T.C. BAġBAKANLIK GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE TÜRK YARGI SĠSTEMĠ VE YARGI BÜROKRASĠSĠ BAġBAKANLIK UZMANLIK TEZĠ Hazırlayan NAZMĠ KÜÇÜKYAĞCI Tez DanıĢmanı BÜLENT TAġAN Ankara Nisan-2012 i Nazmi KÜÇÜKYAĞCI‟ya ait “GeçmiĢten Günümüze Türk Yargı Sistemi ve Yargı Bürokrasisi” adlı çalıĢma, komisyon tarafından BaĢbakanlık Uzmanlık Tezi olarak kabul edilmiĢtir. ISBN: 978-605-86393-0-0 Bu çalıĢmanın sorumluluğu yazarına aittir. Ġnternet adresi ve yazar adı belirtilmek kaydıyla yayın ve referans olarak kullanılabilir. Bu e-kitap resmi olarak http://www.igb.gov.tr adresinde yer almaktadır. ii ÖZET Günümüz modern devletin en önemli üç görevi yasama, yürütme ve yargıdır. Bu üç organ ulusa ait egemenliği kullanmaktadır. Bu üç organdan biri olan yargının en önemli görevi, toplum hayatında ortaya çıkan hukuka aykırılıkları saptama ve uyuĢmazlıkları çözmektir. Bu görevin sağlıklı bir Ģekilde yürütülebilmesi için bağımsız ve iyi donatılmıĢ etkin bir yargı sisteminin bulunması Ģarttır. Yargı hizmetlerinin daha etkili ve verimli Ģekilde yerine getirilmesi, bir toplumun refah ve mutluluğunun temel koĢuludur. Yargı faaliyetinin hızlı ve etkin çalıĢması, yargı sisteminin ve bürokrasisinin çağdaĢ geliĢime paralel olarak geliĢim sağlamasıyla bağlantılıdır. Zira yargıda en önemli sorun adalete çabuk ulaĢabilmektir. “Geç gelen Adalet, Adalet değildir.” sözü bunun veciz bir ifadesidir. Bugüne kadar Türk yargı sistemi dünyadaki ve ülkemizdeki değiĢimlere ayak uyduramayarak, bu değiĢim ve geliĢmelerin gerisinde kalmıĢtır. Yargıda artan sorunlar yargının etkinliğini ve verimliliğini azaltmıĢtır. Bunun sonucunda yargı hizmetlerinde bürokrasi artmıĢtır. VatandaĢlar artık adaleti dağıtan mahkeme kapılarını bir hak arama mercii olarak değil; bir çile kapısı olarak algılamaya baĢlamıĢtır. Bu bağlamda incelenmeye değer görülen ve beĢ bölüm olarak hazırlanan “GeçmiĢten Günümüze Türk Yargı Sistemi ve Yargı Bürokrasisi” baĢlıklı çalıĢmamızın birinci bölümünde; yargı kavramının tanımı yapılmıĢ, organik ve fonksiyonel anlamda yargının tanımları ve özelliklerine değinilmiĢ, daha sonra yargı ile ilgili temel kavramlar ve yargı organına hâkim olan temel ilkeler ortaya konulmuĢtur. Ġkinci bölümde Cumhuriyet öncesi Türk yargı sisteminin temelini oluĢturan Osmanlı yargı sistemi; Tanzimat öncesi Osmanlı yargı sistemi ve Tanzimat sonrası Osmanlı yargı sistemi ayrımı yapılarak ele alınmıĢtır. Bu bölümde özellikle Türkiye Cumhuriyet yargı sistemini temelini oluĢturan Tanzimat sonrası Osmanlı Yargı Sisteminde yargı reformlarının nedenleri, bu dönemdeki mahkemeler, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve yüksek yargının geliĢimi ile yargı teĢkilatını tamamlayan diğer yardımcı yargı kurumlarının oluĢumu ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır. Üçüncü bölümde tarihsel ve örgütsel bir yaklaĢımla 1921, 1924 ve 1961 Anayasalarındaki yargı sistemleri ve özellikleri ortaya konulmuĢtur. Dördüncü bölümde yürürlükte olan 1982 Anayasasındaki yargı sistemi, yargı teĢkilatının örgütlenmesi ve genel özellikleri ile yargı görevlileri ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır. BeĢinci ve son bölümde bürokrasi ve yargı bürokrasisi kavramının neyi ifade ettiği, yargıda bürokrasinin nedenleri, ayrıntılı tablolarla ortaya konulan yargıdaki iĢ yükü ve yargıda bürokrasinin azaltılması için ne gibi çalıĢmaların yapıldığı incelenmiĢtir. ÇalıĢma konu üzerinde yapılan genel bir değerlendirme ve yargı bürokrasisinin azaltılması için ek olarak neler yapılabileceğini özetleyen sonuç bölümüyle sona ermiĢtir. i ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ................................................................................................................................. i ĠÇĠNDEKĠLER ................................................................................................................. ii KISALTMALAR ............................................................................................................. ix ġEKĠL VE GRAFĠKLER ................................................................................................. x TABLOLAR ..................................................................................................................... x GĠRĠġ ................................................................................................................................ 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM YARGI ORGANI VE ÖZELLĠKLERĠ 1.YARGI TERĠMĠNĠN TANIMI ..................................................................................... 3 1.1 Organik Anlamda Yargı.......................................................................................... 4 1.2 Fonksiyonel Anlamda Yargı ................................................................................... 5 1.2.1 Maddî Kriter ................................................................................................. 6 1.2.2 ġeklî (Organik) Kriter ................................................................................... 7 1.2.3 Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri .................................................. 7 2.YARGI ĠLE ĠLGĠLĠ TEMEL KAVRAMLAR .............................................................. 8 2.1 Yargı Kolu .............................................................................................................. 8 2.2 Mahkeme ................................................................................................................ 8 2.3 Mahkemelerin Tasnifi ............................................................................................. 9 2.3.1 KuruluĢ ve ÇalıĢma Biçimlerine Göre Mahkemeler ..................................... 9 2.3.1.1 Tek Hâkimli Mahkemeler ....................................................................... 9 2.3.1.2 Çok Hâkimli Mahkemeler (Toplu Mahkemeler) .................................. 10 2.3.2 Yargı Sistemi Ġçeriğine Göre Mahkemeler ................................................. 10 2.3.2.1 Ġlk derece Mahkemeler ......................................................................... 10 2.3.2.2 Üst derece Mahkemeler ........................................................................ 10 2.3.3 Görmeyi ÜstlenmiĢ Oldukları UyuĢmazlığın Niteliğine Göre Mahkemeler .......................................................................................................................... 10 2.3.3.1 Genel Mahkemeler ................................................................................ 11 2.3.3.2 Özel Mahkemeler .................................................................................. 11 2.4 Kanun Yolu ve ÇeĢitleri ....................................................................................... 11 2.4.1 Olağan(Normal/Adi) Kanun Yolları: .......................................................... 12 2.4.2 Olağanüstü(Fevkalade) Kanun Yolları: ...................................................... 12 2.5 ÇekiĢmeli/ ÇekiĢmesiz Yargı ĠĢleri ve Yargılama(Usul) Hukuku ........................ 13 ii 3.YARGI ORGANINA HÂKĠM OLAN TEMEL ĠLKELER ........................................ 14 3.1 Tabiî (Kanunî, Olağan) Hâkim Ġlkesi ................................................................... 14 3.2 Hâkimlerin Bağımsızlığı Ġlkesi ............................................................................. 16 3.2.1 Yasama Organına KarĢı Bağımsızlık .......................................................... 18 3.2.2 Yürütme Organına KarĢı Bağımsızlık ........................................................ 19 3.2.3 Yargı Organına KarĢı Bağımsızlık ............................................................. 20 3.2.4 Yargının Basına KarĢı Korunması .............................................................. 21 3.2.5 Yargının Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması ............................................... 23 3.3 Hâkimlik Teminatı ................................................................................................ 24 3.3.1 Azledilmeme Teminatı ............................................................................... 25 3.3.2 Emekliye Sevk Edilmeme Teminatı ........................................................... 26 3.3.3 Malî Teminat (Aylık ve Ödeneklerinden Yoksun Kılınamama Teminatı ) 26 3.3.4 Coğrafî Teminat .......................................................................................... 27 3.3.5 Ġdarî Görevlere ve Savcılık Sınıfına Atanmama Teminatı ......................... 29 ĠKĠNCĠ BÖLÜM CUMHURĠYET ÖNCESĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ 1.KLASĠK DÖNEM(OSMANLI TANZĠMAT ÖNCESĠ) YARGI SĠSTEMĠ............... 31 1.1 Genel olarak Klasik Dönem Yargı Sisteminin Özellikleri ................................... 33 1.2 Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları ....................................................................... 35 1.2.1 Temel(Ana) Yargı Kurumları ..................................................................... 36 1.2.1.1 ġer‟i Mahkemeler ................................................................................. 36 1.2.1.2 Divanlar ............................................................................................... 37 1.2.1.3 Özel Mahkemeler .................................................................................. 39 1.2.1.4 Ġnzibat ve Ġhtisap Müesseseleri ............................................................. 41 1.2.2 Yardımcı Yargı Kurumları.......................................................................... 42 1.2.2.1 Ġfta (Fetva Verme) ................................................................................ 42 1.2.2.2 Esnaf Heyetleri(Loncalar)..................................................................... 42 1.3 Yargı Görevlileri ................................................................................................... 43 1.3.1 Kazasker...................................................................................................... 43 1.3.2 Kadı ............................................................................................................. 44 1.3.3 Kadı Yardımcıları ....................................................................................... 44 1.3.3.1 Naib ....................................................................................................... 44 1.3.3.2 Muhsır ................................................................................................... 45 iii 1.3.3.3 SubaĢı .................................................................................................... 46 1.3.3.4 AsesbaĢı ................................................................................................ 46 1.3.3.5 ÇavuĢ .................................................................................................... 47 1.3.3.6 Tercümanlar .......................................................................................... 47 1.3.3.7 MüĢavirler ............................................................................................. 48 1.3.3.8 MübaĢirler ............................................................................................. 48 1.3.3.9 Kâtipler ................................................................................................. 48 1.3.3.10 Kassamlar............................................................................................ 49 2.OSMANLI TANZĠMAT SONRASI YARGI SĠSTEMĠ ............................................. 49 2.1 Yargı Reformlarının Nedenleri ............................................................................. 50 2.1.1 Geleneksel Hukuki Yapının Yetersiz Kalması ve KanunlaĢtırma Hareketleri .......................................................................................................................... 50 2.1.2 Geleneksel Yargı TeĢkilâtının Yetersiz Kalması ........................................ 50 2.1.3 Yabancı Devletlerin Baskıları ..................................................................... 51 2.1.4 Yeni GeliĢmeler KarĢısında Eğitim Sisteminin Yetersiz Kalması ............. 51 2.1.5 Merkezî Otoriteyi Güçlendirme Eğilimi ..................................................... 52 2.1.6 Ticarî GeliĢmeler ........................................................................................ 53 2.2 Tanzimat Devrinde Yargı TeĢkilatı ...................................................................... 53 2.2.1 Adliye Nezâreti‟nin KuruluĢu ..................................................................... 53 2.2.2 Tanzimat Sonrası Mahkemeler ................................................................... 55 2.2.2.1 Ticaret Mahkemeleri ............................................................................. 55 2.2.2.2 Nizamiye Mahkemeleri......................................................................... 57 2.2.2.3 ġer‟iye Mahkemeleri............................................................................. 59 2.2.2.4 Ġmtiyazlı Vilâyet Mahkemeleri ............................................................. 60 2.2.2.5 Özel Mahkemeler .................................................................................. 61 2.3 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve Yüksek Yargının GeliĢimi ......................... 63 2.3.1 Divân-ı Ahkâm-ı Adliye(Yargıtay) ............................................................ 65 2.3.2 ġûra‟yı Devlet (DanıĢtay) ........................................................................... 66 iv 3.YARGI TEġKĠLATINI TAMAMLAYAN DĠĞER YARDIMCI YARGI KURUMLARININ OLUġTURULMASI ...................................................................... 68 3.1 Müddeî-yi Umumîler (Savcılar) ........................................................................... 68 3.2 Mukavelât Muharrirleri (Noterler)........................................................................ 69 3.3 Muhâmîler (Avukatlar) ......................................................................................... 69 3.4 Ġcra Daireleri ......................................................................................................... 71 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1921-1982 TÜRK YARGI SĠSTEMĠ 1.1921 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 72 1.1 Ġstiklal Mahkemeleri ve Özellikleri ...................................................................... 73 2.1924 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 76 2.1 Yüksek Mahkemeler ............................................................................................. 78 2.2.1 Yargıtay ...................................................................................................... 78 2.2.2 DanıĢtay ...................................................................................................... 79 2.2.3 Yüce Divan ................................................................................................. 80 3.1961 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 81 3.1 Yüksek Mahkemeler ............................................................................................. 85 3.1.1 Yargıtay ...................................................................................................... 85 3.1.2 DanıĢtay ...................................................................................................... 87 3.1.3 Askeri Yargıtay ........................................................................................... 88 3.1.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi ................................................................ 89 3.1.5 UyuĢmazlık Mahkemesi ............................................................................. 90 3.1.6 Anayasa Mahkemesi ................................................................................... 91 3.2 Yüksek Hâkimler Kurulu ...................................................................................... 93 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÜNÜMÜZ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ 1.1982 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 95 2.YARGI TEġKĠLATININ ÖRGÜTLENMESĠ VE GENEL ÖZELLĠKLERĠ ............. 99 2.1 Adli Yargı Örgütlenmesi .................................................................................... 100 2.1.1 Ġlk Derece Mahkemeleri ........................................................................... 101 2.1.2 Bölge Adliye Mahkemeleri ....................................................................... 106 2.1.3 Yargıtay .................................................................................................... 108 v 2.2 Ġdari Yargı Örgütlenmesi .................................................................................... 111 2.2.1 Ġlk Derece Mahkemeleri ........................................................................... 111 2.2.2 Bölge Ġdare Mahkemeleri ......................................................................... 113 2.2.3 DanıĢtay .................................................................................................... 113 2.2.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi .............................................................. 116 2.3 Askeri Ceza Yargısı ............................................................................................ 118 2.3.1 Ġlk Derece Mahkemeler ............................................................................ 119 2.3.2 Askeri Yargıtay ......................................................................................... 120 2.4 UyuĢmazlık Mahkemesi ..................................................................................... 122 2.5 Anayasa Mahkemesi ........................................................................................... 124 2.6 Diğer Yargı Kurumları........................................................................................ 130 2.6.1 Adalet Bakanlığı ....................................................................................... 130 2.6.2 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ....................................................... 135 2.7 Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar ............. 139 3.YARGI GÖREVLĠLERĠ ........................................................................................... 143 3.1 Hâkimler ............................................................................................................. 143 3.2 Savcılar ............................................................................................................... 145 3.3 Adalet Komisyonları ........................................................................................... 148 3.4 Adliye Memurları ............................................................................................... 149 3.4.1 Yazı ĠĢleri Müdürü .................................................................................... 150 3.4.2 Zabıt Kâtibi ............................................................................................... 150 3.4.3 MübaĢirler ................................................................................................. 151 3.4.4 Kolluk Görevlileri ..................................................................................... 151 3.4.5 Diğer Yargı Görevlileri ............................................................................. 152 3.5 Yargı Profesyonelleri .......................................................................................... 153 vi BEġĠNCĠ BÖLÜM YARGI BÜROKRASĠSĠ 1.BÜROKRASĠ VE YARGI BÜROKRASĠSĠ KAVRAMI ........................................ 154 2.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN NEDENLERĠ VE YARGININ Ġġ YÜKÜ ................ 159 2.1 Yargı Bürokrasisinin Nedenleri .......................................................................... 159 2.1.1 Ġnsan Kaynaklarının Nicelik ve Nitelik Olarak Yetersiz Olması ............. 159 2.1.2 Fiziki ve Teknolojik Alt Yapının Yetersiz Olması ................................... 165 2.1.3 Yargı Sisteminin Kurumsal ve Yapısal OluĢumdaki Eksiklik ve Yetersizlikler ................................................................................................... 169 2.1.4 Mevzuat Alt Yapısındaki Eksiklikler ....................................................... 170 2.1.5 Yargılama Usullerinin KarmaĢıklığı ve Yargılama Giderlerinin Yüksek Olması ............................................................................................................. 172 2.1.6 Diğer Nedenler .......................................................................................... 176 2.2 Yargının ĠĢ Yükü ................................................................................................ 178 2.2.1 Adli Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü ....................................................... 178 2.2.2. Ġdari Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü ...................................................... 188 2.2.3 Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü ............................................................... 191 2.2.4 Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü ......................................................................... 192 2.2.5 Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne(AĠHM‟e) Yapılan BaĢvurular ...... 193 3.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN AZALTILMASI ĠÇĠN YAPILAN ÇALIġMALAR . 196 3.1 Mevzuat Paketleri ............................................................................................... 205 3.1.1 Anayasa DeğiĢiklikleri .............................................................................. 206 3.1.1.1 2001 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 206 3.1.1.2 2004 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 206 3.1.1.3 2010 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 207 3.1.2 Mevzuat DeğiĢiklikleri ............................................................................. 208 3.1.2.1 2003 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 208 3.1.2.2 2004 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 213 3.1.2.3 2005 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 218 3.1.2.4 2006 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 223 3.1.2.5 2007 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 223 3.1.2.6 2008 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 225 3.1.2.7 2009 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 225 vii 3.1.2.8 2010 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 226 3.1.2.9 2011 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 227 3.1.2.10 2012 Mevzuat DeğiĢiklikleri ............................................................ 229 3.2 Projeler ................................................................................................................ 232 3.2.1 Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP) ............................................................ 232 3.2.2 Yargının Modernizasyonu ve Ceza Reformu Projesi ............................... 234 3.2.3 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi Eğitim Projesi ..... 234 3.2.4 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi ĠnĢaat Projesi ....... 235 3.2.5 Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi .......................................... 235 3.2.6 Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi ............................................................................................................. 236 3.2.7 Türkiye'de UyuĢmazlıklara ĠliĢkin Alternatif Çözüm Yollarının Hukukumuza Kazandırılması ve Sistemin GeliĢtirilmesi ............................... 237 3.2.8 Adalete Daha Ġyi EriĢim Ġçin Koruyucu Hukuk Uygulamalarının GeliĢtirilmesi Projesi....................................................................................... 237 3.3 Raporlar .............................................................................................................. 238 3.3.1 AB Komisyonu Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin ĠĢleyiĢi ĠstiĢari Ziyaret Raporları(2003-2005) ......................................................................... 238 3.3.2 AB Ġlerleme Raporları (1998-2012) ......................................................... 240 3.3.3 Devlet Denetleme Kurulu Adli Tıp Kurumu Raporu ............................... 240 3.4 Diğer ÇalıĢmalar ................................................................................................. 241 SONUÇ ......................................................................................................................... 242 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 248 viii KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği ABD :Amerika BirleĢik Devletleri a.g.e : Adı geçen eser a.g.m : Adı geçen makale AĠHM :Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi AÜHFD :Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi BĠM :Bölge Ġdare Mahkemeleri Bkz. : Bakınız C : Cilt DPT : Devlet Planlama TeĢkilatı HSYK : Hâkimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu Ibid : Bir önceki dipnottaki yazar ve eser adına yapılan atıf ĠM : Ġdare Mahkemeleri KHK : Kanun Hükmünde Kararname S : Sayı s : Sayfa RG : Resmi Gazete TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TBMM :Türkiye Büyük Millet Meclisi TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TODAĠE : Türkiye ve Ortadoğu Amme Ġdaresi Enstitüsü VM : Vergi Mahkemeleri vb : Ve benzeri vs : Ve saire UYAP : Ulusal Yargı Ağı Projesi ix ġEKĠL VE GRAFĠKLER ġekil-1: Yargı Organı .................................................................................................................... 4 ġekil-2: Fonksiyonel Anlamda Yargı ........................................................................................... 5 ġekil-3: Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri .................................................................... 7 ġekil-4: Mahkemelerin Tasnifi ..................................................................................................... 9 ġekil-5: Yargı Organına Hâkim Olan Temel Ġlkeler ................................................................... 14 ġekil-6: Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları ................................................................................ 35 ġekil-7: Tanzimat Sonrası Mahkemeler ...................................................................................... 55 ġekil-8: Ġstiklal Mahkemeleri ve Sorumluluk Alanları ............................................................... 75 ġekil-9: 1924 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler .............................................................. 78 ġekil-10: 1961 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler ............................................................ 85 ġekil-11: Ülkemizdeki Yargı ÇeĢitleri ...................................................................................... 100 ġekil-12: 1982 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler .......................................................... 100 ġekil-13: Adli Yargı Örgütlenmesi ........................................................................................... 105 ġekil-14: Yargıtay TeĢkilat ġeması........................................................................................... 110 ġekil-15: Ġdari Yargı Örgütlenmesi........................................................................................... 111 ġekil-16: DanıĢtay TeĢkilat ġeması .......................................................................................... 115 ġekil-17: Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi TeĢkilat ġeması .................................................... 117 ġekil-18: Askeri Ceza Yargısı................................................................................................... 118 ġekil-19: Askeri Yargıtay TeĢkilat ġeması ............................................................................... 121 ġekil-20: UyuĢmazlık Mahkemesi TeĢkilat ġeması .................................................................. 123 ġekil-21: Anayasa Mahkemesi TeĢkilat ġeması ....................................................................... 129 ġekil-22: Adalet Bakanlığı TeĢkilat ġeması ............................................................................. 132 ġekil-23: HSYK KuruluĢ ġeması .............................................................................................. 138 ġekil-24: Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar .................... 139 ġekil-25: Cumhuriyet BaĢsavcılığı TeĢkilat ġeması ................................................................. 147 Grafik-1: Merkezi Yönetim Bütçesinden Yargı Hizmetlerine Ayrılan Pay .............................. 168 TABLOLAR Tablo-1: Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Ve Yargı Çevreleri ......................................... 104 Tablo-2: 2010 Yılı Adli Yargı Mahkeme Sayıları .................................................................... 106 Tablo-3: 2010 Yılı Ġdari Mahkeme Sayısı ................................................................................ 112 Tablo-4: Türkiye‟deki Mevcut Noterlerin Sayısı(2005-2010) .................................................. 153 Tablo-5: 100.000 KiĢi BaĢına Mahkemelerde ÇalıĢan Hâkimlerin Sayısı(2008) ..................... 160 x Tablo-6: 100.000 KiĢi BaĢına Savcı Sayısı(2008) .................................................................... 161 Tablo-7: 2011 Yılı Hâkim Ve Savcı Sayısı............................................................................... 162 Tablo-8: Hâkim ve Savcılara Verilen Zorunlu Eğitim Türleri .................................................. 164 Tablo-9: Yargıya Ayrılan Bütçe ve Yargıdan Elde Edilen Gelir Miktarları ............................. 167 Tablo-10: Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarı(2006-2012)........................................ 167 Tablo-11: Yıllık Çıkarılan Kanun Sayısı(2000-2010) .............................................................. 171 Tablo-12: Ġcra Prosedürlerine ĠliĢkin ġikâyetlerin Nedenleri (2008) ........................................ 174 Tablo-13: Genel Yetkili Ġlk Derece Mahkemesinde Bir ĠĢlem BaĢlatmak Ġçin Genel Mahkeme Harç Ve Masraf ġartları ............................................................................................................ 175 Tablo-14: Hukuk Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010) ...................................................................................... 179 Tablo-15: Hukuk Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010) ............ 180 Tablo-16: 100.000 KiĢiye DüĢen Hukuk-Ceza Davası Sayısı(2001-2010) .............................. 180 Tablo-17: Ceza Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)........................................................................................................ 181 Tablo-18: Ceza Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010) ................... 182 Tablo-19: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet BaĢsavcılıkları ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010).......................................................................... 183 Tablo-20: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010) ............................................................................................................... 184 Tablo-21: Yıllara Göre Yargıtay Davaların Ortalama Görülme Süresi(2001-2010) ............ 185 Tablo-22: Yargıtay‟ın ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010) .................................... 186 Tablo-23: Yargıtay‟da ZamanaĢımından Dolayı DüĢen Dava Sayısı ....................................... 187 Tablo-24: Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010) ................................................................................................................................................. ..187 Tablo-25: Ġdari Mahkemeler ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi(2001-2010) .................. 189 Tablo-26: DanıĢtay ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi (2001-2010) ................................ 190 Tablo-27: Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü (2000-2010).......................................................... 191 Tablo-28: Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü(2006-2010) .................................................................... 193 Tablo-29: AĠHM‟e Yapılan BaĢvurularda Türkiye‟nin Durumu(2006-2011) .......................... 194 Tablo-30: AĠHM‟de ĠĢleme Alınan BaĢvurularda Türkiye‟nin Durumu(2000-2011) .............. 194 xi GĠRĠġ Son yıllarda Yargı bürokrasisinin azaltılması, yargının etkin ve verimli bir Ģekilde çalıĢması, yargı sisteminin günün Ģartlarına uygun olarak yeniden yapılandırılması gerek ülkemizde gerekse dünyada, hükümetlerin öncelikli gündem maddeleri arasına girmiĢ bir konudur. Türkiye‟de yargı sisteminin hantal olması, kiĢilerin hak ve özgürlüklerine ulaĢmasında yargı sisteminin etkin bir Ģekilde çalıĢmaması, değiĢim karĢısında dirençli bürokratik zihniyetin olması gibi nedenlerle yargı sisteminin kendini güncel Ģartlara uyduramadığı ve yargıdaki bürokrasinin yargı sistemindeki geliĢmelerin önünü tıkamakta olduğu Ģeklinde eleĢtiriler her geçen gün daha yüksek perdeden seslendirilmektedir. Bu nedenle daha etkin, verimli, hesap verebilir ve Ģeffaf bir yargı sistemini oluĢturmak yargı hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleĢtirilmiĢ ve düĢük maliyetli bir Ģekilde yerine getirilmesini sağlamak için örgüt yapısında, personel sisteminde, kaynaklarında ve bunların kullanılıĢ biçiminde, yöntemlerinde ve mevzuatında özellikle de usul(yargılama) hukukunda eleĢtiri konusu olan hususların giderilmesi amacını taĢıyan düzenlemelerin hayata geçirilmesi, hem hükümetin hem de yargı yönetiminin öncelikli hedefleri arasındadır. Bu kapsamda bir kamu hizmeti olan yargı hizmetinin en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu çalıĢmanın temel amacı Türk Yargı Sisteminin GeçmiĢten Günümüze geliĢimiyle birlikte yargının iĢleyiĢinde bürokrasinin nedenlerini ve bu bürokrasinin azaltılması için yapılan çalıĢmaların öneminin ortaya konulmasıdır. Ancak, Türkiye‟de dünyadaki geliĢmelere paralel olarak yaĢanan yoğun reform ve iyileĢtirme çalıĢmalarına rağmen; yargı sistemindeki bürokrasinin azaltılması konusu halen hak ettiği önemi kazanamamıĢtır. Dolayısıyla bu çalıĢmanın önemli bir diğer amacı; yargı sistemimizde bürokrasinin azaltılmasının arzu edilen seviyede gerçekleĢtirilememesinin nedenlerinin irdelenmesi, bu konuda karar alıcıların ve uygulayıcıların karĢısındaki engellerin ve mevcut durumun ortaya konulmasıdır. 1 Günümüz modern devletinin üç önemli erkinden birisi de yargıdır. Bir devletin yargı sistemi bireylerin haklarını esas almalıdır. Bireylerin haklarını esas alması yanında o yargı sisteminin etkin çalıĢması da önemlidir. Aksi takdirde yargı iĢlevi faydasız olacaktır. Yargının etkin olması ve bu etkinliğin artırılması ihtiyacı, olumsuz koĢulların daim olduğu anlamına gelmemektedir. Ġnsan haklarını koruyan bireysel hak ve özgürlükleri geniĢleten yargı sistemi, etkinliğini arttırmalı ve değiĢen sosyal düzenle uyumlu olmalıdır. Günümüzde Türk hukukunun karmaĢık yapısı basit sosyal problemleri daha da karmaĢıklaĢtırmakta ve hukuk sistemimiz çözüm üreten bir sistem olmaktan uzaklaĢmaktadır. Yargıda bürokrasinin artmasıyla yargıda reform ihtiyacı, diğer dünya ülkelerinin de gündemindedir, fakat ülkemizin yargı reformunun yanında, yargıda bürokrasinin azaltılması için kapsamlı bir hukuk reformuna ihtiyacı vardır. Dolayısıyla bu çalıĢma yargı sisteminin geçmiĢten günümüze geliĢimi ve bu süreçte yargının etkin ve verimli iĢleyiĢinde ortaya çıkan sorunların ele alması bakımından önem taĢımaktadır. ÇalıĢma kapsamında, Osmanlı öncesindeki yargı sistemlerine yer verilmeyecek; Osmanlı dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki yargı sistemi ve bu sistemin iĢleyiĢi incelenecektir. Ayrıca yargının bağımsızlığını sağlamak için yapılan çalıĢmalar ile yargı hizmetinin etkin, verimli ve kaliteli bir Ģekilde sunulmasıyla ilgili olan yargı bürokrasisinin azaltılması çalıĢmaları, her ne kadar birbiriyle yakın görünmesine karĢın, birbirinden farklı konular olması nedeniyle yargı bağımsızlığını sağlamak için yapılan çalıĢmalar bu tezin kapsamı dıĢında kalmaktadır. ÇalıĢma konusu Türk yargı sistemi ekseninde ele alınacak, konunun uluslararası boyutu ve diğer ülkelerin yargı bürokrasisinin azaltılması konusundaki uygulamalarından karĢılaĢtırmalı olarak bahsedilmeyecektir. Zira yargı sistemleri ülkeden ülkeye farklılık arz etmektedir. Bu nedenle konunun ayrı bir tezde etraflıca incelenmesi daha uygun olacaktır. 2 BĠRĠNCĠ BÖLÜM YARGI ORGANI VE ÖZELLĠKLERĠ 1.YARGI TERĠMĠNĠN TANIMI Yargı sözlük anlamı ile “Devletin hukuk düzenini korumaya iliĢkin bağımsız bir yargı kuruluĢunca suçluyu, haklıyı ve haksızı, hakkı tespit için yapılan kazai(yargısal) faaliyet olup, yargılama muamelelerinin tümüne verilen addır.”1Yargı bir devlet hayatında hukuki uyuĢmazlıkları çözme yetkisine haiz olan kuvvettir. Diğer bir görüĢe göre yargı, bağımsız olarak, fertlerin iĢlem ve eylemlerini, belli usullerle denetleyen ve yaptırım uygulayan, hürriyetin sınırlarının aĢılıp aĢılmadığını tayin eden, taraflardan ayrı ve tarafsız bir kamu gücü cihazı olarak tanımlanmaktadır.2Yargı terimiyle ilgili pek çok tanım yapılabilir. Sonuç olarak yargı kavramı, ihtilaflı durumlarda gerek bireylere ve gerekse yürütmeye karĢı objektif hukukun bağımsız hâkimler tarafından belirli bir olaya uygulanması süratiyle hakkın tespit edilmesi olarak tanımlanabilir.3 Yasama organının koyduğu, yürütme organının da uyguladığı kurallardan doğan uyuĢmazlıklar ve aykırılıklar yargı organınca giderilir. Bu özelliği ile yargı, diğer devlet organlarından ayrı olarak, dikta rejimi eğilimlerine ve baskılarına karĢı korunması gerekli bir erktir.4 Egemenliği temsil eden, Anayasada belirtilen kuvvetlerden yargı, fonksiyonu itibariyle devletin devamlılığında, toplumun devlete bağlılığında ve toplumdaki iliĢkilerin sağlıklı yürütülmesinde diğer güçlerden daha da önem arz etmektedir.5Bu husus “Adalet mülkün temelidir” özdeyiĢiyle vurgulanmaktadır. Bir devlet iĢlevi olan yargı, toplumda ortaya çıkan uyuĢmazlıkların önceden belirlenmiĢ 1 Hüseyin Özcan, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ġstanbul, 1993, s.34. 2 Ġlhan E. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, Ġstanbul:1974, s.2. 3 Giorgio Del Vecchio, Hukuk Felsefesi Dersleri, Tercüme: Sahir Erman, Ġstanbul:1953, s 389. 4 Mustafa Tarık ġentuna, “ÇağdaĢ Demokrasilerde Yargı”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:29, Ankara, 2007,s.105-126. 5 Hüseyin Turan, “Yargı Görevi ve Hizmeti” Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, S.21, Ankara, 2005, s.7181. 3 kurallar ve yöntemlerle mahkemelerce çözülme sürecidir.6 Dolayısıyla yargı, hak ve adalet bir devleti ayakta tutan önemli bir unsurdur. Bu nedenle yargı erki Anayasalarda temel olarak düzenlenmektedir. Nitekim Anayasamızın üçüncü kısmının üçüncü bölümünü “yargı” oluĢturmaktadır. Hukuk biliminde yasama ve yürütme terimlerinde olduğu gibi yargı terimi iki Ģekilde tanımlanmaktadır. ġEKĠL-1: Yargı Organı YARGI Organik Anlamda Yargı Fonksiyonel Anlamda Yargı Organik anlamda yargı “yargı organı”, fonksiyonel anlamda yargı ise “yargı fonksiyonu” olarak adlandırılmaktadır. 1.1 Organik Anlamda Yargı Yargı, organ ve aynı zamanda mahkemenin faaliyetlerinden birisidir.7Organ olarak yargı, yasama ve yürütme gibi devlet kuvvetlerindendir. Anayasamızın 9‟uncu maddesine göre, “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”. Anayasamıza göre yargı organı “bağımsız mahkemeler” olarak tanımlanabilir. “Bağımsız mahkemeler” ifadesinde geçen “mahkemeler” kelimesi çoğul bir kelimedir. Dolayısıyla, yargı organı, yasama organının tersine tek bir organ olmayıp, organlar topluluğudur. Yargı organı bir mahkemeden değil, birçok mahkemeden oluĢmuĢtur. Bu nedenle yargı organının birinci ayırt edici özelliği mahkemelerden oluĢmuĢ olmasıdır.8 6 Ümit Müderrisoğlu, Türk Yargı Örgütü ve Adil Yargılanma Hakkı, Yüksek Lisans Tezi, TODAĠE, Ankara, 2004, s.13. 7 Ferman Demirkol, Yargı Bağımsızlığı, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul:1991,s.3. 8 Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa:2010, s.393. 4 Yargı organının ikinci ayırt edici özelliği, bu organı oluĢturan mahkemelerin bağımsız olmalarıdır. Anayasanın 138 ve 139‟uncu maddeleri göz önünde tutularak bağımsız mahkemeler Ģu Ģekilde tanımlanabilir: “Bağımsız mahkemeler; hiçbir organ, makam, merci veya kiĢi tarafından yargı yetkisini kullanırken kendilerine emir ve talimat verilemeyen, genelge gönderilemeyen, tavsiye ve telkinde bulunulamayan (m.138/2), kararları yasama ve yürütme organlarını bağlayan, kararları bu organlarca hiçbir surette değiĢtirilemeyen ve yerine getirilmesi geciktirilemeyen (m.138/4) görevlerinde bağımsız (m.138/1) ve teminatlı hâkimlerden (m.139) meydana gelen kuruluĢlardır.”9 Yargı organı organik anlamda yasama ve yürütmeden kolaylıkla ayrılabilmektedir. Yasama organı 550 milletvekilinden oluĢmuĢ bir organdır. Yasama organından farklı olarak Yargı organı ise bağımsız hâkimlerin görev yaptığı mahkemelerden oluĢmuĢ bir topluluktur. Yürütme organı ve genel olarak idarî teĢkilât içinde yer alan bir kiĢi bağımsız değildir. Bir baĢka kiĢinin, makamın, merciin duruma göre hiyerarĢi veya vesayet yetkisine tâbidir. Bu açıdan yargı organı, Yürütme organı gibi genel olarak idarî teĢkilât içinde yer alan bir kiĢi değildir.10 1.2 Fonksiyonel Anlamda Yargı Yargı fonksiyonun tanımı ve diğer devlet fonksiyonlarından ayrılması için iki kriter önerilmektedir. ġEKĠL-2: Fonksiyonel Anlamda Yargı Fonksiyonel Anlamda Yargı Maddî Kriter 9 ġeklî Kriter Kemal Gözler, a.g.e, s.394. 10 Kemal Gözler, a.g.e., s.395. 5 1.2.1 Maddî Kriter Maddi kriter ölçütüne göre, yargı fonksiyonunu “münhasıran maddî açıdan, yani bu fonksiyonu ifa eden organların, memurların ve makamların niteliğinden tamamıyla soyutlayarak tanımlanması gerekir.11 Yargı fonksiyonu maddî ölçüte göre, hukuki uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonudur. Duguit‟e göre yargı fonksiyonu Ģu üç unsuru ile tanımlanabilir veya diğer bir ifadeyle yargı fonksiyonu Ģu üç aĢamada yerine getirilir. 12 a) Hukuka Aykırılık Ġddiası. b) Hukuka Aykırılığın Tespiti. c) Hukuka aykırılığın giderilmesi ve bozulan hukuk düzeninin yeniden tesisi için yaptırımın uygulanması Bu anlamda yargı fonksiyonunun yerine getirilebilmesi için ortada hukuk düzeninin ihlal edildiği yolunda bir iddia, bu iddia üzerine bu iddianın gerçekleĢip gerçekleĢmediğinin tespiti ve son olarak da hukuk düzeninin yeniden tesis etmek için bir yaptırım uygulanması gerekir.13Dolayısıyla maddî kritere göre, yargı fonksiyonunun “iddia”, “tespit” ve “yaptırım” aĢamalarını içeren bir fonksiyon olduğu söylenebilir. Buna göre, yargı fonksiyonu hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonudur.14 Ancak maddi ölçüt yargı fonksiyonunu idari fonksiyondan ayırt etmeye yetmez. Çünkü idare organları da hukuki uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözümleyen ve karara bağlayan faaliyetlerde (örneğin disiplin cezası gibi) bulunabilirler.15Bu nedenle tek baĢına maddi kriter yeterli olmamaktadır. Bu noktada Ģekli kriter bu eksikliği gidermektedir. 11 Leon Duguit, Kamu Hukuku Dersleri., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ,Ankara:1954, s.118. 12 Leon Duguit, a.g.e. , s.118. 13 Metin Günday, Ġdare Hukuku, Ankara:2002, s.11. 14 Kemal Gözler, a.g.e., s.395 15 Metin Günday, a.g.e, s.11 6 1.2.2 ġeklî (Organik) Kriter ġekli(Organik) kritere göre yargı fonksiyonu, yargı organlarının yaptıkları iĢlemlerden oluĢur. Yargı organları bağımsız mahkemelerdir. Bu kritere göre yargı, bağımsız mahkemelerde hukuki uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını tarafsız olarak çözme faaliyetidir.16 Organik kriter, yargı fonksiyonunu, yasama ve yürütme fonksiyonlarından ayırt etmek için maddi kritere göre daha elveriĢli bir kriterdir.17 Bu açıdan yasama ve yürütme organlarının yaptığı bir iĢlem yargı fonksiyonuna dâhil olamaz. Ancak, Ģekli (organik) ölçüt bağımsız mahkemelerin her türlü faaliyetini yargı fonksiyonunun içine soktuğundan gereğinden fazla geniĢ bir ölçüt olmaktadır. 1.2.3 Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri Yargı fonksiyonunu maddi ve Ģekli kriterler tarafından farklı tanımlanmasına karĢın her iki kriterle birlikte yargı fonksiyonunu tanımlamak gerekmektedir. Yargı fonksiyonu, bağımsız mahkemelerin hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını kesin olarak çözme ve karara bağlama fonksiyonu olarak tanımlanmaktadır.18Bu tanımdan yola çıkıldığında fonksiyonel anlamda yargının iki temel özelliği ortaya çıkmaktadır. ġEKĠL-3:Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri 1. Bağımsızlık 16 Metin Günday, a.g.e., s.12. 17 Kemal Gözler, Hukuka Giriş, Bursa, 2007, s.86. 18 Kemal Gözler, a.g.e., s.87. 2.Kesin Hüküm verme 7 Bağımsızlık niteliğine sahip olmayan bir organının hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözme ve karara bağlama yolundaki faaliyetleri yargı fonksiyonu olarak kabul edilemez. Yargının bir özelliği kesin hüküm vermesidir. Kesin hüküm verme yetkisine sahip olmayan bir makamın kararı, yargı kararı olarak görülemez. Bu iki özellik nedeniyle fonksiyonel anlamda yargı organı yasama ve yürütmeden ayrılmaktadır. Bağımsız ve tarafsızlık yargı fonksiyonunu yerine getirecek organın en temel nitelikleri olup, bunun sağlanması için özel yargılama usulleri öngörülmüĢtür. Bunun sonucunda yargı fonksiyonu, hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını yargılama usullerini izleyerek kesin bir biçimde (aksinin iddia edilemeyeceği bir biçimde) çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonu olarak tanımlanabilir.19 2.YARGI ĠLE ĠLGĠLĠ TEMEL KAVRAMLAR 2.1 Yargı Kolu Yargı kolu, kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluĢturduğu düzendir.20 Hukuki nitelikleri bakımından bir bütün teĢkil eden yargısal iĢler bir yargı kolunda toplanır ve bunlar hakkında o yargı koluna özgü yargılama usulü uygulanır. Örneğin Anayasa yargısı, Ġdari yargı, adli yargı ve askeri yargı birbirlerinden ayrı yargı kollarıdır ve her yargı kolunun kendisine özgü bir yargılama usulü bulunmaktadır. 2.2 Mahkeme Mahkeme, dar anlamda hüküm verilen ve yargılama yapılan yerdir. Bir hakimin veya birlikte karar veren hakimlerin yargı görevini yerine getirdikleri mercii olarak da tanımlanmaktadır. GeniĢ anlamda ise mahkeme yargı kuvvetini kullanarak kazai tasarrufta bulunan resmi makamların hepsidir.21 19 Metin Günday, a.g.e , s.13. 20 Kemal Gözler, a.g.e.,s.108-136. 21 BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügatı, Ankara:1998, s. 214. 8 Dar ve geniĢ anlamdaki tanımdan yola çıkarak mahkeme, devlet tarafından objektif hukuk kurallarına göre, yargı görev ve yetkisiyle görevlendirilmiĢ olan bir veya birden fazla yargıçtan oluĢan yargılamanın yapıldığı ve hükmün verildiği makam veya merciidir. 2.3 Mahkemelerin Tasnifi Davaların görülüp karara bağlandığı ve hüküm verildiği yer mahkemeler, farklı ölçütler esas alınarak değiĢik tasniflere tabi tutulur.22 2.3.1 KuruluĢ ve ÇalıĢma Biçimlerine Göre Mahkemeler Bu ölçütte mahkemeler kuruluĢ ve çalıĢma biçimlerine göre tasnif edilmiĢtir. 2.3.1.1 Tek Hâkimli Mahkemeler Yalnızca bir hâkimin görev yaptığı mahkemelerdir. Bu mahkemelerde, tahkikat ve yargılama iĢlemleri bizzat hâkim tarafından yapılır ve hüküm onun tarafından verilir. Ġlk derece mahkemelerinin çoğu tek hâkimlidir. 22 Bilge Öztan, Medenî Hukuk‟un Temel Kavramları, Ankara:2006, s.52-53. 9 2.3.1.2 Çok Hâkimli Mahkemeler (Toplu Mahkemeler) Birden çok hâkimin görev yaptığı mahkemelerdir. Tek sayı olacak Ģekilde yapılanma olur. Yargılamayı sevk ve idare ile görevli olan kiĢi baĢkandır. Genelde bir baĢkan ve iki üyeden oluĢur. BaĢkan kıdem itibariyle daha ön plandadır. Kural olarak tahkikat ve yargılama iĢlemleri kurul tarafından yapılır. Karar da kurul halinde verilir. Hâkimlerden birisi yargılama faaliyetine katılmamıĢsa verilen hüküm yok hükmündedir. 2.3.2 Yargı Sistemi Ġçeriğine Göre Mahkemeler Bu ölçütte mahkemeler yargı sistemi içeriğine göre tasnif edilmiĢtir. 2.3.2.1 Ġlk derece Mahkemeler Bir davayı ilk evrede gören ve karara bağlayan yargı yerlerine denir. Mahkemelerin yapılanmasını düzenleyen kanunlarda doğrudan ilk kararı veren mahkemeler için kullanılan bir kavramdır.23Bunlar hakkını dava yoluyla arayacak kiĢinin muhatap olacağı mahkemelerdir. Ġlk derece mahkemeleri bidayet mahkemesi olarak da adlandırılmaktadır. 2.3.2.2 Üst derece Mahkemeler Ġlk derece mahkemelerinin hüküm ve kararlarına karĢı kanunen öngörülmüĢ yollara baĢvurulması üzerine devreye giren ilk derece mahkemelerinin kararlarını hem hukuka uygunluk hem de vakalara uygunluk yahut sadece vakalara uygunluk yönünden denetleyen yargı yerlerine denir. 2.3.3 Görmeyi ÜstlenmiĢ Oldukları UyuĢmazlığın Niteliğine Göre Mahkemeler Bu ölçütte mahkemeler görmeyi üstlenmiĢ oldukları uyuĢmazlığın niteliğine göre tasnif edilmiĢtir. 23 Ġsmail Aksel, Türk Adalet Yönetimi, Ankara:2009, s.265. 10 2.3.3.1 Genel Mahkemeler Belirli kiĢiler yahut meslek mensupları arasındaki uyuĢmazlıklar ile belirli türdeki uyuĢmazlıkları çözüme kavuĢturmak amacıyla değil de aynı yargılama hukuku disiplininin uğraĢ alanına giren tüm uyuĢmazlıkları karara bağlamak üzere oluĢturulan mahkemelere denir. 2.3.3.2 Özel Mahkemeler Belirli kiĢiler yahut belirli meslek mensupları arasındaki uyuĢmazlık ile belirli türdeki uyuĢmazlıkları çözüme kavuĢturmak amacıyla oluĢturulan yargı yerlerine denir. Özel mahkemeler, aynı zamanda ihtisas mahkemeleri olarak da adlandırılmaktadır. 2.4 Kanun Yolu ve ÇeĢitleri Kanun yolu, yanlıĢ olduğu iddia edilen kararların tekrar incelenmesi ve değiĢtirilmesini sağlayan ve davanın taraflarına tanınan bir hukuki yoldur.24 Hüküm mahkemelerinin karar verirken yanlıĢlık yapmaları ihtimali bulunduğundan verilen kararların daha yüksek bir mahkeme tarafından denetlenmesi için her hukuk sisteminde kanun yolları kabul edilmiĢtir. Ancak kanun yollarına baĢvurma imkânı sonsuz değildir. Hükmün kesinleĢmesi için en fazla iki kanun yolu kabul edilmiĢtir. Kararın bu kanun yollarından geçmesinden sonra veya bu kanun yollarına baĢvurma sürelerinin geçirilmesi ile karar kesinleĢir ve bu karar aleyhine normal bir kanun yoluna gidilemez.25Kanun yolları mahkemelerin verdiği nihai kararlar için kabul edilmiĢtir. Mahkemelerin nihai olmayan kararları(ara kararları) için kanun yolu bulunmamaktadır. 24 25 Ramazan Aslan - Baki Kuru - Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, Ankara:2004, s. 723. Ibid. 11 2.4.1 Olağan(Normal/Adi) Kanun Yolları: Nihai kararların kesinleĢmesine engel olan kanun yoludur. Olağan kanun yollarına baĢvurulması halinde hakkında kanun yoluna baĢvurulan nihai karar bu yollardan geçmeden kesinleĢemez. Olağan kanun yolu, henüz kesinleĢmemiĢ olan nihai kararlar için tanınmıĢ bir yoldur. Bir karara karĢı olağan kanun yoluna gidilirse o kararın kesinleĢmesi önlenmiĢ olur. Olağan kanun yolu süresi içinde bu yola gidilmezse veya gidilmesine rağmen verilen karar onanır ve baĢka bir olağan kanun yolu yok ise karar kesinleĢir. Temyiz, itiraz, istinaf ve karar düzeltme genel olarak hukukumuzdaki olağan kanun yolları arasında yer almaktadır. 2.4.2 Olağanüstü(Fevkalade) Kanun Yolları: KesinleĢmiĢ hükümlere karĢı tanınmıĢ olan kanun yoludur. Mahkeme tarafından verilen hüküm, olağan kanun yollarından geçerek veya süresi içinde bu kanun yollarına gidilmeyerek kesinleĢmiĢtir. Dolayısıyla bu durumdan sonra, kural olarak aynı konuda aynı dava sebebine dayanarak aynı taraflar arasında bir dava açılamaz. Fakat bazı ağır usul hataları yapılarak verilmiĢ olan yanlıĢ hükümlerin kaldırılmasını veya değiĢtirilmesini sağlamak için olağanüstü(fevkalade) kanun yolu kabul edilmiĢtir. Yargılanmanın yenilenmesi, kanun yararına temyiz ve Cumhuriyet BaĢsavcısının itirazı genel olarak hukukumuzdaki olağanüstü kanun yolları arasında yer almaktadır. 12 2.5 ÇekiĢmeli/ ÇekiĢmesiz Yargı ĠĢleri ve Yargılama(Usul) Hukuku ÇekiĢmeli yargı iĢleri, taraflar arasında bir çekiĢme (ihtilaf) , bir uyuĢmazlığın olduğu ve bu çekiĢmenin giderilmesi, uyuĢmazlığın bir sonuca bağlanması için mahkemelerde görülen iĢlerdir. ÇekiĢmesiz yargı iĢleri ise, karĢıt menfaatlere sahip iki taraf ve bunlar arasında bir çekiĢme, bir uyuĢmazlık söz konusu değildir. ÇekiĢmesiz yargı, mahkemelerin idari faaliyeti andıran iĢlerini, bireysel menfaatleri korumak üzere alacağı idari önlemleri kapsamaktadır26. ÇekiĢmesiz yargı iĢlerinde mahkemeler taraflar arasında mevcut bir ihtilaf hakkında karar vermemektedir. Örneğin bir akıl hastasını kısıtlayarak kendisine bir vasi atama, bir küçüğün ergin kılınmasına karar verme, vakıfların mahkeme siciline tescili, evlat edinmede izin ve onay gibi iĢler, çekiĢmesiz yargıya giren iĢlerdir. ÇekiĢmeli yargıda taraflarca hazırlama (ihzar) prensibi geçerli olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinmek zorundadır. Kendiliğinden araĢtırma yetkisine ve yükümlülüğüne sahip değildir. ÇekiĢmesiz yargıda ise, re'sen araĢtırma prensibi egemendir. Takibi talebe bağlı çekiĢmesiz yargı iĢlerinde bu prensibin geçerli olması bu gibi iĢlerde ilke olarak mukabil (zıt) alakalı bir kimsenin olmaması düĢüncesine dayanır.27 Mahkemelerin faaliyetlerinin önemli bir kısmını çekiĢmesiz yargı iĢleri teĢkil etmesine rağmen, çekiĢmesiz yargıya giren iĢleri ve bunlar hakkında uygulanacak yargılama usulünü düzenleyen genel bir çekiĢmesiz yargı kanunumuz yoktu. ÇekiĢmesiz yargıya giren iĢler, özellikle Medeni Kanun, Borçlar kanunu ve Ticaret kanununda dağınık bir Ģekilde yer almaktaydı. Ayrıca bu iĢler için diğer kanunlarda dağınık ve yetersiz bazı usul hükümleri bulunmaktaydı. Bunun dıĢında, çekiĢmesiz yargı iĢleri hakkında da, aslında çekiĢmeli yargı (yani davalar) için olan HUMK hükümleri uygulanmaktaydı. Bu nedenle, çekiĢmesiz yargı uygulamada gereği gibi anlaĢılmıĢ değildi.28 Ancak bu durum çekiĢmesiz yargı iĢleri için yeni Hukuk Muhakeme Kanununun kabul edilmesiyle sistematik bir düzenlemeye kavuĢmuĢtur. 26 Ibid 27 2005/2-692 Esas.-2005/725 Karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Ġçtihat Kararı 28 Baki Kuru, Nizasız Kaza, Ankara:1961, s.148 13 3.YARGI ORGANINA HÂKĠM OLAN TEMEL ĠLKELER Yargı organını anlayabilmek için yargı organına hâkim olan temel ilkeleri bilmek gerekmektedir. ġEKĠL-5: Yargı Organına Hâkim Olan Temel Ġlkeler Tabiî (Kanunî, Olağan) Hâkim Ġlkesi Hâkimlerin Bağımsızlığı Ġlkesi 1.Yasama Organına KarĢı Korunması 2.Yürütme Organına KarĢı Korunması 3.Yargı Organına KarĢı Korunması 4.Basına KarĢı Korunması 5. Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması Hâkimlik Teminatı 1. Azledilmeme Teminatı 2. Emekliye Sevk Edilmeme Teminatı 3. Malî Teminat 4. Coğrafî Teminat 5. Savcılık Sınıfına Atanmama Teminatı 6. Ġdarî Görevlere Atanmama Teminatı 3.1 Tabiî (Kanunî, Olağan) Hâkim Ġlkesi “Tabiî mahkeme ” veya “olağan mahkeme” ilkesi, bir uyuĢmazlığı yargılayacak olan mahkemenin o uyuĢmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması anlamına gelir.29Tabiî mahkeme yahut olağan mahkeme, yargılanacak olayın meydana geldiği anda, o olay için kanunun öngördüğü mahkeme demektir. Kısacası, tabiî mahkeme (olağan mahkeme), olaydan önce kurulmuĢ ve somut olay ile kuruluĢ bakımından ilgilisi olmayan mahkeme demektir. Bu mahkemenin hâkimine de “tabiî hâkim” denir.30Buna göre, bir uyuĢmazlık, ancak uyuĢmazlığın doğumu anında görevli ve yetkili olan mahkeme tarafından yargılanabilecektir. Böylece tabiî hâkim ilkesiyle, davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla kurulacak bir mahkeme tarafından yargılanması yasaklanmakta, yani kiĢiye veya olaya özgü mahkeme kurma imkânı 29 Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara:2002, s.95. 30 Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ġstanbul, 1974, s.129. 14 ortadan kaldırılmaktadır. Tabiî hâkim (doğal yargıç) ilkesinin doğal sonucu, olağanüstü (istisnaî) mahkemelerin kurulmasının yasaklanmasıdır.31 “Tabiî hâkim (olağan hâkim)” ilkesi, yürütme ve hatta yasama organının yargılama faaliyetine müdahalesini önlemeye yarar. Zira mahkemenin olaydan önce kanunla kurulması zorunluluğu, bir kere yürütme organının mahkeme kurmasını yasaklamaktadır. Diğer yandan, yasama organı da kurulmasından önce gerçekleĢmiĢ olayları yargılamakla görevli ve yetkili mahkeme kuramayacaktır. Bu ise mahkemelerde yargılanacak olan kiĢilere büyük bir güvence sağlar. Çünkü onları yargılayacak mahkemeler, sırf onlar için kurulmamıĢ, onları yargılayacak hâkimler sırf onlar için atanmamıĢtır. Tabii yargı yolu, sanığın suçu iĢlediği anda yürürlükte olan yasa hükümlerine göre kurulmuĢ bir mahkemede o davaya bakması gerekli olan yargıç tarafından yargılanmasını sağlar. Hukuk devleti anlayıĢının somutlaĢtırılmasında ve vatandaĢların belli bir güven duygusuyla yaĢayabilmelerinde bunun önemi büyüktür.32 Tabiî hâkim ilkesi ve keza Anayasamızın 37‟nci maddesi, olaydan sonra mahkemenin kurulmasını yasaklamaktadır. “Kurulma‟dan kastedilen Ģey, “bir mahkeme çeĢidinin kanunla kabul edilmesi ve çalıĢmalarının düzenlenmesidir”33 Dolayısıyla hâkimin olaydan sonra tayin edilmesi, mahkemenin sonradan kurulması demek değildir. 1982 Anayasası, “tabiî hâkim” ilkesini “kanunî hâkim güvencesi” baĢlıklı 37‟nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden baĢka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden baĢka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz” Ģekilde düzenlemektedir. Bu Maddede “tabiî hâkim” veya “tabiî mahkeme” ifadesi geçmemektedir. Ancak Anayasanın 37‟nci maddesinde “kanunî hâkim güvencesi” adı altında düzenlenen Ģeyin aslında “tabiî hâkim ilkesi” olduğu söylenebilir. Bu kapsamda 31 Ergun Özbudun, a.g.e,. s.87. 32 Mümtaz Sosyal, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, 10. Baskı, Ġstanbul:1993, s.161-162. 33 Nurullah Kunter, a.g.e, s.130. 15 mahkeme ve yargıcın yasayla saptanacak olması, bu alanda hukuk devleti ilkesiyle bağdaĢmayacak rastgele yasalar yapılmasına imkân vermeyecektir.34 Anayasa Mahkemesinin kararına göre Hukuk devletinde yasal yargıç (kanunî hâkim), doğal yargıç (tabiî hâkim) olarak anlaĢılmalıdır. Doğal yargıç kavramı ise, dar anlamda, suçun iĢlenmesinden veya çekiĢmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır. BaĢka bir anlatımla, “doğal yargıç ilkesi, yargılama makamlarının suçun iĢlenmesinden veya çekiĢmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıçların atanmasına engel oluĢturur; sanığa veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez.”35 3.2 Hâkimlerin Bağımsızlığı Ġlkesi Hukukun asıl amacı adaletin sağlanmasıdır. Adaletin tarafsızca bütün bireylere eĢit olarak dağıtılması devletin en önemli ödevlerinden birisidir. Adaletin dağıtılması için hâkimlerin yani mahkemelerin her türkü etkiden uzak olması gerekmektedir. Bu da mahkemelerin bağımsızlığı ile mümkündür. Günümüzde insan hakları ve özgürlüklerin baĢlıca güvencesi bağımsız yargıdır. Bireyin özel hayat ve özgürlüklerine gerek birey ve gerekse de devlet tarafından olabilecek haksız ve kanuna aykırı müdahalelere karĢı gereği gibi korunabilmesi ancak bağımsız mahkemeler aracılığı ile mümkündür.36 Bu açıdan yargı bağımsızlığı önemli bir yere sahiptir. Zira devlet iktidarını kullananlar da hukuk kuralları ile bağlıdırlar ve gerektiğinde onları da Türk milleti adına yargılayacak olan mahkemelerin, hâkimlerin herhangi bir baskı altında olmadan karar vermeleri gerekir.37 34 Yavuz Sabuncu, Anayasaya Giriş, Ankara:2002, s.88. 35 Anayasa Mahkemesi, 20/10/1990 Tarih ve E.1990/13, K.1990/30 Sayılı Karar, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, S. 27, C. 1, s.39. 36 Ġsmail Hakkı Ersöz, “Yargı Bağımsızlığı Sorunu”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, S.4, Ankara, 2000, s.12-16. 37 TÜSĠAD, Yargılama Düzeninde Kalite, Ġstanbul:1998,s.25. 16 Yargı bağımsızlığının sözlük anlamına bakıldığında yargının özerk olup yasama, yürütme ve diğer herhangi bir dıĢ gücün yönlendirmesine bağlı olmaması anlamına gelmektedir.38 Yargı bağımsızlığından anlaĢılması gereken, diğer bir değiĢle, bu görevi yerine getiren hâkimlerin bağımsızlığıdır. Öğretide hâkimlerin bağımsızlığı farklı yazarlar tarafından değiĢik Ģekillerde tanımlanmaktadır. Kuru‟ya göre Hâkimlerin bağımsızlığı, hâkimlerin gerek yürütme, gerekse yasama organlarına bağlı olmadıkları, onlardan müstakil oldukları, bu iki organın hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı anlamına gelir.39Günday‟a göre ise Hâkimlerin bağımsızlığı hâkimlerin yasama ve özellikle yürütme organına ve idareye bağlı olmamaları, bu organlardan bağımsız olmaları ve bu organların hâkimlere emir ve talimat vermemeleri ya da tavsiyede bulunmamaları anlamına geleceğini ifade etmektedir.40 En geniĢ ve doğru tanımı ise Kunter yapmaktadır. Kunter‟e göre Hâkimlerin bağımsızlığı, kararlarını verirken hür olmaları, hiçbir dıĢ baskı ve tesir altında bulunmamaları, hata baskı yapılması kadar, yapılabilmesi ihtimali olmaması demektir.41 Uluslararası literatürde özellikle Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne göre, mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlığı öznel (sübjektif) ve nesnel (objektif) olmak üzere iki açıdan değerlendirilmektedir. Öznel(sübjektif) bağımsızlık tarafsızlık; doğrudan doğruya hâkime ya da hâkimlere iliĢkin olup, bunların kiĢisel anlamda önyargılı ve tarafsız olup olmadıklarını ifade ederken, nesnel(objektif) tarafsızlık ve bağımsızlık ise, aynı zamanda kurumsal tarafsızlık ile yargılama organının her tür kuĢkudan uzak olmasını sağlayacak biçimde gerekli güvencelere sahip olmalarını ifade etmektedir.42 38 <http://blacks.worldfreemansociety.org/2/index.htm.>(14.02.2012) 39 Baki Kuru, Hâkim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Teminatı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi , Ankara:1966, s.6. 40 Metin Günday, a.g.e , s.6. 41 Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.317-326. 42 Hasan Dursun, “Erkler Ayrılığı Ve Yargıç Bağımsızlığı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:80, Ankara, 2009, s.29-104. 17 Anayasamız 9 ve 138‟inci maddelerinde yargının ve hâkimlerin bağımsızlığı ilkesini kabul etmiĢtir. 9‟uncu maddeye göre “yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” 138‟inci madde ise “hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar” demektedir. Dolayısıyla yargı organının bağımsızlığı Anayasal olarak teminat altına alınmıĢtır. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, hâkimlerin bağımsızlığı beĢ unsurdaki bağımsızlığın sağlanmasıyla gerçekleĢebilir. Yasama Organına KarĢı Korunması, Yürütme Organına KarĢı Korunması, Yargı Organına KarĢı Korunması, Basına KarĢı Korunması, Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması, ile yargı bağımsızlığı gerçekleĢtirilebilir. 3.2.1 Yasama Organına KarĢı Korunması Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için, yasama organına karĢı da bağımsız olması gerekir. Yasama organı karĢısında yargı bağımsızlığının korunması, kanunlarla ve yasama faaliyeti ile yargıya emir verilememesi, fonksiyonlarını görmekte bağlayıcı ve hürriyeti kısıtlayıcı, etkileyici sonuçlara varılamaması ile mümkündür.43 Yargı, yasama kuvvetinin müdahalesine maruz kaldığı zaman etkinliğini gösteremez, toplumun temelini teĢkil eden adalet duygusu sarsılmasına ve parçalanmasına neden olur. Bu durumda ise, haklara güven ve emniyet kalmaz, özgürlük ve eĢitlik gibi anayasal haklarda yok olurlar.44 Yasama organının yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verememesi, görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaması, görüĢme yapılamaması veya herhangi bir beyanda bulunulamaması ile bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden 43 Çetin Özek, Yargının Ġdari Denetimi, İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XLV-XLII, Ġstanbul:1981, s.1-4. 44 Necmettin Berkin, Yargıtay Kanunu Ve Nihai Derecede Yargı Faaliyeti, İstanbul Hukuk Fakültesi, Dergisi, C.XLI, Ankara,1975, s.1-2. 18 baĢka bir mercii önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kuramamasıyla hâkimlerin yasama organına karĢı bağımsızlığı sağlanır.1982 Anayasasının 37. ve 138. maddeleriyle hâkimlerin yasama organına karĢı bağımsızlığı güvence altına alınmıĢtır. Yasama organı anayasa gereği mahkeme kararlarına uymak zorundadır; Yasama organı, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Anayasada yer alan bu kural yargının fonksiyonel olması içindir ve yasama karĢısında korunmasına yöneliktir. Ancak bu kuralın üç istisnası bulunmaktadır. Bunlar:45 TBMM‟nin genel ve özel af ilanı(Anayasa 87. madde), CumhurbaĢkanı tarafından sürekli hastalık, sakatlık ve yaĢlılık sebebiyle belirli kiĢilerin cezalarını hafifletmesi ve kaldırması(Anayasa 87. madde), Mahkemelerce verilip kesinleĢen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermenin TBMM‟ye ait olması(Anayasa 87. Madde-2004 Anayasa DeğiĢikliği ile kaldırılmıĢtır.) Yasama organı karĢısında yargı bağımsızlığının korunması, yasama tasarruflarının yargı denetimine tabi olmasını da gerektirmektedir. Nitekim genel kural olarak Anayasamızda yargı bağımsızlığı ve teminatı düzenlenmiĢtir. Bu kurala aykırı iĢlemlerin anayasa yargısına tabi olması, yargı bağımsızlığını ve teminatını da korumuĢ olacaktır.46 3.2.2 Yürütme Organına KarĢı Korunması Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için yürütme organına karĢı da bağımsız olmalıdır. Hâkimlerin bağımsızlığı konusunda genellikle en büyük müdahale yürütme organından gelmektedir. Bu nedenle mevcut bütün sistemler ve kurumlar hemen özellikle hâkimlerin yürütme organı karĢısında bağımsızlığını sağlamak amacıyla düĢünülmüĢ ve konulmuĢtur.47 45 Ferman Demirkol, a.g.e, s.3. 46 Ġlhan Akın, Temel Hak Ve Özgürlükler, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul:1972, s.139. 47 Münci Kapani, İcra Organı Karşısında Hakimlerin İstiklali, AÜHF, Ankara:1956, s.4. 19 Yargının, yürütme karĢısındaki bağımsızlığından kasıt, yargı ve yürütme arasında hiçbir iliĢkinin olmayacağı demek değildir. Yargının, uyuĢmazlığı sona erdirici rolünü yerine getirebilmesi ve kararların infazının sağlanabilmesi için yürütme organına ihtiyacı vardır. Özellikle yargı organının sanığın izlenmesi ve yakalanması, sanığın duruĢma günü mahkemede hazır bulundurulması, cezanın infazı vb alanlardaki ihtiyaç buna örnek gösterilebilir.48 Siyasi bir mekanizma olan yürütmeden, yargıya karĢı gelecek bağımsızlık ve teminatı zedeleyici her türlü tutum ve davranıĢların önüne geçebilmek için bir takım koruma tedbirlerinin olması zorunludur. Yürütme organının yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verememesi, genelge gönderememesi, tavsiye ve telkinde bulunamaması; görülmekte olan bir davanın taraflarından biri hakkında kayırma, garez ve menfaate dayanarak hâkimlere emir veren ve tahakküm kuran veya nüfuz veya iltimas eden kiĢilerin cezalandırılmasıyla hâkimlerin yürütme organına karĢı bağımsızlığı sağlanır. 1982 Anayasamızın 138. maddesiyle hâkimlerin yürütme organına karĢı bağımsızlığı güvence altına alınmıĢtır. 3.2.3 Yargı Organına KarĢı Korunması Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için yasama ve yürütme organlarına karĢı bağımsız olması yeterli değildir, aynı zamanda hakimin kendi içinde bulunduğu yargı organına karĢı da bağımsız olması gerekir. Yargı organı birçok yargılama makamından oluĢur. Bu yargılama organları arasında bir altlık-üstlük iliĢkisi ancak muhakeme usulünün (itiraz, temyiz gibi) gerektirdiği ölçüde vardır. Buna göre temyiz yolunda üst yargılama makamı alt yargılama makamının kararını bozabilir veya onu bağlayacak karar verebilir. Ancak üst yargılama makamlarının önceden genel nitelikte emir ve talimat vermeleri hâkimlerin belli bir davada serbestçe karar vermesi demek olan hâkimlerin bağımsızlığı ilkesine ters düĢer.49 48 R.T. Hon Lord Diplock, Devlet Yönetiminde Hakimlerin Rolü ,Çeviri: Tayfun Akgüner, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, C. 1, S.2 ,Ġstanbul, 1980, s.13. 49 Nurullah Kunter, a.g.e, s.325. 20 Yargı görevini yerine getiren mahkemelerin millet adına yargı gücünü kullandıklarından, bunların birbirlerine emir ve talimat vermesi yerinde değildir. Bu nedenle mahkemeleri kendi yargı faaliyeti sırasında diğer mahkemelerin yapacağı etkilerden de korumak gerekir.50Bu açıdan aynı düzeydeki mahkemelerin birbirine karĢı korunması ile alt ve üst düzeydeki mahkemelerin birbirine karĢı korunması önem taĢımaktadır. Özellikle bu konuda içtihatları birleĢtirme kararlarının yargının bağımsızlığını etkilediği görüĢü öğretide tartıĢılmaktadır. Ġçtihatlar yargı kararlarında birliği sağlayıcı niteliktedir. Ancak bu kararlar zamanla uygulanamama ve ihtiyaca cevap verememe ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Hâkim, karĢısındaki olaya uygulayacağı kuralı anayasa gereği kanuna hukuka ve vicdani kanaatine göre çözümlemektedir. Bu nedenle mahkemelerin üst mahkemelerce verilen içtihatların dar kalıpları ile sınırlandırılmaması gerekmektedir.51 Bu nedenle daha önceden verilen içtihatlardan mahkemeler faydalanmalı ancak sadece bu kararlara bağlı olarak aynı kararları vermemelidir. Bu hususa da dikkat edilmesi hem yargının yargıya karĢı korunmasını hem de yargı bağımsızlığı ile hukukun geliĢmesini sağlayacaktır. Yargının yargıya karĢı korunmasın doğrultusunda 1982 Anayasamız 138. maddesiyle hâkimlerin yargı organına karĢı bağımsızlığı güvence altına alınmıĢtır. 3.2.4 Yargının Basına KarĢı Korunması Basın toplum hayatında önemli bir baskı aracı olması nedeniyle dördüncü bir kuvvet olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle yargı bağımsızlığının etkin bir Ģekilde sağlanabilmesi için hâkimlerin basın karĢısında da bağımsızlığının sağlanması gerekir. Basın yayın organları hâkimlerin iĢlemleri hakkında görüĢ bildirmemekle birlikte yaptıkları yayınlarla hâkimlerin bağımsızlığını yine de etkileyebilirler. Davaya bakacak hâkimin de, herhangi bir vatandaĢ olarak, daha davadan önce televizyon ve gazeteler aracılığıyla o olay hakkında bir kanaate ulaĢmıĢ olma tehlikesi vardır. Bu 50 Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, Ġstanbul:1987, s.55. 51 Ferman Demirkol , a.g.e, s.85. 21 durum, karar verirken hür olması gereken hâkimin bağımsızlığını etkileyebilir. Hâkimin bu tür etkilere karĢı da korunması gerekir. Bu etkilerden hâkimlerin korunması amacıyla gerekli yasal düzenlemeler bulunmalıdır. Nitekim Anayasa‟da haberleĢmenin ancak hâkim kararı ile engellenebileceği ve gizliliğine dokunulabileceği(22.madde), yayın yasağının hâkim kararı ile verilebileceği düzenlemeleri yargının basına karĢı korunmasını gerektirir. Aynı Ģekilde düĢünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceğini(26. madde) ve yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hâkim kararlarıyla yayın yasağı konabileceğini(28.madde) öngörmektedir. 2004 tarih ve 5184 sayılı Basın Kanunu‟nun 19. maddesi yargıyı etkileme baĢlığı altında düzenlenmektedir. Bu madde: “Hazırlık soruĢturmasının baĢlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme iĢlemlerinin ve soruĢturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, iki milyar liradan elli milyar liraya kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda on milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olamaz. Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme iĢlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kiĢiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır.” hükmünü öngörmüĢtür. Aynı zamanda bu hüküm, kamu davasını açan savcı için de, gerek hazırlık soruĢturmasının gizliğini gerekse de olaya ait lehe ve aleyhe delilleri araĢtırırken hem savcının hem de soruĢturmanın basına karĢı korunmasını sağlamaya yöneliktir.52 Basın Kanunun bu hükmünün uygulanmasında bir takım sorunlar bulunmakla birlikte ilke olarak yargı bağımsızlığının basına karĢı korunmaktadır. 52 Sulhi Dönmezler, Basın Hürriyetini Düzenleyen Ve Sınırlayan Mevzuatın Değerlendirilmesi, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1967, s.2-4. 22 3.2.5 Yargının Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için sadece yasama, yürütme ve yargı organlarına karĢı bağımsız olması yeterli değildir, aynı zamanda bir birey olarak içinde yaĢadığı çevrede üçüncü kiĢilere karĢı da bağımsız olması gerekir. Zira hâkimin karar verme özgürlüğünü üçüncü kiĢilerde etkileyebilir. Hâkimlerin bağımsızlığı, onların içinde bulundukları ortamdan bir baĢka deyiĢle, muhakeme dıĢı faktörlerden de etkilenebilir. Ortam müdahaleleri çok çeĢitli olup, baskı grupları, sermaye grupları, aĢiretler, siyasi partiler, sendikalar, Ģirketler ve hatta tek ferde kadar uzanabilir.53Bu nedenle yargıyı, yargılamadaki sanık ve mağdura karĢı korumanın yanında üçüncü kiĢilere doğrudan veya dolayısıyla korumak gerekir. Hâkimin içinde bulunduğu ortamdan etkilenmemesi için serbest olmalıdır. Bunun için önlemler alınmıĢtır. Anayasa‟nın 138. maddesinin 2. fıkrasında; hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı ifade edilmiĢ, 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‟nun 277. maddesinde; bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teĢebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verileceği, teĢebbüsün iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek altı aydan iki yıla kadar ceza verileceği belirtilmiĢ,1991 tarih ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele kanunun 20. maddesinde; terörle mücadeleden doğan suçları soruĢturmakla ve kovuĢturmakla görev alan hâkim ve savcıların korunacağına iliĢkin getirilmiĢ hükümler hâkim ve mahkemelerin halkın baskısına karĢı korunması amacına yöneliktir. 53 TÜSĠAD, a.g.e , s.29. 23 Ayrıca kanunun öngördüğü haller dıĢında, hâkimin özel veya genel bir görev alamaması( Anayasa 140 madde), eĢi veya yakınının hâkimin baktığı davada avukatlık yapamaması, hakimin hakem olamaması, kamuoyu baskısına karĢı yargılamanın naklinin yapılabilmesi bunlara örnek olarak verilebilir.54 Genel olarak yargının üçüncü kiĢilere karĢı bağımsızlığı sağlanmıĢ olmasına karĢın mevzuatımızda çıkar amaçlı organize suç örgütlerine bakan hâkimlerin ve savcıların korunmasına iliĢkin özel bir koruma mevcut değildir.55 Bu durum yargının üçüncü kiĢilere karĢı bağımsızlığının ve nesnelliğinin azalmasına neden olmaktadır. 3.3 Hâkimlik Teminatı Hâkimlik teminatı, hâkimlerin bağımsızlığını tam olarak gerçekleĢtirebilmek için, hâkimlerin her türlü maddî ve manevî baskıdan uzak olarak, huzur ve sükun içinde görev yapabilmeleri için hâkimlerin kendilerine tanınan kiĢisel güvencelerdir.56 Hâkimlere emir ve talimat verememekle birlikte eğer hâkimlerin tayin ve terfileri, görevden alınmaları, maaĢları vs. yürütme organının takdirine bağlı ise hâkimlerin bağımsızlığının tam olarak gerçekleĢtiği söylenemez. Bu nedenle hâkimlik teminatı, hâkimlerin bağımsızlığı ilkesinin sözde kalmaması için kendilerine tanınmıĢ birtakım güvencelere verilen isimdir. Hâkimlik teminatı sayesinde hâkimler kendi meslek ve varlıklarını tehlikeye atmaksızın görevlerini yapabilirler.57 Görevin bağımsız bir Ģekilde yerine getirilmesi için bir takım tedbirlerin alınması ve teminatın verilmesi ile beraber yargı bağımsızlığı bir anlam ifade edecektir. Bu teminatın en önemlisi yargı bağımsızlığının Anayasa tarafından düzenlenerek 54 Bahri Öztürk, Uygulamalı Suç Muhakeme Hukuku, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi C.I,Ankara,1987,s.92. 55 56 Hasan Dursun, Nasıl Bir Yargı Reformu, Ankara:2009, s.35. Baki Kuru, a.g.e., s.6. 57 ġeref Ünal, Anayasa Hukuku Açısından Mahkemelerin Bağımsızlığı ve Hâkimlik Teminatı, Ankara:1982, s.21. 24 dokunulamaz bir nitelik almasıdır. Nitekim bu teminat Anayasanın 138-140. maddeleriyle sağlanmıĢtır. Teminat, hâkimin yürütme karĢısında kendisini tüm bir emniyette hissetmesi ve kararlarını her türlü korku ve endiĢeden uzak olarak verebilmesidir.58 Bu açıdan yargı teminatı dar ve geniĢ anlamda tanımlanabilir. Dar anlamda teminat hâkimlerin azil edilememeleridir. GeniĢ anlamda teminat ise hâkimlerin azil edilememeleri, hâkime coğrafi teminat tanınması, hâkimin belli bir yaĢtan önce emekli edilememesi ve hakimin aylık ve ödeneklerinden mahrum bırakılamamasıdır.59 Görevlerini her türlü maddî ve manevî baskıdan uzak olarak, huzur ve sükûn içinde yerine getirebilmeleri için hâkimlerin, her Ģeyden önce, görevden atılma, iĢsiz kalma, parasız kalma ve tabii olduğu mevzuatı dıĢında yerinin değiĢtirilmesi korkusu içinde bulunmamaları gerekir. Görevden atılabileceğinden, iĢsiz kalabileceğinden korkan, maaĢsız bırakılabileceğinden endiĢe duyan, görev yaptığı güzel bir Ģehirden kötü bir yere naklen atanabileceğinden çekinen bir hâkimin kendisini bağımsız hissetmesi ve dolayısıyla bu yetkilere sahip kiĢi ve makamlardan etkilenmemesi mümkün değildir. ĠĢte bu nedenle hâkimlik teminatı aĢağıda yer alan minimum Ģu unsurları içermelidir: 3.3.1 Azledilmeme Teminatı Hâkimlerin azil edilememesi aynı zamanda “azilden bağıĢıklık (masuniyet) ilkesi” olarak adlandırılmaktadır. 60 Bir hâkimin görevini huzur ve sükûn içinde yerine getirebilmesi için görevden çıkarılma korkusu içinde olmaması gerekir. Yani hâkimler azledilemez olmalıdırlar. 1982 Anayasamız bu güvenceyi “hâkimler ve savcılar azlolunamazlar” ifadesinin yer aldığı 139‟uncu maddesi ile sağlamıĢtır. Nitekim bu 58 Münci Kapani, a.g.e., s.85. 59 Ibid 60 Baki Kuru, a.g.e., s.30. 25 teminatın istisnaları ise 1983 tarih ve 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu‟nun 44. maddesinde yer almıĢtır. Bu istisnalar Ģunlardır: Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiĢ olanlar, Görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaĢılanlar, Meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler, Anayasanın 159. maddesinde 2010 yılında yapılan değiĢiklikle HSYK‟nın meslekten çıkarma cezasına iliĢkin kararlarına karĢı yargı yoluna baĢvurma hakkı sağlanmıĢtır. Bu sayede azil edilememe teminatı tam olarak güvence altına alınmıĢtır. 3.3.2 Emekliye Sevk Edilmeme Teminatı Azledilememekle birlikte, bir hâkim erken bir yaĢta emekliye sevk edilebiliyorsa, o hâkim üzerinde yine baskı kurma ihtimali vardır. O nedenle hâkimlerin belli bir yaĢtan önce emekliye sevk edilememeleri gerekir. Anayasamız 139‟uncu maddesinin ilk fıkrasında, “hâkimler ve savcılar.... kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaĢtan önce emekliye ayrılamaz” diyerek bu güvenceyi tam olarak tanımıĢtır. Anayasanın 140‟ıncı maddesinin dördüncü fıkrasında bu yaĢın 65 olduğu belirtilmiĢtir. Hâkimlerin zorunlu emeklilik yaĢının 65 olarak saptanması yargı bağımsızlığına aykırı değildir. Ancak hâkimlerin memurlarla aynı yaĢ haddi ile emeklilik yaĢına tabi tutmanın doğru olmadığı yönünde öğretide görüĢler yer almaktadır. Bu görüĢe göre hâkimlerin yaĢ haddi ve emekliye ayrılma usulleri memurlardan farklı olarak kendi özel kanunları ile nesnel esaslara bağlanması gerektiği ve bu doğrultuda hâkimlerin emeklilik yaĢının kamu görevlilerinden daha yüksek olarak belirlenmesi gerekçesine yer verilebilir.61 3.3.3 Malî Teminat (Aylık ve Ödeneklerinden Yoksun Kılınamama Teminatı ) Azledilemeyen ve emekliye de sevk edilemeyen bir hâkimin görevini huzur ve sükûn içinde yapabilmesi için, hâkimlerin yeterli maaĢ alması ve aldığı maaĢ ve ödeneklerden yoksun bırakılamaması gerekir. Anayasamızın 139‟uncu maddesinin ilk 61 Hasan Dursun, a.g.e., s.94. 26 fıkrası, “hâkimler... bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.” diyerek hâkimlere bu güvenceyi getirmiĢtir. Ayrıca 140. maddede de özlük haklarının mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği ifade edilmiĢtir. 1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 102-109 maddelerinde hâkimlerin kıstas aylık ve yargı ödeneği toplamından oluĢan mali hakları düzenlenmiĢtir. Hâkimler ve Savcılar Kanun‟un 102. maddesinde, kıstas aylık; en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarını, yargı ödeneği ise görevin niteliği ve gereği olarak Kanun‟un 106. maddesinde gösterilen oranda hesaplanan tutar olarak düzenlenmiĢtir. Bu Kanun‟un 103. maddesinde, hâkimlere verilen kıstas aylık; hakimin yüksek mahkemelerde baĢkan ve üye olması ile birinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmıĢ ve derecesine göre farklı olarak öngörülmüĢtür. Kanun‟un 106. maddesinin 1. fıkrasında ise yargıçlara, brüt aylıklarının %10‟u tutarında yargı ödeneğinin verileceği öngörülmüĢtür. Bu düzenlemeler dikkate alındığında yargıca verilen maaĢın yeterli bir seviyede olduğu söylenebilir. Ancak hâkimin maaĢ düzenlemesinde, hâkim maaĢının en yüksek devlet memurunun maaĢına endekslenmiĢ olmasına itiraz edilmektedir. En yüksek devlet memurunun maaĢı, her yıl çıkartılan Bakanlar Kurulu kararıyla belirlendiği için hâkimin maaĢı da dolaylı olarak Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmektedir. Bu nedenle öğretide hâkimin maaĢının, bir yürütme organı olan Bakanlar Kurulu kararına bırakılmasının, hâkim teminatı ve yargı bağımsızlığını ihlal ettiği ileri sürülmektedir.62 3.3.4 Coğrafî Teminat Azledilemeyen, emekliye sevk edilemeyen ve yeterli maaĢ alan bir hâkimin görevini huzur ve sükûn içinde yapabilmesi için, süresinden önce görev yerinin değiĢtirilebileceğinden de endiĢe duymaması gerekir. Özellikle coğrafî eĢitsizliklerin hat 62 Hasan Dursun, a.g.e., s.95. 27 safhada olduğu Türkiye gibi bir ülkede, güzel bir Ģehirde çalıĢan bir hâkimin kötü bir Ģehre naklen atanması imkânı, onun üzerinde baskı kurulmasına yol açabilir.63 O nedenle bütün etkilerden uzak olması için hâkimin görev yerinin de kendi muvafakati alınmaksızın değiĢtirilememesi gerekir. Bir yargıcın ilk görev yeri neresi ise hakimin rızası olsa bile o görev yerinin hiç bir Ģekilde değiĢtirilmemesini gerektiren teminat, zorunlu-sınırsız coğrafi teminat olarak tanımlanırken, görev yerinin belli süre için değiĢtirmeyen ancak bu süre dolduktan sonra görev yerinin değiĢtirilmesi ise sınırlı bir coğrafi teminat olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde ise zorunlu-sınırsız coğrafi teminat bulunmamaktadır. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 35. maddesinin 1. fıkrasında; hakimlerin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nun hazırlayacağı Atama ve Nakil Yönetmeliği‟ne uygun olarak, aynı veya baĢka yerlerdeki eĢit veya daha üst görevlere kazanılmıĢ hak aylık ve kadro dereceleriyle naklen atanacakları, 2. fıkrasında ise adli ve idari yargı teĢkilatı bulunan yerlerin; coğrafi ve ekonomik Ģartları, sosyal, sağlık ve kültürel olanakları, mahrumiyet dereceleri ile ulaĢım ve diğer durumları dikkate alınarak bölgelere ayrılacağı ve her bölgedeki görev sürelerinin belirleneceği Ģeklinde düzenlenmiĢtir. Hâkimlerin, sınırlı coğrafi teminatının esasları yönetmeliklerle saptanmıĢtır. Adli yargı hâkimleri hakkındaki, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliği‟nin 2. maddesinin 1. fıkrasında, adalet teĢkilatı bulunan yerler beĢ bölgeye ayrılmıĢ, 3. maddesinin 1. fıkrasında ise ayrıksı durumlar dıĢında en az hizmet süresi beĢinci bölgede iki, dördüncü bölgede üç, üçüncü bölgede üç, ikinci bölgede beĢ, birinci bölgede ise yedi yıl olarak düzenlemiĢtir.64 63 Kemal Gözler, “Yargı",< www.anayasa.gen.tr/yargiorgani.htm >(09.09.2011) 64 19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Adli yargı hâkimleri hakkındaki, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliği. 28 Ġdari yargı hâkimleri hakkındaki Ġdari Yargı Hâkim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama Yönetmeliği‟nin 2. maddesinin 1. fıkrasında ise bölge idare mahkemesi teĢkilatı bulunan yerler üç bölgeye ayrılmıĢ, 3. maddesinin 1. fıkrasında ise ayrıksı durumlar dıĢında en az hizmet süresi üçüncü bölgede beĢ, ikinci bölgede yedi ve birinci bölgede on yıl olarak belirlenmiĢtir. 65 Bu düzenlemeler dikkate alındığında hâkimler için sınırlı bir coğrafi teminat öngörüldüğü ortaya çıkmaktadır. Nitekim hâkimlerin sınırlı coğrafi teminata sahip olması yargı bağımsızlığına zarar verdiğine iliĢkin görüĢler bulunmasına rağmen sınırlı coğrafi teminat hâkimlerin lehine bir düzenlemedir. Ekonomik, sosyal ve kültürel yönden geliĢmemiĢ bölgede devamlı görev yapmak veya ekonomik, sosyal ve kültürel yönden geliĢmiĢ bölgede devamlı görev yapmak iki meslek mensubu arasında bir adaletsizliğe neden olacaktır. Coğrafi teminatın hiçbir süreye bağlı kalmadan, mesleğe girenlerin atandığı yerde hiçbir Ģekilde yer değiĢtirilmeksizin sürekli kalmalarının bağımsızlıkla ilgisi bulunmamaktadır. Bağımsızlık atandığı yerde ömür boyu kalmak değildir. Zorunlu ve sınırsız coğrafi teminat, adaleti daha iyi dağıtamama, hâkimlerin ilerlemesi ve yetiĢmeleri açısından sakıncalar doğurabilir. 3.3.5 Ġdarî Görevlere ve Savcılık Sınıfına Atanmama Teminatı Bir hâkimin kendi isteği olmaksızın hâkimlik sınıfından alınıp Adalet Bakanlığında idarî bir göreve atanması da hâkimlerin bağımsızlığına bir müdahale imkânı yaratabilir. Bu nedenle, hâkimlerin Adalet Bakanlığında idarî görevle atanmaları ancak muvafakatleriyle olmalıdır. Anayasamızın 159‟uncu maddesinin altıncı fıkrasında “Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında geçici veya sürekli olarak çalıĢtırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettiĢlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.” denilerek bu güvence kabul edilmiĢtir. Dolayısıyla HSYK kararı olmaksızın hâkim ve 65 19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Ġdari Yargı Hâkim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama Yönetmeliği. 29 savcıların kendi rızaları ile bakanlık hizmetlerinde geçici ve sürekli görevlendirilmeleri mümkün olmaktadır. Ancak bakanlık hizmeti hakim ve savcılarla ilgili olduğundan, bu kiĢilerin seçimi siyasal yönü olan Adalet bakanı tarafından değil, HSYK tarafından verilmesi gerekir. Bu nedenle ülkemizde idari görevlere atanmama teminatı bulunmamaktadır. Bir hâkimin kendi isteği olmaksızın hâkimlik sınıfından alınıp savcılık sınıfına nakledilmesi de hâkimlerin bağımsızlığına bir müdahale imkânı yaratabilir. Bu nedenle, hâkimlerin savcı sınıfına geçirilmelerinde kendi rızalarının alınması gerekir. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 45. maddesine göre “Bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle görevsiz kalanlara mahkemenin veya kadronun kaldırılma zamanında açık bulunan veya ilk açılacak olan aylık ve derecelerine eĢit hâkimlik veya savcılık görevi teklif olunur. Ġlgili birinci teklifi reddedebilir. Ġkinci teklifi kabul etmeyen meslekten çekilmiĢ sayılır.” Bu madde ile hâkim ve savcının görevi sona erdiği gibi, aynı kanunun 69. maddesinde meslekten çıkarmayı düzenleyen cezalar öngörülmüĢtür. Bu nedenle ülkemizde Savcılık sınıfına atanmama teminatı bulunmamaktadır.66 Ülkemizde yargı organı için temel olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiĢ ve yargı bağımsızlığı teminat altına alınmıĢtır. Ancak yargının bağımsız ve tarafsız olma özelliklerinde hala eksiklikler bulunmaktadır. Yargı organının tanımı ve özellikleri dikkate alınarak o ülkenin yargı sistemi değerlendirilebilir. Bir ülkenin yargı sistemi incelenecekse tarihsel süreçte var olan sisteme nasıl ulaĢıldığı da ortaya koyulmalıdır. Bu nedenle Türk yargı sistemini iyi bir Ģekilde anlamak için Osmanlı‟dan bu yana Türk yargı sisteminin geçirdiği sürece bakmak gerekir. Bu süreç ise ikinci ve üçüncü bölümde ortaya koyulacaktır. 66 Ferman Demirkol, a.g.e., s.128. 30 ĠKĠNCĠ BÖLÜM CUMHURĠYET ÖNCESĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ Türk hukuk tarihi alanına bakıldığında hukuk tarihçileri tarafından iki önemli ayrım görülmektedir. Bunların birincisi Ġslam ve örf ve adet hukukunun hâkim olduğu Tanzimat öncesi Osmanlı yargı sistemi klasik dönem, ikincisi ise yargı reformunun yapıldığı modern yargı kurumlarının oluĢturulduğu Tanzimat sonrası yargı sistemidir. Cumhuriyet öncesi Türk yargı sistemini anlamak için bu iki dönemi birbirinden ayırarak incelemek gerekmektedir. 1.KLASĠK DÖNEM(OSMANLI TANZĠMAT ÖNCESĠ) YARGI SĠSTEMĠ Bu dönemdeki yargı sistemini doğru bir biçimde değerlendirmek için dönemin toplum düzeniyle bakmak gerekir. Her toplum düzeni kendine özgü bir yargı sistemi oluĢturmaktadır. Klasik Osmanlı toplum düzenine bakıldığında toplum iki sınıfa ayrılıyordu:1 1.Yönetenler(askeriler) sınıfı A-Ġcrai Askeriler a-MaaĢlılar b-Zaimler ve Tımarlı sipahiler B-Ulema 2.Yönetilenler(Reaya) sınıfı A-Kentliler a-Lonca Esnafı b-Tüccar ve Sarraflar B-Köylüler C-Göçebeler Yönetenler askerlikle doğrudan ya da dolaylı ilgileri olmasa da, (örneğin ulema) askeri sayılırdı, zira devlet bir fetih ve savaĢ makinesi olarak örgütlenmiĢti. Bunlara yönetilenlere oranla yüksek bir yaĢam düzeyi sağlanırdı. BaĢı padiĢah olan askeri sınıfa ulema ile icrai(yürütme ile ilgili) iĢler gören ve kul statüsündeki askeriler dahildi. 1 Sina AkĢin, Ana Çizgileriyle Türkiye‟nin Yakın Tarihi(1789-1980),Ankara:2001, s.9-10. 31 Sözü edilen icrai iĢlerin baĢlıcaları yönetim ve askerlikti. Yeniçerisinden, sipahisinden sadrazamına kadar bu iĢleri görürlerdi. Bunların kul statüsünde olmaları boyunlarının kıldan ince olması anlamına geliyordu. Bu, muhakeme edilmeden padiĢahın buyruğu ile “siyasete katledilebilmeleri(siyaseten katil)” demekti. Kul olmanın ikinci bir sonucu, kulların ölümünde miraslarına el konmasıydı ki buna müsadere denirdi. Osmanlı devletinde özellikle devlette iĢ yapanlar klasik dönemde yönetenler sınıfının içinde yer almaktaydı. Devlette iĢ yapanlar klasik dönemde üç sınıfa ayrılmıĢtı:2 1.Ġlmiye 2.Seyfiyye 3.Kalemiye Ġlmiye sınıfı yargı ve eğitim hizmetlerinde yer almakta, seyfiye sınıfı askerlik hizmetlerini görmekteydi. Yargı bürokrasisini Ġlmiye sınıfı oluĢturmaktaydı Günümüzdeki çağdaĢ bürokrasinin kaynağı olması açısından önem taĢıyan. Kalemiye sınıfı birkaç temel fonksiyonu gerçekleĢtirmek için kurulmuĢtu. Bunlar: Toprak kaydı, Yabancı devletlerle yazıĢmayı yürütmek, Emir ve fermanları kaleme alınması-dağıtılması, Hesapları tutmak, Kalemiye sınıfı en temel hizmetleri yapmaktaydı. KuruluĢ döneminde ilmiye sınıfı, yükselme döneminde seyfiye sınıfı ön plana çıkmıĢken 17, 18, 19 yüzyılda ise kalemiye sınıfı ön plana çıkmıĢtı. Bunlar kul statüsü içerisinde yer aldıkları için can ve mal güvenliğine sahip değildirler ve haklarında herhangi bir yargılama yapılmaksızın görevden uzaklaĢtırılabiliyor, hatta siyaseten katledilebiliyorlardı. 2 Sina AkĢin, a.g..e., s.9-10. 32 1.1 Genel olarak Klasik Dönem Yargı Sisteminin Özellikleri Osmanlı egemenlik anlayıĢında egemenliğin asıl sahibi Allah‟tı. Devlet baĢkanı, Peygamberin halefi olarak devleti yönetir. Halifenin yargı da dâhil olmak üzere birçok yetkiye sahip olduğu bu sistemde, bir kuvvetler ayrılığı anlayıĢı bulunmamaktaydı.3 Hâkimi, yargı yetkisini elinde tutan devlet baĢkanı ya da onun yetkilendirdiği kiĢi tayin etmekteydi. Diğer bir ifade ile devlet baĢkanı, yargı görevini kendi adına yerine getirmesi için hâkime vekalet vermektedir. Azil yetkisi de devlet baĢkanındaydı.4 Ancak Ġslam hukukunda, adalete büyük önem verildiği için, hâkime yargı iĢlevini yerine getirirken müdahale edilemeyeceği kabul edilmiĢti. Hâkim, önüne gelen meselede Kuran ve sünneti uygulayacak, bunlarda hüküm bulamadığı takdirde meseleyi kıyas yoluyla çözebilecektir. 5 Osmanlı devletinde Ġslam hukuku, devletin temel yasası niteliğindedir. Ancak Osmanlı hukuku sadece Ġslam hukukundan ibaret değildir. Ġslam hukukunun (ġeri hukukunun) düzenlemediği alanlara iliĢkin olarak padiĢahın kamu yararı ve adalet anlayıĢına uygun olarak koymuĢ olduğu kurallardan oluĢan örfi hukukta bulunmaktadır.6 Ġslam hukukunun yeterli olmadığı alanlarda örfi hukuk kuralları oluĢturulmakta ve uygulanmaktadır. Özellikle devlet esas teĢkilatı ve yönetsel yapısı gibi alanlarda Ġslam hukuku yetersiz kalmıĢtır. Ġslam hukuku özel hukukta uygulama alanı bulurken örfi hukuk bugünkü tabiriyle kamu hukuku alanında uygulanmıĢtır.7 3 Ali Himmet Berki, İslâm Şeriatında Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ Müessesesi, Ankara:1962, s.11. 4 Hasan Tahsin Fendoğlu, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı (Anayasa Hukuku Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Beyan Yayınları, Ġstanbul:1996, s.241. 5 Muhammed Faruk En-Nebhan, Ġslam Anayasa ve Ġdare Hukukunun Genel Esasları, Çeviren: Servet ARMAĞAN, Ġstanbul:1980, s.563-564. 6 Temurçin Faik Ertan, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Genel Bir BakıĢ”, Abdurrahman Çaycıya Armağan, Hacettepe üniversitesi Atatürk ilke Ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü, Ankara:1995, s.217. 7 Ömer Lütfi Barkan, “Türkiye‟de Din ve Devlet ĠĢlerinin Tarihsel GeliĢimi”, Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Semineri, Türk Tarihi Kurumu, Ankara:1973, s.51. 33 Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda adalet ve yargı iĢleri, kadılar tarafından görülmekteydi. Yargı örgütü içerisinde, kadının görev yaptığı temel adlî, idarî birim olan kazada, kadılar her türlü adlî uyuĢmazlığa bakar, noterlik görevi yapar, örfî hukuka dair konularda ise merkezden gelen yönergelere göre karar verirdi8. Osmanlı Devleti‟nde de ilk olarak Osman Bey tarafından kadılar tayin edilmiĢ; Sultan I.Murad zamanında da önceki Ġslâm devletlerindeki benzer Ģekilde kazaskerlik kurumu ihdas edilmiĢ, kadıları artık bu makam tayin etmeye baĢlamıĢtır.9 Kazaskerlik daha sonra Rumeli ve Anadolu kazaskerliği olmak üzere ikiye ayrılmıĢtır. Kazasker, Osmanlı Devleti‟nde kaza, fetva ve öğretim iĢleriyle uğraĢan ilmiye sınıfı adı verilen sınıfın baĢıydı. Osmanlı ülkesi kaza adını taĢıyan yargı çevrelerine taksim edilmiĢti. Bunların her birine medreselerin yüksek sınıflarından mezun olmuĢ üstün ahlâk ve ilmî ehliyet sahibi kimselerden iki yıllığına kadılar tayin edilirdi. Mekke, Medine gibi önemli yerlerde bu süre bir yıldı. Sırada bekleyen herkesin vazifeye tayin edilebilmesi ve kadıların gittikleri yerlerde halkla içli-dıĢlı olmalarına yol açmamak gibi amaçlarla tespit edilen bu bir veya iki yıllık süre sonunda kadılar merkeze gelerek yeni bir memuriyete tayinlerini beklerlerdi. Bu bekleme müddetinde de medreselerde müderrislik yaparak nazarî bilgilerini geliĢtirebilirlerdi.10 Kurumsal olarak kadıların yetki alanı, hem cezai hem de hukuksal uyuĢmazlıkları kapsıyordu. Özel hukuk alanında kadının davaya bakabilmesi için kendisine bir Ģikâyetin ulaĢması veya bir davanın açılması gerekiyordu. Ceza hukuku alanında ise kiĢilere karĢı iĢlenmiĢ bir suç söz konuysa zarar görenin ya da varislerinin; Allah‟a karĢı iĢlenen bir suç söz konusu ise herhangi bir müslümanın Ģikâyeti gerekliydi. Açılan davaları kadılar Ģeriat hükümleri ve örfi hükümlere göre karara bağlamaktaydı.11 8 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarihi Kurumu, Ankara:1984, s. 83-160. 9 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası) <http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/osmmah.pdf>(18.05.2011), s.10. 10 Ibid. 11 Ibid. 34 1.2 Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları Osmanlı yargı sisteminin temelinde kadıların baĢında olduğu mahkemeler bulunmaktadır. Ancak adaletin dağıtılacağı tek kuruluĢ bu mahkemeler olmakla beraber baĢka adalet kurumları da yer almaktadır. 35 1.2.1 Temel(Ana) Yargı Kurumları 1.2.1.1 ġer’i Mahkemeler ġer‟i Mahkemeler Tanzimat dönemine kadar Osmanlı devletinin temel yargı örgütünü oluĢturmaktadır. Bu mahkemelerde bir kadı ve mahkemelerin bulunduğu yerin büyüklüğüne göre sayıları değiĢen kadı yardımcıları görev yapmaktadır. Ayrıca kadılar karıĢık davalarda müftüden veya ġeyhülislamın görüĢlerinden yararlanabilmektedir. ġer‟iye Mahkemelerinde tek hâkimle yargılama yapılmaktadır. Birden fazla hâkimle yargılama yapılabilme olanağı olmasına karĢın uygulamada çok hâkimli mahkemeler nadiren görülmüĢtür.12 ġer‟iye Mahkemelerinde, yargılama yeri genelde kadının evi olmuĢtur. Bununla birlikte cami ve mescitlerde de yargılama yapılmıĢtır.13 Mahkemelere dava açma herhangi bir Ģekle tabi değildir. Davası olanlar bir dilekçe ile Ģikâyetlerini anlatmakta veya doğrudan doğruya mahkeme kalemine müracaatla sözlü olarak çözümlenmesini istediği meseleyi tutanağa geçirtmektedir. Alınan harçlarda çok ağır değildir. Kadıların gelirlerini ise alınan bu mahkeme harçları oluĢturmaktadır.14 Genellikle Ģer‟i mahkemelerin görev alanları tam olarak belirlenmemiĢ olduğundan, mahkemeler, Ģer‟i hukuk alanına giren her iĢle uğraĢmıĢlardır. Diğer bir deyiĢle bu mahkemeler, medeni, ticari ve ceza davalarını hükme bağlamakta; aynı zamanda bugün noterlerin yaptığı birçok görevi (vasiyetnamelerin düzenlenmesi ve ifası, vakfiyelerin tanzimi ve nezareti ve her türlü sözleĢmenin düzenlenmesi ve tescili gibi) yapmaktaydı.15Kanunlara uymayanları ve halkın Ģikâyetlerini merkeze bildirme yönüyle bir nevi savcılık görevini de ifa etmekteydi.16 12 Fahrettin Atar, İslam Adliye Teşkilatı, Ankara:1991, s.151-152. 13 Abdullah Demir, Medeni Yargılama Hukuku ve Osmanlı Mahkemesi, Ġzmir:2010, s.34. 14 ,M.Akif Aydın, Osmanlıda Hukuku, Osmanlı Devleti Medeniyet Tarihi, Ġstanbul:1994, s.392. 15 Ġlhan Akbulut, “Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. IV , S.1-2 , Erzincan, 2000 , s:232. 36 Osmanlı devletinde bölgeler kaza denilen yargı çevrelerine ayrılmıĢ ve bu yerlere kadılar atanmıĢtır. Her kadı, kendi yargı çevresinde yaĢayan kiĢilerin davalarına bakmakla yükümlüdür. ġer‟i bir mahkemede kadı, yargı çevresinde bulunan bütün yerlerde davalara bakabilir, ancak yargı çevresi dıĢındaki davalara bakamaz. Kendi yargı çevresi dıĢında yargılama yapabilmesi için padiĢah tarafından özel olarak yetkilendirilmesi gerekmektedir.17 1.2.1.2 Divanlar 1.2.1.2.1 Divan-ı Hümayun Asıl yargı kurumu olan Ģer‟iye mahkemelerinin yanında, Divan-ı Hümayun‟un da yargılama yetkisi bulunmaktadır. Ġdari ve siyasi görevlerinin yanı sıra hukuki görevleri de bulunan Divan-ı Hümayun, aynı zamanda bir mahkeme olarak kullanılmıĢtır.18 Burada bir kısım davalar ilk derece mahkemesi olarak, bir kısım davalar ise üst yargı mercii olarak karara bağlanmıĢtır. Divan-ı Hümayun‟ un yargılama yetkisi yargı erkinin asıl sahibi olan padiĢahın divanı olmasından kaynaklanmaktadır. ġer‟iye mahkemelerinde görevlendirilen kadılar sadece kendi yargı bölgelerindeki davalara bakabilirken, bir üst yargı mercii konumundaki Divan-ı Hümayun ülkenin tamamından gelen davalara bakmıĢtır. Tarafları o bölgenin eĢrafından ya da ehl-i örften olup da kadının adaletle karar vermekte zorlandığı davalar, ilk derece mahkemesi olarak Divan-ı Hümayun‟da karara bağlanmıĢtır.19 Divan-ı Hümayun‟da örfi ve Ģer‟i davalar görülebilmekte olup örfi davalara Veziriazam, Ģer‟i davalara Rumeli Kazaskeri bakmaktadır. ġer‟i davaların fazla olduğu hallerde Anadolu Kazaskeri de davaları dinlemiĢtir.20 16 Mustafa Akdağ, “Osmanlı Müesseseleri Hakkında Notlar”, Ankara Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. XIII, S.1-2 , Ankara, 2000 , s.48 vd. 17 Halil Ġnalcık, “Mahkeme”, İslam Ansiklopedisi , C. VII, s.149. 18 CoĢkun Üçok-Ahmet Mumcu-Gülnihal Bozkurt, Türk Hukuk Tarihi, 13. Baskı, Ankara:2008, s.254. 19 Ahmet Mumcu, Divan-ı Hümayun, Ankara:2007, s.90. 20 Abdullah Demir, a.g.e., s.34. 37 1.2.1.2.2 Ġkindi Divanı Divan-ı Hümayun toplantılarından sonra kurulmakta, orada görüĢülemeyen ya da görüĢülmesi gereksiz görülen iĢlerle doğrudan vezir-i azamın çalıĢma alanına giren iĢlere bakardı. Bu divanlarda örfi davalara bakılmaktaydı. XVII. yüzyılın sonlarına doğru bu divanın yetkileri Divan-ı Hümayunun aleyhine geniĢlemiĢtir.21 1.2.1.2.3 Cuma Divanı Cuma günleri veziriazam konağında toplanan divana “cuma divanı” denilmektedir. Sadrazamın huzurunda davalar karara bağlandığı için “huzur mürafaaları” olarak da adlandırılmaktadır. Bu divan Cuma günleri veziriazamın baĢkanlığında ve sadece kazaskerin katılımıyla toplanırdı. Önemli davalar Divan-ı Hümayun‟da karara bağlanırken, ikinci derece de görülen davalar cuma divanına bırakılmıĢtır.22 Cuma divanında önce dava dilekçeleri okunur, veziriazam isterse kendisi bizzat karar verir veya Rumeli Kazaskerine davayı havale edebilirdi.23Dava yoğunluğu halinde Anadolu Kazaskeri de dava dinleyebilirdi. 1.2.1.2.4 ÇarĢamba Divanı Divan-ı Hümayun‟dan ayrı olarak her ÇarĢamba günleri sabahı toplanan bu divana “ÇarĢamba divanı” denilmektedir. Bu divana Ġstanbul Kadısı ile "Bilad-ı Selase" denilen Galata, Eyüp ve Üsküdar kadıları katılmaktaydı.24 1.2.1.2.5 Kazasker Divanı Merkezi düzeyde yargı yetkisi bulunan diğer bir divan, kazaskerlerin salı ve çarĢamba günleri dıĢında her gün kendi konaklarında topladıkları kazasker divanıdır. Bu divanda padiĢahtan havale edilen Ģer‟i ve hukuki iĢlerin yanı sıra berat alarak devlet hizmetine atanan tüm kamu görevlileri demek olan askeri sınıfın davalarına bakıldığı 21 Esra Ergüzeloğlu Kilim, Türkiye‟de Adalet Yönetimi (Doktora Tezi), Ankara:2009, s.83. 22 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devlet Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara:1984, s.139. 23 Abdullah Demir, a.g.e.,s.37. 24 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e.,.s.84. 38 divandır.25Ancak askeri sınıfın davalarının kazaskerlik divanında görülmesi mecbur olmamakla birlikte dilerlerse Ģer‟iye mahkemelerinde de yargılanabilmeleri mümkündür.26 1.2.1.3 Özel Mahkemeler Klasik dönemde asıl yargı görevini yerine getiren Ģer‟iye mahkemelerinin dıĢında yargılama yapan mahkemeler özel mahkemeler olarak adlandırılmıĢtır. Bu mahkemeler, Osmanlı devletinin millet esasına dayanan bir toplumsal yapıya sahip olması nedeniyle oluĢturulmuĢ cemaat mahkemeleri ve kapitülasyonlardan faydalanan yabancı devletlere mensup kimseler arasında çıkan anlaĢmazlıkların giderilmesi amacıyla oluĢturulmuĢ konsolosluk mahkemeleridir. 1.2.1.3.1 Cemaat Mahkemeleri Ġslâm hukukuna göre zimmîlerin bulundukları Ġslâm memleketinde adlî imtiyazları vardı. Daha çok özel hukuka giren bazı davalarını kendi ruhani liderlerinin önünde çözdürebilecekleri gibi, kadılar huzuruna da götürebilirlerdi. Osmanlı Devleti‟nde de aynı esaslar geçerli olmuĢtur.27 Gayrimüslim Osmanlı tebaasının; nikâh, talâk, drahoma, cihaz, nafaka, vakıf, vasiyet gibi ahvâl-i Ģahsiyye denilen ve daha çok Ģahıs, aile ve miras hukukuna dair davalarına ruhani meclis olarak adlandırılan cemaat mahkemeleri bakıp çözmüĢtür28 Osmanlı Devleti‟nde gayrimüslim topluluklar millet veya cemaat statüsünde teĢkilâtlandırılmıĢtı. Klasik devirde devletçe tanınmıĢ üç millet bulunmaktaydı: Rumlar (yani Bulgarlar, Sırplar da dâhil olmak üzere bütün Ortodokslar), Ermeniler ve Yahudiler. Ülkede Katolikler, Protestanlar ve az sayıda baĢka mezhepten Hıristiyanlar da vardı. Ama devlet bunları sayıca az ve siyasî bakımdan önemsiz gördüğü için millet 25 Ġlhan Akbulut, , a.g.m., s.233. 26 Abdullah Demir, a.g.e, s.69. 27 Gülnihal Bozkurt, “Ġslâm Hukukunda Zimmîler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 3, S.1-4, Ġzmir, 1987, s145-146. 28 Gülnihal Bozkurt, Gayrımüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara:1989, s.23. 39 statüsüne dâhil etmemiĢtir. Gayrimüslim milletlerden her birinin dinî-ruhani liderleri devlet ile bu millet arasındaki resmî birer temsilci durumundaydı. ĠĢte bu ruhani liderler nezdinde toplanan meclisler, yukarıda belirtilen davaların görülüp neticelendirildiği cemaat mahkemeleriydi. Ġslâm hukukunun kabul ettiği ve Osmanlı devleti tarafından eskiden beri gayrimüslimlere tanınmıĢ bütün hak ve hürriyetlerle beraber yargı alanındaki imtiyazlar da Tanzimat‟a kadar devam etmiĢtir. 1.2.1.3.2 Konsolosluk Mahkemeleri Konsolosluk mahkemeleri ise, kapitülasyonlardan faydalanan yabancı devletlere mensup kimseler arasında çıkan anlaĢmazlıklara bakan mahkemelerdir. Bu mahkemelere kapitülasyon mahkemeleri olarak da adlandırılmıĢtır. Klasik dönemde önceleri Venedik ve Cenevizlilere sınırlı olarak tanınan kapitülasyonlar, 1535'te Fransızlarla Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaĢmayla Fransızlara geniĢ kapsamlı olarak tanınmıĢtır. Ġlerleyen yıllarda geniĢ kapsamlı kapitülasyonlar Ġngiltere, Hollanda, Avusturya gibi diğer devletlere de verilmiĢtir. Kapitülasyonlar; ekonomik, sosyal, idari mali açıdan bu hakkı elde etmiĢ ülkelere bağıĢıklık sağlamıĢtır. Kapitülasyonlar zamanla bir devletin baĢka bir devletin uyruklarına tanıdığı yargı bağıĢıklığını kapsayan bir anlam kazanmıĢtır.29 Bu bağıĢıklıktan yararlanan devletlere mensup kiĢiler arasında çıkan anlaĢmazlıklar, bu konsolosluk mahkemelerinde görülmüĢtür. Aynı uyruktan yabancılar arasındaki davalarda, davanın hukuk, ceza ya da ticaret davası olup olmadığına bakılmaksızın tek yetkili yargı organı bulunmaktadır; o da bu kiĢilerin uyrukluğunda bulundukları devletin büyükelçiliği ya da konsolosluğu mahkemesidir30 Konsolosluk mahkemeleri, konsolos ile o devletin Osmanlı ülkesinde yaĢayan vatandaĢları arasından seçilen iki üyeden oluĢmaktaydı. Taraflar, aralarında anlaĢsalar bile-belirli konudaki davlar hariç- böyle bir davayı Osmanlı mahkemeleri önüne getiremezlerdi. Ayrıca, davada suçlu bulunan kimsenin, cezasını o yabancı 29 Aybars Pamir, “Kapitülasyon Kavramı ve Osmanlı Devletine Etkileri”, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, C.51 S.2, Ankara, 2002, s.90 vd. 30 ġakir Berki, Devletler Umumî Hukuku, Ankara:1968, s.44. 40 devletin hapishanesinde çekmesi gerekirdi. Suçla ilgili tutuklama yetkisi de Osmanlı makamlarına değil, ilgili devletin Konsolosluğuna aitti.31 Ayrı uyruktan yabancılar arasındaki davalarda taraflar, aralarında anlaĢarak davayı kendi devletlerinden birinin elçiliğine götürebilirlerdi.32 Tarafların anlaĢamamaları durumunda ise Mecelle„ye göre hareket edilirdi; eğer taraflar arasındaki dava bir ceza davası ise, suçu iĢleyenin uyruk bulunduğu devletin konsolosluk mahkemesi, eğer bir hukuk ya da ticaret davası söz konusu ise, davalının devletinin konsolosluk mahkemesi yetkili kılınmıĢtı. Ancak belirli davalarda taraflar hukuk ve ticaret davalarını, aralarında anlaĢarak Osmanlı mahkemeleri önüne de getirebilirlerdi. Ancak ceza davaları bakımından bu mümkün değildi.33 1.2.1.4 Ġnzibat ve Ġhtisap Müesseseleri Kadı kazada en saygın ve güvenilir kiĢi olduğundan, kentin önemli hizmetlerinde ilmiye sınıfına tabi bir görevlinin sürtüĢmeleri engelleyeceğinden mülkiye ve belediye iĢlerinin bütünündeki asayiĢ ve inzibatına(dirlik ve esenliğine) kadı sorumluydu. Ancak zabıta görevlerine ise kadı adına ihtisap ağaları bakmaktaydı. Bunların emirlerine kul oğulları adı verilen memurlar verilirdi. Bu memurların görevi, dükkân ve bu tür yerlerden belediye resmi toplamak ve ihtisap ağasına teslim etmekti.34 Kadı sadece bir hâkim sıfatıyla değil, kötülükleri ve düzensizlikleri önleme sıfatıyla görevli bir amir durumunda hizmet ifa etmekteydi. Ġnzibat ve Ġhtisap vazifesi, yargı görevi sayılmaktaydı. Ancak önemli olan dava ve diğer iĢlerle meĢgul olan kadıları çarĢı ve pazarda dolaĢmaktan daha üstün mevkide tutmak için ihtisap iĢleri ayrı memurlara verilmiĢti.35 31 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, Ankara:1998, s.80. 32 Turgut IĢıksal, Kapitülasyonlar, Lozan ' da Ġngiliz Heyetine Verilen Gizli Raporun Tam Metni, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S.16, 1998,.s.81 33 Necdet Kurdakul, Osmanlı Devleti 'nde Ticaret Antlaşmaları ve Kapitülasyonlar, Ġstanbul, 1981,s.90. 34 ġinasi Altundağ, “Osmanlılarda Kadıların Salahiyet ve Vazifeleri Hakkında”, VI Türk Tarihi Kongresi Ankara 20-26 ekim 1961,Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 1967, s.351. 35 Ġlhan Akbulut, a.g.m. , s.234. 41 Ġhtisap ağası ve kul oğullarınca yiyecek ve giyecek maddeleri fiyat ve kalite bakımından kontrollere tabi tutulmaktaydı. Bu kontrollerde eksiklikler tespit edilirse ceza verilmekteydi. Eksiklik ve noksanlıklarda cezanın miktarı ve cinsi, Ģahsa ve olayın ağırlığına veya hafifliğine göre kadı tarafından verilmekteydi. 1.2.2 Yardımcı Yargı Kurumları 1.2.2.1 Ġfta (Fetva Verme) Ġfta bir sorunu veya bir olayı açıklamaktır. Genellikle Ġfta, bir meselenin Ģeraite uygun ve hukuki sonuçlarını öğrenmek için sorulan soruya cevap anlamındadır. Soruyu sorana “fetva isteyen kimse”, cevap verene “müftü”, verilen cevaba “fetva” denilmektedir. Müftüler olayı araĢtırmayıp sorulan soruyla ilgili ilmi düĢüncelerini belirtmektedir. Dolayısıyla ilgililer isterlerse ve aldıkları bilgiden tatmin olmuĢlarsa mesele bu Ģekilde çözümlenmiĢ olmaktadır. Ancak aldıkları bilgiden tatmin olmamıĢlarsa mahkemeye baĢvurarak meselenin çözümünü isteyebilirlerdi. Çok önemli konularda araĢtırmayı ġeyhülislam yapar ve fetvayı hazırlardı. Ġfta(fetva) müessesesinde, sorunu olanlar müftülere baĢvurarak meselelerin çözüm yollarını ararlar ve buna göre aralarında anlaĢma yoluna giderlerdi. Bu müessese aynı zamanda her olayın mahkemeye çözümlenmek üzere gelmesini de önlerdi.36 1.2.2.2 Esnaf Heyetleri(Loncalar) Osmanlı devletinde adalet mekanizmasına hizmet eden diğer bir müessese ise esnaf heyetleridir. Osmanlı kentlerinde ticaret ve sanatla uğraĢmak bazı koĢullara ve kurallara bağlanmıĢtır. KiĢiler istedikleri ticaret ve zanaat mesleğine hemen giremezler ve istedikleri yerde ve Ģekilde hemen çalıĢamazlardı. Her esnaf heyetinin kendi içinden seçtiği bir heyet bulunmaktaydı. Her esnaf ve zanaatçılık dalı kendi içinde örgütlenmiĢti. Bu örgütlere “lonca” denilmektedir. Loncalar bir tür esnaf birlikleridir. Malların kalitesi, değeri ve kusurlu olup olmadığı loncalar tarafından sıkı bir Ģekilde denetlenir ve suçlu görülenler cezalandırılırdı.37 Bu sayede loncalar bazı suçları kendi 36 Ġlhan Akbulut, a.g.m., s.235. 37 Makbule Demirkan, Osmanlı‟da Esnaf, Skylife,,S.167, Ġstanbul, 1997, s.10. 42 içinde cezalandırmakta ve bu tür suçlar Ģer‟i mahkemelerin önüne çıkmadan sonuçlandırılmaktadır. 1.3 Yargı Görevlileri 1.3.1 Kazasker Osmanlı egemenlik anlayıĢında egemenliğin asıl sahibi Allah‟tır. Devlet BaĢkanı yani padiĢah, peygamberin halefi olarak devleti yönetmektedir. Osmanlı yargı sistemi, padiĢah ve yargının diğer temsilcileri arasında vekâlet iliĢkisi üzerine kurulmuĢtur. Sultan I. Murad zamanında da önceki Ġslâm devletlerindeki kâdiyülkudatlığın benzeri kazaskerlik kurumu ihdas edilmiĢ, kadıları artık bu makam tayin etmeye baĢlamıĢtır. Kazaskerlik daha sonra Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği olmak üzere ikiye ayrılmıĢtır. Rumeli Kazaskeri Ġstanbul‟daki Müslümanların dava ve iĢlerine; Anadolu Kazaskeri de gayrimüslimlerin davalarına bakmıĢtır.38 Rumeli Kazaskerliği, Anadolu kazaskerliğinden daha önemli görülmüĢtür. Kazaskerler doğrudan doğruya padiĢah tarafından iki yıllığına atanmıĢtır. Ancak bu uygulama 17. yy kadar sürmüĢ, daha sonra bir yıla indirilmiĢtir. Kazasker Osmanlı Devleti‟nde ilmiye sınıfı adı verilen ve kaza, fetva ve öğretim iĢleriyle uğraĢan sınıfın baĢıdır. Yargı erkinin asıl sahibi olan padiĢah kazaskerleri, kazaskerler kadıları, kadılarda naibleri atamıĢlardır. 16.yy. sonlarına kadar kadıları padiĢah onayına sunulmak üzere kazaskerler seçerken, bu yüzyıldan itibaren kazaskerin seçme yetkisi kaza kadıları ile sınırlandırılarak eyalet kadılarını seçme iĢi Ģeyhülislama bırakılmıĢtır.39 38 Ekrem Buğra Ekinci, a.g.e., s.9. 39 Hasan Tahsin Fendoğlu, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı (Anayasa Hukuku Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Ġstanbul:1996, s.244-246. 43 1.3.2 Kadı Tanzimat öncesi dönemin temel yargı teĢkilatı olan Ģer‟iye mahkemelerinde yargılamayı kadı yapmaktadır. Günümüzde kaymakamlar tarafından yönetilen ilçeler, bu dönemde kaza adı alında kadılar tarafından yönetilmiĢtir. Dolayısıyla yargısal görevlerinin yanı sıra idari görevleri de yerine getirmiĢlerdir. Kadı olabilmek için belirli özelliklere sahip olmak gereklidir: 40 Akıllı, erginliğe ulaĢmıĢ ve özgür olmak (Hak ve Fiil Ehliyeti ġartı) ĠĢitme-görme-konuĢma duyuları sağlam olmak(Sağlık ġartı) Kısas(adam öldürme ve müessir fiil) ve hadd(Kuran-ı Kerim de tanımlanmıĢ suçlara verilen cezalar) cezaları almamıĢ olmak (Belirli Suçlardan Hüküm Giymeme ġartı) Yüksek din ve fen bilimlerinin okutulduğu medreselerin önemli bölümlerinden mezun olmak(Eğitim ġartı) Bu özelliklere sahip olan kiĢiler(kadın/erkek) kadı olabilmektedir. Kadıların görevden ayrılması(azil) ve yer değiĢtirmesi Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri tarafından yapılmaktadır. Kadılar atandıkları yargı çevresinde (kazada) sürekli kalmamıĢlar, halkla kaynaĢmamaları ve diğer kadılara sıra gelmesi için birkaç yıllık süreyle görevlendirilmiĢlerdir. 1597 yılına kadar bu süre 3 yıl iken, 1597‟den sora 2 yıla ve daha sonra 20 aya ve 1750‟li yıllarda ise 18 aya indirilmiĢtir.41 1.3.3 Kadı Yardımcıları 1.3.3.1 Naib Naib; kadıya yargılama ve diğer iĢlerde yardımcı olan ve kadı tarafından tayin edilen mahkeme görevlisidir. Genellikle yargı çevresi geniĢ olan kadılar, kazalarına bağlı nahiyelere naib atamıĢtır. ĠĢ yükü fazla olan kadılar ise bulundukları mahkemede bazı ikinci dereceden iĢleri görevlendirdikleri naiblere yaptırmıĢlardır.42 40 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Hukuku, Ġstanbul: 2008, s.369. 41 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Ankara:1984, s. 94. 42 Halil Cin-Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Konya:2003, s.159. 44 Naibleri atama ve görevden alma(azil) yetkisi kadılardadır. Ancak her kadının naib atayabilme yetkisi bulunmamaktadır. Esas olarak bir kadının naib tayin edebilmesi ve azledebilmesi için padiĢah tarafından yetkilendirilmesi gerekmektedir.43 Naib ve kadı arasında vekalet iliĢkisi bulunmakta olup kadı asil, naib vekil durumundadır. Bu iliĢkiye göre naibin görevleri zaman, yer ve konu olarak kadı tarafından belirlenmektedir. Esas itibariyle naibler; yargılama yetkisine sahip olan ve yargılama yetkisine sahip olmayan naibler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Yargılama yetkisine sahip olan naibler, atanmıĢ oldukları yargı çevresinde yargılama görevini yerine getirmektedir. Yargılama yetkisine sahip olmayan naibler ise keĢif, Ģahitlerin güvenilirliğinin soruĢturulması ve tarafların ifadelerinin alınması gibi görevleri yerine getirmektedir.44 Naibleri atayan ve azleden asil yetkili kadılar, naiblerin verdikleri kararları ve yaptıkları iĢleri denetleme yetkisine sahiptir. 1.3.3.2 Muhsır Genellikle yeniçeri bölüklerinden seçilen ve Divan-ı Hümayun tarafından kadıya gönderilen yazı ile atanan ve hizmet süreleri bir yılla sınırlı olan muhsırlar; davacı ve davalı ile Ģahitleri mahkemeye getirmekle görevlidir. Dolayısıyla muhsırların günümüzdeki emniyet görevlileri ve savcıların iĢlerini yerine getirdikleri söylenebilir. Muhsırlar maaĢ almazlar, hizmetlerine karĢılık taraflardan ve ilgililerden belli bir ücret almaktaydı. Birden fazla muhsırın görev yaptığı büyük mahkemelerde diğerlerinin amiri olarak muhsırbaĢı bulunmaktaydı.45 43 Necdet Sakaoğlu, “Bab Naibliği”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C I, s.513. 44 Abdülaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġstanbul:1986, s.91-92. 45 Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, Ġstanbul:1996, C.6, s.488. 45 1.3.3.3 SubaĢı SubaĢı ilk dönemlerde merkez tarafından atanmaktayken 16.yy sonlarından itibaren beylerbeyi ve sancakbeyleri tarafından onlara bağlı memur olarak atanmaya baĢlanmıĢtır. Her sancak, kazaya karĢılık gelen subaĢılıklara ayrılmıĢ olup, subaĢılar bulunduğu bölgede vergileri toplamak ve kolluk görevini yerine getirmekle görevlidir.46 SubaĢı kolluk görevini kadı adına ve ona vekâleten yerine getirirdi. Merkezin ve kadının emirlerini uygulamak, suç iĢleyenleri takip edip yakalamak, kovuĢturmak, kadının suçlu görüp hüküm verdiklerini cezalandırmak ve hapsine karar verilenleri hapsetmek subaĢının göreviydi.47 1.3.3.4 AsesbaĢı AsesbaĢılık yeniçeri ağa bölüklerinden birisi, asesbaĢı da bölük komutanıdır. AsesbaĢının askeri görevleri yerine getirmekle birlikte Ģehirlerde özellikle geceleri güvenliğin sağlanmasından sorumludur. Asesler Ģehir çarĢılarında ve mahallelerinde geceleri dolaĢırlar ve yakaladıkları zanlıları ya kendileri cezalandırırlar ya da gerekli hallerde kadıya getirirlerdi.48 Aseslerde subaĢılar gibi kolluk görevi yapmakla birlikte subaĢılar gündüzleri, asesler ise geceleri çalıĢmaktadır. Asesler geceleri Ģehirde güvenliği sağlamakta, demir kilit ile kilitlenen her dükkândan asesiye olarak ayda bir akçe almaktaydı. Ayrıca geceleri hırsız ve sarhoĢları yakaladıkları takdirde subaĢılarca alınan para cezasının onda biri de aseslere verilmekteydi.49 46 Ġlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı‟da Kadı, Ankara:1994, s.34-35. 47 Mustafa Avcı, Osmanlı Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Ġstanbul:2004, s.63. 48 Abdülkadir Özcan, “AsesbaĢı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.III,s.464. 49 Ahmed Akgündüz, a.g.e., s.206. 46 1.3.3.5 ÇavuĢ ÇavuĢ, Osmanlı devlet teĢkilatında çok çeĢitli idari hizmetlerde kullanılan bir görevlidir. ÇavuĢlar idari görevlerin yanında ilamların icrası, borçlunun mallarını satarak borcunun ödenmesi, borçlunun inad ve temerrüdü üzerine mahkeme kararı ile hapsedilmesi gibi hukuki görevleri de yerine getirirlerdi. Bunun yanında çavuĢlar, muhsıra benzer Ģekilde zanlıların kadı huzuruna çıkarılması gibi hizmetleri de yerine getirmekteydi.50 ÇavuĢların haksız ve usulsüz uygulamaları sebebiyle teftiĢi ise kadılar tarafından yapılmaktaydı. ÇavuĢların baĢında çavuĢbaĢı bulunur, halkın Divan-ı Hümayun‟a verdikleri dilekçeleri o takdim eder, dava için Divan-ı Hümayun‟a gelenlere çavuĢları ile mübaĢirlik yapardı. Bu hizmetlerinden dolayı çavuĢbaĢına divan beyi de denilmektedir. ÇavuĢbaĢılık 1836 tarihinde kaldırılarak yerine Divan-ı Deavi Nezareti kurulmuĢtur. Divan-ı Deavi Nezareti günümüzdeki Adalet Bakanlığı‟na karĢılık gelmektedir.51 1.3.3.6 Tercümanlar Osmanlı devleti çok sayıda toplumu barındırmaktaydı. Kadının atandığı bölgede halk farklı dilleri konuĢabilmekte ve kadı çoğu zaman onların dilini anlamamaktaydı. Bu durumda kadı, tarafların ve Ģahitlerin beyanlarını anlamak için tercüman kullanmak zorundaydı. Bu nedenle ihtiyaç olan yerlerde özellikle de gayrimüslimlerin yaĢadığı bölgelerde bulunan mahkemelerde tercümanlar çalıĢtırılmıĢtır. Belgelerde “kadı tercümanı” olarak isimlendirilen bu görevliler, diğer kadı yardımcıları gibi görevlendirilmekte, haklarında bir Ģikâyet olursa teftiĢ edilmekte ve görevden alınabilmektedir.52 50 Ahmed Akgündüz, Şer‟iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu Ve Seçme Hükümler, c.1, Ġstanbul:1988, s.73-74. 51 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ankara:1988, s.413-419. 52 Fahrettin Atar, İslam Adliye Teşkilatı, Ankara: 1991, s.149. 47 1.3.3.7 MüĢavirler ġer‟iye mahkemelerinde kadı kendi bilgisine göre hüküm verebileceği gibi ihtiyaç duyulduğu takdirde hukuku iyi bilen müĢavirlerden faydalanmaktadır. Hukuk bilgisinden faydalanılanlar, âlimler ve müftülerdir. Ayrıca ulemanın reisi olan ġeyhülislamlar da vermiĢ oldukları fetvalar ile mahkemelere yol göstermekte ve hukukun gidiĢatını yönlendirmektedir. Uygulamada söz konusu müĢavirlerden olan müftülerin vermiĢ olduğu fetvaların mahkemeye sunulduğu ve mahkemelerin buna uygun olarak karar verdiği görülmektedir.53 1.3.3.8 MübaĢirler MübaĢirler, mahkemede bugün olduğu gibi celp ve tebliğ iĢlerini yapar, aynı zamanda mahkemenin düzen ve intizamını sağlarlardı.54 MübaĢirler bazı durumlarda mahkemede sorgu hâkimi olarak da görev yapmaktaydı.55 Bunun dıĢında bir hizmetin görülmesi veya soruĢturmanın yapılması için merkez tarafından görevlendirilen memurlara da mübaĢir denilmekteydi. MübaĢirler yaptıkları hizmetin karĢılığını, gittikleri bölgenin halkından mübaĢiriye adı altında tahsil ederlerdi.56 1.3.3.9 Kâtipler Mahkemelerde yazıĢmalar, tarafların iddia ve savunmaları ile Ģahitlerin beyanlarının zapta geçirilmesi kâtipler tarafından yapılmaktadır. Kâtiplerin ilamların yazılma usullerini bilen, güvenilir kimselerden olması Ģartlarını taĢımaları gerekmekteydi. Kâtipler genellikle medrese çıkıĢlı ve mahkeme uygulamaları konusunda tecrübe sahibidirler. Bu sebeple kadılar naiblerini çoğunlukla kâtipler içerisinden seçmiĢtir.57 53 Abdullah Demir, ag.e, s.60. 54 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul:1993, C. 2, s.592. 55 Abdülaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġstanbul:1986, s.81. 56 Ahmed Akgündüz, a.g.e., s. 74. 57 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Hukuku, a.g.e, s.378. 48 1.3.3.10 Kassamlar Osmanlı devletinde ölen kimselerin mirasını mirasçılar arasında taksim eden memurlara “kassam” denilmektedir. Kassamlar, Kazasker Kassamları ve ġer‟iye Mahkemeleri Kassamları olarak ikiye ayrılmaktadır.58 Kazasker Kassamları askeri sınıfa mensup olan kiĢilerin terekelerini taksim eden görevlilerdir. Askeri sınıf dıĢında kalanların terekeleri ise Ģer‟iye mahkemelerinde bulunan Kassamlar tarafından taksim edilmektedir. Kassamlar taksim ettikleri miras karĢılığında belli oranda resm-i kısmet alırlardı. Her kadılıkta bulunan kassam defterine ölen kimsenin terekesi tek tek kaydedilir ve bunların değerleri bilirkiĢi tarafından belirlenirdi. Terekeden murisin borcu çıkarıldıktan sonra kalan kısmı mirasçılara paylaĢtırılır ve bunun karĢılığında kasama belirli oranda resm-i kısmet ödenirdi.59 2. OSMANLI TANZĠMAT SONRASI YARGI SĠSTEMĠ Tanzimat Fermanının ilânı ve bunu takip eden kararlarla Osmanlı Devleti‟nin siyasal, yönetsel, hukuksal ve ekonomik yapısı değiĢtirilmek istenmiĢtir.60 Bu değiĢim, yargı sisteminin üzerinde de kendisini göstermiĢ ve yargı teĢkilâtı içerisinde yeni yargı kurumları oluĢturulmuĢtur. Tanzimat döneminde – divanları bir yana bırakırsak - tek kadıdan oluĢan ve tek dereceli olan klâsik Osmanlı mahkeme sisteminin dıĢında, çok hâkimden oluĢan ticaret ve nizamiye mahkemeleri kurulmuĢtur. Klâsik mahkemeler de Ģer‟iye mahkemeleri olarak ve görev alanı daraltılmıĢ bir Ģekilde korunmuĢtur.61 Bu kurumlar, ilgili baĢlıklar altında ele alınacaktır. Ancak daha önce, yeni yargı kurumlarını doğuran nedenlerden söz edilecektir. 58 Abdullah Demir, a.g.e, s.63. 59 Said Öztürk, Askeri Kassama Ait 17. Asır İstanbul Tereke Defterleri(Sosyo-Ekonomik Tahlil) , Ġstanbul: 1995, s.66 vd. 60 Kazım YetiĢ, “Tanzimat KarĢısındaki Tavırların Tasnifi Konusunda Bir Deneme”, Tanzimat‟ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu (31 Ekim–3 Kasım 1989), Ankara, 1994, s.118. 61 M.Âkif Aydın, “Bir Hukukçu Olarak Ahmet Cevdet PaĢa”, Ahmet Cevdet Paşa Semineri, Ġstanbul, 1986, s.21. 49 2.1 Yargı Reformlarının Nedenleri 2.1.1 Geleneksel Hukuki Yapının Yetersiz Kalması ve KanunlaĢtırma Hareketleri Tanzimat dönemine kadar devam eden, fetva ve fıkıh kitaplarına dayalı mevcut hukuksal yapı, batılı ülkelerin tepkisine yol açmıĢtır. Bu ülkeler, Osmanlı hukukunun sistemsizliğinden ve belirsizliğinden yakınmıĢlardır.62 Diğer taraftan, mevcut hukuksal yapının kendisi için yeterince güvence oluĢturmadığını düĢünen Osmanlı halkı da, içinde yaĢadığı güvensizlik ortamını giderecek yeni düzenlemelere gereksinim duymaktadır. Bu gereksinim, devlet bakımından da söz konusuydu.63 Sarsılan devlet otoritesinin yeniden tesisi, ancak, yeni ve belirli yasalarla olanaklıdır. Bu amaçla önce ceza ve ticaret yasalarında daha sonra ise diğer alanlarda kanunlaĢtırma çalıĢmaları yapılmıĢtır. Tanzimat öncesi hukuksal yapı, XIX. yüzyılda ortaya çıkan geliĢmeleri karĢılamaktan uzak kalmıĢtır. Geleneksel hukukun (Ġslam hukuku) ıslah edilerek, ortaya çıkan yeni ihtiyaçları karĢılayabilir hale getirmenin olanaksızlığı karĢısında, Tanzimat döneminde yeni bir hukuk düzeninin temelleri atılmaya baĢlanmıĢtır. Ġslam hukukunun dıĢında oluĢan ve laik karakterli olan bu hukuk düzeni, Ġslam hukuku ile birlikte ve aynı zamanda yürürlükte olmuĢtur. 2.1.2 Geleneksel Yargı TeĢkilâtının Yetersiz Kalması Osmanlı Devleti‟nin tüm kurumları, bir Ģekilde Tanzimat hareketinden etkilenmiĢlerdi. EĢitlik ilkesi; ülkede yaĢayan herkesin, eĢit olarak yargılanmasına olanak verecek, yeni yargı kurumlarını gerekli kılmaktaydı. ġer‟iye mahkemeleri, yeni dönemin ihtiyaçlarını karĢılamada yetersiz kalmıĢtı. Fermanlarda belirtilen bu esasların yaĢama geçirilebilmesi için, devletin mevzuatında ve yönetiminde ıslahata giriĢilmesi, yargı teĢkilatında da ıslahatı gerekli kılmaktaydı. Zira çok etnikli ve çok dinli bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti‟nde esas itibariyle dinsel hukuk (Ġslâm hukuku) uygulandığı 62 Ġbrahim Durhan, , “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.III, S.1, Erzincan, 1999, s.55-111. 63 Hıfzı Veldet, “KanunlaĢtırma Hareketleri ve Tanzimat”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940, s. 167-169. 50 için, bu dine mensup olmayanların, özel hukuk alanında bu hukuka tabi olmaları ve dinsel hukuka göre iĢleyen Ģer‟iye mahkemelerinde yargılanmaları beklenemezdi.64 Özellikle Islahat Fermanında açıkça vurgulanan “her alandaki eĢitlik” ilkesinin kabulünden sonra; herkesin eĢit olarak yargılanabileceği, dinsel etkilerden arınmıĢ yeni yargı kurumlarının oluĢturulması zorunlu hale gelmiĢti. 2.1.3 Yabancı Devletlerin Baskıları Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim azınlıklar aynı dinde bulundukları Avrupa devletlerine ticaret konusunda aracılık yapıyorlardı. Bu arada Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik ve laiklik prensipleri özellikle bu gayrimüslim azınlıklar arasında yayılmıĢ ve bunları hükümetten bir takım imtiyazlar koparmaya itmiĢtir. Avrupa devletleri de, Osmanlı toprakları üzerinde hak iddia etmelerine imkân verecek bu fırsatı kaçırmayarak dindaĢları olan azınlıkları desteklemiĢ, hatta onları tabiiyetlerine alarak kendi vatandaĢlarının imtiyazlarından yararlanmalarını sağlamıĢlar, bu vesileyle Osmanlı hükümetine sürekli baskı yapmaya baĢlamıĢlardır.65 Bu baskılar devletin sonuna kadar artarak sürmüĢtür. 1839-Tanzimat, 1856-Islahat ve 1875-Adalet fermanları öncelikle bu baskı sonucunda ilan edilmiĢ, bunlarla gayrimüslim azınlıklara geniĢ imtiyazlar verilerek mahkemelerde üyelik ve Ģahitlik yapabilmeleri esası kabul edilmiĢtir. Osmanlı Devleti‟nin pek çok sahada gücünü kaybetmesinden yararlanan Avrupalı devletlerin baskılarının, bu devirdeki bütün reformlarda olduğu gibi, adliye reformlarında da en önemli etken olduğu söylenebilir. 2.1.4 Yeni GeliĢmeler KarĢısında Eğitim Sisteminin Yetersiz Kalması Geleneksel yargı teĢkilâtını yetersiz kılan bir diğer neden de; eğitim sistemindeki bozulmaya bağlı olarak, yeterli donanıma sahip olmayan kadıların mahkemelerde görev yapmalarıdır.66Osmanlı medreseleri XVII. yüzyıldan itibaren bozulmaya baĢlamıĢ, müderrislikler ve kadılıklar, ehil olmayan kimselere rüĢvetle ve hatırla verilmeye 64 M.ReĢit Belgesay, “Tanzimat ve Adliye TeĢkilâtı”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940, s.213 vd. 65 Ekrem Buğra Ekinci, Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri, <http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/tanzimatmahkemeleri.pdf>(18.05.2011), s.6. 66 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.VI, Ankara:1977, s.135-139. 51 baĢlanmıĢtı.67 XVII. yüzyıldan itibaren bozulma sürecine giren ve kendi iç disiplinini kaybeden medreselerde, müderrislik mesleğine girebilmek için kazanılması gereken icazet (diploma) para ile satın alınır oldu. Medreselerdeki bu bozulma, yargı teĢkilatına da yansıdı. KarmaĢık bir yapıya sahip olan ve fıkıh kitapları ile fetva mecmualarında kodifiye edilmemiĢ bir halde bulunan Osmanlı hukukunun uygulanması, iyi yetiĢmiĢ hukukçulara ihtiyaç göstermekteydi. KuruluĢ ve yükseliĢ dönemlerinde medreseler bu ihtiyacı karĢılamıĢlardı. Ancak, devletin son dönemlerinde bozulma sürecine giren medreseler, bu görevlerini yerine getiremez oldu.68 Kadılığa girmek için gereken mülâzemet diplomaları, para ile satılmaya baĢlandı. KiĢisel çıkarlarını ön planda tutan, ehliyetsiz, yeteneksiz kadı ve naipler, halkın yargıya olan güvenini sarstı.69 2.1.5 Merkezî Otoriteyi Güçlendirme Eğilimi Osmanlı Devleti merkeziyetçiliği ön planda tutan bir devlettir. Mahallî hanedanların varlığını sürdürmesi ve yarı müstakil birer idareci-âyân haline geliĢi, ulema sınıfının cemiyet içinde güçlü bir mevkiye sahip oluĢu, tımar sistemi ve vergi toplama usulleri bu merkeziyetçi anlayıĢı yumuĢatmıĢtır. XVIII. yüzyıldan. itibaren merkezî otoritenin zayıflamasıyla merkezî idare her fırsatta bunu tekrar güçlendirmeye çalıĢmıĢtır. Sultan II. Mahmud ve Tanzimat reformlarının arkasında da bu maksat yatmaktadır.70 Öte yandan Tanzimat‟tan sonra çoğunlukla merkeziyetçi bir idareyi benimseyen Osmanlı bürokrasisinin böyle bir idarenin gereği olarak standart ve derlenmiĢ bir mevzuata sahip olması zaruriydi.71 Bu sebeple kanunlaĢtırma hareketine giriĢilmiĢ, bu da adliye teĢkilâtını doğrudan etkilemiĢtir. 67 Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, 2.Basım, Ankara:1995, s.138. 68 M.Âkif Aydın, “Mecelle‟nin HazırlanıĢı”, Osmanlı Araştırmaları, C.IX, Ġstanbul, 1989, s.37. 69 Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu‟nda Âyânlık, Ankara:1994, s.37 vd. 70 Bkz. YaĢar Yücel: “Osmanlı Ġmparatorluğunda Desantralizasyona Dâir Genel Gözlemler”, Belleten, C. XXXVIII, S.152, Ġstanbul, 1974, s.657-708. 71 Ġlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, 3.Baskı, Ġstanbul:1995, s.159. 52 2.1.6 Ticarî GeliĢmeler On dokuzuncu yüzyıl baĢlarında sanayi devrimini gerçekleĢtiren Avrupa‟nın ucuz ve bol malları Osmanlı ülkesini bir pazar durumuna getirmiĢ, dıĢ ticaret çok geliĢmiĢti. Bu sebeple pek çok Avrupalı tüccar Osmanlı ülkesine gelip gitmeye, hatta yerleĢmeye baĢlamıĢtı. Bunlar Osmanlı tebaasıyla aralarında doğan ihtilaflarını bu alandaki baĢ döndürücü geliĢmeye takip edemeyen ve dolayısıyla ticarî örfleri pek bilemeyen kadı mahkemeleri önüne götürmek yerine tüccar hakemlere havale etmekteydiler.72 Devlet, bu iĢi düzene sokmak ve en azından kontrol etmek zorunda kalarak ticaret davalarına bakan ve üyeleri arasında yabancıların da bulunduğu yargı meclisleri kurulmuĢ ve ilk defa olarak Ģer‟iye mahkemelerinin yetkileri sınırlandırılmıĢtır. Ancak uygulamadaki bu durumu yasal hale getirmek ve yabancı unsurlu ticarî davalara bakmak için hususî adlî mercilere gerek duyulmuĢtur.73 2.2 Tanzimat Devrinde Yargı TeĢkilatı 2.2.1 Adliye Nezâreti’nin KuruluĢu II. Mahmut döneminde, Avrupa tipi bakanlıkların kurulması ile ÇavuĢbaĢı, Divan-ı Deavi Nazırına (adli iĢler nazırı)dönüĢtürülmüĢtür.74 Ancak bu oluĢumu Adalet Bakanlığının çekirdeği olarak değerlendirmekle birlikte ilk oluĢumda Nazırlık burada daha çok amir ya da müfettiĢ anlamında kullanılmıĢtır. Divan-ı Deavi Nazırı‟nın baĢkanlık yapabileceği bir adliye mahkemesi bulunmamaktadır. Divan-ı Deavi Nazırı, yeni yasalara özgü adli sorunlarla uğraĢmak üzere görevlendirilmiĢtir.75 Tanzimat Fermanının ilanından sonra 1879 yılında Adliye Nezaretini‟nin ilk örgütlenme yasası ile karĢılaĢılmaktadır. Meclis-i Divan-ı Ahkâm‟ın nezarete dönüĢtürülmesi, 1879 yılında çıkarılan Adliye ve Mezahip Nezaretinin ve Devair-i 72 Ekrem Buğra Ekinci, , “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri…”,a.g.e, s.5. 73 Sâbit, Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye, Ġstanbul:1302,s.159-160. 74 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.102. 75 Carter V. Findley, Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform Bâbıâli (1789-1922), Çeviren: Latif Boyacı Ġzzet Akyol, Ġstanbul 1994, s. 64. 53 Merbutenin Vezaifi Nizamnamesi ile gerçekleĢmiĢ olsa da Meclis-i Ahkâm‟ın tümüyle bakanlık olarak teĢkili 1882 yılında gerçekleĢmiĢtir. Ġlk Adliye Nazırı ise Cevdet PaĢa olmuĢtur.76 Aynı yıl Ġlamat-ı Hukukiyenin Suret-i Ġcrasına Dair Kanun, Mehakim-i Nizamiye Kanunu, Usuli Muhâkemât-ı Hukukiyye Kanunu, Usul-ı Muhâkemât-ı Cezaiyye Kanunu ile Adalet Bakanlığında müfettiĢlikler, müdde-i umumiler gibi yeni unsurlar eklenmiĢtir. Adalet Bakanlığı‟nın ilk birimleri, Adliye MüsteĢarlığı, Adliye Mektupçuluğu (yazı iĢleri), Havale Müdürlüğü, Umur-ı Cezaiyye Müdürlüğü, Umur-ı Hukukiyye Müdürlüğü, Sicil-i Memurin Müdürlüğü, Mezahip Müdürlüğü (müslüman olmayan cemaatlerin adli iĢleri), Evrak Müdürlüğü ve Muhasebe Müdürlüğüdür.77 Bu birimlere 1911 yılında ikinci bir teĢkilat nizamnamesi ile Ġhsaiyyât ve Müdevvenât-ı Kanuniyye Müdürlüğü (Ġstatistik, Düstur, Yayın ĠĢleri) eklenirken, Havale Müdürlüğü kaldırılmıĢtır. Adliye ve Mezahip Nezareti, 1911 yılında çıkarılan Nizamname‟de aldığı Ģekil ile Cumhuriyet dönemine intikal etmiĢtir. Cumhuriyetin hemen öncesinde Adalet ve Mezahip Nezareti‟nin bölümleri Ģunlardır: MüsteĢarlık, Özel Kalem Müdürlüğü, Ceza ĠĢleri Müdürlüğü, Hukuk ĠĢleri Müdürlüğü, Sicil Müdürlüğü, Mezahip Müdürlüğü, Ġstatistik Müdürlüğü, Kanunlar Hazırlama Müdürlüğü ve Evrak Müdürlüğü. 1916 yılında yapılan düzenleme ile Adliye Nezareti güçlendirilmiĢtir.78Buna göre, kazaskerlik ve evkaf mahkemeleri ile bütün Ģer‟iye mahkemeleri Adliye Nezaretine bağlanmıĢ ve Temyiz Mahkemesinde Ģer‟iye adıyla yeni bir daire kurulmuĢtur. 76 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), Ankara:2010, s.24. 77 Fatmagül Demirel, “Adliye Nezareti‟nin TeĢkilat Tarihçesi” Adalet Kitabı, Ankara, 2007, s. 245-267. 78 Adalet Bakanlığı, a.g.e , s.24. 54 2.2.2 Tanzimat Sonrası Mahkemeler 2.2.2.1 Ticaret Mahkemeleri Klasik devirde Osmanlı tebaası ile kendilerine ticaret için hükümetçe izin verilen (XIX. yy. baĢlarında kendilerine beratlı Avrupa tüccarı denilen) gayrimüslimler arasındaki davalara tercüman hazır bulunduğu halde kadılar bakar, konusu dört bin akçeden fazla olan davalar Arz Odası‟nda sadrazam huzurunda görülürdü. 1801 yılında gümrük emininin baĢkanlığında gayrimüslim ve yerli tacirlerden oluĢan komisyonlar ticarî davalara bakmaya baĢlamıĢlardı. Tanzimat Fermanı‟nın ilanı sıralarında bu komisyon ticaret meclisi adıyla, yeni kurulan Ticaret Nezareti‟ne bağlanmıĢtır.79 1847 yılında ticaret meclisinin teĢkilatı yeniden ele alınarak yabancılarla(ecnebilerle) ilgili 79 Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri” ,Yeni Türkiye , S.31, Ankara, 2000, s. 771. 55 davalarda bunlarda yabancı devlet temsilciliklerinin seçtiği yabancı(ecnebi) üyelerin de yerlilerle eĢit sayıda yer alması esası benimsenmiĢtir. Aynı yıl bu ticaret meclisleri, ticaretin geliĢmiĢ olduğu baĢka Osmanlı Ģehirlerinde de açılmıĢtır.80 1850 yılında çıkartılan Ticaret Kanunu ile ticari yargının önemi daha da arttı. Bu kanun, mevzuat açısından ticari yaĢamı bir düzene kavuĢturdu ve daha önce ticari teamül kurallarının uygulanmasının yarattığı keyfiliğe son verdi.81 Ancak, bu kanunu uygulayacak olan karma ticaret mahkemeleri, örgütlü ve kurumsal bir yapıdan uzaktı ve gerçek birer mahkeme niteliğinde değillerdi. 1856 tarihinde yayımlanan Islahat Fermanı, Müslüman ve gayrimüslim tebaa ile yabancılar(ecnebiler) arasında ticaret, hukuk veya cinayete dair bütün davaların muhtelit (karma) divanlara havale edileceği, burada görüleceğini ve bununla alâkalı diğer prensiplerin konulacağını bildirerek ticaret mahkemelerinin kurulmasına iĢaret etmiĢtir.82 1850 tarihli Ticaret Kanununun kabulünden sonra ortaya çıkan ihtiyaçların karĢılanması ve bu kanunun ülke genelinde uygulanmasını sağlamak amacıyla gerçek anlamda yeni mahkemeler kurmak yolundaki ilk adım, 30 Nisan 1860(9 ġevval 1276) tarihli “Ticaret Kanunname-i Hümayununa Zeyil” adlı yasanın çıkarılmasıyla atılmıĢtır. Bu Zeyilnameye göre yerlilerle yabancılar(ecnebiler) arasındaki davalarda ilgili yabancının(ecnebinin) elçilik veya konsolosluğunca gönderilecek iki yabancı(ecnebi) üye ve bir de tercüman hazır bulunurdu. Ticaret mahkemesi olmayan yerlerde hukuk mahkemeleri ticarî davalara ticaret kanununa göre bakardı. Ticaret mahkemelerinin verdiği kararlardan konusu beĢbin kuruĢu aĢanlara merkezdeki Divan-ı Ġstinaf‟da itiraz edilebilir, burada verilen hükümler Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟de temyiz olunabilirdi. 1875 yılında yayınlanan Adalet Fermanı‟nın hükümleri çerçevesinde o güne kadar Ticaret Nezareti bünyesindeki ticaret mahkemeleri ve Divan-ı Ġstinaf, Adliye Nezareti‟ne bağlandı. Ġstanbul Ticaret Mahkemesi, taĢradan gelen ticaret davalarının istinaf mercii haline geldi. 80 Halil Cemaleddin-Herand Asador:,Ecânibin Memâlik-i Osmaniyyede Hâiz Bulundukları İmtiyazât-ı Adliyye, Ġstanbul:1915, s. 70-79. 81 82 Ġbrahim Durhan, a.g.e., s:55-111. Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), a.g.e. , s.53. 56 Ticaret mahkemeleri, 1914 yılında kapitülasyonların kaldırılmasına kadar faaliyetlerini sürdürmüĢ ve bu mahkemeler Lozan AnlaĢmasıyla kaldırılmıĢtır.83 2.2.2.2 Nizamiye Mahkemeleri Nizamiye mahkemelerinin kuruluĢu yolunda ilk adım, 1864(1281) tarihli “Vilayet Nizamnamesi” ile gerçekleĢmiĢtir. Bu nizamnameye göre Osmanlı Devleti yeni bir yönetsel bölümlemeye tabi tutulmaktaydı. Buna göre devlet vilayetlere, vilayetler liva veya sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar nahiyelere ve nahiyeler de köylere ayrılmaktaydı. Bu mülki bölümlemeye uygun olarak, yargı teĢkilâtı da yeniden düzenlendi ve Ģer‟iye mahkemeleriyle ticaret mahkemelerinin dıĢında yeni yargı kurumları oluĢturuldu. Buna göre; her bir nahiyede bir sulh meclisi (ihtiyar meclisi), her kaza merkezinde bir dava meclisi (meclis-i deavi), sancak merkezlerinde biri hukuk diğeri ceza iĢlerine bakmak üzere meclis-i temyiz-i hukuk ve meclis-i cinayet, bu mahkemelerin yükseği olarak her vilayet merkezinde de meclis-i temyiz-i hukuk ve meclis-i kebir-i cinayet adlariyle istinaf mahkemeleri teĢkil olundu. Daha sonra, vilayet mahkemelerinin iki dairesi birleĢtirilerek adına divan-ı temyiz denildi.84 TeĢkil olunan bu yeni mahkemelerde toplu yargıç usulü kabul edilmiĢtir.85 Nahiyelerdeki sulh meclisi, toplumdaki her sınıf arasından seçilecek en az üç en çok oniki üyeden kurulacaktır. Nahiyenin imamı ile Müslüman olmayan halkın ruhani reisleri, bu meclisin doğal üyesi bulunacaklardır. Kazalardaki dava meclisleri, kadının baĢkanlığında, üçü Müslüman üçü de Müslüman olmayanlar arasından olmak üzere halk tarafından seçilen altı üyeden oluĢacaktır. Sancaklardaki hukuk ve cinayet temyiz meclisleri, yine kadının baĢkanlığı altında altı (kadı ile birlikte yedi) üyeden kurulacaktır. Kaza dava meclislerinde olduğu gibi bu meclislerde de, Müslüman olan ve olmayanlar arasından eĢit sayıda olmak üzere halk tarafından seçilen altı üye olacaktır. Ayrıca, devlet tarafından atanan ve hukuk iĢlerinden anlayan bir de memur 83 M. ReĢit Belgesay, Tanzimat ve Adliye Teşkilâtı, Ġstanbul:1940, s.10. 84 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi (Islahat Fermanı Devri(1856–1861), C.VI, 4.Basım, Ankara:1988, s.167. 85 Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası)…” a.g.e, s.218. 57 bulunacaktır.86 Vilayetlerdeki büyük hukuk ve cinayet temyiz meclislerinin kuruluĢu da aynıdır. Ancak bu meclis, yargıçlar müfettiĢi sıfat ve yetkilerini taĢıyan yüksek bir yargıcın baĢkanlığı altında toplanacaktır.87 1864 tarihli “Vilayet Nizamnamesi” ile kaza, sancak ve vilayetlerde kurulan meclisler (mahkemeler) arasında bir hiyerarĢi bulunmaktaydı. Sancak merkezinde kurulan Meclis-i Temyiz, o sancağa bağlı bulunan kazalardaki Meclis-i Deavi‟lerin temyiz mercii konumunda idi. Sancak merkezindeki uyuĢmazlıklar bakımından ise Meclis-i Temyiz, Deavi Meclisi‟nin yerini tutardı. Vilayet merkezinde kurulan Divan-ı Temyiz‟de de, o vilayete bağlı bulunan sancaklardaki Meclis-i Temyiz‟lerde verilmiĢ olan kararlar temyiz edilecekti. Daha sonra bu nizamnamenin mahkemeleri ilgilendiren kısmı, 1869(1286) ve 1871(1288) tarihli nizamnamelerle tamamlanmıĢ ve en son 1879(1296) tarihli “Mehakim-i Nizamiyenin TeĢkilat Kanunu” ile nizamiye mahkemeleri kesin olarak teĢkilatlandı. Bu kanuna göre; sancak merkez kazası dıĢında her kazada bir Kaza Bidayet Mahkemesi, vilayet merkez sancağı dâhil her sancakta bir Merkez Bidayet Mahkemesi ve her vilayet merkezinde de bir Ġstinaf Mahkemesi kurulmuĢtu. Aynı tarihli bir fermanla da, Deavi Meclisi‟nin adı Kaza Bidayet Mahkemesi, Meclis-i Temyiz‟in adı da Mahkeme-i Temyiz olarak değiĢtirilmiĢti. Yapılan bu düzenlemelerle, adalet iĢleri yönetim iĢlerinden kesin olarak ayrıldı88 1864 Vilayet Nizamnamesi ve daha sonraki diğer mevzuat ile ortaya çıkan yargı düzeni içerisinde nizamiye mahkemeleri, genel görevli ve yetkili yargı kurumları konumuna gelmiĢtir. ġer‟iye, cemaat ve ticaret mahkemelerinin görev ve yetkileri dıĢında kalan bütün uyuĢmazlıklar, nizamiye mahkemelerinin görev ve yetki kapsamında alınmıĢtır.89 Yeni kurulan nizamiye mahkemeler ile Ģer‟iye mahkemeleri arasında görev ve yetki uyuĢmazlıkları doğmuĢ ve devletin sonuna kadar da süregelmiĢtir. Bunu önlemek için zaman zaman her iki mahkemenin görev ve yetki 86 Ġbrahim Durhan, a.g.e. s.82. 87 Enver Ziya Karal, a.g.e ,s.167-168. 88 CoĢkun Üçok, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, 5.Basım, Ankara:1972, s.193. 89 Joseph Schacht, "Mahkeme", İslam Ansiklopedisi, C.7, Ġstanbul, 1969, s.148. 58 sınırını belirleyen kararnameler yayınlanmıĢ, ancak devletin sonuna kadar bunda baĢarılı olunamamıĢtır. Nizamiye mahkemelerinin üst organı ise “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟ye (Yargıtay olarak adlandırdığımız)dir. Nizamiye mahkemelerinin kararlarının temyizen görüldüğü üst yargı mercisi olmuĢtur.90 2.2.2.3 ġer’iye Mahkemeleri Bir yandan nizamiye mahkemeleri adıyla yeni yargı mercileri kurulurken, diğer taraftan devletin genel mahkemeleri olan Ģer‟iye mahkemeleri aslî varlıklarını korumuĢtur. Bu devirde merkezî otoriteyi güçlendirme endiĢesiyle ilmiye sınıfının, bu arada kadıların nüfuzu azaltılmaya çalıĢılmıĢtır. Öncelikle o zamana kadar daha çok istiĢarî görevleri bulunan ve artık kabineye de katılmaya baĢlayan ġeyhülislâmlığa yargı görevi de verilerek Ģer‟iye mahkemeleri Ģeyhülislâma bağlandı. Kadıların verdikleri kararların temyizen incelenmesi için Huzur Mürafaaları Kurumu oluĢturuldu.91 Ayrıca vakıflarla ilgili davalara bakmak üzere Evkaf Mahkemesi kuruldu. Eskiden beri adlî yetkilerin yanı sıra sahip bulundukları idarî, beledî ve malî yetkiler kadılardan alınarak bunlar yalnızca dava görmekle sınırlandırıldılar. Daha sonra yargı yetkileri de daraltılarak bir takım davalara bakma yetkisi yeni kurulan mahkemelere verildi. Ancak ülkede hâkimlik yapacak baĢka hukukçu bulunmadığı için bu yeni mahkemelerin baĢkanlığı zaruretten yine kadılara verildi. Böylece kadılar hem geleneksel Ģer‟iye mahkemelerinde, hem de yeni nizamiye mahkemelerinde görev yapar oldular. Ayrıca bu devirde kadıların durumu iyileĢtirilmeye çalıĢılarak rütbe ve dereceleri belirlendi. Bu mesleğe ehil kimselerden sınavla tayin yapılması, o zamana kadar belirli sürelerle tayin edilen kadıların artık geçerli bir sebep olmaksızın azledilmemesi, önceleri mahkeme harçları ile geçinen kadılara artık diğer memurlarla beraber maaĢ bağlanması, kadıların görev yerlerine ancak zorunlu durumlarda ve ehil kimselerden naip gönderebilmesi gibi yeni esaslar getirildi. 90 M. Akif Aydın: “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye”, Türk Diyanet Vakfı-İslâm Ansiklopedisi, C.IX, s.387. 91 Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası)….” a.g.e , s.172. 59 1854‟de Muallimhane-i Nüvvab adıyla (sonradan Mekteb-i Nüvvab, daha sonra da Medrese-i Kudat) bir hukuk okulu açılarak kadıların buradan mezun olması Ģartı aranmaya baĢlandı. Kadıların verdikleri kararların temyizen incelenmesi için Huzur Mürafaaları‟nın yerine 1862 yılında MeĢihat‟te Meclis-i Tedkikat-ı ġer‟iyye kurularak, temyiz edilen Ģer‟î mahkeme hükümlerinin Ģeklî incelemesi Fetvahane‟nin Ġlâmat Odası‟nda, maddî incelemesi de bu yeni mecliste yapılmaya baĢlandı.92 Ġkinci MeĢrutiyet‟ten sonra kadıların statüleri yeniden hukukî düzenlemeye konu oldu. 1917 yılında Ģer‟iye mahkemeleri MeĢihat‟ten alınarak Adliye Nezareti‟ne bağlandı.93 Böylece kabineden de çıkartılan ġeyhülislam‟ın iĢlevi eskiden olduğu gibi sadece fetva fonksiyonuyla sınırlandırıldı. ġer‟iyye mahkemelerindeki son değiĢikliklerle oluĢturulan bu yapı Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiĢtir. ġer‟iyye mahkemeleri bu defa büsbütün kaldırılarak 4 Ramazan 1342/1924 tarihli Mehâkim-i ġer‟iyyenin Ġlgâsına ve Mehâkim TeĢkilâtına Dâir Ahkâmı Muaddil Kanun ile Ģer'î mahkemeler ile Mahkeme-i Temyiz ġer‟iyye Dâiresi lağvedilmiĢtir.94 2.2.2.4 Ġmtiyazlı Vilâyet Mahkemeleri Yargı reformları ülkenin her tarafında bir bütün oluĢturacak Ģekilde yapılamamıĢtır. Ġstanbul‟un baĢkent olması nedeniyleyargı teĢkilatı diğer vilâyetlerden az çok farklılık taĢımaktadır. 1870 ve 1871 tarihli nizamnameler baĢkentteki mahkeme teĢkilatlarını düzenlenmiĢ, 1872 yılında da bu teĢkilat yapısı bazı farklılıklarla ülke çapında yaygınlaĢtırılmıĢtır. Diğer yandan Lübnan, Girit, Yemen gibi imtiyazlı vilâyetlerde yargı teĢkilatı bölgenin sosyal ve etnik özellikleri dikkate alınarak düzenlendiği gibi, merkezle bağı iyice zayıflamıĢ olan Mısır gibi vilâyetlerde yargı reformları mahallî otoritelerce, ancak merkezle aynı paralelde gerçekleĢtirilmiĢtir. 92 Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri…” a.g.e., s.11. 93 Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri”, a.g.m. , s.768. 94 Sıddık Sami Onar, “Adliyemizde Yeni Temayüller” ,Mülkiye, S.18, Ankara, 1932, s.3. 60 1861‟de Lübnan ve 1867‟de Girit‟te çıkan etnik kaynaklı isyanlar bastırıldıktan sonra burada Müslüman ve gayrimüslim halkın eĢit sayıda yer aldığı mahkemeler teĢkil edilmiĢtir. Bu mahkemeler sonraları ülkenin her yerinde kurulan nizamiye mahkemelerine örnek teĢkil etmiĢtir. Mısır‟da 1875‟te karma mahkemeler kurulmuĢ, 1883 yılında da nizamiye mahkemelerine paralel biçimde ehliyet mahkemeleri kurularak Ģer‟iye mahkemelerinde sadece Ģahıs, aile ve miras hukukuna dair davalara bakma yetkisi bırakılmıĢtır.95Ayrıca Ģer‟iye mahkemeleri için de bidayet, istinaf ve temyiz dereceleri getirilmiĢtir. Yemen‟in kuzey bölümünde ise nizamiye mahkemeleri kaldırılarak bunların görevleri eskiden olduğu gibi Ģer‟iye mahkemelerine verilmiĢtir. 2.2.2.5 Özel Mahkemeler Klasik dönemde yer alan özel mahkemeler Tanzimat sonrası da varlıklarını sürdürmüĢtür. Klasik dönemde yer alan cemaat ve konsolosluk mahkemelerinin yanı sıra idari ve askeri mahkemeler bu dönemde kurulmuĢtur. 2.2.2.5.1 Cemaat Mahkemeleri Cemaat mahkemeleri, Osmanlı devletinin Müslüman olmayan halkının din ve mezhep yönünden bağlı bulundukları mahkemelerdir. Bunlar kendi cemaatlerine bağlı kimseler arasında çıkan medeni hukuka iliĢkin anlaĢmazlıkları kendi örf ve adetlerine göre çözümlemekteydi. Klasik dönemde de var olan cemaat mahkemelerinde Tanzimat dönemiyle birlikte yeni düzenlemeler yapılmıĢtır. 1839 Tanzimat Fermanını takiben 1856 yılında Islahat Fermanı‟nın ilânı ile millet sisteminin yeniden düzenlenerek gayrimüslimlere geniĢ imtiyazlar verilmiĢtir. Bu fermanın sonucunda her milletten kurulan bir komisyon konuyla ilgili birer nizamname hazırlamıĢtır. Bunlar Babıali‟ye takdim ve tasdik edildikten sonra yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir.96 1875 tarihli Ferman-ı Adalet ile de Hıristiyanlarla diğer gayrimüslimlerden farklı mezheplerde bulunanlar arasında meydana gelen davaların nizamiye mahkemelerine havale olunacağı beyan edildi. 1917 tarihli Hukuk-ı Aile 95 Joseph Schacht, a.g.e , s.147. 96 Ġlber Ortaylı, “Ġmparatorluğun En Uzun Yüzyılı...”, a.g.e., s.102-105. 61 Kararnamesi ile cemaat mahkemeleri tümüyle kaldırılarak görevleri Ģer‟iye mahkemelerine verilmiĢse de büyük tepkilerin doğması üzerine 1919 yılında eski duruma dönülmüĢtür.97 Bu durum Lozan AnlaĢmasına kadar devam etmiĢ, bu AnlaĢma ile cemaat mahkemeleri kaldırılmıĢtır. 2.2.2.5.2 Konsolosluk Mahkemeleri Ġki tarafın da yabancı(ecnebi) olduğu davalar eskiden olduğu gibi konsolosluk mahkemelerinde görülmekteydi. Buna göre iki tarafı da aynı devletin tebaası olan yabancı(ecnebi) unsurlu hukuk ve ceza davalarına bu devlet konsolosluğundaki mahkeme bakacaktı. Bu yetki mutlaktı. Ancak gayrimenkule dair davalar istisna edilmiĢti. Bunlara Osmanlı mahkemeleri bakardı.98Aynı devlet tebaası olmayan iki yabancı(ecnebi) unsurlu hukuk ve ticaret davaları ise bu iki devlet konsolosluklarından seçilmiĢ üç azadan müteĢekkil bir muhtelit (karma) adlî komisyonda görülürdü. Buna göre bu komisyonun verdiği hükümler, istinaf isteyen tarafın kendi devlet mahkemesinde o devlet kanun yolu mevzuatına tâbi olarak istinaf ve temyiz olunabilirdi.99 Dolayısıyla Konsolosluk mahkemelerinin kararlarına karĢı bağlı bulunduğu ülke mahkemelerinde itirazda bulunulabilirdi. Ancak bu mahkemeler, genellikle parayı verenin haklı çıktığı mahkemeler olarak görülmüĢtür.100 2.2.2.5.3 Ġdare Mahkemeleri Tanzimat döneminde ortaya çıkan idari yargı Fransız sistemi esas alınarak düzenlenmiĢtir. Tanzimat‟ın ilk devresinde merkez ve taĢrada kurulan meclisler gerek memur yargılaması ve gerekse idare ile Ģahıslar arasındaki davalara bakılması için görevlendirilmiĢtir.1864 yılından sonra tam anlamıyla idarî rejime geçilerek taĢralardaki idare meclisleri bu davalara bakmıĢ, merkezdeki ġûra‟yı Devlet de kurulduğu 1868 yılından itibaren bunların kararlarına karĢı bir temyiz mercii olmuĢtur. Ġdare ile Ģahıslar arasındaki ihtilafların çözümü, Birinci MeĢrutiyet‟ten sonra nizamiye mahkemelerine 97 Roderic Davison, Osmanlı İmparatorluğunda Reform, , Çeviri: Osman Akınbay, C. 2, Ġstanbul:1997, s.137. 98 Ahmed Özel, İslâm Hukukunda Ülke Kavramı, Ġstanbul:1982, s.203. 99 Yılmaz Altuğ, Yabancıların Hukuki Durumu, 4.Basım, Ġstanbul:1971, s.62. 100 Halil Cemaleddin-Herand Asador, a.g.e., s.70-79. 62 verilmiĢ, idare mahkemelerinde yalnızca memur muhakemesi iĢi kalmıĢtır.101Cumhuriyet sonrasında taĢra idare meclisleri yeniden birer idare mahkemesine dönüĢtürülmüĢ, ġûra‟yı Devlet de DanıĢtay adını alarak idari yargıda bir üst yargı mercisi olmuĢtur.102 2.2.2.5.4 Askerî Mahkemeler Tanzimat döneminde Fransız örneğine göre yeni askerî ceza kanunları çıkarılmıĢ, bununla ilgili davalara bakma görevi divan-ı harplere, bunların kararlarını temyizen inceleme görevi de sonradan divan-ı temyiz adını alan divan-ı tecessüse verilmiĢtir.1031922 tarihli Divan-ı Temyiz-i Askerî TeĢkilâtına Dâir Kanun ile yeni bir Divan-ı Temyiz-i Askerî kurulmuĢ, bu da 14/10/1930 tarihinde Askerî Muhakeme Usulü Kanunu çıkarılana kadar görevine devam etmiĢtir.104 2.3 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve Yüksek Yargının GeliĢimi Divân-ı Hümayundan boĢalan yeri doldurmak üzere 24/03/1838 tarihinde II. Mahmud tarafından Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye kurulmuĢtur.105 II. Mahmut döneminde kurulan bu meclis, günümüz DanıĢtay ve Yargıtay‟ının temelini oluĢturur.106 PadiĢahın danıĢma kurulu olarak çalıĢan meclis Meclis-i Vâlâ tıpkı Divân-ı Hümayun gibi, mutlakiyetçi bir sistemde, kuvvetler birliği esası içerisinde, hükümdarın yasama, yürütme ve yargı erklerini, onun adına kullanmaktaydı.107 Özellikle kuruluĢundan bir yıl sonra ilan Tanzimat Fermanı‟nın temel prensiplerini hayata geçirecek bir reform meclisi, bir yüksek yargı organı olarak iĢlev görmesi amaçlanmaktaydı. 101 Ġ. Hakkı Göreli, , Devlet Şurası, Ankara:1953, s.33-34. 102 A.ġeref Gözübüyük, , Yönetsel Yargı, Ankara:2004, s.35-41. 103 Vasfi RaĢid Seviğ, Askeri Adalet, Ankara:1955, s.60. 104 M. Hilmi Özarpat, Askeri Ceza Yargılama Usulü Hukuku, 2.Basım, Ankara:1950, s.19-20. 105 Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vâlâ 1838-1868, Ankara:1996, s.67-68. 106 Ayhan Ceylan, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye‟de Yargı, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.VIII, S.1-2, s.47-48. 107 Mehmet Seyitdanlıoğlu,, Tanzimat Dönemi‟nde Yüksek Yargı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye(1838–1876), <yunus.hacettepe.edu.tr/~mehmets/tanzimattayuksekyargi.pdf> (18.05.2011). 63 Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye, ilk dönemlerinde sadece danıĢma görevi olmasına karĢın daha sonraki dönemlerde yasama ve yargı iĢlevini de yürütmüĢtür. KuruluĢundan kısa bir süre sonra Tanzimat Fermanı ilan edilince, padiĢah onayı gereken ölüm ve benzeri ağır ceza iĢleri Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye tarafından yürütülmüĢtür.108 Bu görevi yerine getirirken hem temyiz hem de bazı durumlarda ilk derece mahkemesi olarak çalıĢmıĢtır.109 Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye kanun tasarılarını ve tüzükleri hazırladığı gibi, vazifelerini kötüye kullanan üst düzey memurları yargılamıĢ, devlete karĢı iĢlenen suçları cezalandırmıĢtır.110 Tanzimat Fermanı‟nın ilanından sonra Meclis-i Vâlâ ile birlikte çalıĢacak ve bu meclisin üyelerinin yanı sıra, hükümet üyeleri, yüksek rütbeli devlet memurları, emekli yüksek devlet memurlarının da katılımıyla oluĢturulan Meclis-i Âli-i Umumî kurulmuĢtu. Meclis-i Umumî, bir senato ya da Meclis-i Ayân gibi çalıĢacak, Meclis-i Vâlâ‟da alınan kararlar ve yapılan yargılamalar, burada kabul veya ret ya da değiĢtirildikten sonra kesinleĢmek üzere padiĢahın onayına sunulacak ve böylece Osmanlı Devleti‟nde kararlar kademeli bir Ģekilde danıĢma meclisleri süzgecinden geçirilerek yürütülecekti.111 Ancak devlet hayatını ilgilendiren hemen her konuyu görüĢüp karara bağlaması, yargı ve yasama iĢlerinin yavaĢ yürümesine neden olmuĢtur. Bu nedenlerle ikiye ayrılarak, 26/09/1854 tarihinde Meclis-i Âlî-i Tanzimat ve Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye adıyla iki organ teĢkil edildi. Meclis-i Âlî-i Tanzimat, yasama ile görevlendirildi. Tanzimat reformlarının gerektirdiği bütün kanun, nizamnâme, dâhilî nizamnâmeler bundan sonra Meclis-i Tanzimat‟ta hazırlanıp kararlaĢtırılacaktı. Yeni meclis Bakanlar Kurulu ile eĢit güce sahipti. BaĢkanı doğrudan padiĢaha baĢvurabilecekti. Meclis-i Vâlâ sadece padiĢah tarafından kendisine sunulan konuları kararlaĢtırırken Meclis-i Tanzimat bu konuda bağımsız kılınacak ve kendi uygun gördüğü meseleleri ele alabilecekti. Meclis-i Tanzimat, üst rütbeli memurları 108 Mehmet Karaarslan, “Tanzimat ve ġurayı Devlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 54 ,S.3, Ankara,2005, s:365-396. 109 Sedat Bingöl, Tanzimat Sonrası TaĢra ve Merkezde Yargı Reformu, Yeni Türkiye( Osmanlı Özel Sayısı I), S.31,Ankara, 2000, s.762. 110 Ġsmet Girirtli – Pertev Bilgen - Tayfun Akgüner, İdare Hukuku, Ġstanbul:2001, s.57. 111 Ali Akyıldız, Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, Ġstanbul:1993, s. 185-188. 64 yargılayabilecek, tanıklık etmek üzere çağırabilecek, nezâret arĢivlerini incelemek üzere memurlar gönderebilecek ve Tanzimat hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilecekti. Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye ise 1854-1861 arasında bir yüksek yargı organı (appeal court) olarak varlığını sürdürdü. Bu dönemde Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye, aynı zamanda kanun yapma iĢlevini de yerine getirmektir. Ancak ağırlıklı olarak yargı fonksiyonu ön plana çıkmıĢtır, bünyesinde bulunan Deâvî Dairesi yoluyla ceza ve idarî davalara bakmıĢtır.112 1861‟de iki meclisin yeniden birleĢtirilmesine karar verilmiĢtir. Ancak bu durum uzun sürmemiĢ Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye 10/05/1868‟de ġûra‟yı Devlet ve Divân-ı Ahkâm-ı Adliye olarak iki kısma ayrılmıĢtır. 2.3.1 Divân-ı Ahkâm-ı Adliye(Yargıtay) Divanı Ahkâmı Adliye, Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliyenin ikiye ayrılması ile 1868 yılında kurulmuĢtur. Divanı Ahkâmı Adliyenin görevi adli iĢlere iliĢkin kanunların hazırlanması ve uygulanmasının yanı sıra bu kanunları uygulayan en yüksek adli mahkeme mevkiinde bulunmaktadır. 113 Divanı Ahkâmı Adliye, bidayet ve yüksek mahkeme olmak yanında devletin en önemli danıĢma meclisi olma statüsüne de sahiptir. Yargısal olarak bireyler arasında çıkan eden anlaĢmazlıklarla ilgili davaları görmek, ilk derece mahkemeler tarafından verilen kararları yargısal yönden denetlemek gibi çok önemli iĢlevleri de bulunmaktadır.114 Fransız yargı teĢkilatı örnek alınmak suretiyle kurulan Divanı Ahkâmı Adliye, Nizamiye mahkemelerinin çekirdeğini oluĢturmaktadır. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye, Nizamiye mahkemelerinin yargısal alana iliĢkin görevleri, Ģer‟iye ve cemaat mahkemeleri 112 ile ticaret mahkemelerinin görevi dıĢında kalan davalardan Mehmet Seyitdanlıoğlu, a.g.e, s.47-52. 113 Cemil Kaya, “Genel Hatları ile Osmanlı Yargı TeĢkilatı”, Yeni Türkiye(Osmanlı Özel Sayısı) Ankara, 2000, s.706. 114 Kazım Yenice-Yüksel Esin, İdari Yargılama Usulü, Ankara:1983, s.3. 65 oluĢmaktadır.115 Esas Nizamnameye (Ana tüzük) göre Divan-ı Ahkâm-ı Adliye, ceza ve hukuk daireleri olarak ikiye ayrılmıĢ olup, her dairede bir baĢkan, baĢkan vekilleri ile en az beĢ ve en çok on üyeden oluĢmaktadır. Önemli davalar ise Genel Kurulda görüĢülür ve Divanda üyelerle birlikte altı mümeyyiz görev yapar bir de baĢkâtip bulunurdu. Divan baĢkanı, baĢkanvekilleri, üyeler ve mümeyyizler padiĢah iradesi ile atanmaktadır. Divanın üyeleri, ġûray-ı- Devlet üyeleri ile eĢit konumda olup, eĢit haklara sahiptiler. Üyeler istifa etmedikçe ya da baĢka bir görev verilmedikçe veya yargılanmaları sonucu suçlu oldukları ortaya çıkmadıkça azledilemezlerdi.116 Divanı Ahkâmı Adliye hem bazı hukuk ve ceza davalarına ilk derece mahkemesi olarak bakmıĢ hem de istinaf ve temyiz mercii olarak çalıĢmıĢ olmasına karĢın, 1870 yılında bu mahkemenin istinaf bölümü kaldırılmıĢ ve geriye kalan temyiz bölümü ise günümüz Yargıtay‟ının temelini teĢkil etmiĢtir.117 Divan-ı Ahkâm-ı Adliye adıyla kurulan bugünkü ismiyle Yargıtay, 18.06.1879 tarihli Nizamı Mahkemeler KuruluĢ Kanunu ile Mahkeme-i Temyiz adını almıĢ, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetince Sivas'ta kurulan yüksek mahkemeye Muvakkat Temyiz Heyeti denilmiĢ, Sivas'taki bu mahkemenin kaldırılıp EskiĢehir'e nakli ile Temyiz Mahkemesi, 20/04/1340 (1924) tarih ve 491 sayılı TeĢkilatı Esasiye Kanununun adı 10/01/1945 gün ve 4695 sayılı Kanun ile Anayasa olurken, temyiz mahkemesinin adı da Yargıtay olmuĢtur. 2.3.2 ġûra’yı Devlet (DanıĢtay) Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye‟nin 1868 yılında ikiye ayrılmasından sonra, Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟nin yanında kurulan ikinci önemli kurum ise ġurây-ı Devlet‟tir. ġuray-ı Devlet‟in gerek teĢkilâtı ve gerekse görev ve yetkileri, çeĢitli tarihlerde yayınlanan yasa ve nizamnamelerle birçok kez değiĢikliğe uğramıĢtır. Bu değiĢikliklerden biri, 1870 (1286) tarihli ġûray-ı Devlet‟in Nizamname-i Dâhiliyesi ile yapılmıĢ ve tüm yönetsel davalara bakmak üzere Muhakemat Dairesi adıyla yeni bir 115 Halil Cin - Ahmet Akgündüz, Türk-İslam Hukuk Tarihi, C 1, Ġstanbul:1990, s.287. 116 <www.yargitay.gov.tr/yargitay_tarihçe> (20.05.2011) 117 Sıdık Sami Onar, İdare ve İdare Hukuku Bakımından Türkiye‟nin İdari ve Hukuki Bünyesinin Geçirdiği İstihaleler ve Bugünkü Durum, Ġstanbul,1956, s.29-30. 66 daire kurulmuĢtur.118 Yönetsel yargının bu geliĢimi, 1876 yılında yürürlüğe giren Kanun-i Esasi‟nin getirdiği düzenleme ile durmuĢtur. Kanun-i Esasi‟nin 85. maddesine göre, kiĢilerle yönetim arasındaki davalara bakma görev ve yetkisi genel mahkemelere (nizamiye mahkemelerine) verilmiĢ, bu suretle ġura-yı Devlet‟in yönetsel yargı yetkisini önemli ölçüde kısıtlamıĢtır. Bu düzenleme ile ġura-yı Devlet‟in yargısal görev ve yetkisi, sadece memurların yargılanması ile sınırlı kalmıĢtır.119 1868 ġuray-ı Devlet Nizamnamesine göre ġuray-ı Devlet, bakanlardan birinin baĢkanlığında bir genel sekreter, beĢ daire baĢkanı ve üyelerden oluĢuyordu. ġuray-ı Devlet baĢkanı, daire baĢkanları ve genel sekreter PadiĢahın bir hattı hümayunu ile atanmakta ve her dairede beĢ ila on arasında üye ile beĢ yardımcı ve beĢte raportör bulunmaktaydı. Her dairenin ayrı bir kalemi mevcuttu. ġuray-ı Devlette, gerek genel kurul gerekse daire toplantılarında kararlar gizli oyla alınmaktaydı.120 ġuray-ı Devlete iliĢkin Nizamnamede, ġuray-ı Devletin görev ve yetkileri Ģu Ģekilde sayılmıĢtır:121 1) Her çeĢit kanun ve tüzük tasarılarını incelemek ve hazırlamak, 2) Kanun ve tüzük ile kendisine verilen iĢleri tetkik ve karara bağlamak, 3) Kanun ve tüzüklere iliĢkin olarak devlet dairelerinden gelen evrak konusunda görüĢ bildirmek, 4) Her türlü mesele hakkında istenildiğinde görüĢ bildirmek, 5) Ġl idare kurullarının ıslahata dair verecekleri kararları mahallerinden gelen komisyonlarla birlikte müzakere ve karara bağlamak, 6) Memurları yargılamak, 7) Devletle fertler arasındaki davalara bakmak, 118 Ġ.Hakkı Göreli, Devlet Şûrası (Şûrayı Devlet)-(Danıştay), Ankara, 1953, s.13 vd. 119 Suna Kili,-A.ġeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifak‟tan Günümüze), Ankara:1985, s.31-44. 120 T.Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, C.12, (XIX-XX.), Ġstanbul:1967, s.42 vd. 121 Onur Karahanoğulları, Türkiye‟de İdari Yargı Tarihi, Ankara:2005,s.156. 67 8) Ġdare ile Adli merciler arasındaki merci ihtilaflarını tetkik ve çözümlemek. Yeni ihdas edilen ve 54 yıl görev yapan ġuray-ı Devletin faaliyeti, 04/10/1922 tarihinde Ġstanbul‟daki bütün merkez kuruluĢlarının TBMM Hükümetinin idaresine geçmesiyle sona ermiĢtir.122 Cumhuriyet döneminde 669 sayılı Kanunla DanıĢtay yeniden kurulup, 6 Temmuz 1927 tarihinde yeniden çalıĢmaya baĢlamıĢtır. 3.YARGI TEġKĠLATINI TAMAMLAYAN KURUMLARININ OLUġTURULMASI DĠĞER YARDIMCI YARGI 3.1 Müddeî-yi Umumîler (Savcılar) 1864 tarihli Vilâyet Nizamnamesi‟nde vilâyetlerde kurulacak Divan-ı Temyiz‟de “Umur-ı Hukukiyye ve Kanuniyyeye Vâkıf Taraf-ı Devletten Mansub Bir Memur-ı Mahsusun”(hukukî ve kanunî iĢlere vâkıf devlet tarafından tâyin edilmiĢ hususi bir memurun) bulunması esası getirilmiĢti (madde 19). 1870 tarihli Derseadet ve Mülhakatı Ġdare-i Zabıta ve Mülkiye ve Mehâkim-i Nizâmiyyesine Dâir Nizamnâme aynı hükmü tekrar etmiĢ (madde 61) ve bir baĢka maddede de (madde 71) ilk defa olmak üzere “Müddeî-yi Umumî” tâbirini kullanmıĢtır. Ancak, müdde-i umuminin görev ve yetkileri, bu nizamnamede de belirtilmemiĢtir. 1876 tarihli Kanun-ı Esasî‟nin 91. maddesi, “Umur-ı cezaiyyede hukuk-ı âmmeyi vikâyeye memur müddeî-yi umumîler bulunacak ve bunların vezâif ve derecâtı kanun ile tâyin olunacaktır.” Ģeklindedir. Kanun-ı Esasî‟nin bu hükmü ile 1879 tarihli TeĢkilât Kanunu ile mahkemelerde müddeî-yi umumîlik kurulmuĢtur.123 Müddeî-i umumîlerin ceza iĢleriyle alâkalı vazifeleri 1879 tarihli Usul-i Muhâkemât-ı Cezaiyye Kanunu‟nun dördüncü kısmında, hukuk iĢlerindeki vazifeleri de TeĢkilât Kanunu‟nun 65. maddesinde sayılmıĢtır. Bu kanunun ikinci babı “Müddeîyi Umumîler” baĢlığını taĢımaktadır. Bunlar doğrudan Adliye Nezâreti‟nin emrinde olup bu Nezâret‟in takriri 122 A.ġeref Gözübüyük - Turgut Tan, İdare Hukuku-İdari Yargılama Hukuku, C.II , Ankara:1999, s.19. 123 Ġbrahim Durhan, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler…”,a.g.m., s.100101. 68 üzerine hâkimlik vasfını taĢıyan kimselerden kendi isteği ile atanırlar ve azledilebilirlerdi.124 3.2 Mukavelât Muharrirleri (Noterler) Klasik Osmanlı hukukunda kadılar noterlerin fonksiyonunu da yerine getirmekteydi. 1879 tarihli Mukâvelat Muharrirleri Nizamnamesi ile noterlik kurumu kabul edilmiĢti. Osmanlı Devleti‟nin son devirlerinde kadıların bu vazifeleri devam etmekle beraber, buna paralel olarak nizamiye mahkemelerinde Mukavelât Muharrirliği adıyla bir memuriyet tesis edilmiĢtir. Bunlar bugün noterlerin yerine getirdiği bir takım muameleleri sürdürmüĢlerdir. Bu nizamnameye göre; Ġstanbul‟da ve vilayetlerdeki her bidayet mahkemesinin yargı çevresi dâhilinde bir Mukâvelat Muharriri (noter) bulunacaktır ve bunlar Adliye Nezareti tarafından tayin olunacaklardır (madde 1-2). Noterlerin görev ve yetkileri, çalıĢma usulleri, denetlenmeleri gibi hususlar da 1887 Mukavelât Muharrirlerinin Sureti Ġntihab ve Tâyinleri Hakkında Nizamname ile düzenlenmiĢtir. 1913 tarihli Kâtib-i Adl Kanunu ile mukavelât muharrirleri “kâtib-i adl” adını almıĢtır. Cumhuriyetten sonra Kâtib-i Adle “noter” denilmiĢtir.125 3.3 Muhâmîler (Avukatlar) Bu kurum, Osmanlı hukukuna 1875 (1292) tarihinde girmiĢti. Ancak, avukatların görevlerini yapan ve kendilerine vekil denilen kiĢilerin varlığı, Osmanlı devletinin ilk dönemlerine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde vekiller avukatlar gibi davalara girmekte ve yargılamada taraflarını temsil etmektedir. Osmanlı devletinde vekillerin oluĢu avukatlık kurumunun geç ortaya çıkmasına ve bu mesleğin öneminin yeterince kavranamamasına neden olmuĢtur. Bugünkü haliyle avukatlık 1874 tarihinde çıkarılan Mehâkim-i Nizâmiye Dava Vekilleri Hakkında Nizamname ile Ġstanbul‟daki mahkemeler için kabul edilmiĢ; 1875‟te Dâvâ Vekilleri Nizamnamesinin Vilâyâtta Ġcrâsına Dair Tahrirât-ı Umumiyye 124 CoĢkun Üçok, “Savcılıkların Avrupa Hukukunda GeliĢmesi ve Türkiye'de KuruluĢu”, AÜHF (Ord. Prof. Sabri ġakir Ansay'ın Hatırasına Armağan), 1964, s.46-47. 125 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), a.g.e, s.132. 69 ile bütün Osmanlı ülkesine yaygınlaĢtırılmıĢtır. Buna göre dava vekilliği yapabilmek için Mekteb-i Hukuk‟u (Galatasaray Sultanisi‟nin bir Ģubesi olarak Mekteb-i Hukuk-i Sultani) bitirdikten sonra Adliye Nezâreti‟nden ruhsatname alma Ģartı getirilmiĢtir.126 Mekteb-i Hukuk mezun verene kadar, ayrıca bu kanundan önce dava vekilliği yapmakta olanlar veya yabancı hukuk okullarından mezun olanlar, ruhsatname için bir sınava tâbi tutulmaktadır. Bidayet mahkemesi reisliği veya istinaf mahkemesi azalığında bulunanlar bu sınavdan muaf tutulmuĢtur. Ruhsatnamenin her sene kayıt harcı ve Mekteb-i Hukuk‟a katkı payı ödenerek yenilenmesi zorunludur. Vekâletnameler de Mukavelât Muharrirliğince tasdik edilmektedir. Vekâletsiz davaya girenin muameleleri yok hükmünde sayılmakta, bundan kaynaklanan zararı vekâletsiz davaya giren tazmin etmektedir. Ayrıca ruhsatnameli dava vekili ise altı ay iĢten men edilmektedir. Cinayete iliĢkin davalarda dava vekâleti mecburî olup, gerekirse mahkemece tayin edilmektedir. 1880 tarihli Dava Vekilleri Cemiyeti Nizamname-i Dâhilîsi ile 1884 tarihinde çıkarılan Dava Vekillerinin Ġmtihanına Dair Nizamname bu alanı düzenleyen mevzuatlardandır. 1880 tarihinde Dâvâ Vekilleri Cemiyeti adıyla ilk baro kurularak, dava vekillerinin buraya kaydı mecburî tutulmuĢtur. Ancak ilk baro, 1870 yılında “Kostantinople Barosu Cemiyeti (Sosiete du Barreau de Costantinople)” adıyla kurulmuĢtur. Bu baronun otuz üç üyesinden sadece beĢ üyesi Osmanlı teb‟asıdır. Bu üyelerden hiçbiri Türk değildir. 62 üyeden oluĢan ve 11‟inin Müslüman olduğu (bunlardan kaçının Türk olduğu bilinmemektedir.) ilk Osmanlı barosu ise 1880 yılında Ġstanbul‟da kurulmuĢtur.127 II. MeĢrutiyet devrinde 1909„da Dava Vekilleri Kanun-ı Muvakkati çıkarılmıĢtır. 3 Nisan 1924 tarihinde Muhamat Kanunu adı altında yasalaĢmasından sonra avukatlık, kamu hizmeti gören ve bağımsız bir meslek haline gelmiĢtir.128 126 Gülnihal Bozkurt, “Türkiye‟de Hukuk Eğitiminin Tarihçesi”, Hukuk Öğretimi Sempozyumu, Ankara, 1993, s.57 vd. 127 A.Haydar Özkent, Avukatın Kitabı, , Ġstanbul:1940, s.46-55. 128 Zafer Toprak, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Türkiye‟de Adalet Örgütü”, Cumhuriyet Dönemi Hukuk Devrimi, Ġstanbul, 1994, s.44. 70 3.4 Ġcra Daireleri Ġstanbul‟daki Ģer‟îye ve nizamiye mahkemelerin verdiği hukukî hükümleri yerine getirmek üzere 1870 tarihinde Ġcra Cemiyeti Nizamnâmesi ile bir Ġcra Cemiyeti kuruldu. 1879 yılından itibaren mahkemelerde icra daireleri kuruluncaya kadar Ġcra Cemiyeti vazife gördü. 1879 tarihinde Ġlâmât-ı Hukukiyyenin Suret-i Ġcrasına Dair Kanun-ı Muvakkat çıkarılarak, hukuk ve ticaret mahkemelerinin hükümlerini yerine getirmek üzere bu mahkemelerde icra daireleri kuruldu.129 Ayrıca 1879 tarihli TeĢkilât-ı Mehakim Kanunu ile; nizamiye mahkemeleri bünyesinde icra memurlukları ve mübaĢirlikler (madde18,35), nizamiye mahkemelerinin yargıçlarını ve memurlarını denetlemek üzere adliye müfettiĢlikleri (madde 74 vd.) kuruldu. 1914 tarihinde Ġcra Kanunu çıkarılıp icra dairelerinin oluĢturulmasıyla ilgili süreç tamamlanmıĢtır. 129 Ġbrahim Durhan, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler….” a.g.m., s.106107. 71 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1921-1982 TÜRK YARGI SĠSTEMĠ Cumhuriyet döneminde Türk yargı sisteminin geliĢimi Anayasalarla yakından bir iliĢki içindedir. Cumhuriyet döneminde yargı yönetiminde büyük reform dalgalarını en çok Cumhuriyet Anayasaları yansıtmaktadır. Yargı, devletin temel egemenlik alanlarından biri olarak düzenlendiğinden, normal koĢullarda yargı yönetiminde reformlar Anayasal düzeyde yapılmakta, yasalara ve yönetsel düzenlemeler Anayasaları izlemektedir. Bazı dönemlerde askeri darbelerle bu sıralama değiĢmekle birlikte, reformlar mutlaka Anayasal bir temele kavuĢturulmaktadır. Bu nedenle Cumhuriyet döneminde yargı sisteminin geliĢimini Anayasalarla birlikte ele alınması uygun bir yaklaĢım olacaktır. 1.1921 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI 1921 Anayasasına bakıldığında bu Anayasanın yargı organını düzenlenmediği görülmektedir. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında yargı konusunda 1876 Kanun-i Esasînin hükümlerinin yürürlükte olduğu veya olmadığı yönünde çeĢitli görüĢler bulunmaktadır.1 1921 Anayasası kuvvetler birliği ilkesini ve meclis hükümeti sistemini benimsemiĢtir.2 Kuvvetler birliği ilkesi ve meclis hükümeti sistemi yasama ve yürütme yetkisinin tek elde toplanmasını öngörmektedir. Yargı kuvvetinin de aynı ele verilmesi meclis hükümeti teorisinde bulunmamaktadır. Ancak 1921 Anayasası dönemi uygulamasına bakıldığında, kuvvetler birliği ilkesi, yargı organını da etkilemiĢtir. Bu dönemde yargı yetkisi Meclisin elinde olduğu fikri hâkim olmuĢtur. Bu düĢünceyle Ġstiklâl mahkemeleri kurulmuĢtur. Bu mahkemelerin üyeleri Meclis tarafından kendi üyeleri arasından seçilmekte ve bu özellikleriyle mahkemelerin oluĢum tarzı, hâkimlerin bağımsızlığı ilkesine ve kanunî hâkim güvencesine aykırıdır. Ancak ülkenin savaĢ içerisinde olduğu ve kuruluĢ dönemindeki zorluklar dikkate alındığında dönemin Ģartlarına uygun olduğu dikkate alınmalıdır. 1 Kemal Galip Balkar, “TeĢkilatı Esasiye Kanununa Aykırı Kanun KarĢısında Mahkemenin Durumu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.10, S.1-4, Ankara,1953, s.212-226. 2 Bülent Nuri Esen, “Türkiye‟de Anayasal GeliĢmeler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 25, S. 1-2, Ankara,1968, s.38. 72 1921 Anayasasında yargıya iliĢkin bir hüküm bulunmamasına rağmen bu Anayasa‟nın 20/01/1921 tarihinden 20/04/1924 tarihine kadar yürürlükte kaldığı süre içinde ülkede yargı faaliyetlerine ihtiyaç duyulmuĢ ve mahkemeler bu görevi görmüĢlerdir.3 Bu mahkemeler ise Osmanlı devletinden kalan Ģer‟i mahkemeler, nizamiye mahkemeleri, ticaret mahkemeleri, konsolosluk ve cemaat mahkemelerdir. Bu dönemde yargının bütün fonksiyonlarını yasamanın yerine getirmediğini de göstermektedir. 1921 Anayasası, 1876 Anayasasını yürürlükten kaldırmamıĢtır. 1924 Anayasasının 104. maddesi dikkate alındığında, 1921 Anayasasında mevcut olmayan hükümler 1876 Anayasası tarafından doldurulmuĢtur. Ġki anayasa toplum içinde birlikte yürürlükte bulunamayacağından, sonra çıkan 1921 Anayasası ancak öngördüğü hükümleriyle yürürlükte kalmıĢtır. Bu nedenle 1921 Anayasasının düzenlemediği alanlarda, kendisinden önce çıkarılan 1876 Anayasasının hükümleri geçerlidir.1924 Anayasasının 104. maddesi hem 1921 Anayasası hem de 1876 Anayasasını yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bu durumun sonucu olarak Osmanlı devletinden kalan mahkemeler bu dönemde çalıĢmaya devam etmiĢtir. Ancak olağanüstü Ģartların gerektirdiği ortam içinde kurulan ve görev yapan Ġstiklal mahkemeleri en önemli yargı organı olmuĢtur. 1.1 Ġstiklal Mahkemeleri ve Özellikleri Milli mücadele döneminde bidayet ve istinaf mahkemeleri görev yapmaktadır. Ancak bunlar normal zamanların mahkemeleridir. Bu mahkemelerin çalıĢmaları kendilerine verilmiĢ olan yetkilerle sınırlıdır. Ġtiraz, bir üst mahkemeye baĢvurma, temyiz gibi normal zamanların uygulamasına bağlı olan bu uygulama yöntemi, davaların hızını azaltmaktadır. Bu mahkemeler dıĢında askeri idareciler ve kuva-i milliye komutanları tarafından kurulan Harp Divanları ise asker kaçakları, bozguncu, casus ve eĢkıyalara cezalar vermektedir. 3 Feridun Yenisey, “Ceza Yargılamasında Ve Adli TeĢkilatta Cumhuriyet Öncesi Durum Ve Cumhuriyetten Sonraki GeliĢmeler(Doğumunun 100. Yılında) Atatürk Sempozyumu”, Atatürk İlkeleri Ve Ceza Hukuku(15-18 Aralık 1981)İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, Ġstanbul, 1983, s.52. 73 Asker kaçaklarının artması ve bunlara ceza verilememesi veya verilen cezaların hafif olması nedeniyle TBMM ülkedeki her türlü asayiĢ bozucu olayı önlemek amacıyla 29/04/1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanununu kabul etmiĢtir. Bu kanuna aykırı davrananlara idam dâhil olmak üzere ağır cezalar verilebilmektedir. Ayrıca kanun bu suçları iĢleyenlerin bidayet mahkemelerince yargılanacakları hükmünü getirmiĢtir. Bu kanun uygulamaya konulmuĢ, ancak bidayet mahkemeleri kanunun amacına ulaĢmasında yetersiz kalmıĢtır. Bunun üzerine, yapılan çalıĢmalar sonucu 11/09/1920 tarihinde Firariler Hakkında Kanun kabul edilmiĢtir. Bu kanuna göre hükümetin teklifi ve TBMM‟nin onayıyla Ġstiklal Mahkemeleri oluĢturumuĢtur. Bu mahkemelerde görev yapmak üzere TBMM üyeleri arasından oy çokluğuyla üç mebus seçilecek ve içlerinden biri mahkeme baĢkanı olacaktı. Mahkemelerin kararları kesin olup, infazından askerî ve sivil bütün devlet memurları sorumluydu. Ġstiklal mahkemelerinin emir ve kararlarını uygulamayanlar, uygulamada ihmal gösterenler aynı mahkeme tarafından yargılanacaktı.4 Firariler Hakkında Kanun çerçevesinde 18/09/1920 tarihinde sekiz Ġstiklal Mahkemesinin (Kastamonu, EskiĢehir, Konya, Isparta, Ankara, Pozantı, Diyarbakır ve Sivas) oluĢturulmasına karar verilmiĢ, mahkeme üyeleri seçilmiĢ ve görev yerlerine gönderilmiĢtir. 31/07/1922 tarihinde kabul edilen Ġstiklal Mehakimi Kanunu ile gizli oyla seçilen üç mahkeme üyesine bir savcı ve bir yedek üye seçilerek eklenmesi kararlaĢtırılmıĢtır. Kanunda cezaların derhal infaz edileceği, idam cezalarının ise TBMM tarafından incelenip onaylanmasından sonra infaz edileceği hükme bağlanmıĢtır. Her Ġstiklal mahkemesinin ayda bir TBMM‟ye hüküm özetleri ve çalıĢma takvimini göndereceği belirtilmiĢ, ayrıca Ġstiklal mahkemelerini ilgilendirecek suçların kapsamı geniĢletilmiĢtir. 4 Gürcan TaĢdelen,Ġstiklal Mahkemeleri, Pusula Dergisi, S. 62, <http://www.dho.edu.tr/pusula/62/istiklalmahkemeleri.html>(20.07.2011) 74 ġekil-8: Ġstiklal Mahkemeleri ve Sorumluluk Alanları Ġstiklal mahkemelerini ilgilendiren olayların ilk tahkikatı hükümetçe yapılarak dosya mahkemeye gönderiliyor, mahkeme heyeti tarafından gerekli inceleme yapılıp, noksanlar tamamlandıktan sonra yargılama baĢlıyordu.5Yargılama kesinlikle halka açık olarak yapılıyor ve mahkeme tarafından verilen hüküm derhal infaz ediliyordu.6 Mahkemeler, TBMM‟ye bağlıydı. Yargı yetkisini meclis adına kullanıyorlardı. Yargı usulü basit, açık ve çabuktu. Kararlarını vicdani kanaatlerine göre veriyorlar ve bu kararlarından dolayı sorumlu tutulamıyorlardı. Bu kadar geniĢ yetkilerine rağmen haklarında yeterli delil bulunamayan sanıklar berat edebiliyordu.7Mahkemeler kendi yargı çevrelerindeki yargılamalar hakkında ĠçiĢleri Bakanlığına ve Meclise rapor sunuyorlar ve bu sayede mahkemelerin uygulamaları hakkında Meclis bilgilendiriliyordu.8 5 BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügat, a.g.e., s. 170. 6 Ali Kılıç, İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Ġstanbul:1955, s.13. 7 Gürcan TaĢdelen,a.g.e.,s.2-4. 8 Hamdi Namık Gör, İstiklal Mucizesi, Ankara:1956, s.28. 75 Ġstiklal mahkemelerinin ilgi alanına giren baĢlıca suçlar Ģunlardır:9 Askerden firar, vatana ihanet, ayaklanma, casusluk, bozgunculuk ve aleyhte propaganda, soygunculuk, görevini kötüye kullanma, halka eziyet ve baskı, asker ailesine saldırı, Tekalif-i Milliye‟den mal kaçırmak, cinayet, düĢman iĢgalinden yararlanıp kanunsuz hareketlerde bulunmak, düĢmana yardım ve iĢ birliği, düĢman ordusuna katılmak. Bu suçlar dıĢında kalan suçlarla bidayet mahkemeleri ilgileniyordu. Millî mücadele esnasında Eylül 1920 ile Mayıs 1923 tarihleri arasında 14 Ġstiklal mahkemesi görev yapmıĢtır. Bu süre zarfında Ankara 1 numaralı Ġstiklal Mahkemesi görevine aralıksız devam eden tek mahkeme olmuĢtur.10 Ġstiklal Mahkemeleri, günümüzdeki hukuk ve adalet anlayıĢı ile değerlendirilmemelidir. Millî mücadele dönemi, olağanüstü bir dönemdir. Ġstiklal Mahkemeleri bu döneme uygun yargı organı olarak hizmet sunmuĢtur. 2.1924 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI Milli mücadele dönemi sonunda tam bağımsızlığın kazanılmasıyla birlikte savaĢ dönemi Anayasası olan 1921 Anayasası yeni kurulan devletin ihtiyaçlarını karĢılamadığı için 1924 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu Anayasada 1921 Anayasasından farklı olarak yargı organı Anayasa‟da düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasasının dördüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup, bu bölümdeki 53-67. maddeler yargı organını düzenlemektedir. Bu düzenlemeler kısaca özetlenecek olursa;11 Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri kanunla belirleneceği, Yargıçlar, bütün davaların görülmesinde ve hükmünde bağımsız olduğu ve bu iĢlerine hiçbir Ģekilde karıĢılamayacağı, Mahkemelerin kararlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu tarafından hiçbir Ģekilde değiĢtiremeyecekleri, geciktiremeyecekleri ve hükümlerinin yerine getirilmesine engel olamayacakları, 9 Ergun Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Ankara:1975, s.200. 10 Ergun Aybars, a.g.e., s.14. 11 1924 Anayasası, <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm>(25.07.2011) 76 Yargıçların, kanunda gösterilen usuller ve haller dıĢında görevlerinden çıkarılamayacakları, Yargıçların özlük haklarının özel kanunla düzenleneceği, Yargıçların, kanunla gösterilenlerden baĢka genel veya özel hiçbir görev alamayacağı, Mahkemelerde yargılamaların herkese açık olduğu, Herkesin mahkeme önünde haklarını korumak için gerekli gördüğü yasal araçları kullanmakta serbest olduğu, Hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davalara bakmazlık edemeyeceğini Bakanları, DanıĢtay ve Yargıtay BaĢkanları ve üyelerini ve Cumhuriyet BaĢsavcısını görevlerinden doğacak iĢlerden dolayı yargılamak için Yüce Divan oluĢturulacağı, 1924 Anayasasında yer almaktadır. Bu dönemde yargı sisteminin örgütlenmesi büyük ölçüde Osmanlı mirası üzerine inĢa edilmiĢtir. Bu dönemde reformlar çoğunlukla norm dünyasında yürütülmüĢtür. Bir tarafta dini esaslara dayanan ve yazılı olmayan hukuk kurallarını uygulamakla görevli Ģer‟iye mahkemeleri ve bunların yanı baĢında birbirine zıt ve yapılıĢları bakımından da bağdaĢması imkânsız olan ve iki çeĢit esastan doğan bir takım yasaları, yani Ģeriat yasaları ile Batı mevzuatını uygulamaya uğraĢan Nizamiye mahkemeleri, diğer taraftan Türk vatandaĢları üzerinde bile yargılama hakkına sahip ve aynı zamanda dindaĢları arasındaki anlaĢmazlıkları gidermekle yetkili imtiyazlı cemaat mahkemeleri ve ticari konularda yetkili konsolosluk mahkemeleri yer almaktaydı.12 Cumhuriyetin ilanıyla, kuruluĢ yıllarında Osmanlı dönemindeki reformların yapamadığı geleneksel ayrıcalıklar ortadan kaldırmıĢtır. 3 Mart 1924‟te hilafete son verilmesi ardından 8 Nisan 1924‟te Ģer‟iye mahkemeleri kaldırılmıĢtır. 12 Hadi Tan, “Cumhuriyetimizin XXV. Yıldönümü Münasebetiyle Cumhuriyet Devrinde Adalet TeĢkilatımız” ,Siyasi İlimler Mecmuası, C. XVIII, S.122, Ankara,1948, s. 333. 77 Avrupa‟nın hukuk düzeni Türkiye‟ye çeviri yasalar yoluyla hukuk düzenimize aktarılmıĢtır. 1926 yılında 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu Ġsviçre‟den, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ise Ġtalya‟dan; 1927‟de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ĠĢviçre‟nin Neuchatel Kantonu‟ndan; 1928‟de Ticareti Kanunu ile 1929‟da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Deniz Ticareti Kanunu Almanya‟dan; 1932‟de Ġcra ve Ġflas Kanunu Ġsviçre‟den hukukumuza aktarılmıĢtır. 1939 yılında 3747 ve 3748 sayılı yasalarla sulh yargıçlarının görev alanları geniĢletilmiĢtir. 1949 yılı sonunda 86 ağır ceza, 6 asliye ticaret, 405 asliye hukuk ve asliye ceza, 153 tek hâkimli asliye, 267 sulh, 14 kadastro ve 8 toprak (arazi) mahkemesine ulaĢılmıĢtır.13 1952 yılında 7 gezici, 15 kadastro yargıçlığı, 8 iĢ mahkemesi ve 63 basın mahkemesinin ortaya çıktığı görülür. 1957 yılında Milli Koruma yasasında yapılan değiĢiklikle Ankara ve Ġstanbul‟da milli koruma mahkemesi kurulmuĢtur. Bu dönemde mahkeme sayısı 1453‟e ulaĢmıĢtır.14 2.1 Yüksek Mahkemeler ġekil-9: 1924 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler Yargıtay DanıĢtay Yüce Divan 2.2.1 Yargıtay 1924 anayasasında Yargıtay, doğrudan doğruya düzenlenmemiĢ olmakla birlikte Anayasada “Temyiz Mahkemesi(Yargıtay)” olarak geçmektedir. 1926 tarihinde çıkarılan 766 sayılı yasa ile Temyiz Mahkemesi(Yargıtay) Ankara‟ya getirilmiĢtir. 766 sayılı Hâkimler Kanunundaki yukarıda açıklanan düzenlemelerden kısa bir süre sonra çıkarılan 834 sayılı “Mahkeme-i Temyiz TeĢkilatının Tevsiine Dair Kanun” adıyla çıkarılan yasaya göre Yargıtay'daki daire sayısı üç hukuk ve üç ceza dairesi olmak üzere 13 Vedat Ardahan, “Adalet TeĢkilatımız” İstanbul Barosu Dergisi, C. XXVI, S. 1, 1952, Ġstanbul, s.1926. 14 Vedat Ardahan, a.g.m., s.21. 78 altıya çıkarılmıĢ, bu dairelerden her birinin görevinin 834 sayılı Yargılama Usulü ve Sulh Hakimleri Kanunu ile belirleneceği ifade edilmiĢtir.15 11.04.1928 tarihinde çıkarılan 1221 sayılı Yasa ile Yargıtay'ın yapısı ve iĢleyiĢi ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu düzenlemeler dairelerin sayısına ve görev alanlarına da etkili olmuĢtur. 834 sayılı Yasa döneminde hukuk ve ceza bölümünde üçer daire olmak üzere toplam altı daire mevcut iken hem hukuk dairelerine hem de ceza dairelerine birer daire eklenmek suretiyle Yargıtay'daki daire sayısı sekize, ticaret dairesi ile birlikte toplam daire sayısı ise dokuza çıkarılmıĢtır. 4695 sayılı Kanun ile temyiz mahkemesinin adı “Yargıtay” olmuĢtur. 7264 sayılı ve 11.05.1959 tarihli Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı Kanunun 1, 3 ve 4 üncü Maddelerinde Tadilat Yapılmasına Dair Kanun ile değiĢiklik yapılmıĢtır. Bu yasa ile öncelikle 1221 sayılı yasanın 5859 sayılı Kanunla Yargıtay'da bulunan hukuk dairelerinin sayısı sekize çıkarılmıĢ ve bu dairelerin görev alanları 7264 sayılı bu Kanun, Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunları ve Ġcra ve iflas Kanunu ve özel yasalarla düzenlendiğine iĢaret edilerek dairelerin görev alanları tek tek belirtilmiĢtir.16 2.2.2 DanıĢtay 1924 anayasasında DanıĢtay, yürütme bölümünde düzenlenmiĢtir. Anayasanın 51. ve 52. maddesinde düzenlenmiĢtir. DanıĢtay‟ın görevi, idare davalarına bakmak ve idare uyuĢmazlıklarını çözmek, hükümetçe hazırlanarak kendine verilecek kanun tasarıları ve imtiyaz sözleĢme ve ĢartlaĢmaları üzerine düĢünüĢünü bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, gerek kendi özel kanunu ve gerek baĢka kanunlarla gösterilen görevleri yapmak olarak belirlenmiĢtir. Anayasada yapılan düzenlemeyi takiben 669 sayılı Kanunla DanıĢtay yeniden kurulup, 06/07/1927 tarihinde yeniden çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Bu kanuna göre DanıĢtay Mülkiye, Maliye ve Nafia Daireleri olmak üzere üç idare ve bir dava dairesiyle çalıĢmalarına baĢlamıĢtır.17 DanıĢtay‟ın kuruluĢundan 15 27/05/1926 tarihli ve 383 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan 834 sayılı Mahkeme-i Temyiz TeĢkilatının Tevsiine Dair Kanun. 16 7264 Sayılı ve 11.05.1959 Tarihli Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı Kanunun 1, 3 ve 4 üncü maddelerinde tadilat yapılmasına Dair Kanun. 17 07/12/1925 tarihli ve 228 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 669 sayılı DanıĢtay Kanunu. 79 sonra çeĢitli tarihlerde değiĢiklik yapılarak üç idari ve üç dava dairesi olmak üzere daire sayısı altıya çıkarılmıĢ ve 1947 yılında DanıĢtay Tüzüğü hazırlanarak yürürlüğe konmuĢtur. Anayasa ve kanunlarla oluĢturulan DanıĢtay‟ın bu yapısı 1961 anayasası dönemine kadar devam etmiĢtir. 2.2.3 Yüce Divan 1924 Anayasasında anayasal güvence altına alınmıĢ tek mahkeme Yüce Divandır. Yüce Divan, bu Anayasanın 61-67. maddeleri arasında düzenlenmiĢtir. Gerekli görüldüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kurulan Yüce Divan‟ın görevi; Bakanları, DanıĢtay ve Yargıtay baĢkanları ve üyelerini ve Cumhuriyet BaĢsavcısını görevlerinden doğacak iĢlerden dolayı yargılamaktır. Yüce Divan üyeliği için, on biri Yargıtay, onu DanıĢtay baĢkanları ve üyeleri arasından ve kendi genel kurulları tarafından gizli oyla yirmi bir kiĢi seçilmektedir. Bunlar gizli oy ve salt çoğunlukla içlerinden birini BaĢkan ve birini BaĢkan vekili seçmektedir. Yüce Divan bir BaĢkan ve on dört üye ile kurulmaktaydı. Yüce Divan kararlarını salt çoğunlukla vermekte ve geri kalan altı kiĢi gerektiğinde kurulun eksiğini tamamlamak için yedek üye olarak görev yapmaktaydı. Bu yedek üyeleri, üçü Yargıtay, üçü DanıĢtay‟dan seçilmiĢ üyeler arasında olmak üzere ad çekme ile ayrılmaktadır. BaĢkanlığa ve baĢkan vekilliğine seçilenler bu ad çekmeye girmezlerdi. Yüce Divan‟da savcılık görevi, BaĢsavcılık tarafından yerine getirilmekteydi. Yüce Divan kanunlara göre yargılama yapmakta ve hüküm vermekteydi. Yüce Divan‟ın verdiği kararlar kesindi. 1924 Anayasasında yargı organı Anayasada düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasasının dördüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup Yüce Divan dıĢındaki yüksek mahkemeler(Yargıtay ve DanıĢtay) Anayasada ismen yer almasına karĢın Anayasal güvence altına alınmamıĢtır. DanıĢtay yargı bölümünde değil yürütme bölümünde yer almıĢtır. Yargıtay(Temyiz Mahkemesi) ile ilgili ayrıntılı bir düzenleme yer almamıĢtır. DanıĢtay ve Yargıtay kendi kanunlarıyla düzenlenmiĢtir. DanıĢtay idare davalarına bakmak ve idare uyuĢmazlıklarını çözmek, Hükümetçe hazırlanarak kendine verilecek 80 kanun tasarıları ve imtiyaz sözleĢme ve ĢartlaĢmaları üzerine düĢünüĢünü bildirmek, Tüzük tasarılarını incelemekle görevlendirilmiĢken Yargıtay ise Osmanlı döneminden kalan nizamiye mahkemelerinin adliye mahkemelerine dönüĢtürülmesiyle bu mahkemelerin temyiz mercisi ve bazı davalarda ilk derece mahkemesi olarak görev yapmıĢtır. 3.1961 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI 1960 yılında yapılan askeri darbe sonucunda 1924 Anayasası askıya alınmıĢ ve devletin ihtiyaçlarını karĢılamak için 1961 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu Anayasada 1924 Anayasasından farklı olarak yargı organı anayasada ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmiĢtir. 1961 Anayasasının üçüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup, bu bölümdeki 132-152. maddeler yargı organını düzenlemektedir. Bu düzenlemeler kısaca özetlenecek olursa;18 Hâkimlerin, görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri, Hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği; genelge gönderemeyeceği; tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüĢme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı, Yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, Hâkimlerin azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından yoksun kılınamayacağı, 18 1961 Anayasası, <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(26.07.2011) 81 Hâkimlerin altmıĢbeĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve hâkimlerin özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre, kanunla düzenleneceği, Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı ve belirli durumlar hariç mahkemelerde duruĢmaların herkese açık olacağı, Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri, iĢleyiĢi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine iĢlenen ve doğrudan doğruya Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri‟nin kurulacağı, Cumhuriyet savcılarının, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu ve Cumhuriyet savcılarının Yargıtay üyeliğine seçilmeleri dıĢında kalan bütün özlük iĢleri ve disiplin cezaları ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar verme yetkisinin Yüksek Savcılar Kuruluna ait olduğu, Asker kiĢilerin askerî olan suçları ile, bunların asker kiĢiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli Askerî yargı organlarının kuruluĢu, iĢleyiĢi, askerî hâkimlerin özlük iĢleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin refakatinde bulundukları komutanlarla iliĢkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği, Adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi ve kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının nitelikleri ve ikinci baĢkanların seçim usullerinin kanunla düzenleneceği, Ġdari uyuĢmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmelerini incelemek ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevli DanıĢtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama ve daire baĢkanlarının seçimi usulleri, mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin 82 kovuĢturması yapılmasının ve disiplin cezası uygulanmasının, mahkemelerin bağımsızlığının ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği, Asker kiĢilerle ilgili idari eylem ve iĢlemlerin yargı denetimiyle görevli Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama usullerinin, baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmalarının, disiplin ve özlük iĢleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenleneceği, Askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olan Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama usullerinin ve üyeler hakkındaki disiplin ve özlük iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği, Adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve iĢleyiĢinin kanunla düzenleneceği, Adliye mahkemeleri hakimlerinin özlük iĢleri hakkında Yüksek Hakimler Kurulunun kesin karar verebileceği, Anayasa Mahkemesinin, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin Anayasaya, Anayasa değiĢikliklerinin de Anayasada gösterilen Ģekil Ģartlarına uygunluğunu denetleyeceği ve CumhurbaĢkanı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Yüksek Hâkimler Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan ve üyelerini, Cumhuriyet BaĢsavcısını, BaĢkanun sözcüsünü, Askeri Yargıtay BaĢsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağı, 1961 Anayasasında yer almaktadır. Genel olarak bakıldığında yargı sistemi 1924 Anayasasına göre daha detaylı ve net bir biçimde oluĢturulmaya çalıĢıldığı görülmektedir. Hâkimlik teminatı ve mesleği, Mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelerin kuruluĢu, savcılık makamı Anayasada düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasasından farklı olarak yüksek mahkemelerin sayısı artmıĢ ve yapılan ayrıntılı düzenlemeler ile bu mahkemeler Anayasal güvenceye kavuĢmuĢtur. Özellikle 1971 ve 1973 yılı değiĢiklikleri sonrasında yeni bir yargı kolu olan askeri yargı Anayasaya eklenmiĢtir. Asker kiĢilerle ilgili idari eylem ve iĢlemlerin yargısal 83 denetimi DanıĢtay‟ın görev alanından çıkarılmıĢ ve yeni kurulan Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesine verilmiĢtir. Asker kiĢilerin askerî olan suçları ile bunların asker kiĢiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalar Yargıtay‟ın görev alanından çıkarılmıĢ ve yeni kurulan Askeri Yargıtay‟a verilmiĢtir. Ayrıca değiĢikliklerle doğrudan doğruya Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri oluĢturulmuĢtur. Gerek adli yargıda gerekse de idari yargıda askeri konularla ve iĢlerle ilgili ayrı bir yargı kolu oluĢturulması yargı alanında bütünlüğün azalmasına ve yargı alanında bürokrasinin de artmasına neden olmuĢtur. Anayasa Mahkemesi ve UyuĢmazlık Mahkemesi‟nin oluĢturulması ve bu mahkemelerin anayasal güvenceye kavuĢturulması yargıdaki bürokrasinin azaltılmasında önemli bir adım olmuĢtur. 1924–1945 yılları arasındaki dönemde farklı yargı kolları arasındaki uyuĢmazlıkları çözecek bir merciinin olmayıĢı hem yargılamaların sürüncemede kalmasına hem de yargı kararlarının yerine getirilmesinde gecikmelere neden olmuĢtur. UyuĢmazlık Mahkemesinin, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemesi yargının hızının arttırmıĢ ve alınan kararların yerine getirilmesindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmıĢtır. Anayasa Mahkemesi ise kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin Anayasaya uygunluğunu denetlemesi bu alanda ortaya çıkan hukuki boĢluğu doldurması ve belirsizlikleri sona erdirmesi neticesinde hem önleyici hem onarıcı bir mekanizma olmuĢtur. 1924 Anayasasında yer alan Yüce Divan bu Anayasa ile yüksek mahkeme olmaktan çıkarılmıĢ ve bu mahkemenin görevini Yüce Divan sıfatıyla yerine getirme görevi Anayasa Mahkemesi‟ne verilmiĢtir. Adalet Bakanlığının verilerine göre 1973 yılında 100 müstakil ağır ceza mahkemesi(tam teĢekküllü), 38 mürettep ağır ceza mahkemesi(tek yargıçlı), 296 çift hâkimli mahkeme, 362 tek hâkimli mahkeme; ağır ceza nezdinde 209 asliye hukuk mahkemesi, 147 asliye ceza mahkemesi, 80 sulh hukuk mahkemesi, 100 sulh ceza mahkemesi, 30 sulh mahkemesi; çift hâkimli nezdinde 12 asliye hukuk mahkemesi, 1 asliye ceza mahkemesi, 8 sulh hukuk mahkemesi, 5 sulh ceza mahkemesi (3 sulh mahkemesi; 2 sulh mahkemesi (nahiyede), 10 toplu ticaret mahkemesi, 6 icra 84 hâkimliği, 65 tapulama mahkemesi, 18 gezici toprak mahkemesi, 30 müstakil iĢ mahkemesi, 6 yetkili iĢ mahkemesi, 616 icra memurluğu, 638 sorgu hâkimliği ve 25 adli tabip bulunmaktadır.19 3.1 Yüksek Mahkemeler ġekil 10: 1961 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler Yargıtay DanıĢtay Askeri Yargıtay Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi UyuĢmazlık Mahkemesi Anayasa Mahkemesi 3.1.1 Yargıtay 1961 Anayasası ile Yargıtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 139. maddesinde düzenlemiĢtir. Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olup kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır. Yargıtay üyeleri birinci sınıfa ayrılmıĢ hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hâkimler Kurulu‟nca üye tam sayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir Yargıtay, Birinci BaĢkanı ile Cumhuriyet BaĢsavcısını, kendi üyeleri arasından, üye tam sayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmekteydi. Yargıtay, Birinci BaĢkanıyla Ġkinci BaĢkanlarının ve Cumhuriyet BaĢsavcısının görev süreleri dört yıl olmakla birlikte, süresi bitenler yeniden seçilebilmekteydi. 19 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 50. Yıl, Ankara:1973, s. 103. 85 1961 Anayasasında Yargıtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, BaĢkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının niteliklerinin ve ikinci baĢkanların seçim usullerinin kanunla düzenleneceğini belirtmiĢtir. Ayrıca 1961 Anayasasının geçici 7. maddesiyle Yargıtay KuruluĢ Yasasının en geç 6 ay içinde çıkarılması öngörülmüĢ olmasına karĢın söz konusu Yargıtay Kanunu 12 yıl aradan sonra 16.05.1973 tarihinde çıkarılabilmiĢ ve 01.06.1973 günü de yürürlüğe girmiĢtir. 16.05.1973 tarihli 1730 sayılı Yargıtay Kanunu‟nda Yargıtay'ın kuruluĢ, iĢleyiĢ ve görevleri yeniden düzenlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel Kurulları ile dairelerin çalıĢmaları, Cumhuriyet BaĢsavcılığının kuruluĢ ve görevleri yeniden saptanmıĢtır. Birinci BaĢkanlık Divanı, yönetim kurulu, Haysiyet Divanı, Yayın ĠĢleri Müdürlüğü gibi yeni kuruluĢlara yer verilmiĢ ve seçimleri düzenleyen esaslar getirilmiĢtir.20 Yargıtay'ın ilk kez genel bütçe içinde kendine ait ayrı bir bütçesi olmuĢtur. Bütçenin 1. derecede ita amiri Birinci BaĢkan olarak belirlenmiĢtir. Yargıtay'ın 11 hukuk ve 7 ceza dairesi olan sayısı 16 hukuk ile 9 ceza dairesi olarak arttırılmıĢtır. Birinci BaĢkana tanınan yetki ve tasarrufların bir bölümü (çok acele iĢler hariç olmak üzere) Birinci BaĢkanlık divanı ile yönetim kuruluna aktarılmıĢtır. Biri hukuk diğeri ceza daireleri BaĢkan ve üyeleri arasından seçilecek iki Birinci BaĢkan vekilliği ilk kez 1730 sayılı yasada yer almıĢtır. 21 Yargıtay daireleri Hukuk ve Ceza olarak numaralanmıĢ ve her dairenin görevleri ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır. Ayrıca görev alanları da yeni dairelerin kurulması ile yeniden belirlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının çalıĢmasını kolaylaĢtıracak toplanma ve karar yeter sayıları yeniden düzenlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel Kurullarında 834 sayılı yasa zamanında karar vermek için üçte iki çoğunluğun sağlanması gerekli iken 1221 sayılı yasa zamanında salt çoğunluk yeterli sayılmıĢ ve bu kurulların toplanması ve karar vermesi kolaylaĢtırılmıĢtır. Oysa önceden toplantı yeter sayısı bulunduktan sonra bile katılanların üçte ikisinin oyu ile karar alınabiliyordu. Bu 20 26/05/1973 ve 1454616 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1730 sayılı Yargıtay Kanunu. 21 <www.yargitay.gov.tr/tarihçe_html >(03.08.2011) 86 yüzden Genel Kurullar gerektiği gibi çalıĢamamaktaydı. 1971 ve 1972 yıllarında Hukuk Genel Kurulunda iki bini aĢkın dosya tetkik edilmek üzere sıra beklemekteydi. 1730 sayılı yasa ile toplanma yeter sayısı indirilmiĢtir. Dolayısıyla yapılan bu değiĢiklik yargıda kararların alınmasını hızlandırarak yargı bürokrasinin azalmasına önemli bir katkı sağlamıĢtır. 1730 sayılı Yargıtay Kanunuyla seçimlerin esasları saptanarak 1973 Haziranında dört yılını dolduran BaĢkanların seçimleri yenilenmiĢtir. Yargıtay çalıĢmalarını düzenleyen Ġç Yönetmelik yapılmıĢtır. Yeni kurulan dairelere 42 Yargıtay Üyesi seçilerek görevlerine baĢlamıĢlardır. 1974 yılında Yargıtay üye mevcudu Birinci BaĢkan, Cumhuriyet BaĢsavcısı, BaĢkanlar dahil 202 kiĢiydi. Bunun 14'ü Yüksek Hakimler Kurulunda görevliydi. Tetkik Hakimi sayısı ise 147 kiĢiydi.22 Dosya sayısı geçmiĢ yıllarla kıyaslandığında ise; 1945 yılında (101.413) daire sayısı 12, 1959'da (180.796) Daire sayısı 16, 1968'de (200.986) daire sayısı 18, 1973 yılında gelen dosya sayısı (270.842) daire sayısı ise 24'e çıkarılmıĢtır. 1730 sayılı Yargıtay Kanununa 25.06.1981 gün ve 2483 sayılı kanunla eklenen geçici madde ile Cumhuriyet BaĢsavcıvekilliği ihdas edilmiĢtir. Cumhuriyet BaĢsavcıvekilliği 1982 Anayasasına girmiĢ ve daha sonra çıkarılan 2797 sayılı Yargıtay Kanun‟unda da yerini almıĢtır. 3.1.2 DanıĢtay 1961 Anayasası ile DanıĢtay‟a Yüksek Yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 140. maddesinde düzenlemiĢtir. DanıĢtay, kanunların baĢka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derecede idare mahkemesi olarak tanımlanmıĢtır. DanıĢtay, idari uyuĢmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmelerini incelemek ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevlidir. 22 < www.yargitay.gov.tr/istatistikler_html>(04.08.2011) 87 DanıĢtay üyeleri, Bakanlar Kurulu ile DanıĢtay Genel Kuruluna ayrı ayrı boĢ yer sayısı kadar gösterilecek adaylar arasından Anayasa Mahkemesinin asıl ve yedek üyelerinin üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Ġlk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilmektedir. DanıĢtay; BaĢkanını ve BaĢkanun sözcüsünü, kendi üyeleri arasından, üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçmektedir. BaĢkan, daire baĢkanları ve BaĢkanun sözcüsünün görev süreleri dört yıl olmakla birlikte süresi bitenler, yeniden seçilebilmektedir. 1961 Anayasası DanıĢtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama ve daire baĢkanlarının seçimi usullerinin, mensuplarının nitelikleriyle atanmalarının, hakları ve ödevlerinin, aylık ve ödeneklerinin, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuĢturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceğini belirtmiĢtir. Söz konusu kanun ise Anayasanın yürürlüğe girmesinden 3 yıl sonra yapılabilmiĢtir. 24.12.1964 gün ve 521 sayılı DanıĢtay Kanunuyla DanıĢtay Yüksek Ġdare Mahkemesi danıĢma ve inceleme mercii olarak görevlendirilmiĢtir. Bu Kanunla DanıĢtay, dokuzu yargı ve üçü de idari iĢlere bakan on iki daireye ayrılmıĢtır.23 3.1.3 Askeri Yargıtay Askeri yargıda yüksek mahkeme olan Askeri Yargıtay, esas olarak 1914 yılında 233 sayılı geçici yasayla Divanı Temyizi Askeri adı altında divanı harplerin kararlarını temyizen incelemek üzere kurulmuĢtur. Divan-ı Temyiz-i Askeri 1916‟da 809 sayılı geçici yasayla iki daire halinde örgütlenmiĢtir. 1920‟de bu mahkeme kaldırılarak görevleri Harbiye Nezaretinin idari makamı olan Adlîye-î Askerîye Dairesine bağlı dokuz kiĢiden oluĢan Heyeti Temyiziyye adlı kurula devredilmiĢtir. BeĢ ay sonra bu kurul kaldırılmıĢ ve 1916 yılındaki düzenleme yeniden yürürlüğe konulmuĢtur. 1922 yılında 237 sayılı yasayla yeni bir Divan-ı Temyiz-i Askerî kurulmuĢtur. 1930 yılında 23 31/12/1964 tarihli ve 11896 Resmi Gazetede yayımlanan 521 sayılı DanıĢtay Kanunu. 88 1631 sayılı Askeri Muhakeme Usulü Yasası ile bu divanın yerine Askeri Temyiz Mahkemesi kurulmuĢtur.24 1961 Anayasası Askeri Yargıtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 141. maddesinde düzenlemiĢtir. Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olmakla birlikte asker kiĢilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktaydı.25 Askerî Yargıtay üyeleri en az albay rütbesinde birinci sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulunun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile her boĢ yerin üç misli olarak gösterdiği adaylar arasından CumhurbaĢkanınca seçilmekte ve Askerî Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcısı, Ġkinci BaĢkanı ve daire baĢkanları Askerî Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktaydı. 1961 Anayasası; Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri ve üyeler hakkındaki disiplin ve özlük iĢleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenleneceğini belirtmiĢtir. 1961 Anayasası ile Anayasal niteliğe kavuĢan 1971 yılında da 127 sayılı yasa ile yeniden düzenlenen Askeri Yargıtay, Anayasa değiĢikliğinin ardından 1972‟de çıkarılan 1600 sayılı Askeri Yargıtay Yasası ile son biçimini almıĢtır. 3.1.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 1961 Anayasasının DanıĢtay‟ı düzenleyen 140. maddesine 1971 yılında yapılan değiĢiklik ile “ Asker kiĢilerle idari eylem ve iĢlemlerin yargı denetimini” yapmak üzere Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kurulması öngörülmüĢtür. Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri, baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve özlük iĢleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenleneceği belirtilmiĢtir. DanıĢtay örnek alınarak 04.07.1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kanunu çıkarılmıĢ 20.7.1972 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe 24 Ramazan Arslan- Süha Tanrıver, Yargı Örgütü Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2001, s.122. 25 <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(08.08.2011) 89 girmiĢ ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi de baĢkan ve üyelerinin atanmalarını takiben Eylül 1972 tarihinde fiilen göreve baĢlamıĢtır.26 Göreve baĢladığı tarihten itibaren, 2568 sayılı Kanunun kabulüne kadar dokuz yılı aĢan bir süre içerisinde yargılama görevini sürdüren Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi üç daireden oluĢmakta ve her dairede 8‟er üye yer almaktadır. Daireler Kurulu 10 üyeden, Disiplin Kurulu ise 6 üyeden oluĢmaktadır. Mahkemede ikinci baĢkanı müessesesi ve BaĢkanun sözcüsü yer almaktadır.27Ancak bu mahkemenin görev alanının tam olarak açıklığa kavuĢturulmaması ve kapsam alanın geniĢ olması uygulamada sorunlara yol açmıĢ ve içtihatlarla ve UyuĢmazlık mahkemesi kararları ile sorun çözülemeye çalıĢılmıĢtır. Bu durumda idari yargı alanında davaların geç sonuçlanmasına yol açmıĢtır. 3.1.5 UyuĢmazlık Mahkemesi 4788 sayılı yasayla 1945 yılında kurulan UyuĢmazlık Mahkemesi, Anayasa‟da düzenlenen yüksek mahkemelerdendir. Bu mahkemenin temel görevi; adli, idari ve askeri yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemektir. 1961 Anayasası ile UyuĢmazlık Mahkemesi‟ne yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 140. maddesinde düzenlemiĢtir. 1961 Anayasası UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve iĢleyiĢi kanunla düzenleneceğini ve bu Mahkemenin BaĢkanlığını Anayasa Mahkemesinin kendi asıl veya yedek üyeleri arasından görevlendirilen bir üye tarafından yerine getirileceğini belirtmiĢtir. Mahkeme, 1979 yılında 2247 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin KuruluĢ ve ĠĢleyiĢi Hakkında Yasa ile yeniden düzenlenmiĢtir. 26 A.ġeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, a.g.e., s.49. 27 <www.ayim.gov.tr/tariçe_html>(12.08.2011) 90 3.1.6 Anayasa Mahkemesi Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasasıyla Türk yargı sistemine getirilmiĢ yeni bir mahkemedir. 1961 Anayasanın 145-152. maddelerinde düzenlemiĢtir. Anayasa Mahkemesi, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin Anayasaya, Anayasa değiĢikliklerinin de Anayasada gösterilen Ģekil Ģartlarına uygunluğunu(1971 Anayasa değiĢiklikleriyle Ģekil denetimiyle sınırlandırılmıĢtır) denetlemektedir. Ayrıca CumhurbaĢkanı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Yüksek Hâkimler Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan ve üyelerini, Cumhuriyet BaĢsavcısını, BaĢkanun sözcüsünü, Askeri Yargıtay BaĢsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılamakta ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirmektedir. Bu yeni düzenleme ile devlet yapısı içinde önemli yeri olan Anayasa Mahkemesinden yüksek bir ceza yargılayıcısı olarak yararlanılmıĢ olmaktadır.28 Anayasa Mahkemesi, onbeĢ asıl ve beĢ yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden dördü Yargıtay, üçü DanıĢtay Genel kurullarınca kendi BaĢkan ve üyeleriyle Cumhuriyet BaĢsavcısı ve BaĢkanun sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Bir üye SayıĢtay Genel Kurulunca kendi BaĢkan ve üyeleri arasından aynı usulle seçilmekte Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki üye, CumhurbaĢkanınca da iki üye seçilmektedir. CumhurbaĢkanı, bu üyelerden birini, Askeri Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla göstereceği üç aday arasından seçmektedir. Yasama Meclisleri bu seçimleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dıĢından, üye tamsayılarının salt çoğunluğu ve gizli oyla yapmaktadır. Anayasada Yasama Meclislerinde yapılacak seçimlerde, adaylığa baĢvurmanın, seçim esas ve usullerinin kanunla düzenleneceği belirtilmektedir. Anayasa Mahkemesi, kendi üyeleri arasından, gizli oyla ve salt çoğunlukla, dört yıl için bir BaĢkan ve bir BaĢkanvekili seçmektedir; seçilenler tekrar seçilebilmektedir. Anayasa Mahkemesine asıl veya yedek üye olabilmek için, kırk yaĢını doldurmuĢ bulunmak ve Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay veya SayıĢtay‟da BaĢkanlık, üyelik, BaĢsavcılık, BaĢkanun sözcülüğü veya üniversitelerde hukuk, iktisat ve siyasal bilimler 28 Yavuz Sabuncu, a.g.e, s.259. 91 alanlarında en az beĢ yıl öğretim üyeliği veya onbeĢ yıl avukatlık yapmıĢ olmak Ģartı aranmaktaydı. Anayasa Mahkemesine, Yargıtay iki, DanıĢtay ile Yasama Meclislerinin her biri birer yedek üye seçmekte ve Yedek üyelerin seçiminde de, asılların seçimindeki usul uygulanmaktaydı. Anayasa Mahkemesi üyeleri, resmî veya özel hiçbir görev alamazlar. altmıĢ beĢ yaĢında emekliye ayrılırlardı. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaĢılması hâlinde de Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona ermekteydi. Anayasa Mahkemesinin kuruluĢu ve yargılama usulleri kanunla; Mahkemenin çalıĢma tarzı ve üyeleri arasındaki iĢbölümü kendi yapacağı Ġçtüzükle düzenlemekteydi. Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar ile siyasî partilerin kapatılması hakkındaki davalar dıĢındaki iĢleri, dosya üzerinde incelemekte ve gerekli gördüğü hallerde, sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri mahkemeye çağırmaktaydı. CumhurbaĢkanı; Yasama Meclislerindeki siyasî parti grupları ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partiler ile son milletvekili genel seçimlerinde geçerli oy sayısının en az yüzde onunu alan siyasi partiler; Yasama Meclislerinden birinin üye tamsayısının en az altıda biri tutarındaki üyeleri; kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda Yüksek Hakimler Kurulu, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay ve üniversiteler, kanunların veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilmekteydi. Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanunun veya Ġçtüzüğün Resmî Gazete‟de yayınlanmasından baĢlayarak doksan gün sonra düĢmekteydi. Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar 92 davayı geri bırakabilmekte ve mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanmaktaydı. Anayasa Mahkemesi, iĢin kendisine geliĢinden baĢlamak üzere altı ay içinde kararını vermekte ve açıklama yapmaktaydı. Bu süre içinde karar verilmezse, mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını, kendi kanısına göre çözümleyerek davayı yürütmekteydi. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleĢinceye kadar gelirse, mahkemeler buna uymak zorundaydı. Anayasa Mahkemesinin kararları kesindi. Kararlar, gerekçesi yazılmadan açıklanamamaktaydı. Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya Ġçtüzük veya bunların iptal edilen hükümleri, gerekçeli kararın Resmî Gazete‟de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkmakta ve gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaĢtırabilmekteydi. Bu tarih kararın Resmî Gazete‟de yayımlandığı günden baĢlayarak bir yılı geçemezdi. 1961 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesinin vermiĢ olduğu iptal kararı geriye yürümemektedir. Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin, olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olacağına da karar verebilirdi. Anayasa Mahkemesi kararları, Resmi Gazete‟de hemen yayımlanır ve Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kiĢileri bağlamaktaydı. 1961 Anayasası Anayasa Mahkemesini ayrıntılı olarak düzenlemiĢ ve anayasaya uygunluk denetimi bakımından 1924 Anayasası döneminden beri devam etmekte olan belirsizliği sona erdirmiĢtir. 3.2 Yüksek Hâkimler Kurulu 1961 Anayasasının getirdiği önemli bir kurumda Yüksek Hâkimler Kurulu‟dur. Anayasanın 143 ve 144. maddelerinde düzenlenmiĢtir. Yüksek Hâkimler Kurulu, adliye mahkemeleri hâkimlerinin özlük iĢleri hakkında kesin karar vermektedir. Bu kurulun sadece adli hâkimlerin özlük iĢleriyle ilgili karar verebilmekte ancak idari hâkimlerin 93 özlük iĢleri hakkında karar verme yetkisi bulunmamaktaydı.29 Bir mahkemenin veya bir hâkimin kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiĢtirilmesi, Yüksek Hâkimler Kurulu‟nun uygun görmesine bağlıdır. Hâkimlerin denetimi ve haklarındaki soruĢturma, Yüksek Hâkimler Kurulu‟na bağlı ve sürekli olarak görevli müfettiĢ hâkimler eliyle yapılmaktaydı. MüfettiĢ hâkimler, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hâkimler Kurulu‟nca atanmaktaydı. Bu dönemde MüfettiĢ hâkimlerin nitelikleri ile atanma usulleri, hakları, ödevleri, ödenek ve yollukları, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuĢturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenmiĢtir. Yüksek Hâkimler Kurulu, onbir asıl ve üç yedek üyeden oluĢan bir kuruldur. Üyeler, Yargıtay Genel Kurulunca, kendi üyeleri arasından ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Ayrıca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden BaĢkanını ve bölüm baĢkanlarını seçmektedir. Adalet Bakanı, gerekli gördüğü hallerde Yüksek Hâkimler Kurulu toplantılarına baĢkanlık edebilmektedir. Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin görev süresi dört yıldır. Süresi bitenler yeniden seçilebilmekteydi. Yüksek Hâkimler Kurulu üyeleri, görevleri süresince baĢka bir iĢ ve görev alamamaktadır. Yüksek Hâkimler Kurulunun kuruluĢu, çalıĢma usulleri, bölümleri ve bu bölümlerin görevleriyle, toplantı ve karar yeter sayıları, BaĢkan ve üyelerinin aylık ve ödenekleri kanunla düzenlenmiĢtir. 29 Ergun Özbudun, a.g.e., s.362. 94 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÜNÜMÜZ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ 1.1982 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ 1980 yılında yapılan askeri darbe sonucunda 1961 Anayasası askıya alınmıĢ ve devletin ihtiyaçlarını karĢılamak için 1982 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu Anayasada yargı organının düzenlenmesinde 1961 Anayasası ile benzer hükümler içermektedir. 1982 Anayasasının üçüncü bölümü(son Anayasa değiĢiklikleri dahil) yargı oranına ayrılmıĢ olup, bu bölümdeki 138-160. maddeler yargı organını düzenlemektedir. Bu düzenlemeler kısaca özetlenecek olursa;1 Hakimlerin, görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri, Hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği; genelge gönderemeyeceği; tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüĢme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı, Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, Hâkimler azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından ve özlük haklarından yoksun kılınamayacağı, Hâkimler altmıĢbeĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve Hakimlerin özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre, kanunla düzenleneceği, Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yapacakları ve bu görevlerini meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütüleceği, 1 1982 Anayasası,< http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>(05.10.2011) 95 Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görevlerini ifa edecekleri, Hâkimler ve savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu ve kanunda belirtilenlerden baĢka, resmî ve özel hiçbir görev alamayacakları, Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığı tarafından denetimi, adalet müfettiĢleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araĢtırma, inceleme ve soruĢturma iĢlemleri ise adalet müfettiĢleri eliyle yapılacağı ve bunlara iliĢkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği, Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu, Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağı ve belirli durumlar hariç Mahkemelerde duruĢmaların herkese açık olacağını, Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri, iĢleyiĢi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği, Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütüleceği, Devletin güvenliğine, anayasal düzenine ve bu düzenin iĢleyiĢine karĢı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görüleceği ve savaĢ hali haricinde, asker olmayan kiĢilerin askerî mahkemelerde yargılanamayacağı, Askerî mahkemelerin savaĢ halinde hangi suçlar ve hangi kiĢiler bakımından yetkili oldukları; kuruluĢları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenleneceği, Asker kiĢiler tarafından iĢlenen askerî suçlar ile bunların asker kiĢiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli Askeri Askerî yargı organlarının kuruluĢu, iĢleyiĢi, askerî hâkimlerin özlük iĢleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin refakatinde bulundukları komutanlarla iliĢkileri mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği, Adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi ve kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan 96 Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının nitelikleri ve ikinci baĢkanların seçim usulleri kanunla düzenleneceği, Ġdari uyuĢmazlıkları çözümlemek ve davaları görmek, BaĢbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmeleri hakkında iki ay içinde düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevli DanıĢtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama ve daire baĢkanlarının seçimi usulleri, mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuĢturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği, Askerî olmayan makamlarca tesis edilmiĢ olsa bile, asker kiĢileri ilgilendiren ve askerî hizmete iliĢkin idarî iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkların yargı denetimiyle görevli Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri, baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve özlük iĢleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenleneceği, Askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri ve üyeler hakkındaki disiplin ve özlük iĢleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği, Adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve iĢleyiĢinin kanunla düzenleneceği, Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuĢmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınacağı, Hakim ve savcıların özlük iĢleri hakkında mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulup ve görev yapan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun karar verebileceği, Anayasa Mahkemesinin, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün Anayasaya Ģekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetleyeceği,bireysel baĢvuruları karara bağlayacağı ve CumhurbaĢkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanını, 97 Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkan ve üyelerini, BaĢsavcılarını, Cumhuriyet BaĢsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan ve üyeleri ile Genelkurmay BaĢkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağını, Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve iĢlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama iĢlerini gerçekleĢtiren SayıĢtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük iĢleri, BaĢkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenleneceği, 1982 Anayasasında yer almaktadır. Genel olarak bakıldığında yargı sistemi 1961 Anayasasına hemen hemen benzer hükümler içermekte ve 1961 Anayasası döneminin aksayan yönlerinin bu Anayasa ile giderilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. Hâkimlik ve savcılık teminatı ve mesleği, Mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelerin kuruluĢu, adalet hizmetlerinin denetimi Anayasada düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasası SayıĢtay‟ı Maliye ĠĢleri (m. 100-101) bölümünde düzenleyerek onu mahkeme olarak kabul etmemiĢ, 1961 Anayasası da benzer bir tutumu sürdürerek Ġktisadi ve Mali Hükümler bölümünde (m.127) SayıĢtay‟a yer vermiĢtir. Önüne gelen davalarda 1961-1968 yılları arasında DanıĢtay, SayıĢtay‟ı yargı yeri olarak kabul etmemiĢ, Anayasa Mahkemesi ise 1969 sonrasında bu konuda beĢ çeliĢik karar vermiĢtir.2 1961 Anayasasında yürütme organı bölümünde düzenlenen SayıĢtay, 1982 Anayasasında yargı bölümünde düzenlenmiĢ ancak yüksek mahkeme olarak sayılmamıĢtır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de en son kararından dönmemiĢ ve SayıĢtay‟ı mahkeme olarak kabul etmemiĢtir. 2 Kemal BaĢlar, Anayasa Yargısında Mahkeme Kavramı, Ankara:2005, s.20. 98 1999‟da DanıĢtay‟ı düzenleyen 155. madde de; 2004‟te Devlet Güvenlik Mahkemelerini düzenleyen 143. madde ve SayıĢtay‟ı düzenleyen 160. madde de, 2010 yılında adalet hizmetlerinin denetimini düzenleyen 144. maddede, Askerî yargıyı düzenleyen 145. maddede, Anayasa Mahkemesini düzenleyen 146-149. maddeleri, Askerî Yargıtay düzenleyen 156. madde, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesini düzenleyen 157. madde ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 159. maddeyi içeren kapsamlı Anayasa değiĢiklikleri yargı organında yapılan değiĢikliklerdir. Anayasanın 141. maddesinin son fıkrası “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” hükmüyle yargıda bürokrasinin azaltılmasını bir görev olarak yargı organlarına vermiĢtir. Nitekim bu durumun Anayasal olarak güvence altına alınması yargı alanındaki bürokrasinin azaltılmasına önem verildiğini göstermektedir. 2004 Yılında AB‟ye uyum yasaları çerçevesinde Devlet Güvenlik Mahkemeleri uygulamalarına son verilmiĢtir. 2010 yılında yapılan kapsamlı değiĢikliklerle yargının iĢleyiĢini hızlandıracak mekanizmalar yargı sistemine kazandırılmıĢtır. 2. YARGI TEġKĠLATININ ÖRGÜTLENMESĠ VE GENEL ÖZELLĠKLERĠ Ülkemizde asıl yargı görevini yerine getiren kurumlar mahkemelerdir. Mahkemeler ise yargı çeĢitlerine göre farklılık göstermektedir. Ülkemizde beĢ çeĢit yargı yer almaktadır.3 Bunlardan birincisi toplumdaki hukuki ve cezai uyuĢmazlıkları karara bağlayan adli yargı; ikincisi yönetsel iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkları karar bağlayan idari yargı; üçüncüsü askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetlerini düzenleyen Askeri ceza yargısı, dördüncüsü askeri, idari ve adli yargı yerleri arasında ortaya çıkan görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını karara bağlayan uyuĢmazlık yargısı; son olarak Anayasaya aykırılık iddiaları ile Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve buna ek Türkiye‟nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel baĢvuruların karara bağlandığı Anayasa yargısından oluĢmaktadır. 3 Bilge Öztan, a.g.e, s.49. 99 ġekil-11: Ülkemizdeki Yargı ÇeĢitleri Yargı ÇeĢitleri Ġdari Yargı Adli Yargı Yargı hizmetini UyuĢmazlık Yargısı Askeri Ceza Yargısı sunan kurum/kuruluĢları Anayasa Yargısı sadece mahkemelerle sınırlandırmamak gerekir. Zira Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve noterler, mahkemelerin yanı sıra yargı hizmetinin sunulmasında önemli bir rol oynamaktadır. Mekânsal ölçekte bakıldığında ülkemizdeki yargı kurumları merkezde yer alan yargı kurumları ve taĢrada yer alan yargı kurumları olarak ikiye ayrılmaktadır. Merkezde yer alan yargı kurum/kuruluĢlarından anlatılmak istenen sadece baĢkentte yer alan taĢra da yer almayan yargı kurumlarını ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Yüksek Mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Adalet Bakanlığı, merkezde yer alan yargı kurumlarıdır. TaĢrada yer alan yargı kurumlarından ise baĢkentte dâhil olmak üzere tüm ülkeye yayılmıĢ yargı kurum/kuruluĢlarını ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında adli ve idari mahkemeler ile disiplin ve askeri mahkemeler taĢrada yer alan yargı kurumlarıdır. Yüksek Mahkemeler ise Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, UyuĢmazlık Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesidir. ġekil-12: 1982 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler Yargıtay DanıĢtay Askeri Yargıtay Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi UyuĢmazlık Mahkemesi Anayasa Mahkemesi 2.1 Adli Yargı Örgütlenmesi BaĢkentte ve tüm ülke düzeyine yayılmıĢ olan adli yargı örgütlenmesine bakıldığında ilk derece yargı yerleri medeni/hukuk yargısı ve ceza yargısı olarak ikiye ayrılmaktadır. Medeni/hukuk yargısı, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel 100 kanunlarca kurulan diğer mahkemelerden oluĢmaktadır. Ceza yargısı ise genel ceza yargısı ve askeri ceza yargısı olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel ceza yargısında ilk derece mahkemeleri sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleriyle diğer özel kanunlarla kurulan ceza mahkemelerinden oluĢmaktadır. Buna karĢın askeri ceza yargısı Anayasa ile farklı bir yargı kolu olarak düzenlendiği için askeri ceza yargı örgütlenmesi içerisinde yer almakta adli yargı örgütlenmesi içerisinde yer almamaktadır. 2.1.1 Ġlk Derece Mahkemeleri Adli yargıda ilk derece mahkemeleri, 26.09.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri Ġle Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun ile düzenlenmiĢtir. Bu kanundan önce adli yargıyla ilgili mahkeme teĢkilatı 08.04.1924 tarih ve 469 sayılı Mehakimi ġer‟iyenin Ġlgasına ve Mahakim TeĢkilatına ait Ahkâmı Muaddil Kanunuyla düzenlenmiĢti. Bu kanun, 5235 sayılı kanun çıkana kadar uzun bir süre uygulanmıĢtır. 5235 sayılı kanuna göre Hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleri olarak tanımlanmaktadır. Kanun, özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerinin kuruluĢuna iliĢkin hükümlerin saklı olacağını belirtmiĢtir. Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüĢü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Hukuk mahkemeleri tek hâkimli olan Sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinden oluĢmaktadır. ĠĢ durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla daire oluĢturulabilmektedir. Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır. Sulh hukuk mahkemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda belirtilen dava ve iĢleri, asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dıĢında kalan ve özel hukuk iliĢkilerinden doğan her türlü dava ve iĢler ile kanunların verdiği diğer dava ve iĢlere bakmaktadır. Ayrıca kanun özel kanunlarla kurulan hukuk mahkemelerinin görevleri saklı olacağını belirtmiĢtir. Belirli kiĢiler arasında çıkan uyuĢmazlıklara veya belli bir çeĢit uyuĢmazlıklara bakmak için özel kanunlarla kurulmuĢ olan hukuk mahkemeleri özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu mahkemelerin kuruluĢu, iĢleyiĢi 101 ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama usulü genel mahkemelere oranla bazı farklılıklar içermektedir. Bir yerde ayrı bir özel mahkeme kurulmamıĢsa o özel mahkemenin iĢlerine de genel mahkemelerce bakılabilmektedir.4 Bu mahkemeler aile mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, iĢ mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, denizcilik ihtisas mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleridir. Hukuk mahkemelerinin yargı çevresini, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları oluĢturmaktadır. BüyükĢehir belediyesi bulunan illerde, büyükĢehir belediyesi sınırları içindeki il ve ilçelerin adı ile anılan sulh veya asliye hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Coğrafi durum ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiĢtirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiĢ olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir. 5235 sayılı Kanuna göre ceza mahkemeleri, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinden oluĢmaktadır. Sulh ceza ve asliye ceza mahkemeleri tek hâkimden oluĢurken ağır ceza mahkemeleri bir baĢkan ile yeteri kadar üyeden oluĢmaktadır. Bu mahkemeler bir baĢkan ve iki üye ile toplanmaktadır. ĠĢ durumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemelerinin birden fazla dairesi oluĢturulmakta ve bu daireler numaralandırılmaktadır. Ceza mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılmaktadır. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaĢtırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurularak, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine iliĢkin hükümlerin uygulanması sulh ceza mahkemesinin; kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanun‟unda yer alan yağma (m.148), irtikap (m. 250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik (m.204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflas (m. 161) suçları ile ağırlaĢtırılmıĢ 4 Ramazan Aslan -Baki Kuru - Ejder Yılmaz, a.g.e., s.89. 102 müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve iĢler ağır ceza mahkemesinin; kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dıĢında kalan dava ve iĢler asliye ceza mahkemesinin görevi içindedir. Diğer ceza mahkemeleri, özel kanunlarla belirlenen dava ve iĢleri görmektedir. Ceza mahkemelerinin yargı çevresini, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları oluĢturmaktadır. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükĢehir belediyesi bulunan illerde, büyükĢehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh veya asliye ceza mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Toplumun düzenini bozucu belirli özelliğe sahip suç olarak nitelendirilen davranıĢların cezalandırılması için özel kanunlarla kurulmuĢ olan ceza mahkemeleri, özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu mahkemelerin kuruluĢu, iĢleyiĢi ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama usulü genel mahkemelere oranla bazı farklılıklar içerebilmektedir. Bu mahkemeler çocuk mahkemeleri, trafik mahkemeleri, fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleridir. Bu mahkemeler arasında özel yetkili ağır ceza mahkemeleri Devlet Güvenlik Mahkemeleri‟nin 5170 sayılı Kanunun 9. maddesi ile 2004 yılında kaldırılmasının sonra CMK 250. madde ile yeniden düzenlenen bu mahkemeler hala ayrı bir yasa ile ihtisas mahkemesi olarak düzenlenmemiĢtir. Ancak doktrinde ayrı bir ihtisas mahkemesi olarak adli yargı teĢkilatlarında yer aldığı ifade edilmektedir. Bu mahkemelerde genel olarak devlete karĢı iĢlenen suçlar ve örgütlü suçların yargılanması gerçekleĢtirilmektedir. Belli bir il merkezinde görev yapan ağır ceza mahkemelerinden bir veya birkaçının görevlendirilmesi Ģeklinde kurulmuĢlardır. Bu mahkemelerin yargı çevresi, birden fazla ili kapsayacak Ģekilde belirlenmiĢtir. Bu nedenle bu mahkemelerin kurulmadığı yerlerde görev alanına giren davalara diğer ağır ceza mahkemeleri tarafından bakılması gibi bir durum söz konusu değildir.5 Yapılanması ağır ceza mahkemeleriyle benzer olan bu mahkemelerde görevlendirme HSYK tarafından 5 Ġsmail Aksel, a.g.e., s.276. 103 yapılmaktadır. Bu kapsamda görevlendirilen özel yetkili ağır ceza mahkemeleri aĢağıdaki gibidir.6 Tablo-1: Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Ve Yargı Çevreleri ÖZEL YETKĠLĠ AĞIR CEZA MAHKEMESĠ OLARAK GÖREVLENDĠRĠLEN MAHKEMELER ĠL 1 Ġstanbul 9, 10, 11, 12, 13, 14 Numaralı Mahkemeler 2 Ankara 11 Numaralı Mahkeme 3 Ġzmir 8 Numaralı Mahkeme 4 Adana 6,7 Numaralı Mahkemeler 5 Erzurum 2 Numaralı Mahkeme 6 Malatya 3 Numaralı Mahkeme 7 Diyarbakır 8 Van 4, 5, 6, 7 Numaralı Mahkemeler 3,4 Numaralı Mahkemeler YARGI ÇEVRELERĠ Ġstanbul, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova Ankara, Afyon, Amasya, Bartın, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, EskiĢehir, Karabük, Kayseri, Kastamonu, Kırıkkale, KırĢehir, Kütahya, NevĢehir, Samsun, Sinop, Tokat, Yozgat, Zonguldak Ġzmir, Antalya, Aydın, Burdur, Denizli, Isparta, Manisa, Muğla, UĢak Adana, Aksaray, Gaziantep, Hatay, Mersin, Karaman, Kilis, Konya, Niğde, Osmaniye Erzurum, Ağrı, Ardahan, Artvin, Bayburt, Erzincan, Giresun, GümüĢhane, Iğdır, Kars, Ordu, Rize, Sivas, Trabzon, Tunceli (sadece Pülümür ilçesi) Malatya, Adıyaman, Elazığ, KahramanmaraĢ, Tunceli(Pülümür Hariç) Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin, Siirt, ġırnak, ġanlıurfa Van, Bitlis, Hakkâri, MuĢ Coğrafi durum ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kurulmasına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüĢü alınarak Adalet Bakanlığınca; bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiĢtirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiĢ olan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir. 6 188 Numaralı HSYK Kararı. 104 ġekil-13: Adli Yargı Örgütlenmesi7 7 Bilge Öztan, a.g.e, s.52. 105 Türkiye‟de 2010 yılı itibariyle adli yargı mahkeme sayıları aĢağıdaki tabloda yer almaktadır. Toplamda 5892 mahkeme kurulu olmasına rağmen bu mahkemelerin 327‟si faal değildir. Tablo-2: 2010 Yılı Adli Yargı Mahkeme Sayıları8 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. MAHKEME Ağır Ceza Mahkemesi Asliye Ceza Mahkemesi Sulh Ceza Mahkemesi Asliye Hukuk Mahkemesi Sulh Hukuk Mahkemesi Kadastro Mahkemesi Ġcra Mahkemesi ĠĢ Mahkemesi Aile Mahkemesi Ticaret Mahkemesi Tüketici Mahkemesi Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Çocuk Mahkemesi CMK 250 ile yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Ġnfaz Hâkimliği Denizcilik Ġhtisas Mahkemesi TOPLAM KURULU 235 1205 973 979 860 706 209 168 186 63 26 12 11 20 75 21 142 1 5892 FAAL 228 1146 961 939 854 695 195 157 177 62 22 12 11 11 60 20 14 1 5565 2.1.2 Bölge Adliye Mahkemeleri 01.06.2005'te yürürlüğe giren kanunla “Bölge Adliye Mahkemeleri”, “Ġstinaf” olarak Türk hukukunda yerini almıĢtır. Bölge mahkemelerinin kurulması yargının yükünü azaltılması açısından önemli bir adım oluĢtur. 5235 sayılı Kanuna göre bölge adliye mahkemeleri, baĢkanlık, baĢkanlar kurulu, daireler, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet baĢsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluĢmaktadır. Her bölge adliye mahkemesinde bir baĢkan bulunur. BaĢkanlık, baĢkan ile yazı iĢleri müdürlüğünden oluĢmaktadır. Bölge adliye mahkemeleri, hukuk ve ceza dairelerinden oluĢmaktadır. Her bölge adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki ceza dairesi bulunmaktadır. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığı‟nın önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca artırılıp azaltılabilmektedir. 8 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, Ankara:2011, s.9. 106 Dairelerde bir baĢkan ile yeteri kadar üye bulunur. Her bölge adliye mahkemesinde bir Cumhuriyet baĢsavcılığı bulunur. Bölge adliye mahkemesi baĢkanlığında, dairelerinde, Cumhuriyet baĢsavcılığında ve adalet komisyonunda birer yazı iĢleri müdürlüğü, Cumhuriyet baĢsavcılığında ayrıca bir idari iĢler müdürlüğü ile ihtiyaç duyulan diğer müdürlükler kurulabilmektedir.9 Bölge adliye mahkemeleri, adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karĢı yapılacak baĢvuruları inceleyip karara bağlanması, yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuĢmazlıkların çözümlenmesi, yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk derece hukuk ve ceza mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı çevresi içerisinde baĢka bir hukuk mahkemesine nakline veya yetkili mahkemenin tayinine karar verilmesi ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir. Bölge adliye mahkemelerinin kurulmasına, bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüĢü alınarak Adalet Bakanlığınca, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiĢtirilmesine veya bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir. 15.5.2007 tarih ve 206 sayılı HSYK‟nın olumlu görüĢü alınarak bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ yoğunluklarına göre; dokuz bölge adliye mahkemesi kurulmuĢken 07.06.2011 tarih 187 sayılı kararı ile bölge adliye mahkemelerinin sayısı 9‟dan 15‟e çıkarılmıĢtır. Bütün bu çabalara karĢın bölge adliye mahkemeleri, henüz uygulamaya geçirilememiĢtir. Adalet Bakanlığının 07.01.2008 tarihli basın açıklamasına göre bu mahkemelerin faaliyete geçirilmesi 2010 yılına ertelenmiĢtir. Ancak yeterli personel ve diğer alt yapı eksiklikleri nedeniyle bölge adliye mahkemeleri hala tam olarak faaliyete geçmemiĢtir. 9 Haluk Konuralp-Muhammed Özekes, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, 2. Basım, Anadolu Üniversitesi, EskiĢehir:2009, s. 58. 107 2.1.3 Yargıtay Adli yargı, toplumda ortaya çıkan uyuĢmazlıkların, çatıĢmaların çözülmesi amacıyla oluĢturulan mahkemelerin örgütlendiği temel yargı düzenidir. Türkiye‟de adli yargı ilk derece (bidayet), ikinci derece (istinaf) ve üst derece (temyiz) mahkemelerinden oluĢan üç dereceli bir yargılama sistemidir. Ġkinci derecede istinaf mahkemeleri(bölge adliye mahkemeleri) hukuki sisteme 2004 yılında girmiĢ ancak altyapısal eksikler nedeniyle henüz uygulamaya geçirilmemiĢtir.10 Türkiye‟de 1868‟den bu yana hukuk ve ceza mahkemelerinin en üstünde, temyiz mahkemesi Yargıtay bulunmaktadır. 1982 Anayasası da Yargıtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 154. maddesinde düzenlemiĢtir. Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olup kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır. Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmıĢ adlî yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Yargıtay Birinci BaĢkanı, birinci baĢkanvekilleri ve daire baĢkanları kendi üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilmektedir. Süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısı ve Cumhuriyet BaĢsavcı vekili, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli oyla belirleyeceği beĢer aday arasından CumhurbaĢkanı tarafından dört yıl için seçilmekte ve süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan, baĢkanvekilleri, daire baĢkanları ve üyeleri ile Cumhuriyet BaĢsavcısı ve Cumhuriyet BaĢsavcı vekilinin nitelikleri ve seçim usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre 08/02/1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunuyla düzenlenmiĢtir. 10 26.9.2004 tarih ve 5235 Sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ Görev ve Yetkileri Hakkında yasa ile istinaf mahkemeleri kurulmuĢtur. 108 Bugün yürürlükte olan 2797 sayılı Yargıtay Kanuna göre Yargıtay‟ın karar organları; Daireler, Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Büyük Genel Kurul, BaĢkanlar Kurulları, Birinci BaĢkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Yönetim Kurulundan oluĢmaktadır. Yargıtay‟da yirmi üç hukuk, on beĢ ceza dairesi ve her dairede bir daire baĢkanı ile yeteri kadar üye bulunmaktadır. Hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında iĢbölümü esasına göre çalıĢmaktadır. Özel kanunlarda baĢkaca hüküm bulunmadığı takdirde, dairelerin arasındaki iĢbölümü, BaĢkanlar Kurulu tarafından hazırlanır. Yönetim iĢlerinde Birinci BaĢkanın yardımcısı olarak yer alan Genel Sekreter, Birinci BaĢkanın vereceği yönetim ve yazı iĢlerini yürütmektedir. AĢağıdaki Ģekilde Yargıtay‟ın teĢkilat Ģeması yer almaktadır.11 11 <http://www.yargitay.gov.tr/orgsema/sema.php>(10.10.2011) 109 110 2.2 Ġdari Yargı Örgütlenmesi Yargı sistemimizde idari yargı,askeri idari yargı ve genel idari yargı olmak üzere ikiye ayrılır. Askeri idari yargı, asker kiĢilerin askeri hizmet sırasında idari nitelikteki tasarruflarından doğan uyuĢmazlıkların çözüldüğü yargıdır. Askeri idari yargıda ilk ve son derece mahkemesi Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesidir. Genel idari yargı ise askeri idari yargı dıĢında kalan bütün idari yargıya iliĢkin uyuĢmazlıklarda uygulanan yargıdır. Genel idari yargıda ilk derece yargı yerleri; idare ve vergi mahkemeleri, üst derece yargı yeri bölge idare mahkemeleri ve DanıĢtay‟dır. ġekil-15: Ġdari Yargı Örgütlenmesi12 Ġdari Yargı Askeri Ġdari Yargı Genel Ġdari Yargı -Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Ġlk Derece Yargı Yerleri Üst Derece Yargı Yerleri - Ġdare Mahkemeleri -Bölge Ġdare Mahkemeleri - Vergi Mahkemeleri -DanıĢtay 2.2.1 Ġlk Derece Mahkemeleri 1982 Anayasası öncesinde taĢrada idari yargılama yetkisini kullanan(il ve ilçe idare kurulları, vergi itiraz ve temyiz komisyonları, gümrük hakem kurulu) kurullar13, 1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanun ile ilk derece idare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri kurulmuĢ bu kurulların yargı görevleri sona ermiĢtir. Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin, 12 Bilge Öztan, a.g.e, s.53. 13 A.ġeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, a.g.e., s. 41. 111 kurulması ve yargı çevrelerinin tespit edilmesi bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ hacmi göz önünde tutularak, ĠçiĢleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığının görüĢleri alındıktan sonra Adalet Bakanlığınca, bu mahkemelerin kaldırılmasına veya yargı çevrelerinin değiĢtirilmesine ise ĠçiĢleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığının görüĢleri alınarak, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir. Aynı yargı çevresinde birden fazla idare veya vergi mahkemesi kurulduğu takdirde, bu mahkemeler arasındaki iĢbölümü, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Ülkemizde toplam 184 idari mahkeme vardır ve bu mahkemelerin 14‟ü henüz faal değildir. Tablo-3: 2010 Yılı Ġdari Mahkeme Sayısı14 MAHKEME 1 2 3 Ġdare Mahkemesi Vergi Mahkemesi Bölge Ġdare Mahkemesi Toplam KURULU FAAL 95 61 28 184 91 54 25 170 Ġdare ve vergi mahkemeleri, idari yargı alanının ilk derece mahkemeleridir. Kanunlarla baĢka yargı yerlerinin görev alanına girmeyen idari uyuĢmazlıklara karĢı açılacak iptal ve tam yargı davaları idare mahkemelerince karara bağlanır. Bu nedenle Ġdare mahkemeleri genel görevli mahkemelerdir. Buna karĢılık ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemelerinin görevleri, 1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanun ile tek tek sayıldığı için özel görevli mahkemelerdir. Bu mahkemeler, genel bütçeye ve yerel yönetimlere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülükler, bunların zam ve cezaları ile tarifelere iliĢkin davalar ile bu konularda 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü hakkındaki Kanunun uygulanmasına iliĢkin davalar ve diğer kanunlarca verilen iĢleri çözümlemekle görevli olan mahkemelerdir. Ġdare ve vergi mahkemeleri, bir baĢkan ve iki üyeden oluĢmaktadır. Üye tam sayısı ile toplanır ve oy çoğunluğu ile karar verirler. BaĢkanın yokluğunda mahkemeye kıdemli üye baĢkanlık etmektedir. Olağan çalıĢma yöntemi kurul olarak toplanıp karar verme olmakla birlikte bazı uyuĢmazlıklarda tek yargıçla karar verebilme olanağına sahiptirler. Bu mahkemelerin tek hâkimle verdiği kararlara ve 2576 sayılı Kanunda sayılan bazı 14 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, a.g.e., s.9. 112 uyuĢmazlıklarla ilgili vermiĢ oldukları kararlara karĢı itiraz yolu ile bölge idare mahkemesine gidilebilmektedir. 2.2.2 Bölge Ġdare Mahkemeleri Bölge idare mahkemeleri, bölge idare mahkemesi baĢkanı ile iki üyeden oluĢmaktadır. Mahkemenin baĢkan ve üyeliklerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca atama yapılmaktadır. Türkiye'deki bölge idare mahkemeleri, yargı çevresindeki idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin tek hâkimle verdiği kararlar ve kanunda sayılan belli davaları itiraz üzerine incelemekte ve kesin olarak hükme bağlamaktadır. Bölge idare mahkemeleri, ayrıca yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuĢmazlıklarını kesin olarak karara bağlamaktadır. Bölge Ġdare Mahkemesi BaĢkanı, bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde bulunan idare ve vergi mahkemelerinin genel iĢleyiĢinden sorumlu olup, bu mahkemelerin düzenli ve verimli çalıĢmaları için gerekli tedbirleri idare ve vergi mahkemeleri baĢkanlarına danıĢarak karar almaktadır. Bölge idare mahkemesi baĢkanları, her yıl kendi yargı çevrelerindeki iĢlerin durumu, bunların yürütülmesinde aksaklıklar varsa sebepleri ve alınmasını lüzumlu gördükleri tedbirleri içeren bir raporu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderirler. 2.2.3 DanıĢtay 1982 Anayasası ile DanıĢtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 155. maddesinde düzenlemiĢtir. DanıĢtay, idarî mahkemelerce verilen ve kanunun baĢka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olarak tanımlanmıĢtır. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır. DanıĢtay, davaları görmek, BaĢbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmeleri hakkında iki ay içinde düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idarî uyuĢmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevlidir. Ayrıca bölge idare mahkemelerinin yargı çevresinde bulunan idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkacak görev ve yetki uyuĢmazlıklarını kesin olarak karara 113 bağlamak, merci tayini ve bağlantı kararı vermek gibi diğer yargısal iĢleri yapmakla görevlidir.15 DanıĢtay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından CumhurbaĢkanı tarafından seçilmektedir. DanıĢtay BaĢkanı, BaĢsavcı, baĢkanvekilleri ve daire baĢkanları, kendi üyeleri arasından DanıĢtay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilmekte ve süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Günümüzde DanıĢtay, 1982 yılında yürürlüğe giren 2575 sayılı DanıĢtay Kanununa göre örgütlenmiĢtir. Bu kanunda çeĢitli kanunlarla değiĢiklikler yapılmıĢ, ancak en kapsamlı değiĢiklik 2011 yılında yapılmıĢtır. Bu kanuna göre DanıĢtay, on ikisi dava, bir idari olmak üzere on üç daireden oluĢmaktaydı. Ancak 9.2.2011 tarih ve 6110 sayılı kanunla DanıĢtay Kanununda değiĢiklik yapılmıĢ ve dava dairesi sayısı on dörde çıkarılmıĢtır. Bugün biri idari daire olmak üzere toplam on beĢ daire bulunmaktadır. Daireler, DanıĢtay Genel Kurulu, Ġdari ĠĢler Kurulu, Ġdari Dava Daireleri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu, Disiplin Kurulu ve 2011 yılı değiĢikliği ile getirilen BaĢkanlık Kurulu ve BaĢkanlar Kurulu DanıĢtay‟ın karar organlarını oluĢturmaktadır. DanıĢtay meslek mensupları DanıĢtay BaĢkanı, DanıĢtay BaĢsavcısı, DanıĢtay baĢkanvekilleri, daire baĢkanları ile üyelerdir. DanıĢtay BaĢkanının vereceği idare ve yazı iĢlerinin yürütülmesi ve DanıĢtay Kanunu‟nun görevli kıldığı iĢlerin yapılması, Genel Sekreter tarafından yerine getirilmektedir. Dairelere ve BaĢsavcılığa bağlı olanlar dıĢındaki müdürlükler ve diğer idari birimler Genel Sekreterin yönetim ve denetimi altında bulunmaktadır. AĢağıdaki Ģekilde DanıĢtay‟ın teĢkilat Ģeması yer almaktadır.16 15 Haluk Konuralp-Muhammed Özekes, a.g.e, s.58. 16 <http://www.danistay.gov.tr/tteskilatform.htm>(15.10.2011) 114 115 2.2.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 1982 Anayasasının 150. maddesinde düzenlenen Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiĢ olsa bile, asker kiĢileri ilgilendiren ve askerî hizmete iliĢkin idarî iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olarak tanımlanmıĢtır. Ayrıca askerlik yükümlülüğünden doğan uyuĢmazlıklarda ilgilinin asker kiĢi olması Ģartı aranmaksızın bu mahkemelerde yargılanabileceği yer almaktadır. Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan baĢkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boĢ yer için gösterilecek üç aday içinden; hâkim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay BaĢkanlığınca her boĢ yer için gösterilecek üç aday içinden CumhurbaĢkanınca seçilmektedir. Askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır. Mahkemenin BaĢkanı, BaĢsavcı ve daire baĢkanları hâkim sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktadır. Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük iĢleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre 1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanununca düzenlemektedir. Bu kanuna göre Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin teĢkilatı Milli Savunma Bakanlığı kuruluĢ ve kadrolarında gösterilmektedir. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin iç düzeni ve organlarının çalıĢma yöntemlerini, Genel Sekreterlik, Tasnif ve Yayın Bürosu ile diğer hizmet birimleri ve tüm kalem teĢkilatı personelinin yetki görev ve sorumluluklarını, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi organ ve hizmet birimleri ve tüm kalem teĢkilatında tutulması zorunlu kayıt ve defterlerin çeĢit ve Ģekilleri ile kullanılacak basılı kâğıtlarını, BaĢkan ve üyeler ile savcıların mesleki kıyafetlerinin Ģekli, giyilme zamanı ve yerlerini belirlemek amacıyla bu kanunun 26. maddesine dayanılarak 05.12.1984 tarihinde Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi Ġçtüzüğü çıkarılmıĢtır. 116 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanuna göre Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkan, BaĢsavcı, Daire BaĢkanları, üyeler ve Genel Sekreter, Savcılar, Genel Sekreterlik ve Sekreterlik personeli, Daire Müdürlüğü, Tasnif ve Yayın Bürosu personeli ve kadroda gösterilen diğer personel Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi personelini oluĢturmaktadır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin organları Daireler, Daireler Kurulu, BaĢkanlar Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Genel Kuruldur. Ayrıca BaĢsavcılıkta, Daireler Kurulunda ve dairelerde yazı ve sair iĢlemleri yürütecek birer kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, iki daireden oluĢmaktadır. ĠĢ hacmine göre, Genel Kurulun teklifi ve Genelkurmay BaĢkanlığının uygun görmesi üzerine Milli Savunma Bakanlığınca daire sayısı üçe yükseltilebileceği gibi, aynı usulle ikiye de indirilebilmektedir. Her daire, bir baĢkan ile altı üyeden oluĢmakta ve üyelerden dördü askeri hâkim, ikisi kurmay subaydır. Dairelerde çoğunluk askeri hâkim sınıfından olmak üzere görüĢme sayısı beĢtir. Kararlar oyçokluğu ile verilir. Genel sekreterlik ise kalem ve büro teĢkilatının verimli bir Ģekilde çalıĢmalarını idare etmek, dosyalarını tanzim ve muhafaza etmek, karar ve diğer yazı iĢleriyle tebligat iĢlerinin geciktirilmeden düzenli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkanının vereceği idari ve yazı iĢlerini yürütmekle görevlidir. ġekil-17: Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi TeĢkilat ġeması BaĢkan BaĢsavcılık Genel Sekreterlik Daire Müdürlüğü Yazı ĠĢleri Müdürlüğü Raportörler Tasnif ve Yayın Bürosu Daireler Kurulu Daireler Genel Kurul BaĢkanlar Kurulu Yüksek Disiplin Kurulu 1.Daire 2.Daire 117 2.3 Askeri Ceza Yargısı Askeri ceza yargısı, askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetlerini düzenleyen yargı çeĢididir. Askeri ceza yargısında genel askeri ceza yargısı ve askeri disiplin ceza yargısı olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel askeri ceza yargısı ilk derece mahkemelerini, askeri mahkemeler oluĢtururken ;askeri disiplin ceza yargısı ilk derece mahkemelerini ise disiplin mahkemeleri oluĢturmaktadır. Üst derece yargı yeri ise Askeri Yargıtay‟dır. 1973 Anayasa değiĢiklikleriyle getirilen askeri yargı hem idare yargıda hem de adli yargıda yargı bütünlüğünü bozmuĢtur. Bu uygulamaya 1982 anayasasında da yer verilmiĢtir. ġekil-18:Askeri Ceza Yargısı Askeri Ceza Yargısı Ġlk Derece Yargı Yerleri Genel Askeri Ceza Yargısı -Askeri Mahkemeler Askeri Disiplin Ceza Yargısı Üst Derece Yargı Yerleri -Askeri Yargıtay -Disiplin Mahkemeleri Askeri Mahkemeler, 26/10/1963 tarih ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler KuruluĢu ve Yargılama Usulü Kanunuyla düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre Askeri mahkemeler; kolordu, ordu ve kuvvet komutanlıkları ile Genelkurmay BaĢkanlığı nezdinde Milli Savunma Bakanlığınca kurulmaktadır. Ayrıca Kuvvet Komutanlıklarının yapacakları teklif veya Genelkurmay BaĢkanlığının talebi doğrultusunda diğer kıta komutanlıkları veya askeri kurum amirlikleri nezdinde de Milli Savunma Bakanlığınca askeri mahkeme kurulabilir veya kaldırılabilir. 118 2.3.1 Ġlk Derece Mahkemeler Askerî mahkemeler, üç askeri hâkimden oluĢmaktadır. Askerî mahkeme kurulunda bulunanların en kıdemlisi, mahkeme baĢkanlığı görevini yapmaktadır. Nezdinde askeri mahkeme kurulan her kıta komutanı veya askeri kurum amirinin refakatinde bir askeri savcı ile yeteri kadar askeri savcı, yardımcı olarak bulunur. Askeri mahkemeler ile askeri savcılıklarda birer kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kiĢilerin askeri olan suçları ile bunların asker kiĢiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Disiplin mahkemeleri 26/06/1964 tarih ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri KuruluĢu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkındaki Kanunla düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre disiplin mahkemesi, biri baĢkan ikisi üye olmak üzere üç subaydan kurulur. Astsubay, erbaĢ ve erlerin yargılanmalarında, üyelerden biri astsubaylardan seçilmektedir. BaĢkan ve üyeler ile yedekleri, bünyesinde disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amiri tarafından her yılın Aralık ayında bu mahkemenin yetkisine giren birliklerdeki subay ve astsubaylar arasından kıtaya veya askeri kuruma katılıĢ sırasına göre ve değiĢtirilmemek üzere bir yıl için seçilmektedir. Disiplin mahkemeleri asker kiĢilerin 477 sayılı kanunda yazılı disiplin suçlarına ait davalara bakmaktadır. Disiplin mahkemelerinin yetkisi, nezdinde kuruldukları komutanlığın, askeri kurum amirliğinin veya Milli Savunma Bakanlığı MüsteĢarlığının kadro ve kuruluĢu ile sınırlı olmakla birlikte mahkemelerin bu yetkileri Sahil Güvenlik Komutanının, Jandarma Genel Komutanının, Kuvvet Komutanlarının veya Milli Savunma Bakanlığı MüsteĢarının göstereceği lüzum üzerine veya doğrudan doğruya Genelkurmay BaĢkanlığınca geniĢletilebilmekte veya daraltılabilmektedir. Askeri ve disiplin mahkemeleri dıĢında sadece olağanüstü durumlarda kurulan sıkı yönetim mahkemeleri de yer almaktadır. Sıkıyönetim Mahkemeleri, Anayasa‟nın 122 inci maddesinde yer alan Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilânını gerektiren hallerden daha vahim Ģiddet hareketlerinin yaygınlaĢması veya savaĢ hali; savaĢı gerektirecek bir durumun baĢ göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karĢı kuvvetli ve eylemli bir kalkıĢmanın veya ülkenin ve milletin 119 bölünmezliğini içten veya dıĢtan tehlikeye düĢüren Ģiddet hareketlerinin yaygınlaĢması Ģartlarının tahakkuku halinde ilan edilen sıkıyönetim kararı üzerine kurulurlar. Bu mahkemeler, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu‟nun 12-23 üncü maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiĢtir. Sıkıyönetim mahkemelerinin görevleri 15-16 ıncı maddelerde, uygulanacak usul hükümleri 18 inci maddede detaylı olarak sayılan arızi mahkemelerdir. Sıkıyönetim ilanıyla, bölgesinde sıkıyönetim ilan edilen komutanlık nezdindeki askeri mahkemeler, sıkıyönetim ilanı ile birlikte sıkıyönetim askeri mahkemesi sıfatını kazanırlar. Bu mahkemelerden verilen kararların son inceleme mercii de askeri mahkemelerde olduğu gibi Askeri Yargıtay‟dır. 2.3.2 Askeri Yargıtay 1982 Anayasasına göre Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi ve asker kiĢilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak tanımlanmaktadır. Askerî Yargıtay üyeleri birinci sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boĢ yer için göstereceği üçer aday içinden CumhurbaĢkanınca seçilmektedir. Askerî Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcısı, Ġkinci BaĢkanı ve daire baĢkanları Askerî Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktadır. Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, mensuplarının disiplin ve özlük iĢleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre 1972‟de çıkarılan 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiĢtir. Askerî Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcısı, Ġkinci BaĢkanı, Daire BaĢkanları ve üyeleri, BaĢsavcı BaĢyardımcısı ile yardımcıları ve tetkik hâkimleri ile personelin yetki, görev ve sorumluluklarını, Askerî Yargıtay‟ın iç düzeni ile karar organları ve idarî birimler ve kalemlerin çalıĢmasını, seçimlerin yapılmasını, tutulması zorunlu kayıt ve defterler ile basılı kağıtlar ve bunların kullanılıĢını ve Askerî Yargıtay Kanununda düzenlenmeyen hususların uygulamasını sağlamak amacıyla bu Kanunun 26. maddesine dayanılarak 29/7/1990 tarihinde Askerî Yargıtay Ġçtüzüğü çıkarılmıĢtır. 120 Askeri Yargıtay Kanuna göre Askerî Yargıtay‟ın organları; BaĢkanlık, BaĢsavcılık, Daireler, Daireler Kurulu, Genel Kurul, BaĢkanlar Kurulu, Yüksek Disiplin Kuruludur. Bu kanuna göre Askeri Yargıtay teĢkilatı Milli Savunma Bakanlığı kuruluĢ ve kadrolarında gösterilmektedir Askeri Yargıtay, beĢ daireden oluĢmaktadır. ĠĢ hacmine göre, Askerî Yargıtay Genel Kurulunun teklifi ve Genelkurmay BaĢkanlığının uygun görmesi üzerine Millî Savunma Bakanlığınca daire sayısı altıya kadar yükseltilebileceği gibi dörde de indirilebilmektedir. Daireler bir BaĢkan ile dört üyenin katılmasıyla toplanır; oybirliği sağlanamadığı hallerde kararlar oyçokluğu ile verilir. Oylar sözcü üye ve onu takiben en kıdemsiz üyeden baĢlanılarak toplanır. BaĢkan her durumda oyunu en son kullanmaktadır. Ayrıca Askerî Yargıtay BaĢsavcılığı ile her dairede birer kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Her kalem teĢkilâtında bir yazı iĢleri müdürü ile yeteri kadar büro memuru görev yapmaktadır. Askerî Yargıtay BaĢkanlığına bağlı bir Genel Sekreterlik ile daire müdürlüğü ve bunlara bağlı diğer hizmet üniteleri yer almaktadır. Daire müdürü Askerî Yargıtay BaĢkanına bağlıdır. Askerî Yargıtay BaĢkanlığı emrinde ve Daireler Kurulu ile Dairelerde görev yapmak üzere tetkik hâkimi bulunmaktadır. 121 Genel olarak askeri yargıdaki mahkemeler bağımsız ve tarafsızlık ilkeleri açısından eleĢtirilmektedir. Usul kanunları açısından; askeri hâkim, özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren askeri bir sorunla karĢı karĢıya bulunuyorsa subaylar dâhil her çeĢit askeri personelden bilirkiĢi olarak yararlanma imkânına sahiptir. Bu nedenle subaylardan askeri hâkim atamak yerine askeri mevzuatı iyi bilen, sınavlarla alınıp yetiĢtirilen askeri hâkimlerin olduğu mahkemelerin oluĢturulması, hem bağımsız ve tarafsızlığı sağlayacak hem de askeri yargının genel hukuka uygun olarak, etkin ve verimli çalıĢmasını gerçekleĢtirecektir.17 2.4 UyuĢmazlık Mahkemesi 1982 Anayasası 1961 Anayasasında olduğu gibi UyuĢmazlık Mahkemesi‟ne yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 158. maddesinde düzenlemiĢtir. Anayasa‟da yüksek mahkemeler arasında düzenlenmiĢ olan UyuĢmazlık Mahkemesinin temel görevi; adli, idari ve askeri yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemektir. UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile iĢleyiĢi kanunla düzenleneceğini ve bu Mahkemenin BaĢkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen bir üye tarafından yerine getirileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuĢmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınacağını belirtmiĢtir. Bu hükümle bu türden ortaya çıkacak görev uyuĢmazlıklarının çözümü sağlanmıĢ ve bu türden görev uyuĢmazlıkları sebebiyle yargı kararının uzamasının önüne geçilmiĢtir. UyuĢmazlık Mahkemesi, 1979 yılında 2247 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin KuruluĢ ve ĠĢleyiĢi Hakkında Kanun ile düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre UyuĢmazlık Mahkemesi bir BaĢkan ile on iki asıl, on iki yedek üyeden oluĢmaktadır. UyuĢmazlık Mahkemesi, hukuk ve ceza bölümlerine ayrılmakta hukuk UyuĢmazlıkları hukuk bölümünde, ceza uyuĢmazlıkları ise ceza bölümünde karara bağlanmaktadır. Her bölüm, bir baĢkan ile altı asıl üyeden oluĢmaktadır. Hukuk ve Ceza Bölümlerinin birlikte toplanmasıyla, UyuĢmazlık Mahkemesi Genel Kurulu oluĢturulmaktadır. 17 Hasan Dursun, Askeri Yargının Geleceği, Ankara:1999, s.8. 122 UyuĢmazlık Mahkemesi BaĢkanı, Anayasa Mahkemesince kendi asıl ve yedek üyeleri arasından seçilmektedir. Bölümler ve Genel Kurul, UyuĢmazlık Mahkemesi BaĢkanının BaĢkanlığı altında toplanmaktadır. UyuĢmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümüne, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile DanıĢtay Genel Kurulunca kendi daire baĢkan ve üyeleri arasından; Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi Genel Kurulunca da askerî hâkim sınıfından olan daire baĢkan ve üyeleri arasından ikiĢer asıl, ikiĢer yedek üye seçilir. UyuĢmazlık Mahkemesi Ceza Bölümüne, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Askerî Yargıtay Genel Kurulunca kendi daire baĢkan ve üyeleri arasından üçer asıl, üçer yedek üye seçilir. Bölümlerde ve Genel Kurulda toplantı yetersayısı, asıl üyelerin mazeretleri halinde yedek üyeler alınmak suretiyle sağlanır. UyuĢmazlık Mahkemesinin BaĢkanı, BaĢkanvekili ve üyeleri dört yıl için seçilmekte ve görev süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Toplantı dönemi her yıl altı eylülde baĢlayan ve otuz bir temmuzda biten UyuĢmazlık Mahkemesi Hukuk ve Ceza bölümleri ile Genel Kurulu, BaĢkanın çağrısı üzerine, BaĢkentte, mahkeme için ayrılan yerde toplanmaktadır. BaĢkan, mahkemeye gelen iĢlerden tutuklu, tedbirli olanlarla yürütmenin durdurulması istemli bulunanlar gibi acele nitelikte olanların adli tatilden önce bitirilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. ġekil-20: UyuĢmazlık Mahkemesi TeĢkilat ġeması BaĢkan Yazı ĠĢleri Müdürlüğü BaĢkanlık Sekreterliği Raportörler Genel Kurul Hukuk Bölümü Ceza Bölümü 123 2.5 Anayasa Mahkemesi 1982 Anayasası Anayasa mahkemesini 146-153. maddeleri arasında düzenlemiĢtir. Özellikle 2010 yılında yapılan Anayasa değiĢiklikleri ile Anayasa mahkemesinin yapısı, iĢleyiĢi, üye seçimi ve baĢvuru Ģartlarıyla ilgili geniĢ çaplı değiĢiklikler yapılmıĢtır. Bu değiĢiklikler sonrasında 11 asıl 7 yedek üyeden oluĢan Anayasa Mahkemesi‟nin üye sayısı 17‟ye çıkarılmıĢtır. Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi SayıĢtay Genel Kurulunun kendi baĢkan ve üyeleri arasından, her boĢ yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro baĢkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boĢ üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranmaktadır. Ġkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılmakta; üçüncü oylamada ise en fazla oy alan aday üye seçilmektedir. CumhurbaĢkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi DanıĢtay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi baĢkan ve üyeleri arasından her boĢ yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beĢ yıl raportörlük yapmıĢ Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçmektedir. Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi ve SayıĢtay Genel Kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boĢ üyelik için, en fazla oy alan üç kiĢi aday ile Baro baĢkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde en fazla oy alan üç kiĢi aday gösterilmiĢ sayılmaktadır. Anayasa Mahkemesi‟ne üye seçilebilmek için, kırkbeĢ yaĢın doldurulmuĢ olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmıĢ, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmıĢ, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüĢ ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalıĢmıĢ, birinci sınıf 124 hâkim ve savcıların adaylık dâhil en az yirmi yıl çalıĢmıĢ olması Ģartı aranmaktadır. Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir BaĢkan ve iki baĢkanvekili seçilmekte ve süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Aslî görevleri dıĢında resmî veya özel hiçbir görev üstlenemeyen Anayasa Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilmektedir. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilememektedir. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmıĢbeĢ yaĢını doldurunca emekliye ayrılmaktadır. Zorunlu emeklilik yaĢından önce görev süresi dolan üyelerin baĢka bir görevde çalıĢmaları ve özlük iĢleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaĢılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona ermektedir. Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün Anayasaya Ģekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel baĢvuruları karara bağlamaktadır. Bireysel baĢvuru özellikle 2010 Anayasa değiĢikliği ile getirilen en önemli yeniliklerden biridir. BaĢvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiĢ olması Ģartıyla herkesin, Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi‟ne baĢvurabilmektedir. Bireysel baĢvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel baĢvuruya iliĢkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği belirtilmektedir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa değiĢikliklerini ise sadece Ģekil bakımından inceler ve denetlemektedir. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaĢ hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin Ģekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamamaktadır. 125 Kanunların Ģekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değiĢikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüĢülemeyeceği Ģartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. ġekil bakımından denetleme, CumhurbaĢkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beĢte biri tarafından istenebilmekte ve Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, Ģekli aykırılığına dayalı iptal davası açılamaz; def‟i yoluyla da ileri sürülememektedir. Anayasa Mahkemesi CumhurbaĢkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkan ve üyelerini, BaĢsavcılarını, Cumhuriyet BaĢsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan ve üyelerine ek olarak 2010 değiĢikliği ile Genelkurmay BaĢkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılama kapsamına almıĢtır. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet BaĢsavcısı veya Cumhuriyet BaĢsavcıvekili yapmaktadır. Yüce Divan kararlarına karĢı yeniden inceleme baĢvurusu yapılabilme yolu açılmıĢ olup Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir. Anayasa Mahkemesi, yeni düzenleme ile iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalıĢmaktadır. Bölümler, baĢkanvekili baĢkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanmaktadır. Genel Kurul, Mahkeme BaĢkanının veya BaĢkanın belirleyeceği baĢkanvekilinin baĢkanlığında en az oniki üye ile toplanmakla birlikte bölümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla almaktadır. Bireysel baĢvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluĢturulabilmektedir. Siyasî partilere iliĢkin dava ve baĢvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılmakta ve bireysel baĢvurular ise bölümlerce karara bağlanmaktadır. Anayasa değiĢikliğinde iptale, siyasî partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu aranmaktadır. ġekil aykırılığına dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanmaktadır. 126 Anayasa Mahkemesinin kuruluĢu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usulleri, BaĢkan, baĢkanvekilleri ve üyelerin disiplin iĢleri kanunla; Mahkemenin çalıĢma esasları, bölüm ve komisyonların oluĢumu ve iĢbölümü kendi yaptığı Ġçtüzükle düzenlenmektedir. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dıĢında kalan iĢleri dosya üzerinde incelemekte; ancak bireysel baĢvurularda duruĢma yapılmasına karar verilebilmektedir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilmekte ve siyasî partilerin kapatılmasına iliĢkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel baĢkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinleyebilmektedir. CumhurbaĢkanına, iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beĢte biri tutarındaki üyeler; Kanunların, Kanun Hükmündeki Kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Ģekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkına sahiptir. Ġktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanmaktadır. Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, kanun hükmünde kararname veya Ġçtüzüğün Resmî Gazetede yayımlanmasından baĢlayarak altmıĢ gün sonra düĢmektedir. Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakmaktadır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi, iĢin kendisine geliĢinden baĢlamak üzere beĢ ay içinde kararını verip ve açıklamaktadır. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırmaktadır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleĢinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır. Anayasa Mahkemesinin iĢin esasına girerek verdiği 127 red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar baĢvuruda bulunulamamaktadır. Anayasa Mahkemesinin kararları kesin olup; iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanmamakta ve iptal kararları geriye yürümemektedir. Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edememektedir. Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete‟de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkmaktadır. Anayasa Mahkemesi gereken hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi kararın Resmî Gazete‟de yayımlandığı günden baĢlayarak bir yılı geçmeyecek Ģekilde ayrıca kararlaĢtırabilmektedir. Ġptal kararının yürürlüğe giriĢinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boĢluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüĢüp karara bağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete‟de hemen yayımlanmakta ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkiĢileri bağlamaktadır. 30/03/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun çıkarılmıĢtır. Bu kanuna göre Anayasa Mahkemesi teĢkilatı; BaĢkanlık, Genel Kurul, bölümler, komisyonlar, Genel Sekreterlik ve idari birimlerden oluĢmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin hizmet birimleri ise Yazı ĠĢleri Müdürlüğü, Ġdarî ve Mali ĠĢler Müdürlüğü, Personel Müdürlüğü, Yayın ve Halkla ĠliĢkiler Müdürlüğü, DıĢ ĠliĢkiler Müdürlüğü, Strateji GeliĢtirme Müdürlüğü, Teknik Hizmetler Müdürlüğü, Özel Kalem Müdürlüğü ve Basın MüĢavirliğidir. Ġhtiyaç hâlinde BaĢkanın önerisi, Genel Kurulun kararı ile yeni birimler oluĢturulabilir. BaĢkanlığa bağlı olarak Genel Sekreterlik birimi BaĢvuruların kayıt ve sevk edilmesi, Genel Kurul ve bölüm toplantılarıyla ilgili idari iĢlerin yürütülmesi, kararların ve raporların otomasyonunun sağlanması ve arĢivlenmesi, mahkemenin yazıĢmalarının yapılması, mahkeme kararlarının uygulanmasının takip edilmesi ve bu konuda Genel Kurula bilgi verilmesi, bütçenin harcanması ve bu konuda BaĢkana bilgi verilmesi, mahkemenin kurumsal, bilimsel, idari, mali ve teknik iĢlerinin yürütülmesi, protokol iĢlerinin düzenlenmesi, personelin sevk ve idaresinin sağlanması, Kanun, Ġçtüzük ve yönetmelik hükümleri 128 çerçevesinde BaĢkan tarafından verilen diğer iĢlerin yapılması konularında görevli ve yetkilidir. Ayrıca Mahkemede, yargısal ve idari çalıĢmalara yardımcı olmak üzere yeteri kadar raportör görevlendirmekte ya da atayabilmektedir. Ancak kanunun bireysel baĢvuru hakkının düzenleyen 45-51 inci maddeleri yürürlüğe gireceği tarih, bireysel baĢvurunun alt yapısının tamamlanması amacıyla 23/9/2012 tarihine bırakılmıĢtır. 2010 Anayasa DeğiĢikliği öncesi ve sonrası Anayasa Mahkemesinin teĢkilat yapısı aĢağıdaki gibidir. ġekil-21: Anayasa Mahkemesi TeĢkilat ġeması 129 2.6 Diğer Yargı Kurumları Yargılama görevini yerine getiren temel kurumlar mahkemeler olmakla birlikte yargı hizmetlerinin gereği gibi ifa edilebilmesi için kurulmuĢ kurumlar bulunmaktadır. Özellikle Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yardımcı diğer yargı kurumlarının baĢında yer almaktadır. 2.6.1 Adalet Bakanlığı Adalet Bakanlığı 1879 yılında Osmanlı Devlet‟inde kurulmasıyla 1961 Anayasası ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluĢturulana kadar, adalet yönetiminin merkezdeki tek kurum olmuĢtur.18 1961 Anayasası ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluĢturulana kadar, Adalet Bakanlığı hakimlerin tayin ve terfi iĢleri, adliye iĢlerinin denetlenmesi, disiplin cezası verilmesi, hakimler hakkında ceza kovuĢturması yapılmasına karar verilmesi, mahkeme kurulması, noterlikleri kurma ve denetleme, icra dairelerini örgütleme ve memurlarını atama, yabancı ülkelerde yapılacak adli soruĢturmalara aracılık etme, yabancıların Türk adliyesinde soruĢturma yapmasına aracılık etme gibi çok geniĢ bir alana yayılmıĢ yetki ve görevlere sahipti.19 Günümüzde Adalet Bakanlığı bazı konularda karar verme yetkisini Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu ile paylaĢıyor olsa da adalet yönetimi dünyasının en güçlü aktörü olmaya devam etmektedir. 1984 yılında kabul edilen 2992 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanun‟la Adalet Bakanlığı bugünkü halini almıĢtır. Adalet Bakanlığı yerine getirdiği görevler ve diğer adalet yapılanmaları ile organik bağları sebebiyle diğer bakanlıklara göre farklı bir yapılanmaya sahiptir. Adalet Bakanlığı adalet yönetim alanına dâhil olmasının doğal bir sonucu olarak bu bakanlıkta bulunan bazı birimler diğer bakanlıklarda bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı, aĢağıda yer alan teĢkilat Ģemasında gösterilen birimlerden oluĢmaktadır. Bu birimlerden Teknik ĠĢler Dairesi BaĢkanlığı, 1992 Yılında; Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ve Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı 2001 yılında; Strateji GeliĢtirme 18 Fatmagül Demirel, Adliye Nezareti Kuruluşu ve Faaliyetleri (1876-1914), Ġstanbul:2008, s.3-4. 19 Mustafa ReĢit Belgesay, Teorik ve Pratik Adliye Hukuku; Hukuk Ceza ve İdare Usulü Muhakemelerinin Sentetik İzahı, Ġstanbul:1944, s. 63. 130 BaĢkanlığı ve Ġç Denetim Birimi 2006 yılında yapılan Kanun değiĢiklikleriyle kurulmuĢtur.20 Ayrıca 2003 yılında kabul edilen 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu ile Adalet Bakanlığı‟nın ilgili kuruluĢu olarak Türkiye Adalet Akademisi kurulmuĢtur. Mevcut yapıda Adalet Bakanlığı yargı teĢkilatlanması ve yönetiminde önemli bir yere sahiptir. Adalet Bakanı ve müsteĢarının yanı sıra Bakanlık birimleri büyük bir bölümü idari olmak üzere önemli iĢlevleri bulunmaktadır. Bakanlık yönetiminde görev alanlarının tamamına yakının hâkim sınıfından olması, Bakan ve müsteĢarın aynı zamanda HSYK‟nın üyesi olmaları, hâkim ve savcıların aylık ve ödeneklerinin Bakanlığın bütçesinde ödenmesi, Bakanlığın yargı yönetimi alanında hükümet adına genel politikaları belirleme yetkisine sahip olması Adalet Bakanlığı‟nın bu alanda güçlü organik bağlara sahip olduğunu göstermektedir.21 20 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), a.g.e , s.25. 21 Ġsmail Aksel, a.g.e., s.157. 131 ġekil-22: Adalet Bakanlığı TeĢkilat ġeması22 22 < http://www.adalet.gov.tr/idarisema/teskilat.htm>(30.10.2011) 132 29.03.1984 tarih ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesine göre Adalet Bakanlığının görevleri; Kanunlarda kurulması öngörülen mahkemeleri açmak ve teĢkilatlandırmak, ceza infaz ve ıslah kurumları, icra ve iflas daireleri gibi her derece ve türdeki adalet kurumlarını planlamak, kurmak ve idari görevleri yönünden gözetim ve denetimini yapmak ve geliĢtirmek, Bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiĢtirilmesi konularında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna teklifte bulunmak, Kamu davasının açılması ile ilgili olarak kanunların Adalet Bakanına verdiği yetkinin kullanılması ile ilgili çalıĢma ve iĢlemleri yapmak, Avukatlık ve Noterlik Kanunlarının Bakanlığa verdiği görevleri yapmak, Adli sicilin tutulması ile ilgili hizmetleri yürütmek Türk Ticaret Kanunu ile Ticaret Sicili Tüzüğünün Bakanlığa verdiği görevleri yapmak, Adalet hizmetlerine iliĢkin konularda, yabancı ülkelerle ilgili iĢlemleri yerine getirmek, Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araĢtırmalar ve hukuki düzenlemeleri yapmak, görüĢ bildirmek, Bakanlıklarca hazırlanan kanun ve kanun hükmünde kararname taslaklarının Bakanlığa gönderilmesinden önce Türk hukuk sistemine ve kanun yapmak tekniğine uygunluğunu incelemek, Ġlgili mevzuat hükümlerine göre infaz ve ıslah iĢlerini düzenlemek, Ġcra ve Ġflas daireleri vasıtasıyla, icra ve iflas iĢlemlerini yürütmek, Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır. TaĢrada bağımsız mahkemeler kendine özgü bir yönetsel mekanizma ile çevrelenmiĢ ve bu mekanizma Cumhuriyet BaĢsavcılığı aracılığı ile doğrudan adalet yönetiminin merkezine bağlanmıĢtır.23Ayrıca idari ve mali anlamda bir iliĢkileri olmayan Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezlerinin yönetimi de Adalet Bakanlığına bağlıdır. 23 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.169. 133 Yargı ve Adalet Bakanlığı‟nın çeĢitli birimleri taĢrada adliyelerde örgütlemiĢtir. Adalet Bakanlığının il ve ilçe yönetimine bağlı bir taĢra örgütlenmesi yani çoğu bakanlığın olduğu gibi mülki idareye bağlı “il adalet müdürlüğü” ya da “ilçe adalet müdürlüğü” birimi bulunmamaktadır. TaĢrada adli bürokrasi tarihsel süreçte yavaĢ yavaĢ idari bürokrasiden ayrılmıĢtır. Adliyelerde Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet BaĢsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları, bürolar, Adalet Komisyonu ve bağlı büroları, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Adli Tıp ġube Müdürlüğü ve idari birimler bulunmaktadır. Büro ve idari birim sayısı adliyelerin büyüklüğü ve iĢ yoğunluğuna göre değiĢebilmektedir. Baro baĢkanlığına bağlı bir büro, emniyete bağlı adliye karakolu, her mahkemenin kalemi, savcılık kalemleri, duruĢma salonları, avukat odaları, mahkeme uzmanlarının odaları adliye binalarında yer alır. Bazı birimler yer darlığı nedeniyle adliye binası dıĢında yerlerde bulunabilmektedir. Adliye, birçok mahkeme, savcılık ve adalet bakanlığının taĢrada örgütlenen hizmetlerinden oluĢmaktadır. Genel olarak adliyelerin yönetiminde iki baĢlı bir yapı vardır. Cumhuriyet baĢsavcılıkları ve adli ve idari yargı adalet komisyonları taĢra örgütlenmesinde iki önemli yönetsel birimdir. Özellikle Adalet Bakanlığı‟nın bağlı kuruluĢları olan Adli Tıp Kurumu, Ceza Ġnfaz Kurumları ile Tutukevleri ĠĢyurtları Kurumu ve ilgili kuruluĢu Türkiye Adalet Akademisi de adalet yönetiminin genel anlamdaki yapılanmalarından bağımsız Ģekilde düzenlenmiĢlerdir. Adalet Bakanlığı‟nın bağlı kuruluĢu olarak kurulmuĢ olan Adli Tıp Kurumu, yargısal iĢlevlerin yerine getirilmesi sırasında adli tıpla ilgili konularda bilirkiĢilik yapmak üzere kurulmuĢ bir kamu kurumudur. Yerine getirdiği bu iĢlev nedeniyle Kurum adalet yönetimi alanındaki yapılanmalarla sıkı bir iliĢki içerisindedir. Her yıl çok sayıda dava dosyası, bilirkiĢi incelemesi yapılmak üzere mahkeme ve Cumhuriyet BaĢsavcılıklarından bu kuruma gelmektedir. Bu sıkı iliĢki nedeniyle kuruma bağlı merkez dıĢı yapılanmaların bazı adliyelerde adliye binalarının içinde yer aldığı görülmektedir.24 Ceza ve Ġnfaz Kurumları ile Tutukevleri ĠĢyurtları Kurumu BaĢkanlığı, 1997‟de 4301 sayılı Kanun ile Adalet Bakanlığının bağlı bir kuruluĢu olarak oluĢturulmuĢtur. Verilen cezaların infaz etmek üzere kurulan Ceza Ġnfaz Kurumlarının yanında Tutukevleri 24 ĠĢyurtları Kurumu hükümlü ve tutukluların maddi ve manevi Ġsmail Aksel ,a.g.e, s.355. 134 kalkınmalarına katkıda bulunacak eğitim, öğretim, sosyal, kültürel ve sportif program ve çalıĢmaları uygulayarak hükümlü ve tutuluların hayata kazandırılması amacına yönelik faaliyetleri de bulunmaktadır. Kurum, özel yasayla düzenlenmiĢ, tüzel kiĢiliği olan, özel bütçeli bir kamu kurumu olarak yapılandırılmıĢtır. Ayrıca ĠĢyurtları Kurumu özellikle açık cezaevlerinin birer iĢletme gibi kâr amacı güden üretim yerlerine dönüĢtürülmesi amacıyla oluĢturulmuĢtur.25 Avrupa Birliğine katılım sürecinde üye ülkelerdeki mevzuata ve uygulamalara uyumu sağlamak üzere, adalet alanında eğitim ve diğer bazı görevleri yerine getirecek bağımsız bir kurumun oluĢturulması gündeme gelmesiyle ve 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu, 23.07.2003 tarihinde kabul edilmiĢtir.264954 sayılı Kanunla tüzel kiĢiliğe sahip, bilimsel, idari ve mali özerkliği olan Türkiye Adalet Akademisi yeni oluĢturulmuĢ bir kurumdur. Adalet Bakanlığı‟nın ilgili kuruluĢu olan Türkiye Adalet Akademisi, adalet alanındaki çalıĢanların mesleğe giriĢte var olan ya da zamanla ortaya çıkacak bilgi eksikliklerini giderilme ve bu alanda eğitim verme görevini yerine getirmektedir. 2.6.2 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Merkezde yargıyla ilgili yer alan temel kurumlardan birisi de Anayasanın 159. maddesinde ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruludur. Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaĢtırma iĢlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiĢtirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç iĢleyip iĢlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araĢtırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruĢturma iĢlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu BaĢkanının 25 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.117. 26 <http://www.taa.gov.tr/10-turkiye-adalet-akademisi-tarihcesi.html>(02.12.2011) 135 oluru ile Kurul müfettiĢlerine yaptırılır. SoruĢturma ve inceleme iĢlemleri, hakkında soruĢturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilmektedir. HSYK, Yargı Reformu kapsamında 2010 Anayasa değiĢikliği ile yeniden yapılandırılmıĢtır. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulan ve önceki düzenlemede ayrı bir bütçesi ve sekretaryası bulunmayan HSYK, Adalet Bakanlığına bağlı bir organ olarak çalıĢmaktaydı. Bunun yanında, ilk derece hâkim ve savcılarının Kurulda temsil edilmemesi, Kurul kararlarına karĢı etkili bir iç itiraz sisteminin olmaması ve kararların yargı denetimine tamamen kapalı olması, hâkim ve savcıların denetlenmesinde ve soruĢturulmasında Adalet Bakanının yetkili olması HSYK‟nın yeniden yapılandırılmasına neden olmuĢtur.277 asıl ve 5 yedek üyeden oluĢan HSYK, 2010 Anayasa değiĢikliği sonucunda üye sayısı yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeye çıkarılmıĢtır; Kurul üç daire halinde çalıĢmaktadır. DeğiĢiklik öncesinde olduğu gibi Kurulun BaĢkanı Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı MüsteĢarı ise Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından CumhurbaĢkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi DanıĢtay üyeleri arasından DanıĢtay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiĢ adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiĢ idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilmekte ve süresi biten üyeler yeniden seçilebilmektedir. 27 HSYK, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kataloğu, Ankara: 2010, s.7. 136 Yargıtay, DanıĢtay ve Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurullarından seçilecek Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları arasından seçilecek Kurul üyeliği için her hâkim ve savcının oy kullanacağı seçimlerde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmekte ve bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla yapılmaktadır. Kurulun, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı MüsteĢarı dıĢındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler dıĢında baĢka bir görev alamazlar veya Kurul tarafından baĢka bir göreve atanamaz ve seçilemezler. Kurulun yönetimi ve temsili Kurul BaĢkanına aittir. Kurul BaĢkanı dairelerin çalıĢmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire baĢkanlarını ve daire baĢkanlarından birini de baĢkanvekili olarak seçmekte ve BaĢkan, yetkilerinden bir kısmını baĢkanvekiline devredebilmektedir. Daha önceki düzenlemede kurulun tüm kararlarına karĢı yargı yolu kapalı iken yeni düzenleme ile Kurulun meslekten çıkarma cezalarına karĢı yargı yolu açıktır. Kurula bağlı Genel Sekreterlik bulunmaktadır. Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul BaĢkanı tarafından atanmaktadır. Kurul müfettiĢleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak çalıĢtırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurula aitken, Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında geçici veya sürekli olarak çalıĢtırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettiĢlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir. Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluĢumu ve iĢbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalıĢma usul ve esasları, dairelerin karar ve iĢlemlerine karĢı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluĢ ve görevleri 18/12/2010 tarih ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunuyla düzenlenmiĢtir. Kurul; BaĢkanlık, Genel Kurul, daireler ve hizmet birimlerinden oluĢmaktadır. Kurulun hizmet birimleri Genel Sekreterlik ve TeftiĢ Kuruludur. Kurulun görevlerini yerine getirmek amacıyla Genel Sekreterliğe bağlı yeteri kadar büro oluĢturulmuĢtur. Bu kanuna göre HSYK‟nın kuruluĢ Ģeması aĢağıdaki gibidir.28 28 HSYK, a.g.e., s.13. 137 ġekil-23: HSYK KuruluĢ ġeması 138 2.7 Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar Yargı yönetimi içerisinde yargısal bir takım niteliklere sahip ancak yargı yeri olarak kabul edilmeyen veya bir yargı kurumu oldukları tartıĢmalı olan bazı kurumlarda Türk Yargı sisteminde yer almaktadır. Bu kurumlar SayıĢtay, Yüksek Seçim Kurulu ve Bağımsız Ġdari otoriteler(Üst Kurullar)dır. ġekil-24:Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar SayıĢtay Yüksek Seçim Kurulu Bağımsız Ġdari Otoriteler (Üst Kurullar) SayıĢtay Anayasanın yargı bölümünde 160. madde de düzenlenmiĢtir. SayıĢtay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve iĢlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama iĢlerini yapmakla görevlidir. Mahallî idarelerin hesap ve iĢlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması da 2005 Anayasa değiĢikliği sonrasında SayıĢtay tarafından yapılmaktadır. SayıĢtay, sorumluların hesap ve iĢlemlerini yargılayarak beraat veya zimmetlerine karar verme iĢlevi ve kararlarına karĢı DanıĢtay‟da temyiz yolu kapatılmıĢ olması, BaĢkan ve üyelerinin hâkimlik teminatına benzer bir güvenceye kavuĢturulmuĢ olması29 gibi nedenlerle SayıĢtay‟ı doktrinde bir mahkeme olarak kabul eden görüĢlerde bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle SayıĢtay‟ın yargısal niteliğe sahip bir hesap mahkemesi niteliği taĢıdığı söylenebilir. Ancak vergi, benzeri malî yükümlülükler ve ödevler hakkında DanıĢtay ile SayıĢtay kararları arasındaki uyuĢmazlıklarda DanıĢtay kararlarının esas alınması, Anayasa da doğrudan doğruya yüksek mahkemeler arasında düzenlenmemesi ve Anayasa Mahkemesinin SayıĢtay‟ı mahkeme olarak kabul etmeyen kararı ve bu karardan dönmemiĢ olması nedeniyle SayıĢtay bir mahkeme değil yargısal niteliğe sahip olan bir kurum olarak değerlendirilmektedir. 29 Ramazan Arslan-Süha Tanrıver, a.g.e, s.167. 139 Nitekim bu durum Anayasa Mahkemesi kararında Ģu Ģekilde vurgulanmaktadır: “….. SayıĢtay, 1982 Anayasasının „Yargı‟ bölümünde yer almıĢtır. SayıĢtay‟a Anayasa‟nın „Yargı‟ bölümünde yer veren yeni düzenlenme biçimi SayıĢtay‟ın yüksek yargı yeri olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Anayasa‟nın „Yargı‟ bölümünün „Genel Hükümler‟ baĢlığını taĢıyan I. Ayrımı; mahkemelerin bağımsızlığını, hakimlik ve savcılık güvencesini, hakimlik ve savcılık mesleğini, mahkemelerin kuruluĢunu ve türlerini, „Yüksek Mahkemeler‟ baĢlığını taĢıyan II. Ayrımı da; Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, UyuĢmazlık Mahkemesini düzenlemekte Anayasa‟da yüksek yargı organları ve yargı düzenleri tek tek sayılmıĢtır. SayıĢtay Yüksek yargı organları ve herhangi bir yargı düzeni arasında gösterilmemiĢtir. Nitekim SayıĢtay yargı bölümünün genel hükümleri ile hâkim ve savcıları ve yüksek mahkemeleri düzenleyen ayrımında değil, idari bir kuruluĢ olan Hakimler ve Savcılar Kurulu‟ndan sonra gelen diğer bir ayrımda yer almaktadır. SayıĢtay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu gibi yargı bölümünde yer almasına karĢın Anayasa‟nın 138-158. maddelerinde belirlenen ve düzenlenen yargı organlarından değildir. …….SayıĢtay‟da uygulanan denetim sisteminde saymanlar ve kimi kamu görevlileri için farklı bir sorumluluk yöntemi uygulanmaktadır….Bu sistemde SayıĢtay‟ca önce ilgililerin hesapları incelenmekte ve sonuçta, gerekirse, sorumluluğa karar vermektedir. Sayman ve diğer kamu görevlileri, SayıĢtay‟ın kendilerini sorumlu tutan kararına karĢı bir tür „itiraz‟ ile SayıĢtay‟da üst inceleme yoluna baĢvurabilmektedirler. Sorumluluğun saptanmasına ve uygulamaya iliĢkin kararlar SayıĢtay‟ca verilmektedir. Böyle bir yapı, yargının temeli olan sav, savunma ve karar sürecine aykırıdır. Ayrıca bu tür baĢvuru yolları, uyuĢmazlığın temel çözüm yolu olan ve tarafların varlığına dayanan „dava‟ gibi değerlendirilemez. Sonuç olarak SayıĢtay Anayasa‟nın 160. maddesine göre, temelde TBMM adına mali denetim yapan özel olarak da bu denetim çerçevesinde aleyhine hiçbir yargı organına baĢvurma olanağı bulunmayan kimi kesin kararlar alan kendine özgü bir anayasal kurumdur.”30 30 11/07/1991 tarih 1990/39ESAS 1991/21 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı:27, Cilt:1, s.423 vd. 140 Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye‟de seçimlerin yönetim ve denetimini gerçekleĢtirmek için kurulmuĢ bir organdır. Anayasanın 79. maddesi Yüksek Seçim Kurulu‟nun kuruluĢu ve genel hatları ile görev ve yetkileri düzenlenmiĢtir. Üyelerinin tamamı yüksek mahkemelerden(DanıĢtay ve Yargıtay‟dan) seçilmesi, merkezde ve taĢra da il-ilçe seçim kurulları ile seçimle ilgili yolsuzluk iddialarını, Ģikayetleri ve itirazları çözüme kavuĢturmaya ve karara bağlamaya yönelik faaliyet göstermesi gibi nedenlerle Yüksek Seçim Kurulu‟nu doktrinde bir mahkeme olarak kabul eden görüĢlerde bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu yargısal niteliğe sahip bir seçim mahkemesi niteliği taĢıdığını söylenebilir. Yüksek Seçim Kurulu Anayasanın yargı bölümünde düzenlenmemiĢ, tam aksine yasama bölümünde düzenlenmiĢtir. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulu‟nu düzenleyen 79. madde de Seçimlerin, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılması dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu‟nun bir yargı yeri olmadığı ortaya çıkmaktadır. Anayasanın yargı bölümünde doğrudan doğruya yüksek mahkemeler arasında düzenlenmemesi ve Anayasa Mahkemesinin Yüksek Seçim Kurulu‟nu mahkeme olarak kabul etmeyen kararı ve bu karardan dönmemiĢ olması nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu bir mahkeme değil yargısal niteliğe sahip olan bir kurum olarak değerlendirilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararında da bu durum Ģu Ģekilde vurgulanmaktadır: “….Seçimle ilgili uyuĢmazlıkların kesin nitelikte olarak çözülmemiĢ olmaları, Yüksek Seçim Kurulu‟nun tümünün yüksek yargıçlardan kurulu bulunması, il ve ilçe seçim kurulu baĢkanlarının yargıç olmaları bu kurulların mahkeme olarak nitelendirilmeleri için yeterli değildir.”31 Bağımsız Ġdari otoriteler(Üst Kurullar), Anayasa‟nın 167. maddesinin uygulanması ve özel alana açılan kamu hizmetlerinin düzenlenmesi amacıyla kurulmuĢ olan kurum/kurullardır. Anayasanın bu hükmü ile devlete verilen görev, toplumsal ve ekonomik yaĢamın para, kredi ve mal ve hizmet piyasaları gibi bireylerin ve toplulukların hak ve özgürlükleri ile yakından iliĢkili alanlarındaki kamusal ve özel 31 13/05/01992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18/02/1992 tarih 1992/12 Esas ve 2004/07 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı. 141 kesim etkinliklerini düzenlemek, denetlemek, aykırı davranıĢları önlenmesi ve yaptırımlara bağlanması bu bağımsız idari otoritelerin temel kurulma nedeni olmuĢtur.32 Merkezi idarenin hiyerarĢi ve vesayet denetimine tabi olmayan bu kurullar, devlet tüzel kiĢiliği içerisinde ancak merkezi idarenin bünyesinde olmayan kamu tüzel kiĢileri biçiminde oluĢturulmuĢlardır.33 Bu kurulların özellikleri Ģunlardır:34 Kendi personelini seçebilme ve bütçelerini serbestçe oluĢturabilmektedirler. Ġdari ve mali yönden bağımsızlıkları vardır. Bütçe ve hizmet alanı bakımından belli bakanlıklarla iliĢkilendirilmiĢlerdir. Ancak iliĢkilendirmiĢ oldukları bakanlıkların yetki ve denetimine tabi değildirler. Organize etme, düzenleme ve yaptırım uygulama yetkileri vardır. Yaptırımı uygulamadan önce, hukuki düzenlemeye aykırı davranıĢ konusunda ilgilinin uyarılması ve düzeltici iĢlemin tavsiye edilmesi, ilgilinin yazılı ve sözlü savunmasına baĢvurulması, karar alma sürecinin ayrıntılı olarak düzenlenmesi, karar sürecinin saydam olması ve ilgili kamuoyunun katılımına açık olması, kararların gerekçeli olarak verilmesi özellikleri35 göz önüne alındığında, yaptırım uygulama yönüyle yargısal bir nitelik taĢıdıkları söylenebilir. Ancak üst kurulların hizmet yerinden yönetim kuruluĢları gibi kurulmaları, verdikleri tüm kararların yargı organlarının denetimine(idari para cezalarına karĢı adli yargı denetimine, idari kararlarına karĢı idari yargı denetimine) tabi olması nedeniyle Bağımsız Ġdari otoriteler(Üst Kurullar) yargı kurumları arasında yer almazlar. Ayrıca Anayasa‟da yargı organları arasında sayılmayan ve Anayasal olarak açıkça düzenlenmeyen bu kurullar yürütme ve yargı organları arasında bir yerde yer almaktadır. 32 Metin Günday, a.g.e, s.493. 33 Metin Günday, a.g.e, s.491. 34 TÜSĠAD, Bağımsız ve Düzenleyici kurumlar ve Türkiye Uygulaması, Ġstanbul:2002, s.162 vd. 35 Turgut Tan, "Bağımsız Ġdari Otoriteler veya Düzenleyici Kurullar", Amme İdaresi Dergisi, S.35, Ankara, 2002, s. 11-37. 142 3.YARGI GÖREVLĠLERĠ 3.1 Hâkimler Mahkemelerde asli olarak yargılama görevini yerine getiren hâkimlerdir. Anayasamız; Hâkimlerin azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından ve özlük haklarından yoksun kılınamayacağı, Hâkimler altmıĢ beĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve Hakimlerin özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre, kanunla düzenleneceği, Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yapacakları ve bu görevlerini meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütüleceği, Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görevlerini ifa edecekleri, Hâkimler ve savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu ve kanunda belirtilenlerden baĢka, resmî ve özel hiçbir görev alamayacakları, Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığı tarafından denetimi, adalet müfettiĢleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araĢtırma, inceleme ve soruĢturma iĢlemleri ise adalet müfettiĢleri eliyle yapılacağı ve bunlara iliĢkin usul ve esasların kanunla düzenleneceğini, Hâkim ve savcıların özlük iĢleri hakkında mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulup ve görev yapan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun karar verebileceği, Ģeklinde düzenleyerek hakimleri anayasal güvence altına almıĢtır. Adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının niteliklerini, atanmalarını, hak ve ödevlerini, aylık ve ödeneklerini, meslekte ilerlemelerini, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiĢtirilmesini, haklarında disiplin kovuĢturması açılmasını ve disiplin cezası verilmesini, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında iĢledikleri veya kiĢisel suçlarından dolayı soruĢturma yapılmasını ve yargılamalarına karar verilmesini, 143 meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik hallerini, meslek içi eğitimlerini ve diğer özlük iĢleri ile Yargıtay ve DanıĢtay BaĢkan ve üyelerinin aylık ve ödenekleri ile diğer mali, sosyal hak ve yardımları 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunuyla düzenlemiĢtir. Bu kanuna göre hâkimler, adli ve idari hâkimler olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Adli yargıda hâkimler, Mahkeme baĢkan ve üyelerini, hâkimleri, Yargıtay tetkik hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde çalıĢan hâkimleri; Ġdari yargıda: Mahkeme baĢkan ve üyelerini, hâkimleri, DanıĢtay tetkik hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde çalıĢan hâkimleri ifade etmektedir. Hâkim olabilmek için bu Kanunun 8. maddesindeki Ģartları taĢıyanlar, Adalet Bakanlığı ile imzaladığı protokole göre Öğrenci Seçme ve YerleĢtirme Merkezi tarafından yapılan Yazılı yarıĢma sınavına girmektedir. Bu sınavı kazananlar sözlü sınavın girmektedir. Sözlü sınavı geçenler hâkim ve savcı adayı olarak atanmaktadır. Hâkim ve savcı adayları belirli bir süre eğitim ve 17 ay staj görürler. Eğitim ve staj sonrasında yer alan yeterlilik sınavına alınırlar. Adaylar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görüĢü alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığınca hâkimliğe veya Cumhuriyet savcılığına atanacak Ģekilde ayrılırlar. Eğitim sonunda yazılı sınavda baĢarılı olan ve herhangi bir engeli olmayan adayların mesleğe kabullerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Mesleğe kabullerine karar verilen adayların, adlî ve idarî yargı teĢkilâtının ihtiyacı ile eĢ durumu ve diğer durumları göz önünde bulundurulmak suretiyle, adlî yargı adayları için görev yerleri; idarî yargı adayları için görevleri ve görev yerleri Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yapılacak ad çekme ile belirlenmektedir. Atamalar, ilgililerin adaylığa giriĢ derece ve kademesine bir derece ilâve edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeler üzerinden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yapılmakta ve atamaya iliĢkin kararlar Resmî Gazete‟de yayımlanmaktadır. Askeri hâkimler ise 26/10/1963 tarih ve 357 sayılı Askeri Hâkimler Kanunu ile düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre bir yıllık adaylık süresini baĢarıyla tamamlayanlar askeri hâkim veya askeri savcı yardımcılığına atanmaktadır. Burada üç yıllık bekleme süresini dolduran ve yeterli görülenler askeri hâkim veya savcı olarak atanmaktadır. 144 3.2 Savcılar Mahkemelerde yargılama faaliyetinde yer alan önemli görevlilerden birisi de savcılardır. Savcılarda yukarıda belirtildiği gibi hâkimlerin sahip olduğu haklara ve güvencelere sahiptir. Savcılar, 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunuyla düzenlemiĢtir. Bu kanuna göre Adli yargıda savcılar; Ġl ve ilçe Cumhuriyet baĢsavcılarını, Cumhuriyet baĢsavcı vekillerini, Cumhuriyet savcılarını, Yargıtay Cumhuriyet savcıları ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde çalıĢan savcıları; Ġdari yargıda savcılar ise DanıĢtay savcıları ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde çalıĢan savcılarını ifade etmektedir. Savcıların mesleğe girmeleri, eğitim ve staj süreleri hâkimlerle aynı düzenlemeye tabiidir. Askeri savcılar ise 26/10/1963 tarih ve 357 sayılı Askeri Hâkimler Kanunu ile düzenlenmiĢtir. Askeri savcıların mesleğe girmeleri, eğitim ve staj süreleri hâkimlerle aynı düzenlemeye tabiidir. Savcılar genel olarak kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruĢturma yapmak veya yaptırmak; kanun hükümlerine göre yargılama faaliyetini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına baĢvurmak, kesinleĢen mahkeme kararlarının yerine getirilmesine iliĢkin iĢlemleri yapmak ve izlemek, adliyenin idari ve mali iĢlerini yürütmek, kanun ve ikincil mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmeyle görevlidirler. Özellikle adliye idaresinin mevcut yapısında, Cumhuriyet BaĢsavcısı her adliyede idari bakımdan oldukça güçlü bir konuma sahiptir ve adliyenin genel idaresinden sorumludur. Güvenlik, sağlık, mali idare, tesis yönetimi, insan kaynakları yönetimi vb. Cumhuriyet BaĢsavcısı tarafından icra edilmesi gereken görevlerden birkaçıdır. Ġdari görevlerin yalnızca bir kısmı Adalet Komisyonu BaĢkanı ve Ġdare ve Vergi Mahkemesi BaĢkanına aittir. BaĢta orta ve büyük ölçekteki adliyeler olmak üzere, Cumhuriyet BaĢsavcıları idari görevleri ile ilgilenmekten soruĢturmaya ve Cumhuriyet Savcılığı biriminin adli bakımdan idaresine yeterli düzeyde vakit ayırmakta zorlanmaktadırlar.36 Yargısal görevlerinin yanında Cumhuriyet BaĢsavcıları, adliyelerin harcama birimi olmayı da içeren çeĢitli yönetsel görevlere sahiptir. Cumhuriyet BaĢsavcılıklarında Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet BaĢsavcısı atanmayan yerlerde 36 Adalet Bakanlığı ,Adliye Personel El Kitabı, Ankara: 2009, s.15. 145 kıdemli Cumhuriyet savcısı, bölge idare mahkemelerinde bölge idare mahkemesi baĢkanı, tek idare veya vergi mahkemesi olan yerlerde mahkeme baĢkanları, her iki mahkemenin olduğu yerlerde idare mahkemesi baĢkanları, birden fazla idare ve vergi mahkemesi bulunan yerlerde 1 nolu Mahkeme BaĢkanı harcama yetkilisi (ita amiri) 37 olarak görev yapmaktadır. Adlî yargıda, idarî iĢler müdürü, idarî iĢler müdürü olmayan yerlerde ise Cumhuriyet BaĢsavcılığı yazı iĢleri müdürü, idarî yargıda, idarî iĢler müdürü, idarî iĢler müdürü olmayan yerlerde harcama yetkilisinin görevlendireceği yazı iĢleri müdürlerinden birisi ise gerçekleĢtirme görevlisi (tahakkuk memuru) olarak görevlendirilir. Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet BaĢsavcılığını temsil etmek ve baĢsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir Ģekilde çalıĢmasını sağlamak, iĢ bölümünü yapmakla görevlidir. Savcılık, asliye ve ağır ceza mahkemelerinin yanında kuruludur, sulh mahkemelerinin ve hukuk mahkemelerinin savcılık örgütü yoktur. Bir savcılıkta birden fazla savcı görev yapsa da savcılık bir bütündür. Her savcılığın baĢında bir baĢsavcı ve yeteri kadar savcı görev yapar. Yargılama hukuku açısından savcı yardımcısı yoktur, savcılar arasında emir-komuta zinciri bulunmamaktadır. Bununla birlikte baĢsavcının birlikte görev yaptığı savcıların iĢlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleme, iĢbölümü yapma, görevle ilgili emir yetkisi bulunmaktadır. 5235 sayılı Kanuna göre; ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet BaĢsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet BaĢsavcıları, Cumhuriyet BaĢsavcıvekilleri, Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler üzerinde; asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet BaĢsavcısının o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır. Ülke genelinde savcılık teĢkilatımız ve adliyelere göre birim sayısı değiĢmekle birlikte savcılıklara bağlı olan birimler/bürolar aĢağıda yer almaktadır.38 37 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol yasası uyarınca 31/12/2005 tarihli ve 26040 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği ve Maliye Bakanlığı'nın 1 nolu Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliği ile "Ġta Amirliği ve Tahakkuk Memurluğu" unvanları kaldırılarak" Harcama Yetkilisi ve GerçekleĢtirme Görevlisi" unvanları getirilmiĢtir. 38 Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, a.g.e, s.111. 146 ġekil-25: Cumhuriyet BaĢsavcılığı TeĢkilat ġeması 147 3.3 Adalet Komisyonları Adalet komisyonları adliyelerde personel yönetimi ile ilgili görevler üstlenen üç kiĢilik komisyonlardır. Personel yönetimi ile ilgili konularda adalet komisyonları hem Cumhuriyet baĢsavcısının adliye yönetimindeki gücünün tek elde toplanmasının getireceği olumsuzluklarını önlemek hem de adliyelerin çeĢitli birimleri arasında eĢgüdüm sağlamak iĢlevini görmektedir. Adli yargı adalet komisyonları; ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu yerlerde; baĢkanı ve bir asıl, bir yedek üyesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nca belirlenecek yargıçlar ile o yer Cumhuriyet BaĢsavcısından oluĢur. BaĢkanın yokluğunda komisyona asıl üye baĢkanlık eder. Asıl üyenin komisyona baĢkanlık etmesi veya yokluğunda yedek üye, Cumhuriyet BaĢsavcısının yokluğunda ise kendisine vekâlet eden Cumhuriyet savcısı komisyona katılır. Bu komisyonda bir yazı iĢleri müdürü ile yeteri kadar memurdan oluĢan bir büro bulunur. Ġdari yargı adalet komisyonları, bölge idare mahkemelerinin bulunduğu yerlerde, bölge idare mahkemesi baĢkanı baĢkanlığında iki asıl ve bir yedek üyesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nca belirlenecek idari yargı yargıçlarından oluĢur. BaĢkanın yokluğunda komisyona kıdemli üye baĢkanlık eder. Üyelerden birinin komisyona baĢkanlık etmesi veya yokluğunda yedek üye komisyona katılır. Bu komisyon bünyesinde bir yazı iĢleri müdürü ile yeteri kadar memurdan oluĢan bir büro bulunur. Kalem görevlilerinin seçimi, adli yargıda, adli yargı adalet komisyonlarınca, idari yargıda ise idari yargı adalet komisyonlarınca gerçekleĢtirilmekte; atanmaları ise Adalet Bakanının onayı ile tamamlanmaktadır. Hukuki statü açısından devlet memuru olan kalem görevlilerinin hizmet koĢulları, nitelikleri, ilerleme ve yükselmeleri, ödev, hak, yükümlülük ve sorumlulukları, görevden uzaklaĢtırılmaları, aylıkları, sosyal hak ve yardımları, disiplin iĢlemleri ve diğer tüm özlük iĢleri konusunda karar alma yetkisi adalet komisyonlarındadır. Adalet komisyonları atamaları doğrudan Bakanlıkça yapılanlar dıĢındaki adli ve idari yargı ile ceza infaz kurumları ve tutukevi personeli ile Ġlk defa devlet memurluğuna atanacaklardan merkezi sınavda baĢarılı olanların ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenecek sözlü ve gerektiğinde uygulamalı sınavlarını yapmak, 148 hukuk fakültesi ve adalet meslek yüksekokulu mezunlarına öncelik tanımak kaydı ile baĢarılı olanların atanmalarını teklif etmek; asli devlet memurluğuna atamaları, sicil ve disiplin iĢlemleri, görevden uzaklaĢtırılmaları, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük iĢlemlerini ilgili mevzuat hükümlerine göre yerine getirmek, naklen veya hizmet gereği ilgili mahkeme baĢkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısının görüĢünü alarak yetki alanı içerisinde atamaları yapmak, yetki alanı içerisinde altı ayı geçmemek üzere geçici olarak görevlendirilmeleri yapmak, kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmekle görevlidir.39 3.4 Adliye Memurları Her mahkemede bir kalem(yazı iĢleri müdürlüğü) teĢkilatı vardır. Bu kalem teĢkilatının baĢında yazı iĢleri müdürü ve müdür yardımcıları ile bunların emrinde yeteri kadar zabıt katibi ve memur bulunmaktadır. Adliye memurları ile ilgili mevzuatlarda parçalı bir yapı vardır. 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Adalet Bakanlığı Memur Sınav-Atama Ve Nakil Yönetmeliği, 01.06.2005 tarihli Cumhuriyet BaĢsavcılıkları Ġle Adli Yargı Ġlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik, 08/07/1982 Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Ġdari ĠĢler Ġle Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ve Esaslarına ĠliĢkin Yönetmelik ve Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı ĠĢleri Yönetmeliğinde adliye memurlarıyla ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Adliye memurları hakkında bu parçalı düzenlemelerin dıĢında adliye memurlarının açık görev tanımlarının 1943 yılında bir tamimle duyurulan BaĢkâtip, Zabıt Kâtibi, Zabıt Kâtibi Muavini ve Kâtipler Talimatnamesiyle yapıldığı görülmektedir. Bu konudaki mevzuatın bütüncül olarak tek bir mevzuatta toplanması yargı organının gizli özneleri olan adliye memurlarını etkinleĢtirecektir. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunun 114. Maddesine göre Adliye memurları (yazı iĢleri müdürü, zabıt kâtipleri, mübaĢirler ve bunların yardımcıları ve diğer memurların atanması) adalet komisyonlarının teklifi ve Adalet Bakanlığının onayı ile gerçekleĢmektedir. 39 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu 114.madde. 149 3.4.1 Yazı ĠĢleri Müdürü Mahkeme kaleminin baĢı, yazı iĢleri müdürüdür. Bütün kalem iĢlerinin düzen içinde yürütülmesini yazı iĢleri müdürü sağlar. Görevli olduğu büro veya bürolarda tutulması gereken defter ve kartonları usulüne uygun olarak tutmak, tutulmasını sağlamak, zabıt kâtiplerinin iĢbölümünü yapmak ve onaya sunmak; görevli olduğu büro veya büroların düzenli iĢleyiĢini sağlamak, denetim ve gözetimini yapmak, zabıt kâtipleri ve diğer memurların yetiĢtirilmesini sağlamak ve mevzuatla verilen diğer görevleri yürütmekle görevlidir. Mahkemelerde ĠĢlerin birikmesinden yazı iĢleri müdürlüğünde görevli zabıt kâtipleri ile birlikte yazı iĢleri müdürü veya yardımcıları sorumludur. Mahkemelerdeki yazı iĢleri müdürlüğü ve bu müdürlüğün baĢındaki müdür ve müdür yardımcılarının, mahkeme faaliyetindeki görevi çok önemlidir. Ġyi iĢleyen bir yazı iĢleri müdürlüğü, mahkemelerin iĢlerini büyük ölçüde kolaylaĢtırır ve davaların uzamasını önler. Bu nedenle yazı iĢleri müdürlüklerinin iĢ yükü, nüfus yoğunluğu ve diğer alt yapı ve fiziki koĢullar bakımından iyileĢtirilmesi yargıda bürokrasinin azaltılmasına yardımcı olacaktır. 3.4.2 Zabıt Kâtibi Zabıt kâtipleri genel olarak görevli olduğu büroyla ilgili kalem hizmetlerini yürütmek, bürosunda tutulması gereken defter ve kartonları temiz, düzgün ve mevzuata uygun Ģekilde tutmak, her türlü tebligat iĢlemlerini yapmak, yazı iĢleri müdürü tarafından verilen görevleri zamanında yerine getirmek, mevzuatla verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir. Özellikle yargılamanın yapılıĢ Ģeklini tutanağa geçirmek ve verilen kararları yazmak suretiyle hâkimin yargılama faaliyetine yardımcı olmaktadırlar. 1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre hâkimin gözetim ve emri altında olan zabıt kâtibinin, gerek duruĢmada gerekse de mahkeme dıĢında hâkim huzurunda yapılacak bütün iĢlemlerde bulunması zorunludur. Ayrıca duruĢmanın bitiminde tutanak hazır bulunan hâkimlerle birlikte zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Zabıt kâtibinin tutanağı imzalamamıĢ olması Yargıtay‟ca bozma sebebi sayılmaktadır. Dolaysıyla zabıt kâtibi bulunmaksızın mahkeme olarak hâkim bir yargılama iĢleminde bulunamaz. Bu nedenle zabıt kâtibi mahkemenin zorunlu bir 150 unsuru olmaktadır. Davaların iyi bir Ģekilde görülmesini sağlamak ve davaların uzamasını önlemek için mahkemelerin nitelikli zabıt kâtibi ve yazı iĢleri müdürü sayısının arttırılması gerekmektedir. Son yıllarda bu açığı azaltmak için sözleĢmeli zabıt kâtibi alımları yapılmaya baĢlanması önemli bir geliĢmedir. 3.4.3 MübaĢirler MübaĢir; hâkimin duruĢmanın düzen ve güvenliğine iliĢkin talimatlarını yerine getiren ve kalem iĢlemlerine yardımcı olan kiĢidir. MübaĢirler, Adalet Bakanlığınca yönetmelikçe belirlenen özel bir üniforma taĢırlar. MübaĢirler genel olarak duruĢması yapılacak dosyaları incelenmek üzere hâkime götürmek, günlük duruĢma listesini yaparak görülebilecek bir yere asmak, duruĢma sırası gelenleri duruĢma salonuna davet etmek, duruĢma salonuna alınanların durmaları gereken yerleri göstermek ve buna uyulmasını sağlamak, yemin verilmesi ve kararın açıklanması baĢta olmak üzere, duruĢma ve keĢif esnasında izlenmesi gereken davranıĢ kurallarını taraflara ve ilgililere açıklamak, müzekkereler ve tebligatların ilgili kurum ya da kiĢilere ulaĢmasını sağlamak üzere posta ve zimmet iĢlemlerini yerine getirmek, duruĢmanın kapalı yapılması kararı alındığında salonu boĢaltmak, hâkimin uygun bulduğu kiĢilerin dosyadan fotokopi almasına yardımcı olmak, ertelenen duruĢma tarihini gösterir kâğıt hazırlayıp taraflara vermek, hâkimin görevlendirmesi ile yazı iĢleri müdürünün denetiminde yazı iĢlerinde çalıĢmak, hâkimin veya yazı iĢleri müdürünün vereceği benzeri görevleri yerine getirmekle görevlidir. 3.4.4 Kolluk Görevlileri Adliyenin memurları olmasalar da kolluk görevleri de adliyelerde iĢlev gören memurlardandır. Kolluk görevlileri, özlük iĢleri açısından ĠçiĢleri Bakanlığının hiyerarĢisine tabi olmakla birlikte yargı hizmetinin sunulmasında önemli bir yere sahiptir. Kolluk görevlileri idari kolluk ve adli kolluk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.40 Ġdari kolluk adliyelerde güvenliğin ve düzenin sağlanması amacıyla görev yapmaktadır. Adli kolluk ise Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda soruĢturma iĢlemlerini gerçekleĢtirmektedir. Adli kolluk tam teĢekküllü polis karakolu/jandarma karakolu/sahil güvenlik bot komutanlıkları/gümrük muhafaza müdürlüğü ile müstakil bölge ve kısım amirliklerinin olduğu yerlerde bulunmaktadır. Adlî kolluk görevlileri 40 Haluk Çolak , “Kolluk TeĢkilatı ve Adli Kolluk”, Sayıştay Dergisi, S.28,Ankara,1998, s.85. 151 Cumhuriyet savcısının adlî görevlere iliĢkin emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle görevlidir. Adlî kolluk görevlileri 01.06.2005 tarihli Adlî Kolluk Yönetmeliği ile ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmiĢtir. Bu Yönetmeliğe göre adlî kolluk görevlileri, kendilerine yapılan bir suça iliĢkin ihbar veya Ģikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kiĢiler ile uygulanan tedbirleri derhâl Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda iĢin aydınlatılması için gerekli soruĢturma iĢlemlerine baĢlar. Adlî kolluk görevlileri, maddî gerçeğin araĢtırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, Cumhuriyet savcısının emirleri doğrultusunda Ģüphelinin lehine veya aleyhine olan tüm delilleri, kanunda ön görülen koĢullara uyarak toplamak, muhafaza altına almak ve bunları bir fezleke ile Cumhuriyet savcısına sunmakla yükümlüdür. Gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi hâlinde, diğer kolluk birimleri de adlî kolluk görevini yerine getirmekle yükümlü kılınmıĢtır. Ġdari kolluk adliyelerin güvenlik ve düzenini sağlarken adli kolluk soruĢturma iĢlemlerinin yapılmasıyla görevlidir. Dolayısıyla gerek idari kolluk olsun gerekse de adli kolluk olsun kolluk görevlileri yargılama faaliyetinin gereği gibi yapılmasını sağlayan önemli bir unsurdur. Ancak son dönemlerde adliyelerde güvenliğin sağlanması için idari kolluk yerine özel güvenlik Ģirketlerinden yararlanıldığı da görülmektedir.41 3.4.5 Diğer Yargı Görevlileri Diğer yargı görevlileri, mahkemelerde asli yargılama hizmetinin yerine getirilmesi amacıyla yardımcı hizmetleri yerine getiren görevlilerdir. Ġhtiyaç olunan memur, ambar memuru, idare memuru sekreter, satın alma memuru, emanet memuru, tebligat memuru, veznedar, tahsildar, silah muayene memuru ve santral memuru, mütercim, pedagog, psikolog, programcı yardımcısı, çözümleyici yardımcısı, koruma güvenlik görevlisi ile infaz ve koruma memuru, daktilograf, bilgisayar iĢletmeni, veri hazırlama ve kontrol iĢletmeni, Ģoför, kaloriferci, aĢçı ve hizmetli alımı 10.07.2003 tarihli Adalet Bakanlığı Memur Sınav-Atama ve Nakil Yönetmeliğine göre gerçekleĢmektedir. Bu görevliler mahkemelerde rutin iĢleri yapmaktadır. 41 <http://www.ozelguvenlikhaberleri.com/caglayan-adliyesi-ozel-guvenlik-gorevlileri-avukatlarasaldirdi/<(13.09.2011) 152 3.5 Yargı Profesyonelleri Yargı hizmetinin sunulmasında yargı profesyonelleri ise avukatlar ve noterlerdir. Avukatlık mesleği 1136 sayılı Avukatlık yasası ile düzenlenmiĢtir. Avukat, hem yurttaĢa, hem de yargıca ve savcıya yardımcı olmasıyla yargı örgütünün ayrılmaz öğesi konumundadır.42 YurttaĢın mahkeme iĢlerini izleyebilmesi bir avukat aracılığı ile mümkün olabilmektedir. Avukat mesleğini serbest olarak, baroya kayıt olma yoluyla gerçekleĢtirebilmektedir. Baro adı verilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları, mesleki faaliyeti düzenleyip, meslek yararına denetlemektedir. Özerk tüzelkiĢilik olan Barolar üzerinde Adalet Bakanlığının vesayet yetkisi vardır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Kanuna dayanan Türkiye Barolar Birliği ve Avukatlık Kanunu Yönetmeliğinde Adalet Bakanlığı ve Barolar Birliği iliĢkileri düzenlenmiĢtir. Türkiye‟de 2010 yılı itibariyle 78 baroya kayıtlı olarak toplam 83234 avukat görev yapmaktadır.43 1512 sayılı Noterlik kanunu ile düzenlenen noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaĢmazlıkları önlemek için iĢlemleri belgelendirme iĢlevini yerine getirirler. Bazı hukuksal iĢlemlerin düzgünlüğü ve resmi biçimde yapılması yasa gereği olan belgelerin düzenlenmesi görevi noterlere verilmiĢtir. Noterlikçe düzenlenen belgeler yargılama aĢamasında kesin delil niteliğindedir. Belgelerin adli gücü vardır. Her asliye mahkemesinin bulunduğu ilçede bir noterlik açılması zorunludur. Sayıları ve yerleri Adalet Bakanlığınca saptanan ve çalıĢmaları aynı bakanlıkça denetlenen noterler doğrudan doğruya Bakanlık örgütü içinde yer almazlar.44 Ama her bakımdan Bakanlığın sıkı gözetimi altındadırlar. Türkiye‟deki mevcut noterlerin sayısı ise toplam 1694‟dür. Tablo-4: Türkiye’deki Mevcut Noterlerin Sayısı(2005-2010)45 YIL 2005 2006 2007 2008 2009 2010 1. SINIF 539 565 565 593 592 610 2. SINIF 446 466 466 466 451 477 3. SINIF 483 503 520 528 549 563 4. SINIF 73 53 63 55 48 44 TOPLAM 1541 1587 1614 1642 1640 1694 42 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.130. 43 Adalet Bakanlığı, 2010 Yılı Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporu, a.g.e., s. 85. 44 Mustafa Kalemli, “Türk Yargı Sisteminin Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi, S.10, Ankara,1996, s.19. 45 Adalet Bakanlığı,2010 Yılı Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporu, a.g.e., s. 85. 153 BEġĠNCĠ BÖLÜM YARGI BÜROKRASĠSĠ 1.BÜROKRASĠ VE YARGI BÜROKRASĠSĠ KAVRAMI 18. yüzyılda sanayi devrimiyle beraber ortaya çıkan bürokrasi, günlük yaĢamın önemli bir parçasını meydana getirmektedir. Bürokrasi, Latince “burra” ve Yunanca “kratos” sözcüklerinden türetilmiĢtir. “Burra” masaları örtmede kullanılan koyu renkli kumaĢ: “kratos” ise egemenlik, yönetim anlamına gelmektedir.46 Bürokrasiyi, Weber 20. yy.‟ a girerken, ilk kez örgütsel yapı için ideal bir form olarak önermiĢtir.47 Weber‟in yazılarında bürokrasinin tanımına rastlanılmamaktadır. Weber‟in ideal bürokrasi kavramı, yapısal ve iĢlemsel özellikleri ortaya koymaktadır.48 Bu özellikler ıĢığında bürokrasi; iĢbölümü, uzmanlaĢma, yazılı kurallar, dosyalama, gayriĢahsîlik, disipline olmuĢ hiyerarĢiye dayanan rasyonel bir örgütlenme biçimi olarak tanımlanabilir. Örgütün; iĢ bölümü, otorite, hiyerarĢi ve resmi yetki alanı bürokrasinin yapısal yönünü; iĢ görme, karar verme ve iĢleri sonuçlandırmaya yönelik usul ve kurallar bütünü ise bürokrasinin iĢlemsel yönünü oluĢturmaktadır. Günümüzde özellikle halkın Ģikâyette bulunduğu yönü ise bürokrasinin iĢlemsel yönüdür. Bu yapı önceden belirlenmiĢ usul ve kurallara göre iĢlem yapmaktadır.49 Günümüzde ise bürokrasi kelimesi üç değiĢik anlamda kullanılmaktadır. Bürokrasi ilk olarak tüm devlet örgüt ve personelini, ikinci olarak belirli bir örgütlenme ve yönetim biçimini, son olarak kırtasiyecilik anlamlarında kullanılmaktadır.50 Devletin kamu hizmetlerini daha etkin ve akılcı sunmak üzere kurulmuĢ olan bu yapı zamanla geniĢleme eğilimine girmiĢtir. Bu geniĢleme eğilimiyle birlikte kamu hizmetlerini sunan bürokratik yapı olumsuz bir anlam kazanmıĢtır. Artık bürokrasi iĢ ve iĢlemlerin yavaĢ yürüdüğü, verimsiz ve etkin olmayan gereksiz formalitelerin yer aldığı 46 Bilal Eryılmaz, Kamu Yönetimi, Ġzmir:1995, s.204. 47 Nermin Abadan, Bürokrasi, Ankara:1959, s.54. 48 Max Weber, Sosyoloji Yazıları, Çeviren: Taha Parla, Ġstanbul:2008, s.192. 49 Nazmi Küçükyağcı -Akın Ak, Bürokrasiyle Mücadelede Dünyadaki Başlıca İdari Yapılar, <http://www.igb.gov.tr/Forms/Makalelerimiz.aspx>, s.1. 50 Nuri Tortop-Eyüp G. ĠĢbilir-Burhan Aykaç, Yönetim Bilimi, Ankara:2005, s.167. 154 bir yapı anlamını kazanmıĢtır. Böyle bir anlam kazansa da bürokrasi, devletlerin örgütlenmesi için vazgeçilmez örgütlenme biçimi olmaya devam etmiĢtir. Bürokrasinin yaptığı iĢler genellikle rutin bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle değiĢime kapalıdır. DeğiĢen ve geliĢen dünyada, bürokratik yönetim aygıtına sahip olan devletler değiĢen Ģartlara ayak uyduramamakta ve kendi kendini yenileyememektedir. ĠĢte bu nedenden ötürü geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler yönetim aygıtının geliĢtirilmesi, iĢ ve iĢlemlerin basitleĢtirilmesi ve hayatın her alanında kamu hizmeti sunan kurum ve kuruluĢlarını daha etkin ve dinamik bir yapıya kavuĢturmanın yollarını aramaktadırlar.51 Günümüzde modern devletin üç önemli erki vardır. Bunlar yasama, yürütme ve yargıdır. Bu erkler birbirinden ayrılmıĢtır. Yargı erki yargılama hizmetini yerine getirmektedir. Yargılama hizmeti ise vazgeçilemez bir kamu hizmetidir. Devlet, toplumsal barıĢı sağlamak ve düzeni korumak için suçlularla mücadele etmek durumunda olduğu gibi, suç iĢleyenleri yargı organı önüne götürmekle de ödevlidir. Her bir devlet için bu görev vazgeçilmezdir. Bu nedenle yargılama hizmeti en iyi bir Ģekilde yerine getirilmelidir. Yargılama hizmeti gerçekleĢtirilirken diğer taraftan insan hakları ihlallerine de neden olunmamalıdır. Çünkü günümüzün modern devletlerinin görevleri arasına, idaresi altında bulunan herkesi, insan haklarına uygun olarak yönetmek de girmiĢ bulunmaktadır.52 Yargı görevinin temel fonksiyonları arasında, yargılamayı, insan haklarına uygun olarak yapmak bulunmaktadır. Bu ise yargılamanın adil olmasını gerekli kılar. Bir devlette yargı hizmeti ne kadar gerekli ve önemli ise, yargılamanın adil, doğru ve dürüst olması da bir o kadar gerekli ve önemlidir. Çünkü yargılamadan beklenen adalet denilen üstün değere ancak bu Ģekilde ulaĢılabilir, adalet bu Ģekilde sağlanabilir ve korunabilir, yargı organına bu Ģekilde güven duyulabilir. Bir devletin yargı sistemi bireylerin haklarını esas almalıdır. Bireylerin haklarının esas alınması yanında o yargı sisteminin etkin çalıĢması da önemlidir. Aksi takdirde yargı iĢlevi faydasız olacaktır. Bu açıdan bakıldığında devletin yargı hizmetinin sunulması sırasında meydana gelen bürokrasinin de ele alınması gerekmektedir. Bugüne 51 Nazmi Küçükyağcı- Akın Ak, a.g.e, s.1. 52 Hüseyin Turan, “Yargı Görevi ve Hizmeti”, Adalet Dergisi, S.21, Ankara, 2005, s. 71. 155 kadar ülkemizde yapılan çalıĢmalar daha çok yürütme alanında ortaya çıkan bürokrasiyi incelemiĢ, yasama ve yargı alanında ortaya çıkan bürokrasi arka planda kalmıĢtır. Dünya literatüründe bürokrasi kavramı üzerine çok fazla araĢtırma ve çalıĢmanın olmakla birlikte yargı bürokrasisi konusunda araĢtırma ve çalıĢmaların az olduğu görülmektedir. Özellikle yargı reformlarının gerçekleĢtiği bir dönemde yargı bürokrasisinin ne olduğuna iliĢkin bir tanım yer almamaktadır. Literatüre bakıldığında yargı bürokrasisi ile bağlantılı olarak üç tür yaklaĢım olduğu görülmektedir. Bu üç yaklaĢımda Avrupa ve ABD kökenli olup bürokrasi kavramıyla belirli oranda iliĢkili adalet yönetimi kavramı üzerine odaklanmıĢtır. Birinci yaklaĢımda, adliyeye atıf yapılmakta, çoğu zaman administration of justice, “adliye yönetimi” olarak çevrilmektedir. Adliye yönetimi, kentlerdeki adliyelerin artan mahkeme sayıları ve sunulan hizmetlerin çeĢitlenmesi ile büyük birer “iĢletmeye” dönüĢtükleri, bu nedenle profesyonel iĢletme yönetimi bilgisine gereksinim duyulduğunu gündeme getiren bir kavram olarak kullanılmaktadır.53 Bu yaklaĢımda özellikle adliye yönetiminin, yargısal sürecin dıĢındaki yönetsel iĢleri (büro yönetimi, bina yönetimi, yargıç ve savcılar dıĢında kalan personelin yönetimi anlamında) kapsadığı belirtilmektedir. ĠĢletme odaklı yaklaĢım olarak adlandırılan bu yaklaĢım, örgüt içi yapı ve süreçlere yönelik bakıĢ açısı ile adalet yönetiminin devlet bütünlüğü içindeki yerini algılamaya olanak vermemekle birlikte, mikro ölçekte yönetsel süreçlerin anlaĢılmasına katkıda bulunmaktadır.54 Profesyonel yönetim, performans ölçümü, sonuçlara göre yönetim, müĢteri odaklılık, toplam kalite yönetimi gibi özel sektör iĢletme yöntemlerini adliyelerde denemeye yol açması ve adliyelerin nasıl daha verimli, etkili, tutumlu hale getirilebileceğine dair yöntemler sunmasıyla yargı yönetiminde bürokrasinin azaltılmasıyla ilgili unsurları içermektedir. Ancak bu yaklaĢım yargı hizmetinin piyasa odaklı bir hizmet olarak algılanmasına yol açarak adalet yönetiminin-bu yaklaĢımda adliye yönetiminin- devlet örgütlenmesinin bütünlüğü içindeki yeri ve iĢlevinin de gözden kaçırılmasına neden olmaktadır. 53 Lesli M. Adlen,“Judicial Leadership and Cooperation with The Bar” Hukuk Kurultayı 2006 , C. 4, Ankara Barosu, Ankara, 2006, s. 260-278. 54 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.10. 156 Ġkinci yaklaĢımda adalet yönetiminin örgütsel boyutuna vurgu yapılmaktadır. organization of the judiciary olarak çevrilebilen örgüt odaklı bu yaklaĢım, mahkemelerin hem aynı adliye binası içindeki mahkemelerle, hem de üst dereceli mahkemelerle iliĢkisini göstermektedir.55 Bu yaklaĢım devlet içindeki bütün mahkemelerin konumunu, görevini, birbirinden farkını, geliĢimini bir örgütsel Ģema ile açıklamaya çalıĢmaktadır. Anayasada ve kanunlarla kurulan mahkemeler ve mahkeme olmayan ama yargı süreci dıĢında da tutulamayan kamu kurumları - Türkiye örneğinde Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Barolar Birliği, Noterler Birliği, kolluk örgütlenmesi ya da askeri yargıda önemli bir iĢlev gören Milli Savunma Bakanlığı ve hatta Genelkurmay BaĢkanlığı ve Yüksek Askeri ġura gibi kurumlar- bu yargı örgütü Ģemasına eklendiğinde, adalet yönetiminin kurumsal boyutu ortaya çıkmaktadır. Örgüt odaklı yaklaĢım, adalet yönetimi konusunda çeĢitli ülkelerdeki adalet yönetimlerini yapısal olarak karĢılaĢtırmaya da imkân sağlamaktadır. Bu yaklaĢım sadece var olan durumu ele alması sebebiyle statik bir yapıyı göstermekte, yargı örgütlenmesinin bütün yönetsel sistemle bağlantısını kurmada ve yargı süreçleriyle bu sürecin iĢleyiĢini ortaya koymada yetersiz kalmaktadır. Üçüncü ve son yaklaĢımda adalet yönetimi; yargılama, bir uyuĢmazlık ya da suçun ortaya çıkması ile yargılama sonucunda verilen kararın uygulanmasını da kapsayan yatay bir süreç olarak ele almaktadır. Süreç odaklı yaklaĢım olarak adlandırılan bu yaklaĢımda, Yargılama sürecinde yer alan çeĢitli kural, aktör ve örgütlerin tek tek çözümlendiği her konu adalet yönetimi kapsamında değerlendirilmektedir. Ülkemizde de “yargılama (usul) hukuku” alanında süreç odaklı yaklaĢımın geliĢtiği görülmektedir.56 Bir uyuĢmazlığın ortaya çıkması ile birlikte izlenecek yolun ayrıntılarını ortaya koyan, yargının iĢleyiĢ yöntemini gösteren ve bu yöntemi standartlaĢmıĢ bir yasaya dönüĢen medeni yargılama usulü, ceza yargılama usulü ve idari yargılama usulü buna örnek gösterilebilir. Ancak süreç odaklı yaklaĢım, yargılama öncesi ve sonrası aĢamaları ve örgüt çözümlemelerini kapsamamaktadır. 55 Bkz.Arslan ve Tanrıver, Yargı Örgütü Hukuku, a.g.e, s.301-302. 56 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.12. 157 Her üç yaklaĢım adalet yönetiminin nasıl ele alınacağı yönünde fikir vermekle birlikte yargı bürokrasisinin ne olduğu konusunda bir tanım vermemektedir. Ancak iĢletme, örgüt ve süreç yaklaĢımlarının ıĢığında yargı bürokrasisinin tanımı yapılabilir. Bürokrasi tanımına paralel Ģekilde yargı bürokrasisi (judicial bureaucracy ya da juritokrasi); yargı hizmeti sunan kurumların yapısını, personel sistemini, kaynaklarını ve bunların kullanılıĢ biçimini, yöntemlerini ve mevzuatını da içine alan iĢlevsel ve yapısal bir bütünü ifade etmektedir. Dolayısıyla yargı bürokrasisi kavramı; yargı organlarını ve yargısal nitelikli kurumları, yargı organları ve yargısal nitelikli kurumlarda çalıĢanları, yargılama süreçlerini, yargısal sürecin dıĢında yer alan yönetsel iĢleri kapsamaktadır. Hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözme ve karara bağlama niteliğinden dolayı yargı organı bağımsız ve tarafsız olma, Anayasa ve kanunların öngördüğü kurallar çerçevesinde adalet dağıtan ve kesin hüküm verme yetkisine sahip kurumlara(mahkemelere) sahip olma, devletin koyduğu kurallar çerçevesinde yasama ve yürütme faaliyetlerini denetleyen ve suç iĢleyen bireylere yaptırım uygulayabilme özelliklerine sahiptir. Birinci bölümde ayrıntılı olarak da açıkladığımız yargı organının kendine has bu özellikleri yargı bürokrasinin azaltılması için yapılan çalıĢmalar konusunda önem arz etmektedir. Zira yargı hizmetinin etkin hale getirilmesi yargının bağımsız ve tarafsız olmasını sağlayan bir unsur olmakla birlikte onun sine qua non‟u(olmazsa olmazı) değildir. Çünkü bir uygulama yargının hızlı iĢlemesini sağlayabilir; ancak aynı uygulama yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedeleyebilir. Bu sebeple yargı bürokrasinin azaltılması, yargı bağımsızlığının sağlamasının bir unsuru olmakla birlikte bu alanda bürokrasiyi azaltıcı her uygulama yargı bağımsızlığına hizmet etmeyebilir. Aynı Ģekilde yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayan her uygulamanın da yargı bürokrasinin azaltılmasına hizmet etmeyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Yargı bürokrasinin azaltılarak yargının etkin hale getirilmesi ve bu etkinliğin artırılması ihtiyacı ülkemizde ve dünyada gündemde olan bir konudur. Bu açıdan genel olarak yargı bürokrasinin nedenleri ve ülkemizdeki yargı bürokrasinin durumuna bakmak gerekir. 158 2. YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN NEDENLERĠ VE YARGININ Ġġ YÜKÜ 2.1 Yargı Bürokrasisinin Nedenleri Türkiye‟deki yargı bürokrasisinin nedenlerini insan kaynaklarının nicelik ve nitelik olarak yetersiz olması, fiziki ve teknolojik alt yapının yetersiz olması, yargı sisteminin kurumsal ve yapısal oluĢumundaki eksiklik ve yetersizlikler, mevzuat alt yapısındaki eksiklikler, yargılama usullerinin karmaĢıklığı ve yargılama giderlerinin yüksek olması ve diğer nedenler (bürokrasiyi azaltan reform hareketine karĢı güçlü bir direniĢin olması, yargının bağımsız ve tarafsızlığını engelleyen düzenlemelerin olması, adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması, her uyuĢmazlık için yargı yoluna giden toplumda bir uzlaĢma kültürünün bulunmaması)olmak üzere altı baĢlıkta toplamak mümkündür. 2.1.1 Ġnsan Kaynaklarının Nicelik ve Nitelik Olarak Yetersiz Olması Ekonomik ve sosyal geliĢmeler, hızlı ĢehirleĢme, nüfus artıĢı kiĢiler ile kiĢiler ve devlet arasındaki uyuĢmazlıkları çoğaltmıĢ; bu değiĢim mahkemelerdeki iĢ ve davaların her yıl büyük bir hızla artmasına neden olmuĢtur.57ĠĢ yükünün artması nedeniyle mahkemelerdeki yargı personeli yetersiz kalmakta ve dava dosyaları birikmektedir. Bu nedenle mahkemelerin bu iĢ yükünün altından kalkabilmesi için mesleki yetkinliğe sahip hâkim, savcı ve diğer yardımcı yargı personelinin sayısının arttırılması gerekmektedir. Ülkemizde de yargı bürokrasinin en önemli sebeplerinden birisi de insan kaynaklarının yetkin ve yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır. 2000‟li yılların baĢında insan kaynaklarının sayısal yeterliliği durumuna bakıldığında;58 2002 yılında yurt genelinde faaliyet gösteren 4164 mahkemede hâkim, savcı ve adalet personeli sayısında büyük sıkıntı yaĢanmaktadır. Yargı organları personel bulamamakta hatta kimi zaman diğer devlet kurumlarından personel istemektedir. Mahkemelerde psikolog, pedagog, sosyal çalıĢmacı gibi uzman personel ya hiç bulunmamakta ya da oldukça az sayıda personel bulunmaktadır. 57 Celal Oymak, “2000‟e 1 Kala Türk Yargı Sistemimiz, Yargıda ve Yargılamada Toplam Kalite”, Sayıştay Dergisi Özel Sayı (30), Ankara,1998, s. 10. 58 Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, Ankara:2010, s.22. 159 Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonunun (CEPEJ) hazırlamıĢ olduğu istatistikler bu alanda ülkemizin durumu ortaya çıkmaktadır. Tablo-5:2008 yılında 100.000 KiĢi BaĢına Mahkemelerde ÇalıĢan Hâkimlerin Sayısı59 59 Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri (2008 Verileriyle) Adaletin Etkililiği ve Kalitesi, Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ),Çeviri: Adalet Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara: 2010, s.131. 160 Tablo-6: 2008 yılında 100.000 KiĢi baĢına Savcı Sayısı60 Mahkemelerde görev yapan hâkimlerin sayısı ülkelere ve adli sistemlere göre oldukça değiĢiklik göstermekle birlikte kiĢi baĢına mahkemelerde çalıĢan hâkimlerin Avrupa‟daki ortalaması 20,6 hâkimdir. Ülkemizde ise bu oran 10,1 hâkimdir. Dolayısıyla ülkemizde kiĢi baĢına düĢen hâkim oranı düĢük kalmaktadır. Ülkemizdeki kiĢi baĢına düĢen savcı oranı ise 5,9‟dur. Artan nüfus, hızlı kentleĢme ile ekonomik ve sosyal geliĢmeler sonucunda davalar artmaktadır. Bu artıĢa uygun olarak gerek hâkim ve savcı gerekse de diğer yardımcı yargı personel sayısının arttırılması gerekir. Artan dava sayısına rağmen personel sayısının yeterince arttırılamaması yargı iĢlemlerinin yavaĢlamasına neden olmuĢtur. 60 Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.201. 161 2011 yılı itibariyle toplam 7604 hâkim ve 4443 savcı görev yapmaktadır. Hâkim ve savcı sayılarına iliĢkin ayrıntılı tablo aĢağıda yer almaktadır.61 Tablo-7: 2011 Yılı Hâkim Ve Savcı Sayısı ADLİ YARGI HÂKİM SAYISI SAVCI SAYISI TOPLAM BAY 3473 YÜZDE (%) 63,3 BAYAN 2014 YÜZDE (%) 36,7 İDARİ YARGI 3873 7346 BAY 92,5 75,9 YÜZDE (%) 314 2328 BAYAN 7,5 24,1 YÜZDE (%) HÂKİM SAYISI 728 81,3 167 18,7 YARGITAY ÜYE SAYISI TETKİK HÂKİMİ SAYISI SAVCI SAYISI TOPLAM DANIŞTAY ÜYE SAYISI TETKİK HÂKİMİ SAYISI SAVCI SAYISI TOPLAM ANAYASA MAHKEMESİ RAPORTÖR SAYISI (HÂKİM KÖKENLİ) TÜRKİYE ÜLKE GENELİ HÂKİM SAYISI SAVCI SAYISI TOPLAM BAY 317 406 162 885 BAY 116 158 38 312 BAY YÜZDE (%) 85,0 65,1 86,6 74,7 YÜZDE (%) 75,3 60,5 54,3 64,3 YÜZDE (%) BAYAN 56 218 25 299 BAYAN 38 103 32 173 BAYAN YÜZDE (%) 15,0 34,9 13,4 25,3 YÜZDE (%) 24,7 39,5 45,7 35,7 YÜZDE (%) 18 78,3 5 21,7 BAY YÜZDE (%) BAYAN YÜZDE (%) 5046 4073 9119 66,4 91,7 75,7 2558 370 2928 33,6 8,3 24,3 Yargı personelinin sadece sayısının arttırılması bu alandaki tıkanıklıkları giderici bir özelliğe sahip değildir. Aynı zamanda yargı personelinin nitelikli ve yetkin olması da yargı bürokrasinin engellenmesi açısından önem taĢımaktadır. KüreselleĢen dünyada toplum yapısında meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel geliĢmelere paralel olarak ortaya çıkan sorunlar ve uyuĢmazlıklar giderek karmaĢıklaĢmakta ve bu sorun ve uyuĢmazlıkların çözümü belirli bir uzmanlık ve yetkinlik gerekmektedir. Bu nedenle insan kaynakları bakımından sadece personel sayısını arttırmak bürokrasiyi çözmek yerine onu daha çok arttıracak ve yargı sistemini daha çok hantallaĢtıracaktır. Buna karĢın personel sayısının hem nicelik hem de nitelik olarak arttırılması karmaĢık 61 <http://www.hsyk.gov.tr/dosyalar/istatistikler/24-10-2011-istatistikler.pdf>(12.12.2011) 162 olan davaların mesleki yeterliliğe sahip yetkin hâkim ve savcılarca ele alınmasını sağlayacak ve davalar daha hızlı sonuçlanacaktır. 2000‟li yılların baĢında insan kaynaklarının mesleki yetkinlik durumuna bakıldığında;62 Yargı alanındaki eğitim çalıĢmaları oldukça sınırlı ve az olmakla birlikte Türkiye Adalet Akademisi henüz kurulmamıĢtır. Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezinde sınırlı imkânlarla eğitim alabilmektedir. Hizmet içi eğitim çalıĢmaları oldukça sınırlıdır. Hâkim ve savcılar için yabancı dil, yüksek lisans ve doktora çalıĢmaları yok denecek seviyede bulunmaktadır. Ülkemiz hâkim ve savcılara verilen zorunlu eğitim türleri sadece baĢlangıç eğitimi ve genel hizmet içi eğitimdir. Ancak bu eğitimler tek baĢlarına yeterli değildir. Yeterli düzeyde eğitim almadan göreve baĢlayan hâkim ve savcıların yaptıkları yanlıĢlıklar davaların uzamasına sebep olabilmektedir. Özellikle AB uyum süreci, ticaretin artması ve ekonominin geliĢmesi önceki dönemlerde uzmanlık gerektirmeyen bazı alanların giderek özel uzmanlık gerektiren alanlara dönüĢtürmüĢtür. Özellikle hâkim ve savcılar olmak üzere diğer yargı personelleri AB yasalarına uyum, insan hakları alanındaki geliĢmeler ve AB ve uluslararası ticaret alanlarındaki geliĢmeleri takip etmeli ve kendilerini sürekli geliĢtirmeleri gerekmektedir. Ancak yargı personelimiz iĢ yükü nedeniyle kendilerini mesleki olarak geliĢtirecek bu geliĢmeleri, hukuksal metinleri ve içtihatları takip edecek zamanı bulamamaktadır.63 CEPEJ‟in yaptığı araĢtırmalarda ülkemizin uzmanlaĢma gerektiren adli görevlere yönelik hizmet içi eğitim ve mahkemelerle ilgili yönetim görevlerine yönelik hizmet içi eğitim vermediğini doğrulamaktadır. Bu eğitimlerinde zorunlu eğitim sistemine eklenmesi, hâkim ve savcıların, meslekleriyle ilgili yetkinliğe eriĢmesinde önemli bir rol oynayacaktır. 62 Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s.23. 63 Celal Oymak, a.g.m., s. 10. 163 Tablo-8: Hâkim ve Savcılara Verilen Zorunlu Eğitim Türleri64 Ülkeler Avrupa Komisyonuna Üye Ülkeler (Hakimler) Türkiye (Hakimler) Avrupa Komisyonuna Üye Ülkeler (Savcılar) Türkiye (Savcılar) BaĢlangıç Eğitimi Veren Ülke Sayısı Genel Hizmet Ġçi Eğitimi Veren Ülke Sayısı UzmanlaĢma Gerektiren Adli Görevlere Yönelik Hizmet Ġçi Eğitim Veren Ülke Sayısı Mahkemelerle Ġlgili Yönetim Görevlerine Yönelik Hizmet Ġçi Eğitim Veren Ülke Sayısı Mahkemede Bilgisayar Ġmkânlarının Kullanılmasına Yönelik Hizmet Ġçi Eğitim Veren Ülke Sayısı 40 30 24 12 21 + + _ _ + 38 30 23 15 18 + + _ _ + Yargı sisteminin temel personeli olan hâkim ve savcıların yanı sıra yargı profesyoneli olan avukatlarda yargıda bürokrasisinin artmasına neden olabilmektedir. Avukatlık stajından sonra bir sınav olmadığı için bilgili avukatlar yanında mesleki yeterliliğe sahip olmayan kiĢilerde avukat olabilmektedir.65 Bu duruma ek olarak, avukatların çoğu zaman haksız olduklarını bildikleri davaları da sonuna kadar ısrarla takip etmektedir.66 Bu durumda dava sayısının artmasına ve davaların uzamasına neden olmaktadır. Bunun için yasal olarak köklü düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca ülkemizde mahkemelerde çalıĢan yardımcı adalet personeli gerek nitelik gerekse de nicelik açısından yetersizdir.67 Mahkemelerde tutanak, iletiĢim, yazıĢma ve arĢivleme gibi pek çok ihtiyaçlarını yargılama kararlarına katılmayan yardımcı personel tarafından karĢılamaktadır. Bu yardımcı personel iyi yetiĢmediği ve yeterli sayıda olmadığı takdirde mahkemelerin görevlerini tam olarak yerine getirmeleri zor 64 Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.220-223. 65 Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, Ankara:1994, s.89. 66 Baki Kuru, “Davaların Uzamasının Sebepleri”, AÜHF Mezunları Dergisi(1. Genel Kurul Çalışmaları),Ankara, 1970, s.37. 67 Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, a.g.e, s.66. 164 olacaktır.68 Dolayısıyla mahkemelerde nitelikli yardımcı personelle donatılması halinde yargılama hızlanacaktır. 2.1.2 Fiziki ve Teknolojik Alt Yapının Yetersiz Olması Topluma adalet dağıtan mahkemelerin bu iĢlevlerini uygun bir Ģekilde yerine getirebileceği yerlere ihtiyacı vardır. Bu yerler ise adalet saraylarıdır. Burada hâkim ve savcının çalıĢtığı yer, duruĢma salonlarının bulunduğu bina donanımı önem arz etmektedir. Hâkim ve savcıların çalıĢtığı yerlerin, davaların daha iyi çözümlenmesi için yeterli fiziki imkâna sahip olması gerekir. Bu fiziki imkanlar sağlanmadığında hakim ve savcılar iĢlerine yoğunlaĢamamakta ve arzu ettikleri derecede nitelikli iĢ üretememektedirler. Adalet binalarının dağınık, birbirinden bağımsız ve yetersiz olması davaların kısa sürede çözülmesini engellemektedir. Ayrıca adliye binalarında eskimiĢ ve iĢlevini yitirmiĢ araçlarla çalıĢılması ve teknoloji noksanlığı iĢleri aksatmakta, duruĢmalar gecikmektedir.69 Bina ve araç-gereç konuları yargı sisteminin yavaĢ olması ve etkin olamayıĢında önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle ülkemizin birçok noktasında hükümet konaklarının bir bölümü adliye olarak kullanılmaktadır. Bu durum nüfusu milyonlarla ifade edilen büyük Ģehirlerimizde de farklı değildir.70 2000‟li yılların baĢında fiziki ve teknolojik alt yapı durumuna bakıldığında;71 Adliyelerde hizmetler hükümet konaklarının bodrum katlarında ve kiralık binalarda sürdürülmekteydi. Adliyelerin toplam kapalı alanı 569. 000 m2 idi. Diğer devlet kurumlarında bilgisayarlar bulunuyorken, adliyelerde çok az sayıda bilgisayar bulunuyordu. Adliyelerde hizmetler daktilolarla yerine getirilmekteydi. Bazı kararlar, seçim evraklarının arka sayfalarına yazılıyordu. 68 Kemal Aytekin, Türk Yargı Örgütü Sorunları Ve Çözüm Önerileri, Yükek Lisans Tezi, TODAĠE, Ankara, 2000, s.105. 69 Serkan Odaman & Pınar Süral Özer, Türk Yargı Sisteminde Toplam Kalite Yönetimi, < http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/hukuk%20fak%C3%BCltesi/serkanodaman-turk-yargi.pdf>, s.5, (05.01.2012) 70 M. Nihat Ömeroğlu, Adalet Organlarının Sorunları, Yargıtay Dergisi, Ankara,1977, s.27-38. 71 Adalet Bakanlığı , Yargıda Reformun Neresindeyiz , a.g.e., s.23. 165 Adliyelerde her alanda ödenek sıkıntısı çekiliyordu. Adliyelerin hizmet araçları ve mefruĢatı son derece yetersiz ve sunulan hizmetin itibarına uygun değildi. Genel bütçeden adalet hizmetlerine ayrılan pay oldukça düĢüktü. Bütçe yetersizliği nedeniyle adli teĢkilatı kurulan 10 yerde ve faaliyeti yasal olarak gerektiği halde 76 yerde adli teĢkilat kurulamıyordu.72 Pul parası bulunamadığından dosyalar postaya verilemiyordu. Yüksek mahkemeler yetersiz binalarda hizmetlerini sürdürmekteydi. Adli tıp hizmetleri ülke genelinde yaygın değildi. Adli tıp hizmetleri yetersiz binalarda yerine getirilmeye çalıĢılıyordu. Personel sayısı ve çeĢitliliği yetersizdi. Adli tıp hizmetlerindeki Laboratuvar imkânları yetersizdi. Uluslararası kuruluĢlar tarafından akredite edilmiĢ laboratuvarları bulunmuyordu. Ekonomik ve sosyal alanlardaki geliĢmeler, nüfus artıĢı gibi olgular sonucunda oluĢan iĢ yükü büyük adliyeler yapılmasını zorunlu kılmıĢtır. Büyük adalet saraylarının yönetiminin profesyonelce yapılması adalet hizmetlerinin yürütülmesinde etkinlik ve verimlilik sağlayacaktır.73Ayrıca yargı hizmetlerinde bilgisayarlaĢma, elektronik imzaya geçiĢ ve diğer araç-gereç ve bina yapımı için yargı hizmetlerine ayrılan bütçenin arttırılması gerekmektedir. Adalet Bakanlığına ayrılan bütçeden, mahkemeler bu tür alt yapı eksikliklerini gidermektedir. Bu nedenle Adalet Bakanlığının bütçe ve mali olanaklarının arttırılması gerekmektedir. Yetersiz mali olanaklar nedeniyle bina yapımı, araç-gereç alımı ve bilgisayarlaĢma sağlanamamaktadır. Bu yüzden yargı hizmetleri yavaĢlamaktadır. AĢağıdaki Avrupa ülkeleriyle karĢılaĢtırmalı olarak yargıya ayrılan bütçe ve yargıdan elde edilen gelir miktarları tablosu bize bu konuda bilgi vermektedir. Dolayısıyla bu tür fiziki ve teknolojik alt yapı eksikliklerinin giderilmesi için yargı hizmetlerine ayrılan bütçenin arttırılması gerekmektedir. 72 < http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=88100>(09.09.2003) 73 Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, Ankara:2009, s.29. 166 Tablo-9: 2008 Yılında Yargıya Ayrılan Bütçe ve Yargıdan Elde Edilen Gelir Miktarları(Euro)74 1 2 3 4 5 6 7 8 Ülkeler Yargıya Ayrılan Toplam Bütçe Türkiye Fransa Almanya Ġtalya Ġngiltere Hollanda Ġspanya Avusturya 522.486.876* 3.350.000.000 8.731.000.000 2.751.910.175 1.504.095.309 774.368.000 2.983.492.000 572.013.000 Yargı Harçları ve Vergilerinden Elde Edilen Gelir 279.094.188 Bilgi yok 3.977.000.000 229.284.156 671.000.000 170.237.000 Bilgi yok 614.000.000 Yargıdan elde Edilen Gelirin Yargı Bütçesine Oranı % 53,4 Bilgi yok % 45,6 % 8,3 % 44,6 %22 Bilgi yok % 107,3 * Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye Adalet Akademisi bütçesi dâhil Tablo-9 göz önüne alındığında yargıya ayrılan toplam bütçe diğer ülkelere göre düĢük kalmaktadır. Ancak yargıdan elde edilen gelirin yargı bütçesine oranı Avusturya‟dan sonra en yüksek orana sahiptir. Tablo-10: Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarı(2006-2012) Yıllar 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Merkezi Yönetim Bütçesine Ayrılan Toplam Ödenek Miktarı(TL) A Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarı*(TL) B 182.610.338.251 215.059.364.459 218.284.732.372 276.088.760.474 301.656.587.292 335.149.875.830 377.666.625.921 1.900.553.000 3.010.278.970 3.042.621.350 3.640.051.479 4.072.477.610 5.210.477.500 5.618.064.130 Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarındaki DeğiĢim Oranı (%) 100 158 160 191 214 274 295 Merkezi Yönetim Bütçesinden Yargı Hizmetlerine Ayrılan Pay B/A x 100 1,04 1,39 1,39 1,32 1,35 1,55 1,48 *Adalet Bakanlığı, Mahkemeler, Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, HSYK ve SayıĢtay bütçesi dâhildir. 74 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), a.g.e , s.52. 167 Grafik-1: Merkezi Yönetim Bütçesinden Yargı Hizmetlerine Ayrılan Pay(%) 2 1,5 1 0,5 0 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Tablo-10‟da merkezi yönetim bütçesine ayrılan toplam ödenek miktarına paralel olarak yargı hizmetine ayrılan toplam ödenek miktarı 2012 yılı itibariyle %295 oranında artıĢ göstermiĢtir. Bu artıĢ oranında temel etkenin yargı reformunun bir sonucu olduğu söylenebilir. Ancak Grafik-1 ile tablo-9 ve 10‟u birlikte değerlendirilmesi anlamlı bir sonuç verecektir. Merkezi yönetim bütçesinden yargı hizmetine ayrılan pay oranında 2006-2012 yılları ortalaması %1,36 olduğu görülmektedir. GeliĢmiĢ ülkelerde bu oran %2 civarındadır. Tablolar Grafik-1 ile birlikte değerlendirildiğinde dikkate alındığında artıĢın bir kısmının nominal olduğu söylenebilir. Bu nedenle göstergeler merkezi yönetim bütçesinden yargı hizmetlerine ayrılan payın yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Yargılamanın hızlı bir Ģekilde sürdürülerek sonuçlandırılabilmesi için yapılacak harcamalara ait bütçe ödeneklerinin de zamanında verilmesi ve yeteri kadar olması zorunludur. Yargı için ayrılan ödenekler yetersiz kaldığından, cari harcamaların karĢılanmasında çok büyük sıkıntılarla karĢılaĢılmaktadır. Yeterli ödeneklerin ayrılmaması, bu ödeneklerin zamanında serbest bırakılmaması yargı hizmetlerinin yavaĢ iĢlemesine sebep olmakta ve bu durum adli yargılanma hakkını zedeleyebilmektedir. Nitekim AĠHM sadece yargılama sürecinin çok uzun sürme halini bile sözleĢmedeki adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirebilmekte ve ülkemizi tazminata mahkûm edebilmektedir.75 75 Ġsmail Zararsız, Türk Yargı Sisteminin Temel Sorunları ve Yeniden Yapılanmasında Bir Aşama: „Yargının Otomasyonu‟, Dönem Projesi, TODAĠE, Ankara, 2004, s.122. 168 Adalet iĢlerinde bilirkiĢilik yapan ve davaların çözümlenmesinde etkili olan adli tıp kurumlarının fiziki ve teknolojik alt yapısının eksikliklerinin giderilmesi de yargı bürokrasinin azaltılması açısından önemlidir. Davalarda teknik bilgi ve beceri gerektiren belli konularda bilirkiĢi raporu veya adli tıp raporlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yargılamanın gecikmesini önlemek için bu raporların kısa sürede Mahkemeye ulaĢması gerekmektedir. Bu raporların zamanında mahkemelere ulaĢmaması veya bunların taraflı ve hatalı olması yargılama sürecini geciktirmektedir. Bu nedenle ülkemizde mahkemelerde davaların çözümlenmesinde önemli rol oynayan Adli Tıp Kurumu gerek fiziki ve teknolojik alt yapı olarak gerekse de kurumsal olarak yeniden düzenlenmelidir.76 2.1.3 Yargı Sisteminin Kurumsal ve Yapısal OluĢumdaki Eksiklik ve Yetersizlikler Yargı sisteminin yapısal planlanmasındaki eksiklik ve yetersizliklerde yargıda bürokrasiyi artıran önemli unsurlardan biridir. Adaletin etkinliğini artırmak için sadece mahkemeleri ve dava yolunu esas alarak çalıĢma yapmak yeterli değildir. Yapısal olarak; uyuĢmazlıkları yargıya intikalinden önce veya sonra çözebilecek alternatif yöntemlerinin geliĢtirilmesi gerekmektedir. UyuĢmazlıkların alternatif usullerle çözümü kadar, daha oluĢmadan önlenmesi de büyük önem taĢımaktadır. Bu nedenle hukuksal konulara iliĢkin toplumsal bilincin artırılmasının yararlı olacağı düĢünülmektedir. Hukukun içselleĢtirilip özümsenmesi, bireylerin birbirlerinin haklarına saygı duymasını da sağlayacaktır. Hukuk kültürünün artmasıyla, hukuksal prosedürler hakkında bilgi sahibi olan birey, bazı uyuĢmazlıklar çıkmadan önleyebilecektir. Bu sayede yargı sistemindeki aĢırı iĢ yükü ve yığılma, bir nebze de olsa azaltılabilecektir. Yargı sisteminde mahkemelerin karıĢık ve dağınık bir Ģekilde teĢkilatlanarak görev yapması; temyiz, istinaf ve itiraz gibi kanun yollarındaki eksiklikler, mahkemelerde bilirkiĢilik ve tercümanlığın günümüz Ģartlarının gerisinde kalması, hâkim ve savcıların adliyelerde idari ve mali sorumluluklarının fazla oluĢu, adliyelerde yargılama faaliyeti dıĢında bulunan ama yargılama faaliyetini etkileyen iĢ ve hizmetlerin standartlarının bulunmayıĢı yapısal eksiklik ve yetersizlikler için örnek 76 T.C. CumhurbaĢkanlığı , 01.07.2010 tarih ve 2010/12 sayılı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı‟nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Hakkında Devlet Denetleme Kurulu Raporu, Ankara:2010, s.9-10. 169 gösterilebilir. Ülkemizde bu yapısal eksiklik ve yetersizlikler yargı bürokrasinin artmasına neden olmuĢtur. 2000‟li yılların baĢında yargı sisteminin yapısal durumuna bakıldığında;77 Devlet Güvenlik Mahkemeleri yargılama yapmaya devam ediyordu. AĠHM ihlal kararları oldukça yoğundu. Siviller askeri mahkemelerde yargılanıyordu. Çocuk adalet sistemi oluĢturulmamıĢtı. Sanıktan delile gidilmesi esası uygulanıyordu. GeliĢen dünyanın kabul ettiği koruma tedbirleri, denetimli serbestlik gibi müesseseler bulunmuyordu. Ġstinaf mahkemelerinin kurulmasının gerektiği hemen hemen bütün kesimlerce dile getiriliyordu. Ancak istinaf mahkemelerinin kurulması yönünde herhangi bir çalıĢma söz konusu değildi. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliĢtirilmesi bağlamında HSYK‟ya iliĢkin reform yapılmamıĢtı. Bir ülkede yargının etkin, hızlı ve verimli iĢleyebilmesi sadece insan kaynakları, fiziki ve teknolojik alt yapının eksikliklerinin giderilmesi yeterli değil; aynı zamanda ülkenin yargı sisteminin de yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 2.1.4 Mevzuat Alt Yapısındaki Eksiklikler Bir ülkede yürürlükte bulunan kanun, tüzük ve yönetmeliklerin tümü veya Anayasa ve kanunların yetkili kıldığı otoriteler tarafından çıkarılan objektif, bağlayıcı ve yürürlükte bulunan yazılı kurallar bütünü olarak tanımlanan mevzuat78 alt yapısındaki eksikliklerde günümüzde yargı bürokrasisinin artmasına neden olmaktadır. Cumhuriyetten bu yana binlerce kanun, kanun hükmünde kararname, uluslararası anlaĢma, tüzük, yönetmelik, genelge ve tebliğler yürürlüktedir. Dönemin ilk yıllarında koyulan birçok yasa çağın gerisinde kalmıĢtır. Ayrıca yürüklükteki bazı yasalar sadece sıradan vatandaĢlar, uygulayıcılar ve hatta alanında uzmanlaĢmıĢ kiĢilerin bile 77 Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e., s.29-32. 78 Birol Özdemir, “Mevzuatı Muhafazadan Mevzuat Yönetimine”, Yasama Dergisi, S.15, TBMM, Ankara, 2010, s.50. 170 anlayamayacağı düzeyde karıĢıktır ve açıklıktan uzaktır. Bu kanunların hukuk dillerinin çağımız yurttaĢlarının anlayabileceği Ģekilde sadeleĢtirilmesi gerekmektedir. Bu açıdan 2000‟li yılların baĢında yargı sistemimizdeki mevzuat alt yapısı;79 Güncelliğini kaybeden temel kanunlar yürürlükteydi. 1982 Anayasasında hukuk devletini güçlendirecek ve yargı hizmetlerini hızlandıracak kapsamlı değiĢiklikler yapılamamıĢtı. Tablo-11: Yıllık Çıkarılan Kanun Sayısı(2000-2010) YILLAR KANUN SAYISI* 2000 116 2001 110 2002 44 2003 258 2004 247 2005 165 2006 124 2007 155 2008 103 2009 116 2010 151 * Uygun bulma kanunları ve kanun değiĢiklikleri de bu sayıya dâhildir. Mevzuat bilgi sisteminde yapılan taramaya göre 1923-2011 yılı arasında çıkan ve Ģu an yürürlükte olan toplam kanun sayısı 800, kanun hükmünde kararname sayısı 96, tüzük sayısı 153, yönetmelik sayısı 5695, tebliğ sayısı 2293‟tür. Yargıyı yavaĢlatan, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan çeliĢkili ve birbirine aykırı olan yasa kurallarının yürürlükten kaldırılması geliĢen toplumla birlikte değiĢen yasaların bireye ve topluma güven veren ve denge sağlayan mevzuatların oluĢturulması bürokrasinin azaltılması açısından önemlidir. 79 Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s. 32. 171 Hukuka güveni sarsan, kanun yapma tekniğine uygun olmayan düzenlemeler mevzuattan ayıklanarak giderilmelidir. Ayrıca kanunların Anayasaya aykırılıkları üzerinde durulduğu kadar, yönetmelik ve diğer düzenleyici iĢlemlerin de kanunlara aykırılıkları üzerinde durulması önem taĢıyan diğer bir unsurdur.80 Bir alanı genel olarak düzenleyen sadece bir kanun veya kanun hükmünde kararname olmalıdır. Bir alanı düzenleyen çok fazla kanun olması yargı denetimini zorlaĢtırmakta ve dava süreçlerinin uzamasına neden olmaktadır. 2.1.5 Yargılama Usullerinin KarmaĢıklığı ve Yargılama Giderlerinin Yüksek Olması Bütün hukuk sistemleri, usul hukukunun temel ilkelerine dayanır. Talep sahipleri (davacılar) dava sürecini baĢlatırken, taleplerinin dayanağı olan maddî vakıaları (dava sebebini) açıklamak zorundadırlar. Davalılar, talep sahiplerinin iddialarını kabul veya inkâr ederek davaya cevap verirler. Bu yolla, taraflar arasında uyuĢmazlık konusu olan hususlar tespit edilmiĢ olur. Delillerin toplanmasına ve sunulmasına iliĢkin temel usullerde farklılık olmasına rağmen, temel yargılama usulü fazla karmaĢık değildir. Bu usul, mahkemenin tanıklardan, dava dosyasındaki belgelerden, bilirkiĢilerden ve taraflardan gerekli bilgiyi elde etmesine iliĢkin bazı yöntemlerden oluĢur.81Üzerinde araĢtırma yapılan hukuk usulü kanunlarının temel yapısının basitliğine rağmen, çoğu sistemde hukuk yargılaması tarafları sıkıntıya sokacak ölçüde karmaĢık ve uzundur.82 Yargılama usullerinin karmaĢıklığının nedeni ne olursa olsun bu durum, yüksek yargılama giderlerinin ve davaların uzamasının temel nedenlerinden biridir.83 Dava yolunun kullanılma yöntemi ve yargılama giderleri; verimliliği, dava yoluna baĢvurmayı engelleyen ve dava yolunun uzun sürmesi neden olan önemli bir faktördür. Bugün Avrupa Konseyi ülkelerinin çoğunda ve Türkiye‟de yargılama usulleri oldukça karmaĢıktır. 80 Selçuk YaĢar, Yargı Reformu Gerçekleşmeli, Ġzmir:1997, s.34. 81 Meral Sungur- Özkan Tekin , “Yargılamanın Gecikmesi ve Hızlanmasında Avukatların Rolü”, Yargı Reformu 2000 Sempozyumu, Ġzmir, 2000, s. 137-150. 82 Mustafa Özbek, “Avrupa Konseyine Adalet Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Ġçin Öngörülen Tedbirler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 55, S.1, Ankara, 2006, s.215. 83 Adrıan A.S. Zuckerman, “Reforming Civil Justice Systems: Trends Ġn Ġndustrial Countries”, The World Bank Notes 2000/46, Washington, 2000, s. 2. 172 Ülkemizde yargılamada Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ġdari Yargılama Usulü Kanunu, Vergi Usulü Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Askeri Mahkemeler KuruluĢu ve Yargılama Usulü Kanunu, Disiplin Mahkemeleri KuruluĢu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun, Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ve Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun kullanılan baĢlıca usul kanunlarıdır. Bu usul kanunlarının yanı sıra özel(ihtisas)mahkemelerinin de kendine özgü yargılama usulleri bulunmaktadır. Ayrıca davaların uzamasının sebepleri sadece usul kuralları değildir. Bu usul kanunları dıĢında diğer kanunlarda davaları uzatıcı hükümler yer almaktadır.84 Dolayısıyla bu kanunların yeniden düzenlenmesi yargıdaki iĢ yükünü azaltacaktır. Usul kanunlarının yanı sıra ülkelerin icra ve iflas usullerinin düzenlendiği icra ve iflas kanunları ve bu kanunların uygulanmasından kaynaklanan bürokrasi de yargının yavaĢ iĢlemesine sebep olabilmektedir. CEPEJ‟in icra prosedürlerine iliĢkin Ģikâyetlere yönelik olarak yaptığı araĢtırmada bu alanda hem ülkemizde hem de Konsey üyesi ülkelerde birinci sırada üye ülkelerdeki (36 ülke) temel Ģikâyet konusu icra prosedürlerinin aĢırı uzunluğudur. Ġkinci önemli Ģikâyet konusu ise icra prosedürlerinin aĢırı maliyetli olmasıdır (21 ülke). 17 ülke ise hiç icra olmamasının ciddi bir sorun olduğunu dile getirmiĢtir. 84 Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, a.g.e, s.88. 173 Tablo-12: Ġcra Prosedürlerine ĠliĢkin ġikâyetlerin Nedenleri (2008)85 Sıra No 1. AĢırı uzunluk 78,3 Türkiye’nin Yer aldığı ġikâyet Nedeni + 2. AĢırı maliyet 45,7 - 20 3. Hiç icra yok 39,1 - 18 4. YasadıĢı uygulamalar 26,1 - 13 5. Bilgi eksikliği 15,2 - 8 6. Denetim yetersizliği 15,2 - 8 7. Kamu mercileri aleyhine mahkeme kararlarının icra edilememesi Diğer sebepler 10,9 - 5 10,9 + 5 8. ġikâyet Nedenleri ġikâyet Oranı(%) ġikâyetin Olduğu Toplam Ülke Sayısı 37 Usul Hukukunda yargılama giderleri davanın açılmasından, dava sonucunda verilen kararın kesinleĢmesine kadar çeĢitli aĢamalarda ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla yargılamanın her aĢamasında davanın taraflarınca yapılması gerekli giderler söz konusu olabilmektedir.86 Yargılama giderleri genel olarak, yargısal bir faaliyetin yürütülebilmesi için ödenmesi gereken ve bu sebeple ortaya çıkan giderlerdir.87 Ülkemizde yargılama giderleri, harçlar ve diğer yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden oluĢmaktadır. Yargılama harçları baĢvurma harcı, karar ve ilam harcı (nispi veya maktu olabilmektedir.), celse harcı ile diğer yargı harçlarından (suret harçları, muhafaza harçları, defter tutma harçları, miras iĢlerine ait harçlar ve vasiyetname tanzimine ait harçlar ) oluĢmaktadır. Harçlar dıĢındaki yargı giderleri, vekâlet ücreti ile bilirkiĢi, tanık, keĢif, tebligat vb. iĢlemlerden faydalanmak için yapılan diğer yargılama giderlerinden oluĢmaktadır. CEPEJ‟in genel yetkili ilk derece mahkemesinde bir iĢlem baĢlatmak için genel mahkeme harç ve masraf Ģartlarına yönelik yaptığı araĢtırmada 85 Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e., s.284. 86 Erdem Ersoy, Usule İlişkin Nihai Kararlarda Yargılama Giderleri (Tezsiz Yüksek Lisans Dönem Projesi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008,s.48. 87 Hakan Pekcanıtez- Oğuz Atalay- Muhammed Özekes, Medeni Usul Hukuku, Ankara:2005, s.554. 174 Türkiye‟de dahil olmak üzere 42 ülkede taraflar cezai olmayan bir hukuk davası açmak için mahkeme vergisi ya da harcı ödemek zorundadırlar. Hatta bazı ülkelerde(Belçika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Portekiz, Sırbistan, Ġsviçre, BK-Kuzey Ġrlanda) belirli ceza davaları için de mahkeme vergisi ya da harcı ödenmesi zorunludur. Sadece 5 ülkede(Fransa, Ġzlanda, Lüksemburg, Monako ve Ġspanya) bütün mahkemelere eriĢim ücretsizdir. Fransa ve Monako‟da sadece özel bir Ģikâyet olması halinde ceza davalarında harç (Ģikâyet davası açma teminatı) ödemek gereklidir. Ayrıca ülkemizde mahkemeler tarafından gereksiz yere bilirkiĢi incelemesi yaptırılması veya birlikte yapılacak iĢlemlerin ayrı ayrı zamanlarda yaptırılması adaletin hızlı iĢlemesini geciktirdiği gibi tarafların ödeyeceği yargılama masraflarını arttırmaktadır.88 Tablo-13: Genel Yetkili Ġlk Derece Mahkemesinde Bir ĠĢlem BaĢlatmak Ġçin Genel Mahkeme Harç Ve Masraf ġartları89 88 Kemal Aytekin, a.g.e, s.116. 89 Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.69. 175 Yargılama hizmetinden yararlanmak isteyen bir kimse miktarı önceden belli olan harcı ödemek zorundadır. Buna karĢılık yargılama giderlerinden bazılarının yapılması ilgili kimsenin iradesine bağlı iken, (keĢif yapılmasını istemek) bazılarının yapılmasında zorunluluk vardır (ör. tebligat gideri). Ayrıca söz konusu giderlerin kaç defa yapılacağı önceden belli olmadığından, miktarı da önceden tam olarak belli değildir.90 Yargı iĢlemlerinin masrafları sadece hukuki temsil, hukuki görüĢ ya da mahkeme harcı/vergisi ile bağlantılı masraflardan ibaret değildir; kaybeden tarafın ödemesinin gerekli olduğu masraflar da buna dâhildir. Bu masraflar arasında noter tebligatı, ihtar, ihbarname masrafları, neden olunan zarara iliĢkin masraflar ya da davanın kazanan tarafınca ödenen tüm mahkeme harçları sayılabilir. Bu giderlerin/masrafların ödemesindeki eksiklikler ve giderlerin/masrafların yüksekliği hem yargıda hak aramasını engellemekte hem de yargılama sürecini uzatmaktadır. 2.1.6 Diğer Nedenler Hukukçuların ve yargı görevlilerinin, kendilerinin ekonomik menfaatlerini tehdit eden ve bürokrasiyi azaltan reform hareketine karĢı güçlü bir direniĢin olması, yargının bağımsız ve tarafsızlığını engelleyen düzenlemelerin olması, adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması ve her uyuĢmazlık için yargı yoluna giden toplumda bir uzlaĢma kültürünün bulunmaması yargıda bürokrasiye neden olan diğer sebepler arasında gösterilebilir.91Yargıda bürokrasiyi azaltmak amacıyla yapılan düzenlemeler bu alanda faaliyet gösteren baĢta hâkimler, savcılar, avukatlar, noterler, arzuhalciler vb tarafından yavaĢlatılabilmekte veya engellenebilmektedir. Bu durum ülkemizde de yargı alanında reformun gecikmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak görülmektedir.92 Yargının etkin ve verimli iĢlemesinin önünde, yargının bağımsız ve tarafsızlığını engelleyen düzenlemeler bulunabilir. Bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirilmiĢ bir yargı sistemi yargılama sürecini etkin hale getirebilir. Ancak yukarıda yargı bürokrasisi kavramı bölümünde de belirtildiği gibi yargı bürokrasinin azaltılması, yargı 90 Celal Öztürk, “Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler”, Adalet Dergisi, Ankara, 1945, s.1180. 91 Mustafa Özbek, a.g.m., s.216. 92 Bkz Vedat Ahsen CoĢar, “Yargı Reformu Stratejisi Belgesi Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi, S.2, Ankara, 2008, s.12-19. 176 bağımsızlığının sağlamasının bir unsuru olmakla birlikte bu alanda bürokrasiyi azaltıcı her uygulama yargı bağımsızlığına hizmet etmeyebilir. Aynı Ģekilde yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayan her uygulamanın da yargı bürokrasinin azaltılmasına hizmet etmeyeceği göz önünde bulundurulması gerekir. Örneğin ülkemizde yargıda tarafsızlığın geliĢtirilmesi için kiĢisel verilerin korunması kaydıyla yüksek mahkeme kararlarına eriĢimin kolaylaĢtırılması ve internetten yayınlanması; içtihat birliğinin daha iyi sağlanabilmesi, hâkim, savcı ve avukatlar ile bilim adamlarının yüksek mahkeme kararlarını bir bütün olarak görebilmelerini ve bu doğrultuda kararlar vererek etkin bir yargılama yapılmasını sağlayarak yargı bürokrasinin azaltılmasına hizmet edebilmektedir. Aynı Ģekilde kiĢisel verilerin korunması çerçevesinde HSYK‟nın disipline iliĢkin kararlarının tamamına ulaĢılabilmesi ise sadece yargının tarafsız ve bağımsızlığın geliĢtirilmesine hizmet etmekte ancak yargı bürokrasisinin azaltılmasına etkisi bulunmamaktadır. Adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması yargı hizmetlerinin aksamasına nedenlerinden birisidir. Adalete eriĢim (access to justice), toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç duydukları adalete kolaylıkla ulaĢabilmesi ve haklarını etkili bir Ģekilde arayabilmesi için devletin gerekli tüm imkânları sağlaması ve bu imkânların varlığını etkin bir Ģekilde tanıtması olarak tanımlanmaktadır.93 Adalete eriĢim olanaklarının yeterince etkinleĢtirilmemesi toplumda adalet sistemine ve dolayısıyla devlete karĢı duyulan güvenin sarsılmasına yol açabilir. Adalete eriĢim imkânlarının salt pozitif hukuki düzenlemelere dayalı önlemlerle etkinleĢtirilmesi mümkün görülmemektedir. Bu nedenle yararlanıcıların hak arama hürriyetini kullanma yöntemlerini öğrenmeleri, hukuk bilincinin geliĢtirilmesi amacıyla yapılacak bilgilendirme faaliyetleri, danıĢma büroları, broĢürler, dava rehberleri, internet siteleri gibi vasıtalar da toplumun ihtiyaç hisseden kesimlerinin adalete eriĢiminde kolaylaĢtırıcı unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Özellikle ülkemizde adalet hizmetinin sunulduğu adliyelerimizde günlük ziyaretçi sayıların binleri bulmaktadır. Örneğin Ankara Adliyesinde günlük ziyaretçi sayısı 35.000 ila 60.000 arasında 93 Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, a.g.e, s.35. 177 seyretmektedir.94Bu kiĢilerin bazıları adliyeye sıkça geliyor olsa da, önemli çoğunluğu günlük hayatında adliyeye gelmeyen, ömrü boyunca ancak bir kaç defa adliye binasını ziyaret etmiĢ kiĢilerdir. Doğal olarak nerede hangi iĢin yapıldığını, hangi iĢlemi nasıl yapmak gerektiğini bilmemektedirler. Bu kiĢilerin neyi, nasıl yapmaları gerektiği konusunda bilgi alacakları bir yer bulunmadığı için adliye dıĢ kapısında güvenliği sağlayan polislerden baĢlayarak, adliye koridorlarında çay odalarına, temizlik görevlilerine, kalem personeline, duruĢma sırası bekleyen avukatlara, odalarında çalıĢmakta olan hâkimlere ve Cumhuriyet savcılarına, hatta iĢ için adliyeye gelmiĢ baĢka vatandaĢlara danıĢmaları sıkça görülen bir durumdur. Bu nedenle adalete eriĢim konusunda bilgilendirme ve eriĢim imkânlarının arttırılması zaman yönünden tasarruf sağlayacaktır. Ayrıca her uyuĢmazlık için yargı yoluna gitmek yerine tarafların uyuĢmazlığı kendi aralarında çözme yönünde bir uzlaĢma kültürünün edinilmesinin ve bu yönde toplumsal bilincin oluĢturulmasının, mahkemelerdeki iĢ yükünün azaltılmasında önemli bir unsur olduğu unutulmamalıdır. 2.2 Yargının ĠĢ Yükü Gerek dünya da gerekse de Türkiye‟de geliĢen ekonomik ve sosyal yaĢamdaki değiĢiklikler nedeniyle farklı alanlarda yargıya her geçen gün daha çok baĢvuru yapılmaktadır. Artan baĢvurular mahkemelerdeki dava sayısını ve iĢ yükünü arttırmaktadır. Ülkemizde mahkemelerdeki iĢ yükü incelendiğinde mahkemelerdeki iĢ yükünün fazla olduğu ve ortalama yargılama sürelerinin uzun olduğu görülmektedir. 2.2.1 Adli Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü Adli yargıda hukuk mahkemelerinde; kadastro mahkemeleri, fikri ve sınai haklar mahkemeleri, iĢ mahkemeleri, deniz ihtisas mahkemeleri ve asliye ticaret mahkemelerinde yargılama süresi 400 günün üstündedir. Ceza Mahkemelerinde; çocuk ağır ceza mahkemeleri, asliye ceza mahkemeleri, trafik mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinde yargılama süresi 300 günün üstündedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde on yıllık ortalama yargılama süresi yaklaĢık olarak 1 yıla denk 94 Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, a.g.e, s.22. 178 düĢmektedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri baĢsavcılıklarında ise ilamat iĢleriyle ilgili süreler, soruĢturma evresindeki 790 günden daha uzun bir süre olan 1097 güne tekabül etmektedir. Yargıtay‟da artan bürokrasi nedeniyle ortalama yargılama süresi ceza bölümünde 509 günken hukuk bölümünde bu süre makul kabul edilebilecek düzeyde 118 gündür. Yargıtay‟da evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile BaĢsavcılıktan çıkıĢı arasında geçen zaman olarak hesaplanan ortalama görülme süresinin on yıllık ortalaması 309 gün gibi uzun bir süreye tekabül etmektedir. Tablo-14: Hukuk Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)95 Mahkemeler ORTALAMA YARGI SÜRESĠ (GÜN) Sulh 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 71 65 64 69 87 100 108 2008 110 2009 113 2010 109 Asliye Asliye Ticaret Aile 241 242 240 257 279 274 289 305 292 299 383 434 417 376 403 406 410 434 424 455 - - 160 158 158 153 157 164 164 165 Tüketici - 43 262 336 237 262 241 246 228 274 ĠĢ 284 312 322 329 358 397 441 471 436 466 Kadastro 551 468 450 441 332 340 363 503 617 578 Ġcra Fikri ve Sınai Haklar Deniz Ġhtisas Genel 104 111 114 108 98 101 102 106 94 106 - - - 174 621 331 619 618 603 544 - - - - - 117 428 424 419 499 174 174 177 177 184 191 202 209 203 209 Tablo-14‟e göre hukuk mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresinin on yıllık ortalaması 190 gündür. Hukuk mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresi durağan ancak artan bir seyir izlemiĢtir. 2010 yılında kadastro mahkemeleri, fikri ve sınai haklar mahkemeleri, iĢ mahkemeleri, deniz ihtisas mahkemeleri ve asliye ticaret mahkemelerinde yargılama süresi 400 günün üstündedir. Dolayısıyla yargılama süresinin uzun olduğu bu alanlarda yargılama sürecinin hızlandırılması gereken adımların atılması gerekmektedir. 95 < http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk13.pdf>(03.01.2012) 179 Tablo-15: Hukuk Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010)96 Yıllar Gelen iĢ Miktarı Yıl içinde çıkan iĢ Miktarı Bir Sonraki Yıla Devreden ĠĢ Miktarı Çıkan ĠĢin Gelen ĠĢe Oranı (%) Ortalama Yargılama Süresi (gün) 2005 2180305 1422745 757560 65,3 184 2006 2276843 1456265 820578 64,0 191 2007 2397875 1497250 900625 62,4 202 2008 2521418 1568170 953248 62,2 209 2009 2746968 1719228 1027741 62,6 203 2010 2904853 1799427 1105426 61,9 209 Tablo-15‟e göre hukuk mahkemelerinde gelen iĢ miktarı, yıl içinde çıkan iĢ miktarı ve bir sonraki yıla devreden iĢ miktarında sürekli bir artıĢ olmuĢtur. Çıkan iĢ miktarının gelen iĢ miktarına oranı yıllar itibariyle artmıĢ olmasına rağmen bu durum ortalama yargı süresine yansımamıĢtır. 2005‟te 184 gün olan ortalama yargı süresi 2010 yılında 209 güne çıkmıĢtır. Tablo-16: 100.000 KiĢiye DüĢen Hukuk-Ceza Davası Sayısı(2001-2010)97 100.000 KiĢiye DüĢen Hukuk Davası Sayısı* DeğiĢim Oranı 100.000 KiĢiye DüĢen Ceza Davası Sayısı* DeğiĢim Oranı 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 1891 1940 1934 2020 2029 2082 2135 2168 2372 2454 100 106 107 112 114 123 3370 2678 2302 2556 2243 2274 100 82 71 80 71 119 73 127 140 147 2600 2296 2326 2487 84 75 77 83 *Dava sayısı olarak; yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dava sayısı alınmıĢtır. 96 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk3.pdf>(05.01.2012) 97 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk2.pdf>(05.01.2012) 180 Tablo-16‟ya göre açılan dava sayısındaki artıĢa paralel olarak 100.000 kiĢiye düĢen hukuk davası sayısı %147 oranında artmıĢtır. Dava sayısının artıĢı, toplumda her uyuĢmazlığın çözümünün mahkemelerden beklendiğini göstermektedir.98 Bu da hukuk mahkemelerinin aĢırı iĢ yükü ile karĢı karĢıya kalmalarına ve yargılamanın uzun süreye yayılmasına neden olduğu söylenebilir. Açılan dava sayısındaki artıĢa paralel olarak 100.000 kiĢiye düĢen ceza davası sayısı ise %83 oranında artmıĢtır. Bu durum hukuk mahkemelerindeki orana göre daha düĢük kalmaktadır. Tablo-17: Ceza Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)99 AĞIR CEZA MAH. ASLĠYE CEZA MAH. FĠKRĠ VE SINAÎ HAKLAR CEZA MAH. CEZA MAHKEMELERĠ GENELĠ ĠCRA CEZA MAH. ÇOCUK AĞIR CEZA MAH. 336 408 - 331 311 160 24 127 - 194 2002 364 557 - 347 427 169 19 147 - 232 2003 363 433 - 354 400 180 13 136 - 241 2004 450 357 - 347 338 178 13 97 200 210 2005 393 326 267 343 326 174 24 130 423 234 2006 352 335 323 337 367 217 193 119 512 244 2007 341 517 619 342 365 240 264 143 580 246 2008 373 414 502 282 321 258 238 172 500 258 2009 347 303 517 270 290 248 370 134 312 250 2010 285 302 457 278 352 262 336 95 321 266 TRAFĠK MAH. CMK 250. M. ĠLE GÖREVLĠ AĞIR CEZA MAH. 2001 ÇOCUK MAH. YILLAR SULH CEZA MAH. ORTALAMA YARGILAMA SÜRESĠ (GÜN) 98 Ġbrahim Özbay, ,“Alternatif UyuĢmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XII, S. 3-4, Erzincan, 2008, s.460. 99 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza18.pdf>(05.01.2012) 181 Tablo-17‟ye göre ceza mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresinin on yıllık ortalaması 237 gündür. Ceza mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresi bazı yıllar hariç sürekli artan bir seyir izlemiĢtir. 2010 yılında çocuk ağır ceza mahkemeleri, asliye ceza mahkemeleri, trafik mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinde yargılama süresi 300 günün üstündedir. Özel görevli ağır ceza mahkemeleri, fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri, çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde genel olarak yargılama süresinin en uzun olduğu mahkemelerdir. Tablo-18: Ceza Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010)100 Yıllar Gelen iĢ Miktarı Yıl Ġçinde Çıkan ĠĢ Miktarı Bir Sonraki Yıla Devreden ĠĢ Çıkan ĠĢin Gelen ĠĢe Oranı (%) Ortalama Yargılama Süresi (gün) 2005 2673374 1622748 1050626 60.7 234 2006 2709769 1571930 1137839 58,0 244 2007 3058701 1714883 1343818 56,1 246 2008 3060639 1848906 1211733 60,4 258 2009 2949079 1722284 1226795 58,4 250 2010 3129326 1696635 1432691 54,2 266 Tablo-18‟e göre ceza mahkemelerinde gelen iĢ miktarı, yıl içinde çıkan iĢ miktarı ve bir sonraki yıla devreden iĢ miktarında sürekli bir artıĢ olmuĢtur. Çıkan iĢ miktarının gelen iĢ miktarına oranı %60-%54 arasında seyir etmiĢ olmasına rağmen 2010 yılında çıkan iĢin oranı %54,2‟ye kadar düĢmüĢtür. Aynı zamanda 2005‟te 234 gün olan ortalama yargılama süresi 2010 yılında 266 güne çıkmıĢtır. Bu durum ceza mahkemelerinin iĢ yükünü bir sonraki döneme devrettiğini ve bu devir nedeniyle iĢ yükünün her sene arttığı gözlemlenmektedir. 100 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza1.pdf>(06.01.2012) 182 Tablo-19: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet BaĢsavcılıkları ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)101 YIL ĠÇĠNDE GELEN TOPLAM GELEN Ġġ DEĞĠġĠM ORANI ÇIKAN Ġġ ÇIKAN Ġġ/GELEN Ġġ ORANI(%) DEVREDEN Ġġ ORTALAMA SÜRESĠ (GÜN) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 19857 19695 19126 18566 18479 19744 20865 22325 22693 22349 8877 7435 7868 7790 9120 8288 10037 12932 12466 12077 28734 27130 26994 26356 27599 28032 30902 35257 35159 34426 100 94 94 92 96 98 108 123 122 120 9039 8004 8428 7877 7855 7167 8577 12564 12810 12503 31,5 29,5 31,2 29,9 28,5 25,6 27,8 35,6 36,4 36,3 19695 19126 18566 18479 19744 20865 22325 22693 22349 21923 795 905 833 851 811 946 835 636 642 648 2001 2002 2003 2004 2005 25150 27326 28286 27894 25603 10171 9984 10112 8430 3747 35321 37310 38398 36324 29350 100 106 109 103 83 7995 9024 10504 10721 6481 22,6 24,2 27,4 29,5 22,1 27326 28286 27894 25603 22869 1040 1053 981 1006 1706 2006 2007 2008 2009 22869 23274 23783 14783 16046 7156 8571 8098 6427 6704 30025 31845 31881 21210 22750 85 90 90 60 64 6751 8062 8053 5197 5691 22,5 25,3 25,3 24,5 25,0 23274 23783 23828 16013 17059 1194 1018 1061 954 962 ĠLAMAT ĠġLERĠ SORUġTURMA EVRESĠ YILLAR GEÇEN YILDAN DEVREN GELEN GELEN Ġġ 2010 Tablo-19‟a göre 2004‟ten önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri olarak bilinen ve 2004 Anayasa değiĢikliği ile kaldırılan ancak adı ve yapısı değiĢtirilen özel yetkili ağır ceza mahkemeleri102 baĢsavcılıklarında soruĢturma evresinde çıkan iĢin gelen iĢe oranı düĢük olmasına karĢın, evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile BaĢsavcılıktan çıkıĢı arasında geçen zaman olarak hesaplanan ortalama on yıllık süre 790 gün gibi uzun bir süreye tekabül etmektedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri baĢsavcılıklarında ilamat iĢleriyle ilgili süreler, soruĢturma evresindeki 790 günden daha uzun bir süre olan 1097 101 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/cmk250sav/cmk250sav1.pdf>(06.01.2012) 102 Muhsin Keskin, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin Anayasal ilkeler ile Temel Hak Ve Özgürlükler Işığında İncelenmesi, <http://www.idealhukuk.com/hukuk/hukuk.asp?mct=duyurudetay&x=makale&y= Makaleler&id=60&tit=Ozel-Yetkili-Agir-Ceza-Mahkemelerinin-Anayasal-ilkeler-ile-Temel-Hak-VeOzgurlukler-Isiginda-incelenmesi-/-Muhsin-KESKiN>(27.05.2011) 183 güne tekabül etmektedir. Dolayısıyla bu durum baĢsavcılıklarda ciddi bir bürokrasinin bulunduğunu ve buradaki iĢ süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini göstermektedir. Tablo-20: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)103 13074 11439 11235 11096 10485 10876 13806 14268 14625 15004 ORTALAMA YARGILAMA SÜRESĠ (GÜN) 725 571 811 774 852 1485 984 410 626 1029 ÇIKAN Ġġ/GELEN Ġġ ORANI(%) TOPLAM 5777 4819 4973 4493 3131 4948 6518 6728 6612 7003 DEVREDEN Ġġ BOZULARAK GELEN 6572 6049 5451 5829 6502 4443 6304 7130 7387 6972 ÇIKAN Ġġ YIL ĠÇĠNDE AÇILANN 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 GEÇEN YILDAN DEVREN GELEN YILLAR GELEN Ġġ 7025 5988 5406 4594 6042 4572 6676 6881 7653 8711 6049 5451 5829 6502 4443 6304 7130 7387 6972 6293 53,7 52,3 48,1 41,4 57,6 42,0 48,4 48,2 52,3 58,1 336 364 363 450 393 352 341 373 347 285 Tablo-20‟ye göre Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde 2001 yılında 336 gün olan ortalama yargı süresi 2010 yılında 285 güne düĢmesi olumlu olmakla birlikte on yıllık ortalama yargılama süresi 360 gün yani yaklaĢık olarak 1 yıla denk düĢtüğü söylenebilir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı 2010‟da %58,1 çıkarak olumlu bir seyir izlemesine rağmen genel olarak bu oran %50 civarındadır. Bu durumda gelen iĢlerin yaklaĢık %50‟sinin bir sonraki yıla devrettiğini ve yıl içinde açılan davalarla birlikte iĢ yükünün daha da arttığını göstermektedir. 103 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/dgm/dgm4.pdf>(28.01.2012) 184 Tablo-21: Yıllara Göre Yargıtay Davaların Ortalama Görülme Süresi(20012010)104 Yıllar 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Hukuk Genel Kurulu (Gün) 21 38 18 27 36 25 23 51 56 62 Hukuk Daireleri (Gün) 59 67 86 102 105 115 126 151 176 197 Ceza Genel Kurulu (Gün) 79 88 43 59 93 76 120 155 170 112 Ceza Daireleri (Gün) 77 139 283 348 339 346 391 359 399 509 Tablo-21‟e göre davaların ortalama görülme süresi Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Dairelerinde sürekli artıĢ eğiliminde olmasına rağmen Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerindeki sürelere göre düĢük kalmıĢtır. 2010 yılı itibariyle davaların ortalama görülme süresi Hukuk Genel Kurulunda 62 gün, Hukuk Dairlerinde 197 gün; Ceza Genel Kurulunda 112 gün, Ceza Dairelerinde 509 gündür. Dolaysıyla bu durum ceza dairelerinde davalarda aĢırı bir yığılma olduğunu göstermektedir. Ceza dairelerindeki aĢırı yığılma 2004‟den itibaren sürekli artmıĢtır.2004 yılında 348 günken, 2010‟da 509 güne çıkmıĢtır.2009‟dan 2010‟a 110 günlük bir artıĢ olduğu göze çarpmaktadır. Göstergeler, dava stoklarının eritilmesi için Yargıtay‟daki Ceza Dairelerinin adli personel açısından hızlı bir Ģekilde desteklenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. 104 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay8.pdf> (28.01.2012) 185 Tablo-22: Yargıtay’ın ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)105 Yıllar 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Yargıtay* Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Ceza Bölümü Hukuk Bölümü Gelen iĢ Miktarı Yıl Ġçinde Çıkan ĠĢ Miktarı Bir Sonraki Yıla Devreden ĠĢ Çıkan ĠĢin Gelen ĠĢe Oranı (%) 209038 296826 244223 320547 251246 324111 327873 361836 336371 388106 285209 395062 323738 422081 439922 446266 522272 484751 573576 524909 161602 266494 156794 284478 118221 273664 139272 298259 200236 318645 144204 318355 129420 326128 197375 326109 218201 334967 209076 353095 47436 30332 87429 36069 133025 50447 188601 63577 136135 69461 141005 76707 194318 95953 242547 120157 304071 149784 364500 171814 77,3 89,7 64,2 88,7 47,0 84,4 42,4 82,4 59,5 82,1 50,5 80,5 39,9 77,2 44,8 73,0 41,7 69,1 36,4 67,2 Ortalama Yargılama Süresi (gün) 77 59 139 67 283 86 348 102 339 105 346 115 391 126 359 151 399 176 509 197 * Ceza Bölümü Ceza Genel Kurulu ve ceza dairelerini, Hukuk Bölümü ise Hukuk Genel Kurulu ve hukuk daireleri ifade etmektedir. Tablo-22‟ye göre Hukuk bölümünde bir sonraki yıla devreden iĢ miktarı 2001 yılı baz alındığında %566 oranında, Ceza bölümünde ise %768 oranında artıĢ olduğu görülmektedir. Bu durum ortalama yargılama sürelerine yansımıĢ ve yargılama süreleri artmıĢtır. Çıkan iĢin gelen iĢe oranına bakıldığında hukuk bölümünde bu oran ceza bölümüne göre yüksektir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı, son üç yıl boyunca azalmakla birlikte hukuk bölümünde %80, ceza bölümünde %50,3‟tür. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı, ceza bölümünde 2001‟den sonra -2005 ve 2006 yılları hariç olmak üzere- sürekli azalmıĢ ve artan bürokrasi sonucunda ortalama yargılama süresi 509 güne çıkmıĢtır. 105 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay3.pdf> (28.01.2012) 186 Tablo-23: Yargıtay’da ZamanaĢımından Dolayı DüĢen Dava Sayısı106 YIL 2006 2007 2008 2009 2010 DAVA SAYISI 7.618 9.111 12.354 14.791 18.585 DEĞĠġĠM ORANI(%) 100 119 162 194 243 Tablo-23‟e göre iĢ yükü sebebiyle zamanaĢımına uğrayan dava sayısındaki değiĢim oranı 2010 yılında %243 oranında artıĢ göstermiĢtir. KiĢilerin ve toplumun mahkemelere olan güvenini önemli ölçüde sarsabilecek olan bu durum Yargıtay‟da bürokratik sorunun ne denli önemli boyutlara ulaĢtığını göstermektedir. Tablo-24: Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)107 106 YILLAR GELEN Ġġ MĠKTARI GELEN Ġġ MĠKTARI DEĞĠġĠM ORANI YIL ĠÇĠNDE ÇIKAN Ġġ MĠKTARI BĠR SONRAKĠ YILA DEVREDEN Ġġ MĠKTARI BĠR SONRAKĠ YILA DEVREDEN ĠġLERDEKĠ DEĞĠġĠM ORANI(%) ORTALAMA GÖRÜLME SÜRESĠ(GÜN) GELEN Ġġ 2001 332955 100 217170 115785 100 230 2002 317481 95 207722 109759 95 198 2003 317567 95 206141 111426 96 192 2004 354803 107 214699 140104 121 198 2005 364485 109 280826 83659 72 159 2006 411121 123 172321 238800 206 232 2007 531660 160 181771 349889 302 447 2008 627637 189 260672 366965 317 479 2009 664720 200 276990 387730 335 473 2010 728732 219 281961 446771 386 482 Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s.34. 107 < http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay1.pdf> (28.01.2012) 187 Tablo-24‟e göre Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına 2001 yılında baz alındığında gelen iĢ miktarı 2010 yılında % 219 oranında, bir sonraki yıla devreden iĢ miktarı ise % 386 oranında artıĢ göstermiĢtir. Evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile BaĢsavcılıktan çıkıĢı arasında geçen zaman olarak hesaplanan ortalama görülme süresinin on yıllık ortalaması 309 gün gibi uzun bir süreye tekabül etmektedir. Bu durum Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığında da artan iĢ yüküne tam olarak cevap verilemediğini göstermektedir. Genel olarak adli yargının bütününe baktığımızda artan iĢ yüküne paralel olarak hem ilk derece mahkemeleri hem de temyiz mercisi Yargıtay‟ın davaları etkin bir Ģekilde göremediği sonucu ortaya çıkmaktadır. Etkin yargılamanın yapılamaması mahkemelerde ortalama yargılama süresini, savcılıklarda ise ortalama görülme süresini uzatmaktadır. Bu sürenin artması vatandaĢların yargı hizmetinden gereği gibi yararlanmasına engel olmaktadır. 2.2.2. Ġdari Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü Ġdari yargıda ise adli yargıya göre ortalama yargı süresi ve iĢ yükü düĢük olmasına karĢın özellikle temyiz mercisi DanıĢtay‟da iĢ yükü ve yargılama süresi idare, vergi ve bölge idare mahkemelerine oranla daha yüksektir. DanıĢtay‟da on yıllık ortalama yargı süresi 446 gündür. On yıllık ortalamada ortalama yargı süresi bölge idare mahkemelerinde 56 gün, idare mahkemelerinde 201 gün, vergi mahkemelerinde 189 güne tekabül etmektedir. AĢağıda yer alan her iki tablo birlikte değerlendirildiğinde idari yargıda bölge idare mahkemelerinde ortalama yargılama süresi ve iĢ yükü makul kabul edilebilecek bir düzeydedir. Ancak DanıĢtay‟da, idare ve vergi mahkemelerinde ortalama yargılama süresi ve iĢ yükü makul kabul edilebilecek düzeyin üstündedir. Özellikle temyiz mercisi DanıĢtay‟da iĢ yükü ve yargılama süresi diğerlerine oranla daha yüksektir. Bu durum arada itiraz mercisi olarak yer alan bölge idare mahkemelerine sınırlı konulardaki uyuĢmazlıklar için baĢvurulabilmesi ve bu uyuĢmazlıklar dıĢındaki her uyuĢmazlık için DanıĢtay‟a gidilmesinden kaynaklanmaktadır. 188 Tablo-25: Ġdari Mahkemeler ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi(20012010)108 ORTALAMA YARGILAMA SÜRESĠ (GÜN) 44528 116328 88640 58307 125764 104924 60535 142529 97568 59885 187085 87714 76113 221710 92489 82758 274442 112108 94424 255381 128534 99868 229721 152662 109939 217541 188438 120372 252399 212462 DEVREDEN Ġġ/ GELEN Ġġ ORANI(%) 0 5259 3174 0 4621 3591 0 5445 2889 0 6040 2962 0 7559 2583 0 7743 3803 0 10661 5477 0 15384 5500 0 13743 5528 0 15388 5795 DEVREDEN Ġġ TOPLAM 43073 72277 60097 52217 79669 69127 50731 91180 56171 53512 125854 58225 66027 132512 62941 69578 169591 74327 78960 144784 82623 85745 126307 97802 95423 127944 110733 108666 164806 130134 ÇIKAN Ġġ/GELEN Ġġ ORANI(%) BOZULARAK GELEN 1455 38792 25369 6090 41474 32206 9804 45904 38508 6373 55191 26527 10086 81639 26965 13180 97108 33978 15464 99936 40434 14123 88030 49360 14516 75854 72177 11706 72205 76533 ÇIKAN Ġġ YIL ĠÇĠNDE GELEN BĠM 2001 ĠM VD BĠM 2002 ĠM VD BĠM 2003 ĠM VD BĠM 2004 ĠM VD BĠM 2005 ĠM VD BĠM 2006 ĠM VD BĠM 2007 ĠM VD BĠM 2008 ĠM VD BĠM 2009 ĠM VD BĠM 2010 ĠM VD GEÇEN YILDAN DEVREN GELEN MAHKEME TÜRÜ YILLAR GELEN Ġġ 38438 74854 56434 48503 79860 66416 54162 87338 71041 49799 105446 60749 62933 124602 58511 67294 174506 71674 80301 167351 79174 85356 153880 98292 98233 145336 111904 108459 154634 123791 86,3 64,3 63,7 83,2 63,5 63,3 89,5 61,3 72,8 83,2 56,4 69,3 82,7 56,2 63,3 81,3 63,6 63,9 85,0 65,5 61,6 85,5 67,0 64,4 89,4 66,8 59,4 90,1 61,3 58,3 6090 41474 32206 9804 45904 38508 6373 55191 26527 10086 81639 26965 13180 97108 33978 15464 99936 40434 14123 88030 49360 14512 75841 54370 11706 72205 76534 11913 97765 88671 13,7 35,7 36,3 16,8 36,5 36,7 10,5 38,7 27,2 16,8 43,6 30,7 17,3 43,8 36,7 18,7 36,4 36,1 15,0 34,5 38,4 14,5 33,0 35,6 10,6 33,2 40,6 9,9 38,7 41,7 33 190 173 57 192 183 56 198 180 57 208 158 65 243 177 75 202 179 67 210 193 60 200 185 49 186 235 39 183 229 Tablo-25‟e göre bölge idare mahkemeleri çıkan iĢin gelen iĢe oranı, devreden iĢin gelen iĢe oranı ve ortalama yargılama süresi vergi ve idare mahkemelerine göre oldukça iyi durumdadır. Bölge Ġdare mahkemelerinde ortalama yargılama süresi 2001 yılında 33 günken 2010 yılında 39 gün, idare mahkemelerinde 2001 yılında 190 günken 2010 yılında 183 gün, vergi mahkemelerinde 2001 yılında 173 günken 229 gün 108 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/idari/idari1.pdf> (29.01.2012) 189 olmuĢtur. On yıllık ortalamada ortalama yargı süresi, bölge idare mahkemelerinde 56 gün, idare mahkemelerinde 201 gün, vergi mahkemelerinde ise 189 güne tekabül etmektedir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranında bölge idare mahkemeleri %80‟inin üzerindeyken idare ve vergi mahkemelerinde bu oran %60-%70 arasındadır. Bu durum bölge idare mahkemelerinde fazla bir yığılma olmadığını ancak idare ve vergi mahkemelerindeki süre ve iĢ yükünün yargıda kabul edilebilecek makul süreleri aĢtığı görülmektedir. Ayrıca bölge idare mahkemelerinde iĢ yükünün az olmasının istinaf mahkemesi olarak düzenlenmemesinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Zira bölge idare mahkemelerine yapılacak itirazlar sınırlıdır. 100 102 98 109 121 131 160 193 213 231 54390 57785 58118 58512 67940 71786 86703 97818 105146 101753 73810 73448 67842 81361 87485 94454 118286 149144 168462 193749 42,4 44,0 46,1 41,8 43,7 42,6 42,3 39,6 38,4 34,4 ORTALAMA YARGILAMA SÜRESĠ (GÜN) DEVREDEN Ġġ 128200 131233 125960 139873 155425 168412 204989 246962 273608 29550 DEĞĠġĠM ORANI 57434 59952 52512 72031 80194 86878 110535 128676 124464 127040 ÇIKAN Ġġ 70766 71281 73448 67842 75231 81534 94454 118286 149144 168462 TOPLAM GELEN Ġġ 2001* 2002 2003 2004* 2005* 2006* 2007 2008 2009 2010 YIL ĠÇĠNDE GELEN YILLAR GEÇEN YILDAN DEVREN GELEN GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ/DEVREDEN Ġġ (%) Tablo-26: DanıĢtay ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi (2001-2010)109 465 443 460 411 395 404 388 425 498 570 * Tutarsızlıklar daireler arası devirden kaynaklanmaktadır. Tablo-26‟ya göre DanıĢtay‟a gelen iĢler 2001 yılı temel alındığında 2010 yılında %231 oranında artmıĢtır. Çıkan iĢin devreden iĢe oranı ise on yıllık ortalama %40 civarındadır. Bu durumda gelen iĢlerin yaklaĢık %60‟ının bir sonraki yıla devredildiğini göstermektedir. Dolayısıyla bu durum her geçen gün devreden ve yıl içinde gelenlerle birlikte DanıĢtay‟ın iĢ yükünü daha da arttırmıĢtır. Artan iĢ yükü ortalama yargılama süresine de yansımıĢtır. 2001 yılında ortalama yargılama süresi 465 günken 2010 109 <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/danistay/danistay7.pdf> (29.01.2012) 190 yılında 570 güne çıkmıĢtır. On yıllık ortalama yargı süresi ise 446 güne tekabül etmektedir. 2.2.3 Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü Anayasa Mahkemesi iĢ yükü ise yıldan yıla değiĢiklik göstermekle birlikte ortalama yargılama süresi bilinmemektedir. Ancak 2010 Anayasa değiĢikliğiyle gelen bireysel baĢvurma hakkının baĢlayacağı 23/9/2012 tarihinden sonra Anayasa Mahkemesinin iĢ yükünde önemli ölçüde artıĢ olacağı düĢünülmektedir. 110 TOPLAM DOSYA SAYISI GENEL TOPLAM 2000 29 57 - - - 86 13 99 2001 23 472 13 - - 508 48 556 2002 11 160 12 - - 183 186 369 2003 18 95 8 - - 121 160 281 2004 28 90 4 5 - 126 172 298 2005 35 134 3 - - 172 161 333 2006 23 146 2 - - 171 218 389 2007 31 84 2 - - 117 268 385 2008 23 93 1 - - 117 278 395 2009 12 82 - - - 94 207 301 2010 16 105 1 - - 122 143 265 DEVĠR ĠTĠRAZ DOKUNULMAZLIĞ IN KALDIRILMASI ĠPTAL YÜCE DĠVAN YILLAR SĠYASAL PARTĠ KAPATMA Tablo-27: Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü (2000-2010)110 <http://www.anayasa.gov.tr/veriler_ istatistikler/isyuku>(02.02.2012) 191 Tablo-27‟ye göre iptal ve itiraz baĢvuruları yıllar itibariyle iniĢli ve çıkıĢlı bir seyir izleyerek değiĢebilmektedir. 2000 yılında toplam dosya sayısı 99 iken 2010 yılında 265 olmuĢtur. On yıllık ortalamaya bakıldığında toplam dosya sayısı 333‟tür. Ortalama yargılama süresi hakkında veri olmadığından Anayasa Mahkemesi‟nde iĢ yükünün fazla olup olmadığı konusunda tam olarak yorum yapılamamaktadır. Ancak 2010 Anayasa değiĢikliği ile getirilen bireysel baĢvuru hakkının yürürlüğe gireceği 23/9/2012 tarihinden sonra Anayasa Mahkemesinin iĢ yükünde önemli ölçüde artıĢ olacaktır. Bu nedenle bireysel baĢvurunun alt yapısının bu tarihe kadar tamamlanması gerekmektedir. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi‟ne yargısal ve idari çalıĢmalara yardımcı olmak üzere yeteri kadar raportör görevlendirilmesi muhtemel yığılmaları önleyecektir. 2.2.4 Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü Adli Tıp Kurumu, ülkemizdeki resmi tek bilirkiĢi kurumudur. Kurum, adalet iĢlerinde bilirkiĢilik görevi yapmanın yanında, adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı programları düzenlemekte; adli bilimler alanlarında sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler gerçekleĢtirmekte ve eğitim programları yürütmektedir. AĢağıdaki tabloda Adli Tıp Kurumu‟nun Merkez, Ġstanbul Adli Tıp ġube Müdürlükleri, TaĢra TeĢkilatı Adli Tıp ġube Müdürlükleri ve TaĢra TeĢkilatı Adli Tıp Kurumu Grup BaĢkanlıklarına gelen-çıkan iĢ miktarını göstermektedir. Bu tabloya göre gelen iĢ miktarı sürekli artmaktadır. Devreden iĢ miktarı, yapılan düzenlemelerle son iki yılda negatife dönmüĢtür. 2011 yılında Adli Tıp Kurumu‟nun Kanununda değiĢiklikler yapılmasına rağmen her yıl gelen iĢ miktarı önemli ölçüde artmaktadır. Bu nedenle kurumun iĢ yükünün azaltılması için insan kaynakları, fiziki ve teknolojik olanakların geliĢtirilmesi gerekmektedir. Nitekim kurumda yaĢanan sorunların ortaya koyan ve bu sorunlara çözüm önerileri getiren Devlet Denetleme Kurulu Raporu hazırlanmıĢ ve bu rapor kurumla ilgili yaĢanan sorunlara dikkat çekmiĢtir. 192 2008 2009 2010 420.462 420.462 306.743 306.743 236.900 236.900 277.400 277.400 261.024 261.024 49.102 46.782 54.253 51.344 44.666 44.723 42.328 41.492 42.735 43.053 8.851 7.840 3.082 -3372 -1521 TOPLAM 89.858 89.858 112.231 112.231 94.554 94.554 96.070 96.070 DEVREDEN Ġġ MĠKTARI TAġRATEġKĠLATI ADLĠ TIP KURUMU GRUP BAġKANLIKLARI 2007 89.103 82.572 97.340 92.409 91.101 87.962 88.196 85.404 87.706 88.909 TAġRATEġKĠLATI ADLĠ TIP ġUBE MÜDÜRLÜKLERĠ GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ GELEN Ġġ ÇIKAN Ġġ ĠSTANBUL ADLĠ TIP ġUBE MÜDÜRLÜKLERĠ ĠġLER 2006 MERKEZ YILLAR Tablo-28: Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü(2006-2010)111 558.667 549.816 548.194 540.354 484.898 481.816 495.478 498.850 487.535 489.056 2.2.5 Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi’ne(AĠHM’e) Yapılan BaĢvurular Mahkemelerin iĢ yükü ve ortalama yargılama süreleri yanında AĠHM‟e yapılan baĢvurular ve kabul edilen baĢvurular sonucunda verilen ihlal kararları, ülkemizdeki yargı mercilerinin kararlarının ne ölçüde etkin ve verimli olduğunu göstermede bizlere ipucu verebilmektedir. Yargıda bürokrasi, yargı kararlarının etkinliği ve verimliliği hakkında önemli bir veri de AĠHM‟e yapılan baĢvurular ve bu baĢvurulardan çıkan ihlal kararlarıdır. AĢağıda yer alan tablolara göre genel olarak Türkiye, yapılan baĢvuru sayısında AĠHM‟e üye olan 47 ülke arasından- Rusya‟dan sonra ikincidir. Yapılan baĢvuru sayısında sürekli bir artıĢ gözlenmektedir. Bu sayı 2011 yılında 15.950‟ye yükselmiĢtir. Bu durum yargı mercilerince verilen kararların, davalı tarafları tatmin etmediğini göstermektedir. Kabul edilen baĢvurulardaki ihlal kararlarının yüksekliği, Türkiye‟de yargı mercilerince verilen kararların etkililiği ve verimliliğinin sorgulanmasına sebep olmaktadır. 111 Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporları(2006-2010), <http://www.adalet.gov.tr/rapor/rapor.htm > (03.02.2012) 193 Tablo-29: AĠHM’e Yapılan BaĢvurularda Türkiye’nin Durumu(2006-2011)112 YIL BAġVURU SAYISI 2006 2007 2008 2009 2010 2011 9.000 9.150 11.100 13.100 15.200 15.950 BAġVURU SAYISININ AHĠM’E YAPILAN TÜM BAġVURULARA ORANI(%) 10 12 11,4 11 10,9 10,5 EN ÇOK BAġVURU YAPAN ÜLKE SIRALAMASI 3 2 2 2 2 2 Tablo-29‟a göre baĢvuru sayısında azımsanmayacak oranda bir artıĢ vardır. Yapılan baĢvuru sayısının AĠHM‟e yapılan tüm baĢvurulara oranlandığında altı yılın ortalaması % 10,9 olmaktadır. Yani yaklaĢık olarak yapılan baĢvuruların % 11‟i Türkiye‟den gelmektedir. Nitekim bu oranla Türkiye, genellikle en çok baĢvuru yapan ülke sıralamalarında Rusya‟dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. YIL KARAR VERĠLMESĠ BEKLEYEN BAġVURU SAYISI KABUL EDĠLMEYEN BAġVURU SAYISI TÜRKĠYE’YE GÖNDERĠLEN BAġVURU SAYISI KABUL EDĠLEN BAġVURU SAYISI DOSTANE ÇÖZÜM Tablo-30: AĠHM’de ĠĢleme Alınan BaĢvurularda Türkiye’nin Durumu (2000-2011)113 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 735 1.059 3.871 3.588 3.679 2.489 2.330 2.830 3.706 4.474 5.821 8.702 394 384 1.639 1.633 1.817 1.366 3.166 1.573 1.475 1.965 3.296 7.527 330 251 375 355 740 538 497 560 952 1.195 1.311 458 279 90 102 142 172 241 362 387 350 436 442 229 3 56 195 - 112 Bkz European Court of Human Rights ,Annual Report 2006-2011,Strasbourg, raporlardan derleme yapılarak hazırlanmıĢtır. 113 European Court of Human Rights , Ststistics On Judgements By State 1959-2010,Strasbourg, 2011,s.14 194 Tablo-30‟a bakıldığında yapılan baĢvuru sayısına paralel olarak açılan ve kabul edilen baĢvuru sayısı genel olarak bir artıĢ göstermektedir. Dostane yollarla çözümlenen baĢvuruların en fazla olduğu yıl 2010 olmuĢtur. Bununla birlikte kabul edilmeyen dava sayısında önemli ölçüde bir artıĢ vardır. Bu durumun en önemli nedeni, ülkemizdeki mahkemelerde verilen kararların adil olmadığı fikri öne sürülebilir. Nitekim AĠHM verilerine göre 2010 yılında kabul edilen baĢvuruların 278‟i hakkında mahkeme ihlal kararı vermiĢtir. Dolayısıyla kabul edilen baĢvuruların büyük bir kısmı Türkiye‟nin aleyhine sonuçlanmaktadır. Bunun sonucunda Türkiye, hakları ihlal edilenlere önemli miktarlarda tazminat ödemektedir. Dava ve tebliğ sürelerinin uzun sürmesi, eksik evrak ve bilirkiĢi raporlarının zamanında temin edilememesi vb. bürokratik nedenlerle davalar zaman aĢımına uğramakta ve bu durum da mahkemeye baĢvuran kiĢilerin hak kaybına uğramasına sebep olmaktadır. Her iki tablo birlikte dikkate alındığında baĢvuru sayısının artması ve kabul edilen baĢvuru sayısındaki ihlal kararlarının yüksek olması Türkiye‟de yargı mercilerince verilen kararların etkililiği ve verimliliğinin sorgulanmasına sebep olmaktadır. Genel olarak Türk yargı sisteminde son on yıllık veriler incelendiğinde mahkemelerin iĢ yükünün fazla ve ortalama yargılama sürelerinin uzun olduğu görülmektedir. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay ile askeri mahkemeler ve disiplin mahkemelerinin sayısı, çalıĢan personel sayısı, iĢ yükü ve ortalama yargı süreleri hakkında herhangi bir veri olmadığı için bu mahkemelerdeki iĢ yükü konusuna yer verilememiĢtir. Yargının halka açıklığı doğrultusunda bu konulardaki bilgilerin paylaĢılması, bu mahkemelerin iĢleyiĢi sırasında ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesini ve gerekli önlemlerin zamanında alınmasını sağlayacaktır. Yapılan incelemeler, ülkemizde yargı alanında ortalama yargılama süreleri, ortalama görülme süreleri, iĢ yükü ve devreden iĢ oranının yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Sebepleri belli yargı bürokrasisinin engellenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Türkiye, yargıdaki etkinlik ve verimliliğin azaldığını görmüĢ ve yargı bürokrasisinin azaltılması için çalıĢmalar yapmıĢtır. Bu açıdan yargı bürokrasisinin azaltılması açısından bu konuda yapılan çalıĢmaların da incelenmesi gerekir. 195 3.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN AZALTILMASI ĠÇĠN YAPILAN ÇALIġMALAR Ülkemizde mahkemelerin artan iĢ yükü sebebiyle davalar zamanında görülememektedir. Bu nedenle davalar zamanaĢımına uğramakta ve önemli suçlardan yargılanan tutuklu sanıkların serbest bırakılmaları toplum vicdanını yaralayan ve toplumun yargıya olan güvenini zedeleyen durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Ayrıca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyen mekanizmaların yargının etkinlik ve verimliliğini azaltması gerek kamuoyunun gerekse de halkın tepkisine yol açmıĢtır. Ülke içindeki bu duruma AB ve Avrupa Konseyinin yargı alanında reform talepleri eklenmiĢtir. Ülke içinden ve dıĢından gelen yargı bürokrasinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması talepleri cevap bulmuĢtur. Hükümet tarafından bu alanda reform ve strateji belgeleri hazırlanmıĢ, yargının hızlandırılması ve iĢ yükünün azaltılması amacıyla yargı paketleri çıkarılmıĢ, yargı bürokrasisini azaltmaya yönelik projeler vb diğer çalıĢmalara hız verilmiĢtir. Türkiye‟de bürokratik adalet sistemini dönüĢtüren reformların itici gücü Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği olmuĢ ve bu reformlarda hükümet ve halk tarafından desteklenmiĢtir. Türkiye‟de yargı reformunu yönlendiren en belirgin uluslararası oluĢumdan ilki Avrupa Konseyi‟dir. Avrupa Konseyi‟nde 1989 yılından bu yana, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için hukuki iĢbirliği programları yürütülmektedir. ĠĢbirliği programları, bu programlardan yararlanan ülkelerin kurumsal, yasal ve idari reformlarının sürdürülmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Programlar, her ülkenin özel gereksinimine göre yasal düzenlemeler ve uygulama kuralları oluĢturmakta ve yeni yasal düzenlemelerin uygulanmasında görev alacak yargı sisteminin her düzeydeki uygulayıcılarının eğitilmesine katılmaktadır.114 Üye ülkelerde yargı sisteminin iyileĢtirilmesi kadar, hukuk devletinin oluĢturulması ile ilgilenen Konsey, adalete eriĢim ve adalet hizmetlerinin etkinliği, yasal normlar, kiĢilerarası iliĢkilerin yasal olarak düzenlenmesi, suç sorunları ve yasaların uygulanması, idare hukuku ve idari yargı, yabancılar ve vatandaĢlar, bilim devrimi ve insanlığın yasal olarak korunması, medeni toplum gibi konularda çalıĢmalarını yürütmektedir.115 Yargı sistemine yönelik olarak belirlenen Avrupa standartlarının üye ülkelerde yerleĢtirilmesi ve yargı sisteminin 114 Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.211. 115 Mustafa Özbek, a.g.e, s.222. 196 etkinliğinin artırılması amacıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2002 yılında Adaletin Etkinliğine ĠliĢkin Avrupa Komisyonu‟nu (CEPEJ-the European Commission for the Efficiency of Justice) kurmuĢtur. Bu komisyon yargının sorunları hakkında pragmatik çözümler üretmek için çalıĢmaktadır. Komisyon, Avrupa Konseyine üye olan 47 ülkenin uzmanlarından oluĢmaktadır. Bu oluĢum, hâkimlerin bağımsızlığının korunması, adil yargılamanın makul sürede yapılması, adalete eriĢimin geliĢtirilip korunması, adalet teĢkilatının etkin ve verimli çalıĢması, toplumun ihtiyaç ve beklentilerine uygun adli iĢlemlerin yürütülmesi ve mahkeme yararlanıcılarının daha iyi hizmet almasını sağlayacak tedbirlerin alınması konularında çalıĢmalar yapmaktadır. CEPEJ, Avrupa Konseyi üye devletlerinin adli sistemlerini incelemek için düzenli bir süreç öngörmüĢtür. Bu doğrultuda iki yılda bir “Avrupa Yargı Sistemleri, Adaletin Kalitesi ve Etkililiği” konulu raporlar yayımlamaktadır. Ayrıca üye ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yargı sisteminin etkinlik ve verimliliğini artırmak için yapılan projeleri finansal olarak desteklemektedir. Türkiye‟de adalet yönetiminde reformu yönlendiren en önemli uluslararası oluĢumdan ikincisi Avrupa Birliği‟dir. Türkiye‟de yargı bürokrasisinin azaltılması konusunda reformlar, Avrupa Birliği‟ne üye olma hedefine kilitlenmiĢtir. AB üyeliği yolunda yargı alanında Türkiye için hazırlanan ilerleme raporlarında 23. ve 24. fasıllarda sınıflandırılmıĢtır. 23. fasıl “Yargı ve Temel Haklar” baĢlıklar altında; 24. fasıl ise “Adalet, Özgürlük, Güvenlik” baĢlıkları altında gösterilmiĢtir. Türkiye‟nin Avrupa Birliği‟ne katılımı yolunda Avrupa Birliği Komisyonu GeniĢleme Genel Müdürlüğü, 1998 yılından bu yana her yıl düzenli ilerleme raporları yayınlanmaktadır. Bu raporlar, Türkiye‟nin yargı reformları yapması gereken konuları bütün boyutlarıyla ortaya koymakta, yeniden yapılandırılması istenilen alanları göstermektedir. Türkiye ile 23. fasıl kapsamında “Yargı ve Temel Haklar” baĢlığı altında da mevzuat tarama toplantıları düzenlenmiĢtir. Bu faslın tarama sonu raporu AB Komisyonu tarafından kabul edilerek üye ülkelere onay için sunulmuĢ, ancak onay süreci henüz tamamlanmamıĢtır. Bununla birlikte, AB yetkililerince Türkiye‟nin yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı ve etkililiğinin güçlendirilmesine yönelik bir “Yargı Reformu Stratejisi” ni Komisyona sunması istenmiĢtir. Yargı alanında yapılması düĢünülen reform çalıĢmalarının belli bir plan çerçevesinde ve öngörülebilirlik ilkesine göre gerçekleĢtirilmesi gereksinimi ortaya çıkmıĢtır. Bu bağlamda, 2007-2013 dönemlerini kapsayan ve TBMM‟nin 28/6/2006 tarih ve 877 sayılı kararı ile kabul edilen 197 Dokuzuncu Kalkınma Planı önemli bir belge olma özelliği taĢımaktadır. Türkiye‟nin 7 yıllık kalkınma stratejisinin belirlendiği bu plan, AB‟ye tam üyelik süreci ile de bir paralellik göstermektedir. Söz konusu Planın 5.6.5. numaralı “Adalet Sisteminin ĠyileĢtirilmesi” baĢlığı altında Türk adalet sisteminde son yıllarda sağlanan geliĢmelere yer verildikten sonra, bu alandaki eksiklikler tespit edilmiĢ ve çağdaĢ bir yargı sisteminin gerekleri vurgulanmıĢtır. Dokuzuncu Kalkınma Planı hazırlık çalıĢmaları çerçevesinde üniversitelerden, yargı kuruluĢlarından, sivil toplum örgütlerinden ve Adalet Bakanlığı‟ndan davet edilen katılımcılardan oluĢturulan “Adalet Hizmetleri Özel Ġhtisas Komisyonu” da hazırladığı raporla, Türk yargısının sağlıklı ve çağdaĢ bir biçimde iĢlemesine yönelik atılması gereken somut adımları belirlemiĢtir. Yargı sisteminin bağımsız, tarafsız ve etkili bir biçimde iĢletilmesi konusuna 60. Hükümet Programında da önemli bir yer verilmiĢtir. Bu bağlamda, bağımsız ve tarafsız yargının adaleti sağlamanın ön Ģartı olduğu; adalet ve yargı reformu alanındaki çalıĢmaların kararlılıkla sürdürüleceği; uyuĢmazlıkların hızlı, basit, az giderle ve etkin Ģekilde çözümlenmesini sağlamak ve böylece iĢ yükünü azaltmak amacıyla özellikle, hukuki uyuĢmazlıklarda alternatif çözüm yollarını öngören yasal düzenlemeler yapılacağı, mevcut hükümet tarafından ilan edilmiĢtir. Bunun yanında, AB standartlarına ulaĢmak için gerekli mevzuat çalıĢmalarıyla adli ve idari kapasitenin güçlendirilmesi yolunda çalıĢmalara devam edileceği hususunda da hükümet programında taahhütlere yer verilmiĢtir. Dokuzuncu Kalkınma Planı ve Adalet Hizmetleri Özel Ġhtisas Komisyonu Raporunda öngörüldüğü Ģekliyle, Türkiye‟nin AB‟ye katılım sürecindeki taahhütleri göz önünde bulundurularak, Adalet Bakanlığı‟nın öncülüğünde 2008–2013 yılları kapsayacak bir “Yargı Reformu Stratejisi” taslağı hazırlamak üzere bir Komisyon kurulmuĢtur. Komisyonun oluĢturduğu taslak yargı çevreleri ve üniversiteler dâhil görüĢe açılmıĢ ve sonunda geniĢ ve üst düzeyde bir katılımcılıkla hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planı (2008-2013) 14.09.2009 tarihinde tamamlanarak Adalet Bakanlığının internet sayfasında yayımlanmıĢtır. Bu belge hazırlanırken Katılım Ortaklığı Belgesi, 23. Fasıl Tarama toplantılarına iliĢkin belgeler, AB Komisyonu tarafından Türkiye hakkında hazırlanan ilerleme raporları, Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları, BirleĢmiĢ Milletler Bangalore Yargı Etiği Ġlkeleri, BirleĢmiĢ Milletler Yargı Bağımsızlığının Temel Ġlkeleri, Hâkimlerin Rolü, Etkinliği ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devlet Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı, AB Komisyonu uzmanları tarafından Türk Yargısı 198 hakkında hazırlanan istiĢari ziyaret raporlarından yararlanılmıĢtır. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında 10 amaç bulunmaktadır. Bunlar: 1. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi 2. Yargının tarafsızlığının geliĢtirilmesi 3. Yargının verimlilik ve etkililiğinin artırılması 4. Yargıda mesleki yetkinliğin artırılması 5. Yargı örgütü yönetim sisteminin geliĢtirilmesi 6. Yargıya güvenin artırılması 7. Adalete eriĢimin kolaylaĢtırılması 8. UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif çözüm yolları geliĢtirilmesi 9. Ceza infaz sisteminin geliĢtirilmesi 10. Ülkemizin ihtiyaçları ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin gerektirdiği mevzuat çalıĢmalarına devam edilmesidir. Bu amaçların alt baĢlıklarına baktığımızda yargı bürokrasisinin azaltılmasına yönelik hedeflerin yer aldığı görülmektedir. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi amacı altında Uluslararası belgeler ıĢığında Anayasa Mahkemesi‟nin görev tanımının yeniden belirlenmesi ve buna bağlı olarak yeniden yapılandırılması; HSYK‟nın objektiflik, tarafsızlık ve Ģeffaflık temelinde uluslararası belgeler ıĢığında geniĢ tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, kararlarına karĢı etkili bir itiraz sisteminin getirilmesi ve yargı yolunun açılması; HSYK‟nın yeniden yapılandırılmasına paralel olarak Kurulun sekretaryasının ve denetim sisteminin yeniden düzenlenmesi; HSYK‟nın yeniden yapılandırılması ve istinaf kanun yolunun faaliyete geçirilmesi ile birlikte not sistemi dahil olmak üzere terfi sisteminin yeniden değerlendirilmesi; dernek kurma hakkı sınırlanmaksızın, örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde Hâkimler Ve Savcılar Birliğinin kurulması; kamuoyunun ve yargı profesyonellerinin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki bilinçlerinin güçlendirilmesi için çalıĢmalar yapılması; askeri mahkemelerin sadece hâkim sınıfından olan üyelerden oluĢması; askeri mahkeme binalarının askeri yasak bölge dıĢına çıkarılması; askeri mahkemelerin görev alanlarının yeniden değerlendirilmesi ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi yargılamalarının adil yargılanma ilkesi çerçevesinde yüksek mahkeme bünyesinde iki 199 dereceli hale getirilmesi için çalıĢmalar yapılması olmak üzere 10 temel hedef yer almaktadır. Yargının tarafsızlığının geliĢtirilmesi amacı altında Yargı mensupları için etik ilkelerin belirlenmesi amacıyla yüksek mahkemeler ve HSYK ile birlikte çalıĢma yapılması, yargı tarafsızlığı konusunda medya mensuplarının bilinçlendirilmesi, kiĢisel verilerin korunması kaydıyla yüksek mahkeme kararlarına eriĢimin kolaylaĢtırılması, kiĢisel verilerin korunması çerçevesinde HSYK‟nın disipline iliĢkin kararlarının tamamına ulaĢılabilmesi ve yargı mensupları ile ilgili 2802 sayılı Kanun‟da yer alan disiplin hükümlerinin yeniden ele alınarak nesnel ölçütler getirilmesi olmak üzere 5 temel hedef yer almaktadır. Yargının verimlilik ve etkililiğinin artırılması amacı altında adli yargıda istinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi, idari yargıda istinaf mahkemelerinin kurulması ve faaliyete geçirilmesi, adil yargılanma hakkı ve silahların eĢitliği ilkesi çerçevesinde savunmanın etkinliğinin artırılması için Türkiye Barolar Birliği ile iĢbirliği halinde çalıĢmalar yürütülmesi, hâkim-savcı adaylarının mesleğe alımında denetime elveriĢli ve nesnel ölçütler belirlenmesi ilkesinin gözetilmesi ve hâkim, savcı ile yargı çalıĢanı sayısının yeterli seviyeye getirilmesi, birbirine yakın veya iĢ sayısı az olan adliyelerin en yakın adliyeler ile birleĢtirilmesi için çalıĢmaların yapılması, belirlenen ilkeler çerçevesinde adliyelerin fiziki kapasitelerinin iyileĢtirilmesi çalıĢmalarının sürdürülmesi, uluslararası uygulamalar ve ihtiyaç durumu da gözetilerek ihtisas mahkemelerinin yaygınlaĢtırılması, Adli Tıp Kurumu‟nun kapasitesinin güçlendirilmesine devam edilmesi, belirlenen yurt dıĢı temsilciliklerinde adlî müĢavir görevlendirilmesi, UYAP‟ın tamamlanması ve etkin bir Ģekilde kullanımının sağlanması, elektronik imzanın adli ve idari birimlerde yaygınlaĢtırılması, stratejik yönetim kapasitesinin artırılması için eğitim çalıĢmalarına devam edilmesi ve Adalet Bakanlığı Stratejik Planı‟nın hazırlanması, yüksek mahkemelerin ilk derece mahkemesi sıfatı ile baktıkları davaların azaltılması, Tebligat Kanununda değiĢiklik yapılması, Hukuk Muhakemeleri Kanununun hazırlanması, icra-iflas sisteminin etkililiğinin artırılması, bilirkiĢilik müessesesinin gözden geçirilmesi, kamudaki hukuk müĢavirlikleri ile kamu ve hazine avukatlarının daha etkin hizmet sunmaları amacıyla yeniden yapılandırılması ve uluslararası belgeler ıĢığında çocuk adalet sisteminin 200 iyileĢtirilmesine yönelik çalıĢmalara devam edilmesi olmak üzere 19 temel hedef yer almaktadır. Yargıda mesleki yetkinliğin artırılması amacı altında hukuk eğitimi ve öğretiminin etkin hale getirilmesine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve hukuk fakülteleri ile birlikte çalıĢmalar yapılması, yargı mensubu ve çalıĢanlarına meslekî yetkinliğin artırılması ve kiĢisel geliĢim konularında verilen eğitime devam edilmesi, Türkiye Adalet Akademisi‟nin örgütsel yapısı gözden geçirilerek kapasitesinin artırılması, belirli periyotlarla, yargı profesyonellerinin eğitimi konusunda Adalet Bakanlığı, HSYK, Türkiye Adalet Akademisi, üniversiteler ve diğer kurum ve kuruluĢların katılımı ile bilimsel toplantılar (Ģura, seminer, sempozyum) düzenlenmesi, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bir kısım yargı çalıĢanlarına yabancı dil eğitimi verilmesine devam edilmesi ve AĠHM kararları ile yargıyı ilgilendiren uluslararası belgelerin Türkçeye çevrilmesi ve bunlara eriĢimin sağlanmasına devam edilmesi olmak üzere 6 temel hedef yer almaktadır. Yargı örgütü yönetim sisteminin geliĢtirilmesi amacı altında yargıda mesleki yetkinliğin artırılması, hâkimlerle Cumhuriyet savcılarının idarî ve mali konulardaki görev ve sorumluluklarının azaltılması ile yargı çalıĢanlarının görev tanımlarının yapılması, iĢ standartlarının belirlenmesi ve yükseltilmesi ve AB ülkelerindeki uygulamalar göz önünde bulundurularak noterlerin görev tanımlarının ve açılıĢ kriterlerinin yeniden belirlenmesi olmak üzere 3 temel hedef yer almaktadır. Yargıya güvenin artırılması amacı altında toplum nezdinde yargıya güveni etkileyen unsurların belirlenmesi için çalıĢmalar yapılması, yargı mensup ve çalıĢanlarına yolsuzlukla mücadele konusunda verilen eğitimlere devam edilmesi, yargının, medya ve halkla iliĢkilerinin ilgili meslek örgütleriyle iĢbirliği halinde geliĢtirilmesi ve yüksek yargıda ve belirlenen adliyelerde etkin basın ve halkla iliĢkiler birimlerinin kurulması veya geliĢtirilmesi olmak üzere 4 temel hedef yer almaktadır. Adalete eriĢimin kolaylaĢtırılması amacı altında adli yardımın etkinleĢtirilmesi için bu müessesenin gözden geçirilmesi, adliyelerin internet sitelerinin standart olarak hazırlanarak etkin bir Ģekilde kullanımının sağlanması, Adalet hizmetlerinden yararlananların elektronik ortamda dava açmaları ile ilgili çalıĢmaların tamamlanması 201 ve yargı yerlerinde tercüme hizmetlerinin standarda bağlanması olmak üzere 4 temel hedef yer almaktadır. UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif çözüm yolları geliĢtirilmesi amacı altında temel hukuk bilgilerinin ilköğretim çağından itibaren öğretilmesinin sağlanması, kamu kurum ve kuruluĢlarında kiĢilerin, hak ve yükümlülükleri ile ilgili olarak hukuki iĢlem ve süreçlerine iliĢkin çeĢitli yöntemler kullanılarak bilgilendirilmesinin sağlanması, ceza usulünde yer alan uzlaĢma kurumunun etkinleĢtirilip geliĢtirilmesi, hukuki uyuĢmazlıklarda arabuluculuk ve uyuĢmazlıkların alternatif çözüm yollarının geliĢtirilmesi, tahkim kurumunun etkinleĢtirilmesi, idarenin, iĢlemlerinde ve diğer faaliyetlerinde benzer nitelikte ve istikrar kazanmıĢ emsal yargı kararlarını dikkate alması için gerekli tedbirlerin alınması, idari yargıda uyuĢmazlıkların yargı öncesi çözüm usullerinin geliĢtirilmesi ve etkin hale getirilmesi ve Kamu Denetçiliği Kurumu‟nun faaliyete geçirilmesi olmak üzere 8 temel hedef yer almaktadır. Ceza infaz sisteminin geliĢtirilmesi amacı altında ceza infaz kurumlarının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi yönündeki çalıĢmalara devam edilmesi, küçük ve yetersiz ceza infaz kurumlarının kapatılması, denetimli serbestliğin etkinleĢtirilerek yaygınlaĢtırılması, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların etkin Ģekilde uygulanması ve yaygınlaĢtırılması, ceza infaz kurumlarındaki iĢ yurtlarının yaygınlaĢtırılması ve geliĢtirilmesine devam edilmesi, adliye personelinin eğitiminin de yapılabileceği Ģekilde ceza infaz kurumları ve tutukevleri personeli eğitim merkezlerinin kapasitesinin ve sayısının artırılması, ceza infaz kurumlarının dıĢ güvenlik hizmetlerinin Adalet Bakanlığı‟na devredilmesi ve ceza infaz kurumlarında etkin bir halkla iliĢkiler biriminin kurulması olmak üzere 8 temel hedef yer almaktadır. Ülkemizin ihtiyaçları ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin gerektirdiği mevzuat çalıĢmalarına devam edilmesi amacı altında hazırlanmıĢ olan 18 kanun tasarısının (Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Yargıtay Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Türkiye Hâkimler ve Savcılar Birliği Kanun Tasarısı, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı, Ticarî Sır, Banka Sırrı ve MüĢteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı, KiĢisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, Ġdari Yargılama Usulü Kanununda 202 DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun Tasarısı, DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı, Hukuk UyuĢmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı, Ceza Ġnfaz Kurumları DıĢ Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı, Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Sekli Hakkında Kanun Tasarısı, Genel Ġdari Usul Kanunu Tasarısı, Adalet Bakanlığı TeĢkilat Kanunu Tasarısı, ġiddet Suçu Mağdurlarına Yardım Hakkında Kanun Tasarısı, Noterlik Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Türk Medenî Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) çıkarılması temel hedef olarak belirlenmiĢtir. Bu 10 stratejik amaca ulaĢılması için hedefler kısa, orta, uzun vadeli olarak ayrılmıĢ ve bir eylem planına bağlanmıĢtır. Bu eylem planı çerçevesinde yargı bürokrasisini azaltma çalıĢmaları devam etmektedir. Adalet Bakanlığı yargının iyileĢtirilmesi için sadece Yargı Reformu Stratejisi ve eylem planı ile yetinmemiĢtir. Bu belgeleri destekleyici niteliğe sahip 2010-2014 yıllarını kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Planını oluĢturmuĢtur. Bu plan kuruma yönelik hedeflerin yanı sıra genel olarak yargı bürokrasinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması yönünde de hedefler içermektedir. Bu açıdan bakıldığında Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planına paralel olarak hazırlandığı söylenebilir. Plan, mevcut durumun analiz edilerek ortaya konulduğu, önce sorunların belirlendiği, sonra uzun vadede ulaĢılması hedeflenen vizyonu ortaya koyan ve buna ulaĢmak için atılacak adımların ayrıntılı biçimde belirleyip takvimlendirilen bir belgedir. Bu stratejik planda, ülkemizde yargı alanında hiç dile getirilmeyen ya da çok az gündeme gelen Yargı-medya iliĢkileri, yargının halkla iliĢkilerinin geliĢtirilmesi, koruyucu hukuk uygulamaları, adalet sisteminin uluslararası iliĢkilerinin geliĢtirilmesi gibi birçok konunun ilk defa geniĢ biçimde ele alındığı görülmektedir. Stratejik planda 12 stratejik amaç bulunmaktadır. Bunlar: 1. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi çalıĢmalarına katkı sağlamak ve bu konuda adalet aktörleriyle iĢbirliğini geliĢtirmek, 2. Yargının etkinlik ve verimliliğinin artırılması ile yargılamaların makul sürede sonuçlandırılması amacıyla düzenlemeler yapmak, 3. Mesleki yetkinliğin geliĢtirilmesini sağlamak, 4. UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesini ve alternatif uyuĢmazlık çözüm yollarının geliĢtirilmesini sağlamak, 203 5. Ceza infaz sistemini ve denetimli serbestlik hizmetlerini uluslararası standartlar çerçevesinde geliĢtirmek, 6. Adalet hizmetlerinde güncel teknolojik imkânlar ile biliĢim sistemlerinin kullanılmasını ve geliĢtirilmesini sağlamak, 7. Adli mimarinin özellikleri gözetilerek adalet hizmet binaları yapımına devam etmek ve teknik alt yapı hizmetlerini yeterli düzeyde sunmak, 8. Adalete eriĢim imkânlarının artırılmasını ve etkin kullanımını sağlamak, 9. Adli tıp kurumunun, adli bilimler alanında kapasitesini geliĢtirmek ve hizmeti yaygınlaĢtırmak, 10. Uluslararası iĢbirliğini geliĢtirmek ve Avrupa Birliği müktesebatına uyumu sağlamak, 11. Adalet teĢkilatı yönetim sistemini geliĢtirmek, 12. Medya ve halkla iliĢkilerin etkin bir Ģekilde yürütülmesini sağlamaktır. Planın uygulaması konusunda her yıl ayrıntılı faaliyet raporları hazırlanmakta ve bu faaliyet raporları vasıtası ile kamuoyunun denetimi sağlanmaktadır. Bakanlığın stratejik amaçları incelendiğinde 2, 3, 4, 6, 9 ve 11 numaralı stratejik amaçların yukarıda nedenlerini açıkladığımız yargı bürokrasisinin azaltılmasıyla ilgilidir. Yargı bürokrasisinin doğrudan doğruya azaltılmasıyla ilgili ikinci stratejik amaç altında 2014 yılı sonuna kadar yargı mensubu ve çalıĢanı sayısının uluslararası standartlar gözetilerek artırılması, 2014 yılı sonuna kadar adalet aktörleri arasındaki iletiĢimin artırılması ve yargının sorunlarına yönelik ortak çözüm önerileri geliĢtirilmesi, 2013 yılı sonuna kadar avukatlık mesleğinin sorunlarının çözümüne ve avukatların yargısal faaliyetlere daha etkin katılımının sağlanmasına yönelik olarak Türkiye Barolar Birliği ve barolar ile iĢbirliği yapılması, 2010 yılı sonuna kadar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi için çalıĢmaların tamamlanması ve idari yargıda istinaf kanun yolu için mevzuat değiĢikliklerinin hazırlanması, 2011 yılı sonuna kadar adlî hizmet uzmanlığının oluĢturulması için çalıĢmalar yürütülmesi, 2010 yılı sonuna kadar, birbirine yakın ve/veya iĢ sayısı az olan adliyelerin en yakın adliyelerle birleĢtirilmesi çalıĢmasının tamamlanması, 2014 yılı sonuna kadar, yargıda uzmanlık faaliyetlerinin geliĢtirilmesi, 2012 yılı sonuna kadar yargılamanın daha etkili ve hızlı yürütülmesine yönelik mevzuat düzenlemelerinin hazırlanması, 2010 yılı sonuna kadar bilirkiĢilik kurumunun geliĢtirilmesi amacıyla çalıĢmalar yürütülmesi, 2014 yılı sonuna kadar yargı mensupları ile çalıĢanlarına yönelik sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlenerek kurum 204 içi iletiĢimin artırılması ve yargı çalıĢanlarının özlük haklarının iyileĢtirilmesi doğrultusunda çalıĢmalar yürütülmesi, 2010 yılı sonuna kadar yargının iĢ yükünün azaltılması amacıyla kamuda görev yapan hukuk müĢavirleri ve avukatların daha etkin hale getirilmesi konusunda çalıĢma yürütülmesi, adalet hizmetlerinde (aile mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, ceza infaz kurumları, denetimli serbestlik Ģube müdürlükleri vb) görev alan uzmanların (psikolog, sosyolog, pedagog, sosyal çalıĢmacı, öğretmen vb.) hizmetlerinden daha etkin ve verimli biçimde faydalanılması için çalıĢma yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar soruĢturmaların daha etkin ve hızlı yürütülmesinin sağlanması konusunda çalıĢmalar yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar tanıklık müessesesinin uygulamada daha etkin hale getirilmesi konusunda çalıĢmalar yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar icra ve iflas sisteminin etkinlik ve verimliliğinin artırılması için çalıĢmalar yürütülmesi konusunda toplam 15 stratejik hedef belirlemiĢtir. Dolayısıyla diğer stratejik amaçlarda ele alındığında bu planın yargı bürokrasisini azaltmada rol oynayan en önemli ikinci belge olduğu görülmektedir. 3.1 Mevzuat Paketleri Yargı sisteminin yeniden yapılandırılması ve bu belgelerde yer alan hedeflerin gerçekleĢtirilmesi için hükümet 2003‟den bu yana Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik vb. düzenleyici iĢlemlerde yeni düzenlemeler ve değiĢiklikler yapmıĢtır. Özellikle 2004 ve 2010 yılı Anayasa değiĢiklikleri, yargı sisteminin köklü değiĢikliklere uğradığı yıldır. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması, istinaf mahkemelerinin kurulması, Ceza Kanunu‟nun değiĢtirilmesi, uluslararası sözleĢmelerle ilgili Anayasa maddesinin değiĢtirilmesi, adalet hizmetlerinin denetimi, Askeri Yargı, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kuruluĢ ve görevleriyle ilgili Anayasa değiĢiklikleri dikkat çeken reform konularıdır. Ayrıca Adalet Bakanlığı, 31 Aralık 2005 öncesinde yayınlanan dört binden fazla genelgeyi kaldıran bir genelge yayınlayarak AB‟ye üyelik yolunda yürütülen reformlara engel olabilecek gelenekselleĢmiĢ uygulamaları ortadan kaldırmıĢ ve 1 nolu bu genelge ile tarih yeniden baĢlamıĢtır.116AB‟ye uyum amacıyla yapılan mevzuat değiĢiklikleriyle birlikte 3 yargı paketi (2008, 2011, 2012) oluĢturmuĢtur. 1. ve 2. Yargı 116 < http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/24592.html>(10.03.2012) 205 Paketleri Anayasa değiĢiklikleriyle uyumlu olarak çıkarılmıĢtır. 3. Yargı paketi ise TBMM‟ye sevk edilmiĢ, henüz çıkarılmamıĢtır. Yargı paketlerinde yer alan düzenlemeler incelendiğinde, AB mevzuat uyum doğrultusunda çıkarılan diğer mevzuatlarla birlikte birden fazla yıla yayılarak çıktığı görülmektedir. 3.1.1 Anayasa DeğiĢiklikleri 1982 Anayasası yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 17 kez değiĢikliğe uğramıĢtır. Bu değiĢikliklerin en kapsamlıları ve yargı sistemiyle ilgili olanları 2001, 2004 ve 2010 değiĢiklikleri olmuĢtur. 3.1.1.1 2001 Anayasa DeğiĢiklikleri 2001 Anayasa DeğiĢiklikleri (17/10/2001 tarih ve 24556 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanun) ile genel olarak temel hak ve özgürlükler yeniden düzenlenmiĢ ve temel hak ve özgürlükler geniĢletilmiĢtir. Yargı alanında Anayasanın 36. maddesine “adil yargılanma” ibaresi eklenerek Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nde yer alan adil yargılanma ilkesi Anayasal güvenceye kavuĢturulmuĢtur. Siyasal partilerin kapatılması için “kapatmaya iliĢkin fiillerin odağı haline gelmesi” kriteri getirilmiĢtir. Anayasa Mahkemesinin siyasal partileri kapatabilmesi için öngörülen çoğunluğu 3/5 olarak düzenleyerek siyasal partilerin kapatılması zorlaĢtırılmıĢtır. Ayrıca Anayasanın 40. maddesine “Devlet, iĢlemlerinde, ilgili kiĢilerin hangi kanun yolları ve mercilere baĢvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” fıkrasının eklenmesiyle yargı süreçlerine iliĢkin kiĢilerin bilgilendirilmesi sağlamıĢtır. 3.1.1.2 2004 Anayasa DeğiĢiklikleri 2004 Anayasa DeğiĢiklikleri (07/05/2004 tarih ve 5170 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‟nın Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkındaki Kanun) ile ölüm cezaları kaldırılmıĢ ve ölüm cezalarının geçtiği ibareler Anayasa maddelerinden çıkarılmıĢtır. Anayasanın 38. maddesine yapılan değiĢiklikle uluslararası ceza divanın yargı yetkisi anayasal olarak tanınmıĢtır. Anayasanın 90. maddesine usulüne göre yürürlüğe konulmuĢ temel hak ve özgürlüklerle iliĢkin milletlerarası andlaĢmalarla 206 kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuĢmazlıklarda milletlerarası andlaĢma hükümlerinin esas alınacağı hükmü eklenmiĢtir. Yargıyla ilgili bu Anayasa değiĢiklik paketinin en önemli düzenlemesi ise 143. madde de düzenlemiĢ olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri‟nin kaldırılması olmuĢtur. 3.1.1.3 2010 Anayasa DeğiĢiklikleri 2010 Anayasa DeğiĢiklikleri (07/05/2010 tarih ve 5982 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkındaki Kanun) ile Herkesin kendisiyle ilgili kiĢisel verilerin korunmasını isteme hakkı, Anayasal bir hak olarak güvence altına alınmıĢtır. Ġdare tarafından, vatandaĢın yurtdıĢına çıkma özgürlüğünün sınırlandırılmasına son verilmekte; yurtdıĢına çıkma özgürlüğünün, yalnızca suç soruĢturması ve kovuĢturması nedeniyle ve yargıç kararına bağlı olarak sınırlandırılabilmesi ilkesi benimsenmiĢtir. Bilgi edinme hakkı ve Kamu Denetçiliği Kurumu anayasal güvenceye kavuĢturulmuĢtur. Yüksek Askeri ġura‟nın bazı kararlarına karĢı yargı yolu açılmıĢtır. Ġdari yargı denetiminin hiçbir surette yerindelik denetimi Ģeklinde kullanılamayacağı vurgulanmıĢtır. HSYK‟nın denetim yetkisinin dıĢında kalan ve yargı göreviyle ilgili olmayan adalet hizmetlerinin denetimi için Adalet Bakanlığına bağlı yeni bir teftiĢ kurulunun kurulması öngörülmüĢtür. Askeri mahkemelerin sınırlandırılmakta, savaĢ görev hali alanı, askeri suçların dıĢında asker olmayan yargılanmasıyla kiĢilerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önü kapatılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin yapısı ve iĢleyiĢi tümüyle değiĢtirilmiĢtir. Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre yasayla düzenleneceği öngörülmüĢtür. HSYK‟nın kuruluĢu, yapısı ve iĢleyiĢ usulü tümüyle değiĢtirilmiĢ ve meslekten çıkarma cezalarına iliĢkin kararlarına karĢı yargı yolu açılmıĢtır. 207 Anayasa değiĢiklikleri yargı sistemiyle ilgili genel yapıyı düzenlemektedir. Özellikle yargı sistemini temel olarak düzenleyen kanun, tüzük, yönetmelik vb diğer mevzuatta da değiĢiklik olmuĢtur. 3.1.2 Mevzuat DeğiĢiklikleri 3.1.2.1 2003 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:11/1/2003-24990 ): Kanunla, Anayasada yapılan değiĢikliklere uyum sağlanması, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 5680 sayılı Basın Kanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun, 3682 sayılı Adlî Sicil Kanunu, 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 2) 2/1/2003 tarihli ve 4780 sayılı Türk VatandaĢları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkumiyetlerinin Ġnfazına Dair Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 8/1/2003-24987): Kanunla, hükümlü nakline Bakanlar Kurulunca karar verilmesi yerine Adalet Bakanınca karar verilmesi esası getirilerek, bürokratik iĢlemlerin azaltılması, sürenin kısaltılması ve Bakanlar Kurulunun yoğun olan iĢlemlerinin azalması sağlanmıĢtır. 3) 2/1/2003 tarihli ve 4781 sayılı Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun Ġki Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun (R.G: 8/1/2003-24987): 3221 sayılı Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin bir ve ikinci fıkraları ile 11. maddesinde yer alan “yazılı sınav” ibaresini “sözlü sınav” olarak değiĢtiren 3611 208 sayılı Kanunun 7. maddesi, Anayasa Mahkemesinin 20/11/1990 tarihli ve 1990/13 Esas, 1990/30 sayılı Kararıyla iptal edilmiĢtir. Kanunla sözü edilen Kanunun 10 ve 11. Maddelerinde yapılan değiĢiklikle Anayasa Mahkemesinin Kararı doğrultusunda eğitim sonu sınavının “yazılı” olarak yapılmasının temini sağlanmıĢtır. 4) 2/1/2003 tarihli ve 4782 sayılı Uluslararası Ticarî ĠĢlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine RüĢvet Verilmesinin Önlenmesi Ġçin Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 11/1/2003-24990): Uluslararası Ticarî ĠĢlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen RüĢvetin Önlenmesi SözleĢmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince 01/02/2000 tarihli ve 4518 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuĢ ve 06/02/2000 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Kanunla, anılan SözleĢme hükümleri mevzuatımız çerçevesinde iç hukukumuza yansıtılmıĢtır. 5) 8/1/2003 tarihli ve 4785 sayılı Türk Ceza Kanunu, Cezaların Ġnfazı Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 15/1/2003-24994 Mükerrer): Kanunla, çağdaĢ ceza kanunlarında olduğu gibi kusurluluğun bir türünü oluĢturan, taksirin daha da yoğunlaĢmıĢ Ģekli olan “bilinçli taksir” kavramına Türk Ceza Kanununda yer verilerek faildeki tehlikelilik hâliyle orantılı cezanın, genel ve özel önleme fonksiyonlarının gerçekleĢtirilmesi ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu konu ile ilgili maddelerinde öngörülen cezalar artırılarak, bu suçlara karĢı caydırıcılık arttırılmıĢtır. 6) 8/1/2003 tarihli ve 4786 sayılı Cezaların Ġnfazı Hakkında Kanunda ve Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 15/1/2003-24994 mükerrer): Kanunla, uygulamada para cezasına hükümlü kiĢi uzun süre yakalanmadığında, paranın değerindeki düĢüĢ nedeniyle ceza caydırıcı olma vasfını kaybettiğinden ve sonradan yakalanan kiĢi para cezasını ödeyerek hapis yatmaktan kurtulduğundan, kesinleĢmiĢ para cezasını geç ödeyerek bundan yarar sağlayanların bu istifadelerine son verilmiĢtir. 7) 9/1/2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun (R.G: 18/1/2003-24997): Kanunla, bünyesinde psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bulunacak aile mahkemelerinin, aile hukukundan doğan dava ve iĢlere bakması amacıyla Aile Mahkemelerinin kurulmuĢtur. 209 8) 15/1/2003 tarihli ve 4790 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:26/1/2003-25005): Kanunla, Anayasa Mahkemesinin, 2802 sayılı Kanunda 4087 sayılı Kanunla yapılan değiĢikliklerin bir kısmını iptal etmesi nedeniyle oluĢan boĢluk giderilmekte; yapılan düzenlemeyle avukatlıktan hâkimlik mesleğine geçiĢte sınav koĢulu kaldırılmakta, üç yıl fiilen avukatlık yapma koĢulu beĢ yıla çıkarılmakta, avukatlıkta geçen sürenin tamamının hâkimlik mesleğinde geçmiĢ sayılması esasından dönülerek sürenin 2/3‟ünün sayılması ilkesi getirilmektedir. Ayrıca, hâkim ve savcı olacaklar ile tüm idarî ve adlî yargıya alınacak personel hakkında güvenlik soruĢturması ve arĢiv araĢtırması yapılması öngörülmektedir. 9) 23/1/2003 tarihli ve 4793 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:4/2/2003-25014):Kanun, Anayasada yapılan değiĢikliklere uyum sağlanması, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu ve 4771 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 10) 5/2/2003 tarihli ve 4806 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Hapishane ve Tevkifhanelerin Ġdaresi Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 10/2/2003-25020 Mükerrer):Kanunla, 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yeni maddeler eklenmek suretiyle, ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kanuna aykırı olarak bazı eĢya, araç ve gereç veya malzemelerin sokulması, kurumlarda bulundurulması veya kullanılması suç sayılmak suretiyle cezaî müeyyideye bağlanmakta, hükümlü ve tutukluların beslenmesini, ziyaretçileri ile görüĢmesini, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılmasını, müdafi ve avukat tayin etmesini ve salıverilenlerin kurum dıĢına çıkmasını engelleyenler ile bina araç ve gereçlerine zarar verenlerle ilgili cezaî hükümler getirilmekte, 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin Ġdaresi Hakkında Kanunda uluslararası norm ve bildirgelere paralel olarak düzenlemeler yapılmakta, ayrıca, açlık grevi ve ölüm orucunda bulunanlar ile sağlık sorunu olan hükümlü ve tutuklular hakkında alınacak tedbir ve yapılacak çalıĢmalarla ilgili düzenlemelere yer verilmektedir. 210 11) 6/2/2003 tarihli ve 4809 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla ĠĢlenen Suçlara ĠliĢkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 10/2/2003-25020 Mükerrer): Kanunla, 4454 sayılı Kanunun kapsamına girmekle birlikte bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce cezası infaz edilmiĢ olanların, Türk Ceza Kanununun 2. maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm uyarınca 4454 sayılı Kanunun lehe olan hükümlerinin uygulanması sağlanmıĢtır. 12) 19/2/2003 tarihli ve 4810 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G: 25/2/2003-25031):Kanunla, Adlî Tıp Kurumunun dünyadaki bilimsel geliĢmelere paralel olarak, ıslahı ve yeniden yapılandırılması suretiyle adalete daha iyi hizmet sunabilmesi için 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanununda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 13) 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 8/3/2003-25042): Bugün uygulamada bir nevi kredi aracı niteliğinde kullanılmakta olan çekin, aslına uygun olarak ödeme aracı hâline getirilmesi zorunlu olup, bankaların, çek defteri verirken gerekli araĢtırma ve değerlendirme yapması zorunluluğu yanında, maddî anlamda sorumluluklarının artırılması suretiyle çek hesabının açılması ve çek defterinin verilmesinde daha çok özen göstermeleri de bir ihtiyaç hâline gelmiĢ bulunduğundan, Kanunla bu ihtiyaçların giderilmesi ve 3167 sayılı Kanunun uygulanmasında karĢılaĢılan aksaklıkların giderilmesi amacıyla çıkarılmıĢtır. 14) 19/3/2003 tarihli ve 4829 sayılı Tebligat Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 27/3/2003-25061) :Adalet Bakanlığınca yüksek mahkeme üyeleri, bilim adamları ve uzman personelden oluĢturulan Komisyonca hazırlanan Kanun ile adalet hizmetlerini hızlandırarak “tam ve zamanında” adaletin teminini sağlamak, tebligat iĢlemlerindeki gecikmeleri önlemek ve Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığınca düzenlenen tebliğnamelerin tebliğinde yaĢanan sıkıntıları gidermek için söz konusu kanunlarda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 211 15) 24/4/2003 tarihli ve 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Para Cezalarının Ġdarî Para Cezasına DönüĢtürülmesine Dair Kanun (R.G: 6/5/2003-25100):Kanunla, ceza hükümleri içeren özel kanunlardaki hürriyeti bağlayıcı ceza ve kamu para cezaları, idarî para cezasına çevrilmekte, böylece mahkemelerin ve Cumhuriyet savcılıklarının iĢ yükünün hafifletilmiĢtir. 16) 28/5/2003 tarihli ve 4863 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 3/6/2003-25127): Kanunla, 29/7/2002 tarihli ve 4769 sayılı “Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu”nun 10. maddesine paralel olarak 2802 sayılı Kanunun 114. maddesinde sayılan yardımcı adalet personelinin seçiminde kalitenin sağlanması, hizmet ihtiyaçlarına uygun isabetli personelin seçimi, sınav ve atama usulünde bürokrasinin azaltılarak iĢlemlere sürat kazandırılmıĢtır. 17) 15/7/2003 tarihli ve 4928 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 19/7/2003-25173):Kanunla, bir yandan Anayasada yapılan değiĢikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 1587 sayılı Nüfus Kanunu, 2577 sayılı Ġdarî Yargılama Usulü Kanunu, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 3194 sayılı Ġmar Kanunu, 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu, 3682 sayılı Adlî Sicil Kanunu, 3894 sayılı Radyo ve Televizyonların KuruluĢ ve Yayınları Hakkında Kanun ile 4771 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunda yeni düzenlemeler yapılmıĢtır. 18) 15/7/2003 tarihli ve 4929 sayılı Yargıtay Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 22/7/2003-25176):Kanunla, Yargıtay Büyük Genel Kurulu‟nun 25.03.1984 günlü toplantısında alınan Ġlke Kararı doğrultusunda öngörülen düzenleme ile Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından yapılan Birinci BaĢkan, Birinci BaĢkanvekili ile Daire BaĢkanları seçimlerinin uzamasının ve Dairelerin çalıĢma düzeninin aksamasının önüne geçilmiĢtir. 212 19) 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:30/7/2003-25184):Kanun, Ģirketlerin borcunu ödeyememesi veya malvarlıklarının borcunu karĢılayamamasından dolayı ödeme güçlüğü hâline düĢmeleri sonucu, ekonomik hayatlarının devam ettirilmesinin mümkün olması durumunda, malvarlığını koruyucu önlemler almak, iyileĢtirilmelerini veya yeniden yapılandırılmalarını sağlamak, alacaklıların ve borçluların karĢılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenlemiĢtir. 20) 23/7/2003 tarihli ve 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu (R.G: 31/7/2003-25185): Kanun ile, hâkim, savcı, avukat ve noterler ile diğer adalet personelinin meslekî eğitimlerini sağlamak, hukuk ve adalet hayatında inceleme ve araĢtırmalar yapmak, karĢılaĢılan sorunları saptamak ve bunlara çözüm yolları üretmek, dokümantasyon ve koordinasyonu sağlanmıĢtır. 21) 30/7/2003 tarihli ve 4963 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 7/8/2003-25192): Kanunla, bir yandan Anayasada yapılan değiĢikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirler ile Katılım Ortaklığı Belgesindeki ifadelere uygun olarak, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 353 sayılı Askerî Mahkemeler KuruluĢu ve Yargılama Usulü Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri YürüyüĢleri Kanunu, 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 832 sayılı SayıĢtay Kanunu, 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk VatandaĢlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 3.1.2.2 2004 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 7/1/2004 tarihli ve 5036 sayılı Çocuk Mahkemelerinin KuruluĢu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:13/1/2004 - 25345): Kanunla; 7/11/1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin KuruluĢu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 1. 213 maddesinde yapılan değiĢiklikle, büyükĢehir belediyeleri hudutları içerisinde kalan ilçeler ile büyükĢehir belediyesi hudutları dıĢında kalıp merkez nüfusu 100.000‟in üzerinde bulunan ilçelerde çocuk mahkemelerinin kurulabilmesi sağlanmıĢtır. 2) 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik Ġmza Kanunu (R.G:23/1/2004 25355):Kanunla; ekonomik ve teknolojik geliĢmeye bağlı olarak elektronik ticaretin uygulamaya sokulması sonucu kullanıma açılan elektronik imzanın hukukî ve kurumsal anlamda yapısı düzenlenmiĢtir. 3) 12/2/2004 tarihli ve 5092 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (RG:21/2/2004 - 25380) :Kanunla; sosyal ve ekonomik koĢullardaki değiĢiklikler nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün olan sermaye Ģirketlerinin, muaccel para borçlarını ödeyememeleri ya da mevcut ve alacaklarının borçlarını karĢılayamaması nedeniyle, ekonomik varlıklarını kaybetme tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmaları ve bu tehlikenin, borçlarını olduğu kadar alacaklarını tahsil edememe durumunda kalan alacaklıları ve iĢini kaybetme tehlikesine maruz kalan iĢçileri de tehdit etmesi, bu tehdidin sonuçta bölgesel veya millî ekonomiyi de etkilemesi sebebiyle, Ġcra ve Ġflâs Kanununa “UzlaĢma Suretiyle Borçların Yeniden Yapılandırılması” müessesesinin eklenmesi ve sermaye Ģirketlerinin alacaklılarla uzlaĢarak borçlarının yeniden yapılandırılması ve ekonomik hayatlarına devam etmeleri sağlanmıĢtır. 4) 14/4/2004 tarihli ve 5133 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:20/4/2004 - 25439):Kanunla; aile mahkemelerinin görev alanının, kuruluĢ amacına uygun olarak yeniden belirlenmesi, Türk Medenî Kanununun 396 ilâ 494. maddelerinde düzenlenen vesayet hukukuna iliĢkin konuların aile mahkemelerinin görev alanından çıkarılması sağlanmıĢ, bu hükme uygun Ģekilde aile mahkemelerinin vesayet makamı ve denetim makamı olarak görev yapmalarına imkân sağlayan 9/1/2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır. 214 5) 16/6/2004 tarihli ve 5190 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda DeğiĢiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun (R.G: 30/6/2004 - 25508) Kanunla; 4/4/1929 tarihli 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 394. maddeden sonra gelmek üzere “Üçüncü Fasıl” baĢlığı altında “Bazı suçlara iliĢkin muhakeme usulü” baĢlıklı 394/a ilâ 394/d maddeleri eklenerek, 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili davaların, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak Ģekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülmesi sağlanarak, bu suçların soruĢturması ve kovuĢturulması sırasında uygulanacak usul hükümlerine iliĢkin düzenlemelere yer verilmiĢ, ayrıca 16/6/1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıĢtır. 6) 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:21/7/2004 - 25529): Kanunla; 7/5/2004 tarihli ve 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanunla, Anayasanın 15, 17 ve 87 nci maddelerinde yapılan değiĢikliklerle ölüm cezalarının Anayasadan, 131 nci maddesinde yapılan değiĢiklikle de Genelkurmay BaĢkanlığına Yükseköğretim Kuruluna üye seçilmesi yönünde imkân veren hükmün maddeden çıkarılması nedeniyle, Anayasada yapılan bu değiĢikliğe uyum sağlanmıĢtır. 7) 14/7/2004 tarihli ve 5219 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:21/7/2004 - 25529): Kanunla; günümüz ekonomik koĢulları ve paranın bugünkü satın alma gücü göz önünde tutularak, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yer alan parasal sınırların (görev, senetle ispat, kesin hüküm, temyiz, Yargıtay‟da duruĢma, karar düzeltme ve sulh hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulanmasına iliĢkin) arttırılması, yargı hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin sağlanması ve kısa sürede yargılama konusu hakkında karar verilmesini sağlamak amacıyla hâlen değiĢik kanunlarda yer alan adlî tatil süresinin kısaltılması, 2004 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda yer alan mahcuz malların muhafazasında alınacak ücretlerin tespiti ve icra takibinden vazgeçilmesi durumunda alınacak harçlar bakımından 492 sayılı Harçlar Kanunu ile 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları ĠnĢası KarĢılığı Olarak Alınacak Harçlar 215 ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun arasında uygulama birliği sağlanmıĢtır. 8) 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların KarĢılanması Hakkında Kanun (R.G: 27/7/2004-25535):Kanunla; terör nedeniyle veya terörle mücadele sırasında veya sonucunda zarar gören kiĢilerin zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece en kısa süre içinde ve sulh yoluyla karĢılanması, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesine ancak bu yolla sonuç alamayanların haklı iddialarının varlığı hâlinde baĢvurmaları, verilen tazminat miktarlarının haksız zenginleĢme aracı olarak kullanılmasının önlenmesi sağlanmıĢtır. 9) 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun (R.G:07/10/2004 25606):Kanunla; adlî yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluĢ, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcılığının ilk kez kuruluĢ, görev ve yetkileri itibarıyla bir düzenlemeye kavuĢturulması sağlanmıĢtır. 10) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 07/10/2004 25606):Kanunla; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi, davaların hızlı, en az giderle ve etkin bir biçimde görülmesi, istinaf yoluna iliĢkin usul hükümlerinin düzenlenmesi ve karĢılaĢtırmalı hukuktaki geliĢmelerin yansıtılması sağlanmıĢtır. 11) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (R.G:12/10/2004 5237.):Kanunla; sosyal, siyasal ve ekonomik değiĢiklikler dolayısıyla eskiyen değerlere dayalı Türk Ceza Kanununun çağa uydurulması için gerekli değiĢikliklerin yapılması sağlanmıĢtır. 12) 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G: 13/112004 5252):Kanunla; Türk Ceza Kanunu Tasarısının, yeni hüküm ve değiĢikliklerinin kanunlaĢıp yürürlüğe girmesine kadar, uygulamada boĢluk doğmaması ve herhangi bir aksamaya yer bırakılmaması için çıkarılmıĢtır. 216 13) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (R.G: 17/12/2004 5271):Kanunla; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun toplumsal, siyasal, sosyal ve ekonomik değiĢimler karĢısında eskimiĢ olan ve günün Ģartlarına göre ihtiyaçlara cevap veremeyen yönlerini ıslah etmek üzere gerekli değiĢikliklerin yapılması ile Cumhuriyet savcılığının gözetim ve denetiminde suçları soruĢturmak, suçluları yakalamak, suç kanıtlarını toplamak ve adlî makamlara teslim etmek gibi görevleri yerine getirmek üzere adlî kolluğun kurulması, görev ve sorumluluklarına iliĢkin esas ve usuller düzenlenmiĢtir. 14) 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanun (R.G:29/12/2004 5275):Kanunla; hükümlü ve tutuklulara uygulanan infaz sisteminin çağdaĢ bir yaklaĢımla yeniden düzenlenmesi, disiplin suç ve cezalarına karĢı hâkim önünde itiraz hakkının tanınması, infaz hukukunda yargı denetiminin egemen kılınması, cezaları infaz edilmiĢ olan hükümlülerin toplumdan dıĢlanmalarının önlenmesi, onların iĢ kurmalarına veya öğrenimlerine devam etmelerine yardımcı olmak üzere salıverilme sonrası korumaya iliĢkin esasların belirlenmesi, çağdaĢ normlara dayalı infaz sisteminin oluĢturulması sağlanmıĢtır. 15) 25/12/2004 tarih ve 5276 sayılı 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:29/12/2004 5276):Kanunla; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 14/9/1981 tarihli ve 125 sayılı Kararı ile bir yıl içerisinde her mahkemenin türüne ve özelliğine göre bakabileceği dava sayısının asgarî ve azamî sınırı ile hâkim ve Cumhuriyet savcısı ile diğer personel yönünden iĢ durumuna göre tespit edilen standart kadro esas alındığında, mahkemelerin muhtelif unvanlarda kadro ihtiyacı olduğunun anlaĢılması ve Adalet Bakanlığının merkez ve taĢra teĢkilâtında hizmet geniĢlemesi nedeniyle ortaya çıkan kadro ihtiyacının giderilebilmesi nedeniyle, (10719) kadronun ihdası sağlanmıĢtır. 217 3.1.2.3 2005 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 02/03/2005 tarihli ve 5308 sayılı ĠĢ Mahkemeleri Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 18/3/2005- 25759): Kanunla; ilk derece mahkemelerinden olan iĢ mahkemesinin nihaî kararlarının kesinlik kapsamının belirlenmesi ve bu sınırlar dıĢında kalan kararlar aleyhine istinaf yoluna baĢvurulabilme imkânının tanınması, bölge adliye mahkemelerinden verilen kararlara karĢı temyiz yoluna baĢvurulmasına iliĢkin esas ve usuller düzenlenerek, iĢ mahkemelerinde görülen davaların acele iĢlerden sayılması nedeniyle bu kararların bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay‟ca üç ay içinde karara bağlanması sağlanmıĢtır. 2) 02/03/2005 tarihli ve 5309 sayılı Noterlik Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G: 08/03/2005- 25749): Kanunla; asliye mahkemesinin bulunmadığı ilçelerde noterlik kurulabilmesine imkân sağlanmakta, noterlik bulunmayan ilçelerde kurulacak olan dördüncü sınıf noterliklerin kâtip sınıfından bir adalet memurunun yanı sıra görevlendirilecek icra müdürü ve icra müdür yardımcısı tarafından da yönetilmesi öngörülmekte, ayrıca 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediye Kanununun dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan büyükĢehir belediyesi sınırları içindeki noterlerin ortak hesap paylaĢımı konusundaki eĢitsizliğin ortadan kaldırılması amacıyla Türkiye Noterler Birliğine yetki verilmektedir. 3) 02/03/2005 tarihli ve 5311 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 18/3/2005-25759): Kanunla; değiĢen ve geliĢen sosyoekonomik koĢullar ve karĢılaĢtırmalı hukuktaki geliĢmeler de göz önünde bulundurulmak suretiyle, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi, bu alandaki iĢlemlere etkinlik ve hız kazandırılması, istinaf yoluna iliĢkin usul hükümlerinin düzenlenmesi amaçlanmaktadır. 4) 23/03/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G:31/03/2005-Mük.25772):Kanunla; Ceza Muhakemesi Kanununun, yeni hüküm ve değiĢikliklerinin kanunlaĢıp yürürlüğe girmesine kadar, uygulamada boĢluk doğmaması ve herhangi bir aksamaya yer bırakılmaması sağlanmıĢtır. 218 5) 30/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu (R.G: 31/03/2005Mük.25772): Kanunla; adalet hizmetlerinin hızlandırılması, süratli, verimli ve ekonomik bir Ģekilde yürütülmesi, mahkemelerin iĢ yükünün azaltılması ve görevlilerin zaman ve emek kaybının önlenmesi sağlanmıĢ, Türk Ceza Kanunundan çıkarılan kabahat türünden suçların yaptırımı idarî para cezasına dönüĢtürülerek yeniden düzenlenmiĢtir. 6) 31/03/2005 tarihli ve 5328 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G: 31/03/2005-Mük.25772) Kanunla; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5235 sayılı Adlî Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde DeğiĢiklik Yapılması ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunun, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununun, 5308 sayılı ĠĢ Mahkemeleri Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunun, 5311 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunun ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlük tarihleri Haziran 2005 olarak değiĢtirilmiĢtir. 7) 11/5/2005 tarihli ve 5347 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 18/5/2005-25819): Kanunla; 31/3/2005 tarihli ve 25772 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanan ancak, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanunla yürürlük tarihi 1 Haziran 2005 olarak değiĢtirilen, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanununun uygulanmasında ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır. 219 8) 11/5/2005 tarihli ve 5348 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 18/5/2005-25819):Kanunla; 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı hükümlerinin uygulanması ve yeni ceza sistemine uyarlanması açısından ortaya çıkması muhtemel sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır. 9) 11/5/2005 tarihli ve 5349 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:18/5/2005-25819): 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Kanunda, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama Ģeklini düzenleyen hükümlere yer verilmiĢ; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun getirmiĢ olduğu yeni ceza hukuku sistemi bakımından özel ceza kanunları ile ceza içeren kanunlarda gerekli değiĢikliklerin yapılması zorunlu bulunmuĢ olması nedeniyle, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunla, yeni Türk Ceza Kanunu ve buna bağlı olarak bazı kanunların "1 Nisan 2005" olan yürürlük tarihi "1 Haziran 2005" olarak yeniden belirlenmiĢtir. Bu arada 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile de, yeni Türk Ceza Kanununda düzenlenmemiĢ olan kabahatlere iliĢkin yeni bir sistem getirilmiĢ ve bu Kanunun da yürürlüğe gireceği tarih 5328 sayılı Kanunla "1 Haziran 2005" olarak belirlenmiĢ olduğundan, Kanunla; bu geliĢmeler karĢısında, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunda yapılması gereken değiĢiklikler gerçekleĢtirilmiĢtir. 10) 25/05/2005 tarihli ve 5351 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:1/6/2005- 25832):Kanunla; 29/12/2004 tarihli ve 25685 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunun uygulanmasına baĢlandığında ortaya çıkabileceği tespit edilen muhtemel aksaklık ve eksiklikler giderilmiĢtir. 220 11) 25/05/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu (R.G: 1/6/200525832):Yeni Türk Ceza Kanununun kabulüyle 765 sayılı Kanundan farklı bir yaptırım rejimi benimsenmiĢ ve yeni sistemde, ceza hukuku yaptırımı olarak ceza ve güvenlik tedbiri ayırımına yer verilmiĢ; cezalar, hapis ve adlî para cezası olarak bir ayırıma tâbi tutulmuĢ, böylece, 765 sayılı Kanunda benimsenen aslî ceza ve fer'i ceza ayırımı ve bu kanundan farklı olarak, belli bir suçtan mahkumiyete bağlı olarak kiĢiyi ömür boyu belli haklardan yoksun bırakacak yaptırım sistemi terkedilmiĢ olduğundan, Kanunla, bu yeni sisteme göre adlî sicilin tutulmasıyla ilgili düzenlemeler yenilenmektedir. 12) 25/05/2005 tarihli ve 5353 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 1/6/2005-25832):Kanunla; baĢta Yargıtay olmak üzere, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile yapılan bilgilendirme toplantıları sırasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile ilgili olarak ileri sürülen görüĢ ve eleĢtiriler doğrultusunda, söz konusu Kanununun uygulamasında ortaya çıkabilecek olası sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır. 13) 31/5/2005 tarihli ve 5358 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R. G: 1/6/2005-25832 Mükerrer):Kanunla; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda kabul edilen yaptırım sistemi ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile benimsenen kabahatlere iliĢkin genel düzenlemeler çerçevesinde 2004 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır. 14) 29/06/2005 tarihli ve 5377 sayılı Türk Ceza Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:8/7/2005-25869):Kanunla; baĢta Yargıtay olmak üzere, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile yapılan bilgilendirme toplantıları sırasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile ilgili olarak ileri sürülen görüĢ ve eleĢtiriler doğrultusunda, söz konusu Kanunun uygulamasında ortaya çıkabilecek olası sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır. 221 15) 03/07/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (R.G: 15/7/200525876): Kanunla; özel korunma ihtiyacı olan veya kanunla ihtilafa düĢen çocukların korunmasını, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasını, toplumun adalet ve güvenlik ihtiyacının karĢılanmasını hedefleyen çocuk adalet sisteminin esas ve usullerini düzenlemek ve özel korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile kanunla ihtilafa düĢen çocuklar hakkında hükmolunacak tedbirlerin usul, esas ve uygulanmasına dair ve çocuk mahkemelerinin kuruluĢu, görev ve yetkileri ile yargılama usulleri düzenlenmiĢtir. 16) 03/07/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu (R.G: 20/7/2005-25881): Kanunla; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza Güvenlik ve Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunun 104. maddesinde cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dıĢında herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileĢtirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kiĢiler hakkında sosyal araĢtırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulması, salıverme sonrasında hükümlülere iĢ sağlanması için koruma kurullarının kuruluĢu, çalıĢma yöntemi ve esaslarının ilgili Kanunda düzenleneceği belirtildiğinden, Kanun gereğince oluĢturulması gerekli kurullar ile yardım merkezlerinin Kanunun yürürlüğe giriĢ tarihi itibariyle iĢleyiĢini sağlayacak düzenlemeler yapılmıĢtır. 17) 22/12/2005 tarihli ve 5435 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:24/12/2005-26033):Kanunla; günümüzde meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik değiĢiklikler ve Avrupa Birliğine uyum kapsamında yapılan yasal düzenlemeler ile yeni kurulan müesseseler karĢısında, yargı yetkisinin yerine getirilmesinde en önemli rolü üstlenen hâkim ve savcılar hakkındaki kanunların yeniden gözden geçirilmesinin gerekli bulunması nedeniyle, 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Kanun ile 30/7/2003 tarihli ve 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır. 222 3.1.2.4 2006 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 29/06/2006 tarihli ve 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:18/07/2006-26232): Kanunla, 1/6/2005 tarihinde yürürlüğe giren 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunda yer alan hükümler çerçevesinde, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun yeniden gözden geçirilerek düzenleme yapılmıĢtır. 2) 28/09/2006 tarihli ve 5548 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu (R.G:13/10/2006-26318 ):Kanunla; Türkiye‟de Kamu Denetçiliği Kurumunun oluĢturulması ve Ülke düzeyinde faaliyet göstermesi öngörülen Kamu BaĢdenetçisi ve Kamu denetçilerinin görevleri, nitelikleri, seçimleri, çalıĢma ilkeleri, bağımsızlığı, Kuruma yapılacak baĢvurular ve Kurum personeli ile ilgili konular hakkında düzenlemeler yapılmıĢtır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 25/12/2008 tarih ve E.2006/140, K.2008/185 sayılı kararıyla Kanun iptal edilmiĢtir. 3.1.2.5 2007 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 14/11/2007 tarihli ve 5711 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 28/11/2007-26714):Kanunla; 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa dokuzuncu bölüm baĢlığı altında Toplu Yapılara ĠliĢkin Özel Hükümler baĢlığı ile yeni bir bölüm eklenerek, toplu yapı uygulamasının ortaya çıkardığı çok yönlü sorunlara çözüm getirilmesi ile uygulamada karĢılaĢılan eksiklikleri, belirsizlikleri ve hakkaniyete aykırılıkları ortadan kaldırmak bakımından, 634 sayılı Kanunun bazı maddelerinin değiĢtirilmesi, bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılması suretiyle uygulamada birlik sağlanmıĢ ve sorunlara adil ve hakkaniyete uygun çözümler getirilmiĢtir. 2) 20/11/2007 tarihli ve 5712 sayılı Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme Kurulları Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 04/12/2007-26720): Kanunla; Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme Kurullarının beĢ olan üye sayısının, beĢ asıl, üç yedek olarak değiĢtirilmesi, kurulların ceza infaz kurumları ve tutukevlerini ziyaret süresinin iki aydan dört aya çıkarılması, kurumları ziyarette 223 bulunacak üye sayısının dörtten üçe indirilmesi, ayrıca infaz hâkimliğinin görev alanına giren bir Ģikâyet konusu olduğu takdirde, raporların infaz hâkimliğine gönderilmesi konularında 14/6/2001 tarih ve 4681 sayılı Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme Kurulları Kanununda bazı değiĢiklikler yapılmıĢtır. 3) 22/11/2007 tarihli ve 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön ve Kapsamına Dair Kanun (R.G:04/12/2007-26720):Kanunla; Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Lahey SözleĢmesinin iç hukukta uygulama kabiliyetinin sağlanması ile SözleĢmeye taraf devletler arasında kaçırılan çocukların ikametgâh ülkesine iadesi ve Ģahsî iliĢki kurulmasına iliĢkin usul ve esasların düzenlenmesine iliĢkin hükümlere yer verilmiĢtir. 4) 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (R.G: 12/12/2007-26728):Kanunla; 20/5/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun, konuyla ilgili uluslararası sözleĢmeler de dikkate alındığında toplumsal, siyasal, sosyal ve ekonomik değiĢimler karĢısında eskimiĢ olan ve günün Ģartlarına göre ihtiyaçlara cevap vermeyen yönleri ıslah edilmiĢ ve 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunuyla getirilen yeni hükümlere uygunluğu sağlanmıĢtır. 5) 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu (R.G:05/01/200826747):Kanunla; 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 58. maddesinde, bu maddede çerçevesi çizilen tanıklık görevinin yapılmasından sonra kiĢinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemlerin ilgili kanununda düzenleneceği hükme bağlandığından, tanık koruma tedbirleri, bunların hangi makam veya mercilere baĢvurabileceği ve tanık koruma tedbirlerine iliĢkin diğer usul hükümlerine yer verilmiĢtir. 224 3.1.2.6 2008 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla ÇeĢitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 08/02/2008-26781):Kanunla; Yargı reformu çerçevesinde olmak üzere; özel ceza kanunları ile ceza hükmü içeren özel kanunların yeni ceza mevzuatına uyumu sağlanmıĢtır. 2) 23/7/2008 tarihli ve 5791 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin KuruluĢ ve ĠĢleyiĢi Hakkında Kanun ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G.: 06/08/2008-26959):Kanunla; UyuĢmazlık Mahkemesi üyelerinin seçilmeleri, Mahkemenin yönetim ve temsili ile baĢkana vekâlet, meslek mensuplarının görev sürelerinin belirlenmesi, görev itirazı reddedildiğinde gönderilmesi gereken evrakın sayılması, sürenin geçirilmesi hâlinde uyuĢmazlık çıkarılması talebinin reddine imkân tanınması, olumsuz görev uyuĢmazlığında son görevsizlik kararı veren yargı merciince yapılacak iĢlemlerin düzenlenmesi, olumlu görev uyuĢmazlığı doğması hâlinde yapılacak iĢlemler ile uyulması gereken usul kurallarının belirlenmesi, çalıĢmaya ara verme dönemine rastlayan sürenin uzamasının sağlanması, Mahkemeye baĢvuran yargı merciince yapılacak iĢlemlerin belirlenmesine iliĢkin hükümler getirilmiĢtir. 3.1.2.7 2009 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 26/6/2009 tarihli ve 5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.:09/07/2009-27283):Kanunla, uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla; Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda ve Kabahatler Kanununda çeĢitli değiĢiklikler yapılmıĢtır. 2) 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu (R.G.: 20/12/2009-27438): Kanunla; yürürlüğe giren temel kanunlar ve ceza mevzuatına uyumun sağlanmasına yönelik hükümler içeren yeni bir “Çek Kanunu” yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır. 3) Ceza Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi Ġle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Tüzükte DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Tüzük (R.G.:20/06/2009- 27264):Uygulamada hükümlülerin telefonla görüĢme yapacağı kiĢilerin Türkçe bilip 225 bilmediğinin tespitinde bir kısım sorunlar yaĢandığı göz önünde bulundurularak, Ceza Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Tüzüğün 88 inci maddesinin ikinci fıkrasının (p) bendinde değiĢiklik yapılmıĢtır. 4) Kamu Hizmetlerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (R.G.:31/07/2009-27305): Etkin, verimli, hesap verebilir, vatandaĢ beyanına güvenen ve Ģeffaf bir kamu yönetimi oluĢturmak; kamu hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleĢtirilmiĢ ve düĢük maliyetli bir Ģekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere, idarelerin uyması gereken usul ve esasları düzenleme amacıyla çıkarılan bu yönetmelik kamu hizmetlerinde bir devrim niteliği taĢımaktadır. Kamu hizmetlerinin ilk kademede ve vatandaĢa en yakın yerde ve elektronik ortamda sunulması, vatandaĢın bilgilendirilmesi, hizmet sunan kamu kurumlarının hizmet standartları oluĢturması, BaĢvuru sahibinden bilgi ve belge istenmesine iliĢkin esaslar, baĢvuru sahiplerine malî yükümlülüklerinin bildirilmesi ve kurum içi-dıĢı yazıĢmalara iliĢkin genel kurallar getirmektedir. 3.1.2.8 2010 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.:25/07/2010-27652):3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 4675 sayılı Ġnfaz Hâkimliği Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunda değiĢiklikler yapılmıĢtır. 2)Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu(R.G.: 18/12/2010- 27789):Toplumsal hayatta meydana gelen değiĢim ve geliĢimlere paralel olarak, toplumsal ihtiyaçlar ve beklentilerin karĢılanması, Ülkemiz için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların oluĢturulması, sosyal ve demokratik devlet ilkeleri, demokratik, Ģeffaf ve geniĢ tabanlı kararların oluĢturulması ve mukayeseli hukuk uygulamaları çerçevesinde bir çok alanda düzenleme yapılması amacıyla hazırlanan 07/05/2010 tarihli ve 5982 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun, 12/09/2010 tarihinde yapılan halkoylamasıyla kabul edilmiĢ ve kesin sonuçlar 23/09/2010 tarihli ve 27708 sayılı Resmî Gazete‟de yayımlanmıĢtır. Söz konusu Anayasa değiĢikliği kapsamında hazırlanan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile Kurulun yapısı değiĢtirilmiĢ ve seçimi ile iĢleyiĢine yönelik hükümlere yer verilmiĢtir. 226 3.1.2.9 2011 Mevzuat DeğiĢiklikleri 1) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (R.G.:04/02/2011/ - 27836):Kanunla; Dünyamızda ve Ülkemizde yaĢanan, toplumsal, sınaî, ekonomik ve teknik geliĢmeler ile globalleĢmenin getirdiği değiĢimler karĢısında yetersiz kaldığı görülen 818 sayılı Borçlar Kanununun yerini almak üzere, ilgili mevzuat ve kaynak kanunlarda gerçekleĢen değiĢikliklerle paralellik sağlayan, dili sadeleĢtirilen ve uygulamada karĢılaĢılan sorunların giderilmesine yönelik hükümler içeren yeni bir Borçlar Kanununun yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır. 2) 6099 sayılı Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.:19/01/2011- 27820):Kanunla; Dünyada ve Ülkemizde yaĢanan sosyal, ekonomik ve teknolojik geliĢim ve değiĢmelere paralel olarak yeni bir “Tebligat Kanunu” hazırlanarak yürürlüğe konulması öngörülmüĢtür. 3) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (R.G.: 04/02/2011 - 27836):Kanunla; yargı reformu çerçevesinde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yerini almak üzere, uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları gidermek, davaların hızlı, basit, en az giderle ve etkin bir biçimde görülmesini ve bir kısım uyuĢmazlıkların nizasız kaza, sulh, uzlaĢma gibi yöntemlerle çözümünü sağlamak, karĢılaĢtırmalı hukuktaki geliĢmeleri hukuk yargılamasına yansıtmak amacıyla yeni bir Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır. 4) 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G.:04/02/2011 - 27836): Kanunla; Türk Borçlar Kanunu Tasarısının yeni hükümlerinin kanunlaĢıp yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada boĢluk doğmaması ve herhangi bir aksamaya neden olunmamasına yönelik düzenlemeler getirilmiĢtir. 5) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (R.G.: 14/02/2011 - 27846): Kanunla; Dünyada ve Ülkemizdeki ekonomik ve ticarî hayatta meydana gelen geliĢim ve değiĢimlere paralel hükümler içeren yeni bir Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır. 227 6) 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G.:14/02/2011- 27846):Kanunla; Türk Ticaret Kanunu Tasarısının kanunlaĢıp yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada boĢluk doğmaması ve aksamalara neden olunmaması için düzenlemeler yapılmıĢtır. 7) 6110 sayılı Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.: 14/02/2011 - 27846):Kanunla; Yargıtay ve DanıĢtay‟ın mevcut iĢ yüklerinin çözümü açısından, anılan Yüksek Mahkemelerin daire ve üye sayılarının arttırılmıĢ, , öte yandan 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda hâkimlerin hukukî sorumluluğuna iliĢkin olarak kabul edilen sisteme uyum sağlanması bakımından 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır. 8) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun (R.G.: 03/04/2011- 27894):Anayasa Mahkemesinin yapısı, görevleri, yargılama usulleri, BaĢkan, BaĢkanvekilleri ve Üyelerinin seçimi, disiplin ve özlük iĢleri ile raportörler, raportör yardımcıları ve personelinin nitelikleri, atanmaları, görev ve sorumlulukları, disiplin ve özlük iĢlerine iliĢkin esaslar düzenlenmektedir 9) 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun(R.G.:14/04/2011- 27905):Bazı suçların kabahate dönüĢtürülmesi, disiplin ve tazyik hapsi gerektiren her icra suçunun mahkeme önüne gelmemesi, ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yollarına baĢvuru için harç getirilmesi, mahkemelerce yapılan bazı iĢlemlerin noterliklerce yapılabilmesi Cumhuriyet baĢsavcılıkları arasında çıkan yetki uyuĢmazlıklarının çözümü için mercii yeri belirlenmesi ve ceza mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırının artırılması amaçlanmıĢtır. 10) 661 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu Ġle Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (R.G.: 28/08/2011- 28037):Kararnameyle; Hâkim adaylığı sınavlarına giriĢ için aranan yaĢ koĢulunun hesaplanmasının yeknesak hale getirilmesi ile hâkim adaylığı kadrosunun arttırılması sağlanmıĢtır. 228 11) 650 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (R.G.:28/08/2011-28037):Kanun Hükmünde Kararnameyle; Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü bünyesinde Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı kurulmuĢ, HSYK üyeliği ve Adalet MüfettiĢliği için aranan sekiz yıl çalıĢma Ģartı beĢ yıla indirilmiĢ, Yargıtay tetkik hâkimliği için aranan süre Ģartı belirli bir dönem için kaldırılmıĢ, Avukatlıktan hâkim ve savcılığa geçiĢ için aranan yaĢ Ģartı otuz beĢten kırk beĢe çıkarılmıĢ, Hâkim ve savcı adaylarının staj süreleri kısaltılmıĢ ve adli tatil süreleri yeniden düzenlenmiĢtir. 12)Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden EĢin Ortak Konuta Davet Edilmesi ĠĢlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (R.G.:4/11/2011-28074): Bu Yönetmelik; nüfus kayıtlarının yeterli olduğu, yargılamanın gerekmediği veya talep edenin yabancı olmadığı hallerde mirasçılık belgesi verilmesi ve terk eden eĢin ortak konuta davet edilmesi iĢlemlerinin mahkemeler yanında noterliklerce yapılabilmesini sağlamıĢtır. 3.1.2.10 2012 Mevzuat DeğiĢiklikleri Ticarî Sır, Banka Sırrı ve MüĢteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, Hukuk UyuĢmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı, Çek Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM komisyonlarında bulunmaktadır. Türk Medenî Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Ġcra ve Ġflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı, Ġnfaz Hâkimliği Kanununda ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Suç Mağdurlarına Yardım Hakkında Kanun Tasarısı, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik Taslağı görüĢe sunulan kanun ve yönetmelik taslakları arasında yer almaktadır. 3. Yargı Reformu kapsamında Yargı Hizmetlerinin EtkinleĢtirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla ĠĢlenen Suçlara ĠliĢkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ise Ocak ayında TBMM‟ye sunulmuĢtur. Bu kanun tasarısının yasalaĢması 229 halinde hem yargıya gelen dava sayısında hem de var olan iĢ yükünde azalma sağlanacaktır. Bu kanun tasarısı, yargının iĢ yükünün azaltılması ve etkin hale getirilmesi açısından aĢağıda yer alan yenilikleri getirmektedir. 1. Bakaya ve yoklama kaçağı suçlarına idari para cezası getirilmektedir. Bu Ģekilde 100.000‟i aĢkın dosyanın adliyelere geliĢi önlenecektir. 2. Disiplin ve tazyik hapsi gerektiren her icra suçu mahkeme önüne gelmeyecektir. Yapılan değiĢiklikle bu türden 300.000‟i aĢkın dosyaların büyük kısmının mahkeme önüne gelmesi önlenecektir. 3. Pasaportsuz yurda giriĢ ve yurttan çıkıĢ, idarece belirlenen giriĢ kapıları dıĢındaki yerlerden yurda giriĢ ve yurttan çıkıĢ gibi suçlar kabahate çevrilerek idari para cezasına bağlanmaktadır. Bu Ģekilde Cumhuriyet savcılıklarına yaklaĢık 9.000, mahkemelere ise yaklaĢık 3.000 dosyanın adliyelere geliĢi önlenecektir. 4. DüĢük ve devrikten emval toplamak, izinsiz dal, çırpı toplamak gibi basit orman suçları kabahate çevrilmektedir. Bu Ģekilde 4.000 dosyanın adliyelere geliĢi önlenecektir. 5. Ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yollarına baĢvuru için harç getirilmektedir. Bu değiĢiklikle, davayı uzatma amacına yönelik kanun yolu baĢvurularının engellenmesi için ceza mahkemeleri kararlarına karĢı kanun yoluna müracaat durumunda da -göreceli olarak az miktarda- harç alınması usulü getirilmektedir. Söz konusu değiĢiklikle davayı uzatmaya yönelik kanun yolu baĢvurularının önemli bir kısmı önlenecektir. 6. Ġcra ve iflas dairelerinde yaĢanan aksaklıkları önlemek amacıyla tahsilatların ve ödemeler banka aracılığıyla yapılacak, icra ve iflas dairelerinin para ile iliĢiği en aza indirilecektir. 7. Bakanlıkların ülke çapında olmayan bölgesel alanda uygulanacak düzenleyici iĢlemlerine karĢı yapılacak baĢvuruların DanıĢtay‟a gelmeden ilk derece mahkemesi olarak idare mahkemelerinde görülmesi öngörülmektedir. Yapılan değiĢiklikle, DanıĢtay‟ın iĢ yükünü azaltmak amacıyla, ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı bir kısım davalar idarî mahkemelerin görev alanına bırakılmaktadır. 230 8. Ġdare mahkemelerince verilen ve temyiz incelemesi için DanıĢtay‟a gelen bazı davaların itiraz incelemesinin Bölge Ġdare Mahkemelerinde yapılarak kesinleĢtirilmesi öngörülmektedir. Halen temyiz incelemesi için DanıĢtay‟a gelen bir kısım davaların, itirazen Bölge Ġdare Mahkemelerince incelenip kesin olarak karara bağlanması sayesinde DanıĢtay‟ın iĢ yükünün azaltılması hedeflenmektedir. 9. Cumhuriyet savcılıkları arasında çıkan yetki uyuĢmazlıkları için çözüm mercii getirilmektedir. Yapılan değiĢiklikle; soruĢturma aĢamasında Cumhuriyet baĢsavcılıkları arasında çıkan olumsuz yetki uyuĢmazlıklarının çözüm mercii belirlenerek soruĢturmaların gecikmesi önlenmekte ve yetkisizlik uyuĢmazlığından kaynaklanan iĢ yükü azaltılmıĢ olacaktır. 10. Ağır ceza mahkemesi baĢkanlarının itirazen inceledikleri iĢlerin bir kısmının, ağır ceza mahkemesi üyelerince de karara bağlanabilmesi öngörülmektedir. Ağır ceza mahkemesi baĢkanlarının iĢ yükünün azaltılması amacıyla, kovuĢturmaya yer olmadığına dair kararlara yapılan itirazların, baĢkan veya görevlendireceği üye tarafından da karara bağlanabilmesi öngörülmektedir. 11. Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım kararlarına karĢı yapılacak baĢvurularda son karar merciinin ağır ceza mahkemesi olması yerine asliye ceza mahkemesi olması öngörülmektedir. Bu sayede ağır ceza mahkemelerinin iĢ yükü azaltılmıĢ olacaktır. 12. Ceza mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırı artırılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı doğrultusunda ceza mahkemelerince verilen ve kesin olan hükümlerdeki ikibin Türk Liralık kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmaktadır. Ġptal kararı nedeniyle temyiz edilen dosya sayısı azaltılacaktır. Dolayısıyla tasarının kanunlaĢması halinde yargı yerlerinin iĢ yükünde önemli derecede bir azalma olacaktır. Tasarının nisan veya mayıs aylarında kanunlaĢması beklenmektedir. 231 3.2 Projeler Yargı bürokrasinin azaltılması, yargıda etkinlik ve verimliliğinin arttırılması amacıyla Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile ikili düzeyde veya doğrudan Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluĢların ortaklığı ile çeĢitli proje ve iĢbirliği programları oluĢturulmuĢtur. Bu proje ve iĢbirliği programlarının finansmanın tamamı veya büyük bir kısmı Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyi tarafından karĢılanmaktadır. Bu proje ve iĢbirliği programların baĢlıcaları aĢağıda yer almaktadır:117 3.2.1 Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP) Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP), yargı birimlerinin ve Adalet Bakanlığının merkez birimlerinin iĢ süreçlerini hızlandırmayı, güvenilirliğini arttırmayı ve kurumu kâğıtsız ortama taĢımayı hedefleyen bir bilgi sistemidir. Tüm yargı birimlerinin her türlü yargısal ve idari faaliyetleri UYAP otomasyonu sayesinde elektronik ortamda yürütülebilir hale gelmiĢtir.118Bugün itibarıyla tüm ağır ceza merkezleri ile mülhakatları, tüm bölge idare mahkemeleri, tüm ceza infaz kurumları iĢletimde olup, 35.000‟e yakın kullanıcı UYAP sistemini kullanmaktadır. UYAP Sistemi ile Adli Sicil ve Ġstatistik Genel Müdürlüğü-Adli Sicil Bilgi Sistemi‟nden sabıka kayıtları, Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Genel MüdürlüğüMERNĠS‟ten nüfus kayıtları, Emniyet Genel Müdürlüğü-POLNET‟ten ehliyet kayıtları, Merkez Bankasından döviz kurları yargı birimlerince otomatik olarak anında alınabilmektedir. Ayrıca PTT entegrasyonu sonucu, tevdi listelerinin UYAP tarafından oluĢturulup gönderilmesi ve barkotların UYAP tarafından basılması ile gönderilen tebligatların durumu UYAP üzerinden takip edilebilmekte ve UYAP ile Yargıtay Bilgi Sistemi arasında gerçekleĢtirilen entegrasyon sonucu temyiz edilen dosyaların sistem üzerinden Yargıtay‟a gönderilmesi ve geri dönüĢü sağlanmaktadır. En son olarak Anayasa Mahkemesi de sisteme entegre edilmiĢtir. 117 <http://www.abgm.adalet.gov.tr/proje1.html>(01.03.2012) 118 <http://www.uyap.gov.tr/tanitim/genel.html>(01.03.2012) 232 Bugün UYAP‟ın geliĢtirilmesi amacıyla 8 proje daha yürütülmektedir. Bunlar, gerçek veya tüzel kiĢiler adına tescilli araçların tespiti ve tespiti yapılan araçların kayıtları üzerine takyidat Ģerhleri (haciz, rehin, ihtiyati tedbir vb.) eklenilmesi, eklenilmiĢ olan Ģerhlerin kaldırılması iĢlemlerinin yapılmasını saylayan Araç Mahrumiyet ĠĢlemleri Projesi; bilirkiĢilerin adliyeye gitmeden internet ortamında, dosyalarını teslim alıp incelendiği, raporlarını hazırlayıp teslim ettikleri, kısa mesaj ile bilgilendirildikleri, ücret iĢlemlerini gerçekleĢtirebildikleri ve bilirkiĢilik baĢvuru iĢlemlerini yapabildikleri UYAP BilirkiĢi Bilgi Sistemi (BilirkiĢi Portalı); elektronik ilan (e-ilan), adalet çalıĢanlarının kiĢisel ve idari haberleĢmeleri, bilgi ve dosya paylaĢımında bulunmaları, bunları da güvenli bir ortamda yapabilmeleri hedeflenerek geliĢtirilmiĢ Haberci Projesi; kolluk kuvvetleri ile yargı birimleri arasındaki tüm yazıĢmalar elektronik ortama taĢınacak olan Kolluk Portalı; kurum veya özel Ģirket yetkililerinin internet üzerinden e-imza ile UYAP biliĢim sistemine eriĢerek, kurum/Ģirketlerinin tarafı olduğu dava ve takip (icra-iflas) dosyaları içeriklerine eriĢebilmelerini sağlayan Kurum Portalı; yargı birimleri adına yakalama ve tutuklama kararlarını yerine getiren kolluk birimlerinin tüm yakalama ve tutuklama kararlarına anında eriĢimini sağlayan ve yargı birimlerince verilmiĢ yakalama-tutuklama kararlarını çevrimiçi sorgulama imkânı veren Mobil Arananlar Bilgi Sistemi; avukatların ve vatandaĢların adliyeye gitmeden bürolarından icra takibi açabilmesi, dosyalarını inceleyebilmeleri, harç ve masraflarını yatırabilmeleri gibi, fiziksel ortamda yapılan birçok iĢlemin elektronik ortamda mekândan bağımsız olarak yapılmasını sağlayan Online Takip Projesi yer almaktadır. Bu yeni uygulamaların UYAP sistemine eklenmesiyle yargı hizmetleri hızlı ve etkili olacaktır. UYAP sisteminin devreye girmesiyle tüm adli iĢlem ve süreçlerin UYAP üzerinden çevrimiçi (on-line) olarak yapılmasını sağlanmıĢtır. Bu proje, iĢgücü ve zaman tasarrufunun yanında, Gayrisafi Milli Hasılada yaklaĢık 534.529.051,00 TL tasarruf sağlanmıĢtır.119 119 Ġbid. 233 3.2.2 Yargının Modernizasyonu ve Ceza Reformu Projesi Bu projenin finansmanının tamamı Avrupa Birliği MEDA fonundan karĢılanmıĢtır. Projenin toplam bedeli yaklaĢık 11 milyon €‟dur. Ġki ana bölüm altında 11 alt bölümden oluĢan projede, Adalet Akademisi BaĢkanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı, Adli Sicil ve Ġstatistik Genel Müdürlüğü ve Adli Tıp Kurumu BaĢkanlığı, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ana uygulayıcı birimler olarak yer almıĢ, tüm birimler arası koordinasyon Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüĢtür Projede hâkim ve Cumhuriyet savcılarının Avrupa Birliği hukuku alanında eğitimi, hâkim-savcı adaylarının yabancı dil öğrenmeleri, infaz koruma memurlarının eğitimi, teçhizat alımı, cezaevleri ile infaz hâkimlikleri arasında bilgisayar sistemi kurulması, örnek cezaevi oluĢturulması gibi etkinlikler yer almıĢtır. Bu kapsamda, 7 hâkim AB hukuku alanında master eğitimine gönderilmiĢ, UĢak ve Elazığ‟da model cezaevleri açılmıĢ, yaklaĢık 3 milyon € tutarında bilgisayar, yazıcı, tarayıcı alımı ve kablolama çalıĢması yapılmıĢ, Adalet Akademisi bünyesinde mefruĢat alımları gerçekleĢtirilmiĢ, cezaevi personeli özel eğitime tâbi tutulmuĢ, adlî sicil ve bilgi iĢlem personeli bilgi teknolojileri konusunda eğitim almıĢlardır 3.2.3 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi Eğitim Projesi Avrupa Birliğinin 1.400.000 € mali desteği ile Hollanda- Ġsveç yargı teĢkilatları ve Adalet Bakanlığı ortaklığı ile 19 Ocak 2006- 19 Temmuz 2007 tarihleri arasında uygulanmıĢtır. Proje dört ana bileĢenden oluĢmuĢtur. Birinci BileĢen; Yargıtay üyesi ve Yargıtay‟da görevli olan hâkim ve savcılara yönelik olarak iki adet uluslararası konferansın düzenlenmesidir. Bu konferanslar 2–3 Mart 2006 ve 3–4 Mayıs 2007 tarihlerinde gerçekleĢmiĢ ve sunulan tebliğler kitap olarak basılarak katılımcılara dağıtılmıĢtır. Ġkinci BileĢen; istinaf mahkemeleri hakkında; Hukuk mahkemesi hâkimlerine (3000 adet), Ceza mahkemesi hâkimlerine ve Cumhuriyet savcılarına (6000 adet), Yardımcı personele (2000 adet) yönelik olarak üç farklı kitabın hazırlanıp basılmasıdır. AB ülkelerinden ve Türkiye‟den; akademisyenler, hâkim, savcı ve yardımcı personelden oluĢan çalıĢma grupları istinaf konusunda üç 234 farklı el kitabı yazmıĢlardır. Bu el kitaplarının baskısı da kısa zamanda yapılarak seminer katılımcılarına ve tüm teĢkilata dağıtılmıĢtır. Üçüncü bileĢen; Bölge adliye mahkemelerinde görev alması muhtemel olanlar arasından seçilecek hâkim, Cumhuriyet savcısı ve yardımcı personele eğitim verilmesidir. Bu kapsamda öncelikli olarak; 40 hâkim ve savcı ile 25 yardımcı personel eğitici olarak yetiĢtirilmiĢ, bu eğiticiler daha sonra Türkiye‟nin farklı bölgelerinde 1000 hâkim-savcı ile 1200 yardımcı personele ikiĢer gün süren seminerler vermiĢlerdir. Eğitici olarak belirlenen hâkim ve savcılardan 15 kiĢi Hollanda‟ya, yardımcı personelden 15 kiĢi ise Ġsveç‟e 5 gün süren bir çalıĢma ziyaretinde bulunmuĢlardır. Dördüncü bileĢen ise, Proje üzerinde çalıĢan Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Adalet Akademisi yetkilileri Hollanda ve Fransa‟ya çalıĢma ziyaretinde bulunmuĢlardır. Bu proje Temmuz 2007 tarihinde tamamlanmıĢtır. 3.2.4 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi ĠnĢaat Projesi Proje bütçesi 30 Milyon € olup; 22,5 Milyon € AB katkısı, 7,5 Milyon € ise Adalet Bakanlığı katkısıdır. Proje kapsamında, Ankara, Diyarbakır ve Erzurum illerinde istinaf mahkemeleri için bina yapılması hedeflenmiĢtir. 2009 yılı Ģubat ayı içinde binalar Adalet Bakanlığına teslim edilmiĢtir. 3.2.5 Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje Avrupa Konseyi Proje Ofisi ile birlikte gerçekleĢtirilmiĢtir. Adalet Bakanlığı, Türkiye Adalet Akademisi, Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği yararlanıcı kurumlardır. Bütçesi 3.005.329 € olan projenin Türkiye‟ye maliyeti yaklaĢık 70.000TL olmuĢtur. Projenin amacı Avrupa Birliği‟ndeki en iyi uygulamalar göz önünde bulundurularak yargının etkinliğini arttıracak ve kiĢilerin yargıya yaptıkları baĢvurulardan daha etkin sonuçlar almalarını sağlayacak bir mahkeme yönetim sisteminin ve bu sisteminin iĢlemesine imkân tanıyacak teknik alt yapının kurulmasıdır. Proje kapsamında yurtiçindeki 5 adliyeye ve bir adedi HSYK üyelerince Avusturya‟ya olmak üzere 4 AB ülkesine ihtiyaç analizi kapsamında çalıĢma ziyaretleri düzenlenmiĢ, yeni mahkeme yönetim sisteminin ilkelerinin uygulanmasını belirlemeye (strateji 235 belgesinin oluĢturulması, bu belgede yer alan önerilerin uygulamaya aktarılması) yönelik çalıĢma toplantıları yapılmıĢ ve yeni sisteme iliĢkin olarak 5 pilot adliyedeki (Konya, Aydın, Rize, Mardin ve Manavgat) hâkim ve savcılar ile yardımcı personele eğitim verilmiĢtir. Kasım 2007'de baĢlayan proje 2010 yılı içerisinde tamamlanmıĢtır. 3.2.6 Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi Proje, BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği ile Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü‟nce ortaklaĢa hazırlanmıĢtır. Projenin amacı, Avrupa Birliği tarafından yayımlanan Ġlerleme Raporlarında yer verilen, yargının bağımsızlığı ve yönetimi konularında değerlendirme yapılan alanların(Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nun yapısı, yetki ve görevleri ile Adalet Bakanlığıyla iliĢkileri gibi) bir kısmının Anayasa değiĢikliğini de gerektirmesi nedeniyle, ihtiyaç olması halinde bu alanda yapılması muhtemel kanun ve Anayasa değiĢikliğine alt yapı oluĢturabilecek Ģekilde, kapsamlı olarak mevcut durumun analizi yapılarak, mukayeseli hukuk çalıĢmalarını içerecek bir sonuç dokümanın ortaya konulması ve adalet sisteminin kurumsal yönetiminde etkinliği bulunan Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkeleri ıĢığında daha iyi bir yönetim kapasitesi geliĢtirmelerinin desteklenmesidir. Projede kapsamında ulusal mevzuatın tercümesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yargıtay ve DanıĢtay‟ın yapısı hakkında ÇalıĢtay (13-14 Mart 2008), BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı ve yabancı uzmanların katılımıyla yetkili Türk makamları ile görüĢmeler yapılması (Nisan 2008), Polonya ve Ġtalya‟ya çalıĢma ziyareti (Temmuz 2008), yargı teĢkilatına yönelik anket çalıĢması (Eylül – Aralık 2008), Seminer (16 – 17 Nisan 2009) ile sonuç raporların tamamlanması (Mayıs 2009) faaliyetleri gerçekleĢtirilmiĢ ve proje tamamlanmıĢtır. 236 3.2.7 Türkiye'de UyuĢmazlıklara ĠliĢkin Alternatif Çözüm Yollarının Hukukumuza Kazandırılması ve Sistemin GeliĢtirilmesi (Ġkili ĠĢbirliği – Ġngiltere) Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ile Kanunlar Genel Müdürlüğünün sorumlu birim olduğu projenin amacı, alternatif uyuĢmazlık çözüm yollarından birisi olan ara buluculuk müessesesinin ülkemizde uygulanabilmesi için gerekli teknik altyapı hazırlıklarının desteklenmesidir. Proje kapsamında TBMM Adalet Komisyonundan 5 üye ve Bakanlık üst düzey yetkililerinden 5 kiĢinin katılımıyla toplam 10 kiĢilik heyet halinde Ġngiltere Adalet Bakanlığı ve ilgili diğer kuruluĢlara çalıĢma ziyareti düzenlenmesi, alternatif uyuĢmazlık çözümü konusunda bilgi bankası oluĢturulması, Adalet Bakanlığından 5 kiĢinin Ġngiltere‟de arabuluculuk konusunda eğitici olarak eğitilmesi, Hâkim-savcı, avukat, noterler ve diğer ilgili meslek grupları için uluslararası bir sempozyum, 2 adet seminer ve çalıĢtay düzenlenmesi çalıĢmaları yer almıĢtır. Bütçesi 121.675£ olan proje, Ekim 2008 – Aralık 2009 tarihleri arasında gerçekleĢtirilmiĢtir 3.2.8 Adalete Daha Ġyi EriĢim Ġçin Koruyucu Hukuk Uygulamalarının GeliĢtirilmesi Projesi (Ġkili ĠĢbirliği- BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı) Proje Adalet Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı ve BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ortaklaĢa gerçekleĢtirilmektedir. Bütçesi 475.000 $ olan projede Türkiye‟nin katkı payı 40.000 TL‟dir. Projenin amacı, Türkiye‟deki mahkemeler ile Cumhuriyet savcılıklarının karĢı karĢıya bulunduğu aĢırı iĢ yükünün azaltılması çabalarının ve adalete daha iyi eriĢimin sağlanması için gerekli olan idari kapasite ve alt yapı ile koruyucu hukuk uygulamalarının geliĢtirilmesidir. Adalete eriĢim kavramı yargı ve adalet hizmetlerinde geniĢ bir alanı kapsamakta ve birçok bileĢenden oluĢmaktadır. KiĢilerin hiç bir ayrım gözetilmeksizin yargı ve adalet hizmetlerinden eĢit bir Ģekilde yararlanması, alternatif uyuĢmazlık çözüm yollarının geliĢtirilmesi, basit uyuĢmazlıkların yargı önüne getirilmeden etkin bir Ģekilde çözülmesi, yargılama usullerinin basitleĢtirilmesi, mevzuatın herkesin anlayabileceği Ģekilde açık ve sade bir dille yazılması, yargı mercilerine ulaĢımın kolay olması, yargı masraflarının makul düzeyde olması, uyuĢmazlıkların makul sürede çözümlenmesi, ekonomik durumu yeterli olmayan kiĢilere adli yardım hizmeti verilmesi gibi konular adalete eriĢimin temel konu baĢlıklarını oluĢturmaktadır. 237 Projede koruyucu hukuk konusunda halkın temel hukuk bilgisinin, hak ve sorumluluk bilincinin ne düzeyde olduğunun tespiti amacıyla kamuoyu araĢtırması yapılması, ilköğretim çağından itibaren okullarda öğrencilere hukuk bilincinin verilmesi amacıyla temel hukuk kültürünün anlatıldığı bir müfredatın geliĢtirilmesi, halkın temel hukuk kültürünün yükseltilmesi ve hukuk bilincinin kazandırılması amacıyla özellikle dezavantajlı gruplara yönelik broĢür ve kitapçıklar basılması, koruyucu hukuk uygulamalarının geliĢmiĢ olduğu Kanada ve Ġngiltere örneklerinin incelenmesi, gerekli çevirilerin yapılması, çalıĢma ziyaretleri gerçekleĢtirilmesi, koruyucu hukuk uygulamalarına yönelik uluslararası konferans düzenlenmesi, koruyucu hukuk uygulamalarının tanıtımı ve bilgi alıĢ-veriĢinin sağlanması amacıyla bir web sayfası hazırlanması öngörülen faaliyetler arasında yer almaktadır. Yukarıda belirtilen projelerin yanı sıra 27 proje (AB, ikili iĢbirliği, Ulusal KuruluĢlar ve Sivil Toplum Örgütleriyle ĠĢbirliği Projesi) daha yer almaktadır. Ayrıca 4 AB projesi, 2 ikili iĢbirliği projesi ve 1 ulusal kuruluĢlar ve sivil toplum örgütleriyle iĢbirliği projesi olmak üzere kabul edilen ancak henüz uygulanmasına baĢlanılmamıĢ toplam 7 proje bulunmaktadır. 3.3 Raporlar Yargı bürokrasisinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması amacıyla mevcut durum ve aksaklıkları ortaya koyan ve bunlarla ilgili çözüm önerileri sunan raporlarda reform belgesi, eylem planı, mevzuat değiĢikliklerinin yanında yer alan önemli belgelerdendir. Bu raporlar aynı zamanda yargı sisteminin aksayan yönlerinin ele alınmasını sağlamıĢtır. Bu raporların baĢlıcaları aĢağıda yer almaktadır: 3.3.1 AB Komisyonu Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin ĠĢleyiĢi ĠstiĢari Ziyaret Raporları(2003-2005) 1999 yılında Türkiye‟nin Avrupa Birliği üyeliği adaylığına karar verilmesiyle birlikte TBMM, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları korumasını güçlendirmeyi amaçlayan çok sayıda önemli anayasal ve yasal reformları kabul etmiĢtir. Bu reformların çoğu Türk Adalet Sistemi ile doğrudan ilgili olması nedeniyle Türkiye‟ye Avrupa Komisyonu Adalet ve ĠçiĢleri Genel Müdürlüğü ve GeniĢleme Genel 238 Müdürlüğü tarafından bir heyet gönderilmiĢtir. Bu heyetin görevi, “Yargının bağımsızlığı ve verimliliğini güçlendirmek ve Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesine uygun olarak insan hakları ve temel özgürlüklere iliĢkin yasal hükümlerin yorumunu geliĢtirmek. tüm adli makamların Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin içtihat hukukunu gözetme yükümlülüğüne riayet etmesinin sağlanması maksadıyla tedbirler almak, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin iĢleyiĢini Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirmek, ara mahkemeler olarak istinaf mahkemelerinin kuruluĢunu hazırlamak” önceliğinin yerine getirilmesinde Türkiye‟nin kaydettiği ilerlemeleri değerlendirmektir.120 Bu doğrultuda Kjell BJORNBERG Paul RICHMOND tarafından ilk istiĢari rapor 28 Eylül 2003-10 Ekim 2003 tarihinde, Kjell BJORNBERG Paul RICHMOND tarafından ikinci istiĢari rapor 11-19 Temmuz 2004 tarihinde, son istiĢari rapor ise Kjell BJÖRNBERG ve Ross CRANSTON tarafından 13-22 Haziran 2005 tarihinde tamamlanarak Türkiye‟ye sunulmuĢtur. Bu çerçevede, ilk raporda Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve askeri mahkemeler dahil, mahkemelerdeki yargılama; yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı; yargının ve savcıların eğitimi, avukatların mahkeme önünde müvekkilleri için etkin bir temsil sağlayabilmeleri ve meslekî faaliyetlerini özgür bir Ģekilde yerine getirebilmeleri; ceza davalarında uygulanan usul kuralları ve savunma hakları; mahkemelerin hızlı ve verimli bir Ģekilde davaların üstesinden gelebilme kapasiteleri heyet tarafından üzerinde durulan temel konuları oluĢturmuĢtur. Ġkinci raporda Devlet Güvenlik Mahkemeleri dâhil olmak üzere mahkemelerin yargılama yetkisi, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, hâkim ve savcıların eğitimi, avukatların mahkemeler önünde müvekkillerini etkili bir Ģekilde temsil edebilme ehliyeti ve mesleki faaliyetlerle serbestçe uğraĢabilmeleri, ceza davalarındaki usul kurallar ve savunma hakları ve mahkemelerin davaları hızlı bir Ģekilde görebilme kapasitesi121 heyet tarafından üzerinde durulan temel konuları oluĢturmuĢtur. Son çalıĢma raporunda 1. ve 2. istiĢari raporlarda yer alan amaçlar doğrultusunda, insan haklarına tam saygı gösterilen bir kültür çerçevesinde yargının 120 Kjell Bjornberg & Paul Rıchmond, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret Raporu(28 Eylül 2003-10 Ekim 2003), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2003, s.6. 121 Kjell Bjornberg & Paul Rıchmond, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret Raporu(11-19 Temmuz 2004), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2004, s.4. 239 bağımsızlığını güçlendirme ve ilerletmeyi de kapsayacak Ģekilde katılım ortaklığı önceliklerinin yerine getirilmesi122 hususları değerlendirilmiĢtir. Avrupa Komisyonunun hazırladığı bu üç raporda yer alan öneriler, ilerleme raporları dikkate alınarak yargıda köklü değiĢiklikler yapılmıĢtır. Katılım öncesi mevzuat uyumu konusunda yapılan değiĢiklikler ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesi sonucunda AB, 03/10/2005 tarihinde Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine baĢlamıĢtır. 3.3.2 AB Ġlerleme Raporları (1998-2012) AB ile iliĢkilerde Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program dıĢında adaylık statüsü kazanılmasıyla beraber hazırlanmaya baĢlanan diğer bir belge, ilerleme raporlarıdır. Avrupa Komisyonu, aday ülkenin müktesebata uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri veya bu alanda gözlemlediği eksiklileri yıllık bazda ilerleme raporlarıyla değerlendirmektedir.123AB ile adaylık statüsü kazanılmasıyla birlikte aday ülkeler için uygulanan ilerleme raporları, Türkiye içinde 1998 tarihinden itibaren düzenlenmeye baĢlanmıĢtır. Bu ilerleme raporlarının demokrasi ve hukukun üstünlüğü altında yargı/ yargı sistemi alt baĢlığında yargı sisteminde geliĢmeler ve eksiklikler vurgulanmaktadır. Ġlerleme raporları yargı sisteminin düzenlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Nitekim Yargı Reformu Strateji Belgesi ve Eylem Planı bu ilerleme raporlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu belgelerde taahhüt edilen hedefler AB tarafından yakından takip edilmektedir. 3.3.3 Devlet Denetleme Kurulu Adli Tıp Kurumu Raporu Avrupa komisyonu istiĢari raporları ve ilerleme raporları yanı sıra önemli raporlardan birisi de Devlet Denetleme Kurulu‟nun Adli Tıp Kurumu ile ilgili hazırlamıĢ olduğu rapordur. Yargı hizmetlerinin aksamasına neden olan Adli Tıp Kurumunun yeniden yapılandırılması açısından rapor önemli bir rol üstlenmektedir. Bu 122 Kjell Bjornberg & Ross Cranston, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret Raporu(13 Haziran- 22 Haziran 2005) Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2005, s.1 123 Avrupa Komisyonu, Türkiye Düzenli İlerleme Raporu, Çeviri: AB Bakanlığı, Brüksel, 12 Ekim 2011, s.3. 240 raporun konusunu Adli Tıp Kurumu BaĢkanlığı‟nın 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait faaliyet ve iĢlemlerinin denetimi ile Adli Tıp Kurumu hizmetlerinin etkin ve verimli Ģekilde yürütülmesi ve geliĢtirilmesidir. Adli Tıp Kurumu raporu, 01/07/2010 tarihinde CumhurbaĢkanlığı‟nın internet sitesinde yayınlanmıĢtır. Rapor, adalet iĢlerinde bilirkiĢilik yapma, faaliyet yürüttüğü alanda çalıĢacak hekimlere adli tıp uzmanlığı ve yan dallarda uzmanlık eğitimleri verme görevini üstlenmiĢ olan Adli Tıp Kurumunun 2007, 2008 ve 2009 yılları faaliyet ve iĢlemlerinin mevzuata uygun biçimde yerine getirilip getirilmediğinin denetimi ile Adli Tıp Kurumu hizmetlerinin etkin ve verimli bir Ģekilde yürütülmesinin ve geliĢtirilmesinin sağlanması amacıyla kurumu; mevzuat, teĢkilat, personel, amaç, araç, gereç ve metotlar yönünden incelemektedir.124 Uzun ve kapsamlı bir Ģekilde Adli Tıp Kurumunu ele alan raporun son bölümünde bilirkiĢilik müessesesi ile Adli Tıp Kurumu‟nun yapısı ve uygulamalarına iliĢkin olarak tespit edilen sorunlar ve bunların çözümüne dair önerilere yer verilmektedir. Bu önerilerin yerine getirilmesi BaĢbakanlık (Ġdareyi GeliĢtirme BaĢkanlığı) ve Adalet Bakanlığına verilmiĢtir. 3.4 Diğer ÇalıĢmalar Yargı bürokrasisinin azaltılması, yargının etkin ve verimli bir Ģekilde çalıĢması, yargı sisteminin günün Ģartlarına uygun olarak yeniden yapılandırılması amacıyla yapılan çalıĢmalar sadece mevzuat değiĢikliği, projelerin uygulanması ve raporlamalarla sınırlı değildir. Bu alanda gerek kamu kurumları ve mahkemeler gerekse de üniversiteler ve sivil toplum kuruluĢları; seminer, eğitim, çalıĢtay vb etkinlikler düzenleyerek yargı hizmetlerinin geliĢtirilmesi konusunda yeni fikir ve uygulamalar ortaya koymaktadırlar. Bu çalıĢmalara 2010 yılında Adalet Bakanlığı‟nın düzenlediği idari yargıda uyuĢmazlıkların mahkeme öncesi çözüm yolları çalıĢtayı, yargılamada bilirkiĢilik müessesesi çalıĢtayı, yargı reformu üzerine barolar ve sivil toplum kuruluĢlarının düzenlediği seminer ve paneller örnek olarak verilebilir. 124 Devlet Denetleme Kurulu, Adli Tıp Kurumu Raporu (2010/12), T.C CumhurbaĢkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporları,<http://www.tccb.gov.tr/ddk/> (27.05.2011), s. 1 241 SONUÇ Dünya, zaman içerisinde yaĢanmakta olan sosyal, siyasal, kültürel ve teknolojik değiĢimlere uyum sağlayabilmek ve giderek karmaĢıklaĢan sorunlara çözümler getirebilmek için yeni arayıĢlara yönelmektedir. Bu sorunların en önemlisi de yargıda artan bürokrasidir. Yargı, günümüz modern devletin en önemli organlarından birisidir. Bir ülkede yargı sistemi adaleti dağıtmakta geç kalıyorsa, verdiği kararlar hukuka ve insan haklarına aykırıysa ve kamu vicdanını zedeliyorsa, bu durum o devletin yargı sisteminin köklü bir değiĢime tabi tutulması gerektiğini gösterir. Bu açıdan Türk yargı sistemi tarihsel geliĢim çerçevesinde Osmanlı devletinde Ģer‟i mahkemelerin yer aldığı klasik dönemden bu yana köklü değiĢimler geçirmiĢtir. Osmanlı klasik döneminde hâkim olan “geç gelen adalet zulümdür” kaidesi ile ilk dönemde mahkemelerde yargılamanın en kısa sürede süratle tamamlanması sağlanmıĢtır. Ancak zamanla ortaya çıkan geliĢmeler sonucunda mahkemeler günün Ģartlarını karĢılamada yetersiz kalmıĢtır. Özellikle Avrupalı ülkelerin baskıları, siyasi ve ticari alandaki geliĢmeler sonucunda Tanzimat dönemiyle birlikte günümüz Türk yargı sisteminin temelini oluĢturan mahkemeler, yüksek yargı organları ve savcılık kurumunun yanı sıra yardımcı yargı kurumları Adalet Bakanlığı, avukatlık ve noterlik kurumları oluĢturulmuĢtur. KurtuluĢ savaĢının yaĢandığı 1921-1924 yılları bir geçiĢ niteliği özelliği taĢımaktadır. Bu dönemde olağanüstü yetkilerle donatılmıĢ Ġstiklal mahkemeleri görev yapmıĢtır. 1924 Anayasası ile yeni Türk Devletinin yargı sistemi Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. 1961 Anayasası ile tam anlamıyla modern yargı sisteminin kurumları oluĢturulmuĢtur. Özellikle Anayasa Mahkemesi‟nin kurulması Anayasaya aykırılık sebebiyle biriken davaları azaltmıĢtır. Ancak 1971 ve 1973 askeri darbeleri neticesinde yeni yargı kolları oluĢturulmuĢ; bu durum yargının çok fazla bölünmesine yol açmıĢtır. Yargıda çok bölünmüĢlükle birlikte artan diğer sorunlar sonucunda 1982 Anayasası dönemine gelindiğinde “Allah ne hâkime ne de hekime muhtaç etmesin; ama ikisinin de eksikliğini vermesin” anlayıĢının oluĢmasına sebep olmuĢtur. OluĢan bu anlayıĢ yargı ve sağlık hizmetlerinin o dönemde ne kadar yavaĢ iĢlediğini ve etkin olmadığını göstermektedir. Bunun içindir ki davaların en az giderle ve mümkün olduğunca süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu ilkesi 1982 Anayasasına konulmuĢtur. Bu 242 temel kuralın Anayasaya konulması yargı bürokrasisinin azaltılması yönünden oldukça önemli bir niteliğe sahiptir. Zira bu kural bürokrasiyle mücadelede yargı yönetimine anayasal bir destek sağlamıĢtır. Ancak bu kural uygulamada tek baĢına yeterli olmamıĢtır. 2000‟li yılların baĢına gelindiğinde adalet hizmetini dağıtan yargı kurumları toplumun bu ihtiyacını karĢılamada yetersiz kalmıĢ ve hizmet sunumunda bürokrasi artmıĢtır. Bugün gelinen noktada Türk yargı sistemindeki bürokrasinin nedenlerini insan kaynaklarının nicelik ve nitelik olarak yetersiz olması, fiziki ve teknolojik alt yapının yetersiz olması, yargı sisteminin kurumsal ve yapısal oluĢumundaki eksiklik ve yetersizlikler, mevzuat alt yapısındaki eksiklikler, yargılama usullerinin karmaĢıklığı ve yargılama giderlerinin yüksek olması ve diğer nedenler (bürokrasiyi azaltan reform hareketine karĢı güçlü bir direniĢin olması, yargının bağımsız ve tarafsızlığını engelleyen düzenlemelerin olması, adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması, her uyuĢmazlık için yargı yoluna giden toplumda bir uzlaĢma kültürünün bulunmaması) olmak üzere altı baĢlıkta toplamak mümkündür. Ülkemizde mahkemelerin artan iĢ yükü sebebiyle davalar zamanında görülememiĢtir. Bu nedenle davalar zamanaĢımına uğramıĢ ve önemli suçlardan yargılanan tutuklu sanıkların serbest bırakılmaları toplum vicdanını yaralayan ve toplumun yargıya olan güvenini zedeleyen durumların ortaya çıkmasına sebep olmuĢtur. Ayrıca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyen mekanizmaların yargının etkinlik ve verimliliğini azaltması gerek kamuoyunun gerekse de halkın tepkisine yol açmıĢtır. Ülke içindeki bu duruma AB ve Avrupa Konseyinin-tıpkı Tanzimat döneminde olduğu gibi- yargı alanında reform talepleri eklenmiĢtir. Ülke içinden ve dıĢından gelen yargı bürokrasinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması talepleri cevap bulmuĢtur. Hükümet tarafından bu alanda reform ve strateji belgeleri hazırlanmıĢ, yargının hızlandırılması ve iĢ yükünün azaltılması amacıyla yargı paketleri çıkarılmıĢ, yargı bürokrasisini azaltmaya yönelik projeler vb diğer çalıĢmalara hız verilmiĢtir. Türkiye‟de bürokratik adalet sistemini dönüĢtüren reformların itici gücü Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği olmuĢ ve bu reformlar da hükümet ve halk tarafından desteklenmiĢtir. Bugün itibariyle yargı reform stratejisi ve eylem planı uygulanmaya devam etmekte, yargı sistemindeki aksaklıklar ve aksayan yönler düzeltilmektedir. 243 Yargı bürokrasisinin azaltılması konusunda yapılan çalıĢmaların baĢarılı veya baĢarısız olduğu yönünde kısa dönemde yorum yapmak anlamsız olacaktır. Yargı bürokrasisinin azaltılması için yapılan düzenlemelerin doğrudan doğruya etkisini göstermesi kısa vadede 5 yıl, uzun vadede 10-15 yıllık bir süre gerektirmektedir. Bu süreç sonucunda yapılan çalıĢmaların yargı bürokrasisini azaltmada ne denli baĢarılı olduğu görülecektir. Bu baĢarının ölçülebilmesi aynı zamanda yargı sistemindeki istatistik ve verilerin sağlıklı tutulmasına bağlıdır. Ancak eldeki son 10 yıllık istatistik ve veriler ıĢığında mahkemelerde bir sonraki yıla devreden dosya sayısının fazla olduğu yargılama ve evrak iĢlem sürelerinin uzun olduğu, AĠHM‟e yapılan baĢvurularda ülkemizin ikinci sırada olduğu ve AĠHM‟ce kabul edilen davaların neredeyse tamamına yakınında tazminata mahkûm edildiği görülmektedir. Dolayısıyla yargı bürokrasisinin azaltılması yönünde ülkemizin önünde yapması gereken daha çok Ģey vardır. Bugün yargı reform stratejisi ve eylem planı geniĢ düzenleme ve önlemlerle birlikte yenilikler getirmektedir. Bu belgelerin eksik yönleri de bulunmaktadır. Yargı reform stratejisi ve eylem planına ek olarak tespit edilen ve aĢağıda yer alan önerilerde yargı bürokrasisinin azaltılmasında faydalı olacağı düĢünülmektedir. Ülkemizde adli kolluk kurulmasına rağmen adli iĢ ve iĢlemler, idari kolluğa yaptırılabilmektedir. Bu durum adli iĢ ve iĢlemlerin zamanında ve usule uygun Ģekilde yapılmasına engel olmakta ve yargılama sürecini geciktirmektedir. Adli kolluk, adli hizmetler dıĢında ve diğer kolluk hizmetlerinde zorunluluk olmadıkça görevlendirilmemelidir. Adli kolluk makamının birden çok olması nedeniyle koordinasyonsuzluk ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle adli kolluk tek bir amirin (Cumhuriyet Savcısının) yönetim ve denetiminde olmalıdır. Mahkemelerde gereksiz yere bilirkiĢi raporu istenmesi ve bilirkiĢi raporlarının zamanında ulaĢtırılmamasının önüne geçilmesi için kanun ve yönetmeliğe bilirkiĢi uygulamasıyla ilgili usul ve esasları belirleyen yeni bir düzenleme getirilmelidir. 244 Son yapılan değiĢiklikle getirilen harçların peĢin ödenmesi kuralı kiĢilerin adalete eriĢim imkânını engellemektedir. Bu nedenle yargılama harçları davaların nitelikleri(kiĢilerin gelir durumu, uyuĢmazlığın tüm kamuyu veya sadece bireyi ilgilendirmesi, düĢük-yüksek değerli davalar vb) göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir. Hukuk mahkemelerindeki çekiĢmesiz yargı iĢleri azaltılmalı, organik olarak suç niteliği taĢımayan yapay davalar ve basit nitelikteki eylemler ceza kovuĢturmasına konu olmaktan çıkarılmalı ve bunlar idari yaptırım veya para cezalarına bağlanmalıdır. Cari bütçe ödeneklerinin yeterli olması ve zamanında serbest bırakılması yargılamanın hızlı bir Ģekilde yapılarak sonuçlandırılmasında önem taĢımaktadır. Bu nedenle mahkemelerin bütçeleri Adalet Bakanlığı‟nın bütçesinde değil; HSYK‟nın bütçesi içerisinde yer almalıdır. Ödeneklerin serbest bırakılması HSYK tarafından yapılmalıdır. Bu durum aynı zamanda yargı bağımsızlığı ilkesine de uygun olacaktır. Mahkemelerin iĢlemlerini yerine getirmek için sadece ilgili yerlere yazılar yazılarak, ilgili yerlerin cevap vermelerinin beklenmesi davaların uzamasına sebep olmaktadır. Bu açıdan mahkemelerin tam anlamıyla iĢlevlerini yerine getirebilmeleri ve mahkeme kararlarının yerine getirildiğinin izlenmesi/denetlenmesi için doğrudan kendilerine bağlı sivil bir kolluk ve uzmanlardan oluĢan yardımcı bir örgüt yapılanması kurulabilir. Müspet hukukun doğmasında/oluĢumunda sağlam bir kaynak teĢkil eden pretorien hukuk olarak da adlandırılan içtihat hukukunda yer alan içtihatlar her yıl birleĢtirilerek elektronik ortamda veya kitap olarak mahkeme baĢkanlıklarına gönderilmelidir. Bu sayede içtihatlara uyulmayarak verilen kararların bozulmasıyla yargı sürecinin uzamasının önüne geçilecektir. Ayrıca DanıĢtay‟ın içtihatları, iptal ve yürütmeyi durdurma kararları Anayasa Mahkemesi kararları gibi Resmi Gazete‟de yayımlanmalıdır. 245 Yargı hizmetinin sürekli ve kesintisiz olma özelliği göz önünde bulundurularak adli tatil uygulamasına son verilmelidir. Atama ve yer değiĢtirmesi yapılan hâkim ve savcılara bu sınıfa özgü olarak atama-yer değiĢtirme izni(1,5 ay) verilmelidir. Atama-yer değiĢtirme dıĢında (Amerika, Ġsviçre, Ġngiltere… vb ülkelerde olduğu gibi) tıpkı devlet memurlarında olduğu gibi hakim ve savcılar belirli bir izin çizelgesi içerisinde ve yargı hizmetini aksatmamak koĢuluyla izin kullanabilmelidirler. Ġdare aleyhine karar verilen her uyuĢmazlık için karar düzeltme dâhil tüm kanun yollarının tüketilmesi amacıyla yapılan yersiz baĢvurular önlenmelidir. Bu amaçla caydırıcı nitelikte idari para cezası verilmesi DanıĢtay‟ın iĢ yükünü azaltacaktır. Sivil yargıya göre daha az bir iĢ yüküne sahip olan Askeri mahkemeler, adli yargı teĢkilatı içine alınarak aile mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, ticaret mahkemeleri, iĢ mahkemeleri gibi uzmanlık mahkemelerine dönüĢtürülmeli ve Askeri Yargıtay üst mahkeme olmaktan çıkarılmalıdır. Böylece Askeri Yargıtay‟ın Yargıtay ile aynı konuda farklı içtihatlar oluĢturması engellenmiĢ olacaktır. Aynı Ģekilde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi de kaldırılmalı, idari davalar tamamen sivil idari yargı yerlerince karara bağlanmalıdır. Yeni geliĢen hukuk alanlarında gerek adli yargıda(biliĢim suçları, mali suçlar, sosyal güvenlik hukuku vb.) gerekse de idari yargıda (ihale ve imar mevzuatından kaynaklanan davalar, kamu görevlilerine iliĢkin davalar, kurumlar vergisi, gümrük vergisine kaynaklanan davalar vb.) yeni ihtisas mahkemeleri kurulmalı ve bu alanlarda hâkim ve savcıların uzmanlaĢmaları sağlanmalıdır. Ġdari yargıda yetki maddelerinde değiĢiklik yapılarak merkezi idarenin taĢra teĢkilatlarınca tesis edilen iĢlemlere açılacak davaların, idarenin taĢra teĢkilatının bulunduğu yer idare mahkemelerinde görülmesi sağlanmalıdır. Bu sayede merkezdeki mahkemelerin iĢ yükü azaltılmıĢ olacaktır. 246 Cumhuriyet savcılıklarınca verilen kovuĢturmaya yer olmadığına dair kararlara karĢı itirazlar doğrudan ağır ceza mahkemelerine yapıldığı için ağır ceza mahkemelerinin iĢ yükünün önemli bir kısmını bu itirazlar oluĢturmaktadır. Ġtirazların öncelikle kararı veren Cumhuriyet BaĢsavcılığına yapılması, eğer baĢvuruyu reddederse yetkili ağır ceza mahkemesine göndermelidir. Bu yolla sadece ağır ceza mahkemelerinin iĢ yükü azalmayacak, aynı zamanda Cumhuriyet savcısının verdiği kararı düzeltmesine imkân vererek yargının hızlanmasına da olanak sağlayacaktır. 247 KAYNAKÇA Abadan Nermin, Bürokrasi, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara:1959. Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara:2010. Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 50. Yıl, Ankara Yarı Açık Cezaevi Matbaası, Ankara: 1973. Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara:2010. Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara, Eylül 2009. Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, Adalet Bakanlığı Yayınları: 2010. Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara:2009. Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı <http://www.adalet.gov.tr/rapor/rapor.htm > Faaliyet Raporları(2006-2010), Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri (2008 Verileriyle) Adaletin Etkililiği ve Kalitesi, Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ),Çeviri: Adalet Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara: 2010. Adlen, Lesli M.,“Judicial Leadership and Cooperation with The Bar” Hukuk Kurultayı 2006 , Cilt: 4, Ankara Barosu, Ankara, 2006. Akbulut, Ġlhan, “Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: IV , Sayı: 1 - 2 , Erzincan, 2000. Akdağ, Mustafa, Osmanlı Müesseseleri Hakkında Notlar, Ankara Dil,Tarih,Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 1 - 2 , Ankara, 2000. Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnameleri, Osmanlı AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Cilt: 6, Ġstanbul, 1996. Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnameleri, Osmanlı AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Cilt: 5,Ġstanbul, 1992. Akgündüz, Ahmed, Şer‟iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu Ve Seçme Hükümler, Cilt: 1, Ġstanbul,1988. Akın, Ġlhan, Temel Hak Ve Özgürlükler, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1972. Aksel, Ġsmail, Türk Adalet Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara: 2009. 248 AkĢin, Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye‟nin Yakın Tarihi(1789-1980), Ġmaj Yayıncılık, Ankara, 2001. Akyıldız, Ali, Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, Eren Yayınları, Ġstanbul: 1993. Altuğ, Yılmaz, Yabancıların Hukuki Durumu, 4.Basım, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1971. Altundağ, ġinasi, Osmanlılarda Kadıların Salahiyet Ve Vazifeleri Hakkında, VI Türk Tarihi Kongresi Ankara 20-26 ekim 1961,Kongreye Sunulan Bildiriler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1967. Ardahan, Vedat, Adalet TeĢkilatımız” ,İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 1, Ġstanbul,1952. Arslan, Ramazan & Tanrıver, Süha, Yargı Örgütü Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara:2001. Arslan, Ramazan & Kuru, Baki & Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2004. Atar, Fahrettin, İslam Adliye Teşkilatı, Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, Ankara:1991. Avcı, Mustafa, Osmanlı Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Gökkubbe Yayıncılık, Türk Hukuk Tarihi Dizisi:1, Ġstanbul, 2004. Avrupa Komisyonu, Türkiye Düzenli İlerleme Raporu, Çeviri: AB Bakanlığı, Brüksel, 12 Ekim 2011. AYBARS, Ergun, İstiklal Mahkemeleri, Bilgi Yayınevleri, Ankara: 1975. Aydın, M.Akif, Osmanlı Hukuku, Osmanlı Devleti Medeniyet Tarihi, Ġstanbul:1994. Aydın, M.Akif, “Mecelle‟nin HazırlanıĢı”, Osmanlı Araştırmaları, Cilt:IX, Ġstanbul, 1989. Aydın, M.Akif, “Bir Hukukçu Olarak Ahmet Cevdet Paşa”, Ahmet Cevdet Paşa Semineri, Bildiriler, Ġstanbul, 1986, s.21. Aydın, M.Akif, “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye”, Türk Diyanet Vakfı-İslâm Ansiklopedisi, Cilt: IX, Ġstanbul,1994 Aytekin, Kemal, Türk Yargı Örgütü Sorunları ve Çözüm Önerileri, Yüksek Lisans Tezi, TODAĠE, Ankara, 2000. Balkar, Kemal Galip, “TeĢkilatı Esasiye Kanununa Aykırı Kanun KarĢısında Mahkemenin Durumu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1-4, Ankara,1953. 249 Barkan, Ömer Lütfi, “Türkiye‟de Din ve Devlet ĠĢlerinin Tarihsel GeliĢimi”, Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Semineri, Türk Tarihi Kurumu Yayını, Ankara,1973. BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügatı, BaĢbakanlık Matbaası, Ankara,1998. BaĢlar Kemal, Anayasa Yargısında Mahkeme Kavramı, Roma Yayıncılık, Ankara:2005. Bayındır, Abdülaziz, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġslami Ġlimler AraĢtırma Vakfı Yayınları, Ġstanbul:1986. Belgesay, Mustafa ReĢit, Teorik ve Pratik Adliye Hukuku; Hukuk Ceza ve İdare Usulü Muhakemelerinin Sentetik İzahı, Marifet Basımevi, Ġstanbul, 1944. Belgesay, Mustafa ReĢit, Tanzimat ve Adliye Teşkilâtı, Maarif Vekaleti, Ġstanbul, 1940. Berki, Ali Himmet, İslâm Şeriatında Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ Müessesesi, Ankara:1962. Berki, ġakir, Devletler Umumî Hukuku, Ankara, 1968. Berkin, Necmettin, “Yargıtay Kanunu Ve Nihai Derecede Yargı Faaliyeti”, İstanbul Hukuk Fakültesi, Dergisi, Cilt: XLI, Ġstanbul, 1975. Bingöl, Sedat, “Tanzimat Sonrası TaĢra ve Merkezde Yargı Reformu”, Yeni Türkiye( Osmanlı Özel Sayısı I), Ocak-ġubat.2000, Sayı:31,Ankara,2000. Bjornberg Kjell & Rıchmond Paul, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişarî Ziyaret Raporu(28 Eylül 2003-10 Ekim 2003),Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2003. Bjornberg Kjell & Rıchmond Paul, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişarî Ziyaret Raporu(11-19 Temmuz 2004), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2004. Bjornberg Kjell & Cranston Ross, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi,İstişarî Ziyaret Raporu(13 Haziran- 22 Haziran 2005), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2005. Bozkurt, Gülnihal, “Türkiye‟de Hukuk Eğitiminin Tarihçesi”, Hukuk Öğretimi Sempozyumu, AÜHF Yayınları, Ankara, 1993. Bozkurt, Gülnihal, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara, 1989. Bozkurt, Gülnihal, “Ġslâm Hukukunda Zimmîler”, DEÜHF Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1-4, Kudret Ayiter‟e Armağan, Ġzmir, 1987. Ceylan, Ayhan, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye‟de Yargı, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:VIII, Sayı:1-2,Erzincan, 2004. 250 Cemaleddin, Halil & Asador, Herand, Ecânibin Memâlik-i Osmaniyyede Hâiz Bulundukları İmtiyazât-ı Adliyye, Ġstanbul, 1915. Cin, Halil & Akgündüz, Ahmet, Türk-İslam Hukuk Tarihi, Cilt: 1, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, 1990. Cin, Halil & Akyılmaz Gül, Türk Hukuk Tarihi, Selçuk Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Konya, 2003. CoĢar, Vedat Ahsen, “Yargı Reformu Stratejisi Belgesi Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı:2, Ankara, 2008. Çolak, Haluk, “Kolluk TeĢkilatı ve Adli Kolluk”, Sayıştay Dergisi, Ocak-Mart 1998, Sayı:28. Davison, Roderic, Osmanlı İmparatorluğunda Reform, Çeviri: Osman Akınbay, Cilt: 2, Papirüs Yayıncılık, Ġstanbul, 1997. Del Vecchio, Giorgio, Hukuk Felsefesi Dersleri, Çeviri: Sahir Erman, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1953. Demir, Abdullah, Medeni Yargılama Hukuku ve Osmanlı Mahkemesi, Yitik Hazine Yayınları, Ġzmir:2010. Demirel, Fatmagül, Adliye Nezareti Kuruluşu ve Faaliyetleri (1876-1914), Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, Ġstanbul: 2008. Demirel, Fatmagül, “Adliye Nezareti‟nin TeĢkilat Tarihçesi” Adalet Kitabı, Ed. Bülent Arı ve Selim AslantaĢ, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007. Demirkan, Makbule, Osmanlı‟da Esnaf, Skylife, Mayıs 1997, Türk hava Yolları Yayıncılık, Ġstanbul, Sayı:167. Demirkol, Ferman, Yargı Bağımsızlığı, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Kazancı Yayıncılık, Ġstanbul:1991. Devlet Denetleme Kurulu, Adli Tıp Kurumu Raporu, 01.07.2010 tarih ve 2010/12 sayılı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı‟nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Hakkında Devlet Denetleme Kurulu Raporu, T.C CumhurbaĢkanlığı, Ankara, 2010. Diplock, ,R.T. Hon Lord, “Devlet Yönetiminde Hakimlerin Rolü” ,Çeviri:Tayfun Akgüner, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Ġstanbul, 1980. Duguit, Leon, Kamu Hukuku Dersleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1954. 251 Dönmezler, Sulhi, Basın Hürriyetini Düzenleyen Ve Sınırlayan Mevzuatın Değerlendirilmesi, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Kazancı Yayıncılık, Ġstanbul: 1967. Durhan, Ġbrahim, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: III, Sayı:1, Erzincan,1999. Dursun, Hasan, Askeri Yargının Geleceği, Devlet Planlama TeĢkilatı, Ankara,1999. Dursun, Hasan, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, Devlet Planlama TeĢkilatı, Ankara, 1994. Dursun, Hasan, Nasıl Bir Yargı Reformu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009. Dursun, Hasan, “Erkler Ayrılığı Ve Yargıç Bağımsızlığı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:80, Ankara, 2009. Ekinci, Ekrem Buğra, Osmanlı Hukuku, Ġstanbul, 2008. Ekinci, Ekrem Buğra, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri” ,Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 31, Ankara, Ocak-ġubat 2000. Ekinci, Ekrem Buğra, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat <http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/osmmah.pdf>(18.05.2011). ve Sonrası) En-Nebhan, Muhammed Faruk, İslam Anayasa ve İdare Hukukunun Genel Esasları, Çeviren: Servet Armağan, Ġstanbul, 1980. Ergüzeloğlu Kilim, Esra, Türkiye‟de Adalet Yönetimi, Doktora Tezi, AÜSBF, Ankara, 2009. Ersöz, Ġsmail Hakkı “Yargı Bağımsızlığı Sorunu”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:4, Ankara, 2000. Ertan, Temurçin Faik, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Genel Bir BakıĢ”, Abdurrahman Çaycıya Armağan, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke Ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü, Ankara, 1995. Ersoy, Erdem, Usule İlişkin Nihai Kararlarda Yargılama Giderleri, Tezsiz Yüksek Lisans Dönem Projesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008. Eryılmaz, Bilal, Kamu Yönetimi, Akademi Kitapevi, Ġzmir: 1995. Esen, Bülent Nuri, “Türkiye‟de Anayasal GeliĢmeler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:25, Sayı:1-2, Ankara,1968. European Court of Human Rights, Annual Report 2011, Strasbourg, 2012. European Court of Human Rights, Ststistics On Judgements By State 1959-2010, Strasbourg, 2011. 252 European Court of Human Rights, Annual Report 2010, Strasbourg, 2011. European Court of Human Rights, Annual Report 2009, Strasbourg, 2010. European Court of Human Rights, Annual Report 2008, Strasbourg, 2009. European Court of Human Right, Annual Report 2007, Strasbourg, 2008. European Court of Human Rights, Annual Report 2006, Strasbourg, 2007. Fendoğlu, Hasan Tahsin, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı (Anayasa Hukuku Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Beyan Yayınları, Ġstanbul, 1996. Findley, Carter V., Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform Bâbıâli (1789-1922), Çeviren: Latif Boyacı -Ġzzet Akyol, Ġz Yayıncılık, Ġstanbul, 1994. Gör,Hamdi Namık, İstiklal Mucizesi, Ege Matbaası, Ankara, 1956. Giritli, Ġsmet & Bilgen, Pertev & Akgüner, Tayfun, İdare Hukuku, Filiz Kitabevi, Ġstanbul, 2001. Göreli, Ġ. Hakkı, Devlet Şûrası (Şûrayı Devlet-Danıştay), AÜSBF Yayınları, Ankara, 1953. Gözler, Kemal, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2010. Gözler, Kemal, Hukuka Giriş, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa:2007. Gözübüyük, A.ġeref, Yönetsel Yargı, Turhan Kitapevi, Ankara:2004. Gözübüyük, A.ġeref & Tan, Turgut, İdare Hukuku-İdari Yargılama Hukuku, Cilt:II Ankara, 1999. Günday, Metin, İdare Hukuku, Ġmaj Yayınevi, Ankara:2002. HSYK, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kataloğu, HSYK, Ankara, 2010. Halaçoğlu, Yusuf, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, 2.Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara:1995. IĢıksal, Turgut, “Kapitülasyonlar, Lozan ' da Ġngiliz Heyetine Verilen Gizli Raporun Tam Metni”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: 16, Ġstanbul, 1998. Ġnalcık, Halil, “Mahkeme”, Ġslam Ansiklopedisi, Cilt: VII. Türkiye Diyanet Vakfı,1988. Kalemli, Mustafa, “Türk Yargı Sisteminin Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:10, 1996. 253 Kapani, Münci, İcra Organı Karşısında Hakimlerin İstiklali, AÜHF Yayınları, Güzel Sanatlar Matbaası, Ankara:1956. Karaarslan, Mehmet “Tanzimat ve ġurayı Devlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 54, Sayı 3, Ankara, 2005. Karahanoğulları, Onur, Türkiye‟de İdari Yargı Tarihi, Turhan Kitapevi, Ankara: 2005. Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi (Islahat Fermanı Devri(1856–1861), Cilt:VI, 4.Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988. Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C.VI, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1977. Kaya, Cemil, “Genel Hatları ile Osmanlı Yargı TeĢkilatı”, Yeni Türkiye, Osmanlı Özel Sayısı, Ankara, 2000. Keskin, Muhsin, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin Anayasal ilkeler ile Temel Hak Ve Özgürlükler Işığında İncelenmesi, <http://www.idealhukuk.com/hukuk/hukuk.asp?mct=duyurudetay&x=makale&y=Maka leler&id=60&tit=Ozel-Yetkili-Agir-Ceza-Mahkemelerinin-Anayasal-ilkeler-ile-TemelHak-Ve-Ozgurlukler-Isiginda-incelenmesi-/-Muhsin-KESKiN>(27.05.2011) Kılıç, Ali, İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Sel Yayınları, Ġstanbul:1955. Kili, Suna & Gözübüyük, A.ġeref, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifak‟tan Günümüze), Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985. Konuralp Haluk & Özekes Muhammed, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Editör: Doğan Gökbel, 2. Basım, Anadolu Üniversitesi, EskiĢehir: 2009. Kunter, Nurullah, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ġstanbul Üniversitesi. Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1974. Kurdakul, Necdet, Osmanlı Devleti'nde Ticaret Antlaşmaları ve Kapitülasyonlar, Döler NeĢriyat, Ġstanbul:1981. Kuru, Baki, “Davaların Uzamasının Sebepleri”, AÜHF Mezunları Dergisi,1. Genel Kurul Çalışmaları, Ankara, 1970. Kuru, Baki, Hâkim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Teminatı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1966. Kuru, Baki, Nizasız Kaza, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara,1961. Küçükyağcı, Nazmi & Ak, Akın, Bürokrasiyle Mücadelede Dünyadaki Başlıca İdari Yapılar, <http://www.igb.gov.tr/Forms/Makalelerimiz.aspx> Müderrisoğlu, Ümit, Türk Yargı Örgütü ve Adil Yargılanma Hakkı, Yüksek Lisans Tezi, TODAĠE, Ankara, 2004. 254 Mumcu, Ahmet, Divan-ı Hümayun, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2007. Odaman, Serkan & Süral Özer, Pınar, Türk Yargı Sisteminde Toplam Kalite Yönetimi, <http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/hukuk%20fak%C3%BCltesi/serkanodamanturk-yargi.pdf >s.5, (05.01.2012) Onar, Sıdık Sami, İdare ve İdare Hukuku Bakımından Türkiye‟nin İdari ve Hukuki Bünyesinin Geçirdiği İstihaleler ve Bugünkü Durum, Ġstanbul,1956. Onar, Sıdık Sami, “Adliyemizde Yeni Temayüller” , Mülkiye, Sayı:18, Ankara, Eylül 1932. Ortaylı, Ġlber, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı‟da Kadı, Turhan Kitabevi, Ankara:1994. Ortaylı, Ġlber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, 3.Baskı, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul: 1995. Oymak, Celal “2000‟e 1 Kala Türk Yargı Sistemimiz, Yargıda ve Yargılamada Toplam Kalite”, Sayıştay Dergisi Özel Sayı (30) 7/9, Ankara,1998. Ömeroğlu, M.Nihat, “Adalet Organlarının Sorunları”, Yargıtay Dergisi, Ankara,1977. Özarpat, M. Hilmi, Askeri Ceza Yargılama Usulü Hukuku, 2.Baskı, Ankara: 1950. Özbay, Ġbrahim, “Alternatif UyuĢmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XII, Sayı: 3 - 4, Erzincan, 2008. Özbek, Mustafa, “Avrupa Konseyine Adalet Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Ġçin Öngörülen Tedbirler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:55, Sayı:1, Ankara, 2006. Özbudun, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayıncılık, Ankara:2002. Özcan, Abdülkadir, “AsesbaĢı”, Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Cilt: III.: Türkiye Diyanet Vakfı, Ġstanbul,1989. Özcan, Hüseyin, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Alfa Basın Yayıncılık, Ġstanbul,1993. Özdemir, Birol, “Mevzuatı Muhafazadan Mevzuat Yönetimine”, Yasama Dergisi, Sayı:15, TBMM, Ankara, 2010. Özek, Çetin, “Yargının Ġdari Denetimi”, İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XLVXLII, Ġstanbul, 1981. Özel, Ahmed, İslâm Hukukunda Ülke Kavramı, Marifet Yayınları, Ġstanbul:1982. Özkaya, Yücel, Osmanlı İmparatorluğu‟nda Âyânlık, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara:1994. 255 Özkent, A.Haydar, Avukatın Kitabı, ArkadaĢ Basımevi, Ġstanbul:1940. Öztan, Bilge, Medenî Hukuk‟un Temel Kavramları, Turhan Kitapevi, Ankara: 2006. Öztuna, T.Yılmaz, Türkiye Tarihi(XIX-XX. Asır), Cilt:12, Hayat Yayınları, 1967. Öztürk, Bahri, Uygulamalı Suç Muhakeme Hukuku, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Cilt: I, Ankara, 1987. Öztürk, Celal, “Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler”, Adalet Dergisi, Ankara, 1945/11. Öztürk, Said, Askeri Kassama Ait 17. Asır İstanbul Tereke Defterleri(Sosyo-Ekonomik Tahlil), Ġstanbul, 1995. Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt:2, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara, 1993. Pamir, Aybars, “Kapitülasyon Kavramı ve Osmanlı Devletine Etkileri”, AHF Dergisi, Cilt:51, Sayı:2, Ankara, 2002. Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, Birinci Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara, 1998. Pekcanıtez, Hakan & Atalay, Oğuz & Özekes, Muhammed, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2005. Postacıoğlu, Ġlhan E., Medeni Usul Hukuku Dersleri, Vedat Yayıncılık, Ġstanbul:1974. Sâbit, Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye, Daire-i Askeriyye Matbaası Ġstanbul, 1909. Sabuncu, Yavuz, Anayasaya Giriş, Ġmaj Yayınevi, Ankara, 2002. Sakaoğlu, Necdet, “Bab Naibliği”, Dünden Bugüne Ġstanbul Ansiklopedisi, Cilt: I, Kültür Bakanlığı, Ankara,1993. Schacht, Joseph, "Mahkeme", Ġslam Ansiklopedisi, Cilt:7, Maarif Basımevi, Ġstanbul, 1969. Seviğ, Vasfi RaĢid, Askeri Adalet, Birinci Kısım, Ankara, 1955. Seyitdanlıoğlu, Mehmet, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vâlâ 1838-1868, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1996. Seyitdanlıoğlu, Mehmet, Tanzimat Dönemi‟nde Yüksek Yargı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye(1838–1876), <yunus.hacettepe.edu.tr/~mehmets/tanzimattayuksekyargi.pdf> (18.05.2011). Sungur, Meral & Tekin, Özkan, “Yargılamanın Gecikmesi ve Hızlanmasında Avukatların Rolü”, Yargı Reformu 2000 Sempozyumu, Ġzmir, 2000. 256 Sosyal, Mümtaz, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayıncılık, 10.Baskı, Ġstanbul, 1993. Mustafa Tarık ġENTUNA, “ÇağdaĢ Demokrasilerde Yargı”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:29, Ankara, Eylül 2007. Tan, Hadi, “Cumhuriyetimizin XXV. Yıldönümü Münasebetiyle Cumhuriyet Devrinde Adalet TeĢkilatımız”, Siyasi İlimler Mecmuası, Cilt: XVIII, Sayı:122, Ġstanbul, Kasım 1948. Tan, Turgut, "Bağımsız Ġdari Otoriteler veya Düzenleyici Kurullar", Amme İdaresi Dergisi, Sayı:35(2), Ankara, 2002. TaĢdelen, Gürcan, “Ġstiklal Mahkemeleri”, Pusula Dergisi, <http://www.dho.edu.tr/pusula/62/istiklalmahkemeleri.html>(20.07.2011) Sayı:62, Toprak, Zafer, “Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye‟de Adalet Örgütü”, Cumhuriyet Dönemi Hukuk Devrimi, THKD Yayıncılık, Ġstanbul, 1994. Tortop, Nuri & ĠĢbilir, Eyüp G. & Aykaç, Burhan, Yönetim Bilimi, Yargı Yayınevi, Ankara, 2005. Turan, Hüseyin, “Yargı Görevi ve Hizmeti”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:21 Ocak 2005, Ankara. TÜSĠAD, Bağımsız ve Düzenleyici kurumlar ve Türkiye Uygulaması, Lebib Yalkın Yayıncılık, Ġstanbul, 2002. TÜSĠAD, Yargılama Düzeninde Kalite, TÜSĠAD Yayınları, Ġstanbul:1998. UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara: 1988. UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarihi Kurumu Yayınları, Ankara:1984. UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devlet Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara:1984. Üçok, CoĢkun, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, 5.Basım, AÜHF Yayınları, Ankara, 1972. Üçok, CoĢkun, “Savcılıkların Avrupa Hukukunda GeliĢmesi ve Türkiye'de KuruluĢu”, AÜHF Dergisi(Ord. Prof. Sabri Şakir Ansay'ın Hatırasına Armağan), Ankara, 1964. Üçok, CoĢkun,& Mumcu, Ahmet & Bozkurt, Gülnihal, Türk Hukuk Tarihi, 13. Baskı Ankara, 2008. Ünal, ġeref, Anayasa Hukuku Açısından Mahkemelerin Bağımsızlığı ve Hâkimlik Teminatı, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara: 1982. 257 Veldet, Hıfzı, “KanunlaĢtırma Hareketleri ve Tanzimat”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940. YaĢar, Selçuk, Yargı Reformu Gerçekleşmeli, Gazete Ege Matbaacılık, Ġzmir: 1997. Yenice, Kazım & Esin, Yüksel, İdari Yargılama Usulü, Ankara:1983. Yenisey, Feridun, Ceza Yargılamasında Ve Adli Teşkilatta Cumhuriyet Öncesi Durum ve Cumhuriyetten Sonraki Gelişmeler(Doğumunun 100. Yılında) Atatürk Sempozyumu, Atatürk Ġlkeleri Ve Ceza Hukuku(15-18 Aralık 1981) Ġstanbul Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1983. YetiĢ, Kazım, “Tanzimat KarĢıĢındakı Tavırların Tasnifi Konusunda Bir Deneme”, Tanzimat‟ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu (31 Ekim–3 Kasım 1989), Türk Tarihi Kurumu Yayınları, Ankara, 1994. Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, Kazancı Yayıncılık, Ġstanbul:1987. Yücel, YaĢar, “Osmanlı Ġmparatorluğunda Desantralizasyona Dâir Genel Gözlemler”, Belleten, Cilt: XXXVIII, Sayı: 152, Ankara,1974. Zararsız, Ġsmail, Türk Yargı Sisteminin Temel Sorunları ve Yeniden Yapılanmasında Bir Aşama: „Yargının Otomasyonu‟, Dönem Projesi, TODAĠE, Ankara, 2004. Zuckerman, Adrıan A.S., “Reforming Civil Justice Systems: Trends Ġn Ġndustrial Countries”, The World Bank Notes 2000/46, Washington, 2000. Weber, Max, Sosyoloji Yazıları, Çeviren: Taha Parla, Hürriyet Vakfı Yayınları, Ġstanbul:2006. 26/9/2004 tarih ve 5235 Sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 13/05/01992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18/02/1992 tarih 1992/12 Esas ve 2004/07 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı 19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Adli yargı hâkimleri hakkındaki, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliği 19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Ġdari Yargı Hâkim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama Yönetmeliği 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu 26/05/1973 ve 14546 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1730 sayılı Yargıtay Kanunu 31/12/1964 tarihli ve 11896 Resmi Gazetede yayımlanan 521 sayılı DanıĢtay Kanunu 258 11/05/1959 Tarihli ve 7264 Sayılı Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı Kanunun 1, 3 ve 4 üncü maddelerinde tadilat yapılmasına Dair Kanun 27/05/1926 tarihli ve 383 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan 834 sayılı Mahkeme-i Temyiz TeĢkilatının Tevsiine Dair Kanun 07/12/1925 tarihli ve 228 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 669 sayılı DanıĢtay Kanunu 2005/2-692 Esas.-2005/725 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Ġçtihat Kararı 11/07/1991 tarih 1990/39 Esas 1991/21 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı:27, Cilt:1. Anayasa Mahkemesi, 20 Ekim 1990 Tarih ve E.1990/13, K.1990/30 Sayılı Karar, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı 27, Cilt 1. HSYK Kararı, Karar no:188 <http://blacks.worldfreemansociety.org/2/index.htm.>(14.02.2012) <http://www.yargiyay.gov.tr/yargitay_tarihçe> (09.09.2011) <1924 Anayasası<http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm>(25.07.2011) <1961 Anayasası <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(26.07.2011) <1982 Anayasası,< http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>(05.10.2011) < http:// www.yargitay.gov.tr/tarihçe_html>(03.08.2011) <http://www.yargitay.gov.tr/istatistikler_html>(04.08.2011) < http://www.ayim.gov.tr/tariçe_html>(12.08.2011) <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>>(08.08.2011) <http://www.yargitay.gov.tr/orgsema/sema.php>(10.10.2011) <http://www.danistay.gov.tr/tteskilatform.htm>(15.10.2011) <http://www.adalet.gov.tr/idarisema/teskilat.htm>(30.10.2011) <http://www.taa.gov.tr/10-turkiye-adalet-akademisi-tarihcesi.html>(02.12.2011) <http://www.ozelguvenlikhaberleri.com/caglayan-adliyesi-ozel-guvenlik-gorevlileriavukatlara-saldirdi/>(13.09.2011) <http://www.hsyk.gov.tr/dosyalar/istatistikler/24-10-2011-istatistikler.pdf(12.12.2011) 259 < http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=88100>(09.09.2003) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk13.pdf>(03.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk3.pdf>(05.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk2.pdf>(05.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza18.pdf>(05.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza1.pdf>(06.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/cmk250sav/cmk250sav1.pdf>(06.01. 2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay8. pdf>(28.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay3. pdf>(28.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay1. pdf>(28.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/idari/idari1.pdf>(29.01.2012) <http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/danistay/danistay7.pdf>(29.01.2012) <http://www.anayasa.gov.tr/veriler_ istatistikler/isyuku>(02.01.2012) <http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/24592.html>(10.03.2012) < http://www.abgm.adalet.gov.tr/proje1.html>(01.03.2012) < http://www.uyap.gov.tr/tanitim/genel.html>(01.03.2012) 260 261