etkilenecek kişilerin katkıda bulunmasının sağlanması gerekir.
-
Yöneticilerin hesap verme sorumluluğu
-
Eski kamu görevlileriyle ilişkiler: Kamu hizmetlerinden eski kamu görevlilerinin,
ayrıcalıklı bir şekilde yararlandırılmaması, ilgili kanunlardaki süreler ve hükümler
saklı kalmak kaydıyla, önceden görev yaptıkları yerlerde, doğrudan veya dolaylı
herhangi bir komisyonculuk, bilirkişilik, temsilcilik, aracılık gibi görev ya da iş
verilmemesi gerekir.
-
Mal bildiriminde bulunma: Kendileri, eşlerine ve velayetlerindeki çocuklarına ait
taşınır ve taşınmazları, borç ve alacakları bildirmelidirler.
Kamu
Görevlileri
Etik
Kurulu’nca
hazırlanan
“Kamu
Görevlileri
Etik
Sözleşmesi”nde de benzer maddeler sıralanıp “...yönetmeliklerle belirlenen etik davranış
ilke ve değerlerine bağlı hizmet sunmayı ve görev yapmayı taahhüt ederim.” şeklinde
sonlanmaktadır (28).
Meslek Etiği
Etiğin bir alt dalıdır. İnsan yaşamının büyük bir kısmını oluşturan meslek hayatında da
belirli etik anlayış ve kurallar mevcuttur. Bu anlayış doğrultusunda, meslek etiği mesleki
faaliyetleri sürdürürken nasıl davranılacağı konusunda rehberlik eden, sergilenen davranışları
yönlendiren, etik standartlar ve prensiplerin toplamıdır (29,30). Meslek etiğinin evrensel
nitelikte olduğu düşünülür ki, aynı mesleği temsil eden kişilerden dünyanın neresinde olursa
olsun, meslek etiği kurallarına uymaları beklenir (31,32).
12
Biyoetik
Biyoetik etik, çalışma çerçevesinin halk sağlığı ile en çok kesiştiği alandır. Biyoetik
önceleri biyomedikal etik ya da hasta-hekim ilişkisindeki sorunları irdeleyen tıbbi etik
kavramından örnek alınarak ortaya çıkmıştır. Günümüzdeyse insanlar üzerinde yapılan bütün
çalışmaları ve araştırmaları konu edinen genişlemiş bir uğraş alanıdır (7). Bugün biyoetik;
araştırma etiğini, çevre etiğini ve tüm meslek etiklerini içeren genişlikte interdisipliner bir
çalışma alanı konumuna gelmiştir. Bu yaklaşım bireylerin diğer tüm canlılarla birlikte,
sağlıklı bir çevre içerisinde, ekosentrik bir anlayışla, uzun ve sağlıklı yaşamalarını da
amaçlamaktadır (7,33).
Halk Sağlığı etiği ve biyoetik arasında bireyi ve toplumu önceleme bakımından temel
zıtlıklar bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde gruplandırılabilir (34);
-
Nüfus odaklıya karşı bireysel odaklı
-
Toplum bakış açısına karşı bireysel bakış açısı
-
Sosyal belirleyiciler konusunda kaygıya karşı bireysel sorumluluk
-
Sistemlerin uygulanmasına odaklanmaya karşı bireysel karar verme
Biyoetik tıbbi eylemlerin dışında, insanın çevreyle ve doğayla olan etkileşimlerde
değer sorunlarının da irdelendiği, disiplinler arası akademik bir alandır. Tıbbi araştırmalarda
koruyucu hekimlik, dürüstlük, sağlık ekonomisi, sağlık politikaları, gibi genel ve toplumsal
yönü ağır basan konular kapsamında beliren etik sorunları konu edinen bir çalışma alanıdır
(35-37).
Tıp Etiği
Meslek etiğinin alt gruplarından biri olan tıp etiği, sağlık profesyonellerinin tıbbi
ilişkiler çerçevesinde iyi davranmak adına nelerden kaçınmaları ve neleri yapmaları gerektiği
konularıyla ilgilenir. Hem akıl yürütüp soyut düşünme, hem de belirlenmiş kurallara uyma
durumunu kapsamaktadır (35,38). Tıbbi eylemler çerçevesinde düşünüldüğünde mutlak
“iyi”nin ya da mutlak “kötü”nün var olup olmayacağı, neyin “iyi” ya da neyin “kötü” olduğu,
temel sorun alanlarıdır (35,39). Tıp etiğinin tıbbın gündelik uygulamalarında ortaya çıkışı
yalnızca değer sorunlarıyla karşılaşmayla sınırlı değildir. Uygulanan her tıbbi eylemin kendi
içinde değerlendirilmesi gereken bir etik boyutu vardır. Etik duyarlılığına ve bilincine sahip
olmak, olayları ve uygulamaları bu boyutuyla değerlendirmeye almayı ve gözden
kaçırmamayı sağlamaktadır. Etik duyarlılık ve etik bilinç, etik sorunların hem tanınmasında
13
hem çözümlenmesinde hem de ortaya çıkışlarının engellenmesinde son derece önemli bir rol
oynamaktadır (35,40).
Ülkemizdeki mesleki kuruluşların oluşturup sundukları meslek etiklerinde ise etik;
mevzuat şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Hekimlik mesleği için Türk Tabipler Birliği’nin
(TTB) hazırladığı Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nda yer alan etik ilkelerden bazıları
şunlardır:
“Madde 1- Bu kuralların amacı, hekimlerin mesleklerinin gereklerini yerine getirirken
uymaları zorunlu olan hekimlik meslek etiği kurallarını belirlemektir”
“Madde 6- Görevlerini yerine getirirken, hekimin uyması gereken evrensel tıbbi etik
ilkeleri; yararlılık, zarar vermeme, adalet ve özerklik ilkeleridir” (29,41).
Tıp Etiğinde İlkeler
Sağlık etiği konusunda son dönemlerde yoğun şekilde kullanılmakta olan ilke kavramı
ve onun belirli öğelerinin temelleri Hipokrat’a kadar uzanmakla birlikte, sağlık etiği ilkeleri
Thomas Percival tarafından ilk kez 1803 yılında yazılı hale getirilmiştir (42,43). En son
Amerikan Tıp Birliği tarafından 2001 yılında revize edilen bu ilkeleri şu şekilde sıralamak
mümkündür (44):
1.
Hekim saygı ve şevkat ile insan hakları ve insan onuru için yeterli tıbbi bakım
hizmeti sağlamaya kendini adamalıdır.
2.
Hekim profesyonellik standartlarını korumalı, profesyonel ilişkilerinde dürüst
davranmalı, meslektaşlarının ve sağlık kuruluşlarının etik dışı davranışlarıyla ve
“hekimlerin yetkinlik eksikliği” ile mücadele etmelidir.
3.
Hekim hastanın yararı için gereken sorumluluğu üstlenmeli aynı zamanda
yasalara saygılı davranmalıdır.
4.
Hekim meslektaşlarının, diğer sağlık çalışanlarının ve hastalarının haklarına saygı
göstermeli ve hukuki kurallar çerçevesinde hastanın gizliliğini sağlayıp sırlarını
korumalıdır.
5.
Hekim tıp eğitimini sürdürmek ve bilgilerini güncel tutmak için çalışmayı
sürdürmeli, bilimsel bilgi ve uygulama kapasitesini geliştirmeli; gerektiğinde,
meslektaşlarına, topluma ve hastalarına danışmanlık yapabilmeli, yeteneklerini
gerektiği şekilde kullanabilmelidir.
14
6.
Hekim, acil durumlar dışında, hasta bakımı sırasında gerekli tedavi hizmetlerini
seçerken özgür olmalıdır.
7.
Hekim toplumun ve halk sağlığının geliştirilmesine ve iyileştirilmesine katkıda
bulunacak faaliyetlere katılma sorumluluğunu kabul etmelidir.
8.
Hekim hastalarının tedavi sürecinde ortaya çıkabilecek beklenmedik durumların
sorumluluğunu kabul etmelidir.
9.
Hekim tüm insanların sağlık hizmetine ulaşımını desteklemelidir.
Tıp etiği ilkelerinin temelde gruplandırıldığı alt başlıklar şunlardır (44-48):
-
Yarar sağlama,
-
Özerk olma ve başkalarının özerkliğine saygı gösterme: Kişi onur ve
özgürlüğüne, bireylerin haklarına saygı gösterilmesi zorunludur.
-
Zarar vermeme: Bu ilke hekimliğin temeli olan “önce zarar verme” kuralına
dayanmaktadır.
-
Adalet ve Hakkaniyet: Sözlük anlamından daha geniş kapsamlı olarak, adalet,
hakkaniyet, doğruluk ve tarafsızlık gibi öğeleri kapsamaktadır.
Aydınlatma, sır saklama, dürüstlük, mahremiyete saygı gösterme, ayrımcılıktan
kaçınma, eşit hizmet sunma, saygılı davranma, iletişim ve onam, mesleki gizlilik, yeterliği
olmayan hastalar hakkında karar verme süreci, temel ilkeler arasında bulunmamakla birlikte,
birçok kaynakta sağlık etiği ilkeleri olarak kabul görmektedirler (45,49). Bunların dört temel
ilke arasında yer almamasının nedeni de, bu ilkeler göz ardı edildiğinde doğacak olumsuz
sonuçların zaten dört temel ilkenin içinde yer almasıdır.
Tıp Etiği Eğitimi
Tarihsel sürece bakıldığında meslek ahlakı ilkelerinin Hipokrat’tan bu yana eğitilene
bir şekilde aktarıldığı görülmektedir. Bu eğitim uzan yıllardır “Deontoloji” adıyla tıp
eğitiminde yerini almaktadır. Müfredat içeriği Tıp Tarihi’yle birlikte, ağırlıklı olarak, hekimin
görev ve sorumluluklarından ve mevzuat bilgisinden oluşmaktadır. Eğitim programlarının
haricinde tıp etiği konusunda ulusal ve uluslararası çeşitli yasal düzenlemeler de mevcuttur.
Son zamanlarda hem Türkiye’de hem de dünyada, mezuniyetten önceki ve sonraki dönem
sürecinde tıp etiği eğitiminin gerekliliğine ve önemine vurgu yapılmaktadır (50).
15
Malpraktis davalarının medyada, kamuoyunda daha fazla yer bulması, artması ya da
yargı ve TTB tarafından ceza alan hekim sayısının çoğalması, toplumun hekimleri ve icra
ettikleri hekimlik mesleğini eskiye oranla daha fazla sorgulaması, tıp eğitimi içeriğindeki etik
eğitiminin önemini gözle görünür kılmaktadır (50). İyi düzenlenmiş eğitim çalışmaları ile
bireylerin etik değerler ve ilkeler konusunda bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Mesleki etik konusunda eğitim programları, iş görenleri belirlenmiş etik ilkelere karşı duyarlı
kılar (32,51).
Etik eğitimin amacı; bireyin dahil olduğu toplumun kurallarının ve normlarının
ötesinde, akıl yürüterek ideal toplum yapısının hangi tür ilkeler zeminine kurulabileceğini
belirlemek ve bireyleri, ahlak konusunda kendi kendine yargılama yapabilecek konuma
getirmek olmalıdır. Her insan bireysel kararlarını kendi hür iradeleri ile verebilmelidir.
Bireylerin uymaları için etik ilkelerin belirlenmesi ve bu ilkelerin onlara dayatma olarak
sunulması tam anlamıyla doğru bir davranış olmayabilir. Ancak belirli kavram ve değerler
üzerinde bütün bireylerin birleşebilmeleri için bu kaçınılmazdır. Bireyler belirlenen bu
kavramları ve temel etik değeri içselleştirdikten sonra daha iyiyi aramaya yönelebilirler
(32,52).
Tüm meslek dallarında olduğu gibi tıpta da bu mesleğin uygulayıcısı hekimlerin
hastalarına, meslektaşlarına, topluma ve kendilerine karşı yerine getirmekle yükümlü
oldukları bir takım sorumlulukları ve etik görevleri vardır (32,53). Yetiştirilecek hekimler
dahil oldukları meslek grubunun evrensel etik değerlerini bilen, karşılaştıkları değer
çatışmalarını tanıyan ve onlara evrensel değerler çerçevesinde çözümler üreten bireyler
olmalıdırlar. Bu değerler ayrım yapmamak, yaşama ve bireylerin sağlığına saygı göstermek,
özenli davranmak, hastalarının mutlak yararını kendi çıkarının her zaman önünde tutmak,
mesleki gizlilik, özerkliğe saygı göstermek, mesleki bağımsızlık ve sağlığın ayrım yapmadan
tüm belirleyicilerini dikkate almaktır. Yetiştirilecek hekim aynı zamanda, meslek ahlakını
ileriye taşıyan, hizmet sunumu sırasında kalıplara sığmayan olaylarla karşılaşıldığında etkili
çözümler sunabilmeli, mesleki etik değerlerini koruyarak etik ikilemlerin çözüm sürecindeki
seçimlerini haklı çıkarabilmelidir.
Ulusal ve uluslararası
uygulayabilen
hekimlerin
öneri metinlerinde mesleki ilkeleri koruyabilen ve
yetiştirilmesi
için
hayat
vurgulanmıştır (50,54).
16
boyu
etik
eğitimin
gerekliliği
HALK SAĞLIĞI ETİĞİ
Halk sağlığı etiği tıp etiği ile oldukça benzer ve ilişkilidir, ancak yalnızca bununla
sınırlı değildir. Halk sağlığı etiği ile geleneksel tıp etiği arasındaki temel ayrım, halk sağlığı
meslek
adamlarının
kişilerin
sağlığından
çok
toplumların
sağlık
problemleri
ile
ilgilenmeleridir. Sosyal bakış açısını da gerektiren halk sağlığının en önemli sosyal
amaçlarından biri, bireylerin yaşam koşullarının iyileştirilmesidir (9,55).
Halk Sağlığı Etiği İlkeleri ve Değerleri
Halk sağlığı etiği değerler ve inançlar dışında bazı ilkeleri de içinde barındırmaktadır.
Bu ilkeler; genel yaklaşımların çerçevesini çizer; ama bireysel farklılıkları ve öncelikleri
çoğunlukla dikkate almayabilir (7,10). Halk sağlığı etiği temel ilkeleri (10);
1.
Halk sağlığı olumsuz sağlık sonuçlarını önlemek amacıyla başta hastalık ve sağlık
gereksinimlerinin temel nedenlerini ele almalıdır.
2.
Halk sağlığı toplumdaki bireylerin haklarına saygı duyacak şekilde toplum
sağlığını ele almalıdır.
3.
Halk sağlığı politikaları, programları topluluk katılımına fırsat sağlayacak süreçler
yoluyla geliştirilmelidir.
4.
Halk
sağlığı
uygulamaları,
toplumun
tamamını
kapsamalıdır.
Haklarını
koruyamayacak olan bireyler için özel önlemler alınmalıdır. Eşitlik ve hakkaniyet
kavramları gözetilmelidir.
5.
Halk sağlığını koruyan etkili politika ve programların uygulanması ve sağlığı
geliştirmek için ihtiyaç duyulan kanıta dayalı bilgiyi aramalıdır.
6.
Halk sağlığı kurumları politika ve programlarla ilgili kararlarda ve bunların
uygulanması için toplumun onayını almalıdır ve bilgiyi toplumun tüm
katmanlarına ulaştırmalıdır.
7.
Halk sağlığı kurumları kaynaklar ve sahip oldukları bilgiler çerçevesinde halk
tarafından kendilerine verilen yetkiyi özellikle acil, toplumun gereksinim duyduğu
her an zamanında kullanmalıdırlar.
8.
Halk sağlığı program, yaklaşım ve uygulamaları toplumdaki çeşitliliği, kültürel
özellikleri, inanç ve değerleri dikkate almalıdır.
9.
Halk sağlığı programları ve politikalarının fiziki ve sosyal çevreyi geliştiren bir
şekilde uygulanması gerekmektedir.
17
10. Halk sağlığı kurumlarının birey ve topluma zarar getirecek bilgilerin gizliliğini
koruması gerekir. Birey veya başkalarının yüksek zararı söz konusu olan istisnalar
temelinde haklı olmalıdır.
11. Halk sağlığı kurumları çalışanlarının mesleki yeterliğini teminat altına almalıdır.
12. Halk sağlığı kurumları ve çalışanları toplumlar ve katmanlar arasında işbirliği
sağlamalıdır.
Halk Sağlığı Etiği Sorun Alanları
Günümüzde halk sağlığı kapsamındaki tartışmalarda pek çok etik sorun hakim
olmuştur. Bu durum sıradan günlük uygulamalarda karşılaştığımız etik problemlere de dikkat
etmeyi gerektirir. Halk sağlığı kapsamındaki etik mücadele alanları (9,55);
1. Bireye saygı ve toplumu korumak; Halk sağlığı konusundaki en eski mücadele,
bireyin özgürlüğüne ve onuruna zarar vermeden içinde bulunduğu toplumun
sağlığını korumaktır.
2. Kişisel verilere erişilmesinde gizlilik ve mahremiyet
3. Riskleri ve yararları dengelemek; Toplumun sağlığını korumak için gerekli olan
bazı uygulamalar bireylerin sağlığı için risk taşıyabilir.
4. Aydınlatılmış onam ve otonomi; Otonomi kelime anlamıyla kişinin kendi kendini
yönetmesi demektir (56).
5. Çıkar çatışmaları
6. Zararlı “yarı gerçekler”; Bu sorun alanı 1980’ li yılların sonunda İngiltere’de sığır
spongioform ansefalopatisinin insanda görülen Creutzfeld-Jacob hastalığının bir varyantı olan
şeklinin sonucu ortaya çıkan salgında ortaya konmuştur. Resmi görevlilerin salgın sırasındaki
fiyaskoyla sonuçlanan politik taktikleri nedeniyle toplumun güveni sarsılmıştır. Bu gibi
durumlarda sık uygulanan yanlış bir yaklaşım mevcut sorun sırasında önce olayları saklamak,
sonrasında ise panik yaratacak ve toplumu korkutacak bilgileri açıklama yönündedir. Doğru
yaklaşım ise sorun sürecinin başlangıcından itibaren topluma karşı açık olunmasıdır.
Gerçeklerin bilinmediği durumlar karşısında da bilgisizliği kabul etmek ve bu sırada gerekli
bilgileri sağlayıp sorunu çözmek için yapılanları sade bir biçimde anlatmaktır (9,55). Aynı
zamanda bilim insanlarının topluma karşı açık olmak gibi etik bir yükümlülükleri de vardır.
18
7. Riskle ilgili bilgi iletişimi; Risk kavramı konusunda halk ile açık ve bilgilendirici
şekilde iletişim halinde olmak etik bir sorumluluktur.
Herhangi bir sorun konusunda epidemiyolojik kanıtlar temin edilmeden önce
“ihtiyatlılık” ilkesinin uygulanması gerekmektedir. Kısa vadeli politik ve ekonomik
yararlardan çok toplumun yararı lehine davranılmalıdır.
8.
Yafta, yapıştırma, damgalama; Riskle ilgili dikkatsizce sunulan yetersiz
epidemiyolojik sonuçlara dayanan açıklamalar ve yapılan genellemeler hastaların ya da olası
hastaların kolaylıkla suçluluk duymalarına yol açabilir (9,55).
Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitiminde Etik Eğitimi
Last’a göre halk sağlığı uzmanı “Halk sağlığına özgü uygulamalı ve kuramsal
eğitimleri alıp, halk sağlığı alanında uzmanlaşmış hekimdir” (11,12).
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) tarafından 2002 yılında yayınlanan
“Halk Sağlığı Toplum Hekimliği Uzmanı Meslek Tanımı, Bilgi ve Beceriler Listesi”nde
“Halk Sağlığı Etiği” kavramına rastlanmazken, halk sağlığı etiği eğitimi 04.06.2013
tarihinden itibaren geçerli olarak “Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart
Belirleme Sistemi”nde (TUKMOS) halk sağlığı uzmanlık eğitimi çekirdek müfredatının
içeriğinde yerini almıştır.
TUKMOS’daki müfredatın içeriğinde “Müfredat Tanıtımı” bölümünde “2,3 Uzmanlık
Eğitim Süreci” alt başlığıyla sunulan ilgili maddenin içeriği şöyledir: “Halk sağlığı uzmanlığı
eğitimi; kuramsal eğitim, klinik rotasyonlar, saha çalışmaları, tez hazırlama aşamalarından
oluşmaktadır. Kuramsal eğitim ders, seminer, kurs şeklinde yürütülebilir ve şu konuları
kapsar: Halk Sağlığı Kavramı, Epidemiyoloji, Biyoistatistik, Sağlık Yönetimi, Sağlık
Politikaları, İş Sağlığı, Çevre Sağlığı, Bulaşıcı Hastalıklar, Kadın Sağlığı, Üreme Sağlığı,
Çocuk ve Adolesan Sağlığı, Okul Sağlığı, Yaşlanma ve Kronik Hastalıklar, Sağlığı
Geliştirme, Sağlık Eğitimi, İletişim, Demografi, Sağlık Sosyolojisi ve Antropolojisi, Toplum
Ruh Sağlığı, Toplum Beslenmesi, Sağlık Ekonomisi, Olağanüstü Durumlar ve Afet Yönetimi,
Halk Sağlığı Etiği, Kazalar, Yaralanmalar ve Kontrolü, Özel Gruplara Yaklaşım” (57).
HASUDER tarafından 05 Eylül 2015 tarihinde Ankara’da düzenlenen etik çalıştayı
Halk Sağlığı Etik İlkeleri’nin belirlenmesi amacı taşıyan ve belirli aralıklarla tekrarlanması
planlanan etik toplantılarının başlangıcı niteliği taşımaktadır. Bu çalıştayla HASUDER
gündeminde etik ilkelerin önemli bir yer teşkil etmeye başladığı söylenebilir. Bu toplantıda
19
toplumun sağlık düzeyinin her yönden geliştirilmesi için gerekli olan bilim, beceri ve inancın
bir bileşimi olan halk sağlığı anlayışının yaşama geçirilmesi için bazı ilkelerin sahiplenilmesi
ve onların doğurduğu yükümlülüklere uyulması vurgulanmıştır. Bu ilkeler;
-
Bilimsellik,
-
Eşitlik ve hakkaniyete dayanan bir adalet anlayışını benimsemek,
-
İnsanlık ve toplum yararını gözetmek ve savunmak,
-
Sağlık hakkını, sağlığın ön koşullarını ve sosyal belirleyenlerini göz önüne
almak,
-
Yetkin olmak,
-
Meslektaşlarla ilişkilerde özenli olmak,
-
Birey özerkliğine saygı göstermek olarak gruplandırılmıştır.
AHLAK, HUKUK VE ETİĞİN TEMELLERİ
Ahlak, hukuk ve etik yakın ilişkilidir ancak özünde farklı kavramlardır. Ahlaki
değerler ya da ahlak standartları kısmen büyük ölçüde evrensel nitelikli insan inançlarına
kısmen de bir kültürü oluşturan gelenek ve göreneklere dayanır. Hukuk yasaları ise bir ulusun
kabul görmeyen davranışları cezalandırmak ya da iyi davranışları ödüllendirmek için
oluşturduğu standartlar ve kurallar bütünüdür (9,55).
Etik-Ahlak Ayrımı
Etik ile ahlakı iki farklı kavram olarak düşünmek yaygın bir yaklaşımdır. Bu farklılık
çerçevesinde etik, bireylerin davranışlarını irdeleyen soyut düşünsel bir etkinlik, ahlak ise
bireylerin davranışlarını şekillendiren toplumsal somut bir düzenektir (35,38). Ahlak,
toplumların çıkarları ve gereksinimleri doğrultusunda, alışkanlıklar, töreler, gelenekler ve
kendiliğinden biçimlenmiş, kamuoyunun gücünden destek alan, genel kabul görmüş kurallar
sistemidir. Ahlak görelidir ve hem toplumlar arasında hem de zaman içinde belirli bir
toplumda değişebilmektedir (35,58). Ahlak, içinde bulunulan koşullarda nasıl davranılması
gerektiğini belirten yazılı olmayan standartları oluştururken etik, ahlak konusunda söz
söyleme faaliyetidir (35,59, 60).
Halk Sağlığı Etiği Hukuk İlişkisi
Genel ahlak ve meslek etiği kapsamında etik ile hukukun temel ortak noktası kural
koyucu sistemler olmalarıdır. Hukukun kuralları devlet gücüyle ve kuvvetli yaptırımla
20
desteklenmiş olduğundan dolayı daha kuvvetli, etik kuralları ise nispeten daha zayıftır. Söz
konusu bir konudaki bazı kuralların hem hukuk hem de etik kuralı olması rastlanan bir
durumdur (35,38,61).
Etik, toplumun bakış açısını göz önüne alarak bireylerin uygun görülmeyen
davranışlarını belirler. Etik ilkeler uzun yıllar süren tartışmalar sonunda ortaya çıkar. Mevcut
yasal düzenlemeler de genellikle etik tartışmalardan sonra gerçekleşir. Belli bir konuya ilişkin
etik tartışmalar başlayıp, dikkatler bu konu üzerinde yoğunlaştıktan sonra, etik sorunlara yol
açan konulara çözüm getiren yasalar düzenlenir (62).
Şekil 3: Olayların Etik ve Yasal Olma Durumlarına Göre Gruplandırılması (27)
Etik bakışıyla olmuş ya da olması muhtemel bir eylem tartışılırken, felsefenin
yöntemleri kullanılıp yasalar yerine temel değerler referans alınır. Bu gibi tartışmalardan elde
edilen sonuçlar, kimi zaman yasalarla bağdaşırlar kimi zaman da çelişirler. Yasada söz
konusu durumla ilgili bir düzenleme olmaması durumunda ise yasama konusunda öneri
niteliği taşırlar. Hukukun etik tartışmalar üzerinden şekillenmesi ona daha yüksek bir
geçerlilik ve saygınlık kazandırır (35,63).
Hukuk çerçevesi dikkate alındığında normları benimsemek yetmez, onlara uymak
esastır (35,60). Bazen de etik davranmanın gereği olarak yasaya karşı çıkmak ya da uymamak
gündeme gelebilir. Önemle vurgulanması gereken bir konu da etik evrensellik iddiası taşırken,
genel ahlak gibi yasaların da mekanlara ve zamana bağlı sınırlı bir geçerliliği olduğudur
(35,64).
21
HALK SAĞLIĞI ETİĞİ-EKONOMİ-SAĞLIK İLİŞKİSİ
Türkiye’de geride bıraktığımız son 25 yıllık zaman zarfında sağlık sisteminde
finansman ve örgütlenme modelini değiştiren politikaların uygulanması sonucunda sosyal
devlet anlayışından liberal devlet anlayışına dönüşümle birlikte sağlık hizmet kültürü ve
sunumu da büyük ölçüde değişikliğe uğramıştır. “Sağlıkta Dönüşüm” projesiyle birlikte
birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumunda aile hekimliği modeli uygulamaya girmiş,
sevk zincirinin kaldırılmasıyla ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini sunan
hastanelerin ise kar amaçlı işletmeleştirilmesi amaçlanmıştır (50).
Nüfus tabanlı yapılanma esas alınarak, sağlık hizmetlerini, koruyucu, tedavi edici,
geliştirici ve esenlendirici tüm yönleriyle sunan, gereksinim ölçütüne göre sunulacak hizmeti
belirleyen, sağlığı bütün olarak değerlendiren, ekip çalışmasıyla gezici olarak sunulan hizmet
anlayışı kalkmış, bireye odaklı liberal bakış açısıyla, tedavi edici hizmetlere öncelik veren bir
anlayış benimsenmiştir. Sağlık hizmetlerinin sunumunda gereksinim ölçütünden çok, satın
alma gücüne göre sunulması, sağlık kavramını değişime uğratmıştır (50).
“Rekabet”, “karlılık” ,“performans”, gibi pazarın söylemlerinin ve ölçütlerinin sağlık
hizmetlerinin değerlendirilmesinde kullanılmaya başlanmasıyla, hastalar hizmet satın alan
müşteriye, sağlık çalışanları işçiye, sağlık kurumları da hizmeti satan işletmelere dönüşmeye
başlamıştır. Bu değişim ahlak anlayışını ve hukuku da etkilemektedir. Sağlık hizmetlerinin
sunumunda amaçlanan sonuçlar sağlık düzeyinin geliştirilmesi yerine karlılık olarak ölçüt
alınmaya başladıkça, tıp uygulamaları sırasında daima hastanın yararını gözeten, ödeme
gücüne göre ayrım yapmayan, meslek ahlakı kurallarını uygulamak güçleşmiştir. Sağlık
hizmetlerinin ticari ölçütlerle değerlendirilmesiyle müşteri konumuna gelen hastaların tüketici
hakları, sağlık sektörüne hasta hakları olarak yansımış, sonucunda sağlık hizmetlerinin
kullanımında müşteri memnuniyeti ve seçme hakkı ön plana çıkmıştır. Bu değişimin getirdiği
yasal düzenlemelerle malpraktis, tazminat gibi sonuçlar gündeme gelmiş, müşteri ile satıcı
arasında “aydınlatılmış onam” hukuki bir sözleşme olarak önem kazanmıştır (50).
Sağlık hizmet sunumunda ortaya çıkan bu yozlaşma toplumda da rahatsızlık
yaratmaya başlamış nazik, hastaya seçme hakkı tanıyan hekimler ve sağlık kurumları daha
çok tercih edilir olmuştur. Sağlık piyasasındaki bu tercihler dikkate alındığında ahlaki
değerlere sahip çıkmak ya da çıkıyor gibi görünmenin sağlık kurumunun ve hizmet
sunucuların imajı acısından oldukça önemli bir getirisi olduğu görülmüştür. Bu değişim tıp
etiği eğitiminin gündeme gelmesinin temel nedenlerinden biri olarak dikkate alınmalıdır (38).
22
UYGULAMADA GÜNDEME GELEN ETİK SORUNLAR
Etik sorunlar endüstri, ticaret, politika, hukuk, güvenlik, çevre, sağlık bakım
hizmetleri, tıp ve halk sağlığı gibi birçok alanda ve meslek grubunda karşılaşılan sorunlardır.
Modern yaşamın getirisi olarak hemen her alanında kamuoyuna yaygın bir şekilde yansıyan
mesleki kötü uygulamalar, ilgili grupları mesleki itibarlarını ve onurlarını koruyacak yollar
aramaya itmiştir (9,55).
Etik bilgisinden bağımsız olarak halk sağlığı alanında çalışmasını sürdüren
profesyonellerin neredeyse tamamı, toplum sağlığı yararına çalışmanın ahlaki bir boyutu
olduğunu düşünmektedir (7,65). Günümüzde gündemde olan ve toplum sağlığını etkileyen
temel sorun alanları; yoksulluk, savaş, insan hakları, düşük gelir düzeyi, tıbbi araştırmalar,
kaynakların eşit dağılmaması, biyoterörizm, enfeksiyon hastalıkları, temiz suya ulaşamama,
iklim değişiklikleri, gıda sorunları, biyoçeşitlilik, biyogüvenlik gibi ana başlıklarda
sıralanabilir (7).
Etiğin temel ilke ve yaklaşımları dikkate alındığında bu ilkelerin halk sağlığı alanına
uygulanmasının getirdiği bazı zorlukları bulunmaktadır. Temelde toplum yararını önceleyen
halk sağlığı felsefesi, etiğin bireyin yararını önceleyen temel felsefesi ile zaman zaman karşı
karşıya gelmektedir.
Etik, toplum sağlığı uygulamalarından çok toplumu oluşturan bireyler üzerinde
yapılan çalışmalara öncelik vermektedir. Doğası gereği toplumu önceleyen ve uluslararası,
ulusal ve yerel kaynakları kullanan halk sağlığı biliminin uygulamaları birey açısından
değerlendirildiğinde kimi zaman etik problemler yaratabilmektedir (7,66). Bu tür durumlar
özellikle halk sağlığı klinik uygulamaları sırasında görülebilmektedir. Aşılama, bağışıklama
çalışmaları bu konuda örnek olarak verilebilir (7).
Last’a göre bu gibi durumlarla karşı karşıya kalındığında her zaman bir “doğru” yanıt
bulunmadığı için, tartışılmaz biçimde ileri sürülen “uzman” hükümleri yerine mantık
çerçevesinde uygulanacak olan biyomedikal ilkeler daha yerinde olacaktır (22).
Halk sağlığı pratiği sırasında etik tutumun doğru şekilde uygulanabilmesi için süreç
değerlendirmesi çok önemlidir (9,55). Buna göre etik yaklaşımda;
1.
Problemler belirlenmeli
2.
Seçenekler gözden geçirilmeli
3.
Problemin kiminle ilgili olunduğu sorusu cevaplanmalı (toplum, kişi, grup, sağlık
çalışanları, kuruluşlar)
4.
Var olan bütün bilgi toplandıktan sonra dikkatle değerlendirilmeli
23
5.
Seçenekler arasında öncelikler belirlenmeli
6.
Verilen kararların sonuçları değerlendirilmeli (inançlar, sosyal değerler, toplum
standartları vb.)
7.
Seçenek kesinleştirilmeli ve eyleme geçilmeli
8.
Sonuçlar değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirme sırasında tatminkar olan ya da olmayan birçok seçenek olduğu ve
gerçekte tek bir doğru ya da kesin doğru yanıtın olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır (22).
Beauchamp ve Childress; tıp uygulamaları sırasında karşılaşılan etik sorunların
çözümünde,
etik ilkelerden herhangi birinin ya da fazlasının mevcut koşullara göre
seçilebileceğini, bazı ilkelerin da feda edilebileceğini belirtmiştir. Muhtemel çatışma
durumlarında ihlal edilecek ilkenin nasıl seçileceği hususunda, dikkat edilmesi gereken bazı
noktalar (45,67);
1.
Etik ilkenin çiğnenmesinde geçerli ve gerçekçi bir neden bulunmalı,
2.
Başka bir seçeneğin olmadığı durumlar söz konusu olduğunda çatışan ilkelerden
bazılarını çiğnemek kaçınılmaz olabilir,
3.
İlke ihlali, planlanan eylemin amacı doğrultusunda en az zararla yapılmalı,
4.
İlkeyi ihlal eden kişi de bu ihlalin etkilerini en az düzeye indirmeye çalışmalıdır.
DEĞİŞEN DÜNYA VE YENİ ETİK SORUNLAR
Bilimsel bilginin ve bunun getirisi olarak teknolojik olanaklılığın artması, yeni sorun
alanlarını ve sorunları da beraberinde getirmektedir. İnsanların ve diğer varlıkların
niteliklerine önceden olmadığı kadar müdahale imkanı doğmakta ve olanaklar giderek
artmaktadır (50).
İnsanın hayatı ne zaman başlar ya da sonlanır? Biz yaşamı ne zaman başlatabilir ya da
sonlandırabiliriz? Kürtaj kadının özerk hakkı mı? Embriyo dokuları kullanılmalı mı? Ölümün
tanımı nedir? Sperm bankaları oluşturulmalı mı? Taşıyıcı annelik olmalı mı? Teknik olarak
mümkün olan her şeyi yapmalı mıyız? AIDS’e, kansere, diğer sık görülen öldürücü
hastalıklara karşı bağışık insanlar yapmalı mıyız? Toplum bağışıklığı için kişisel onamdan
vazgeçilebilir mi? Genlerle oynayabileceksek nerede durmamız gerektiğini hangi kurallara
göre ve nasıl belirleyeceğiz? (50) Cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyan kişilerin cinsel
partnerleri bilgilendirilmeli mi? Gelenekler ve inançlar doğrultusunda kadın ve çocukların
24
zarar görmesine seyirci kalınmalı mı? Çevrenin herhangi bir nedenle herhangi bir düzeyde
kirletilmesi kabul edilebilir mi? İş kazaları gerçekten kaza mı? Sağlığa zararlı etkisi bilinen
gıda maddelerinin ya da eski sanayi gereçlerinin ihtiyaç sahibi kişilere ya da ülkelere
aktarılması gerçekten yardım mı?
Last’a göre “Özellikle uluslararası sağlık çalışanları, tütün reklamları, bebek mamaları,
kullanılmayan gereksiz ilaçların ihtiyaç sahibi ülkelere ihracatı ya da gelişmekte olan
ülkelerin söz konusu bu ilaçların çöplüğü olarak kullanılması, ilaç denemeleri için denek
sağlama, canlıkıran denemeleri vb. konularında artık daha yüksek bir sesle konuşmak
zorundadırlar. Bu tutumla gelişmiş ülkelerin, tütün, trafik, o ülkelerin çalışanlarının açlık
derecesine varan düzeydeki ücretlerle istismarı (özellikle çocuk ve kadın işgücü) gibi kendi
ülkelerinin sorunlarını da bu şekilde ihraç etikleri de unutulmamalıdır.” (22).
Bu konular henüz yanıtlanmamış, çözüme kavuşmamış, dolayısıyla belirli bir kural
geliştirilmemiş sorun alanlarını içermektedir. Açık uçlu bu sorun alanlarına yanıt bulma ve
onları çözümleyecek bir kural önermek, kapsamlı bir etik çalışması gerektirmektedir. Tüm bu
sorular sağlık çalışanlarının mensubu oldukları mesleğin ahlaki değerlerini edinme ve
karşılaştıkları sorunlar karşısında kendilerini haklı çıkarabilen çözüm yolları üretme yetisi
kazanmalarını gerektirmektedir (68).
Uluslararası düzeyde sağlık bilgilerinin çarpıtılması, “sıfır tolerans” ilkesi, sağlık
turizmi, sağlık hizmetlerinin sunumunda eşitlik ve hakkaniyet ilkesi, vergi ve prim
ödeyenlerin, ödemeyenlerin sağlık giderlerini dolaylı olarak karşılaması, parasını öderim
kirletirim yaklaşımı, ölüm oruçları, sığınmacılar vb. gibi özel ve genel, eski ve yeni sorun
alanları günden güne biraz daha genişlemekte ve ciddiyetini arttırmaktadır (68).
ETİK YA DA ETİK DIŞI DAVRANIŞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
“Buzda Kaymak” Kavramı
Etik değerlerimizle ilgili kabul edilemeyecek düzeyde olan, kötü olduğunu bildiğimiz
şekilde, masumca bir adım atmanın tehlikesiz olacağı varsayımıyla ilk adımı attığımız anda
buz üzerinde kaymaya ve sonu daha da kötüye varan kontrol ve kabul edilemeyen noktalara
doğru sürüklenmeye başlarız (69).
Etik dışı ya da etiğe uygun davranmayı etkileyen faktörler kabaca 4 başlık altında
toplanabilmekle birlikle aslında birbirleriyle iç içedirler. Bunlar (70);
-
Kişiye ilişkin etmenler
25
o Değerleri
o Tecrübeleri
o Öncelikleri
o Pozisyon ve kıdemi
o Demografik özellikleri (eğitim, yaş, cinsiyet)
o Etik dışı eylemin olası sonuçları getiri ve götürüleri hakkında yapılan
risk değerlendirmesi
-
Eyleme ilişkin etmenler
o Açık Etik İhlali
o Durumsal Faktörler
o Gri Alanlar
o Etkilenen Kişiler - Gruplar
-
Kuruma ilişkin etmenler
o Etik Kodları ve Etik Eğitimi
o Kurumun Yönetim Felsefesi, Geçmişi (tarihi)
o Değerleri ve Kültürü (söylemler, ritüeller, semboller)
o Bulunduğu Sektör ve Rekabet Durumu
-
Çevreye ilişkin etmenler
o Sosyal - Kültürel Çevre: Türk Yönetim Kültürü
o Ekonomik Çevre: Belirginlik Düzeyi - Rekabetin Düzenlenmesi
o Siyasal Çevre: Devletin ve Özel Sektörün Karşılıklı Konumları
o Diğer Etmenler: Yargı Süreci, Medya, Uluslararası Kuruluşlar
26
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Araştırma 03.02.2016 ile 15.03.2016 tarihleri arasında HASUDER iletişim gruplarına
kayıtlı olan halk sağlığı profesyonelleriyle yapıldı. Araştırmanın evreni olarak iletişim
grubuna kayıtlı olan ve kişisel mail adresleri bulunan 517 kişi kabul edildi. HASUDER
iletişim gruplarına kayıtlı olan 18’i emekli ve halen aktif olarak çalışmayan, 12’si çalışmasını
farklı branşta sürdüren, 14’ ü ise Tıp Eğitimi Anabilim Dalında eğiticilik yapan ve aktif olarak
halk sağlığı uygulamalarına katılmayan toplam 44 kişi çalışma dışı bırakıldı.
Kişisel e-posta adresleri bulunan ve araştırmamıza katılmaya uygun olan 133 profesör,
77 doçent, 46 yardımcı doçent, 11 öğretim görevlisi, 206’sı uzman/doktoralı olan 473 kişiye
oluşturduğumuz anket internet üzerinden yollanıp araştırmamıza katılmaya davet edildi. Bazı
üniversite mail adreslerinin anket programlarını engellemesi ve yolladığımız anketin maillerin
istenmeyenler kutusuna düşüp doğrudan reddedilmesi üzerine bu kişiler telefonla aranıp
kendilerine anket yolladığımız bilgisi iletildi.
Oluşturduğumuz anket Survey Monkey isimli web tabanlı anket hazırlama ve
toplama programı üzerinden araştırmaya dahil edilen halk sağlığı profesyonellerine yollandı.
Ankete geri dönüş yapmayan kişilere beşer gün arayla yeni davet mesajı gönderildi. Anket
sorularını cevaplandırmaya başlayan ancak tamamlamayan katılımcılara da yedi gün arayla
anketi tamamlama ricası şeklinde hatırlatma mesajı yollandı.
Araştırmanın tipi kesitsel, analitik araştırma olarak planlandı.
HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı halk sağlığı profesyonellerinin tümü
araştırmanın evreni olarak kabul edildiğinde p değeri 0,5, q değeri 0,5 olarak alındığında
araştırmanın gücünün (power) % 80 olması için en az 203 gönüllüden geri dönüş alınması
hedeflendi. Alfa hata payı oranı da %5 olarak kabul edildi.
27
Araştırmanın yürütülebilmesi için, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel
Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 13.01.2016 tarihinde gerekli izinler alınmış
olup; onay yazıları (Ek-1, Ek-2, Ek-3) ekte sunulmuştur.
HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı olan halk sağlığı profesyonellerinin kişisel mail
adreslerinin çalışmamızda kullanılmak üzere verilmesi için HASUDER Yönetim Kurulu’ndan
26.01.2016 tarihinde gerekli izinler alınmış olup; onay yazıları (Ek-3) ekte sunulmuştur.
Tamamı beş bölüm şeklinde oluşturulan anketimiz; birinci bölümünde ondört soruluk
demografik bilgileri sorgulamaya yönelik, ikinci bölümde sekiz soruluk deneyim, üçüncü
bölümde beş soruluk farkındalık, dördüncü bölümde on altı soruluk düşünce, beşinci bölümde
yirmi iki soruluk tutum içerekli toplam altmış beş sorudan oluşmaktadır.
Farkındalık,
düşünce ve tutum içerikli soruların bulunduğu son üç bölümdeki toplam kırk üç soru beşli
likert yapısındadır.
Anket uygulanmadan önce bir tanesi farklı bir üniversiteden diğer üçü Trakya
üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda görevli dört profesör, bir doçent,
yedi araştırma görevlisi olmak üzere oniki kişide ön denemesi yapılmış, anlaşılmayan ifadeler
ve eksiklikler giderilerek son hali verilmiştir. Anket formu ekte (Ek-4) sunulmuştur.
Oluşturduğumuz anket birden fazla oturumda tamamlanabilmiş ve katılımcılar
ankete devam etmek üzere tekrar anketi açtıklarında önceden verdikleri cevapları anket
üzerinde kayıtlı kaldığı için cevaplamaya kaldıkları yerden devam edebilmişlerdir. Anketi
gönder butonuna basana kadar önceki sayfalardaki sorulara ve verdikleri cevaplara tekrar geri
dönüş yapma ve cevaplarını değiştirme imkanı olan katılımcılar anketi gönderdikten sonra
anket bir daha açılmamıştır.
Araştırmada elde edilen sonuçlar değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS
(Statistical Package for Social Sciences) for Windows 20.0 programı kullanılmıştır (SPSS
20.0 programı için seri numarası: 10240642). Analizde tanımlayıcı istatistikler (ortalama,
standart sapma, ortanca, maksimum ve minimum), ki-kare analizleri ve Stepwise lojistik
regresyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçları değerlendirirken oluşturulan gruplar
arasında % 95 güven aralığında p 0,05’ten küçük bulunan değerlerde önemli fark olduğu
kabul edilmiştir.
Yapılan analizler sırasında ki-kare analizi yapılan beşli likert sorularında verilen
cevaplar iki grup haline getirilmiş “Kesinlikle katılıyorum” ve “Katılıyorum” cevapları tek
grupta, “Kararsızım”, “Katılmıyorum” ve “Kesinlikle katılmıyorum”da aynı grup altında
birleştirilmiştir.
28
Tablo 24-25-26 ve 27’de verilen ki-kare analizi sırasında “Kesinlikle ilgilenmem
reddederim” ve “İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim” cevapları “Reddederim” başlığı
altında, “İlgilenmeyi kabul ederim” ve “İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim” cevapları
da “Kabul ederim” başlığı altında birleştirilmiştir. “Kararsızım” yanıtını veren altı kişi analiz
dışı bırakılmıştır.
Araştırmanın Hipotezleri
H0A: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda deneyimleri
bakımından fark yoktur.
H1A: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda deneyimleri
bakımından fark vardır.
H0B: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda farkındalıkları
bakımından fark yoktur.
H1B: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda farkındalıkları
bakımından fark vardır.
H0C: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda tutumları
bakımından fark yoktur.
H1C: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda tutumları
bakımından fark vardır.
Araştırmanın Değişkenleri
Bağımlı Değişkenler: Halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı uygulamaları
sırasında yaşanan etik sorunlar konusundaki farkındalıkları, Halk sağlığı uygulamaları
sırasında yaşanan etik sorunlarla ilgili deneyimleri, düşünceleri ve tutumları.
Bağımsız Değişkenler:
-
Yaş
-
Cinsiyet
-
Çalıştığı kurum
-
Çalıştığı kurumun bulunduğu coğrafi bölge
-
Lisans eğitimi
-
Meslekte toplam çalışma süresi
-
Ünvanı
29
-
Lisans eğitiminde Tıp Etiği eğitimi alma durumu
-
Profesyonel eğitimi sırasında Halk Sağlığı Etiği eğitimi alma durumu
-
Etik dersi verme durumu
-
Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde
eğiticilik yapmaya gönüllü olma durumu
-
Etik konusuna özel ilgi durumu
-
Mesleğini severek yapma durumu
-
Uzmanlık alanı içinde çalıştığı ilgi alanı
Araştırmanın Kısıtlılıkları
-
Tüm veriler katılımcıların beyanlarına dayalı olduğu için bu beyanlar doğru
kabul edilmiştir.
-
Araştırma sırasında HASUDER’den temin edilen mail adreslerinden bazıları
aktif olarak kullanılmamakta, bazı kişilerin ise HASUDER’de kayıtlı birden fazla
mail adresi bulunmaktadır. Hangi mail adresinin güncel olarak kullanıldığını
bilmediğimiz bu kişilerin mevcut mail adreslerinin tümüne ankete katılım için
davet mesajı gönderilmiştir. Bu kişilerden dört tanesi her iki mail adresine gelen
anketi de cevaplandırmıştır. Aynı kişilerden gelen bu cevapların ilki çalışmaya
dahil edilip diğer cevaplar çalışma dışı bırakılmıştır.
-
Halk sağlığı uzmanı olarak çalışan herkes HASUDER’e üye olmadığı için bu
kişilerin iletişim bilgilerine ulaşılması sorun olmuştur. Kongre katılımları
dolayısıyla iletişim bilgilerine ulaşılabilen kişiler araştırmaya katılmak için davet
edilmiştir.
-
HASUDER’den temin edilen mail listesinden ulaşılan kişilerin unvanlarının
bulunması için çalıştıkları kurumların internet adreslerinden yararlanılmıştır. Bu
sitelerin bilgilerinin güncel oldukları kabul edilmiştir.
-
HASUDER’den
temin
edilen
verilerde
evrenimizdeki
halk
sağlığı
profesyonellerinin çalıştıkları kurumu gösteren bilgi olmadığı için çalışmamıza
katılanların çalıştıkları kurumlara göre evreni temsil ediciliği sınanamamıştır.
-
Çalışmamıza katılmaya uygun 473 halk sağlığı profesyonelinin % 63,2 si
katılmıştır. Geri kalan % 36,8’i oluşturan grubun da katılımı sağlanabilmesi
durumunda çalışmamızın sonuçlarının değişme olasığı vardır.
30
-
Halk sağlığı etiği ile ilgili yapılan çalışmalar sayıca çok az olması nedeniyle
çalışmamız sürecinde literatürde tartışacağımız, örnek alabileceğimiz benzer bir
çalışma bulunamamıştır.
31
BULGULAR
Araştırmamıza katılmaya uygun 133’ü profesör, 77’si doçent, 46’sı yardımcı doçent,
11’i öğretim görevlisi, 206’sı uzman/doktoralı olan HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı ve
kişisel mail adresleri bulunan 473 kişi bulunmaktadır.
Toplam 25 devlet üniversitesinin Halk Sağlığı Anabilim Dalları’nda ve üniversite
dışında çalışan halk sağlığı profesyonellerinin kişisel e-posta adreslerine anket ve davet
mesajı yollanmıştır. Bu üniversitelerin 23’ünden geri dönüş sağlanmıştır. Sonuçta 299 kişi
anketimizi yanıtlamış, 3 kişi de çalışmaya katılmayacağını bildirmiştir. 473 kişiden katılım
oranı % 63,2’dir.
SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLER
Tablo 2. Evren ve çalışmaya katılanların ünvanlarına ve cinsiyetlerine göre dağılımı
Evren
Evrene Göre
Ünvana Göre
χ2
Katılım
Katılım
p
Ünvan
n
%
n
%
%
Profesör
133
28,1
92
30,7
69,2
Doçent
77
16,3
57
19,1
74,0
Yardımcı Doçent
46
9,7
30
10,1
65,2
15,001
Öğretim Görevlisi
11
2,3
9
3,0
81,8
0,005
Uzman/Doktoralı
206
43,6
111
37,1
53,9
Toplam
473
100
299
100
*Fark uzmanlar ve doktoralılardan kaynaklanmaktadır.
32
Katılımcıların unvanlarına göre dağılımında 92’si (% 30,7) profesör, 57’si (% 19,1)
doçent, 30’u (% 10,1) yardımcı doçent, 9’u (% 3,0) öğretim görevlisi, 111’i (% 37,1)
uzman/doktoralıdır.
Çalışmaya katılanların unvanlarına göre dağılımının evrendeki dağılımlarıyla arasında
önemli düzeyde fark olduğu görülmüştür (p < 0,05). Bu fark uzmanlardan/ doktoralılardan
kaynaklanmaktadır.
Çalışmaya katılanların cins ve yaşa göre dağılımı Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3. Çalışmaya katılanların cins ve yaşa göre dağılımı
Yaş
Cinsiyet
Evren
%
n
%
χ2
Ortalama
Min.
Maks.
Median
Kadın
245
51,8
166
55,5
p
47,3±8,6
28,0
75,0
46,5
Erkek
228
48,2
133
49,4±9,1
30,0
71,0
50,0
Toplam
473
100
299
44,5 4,508
0,03
100
48,3±8,9
28,0
75,0
49,0
Çalışmaya katılanların 166’sı (% 55,5) kadın, 133’ü (% 44,5) erkek olup yaş
ortalamaları 48,3±8,9 (min=28,0-maks=75,0-median=49,0)’dur. Kadınların yaş ortalamaları
47,3±8,6
(min=28,0-maks=75,0-median=46,5),
(min=30,0-
maks=71,0-median=50,0)’dir.
erkeklerin
Çalışmaya
yaş
ortalamaları
katılanların
49,4±9,1
cinsiyetlerine
göre
dağılımının evrendeki dağılımlarıyla arasında önemli düzeyde fark olduğu görülmüştür
(p < 0,05). Kadınlar erkeklere göre anketimize daha çok geri dönüş yapmışlardır.
Katılımcıların kurumlarına ve lisans eğitimlerine göre dağılımı Tablo 4’te verilmiştir.
Tablo 4. Çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma ve lisans eğitimlerine göre dağılımı
Lisans Eğitimi
Çalıştığı Kurum
n
%
Üniversite
189
63,2
Sağlık Bakanlığı
87
29,1
Özel Sektör
14
4,7
9
3,0
299
100,0
Diğer
(Birleşmiş
Milletler,
n
%
Tıp Fakültesi
280
93,6
Diğer
19
6,4
Toplam
299
100,0
DSÖ, vb.)
Toplam
33
Çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma göre dağılımlarına bakıldığında 189’u
(% 63,2) Üniversite’de, 87’si (% 29,1) Sağlık Bakanlığı’nda, 14’ü (% 4,7) Özel Sektör’de,
9’u (% 3,0) diğer sektörlerde çalışmaktadır. Lisans eğitimine göre gruplandırıldıklarında
280’i (% 93,6) Tıp Fakültesi 19’u (% 6,4) diğer fakülteler kökenlidir.
Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurumun bulunduğu coğrafi bölgeye göre dağılımı
Tablo 5’te verilmiştir.
Tablo 5. Çalışmaya katılanların çalıştığı kurumun bulundukları coğrafi bölgeye göre
dağılımı
Coğrafi Bölge
n
%
Marmara Bölgesi
57
19,1
Ege Bölgesi
79
26,4
Karadeniz Bölgesi
23
7,7
Akdeniz Bölgesi
28
9,3
İç Anadolu Bölgesi
83
27,8
Doğu Anadolu Bölgesi
14
4,7
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
9
3,0
Yurt Dışı
6
2,0
299
100,0
Toplam
Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurumun bulunduğu coğrafi bölgeye göre
dağılımlarına bakıldığında Marmara’da 57 kişi (% 19,1), Ege’de 79 kişi (% 26,4),
Karadeniz’de 23 kişi (% 7,7), Akdeniz’de 28 kişi (% 9,3), İç Anadolu’da 83 kişi (% 27,8)
Doğu Anadolu’da 14 kişi (% 4,7), Güneydoğu Anadolu’da 9 kişi (% 3,0), Yurt Dışı’nda
çalışan 6 kişi (% 2,0) şeklindedir.
Çalışma Süresi ve Etik Eğitimi Alma Durumu
Çalışmaya
katılanların
çalışma
sürelerine
gösterilmektedir.
34
göre
dağılımları
Tablo
6’da
Tablo 6. Çalışmaya katılanların çalışma sürelerine göre dağılımları
Çalışma Süreleri
n
%
≤ 5 yıl
23
7,7
6-10 yıl
31
10,4
11-15 yıl
55
18,4
16-20 yıl
54
18,1
21-25 yıl
67
22,4
25 yıl üzeri
69
23,1
Toplam
299
100,0
Çalışmaya katılanların lisans eğitimleri sonrası halk sağlığı eğitimine başladıkları
andan itibaren çalışma sürelerine göre dağılımlarına baktığımızda ≤ 5 yıl 23 kişi (% 7,7), 6-10
yıl 31 kişi (% 10,4), 11-15 yıl 55 kişi (% 18,4), 16-20 yıl 54 kişi (% 18,1), 21-25 yıl 67 kişi
(% 22,4), 25 yılın üzerinde çalışan 69 kişi (% 23,1) bulunmaktadır.
Tablo 7. Çalışmaya katılanların etik etiğimi alma durumlarına göre dağılımları
Lisans Eğitiminde Etik Dersi Alma Durumları
n
%
Evet
208
69,6
Hayır
91
30,4
Toplam
299
100,0
Evet
140
46,8
Hayır
159
53,2
Toplam
299
100,0
Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumları
Çalışmaya katılanların 208’i (% 69,6) lisans eğitimi sırasında Tıp Etiği dersi almış
91’i (% 30,4) ise lisans eğitimi süresince tıp etiği dersi almamıştır.
Katılımcıların 140’ı (% 46,8) profesyonel eğitimleri sırasında etik ile ilgili kuralları
kapsayan dersler aldığını, 159’u ise (% 53,2) almadığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların lisans eğitimi ve profesyonel eğitimi sırasında Tıp Etiği ya da
Halk Sağlığı Etiği ile ilgili kuralları kapsayan ders alma durumları Tablo 8’de verilmiştir.
35
Tablo 8. Çalışmaya katılanların etik kuralları kapsayan ders almalarına göre dağılımı
Lisans Eğitimi Süreci
Profesyonel Eğitim
Hayır
Evet
Süreci
Toplam
n
%
n
%
n
%
Evet
105
35,1
35
11,7
140
46,8
Hayır
103
34,4
56
18,7
159
53,2
Toplam
208
69,6
91
30,5
299
100
Çalışmaya katılanların 56’sı (% 18,7) hem lisans hem de profesyonel eğitimleri
sırasında hiç etikle ilgili kuralları kapsayan ders almamıştır. 105 kişi (% 35,1) hem lisans
eğitimi hem de profesyonel eğitimi sırasında etikle ilgili kuralları kapsayan ders almıştır.
Tablo 9. Çalışmaya katılanların önceden etik dersi verme ve eğitici olmaya gönüllü olma
durumlarına göre dağılımı
Etik Dersi Verme Durumu
n
%
Evet
98
32,8
Hayır
201
67,2
Toplam
299
100,0
Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji Derslerinde Eğitici Olmaya Gönüllü Olma
Durumu
Evet
165
55,2
Hayır
134
44,8
Toplam
299
100,0
Çalışmaya katılanların 98’i (% 32,8) şimdiye kadar öğrencilerine ya da asistanlarına
etik dersi vermiş, 201 kişi (% 67,2) ise şimdiye kadar hiç etik dersi vermemiştir. 165 kişi
(% 55,2) Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici
olmaya gönüllü olduğunu, 134 kişi ise (% 44,8) gönüllü olmadığını belirtmiştir (Tablo 9).
Çalışmaya katılanların etik dersi almış olma ve ders vermeye gönüllü olma
durumlarının karşılaştırılması Tablo 10’da verilmiştir.
36
Tablo 10. Çalışmaya katılanların etik dersi almış olma ve ders vermeye gönüllü olma
durumlarının karşılaştırılması
Eğitici olmaya gönüllü olma durumu
Ders alma
Hayır
Evet
durumu
χ2
Toplam
n
%
n
%
n
%
p
Evet
143
47,8
100
33,4
243
81,3
7,042
Hayır
22
7,4
34
11,4
56
18,7
0,008
Toplam
165
55,2
134
44,8
299
100
Çalışmaya katılanların lisans eğitimi süresince ya da profesyonel eğitimleri sırasında
Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi alma durumları ile onların Etik, Sağlık Sosyolojisi,
Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumları
karşılaştırıldığında eğitim vermeye gönüllü olan 143 kişinin (% 47,8) lisans ya da profesyonel
eğitimi sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi aldığı, 22 kişinin (% 7,4) ise daha
önce bu konularda ders almadığı görülmüştür.
Katılımcıların lisans eğitimi ya da profesyonel eğitimlerinde Tıp Etiği ya da Halk
Sağlığı Etiği dersi alma durumlarının, Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji
derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumlarını etkilediği ve ders
alanların almayanlara göre eğitici olmaya daha fazla gönüllü oldukları görülmüştür (p < 0,05).
Tablo 11. Çalışmaya katılanların etiğe ilgi duyma ve mesleğini sevme durumlarına göre
dağılımı
Etik Konusuna Özel İlgi Duyma
n
%
Evet
143
47,8
Hayır
156
52,2
Toplam
299
100,0
Evet
286
95,7
Hayır
13
4,3
Toplam
299
100,0
Mesleğini Sevme
37
Çalışmaya katılanlardan 143’ünün (% 47,8) etik konusuna özel ilgisi varken, 156’sının
(% 52,2) etiğe özel bir ilgisi yoktur. Katılımcıların 286’sı (% 95,7) mesleğini severek
yaptığını, 13’ü (% 4,3) ise sevmediğini belirtmiştir (Tablo 11).
Tablo 12. Çalışmaya katılanların etiğe özel ilgi duyma ve ders vermeye gönüllü olma
durumlarının karşılaştırılması
Eğitici olmaya gönüllü olma durumu
Etiğe Özel
Hayır
Evet
İlgi Duyma
χ2
Toplam
p*
n
%
n
%
n
%
Evet
107
35,8
36
12,0
143
47,8
Hayır
58
19,4
98
32,8
56
52,2
42,754
Toplam
165
55,2
134
44,8
299
100
0,000
Çalışmaya katılanların etiğe özel ilgi duyma ve Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal
Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumları
karşılaştırıldığında etiğe özel ilgisi olan 107 kişi (% 35,8) ile etiğe özel ilgisi olmayan 58 kişi
(% 19,4) eğitici olmaya gönüllü olmuştur. Etiğe özel ilgi duyanların ilgi duymayanlara göre
eğitici olmaya daha fazla gönüllü olduğu görülmüştür (p < 0,05).
Tablo 13. Çalışmaya katılanların meslek yaşamları boyunca etik çatışmayla karşılaşma
durumlarına göre dağılımı
Meslek Hayatı Süresince Etik Çatışmayla
Karşılaşma Durumu
n
%
Karşılaşmış
213
74,5
Karşılaşmamış
73
25,5
Toplam
286
100,0
Çalışmaya katılanların meslek yaşamı süresince etik çatışmayla karşılaşma sayıları
sorulduğunda 213 kişi (% 74,5) meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik çatışmayla
karşılaştıklarını, 73 kişi (% 25,5) ise meslek yaşamı süresince hiç etik çatışmayla
karşılaşmadığını belirtmiştir.
38
Çalışmaya katılanların son 12 aylık çalışma süresi içinde etik çatışmayla karşılaşma
sayılarına göre dağılımı Tablo 14’te verilmiştir.
Tablo 14. Çalışmaya katılanların son 12 aylık çalışma süresi içinde etik çatışmayla
karşılaşma sayılarına göre dağılımı
Son 12 Aylık Çalışma Süreci İçinde Etik
Çatışmayla Karşılaşma Sayısı
0
126
44,1
1-4
110
38,4
5-9
20
7,0
10+
30
10,5
Toplam
286
100,0
n
%
Çalışmaya katılanlara son 12 aylık çalışma süreleri içinde etik çatışmayla karşılaşma
sayıları sorulduğunda 126 kişi (% 44,1) hiç, 110 kişi (% 38,4) 1-4 kez, 20 kişi (% 7,0) 5-9
kez, 30 kişi (% 10,5) 10 ve üzeri cevabını vermiştir.
Tablo 15. Çalışmaya katılanların uzmanlık alanı içindeki ilgi alanlarının dağılımı*
İlgi Alanları
n
%
Epidemiyoloji
178
59,5
İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları
120
40,1
Sağlık Eğitimi
116
38,8
Ana-Çocuk Sağlığı
114
38,1
Bulaşıcı Hastalıklar ve Bağışıklama
103
34,4
Sağlık Yönetimi
98
32,8
Sağlık Politikaları
90
30,1
Kronik Hastalıklar ve Yeti Yitimi
88
29,4
Çevre Sağlığı
87
29,1
Diğer
53
17,7
Afetler ve Afet Tıbbi
52
17,4
Sağlık Antropolojisi ve Sosyolojisi
45
15,1
Sağlık Ekonomisi
43
14,4
*Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir.
39
Çalışmaya katılanların uzmanlıkları içinde ilgi alanları sıralandığında 178 (% 59,5)
cevap ile Epidemiyoloji, 120 (% 40,1) cevap ile İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, 116
(% 38,8) cevap ile Sağlık Eğitimi alanları ilk üç sırada yer almaktadır (Tablo 15).
Tablo 16. Çalışmaya katılanların yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun
alanlarına göre dağılımı*
Sorun Alanları
n
%
Yayın Etiği
80
36,9
Çıkar Çatışması
71
32,7
Araştırma Etiği
69
31,8
Adalet
65
30,0
Eşitlik
49
22,6
Gizliliğe Saygı
39
18,0
Özerkliğe Saygı
34
15,7
Doğruyu Söyleme
32
14,7
Zarar Vermeme
28
12,9
Kötü Davranmama
23
10,6
Aydınlatılmış Onam
20
9,2
Sözünde Durma
16
7,4
Özgürlük
15
6,9
Muhbirlik
12
5,5
Sır Saklama
9
4,1
İfşa Etme
5
2,3
Sadakat
4
1,8
Diğer ( Bilimsel yetersizlik, Güç uygulama, vb)
2
1,1
*Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir.
Çalışmaya katılanlara yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun alanlarının
dağılımına baktığımızda en sık ilk üç sorun alanı 80 cevap ile (% 36,9) Yayın Etiği, 71 cevap
ile (% 32,7) Çıkar Çatışması, 69 cevap ile (% 31,8) Araştırma Etiği şeklinde sıralanmaktadır.
40
Çalışmaya katılanların çevrelerinde etiğe aykırı davranış nedeniyle ceza almış biri
bulunma durumu ve halk sağlığı profesyonellerinin etiğe aykırı davranışlarının olası nedenleri
Tablo 17’te gösterilmiştir.
Tablo 17. Çalışmaya katılanların çevresinde ceza alan biri bulunma durumu ve etiğe
aykırı davranışın olası nedenlerine göre dağılımı
Ceza Almış Biri Bulunma Durumu
n
%
Evet
44
15,4
Hayır
242
84,6
Toplam
286
100,0
Halk Sağlığı Etiğine Aykırı Davranmalarının Olası Nedenleri*
Yetkin Olmama
146
51,1
Eğitim Yetersizliği
127
44,4
Politik Yönelim
102
35,7
Daha Çok Kazanç İsteği
93
32,5
Baskı
84
29,4
Denetim Eksikliği
75
26,2
Piyasa Koşulları
70
24,5
Ülkedeki Yasalar
46
16,1
Diğer (Süperego, Mesleki Hırs vb.)
39
13,6
Etnik Yapı
14
4,9
*Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir.
Çalışmaya katılanların 44’ü (% 15,4) bağlı oldukları meslek odası ya da ilgili
makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde ceza almış biri bulunduğunu,
242’si (% 84,6) ise bulunmadığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların cevaplarına göre halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı
etiğine aykırı davranmalarının olası nedenlerine bakıldığında ilk sırada 146 kişinin (% 51,1)
verdiği “Yetkin Olmama” cevabı yer almaktadır. “Eğitim Yetersizliği” 127 kişi (% 44,4) ile
ikinci en sık, “Politik Yönelim” 102 kişi (% 35,7) ile üçüncü en sık verilen cevaptır. Son
sırada ise 14 kişinin (% 4,9) verdiği “Etnik Yapı” cevabı yer almaktadır.
41
Tablo 18. Çalışmaya katılanların meslektaşlarının yeterli olmadığı konularda
sorumluluk üstlenmelerine tanık olma durumlarına göre dağılımı
Meslektaşlarının Sorumluluk
Üstlenmesine Tanık Olma Durumu
Tanık oldum
n
%
253
88,5
Tanık olmadım
33
11,5
Toplam
286
100,0
Çalışmaya katılanlara meslektaşlarının meslek hayatı boyunca yetkili ancak yeterli
olmadığı bir konuda sorumluluk üstendiğine tanık olma durumları sorulduğunda 253 kişi
(% 88,5) böyle bir duruma tanık olduğunu, 33 kişi (% 11,5) ise tanık olmadığını belirtmiştir.
Tablo 19. Çalışmaya katılanların yeterli olmadıkları bir sorun karşısında tutumlarına
göre dağılımı
Tutum
n
%
Kesinlikle ilgilenmem reddederim
70
24,5
İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim
117
40,9
Kararsız Kalırım
6
2,1
İlgilenmeyi kabul ederim
3
1,0
İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim
90
31,5
Toplam
286
100,0
Kendilerinin
yeterli
olmadıklarını
düşündükleri
bir
halk
sağlığı
sorunuyla
karşılaştıklarındaki tutumlarını sorduğumuz katılımcıların 70’i (% 24,5) “Kesinlikle
ilgilenmem reddederim”, 117’si (% 40,9) “İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim”, 6’sı
(% 2,1) “Kararsız kalırım”, 3’ü (% 1,0) “İlgilenmeyi kabul ederim”, 90’ı (% 31,5) ise
“İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim” cevabını vermiştir (Tablo 19).
Katılımcıların çalıştığı kuruma göre etik çatışmayla karşılaşma ve çevresinde ceza
almış biri bulunma durumlarının karşılaştırılması Tablo 20’de gösterilmektedir.
42
Tablo 20. Çalıştığı kuruma göre etik çatışmayla karşılaşma ve çevresinde ceza almış biri
bulunma durumlarının karşılaştırılması
Çalıştığı Kurum
Etik Çatışmayla
Sağlık Bakanlığı
χ2
Diğer
Karşılaşma Durumu
n
%
n
%
Karşılaşmış
60
74,1
153
74,6
Karşılaşmamış
21
25,9
52
25,4
0,01
Toplam
81
100,0
205
100,0
0,92
p
Ceza almış biri bulunma durumu
Evet
11
13,6
33
16,1
Hayır
77
86,4
172
83,9
0,283
Toplam
81
100,0
205
100,0
0,59
Katılımcıların çalıştıkları kurum Sağlık Bakanlığı ve diğer şeklinde gruplandırıldıktan
sonra meslek hayatı süresince etik çatışmayla karşılaşma durumlarına bakıldığında Sağlık
Bakanlığına bağlı çalışan 81 kişinin 60’ı (% 74,1) ve bakanlık dışı çalışan 205 kişinin 153’ü
(% 74,6) meslek yaşamı süresince etik çatışmayla karşılaştığını belirtmiştir. Bağlı oldukları
meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde
ceza almış biri bulunma durumuna göre incelendiğinde Sağlık Bakanlığı personeli olan 81
kişinin 11’i (% 13,6), Bakanlık dışı çalışan 205 kişinin ise 33’ü (% 16,1) etik dışı davranış
nedeniyle çevresinde ceza almış meslektaşlarının olduğunu belirtmiştir.
Bu iki grup arasında Tablo 20’de belirtilen durumlar için önemli fark bulunmamıştır
(p > 0,05).
Tablo 21. Çalıştığı kuruma göre meslektaşlarının yeterli olmadığı konularda sorumluluk
üstlenmelerine tanık olma durumlarının karşılaştırılması
Yeterli olmadığı konularda
sorumluluk üstlenmelerine tanık
Çalıştığı Kurum
Sağlık Bakanlığı
χ2
Diğer
olma durumları
n
%
n
%
Tanık oldum
73
89,0
182
88,3
Tanık olmadım
9
11,0
24
11,7
0,026
Toplam
82
100,0
206
100,0
0,87
43
p
Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurum Sağlık Bakanlığı ve diğer şeklinde
gruplandırıldıktan
sonra
meslektaşlarının
yeterli
olmadıkları
konularda
sorumluluk
üstlenmelerine tanık olma durumuna göre karşılaştırıldığında Sağlık Bakanlığı çalışanı 82
kişinin 73’ü (% 89,0) ve Bakanlık dışı çalışan 206 kişinin 182’si (% 88,3) meslektaşlarının
yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olduklarını belirtmiştir. Bu iki
grup arasında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Tablo 22. Çalıştığı kuruma göre kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir
sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması
Çalıştığı Kurum
Yeterli olmadıkları bir sorun
Sağlık Bakanlığı
χ2
Diğer
karşısında sorumluluk alma
n
%
n
%
Reddederim
39
49,4
148
73,6
Kabul ederim
40
50,6
53
26,4
Toplam
79
100,0
201
100,0
p
15,052
0,000
Çalışmaya katılanların Sağlık Bakanlığı çalışanı 79 kişinin 39’u (% 49,4) ve Bakanlık
dışı çalışan 201 kişinin 148’i (% 73,6) kendilerini yetersiz hissettikleri bir durumda
sorumluluk almayı reddettiğini belirtmiştir. Bu iki gruba bakıldığında Sağlık Bakanlığı
dışında çalışanların Bakanlık çalışanlarına göre kendilerini yetersiz hissettikleri konularda
sorumluluk üstlenmeyi çoğunlukla reddettiği görülmektedir (p < 0,05).
Tablo
23.
İhtiyatlılık
ilkesinin
olmadıklarını
gerekliliğini
düşündükleri
bir
düşünme ve
sorun
kendilerinin
karşısında
yeterli
tutumlarının
karşılaştırılması
Sağlığa zararsız olduğu
Yeterli olmadıkları bir sorun
kanıtlanmadan ürünlerin
kullanımının reddedilmesi
halk sağlığı profesyonellerinin
karşısındaki tutumları
Reddederim
Toplam
Kabul Ederim
n
%
n
%
n
Katılıyorum
129
72,8
48
27,2
177
Katılmıyorum
46
57,5
34
42,5
80
%
χ2
p
ihtiyatlı oluşlarının gereğidir.
44
100,0 6,000
0,01
100,0
Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan
gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma
potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesini halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı
oluşlarının gereği olduğunu düşünen halk sağlığı profesyonellerinin 177 kişinin 129’unun
(% 72,8) kendilerini yeterli hissetmedikleri bir sorun karşışında tutumları reddetme yönünde
olurken 48’inin (% 27,2) kabul etme yönündedir.
Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan
gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma
potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesini halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı
oluşlarının gereği olduğunu düşünenler böyle düşünmeyenlere göre daha yüksek oranda
yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeyi de reddetmektedirler (p < 0,05).
Tablo 24. Halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk
üstlenmelerinin malpraktis olduğunu düşünme ve kendilerinin yeterli
olmadıklarını
düşündükleri
bir
sorun
karşısında
tutumlarının
karşılaştırılması
Halk sağlığı uzmanlarının
Yeterli olmadıkları bir sorun
yetkin olmadıkları
konularda sorumluluk
üstlenmeleri
karşısında tutumları
Reddederim
Toplam
χ2
p
Kabul Ederim
n
%
n
%
n
%
Katılıyorum
139
72,4
53
27,6
192
100,0
Katılmıyorum
36
55,4
29
44,6
65
100,0
malpraktistir.
6,468
0,01
Halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin
malpraktis olduğunu düşünen 192 kişinin 139’u (%72,4) kendilerini yetersiz hissettikleri bir
sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddederken, 53’ü (%27,6) kabul etmektedir. Bu
durumu malpraktis olarak görenler böyle düşünmeyenlere göre daha yüksek oranda yetkin
olmadıkları sorunlarda sorumluluk üstlenmeyi reddetmektedirler (p < 0,05).
45
Tablo 25. Halkın bilgilendirilmesinin gereksiz kargaşa yaratacağını düşünme ve
kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında
tutumlarının karşılaştırılması
Yeterli olmadıkları bir
Salgın hastalık durumunda halkın
sorun karşısında
bilgilendirilmesi ve doğruların
tutumları
söylenmesi gereksiz kargaşa
Reddederim
yaratacak ve sağlık yöneticilerinin
işini zorlaştıracaktır.
Toplam
Kabul
χ2
Ederim
p
n
%
n
%
n
%
Katılıyorum
32
55,2
26
44,8
58
100,0
Katılmıyorum
143
71,9
56
28,1
199
100,0
5,756
0,02
Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında
bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık
yöneticilerinin işini zorlaştıracağı düşüncesinde olan 58 kişinin 32’si (% 55,2) yetkin
olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddetmeyi tercih ederken 26’sı
(% 44,8) kabul etmektedir.
Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında
bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık
yöneticilerinin işini zorlaştıracağını düşünenler diğerlerine göre daha fazla oranda kendilerini
yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi kabul etmektedirler (p < 0,05).
Tablo 26. Acil önlem alınması gereken toplum sağlığı sorunu durumunda halka medya
aracılığıyla bilgi vermek söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba
uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiğini düşünme ve
kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında
tutumlarının karşılaştırılması
Acil toplum sağlığı sorunu
Yeterli olmadıkları bir
durumunda halka medya
sorunda tutumları
aracılığıyla değil farklı bir
Reddederim
Toplam
p
Kabul Ederim
iletişim yolu ile bilgi verilmeli
n
%
n
%
n
%
Katılıyorum
67
58,8
47
41,2
114
100,0
Katılmıyorum
108
75,5
35
24,5
143
100,0
46
χ2
8,194
0,00
Acil önlem alınması gereken toplum sağlığı sorunu durumunda halka medya
aracılığıyla bilgi vermenin söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için
farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiği düşüncesinde olan 114 kişinin 67’si (% 58,8)
kendilerini yeterli hissetmedikleri bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddederken,
47’si (% 41,2) kabul etmektedir.
Halkın farklı bir iletişim yolu ile bilgilendirilmesinin gerektiği düşüncesinde olanlar
böyle düşünmeyenlere göre kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun
karşısında sorumluluk almayı daha çok kabul etmektedirler (p < 0,05).
Tablo 27. Kabul eden kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde
yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak
kullanılabileceğini
düşünme
ve
kendilerinin
yeterli
olmadıklarını
düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması
Kabul edenlerin yüksek
Yeterli olmadıkları bir
ücretlerle sağlık için riskli
bölgelerde yaşayıp
çalışmaları etik olarak da
sorunda tutumları
Reddederim
Toplam
χ2
Kabul Ederim
n
%
n
%
n
%
Katılıyorum
41
56,2
32
43,8
73
100,0
Katılmıyorum
134
72,8
50
27,2
184
100,0
p
uygun bir yoldur.
6,678
0,01
Kabul eden kişilerin yüksek ücretlerle sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp
çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesinde
olan 73 kişinin 41’i (% 56,2) yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeyi
reddederken, 32’si (% 43,8) kabul etmektedir.
Kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp
çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesinde
olanlar olmayanlara göre daha yüksek oranda yetkin olmadıkları konularda sorumluluk
üstlenmeyi kabul etmektedirler (p < 0,05).
Çalışmaya katılanların mesleklerini icra ederken yer aldıkları çıkar çatışması
yaratması muhtemel çalışma alanlarının sıralamasında 98 kişinin (% 34,2) verdiği “Rapor
Hazırlama” cevabı ilk sırada yer almaktadır. Danışmanlık 93 cevap ile (% 32,5) ikinci,
Bilirkişilik 91 cevap ile (% 31,8) üçüncü sıradaki çalışma alanıdır.
47
Tablo 28. Çalışmaya katılanların mesleklerinde yer aldıkları çıkar çatışması yaratması
muhtemel çalışma alanlarına göre dağılımı*
Çalışma Alanları
n
%
Rapor Hazırlama
98
34,3
Yer Almadım
95
33,2
Danışmanlık
93
32,5
Bilirkişilik İncelemesi
91
31,8
Denetim
72
25,2
İşyeri Hekimliği
34
11,9
Diğer (Yönetim, Medya Mülakatları vb.)
16
5,6
*Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir.
Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamalarında karşılaşılan etik çatışmalar
konusunda farkındalık değerlendirmesi Tablo 29’da verilmiştir.
Tablo 29. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etik çatışmalar konusunda farkındalık
n
n
n
Halk sağlığı uygulamalarımda etik çatışmaları
(%)
81
(%)
169
(%)
27
(%)
6
(%)
0
tanıyabiliyorum.
(28,6)
(59,7)
(9,6)
(2,1)
(0,0)
22
134
93
25
9
(7,8)
(47,3)
(32,9)
(8,8)
(3,2)
30
113
64
58
18
(10,6)
(39,9)
(22,6)
(20,5)
(6,4)
18
74
32
110
49
(6,4)
(26,1)
(11,3)
(38,9)
(17,3)
5
16
51
122
89
(1,8)
(5,6)
(18,0)
(43,2)
(31,4)
Kesinlikle
Halk sağlığı uygulamalarım sırasında
karşılaştığım etik çatışmaları çözebiliyorum.
Halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa
katılma ihtiyacı duyuyorum.
Meslek yaşantım süresince çeşitli makamlarca
etik kurallara uygun görmediğim şekilde
davranmam için baskı gördüm.
Meslek yaşantım süresince etik ilkelere
uymayan kararlar almış olabilirim.
48
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
Kesinlikle
Kararsızım
n
Farkındalık Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Katılıyorum
parametrelerinin dağılımı
Çalışmaya katılanların 250’si (% 88,3) halk sağlığı uygulamaları sırasında etik
çatışmaları tanıdığını, 33’ü (% 11,7) ise tanıyamadığını ya da bu konuda kararsız kaldığını
belirtmiştir. Katılımcıların 156’sı (% 55,1) halk sağlığı uygulamaları sırasında karşılaştıkları
etik çatışmaları çözebildiğini belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 143 kişi (% 50,4) halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma
ihtiyacı olduğunu, 92 kişi (% 32,5) meslek yaşantıları süresince çeşitli makamlarca etik
kurallara uygun görmedikleri şekilde davranmaları için baskı gördüğünü belirtmiştir. 21 kişi
(% 7,8) meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini
belirtirken 51 kişi (% 18,0) bu konuda kararsız kalmıştır.
Tablo 30. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumunun etik çatışmaları tanıma ve
etik dışı davranmak için baskı görme durumuyla karşılaştırılması
Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu
Etik Çatışmaları
Tanıyabilme Durumu
χ2
Hayır
Evet
p
n
%
n
%
Tanıyabiliyor
122
92,4
128
84,8
Tanıyamıyor
10
7,6
23
15,2
4,008
Toplam
132
100,0
151
100,0
0,04
Etik Dışı Davranmak için Baskı Görme Durumu
Baskı görmüş
53
40,2
39
25,8
Baskı görmemiş
79
59,8
112
74,2
6,586
Toplam
132
100,0
151
100,0
0,01
Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumlarına göre etik çatışmaları tanıyabilme
durumları karşılaştırıldığında etik dersi alan 132 kişiden 122’si (% 92,4), ders almayan 151
kişiden de 128’i (% 84,8) etik çatışmaları tanıyabildiğini belirtmiştir. Etik dersi alan ve
almayan grup arasında etik çatışmaları tanıyabilme açısından önemli fark bulunmuş ve ders
alan grubun karşılaştıkları etik çatışmaları daha çok tanıdıklarını düşündükleri görülmüştür
(p < 0,05).
Katılımcılardan etik dersi alma ve etik dışı davranmak için baskı görme durumları
karşılaştırıldığında etik dersi alan 132 kişinin 53’ü (% 40,2) ve ders almayan 151 kişinin 39’u
(% 25,8) meslek yaşantısı süresince etik dışı davranmak için baskı gördüğünü belirtmiştir.
49
Etik dersi alanlar ders almayanlara göre daha yüksek oranda etik dışı davranmak için baskı
gördüğünü belirtmektedir (p < 0,05).
Diğer farkındalık parametreleri çalışmaya katılanların profesyonel eğitimleri sırasında
etik dersi alma durumlarıyla karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Tablo 31. Katılımcıların çalıştığı kurumun etik çatışmaları tanıyabilme, çözebilme ve
etik dışı davranmak için baskı görme durumuyla karşılaştırılması
Çalıştığı Kurum
Etik Çatışmaları
Tanıyabilme Durumu
Sağlık Bakanlığı
Diğer
χ2
p
n
%
n
%
Tanıyabiliyor
63
79,7
187
91,7
Tanıyamıyor
16
20,3
17
6,3
7,855
Toplam
79
100,0
204
100,0
0,00
Karşılaştıkları etik çatışmaları çözebilme durumu
Çözebiliyor
36
45,6
120
58,8
Çözemiyor
43
54,4
84
41,2
4,044
Toplam
79
100,0
204
100,0
0,04
Etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumu
33
41,8
59
28,9
Baskı Görmüş
Baskı Görmemiş
46
58,2
145
71,1
4,286
Toplam
79
100,0
204
100,0
0,038
Çalışmaya katılan 79 Sağlık Bakanlığı çalışanının 63’ü (% 79,7), Bakanlık dışı çalışan
204 kişinin ise 187’si (% 91,7) karşılaştıkları etik çatışmaları tanıyabildiklerini belirtmektedir.
Çalışmaya katılanlardan Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan 36 kişi (% 45,6)
karşılaştıkları etik çatışmaları çözebildiğini 43’ü ise (% 54,4) çözemediğini belirtmiştir.
Bakanlık dışı çalışanların karşılaştıkları etik çatışmaları Sağlık Bakanlığı çalışanlarına
göre daha çok tanıyabildikleri ve çözebildikleri görülmektedir (p < 0,05).
Çalışmaya katılanlardan Sağlık Bakanlığı personeli olan 79 kişinin 33’ü (% 41,8) ve
Bakanlık dışı çalışan 204 kişinin 59’u (% 28,9) etik kurallara uygun görmediği şekilde
davranmak için baskı gördüğünü belirtmiştir. Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı
çalışanlara göre etiğe uygun bulmadıkları şekilde davranmak için daha çok baskı gördüğünü
belirtmiştir (p < 0,05).
50
Diğer farkındalık parametreleri çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma göre
oluşturulan gruplar arasında karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Tablo 32. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin etik dışı karar alma durumuyla
karşılaştırılması
χ2
Etik Dışı Karar Alma
Cinsiyet
Kadın
Durumu
Karar aldım
Karar almadım
Toplam
p
Erkek
n
%
n
%
n
%
6
28,6
15
71,4
21
100,0
6,285
149
56,9
113
43,1
262
100,0
0,012
Meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini belirten
21 kişinin 15’i (% 71,4) erkek, 6’sı (% 28,6) ise kadındır. Cinsiyete göre etik dışı karar alma
durumu incelendiğinde erkeklerin kadınlara göre daha fazla etik kurallara uygun olmayan
kararlar almış olabileceklerini belirttiği görülmüştür (p < 0,05).
Diğer farkındalık parametreleri, çalışmaya katılanların kadın ya da erkek oluşlarına
göre verdikleri cevaplar yönünden karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünceleri Tablo 33’te
gösterilmiştir.
Çalışmaya katılanlardan 272’si (% 98,2) halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı
etiği ilkelerine uygun hareket ettiğini belirtirken, 183 kişi (% 66,0) halk sağlığı
profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmadığını düşündüğü kişiler
olduğunu belirtmiştir.
Katılımcıların 168’i (% 60,6) halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri
arasındaki farklılıkların, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırdığını düşündüklerini, 220
kişi (% 79,4) de sosyal yaşamdaki güç dengelerinin halk sağlığı profesyonellerinin etik
tutumlarını etkilediğini belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların 228’i (% 82,4) halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmanın halk
sağlığı profesyonelleri için malpraktis niteliğinde olduğunu belirtirken, 33 kişi (% 11,8)
kararsız kalmıştır. 16 kişi (% 5,8) ise halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmanın halk sağlığı
profesyonelleri için malpraktis olmadığını belirtmiştir.
51
Tablo 33. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünce parametrelerinin
Katılmıyorum
n
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
114
158
4
1
0
(41,2)
(57,0)
(1,4)
(0,4)
(0,0)
38
99
28
90
22
(13,7)
(35,7)
(10,2)
(32,5)
(7,9)
101
127
33
11
5
(36,5)
(45,9)
(11,8)
(4,0)
(1,8)
4
16
88
133
36
(1,4)
(5,8)
(31,8)
(48,0)
(13,0)
21
101
77
59
19
(7,6)
(36,5)
(27,7)
(21,3)
(6,9)
35
185
28
25
4
(12,6)
(66,8)
(10,2)
(9,0)
(1,4)
14
73
65
93
32
(5,0)
(26,3)
(23,6)
(33,6)
(11,5)
19
149
36
58
15
(6,9)
(53,8)
(13,1)
(21,0)
(5,4)
13
106
81
66
11
(4,7)
(38,3)
(29,2)
(23,8)
(4,0)
Kesinlikle
n
Katılıyorum
Katılmıyorum
etiği ilkelerine uygun hareket ettiğimi
Kararsızım
Halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı
n
Kesinlikle
Düşünce Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
dağılımı
söyleyebilirim.
Çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum
meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı
etkiliyor.
Halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmak halk
sağlığı profesyonelleri için malpraktis
niteliğindedir.
Halk sağlığı profesyonellerinin, halk sağlığı
etiği eğitimleri yeterlidir.
Uzmanlık örgütü, halk sağlığı
profesyonellerinin halk sağlığı etiğine uygun
davranmasında etkilidir.
Sosyal yaşamdaki güç dengeleri halk sağlığı
profesyonellerinin etik tutumlarını
etkilemektedir.
Etik bilimsel kanıtlara göre değişir.
Halk Sağlığı profesyonellerinin etik tutumları,
yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebilir.
Halk sağlığı profesyonellerinin mesleğinin
gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve
yeterliliğe sahip olduklarını düşünüyorum.
52
Tablo 33 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünce
n
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
9
89
112
61
6
(3,2)
(32,1)
(40,5)
(22,0)
(2,2)
45
138
51
39
4
(16,2)
(49,8)
(18,5)
(14,1)
(1,4)
85
116
34
32
10
(30,7)
(42,0)
(12,2)
(11,5)
(3,6)
63
89
70
46
9
(22,7)
(32,1)
(25,4)
(16,6)
(3,2)
4
16
48
131
78
(1,4)
(5,8)
(17,3)
(47,3)
(28,2)
38
130
52
49
8
(13,7)
(46,9)
(18,8)
(17,7)
(2,9)
Halk sağlığı etiği, sosyal gelişim ve
46
143
57
26
5
değişimlere göre güncellenmelidir.
(16,6)
(51,6)
(20,6)
(9,4)
(1,8)
Kesinlikle
Halk sağlığı profesyonelleri yasalara çok
bağlıdır.
Halk sağlığı profesyonelleri arasında halk
sağlığı etiğine uygun davranmadığını
düşündüğüm kişiler var.
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
Kesinlikle
Kararsızım
n
Düşünce Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Katılıyorum
parametrelerinin dağılımı
Halk sağlığı profesyonelleri gündelik
uygulamalarında halk sağlığı etiği
çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin
çıkarından daha üstte tutmalıdırlar.
Bir halk sağlığı girişimi, birine zarar
verecekse yapılmamalıdır.
Yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik
olduğunu düşünüyorum.
Halk sağlığı profesyonellerinin siyasi
görüşleri arasındaki farklılıklar, mesleki etik
kurallarına uyumu zorlaştırmaktadır.
Çalışmaya katılanların 169’u (% 61,0) halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiği
eğitimlerinin yetersiz olduğunu, 158’i (% 57,0) halk sağlığı profesyonellerinin mesleklerinin
gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığını belirtmiştir.
Katılımcıların 137’si (% 49,4) çevrem/çalıştığım kurum, bağlı bulunduğum meslek
örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor derken 110 kişi (% 40,4) etkilemediği, 28 kişi
(% 10,2) ise bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir.
53
Çalışmaya katılanların 209’u (% 75,5) yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik
olmadığını düşündüğünü belirmiştir. 20 kişi (% 7,2) ise yasal olan aynı zamanda etiktir
şeklinde düşünmektedir. 48 kişi (% 17,3) bu konuda kararsız kalmıştır. Katılımcıların 98’i
(% 35,3) halk sağlığı profesyonellerinin yasalara çok bağlı olduğunu düşünürken, 112 kişi
(% 40,4) bu konuda kararsız kalmıştır. 67 kişi (% 24,2) ise halk sağlığı profesyonellerinin
yasalara çok bağlı olmadığını düşündüklerini belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 201 kişi (% 72,7) halk sağlığı profesyonellerinin gündelik
uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha
üstte tutmaları gerektiğini düşünmektedir. Katılımcıların 152’si (% 54,8) bir halk sağlığı
girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır şeklinde fikir belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların 87’u (% 31,3) etiğin bilimsel kanıtlara göre değiştiğini, 125’i
(% 45,1) ise etiğin bilimsel kanıtlara göre değişmediğini düşündüklerini belirtmiştir. 65 kişi
(% 23,6) de bu konuda kararsız kalmıştır. Katılımcıların 168’i (% 60,7) halk sağlığı
profesyonellerinin etik tutumlarının, yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebileceğini ve
189’u (% 68,2) halk sağlığı etiğinin, sosyal gelişim ve değişimlere göre güncellenmesi
gerektiğini düşündüğünü belirtmiştir.
Tablo 34. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumu ve etiğin bilimsel kanıtlara
göre değişebilirliği görüşlerinin karşılaştırılması
Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu
Etiğin Bilimsel Kanıtlara
Hayır
Evet
χ2
Göre Değişme Durumu
n
%
n
%
Değişebilir
48
55,2
80
42,1
Değişemez
39
44,8
110
57,9
4,099
Toplam
87
100
190
100
0,04
p
Profesyonel eğitimi sırasında etik dersi alan 87 kişinin 48’i (% 55,2) ders almayan 190
kişinin ise 80’i (% 42,1) etiğin bilimsel kanıtlar göre değiştiğini düşünmektedir. Profesyonel
eğitimi sırasında etik dersi alanlar ders almayanlara göre daha fazla etiğin bilimsel kanıtlara
göre değişebileceği yönünde fikir belirtmişlerdir (p< 0,05).
54
Tablo 35. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumu ve halk sağlığı profesyonelleri
arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişilerin bulunduğu
düşüncesinin karşılaştırılması
Halk Sağlığı
Profesyonelleri Arasında
Halk Sağlığı Etiğine
Uygun Davranmayan
Kişilerin Varlığı
Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu
χ2
Hayır
Evet
n
%
n
%
Bulunuyor
93
50,8
35
37,2
Bulunmuyor
90
49,2
59
62,8
Toplam
183
100
94
100
p
4,611
0,03
Profesyonel eğitimi sırasında etik dersi alan 183 kişinin 93’ü (% 50,8), ders almayan
94 kişinin 35’i (% 37,2) halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun
davranmayan kişiler olduğunu belirtmektedir. Profesyonel eğitimi sırasında etik eğitimi
alanlar, ders almayanlara göre halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun
davranmayan kişiler olduğunu daha fazla belirtmektedir (p< 0,05).
Diğer düşünce parametreleri çalışmaya katılanların profesyonel eğitimleri sırasında
etik dersi alma durumlarıyla karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin tutumları Tablo 36’da gösterilmiştir.
Çalışmaya katılanların 134’ü (% 50,9) toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan
vazgeçilebileceğini düşünmektedir.
Katılımcıların 242’si (% 92,0) toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda
bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkının
olduğuna katıldıklarını belirtirken 59 kişi (% 22,4) söz konusu bir salgın hastalık durumunda
halkın mevcut durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz
kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağı yönünde fikir belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 112 kişi (% 42,6) yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut
gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin
gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu düşünmektedir.
55
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
48
86
31
78
20
(18,2)
(32,7)
(11,8)
(29,7)
(7,6)
6
21
32
136
68
(2,3)
(8,0)
(12,1)
(51,7)
(25,9)
39
73
49
73
29
(14,8)
(27,8)
(18,6)
(27,8)
(11,0)
4
9
28
83
139
(1,5)
(3,4)
(10,6)
(31,6)
(52,9)
18
88
70
66
21
(6,8)
(33,5)
(26,6)
(25,1)
(8,0)
11
16
39
108
89
(4,2)
(6,1)
(14,8)
(41,1)
(33,8)
Toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan
vazgeçilebilir.
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
Kesinlikle
Kararsızım
n
Katılıyorum
n
Kesinlikle
Tutum Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Tablo 36. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları
Söz konusu bir salgın hastalık durumunda
halkın durum hakkında bilgilendirilmesi ve
doğruların söylenmesi gereksiz kargaşa
yaratacak ve sağlık yöneticilerinin işini
zorlaştıracaktır.
Yasalarda belirtilen süreler içinde gebeliğini
sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak
işlem için eşinin onayının istenmesi gizliliğe
saygı ilkesine aykırıdır.
Ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası
platformda yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek
dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek
verilerin gizlenmesi dünya çapında ülkemizin
kalkınmasına engel olacak önyargının
oluşmaması için yapılmış masum
düzenlemelerdir.
Ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık
turizmi halkımızın sağlık hizmetlerinden
yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp edip
halkımız için negatif ayrımcılık doğurmaktadır.
Günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin
sunumunda sosyal güvence durumuna
bakılmaksızın eşit hizmet sunumu vergi ve
prim ödeyen vatandaşların haklarını ihlaldir.
56
n
(%)
(%)
(%)
(%)
29
91
46
51
46
(11,0)
(34,6)
(17,5)
(19,4)
(17,5)
7
13
27
105
111
(2,7)
(4,9)
(10,3)
(39,9)
(42,2)
5
14
34
125
85
(1,9)
(5,3)
(12,9)
(47,6)
(32,3)
143
78
23
10
9
(54,4)
(29,7)
(8,7)
(3,8)
(3,4)
(%)
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
n
Kesinlikle
Kararsızım
n
Katılıyorum
n
Kesinlikle
Tutum Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki
tutumları
Hekimlerin statüleri dolayısıyla hastaları
arasında özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık
taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesi
ödevdir ve toplumun diğer bireylerinin
sağlığının korunması için gereklidir.
Çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel,
maddi ve cinsel şiddet söz konusu olduğunda
kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında
farklı tutumlar mevcut olabilir. Bazı ailelerin
çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim kendi
inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda
şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını
çocuğu koruma adına ilgili makamlara
bildirmek ve bu aileleri ifşa etmek hekimlik
meslek etiğine aykırıdır.
Hekimlik mesleği dolayısıyla dahil olduğunuz,
inançları gereği kadınlar ya da çocuklarına
karşı sağlığı riske atacak geleneklerini devam
ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri
uygulamaları bildirmek, duyurmak gizlilik
ilkesine aykırıdır.
Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da
topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna
çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul
edilemez.
57
Katılmıyorum
n
n
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
Kesinlikle
Katılmıyorum
(%)
Kararsızım
n
Katılıyorum
Kesinlikle
Tutum Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki
tutumları
Özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden
kaynaklanan acil olarak önlem alınması
gereken toplum sağlığını riske atan bir durum
söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu
8
46
64
90
55
olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermek
(3,0)
(17,5)
(24,4)
(34,2)
(20,9)
bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar
173
69
11
3
7
edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkı
(65,8)
(26,2)
(4,2)
(1,1)
(2,7)
10
6
11
71
165
(3,8)
(2,3)
(4,2)
(27,0)
(62,7)
da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut
7
7
19
55
175
risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara
(2,7)
(2,7)
(7,2)
(20,9)
(66,5)
124
87
19
12
21
(47,1)
(33,1)
(7,2)
(4,6)
(8,0)
söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba
uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu
seçilmelidir.
Toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda
vardır.
İşyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla
çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık
risklerini işveren lehine kabul edilebilir
düzeyde görmezden gelmeleri ya da
gizlemeleri olağan bir insan davranışıdır.
Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya
dağıtılması sağlanabilir.
Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını
öderim çevreyi kirletirim” tutumları yasaların
desteklediği etik bir sorundur.
58
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
4
20
34
85
120
(1,5)
(7,6)
(12,9)
(32,4)
(45,6)
durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları
6
25
45
79
108
alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha
(2,3)
(9,5)
(17,1)
(30,0)
(41,1)
69
112
51
24
7
(26,2)
(42,6)
(19,4)
(9,1)
(2,7)
85
111
45
17
5
(32,3)
(42,2)
(17,1)
(6,5)
(1,9)
Kesinlikle
(%)
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
n
Kesinlikle
Kararsızım
n
Tutum Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Katılıyorum
Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki
tutumları
Afetler ve olağan dışı durumlar sırasında
sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve
sığınmacılardan önce kendi halkımıza
sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının
özenli şekilde gizlenmesinde hekimler
ve bölge sağlık yöneticileri iş birliği içinde
olmalıdır.
Tabiata bağlı nedenler ya da sanayi
kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin
sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut
yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde
yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun
bir kalkınma yolu olarak kullanılabilir.
Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte
sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik
hayatta kullanıma giren yeni teknolojik
ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden
dolayı kullanımının reddedilmesi halk sağlığı
profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının
gereğidir.
Halk Sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı
konularda sorumluluk üstlenmeleri
malpraktistir.
59
Katılmıyorum
Katılmıyorum
n
n
n
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
38
101
61
33
30
(14,5)
(38,4)
(23,2)
(13,5)
(11,4)
9
54
89
70
41
(3,4)
(20,5)
(33,9)
(26,6)
(15,6)
57
87
53
58
8
(21,7)
(33,1)
(20,1)
(22,1)
(3,0)
Kesinlikle
Kararsızım
n
Katılıyorum
n
Kesinlikle
Tutum Değerlendirme Maddeleri
Katılıyorum
Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki
tutumları
Hapishanelerdeki tutukluların can güvenlikleri
devletin korumasındadır. Bu kişilerin akıl
sağlıkları yerinde olarak kendi iradeleriyle
aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim
müdahalesi insanı yaşatmak adına yapılan etik
bir girişimdir.
Halk sağlıkçıların/ DSÖ’ nün cep telefonlarının
kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi
kanıtlanana kadar tepki göstermemeleri henüz
kanıt yokken bu derece bir teknolojik gelişimin
engellenmemesi adına doğru bir tutumdur.
İş kazası ya da meslek hastalıklarının
görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının
iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi
doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır.
Katılımcıların 222’si (% 84,5) ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda
yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin
gizlenmesinin dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması
için yapılmış masum düzenlemeler olarak görmediğini belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların 106’sı (% 40,3) ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık
turizminin halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiğini ve
halkımız için negatif ayrımcılık doğurduğunu düşünürken, 87 kişi (% 33,1) bu düşünceye
katılmadığını, 70 kişi (% 26,6) de bu konuda kararsız kaldığını belirtmektedir.
Katılımcıların 197’si (% 74,9) günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda
sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumunun vergi ve prim ödeyen
60
vatandaşların haklarının ihlali olarak görmediğini belirtirken, 27 kişi (% 10,3) bu durumun bir
hak ihlali olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. 39 kişi (% 14,8) ise kararsız kalmıştır.
Katılımcıların 216’sı (% 82,1) çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve
cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı
tutumlar mevcut olabileceğini ancak bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim
kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını
çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmenin ve bu aileleri ifşa etmenin hekimlik
meslek etiğine aykırı bir davranış olmadığını belirtmiştir. Buna karşılık çalışmaya katılanların
120’si (% 45,6) hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel
yolla bulaşan hastalık taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesinin ödev niteliğinde olduğu
ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gerekli olduğu görüşündedir.
Çalışmaya katılan 210 kişi (% 79,8) de inançları gereği kadınlar ya da çocuklarına
karşı sağlığı riske atacak geleneklerini devam ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri
uygulamaları bildirmenin ve duyurmanın gizlilik ilkesine aykırı olmadığı yönünde fikir
belirtmiştir (Tablo 36).
Çalışmaya katılan 54 kişi (% 20,5) özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden
kaynaklanan, acil olarak önlem alınması gereken, toplum sağlığını riske atan bir durum söz
konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermek söz
konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi
gerektiğini düşünürken, 145’i (% 55,1) buna katılmadığını, 64’ü (% 24,3) ise kararsız
kaldığını belirtmiştir.
Katılımcıların 221’i (% 84,1) ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş
kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez olduğu
düşüncesindedir.
Çalışmaya katılan 236 kişi (% 89,7) işyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla
çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde
görmezden gelmeleri ya da gizlemelerinin olağan bir insan davranışı olarak görülemeyeceğini
belirtmiştir.
Çalışmaya katılanların 144’ü (% 54,8) iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü
iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda
yerinde bir yaptırım olduğu görüşüne katıldığını belirtirken, 64 kişi (% 25,1) bunun yerinde
bir yaptırım olmadığını, 53 kişi (% 20,1) de kararsız kaldığını belirtmiştir.
61
Katılımcıların 230’u (% 87,4) sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da
ihracata
sunulamayan
gıdaların
mevcut
risklerinin
açıklanarak
isteyen
yoksullara
dağıtılmasını uygun bulmadığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 187 kişi (% 71,1) tabiata bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının
faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut durum ve riskler
anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler
karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu
olarak kullanılabileceğine katılmadığını, 31 kişi (% 11,8) bu durumun etik olarak da uygun
olduğunu ve bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesine katıldığını belirtmiştir. 45
kişi (% 17,1) ise kararsız kalmıştır.
Katılımcıların 205’i (% 77,9) afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık
hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması için tıbbi ve
gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticilerinin iş
birliği içinde olması durumuna katılmadığını belirtmiştir. 34 kişi (% 12,9) kararsız kalırken,
24 kişi (% 9,1) söz konusu duruma katıldığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 181 kişi (% 68,8) gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte
sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik
ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk
sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğuna katıldığını belirtmiştir.
Katılımcıların 111’i (% 42,2) halk sağlıkçıların ya da DSÖ’nün cep telefonlarının
kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemelerinin
henüz kanıt yokken bu derece bir teknolojik gelişimin engellenmemesi adına doğru bir tutum
olmadığını düşünürken, 89 kişi (% 33,8) bu tutumun doğru olduğu görüşüne katıldığını
belirtmiştir. 63 kişi (% 23,5) de kararsız kalmıştır (Tablo 36).
Katılımcıların 211’i (% 80,2) bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim
çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşüne
katıldığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılan 139 kişi (% 52,9) hapishanelerdeki tutukluların can güvenliklerinin
devletin koruması altında olduğu ve bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak kendi
iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesinin insanı yaşatmak adına
yapılan etik bir girişim olduğu görüşüne katılmaktadır. 61 kişi (% 23,2) bu konuda kararsız
kalırken, 63 kişi (% 24,9) bunun etik bir girişim olduğu görüşüne katılmadığını belirtmiştir.
62
Katılımcıların 196’sı (% 74,5) halk sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda
sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir.
Tablo 37. Çalışmaya katılanların profesyonel eğitimlerinde etik dersi alma durumunun
“Parasını öderim kirletirim” tutumunun etik bir sorun olup olmadığını
düşünme durumuyla karşılaştırılması
“Parasını Öderim
Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu
Kirletirim” Tutumu Etik
Hayır
Evet
χ2
p
Bir Sorundur
n
%
n
%
Katılıyorum
103
48,8
16
30,8
Katılmıyorum
108
51,2
36
69,2
5,484
Toplam
211
100
52
100
0,019
Profesyonel eğitimlerinde etik eğitimi alan 211 kişinin 103’ü (% 48,8) ders almayan
52 kişinin ise 16’sı bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim kirletirim” tutumlarının
yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşündedir. Profesyonel eğitiminde etik eğitimi
alanlar, eğitim almayanlara göre daha yüksek oranda “Parasını öderim kirletirim” tutumunun
yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşündedir (p < 0,05).
Tablo 38. Katılımcıların çalıştığı kuruma ve kabul edenlerin yüksek ücret karşılığında
riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma
yolu olarak kullanılabileceğine katılma ya da katılmama durumuna göre
karşılaştırılması
Çalıştığı Kurum
Kabul edenlerin yüksek ücretler
karşılığında sağlık için riskli bölgelerde
yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun
Sağlık Bakanlığı
χ2
Diğer
p
n
%
n
%
Katılıyorum
28
38,4
48
25,3
Katılmıyorum
45
61,6
142
74.7
Toplam
73
100,0
190
100,0
bir kalkınma yolu olarak kullanılabilir.
4,400
0,04
Katılımcılardan Sağlık Bakanlığı çalışanı olan 73 kişinin 28’i (% 38,4), Bakanlık dışı
çalışanı olan 190 kişinin 48’i (% 25,3) mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları
63
alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında riskli bölgelerde yaşayıp
çalışmalarını etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir. Sağlık Bakanlığı
çalışanları Bakanlık dışı çalışanlara göre belirtilen durumun daha yüksek oranda etik olarak
uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir (p < 0,05).
Tablo 39. Çalışmaya katılanların çalıştığı kuruma ve halk sağlığı profesyonellerinin
yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeleri malpraktis olduğuna
katılma ya da katılmama durumuna göre karşılaştırılması
Halk sağlığı profesyonellerinin yetkin
olmadıkları konularda sorumluluk
Çalıştığı Kurum
Sağlık Bakanlığı
χ2
Diğer
p
üstlenmeleri malpraktistir.
n
%
n
%
Katılıyorum
48
65,8
148
77,9
Katılmıyorum
25
34,2
42
22,1
4,095
Toplam
73
100,0
190
100,0
0,04
Çalışmaya katılan 73 Sağlık Bakanlığı personelinin 48’i (% 65,8), 190 Bakanlık dışı
personelin ise 148’i (% 77,9) halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda
sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğunu düşünmektedir. Bakanlık dışı personel Sağlık
Bakanlığı personeline göre daha yüksek oranda halk sağlığı profesyonellerinin yetkin
olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşündedir (p < 0,05).
Tablo 40. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin gebeliğini sonlardırmak isteyen kadının
eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olma durumuyla
karşılaştırılması
Gebeliğini sonlardırmak isteyen
Cinsiyet
kadının eşinin onayının istenmesi
Kadın
Erkek
χ2
gizliliğe saygı ilkesine aykırıdır.
n
%
n
%
Katılıyorum
73
50,7
39
32,8
Katılmıyorum
71
49,3
80
67,2
8,559
Toplam
144
100,0
119
100,0
0,003
64
p
Yasalarla belirtilen süreler içersinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının
uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu
düşünenler çalışmaya katılan 144 kadının 73’ü (% 50,7 ), 119 erkeğin ise 39’udur (% 34,8).
Kadınlar gebelik sonlandırma işleminde eş onayının istenmesini erkeklere göre daha
yüksek oranda gizliliğe saygı ilkesinin ihlali yönünde görmektedir (p< 0,05).
Tablo 41. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin sağlık turizminin negatif ayrımcılık
oluşturması durumuyla karşılaştırılması
Sağlık turizmi negatif ayrımcılık
Cinsiyet
doğurmaktadır.
Kadın
χ2
Erkek
n
%
n
%
Katılıyorum
67
46,5
39
32,8
Katılmıyorum
77
53,5
80
67,2
Toplam
144
100,0
119
100,0
p
5,123
0,02
Katılımcılardan ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizminin halkımızın sağlık
hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiğini ve halkımız için negatif
ayrımcılık doğurduğunu düşünenler 144 kadının 67’si (% 46,5), 119 erkeğin ise 39’udur
(% 32,8).
Kadınlar erkeklere göre sağlık turizmini ülkemiz için daha yüksek oranda bir hak ihlali
olarak görmektedir (p < 0,05).
Tablo 42. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da
topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde
kirletilmesinin kabul edilememesi durumuyla karşılaştırılması
Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da
Cinsiyet
topluma iş kolları yaratmak uğruna çevrenin
Kadın
hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul edilemez.
Erkek
n
%
n
%
Katılıyorum
128
88,9
93
78,2
Katılmıyorum
16
11,1
26
21,8
Toplam
144
100,0
119
100,0
65
χ2
p
5,598
0,02
Çalışmaya katılanlardan ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş
kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez olduğunu
belirtenler 114 kadının 128’i (% 88,9), 119 erkeğin ise 93’ü (% 78,2) şeklinde dağılım
göstermektedir.
Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranla çevrenin kirletilmesinin kabul edilemez
olduğu görüşündedir (p < 0,05).
Tablo 43. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin sağlık riski taşıdığı için piyasadan
toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin
açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması durumuyla karşılaştırılması
Sağlık riski taşıyan gıdaların mevcut
Cinsiyet
risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara
Kadın
Erkek
dağıtılması sağlanabilir.
n
%
n
%
Katılıyorum
12
8,3
21
17,6
Katılmıyorum
132
91,7
98
82,4
Toplam
144
100,0
119
100,0
χ2
p
5,151
0,02
Çalışmaya katılan 144 kadının 132’si (% 91,7), 119 erkeğin ise 98’i (% 82,4) sağlık
riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin
açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılmasının uygun olmadığı görüşündedir.
Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda söz konusu gıdaların dağıtılmasının
uygun olmadığını düşünmektedir (p < 0,05).
Tablo 44. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin “Parasını öderim çevreyi kirletirim”
tutumunun
yasaların desteklediği
etik
bir sorun
olma durumuyla
karşılaştırılması
Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını
Cinsiyet
öderim çevreyi kirletirim” tutumları
Kadın
yasaların desteklediği etik bir sorundur.
Erkek
n
%
n
%
Katılıyorum
122
84,7
89
74,8
Katılmıyorum
22
15,3
30
25,2
Toplam
144
100,0
119
100,0
66
χ2
p
4,052
0,04
Çalışmaya katılanlardan bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim çevreyi
kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşünde olanlar 144
kadının 122’si (% 84,7), 119 erkeğin ise 89’u (% 74,8) şeklinde dağılım göstermektedir.
Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda bu durumun etik bir sorun olduğunu
düşünmektedir (p < 0,05).
Tablo 45. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin “Sıfır tolerans” ilkesinin yerinde bir
yaptırım olması durumuyla karşılaştırılması
İş kazası ya da meslek hastalıklarının
Cinsiyet
görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının
Kadın
iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi
Erkek
n
%
n
%
Katılıyorum
89
61,8
55
46,2
Katılmıyorum
55
38,2
64
53,8
Toplam
144
100,0
119
100,0
χ2
p
doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır.
6,390
0,01
Katılımcılardan iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma
ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olduğu
görüşünde olanlar 144 kadının 89’u (% 61,8), 119 erkek katılımcının ise 55’i (% 46,2) şeklinde
dağılım göstermektedir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda “sıfır tolerans” ilkesini
yerinde bir yaptırım olarak görmektedir (p < 0,05).
Diğer tutum parametreleri çalışmaya katılanların kadın ya da erkek oluşlarına göre
verdikleri cevaplar yönünden karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05).
Çok Değişkenli Analizler
Stepwise lojistik regresyon analizinde;
Bağımlı değişken: Halk sağlığı profesyonellerinin meslek yaşantıları süresince etik
ilkelere uymayan kararlar almış olabilme durumu,
Bağımsız değişkenler: Yaş, cinsiyet, çalıştığı kurum ve meslekte toplam çalışma süresi
olarak alınmıştır.
67
Tablo 46. Çalışmaya katılanların meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan
kararlar almış olabilme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik
regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,2 - 8,8
0,017*
Cinsiyet
Kadın
Erkek
3,3
0.000*
0,040
Sabit
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Etik ilkelere uymayan kararlar almış
olabilirim” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 3,3 kat daha fazla (% 95 GA: 1,2-8,8)
bulunmuştur. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Yasalarla belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak
isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine
aykırı olma durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 47. Çalışmaya katılanların yasalarla belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini
sonlandırmak isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin
gizliliğe saygı ilkesine aykırı olma durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin
lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
1,3 - 3,8
0,002*
0,94 – 0,99
0,033*
Cinsiyet
Kadın
Referans
Erkek
2,3
Yaş
0,97
Sabit
4,193
0,042*
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Yasalarla belirtilen süreler içinde
mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının
istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı görmeme” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 2,3 kat
68
daha fazladır (% 95 GA: 1,3-3,8) ve yaşla birlikte azalmaktadır OR = 0,97 (% 95 GA:0.940.99). Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları
yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilememe durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 48. Çalışmaya katılanların ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş
kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilememe
durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,2 - 4,8
0,013*
0,86 – 0,99
0,045*
Cinsiyet
Kadın
Erkek
2,4
Yaş
0,93
Sabit
0,125
0,000*
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da
topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin kirletilmesi kabul edilebilir” yanıtı
erkeklerde kadınlara göre 2,4 kat daha fazladır (% 95 GA: 1,2-4,8) ve yaşla birlikte
azalmaktadır OR = 0,93 (% 95 GA: 0,86-0,99). Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata
sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
69
Tablo 49. Çalışmaya katılanların sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da
ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara
dağıtılması durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,1 - 5,0
0,026*
Cinsiyet
Kadın
Erkek
2,4
0,000*
0,091
Sabit
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Sağlık riski taşıdığı için piyasadan
toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen
yoksullara dağıtılması sağlanabilir” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 2,4 kat daha fazla
(% 95 GA: 1,1-5,0) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi
kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olma durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 50. Çalışmaya katılanların bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim
çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olarak görme
durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,01 - 3,45
0,046*
Cinsiyet
Kadın
Erkek
1,9
0,000*
0,18
Sabit
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Bazı büyük sanayi kuruluşlarının
“parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarını yasaların desteklediği etik bir sorun olarak
görmeme” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 1,9 kat daha fazla (% 95 GA: 1,01-3,45)
saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
70
Bağımlı değişken: İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin
çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir
yaptırım olma durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 51. Çalışmaya katılanların iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş
yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesini “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda
yerinde bir yaptırım olarak görme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin
lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,2 - 3,1
0,012*
Cinsiyet
Kadın
Erkek
1,9
0,005*
0,618
Sabit
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “İş kazası ya da meslek hastalıklarının
görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi
doğrultusunda yerinde bir yaptırım olmadığı” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 1,9 kat daha
fazla (% 95 GA: 1,2-3,1) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Halk sağlığı uygulamalarında etik çatışmaları tanıma durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 52. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamalarında etik çatışmaları tanıma
durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Etik dersi almamış
Etik dersi almış
Sabit
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
1,2 - 6,4
0,021*
Referans
2,7
0,000*
0,132
*p< 0,05
71
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “halk sağlığı uygulamalarında
karşılaştıkları etik çatışmaları tanıyabilme” durumu etik dersi alanlarda almayanlara göre 2,7
kat daha fazla (% 95 GA: 1,2-6,4) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir.
Bağımlı değişken: Meslek yaşantısı süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun
görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumu.
Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan,
herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu.
Tablo 53. Çalışmaya katılanların meslek yaşantısı süresince çeşitli makamlarca etik
kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumuyla ilişkili
olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi
Değişkenler
Odds Oranı
% 95 Güven Aralığı
p*
Referans
1,02 - 3,02
0,040*
Çalıştığı kurum
Bakanlık Dışı
Sağlık Bakanlığı
1,8
0,000*
0,407
Sabit
*p< 0,05
Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Meslek yaşantısı süresince çeşitli
makamlarca etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme” durumu
incelendiğinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışanların diğerlerine göre daha fazla baskı
gördüğü anlaşılmaktadır (OR= 1,8; % 95 GA: 1,02-3,02). Diğer değişkenler bu yanıtı
etkilememektedir.
72
TARTIŞMA
Literatürde, halk sağlığı profesyonelleriyle çalışılan halk sağlığı etiği konulu çalışma
bulunmayışı nedeniyle araştırmamız bu alanda öncü çalışmalardan biridir.
Çalışmamızda bulduğumuz sonuçlara göre oluşturduğumuz H0 hipoztezlerimizin tümü
reddedilmiş.
Çalışmamıza
katılan
halk
sağlığı
profesyonelleri
arasında
gündelik
uygulamalarda halk sağlığı etiği yönünden deneyim, farkındalık ve tutumları arasında fark
vardır.
Çalışmamıza katılanların unvanlarına göre dağılımının evrendeki dağılımlarıyla
arasında
önemli
düzeyde
fark
olduğu
görülmüştür
(p<0,05).
Bu
fark
uzmanlardan/doktoralılardan kaynaklanmaktadır. Yapılan power analizine göre 90 uzmana
ulaşılması hedeflenirken 111 uzmana ulaşılmıştır. Diğer ünvan gruplarından katılım oranı
uzman/doktoralıların
katılım
oranına
göre
nispeten
daha
yüksek
olduğu
için
uzmanlar/doktoralıların oluşturduğu grup diğer grupların katılım oranına göre düşük
kalmıştır. Bunun nedeni uzmanların bir kısmının kişisel mail adreslerinin Sağlık
Bakanlığı’nın resmi mail adresi olması dolayısıyla anketimizin ulaşmasında yaşanan sorunlar
olabilir.
Araştırmamıza katılanların çalıştıkları kuruma göre dağılımlarına bakıldığında 189’u
(% 63,2) Üniversite’de, 87’si (% 29,1) Sağlık Bakanlığı’nda, 14’ü (% 4,7) Özel Sektör’de,
9’u (% 3,0) diğer birimlerde çalışmaktadır. Dağılım oranları arasında görülen bu fark halk
sağlığı profesyonellerinin özel sektörde çalışabilecekleri alanların sınırlı olmasından ve özel
sektörün toplum odaklı halk sağlığı bakış açısı yerine kar amaçlı ve hasta odaklı bakış açısını
tercih etmesinden kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza toplam 25 devlet üniversitesinin Halk Sağlı Anabilim Dalları’nın halk
sağlığı profesyonelleri katılım için davet edilmiş ve bu üniversitelerin 23’ünden geri dönüş
73
sağlanmıştır. Üniversitelerin çoğundan geri dönüş almamızın nedeni halk sağlığı etiğinin
akademik çevrelerce tartışılması gereken bir sorun alanı olarak görülmeye başlamasından
kaynaklanmış olabilir. İnandı’nın yazısında belirttiği gibi ülkemizde halk sağlığı etiği
konusunun geliştirilmesi gerekmektedir (8). Civaner de yazısında halk sağlığı etiği sorun
alanlarının sorunun taraflarının da mümkün olduğunca katılımıyla araştırılması, tartışılması ve
uygulamaya yönelik yol gösterici uzlaşılar geliştirilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (71).
Araştırmamıza katılanların 140’ı (% 46,8) profesyonellik eğitimleri sırasında Halk
Sağlığı Etiği ile ilgili konuları kapsayan dersler aldığını, 159’u ise (% 53,2) almadığını
belirtmiştir. Halk sağlığı hemşireleriyle yapılan Folmer ve ark.’nın (72) çalışmasında ise etik
eğitimi alanlar 15 kişi (% 38,0) eğitim almayanlar 24 kişidir (% 62,0). Bu çalışma yalnızca
halk sağlığı hemşireleriyle yapılırken bizim araştırmamız tıp ve tıp dışı lisans eğitimli tüm
halk sağlığı profesyonellerini kapsamaktadır. Hem farklı lisansların eğitim süreçlerinin hem
de ülkelerin eğitim sistemlerinin farklı olması nedeniyle bu farklılığın doğduğu
düşünülmektedir.
Çalışmamıza katılanların lisans eğitimi süresince ya da profesyonel eğitimleri
sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi alma durumları ile onların Etik, Sağlık
Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma
durumlarına baktığımızda ders alanların almayanlara göre ve etiğe özel ilgi duyanların ilgi
duymayanlara göre eğitici olmaya daha fazla gönüllü oldukları görülmüştür (p < 0,05). Bunun
nedeni eğitimin kişilerin kendine olan güvenini arttırmada etkili bir faktör olması ve kişilerin
sevdiği ve ilgi duydukları konularda daha çok çalışma isteği duymalarından kaynaklanıyor
olabilir.
Son 12 aylık çalışma süreleri içinde etik çatışmayla karşılaşma sayılarına göre
katılımcılarımızın 126’sı (% 44,1), Folmer ve ark.’ nın çalışmasında ise 5’i (% 14,0) hiç etik
çatışmayla karşılaşmamıştır (72). Bunun nedeni hemşirelerin hastane ortamında klinik
hizmetlerin yürütülmesi sırasında hastalar ve hasta yakınlarıyla iletişim halinde olmaları
nedeniyle daha çok etik çatışmayla karşı karşıya kalmalarından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun alanlarının
dağılımına göre en sık ilk üç sorun alanı 80 cevap ile (% 36,9) “Yayın Etiği”, 71 cevap ile
(% 32,7) “Çıkar Çatışması”, 69 cevap ile (% 31,8) “Araştırma Etiği” şeklinde sıralanmaktadır.
Folmer ve ark.’nın çalışmasında ilk üç sorun alanında 21 kişinin (% 53,0) verdiği özerkliğe
saygı cevabı ilk sırada yer alırken ikinci ve üçüncü sırayı 16 kişinin (% 40,0) verdiği
muhbirlik ve gizliliğe saygı cevapları paylaşmaktadır (72). Araştırmamızda etik çatışmaların
74
yaşandığı bu sorun alanlarındaki dağılımının Folmer ve ark.’nın araştırmasına göre farklılığı
çalışmamıza katılan halk sağlığı profesyonellerinin daha çok akademik alanda ve klinik
dışında çalışıyor olmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların 44’ü (% 15,4) bağlı oldukları meslek odası ya da ilgili
makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde ceza almış biri bulunduğunu,
242’si (% 84,6) ise bulunmadığını belirtmişlerdir. Muhasebe meslek mensuplarıyla yapılmış
olan Dağlı’nın (73) tezinde ise ceza almış biri bulunma oranı % 33,3 iken ceza almış biri
bulunmama oranı % 66,7 olarak görülmektedir. Bizim çalışmamızda ceza almış biri bulunma
oranının daha düşük olması malpraktisin özellikle son yıllarda gündeme gelen ve üzerine
çalışılan bir konu olmasından kaynaklanmış olabilir.
Çalışmamıza katılanların cevaplarına göre halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı
etiğine aykırı davranmalarının olası nedenlerine bakıldığında ilk sırada 146 kişinin (% 51,1)
verdiği “Yetkin Olmama” cevabı yer almaktadır. “Eğitim Yetersizliği” 127 kişi (% 44,4) ile
ikinci en sık, “Politik Yönelim” 102 kişi (% 35,7) ile üçüncü en sık verilen cevaptır. İlk sırada
“Yetkin Olmama” cevabının verilmesinin nedeni katılımcılardan 253’ünün (% 88,5)
meslektaşlarının meslek hayatı boyunca yetkili ancak yeterli olmadığı bir konuda sorumluluk
üstendiğine tanık olmalarından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza
katılanlardan
Sağlık
Bakanlığı
dışında
çalışanların
bakanlık
çalışanlarına göre kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi
çoğunlukla reddettiği görülmektedir (p < 0,05). Bakanlık dışı personel Sağlık Bakanlığı
personeline göre daha yüksek oranda halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları
konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu düşüncesindedir (p < 0,05). Bu iki
durumdaki farkın nedeni Bakanlık çalışanlarının bir konuda görevlendirilirken üst
mevkilerden emir almalarından ve görevi reddetmeleri durumunda ciddi yaptırımlarla
karşılaşabilecek olmalarından kaynaklanmış olabilir.
Çalışmamıza katılanlardan Sağlık Bakanlığı personeli olan 33 kişi (% 41,8) ve
Bakanlık dışı çalışan 59 kişi (% 28,9) etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için
baskı gördüğünü belirtmiştir. Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı çalışanlara göre etiğe
uygun bulmadıkları şekilde davranmak için daha çok baskı gördüğünü belirtmiştir (p < 0,05).
Bunun nedeni Bakanlık çalışanlarının Sağlık Bakanlığı’nın yaptırımlarına Bakanlık dışı
çalışanlara göre göre daha fazla maruz kalmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların 196’sı (% 74,5) halk sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı
konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir.
75
Yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddedenlerin kabul edenlere
göre halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin
malpraktis olduğuna daha çok katıldıkları görülmüştür (p < 0,05). Aradaki bu fark Sağlık
Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar
karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde Bakanlık
çalışanlarının bu durumu malpraktis değil görev icrası şeklinde görmelerinden kaynaklanmış
olabilir.
Araştırmamıza katılanlardan yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk
üstlenmeyi kabul edenler reddedenlere göre halkın bilgilendirilmesinin daha çok gereksiz
kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağını düşünmektedir (p < 0,05).
Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları
sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alındığında Bakanlık çalışanlarının
salgın hastalık gibi toplumu tehdit eden sorunların çözümünde birincil sorumlu olarak
çalışmalarından ve kriz yönetimi sırasında halkın doğru şekilde bilgilendirilmesinin de ek
zaman ve emek gerektiren bir iş olarak görülmesinden kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılan 54 kişi (% 20,5) özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden
kaynaklanan, acil olarak önlem alınması gereken, toplum sağlığını riske atan bir durum söz
konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermenin söz
konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi
gerektiği düşüncesindedir. Kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun
karşısında sorumluluk almayı kabul edenler reddedenlere göre daha çok halkın farklı bir
iletişim yolu ile bilgilendirilmesinin gerektiğini düşünmektedir (p < 0,05). Sağlık Bakanlığı
çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında
sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde Bakanlık çalışanlarının
yürüttükleri işlerde devleti temsil etmelerinden ve devletin özel sektörü ve çalışanlarını
doğrudan zarara uğratacak ani adımlar atmaktan kaçınıyor olmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların 242’si (% 92,0) toplumun, sağlığını ilgilendiren her
konuda bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme
hakkının olduğuna katıldıklarını belirtmiştir. Çalışmamıza katılanlardan yetkin olmadıkları bir
sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi kabul eden grup reddedenlere göre daha yüksek
oranda kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp
çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği
düşüncesindedirler (p < 0,05). Katılımcılardan Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı
76
çalışanlara göre mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden
kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarını etik olarak
da uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir (p < 0,05). Her iki durumda da karşılaşılan bu
fark Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları
sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde
Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm projesiyle birlikte sağlığı kar amaçlı bir meta,
aydınlatılmış onamı da müşteri ile hizmet sağlayıcı arasında yapılan koruyucu bir anlaşma
olarak görmelerinden kaynaklanmış olabilir.
Çalışmamıza katılan 181 kişi (% 68,8) gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte
sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik
ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk
sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğuna katıldığını belirtmiştir.
Katılımcıların 111’i (% 42,2) halk sağlıkçıların ya da DSÖ’nün cep telefonlarının
kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemelerinin
doğru bir tutum olmadığı düşüncesindedir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Saygılı’nın (74)
da tezinde aktarlığı gibi çevresel etki değerlendirme sürecinde muhtemel olumsuzluk
kavramına göre ihtiyatlı olunması gerekliliği vurgulanmıştır.
Yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddedenlerin kabul
edenlere göre gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu
kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma
potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı
oluşlarının gereği olduğuna daha çok katıldıkları görülmüştür (p < 0,05). Sağlık Bakanlığı
çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında
sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alındığında Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşümle
birlikte kar amacı güden işletmeler konumuna gelmesiyle birlikte sağlığa zararlı olma
potansiyelinden dolayı yeni teknolojilerin kullanımının reddedilmesinin ihtiyatlılık değil para
kaybı olarak görülmesinden kaynaklanmış olabilir
Araştırmamıza katılanların mesleklerini icra ederken yer aldıkları çıkar çatışması
yaratması muhtemel çalışma alanlarının sıralamasında “Rapor hazırlama” cevabının ilk sırada
verilmesinin nedeni 1993 yılında yayınlanan yönetmelikle ülkemizde yasal zemine ulaşan
“Çevre Etki Değerlendirmesi” (ÇED) ve 1999 yılında DSÖ tarafından yayınlanan “Sağlık
Etki Değerlendirmesi”nin (SED) (75) halk sağlığı profesyonellerinin gündemine girmesiyle
77
bu konularda çalışmaya gönüllü halk sağlığı profesyonellerinin özel sektörle çıkarlar
doğrultusunda karşı karşıya gelmelerinin artmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların 250’si (% 88,3) halk sağlığı uygulamaları sırasında etik
çatışmaları tanıdığını, 33’ü (% 11,7) ise tanıyamadığını ya da bu konuda kararsız kaldığını
belirtmiştir. Folmer ve ark.’nın araştırma sonuçlarına baktığınızda 33 kişi (% 78,0) etik
çatışmaları tanıdığını, 9 kişi (% 22,0) tanıyamadığını ya da kararsız kaldığını belirtmiştir.
Sonuçlar bizim çalışmamızda bulduğumuzla kısmen benzerdir (72).
Çalışmamıza katılanların 156’sı (% 55,1) halk sağlığı uygulamaları sırasında
karşılaştıkları etik çatışmaları çözebildiğini, 143 kişi (% 50,4) halk sağlığı etiği konusunda
eğitici kursa katılma ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Buna göre karşılaştıkları etik çatışmaları
çözemeyenler ile kursa katılma ihtiyacı olanların oranlarının yakınlığı eğitimin uygulamalar
sırasında önemli bir yol gösterici olmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılan 92 kişi (% 32,5) meslek yaşantıları süresince çeşitli
makamlarca etik kurallara uygun görmedikleri şekilde davranmaları için baskı gördüğünü, 72
kişi (% 26,4) meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini
belirtmiştir. Bu oranlar çeşitli makamlarca baskı gören katılımcıların çoğunun etik ilkelere
uymayan kararlar almak zorunda kalmalarından, baskı görenlerin bir bölümünün ise her şeye
rağmen etik dışı kararlar almamış olmalarından kaynaklanmış olabilir.
Çalışmamıza katılanlardan profesyonellik eğitimi sırasında etik dersi alan grubun ders
almayanlara göre karşılaştıkları etik çatışmaları daha çok tanıdıklarını düşündükleri, daha
yüksek oranda etik dışı davranmak için baskı gördüğünü ve halk sağlığı profesyonelleri
arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişiler olduğunu daha fazla belirtmektedir
(p< 0,05). Bu sonuçlar eğitim almanın, verilen görevlerin, emirlerin, içinde bulunmak zorunda
kaldığımız durumların ve meslektaşlarımızın tutumlarının etiğe uygun olup olmadığının daha
iyi değerlendirilme yeteneği kazandırıyor olmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanlardan Sağlık Bakanlığı dışında çalışanların, Sağlık Bakanlığı
personeline oranla etik çatışmaları daha fazla tanıyabildiği ve çözebildikleri görülmektedir
(p < 0,05). Bu iki durum Sağlık Bakanlığında çalışanların uzman, Bakanlık dışı çalışanların
ise yardımcı doçent, doçent ve profesör gibi akademik olarak daha fazla eğitim görmüş
kişilerden oluşmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılan 112 kişi (% 42,6) yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut
gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin
gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu düşünmektedir. Böyle düşünenler çalışmaya katılan tüm
78
kadınların % 51’i, erkeklerin ise % 35’i dir. Kadınlar gebelik sonlandırma işleminde eş
onayının istenmesini erkeklere göre daha yüksek oranda gizliliğe saygı ilkesinin ihlali yönünde
görmektedir (p< 0,05). Kadın halk sağlığı profesyonellerinin belirtilen durumu kadın gözüyle
değerlendirmeleri ve bekli de sözkonusu ilkenin uygulanmaması nedeniyle zarara uğramaları
erkeklere göre daha yüksek oranda ilke ihlali yönünde fikir belirtmelerinin nedeni olmuş
olabilir.
Meslek yaşantıları süresince erkeklerin kadınlara göre daha fazla etik kurallara uygun
olmayan kararlar almış olabileceklerini belirttiği görülmüştür (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın
(76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik
değerlere daha bağlı olduğu ve görülmüştür.
Araştırmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda sağlık riski taşıdığı
için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak
isteyen yoksullara dağıtılmasının uygun olmadığını düşünmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve
Orhan’ın (76) aktardığına benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınlar erkeklere göre
mevcut sorunlara daha çok empatiyle yaklaşmaktadır. Mevcut risklerin açıklanmasının yasal
bir dayanak olarak görülmüş olması nedeniyle erkekler söz konusu gıdaların dağıtılmasının
uygun olduğu yönünde fikir belirtmiş olabilirler. Bizim çalışmamızla benzer olarak Kutluk’un
(77) çalışmasında da muhasebe meslek üyelerinin etik yargı düzeyi puanları arasında cinsiyete
göre önemli fark görülmüştür. Kadınların etik yargı düzeyleri erkeklerden daha yüksek
bulunmuştur.
Çalışmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda sağlık turizmini
halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiği ve halkımız için
negatif ayrımcılık doğurduğu görüşündedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla
benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik değerler açısından daha
az toleranslı oldukları görülmüştür.
Araştırmamıza katılanların 221’i (% 84,1) ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da
topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez
olduğunu belirtmiştir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranla çevrenin kirletilmesinin
kabul edilemez olduğu görüşündedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ ın (76) araştırmasıyla benzer
olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik değerlerle daha çok ilgili ve daha
tedbirli oldukları görülmüştür.
Araştırmamıza katılanların 211’i (% 80,2) bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını
öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşüne
79
katıldığını belirtmiştir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda bu durumun etik bir sorun
olduğunu düşünmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla benzer olarak
bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik davranış konusunda daha net bir tutum
sergiledikleri görülmüştür.
Çalışmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda “sıfır tolerans” ilkesini
yerinde bir yaptırım olarak görmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla
benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınlar erkeklere göre etik davranış konusunda daha
net, daha tedbirli ve ilgilidirler.
Diğer yandan çalışmamızda kadın ve erkekler arasında bulduğumuz etik tutum
farklılıklarının nedeni kadın ve erkeklerin çalışma hayatında alan tercihleri ya da görev kabul
etme/kaçınma tutumlarından kaynaklanmış olabilir. Bu durumun yapılacak yeni çalışmalarla
irdelenmesi yerinde olacaktır.
Çalışmamıza katılan 201 kişi (% 72,7) halk sağlığı profesyonellerinin gündelik
uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha
üstte tutmaları gerektiğini düşünmektedir. Katılımcıların 152’si (% 54,8) bir halk sağlığı
girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır şeklinde düşünmektedir. Bizim çalışmamızla
benzer olarak Yıldız’ın (78) çalışmasında da meslek mensuplarının kamu çıkarını bireylerin
çıkarından daha üstte tuttukları görülmüştür.
Araştırmamıza katılanların 168’i (% 60,6) halk sağlığı profesyonellerinin siyasi
görüşleri
arasındaki
farklılıkların,
mesleki
etik
kurallarına
uyumu
zorlaştırdığını
düşündüklerini, 220 kişi (% 79,4) de sosyal yaşamdaki güç dengelerinin halk sağlığı
profesyonellerinin etik tutumlarını etkilediğini belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak
Yıldız’ın (76) çalışmasında da politik ve siyasi görüş farklılıklarının meslek etiğine zarar
verdiği sonucu görülmüştür.
Çalışmamıza katılanların 137’si (% 49,4) çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum
meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor derken 110 kişi (% 40,4) etkilemediği
belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Yıldız’ın (78) çalışmasında da meslek
örgütünün varlığının meslek etiğine ve meslek standartlarına bağlılığı arttırdığı görülmüştür.
Araştırmamıza katılanlardan 272’si (% 98,2) halk sağlığı profesyoneli olarak halk
sağlığı etiği ilkelerine uygun hareket ettiğini belirtirken, Dağlı’nın (73) çalışmasında meslek
etiğine uygun hareket edenlerin oranı % 66,9’dur. Bu farkın nedeninin, hekimlik mesleğinin
geleneklerinden, eğitim süresinin uzunluğundan, eğitim boyunca alınan etik ve deontoloji
derslerinin içeriğinden, direkt insan hayatı ile ilgili bir çalışma alanı olması nedeniyle
80
özellikle zarar vermeme konusundaki duyarlılık ve farkındalığın yüksek olmasından
kaynaklanmış olabilir.
Katılımcıların 183’ü (% 66,0) halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine
uygun davranmadığını düşündüğü kişiler olduğunu belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer
olarak Dağlı’nın (73) çalışmasında da katılımcıların % 70,2’si meslektaşları arasında etik dışı
davrandığını düşündüğü kişiler olduğunu belirtmiştir. Yıldız’ın (78) çalışmasında da
katılımcılar meslektaşlarını doğru ve güvenilir bulmadıklarını belirtmektedir.
Çalışmamıza katılanların 134’ü (% 50,9) toplum bağışıklığı için aydınlatılmış
onamdan vazgeçilebileceğini düşünmektedir. Halk sağlığı etiği temel ilkelerinin ikinci
maddesinde belirtildiği gibi halk sağlığı toplumdaki bireylerin haklarına saygı duyacak
şekilde toplum sağlığını ele almalıdır (10).
Bizim çalışmamızda bulduğumuz bu sonuç
katılımcılarımızın özellikle son yıllarda gündeme gelen aşı karşıtı politikalar sonucu birey
hakkı ve toplum bağışıklığı ikilemine düşmelerinden kaynaklanmış olabilir.
Katılımcıların 222’si (% 84,5) ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda
yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin
gizlenmesinin dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması
için yapılmış masum düzenlemeler olduğunu düşünmediklerini belirtmiştir. Bu sonuç “Kamu
Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile
5176 sayılı Kanunun 3. Maddesinde (28) yer alan dürüstük, tarafsızlık, saygınlık ve güven
ilkeleri, gerçek dışı beyan ve bağlayıcı açıklamalar maddeleri doğrultusunda verilerde gerçek
dışı değişikliklere gidilmesinin yasa dışı ve etik dışı görülmesinden kaynaklanmış olabilir.
Araştırmamıza katılanların 197’si (% 74,9) günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin
sunumunda sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumunun vergi ve prim
ödeyen vatandaşların haklarının ihlali olarak görmezken, 27 kişi (% 10,3) bu durumun bir hak
ihlali olduğu görüşündedir. Bu sonuç Halk sağlığı etiği ilkeleri ve değerleri (10) dördüncü
maddede belirtildiği gibi “Halk sağlığı uygulamaları toplumun tamamını kapsamalı ve
haklarını koruyamayacak bireyler için özel önlemler alınmalıdır, eşitlik ve hakkaniyet
kavramı gözetilmelidir” ilkesi ile uyumludur.
Çalışmamıza katılan 187 kişi (% 71,1) tabiata bağlı nedenler ya da sanayi
kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut
durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek
ücretler karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak uygun bir kalkınma yolu
olarak kullanılamayacağı görüşündedir. Saygılı ve Hamamcı’nın belirttiği gibi (74,79) çevre
81
hakkı tüm hak ve hürriyetlerin var olma sebebi olduğu ve çevreleri sağlıksız olduğunda
insanların bekalarını sürdürümeyeceğinden dolayı sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı diğer
hakların bir ön koşulu haline gelmiştir. Bizim çalışmamızda da insanların sağlıksız bir
çevrede yaşamaları etik olarak uygun görülmemiştir.
Araştırmamıza katılan 139 kişi (% 52,9) hapishanelerdeki tutukluların can
güvenliklerinin devletin koruması altında olduğu ve bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak
kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesinin insanı yaşatmak
adına yapılan etik bir girişim olduğu görüşüne katılmaktadır. Küçükçallı’nın (80) da tezinde
aktardığı gibi Dünya Tabipler Birliği’nin 1975’te yayınladığı Tokyo Bildirgesi’nde açlık
grevleri ile ilgili 5. maddede: “Bir hükümlü beslenmeyi gönüllü olarak reddettiğinde, hekim,
bu durumun yol açacağı sonuçlar üzerinde hükümlünün tam ve doğru bir yargıya varacak
nitelikte olduğu kanısına varır ise, onu damardan beslemeyecektir.” Ancak Tokyo Bildirgesi,
bu alandaki sorunları tümüyle çözecek kapsamda görülmemiştir ve Britanya Tabipler Birliği,
1981 yılında“Tıbbi Etik Elkitabı”nı yayınlamıştır. Bunda belirtildiği şekliyle “Hekim hastanın
özerkliğine saygı göstermeyle, mümkün olan anlarda mahkumun yararına olacak şekilde
müdahale etme gereksinimi arasında bir denge oluşturulmalıdır”. Hekim tutumu ve açlık
grevleri konusundaki uluslararası belgelerin en ünlüsü ve de sonuncusu, 1991’de Dünya
Tabipler Birliği’nin yayınladığı Malta Bildirgesi’dir.
Bu bildirgenin ilk maddesi şu
şekildedir. “1.1. Her insan için yaşamın kutsallığına saygı gösterilmesi etik bir zorunluluktur.”
Hekim hastanın yararı ve yaşamı için sanatının bütün gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.
1.2. Hekimin görevi hastanın kendi aldığı karara saygı göstermektir. Hekim, hastaya
müdahale etmeden önce bilgilendirerek iznini alır, ancak acil durumlarda, hekim hasta için en
iyi olanı yapmakla yükümlüdür. Bizim çalışmamıza katılan halk sağlığı profesyonelleri
mahkumların ölüm orucu kararlarına müdehale konusunda hasta özerkliği ile insanı yaşatma
arasında ikilemde kalmıştır.
Profesyonel eğitiminde etik eğitimi alanlar, eğitim almayanlara göre “Parasını öderim
kirletirim” tutumunun yasaların desteklediği etik bir sorun olduğunu daha fazla
düşünmektedir (p < 0,05). Saygılı’nın (74) tezinde aktardığı gibi kirleten öder ilkesi,
OECD’nin tanımına göre, “Çevrenin kabul edilebilir durumunun devamı için kirletenin kamu
otoritelerince belirlenen kirililiği önleme ve kontrol önlemlerinin getirdiği masraflara
katlanmasıdır. Ülkemizde işletmelerin çevreyi kirletmeleri sonucu aldıkları cezalar, kiriliği
önleme ve kontrol önlemlerini uygulamaları durumunda yapacakları masraflardan daha düşük
miktarlarda olduğu için bu ilke istismara açık duruma gelmiştir. Çalışmamızda etik eğitimi
82
alanların bu durumu etik bir sorun olarak görmeleri çevre konusundaki yasal boşluğun
farkında olmalarından kaynaklanıyor olabilir.
Çalışmamıza katılan 236 kişi (% 89,7) işyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla
çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde
görmezden gelmeleri ya da gizlemelerinin olağan bir insan davranışı olarak görülmesine
katılmadığını belirtmiştir. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki,
Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’te (81) de belirtildiği gibi böylesi bir durum
hem etik, hemde yasal değildir. Bizim çalışmamızda da işyeri hekimlerinin böylesi bir
tutumda bulunmasının kabul edilemez bir durum olduğu sonucu çıkmaktadır.
Katılımcıların 168’i (% 60,7) halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarının,
yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebileceğini ve 189’u (% 68,2) halk sağlığı etiğinin,
sosyal gelişim ve değişimlere göre güncellenmesi gerektiğini düşündüğünü belirtmiştir. Bizim
çalışmamızla benzer olarak Kutluk’un (77) çalışmasında da meslek üyelerinin çoğunluğu,
etik olgusunun duruma ve topluma göre değişeceğine ve bireylerin etik standartlarının, içinde
bulundukları toplumdan farklılık gösterebileceğine inanmaktadır.
Araştırmamıza katılanların 205’i (% 77,9) afetler ve olağan dışı durumlar sırasında
sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması
için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık
yöneticilerinin iş birliği içinde olması durumuna katılmadığını belirtmiştir. 1982 Anayasasının
(82)“Kanun Önünde Eşitlik ” başlığını taşıyan 10. maddesi şöyle demektedir: “Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz.”. Anayasanın bu maddesinden yola çıktığımızda tıbbi ve gıda yardımlarının
sunumunda dikkate alınması gereken sadece kimin daha çok ihtiyaç duyduğu olmalıdır.
Çalışmaya katılanların 209’u (% 75,5) yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik
olmadığını
düşündüğünü
belirmiştir.
Katılımcıların
98’i
(%
35,3)
halk
sağlığı
profesyonellerinin yasalara çok bağlı olduğu görüşündedir. Kutlu’nun (83) da çalışmasında
aktardığı gibi meslek etiği hukukun koyduğu yasaların da üzerinde, uyulması zorunlu kabul
edilen daha üst değer yargılarına dayandırılmaktadır. Etik değerlerin tamamının yasalara
aktarılması imkansızdır. Bu nedenle etik her zaman yasaların üzerindedir.
Katılımcıların 216’sı (% 82,1) çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve
cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı
tutumlar mevcut olabileceğini ancak bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim
83
kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını
çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmenin ve bu aileleri ifşa etmenin hekimlik
meslek etiğine aykırı bir davranış olmadığını belirtmiştir. Buna karşılık çalışmaya katılanların
120’si (% 45,6) hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel
yolla bulaşan hastalık taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesinin ödev niteliğinde
olduğunu ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gerekli olduğunu
düşünmektedir. Pelin ve ark.’nın (84) aktardığı gibi hekimler hastalarına karşı sorumludur.
Hasta mahremiyetini koruma adına başkalarının sağlığını riske atmak kabul edilebilir bir
durum değildir. Bizim çalışmamızda çocuklar söz konu olduğunda hekimin gizlilik ilkesini
göz ardı ettiği görülürken söz konusu cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğunda hasta
mahremiyetini öncelediği görülmüştür. Bu durum cinselliğin ülkemizde halen bir tabu olarak
görülmesinden ve ataerkil toplum yapısının hakim olmasından kaynaklanmış olabilir.
Çalışmamıza katılanların 169’u (% 61,0) halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı
etiği eğitimlerinin yetersiz olduğunu, 158’i (% 57,0) halk sağlığı profesyonellerinin
mesleklerinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığını
belirtmiştir. Benzer oranlar göstermektedir ki araştırmamıza katılanların yaklaşık % 60’lık bir
bölümü halk sağlığı profesyonellerinin hem mesleki eğitimlerinin hem de halk sağlığı etiği
eğitimlerinin yetersiz olduğu görüşündedir. Uzmanlık derneği eğitim müfredatında halk
sağlığı etiği eğitiminin yer almaması halk sağlığı uzmanlarının bu konuda eğitimlerinin
yetersiz kalmasına neden olmuş olabilir.
84
SONUÇLAR
1. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısından fazlasının halk sağlığı etiği eğitimi
yetersizdir.
2. Halk sağlığı profesyonellerinin 3/4’ü meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik
çatışmayla karşılaşmıştır.
3. Halk sağlığı profesyonellerini arasında etik çatışmaların en çok yaşandığı alan “Yayın
Etiği” dir.
4. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı meslek hayatları boyunca
meslektaşlarının yetkili ancak yeterli olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine
tanık olmuştur.
5. Sağlık Bakanlığı personeli, Bakanlık dışı çalışanlara göre daha yüksek oranda
kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi kabul etmek zorunda
kalmakta, etik dışı davranmak için baskı görmekte ve bu durumu malpraktis olarak
nitelendirmemektedir.
6. Bakanlık dışı çalışan halk sağlığı profesyonelleri Sağlık Bakanlığı personeline göre etik
çatışmaları daha çok tanıyabilmekte ve çözebilmektedir.
7. Halk sağlığı profesyonellerinin mesleklerinde en çok yer aldıkları çıkar çatışması
muhtemel çalışma alanı “Rapor hazırlama” dır.
8. Halk sağlığı profesyonellerinin büyük bir bölümü karşılaştıkları etik çatışmaları
tanıyabildiği ancak sadece yarısı bu çatışmaları çözebildiği düşüncesindedir.
9. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısı halk sağlığı etiği konusunda eğitim alma ihtiyacı
duymaktadır.
85
10. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısından çoğu meslektaşlarının siyasi görüşleri
arasındaki farklılıkların, sosyal yaşamdaki güç dengelerinin ve meslek örgütünün etik
tutumlarını etkilediği görüşündedir.
11. Meslek üyelerinin çoğunluğu, etik olgusunun topluma ve duruma göre değişeceğine ve
bireylerin
etik
standartlarının,
içinde
bulundukları
toplumdan
farklılık
gösterebileceğine inanmaktadır.
12. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı toplumun, sağlığını ilgilendiren her
konuda bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz
etme hakkının olduğu düşüncesindedir.
13. Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı kadının bedeni üzerinde tek söz
söyleyicinin kendisi olduğu görüşündedir.
14. Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı iş yerlerinde “Sıfır tolerans” ilkesinin
uygulanması
gerektiği
ve
toplum
bağışıklığı
için
aydınlatılmış
onamdan
vazgeçilebileceği düşüncesindedir.
15. Halk sağlığı profesyonellerinin 2/3’ü ihtiyatlılık ilkesinin gerekli olduğu görüşündedir.
16. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı kendilerinin halk sağlığı etiğine
uygun hareket ettiğini düşünürken büyük bir bölümü meslektaşları arasında etik dışı
davranan kişiler olduğu ve meslektaşlarının mesleğinin gerektirdiği asgari eğitim
düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığı görüşündedir.
17. Kadınlar erkeklere göre daha etik davranmaktadır.
ÖNERİLER
1. Kısa erimde uzmanlık örgütünün halk sağlığı etiği konusunda hizmet içi ve sürekli
eğitimler planlaması, mevcut olan eğitim ihtiyacını karşılamada etkili olabilir. Uzun
erimde ise uzmanlık ve doktora programlarına TUKMOS’ta yer aldığı üzere halk
sağlığı etiği eğitimi artan önemi ölçüsünde dahil edilmelidir.
2. Etik eğitimi uzmanları ve akademisyenlerin de görüşü alınarak uzmanlık derneği
eğitim müfredatına halk sağlığı etiği eğitimi eklenmelidir.
3. Sağlık Bakanlığı çalışanlarının etik olarak uygun görmedikleri şekilde davranmaları
için baskı görmelerinin engellenmesi adına meslek örgütü gerekli adımları atmalıdır.
4. Sağlık Bakanlığı çalışanları öncelikli olarak Halk Sağlığı profesyonelleri etik dışı
davranmak için baskı gördüklerinde çekince duymadan başvurabilecekleri ve
sorunlarına çözüm arayabilecekleri mesleki birimler kurulmalıdır.
86
5. Meslektaşlarının siyasi görüşleri arasındaki farklılıkların ve sosyal yaşamdaki güç
dengelerinin
etik
tutumu
etkilemesini
önlemek
için
görev
ve
mevkilerin
dağıtılmasında aranacak ilk şart liyakat esası olmalıdır.
6. Halk sağlığı profesyonellerinin görevlerini icra ederken yasalar ve etik değerler
arasında ikilem yaşamalarını önlemek için gerekli düzenlemeler yapılmalı ve evrensel
etik değerlerin üstünlüğü yasalara aktarılmalıdır.
7. Özellikle toplum bağışıklığı, temiz bir çevrede yaşama hakkı gibi temel ve toplumun
tamamını ilgilendiren konularda halk sağlığı profesyonelleri olarak fikir birliğine
varılıp ortak bir fikrin savunulması toplumun yanlış yönlendirilmesini engelleyip,
toplumda temel insani haklar konusunda farkındalık sağlanmasına yardımcı olabilir.
8. Halk sağlığı etiğinin bizim çalıştığımız çoğunluğu tıp kökenli ve sağlık sektöründe
çalışan halk sağlığı profesyonellerinin dışında kalan halk sağlığı hizmet sunumunda
görevli diğer mesleklerlede çalışılması multisektöryel yapı gereği önemli bir katkı
sağlayacaktır.
87
ÖZET
Halk sağlığı etiği tıp etiği ile yakından ilişkilidir, ancak bununla sınırlı değildir. Tıp
etiği, halk sağlığı çalışanlarının gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalabilir. Tıp etiği daha
çok bireysel açıdan bakarken, halk sağlığı etiği sosyal bakış açısını da gerektirir.
Bu çalışma ile halk sağlığı uygulamalarının etik boyutunu güçlendirmede
uygulayıcıların özellikle halk sağlığı etiği ve meslek etiğine ilişkin çatışma deneyimlerinin
sorgulanması, farkındalık durumlarının ortaya çıkarılması, anlayış ve tutumlarının saptanması
amaçlanmaktadır. Eğitimden uygulama alanına kadar varsa yetersizliklerin ortaya konması ve
çözüm önerileri geliştirilmesiyle, gelecekte topluma sunulacak halk sağlığı hizmetlerinin
etkinliğinin ve mesleğin saygınlığının arttırılması açısından da katkı sağlanması
hedeflenmektedir. Sonuç olarak halk sağlığı etiğine ilişkin Türkiye’deki durum saptanıp halk
sağlığı profesyonellerinin bu konudaki algılarına ilişkin mevcut durum belirlenmiş olacaktır.
Araştırma 03.02.2016 ile 15.03.2016 tarihleri arasında Halk Sağlığı Uzmanları
Derneği iletişim gruplarına kayıtlı olan halk sağlığı profesyonelleriyle yapıldı. Araştırmanın
evreni olarak iletişim grubuna kayıtlı olan ve kişisel mail adresleri bulunan 517 kişi kabul
edildi. Halk sağlığı Uzmanları Derneği iletişim gruplarına kayıtlı olan 18’i emekli ve halen
aktif olarak çalışmayan, 12’si çalışma farklı branşlarda sürdüren, 14’ü ise Tıp Eğitimi’nde
aktif olarak çalışan toplam 44 kişi çalışma dışı bırakıldı.
Oluşturduğumuz anket Survey Monkey isimli web tabanlı anket hazırlama ve toplama
programı üzerinden araştırmaya dahil edilen halk sağlığı profesyonellerine yollandı.
88
Tamamı beş bölüm şeklinde oluşturulan anketimiz birinci bölümünde ondört soruluk
demografik bilgileri sorgulamaya yönelik, ikinci bölümde sekiz soruluk deneyim, üçüncü
bölümde beş soruluk farkındalık, dördüncü bölümde on altı soruluk düşünce, beşinci bölümde
yirmi iki soruluk tutum içerekli toplam altmış beş sorudan oluşmaktadır.
Farkındalık,
düşünce ve tutum içerikli soruların bulunduğu son üç bölümdeki toplam kırk üç soru beşli
likert yapısındadır.
Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı profesyonel eğitimi sırasında halk sağlığı
etiği eğitimi almıştır. Meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik çatışmayla karşılaşanların
oranı 4’te 3’tür. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısı meslektaşlarının halk sağlığı etiğine
aykırı davranmasının en sık nedeninin “Yetkin Olmama” olduğu görüşündedir.
Halk sağlığı profesyonellerinin yaklaşık % 90’ı meslek hayatları boyunca
meslektaşlarının yetkili ancak yeterli olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık
olmuştur. Yarısı da halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı duymaktadır.
Kadınlar erkeklere göre daha etik davranmaktadır.
Halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiği eğitimleri yetersizdir ve bu konuda
eğitim alma ihtiyacı hissetmektedirler.
Anahtar Kelimeler: Halk sağlığı etiği, tıp etiği, deneyim, farkındalık, tutum.
89
AWARENESS, ATTITUDE AND EXPERIENCES OF HASUDER
REGISTERED PUBLIC HEALTH PROFESSIONALS REGARDING
PUBLIC HEALTH ETHICS IN DAILY PRACTICES
SUMMARY
Public health ethics is closely related with medical ethics but not restrained to it.
Medical ethics could be inadequate to meet the requirements of public health service
providers. While medical ethics has an approach at the individual terms; public health ethics
also requires a social perspective.
The aim of this study is; to dispute conflict experiences particularly related to public
health ethics and occupational ethics, to reveal the statae of ethics awareness, to determine the
perception and attitude of administarators for strenghteninig the ethical extent of public health
services.By exhibiting the inadequacies in both education and practice, and developing
solutions, contribution to increase the efficiency of future public health services and the
reputability of the occupation is also aimed.Finally, the current state of Turkey and the
perception of public health professionals regarding public health ethics is will be determined.
The research was conducted with public health professionals who were registered to
the communication groups of Turkish Society of Public Health Specialistsin between
03.02.2016 and 15.03.2016. As the census of the research, 517 people whom were registered
90
to the communication group and whose personal e-mail adresses were available were
admitted. From the research group registered to Turkish Society of Public Health
Specialistscommunication group;44 people were excluded from the study who were retired
and not actively working (18), were working in different branches (12), were working actively
in Medical Education Departments totally (14).
The questionnaire formthat was developed by the researcherswas sent to public
health professionals through the web-based survey forming and collecting programme called,
Survey Monkey.
Our survey which consists of 5 chapters and 65 questions totally composed of 14
questions involving demographic information in the first chapter, 8 questions of experience in
the second chapter, 5 questions of awareness in the third chapter, 16 questions of opinions in
the fourth chapter and 22 questions of attitude in the fifth chapter. Totally 43 questions from
the last three chapters in which questions about awareness, opinion and attitude are available
are in the Likert form.
Only half of public health professionals have had the education of public health
ethics during the course of their professional education. The rate of at least one ethnic conflict
with those encountered during his career is ¾ .Half of the public health professionals opinion
about the most common reason of their collegues’ acting against public health ethics is “not
competent”.
Approximately 90% of public health professionals have witnessed through their
occupationally active years that their colleagues are taking responsibility in the issues they are
authorized but not competent. Half of them thoughtthat they need to attend to an educational
course regarding public health ethics. Women behave more ethical than men.
Public health ethics training of public health professionals is insufficient and they
feel the need for more training courses in their education.
Key Words: public health ethics, medical ethics, experience, awareness, attitude.
91
KAYNAKLAR
1. Heggenhougen HK, Quah RS. Editors. International encyclopedia of public health
editor. USA,2008:432.
2. Cevizci A. Uygulamalı etik. Say Yayınları, İstanbul, 2013:17-20.
3. Tepe H. Etik ve meslek etikleri. Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara:2000:3566.
4. Türkeri M. Etik Kuramları. Lotus Yayınevi, Ankara:2008:119-40.
5. Güler Ç,Akın L. Halk sağlığı temel bilgiler kitabı. Hacettepe Üniv Baskı 3, Cilt 3;
2015:1766.
6. Çetin M, Özcan K. Okul yöneticilerinin etik davranışlarının öğretmenlerin iş
doyumuna etkisi. M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Derg. 2004;(20):2138.
7. Arslan D. Halk Sağlığı Etiği. Hacettepe Tıp Derg. 2009;40:108-112.
8. İnandı T. Halk Sağlığı Etiği. Türkiye Halk Sağlığı Derg. 2010;8(3):191-2.
9. IX. Halk Sağlığı Kongresi 3-6 Kasım Hacettepe Üniversitesi. Palme Yayınevi,
Ankara: 2004:19. (Erişim tarihi: 03.03.2016).
http://halksagligiokulu.org/anasayfa/components/com_booklibrary/ebooks/9_halksagli
gikongresi2004.pdf
92
10. Editorial, A code of ethics for public health. American Journal of Public Health. July
2002, Vol 92,No.7:1057-1060.
11. Last JM. A Dictionary of Public Health. Oxford Univ. New York, USA:2007.
12. Kılıç B. Dünyada ve Türkiye'de halk sağlığı uzmanlık eğitiminin tarihçesi, içeriği ve
istihdam politikaları. TAF Preventive Med. Bull. 2014:13(6);495-504.
13. Toplum Sağlığı Merkezi Çalıșanlarına Yönelik “Sağlığın Geliștirilmesi Eğitimi”
Rehberi. T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlığın
Teșviki ve Geliștirilmesi Daire Bașkanlığı. Ankara:2011;7.
14. Kılıç B, Şahan C, Bahadır H. Türkiye’de halk sağlığı uzmanları için insangücü
planlamasi (2013-2023). HASUDER Sağlık politikaları ve istihdam çalışma grubu
RAPORU;2014.
http://halksagligiokulu.org/anasayfa/components/com_booklibrary/ebooks/HALK%20
SAGLIGI%20UZMANI%20INSAN%20GUCU%20PLANLAMA_2014.pdf
15. Eren N. Halk sağlığı uzmanının görev tanımı ve görev analizi. TTB Halk Sağlığı Kolu,
Ankara, 1992.
16. United Kingdom Department of Health Review of the Regulation of Public Health
Professionals. DH/Public Health Development Unit, Ref No:15161, London, 2010.
17. OECD Frascati Kılavuzu. Araştırma ve deneysel geliştirme taramaları için önerilen
standart uygulama. TÜBİTAK, 2002.
http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/BTYPD/kilavuzlar/frascati_tr.pdf
18. Alma Ata 1987;Primary Health Care- Report of the International Conference on
Primary Health Care, WHO, Geneva, 1978.
19. Milestones in Health Promotion; Statements from Global Conferences World Health
Organization WHO: 2009:1-2.
http://www.who.int/healthpromotion/Milestones_Health_Promotion_05022010.pdf
20. The Ottawa Charter for Health Promotion. First International Conference on Health
Promotion Ottawa, 17-21 November 1986.
http://www.euro.who.int/data/assets/pdf_file/0004/129532/Ottawa_Charter.pdf?ua=1
21. Güler Ç. Çevre sağlığı ve etik. Özgür Doruk Güler Çevre Dizisi:59, Yazıt Matbaacılık,
Ankara; 2011:5-8 (Aktaran).
22. Fişek N. Halk sağlığına giriş. Çağ Matbaası, Ankara;1983:5-6.
23. Eskiocak M. Sağlık yönetiminin temel ilkeleri neoliberal sağlık reformlarından nasıl
etkilendi? Örgütlenme modeli (Ed) Türkkan A. Sağlık Reformlarının Sağlık
Yönetimine Etkileri Sempozyumu 19-21 Kasım 2009 Sempozyum El Kitabı,
Bursa;2009:46-51
93
http://www.hekimcebakis.org/images/Diger_Yayinlar/saglik_reformlari_sempozyum.
pdf
24. Oxford Textbook of Global Public Health (Ed.)Detels R.Gulliford M.Karim AQ. Tan
CC. Oxford Univ. Press, UK, 6th.Ed.2015:15.
25. Onar SS. İdare hukukunun umumi esasları 3. Baskı C.I. İstanbul 1966;13.
26. Barger RN. A Summary Of Lawrence Kohlberg's Stages Of Moral Development
Copyright 2000 by Robert N. Barger, Ph.D. University of Notre Dame Notre Dame,
IN 46556.
https://www.csudh.edu/dearhabermas/kohlberg01bk.htm
27. Doğan CK, İnankul H. Ombudsmanlık kurumunun örgütlerde etik kural ve davranışlar
konusundaki yeri ve önemi. KTÜ SBE Sos Bil Derg 2015;(10):329-44.
28. TC. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kamu Görevlileri Etik Rehberi.
Ankara, 2014.
29. Bozkurt Ö. Meslek Etikleri ile ilgili bazı tespitler ve değerlendirmeler.Toplum
Bilimleri Derg 2014;8(15):249-62.
30. İşgüden B, Çabuk A. Meslek etiği ve meslek etiğinin meslek yaşamı üzerindeki
etkileri. Balıkesir Üniv Sosyal Bilimler Enstitüsü Derg 2006;9(16):59-86.
31. Pehlivan İ. Yönetsel, Mesleki ve Örgütsel Etik. Pegem, 2 Baskı, Ankara,2002:52.
32. Pekcan HS. Yalova İli ve Çevresinde Görev Yapan Hekimlerin ve Hemşirelerin Etik
Duyarlılıkları (tez). İstanbul: Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü;2007.
33. The emerging field
2008;372:2013-4.
of public health ethics.
Lancet (www.thelancet.com)
34. Population and Public Health Ethics Cases From Research Policy and Practice; 2012:
13.
http://www.jcb.utoronto.ca/publications/documents/Population-and-Public-HealthEthics-Casebook-ENGLISH.pdf
35. Yıldırım G, Kadıoğlu S. Etik ve tıp etiği temel kavramları. C.Ü. Tıp Fak Derg
2007;29(2):7-12.
36. Uğurlu Ö, Çobanoğlu N. Biyoetik açısından çevresel güvenlik kavramı. 3. Ulusal Tıp
Etiği Kongresi Kitabı Cilt 1, 25–28 Haziran. Bursa: Türkiye Biyoetik Derneği
Yayınları;2003:597–8.
37. Aksoy Ş. Tıp etiğinin ülkemizdeki ve dünyadaki tarihi. (Eds) Erdemir Demirhan A,
Öncel Ö, Aksoy Ş. Çağdaş Tıp Etiği. Nobel Kitabevi; 2003:12–14.
38. Kadıoğlu S. Etik Etik Dedikleri. III. Koloproktoloji- Stomaterapi Sempozyum Özet
Kitabı, 12–14 Nisan. Adana. Adana Ostomi Derneği, TTB, Çukurova Üniversitesi,
Cleveland Clinic katkılı yayın;2007:86–8.
94
39. Arda B. Etiğe kavramsal giriş ve temel yaklaşımlar. (Eds.) Arda B, Kahya E, Başağaç
Tamay G. Bilim etiği ve bilim tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi;2004:21–
36.
40. Kadıoğlu F, Kadıoğlu S. Klinik uygulamalarda etik karar verme süreci. (Eds.) Erdemir
Demirhan A, Oğuz Y, Elçioğlu Ö, Doğan H. Klinik Etik. Nobel Kitabevleri, 2001:44–
63.
41. Türk Tabipler Birliği (TTB) Hekimlik Meslek Etiği Kuralları. Ankara: Türk Tabipler
Birliği Yayınları;2012.
42. Percival T. Medical Ethics: Or, a Code of Institutes and Precepts, Adapted to the
Professional Conduct of Physicians and Surgeons. Manchester S. Russell Printed;
1803.
43. American Medical Association. “Principles of Medical Ethics”, 2013.
http://www.ama-assn.org/ama/pub/physician-resources/medical-ethics/code-medicalethics/principles-medical-ethics.page
44. Sayım F. Sağlık Piyasası ve Etik: Sağlık hizmetlerinde ve sağlık piyasasının yapısında
etik. Bursa: MKM Yayınları; 2011:55-63.
45. Kırılmaz H. ve ark. Sağlık hizmetlerinde etik ikilemlerde ampirik etik çalışmalarının
yararları. İnsan&İnsan Sayı 1, Yaz 2014:35-44. www.insanveinsan.org
46. Forde R. How can empirical ethics ımprove medical practice? Cambridge Quarterly of
Healthcare Ethics 2012;21:517-26.
47. Bahçecik N. Hemşirelikte etik. Sabuncu N. (Ed.). Hemşirelik bakımında ilke ve
uygulamalar. İstanbul: Alter Yayıncılık; 2009:70.
48. Beauchamp TL. Childress principles of biomedical ethics. 7th Edition, New
York:Oxford University Press;2012.
49. Williams JR. Medical Ethics Manuel. 2nd Edition, France, World Medical Association
Publication. 2009:37.
50. Civaner M, Sarıkaya Ö, Balcıoğlu H. Uzmanlık eğitiminde tıp etiği. Anadolu
Kardiyoloji Derg 2009;9:132-8.
51. Pehlivan İ. Yönetsel, örgütsel, mesleki etik açısından tıbbi etik ve tıp etiği eğitimi.
(Ed) Arda B. Tıp Etiği Araştırmaları. Biyoetik Derneği Yayınları, Ankara, 1999.
52. Pehlivan İ. Yönetsel, mesleki ve örgütsel etik. Pegem, 2.Baskı, Ankara, 2002.
53. Karaman H. Ebu Bekir El-Razi ve tıp etiği ilkeleri. Turkiye Klinikleri J Med Ethics
2006;14(1):9-15.
54. Sox H. Medical professionalism in the new millennium: A Physician Charter. Ann
Intern Med 2002;136:243-6.
95
55. Last JM. Ethics and public health policy. 2nd Ed. New York:McGrawHill,1997;(10):365-394
56. Public heath: Ethical İssues. Nufield Council on Bioethics. London: 2007;(2):15-16
http://nuffieldbioethics.org/wp-content/uploads/2014/07/Public-health-ethicalissues.pdf
57. Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma Ve Standart
Sistemi(TUKMOS) Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitimi Çekirdek
04.06.2013:5-6.
Belirleme
Müfredatı:
58. Mengüşoğlu T. Felsefeye giriş. 8. Basım, İstanbul: Remzi Kitabevi; 2003:262–75.
59. Aydın İ. Eğitim ve öğretimde etik. 2. Baskı, Ankara:Pegem Yayıncılık; 2006:13–30.
60. Pieper A. Etiğe giriş.(Çev: Atayman V, Sezer G). İstanbul: Ayrıntı Yayınları;1999:64–
6.
61. Hoffman M. ve Frederick R. (eds),Business Ethics: Readings and Cases in Corporate
Morality. McGraw Hill, 3rd Edition.1995:74.
62. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Eğitim Ve Öğretim Sisteminin Geliştirilmesi
Projesi. Tüm Alanlar, Meslek Etiği. Ankara, 2006:6.
63. Pribilla Otto. Hukuk ile etik arasında arasında hekim. In: Engelhardt DV. (Çev.:
Namal A.). Tıbbın Gündelik Yaşamında Etik. İkinci baskı, İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevleri; 2000:253–65.
64. Williams RJ. Dünya hekimler birliği tıp etiği el kitabı.( Çev: Civaner M.). Ankara:
Türk Tabipleri Birliği Yayınları;2005:13–14.
65. Maeckelberghe EM, Schroder-Back P. Public health ethics in Europe-let ethicists enter
the public health debate. Euro J Public Health 2007;17:542.
66. Petrini C, Gainotti S. A personalist approach to public health issues. Bulletin of the
World Health Organization. 2008;86:624-9.
67. Beauchamp TL. Philosophical Ethics,.2nd ed. New York:Mc Graw Hi, Inc 1991; 18899.
68. Arda B. Ankara Tıp Mecmuası (The Of Journal Of The Faculty Of Medicine)
1995;48:323-36.
69. Aydın E. Tıp etiğine giriş. 1. Baskı Ankara:Pegem A. Yayıncılık;Şubat 2001:93.
70. Öner C. Sağlığın sosyal belirleyicileri ve yaşam kalitesi ile ilgisi, Türkiye Klinikleri
J.Fam Med-Special Topics 2014;5(3):15-8.
71. Civaner M. Halk sağlığı etiği ve meslek ahlakı. Turk J Public Health 2015;13(2);1701.
96
72. Folmar et all. Ethics in public health practice: A Survey of Public Health Nurses in
Sauthern Louisiana. Public Health Nursing 1997;14(3):156-60.
73. Dağlı ŞS. Muhasebe Meslek Etiği ve Meslek Mensuplarının Etik Hakkındaki
Görüşleri Üzerine Isparta İlinde Bir Uygulama (tez). Isparta: Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı;2013.
74. Saygılı A. Çevre Hukuku Açısından Çevresel Etki Değerlendirmesi (tez). Ankara:
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı;2007.
75. Soysal A. Sağlık etki değerlendirmesi nedir? Ne değildir? TAF Prev. Med. Bull.
2010;9(6):689-94.
76. Yılmaz N, Orhan U. Örgütlerde kadın liderlerin etik dışı davranışları üzerine bir
araştırma. İİBF Derg. 2014;18(2):75-94.
77. Kutluk AF. Davranışsal Muhasebe Çerçevesinde Etik Konusunun Değerlendirilmesi
(tez).Antalya:Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim
Dalı;2010.
78. Yıldız G. Muhasebe mesleğinde meslek etiğive kayseri il merkezinde bir uygulama.
Erciyes Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Derg 2010;36:155-78.
79. Hamamcı C. Çevre hakkı üzerine düşünceler. İnsan Hakları Yıllığı. 1984;5-6:179.
80. Küçükçallı N. Uzun Süreli Açlıkların Adli Tıptaki Yeri ve Önemi (tez). İstanbul: T.C
Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı;2003.
81. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve
Eğitimleri Hakkında Yönetmelik.Resmi Gazete:20.07.2013 – 28713 (Erişim
Tarihi:04.05.2016) . http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/07/20130720-10.htm
82. http://www.anayasa.gen.tr/esitlik.htm#_ftnref248 (Erişim tarihi 03.03.2016).
83. Kutlu HA. Muhasebe meslek mensuplarının ve çalışanlarının etik ikilemleri: Kars ve
Erzurum illerinde bir araştırma. Ankara Üniviversitesi SBF Derg. 2008;63(2):143-70.
84. Pelin ŞS, Oğuz YN. Tıbbi etik açısından hekim sorumluluğu. Turkiye Klinikleri J Med
Ethics1994;2(3):161-3.
97
EKLER
98
Ek-1
99
Ek-2
100
Ek-3
101
Ek-4
“HALK SAĞLIĞI PROFESYONELLERİNİN GÜNDELİK UYGULAMALARDA HALK SAĞLIĞI
ETİĞİNE İLİŞKİN FARKINDALIK, TUTUMU VE DENEYİMLERİ” ANKET FORMU
Değerli Katılımcı;
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın “HASUDER’e Kayıtlı Halk Sağlığı
Profesyonellerinin Gündelik Uygulamalarda Halk Sağlığı Etiğine İlişkin Farkındalık, Tutum ve
Deneyimleri” adlı çalışmaya katılmak için davet ediliyorsunuz. Yaptığımız çalışmaya katılmanız ve işbirliğinde
bulunmanız gündelik rutin uygulamalarda karşılaşılan sorunlarda oluşturulacak ortak yanıtlar halk sağlığı
uygulamalarının etkinliğini ve güvenilirliğini arttıracaktır. Çalışma sürecindeki paylaşımlarımızda kişisel
özerkliğinize özen gösterilecek ve konuyla ilgili kimlik bilgileriniz kesinlikle üçüncü kişilerle ve kurumlarla
paylaşılmayacaktır. Anket sorularını özenle ve sabırla cevaplandıracağınıza inanarak, yardımlarınızdan dolayı
şimdiden teşekkür ederiz.
T.Ü.T.F. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Tez Danışmanı
Prof Dr. Muzaffer ESKİOCAK
1.
Tıpta Uzmanlık Öğrencisi
Araş. Gör. Dr. Nergis BAŞER
Yaşınız:
2. Cinsiyetiniz:
a. Kadın ( )
b. Erkek ( )
3.
a.
b.
c.
d.
Çalıştığınız kurum:
Üniversite
( )
Sağlık Bakanlığı ( )
Özel Sektör
( )
Diğer
( ) Belirtiniz………………
4.
a.
b.
c.
d.
e.
f.
g.
h.
Çalıştığınız kurum Türkiye’nin hangi coğrafi bölgesinde bulunmaktadır?
Marmara Bölgesi
Ege Bölgesi
Karadeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi
Doğu Anadolu Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Yurtdışı
5. Lisans Eğitiminiz:
a. Tıp Fakültesi ( )
b. Diğer ( )
6.
a.
b.
c.
d.
e.
f.
Meslekte toplam çalışma süreniz:
≤ 5 yıl
( )
6-10 yıl
( )
11-15 yıl
( )
16-20 yıl
( )
21-25 yıl
( )
25 yıl üzeri
( )
7.
a.
b.
c.
d.
e.
Ünvanınız:
Profesör
Doçent
Yardımcı Doçent
Uzman/ PhD
Öğretim Görevlisi
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
102
8. Lisans eğitiminiz sırasında Tıp Etiği dersi aldı mı?
a. Evet ( )
b. Hayır ( )
9.
a.
b.
Profesyonel eğitiminiz sırasında halk sağlığı etiği ile ilgili kuralları kapsayan dersler aldınız
mı?
Evet ( )
Hayır ( )
10. Şimdiye kadar öğrencilerinize, asistanlarınıza hiç etik dersi verdiniz mi?
a. Evet ( )
b. Hayır ( )
11. Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya
gönüllü olur musunuz?
a. Evet ( )
b. Hayır ( )
12. Etik konusuna özel ilginiz var mı?
a. Evet ( )
b. Hayır ( )
13. Mesleğinizi severek yapıyor musunuz?
a. Evet ( )
b. Hayır ( )
14. Uzmanlık alanınız içinde çalıştığınız ilgi alanlarınız nelerdir? Birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz.
a. Çevre Sağlığı
( )
b. Epidemiyoloji
( )
c. İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları ( )
d. Ana-Çocuk Sağlığı
( )
e. Sağlık Yönetimi
( )
f. Sağlık Ekonomisi
( )
g. Sağlık Antropolojisi ve Sosyolojisi
( )
h. Sağlık Eğitimi
( )
i. Bulaşıcı Hastalıklar ve Bağışıklama
( )
j. Kronik Hastalıklar ve Yeti Yitimi
( )
k. Afetler ve Afet Tıbbi
( )
l. Sağlık Politikaları
( )
m. Diğer (Belirtiniz)………………………………
Aşağıdaki önermelerin ve soruların doğru ya da yanlış cevabı bulunmamaktadır. Belirtilen soruları
ve önermeleri deneyimleriniz, düşünceleriniz ve tarif edilen durumla karşılaşmanız durumundaki
tutumlarınız doğrultusunda cevaplandırmanızı rica ediyoruz.
DENEYİM
15. Son 12 aylık çalışma süreniz içinde etik çatışmayla karşılaşma
sayınız nedir?
a. 0 1 2 3 4 5 6 7 8
9 10+
16. Meslek hayatınız süresince etik çatışmayla hiç karşılaştınız mı?
Cevabınız HAYIR ise 18. soruya geçiniz.
a. EVET ( )
b. HAYIR ( )
17. Yaşadığınız etik çatışmalar hangi etik sorun alanlarıyla
ilgiliydi? Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz.
103
a.
b.
c.
d.
e.
f.
g.
h.
i.
Yararlılık ( )
Zarar Vermeme ( )
Özerkliğe Saygı ( )
Adalet ( )
Kötü Davranmama ( )
Aydınlatılmış Onam ( )
Doğruyu Söyleme ( )
Gizliliğe Saygı ( )
Sadakat ( )
j.
k.
l.
m.
n.
o.
p.
q.
r.
s.
24. Halk sağlığı uygulamalarım sırasında karşılaştığım etik çatışmaları
çözebiliyorum.
25. Halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı
duyuyorum.
26. Meslek yaşantım süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun
görmediğim şekilde davranmam için baskı gördüm.
104
Kesinlikle
Katılmıyorum
FARKINDALIK
23. Halk sağlığı uygulamalarımda etik çatışmaları
tanıyabiliyorum.
Katılmıyorum
22. Bu güne kadar mesleğinizin çıkar çatışması yaratması muhtemel
çalışma alanlarının hangilerinde yer aldınız? Birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz.
a. Kesinlikle ilgilenmem
Reddederim
b. İlgilenecek yeterli biri
varsa reddederim
c. Kararsız kalırım
d. İlgilenmeyi kabul ederim
e. İlgilenecek yeterli biri
yoksa kabul ederim
a. Danışmanlık ( )
b. Rapor Hazırlama ( )
c. Denetim ( )
d. Bilirkişilik İncelemesi ( )
e. İş Yeri Hekimliği ( )
f. Diğer ( ) Belirtiniz…
g. Yer Almadım ( )
Kararsızım
20. Herhangi bir meslektaşınızın meslek hayatı boyunca yetkin
olmadığını düşündüğünüz bir konuda sorumluluk üstlendiğine tanık
oldunuz mu?
21. Yeterli olmadığınızı düşündüğünüz bir halk sağlığı sorunuyla
karşılaştığınızda nasıl davranırsınız?
Katılıyorum
19. Meslek hayatınız sürecindeki deneyimlerinize dayanarak halk
sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine aykırı
davranmalarının nedeni sizce ne olabilir? Birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz.
a. EVET ( )
b. HAYIR ( )
a. Eğitim Yetersizliği ( )
b. Ülkedeki Yasalar ( )
c. Baskı ( )
d. Etnik Yapı ( )
e. Piyasa Koşulları ( )
f. Daha Çok Kazanç İsteği( )
g. Denetim Eksikliği ( )
h. Politik Yönelim ( )
i. Yetkin Olmama ( )
j. Diğer ( ) Belirtiniz………
a. EVET ( )
b. HAYIR ( )
Kesinlikle
Katılıyorum
18. Bağlı olduğunuz meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından
etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrenizde ceza almış biri var mı?
Özgürlük ( )
Eşitlik ( )
Sözünde Durma ( )
Sır Saklama ( )
Muhbirlik ( )
İfşa Etme ( )
Çıkar Çatışması ( )
Yayın Etiği ( )
Araştırma Etiği ( )
Diğer ( )Belirtiniz……
35. Halk Sağlığı profesyonellerinin etik tutumları, yaşadıkları
toplumdan farklılık gösterebilir.
36. Halk sağlığı profesyonellerinin mesleğinin gerektirdiği asgari
eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olduklarını
düşünüyorum.
37. Halk sağlığı profesyonelleri yasalara çok bağlıdırlar.
38. Halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun
davranmadığını düşündüğüm kişiler var.
39. Halk sağlığı profesyonelleri gündelik uygulamalarında halk sağlığı
etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha üstte
tutmalıdırlar.
40. Bir halk sağlığı girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır.
41. Yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik olduğunu
düşünüyorum.
42. Halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri arasındaki
farklılıklar, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırmaktadır.
43. Halk sağlığı etiği, sosyal gelişim ve değişimlere göre
güncellenmelidir.
TUTUM
44. Toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebilir.
45. Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum
hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesi gereksiz
kargaşa yaratacak ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracaktır.
46. Yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini
sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin
onayının istenmesi gizliliğe saygı ilkesine aykırıdır.
47. Ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda yayınlanırken
kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek
verilerin gizlenmesi dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel
olacak önyargının oluşmaması için yapılmış masum
düzenlemelerdir.
105
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
27. Meslek yaşantım süresince etik ilkelere uymayan kararlar
almış olabilirim.
DÜŞÜNCE
28. Halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı etiği ilkelerine
uygun hareket ettiğimi söyleyebilirim.
29. Çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum meslek örgütü
mesleki etik davranışlarımı etkiliyor.
30. Halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmak halk sağlığı
profesyonelleri için malpraktis niteliğindedir.
31. Halk sağlığı profesyonellerinin, halk sağlığı etiği eğitimleri
yeterlidir.
32. Uzmanlık örgütü, halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı
etiğine uygun davranmasında etkilidir.
33. Sosyal yaşamdaki güç dengeleri Halk sağlığı profesyonellerinin
etik tutumlarını etkilemektedir.
34. Etik bilimsel kanıtlara göre değişir.
58. Afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık
hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi
halkımıza sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli
şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticileri iş
birliği içinde olmalıdır.
59. Tabiatta bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının faaliyetleri
sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut
durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul
eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde
yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak
kullanılabilir.
106
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
48. Ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizmi halkımızın
sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp
etmekte ve halkımız için negatif ayrımcılık doğurmaktadır.
49. Günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda sosyal
güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumu vergi ve prim
ödeyen vatandaşların haklarını ihlaldir.
50. Hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında
özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanların ailelerine ve
eşlerine bildirilmesi toplum düzeni için yapması gereken bir
ödev niteliğindedir ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının
korunması için gereklidir.
51. Çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve cinsel şiddet
söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında
farklı tutumlar mevcut olabilir. Bazı ailelerin çocuklarına karşı
uyguladıkları ve bizim kendi inançlarımız ve geleneklerimiz
doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını çocuğu
koruma adına ilgili makamlara bildirmek ve bu aileleri ifşa etmek
hekimlik meslek etiğine aykırıdır.
52. Hekimlik mesleği dolayısıyla dahil olduğunuz, inançları gereği
kadınlar ya da çocuklarına karşı sağlığı riske atacak
geleneklerini devam ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri
uygulamaları bildirmek, duyurmak gizlilik ilkesine aykırıdır.
53. Özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden kaynaklanan acil
olarak önlem alınması gereken toplum sağlığını riske atan bir
durum söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka
medya aracılığıyla bilgi vermek söz konusu işletmeyi statü ve
maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmelidir.
54. Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları
yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul
edilemez.
55. Toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda bilgilendirilme ve
mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma hakkı vardır.
56. İş yeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla çalıştıkları
kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul
edilebilir düzeyde görmezden gelmeleri ya da gizlemeleri
olağan bir insan davranışıdır.
57. Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata
sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen
yoksullara dağıtılması sağlanabilir.
107
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
60. Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız
olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni
teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden
dolayı kullanımının reddedilmesi halk sağlığı
profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereğidir.
61. Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi
kirletirim” tutumları yasaların desteklediği etik bir sorundur.
62. Hapishanelerdeki tutukluların can güvenlikleri devletin
korumasındadır. Bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak
kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim
müdahalesi insanı yaşatmak adına yapılan ve etik bir
girişimdir.
63. Halk sağlıkçıların/ DSÖ’ nün cep telefonlarının kullanımının
yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki
göstermemeleri henüz kanıt yokken bu derece bir teknolojik
gelişimin engellenmemesi adına doğru bir tutumdur.
64. İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin
çalışma ruhsatlarının iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi
doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır.
65. Halk Sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda sorumluluk
üstlenmeleri malpraktistir.
Download