medeni hukuk - Selçuk Üniversitesi Dijital Arşiv Sistemi

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖZEL HUKUK (MEDENİ HUKUK)
ANABİLİM DALI
TÜRK VE AZERBAYCAN HUKUKUNDA
VEKALETSİZ İŞ GÖRME
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ramil HALİLOV
114233001021
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Ayşe ARAT
Konya – 2013
ii
iii
iv
ÖNSÖZ
Vekaletsiz İş Görme hem Türk Hukuku Bakımından hem de Azerbaycan
Hukuku bakımından son derece önemli olan bir konudur. Ancak her iki hukuk
sisteminde bu konuyu monografik olarak inceleyen çalışma sayısı çok azdır.
Vekaletsiz İş Görme adlı çalışmamız ile amacımız bu boşluğu doldurmaya yardımcı
olmaktır.
Vekaletsiz İş Görme adlı bu tezde ilk olarak genel bilgiler, konunun önemi ve
sınırlandırılması, tarihi gelişim kısmı incelenmiştir.
İlk bölümde vekaletsiz iş görmenin her iki hukuk sistemi bakımından hukuki
niteliği, tanımı ve unsurları incelenmiştir.
İkinci bölüm vekaletsiz iş görmenin hükümleri ve iş görenin sorumluluğu
başlığını taşımaktadır. Bu başlık altında vekaletsiz iş görmenin hem Türk hem de
Azerbaycan Hukuku bakımından hükümleri, iş görenin sorumluluğu, iş sahibinin
borçları ve hakları incelenmiş, aradaki benzer ve farklı yönlere dikkat çekilmiştir.
En son olarak sonuç kısmında genel bir değerlendirme yapılarak konu
sonlandırılmıştır. Vekaletsiz iş görme konusu çok kapsamlı bir çalışmayı gerektirse
de, biz bu çalışmamızda sadece konuyu her iki hukuk sistemi açısından genel
hatlarıyla inceledik. Bunun için de, çalışmamızın Türk ve Azerbaycan hukuklarında
vekaletsiz iş görme hakkında genel bir değerlendirme olarak kabul edilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak çalışma sürecinde hiçbir desteğini ve yardımını benden
esirgemeyen danışman hocam sayın Yrd. Doç. Dr. Ayşe ARAT`a teşekkürlerimi arz
etmeyi bir borç bilirim.
Ramil HALİLOV
Konya 2013
v
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................................... v
Kısaltmalar Cetveli .............................................................................................................. ix
GİRİŞ
GENEL BİLGİLER
§1.KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ VE SINIRLANDIRILMASI ........................................ 1
I. Konunun Takdimi ....................................................................................................................... 1
II. Konunun Önemi ve Sınırlandırılması ................................................................................ 1
§2. TARİHİ GELİŞİM .............................................................................................................. 2
I. Roma Hukukunda Vekaletsiz İşgörme................................................................................ 2
II. İslam Hukukunda Vekaletsiz İşgörme ............................................................................... 4
III. Türk Hukukunda Vekaletsiz İşgörme .............................................................................. 5
IV. Azerbaycan Hukukunda Vekaletsiz İşgörme ................................................................. 6
BİRİNCİ BÖLÜM
VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ, TÜRLERİ VE
UNSURLARI
I. GENEL OLARAK ........................................................................................................................... 8
II. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN HUKUKİ NİTELİĞİNİ AÇIKLAYAN GÖRÜŞLER ... 10
A). Hukuka Aykırı Fiil Görüşü ............................................................................................ 10
B). Sebepsiz Zenginleşme (Haksız İktisap) Görüşü ................................................... 11
C). Hukuki İşlem Görüşü ...................................................................................................... 12
1) Varsayılan (Farazi) Vekalet Görüşü ...................................................................... 12
2) Tek Taraflı Hukuki İşlem Görüşü ........................................................................... 13
D). Hukuki İşlem Olmayan (Dar Anlamda) Hukuki Fiil Görüşü ............................ 14
1) Fiili İşlem Görüşü.......................................................................................................... 14
2) Hukuki İşlem Benzeri Fiil Görüşü .......................................................................... 15
vi
E). Değerlendirme .................................................................................................................. 15
§3. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TÜRLERİ .....................................................................16
I. Gerçek Vekaletsiz İş Görme.................................................................................................. 17
II. Gerçek Olmayan Vekaletsiz İş Görme ............................................................................. 18
§4. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN UNSURLARI ...............................................................20
I. İş Görme ...................................................................................................................................... 20
II. Başkasına Ait (Yabancı) Bir İşin Görülmesi ................................................................. 22
A) Objektif Bakımından Başkasına Ait Olan İşler ....................................................... 23
B) Subjektif Bakımından Başkasına Ait Olan İşler ..................................................... 24
C) İş Görenin Başkası Adına Kendi Hesabına Gördüğü İşler .................................. 25
III. İş Görme Yükümünün Yokluğu (Vekaletsizlik) ......................................................... 27
IV. İş Görmenin İş Sahibi İçin “Zorunlu” Olması ......................................................... 31
V. Başkası İçin İş Görme İradesi ........................................................................................ 32
§5. VEKALETSİZ İŞ GÖRENİN DOLAYLI TEMSİLCİ SIFATIYLA HAREKET
EDEBİLMESİ ...........................................................................................................................34
İKİNCİ BÖLÜM
VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TARAFLARININ HAK VE BORÇLARI,
İŞ GÖRENİN SORUMLULUĞU VE ZAMANAŞIMI
§6. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN HÜKÜMLERİ ..............................................................35
I. Genel Olarak ............................................................................................................................... 35
II. İş Görenin Borçları ve Hakları ........................................................................................... 35
A) İş Görenin Borçları ........................................................................................................... 35
1) İşin, İş Sahibinin Yararına ve Amacına Uygun Olarak Yapılması Borcu .. 36
2) İşe Devam Etme Borcu ............................................................................................... 37
3) İşi Bir Bütün Olarak Görme Borcu ......................................................................... 39
4) İş Sahibine İhbar ve Hesap Verme Borcu ............................................................ 39
5) İş Görme Dolayısıyla Elde Edilen Yarar ve Malları İş Sahibine Devir ve
Teslim Borcu ........................................................................................................................ 40
vii
B) İş Görenin Hakları ............................................................................................................. 42
1) İş Sahibinin Menfaatine Vekaletsiz İş Görmede İş Görenin Hakları ......... 42
a) Masrafların Giderimi Talebi ................................................................................. 42
b) Ücret Talebi ................................................................................................................ 43
c) Tazminat Talebi ........................................................................................................ 44
d) Hapis Hakkı ................................................................................................................ 47
2) Kendi Yararına Vekaletsiz İş Görmede İş Görenin Hakları .......................... 48
§7. İŞ GÖRENİN SORUMLULUĞU .....................................................................................50
I. İş Görenin Sorumluluğuna İlişkin Genel Esaslar .............................................................. 51
A) Her türlü kusurdan sorumluluk prensipi: iş görenin göstermesi gereken
özenin ölçüsü ................................................................................................................................ 51
B) İkame şahıslar ve ifa yardımcıları kullanma (birden fazla iş görenin
sorumluluğu)................................................................................................................................. 52
C) Tazminatın kapsamı ve ödenme biçimi: ispat yükü ................................................. 54
II. Sorumluluğun Hafifletilmesi ................................................................................................... 55
A) İş görenin işi, iş sahibinin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini
gidermek üzere yapması .......................................................................................................... 55
B) İş görenin sözleşme ehliyeti olmaması halinde ......................................................... 57
1) Genel Olarak ........................................................................................................................ 57
2) Vekaletsiz İş Gören Bakımından.................................................................................. 58
III. Sorumluluğun Ağırlaştırılması ............................................................................................. 61
A) Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları .................................................................. 62
1) Türk Hukukunda Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları .......................... 62
a) İş Görenin İş Sahibinin Yasağına Rağmen İşe Girişmiş Olması ................... 62
b) Hukuken Geçerli Bir Yasağın Varlığı ..................................................................... 63
c) İş Sahibi Sonradan İcazet Vermişse ....................................................................... 63
d) İş Görenin İş Sahibinin Yasağını Bilmesi ............................................................. 63
e) Uygun İlliyet Bağının Varlığı..................................................................................... 63
f) İş Sahibinin İspat Külfeti ............................................................................................. 63
2) Azerbaycan Hukukunda Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları ............ 64
B) Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Mahiyeti ve Hükümleri ................................... 64
viii
C) İş Sahibinin Yasağının Dikkate Alınmadığı Haller ..................................................... 66
§8. İŞ SAHİBİNİN BORÇLARI VE HAKLARI ...................................................................67
I. İş Sahibinin Borçları .................................................................................................................... 67
A) Masrafları Ödeme ve Taahhütlerin İfa Borcu ............................................................. 67
B) Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Geri Verme Borcu ............................................... 68
C) Ücret Ödeme Borcu ............................................................................................................... 68
II. İş Sahibinin Hakları .................................................................................................................... 69
§9. ZAMANAŞIMI .................................................................................................................74
§10. SONUÇ ............................................................................................................................77
BİBLİYOGRAFYA ..................................................................................................................82
ix
Kısaltmalar Cetveli
AMM
: Azerbaycan Mülki Mecellesi
Art.
: Artikel (madde)
b
: baskı
Bkz
: bakınız
C
: Cilt
c.
: cümle
Çev.
: çeviren
EBK
: Eski Borçlar Kanunu
FSEK
: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
f.
: fıkra
HD
: Hukuk Dairesi
m
: madde
MK
: Medeni Kanun
N.
: Nummer (kenar numarası)
OR
: Obligationenrecht (İsviçre Borçlar Kanunu)
Örn.
: örneğin
s
: sayfa
x
S
: sayı
TBK
: Türk Borçlar Kanunu
TMK
: Türk Medeni Kanunu
vd
: ve devamı
Y.
: Yıl, Yargıtay
YHGK
: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
YKD
: Yargıtay Kararları Dergisi
GİRİŞ
GENEL BİLGİLER
§1.KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ VE SINIRLANDIRILMASI
I. Konunun Takdimi
İnsan varoluşundan beri hep birlikte yaşamak ve yardımlaşmak ihtiyacını
hissetmiştir. İnsanın bu ihtiyaçları zaman içerisinde hukukun doğmasına ve bu
ihtiyaçların belirli kurallara bağlanmasına neden olmuştur. Başlangıçta ilkel görünen
kurallar, zamanla, hukukçuların tartışmaları ve uygulamadan kaynaklanan sorunlara
bulunan çözümlerle geliştirilmiş ve bugünkü hukukumuzun oluşmasını sağlamıştır.
İnsan topluluklarında kişilerin, kendi işlerini her zaman kendilerinin yapması
mümkün olmaz ve bu işlerin görülmesi için bazı durumlarda başkalarının yardımına
gereksinim duyulur. Ayrıca, küçüklük, ayırt etme gücünden yoksunluk, vb. çeşitli
hukuki nedenler de, bazı kişilerin kendi işlerini bizzat yapmalarına engel oluşturur.
Bu yüzden, her hukuk düzeninde, bir yandan iş görme sözleşmelerine, bir yandan da
bir kişinin işlerinin başkası tarafından idare edilmesine olanak sağlanmıştır.
Başkasının işini görme, bazen iş görenin resmi görevlendirilmesi ya da tüzel kişiliği
olan veya olmayan kuruluşların organı veya temsilcisi sıfatı ile kanundan alınan
yetkiye dayanılarak sözkonusu olurken, bazen de topluluk hayatında bir kişinin
sözleşme veya yasadan doğan bir yetkisi olmamasına karşın, başkasının hukuki
alanına müdahele etmesi zorunluluğu sonucu ortaya çıkar. Böylece vekaleti
olmaksızın başkasının hukuki alanına müdahele eden kişi, ya iş sahibinin yararlarına
hizmet etmek için ya da bilerek veya bilmeyerek işi kendisinin sanarak, sonuçta
oluşacak yararları elde etmek niyeti ile faaliyette bulunur. Her iki durumda da,
vekaletsiz iş görme söz konusu olur.
II. Konunun Önemi ve Sınırlandırılması
Vekaletsiz iş görme durumunda iş gören kişi, vekaleti olmaksızın, toplumsal
yardımlaşmanın gereği olarak iş sahibinin bir işini yapmakta ve iş sahibinin özgürlük
alanına müdahale etmektedir. Burada iş görenin toplumsal yardımlaşma biçimindeki
davranışı ile iş sahibinin özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerektiğinden bu
kurum hem Türkiye Hukukunda, hem de Azerbaycan Hukukunda üzerinde çok
2
tartışılan bir konu olmuştur. Çünkü, bir yandan, kişilerin subjektif haklarının
kendisine sağladığı hareket alanı içinde, istemediği müdahelelerden kendisini uzak
tutma konusunda korunması gereken bir yararı vardır. Yani, her kişi kendi özel
alanını ilgilendiren herhangi bir faaliyete girişilip girişilmemesini ve bu faaliyetin
biçimini belirlemekte serbesttir. Öte yandan da, toplumun, insanları birbirine karşı
yararlı bir biçimde yardıma teşvik etmekte yararı vardır. Çünkü, var olan hukuki
değerlerin korunması ve hatta onların değerlerinin artırılması toplumun yararınadır.
Bu nedenle, her hukuk düzeninde, bir yetkisi olmaksızın, başkasının hukuki
alanına yapılacak müdahelelerin, ne oranda korunacağı düzenlenmiştir. Bu
bakımdan, bir başkasının işiyle, onun yararına olarak, yetkisi bulunmaksızın
uğraşma, iş sahibinin özgürlüğü ve kişilik haklarıyla ilgili bir sorun olarak önem
kazanmaktadır.
Bir yandan, iş sahibinin yararlarını korumak ve işlerine yersiz müdaheleleri
önlemek üzere, iş görenin sorumluluğu ve borçlarını ilgilendiren kuralların konması
gerekmekte, öte yandan da, iş görene yaptığı masrafların ve uğradığı zararların
tazminini isteme hakkını tanımak zorunluluğu vardır.
Ayrıca vekaletsiz iş görme kurumu, özellikle son zamanlarda büyük önem
kazanan fikri haklar ve ekonomik rekabet alanında da etkili olmaktadır. Çünkü,
günümüzde, başkasının fikri haklarının kötüye kullanılması yoluyla veya başkasının
işlerine haksız rekabet yoluyla müdahele edilerek büyük kârlar sağlanmaktadır.
Vekaletsiz iş görme kapsamının dar veya geniş tutulması, bu sorunların çözümünde
etkili olmaktadır.
§2. TARİHİ GELİŞİM
I. Roma Hukukunda Vekaletsiz İşgörme
Roma hukukçuları, borçları kaynaklarına göre nitelendirip sınıflandırmışlardı.
Eski Hukuk Döneminde, sadece sözleşmeler ve haksız fiiller borç kaynağı olarak
kabul edilmekteydi. Gaius'un Institutiones'inin Borçlar Hukuku bölümünün başında,
bu durum şöyle ifade edilmiştir1:
1
Gaius: İnstitutiones, Çev. RADO Türkan, Borçlar Kısmı, İstanbul 1953, s. 9.
3
Gaius. Inst. 3, 88: “Nunc transeamus ad obligationes, qııarum summa divisio
in duas species didııcitur: omnis enim obligatio ııel ex contractıı naseitıır uel ex
delicto.”
“Borçlara gelince, bunlar iki esas türe ayrılmışlardır: çünkü her borç ya sözleşmeden (contractus) ya da haksız fiilden (delictıım) doğar”2.
Kısa zamanda, bu iki borç kaynağının bütün borç ilişkilerini açıklamaya yeterli
olmadığı görülmüştür. Daha Gaius zamanında, bu kategorilere girmeyen bazı borç
ilişkileri ortaya çıkmış, bu nedenle de, üçüncü bir borç kaynağının yaratılması
zorunluluğu doğmuştur. Yine Gaius’a ait bir metinde bu durum şöyle ifade
edilmiştir:
Gaius D. 44,7,1 pr. (Lib, 2 Aur.): “Obligationes aut ex contractıı nascııntur aut
ex malefıcio aut proprio qııodam iııre ex variis caıısarum fıguris.”
Gaius`a ait bu daha yeni metine göre; "borçlar; sözleşmeler, haksız fiiller ve
diğer çeşitli nedenlerden doğar".
Gaius bu üçüncü kategoriyi geniş kapsamlı tutmuş, belirli bir kavram ile
sınırlamaktan kaçınmış ve genel olarak “diğer teşekkül sebepleri (variae causarum
figurae)” ismi altında toplamıştır3.
Daha sonraki gelişmede, Iustiniaus’un Institutiones’inde bu üçüncü kategori
akit benzerleri (quasi contractus) ve haksız fiil benzerleri (quasi delictum) olarak
ikiye ayrılmıştır. (Instinianus Inst. 3, 13, 1, 2). Bu kategoriye aslında akitten ya da
haksız fiilden doğmamış, ama onlara benzer özellikleri olan borçlar girmektedir4.
2
ÖZDEMİR H. Gökçe, Roma ve Türk Hukukunda Vekaletsiz İş Görme (Negotiorum Gestio),
Ankara 2001, s. 15.
3
Iustinianus: Institutiones, Çev. UMUR Ziya, İstanbul 1968, s. 239.
4
ÖZDEMİR, s. 16.
4
Bizim inceleme konumuz olan negotiorum gestio (vekaletsiz iş görme) ise
quasi contractus (sözleşme benzerleri) kategorisine dahil edilmişti5.
II. İslam Hukukunda Vekaletsiz İşgörme
İslam Hukukunda vekaleti olmadan başkasının işini gören kimse ile iş sahibi
arasındaki ilişkileri düzenleyen bir müessese mevcut değildir6.
İslam dünyasında hakim olan ahlaki kurallar, başkasına yardım dolayısıyla
girişilen masrafların istenmesine cevaz vermemekte idi. Bir kimsenin emri olmadan
onun menfaatine bir iş gören şahıs bu işi bağış niyetiyle yapmış sayılırdı. Mesela, bir
başkası onun emri olmaksızın tamir ve inşa etse, hane sahibi bunu kabul
etmeyeceğinden masrafları için hane sahibine müracaat edemezdi.
Mecelle`de düzenlenen benzer bir müessese Füzulidir. Füzulinin özellikle
satım akti ile alakalı hükümler meyanında bahsedilmekte, sadece başkasının malını
satan değil, kendisine ait olmayan bir malı hibe veya kira eden kimse de füzuli
addedilmekte idi. Füzulinin yaptığı akit, onun tasarrufta bulunduğu malın sahibinin
icazesiyle kurulmuş olurdu; mal sahibi veya vekili icazet verirse akit geçerli,
vermezse münfesih olurdu 7 . Kısacası, füzuliye ait esaslar, Türk ve Azerbaycan
Hukukundaki yetkisiz temsilci hakkındaki hükümlere tekabül etmektedir.
İslam Hukukunda, bugünkü manasında vekaletsiz iş görmenin sadece bazı
hususi kaideleri için iş görenle iş sahibi arasındaki ilişki düzenlenmiştir. Ailesi
tarafından atılmış bir çocuğu veya yolunu şaşırmış bir köleyi bulan veya kaçmış bir
esiri yakalayan kimsenin bunları muhafaza ve geçindirme için yaptığı masraflar
hakkındaki ayrıntılı kurallar mevcuttur. Bu masrafların ödenmesi, ancak hakimin
5
KOSCHAKER Paul, ATİYER Kudret, Modern Özel Hukuka Giriş Olarak Roma Özel
Hukukunun Ana Hatları, Ankara 1977, s. 257; RADO Türkan, Roma Hukuku Dersleri, Borçlar
Hukuku, İstanbul 1983, s. 150.
6
YAMAN Ahmet / ÇALIŞ Halit, İslam Hukukuna Giriş, B. 2, s. 228.
7
TANDOĞAN Haluk, Mukayeseli Hukuk ve Hususiyle Türk İsviçre Hukuku Bakımından
Vekaletsiz İş Görme, İstanbul 1957, s. 10 – 11.
5
emriyle yaptığı takdirde iş sahibinden ve yakınlarından istenilebilir. Hakimin emriyle
görülen iş ortadan kalksa bile, iş gören yaptığı masrafları iş sahibine rücu edebilir8.
İslam Hukukunda vekaleti olmadan başkasının işini kendi menfaati için görme
mefhumuna da rastlamak mümkün değildir. Ancak buradaki “ecri misil” meselesi
hukukumuzdakı zilyedliğin iadesi ile bağlı hükümlerle alakalıdır. Diğer bir ifade ile
“ecri misil”, başkasının işinin kendi menfaatine kullanılması ile ilgilidir.
III. Türk Hukukunda Vekaletsiz İşgörme
Vekaletsiz iş görme Türk Borçlar Kanunu`nun Onuncu Bölümünde “Vekaletsiz
İşgörme” başlığı altında, 526 – 531. maddeleri arasında düzenlenmiştir9. Vekaletsiz
iş görme, iş görenin vekalete sahip olmaksızın (iş sahibi veya kendisi için) iş
sahibinin bir işini görmesi olarak tanımlanabilir.
Eski Borçlar Kanunu`nun 14. babında, “vekaleti olmadan başkası hesabına
tasarruf” başlığı altında, bu kuruma ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, bugün
öğretide de büyük ölçüde kabul edildiği gibi, “tasarruf sözcüğü”, vekaletsiz iş görme
kurumunun içeriğini tam olarak yansıtamamaktadır. Çünkü Kanun`da, “tasarruf”
sözcüğü genellikle, hukuki işlem anlamında kullanılmaktadır. Tasarruf işlemleri, bir
hakkı veya hukuki ilişkiyi, sınırlandıran, değiştiren, ortadan kaldıran veya devreden
hukuki işlemlerdir 10 . Oysa, işgörme kavramı daha geniş kapsamlıdır. Tasarruf
işlemlerinin tersine, iş görme, sadece hukuki işlemleri değil, hukuka uygun tüm
maddi fiil ve davranışları ve bazı haksız fiilleri kapsamaktadır11.
Vekaletsiz iş görme kurumunun kapsamını, gereksiz olarak sınırlandıran bir
başka ifade de, “başkası hesabına” ibaresidiydi. Kanun`da yer alan “başkası
hesabına” ibaresi de, tıpkı “tasarruf” terimi gibi, vekaletsiz iş görmenin kapsamını
tam olarak yansıtamamaktadır. “Başkası hesabına” ibaresi ile, vekaletsiz iş görmenin
8
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 12.
9
Vekaletsiz iş görme, 818 sayılı eski BK`nun 14. Bap`ında “Vekaleti Olmadan başkası
Hesabına Tasarruf” başlığı altında, m. 410 – 415 arasında düzenleme bulmuştur.
10
ATİYER Kudret, Medeni Hukukta Tasarruf Muameleleri, Ankara 1953, s. 43-44.
11
ÖZDEMİR, s. 77.
6
bir çeşidi olan kendi hesabına vekaletsiz iş görme durumları, söz konusu hükümlerin
dışında bırakılmıştır12.
Uygulamada, bazı durumlarda, vekaletsiz iş görme için “fuzuli vekalet”
ifadesinin kullanıldığı da görülmektedir. Ancak bu da, daha çok yetkisiz temsile
yaklaşmaktadır. Ayrıca, her vekaletsiz iş görme durumunda, başkasının işine yapılan
müdahele, fuzuli sayılmaz13.
İleride göreceğimiz üzere vekaletsiz iş görme bir sözleşme olmamasına rağmen
kanun koyucu tarafından vekalet temelli sözleşme ilişkileri (vekalet sözleşmesi, kredi
emri ve kredi mektubu, simsarlık ve komisyon) ile birlikte düzenlenmiştir. Oysa
sözleşme niteliği taşımayan bir borç kaynağı, bir yasal borç ilişkisi olarak vekaletsiz
iş görmenin, TBK`nun Genel Hükümleri içerisinde düzenlenmesi uygun olurdu14.
IV. Azerbaycan Hukukunda Vekaletsiz İşgörme
Vekaletsiz iş görme kurumu Azerbaycan Cumhuriyetinin Medeni Hukukunda,
yeni bir hal değildir. Hem SSCB zamanı, hem de bağımsızlıktan sonrakı Medeni
Kanunumuzda bu kurum, vekaletsiz iş görme adı altında Mecellede düzenlenmiştir.
Tabi bu iki Mecelle`deki “vekaletsiz iş görme” başlığı altında düzenlenen kurumlar
birbirinden farklıdırlar. SSCB zamanında kural olarak özel mülkiyet kavramı yoktu.
Bütün o zamanın hukukçuları da bu fikre katılıyorlardı. Amma bu fikir, bu cümle
eksik bir cümledir. Mülkiyet derken insanın aklına ilk olarak ev, arza, araba ve
benzerler gelir. Aslında onların demek istedikleri şahısların tapuya bağlı olan eşyalar
üzerinde mülkiyet hakkları yoktu. Mesela, ev, arsa, arazi, bağ gibi. Bunların
üzerindeki mülkiyet devlete aitti. Vatandaşlar ise onların yalnız kullanım hakkına
sahiplerdi ve karşılığında devlete vergi veriyorlardı. Yani kırtasiyeden aldığın kitabın
mülkiyeti devlete ait deyildi, kitabı alan kişiye aitti. Bu yüzden genel olarak mülkiyet
kavramının bulunmadığını söylemek eksik bir anlayıştı. SSCB zamanı vekaletsiz iş
gören genellikle devletdi. Yeni Mülki Mecellenin “vekaletsiz faaliyet göstermek”
kurumu ile “başkasının emlakını kurtarmak” gibi iki kurumu “başkasının işini
12
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 21.
13
ÖZDEMİR, s. 78.
14
GÜMÜŞ Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. II, B. 2, İstanbul 2012, s. 217.
7
vekaletsiz görme” adı altında bir kurumda birleştirilmiştir15. Türk Hukukunda olduğu
gibi vekaletsiz iş görme bir sözleşme olmamasına rağmen Mülki Mecellenin vekalet
temelli sözleşme ilişkileri ile birlikte düzenlenmiştir.
İleride göreceğimiz üzere vekaletsiz iş görme kurumunun bazı hükümleri
Mecellede bu kurumun çatısı altında düzenlenmemiştir. Bu konuda AMM`nin genel
hükümleri kıyasen uygulanmaktadır.
15
ALLAHVERDİYEV Sabir, Azərbaycan Respublikası Mülki Hüququ, C. 2., Bakı 2001, s.
643.
BİRİNCİ BÖLÜM
VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ, TÜRLERİ VE
UNSURLARI
I. GENEL OLARAK
Bilindiği gibi bir kişinin başkasının işini görebilmesi için o kişinin kural olarak
kendisine vekalet vermiş olması gerekir. Eğer vekaleti olmadan bir başkası hesabına
bir iş görülürse buna vekaletsiz iş görme denilir (TBK m. 527, AMM m. 1087).
Örneğin, hiç vekalet verilmediği halde bir başkası için mobilya takımının satın
alınmasında ya da bir otomobil siparişi verilmesinde durum böyledir16.
TBK`nın onuncu bölümü 526 – 531`ci maddeleri vekaletsiz iş görme
kurumunu düzenlemektedir. Eski Borçlar Kanununun 14. babında “vekaleti olmadan
başkası hesabına tasarruf” m. 415 – 415 arasında “iş yapan kimsenin hakları ve
borçları” ile “iş sahibinin hakları ve borçları” başlıkları etrafında düzenlenmişti.
Mülga Borçlar Kanununda kullanılan “tasarruf” kelimesi, iltibasa yer verecek
nitelikteydi. Çünkü bu kelime, genellikle hukuki muamele anlamında kullanılmakta
iken, doktrinde ise daha dar olarak tasarruf muameleleri anlamına alınmaktaydı.
Vekaletsiz iş görmenin konusunu, sadece hukuki muameleler değil maddi fiil ya da
hareketler teşkil edebildiğine göre, “tasarruf” tabiri bütün bu olasılıkları kapsayıcı
olmayacaktı. 6098 sayılı Borçlar Kanunu, doktrinde yaygın olarak kullanılan
“vekaletsiz iş görme” ifadesini tercih ederek, bu aksaklığı ortadan kaldırmıştır17.
Çeşitli kanunlar da, çok sık olarak, vekaletsiz iş görme hükümlerine atıf
yapılmaktadır. Örneğin, TMK m. 25 / f. 3`de, “davacı”ya “maddi ve manevi
16
Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 675 vd.;
YAVUZ Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, B. 8, İstanbul 2009, s. 769 vd.;
ZEVKLİLER Aydın / GÖKYAYLA K. Emre, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkiler, B. 11,
Ankara 2010, s. 509 vd.; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 74 vd.; GÜMÜŞ, C. II, B. 2,
s. 217 vd.; BİLGE Necip, Borçlar Hukuku Özel Borç Münasebetleri, Ankara 1971, s. 324 vd.;
HATEMİ Hüseyn / SEROZAN Rona / ARPACI Abdulkadir, Borçlar Hukuku Özel Bölüm,
İstanbul 1990, s. 488 vd.; ƏSGƏROV İdris, Azərbaycan Respublikası Mülki Məcəlləsinin
Kommentariyası, C. IV, Bakı 2011, s. 10 vd.; ALLAHVERDİYEV, s. 642 vd.
17
YAVUZ Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri, Özel Hükümler, B. 9, İstanbul 2011, s. 639.
9
tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın
vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde
bulunma hakkı” verilmiştir. Yine TBK m. 630 / f. 2`ye göre adi şirkette “ortaklığı
yönetme yetkisi bulunmayan bir ortağın, ortaklığın işlerini görmesi veya bu yetkiye
sahip ortağın yetkisini aşması hallerinde, vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümler
uygulanır”. FSEK m. 70 f. son`a göre de, fikir ve sanat eserleri üzerindeki “manevi
hakları haleldar olan kimse tazminattan başka temin edilen kârın kendisine
verilmesini de isteyebilir”.
Kanun`un, vekaleti olmadan başkasının işini yapmayı vekalet aktinden sonra
tanzim etmesinin sebebi şudur: Bir taraftan, böyle bir hareket ekseriya vekaletin
tecavüz edilmesi şeklinde tecelli eder ve diğer taraftan, lehine iş yapılmış olan bu işe
icazet vermek suretiyle ortaya vekalet akti hükümlerinin cereyan edeceği bir
muamelenin çıkmasına sebep olur18.
İş gören, başkasının hukuk alanına iş sahibinin yararına müdahele edebileceği
gibi kendi yararına da müdahele edebilir. İlk durumda gerçek vekaletsiz iş görme,
ikinci durumda ise gerçek olmayan vekaletsiz iş görme sözkonusudur. Ancak iş
sahibinin icazet vermesi durumunda, yapılan iş, vekalet hükümlerinin uygulanmasını
ile sonuçlanacaktır19.
Ancak, vekaletsiz iş görmenin hukuki niteliğini incelerken, onu açıklayan
görüşleri bilmemizde fayda vardır ve bunların birbirinden farklı hukuki sonuçların
doğduğu dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, doğru sonuçlara varabilmek için bunların
ayrı ayrı incelenmesi gerekir.
18
BİLGE, s. 325; YAVUZ, B. 8, s. 769.
19
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 509; YAVUZ, B. 8, s. 769 – 780; AKINCI Şahin, Borçlar
Hukuku Özel Hükümler, Konya 2004, s. 313 – 314; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç
İlişkileri, C. II, s. 676 – 677; GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 217.
10
II. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN HUKUKİ NİTELİĞİNİ AÇIKLAYAN
GÖRÜŞLER
A). Hukuka Aykırı Fiil Görüşü
Vekaletsiz iş görme durumunda, iş gören, iş sahibini ilgilendiren bazı kararlar
almakta ve onun hukuki alanına müdahele etmektedir. Bu müdahele, iş sahibinin
yararına uygun olsa bile, iş sahibinin, herhangi bir faaliyetde bulunmasının gerekip
gerekmediğini ve bu faaliyetinin biçimini belirleme konusundaki, kişilik hakkını
ihlal eder20.
Bununla birlikte, bu düşünce biçimi, vekaletsiz iş görmenin amacına aykırıdır.
İş sahibinin yararına iş görme, toplumsal dayanışmayı desteklemek için kabul
edilmiştir. Bu durumda, hukuk düzenince imkan tanınmış bir fiilin, hukuka aykırı
sayılması mümkün değildir. Bir başkasının hayatını kurtarma ve ya malvarlığını
koruma gibi çabaların, hukuka aykırı fiil sayılarak, haksız fiilden doğan tazminat
isteminde bulunulmasının kabulü, hakkaniyete aykırı düşer21.
Vekaletsiz iş görmenin bir başka önemli koşulu, iş görenin başladığı işi yarıda
bırakmamasıdır. Böyle bir yükümlülüğün varlığı, hukuka aykırı fiil görüşünün kabul
edilmesini engeller. Çünkü hukuk düzenin, hukuka aykırı bir fiilin yarıda
bırakılmamasını, bunun tamamlanmasını emrettiği düşünülemez22.
İş sahibinin yararına vekaletsiz iş görme, iş sahibinin yararına ve iradesine
uygun olduğu oranda geçerli sayılmaktadır. Vekaletsiz iş görmenin hukuka
uygunluğunun belirlenmesinde iş görmenin sonucu dikkate alınmaz23. İş gören, iş
sahibi yararına uygun olarak işi görse bile, umulan sonucun meydana gelmemesi
endişesi, kişiyi başkasına yardım etmekten alıkoyar. İşe başlandığı anda, bu
hareketin, iş sahibinin iradesine ve yararına uygun olması, vekaletsiz iş görmenin
20
ÖZDEMİR, s. 82.
21
KARAHASAN Mustafa Reşit, Türk Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. IV, İstanbul
1992, s. 1349.
22
GÜRSOY Kemal Tahir, Borçlar Hukuku, Aktin Muhtelif Nevileri, Ankara 1955, s. 265.
23
KARAHASAN, s. 1349.
11
geçerliliği için yeterlidir. İş sahibinin objektif olarak yararına uygun olan ve onun
gerçek ya da varsayılan iradesi ile çelişmeyen bir vekaletsiz iş görme, hukuka uygun
görülmektedir. İş görenin, iş sahibinin hizmet etmek amacıyla giriştiği her iş,
mutlaka iş sahibinin yarar ve iradesine uygun olmayabilir. Bu yüzden, iş görenin, işe
başlamadan önce bazı incelemeler yapması gerekir24.
Ancak, vekaletsiz iş görmenin hukuka aykırı bir fiil olduğu durumlar da söz
konusu olabilir. İş sahibinin, iş sahibinin yararına ve iradesine aykırı olarak
yapılması durumu, buna örnek olarak gösterilebilir. Burada, iş görenin müdahelesi, iş
sahibinin gerçek veya olası iradesine aykırı olup, ortada hukuka aykırı bir fiil vardır.
Bu durumda, iş gören kazadan bile sorumlu tutulur25.
B). Sebepsiz Zenginleşme (Haksız İktisap) Görüşü
Fransız hukukçularından Planiol`e ait olan bu görüşe göre, bütün sözleşme
benzerleri ve bu arada vekaletsiz iş görme, sebepsiz zenginleşme kurumunda dahil
edilebilir. Bu düşüncenin taraftarlarına göre, sözleşme benzerleri, haksız bir zarar
vermeyi önlemek için kanun tarafından yaratılan borç çeşitleridir26.
Vekaletsiz iş görme ile sebepsiz zenginleşme arasındaki ilişki belirlemek
istenirse, şu noktalar göz önünde tutulmalıdır: Eğer iş gören, gördüğü işi, iş sahibinin
yararına gerçekleştirmişse, iş sahibi, vekaletsiz iş görenin, bu işi görme ile ilgili
olarak yapmış olduğu, zorunlu ve yararlı masrafları, faiziyle birlikte ödemek
zorundadır. Böyle durumlarda, iş gören, yapmış olduğu masraf, girmiş olduğu borç,
yargıcın takdir edeceği zarar kadar, iş sahibinden alacaklı olduğu için, iş sahibinin
sebepsiz zenginleşmesinden söz etmek mümkün değildir. Buna karşılık iş gören, iş
sahibinin yararına hareket etme iradesine sahip olmadan, onun bir işini görmüşse,
örneğin, iş gören yalnışlıkla, kendi borcu sanarak iş sahibinin borcunu alacaklıya
ödemişse, TBK m. 529`a göre vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanarak, iş
24
ÖZDEMİR, s. 83.
25
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 49.
26
BİRSEN, s. 99
12
sahibinden herhangi istemde bulunamaz. Bu durumda, iş gören, iş sahibine, ancak
sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başvurabilir27.
Maddi olmayan malların, yani fikri ve sinai hakların haksız kullanılmasından
elde edilen kazanç, vekaletsiz iş görme hükümlerine göre, hak sahibine geri verilir.
Patent hakkı, buluş hakkı, edebiyat, müzik ya da sanat eseri sahibinden izin
almaksızın kullanılmış ve bundan kazanç sağlanmışsa, bu durumda, hak sahibi, TBK
m. 530`a göre, vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanarak, elde edilen yararların
tamamının kendisine geri verilmesini isteyebilir. Kazancın verilmesi istemi,
davacının zarara uğraması, malvarlığının azalması koşuluna bağlı olmadığı gibi,
davalının iyiniyetli, kötüniyetli veya kusurlu olmasına da bağlı değildir. Yapılan
müdahelenin hukuka aykırı olması yeterlidir. Bu anlamda, gerçek olmayan vekaletsiz
iş görme, sebepsiz zenginleşmeyi tamamlayan bir kurumdur28.
C). Hukuki İşlem Görüşü
Bu görüş, ikiye ayrılmaktadır. Buna göre, iş sahibinin yararına vekaletsiz iş
görme, ya bu ilişkinin taraflarının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinden ya da
sadece iş görenin iradesinden doğar. O halde, bu görüşü savunanlar, dayanak noktası
olarak iş sahibinin varsayılan rızasını veya iş görenin tek taraflı iradesini dikkate
almaktadırlar29.
1) Varsayılan (Farazi) Vekalet Görüşü
Pandekt ve Fransız hukukçularından bir kısmı, sözleşme benzerlerini bir borç
kaynağı olarak kabul ediyorlardı. Bunlar, iş sahibinin yararına vekaletsiz iş görmeyi,
vekalet
sözleşmesine
yaklaştırmışlardı.
Vekalet
sözleşmesinin
hükümlerini
kıyaslayarak, iş sahibinin yararına vekaletsiz iş görmenin, aslında bir vekalet
sözleşmesi olduğunu da söylemişlerdir30.
27
ÖZDEMİR, s. 84.
28
EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 13, İstanbul 2011, s. 108.
29
Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 49.
30
Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 50.
13
Bu görüşe göre, iş sahibinin görülen işden haberi yoktur. Ancak, bu iş onun
yararına olduğu için, haberi olsaydı, nasılsa bu konuda rıza göstereceği için burada
bir vekalet sözleşmesi söz konusudur. Hatta bazı hukukçular, varsayılan vekalet
görüşünü daha da ileri götürmüşler ve iş sahibinin yararına vekaletsiz iş görmede,
tarafların gerçek iradeleri arasında bir uygunluk olduğunu söylemişlerdi. Onlara
göre, iş sahibinin yararına vekaletsiz iş görme için temel öğe, iş görenin başkasının
işini görme iradesine sahip olmasıdır. Bunun açıklanmış olması gerekmez.
Günümüzde bu görüş önemini kaybetmiştir. Çünkü, bu görüş tarafları, çok
önemli bir noktayı gözden kaçırmışlardı. O da vekaletsiz iş görmede, tarafların
borçlarının kanundan doğmasıdır. Yoksa, onların iradelerinden doğan bir borç söz
konusu değildir31.
Eğer vekaletsiz iş görme, bir çeşit vekalet sözleşmesi olsaydı, iş sahibinin borç
altına girebilmesi için fiil ehliyetine sahip olması gerekirdi. Oysa, işin yapılmasıyla,
ehil olsun olmasın, iş sahibi borçlu duruma düşer. Ayrıca, kanuna ve ahlaka aykırı
bir yasaklamaya karşın yararına uygun olan bir işin görülmesi durumunda da, iş
sahibi, borçlu sayılır32.
2) Tek Taraflı Hukuki İşlem Görüşü
Bu görüş, bazı Fransız hukukçular tarafından ortaya atılmış, Türk Hukukunda
da oldukça çok taraftar bulmuştur33.
Bu görüşü savunanlara göre, vekaletsiz iş görmede borç ilişkisinin doğması
tamamen iş
görenin
iradesine bağlıdır denilebilir. Ancak
bu
görüş de
34
eleştirilmektedir . Öncelikle, kanunun hukuki sonuç bağladığı her fiilin hukuki
işlem olarak kabul edilmesi beklenemez 35 . Kanunun, toplumsal yardımlaşma,
toplumsal çıkarlar amacıyla hukuki sonuç bağlaması, bu faaliyetleri hukuki işlem
31
ÖZDEMİR, s. 86.
32
KARAHASAN, s. 1350.
33
Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 51.
34
ÖZDEMİR, s. 86.
35
ATİYER, s. 55.
14
biçimine getirmez. Hukuki işlemlerde önemli olan, işlemi yapanın iradesinin,
kendilerine bağlamış olduğu hukuki sonuçları gerçekleştirebilmesidir36.
Ayrıca hukuki işlemin tek taraflı olması bakımından da, bu görüş
eleştirilmektedir. Sadece, iş görenin borçlarının, tek taraflı bir irade açıklanmasından
doğduğunu savunmak, iş sahibinin yararlarının zedelenmesine yol açabilir. Çünkü,
bu durumda borçların varlığının ve kapsamının belirlenmesi, tümüyle iş görene
bırakılmış olurdu37.
Eğer vekaletsiz iş görme, tek taraflı bir hukuki işlem olarak kabul edilseydi, iş
görenin, iş sahibinin şahsında hataya düşmesi durumunda, iş gören ya bu işlemle
bağlı olmadığını bildirebilir ya da hata sonucu iş sahibi sandığı kişiye karşı bağlı
kalırdı. İş sahibinin şahsında hataya düşülmüşse, vekaletsiz iş görme ilişkisi, iş
görenle, gerçek iş sahibi arasında kurulur38.
D). Hukuki İşlem Olmayan (Dar Anlamda) Hukuki Fiil Görüşü
Bu
görüşün
taraftarları,
iki
farklı
noktadan,
görüşlerine
dayanak
bulmaktadırlar. Bir kısmı, vekaletsiz iş görmeyi, fiili işlem, bir kısmı da hukuki işlem
benzeri fiil olarak nitelendirmektedir39.
1) Fiili İşlem Görüşü
Fiili işlemler, hukuki işlemler alanına girmeyen, fiili ve teknik nitelikte sonuç
doğuran irade açıklamalarıdır. Fiili işlem görüşünü savunanlara göre, vekaletsiz iş
görme de, fiili işlemin özelliklerini taşıyan bir kurumdur. O halde, iş görenin
iradesinin sadece başkası için fiili bir sonuç doğurmaya yönelmesi yeterlidir. Ayrıca,
iş görmenin hukuki sonuçlarına yönelmesi gerekmez40.
36
VON TUHR Andreas, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C. I – II, (Çev: Edege Cevat)
Yargıtay Yayını, No. 15, Ankara 1983, s. 47.
37
KARAHASAN, s. 1350.
38
ÖZDEMİR, s. 87.
39
Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 52.
40
ATİYER, s. 75-76.
15
2) Hukuki İşlem Benzeri Fiil Görüşü
Hukuk düzeni bazen, failin iradesinin yöneldiği sonuca değil, sadece böyle bir
iradenin açıklanmış olmasına hüküm bağlar. Böyle bir durumda, “hukuki işlem
benzeri fiil” söz konusu olur. Hukuki işlem benzeri fiillerde, aslında failin iradesi bir
fiilin sonucuna yönelmiştir. Ama hukuk düzenince, sadece böyle bir iradenin
açıklanması yeterli sayılmaktadır41.
Hukuki işlem benzeri fiiller, toplumsal sonuçlar doğuran irade açıklamalarıdır.
Yani, kişinin diğer kişilerle olan ilişkisine yöneliktir. Bu çeşit bir iş görmede, irade
sadece teknik ve fiili nitelikte bir sonuca yönelmez, toplumsal bir amacı gözetir42.
Hukuki işlem benzeri fiil görüşünün taraflarları, iş sahibinin yararına vekaletsiz
iş görmeye, hukuki işlemlere ilişkin kuralların kıyas yoluyla uygulanabileceği
görüşündedirler. Bu kurallar, ehliyete, irade fesatlarına, butlana, temsile, izin ve
icazete ilişkin kurallar sayılabilir43.
E). Değerlendirme
Vekaletsiz iş görmenin hukuki niteliğini daha iyi anlayabilmek için, bir ayrım
yapmak gerekir. İş sahibinin yararına vekaletsiz iş görme, her zaman hukuka uygun
nitelikte olmayabilir. Bu durumlarda da, hukuka aykırı nitelik taşır. Örneğin, iş
sahibinin yararını gözetmek amacıyla girişilmiş olsa da, objektif bakımdan onun
yararına uygun olmayan veya bilinen ya da bilinmesi gereken yasaklamaya karşın
yapılan müdaheleler hukuka aykırıdır44.
O halde, iş sahibinin yararına vekaletsiz iş görmenin hukuka aykırı ve hukuka
uygun olarak iki çeşidi vardır. Hukuka aykırı olan çeşidi haksız fiil sayılır ve bunlara
haksız fiillere ilişkin hükümler uygulanır 45 . Hukuka uygun çeşidinin niteliğini
41
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 53.
42
BİLGE, s. 325.
43
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 54.
44
OLGAÇ Senai, Kazai ve İlmi İçtihatlarla Türk Borçlar Kanunu ve İlgili Hususi Kararlar, C. II,
Ankara 1969, s. 306.
45
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 509; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C.
II, s. 677; YAVUZ, B. 8, s. 800; AKINCI, s. 316; HATEMİ / SEROZAN /ARPACI, s. 489.
16
belirlemede ise en uygun sistem, hukuki işlem benzeri fiil görüşünü kabul etmektir46.
Çünkü, bu biçim bir çözüm, vekaletsiz iş görmeden doğan borçların, akti borçlarda
olduğu gibi, akdi sorumluluğa ait hükümlerin kıyas yoluyla uygulanabilmesine
imkan sağlar. Örneğin, hukuka uygun vekaletsiz iş görmeden doğan borçların, akdi
borçlar gibi on senelik zamanaşımı süresine bağlı olduğu sonucu çıkarılabilir47.
§3. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TÜRLERİ
Vekaletsiz iş görme Türk Borçlar Kanunu`nun Onuncu Bölümünde “Vekaletsiz
İşgörme” başlığı altında, 526 – 531. maddeleri arasında ve AMM`nin Sekizinci
Bölümünde “başkasının işlerini vekaletsiz yapma” başlığı altında, 1087 – 1090.
maddeleri arasında düzenlenmiştir48.
Vekaletsiz iş görme, iş görenin vekalete sahip olmaksızın (iş sahibi veya
kendisi için) iş sahibinin bir işini görmesi olarak tanımlanabilir. Bugün için EBK`yı
ve TBK`yı kendisinden iktisab eden49 İsviçrenin yeni öğretisi vekaletsiz iş görmeyi
dörtlü bir ayrımla ele almaktadır50. TBK, AMM ve klasik borçlar hukuku öğretisi51
46
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 677; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 509; YAVUZ, B. 8, s. 794.
47
ÖZDEMİR, s. 89; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 55.
48
Vekaletsiz iş görme, 818 sayılı eski BK`nun 14. Bap`ında “Vekaleti Olmadan başkası
Hesabına Tasarruf” başlığı altında, m. 410 – 415 arasında düzenleme bulmuştur.
49
WEBER Rolf H., Basler Kommanter zum schweizerischen Privatrecht, Obligationenrecht I
Art. – 529 OR, 3.Aufl., (Herausgeber: Heinrich HONSELL / Nedim Peter VOGT, Wolfgang
WIEGAND), Basel und Franfurt am Main 2003, Vort.Art.419-424, N.7 vd., s. 2327 ;
LISCHER Urs, Die Geschaftsführung ohne Auftrag in schüeizerischen Recht, Basel und
Franfurt am Main 1990, s. 13 vd.; SCHMID Jörg, Die Geschaftsführung ohne Auftrag,
Freiburg Schüeiz 1992, N. 4, s. 2; HUGUENIN Claire, Obligationenrecht Besonderer Teil, 2.
Aufl., Zürich Basel Genf 2004, N. 845, s. 127; HOFSTETTER Josef, Schüeizerisches
Privatrecht, Band. VII, Teilband 6, Obligationnenrecht, Besendore Vertragsverhaltnisse, Basel
– Genf-München 2000, s. 236 (naklen GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 217).
50
İsviçre hukukunda klasik borçlar hukukundaki gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeyi üçlü bir
ayrımla ele almaktadırlar. Caiz olmayan gerçek vekaletsiz iş görme: Caiz olmayan vekaletsiz
iş görmede de iş gören isteyerek iş sahibinin menfaatine ve fakat vekaleti olmaksızın iş
sahibine ait bir işi görmektedir. Ancak iş görenin somut olaydaki iş görmesi ya iş sahibinin
farazi iradesine dayalı olarak yapılan objektif bir değerlendirmede iş sahibini için “zorunlu bir
iş görme” olarak nitelendirilememektedir. Ya iş sahibi geçerli ve bilinebilir iradesi ile iş
görenin işini görmesini açıkça veya zımnen yasaklamıştır. İyiniyetli gerçek olmayan vekaletsiz
iş görme (işe karışma): İyiniyetli gerçek olmayan vekaletsiz iş görmede, iş gören vekaleti
17
vekaletsiz iş görmeyi ikili bir ayrımla ele almaktadır: Gerçek vekaletsiz iş görme ve
gerçek olmayan vekaletsiz iş görme. Bu ayrımın yanısıra öğretideki bazı yazarlar
“caiz olan ve olmayan”, “tam ve eksik” vekaletsiz iş görmeden de bahsederler.
I. Gerçek Vekaletsiz İş Görme
Gerçek vekaletsiz iş görmede, bir kimsenin (iş görenin) başkasına (iş sahibine)
ait bir işin görülmesi iradesiyle, onun hukuk alanına bu konuda bir mezuniyeti
bulunmaksızın karışması söz konusudur 52 . Yani gerçek vekaletsiz iş görme, iş
görenin vekalete sahip olmaksızın iş sahibinin bir işini görmesi olarak tanımlanabilir.
Bir tehlike durumunu savuşturmak için yapılan eylemler gerçek vekaletsiz iş görme
oluşturur. Bu eylemler bir kişinin hayatını kurtarmaya yönelik olabileceği gibi bir
olmaksızın başkasının hukuk alanına el atarak kendisine ait olmayan (başkasına ait) bir işi
görürken “mazur görülebilir şekilde” kendine ait bir işi gördüğü düşüncesindedir. Yani iş gören
başkasının menfaat alanına el atarak kendisi için iş görürken iyiniyetlidir, diğer bir değişle
hukuka aykırılık bilinci bulunmamaktadır ve bu iradeye sahip olması da kendisinden
beklenememektedir. Sonuçta iş gören (kendisi için) gördüğü işin başkasına ait olduğunu
bilmiyor, bilmesi de gerekmiyorsa iyiniyetli gerçek olmayan vekaletsiz iş görme söz konusu
olur. Kötüniyetli gerçek olmayan vekaletsiz iş görme (iş gasbı): Kötüyinetli gerçek olmayan iş
görmede iş gören kendisi için iş görmektedir. Kötüniyetli gerçek olmayan iş görme iki şekilde
karşımıza çıkabilir. Kendisi için iş görmekte olan iş gören ya hukuka aykırılık bilinciyle
başkasının menfaatine el atarak iş görmektedir ya da vekaleti olmaksızın başkasının menfaat
alanına el atarak iş görürken, mazur görülemez şekilde kendine ait bir işi gördüğü
düşüncesindedir. Görüldüğü üzere gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin varlığı için mutlaka
kişinin başkasının menfaat alanına el attığının bilincine sahip olması gerekmez. İş gören,
başkasının işini görme iradesi olmaksızın, hukuka aykırılık bilinciyle veya mazur görülemez
biçimde başkasının menfaat alanına kendisine ait bir işi görmek için el atıyorsa, kötüniyetli
gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin varlığından bahsedilir 50. Bu görüşü savunanlara göre,
başkasının işlerini kendi yararına kötüye kullananlara karşı, ancak haksız fiil ya da zebepsiz
zenginleşmeye ilişkin kurallar uygulanabilir. Ancak, bu kurallar da, gerçek iş sahibini tam
olarak koruyamamaktadır. Hakları tecavüze uğrayan kişilere, bu tecavüz sonunda elde edilen
kazanca sahip olma yetkisi, yani vekaletsiz iş görme hükümlerinden yararlanma hakkı
tanınmalıdır (naklen GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 218). Türk ve Azerbaycan öğretisi ise gerçek
vekaletsiz iş görme dışındaki yukarıda gördüğümüz diğer üç vekaletsiz iş görme halini sadece
gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeye tabi tutmaya devam etmektedir (Örn. TANDOĞAN,
Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 677; HATEMİ / SEROZAN /ARPACI, s. 489;
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 509; ƏSGƏROV, s. 10; ALLAHVERDİYEV, s. 643).
51
TANDOĞAN Haluk, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, İstanbul 2010, s. 676;
YAVUZ, B. 8, s. 769 – 770; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 509; HATEMİ / SEROZAN /
ARPACI, s. 488; AKINCI, s. 313; BİLGE, s. 330.
52
YAVUZ, B. 8, s. 769; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 509; BİLGE, s. 324; AKINCI, s.
313; GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 217; ALLAHVERDİYEV, s. 643; ƏSGƏROV, s. 10.
18
eşyaya yönelik tehlikeyi gidermeye yönelik de olabilir. Örneğin bir otel sahibince
müşterisinin hastalığı veya ölüm nedeniyle masraf yapması, bir kişinin muslukları
açık unutulan tatildeki komşusuna evin kapısını su basmasını önlemek için çilinger
ile açtırılarak kapatması, yine komşu evin uçan çatısının tamir ettirilmesi, seyircinin
yangın çıkan sinemadaki ateşi söndürmeye çalışması bir gerçek vekaletsiz iş görme
oluşturur.
II. Gerçek Olmayan Vekaletsiz İş Görme
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görme durumunda, bir kimse, bilerek ya da
bilmeyerek, başkasının işini kendi işiymiş gibi ve kendisine menfaat sağlamak üzere
görmektedir 53 . Yani yapılan işte iş sahibinin menfaati yoksa veya iş sahibinin
yasakladığı bir bir iş görülmüşse veya iş gören kendi ya da iş sahibi dışında bir
üçüncü kişinin menfaati doğrultusunda hareket etmişse, gerçek olmayan vekaletsiz iş
görmeden söz edilir. Gerçek olmayan vekaletsiz iş görmede iş gören bencil
düşünceler içinde, iş sahibinin işini, kendi yararına görmektedir 54 . Bu noktada
öncelikle belirtilmelidir ki, iş görenin bir başkasının işi zannederek ve hatta
kötüniyetle, kendisine ait bir işi görmesi vekaletsiz iş görme sayılmaz 55. Tandoğan
gerçek olmayan vekaletsiz iş görme şu durumları sokmaktadır:
- İş görenin kendi subjektif takdirine nazaran, iş sahibinin menfaatine hizmet
maksadıyla giriştiği, fakat gerçekte bu menfaatin yapılmasını gerektirmediği veya iş
sahibinin geçerli yasaklamasına aykırı iş görme;
- İş görenin başkasına ait olduğunu bildiği veya bilmediği bir işi kendi
menfaatine yapması;
- İş görenin başkasına ait bir işle, iş sahibine karşı o işi yapmaya mezun
olmayan bir üçüncü kişinin yararına, bu sonuncunun vekaletine dayanarak
uğraşması56.
53
YAVUZ, B. 8, s. 799; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 676;
AKINCI, s. 316;
54
AKBIYIK Azra Arkan, Gerçek Olmayan Vekaletsiz İş Görme, İstanbul 1999, s. 25.
55
AKBIYIK, s. 27.
56
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 677.
19
Başkasının hukuk alanına müdahele ederek haksız çıkar sağlama olgusu, ya
malvarlığı alanındaki mutlak hakların veya kişilik haklarının ihlalinde söz konusu
olabilir57.
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin haksız fiil niteliğinde olmasını kabul
etmek lazımdır. Ancak bu durumun gerek haksız fiile gerekse sebepsiz zenginleşme
ye nazaran önemli farklılıkları bulunmaktadır 58 . Örneğin, H, malik A`dan çaldığı
malı yüksek fiyatla Ü`ye satıyor (H, iş gören durumundadır) veya TBK m. 530
uyarınca, iş sahibi A, iş görenin bu yoldan elde ettiği bütün yararlanmaların
(menfaatlerin) kendisine devrini talep edebilecektir. Bu talep hakkı, sebepsiz iktisap
talebinde olduğu gibi davacının fakirleşmesiyle yahut haksız fiile dayanan tazminat
talebinde olduğu gibi onun zararı ile (malvarlığında meydana gelen azalma ile) sınırlı
değildir. Davacı TBK m. 530`a dayanarak zararını aşan menfaatleri de iş görenden
talep etme hakkına haizdir. Böylece, başkasının hakkını kendi menfaatine kullanan
kişi, kendi özel imkanları ile, iş sahibinin elde edemeyeceği bir kâr sağlamış olsa
bile, bunu TBK m. 530 gereğince ona devretmek zorundadır59.
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin unsurları, objektif unsur ve subjektif
unsur olarak iki ana başlık altında toplanabilir. Bir kimsenin (iş gören), vekaletsiz
olarak, yani kendisini yetkili kılan bir hukuki ilişki yokken, bir başkasına (iş sahibi)
ait, yabancı bir işi görmesi gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin objektif unsurunu
oluşturur. İş görenin kötüniyetle, yani başkasının haklarını istismar ettiğinin
bilincinde olarak, kendine menfaat sağlaması ise, gerçek olmayan vekaletsiz iş
görmenin subjektif unsurunu oluşturur 60 . Gerçek olmayan vekaletsiz iş görmenin
unsurları, gerçek vekaletsiz iş görmenin unsurlarıyla aynıdır. Fakat iş gören, gerçek
57
HATEMİ Hüseyn, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul 1999, s. 114
58
YAVUZ, B. 8, s. 800; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 677.
Yargıtay 4. HD. kaçak elektrik kullanımının haksız fiil teşkil ettiğini, bundan dolayı haksız fiil
tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini bir kararında belirtmiştir (Y. 4. HD., 7.2.2002,
2001/10153, www.kazanci.com, K.2002/1361 – Yargı Dünyası, S. 78, Haziran 2002, s. 79 –
80).
59
YAVUZ, B. 8, s. 800; AKBIYIK, s. 49.
60
AKBIYIK, s. 26.
20
vekaletsiz iş görmede iş sahibinin menfaatine ve tahmin olunan uygun iş gördüğü
halde, gerçek olmayan vekaletsiz iş görmede iş gören iş sahibinin menfaatine ve
onun tahmin olunan maksadına uygun iş görmemektedir. Bu sebeple gerçek olmayan
vekaletsiz iş görmede iş görenin ve iş sahibinin durumu farklı esaslara
bağlanmıştır61.
§4. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN UNSURLARI
I. İş Görme
İş görme kavramı bir hizmetin görülmesinden, herhangi bir tür zorluk ve
önemdeki görevin ifasına veya yönetim faaliyetlerine kadar uzanan geniş bir
yelpazeyi kapsar62. Maddi fiiller kadar (örneğin komşu evindeki yangını söndürme,
basan suyu tahliye etme), hukuki filler, özellikle de hukuki işlemler (örneğin
komşunun bir borcunu ödeme 63 ) iş görmenin konusunu oluşturabilir 64 . Ancak iş
görenin aktif bir yapma faaliyetinin varlığı zorunludur; bir ihmal veya hareketsizlik
iş görme sayılamaz65. Hukuka aykırı filler dahi, bazen vekaletsiz iş görme çevresine
girebilir 66 . Bir çocuğa bakmak, düşen bir şahsı kaldırıp evine veya hastaneye
götürmek, ona ameliyat yapmak, bir yolun tamir edilmesi iş görme kavramına giren
fiil ve hareketlerdendir. Zaten vekaletsiz iş görmenin, sadece hukuki işlemlerin
yapılmasıyla sınırlandırılması, mantığa, hakkaniyete ve bu kurumun amacına aykırı
olurdu67. Böyle bir kısıtlamanın kabulü durumunda, hukuki işlem niteliği taşımayan
61
YAVUZ, B. 8, s. 800.
62
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 677; GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 219;
YAVUZ, B. 8, s. 792; HATEMİ / SEROZAN /ARPACI, s. 489; OLGAÇ Senai, Kazai ve
İlmi İçtihatlarla Borçlar Kanunu, B. 2, Ankara 1976, s. 308; UYGUR Turgut, Borçlar Kanunu
(Açıklamalı-İçtihatlı), C. VIII, B. 2, Ankara 2003, s. 9013; ALLAHVERDİYEV, s. 646.
63
Y.3.HD., 19.2.2004 T., 894/1103, www.kazanci.com.
64
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 220; ALLAHVERDİYEV, s. 643.
65
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 678; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 509.
66
BİLGE, s. 326; YAVUZ, B. 8, s. 792.
67
TBK m. 528`e göre “bir kişinin vekaletsiz iş görme kurallarına göre sorumlu tutula bilmesi
için, sözleşme (hukuki işlem) ehliyeti olmasının gerekli görülmesinden de, iş görmenin
konusunun sadece hukuki işlem yapılmasından oluştuğu sonucu çıkarılmamalıdır. Çünki, bu
21
bir işi, başkasının yararına olacak bir biçimde gören kişi, vekaletsiz iş görme
hükümlerinden yararlanamazdı. Buna karşılık, bu kişi aynı işi, bir üçüncü kişiyle
sözleşme yaparak ona gördürürse, vekaletsiz iş görmenin hükümlerinden
yararlanabilirdi ki bu sonuç kabul edilmez olurdu68. Örneğin, bir başkasının arabasını
bir tamirciye tamir ettiren kişi, vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanarak
masraflarını arabanın sahibinden isteyebilirken, arabayı kendisi tamir etmiş olsaydı,
bu hükümlere başvuramayacak, sadece sebepsiz zenginleşme davasıyla yetinmek
zorunda kalacaktı.
İş görme kavramı incelenirken, üzerinde durulması gereken bir başka nokta da,
iş görmenin mutlaka ekonomik nitelikte olmasının gerekmemesidir. Gerçekten de,
yaşam, sağlık, onur gibi kişilik değerlerinin korunmasına yönelen fiiller, ekonomik
değerlerin korunmasına göre, toplum için daha böyük önem taşır69.
Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanımında vekaletsiz iş görme hükümlerinin
uygulanması mümkün değildir. Çünkü iş görme durumlarının tümünde olan ortak
özellik, iş görenin, iş sahibinin hukuki alanına müdahale etmesi ve adeta onun yerini
almasıdır. Söz konusu hakların kullanılması iş görmenin sınırları dışında kalır.
Ayrıca, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde, alacaklının yararı olan borçları da,
başkasının, onun yerine ifa etmesi mümkün olmaz70.
Vekaletsiz iş görmenin içeriğini kısıtlayan başka bir konu da, haksız fiillerin
işlenmesidir. Bazı hukukçulara göre, bir haksız fiilin, vekaletsiz iş görmenin
konusunu oluşturması mümkün değildir. Ancak genellikle, öğretide bazı haksız
fiillerin de, vekaletsiz iş görmeye konu olabileceği kabul edilmektedir. Bununla
birlikte hangi haksız fiillerin iş görme sayılamayacağı ile ilgili tam bir ölçüt
kural, iş görmenin konusunu daraltmak amacıyla değil, yeteneksiz kişileri korumak amacıyla
konulmuştur” (KUTLU SUNGURBEY Ayfer, Yetkisiz Temsil, İstanbul 1988, s. 27).
68
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 81.
69
TBK m. 527 f. I`de düzenlenen, iş görenin sorumluluğunun hafifletilmesi durumu özellikle
başkasının kişisel varlıklarını bir tehlikeden kurtarma durumunda söz konusu olur; zarar verici
olay iş sahibinin malvarlığına yönelik olabileceği gibi, şahsi varlıklarını da tehdit edebilir
(TEPECİ Kamil, Borçlar Kanunu, Ankara 1954, s. 582).
70
ÖZDEMİR, s. 96.
22
bulunmamaktadır. Ancak kesin, emredici objektif hukuk kurallarına aykırı fiiller
vekaletsiz iş görme açısından iş görme sayılamayacağı söylenebilir71. Örneğin, çiftçi
A’nın yokluğunda arkadaşı B, onun ineklerinin sütünü, daha fazla para kazanmak
için, su karıştırarak satmıştır. A, B’den sadece süt, su karıştırmadan kaça satılacaksa,
o miktarı isteyebilir. Çünkü, su karıştırılmış süt satarak daha fazla para kazanmak,
A’nın da hakkı değildir. Böylece A, kendi hakkından fazlasını isteyemez. B’nin sütü
su karıştırarak satması, A’nın hukuki alanında sübjektif haklarına bir müdahale
sayılır. Böyle bir davranış üçüncü kişilerin de haklarına zarar vereceği için, B’nin
satışı, ancak haklı faaliyeti oranında vekaletsiz iş görme sayılır ve haksız kazanç
kısmı vekaletsiz iş görmenin dışında kalır.
II. Başkasına Ait (Yabancı) Bir İşin Görülmesi
Vekaletsiz iş görmenin gerçekleşmesi için, yapılan işin başkasına ait olması
gerekir72. Bu, vekaletsiz iş görmenin en temel şartıdır73. Bu şart iş görenin yaptığı iş
ile üçüncü şahsın hukuki çevresine müdahelede bulunduğunu ifade eder74. İş gören
başkasının
haklarını
kullanarak
ya
da
koruyarak,
başkalarının
borç
ve
yükümlülüklerini yerine getirerek bir iş görmelidir 75 . Zaten vekaletsiz iş görme
kurumunun amacı, iş görenin yaptığı fiillerin, etkisini bir başkasının hukuki alanında
göstermesidir76.
Yeni öğreti “munhasıran iş görenin hukuk alanına etki etmeyen” her iş
görmeyi, başkasına ait bir işin görülmesi olarak kabul eder. Buna göre bir iş görmede
başkasının menfaati kadar iş görenin kendi menfaati de olabilir. Ancak vekaletsiz iş
görme anlamında başkasına ait bir işin görülmesinden bahsedebilmek için işi görenin
71
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 91.
72
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 678; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 510; UYGUR, C.VIII, B. 2, s. 9013; HATEMİ / SEROZAN / ARPACI, s.
490; YAVUZ, B. 8, s. 792.
73
ÖZDEMİR, s. 97.
74
BİLGE, s. 326; YAVUZ, B. 8, s. 793.
75
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 510.
76
ÖZDEMİR, s. 97.
23
kendi menfaati, başkasının (iş sahibinin) menfaatine ağır basmamak zorundadır. Aksi
takdirde başkasına ait bir işin görülmesinden bahsedilemez77.
Bunun dışında klasik öğreti, “objektif ve subjektif olarak başkasına ait iş”
ayrımı yapmaktadır. İş görenin başkası adına ama kendi hesabına yaptığı işler de,
adına hareket edilen kişiye ait sayılır78.
A) Objektif Bakımından Başkasına Ait Olan İşler
Objektif bakımdan başkasına ait iş görme fiili, başkasına ait hakların
kullanılması veya korunması, keza başkasının borç ve yükümlülüklerinin yerine
getirme sonucunu doğuran fiillerdir79 . Burada söz konusu olan durum, bir kişinin
yapmak zorunda olduğu ya da yapmaya yetkili olduğu bir işi, bir başkasının onun
yerine geçerek yapmasıdır. Bir hakkın kazanılması veya kaybı veya yerine
getirilmesine bağlı yükümlülükler (örneğin, müşterinin malı muayene etme ve
ayıpları ihbar etme külfeti) gerçek anlamda borç doğurmayan hukuki ödevler
olmasına karşın, bunların yapılması objektif bakımdan başkasına ait bir işin
yapılması sonucunu doğurur. Ancak yalnızca başkasına ait hak ve yükümlülüklerin
yerine getirilmesi bu kriter için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle
başkasına ait bir işin belirlenmesinde, başkasının haklarının korunmasını da bir kıstas
olarak dikkate almak yerinde olur. Hakkın sona ermesini ya da zamanaşımına
uğramasını engellemek, bu yönde tedbirler almak da başkasına ait hakların
korunması kapsamında görülmelidir80.
Başkasına ait işlerle ilgili olarak bazı özel durumlar da söz konusu olabilir. Bu
durumlarda iş sahibi kim olacaktır? Örneğin, hak sahibinin veya borçlunun birden
fazla olduğu durumları ele alalım. Böyle bir durumda, işi görenin haklarını kimden
isteyeceği de bazı sorunlar yaratabilir. Eğer görülen iş, iş sahibi durumunda olan
kişilerden biri için birinci derecede yükümlülük oluşturuyorsa ya da onun için tercihe
77
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 220.
78
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 91.
79
ÖZDEMİR, s. 97.
80
ARSEBÜK, s. 535; ÖZDEMİR, s. 98.
24
şayan bir hak sayılıyorsa, bu durum objektif bakımdan başkasına ait bir işin
saptanmasında da, o kişinin iş sahibi olarak kabul edilesi için yeterlidir. Ancak, böyle
bir ayrım yapma olanağı yoksa, hak sahiplerinin veya borç süjelerinin hepsi, iş sahibi
olarak kabul edilmelidir81.
Son olarak iştirak halinde mülkiyete ve ortak mülkiyete konu bir şey üzerinde
onarım yapılması durumunda, maliklerin hepsinin iş sahibi sıfatını kazanacakları
kabul edilmektedir. Ortak mülkiyette, paydaşlar payları oranında, iştirak halinde
mülkiyette ise, şerikler aralarındaki kişisel ilişkiye ait hükümler doğrultusunda
(genellikle müteselsil sorumluluk biçiminde) onarım masraflarından sorumlu olurlar.
İç ilişkide payından fazla ödeyen borçlu, buna ilişkin vekaleti yoksa, dış ilişkide,
borcun tamamını ödeme yükümlülüğüne karşın, vekaletsiz iş gören sıfatını alır;
ancak rücu sorununu, Kanunda açıkça düzenlenmiş olduğu için (TBK m. 167 – 168),
sadece sorumluluk bakımından vekaletsiz iş görme hükümlerine bağlı olur82.
B) Subjektif Bakımından Başkasına Ait Olan İşler
Bu kıstasa göre iş gören, başkasının yararlarına uygun davranma iradesini
taşıyarak iş görüyorsa vekaletsiz iş görme hükümlerinden yararlanır. Subjektif
kıstasa göre, asıl önemli olan iş görenin, o işi görürken, başkasının yararlarına hizmet
verme iradesini taşımasıdır. Öyleyse, yapılan tasarruftan iş sahibinin fiilen bir yarar
sağlamış olması temel öğe durumunda değilse de, asıl dikkat edilmesi gereken, iş
görenin, iş sahibine bir yarar sağlama isteğini taşıyıp taşımamasıdır. İşin gerçek
sahibinin şahsında hataya düşülmesi yapılan işin niteliğini etkilemez83.
Ancak burada şu hususu belirtmekte fayda vardır ki, başkasının yararına
yapılan her iş, o kişiye ait bir iş sayılmaz. Örneğin, başkasına hediye etmek için bir
şey satın alınması durumunda, hediye alınan kişiye bir yarar sağlanmış olmakla
birlikte, o kişiye ait bir işin yapıldığı söylenemez. Bu nedenle, sübjektif olarak
başkasına ait işleri saptamak için ortaya atılan bu görüş, sorunu çözmeye uygun
81
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 113.
82
ÖZDEMİR, s. 99.
83
ÖZDEMİR, s. 99.
25
olamaz. Bu nedenle, bazı hukukçular, yeni kıstaslar ileri sürmüştür. İleri sürülen
kıstaslardan birine göre, iş gören için önemli olan, onun, yapılan hukuki işlemlerin iş
sahibinin hukuki alanına doğrudan doğruya veya dolayısıyla etki yaratmasına yönelik
bir irade taşımasıdır. Yani, burada, yarar sağlamaya yönelen bir irade yerine,
başkasının hukuki alanında etki yaratmaya yönelen irade tercih edilmiştir 84 . Eğer
yapılan hukuki işlemler, iş sahibinin hukuki alanını doğrudan doğruya ya da dolaylı
olarak etkilemiyorsa, bu hukuki işlemler, iş sahibine ne kadar yarar sağlamış olursa
olsun, başkasının işini görme niteliği taşımazlar85.
Sonuç olarak şu hususu belirtmekte fayda vardır ki, subjektif bakımdan
başkasına ait olan işler hakkında bir tespit yaparken o işin öncelikle objektif
bakımdan, belli bir kişiye ait olup olmadığını belirlemek gerekmektedir. Objektif
olarak işin belli bir kişiye ait olup olmadığı belirlenmeden subjektif kıstasa
başvurulamaz. Şu halde, sübjektif kıstasın, sadece objektif bakımdan belirsiz işler
bakımından önem taşıyan ikincil derecede bir kıstas olduğu söylenebilir86.
C) İş Görenin Başkası Adına Kendi Hesabına Gördüğü İşler
Bir kişinin, başkasına ait kolaylık ve imkanlardan yararlanmak için, onun adına
hareket etmesi ve kendine kazanç sağlaması, özellikle şu gibi durumlarda görülebilir:
- A, B’nin adına bazı işlemleri yapmaya yetkilidir. Bu yetki, hem iç hem de dış
ilişkileri kapsamaktadır. Ancak A, böyle bir işlemin kazancını, kendi adına
alıkoymuşsa, bu durumda B, A’ya karşı, şartları gerçekleşmişse istihkak davası
açabilir 87 . Eğer, işlemin sağladığı yararlar hakkında, böyle bir dava açma imkanı
yoksa B, A ile aralarındaki iç ilişkiye dayanarak (vekalet veya hizmet sözleşmesi,
84
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 123.
85
ÖZDEMİR, s. 99.
86
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 130; ÖZDEMİR, s. 100.
87
Dolaysız zilyet durumunda olmayan malikin, malik olmayan haksız zilyede karşı açtığı davaya
istihkak davası denir. Dava ile güdülen amaç, malikin mülkiyet hakkına dayanarak malın
dolaysız zilyetliğine kovuşmasını sağlamaktır (Ayrıntılı bilgi için bkz. OĞUZMAN Kemal /
SELİÇİ Özel / OKTAY – ÖZDEMİR Saibe, Eşya Hukuku, B. 14, İstanbul 2011, s. 236;
AYAN Mehmet, Eşya Hukuku II Mülkiyet, B. 4, Konya 2012, s. 107).
26
vs.) bir talepte bulunabilir. Aslında, B’nin bu hakkı A’ya karşı istihkak davası açma
hakkının var olduğu durumlarda da söz konusudur88.
- (A), dış ilişkide (B) adına hareket etmeye yetkilidir. Ancak iç ilişkide, ayrıca
(B)’den izin alması koşulu öngörülmüştür. Böyle bir durumda, (A) bu izni almadan
hareket etmişse ve (B)’ye ait çeşitli imkanlardan yararlanarak, üçüncü kişilerle
hukuki işlemler yapmışsa, B doğal olarak, dış ilişkide borçlu durumuna düşer. Ancak
bu hukuki ilişkiden doğan ve (A)’nın alıkoyduğu yararları, eğer mümkünse (B) bir
istihkak davasıyla isteyebilir. Eğer istihkak davası açmak mümkün değilse, örneğin
işlemin sağladığı yararlar, para veya misli şeyler ise, artık bunların mülkiyeti (A)’ya
ait olur. (A)’nın iç ilişkideki yetkisini aşarak yaptığı işlemlere, o akdin hükümlerinin
uygulanamayacağı da düşünülebilir. Böyle bir görüş biçiminin kabul edilmesi de,
(B)’ye işlemden doğan yararları isteme için vekaletsiz iş görme hükümlerinden
yararlanabilme olanağı sağlar. Ancak vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması
(A)’nın (B) adına ve kendi hesabına işleme girişip girişmediğine ve (B)’ye ait bir
işlemin görülüp görülmediğine bağlıdır89.
- (A), ne dış ilişkide ne de iç ilişkide (B) adına hareket etmeye yetkilidir.
Ancak kendisini temsilci gibi göstererek veya icazet alacağını vaad ederek (B) adına
işlemden sağlanacak yararı alıkoyma amacını taşımaktadır. Bu durumda (B), kendi
adına yapılan işlemlere icazet verirse, dış ilişkide alacaklı ve borçlu durumuna girer.
İç ilişkide, (B)’nin (A)’ya karşı, işin yararını isteyebilme olanağına sahip olması,
(B)’ye ait bir işin görüldüğünün kabulüne bağlıdır. Çünkü ancak bu şekilde (B),
vekaletsiz iş görme hükümlerini ileri sürebilir90.
Bazı hukukçulara göre, yukarıdaki, ikinci ve üçüncü olasılıklara ilişkin
durumlarda, vekaletsiz iş görme hükümlerine başvurulamaz. Ancak (B)’nin, dış
ilişkide alacaklı ve borçlu sıfatlarını kazanmasına karşın, iç ilişkide (A)’ya karşı bir
istemde bulunamaması hakkaniyete ve mantığa aykırı olur. Bu nedenle, çoğunlukla
öğretide kabul edildiği gibi, (A), (B)’ye ait bir iş görmüş sayılır ve (B), (A)’ya karşı
88
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 128.
89
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 128 – 129.
90
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 130.
27
vekaletsiz iş görme hükümlerine başvurabilir. Bu ise işin başkasına ait olması öğesi
bakımından ortaya yeni bir kıstas çıkarmaktadır91.
Burada da bir kısıtlama yapmak gerekmektedir. Başkası adına hareket kıstası
da sadece objektif bakımından belirsiz işler için uygulanabilir. Eğer yapılan iş,
objektif bakımdan iş görene veya üçüncü bir kişiye ait ise artık, adına hareket edilen
kişiye ait bir iş görmeden söz edilemez. Örneğin, (A), (B) adına, kendisinin veya bir
üçüncü kişinin hesabına hareket ederse, (B)’nin kendi işini görmüş olmaz. Çünkü
böyle bir durumda B, adına yapılan satış akdine icazet vermiş olsa bile, o satışın
konusu olan mal üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığı için, sözleşmesi ifa imkanına
sahip değildir92.
III. İş Görme Yükümünün Yokluğu (Vekaletsizlik)
TBK m. 526`nın metninde, “vekaleti olmama” ifadesi kullanılmıştır.
Vekaletsiz iş görmenin varlığı için iş görenin iş görme yükümlülüğü olmaksızın
başkasına ait bir işi görmesi lazımdır. Zaten, bu durum, vekaletsiz iş görme
kurumunun amacından kaynaklanmaktadır. Vekaletsiz iş görme deyimindeki
“vekaletsiz” ifadesi, bu çerçevede “vekalet sözleşmesi olmaksızın” anlamında değil,
“bir işgörme yükümlülüğünü öngören (herhangi bir) sözleşme veya yasa hükmü
olmaksızın” olarak okunur93. Vekaletsiz iş görmenin varlığı için vekalet sözleşmesi
veya diğer bir hukuksal sebebin var olmaması kadar, yok veya batıl bir sebebin
(sözleşmenin) varlığı veya sınırların aşılması dahi yeterli olur94. Ancak somut olayın
91
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 130.
92
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 130.
93
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 220.
94
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 679. Örneğin: Y.15.HD., 5.4.2007
T., 8090/2135, www.kazanci.com; Y.15.HD., 16.2.2007 T., 404/975, www.kazanci.com;
Y.14.HD., 24.4.2006 T., 3704/4739, www.kazanci.com. Yine bkz.: Y.15.HD., 27.06.2006 T.,
3356/3950, TKD, C. 33, Y. 2007, S. 2, s. 295-296: “taraflar arasında yazılı bir sözleşme varlığı
iddia ve ispat değildir. Davalı yol yapım işiyle ilgili encümen kararları var ise de davacıya
usulen işin ihale edildiğine dair ihale kararı da bulunmamaktadır. Davalı kamu kurumu olup,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu`na tabidir. Yaılan tüm sözleşmelerin bu yasa kapsamında
olması gerektiğinen, sözlü anlaşmayla iş yaptırılması yasaya aykırıdır. Ne var ki, davaya konu
yol inşaatının yapıldığı ve halen belediyece kamu hizmetine tahsis edildiği dosya içeriğiyle
sabittir. Bu durumda uyuşmazlığın EBK`nun 410. ve devamı maddeleri uyarınca vekaletsiz iş
28
şartlarına göre sona ermiş sözleşmenin tarafların zımni iradeleri ile uzatıldığının veya
tarafların zımni irade beyanları ile bir sözleşmenin meydana geldiğinin kabul
edilebildiği hallerde vekaletsiz işgörme hükümleri uygulama alanı bulmaz95.
Yukarıda belirtildiği gibi kanunda yer alan “vekaleti olmaksızın” ifadesini, iş
göreni iş sahibine karşı, iş görmekle yükümlü kılan bir hukuki ilişkinin bulunmaması
gerektiği biçiminde yorumlamak da doğru olmaz. Bugün egemen olan görüşe göre, iş
görenin iş sahibine karşı yükümlü olmaması, yeterli bir kıstas değildir. Örneğin, veli
çocuğunun malvarlığını veya mal birliğinde koca eşin şahsi mallarını idare ederken,
yükümlü olmadığı halde bazı işlemeleri yapabilir. Ancak, böyle bir durumda, velinin
veya kocanın vekaletsiz iş gören sayılması mümkün değildir. Çünkü veli ile çocuk
arasında ve koca ile eşi arasında, onların işlerini görmeye yetkili kılan, özel bir
hukuki ilişki vardır96.
Vekaletsiz iş görme için işin var olan bir hukuki ilişkiden doğan yetkiye
dayanmaması gerektiğini belirtmiştik. Ancak bunun aksini yani, görülen işin, var
olan bir hukuki ilişkiden doğan yetkiye dayandığını iddia eden kişi, bu iddiasını
kanıtlamak zorundadır. Dolayısıyla burada arada bir hukuki ilişki olduğunu söyleyen,
bu hukuki ilişkiyi de kanıtlamalıdır. Diğer tarafın hukuki ilişki olmadığına ilişkin bir
kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Örneğin, vekaletsiz iş görmede, iş görenin
yetkisi bir sözleşmeden doğmuş olabilir. İş görmenin vekaletsiz sayılmasını
engelleyecek sözleşme, açıkça kurulmuş olabileceği gibi örtülü olarak da yapılmış
olabilir. Bu durumda vekalet, hizmet, komisyon, nakliye, istisna gibi sözleşmelerden
birinin varlığı kanıtlanırsa, vekaletsiz iş görme hükümleri uygulanamaz. Bir şeyin
görme hükümlerince çözümlenmesi gerekir”. Aynı şekilde. Y. 15.HD., 25.10.2005 T.,
5176/5723, www.kazanci.com.
95
Örneğin bilgisayar servis sözleşmesinin süresinin sona erdiği halde, servis alıcısının servis
sağlayıcısının edimini kabul etmeye devam ettiği hallerde artık içeriğini süresi sona eren
sözleşmeden alan yeni bir servis sağlama sözleşmesinin varlığı kabul edilmelidir. Yargıtay bu
olayda TBK m. 526 vd.nı uygulamıştır. Bkz. Y.15.HD., 31.05.2005 T., 1909/3280,
www.kazanci.com. Yine Yargıtay`a göre (Y.15.HD., 21.01.2002 T., 4376/225,
www.kazanci.com) belediyenin yetkisiz memurunun imzaladığı sözleşmeden doğan iş bedelini
müteahhide ödemesi belediyeyi sözleşmenin tarafı haline getirmez. Yapılan ödeme vekaletsiz
iş görme hükümlerince ödenmiş sayılır.
96
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 140.
29
mülkiyetinin veya kullanılmasının devrine ilişkin sözleşmelerin (fer’i) yan
hükümlerinden doğan bir iş görme de vekaletsiz iş görme sayılamaz. Ancak iş
görenin yetkisini aşarak yaptığı işler hakkında vekaletsiz iş görme hükümlerinin
uygulanması mümkün olur97.
Burada tekrar belirtilmesi gereken bir nokta, vekaletsiz iş görme ile yetkisiz
temsilin birbirinden farklı olduğudur. Vekaletsiz iş görme, iç ilişkide söz konusu olan
durum olduğu için, iç ilişkide, iş görenin yetkisi olmamalıdır. Buna karşın vekaletsiz
iş görme için iş görenin dış ilişkide iş sahibini temsile yetkisi olması bir engel
oluşturmaz. Örneğin iş sahibi iş görene kendi adına üçüncü kişilerle sulh sözleşmesi
yapma yetkisini vermekle birlikte, ondan bu sözleşmeyi yapmadan önce, kendisinden
özel bir izin alınmasını istemesinde olduğu gibi. Bu durumda, iş gören, dış ilişkide
yetkili olmasına karşın, iç ilişkide vekaletsiz iş gören sıfatını taşır. Ayrıca yetkisiz
temsil, sadece hukuki işlemlerin yapılmasıyla sınırlıyken, vekaletsiz iş görme
kurumunun alanı çok daha geniştir98.
Ahlaki bir yükümlülüğe dayalı iş görme durumunda kural somut olayın şartları
kabülünü haklı göstermedikçe vekaletsiz iş görmeden bahsedilemez99.
Nitekim iş görmenin dayanağını oluşturan işlem, içeriğinin ya da amacının,
kısmen ya da tamamen hukuka ya da ahlaka aykırı olması yüzünden sakatlanmışsa,
97
BİRSEN Kemaleddin, Borçlar Hukuku Dersleri, I Kitap, B. 3, İstanbul 1954, s. 100.
98
İş sahibinin iç ilişkide vekaletsi iş görmeyi TBK m. 540/531`e göre doğru bulması (iç onayı),
dış ilişkide TBK m. 46`ya göre sözleşmeyi onaylamasından bağımsızdır. Bunlardan birincisi,
sadece iç ilişkiyi, ikincisi ise dış ilişkiyi etkiler. Bundan dolayı iş sahibinin vekaletsiz iş
görmeyi doğru bulmasından (iç onayından), üçüncü kişi sözleşmeyi de onaylaması için bir hak
çıkaramayacağı gibi, yetkisiz temsil olunanın sözleşmeyi onaylamasından da yetkisiz temsilci,
vekaletsiz iş görme de doğru bulması (iç onay) için bir hak çıkaramaz.
Yetkisiz temsil ile vekaletsiz iş görme arasındaki bir fark da şudur: yetkisiz temsil ilişkisi,
yetkisiz temsilci ile (aynı zamanda temsil olunanla da) sözleşmenin karşı tarafı olan üçüncü
kişi arasında bulunan dış ilişki niteliğindedir. Bu dış ilişkiye TBK m. 46/47`deki yetkisiz temsil
kuralları uygulanır.
Buna karşılık, yetkisiz temsilciyle temsil olunan arasındaki ilişki ise iç ilişki niteliğinde olup,
bu iç ilişkiye TBK m. 526/531`teki vekaletsiz iş görme kuralları uygulanır” (KUTLU
SUNGURBEY, s. 32-33).
99
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 221.
30
bu batıl işleme dayanılarak görülen iş hakkında, vekaletsiz iş görme hükümleri
uygulanamaz. Eğer hukuki işlem, konusunun imkansız olması nedeniyle batıl hale
gelmişse, buna dayanılarak görülen iş hakkında vekaletsiz iş görme hükümleri
uygulanabilir. Ancak yapılması imkansız bir iş için yapılan masraflar, iş sahibinin
yararına olamayacağından, iş gören bunların ödenmesini isteyemez100.
Eğer taraflardan biri ehliyetizse durum ne olur? İş sahibinin ehliyetsizliği
nedeniyle batıl olan akde dayanılarak yapılan bir iş söz konusu ise, buna vekaletsiz iş
görme hükümleri uygulanabilir. Çünkü bu hükümlerin uygulanması için, iş sahibinin
ehil olması şart değildir. Buna karşılık iş görenin ehliyetsizliği söz konusu ise onun
sorumluluğu açısından, vekaletsiz iş görme hükümlerine başvurulamaz. Çünkü
TBK`nın 528. maddesine göre, böyle bir durumda iş gören, sadece sebepsiz
zenginleşme ve haksız fiilden dolayı sorumlu tutulabilir101.
Bir sözleşmenin irade fesadıyla sakatlanması durumunda, buna dayanılarak
görülen iş için de, vekaletsiz iş görme hükümlerine başvurulabilir. İş görmenin
konusunu oluşturan sözleşme, kuruluşundan doğan bir neden yüzünden hükümsüz
hale gelmişse, artık buna dayanarak iş gören kişi vekaletsiz iş gören sıfatını kazanır.
Vekilin veya müvekkilin ölmesi, ehliyetinin kaybolması, ya da iflası yüzünden,
vekaletin son bulması durumunda, müvekkilin yararları zarar görecekse, müvekkil,
mirasçısı ya da temsilcisi işleri bizzat görebilecek duruma gelinceye kadar vekil ya
da mirasçısı ya da temsilcisi işi görmeye devam etmekle yükümlüdür. Başka bir ifade
ile söz konusu kişilerin, bu durumlarda vekaleti ifa yükümlülükleri devam eder. Bu
durumda iş görene vekaletsiz iş görme hükümleri değil, vekalet aktine ilişkin
hükümlerin uygulanması mümkün olacaktır102.
İş görme ile sınırları aşılan hukuki ilişki veya durum arasında sıkı bir bağın
olması durumunda, bu iş görmeye o ilişki veya duruma ait kuralların uygulanacağı,
öğretide egemen olan görüştür. Bununla birlikte, bu sıkı bağın ne zaman var
olacağını belirlemek için, her somut olayın özelliklerini göz önünde tutmak gerekir.
100
ÖZDEMİR, s. 107.
101
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 145.
102
ÖZDEMİR, s. 108.
31
Eğer, söz konusu ilişkiye ait akdi ya da kanuni hükümler, olası bir yetki tecavüzü
durumunu düzenlemişse veya o ilişkinin amacından bu yetki tecavüzlerini kapsadığı
anlaşılıyorsa, vekaletsiz iş görme kuralarının uygulanması doğru olmaz. Ancak
görülen iş, iş sahibi ile iş göreni bağlayan sözleşmenin ifası ile ilgili değilse, bu iş
görmeye artık vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümlerin uygulanması gerekir.
Örneğin, bir televizyon satın alınması için yetkilendirilen kişinin bir buzdolabı satın
alması durumunda, artık vekaletsiz iş görmeye başvurulabilir. Ama iş gören, iş
sahibinin istediği fiyattan çok daha pahalı bir fiyata da olsa, yine bir televizyon satın
almışsa, vekaletsiz iş görme yerine, vekalet sözleşmesine aykırılık niteliğinin
bulunduğu kabul edilir. Bu durumda özetle, iş gören ile iş sahibi arasındaki ilişki, bu
ilişkinin sınırlarının aşılarak işin yapıldığı anda çok önemsiz kalıyorsa, iş görmenin,
vekaletsiz olduğunu kabul etmek gerekir103.
Vekaletsiz iş gören, işi görürken çeşitli yardımcılara ya da temsilcilere
başvurmuşsa, bu temsilciler ya da yardımcıların davranışları da vekaletsiz iş görme
sayılır mı? Hukuka uygun vekaletsiz iş görme, hukuki işlem benzeri fiil niteliğini
taşıdığı için, temsil yoluyla yapılabilir. Bu yüzden, başkasının yararına vekaletsiz iş
görmede, vekaletsiz iş gören sıfatını, iş görenin temsilcisine ya da yardımcı kişiye
bırakan kişi taşır. Bu temsilci ya da yardımcı hakkında ise, yardımcı kişilerin
fiillerinden
sorumluluk
hakkındaki
TBK
m.
116
hükmü
kıyas
yoluyla
uygulanabilir104.
IV. İş Görmenin İş Sahibi İçin “Zorunlu” Olması
Vekaletsiz iş görmenin varlığından bahsedebilmek için iş görenin işi görmeye
başladığı ana göre işin görülmesi iş sahibi için zorunlu kabul edilebilmelidir.
“Zorunlu” kavramı, iş görmenin iş sahibi için “yararlı” olmasının ötesinde
“gerekliliğe” de vurgu yapan bir anlama sahiptir. Bu kapsamda zorunluluk kavramı
çoğu halde müdahelenin “ivediliğini” vurgular105.
103
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 154.
104
ÖZDEMİR, s. 110.
105
UYGUR, C.VIII, B. 2, s. 9060 – 9061.
32
İş sahibi işin görülmesi objektif olarak kendisi için zorunlu olmasına rağmen,
işin görülmesini açıkça veya örtülü olarak yasaklamışsa, kural olarak artık bir
“zorunluluğun” varlığından bahsedilemez. İş görme yasağı getiren iş görenin fiil
ehliyetine sahip olması gerekli olmayıp, bir kişiye sıkı sıkıya bağlı hakkı kullandığı
için ayırtetme gücüne sahip olması yeterlidir106.
TBK m. 527 f. II`ye göre iş sahibinin yasaklaması hukuka veya ahlaka aykırı
olmamalı, ayrıca dürüstlük kuralına da (TMK m. 2) uygun olmalıdır.
İş sahibinin borcunun iş görence ödenmesini reddetmesi TMK m. 2 / f. II
anlamında hakkın kötüye kullanılması sayılmaz veya bir hukuka veya ahlaka
aykırılık hali oluşturmaz.
Bir işin görülmesi iş sahibinin olduğu kadar iş görenin de menfaatine olabilir.
Ancak bu durumda bir işin görülmesinden bahsedebilmek için işin görülmesinden iş
görenin sağlayacağı yararı iş sahibinin sağlayacağı yarara nazaran “fazla” olmaması
gerekir. Bir kişi yoğun yağmur nedeniyle evinin önünden geçen karayolunda
meydana gelen göçüğü masraf yaparak giderdiği takdirde yaptığı masrafı
belediyeden talep edebilir.
Sonuçta iş gören iş sahibinin iradesine veya farazi iradesine göre hareket etmek
zorundadır.
V. Başkası İçin İş Görme İradesi
Vekaletsiz iş görmenin varlığı için iş görenin iş görmeyi yüklendiği anda
“başkasına ait” bir işi gördüğü bilinç ve iradesiyle hareket etmiş olması gerekir 107.
Bu noktada genel bir başkasına ait işi görme iradesi yeterli olup, iş görenin hangi iş
sahibi için iş gördüğünü bilmesi aranmaz108. Bir işi görme iradesiyle o işe girişmiş
106
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 221.
107
YAVUZ, B. 8, s. 793.
108
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 223.
33
olması yeterlidir109. Dolayısıyla “ilgili için” vekaletsiz iş görme mümkündür. Aynı
nedenle görülen başkasına ait işin sahibi konusunda düşeceği hata da gerçek
vekaletsiz iş görmenin varlığını ortadan kaldırmaz. Örneğin, A, B`ye ait bir iş
gördüğünü zannetmekle birlikte gerçekte o iş C`ye aitse yine C için bir gerçek
vekaletsiz iş görme gerçekleşmiş olur110.
Oysa İsviçre Hukukunda İsviçre Federal Mahkemesi ve bir kısım yazarlarca
benimsenen111; Türk Hukukunda ise112 TANDOĞAN`nın etkisiyle hakim olan görüş
ve yargı uygulaması, aksi yöndedir. Bu görüşe göre iş görenin başkası menfaatine
hareket iradesi taşıması veya işin başkasına ait olduğunu bilerek faaliyette bulunması
şart değildir. Onun genel olarak bir iş görme iradesine sahip olması, yani iradesinin
işin fiili sonucuna yönelmiş olması yeterlidir. Bu görüşün pratik sonucu olarak,
başkasına ait bir işi vekaletsiz olarak yapan her mümeyyiz kişi, işin başkasına
aidiyetini bilsin veya bilmesin ve başkasının menfaatini gözetmek niyeti taşısın veya
taşımasın gerçek vekaletsiz iş gören olarak tanımlanır113.
Bugün kabul edilen bir başka nokta ise iş görenin, iş sahibinin şahsında hataya
düşmesi durumunda, vekaletsiz iş görme hükümlerinin iş gören ve gerçek iş sahibi
arasında uygulanabilmesidir114. Ancak aynı kolaylık, subjektif bakımından başkasına
ait işler için söz konusu değildir. Bazı hukukçular, görülen iş, kimin hukuki alanına
109
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 510; TANDOĞAN, (Vekaletsiz İş Görme), s. 157 – 174;
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 681; YAVUZ, B. 8, s. 793;
BİLGE, s. 327.
110
GÜMÜŞ Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. II, B. 1, İstanbul 2010, s. 445.
111
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 223.
112
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 173 – 174; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç
İlişkileri, C. II, s. 680 – 681; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 510.
113
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 174.
114
Bu görüşe, vekaletsiz iş görmenin bir hukuki işlem niteliğini taşıdığını savunan hukukçular
katılmamaktadırlar. Onlara göre, iş görenin yanılarak iş sahibi sandığı kişi, vekaletsiz iş görme
ilişkisine taraf olamaz. Çünkü, onun işlerine bir müdahale yoktur. Diğer taraftan, iş gören,
gerçekten işlerine müdahale ettiği kişi ile ilişkiye girmek arzusunu taşımadığından, bu sonuncu
kişi de iş sahibi sayılamaz. Nasıl ki A, B sanarak C`ye karşı rızasını beyan ederse, A ile C
arasında bir sözleşme doğmaz. TBK m. 31 / f. 2 – 3`e göre bu halde bir sözleşme meydana
gelmemekle beraber, A`yı bağlamaz (ATAAY Aytekin / SUNGURBEY İsmet, Açıklamalı
Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu, B. 3, İstanbul 1968, s. 400).
34
etki ediyorsa, gerçek iş sahibinin o olduğu görüşünü savunmakla birlikte, bu konuda
tam bir görüş birliği sağlanamamıştır115.
§5. VEKALETSİZ İŞ GÖRENİN DOLAYLI TEMSİLCİ SIFATIYLA HAREKET
EDEBİLMESİ
TBK m. 529, vekaletsiz iş görenin dolaylı temsil iradesiyle hareket ettiği
ihtimal bakımından, iş sahibinin, iş görenin onun hesabına yüklediği borçlardan
kurtarmak zorunda olduğunu ifade etmektedir. Vekaletsiz iş görmenin bir unsuru
olarak vekaletsiz iş görenin iş görme iradesiyle hareket etmesi arandığında, bu
unsururun hukuki muamelelerde “başkasının hesabına hareket etme iradesine sahip
olma” şeklinde gerçekleşebilecektir. Ve bu da, dolaylı temsilin bir unsuru olduğuna
göre, burada, vekaletsiz iş görme sonucu olarak vekaletsiz iş gören, kendi adına
olduğu halde iş sahibi hesabına hukuki muamele yaptığında, TBK m. 529 / f. 1
hükmünden anlaşıldığı gibi iş sahibini dolaylı temsil yoluyla temsil etmektedir.
Çünkü maddede sözü edilen iş görenin yükümlendiği borçlardan kurtarılmasının
sözkonusu olabilmesi için iş görenin kendi adına fakat iş sahibi hesabına borç altına
girmesi gerekir. Burada vekaletsiz iş görmenin kendiliğinden başkasını dolaylı temsil
etme yetkisi verebilmesi için vekaletsiz iş görmeye ilişkin şartların bir arada
bulunması gerekir. TBK m. 526 uyarınca, vekaletsiz iş görmenin konusunun
başkasının hesabına hukuki muamele yapma teşkil ettiği durumlarda, iş gören,
borçlanması zorunlu veya faydalı olduğu ve durumun gerekleri bu borçlanmayı haklı
gösterdiği oranda, borçtan kurtarılması talebinde bulunabilecektir. Bu ölçüyü aşan
borçlanmalar için artık vekaletsiz iş görme hükümlerine göre borçtan kurtarılma
talebinde bulunulamayacaktır; bu muamelelerin iradi dolaylı temsilin sınırlarının
aşılması durumunda olduğu gibi, ancak dolaylı temsil olunan iş sahibinin “uygun
bulma” açıklamasının muameleye eklenmesi ile ona karşı ileri sürebilmesi söz
konusudur116.
115
OLGAÇ, Kazai ve İlmi İçtihatlarla Türk Borçlar Kanunu ve İlgili Hususi Kararlar, s. 312.
116
YAVUZ, B. 8, s. 794 – 795.
İKİNCİ BÖLÜM
VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN TARAFLARININ HAK VE BORÇLARI, İŞ GÖRENİN
SORUMLULUĞU VE ZAMANAŞIMI
§6. VEKALETSİZ İŞ GÖRMENİN HÜKÜMLERİ
I. Genel Olarak
Vekaletsiz iş görme, bir sözleşme olmamasına karşın, bu işle ilgi olan her iki
taraf için de haklar ve borçlar doğurur. Bu sonuç hem Türk Borçlar Kanunu`nda hem
de Azerbaycan Mülki Mecellesi`nde açıkça belirlenmiştir. TBK m. 526 ve AMM m.
1087 / f. 1`e göre: “Vekaleti olmaksızın başkası hesabına işgören, o işi sahibinin
menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür”.
TBK m. 527 ve AMM m. 1089 / f. 1`e göre “Vekaletsiz işgören her türlü
ihmalden sorumludur”.
Şu kadar ki, iş gören, iş sahibinin karşılaştığı zararı gidermek üzere yapmışsa,
sorumluluğu daha hafif olarak değerlendirilir. İş sahibinin açıkça veya örtülü
yasaklamış olmasına rağmen bu işi yapmışsa ve iş sahibinin yasaklaması da hukuka
veya ahlaka aykırı değilse, beklenmedik halden de sorumlu olur. Meğer ki iş gören,
müdahele olmasa bile, zararın meydana geleceğini ispat etsin117.
II. İş Görenin Borçları ve Hakları
TBK m. 526 ve AMM m. 1087 / f. 1 iş görenin iş görme sırasında hareket
alanının sınırlarını göstermektedir. Bu sınırları aştığında TBK m. 527`ye ve AMM
m. 1089`a göre sorumlu tutulması söz konusu olur. Yani, TBK m. 526 ve AMM m.
1087 / f. 1 işin görülmesini, TBK m. 527 ve AMM m. 1089 ise sorumluluğu
düzenlemektedir.
A) İş Görenin Borçları
İş görenin, vekaletsiz iş görme ilişkisinden kaynaklanan bazı hakları ve
borçları vardır. Bu borçların başında, iş görmenin, bir bütün olarak iş sahibinin yarar
ve iradesine uygun olup olmadığını araştırma borcu gelir. Ayrıca, iş gören kendi
117
ÖZDEMİR, s. 113.
36
durumunu da incelemelidir. Öncelikle, iş gören, bizzat kendisinin bu işi görmeye ehil
olup olmadığını dikkate almalıdır. Sonra da, işin görülmesi sırasında, yapılan
işlemlerin, alınan tedbirlerin, iş sahibinin yarar ve iradesine uygun olup olmadığını
tespit etmelidir. İş gören, işin yapılmasında gerekli tedbirlerin almakta da ihmal
göstermemelidir118.
1) İşin, İş Sahibinin Yararına ve Amacına Uygun Olarak Yapılması Borcu
İş görenin, işi, iş sahibinin yararına ve tasarlanan amacına uygun yapması,
vekaletsiz iş görme kurumunun temel öğelerinden biridir119. Bu yükün temelini TBK
m. 526`da bulur. TBK m. 526`ya göre, “Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına iş
gören, o işi iş sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle
yükümlüdür.”
AMM m. 1087 / f. 1`e göre, “Başkasının işlerini vekalet veya başka esas
olmadan yapan kimse (iş gören) bu işi hakkaniyete uygun yapmaya borçludur”120.
Buna göre:
İş gören iş sahibinin menfaatine uygun iş görmelidir. Yani iş gören ilk planda
iş sahibinin bilinen veya bilinebilir gerçek iradesini esas alarak iş görmelidir.
TBK m. 529/I, c. 2`nin de vurguladığı üzere iş gören özenli iş görmek
zorundadır. Gerekli özenin ölçüsünün belirlenmesinde vekalet sözleşmesine ilişkin
olarak öngörülen özen ölçüsü esas alınır121.
Ancak iş sahibinin yararı ve tahmin olunan isteği birbiriyle uyuşmuyorsa
genellikle kabul edilen çözüm biçimi, böyle bir durumda, iş sahibinin yararının
118
TEPECİ, s. 582.
119
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 681; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 510; OLGAÇ, B. 2, s. 309; YAVUZ, B. 8, s. 793; HATEMİ / SEROZAN
/ARPACI, s. 488; BAŞÖZ Lütfü / ÇAKMAKÇI Ramazan, Gerekçeli Karşılaştırma Tablolu
Eski ve Yeni Kanun Maddeleri ile Birlikte Türk Borçlar Kanunu, İstanbul 2011, s. 648;
BİLGE, s. 327.
120
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1087.1. Özgəsinin (sahibkarın) işlərini tapşırıq və ya
digər əsas olmadan aparan şəxs (icraçı) onu vicdanla aparmağa borcludur.
121
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 225.
37
korunmasının öne çıkarılarak, yararına uygun davranılmasıdır122. Bununla birlikte, iş
sahibinin amacının, yararından üstün tutulması gerektiği biçiminde bir yorum
yapılması da mümkündür. Hatta, yararının aksine, arzusuna uygun davranılması,
kişinin kişisel özgürlüğünü daha fazla koruyan bir çözüm biçimi olarak
düşünülebilir123. Sonuçta, kişinin kanunlara ya da ahlaka ters düşmeyen istediğinin,
yararına aykırı olsa bile, onun istediği biçimde gerçekleşmesinde başkalarından
yardım görmesi kabul edilemez. Zaten vekaletsiz iş görme kurumunun amacı,
başkalarının yararlarını korumak için onların hukuki alanlarına karışmaktır. Böyle bir
amaç taşıyan bir kurumun ismine sığınarak, başkalarının yararlarına aykırı
davranılması düşünülemez124.
Ancak iş sahibinin tasarlanan amacını tespit ederken, tereddüt halinde, iş
sahibini makul düşünen normal bir insan olarak kabul etmek doğru olur. Eğer iş
sahibinin tasarlanan amacının tespitinde onun tabiatının anormal özellikleri göz
önüne alınırsa, bu özellikler onun zararına sonuçlar doğurabilir. Örneğin, iş sahibinin
müsrif birisi olması iş görenin de normali aşan masraflar yapmasını gerektirmez.
Bununla birlikte, iş sahibinin tabiatındaki anormal özelliklerin dikkate alınmaması,
her olayın özelliğine göre onun objektif olarak tespiti mümkün olan ailevi, mesleki
durumunun, yaşının ve şahsi eğilimlerinin de dikkate alınmayacağı anlamına
gelmemelidir125.
2) İşe Devam Etme Borcu
Vekaletsiz iş gören, bir işi görmeye başlamışsa, bunu devam ettirip, bitirmekle
yükümlüdür126. İş görenin işi görmeye bir kez başladıktan sonra, işin bitirilmeden
bırakılması iş sahibi için zarara yol açacaksa, bizzat iş sahibinin kendisi, mirasçısı
veya yetkili temsilcisi harekete geçebilir hale gelinceye kadar işi görmeye devam
122
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 178.
123
ÖZDEMİR, s. 114.
124
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 179.
125
BAŞIBÜYÜK, s. 112-113
126
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 681; BİLGE, s. 328; ÖZDEMİR,
s. 115.
38
etmesi, “iş görmeye devam etme borcu” olarak iş görene yüklenir127. Yani iş sahibi,
bizzat işle ilgilenecek duruma gelinceye kadar, bu yükümlülük sürer. Daha önce de
belirtildiği gibi, vekaletsiz iş gören, iş sahibinin işini, onun yararına ve amacına
uygun bir biçimde yerine getirmelidir. İşi yarıda bırakması onu tamamlamaması, iş
göreni bir hukuki sorumluluk altına sokar. Bu durum ise, vekaletsiz iş göreni,
vekaletten her zaman rücu edebilen vekile göre, çok daha kesin bir duruma
getirmektedir128.
Bununla birlikte, vekaletsiz iş görenin içinde bulunduğu bu kesin durum, bazı
durumlarda hafifletilmiş, vekaletsiz iş gören lehine çeşitli kolaylıklar tanınmıştır. Bu
kolaylıkların başında, iş sahibinden kaynaklanan bir engelin söz konusu olduğu
durumlar gelir. Eğer iş görmeyi olanaksız kılan veya onu fevkalade güçleştiren
önemli bir neden ortaya çıkarsa, vekaletsiz iş gören işten çekilebilir. Ona böyle bir
imkan tanımıştır. Örneğin, iş sahibi, iflas etmesi yüzünden masrafları ödeyemeyecek
bir duruma düşmüşse, iş gören, işi tamamlamadan bırakabilir129. Böyle durumlarda,
bile, vekaletiz iş görenin üzerine düşen, işe devam edemeyecek durumda olduğunu
zaman geçirmeden iş sahibine bildirmesidir130.
İş sahibinin ölmesi durumunda mirasçıları iş sahibi durumuna gireceğinden, iş
gören, onların menfaati ve amacı işe devam yönünde olduğu müddetçe, bu menfaat
ve fiilleri yapmaya mecburdur. Yine iş sahibinin ehliyetini kaybetmesi durumunda,
onun menfaati ve kanuni mümessilinin amacı iş görenin işe devamını gerektirdiği
ölçüde, iş gören işleri takipten geri kalmamalıdır. Bununla birlikte iş gören, kanuni
mümessilden işi devralmasını talep edebilir, hakkında bir ehliyetsizlik sebebi ortaya
çıkan iş sahibine bir vasi tayini için vesayet makamlarına ihbarda bulunabilir131.
Hukuka aykırı (caiz olmayan) vekaletsiz iş görmede, başlanan işe devam etme
borcu, iş sahibinin yararını koruma amacı taşıdığı için, iş görenin, kendi yararına
127
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 225.
128
GÖKTÜRK, s. 115.
129
ÖZDEMİR, s. 115.
130
KARAHASAN, s. 1355.
131
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 186-187.
39
vekaletsiz iş görme durumları için böyle bir borcun varlığını düşünmek anlamsız
olur. Bunun dışındaki hukuka aykırı vekaletsiz iş görme durumlarında ise iş görmeye
devam edilmesi, iş sahibinin yararına ve amacına uygun olduğu oranda, bir borç
doğurur. Ancak genellikle, hukuka aykırı iş görmeye devam edilmemesi, iş sahibinin
yararına ve amacına daha uygun düşer132.
3) İşi Bir Bütün Olarak Görme Borcu
Vekaletsiz olarak başkasının işini görmeye başlayan kişi, bu işi bir bütün
olarak görmelidir. İş gören, bu işin görülmesiyle iş sahibinin elde edeceği yararların
sağlanmasına yönelik olan ve bu işin görülmesindeki amaçla, ortak amaç taşıyan
diğer işleri de, bu asıl iş görmenin bir parçası olmaları nedeniyle tek bir iş olarak
kabul etmeli ve bunların hepsini sonuçlandırmalıdır. Örneğin, başkasına ait olan bir
alacağı vekaletsiz olarak, başkası hesabına tahsil eden kişi, bu alacağa ilişkin faizleri
de almalıdır. Çünkü, bunların hepsi, tek bir iş görme faaliyeti sayılır133.
4) İş Sahibine İhbar ve Hesap Verme Borcu
Vekaletsiz iş görmenin en belirgin özelliği, iş görenin bu müdahelelerini iş
sahibinin haberi olmaksızın yapmasıdır. İş gören öncelikle vekil gibi, iş görme
faaliyetine ilişkin olarak, kapsamı dürüstlük kuralı çerçevesinde belirlenecek şekilde
iş sahibine hesap vermekle 134, iş sahibini aydınlatma ile yükümlüdür 135 . Bu ihbar
borcu, iş sahibinin yarar ve amaçlarına uygun hareket etme borcundan
kaynaklanmaktadır.
132
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 180.
133
KARAHASAN, s. 1356.
134
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 681; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 510; OLGAÇ Senai, Kazai ve İlmi İçtihaçlarla Borçlar Kanunu, s. 311;
ƏSGƏROV, s. 10; YHGK, 5.5.2004 T., 3 – 247 / 267, www.kazanci.com; Y.3.HD., 19.2.2004
T., 894/1103, www.kazanci.com.
135
ALLAHVERDİYEV, s. 648; ƏSGƏROV, s. 11.
40
Hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede de, vekaletsiz iş görenin, bu durumu iş
sahibine haber verme borcu vardır. Fakat, başkasının işini, iyi niyetle kendisinin
sanarak görme durumunda, böyle bir ihbar yükümlülüğü yoktur136.
İş gören, iş görme ile ilgili faaliyetleri hakkında iş sahibine hesap vermek
zorundadır. Hesap verme yükümlülüğünün geniş anlamda anlamak gerekir. İş gören,
iş görmenin gelişim biçimini ve sonuçlarını, faaliyetleri sonucunda elde ettiği hakları
ve yüklendiği borçları açıklamalı, işin görülmesi sırasında alınan tedbirler de dahil
olmak üzere, iş görme ile ilgili olan her türlü fiili ve hukuki durum hakkında hesap
vermelidir137.
Hukuka aykırı iş görmenin her çeşidinde, hatta iyi niyetle başkasının işini
kendisininmiş sanarak görme durumunda bile, iş görenin iş sahibine hesap verme
yükümlülüğü vardır138.
5) İş Görme Dolayısıyla Elde Edilen Yarar ve Malları İş Sahibine Devir
ve Teslim Borcu
Türk Borçlar Kanunu`nun başkası için iş görme borcundan doğan
sözleşmelerde öngördüğü yükümlülüklerden hareketle iş gören için de kabul edilen
diğer bir borç, iş görenin iş görme faaliyeti sonucu elde ettiklerini iş sahibine iade
borcudur. Söz konusu iade iş görenin elde ettiği mameleki değerlerin devri için
gerekli olan yollarla gerçekleşir. Örneğin alacak hakkı alacağın temliki, taşınır maddi
eşyada zilyedliğin nakli gibi139.
İş gören, iş sahibine, kural olarak, işten elde edilen her türlü ekonomik değeri
devirle yükümlü olduğu gibi, iş görme dolayısıyla eline geçen tüm belgeleri, planları,
modelleri ve iş sahibi için manevi değeri olan her türlü şeyi teslim etmek zorundadır.
İşten elde edilen yararların devri borcu, özellikle, başkasına ait fikri hakların
yetkisiz kullanımı ve haksız rekabet alanında önem taşır. Çünkü, burada
136
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 181.
137
ÖZDEMİR, s. 115.
138
OLGAÇ Senai, Kazai ve İlmi İçtihaçlarla Borçlar Kanunu, s. 311.
139
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 450.
41
devredilmesi gereken hak, işin safi geliridir. Yani, iş görenin çeşitli masrafları
çıktıktan sonra, geri kalan miktar, iş sahibine verilmelidir. Bu borca, medeni ve tabii
semerelerin, hatta şeyin özünün tüketilmesi ile elde edilen hasılat da dahildir140.
İş gören iş sahibine ait bir işin görülmesi sırasında ona ait hakları kullanırken,
kendi özel imkanları ile bazı yararlar sağlanmışsa, iş sahibi bu işi bizzat kendisi
yapmış olsa idi, bu yararları elde edemeyecek olsa bile, iş gören, yine de söz konusu
kazançları ona devretmek zorundadır. İş gören, elde ettiği yararları elden çıkarmış
olsa bile, kazancın devri borcu ortadan kalkmaz ve yalnız elinde kalanla
sınırlandırılamaz141. Devri gereken kazancın saptanmasında da, iş görenin iş görme
faaliyeti bir bütün olarak kabul edilir. Yani, iş görenin birbirine bağlı olan fiillerden
birinden kazanç elde etmiş olması, diğerinden ise zarara uğraması, bunların tek bir iş
görme durumu olarak kabul edilmesi nedeniyle, zararın kârla mahsup edilmesi
şeklinde çözülür. Ancak burada aranan, kâr ile iş görme arasında illiyet bağının
olmasıdır. Yani kârın işin görülmesinden doğmuş olması gerekir142.
İyi niyetle başkasının işini kendi yararına gören kişinin, böyle bir devir
yükümlülüğünün olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı hukukçular, bu çeşit vekaletsiz iş
görme durumlarında bile, işten sağlanan kazancın, iş sahibine devredilmesi
gerektiğini savunmaktadırlar. Diğer bazı hukukçular ise, iş görenin iyi niyetli
olmasını, çıkış noktası olarak almaktadırlar. İyi niyetle bir şeye zilyet olan kişi, bu
zilyetliğinden dolayı bazı haklar elde etmiş ise bundan dolayı bir sorumluluğu
olamaz. Çünkü, iyi niyeti söz konusudur. Elde edilen kazancın iş sahibi ile iyiniyetli
iş gören arasında paylaştırılması yolunda bir ihtimal de düşünülebilir. Ancak, böyle
bir paylaştırmanın kanuni dayanağı olmadığı gibi, paylaştırma yapılırken
başvurulabilecek bir ölçüt de bulunamamaktadır. Bu konuda uygulanabilecek uygun
bir çözüm biçimi, iyi niyetle iş görenin sadece kazancın elinde kalan kısmını
140
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 185.
141
ÖZDEMİR, s. 117.
142
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 189.
42
vermekle yükümlü olmasıdır. Eğer iş gören, kazancın bir kısmını ya da tamamını
karşılıksız olarak elinden çıkarmışsa, artık bundan dolayı bir sorumluluğu kalmaz143.
B) İş Görenin Hakları
Özellikle hukuka uygun vekaletsiz iş görme durumlarında, iş görenin geniş
kapsamlı hakları bulunur. Oysa, hukuka aykırı vekaletsiz işgörme durumlarında, iş
görenin iş sahibine yönelik talepleri, onun elde ettiği yararlarla sınırlıdır.
1) İş Sahibinin Menfaatine Vekaletsiz İş Görmede İş Görenin Hakları
a) Masrafların Giderimi Talebi
İş görenin işi görmesi, iş sahibinin menfaati için “zorunlu” ise, her şeyden önce
iş sahibi, iş görenin yaptığı işin gereklerine göre zorunlu ve yararlı (faydalı)
masrafları faizi ile birlikte ödemekle yükümlüdür (TBK m. 529 / f. I / c. 1; AMM m.
1090 / f. I / c. 1144). Masrafların zorunlu veya yararlı olduğu iş görenin subjektif
değil, objektifleştirilmiş iradesine göre belirlenir. İş gören yaptığı masrafları, somut
olayın şartları ve dürüstlük kuralı çerçevesinde ortalama ve makul bir iş sahibinin
farazi iradesine göre zorunlu ve yararlı olarak nitelendirebildiği ölçüde, iş sahibinden
talep edebilecektir145.
İş gören, başkasının işini görürken, yaptığı faaliyetler sonucunda, kendi
malvarlığında bazı eksilmeler meydana gelmişse, bunları iş sahibinden isteyebilir146.
Masraf talebi masrafın yapıldığı anda muaccel olur. Yasaya göre iş görenin
yaptığı masraflar için isteyeceği faiz, masrafın yapıldığı tarihten itibaren
kendiliğinden işlemeye başlar. Ayrıca bir temerrüt ihtarına gerek yoktur. Masraflar
143
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 191-192.
144
AMM`nin 1090. maddesinin başlığı “iş görenin hakları” şeklindedir. Fakat madde metninde iş
görenin haklarıyla beraber iş sahibinin hakları ve borçları da düzenlenmiştir. Kanaatimizce ya
madde metninin başlığına iş sahibinin hakları ve borçları ifadesinin eklenmesi ya da iş görenin
hakları ve borçlarının ayrı bir madde şeklinde düzenlenmesi gerekir.
145
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 228; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511; YAVUZ, B. 8, s. 797 –
798; BİLGE, s. 329; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682.
146
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682; ÖZDEMİR, s. 123.
43
istenilen sonuç gerçekleşmese bile talep edilebilir147. Yani iş gören, üzerine düşen
bütün dikkat ve özeni göstermesine karşın, iş sahibinin istediği sonuç
gerçekleşmemiş ya da gerçekleşmesinden hemen sonra bozulmuş olsa bile (AMM m.
1090 / f. I / c. 2 148 ), iş gören, haklarını vekaletsiz iş görme hükümlerine göre
isteyebilir149.
İş görenin yaptığı masraflar iş sahibi için masraf yapmaktan kurtulma şeklinde
bir kazanç oluştursa da, eğer iş gören söz konusu işin görülmesinden kendisi de bir
menfaat elde etmişse, iş sahibinin iş görene karşı söz konusu masrafları yapma
yönünde bir yükümlülüğü mevcut olmadıkça somut olayın şartlarına göre, iş görenin
masraf talebinde bulunması bir hakkın kötüye kullanılması hali oluşturabilir150.
b) Ücret Talebi
İş görenin ücret talebi konusu doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, TBK m.
529`un iş görenin iş sahibine yönelik olarak sahip olduğu mali talepleri sınırlı olarak
saydığından (masrafların giderimi, yükümlülüklerden kurtarma, zararın tazmini)
hareketle, iş görene iş sahibine yönelteceği bir ücret talebi tanımamaktadır. Bir diğer
görüş masraf kavramını geniş yorumlayarak iş görenin işi görmesi nedeniyle kazanç
kayıplarının denkleştirilmesi için bir giderim talebi sağlamaktadır151. Bu görüş ücret
talebi ile tazminatı birbirine karıştırdığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Hakim
görülebilecek diğer bir görüş ise152 bir anlamda vekalet sözleşmesine ilişkin TBK m.
147
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 228.
148
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1090.1. c. 2. İcraçı lazımi vicdanlıqla fəaliyyət
göstermişsə, bu qayda işlərin aparılmasının gözlənilən nəticə ilə qurtarmadığı halda da tətbiq
olunur.
149
ÖZDEMİR, s. 123; OLGAÇ Senai, Kazai ve İlmi İçtihaçlarla Borçlar Kanunu, s. 320;
ALLAHVERDİYEV, s. 650; ƏSGƏROV, s. 15.
150
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 455.
151
naklen GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 230.
152
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682; HATEMİ / SEROZAN
/ARPACI, s. 492; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511; YAVUZ, B. 8, s. 798;
ALLAHVERDİYEV, s. 649 – 650, ƏSGƏROV, s. 15.
44
502 / f. III ve AMM m. 783 / f. I 153 hükmünü kıyasen uygulayarak vekaletsiz iş
görenin ön gördüğü iş için ücret ödenmesi adettense, iş görene ücret talep etme
hakkını tanımaktadır. Buna göre özellikle iş görenin gördüğü iş bir mesleki faaliyet
çerçevesinde görülür nitelikteyse, iş gören iş sahibinden ücret talep edebilmelidir154.
Vekaletsiz iş gören ile iş sahibi arasında ücret konusunda önceden bir anlaşma
bulunmaması, iş görenin, faaliyetlerine karşılık bir ücret istemeyeceği anlamına
gelmez. Ayrıca, ücret karşılığında yapılan işlerin bile, vekaletsiz iş görmeye konu
olmalarına hiçbir engel yoktur. Bu durumda, bir sözleşmeye dayanılarak yapılmış
olsaydı, ancak bir ücret karşılığı görülebilecek işler; vekaletsiz iş görmeye konu
olmuşlarsa artık vekaletsiz iş gören de ücret talep edebilir. Örneğin, bir kişinin
mesleki faaliyeti çerçevesine giren işler vekaletsiz iş görence yapılırsa, iş sahibinin,
bu faaliyetlere karşılık, iş görene uygun bir ücret ödemesi gerekir155.
İş görenin yukarıda öngörülen mali talepleri, işin görülmesi sırasında gerekli
özeni gösterdiği takdirde, iş görme ile amaçlanılan sonuç meydana gelmese bile iş
görene karşı ireli sürülebilir (TBK m. 529 / f. I / c. 2). Böylece sonucun meydana
gelmemesinin rizikosunu, işin görülmesinde özen yükümünün ihlali mevcut olmadığı
sürece, iş sahibi taşır156.
c) Tazminat Talebi
TBK m. 529 / f. I`e göre, iş sahibi, iş görenin “hakimin takdir edeceği zararını”
tazmin etmekle yükümlüdür. Eğer iş gören, bu zararların iş görenin kaçınılmaz
sonucu olduğunu biliyorsa, bunlar masraf niteliğinde sayılır157. İş sahibinin buradaki
sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Sorumluluğun temeli sadece işin görülmesinin
yaratacağı tehlikedir. Bu hükme göre iş görenin tazmini isteyebileceği zararlar, işin
153
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 783.1. Vəkalət verən vəkalət alanın tapşırığı vicdanla
icra edərkən çəkdiyi xərclərin əvəzini, o cümlədən faizləri ödəməli və onu bu məqsədlə
götürdüyü öhdəliklərdən azad etməlidir.
154
ÖZDEMİR, s. 124.
155
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 232. Ayrıntılı bilgi için bkz. (TANDOĞAN Haluk,
Vekaletsiz İş Görenin Ücret Talebi, A.Ü.H.F.D., C. 12, S. 1-2, Ankara 1956, s. 384-391).
156
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 231.
157
ÖZDEMİR, s. 124.
45
görülmesi sırasında iş görenin istemeden uğradığı malvarlığı kötüleşmeleridir 158 .
Örneğin kaza geçiren iş sahibine yapılan yardım sırasında iş görenin kanlanan veya
yırtılan giysileri, çalışmamaktan dolayı yoksun kaldığı kârı gibi.
Ancak, iş görmenin olası sonucu olan ve kaçınılması mümkün zararlar, masraf
sayılamazlar ve bunlar için tazminat da istenmesi mümkün değildir. Bu durumda, iş
görenin masrafları isteme hakkı, onu tam olarak koruyamamaktadır. Olası veya iş
görenin meydana geleceğini önceden düşünmediği zararlar hakkında, iş görenin
korunmasız kalması ise hakkaniyete aykırıdır. Örneğin, boğulmak üzere olan birisini
kurtarmak için suya atlayan kişinin, kıyıda bıraktığı ayakkabılarının çalınması
durumu159.
İş gören, vekaletsiz olarak iş görürken, şahsi varlığını tehlikeye atması
durumunda, bu hal gerçek anlamda bir masraf doğurmayabilir. Gerçi şahsi varlığı
tehdit eden tehlikelerin yol açtığı zararların giderilmesi için malvarlığı değerlerinin
harcanması, yani tedavi için para ödenmesinin masraf niteliğinde olduğu düşünülse
bile, bu görüş kabul edilemez. Çünkü, bu tür masraflar, iş görmenin amacına yönelik
değildir. Öyleyse vekaletsiz iş görme masraf kavramından hareketle, şahsi varlığı
tehdit eden bir tehlike yüzünden ortaya çıkan zararın karşılanmasına imkan
vermez 160 . Bu tür zararların tazmin edilmesi için, iş görene ayrı bir hak tanımak
gerekir. Bu nedenle de, iş görene işin yapılması yüzünden uğradığı zararın tazminini
isteme hakkı tanınmıştır. Bununla birlikte, zararın tazmini için, bazı koşulların
gerçekleşmesi gerekir. Öncelikle, zarar ile iş görme arasında uygun illiyet bağı
olmalıdır 161 . Zarar, ancak durumun gereklerinin iş görenin, işe atılmasının neden
olduğu bir tehlikeden meydana geldiği oranda tazmin olunabilir. Zararın oluşmasında
iş görenin kendi kusuru varsa, bu durum illiyet bağını keser ve iş gören, hiçbir
tazminat talebinde bulunamaz. Zarar, taraflar arasında paylaştırılırken onların mali
durumu, iş görenin bir üçüncü kişiden başka bir nedene dayanarak tazminat alıp
158
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 229; ƏSGƏROV, s. 15.
159
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 283.
160
GÖKTÜRK, s. 526.
161
EREN Fikret, Sorumluluk Hukuku Açısından İlliyet Bağı Teorisi, Ankara 1975, s. 15 vd.
46
almayacağı, iş görenin tehlikeye attığı varlıklarıyla, iş görmenin amacı arasındaki
oran da dikkate alınmalıdır162.
TBK m. 529 / f. I / c. 1, EBK m. 413 / f. I`in “...ve hakimin takdir edeceği
zararı tazmine, iş sahibi mecburdur” hükmüne benzer şekilde “...hakimin takdir
edeceği zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Söz konusu hükmün
lafzi yorumu bize Türk Hukukunda iş gören talep ettiği takdirde hakimin tazminata
hükmetmek zorunda olduğu, Kanunun hakime sadece zarar miktarının tespiti
bakımından takdir yetkisi verdiği sonucuna varılabilir. Oysa hukuk sisteminde
hakime “zararın miktarını” tespite ilişkin takdir yetkisinin sadece zararın gerçek
miktarının ispatlanmasının olanaksız olduğu hallerde tanındığı da göz önünde
tutulursa, hükmün Türk Hukukunda da mehazını oluşturan İsviçre Hukukunda
olduğu gibi “diğer zararlar için hakimin takdirine göre tazminat ödenebilir” gibi
anlaşılması zorunludur163.
Azerbaycan hukukundaysa vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümler arasında
masrafların yanısıra, iş görenin tazminat talep etme hakkı düzenlenmemiştir. Fakat iş
gören, tazminat talebini AMM`nin genel hükümlerine göre talep edilebilir. AMM m.
21 / f. I`e göre “zararın giderilmesini talep etme hakkına sahip olan kişi, kendisine
vurulmuş zararın giderilmesi konusunda kanun veya sözleşmede aksi bir hüküm
bulunmadığı sürece zararın tamamen giderilmesini talep edebilir”. AMM m. 21 / f.
III`e göre “tazminatın miktarı belirlenirken zarargörenin, yanında çalıştırdığı
kişinin ve kanunda belirtilen hallerde üçüncü kişinin fiilinin zararın ortaya
çıkmasına ve artmasına etkili olması dikkate alınması gerekir”. Zararın nasıl
ödeneceği AMM m. 1115`de düzenlenmektedir. AMM 1115`e göre “mahkeme
tazminata hüküm ederken, durumun gereği olarak zarar, zarar veren kişi
tarafından aynen veya nakten giderilmesine de hüküm eder”164.
162
ÖZDEMİR, s. 125; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 285.
163
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 230.
164
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1115. Zərərin əvəzinin ödənilməsi tələbini təmin edərkən
məhkəmə zərərin vurulması üçün məsuliyyət daşıyan şəxsin üzərinə işin hallarına uyğun olaraq
zərərin əvəzini naturada ödəmək (eyni növlü və keyfiyyətli əmlak vermək, zədələnmiş əmlakı
düzəltmək və i.a.) və ya vurulmuş zərərin əvəzini ödəmək öhdəliyi qoyur.
47
d) Hapis Hakkı
İş görenin iş görme dolayısıyla eline geçen ve iş sahibine geri vermekle
yükümlü olduğu şeyler üzerinde, bu iş görmeden doğan alacakları için hapis hakkı
vardır. TMK m. 950 ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olan genel hapis hakkı
kurumu 165 için getirilmiş koşulların, vekaletsiz iş görme için de gerçekleşip
gerçekleşmediği araştırılmalıdır166.
İş gören, iş sahibine ait menkul bir şeye ya da bir kıymetli evraka zilyet
olduğunu zaten hareket noktası olarak kabul ediyoruz. Diğer bir koşul ise, iş görenin
alacaklarının muaccel olmasıdır. Masraf ve zarara yönelik alacaklar kural olarak
doğdukları ya da en geç iş sahibinin geri verme isteminde bulunduğu anda muaccel
olur.
Alacak ile eşya arasında doğal bir bağın bulunduğu kolayca saptanabilir. İş
gören, söz konusu şeyi, o şey için yaptığı masraflara veya o şeye ilişkin zararın
giderilmesine yönelik bir alacağa karşılık alıkoyuyorsa, alacak ile şey arasında
objektif bir bağın bulunduğu kabul edilir. Eşya ile iş görenin masrafları veya zararı
tazmin istemleri arasında böyle bir bağ olmasa bile, en azından hukuki bir bağ vardır.
Çünkü, alacağın iş görmeden doğması ve şeyin, iş görenin eline iş görme dolayısıyla
geçmiş olması, hareket noktası olarak kabul edilebilir. Yani, alacak ile şeyin
zilyetliği, aynı hukuki ilişkiden doğduğu için, bunlar arasındaki hukuki bağlantının
varlığı kesin olarak kabul edilir167.
İş görene, eşyanın zilyetliğinin iş sahibinin rızası ile geçip geçmemediği,
öğretide çok tartışmalıdır. Hapis hakkının gerçekleşebilmesi için bu koşulun varlığı
zorunlu olmakla birlikte, vekaletsiz iş görme durumunda, iş sahibi ortada olmadığı
veya rızasını beyan edecek durumda olmadığı için, bu koşulun gerçekleşmesi söz
konusu olamaz. Bu rıza eksikliği, genellikle, iş görenin müdahalesinin, iş sahibinin
165
Hapis hakkı konusunda ayrıntılı bilgi için bkz., Cansel E.: Türk Hususi Hukukunda Hapis
Hakkı, Ankara 1961.
166
TMK m. 950`ye göre “Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı
veya kıymeyli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile
bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir”.
167
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 292.
48
yararına uygun olması veya onun tarafından yasaklanmamış bulunmasıyla
giderilebilir. Nitekim, uygulamada pek çok durumda, zilyedliğin, borçlunun rızasıyla
elde edilmesi koşulu gerçekleşmeden de, hapis hakkının doğacağı kabul edilmiştir168.
Sonuç itibariyle; iş görenin, iş sahibinin yararına yapılan vekaletsiz iş görme
nedeniyle eline geçirdiği şeyler üzerinde, iş görmeden doğan alacakları için hapis
hakkını kullanmasına, kural olarak, bir engel bulunmadığı kabul edilebilir. Bir
komisyoncu ya da nakliyeci gibi hareket eden iş görenin, onlarınkine benzer bir hapis
hakkına sahip olabilmesi, hakkaniyete uygun olur. Ancak vekaletsiz iş görmenin, iş
sahibinin yararına yapılmış olması gerekli ve yeterli olup, ayrıca onun, icazeti
aranmaz169.
Ancak Türk Hukukundan farklı olarak Azerbaycan Hukukunda iş görene hapis
hakkı tanınmamıştır. AMM m. 270 / f. I`e göre hapis hakkı yalnız taraflar arasında
sözleşme ile meydana gelebilir. Bu yüzden vekaletsiz iş görene, iş sahibinin tazminat
ödeme borcunu yerine getirmemesi durumunda iş sahibine iade etmek üzere elinde
bulunan eşya veya para üzerinde hapis hakkı tanımamaktadır.
2) Kendi Yararına Vekaletsiz İş Görmede İş Görenin Hakları
Türk Borçlar Kanunu m. 530`a göre “İşsahibi, kendi menfaatine yapılmamış
olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir”. AMM m. 1090 / f.
2`nin madde metninde açıkça ifade edilmese bile madde metninden aynı sonuca
varılabilir170.
Türk Borçlar Kanunu m. 530`un ikinci cümlesine göre ve AMM m. 1090 / f.
2`e göre ise, iş sahibi “ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve
giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür”. Böylece, iş gören ancak, iş
sahibinin işten doğan yararları elde etmesi ya da elde etme isteminde bulunmasından
168
ÖZDEMİR, s.127-128.
169
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 294.
170
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1090.2. İşlərin aparılmağa qəbul olunması sahibkarın
mənafeyinə və ehtimal olunan istəyinə uyğun gəlmirsə, icraçı sahibkardan xərclərin əvəzinin
ödənilməsini və öhdəliklərdən azad olunmasını yalnız işlərin aparılması prosesində sahibkarın
varlandığı halda tələb edə bilər.
49
sonra, haklarını kullanabilir. Ayrıca, iş sahibi yararları elde etme isteminde
bulunmamış olsa bile, malvarlığında iş görme yüzünden bir zenginleşme olmuşsa, iş
gören yine de haklarını kullanabilir. Bununla birlikte, masrafta bulunduğunu ve bu
masraflarının, iş sahibinin malvarlığında bir artışa yol açtığını kanıtlamalıdır171.
Türk ve Azerbaycan
172
Hukuk öğretilerinde, genellikle kendi yararına
vekaletsiz iş görmede, vekaletsiz iş görene tanınmış olan yetkilerin sebepsiz
zenginleşmeden doğan haklar niteliğini taşıdığı kabul edilmektedir. Aslında,
vekaletsiz iş gören haklarını, sebepsiz zenginleşmeden farklı olarak, umulan sonuca
ulaşılmasa da ileri sürebilir. Bununla birlikte, bu sonuç, sadece iş sahibinin yararına
vekaletsiz iş görme durumunda geçerlidir. İş görenin kendi yararına vekaletsiz iş
görmesi durumunda ise iş gören iş sahibine karşı sadece onun malvarlığındaki
zenginleşme oranında istemde bulunabilir. Bu durumda, iş sahibinin mutlaka iş
görme dolayısıyla bir kazanç elde etmiş olması şarttır. Çünkü, iş görenin masrafları
ancak bu kazanç oranında tazmin edilebilir173. Çoğu zaman, iş gören, taleplerini işten
sağlanan kazancın, iş sahibine devrinden önce ileri sürer. Böylece, karşılıklı istekler
arasında bir takas yapılabilir. Kendi yararına vekaletsiz iş gören, yalnız zorunlu
masrafları değil, iş sahibinin malvarlığında bir zenginleşme oluşturan bütün
masrafları isteyebilmelidir. Eğer, bu masraflar çıkarıldıktan sonra, iş görmeden
dolayı hala bir miktar kazanç kalmışsa, iş sahibi bu kârın kendisine verilmesini
isteyebilir174.
Hukukçuların bazılarına göre, iş gören, kendi yararına olan vekaletsiz iş görme
durumlarında, iş sahibinden ücret isteyemez. Çünkü, onlara böyle bir istem hakkı
tanımak, iş göreni, hukuka aykırı fiilinden ötürü ödüllendirmek anlamına gelir ki,
böyle bir davranış, hukuk düzeni açısından kabul edilemez. Ancak, son zamanlarda,
iş görenin kendi yararına vekaletsiz iş görmesi durumda bile, ücret isteyebileceği
kabul edilmektedir. Bir ücret karşılığında görülebilecek bir iş, vekaletsiz iş görmenin
171
ÖZDEMİR, s. 248.
172
ALLAHVERDİYEV , s. 649 – 650; ƏSGƏROV s. 15.
173
KARAHASAN, s. 1359.
174
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 295.
50
konusunu oluşturmuşsa, bu iş görenin yararına olsa bile, iş gören uygun bir ücrete
hak kazanmalıdır. Ancak bu ücret istemi masraflara karşılık tazminat istemi ile
birlikte iş sahibinin elde ettiği yararların miktarını aşamaz. Ücret istemi, özellikle
fikrî hakların kötüye kullanılması ve haksız rekabet yoluyla elde edilen kazanç
durumunda önem taşır.175
İş görenin, iş görme yüzünden uğradığı zararın tazminine gelince; böyle bir
hakkın kapsamını saptayabilmek için, öncelikle, iş görenin faaliyetinin bütünü göz
önünde tutulmalıdır. Yani iş görenin iş görme nedeniyle elde ettiği kârla bu yüzden
uğradığı zarar birbirinden mahsup edilmelidir. Sonuçta iş görenin bu faaliyetinden
bir kazanç elde ettiği tespit edilirse iş gören onu iş sahibine devre mecburdur. Eğer iş
sahibi iş görenin kendi yararına olarak gördüğü hukuka aykırı vekaletsiz iş görmeden
bir yarar elde etmemişse, iş gören hiçbir zararının tazminini isteyemez. Buna
karşılık, iş sahibi vekaletsiz iş görmeden dolayı bir kazanç elde etmişse, iş gören bu
kazancı aşmayacak oranda tazminat isteminde bulunabilir176.
Kendi yararına vekaletsiz iş görmede, iş gören, iş sahibine ait şeye, bazı
eklemelerde bulunmak için, çeşitli masraflar yapmışsa, o şeyi geri vermeden önce,
ekledikleri hakkında ayırma hakkını kullanabilir. Bu hakkın kullanılmasına ilişkin
koşullar, hukuka uygun vekaletsiz iş görenin ayırma hakkına ilişkin koşullarla
aynıdır177.
§7. İŞ GÖRENİN SORUMLULUĞU
TBK 527. ve AMM m. 1089. maddesinde vekaletsiz iş görenin sorumluluğu
geniş kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Sonuçta, ortada iş sahibinin hukuki alanına bir
müdahale vardır ve vekaletsiz iş görme kurumunun özelliklerinden kaynaklanan
nedenler yüzünden iş gören, kural olarak, her türlü ihmal ve kusurundan sorumludur.
175
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 295.
176
ATAAY / SUNGURBEY, s. 401.
177
ÖZDEMİR, s. 129.
51
I. İş Görenin Sorumluluğuna İlişkin Genel Esaslar
A) Her türlü kusurdan sorumluluk prensipi: iş görenin göstermesi
gereken özenin ölçüsü
İş gören, özellikle iş sahibinin menfaatine ve maksadına uygun hareket
etmeyerek, kusurlu bir şekilde yerine getirmesinden doğan zararı tazmine
mahkumdur. TBK m. 527`ye göre iş gören, “her türlü ihmalinden” sorumludur.
Buradaki sorumluluk bir tazminat sorumluluğu olup, sorumluluğun doğması için iş
görenin asli veya yan yükümlerini ihlal etmesi (örneğin özenli iş görme, bildirim, sır
saklama veya koruma yükümlülüklerinin ihlalı) şarttır178. Bu hüküm TBK m. 114
cümle 1`deki esasın tekrarından ibarettir. Böyle bir tekrar yapılmakla TBK m. 114
cümle 3`ün vekaletsiz iş görme sahasında tatbiki önlemek istenilmiştir. Kanun
koyucu, bu biçimdeki bir düzenleme ile, vekaletsiz iş görenin sorumluluğunu, akti
sorumluluktan daha ağır hükümlere bağlamıştır. Yani TBK m. 114 / f. I`de yer alan
ilkeye, bir istisna getirilmiştir. Bunun nedeni de yukarıda belirtildiği gibi, iş gören
sıfatıyla kişilerin, başkalarının işlerine gereksiz müdahelede bulunmasını önlemektir.
Ancak, vekaletsiz iş göreni de tamamen savunmasız bırakmamıştır179.
AMM m. 1089 / f. I`e göre “iş gören işlerin görülmesi zamanı kast veya ihmal
yüzünden ortaya çıkan zararın tazmini için iş sahibine karşı sorumludur”. İş
gören, işin görülmesi sırasında her türlü kusurdan (kast veya ihmalden) dolayı
sorumludur. Eğer işlerin görülmesi zamanı iş görenin kast veya ihmali yüzünden
zarar meydana gelmişse, bu zaman iş gören iş sahibine karşı meydana gelmiş zarara
göre sorumlu tutulur180.
178
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 226.
179
YAVUZ Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri, Özel Hükümler, B. 9, İstanbul 2011, s. 644;
ÖZDEMİR, s. 119.
180
ALLAHVERDİYEV, s. 647; ƏSGƏROV, s. 12.
52
Yine AMM m. 448 / f. I`e göre “Eğer bu Mecelle ile ve sözleşme ile aksine
anlaşma öngörülmemişse, borçlu onun rizikosuna dahil olan borcun ifa edilmediği
bütün haller için sorumludur”181.
B) İkame şahıslar ve ifa yardımcıları kullanma (birden fazla iş
görenin sorumluluğu)
Hukuka uygun vekaletsiz iş görme durumlarında, iş gören, yerine başka bir
kişiyi atamışsa ve bu durum, iş sahibinin yararına ve amacına uygunsa, iş gören
sadece yerine atandığı kişiyi seçmekte ve ona talimat vermekteki kusurlarından
dolayı sorumludur182.
Hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede ise, iş gören, yerine atadığı kişiyi seçmede
ve ona talimat vermede kusuru bulunmadığını kanıtlasa bile sorumluluktan
kurtulamaz, çünkü illiyet bağının bir sonucu olarak, hukuka aykırı bir fiilin
görülmesini bir başkasına devreden kişi, bu fiili bizzat kendisi yapmamış olsa bile o
başkasının hareketlerinin sonuçlarından sorumlu tutulur183.
Ayrıca burada belirtilmesi gereken bir başka durum ise, hem hukuka uygun
hem de hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede, iş görenin, yerine atadığı kişinin
vekaletsiz iş gören sıfatını kazanacağı ve iş sahibine karşı vekaletsiz iş gören
sıfatıyla, doğrudan doğruya sorumlu sayılacağıdır184.
Hukuka uygun vekaletsiz iş görmede, birden fazla iş gören söz konusu ise
kural olarak bunların sorumluluğu, müteselsil değildir. Ancak hukuka aykırı
vekaletsiz iş görmede, birden fazla vekaletsiz iş gören, ortak kusuruyla bir zarara yol
açmışlarsa, bu zararlardan TBK m. 61 gereğince, müteselsilen sorumlu tutulurlar185.
181
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 448.1. Əgər bu Məcəllə ilə və müqavilə ilə ayrı qayda
müəyyənləşdirilməyibsə, borclu onun risk dairəsinə daxil olan öhdəliklərin icra edilmədiyi
bütün hallar üçün cavabdehdir.
182
KARAHASAN, s. 1357.
183
KARAHASAN, s. 1357.
184
KARAHASAN, s. 1357; ÖZDEMİR, s. 120.
185
TANDOĞAN, (Vekaletsiz İş Görme), s. 212.
53
Daha önce belirtildiği üzere 186 , hukuka uygun bir vekaletsiz iş görmede
yardımcı şahısların hareketlerinden mesuliyet hususunda TBK m. 116 / f. I kıyasen
tatbik olunmalıdır; iş sahibi, istisnaen, yardımcı şahsın hareketi aynı zamanda bir
haksız fiil teşkil ettiği takdirde, doğrudan doğruya ondan da tazminat isteyebilir.
Hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede ise iş gören, yardımcı şahısların fiillerinden
illiyet bağı çerçevesinde sorumlu olduğu gibi bu şahısların her biri de vekaletsiz iş
gören sıfatıyla TBK m. 527`ye tabidirler. Birden fazla iş görenin olması halinde,
bunların mesuliyeti, adeta, müteselsil değildir; çünkü, kanunda birliktelik göz önünde
bulundurulmadığı gibi iş görenlerin bu bapta bir beyanı da bulunmaz. Birden ziyade
vekilin müteselsil sorumluluğu hakkındaki TBK m. 511 / f. II`ye kıyasen hukuka
uygun vekaletsiz iş görmeye tatbiki de kabil değildir; zira bu hükmün şart kıldığı
birlikte vekaleti kabul keyfiyeti birden fazla vekaletsiz iş gören için bahis mevzuu
olamaz. Buna mukabil, hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede, birden fazla iş gören
müşterek kusurları yüzünden zarara sebebiyet verdikleri takdirde iç ilişkide
müteselsil sorumluluğu düzenleyen TBK m. 62`ye göre müteselsilen mesul olurlar.
Gene bu çeşit iş görmede, iş gören ile onun yerine ikame ettiği kimse veya kullandığı
yardımcı şahıslar arasında nakıs teselsülün mevcudiyeti de imkan dahilindedir187.
Azerbaycan hukukunda ise iş görenin ikame ve yardımcı şahıslar kullandığı
zaman onların hareketlerinden dolayı sorumluluğu vekaletiz iş görme hükümlerinde
düzenlenmemiştir, AMM`de özel düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple
AMM`nin genel normalarına baş vurulmaktadır. AMM m. 456`ya göre “iş görenin
borcunu icra etmesi için yardımçı şahısların yerine getirdikleri hareketler iş
görenin hareketleri sayılmaktadır. Eğer bu hareketler borcun ifa edilmemesine ve
usulünce ifa edilmemesine sebep olmuşsa borçlu bu hareketlerden dolayı
sorumludur”.
186
Birinci Bölüm, §4 Vekaletsiz İş Görmenin Unsurları, III. İş Görme Yükümünün Yokluğu
(Vekaletsizlik), s. 33 – de.
187
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 211. Birden fazla iş gören varsa, bir görüşe göre
sorumlulukları TBK m. 511 f. I ve TBK m. 638`e kıyasen müteselsil sorumluluktur. Diğer bir
görüş ise haklı olarak, ancak iş görenlerin bilerek ve isteyerek işi birlikte (yani ortak kusurla)
görmeleri halinde müteselsil sorumluluklarını kabul etmektedir. Birden fazla iş sahibi de varsa
aralarında müteselsil alacaklılık söz konusudur (GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 227).
54
İkame ve yardımçı şahıslar kullanmadan dolayı meydana gelen sorumluluk
kusur sorumluluğudur. Türk Borçlar Kanunu`ndan farklı olarak AMM`de teknik
olarak haksız fiili sorumluluğu (kusur sorumluluğu) ve sebep sorumluluğu ayrımına
gidilmemiş, bu iki sorumluluk AMM`nin 9. bölümünün 59. faslında “haksız fiil
sorumluluğundan (deliktlerden) meydana gelen borçlar” başlığı altında bir arada
incelenmiştir. Fakat AMM m. 1097 / f. III`de “kanunda öngörülen hallerde hukuka
aykırı fiille zarara neden olan kişi kusuru olmasa bile tazminle yükümlü tutulabilir”
denmek suretiyle objektif sorumluluğa işaret edilmiş, AMM m. 1099 vd. maddelerde
sebep sorumluluğu halleri özel düzenlemeye tabi tutulmuştur188.
C) Tazminatın kapsamı ve ödenme biçimi: ispat yükü
İş görenin tazminat borcunun kapsamını ve ödenme biçimini tayin ederken
TBK m. 51 ve 52`deki esaslardan hareket olunmalıdır. Gerçekten, hukuka aykırı
vekaletsiz iş görme, iş görenin kusuru da mevcutsa, zaten ayni zamanda bir haksız
fiil vasfını taşır; hukuka uygun vekaletsiz iş görmeye ise hukuki muamele benzeri fiil
mahiyeti nazara alınarak, akdi mesuliyete ait kaidelerin kıyasen tatbiki mümkündür;
akdi mesuliyet bahsinde de TBK m. 114 / f. II, haksız fiillerden dolayı sorumluluk
hakkındaki kaidelere atıfta bulunmaktadır189.
Şu halde, hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini
ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirlemelidir (TBK m. 51 / f. I );
Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da
artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise
(TBK m. 52 / f. I ) veya hakkaniyet mülahazasıyla (TBK m. 52 / f. 2) tazminatın
indirilmesi yoluna gidebilir. Tazminat belli bir meblağın verilmesi suretinde
olabileceği gibi, hakim, iş görene eski hali iade etmesini de emredebilir. İş sahibi,
bunda bir menfaati bulunmasa dahi eski halin iadesini talep edebilir. İş sahibi TBK
m. 58`deki şartlar mevcutsa, manevi zararının tazminini dahi talep etmeye yetkilidir.
Zararın miktarını, iş görenin mükellefiyetlerini, özellikle iş sahibinin menfaatine ve
188
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1097.3. Qanunla zərərvuranın təqsiri olmadıqda da
(obyektiv surətdə hüquqa zidd əməl üçün) zərərin əvəzinin ödənilməsi nəzərdə tutula bilər.
189
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 212.
55
maksadına uygun hareket mükellefiyetini yerine getirmediğini, zararla iş görenin fiili
arasındaki illiyet bağını iş sahibi isbat etmek mecburiyetindedir. Zararın mevcut
miktarının ispatı mümkün olmadığı takdirde hakim, olayların olağan akışını ve zarar
görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun
olarak belirler (TBK m. 50 / f. 2)190.
İş sahibi, iş görenin kusurunu da isbat etmeli midir? Caiz olan vekaletsiz iş
görmede, bu hususta kıyasen TBK m. 112`nin tatbiki yerinde olur; yani iş gören
kusuru bulunmadığını isbat etmedikçe, işin icrasında iş sahibinin menfaatine ve
maksadına aykırı hareket etmesinin neticelerinden sorumlu tutulmalıdır. Buna
karşılık, hukuka aykırı vekaletsiz iş görmede, iş görenin kusurunu ispat külfeti iş
sahibine düşer191.
Azerbaycan hukukunda ise iş görenin tazminat borcunun muhtevasını tayin
ederken AMM m. 1097`deki esaslardan hareket olunur. İş görenin kusuru varsa, aynı
zamanda bir haksız fiil vasfını taşır. AMM m. 1097 f. I`e göre “haksız fiil
neticesinde gerçek kişinin şahsına veya malvarlığına verilen zararın veya tüzel
kişinin emlakına ve ticari nüfuzuna vurulmuş zararın tazmini zarar vuran
tarafından tam hacimde ödenilmelidir”. AMM m. 1097 / f. III`e göre “kanunda
öngörülen hallerde hukuka aykırı fiille zarara neden olan kişi kusuru olmasa bile
tazminle yükümlü tutulabilir”. AMM m. 1097 / f. 5`de ise zarar görenin isteği veya
rızasıyla ortaya çıkmış zararlardan bahsedilmektedir. Madde metnine göre “zarar
eğer zarar görenin isteği veya rızasıyla ortaya çıkmışsa, zarar veren vurmuş olduğu
zararı tazmin etmekten vazgeçebilir”.
II. Sorumluluğun Hafifletilmesi
A) İş görenin işi, iş sahibinin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini
gidermek üzere yapması
İş sahibinin uğradığı bir zararı ortadan kaldırmak için girişilen bir vekaletsiz iş
görme durumunda, iş görenin sorumluluğu hafifletilebilir (TBK m. 527 / f. I / c. 2).
190
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 212-213.
191
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 213-214.
56
TBK m. 527 f. I / c.`ye göre sorumluluğun hafifletilmesi, yani daha az tazminata
hükmedilmesi için ilk olarak iş görenin ya da – hükmün genişletici yorumuyla –
yakınlarının hukuki değerlerine yönelmiş bir yakın zarar tehlikesinin varlığı
gerekir 192 . İkinci olarak iş görenin zararı gidermek amacıyla iş görmesi şarttır.
Görülen işin zarar tehlikesini fiilen giderme sonucunu doğuracak etkinliğe sahip
olması şart değildir193. Eğer, iş sahibini tehdit eden bir tehlike varsa, bu tehlikeyi
önlemek için iş gören derhal bir müdahelede bulunur. Böyle acil bir durum
karşısında, iş görenin, yeteri
kadar dikkatli düşünmeden hareket etmiş olması
mümkündür. Sırf iş sahibini tehlikeden kurtarma amacını taşıyan kişinin TBK m. 527
f. I`deki gibi sorumluluk altına sokulması, hakkaniyete aykırı olur. Bu durumda,
vekaletsiz iş görme kurumunun amacı olan toplumsal yardımlaşmanın gerçekleşmesi
olanaksız hale gelir194.
Tazminatın indirim oranını hakim takdir eder (TMK m. 4). Ancak iş gören
yararına işin görülmesinin taşıdığı ivedilik, tehlike durumunun yarattığı heyecan ve
iş sahibinin tehlike durumunun varlığına ilişkin kusuru da göz önünde tutulur.
İndirim uygulanması gerektiğini iş gören ispatlamak zorundadır195.
Azerbaycan Hukukunda da iş gören işi, iş sahibinin karşılaştığı zararı veya
zarar tehlikesini gidermek üzere yapmışsa, iş görenin sorumluluğu daha hafif olarak
değerlendirilir. AMM m. 1089 / f. II`ye göre “İşlerin görülmesinde maksad iş
sahibini yaklaşmakta olan tehlikeden korumak ise, iş görenin mesuliyeti kast ve
ağır ihmalle sınırlıdır”. Eğer fiil, iş sahibini karşılaştığı tehlikeden korumak amacını
taşıyorsa, bu zaman iş görenin mesuliyeti kast ve ağır ihmalle sınırlıdır. Başka bir
ifadeyle, hafif ihmal halinde iş gören vukubulan zararı tazminle yükümlü değildir196.
192
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C.
II, s. 682.
193
GÜMÜŞ, s. C. II , B. 2, 453; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511.
194
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 214.
195
GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 453.
196
ALLAHVERDİYEV, s. 648.
57
Görüldüğü gibi Azerbaycan Hukukunda da zararı gidermek amacıyla işin
görülmesi şarttır. Hakim indirim miktarını tayin ederken iş sahibinin tehlike
durumuna ilişkin kusurunu ve işin görülmesi zamanı tehlike durumunun iş gören için
doğurduğu heyecanı göz önünde bulundurur.
B) İş görenin sözleşme ehliyeti olmaması halinde
1) Genel Olarak
Fiil ehliyeti, bir kimsenin iradi davranışla hukuki sonuç meydana
getirebilmesini ifade eder. Bu sonuç davranışta bulunanın arzu ettiği veya etmediği
bir sonuç olabilir. Bu hukuki sonuç, fiili yapanın hak kazanması olabileceği gibi,
borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyeti olarak da tanımlanmaktadır. Şüphesiz ki
bu ehliyet, haklarda ve borçlarda değişiklik yapabilmeyi, bunları devredebilmeyi
veya sona erdirebilmeyi de kapsar197.
AMM`nin fiil ehliyetini düzenleyen 28. maddesinin 1. fıkrasında fiil ehliyeti şu
şekilde tanımlanmıştır “Gerçek kişinin fiil ehliyeti kişinin kendi fiilleri ile haklar
kazanmak ve kullanmak, kendisi için borçlar yaratabilme ve icra etmek
ehliyetidir” 198 . Gördüğünüz gibi bu tanımda bir belirsizlik vardır. Kanaatimizde,
“gerçek kişinin fiil ehliyeti kişinin kendi fiilleri ile kendisi için haklar kazanmak ve
kullanmak, borçlar yaratabilme ve icra etmek ehliyetidir” şeklinde yapılacak tanım
daha isabetli olur.
Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar tam ehliyetsizler grubuna girerler. Ayırt
etme gücüne sahip olmayan kişi ergin kişi olabileceği gibi, küçük veya kısıtlı da
olabilir. Eğer küçük veya kısıtlı ise, onun adına ve hesabına hareket eden bir yasal
temsilci zaten bulunmaktadır. Eğer kısıtlanmamış bir ergin kişi ise sürekli ayırt etme
gücüne sahip olmama yasal bir kısıtlama sebebi olduğundan, ona bu şekilde
197
OĞUZMAN Kemal / SELİÇİ Özel/ OKTAY – ÖZDEMİR Saibe, Kişiler Hukuku, B. 11,
İstanbul 2011, s. 47; AKİPEK Jale / AKINTÜRK Turgut / KARAMAN Derya Ateş, Türk
Medeni Hukuku Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, B. 8, İstanbul 2011, s. 269; ÖZSUNAY
Ergun, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, B. 4, İstanbul 1979, s. 30; DURAL Mustafa /
ÖĞÜZ Tufan, Kişiler Hukuku, B. 10, İstanbul 2010, s. 44.
198
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 28.1. Fiziki şəxsin mülki hüquq fəaliyyət qabiliyyəti
şəxsin öz hərəkətləri ilə mülki hüquqlar əldə etmək və həyata keçirmək, özü üçün mülki
vəzifələr yaratmak və icra etmək qabiliyyətidir.
58
kısıtlama kararı verilerek yasal temsilci atanır. Ergin bir insanın ayırtetme gücüne
sahip olmamasına rağmen kısıtlanmış olmaması (veya danışman atanmaması) bu
ayırt etme gücü yokluğunun geçici olması halinde mümkün olur199.
Tam ehliyetsiz bir kimsenin yaptığı işlemler – kanundaki istisnalar saklı
kalmak şartıyla (MK 15) – kesin hükümsüzdür. Tam ehliyetsiz ayırtetme gücüne
sahip olmadığı için, aynı zamanda haksız fiil sonucu vermiş olduğu zararlardan da
(kural olarak) sorumlu değildir200.
AMM m. 28 / f. 8`e göre “Akıl zayıflığı ve ya akıl (ruhi) hastalık sonucunda
kendi hareketlerinin anlamını anlamayan ve ya kendi hareketlerini kontrol ede
bilmeyen kişiler mahkeme tarafına fiil ehliyeti olmayan addedilebilir. Onlar
vesayet altına alınır. Fiil ehliyeti olmayan addedilmiş gerçek kişinin adına hukuki
işlemleri vasi yapar. Fiil ehliyeti olmayan addedilmiş gerçek kişinin bizzat yaptığı
hukuki işlemlere vasi tarafından icazet verilerek geçerli kılına bilir”.
2) Vekaletsiz İş Gören Bakımından
Vekaletsiz iş görenin yükümlülükleri, onun hukuka uygun hukuki eylemlerine
dayandığı ölçüde iş görenin hukuki işlem ehliyetini gerektirir201.
Eğer iş gören sözleşme yapma, yani fiil ehliyetine sahip değilse iş görmesinden
dolayı, zenginleştiği ölçüde ya da kötüniyetli olarak elinden çıkardığı zenginleşme
tutarında sorumludur
202
. Dolayısıyla Kanun Koyucu ehliyetsiz iş görenin
sorumluluğunu, sebepsiz zenginleşme hükümleri ile sınırlamıştır. Bu sonuç TBK m.
528 / f. I`de, “İşgören, sözleşme ehliyetinden yoksunsa, yaptığı işlemden ancak
zenginleştiği ölçüde veya iyiniyetli olmaksızın elinden çıkardığı zenginleşme
miktarıyla sorumludur.” şeklinde ifade edilmiştir. Şu halde ehliyeti olmayan iş
gören iş görmede ancak giderlerinden ve geçerli kabul edilen borçların miktarından
daha fazla bir yarar elde ettiği takdirde sorumlu olur. Sorumlu olması için ireli sürme
199
OĞUZMAN / SELİÇİ / OKTAY – ÖZDEMİR, Kişiler Hukuku, s. 73.
200
DURAL / ÖĞÜZ, s. 65; OĞUZMAN / SELİÇİ / OKTAY – ÖZDEMİR, Kişiler Hukuku, s.
73.
201
UYGUR, C.VIII, B. 2, s. 9028.
202
OLGAÇ, B. 2, s. 318; GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 227; ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511.
59
tarihinde zenginleşmiş olmalı ya da zenginleştiği miktarı kötü niyetle elden çıkarmış
bulunmalıdır. Kötü niyetle yapılan devir ve elden çıkarma bir haksız fiil gibi sorumlu
kılar 203 . Ehliyetsiz iş görenin TBK m. 528 / f. I`e dayalı “sınırlı” sorumluluğu,
sadece iş sahibinin tazminat talepleri bakımındandır. Diğer bir değişle, iş görenin iş
görmeden dolayı elde ettiklerini iade borcu bakımından TBK m. 528 / f. I uygulama
bulmaz204.
İş sahibi bakımından hukuki işlem ehliyetinin noksan olması önemli değildir.
Ancak bu durumdaki iş sahibinin TBK 531. maddesi gereğince icazet vermesi söz
konusu olamaz205.
Ayırt etme gücünden yoksun bir kişinin müdahelesi, vekaletsiz iş görme
sayılmaz. Bu durumdaki bir kişi, başkasının hukuki alanına müdahale etmişse,
vekaletsiz iş görme hükümlerine değil, TBK’nun 59. ve 65. maddeleri ve sebepsiz
zenginleşme kurallarına başvurulur. Ancak, ayırt etme gücüne sahip küçük veya
kısıtlılar yani, sınırlı ehliyetsiz kişilerin fiilleri vekaletsiz iş görme niteliği taşıdığı
için, bu durumdaki kişilerin elde ettikleri kazancı, iş sahibine devir borcu TBK’nun
528. maddesi ile sınırlandırılmıştır206. Ayırt etme gücüne sahip kısıtlıların, vekaletsiz
iş görmeden doğan sorumluluklarını sınırlayıcı diğer bir düzenlemeye göre, kanuni
temsilcilerinin iznini almaksızın, vekaletsiz iş gören ayırt etme gücüne sahip
kısıtlıların, verdikleri zararlardan, sorumludurlar207. Bu düzenlemelerin amacı, ayırt
etme gücüne sahip kısıtlıları korumaktır208. Haksız fiillere ilişkin hükümler gereğince
203
OLGAÇ, B. 2, s. 318; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682.
204
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 453.
205
UYGUR, C.VIII, B. 2., s. 9028.
206
EBK m. 412`ye göre bir kişinin vekaletsiz iş görme kurallarına göre sorumlu tutulabilmesi için
sözleşme (hukuksal işlem) yeteneği (ehliyeti) olmasının gerekli görülmesinden de, iş görmenin
konusunun hukuksal işlem yapılmasından ibaret olduğu sonucu çıkarılamaz. Çünkü, bu kural,
iş görmenin konusunu daraltmak amacıyla değil, yeteneksiz kişileri korumak amacıyla
konulmuştur (ÖZDEMİR, s. 121, 218 notu).
207
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511.
208
İsviçre Borçlar Kanunu`nun Almancasına uygun olarak, maddenin başlığı “Sözleşme yeteneği
olmayan iş görenin sorumluluğu” diye; f. I`de “iş gören sözleşme ile borçlanmaya yeteneksiz
(ehliyetsiz) idiyse, iş görmeden dolayı ancak zenginleşmiş ya da kötü niyetle elden elden
60
sorumlu tutulan ayırt etme gücüne sahip kısıtlıların sorumluluk alanı daraltılmış
olmaktadır. Çünkü bu kişi iş görme sırasındaki kusurundan kaynaklanan zararları
tazmin etmek zorunda kalmaz. Ayrıca, iş sahibinin yasaklamasına karşın işe girişirse,
umulmayan halden, kazadan bile sorumluluk emreden TBK’nın 527. maddesi de
ayırt etme gücüne sahip kısıtlılar hakkında uygulanmaz. Ancak ayırt etme gücüne
sahip kısıtlı, kanuni temsilcisinin izniyle hareket etmişse, vekaletsiz iş görme
hükümlerince sorumlu tutulur209.
TBK m. 528 / f. II`ye göre “Haksız fiillerden doğan daha kapsamlı
sorumluluk saklıdır”. Dolayısıyla bir sınırlı ehliyetsiz iş görenin iş görmesi haksız
fiil oluşturduğu ölçüde ayrıca sorumludur (TMK m. 16 / son c.). Tam ehliyetsiz iş
gören ise, vekaletsiz iş gören sayılmaz ve TBK m. 65`in şartları varsa ayrıca
sorumludur. Artık burada iş sahibi için taleplerin yarışması söz konusudur210.
AMM`nin 1089`cu maddesinin 4. fıkrasında iş görenin sözleşme ehliyetinin
olmaması halindeki sorumluluğu düzenlenmeye çalışılmıştır. Maddeye göre, “İş
gören fiil ehliyeti olmayan veya sınırlı ehliyetsiz oldukta, yalnız hukuka zıt
hareketler ve sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler esasında sorumluluk
taşırlar” 211 . Hemen belirtmek gerekir ki, bu hüküm hatalıdır. Çünkü söz konusu
maddede sınırlı ehliyetsiz yani ayırt etme gücüne sahip, fakat ergin olmayan veya
kısıtlı iş görenin yanında tam ehliyetsiz yani ayırt etme gücüne sahip olmayan iş
görenin sorumluğundan bahsetmiştir. Bilindiği gibi ayırt etme gücünden yoksun bir
kişinin müdahelesi, vekaletsiz iş görme sayılmaz. Bu durumdaki bir kişi, başkasının
hukuki alanına müdahale etmişse, vekaletsiz iş görme hükümlerine değil, AMM`nin
1107. maddesinin 1. ve 2. fıkrasına ve sebepsiz zenginleşme kurallarına başvurulur.
Buna karşılık sınırlı ehliyetsiz kişiler vekaletsiz iş gören sayılır ve AMM`nin
1089`cu maddesinin 4. fıkrası gereğince sorumlu olurlar. Çünkü sınırlı ehliyetsiz
çıkarmış olduğu miktarla sorumlu olur.” diye anlaşılmalıdır (ATAAY / SUNGURBEY, s. 399,
m. 412 notu).
209
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 218.
210
GÜMÜŞ, C. II, B 2, s. 228.
211
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1089.4. İcraçı fəaliyyət qabiliyyəti olmayan və ya
məhdud fəaliyyət qabiliyyətli olduqda, yalnız hüquqa zidd hərəkətlər və əsassız varlanma
haqqında müddəalara uyğun məsuliyyət daşıyır.
61
kişiler temyiz kudreti olmalarına karşın, fiil ehliyetinin diğer iki şartından birine
sahip değildir. Bu kişiler ayırt etme gücüne sahip olduklarından dolayı fiilleri
vekaletsiz iş görme niteliği taşımaktadır. Bu durumdaki kişilerin elde ettikleri
kazancı, iş sahibine devir borcu AMM`nin 1089`cu maddesinin 4. fıkrası ile
sınırlandırılmıştır. Ayırt etme gücüne sahip kısıtlıların, vekaletsiz iş görmeden doğan
sorumluluklarını sınırlayıcı diğer bir düzenlemeye göre, kanuni temsilcilerinin iznini
almaksızın, vekaletsiz iş gören ayırt etme gücüne sahip kısıtlılar, verdikleri
zararlardan, sadece haksız fiiller hakkındaki kurallar gereğince sorumludurlar212. Bu
düzenlemelerin amacı, sezgin kısıtlıları korumaktır. Haksız fiillere ilişkin hükümler
gereğince sorumlu tutulan sezgin kısıtlının sorumluluk alanı daraltılmış olmaktadır.
Çünkü bu kişi iş görme sırasındaki kusurundan kaynaklanan zararları tazmin etmek
zorunda kalmaz. Ayrıca, iş sahibinin yasaklamasına karşın ise girişirse, umulmayan
halden, kazadan bile sorumluluk emreden AMM`nin 1089`cu maddesinin 1, 2, ve 3.
fıkrası sezgin kısıtlılar hakkında uygulanmaz. Ancak sezgin kısıtlı, kanuni
temsilcisinin izniyle hareket etmişse, vekaletsiz iş görme hükümlerince sorumlu
tutulur213.
III. Sorumluluğun Ağırlaştırılması
İş görenin sorumluluğunun bazı durumlarda ağırlaştırıldığı görülmektedir. TBK
m. 527 / f. II`e göre, “İşgören, işsahibinin açıkça veya örtülü olarak yasaklamış
olmasına karşın bu işi yapmışsa ve işsahibinin yasaklaması da hukuka veya
ahlaka aykırı değilse, beklenmedik halden de sorumlu olur. Ancak, işgören o işi
yapmamış olsaydı bile, bu zararın beklenmedik hal sonucunda gerçekleşeceğini
ispat ederse sorumluluktan kurtulur”. İş görenin iş görmesine iş sahibinin kanuna
ve ahlaka aykırı olmayacak şekilde açıkça veya zımnen getirdiği geçerli bir iş görme
yasağının olduğu hallerde iş gören umulmayan halden (kazadan) dahi sorumludur.
Bu durumda iş gören, iş görmesi olmasaydı dahi umulmayan halin meydana
geleceğini
ispatlayarak
sorumluluktan
212
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511.
213
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 218.
kurtulabilir.
Dolayısıyla
iş
görenin
62
sorumluluktan kurtuluşu işi görmesi ile zararın meydana gelmesi arasında illiyet
bağının olmadığının ispatı ile gerçekleşmektedir214.
AMM m. 1089 / f. 3`e göre “Eğer işlerin görülmesi zamanı iş, sahibinin ilan
ettiği veya başka şekilde belirlenmiş olduğu iradesine zıt ise, zarar kast veya ihmal
yüzünden meydana gelmiş olsa bile, iş gören iş sahibine karşı sorumlu olur, ama
iş gören, kendi müdahelesi olmadan da zararın meydana gelebileceğini
ispatlandığı haller istisna teşkil eder215.
Şimdi, bahsi geçen mesuliyet ağırlaştırılmasının şartlarını, mahiyetini,
hükümlerini ve iş sahibinin yasağının muteber olmadığı halleri tetkik edeceğiz.
A) Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları
Sorumluluğun ağırlaştırılmasının bir kaç şartı vardır. Bu şartlar şunlardır.
1) Türk Hukukunda Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları
Bu ağırlaştırılmış sorumluluk durumları şunlardır:
a) İş Görenin İş Sahibinin Yasağına Rağmen İşe Girişmiş Olması
İş görenin TBK m. 527 / f. II`de beklenmedik halden dahi sorumlu olması için,
onu iş sahibinin yasaklamasına rağmen işi yapmış olması lazımdır 216. İş gören, iş
sahibinin, söz konusu işin hiçbir biçimde yapılmasını istemiyor olmasına karşın,
vekaletsiz iş görmeyi gerçekleştirmişse, artık kazadan bile sorumlu tutulur 217 . İş
sahibinin iradesine muhalefet, işin icrası bakımından değil işe girişme dolayısıyla
olmalıdır. Eğer iş gören, iş sahibinin iradesine ve menfaatine uygun surette işe
214
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 453.
215
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1089.3. Əgər işlərin aparılması sahibkarın elan edilmiş
və ya başqa şəkildə aşkar olunmuş iradəsinə ziddirsə, icraçı zərəri qəsdən və ya ehtiyatsızlıq
üzündən vurmamış olduqda belə, sahibkar qarşısında məsuliyyət daşıyır, amma icraçının öz
müdaxiləsi olmadan da zərərin yarana biləcəyini sübuta yetirdiyi hallar istisna təşkil edir.
216
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682; ZEVKLİLER /
GÖKYAYLA, s. 511; HATEMİ / SEROZAN /ARPACI, s. 488; YAVUZ, B. 8, s. 797;
OLGAÇ Senai, Kazai ve İlmi İçtihaçlarla Borçlar Kanunu, s. 311; BİLGE, s. 329; AKINCI,
s. 315.
217
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 218; ÖZDEMİR, s. 122; TANDOĞAN, Borçlar
Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 683.
63
girişmiş olup da işin icrası esasında iş sahibinin iradesine aykırı hareket ederse TBK
m. 527 / f. II`nin tatbikine gidilmez; bu takdirde, iş gören TBK m. 526 ve m. 527 / f.
I`in ilk cümlesine göre yalnız kusurdan dolayı mesuliyet taşır. Fakat işin görülmesi
esnasında, iş sahibi sadece ifa tarzına muhalefet etmeyip, işin tamamen bırakılmasını
isterse, iş gören bu andan itibaren işe devam ettiğinde kazadan dahi sorumlu olur218.
b) Hukuken Geçerli Bir Yasağın Varlığı
Bununla birlikte, iş sahibinin getirdiği yasaklamanın geçerli olması lazımdır.
Eğer iş gören, kusuru olmaksızın, yanılarak yasağın geçerli olmadığı hissine
kapılmışsa, TBK m. 527 / f. 2`ye göre sorumlu tutulamaz. Çünkü, ortada bir hukuki
bir hata vardır219.
c) İş Sahibi Sonradan İcazet Vermişse
İş sahibi başlangıçtaki yasağına rağmen yapılan işe sonradan icazet vermişse, iş
görenden TBK m. 527 / f. 2`ye dayanarak tazminat isteyemez.
d) İş Görenin İş Sahibinin Yasağını Bilmesi
İş görenin kazadan bile sorumlu tutulabilmesinin için, iş sahibinin iş görme ile
ilgili koyduğu yasağı bilmesi ya da bilecek durumda olmasıdır. Buradaki ihtimanın
ölçüsü de objektiftir.
e) Uygun İlliyet Bağının Varlığı
İş sahibinin yasaklamasına karşın, iş gören bu işi görürse, oluşan zararla iş
görme arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır220. Bu yüzden de, iş gören, uygun
bir illiyet bağı olmayan her türlü zarardan sorumlu tutulmalıdır.
f) İş Sahibinin İspat Külfeti
İş sahibi, işi görmesini açık veya kapalı olarak yasakladığını, bu yasağı iş
görenin bildiğini veya bilmesi lazım geldiğini, zarara uğradığını, zararla iş görme
arasındaki illiyet bağını ispat etmeğe mecburdur.
218
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 218.
219
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 218; ÖZDEMİR, s. 122.
220
VELİDEDOĞLU / ÖZDEMİR, s. 629.
64
TBK m. 527 / f. II hükmüne göre, iş gören, iş sahibinin kanuna ve ahlaka aykırı
bir yasağını dikkate almayabilir. Yani, iş sahibinin hukuka ve ahlaka aykırı bir
yasağına karşın görülen iş, vekaletsiz iş görme sayılır221.
2) Azerbaycan Hukukunda Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Şartları
AMM m. 1089 / f. III`e göre “Eğer işlerin görülmesi zamanı iş, sahibinin ilan
ettiği veya başka şekilde belirlenmiş olduğu iradesine zıt ise, zarar kast veya ihmal
yüzünden meydana gelmiş olsa bile, iş gören iş sahibine karşı sorumlu olur, ama
iş gören, kendi müdahelesi olmadan da zararın meydana gelebileceğini
ispatlandığı haller istisna teşkil eder”. İş gören iş sahibinin iradesine zıt fiilde
bulunmama düşüncesine dayanır. Eğer iş gören iş sahibinin iradesinin zıt hareket
ederek ona bir zarar vermişse, bu zararı ödemekle yükümlüdür. Bu zaman zararın
kast veya ihmalle meydana gelmiş olması önemli değildir. Her iki halde iş gören
zararı tazminle yükümlü olacaktır. Burada iş gören, bir iş görme yasağının olduğu
hallerde beklenmedik halden (kazadan) dahi sorumludur. Fakat kanunkoyucu iş
görene kurtuluş kanıtı getirme imkanı sağlamıştır. Zira, iş gören, kendi müdahelesi
olmasaydı bile bu zararın meydana geleceğini ispatlayarak sorumluluktan
kurtulabilir222.
B) Sorumluluğun Ağırlaştırılmasının Mahiyeti ve Hükümleri
İş görenin sorumluluğun ağırlaştırılmasından ne anlamak lazım geldiği
ihtilaflıdır. Doktrinde hakim olan görüşe göre, burada kusura istinaden mesuliyetin
neticelerinin kapsamı bahis mevzuudur; yani bilerek veya gerekli ihtimamı
göstermemesi neticesinde bilmeyerek, iş sahibinin yasağına aykırı surette işe girişen
kimse kusurludur; tazminat mükellefiyetinin doğması için bu kusurun yasak olan
fiile katılmış olması yeterlidir223. Başka bir deyimle, iş görenin müdahelesinin yasak
olduğunu bilmesi veya bilmesi lazım gelmesi yeterlidir; onun ayrıca fiilin diğer
neticelerini önceden göz önünde bulundurmasına gerek yoktur; iş gören fiile uygun
illiyet bağıyla bağlı bütün neticelerden sorumlu olur. TBK m. 527 / f. II`de
221
TEPECİ, s. 583.
222
ALLAHVERDİYEV, s. 650.
223
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 682.
65
“beklenmedik halden de sorumlu olur” ibaresinin mevcudiyetine rağmen burada
“beklenmedik hal” dolayısıyla değil, başlangıçtaki kusur dolayısıyla illiyet
prensipinin tatbiki neticesinde olan bir mesuliyet karşısında bulunulur; durum
geciken borçlunun, şeyi müsadesiz kullanan ödünç alanın veya emanet olarak bir
şeyi kabul eden kişiyle aynıdır224.
Buna karşılık, TBK m. 527 / f. II, beklenmedik halden sorumluluk halinin tam
bir örneği olduğu da savunulmaktadır; zira iş gören, başlangıçtaki bir kusuru olmasa
dahi adı geçen hüküm icabında tazminat vermekle mükellef tutulabilir; nitekim
kusuru olmaksızın, iş sahibinin yasağını gayri muteber zannederek işe girişen kimse,
TBK m. 527 / f. II`ye göre, beklenmedik halden bile sorumlu olur 225.
Bu görüş tatminkar değildir; çünkü iş sahibinin yasağının muteberliği
hususunda kusuru olmaksızın hataya düşen kimsenin durumu TBK m. 527 / f. II`de
göz
önünde
bulundurulmamıştır;
bu
hükümde
düzenlenen
sorumluluğun
başlangıçtaki kusura dayandığı muhakkaktır; hükmün uygulanabilmesi için iş gören
işe girişirken ya kasden iş sahibinin iradesine aykırı hareket etmiş, yahut da bu
iradeyi araştırmakta ihmal göstermiş olmalıdır. Şu halde burada hukuka aykırı ve
kusurlu olan bir iş görme bahis mevzuudur ki bu aynı zamanda, dar manada bir
haksız fiil olarak vasıflandırılabilir. Her haksız fiilde olduğu gibi failin, yani iş
görenin, müdahelesinin yalnız önceden görebildiği neticelerinden değil, o fiille
uygun illiyet bağıyla bağlı bütün neticelerden sorumlu olması tabidir; TBK m. 527 /
f. II`de bir açıklık olmasaydı dahi, iş görenin başlangıçtaki kusura istinad edilen
fiilinin kusurlu olmayan neticelerinden de sorumlu tutulması umumi esaslardan
çıkarılabilirdi226.
Tüm bu hususlar çerçevesinde, iş görenin TBK m. 527 / f. II`deki
sorumluluktan kurtulma imkanları bakımından, şu neticeler çıkarılabilir.
224
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 223.
225
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 223.
226
naklen TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 224.
66
İş gören, işe girişmekte kusuru olmadığını, yeni iş sahibinin yasağını
bilmediğini ve gerekli özeni göstermesine rağmen bu yasağı öğrenmediğini ispat
ederse adı geçen hükümden dolayı sorumlu olmaz; onun iş sahibinin yasağını, kusuru
olmaksızın gayri muteber zannettiğini ispat etmesi de sorumluluktan kurtarır. Diğer
taraftan illiyet bağını kesen hallerin mevcut olması halinde de sorumluluk ortadan
kalkar. Nihayet, TBK m. 527 / f. II`ye göre, iş gören, müdahelesi olmasa bile
beklenmedik
hal
sonucunda
durumun
gerçekleşeceğini
ispat
ederse
yine
sorumluluktan kurtulur227.
Azerbaycan hukukunda iş görenin sorumluluğun ağırlaştırılması, kusura
dayanan sorumluluk çerçevesinde değerlendirilir, yani bilerek veya gerekli özeni
göstermemesi neticesinde bilmeyerek, iş sahibinin yasağına aykırı surette iş gören
kimse kusurludur; tazminat mükellefiyetinin doğması için bu kusurun yasak olan
fiile katılmış olması yeterlidir. İş görenin müdahelesinin yasak olduğunu bilmesi
veya bilmesinin gerekli olması yeterlidir; onun ayrıca fiilin diğer neticelerini
önceden göz önünde bulundurmasına gerek yoktur; iş gören fiille uygun illiyet
bağıyla bağlı bütün neticelerden mesul olur. AMM m. 1089 / f. III`de zarar “kast
veya ihmal” dışında meydana gelse bile sorumludur diyerek iş göreni kazadan dahi
sorumlu tutmuştur228.
C) İş Sahibinin Yasağının Dikkate Alınmadığı Haller
TBK m. 527 / f. II`ye göre, iş gören, iş sahibinin hukuka veya ahlaka aykırı
yasağını dikkata almağa mecbur değildir. Bu hükümde zikri geçen “ahlâk”
kavramını, BK`nunun diğer bazı maddelerinde olduğu gibi, yazılı olmayan hukuk
manasında anlamak lazımdır. Şu halde iş sahibinin hukuka aykırı olan muhalefeti
geçerli değildir. TBK m. 527 / f. II`de bu hususta açıklık bulunmasaydı dahi aynı
sonuç genel hükümlerden çıkarılabilirdi (TBK m. 26 m. 27 / f. I)229.
227
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 224.
228
Maddenin orjinal metni için 210. dipnota bak.
229
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 225.
67
İş gören, TBK m. 527 / f. I`e göre kazadan da değil sadece kusurdan mesul
olur; iş görme ayni zamanda iş sahibinin menfaatine de uygun ise, iş gören TBK m.
529`daki hakları dermeyan etmesi imkan dahiline girer230.
Azerbaycan Hukukunda ise iş sahibinin yasağı özel düzenlemeye tabi
tutulmamıştır.
§8. İŞ SAHİBİNİN BORÇLARI VE HAKLARI
I. İş Sahibinin Borçları
A) Masrafları Ödeme ve Taahhütlerin İfa Borcu
İş sahibi, kendi yararı için yapılmış olan işte, bu işi yapan kişinin zorunlu ve
yararlı masraflarını faizi ile birlikte ödemek ve işi yapanın bu konuda giriştiği
taahhütleri gerçekleştirmek, yani iş yapanı bu borçtan kurtarmak ve hakim tarafından
takdir olunacak diğer zararları tazmin etmek zorundadır231.
Zarar, iş sahibinin her türlü kusurundan bağımsız olarak tazmin edilmelidir.
Bununla birlikte, iş sahibinin vekalet sözleşmesindeki müvekkilden daha kötü bir
duruma düşmesini engellemek için, Kanun’da, tazminatın hakim tarafından serbestçe
saptanması kabul edilmiştir. Hakim, bu takdiri, işin iş sahibine sağladığı yarar ile
başkası hesabına iş görenin tazminat hakkını göz önünde tutarak gerçekleştirir232.
İş sahibinin o iş için amaçladığı sonuçların gerçekleşmiş olmaması, iş
sahibinin, iş görme nedeniyle, iş görene karşı çeşitli borçlara girmesine engel
değildir. Bir kazanç elde edilmemiş olsa bile, bu yolda bir emek sarf edilmesi ve
özen gösterilmesi yeterlidir. Bu durumda iş sahibinin tazmin borcu doğar233.
Şu halde, iş sahibinin yararına uygun olarak bir işin görülmesi durumunda, iş
sahibinin, iş görene karşı aşağıdaki yükümlülükleri vardır;
230
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 232.
231
ATAAY / SUNGURBEY, s. 401; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 270;
ALLAHVERDİYEV, s. 649.
232
ÖZDEMİR, s. 129.
233
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 299; ALLAHVERDİYEV, s. 650.
68
– İş gören tarafından yapılmış zorunlu ve yararlı masrafları ödemek,
– Durumun özelliği gereğince yapılmış diğer masrafları ödemek,
– Bu masrafların faizlerini ödemek,
– İş göreni, bu iş görme nedeniyle girdiği borçlardan kurtarmak,
– Başkaca zararların karşılığını, hakimin takdirine uygun olarak ödemek.
İş gören tarafından yapılan masrafların tazmininin gerekmediği durumlarda, iş
gören, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre, yaptığı eklentileri ayırıp alma hakkına
sahiptir234.
B) Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Geri Verme Borcu
İş gören, tazmini gerekmeyen bütün harcamaları, özellikle sadece lüks
masrafları nedeniyle, iş sahibine karşı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak
ayırma hakkını kullanabilir. Ayrıca, bağışlama kaydı bulunmadığı için, hukuki bir
nedenden yoksun olan tüm masrafları da, sebepsiz zenginleşme kuralları
çerçevesinde geri isteyebilir 235 . Şu halde, iş sahibi, iş görene karşı, yukarıda
açıklanan çerçevede olmak üzere, sebepsiz zenginleşmeden doğan bir geri verme
borcu altındadır.
C) Ücret Ödeme Borcu
Vekaletsiz olarak görülen iş, bir sözleşme gereğince yapılmış olsaydı, ücret
ödemesi zorunluluğu doğacak idiyse, iş görenin, iş sahibinden ücret istemesi,
hakkaniyete uygun düşer. Bu tip vekaletsiz iş görme durumlarında, iş sahibinin ücret
ödeme borcu doğar.
234
ÖZDEMİR, s. 130; YAVUZ, B. 8, s. 799; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç
İlişkileri, C. II, s. 683; .
235
YAVUZ, B. 8, s. 799; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 683.
69
İş sahibinin ücret ödeme borcunun doğması, iş görende iş sahibini borçlu kılma
iradesinin varlığına, başka bir deyişle, bir bağışlama ya da borcu ifa kasdının
bulunmamasına ve işin de, iş sahibinin yararına olarak yapılmasına bağlıdır236.
II. İş Sahibinin Hakları237
İş sahibi, yapılan işten sağlanan yararları elde etmek hakkını haizdir 238 . İş
sahibinin yararına vekaletsiz iş görme durumlarında, iş sahibinin yararı bulunmuyor
veya onunla birlikte, iş görenin de yararı bulunuyorsa ne olacaktır? Bu çeşit iş
görmede, iş sahibi yapılan işten sağlanan yararları elde edilebilir (TBK m. 530). Şu
halde, iş sahibi, kendisinden başka birinin de yararı düşünülerek yapılmış olan işi
kabul edebilir. İş sahibinin böyle bir işi kabul etmeme olanağı da vardır. Ancak, işi
kabul etmişse, işten sağlanan yarar oranında, işi yapan kişinin masraflarını tazmin
etmek ve onu borçlarından kurtarmakla yükümlüdür239 (TBK m. 530 / c. II; AMM m.
1090 / f. II).
Burada özerinde durulması gereken bir başka nokta da, iş sahibinin icazetidir.
TBK m. 531`e ve AMM m. 1087 / f II`ye göre, iş sahibi iş görenin gördüğü işi
sonradan uygun bulursa (görülen işe sonradan rıza gösterirse) vekalete ilişkin
hükümler uygulama bulur240. Kanunun kendi ifadesi ile, “İşsahibi yapılan işi uygun
bulmuşsa, vekalet hükümleri uygulanır”.
İş sahibi tek taraflı bir hukuki işlem ile icazet verdiğinde, yenilik doğurucu bir
hakkını kullanmış olur. Diğer yenilik doğurucu hakların kullanılmasında olduğu gibi,
icazet de bir kere verildi mi, artık ondan rücu edilemez. Çünkü, iş gören, hukuki
236
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 227.
237
Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları için bakınız: Y.15.HD., 6.4.1985 T, 5668/1295,
www.kazanci.com; Y.15.HD., 6.5.1989 T, 3571/1675, www.kazanci.com; Y.15.HD., 2.2.1987
T, 1841/474, www.kazanci.com; Y.15.HD., 5.4.1988 T, 1485/1358, www.kazanci.com;
Y.15.HD., 6.4.1989 T, 756/1782, www.kazanci.com.
238
ZEVKLİLER / GÖKYAYLA, s. 511; BİLGE, s. 329; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel
Borç İlişkileri, C. II, s. 682; GÜMÜŞ, C. II, B. 2, s. 237.
239
ATAAY / SUNGURBEY, s. 401.
240
Bkz. Y.15.HD., 18.01.2001 T., 5729/290, www.kazanci.com; YHGK, 2111968 T., 977/718,
www.kazanci.com, Y.11.HD, 04.03.1981 T., 812/1665, www.kazanci.com.
70
durumun ne olacağını kesin olarak bilmelidir. Yalnız iş sahibi, irade fesatlarından
birinin varlığını ileri sürerek icazetle bağlı olmama hakkını kullanabilir241.
İcazet, işe başlandıktan sonra açıklanacak bir muvafakattır. Bu muvafakat, iş
daha tamamlanmadan ya da tamamlandıktan sonra verilebilir. İcazet bildirimi,
herhangi bir şekle bağlı değildir. İcazet, örtülü irade açıklaması ile de verilebilir.
Ancak, iş sahibinin, iş görenden hesap verilmesini veya elde edilen kazancın
kendisine devredilmesini istemesi, örtülü olarak icazet verildiğinin karinesi değildir.
Çünkü iş sahibi, hukuka aykırı bir iş görmeye icazet vermese de, TBK m. 530`un I
cümlesine ve AMM`nin m. 1090 / f. II`ye göre, bu hakları kullanabilir. Eğer iş
sahibi, yapılan işe icazet vermezse, borçları sadece elde ettiği kazançla sınırlıdır. Şu
halde, tereddüt durumunda, iş sahibinin icazet verip de kapsamlı borçlar altına
girmek istemeyeceği, daha büyük bir olasılık olarak kabul edilir. İcazetin var
olduğunu kanıtlama görevi iş görene düşer242.
Üzerinde çok fazla tartışma olan bir başka hukuki sorun da, icazetin konusu
olacak vekaletsiz iş görme çeşididir. Bazı hukukçular, hukuka uygun vekaletsiz iş
görmeye de, icazet verilebileceği görüşündedirler. İcazetin verilmesini, hukuka
uygun vekaletsiz iş görmeye verilen bir icazet ile iş görenin, icazet verildikten sonra
artık işin, iş sahibinin yararına uygun olduğunu kanıtlamasına gerek kalmaz. Aslında,
hukuka uygun vekaletsiz iş görmeye icazetin verilmesi, onun hukuki niteliğinde
büyük değişiklikler doğurmaz. Çünkü, icazetin hukuki amacı, vekaletsiz iş görmeye,
vekalete ilişkin kuralların kıyas
yoluyla uygulanmasını mümkün duruma
getirmektedir. Bununla birlikte, hukuka uygun vekaletsiz iş görme hükümleriyle,
vekalet sözleşmesi hükümleri arasında önemli bir ayrılık yoktur. Hatta, işin
görülmesi yüzünden uğranılan zararın giderilmesi bakımından, vekaletsiz iş görenin
hukuki durumu, vekilinkinden daha uygundur 243 . Vekaletsiz iş gören, iş sahibinin
kusuru olmasa bile, bu zarar için uygun bir tazminat isteyebilir (TBK m. 529 / f. I).
241
ÖZDEMİR, s. 134; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 245.
242
ÖZDEMİR, s. 135; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 245 – 247.
243
ÖZDEMİR, s. 135; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 249.
71
Oysa vekilin, böyle bir isteminde, müvekkil, zararın doğmasında kusuru olmadığını
kanıtlayarak tazminat ödemekten kurtulabilir (TBK m. 510 / f. II).
Özetle, hukuka uygun vekaletsiz iş görmeye icazet vermenin yararı, şu
noktalarda görülür; icazet, iş göreni, işin yapılmasının iş sahibinin yararına uygun
olduğunu kanıtlamaktan kurtarır. Birden fazla iş sahibi birlikte icazet vermişlerse,
Türk Borçlar Kanunu’nun 511/I. maddesinin kıyas yoluyla uygulanması sonucunda,
hepsinin müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilir. Türk Hukuku’nda, hukuka
aykırı vekaletsiz iş görmede ise, iş görme, vekaletsiz iş görenin kendi yararına
yapılmakla birlikte, onun faaliyetine icazet verilmesi mümkündür. Aslında, bu tür
durumlarda, sadece TBK m. 530 hükmüne dayanarak, kazanç isteminde
bulunmasındaki yararı daha fazla olmakla birlikte, kural olarak, iş sahibinin, hukuka
aykırı vekaletsiz iş görme durumlarının tümünde, icazet verme hakkını
kullanabileceği kabul edilmektedir244.
İş sahibi fiil ehliyetine sahip değilse, ayırt etme gücü olsa bile, iş görmeye
icazet veremez. Çünkü icazet, iş sahibini daha kapsamlı bir yükümlülük altına sokar.
Bununla birlikte, ayırt etme gücü olmakla birlikte, fiil ehliyeti bulunmayan iş sahibi,
kanuni temsilcisinin izniyle, iş görmeye icazet verebilir245.
Tartışmaya yol açan bir hüküm de Türk Borçlar Kanunu’nun 531. maddesidir.
Bu maddeye göre; “İşsahibi yapılan işi uygun bulmuşsa, vekalet hükümleri
uygulanır.” Bu hüküm, bazı tartışmalara yol açmaktadır. “İş gören, başkasına ait bir
işi yapmakla, o işin sahibine zımmi bir icapta bulunur.” görüşünü savunan
Karahasan’a göre, iş sahibinin icazeti, bu icabın kabulü anlamına gelir ve böylece bir
vekalet sözleşmesi kurulmuş olur. Yani icazet, vekaletsiz iş görmeyi, vekalet
sözleşmesine dönüştürür246.
Bu görüş, bir çok eleştiriye uğramıştır. Gerçekten, vekaletsiz iş görenin bu
faaliyetinde örtülü bir icap niteliği bulmak çok güçtür. Çünkü, iş gören genellikle,
244
ÖZDEMİR, s. 135 – 136; TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 250.
245
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 249.
246
KARAHASAN, s. 1362.
72
işin yapılması ile ilgili faaliyetleri gerçekleştirirken, bir sözleşme yapma amacını
taşımaz. Zaten, vekaletsiz iş görme kurumuna başvurulmasının amacı çoğunlukla,
ortada bir sözleşme yapma olanağı olmaması nedeniyle, iş görenin derhal, iş
sahibinin rızasını almadan onun hukuki alanına müdahale etmesidir. Bazen de
vekaletsiz iş görme, ortaya çıkar. Böyle bir durumda iş görenin fiilinin bir icap olarak
kabul edilebilmesi oldukça zordur. Hele, iş görenin kendi yararına hareket ettiği
durumlarda, onun, iş sahibi ile sözleşme ilişkisine girmek amacında olduğu
söylenemez247.
TBK m. 531`in sonradan verilen rıza anlamında “icazetten” bahseden lafzına
rağmen, burada bir “uygun bulma248” durumu söz konusudur; zira icazet geçersizliği
askıda bir işlemi geçerli kılarken; uygun bulma beyanı, vekaletsiz iş görmeyi vekalet
hükümlerine tâbi tutmaktadır249. Öğretideki bir görüşe göre TBK m. 531, vekaletsiz
iş görmenin tüm türlerinde yani gerek caiz veya caiz olmayan gerçek, gerekse de
iyiniyetli veya kötüniyetli gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeler de uygulanabilir250.
Buna karşılık öğretideki diğer görüş, TBK m. 531`in uygulama alanını sadece iş
görenin menfaatine görüldüğü haller olan caiz ve caiz olmayan gerçek vekaletsiz iş
görmelerle sınırlamakta; (iyiniyetli veya kötüniyetli) gerçek olmayan vekaletsiz iş
görmeyi TBK m. 531 `in uygulama alanı dışında tutmaktadır. Gerçek olmayan
vekaletsiz iş görmede iş sahibinin vereceği rıza sadece mevcut haksız fiil bakımından
bir hukuka uygunluk sebebi oluşturur251.
Diğer taraftan, icazetin verilmesi, bir süreyle de sınırlı değildir. Oysa, TBK m.
4 ve 5 hükümlerine göre bir süre belirlenmeksizin yapılan icapta bile, kabulün ilgili
hükümlerce hesaplanacak bir süre içinde, icabı yapana yöneltilmesi gerekir. Bu
sürenin geçmesinden sonra verilen icazetin, kabul değil, yeni bir icap niteliği
taşıdığını ve vekaletsiz iş görmenin, vekalete dönüştürülmesi için, iş görenin icabı,
247
ATAAY / SUNGURBEY, s. 401.
248
AMM`de “uygun bulma” yerine “beğenme” kullanılmıştır.
249
YAVUZ, B. 8, s. 801 – 802. İcazet ve uygun bulma arasındaki fark için bkz. HATEMİ /
SEROZAN / ARPACI, s. 492-493.
250
YAVUZ, B. 8, s. 801 – 802 .
251
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 460.
73
kabulü gerekir252. TBK’nın 531. maddesinde ise, bu noktaların dikkate alınacağına
ilişkin bir düzenleme yoktur.
İcazet, kural olarak, iş görenle, iş sahibi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir. Yani,
iş gören, iş sahibi adına vekaletsiz olarak bir sözleşme yapmışsa, icazet sonucunda
sözleşmenin karşı tarafı, iş sahibi ile doğrudan doğruya ilişkiye girmiş olur. Ancak
icazet verilmeden önce, üçüncü kişilerin elde ettikleri hakları, bir değişikliğe
uğramaz. Yani bir alacaklının, alacağının vekaletsiz olarak temlikine icazet
vermediği temlik anı ile icazet anı arasında bu alacağa haciz koydurmuş olan üçüncü
kişilerin haklarını ortadan kaldırmaz. Dış ilişkide icazet verilmesi, mutlaka iç ilişkide
icazet verildiği anlamına gelmez253.
İş sahibinin görülen işi uygun bulma gibi bir yükümlülüğü yoktur. Buradaki
uygun bulma beyanı bir yenilik doğuran hakkın 254 kullanılmasıdır 255 ; yoksa bir
vekalet sözleşmesinin kurulmasına yönelik icap olarak değerlendirilemez. Uygun
bulma hata nedeniyle iptal edilebilir. Geçerli bir uygun bulma için, uygun bulmanın
doğuracağı yenilik (borç) doğurucu sonuç göz önüne alındığında, iş sahibinin ayırt
252
ÖZDEMİR, s. 136.
253
TANDOĞAN, Vekaletsiz İş Görme, s. 254.
254
HATEMİ ise bu konuya ilişkin olarak şu görüşleri ileri sürmüştür: “OR. 424 de, maddenin
kenar başlığında “Genehmigung” (icazet), madde metninde “Billigung” (tensip) terimi vardır.
CO. 424 de ise, kenar başlıkta “Approbation”, metinde “ratification” terimi kullanılmıştır. –
Aslında burada teknik anlamda bir “icazet” yoktur. Doğrudan temsil (yetkisiz temsil)
sözkonusu ise, bu olgu da varsa, o zaman “icazet” söz konusu olur. Yetkisiz temsil yoksa,
yapılan işlem esasen iş gören için sonuç doğurmuştur. Şu halde “icazet” ile “askıda” bir işlemi
“geçerli” kılmak söz konusu değildir. Burada bir “Genehmigung” değil “Billigung” (tensip)
söz konusudur ki, yapılan işin kendi hesabına yapmış olmasını kabul etme anlamındadır. Şu
halde “Billigung” “kabul” beyanı anlamında bir yenilik doğuran işlemdir. İş görenin işi
görmekle yaptığı icap, iş sahibinin sahip olması gerekmeyen kabulü ile, vekalet sözleşmesinin
doğmasına yol açmaktadır. EBK m. 10/II, burada duruma uygun yorumlanmalı, “işin
yapılması” ileaktin hükmü cereyanına başlamalı, “tensip” beyanı ile (sarih bir beyan olması
gerekmez!) vekalet sözleşmesi hükümleri doğmalıdır. – Gautschi`nin buradaki görüşü
kanaatimce yerindedir: EBK m. 415`deki irade beyanı, “vekaletsiz iş görme” eylemindeki
icabın kabulü anlamındadır (Gautschi, Art. 424, N. 1 b, s. 519). Taraflar, sözleçmenin hüküm
doğurması anını kararlaştırabileceklerine göre, burada “işin kabulü”, “işin sonuçlarının da iş
sahibine aktarılması; yükümünü doğurmaktadır (Güven kurumuna göre taraf iradelerinin
yorumu)” (bkz. HATEMİ / SEROZAN / ARPACI, s. 492-493).
255
YAVUZ, B. 8, s. 802. İcazetin (onayın) bu anlamı için bkz. KUTLU SUNGURBEY, s. 49 vd.
74
etme gücüne sahip olması yeterli değildir, iş sahibi fiil ehliyetine de sahip
olmalıdır256.
Uygun bulma beyanı açıkça veya zımnen bir şekle tabi olmaksızın yapılabilir.
Kısmi uygun bulma, iş görmeyi oluşturan muhtelif eylemler arasında maddi bir
nedensellik ilişkisi yoksa olanaklıdır; aksi takdirde ya bütün iş görmeyi uygun
bulabilir ya da hiç uygun bulamaz. İş sahibinin uygun bulmasının ayrıca TBK m. 527
/ f. I`e dayalı iş görene yönelik tazminat talebinden vazgeçme bir yorum sorunudur.
Özellikle iş sahibi işin görülmesine ilişkin bütün hal ve şartların bilgisine sahip
olarak, kayıtsız şartsız rıza göstermişse, söz konusu vazgeçme (iş görenin kabulune
dayalı ibra) var sayılır257.
Uygun bulma üzerine vekalete ilişkin hükümler (BK m. 502 vd.) geçmişe etkili
olarak sanki iş gören ve iş sahibi arasında bir vekalet sözleşmesi varmış gibi
uygulama alanı bulur 258 . Zira iş gören vekalet hükümlerinin uygulanmasıyla
vekaletsiz iş görmedekinden daha kötü bir konuma düşmemelidir. Sonuçta vekalet
sözleşmesine ilişkin hükümler, TBK m. 531 çerçevesinde, kanun gereği ve ancak
vekaletsiz iş görmenin temel esaslarına aykırı düşmediği sürece uygulanabilir
hükümlerdir. Örneğin TBK m. 528`in ehliyetsiz vekaletsiz iş görene sağladığı
koruma, m. 531`e göre verilen rızaya rağmen uygulamada kalır259.
§9. ZAMANAŞIMI
Gerçek vekaletsiz iş görmeden doğan alacaklar, sözleşmeden doğanlar gibi,
hakim görüşe göre TBK m. 146 uyarınca 10 yıl içerisinde zamanaşımına uğrar 260. Bu
on yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç anı, iş görenin bu şeyleri ya da yararları
elde ettiği andır 261 . İş görenin yerine getirdiği iş görme ediminin bir sözleşme
256
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 461.
257
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 461.
258
YAVUZ, B. 8, s. 802; YHGK, 3.6.1964, 182/D-6E, 392 K, www.kazanci.com.
259
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 461.
260
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 459; ZEVKLİLER, s. 352; TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç
İlişkileri, C. II, s. 683; HATEMİ / SEROZAN / ARPACI, s. 495; UYGUR, C. 8., s. 9046;
YAVUZ, B. 8, s. 801.
261
BİRSEN, s. 101.
75
içerisinde yerine getirilmesi durumunda kanun kısa bir zamanaşımı öngörmüşse
(örneğin TBK m. 147 / f. 2 ve 3`de öngörülen akdi edimler), iş görenin TBK m.
529`dan doğan tazminat talepleri de söz konusu daha kısa zamanaşımı süresine tabi
olur (dönemsel edimlerden, küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende
satışlardan doğan alacaklar gibi), yani TBK m. 147`deki beş yıllık zamanaşımı
uygulama alanı bulur262.
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görme bakımından ise öğretideki bir görüş iş
sahibinin kazanç devri talebinin TBK m. 146 uyarınca 10 yılda zamanaşımına
uğrayacağını savunmaktadır263. Ancak gerçek olmayan vekaletsiz iş görme temelde
bir haksız fiil oluşturduğu için TBK m. 72 uyarınca iki ve on yıllık zamanaşımı
sürelerine tabidir 264 . Ancak iş görme haksız fiil yanında eş zamanlı olarak bir
sözleşme ihlali oluşturuyorsa TBK m. 146 uygulama bulur 265 . Hukuka aykırı
vekaletsiz iş görme sonucunda, elde edilen yararların devri borcunun on yıllık bir
zaman aşımına tabi tutulması aslında doğru değildir. Çünkü, hukuka aykırı vekaletsiz
iş görmeden doğan borç hukuka aykırı bir fiilden doğduğu için, bunu on yıllık
zamanaşımına bağlamak, yani hukuka aykırı bir fiil hakkında, hukuki fiillere ilişkin
hükümleri kıyas yoluyla uygulamak, bazı durumlarda sakıncalı sonuçlar doğurabilir.
İş sahibinin haklarını haksız olarak kullanan kişiye karşı dava açmayı, on yıla yakın
bir süre erteleyip, iş gören yıllarca çalıştıktan sonra, onun bu işi görmeden elde
ettiklerini, ele geçirmek için zamanaşımının sonlarına doğru dava açması,
hakkaniyete aykırı olur. Bu durumda, haksız fiil davasının tabi olduğu zamanaşımı
süresine ilişkin TBK m. 72 / f. I kıyas yoluyla burada uygulanır. İş sahibinin
haklarının kötüye kullanılması sonucunda kazanç elde edilmişse, iş sahibi, iş görenin
kim olduğunu öğrenme tarihinden itibaren iki yıl ve her halde haksız müdahaleden
262
TANDOĞAN, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, s. 683; GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 459;
YAVUZ, B. 8, s. 799.
263
UYGUR, C. 8., s. 9074; Y. 3. HD., 20.12.2005 T., 13997/14128, www.kazanci.com; YHGK,
26.03.2008 T., 19-268/284, www.kazanci.com.
264
AKBIYIK, s. 59; YAVUZ, B. 9, s. 647; ZEVKLİLER, s. 353. Türk hukukunda vekalete
ilişkin beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı görüşünde: HATEMİ / SEROZAN /
ARPACI, s. 496.
265
AKBIYIK, s. 59-60.
76
itibaren, on yıl içinde kazancın devri isteminde bulunmalıdır266. İş sahibi bilgi alma
ve hesap istemeye yönelik dava hakkını derhal kullanmak zorunda olmayıp,
dürüstlük kuralına (TMK m. 2) uygun bir sürede kullanmalıdır267.
İş görenin talepleri ise TBK m. 82 uyarınca iki ve on yılda zamanaşımına
uğrar268.
AMM`de zamanaşımı müddeti genel olarak 10 yıldır (AMM m. 373 / f. 1).
Türk hukukundan farklı olarak Azerbaycan hukukunda sözleşmeden doğan
alacaklar gibi vekaletsiz iş görmeden doğan alacaklar üç yıl içerisinde zamanaşımına
uğrar.
Eğer iş görenin yerine getirdiği iş görme ediminin bir sözleşme içerisinde
yerine getirilmesi durumunda Mecelle daha kısa bir zamanaşımını öngörmüşse, iş
görenin AMM m. 1090 / f. 1`den doğan tazminat talepleri daha kısa zamanaşımı
süresine tabi olur. Örneğin, taraflar yapmış oldukları hizmet sözleşmesine daha kısa
bir zamanaşımı süresi öngöre bilirler.
Eğer iş görenin AMM m. 1090 / f. 1`den doğan tazminat talepleri de dönemsel
edimlerden doğan alacaklarla ilgiliyse AMM m. 373 / f. 3 uyarınca üç yıllık
zamanaşımı uygulanmalıdır.
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görme bakımından ise iş sahibinin kazanç devri
talebi AMM m. 1090 f. 2 uyarınca iki yılda zamanaşımına uğrayacaktır. Zira burada
iş sahibi gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeden dolayı sebepsiz zenginleşmiştir, iş
gören iş sahibinin elde ettiği menfaatı isteyebilir (AMM m. 1090 / f. 2). İş görenin bu
talebi ise AMM m. 1095`te öngörülen iki yıllık süreye tabidir269.
266
ÖZDEMİR, s. 117-118.
267
GÜMÜŞ, C. II, B. 1, s. 475.
268
AKBIYIK, s. 60.
269
Maddenin orjinal metni şu şekildedir: 1095. Əsassız varlanma obyektini qaytarmaq hüququ
məhrum olana öz hüququnun məlum olduğu vaxtdan ən geci iki il sonra müddətin keçməsinə
görə qüvvədən düşür.
77
§10. SONUÇ
Günümüz hukuk sistemlerinin çoğunda olduğu gibi Türk ve Azerbaycan
Borçlar Hukuku’nda da vekaletsiz iş görmeye ilişkin düzenlemelerin kaynağını
Roma Hukuku’nda yer alan “negotiorum gestio” kurumu oluşturmuştur. Roma
Hukuku’nun günümüz hukukunu Türk ve Azerbaycan Borçlar Hukuku’nu ne kadar
çok etkilediğini görmek için kısa bir karşılaştırma yapmanın yeterli olduğu
anlaşılmaktadır.
Roma Hukuku’nda negotiorum gestio quasi-contractus diye ifade edilen
sözleşme benzerleri kategorisinde düzenlenmiştir. Karşılıklı iki kişinin iradesine
dayanmadığı için sözleşme olarak nitelendirilemeyen bu kategoride iş gören ve iş
sahibi olmak üzere iki taraf bulunmaktadır. Günümüz hukukunda ise hukukçuların
çoğu sözleşme benzerleri kategorisini kabul etmemişlerdir. Ayrıca günümüz hukuk
sistemlerinde vekaletsiz iş görme iş sahibinin yararına ve iş görenin kendi yararına
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Öğretide, genellikle kabul edildiği üzere, iş
sahibinin yararına vekaletsiz iş görmenin de, hukuka uygun ve hukuka aykırı olmak
üzere iki çeşidi bulunur. Hukuka aykırı vekaletsiz iş görme, haksız fiil sayılır ve buna
haksız fiillere ilişkin kurallar uygulanır. Hukuka uygun vekaletsiz iş görme ise,
genellikle hukuki işlem benzeri fiil olarak kabul edilmektedir. Hukuki işlem benzeri
fiiller, toplumsal sonuç doğuran irade açıklamalarıdır. Yani, kişini diğer kişilerle olan
ilişkilerine yöneliktir. Burada irade, sadece fiili nitelikteki bir sonuca yönelmemekle
kalmamakla, aynı zamanda, toplumsal bir amaç da gözetilmektedir.
İş görme, mutlaka kişinin aktif bir fiilini gerektirir. Bu nedenle hareketsizlik,
ihmal veya işin yapılmasına izin verme, katlanma, hiçbir şekile bir iş görme olarak
kabul edilemez. Bir iş görmenin söz konusu olabilmesi için, iş görenin bir işe
başlamış olması ve başladığı işi bitirmesi gerekir.
Vekaletsiz iş görmenin, objektif öğesini oluşturan iş görmenin kapsamını,
vekalet sözleşmesinin konusuyla karşılaştırmak suretiyle, tam olarak açıklayabilmek
mümkün değildir. Ayrıca, iş görmenin, mutlaka malvarlığı niteliğinde olmasına da
gerek yoktur. İş görme tek bir fiilden oluşabileceği gibi, bir faaliyetler zincirinden de
doğmuş olabilir.
TBK m. 526 ve AMM m. 1087`de vekaletsiz iş görme ile ilgili hükümler
bulunur. Buna göre, bir vekalet olmaksızın bir başkasının işini yöneten kişi, giriştiği
78
işi diğerinin yararına ve tahmin olunan amacına gore yapmak zorundadır. Vekaletsiz
iş gören, hukuki işlemler yapabileceği gibi sadece fiili işlemler yaparak da bu
ilişkinin doğmasına yol açabilir. Aynı biçimde, hukuka aykırı fiillerin bir kısmı da
vekaletsiz iş görme sayılabilir. Objektif hukuk kurallarına aykırı bir fiilin, vekaletsiz
iş görmeye konu olmayacağı açıktır. Objektif hukuk kurallarıyla birlikte iş sahibi
dışında kalan üçüncü kişilerin subjektif haklarını ihlal eden fiillerin, genellikle
vekaletsiz iş görmeye konu olabileceği kabul edilmektedir.
Bu durumda, hem Türk, hem de Azerbaycan Hukuku açısından, iş görme ile
ilgili olarak, iş görenin iş sahibinin alanına müdahele etmesi ve adeta onun yerini
alması durumunda, bir iş görmenin gerçekleşmiş olduğu söylenebilir.
Her iki hukuk sisteminde de, vekaletsiz iş görmenin gerçekleşmesi için, yapılan
işin başkasına ait olması gerekir. Zaten bu öğe, vekaletsiz iş görmenin en temel
özelliğidir. Bir işin başkasına ait olduğunun belirlenebilmesi için bazı kıstaslar
vardır. Bunlar, başkasına ait hakların kullanılması veya korunması ve başkasının
borç yükümlülüklerinin yerine getirilmesidir. Ayrıca iş görenin yaptığı hukuki
işlemlerin, başkasının hukuk alanında doğrudan doğruya veya dolayısıyla etki
meydana getirmesine yönelen bir irade, işin başkasına ait olup olmadığını
saptanmasında başvurulan bir kıstastır.
Bir işin başkasına ait olup olmadığı saptanırken, başvurulan subjektif kıstasa
göre, başkasının işi görülürken, iş gören açısından önemli olan, yapılan hukuki
işlemin iş sahibinin hukuki alanına doğrudan doğruya veya dolayısıyla etki etmesine
yönelik bir irade taşıyıp taşımadığıdır. Ancak kendi yararına başkasının işini görme
durumlarında, böyle bir irade bulunmadığı için, aslında, burada subjektif bakımdan
başkasına ait bir işin görülmesinden söz edilemez. Subjektif bakımdan başkasına ait
işler konusunda bir saptama yapılırken dikkat edilmesi gereken nokta, o işin
öncelikle objektif bakımdan belli bir kişiye ait olup olmadığının belirlenmiş
olmasıdır. Bu yüzden bir işin objektif bakımdan belli bir kişiye ait olduğunu
saptanmadan, subjektif kıstasa başvurulamaz. Yani, subjektif kıstas, objektif
bakımdan belirsiz işler için önem taşıyan, ikincil bir kıstastır.
Geçerli bir vekaletsiz iş görme ilişkisinin kurulabilmesi için aranan objektif
öğelerden bir diğeri de, iş görenin vekaletinin olmamasıdır. Yani, iş sahibinin, iş
görene herhangi bir yetki vermemiş olması gerekir. İş gören ile iş sahibi arasındaki
79
herhangi bir nedene dayanan hukuki ilişkinin varlığı, vekaletsiz iş görmenin varlığını
engeller.
TBK m. 526`da AMM m. 1087 / f. I`de geçen “vekaleti olmaksızın” ifadesi,
günümüzde geniş yorumlanmaktadır. Yani, iş gören ile iş sahibi arasında vekalet
sözleşmesi dışında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunması ve bu hukuki ilişkiye
dayanılarak iş görülmesi durumunda da, artık vekaletsiz iş görme hükümlerine
başvurulması mümkün değildir.
İş sahibinin yararına hareket etme iradesi, vekaletsiz iş görmenin zorunlu bir
öğesi olarak kabul edilmemiştir. İş gören, kimin yararına faaliyette bulunursa
bulunsun, iş görme amacıyla hareket etmişse, vekaletsiz iş görme ilişkisi kurulabilir.
Başka bir ifadeyle, işin, fiili sonucuna yönelmiş bir ifade söz konusu olup, iş görenin
ayrıca işin başkasına ait olduğunu açıkça bilmesi ya da başkasına yarar sağlama
amacı taşıyıp taşımaması önemli değildir.
İşin gerçek sahibinin şahsında hataya düşülmesi, yapılan işin niteliğini
etkilemez. Ayrıca iş gören, iş sahibinin kim olduğunu tam olarak bilmesi zorunlu
değildir. İş gören, kimin yararına faaliyette bulunursa bulunsun, iş görme amacı ile
hareket ettiği sürece, vekaletsiz iş görme doğmuş sayılır. İş görenin, ayrıca, işin
kimin olduğunu açıkça bilmesi ve onun yararını gözetme amacını taşıması önemli
değildir.
Türk Hukukundaki icazet, Azerbaycan Hukukundaki düzenlemelere göre,
farklılıklar göstermez. Yani, icazetin tek taraflı, yenilik doğurucu bir hak olduğuna
ve işe başladıktan sonra açıklanabileceğine ilişkin kurallar, Türk Hukukunda da
geçerlidir. İcazet, şekle bağlı değildir.
İş sahibinin icazeti, hukuka aykırı, kendi yararına vekaletsiz iş görmeyi, hukuka
uygun duruma getirebilir. Bu durumda, iş görenin, haklarının isteyebilmek için, artık
iş görmenin iş sahibinin yararına uygun olduğu ve işe, iş sahibinin yasaklamasına
karşın girişilmediği iddialarının kanıtlanmasına gerek kalmaz. Eğer iş sahibi, yapılan
işe icazet vermezse, borçları, sadece elde ettiği kazançla sınırlı olur.
Bazı
hukukçular,
hukuka
uygun
vekaletsiz
iş
görmeye
de,
icazet
verilebileceğini savunmaktadırlar. Böylece vekaletsiz iş görme, vekalet sözleşmesine
dönüşür ve artık, vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Aslında, hukuka uygun
vekaletsiz iş görme ile vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler arasında, önemli bir
80
fark yoktur. Hatta, işin görülmesinde uğranılan zararın tazmini bakımından,
vekaletsiz iş görenin hukuki durumu, vekilinkinden daha elverişlidir. Vekaletsiz iş
gören, iş sahibinin kusuru olmasa bile, bu zarar için uygun bir tazminat isteyebilir.
Oysa, vekilin isteminde, müvekkil, zararın doğmasında kusurlu olmadığını
kanıtlayarak, tazminat ödemekten kurtulur.
Ayrıca hukuka uygun olan vekaletsiz iş görmede, iş görenin borçları hakkında
icazet verilmemiş olsa bile, vekalet sözleşmesine ilişkin kurallar, kıyas yoluyla
uygulanır. Kısaca, hukuka uygun vekaletsiz iş görmede, icazet vermenin pratik
yararı, iş göreni, işin yapılmasının iş sahibinin yararına uygun olduğunu
kanıtlamaktan kurtarmasıdır.
Türk ve Azerbaycan Hukuk öğretilerinde, kendi yararına vekaletsiz iş görene
tanınmış olan yetkilerin, sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar niteleğini taşıdığı
genellikle kabul edilmektedir. İş gören, kendi yararına vekaletsiz iş görmüşse, bu iş
görme yüzünden uğradığı zararlar ve yaptığı masraflar için, iş sahibine karşı, sadece
iş sahibinin malvarlığındaki zenginleşme oranında istemde bulunabilir. Bunun için
de, iş sahibinin böyle bir iş görme nedeniyle, bir kar elde etmiş olması gerekir.
Çünkü iş görenin masrafları, ancak bu kar oranında tazmin edilebilir.
Son olarak, Türk ve Azerbaycan Hukuklarında vekaletsiz iş görmeye ilişkin
kuralları karşılaştırırsak; her iki hukuk sisteminde de, öncelikle bu kurumun, iki
tarafın olduğunun belirtilmesi gerekir. Birisi, vekaletsiz olarak başkasının işini gören,
diğeri ise, vekalet vermemesine karşın, işi görülen iş sahibidir. Böyle bir işin
yapılması, iş gören ile iş sahibi arasında herhangi bir sözleşme olmamasına karşın,
bir borç ilişkisi doğmasına yol açar.
Her iki hukuk sisteminde de, asıl yükümlülük, vekaletsiz iş görene aittir. Türk
Hukukundaki düzenlemeye göre, – ki ayni durum Azerbaycan Hukukundaki iş
sahibinin yararına vekaletsiz iş görme açısından da geçerlidir – iş gören işe
başlamışsa, bunu bir bütün olarak tamamlamak zorundadır. Vekaleti olmadan
başkasının işini idare etmeye kalkışan kişi, bu işi görürken tüm dikkat ve özeni
göstermek zorundadır.
Her iki hukuk sistemine göre, vekaletsiz iş gören, kural olarak, her türlü ihmal
ve kusurdan sorumludur. Ayrıca, işin kendisi için bir yarar taşımadığını ireli sürerek
sorumluluğun hafifletilmesini isteyemez. Vekaletsiz iş gören, işi görürken, makul bir
81
insandan beklenen biçimde, işin gerektirdiği özen ve dikkati göstermezse, verdiği
zarardan sorumlu olur.
Ancak, iş sahibinin, karşı karşıya kaldığı bir zararı ortadan kaldırmak için
girişilen bir vekaletsiz iş görme durumu sözkonusu ise, iş görenin sorumluluğu
hafifletilebilir. İş sahibinin yasaklamasına karşın iş görülmesi durumunda, tam
tersine, iş görenin sorumluluğunun kapsamı artırır, yani sorumluluğu ağırlaştırır.
Vekaletsiz iş görenin, işi bitirdiği zaman, iş sahibine hesap verme ve bu iş
nedeniyle tüm elde ettiklerini iş sahibine devretme borcu, hem Türk Hukukunda,
hem de Azerbaycan Hukukunda geçerlidir.
Buna karşılık, iş sahibi de, lehine yapılmış iş ve hizmetler yüzünden iş görenin
uğradığı zararları ve yaptığı mastafları ödemek zorundadır. İş gören, başkasının işini
görürken, yaptığı faaliyetler sonucunda, kendi malvarlığında bazı eksilmeler
olmuşsa, bunları iş sahibinden isteyebilir. Ancak, iş sahibi, yapılan masraflar
araından zorunlu ve yararlı olanları öder, değerlerini yani, lüks masrafları ödemek
zorunda değildir.
Yukarıda çok kısa şekilde özetlemeye çalıştığımız durumlardan da anlaşılacağı
üzere Türk Hukuku’nda düzenlenen vekaletsiz iş görme ile Azerbaycan Hukuku’nda
düzenlenen vekaletsiz iş görme kurumu büyük benzerlikler göstermektedir. Hatta bu
iki hukuk sistemindeki düzenlemelerin birçoğu aynıdır. Bu durum da başlangıçta
belirttiğimiz, Kıta Avrupası’nın ve dolayısıyla Türk ve Azerbaycan Hukuku’nun
kaynağının Roma Hukuku olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
82
BİBLİYOGRAFYA
AKBIYIK Azra Arkan
:Gerçek Olmayan Vekaletsiz İş Görme,
İstanbul 1999.
AKINCI Şahin
:Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Konya
2004.
AKİPEK Jale /
AKINTÜRK Turgut /
KARAMAN Derya Ateş
:Türk
Medeni
Hukuku
Başlangıç
Hükümleri Kişiler Hukuku, B. 8., İstanbul
2011.
ALLAHVERDİYEV Sabir
:Azərbaycan Respublikası Mülki Hüququ,
C. 2., Bakı 2001.
ARSEBÜK Ahmet Esat
:Borçlar Hukuku, C. I, B. 2, İstanbul
1943.
ATAAY Aytekin /
SUNGURBEY İsmet
:Açıklamalı Medeni Kanun ve Borçlar
Kanunu, B. 3, İstanbul 1968.
ATİYER Kudret
:Medeni Hukukta Tasarruf Muameleleri,
Ankara 1953.
AYAN Mehmet /
AYAN Nurşen
:Karşılaştırmalı – İçtihatlı – Notlu Türk
Medeni Kanunu & Türk Borçlar Kanunu,
Konya 2011.
83
AYAN Mehmet
:Eşya Hukuku II Mülkiyet, B. 4, Konya
2012.
BAŞÖZ Lütfü /
ÇAKMAKÇI Ramazan
:Gerekçeli Karşılaştırma Tablolu Eski ve
Yeni Kanun Maddeleri ile Birlikte Türk
Borçlar Kanunu, İstanbul 2011.
BERKİ Şakir
:Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara
1973.
BİLGE Necip
Hukuku
:Borçlar
Özel
Borç
Münasebetleri, Ankara 1971.
BİRSEN Kemaleddin
:Borçlar Hukuku Dersleri, I Kitap, B. 3,
İstanbul 1954.
DURAL Mustafa /
ÖĞÜZ Tufan
:Kişiler Hukuku, B. 10., İstanbul 2010.
EREN Fikret
:Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 13,
İstanbul 2011.
ƏSGƏROV İdris
:Azərbaycan
Respublikası
Mülki
Məcəlləsinin Kommentariyası, C. IV,
Bakı 2011.
Çev. RADO Türkan
Borçlar
:Gaius:İnstitutiones,
Kısmı,
İstanbul 1953.
GÖKTÜRK Hüseyin Avni
:Borçlar
Hukuku
2.
Kısım,
Aktin
Muhtelif Nevileri, Ankara 1951.
GÜMÜŞ Mustafa Alper
:Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. II,
B. 1, İstanbul 2010.
84
GÜMÜŞ Mustafa Alper
:Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. II,
B. 2, İstanbul 2012.
GÜRSOY Kemal Tahir
:Borçlar
Hukuku,
Aktin
Muhtelif
Nevileri, Ankara 1955.
HATEMİ Hüseyin
:Türk Hukuku`nda “Gerçek Olmayan
Vekaletsiz İş Görme” Kurumuna İlişkin
Düşünceler,
Prof.
Dr.
M.
Kemal
Oğuzman`ın Anısına Armağan, İstanbul
2000.
HATEMİ Hüseyn /
SEROZAN Rona /
ARPACI Abdulkadir
:Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul
1990, s. 488.
HATEMİ Hüseyn
:Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul
1999.
Çev. UMUR Ziya
:Iustinianus:Institutiones, İstanbul 1968.
Çev. UMUR Ziya
:Iustinianus: Institutiones, İstanbul 1955.
KARAHASAN Mustafa Reşit
:Türk
Borçlar
Hukuku,
Özel
Borç
İlişkileri, C. IV, İstanbul 1992.
KARAMAN Hayreddin
:Yeni
Gelişmeler
Karşısında
Hukuku, B. 6., İstanbul 2011.
KOSCHAKER Paul /
İslam
85
ATİYER Kudret
:Modern Özel Hukuka Giriş Olarak
Roma Özel Hukukunun Ana Hatları,
Ankara 1977.
KUTLU SUNGURBEY Ayfer
:Yetkisiz Temsil, İstanbul 1988.
OĞUZMAN Kemal /
SELİÇİ Özel/
OKTAY – ÖZDEMİR Saibe
: Eşya Hukuku, B. 14, İstanbul 2011.
OĞUZMAN Kemal /
SELİÇİ Özel/
OKTAY – ÖZDEMİR Saibe
:Kişiler Hukuku, B. 11., İstanbul 2011.
OLGAÇ Senai
:Kazai
ve
İlmi
İçtihatlarla Borçlar
Kanunu, B. 2, Ankara 1976.
OLGAÇ Senai
:Kazai ve İlmi İçtihatlarla Türk Borçlar
Kanunu ve İlgili Hususi Kararlar, C. II,
Ankara 1969.
ÖZDEMİR H. Gökçe
:Roma ve Türk Hukukunda Vekaletsiz İş
Görme (Negotiorum Gestio), Ankara
2001.
ÖZSUNAY Ergun
:Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, B. 4.,
İstanbul 1979.
RADO Türkan
:Roma
Hukuku
Dersleri,
Borçlar
Hukuku, İstanbul 1983.
TANDOĞAN Haluk
:Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C.
II, İstanbul 2010.
86
TANDOĞAN Haluk
:Mukayeseli Hukuk ve Hususiyle Türk
İsviçre Hukuku Bakımından Vekaletsiz
İş Görme, İstanbul 1957.
TANDOĞAN Haluk
:Vekaletsiz İş Görenin Ücret Talebi,
A.Ü.H.F.D., C. 12, S. 1 – 2, Ankara
1956.
TEKİNAY S. Sulhi /
AKMAN Sermet /
BURCUOĞLU Haluk /
ALTOP Atilla
:Borçlar Hukuku, B. 5, İstanbul 1984.
TEPECİ Kamil
:Borçlar Kanunu, Ankara 1954.
UYGUR Turgut
:Borçlar Kanunu (Açıklamalı-İçtihatlı),
C. VIII, B. 2, Ankara 2003.
VON TUHR Andreas
:Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C. I
– II, (Çev: Edege Cevat) Yargıtay
Yayını, No. 15, Ankara 1983.
www.kazanci.com
YAMAN Ahmet /
ÇALIŞ Halit
:İslam Hukukuna Giriş, B. 2., İstanbul
2012.
YAVUZ Cevdet
:Borçlar
Hukuku
Dersleri,
Özel
Hükümler, B. 9., İstanbul 2011.
YAVUZ Cevdet
:Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler,
B. 8, İstanbul 2009.
87
ZEVKLİLER Aydın /
GÖKYAYLA K. Emre
:Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkiler, B.
11, Ankara 2010.
Download