Geçmişten Günümüze Türk Yargı Sistemi ve Yargı Bürokrasisi

advertisement
T.C.
BAġBAKANLIK
GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
VE
YARGI BÜROKRASĠSĠ
BAġBAKANLIK UZMANLIK TEZĠ
Hazırlayan
NAZMĠ KÜÇÜKYAĞCI
Tez DanıĢmanı
BÜLENT TAġAN
Ankara
Nisan-2012
i
Nazmi KÜÇÜKYAĞCI‟ya ait “GeçmiĢten Günümüze Türk Yargı Sistemi ve
Yargı Bürokrasisi” adlı çalıĢma, komisyon tarafından BaĢbakanlık Uzmanlık Tezi
olarak kabul edilmiĢtir.
ISBN: 978-605-86393-0-0
Bu çalıĢmanın sorumluluğu yazarına aittir. Ġnternet adresi ve yazar adı belirtilmek kaydıyla
yayın ve referans olarak kullanılabilir. Bu e-kitap resmi olarak http://www.igb.gov.tr
adresinde yer almaktadır.
ii
ÖZET
Günümüz modern devletin en önemli üç görevi yasama, yürütme ve yargıdır. Bu
üç organ ulusa ait egemenliği kullanmaktadır. Bu üç organdan biri olan yargının en
önemli görevi, toplum hayatında ortaya çıkan hukuka aykırılıkları saptama ve
uyuĢmazlıkları çözmektir. Bu görevin sağlıklı bir Ģekilde yürütülebilmesi için bağımsız
ve iyi donatılmıĢ etkin bir yargı sisteminin bulunması Ģarttır.
Yargı hizmetlerinin daha etkili ve verimli Ģekilde yerine getirilmesi, bir
toplumun refah ve mutluluğunun temel koĢuludur. Yargı faaliyetinin hızlı ve etkin
çalıĢması, yargı sisteminin ve bürokrasisinin çağdaĢ geliĢime paralel olarak geliĢim
sağlamasıyla bağlantılıdır. Zira yargıda en önemli sorun adalete çabuk ulaĢabilmektir.
“Geç gelen Adalet, Adalet değildir.” sözü bunun veciz bir ifadesidir. Bugüne kadar
Türk yargı sistemi dünyadaki ve ülkemizdeki değiĢimlere ayak uyduramayarak, bu
değiĢim ve geliĢmelerin gerisinde kalmıĢtır. Yargıda artan sorunlar yargının etkinliğini
ve verimliliğini azaltmıĢtır. Bunun sonucunda yargı hizmetlerinde bürokrasi artmıĢtır.
VatandaĢlar artık adaleti dağıtan mahkeme kapılarını bir hak arama mercii olarak değil;
bir çile kapısı olarak algılamaya baĢlamıĢtır.
Bu bağlamda incelenmeye değer görülen ve beĢ bölüm olarak hazırlanan
“GeçmiĢten Günümüze Türk Yargı Sistemi ve Yargı Bürokrasisi” baĢlıklı çalıĢmamızın
birinci bölümünde; yargı kavramının tanımı yapılmıĢ, organik ve fonksiyonel anlamda
yargının tanımları ve özelliklerine değinilmiĢ, daha sonra yargı ile ilgili temel kavramlar
ve yargı organına hâkim olan temel ilkeler ortaya konulmuĢtur.
Ġkinci bölümde Cumhuriyet öncesi Türk yargı sisteminin temelini oluĢturan
Osmanlı yargı sistemi; Tanzimat öncesi Osmanlı yargı sistemi ve Tanzimat sonrası
Osmanlı yargı sistemi ayrımı yapılarak ele alınmıĢtır. Bu bölümde özellikle Türkiye
Cumhuriyet yargı sistemini temelini oluĢturan Tanzimat sonrası Osmanlı Yargı
Sisteminde yargı reformlarının nedenleri, bu dönemdeki mahkemeler, Meclis-i Vâlâ-yı
Ahkâm-ı Adliye ve yüksek yargının geliĢimi ile yargı teĢkilatını tamamlayan diğer
yardımcı yargı kurumlarının oluĢumu ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.
Üçüncü bölümde tarihsel ve örgütsel bir yaklaĢımla 1921, 1924 ve 1961
Anayasalarındaki yargı sistemleri ve özellikleri ortaya konulmuĢtur. Dördüncü bölümde
yürürlükte olan 1982 Anayasasındaki yargı sistemi, yargı teĢkilatının örgütlenmesi ve
genel özellikleri ile yargı görevlileri ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.
BeĢinci ve son bölümde bürokrasi ve yargı bürokrasisi kavramının neyi ifade
ettiği, yargıda bürokrasinin nedenleri, ayrıntılı tablolarla ortaya konulan yargıdaki iĢ
yükü ve yargıda bürokrasinin azaltılması için ne gibi çalıĢmaların yapıldığı
incelenmiĢtir. ÇalıĢma konu üzerinde yapılan genel bir değerlendirme ve yargı
bürokrasisinin azaltılması için ek olarak neler yapılabileceğini özetleyen sonuç
bölümüyle sona ermiĢtir.
i
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖZET ................................................................................................................................. i
ĠÇĠNDEKĠLER ................................................................................................................. ii
KISALTMALAR ............................................................................................................. ix
ġEKĠL VE GRAFĠKLER ................................................................................................. x
TABLOLAR ..................................................................................................................... x
GĠRĠġ ................................................................................................................................ 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
YARGI ORGANI VE ÖZELLĠKLERĠ
1.YARGI TERĠMĠNĠN TANIMI ..................................................................................... 3
1.1 Organik Anlamda Yargı.......................................................................................... 4
1.2 Fonksiyonel Anlamda Yargı ................................................................................... 5
1.2.1 Maddî Kriter ................................................................................................. 6
1.2.2 ġeklî (Organik) Kriter ................................................................................... 7
1.2.3 Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri .................................................. 7
2.YARGI ĠLE ĠLGĠLĠ TEMEL KAVRAMLAR .............................................................. 8
2.1 Yargı Kolu .............................................................................................................. 8
2.2 Mahkeme ................................................................................................................ 8
2.3 Mahkemelerin Tasnifi ............................................................................................. 9
2.3.1 KuruluĢ ve ÇalıĢma Biçimlerine Göre Mahkemeler ..................................... 9
2.3.1.1 Tek Hâkimli Mahkemeler ....................................................................... 9
2.3.1.2 Çok Hâkimli Mahkemeler (Toplu Mahkemeler) .................................. 10
2.3.2 Yargı Sistemi Ġçeriğine Göre Mahkemeler ................................................. 10
2.3.2.1 Ġlk derece Mahkemeler ......................................................................... 10
2.3.2.2 Üst derece Mahkemeler ........................................................................ 10
2.3.3 Görmeyi ÜstlenmiĢ Oldukları UyuĢmazlığın Niteliğine Göre Mahkemeler
.......................................................................................................................... 10
2.3.3.1 Genel Mahkemeler ................................................................................ 11
2.3.3.2 Özel Mahkemeler .................................................................................. 11
2.4 Kanun Yolu ve ÇeĢitleri ....................................................................................... 11
2.4.1 Olağan(Normal/Adi) Kanun Yolları: .......................................................... 12
2.4.2 Olağanüstü(Fevkalade) Kanun Yolları: ...................................................... 12
2.5 ÇekiĢmeli/ ÇekiĢmesiz Yargı ĠĢleri ve Yargılama(Usul) Hukuku ........................ 13
ii
3.YARGI ORGANINA HÂKĠM OLAN TEMEL ĠLKELER ........................................ 14
3.1 Tabiî (Kanunî, Olağan) Hâkim Ġlkesi ................................................................... 14
3.2 Hâkimlerin Bağımsızlığı Ġlkesi ............................................................................. 16
3.2.1 Yasama Organına KarĢı Bağımsızlık .......................................................... 18
3.2.2 Yürütme Organına KarĢı Bağımsızlık ........................................................ 19
3.2.3 Yargı Organına KarĢı Bağımsızlık ............................................................. 20
3.2.4 Yargının Basına KarĢı Korunması .............................................................. 21
3.2.5 Yargının Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması ............................................... 23
3.3 Hâkimlik Teminatı ................................................................................................ 24
3.3.1 Azledilmeme Teminatı ............................................................................... 25
3.3.2 Emekliye Sevk Edilmeme Teminatı ........................................................... 26
3.3.3 Malî Teminat (Aylık ve Ödeneklerinden Yoksun Kılınamama Teminatı ) 26
3.3.4 Coğrafî Teminat .......................................................................................... 27
3.3.5 Ġdarî Görevlere ve Savcılık Sınıfına Atanmama Teminatı ......................... 29
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
CUMHURĠYET ÖNCESĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
1.KLASĠK DÖNEM(OSMANLI TANZĠMAT ÖNCESĠ) YARGI SĠSTEMĠ............... 31
1.1 Genel olarak Klasik Dönem Yargı Sisteminin Özellikleri ................................... 33
1.2 Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları ....................................................................... 35
1.2.1 Temel(Ana) Yargı Kurumları ..................................................................... 36
1.2.1.1 ġer‟i Mahkemeler ................................................................................. 36
1.2.1.2 Divanlar ............................................................................................... 37
1.2.1.3 Özel Mahkemeler .................................................................................. 39
1.2.1.4 Ġnzibat ve Ġhtisap Müesseseleri ............................................................. 41
1.2.2 Yardımcı Yargı Kurumları.......................................................................... 42
1.2.2.1 Ġfta (Fetva Verme) ................................................................................ 42
1.2.2.2 Esnaf Heyetleri(Loncalar)..................................................................... 42
1.3 Yargı Görevlileri ................................................................................................... 43
1.3.1 Kazasker...................................................................................................... 43
1.3.2 Kadı ............................................................................................................. 44
1.3.3 Kadı Yardımcıları ....................................................................................... 44
1.3.3.1 Naib ....................................................................................................... 44
1.3.3.2 Muhsır ................................................................................................... 45
iii
1.3.3.3 SubaĢı .................................................................................................... 46
1.3.3.4 AsesbaĢı ................................................................................................ 46
1.3.3.5 ÇavuĢ .................................................................................................... 47
1.3.3.6 Tercümanlar .......................................................................................... 47
1.3.3.7 MüĢavirler ............................................................................................. 48
1.3.3.8 MübaĢirler ............................................................................................. 48
1.3.3.9 Kâtipler ................................................................................................. 48
1.3.3.10 Kassamlar............................................................................................ 49
2.OSMANLI TANZĠMAT SONRASI YARGI SĠSTEMĠ ............................................. 49
2.1 Yargı Reformlarının Nedenleri ............................................................................. 50
2.1.1 Geleneksel Hukuki Yapının Yetersiz Kalması ve KanunlaĢtırma Hareketleri
.......................................................................................................................... 50
2.1.2 Geleneksel Yargı TeĢkilâtının Yetersiz Kalması ........................................ 50
2.1.3 Yabancı Devletlerin Baskıları ..................................................................... 51
2.1.4 Yeni GeliĢmeler KarĢısında Eğitim Sisteminin Yetersiz Kalması ............. 51
2.1.5 Merkezî Otoriteyi Güçlendirme Eğilimi ..................................................... 52
2.1.6 Ticarî GeliĢmeler ........................................................................................ 53
2.2 Tanzimat Devrinde Yargı TeĢkilatı ...................................................................... 53
2.2.1 Adliye Nezâreti‟nin KuruluĢu ..................................................................... 53
2.2.2 Tanzimat Sonrası Mahkemeler ................................................................... 55
2.2.2.1 Ticaret Mahkemeleri ............................................................................. 55
2.2.2.2 Nizamiye Mahkemeleri......................................................................... 57
2.2.2.3 ġer‟iye Mahkemeleri............................................................................. 59
2.2.2.4 Ġmtiyazlı Vilâyet Mahkemeleri ............................................................. 60
2.2.2.5 Özel Mahkemeler .................................................................................. 61
2.3 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve Yüksek Yargının GeliĢimi ......................... 63
2.3.1 Divân-ı Ahkâm-ı Adliye(Yargıtay) ............................................................ 65
2.3.2 ġûra‟yı Devlet (DanıĢtay) ........................................................................... 66
iv
3.YARGI TEġKĠLATINI TAMAMLAYAN DĠĞER YARDIMCI YARGI
KURUMLARININ OLUġTURULMASI ...................................................................... 68
3.1 Müddeî-yi Umumîler (Savcılar) ........................................................................... 68
3.2 Mukavelât Muharrirleri (Noterler)........................................................................ 69
3.3 Muhâmîler (Avukatlar) ......................................................................................... 69
3.4 Ġcra Daireleri ......................................................................................................... 71
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1921-1982 TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
1.1921 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 72
1.1 Ġstiklal Mahkemeleri ve Özellikleri ...................................................................... 73
2.1924 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 76
2.1 Yüksek Mahkemeler ............................................................................................. 78
2.2.1 Yargıtay ...................................................................................................... 78
2.2.2 DanıĢtay ...................................................................................................... 79
2.2.3 Yüce Divan ................................................................................................. 80
3.1961 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 81
3.1 Yüksek Mahkemeler ............................................................................................. 85
3.1.1 Yargıtay ...................................................................................................... 85
3.1.2 DanıĢtay ...................................................................................................... 87
3.1.3 Askeri Yargıtay ........................................................................................... 88
3.1.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi ................................................................ 89
3.1.5 UyuĢmazlık Mahkemesi ............................................................................. 90
3.1.6 Anayasa Mahkemesi ................................................................................... 91
3.2 Yüksek Hâkimler Kurulu ...................................................................................... 93
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
GÜNÜMÜZ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
1.1982 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ .......................................... 95
2.YARGI TEġKĠLATININ ÖRGÜTLENMESĠ VE GENEL ÖZELLĠKLERĠ ............. 99
2.1 Adli Yargı Örgütlenmesi .................................................................................... 100
2.1.1 Ġlk Derece Mahkemeleri ........................................................................... 101
2.1.2 Bölge Adliye Mahkemeleri ....................................................................... 106
2.1.3 Yargıtay .................................................................................................... 108
v
2.2 Ġdari Yargı Örgütlenmesi .................................................................................... 111
2.2.1 Ġlk Derece Mahkemeleri ........................................................................... 111
2.2.2 Bölge Ġdare Mahkemeleri ......................................................................... 113
2.2.3 DanıĢtay .................................................................................................... 113
2.2.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi .............................................................. 116
2.3 Askeri Ceza Yargısı ............................................................................................ 118
2.3.1 Ġlk Derece Mahkemeler ............................................................................ 119
2.3.2 Askeri Yargıtay ......................................................................................... 120
2.4 UyuĢmazlık Mahkemesi ..................................................................................... 122
2.5 Anayasa Mahkemesi ........................................................................................... 124
2.6 Diğer Yargı Kurumları........................................................................................ 130
2.6.1 Adalet Bakanlığı ....................................................................................... 130
2.6.2 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ....................................................... 135
2.7 Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar ............. 139
3.YARGI GÖREVLĠLERĠ ........................................................................................... 143
3.1 Hâkimler ............................................................................................................. 143
3.2 Savcılar ............................................................................................................... 145
3.3 Adalet Komisyonları ........................................................................................... 148
3.4 Adliye Memurları ............................................................................................... 149
3.4.1 Yazı ĠĢleri Müdürü .................................................................................... 150
3.4.2 Zabıt Kâtibi ............................................................................................... 150
3.4.3 MübaĢirler ................................................................................................. 151
3.4.4 Kolluk Görevlileri ..................................................................................... 151
3.4.5 Diğer Yargı Görevlileri ............................................................................. 152
3.5 Yargı Profesyonelleri .......................................................................................... 153
vi
BEġĠNCĠ BÖLÜM
YARGI BÜROKRASĠSĠ
1.BÜROKRASĠ VE YARGI BÜROKRASĠSĠ KAVRAMI ........................................ 154
2.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN NEDENLERĠ VE YARGININ Ġġ YÜKÜ ................ 159
2.1 Yargı Bürokrasisinin Nedenleri .......................................................................... 159
2.1.1 Ġnsan Kaynaklarının Nicelik ve Nitelik Olarak Yetersiz Olması ............. 159
2.1.2 Fiziki ve Teknolojik Alt Yapının Yetersiz Olması ................................... 165
2.1.3 Yargı Sisteminin Kurumsal ve Yapısal OluĢumdaki Eksiklik ve
Yetersizlikler ................................................................................................... 169
2.1.4 Mevzuat Alt Yapısındaki Eksiklikler ....................................................... 170
2.1.5 Yargılama Usullerinin KarmaĢıklığı ve Yargılama Giderlerinin Yüksek
Olması ............................................................................................................. 172
2.1.6 Diğer Nedenler .......................................................................................... 176
2.2 Yargının ĠĢ Yükü ................................................................................................ 178
2.2.1 Adli Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü ....................................................... 178
2.2.2. Ġdari Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü ...................................................... 188
2.2.3 Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü ............................................................... 191
2.2.4 Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü ......................................................................... 192
2.2.5 Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne(AĠHM‟e) Yapılan BaĢvurular ...... 193
3.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN AZALTILMASI ĠÇĠN YAPILAN ÇALIġMALAR . 196
3.1 Mevzuat Paketleri ............................................................................................... 205
3.1.1 Anayasa DeğiĢiklikleri .............................................................................. 206
3.1.1.1 2001 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 206
3.1.1.2 2004 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 206
3.1.1.3 2010 Anayasa DeğiĢiklikleri ............................................................... 207
3.1.2 Mevzuat DeğiĢiklikleri ............................................................................. 208
3.1.2.1 2003 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 208
3.1.2.2 2004 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 213
3.1.2.3 2005 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 218
3.1.2.4 2006 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 223
3.1.2.5 2007 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 223
3.1.2.6 2008 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 225
3.1.2.7 2009 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 225
vii
3.1.2.8 2010 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 226
3.1.2.9 2011 Mevzuat DeğiĢiklikleri .............................................................. 227
3.1.2.10 2012 Mevzuat DeğiĢiklikleri ............................................................ 229
3.2 Projeler ................................................................................................................ 232
3.2.1 Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP) ............................................................ 232
3.2.2 Yargının Modernizasyonu ve Ceza Reformu Projesi ............................... 234
3.2.3 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi Eğitim Projesi ..... 234
3.2.4 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi ĠnĢaat Projesi ....... 235
3.2.5 Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi .......................................... 235
3.2.6 Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi
Projesi ............................................................................................................. 236
3.2.7 Türkiye'de UyuĢmazlıklara ĠliĢkin Alternatif Çözüm Yollarının
Hukukumuza Kazandırılması ve Sistemin GeliĢtirilmesi ............................... 237
3.2.8 Adalete Daha Ġyi EriĢim Ġçin Koruyucu Hukuk Uygulamalarının
GeliĢtirilmesi Projesi....................................................................................... 237
3.3 Raporlar .............................................................................................................. 238
3.3.1 AB Komisyonu Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin ĠĢleyiĢi ĠstiĢari
Ziyaret Raporları(2003-2005) ......................................................................... 238
3.3.2 AB Ġlerleme Raporları (1998-2012) ......................................................... 240
3.3.3 Devlet Denetleme Kurulu Adli Tıp Kurumu Raporu ............................... 240
3.4 Diğer ÇalıĢmalar ................................................................................................. 241
SONUÇ ......................................................................................................................... 242
KAYNAKÇA ............................................................................................................... 248
viii
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
ABD
:Amerika BirleĢik Devletleri
a.g.e
: Adı geçen eser
a.g.m
: Adı geçen makale
AĠHM
:Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi
AÜHFD
:Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
BĠM
:Bölge Ġdare Mahkemeleri
Bkz.
: Bakınız
C
: Cilt
DPT
: Devlet Planlama TeĢkilatı
HSYK
: Hâkimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu
Ibid
: Bir önceki dipnottaki yazar ve eser adına yapılan atıf
ĠM
: Ġdare Mahkemeleri
KHK
: Kanun Hükmünde Kararname
S
: Sayı
s
: Sayfa
RG
: Resmi Gazete
TCMB
: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TBMM
:Türkiye Büyük Millet Meclisi
TOBB
: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TODAĠE
: Türkiye ve Ortadoğu Amme Ġdaresi Enstitüsü
VM
: Vergi Mahkemeleri
vb
: Ve benzeri
vs
: Ve saire
UYAP
: Ulusal Yargı Ağı Projesi
ix
ġEKĠL VE GRAFĠKLER
ġekil-1: Yargı Organı .................................................................................................................... 4
ġekil-2: Fonksiyonel Anlamda Yargı ........................................................................................... 5
ġekil-3: Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri .................................................................... 7
ġekil-4: Mahkemelerin Tasnifi ..................................................................................................... 9
ġekil-5: Yargı Organına Hâkim Olan Temel Ġlkeler ................................................................... 14
ġekil-6: Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları ................................................................................ 35
ġekil-7: Tanzimat Sonrası Mahkemeler ...................................................................................... 55
ġekil-8: Ġstiklal Mahkemeleri ve Sorumluluk Alanları ............................................................... 75
ġekil-9: 1924 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler .............................................................. 78
ġekil-10: 1961 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler ............................................................ 85
ġekil-11: Ülkemizdeki Yargı ÇeĢitleri ...................................................................................... 100
ġekil-12: 1982 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler .......................................................... 100
ġekil-13: Adli Yargı Örgütlenmesi ........................................................................................... 105
ġekil-14: Yargıtay TeĢkilat ġeması........................................................................................... 110
ġekil-15: Ġdari Yargı Örgütlenmesi........................................................................................... 111
ġekil-16: DanıĢtay TeĢkilat ġeması .......................................................................................... 115
ġekil-17: Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi TeĢkilat ġeması .................................................... 117
ġekil-18: Askeri Ceza Yargısı................................................................................................... 118
ġekil-19: Askeri Yargıtay TeĢkilat ġeması ............................................................................... 121
ġekil-20: UyuĢmazlık Mahkemesi TeĢkilat ġeması .................................................................. 123
ġekil-21: Anayasa Mahkemesi TeĢkilat ġeması ....................................................................... 129
ġekil-22: Adalet Bakanlığı TeĢkilat ġeması ............................................................................. 132
ġekil-23: HSYK KuruluĢ ġeması .............................................................................................. 138
ġekil-24: Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar .................... 139
ġekil-25: Cumhuriyet BaĢsavcılığı TeĢkilat ġeması ................................................................. 147
Grafik-1: Merkezi Yönetim Bütçesinden Yargı Hizmetlerine Ayrılan Pay .............................. 168
TABLOLAR
Tablo-1: Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Ve Yargı Çevreleri ......................................... 104
Tablo-2: 2010 Yılı Adli Yargı Mahkeme Sayıları .................................................................... 106
Tablo-3: 2010 Yılı Ġdari Mahkeme Sayısı ................................................................................ 112
Tablo-4: Türkiye‟deki Mevcut Noterlerin Sayısı(2005-2010) .................................................. 153
Tablo-5: 100.000 KiĢi BaĢına Mahkemelerde ÇalıĢan Hâkimlerin Sayısı(2008) ..................... 160
x
Tablo-6: 100.000 KiĢi BaĢına Savcı Sayısı(2008) .................................................................... 161
Tablo-7: 2011 Yılı Hâkim Ve Savcı Sayısı............................................................................... 162
Tablo-8: Hâkim ve Savcılara Verilen Zorunlu Eğitim Türleri .................................................. 164
Tablo-9: Yargıya Ayrılan Bütçe ve Yargıdan Elde Edilen Gelir Miktarları ............................. 167
Tablo-10: Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarı(2006-2012)........................................ 167
Tablo-11: Yıllık Çıkarılan Kanun Sayısı(2000-2010) .............................................................. 171
Tablo-12: Ġcra Prosedürlerine ĠliĢkin ġikâyetlerin Nedenleri (2008) ........................................ 174
Tablo-13: Genel Yetkili Ġlk Derece Mahkemesinde Bir ĠĢlem BaĢlatmak Ġçin Genel Mahkeme
Harç Ve Masraf ġartları ............................................................................................................ 175
Tablo-14: Hukuk Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne
ve Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010) ...................................................................................... 179
Tablo-15: Hukuk Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010)
............ 180
Tablo-16: 100.000 KiĢiye DüĢen Hukuk-Ceza Davası Sayısı(2001-2010) .............................. 180
Tablo-17: Ceza Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme Türüne ve Yıllara
Göre Dağılımı(2001-2010)........................................................................................................ 181
Tablo-18: Ceza Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010) ................... 182
Tablo-19: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet BaĢsavcılıkları ĠĢ
Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010).......................................................................... 183
Tablo-20: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ĠĢ Yükünün Yıllara Göre
Dağılımı (2001-2010) ............................................................................................................... 184
Tablo-21: Yıllara Göre Yargıtay Davaların Ortalama Görülme Süresi(2001-2010)
............ 185
Tablo-22: Yargıtay‟ın ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010) .................................... 186
Tablo-23: Yargıtay‟da ZamanaĢımından Dolayı DüĢen Dava Sayısı ....................................... 187
Tablo-24: Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)
................................................................................................................................................. ..187
Tablo-25: Ġdari Mahkemeler ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi(2001-2010) .................. 189
Tablo-26: DanıĢtay ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi (2001-2010) ................................ 190
Tablo-27: Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü (2000-2010).......................................................... 191
Tablo-28: Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü(2006-2010) .................................................................... 193
Tablo-29: AĠHM‟e Yapılan BaĢvurularda Türkiye‟nin Durumu(2006-2011) .......................... 194
Tablo-30: AĠHM‟de ĠĢleme Alınan BaĢvurularda Türkiye‟nin Durumu(2000-2011) .............. 194
xi
GĠRĠġ
Son yıllarda Yargı bürokrasisinin azaltılması, yargının etkin ve verimli bir
Ģekilde çalıĢması,
yargı
sisteminin günün Ģartlarına uygun olarak
yeniden
yapılandırılması gerek ülkemizde gerekse dünyada, hükümetlerin öncelikli gündem
maddeleri arasına girmiĢ bir konudur.
Türkiye‟de yargı sisteminin hantal olması, kiĢilerin hak ve özgürlüklerine
ulaĢmasında yargı sisteminin etkin bir Ģekilde çalıĢmaması, değiĢim karĢısında dirençli
bürokratik zihniyetin olması gibi nedenlerle yargı sisteminin kendini güncel Ģartlara
uyduramadığı ve yargıdaki bürokrasinin yargı sistemindeki geliĢmelerin önünü
tıkamakta olduğu Ģeklinde eleĢtiriler her geçen gün daha yüksek perdeden
seslendirilmektedir. Bu nedenle daha etkin, verimli, hesap verebilir ve Ģeffaf bir yargı
sistemini oluĢturmak yargı hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleĢtirilmiĢ ve düĢük
maliyetli bir Ģekilde yerine getirilmesini sağlamak için örgüt yapısında, personel
sisteminde, kaynaklarında ve bunların kullanılıĢ biçiminde, yöntemlerinde ve
mevzuatında özellikle de usul(yargılama) hukukunda eleĢtiri konusu olan hususların
giderilmesi amacını taĢıyan düzenlemelerin hayata geçirilmesi, hem hükümetin hem de
yargı yönetiminin öncelikli hedefleri arasındadır. Bu kapsamda bir kamu hizmeti olan
yargı hizmetinin en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması
gerekmektedir.
Bu çalıĢmanın temel amacı Türk Yargı Sisteminin GeçmiĢten Günümüze
geliĢimiyle birlikte yargının iĢleyiĢinde bürokrasinin nedenlerini ve bu bürokrasinin
azaltılması için yapılan çalıĢmaların öneminin ortaya konulmasıdır. Ancak, Türkiye‟de
dünyadaki geliĢmelere paralel olarak yaĢanan yoğun reform ve iyileĢtirme çalıĢmalarına
rağmen; yargı sistemindeki bürokrasinin azaltılması konusu halen hak ettiği önemi
kazanamamıĢtır. Dolayısıyla bu çalıĢmanın önemli bir diğer amacı; yargı sistemimizde
bürokrasinin azaltılmasının arzu edilen seviyede gerçekleĢtirilememesinin nedenlerinin
irdelenmesi, bu konuda karar alıcıların ve uygulayıcıların karĢısındaki engellerin ve
mevcut durumun ortaya konulmasıdır.
1
Günümüz modern devletinin üç önemli erkinden birisi de yargıdır. Bir devletin
yargı sistemi bireylerin haklarını esas almalıdır. Bireylerin haklarını esas alması yanında
o yargı sisteminin etkin çalıĢması da önemlidir. Aksi takdirde yargı iĢlevi faydasız
olacaktır. Yargının etkin olması ve bu etkinliğin artırılması ihtiyacı, olumsuz koĢulların
daim olduğu anlamına gelmemektedir. Ġnsan haklarını koruyan bireysel hak ve
özgürlükleri geniĢleten yargı sistemi, etkinliğini arttırmalı ve değiĢen sosyal düzenle
uyumlu olmalıdır.
Günümüzde Türk hukukunun karmaĢık yapısı basit sosyal problemleri daha da
karmaĢıklaĢtırmakta ve hukuk sistemimiz çözüm üreten bir sistem olmaktan
uzaklaĢmaktadır. Yargıda bürokrasinin artmasıyla yargıda reform ihtiyacı, diğer dünya
ülkelerinin de gündemindedir, fakat ülkemizin yargı reformunun yanında, yargıda
bürokrasinin azaltılması için kapsamlı bir hukuk reformuna ihtiyacı vardır. Dolayısıyla
bu çalıĢma yargı sisteminin geçmiĢten günümüze geliĢimi ve bu süreçte yargının etkin
ve verimli iĢleyiĢinde ortaya çıkan sorunların ele alması bakımından önem taĢımaktadır.
ÇalıĢma kapsamında, Osmanlı öncesindeki yargı sistemlerine yer verilmeyecek;
Osmanlı dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki yargı sistemi ve bu sistemin
iĢleyiĢi incelenecektir. Ayrıca yargının bağımsızlığını sağlamak için yapılan çalıĢmalar
ile yargı hizmetinin etkin, verimli ve kaliteli bir Ģekilde sunulmasıyla ilgili olan yargı
bürokrasisinin azaltılması çalıĢmaları, her ne kadar birbiriyle yakın görünmesine karĢın,
birbirinden farklı konular olması nedeniyle yargı bağımsızlığını sağlamak için yapılan
çalıĢmalar bu tezin kapsamı dıĢında kalmaktadır.
ÇalıĢma konusu Türk yargı sistemi ekseninde ele alınacak, konunun uluslararası
boyutu
ve
diğer
ülkelerin
yargı
bürokrasisinin
azaltılması
konusundaki
uygulamalarından karĢılaĢtırmalı olarak bahsedilmeyecektir. Zira yargı sistemleri
ülkeden ülkeye farklılık arz etmektedir. Bu nedenle konunun ayrı bir tezde etraflıca
incelenmesi daha uygun olacaktır.
2
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
YARGI ORGANI VE ÖZELLĠKLERĠ
1.YARGI TERĠMĠNĠN TANIMI
Yargı sözlük anlamı ile “Devletin hukuk düzenini korumaya iliĢkin bağımsız bir
yargı kuruluĢunca suçluyu, haklıyı ve haksızı, hakkı tespit için yapılan kazai(yargısal)
faaliyet olup, yargılama muamelelerinin tümüne verilen addır.”1Yargı bir devlet
hayatında hukuki uyuĢmazlıkları çözme yetkisine haiz olan kuvvettir. Diğer bir görüĢe
göre yargı, bağımsız olarak, fertlerin iĢlem ve eylemlerini, belli usullerle denetleyen ve
yaptırım uygulayan, hürriyetin sınırlarının aĢılıp aĢılmadığını tayin eden, taraflardan
ayrı ve tarafsız bir kamu gücü cihazı olarak tanımlanmaktadır.2Yargı terimiyle ilgili pek
çok tanım yapılabilir. Sonuç olarak yargı kavramı, ihtilaflı durumlarda gerek bireylere
ve gerekse yürütmeye karĢı objektif hukukun bağımsız hâkimler tarafından belirli bir
olaya uygulanması süratiyle hakkın tespit edilmesi olarak tanımlanabilir.3
Yasama organının koyduğu, yürütme organının da uyguladığı kurallardan doğan
uyuĢmazlıklar ve aykırılıklar yargı organınca giderilir. Bu özelliği ile yargı, diğer devlet
organlarından ayrı olarak, dikta rejimi eğilimlerine ve baskılarına karĢı korunması
gerekli bir erktir.4 Egemenliği temsil eden, Anayasada belirtilen kuvvetlerden yargı,
fonksiyonu itibariyle devletin devamlılığında, toplumun devlete bağlılığında ve
toplumdaki iliĢkilerin sağlıklı yürütülmesinde diğer güçlerden daha da önem arz
etmektedir.5Bu husus “Adalet mülkün temelidir” özdeyiĢiyle vurgulanmaktadır. Bir
devlet iĢlevi olan yargı, toplumda ortaya çıkan uyuĢmazlıkların önceden belirlenmiĢ
1
Hüseyin Özcan, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ġstanbul, 1993, s.34.
2
Ġlhan E. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, Ġstanbul:1974, s.2.
3
Giorgio Del Vecchio, Hukuk Felsefesi Dersleri, Tercüme: Sahir Erman, Ġstanbul:1953, s 389.
4
Mustafa Tarık ġentuna, “ÇağdaĢ Demokrasilerde Yargı”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:29,
Ankara, 2007,s.105-126.
5
Hüseyin Turan, “Yargı Görevi ve Hizmeti” Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, S.21, Ankara, 2005, s.7181.
3
kurallar ve yöntemlerle mahkemelerce çözülme sürecidir.6 Dolayısıyla yargı, hak ve
adalet bir devleti ayakta tutan önemli bir unsurdur. Bu nedenle yargı erki Anayasalarda
temel olarak düzenlenmektedir. Nitekim Anayasamızın üçüncü kısmının üçüncü
bölümünü “yargı” oluĢturmaktadır. Hukuk biliminde yasama ve yürütme terimlerinde
olduğu gibi yargı terimi iki Ģekilde tanımlanmaktadır.
ġEKĠL-1: Yargı Organı
YARGI
Organik
Anlamda Yargı
Fonksiyonel
Anlamda Yargı
Organik anlamda yargı “yargı organı”, fonksiyonel anlamda yargı ise “yargı
fonksiyonu” olarak adlandırılmaktadır.
1.1 Organik Anlamda Yargı
Yargı, organ ve aynı zamanda mahkemenin faaliyetlerinden birisidir.7Organ
olarak yargı, yasama ve yürütme gibi devlet kuvvetlerindendir. Anayasamızın 9‟uncu
maddesine göre, “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”.
Anayasamıza göre yargı organı “bağımsız mahkemeler” olarak tanımlanabilir.
“Bağımsız mahkemeler” ifadesinde geçen “mahkemeler” kelimesi çoğul bir kelimedir.
Dolayısıyla, yargı organı, yasama organının tersine tek bir organ olmayıp, organlar
topluluğudur. Yargı organı bir mahkemeden değil, birçok mahkemeden oluĢmuĢtur. Bu
nedenle yargı organının birinci ayırt edici özelliği mahkemelerden oluĢmuĢ olmasıdır.8
6
Ümit Müderrisoğlu, Türk Yargı Örgütü ve Adil Yargılanma Hakkı, Yüksek Lisans Tezi, TODAĠE,
Ankara, 2004, s.13.
7
Ferman Demirkol, Yargı Bağımsızlığı, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul:1991,s.3.
8
Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa:2010, s.393.
4
Yargı organının ikinci ayırt edici özelliği, bu organı oluĢturan mahkemelerin
bağımsız olmalarıdır. Anayasanın 138 ve 139‟uncu maddeleri göz önünde tutularak
bağımsız mahkemeler Ģu Ģekilde tanımlanabilir: “Bağımsız mahkemeler; hiçbir organ,
makam, merci veya kiĢi tarafından yargı yetkisini kullanırken kendilerine emir ve
talimat verilemeyen, genelge gönderilemeyen, tavsiye ve telkinde bulunulamayan
(m.138/2), kararları yasama ve yürütme organlarını bağlayan, kararları bu organlarca
hiçbir surette değiĢtirilemeyen ve yerine getirilmesi geciktirilemeyen (m.138/4)
görevlerinde bağımsız (m.138/1) ve teminatlı hâkimlerden (m.139) meydana gelen
kuruluĢlardır.”9
Yargı
organı
organik
anlamda
yasama
ve
yürütmeden
kolaylıkla
ayrılabilmektedir. Yasama organı 550 milletvekilinden oluĢmuĢ bir organdır. Yasama
organından farklı olarak Yargı organı ise bağımsız hâkimlerin görev yaptığı
mahkemelerden oluĢmuĢ bir topluluktur. Yürütme organı ve genel olarak idarî teĢkilât
içinde yer alan bir kiĢi bağımsız değildir. Bir baĢka kiĢinin, makamın, merciin duruma
göre hiyerarĢi veya vesayet yetkisine tâbidir. Bu açıdan yargı organı, Yürütme organı
gibi genel olarak idarî teĢkilât içinde yer alan bir kiĢi değildir.10
1.2 Fonksiyonel Anlamda Yargı
Yargı fonksiyonun tanımı ve diğer devlet fonksiyonlarından ayrılması için iki
kriter önerilmektedir.
ġEKĠL-2: Fonksiyonel Anlamda Yargı
Fonksiyonel Anlamda Yargı
Maddî Kriter
9
ġeklî Kriter
Kemal Gözler, a.g.e, s.394.
10
Kemal Gözler, a.g.e., s.395.
5
1.2.1 Maddî Kriter
Maddi kriter ölçütüne göre, yargı fonksiyonunu “münhasıran maddî açıdan, yani
bu fonksiyonu ifa eden organların, memurların ve makamların niteliğinden tamamıyla
soyutlayarak tanımlanması gerekir.11 Yargı fonksiyonu maddî ölçüte göre, hukuki
uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet
fonksiyonudur. Duguit‟e göre yargı fonksiyonu Ģu üç unsuru ile tanımlanabilir veya
diğer bir ifadeyle yargı fonksiyonu Ģu üç aĢamada yerine getirilir. 12
a) Hukuka Aykırılık Ġddiası.
b) Hukuka Aykırılığın Tespiti.
c) Hukuka aykırılığın giderilmesi ve bozulan hukuk düzeninin yeniden tesisi için
yaptırımın uygulanması
Bu anlamda yargı fonksiyonunun yerine getirilebilmesi için ortada hukuk
düzeninin ihlal edildiği yolunda bir iddia, bu iddia üzerine bu iddianın gerçekleĢip
gerçekleĢmediğinin tespiti ve son olarak da hukuk düzeninin yeniden tesis etmek için
bir yaptırım uygulanması gerekir.13Dolayısıyla maddî kritere göre, yargı fonksiyonunun
“iddia”, “tespit” ve “yaptırım” aĢamalarını içeren bir fonksiyon olduğu söylenebilir.
Buna göre, yargı fonksiyonu hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını
çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonudur.14
Ancak maddi ölçüt yargı fonksiyonunu idari fonksiyondan ayırt etmeye yetmez.
Çünkü idare organları da hukuki uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını
çözümleyen ve karara bağlayan faaliyetlerde (örneğin disiplin cezası gibi)
bulunabilirler.15Bu nedenle tek baĢına maddi kriter yeterli olmamaktadır. Bu noktada
Ģekli kriter bu eksikliği gidermektedir.
11
Leon Duguit, Kamu Hukuku Dersleri., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ,Ankara:1954, s.118.
12
Leon Duguit, a.g.e. , s.118.
13
Metin Günday, Ġdare Hukuku, Ankara:2002, s.11.
14
Kemal Gözler, a.g.e., s.395
15
Metin Günday, a.g.e, s.11
6
1.2.2 ġeklî (Organik) Kriter
ġekli(Organik) kritere göre yargı fonksiyonu, yargı organlarının yaptıkları
iĢlemlerden oluĢur. Yargı organları bağımsız mahkemelerdir. Bu kritere göre yargı,
bağımsız mahkemelerde hukuki uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını tarafsız
olarak çözme faaliyetidir.16 Organik kriter, yargı fonksiyonunu, yasama ve yürütme
fonksiyonlarından ayırt etmek için maddi kritere göre daha elveriĢli bir kriterdir.17 Bu
açıdan yasama ve yürütme organlarının yaptığı bir iĢlem yargı fonksiyonuna dâhil
olamaz. Ancak, Ģekli (organik) ölçüt bağımsız mahkemelerin her türlü faaliyetini yargı
fonksiyonunun içine soktuğundan gereğinden fazla geniĢ bir ölçüt olmaktadır.
1.2.3 Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri
Yargı fonksiyonunu maddi ve Ģekli kriterler tarafından farklı tanımlanmasına
karĢın her iki kriterle birlikte yargı fonksiyonunu tanımlamak gerekmektedir. Yargı
fonksiyonu, bağımsız mahkemelerin hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık
iddialarını
kesin
olarak
çözme
ve
karara
bağlama
fonksiyonu
olarak
tanımlanmaktadır.18Bu tanımdan yola çıkıldığında fonksiyonel anlamda yargının iki
temel özelliği ortaya çıkmaktadır.
ġEKĠL-3:Fonksiyonel Anlamda Yargının Özellikleri
1. Bağımsızlık
16
Metin Günday, a.g.e., s.12.
17
Kemal Gözler, Hukuka Giriş, Bursa, 2007, s.86.
18
Kemal Gözler, a.g.e., s.87.
2.Kesin Hüküm verme
7
Bağımsızlık niteliğine sahip olmayan bir organının hukukî uyuĢmazlıkları ve
hukuka aykırılık iddialarını çözme ve karara bağlama yolundaki faaliyetleri yargı
fonksiyonu olarak kabul edilemez. Yargının bir özelliği kesin hüküm vermesidir. Kesin
hüküm verme yetkisine sahip olmayan bir makamın kararı, yargı kararı olarak
görülemez. Bu iki özellik nedeniyle fonksiyonel anlamda yargı organı yasama ve
yürütmeden ayrılmaktadır.
Bağımsız ve tarafsızlık yargı fonksiyonunu yerine getirecek organın en temel
nitelikleri olup, bunun sağlanması için özel yargılama usulleri öngörülmüĢtür. Bunun
sonucunda yargı fonksiyonu, hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını
yargılama usullerini izleyerek kesin bir biçimde (aksinin iddia edilemeyeceği bir
biçimde) çözümleyen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonu olarak tanımlanabilir.19
2.YARGI ĠLE ĠLGĠLĠ TEMEL KAVRAMLAR
2.1 Yargı Kolu
Yargı kolu, kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin
oluĢturduğu düzendir.20 Hukuki nitelikleri bakımından bir bütün teĢkil eden yargısal
iĢler bir yargı kolunda toplanır ve bunlar hakkında o yargı koluna özgü yargılama usulü
uygulanır. Örneğin Anayasa yargısı, Ġdari yargı, adli yargı ve askeri yargı birbirlerinden
ayrı yargı kollarıdır ve her yargı kolunun kendisine özgü bir yargılama usulü
bulunmaktadır.
2.2 Mahkeme
Mahkeme, dar anlamda hüküm verilen ve yargılama yapılan yerdir. Bir hakimin
veya birlikte karar veren hakimlerin yargı görevini yerine getirdikleri mercii olarak da
tanımlanmaktadır. GeniĢ anlamda ise mahkeme yargı kuvvetini kullanarak kazai
tasarrufta bulunan resmi makamların hepsidir.21
19
Metin Günday, a.g.e , s.13.
20
Kemal Gözler, a.g.e.,s.108-136.
21
BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügatı, Ankara:1998, s. 214.
8
Dar ve geniĢ anlamdaki tanımdan yola çıkarak mahkeme, devlet tarafından
objektif hukuk kurallarına göre, yargı görev ve yetkisiyle görevlendirilmiĢ olan bir
veya birden fazla yargıçtan oluĢan yargılamanın yapıldığı ve hükmün verildiği makam
veya merciidir.
2.3 Mahkemelerin Tasnifi
Davaların görülüp karara bağlandığı ve hüküm verildiği yer mahkemeler, farklı
ölçütler esas alınarak değiĢik tasniflere tabi tutulur.22
2.3.1 KuruluĢ ve ÇalıĢma Biçimlerine Göre Mahkemeler
Bu ölçütte mahkemeler kuruluĢ ve çalıĢma biçimlerine göre tasnif edilmiĢtir.
2.3.1.1 Tek Hâkimli Mahkemeler
Yalnızca bir hâkimin görev yaptığı mahkemelerdir. Bu mahkemelerde, tahkikat
ve yargılama iĢlemleri bizzat hâkim tarafından yapılır ve hüküm onun tarafından verilir.
Ġlk derece mahkemelerinin çoğu tek hâkimlidir.
22
Bilge Öztan, Medenî Hukuk‟un Temel Kavramları, Ankara:2006, s.52-53.
9
2.3.1.2 Çok Hâkimli Mahkemeler (Toplu Mahkemeler)
Birden çok hâkimin görev yaptığı mahkemelerdir. Tek sayı olacak Ģekilde
yapılanma olur. Yargılamayı sevk ve idare ile görevli olan kiĢi baĢkandır. Genelde bir
baĢkan ve iki üyeden oluĢur. BaĢkan kıdem itibariyle daha ön plandadır. Kural olarak
tahkikat ve yargılama iĢlemleri kurul tarafından yapılır. Karar da kurul halinde verilir.
Hâkimlerden birisi yargılama faaliyetine katılmamıĢsa verilen hüküm yok hükmündedir.
2.3.2 Yargı Sistemi Ġçeriğine Göre Mahkemeler
Bu ölçütte mahkemeler yargı sistemi içeriğine göre tasnif edilmiĢtir.
2.3.2.1 Ġlk derece Mahkemeler
Bir davayı ilk evrede gören ve karara bağlayan yargı yerlerine denir.
Mahkemelerin yapılanmasını düzenleyen kanunlarda doğrudan ilk kararı veren
mahkemeler için kullanılan bir kavramdır.23Bunlar hakkını dava yoluyla arayacak
kiĢinin muhatap olacağı mahkemelerdir. Ġlk derece mahkemeleri bidayet mahkemesi
olarak da adlandırılmaktadır.
2.3.2.2 Üst derece Mahkemeler
Ġlk derece mahkemelerinin hüküm ve kararlarına karĢı kanunen öngörülmüĢ
yollara baĢvurulması üzerine devreye giren ilk derece mahkemelerinin kararlarını hem
hukuka uygunluk hem de vakalara uygunluk yahut sadece vakalara uygunluk yönünden
denetleyen yargı yerlerine denir.
2.3.3 Görmeyi ÜstlenmiĢ Oldukları UyuĢmazlığın Niteliğine Göre Mahkemeler
Bu ölçütte mahkemeler görmeyi üstlenmiĢ oldukları uyuĢmazlığın niteliğine
göre tasnif edilmiĢtir.
23
Ġsmail Aksel, Türk Adalet Yönetimi, Ankara:2009, s.265.
10
2.3.3.1 Genel Mahkemeler
Belirli kiĢiler yahut meslek mensupları arasındaki uyuĢmazlıklar ile belirli
türdeki uyuĢmazlıkları çözüme kavuĢturmak amacıyla değil de aynı yargılama hukuku
disiplininin uğraĢ alanına giren tüm uyuĢmazlıkları karara bağlamak üzere oluĢturulan
mahkemelere denir.
2.3.3.2 Özel Mahkemeler
Belirli kiĢiler yahut belirli meslek mensupları arasındaki uyuĢmazlık ile belirli
türdeki uyuĢmazlıkları çözüme kavuĢturmak amacıyla oluĢturulan yargı yerlerine denir.
Özel mahkemeler, aynı zamanda ihtisas mahkemeleri olarak da adlandırılmaktadır.
2.4 Kanun Yolu ve ÇeĢitleri
Kanun yolu, yanlıĢ olduğu iddia edilen kararların tekrar incelenmesi ve
değiĢtirilmesini sağlayan ve davanın taraflarına tanınan bir hukuki yoldur.24
Hüküm
mahkemelerinin
karar
verirken
yanlıĢlık
yapmaları
ihtimali
bulunduğundan verilen kararların daha yüksek bir mahkeme tarafından denetlenmesi
için her hukuk sisteminde kanun yolları kabul edilmiĢtir. Ancak kanun yollarına
baĢvurma imkânı sonsuz değildir. Hükmün kesinleĢmesi için en fazla iki kanun yolu
kabul edilmiĢtir. Kararın bu kanun yollarından geçmesinden sonra veya bu kanun
yollarına baĢvurma sürelerinin geçirilmesi ile karar kesinleĢir ve bu karar aleyhine
normal bir kanun yoluna gidilemez.25Kanun yolları mahkemelerin verdiği nihai kararlar
için kabul edilmiĢtir. Mahkemelerin nihai olmayan kararları(ara kararları) için kanun
yolu bulunmamaktadır.
24
25
Ramazan Aslan - Baki Kuru - Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, Ankara:2004, s. 723.
Ibid.
11
2.4.1 Olağan(Normal/Adi) Kanun Yolları:
Nihai kararların kesinleĢmesine engel olan kanun yoludur. Olağan kanun
yollarına baĢvurulması halinde hakkında kanun yoluna baĢvurulan nihai karar bu
yollardan geçmeden kesinleĢemez. Olağan kanun yolu, henüz kesinleĢmemiĢ olan nihai
kararlar için tanınmıĢ bir yoldur. Bir karara karĢı olağan kanun yoluna gidilirse o
kararın kesinleĢmesi önlenmiĢ olur. Olağan kanun yolu süresi içinde bu yola gidilmezse
veya gidilmesine rağmen verilen karar onanır ve baĢka bir olağan kanun yolu yok ise
karar kesinleĢir.
Temyiz, itiraz, istinaf ve karar düzeltme genel olarak hukukumuzdaki olağan
kanun yolları arasında yer almaktadır.
2.4.2 Olağanüstü(Fevkalade) Kanun Yolları:
KesinleĢmiĢ hükümlere karĢı tanınmıĢ olan kanun yoludur. Mahkeme tarafından
verilen hüküm, olağan kanun yollarından geçerek veya süresi içinde bu kanun yollarına
gidilmeyerek kesinleĢmiĢtir. Dolayısıyla bu durumdan sonra, kural olarak aynı konuda
aynı dava sebebine dayanarak aynı taraflar arasında bir dava açılamaz. Fakat bazı ağır
usul hataları yapılarak verilmiĢ olan yanlıĢ hükümlerin kaldırılmasını veya
değiĢtirilmesini sağlamak için olağanüstü(fevkalade) kanun yolu kabul edilmiĢtir.
Yargılanmanın
yenilenmesi,
kanun
yararına
temyiz
ve
Cumhuriyet
BaĢsavcısının itirazı genel olarak hukukumuzdaki olağanüstü kanun yolları arasında yer
almaktadır.
12
2.5 ÇekiĢmeli/ ÇekiĢmesiz Yargı ĠĢleri ve Yargılama(Usul) Hukuku
ÇekiĢmeli yargı iĢleri, taraflar arasında bir çekiĢme (ihtilaf) , bir uyuĢmazlığın
olduğu ve bu çekiĢmenin giderilmesi, uyuĢmazlığın bir sonuca bağlanması için
mahkemelerde görülen iĢlerdir. ÇekiĢmesiz yargı iĢleri ise, karĢıt menfaatlere sahip iki
taraf ve bunlar arasında bir çekiĢme, bir uyuĢmazlık söz konusu değildir. ÇekiĢmesiz
yargı, mahkemelerin idari faaliyeti andıran iĢlerini, bireysel menfaatleri korumak üzere
alacağı idari önlemleri kapsamaktadır26. ÇekiĢmesiz yargı iĢlerinde mahkemeler taraflar
arasında mevcut bir ihtilaf hakkında karar vermemektedir. Örneğin bir akıl hastasını
kısıtlayarak kendisine bir vasi atama, bir küçüğün ergin kılınmasına karar verme,
vakıfların mahkeme siciline tescili, evlat edinmede izin ve onay gibi iĢler, çekiĢmesiz
yargıya giren iĢlerdir. ÇekiĢmeli yargıda taraflarca hazırlama (ihzar) prensibi geçerli
olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği
olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinmek zorundadır. Kendiliğinden araĢtırma
yetkisine ve yükümlülüğüne sahip değildir. ÇekiĢmesiz yargıda ise, re'sen araĢtırma
prensibi egemendir. Takibi talebe bağlı çekiĢmesiz yargı iĢlerinde bu prensibin geçerli
olması bu gibi iĢlerde ilke olarak mukabil (zıt) alakalı bir kimsenin olmaması
düĢüncesine dayanır.27
Mahkemelerin faaliyetlerinin önemli bir kısmını çekiĢmesiz yargı iĢleri teĢkil
etmesine rağmen, çekiĢmesiz yargıya giren iĢleri ve bunlar hakkında uygulanacak
yargılama usulünü düzenleyen genel bir çekiĢmesiz yargı kanunumuz yoktu.
ÇekiĢmesiz yargıya giren iĢler, özellikle Medeni Kanun, Borçlar kanunu ve Ticaret
kanununda dağınık bir Ģekilde yer almaktaydı. Ayrıca bu iĢler için diğer kanunlarda
dağınık ve yetersiz bazı usul hükümleri bulunmaktaydı. Bunun dıĢında, çekiĢmesiz
yargı iĢleri hakkında da, aslında çekiĢmeli yargı
(yani davalar) için olan HUMK
hükümleri uygulanmaktaydı. Bu nedenle, çekiĢmesiz yargı uygulamada gereği gibi
anlaĢılmıĢ değildi.28 Ancak bu durum çekiĢmesiz yargı iĢleri için yeni Hukuk
Muhakeme Kanununun kabul edilmesiyle sistematik bir düzenlemeye kavuĢmuĢtur.
26
Ibid
27
2005/2-692 Esas.-2005/725 Karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Ġçtihat Kararı
28
Baki Kuru, Nizasız Kaza, Ankara:1961, s.148
13
3.YARGI ORGANINA HÂKĠM OLAN TEMEL ĠLKELER
Yargı organını anlayabilmek için yargı organına hâkim olan temel ilkeleri
bilmek gerekmektedir.
ġEKĠL-5: Yargı Organına Hâkim Olan Temel Ġlkeler
Tabiî (Kanunî,
Olağan) Hâkim
Ġlkesi
Hâkimlerin
Bağımsızlığı Ġlkesi
1.Yasama Organına
KarĢı Korunması
2.Yürütme Organına
KarĢı Korunması
3.Yargı Organına
KarĢı Korunması
4.Basına KarĢı
Korunması
5. Üçüncü KiĢilere
KarĢı Korunması
Hâkimlik
Teminatı
1. Azledilmeme
Teminatı
2. Emekliye Sevk
Edilmeme Teminatı
3. Malî Teminat
4. Coğrafî Teminat
5. Savcılık Sınıfına
Atanmama Teminatı
6. Ġdarî Görevlere
Atanmama Teminatı
3.1 Tabiî (Kanunî, Olağan) Hâkim Ġlkesi
“Tabiî mahkeme ” veya “olağan mahkeme” ilkesi, bir uyuĢmazlığı yargılayacak
olan mahkemenin o uyuĢmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması anlamına
gelir.29Tabiî mahkeme yahut olağan mahkeme, yargılanacak olayın meydana geldiği
anda, o olay için kanunun öngördüğü mahkeme demektir. Kısacası, tabiî mahkeme
(olağan mahkeme), olaydan önce kurulmuĢ ve somut olay ile kuruluĢ bakımından
ilgilisi olmayan mahkeme demektir. Bu mahkemenin hâkimine de “tabiî hâkim”
denir.30Buna göre, bir uyuĢmazlık, ancak uyuĢmazlığın doğumu anında görevli ve
yetkili olan mahkeme tarafından yargılanabilecektir. Böylece tabiî hâkim ilkesiyle,
davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla kurulacak bir mahkeme tarafından
yargılanması yasaklanmakta, yani kiĢiye veya olaya özgü mahkeme kurma imkânı
29
Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara:2002, s.95.
30
Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ġstanbul, 1974, s.129.
14
ortadan kaldırılmaktadır. Tabiî hâkim (doğal yargıç) ilkesinin doğal sonucu, olağanüstü
(istisnaî) mahkemelerin kurulmasının yasaklanmasıdır.31
“Tabiî hâkim (olağan hâkim)” ilkesi, yürütme ve hatta yasama organının
yargılama faaliyetine müdahalesini önlemeye yarar. Zira mahkemenin olaydan önce
kanunla kurulması zorunluluğu, bir kere yürütme organının mahkeme kurmasını
yasaklamaktadır. Diğer yandan, yasama organı da kurulmasından önce gerçekleĢmiĢ
olayları yargılamakla görevli ve yetkili mahkeme kuramayacaktır. Bu ise mahkemelerde
yargılanacak olan kiĢilere büyük bir güvence sağlar. Çünkü onları yargılayacak
mahkemeler, sırf onlar için kurulmamıĢ, onları yargılayacak hâkimler sırf onlar için
atanmamıĢtır. Tabii yargı yolu, sanığın suçu iĢlediği anda yürürlükte olan yasa
hükümlerine göre kurulmuĢ bir mahkemede o davaya bakması gerekli olan yargıç
tarafından yargılanmasını sağlar. Hukuk devleti anlayıĢının somutlaĢtırılmasında ve
vatandaĢların belli bir güven duygusuyla yaĢayabilmelerinde bunun önemi büyüktür.32
Tabiî hâkim ilkesi ve keza Anayasamızın 37‟nci maddesi, olaydan sonra
mahkemenin kurulmasını yasaklamaktadır. “Kurulma‟dan kastedilen Ģey, “bir mahkeme
çeĢidinin kanunla kabul edilmesi ve çalıĢmalarının düzenlenmesidir”33 Dolayısıyla
hâkimin olaydan sonra tayin edilmesi, mahkemenin sonradan kurulması demek değildir.
1982 Anayasası, “tabiî hâkim” ilkesini “kanunî hâkim güvencesi” baĢlıklı 37‟nci
maddesinde “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden baĢka bir merci önüne
çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden baĢka bir merci önüne
çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz”
Ģekilde düzenlemektedir. Bu Maddede “tabiî hâkim” veya “tabiî mahkeme” ifadesi
geçmemektedir. Ancak Anayasanın 37‟nci maddesinde “kanunî hâkim güvencesi” adı
altında düzenlenen Ģeyin aslında “tabiî hâkim ilkesi” olduğu söylenebilir. Bu kapsamda
31
Ergun Özbudun, a.g.e,. s.87.
32
Mümtaz Sosyal, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, 10. Baskı, Ġstanbul:1993, s.161-162.
33
Nurullah Kunter, a.g.e, s.130.
15
mahkeme ve yargıcın yasayla saptanacak olması, bu alanda hukuk devleti ilkesiyle
bağdaĢmayacak rastgele yasalar yapılmasına imkân vermeyecektir.34
Anayasa Mahkemesinin kararına göre Hukuk devletinde yasal yargıç (kanunî
hâkim), doğal yargıç (tabiî hâkim) olarak anlaĢılmalıdır. Doğal yargıç kavramı ise, dar
anlamda, suçun iĢlenmesinden veya çekiĢmenin doğmasından önce davayı görecek
yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır. BaĢka bir anlatımla, “doğal
yargıç ilkesi, yargılama makamlarının suçun iĢlenmesinden veya çekiĢmenin meydana
gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıçların atanmasına engel oluĢturur; sanığa
veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez.”35
3.2 Hâkimlerin Bağımsızlığı Ġlkesi
Hukukun asıl amacı adaletin sağlanmasıdır. Adaletin tarafsızca bütün bireylere
eĢit olarak dağıtılması devletin en önemli ödevlerinden birisidir. Adaletin dağıtılması
için hâkimlerin yani mahkemelerin her türkü etkiden uzak olması gerekmektedir. Bu da
mahkemelerin bağımsızlığı ile mümkündür. Günümüzde insan hakları ve özgürlüklerin
baĢlıca güvencesi bağımsız yargıdır. Bireyin özel hayat ve özgürlüklerine gerek birey ve
gerekse de devlet tarafından olabilecek haksız ve kanuna aykırı müdahalelere karĢı
gereği gibi korunabilmesi ancak bağımsız mahkemeler aracılığı ile mümkündür.36 Bu
açıdan yargı bağımsızlığı önemli bir yere sahiptir. Zira devlet iktidarını kullananlar da
hukuk kuralları ile bağlıdırlar ve gerektiğinde onları da Türk milleti adına yargılayacak
olan mahkemelerin, hâkimlerin herhangi bir baskı altında olmadan karar vermeleri
gerekir.37
34
Yavuz Sabuncu, Anayasaya Giriş, Ankara:2002, s.88.
35
Anayasa Mahkemesi, 20/10/1990 Tarih ve E.1990/13, K.1990/30 Sayılı Karar, Anayasa Mahkemesi
Kararlar Dergisi, S. 27, C. 1, s.39.
36
Ġsmail Hakkı Ersöz, “Yargı Bağımsızlığı Sorunu”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, S.4, Ankara, 2000,
s.12-16.
37
TÜSĠAD, Yargılama Düzeninde Kalite, Ġstanbul:1998,s.25.
16
Yargı bağımsızlığının sözlük anlamına bakıldığında yargının özerk olup yasama,
yürütme ve diğer herhangi bir dıĢ gücün yönlendirmesine bağlı olmaması anlamına
gelmektedir.38 Yargı bağımsızlığından anlaĢılması gereken, diğer bir değiĢle, bu görevi
yerine getiren hâkimlerin bağımsızlığıdır.
Öğretide hâkimlerin bağımsızlığı farklı yazarlar tarafından değiĢik Ģekillerde
tanımlanmaktadır. Kuru‟ya göre Hâkimlerin bağımsızlığı, hâkimlerin gerek yürütme,
gerekse yasama organlarına bağlı olmadıkları, onlardan müstakil oldukları, bu iki
organın hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı
anlamına gelir.39Günday‟a göre ise Hâkimlerin bağımsızlığı hâkimlerin yasama ve
özellikle yürütme organına ve idareye bağlı olmamaları, bu organlardan bağımsız
olmaları ve bu organların hâkimlere emir ve talimat vermemeleri ya da tavsiyede
bulunmamaları anlamına geleceğini ifade etmektedir.40 En geniĢ ve doğru tanımı ise
Kunter yapmaktadır. Kunter‟e göre Hâkimlerin bağımsızlığı, kararlarını verirken hür
olmaları, hiçbir dıĢ baskı ve tesir altında bulunmamaları, hata baskı yapılması kadar,
yapılabilmesi ihtimali olmaması demektir.41
Uluslararası literatürde özellikle Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne göre,
mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlığı öznel (sübjektif) ve nesnel (objektif) olmak
üzere iki açıdan değerlendirilmektedir. Öznel(sübjektif) bağımsızlık tarafsızlık;
doğrudan doğruya hâkime ya da hâkimlere iliĢkin olup, bunların kiĢisel anlamda
önyargılı ve tarafsız olup olmadıklarını ifade ederken, nesnel(objektif) tarafsızlık ve
bağımsızlık ise, aynı zamanda kurumsal tarafsızlık ile yargılama organının her tür
kuĢkudan uzak olmasını sağlayacak biçimde gerekli güvencelere sahip olmalarını ifade
etmektedir.42
38
<http://blacks.worldfreemansociety.org/2/index.htm.>(14.02.2012)
39
Baki Kuru, Hâkim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Teminatı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ,
Ankara:1966, s.6.
40
Metin Günday, a.g.e , s.6.
41
Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.317-326.
42
Hasan Dursun, “Erkler Ayrılığı Ve Yargıç Bağımsızlığı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:80,
Ankara, 2009, s.29-104.
17
Anayasamız 9 ve 138‟inci maddelerinde yargının ve hâkimlerin bağımsızlığı
ilkesini kabul etmiĢtir. 9‟uncu maddeye göre “yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır.” 138‟inci madde ise “hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar”
demektedir. Dolayısıyla yargı organının bağımsızlığı Anayasal olarak teminat altına
alınmıĢtır.
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, hâkimlerin bağımsızlığı beĢ
unsurdaki bağımsızlığın sağlanmasıyla gerçekleĢebilir.
 Yasama Organına KarĢı Korunması,
 Yürütme Organına KarĢı Korunması,
 Yargı Organına KarĢı Korunması,
 Basına KarĢı Korunması,
 Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması,
ile yargı bağımsızlığı gerçekleĢtirilebilir.
3.2.1 Yasama Organına KarĢı Korunması
Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için, yasama organına karĢı da
bağımsız olması gerekir. Yasama organı karĢısında yargı bağımsızlığının korunması,
kanunlarla ve yasama faaliyeti ile yargıya emir verilememesi, fonksiyonlarını görmekte
bağlayıcı ve hürriyeti kısıtlayıcı, etkileyici sonuçlara varılamaması ile mümkündür.43
Yargı, yasama kuvvetinin müdahalesine maruz kaldığı zaman etkinliğini gösteremez,
toplumun temelini teĢkil eden adalet duygusu sarsılmasına ve parçalanmasına neden
olur. Bu durumda ise, haklara güven ve emniyet kalmaz, özgürlük ve eĢitlik gibi
anayasal haklarda yok olurlar.44
Yasama organının yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere
emir ve talimat verememesi, görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclisinde
yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaması, görüĢme yapılamaması veya
herhangi bir beyanda bulunulamaması ile bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden
43
Çetin Özek, Yargının Ġdari Denetimi, İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XLV-XLII, Ġstanbul:1981,
s.1-4.
44
Necmettin Berkin, Yargıtay Kanunu Ve Nihai Derecede Yargı Faaliyeti, İstanbul Hukuk Fakültesi,
Dergisi, C.XLI, Ankara,1975, s.1-2.
18
baĢka bir mercii önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü
merciler kuramamasıyla hâkimlerin yasama organına karĢı bağımsızlığı sağlanır.1982
Anayasasının 37. ve 138. maddeleriyle hâkimlerin yasama organına karĢı bağımsızlığı
güvence altına alınmıĢtır. Yasama organı anayasa gereği mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; Yasama organı, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiĢtiremez ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremez. Anayasada yer alan bu kural yargının fonksiyonel
olması içindir ve yasama karĢısında korunmasına yöneliktir. Ancak bu kuralın üç
istisnası bulunmaktadır. Bunlar:45
 TBMM‟nin genel ve özel af ilanı(Anayasa 87. madde),
 CumhurbaĢkanı tarafından sürekli hastalık, sakatlık ve yaĢlılık sebebiyle belirli
kiĢilerin cezalarını hafifletmesi ve kaldırması(Anayasa 87. madde),
 Mahkemelerce verilip kesinleĢen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar
vermenin TBMM‟ye ait olması(Anayasa 87. Madde-2004 Anayasa DeğiĢikliği
ile kaldırılmıĢtır.)
Yasama
organı
karĢısında
yargı
bağımsızlığının
korunması,
yasama
tasarruflarının yargı denetimine tabi olmasını da gerektirmektedir. Nitekim genel kural
olarak Anayasamızda yargı bağımsızlığı ve teminatı düzenlenmiĢtir. Bu kurala aykırı
iĢlemlerin anayasa yargısına tabi olması, yargı bağımsızlığını ve teminatını da korumuĢ
olacaktır.46
3.2.2 Yürütme Organına KarĢı Korunması
Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için yürütme organına karĢı da
bağımsız olmalıdır. Hâkimlerin bağımsızlığı konusunda genellikle en büyük müdahale
yürütme organından gelmektedir. Bu nedenle mevcut bütün sistemler ve kurumlar
hemen özellikle hâkimlerin yürütme organı karĢısında bağımsızlığını sağlamak
amacıyla düĢünülmüĢ ve konulmuĢtur.47
45
Ferman Demirkol, a.g.e, s.3.
46
Ġlhan Akın, Temel Hak Ve Özgürlükler, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul:1972, s.139.
47
Münci Kapani, İcra Organı Karşısında Hakimlerin İstiklali, AÜHF, Ankara:1956, s.4.
19
Yargının, yürütme karĢısındaki bağımsızlığından kasıt, yargı ve yürütme
arasında hiçbir iliĢkinin olmayacağı demek değildir. Yargının, uyuĢmazlığı sona erdirici
rolünü yerine getirebilmesi ve kararların infazının sağlanabilmesi için yürütme organına
ihtiyacı vardır. Özellikle yargı organının sanığın izlenmesi ve yakalanması, sanığın
duruĢma günü mahkemede hazır bulundurulması, cezanın infazı vb alanlardaki ihtiyaç
buna örnek gösterilebilir.48
Siyasi bir mekanizma olan yürütmeden, yargıya karĢı gelecek bağımsızlık ve
teminatı zedeleyici her türlü tutum ve davranıĢların önüne geçebilmek için bir takım
koruma tedbirlerinin olması zorunludur. Yürütme organının yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verememesi, genelge
gönderememesi, tavsiye ve telkinde bulunamaması; görülmekte olan bir davanın
taraflarından biri hakkında kayırma, garez ve menfaate dayanarak hâkimlere emir veren
ve tahakküm kuran veya nüfuz veya iltimas eden kiĢilerin cezalandırılmasıyla
hâkimlerin yürütme organına karĢı bağımsızlığı sağlanır. 1982 Anayasamızın 138.
maddesiyle hâkimlerin yürütme organına karĢı bağımsızlığı güvence altına alınmıĢtır.
3.2.3 Yargı Organına KarĢı Korunması
Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için yasama ve yürütme organlarına
karĢı bağımsız olması yeterli değildir, aynı zamanda hakimin kendi içinde bulunduğu
yargı organına karĢı da bağımsız olması gerekir. Yargı organı birçok yargılama
makamından oluĢur. Bu yargılama organları arasında bir altlık-üstlük iliĢkisi ancak
muhakeme usulünün (itiraz, temyiz gibi) gerektirdiği ölçüde vardır. Buna göre temyiz
yolunda üst yargılama makamı alt yargılama makamının kararını bozabilir veya onu
bağlayacak karar verebilir. Ancak üst yargılama makamlarının önceden genel nitelikte
emir ve talimat vermeleri hâkimlerin belli bir davada serbestçe karar vermesi demek
olan hâkimlerin bağımsızlığı ilkesine ters düĢer.49
48
R.T. Hon Lord Diplock, Devlet Yönetiminde Hakimlerin Rolü ,Çeviri: Tayfun Akgüner, İdare Hukuku
ve İlimleri Dergisi, C. 1, S.2 ,Ġstanbul, 1980, s.13.
49
Nurullah Kunter, a.g.e, s.325.
20
Yargı görevini yerine getiren mahkemelerin millet adına yargı gücünü
kullandıklarından, bunların birbirlerine emir ve talimat vermesi yerinde değildir. Bu
nedenle mahkemeleri kendi yargı faaliyeti sırasında diğer mahkemelerin yapacağı
etkilerden de korumak gerekir.50Bu açıdan aynı düzeydeki mahkemelerin birbirine karĢı
korunması ile alt ve üst düzeydeki mahkemelerin birbirine karĢı korunması önem
taĢımaktadır. Özellikle bu konuda içtihatları birleĢtirme kararlarının yargının
bağımsızlığını etkilediği görüĢü öğretide tartıĢılmaktadır. Ġçtihatlar yargı kararlarında
birliği sağlayıcı niteliktedir. Ancak bu kararlar zamanla uygulanamama ve ihtiyaca
cevap verememe ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Hâkim, karĢısındaki olaya uygulayacağı
kuralı anayasa gereği kanuna hukuka ve vicdani kanaatine göre çözümlemektedir. Bu
nedenle mahkemelerin üst mahkemelerce verilen içtihatların dar kalıpları ile
sınırlandırılmaması gerekmektedir.51 Bu nedenle daha önceden verilen içtihatlardan
mahkemeler faydalanmalı ancak sadece bu kararlara bağlı olarak aynı kararları
vermemelidir. Bu hususa da dikkat edilmesi hem yargının yargıya karĢı korunmasını
hem de yargı bağımsızlığı ile hukukun geliĢmesini sağlayacaktır.
Yargının yargıya karĢı korunmasın doğrultusunda 1982 Anayasamız 138.
maddesiyle hâkimlerin yargı organına karĢı bağımsızlığı güvence altına alınmıĢtır.
3.2.4 Yargının Basına KarĢı Korunması
Basın toplum hayatında önemli bir baskı aracı olması nedeniyle dördüncü bir
kuvvet olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle yargı bağımsızlığının etkin bir Ģekilde
sağlanabilmesi için hâkimlerin basın karĢısında da bağımsızlığının sağlanması gerekir.
Basın yayın organları hâkimlerin iĢlemleri hakkında görüĢ bildirmemekle
birlikte yaptıkları yayınlarla hâkimlerin bağımsızlığını yine de etkileyebilirler. Davaya
bakacak hâkimin de, herhangi bir vatandaĢ olarak, daha davadan önce televizyon ve
gazeteler aracılığıyla o olay hakkında bir kanaate ulaĢmıĢ olma tehlikesi vardır. Bu
50
Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, Ġstanbul:1987, s.55.
51
Ferman Demirkol , a.g.e, s.85.
21
durum, karar verirken hür olması gereken hâkimin bağımsızlığını etkileyebilir. Hâkimin
bu tür etkilere karĢı da korunması gerekir. Bu etkilerden hâkimlerin korunması amacıyla
gerekli yasal düzenlemeler bulunmalıdır.
Nitekim Anayasa‟da haberleĢmenin ancak hâkim kararı ile engellenebileceği ve
gizliliğine dokunulabileceği(22.madde), yayın yasağının hâkim kararı ile verilebileceği
düzenlemeleri yargının basına karĢı korunmasını gerektirir.
Aynı Ģekilde düĢünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin yargılama görevinin
gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceğini(26. madde) ve
yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek
sınırlar
içinde,
hâkim
kararlarıyla
yayın
yasağı
konabileceğini(28.madde)
öngörmektedir. 2004 tarih ve 5184 sayılı Basın Kanunu‟nun 19. maddesi yargıyı
etkileme baĢlığı altında düzenlenmektedir. Bu madde: “Hazırlık soruĢturmasının
baĢlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar
geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme iĢlemlerinin ve
soruĢturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, iki milyar liradan elli
milyar liraya kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda
on milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olamaz. Görülmekte
olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya
mahkeme iĢlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kiĢiler hakkında da birinci fıkrada yer
alan cezalar uygulanır.” hükmünü öngörmüĢtür. Aynı zamanda bu hüküm, kamu
davasını açan savcı için de, gerek hazırlık soruĢturmasının gizliğini gerekse de olaya ait
lehe ve aleyhe delilleri araĢtırırken hem savcının hem de soruĢturmanın basına karĢı
korunmasını sağlamaya yöneliktir.52
Basın Kanunun bu hükmünün uygulanmasında bir takım sorunlar bulunmakla
birlikte ilke olarak yargı bağımsızlığının basına karĢı korunmaktadır.
52
Sulhi Dönmezler, Basın Hürriyetini Düzenleyen Ve Sınırlayan Mevzuatın Değerlendirilmesi, Ġstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1967, s.2-4.
22
3.2.5 Yargının Üçüncü KiĢilere KarĢı Korunması
Bir hâkimin kararını verirken hür olabilmesi için sadece yasama, yürütme ve
yargı organlarına karĢı bağımsız olması yeterli değildir, aynı zamanda bir birey olarak
içinde yaĢadığı çevrede üçüncü kiĢilere karĢı da bağımsız olması gerekir. Zira hâkimin
karar verme özgürlüğünü üçüncü kiĢilerde etkileyebilir.
Hâkimlerin bağımsızlığı, onların içinde bulundukları ortamdan bir baĢka deyiĢle,
muhakeme dıĢı faktörlerden de etkilenebilir. Ortam müdahaleleri çok çeĢitli olup, baskı
grupları, sermaye grupları, aĢiretler, siyasi partiler, sendikalar, Ģirketler ve hatta tek
ferde kadar uzanabilir.53Bu nedenle yargıyı, yargılamadaki sanık ve mağdura karĢı
korumanın yanında üçüncü kiĢilere doğrudan veya dolayısıyla korumak gerekir.
Hâkimin içinde bulunduğu ortamdan etkilenmemesi için serbest olmalıdır.
Bunun için önlemler alınmıĢtır. Anayasa‟nın 138. maddesinin 2. fıkrasında; hiçbir
organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde
bulunamayacağı ifade edilmiĢ, 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‟nun
277. maddesinde; bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya
davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren
veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri
hukuka aykırı olarak etkilemeye teĢebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis
cezası verileceği, teĢebbüsün iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek altı aydan
iki yıla kadar ceza verileceği belirtilmiĢ,1991 tarih ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
kanunun 20. maddesinde; terörle mücadeleden doğan suçları soruĢturmakla ve
kovuĢturmakla görev alan hâkim ve savcıların korunacağına iliĢkin getirilmiĢ hükümler
hâkim ve mahkemelerin halkın baskısına karĢı korunması amacına yöneliktir.
53
TÜSĠAD, a.g.e , s.29.
23
Ayrıca kanunun öngördüğü haller dıĢında, hâkimin özel veya genel bir görev
alamaması( Anayasa 140 madde), eĢi veya yakınının hâkimin baktığı davada avukatlık
yapamaması, hakimin hakem olamaması, kamuoyu baskısına karĢı yargılamanın
naklinin yapılabilmesi bunlara örnek olarak verilebilir.54
Genel olarak yargının üçüncü kiĢilere karĢı bağımsızlığı sağlanmıĢ olmasına
karĢın mevzuatımızda çıkar amaçlı organize suç örgütlerine bakan hâkimlerin ve
savcıların korunmasına iliĢkin özel bir koruma mevcut değildir.55 Bu durum yargının
üçüncü kiĢilere karĢı bağımsızlığının ve nesnelliğinin azalmasına neden olmaktadır.
3.3 Hâkimlik Teminatı
Hâkimlik teminatı, hâkimlerin bağımsızlığını tam olarak gerçekleĢtirebilmek
için, hâkimlerin her türlü maddî ve manevî baskıdan uzak olarak, huzur ve sükun içinde
görev yapabilmeleri için hâkimlerin kendilerine tanınan kiĢisel güvencelerdir.56
Hâkimlere emir ve talimat verememekle birlikte eğer hâkimlerin tayin ve terfileri,
görevden alınmaları, maaĢları vs. yürütme organının takdirine bağlı ise hâkimlerin
bağımsızlığının tam olarak gerçekleĢtiği söylenemez. Bu nedenle hâkimlik teminatı,
hâkimlerin bağımsızlığı ilkesinin sözde kalmaması için kendilerine tanınmıĢ birtakım
güvencelere verilen isimdir. Hâkimlik teminatı sayesinde hâkimler kendi meslek ve
varlıklarını tehlikeye atmaksızın görevlerini yapabilirler.57
Görevin bağımsız bir Ģekilde yerine getirilmesi için bir takım tedbirlerin
alınması ve teminatın verilmesi ile beraber yargı bağımsızlığı bir anlam ifade edecektir.
Bu teminatın en önemlisi yargı bağımsızlığının Anayasa tarafından düzenlenerek
54
Bahri Öztürk, Uygulamalı Suç Muhakeme Hukuku, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi
C.I,Ankara,1987,s.92.
55
56
Hasan Dursun, Nasıl Bir Yargı Reformu, Ankara:2009, s.35.
Baki Kuru, a.g.e., s.6.
57
ġeref Ünal, Anayasa Hukuku Açısından Mahkemelerin Bağımsızlığı ve Hâkimlik Teminatı,
Ankara:1982, s.21.
24
dokunulamaz bir nitelik almasıdır. Nitekim bu teminat Anayasanın 138-140.
maddeleriyle sağlanmıĢtır.
Teminat, hâkimin yürütme karĢısında kendisini tüm bir emniyette hissetmesi ve
kararlarını her türlü korku ve endiĢeden uzak olarak verebilmesidir.58 Bu açıdan yargı
teminatı dar ve geniĢ anlamda tanımlanabilir. Dar anlamda teminat hâkimlerin azil
edilememeleridir. GeniĢ anlamda teminat ise hâkimlerin azil edilememeleri, hâkime
coğrafi teminat tanınması, hâkimin belli bir yaĢtan önce emekli edilememesi ve hakimin
aylık ve ödeneklerinden mahrum bırakılamamasıdır.59
Görevlerini her türlü maddî ve manevî baskıdan uzak olarak, huzur ve sükûn
içinde yerine getirebilmeleri için hâkimlerin, her Ģeyden önce, görevden atılma, iĢsiz
kalma, parasız kalma ve tabii olduğu mevzuatı dıĢında yerinin değiĢtirilmesi korkusu
içinde bulunmamaları gerekir. Görevden atılabileceğinden, iĢsiz kalabileceğinden
korkan, maaĢsız bırakılabileceğinden endiĢe duyan, görev yaptığı güzel bir Ģehirden
kötü bir yere naklen atanabileceğinden çekinen bir hâkimin kendisini bağımsız
hissetmesi ve dolayısıyla bu yetkilere sahip kiĢi ve makamlardan etkilenmemesi
mümkün değildir. ĠĢte bu nedenle hâkimlik teminatı aĢağıda yer alan minimum Ģu
unsurları içermelidir:
3.3.1 Azledilmeme Teminatı
Hâkimlerin azil edilememesi aynı zamanda “azilden bağıĢıklık (masuniyet)
ilkesi” olarak adlandırılmaktadır.
60
Bir hâkimin görevini huzur ve sükûn içinde yerine
getirebilmesi için görevden çıkarılma korkusu içinde olmaması gerekir. Yani hâkimler
azledilemez olmalıdırlar. 1982 Anayasamız bu güvenceyi “hâkimler ve savcılar
azlolunamazlar” ifadesinin yer aldığı 139‟uncu maddesi ile sağlamıĢtır. Nitekim bu
58
Münci Kapani, a.g.e., s.85.
59
Ibid
60
Baki Kuru, a.g.e., s.30.
25
teminatın istisnaları ise 1983 tarih ve 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu‟nun 44.
maddesinde yer almıĢtır. Bu istisnalar Ģunlardır:

Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiĢ olanlar,

Görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaĢılanlar,

Meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler,
Anayasanın 159. maddesinde 2010 yılında yapılan değiĢiklikle HSYK‟nın
meslekten çıkarma cezasına iliĢkin kararlarına karĢı yargı yoluna baĢvurma hakkı
sağlanmıĢtır. Bu sayede azil edilememe teminatı tam olarak güvence altına alınmıĢtır.
3.3.2 Emekliye Sevk Edilmeme Teminatı
Azledilememekle birlikte, bir hâkim erken bir yaĢta emekliye sevk
edilebiliyorsa, o hâkim üzerinde yine baskı kurma ihtimali vardır. O nedenle hâkimlerin
belli bir yaĢtan önce emekliye sevk edilememeleri gerekir. Anayasamız 139‟uncu
maddesinin ilk fıkrasında, “hâkimler ve savcılar.... kendileri istemedikçe Anayasada
gösterilen yaĢtan önce emekliye ayrılamaz” diyerek bu güvenceyi tam olarak tanımıĢtır.
Anayasanın 140‟ıncı maddesinin dördüncü fıkrasında bu yaĢın 65 olduğu belirtilmiĢtir.
Hâkimlerin zorunlu emeklilik yaĢının 65 olarak saptanması yargı bağımsızlığına
aykırı değildir. Ancak hâkimlerin memurlarla aynı yaĢ haddi ile emeklilik yaĢına tabi
tutmanın doğru olmadığı yönünde öğretide görüĢler yer almaktadır. Bu görüĢe göre
hâkimlerin yaĢ haddi ve emekliye ayrılma usulleri memurlardan farklı olarak kendi özel
kanunları ile nesnel esaslara bağlanması gerektiği ve bu doğrultuda hâkimlerin
emeklilik yaĢının kamu görevlilerinden daha yüksek olarak belirlenmesi gerekçesine yer
verilebilir.61
3.3.3 Malî Teminat (Aylık ve Ödeneklerinden Yoksun Kılınamama Teminatı )
Azledilemeyen ve emekliye de sevk edilemeyen bir hâkimin görevini huzur ve
sükûn içinde yapabilmesi için, hâkimlerin yeterli maaĢ alması ve aldığı maaĢ ve
ödeneklerden yoksun bırakılamaması gerekir. Anayasamızın 139‟uncu maddesinin ilk
61
Hasan Dursun, a.g.e., s.94.
26
fıkrası, “hâkimler... bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa,
aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.” diyerek hâkimlere bu
güvenceyi getirmiĢtir. Ayrıca 140. maddede de özlük haklarının mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği ifade
edilmiĢtir.
1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 102-109
maddelerinde hâkimlerin kıstas aylık ve yargı ödeneği toplamından oluĢan mali hakları
düzenlenmiĢtir. Hâkimler ve Savcılar Kanun‟un 102. maddesinde, kıstas aylık; en
yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü
ödemeler toplamının brüt tutarını, yargı ödeneği ise görevin niteliği ve gereği olarak
Kanun‟un 106. maddesinde gösterilen oranda hesaplanan tutar olarak düzenlenmiĢtir.
Bu Kanun‟un 103. maddesinde, hâkimlere verilen kıstas aylık; hakimin yüksek
mahkemelerde baĢkan ve üye olması ile birinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmıĢ ve
derecesine göre farklı olarak öngörülmüĢtür. Kanun‟un 106. maddesinin 1. fıkrasında
ise yargıçlara, brüt aylıklarının %10‟u tutarında yargı ödeneğinin verileceği
öngörülmüĢtür. Bu düzenlemeler dikkate alındığında yargıca verilen maaĢın yeterli bir
seviyede olduğu söylenebilir.
Ancak hâkimin maaĢ düzenlemesinde, hâkim maaĢının en yüksek devlet
memurunun maaĢına endekslenmiĢ olmasına itiraz edilmektedir. En yüksek devlet
memurunun maaĢı, her yıl çıkartılan Bakanlar Kurulu kararıyla belirlendiği için hâkimin
maaĢı da dolaylı olarak Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmektedir. Bu nedenle
öğretide hâkimin maaĢının, bir yürütme organı olan Bakanlar Kurulu kararına
bırakılmasının, hâkim teminatı ve yargı bağımsızlığını ihlal ettiği ileri sürülmektedir.62
3.3.4 Coğrafî Teminat
Azledilemeyen, emekliye sevk edilemeyen ve yeterli maaĢ alan bir hâkimin
görevini huzur ve sükûn içinde yapabilmesi için, süresinden önce görev yerinin
değiĢtirilebileceğinden de endiĢe duymaması gerekir. Özellikle coğrafî eĢitsizliklerin hat
62
Hasan Dursun, a.g.e., s.95.
27
safhada olduğu Türkiye gibi bir ülkede, güzel bir Ģehirde çalıĢan bir hâkimin kötü bir
Ģehre naklen atanması imkânı, onun üzerinde baskı kurulmasına yol açabilir.63 O
nedenle bütün etkilerden uzak olması için hâkimin görev yerinin de kendi muvafakati
alınmaksızın değiĢtirilememesi gerekir.
Bir yargıcın ilk görev yeri neresi ise hakimin rızası olsa bile o görev yerinin hiç
bir Ģekilde değiĢtirilmemesini gerektiren teminat, zorunlu-sınırsız coğrafi teminat olarak
tanımlanırken, görev yerinin belli süre için değiĢtirmeyen ancak bu süre dolduktan
sonra görev yerinin değiĢtirilmesi ise sınırlı bir coğrafi teminat olarak tanımlanmaktadır.
Ülkemizde ise zorunlu-sınırsız coğrafi teminat bulunmamaktadır.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 35. maddesinin 1. fıkrasında;
hakimlerin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nun hazırlayacağı Atama ve Nakil
Yönetmeliği‟ne uygun olarak, aynı veya baĢka yerlerdeki eĢit veya daha üst görevlere
kazanılmıĢ hak aylık ve kadro dereceleriyle naklen atanacakları, 2. fıkrasında ise adli ve
idari yargı teĢkilatı bulunan yerlerin; coğrafi ve ekonomik Ģartları, sosyal, sağlık ve
kültürel olanakları, mahrumiyet dereceleri ile ulaĢım ve diğer durumları dikkate alınarak
bölgelere ayrılacağı ve her bölgedeki görev sürelerinin belirleneceği Ģeklinde
düzenlenmiĢtir.
Hâkimlerin, sınırlı coğrafi teminatının esasları yönetmeliklerle saptanmıĢtır. Adli
yargı hâkimleri hakkındaki, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak
Atama ve Nakil Yönetmeliği‟nin 2. maddesinin 1. fıkrasında, adalet teĢkilatı bulunan
yerler beĢ bölgeye ayrılmıĢ, 3. maddesinin 1. fıkrasında ise ayrıksı durumlar dıĢında en
az hizmet süresi beĢinci bölgede iki, dördüncü bölgede üç, üçüncü bölgede üç, ikinci
bölgede beĢ, birinci bölgede ise yedi yıl olarak düzenlemiĢtir.64
63
Kemal Gözler, “Yargı",< www.anayasa.gen.tr/yargiorgani.htm >(09.09.2011)
64
19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Adli yargı hâkimleri hakkındaki,
Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliği.
28
Ġdari yargı hâkimleri hakkındaki Ġdari Yargı Hâkim ve Savcıları Hakkında
Uygulanacak Atama Yönetmeliği‟nin 2. maddesinin 1. fıkrasında ise bölge idare
mahkemesi teĢkilatı bulunan yerler üç bölgeye ayrılmıĢ, 3. maddesinin 1. fıkrasında ise
ayrıksı durumlar dıĢında en az hizmet süresi üçüncü bölgede beĢ, ikinci bölgede yedi ve
birinci bölgede on yıl olarak belirlenmiĢtir. 65
Bu düzenlemeler dikkate alındığında hâkimler için sınırlı bir coğrafi teminat
öngörüldüğü ortaya çıkmaktadır. Nitekim hâkimlerin sınırlı coğrafi teminata sahip
olması yargı bağımsızlığına zarar verdiğine iliĢkin görüĢler bulunmasına rağmen sınırlı
coğrafi teminat hâkimlerin lehine bir düzenlemedir. Ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden geliĢmemiĢ bölgede devamlı görev yapmak veya ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden geliĢmiĢ bölgede devamlı görev yapmak iki meslek mensubu arasında bir
adaletsizliğe neden olacaktır.
Coğrafi teminatın hiçbir süreye bağlı kalmadan, mesleğe girenlerin atandığı
yerde hiçbir Ģekilde yer değiĢtirilmeksizin sürekli kalmalarının bağımsızlıkla ilgisi
bulunmamaktadır. Bağımsızlık atandığı yerde ömür boyu kalmak değildir. Zorunlu ve
sınırsız coğrafi teminat, adaleti daha iyi dağıtamama, hâkimlerin ilerlemesi ve
yetiĢmeleri açısından sakıncalar doğurabilir.
3.3.5 Ġdarî Görevlere ve Savcılık Sınıfına Atanmama Teminatı
Bir hâkimin kendi isteği olmaksızın hâkimlik sınıfından alınıp Adalet
Bakanlığında idarî bir göreve atanması da hâkimlerin bağımsızlığına bir müdahale
imkânı yaratabilir. Bu nedenle, hâkimlerin Adalet Bakanlığında idarî görevle atanmaları
ancak muvafakatleriyle olmalıdır. Anayasamızın 159‟uncu maddesinin altıncı fıkrasında
“Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında geçici veya sürekli olarak
çalıĢtırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettiĢlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden
olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.”
denilerek bu güvence kabul edilmiĢtir. Dolayısıyla HSYK kararı olmaksızın hâkim ve
65
19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Ġdari Yargı Hâkim ve Savcıları
Hakkında Uygulanacak Atama Yönetmeliği.
29
savcıların kendi rızaları ile bakanlık hizmetlerinde geçici ve sürekli görevlendirilmeleri
mümkün olmaktadır. Ancak bakanlık hizmeti hakim ve savcılarla ilgili olduğundan, bu
kiĢilerin seçimi siyasal yönü olan Adalet bakanı tarafından değil, HSYK tarafından
verilmesi gerekir. Bu nedenle ülkemizde idari görevlere atanmama teminatı
bulunmamaktadır.
Bir hâkimin kendi isteği olmaksızın hâkimlik sınıfından alınıp savcılık sınıfına
nakledilmesi de hâkimlerin bağımsızlığına bir müdahale imkânı yaratabilir. Bu nedenle,
hâkimlerin savcı sınıfına geçirilmelerinde kendi rızalarının alınması gerekir. 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanunu‟nun 45. maddesine göre “Bir mahkemenin veya kadronun
kaldırılması sebebiyle görevsiz kalanlara mahkemenin veya kadronun kaldırılma
zamanında açık bulunan veya ilk açılacak olan aylık ve derecelerine eĢit hâkimlik veya
savcılık görevi teklif olunur. Ġlgili birinci teklifi reddedebilir. Ġkinci teklifi kabul
etmeyen meslekten çekilmiĢ sayılır.” Bu madde ile hâkim ve savcının görevi sona erdiği
gibi, aynı kanunun 69. maddesinde meslekten çıkarmayı düzenleyen cezalar
öngörülmüĢtür.
Bu
nedenle
ülkemizde
Savcılık
sınıfına
atanmama
teminatı
bulunmamaktadır.66
Ülkemizde yargı organı için temel olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiĢ ve
yargı bağımsızlığı teminat altına alınmıĢtır. Ancak yargının bağımsız ve tarafsız olma
özelliklerinde hala eksiklikler bulunmaktadır. Yargı organının tanımı ve özellikleri
dikkate alınarak o ülkenin yargı sistemi değerlendirilebilir. Bir ülkenin yargı sistemi
incelenecekse tarihsel süreçte var olan sisteme nasıl ulaĢıldığı da ortaya koyulmalıdır.
Bu nedenle Türk yargı sistemini iyi bir Ģekilde anlamak için Osmanlı‟dan bu yana Türk
yargı sisteminin geçirdiği sürece bakmak gerekir. Bu süreç ise ikinci ve üçüncü
bölümde ortaya koyulacaktır.
66
Ferman Demirkol, a.g.e., s.128.
30
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
CUMHURĠYET ÖNCESĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
Türk hukuk tarihi alanına bakıldığında hukuk tarihçileri tarafından iki önemli
ayrım görülmektedir. Bunların birincisi Ġslam ve örf ve adet hukukunun hâkim olduğu
Tanzimat öncesi Osmanlı yargı sistemi klasik dönem, ikincisi ise yargı reformunun
yapıldığı modern yargı kurumlarının oluĢturulduğu Tanzimat sonrası yargı sistemidir.
Cumhuriyet öncesi Türk yargı sistemini anlamak için bu iki dönemi birbirinden ayırarak
incelemek gerekmektedir.
1.KLASĠK DÖNEM(OSMANLI TANZĠMAT ÖNCESĠ) YARGI SĠSTEMĠ
Bu dönemdeki yargı sistemini doğru bir biçimde değerlendirmek için dönemin
toplum düzeniyle bakmak gerekir. Her toplum düzeni kendine özgü bir yargı sistemi
oluĢturmaktadır. Klasik Osmanlı toplum düzenine bakıldığında toplum iki sınıfa
ayrılıyordu:1
1.Yönetenler(askeriler) sınıfı
A-Ġcrai Askeriler
a-MaaĢlılar
b-Zaimler ve Tımarlı sipahiler
B-Ulema
2.Yönetilenler(Reaya) sınıfı
A-Kentliler
a-Lonca Esnafı
b-Tüccar ve Sarraflar
B-Köylüler
C-Göçebeler
Yönetenler askerlikle doğrudan ya da dolaylı ilgileri olmasa da, (örneğin ulema)
askeri sayılırdı, zira devlet bir fetih ve savaĢ makinesi olarak örgütlenmiĢti. Bunlara
yönetilenlere oranla yüksek bir yaĢam düzeyi sağlanırdı. BaĢı padiĢah olan askeri sınıfa
ulema ile icrai(yürütme ile ilgili) iĢler gören ve kul statüsündeki askeriler dahildi.
1
Sina AkĢin, Ana Çizgileriyle Türkiye‟nin Yakın Tarihi(1789-1980),Ankara:2001, s.9-10.
31
Sözü edilen icrai iĢlerin baĢlıcaları yönetim ve askerlikti. Yeniçerisinden,
sipahisinden sadrazamına kadar bu iĢleri görürlerdi. Bunların kul statüsünde olmaları
boyunlarının kıldan ince olması anlamına geliyordu. Bu, muhakeme edilmeden
padiĢahın buyruğu ile “siyasete katledilebilmeleri(siyaseten katil)” demekti. Kul
olmanın ikinci bir sonucu, kulların ölümünde miraslarına el konmasıydı ki buna
müsadere denirdi.
Osmanlı devletinde özellikle devlette iĢ yapanlar klasik dönemde yönetenler
sınıfının içinde yer almaktaydı. Devlette iĢ yapanlar klasik dönemde üç sınıfa
ayrılmıĢtı:2
1.Ġlmiye
2.Seyfiyye
3.Kalemiye
Ġlmiye sınıfı yargı ve eğitim hizmetlerinde yer almakta, seyfiye sınıfı askerlik
hizmetlerini
görmekteydi.
Yargı
bürokrasisini
Ġlmiye
sınıfı
oluĢturmaktaydı
Günümüzdeki çağdaĢ bürokrasinin kaynağı olması açısından önem taĢıyan. Kalemiye
sınıfı birkaç temel fonksiyonu gerçekleĢtirmek için kurulmuĢtu. Bunlar:

Toprak kaydı,

Yabancı devletlerle yazıĢmayı yürütmek,

Emir ve fermanları kaleme alınması-dağıtılması,

Hesapları tutmak,
Kalemiye sınıfı en temel hizmetleri yapmaktaydı. KuruluĢ döneminde ilmiye
sınıfı, yükselme döneminde seyfiye sınıfı ön plana çıkmıĢken 17, 18, 19 yüzyılda ise
kalemiye sınıfı ön plana çıkmıĢtı. Bunlar kul statüsü içerisinde yer aldıkları için can ve
mal güvenliğine sahip değildirler ve haklarında herhangi bir yargılama yapılmaksızın
görevden uzaklaĢtırılabiliyor, hatta siyaseten katledilebiliyorlardı.
2
Sina AkĢin, a.g..e., s.9-10.
32
1.1 Genel olarak Klasik Dönem Yargı Sisteminin Özellikleri
Osmanlı egemenlik anlayıĢında egemenliğin asıl sahibi Allah‟tı. Devlet baĢkanı,
Peygamberin halefi olarak devleti yönetir. Halifenin yargı da dâhil olmak üzere birçok
yetkiye sahip olduğu bu sistemde, bir kuvvetler ayrılığı anlayıĢı bulunmamaktaydı.3
Hâkimi, yargı yetkisini elinde tutan devlet baĢkanı ya da onun yetkilendirdiği kiĢi tayin
etmekteydi. Diğer bir ifade ile devlet baĢkanı, yargı görevini kendi adına yerine
getirmesi için hâkime vekalet vermektedir. Azil yetkisi de devlet baĢkanındaydı.4 Ancak
Ġslam hukukunda, adalete büyük önem verildiği için, hâkime yargı iĢlevini yerine
getirirken müdahale edilemeyeceği kabul edilmiĢti. Hâkim, önüne gelen meselede
Kuran ve sünneti uygulayacak, bunlarda hüküm bulamadığı takdirde meseleyi kıyas
yoluyla çözebilecektir. 5
Osmanlı devletinde Ġslam hukuku, devletin temel yasası niteliğindedir. Ancak
Osmanlı hukuku sadece Ġslam hukukundan ibaret değildir. Ġslam hukukunun (ġeri
hukukunun) düzenlemediği alanlara iliĢkin olarak padiĢahın kamu yararı ve adalet
anlayıĢına
uygun
olarak
koymuĢ
olduğu
kurallardan
oluĢan
örfi
hukukta
bulunmaktadır.6 Ġslam hukukunun yeterli olmadığı alanlarda örfi hukuk kuralları
oluĢturulmakta ve uygulanmaktadır. Özellikle devlet esas teĢkilatı ve yönetsel yapısı
gibi alanlarda Ġslam hukuku yetersiz kalmıĢtır. Ġslam hukuku özel hukukta uygulama
alanı bulurken örfi hukuk bugünkü tabiriyle kamu hukuku alanında uygulanmıĢtır.7
3
Ali Himmet Berki, İslâm Şeriatında Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ Müessesesi, Ankara:1962,
s.11.
4
Hasan Tahsin Fendoğlu, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı (Anayasa Hukuku
Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Beyan Yayınları, Ġstanbul:1996, s.241.
5
Muhammed Faruk En-Nebhan, Ġslam Anayasa ve Ġdare Hukukunun Genel Esasları, Çeviren: Servet
ARMAĞAN, Ġstanbul:1980, s.563-564.
6
Temurçin Faik Ertan, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Genel Bir BakıĢ”, Abdurrahman Çaycıya Armağan,
Hacettepe üniversitesi Atatürk ilke Ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü, Ankara:1995, s.217.
7
Ömer Lütfi Barkan, “Türkiye‟de Din ve Devlet ĠĢlerinin Tarihsel GeliĢimi”, Cumhuriyetin 50.
Yıldönümü Semineri, Türk Tarihi Kurumu, Ankara:1973, s.51.
33
Osmanlı
Ġmparatorluğu‟nda
adalet
ve
yargı
iĢleri,
kadılar
tarafından
görülmekteydi. Yargı örgütü içerisinde, kadının görev yaptığı temel adlî, idarî birim
olan kazada, kadılar her türlü adlî uyuĢmazlığa bakar, noterlik görevi yapar, örfî hukuka
dair konularda ise merkezden gelen yönergelere göre karar verirdi8. Osmanlı
Devleti‟nde de ilk olarak Osman Bey tarafından kadılar tayin edilmiĢ; Sultan I.Murad
zamanında da önceki Ġslâm devletlerindeki benzer Ģekilde kazaskerlik kurumu ihdas
edilmiĢ, kadıları artık bu makam tayin etmeye baĢlamıĢtır.9 Kazaskerlik daha sonra
Rumeli ve Anadolu kazaskerliği olmak üzere ikiye ayrılmıĢtır. Kazasker, Osmanlı
Devleti‟nde kaza, fetva ve öğretim iĢleriyle uğraĢan ilmiye sınıfı adı verilen sınıfın
baĢıydı. Osmanlı ülkesi kaza adını taĢıyan yargı çevrelerine taksim edilmiĢti. Bunların
her birine medreselerin yüksek sınıflarından mezun olmuĢ üstün ahlâk ve ilmî ehliyet
sahibi kimselerden iki yıllığına kadılar tayin edilirdi. Mekke, Medine gibi önemli
yerlerde bu süre bir yıldı. Sırada bekleyen herkesin vazifeye tayin edilebilmesi ve
kadıların gittikleri yerlerde halkla içli-dıĢlı olmalarına yol açmamak gibi amaçlarla
tespit edilen bu bir veya iki yıllık süre sonunda kadılar merkeze gelerek yeni bir
memuriyete tayinlerini beklerlerdi. Bu bekleme müddetinde de medreselerde
müderrislik yaparak nazarî bilgilerini geliĢtirebilirlerdi.10
Kurumsal olarak kadıların yetki alanı, hem cezai hem de hukuksal
uyuĢmazlıkları kapsıyordu. Özel hukuk alanında kadının davaya bakabilmesi için
kendisine bir Ģikâyetin ulaĢması veya bir davanın açılması gerekiyordu. Ceza hukuku
alanında ise kiĢilere karĢı iĢlenmiĢ bir suç söz konuysa zarar görenin ya da varislerinin;
Allah‟a karĢı iĢlenen bir suç söz konusu ise herhangi bir müslümanın Ģikâyeti
gerekliydi. Açılan davaları kadılar Ģeriat hükümleri ve örfi hükümlere göre karara
bağlamaktaydı.11
8
Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarihi Kurumu, Ankara:1984,
s. 83-160.
9
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası)
<http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/osmmah.pdf>(18.05.2011), s.10.
10
Ibid.
11
Ibid.
34
1.2 Tanzimat Öncesi Yargı Kurumları
Osmanlı yargı sisteminin temelinde kadıların baĢında olduğu mahkemeler
bulunmaktadır. Ancak adaletin dağıtılacağı tek kuruluĢ bu mahkemeler olmakla beraber
baĢka adalet kurumları da yer almaktadır.
35
1.2.1 Temel(Ana) Yargı Kurumları
1.2.1.1 ġer’i Mahkemeler
ġer‟i Mahkemeler Tanzimat dönemine kadar Osmanlı devletinin temel yargı
örgütünü oluĢturmaktadır. Bu mahkemelerde bir kadı ve mahkemelerin bulunduğu yerin
büyüklüğüne göre sayıları değiĢen kadı yardımcıları görev yapmaktadır. Ayrıca kadılar
karıĢık davalarda müftüden veya ġeyhülislamın görüĢlerinden yararlanabilmektedir.
ġer‟iye Mahkemelerinde tek hâkimle yargılama yapılmaktadır. Birden fazla
hâkimle yargılama yapılabilme olanağı olmasına karĢın uygulamada çok hâkimli
mahkemeler nadiren görülmüĢtür.12 ġer‟iye Mahkemelerinde, yargılama yeri genelde
kadının evi olmuĢtur. Bununla birlikte cami ve mescitlerde de yargılama yapılmıĢtır.13
Mahkemelere dava açma herhangi bir Ģekle tabi değildir. Davası olanlar bir
dilekçe ile Ģikâyetlerini anlatmakta veya doğrudan doğruya mahkeme kalemine
müracaatla sözlü olarak çözümlenmesini istediği meseleyi tutanağa geçirtmektedir.
Alınan harçlarda çok ağır değildir. Kadıların gelirlerini ise alınan bu mahkeme harçları
oluĢturmaktadır.14
Genellikle Ģer‟i mahkemelerin görev alanları tam olarak belirlenmemiĢ
olduğundan, mahkemeler, Ģer‟i hukuk alanına giren her iĢle uğraĢmıĢlardır. Diğer bir
deyiĢle bu mahkemeler, medeni, ticari ve ceza davalarını hükme bağlamakta; aynı
zamanda bugün noterlerin yaptığı birçok görevi (vasiyetnamelerin düzenlenmesi ve
ifası, vakfiyelerin tanzimi ve nezareti ve her türlü sözleĢmenin düzenlenmesi ve tescili
gibi) yapmaktaydı.15Kanunlara uymayanları ve halkın Ģikâyetlerini merkeze bildirme
yönüyle bir nevi savcılık görevini de ifa etmekteydi.16
12
Fahrettin Atar, İslam Adliye Teşkilatı, Ankara:1991, s.151-152.
13
Abdullah Demir, Medeni Yargılama Hukuku ve Osmanlı Mahkemesi, Ġzmir:2010, s.34.
14
,M.Akif Aydın, Osmanlıda Hukuku, Osmanlı Devleti Medeniyet Tarihi, Ġstanbul:1994, s.392.
15
Ġlhan Akbulut, “Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
C. IV , S.1-2 , Erzincan, 2000 , s:232.
36
Osmanlı devletinde bölgeler kaza denilen yargı çevrelerine ayrılmıĢ ve bu
yerlere kadılar atanmıĢtır. Her kadı, kendi yargı çevresinde yaĢayan kiĢilerin davalarına
bakmakla yükümlüdür. ġer‟i bir mahkemede kadı, yargı çevresinde bulunan bütün
yerlerde davalara bakabilir, ancak yargı çevresi dıĢındaki davalara bakamaz. Kendi
yargı çevresi dıĢında yargılama yapabilmesi için padiĢah tarafından özel olarak
yetkilendirilmesi gerekmektedir.17
1.2.1.2 Divanlar
1.2.1.2.1 Divan-ı Hümayun
Asıl yargı kurumu olan Ģer‟iye mahkemelerinin yanında, Divan-ı Hümayun‟un
da yargılama yetkisi bulunmaktadır. Ġdari ve siyasi görevlerinin yanı sıra hukuki
görevleri de bulunan Divan-ı Hümayun, aynı zamanda bir mahkeme olarak
kullanılmıĢtır.18 Burada bir kısım davalar ilk derece mahkemesi olarak, bir kısım
davalar ise üst yargı mercii olarak karara bağlanmıĢtır. Divan-ı Hümayun‟ un yargılama
yetkisi yargı erkinin asıl sahibi olan padiĢahın divanı olmasından kaynaklanmaktadır.
ġer‟iye
mahkemelerinde
görevlendirilen
kadılar
sadece
kendi
yargı
bölgelerindeki davalara bakabilirken, bir üst yargı mercii konumundaki Divan-ı
Hümayun ülkenin tamamından gelen davalara bakmıĢtır. Tarafları o bölgenin eĢrafından
ya da ehl-i örften olup da kadının adaletle karar vermekte zorlandığı davalar, ilk derece
mahkemesi olarak Divan-ı Hümayun‟da karara bağlanmıĢtır.19 Divan-ı Hümayun‟da
örfi ve Ģer‟i davalar görülebilmekte olup örfi davalara Veziriazam, Ģer‟i davalara
Rumeli Kazaskeri bakmaktadır. ġer‟i davaların fazla olduğu hallerde Anadolu
Kazaskeri de davaları dinlemiĢtir.20
16
Mustafa Akdağ, “Osmanlı Müesseseleri Hakkında Notlar”, Ankara Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi
Dergisi, C. XIII, S.1-2 , Ankara, 2000 , s.48 vd.
17
Halil Ġnalcık, “Mahkeme”, İslam Ansiklopedisi , C. VII, s.149.
18
CoĢkun Üçok-Ahmet Mumcu-Gülnihal Bozkurt, Türk Hukuk Tarihi, 13. Baskı, Ankara:2008, s.254.
19
Ahmet Mumcu, Divan-ı Hümayun, Ankara:2007, s.90.
20
Abdullah Demir, a.g.e., s.34.
37
1.2.1.2.2 Ġkindi Divanı
Divan-ı Hümayun toplantılarından sonra kurulmakta, orada görüĢülemeyen ya
da görüĢülmesi gereksiz görülen iĢlerle doğrudan vezir-i azamın çalıĢma alanına giren
iĢlere bakardı. Bu divanlarda örfi davalara bakılmaktaydı. XVII. yüzyılın sonlarına
doğru bu divanın yetkileri Divan-ı Hümayunun aleyhine geniĢlemiĢtir.21
1.2.1.2.3 Cuma Divanı
Cuma
günleri
veziriazam
konağında
toplanan
divana
“cuma
divanı”
denilmektedir. Sadrazamın huzurunda davalar karara bağlandığı için “huzur
mürafaaları”
olarak da adlandırılmaktadır. Bu divan Cuma günleri veziriazamın
baĢkanlığında ve sadece kazaskerin katılımıyla toplanırdı.
Önemli davalar Divan-ı Hümayun‟da karara bağlanırken, ikinci derece de
görülen davalar cuma divanına bırakılmıĢtır.22 Cuma divanında önce dava dilekçeleri
okunur, veziriazam isterse kendisi bizzat karar verir veya Rumeli Kazaskerine davayı
havale edebilirdi.23Dava yoğunluğu halinde Anadolu Kazaskeri de dava dinleyebilirdi.
1.2.1.2.4 ÇarĢamba Divanı
Divan-ı Hümayun‟dan ayrı olarak her ÇarĢamba günleri sabahı toplanan bu
divana “ÇarĢamba divanı” denilmektedir. Bu divana Ġstanbul Kadısı ile "Bilad-ı Selase"
denilen Galata, Eyüp ve Üsküdar kadıları katılmaktaydı.24
1.2.1.2.5 Kazasker Divanı
Merkezi düzeyde yargı yetkisi bulunan diğer bir divan, kazaskerlerin salı ve
çarĢamba günleri dıĢında her gün kendi konaklarında topladıkları kazasker divanıdır. Bu
divanda padiĢahtan havale edilen Ģer‟i ve hukuki iĢlerin yanı sıra berat alarak devlet
hizmetine atanan tüm kamu görevlileri demek olan askeri sınıfın davalarına bakıldığı
21
Esra Ergüzeloğlu Kilim, Türkiye‟de Adalet Yönetimi (Doktora Tezi), Ankara:2009, s.83.
22
Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devlet Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara:1984, s.139.
23
Abdullah Demir, a.g.e.,s.37.
24
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e.,.s.84.
38
divandır.25Ancak askeri sınıfın davalarının kazaskerlik divanında görülmesi mecbur
olmamakla
birlikte
dilerlerse
Ģer‟iye
mahkemelerinde
de
yargılanabilmeleri
mümkündür.26
1.2.1.3 Özel Mahkemeler
Klasik dönemde asıl yargı görevini yerine getiren Ģer‟iye mahkemelerinin
dıĢında yargılama yapan mahkemeler özel mahkemeler olarak adlandırılmıĢtır. Bu
mahkemeler, Osmanlı devletinin millet esasına dayanan bir toplumsal yapıya sahip
olması nedeniyle oluĢturulmuĢ cemaat mahkemeleri ve kapitülasyonlardan faydalanan
yabancı devletlere mensup kimseler arasında çıkan anlaĢmazlıkların giderilmesi
amacıyla oluĢturulmuĢ konsolosluk mahkemeleridir.
1.2.1.3.1 Cemaat Mahkemeleri
Ġslâm hukukuna göre zimmîlerin bulundukları Ġslâm memleketinde adlî
imtiyazları vardı. Daha çok özel hukuka giren bazı davalarını kendi ruhani liderlerinin
önünde çözdürebilecekleri gibi, kadılar huzuruna da götürebilirlerdi. Osmanlı
Devleti‟nde de aynı esaslar geçerli olmuĢtur.27 Gayrimüslim Osmanlı tebaasının; nikâh,
talâk, drahoma, cihaz, nafaka, vakıf, vasiyet gibi ahvâl-i Ģahsiyye denilen ve daha çok
Ģahıs, aile ve miras hukukuna dair davalarına ruhani meclis olarak adlandırılan cemaat
mahkemeleri bakıp çözmüĢtür28
Osmanlı Devleti‟nde gayrimüslim topluluklar millet veya cemaat statüsünde
teĢkilâtlandırılmıĢtı. Klasik devirde devletçe tanınmıĢ üç millet bulunmaktaydı: Rumlar
(yani Bulgarlar, Sırplar da dâhil olmak üzere bütün Ortodokslar), Ermeniler ve
Yahudiler. Ülkede Katolikler, Protestanlar ve az sayıda baĢka mezhepten Hıristiyanlar
da vardı. Ama devlet bunları sayıca az ve siyasî bakımdan önemsiz gördüğü için millet
25
Ġlhan Akbulut, , a.g.m., s.233.
26
Abdullah Demir, a.g.e, s.69.
27
Gülnihal Bozkurt, “Ġslâm Hukukunda Zimmîler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
C. 3, S.1-4, Ġzmir, 1987, s145-146.
28
Gülnihal Bozkurt, Gayrımüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara:1989, s.23.
39
statüsüne dâhil etmemiĢtir. Gayrimüslim milletlerden her birinin dinî-ruhani liderleri
devlet ile bu millet arasındaki resmî birer temsilci durumundaydı. ĠĢte bu ruhani liderler
nezdinde toplanan meclisler, yukarıda belirtilen davaların görülüp neticelendirildiği
cemaat mahkemeleriydi. Ġslâm hukukunun kabul ettiği ve Osmanlı devleti tarafından
eskiden beri gayrimüslimlere tanınmıĢ bütün hak ve hürriyetlerle beraber yargı
alanındaki imtiyazlar da Tanzimat‟a kadar devam etmiĢtir.
1.2.1.3.2 Konsolosluk Mahkemeleri
Konsolosluk mahkemeleri ise, kapitülasyonlardan faydalanan yabancı devletlere
mensup
kimseler
arasında
çıkan
anlaĢmazlıklara
bakan
mahkemelerdir.
Bu
mahkemelere kapitülasyon mahkemeleri olarak da adlandırılmıĢtır. Klasik dönemde
önceleri Venedik ve Cenevizlilere sınırlı olarak tanınan kapitülasyonlar, 1535'te
Fransızlarla Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaĢmayla Fransızlara geniĢ
kapsamlı olarak tanınmıĢtır. Ġlerleyen yıllarda geniĢ kapsamlı kapitülasyonlar Ġngiltere,
Hollanda, Avusturya gibi diğer devletlere de verilmiĢtir. Kapitülasyonlar; ekonomik,
sosyal, idari mali açıdan bu hakkı elde etmiĢ ülkelere bağıĢıklık sağlamıĢtır.
Kapitülasyonlar zamanla bir devletin baĢka bir devletin uyruklarına tanıdığı yargı
bağıĢıklığını kapsayan bir anlam kazanmıĢtır.29 Bu bağıĢıklıktan yararlanan devletlere
mensup kiĢiler arasında çıkan anlaĢmazlıklar, bu konsolosluk mahkemelerinde
görülmüĢtür.
Aynı uyruktan yabancılar arasındaki davalarda, davanın hukuk, ceza ya da
ticaret davası olup olmadığına bakılmaksızın tek yetkili yargı organı bulunmaktadır; o
da bu kiĢilerin uyrukluğunda bulundukları devletin büyükelçiliği ya da konsolosluğu
mahkemesidir30 Konsolosluk mahkemeleri, konsolos ile o devletin Osmanlı ülkesinde
yaĢayan vatandaĢları arasından seçilen iki üyeden oluĢmaktaydı. Taraflar, aralarında
anlaĢsalar bile-belirli konudaki davlar hariç- böyle bir davayı Osmanlı mahkemeleri
önüne getiremezlerdi. Ayrıca, davada suçlu bulunan kimsenin, cezasını o yabancı
29
Aybars Pamir, “Kapitülasyon Kavramı ve Osmanlı Devletine Etkileri”, Ankara Hukuk Fakültesi
Dergisi, C.51 S.2, Ankara, 2002, s.90 vd.
30
ġakir Berki, Devletler Umumî Hukuku, Ankara:1968, s.44.
40
devletin hapishanesinde çekmesi gerekirdi. Suçla ilgili tutuklama yetkisi de Osmanlı
makamlarına değil, ilgili devletin Konsolosluğuna aitti.31
Ayrı uyruktan yabancılar arasındaki davalarda taraflar, aralarında anlaĢarak
davayı
kendi
devletlerinden
birinin
elçiliğine
götürebilirlerdi.32
Tarafların
anlaĢamamaları durumunda ise Mecelle„ye göre hareket edilirdi; eğer taraflar arasındaki
dava bir ceza davası ise, suçu iĢleyenin uyruk bulunduğu devletin konsolosluk
mahkemesi, eğer bir hukuk ya da ticaret davası söz konusu ise, davalının devletinin
konsolosluk mahkemesi yetkili kılınmıĢtı. Ancak belirli davalarda taraflar hukuk ve
ticaret davalarını, aralarında anlaĢarak Osmanlı mahkemeleri önüne de getirebilirlerdi.
Ancak ceza davaları bakımından bu mümkün değildi.33
1.2.1.4 Ġnzibat ve Ġhtisap Müesseseleri
Kadı kazada en saygın ve güvenilir kiĢi olduğundan, kentin önemli
hizmetlerinde ilmiye sınıfına tabi bir görevlinin sürtüĢmeleri engelleyeceğinden
mülkiye ve belediye iĢlerinin bütünündeki asayiĢ ve inzibatına(dirlik ve esenliğine) kadı
sorumluydu. Ancak zabıta görevlerine ise kadı adına ihtisap ağaları bakmaktaydı.
Bunların emirlerine kul oğulları adı verilen memurlar verilirdi. Bu memurların görevi,
dükkân ve bu tür yerlerden belediye resmi toplamak ve ihtisap ağasına teslim etmekti.34
Kadı sadece bir hâkim sıfatıyla değil, kötülükleri ve düzensizlikleri önleme sıfatıyla
görevli bir amir durumunda hizmet ifa etmekteydi. Ġnzibat ve Ġhtisap vazifesi, yargı
görevi sayılmaktaydı. Ancak önemli olan dava ve diğer iĢlerle meĢgul olan kadıları çarĢı
ve pazarda dolaĢmaktan daha üstün mevkide tutmak için ihtisap iĢleri ayrı memurlara
verilmiĢti.35
31
Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, Ankara:1998, s.80.
32
Turgut IĢıksal, Kapitülasyonlar, Lozan ' da Ġngiliz Heyetine Verilen Gizli Raporun Tam Metni,
Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S.16, 1998,.s.81
33
Necdet Kurdakul, Osmanlı Devleti 'nde Ticaret Antlaşmaları ve Kapitülasyonlar, Ġstanbul, 1981,s.90.
34
ġinasi Altundağ, “Osmanlılarda Kadıların Salahiyet ve Vazifeleri Hakkında”, VI Türk Tarihi Kongresi
Ankara 20-26 ekim 1961,Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 1967, s.351.
35
Ġlhan Akbulut, a.g.m. , s.234.
41
Ġhtisap ağası ve kul oğullarınca yiyecek ve giyecek maddeleri fiyat ve kalite
bakımından kontrollere tabi tutulmaktaydı. Bu kontrollerde eksiklikler tespit edilirse
ceza verilmekteydi. Eksiklik ve noksanlıklarda cezanın miktarı ve cinsi, Ģahsa ve olayın
ağırlığına veya hafifliğine göre kadı tarafından verilmekteydi.
1.2.2 Yardımcı Yargı Kurumları
1.2.2.1 Ġfta (Fetva Verme)
Ġfta bir sorunu veya bir olayı açıklamaktır. Genellikle Ġfta, bir meselenin Ģeraite
uygun ve hukuki sonuçlarını öğrenmek için sorulan soruya cevap anlamındadır. Soruyu
sorana “fetva isteyen kimse”, cevap verene “müftü”, verilen cevaba “fetva”
denilmektedir. Müftüler olayı araĢtırmayıp sorulan soruyla ilgili ilmi düĢüncelerini
belirtmektedir. Dolayısıyla ilgililer isterlerse ve aldıkları bilgiden tatmin olmuĢlarsa
mesele bu Ģekilde çözümlenmiĢ olmaktadır. Ancak aldıkları bilgiden tatmin
olmamıĢlarsa mahkemeye baĢvurarak meselenin çözümünü isteyebilirlerdi.
Çok önemli konularda araĢtırmayı ġeyhülislam yapar ve fetvayı hazırlardı.
Ġfta(fetva) müessesesinde, sorunu olanlar müftülere baĢvurarak meselelerin çözüm
yollarını ararlar ve buna göre aralarında anlaĢma yoluna giderlerdi. Bu müessese aynı
zamanda her olayın mahkemeye çözümlenmek üzere gelmesini de önlerdi.36
1.2.2.2 Esnaf Heyetleri(Loncalar)
Osmanlı devletinde adalet mekanizmasına hizmet eden diğer bir müessese ise
esnaf heyetleridir. Osmanlı kentlerinde ticaret ve sanatla uğraĢmak bazı koĢullara ve
kurallara bağlanmıĢtır. KiĢiler istedikleri ticaret ve zanaat mesleğine hemen giremezler
ve istedikleri yerde ve Ģekilde hemen çalıĢamazlardı. Her esnaf heyetinin kendi içinden
seçtiği bir heyet bulunmaktaydı. Her esnaf ve zanaatçılık dalı kendi içinde
örgütlenmiĢti. Bu örgütlere “lonca” denilmektedir. Loncalar bir tür esnaf birlikleridir.
Malların kalitesi, değeri ve kusurlu olup olmadığı loncalar tarafından sıkı bir Ģekilde
denetlenir ve suçlu görülenler cezalandırılırdı.37 Bu sayede loncalar bazı suçları kendi
36
Ġlhan Akbulut, a.g.m., s.235.
37
Makbule Demirkan, Osmanlı‟da Esnaf, Skylife,,S.167, Ġstanbul, 1997, s.10.
42
içinde cezalandırmakta ve bu tür suçlar Ģer‟i mahkemelerin önüne çıkmadan
sonuçlandırılmaktadır.
1.3 Yargı Görevlileri
1.3.1 Kazasker
Osmanlı egemenlik anlayıĢında egemenliğin asıl sahibi Allah‟tır. Devlet BaĢkanı
yani padiĢah, peygamberin halefi olarak devleti yönetmektedir. Osmanlı yargı sistemi,
padiĢah ve yargının diğer temsilcileri arasında vekâlet iliĢkisi üzerine kurulmuĢtur.
Sultan I. Murad zamanında da önceki Ġslâm devletlerindeki kâdiyülkudatlığın
benzeri kazaskerlik kurumu ihdas edilmiĢ, kadıları artık bu makam tayin etmeye
baĢlamıĢtır. Kazaskerlik daha sonra Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği olmak üzere ikiye
ayrılmıĢtır. Rumeli Kazaskeri Ġstanbul‟daki Müslümanların dava ve iĢlerine; Anadolu
Kazaskeri de gayrimüslimlerin davalarına bakmıĢtır.38 Rumeli Kazaskerliği, Anadolu
kazaskerliğinden daha önemli görülmüĢtür.
Kazaskerler doğrudan doğruya padiĢah tarafından iki yıllığına atanmıĢtır. Ancak
bu uygulama 17. yy kadar sürmüĢ, daha sonra bir yıla indirilmiĢtir. Kazasker Osmanlı
Devleti‟nde ilmiye sınıfı adı verilen ve kaza, fetva ve öğretim iĢleriyle uğraĢan sınıfın
baĢıdır. Yargı erkinin asıl sahibi olan padiĢah kazaskerleri, kazaskerler kadıları,
kadılarda naibleri atamıĢlardır. 16.yy. sonlarına kadar kadıları padiĢah onayına
sunulmak üzere kazaskerler seçerken, bu yüzyıldan itibaren kazaskerin seçme yetkisi
kaza kadıları ile sınırlandırılarak eyalet kadılarını seçme iĢi Ģeyhülislama bırakılmıĢtır.39
38
Ekrem Buğra Ekinci, a.g.e., s.9.
39
Hasan Tahsin Fendoğlu, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı (Anayasa Hukuku
Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Ġstanbul:1996, s.244-246.
43
1.3.2 Kadı
Tanzimat öncesi dönemin temel yargı teĢkilatı olan Ģer‟iye mahkemelerinde
yargılamayı kadı yapmaktadır. Günümüzde kaymakamlar tarafından yönetilen ilçeler,
bu dönemde kaza adı alında kadılar tarafından yönetilmiĢtir. Dolayısıyla yargısal
görevlerinin yanı sıra idari görevleri de yerine getirmiĢlerdir.
Kadı olabilmek için belirli özelliklere sahip olmak gereklidir: 40
 Akıllı, erginliğe ulaĢmıĢ ve özgür olmak (Hak ve Fiil Ehliyeti ġartı)
 ĠĢitme-görme-konuĢma duyuları sağlam olmak(Sağlık ġartı)
 Kısas(adam öldürme ve müessir fiil) ve hadd(Kuran-ı Kerim de tanımlanmıĢ
suçlara verilen cezalar) cezaları almamıĢ olmak (Belirli Suçlardan Hüküm
Giymeme ġartı)
 Yüksek din ve fen bilimlerinin okutulduğu medreselerin önemli bölümlerinden
mezun olmak(Eğitim ġartı)
Bu özelliklere sahip olan kiĢiler(kadın/erkek) kadı olabilmektedir. Kadıların
görevden ayrılması(azil) ve yer değiĢtirmesi Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri tarafından
yapılmaktadır. Kadılar atandıkları yargı çevresinde (kazada) sürekli kalmamıĢlar, halkla
kaynaĢmamaları
ve
diğer
kadılara
sıra
gelmesi
için
birkaç
yıllık
süreyle
görevlendirilmiĢlerdir. 1597 yılına kadar bu süre 3 yıl iken, 1597‟den sora 2 yıla ve
daha sonra 20 aya ve 1750‟li yıllarda ise 18 aya indirilmiĢtir.41
1.3.3 Kadı Yardımcıları
1.3.3.1 Naib
Naib; kadıya yargılama ve diğer iĢlerde yardımcı olan ve kadı tarafından tayin
edilen mahkeme görevlisidir. Genellikle yargı çevresi geniĢ olan kadılar, kazalarına
bağlı nahiyelere naib atamıĢtır. ĠĢ yükü fazla olan kadılar ise bulundukları mahkemede
bazı ikinci dereceden iĢleri görevlendirdikleri naiblere yaptırmıĢlardır.42
40
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Hukuku, Ġstanbul: 2008, s.369.
41
Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Ankara:1984, s. 94.
42
Halil Cin-Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Konya:2003, s.159.
44
Naibleri atama ve görevden alma(azil) yetkisi kadılardadır. Ancak her kadının
naib atayabilme yetkisi bulunmamaktadır. Esas olarak bir kadının naib tayin edebilmesi
ve azledebilmesi için padiĢah tarafından yetkilendirilmesi gerekmektedir.43
Naib ve kadı arasında vekalet iliĢkisi bulunmakta olup kadı asil, naib vekil
durumundadır. Bu iliĢkiye göre naibin görevleri zaman, yer ve konu olarak kadı
tarafından belirlenmektedir.
Esas itibariyle naibler; yargılama yetkisine sahip olan ve yargılama yetkisine
sahip olmayan naibler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Yargılama yetkisine sahip olan
naibler, atanmıĢ oldukları yargı çevresinde yargılama görevini yerine getirmektedir.
Yargılama yetkisine sahip olmayan naibler ise keĢif, Ģahitlerin güvenilirliğinin
soruĢturulması ve tarafların ifadelerinin alınması gibi görevleri yerine getirmektedir.44
Naibleri atayan ve azleden asil yetkili kadılar, naiblerin verdikleri kararları ve yaptıkları
iĢleri denetleme yetkisine sahiptir.
1.3.3.2 Muhsır
Genellikle yeniçeri bölüklerinden seçilen ve Divan-ı Hümayun tarafından kadıya
gönderilen yazı ile atanan ve hizmet süreleri bir yılla sınırlı olan muhsırlar; davacı ve
davalı ile Ģahitleri mahkemeye getirmekle görevlidir. Dolayısıyla muhsırların
günümüzdeki emniyet görevlileri ve savcıların iĢlerini yerine getirdikleri söylenebilir.
Muhsırlar maaĢ almazlar, hizmetlerine karĢılık taraflardan ve ilgililerden belli
bir ücret almaktaydı. Birden fazla muhsırın görev yaptığı büyük mahkemelerde
diğerlerinin amiri olarak muhsırbaĢı bulunmaktaydı.45
43
Necdet Sakaoğlu, “Bab Naibliği”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C I, s.513.
44
Abdülaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġstanbul:1986, s.91-92.
45
Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, Ġstanbul:1996, C.6, s.488.
45
1.3.3.3 SubaĢı
SubaĢı ilk dönemlerde merkez tarafından atanmaktayken 16.yy sonlarından
itibaren beylerbeyi ve sancakbeyleri tarafından onlara bağlı memur olarak atanmaya
baĢlanmıĢtır. Her sancak, kazaya karĢılık gelen subaĢılıklara ayrılmıĢ olup, subaĢılar
bulunduğu bölgede vergileri toplamak ve kolluk görevini yerine getirmekle görevlidir.46
SubaĢı kolluk görevini kadı adına ve ona vekâleten yerine getirirdi. Merkezin ve
kadının emirlerini uygulamak, suç iĢleyenleri takip edip yakalamak, kovuĢturmak,
kadının suçlu görüp hüküm verdiklerini cezalandırmak ve hapsine karar verilenleri
hapsetmek subaĢının göreviydi.47
1.3.3.4 AsesbaĢı
AsesbaĢılık yeniçeri ağa bölüklerinden birisi, asesbaĢı da bölük komutanıdır.
AsesbaĢının askeri görevleri yerine getirmekle birlikte Ģehirlerde özellikle geceleri
güvenliğin sağlanmasından sorumludur. Asesler Ģehir çarĢılarında ve mahallelerinde
geceleri dolaĢırlar ve yakaladıkları zanlıları ya kendileri cezalandırırlar ya da gerekli
hallerde kadıya getirirlerdi.48
Aseslerde subaĢılar gibi kolluk görevi yapmakla birlikte subaĢılar gündüzleri,
asesler ise geceleri çalıĢmaktadır. Asesler geceleri Ģehirde güvenliği sağlamakta, demir
kilit ile kilitlenen her dükkândan asesiye olarak ayda bir akçe almaktaydı. Ayrıca
geceleri hırsız ve sarhoĢları yakaladıkları takdirde subaĢılarca alınan para cezasının
onda biri de aseslere verilmekteydi.49
46
Ġlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı‟da Kadı, Ankara:1994, s.34-35.
47
Mustafa Avcı, Osmanlı Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Ġstanbul:2004, s.63.
48
Abdülkadir Özcan, “AsesbaĢı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.III,s.464.
49
Ahmed Akgündüz, a.g.e., s.206.
46
1.3.3.5 ÇavuĢ
ÇavuĢ, Osmanlı devlet teĢkilatında çok çeĢitli idari hizmetlerde kullanılan bir
görevlidir. ÇavuĢlar idari görevlerin yanında ilamların icrası, borçlunun mallarını
satarak borcunun ödenmesi, borçlunun inad ve temerrüdü üzerine mahkeme kararı ile
hapsedilmesi gibi hukuki görevleri de yerine getirirlerdi. Bunun yanında çavuĢlar,
muhsıra benzer Ģekilde zanlıların kadı huzuruna çıkarılması gibi hizmetleri de yerine
getirmekteydi.50 ÇavuĢların haksız ve usulsüz uygulamaları sebebiyle teftiĢi ise kadılar
tarafından yapılmaktaydı.
ÇavuĢların baĢında çavuĢbaĢı bulunur, halkın Divan-ı Hümayun‟a verdikleri
dilekçeleri o takdim eder, dava için Divan-ı Hümayun‟a gelenlere çavuĢları ile
mübaĢirlik yapardı. Bu hizmetlerinden dolayı çavuĢbaĢına divan beyi de denilmektedir.
ÇavuĢbaĢılık 1836 tarihinde kaldırılarak yerine Divan-ı Deavi Nezareti kurulmuĢtur.
Divan-ı Deavi Nezareti günümüzdeki Adalet Bakanlığı‟na karĢılık gelmektedir.51
1.3.3.6 Tercümanlar
Osmanlı devleti çok sayıda toplumu barındırmaktaydı. Kadının atandığı bölgede
halk farklı dilleri konuĢabilmekte ve kadı çoğu zaman onların dilini anlamamaktaydı.
Bu durumda kadı, tarafların ve Ģahitlerin beyanlarını anlamak için tercüman kullanmak
zorundaydı. Bu nedenle ihtiyaç olan yerlerde özellikle de gayrimüslimlerin yaĢadığı
bölgelerde bulunan mahkemelerde tercümanlar çalıĢtırılmıĢtır. Belgelerde “kadı
tercümanı” olarak isimlendirilen bu görevliler, diğer kadı yardımcıları gibi
görevlendirilmekte, haklarında bir Ģikâyet olursa teftiĢ edilmekte ve görevden
alınabilmektedir.52
50
Ahmed Akgündüz, Şer‟iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu Ve Seçme Hükümler, c.1, Ġstanbul:1988,
s.73-74.
51
Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ankara:1988, s.413-419.
52
Fahrettin Atar, İslam Adliye Teşkilatı, Ankara: 1991, s.149.
47
1.3.3.7 MüĢavirler
ġer‟iye mahkemelerinde kadı kendi bilgisine göre hüküm verebileceği gibi
ihtiyaç duyulduğu takdirde hukuku iyi bilen müĢavirlerden faydalanmaktadır. Hukuk
bilgisinden faydalanılanlar, âlimler ve müftülerdir. Ayrıca ulemanın reisi olan
ġeyhülislamlar da vermiĢ oldukları fetvalar ile mahkemelere yol göstermekte ve
hukukun gidiĢatını yönlendirmektedir. Uygulamada söz konusu müĢavirlerden olan
müftülerin vermiĢ olduğu fetvaların mahkemeye sunulduğu ve mahkemelerin buna
uygun olarak karar verdiği görülmektedir.53
1.3.3.8 MübaĢirler
MübaĢirler, mahkemede bugün olduğu gibi celp ve tebliğ iĢlerini yapar, aynı
zamanda mahkemenin düzen ve intizamını sağlarlardı.54 MübaĢirler bazı durumlarda
mahkemede sorgu hâkimi olarak da görev yapmaktaydı.55 Bunun dıĢında bir hizmetin
görülmesi veya soruĢturmanın yapılması için merkez tarafından görevlendirilen
memurlara da mübaĢir denilmekteydi. MübaĢirler yaptıkları hizmetin karĢılığını,
gittikleri bölgenin halkından mübaĢiriye adı altında tahsil ederlerdi.56
1.3.3.9 Kâtipler
Mahkemelerde yazıĢmalar, tarafların iddia ve savunmaları ile Ģahitlerin
beyanlarının zapta geçirilmesi kâtipler tarafından yapılmaktadır. Kâtiplerin ilamların
yazılma
usullerini
bilen,
güvenilir
kimselerden
olması
Ģartlarını
taĢımaları
gerekmekteydi. Kâtipler genellikle medrese çıkıĢlı ve mahkeme uygulamaları
konusunda tecrübe sahibidirler. Bu sebeple kadılar naiblerini çoğunlukla kâtipler
içerisinden seçmiĢtir.57
53
Abdullah Demir, ag.e, s.60.
54
Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul:1993, C. 2, s.592.
55
Abdülaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġstanbul:1986, s.81.
56
Ahmed Akgündüz, a.g.e., s. 74.
57
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Hukuku, a.g.e, s.378.
48
1.3.3.10 Kassamlar
Osmanlı devletinde ölen kimselerin mirasını mirasçılar arasında taksim eden
memurlara “kassam” denilmektedir. Kassamlar, Kazasker Kassamları ve ġer‟iye
Mahkemeleri Kassamları olarak ikiye ayrılmaktadır.58 Kazasker Kassamları askeri
sınıfa mensup olan kiĢilerin terekelerini taksim eden görevlilerdir. Askeri sınıf dıĢında
kalanların terekeleri ise Ģer‟iye mahkemelerinde bulunan Kassamlar tarafından taksim
edilmektedir.
Kassamlar taksim ettikleri miras karĢılığında belli oranda resm-i kısmet alırlardı.
Her kadılıkta bulunan kassam defterine ölen kimsenin terekesi tek tek kaydedilir ve
bunların değerleri bilirkiĢi tarafından belirlenirdi. Terekeden murisin borcu çıkarıldıktan
sonra kalan kısmı mirasçılara paylaĢtırılır ve bunun karĢılığında kasama belirli oranda
resm-i kısmet ödenirdi.59
2. OSMANLI TANZĠMAT SONRASI YARGI SĠSTEMĠ
Tanzimat Fermanının ilânı ve bunu takip eden kararlarla Osmanlı Devleti‟nin
siyasal, yönetsel, hukuksal ve ekonomik yapısı değiĢtirilmek istenmiĢtir.60 Bu değiĢim,
yargı sisteminin üzerinde de kendisini göstermiĢ ve yargı teĢkilâtı içerisinde yeni yargı
kurumları oluĢturulmuĢtur. Tanzimat döneminde – divanları bir yana bırakırsak - tek
kadıdan oluĢan ve tek dereceli olan klâsik Osmanlı mahkeme sisteminin dıĢında, çok
hâkimden oluĢan ticaret ve nizamiye mahkemeleri kurulmuĢtur. Klâsik mahkemeler de
Ģer‟iye mahkemeleri olarak ve görev alanı daraltılmıĢ bir Ģekilde korunmuĢtur.61 Bu
kurumlar, ilgili baĢlıklar altında ele alınacaktır. Ancak daha önce, yeni yargı
kurumlarını doğuran nedenlerden söz edilecektir.
58
Abdullah Demir, a.g.e, s.63.
59
Said Öztürk, Askeri Kassama Ait 17. Asır İstanbul Tereke Defterleri(Sosyo-Ekonomik Tahlil) , Ġstanbul:
1995, s.66 vd.
60
Kazım YetiĢ, “Tanzimat KarĢısındaki Tavırların Tasnifi Konusunda Bir Deneme”, Tanzimat‟ın 150.
Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu (31 Ekim–3 Kasım 1989), Ankara, 1994, s.118.
61
M.Âkif Aydın, “Bir Hukukçu Olarak Ahmet Cevdet PaĢa”, Ahmet Cevdet Paşa Semineri, Ġstanbul,
1986, s.21.
49
2.1 Yargı Reformlarının Nedenleri
2.1.1 Geleneksel Hukuki Yapının Yetersiz Kalması ve KanunlaĢtırma Hareketleri
Tanzimat dönemine kadar devam eden, fetva ve fıkıh kitaplarına dayalı mevcut
hukuksal yapı, batılı ülkelerin tepkisine yol açmıĢtır. Bu ülkeler, Osmanlı hukukunun
sistemsizliğinden ve belirsizliğinden yakınmıĢlardır.62 Diğer taraftan, mevcut hukuksal
yapının kendisi için yeterince güvence oluĢturmadığını düĢünen Osmanlı halkı da,
içinde yaĢadığı güvensizlik ortamını giderecek yeni düzenlemelere gereksinim
duymaktadır. Bu gereksinim, devlet bakımından da söz konusuydu.63 Sarsılan devlet
otoritesinin yeniden tesisi, ancak, yeni ve belirli yasalarla olanaklıdır. Bu amaçla önce
ceza ve ticaret yasalarında daha sonra ise diğer alanlarda kanunlaĢtırma çalıĢmaları
yapılmıĢtır.
Tanzimat öncesi hukuksal yapı, XIX. yüzyılda ortaya çıkan geliĢmeleri
karĢılamaktan uzak kalmıĢtır. Geleneksel hukukun (Ġslam hukuku) ıslah edilerek, ortaya
çıkan yeni ihtiyaçları karĢılayabilir hale getirmenin olanaksızlığı karĢısında, Tanzimat
döneminde yeni bir hukuk düzeninin temelleri atılmaya baĢlanmıĢtır. Ġslam hukukunun
dıĢında oluĢan ve laik karakterli olan bu hukuk düzeni, Ġslam hukuku ile birlikte ve aynı
zamanda yürürlükte olmuĢtur.
2.1.2 Geleneksel Yargı TeĢkilâtının Yetersiz Kalması
Osmanlı Devleti‟nin tüm kurumları, bir Ģekilde Tanzimat hareketinden
etkilenmiĢlerdi. EĢitlik ilkesi; ülkede yaĢayan herkesin, eĢit olarak yargılanmasına
olanak verecek, yeni yargı kurumlarını gerekli kılmaktaydı. ġer‟iye mahkemeleri, yeni
dönemin ihtiyaçlarını karĢılamada yetersiz kalmıĢtı. Fermanlarda belirtilen bu esasların
yaĢama geçirilebilmesi için, devletin mevzuatında ve yönetiminde ıslahata giriĢilmesi,
yargı teĢkilatında da ıslahatı gerekli kılmaktaydı. Zira çok etnikli ve çok dinli bir yapıya
sahip olan Osmanlı Devleti‟nde esas itibariyle dinsel hukuk (Ġslâm hukuku) uygulandığı
62
Ġbrahim Durhan, , “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler”, Erzincan
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.III, S.1, Erzincan, 1999, s.55-111.
63
Hıfzı Veldet, “KanunlaĢtırma Hareketleri ve Tanzimat”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940, s. 167-169.
50
için, bu dine mensup olmayanların, özel hukuk alanında bu hukuka tabi olmaları ve
dinsel hukuka göre iĢleyen Ģer‟iye mahkemelerinde yargılanmaları beklenemezdi.64
Özellikle Islahat Fermanında açıkça vurgulanan “her alandaki eĢitlik” ilkesinin
kabulünden sonra; herkesin eĢit olarak yargılanabileceği, dinsel etkilerden arınmıĢ yeni
yargı kurumlarının oluĢturulması zorunlu hale gelmiĢti.
2.1.3 Yabancı Devletlerin Baskıları
Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim azınlıklar aynı dinde bulundukları Avrupa
devletlerine ticaret konusunda aracılık yapıyorlardı. Bu arada Fransız ihtilalinin yaydığı
milliyetçilik ve laiklik prensipleri özellikle bu gayrimüslim azınlıklar arasında yayılmıĢ
ve bunları hükümetten bir takım imtiyazlar koparmaya itmiĢtir. Avrupa devletleri de,
Osmanlı toprakları üzerinde hak iddia etmelerine imkân verecek bu fırsatı kaçırmayarak
dindaĢları olan azınlıkları desteklemiĢ, hatta onları tabiiyetlerine alarak kendi
vatandaĢlarının imtiyazlarından yararlanmalarını sağlamıĢlar, bu vesileyle Osmanlı
hükümetine sürekli baskı yapmaya baĢlamıĢlardır.65 Bu baskılar devletin sonuna kadar
artarak sürmüĢtür. 1839-Tanzimat, 1856-Islahat ve 1875-Adalet fermanları öncelikle bu
baskı sonucunda ilan edilmiĢ, bunlarla gayrimüslim azınlıklara geniĢ imtiyazlar
verilerek mahkemelerde üyelik ve Ģahitlik yapabilmeleri esası kabul edilmiĢtir. Osmanlı
Devleti‟nin pek çok sahada gücünü kaybetmesinden yararlanan Avrupalı devletlerin
baskılarının, bu devirdeki bütün reformlarda olduğu gibi, adliye reformlarında da en
önemli etken olduğu söylenebilir.
2.1.4 Yeni GeliĢmeler KarĢısında Eğitim Sisteminin Yetersiz Kalması
Geleneksel yargı teĢkilâtını yetersiz kılan bir diğer neden de; eğitim sistemindeki
bozulmaya bağlı olarak, yeterli donanıma sahip olmayan kadıların mahkemelerde görev
yapmalarıdır.66Osmanlı medreseleri XVII. yüzyıldan itibaren bozulmaya baĢlamıĢ,
müderrislikler ve kadılıklar, ehil olmayan kimselere rüĢvetle ve hatırla verilmeye
64
M.ReĢit Belgesay, “Tanzimat ve Adliye TeĢkilâtı”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940, s.213 vd.
65
Ekrem Buğra Ekinci, Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri,
<http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/tanzimatmahkemeleri.pdf>(18.05.2011), s.6.
66
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.VI, Ankara:1977, s.135-139.
51
baĢlanmıĢtı.67 XVII. yüzyıldan itibaren bozulma sürecine giren ve kendi iç disiplinini
kaybeden medreselerde, müderrislik mesleğine girebilmek için kazanılması gereken
icazet (diploma) para ile satın alınır oldu. Medreselerdeki bu bozulma, yargı teĢkilatına
da yansıdı. KarmaĢık bir yapıya sahip olan ve fıkıh kitapları ile fetva mecmualarında
kodifiye edilmemiĢ bir halde bulunan Osmanlı hukukunun uygulanması, iyi yetiĢmiĢ
hukukçulara ihtiyaç göstermekteydi. KuruluĢ ve yükseliĢ dönemlerinde medreseler bu
ihtiyacı karĢılamıĢlardı. Ancak, devletin son dönemlerinde bozulma sürecine giren
medreseler, bu görevlerini yerine getiremez oldu.68 Kadılığa girmek için gereken
mülâzemet diplomaları, para ile satılmaya baĢlandı. KiĢisel çıkarlarını ön planda tutan,
ehliyetsiz, yeteneksiz kadı ve naipler, halkın yargıya olan güvenini sarstı.69
2.1.5 Merkezî Otoriteyi Güçlendirme Eğilimi
Osmanlı Devleti merkeziyetçiliği ön planda tutan bir devlettir. Mahallî
hanedanların varlığını sürdürmesi ve yarı müstakil birer idareci-âyân haline geliĢi,
ulema sınıfının cemiyet içinde güçlü bir mevkiye sahip oluĢu, tımar sistemi ve vergi
toplama usulleri bu merkeziyetçi anlayıĢı yumuĢatmıĢtır. XVIII. yüzyıldan. itibaren
merkezî otoritenin zayıflamasıyla merkezî idare her fırsatta bunu tekrar güçlendirmeye
çalıĢmıĢtır. Sultan II. Mahmud ve Tanzimat reformlarının arkasında da bu maksat
yatmaktadır.70 Öte yandan Tanzimat‟tan sonra çoğunlukla merkeziyetçi bir idareyi
benimseyen Osmanlı bürokrasisinin böyle bir idarenin gereği olarak standart ve
derlenmiĢ bir mevzuata sahip olması zaruriydi.71 Bu sebeple kanunlaĢtırma hareketine
giriĢilmiĢ, bu da adliye teĢkilâtını doğrudan etkilemiĢtir.
67
Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, 2.Basım,
Ankara:1995, s.138.
68
M.Âkif Aydın, “Mecelle‟nin HazırlanıĢı”, Osmanlı Araştırmaları, C.IX, Ġstanbul, 1989, s.37.
69
Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu‟nda Âyânlık, Ankara:1994, s.37 vd.
70
Bkz. YaĢar Yücel: “Osmanlı Ġmparatorluğunda Desantralizasyona Dâir Genel Gözlemler”, Belleten,
C. XXXVIII, S.152, Ġstanbul, 1974, s.657-708.
71
Ġlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, 3.Baskı, Ġstanbul:1995, s.159.
52
2.1.6 Ticarî GeliĢmeler
On dokuzuncu yüzyıl baĢlarında sanayi devrimini gerçekleĢtiren Avrupa‟nın
ucuz ve bol malları Osmanlı ülkesini bir pazar durumuna getirmiĢ, dıĢ ticaret çok
geliĢmiĢti. Bu sebeple pek çok Avrupalı tüccar Osmanlı ülkesine gelip gitmeye, hatta
yerleĢmeye baĢlamıĢtı. Bunlar Osmanlı tebaasıyla aralarında doğan ihtilaflarını bu
alandaki baĢ döndürücü geliĢmeye takip edemeyen ve dolayısıyla ticarî örfleri pek
bilemeyen kadı mahkemeleri önüne götürmek yerine tüccar hakemlere havale
etmekteydiler.72 Devlet, bu iĢi düzene sokmak ve en azından kontrol etmek zorunda
kalarak ticaret davalarına bakan ve üyeleri arasında yabancıların da bulunduğu yargı
meclisleri
kurulmuĢ
ve
ilk
defa
olarak
Ģer‟iye
mahkemelerinin
yetkileri
sınırlandırılmıĢtır. Ancak uygulamadaki bu durumu yasal hale getirmek ve yabancı
unsurlu ticarî davalara bakmak için hususî adlî mercilere gerek duyulmuĢtur.73
2.2 Tanzimat Devrinde Yargı TeĢkilatı
2.2.1 Adliye Nezâreti’nin KuruluĢu
II. Mahmut döneminde, Avrupa tipi bakanlıkların kurulması ile ÇavuĢbaĢı,
Divan-ı Deavi Nazırına (adli iĢler nazırı)dönüĢtürülmüĢtür.74 Ancak bu oluĢumu Adalet
Bakanlığının çekirdeği olarak değerlendirmekle birlikte ilk oluĢumda Nazırlık burada
daha çok amir ya da müfettiĢ anlamında kullanılmıĢtır. Divan-ı Deavi Nazırı‟nın
baĢkanlık yapabileceği bir adliye mahkemesi bulunmamaktadır. Divan-ı Deavi Nazırı,
yeni yasalara özgü adli sorunlarla uğraĢmak üzere görevlendirilmiĢtir.75
Tanzimat Fermanının ilanından sonra 1879 yılında Adliye Nezaretini‟nin ilk
örgütlenme yasası ile karĢılaĢılmaktadır. Meclis-i Divan-ı Ahkâm‟ın nezarete
dönüĢtürülmesi, 1879 yılında çıkarılan Adliye ve Mezahip Nezaretinin ve Devair-i
72
Ekrem Buğra Ekinci, , “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri…”,a.g.e, s.5.
73
Sâbit, Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye, Ġstanbul:1302,s.159-160.
74
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.102.
75
Carter V. Findley, Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform Bâbıâli (1789-1922), Çeviren: Latif Boyacı Ġzzet Akyol, Ġstanbul 1994, s. 64.
53
Merbutenin Vezaifi Nizamnamesi ile gerçekleĢmiĢ olsa da Meclis-i Ahkâm‟ın tümüyle
bakanlık olarak teĢkili 1882 yılında gerçekleĢmiĢtir. Ġlk Adliye Nazırı ise Cevdet PaĢa
olmuĢtur.76 Aynı yıl Ġlamat-ı Hukukiyenin Suret-i Ġcrasına Dair Kanun, Mehakim-i
Nizamiye Kanunu, Usuli Muhâkemât-ı Hukukiyye Kanunu, Usul-ı Muhâkemât-ı
Cezaiyye Kanunu ile Adalet Bakanlığında müfettiĢlikler, müdde-i umumiler gibi yeni
unsurlar eklenmiĢtir. Adalet Bakanlığı‟nın ilk birimleri, Adliye MüsteĢarlığı, Adliye
Mektupçuluğu (yazı iĢleri), Havale Müdürlüğü, Umur-ı Cezaiyye Müdürlüğü, Umur-ı
Hukukiyye Müdürlüğü, Sicil-i Memurin Müdürlüğü, Mezahip Müdürlüğü (müslüman
olmayan cemaatlerin adli iĢleri), Evrak Müdürlüğü ve Muhasebe Müdürlüğüdür.77 Bu
birimlere 1911 yılında ikinci bir teĢkilat nizamnamesi ile Ġhsaiyyât ve Müdevvenât-ı
Kanuniyye Müdürlüğü (Ġstatistik, Düstur, Yayın ĠĢleri) eklenirken, Havale Müdürlüğü
kaldırılmıĢtır.
Adliye ve Mezahip Nezareti, 1911 yılında çıkarılan Nizamname‟de aldığı Ģekil
ile Cumhuriyet dönemine intikal etmiĢtir. Cumhuriyetin hemen öncesinde Adalet ve
Mezahip Nezareti‟nin bölümleri Ģunlardır: MüsteĢarlık, Özel Kalem Müdürlüğü, Ceza
ĠĢleri Müdürlüğü, Hukuk ĠĢleri Müdürlüğü, Sicil Müdürlüğü, Mezahip Müdürlüğü,
Ġstatistik Müdürlüğü, Kanunlar Hazırlama Müdürlüğü ve Evrak Müdürlüğü. 1916
yılında yapılan düzenleme ile Adliye Nezareti güçlendirilmiĢtir.78Buna göre,
kazaskerlik ve evkaf mahkemeleri ile bütün Ģer‟iye mahkemeleri Adliye Nezaretine
bağlanmıĢ ve Temyiz Mahkemesinde Ģer‟iye adıyla yeni bir daire kurulmuĢtur.
76
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), Ankara:2010, s.24.
77
Fatmagül Demirel, “Adliye Nezareti‟nin TeĢkilat Tarihçesi” Adalet Kitabı, Ankara, 2007, s. 245-267.
78
Adalet Bakanlığı, a.g.e , s.24.
54
2.2.2 Tanzimat Sonrası Mahkemeler
2.2.2.1 Ticaret Mahkemeleri
Klasik devirde Osmanlı tebaası ile kendilerine ticaret için hükümetçe izin verilen
(XIX. yy. baĢlarında kendilerine beratlı Avrupa tüccarı denilen) gayrimüslimler
arasındaki davalara tercüman hazır bulunduğu halde kadılar bakar, konusu dört bin
akçeden fazla olan davalar Arz Odası‟nda sadrazam huzurunda görülürdü. 1801 yılında
gümrük emininin baĢkanlığında gayrimüslim ve yerli tacirlerden oluĢan komisyonlar
ticarî davalara bakmaya baĢlamıĢlardı. Tanzimat Fermanı‟nın ilanı sıralarında bu
komisyon ticaret meclisi adıyla, yeni kurulan Ticaret Nezareti‟ne bağlanmıĢtır.79 1847
yılında ticaret meclisinin teĢkilatı yeniden ele alınarak yabancılarla(ecnebilerle) ilgili
79
Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri” ,Yeni Türkiye , S.31, Ankara, 2000, s.
771.
55
davalarda bunlarda yabancı devlet temsilciliklerinin seçtiği yabancı(ecnebi) üyelerin de
yerlilerle eĢit sayıda yer alması esası benimsenmiĢtir. Aynı yıl bu ticaret meclisleri,
ticaretin geliĢmiĢ olduğu baĢka Osmanlı Ģehirlerinde de açılmıĢtır.80
1850 yılında çıkartılan Ticaret Kanunu ile ticari yargının önemi daha da arttı. Bu
kanun, mevzuat açısından ticari yaĢamı bir düzene kavuĢturdu ve daha önce ticari
teamül kurallarının uygulanmasının yarattığı keyfiliğe son verdi.81 Ancak, bu kanunu
uygulayacak olan karma ticaret mahkemeleri, örgütlü ve kurumsal bir yapıdan uzaktı ve
gerçek birer mahkeme niteliğinde değillerdi. 1856 tarihinde yayımlanan Islahat
Fermanı, Müslüman ve gayrimüslim tebaa ile yabancılar(ecnebiler) arasında ticaret,
hukuk veya cinayete dair bütün davaların muhtelit (karma) divanlara havale edileceği,
burada görüleceğini ve bununla alâkalı diğer prensiplerin konulacağını bildirerek ticaret
mahkemelerinin kurulmasına iĢaret etmiĢtir.82
1850 tarihli Ticaret Kanununun kabulünden sonra ortaya çıkan ihtiyaçların
karĢılanması ve bu kanunun ülke genelinde uygulanmasını sağlamak amacıyla gerçek
anlamda yeni mahkemeler kurmak yolundaki ilk adım, 30 Nisan 1860(9 ġevval 1276)
tarihli “Ticaret Kanunname-i Hümayununa Zeyil” adlı yasanın çıkarılmasıyla atılmıĢtır.
Bu Zeyilnameye göre yerlilerle yabancılar(ecnebiler) arasındaki davalarda ilgili
yabancının(ecnebinin) elçilik veya konsolosluğunca gönderilecek iki yabancı(ecnebi)
üye ve bir de tercüman hazır bulunurdu. Ticaret mahkemesi olmayan yerlerde hukuk
mahkemeleri ticarî davalara ticaret kanununa göre bakardı. Ticaret mahkemelerinin
verdiği kararlardan konusu beĢbin kuruĢu aĢanlara merkezdeki Divan-ı Ġstinaf‟da itiraz
edilebilir, burada verilen hükümler Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟de temyiz olunabilirdi.
1875 yılında yayınlanan Adalet Fermanı‟nın hükümleri çerçevesinde o güne kadar
Ticaret Nezareti bünyesindeki ticaret mahkemeleri ve Divan-ı Ġstinaf, Adliye
Nezareti‟ne bağlandı. Ġstanbul Ticaret Mahkemesi, taĢradan gelen ticaret davalarının
istinaf mercii haline geldi.
80
Halil Cemaleddin-Herand Asador:,Ecânibin Memâlik-i Osmaniyyede Hâiz Bulundukları İmtiyazât-ı
Adliyye, Ġstanbul:1915, s. 70-79.
81
82
Ġbrahim Durhan, a.g.e., s:55-111.
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), a.g.e. , s.53.
56
Ticaret mahkemeleri, 1914 yılında kapitülasyonların kaldırılmasına kadar
faaliyetlerini sürdürmüĢ ve bu mahkemeler Lozan AnlaĢmasıyla kaldırılmıĢtır.83
2.2.2.2 Nizamiye Mahkemeleri
Nizamiye mahkemelerinin kuruluĢu yolunda ilk adım, 1864(1281) tarihli
“Vilayet Nizamnamesi” ile gerçekleĢmiĢtir. Bu nizamnameye göre Osmanlı Devleti
yeni bir yönetsel bölümlemeye tabi tutulmaktaydı. Buna göre devlet vilayetlere,
vilayetler liva veya sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar nahiyelere ve nahiyeler de
köylere ayrılmaktaydı. Bu mülki bölümlemeye uygun olarak, yargı teĢkilâtı da yeniden
düzenlendi ve Ģer‟iye mahkemeleriyle ticaret mahkemelerinin dıĢında yeni yargı
kurumları oluĢturuldu. Buna göre; her bir nahiyede bir sulh meclisi (ihtiyar meclisi), her
kaza merkezinde bir dava meclisi (meclis-i deavi), sancak merkezlerinde biri hukuk
diğeri ceza iĢlerine bakmak üzere meclis-i temyiz-i hukuk ve meclis-i cinayet, bu
mahkemelerin yükseği olarak her vilayet merkezinde de meclis-i temyiz-i hukuk ve
meclis-i kebir-i cinayet adlariyle istinaf mahkemeleri teĢkil olundu. Daha sonra, vilayet
mahkemelerinin iki dairesi birleĢtirilerek adına divan-ı temyiz denildi.84
TeĢkil olunan bu yeni mahkemelerde toplu yargıç usulü kabul edilmiĢtir.85
Nahiyelerdeki sulh meclisi, toplumdaki her sınıf arasından seçilecek en az üç en çok
oniki üyeden kurulacaktır. Nahiyenin imamı ile Müslüman olmayan halkın ruhani
reisleri, bu meclisin doğal üyesi bulunacaklardır. Kazalardaki dava meclisleri, kadının
baĢkanlığında, üçü Müslüman üçü de Müslüman olmayanlar arasından olmak üzere halk
tarafından seçilen altı üyeden oluĢacaktır. Sancaklardaki hukuk ve cinayet temyiz
meclisleri, yine kadının baĢkanlığı altında altı (kadı ile birlikte yedi) üyeden
kurulacaktır. Kaza dava meclislerinde olduğu gibi bu meclislerde de, Müslüman olan ve
olmayanlar arasından eĢit sayıda olmak üzere halk tarafından seçilen altı üye olacaktır.
Ayrıca, devlet tarafından atanan ve hukuk iĢlerinden anlayan bir de memur
83
M. ReĢit Belgesay, Tanzimat ve Adliye Teşkilâtı, Ġstanbul:1940, s.10.
84
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi (Islahat Fermanı Devri(1856–1861), C.VI, 4.Basım, Ankara:1988,
s.167.
85
Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası)…” a.g.e, s.218.
57
bulunacaktır.86 Vilayetlerdeki büyük hukuk ve cinayet temyiz meclislerinin kuruluĢu da
aynıdır. Ancak bu meclis, yargıçlar müfettiĢi sıfat ve yetkilerini taĢıyan yüksek bir
yargıcın baĢkanlığı altında toplanacaktır.87
1864 tarihli “Vilayet Nizamnamesi” ile kaza, sancak ve vilayetlerde kurulan
meclisler (mahkemeler) arasında bir hiyerarĢi bulunmaktaydı. Sancak merkezinde
kurulan Meclis-i Temyiz, o sancağa bağlı bulunan kazalardaki Meclis-i Deavi‟lerin
temyiz mercii konumunda idi. Sancak merkezindeki uyuĢmazlıklar bakımından ise
Meclis-i Temyiz, Deavi Meclisi‟nin yerini tutardı. Vilayet merkezinde kurulan Divan-ı
Temyiz‟de de, o vilayete bağlı bulunan sancaklardaki Meclis-i Temyiz‟lerde verilmiĢ
olan kararlar temyiz edilecekti. Daha sonra bu nizamnamenin mahkemeleri ilgilendiren
kısmı, 1869(1286) ve 1871(1288) tarihli nizamnamelerle tamamlanmıĢ ve en son
1879(1296) tarihli “Mehakim-i Nizamiyenin TeĢkilat Kanunu” ile nizamiye
mahkemeleri kesin olarak teĢkilatlandı. Bu kanuna göre; sancak merkez kazası dıĢında
her kazada bir Kaza Bidayet Mahkemesi, vilayet merkez sancağı dâhil her sancakta bir
Merkez Bidayet Mahkemesi ve her vilayet merkezinde de bir Ġstinaf Mahkemesi
kurulmuĢtu. Aynı tarihli bir fermanla da, Deavi Meclisi‟nin adı Kaza Bidayet
Mahkemesi, Meclis-i Temyiz‟in adı da Mahkeme-i Temyiz olarak değiĢtirilmiĢti.
Yapılan bu düzenlemelerle, adalet iĢleri yönetim iĢlerinden kesin olarak ayrıldı88
1864 Vilayet Nizamnamesi ve daha sonraki diğer mevzuat ile ortaya çıkan yargı
düzeni içerisinde nizamiye mahkemeleri, genel görevli ve yetkili yargı kurumları
konumuna gelmiĢtir. ġer‟iye, cemaat ve ticaret mahkemelerinin görev ve yetkileri
dıĢında kalan bütün uyuĢmazlıklar, nizamiye mahkemelerinin görev ve yetki
kapsamında alınmıĢtır.89 Yeni kurulan nizamiye mahkemeler ile Ģer‟iye mahkemeleri
arasında görev ve yetki uyuĢmazlıkları doğmuĢ ve devletin sonuna kadar da
süregelmiĢtir. Bunu önlemek için zaman zaman her iki mahkemenin görev ve yetki
86
Ġbrahim Durhan, a.g.e. s.82.
87
Enver Ziya Karal, a.g.e ,s.167-168.
88
CoĢkun Üçok, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, 5.Basım, Ankara:1972, s.193.
89
Joseph Schacht, "Mahkeme", İslam Ansiklopedisi, C.7, Ġstanbul, 1969, s.148.
58
sınırını belirleyen kararnameler yayınlanmıĢ, ancak devletin sonuna kadar bunda
baĢarılı olunamamıĢtır.
Nizamiye mahkemelerinin üst organı ise “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟ye (Yargıtay
olarak adlandırdığımız)dir. Nizamiye mahkemelerinin kararlarının temyizen görüldüğü
üst yargı mercisi olmuĢtur.90
2.2.2.3 ġer’iye Mahkemeleri
Bir yandan nizamiye mahkemeleri adıyla yeni yargı mercileri kurulurken, diğer
taraftan devletin genel mahkemeleri olan Ģer‟iye mahkemeleri aslî varlıklarını
korumuĢtur. Bu devirde merkezî otoriteyi güçlendirme endiĢesiyle ilmiye sınıfının, bu
arada kadıların nüfuzu azaltılmaya çalıĢılmıĢtır. Öncelikle o zamana kadar daha çok
istiĢarî görevleri bulunan ve artık kabineye de katılmaya baĢlayan ġeyhülislâmlığa yargı
görevi de verilerek Ģer‟iye mahkemeleri Ģeyhülislâma bağlandı. Kadıların verdikleri
kararların temyizen incelenmesi için Huzur Mürafaaları Kurumu oluĢturuldu.91 Ayrıca
vakıflarla ilgili davalara bakmak üzere Evkaf Mahkemesi kuruldu. Eskiden beri adlî
yetkilerin yanı sıra sahip bulundukları idarî, beledî ve malî yetkiler kadılardan alınarak
bunlar yalnızca dava görmekle sınırlandırıldılar. Daha sonra yargı yetkileri de
daraltılarak bir takım davalara bakma yetkisi yeni kurulan mahkemelere verildi. Ancak
ülkede hâkimlik yapacak baĢka hukukçu bulunmadığı için bu yeni mahkemelerin
baĢkanlığı zaruretten yine kadılara verildi. Böylece kadılar hem geleneksel Ģer‟iye
mahkemelerinde, hem de yeni nizamiye mahkemelerinde görev yapar oldular. Ayrıca
bu devirde kadıların durumu iyileĢtirilmeye çalıĢılarak rütbe ve dereceleri belirlendi. Bu
mesleğe ehil kimselerden sınavla tayin yapılması, o zamana kadar belirli sürelerle tayin
edilen kadıların artık geçerli bir sebep olmaksızın azledilmemesi, önceleri mahkeme
harçları ile geçinen kadılara artık diğer memurlarla beraber maaĢ bağlanması, kadıların
görev yerlerine ancak zorunlu durumlarda ve ehil kimselerden naip gönderebilmesi gibi
yeni esaslar getirildi.
90
M. Akif Aydın: “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye”, Türk Diyanet Vakfı-İslâm Ansiklopedisi, C.IX, s.387.
91
Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası)….” a.g.e , s.172.
59
1854‟de Muallimhane-i Nüvvab adıyla (sonradan Mekteb-i Nüvvab, daha sonra
da Medrese-i Kudat) bir hukuk okulu açılarak kadıların buradan mezun olması Ģartı
aranmaya baĢlandı. Kadıların verdikleri kararların temyizen incelenmesi için Huzur
Mürafaaları‟nın yerine 1862 yılında MeĢihat‟te Meclis-i Tedkikat-ı ġer‟iyye kurularak,
temyiz edilen Ģer‟î mahkeme hükümlerinin Ģeklî incelemesi Fetvahane‟nin Ġlâmat
Odası‟nda, maddî incelemesi de bu yeni mecliste yapılmaya baĢlandı.92 Ġkinci
MeĢrutiyet‟ten sonra kadıların statüleri yeniden hukukî düzenlemeye konu oldu. 1917
yılında Ģer‟iye mahkemeleri MeĢihat‟ten alınarak Adliye Nezareti‟ne bağlandı.93
Böylece kabineden de çıkartılan ġeyhülislam‟ın iĢlevi eskiden olduğu gibi sadece fetva
fonksiyonuyla sınırlandırıldı.
ġer‟iyye mahkemelerindeki son değiĢikliklerle oluĢturulan bu yapı Cumhuriyet
dönemine kadar devam etmiĢtir. ġer‟iyye mahkemeleri bu defa büsbütün kaldırılarak 4
Ramazan 1342/1924 tarihli Mehâkim-i ġer‟iyyenin Ġlgâsına ve Mehâkim TeĢkilâtına
Dâir Ahkâmı Muaddil Kanun ile Ģer'î mahkemeler ile Mahkeme-i Temyiz ġer‟iyye
Dâiresi lağvedilmiĢtir.94
2.2.2.4 Ġmtiyazlı Vilâyet Mahkemeleri
Yargı reformları ülkenin her tarafında bir bütün oluĢturacak Ģekilde
yapılamamıĢtır. Ġstanbul‟un baĢkent olması nedeniyleyargı teĢkilatı diğer vilâyetlerden
az çok farklılık taĢımaktadır. 1870 ve 1871 tarihli nizamnameler baĢkentteki mahkeme
teĢkilatlarını düzenlenmiĢ, 1872 yılında da bu teĢkilat yapısı bazı farklılıklarla ülke
çapında yaygınlaĢtırılmıĢtır. Diğer yandan Lübnan, Girit, Yemen gibi imtiyazlı
vilâyetlerde yargı teĢkilatı bölgenin sosyal ve etnik özellikleri dikkate alınarak
düzenlendiği gibi, merkezle bağı iyice zayıflamıĢ olan Mısır gibi vilâyetlerde yargı
reformları mahallî otoritelerce, ancak merkezle aynı paralelde gerçekleĢtirilmiĢtir.
92
Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri…” a.g.e., s.11.
93
Ekrem Buğra Ekinci, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri”, a.g.m. , s.768.
94
Sıddık Sami Onar, “Adliyemizde Yeni Temayüller” ,Mülkiye, S.18, Ankara, 1932, s.3.
60
1861‟de Lübnan ve 1867‟de Girit‟te çıkan etnik kaynaklı isyanlar bastırıldıktan
sonra burada Müslüman ve gayrimüslim halkın eĢit sayıda yer aldığı mahkemeler teĢkil
edilmiĢtir. Bu mahkemeler sonraları ülkenin her yerinde kurulan nizamiye
mahkemelerine örnek teĢkil etmiĢtir. Mısır‟da 1875‟te karma mahkemeler kurulmuĢ,
1883 yılında da nizamiye mahkemelerine paralel biçimde ehliyet mahkemeleri
kurularak Ģer‟iye mahkemelerinde sadece Ģahıs, aile ve miras hukukuna dair davalara
bakma yetkisi bırakılmıĢtır.95Ayrıca Ģer‟iye mahkemeleri için de bidayet, istinaf ve
temyiz dereceleri getirilmiĢtir. Yemen‟in kuzey bölümünde ise nizamiye mahkemeleri
kaldırılarak bunların görevleri eskiden olduğu gibi Ģer‟iye mahkemelerine verilmiĢtir.
2.2.2.5 Özel Mahkemeler
Klasik dönemde yer alan özel mahkemeler Tanzimat sonrası da varlıklarını
sürdürmüĢtür. Klasik dönemde yer alan cemaat ve konsolosluk mahkemelerinin yanı
sıra idari ve askeri mahkemeler bu dönemde kurulmuĢtur.
2.2.2.5.1 Cemaat Mahkemeleri
Cemaat mahkemeleri, Osmanlı devletinin Müslüman olmayan halkının din ve
mezhep yönünden bağlı bulundukları mahkemelerdir. Bunlar kendi cemaatlerine bağlı
kimseler arasında çıkan medeni hukuka iliĢkin anlaĢmazlıkları kendi örf ve adetlerine
göre çözümlemekteydi. Klasik dönemde de var olan cemaat mahkemelerinde Tanzimat
dönemiyle birlikte yeni düzenlemeler yapılmıĢtır.
1839 Tanzimat Fermanını takiben 1856 yılında Islahat Fermanı‟nın ilânı ile
millet sisteminin yeniden düzenlenerek gayrimüslimlere geniĢ imtiyazlar verilmiĢtir. Bu
fermanın sonucunda her milletten kurulan bir komisyon konuyla ilgili birer nizamname
hazırlamıĢtır. Bunlar Babıali‟ye takdim ve tasdik edildikten sonra yayınlanarak
yürürlüğe girmiĢtir.96 1875 tarihli Ferman-ı Adalet ile de Hıristiyanlarla diğer
gayrimüslimlerden farklı mezheplerde bulunanlar arasında meydana gelen davaların
nizamiye mahkemelerine havale olunacağı beyan edildi. 1917 tarihli Hukuk-ı Aile
95
Joseph Schacht, a.g.e , s.147.
96
Ġlber Ortaylı, “Ġmparatorluğun En Uzun Yüzyılı...”, a.g.e., s.102-105.
61
Kararnamesi
ile
cemaat
mahkemeleri
tümüyle
kaldırılarak
görevleri
Ģer‟iye
mahkemelerine verilmiĢse de büyük tepkilerin doğması üzerine 1919 yılında eski
duruma dönülmüĢtür.97 Bu durum Lozan AnlaĢmasına kadar devam etmiĢ, bu AnlaĢma
ile cemaat mahkemeleri kaldırılmıĢtır.
2.2.2.5.2 Konsolosluk Mahkemeleri
Ġki tarafın da yabancı(ecnebi) olduğu davalar eskiden olduğu gibi konsolosluk
mahkemelerinde görülmekteydi. Buna göre iki tarafı da aynı devletin tebaası olan
yabancı(ecnebi) unsurlu hukuk ve ceza davalarına bu devlet konsolosluğundaki
mahkeme bakacaktı. Bu yetki mutlaktı. Ancak gayrimenkule dair davalar istisna
edilmiĢti. Bunlara Osmanlı mahkemeleri bakardı.98Aynı devlet tebaası olmayan iki
yabancı(ecnebi) unsurlu hukuk ve ticaret davaları ise bu iki devlet konsolosluklarından
seçilmiĢ üç azadan müteĢekkil bir muhtelit (karma) adlî komisyonda görülürdü. Buna
göre bu komisyonun verdiği hükümler, istinaf isteyen tarafın kendi devlet
mahkemesinde o devlet kanun yolu mevzuatına tâbi olarak istinaf ve temyiz
olunabilirdi.99 Dolayısıyla Konsolosluk mahkemelerinin kararlarına karĢı bağlı
bulunduğu ülke mahkemelerinde itirazda bulunulabilirdi. Ancak bu mahkemeler,
genellikle parayı verenin haklı çıktığı mahkemeler olarak görülmüĢtür.100
2.2.2.5.3 Ġdare Mahkemeleri
Tanzimat döneminde ortaya çıkan idari yargı Fransız sistemi esas alınarak
düzenlenmiĢtir. Tanzimat‟ın ilk devresinde merkez ve taĢrada kurulan meclisler gerek
memur yargılaması ve gerekse idare ile Ģahıslar arasındaki davalara bakılması için
görevlendirilmiĢtir.1864 yılından sonra tam anlamıyla idarî rejime geçilerek taĢralardaki
idare meclisleri bu davalara bakmıĢ, merkezdeki ġûra‟yı Devlet de kurulduğu 1868
yılından itibaren bunların kararlarına karĢı bir temyiz mercii olmuĢtur. Ġdare ile Ģahıslar
arasındaki ihtilafların çözümü, Birinci MeĢrutiyet‟ten sonra nizamiye mahkemelerine
97
Roderic Davison, Osmanlı İmparatorluğunda Reform, , Çeviri: Osman Akınbay, C. 2, Ġstanbul:1997,
s.137.
98
Ahmed Özel, İslâm Hukukunda Ülke Kavramı, Ġstanbul:1982, s.203.
99
Yılmaz Altuğ, Yabancıların Hukuki Durumu, 4.Basım, Ġstanbul:1971, s.62.
100
Halil Cemaleddin-Herand Asador, a.g.e., s.70-79.
62
verilmiĢ,
idare
mahkemelerinde
yalnızca
memur
muhakemesi
iĢi
kalmıĢtır.101Cumhuriyet sonrasında taĢra idare meclisleri yeniden birer idare
mahkemesine dönüĢtürülmüĢ, ġûra‟yı Devlet de DanıĢtay adını alarak idari yargıda bir
üst yargı mercisi olmuĢtur.102
2.2.2.5.4 Askerî Mahkemeler
Tanzimat döneminde Fransız örneğine göre yeni askerî ceza kanunları
çıkarılmıĢ, bununla ilgili davalara bakma görevi divan-ı harplere, bunların kararlarını
temyizen inceleme görevi de sonradan divan-ı temyiz adını alan divan-ı tecessüse
verilmiĢtir.1031922 tarihli Divan-ı Temyiz-i Askerî TeĢkilâtına Dâir Kanun ile yeni bir
Divan-ı Temyiz-i Askerî kurulmuĢ, bu da 14/10/1930 tarihinde Askerî Muhakeme
Usulü Kanunu çıkarılana kadar görevine devam etmiĢtir.104
2.3 Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve Yüksek Yargının GeliĢimi
Divân-ı Hümayundan boĢalan yeri doldurmak üzere 24/03/1838 tarihinde II.
Mahmud tarafından Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye kurulmuĢtur.105 II. Mahmut
döneminde kurulan bu meclis, günümüz DanıĢtay ve Yargıtay‟ının temelini oluĢturur.106
PadiĢahın danıĢma kurulu olarak çalıĢan meclis Meclis-i Vâlâ tıpkı Divân-ı Hümayun
gibi, mutlakiyetçi bir sistemde, kuvvetler birliği esası içerisinde, hükümdarın yasama,
yürütme ve yargı erklerini, onun adına kullanmaktaydı.107 Özellikle kuruluĢundan bir yıl
sonra ilan Tanzimat Fermanı‟nın temel prensiplerini hayata geçirecek bir reform
meclisi, bir yüksek yargı organı olarak iĢlev görmesi amaçlanmaktaydı.
101
Ġ. Hakkı Göreli, , Devlet Şurası, Ankara:1953, s.33-34.
102
A.ġeref Gözübüyük, , Yönetsel Yargı, Ankara:2004, s.35-41.
103
Vasfi RaĢid Seviğ, Askeri Adalet, Ankara:1955, s.60.
104
M. Hilmi Özarpat, Askeri Ceza Yargılama Usulü Hukuku, 2.Basım, Ankara:1950, s.19-20.
105
Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vâlâ 1838-1868, Ankara:1996, s.67-68.
106
Ayhan Ceylan, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye‟de Yargı, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk
Fakültesi Dergisi, C.VIII, S.1-2, s.47-48.
107
Mehmet Seyitdanlıoğlu,, Tanzimat Dönemi‟nde Yüksek Yargı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı
Adliye(1838–1876), <yunus.hacettepe.edu.tr/~mehmets/tanzimattayuksekyargi.pdf> (18.05.2011).
63
Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye, ilk dönemlerinde sadece danıĢma görevi
olmasına karĢın daha sonraki dönemlerde yasama ve yargı iĢlevini de yürütmüĢtür.
KuruluĢundan kısa bir süre sonra Tanzimat Fermanı ilan edilince, padiĢah onayı
gereken ölüm ve benzeri ağır ceza iĢleri Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye tarafından
yürütülmüĢtür.108 Bu görevi yerine getirirken hem temyiz hem de bazı durumlarda ilk
derece mahkemesi olarak çalıĢmıĢtır.109 Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye kanun
tasarılarını ve tüzükleri hazırladığı gibi, vazifelerini kötüye kullanan üst düzey
memurları yargılamıĢ, devlete karĢı iĢlenen suçları cezalandırmıĢtır.110
Tanzimat Fermanı‟nın ilanından sonra Meclis-i Vâlâ ile birlikte çalıĢacak ve bu
meclisin üyelerinin yanı sıra, hükümet üyeleri, yüksek rütbeli devlet memurları, emekli
yüksek devlet memurlarının da katılımıyla oluĢturulan Meclis-i Âli-i Umumî
kurulmuĢtu. Meclis-i Umumî, bir senato ya da Meclis-i Ayân gibi çalıĢacak, Meclis-i
Vâlâ‟da alınan kararlar ve yapılan yargılamalar, burada kabul veya ret ya da
değiĢtirildikten sonra kesinleĢmek üzere padiĢahın onayına sunulacak ve böylece
Osmanlı Devleti‟nde kararlar kademeli bir Ģekilde danıĢma meclisleri süzgecinden
geçirilerek yürütülecekti.111 Ancak devlet hayatını ilgilendiren hemen her konuyu
görüĢüp karara bağlaması, yargı ve yasama iĢlerinin yavaĢ yürümesine neden olmuĢtur.
Bu nedenlerle ikiye ayrılarak, 26/09/1854 tarihinde Meclis-i Âlî-i Tanzimat ve Meclis-i
Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye adıyla iki organ teĢkil edildi. Meclis-i Âlî-i Tanzimat, yasama
ile görevlendirildi. Tanzimat reformlarının gerektirdiği bütün kanun, nizamnâme, dâhilî
nizamnâmeler bundan sonra Meclis-i Tanzimat‟ta hazırlanıp kararlaĢtırılacaktı. Yeni
meclis Bakanlar Kurulu ile eĢit güce sahipti. BaĢkanı doğrudan padiĢaha
baĢvurabilecekti. Meclis-i Vâlâ sadece padiĢah tarafından kendisine sunulan konuları
kararlaĢtırırken Meclis-i Tanzimat bu konuda bağımsız kılınacak ve kendi uygun
gördüğü meseleleri ele alabilecekti. Meclis-i Tanzimat, üst rütbeli memurları
108
Mehmet Karaarslan, “Tanzimat ve ġurayı Devlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.
54 ,S.3, Ankara,2005, s:365-396.
109
Sedat Bingöl, Tanzimat Sonrası TaĢra ve Merkezde Yargı Reformu, Yeni Türkiye( Osmanlı Özel Sayısı
I), S.31,Ankara, 2000, s.762.
110
Ġsmet Girirtli – Pertev Bilgen - Tayfun Akgüner, İdare Hukuku, Ġstanbul:2001, s.57.
111
Ali Akyıldız, Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, Ġstanbul:1993, s. 185-188.
64
yargılayabilecek, tanıklık etmek üzere çağırabilecek, nezâret arĢivlerini incelemek üzere
memurlar gönderebilecek ve Tanzimat hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığını
denetleyebilecekti.
Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye ise 1854-1861 arasında bir yüksek yargı organı
(appeal court) olarak varlığını sürdürdü. Bu dönemde Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye,
aynı zamanda kanun yapma iĢlevini de yerine getirmektir. Ancak ağırlıklı olarak yargı
fonksiyonu ön plana çıkmıĢtır, bünyesinde bulunan Deâvî Dairesi yoluyla ceza ve idarî
davalara bakmıĢtır.112 1861‟de iki meclisin yeniden birleĢtirilmesine karar verilmiĢtir.
Ancak bu durum uzun sürmemiĢ Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye 10/05/1868‟de
ġûra‟yı Devlet ve Divân-ı Ahkâm-ı Adliye olarak iki kısma ayrılmıĢtır.
2.3.1 Divân-ı Ahkâm-ı Adliye(Yargıtay)
Divanı Ahkâmı Adliye, Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliyenin ikiye ayrılması ile
1868 yılında kurulmuĢtur. Divanı Ahkâmı Adliyenin görevi adli iĢlere iliĢkin kanunların
hazırlanması ve uygulanmasının yanı sıra bu kanunları uygulayan en yüksek adli
mahkeme mevkiinde bulunmaktadır.
113
Divanı Ahkâmı Adliye, bidayet ve yüksek
mahkeme olmak yanında devletin en önemli danıĢma meclisi olma statüsüne de sahiptir.
Yargısal olarak bireyler arasında çıkan eden anlaĢmazlıklarla ilgili davaları görmek, ilk
derece mahkemeler tarafından verilen kararları yargısal yönden denetlemek gibi çok
önemli iĢlevleri de bulunmaktadır.114
Fransız yargı teĢkilatı örnek alınmak suretiyle kurulan Divanı Ahkâmı Adliye,
Nizamiye mahkemelerinin çekirdeğini oluĢturmaktadır. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye,
Nizamiye mahkemelerinin yargısal alana iliĢkin görevleri, Ģer‟iye ve cemaat
mahkemeleri
112
ile
ticaret
mahkemelerinin
görevi
dıĢında
kalan
davalardan
Mehmet Seyitdanlıoğlu, a.g.e, s.47-52.
113
Cemil Kaya, “Genel Hatları ile Osmanlı Yargı TeĢkilatı”, Yeni Türkiye(Osmanlı Özel Sayısı) Ankara,
2000, s.706.
114
Kazım Yenice-Yüksel Esin, İdari Yargılama Usulü, Ankara:1983, s.3.
65
oluĢmaktadır.115 Esas Nizamnameye (Ana tüzük) göre Divan-ı Ahkâm-ı Adliye, ceza ve
hukuk daireleri olarak ikiye ayrılmıĢ olup, her dairede bir baĢkan, baĢkan vekilleri ile en
az beĢ ve en çok on üyeden oluĢmaktadır. Önemli davalar ise Genel Kurulda görüĢülür
ve Divanda üyelerle birlikte altı mümeyyiz görev yapar bir de baĢkâtip bulunurdu.
Divan baĢkanı, baĢkanvekilleri, üyeler ve mümeyyizler padiĢah iradesi ile atanmaktadır.
Divanın üyeleri, ġûray-ı- Devlet üyeleri ile eĢit konumda olup, eĢit haklara sahiptiler.
Üyeler istifa etmedikçe ya da baĢka bir görev verilmedikçe veya yargılanmaları sonucu
suçlu oldukları ortaya çıkmadıkça azledilemezlerdi.116
Divanı Ahkâmı Adliye hem bazı hukuk ve ceza davalarına ilk derece mahkemesi
olarak bakmıĢ hem de istinaf ve temyiz mercii olarak çalıĢmıĢ olmasına karĢın, 1870
yılında bu mahkemenin istinaf bölümü kaldırılmıĢ ve geriye kalan temyiz bölümü ise
günümüz Yargıtay‟ının temelini teĢkil etmiĢtir.117
Divan-ı Ahkâm-ı Adliye adıyla kurulan bugünkü ismiyle Yargıtay, 18.06.1879
tarihli Nizamı Mahkemeler KuruluĢ Kanunu ile Mahkeme-i Temyiz adını almıĢ,
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetince Sivas'ta kurulan yüksek mahkemeye
Muvakkat Temyiz Heyeti denilmiĢ, Sivas'taki bu mahkemenin kaldırılıp EskiĢehir'e
nakli ile Temyiz Mahkemesi, 20/04/1340 (1924) tarih ve 491 sayılı TeĢkilatı Esasiye
Kanununun adı 10/01/1945 gün ve 4695 sayılı Kanun ile Anayasa olurken, temyiz
mahkemesinin adı da Yargıtay olmuĢtur.
2.3.2 ġûra’yı Devlet (DanıĢtay)
Meclis-i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye‟nin 1868 yılında ikiye ayrılmasından sonra,
Divan-ı Ahkâm-ı Adliye‟nin yanında kurulan ikinci önemli kurum ise ġurây-ı
Devlet‟tir. ġuray-ı Devlet‟in gerek teĢkilâtı ve gerekse görev ve yetkileri, çeĢitli
tarihlerde yayınlanan yasa ve nizamnamelerle birçok kez değiĢikliğe uğramıĢtır. Bu
değiĢikliklerden biri, 1870 (1286) tarihli ġûray-ı Devlet‟in Nizamname-i Dâhiliyesi ile
yapılmıĢ ve tüm yönetsel davalara bakmak üzere Muhakemat Dairesi adıyla yeni bir
115
Halil Cin - Ahmet Akgündüz, Türk-İslam Hukuk Tarihi, C 1, Ġstanbul:1990, s.287.
116
<www.yargitay.gov.tr/yargitay_tarihçe> (20.05.2011)
117
Sıdık Sami Onar, İdare ve İdare Hukuku Bakımından Türkiye‟nin İdari ve Hukuki Bünyesinin
Geçirdiği İstihaleler ve Bugünkü Durum, Ġstanbul,1956, s.29-30.
66
daire kurulmuĢtur.118 Yönetsel yargının bu geliĢimi, 1876 yılında yürürlüğe giren
Kanun-i Esasi‟nin getirdiği düzenleme ile durmuĢtur. Kanun-i Esasi‟nin 85. maddesine
göre, kiĢilerle yönetim arasındaki davalara bakma görev ve yetkisi genel mahkemelere
(nizamiye mahkemelerine) verilmiĢ, bu suretle ġura-yı Devlet‟in yönetsel yargı
yetkisini önemli ölçüde kısıtlamıĢtır. Bu düzenleme ile ġura-yı Devlet‟in yargısal görev
ve yetkisi, sadece memurların yargılanması ile sınırlı kalmıĢtır.119
1868 ġuray-ı Devlet Nizamnamesine göre ġuray-ı Devlet, bakanlardan birinin
baĢkanlığında bir genel sekreter, beĢ daire baĢkanı ve üyelerden oluĢuyordu. ġuray-ı
Devlet baĢkanı, daire baĢkanları ve genel sekreter PadiĢahın bir hattı hümayunu ile
atanmakta ve her dairede beĢ ila on arasında üye ile beĢ yardımcı ve beĢte raportör
bulunmaktaydı. Her dairenin ayrı bir kalemi mevcuttu. ġuray-ı Devlette, gerek genel
kurul gerekse daire toplantılarında kararlar gizli oyla alınmaktaydı.120
ġuray-ı Devlete iliĢkin Nizamnamede, ġuray-ı Devletin görev ve yetkileri Ģu
Ģekilde sayılmıĢtır:121
1) Her çeĢit kanun ve tüzük tasarılarını incelemek ve hazırlamak,
2) Kanun ve tüzük ile kendisine verilen iĢleri tetkik ve karara bağlamak,
3) Kanun ve tüzüklere iliĢkin olarak devlet dairelerinden gelen evrak konusunda
görüĢ bildirmek,
4) Her türlü mesele hakkında istenildiğinde görüĢ bildirmek,
5) Ġl idare kurullarının ıslahata dair verecekleri kararları mahallerinden gelen
komisyonlarla birlikte müzakere ve karara bağlamak,
6) Memurları yargılamak,
7) Devletle fertler arasındaki davalara bakmak,
118
Ġ.Hakkı Göreli, Devlet Şûrası (Şûrayı Devlet)-(Danıştay), Ankara, 1953, s.13 vd.
119
Suna Kili,-A.ġeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifak‟tan Günümüze),
Ankara:1985, s.31-44.
120
T.Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, C.12, (XIX-XX.), Ġstanbul:1967, s.42 vd.
121
Onur Karahanoğulları, Türkiye‟de İdari Yargı Tarihi, Ankara:2005,s.156.
67
8) Ġdare ile Adli merciler arasındaki merci ihtilaflarını tetkik ve çözümlemek.
Yeni ihdas edilen ve 54 yıl görev yapan ġuray-ı Devletin faaliyeti, 04/10/1922
tarihinde Ġstanbul‟daki bütün merkez kuruluĢlarının TBMM Hükümetinin idaresine
geçmesiyle sona ermiĢtir.122 Cumhuriyet döneminde 669 sayılı Kanunla DanıĢtay
yeniden kurulup, 6 Temmuz 1927 tarihinde yeniden çalıĢmaya baĢlamıĢtır.
3.YARGI TEġKĠLATINI TAMAMLAYAN
KURUMLARININ OLUġTURULMASI
DĠĞER
YARDIMCI
YARGI
3.1 Müddeî-yi Umumîler (Savcılar)
1864 tarihli Vilâyet Nizamnamesi‟nde vilâyetlerde kurulacak Divan-ı Temyiz‟de
“Umur-ı Hukukiyye ve Kanuniyyeye Vâkıf Taraf-ı Devletten Mansub Bir Memur-ı
Mahsusun”(hukukî ve kanunî iĢlere vâkıf devlet tarafından tâyin edilmiĢ hususi bir
memurun) bulunması esası getirilmiĢti (madde 19). 1870 tarihli Derseadet ve Mülhakatı
Ġdare-i Zabıta ve Mülkiye ve Mehâkim-i Nizâmiyyesine Dâir Nizamnâme aynı hükmü
tekrar etmiĢ (madde 61) ve bir baĢka maddede de (madde 71) ilk defa olmak üzere
“Müddeî-yi Umumî” tâbirini kullanmıĢtır. Ancak, müdde-i umuminin görev ve
yetkileri, bu nizamnamede de belirtilmemiĢtir.
1876 tarihli Kanun-ı Esasî‟nin 91. maddesi, “Umur-ı cezaiyyede hukuk-ı
âmmeyi vikâyeye memur müddeî-yi umumîler bulunacak ve bunların vezâif ve derecâtı
kanun ile tâyin olunacaktır.” Ģeklindedir. Kanun-ı Esasî‟nin bu hükmü ile 1879 tarihli
TeĢkilât Kanunu ile mahkemelerde müddeî-yi umumîlik kurulmuĢtur.123 Müddeî-i
umumîlerin ceza iĢleriyle alâkalı vazifeleri 1879 tarihli Usul-i Muhâkemât-ı Cezaiyye
Kanunu‟nun dördüncü kısmında, hukuk iĢlerindeki vazifeleri de TeĢkilât Kanunu‟nun
65. maddesinde sayılmıĢtır. Bu kanunun ikinci babı “Müddeîyi Umumîler” baĢlığını
taĢımaktadır. Bunlar doğrudan Adliye Nezâreti‟nin emrinde olup bu Nezâret‟in takriri
122
A.ġeref Gözübüyük - Turgut Tan, İdare Hukuku-İdari Yargılama Hukuku, C.II , Ankara:1999, s.19.
123
Ġbrahim Durhan, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler…”,a.g.m., s.100101.
68
üzerine hâkimlik vasfını taĢıyan kimselerden kendi isteği ile atanırlar ve
azledilebilirlerdi.124
3.2 Mukavelât Muharrirleri (Noterler)
Klasik Osmanlı hukukunda kadılar noterlerin fonksiyonunu da yerine
getirmekteydi. 1879 tarihli Mukâvelat Muharrirleri Nizamnamesi ile noterlik kurumu
kabul edilmiĢti. Osmanlı Devleti‟nin son devirlerinde kadıların bu vazifeleri devam
etmekle beraber, buna paralel olarak nizamiye mahkemelerinde Mukavelât Muharrirliği
adıyla bir memuriyet tesis edilmiĢtir. Bunlar bugün noterlerin yerine getirdiği bir takım
muameleleri sürdürmüĢlerdir. Bu nizamnameye göre; Ġstanbul‟da ve vilayetlerdeki her
bidayet mahkemesinin yargı çevresi dâhilinde bir Mukâvelat Muharriri (noter)
bulunacaktır ve bunlar Adliye Nezareti tarafından tayin olunacaklardır (madde 1-2).
Noterlerin görev ve yetkileri, çalıĢma usulleri, denetlenmeleri gibi hususlar da 1887
Mukavelât Muharrirlerinin Sureti Ġntihab ve Tâyinleri Hakkında Nizamname ile
düzenlenmiĢtir. 1913 tarihli Kâtib-i Adl Kanunu ile mukavelât muharrirleri “kâtib-i adl”
adını almıĢtır. Cumhuriyetten sonra Kâtib-i Adle “noter” denilmiĢtir.125
3.3 Muhâmîler (Avukatlar)
Bu kurum, Osmanlı hukukuna 1875 (1292) tarihinde girmiĢti. Ancak,
avukatların görevlerini yapan ve kendilerine vekil denilen kiĢilerin varlığı, Osmanlı
devletinin ilk dönemlerine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde vekiller avukatlar gibi
davalara girmekte ve yargılamada taraflarını temsil etmektedir. Osmanlı devletinde
vekillerin oluĢu avukatlık kurumunun geç ortaya çıkmasına ve bu mesleğin öneminin
yeterince kavranamamasına neden olmuĢtur.
Bugünkü haliyle avukatlık 1874 tarihinde çıkarılan Mehâkim-i Nizâmiye Dava
Vekilleri Hakkında Nizamname ile Ġstanbul‟daki mahkemeler için kabul edilmiĢ;
1875‟te Dâvâ Vekilleri Nizamnamesinin Vilâyâtta Ġcrâsına Dair Tahrirât-ı Umumiyye
124
CoĢkun Üçok, “Savcılıkların Avrupa Hukukunda GeliĢmesi ve Türkiye'de KuruluĢu”, AÜHF (Ord.
Prof. Sabri ġakir Ansay'ın Hatırasına Armağan), 1964, s.46-47.
125
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), a.g.e, s.132.
69
ile bütün Osmanlı ülkesine yaygınlaĢtırılmıĢtır. Buna göre dava vekilliği yapabilmek
için Mekteb-i Hukuk‟u (Galatasaray Sultanisi‟nin bir Ģubesi olarak Mekteb-i Hukuk-i
Sultani) bitirdikten sonra Adliye Nezâreti‟nden ruhsatname alma Ģartı getirilmiĢtir.126
Mekteb-i Hukuk mezun verene kadar, ayrıca bu kanundan önce dava vekilliği yapmakta
olanlar veya yabancı hukuk okullarından mezun olanlar, ruhsatname için bir sınava tâbi
tutulmaktadır. Bidayet mahkemesi reisliği veya istinaf mahkemesi azalığında bulunanlar
bu sınavdan muaf tutulmuĢtur. Ruhsatnamenin her sene kayıt harcı ve Mekteb-i
Hukuk‟a katkı payı ödenerek yenilenmesi zorunludur. Vekâletnameler de Mukavelât
Muharrirliğince tasdik edilmektedir. Vekâletsiz davaya girenin muameleleri yok
hükmünde sayılmakta, bundan kaynaklanan zararı vekâletsiz davaya giren tazmin
etmektedir. Ayrıca ruhsatnameli dava vekili ise altı ay iĢten men edilmektedir. Cinayete
iliĢkin davalarda dava vekâleti mecburî olup, gerekirse mahkemece tayin edilmektedir.
1880 tarihli Dava Vekilleri Cemiyeti Nizamname-i Dâhilîsi ile 1884 tarihinde
çıkarılan Dava Vekillerinin Ġmtihanına Dair Nizamname bu alanı düzenleyen
mevzuatlardandır. 1880 tarihinde Dâvâ Vekilleri Cemiyeti adıyla ilk baro kurularak,
dava vekillerinin buraya kaydı mecburî tutulmuĢtur. Ancak ilk baro, 1870 yılında
“Kostantinople Barosu Cemiyeti (Sosiete du Barreau de Costantinople)” adıyla
kurulmuĢtur. Bu baronun otuz üç üyesinden sadece beĢ üyesi Osmanlı teb‟asıdır. Bu
üyelerden hiçbiri Türk değildir. 62 üyeden oluĢan ve 11‟inin Müslüman olduğu
(bunlardan kaçının Türk olduğu bilinmemektedir.) ilk Osmanlı barosu ise 1880 yılında
Ġstanbul‟da kurulmuĢtur.127 II. MeĢrutiyet devrinde 1909„da Dava Vekilleri Kanun-ı
Muvakkati çıkarılmıĢtır. 3 Nisan 1924 tarihinde Muhamat Kanunu adı altında
yasalaĢmasından sonra avukatlık, kamu hizmeti gören ve bağımsız bir meslek haline
gelmiĢtir.128
126
Gülnihal Bozkurt, “Türkiye‟de Hukuk Eğitiminin Tarihçesi”, Hukuk Öğretimi Sempozyumu, Ankara,
1993, s.57 vd.
127
A.Haydar Özkent, Avukatın Kitabı, , Ġstanbul:1940, s.46-55.
128
Zafer Toprak, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Türkiye‟de Adalet Örgütü”, Cumhuriyet Dönemi Hukuk
Devrimi, Ġstanbul, 1994, s.44.
70
3.4 Ġcra Daireleri
Ġstanbul‟daki Ģer‟îye ve nizamiye mahkemelerin verdiği hukukî hükümleri
yerine getirmek üzere 1870 tarihinde Ġcra Cemiyeti Nizamnâmesi ile bir Ġcra Cemiyeti
kuruldu. 1879 yılından itibaren mahkemelerde icra daireleri kuruluncaya kadar Ġcra
Cemiyeti vazife gördü. 1879 tarihinde Ġlâmât-ı Hukukiyyenin Suret-i Ġcrasına Dair
Kanun-ı Muvakkat çıkarılarak, hukuk ve ticaret mahkemelerinin hükümlerini yerine
getirmek üzere bu mahkemelerde icra daireleri kuruldu.129 Ayrıca 1879 tarihli TeĢkilât-ı
Mehakim Kanunu ile; nizamiye mahkemeleri bünyesinde icra memurlukları ve
mübaĢirlikler (madde18,35), nizamiye mahkemelerinin yargıçlarını ve memurlarını
denetlemek üzere adliye müfettiĢlikleri (madde 74 vd.) kuruldu. 1914 tarihinde Ġcra
Kanunu çıkarılıp icra dairelerinin oluĢturulmasıyla ilgili süreç tamamlanmıĢtır.
129
Ġbrahim Durhan, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler….” a.g.m., s.106107.
71
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1921-1982 TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
Cumhuriyet döneminde Türk yargı sisteminin geliĢimi Anayasalarla yakından
bir iliĢki içindedir. Cumhuriyet döneminde yargı yönetiminde büyük reform dalgalarını
en çok Cumhuriyet Anayasaları yansıtmaktadır. Yargı, devletin temel egemenlik
alanlarından biri olarak düzenlendiğinden, normal koĢullarda yargı yönetiminde
reformlar Anayasal düzeyde yapılmakta, yasalara ve yönetsel düzenlemeler Anayasaları
izlemektedir. Bazı dönemlerde askeri darbelerle bu sıralama değiĢmekle birlikte,
reformlar mutlaka Anayasal bir temele kavuĢturulmaktadır. Bu nedenle Cumhuriyet
döneminde yargı sisteminin geliĢimini Anayasalarla birlikte ele alınması uygun bir
yaklaĢım olacaktır.
1.1921 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI
1921 Anayasasına bakıldığında bu Anayasanın yargı organını düzenlenmediği
görülmektedir. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında yargı konusunda 1876 Kanun-i
Esasînin hükümlerinin yürürlükte olduğu veya olmadığı yönünde çeĢitli görüĢler
bulunmaktadır.1 1921 Anayasası kuvvetler birliği ilkesini ve meclis hükümeti sistemini
benimsemiĢtir.2 Kuvvetler birliği ilkesi ve meclis hükümeti sistemi yasama ve yürütme
yetkisinin tek elde toplanmasını öngörmektedir. Yargı kuvvetinin de aynı ele verilmesi
meclis hükümeti teorisinde bulunmamaktadır. Ancak 1921 Anayasası dönemi
uygulamasına bakıldığında, kuvvetler birliği ilkesi, yargı organını da etkilemiĢtir. Bu
dönemde yargı yetkisi Meclisin elinde olduğu fikri hâkim olmuĢtur. Bu düĢünceyle
Ġstiklâl mahkemeleri kurulmuĢtur. Bu mahkemelerin üyeleri Meclis tarafından kendi
üyeleri arasından seçilmekte ve bu özellikleriyle mahkemelerin oluĢum tarzı, hâkimlerin
bağımsızlığı ilkesine ve kanunî hâkim güvencesine aykırıdır. Ancak ülkenin savaĢ
içerisinde olduğu ve kuruluĢ dönemindeki zorluklar dikkate alındığında dönemin
Ģartlarına uygun olduğu dikkate alınmalıdır.
1
Kemal Galip Balkar, “TeĢkilatı Esasiye Kanununa Aykırı Kanun KarĢısında Mahkemenin Durumu”,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.10, S.1-4, Ankara,1953, s.212-226.
2
Bülent Nuri Esen, “Türkiye‟de Anayasal GeliĢmeler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.
25, S. 1-2, Ankara,1968, s.38.
72
1921 Anayasasında yargıya iliĢkin bir hüküm bulunmamasına rağmen bu
Anayasa‟nın 20/01/1921 tarihinden 20/04/1924 tarihine kadar yürürlükte kaldığı süre
içinde ülkede yargı faaliyetlerine ihtiyaç duyulmuĢ ve mahkemeler bu görevi
görmüĢlerdir.3 Bu mahkemeler ise Osmanlı devletinden kalan Ģer‟i mahkemeler,
nizamiye mahkemeleri, ticaret mahkemeleri, konsolosluk ve cemaat mahkemelerdir. Bu
dönemde
yargının bütün fonksiyonlarını
yasamanın
yerine getirmediğini de
göstermektedir.
1921
Anayasası,
1876
Anayasasını
yürürlükten
kaldırmamıĢtır.
1924
Anayasasının 104. maddesi dikkate alındığında, 1921 Anayasasında mevcut olmayan
hükümler 1876 Anayasası tarafından doldurulmuĢtur. Ġki anayasa toplum içinde birlikte
yürürlükte bulunamayacağından, sonra çıkan 1921 Anayasası ancak öngördüğü
hükümleriyle yürürlükte kalmıĢtır. Bu nedenle 1921 Anayasasının düzenlemediği
alanlarda, kendisinden önce çıkarılan 1876 Anayasasının hükümleri geçerlidir.1924
Anayasasının 104. maddesi hem 1921 Anayasası hem de 1876 Anayasasını yürürlükten
kaldırılmıĢtır. Bu durumun sonucu olarak Osmanlı devletinden kalan mahkemeler bu
dönemde çalıĢmaya devam etmiĢtir. Ancak olağanüstü Ģartların gerektirdiği ortam
içinde kurulan ve görev yapan Ġstiklal mahkemeleri en önemli yargı organı olmuĢtur.
1.1 Ġstiklal Mahkemeleri ve Özellikleri
Milli mücadele döneminde bidayet ve istinaf mahkemeleri görev yapmaktadır.
Ancak bunlar normal zamanların mahkemeleridir. Bu mahkemelerin çalıĢmaları
kendilerine verilmiĢ olan yetkilerle sınırlıdır. Ġtiraz, bir üst mahkemeye baĢvurma,
temyiz gibi normal zamanların uygulamasına bağlı olan bu uygulama yöntemi,
davaların hızını azaltmaktadır. Bu mahkemeler dıĢında askeri idareciler ve kuva-i
milliye komutanları tarafından kurulan Harp Divanları ise asker kaçakları, bozguncu,
casus ve eĢkıyalara cezalar vermektedir.
3
Feridun Yenisey, “Ceza Yargılamasında Ve Adli TeĢkilatta Cumhuriyet Öncesi Durum Ve
Cumhuriyetten Sonraki GeliĢmeler(Doğumunun 100. Yılında) Atatürk Sempozyumu”, Atatürk İlkeleri Ve
Ceza Hukuku(15-18 Aralık 1981)İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, Ġstanbul, 1983, s.52.
73
Asker kaçaklarının artması ve bunlara ceza verilememesi veya verilen cezaların
hafif olması nedeniyle TBMM ülkedeki her türlü asayiĢ bozucu olayı önlemek amacıyla
29/04/1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanununu kabul etmiĢtir. Bu kanuna aykırı
davrananlara idam dâhil olmak üzere ağır cezalar verilebilmektedir. Ayrıca kanun bu
suçları iĢleyenlerin bidayet mahkemelerince yargılanacakları hükmünü getirmiĢtir. Bu
kanun uygulamaya konulmuĢ, ancak bidayet mahkemeleri kanunun amacına
ulaĢmasında yetersiz kalmıĢtır. Bunun üzerine, yapılan çalıĢmalar sonucu 11/09/1920
tarihinde Firariler Hakkında Kanun kabul edilmiĢtir. Bu kanuna göre hükümetin teklifi
ve TBMM‟nin onayıyla Ġstiklal Mahkemeleri oluĢturumuĢtur. Bu mahkemelerde görev
yapmak üzere TBMM üyeleri arasından oy çokluğuyla üç mebus seçilecek ve içlerinden
biri mahkeme baĢkanı olacaktı. Mahkemelerin kararları kesin olup, infazından askerî ve
sivil bütün devlet memurları sorumluydu. Ġstiklal mahkemelerinin emir ve kararlarını
uygulamayanlar,
uygulamada
ihmal
gösterenler
aynı
mahkeme
tarafından
yargılanacaktı.4
Firariler Hakkında Kanun çerçevesinde 18/09/1920 tarihinde sekiz Ġstiklal
Mahkemesinin (Kastamonu, EskiĢehir, Konya, Isparta, Ankara, Pozantı, Diyarbakır ve
Sivas) oluĢturulmasına karar verilmiĢ, mahkeme üyeleri seçilmiĢ ve görev yerlerine
gönderilmiĢtir. 31/07/1922 tarihinde kabul edilen Ġstiklal Mehakimi Kanunu ile gizli
oyla seçilen üç mahkeme üyesine bir savcı ve bir yedek üye seçilerek eklenmesi
kararlaĢtırılmıĢtır. Kanunda cezaların derhal infaz edileceği, idam cezalarının ise
TBMM
tarafından
incelenip
onaylanmasından
sonra
infaz
edileceği
hükme
bağlanmıĢtır. Her Ġstiklal mahkemesinin ayda bir TBMM‟ye hüküm özetleri ve çalıĢma
takvimini göndereceği belirtilmiĢ, ayrıca Ġstiklal mahkemelerini ilgilendirecek suçların
kapsamı geniĢletilmiĢtir.
4
Gürcan TaĢdelen,Ġstiklal Mahkemeleri, Pusula Dergisi, S. 62,
<http://www.dho.edu.tr/pusula/62/istiklalmahkemeleri.html>(20.07.2011)
74
ġekil-8: Ġstiklal Mahkemeleri ve Sorumluluk Alanları
Ġstiklal mahkemelerini ilgilendiren olayların ilk tahkikatı hükümetçe yapılarak
dosya mahkemeye gönderiliyor, mahkeme heyeti tarafından gerekli inceleme yapılıp,
noksanlar tamamlandıktan sonra yargılama baĢlıyordu.5Yargılama kesinlikle halka açık
olarak yapılıyor ve mahkeme tarafından verilen hüküm derhal infaz ediliyordu.6
Mahkemeler, TBMM‟ye bağlıydı. Yargı yetkisini meclis adına kullanıyorlardı. Yargı
usulü basit, açık ve çabuktu. Kararlarını vicdani kanaatlerine göre veriyorlar ve bu
kararlarından dolayı sorumlu tutulamıyorlardı. Bu kadar geniĢ yetkilerine rağmen
haklarında yeterli delil bulunamayan sanıklar berat edebiliyordu.7Mahkemeler kendi
yargı çevrelerindeki yargılamalar hakkında ĠçiĢleri Bakanlığına ve Meclise rapor
sunuyorlar
ve
bu
sayede
mahkemelerin
uygulamaları
hakkında
Meclis
bilgilendiriliyordu.8
5
BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügat, a.g.e., s. 170.
6
Ali Kılıç, İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Ġstanbul:1955, s.13.
7
Gürcan TaĢdelen,a.g.e.,s.2-4.
8
Hamdi Namık Gör, İstiklal Mucizesi, Ankara:1956, s.28.
75
Ġstiklal mahkemelerinin ilgi alanına giren baĢlıca suçlar Ģunlardır:9 Askerden
firar, vatana ihanet, ayaklanma, casusluk, bozgunculuk ve aleyhte propaganda,
soygunculuk, görevini kötüye kullanma, halka eziyet ve baskı, asker ailesine saldırı,
Tekalif-i Milliye‟den mal kaçırmak, cinayet, düĢman iĢgalinden yararlanıp kanunsuz
hareketlerde bulunmak, düĢmana yardım ve iĢ birliği, düĢman ordusuna katılmak. Bu
suçlar dıĢında kalan suçlarla bidayet mahkemeleri ilgileniyordu.
Millî mücadele esnasında Eylül 1920 ile Mayıs 1923 tarihleri arasında 14 Ġstiklal
mahkemesi görev yapmıĢtır. Bu süre zarfında Ankara 1 numaralı Ġstiklal Mahkemesi
görevine aralıksız devam eden tek mahkeme olmuĢtur.10 Ġstiklal Mahkemeleri,
günümüzdeki hukuk ve adalet anlayıĢı ile değerlendirilmemelidir. Millî mücadele
dönemi, olağanüstü bir dönemdir. Ġstiklal Mahkemeleri bu döneme uygun yargı organı
olarak hizmet sunmuĢtur.
2.1924 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI
Milli mücadele dönemi sonunda tam bağımsızlığın kazanılmasıyla birlikte savaĢ
dönemi Anayasası olan 1921 Anayasası yeni kurulan devletin ihtiyaçlarını
karĢılamadığı için 1924 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu Anayasada 1921
Anayasasından
farklı
olarak
yargı
organı
Anayasa‟da
düzenlenmiĢtir.
1924
Anayasasının dördüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup, bu bölümdeki 53-67.
maddeler yargı organını düzenlemektedir. Bu düzenlemeler kısaca özetlenecek olursa;11
 Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri kanunla belirleneceği,
 Yargıçlar, bütün davaların görülmesinde ve hükmünde bağımsız olduğu ve bu
iĢlerine hiçbir Ģekilde karıĢılamayacağı,
 Mahkemelerin kararlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu
tarafından
hiçbir
Ģekilde
değiĢtiremeyecekleri,
geciktiremeyecekleri
ve
hükümlerinin yerine getirilmesine engel olamayacakları,
9
Ergun Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Ankara:1975, s.200.
10
Ergun Aybars, a.g.e., s.14.
11
1924 Anayasası, <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm>(25.07.2011)
76
 Yargıçların, kanunda gösterilen usuller ve haller dıĢında görevlerinden
çıkarılamayacakları,
 Yargıçların özlük haklarının özel kanunla düzenleneceği,
 Yargıçların, kanunla gösterilenlerden baĢka genel veya özel hiçbir görev
alamayacağı,
 Mahkemelerde yargılamaların herkese açık olduğu,
 Herkesin mahkeme önünde haklarını korumak için gerekli gördüğü yasal araçları
kullanmakta serbest olduğu,
 Hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davalara bakmazlık edemeyeceğini
 Bakanları, DanıĢtay ve Yargıtay BaĢkanları ve üyelerini ve Cumhuriyet
BaĢsavcısını görevlerinden doğacak iĢlerden dolayı yargılamak için Yüce Divan
oluĢturulacağı,
1924 Anayasasında yer almaktadır.
Bu dönemde yargı sisteminin örgütlenmesi büyük ölçüde Osmanlı mirası üzerine
inĢa edilmiĢtir. Bu dönemde reformlar çoğunlukla norm dünyasında yürütülmüĢtür. Bir
tarafta dini esaslara dayanan ve yazılı olmayan hukuk kurallarını uygulamakla görevli
Ģer‟iye mahkemeleri ve bunların yanı baĢında birbirine zıt ve yapılıĢları bakımından da
bağdaĢması imkânsız olan ve iki çeĢit esastan doğan bir takım yasaları, yani Ģeriat
yasaları ile Batı mevzuatını uygulamaya uğraĢan Nizamiye mahkemeleri, diğer taraftan
Türk vatandaĢları üzerinde bile yargılama hakkına sahip ve aynı zamanda dindaĢları
arasındaki anlaĢmazlıkları gidermekle yetkili imtiyazlı cemaat mahkemeleri ve ticari
konularda yetkili konsolosluk mahkemeleri yer almaktaydı.12 Cumhuriyetin ilanıyla,
kuruluĢ yıllarında Osmanlı dönemindeki reformların yapamadığı geleneksel ayrıcalıklar
ortadan kaldırmıĢtır. 3 Mart 1924‟te hilafete son verilmesi ardından 8 Nisan 1924‟te
Ģer‟iye mahkemeleri kaldırılmıĢtır.
12
Hadi Tan, “Cumhuriyetimizin XXV. Yıldönümü Münasebetiyle Cumhuriyet Devrinde Adalet
TeĢkilatımız” ,Siyasi İlimler Mecmuası, C. XVIII, S.122, Ankara,1948, s. 333.
77
Avrupa‟nın hukuk düzeni Türkiye‟ye çeviri yasalar yoluyla hukuk düzenimize
aktarılmıĢtır. 1926 yılında 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 818 sayılı Borçlar
Kanunu Ġsviçre‟den, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ise Ġtalya‟dan; 1927‟de Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ĠĢviçre‟nin Neuchatel Kantonu‟ndan; 1928‟de Ticareti Kanunu
ile 1929‟da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Deniz Ticareti Kanunu
Almanya‟dan; 1932‟de Ġcra ve Ġflas Kanunu Ġsviçre‟den hukukumuza aktarılmıĢtır.
1939 yılında 3747 ve 3748 sayılı yasalarla sulh yargıçlarının görev alanları
geniĢletilmiĢtir. 1949 yılı sonunda 86 ağır ceza, 6 asliye ticaret, 405 asliye hukuk ve
asliye ceza, 153 tek hâkimli asliye, 267 sulh, 14 kadastro ve 8 toprak (arazi)
mahkemesine ulaĢılmıĢtır.13 1952 yılında 7 gezici, 15 kadastro yargıçlığı, 8 iĢ
mahkemesi ve 63 basın mahkemesinin ortaya çıktığı görülür. 1957 yılında Milli
Koruma yasasında yapılan değiĢiklikle Ankara ve Ġstanbul‟da milli koruma mahkemesi
kurulmuĢtur. Bu dönemde mahkeme sayısı 1453‟e ulaĢmıĢtır.14
2.1 Yüksek Mahkemeler
ġekil-9: 1924 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler
Yargıtay
DanıĢtay
Yüce Divan
2.2.1 Yargıtay
1924 anayasasında Yargıtay, doğrudan doğruya düzenlenmemiĢ olmakla birlikte
Anayasada “Temyiz Mahkemesi(Yargıtay)” olarak geçmektedir. 1926 tarihinde
çıkarılan 766 sayılı yasa ile Temyiz Mahkemesi(Yargıtay) Ankara‟ya getirilmiĢtir. 766
sayılı Hâkimler Kanunundaki yukarıda açıklanan düzenlemelerden kısa bir süre sonra
çıkarılan 834 sayılı “Mahkeme-i Temyiz TeĢkilatının Tevsiine Dair Kanun” adıyla
çıkarılan yasaya göre Yargıtay'daki daire sayısı üç hukuk ve üç ceza dairesi olmak üzere
13
Vedat Ardahan, “Adalet TeĢkilatımız” İstanbul Barosu Dergisi, C. XXVI, S. 1, 1952, Ġstanbul, s.1926.
14
Vedat Ardahan, a.g.m., s.21.
78
altıya çıkarılmıĢ, bu dairelerden her birinin görevinin 834 sayılı Yargılama Usulü ve
Sulh Hakimleri Kanunu ile belirleneceği ifade edilmiĢtir.15
11.04.1928 tarihinde çıkarılan 1221 sayılı Yasa ile Yargıtay'ın yapısı ve iĢleyiĢi
ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu düzenlemeler dairelerin sayısına ve görev
alanlarına da etkili olmuĢtur. 834 sayılı Yasa döneminde hukuk ve ceza bölümünde üçer
daire olmak üzere toplam altı daire mevcut iken hem hukuk dairelerine hem de ceza
dairelerine birer daire eklenmek suretiyle Yargıtay'daki daire sayısı sekize, ticaret
dairesi ile birlikte toplam daire sayısı ise dokuza çıkarılmıĢtır.
4695 sayılı Kanun ile temyiz mahkemesinin adı “Yargıtay” olmuĢtur. 7264 sayılı
ve 11.05.1959 tarihli Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı Kanunun 1, 3 ve
4 üncü Maddelerinde Tadilat Yapılmasına Dair Kanun ile değiĢiklik yapılmıĢtır. Bu
yasa ile öncelikle 1221 sayılı yasanın 5859 sayılı Kanunla Yargıtay'da bulunan hukuk
dairelerinin sayısı sekize çıkarılmıĢ ve bu dairelerin görev alanları 7264 sayılı bu
Kanun, Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunları ve Ġcra ve iflas Kanunu ve özel
yasalarla düzenlendiğine iĢaret edilerek dairelerin görev alanları tek tek belirtilmiĢtir.16
2.2.2 DanıĢtay
1924 anayasasında DanıĢtay, yürütme bölümünde düzenlenmiĢtir. Anayasanın
51. ve 52. maddesinde düzenlenmiĢtir. DanıĢtay‟ın görevi, idare davalarına bakmak ve
idare uyuĢmazlıklarını çözmek, hükümetçe hazırlanarak kendine verilecek kanun
tasarıları ve imtiyaz sözleĢme ve ĢartlaĢmaları üzerine düĢünüĢünü bildirmek, tüzük
tasarılarını incelemek, gerek kendi özel kanunu ve gerek baĢka kanunlarla gösterilen
görevleri yapmak olarak belirlenmiĢtir. Anayasada yapılan düzenlemeyi takiben 669
sayılı Kanunla DanıĢtay yeniden kurulup, 06/07/1927 tarihinde yeniden çalıĢmaya
baĢlamıĢtır. Bu kanuna göre DanıĢtay Mülkiye, Maliye ve Nafia Daireleri olmak üzere
üç idare ve bir dava dairesiyle çalıĢmalarına baĢlamıĢtır.17 DanıĢtay‟ın kuruluĢundan
15
27/05/1926 tarihli ve 383 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan 834 sayılı Mahkeme-i Temyiz TeĢkilatının
Tevsiine Dair Kanun.
16
7264 Sayılı ve 11.05.1959 Tarihli Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı Kanunun 1, 3 ve 4
üncü maddelerinde tadilat yapılmasına Dair Kanun.
17
07/12/1925 tarihli ve 228 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 669 sayılı DanıĢtay Kanunu.
79
sonra çeĢitli tarihlerde değiĢiklik yapılarak üç idari ve üç dava dairesi olmak üzere daire
sayısı altıya çıkarılmıĢ ve 1947 yılında DanıĢtay Tüzüğü hazırlanarak yürürlüğe
konmuĢtur. Anayasa ve kanunlarla oluĢturulan DanıĢtay‟ın bu yapısı 1961 anayasası
dönemine kadar devam etmiĢtir.
2.2.3 Yüce Divan
1924 Anayasasında anayasal güvence altına alınmıĢ tek mahkeme Yüce
Divandır. Yüce Divan, bu Anayasanın 61-67. maddeleri arasında düzenlenmiĢtir.
Gerekli görüldüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kurulan Yüce Divan‟ın
görevi; Bakanları, DanıĢtay ve Yargıtay baĢkanları ve üyelerini ve Cumhuriyet
BaĢsavcısını görevlerinden doğacak iĢlerden dolayı yargılamaktır. Yüce Divan üyeliği
için, on biri Yargıtay, onu DanıĢtay baĢkanları ve üyeleri arasından ve kendi genel
kurulları tarafından gizli oyla yirmi bir kiĢi seçilmektedir. Bunlar gizli oy ve salt
çoğunlukla içlerinden birini BaĢkan ve birini BaĢkan vekili seçmektedir.
Yüce Divan bir BaĢkan ve on dört üye ile kurulmaktaydı. Yüce Divan kararlarını
salt çoğunlukla vermekte ve geri kalan altı kiĢi gerektiğinde kurulun eksiğini
tamamlamak için yedek üye olarak görev yapmaktaydı. Bu yedek üyeleri, üçü Yargıtay,
üçü DanıĢtay‟dan seçilmiĢ üyeler arasında olmak üzere ad çekme ile ayrılmaktadır.
BaĢkanlığa ve baĢkan vekilliğine seçilenler bu ad çekmeye girmezlerdi. Yüce Divan‟da
savcılık görevi, BaĢsavcılık tarafından yerine getirilmekteydi. Yüce Divan kanunlara
göre yargılama yapmakta ve hüküm vermekteydi. Yüce Divan‟ın verdiği kararlar
kesindi.
1924 Anayasasında yargı organı Anayasada düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasasının
dördüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup Yüce Divan dıĢındaki yüksek
mahkemeler(Yargıtay ve DanıĢtay) Anayasada ismen yer almasına karĢın Anayasal
güvence altına alınmamıĢtır. DanıĢtay yargı bölümünde değil yürütme bölümünde yer
almıĢtır. Yargıtay(Temyiz Mahkemesi) ile ilgili ayrıntılı bir düzenleme yer almamıĢtır.
DanıĢtay ve Yargıtay kendi kanunlarıyla düzenlenmiĢtir. DanıĢtay idare davalarına
bakmak ve idare uyuĢmazlıklarını çözmek, Hükümetçe hazırlanarak kendine verilecek
80
kanun tasarıları ve imtiyaz sözleĢme ve ĢartlaĢmaları üzerine düĢünüĢünü bildirmek,
Tüzük tasarılarını incelemekle görevlendirilmiĢken Yargıtay ise Osmanlı döneminden
kalan
nizamiye
mahkemelerinin
adliye
mahkemelerine
dönüĢtürülmesiyle
bu
mahkemelerin temyiz mercisi ve bazı davalarda ilk derece mahkemesi olarak görev
yapmıĢtır.
3.1961 ANAYASASI DÖNEMI TÜRK YARGI SISTEMI
1960 yılında yapılan askeri darbe sonucunda 1924 Anayasası askıya alınmıĢ ve
devletin ihtiyaçlarını karĢılamak için 1961 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu
Anayasada 1924 Anayasasından farklı olarak yargı organı anayasada ayrıntılı bir
Ģekilde düzenlenmiĢtir. 1961 Anayasasının üçüncü bölümü yargı oranına ayrılmıĢ olup,
bu bölümdeki 132-152. maddeler yargı organını düzenlemektedir. Bu düzenlemeler
kısaca özetlenecek olursa;18
 Hâkimlerin, görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, kanuna, hukuka ve
vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri,
 Hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere
ve
hâkimlere
emir
ve
talimat
veremeyeceği;
genelge
gönderemeyeceği; tavsiye ve telkinde bulunamayacağı,
 Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüĢme yapılamayacağı veya
herhangi bir beyanda bulunulamayacağı,

Yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda
olduğunu; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiĢtiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği,
 Hâkimlerin azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen
yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun
kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından yoksun kılınamayacağı,
18
1961 Anayasası, <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(26.07.2011)
81
 Hâkimlerin altmıĢbeĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve hâkimlerin
özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre,
kanunla düzenleneceği,
 Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı ve belirli
durumlar hariç mahkemelerde duruĢmaların herkese açık olacağı,
 Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri, iĢleyiĢi ve yargılama usullerinin
kanunla düzenleneceği,
 Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri
Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine iĢlenen ve doğrudan doğruya Devlet
güvenliğini
ilgilendiren
suçlara
bakmakla
görevli
Devlet
Güvenlik
Mahkemeleri‟nin kurulacağı,
 Cumhuriyet savcılarının, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı
olduğu ve Cumhuriyet savcılarının Yargıtay üyeliğine seçilmeleri dıĢında kalan
bütün özlük iĢleri ve disiplin cezaları ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar
verme yetkisinin Yüksek Savcılar Kuruluna ait olduğu,
 Asker kiĢilerin askerî olan suçları ile, bunların asker kiĢiler aleyhine veya askerî
mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iĢledikleri suçlara
ait davalara bakmakla görevli Askerî yargı organlarının kuruluĢu, iĢleyiĢi, askerî
hâkimlerin özlük iĢleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin
refakatinde bulundukları komutanlarla iliĢkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı,
hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla
düzenleneceği,
 Adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi ve
kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan
Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının
nitelikleri ve ikinci baĢkanların seçim usullerinin kanunla düzenleneceği,
 Ġdari uyuĢmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemek, Bakanlar Kurulunca
gönderilen kanun tasarıları hakkında düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve
imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmelerini incelemek ve kanunla gösterilen diğer iĢleri
yapmakla
görevli
DanıĢtay‟ın
kuruluĢu,
iĢleyiĢi,
yargılama
ve
daire
baĢkanlarının seçimi usulleri, mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve
ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin
82
kovuĢturması yapılmasının ve disiplin cezası uygulanmasının, mahkemelerin
bağımsızlığının ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği,
 Asker kiĢilerle ilgili idari eylem ve iĢlemlerin yargı denetimiyle görevli Askerî
Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama usullerinin,
baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmalarının, disiplin ve özlük iĢleri;
hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla
düzenleneceği,
 Askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olan
Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama usullerinin ve üyeler
hakkındaki disiplin ve özlük iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik
teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği,
 Adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını
kesin olarak çözümlemeye yetkili UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve
iĢleyiĢinin kanunla düzenleneceği,
 Adliye mahkemeleri hakimlerinin özlük iĢleri hakkında Yüksek Hakimler
Kurulunun kesin karar verebileceği,
 Anayasa Mahkemesinin, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Ġçtüzüklerinin Anayasaya, Anayasa değiĢikliklerinin de Anayasada gösterilen
Ģekil Ģartlarına uygunluğunu denetleyeceği ve CumhurbaĢkanı, Bakanlar Kurulu
üyelerini, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Yüksek Hâkimler Kurulu ve
SayıĢtay BaĢkan ve üyelerini, Cumhuriyet BaĢsavcısını, BaĢkanun sözcüsünü,
Askeri Yargıtay BaĢsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan
dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağı,
1961 Anayasasında yer almaktadır.
Genel olarak bakıldığında yargı sistemi 1924 Anayasasına göre daha detaylı ve
net bir biçimde oluĢturulmaya çalıĢıldığı görülmektedir. Hâkimlik teminatı ve mesleği,
Mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelerin kuruluĢu, savcılık makamı Anayasada
düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasasından farklı olarak yüksek mahkemelerin sayısı artmıĢ
ve yapılan ayrıntılı düzenlemeler ile bu mahkemeler Anayasal güvenceye kavuĢmuĢtur.
Özellikle 1971 ve 1973 yılı değiĢiklikleri sonrasında yeni bir yargı kolu olan askeri
yargı Anayasaya eklenmiĢtir. Asker kiĢilerle ilgili idari eylem ve iĢlemlerin yargısal
83
denetimi DanıĢtay‟ın görev alanından çıkarılmıĢ ve yeni kurulan Askerî Yüksek Ġdare
Mahkemesine verilmiĢtir. Asker kiĢilerin askerî olan suçları ile bunların asker kiĢiler
aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak
iĢledikleri suçlara ait davalar Yargıtay‟ın görev alanından çıkarılmıĢ ve yeni kurulan
Askeri Yargıtay‟a verilmiĢtir. Ayrıca değiĢikliklerle doğrudan doğruya Devlet
güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri
oluĢturulmuĢtur. Gerek adli yargıda gerekse de idari yargıda askeri konularla ve iĢlerle
ilgili ayrı bir yargı kolu oluĢturulması yargı alanında bütünlüğün azalmasına ve yargı
alanında bürokrasinin de artmasına neden olmuĢtur.
Anayasa Mahkemesi ve UyuĢmazlık Mahkemesi‟nin oluĢturulması ve bu
mahkemelerin
anayasal
güvenceye
kavuĢturulması
yargıdaki
bürokrasinin
azaltılmasında önemli bir adım olmuĢtur. 1924–1945 yılları arasındaki dönemde farklı
yargı kolları arasındaki uyuĢmazlıkları çözecek bir merciinin olmayıĢı hem
yargılamaların sürüncemede kalmasına hem de yargı kararlarının yerine getirilmesinde
gecikmelere neden olmuĢtur. UyuĢmazlık Mahkemesinin, adlî, idarî ve askerî yargı
mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemesi
yargının hızının arttırmıĢ ve alınan kararların yerine getirilmesindeki belirsizlikleri
ortadan kaldırmıĢtır. Anayasa Mahkemesi ise kanunların ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Ġçtüzüklerinin Anayasaya uygunluğunu denetlemesi bu alanda ortaya çıkan
hukuki boĢluğu doldurması ve belirsizlikleri sona erdirmesi neticesinde hem önleyici
hem onarıcı bir mekanizma olmuĢtur. 1924 Anayasasında yer alan Yüce Divan bu
Anayasa ile yüksek mahkeme olmaktan çıkarılmıĢ ve bu mahkemenin görevini Yüce
Divan sıfatıyla yerine getirme görevi Anayasa Mahkemesi‟ne verilmiĢtir.
Adalet Bakanlığının verilerine göre 1973 yılında 100 müstakil ağır ceza
mahkemesi(tam teĢekküllü), 38 mürettep ağır ceza mahkemesi(tek yargıçlı), 296 çift
hâkimli mahkeme, 362 tek hâkimli mahkeme; ağır ceza nezdinde 209 asliye hukuk
mahkemesi, 147 asliye ceza mahkemesi, 80 sulh hukuk mahkemesi, 100 sulh ceza
mahkemesi, 30 sulh mahkemesi; çift hâkimli nezdinde 12 asliye hukuk mahkemesi, 1
asliye ceza mahkemesi, 8 sulh hukuk mahkemesi, 5 sulh ceza mahkemesi (3 sulh
mahkemesi; 2 sulh mahkemesi (nahiyede),
10 toplu ticaret mahkemesi, 6 icra
84
hâkimliği, 65 tapulama mahkemesi, 18 gezici toprak mahkemesi, 30 müstakil iĢ
mahkemesi, 6 yetkili iĢ mahkemesi, 616 icra memurluğu, 638 sorgu hâkimliği ve 25
adli tabip bulunmaktadır.19
3.1 Yüksek Mahkemeler
ġekil 10: 1961 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler
Yargıtay
DanıĢtay
Askeri
Yargıtay
Askeri
Yüksek Ġdare
Mahkemesi
UyuĢmazlık
Mahkemesi
Anayasa
Mahkemesi
3.1.1 Yargıtay
1961 Anayasası ile Yargıtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve
Anayasanın 139. maddesinde düzenlemiĢtir. Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen
karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olup kanunla gösterilen belli davalara da ilk
ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır.
Yargıtay üyeleri birinci sınıfa ayrılmıĢ hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu
mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hâkimler Kurulu‟nca üye tam sayısının salt
çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir Yargıtay, Birinci BaĢkanı ile Cumhuriyet
BaĢsavcısını, kendi üyeleri arasından, üye tam sayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla
seçilmekteydi. Yargıtay, Birinci BaĢkanıyla Ġkinci BaĢkanlarının ve Cumhuriyet
BaĢsavcısının görev süreleri dört yıl olmakla birlikte, süresi bitenler yeniden
seçilebilmekteydi.
19
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 50. Yıl, Ankara:1973, s. 103.
85
1961 Anayasasında Yargıtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, BaĢkan ve üyelerinin
ve diğer mensuplarının niteliklerinin ve ikinci baĢkanların seçim usullerinin kanunla
düzenleneceğini belirtmiĢtir. Ayrıca 1961 Anayasasının geçici 7. maddesiyle Yargıtay
KuruluĢ Yasasının en geç 6 ay içinde çıkarılması öngörülmüĢ olmasına karĢın söz
konusu Yargıtay Kanunu 12 yıl aradan sonra 16.05.1973 tarihinde çıkarılabilmiĢ ve
01.06.1973 günü de yürürlüğe girmiĢtir.
16.05.1973 tarihli 1730 sayılı Yargıtay Kanunu‟nda Yargıtay'ın kuruluĢ, iĢleyiĢ
ve görevleri yeniden düzenlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel Kurulları ile dairelerin
çalıĢmaları, Cumhuriyet BaĢsavcılığının kuruluĢ ve görevleri yeniden saptanmıĢtır.
Birinci BaĢkanlık Divanı, yönetim kurulu, Haysiyet Divanı, Yayın ĠĢleri Müdürlüğü
gibi yeni kuruluĢlara yer verilmiĢ ve seçimleri düzenleyen esaslar getirilmiĢtir.20
Yargıtay'ın ilk kez genel bütçe içinde kendine ait ayrı bir bütçesi olmuĢtur. Bütçenin 1.
derecede ita amiri Birinci BaĢkan olarak belirlenmiĢtir.
Yargıtay'ın 11 hukuk ve 7 ceza dairesi olan sayısı 16 hukuk ile 9 ceza dairesi
olarak arttırılmıĢtır. Birinci BaĢkana tanınan yetki ve tasarrufların bir bölümü (çok acele
iĢler hariç olmak üzere) Birinci BaĢkanlık divanı ile yönetim kuruluna aktarılmıĢtır. Biri
hukuk diğeri ceza daireleri BaĢkan ve üyeleri arasından seçilecek iki Birinci BaĢkan
vekilliği ilk kez 1730 sayılı yasada yer almıĢtır. 21
Yargıtay daireleri Hukuk ve Ceza olarak numaralanmıĢ ve her dairenin görevleri
ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır. Ayrıca görev alanları da yeni dairelerin kurulması ile
yeniden belirlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının çalıĢmasını kolaylaĢtıracak
toplanma ve karar yeter sayıları yeniden düzenlenmiĢtir. Hukuk ve Ceza Genel
Kurullarında 834 sayılı yasa zamanında karar vermek için üçte iki çoğunluğun
sağlanması gerekli iken 1221 sayılı yasa zamanında salt çoğunluk yeterli sayılmıĢ ve bu
kurulların toplanması ve karar vermesi kolaylaĢtırılmıĢtır. Oysa önceden toplantı yeter
sayısı bulunduktan sonra bile katılanların üçte ikisinin oyu ile karar alınabiliyordu. Bu
20
26/05/1973 ve 1454616 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1730 sayılı Yargıtay Kanunu.
21
<www.yargitay.gov.tr/tarihçe_html >(03.08.2011)
86
yüzden Genel Kurullar gerektiği gibi çalıĢamamaktaydı. 1971 ve 1972 yıllarında Hukuk
Genel Kurulunda iki bini aĢkın dosya tetkik edilmek üzere sıra beklemekteydi. 1730
sayılı yasa ile toplanma yeter sayısı indirilmiĢtir. Dolayısıyla yapılan bu değiĢiklik
yargıda kararların alınmasını hızlandırarak yargı bürokrasinin azalmasına önemli bir
katkı sağlamıĢtır.
1730 sayılı Yargıtay Kanunuyla seçimlerin esasları saptanarak 1973
Haziranında dört yılını dolduran BaĢkanların seçimleri yenilenmiĢtir. Yargıtay
çalıĢmalarını düzenleyen Ġç Yönetmelik yapılmıĢtır. Yeni kurulan dairelere 42 Yargıtay
Üyesi seçilerek görevlerine baĢlamıĢlardır. 1974 yılında Yargıtay üye mevcudu Birinci
BaĢkan, Cumhuriyet BaĢsavcısı, BaĢkanlar dahil 202 kiĢiydi. Bunun 14'ü Yüksek
Hakimler Kurulunda görevliydi. Tetkik Hakimi sayısı ise 147 kiĢiydi.22 Dosya sayısı
geçmiĢ yıllarla kıyaslandığında ise; 1945 yılında (101.413) daire sayısı 12, 1959'da
(180.796) Daire sayısı 16, 1968'de (200.986) daire sayısı 18, 1973 yılında gelen dosya
sayısı (270.842) daire sayısı ise 24'e çıkarılmıĢtır.
1730 sayılı Yargıtay Kanununa 25.06.1981 gün ve 2483 sayılı kanunla eklenen
geçici madde ile Cumhuriyet BaĢsavcıvekilliği ihdas edilmiĢtir. Cumhuriyet
BaĢsavcıvekilliği 1982 Anayasasına girmiĢ ve daha sonra çıkarılan 2797 sayılı Yargıtay
Kanun‟unda da yerini almıĢtır.
3.1.2 DanıĢtay
1961 Anayasası ile DanıĢtay‟a Yüksek Yargı organları içinde yer vermiĢ ve
Anayasanın 140. maddesinde düzenlemiĢtir. DanıĢtay, kanunların baĢka idarî yargı
mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derecede idare
mahkemesi olarak tanımlanmıĢtır. DanıĢtay, idari uyuĢmazlıkları ve davaları görmek ve
çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düĢüncesini
bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz ĢartlaĢma ve sözleĢmelerini incelemek ve
kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevlidir.
22
< www.yargitay.gov.tr/istatistikler_html>(04.08.2011)
87
DanıĢtay üyeleri, Bakanlar Kurulu ile DanıĢtay Genel Kuruluna ayrı ayrı boĢ yer
sayısı kadar gösterilecek adaylar arasından Anayasa Mahkemesinin asıl ve yedek
üyelerinin üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Ġlk iki
oylamada
bu
çoğunluk
sağlanamazsa,
salt
çoğunlukla
yetinilmektedir.
DanıĢtay; BaĢkanını ve BaĢkanun sözcüsünü, kendi üyeleri arasından, üye tamsayısının
salt çoğunluğu ve gizli oyla seçmektedir. BaĢkan, daire baĢkanları ve BaĢkanun
sözcüsünün görev süreleri dört yıl olmakla birlikte süresi bitenler, yeniden
seçilebilmektedir.
1961 Anayasası DanıĢtay‟ın kuruluĢunun, iĢleyiĢinin, yargılama ve daire
baĢkanlarının seçimi usullerinin, mensuplarının nitelikleriyle atanmalarının, hakları ve
ödevlerinin, aylık ve ödeneklerinin, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin
kovuĢturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceğini belirtmiĢtir. Söz konusu
kanun ise Anayasanın yürürlüğe girmesinden 3 yıl sonra yapılabilmiĢtir. 24.12.1964 gün
ve 521 sayılı DanıĢtay Kanunuyla DanıĢtay Yüksek Ġdare Mahkemesi danıĢma ve
inceleme mercii olarak görevlendirilmiĢtir. Bu Kanunla DanıĢtay, dokuzu yargı ve üçü
de idari iĢlere bakan on iki daireye ayrılmıĢtır.23
3.1.3 Askeri Yargıtay
Askeri yargıda yüksek mahkeme olan Askeri Yargıtay, esas olarak 1914 yılında
233 sayılı geçici yasayla Divanı Temyizi Askeri adı altında divanı harplerin kararlarını
temyizen incelemek üzere kurulmuĢtur. Divan-ı Temyiz-i Askeri 1916‟da 809 sayılı
geçici yasayla iki daire halinde örgütlenmiĢtir. 1920‟de bu mahkeme kaldırılarak
görevleri Harbiye Nezaretinin idari makamı olan Adlîye-î Askerîye Dairesine bağlı
dokuz kiĢiden oluĢan Heyeti Temyiziyye adlı kurula devredilmiĢtir. BeĢ ay sonra bu
kurul kaldırılmıĢ ve 1916 yılındaki düzenleme yeniden yürürlüğe konulmuĢtur. 1922
yılında 237 sayılı yasayla yeni bir Divan-ı Temyiz-i Askerî kurulmuĢtur. 1930 yılında
23
31/12/1964 tarihli ve 11896 Resmi Gazetede yayımlanan 521 sayılı DanıĢtay Kanunu.
88
1631 sayılı Askeri Muhakeme Usulü Yasası ile bu divanın yerine Askeri Temyiz
Mahkemesi kurulmuĢtur.24
1961 Anayasası Askeri Yargıtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve
Anayasanın 141. maddesinde düzenlemiĢtir. Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden
verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olmakla birlikte asker kiĢilerin
kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktaydı.25
Askerî Yargıtay üyeleri en az albay rütbesinde birinci sınıf askerî hâkimler
arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulunun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile her
boĢ yerin üç misli olarak gösterdiği adaylar arasından CumhurbaĢkanınca seçilmekte ve
Askerî Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcısı, Ġkinci BaĢkanı ve daire baĢkanları Askerî Yargıtay
üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktaydı.
1961 Anayasası; Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri ve
üyeler hakkındaki disiplin ve özlük iĢleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı
ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenleneceğini belirtmiĢtir. 1961 Anayasası
ile Anayasal niteliğe kavuĢan 1971 yılında da 127 sayılı yasa ile yeniden düzenlenen
Askeri Yargıtay, Anayasa değiĢikliğinin ardından 1972‟de çıkarılan 1600 sayılı Askeri
Yargıtay Yasası ile son biçimini almıĢtır.
3.1.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi
Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 1961 Anayasasının DanıĢtay‟ı düzenleyen 140.
maddesine 1971 yılında yapılan değiĢiklik ile “ Asker kiĢilerle idari eylem ve iĢlemlerin
yargı denetimini” yapmak üzere Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kurulması
öngörülmüĢtür. Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama
usulleri, baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve özlük iĢleri; hâkimlik
teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenleneceği belirtilmiĢtir.
DanıĢtay örnek alınarak 04.07.1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare
Mahkemesi kanunu çıkarılmıĢ 20.7.1972 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
24
Ramazan Arslan- Süha Tanrıver, Yargı Örgütü Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2001, s.122.
25
<http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(08.08.2011)
89
girmiĢ ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi de baĢkan ve üyelerinin atanmalarını takiben
Eylül 1972 tarihinde fiilen göreve baĢlamıĢtır.26
Göreve baĢladığı tarihten itibaren, 2568 sayılı Kanunun kabulüne kadar dokuz
yılı aĢan bir süre içerisinde yargılama görevini sürdüren Askerî Yüksek Ġdare
Mahkemesi üç daireden oluĢmakta ve her dairede 8‟er üye yer almaktadır. Daireler
Kurulu 10 üyeden, Disiplin Kurulu ise 6 üyeden oluĢmaktadır. Mahkemede ikinci
baĢkanı müessesesi ve BaĢkanun sözcüsü yer almaktadır.27Ancak bu mahkemenin görev
alanının tam olarak açıklığa kavuĢturulmaması ve kapsam alanın geniĢ olması
uygulamada sorunlara yol açmıĢ ve içtihatlarla ve UyuĢmazlık mahkemesi kararları ile
sorun çözülemeye çalıĢılmıĢtır. Bu durumda idari yargı alanında davaların geç
sonuçlanmasına yol açmıĢtır.
3.1.5 UyuĢmazlık Mahkemesi
4788 sayılı yasayla 1945 yılında kurulan UyuĢmazlık Mahkemesi, Anayasa‟da
düzenlenen yüksek mahkemelerdendir. Bu mahkemenin temel görevi; adli, idari ve
askeri yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını kesin olarak
çözümlemektir. 1961 Anayasası ile UyuĢmazlık Mahkemesi‟ne yüksek yargı organları
içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 140. maddesinde düzenlemiĢtir. 1961 Anayasası
UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve iĢleyiĢi kanunla düzenleneceğini ve bu
Mahkemenin BaĢkanlığını Anayasa Mahkemesinin kendi asıl veya yedek üyeleri
arasından görevlendirilen bir üye tarafından yerine getirileceğini belirtmiĢtir.
Mahkeme, 1979 yılında 2247 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin KuruluĢ ve
ĠĢleyiĢi Hakkında Yasa ile yeniden düzenlenmiĢtir.
26
A.ġeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, a.g.e., s.49.
27
<www.ayim.gov.tr/tariçe_html>(12.08.2011)
90
3.1.6 Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasasıyla Türk yargı sistemine getirilmiĢ yeni bir
mahkemedir. 1961 Anayasanın 145-152. maddelerinde düzenlemiĢtir. Anayasa
Mahkemesi, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin Anayasaya,
Anayasa değiĢikliklerinin de Anayasada gösterilen Ģekil Ģartlarına uygunluğunu(1971
Anayasa değiĢiklikleriyle Ģekil denetimiyle sınırlandırılmıĢtır) denetlemektedir. Ayrıca
CumhurbaĢkanı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay,
Yüksek Hâkimler Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan ve üyelerini, Cumhuriyet BaĢsavcısını,
BaĢkanun sözcüsünü, Askeri Yargıtay BaĢsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili
suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılamakta ve Anayasa ile verilen diğer
görevleri yerine getirmektedir. Bu yeni düzenleme ile devlet yapısı içinde önemli yeri
olan Anayasa Mahkemesinden yüksek bir ceza yargılayıcısı olarak yararlanılmıĢ
olmaktadır.28
Anayasa Mahkemesi, onbeĢ asıl ve beĢ yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden
dördü Yargıtay, üçü DanıĢtay Genel kurullarınca kendi BaĢkan ve üyeleriyle
Cumhuriyet BaĢsavcısı ve BaĢkanun sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt
çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Bir üye SayıĢtay Genel Kurulunca kendi BaĢkan
ve üyeleri arasından aynı usulle seçilmekte Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki
üye, CumhurbaĢkanınca da iki üye seçilmektedir. CumhurbaĢkanı, bu üyelerden birini,
Askeri Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla
göstereceği üç aday arasından seçmektedir. Yasama Meclisleri bu seçimleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri dıĢından, üye tamsayılarının salt çoğunluğu ve gizli oyla
yapmaktadır. Anayasada Yasama Meclislerinde yapılacak seçimlerde, adaylığa
baĢvurmanın, seçim esas ve usullerinin kanunla düzenleneceği belirtilmektedir.
Anayasa Mahkemesi, kendi üyeleri arasından, gizli oyla ve salt çoğunlukla, dört
yıl için bir BaĢkan ve bir BaĢkanvekili seçmektedir; seçilenler tekrar seçilebilmektedir.
Anayasa Mahkemesine asıl veya yedek üye olabilmek için, kırk yaĢını doldurmuĢ
bulunmak ve Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay veya SayıĢtay‟da BaĢkanlık, üyelik,
BaĢsavcılık, BaĢkanun sözcülüğü veya üniversitelerde hukuk, iktisat ve siyasal bilimler
28
Yavuz Sabuncu, a.g.e, s.259.
91
alanlarında en az beĢ yıl öğretim üyeliği veya onbeĢ yıl avukatlık yapmıĢ olmak Ģartı
aranmaktaydı. Anayasa Mahkemesine, Yargıtay iki, DanıĢtay ile Yasama Meclislerinin
her biri birer yedek üye seçmekte ve Yedek üyelerin seçiminde de, asılların seçimindeki
usul uygulanmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi üyeleri, resmî veya özel hiçbir görev alamazlar. altmıĢ beĢ
yaĢında emekliye ayrılırlardı. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik
mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde
kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak
anlaĢılması hâlinde de Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı
ile sona ermekteydi.
Anayasa Mahkemesinin kuruluĢu ve yargılama usulleri kanunla; Mahkemenin
çalıĢma tarzı ve üyeleri arasındaki iĢbölümü kendi yapacağı Ġçtüzükle düzenlemekteydi.
Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar ile siyasî partilerin
kapatılması hakkındaki davalar dıĢındaki iĢleri, dosya üzerinde incelemekte ve gerekli
gördüğü hallerde, sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri
mahkemeye
çağırmaktaydı.
CumhurbaĢkanı; Yasama Meclislerindeki siyasî parti grupları ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partiler ile son milletvekili genel seçimlerinde
geçerli oy sayısının en az yüzde onunu alan siyasi partiler; Yasama Meclislerinden
birinin üye tamsayısının en az altıda biri tutarındaki üyeleri; kendi varlık ve görevlerini
ilgilendiren alanlarda Yüksek Hakimler Kurulu, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay ve
üniversiteler, kanunların veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüklerinin veya
bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa
Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilmekteydi. Anayasa Mahkemesinde
doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanunun veya Ġçtüzüğün
Resmî Gazete‟de yayınlanmasından baĢlayarak doksan gün sonra düĢmekteydi.
Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini
Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî
olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar
92
davayı geri bırakabilmekte ve mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse
bu
iddia,
temyiz
merciince
esas
hükümle
birlikte
karara
bağlanmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi, iĢin kendisine geliĢinden baĢlamak üzere altı ay içinde kararını
vermekte ve açıklama yapmaktaydı. Bu süre içinde karar verilmezse, mahkeme,
Anayasaya aykırılık iddiasını, kendi kanısına göre çözümleyerek davayı yürütmekteydi.
Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleĢinceye kadar
gelirse, mahkemeler buna uymak zorundaydı.
Anayasa Mahkemesinin kararları kesindi. Kararlar, gerekçesi yazılmadan
açıklanamamaktaydı. Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı olduğundan iptaline
karar verilen kanun veya Ġçtüzük veya bunların iptal edilen hükümleri, gerekçeli kararın
Resmî Gazete‟de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkmakta ve gereken hallerde,
Anayasa
Mahkemesi,
iptal
hükmünün
yürürlüğe
gireceği
tarihi
ayrıca
kararlaĢtırabilmekteydi. Bu tarih kararın Resmî Gazete‟de yayımlandığı günden
baĢlayarak bir yılı geçemezdi.
1961 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesinin vermiĢ olduğu iptal kararı
geriye yürümemektedir. Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya
aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin, olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı
olacağına da karar verebilirdi. Anayasa Mahkemesi kararları, Resmi Gazete‟de hemen
yayımlanır ve Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek
ve tüzel kiĢileri bağlamaktaydı.
1961 Anayasası Anayasa Mahkemesini ayrıntılı olarak düzenlemiĢ ve anayasaya
uygunluk denetimi bakımından 1924 Anayasası döneminden beri devam etmekte olan
belirsizliği sona erdirmiĢtir.
3.2 Yüksek Hâkimler Kurulu
1961 Anayasasının getirdiği önemli bir kurumda Yüksek Hâkimler Kurulu‟dur.
Anayasanın 143 ve 144. maddelerinde düzenlenmiĢtir. Yüksek Hâkimler Kurulu, adliye
mahkemeleri hâkimlerinin özlük iĢleri hakkında kesin karar vermektedir. Bu kurulun
sadece adli hâkimlerin özlük iĢleriyle ilgili karar verebilmekte ancak idari hâkimlerin
93
özlük iĢleri hakkında karar verme yetkisi bulunmamaktaydı.29 Bir mahkemenin veya bir
hâkimin kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiĢtirilmesi,
Yüksek Hâkimler Kurulu‟nun uygun görmesine bağlıdır. Hâkimlerin denetimi ve
haklarındaki soruĢturma, Yüksek Hâkimler Kurulu‟na bağlı ve sürekli olarak görevli
müfettiĢ hâkimler eliyle yapılmaktaydı. MüfettiĢ hâkimler, hâkim ve Cumhuriyet
savcıları ile bu mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hâkimler Kurulu‟nca
atanmaktaydı. Bu dönemde MüfettiĢ hâkimlerin nitelikleri ile atanma usulleri, hakları,
ödevleri, ödenek ve yollukları, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuĢturması
yapılması ve disiplin cezası uygulanması, hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla
düzenlenmiĢtir.
Yüksek Hâkimler Kurulu, onbir asıl ve üç yedek üyeden oluĢan bir kuruldur.
Üyeler, Yargıtay Genel Kurulunca, kendi üyeleri arasından ve üye tamsayısının salt
çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Ayrıca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kendi
içinden BaĢkanını ve bölüm baĢkanlarını seçmektedir. Adalet Bakanı, gerekli gördüğü
hallerde
Yüksek
Hâkimler
Kurulu
toplantılarına
baĢkanlık
edebilmektedir.
Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin görev süresi dört yıldır. Süresi bitenler
yeniden seçilebilmekteydi. Yüksek Hâkimler Kurulu üyeleri, görevleri süresince baĢka
bir iĢ ve görev alamamaktadır. Yüksek Hâkimler Kurulunun kuruluĢu, çalıĢma usulleri,
bölümleri ve bu bölümlerin görevleriyle, toplantı ve karar yeter sayıları, BaĢkan ve
üyelerinin aylık ve ödenekleri kanunla düzenlenmiĢtir.
29
Ergun Özbudun, a.g.e., s.362.
94
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
GÜNÜMÜZ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
1.1982 ANAYASASI DÖNEMĠ TÜRK YARGI SĠSTEMĠ
1980 yılında yapılan askeri darbe sonucunda 1961 Anayasası askıya alınmıĢ ve
devletin ihtiyaçlarını karĢılamak için 1982 yılında yeni bir Anayasa yapılmıĢtır. Bu
Anayasada yargı organının düzenlenmesinde 1961 Anayasası ile benzer hükümler
içermektedir. 1982 Anayasasının üçüncü bölümü(son Anayasa değiĢiklikleri dahil)
yargı oranına ayrılmıĢ olup, bu bölümdeki 138-160. maddeler yargı organını
düzenlemektedir. Bu düzenlemeler kısaca özetlenecek olursa;1
 Hakimlerin, görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, kanuna, hukuka ve
vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri,
 Hiçbir organ, makam, merci veya kiĢinin, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere
ve
hâkimlere
emir
ve
talimat
veremeyeceği;
genelge
gönderemeyeceği; tavsiye ve telkinde bulunamayacağı,
 Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüĢme yapılamayacağı veya
herhangi bir beyanda bulunulamayacağı,

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorunda
olduğunu; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiĢtiremeyeceğini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği,
 Hâkimler azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen
yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun
kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından ve özlük haklarından yoksun
kılınamayacağı,
 Hâkimler altmıĢbeĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve Hakimlerin
özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre,
kanunla düzenleneceği,
 Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev
yapacakları ve bu görevlerini meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütüleceği,
1
1982 Anayasası,< http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>(05.10.2011)
95
 Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
görevlerini ifa edecekleri,
 Hâkimler ve savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı
olduğu ve kanunda belirtilenlerden baĢka, resmî ve özel hiçbir görev
alamayacakları,
 Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığı
tarafından denetimi, adalet müfettiĢleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçiler; araĢtırma, inceleme ve soruĢturma iĢlemleri ise adalet müfettiĢleri
eliyle yapılacağı ve bunlara iliĢkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği,
 Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğu,
 Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağı ve belirli
durumlar hariç Mahkemelerde duruĢmaların herkese açık olacağını,
 Mahkemelerin kuruluĢu, görev ve yetkileri, iĢleyiĢi ve yargılama usullerinin
kanunla düzenleneceği,
 Askerî
yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından
yürütüleceği,
 Devletin güvenliğine, anayasal düzenine ve bu düzenin iĢleyiĢine karĢı suçlara
ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görüleceği ve savaĢ hali haricinde,
asker olmayan kiĢilerin askerî mahkemelerde yargılanamayacağı,
 Askerî mahkemelerin savaĢ halinde hangi suçlar ve hangi kiĢiler bakımından
yetkili oldukları; kuruluĢları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim
ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenleneceği,
 Asker kiĢiler tarafından iĢlenen askerî suçlar ile bunların asker kiĢiler aleyhine
veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalara
bakmakla görevli Askeri Askerî yargı organlarının kuruluĢu, iĢleyiĢi, askerî
hâkimlerin özlük iĢleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin
refakatinde bulundukları komutanlarla iliĢkileri mahkemelerin bağımsızlığı,
hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla
düzenleneceği,
 Adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi ve
kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan
96
Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının
nitelikleri ve ikinci baĢkanların seçim usulleri kanunla düzenleneceği,
 Ġdari uyuĢmazlıkları çözümlemek ve davaları görmek, BaĢbakan ve Bakanlar
Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz
ĢartlaĢma ve sözleĢmeleri hakkında iki ay içinde düĢüncesini bildirmek, tüzük
tasarılarını incelemek, ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevli
DanıĢtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama ve daire baĢkanlarının seçimi usulleri,
mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri,
meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuĢturması yapılması ve disiplin
cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına
göre kanunla düzenleneceği,
 Askerî olmayan makamlarca tesis edilmiĢ olsa bile, asker kiĢileri ilgilendiren ve
askerî hizmete iliĢkin idarî iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkların yargı
denetimiyle görevli Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi,
yargılama usulleri, baĢkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve
özlük iĢleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre,
kanunla düzenleneceği,
 Askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi Askerî
Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri ve üyeler hakkındaki disiplin
ve özlük iĢleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik
hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği,
 Adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını
kesin olarak çözümlemeye yetkili UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢ ve
iĢleyiĢinin kanunla düzenleneceği,
 Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuĢmazlıklarında,
Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınacağı,
 Hakim ve savcıların özlük iĢleri hakkında mahkemelerin bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulup ve görev yapan Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun karar verebileceği,
 Anayasa Mahkemesinin, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün Anayasaya Ģekil ve esas
bakımlarından
uygunluğunu
denetleyeceği,bireysel
baĢvuruları
karara
bağlayacağı ve CumhurbaĢkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanını,
97
Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî
Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkan ve üyelerini, BaĢsavcılarını,
Cumhuriyet BaĢsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve SayıĢtay
BaĢkan ve üyeleri ile Genelkurmay BaĢkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri
Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı
Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağını,
 Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetlemek ve sorumluların hesap ve iĢlemlerini kesin hükme bağlamak
ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama iĢlerini
gerçekleĢtiren SayıĢtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, denetim usulleri, mensuplarının
nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer
özlük iĢleri, BaĢkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenleneceği,
1982 Anayasasında yer almaktadır.
Genel olarak bakıldığında yargı sistemi 1961 Anayasasına hemen hemen benzer
hükümler içermekte ve 1961 Anayasası döneminin aksayan yönlerinin bu Anayasa ile
giderilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. Hâkimlik ve savcılık teminatı ve mesleği,
Mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelerin kuruluĢu, adalet hizmetlerinin denetimi
Anayasada düzenlenmiĢtir. 1924 Anayasası SayıĢtay‟ı Maliye ĠĢleri (m. 100-101)
bölümünde düzenleyerek onu mahkeme olarak kabul etmemiĢ, 1961 Anayasası da
benzer bir tutumu sürdürerek Ġktisadi ve Mali Hükümler bölümünde (m.127) SayıĢtay‟a
yer vermiĢtir. Önüne gelen davalarda 1961-1968 yılları arasında DanıĢtay, SayıĢtay‟ı
yargı yeri olarak kabul etmemiĢ, Anayasa Mahkemesi ise 1969 sonrasında bu konuda
beĢ çeliĢik karar vermiĢtir.2 1961 Anayasasında yürütme organı bölümünde düzenlenen
SayıĢtay, 1982 Anayasasında yargı bölümünde düzenlenmiĢ ancak yüksek mahkeme
olarak sayılmamıĢtır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de en son kararından dönmemiĢ ve
SayıĢtay‟ı mahkeme olarak kabul etmemiĢtir.
2
Kemal BaĢlar, Anayasa Yargısında Mahkeme Kavramı, Ankara:2005, s.20.
98
1999‟da DanıĢtay‟ı düzenleyen 155. madde de; 2004‟te Devlet Güvenlik
Mahkemelerini düzenleyen 143. madde ve SayıĢtay‟ı düzenleyen 160. madde de, 2010
yılında adalet hizmetlerinin denetimini düzenleyen 144. maddede, Askerî yargıyı
düzenleyen 145. maddede, Anayasa Mahkemesini düzenleyen 146-149. maddeleri,
Askerî Yargıtay düzenleyen 156. madde, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesini düzenleyen
157. madde ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 159. maddeyi içeren kapsamlı
Anayasa değiĢiklikleri yargı organında yapılan değiĢikliklerdir. Anayasanın 141.
maddesinin son fıkrası “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılması, yargının görevidir” hükmüyle yargıda bürokrasinin azaltılmasını
bir görev olarak yargı organlarına vermiĢtir. Nitekim bu durumun Anayasal olarak
güvence altına alınması yargı alanındaki bürokrasinin azaltılmasına önem verildiğini
göstermektedir. 2004 Yılında AB‟ye uyum yasaları çerçevesinde Devlet Güvenlik
Mahkemeleri uygulamalarına son verilmiĢtir. 2010 yılında yapılan kapsamlı
değiĢikliklerle yargının iĢleyiĢini hızlandıracak mekanizmalar yargı sistemine
kazandırılmıĢtır.
2. YARGI TEġKĠLATININ ÖRGÜTLENMESĠ VE GENEL ÖZELLĠKLERĠ
Ülkemizde asıl yargı görevini yerine getiren kurumlar mahkemelerdir.
Mahkemeler ise yargı çeĢitlerine göre farklılık göstermektedir. Ülkemizde beĢ çeĢit
yargı yer almaktadır.3 Bunlardan birincisi toplumdaki hukuki ve cezai uyuĢmazlıkları
karara bağlayan adli yargı; ikincisi yönetsel iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkları
karar bağlayan idari yargı; üçüncüsü askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku
alanındaki yargısal faaliyetlerini düzenleyen Askeri ceza yargısı, dördüncüsü askeri,
idari ve adli yargı yerleri arasında ortaya çıkan görev ve hüküm uyuĢmazlıklarını karara
bağlayan uyuĢmazlık yargısı; son olarak Anayasaya aykırılık iddiaları ile Anayasada
güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi
ve buna ek Türkiye‟nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu
gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel baĢvuruların karara bağlandığı
Anayasa yargısından oluĢmaktadır.
3
Bilge Öztan, a.g.e, s.49.
99
ġekil-11: Ülkemizdeki Yargı ÇeĢitleri
Yargı ÇeĢitleri
Ġdari
Yargı
Adli
Yargı
Yargı
hizmetini
UyuĢmazlık
Yargısı
Askeri Ceza
Yargısı
sunan
kurum/kuruluĢları
Anayasa
Yargısı
sadece
mahkemelerle
sınırlandırmamak gerekir. Zira Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,
düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve noterler, mahkemelerin yanı sıra yargı
hizmetinin sunulmasında önemli bir rol oynamaktadır. Mekânsal ölçekte bakıldığında
ülkemizdeki yargı kurumları merkezde yer alan yargı kurumları ve taĢrada yer alan
yargı
kurumları
olarak
ikiye
ayrılmaktadır.
Merkezde
yer
alan
yargı
kurum/kuruluĢlarından anlatılmak istenen sadece baĢkentte yer alan taĢra da yer
almayan yargı kurumlarını ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Yüksek
Mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Adalet Bakanlığı, merkezde yer
alan yargı kurumlarıdır. TaĢrada yer alan yargı kurumlarından ise baĢkentte dâhil olmak
üzere tüm ülkeye yayılmıĢ yargı kurum/kuruluĢlarını ifade etmektedir. Bu açıdan
bakıldığında adli ve idari mahkemeler ile disiplin ve askeri mahkemeler taĢrada yer alan
yargı kurumlarıdır. Yüksek Mahkemeler ise Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay,
Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, UyuĢmazlık Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesidir.
ġekil-12: 1982 Anayasasına Göre Yüksek Mahkemeler
Yargıtay
DanıĢtay
Askeri
Yargıtay
Askeri
Yüksek Ġdare
Mahkemesi
UyuĢmazlık
Mahkemesi
Anayasa
Mahkemesi
2.1 Adli Yargı Örgütlenmesi
BaĢkentte ve tüm ülke düzeyine yayılmıĢ olan adli yargı örgütlenmesine
bakıldığında ilk derece yargı yerleri medeni/hukuk yargısı ve ceza yargısı olarak ikiye
ayrılmaktadır. Medeni/hukuk yargısı, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel
100
kanunlarca kurulan diğer mahkemelerden oluĢmaktadır. Ceza yargısı ise genel ceza
yargısı ve askeri ceza yargısı olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel ceza yargısında ilk
derece mahkemeleri sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleriyle diğer özel
kanunlarla kurulan ceza mahkemelerinden oluĢmaktadır. Buna karĢın askeri ceza yargısı
Anayasa ile farklı bir yargı kolu olarak düzenlendiği için askeri ceza yargı örgütlenmesi
içerisinde yer almakta adli yargı örgütlenmesi içerisinde yer almamaktadır.
2.1.1 Ġlk Derece Mahkemeleri
Adli yargıda ilk derece mahkemeleri, 26.09.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli
Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri Ġle Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev Ve
Yetkileri Hakkında Kanun ile düzenlenmiĢtir. Bu kanundan önce adli yargıyla ilgili
mahkeme teĢkilatı 08.04.1924 tarih ve 469 sayılı Mehakimi ġer‟iyenin Ġlgasına ve
Mahakim TeĢkilatına ait Ahkâmı Muaddil Kanunuyla düzenlenmiĢti. Bu kanun, 5235
sayılı kanun çıkana kadar uzun bir süre uygulanmıĢtır. 5235 sayılı kanuna göre Hukuk
mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer
hukuk mahkemeleri olarak tanımlanmaktadır. Kanun, özel kanunlarla kurulan diğer
hukuk mahkemelerinin kuruluĢuna iliĢkin hükümlerin saklı olacağını belirtmiĢtir.
Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ yoğunluğu göz
önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu
görüĢü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Hukuk mahkemeleri tek hâkimli olan Sulh
hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinden oluĢmaktadır. ĠĢ durumunun
gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla daire oluĢturulabilmektedir.
Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.
Sulh hukuk mahkemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile diğer
kanunlarda belirtilen dava ve iĢleri, asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk
mahkemelerinin görevleri dıĢında kalan ve özel hukuk iliĢkilerinden doğan her türlü
dava ve iĢler ile kanunların verdiği diğer dava ve iĢlere bakmaktadır. Ayrıca kanun özel
kanunlarla kurulan hukuk mahkemelerinin görevleri saklı olacağını belirtmiĢtir.
Belirli kiĢiler arasında çıkan uyuĢmazlıklara veya belli bir çeĢit uyuĢmazlıklara
bakmak için özel kanunlarla kurulmuĢ olan hukuk mahkemeleri özel kanunlarla kurulan
diğer hukuk mahkemeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu mahkemelerin kuruluĢu, iĢleyiĢi
101
ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama usulü genel mahkemelere oranla bazı
farklılıklar içermektedir. Bir yerde ayrı bir özel mahkeme kurulmamıĢsa o özel
mahkemenin iĢlerine de genel mahkemelerce bakılabilmektedir.4 Bu mahkemeler aile
mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, iĢ mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, denizcilik
ihtisas mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleridir.
Hukuk mahkemelerinin yargı çevresini, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile
bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları oluĢturmaktadır. BüyükĢehir
belediyesi bulunan illerde, büyükĢehir belediyesi sınırları içindeki il ve ilçelerin adı ile
anılan sulh veya asliye hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına
bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca belirlenmektedir. Coğrafi durum ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak bir
hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiĢtirilmesine, özel
kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiĢ olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin
belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca karar verilmektedir.
5235 sayılı Kanuna göre ceza mahkemeleri, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza
mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinden oluĢmaktadır.
Sulh ceza ve asliye ceza mahkemeleri tek hâkimden oluĢurken ağır ceza mahkemeleri
bir baĢkan ile yeteri kadar üyeden oluĢmaktadır. Bu mahkemeler bir baĢkan ve iki üye
ile toplanmaktadır. ĠĢ durumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemelerinin birden
fazla dairesi oluĢturulmakta ve bu daireler numaralandırılmaktadır. Ceza mahkemeleri
bulundukları il veya ilçenin adı ile anılmaktadır.
Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaĢtırıcı veya hafifletici nedenler
gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurularak,
kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil)
hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli
para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine iliĢkin hükümlerin uygulanması sulh ceza
mahkemesinin; kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza
Kanun‟unda yer alan yağma (m.148), irtikap (m. 250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik
(m.204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflas (m. 161) suçları ile ağırlaĢtırılmıĢ
4
Ramazan Aslan -Baki Kuru - Ejder Yılmaz, a.g.e., s.89.
102
müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla
ilgili dava ve iĢler ağır ceza mahkemesinin; kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı
kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dıĢında kalan dava ve
iĢler asliye ceza mahkemesinin görevi içindedir. Diğer ceza mahkemeleri, özel
kanunlarla belirlenen dava ve iĢleri görmektedir.
Ceza mahkemelerinin yargı çevresini, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile
bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları oluĢturmaktadır. Ağır ceza
mahkemeleri ile büyükĢehir belediyesi bulunan illerde, büyükĢehir belediyesi sınırları
içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh veya asliye ceza mahkemelerinin yargı
çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenmektedir.
Toplumun düzenini bozucu belirli özelliğe sahip suç olarak nitelendirilen
davranıĢların cezalandırılması için özel kanunlarla kurulmuĢ olan ceza mahkemeleri,
özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu
mahkemelerin kuruluĢu, iĢleyiĢi ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama usulü genel
mahkemelere oranla bazı farklılıklar içerebilmektedir. Bu mahkemeler çocuk
mahkemeleri, trafik mahkemeleri, fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri ve özel yetkili
ağır ceza mahkemeleridir. Bu mahkemeler arasında özel yetkili ağır ceza mahkemeleri
Devlet Güvenlik Mahkemeleri‟nin 5170 sayılı Kanunun 9. maddesi ile 2004 yılında
kaldırılmasının sonra CMK 250. madde ile yeniden düzenlenen bu mahkemeler hala
ayrı bir yasa ile ihtisas mahkemesi olarak düzenlenmemiĢtir. Ancak doktrinde ayrı bir
ihtisas mahkemesi olarak adli yargı teĢkilatlarında yer aldığı ifade edilmektedir. Bu
mahkemelerde genel olarak devlete karĢı iĢlenen suçlar ve örgütlü suçların yargılanması
gerçekleĢtirilmektedir. Belli bir il merkezinde görev yapan ağır ceza mahkemelerinden
bir veya birkaçının görevlendirilmesi Ģeklinde kurulmuĢlardır. Bu mahkemelerin yargı
çevresi, birden fazla ili kapsayacak Ģekilde belirlenmiĢtir. Bu nedenle bu mahkemelerin
kurulmadığı yerlerde görev alanına giren davalara diğer ağır ceza mahkemeleri
tarafından bakılması gibi bir durum söz konusu değildir.5 Yapılanması ağır ceza
mahkemeleriyle benzer olan bu mahkemelerde görevlendirme HSYK tarafından
5
Ġsmail Aksel, a.g.e., s.276.
103
yapılmaktadır. Bu kapsamda görevlendirilen özel yetkili ağır ceza mahkemeleri
aĢağıdaki gibidir.6
Tablo-1: Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Ve Yargı Çevreleri
ÖZEL YETKĠLĠ AĞIR
CEZA MAHKEMESĠ
OLARAK
GÖREVLENDĠRĠLEN
MAHKEMELER
ĠL
1
Ġstanbul
9, 10, 11, 12, 13, 14
Numaralı Mahkemeler
2
Ankara
11 Numaralı Mahkeme
3
Ġzmir
8 Numaralı Mahkeme
4
Adana
6,7 Numaralı Mahkemeler
5
Erzurum
2 Numaralı Mahkeme
6
Malatya
3 Numaralı Mahkeme
7
Diyarbakır
8
Van
4, 5, 6, 7 Numaralı
Mahkemeler
3,4 Numaralı Mahkemeler
YARGI ÇEVRELERĠ
Ġstanbul, Balıkesir, Bilecik, Bursa,
Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Kocaeli,
Sakarya, Tekirdağ, Yalova
Ankara, Afyon, Amasya, Bartın, Bolu,
Çankırı, Çorum, Düzce, EskiĢehir,
Karabük, Kayseri, Kastamonu,
Kırıkkale, KırĢehir, Kütahya, NevĢehir,
Samsun, Sinop, Tokat, Yozgat,
Zonguldak
Ġzmir, Antalya, Aydın, Burdur, Denizli,
Isparta, Manisa, Muğla, UĢak
Adana, Aksaray, Gaziantep, Hatay,
Mersin, Karaman, Kilis, Konya, Niğde,
Osmaniye
Erzurum, Ağrı, Ardahan, Artvin,
Bayburt, Erzincan, Giresun,
GümüĢhane, Iğdır, Kars, Ordu, Rize,
Sivas, Trabzon,
Tunceli (sadece Pülümür ilçesi)
Malatya, Adıyaman, Elazığ,
KahramanmaraĢ,
Tunceli(Pülümür Hariç)
Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin,
Siirt, ġırnak, ġanlıurfa
Van, Bitlis, Hakkâri, MuĢ
Coğrafi durum ve iĢ yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin
kurulmasına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüĢü alınarak Adalet
Bakanlığınca;
bir
ceza
mahkemesinin
kaldırılmasına
veya
yargı
çevresinin
değiĢtirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiĢ olan diğer ceza
mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir.
6
188 Numaralı HSYK Kararı.
104
ġekil-13: Adli Yargı Örgütlenmesi7
7
Bilge Öztan, a.g.e, s.52.
105
Türkiye‟de 2010 yılı itibariyle adli yargı mahkeme sayıları aĢağıdaki tabloda yer
almaktadır. Toplamda 5892 mahkeme kurulu olmasına rağmen bu mahkemelerin 327‟si
faal değildir.
Tablo-2: 2010 Yılı Adli Yargı Mahkeme Sayıları8
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
MAHKEME
Ağır Ceza Mahkemesi
Asliye Ceza Mahkemesi
Sulh Ceza Mahkemesi
Asliye Hukuk Mahkemesi
Sulh Hukuk Mahkemesi
Kadastro Mahkemesi
Ġcra Mahkemesi
ĠĢ Mahkemesi
Aile Mahkemesi
Ticaret Mahkemesi
Tüketici Mahkemesi
Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi
Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi
Çocuk Mahkemesi
CMK 250 ile yetkili Ağır Ceza Mahkemesi
Ġnfaz Hâkimliği
Denizcilik Ġhtisas Mahkemesi
TOPLAM
KURULU
235
1205
973
979
860
706
209
168
186
63
26
12
11
20
75
21
142
1
5892
FAAL
228
1146
961
939
854
695
195
157
177
62
22
12
11
11
60
20
14
1
5565
2.1.2 Bölge Adliye Mahkemeleri
01.06.2005'te yürürlüğe giren kanunla “Bölge Adliye Mahkemeleri”, “Ġstinaf”
olarak Türk hukukunda yerini almıĢtır. Bölge mahkemelerinin kurulması yargının
yükünü azaltılması açısından önemli bir adım oluĢtur. 5235 sayılı Kanuna göre bölge
adliye mahkemeleri, baĢkanlık, baĢkanlar kurulu, daireler, bölge adliye mahkemesi
Cumhuriyet baĢsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden
oluĢmaktadır. Her bölge adliye mahkemesinde bir baĢkan bulunur. BaĢkanlık, baĢkan ile
yazı iĢleri müdürlüğünden oluĢmaktadır. Bölge adliye mahkemeleri, hukuk ve ceza
dairelerinden oluĢmaktadır. Her bölge adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki
ceza dairesi bulunmaktadır. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığı‟nın
önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca artırılıp azaltılabilmektedir.
8
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, Ankara:2011, s.9.
106
Dairelerde bir baĢkan ile yeteri kadar üye bulunur. Her bölge adliye mahkemesinde bir
Cumhuriyet baĢsavcılığı bulunur. Bölge adliye mahkemesi baĢkanlığında, dairelerinde,
Cumhuriyet baĢsavcılığında ve adalet komisyonunda birer yazı iĢleri müdürlüğü,
Cumhuriyet baĢsavcılığında ayrıca bir idari iĢler müdürlüğü ile ihtiyaç duyulan diğer
müdürlükler kurulabilmektedir.9
Bölge adliye mahkemeleri, adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin
olmayan hüküm ve kararlara karĢı yapılacak baĢvuruları inceleyip karara bağlanması,
yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki
yetki ve görev uyuĢmazlıkların çözümlenmesi, yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk
derece hukuk ve ceza mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel
çıktığı veya iki mahkemenin yargı sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği
takdirde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı çevresi içerisinde baĢka bir hukuk
mahkemesine nakline veya yetkili mahkemenin tayinine karar verilmesi ve kanunlarla
verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir.
Bölge adliye mahkemelerinin kurulmasına, bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ
yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun olumlu görüĢü alınarak Adalet Bakanlığınca, bölge adliye mahkemelerinin
yargı
çevrelerinin
belirlenmesine,
değiĢtirilmesine
veya
bu
mahkemelerin
kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca karar verilmektedir. 15.5.2007 tarih ve 206 sayılı HSYK‟nın olumlu görüĢü
alınarak bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ yoğunluklarına göre; dokuz bölge adliye
mahkemesi kurulmuĢken 07.06.2011 tarih 187 sayılı kararı ile bölge adliye
mahkemelerinin sayısı 9‟dan 15‟e çıkarılmıĢtır. Bütün bu çabalara karĢın bölge adliye
mahkemeleri, henüz uygulamaya geçirilememiĢtir. Adalet Bakanlığının 07.01.2008
tarihli basın açıklamasına göre bu mahkemelerin faaliyete geçirilmesi 2010 yılına
ertelenmiĢtir. Ancak yeterli personel ve diğer alt yapı eksiklikleri nedeniyle bölge adliye
mahkemeleri hala tam olarak faaliyete geçmemiĢtir.
9
Haluk Konuralp-Muhammed Özekes, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, 2. Basım, Anadolu
Üniversitesi, EskiĢehir:2009, s. 58.
107
2.1.3 Yargıtay
Adli yargı, toplumda ortaya çıkan uyuĢmazlıkların, çatıĢmaların çözülmesi
amacıyla oluĢturulan mahkemelerin örgütlendiği temel yargı düzenidir. Türkiye‟de adli
yargı ilk derece (bidayet), ikinci derece (istinaf) ve üst derece (temyiz)
mahkemelerinden oluĢan üç dereceli bir yargılama sistemidir. Ġkinci derecede istinaf
mahkemeleri(bölge adliye mahkemeleri) hukuki sisteme 2004 yılında girmiĢ ancak
altyapısal eksikler nedeniyle henüz uygulamaya geçirilmemiĢtir.10
Türkiye‟de 1868‟den bu yana hukuk ve ceza mahkemelerinin en üstünde, temyiz
mahkemesi Yargıtay bulunmaktadır. 1982 Anayasası da Yargıtay‟a yüksek yargı
organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 154. maddesinde düzenlemiĢtir. Yargıtay,
adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercisi olup kanunla
gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır.
Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmıĢ adlî yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları
ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca üye
tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla seçilmektedir. Yargıtay Birinci BaĢkanı,
birinci baĢkanvekilleri ve daire baĢkanları kendi üyeleri arasından Yargıtay Genel
Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilmektedir.
Süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısı ve
Cumhuriyet BaĢsavcı vekili, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli
oyla belirleyeceği beĢer aday arasından CumhurbaĢkanı tarafından dört yıl için
seçilmekte ve süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir.
Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, BaĢkan, baĢkanvekilleri, daire baĢkanları ve
üyeleri ile Cumhuriyet BaĢsavcısı ve Cumhuriyet BaĢsavcı vekilinin nitelikleri ve seçim
usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre 08/02/1983
tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunuyla düzenlenmiĢtir.
10
26.9.2004 tarih ve 5235 Sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
KuruluĢ Görev ve Yetkileri Hakkında yasa ile istinaf mahkemeleri kurulmuĢtur.
108
Bugün yürürlükte olan 2797 sayılı Yargıtay Kanuna göre Yargıtay‟ın karar
organları; Daireler, Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Büyük Genel Kurul,
BaĢkanlar Kurulları, Birinci BaĢkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Yönetim
Kurulundan oluĢmaktadır. Yargıtay‟da yirmi üç hukuk, on beĢ ceza dairesi ve her
dairede bir daire baĢkanı ile yeteri kadar üye bulunmaktadır. Hukuk daireleri ile ceza
daireleri kendi aralarında iĢbölümü esasına göre çalıĢmaktadır. Özel kanunlarda baĢkaca
hüküm bulunmadığı takdirde, dairelerin arasındaki iĢbölümü, BaĢkanlar Kurulu
tarafından hazırlanır. Yönetim iĢlerinde Birinci BaĢkanın yardımcısı olarak yer alan
Genel Sekreter, Birinci BaĢkanın vereceği yönetim ve yazı iĢlerini yürütmektedir.
AĢağıdaki Ģekilde Yargıtay‟ın teĢkilat Ģeması yer almaktadır.11
11
<http://www.yargitay.gov.tr/orgsema/sema.php>(10.10.2011)
109
110
2.2 Ġdari Yargı Örgütlenmesi
Yargı sistemimizde idari yargı,askeri idari yargı ve genel idari yargı olmak üzere
ikiye ayrılır. Askeri idari yargı, asker kiĢilerin askeri hizmet sırasında idari nitelikteki
tasarruflarından doğan uyuĢmazlıkların çözüldüğü yargıdır. Askeri idari yargıda ilk ve
son derece mahkemesi Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesidir. Genel idari yargı ise askeri
idari yargı dıĢında kalan bütün idari yargıya iliĢkin uyuĢmazlıklarda uygulanan yargıdır.
Genel idari yargıda ilk derece yargı yerleri; idare ve vergi mahkemeleri, üst derece yargı
yeri bölge idare mahkemeleri ve DanıĢtay‟dır.
ġekil-15: Ġdari Yargı Örgütlenmesi12
Ġdari Yargı
Askeri Ġdari
Yargı
Genel Ġdari
Yargı
-Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi
Ġlk Derece
Yargı Yerleri
Üst Derece
Yargı Yerleri
- Ġdare Mahkemeleri
-Bölge Ġdare Mahkemeleri
- Vergi Mahkemeleri
-DanıĢtay
2.2.1 Ġlk Derece Mahkemeleri
1982 Anayasası öncesinde taĢrada idari yargılama yetkisini kullanan(il ve ilçe
idare kurulları, vergi itiraz ve temyiz komisyonları, gümrük hakem kurulu) kurullar13,
1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi
Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri Hakkında Kanun ile ilk derece idare ve vergi
mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri kurulmuĢ bu kurulların yargı görevleri sona
ermiĢtir. Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin,
12
Bilge Öztan, a.g.e, s.53.
13
A.ġeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, a.g.e., s. 41.
111
kurulması ve yargı çevrelerinin tespit edilmesi bölgelerin coğrafi durumları ve iĢ hacmi
göz önünde tutularak, ĠçiĢleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığının
görüĢleri alındıktan sonra Adalet Bakanlığınca, bu mahkemelerin kaldırılmasına veya
yargı çevrelerinin değiĢtirilmesine ise ĠçiĢleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel
Bakanlığının görüĢleri alınarak, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmektedir. Aynı yargı çevresinde birden fazla
idare veya vergi mahkemesi kurulduğu takdirde, bu mahkemeler arasındaki iĢbölümü,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Ülkemizde toplam 184 idari
mahkeme vardır ve bu mahkemelerin 14‟ü henüz faal değildir.
Tablo-3: 2010 Yılı Ġdari Mahkeme Sayısı14
MAHKEME
1
2
3
Ġdare Mahkemesi
Vergi Mahkemesi
Bölge Ġdare Mahkemesi
Toplam
KURULU
FAAL
95
61
28
184
91
54
25
170
Ġdare ve vergi mahkemeleri, idari yargı alanının ilk derece mahkemeleridir.
Kanunlarla baĢka yargı yerlerinin görev alanına girmeyen idari uyuĢmazlıklara karĢı
açılacak iptal ve tam yargı davaları idare mahkemelerince karara bağlanır. Bu nedenle
Ġdare mahkemeleri genel görevli mahkemelerdir. Buna karĢılık ilk derece mahkemesi
olan vergi mahkemelerinin görevleri, 1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge Ġdare
Mahkemeleri, Ġdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin KuruluĢu ve Görevleri
Hakkında Kanun ile tek tek sayıldığı için özel görevli mahkemelerdir. Bu mahkemeler,
genel bütçeye ve yerel yönetimlere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali
yükümlülükler, bunların zam ve cezaları ile tarifelere iliĢkin davalar ile bu konularda
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü hakkındaki Kanunun uygulanmasına iliĢkin
davalar ve diğer kanunlarca verilen iĢleri çözümlemekle görevli olan mahkemelerdir.
Ġdare ve vergi mahkemeleri, bir baĢkan ve iki üyeden oluĢmaktadır. Üye tam sayısı ile
toplanır ve oy çoğunluğu ile karar verirler. BaĢkanın yokluğunda mahkemeye kıdemli
üye baĢkanlık etmektedir. Olağan çalıĢma yöntemi kurul olarak toplanıp karar verme
olmakla birlikte bazı uyuĢmazlıklarda tek yargıçla karar verebilme olanağına sahiptirler.
Bu mahkemelerin tek hâkimle verdiği kararlara ve 2576 sayılı Kanunda sayılan bazı
14
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, a.g.e., s.9.
112
uyuĢmazlıklarla ilgili vermiĢ oldukları kararlara karĢı itiraz yolu ile bölge idare
mahkemesine gidilebilmektedir.
2.2.2 Bölge Ġdare Mahkemeleri
Bölge idare mahkemeleri, bölge idare mahkemesi baĢkanı ile iki üyeden
oluĢmaktadır. Mahkemenin baĢkan ve üyeliklerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu'nca atama yapılmaktadır. Türkiye'deki bölge idare mahkemeleri, yargı
çevresindeki idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin tek hâkimle verdiği kararlar
ve kanunda sayılan belli davaları itiraz üzerine incelemekte ve kesin olarak hükme
bağlamaktadır. Bölge idare mahkemeleri, ayrıca yargı çevresindeki idare ve vergi
mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuĢmazlıklarını kesin olarak karara
bağlamaktadır. Bölge Ġdare Mahkemesi BaĢkanı, bölge idare mahkemesinin yargı
çevresinde bulunan idare ve vergi mahkemelerinin genel iĢleyiĢinden sorumlu olup, bu
mahkemelerin düzenli ve verimli çalıĢmaları için gerekli tedbirleri idare ve vergi
mahkemeleri baĢkanlarına danıĢarak karar almaktadır. Bölge idare mahkemesi
baĢkanları, her yıl kendi yargı çevrelerindeki iĢlerin durumu, bunların yürütülmesinde
aksaklıklar varsa sebepleri ve alınmasını lüzumlu gördükleri tedbirleri içeren bir raporu,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na
gönderirler.
2.2.3 DanıĢtay
1982 Anayasası ile DanıĢtay‟a yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve
Anayasanın 155. maddesinde düzenlemiĢtir. DanıĢtay, idarî mahkemelerce verilen ve
kanunun baĢka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme
mercisi olarak tanımlanmıĢtır. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece
mahkemesi olarak bakmaktadır. DanıĢtay, davaları görmek, BaĢbakan ve Bakanlar
Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz ĢartlaĢma ve
sözleĢmeleri hakkında iki ay içinde düĢüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek,
idarî uyuĢmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer iĢleri yapmakla görevlidir.
Ayrıca bölge idare mahkemelerinin yargı çevresinde bulunan idare ve vergi
mahkemeleri arasında çıkacak görev ve yetki uyuĢmazlıklarını kesin olarak karara
113
bağlamak, merci tayini ve bağlantı kararı vermek gibi diğer yargısal iĢleri yapmakla
görevlidir.15
DanıĢtay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu
meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; dörtte biri,
nitelikleri
kanunda
belirtilen
görevliler
arasından
CumhurbaĢkanı
tarafından
seçilmektedir. DanıĢtay BaĢkanı, BaĢsavcı, baĢkanvekilleri ve daire baĢkanları, kendi
üyeleri arasından DanıĢtay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli
oyla dört yıl için seçilmekte ve süresi bitenler yeniden seçilebilmektedir.
Günümüzde DanıĢtay, 1982 yılında yürürlüğe giren 2575 sayılı DanıĢtay
Kanununa göre örgütlenmiĢtir. Bu kanunda çeĢitli kanunlarla değiĢiklikler yapılmıĢ,
ancak en kapsamlı değiĢiklik 2011 yılında yapılmıĢtır. Bu kanuna göre DanıĢtay, on
ikisi dava, bir idari olmak üzere on üç daireden oluĢmaktaydı. Ancak 9.2.2011 tarih ve
6110 sayılı kanunla DanıĢtay Kanununda değiĢiklik yapılmıĢ ve dava dairesi sayısı on
dörde çıkarılmıĢtır. Bugün biri idari daire olmak üzere toplam on beĢ daire
bulunmaktadır. Daireler, DanıĢtay Genel Kurulu, Ġdari ĠĢler Kurulu, Ġdari Dava
Daireleri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu, Disiplin
Kurulu ve 2011 yılı değiĢikliği ile getirilen BaĢkanlık Kurulu ve BaĢkanlar Kurulu
DanıĢtay‟ın karar organlarını oluĢturmaktadır. DanıĢtay meslek mensupları DanıĢtay
BaĢkanı, DanıĢtay BaĢsavcısı, DanıĢtay baĢkanvekilleri, daire baĢkanları ile üyelerdir.
DanıĢtay BaĢkanının vereceği idare ve yazı iĢlerinin yürütülmesi ve DanıĢtay
Kanunu‟nun görevli kıldığı iĢlerin yapılması, Genel Sekreter tarafından yerine
getirilmektedir. Dairelere ve BaĢsavcılığa bağlı olanlar dıĢındaki müdürlükler ve diğer
idari birimler Genel Sekreterin yönetim ve denetimi altında bulunmaktadır. AĢağıdaki
Ģekilde DanıĢtay‟ın teĢkilat Ģeması yer almaktadır.16
15
Haluk Konuralp-Muhammed Özekes, a.g.e, s.58.
16
<http://www.danistay.gov.tr/tteskilatform.htm>(15.10.2011)
114
115
2.2.4 Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi
1982 Anayasasının 150. maddesinde düzenlenen Askeri Yüksek Ġdare
Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiĢ olsa bile, asker kiĢileri
ilgilendiren ve askerî hizmete iliĢkin idarî iĢlem ve eylemlerden doğan uyuĢmazlıkların
yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olarak tanımlanmıĢtır. Ayrıca
askerlik yükümlülüğünden doğan uyuĢmazlıklarda ilgilinin asker kiĢi olması Ģartı
aranmaksızın bu mahkemelerde yargılanabileceği yer almaktadır.
Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından olan üyeleri,
mahkemenin bu sınıftan olan baĢkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy
ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boĢ yer için gösterilecek üç aday içinden;
hâkim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar
arasından, Genelkurmay BaĢkanlığınca her boĢ yer için gösterilecek üç aday içinden
CumhurbaĢkanınca seçilmektedir. Askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerin görev
süresi en fazla dört yıldır. Mahkemenin BaĢkanı, BaĢsavcı ve daire baĢkanları hâkim
sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktadır.
Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesinin kuruluĢu, iĢleyiĢi, yargılama usulleri,
mensuplarının disiplin ve özlük iĢleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
esaslarına göre 1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanununca
düzenlemektedir. Bu kanuna göre Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin teĢkilatı Milli
Savunma Bakanlığı kuruluĢ ve kadrolarında gösterilmektedir. Askeri Yüksek Ġdare
Mahkemesinin iç düzeni ve organlarının çalıĢma yöntemlerini, Genel Sekreterlik, Tasnif
ve Yayın Bürosu ile diğer hizmet birimleri ve tüm kalem teĢkilatı personelinin yetki
görev ve sorumluluklarını, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi organ ve hizmet birimleri
ve tüm kalem teĢkilatında tutulması zorunlu kayıt ve defterlerin çeĢit ve Ģekilleri ile
kullanılacak basılı kâğıtlarını, BaĢkan ve üyeler ile savcıların mesleki kıyafetlerinin
Ģekli, giyilme zamanı ve yerlerini belirlemek amacıyla bu kanunun 26. maddesine
dayanılarak 05.12.1984 tarihinde Askerî
Yüksek Ġdare Mahkemesi
Ġçtüzüğü
çıkarılmıĢtır.
116
Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi Kanuna göre Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi
BaĢkan, BaĢsavcı, Daire BaĢkanları, üyeler ve Genel Sekreter, Savcılar, Genel
Sekreterlik ve Sekreterlik personeli, Daire Müdürlüğü, Tasnif ve Yayın Bürosu
personeli ve kadroda gösterilen diğer personel Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi
personelini oluĢturmaktadır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin organları Daireler,
Daireler Kurulu, BaĢkanlar Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Genel Kuruldur. Ayrıca
BaĢsavcılıkta, Daireler Kurulunda ve dairelerde yazı ve sair iĢlemleri yürütecek birer
kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, iki daireden
oluĢmaktadır. ĠĢ hacmine göre, Genel Kurulun teklifi ve Genelkurmay BaĢkanlığının
uygun görmesi üzerine Milli Savunma Bakanlığınca daire sayısı üçe yükseltilebileceği
gibi, aynı usulle ikiye de indirilebilmektedir. Her daire, bir baĢkan ile altı üyeden
oluĢmakta ve üyelerden dördü askeri hâkim, ikisi kurmay subaydır. Dairelerde çoğunluk
askeri hâkim sınıfından olmak üzere görüĢme sayısı beĢtir. Kararlar oyçokluğu ile
verilir. Genel sekreterlik ise kalem ve büro teĢkilatının verimli bir Ģekilde çalıĢmalarını
idare etmek, dosyalarını tanzim ve muhafaza etmek, karar ve diğer yazı iĢleriyle tebligat
iĢlerinin geciktirilmeden düzenli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak ve Askeri Yüksek
Ġdare Mahkemesi BaĢkanının vereceği idari ve yazı iĢlerini yürütmekle görevlidir.
ġekil-17: Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi TeĢkilat ġeması
BaĢkan
BaĢsavcılık
Genel
Sekreterlik
Daire
Müdürlüğü
Yazı ĠĢleri
Müdürlüğü
Raportörler
Tasnif ve
Yayın
Bürosu
Daireler
Kurulu
Daireler
Genel
Kurul
BaĢkanlar
Kurulu
Yüksek
Disiplin Kurulu
1.Daire
2.Daire
117
2.3 Askeri Ceza Yargısı
Askeri ceza yargısı, askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal
faaliyetlerini düzenleyen yargı çeĢididir. Askeri ceza yargısında genel askeri ceza
yargısı ve askeri disiplin ceza yargısı olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel askeri ceza
yargısı ilk derece mahkemelerini, askeri mahkemeler oluĢtururken ;askeri disiplin ceza
yargısı ilk derece mahkemelerini ise disiplin mahkemeleri oluĢturmaktadır. Üst derece
yargı yeri ise Askeri Yargıtay‟dır. 1973 Anayasa değiĢiklikleriyle getirilen askeri yargı
hem idare yargıda hem de adli yargıda yargı bütünlüğünü bozmuĢtur. Bu uygulamaya
1982 anayasasında da yer verilmiĢtir.
ġekil-18:Askeri Ceza Yargısı
Askeri Ceza Yargısı
Ġlk Derece Yargı Yerleri
Genel Askeri Ceza Yargısı
-Askeri Mahkemeler
Askeri Disiplin Ceza Yargısı
Üst Derece Yargı Yerleri
-Askeri Yargıtay
-Disiplin Mahkemeleri
Askeri Mahkemeler, 26/10/1963 tarih ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler
KuruluĢu ve Yargılama Usulü Kanunuyla düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre Askeri
mahkemeler; kolordu, ordu ve kuvvet komutanlıkları ile Genelkurmay BaĢkanlığı
nezdinde Milli Savunma Bakanlığınca kurulmaktadır. Ayrıca Kuvvet Komutanlıklarının
yapacakları teklif veya Genelkurmay BaĢkanlığının talebi doğrultusunda diğer kıta
komutanlıkları veya askeri kurum amirlikleri nezdinde de Milli Savunma Bakanlığınca
askeri mahkeme kurulabilir veya kaldırılabilir.
118
2.3.1 Ġlk Derece Mahkemeler
Askerî mahkemeler, üç askeri hâkimden oluĢmaktadır. Askerî mahkeme
kurulunda bulunanların en kıdemlisi, mahkeme baĢkanlığı görevini yapmaktadır.
Nezdinde askeri mahkeme kurulan her kıta komutanı veya askeri kurum amirinin
refakatinde bir askeri savcı ile yeteri kadar askeri savcı, yardımcı olarak bulunur. Askeri
mahkemeler ile askeri savcılıklarda birer kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Askeri
mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kiĢilerin askeri olan suçları ile
bunların asker kiĢiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve
görevleri ile ilgili olarak iĢledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.
Disiplin mahkemeleri 26/06/1964 tarih ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri
KuruluĢu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkındaki Kanunla
düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre disiplin mahkemesi, biri baĢkan ikisi üye olmak üzere
üç subaydan kurulur. Astsubay, erbaĢ ve erlerin yargılanmalarında, üyelerden biri
astsubaylardan seçilmektedir. BaĢkan ve üyeler ile yedekleri, bünyesinde disiplin
mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amiri tarafından her yılın Aralık ayında
bu mahkemenin yetkisine giren birliklerdeki subay ve astsubaylar arasından kıtaya veya
askeri kuruma katılıĢ sırasına göre ve değiĢtirilmemek üzere bir yıl için seçilmektedir.
Disiplin mahkemeleri asker kiĢilerin 477 sayılı kanunda yazılı disiplin suçlarına ait
davalara bakmaktadır. Disiplin mahkemelerinin yetkisi, nezdinde kuruldukları
komutanlığın, askeri kurum amirliğinin veya Milli Savunma Bakanlığı MüsteĢarlığının
kadro ve kuruluĢu ile sınırlı olmakla birlikte mahkemelerin bu yetkileri Sahil Güvenlik
Komutanının, Jandarma Genel Komutanının, Kuvvet Komutanlarının veya Milli
Savunma Bakanlığı MüsteĢarının göstereceği lüzum üzerine veya doğrudan doğruya
Genelkurmay BaĢkanlığınca geniĢletilebilmekte veya daraltılabilmektedir.
Askeri ve disiplin mahkemeleri dıĢında sadece olağanüstü durumlarda kurulan
sıkı yönetim mahkemeleri de yer almaktadır. Sıkıyönetim Mahkemeleri, Anayasa‟nın
122 inci maddesinde yer alan Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel
hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilânını gerektiren
hallerden daha vahim Ģiddet hareketlerinin yaygınlaĢması veya savaĢ hali; savaĢı
gerektirecek bir durumun baĢ göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya
Cumhuriyete karĢı kuvvetli ve eylemli bir kalkıĢmanın veya ülkenin ve milletin
119
bölünmezliğini içten veya dıĢtan tehlikeye düĢüren Ģiddet hareketlerinin yaygınlaĢması
Ģartlarının tahakkuku halinde ilan edilen sıkıyönetim kararı üzerine kurulurlar. Bu
mahkemeler, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu‟nun 12-23 üncü maddelerinde ayrıntılı
olarak düzenlenmiĢtir. Sıkıyönetim mahkemelerinin görevleri 15-16 ıncı maddelerde,
uygulanacak usul hükümleri 18 inci maddede detaylı olarak sayılan arızi
mahkemelerdir. Sıkıyönetim ilanıyla, bölgesinde sıkıyönetim ilan edilen komutanlık
nezdindeki askeri mahkemeler, sıkıyönetim ilanı ile birlikte sıkıyönetim askeri
mahkemesi sıfatını kazanırlar. Bu mahkemelerden verilen kararların son inceleme
mercii de askeri mahkemelerde olduğu gibi Askeri Yargıtay‟dır.
2.3.2 Askeri Yargıtay
1982 Anayasasına göre Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden verilen karar ve
hükümlerin son inceleme mercisi ve asker kiĢilerin kanunla gösterilen belli davalarına
ilk ve son derece mahkemesi olarak tanımlanmaktadır.
Askerî Yargıtay üyeleri birinci sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay
Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boĢ yer için
göstereceği üçer aday içinden CumhurbaĢkanınca seçilmektedir. Askerî Yargıtay
BaĢkanı, BaĢsavcısı, Ġkinci BaĢkanı ve daire baĢkanları Askerî Yargıtay üyeleri
arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanmaktadır.
Askerî Yargıtay‟ın kuruluĢu, iĢleyiĢi, mensuplarının disiplin ve özlük iĢleri
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre 1972‟de çıkarılan 1600
sayılı Askeri Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiĢtir. Askerî Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcısı,
Ġkinci BaĢkanı, Daire BaĢkanları ve üyeleri, BaĢsavcı BaĢyardımcısı ile yardımcıları ve
tetkik hâkimleri ile personelin yetki, görev ve sorumluluklarını, Askerî Yargıtay‟ın iç
düzeni ile karar organları ve idarî birimler ve kalemlerin çalıĢmasını, seçimlerin
yapılmasını, tutulması zorunlu kayıt ve defterler ile basılı kağıtlar ve bunların
kullanılıĢını ve Askerî Yargıtay Kanununda düzenlenmeyen hususların uygulamasını
sağlamak amacıyla bu Kanunun 26. maddesine dayanılarak 29/7/1990 tarihinde Askerî
Yargıtay Ġçtüzüğü çıkarılmıĢtır.
120
Askeri Yargıtay Kanuna göre Askerî Yargıtay‟ın organları; BaĢkanlık,
BaĢsavcılık, Daireler, Daireler Kurulu, Genel Kurul, BaĢkanlar Kurulu, Yüksek Disiplin
Kuruludur. Bu kanuna göre Askeri Yargıtay teĢkilatı Milli Savunma Bakanlığı kuruluĢ
ve kadrolarında gösterilmektedir Askeri Yargıtay, beĢ daireden oluĢmaktadır. ĠĢ
hacmine göre, Askerî Yargıtay Genel Kurulunun teklifi ve Genelkurmay BaĢkanlığının
uygun görmesi üzerine Millî Savunma Bakanlığınca daire sayısı altıya kadar
yükseltilebileceği gibi dörde de indirilebilmektedir. Daireler bir BaĢkan ile dört üyenin
katılmasıyla toplanır; oybirliği sağlanamadığı hallerde kararlar oyçokluğu ile verilir.
Oylar sözcü üye ve onu takiben en kıdemsiz üyeden baĢlanılarak toplanır. BaĢkan her
durumda oyunu en son kullanmaktadır. Ayrıca Askerî Yargıtay BaĢsavcılığı ile her
dairede birer kalem teĢkilatı bulunmaktadır. Her kalem teĢkilâtında bir yazı iĢleri
müdürü ile yeteri kadar büro memuru görev yapmaktadır. Askerî Yargıtay BaĢkanlığına
bağlı bir Genel Sekreterlik ile daire müdürlüğü ve bunlara bağlı diğer hizmet üniteleri
yer almaktadır. Daire müdürü Askerî Yargıtay BaĢkanına bağlıdır. Askerî Yargıtay
BaĢkanlığı emrinde ve Daireler Kurulu ile Dairelerde görev yapmak üzere tetkik hâkimi
bulunmaktadır.
121
Genel olarak askeri yargıdaki mahkemeler bağımsız ve tarafsızlık ilkeleri
açısından eleĢtirilmektedir. Usul kanunları açısından; askeri hâkim, özel ve teknik bir
bilgiyi gerektiren askeri bir sorunla karĢı karĢıya bulunuyorsa subaylar dâhil her çeĢit
askeri personelden bilirkiĢi olarak yararlanma imkânına sahiptir. Bu nedenle
subaylardan askeri hâkim atamak yerine askeri mevzuatı iyi bilen, sınavlarla alınıp
yetiĢtirilen askeri hâkimlerin olduğu mahkemelerin oluĢturulması, hem bağımsız ve
tarafsızlığı sağlayacak hem de askeri yargının genel hukuka uygun olarak, etkin ve
verimli çalıĢmasını gerçekleĢtirecektir.17
2.4 UyuĢmazlık Mahkemesi
1982 Anayasası 1961 Anayasasında olduğu gibi UyuĢmazlık Mahkemesi‟ne
yüksek yargı organları içinde yer vermiĢ ve Anayasanın 158. maddesinde düzenlemiĢtir.
Anayasa‟da yüksek mahkemeler arasında düzenlenmiĢ olan UyuĢmazlık Mahkemesinin
temel görevi; adli, idari ve askeri yargı organları arasındaki görev ve hüküm
uyuĢmazlıklarını kesin olarak çözümlemektir. UyuĢmazlık Mahkemesinin kuruluĢu,
üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile iĢleyiĢi kanunla düzenleneceğini ve bu
Mahkemenin
BaĢkanlığını
Anayasa
Mahkemesince,
kendi
üyeleri
arasından
görevlendirilen bir üye tarafından yerine getirileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca Diğer
mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuĢmazlıklarında, Anayasa
Mahkemesinin kararı esas alınacağını belirtmiĢtir. Bu hükümle bu türden ortaya çıkacak
görev uyuĢmazlıklarının çözümü sağlanmıĢ ve bu türden görev uyuĢmazlıkları sebebiyle
yargı kararının uzamasının önüne geçilmiĢtir.
UyuĢmazlık Mahkemesi, 1979 yılında 2247 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin
KuruluĢ ve ĠĢleyiĢi Hakkında Kanun ile düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre UyuĢmazlık
Mahkemesi bir BaĢkan ile on iki asıl, on iki yedek üyeden oluĢmaktadır. UyuĢmazlık
Mahkemesi, hukuk ve ceza bölümlerine ayrılmakta hukuk UyuĢmazlıkları hukuk
bölümünde, ceza uyuĢmazlıkları ise ceza bölümünde karara bağlanmaktadır. Her bölüm,
bir baĢkan ile altı asıl üyeden oluĢmaktadır. Hukuk ve Ceza Bölümlerinin birlikte
toplanmasıyla, UyuĢmazlık Mahkemesi Genel Kurulu oluĢturulmaktadır.
17
Hasan Dursun, Askeri Yargının Geleceği, Ankara:1999, s.8.
122
UyuĢmazlık Mahkemesi BaĢkanı, Anayasa Mahkemesince kendi asıl ve yedek
üyeleri arasından seçilmektedir. Bölümler ve Genel Kurul, UyuĢmazlık Mahkemesi
BaĢkanının BaĢkanlığı altında toplanmaktadır. UyuĢmazlık Mahkemesi Hukuk
Bölümüne, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile DanıĢtay Genel Kurulunca kendi daire
baĢkan ve üyeleri arasından; Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi Genel Kurulunca da
askerî hâkim sınıfından olan daire baĢkan ve üyeleri arasından ikiĢer asıl, ikiĢer yedek
üye seçilir. UyuĢmazlık Mahkemesi Ceza Bölümüne, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile
Askerî Yargıtay Genel Kurulunca kendi daire baĢkan ve üyeleri arasından üçer asıl, üçer
yedek üye seçilir. Bölümlerde ve Genel Kurulda toplantı yetersayısı, asıl üyelerin
mazeretleri halinde yedek üyeler alınmak suretiyle sağlanır. UyuĢmazlık Mahkemesinin
BaĢkanı, BaĢkanvekili ve üyeleri dört yıl için seçilmekte ve görev süresi bitenler
yeniden seçilebilmektedir.
Toplantı dönemi her yıl altı eylülde baĢlayan ve otuz bir temmuzda biten
UyuĢmazlık Mahkemesi Hukuk ve Ceza bölümleri ile Genel Kurulu, BaĢkanın çağrısı
üzerine, BaĢkentte, mahkeme için ayrılan yerde toplanmaktadır. BaĢkan, mahkemeye
gelen iĢlerden tutuklu, tedbirli olanlarla yürütmenin durdurulması istemli bulunanlar
gibi acele nitelikte olanların adli tatilden önce bitirilmesi için gerekli tedbirleri almakla
yükümlüdür.
ġekil-20: UyuĢmazlık Mahkemesi TeĢkilat ġeması
BaĢkan
Yazı ĠĢleri
Müdürlüğü
BaĢkanlık
Sekreterliği
Raportörler
Genel Kurul
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
123
2.5 Anayasa Mahkemesi
1982
Anayasası
Anayasa
mahkemesini
146-153.
maddeleri
arasında
düzenlemiĢtir. Özellikle 2010 yılında yapılan Anayasa değiĢiklikleri ile Anayasa
mahkemesinin yapısı, iĢleyiĢi, üye seçimi ve baĢvuru Ģartlarıyla ilgili geniĢ çaplı
değiĢiklikler yapılmıĢtır. Bu değiĢiklikler sonrasında 11 asıl 7 yedek üyeden oluĢan
Anayasa Mahkemesi‟nin üye sayısı 17‟ye çıkarılmıĢtır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi SayıĢtay Genel Kurulunun kendi baĢkan
ve üyeleri arasından, her boĢ yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro
baĢkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli
oylamayla seçmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her
boĢ üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam
sayısının salt çoğunluğu aranmaktadır. Ġkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu
oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılmakta; üçüncü oylamada ise
en fazla oy alan aday üye seçilmektedir. CumhurbaĢkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi
DanıĢtay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi genel
kurullarınca kendi baĢkan ve üyeleri arasından her boĢ yer için gösterecekleri üçer aday
içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi
üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında
görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst
kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beĢ yıl
raportörlük yapmıĢ Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçmektedir.
Yargıtay, DanıĢtay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi ve
SayıĢtay Genel Kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine
aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boĢ üyelik için, en fazla oy alan üç kiĢi
aday ile Baro baĢkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için
yapılacak seçimde en fazla oy alan üç kiĢi aday gösterilmiĢ sayılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi‟ne üye seçilebilmek için, kırkbeĢ yaĢın doldurulmuĢ olması
kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını
kazanmıĢ, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmıĢ, üst kademe yöneticilerinin
yükseköğrenim görmüĢ ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalıĢmıĢ, birinci sınıf
124
hâkim ve savcıların adaylık dâhil en az yirmi yıl çalıĢmıĢ olması Ģartı aranmaktadır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile
dört yıl için bir BaĢkan ve iki baĢkanvekili seçilmekte ve süresi bitenler yeniden
seçilebilmektedir.
Aslî görevleri dıĢında resmî veya özel hiçbir görev üstlenemeyen Anayasa
Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilmektedir. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi
üyesi seçilememektedir. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmıĢbeĢ yaĢını doldurunca
emekliye ayrılmaktadır. Zorunlu emeklilik yaĢından önce görev süresi dolan üyelerin
baĢka bir görevde çalıĢmaları ve özlük iĢleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi
üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı
hüküm
giymesi
halinde
kendiliğinden;
görevini
sağlık
bakımından
yerine
getiremeyeceğinin kesin olarak anlaĢılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye
tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona ermektedir.
Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün Anayasaya Ģekil ve esas bakımlarından uygunluğunu
denetler ve bireysel baĢvuruları karara bağlamaktadır. Bireysel baĢvuru özellikle 2010
Anayasa değiĢikliği ile getirilen en önemli yeniliklerden biridir. BaĢvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiĢ olması Ģartıyla herkesin,
Anayasada güvence altına alınmıĢ temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa Ġnsan Hakları
SözleĢmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesi‟ne baĢvurabilmektedir. Bireysel baĢvuruda, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel baĢvuruya iliĢkin
usul ve esasların kanunla düzenleneceği belirtilmektedir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa değiĢikliklerini ise sadece Ģekil bakımından
inceler ve denetlemektedir. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaĢ hallerinde
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin Ģekil ve esas bakımından Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamamaktadır.
125
Kanunların Ģekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen
çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değiĢikliklerinde ise, teklif ve oylama
çoğunluğuna ve ivedilikle görüĢülemeyeceği Ģartına uyulup uyulmadığı hususları ile
sınırlıdır. ġekil bakımından denetleme, CumhurbaĢkanınca veya Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin beĢte biri tarafından istenebilmekte ve Kanunun yayımlandığı
tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, Ģekli aykırılığına dayalı iptal davası açılamaz;
def‟i yoluyla da ileri sürülememektedir.
Anayasa Mahkemesi CumhurbaĢkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi
BaĢkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, DanıĢtay, Askerî
Yargıtay, Askerî Yüksek Ġdare Mahkemesi BaĢkan ve üyelerini, BaĢsavcılarını,
Cumhuriyet BaĢsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve SayıĢtay BaĢkan
ve üyelerine ek olarak 2010 değiĢikliği ile Genelkurmay BaĢkanı, Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan
dolayı Yüce Divanda yargılanırlar görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan
sıfatıyla yargılama kapsamına almıĢtır. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet
BaĢsavcısı veya Cumhuriyet BaĢsavcıvekili yapmaktadır. Yüce Divan kararlarına karĢı
yeniden inceleme baĢvurusu yapılabilme yolu açılmıĢ olup Genel Kurulun yeniden
inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
Anayasa Mahkemesi, yeni düzenleme ile iki bölüm ve Genel Kurul halinde
çalıĢmaktadır.
Bölümler,
baĢkanvekili
baĢkanlığında
dört
üyenin
katılımıyla
toplanmaktadır. Genel Kurul, Mahkeme BaĢkanının veya BaĢkanın belirleyeceği
baĢkanvekilinin baĢkanlığında en az oniki üye ile toplanmakla birlikte bölümler ve
Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla almaktadır. Bireysel baĢvuruların kabul
edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluĢturulabilmektedir. Siyasî partilere iliĢkin
dava ve baĢvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek
yargılamalara Genel Kurulca bakılmakta ve bireysel baĢvurular ise bölümlerce karara
bağlanmaktadır. Anayasa değiĢikliğinde iptale, siyasî partilerin kapatılmasına ya da
devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan
üyelerin üçte iki oy çokluğu aranmaktadır. ġekil aykırılığına dayalı iptal davaları
Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanmaktadır.
126
Anayasa Mahkemesinin kuruluĢu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usulleri,
BaĢkan, baĢkanvekilleri ve üyelerin disiplin iĢleri kanunla; Mahkemenin çalıĢma
esasları, bölüm ve komisyonların oluĢumu ve iĢbölümü kendi yaptığı Ġçtüzükle
düzenlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dıĢında kalan iĢleri
dosya üzerinde incelemekte; ancak bireysel baĢvurularda duruĢma yapılmasına karar
verilebilmektedir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını
dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilmekte ve siyasî
partilerin kapatılmasına iliĢkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısından sonra
kapatılması istenen siyasî partinin genel baĢkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin
savunmasını dinleyebilmektedir.
CumhurbaĢkanına, iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beĢte biri tutarındaki üyeler; Kanunların,
Kanun Hükmündeki Kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğünün veya
bunların belirli madde ve hükümlerinin Ģekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı
iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkına
sahiptir. Ġktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin
dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanmaktadır. Anayasa
Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, kanun
hükmünde kararname veya Ġçtüzüğün Resmî Gazetede yayımlanmasından baĢlayarak
altmıĢ gün sonra düĢmektedir.
Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun
hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin
ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin
bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakmaktadır. Mahkeme, Anayasaya
aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte
karara bağlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi, iĢin kendisine geliĢinden baĢlamak üzere
beĢ ay içinde kararını verip ve açıklamaktadır. Bu süre içinde karar verilmezse
mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırmaktadır. Ancak,
Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleĢinceye kadar gelirse,
mahkeme buna uymak zorundadır. Anayasa Mahkemesinin iĢin esasına girerek verdiği
127
red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun
hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar baĢvuruda bulunulamamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin kararları kesin olup; iptal kararları gerekçesi
yazılmadan açıklanmamakta ve iptal kararları geriye yürümemektedir. Anayasa
Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü
iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde
hüküm tesis edememektedir. Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük
Millet Meclisi Ġçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete‟de
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkmaktadır. Anayasa Mahkemesi gereken hallerde
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi kararın Resmî Gazete‟de yayımlandığı günden
baĢlayarak bir yılı geçmeyecek Ģekilde ayrıca kararlaĢtırabilmektedir. Ġptal kararının
yürürlüğe giriĢinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal
kararının ortaya çıkardığı hukukî boĢluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini
öncelikle görüĢüp karara bağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî
Gazete‟de hemen yayımlanmakta ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, gerçek ve tüzelkiĢileri bağlamaktadır.
30/03/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin KuruluĢu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun çıkarılmıĢtır. Bu kanuna göre Anayasa Mahkemesi teĢkilatı;
BaĢkanlık, Genel Kurul, bölümler, komisyonlar, Genel Sekreterlik ve idari birimlerden
oluĢmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin hizmet birimleri ise Yazı ĠĢleri Müdürlüğü, Ġdarî
ve Mali ĠĢler Müdürlüğü, Personel Müdürlüğü, Yayın ve Halkla ĠliĢkiler Müdürlüğü,
DıĢ ĠliĢkiler Müdürlüğü, Strateji GeliĢtirme Müdürlüğü, Teknik Hizmetler Müdürlüğü,
Özel Kalem Müdürlüğü ve Basın MüĢavirliğidir. Ġhtiyaç hâlinde BaĢkanın önerisi,
Genel Kurulun kararı ile yeni birimler oluĢturulabilir. BaĢkanlığa bağlı olarak Genel
Sekreterlik birimi BaĢvuruların kayıt ve sevk edilmesi, Genel Kurul ve bölüm
toplantılarıyla ilgili idari iĢlerin yürütülmesi, kararların ve raporların otomasyonunun
sağlanması ve arĢivlenmesi, mahkemenin yazıĢmalarının yapılması, mahkeme
kararlarının uygulanmasının takip edilmesi ve bu konuda Genel Kurula bilgi verilmesi,
bütçenin harcanması ve bu konuda BaĢkana bilgi verilmesi, mahkemenin kurumsal,
bilimsel, idari, mali ve teknik iĢlerinin yürütülmesi, protokol iĢlerinin düzenlenmesi,
personelin sevk ve idaresinin sağlanması, Kanun, Ġçtüzük ve yönetmelik hükümleri
128
çerçevesinde BaĢkan tarafından verilen diğer iĢlerin yapılması konularında görevli ve
yetkilidir.
Ayrıca Mahkemede, yargısal ve idari çalıĢmalara yardımcı olmak üzere yeteri
kadar raportör görevlendirmekte ya da atayabilmektedir. Ancak kanunun bireysel
baĢvuru hakkının düzenleyen 45-51 inci maddeleri yürürlüğe gireceği tarih, bireysel
baĢvurunun alt yapısının tamamlanması amacıyla 23/9/2012 tarihine bırakılmıĢtır. 2010
Anayasa DeğiĢikliği öncesi ve sonrası Anayasa Mahkemesinin teĢkilat yapısı aĢağıdaki
gibidir.
ġekil-21: Anayasa Mahkemesi TeĢkilat ġeması
129
2.6 Diğer Yargı Kurumları
Yargılama görevini yerine getiren temel kurumlar mahkemeler olmakla birlikte
yargı hizmetlerinin gereği gibi ifa edilebilmesi için kurulmuĢ kurumlar bulunmaktadır.
Özellikle Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yardımcı diğer
yargı kurumlarının baĢında yer almaktadır.
2.6.1 Adalet Bakanlığı
Adalet Bakanlığı 1879 yılında Osmanlı Devlet‟inde kurulmasıyla 1961
Anayasası ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluĢturulana kadar, adalet
yönetiminin merkezdeki tek kurum olmuĢtur.18 1961 Anayasası ile Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu oluĢturulana kadar, Adalet Bakanlığı hakimlerin tayin ve terfi iĢleri,
adliye iĢlerinin denetlenmesi, disiplin cezası verilmesi, hakimler hakkında ceza
kovuĢturması yapılmasına karar verilmesi, mahkeme kurulması, noterlikleri kurma ve
denetleme, icra dairelerini örgütleme ve memurlarını atama, yabancı ülkelerde
yapılacak adli soruĢturmalara aracılık etme, yabancıların Türk adliyesinde soruĢturma
yapmasına aracılık etme gibi çok geniĢ bir alana yayılmıĢ yetki ve görevlere sahipti.19
Günümüzde Adalet Bakanlığı bazı konularda karar verme yetkisini Hâkimler Savcılar
Yüksek Kurulu ile paylaĢıyor olsa da adalet yönetimi dünyasının en güçlü aktörü
olmaya devam etmektedir.
1984 yılında kabul edilen 2992 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanun‟la
Adalet Bakanlığı bugünkü halini almıĢtır. Adalet Bakanlığı yerine getirdiği görevler ve
diğer adalet yapılanmaları ile organik bağları sebebiyle diğer bakanlıklara göre farklı bir
yapılanmaya sahiptir. Adalet Bakanlığı adalet yönetim alanına dâhil olmasının doğal bir
sonucu
olarak
bu
bakanlıkta
bulunan
bazı
birimler
diğer
bakanlıklarda
bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı, aĢağıda yer alan teĢkilat Ģemasında gösterilen
birimlerden oluĢmaktadır. Bu birimlerden Teknik ĠĢler Dairesi BaĢkanlığı, 1992
Yılında; Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği Genel
Müdürlüğü ve Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı 2001 yılında; Strateji GeliĢtirme
18
Fatmagül Demirel, Adliye Nezareti Kuruluşu ve Faaliyetleri (1876-1914), Ġstanbul:2008, s.3-4.
19
Mustafa ReĢit Belgesay, Teorik ve Pratik Adliye Hukuku; Hukuk Ceza ve İdare Usulü Muhakemelerinin
Sentetik İzahı, Ġstanbul:1944, s. 63.
130
BaĢkanlığı ve Ġç Denetim Birimi 2006 yılında yapılan Kanun değiĢiklikleriyle
kurulmuĢtur.20 Ayrıca 2003 yılında kabul edilen 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi
Kanunu ile Adalet Bakanlığı‟nın ilgili kuruluĢu olarak Türkiye Adalet Akademisi
kurulmuĢtur.
Mevcut yapıda Adalet Bakanlığı yargı teĢkilatlanması ve yönetiminde önemli bir
yere sahiptir. Adalet Bakanı ve müsteĢarının yanı sıra Bakanlık birimleri büyük bir
bölümü idari olmak üzere önemli iĢlevleri bulunmaktadır. Bakanlık yönetiminde görev
alanlarının tamamına yakının hâkim sınıfından olması, Bakan ve müsteĢarın aynı
zamanda HSYK‟nın üyesi olmaları, hâkim ve savcıların aylık ve ödeneklerinin
Bakanlığın bütçesinde ödenmesi, Bakanlığın yargı yönetimi alanında hükümet adına
genel politikaları belirleme yetkisine sahip olması Adalet Bakanlığı‟nın bu alanda güçlü
organik bağlara sahip olduğunu göstermektedir.21
20
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), a.g.e , s.25.
21
Ġsmail Aksel, a.g.e., s.157.
131
ġekil-22: Adalet Bakanlığı TeĢkilat ġeması22
22
< http://www.adalet.gov.tr/idarisema/teskilat.htm>(30.10.2011)
132
29.03.1984 tarih ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 2. maddesine göre Adalet Bakanlığının görevleri;
 Kanunlarda kurulması öngörülen mahkemeleri açmak ve teĢkilatlandırmak, ceza
infaz ve ıslah kurumları, icra ve iflas daireleri gibi her derece ve türdeki adalet
kurumlarını planlamak, kurmak ve idari görevleri yönünden gözetim ve
denetimini yapmak ve geliĢtirmek,
 Bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiĢtirilmesi konularında
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna teklifte bulunmak,
 Kamu davasının açılması ile ilgili olarak kanunların Adalet Bakanına verdiği
yetkinin kullanılması ile ilgili çalıĢma ve iĢlemleri yapmak,
 Avukatlık ve Noterlik Kanunlarının Bakanlığa verdiği görevleri yapmak,
 Adli sicilin tutulması ile ilgili hizmetleri yürütmek
 Türk Ticaret Kanunu ile Ticaret Sicili Tüzüğünün Bakanlığa verdiği görevleri
yapmak,
 Adalet hizmetlerine iliĢkin konularda, yabancı ülkelerle ilgili iĢlemleri yerine
getirmek,
 Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araĢtırmalar ve hukuki
düzenlemeleri yapmak, görüĢ bildirmek,
 Bakanlıklarca hazırlanan kanun ve kanun hükmünde kararname taslaklarının
Bakanlığa gönderilmesinden önce Türk hukuk sistemine ve kanun yapmak
tekniğine uygunluğunu incelemek,
 Ġlgili mevzuat hükümlerine göre infaz ve ıslah iĢlerini düzenlemek,
 Ġcra ve Ġflas daireleri vasıtasıyla, icra ve iflas iĢlemlerini yürütmek,
 Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır.
TaĢrada bağımsız mahkemeler kendine özgü bir yönetsel mekanizma ile
çevrelenmiĢ ve bu mekanizma Cumhuriyet BaĢsavcılığı aracılığı ile doğrudan adalet
yönetiminin merkezine bağlanmıĢtır.23Ayrıca idari ve mali anlamda bir iliĢkileri
olmayan Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezlerinin yönetimi
de Adalet Bakanlığına bağlıdır.
23
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.169.
133
Yargı ve Adalet Bakanlığı‟nın çeĢitli birimleri taĢrada adliyelerde örgütlemiĢtir.
Adalet Bakanlığının il ve ilçe yönetimine bağlı bir taĢra örgütlenmesi yani çoğu
bakanlığın olduğu gibi mülki idareye bağlı “il adalet müdürlüğü” ya da “ilçe adalet
müdürlüğü” birimi bulunmamaktadır. TaĢrada adli bürokrasi tarihsel süreçte yavaĢ
yavaĢ idari bürokrasiden ayrılmıĢtır. Adliyelerde Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet
BaĢsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları, bürolar, Adalet Komisyonu ve bağlı büroları,
Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Adli Tıp ġube Müdürlüğü ve idari birimler
bulunmaktadır. Büro ve idari birim sayısı adliyelerin büyüklüğü ve iĢ yoğunluğuna göre
değiĢebilmektedir. Baro baĢkanlığına bağlı bir büro, emniyete bağlı adliye karakolu, her
mahkemenin kalemi, savcılık kalemleri, duruĢma salonları, avukat odaları, mahkeme
uzmanlarının odaları adliye binalarında yer alır. Bazı birimler yer darlığı nedeniyle
adliye binası dıĢında yerlerde bulunabilmektedir. Adliye, birçok mahkeme, savcılık ve
adalet bakanlığının taĢrada örgütlenen hizmetlerinden oluĢmaktadır. Genel olarak
adliyelerin yönetiminde iki baĢlı bir yapı vardır. Cumhuriyet baĢsavcılıkları ve adli ve
idari yargı adalet komisyonları taĢra örgütlenmesinde iki önemli yönetsel birimdir.
Özellikle Adalet Bakanlığı‟nın bağlı kuruluĢları olan Adli Tıp Kurumu, Ceza
Ġnfaz Kurumları ile Tutukevleri ĠĢyurtları Kurumu ve ilgili kuruluĢu Türkiye Adalet
Akademisi de adalet yönetiminin genel anlamdaki yapılanmalarından bağımsız Ģekilde
düzenlenmiĢlerdir. Adalet Bakanlığı‟nın bağlı kuruluĢu olarak kurulmuĢ olan Adli Tıp
Kurumu, yargısal iĢlevlerin yerine getirilmesi sırasında adli tıpla ilgili konularda
bilirkiĢilik yapmak üzere kurulmuĢ bir kamu kurumudur. Yerine getirdiği bu iĢlev
nedeniyle Kurum adalet yönetimi alanındaki yapılanmalarla sıkı bir iliĢki içerisindedir.
Her yıl çok sayıda dava dosyası, bilirkiĢi incelemesi yapılmak üzere mahkeme ve
Cumhuriyet BaĢsavcılıklarından bu kuruma gelmektedir. Bu sıkı iliĢki nedeniyle
kuruma bağlı merkez dıĢı yapılanmaların bazı adliyelerde adliye binalarının içinde yer
aldığı görülmektedir.24
Ceza ve Ġnfaz Kurumları ile Tutukevleri ĠĢyurtları Kurumu BaĢkanlığı, 1997‟de
4301 sayılı Kanun ile Adalet Bakanlığının bağlı bir kuruluĢu olarak oluĢturulmuĢtur.
Verilen cezaların infaz etmek üzere kurulan Ceza Ġnfaz Kurumlarının yanında
Tutukevleri
24
ĠĢyurtları
Kurumu
hükümlü
ve
tutukluların
maddi
ve
manevi
Ġsmail Aksel ,a.g.e, s.355.
134
kalkınmalarına katkıda bulunacak eğitim, öğretim, sosyal, kültürel ve sportif program
ve çalıĢmaları uygulayarak hükümlü ve tutuluların hayata kazandırılması amacına
yönelik faaliyetleri de bulunmaktadır. Kurum, özel yasayla düzenlenmiĢ, tüzel kiĢiliği
olan, özel bütçeli bir kamu kurumu olarak yapılandırılmıĢtır. Ayrıca ĠĢyurtları Kurumu
özellikle açık cezaevlerinin birer iĢletme gibi kâr amacı güden üretim yerlerine
dönüĢtürülmesi amacıyla oluĢturulmuĢtur.25
Avrupa Birliğine katılım sürecinde üye ülkelerdeki mevzuata ve uygulamalara
uyumu sağlamak üzere, adalet alanında eğitim ve diğer bazı görevleri yerine getirecek
bağımsız bir kurumun oluĢturulması gündeme gelmesiyle ve 4954 sayılı Türkiye Adalet
Akademisi Kanunu, 23.07.2003 tarihinde kabul edilmiĢtir.264954 sayılı Kanunla tüzel
kiĢiliğe sahip, bilimsel, idari ve mali özerkliği olan Türkiye Adalet Akademisi yeni
oluĢturulmuĢ bir kurumdur. Adalet Bakanlığı‟nın ilgili kuruluĢu olan Türkiye Adalet
Akademisi, adalet alanındaki çalıĢanların mesleğe giriĢte var olan ya da zamanla ortaya
çıkacak bilgi eksikliklerini giderilme ve bu alanda eğitim verme görevini yerine
getirmektedir.
2.6.2 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Merkezde yargıyla ilgili yer alan temel kurumlardan birisi de Anayasanın 159.
maddesinde ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruludur.
Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme,
geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte
kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden
uzaklaĢtırma iĢlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya
yargı çevresinin değiĢtirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa
ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Hâkim ve savcıların görevlerini;
kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere)
uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri
sırasında suç iĢleyip iĢlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına
uyup uymadığını araĢtırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruĢturma
iĢlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu BaĢkanının
25
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.117.
26
<http://www.taa.gov.tr/10-turkiye-adalet-akademisi-tarihcesi.html>(02.12.2011)
135
oluru ile Kurul müfettiĢlerine yaptırılır. SoruĢturma ve inceleme iĢlemleri, hakkında
soruĢturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de
yaptırılabilmektedir.
HSYK, Yargı Reformu kapsamında 2010 Anayasa değiĢikliği ile yeniden
yapılandırılmıĢtır. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
kurulan ve önceki düzenlemede ayrı bir bütçesi ve sekretaryası bulunmayan HSYK,
Adalet Bakanlığına bağlı bir organ olarak çalıĢmaktaydı. Bunun yanında, ilk derece
hâkim ve savcılarının Kurulda temsil edilmemesi, Kurul kararlarına karĢı etkili bir iç
itiraz sisteminin olmaması ve kararların yargı denetimine tamamen kapalı olması, hâkim
ve savcıların denetlenmesinde ve soruĢturulmasında Adalet Bakanının yetkili olması
HSYK‟nın yeniden yapılandırılmasına neden olmuĢtur.277 asıl ve 5 yedek üyeden
oluĢan HSYK, 2010 Anayasa değiĢikliği sonucunda üye sayısı yirmi iki asıl ve on iki
yedek üyeye çıkarılmıĢtır; Kurul üç daire halinde çalıĢmaktadır. DeğiĢiklik öncesinde
olduğu gibi Kurulun BaĢkanı Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı MüsteĢarı ise Kurulun
tabiî üyesidir.
Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim
kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından
CumhurbaĢkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay
Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi DanıĢtay üyeleri arasından DanıĢtay Genel
Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca
kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa
ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiĢ adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî
yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa
ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiĢ idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî
yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilmekte ve süresi biten üyeler yeniden
seçilebilmektedir.
27
HSYK, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kataloğu, Ankara: 2010, s.7.
136
Yargıtay, DanıĢtay ve Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurullarından seçilecek
Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları
arasından seçilecek Kurul üyeliği için her hâkim ve savcının oy kullanacağı seçimlerde,
en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmekte ve bu seçimler her dönem
için bir defada ve gizli oyla yapılmaktadır. Kurulun, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı
MüsteĢarı dıĢındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler
dıĢında baĢka bir görev alamazlar veya Kurul tarafından baĢka bir göreve atanamaz ve
seçilemezler. Kurulun yönetimi ve temsili Kurul BaĢkanına aittir. Kurul BaĢkanı
dairelerin çalıĢmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire baĢkanlarını ve
daire baĢkanlarından birini de baĢkanvekili olarak seçmekte ve BaĢkan, yetkilerinden
bir kısmını baĢkanvekiline devredebilmektedir.
Daha önceki düzenlemede kurulun tüm kararlarına karĢı yargı yolu kapalı iken
yeni düzenleme ile Kurulun meslekten çıkarma cezalarına karĢı yargı yolu açıktır.
Kurula bağlı Genel Sekreterlik bulunmaktadır. Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve
savcılardan Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul BaĢkanı tarafından
atanmaktadır. Kurul müfettiĢleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak çalıĢtırılacak
hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurula aitken, Adalet
Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında geçici veya sürekli olarak
çalıĢtırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettiĢlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden
olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluĢumu ve iĢbölümü, Kurulun ve dairelerin
görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalıĢma usul ve esasları, dairelerin karar ve
iĢlemlerine karĢı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel
Sekreterliğin kuruluĢ ve görevleri 18/12/2010 tarih ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Kanunuyla düzenlenmiĢtir. Kurul; BaĢkanlık, Genel Kurul, daireler ve
hizmet birimlerinden oluĢmaktadır. Kurulun hizmet birimleri Genel Sekreterlik ve
TeftiĢ Kuruludur. Kurulun görevlerini yerine getirmek amacıyla Genel Sekreterliğe
bağlı yeteri kadar büro oluĢturulmuĢtur. Bu kanuna göre HSYK‟nın kuruluĢ Ģeması
aĢağıdaki gibidir.28
28
HSYK, a.g.e., s.13.
137
ġekil-23: HSYK KuruluĢ ġeması
138
2.7 Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar
Yargı yönetimi içerisinde yargısal bir takım niteliklere sahip ancak yargı yeri
olarak kabul edilmeyen veya bir yargı kurumu oldukları tartıĢmalı olan bazı kurumlarda
Türk Yargı sisteminde yer almaktadır. Bu kurumlar SayıĢtay, Yüksek Seçim Kurulu ve
Bağımsız Ġdari otoriteler(Üst Kurullar)dır.
ġekil-24:Yargı KuruluĢu Olmayan Ancak Yargısal Niteliklere Sahip Kurumlar
SayıĢtay
Yüksek Seçim Kurulu
Bağımsız Ġdari
Otoriteler
(Üst Kurullar)
SayıĢtay Anayasanın yargı bölümünde 160. madde de düzenlenmiĢtir. SayıĢtay,
merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve iĢlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen
inceleme, denetleme ve hükme bağlama iĢlerini yapmakla görevlidir. Mahallî idarelerin
hesap ve iĢlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması da 2005 Anayasa değiĢikliği
sonrasında SayıĢtay tarafından yapılmaktadır.
SayıĢtay, sorumluların hesap ve iĢlemlerini
yargılayarak
beraat
veya
zimmetlerine karar verme iĢlevi ve kararlarına karĢı DanıĢtay‟da temyiz yolu kapatılmıĢ
olması, BaĢkan ve üyelerinin hâkimlik teminatına benzer bir güvenceye kavuĢturulmuĢ
olması29 gibi nedenlerle SayıĢtay‟ı doktrinde bir mahkeme olarak kabul eden görüĢlerde
bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle SayıĢtay‟ın yargısal niteliğe sahip bir hesap
mahkemesi niteliği taĢıdığı söylenebilir. Ancak vergi, benzeri malî yükümlülükler ve
ödevler hakkında DanıĢtay ile SayıĢtay kararları arasındaki uyuĢmazlıklarda DanıĢtay
kararlarının esas alınması, Anayasa da doğrudan doğruya yüksek mahkemeler arasında
düzenlenmemesi ve Anayasa Mahkemesinin SayıĢtay‟ı mahkeme olarak kabul etmeyen
kararı ve bu karardan dönmemiĢ olması nedeniyle SayıĢtay bir mahkeme değil yargısal
niteliğe sahip olan bir kurum olarak değerlendirilmektedir.
29
Ramazan Arslan-Süha Tanrıver, a.g.e, s.167.
139
Nitekim bu durum Anayasa Mahkemesi kararında Ģu Ģekilde vurgulanmaktadır:
“….. SayıĢtay, 1982 Anayasasının
„Yargı‟ bölümünde yer almıĢtır. SayıĢtay‟a
Anayasa‟nın „Yargı‟ bölümünde yer veren yeni düzenlenme biçimi SayıĢtay‟ın yüksek
yargı yeri olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Anayasa‟nın „Yargı‟ bölümünün
„Genel Hükümler‟ baĢlığını taĢıyan I. Ayrımı; mahkemelerin bağımsızlığını, hakimlik
ve savcılık güvencesini, hakimlik ve savcılık mesleğini, mahkemelerin kuruluĢunu ve
türlerini, „Yüksek Mahkemeler‟ baĢlığını taĢıyan II. Ayrımı da; Anayasa Mahkemesi ile
Yargıtay, DanıĢtay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, UyuĢmazlık
Mahkemesini düzenlemekte Anayasa‟da yüksek yargı organları ve yargı düzenleri tek
tek sayılmıĢtır. SayıĢtay Yüksek yargı organları ve herhangi bir yargı düzeni arasında
gösterilmemiĢtir. Nitekim SayıĢtay yargı bölümünün genel hükümleri ile hâkim ve
savcıları ve yüksek mahkemeleri düzenleyen ayrımında değil, idari bir kuruluĢ olan
Hakimler ve Savcılar Kurulu‟ndan sonra gelen diğer bir ayrımda yer almaktadır.
SayıĢtay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu gibi yargı bölümünde yer almasına karĢın
Anayasa‟nın 138-158. maddelerinde belirlenen ve düzenlenen yargı organlarından
değildir.
…….SayıĢtay‟da uygulanan denetim sisteminde saymanlar ve kimi kamu görevlileri
için farklı bir sorumluluk yöntemi uygulanmaktadır….Bu sistemde SayıĢtay‟ca önce
ilgililerin hesapları incelenmekte ve sonuçta, gerekirse, sorumluluğa karar vermektedir.
Sayman ve diğer kamu görevlileri, SayıĢtay‟ın kendilerini sorumlu tutan kararına karĢı
bir tür „itiraz‟ ile SayıĢtay‟da üst inceleme yoluna baĢvurabilmektedirler. Sorumluluğun
saptanmasına ve uygulamaya iliĢkin kararlar SayıĢtay‟ca verilmektedir. Böyle bir yapı,
yargının temeli olan sav, savunma ve karar sürecine aykırıdır. Ayrıca bu tür baĢvuru
yolları, uyuĢmazlığın temel çözüm yolu olan ve tarafların varlığına dayanan „dava‟ gibi
değerlendirilemez.
Sonuç olarak SayıĢtay Anayasa‟nın 160. maddesine göre, temelde TBMM adına
mali denetim yapan özel olarak da bu denetim çerçevesinde aleyhine hiçbir yargı
organına baĢvurma olanağı bulunmayan kimi kesin kararlar alan kendine özgü bir
anayasal kurumdur.”30
30
11/07/1991 tarih 1990/39ESAS 1991/21 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı, Anayasa Mahkemesi
Kararlar Dergisi, Sayı:27, Cilt:1, s.423 vd.
140
Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye‟de seçimlerin yönetim ve denetimini
gerçekleĢtirmek için kurulmuĢ bir organdır. Anayasanın 79. maddesi Yüksek Seçim
Kurulu‟nun kuruluĢu ve genel hatları ile görev ve yetkileri düzenlenmiĢtir. Üyelerinin
tamamı yüksek mahkemelerden(DanıĢtay ve Yargıtay‟dan) seçilmesi, merkezde ve taĢra
da il-ilçe seçim kurulları ile seçimle ilgili yolsuzluk iddialarını, Ģikayetleri ve itirazları
çözüme kavuĢturmaya ve karara bağlamaya yönelik faaliyet göstermesi gibi nedenlerle
Yüksek Seçim Kurulu‟nu doktrinde bir mahkeme olarak kabul eden görüĢlerde
bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu yargısal niteliğe sahip
bir seçim mahkemesi niteliği taĢıdığını söylenebilir.
Yüksek Seçim Kurulu Anayasanın yargı bölümünde düzenlenmemiĢ, tam aksine
yasama bölümünde düzenlenmiĢtir. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulu‟nu düzenleyen 79.
madde de Seçimlerin, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılması
dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu‟nun bir yargı yeri olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Anayasanın yargı bölümünde doğrudan doğruya yüksek mahkemeler arasında
düzenlenmemesi ve Anayasa Mahkemesinin Yüksek Seçim Kurulu‟nu mahkeme olarak
kabul etmeyen kararı ve bu karardan dönmemiĢ olması nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu
bir mahkeme değil yargısal niteliğe sahip olan bir kurum olarak değerlendirilmektedir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi kararında da bu durum Ģu Ģekilde vurgulanmaktadır:
“….Seçimle ilgili uyuĢmazlıkların kesin nitelikte olarak çözülmemiĢ olmaları, Yüksek
Seçim Kurulu‟nun tümünün yüksek yargıçlardan kurulu bulunması, il ve ilçe seçim
kurulu baĢkanlarının yargıç olmaları bu kurulların mahkeme olarak nitelendirilmeleri
için yeterli değildir.”31
Bağımsız
Ġdari
otoriteler(Üst
Kurullar),
Anayasa‟nın
167.
maddesinin
uygulanması ve özel alana açılan kamu hizmetlerinin düzenlenmesi amacıyla kurulmuĢ
olan kurum/kurullardır. Anayasanın bu hükmü ile devlete verilen görev, toplumsal ve
ekonomik yaĢamın para, kredi ve mal ve hizmet piyasaları gibi bireylerin ve
toplulukların hak ve özgürlükleri ile yakından iliĢkili alanlarındaki kamusal ve özel
31
13/05/01992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18/02/1992 tarih 1992/12 Esas ve
2004/07 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı.
141
kesim etkinliklerini düzenlemek, denetlemek, aykırı davranıĢları önlenmesi ve
yaptırımlara bağlanması bu bağımsız idari otoritelerin temel kurulma nedeni olmuĢtur.32
Merkezi idarenin hiyerarĢi ve vesayet denetimine tabi olmayan bu kurullar,
devlet tüzel kiĢiliği içerisinde ancak merkezi idarenin bünyesinde olmayan kamu tüzel
kiĢileri biçiminde oluĢturulmuĢlardır.33 Bu kurulların özellikleri Ģunlardır:34
 Kendi personelini seçebilme ve bütçelerini serbestçe oluĢturabilmektedirler.
 Ġdari ve mali yönden bağımsızlıkları vardır.
 Bütçe ve hizmet alanı bakımından belli bakanlıklarla iliĢkilendirilmiĢlerdir.
Ancak iliĢkilendirmiĢ oldukları bakanlıkların yetki ve denetimine tabi
değildirler.
 Organize etme, düzenleme ve yaptırım uygulama yetkileri vardır.
Yaptırımı uygulamadan önce, hukuki düzenlemeye aykırı davranıĢ konusunda
ilgilinin uyarılması ve düzeltici iĢlemin tavsiye edilmesi, ilgilinin yazılı ve sözlü
savunmasına baĢvurulması, karar alma sürecinin ayrıntılı olarak düzenlenmesi, karar
sürecinin saydam olması ve ilgili kamuoyunun katılımına açık olması, kararların
gerekçeli olarak verilmesi özellikleri35 göz önüne alındığında, yaptırım uygulama
yönüyle yargısal bir nitelik taĢıdıkları söylenebilir. Ancak üst kurulların hizmet
yerinden yönetim kuruluĢları gibi kurulmaları, verdikleri tüm kararların yargı
organlarının denetimine(idari para cezalarına karĢı adli yargı denetimine, idari
kararlarına karĢı idari yargı denetimine) tabi olması nedeniyle Bağımsız Ġdari
otoriteler(Üst Kurullar) yargı kurumları arasında yer almazlar. Ayrıca Anayasa‟da yargı
organları arasında sayılmayan ve Anayasal olarak açıkça düzenlenmeyen bu kurullar
yürütme ve yargı organları arasında bir yerde yer almaktadır.
32
Metin Günday, a.g.e, s.493.
33
Metin Günday, a.g.e, s.491.
34
TÜSĠAD, Bağımsız ve Düzenleyici kurumlar ve Türkiye Uygulaması, Ġstanbul:2002, s.162 vd.
35
Turgut Tan, "Bağımsız Ġdari Otoriteler veya Düzenleyici Kurullar", Amme İdaresi Dergisi, S.35,
Ankara, 2002, s. 11-37.
142
3.YARGI GÖREVLĠLERĠ
3.1 Hâkimler
Mahkemelerde asli olarak yargılama görevini yerine getiren hâkimlerdir.
Anayasamız;
 Hâkimlerin azlolunamayacağı ve kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen
yaĢtan önce emekliye ayrılamayacağı; bir mahkemenin veya kadronun
kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından ve özlük haklarından yoksun
kılınamayacağı,
 Hâkimler altmıĢ beĢ yaĢını bitirinceye kadar hizmet görecekleri ve Hakimlerin
özlük, atanmalarına iliĢkin iĢlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre,
kanunla düzenleneceği,
 Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev
yapacakları ve bu görevlerini meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütüleceği,
 Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
görevlerini ifa edecekleri,
 Hâkimler ve savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı
olduğu ve kanunda belirtilenlerden baĢka, resmî ve özel hiçbir görev
alamayacakları,
 Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığı
tarafından denetimi, adalet müfettiĢleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçiler; araĢtırma, inceleme ve soruĢturma iĢlemleri ise adalet müfettiĢleri
eliyle yapılacağı ve bunlara iliĢkin usul ve esasların kanunla düzenleneceğini,
 Hâkim ve savcıların özlük iĢleri hakkında mahkemelerin bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulup ve görev yapan Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun karar verebileceği,
Ģeklinde düzenleyerek hakimleri anayasal güvence altına almıĢtır. Adli ve idari yargı
hâkim ve savcılarının niteliklerini, atanmalarını, hak ve ödevlerini, aylık ve
ödeneklerini, meslekte ilerlemelerini, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya
sürekli olarak değiĢtirilmesini, haklarında disiplin kovuĢturması açılmasını ve disiplin
cezası verilmesini, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında iĢledikleri veya kiĢisel
suçlarından dolayı soruĢturma yapılmasını ve yargılamalarına karar verilmesini,
143
meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik hallerini, meslek içi
eğitimlerini ve diğer özlük iĢleri ile Yargıtay ve DanıĢtay BaĢkan ve üyelerinin aylık ve
ödenekleri ile diğer mali, sosyal hak ve yardımları 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanunuyla düzenlemiĢtir. Bu kanuna göre hâkimler, adli ve idari
hâkimler olmak üzere ikiye ayırmaktadır.
Adli yargıda hâkimler, Mahkeme baĢkan ve üyelerini, hâkimleri, Yargıtay tetkik
hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde
çalıĢan hâkimleri; Ġdari yargıda: Mahkeme baĢkan ve üyelerini, hâkimleri, DanıĢtay
tetkik hâkimleri ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari
görevlerde çalıĢan hâkimleri ifade etmektedir.
Hâkim olabilmek için bu Kanunun 8. maddesindeki Ģartları taĢıyanlar, Adalet
Bakanlığı ile imzaladığı protokole göre Öğrenci Seçme ve YerleĢtirme Merkezi
tarafından yapılan Yazılı yarıĢma sınavına girmektedir. Bu sınavı kazananlar sözlü
sınavın girmektedir. Sözlü sınavı geçenler hâkim ve savcı adayı olarak atanmaktadır.
Hâkim ve savcı adayları belirli bir süre eğitim ve 17 ay staj görürler. Eğitim ve staj
sonrasında yer alan yeterlilik sınavına alınırlar. Adaylar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun görüĢü alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığınca hâkimliğe veya Cumhuriyet
savcılığına atanacak Ģekilde ayrılırlar. Eğitim sonunda yazılı sınavda baĢarılı olan ve
herhangi bir engeli olmayan adayların mesleğe kabullerine Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunca karar verilir.
Mesleğe kabullerine karar verilen adayların, adlî ve idarî yargı teĢkilâtının
ihtiyacı ile eĢ durumu ve diğer durumları göz önünde bulundurulmak suretiyle, adlî
yargı adayları için görev yerleri; idarî yargı adayları için görevleri ve görev yerleri
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yapılacak ad çekme ile belirlenmektedir.
Atamalar, ilgililerin adaylığa giriĢ derece ve kademesine bir derece ilâve edilmek
suretiyle bulunacak derece ve kademeler üzerinden Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca yapılmakta ve atamaya iliĢkin kararlar Resmî Gazete‟de yayımlanmaktadır.
Askeri hâkimler ise 26/10/1963 tarih ve 357 sayılı Askeri Hâkimler Kanunu ile
düzenlenmiĢtir. Bu kanuna göre bir yıllık adaylık süresini baĢarıyla tamamlayanlar
askeri hâkim veya askeri savcı yardımcılığına atanmaktadır. Burada üç yıllık bekleme
süresini dolduran ve yeterli görülenler askeri hâkim veya savcı olarak atanmaktadır.
144
3.2 Savcılar
Mahkemelerde yargılama faaliyetinde yer alan önemli görevlilerden birisi de
savcılardır. Savcılarda yukarıda belirtildiği gibi hâkimlerin sahip olduğu haklara ve
güvencelere sahiptir. Savcılar, 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Kanunuyla düzenlemiĢtir. Bu kanuna göre Adli yargıda savcılar; Ġl ve ilçe Cumhuriyet
baĢsavcılarını, Cumhuriyet baĢsavcı vekillerini, Cumhuriyet savcılarını, Yargıtay
Cumhuriyet savcıları ile Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari
görevlerde çalıĢan savcıları; Ġdari yargıda savcılar ise DanıĢtay savcıları ile Adalet
Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluĢlarında idari görevlerde çalıĢan savcılarını ifade
etmektedir. Savcıların mesleğe girmeleri, eğitim ve staj süreleri hâkimlerle aynı
düzenlemeye tabiidir. Askeri savcılar ise 26/10/1963 tarih ve 357 sayılı Askeri
Hâkimler Kanunu ile düzenlenmiĢtir. Askeri savcıların mesleğe girmeleri, eğitim ve staj
süreleri hâkimlerle aynı düzenlemeye tabiidir.
Savcılar genel olarak kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar
vermek üzere soruĢturma yapmak veya yaptırmak; kanun hükümlerine göre yargılama
faaliyetini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına
baĢvurmak, kesinleĢen mahkeme kararlarının yerine getirilmesine iliĢkin iĢlemleri
yapmak ve izlemek, adliyenin idari ve mali iĢlerini yürütmek, kanun ve ikincil
mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmeyle görevlidirler. Özellikle adliye
idaresinin mevcut yapısında, Cumhuriyet BaĢsavcısı her adliyede idari bakımdan
oldukça güçlü bir konuma sahiptir ve adliyenin genel idaresinden sorumludur.
Güvenlik, sağlık, mali idare, tesis yönetimi, insan kaynakları yönetimi vb. Cumhuriyet
BaĢsavcısı tarafından icra edilmesi gereken görevlerden birkaçıdır. Ġdari görevlerin
yalnızca bir kısmı Adalet Komisyonu BaĢkanı ve Ġdare ve Vergi Mahkemesi BaĢkanına
aittir. BaĢta orta ve büyük ölçekteki adliyeler olmak üzere, Cumhuriyet BaĢsavcıları
idari görevleri ile ilgilenmekten soruĢturmaya ve Cumhuriyet Savcılığı biriminin adli
bakımdan idaresine yeterli düzeyde vakit ayırmakta zorlanmaktadırlar.36
Yargısal görevlerinin yanında Cumhuriyet BaĢsavcıları, adliyelerin harcama
birimi
olmayı
da
içeren
çeĢitli
yönetsel
görevlere
sahiptir.
Cumhuriyet
BaĢsavcılıklarında Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet BaĢsavcısı atanmayan yerlerde
36
Adalet Bakanlığı ,Adliye Personel El Kitabı, Ankara: 2009, s.15.
145
kıdemli Cumhuriyet savcısı, bölge idare mahkemelerinde bölge idare mahkemesi
baĢkanı, tek idare veya vergi mahkemesi olan yerlerde mahkeme baĢkanları, her iki
mahkemenin olduğu yerlerde idare mahkemesi baĢkanları, birden fazla idare ve vergi
mahkemesi bulunan yerlerde 1 nolu Mahkeme BaĢkanı harcama yetkilisi (ita amiri)
37
olarak görev yapmaktadır. Adlî yargıda, idarî iĢler müdürü, idarî iĢler müdürü
olmayan yerlerde ise Cumhuriyet BaĢsavcılığı yazı iĢleri müdürü, idarî yargıda, idarî
iĢler müdürü, idarî iĢler müdürü olmayan yerlerde harcama yetkilisinin görevlendireceği
yazı iĢleri müdürlerinden birisi ise gerçekleĢtirme görevlisi (tahakkuk memuru) olarak
görevlendirilir. Cumhuriyet BaĢsavcısı, Cumhuriyet BaĢsavcılığını temsil etmek ve
baĢsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir Ģekilde çalıĢmasını sağlamak, iĢ bölümünü
yapmakla görevlidir. Savcılık, asliye ve ağır ceza mahkemelerinin yanında kuruludur,
sulh mahkemelerinin ve hukuk mahkemelerinin savcılık örgütü yoktur.
Bir savcılıkta birden fazla savcı görev yapsa da savcılık bir bütündür. Her
savcılığın baĢında bir baĢsavcı ve yeteri kadar savcı görev yapar. Yargılama hukuku
açısından
savcı
yardımcısı
yoktur,
savcılar
arasında
emir-komuta
zinciri
bulunmamaktadır. Bununla birlikte baĢsavcının birlikte görev yaptığı savcıların
iĢlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleme, iĢbölümü yapma, görevle ilgili emir
yetkisi bulunmaktadır. 5235 sayılı Kanuna göre; ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet
BaĢsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet
BaĢsavcıları, Cumhuriyet BaĢsavcıvekilleri, Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler
üzerinde; asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet BaĢsavcısının o yer yargı çevresinde
görevli Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi
vardır. Ülke genelinde savcılık teĢkilatımız ve adliyelere göre birim sayısı değiĢmekle
birlikte savcılıklara bağlı olan birimler/bürolar aĢağıda yer almaktadır.38
37
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol yasası uyarınca 31/12/2005 tarihli ve 26040 mükerrer
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği ve Maliye Bakanlığı'nın 1 nolu
Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliği ile "Ġta Amirliği ve Tahakkuk Memurluğu" unvanları
kaldırılarak" Harcama Yetkilisi ve GerçekleĢtirme Görevlisi" unvanları getirilmiĢtir.
38
Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, a.g.e, s.111.
146
ġekil-25: Cumhuriyet BaĢsavcılığı TeĢkilat ġeması
147
3.3 Adalet Komisyonları
Adalet komisyonları adliyelerde personel yönetimi ile ilgili görevler üstlenen üç
kiĢilik komisyonlardır. Personel yönetimi ile ilgili konularda adalet komisyonları hem
Cumhuriyet baĢsavcısının adliye yönetimindeki gücünün tek elde toplanmasının
getireceği olumsuzluklarını önlemek hem de adliyelerin çeĢitli birimleri arasında
eĢgüdüm sağlamak iĢlevini görmektedir.
Adli yargı adalet komisyonları; ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu yerlerde;
baĢkanı ve bir asıl, bir yedek üyesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‟nca
belirlenecek yargıçlar ile o yer Cumhuriyet BaĢsavcısından oluĢur. BaĢkanın
yokluğunda komisyona asıl üye baĢkanlık eder. Asıl üyenin komisyona baĢkanlık
etmesi veya yokluğunda yedek üye, Cumhuriyet BaĢsavcısının yokluğunda ise
kendisine vekâlet eden Cumhuriyet savcısı komisyona katılır. Bu komisyonda bir yazı
iĢleri müdürü ile yeteri kadar memurdan oluĢan bir büro bulunur. Ġdari yargı adalet
komisyonları, bölge idare mahkemelerinin bulunduğu yerlerde, bölge idare mahkemesi
baĢkanı baĢkanlığında iki asıl ve bir yedek üyesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu‟nca belirlenecek idari yargı yargıçlarından oluĢur. BaĢkanın yokluğunda
komisyona kıdemli üye baĢkanlık eder. Üyelerden birinin komisyona baĢkanlık etmesi
veya yokluğunda yedek üye komisyona katılır. Bu komisyon bünyesinde bir yazı iĢleri
müdürü ile yeteri kadar memurdan oluĢan bir büro bulunur.
Kalem görevlilerinin seçimi, adli yargıda, adli yargı adalet komisyonlarınca,
idari yargıda ise idari yargı adalet komisyonlarınca gerçekleĢtirilmekte; atanmaları ise
Adalet Bakanının onayı ile tamamlanmaktadır. Hukuki statü açısından devlet memuru
olan kalem görevlilerinin hizmet koĢulları, nitelikleri, ilerleme ve yükselmeleri, ödev,
hak, yükümlülük ve sorumlulukları, görevden uzaklaĢtırılmaları, aylıkları, sosyal hak ve
yardımları, disiplin iĢlemleri ve diğer tüm özlük iĢleri konusunda karar alma yetkisi
adalet komisyonlarındadır.
Adalet komisyonları atamaları doğrudan Bakanlıkça yapılanlar dıĢındaki adli ve
idari yargı ile ceza infaz kurumları ve tutukevi personeli ile Ġlk defa devlet
memurluğuna atanacaklardan merkezi sınavda baĢarılı olanların ilgili yönetmelik
hükümlerine göre düzenlenecek sözlü ve gerektiğinde uygulamalı sınavlarını yapmak,
148
hukuk fakültesi ve adalet meslek yüksekokulu mezunlarına öncelik tanımak kaydı ile
baĢarılı olanların atanmalarını teklif etmek; asli devlet memurluğuna atamaları, sicil ve
disiplin iĢlemleri, görevden uzaklaĢtırılmaları, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük
iĢlemlerini ilgili mevzuat hükümlerine göre yerine getirmek, naklen veya hizmet gereği
ilgili mahkeme baĢkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısının görüĢünü alarak yetki alanı
içerisinde atamaları yapmak, yetki alanı içerisinde altı ayı geçmemek üzere geçici
olarak görevlendirilmeleri yapmak, kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmekle
görevlidir.39
3.4 Adliye Memurları
Her mahkemede bir kalem(yazı iĢleri müdürlüğü) teĢkilatı vardır. Bu kalem
teĢkilatının baĢında yazı iĢleri müdürü ve müdür yardımcıları ile bunların emrinde yeteri
kadar zabıt katibi ve memur bulunmaktadır. Adliye memurları ile ilgili mevzuatlarda
parçalı bir yapı vardır. 26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu,
1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Adalet Bakanlığı
Memur Sınav-Atama Ve Nakil Yönetmeliği, 01.06.2005 tarihli Cumhuriyet
BaĢsavcılıkları Ġle Adli Yargı Ġlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin
Yürütülmesine Dair Yönetmelik, 08/07/1982 Bölge Ġdare Mahkemeleri, Ġdare
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Ġdari ĠĢler Ġle Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi
Usul ve Esaslarına ĠliĢkin Yönetmelik ve Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı ĠĢleri
Yönetmeliğinde adliye memurlarıyla ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Adliye
memurları hakkında bu parçalı düzenlemelerin dıĢında adliye memurlarının açık görev
tanımlarının 1943 yılında bir tamimle duyurulan BaĢkâtip, Zabıt Kâtibi, Zabıt Kâtibi
Muavini ve Kâtipler Talimatnamesiyle yapıldığı görülmektedir. Bu konudaki mevzuatın
bütüncül olarak tek bir mevzuatta toplanması yargı organının gizli özneleri olan adliye
memurlarını etkinleĢtirecektir.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunun 114. Maddesine göre Adliye
memurları (yazı iĢleri müdürü, zabıt kâtipleri, mübaĢirler ve bunların yardımcıları ve
diğer memurların atanması) adalet komisyonlarının teklifi ve Adalet Bakanlığının onayı
ile gerçekleĢmektedir.
39
26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu 114.madde.
149
3.4.1 Yazı ĠĢleri Müdürü
Mahkeme kaleminin baĢı, yazı iĢleri müdürüdür. Bütün kalem iĢlerinin düzen
içinde yürütülmesini yazı iĢleri müdürü sağlar. Görevli olduğu büro veya bürolarda
tutulması gereken defter ve kartonları usulüne uygun olarak tutmak, tutulmasını
sağlamak, zabıt kâtiplerinin iĢbölümünü yapmak ve onaya sunmak; görevli olduğu büro
veya büroların düzenli iĢleyiĢini sağlamak, denetim ve gözetimini yapmak, zabıt
kâtipleri ve diğer memurların yetiĢtirilmesini sağlamak ve mevzuatla verilen diğer
görevleri yürütmekle görevlidir. Mahkemelerde ĠĢlerin birikmesinden yazı iĢleri
müdürlüğünde görevli zabıt kâtipleri ile birlikte yazı iĢleri müdürü veya yardımcıları
sorumludur.
Mahkemelerdeki yazı iĢleri müdürlüğü ve bu müdürlüğün baĢındaki müdür ve
müdür yardımcılarının, mahkeme faaliyetindeki görevi çok önemlidir. Ġyi iĢleyen bir
yazı iĢleri müdürlüğü, mahkemelerin iĢlerini büyük ölçüde kolaylaĢtırır ve davaların
uzamasını önler. Bu nedenle yazı iĢleri müdürlüklerinin iĢ yükü, nüfus yoğunluğu ve
diğer alt yapı ve fiziki koĢullar bakımından iyileĢtirilmesi yargıda bürokrasinin
azaltılmasına yardımcı olacaktır.
3.4.2 Zabıt Kâtibi
Zabıt kâtipleri genel olarak görevli olduğu büroyla ilgili kalem hizmetlerini
yürütmek, bürosunda tutulması gereken defter ve kartonları temiz, düzgün ve mevzuata
uygun Ģekilde tutmak, her türlü tebligat iĢlemlerini yapmak, yazı iĢleri müdürü
tarafından verilen görevleri zamanında yerine getirmek, mevzuatla verilen diğer
görevleri yapmakla görevlidir. Özellikle yargılamanın yapılıĢ Ģeklini tutanağa geçirmek
ve verilen kararları yazmak suretiyle hâkimin yargılama faaliyetine yardımcı
olmaktadırlar.
1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre hâkimin
gözetim ve emri altında olan zabıt kâtibinin, gerek duruĢmada gerekse de mahkeme
dıĢında hâkim huzurunda yapılacak bütün iĢlemlerde bulunması zorunludur. Ayrıca
duruĢmanın bitiminde tutanak hazır bulunan hâkimlerle birlikte zabıt kâtibi tarafından
imzalanır. Zabıt kâtibinin tutanağı imzalamamıĢ olması Yargıtay‟ca bozma sebebi
sayılmaktadır. Dolaysıyla zabıt kâtibi bulunmaksızın mahkeme olarak hâkim bir
yargılama iĢleminde bulunamaz. Bu nedenle zabıt kâtibi mahkemenin zorunlu bir
150
unsuru olmaktadır. Davaların iyi bir Ģekilde görülmesini sağlamak ve davaların
uzamasını önlemek için mahkemelerin nitelikli zabıt kâtibi ve yazı iĢleri müdürü
sayısının arttırılması gerekmektedir. Son yıllarda bu açığı azaltmak için sözleĢmeli zabıt
kâtibi alımları yapılmaya baĢlanması önemli bir geliĢmedir.
3.4.3 MübaĢirler
MübaĢir; hâkimin duruĢmanın düzen ve güvenliğine iliĢkin talimatlarını yerine
getiren ve kalem iĢlemlerine yardımcı olan kiĢidir. MübaĢirler, Adalet Bakanlığınca
yönetmelikçe belirlenen özel bir üniforma taĢırlar. MübaĢirler genel olarak duruĢması
yapılacak dosyaları incelenmek üzere hâkime götürmek, günlük duruĢma listesini
yaparak görülebilecek bir yere asmak, duruĢma sırası gelenleri duruĢma salonuna davet
etmek, duruĢma salonuna alınanların durmaları gereken yerleri göstermek ve buna
uyulmasını sağlamak, yemin verilmesi ve kararın açıklanması baĢta olmak üzere,
duruĢma ve keĢif esnasında izlenmesi gereken davranıĢ kurallarını taraflara ve ilgililere
açıklamak, müzekkereler ve tebligatların ilgili kurum ya da kiĢilere ulaĢmasını
sağlamak üzere posta ve zimmet iĢlemlerini yerine getirmek, duruĢmanın kapalı
yapılması kararı alındığında salonu boĢaltmak, hâkimin uygun bulduğu kiĢilerin
dosyadan fotokopi almasına yardımcı olmak, ertelenen duruĢma tarihini gösterir kâğıt
hazırlayıp taraflara vermek, hâkimin görevlendirmesi ile yazı iĢleri müdürünün
denetiminde yazı iĢlerinde çalıĢmak, hâkimin veya yazı iĢleri müdürünün vereceği
benzeri görevleri yerine getirmekle görevlidir.
3.4.4 Kolluk Görevlileri
Adliyenin memurları olmasalar da kolluk görevleri de adliyelerde iĢlev gören
memurlardandır. Kolluk görevlileri, özlük iĢleri açısından ĠçiĢleri Bakanlığının
hiyerarĢisine tabi olmakla birlikte yargı hizmetinin sunulmasında önemli bir yere
sahiptir. Kolluk görevlileri idari kolluk ve adli kolluk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.40
Ġdari kolluk adliyelerde güvenliğin ve düzenin sağlanması amacıyla görev yapmaktadır.
Adli kolluk ise Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda soruĢturma
iĢlemlerini gerçekleĢtirmektedir. Adli kolluk tam teĢekküllü polis karakolu/jandarma
karakolu/sahil güvenlik bot komutanlıkları/gümrük muhafaza müdürlüğü ile müstakil
bölge ve kısım amirliklerinin olduğu yerlerde bulunmaktadır. Adlî kolluk görevlileri
40
Haluk Çolak , “Kolluk TeĢkilatı ve Adli Kolluk”, Sayıştay Dergisi, S.28,Ankara,1998, s.85.
151
Cumhuriyet savcısının adlî görevlere iliĢkin emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle
görevlidir.
Adlî kolluk görevlileri 01.06.2005 tarihli Adlî Kolluk Yönetmeliği ile ayrıntılı
bir Ģekilde düzenlenmiĢtir. Bu Yönetmeliğe göre adlî kolluk görevlileri, kendilerine
yapılan bir suça iliĢkin ihbar veya Ģikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kiĢiler
ile uygulanan tedbirleri derhâl Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının
emri doğrultusunda iĢin aydınlatılması için gerekli soruĢturma iĢlemlerine baĢlar. Adlî
kolluk görevlileri, maddî gerçeğin araĢtırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi
için, Cumhuriyet savcısının emirleri doğrultusunda Ģüphelinin lehine veya aleyhine olan
tüm delilleri, kanunda ön görülen koĢullara uyarak toplamak, muhafaza altına almak ve
bunları bir fezleke ile Cumhuriyet savcısına sunmakla yükümlüdür. Gerektiğinde veya
Cumhuriyet savcısının talebi hâlinde, diğer kolluk birimleri de adlî kolluk görevini
yerine getirmekle yükümlü kılınmıĢtır.
Ġdari kolluk adliyelerin güvenlik ve düzenini sağlarken adli kolluk soruĢturma
iĢlemlerinin yapılmasıyla görevlidir. Dolayısıyla gerek idari kolluk olsun gerekse de
adli kolluk olsun kolluk görevlileri yargılama faaliyetinin gereği gibi yapılmasını
sağlayan önemli bir unsurdur. Ancak son dönemlerde adliyelerde güvenliğin sağlanması
için idari kolluk yerine özel güvenlik Ģirketlerinden yararlanıldığı da görülmektedir.41
3.4.5 Diğer Yargı Görevlileri
Diğer yargı görevlileri, mahkemelerde asli yargılama hizmetinin yerine
getirilmesi amacıyla yardımcı hizmetleri yerine getiren görevlilerdir. Ġhtiyaç olunan
memur, ambar memuru, idare memuru sekreter, satın alma memuru, emanet memuru,
tebligat memuru, veznedar, tahsildar, silah muayene memuru ve santral memuru,
mütercim, pedagog, psikolog, programcı yardımcısı, çözümleyici yardımcısı, koruma
güvenlik görevlisi ile infaz ve koruma memuru, daktilograf, bilgisayar iĢletmeni, veri
hazırlama ve kontrol iĢletmeni, Ģoför, kaloriferci, aĢçı ve hizmetli alımı 10.07.2003
tarihli Adalet Bakanlığı Memur Sınav-Atama ve Nakil Yönetmeliğine göre
gerçekleĢmektedir. Bu görevliler mahkemelerde rutin iĢleri yapmaktadır.
41
<http://www.ozelguvenlikhaberleri.com/caglayan-adliyesi-ozel-guvenlik-gorevlileri-avukatlarasaldirdi/<(13.09.2011)
152
3.5 Yargı Profesyonelleri
Yargı hizmetinin sunulmasında yargı profesyonelleri ise avukatlar ve noterlerdir.
Avukatlık mesleği 1136 sayılı Avukatlık yasası ile düzenlenmiĢtir. Avukat, hem
yurttaĢa, hem de yargıca ve savcıya yardımcı olmasıyla yargı örgütünün ayrılmaz öğesi
konumundadır.42 YurttaĢın mahkeme iĢlerini izleyebilmesi bir avukat aracılığı ile
mümkün olabilmektedir. Avukat mesleğini serbest olarak, baroya kayıt olma yoluyla
gerçekleĢtirebilmektedir. Baro adı verilen kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluĢları, mesleki faaliyeti düzenleyip, meslek yararına denetlemektedir. Özerk
tüzelkiĢilik olan Barolar üzerinde Adalet Bakanlığının vesayet yetkisi vardır. 1136
sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Kanuna dayanan Türkiye Barolar Birliği ve Avukatlık
Kanunu Yönetmeliğinde Adalet Bakanlığı ve Barolar Birliği iliĢkileri düzenlenmiĢtir.
Türkiye‟de 2010 yılı itibariyle 78 baroya kayıtlı olarak toplam 83234 avukat görev
yapmaktadır.43
1512 sayılı Noterlik kanunu ile düzenlenen noterler, hukuki güvenliği sağlamak
ve anlaĢmazlıkları önlemek için iĢlemleri belgelendirme iĢlevini yerine getirirler. Bazı
hukuksal iĢlemlerin düzgünlüğü ve resmi biçimde yapılması yasa gereği olan belgelerin
düzenlenmesi görevi noterlere verilmiĢtir. Noterlikçe düzenlenen belgeler yargılama
aĢamasında kesin delil niteliğindedir. Belgelerin adli gücü vardır. Her asliye
mahkemesinin bulunduğu ilçede bir noterlik açılması zorunludur. Sayıları ve yerleri
Adalet Bakanlığınca saptanan ve çalıĢmaları aynı bakanlıkça denetlenen noterler
doğrudan doğruya Bakanlık örgütü içinde yer almazlar.44 Ama her bakımdan Bakanlığın
sıkı gözetimi altındadırlar. Türkiye‟deki mevcut noterlerin sayısı ise toplam 1694‟dür.
Tablo-4: Türkiye’deki Mevcut Noterlerin Sayısı(2005-2010)45
YIL
2005
2006
2007
2008
2009
2010
1. SINIF
539
565
565
593
592
610
2. SINIF
446
466
466
466
451
477
3. SINIF
483
503
520
528
549
563
4. SINIF
73
53
63
55
48
44
TOPLAM
1541
1587
1614
1642
1640
1694
42
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.130.
43
Adalet Bakanlığı, 2010 Yılı Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporu, a.g.e., s. 85.
44
Mustafa Kalemli, “Türk Yargı Sisteminin Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi, S.10, Ankara,1996, s.19.
45
Adalet Bakanlığı,2010 Yılı Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporu, a.g.e., s. 85.
153
BEġĠNCĠ BÖLÜM
YARGI BÜROKRASĠSĠ
1.BÜROKRASĠ VE YARGI BÜROKRASĠSĠ KAVRAMI
18. yüzyılda sanayi devrimiyle beraber ortaya çıkan bürokrasi, günlük yaĢamın
önemli bir parçasını meydana getirmektedir. Bürokrasi, Latince “burra” ve Yunanca
“kratos” sözcüklerinden türetilmiĢtir. “Burra” masaları örtmede kullanılan koyu renkli
kumaĢ: “kratos” ise egemenlik, yönetim anlamına gelmektedir.46 Bürokrasiyi, Weber
20. yy.‟ a girerken, ilk kez örgütsel yapı için ideal bir form olarak önermiĢtir.47
Weber‟in yazılarında bürokrasinin tanımına rastlanılmamaktadır. Weber‟in ideal
bürokrasi kavramı, yapısal ve iĢlemsel özellikleri ortaya koymaktadır.48 Bu özellikler
ıĢığında bürokrasi; iĢbölümü, uzmanlaĢma, yazılı kurallar, dosyalama, gayriĢahsîlik,
disipline olmuĢ hiyerarĢiye dayanan rasyonel bir örgütlenme biçimi olarak
tanımlanabilir. Örgütün; iĢ bölümü, otorite, hiyerarĢi ve resmi yetki alanı bürokrasinin
yapısal yönünü; iĢ görme, karar verme ve iĢleri sonuçlandırmaya yönelik usul ve
kurallar bütünü ise bürokrasinin iĢlemsel yönünü oluĢturmaktadır. Günümüzde özellikle
halkın Ģikâyette bulunduğu yönü ise bürokrasinin iĢlemsel yönüdür. Bu yapı önceden
belirlenmiĢ usul ve kurallara göre iĢlem yapmaktadır.49 Günümüzde ise bürokrasi
kelimesi üç değiĢik anlamda kullanılmaktadır. Bürokrasi ilk olarak tüm devlet örgüt ve
personelini, ikinci olarak belirli bir örgütlenme ve yönetim biçimini, son olarak
kırtasiyecilik anlamlarında kullanılmaktadır.50
Devletin kamu hizmetlerini daha etkin ve akılcı sunmak üzere kurulmuĢ olan bu
yapı zamanla geniĢleme eğilimine girmiĢtir. Bu geniĢleme eğilimiyle birlikte kamu
hizmetlerini sunan bürokratik yapı olumsuz bir anlam kazanmıĢtır. Artık bürokrasi iĢ ve
iĢlemlerin yavaĢ yürüdüğü, verimsiz ve etkin olmayan gereksiz formalitelerin yer aldığı
46
Bilal Eryılmaz, Kamu Yönetimi, Ġzmir:1995, s.204.
47
Nermin Abadan, Bürokrasi, Ankara:1959, s.54.
48
Max Weber, Sosyoloji Yazıları, Çeviren: Taha Parla, Ġstanbul:2008, s.192.
49
Nazmi Küçükyağcı -Akın Ak, Bürokrasiyle Mücadelede Dünyadaki Başlıca İdari Yapılar,
<http://www.igb.gov.tr/Forms/Makalelerimiz.aspx>, s.1.
50
Nuri Tortop-Eyüp G. ĠĢbilir-Burhan Aykaç, Yönetim Bilimi, Ankara:2005, s.167.
154
bir yapı anlamını kazanmıĢtır. Böyle bir anlam kazansa da bürokrasi, devletlerin
örgütlenmesi için vazgeçilmez örgütlenme biçimi olmaya devam etmiĢtir.
Bürokrasinin yaptığı iĢler genellikle rutin bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle
değiĢime kapalıdır. DeğiĢen ve geliĢen dünyada, bürokratik yönetim aygıtına sahip olan
devletler değiĢen Ģartlara ayak uyduramamakta ve kendi kendini yenileyememektedir.
ĠĢte bu nedenden ötürü geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler yönetim aygıtının
geliĢtirilmesi, iĢ ve iĢlemlerin basitleĢtirilmesi ve hayatın her alanında kamu hizmeti
sunan kurum ve kuruluĢlarını daha etkin ve dinamik bir yapıya kavuĢturmanın yollarını
aramaktadırlar.51
Günümüzde modern devletin üç önemli erki vardır. Bunlar yasama, yürütme ve
yargıdır. Bu erkler birbirinden ayrılmıĢtır. Yargı erki yargılama hizmetini yerine
getirmektedir. Yargılama hizmeti ise vazgeçilemez bir kamu hizmetidir. Devlet,
toplumsal barıĢı sağlamak ve düzeni korumak için suçlularla mücadele etmek
durumunda olduğu gibi, suç iĢleyenleri yargı organı önüne götürmekle de ödevlidir. Her
bir devlet için bu görev vazgeçilmezdir. Bu nedenle yargılama hizmeti en iyi bir Ģekilde
yerine getirilmelidir. Yargılama hizmeti gerçekleĢtirilirken diğer taraftan insan hakları
ihlallerine de neden olunmamalıdır. Çünkü günümüzün modern devletlerinin görevleri
arasına, idaresi altında bulunan herkesi, insan haklarına uygun olarak yönetmek de
girmiĢ bulunmaktadır.52 Yargı görevinin temel fonksiyonları arasında, yargılamayı,
insan haklarına uygun olarak yapmak bulunmaktadır. Bu ise yargılamanın adil olmasını
gerekli kılar. Bir devlette yargı hizmeti ne kadar gerekli ve önemli ise, yargılamanın
adil, doğru ve dürüst olması da bir o kadar gerekli ve önemlidir. Çünkü yargılamadan
beklenen adalet denilen üstün değere ancak bu Ģekilde ulaĢılabilir, adalet bu Ģekilde
sağlanabilir ve korunabilir, yargı organına bu Ģekilde güven duyulabilir.
Bir devletin yargı sistemi bireylerin haklarını esas almalıdır. Bireylerin
haklarının esas alınması yanında o yargı sisteminin etkin çalıĢması da önemlidir. Aksi
takdirde yargı iĢlevi faydasız olacaktır. Bu açıdan bakıldığında devletin yargı hizmetinin
sunulması sırasında meydana gelen bürokrasinin de ele alınması gerekmektedir. Bugüne
51
Nazmi Küçükyağcı- Akın Ak, a.g.e, s.1.
52
Hüseyin Turan, “Yargı Görevi ve Hizmeti”, Adalet Dergisi, S.21, Ankara, 2005, s. 71.
155
kadar ülkemizde yapılan çalıĢmalar daha çok yürütme alanında ortaya çıkan bürokrasiyi
incelemiĢ, yasama ve yargı alanında ortaya çıkan bürokrasi arka planda kalmıĢtır.
Dünya literatüründe bürokrasi kavramı üzerine çok fazla araĢtırma ve çalıĢmanın
olmakla birlikte yargı bürokrasisi konusunda araĢtırma ve çalıĢmaların az olduğu
görülmektedir. Özellikle yargı reformlarının gerçekleĢtiği bir dönemde yargı
bürokrasisinin ne olduğuna iliĢkin bir tanım yer almamaktadır. Literatüre bakıldığında
yargı bürokrasisi ile bağlantılı olarak üç tür yaklaĢım olduğu görülmektedir. Bu üç
yaklaĢımda Avrupa ve ABD kökenli olup bürokrasi kavramıyla belirli oranda iliĢkili
adalet yönetimi kavramı üzerine odaklanmıĢtır. Birinci yaklaĢımda, adliyeye atıf
yapılmakta, çoğu zaman administration of justice, “adliye yönetimi” olarak
çevrilmektedir. Adliye yönetimi, kentlerdeki adliyelerin artan mahkeme sayıları ve
sunulan hizmetlerin çeĢitlenmesi ile büyük birer “iĢletmeye” dönüĢtükleri, bu nedenle
profesyonel iĢletme yönetimi bilgisine gereksinim duyulduğunu gündeme getiren bir
kavram olarak kullanılmaktadır.53 Bu yaklaĢımda özellikle adliye yönetiminin, yargısal
sürecin dıĢındaki yönetsel iĢleri (büro yönetimi, bina yönetimi, yargıç ve savcılar
dıĢında kalan personelin yönetimi anlamında) kapsadığı belirtilmektedir. ĠĢletme odaklı
yaklaĢım olarak adlandırılan bu yaklaĢım, örgüt içi yapı ve süreçlere yönelik bakıĢ açısı
ile adalet yönetiminin devlet bütünlüğü içindeki yerini algılamaya olanak vermemekle
birlikte, mikro ölçekte yönetsel süreçlerin anlaĢılmasına katkıda bulunmaktadır.54
Profesyonel yönetim, performans ölçümü, sonuçlara göre yönetim, müĢteri odaklılık,
toplam kalite yönetimi gibi özel sektör iĢletme yöntemlerini adliyelerde denemeye yol
açması ve adliyelerin nasıl daha verimli, etkili, tutumlu hale getirilebileceğine dair
yöntemler sunmasıyla yargı yönetiminde bürokrasinin azaltılmasıyla ilgili unsurları
içermektedir. Ancak bu yaklaĢım yargı hizmetinin piyasa odaklı bir hizmet olarak
algılanmasına yol açarak adalet yönetiminin-bu yaklaĢımda adliye yönetiminin- devlet
örgütlenmesinin bütünlüğü içindeki yeri ve iĢlevinin de gözden kaçırılmasına neden
olmaktadır.
53
Lesli M. Adlen,“Judicial Leadership and Cooperation with The Bar” Hukuk Kurultayı 2006 , C. 4,
Ankara Barosu, Ankara, 2006, s. 260-278.
54
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.10.
156
Ġkinci yaklaĢımda adalet yönetiminin örgütsel boyutuna vurgu yapılmaktadır.
organization of the judiciary olarak çevrilebilen örgüt odaklı bu yaklaĢım,
mahkemelerin hem aynı adliye binası içindeki mahkemelerle, hem de üst dereceli
mahkemelerle iliĢkisini göstermektedir.55 Bu yaklaĢım devlet içindeki bütün
mahkemelerin konumunu, görevini, birbirinden farkını, geliĢimini bir örgütsel Ģema ile
açıklamaya çalıĢmaktadır. Anayasada ve kanunlarla kurulan mahkemeler ve mahkeme
olmayan ama yargı süreci dıĢında da tutulamayan kamu kurumları - Türkiye örneğinde
Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Barolar Birliği, Noterler
Birliği, kolluk örgütlenmesi ya da askeri yargıda önemli bir iĢlev gören Milli Savunma
Bakanlığı ve hatta Genelkurmay BaĢkanlığı ve Yüksek Askeri ġura gibi kurumlar- bu
yargı örgütü Ģemasına eklendiğinde, adalet yönetiminin kurumsal boyutu ortaya
çıkmaktadır. Örgüt odaklı yaklaĢım, adalet yönetimi konusunda çeĢitli ülkelerdeki
adalet yönetimlerini yapısal olarak karĢılaĢtırmaya da imkân sağlamaktadır. Bu
yaklaĢım sadece var olan durumu ele alması sebebiyle statik bir yapıyı göstermekte,
yargı örgütlenmesinin bütün yönetsel sistemle bağlantısını kurmada ve yargı
süreçleriyle bu sürecin iĢleyiĢini ortaya koymada yetersiz kalmaktadır.
Üçüncü ve son yaklaĢımda adalet yönetimi; yargılama, bir uyuĢmazlık ya da
suçun ortaya çıkması ile yargılama sonucunda verilen kararın uygulanmasını da
kapsayan yatay bir süreç olarak ele almaktadır. Süreç odaklı yaklaĢım olarak
adlandırılan bu yaklaĢımda, Yargılama sürecinde yer alan çeĢitli kural, aktör ve
örgütlerin
tek
tek
çözümlendiği
her
konu
adalet
yönetimi
kapsamında
değerlendirilmektedir. Ülkemizde de “yargılama (usul) hukuku” alanında süreç odaklı
yaklaĢımın geliĢtiği görülmektedir.56 Bir uyuĢmazlığın ortaya çıkması ile birlikte
izlenecek yolun ayrıntılarını ortaya koyan, yargının iĢleyiĢ yöntemini gösteren ve bu
yöntemi standartlaĢmıĢ bir yasaya dönüĢen medeni yargılama usulü, ceza yargılama
usulü ve idari yargılama usulü buna örnek gösterilebilir. Ancak süreç odaklı yaklaĢım,
yargılama öncesi ve sonrası aĢamaları ve örgüt çözümlemelerini kapsamamaktadır.
55
Bkz.Arslan ve Tanrıver, Yargı Örgütü Hukuku, a.g.e, s.301-302.
56
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e., s.12.
157
Her üç yaklaĢım adalet yönetiminin nasıl ele alınacağı yönünde fikir vermekle
birlikte yargı bürokrasisinin ne olduğu konusunda bir tanım vermemektedir. Ancak
iĢletme, örgüt ve süreç yaklaĢımlarının ıĢığında yargı bürokrasisinin tanımı yapılabilir.
Bürokrasi tanımına paralel Ģekilde yargı bürokrasisi (judicial bureaucracy ya da
juritokrasi); yargı hizmeti sunan kurumların yapısını, personel sistemini, kaynaklarını
ve bunların kullanılıĢ biçimini, yöntemlerini ve mevzuatını da içine alan iĢlevsel ve
yapısal bir bütünü ifade etmektedir. Dolayısıyla yargı bürokrasisi kavramı; yargı
organlarını ve yargısal nitelikli kurumları, yargı organları ve yargısal nitelikli
kurumlarda çalıĢanları, yargılama süreçlerini, yargısal sürecin dıĢında yer alan yönetsel
iĢleri kapsamaktadır.
Hukukî uyuĢmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözme ve karara bağlama
niteliğinden dolayı yargı organı bağımsız ve tarafsız olma, Anayasa ve kanunların
öngördüğü kurallar çerçevesinde adalet dağıtan ve kesin hüküm verme yetkisine sahip
kurumlara(mahkemelere) sahip olma, devletin koyduğu kurallar çerçevesinde yasama
ve yürütme faaliyetlerini denetleyen ve suç iĢleyen bireylere yaptırım uygulayabilme
özelliklerine sahiptir. Birinci bölümde ayrıntılı olarak da açıkladığımız yargı organının
kendine has bu özellikleri yargı bürokrasinin azaltılması için yapılan çalıĢmalar
konusunda önem arz etmektedir. Zira yargı hizmetinin etkin hale getirilmesi yargının
bağımsız ve tarafsız olmasını sağlayan bir unsur olmakla birlikte onun sine qua
non‟u(olmazsa olmazı) değildir. Çünkü bir uygulama yargının hızlı iĢlemesini
sağlayabilir; ancak aynı uygulama yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedeleyebilir.
Bu sebeple yargı bürokrasinin azaltılması, yargı bağımsızlığının sağlamasının bir
unsuru olmakla birlikte bu alanda bürokrasiyi azaltıcı her uygulama yargı
bağımsızlığına hizmet etmeyebilir. Aynı Ģekilde yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını
sağlayan her uygulamanın da yargı bürokrasinin azaltılmasına hizmet etmeyebileceği
göz önünde bulundurulmalıdır.
Yargı bürokrasinin azaltılarak yargının etkin hale getirilmesi ve bu etkinliğin
artırılması ihtiyacı ülkemizde ve dünyada gündemde olan bir konudur. Bu açıdan genel
olarak yargı bürokrasinin nedenleri ve ülkemizdeki yargı bürokrasinin durumuna
bakmak gerekir.
158
2. YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN NEDENLERĠ VE YARGININ Ġġ YÜKÜ
2.1 Yargı Bürokrasisinin Nedenleri
Türkiye‟deki yargı bürokrasisinin nedenlerini insan kaynaklarının nicelik ve
nitelik olarak yetersiz olması, fiziki ve teknolojik alt yapının yetersiz olması, yargı
sisteminin kurumsal ve yapısal oluĢumundaki eksiklik ve yetersizlikler, mevzuat alt
yapısındaki eksiklikler, yargılama usullerinin karmaĢıklığı ve yargılama giderlerinin
yüksek olması ve diğer nedenler (bürokrasiyi azaltan reform hareketine karĢı güçlü bir
direniĢin olması, yargının bağımsız ve tarafsızlığını engelleyen düzenlemelerin olması,
adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması, her uyuĢmazlık için yargı yoluna giden
toplumda bir uzlaĢma kültürünün bulunmaması)olmak üzere altı baĢlıkta toplamak
mümkündür.
2.1.1 Ġnsan Kaynaklarının Nicelik ve Nitelik Olarak Yetersiz Olması
Ekonomik ve sosyal geliĢmeler, hızlı ĢehirleĢme, nüfus artıĢı kiĢiler ile kiĢiler
ve devlet arasındaki uyuĢmazlıkları çoğaltmıĢ; bu değiĢim mahkemelerdeki iĢ ve
davaların her yıl büyük bir hızla artmasına neden olmuĢtur.57ĠĢ yükünün artması
nedeniyle mahkemelerdeki yargı personeli yetersiz kalmakta ve dava dosyaları
birikmektedir. Bu nedenle mahkemelerin bu iĢ yükünün altından kalkabilmesi için
mesleki yetkinliğe sahip hâkim, savcı ve diğer yardımcı yargı personelinin sayısının
arttırılması gerekmektedir. Ülkemizde de yargı bürokrasinin en önemli sebeplerinden
birisi de insan kaynaklarının yetkin ve yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır. 2000‟li
yılların baĢında insan kaynaklarının sayısal yeterliliği durumuna bakıldığında;58
 2002 yılında yurt genelinde faaliyet gösteren 4164 mahkemede hâkim, savcı ve
adalet personeli sayısında büyük sıkıntı yaĢanmaktadır.
 Yargı organları personel bulamamakta hatta kimi zaman diğer devlet
kurumlarından personel istemektedir.
 Mahkemelerde psikolog, pedagog, sosyal çalıĢmacı gibi uzman personel ya hiç
bulunmamakta ya da oldukça az sayıda personel bulunmaktadır.
57
Celal Oymak, “2000‟e 1 Kala Türk Yargı Sistemimiz, Yargıda ve Yargılamada Toplam Kalite”,
Sayıştay Dergisi Özel Sayı (30), Ankara,1998, s. 10.
58
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, Ankara:2010, s.22.
159
Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonunun (CEPEJ) hazırlamıĢ olduğu
istatistikler bu alanda ülkemizin durumu ortaya çıkmaktadır.
Tablo-5:2008 yılında 100.000 KiĢi BaĢına Mahkemelerde ÇalıĢan Hâkimlerin
Sayısı59
59
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri (2008 Verileriyle) Adaletin Etkililiği ve Kalitesi, Avrupa
Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ),Çeviri: Adalet Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara:
2010, s.131.
160
Tablo-6: 2008 yılında 100.000 KiĢi baĢına Savcı Sayısı60
Mahkemelerde görev yapan hâkimlerin sayısı ülkelere ve adli sistemlere göre
oldukça değiĢiklik göstermekle birlikte kiĢi baĢına mahkemelerde çalıĢan hâkimlerin
Avrupa‟daki ortalaması 20,6 hâkimdir. Ülkemizde ise bu oran 10,1 hâkimdir.
Dolayısıyla ülkemizde kiĢi baĢına düĢen hâkim oranı düĢük kalmaktadır. Ülkemizdeki
kiĢi baĢına düĢen savcı oranı ise 5,9‟dur. Artan nüfus, hızlı kentleĢme ile ekonomik ve
sosyal geliĢmeler sonucunda davalar artmaktadır. Bu artıĢa uygun olarak gerek hâkim
ve savcı gerekse de diğer yardımcı yargı personel sayısının arttırılması gerekir. Artan
dava sayısına rağmen personel sayısının yeterince arttırılamaması yargı iĢlemlerinin
yavaĢlamasına neden olmuĢtur.
60
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.201.
161
2011 yılı itibariyle toplam 7604 hâkim ve 4443 savcı görev yapmaktadır. Hâkim ve
savcı sayılarına iliĢkin ayrıntılı tablo aĢağıda yer almaktadır.61
Tablo-7: 2011 Yılı Hâkim Ve Savcı Sayısı
ADLİ YARGI
HÂKİM SAYISI
SAVCI SAYISI
TOPLAM
BAY
3473
YÜZDE (%)
63,3
BAYAN
2014
YÜZDE (%)
36,7
İDARİ YARGI
3873
7346
BAY
92,5
75,9
YÜZDE (%)
314
2328
BAYAN
7,5
24,1
YÜZDE (%)
HÂKİM SAYISI
728
81,3
167
18,7
YARGITAY
ÜYE SAYISI
TETKİK HÂKİMİ SAYISI
SAVCI SAYISI
TOPLAM
DANIŞTAY
ÜYE SAYISI
TETKİK HÂKİMİ SAYISI
SAVCI SAYISI
TOPLAM
ANAYASA
MAHKEMESİ
RAPORTÖR SAYISI
(HÂKİM KÖKENLİ)
TÜRKİYE
ÜLKE GENELİ
HÂKİM SAYISI
SAVCI SAYISI
TOPLAM
BAY
317
406
162
885
BAY
116
158
38
312
BAY
YÜZDE (%)
85,0
65,1
86,6
74,7
YÜZDE (%)
75,3
60,5
54,3
64,3
YÜZDE (%)
BAYAN
56
218
25
299
BAYAN
38
103
32
173
BAYAN
YÜZDE (%)
15,0
34,9
13,4
25,3
YÜZDE (%)
24,7
39,5
45,7
35,7
YÜZDE (%)
18
78,3
5
21,7
BAY
YÜZDE (%)
BAYAN
YÜZDE (%)
5046
4073
9119
66,4
91,7
75,7
2558
370
2928
33,6
8,3
24,3
Yargı personelinin sadece sayısının arttırılması bu alandaki tıkanıklıkları giderici
bir özelliğe sahip değildir. Aynı zamanda yargı personelinin nitelikli ve yetkin olması
da yargı bürokrasinin engellenmesi açısından önem taĢımaktadır. KüreselleĢen dünyada
toplum yapısında meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel geliĢmelere
paralel olarak ortaya çıkan sorunlar ve uyuĢmazlıklar giderek karmaĢıklaĢmakta ve bu
sorun ve uyuĢmazlıkların çözümü belirli bir uzmanlık ve yetkinlik gerekmektedir. Bu
nedenle insan kaynakları bakımından sadece personel sayısını arttırmak bürokrasiyi
çözmek yerine onu daha çok arttıracak ve yargı sistemini daha çok hantallaĢtıracaktır.
Buna karĢın personel sayısının hem nicelik hem de nitelik olarak arttırılması karmaĢık
61
<http://www.hsyk.gov.tr/dosyalar/istatistikler/24-10-2011-istatistikler.pdf>(12.12.2011)
162
olan davaların mesleki yeterliliğe sahip yetkin hâkim ve savcılarca ele alınmasını
sağlayacak ve davalar daha hızlı sonuçlanacaktır. 2000‟li yılların baĢında insan
kaynaklarının mesleki yetkinlik durumuna bakıldığında;62
 Yargı alanındaki eğitim çalıĢmaları oldukça sınırlı ve az olmakla birlikte
Türkiye Adalet Akademisi henüz kurulmamıĢtır.
 Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezinde sınırlı imkânlarla eğitim
alabilmektedir.
 Hizmet içi eğitim çalıĢmaları oldukça sınırlıdır.
 Hâkim ve savcılar için yabancı dil, yüksek lisans ve doktora çalıĢmaları yok
denecek seviyede bulunmaktadır.
Ülkemiz hâkim ve savcılara verilen zorunlu eğitim türleri sadece baĢlangıç
eğitimi ve genel hizmet içi eğitimdir. Ancak bu eğitimler tek baĢlarına yeterli değildir.
Yeterli düzeyde eğitim almadan göreve baĢlayan hâkim ve savcıların yaptıkları
yanlıĢlıklar davaların uzamasına sebep olabilmektedir. Özellikle AB uyum süreci,
ticaretin artması ve ekonominin geliĢmesi önceki dönemlerde uzmanlık gerektirmeyen
bazı alanların giderek özel uzmanlık gerektiren alanlara dönüĢtürmüĢtür. Özellikle
hâkim ve savcılar olmak üzere diğer yargı personelleri AB yasalarına uyum, insan
hakları alanındaki geliĢmeler ve AB ve uluslararası ticaret alanlarındaki geliĢmeleri
takip etmeli ve kendilerini sürekli geliĢtirmeleri gerekmektedir. Ancak yargı
personelimiz iĢ yükü nedeniyle kendilerini mesleki olarak geliĢtirecek bu geliĢmeleri,
hukuksal metinleri ve içtihatları takip edecek zamanı bulamamaktadır.63
CEPEJ‟in yaptığı araĢtırmalarda ülkemizin uzmanlaĢma gerektiren adli
görevlere yönelik hizmet içi eğitim ve mahkemelerle ilgili yönetim görevlerine yönelik
hizmet içi eğitim vermediğini doğrulamaktadır. Bu eğitimlerinde zorunlu eğitim
sistemine eklenmesi, hâkim ve savcıların, meslekleriyle ilgili yetkinliğe eriĢmesinde
önemli bir rol oynayacaktır.
62
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s.23.
63
Celal Oymak, a.g.m., s. 10.
163
Tablo-8: Hâkim ve Savcılara Verilen Zorunlu Eğitim Türleri64
Ülkeler
Avrupa
Komisyonuna
Üye Ülkeler
(Hakimler)
Türkiye
(Hakimler)
Avrupa
Komisyonuna
Üye Ülkeler
(Savcılar)
Türkiye
(Savcılar)
BaĢlangıç
Eğitimi
Veren Ülke
Sayısı
Genel
Hizmet Ġçi
Eğitimi
Veren Ülke
Sayısı
UzmanlaĢma
Gerektiren
Adli
Görevlere
Yönelik
Hizmet Ġçi
Eğitim Veren
Ülke Sayısı
Mahkemelerle
Ġlgili Yönetim
Görevlerine
Yönelik Hizmet
Ġçi Eğitim Veren
Ülke Sayısı
Mahkemede
Bilgisayar
Ġmkânlarının
Kullanılmasına
Yönelik Hizmet
Ġçi Eğitim Veren
Ülke Sayısı
40
30
24
12
21
+
+
_
_
+
38
30
23
15
18
+
+
_
_
+
Yargı sisteminin temel personeli olan hâkim ve savcıların yanı sıra yargı
profesyoneli olan avukatlarda yargıda bürokrasisinin artmasına neden olabilmektedir.
Avukatlık stajından sonra bir sınav olmadığı için bilgili avukatlar yanında mesleki
yeterliliğe sahip olmayan kiĢilerde avukat olabilmektedir.65 Bu duruma ek olarak,
avukatların çoğu zaman haksız olduklarını bildikleri davaları da sonuna kadar ısrarla
takip etmektedir.66 Bu durumda dava sayısının artmasına ve davaların uzamasına neden
olmaktadır. Bunun için yasal olarak köklü düzenlemeler yapılmalıdır.
Ayrıca ülkemizde mahkemelerde çalıĢan yardımcı adalet personeli gerek nitelik
gerekse de nicelik açısından yetersizdir.67 Mahkemelerde tutanak, iletiĢim, yazıĢma ve
arĢivleme gibi pek çok ihtiyaçlarını yargılama kararlarına katılmayan yardımcı personel
tarafından karĢılamaktadır. Bu yardımcı personel iyi yetiĢmediği ve yeterli sayıda
olmadığı takdirde mahkemelerin görevlerini tam olarak yerine getirmeleri zor
64
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.220-223.
65
Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, Ankara:1994,
s.89.
66
Baki Kuru, “Davaların Uzamasının Sebepleri”, AÜHF Mezunları Dergisi(1. Genel Kurul
Çalışmaları),Ankara, 1970, s.37.
67
Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, a.g.e, s.66.
164
olacaktır.68 Dolayısıyla mahkemelerde nitelikli yardımcı personelle donatılması halinde
yargılama hızlanacaktır.
2.1.2 Fiziki ve Teknolojik Alt Yapının Yetersiz Olması
Topluma adalet dağıtan mahkemelerin bu iĢlevlerini uygun bir Ģekilde yerine
getirebileceği yerlere ihtiyacı vardır. Bu yerler ise adalet saraylarıdır. Burada hâkim ve
savcının çalıĢtığı yer,
duruĢma salonlarının bulunduğu bina donanımı önem arz
etmektedir. Hâkim ve savcıların çalıĢtığı yerlerin, davaların daha iyi çözümlenmesi için
yeterli fiziki imkâna sahip olması gerekir. Bu fiziki imkanlar sağlanmadığında hakim ve
savcılar
iĢlerine
yoğunlaĢamamakta
ve
arzu
ettikleri
derecede
nitelikli
iĢ
üretememektedirler. Adalet binalarının dağınık, birbirinden bağımsız ve yetersiz olması
davaların kısa sürede çözülmesini engellemektedir. Ayrıca adliye binalarında eskimiĢ ve
iĢlevini yitirmiĢ araçlarla çalıĢılması ve teknoloji noksanlığı iĢleri aksatmakta,
duruĢmalar gecikmektedir.69
Bina ve araç-gereç konuları yargı sisteminin yavaĢ olması ve etkin olamayıĢında
önemli bir rol oynamaktadır.
Özellikle ülkemizin birçok noktasında hükümet
konaklarının bir bölümü adliye olarak kullanılmaktadır. Bu durum nüfusu milyonlarla
ifade edilen büyük Ģehirlerimizde de farklı değildir.70 2000‟li yılların baĢında fiziki ve
teknolojik alt yapı durumuna bakıldığında;71
 Adliyelerde hizmetler hükümet konaklarının bodrum katlarında ve kiralık
binalarda sürdürülmekteydi. Adliyelerin toplam kapalı alanı 569. 000 m2 idi.
 Diğer devlet kurumlarında bilgisayarlar bulunuyorken, adliyelerde çok az sayıda
bilgisayar
bulunuyordu.
Adliyelerde
hizmetler
daktilolarla
yerine
getirilmekteydi.
 Bazı kararlar, seçim evraklarının arka sayfalarına yazılıyordu.
68
Kemal Aytekin, Türk Yargı Örgütü Sorunları Ve Çözüm Önerileri, Yükek Lisans Tezi, TODAĠE,
Ankara, 2000, s.105.
69
Serkan Odaman & Pınar Süral Özer, Türk Yargı Sisteminde Toplam Kalite Yönetimi,
< http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/hukuk%20fak%C3%BCltesi/serkanodaman-turk-yargi.pdf>, s.5,
(05.01.2012)
70
M. Nihat Ömeroğlu, Adalet Organlarının Sorunları, Yargıtay Dergisi, Ankara,1977, s.27-38.
71
Adalet Bakanlığı , Yargıda Reformun Neresindeyiz , a.g.e., s.23.
165
 Adliyelerde her alanda ödenek sıkıntısı çekiliyordu. Adliyelerin hizmet araçları
ve mefruĢatı son derece yetersiz ve sunulan hizmetin itibarına uygun değildi.
 Genel bütçeden adalet hizmetlerine ayrılan pay oldukça düĢüktü. Bütçe
yetersizliği nedeniyle adli teĢkilatı kurulan 10 yerde ve faaliyeti yasal olarak
gerektiği halde 76 yerde adli teĢkilat kurulamıyordu.72
 Pul parası bulunamadığından dosyalar postaya verilemiyordu.
 Yüksek mahkemeler yetersiz binalarda hizmetlerini sürdürmekteydi.
 Adli tıp hizmetleri ülke genelinde yaygın değildi. Adli tıp hizmetleri yetersiz
binalarda yerine getirilmeye çalıĢılıyordu. Personel sayısı ve çeĢitliliği
yetersizdi.
 Adli tıp hizmetlerindeki Laboratuvar imkânları yetersizdi. Uluslararası
kuruluĢlar tarafından akredite edilmiĢ laboratuvarları bulunmuyordu.
Ekonomik ve sosyal alanlardaki geliĢmeler, nüfus artıĢı gibi olgular sonucunda
oluĢan iĢ yükü büyük adliyeler yapılmasını zorunlu kılmıĢtır. Büyük adalet saraylarının
yönetiminin profesyonelce yapılması adalet hizmetlerinin yürütülmesinde etkinlik ve
verimlilik sağlayacaktır.73Ayrıca yargı hizmetlerinde bilgisayarlaĢma, elektronik imzaya
geçiĢ ve diğer araç-gereç ve bina yapımı için yargı hizmetlerine ayrılan bütçenin
arttırılması gerekmektedir. Adalet Bakanlığına ayrılan bütçeden, mahkemeler bu tür alt
yapı eksikliklerini gidermektedir. Bu nedenle Adalet Bakanlığının bütçe ve mali
olanaklarının arttırılması gerekmektedir. Yetersiz mali olanaklar nedeniyle bina yapımı,
araç-gereç alımı ve bilgisayarlaĢma sağlanamamaktadır. Bu yüzden yargı hizmetleri
yavaĢlamaktadır. AĢağıdaki Avrupa ülkeleriyle karĢılaĢtırmalı olarak yargıya ayrılan
bütçe ve yargıdan elde edilen gelir miktarları tablosu bize bu konuda bilgi vermektedir.
Dolayısıyla bu tür fiziki ve teknolojik alt yapı eksikliklerinin giderilmesi için yargı
hizmetlerine ayrılan bütçenin arttırılması gerekmektedir.
72
< http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=88100>(09.09.2003)
73
Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, Ankara:2009, s.29.
166
Tablo-9: 2008 Yılında Yargıya Ayrılan Bütçe ve Yargıdan Elde Edilen Gelir
Miktarları(Euro)74
1
2
3
4
5
6
7
8
Ülkeler
Yargıya
Ayrılan
Toplam Bütçe
Türkiye
Fransa
Almanya
Ġtalya
Ġngiltere
Hollanda
Ġspanya
Avusturya
522.486.876*
3.350.000.000
8.731.000.000
2.751.910.175
1.504.095.309
774.368.000
2.983.492.000
572.013.000
Yargı Harçları
ve Vergilerinden
Elde Edilen
Gelir
279.094.188
Bilgi yok
3.977.000.000
229.284.156
671.000.000
170.237.000
Bilgi yok
614.000.000
Yargıdan elde Edilen
Gelirin
Yargı Bütçesine Oranı
% 53,4
Bilgi yok
% 45,6
% 8,3
% 44,6
%22
Bilgi yok
% 107,3
* Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye Adalet Akademisi bütçesi dâhil
Tablo-9 göz önüne alındığında yargıya ayrılan toplam bütçe diğer ülkelere göre
düĢük kalmaktadır. Ancak yargıdan elde edilen gelirin yargı bütçesine oranı
Avusturya‟dan sonra en yüksek orana sahiptir.
Tablo-10: Yargı Hizmetlerine Ayrılan Ödenek Miktarı(2006-2012)
Yıllar
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Merkezi Yönetim
Bütçesine Ayrılan
Toplam Ödenek
Miktarı(TL)
A
Yargı
Hizmetlerine
Ayrılan Ödenek
Miktarı*(TL)
B
182.610.338.251
215.059.364.459
218.284.732.372
276.088.760.474
301.656.587.292
335.149.875.830
377.666.625.921
1.900.553.000
3.010.278.970
3.042.621.350
3.640.051.479
4.072.477.610
5.210.477.500
5.618.064.130
Yargı
Hizmetlerine
Ayrılan
Ödenek
Miktarındaki
DeğiĢim Oranı
(%)
100
158
160
191
214
274
295
Merkezi
Yönetim
Bütçesinden
Yargı
Hizmetlerine
Ayrılan Pay
B/A x 100
1,04
1,39
1,39
1,32
1,35
1,55
1,48
*Adalet Bakanlığı, Mahkemeler, Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, HSYK ve SayıĢtay bütçesi
dâhildir.
74
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), a.g.e , s.52.
167
Grafik-1: Merkezi Yönetim Bütçesinden Yargı Hizmetlerine Ayrılan
Pay(%)
2
1,5
1
0,5
0
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Tablo-10‟da merkezi yönetim bütçesine ayrılan toplam ödenek miktarına paralel
olarak yargı hizmetine ayrılan toplam ödenek miktarı 2012 yılı itibariyle %295 oranında
artıĢ göstermiĢtir. Bu artıĢ oranında temel etkenin yargı reformunun bir sonucu olduğu
söylenebilir. Ancak Grafik-1 ile tablo-9 ve 10‟u birlikte değerlendirilmesi anlamlı bir
sonuç verecektir. Merkezi yönetim bütçesinden yargı hizmetine ayrılan pay oranında
2006-2012 yılları ortalaması %1,36 olduğu görülmektedir. GeliĢmiĢ ülkelerde bu oran
%2 civarındadır. Tablolar Grafik-1 ile birlikte değerlendirildiğinde dikkate alındığında
artıĢın bir kısmının nominal olduğu söylenebilir. Bu nedenle göstergeler merkezi
yönetim bütçesinden yargı hizmetlerine ayrılan payın yetersiz olduğunu ortaya
koymaktadır.
Yargılamanın hızlı bir Ģekilde sürdürülerek sonuçlandırılabilmesi için yapılacak
harcamalara ait bütçe ödeneklerinin de zamanında verilmesi ve yeteri kadar olması
zorunludur. Yargı için ayrılan ödenekler yetersiz kaldığından, cari harcamaların
karĢılanmasında çok büyük sıkıntılarla karĢılaĢılmaktadır. Yeterli ödeneklerin
ayrılmaması, bu ödeneklerin zamanında serbest bırakılmaması yargı hizmetlerinin yavaĢ
iĢlemesine sebep olmakta ve bu durum adli yargılanma hakkını zedeleyebilmektedir.
Nitekim AĠHM sadece yargılama sürecinin çok uzun sürme halini bile sözleĢmedeki
adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirebilmekte ve ülkemizi tazminata
mahkûm edebilmektedir.75
75
Ġsmail Zararsız, Türk Yargı Sisteminin Temel Sorunları ve Yeniden Yapılanmasında Bir Aşama:
„Yargının Otomasyonu‟, Dönem Projesi, TODAĠE, Ankara, 2004, s.122.
168
Adalet iĢlerinde bilirkiĢilik yapan ve davaların çözümlenmesinde etkili olan adli
tıp kurumlarının fiziki ve teknolojik alt yapısının eksikliklerinin giderilmesi de yargı
bürokrasinin azaltılması açısından önemlidir. Davalarda teknik bilgi ve beceri
gerektiren belli konularda bilirkiĢi raporu veya adli tıp raporlarına ihtiyaç
duyulmaktadır. Yargılamanın gecikmesini önlemek için bu raporların kısa sürede
Mahkemeye
ulaĢması
gerekmektedir.
Bu
raporların
zamanında
mahkemelere
ulaĢmaması veya bunların taraflı ve hatalı olması yargılama sürecini geciktirmektedir.
Bu nedenle ülkemizde mahkemelerde davaların çözümlenmesinde önemli rol oynayan
Adli Tıp Kurumu gerek fiziki ve teknolojik alt yapı olarak gerekse de kurumsal olarak
yeniden düzenlenmelidir.76
2.1.3 Yargı Sisteminin Kurumsal ve Yapısal OluĢumdaki Eksiklik ve Yetersizlikler
Yargı sisteminin yapısal planlanmasındaki eksiklik ve yetersizliklerde yargıda
bürokrasiyi artıran önemli unsurlardan biridir. Adaletin etkinliğini artırmak için sadece
mahkemeleri ve dava yolunu esas alarak çalıĢma yapmak yeterli değildir. Yapısal
olarak; uyuĢmazlıkları yargıya intikalinden önce veya sonra çözebilecek alternatif
yöntemlerinin geliĢtirilmesi gerekmektedir. UyuĢmazlıkların alternatif usullerle çözümü
kadar, daha oluĢmadan önlenmesi de büyük önem taĢımaktadır. Bu nedenle hukuksal
konulara iliĢkin toplumsal bilincin artırılmasının yararlı olacağı düĢünülmektedir.
Hukukun içselleĢtirilip özümsenmesi, bireylerin birbirlerinin haklarına saygı duymasını
da sağlayacaktır. Hukuk kültürünün artmasıyla, hukuksal prosedürler hakkında bilgi
sahibi olan birey, bazı uyuĢmazlıklar çıkmadan önleyebilecektir. Bu sayede yargı
sistemindeki aĢırı iĢ yükü ve yığılma, bir nebze de olsa azaltılabilecektir.
Yargı sisteminde mahkemelerin karıĢık ve dağınık bir Ģekilde teĢkilatlanarak
görev yapması; temyiz, istinaf ve itiraz gibi kanun yollarındaki eksiklikler,
mahkemelerde bilirkiĢilik ve tercümanlığın günümüz Ģartlarının gerisinde kalması,
hâkim ve savcıların adliyelerde idari ve mali sorumluluklarının fazla oluĢu, adliyelerde
yargılama faaliyeti dıĢında bulunan ama yargılama faaliyetini etkileyen iĢ ve
hizmetlerin standartlarının bulunmayıĢı yapısal eksiklik ve yetersizlikler için örnek
76
T.C. CumhurbaĢkanlığı , 01.07.2010 tarih ve 2010/12 sayılı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı‟nın 2007,
2008 ve 2009 Yıllarına Ait Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin Etkin ve
Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Hakkında Devlet Denetleme Kurulu
Raporu, Ankara:2010, s.9-10.
169
gösterilebilir. Ülkemizde bu yapısal eksiklik ve yetersizlikler yargı bürokrasinin
artmasına neden olmuĢtur. 2000‟li yılların baĢında yargı sisteminin yapısal durumuna
bakıldığında;77
 Devlet Güvenlik Mahkemeleri yargılama yapmaya devam ediyordu.
 AĠHM ihlal kararları oldukça yoğundu.
 Siviller askeri mahkemelerde yargılanıyordu.
 Çocuk adalet sistemi oluĢturulmamıĢtı.
 Sanıktan delile gidilmesi esası uygulanıyordu.
 GeliĢen dünyanın kabul ettiği koruma tedbirleri, denetimli serbestlik gibi
müesseseler bulunmuyordu.
 Ġstinaf mahkemelerinin kurulmasının gerektiği hemen hemen bütün kesimlerce
dile getiriliyordu. Ancak istinaf mahkemelerinin kurulması yönünde herhangi bir
çalıĢma söz konusu değildi.
 Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliĢtirilmesi bağlamında HSYK‟ya iliĢkin
reform yapılmamıĢtı.
Bir ülkede yargının etkin, hızlı ve verimli iĢleyebilmesi sadece insan kaynakları,
fiziki ve teknolojik alt yapının eksikliklerinin giderilmesi yeterli değil; aynı zamanda
ülkenin yargı sisteminin de yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
2.1.4 Mevzuat Alt Yapısındaki Eksiklikler
Bir ülkede yürürlükte bulunan kanun, tüzük ve yönetmeliklerin tümü veya
Anayasa ve kanunların yetkili kıldığı otoriteler tarafından çıkarılan objektif, bağlayıcı
ve yürürlükte bulunan yazılı kurallar bütünü olarak tanımlanan mevzuat78 alt
yapısındaki eksikliklerde günümüzde yargı bürokrasisinin artmasına neden olmaktadır.
Cumhuriyetten bu yana binlerce kanun, kanun hükmünde kararname, uluslararası
anlaĢma, tüzük, yönetmelik, genelge ve tebliğler yürürlüktedir. Dönemin ilk yıllarında
koyulan birçok yasa çağın gerisinde kalmıĢtır. Ayrıca yürüklükteki bazı yasalar sadece
sıradan vatandaĢlar, uygulayıcılar ve hatta alanında uzmanlaĢmıĢ kiĢilerin bile
77
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e., s.29-32.
78
Birol Özdemir, “Mevzuatı Muhafazadan Mevzuat Yönetimine”, Yasama Dergisi, S.15, TBMM,
Ankara, 2010, s.50.
170
anlayamayacağı düzeyde karıĢıktır ve açıklıktan uzaktır. Bu kanunların hukuk dillerinin
çağımız yurttaĢlarının anlayabileceği Ģekilde sadeleĢtirilmesi gerekmektedir. Bu açıdan
2000‟li yılların baĢında yargı sistemimizdeki mevzuat alt yapısı;79
 Güncelliğini kaybeden temel kanunlar yürürlükteydi.
 1982 Anayasasında hukuk devletini güçlendirecek ve yargı hizmetlerini
hızlandıracak kapsamlı değiĢiklikler yapılamamıĢtı.
Tablo-11: Yıllık Çıkarılan Kanun Sayısı(2000-2010)
YILLAR
KANUN SAYISI*
2000
116
2001
110
2002
44
2003
258
2004
247
2005
165
2006
124
2007
155
2008
103
2009
116
2010
151
* Uygun bulma kanunları ve kanun değiĢiklikleri de bu sayıya dâhildir.
Mevzuat bilgi sisteminde yapılan taramaya göre 1923-2011 yılı arasında çıkan
ve Ģu an yürürlükte olan toplam kanun sayısı 800, kanun hükmünde kararname sayısı
96, tüzük sayısı 153, yönetmelik sayısı 5695, tebliğ sayısı 2293‟tür. Yargıyı yavaĢlatan,
temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan çeliĢkili ve birbirine aykırı olan yasa kurallarının
yürürlükten kaldırılması geliĢen toplumla birlikte değiĢen yasaların bireye ve topluma
güven veren ve denge sağlayan mevzuatların oluĢturulması bürokrasinin azaltılması
açısından önemlidir.
79
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s. 32.
171
Hukuka güveni sarsan, kanun yapma tekniğine uygun olmayan düzenlemeler
mevzuattan ayıklanarak giderilmelidir. Ayrıca kanunların Anayasaya aykırılıkları
üzerinde durulduğu kadar, yönetmelik ve diğer düzenleyici iĢlemlerin de kanunlara
aykırılıkları üzerinde durulması önem taĢıyan diğer bir unsurdur.80 Bir alanı genel
olarak düzenleyen sadece bir kanun veya kanun hükmünde kararname olmalıdır. Bir
alanı düzenleyen çok fazla kanun olması yargı denetimini zorlaĢtırmakta ve dava
süreçlerinin uzamasına neden olmaktadır.
2.1.5 Yargılama Usullerinin KarmaĢıklığı ve Yargılama Giderlerinin Yüksek
Olması
Bütün hukuk sistemleri, usul hukukunun temel ilkelerine dayanır. Talep sahipleri
(davacılar) dava sürecini baĢlatırken, taleplerinin dayanağı olan maddî vakıaları (dava
sebebini) açıklamak zorundadırlar. Davalılar, talep sahiplerinin iddialarını kabul veya
inkâr ederek davaya cevap verirler. Bu yolla, taraflar arasında uyuĢmazlık konusu olan
hususlar tespit edilmiĢ olur. Delillerin toplanmasına ve sunulmasına iliĢkin temel
usullerde farklılık olmasına rağmen, temel yargılama usulü fazla karmaĢık değildir. Bu
usul, mahkemenin tanıklardan, dava dosyasındaki belgelerden, bilirkiĢilerden ve
taraflardan gerekli bilgiyi elde etmesine iliĢkin bazı yöntemlerden oluĢur.81Üzerinde
araĢtırma yapılan hukuk usulü kanunlarının temel yapısının basitliğine rağmen, çoğu
sistemde hukuk yargılaması tarafları sıkıntıya sokacak ölçüde karmaĢık ve uzundur.82
Yargılama usullerinin karmaĢıklığının nedeni ne olursa olsun bu durum, yüksek
yargılama giderlerinin ve davaların uzamasının temel nedenlerinden biridir.83
Dava yolunun kullanılma yöntemi ve yargılama giderleri; verimliliği, dava
yoluna baĢvurmayı engelleyen ve dava yolunun uzun sürmesi neden olan önemli bir
faktördür. Bugün Avrupa Konseyi ülkelerinin çoğunda ve Türkiye‟de yargılama usulleri
oldukça karmaĢıktır.
80
Selçuk YaĢar, Yargı Reformu Gerçekleşmeli, Ġzmir:1997, s.34.
81
Meral Sungur- Özkan Tekin , “Yargılamanın Gecikmesi ve Hızlanmasında Avukatların Rolü”, Yargı
Reformu 2000 Sempozyumu, Ġzmir, 2000, s. 137-150.
82
Mustafa Özbek, “Avrupa Konseyine Adalet Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Ġçin Öngörülen
Tedbirler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 55, S.1, Ankara, 2006, s.215.
83
Adrıan A.S. Zuckerman, “Reforming Civil Justice Systems: Trends Ġn Ġndustrial Countries”, The World
Bank Notes 2000/46, Washington, 2000, s. 2.
172
Ülkemizde yargılamada Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Ceza Muhakemesi
Kanunu, Ġdari Yargılama Usulü Kanunu, Vergi Usulü Kanunu, Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Askeri Mahkemeler KuruluĢu ve Yargılama Usulü
Kanunu, Disiplin Mahkemeleri KuruluĢu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları
Hakkında Kanun, Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair
Kanun ve Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
kullanılan
baĢlıca
usul
kanunlarıdır.
Bu
usul
kanunlarının
yanı
sıra
özel(ihtisas)mahkemelerinin de kendine özgü yargılama usulleri bulunmaktadır. Ayrıca
davaların uzamasının sebepleri sadece usul kuralları değildir. Bu usul kanunları dıĢında
diğer kanunlarda davaları uzatıcı hükümler yer almaktadır.84 Dolayısıyla bu kanunların
yeniden düzenlenmesi yargıdaki iĢ yükünü azaltacaktır.
Usul kanunlarının yanı sıra ülkelerin icra ve iflas usullerinin düzenlendiği icra ve
iflas kanunları ve bu kanunların uygulanmasından kaynaklanan bürokrasi de yargının
yavaĢ iĢlemesine sebep olabilmektedir. CEPEJ‟in icra prosedürlerine iliĢkin Ģikâyetlere
yönelik olarak yaptığı araĢtırmada bu alanda hem ülkemizde hem de Konsey üyesi
ülkelerde birinci sırada üye ülkelerdeki (36 ülke) temel Ģikâyet konusu icra
prosedürlerinin aĢırı uzunluğudur. Ġkinci önemli Ģikâyet konusu ise icra prosedürlerinin
aĢırı maliyetli olmasıdır (21 ülke). 17 ülke ise hiç icra olmamasının ciddi bir sorun
olduğunu dile getirmiĢtir.
84
Hasan Dursun, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri, a.g.e, s.88.
173
Tablo-12: Ġcra Prosedürlerine ĠliĢkin ġikâyetlerin Nedenleri (2008)85
Sıra
No
1.
AĢırı uzunluk
78,3
Türkiye’nin
Yer aldığı
ġikâyet Nedeni
+
2.
AĢırı maliyet
45,7
-
20
3.
Hiç icra yok
39,1
-
18
4.
YasadıĢı uygulamalar
26,1
-
13
5.
Bilgi eksikliği
15,2
-
8
6.
Denetim yetersizliği
15,2
-
8
7.
Kamu mercileri
aleyhine mahkeme
kararlarının icra
edilememesi
Diğer sebepler
10,9
-
5
10,9
+
5
8.
ġikâyet Nedenleri
ġikâyet
Oranı(%)
ġikâyetin
Olduğu Toplam
Ülke Sayısı
37
Usul Hukukunda yargılama giderleri davanın açılmasından, dava sonucunda
verilen kararın kesinleĢmesine kadar çeĢitli aĢamalarda ortaya çıkabilmektedir.
Dolayısıyla yargılamanın her aĢamasında davanın taraflarınca yapılması gerekli giderler
söz konusu olabilmektedir.86 Yargılama giderleri genel olarak, yargısal bir faaliyetin
yürütülebilmesi için ödenmesi gereken ve bu sebeple ortaya çıkan giderlerdir.87
Ülkemizde yargılama giderleri, harçlar ve diğer yargılama giderleri ile vekâlet
ücretinden oluĢmaktadır. Yargılama harçları baĢvurma harcı, karar ve ilam harcı (nispi
veya maktu olabilmektedir.), celse harcı ile diğer yargı harçlarından (suret harçları,
muhafaza harçları, defter tutma harçları, miras iĢlerine ait harçlar ve vasiyetname
tanzimine ait harçlar ) oluĢmaktadır. Harçlar dıĢındaki yargı giderleri, vekâlet ücreti ile
bilirkiĢi, tanık, keĢif, tebligat vb. iĢlemlerden faydalanmak için yapılan diğer yargılama
giderlerinden oluĢmaktadır. CEPEJ‟in genel yetkili ilk derece mahkemesinde bir iĢlem
baĢlatmak için genel mahkeme harç ve masraf Ģartlarına yönelik yaptığı araĢtırmada
85
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e., s.284.
86
Erdem Ersoy, Usule İlişkin Nihai Kararlarda Yargılama Giderleri (Tezsiz Yüksek Lisans Dönem
Projesi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008,s.48.
87
Hakan Pekcanıtez- Oğuz Atalay- Muhammed Özekes, Medeni Usul Hukuku, Ankara:2005, s.554.
174
Türkiye‟de dahil olmak üzere 42 ülkede taraflar cezai olmayan bir hukuk davası açmak
için mahkeme vergisi ya da harcı ödemek zorundadırlar. Hatta bazı ülkelerde(Belçika,
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Portekiz, Sırbistan, Ġsviçre, BK-Kuzey Ġrlanda) belirli
ceza davaları için de mahkeme vergisi ya da harcı ödenmesi zorunludur. Sadece 5
ülkede(Fransa, Ġzlanda, Lüksemburg, Monako ve Ġspanya) bütün mahkemelere eriĢim
ücretsizdir. Fransa ve Monako‟da sadece özel bir Ģikâyet olması halinde ceza
davalarında harç (Ģikâyet davası açma teminatı) ödemek gereklidir.
Ayrıca ülkemizde mahkemeler tarafından gereksiz yere bilirkiĢi incelemesi
yaptırılması veya birlikte yapılacak iĢlemlerin ayrı ayrı zamanlarda yaptırılması adaletin
hızlı iĢlemesini geciktirdiği gibi tarafların ödeyeceği
yargılama masraflarını
arttırmaktadır.88
Tablo-13: Genel Yetkili Ġlk Derece Mahkemesinde Bir ĠĢlem BaĢlatmak Ġçin Genel
Mahkeme Harç Ve Masraf ġartları89
88
Kemal Aytekin, a.g.e, s.116.
89
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri, a.g.e, s.69.
175
Yargılama hizmetinden yararlanmak isteyen bir kimse miktarı önceden belli olan
harcı ödemek zorundadır. Buna karĢılık yargılama giderlerinden bazılarının yapılması
ilgili kimsenin iradesine bağlı iken, (keĢif yapılmasını istemek) bazılarının yapılmasında
zorunluluk vardır (ör. tebligat gideri). Ayrıca söz konusu giderlerin kaç defa yapılacağı
önceden belli olmadığından, miktarı da önceden tam olarak belli değildir.90 Yargı
iĢlemlerinin masrafları sadece hukuki temsil, hukuki görüĢ ya da mahkeme harcı/vergisi
ile bağlantılı masraflardan ibaret değildir; kaybeden tarafın ödemesinin gerekli olduğu
masraflar da buna dâhildir. Bu masraflar arasında noter tebligatı, ihtar, ihbarname
masrafları, neden olunan zarara iliĢkin masraflar ya da davanın kazanan tarafınca
ödenen tüm mahkeme harçları sayılabilir. Bu giderlerin/masrafların ödemesindeki
eksiklikler
ve
giderlerin/masrafların
yüksekliği
hem
yargıda
hak
aramasını
engellemekte hem de yargılama sürecini uzatmaktadır.
2.1.6 Diğer Nedenler
Hukukçuların ve yargı görevlilerinin, kendilerinin ekonomik menfaatlerini tehdit
eden ve bürokrasiyi azaltan reform hareketine karĢı güçlü bir direniĢin olması, yargının
bağımsız
ve
tarafsızlığını
engelleyen
düzenlemelerin
olması,
adalete
eriĢim
imkânlarının sınırlı olması ve her uyuĢmazlık için yargı yoluna giden toplumda bir
uzlaĢma kültürünün bulunmaması yargıda bürokrasiye neden olan diğer sebepler
arasında gösterilebilir.91Yargıda bürokrasiyi azaltmak amacıyla yapılan düzenlemeler
bu alanda faaliyet gösteren baĢta hâkimler, savcılar, avukatlar, noterler, arzuhalciler vb
tarafından yavaĢlatılabilmekte veya engellenebilmektedir. Bu durum ülkemizde de yargı
alanında reformun gecikmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak görülmektedir.92
Yargının etkin ve verimli iĢlemesinin önünde, yargının bağımsız ve tarafsızlığını
engelleyen düzenlemeler bulunabilir. Bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirilmiĢ bir
yargı sistemi yargılama sürecini etkin hale getirebilir. Ancak yukarıda yargı bürokrasisi
kavramı bölümünde de belirtildiği gibi yargı bürokrasinin azaltılması, yargı
90
Celal Öztürk, “Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler”, Adalet Dergisi, Ankara,
1945, s.1180.
91
Mustafa Özbek, a.g.m., s.216.
92
Bkz Vedat Ahsen CoĢar, “Yargı Reformu Stratejisi Belgesi Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi, S.2,
Ankara, 2008, s.12-19.
176
bağımsızlığının sağlamasının bir unsuru olmakla birlikte bu alanda bürokrasiyi azaltıcı
her uygulama yargı bağımsızlığına hizmet etmeyebilir. Aynı Ģekilde yargı
bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayan her uygulamanın da yargı bürokrasinin
azaltılmasına hizmet etmeyeceği göz önünde bulundurulması gerekir. Örneğin
ülkemizde yargıda tarafsızlığın geliĢtirilmesi için kiĢisel verilerin korunması kaydıyla
yüksek mahkeme kararlarına eriĢimin kolaylaĢtırılması ve internetten yayınlanması;
içtihat birliğinin daha iyi sağlanabilmesi, hâkim, savcı ve avukatlar ile bilim
adamlarının yüksek mahkeme kararlarını bir bütün olarak görebilmelerini ve bu
doğrultuda kararlar vererek etkin bir yargılama yapılmasını sağlayarak yargı
bürokrasinin azaltılmasına hizmet edebilmektedir. Aynı Ģekilde kiĢisel verilerin
korunması
çerçevesinde
HSYK‟nın
disipline
iliĢkin
kararlarının
tamamına
ulaĢılabilmesi ise sadece yargının tarafsız ve bağımsızlığın geliĢtirilmesine hizmet
etmekte ancak yargı bürokrasisinin azaltılmasına etkisi bulunmamaktadır.
Adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması yargı hizmetlerinin aksamasına
nedenlerinden birisidir. Adalete eriĢim (access to justice), toplumun tüm kesimlerinin
ihtiyaç duydukları adalete kolaylıkla ulaĢabilmesi ve haklarını etkili bir Ģekilde
arayabilmesi için devletin gerekli tüm imkânları sağlaması ve bu imkânların varlığını
etkin bir Ģekilde tanıtması olarak tanımlanmaktadır.93
Adalete eriĢim olanaklarının yeterince etkinleĢtirilmemesi toplumda adalet
sistemine ve dolayısıyla devlete karĢı duyulan güvenin sarsılmasına yol açabilir.
Adalete eriĢim imkânlarının salt pozitif hukuki düzenlemelere dayalı önlemlerle
etkinleĢtirilmesi mümkün görülmemektedir. Bu nedenle yararlanıcıların hak arama
hürriyetini kullanma yöntemlerini öğrenmeleri, hukuk bilincinin geliĢtirilmesi amacıyla
yapılacak bilgilendirme faaliyetleri, danıĢma büroları, broĢürler, dava rehberleri,
internet siteleri gibi vasıtalar da toplumun ihtiyaç hisseden kesimlerinin adalete
eriĢiminde kolaylaĢtırıcı unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Özellikle ülkemizde adalet
hizmetinin sunulduğu adliyelerimizde günlük ziyaretçi sayıların binleri bulmaktadır.
Örneğin Ankara Adliyesinde günlük ziyaretçi sayısı 35.000 ila 60.000 arasında
93
Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, a.g.e, s.35.
177
seyretmektedir.94Bu kiĢilerin bazıları adliyeye sıkça geliyor olsa da, önemli çoğunluğu
günlük hayatında adliyeye gelmeyen, ömrü boyunca ancak bir kaç defa adliye binasını
ziyaret etmiĢ kiĢilerdir. Doğal olarak nerede hangi iĢin yapıldığını, hangi iĢlemi nasıl
yapmak gerektiğini bilmemektedirler. Bu kiĢilerin neyi, nasıl yapmaları gerektiği
konusunda bilgi alacakları bir yer bulunmadığı için adliye dıĢ kapısında güvenliği
sağlayan polislerden baĢlayarak, adliye koridorlarında çay odalarına, temizlik
görevlilerine, kalem personeline, duruĢma sırası bekleyen avukatlara, odalarında
çalıĢmakta olan hâkimlere ve Cumhuriyet savcılarına, hatta iĢ için adliyeye gelmiĢ
baĢka vatandaĢlara danıĢmaları sıkça görülen bir durumdur. Bu nedenle adalete eriĢim
konusunda bilgilendirme ve eriĢim imkânlarının arttırılması zaman yönünden tasarruf
sağlayacaktır.
Ayrıca her uyuĢmazlık için yargı yoluna gitmek yerine tarafların uyuĢmazlığı
kendi aralarında çözme yönünde bir uzlaĢma kültürünün edinilmesinin ve bu yönde
toplumsal bilincin oluĢturulmasının, mahkemelerdeki iĢ yükünün azaltılmasında önemli
bir unsur olduğu unutulmamalıdır.
2.2 Yargının ĠĢ Yükü
Gerek dünya da gerekse de Türkiye‟de geliĢen ekonomik ve sosyal yaĢamdaki
değiĢiklikler nedeniyle farklı alanlarda yargıya her geçen gün daha çok baĢvuru
yapılmaktadır. Artan baĢvurular mahkemelerdeki dava sayısını ve iĢ yükünü
arttırmaktadır. Ülkemizde mahkemelerdeki iĢ yükü incelendiğinde mahkemelerdeki iĢ
yükünün fazla olduğu ve ortalama yargılama sürelerinin uzun olduğu görülmektedir.
2.2.1 Adli Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü
Adli yargıda hukuk mahkemelerinde; kadastro mahkemeleri, fikri ve sınai haklar
mahkemeleri,
iĢ
mahkemeleri,
deniz
ihtisas
mahkemeleri
ve
asliye
ticaret
mahkemelerinde yargılama süresi 400 günün üstündedir. Ceza Mahkemelerinde; çocuk
ağır ceza mahkemeleri, asliye ceza mahkemeleri, trafik mahkemeleri ile fikri ve sınai
haklar ceza mahkemelerinde yargılama süresi 300 günün üstündedir. Özel yetkili ağır
ceza mahkemelerinde on yıllık ortalama yargılama süresi yaklaĢık olarak 1 yıla denk
94
Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, a.g.e, s.22.
178
düĢmektedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri baĢsavcılıklarında ise ilamat iĢleriyle
ilgili süreler, soruĢturma evresindeki 790 günden daha uzun bir süre olan 1097 güne
tekabül etmektedir. Yargıtay‟da artan bürokrasi nedeniyle ortalama yargılama süresi
ceza bölümünde 509 günken hukuk bölümünde bu süre makul kabul edilebilecek
düzeyde 118 gündür. Yargıtay‟da evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile BaĢsavcılıktan çıkıĢı
arasında geçen zaman olarak hesaplanan ortalama görülme süresinin on yıllık
ortalaması 309 gün gibi uzun bir süreye tekabül etmektedir.
Tablo-14: Hukuk Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme
Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)95
Mahkemeler
ORTALAMA YARGI SÜRESĠ (GÜN)
Sulh
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007
71
65
64
69
87
100
108
2008
110
2009
113
2010
109
Asliye
Asliye
Ticaret
Aile
241
242
240
257
279
274
289
305
292
299
383
434
417
376
403
406
410
434
424
455
-
-
160
158
158
153
157
164
164
165
Tüketici
-
43
262
336
237
262
241
246
228
274
ĠĢ
284
312
322
329
358
397
441
471
436
466
Kadastro
551
468
450
441
332
340
363
503
617
578
Ġcra
Fikri ve
Sınai Haklar
Deniz
Ġhtisas
Genel
104
111
114
108
98
101
102
106
94
106
-
-
-
174
621
331
619
618
603
544
-
-
-
-
-
117
428
424
419
499
174
174
177
177
184
191
202
209
203
209
Tablo-14‟e göre hukuk mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresinin
on yıllık ortalaması 190 gündür. Hukuk mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama
süresi durağan ancak artan bir seyir izlemiĢtir. 2010 yılında kadastro mahkemeleri, fikri
ve sınai haklar mahkemeleri, iĢ mahkemeleri, deniz ihtisas mahkemeleri ve asliye ticaret
mahkemelerinde yargılama süresi 400 günün üstündedir. Dolayısıyla yargılama
süresinin uzun olduğu bu alanlarda yargılama sürecinin hızlandırılması gereken
adımların atılması gerekmektedir.
95
< http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk13.pdf>(03.01.2012)
179
Tablo-15: Hukuk Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010)96
Yıllar
Gelen iĢ
Miktarı
Yıl içinde
çıkan iĢ
Miktarı
Bir Sonraki Yıla
Devreden ĠĢ
Miktarı
Çıkan ĠĢin Gelen
ĠĢe Oranı (%)
Ortalama
Yargılama
Süresi (gün)
2005
2180305
1422745
757560
65,3
184
2006
2276843
1456265
820578
64,0
191
2007
2397875
1497250
900625
62,4
202
2008
2521418
1568170
953248
62,2
209
2009
2746968
1719228
1027741
62,6
203
2010
2904853
1799427
1105426
61,9
209
Tablo-15‟e göre hukuk mahkemelerinde gelen iĢ miktarı, yıl içinde çıkan iĢ
miktarı ve bir sonraki yıla devreden iĢ miktarında sürekli bir artıĢ olmuĢtur. Çıkan iĢ
miktarının gelen iĢ miktarına oranı yıllar itibariyle artmıĢ olmasına rağmen bu durum
ortalama yargı süresine yansımamıĢtır. 2005‟te 184 gün olan ortalama yargı süresi 2010
yılında 209 güne çıkmıĢtır.
Tablo-16: 100.000 KiĢiye DüĢen Hukuk-Ceza Davası Sayısı(2001-2010)97
100.000 KiĢiye
DüĢen
Hukuk
Davası Sayısı*
DeğiĢim Oranı
100.000 KiĢiye
DüĢen
Ceza
Davası Sayısı*
DeğiĢim Oranı
2001
2002
2003
2004
2005 2006
2007 2008 2009 2010
1891
1940
1934
2020
2029 2082
2135 2168 2372 2454
100
106
107
112
114
123
3370
2678
2302
2556
2243 2274
100
82
71
80
71
119
73
127
140
147
2600 2296 2326 2487
84
75
77
83
*Dava sayısı olarak; yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dava sayısı alınmıĢtır.
96
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk3.pdf>(05.01.2012)
97
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk2.pdf>(05.01.2012)
180
Tablo-16‟ya göre açılan dava sayısındaki artıĢa paralel olarak 100.000 kiĢiye
düĢen hukuk davası sayısı %147 oranında artmıĢtır. Dava sayısının artıĢı, toplumda her
uyuĢmazlığın çözümünün mahkemelerden beklendiğini göstermektedir.98 Bu da hukuk
mahkemelerinin aĢırı iĢ yükü ile karĢı karĢıya kalmalarına ve yargılamanın uzun süreye
yayılmasına neden olduğu söylenebilir. Açılan dava sayısındaki artıĢa paralel olarak
100.000 kiĢiye düĢen ceza davası sayısı ise %83 oranında artmıĢtır. Bu durum hukuk
mahkemelerindeki orana göre daha düĢük kalmaktadır.
Tablo-17: Ceza Mahkemelerinde Ortalama Yargılama Süresinin Mahkeme
Türüne ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)99
AĞIR CEZA
MAH.
ASLĠYE CEZA
MAH.
FĠKRĠ VE SINAÎ
HAKLAR CEZA
MAH.
CEZA
MAHKEMELERĠ
GENELĠ
ĠCRA CEZA MAH.
ÇOCUK AĞIR
CEZA MAH.
336
408
-
331
311
160
24
127
-
194
2002
364
557
-
347
427
169
19
147
-
232
2003
363
433
-
354
400
180
13
136
-
241
2004
450
357
-
347
338
178
13
97
200
210
2005
393
326
267
343
326
174
24
130
423
234
2006
352
335
323
337
367
217
193
119
512
244
2007
341
517
619
342
365
240
264
143
580
246
2008
373
414
502
282
321
258
238
172
500
258
2009
347
303
517
270
290
248
370
134
312
250
2010
285
302
457
278
352
262
336
95
321
266
TRAFĠK MAH.
CMK 250. M. ĠLE
GÖREVLĠ AĞIR
CEZA MAH.
2001
ÇOCUK MAH.
YILLAR
SULH CEZA MAH.
ORTALAMA YARGILAMA SÜRESĠ (GÜN)
98
Ġbrahim Özbay, ,“Alternatif UyuĢmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, C.XII, S. 3-4, Erzincan, 2008, s.460.
99
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza18.pdf>(05.01.2012)
181
Tablo-17‟ye göre ceza mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama süresinin
on yıllık ortalaması 237 gündür. Ceza mahkemelerinin genelinde ortalama yargılama
süresi bazı yıllar hariç sürekli artan bir seyir izlemiĢtir. 2010 yılında çocuk ağır ceza
mahkemeleri, asliye ceza mahkemeleri, trafik mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar ceza
mahkemelerinde yargılama süresi 300 günün üstündedir. Özel görevli ağır ceza
mahkemeleri, fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri, çocuk ve çocuk ağır ceza
mahkemelerinde genel olarak yargılama süresinin en uzun olduğu mahkemelerdir.
Tablo-18: Ceza Mahkemelerinin ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2005-2010)100
Yıllar
Gelen iĢ
Miktarı
Yıl Ġçinde
Çıkan ĠĢ
Miktarı
Bir Sonraki Yıla
Devreden ĠĢ
Çıkan ĠĢin Gelen
ĠĢe Oranı (%)
Ortalama
Yargılama
Süresi (gün)
2005
2673374
1622748
1050626
60.7
234
2006
2709769
1571930
1137839
58,0
244
2007
3058701
1714883
1343818
56,1
246
2008
3060639
1848906
1211733
60,4
258
2009
2949079
1722284
1226795
58,4
250
2010
3129326
1696635
1432691
54,2
266
Tablo-18‟e göre ceza mahkemelerinde gelen iĢ miktarı, yıl içinde çıkan iĢ
miktarı ve bir sonraki yıla devreden iĢ miktarında sürekli bir artıĢ olmuĢtur. Çıkan iĢ
miktarının gelen iĢ miktarına oranı %60-%54 arasında seyir etmiĢ olmasına rağmen
2010 yılında çıkan iĢin oranı %54,2‟ye kadar düĢmüĢtür. Aynı zamanda 2005‟te 234
gün olan ortalama yargılama süresi 2010 yılında 266 güne çıkmıĢtır. Bu durum ceza
mahkemelerinin iĢ yükünü bir sonraki döneme devrettiğini ve bu devir nedeniyle iĢ
yükünün her sene arttığı gözlemlenmektedir.
100
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza1.pdf>(06.01.2012)
182
Tablo-19: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet
BaĢsavcılıkları ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)101
YIL ĠÇĠNDE
GELEN
TOPLAM
GELEN Ġġ
DEĞĠġĠM ORANI
ÇIKAN Ġġ
ÇIKAN Ġġ/GELEN
Ġġ ORANI(%)
DEVREDEN Ġġ
ORTALAMA
SÜRESĠ (GÜN)
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
19857
19695
19126
18566
18479
19744
20865
22325
22693
22349
8877
7435
7868
7790
9120
8288
10037
12932
12466
12077
28734
27130
26994
26356
27599
28032
30902
35257
35159
34426
100
94
94
92
96
98
108
123
122
120
9039
8004
8428
7877
7855
7167
8577
12564
12810
12503
31,5
29,5
31,2
29,9
28,5
25,6
27,8
35,6
36,4
36,3
19695
19126
18566
18479
19744
20865
22325
22693
22349
21923
795
905
833
851
811
946
835
636
642
648
2001
2002
2003
2004
2005
25150
27326
28286
27894
25603
10171
9984
10112
8430
3747
35321
37310
38398
36324
29350
100
106
109
103
83
7995
9024
10504
10721
6481
22,6
24,2
27,4
29,5
22,1
27326
28286
27894
25603
22869
1040
1053
981
1006
1706
2006
2007
2008
2009
22869
23274
23783
14783
16046
7156
8571
8098
6427
6704
30025
31845
31881
21210
22750
85
90
90
60
64
6751
8062
8053
5197
5691
22,5
25,3
25,3
24,5
25,0
23274
23783
23828
16013
17059
1194
1018
1061
954
962
ĠLAMAT ĠġLERĠ
SORUġTURMA
EVRESĠ
YILLAR
GEÇEN YILDAN
DEVREN GELEN
GELEN Ġġ
2010
Tablo-19‟a göre 2004‟ten önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri olarak bilinen ve
2004 Anayasa değiĢikliği ile kaldırılan ancak adı ve yapısı değiĢtirilen özel yetkili ağır
ceza mahkemeleri102 baĢsavcılıklarında soruĢturma evresinde çıkan iĢin gelen iĢe oranı
düĢük olmasına karĢın, evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile BaĢsavcılıktan çıkıĢı arasında
geçen zaman olarak hesaplanan ortalama on yıllık süre 790 gün gibi uzun bir süreye
tekabül etmektedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri baĢsavcılıklarında ilamat
iĢleriyle ilgili süreler, soruĢturma evresindeki 790 günden daha uzun bir süre olan 1097
101
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/cmk250sav/cmk250sav1.pdf>(06.01.2012)
102
Muhsin Keskin, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin Anayasal ilkeler ile Temel Hak Ve Özgürlükler
Işığında İncelenmesi, <http://www.idealhukuk.com/hukuk/hukuk.asp?mct=duyurudetay&x=makale&y=
Makaleler&id=60&tit=Ozel-Yetkili-Agir-Ceza-Mahkemelerinin-Anayasal-ilkeler-ile-Temel-Hak-VeOzgurlukler-Isiginda-incelenmesi-/-Muhsin-KESKiN>(27.05.2011)
183
güne tekabül etmektedir. Dolayısıyla bu durum baĢsavcılıklarda ciddi bir bürokrasinin
bulunduğunu ve buradaki iĢ süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini göstermektedir.
Tablo-20: CMK 250. Madde Ġle Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ĠĢ Yükünün
Yıllara Göre Dağılımı (2001-2010)103
13074
11439
11235
11096
10485
10876
13806
14268
14625
15004
ORTALAMA
YARGILAMA
SÜRESĠ (GÜN)
725
571
811
774
852
1485
984
410
626
1029
ÇIKAN Ġġ/GELEN
Ġġ ORANI(%)
TOPLAM
5777
4819
4973
4493
3131
4948
6518
6728
6612
7003
DEVREDEN Ġġ
BOZULARAK
GELEN
6572
6049
5451
5829
6502
4443
6304
7130
7387
6972
ÇIKAN Ġġ
YIL ĠÇĠNDE
AÇILANN
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
GEÇEN YILDAN
DEVREN GELEN
YILLAR
GELEN Ġġ
7025
5988
5406
4594
6042
4572
6676
6881
7653
8711
6049
5451
5829
6502
4443
6304
7130
7387
6972
6293
53,7
52,3
48,1
41,4
57,6
42,0
48,4
48,2
52,3
58,1
336
364
363
450
393
352
341
373
347
285
Tablo-20‟ye göre Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde 2001 yılında 336 gün
olan ortalama yargı süresi 2010 yılında 285 güne düĢmesi olumlu olmakla birlikte on
yıllık ortalama yargılama süresi 360 gün yani yaklaĢık olarak 1 yıla denk düĢtüğü
söylenebilir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı 2010‟da %58,1 çıkarak olumlu bir seyir
izlemesine rağmen genel olarak bu oran %50 civarındadır. Bu durumda gelen iĢlerin
yaklaĢık %50‟sinin bir sonraki yıla devrettiğini ve yıl içinde açılan davalarla birlikte iĢ
yükünün daha da arttığını göstermektedir.
103
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/dgm/dgm4.pdf>(28.01.2012)
184
Tablo-21: Yıllara Göre Yargıtay Davaların Ortalama Görülme Süresi(20012010)104
Yıllar
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Hukuk Genel
Kurulu
(Gün)
21
38
18
27
36
25
23
51
56
62
Hukuk
Daireleri
(Gün)
59
67
86
102
105
115
126
151
176
197
Ceza Genel
Kurulu
(Gün)
79
88
43
59
93
76
120
155
170
112
Ceza
Daireleri
(Gün)
77
139
283
348
339
346
391
359
399
509
Tablo-21‟e göre davaların ortalama görülme süresi Hukuk Genel Kurulu ve
Hukuk Dairelerinde sürekli artıĢ eğiliminde olmasına rağmen Ceza Genel Kurulu ve
Ceza Dairelerindeki sürelere göre düĢük kalmıĢtır. 2010 yılı itibariyle davaların
ortalama görülme süresi Hukuk Genel Kurulunda 62 gün, Hukuk Dairlerinde 197 gün;
Ceza Genel Kurulunda 112 gün, Ceza Dairelerinde 509 gündür. Dolaysıyla bu durum
ceza dairelerinde davalarda aĢırı bir yığılma olduğunu göstermektedir.
Ceza dairelerindeki aĢırı yığılma 2004‟den itibaren sürekli artmıĢtır.2004 yılında
348 günken, 2010‟da 509 güne çıkmıĢtır.2009‟dan 2010‟a 110 günlük bir artıĢ olduğu
göze çarpmaktadır. Göstergeler, dava stoklarının eritilmesi için Yargıtay‟daki Ceza
Dairelerinin adli personel açısından hızlı bir Ģekilde desteklenmesi gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
104
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay8.pdf>
(28.01.2012)
185
Tablo-22: Yargıtay’ın ĠĢ Yükü Ve Yıllara Göre Dağılımı(2001-2010)105
Yıllar
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Yargıtay*
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Ceza Bölümü
Hukuk Bölümü
Gelen iĢ
Miktarı
Yıl Ġçinde
Çıkan ĠĢ
Miktarı
Bir Sonraki
Yıla
Devreden ĠĢ
Çıkan ĠĢin
Gelen ĠĢe
Oranı (%)
209038
296826
244223
320547
251246
324111
327873
361836
336371
388106
285209
395062
323738
422081
439922
446266
522272
484751
573576
524909
161602
266494
156794
284478
118221
273664
139272
298259
200236
318645
144204
318355
129420
326128
197375
326109
218201
334967
209076
353095
47436
30332
87429
36069
133025
50447
188601
63577
136135
69461
141005
76707
194318
95953
242547
120157
304071
149784
364500
171814
77,3
89,7
64,2
88,7
47,0
84,4
42,4
82,4
59,5
82,1
50,5
80,5
39,9
77,2
44,8
73,0
41,7
69,1
36,4
67,2
Ortalama
Yargılama
Süresi
(gün)
77
59
139
67
283
86
348
102
339
105
346
115
391
126
359
151
399
176
509
197
* Ceza Bölümü Ceza Genel Kurulu ve ceza dairelerini, Hukuk Bölümü ise Hukuk Genel Kurulu ve hukuk
daireleri ifade etmektedir.
Tablo-22‟ye göre Hukuk bölümünde bir sonraki yıla devreden iĢ miktarı 2001
yılı baz alındığında %566 oranında, Ceza bölümünde ise %768 oranında artıĢ olduğu
görülmektedir. Bu durum ortalama yargılama sürelerine yansımıĢ ve yargılama süreleri
artmıĢtır. Çıkan iĢin gelen iĢe oranına bakıldığında hukuk bölümünde bu oran ceza
bölümüne göre yüksektir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı, son üç yıl boyunca azalmakla
birlikte hukuk bölümünde %80, ceza bölümünde %50,3‟tür. Çıkan iĢin gelen iĢe oranı,
ceza bölümünde 2001‟den sonra -2005 ve 2006 yılları hariç olmak üzere- sürekli
azalmıĢ ve artan bürokrasi sonucunda ortalama yargılama süresi 509 güne çıkmıĢtır.
105
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay3.pdf>
(28.01.2012)
186
Tablo-23: Yargıtay’da ZamanaĢımından Dolayı DüĢen Dava Sayısı106
YIL
2006
2007
2008
2009
2010
DAVA SAYISI
7.618
9.111
12.354
14.791
18.585
DEĞĠġĠM ORANI(%)
100
119
162
194
243
Tablo-23‟e göre iĢ yükü sebebiyle zamanaĢımına uğrayan dava sayısındaki
değiĢim oranı 2010 yılında %243 oranında artıĢ göstermiĢtir. KiĢilerin ve toplumun
mahkemelere olan güvenini önemli ölçüde sarsabilecek olan bu durum Yargıtay‟da
bürokratik sorunun ne denli önemli boyutlara ulaĢtığını göstermektedir.
Tablo-24: Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığı ĠĢ Yükünün Yıllara Göre Dağılımı
(2001-2010)107
106
YILLAR
GELEN Ġġ
MĠKTARI
GELEN Ġġ
MĠKTARI
DEĞĠġĠM
ORANI
YIL ĠÇĠNDE
ÇIKAN Ġġ
MĠKTARI
BĠR SONRAKĠ
YILA
DEVREDEN Ġġ
MĠKTARI
BĠR SONRAKĠ
YILA
DEVREDEN
ĠġLERDEKĠ
DEĞĠġĠM
ORANI(%)
ORTALAMA
GÖRÜLME
SÜRESĠ(GÜN)
GELEN Ġġ
2001
332955
100
217170
115785
100
230
2002
317481
95
207722
109759
95
198
2003
317567
95
206141
111426
96
192
2004
354803
107
214699
140104
121
198
2005
364485
109
280826
83659
72
159
2006
411121
123
172321
238800
206
232
2007
531660
160
181771
349889
302
447
2008
627637
189
260672
366965
317
479
2009
664720
200
276990
387730
335
473
2010
728732
219
281961
446771
386
482
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, a.g.e, s.34.
107
< http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay1.pdf>
(28.01.2012)
187
Tablo-24‟e göre Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığına 2001 yılında baz
alındığında gelen iĢ miktarı 2010 yılında % 219 oranında, bir sonraki yıla devreden iĢ
miktarı ise % 386 oranında artıĢ göstermiĢtir. Evrakın BaĢsavcılığa geliĢi ile
BaĢsavcılıktan çıkıĢı arasında geçen zaman olarak hesaplanan ortalama görülme
süresinin on yıllık ortalaması 309 gün gibi uzun bir süreye tekabül etmektedir. Bu
durum Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığında da artan iĢ yüküne tam olarak cevap
verilemediğini göstermektedir.
Genel olarak adli yargının bütününe baktığımızda artan iĢ yüküne paralel olarak
hem ilk derece mahkemeleri hem de temyiz mercisi Yargıtay‟ın davaları etkin bir
Ģekilde göremediği sonucu ortaya çıkmaktadır. Etkin yargılamanın yapılamaması
mahkemelerde ortalama yargılama süresini, savcılıklarda ise ortalama görülme süresini
uzatmaktadır. Bu sürenin artması vatandaĢların yargı hizmetinden gereği gibi
yararlanmasına engel olmaktadır.
2.2.2. Ġdari Yargıda Mahkemelerin ĠĢ Yükü
Ġdari yargıda ise adli yargıya göre ortalama yargı süresi ve iĢ yükü düĢük
olmasına karĢın özellikle temyiz mercisi DanıĢtay‟da iĢ yükü ve yargılama süresi idare,
vergi ve bölge idare mahkemelerine oranla daha yüksektir. DanıĢtay‟da on yıllık
ortalama yargı süresi 446 gündür. On yıllık ortalamada ortalama yargı süresi bölge idare
mahkemelerinde 56 gün, idare mahkemelerinde 201 gün, vergi mahkemelerinde 189
güne tekabül etmektedir.
AĢağıda yer alan her iki tablo birlikte değerlendirildiğinde idari yargıda bölge
idare mahkemelerinde ortalama yargılama süresi ve iĢ yükü makul kabul edilebilecek
bir düzeydedir. Ancak DanıĢtay‟da, idare ve vergi mahkemelerinde ortalama yargılama
süresi ve iĢ yükü makul kabul edilebilecek düzeyin üstündedir. Özellikle temyiz mercisi
DanıĢtay‟da iĢ yükü ve yargılama süresi diğerlerine oranla daha yüksektir. Bu durum
arada itiraz mercisi olarak yer alan bölge idare mahkemelerine sınırlı konulardaki
uyuĢmazlıklar için baĢvurulabilmesi ve bu uyuĢmazlıklar dıĢındaki her uyuĢmazlık için
DanıĢtay‟a gidilmesinden kaynaklanmaktadır.
188
Tablo-25: Ġdari Mahkemeler ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi(20012010)108
ORTALAMA
YARGILAMA
SÜRESĠ (GÜN)
44528
116328
88640
58307
125764
104924
60535
142529
97568
59885
187085
87714
76113
221710
92489
82758
274442
112108
94424
255381
128534
99868
229721
152662
109939
217541
188438
120372
252399
212462
DEVREDEN Ġġ/
GELEN Ġġ
ORANI(%)
0
5259
3174
0
4621
3591
0
5445
2889
0
6040
2962
0
7559
2583
0
7743
3803
0
10661
5477
0
15384
5500
0
13743
5528
0
15388
5795
DEVREDEN Ġġ
TOPLAM
43073
72277
60097
52217
79669
69127
50731
91180
56171
53512
125854
58225
66027
132512
62941
69578
169591
74327
78960
144784
82623
85745
126307
97802
95423
127944
110733
108666
164806
130134
ÇIKAN Ġġ/GELEN
Ġġ ORANI(%)
BOZULARAK
GELEN
1455
38792
25369
6090
41474
32206
9804
45904
38508
6373
55191
26527
10086
81639
26965
13180
97108
33978
15464
99936
40434
14123
88030
49360
14516
75854
72177
11706
72205
76533
ÇIKAN Ġġ
YIL ĠÇĠNDE
GELEN
BĠM
2001 ĠM
VD
BĠM
2002 ĠM
VD
BĠM
2003 ĠM
VD
BĠM
2004 ĠM
VD
BĠM
2005 ĠM
VD
BĠM
2006 ĠM
VD
BĠM
2007 ĠM
VD
BĠM
2008 ĠM
VD
BĠM
2009 ĠM
VD
BĠM
2010 ĠM
VD
GEÇEN YILDAN
DEVREN GELEN
MAHKEME
TÜRÜ
YILLAR
GELEN Ġġ
38438
74854
56434
48503
79860
66416
54162
87338
71041
49799
105446
60749
62933
124602
58511
67294
174506
71674
80301
167351
79174
85356
153880
98292
98233
145336
111904
108459
154634
123791
86,3
64,3
63,7
83,2
63,5
63,3
89,5
61,3
72,8
83,2
56,4
69,3
82,7
56,2
63,3
81,3
63,6
63,9
85,0
65,5
61,6
85,5
67,0
64,4
89,4
66,8
59,4
90,1
61,3
58,3
6090
41474
32206
9804
45904
38508
6373
55191
26527
10086
81639
26965
13180
97108
33978
15464
99936
40434
14123
88030
49360
14512
75841
54370
11706
72205
76534
11913
97765
88671
13,7
35,7
36,3
16,8
36,5
36,7
10,5
38,7
27,2
16,8
43,6
30,7
17,3
43,8
36,7
18,7
36,4
36,1
15,0
34,5
38,4
14,5
33,0
35,6
10,6
33,2
40,6
9,9
38,7
41,7
33
190
173
57
192
183
56
198
180
57
208
158
65
243
177
75
202
179
67
210
193
60
200
185
49
186
235
39
183
229
Tablo-25‟e göre bölge idare mahkemeleri çıkan iĢin gelen iĢe oranı, devreden
iĢin gelen iĢe oranı ve ortalama yargılama süresi vergi ve idare mahkemelerine göre
oldukça iyi durumdadır. Bölge Ġdare mahkemelerinde ortalama yargılama süresi 2001
yılında 33 günken 2010 yılında 39 gün, idare mahkemelerinde 2001 yılında 190 günken
2010 yılında 183 gün, vergi mahkemelerinde 2001 yılında 173 günken 229 gün
108
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/idari/idari1.pdf> (29.01.2012)
189
olmuĢtur. On yıllık ortalamada ortalama yargı süresi, bölge idare mahkemelerinde 56
gün, idare mahkemelerinde 201 gün, vergi mahkemelerinde ise 189 güne tekabül
etmektedir. Çıkan iĢin gelen iĢe oranında bölge idare mahkemeleri %80‟inin
üzerindeyken idare ve vergi mahkemelerinde bu oran %60-%70 arasındadır. Bu durum
bölge idare mahkemelerinde fazla bir yığılma olmadığını ancak idare ve vergi
mahkemelerindeki süre ve iĢ yükünün yargıda kabul edilebilecek makul süreleri aĢtığı
görülmektedir. Ayrıca bölge idare mahkemelerinde iĢ yükünün az olmasının istinaf
mahkemesi olarak düzenlenmemesinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Zira bölge idare
mahkemelerine yapılacak itirazlar sınırlıdır.
100
102
98
109
121
131
160
193
213
231
54390
57785
58118
58512
67940
71786
86703
97818
105146
101753
73810
73448
67842
81361
87485
94454
118286
149144
168462
193749
42,4
44,0
46,1
41,8
43,7
42,6
42,3
39,6
38,4
34,4
ORTALAMA
YARGILAMA SÜRESĠ
(GÜN)
DEVREDEN Ġġ
128200
131233
125960
139873
155425
168412
204989
246962
273608
29550
DEĞĠġĠM ORANI
57434
59952
52512
72031
80194
86878
110535
128676
124464
127040
ÇIKAN Ġġ
70766
71281
73448
67842
75231
81534
94454
118286
149144
168462
TOPLAM GELEN
Ġġ
2001*
2002
2003
2004*
2005*
2006*
2007
2008
2009
2010
YIL ĠÇĠNDE
GELEN
YILLAR
GEÇEN YILDAN
DEVREN GELEN
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ/DEVREDEN
Ġġ (%)
Tablo-26: DanıĢtay ĠĢ Yükü ve Ortalama Yargılama Süresi (2001-2010)109
465
443
460
411
395
404
388
425
498
570
* Tutarsızlıklar daireler arası devirden kaynaklanmaktadır.
Tablo-26‟ya göre DanıĢtay‟a gelen iĢler 2001 yılı temel alındığında 2010 yılında
%231 oranında artmıĢtır. Çıkan iĢin devreden iĢe oranı ise on yıllık ortalama %40
civarındadır. Bu durumda gelen iĢlerin yaklaĢık %60‟ının bir sonraki yıla devredildiğini
göstermektedir. Dolayısıyla bu durum her geçen gün devreden ve yıl içinde gelenlerle
birlikte DanıĢtay‟ın iĢ yükünü daha da arttırmıĢtır. Artan iĢ yükü ortalama yargılama
süresine de yansımıĢtır. 2001 yılında ortalama yargılama süresi 465 günken 2010
109
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/danistay/danistay7.pdf> (29.01.2012)
190
yılında 570 güne çıkmıĢtır. On yıllık ortalama yargı süresi ise 446 güne tekabül
etmektedir.
2.2.3 Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü
Anayasa Mahkemesi iĢ yükü ise yıldan yıla değiĢiklik göstermekle birlikte
ortalama yargılama süresi bilinmemektedir. Ancak 2010 Anayasa değiĢikliğiyle gelen
bireysel baĢvurma hakkının baĢlayacağı 23/9/2012 tarihinden sonra Anayasa
Mahkemesinin iĢ yükünde önemli ölçüde artıĢ olacağı düĢünülmektedir.
110
TOPLAM DOSYA
SAYISI
GENEL
TOPLAM
2000
29
57
-
-
-
86
13
99
2001
23
472
13
-
-
508
48
556
2002
11
160
12
-
-
183
186
369
2003
18
95
8
-
-
121
160
281
2004
28
90
4
5
-
126
172
298
2005
35
134
3
-
-
172
161
333
2006
23
146
2
-
-
171
218
389
2007
31
84
2
-
-
117
268
385
2008
23
93
1
-
-
117
278
395
2009
12
82
-
-
-
94
207
301
2010
16
105
1
-
-
122
143
265
DEVĠR
ĠTĠRAZ
DOKUNULMAZLIĞ
IN KALDIRILMASI
ĠPTAL
YÜCE DĠVAN
YILLAR
SĠYASAL PARTĠ
KAPATMA
Tablo-27: Anayasa Mahkemesinin ĠĢ yükü (2000-2010)110
<http://www.anayasa.gov.tr/veriler_ istatistikler/isyuku>(02.02.2012)
191
Tablo-27‟ye göre iptal ve itiraz baĢvuruları yıllar itibariyle iniĢli ve çıkıĢlı bir
seyir izleyerek değiĢebilmektedir. 2000 yılında toplam dosya sayısı 99 iken 2010
yılında 265 olmuĢtur. On yıllık ortalamaya bakıldığında toplam dosya sayısı 333‟tür.
Ortalama yargılama süresi hakkında veri olmadığından Anayasa Mahkemesi‟nde iĢ
yükünün fazla olup olmadığı konusunda tam olarak yorum yapılamamaktadır. Ancak
2010 Anayasa değiĢikliği ile getirilen bireysel baĢvuru hakkının yürürlüğe gireceği
23/9/2012 tarihinden sonra Anayasa Mahkemesinin iĢ yükünde önemli ölçüde artıĢ
olacaktır. Bu nedenle bireysel baĢvurunun alt yapısının bu tarihe kadar tamamlanması
gerekmektedir. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi‟ne yargısal ve idari çalıĢmalara
yardımcı olmak üzere yeteri kadar raportör görevlendirilmesi muhtemel yığılmaları
önleyecektir.
2.2.4 Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü
Adli Tıp Kurumu, ülkemizdeki resmi tek bilirkiĢi kurumudur. Kurum, adalet
iĢlerinde bilirkiĢilik görevi yapmanın yanında, adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı
programları düzenlemekte; adli bilimler alanlarında sempozyum, konferans ve benzeri
etkinlikler gerçekleĢtirmekte ve eğitim programları yürütmektedir. AĢağıdaki tabloda
Adli Tıp Kurumu‟nun Merkez, Ġstanbul Adli Tıp ġube Müdürlükleri, TaĢra TeĢkilatı
Adli Tıp ġube Müdürlükleri ve TaĢra TeĢkilatı Adli Tıp Kurumu Grup BaĢkanlıklarına
gelen-çıkan iĢ miktarını göstermektedir. Bu tabloya göre gelen iĢ miktarı sürekli
artmaktadır. Devreden iĢ miktarı, yapılan düzenlemelerle son iki yılda negatife
dönmüĢtür.
2011 yılında Adli Tıp Kurumu‟nun Kanununda değiĢiklikler yapılmasına
rağmen her yıl gelen iĢ miktarı önemli ölçüde artmaktadır. Bu nedenle kurumun iĢ
yükünün azaltılması için insan kaynakları, fiziki ve teknolojik olanakların
geliĢtirilmesi gerekmektedir. Nitekim kurumda yaĢanan sorunların ortaya koyan ve bu
sorunlara çözüm önerileri getiren Devlet Denetleme Kurulu Raporu hazırlanmıĢ ve bu
rapor kurumla ilgili yaĢanan sorunlara dikkat çekmiĢtir.
192
2008
2009
2010
420.462
420.462
306.743
306.743
236.900
236.900
277.400
277.400
261.024
261.024
49.102
46.782
54.253
51.344
44.666
44.723
42.328
41.492
42.735
43.053
8.851
7.840
3.082
-3372
-1521
TOPLAM
89.858
89.858
112.231
112.231
94.554
94.554
96.070
96.070
DEVREDEN Ġġ
MĠKTARI
TAġRATEġKĠLATI
ADLĠ TIP KURUMU
GRUP
BAġKANLIKLARI
2007
89.103
82.572
97.340
92.409
91.101
87.962
88.196
85.404
87.706
88.909
TAġRATEġKĠLATI
ADLĠ TIP ġUBE
MÜDÜRLÜKLERĠ
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ
GELEN Ġġ
ÇIKAN Ġġ
ĠSTANBUL ADLĠ
TIP ġUBE
MÜDÜRLÜKLERĠ
ĠġLER
2006
MERKEZ
YILLAR
Tablo-28: Adli Tıp Kurumu ĠĢ Yükü(2006-2010)111
558.667
549.816
548.194
540.354
484.898
481.816
495.478
498.850
487.535
489.056
2.2.5 Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi’ne(AĠHM’e) Yapılan BaĢvurular
Mahkemelerin iĢ yükü ve ortalama yargılama süreleri yanında AĠHM‟e yapılan
baĢvurular ve kabul edilen baĢvurular sonucunda verilen ihlal kararları, ülkemizdeki
yargı mercilerinin kararlarının ne ölçüde etkin ve verimli olduğunu göstermede bizlere
ipucu verebilmektedir. Yargıda bürokrasi, yargı kararlarının etkinliği ve verimliliği
hakkında önemli bir veri de AĠHM‟e yapılan baĢvurular ve bu baĢvurulardan çıkan ihlal
kararlarıdır. AĢağıda yer alan tablolara göre genel olarak Türkiye, yapılan baĢvuru
sayısında AĠHM‟e üye olan 47 ülke arasından- Rusya‟dan sonra ikincidir. Yapılan
baĢvuru sayısında sürekli bir artıĢ gözlenmektedir. Bu sayı 2011 yılında 15.950‟ye
yükselmiĢtir. Bu durum yargı mercilerince verilen kararların, davalı tarafları tatmin
etmediğini göstermektedir. Kabul edilen baĢvurulardaki ihlal kararlarının yüksekliği,
Türkiye‟de
yargı
mercilerince
verilen
kararların
etkililiği
ve
verimliliğinin
sorgulanmasına sebep olmaktadır.
111
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Faaliyet Raporları(2006-2010),
<http://www.adalet.gov.tr/rapor/rapor.htm > (03.02.2012)
193
Tablo-29: AĠHM’e Yapılan BaĢvurularda Türkiye’nin Durumu(2006-2011)112
YIL
BAġVURU
SAYISI
2006
2007
2008
2009
2010
2011
9.000
9.150
11.100
13.100
15.200
15.950
BAġVURU SAYISININ
AHĠM’E YAPILAN
TÜM BAġVURULARA
ORANI(%)
10
12
11,4
11
10,9
10,5
EN ÇOK BAġVURU
YAPAN ÜLKE
SIRALAMASI
3
2
2
2
2
2
Tablo-29‟a göre baĢvuru sayısında azımsanmayacak oranda bir artıĢ vardır.
Yapılan baĢvuru sayısının AĠHM‟e yapılan tüm baĢvurulara oranlandığında altı yılın
ortalaması % 10,9 olmaktadır. Yani yaklaĢık olarak yapılan baĢvuruların % 11‟i
Türkiye‟den gelmektedir. Nitekim bu oranla Türkiye, genellikle en çok baĢvuru yapan
ülke sıralamalarında Rusya‟dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
YIL
KARAR
VERĠLMESĠ
BEKLEYEN
BAġVURU SAYISI
KABUL
EDĠLMEYEN
BAġVURU SAYISI
TÜRKĠYE’YE
GÖNDERĠLEN
BAġVURU SAYISI
KABUL EDĠLEN
BAġVURU SAYISI
DOSTANE ÇÖZÜM
Tablo-30: AĠHM’de ĠĢleme Alınan BaĢvurularda Türkiye’nin Durumu
(2000-2011)113
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
735
1.059
3.871
3.588
3.679
2.489
2.330
2.830
3.706
4.474
5.821
8.702
394
384
1.639
1.633
1.817
1.366
3.166
1.573
1.475
1.965
3.296
7.527
330
251
375
355
740
538
497
560
952
1.195
1.311
458
279
90
102
142
172
241
362
387
350
436
442
229
3
56
195
-
112
Bkz European Court of Human Rights ,Annual Report 2006-2011,Strasbourg, raporlardan derleme
yapılarak hazırlanmıĢtır.
113
European Court of Human Rights , Ststistics On Judgements By State 1959-2010,Strasbourg,
2011,s.14
194
Tablo-30‟a bakıldığında yapılan baĢvuru sayısına paralel olarak açılan ve kabul
edilen baĢvuru sayısı genel olarak bir artıĢ göstermektedir. Dostane yollarla çözümlenen
baĢvuruların en fazla olduğu yıl 2010 olmuĢtur. Bununla birlikte kabul edilmeyen dava
sayısında önemli ölçüde bir artıĢ vardır. Bu durumun en önemli nedeni, ülkemizdeki
mahkemelerde verilen kararların adil olmadığı fikri öne sürülebilir. Nitekim AĠHM
verilerine göre 2010 yılında kabul edilen baĢvuruların 278‟i hakkında mahkeme ihlal
kararı vermiĢtir. Dolayısıyla kabul edilen baĢvuruların büyük bir kısmı Türkiye‟nin
aleyhine sonuçlanmaktadır. Bunun sonucunda Türkiye, hakları ihlal edilenlere önemli
miktarlarda tazminat ödemektedir. Dava ve tebliğ sürelerinin uzun sürmesi, eksik evrak
ve bilirkiĢi raporlarının zamanında temin edilememesi vb. bürokratik nedenlerle davalar
zaman aĢımına uğramakta ve bu durum da mahkemeye baĢvuran kiĢilerin hak kaybına
uğramasına sebep olmaktadır.
Her iki tablo birlikte dikkate alındığında baĢvuru sayısının artması ve kabul
edilen baĢvuru sayısındaki ihlal kararlarının yüksek olması Türkiye‟de yargı
mercilerince verilen kararların etkililiği ve verimliliğinin sorgulanmasına sebep
olmaktadır.
Genel olarak Türk yargı sisteminde son on yıllık veriler incelendiğinde
mahkemelerin iĢ yükünün fazla ve ortalama yargılama sürelerinin uzun olduğu
görülmektedir. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay ile askeri mahkemeler
ve disiplin mahkemelerinin sayısı, çalıĢan personel sayısı, iĢ yükü ve ortalama yargı
süreleri hakkında herhangi bir veri olmadığı için bu mahkemelerdeki iĢ yükü konusuna
yer verilememiĢtir. Yargının halka açıklığı doğrultusunda bu konulardaki bilgilerin
paylaĢılması,
bu
mahkemelerin
iĢleyiĢi
sırasında
ortaya
çıkan
aksaklıkların
giderilmesini ve gerekli önlemlerin zamanında alınmasını sağlayacaktır.
Yapılan incelemeler, ülkemizde yargı alanında ortalama yargılama süreleri,
ortalama görülme süreleri, iĢ yükü ve devreden iĢ oranının yüksek olduğunu ortaya
koymaktadır. Sebepleri belli yargı bürokrasisinin engellenmesi için gerekli önlemler
alınmalıdır. Türkiye, yargıdaki etkinlik ve verimliliğin azaldığını görmüĢ ve yargı
bürokrasisinin azaltılması için çalıĢmalar yapmıĢtır. Bu açıdan yargı bürokrasisinin
azaltılması açısından bu konuda yapılan çalıĢmaların da incelenmesi gerekir.
195
3.YARGI BÜROKRASĠSĠNĠN AZALTILMASI ĠÇĠN YAPILAN ÇALIġMALAR
Ülkemizde mahkemelerin artan iĢ yükü sebebiyle davalar zamanında
görülememektedir. Bu nedenle davalar zamanaĢımına uğramakta ve önemli suçlardan
yargılanan tutuklu sanıkların serbest bırakılmaları toplum vicdanını yaralayan ve
toplumun yargıya olan güvenini zedeleyen durumların ortaya çıkmasına sebep
olmaktadır. Ayrıca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyen mekanizmaların
yargının etkinlik ve verimliliğini azaltması gerek kamuoyunun gerekse de halkın
tepkisine yol açmıĢtır. Ülke içindeki bu duruma AB ve Avrupa Konseyinin yargı
alanında reform talepleri eklenmiĢtir. Ülke içinden ve dıĢından gelen yargı bürokrasinin
azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması talepleri cevap bulmuĢtur.
Hükümet tarafından bu alanda reform ve strateji belgeleri hazırlanmıĢ, yargının
hızlandırılması ve iĢ yükünün azaltılması amacıyla yargı paketleri çıkarılmıĢ, yargı
bürokrasisini azaltmaya yönelik projeler vb diğer çalıĢmalara hız verilmiĢtir. Türkiye‟de
bürokratik adalet sistemini dönüĢtüren reformların itici gücü Avrupa Komisyonu ve
Avrupa Birliği olmuĢ ve bu reformlarda hükümet ve halk tarafından desteklenmiĢtir.
Türkiye‟de yargı reformunu yönlendiren en belirgin uluslararası oluĢumdan ilki
Avrupa Konseyi‟dir. Avrupa Konseyi‟nde 1989 yılından bu yana, Orta ve Doğu Avrupa
ülkeleri için hukuki iĢbirliği programları yürütülmektedir. ĠĢbirliği programları, bu
programlardan
yararlanan
ülkelerin
kurumsal,
yasal
ve
idari
reformlarının
sürdürülmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Programlar, her ülkenin özel
gereksinimine göre yasal düzenlemeler ve uygulama kuralları oluĢturmakta ve yeni
yasal düzenlemelerin uygulanmasında görev alacak yargı sisteminin her düzeydeki
uygulayıcılarının eğitilmesine katılmaktadır.114 Üye ülkelerde yargı sisteminin
iyileĢtirilmesi kadar, hukuk devletinin oluĢturulması ile ilgilenen Konsey, adalete eriĢim
ve adalet hizmetlerinin etkinliği, yasal normlar, kiĢilerarası iliĢkilerin yasal olarak
düzenlenmesi, suç sorunları ve yasaların uygulanması, idare hukuku ve idari yargı,
yabancılar ve vatandaĢlar, bilim devrimi ve insanlığın yasal olarak korunması, medeni
toplum gibi konularda çalıĢmalarını yürütmektedir.115 Yargı sistemine yönelik olarak
belirlenen Avrupa standartlarının üye ülkelerde yerleĢtirilmesi ve yargı sisteminin
114
Esra Ergüzeloğlu Kilim, a.g.e, s.211.
115
Mustafa Özbek, a.g.e, s.222.
196
etkinliğinin artırılması amacıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2002 yılında
Adaletin Etkinliğine ĠliĢkin Avrupa Komisyonu‟nu (CEPEJ-the European Commission
for the Efficiency of Justice) kurmuĢtur. Bu komisyon yargının sorunları hakkında
pragmatik çözümler üretmek için çalıĢmaktadır. Komisyon, Avrupa Konseyine üye olan
47 ülkenin uzmanlarından oluĢmaktadır. Bu oluĢum, hâkimlerin bağımsızlığının
korunması, adil yargılamanın makul sürede yapılması, adalete eriĢimin geliĢtirilip
korunması, adalet teĢkilatının etkin ve verimli çalıĢması, toplumun ihtiyaç ve
beklentilerine uygun adli iĢlemlerin yürütülmesi ve mahkeme yararlanıcılarının daha iyi
hizmet almasını sağlayacak tedbirlerin alınması konularında çalıĢmalar yapmaktadır.
CEPEJ, Avrupa Konseyi üye devletlerinin adli sistemlerini incelemek için düzenli bir
süreç öngörmüĢtür. Bu doğrultuda iki yılda bir “Avrupa Yargı Sistemleri, Adaletin
Kalitesi ve Etkililiği” konulu raporlar yayımlamaktadır. Ayrıca üye ülkelerde olduğu
gibi ülkemizde de yargı sisteminin etkinlik ve verimliliğini artırmak için yapılan
projeleri finansal olarak desteklemektedir.
Türkiye‟de adalet yönetiminde reformu yönlendiren en önemli uluslararası
oluĢumdan ikincisi Avrupa Birliği‟dir. Türkiye‟de yargı bürokrasisinin azaltılması
konusunda reformlar, Avrupa Birliği‟ne üye olma hedefine kilitlenmiĢtir. AB üyeliği
yolunda yargı alanında Türkiye için hazırlanan ilerleme raporlarında 23. ve 24.
fasıllarda sınıflandırılmıĢtır. 23. fasıl “Yargı ve Temel Haklar” baĢlıklar altında; 24.
fasıl ise “Adalet, Özgürlük, Güvenlik” baĢlıkları altında gösterilmiĢtir. Türkiye‟nin
Avrupa Birliği‟ne katılımı yolunda Avrupa Birliği Komisyonu GeniĢleme Genel
Müdürlüğü, 1998 yılından bu yana her yıl düzenli ilerleme raporları yayınlanmaktadır.
Bu raporlar, Türkiye‟nin yargı reformları yapması gereken konuları bütün boyutlarıyla
ortaya koymakta, yeniden yapılandırılması istenilen alanları göstermektedir. Türkiye ile
23. fasıl kapsamında “Yargı ve Temel Haklar” baĢlığı altında da mevzuat tarama
toplantıları düzenlenmiĢtir. Bu faslın tarama sonu raporu AB Komisyonu tarafından
kabul edilerek üye ülkelere onay için sunulmuĢ, ancak onay süreci henüz
tamamlanmamıĢtır. Bununla birlikte, AB yetkililerince Türkiye‟nin yargının tarafsızlığı,
bağımsızlığı ve etkililiğinin güçlendirilmesine yönelik bir “Yargı Reformu Stratejisi” ni
Komisyona sunması istenmiĢtir. Yargı alanında yapılması düĢünülen reform
çalıĢmalarının belli bir plan çerçevesinde ve öngörülebilirlik ilkesine göre
gerçekleĢtirilmesi gereksinimi ortaya çıkmıĢtır. Bu bağlamda, 2007-2013 dönemlerini
kapsayan ve TBMM‟nin 28/6/2006 tarih ve 877 sayılı kararı ile kabul edilen
197
Dokuzuncu Kalkınma Planı önemli bir belge olma özelliği taĢımaktadır. Türkiye‟nin 7
yıllık kalkınma stratejisinin belirlendiği bu plan, AB‟ye tam üyelik süreci ile de bir
paralellik göstermektedir. Söz konusu Planın 5.6.5. numaralı “Adalet Sisteminin
ĠyileĢtirilmesi” baĢlığı altında Türk adalet sisteminde son yıllarda sağlanan geliĢmelere
yer verildikten sonra, bu alandaki eksiklikler tespit edilmiĢ ve çağdaĢ bir yargı
sisteminin gerekleri vurgulanmıĢtır. Dokuzuncu Kalkınma Planı hazırlık çalıĢmaları
çerçevesinde üniversitelerden, yargı kuruluĢlarından, sivil toplum örgütlerinden ve
Adalet Bakanlığı‟ndan davet edilen katılımcılardan oluĢturulan “Adalet Hizmetleri Özel
Ġhtisas Komisyonu” da hazırladığı raporla, Türk yargısının sağlıklı ve çağdaĢ bir
biçimde iĢlemesine yönelik atılması gereken somut adımları belirlemiĢtir. Yargı
sisteminin bağımsız, tarafsız ve etkili bir biçimde iĢletilmesi konusuna 60. Hükümet
Programında da önemli bir yer verilmiĢtir. Bu bağlamda, bağımsız ve tarafsız yargının
adaleti sağlamanın ön Ģartı olduğu; adalet ve yargı reformu alanındaki çalıĢmaların
kararlılıkla sürdürüleceği; uyuĢmazlıkların hızlı, basit, az giderle ve etkin Ģekilde
çözümlenmesini sağlamak ve böylece iĢ yükünü azaltmak amacıyla özellikle, hukuki
uyuĢmazlıklarda alternatif çözüm yollarını öngören yasal düzenlemeler yapılacağı,
mevcut hükümet tarafından ilan edilmiĢtir.
Bunun yanında, AB standartlarına ulaĢmak için gerekli mevzuat çalıĢmalarıyla
adli ve idari kapasitenin güçlendirilmesi yolunda çalıĢmalara devam edileceği
hususunda da hükümet programında taahhütlere yer verilmiĢtir. Dokuzuncu Kalkınma
Planı ve Adalet Hizmetleri Özel Ġhtisas Komisyonu Raporunda öngörüldüğü Ģekliyle,
Türkiye‟nin AB‟ye katılım sürecindeki taahhütleri göz önünde bulundurularak, Adalet
Bakanlığı‟nın öncülüğünde 2008–2013 yılları kapsayacak bir “Yargı Reformu
Stratejisi” taslağı hazırlamak üzere bir Komisyon kurulmuĢtur. Komisyonun
oluĢturduğu taslak yargı çevreleri ve üniversiteler dâhil görüĢe açılmıĢ ve sonunda geniĢ
ve üst düzeyde bir katılımcılıkla hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planı
(2008-2013) 14.09.2009 tarihinde tamamlanarak Adalet Bakanlığının internet
sayfasında yayımlanmıĢtır. Bu belge hazırlanırken Katılım Ortaklığı Belgesi, 23. Fasıl
Tarama toplantılarına iliĢkin belgeler, AB Komisyonu tarafından Türkiye hakkında
hazırlanan ilerleme raporları, Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları, BirleĢmiĢ Milletler
Bangalore Yargı Etiği Ġlkeleri, BirleĢmiĢ Milletler Yargı Bağımsızlığının Temel Ġlkeleri,
Hâkimlerin Rolü, Etkinliği ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devlet
Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı, AB Komisyonu uzmanları tarafından Türk Yargısı
198
hakkında hazırlanan istiĢari ziyaret raporlarından yararlanılmıĢtır. Yargı Reformu
Stratejisi kapsamında 10 amaç bulunmaktadır. Bunlar:
1. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi
2. Yargının tarafsızlığının geliĢtirilmesi
3. Yargının verimlilik ve etkililiğinin artırılması
4. Yargıda mesleki yetkinliğin artırılması
5. Yargı örgütü yönetim sisteminin geliĢtirilmesi
6. Yargıya güvenin artırılması
7. Adalete eriĢimin kolaylaĢtırılması
8. UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif
çözüm yolları geliĢtirilmesi
9. Ceza infaz sisteminin geliĢtirilmesi
10. Ülkemizin ihtiyaçları ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin
gerektirdiği mevzuat çalıĢmalarına devam edilmesidir.
Bu amaçların alt baĢlıklarına baktığımızda yargı bürokrasisinin azaltılmasına
yönelik hedeflerin yer aldığı görülmektedir. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi
amacı altında Uluslararası belgeler ıĢığında Anayasa Mahkemesi‟nin görev tanımının
yeniden belirlenmesi ve buna bağlı olarak yeniden yapılandırılması; HSYK‟nın
objektiflik, tarafsızlık ve Ģeffaflık temelinde uluslararası belgeler ıĢığında geniĢ tabanlı
temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, kararlarına karĢı etkili bir itiraz sisteminin
getirilmesi ve yargı yolunun açılması; HSYK‟nın yeniden yapılandırılmasına paralel
olarak Kurulun sekretaryasının ve denetim sisteminin yeniden düzenlenmesi;
HSYK‟nın yeniden yapılandırılması ve istinaf kanun yolunun faaliyete geçirilmesi ile
birlikte not sistemi dahil olmak üzere terfi sisteminin yeniden değerlendirilmesi; dernek
kurma hakkı sınırlanmaksızın, örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde Hâkimler Ve
Savcılar Birliğinin kurulması; kamuoyunun ve yargı profesyonellerinin yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki bilinçlerinin güçlendirilmesi için çalıĢmalar
yapılması; askeri mahkemelerin sadece hâkim sınıfından olan üyelerden oluĢması;
askeri mahkeme binalarının askeri yasak bölge dıĢına çıkarılması; askeri mahkemelerin
görev alanlarının yeniden değerlendirilmesi ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi
yargılamalarının adil yargılanma ilkesi çerçevesinde yüksek mahkeme bünyesinde iki
199
dereceli hale getirilmesi için çalıĢmalar yapılması olmak üzere 10 temel hedef yer
almaktadır.
Yargının tarafsızlığının geliĢtirilmesi amacı altında Yargı mensupları için etik
ilkelerin belirlenmesi amacıyla yüksek mahkemeler ve HSYK ile birlikte çalıĢma
yapılması, yargı tarafsızlığı konusunda medya mensuplarının bilinçlendirilmesi, kiĢisel
verilerin korunması kaydıyla yüksek mahkeme kararlarına eriĢimin kolaylaĢtırılması,
kiĢisel verilerin korunması çerçevesinde HSYK‟nın disipline iliĢkin kararlarının
tamamına ulaĢılabilmesi ve yargı mensupları ile ilgili 2802 sayılı Kanun‟da yer alan
disiplin hükümlerinin yeniden ele alınarak nesnel ölçütler getirilmesi olmak üzere 5
temel hedef yer almaktadır.
Yargının verimlilik ve etkililiğinin artırılması amacı altında adli yargıda istinaf
mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi, idari yargıda istinaf mahkemelerinin kurulması ve
faaliyete geçirilmesi, adil yargılanma hakkı ve silahların eĢitliği ilkesi çerçevesinde
savunmanın etkinliğinin artırılması için Türkiye Barolar Birliği ile iĢbirliği halinde
çalıĢmalar yürütülmesi, hâkim-savcı adaylarının mesleğe alımında denetime elveriĢli ve
nesnel ölçütler belirlenmesi ilkesinin gözetilmesi ve hâkim, savcı ile yargı çalıĢanı
sayısının yeterli seviyeye getirilmesi, birbirine yakın veya iĢ sayısı az olan adliyelerin
en yakın adliyeler ile birleĢtirilmesi için çalıĢmaların yapılması, belirlenen ilkeler
çerçevesinde
adliyelerin
fiziki
kapasitelerinin
iyileĢtirilmesi
çalıĢmalarının
sürdürülmesi, uluslararası uygulamalar ve ihtiyaç durumu da gözetilerek ihtisas
mahkemelerinin
yaygınlaĢtırılması,
Adli
Tıp
Kurumu‟nun
kapasitesinin
güçlendirilmesine devam edilmesi, belirlenen yurt dıĢı temsilciliklerinde adlî müĢavir
görevlendirilmesi, UYAP‟ın tamamlanması ve etkin bir Ģekilde kullanımının
sağlanması, elektronik imzanın adli ve idari birimlerde yaygınlaĢtırılması, stratejik
yönetim kapasitesinin artırılması için eğitim çalıĢmalarına devam edilmesi ve Adalet
Bakanlığı Stratejik Planı‟nın hazırlanması, yüksek mahkemelerin ilk derece mahkemesi
sıfatı ile baktıkları davaların azaltılması, Tebligat Kanununda değiĢiklik yapılması,
Hukuk Muhakemeleri Kanununun hazırlanması, icra-iflas sisteminin etkililiğinin
artırılması,
bilirkiĢilik
müessesesinin
gözden
geçirilmesi,
kamudaki
hukuk
müĢavirlikleri ile kamu ve hazine avukatlarının daha etkin hizmet sunmaları amacıyla
yeniden yapılandırılması ve uluslararası belgeler ıĢığında çocuk adalet sisteminin
200
iyileĢtirilmesine yönelik çalıĢmalara devam edilmesi olmak üzere 19 temel hedef yer
almaktadır.
Yargıda mesleki yetkinliğin artırılması amacı altında hukuk eğitimi ve
öğretiminin etkin hale getirilmesine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim
Kurulu (YÖK) ve hukuk fakülteleri ile birlikte çalıĢmalar yapılması, yargı mensubu ve
çalıĢanlarına meslekî yetkinliğin artırılması ve kiĢisel geliĢim konularında verilen
eğitime devam edilmesi, Türkiye Adalet Akademisi‟nin örgütsel yapısı gözden
geçirilerek kapasitesinin artırılması, belirli periyotlarla, yargı profesyonellerinin eğitimi
konusunda Adalet Bakanlığı, HSYK, Türkiye Adalet Akademisi, üniversiteler ve diğer
kurum ve kuruluĢların katılımı ile bilimsel toplantılar (Ģura, seminer, sempozyum)
düzenlenmesi, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bir kısım yargı çalıĢanlarına yabancı
dil eğitimi verilmesine devam edilmesi ve AĠHM kararları ile yargıyı ilgilendiren
uluslararası belgelerin Türkçeye çevrilmesi ve bunlara eriĢimin sağlanmasına devam
edilmesi olmak üzere 6 temel hedef yer almaktadır.
Yargı örgütü yönetim sisteminin geliĢtirilmesi amacı altında yargıda mesleki
yetkinliğin artırılması, hâkimlerle Cumhuriyet savcılarının idarî ve mali konulardaki
görev ve sorumluluklarının azaltılması ile yargı çalıĢanlarının görev tanımlarının
yapılması, iĢ standartlarının belirlenmesi ve yükseltilmesi ve AB ülkelerindeki
uygulamalar göz önünde bulundurularak noterlerin görev tanımlarının ve açılıĢ
kriterlerinin yeniden belirlenmesi olmak üzere 3 temel hedef yer almaktadır.
Yargıya güvenin artırılması amacı altında toplum nezdinde yargıya güveni
etkileyen unsurların belirlenmesi için çalıĢmalar yapılması, yargı mensup ve
çalıĢanlarına yolsuzlukla mücadele konusunda verilen eğitimlere devam edilmesi,
yargının, medya ve halkla iliĢkilerinin ilgili meslek örgütleriyle iĢbirliği halinde
geliĢtirilmesi ve yüksek yargıda ve belirlenen adliyelerde etkin basın ve halkla iliĢkiler
birimlerinin kurulması veya geliĢtirilmesi olmak üzere 4 temel hedef yer almaktadır.
Adalete eriĢimin kolaylaĢtırılması amacı altında adli yardımın etkinleĢtirilmesi
için bu müessesenin gözden geçirilmesi, adliyelerin internet sitelerinin standart olarak
hazırlanarak etkin bir Ģekilde kullanımının sağlanması, Adalet hizmetlerinden
yararlananların elektronik ortamda dava açmaları ile ilgili çalıĢmaların tamamlanması
201
ve yargı yerlerinde tercüme hizmetlerinin standarda bağlanması olmak üzere 4 temel
hedef yer almaktadır.
UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif
çözüm yolları geliĢtirilmesi amacı altında temel hukuk bilgilerinin ilköğretim çağından
itibaren öğretilmesinin sağlanması, kamu kurum ve kuruluĢlarında kiĢilerin, hak ve
yükümlülükleri ile ilgili olarak hukuki iĢlem ve süreçlerine iliĢkin çeĢitli yöntemler
kullanılarak bilgilendirilmesinin sağlanması, ceza usulünde yer alan uzlaĢma
kurumunun etkinleĢtirilip geliĢtirilmesi, hukuki uyuĢmazlıklarda arabuluculuk ve
uyuĢmazlıkların alternatif çözüm
yollarının geliĢtirilmesi, tahkim kurumunun
etkinleĢtirilmesi, idarenin, iĢlemlerinde ve diğer faaliyetlerinde benzer nitelikte ve
istikrar kazanmıĢ emsal yargı kararlarını dikkate alması için gerekli tedbirlerin alınması,
idari yargıda uyuĢmazlıkların yargı öncesi çözüm usullerinin geliĢtirilmesi ve etkin hale
getirilmesi ve Kamu Denetçiliği Kurumu‟nun faaliyete geçirilmesi olmak üzere 8 temel
hedef yer almaktadır.
Ceza infaz sisteminin geliĢtirilmesi amacı altında ceza infaz kurumlarının
uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi yönündeki çalıĢmalara devam edilmesi,
küçük ve yetersiz ceza infaz kurumlarının kapatılması, denetimli serbestliğin
etkinleĢtirilerek yaygınlaĢtırılması, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların etkin
Ģekilde uygulanması ve yaygınlaĢtırılması, ceza infaz kurumlarındaki iĢ yurtlarının
yaygınlaĢtırılması ve geliĢtirilmesine devam edilmesi, adliye personelinin eğitiminin de
yapılabileceği Ģekilde ceza infaz kurumları ve tutukevleri personeli eğitim
merkezlerinin kapasitesinin ve sayısının artırılması, ceza infaz kurumlarının dıĢ
güvenlik hizmetlerinin Adalet Bakanlığı‟na devredilmesi ve ceza infaz kurumlarında
etkin bir halkla iliĢkiler biriminin kurulması olmak üzere 8 temel hedef yer almaktadır.
Ülkemizin ihtiyaçları ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin
gerektirdiği mevzuat çalıĢmalarına devam edilmesi amacı altında hazırlanmıĢ olan 18
kanun tasarısının (Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Yargıtay Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Türkiye Hâkimler ve Savcılar Birliği Kanun Tasarısı,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı, Ticarî Sır,
Banka Sırrı ve MüĢteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı, KiĢisel Verilerin Korunması
Kanunu Tasarısı, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, Ġdari Yargılama Usulü Kanununda
202
DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun Tasarısı, DNA Verileri ve Millî DNA Veri
Bankası Kanunu Tasarısı, Hukuk UyuĢmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı,
Ceza Ġnfaz Kurumları DıĢ Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı, Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Sekli Hakkında Kanun Tasarısı, Genel Ġdari Usul
Kanunu Tasarısı, Adalet Bakanlığı TeĢkilat Kanunu Tasarısı, ġiddet Suçu Mağdurlarına
Yardım Hakkında Kanun Tasarısı, Noterlik Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Türk Medenî Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) çıkarılması temel hedef olarak belirlenmiĢtir. Bu 10 stratejik amaca ulaĢılması
için hedefler kısa, orta, uzun vadeli olarak ayrılmıĢ ve bir eylem planına bağlanmıĢtır.
Bu eylem planı çerçevesinde yargı bürokrasisini azaltma çalıĢmaları devam etmektedir.
Adalet Bakanlığı yargının iyileĢtirilmesi için sadece Yargı Reformu Stratejisi ve
eylem planı ile yetinmemiĢtir. Bu belgeleri destekleyici niteliğe sahip 2010-2014
yıllarını kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Planını oluĢturmuĢtur. Bu plan kuruma
yönelik hedeflerin yanı sıra genel olarak yargı bürokrasinin azaltılması ve yargı
sisteminin yeniden yapılandırılması yönünde de hedefler içermektedir. Bu açıdan
bakıldığında Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planına paralel olarak hazırlandığı
söylenebilir. Plan, mevcut durumun analiz edilerek ortaya konulduğu, önce sorunların
belirlendiği, sonra uzun vadede ulaĢılması hedeflenen vizyonu ortaya koyan ve buna
ulaĢmak için atılacak adımların ayrıntılı biçimde belirleyip takvimlendirilen bir
belgedir. Bu stratejik planda, ülkemizde yargı alanında hiç dile getirilmeyen ya da çok
az gündeme gelen Yargı-medya iliĢkileri, yargının halkla iliĢkilerinin geliĢtirilmesi,
koruyucu hukuk uygulamaları, adalet sisteminin uluslararası iliĢkilerinin geliĢtirilmesi
gibi birçok konunun ilk defa geniĢ biçimde ele alındığı görülmektedir. Stratejik planda
12 stratejik amaç bulunmaktadır. Bunlar:
1. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi çalıĢmalarına katkı sağlamak
ve bu konuda adalet aktörleriyle iĢbirliğini geliĢtirmek,
2. Yargının etkinlik ve verimliliğinin artırılması ile yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılması amacıyla düzenlemeler yapmak,
3. Mesleki yetkinliğin geliĢtirilmesini sağlamak,
4. UyuĢmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesini ve alternatif
uyuĢmazlık çözüm yollarının geliĢtirilmesini sağlamak,
203
5. Ceza infaz sistemini ve denetimli serbestlik hizmetlerini uluslararası standartlar
çerçevesinde geliĢtirmek,
6. Adalet hizmetlerinde güncel teknolojik imkânlar ile biliĢim sistemlerinin
kullanılmasını ve geliĢtirilmesini sağlamak,
7. Adli mimarinin özellikleri gözetilerek adalet hizmet binaları yapımına devam etmek
ve teknik alt yapı hizmetlerini yeterli düzeyde sunmak,
8. Adalete eriĢim imkânlarının artırılmasını ve etkin kullanımını sağlamak,
9. Adli tıp kurumunun, adli bilimler alanında kapasitesini geliĢtirmek ve hizmeti
yaygınlaĢtırmak,
10. Uluslararası iĢbirliğini geliĢtirmek ve Avrupa Birliği müktesebatına uyumu
sağlamak,
11. Adalet teĢkilatı yönetim sistemini geliĢtirmek,
12. Medya ve halkla iliĢkilerin etkin bir Ģekilde yürütülmesini sağlamaktır.
Planın uygulaması konusunda her yıl ayrıntılı faaliyet raporları hazırlanmakta ve
bu faaliyet raporları vasıtası ile kamuoyunun denetimi sağlanmaktadır. Bakanlığın
stratejik amaçları incelendiğinde 2, 3, 4, 6, 9 ve 11 numaralı stratejik amaçların
yukarıda nedenlerini açıkladığımız yargı bürokrasisinin azaltılmasıyla ilgilidir. Yargı
bürokrasisinin doğrudan doğruya azaltılmasıyla ilgili ikinci stratejik amaç altında 2014
yılı sonuna kadar yargı mensubu ve çalıĢanı sayısının uluslararası standartlar gözetilerek
artırılması, 2014 yılı sonuna kadar adalet aktörleri arasındaki iletiĢimin artırılması ve
yargının sorunlarına yönelik ortak çözüm önerileri geliĢtirilmesi, 2013 yılı sonuna kadar
avukatlık mesleğinin sorunlarının çözümüne ve avukatların yargısal faaliyetlere daha
etkin katılımının sağlanmasına yönelik olarak Türkiye Barolar Birliği ve barolar ile
iĢbirliği yapılması, 2010 yılı sonuna kadar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete
geçirilmesi için çalıĢmaların tamamlanması ve idari yargıda istinaf kanun yolu için
mevzuat değiĢikliklerinin hazırlanması, 2011 yılı sonuna kadar adlî hizmet
uzmanlığının oluĢturulması için çalıĢmalar yürütülmesi, 2010 yılı sonuna kadar,
birbirine yakın ve/veya iĢ sayısı az olan adliyelerin en yakın adliyelerle birleĢtirilmesi
çalıĢmasının tamamlanması, 2014 yılı sonuna kadar, yargıda uzmanlık faaliyetlerinin
geliĢtirilmesi, 2012 yılı sonuna kadar yargılamanın daha etkili ve hızlı yürütülmesine
yönelik mevzuat düzenlemelerinin hazırlanması, 2010 yılı sonuna kadar bilirkiĢilik
kurumunun geliĢtirilmesi amacıyla çalıĢmalar yürütülmesi, 2014 yılı sonuna kadar yargı
mensupları ile çalıĢanlarına yönelik sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlenerek kurum
204
içi iletiĢimin artırılması ve yargı çalıĢanlarının özlük haklarının iyileĢtirilmesi
doğrultusunda çalıĢmalar yürütülmesi, 2010 yılı sonuna kadar yargının iĢ yükünün
azaltılması amacıyla kamuda görev yapan hukuk müĢavirleri ve avukatların daha etkin
hale
getirilmesi
konusunda
çalıĢma
yürütülmesi,
adalet
hizmetlerinde
(aile
mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, ceza infaz kurumları, denetimli serbestlik Ģube
müdürlükleri vb) görev alan uzmanların (psikolog, sosyolog, pedagog, sosyal çalıĢmacı,
öğretmen vb.) hizmetlerinden daha etkin ve verimli biçimde faydalanılması için çalıĢma
yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar soruĢturmaların daha etkin ve hızlı yürütülmesinin
sağlanması konusunda çalıĢmalar yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar tanıklık
müessesesinin uygulamada daha etkin hale getirilmesi konusunda çalıĢmalar
yürütülmesi, 2012 yılı sonuna kadar icra ve iflas sisteminin etkinlik ve verimliliğinin
artırılması için çalıĢmalar yürütülmesi konusunda toplam 15 stratejik hedef
belirlemiĢtir.
Dolayısıyla diğer stratejik amaçlarda ele alındığında bu planın yargı
bürokrasisini azaltmada rol oynayan en önemli ikinci belge olduğu görülmektedir.
3.1 Mevzuat Paketleri
Yargı sisteminin yeniden yapılandırılması ve bu belgelerde yer alan hedeflerin
gerçekleĢtirilmesi için hükümet 2003‟den bu yana Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik
vb. düzenleyici iĢlemlerde yeni düzenlemeler ve değiĢiklikler yapmıĢtır. Özellikle 2004
ve 2010 yılı Anayasa değiĢiklikleri, yargı sisteminin köklü değiĢikliklere uğradığı yıldır.
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması, istinaf mahkemelerinin kurulması, Ceza
Kanunu‟nun değiĢtirilmesi, uluslararası sözleĢmelerle ilgili Anayasa maddesinin
değiĢtirilmesi, adalet hizmetlerinin denetimi, Askeri Yargı, Askeri Yargıtay, Askeri
Yüksek Ġdare Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun kuruluĢ ve görevleriyle ilgili Anayasa değiĢiklikleri dikkat çeken reform
konularıdır. Ayrıca Adalet Bakanlığı, 31 Aralık 2005 öncesinde yayınlanan dört binden
fazla genelgeyi kaldıran bir genelge yayınlayarak AB‟ye üyelik yolunda yürütülen
reformlara engel olabilecek gelenekselleĢmiĢ uygulamaları ortadan kaldırmıĢ ve 1 nolu
bu genelge ile tarih yeniden baĢlamıĢtır.116AB‟ye uyum amacıyla yapılan mevzuat
değiĢiklikleriyle birlikte 3 yargı paketi (2008, 2011, 2012) oluĢturmuĢtur. 1. ve 2. Yargı
116
< http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/24592.html>(10.03.2012)
205
Paketleri Anayasa değiĢiklikleriyle uyumlu olarak çıkarılmıĢtır. 3. Yargı paketi ise
TBMM‟ye sevk edilmiĢ, henüz çıkarılmamıĢtır. Yargı paketlerinde yer alan
düzenlemeler incelendiğinde, AB mevzuat uyum doğrultusunda çıkarılan diğer
mevzuatlarla birlikte birden fazla yıla yayılarak çıktığı görülmektedir.
3.1.1 Anayasa DeğiĢiklikleri
1982 Anayasası yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 17 kez değiĢikliğe uğramıĢtır.
Bu değiĢikliklerin en kapsamlıları ve yargı sistemiyle ilgili olanları 2001, 2004 ve 2010
değiĢiklikleri olmuĢtur.
3.1.1.1 2001 Anayasa DeğiĢiklikleri
2001 Anayasa DeğiĢiklikleri (17/10/2001 tarih ve 24556 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanun) ile genel
olarak temel hak ve özgürlükler yeniden düzenlenmiĢ ve temel hak ve özgürlükler
geniĢletilmiĢtir. Yargı alanında Anayasanın 36. maddesine “adil yargılanma” ibaresi
eklenerek Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nde yer alan adil yargılanma ilkesi
Anayasal güvenceye kavuĢturulmuĢtur. Siyasal partilerin kapatılması için “kapatmaya
iliĢkin fiillerin odağı haline gelmesi” kriteri getirilmiĢtir. Anayasa Mahkemesinin
siyasal partileri kapatabilmesi için öngörülen çoğunluğu 3/5 olarak düzenleyerek siyasal
partilerin kapatılması zorlaĢtırılmıĢtır. Ayrıca Anayasanın 40. maddesine “Devlet,
iĢlemlerinde, ilgili kiĢilerin hangi kanun yolları ve mercilere baĢvuracağını ve sürelerini
belirtmek zorundadır.” fıkrasının eklenmesiyle yargı süreçlerine iliĢkin kiĢilerin
bilgilendirilmesi sağlamıĢtır.
3.1.1.2 2004 Anayasa DeğiĢiklikleri
2004 Anayasa DeğiĢiklikleri (07/05/2004 tarih ve 5170 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası‟nın Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkındaki Kanun) ile
ölüm cezaları kaldırılmıĢ ve ölüm cezalarının geçtiği ibareler Anayasa maddelerinden
çıkarılmıĢtır. Anayasanın 38. maddesine yapılan değiĢiklikle uluslararası ceza divanın
yargı yetkisi anayasal olarak tanınmıĢtır. Anayasanın 90. maddesine usulüne göre
yürürlüğe konulmuĢ temel hak ve özgürlüklerle iliĢkin milletlerarası andlaĢmalarla
206
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuĢmazlıklarda
milletlerarası andlaĢma hükümlerinin esas alınacağı hükmü eklenmiĢtir. Yargıyla ilgili
bu Anayasa değiĢiklik paketinin en önemli düzenlemesi ise 143. madde de düzenlemiĢ
olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri‟nin kaldırılması olmuĢtur.
3.1.1.3 2010 Anayasa DeğiĢiklikleri
2010 Anayasa DeğiĢiklikleri (07/05/2010 tarih ve 5982 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesi Hakkındaki Kanun) ile
 Herkesin kendisiyle ilgili kiĢisel verilerin korunmasını isteme hakkı, Anayasal
bir hak olarak güvence altına alınmıĢtır.
 Ġdare tarafından, vatandaĢın yurtdıĢına çıkma özgürlüğünün sınırlandırılmasına
son verilmekte; yurtdıĢına çıkma özgürlüğünün, yalnızca suç soruĢturması ve
kovuĢturması nedeniyle ve yargıç kararına bağlı olarak sınırlandırılabilmesi
ilkesi benimsenmiĢtir.
 Bilgi edinme hakkı ve Kamu Denetçiliği Kurumu anayasal güvenceye
kavuĢturulmuĢtur.
 Yüksek Askeri ġura‟nın bazı kararlarına karĢı yargı yolu açılmıĢtır.
 Ġdari
yargı
denetiminin
hiçbir
surette
yerindelik
denetimi
Ģeklinde
kullanılamayacağı vurgulanmıĢtır.
 HSYK‟nın denetim yetkisinin dıĢında kalan ve yargı göreviyle ilgili olmayan
adalet hizmetlerinin denetimi için Adalet Bakanlığına bağlı yeni bir teftiĢ
kurulunun kurulması öngörülmüĢtür.
 Askeri
mahkemelerin
sınırlandırılmakta,
savaĢ
görev
hali
alanı,
askeri
suçların
dıĢında
asker
olmayan
yargılanmasıyla
kiĢilerin
askeri
mahkemelerde yargılanmasının önü kapatılmaktadır.
 Anayasa Mahkemesinin yapısı ve iĢleyiĢi tümüyle değiĢtirilmiĢtir.
 Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin, mahkemelerin
bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre yasayla düzenleneceği
öngörülmüĢtür.
 HSYK‟nın kuruluĢu, yapısı ve iĢleyiĢ usulü tümüyle değiĢtirilmiĢ ve meslekten
çıkarma cezalarına iliĢkin kararlarına karĢı yargı yolu açılmıĢtır.
207
Anayasa değiĢiklikleri yargı sistemiyle ilgili genel yapıyı düzenlemektedir.
Özellikle yargı sistemini temel olarak düzenleyen kanun, tüzük, yönetmelik vb diğer
mevzuatta da değiĢiklik olmuĢtur.
3.1.2 Mevzuat DeğiĢiklikleri
3.1.2.1 2003 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
ĠliĢkin Kanun (R.G:11/1/2003-24990 ): Kanunla, Anayasada yapılan değiĢikliklere
uyum sağlanması, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal
Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu,
5680 sayılı Basın Kanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 2820 sayılı Siyasî Partiler
Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2845 sayılı Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 2908 sayılı
Dernekler Kanunu, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun, 3682
sayılı Adlî Sicil Kanunu, 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ve 4721 sayılı
Türk Medenî Kanununda değiĢiklikler yapılmıĢtır.
2) 2/1/2003 tarihli ve 4780 sayılı Türk VatandaĢları Hakkında Yabancı Ülke
Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza
Mahkumiyetlerinin Ġnfazına Dair Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:
8/1/2003-24987): Kanunla, hükümlü nakline Bakanlar Kurulunca karar verilmesi yerine
Adalet Bakanınca karar verilmesi esası getirilerek, bürokratik iĢlemlerin azaltılması,
sürenin kısaltılması ve Bakanlar Kurulunun yoğun olan iĢlemlerinin azalması
sağlanmıĢtır.
3) 2/1/2003 tarihli ve 4781 sayılı Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi
KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun Ġki Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine
Dair Kanun (R.G: 8/1/2003-24987): 3221 sayılı Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim
Merkezi KuruluĢ ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin bir ve ikinci fıkraları
ile 11. maddesinde yer alan “yazılı sınav” ibaresini “sözlü sınav” olarak değiĢtiren 3611
208
sayılı Kanunun 7. maddesi, Anayasa Mahkemesinin 20/11/1990 tarihli ve 1990/13 Esas,
1990/30 sayılı Kararıyla iptal edilmiĢtir. Kanunla sözü edilen Kanunun 10 ve 11.
Maddelerinde yapılan değiĢiklikle Anayasa Mahkemesinin Kararı doğrultusunda eğitim
sonu sınavının “yazılı” olarak yapılmasının temini sağlanmıĢtır.
4) 2/1/2003 tarihli ve 4782 sayılı Uluslararası Ticarî ĠĢlemlerde Yabancı Kamu
Görevlilerine RüĢvet Verilmesinin Önlenmesi Ġçin Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 11/1/2003-24990): Uluslararası Ticarî ĠĢlemlerde
Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen RüĢvetin Önlenmesi SözleĢmesinin Türkiye
Büyük Millet Meclisince 01/02/2000 tarihli ve 4518 sayılı Kanunla onaylanması uygun
bulunmuĢ ve 06/02/2000 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Kanunla, anılan SözleĢme
hükümleri mevzuatımız çerçevesinde iç hukukumuza yansıtılmıĢtır.
5) 8/1/2003 tarihli ve 4785 sayılı Türk Ceza Kanunu, Cezaların Ġnfazı Hakkında
Kanun ve Karayolları Trafik Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:
15/1/2003-24994 Mükerrer): Kanunla, çağdaĢ ceza kanunlarında olduğu gibi
kusurluluğun bir türünü oluĢturan, taksirin daha da yoğunlaĢmıĢ Ģekli olan “bilinçli
taksir” kavramına Türk Ceza Kanununda yer verilerek faildeki tehlikelilik hâliyle
orantılı cezanın, genel ve özel önleme fonksiyonlarının gerçekleĢtirilmesi ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun bu konu ile ilgili maddelerinde öngörülen cezalar
artırılarak, bu suçlara karĢı caydırıcılık arttırılmıĢtır.
6) 8/1/2003 tarihli ve 4786 sayılı Cezaların Ġnfazı Hakkında Kanunda ve Âmme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun
(R.G: 15/1/2003-24994 mükerrer): Kanunla, uygulamada para cezasına hükümlü kiĢi
uzun süre yakalanmadığında, paranın değerindeki düĢüĢ nedeniyle ceza caydırıcı olma
vasfını kaybettiğinden ve sonradan yakalanan kiĢi para cezasını ödeyerek hapis
yatmaktan kurtulduğundan, kesinleĢmiĢ para cezasını geç ödeyerek bundan yarar
sağlayanların bu istifadelerine son verilmiĢtir.
7) 9/1/2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve
Yargılama Usullerine Dair Kanun (R.G: 18/1/2003-24997): Kanunla, bünyesinde
psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bulunacak aile mahkemelerinin, aile
hukukundan doğan dava ve iĢlere bakması amacıyla Aile Mahkemelerinin kurulmuĢtur.
209
8) 15/1/2003 tarihli ve 4790 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G:26/1/2003-25005): Kanunla, Anayasa Mahkemesinin,
2802 sayılı Kanunda 4087 sayılı Kanunla yapılan değiĢikliklerin bir kısmını iptal
etmesi nedeniyle oluĢan boĢluk giderilmekte; yapılan düzenlemeyle avukatlıktan
hâkimlik mesleğine geçiĢte sınav koĢulu kaldırılmakta, üç yıl fiilen avukatlık yapma
koĢulu beĢ yıla çıkarılmakta, avukatlıkta geçen sürenin tamamının hâkimlik mesleğinde
geçmiĢ sayılması esasından dönülerek sürenin 2/3‟ünün sayılması ilkesi getirilmektedir.
Ayrıca, hâkim ve savcı olacaklar ile tüm idarî ve adlî yargıya alınacak personel
hakkında güvenlik soruĢturması ve arĢiv araĢtırması yapılması öngörülmektedir.
9) 23/1/2003 tarihli ve 4793 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
ĠliĢkin Kanun (R.G:4/2/2003-25014):Kanun, Anayasada yapılan değiĢikliklere uyum
sağlanması, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal
Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 2908 sayılı
Dernekler Kanunu ve 4771 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin
Kanunda değiĢiklikler yapılmıĢtır.
10) 5/2/2003 tarihli ve 4806 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Hapishane ve
Tevkifhanelerin Ġdaresi Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:
10/2/2003-25020 Mükerrer):Kanunla, 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yeni maddeler
eklenmek suretiyle, ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kanuna aykırı olarak bazı
eĢya, araç ve gereç veya malzemelerin sokulması, kurumlarda bulundurulması veya
kullanılması suç sayılmak suretiyle cezaî müeyyideye bağlanmakta, hükümlü ve
tutukluların beslenmesini, ziyaretçileri ile görüĢmesini, sosyal ve kültürel faaliyetlere
katılmasını, müdafi ve avukat tayin etmesini ve salıverilenlerin kurum dıĢına çıkmasını
engelleyenler ile bina araç ve gereçlerine zarar verenlerle ilgili cezaî hükümler
getirilmekte, 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin Ġdaresi Hakkında Kanunda
uluslararası norm ve bildirgelere paralel olarak düzenlemeler yapılmakta, ayrıca, açlık
grevi ve ölüm orucunda bulunanlar ile sağlık sorunu olan hükümlü ve tutuklular
hakkında alınacak tedbir ve yapılacak çalıĢmalarla ilgili düzenlemelere yer
verilmektedir.
210
11) 6/2/2003 tarihli ve 4809 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla ĠĢlenen Suçlara
ĠliĢkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin
Kanun (R.G: 10/2/2003-25020 Mükerrer): Kanunla, 4454 sayılı Kanunun kapsamına
girmekle birlikte bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce cezası infaz edilmiĢ
olanların, Türk Ceza Kanununun 2. maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm uyarınca
4454 sayılı Kanunun lehe olan hükümlerinin uygulanması sağlanmıĢtır.
12) 19/2/2003 tarihli ve 4810 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanununda DeğiĢiklik
Yapılması Hakkında Kanun (R.G: 25/2/2003-25031):Kanunla, Adlî Tıp Kurumunun
dünyadaki bilimsel geliĢmelere paralel olarak, ıslahı ve yeniden yapılandırılması
suretiyle adalete daha iyi hizmet sunabilmesi için 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu
Kanununda değiĢiklikler yapılmıĢtır.
13) 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun
(R.G: 8/3/2003-25042): Bugün uygulamada bir nevi kredi aracı niteliğinde
kullanılmakta olan çekin, aslına uygun olarak ödeme aracı hâline getirilmesi zorunlu
olup, bankaların, çek defteri verirken gerekli araĢtırma ve değerlendirme yapması
zorunluluğu yanında, maddî anlamda sorumluluklarının artırılması suretiyle çek
hesabının açılması ve çek defterinin verilmesinde daha çok özen göstermeleri de bir
ihtiyaç hâline gelmiĢ bulunduğundan, Kanunla bu ihtiyaçların giderilmesi ve 3167 sayılı
Kanunun uygulanmasında karĢılaĢılan aksaklıkların giderilmesi amacıyla çıkarılmıĢtır.
14) 19/3/2003 tarihli ve 4829 sayılı Tebligat Kanunu ile Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 27/3/2003-25061) :Adalet
Bakanlığınca yüksek mahkeme üyeleri, bilim adamları ve uzman personelden
oluĢturulan Komisyonca hazırlanan Kanun ile adalet hizmetlerini hızlandırarak “tam ve
zamanında” adaletin teminini sağlamak, tebligat iĢlemlerindeki gecikmeleri önlemek ve
Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcılığınca düzenlenen tebliğnamelerin tebliğinde yaĢanan
sıkıntıları gidermek için söz konusu kanunlarda değiĢiklikler yapılmıĢtır.
211
15) 24/4/2003 tarihli ve 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Para Cezalarının Ġdarî
Para Cezasına DönüĢtürülmesine Dair Kanun (R.G: 6/5/2003-25100):Kanunla, ceza
hükümleri içeren özel kanunlardaki hürriyeti bağlayıcı ceza ve kamu para cezaları, idarî
para cezasına çevrilmekte, böylece mahkemelerin ve Cumhuriyet savcılıklarının iĢ
yükünün hafifletilmiĢtir.
16) 28/5/2003 tarihli ve 4863 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 3/6/2003-25127): Kanunla, 29/7/2002 tarihli ve 4769
sayılı “Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu”nun
10. maddesine paralel olarak 2802 sayılı Kanunun 114. maddesinde sayılan yardımcı
adalet personelinin seçiminde kalitenin sağlanması, hizmet ihtiyaçlarına uygun isabetli
personelin seçimi, sınav ve atama usulünde bürokrasinin azaltılarak iĢlemlere sürat
kazandırılmıĢtır.
17) 15/7/2003 tarihli ve 4928 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
ĠliĢkin Kanun (R.G: 19/7/2003-25173):Kanunla, bir yandan Anayasada yapılan
değiĢikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli
tedbirlerle ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 1587 sayılı
Nüfus Kanunu, 2577 sayılı Ġdarî Yargılama Usulü Kanunu, 2845 sayılı Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 3194 sayılı Ġmar
Kanunu, 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu, 3682 sayılı Adlî Sicil
Kanunu, 3894 sayılı Radyo ve Televizyonların KuruluĢ ve Yayınları Hakkında Kanun
ile 4771 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunda yeni
düzenlemeler yapılmıĢtır.
18) 15/7/2003 tarihli ve 4929 sayılı Yargıtay Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına
ĠliĢkin Kanun (R.G: 22/7/2003-25176):Kanunla, Yargıtay Büyük Genel Kurulu‟nun
25.03.1984 günlü toplantısında alınan Ġlke Kararı doğrultusunda öngörülen düzenleme
ile Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından yapılan Birinci BaĢkan, Birinci
BaĢkanvekili ile Daire BaĢkanları seçimlerinin uzamasının ve Dairelerin çalıĢma
düzeninin aksamasının önüne geçilmiĢtir.
212
19) 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına
Dair
Kanun
(R.G:30/7/2003-25184):Kanun,
Ģirketlerin
borcunu
ödeyememesi veya malvarlıklarının borcunu karĢılayamamasından dolayı ödeme
güçlüğü hâline düĢmeleri sonucu, ekonomik hayatlarının devam ettirilmesinin mümkün
olması durumunda, malvarlığını koruyucu önlemler almak, iyileĢtirilmelerini veya
yeniden yapılandırılmalarını sağlamak, alacaklıların ve borçluların karĢılıklı hak ve
yükümlülüklerini düzenlemiĢtir.
20) 23/7/2003 tarihli ve 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu (R.G:
31/7/2003-25185): Kanun ile, hâkim, savcı, avukat ve noterler ile diğer adalet
personelinin meslekî eğitimlerini sağlamak, hukuk ve adalet hayatında inceleme ve
araĢtırmalar yapmak, karĢılaĢılan sorunları saptamak ve bunlara çözüm yolları üretmek,
dokümantasyon ve koordinasyonu sağlanmıĢtır.
21) 30/7/2003 tarihli ve 4963 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
ĠliĢkin Kanun (R.G: 7/8/2003-25192): Kanunla, bir yandan Anayasada yapılan
değiĢikliklere uyum sağlanması, diğer yandan Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine ĠliĢkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde alınması gerekli tedbirler
ile Katılım Ortaklığı Belgesindeki ifadelere uygun olarak, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu,
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 353 sayılı Askerî Mahkemeler KuruluĢu ve
Yargılama Usulü Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri YürüyüĢleri Kanunu, 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün TeĢkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 832 sayılı SayıĢtay Kanunu, 2253
sayılı Çocuk Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun,
2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk VatandaĢlarının Farklı Dil ve
Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda
değiĢiklikler yapılmıĢtır.
3.1.2.2 2004 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 7/1/2004 tarihli ve 5036 sayılı Çocuk Mahkemelerinin KuruluĢu, Görev ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun
(R.G:13/1/2004 - 25345): Kanunla; 7/11/1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk
Mahkemelerinin KuruluĢu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 1.
213
maddesinde yapılan değiĢiklikle, büyükĢehir belediyeleri hudutları içerisinde kalan
ilçeler ile büyükĢehir belediyesi hudutları dıĢında kalıp merkez nüfusu 100.000‟in
üzerinde bulunan ilçelerde çocuk mahkemelerinin kurulabilmesi sağlanmıĢtır.
2) 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik Ġmza Kanunu (R.G:23/1/2004 25355):Kanunla; ekonomik ve teknolojik geliĢmeye bağlı olarak elektronik ticaretin
uygulamaya sokulması sonucu kullanıma açılan elektronik imzanın hukukî ve kurumsal
anlamda yapısı düzenlenmiĢtir.
3) 12/2/2004 tarihli ve 5092 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (RG:21/2/2004 - 25380) :Kanunla; sosyal ve ekonomik
koĢullardaki değiĢiklikler nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi
mümkün olan sermaye Ģirketlerinin, muaccel para borçlarını ödeyememeleri ya da
mevcut ve alacaklarının borçlarını karĢılayamaması nedeniyle, ekonomik varlıklarını
kaybetme tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmaları ve bu tehlikenin, borçlarını olduğu kadar
alacaklarını tahsil edememe durumunda kalan alacaklıları ve iĢini kaybetme tehlikesine
maruz kalan iĢçileri de tehdit etmesi, bu tehdidin sonuçta bölgesel veya millî ekonomiyi
de etkilemesi sebebiyle, Ġcra ve Ġflâs Kanununa “UzlaĢma Suretiyle Borçların Yeniden
Yapılandırılması” müessesesinin eklenmesi ve sermaye Ģirketlerinin alacaklılarla
uzlaĢarak borçlarının yeniden yapılandırılması ve ekonomik hayatlarına devam etmeleri
sağlanmıĢtır.
4) 14/4/2004 tarihli ve 5133 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve
Yargılama
Usullerine
Dair
Kanunda
DeğiĢiklik
Yapılmasına
ĠliĢkin
Kanun
(R.G:20/4/2004 - 25439):Kanunla; aile mahkemelerinin görev alanının, kuruluĢ
amacına uygun olarak yeniden belirlenmesi, Türk Medenî Kanununun 396 ilâ 494.
maddelerinde düzenlenen vesayet hukukuna iliĢkin konuların aile mahkemelerinin
görev alanından çıkarılması sağlanmıĢ, bu hükme uygun Ģekilde aile mahkemelerinin
vesayet makamı ve denetim makamı olarak görev yapmalarına imkân sağlayan 9/1/2003
tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yargılama Usullerine
Dair Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır.
214
5) 16/6/2004 tarihli ve 5190 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda
DeğiĢiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun
(R.G: 30/6/2004 - 25508) Kanunla; 4/4/1929 tarihli 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununa 394. maddeden sonra gelmek üzere “Üçüncü Fasıl” baĢlığı altında
“Bazı suçlara iliĢkin muhakeme usulü” baĢlıklı 394/a ilâ 394/d maddeleri eklenerek,
394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili davaların, Adalet Bakanlığının teklifi
üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak
Ģekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülmesi
sağlanarak, bu suçların soruĢturması ve kovuĢturulması sırasında uygulanacak usul
hükümlerine iliĢkin düzenlemelere yer verilmiĢ, ayrıca 16/6/1983 tarihli ve 2845 sayılı
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
yürürlükten kaldırılmıĢtır.
6) 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı
Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G:21/7/2004 - 25529): Kanunla;
7/5/2004 tarihli ve 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanunla, Anayasanın 15, 17 ve 87 nci maddelerinde yapılan
değiĢikliklerle ölüm cezalarının Anayasadan, 131 nci maddesinde yapılan değiĢiklikle
de Genelkurmay BaĢkanlığına Yükseköğretim Kuruluna üye seçilmesi yönünde imkân
veren hükmün maddeden çıkarılması nedeniyle, Anayasada yapılan bu değiĢikliğe
uyum sağlanmıĢtır.
7) 14/7/2004 tarihli ve 5219 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
Dair Kanun (R.G:21/7/2004 - 25529): Kanunla; günümüz ekonomik koĢulları ve
paranın bugünkü satın alma gücü göz önünde tutularak, 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yer alan
parasal sınırların (görev, senetle ispat, kesin hüküm, temyiz, Yargıtay‟da duruĢma, karar
düzeltme ve sulh hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulanmasına
iliĢkin) arttırılması, yargı hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin sağlanması ve kısa
sürede yargılama konusu hakkında karar verilmesini sağlamak amacıyla hâlen değiĢik
kanunlarda yer alan adlî tatil süresinin kısaltılması, 2004 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda
yer alan mahcuz malların muhafazasında alınacak ücretlerin tespiti ve icra takibinden
vazgeçilmesi durumunda alınacak harçlar bakımından 492 sayılı Harçlar Kanunu ile
2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları ĠnĢası KarĢılığı Olarak Alınacak Harçlar
215
ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun arasında uygulama
birliği sağlanmıĢtır.
8) 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların KarĢılanması Hakkında Kanun (R.G: 27/7/2004-25535):Kanunla; terör
nedeniyle veya terörle mücadele sırasında veya sonucunda zarar gören kiĢilerin
zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece en kısa süre içinde ve
sulh yoluyla karĢılanması, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesine ancak bu yolla sonuç
alamayanların haklı iddialarının varlığı hâlinde baĢvurmaları, verilen tazminat
miktarlarının haksız zenginleĢme aracı olarak kullanılmasının önlenmesi sağlanmıĢtır.
9) 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge
Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun (R.G:07/10/2004
25606):Kanunla; adlî yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin
kuruluĢ, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcılığının ilk kez kuruluĢ,
görev ve yetkileri itibarıyla bir düzenlemeye kavuĢturulması sağlanmıĢtır.
10) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 07/10/2004 25606):Kanunla; 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların
giderilmesi, davaların hızlı, en az giderle ve etkin bir biçimde görülmesi, istinaf yoluna
iliĢkin usul hükümlerinin düzenlenmesi ve karĢılaĢtırmalı hukuktaki geliĢmelerin
yansıtılması sağlanmıĢtır.
11) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (R.G:12/10/2004
5237.):Kanunla; sosyal, siyasal ve ekonomik değiĢiklikler dolayısıyla eskiyen değerlere
dayalı Türk Ceza Kanununun çağa uydurulması için gerekli değiĢikliklerin yapılması
sağlanmıĢtır.
12) 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve
Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G: 13/112004 5252):Kanunla; Türk Ceza Kanunu
Tasarısının, yeni hüküm ve değiĢikliklerinin kanunlaĢıp yürürlüğe girmesine kadar,
uygulamada boĢluk doğmaması ve herhangi bir aksamaya yer bırakılmaması için
çıkarılmıĢtır.
216
13) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (R.G:
17/12/2004 5271):Kanunla; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun
toplumsal, siyasal, sosyal ve ekonomik değiĢimler karĢısında eskimiĢ olan ve günün
Ģartlarına göre ihtiyaçlara cevap veremeyen yönlerini ıslah etmek üzere gerekli
değiĢikliklerin yapılması ile Cumhuriyet savcılığının gözetim ve denetiminde suçları
soruĢturmak, suçluları yakalamak, suç kanıtlarını toplamak ve adlî makamlara teslim
etmek gibi görevleri yerine getirmek üzere adlî kolluğun kurulması, görev ve
sorumluluklarına iliĢkin esas ve usuller düzenlenmiĢtir.
14) 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı
Hakkında Kanun (R.G:29/12/2004 5275):Kanunla; hükümlü ve tutuklulara uygulanan
infaz sisteminin çağdaĢ bir yaklaĢımla yeniden düzenlenmesi, disiplin suç ve cezalarına
karĢı hâkim önünde itiraz hakkının tanınması, infaz hukukunda yargı denetiminin
egemen kılınması, cezaları infaz edilmiĢ olan hükümlülerin toplumdan dıĢlanmalarının
önlenmesi, onların iĢ kurmalarına veya öğrenimlerine devam etmelerine yardımcı olmak
üzere salıverilme sonrası korumaya iliĢkin esasların belirlenmesi, çağdaĢ normlara
dayalı infaz sisteminin oluĢturulması sağlanmıĢtır.
15) 25/12/2004 tarih ve 5276 sayılı 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun
(R.G:29/12/2004 5276):Kanunla; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 14/9/1981
tarihli ve 125 sayılı Kararı ile bir yıl içerisinde her mahkemenin türüne ve özelliğine
göre bakabileceği dava sayısının asgarî ve azamî sınırı ile hâkim ve Cumhuriyet savcısı
ile diğer personel yönünden iĢ durumuna göre tespit edilen standart kadro esas
alındığında, mahkemelerin muhtelif unvanlarda kadro ihtiyacı olduğunun anlaĢılması ve
Adalet Bakanlığının merkez ve taĢra teĢkilâtında hizmet geniĢlemesi nedeniyle ortaya
çıkan
kadro
ihtiyacının
giderilebilmesi
nedeniyle,
(10719)
kadronun
ihdası
sağlanmıĢtır.
217
3.1.2.3 2005 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 02/03/2005 tarihli ve 5308 sayılı ĠĢ Mahkemeleri Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına
ĠliĢkin
Kanun
(R.G:
18/3/2005-
25759):
Kanunla;
ilk
derece
mahkemelerinden olan iĢ mahkemesinin nihaî kararlarının kesinlik kapsamının
belirlenmesi ve bu sınırlar dıĢında kalan kararlar aleyhine istinaf yoluna baĢvurulabilme
imkânının tanınması, bölge adliye mahkemelerinden verilen kararlara karĢı temyiz
yoluna baĢvurulmasına iliĢkin esas ve usuller düzenlenerek, iĢ mahkemelerinde görülen
davaların acele iĢlerden sayılması nedeniyle bu kararların bölge adliye mahkemesi ve
Yargıtay‟ca üç ay içinde karara bağlanması sağlanmıĢtır.
2) 02/03/2005 tarihli ve 5309 sayılı Noterlik Kanununda DeğiĢiklik Yapılması
Hakkında Kanun (R.G: 08/03/2005- 25749): Kanunla; asliye mahkemesinin
bulunmadığı
ilçelerde
noterlik
kurulabilmesine
imkân
sağlanmakta,
noterlik
bulunmayan ilçelerde kurulacak olan dördüncü sınıf noterliklerin kâtip sınıfından bir
adalet memurunun yanı sıra görevlendirilecek icra müdürü ve icra müdür yardımcısı
tarafından da yönetilmesi öngörülmekte, ayrıca 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı
BüyükĢehir Belediye Kanununun dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan büyükĢehir
belediyesi sınırları içindeki noterlerin ortak hesap paylaĢımı konusundaki eĢitsizliğin
ortadan kaldırılması amacıyla Türkiye Noterler Birliğine yetki verilmektedir.
3) 02/03/2005 tarihli ve 5311 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 18/3/2005-25759): Kanunla; değiĢen ve geliĢen sosyoekonomik
koĢullar
ve
karĢılaĢtırmalı
hukuktaki
geliĢmeler
de
göz
önünde
bulundurulmak suretiyle, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda
uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi, bu alandaki iĢlemlere etkinlik ve
hız
kazandırılması,
istinaf
yoluna
iliĢkin
usul
hükümlerinin
düzenlenmesi
amaçlanmaktadır.
4) 23/03/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve
Uygulama ġekli Hakkında Kanun (R.G:31/03/2005-Mük.25772):Kanunla; Ceza
Muhakemesi Kanununun, yeni hüküm ve değiĢikliklerinin kanunlaĢıp yürürlüğe
girmesine kadar, uygulamada boĢluk doğmaması ve herhangi bir aksamaya yer
bırakılmaması sağlanmıĢtır.
218
5) 30/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu (R.G: 31/03/2005Mük.25772): Kanunla; adalet hizmetlerinin hızlandırılması, süratli, verimli ve
ekonomik bir Ģekilde yürütülmesi, mahkemelerin iĢ yükünün azaltılması ve görevlilerin
zaman ve emek kaybının önlenmesi sağlanmıĢ, Türk Ceza Kanunundan çıkarılan
kabahat türünden suçların yaptırımı idarî para cezasına dönüĢtürülerek yeniden
düzenlenmiĢtir.
6) 31/03/2005 tarihli ve 5328 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması
Hakkında Kanun (R.G: 31/03/2005-Mük.25772) Kanunla; 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu ile 5235 sayılı Adlî Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde
DeğiĢiklik Yapılması ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına ĠliĢkin Kanunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, 5252 sayılı Türk Ceza
Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunun, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında
Kanunun, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununun, 5308 sayılı ĠĢ
Mahkemeleri Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanunun, 5311 sayılı Ġcra ve
Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanunun ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun yürürlük tarihleri Haziran 2005 olarak değiĢtirilmiĢtir.
7) 11/5/2005 tarihli ve 5347 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve
Uygulama ġekli Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:
18/5/2005-25819): Kanunla; 31/3/2005 tarihli ve 25772 mükerrer sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan ve 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanan ancak,
31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında
Kanunla yürürlük tarihi 1 Haziran 2005 olarak değiĢtirilen, 23/3/2005 tarihli ve 5320
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında
Kanununun uygulanmasında ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların giderilmesi
amaçlanmıĢtır.
219
8) 11/5/2005 tarihli ve 5348 sayılı ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına
Dair Kanun (R.G: 18/5/2005-25819):Kanunla; 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu, 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, 26/9/2004 tarihli ve
5235 sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
KuruluĢ, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun bazı hükümlerinin uygulanması ve yeni ceza sistemine
uyarlanması açısından ortaya çıkması muhtemel sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır.
9) 11/5/2005 tarihli ve 5349 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve
Uygulama
ġekli
Hakkında
Kanunda
DeğiĢiklik
Yapılmasına
Dair
Kanun
(R.G:18/5/2005-25819): 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Kanunda, 26/9/2004 tarihli ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama Ģeklini düzenleyen hükümlere
yer verilmiĢ; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun getirmiĢ olduğu yeni ceza hukuku
sistemi bakımından özel ceza kanunları ile ceza içeren kanunlarda gerekli
değiĢikliklerin yapılması zorunlu bulunmuĢ olması nedeniyle, 31/3/2005 tarihli ve 5328
sayılı Kanunla, yeni Türk Ceza Kanunu ve buna bağlı olarak bazı kanunların "1 Nisan
2005" olan yürürlük tarihi "1 Haziran 2005" olarak yeniden belirlenmiĢtir. Bu arada
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile de, yeni Türk Ceza Kanununda
düzenlenmemiĢ olan kabahatlere iliĢkin yeni bir sistem getirilmiĢ ve bu Kanunun da
yürürlüğe gireceği tarih 5328 sayılı Kanunla "1 Haziran 2005" olarak belirlenmiĢ
olduğundan, Kanunla; bu geliĢmeler karĢısında, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve
Uygulama ġekli Hakkında Kanunda yapılması gereken değiĢiklikler gerçekleĢtirilmiĢtir.
10) 25/05/2005 tarihli ve 5351 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı
Hakkında
Kanunda
DeğiĢiklik
Yapılmasına
Dair
Kanun
(R.G:1/6/2005-
25832):Kanunla; 29/12/2004 tarihli ve 25685 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve 1
Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı
Ceza
ve
Güvenlik
Tedbirlerinin
Ġnfazı
Hakkında
Kanunun
uygulanmasına
baĢlandığında ortaya çıkabileceği tespit edilen muhtemel aksaklık ve eksiklikler
giderilmiĢtir.
220
11) 25/05/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu (R.G: 1/6/200525832):Yeni Türk Ceza Kanununun kabulüyle 765 sayılı Kanundan farklı bir yaptırım
rejimi benimsenmiĢ ve yeni sistemde, ceza hukuku yaptırımı olarak ceza ve güvenlik
tedbiri ayırımına yer verilmiĢ; cezalar, hapis ve adlî para cezası olarak bir ayırıma tâbi
tutulmuĢ, böylece, 765 sayılı Kanunda benimsenen aslî ceza ve fer'i ceza ayırımı ve bu
kanundan farklı olarak, belli bir suçtan mahkumiyete bağlı olarak kiĢiyi ömür boyu belli
haklardan yoksun bırakacak yaptırım sistemi terkedilmiĢ olduğundan, Kanunla, bu yeni
sisteme göre adlî sicilin tutulmasıyla ilgili düzenlemeler yenilenmektedir.
12) 25/05/2005 tarihli ve 5353 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G: 1/6/2005-25832):Kanunla; baĢta Yargıtay olmak üzere,
hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile yapılan bilgilendirme toplantıları sırasında 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile ilgili olarak ileri sürülen görüĢ ve eleĢtiriler
doğrultusunda, söz konusu Kanununun uygulamasında ortaya çıkabilecek olası
sorunların giderilmesi amaçlanmıĢtır.
13) 31/5/2005 tarihli ve 5358 sayılı Ġcra ve Ġflâs Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R. G: 1/6/2005-25832 Mükerrer):Kanunla; 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununda kabul edilen yaptırım sistemi ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile
benimsenen kabahatlere iliĢkin genel düzenlemeler çerçevesinde 2004 sayılı Ġcra ve
Ġflâs Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır.
14) 29/06/2005 tarihli ve 5377 sayılı Türk Ceza Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G:8/7/2005-25869):Kanunla; baĢta Yargıtay olmak üzere,
hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile yapılan bilgilendirme toplantıları sırasında 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu ile ilgili olarak ileri sürülen görüĢ ve eleĢtiriler doğrultusunda,
söz konusu Kanunun uygulamasında ortaya çıkabilecek olası sorunların giderilmesi
amaçlanmıĢtır.
221
15) 03/07/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (R.G: 15/7/200525876): Kanunla; özel korunma ihtiyacı olan veya kanunla ihtilafa düĢen çocukların
korunmasını, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasını, toplumun adalet ve
güvenlik ihtiyacının karĢılanmasını hedefleyen çocuk adalet sisteminin esas ve
usullerini düzenlemek ve özel korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak
tedbirler ile kanunla ihtilafa düĢen çocuklar hakkında hükmolunacak tedbirlerin usul,
esas ve uygulanmasına dair ve çocuk mahkemelerinin kuruluĢu, görev ve yetkileri ile
yargılama usulleri düzenlenmiĢtir.
16) 03/07/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri
ile Koruma Kurulları Kanunu (R.G: 20/7/2005-25881): Kanunla; 13/12/2004 tarihli ve
5275 sayılı Ceza Güvenlik ve Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunun 104. maddesinde
cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dıĢında herhangi bir tedbire
hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileĢtirilmesi, psiko-sosyal
problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kiĢiler hakkında
sosyal araĢtırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri
yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulması, salıverme
sonrasında hükümlülere iĢ sağlanması için koruma kurullarının kuruluĢu, çalıĢma
yöntemi ve esaslarının ilgili Kanunda düzenleneceği belirtildiğinden, Kanun gereğince
oluĢturulması gerekli kurullar ile yardım merkezlerinin Kanunun yürürlüğe giriĢ tarihi
itibariyle iĢleyiĢini sağlayacak düzenlemeler yapılmıĢtır.
17) 22/12/2005 tarihli ve 5435 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı
Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:24/12/2005-26033):Kanunla;
günümüzde meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik değiĢiklikler ve Avrupa
Birliğine uyum kapsamında yapılan yasal düzenlemeler ile yeni kurulan müesseseler
karĢısında, yargı yetkisinin yerine getirilmesinde en önemli rolü üstlenen hâkim ve
savcılar hakkındaki kanunların yeniden gözden geçirilmesinin gerekli bulunması
nedeniyle, 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 26/4/1961
tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun, 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Kanun ile 30/7/2003 tarihli ve 4954 sayılı
Türkiye Adalet Akademisi Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır.
222
3.1.2.4 2006 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 29/06/2006 tarihli ve 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına Dair Kanun (R.G:18/07/2006-26232): Kanunla, 1/6/2005 tarihinde
yürürlüğe giren 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında Kanunda yer alan hükümler çerçevesinde, 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun yeniden gözden geçirilerek düzenleme yapılmıĢtır.
2) 28/09/2006 tarihli ve 5548 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
(R.G:13/10/2006-26318
):Kanunla;
Türkiye‟de
Kamu
Denetçiliği
Kurumunun
oluĢturulması ve Ülke düzeyinde faaliyet göstermesi öngörülen Kamu BaĢdenetçisi ve
Kamu denetçilerinin görevleri, nitelikleri, seçimleri, çalıĢma ilkeleri, bağımsızlığı,
Kuruma yapılacak baĢvurular ve Kurum personeli ile ilgili konular hakkında
düzenlemeler yapılmıĢtır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 25/12/2008 tarih ve
E.2006/140, K.2008/185 sayılı kararıyla Kanun iptal edilmiĢtir.
3.1.2.5 2007 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 14/11/2007 tarihli ve 5711 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda DeğiĢiklik
Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 28/11/2007-26714):Kanunla; 23/6/1965 tarihli ve 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa dokuzuncu bölüm baĢlığı altında Toplu Yapılara ĠliĢkin
Özel Hükümler baĢlığı ile yeni bir bölüm eklenerek, toplu yapı uygulamasının ortaya
çıkardığı çok yönlü sorunlara çözüm getirilmesi ile uygulamada karĢılaĢılan eksiklikleri,
belirsizlikleri ve hakkaniyete aykırılıkları ortadan kaldırmak bakımından, 634 sayılı
Kanunun bazı maddelerinin değiĢtirilmesi, bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılması
suretiyle uygulamada birlik sağlanmıĢ ve sorunlara adil ve hakkaniyete uygun çözümler
getirilmiĢtir.
2) 20/11/2007 tarihli ve 5712 sayılı Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme
Kurulları Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun (R.G: 04/12/2007-26720):
Kanunla; Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme Kurullarının beĢ olan üye
sayısının, beĢ asıl, üç yedek olarak değiĢtirilmesi, kurulların ceza infaz kurumları ve
tutukevlerini ziyaret süresinin iki aydan dört aya çıkarılması, kurumları ziyarette
223
bulunacak üye sayısının dörtten üçe indirilmesi, ayrıca infaz hâkimliğinin görev alanına
giren bir Ģikâyet konusu olduğu takdirde, raporların infaz hâkimliğine gönderilmesi
konularında 14/6/2001 tarih ve 4681 sayılı Ceza Ġnfaz Kurumları ve Tutukevleri Ġzleme
Kurulları Kanununda bazı değiĢiklikler yapılmıĢtır.
3) 22/11/2007 tarihli ve 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön
ve Kapsamına Dair Kanun (R.G:04/12/2007-26720):Kanunla; Uluslararası Çocuk
Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Lahey SözleĢmesinin iç hukukta uygulama
kabiliyetinin sağlanması ile SözleĢmeye taraf devletler arasında kaçırılan çocukların
ikametgâh ülkesine iadesi ve Ģahsî iliĢki kurulmasına iliĢkin usul ve esasların
düzenlenmesine iliĢkin hükümlere yer verilmiĢtir.
4) 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanun (R.G: 12/12/2007-26728):Kanunla; 20/5/1982 tarihli ve 2675 sayılı
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun, konuyla ilgili
uluslararası sözleĢmeler de dikkate alındığında toplumsal, siyasal, sosyal ve ekonomik
değiĢimler karĢısında eskimiĢ olan ve günün Ģartlarına göre ihtiyaçlara cevap vermeyen
yönleri ıslah edilmiĢ ve 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunuyla
getirilen yeni hükümlere uygunluğu sağlanmıĢtır.
5) 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu (R.G:05/01/200826747):Kanunla; 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 58.
maddesinde, bu maddede çerçevesi çizilen tanıklık görevinin yapılmasından sonra
kiĢinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak
önlemlerin ilgili kanununda düzenleneceği hükme bağlandığından, tanık koruma
tedbirleri, bunların hangi makam veya mercilere baĢvurabileceği ve tanık koruma
tedbirlerine iliĢkin diğer usul hükümlerine yer verilmiĢtir.
224
3.1.2.6 2008 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
ÇeĢitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G:
08/02/2008-26781):Kanunla; Yargı reformu çerçevesinde olmak üzere; özel ceza
kanunları ile ceza hükmü içeren özel kanunların yeni ceza mevzuatına uyumu
sağlanmıĢtır.
2) 23/7/2008 tarihli ve 5791 sayılı UyuĢmazlık Mahkemesinin KuruluĢ ve
ĠĢleyiĢi Hakkında Kanun ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda
DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun (R.G.: 06/08/2008-26959):Kanunla; UyuĢmazlık
Mahkemesi üyelerinin seçilmeleri, Mahkemenin yönetim ve temsili ile baĢkana vekâlet,
meslek mensuplarının görev sürelerinin belirlenmesi, görev itirazı reddedildiğinde
gönderilmesi gereken evrakın sayılması, sürenin geçirilmesi hâlinde uyuĢmazlık
çıkarılması talebinin reddine imkân tanınması, olumsuz görev uyuĢmazlığında son
görevsizlik kararı veren yargı merciince yapılacak iĢlemlerin düzenlenmesi, olumlu
görev uyuĢmazlığı doğması hâlinde yapılacak iĢlemler ile uyulması gereken usul
kurallarının belirlenmesi, çalıĢmaya ara verme dönemine rastlayan sürenin uzamasının
sağlanması, Mahkemeye baĢvuran yargı merciince yapılacak iĢlemlerin belirlenmesine
iliĢkin hükümler getirilmiĢtir.
3.1.2.7 2009 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 26/6/2009 tarihli ve 5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.:09/07/2009-27283):Kanunla, uluslararası
yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla; Türk Ceza Kanununda, Ceza
Muhakemesi Kanununda ve Kabahatler Kanununda çeĢitli değiĢiklikler yapılmıĢtır.
2) 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu (R.G.: 20/12/2009-27438):
Kanunla; yürürlüğe giren temel kanunlar ve ceza mevzuatına uyumun sağlanmasına
yönelik hükümler içeren yeni bir “Çek Kanunu” yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır.
3) Ceza Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi Ġle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı
Hakkında
Tüzükte
DeğiĢiklik
Yapılmasına
Dair
Tüzük
(R.G.:20/06/2009-
27264):Uygulamada hükümlülerin telefonla görüĢme yapacağı kiĢilerin Türkçe bilip
225
bilmediğinin tespitinde bir kısım sorunlar yaĢandığı göz önünde bulundurularak, Ceza
Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkında
Tüzüğün 88 inci maddesinin ikinci fıkrasının (p) bendinde değiĢiklik yapılmıĢtır.
4) Kamu Hizmetlerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
(R.G.:31/07/2009-27305): Etkin, verimli, hesap verebilir, vatandaĢ beyanına güvenen ve
Ģeffaf bir kamu yönetimi oluĢturmak; kamu hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleĢtirilmiĢ
ve düĢük maliyetli bir Ģekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere, idarelerin uyması
gereken usul ve esasları düzenleme amacıyla çıkarılan bu yönetmelik kamu
hizmetlerinde bir devrim niteliği taĢımaktadır. Kamu hizmetlerinin ilk kademede ve
vatandaĢa en yakın yerde ve elektronik ortamda sunulması, vatandaĢın bilgilendirilmesi,
hizmet sunan kamu kurumlarının hizmet standartları oluĢturması, BaĢvuru sahibinden
bilgi ve belge istenmesine iliĢkin esaslar, baĢvuru sahiplerine malî yükümlülüklerinin
bildirilmesi ve kurum içi-dıĢı yazıĢmalara iliĢkin genel kurallar getirmektedir.
3.1.2.8 2010 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair
Kanun (R.G.:25/07/2010-27652):3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 4675 sayılı
Ġnfaz Hâkimliği Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve
Uygulama ġekli Hakkında Kanunda değiĢiklikler yapılmıĢtır.
2)Hâkimler
ve
Savcılar
Yüksek
Kurulu
Kanunu(R.G.:
18/12/2010-
27789):Toplumsal hayatta meydana gelen değiĢim ve geliĢimlere paralel olarak,
toplumsal ihtiyaçlar ve beklentilerin karĢılanması, Ülkemiz için gerekli ekonomik ve
sosyal politikaların oluĢturulması, sosyal ve demokratik devlet ilkeleri, demokratik,
Ģeffaf ve geniĢ tabanlı kararların oluĢturulması ve mukayeseli hukuk uygulamaları
çerçevesinde bir çok alanda düzenleme yapılması amacıyla hazırlanan 07/05/2010
tarihli ve 5982 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde DeğiĢiklik
Yapılması Hakkında Kanun, 12/09/2010 tarihinde yapılan halkoylamasıyla kabul
edilmiĢ ve kesin sonuçlar 23/09/2010 tarihli ve 27708 sayılı Resmî Gazete‟de
yayımlanmıĢtır. Söz konusu Anayasa değiĢikliği kapsamında hazırlanan Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile Kurulun yapısı değiĢtirilmiĢ ve seçimi ile iĢleyiĢine
yönelik hükümlere yer verilmiĢtir.
226
3.1.2.9 2011 Mevzuat DeğiĢiklikleri
1) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (R.G.:04/02/2011/ - 27836):Kanunla;
Dünyamızda ve Ülkemizde yaĢanan, toplumsal, sınaî, ekonomik ve teknik geliĢmeler ile
globalleĢmenin getirdiği değiĢimler karĢısında yetersiz kaldığı görülen 818 sayılı
Borçlar Kanununun yerini almak üzere, ilgili mevzuat ve kaynak kanunlarda
gerçekleĢen değiĢikliklerle paralellik sağlayan, dili sadeleĢtirilen ve uygulamada
karĢılaĢılan sorunların giderilmesine yönelik hükümler içeren yeni bir Borçlar
Kanununun yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır.
2) 6099 sayılı Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına
Dair Kanun (R.G.:19/01/2011- 27820):Kanunla; Dünyada ve Ülkemizde yaĢanan
sosyal, ekonomik ve teknolojik geliĢim ve değiĢmelere paralel olarak yeni bir “Tebligat
Kanunu” hazırlanarak yürürlüğe konulması öngörülmüĢtür.
3)
6100
sayılı
Hukuk
Muhakemeleri
Kanunu
(R.G.:
04/02/2011
-
27836):Kanunla; yargı reformu çerçevesinde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun yerini almak üzere, uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları gidermek,
davaların hızlı, basit, en az giderle ve etkin bir biçimde görülmesini ve bir kısım
uyuĢmazlıkların nizasız kaza, sulh, uzlaĢma gibi yöntemlerle çözümünü sağlamak,
karĢılaĢtırmalı hukuktaki geliĢmeleri hukuk yargılamasına yansıtmak amacıyla yeni
bir Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe konulması amaçlanmıĢtır.
4) 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama ġekli Hakkında
Kanun (R.G.:04/02/2011 - 27836): Kanunla; Türk Borçlar Kanunu Tasarısının yeni
hükümlerinin kanunlaĢıp yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada boĢluk doğmaması
ve herhangi bir aksamaya neden olunmamasına yönelik düzenlemeler getirilmiĢtir.
5) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (R.G.: 14/02/2011 - 27846): Kanunla;
Dünyada ve Ülkemizdeki ekonomik ve ticarî hayatta meydana gelen geliĢim ve
değiĢimlere paralel hükümler içeren yeni bir Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe
konulması amaçlanmıĢtır.
227
6) 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama ġekli Hakkında
Kanun (R.G.:14/02/2011- 27846):Kanunla; Türk Ticaret Kanunu Tasarısının kanunlaĢıp
yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada boĢluk doğmaması ve aksamalara neden
olunmaması için düzenlemeler yapılmıĢtır.
7) 6110 sayılı Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun (R.G.:
14/02/2011 - 27846):Kanunla; Yargıtay ve DanıĢtay‟ın mevcut iĢ yüklerinin çözümü
açısından, anılan Yüksek Mahkemelerin daire ve üye sayılarının arttırılmıĢ, , öte yandan
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda hâkimlerin hukukî
sorumluluğuna iliĢkin olarak kabul edilen sisteme uyum sağlanması bakımından 2802
sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda değiĢiklik yapılmıĢtır.
8) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluĢu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun (R.G.: 03/04/2011- 27894):Anayasa Mahkemesinin yapısı, görevleri,
yargılama usulleri, BaĢkan, BaĢkanvekilleri ve Üyelerinin seçimi, disiplin ve özlük
iĢleri ile raportörler, raportör yardımcıları ve personelinin nitelikleri, atanmaları, görev
ve sorumlulukları, disiplin ve özlük iĢlerine iliĢkin esaslar düzenlenmektedir
9) 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda
DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun(R.G.:14/04/2011- 27905):Bazı suçların kabahate
dönüĢtürülmesi, disiplin ve tazyik hapsi gerektiren her icra suçunun mahkeme önüne
gelmemesi, ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yollarına baĢvuru için harç
getirilmesi,
mahkemelerce
yapılan bazı
iĢlemlerin
noterliklerce
yapılabilmesi
Cumhuriyet baĢsavcılıkları arasında çıkan yetki uyuĢmazlıklarının çözümü için mercii
yeri belirlenmesi ve ceza mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırının
artırılması amaçlanmıĢtır.
10) 661 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu Ġle Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında
Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (R.G.:
28/08/2011- 28037):Kararnameyle; Hâkim adaylığı sınavlarına giriĢ için aranan yaĢ
koĢulunun hesaplanmasının yeknesak hale getirilmesi ile hâkim adaylığı kadrosunun
arttırılması sağlanmıĢtır.
228
11) 650 sayılı Adalet Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname
(R.G.:28/08/2011-28037):Kanun
Hükmünde
Kararnameyle;
Adalet
Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü bünyesinde Ġnsan
Hakları Daire BaĢkanlığı kurulmuĢ, HSYK üyeliği ve Adalet MüfettiĢliği için aranan
sekiz yıl çalıĢma Ģartı beĢ yıla indirilmiĢ, Yargıtay tetkik hâkimliği için aranan süre Ģartı
belirli bir dönem için kaldırılmıĢ, Avukatlıktan hâkim ve savcılığa geçiĢ için aranan yaĢ
Ģartı otuz beĢten kırk beĢe çıkarılmıĢ, Hâkim ve savcı adaylarının staj süreleri kısaltılmıĢ
ve adli tatil süreleri yeniden düzenlenmiĢtir.
12)Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden EĢin Ortak Konuta Davet
Edilmesi ĠĢlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına ĠliĢkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik (R.G.:4/11/2011-28074): Bu Yönetmelik; nüfus kayıtlarının
yeterli olduğu, yargılamanın gerekmediği veya talep edenin yabancı olmadığı hallerde
mirasçılık belgesi verilmesi ve terk eden eĢin ortak konuta davet edilmesi iĢlemlerinin
mahkemeler yanında noterliklerce yapılabilmesini sağlamıĢtır.
3.1.2.10 2012 Mevzuat DeğiĢiklikleri
Ticarî Sır, Banka Sırrı ve MüĢteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı, Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı, Hukuk UyuĢmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı, Çek
Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM komisyonlarında
bulunmaktadır. Türk Medenî Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
Ġcra ve Ġflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı, Ġnfaz Hâkimliği
Kanununda ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Suç
Mağdurlarına Yardım Hakkında Kanun Tasarısı, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Kanununda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tebligat Kanununun
Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik Taslağı görüĢe sunulan kanun ve yönetmelik
taslakları arasında yer almaktadır. 3. Yargı Reformu kapsamında Yargı Hizmetlerinin
EtkinleĢtirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Ve Basın Yayın
Yoluyla ĠĢlenen Suçlara ĠliĢkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ise Ocak ayında TBMM‟ye sunulmuĢtur. Bu kanun tasarısının yasalaĢması
229
halinde hem yargıya gelen dava sayısında hem de var olan iĢ yükünde azalma
sağlanacaktır. Bu kanun tasarısı, yargının iĢ yükünün azaltılması ve etkin hale
getirilmesi açısından aĢağıda yer alan yenilikleri getirmektedir.
1. Bakaya ve yoklama kaçağı suçlarına idari para cezası getirilmektedir. Bu Ģekilde
100.000‟i aĢkın dosyanın adliyelere geliĢi önlenecektir.
2. Disiplin ve tazyik hapsi gerektiren her icra suçu mahkeme önüne gelmeyecektir.
Yapılan değiĢiklikle bu türden 300.000‟i aĢkın dosyaların büyük kısmının
mahkeme önüne gelmesi önlenecektir.
3. Pasaportsuz yurda giriĢ ve yurttan çıkıĢ, idarece belirlenen giriĢ kapıları
dıĢındaki yerlerden yurda giriĢ ve yurttan çıkıĢ gibi suçlar kabahate çevrilerek
idari para cezasına bağlanmaktadır. Bu Ģekilde Cumhuriyet savcılıklarına
yaklaĢık 9.000, mahkemelere ise yaklaĢık 3.000 dosyanın adliyelere geliĢi
önlenecektir.
4. DüĢük ve devrikten emval toplamak, izinsiz dal, çırpı toplamak gibi basit orman
suçları kabahate çevrilmektedir. Bu Ģekilde 4.000 dosyanın adliyelere geliĢi
önlenecektir.
5. Ceza davalarında istinaf ve temyiz kanun yollarına baĢvuru için harç
getirilmektedir. Bu değiĢiklikle, davayı uzatma amacına yönelik kanun yolu
baĢvurularının engellenmesi için ceza mahkemeleri kararlarına karĢı kanun
yoluna müracaat durumunda da -göreceli olarak az miktarda- harç alınması
usulü getirilmektedir. Söz konusu değiĢiklikle davayı uzatmaya yönelik kanun
yolu baĢvurularının önemli bir kısmı önlenecektir.
6. Ġcra ve iflas dairelerinde yaĢanan aksaklıkları önlemek amacıyla tahsilatların ve
ödemeler banka aracılığıyla yapılacak, icra ve iflas dairelerinin para ile iliĢiği en
aza indirilecektir.
7. Bakanlıkların ülke çapında olmayan bölgesel alanda uygulanacak düzenleyici
iĢlemlerine karĢı yapılacak baĢvuruların DanıĢtay‟a gelmeden ilk derece
mahkemesi olarak idare mahkemelerinde görülmesi öngörülmektedir. Yapılan
değiĢiklikle, DanıĢtay‟ın iĢ yükünü azaltmak amacıyla, ilk derece mahkemesi
sıfatıyla baktığı bir kısım davalar idarî mahkemelerin görev alanına
bırakılmaktadır.
230
8. Ġdare mahkemelerince verilen ve temyiz incelemesi için DanıĢtay‟a gelen bazı
davaların
itiraz
incelemesinin
Bölge
Ġdare
Mahkemelerinde
yapılarak
kesinleĢtirilmesi öngörülmektedir. Halen temyiz incelemesi için DanıĢtay‟a
gelen bir kısım davaların, itirazen Bölge Ġdare Mahkemelerince incelenip kesin
olarak karara bağlanması sayesinde DanıĢtay‟ın iĢ yükünün azaltılması
hedeflenmektedir.
9. Cumhuriyet savcılıkları arasında çıkan yetki uyuĢmazlıkları için çözüm mercii
getirilmektedir. Yapılan değiĢiklikle; soruĢturma aĢamasında Cumhuriyet
baĢsavcılıkları arasında çıkan olumsuz yetki uyuĢmazlıklarının çözüm mercii
belirlenerek
soruĢturmaların
gecikmesi
önlenmekte
ve
yetkisizlik
uyuĢmazlığından kaynaklanan iĢ yükü azaltılmıĢ olacaktır.
10. Ağır ceza mahkemesi baĢkanlarının itirazen inceledikleri iĢlerin bir kısmının,
ağır ceza mahkemesi üyelerince de karara bağlanabilmesi öngörülmektedir. Ağır
ceza mahkemesi baĢkanlarının iĢ yükünün azaltılması amacıyla, kovuĢturmaya
yer olmadığına dair kararlara yapılan itirazların, baĢkan veya görevlendireceği
üye tarafından da karara bağlanabilmesi öngörülmektedir.
11. Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım kararlarına karĢı yapılacak
baĢvurularda son karar merciinin ağır ceza mahkemesi olması yerine asliye ceza
mahkemesi olması öngörülmektedir. Bu sayede ağır ceza mahkemelerinin iĢ
yükü azaltılmıĢ olacaktır.
12. Ceza mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırı artırılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı doğrultusunda ceza mahkemelerince
verilen ve kesin olan hükümlerdeki ikibin Türk Liralık kesinlik sınırı üçbin Türk
Lirasına çıkarılmaktadır. Ġptal kararı nedeniyle temyiz edilen dosya sayısı
azaltılacaktır.
Dolayısıyla tasarının kanunlaĢması halinde yargı yerlerinin iĢ yükünde önemli
derecede bir azalma olacaktır. Tasarının nisan veya mayıs aylarında kanunlaĢması
beklenmektedir.
231
3.2 Projeler
Yargı bürokrasinin azaltılması, yargıda etkinlik ve verimliliğinin arttırılması
amacıyla Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile ikili düzeyde veya doğrudan Avrupa Birliği
veya Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluĢların ortaklığı ile çeĢitli proje ve iĢbirliği
programları oluĢturulmuĢtur. Bu proje ve iĢbirliği programlarının finansmanın tamamı
veya büyük bir kısmı Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyi tarafından karĢılanmaktadır.
Bu proje ve iĢbirliği programların baĢlıcaları aĢağıda yer almaktadır:117
3.2.1 Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP)
Ulusal Yargı Ağı projesi (UYAP), yargı birimlerinin ve Adalet Bakanlığının
merkez birimlerinin iĢ süreçlerini hızlandırmayı, güvenilirliğini arttırmayı ve kurumu
kâğıtsız ortama taĢımayı hedefleyen bir bilgi sistemidir. Tüm yargı birimlerinin her
türlü yargısal ve idari faaliyetleri UYAP otomasyonu sayesinde elektronik ortamda
yürütülebilir hale gelmiĢtir.118Bugün itibarıyla tüm ağır ceza merkezleri ile
mülhakatları, tüm bölge idare mahkemeleri, tüm ceza infaz kurumları iĢletimde olup,
35.000‟e yakın kullanıcı UYAP sistemini kullanmaktadır.
UYAP Sistemi ile Adli Sicil ve Ġstatistik Genel Müdürlüğü-Adli Sicil Bilgi
Sistemi‟nden sabıka kayıtları, Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Genel MüdürlüğüMERNĠS‟ten nüfus kayıtları, Emniyet Genel Müdürlüğü-POLNET‟ten ehliyet kayıtları,
Merkez Bankasından döviz kurları yargı birimlerince otomatik olarak anında
alınabilmektedir. Ayrıca PTT entegrasyonu sonucu, tevdi listelerinin UYAP tarafından
oluĢturulup gönderilmesi ve barkotların UYAP tarafından basılması ile gönderilen
tebligatların durumu UYAP üzerinden takip edilebilmekte ve UYAP ile Yargıtay Bilgi
Sistemi arasında gerçekleĢtirilen entegrasyon sonucu temyiz edilen dosyaların sistem
üzerinden Yargıtay‟a gönderilmesi ve geri dönüĢü sağlanmaktadır. En son olarak
Anayasa Mahkemesi de sisteme entegre edilmiĢtir.
117
<http://www.abgm.adalet.gov.tr/proje1.html>(01.03.2012)
118
<http://www.uyap.gov.tr/tanitim/genel.html>(01.03.2012)
232
Bugün UYAP‟ın geliĢtirilmesi amacıyla 8 proje daha yürütülmektedir. Bunlar,
gerçek veya tüzel kiĢiler adına tescilli araçların tespiti ve tespiti yapılan araçların
kayıtları üzerine takyidat Ģerhleri (haciz, rehin, ihtiyati tedbir vb.) eklenilmesi,
eklenilmiĢ olan Ģerhlerin kaldırılması iĢlemlerinin yapılmasını saylayan Araç
Mahrumiyet ĠĢlemleri Projesi; bilirkiĢilerin adliyeye gitmeden internet ortamında,
dosyalarını teslim alıp incelendiği, raporlarını hazırlayıp teslim ettikleri, kısa mesaj ile
bilgilendirildikleri, ücret iĢlemlerini gerçekleĢtirebildikleri ve bilirkiĢilik baĢvuru
iĢlemlerini yapabildikleri UYAP BilirkiĢi Bilgi Sistemi (BilirkiĢi Portalı); elektronik
ilan (e-ilan), adalet çalıĢanlarının kiĢisel ve idari haberleĢmeleri, bilgi ve dosya
paylaĢımında bulunmaları, bunları da güvenli bir ortamda yapabilmeleri hedeflenerek
geliĢtirilmiĢ Haberci Projesi; kolluk kuvvetleri ile yargı birimleri arasındaki tüm
yazıĢmalar elektronik ortama taĢınacak olan Kolluk Portalı; kurum veya özel Ģirket
yetkililerinin internet üzerinden e-imza ile UYAP biliĢim sistemine eriĢerek,
kurum/Ģirketlerinin tarafı olduğu dava ve takip (icra-iflas) dosyaları içeriklerine
eriĢebilmelerini sağlayan Kurum Portalı; yargı birimleri adına yakalama ve tutuklama
kararlarını yerine getiren kolluk birimlerinin tüm yakalama ve tutuklama kararlarına
anında eriĢimini sağlayan ve yargı birimlerince verilmiĢ yakalama-tutuklama kararlarını
çevrimiçi sorgulama imkânı veren Mobil Arananlar Bilgi Sistemi; avukatların ve
vatandaĢların adliyeye gitmeden bürolarından icra takibi açabilmesi, dosyalarını
inceleyebilmeleri, harç ve masraflarını yatırabilmeleri gibi, fiziksel ortamda yapılan
birçok iĢlemin elektronik ortamda mekândan bağımsız olarak yapılmasını sağlayan
Online Takip Projesi yer almaktadır.
Bu yeni uygulamaların UYAP sistemine eklenmesiyle yargı hizmetleri hızlı ve
etkili olacaktır. UYAP sisteminin devreye girmesiyle tüm adli iĢlem ve süreçlerin
UYAP üzerinden çevrimiçi (on-line) olarak yapılmasını sağlanmıĢtır. Bu proje, iĢgücü
ve zaman tasarrufunun yanında, Gayrisafi Milli Hasılada yaklaĢık 534.529.051,00 TL
tasarruf sağlanmıĢtır.119
119
Ġbid.
233
3.2.2 Yargının Modernizasyonu ve Ceza Reformu Projesi
Bu projenin finansmanının tamamı Avrupa Birliği MEDA fonundan
karĢılanmıĢtır. Projenin toplam bedeli yaklaĢık 11 milyon €‟dur. Ġki ana bölüm altında
11 alt bölümden oluĢan projede, Adalet Akademisi BaĢkanlığı, Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü, Bilgi ĠĢlem Dairesi BaĢkanlığı, Adli Sicil ve Ġstatistik Genel
Müdürlüğü ve Adli Tıp Kurumu BaĢkanlığı, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ana
uygulayıcı birimler olarak yer almıĢ, tüm birimler arası koordinasyon Avrupa Birliği
Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüĢtür
Projede hâkim ve Cumhuriyet savcılarının Avrupa Birliği hukuku alanında
eğitimi, hâkim-savcı adaylarının yabancı dil öğrenmeleri, infaz koruma memurlarının
eğitimi, teçhizat alımı, cezaevleri ile infaz hâkimlikleri arasında bilgisayar sistemi
kurulması, örnek cezaevi oluĢturulması gibi etkinlikler yer almıĢtır. Bu kapsamda, 7
hâkim AB hukuku alanında master eğitimine gönderilmiĢ, UĢak ve Elazığ‟da model
cezaevleri açılmıĢ, yaklaĢık 3 milyon € tutarında bilgisayar, yazıcı, tarayıcı alımı ve
kablolama çalıĢması yapılmıĢ, Adalet Akademisi bünyesinde mefruĢat alımları
gerçekleĢtirilmiĢ, cezaevi personeli özel eğitime tâbi tutulmuĢ, adlî sicil ve bilgi iĢlem
personeli bilgi teknolojileri konusunda eğitim almıĢlardır
3.2.3 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi Eğitim Projesi
Avrupa Birliğinin 1.400.000 € mali desteği ile Hollanda- Ġsveç yargı teĢkilatları
ve Adalet Bakanlığı ortaklığı ile 19 Ocak 2006- 19 Temmuz 2007 tarihleri arasında
uygulanmıĢtır. Proje dört ana bileĢenden oluĢmuĢtur.
Birinci BileĢen; Yargıtay üyesi ve Yargıtay‟da görevli olan hâkim ve savcılara
yönelik olarak iki adet uluslararası konferansın düzenlenmesidir. Bu konferanslar 2–3
Mart 2006 ve 3–4 Mayıs 2007 tarihlerinde gerçekleĢmiĢ ve sunulan tebliğler kitap
olarak basılarak katılımcılara dağıtılmıĢtır. Ġkinci BileĢen; istinaf mahkemeleri
hakkında; Hukuk mahkemesi hâkimlerine (3000 adet), Ceza mahkemesi hâkimlerine ve
Cumhuriyet savcılarına (6000 adet), Yardımcı personele (2000 adet) yönelik olarak üç
farklı kitabın hazırlanıp basılmasıdır. AB ülkelerinden ve Türkiye‟den; akademisyenler,
hâkim, savcı ve yardımcı personelden oluĢan çalıĢma grupları istinaf konusunda üç
234
farklı el kitabı yazmıĢlardır. Bu el kitaplarının baskısı da kısa zamanda yapılarak
seminer katılımcılarına ve tüm teĢkilata dağıtılmıĢtır. Üçüncü bileĢen; Bölge adliye
mahkemelerinde görev alması muhtemel olanlar arasından seçilecek hâkim, Cumhuriyet
savcısı ve yardımcı personele eğitim verilmesidir. Bu kapsamda öncelikli olarak; 40
hâkim ve savcı ile 25 yardımcı personel eğitici olarak yetiĢtirilmiĢ, bu eğiticiler daha
sonra Türkiye‟nin farklı bölgelerinde 1000 hâkim-savcı ile 1200 yardımcı personele
ikiĢer gün süren seminerler vermiĢlerdir. Eğitici olarak belirlenen hâkim ve savcılardan
15 kiĢi Hollanda‟ya, yardımcı personelden 15 kiĢi ise Ġsveç‟e 5 gün süren bir çalıĢma
ziyaretinde bulunmuĢlardır. Dördüncü bileĢen ise, Proje üzerinde çalıĢan Adalet
Bakanlığı, Yargıtay ve Adalet Akademisi yetkilileri Hollanda ve Fransa‟ya çalıĢma
ziyaretinde bulunmuĢlardır. Bu proje Temmuz 2007 tarihinde tamamlanmıĢtır.
3.2.4 Ġstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi ĠnĢaat Projesi
Proje bütçesi 30 Milyon € olup; 22,5 Milyon € AB katkısı, 7,5 Milyon € ise
Adalet Bakanlığı katkısıdır. Proje kapsamında, Ankara, Diyarbakır ve Erzurum illerinde
istinaf mahkemeleri için bina yapılması hedeflenmiĢtir. 2009 yılı Ģubat ayı içinde
binalar Adalet Bakanlığına teslim edilmiĢtir.
3.2.5 Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi
Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği Genel
Müdürlüğü tarafından yürütülen proje Avrupa Konseyi Proje Ofisi ile birlikte
gerçekleĢtirilmiĢtir. Adalet Bakanlığı, Türkiye Adalet Akademisi, Ankara Barosu ve
Türkiye Barolar Birliği yararlanıcı kurumlardır. Bütçesi 3.005.329 € olan projenin
Türkiye‟ye maliyeti yaklaĢık 70.000TL olmuĢtur.
Projenin amacı Avrupa Birliği‟ndeki en iyi uygulamalar göz önünde
bulundurularak
yargının
etkinliğini
arttıracak
ve
kiĢilerin
yargıya
yaptıkları
baĢvurulardan daha etkin sonuçlar almalarını sağlayacak bir mahkeme yönetim
sisteminin ve bu sisteminin iĢlemesine imkân tanıyacak teknik alt yapının kurulmasıdır.
Proje kapsamında yurtiçindeki 5 adliyeye ve bir adedi HSYK üyelerince Avusturya‟ya
olmak üzere 4 AB ülkesine ihtiyaç analizi kapsamında çalıĢma ziyaretleri düzenlenmiĢ,
yeni mahkeme yönetim sisteminin ilkelerinin uygulanmasını belirlemeye (strateji
235
belgesinin oluĢturulması, bu belgede yer alan önerilerin uygulamaya aktarılması)
yönelik çalıĢma toplantıları yapılmıĢ ve yeni sisteme iliĢkin olarak 5 pilot adliyedeki
(Konya, Aydın, Rize, Mardin ve Manavgat) hâkim ve savcılar ile yardımcı personele
eğitim verilmiĢtir. Kasım 2007'de baĢlayan proje 2010 yılı içerisinde tamamlanmıĢtır.
3.2.6 Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi
Proje, BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği ile Adalet
Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü‟nce ortaklaĢa hazırlanmıĢtır. Projenin amacı,
Avrupa Birliği tarafından yayımlanan Ġlerleme Raporlarında yer verilen, yargının
bağımsızlığı ve yönetimi konularında değerlendirme yapılan alanların(Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu‟nun yapısı, yetki ve görevleri ile Adalet Bakanlığıyla iliĢkileri
gibi) bir kısmının Anayasa değiĢikliğini de gerektirmesi nedeniyle, ihtiyaç olması
halinde bu alanda yapılması muhtemel kanun ve Anayasa değiĢikliğine alt yapı
oluĢturabilecek Ģekilde, kapsamlı olarak mevcut durumun analizi yapılarak, mukayeseli
hukuk çalıĢmalarını içerecek bir sonuç dokümanın ortaya konulması ve adalet
sisteminin kurumsal yönetiminde etkinliği bulunan Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin, hukuk devleti ve yargı
bağımsızlığı ilkeleri ıĢığında daha iyi bir yönetim kapasitesi geliĢtirmelerinin
desteklenmesidir.
Projede kapsamında ulusal mevzuatın tercümesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu ile Yargıtay ve DanıĢtay‟ın yapısı hakkında ÇalıĢtay (13-14 Mart 2008),
BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı ve yabancı uzmanların katılımıyla yetkili Türk
makamları ile görüĢmeler yapılması (Nisan 2008),
Polonya ve Ġtalya‟ya çalıĢma
ziyareti (Temmuz 2008), yargı teĢkilatına yönelik anket çalıĢması (Eylül – Aralık
2008), Seminer (16 – 17 Nisan 2009) ile sonuç raporların tamamlanması (Mayıs 2009)
faaliyetleri gerçekleĢtirilmiĢ ve proje tamamlanmıĢtır.
236
3.2.7 Türkiye'de UyuĢmazlıklara ĠliĢkin Alternatif Çözüm Yollarının
Hukukumuza Kazandırılması ve Sistemin GeliĢtirilmesi (Ġkili ĠĢbirliği – Ġngiltere)
Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ile Kanunlar Genel
Müdürlüğünün sorumlu birim olduğu projenin amacı, alternatif uyuĢmazlık çözüm
yollarından birisi olan ara buluculuk müessesesinin ülkemizde uygulanabilmesi için
gerekli teknik altyapı hazırlıklarının desteklenmesidir.
Proje kapsamında TBMM Adalet Komisyonundan 5 üye ve Bakanlık üst düzey
yetkililerinden 5 kiĢinin katılımıyla toplam 10 kiĢilik heyet halinde Ġngiltere Adalet
Bakanlığı ve ilgili diğer kuruluĢlara çalıĢma ziyareti düzenlenmesi, alternatif
uyuĢmazlık çözümü konusunda bilgi bankası oluĢturulması, Adalet Bakanlığından 5
kiĢinin Ġngiltere‟de arabuluculuk konusunda eğitici olarak eğitilmesi, Hâkim-savcı,
avukat, noterler ve diğer ilgili meslek grupları için uluslararası bir sempozyum, 2 adet
seminer ve çalıĢtay düzenlenmesi çalıĢmaları yer almıĢtır. Bütçesi 121.675£ olan proje,
Ekim 2008 – Aralık 2009 tarihleri arasında gerçekleĢtirilmiĢtir
3.2.8 Adalete Daha Ġyi EriĢim Ġçin Koruyucu Hukuk Uygulamalarının
GeliĢtirilmesi Projesi (Ġkili ĠĢbirliği- BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı)
Proje Adalet Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı ve BirleĢmiĢ Milletler
Kalkınma Programı (UNDP) ortaklaĢa gerçekleĢtirilmektedir. Bütçesi 475.000 $ olan
projede Türkiye‟nin katkı payı 40.000 TL‟dir. Projenin amacı, Türkiye‟deki
mahkemeler ile Cumhuriyet savcılıklarının karĢı karĢıya bulunduğu aĢırı iĢ yükünün
azaltılması çabalarının ve adalete daha iyi eriĢimin sağlanması için gerekli olan idari
kapasite ve alt yapı ile koruyucu hukuk uygulamalarının geliĢtirilmesidir. Adalete
eriĢim kavramı yargı ve adalet hizmetlerinde geniĢ bir alanı kapsamakta ve birçok
bileĢenden oluĢmaktadır. KiĢilerin hiç bir ayrım gözetilmeksizin yargı ve adalet
hizmetlerinden eĢit bir Ģekilde yararlanması, alternatif uyuĢmazlık çözüm yollarının
geliĢtirilmesi, basit uyuĢmazlıkların yargı önüne getirilmeden etkin bir Ģekilde
çözülmesi, yargılama usullerinin basitleĢtirilmesi, mevzuatın herkesin anlayabileceği
Ģekilde açık ve sade bir dille yazılması, yargı mercilerine ulaĢımın kolay olması, yargı
masraflarının makul düzeyde olması, uyuĢmazlıkların makul sürede çözümlenmesi,
ekonomik durumu yeterli olmayan kiĢilere adli yardım hizmeti verilmesi gibi konular
adalete eriĢimin temel konu baĢlıklarını oluĢturmaktadır.
237
Projede koruyucu hukuk konusunda halkın temel hukuk bilgisinin, hak ve
sorumluluk bilincinin ne düzeyde olduğunun tespiti amacıyla kamuoyu araĢtırması
yapılması, ilköğretim çağından itibaren okullarda öğrencilere hukuk bilincinin verilmesi
amacıyla temel hukuk kültürünün anlatıldığı bir müfredatın geliĢtirilmesi, halkın temel
hukuk kültürünün yükseltilmesi ve hukuk bilincinin kazandırılması amacıyla özellikle
dezavantajlı gruplara yönelik broĢür ve kitapçıklar basılması, koruyucu hukuk
uygulamalarının geliĢmiĢ olduğu Kanada ve Ġngiltere örneklerinin incelenmesi, gerekli
çevirilerin
yapılması,
çalıĢma
ziyaretleri
gerçekleĢtirilmesi,
koruyucu
hukuk
uygulamalarına yönelik uluslararası konferans düzenlenmesi, koruyucu hukuk
uygulamalarının tanıtımı ve bilgi alıĢ-veriĢinin sağlanması amacıyla bir web sayfası
hazırlanması öngörülen faaliyetler arasında yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen projelerin yanı sıra 27 proje (AB, ikili iĢbirliği, Ulusal
KuruluĢlar ve Sivil Toplum Örgütleriyle ĠĢbirliği Projesi) daha yer almaktadır. Ayrıca 4
AB projesi, 2 ikili iĢbirliği projesi ve 1 ulusal kuruluĢlar ve sivil toplum örgütleriyle
iĢbirliği projesi olmak üzere kabul edilen ancak henüz uygulanmasına baĢlanılmamıĢ
toplam 7 proje bulunmaktadır.
3.3 Raporlar
Yargı bürokrasisinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması
amacıyla mevcut durum ve aksaklıkları ortaya koyan ve bunlarla ilgili çözüm önerileri
sunan raporlarda reform belgesi, eylem planı, mevzuat değiĢikliklerinin yanında yer
alan önemli belgelerdendir. Bu raporlar aynı zamanda yargı sisteminin aksayan
yönlerinin ele alınmasını sağlamıĢtır. Bu raporların baĢlıcaları aĢağıda yer almaktadır:
3.3.1 AB Komisyonu Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin ĠĢleyiĢi ĠstiĢari
Ziyaret Raporları(2003-2005)
1999 yılında Türkiye‟nin Avrupa Birliği üyeliği adaylığına karar verilmesiyle
birlikte TBMM, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları korumasını güçlendirmeyi
amaçlayan çok sayıda önemli anayasal ve yasal reformları kabul etmiĢtir. Bu
reformların çoğu Türk Adalet Sistemi ile doğrudan ilgili olması nedeniyle Türkiye‟ye
Avrupa Komisyonu Adalet ve ĠçiĢleri Genel Müdürlüğü ve GeniĢleme Genel
238
Müdürlüğü tarafından bir heyet gönderilmiĢtir. Bu heyetin görevi, “Yargının
bağımsızlığı ve verimliliğini güçlendirmek ve Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesine
uygun olarak insan hakları ve temel özgürlüklere iliĢkin yasal hükümlerin yorumunu
geliĢtirmek. tüm adli makamların Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin içtihat
hukukunu gözetme yükümlülüğüne riayet etmesinin sağlanması maksadıyla tedbirler
almak, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin iĢleyiĢini Avrupa standartlarıyla uyumlu hale
getirmek, ara mahkemeler olarak istinaf mahkemelerinin kuruluĢunu hazırlamak”
önceliğinin
yerine
getirilmesinde
Türkiye‟nin
kaydettiği
ilerlemeleri
değerlendirmektir.120
Bu doğrultuda Kjell BJORNBERG Paul RICHMOND tarafından ilk istiĢari
rapor 28 Eylül 2003-10 Ekim 2003 tarihinde, Kjell BJORNBERG Paul RICHMOND
tarafından ikinci istiĢari rapor 11-19 Temmuz 2004 tarihinde, son istiĢari rapor ise Kjell
BJÖRNBERG ve Ross CRANSTON tarafından 13-22 Haziran 2005 tarihinde
tamamlanarak Türkiye‟ye sunulmuĢtur.
Bu çerçevede, ilk raporda Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve askeri mahkemeler
dahil, mahkemelerdeki yargılama; yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı; yargının ve
savcıların eğitimi, avukatların mahkeme önünde müvekkilleri için etkin bir temsil
sağlayabilmeleri ve meslekî faaliyetlerini özgür bir Ģekilde yerine getirebilmeleri; ceza
davalarında uygulanan usul kuralları ve savunma hakları; mahkemelerin hızlı ve verimli
bir Ģekilde davaların üstesinden gelebilme kapasiteleri heyet tarafından üzerinde durulan
temel konuları oluĢturmuĢtur. Ġkinci raporda Devlet Güvenlik Mahkemeleri dâhil olmak
üzere mahkemelerin yargılama yetkisi, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, hâkim ve
savcıların eğitimi, avukatların mahkemeler önünde müvekkillerini etkili bir Ģekilde
temsil edebilme ehliyeti ve mesleki faaliyetlerle serbestçe uğraĢabilmeleri, ceza
davalarındaki usul kurallar ve savunma hakları ve mahkemelerin davaları hızlı bir
Ģekilde görebilme kapasitesi121 heyet tarafından üzerinde durulan temel konuları
oluĢturmuĢtur. Son çalıĢma raporunda 1. ve 2. istiĢari raporlarda yer alan amaçlar
doğrultusunda, insan haklarına tam saygı gösterilen bir kültür çerçevesinde yargının
120
Kjell Bjornberg & Paul Rıchmond, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret
Raporu(28 Eylül 2003-10 Ekim 2003), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2003, s.6.
121
Kjell Bjornberg & Paul Rıchmond, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret
Raporu(11-19 Temmuz 2004), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2004, s.4.
239
bağımsızlığını güçlendirme ve ilerletmeyi de kapsayacak Ģekilde katılım ortaklığı
önceliklerinin yerine getirilmesi122 hususları değerlendirilmiĢtir.
Avrupa Komisyonunun hazırladığı bu üç raporda yer alan öneriler, ilerleme
raporları dikkate alınarak yargıda köklü değiĢiklikler yapılmıĢtır. Katılım öncesi
mevzuat uyumu konusunda yapılan değiĢiklikler ve diğer yükümlülüklerin yerine
getirilmesi sonucunda AB, 03/10/2005 tarihinde Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine
baĢlamıĢtır.
3.3.2 AB Ġlerleme Raporları (1998-2012)
AB ile iliĢkilerde Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program dıĢında adaylık
statüsü kazanılmasıyla beraber hazırlanmaya baĢlanan diğer bir belge, ilerleme
raporlarıdır. Avrupa Komisyonu, aday ülkenin müktesebata uyum alanında kaydettiği
ilerlemeleri veya bu alanda gözlemlediği eksiklileri yıllık bazda ilerleme raporlarıyla
değerlendirmektedir.123AB ile adaylık statüsü kazanılmasıyla birlikte aday ülkeler için
uygulanan ilerleme raporları, Türkiye içinde 1998 tarihinden itibaren düzenlenmeye
baĢlanmıĢtır. Bu ilerleme raporlarının demokrasi ve hukukun üstünlüğü altında yargı/
yargı sistemi alt baĢlığında yargı sisteminde geliĢmeler ve eksiklikler vurgulanmaktadır.
Ġlerleme raporları yargı sisteminin düzenlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Nitekim Yargı Reformu Strateji Belgesi ve Eylem Planı bu ilerleme raporlarının bir
sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu belgelerde taahhüt edilen hedefler AB tarafından
yakından takip edilmektedir.
3.3.3 Devlet Denetleme Kurulu Adli Tıp Kurumu Raporu
Avrupa komisyonu istiĢari raporları ve ilerleme raporları yanı sıra önemli
raporlardan birisi de Devlet Denetleme Kurulu‟nun Adli Tıp Kurumu ile ilgili
hazırlamıĢ olduğu rapordur. Yargı hizmetlerinin aksamasına neden olan Adli Tıp
Kurumunun yeniden yapılandırılması açısından rapor önemli bir rol üstlenmektedir. Bu
122
Kjell Bjornberg & Ross Cranston, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi İstişari Ziyaret
Raporu(13 Haziran- 22 Haziran 2005) Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel, 2005, s.1
123
Avrupa Komisyonu, Türkiye Düzenli İlerleme Raporu, Çeviri: AB Bakanlığı, Brüksel, 12 Ekim 2011,
s.3.
240
raporun konusunu Adli Tıp Kurumu BaĢkanlığı‟nın 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait
faaliyet ve iĢlemlerinin denetimi ile Adli Tıp Kurumu hizmetlerinin etkin ve verimli
Ģekilde yürütülmesi ve geliĢtirilmesidir. Adli Tıp Kurumu raporu, 01/07/2010 tarihinde
CumhurbaĢkanlığı‟nın internet sitesinde yayınlanmıĢtır. Rapor, adalet iĢlerinde
bilirkiĢilik yapma, faaliyet yürüttüğü alanda çalıĢacak hekimlere adli tıp uzmanlığı ve
yan dallarda uzmanlık eğitimleri verme görevini üstlenmiĢ olan Adli Tıp Kurumunun
2007, 2008 ve 2009 yılları faaliyet ve iĢlemlerinin mevzuata uygun biçimde yerine
getirilip getirilmediğinin denetimi ile Adli Tıp Kurumu hizmetlerinin etkin ve verimli
bir Ģekilde yürütülmesinin ve geliĢtirilmesinin sağlanması amacıyla kurumu; mevzuat,
teĢkilat, personel, amaç, araç, gereç ve metotlar yönünden incelemektedir.124 Uzun ve
kapsamlı bir Ģekilde Adli Tıp Kurumunu ele alan raporun son bölümünde bilirkiĢilik
müessesesi ile Adli Tıp Kurumu‟nun yapısı ve uygulamalarına iliĢkin olarak tespit
edilen sorunlar ve bunların çözümüne dair önerilere yer verilmektedir. Bu önerilerin
yerine getirilmesi BaĢbakanlık (Ġdareyi GeliĢtirme BaĢkanlığı) ve Adalet Bakanlığına
verilmiĢtir.
3.4 Diğer ÇalıĢmalar
Yargı bürokrasisinin azaltılması, yargının etkin ve verimli bir Ģekilde çalıĢması,
yargı sisteminin günün Ģartlarına uygun olarak yeniden yapılandırılması amacıyla
yapılan çalıĢmalar sadece mevzuat değiĢikliği, projelerin uygulanması ve raporlamalarla
sınırlı değildir. Bu alanda gerek kamu kurumları ve mahkemeler gerekse de
üniversiteler ve sivil toplum kuruluĢları; seminer, eğitim, çalıĢtay vb etkinlikler
düzenleyerek yargı hizmetlerinin geliĢtirilmesi konusunda yeni fikir ve uygulamalar
ortaya koymaktadırlar. Bu çalıĢmalara 2010 yılında Adalet Bakanlığı‟nın düzenlediği
idari yargıda uyuĢmazlıkların mahkeme öncesi çözüm yolları çalıĢtayı, yargılamada
bilirkiĢilik müessesesi çalıĢtayı, yargı reformu üzerine barolar ve sivil toplum
kuruluĢlarının düzenlediği seminer ve paneller örnek olarak verilebilir.
124
Devlet Denetleme Kurulu, Adli Tıp Kurumu Raporu (2010/12), T.C CumhurbaĢkanlığı Devlet
Denetleme Kurulu Raporları,<http://www.tccb.gov.tr/ddk/> (27.05.2011), s. 1
241
SONUÇ
Dünya, zaman içerisinde yaĢanmakta olan sosyal, siyasal, kültürel ve teknolojik
değiĢimlere uyum sağlayabilmek ve giderek karmaĢıklaĢan sorunlara çözümler
getirebilmek için yeni arayıĢlara yönelmektedir. Bu sorunların en önemlisi de yargıda
artan bürokrasidir. Yargı, günümüz modern devletin en önemli organlarından birisidir.
Bir ülkede yargı sistemi adaleti dağıtmakta geç kalıyorsa, verdiği kararlar hukuka ve
insan haklarına aykırıysa ve kamu vicdanını zedeliyorsa, bu durum o devletin yargı
sisteminin köklü bir değiĢime tabi tutulması gerektiğini gösterir.
Bu açıdan Türk yargı sistemi tarihsel geliĢim çerçevesinde Osmanlı devletinde
Ģer‟i mahkemelerin yer aldığı klasik dönemden bu yana köklü değiĢimler geçirmiĢtir.
Osmanlı klasik döneminde hâkim olan “geç gelen adalet zulümdür” kaidesi ile ilk
dönemde mahkemelerde
yargılamanın en kısa sürede süratle tamamlanması
sağlanmıĢtır. Ancak zamanla ortaya çıkan geliĢmeler sonucunda mahkemeler günün
Ģartlarını karĢılamada yetersiz kalmıĢtır. Özellikle Avrupalı ülkelerin baskıları, siyasi ve
ticari alandaki geliĢmeler sonucunda Tanzimat dönemiyle birlikte günümüz Türk yargı
sisteminin temelini oluĢturan mahkemeler, yüksek yargı organları ve savcılık
kurumunun yanı sıra yardımcı yargı kurumları Adalet Bakanlığı, avukatlık ve noterlik
kurumları oluĢturulmuĢtur.
KurtuluĢ savaĢının yaĢandığı 1921-1924 yılları bir geçiĢ niteliği özelliği
taĢımaktadır. Bu dönemde olağanüstü yetkilerle donatılmıĢ Ġstiklal mahkemeleri görev
yapmıĢtır. 1924 Anayasası ile yeni Türk Devletinin yargı sistemi Ģekillenmeye
baĢlamıĢtır. 1961 Anayasası ile tam anlamıyla modern yargı sisteminin kurumları
oluĢturulmuĢtur. Özellikle Anayasa Mahkemesi‟nin kurulması Anayasaya aykırılık
sebebiyle biriken davaları azaltmıĢtır. Ancak 1971 ve 1973 askeri darbeleri neticesinde
yeni yargı kolları oluĢturulmuĢ; bu durum yargının çok fazla bölünmesine yol açmıĢtır.
Yargıda çok bölünmüĢlükle birlikte artan diğer sorunlar sonucunda 1982 Anayasası
dönemine gelindiğinde “Allah ne hâkime ne de hekime muhtaç etmesin; ama ikisinin
de eksikliğini vermesin” anlayıĢının oluĢmasına sebep olmuĢtur. OluĢan bu anlayıĢ
yargı ve sağlık hizmetlerinin o dönemde ne kadar yavaĢ iĢlediğini ve etkin olmadığını
göstermektedir. Bunun içindir ki davaların en az giderle ve mümkün olduğunca süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu ilkesi 1982 Anayasasına konulmuĢtur. Bu
242
temel kuralın Anayasaya konulması yargı bürokrasisinin azaltılması yönünden oldukça
önemli bir niteliğe sahiptir. Zira bu kural bürokrasiyle mücadelede yargı yönetimine
anayasal bir destek sağlamıĢtır. Ancak bu kural uygulamada tek baĢına yeterli
olmamıĢtır. 2000‟li yılların baĢına gelindiğinde adalet hizmetini dağıtan yargı kurumları
toplumun bu ihtiyacını karĢılamada yetersiz kalmıĢ ve hizmet sunumunda bürokrasi
artmıĢtır.
Bugün gelinen noktada Türk yargı sistemindeki bürokrasinin nedenlerini insan
kaynaklarının nicelik ve nitelik olarak yetersiz olması, fiziki ve teknolojik alt yapının
yetersiz olması, yargı sisteminin kurumsal ve yapısal oluĢumundaki eksiklik ve
yetersizlikler, mevzuat alt yapısındaki eksiklikler, yargılama usullerinin karmaĢıklığı ve
yargılama giderlerinin yüksek olması ve diğer nedenler (bürokrasiyi azaltan reform
hareketine karĢı güçlü bir direniĢin olması, yargının bağımsız ve tarafsızlığını
engelleyen düzenlemelerin olması, adalete eriĢim imkânlarının sınırlı olması, her
uyuĢmazlık için yargı yoluna giden toplumda bir uzlaĢma kültürünün bulunmaması)
olmak üzere altı baĢlıkta toplamak mümkündür.
Ülkemizde mahkemelerin artan iĢ yükü sebebiyle davalar zamanında
görülememiĢtir. Bu nedenle davalar zamanaĢımına uğramıĢ ve önemli suçlardan
yargılanan tutuklu sanıkların serbest bırakılmaları toplum vicdanını yaralayan ve
toplumun yargıya olan güvenini zedeleyen durumların ortaya çıkmasına sebep olmuĢtur.
Ayrıca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyen mekanizmaların yargının etkinlik
ve verimliliğini azaltması gerek kamuoyunun gerekse de halkın tepkisine yol açmıĢtır.
Ülke içindeki bu duruma AB ve Avrupa Konseyinin-tıpkı Tanzimat döneminde olduğu
gibi- yargı alanında reform talepleri eklenmiĢtir. Ülke içinden ve dıĢından gelen yargı
bürokrasinin azaltılması ve yargı sisteminin yeniden yapılandırılması talepleri cevap
bulmuĢtur. Hükümet tarafından bu alanda reform ve strateji belgeleri hazırlanmıĢ,
yargının hızlandırılması ve iĢ yükünün azaltılması amacıyla yargı paketleri çıkarılmıĢ,
yargı bürokrasisini azaltmaya yönelik projeler vb diğer çalıĢmalara hız verilmiĢtir.
Türkiye‟de bürokratik adalet sistemini dönüĢtüren reformların itici gücü Avrupa
Komisyonu ve Avrupa Birliği olmuĢ ve bu reformlar da hükümet ve halk tarafından
desteklenmiĢtir. Bugün itibariyle yargı reform stratejisi ve eylem planı uygulanmaya
devam etmekte, yargı sistemindeki aksaklıklar ve aksayan yönler düzeltilmektedir.
243
Yargı bürokrasisinin azaltılması konusunda yapılan çalıĢmaların baĢarılı veya
baĢarısız olduğu yönünde kısa dönemde yorum yapmak anlamsız olacaktır. Yargı
bürokrasisinin azaltılması için yapılan düzenlemelerin doğrudan doğruya etkisini
göstermesi kısa vadede 5 yıl, uzun vadede 10-15 yıllık bir süre gerektirmektedir. Bu
süreç sonucunda yapılan çalıĢmaların yargı bürokrasisini azaltmada ne denli baĢarılı
olduğu görülecektir. Bu baĢarının ölçülebilmesi aynı zamanda yargı sistemindeki
istatistik ve verilerin sağlıklı tutulmasına bağlıdır. Ancak eldeki son 10 yıllık istatistik
ve veriler ıĢığında mahkemelerde bir sonraki yıla devreden dosya sayısının fazla olduğu
yargılama ve evrak iĢlem sürelerinin uzun olduğu, AĠHM‟e yapılan baĢvurularda
ülkemizin ikinci sırada olduğu ve AĠHM‟ce kabul edilen davaların neredeyse tamamına
yakınında tazminata mahkûm edildiği görülmektedir.
Dolayısıyla yargı bürokrasisinin azaltılması yönünde ülkemizin önünde yapması
gereken daha çok Ģey vardır. Bugün yargı reform stratejisi ve eylem planı geniĢ
düzenleme ve önlemlerle birlikte yenilikler getirmektedir. Bu belgelerin eksik yönleri
de bulunmaktadır. Yargı reform stratejisi ve eylem planına ek olarak tespit edilen ve
aĢağıda yer alan önerilerde yargı bürokrasisinin azaltılmasında faydalı olacağı
düĢünülmektedir.
 Ülkemizde adli kolluk kurulmasına rağmen adli iĢ ve iĢlemler, idari kolluğa
yaptırılabilmektedir. Bu durum adli iĢ ve iĢlemlerin zamanında ve usule uygun
Ģekilde yapılmasına engel olmakta ve yargılama sürecini geciktirmektedir. Adli
kolluk, adli hizmetler dıĢında ve diğer kolluk hizmetlerinde zorunluluk
olmadıkça görevlendirilmemelidir.
 Adli kolluk makamının birden çok olması nedeniyle koordinasyonsuzluk ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle adli kolluk tek bir amirin (Cumhuriyet Savcısının)
yönetim ve denetiminde olmalıdır.
 Mahkemelerde gereksiz yere bilirkiĢi raporu istenmesi ve bilirkiĢi raporlarının
zamanında ulaĢtırılmamasının önüne geçilmesi için kanun ve yönetmeliğe
bilirkiĢi uygulamasıyla ilgili usul ve esasları belirleyen yeni bir düzenleme
getirilmelidir.
244
 Son yapılan değiĢiklikle getirilen harçların peĢin ödenmesi kuralı kiĢilerin
adalete eriĢim imkânını engellemektedir. Bu nedenle yargılama harçları
davaların nitelikleri(kiĢilerin gelir durumu, uyuĢmazlığın tüm kamuyu veya
sadece bireyi ilgilendirmesi, düĢük-yüksek değerli davalar vb) göz önünde
bulundurularak yeniden düzenlenmelidir.
 Hukuk mahkemelerindeki çekiĢmesiz yargı iĢleri azaltılmalı, organik olarak suç
niteliği
taĢımayan
yapay davalar
ve
basit
nitelikteki
eylemler
ceza
kovuĢturmasına konu olmaktan çıkarılmalı ve bunlar idari yaptırım veya para
cezalarına bağlanmalıdır.
 Cari bütçe ödeneklerinin yeterli olması ve zamanında serbest bırakılması
yargılamanın
hızlı
bir
Ģekilde
yapılarak
sonuçlandırılmasında
önem
taĢımaktadır. Bu nedenle mahkemelerin bütçeleri Adalet Bakanlığı‟nın
bütçesinde değil; HSYK‟nın bütçesi içerisinde yer almalıdır. Ödeneklerin
serbest bırakılması HSYK tarafından yapılmalıdır. Bu durum aynı zamanda
yargı bağımsızlığı ilkesine de uygun olacaktır.
 Mahkemelerin iĢlemlerini yerine getirmek için sadece ilgili yerlere yazılar
yazılarak, ilgili yerlerin cevap vermelerinin beklenmesi davaların uzamasına
sebep olmaktadır. Bu açıdan mahkemelerin tam anlamıyla iĢlevlerini yerine
getirebilmeleri
ve
mahkeme
kararlarının
yerine
getirildiğinin
izlenmesi/denetlenmesi için doğrudan kendilerine bağlı sivil bir kolluk ve
uzmanlardan oluĢan yardımcı bir örgüt yapılanması kurulabilir.
 Müspet hukukun doğmasında/oluĢumunda sağlam bir kaynak teĢkil eden
pretorien hukuk olarak da adlandırılan içtihat hukukunda yer alan içtihatlar her
yıl birleĢtirilerek elektronik ortamda veya kitap olarak mahkeme baĢkanlıklarına
gönderilmelidir.
Bu
sayede
içtihatlara
uyulmayarak
verilen
kararların
bozulmasıyla yargı sürecinin uzamasının önüne geçilecektir. Ayrıca DanıĢtay‟ın
içtihatları, iptal ve yürütmeyi durdurma kararları Anayasa Mahkemesi kararları
gibi Resmi Gazete‟de yayımlanmalıdır.
245
 Yargı hizmetinin sürekli ve kesintisiz olma özelliği göz önünde bulundurularak
adli tatil uygulamasına son verilmelidir. Atama ve yer değiĢtirmesi yapılan
hâkim ve savcılara bu sınıfa özgü olarak atama-yer değiĢtirme izni(1,5 ay)
verilmelidir. Atama-yer değiĢtirme dıĢında (Amerika, Ġsviçre, Ġngiltere… vb
ülkelerde olduğu gibi) tıpkı devlet memurlarında olduğu gibi hakim ve savcılar
belirli bir izin çizelgesi içerisinde ve yargı hizmetini aksatmamak koĢuluyla izin
kullanabilmelidirler.
 Ġdare aleyhine karar verilen her uyuĢmazlık için karar düzeltme dâhil tüm kanun
yollarının tüketilmesi amacıyla yapılan yersiz baĢvurular önlenmelidir. Bu
amaçla caydırıcı nitelikte idari para cezası verilmesi DanıĢtay‟ın iĢ yükünü
azaltacaktır.
 Sivil yargıya göre daha az bir iĢ yüküne sahip olan Askeri mahkemeler, adli
yargı teĢkilatı içine alınarak aile mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, ticaret
mahkemeleri, iĢ mahkemeleri gibi uzmanlık mahkemelerine dönüĢtürülmeli ve
Askeri Yargıtay üst mahkeme olmaktan çıkarılmalıdır. Böylece Askeri
Yargıtay‟ın Yargıtay ile aynı konuda farklı içtihatlar oluĢturması engellenmiĢ
olacaktır. Aynı Ģekilde Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi de kaldırılmalı, idari
davalar tamamen sivil idari yargı yerlerince karara bağlanmalıdır.
 Yeni geliĢen hukuk alanlarında gerek adli yargıda(biliĢim suçları, mali suçlar,
sosyal güvenlik hukuku vb.) gerekse de idari yargıda (ihale ve imar
mevzuatından kaynaklanan davalar, kamu görevlilerine iliĢkin davalar, kurumlar
vergisi, gümrük vergisine kaynaklanan davalar vb.) yeni ihtisas mahkemeleri
kurulmalı ve bu alanlarda hâkim ve savcıların uzmanlaĢmaları sağlanmalıdır.
 Ġdari yargıda yetki maddelerinde değiĢiklik yapılarak merkezi idarenin taĢra
teĢkilatlarınca tesis edilen iĢlemlere açılacak davaların, idarenin taĢra teĢkilatının
bulunduğu yer idare mahkemelerinde görülmesi sağlanmalıdır. Bu sayede
merkezdeki mahkemelerin iĢ yükü azaltılmıĢ olacaktır.
246
 Cumhuriyet savcılıklarınca verilen kovuĢturmaya yer olmadığına dair kararlara
karĢı itirazlar doğrudan ağır ceza mahkemelerine yapıldığı için ağır ceza
mahkemelerinin iĢ yükünün önemli bir kısmını bu itirazlar oluĢturmaktadır.
Ġtirazların öncelikle kararı veren Cumhuriyet BaĢsavcılığına yapılması, eğer
baĢvuruyu reddederse yetkili ağır ceza mahkemesine göndermelidir. Bu yolla
sadece ağır ceza mahkemelerinin iĢ yükü azalmayacak, aynı zamanda
Cumhuriyet savcısının verdiği kararı düzeltmesine imkân vererek yargının
hızlanmasına da olanak sağlayacaktır.
247
KAYNAKÇA
Abadan Nermin, Bürokrasi, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara:1959.
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Stratejik Plan(2010-2014), Adalet Bakanlığı
Yayınları, Ankara:2010.
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 50. Yıl, Ankara Yarı Açık Cezaevi Matbaası,
Ankara: 1973.
Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı 2010 Faaliyet Raporu, Adalet Bakanlığı Yayınları,
Ankara:2010.
Adalet Bakanlığı, Adliye Personel El Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara, Eylül
2009.
Adalet Bakanlığı, Yargıda Reformun Neresindeyiz, Adalet Bakanlığı Yayınları: 2010.
Adalet Bakanlığı, Yargı Reformu Stratejisi, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara:2009.
Adalet
Bakanlığı,
Adalet
Bakanlığı
<http://www.adalet.gov.tr/rapor/rapor.htm >
Faaliyet
Raporları(2006-2010),
Adalet Bakanlığı, Avrupa Yargı Sistemleri (2008 Verileriyle) Adaletin Etkililiği ve
Kalitesi, Avrupa Adaletin Etkililiği Komisyonu (CEPEJ),Çeviri: Adalet Bakanlığı
Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Ankara: 2010.
Adlen, Lesli M.,“Judicial Leadership and Cooperation with The Bar” Hukuk Kurultayı
2006 , Cilt: 4, Ankara Barosu, Ankara, 2006.
Akbulut, Ġlhan, “Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni”, Erzincan Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, Cilt: IV , Sayı: 1 - 2 , Erzincan, 2000.
Akdağ, Mustafa, Osmanlı Müesseseleri Hakkında Notlar, Ankara Dil,Tarih,Coğrafya
Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 1 - 2 , Ankara, 2000.
Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnameleri, Osmanlı AraĢtırmaları Vakfı Yayınları,
Cilt: 6, Ġstanbul, 1996.
Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kanunnameleri, Osmanlı AraĢtırmaları Vakfı Yayınları,
Cilt: 5,Ġstanbul, 1992.
Akgündüz, Ahmed, Şer‟iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu Ve Seçme Hükümler, Cilt:
1, Ġstanbul,1988.
Akın, Ġlhan, Temel Hak Ve Özgürlükler, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi,
Ġstanbul, 1972.
Aksel, Ġsmail, Türk Adalet Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara: 2009.
248
AkĢin, Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye‟nin Yakın Tarihi(1789-1980), Ġmaj Yayıncılık,
Ankara, 2001.
Akyıldız, Ali, Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform, Eren Yayınları, Ġstanbul: 1993.
Altuğ, Yılmaz, Yabancıların Hukuki Durumu, 4.Basım, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi, Ġstanbul, 1971.
Altundağ, ġinasi, Osmanlılarda Kadıların Salahiyet Ve Vazifeleri Hakkında, VI Türk
Tarihi Kongresi Ankara 20-26 ekim 1961,Kongreye Sunulan Bildiriler, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 1967.
Ardahan, Vedat, Adalet TeĢkilatımız” ,İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 1,
Ġstanbul,1952.
Arslan, Ramazan & Tanrıver, Süha, Yargı Örgütü Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınları,
Ankara:2001.
Arslan, Ramazan & Kuru, Baki & Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku, Yetkin
Yayıncılık, Ankara: 2004.
Atar, Fahrettin, İslam Adliye Teşkilatı, Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı
Yayınları, Ankara:1991.
Avcı, Mustafa, Osmanlı Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Gökkubbe Yayıncılık, Türk
Hukuk Tarihi Dizisi:1, Ġstanbul, 2004.
Avrupa Komisyonu, Türkiye Düzenli İlerleme Raporu, Çeviri: AB Bakanlığı, Brüksel,
12 Ekim 2011.
AYBARS, Ergun, İstiklal Mahkemeleri, Bilgi Yayınevleri, Ankara: 1975.
Aydın, M.Akif, Osmanlı Hukuku, Osmanlı Devleti Medeniyet Tarihi, Ġstanbul:1994.
Aydın, M.Akif, “Mecelle‟nin HazırlanıĢı”, Osmanlı Araştırmaları, Cilt:IX, Ġstanbul,
1989.
Aydın, M.Akif, “Bir Hukukçu Olarak Ahmet Cevdet Paşa”, Ahmet Cevdet Paşa
Semineri, Bildiriler, Ġstanbul, 1986, s.21.
Aydın, M.Akif, “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye”, Türk Diyanet Vakfı-İslâm Ansiklopedisi,
Cilt: IX, Ġstanbul,1994
Aytekin, Kemal, Türk Yargı Örgütü Sorunları ve Çözüm Önerileri, Yüksek Lisans Tezi,
TODAĠE, Ankara, 2000.
Balkar, Kemal Galip, “TeĢkilatı Esasiye Kanununa Aykırı Kanun KarĢısında
Mahkemenin Durumu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1-4,
Ankara,1953.
249
Barkan, Ömer Lütfi, “Türkiye‟de Din ve Devlet ĠĢlerinin Tarihsel GeliĢimi”,
Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Semineri, Türk Tarihi Kurumu Yayını, Ankara,1973.
BaĢbakanlık, Türk Hukuk Lügatı, BaĢbakanlık Matbaası, Ankara,1998.
BaĢlar Kemal, Anayasa Yargısında Mahkeme Kavramı, Roma Yayıncılık, Ankara:2005.
Bayındır, Abdülaziz, İslam Muhakeme Hukuku(Osmanlı Devri Uygulaması), Ġslami
Ġlimler AraĢtırma Vakfı Yayınları, Ġstanbul:1986.
Belgesay, Mustafa ReĢit, Teorik ve Pratik Adliye Hukuku; Hukuk Ceza ve İdare Usulü
Muhakemelerinin Sentetik İzahı, Marifet Basımevi, Ġstanbul, 1944.
Belgesay, Mustafa ReĢit, Tanzimat ve Adliye Teşkilâtı, Maarif Vekaleti, Ġstanbul, 1940.
Berki, Ali Himmet, İslâm Şeriatında Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ
Müessesesi, Ankara:1962.
Berki, ġakir, Devletler Umumî Hukuku, Ankara, 1968.
Berkin, Necmettin, “Yargıtay Kanunu Ve Nihai Derecede Yargı Faaliyeti”, İstanbul
Hukuk Fakültesi, Dergisi, Cilt: XLI, Ġstanbul, 1975.
Bingöl, Sedat, “Tanzimat Sonrası TaĢra ve Merkezde Yargı Reformu”, Yeni Türkiye(
Osmanlı Özel Sayısı I), Ocak-ġubat.2000, Sayı:31,Ankara,2000.
Bjornberg Kjell & Rıchmond Paul, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi
İstişarî Ziyaret Raporu(28 Eylül 2003-10 Ekim 2003),Avrupa Birliği Komisyonu,
Brüksel, 2003.
Bjornberg Kjell & Rıchmond Paul, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi
İstişarî Ziyaret Raporu(11-19 Temmuz 2004), Avrupa Birliği Komisyonu, Brüksel,
2004.
Bjornberg Kjell
& Cranston Ross, Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin
İşleyişi,İstişarî Ziyaret Raporu(13 Haziran- 22 Haziran 2005), Avrupa Birliği
Komisyonu, Brüksel, 2005.
Bozkurt, Gülnihal, “Türkiye‟de Hukuk Eğitiminin Tarihçesi”, Hukuk Öğretimi
Sempozyumu, AÜHF Yayınları, Ankara, 1993.
Bozkurt, Gülnihal, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara,
1989.
Bozkurt, Gülnihal, “Ġslâm Hukukunda Zimmîler”, DEÜHF Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1-4,
Kudret Ayiter‟e Armağan, Ġzmir, 1987.
Ceylan, Ayhan, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye‟de Yargı, Atatürk Üniversitesi
Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:VIII, Sayı:1-2,Erzincan, 2004.
250
Cemaleddin, Halil & Asador, Herand, Ecânibin Memâlik-i Osmaniyyede Hâiz
Bulundukları İmtiyazât-ı Adliyye, Ġstanbul, 1915.
Cin, Halil & Akgündüz, Ahmet, Türk-İslam Hukuk Tarihi, Cilt: 1, TimaĢ Yayınları,
Ġstanbul, 1990.
Cin, Halil & Akyılmaz Gül, Türk Hukuk Tarihi, Selçuk Üniversitesi, Hukuk Fakültesi,
Konya, 2003.
CoĢar, Vedat Ahsen, “Yargı Reformu Stratejisi Belgesi Üzerine”, Ankara Barosu
Dergisi, Sayı:2, Ankara, 2008.
Çolak, Haluk, “Kolluk TeĢkilatı ve Adli Kolluk”, Sayıştay Dergisi, Ocak-Mart 1998,
Sayı:28.
Davison, Roderic, Osmanlı İmparatorluğunda Reform, Çeviri: Osman Akınbay, Cilt: 2,
Papirüs Yayıncılık, Ġstanbul, 1997.
Del Vecchio, Giorgio, Hukuk Felsefesi Dersleri, Çeviri: Sahir Erman, Ġstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ġstanbul, 1953.
Demir, Abdullah, Medeni Yargılama Hukuku ve Osmanlı Mahkemesi, Yitik Hazine
Yayınları, Ġzmir:2010.
Demirel, Fatmagül, Adliye Nezareti Kuruluşu ve Faaliyetleri (1876-1914), Boğaziçi
Üniversitesi Yayınevi, Ġstanbul: 2008.
Demirel, Fatmagül, “Adliye Nezareti‟nin TeĢkilat Tarihçesi” Adalet Kitabı, Ed. Bülent
Arı ve Selim AslantaĢ, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2007.
Demirkan, Makbule, Osmanlı‟da Esnaf, Skylife, Mayıs 1997, Türk hava Yolları
Yayıncılık, Ġstanbul, Sayı:167.
Demirkol, Ferman, Yargı Bağımsızlığı, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Kazancı
Yayıncılık, Ġstanbul:1991.
Devlet Denetleme Kurulu, Adli Tıp Kurumu Raporu, 01.07.2010 tarih ve 2010/12 sayılı
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı‟nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait Faaliyet ve
İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin Etkin ve Verimli Şekilde
Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Hakkında Devlet Denetleme Kurulu
Raporu, T.C CumhurbaĢkanlığı, Ankara, 2010.
Diplock, ,R.T. Hon Lord, “Devlet Yönetiminde Hakimlerin Rolü” ,Çeviri:Tayfun
Akgüner, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Ġstanbul, 1980.
Duguit, Leon, Kamu Hukuku Dersleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları,
Ankara, 1954.
251
Dönmezler, Sulhi, Basın Hürriyetini Düzenleyen Ve Sınırlayan Mevzuatın
Değerlendirilmesi, Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Kazancı
Yayıncılık,
Ġstanbul: 1967.
Durhan, Ġbrahim, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı TeĢkilâtındaki GeliĢmeler”,
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: III, Sayı:1, Erzincan,1999.
Dursun, Hasan, Askeri Yargının Geleceği, Devlet Planlama TeĢkilatı, Ankara,1999.
Dursun, Hasan, Türk Yargısında Davaların Uzamasının Nedenleri ve Çözüm Önerileri,
Devlet Planlama TeĢkilatı, Ankara, 1994.
Dursun, Hasan, Nasıl Bir Yargı Reformu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009.
Dursun, Hasan, “Erkler Ayrılığı Ve Yargıç Bağımsızlığı”, Türkiye Barolar Birliği
Dergisi, Sayı:80, Ankara, 2009.
Ekinci, Ekrem Buğra, Osmanlı Hukuku, Ġstanbul, 2008.
Ekinci, Ekrem Buğra, “Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri” ,Yeni Türkiye, Yıl: 6,
Sayı: 31, Ankara, Ocak-ġubat 2000.
Ekinci, Ekrem Buğra, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat
<http://www.ekrembugraekinci.com/pdfs/osmmah.pdf>(18.05.2011).
ve
Sonrası)
En-Nebhan, Muhammed Faruk, İslam Anayasa ve İdare Hukukunun Genel Esasları,
Çeviren: Servet Armağan, Ġstanbul, 1980.
Ergüzeloğlu Kilim, Esra, Türkiye‟de Adalet Yönetimi, Doktora Tezi, AÜSBF, Ankara,
2009.
Ersöz, Ġsmail Hakkı “Yargı Bağımsızlığı Sorunu”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı,
Sayı:4, Ankara, 2000.
Ertan, Temurçin Faik, “Tanzimat‟tan Cumhuriyete Genel Bir BakıĢ”, Abdurrahman
Çaycıya Armağan, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke Ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü,
Ankara, 1995.
Ersoy, Erdem, Usule İlişkin Nihai Kararlarda Yargılama Giderleri, Tezsiz Yüksek
Lisans Dönem Projesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008.
Eryılmaz, Bilal, Kamu Yönetimi, Akademi Kitapevi, Ġzmir: 1995.
Esen, Bülent Nuri, “Türkiye‟de Anayasal GeliĢmeler”, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, Cilt:25, Sayı:1-2, Ankara,1968.
European Court of Human Rights, Annual Report 2011, Strasbourg, 2012.
European Court of Human Rights, Ststistics On Judgements By State 1959-2010,
Strasbourg, 2011.
252
European Court of Human Rights, Annual Report 2010, Strasbourg, 2011.
European Court of Human Rights, Annual Report 2009, Strasbourg, 2010.
European Court of Human Rights, Annual Report 2008, Strasbourg, 2009.
European Court of Human Right, Annual Report 2007, Strasbourg, 2008.
European Court of Human Rights, Annual Report 2006, Strasbourg, 2007.
Fendoğlu, Hasan Tahsin, İslâm ve Osmanlı Anayasa Hukukunda Yargı Bağımsızlığı
(Anayasa Hukuku Tarihi Açısından Mukayeseli Bir İnceleme), Beyan Yayınları,
Ġstanbul, 1996.
Findley, Carter V., Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform Bâbıâli (1789-1922),
Çeviren: Latif Boyacı -Ġzzet Akyol, Ġz Yayıncılık, Ġstanbul, 1994.
Gör,Hamdi Namık, İstiklal Mucizesi, Ege Matbaası, Ankara, 1956.
Giritli, Ġsmet & Bilgen, Pertev & Akgüner, Tayfun, İdare Hukuku, Filiz Kitabevi,
Ġstanbul, 2001.
Göreli, Ġ. Hakkı, Devlet Şûrası (Şûrayı Devlet-Danıştay), AÜSBF Yayınları, Ankara,
1953.
Gözler, Kemal, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa,
2010.
Gözler, Kemal, Hukuka Giriş, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa:2007.
Gözübüyük, A.ġeref, Yönetsel Yargı, Turhan Kitapevi, Ankara:2004.
Gözübüyük, A.ġeref & Tan, Turgut, İdare Hukuku-İdari Yargılama Hukuku, Cilt:II
Ankara, 1999.
Günday, Metin, İdare Hukuku, Ġmaj Yayınevi, Ankara:2002.
HSYK, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kataloğu, HSYK, Ankara, 2010.
Halaçoğlu, Yusuf, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı,
2.Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara:1995.
IĢıksal, Turgut, “Kapitülasyonlar, Lozan ' da Ġngiliz Heyetine Verilen Gizli Raporun
Tam Metni”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: 16, Ġstanbul, 1998.
Ġnalcık, Halil, “Mahkeme”, Ġslam Ansiklopedisi, Cilt: VII. Türkiye Diyanet Vakfı,1988.
Kalemli, Mustafa, “Türk Yargı Sisteminin Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:10,
1996.
253
Kapani, Münci, İcra Organı Karşısında Hakimlerin İstiklali, AÜHF Yayınları, Güzel
Sanatlar Matbaası, Ankara:1956.
Karaarslan, Mehmet “Tanzimat ve ġurayı Devlet”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Cilt: 54, Sayı 3, Ankara, 2005.
Karahanoğulları, Onur, Türkiye‟de İdari Yargı Tarihi, Turhan Kitapevi, Ankara: 2005.
Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi (Islahat Fermanı Devri(1856–1861), Cilt:VI,
4.Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988.
Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C.VI, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1977.
Kaya, Cemil, “Genel Hatları ile Osmanlı Yargı TeĢkilatı”, Yeni Türkiye, Osmanlı Özel
Sayısı, Ankara, 2000.
Keskin, Muhsin, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin Anayasal ilkeler ile Temel Hak
Ve Özgürlükler Işığında İncelenmesi,
<http://www.idealhukuk.com/hukuk/hukuk.asp?mct=duyurudetay&x=makale&y=Maka
leler&id=60&tit=Ozel-Yetkili-Agir-Ceza-Mahkemelerinin-Anayasal-ilkeler-ile-TemelHak-Ve-Ozgurlukler-Isiginda-incelenmesi-/-Muhsin-KESKiN>(27.05.2011)
Kılıç, Ali, İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Sel Yayınları, Ġstanbul:1955.
Kili, Suna & Gözübüyük, A.ġeref, Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifak‟tan
Günümüze), Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985.
Konuralp Haluk & Özekes Muhammed, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Editör:
Doğan Gökbel, 2. Basım, Anadolu Üniversitesi, EskiĢehir: 2009.
Kunter, Nurullah, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ġstanbul Üniversitesi. Hukuk Fakültesi,
Ġstanbul, 1974.
Kurdakul, Necdet, Osmanlı Devleti'nde Ticaret Antlaşmaları ve Kapitülasyonlar, Döler
NeĢriyat, Ġstanbul:1981.
Kuru, Baki, “Davaların Uzamasının Sebepleri”, AÜHF Mezunları Dergisi,1. Genel
Kurul Çalışmaları, Ankara, 1970.
Kuru, Baki, Hâkim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Teminatı, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Yayınları, Ankara, 1966.
Kuru, Baki, Nizasız Kaza, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara,1961.
Küçükyağcı, Nazmi & Ak, Akın, Bürokrasiyle Mücadelede Dünyadaki Başlıca İdari
Yapılar, <http://www.igb.gov.tr/Forms/Makalelerimiz.aspx>
Müderrisoğlu, Ümit, Türk Yargı Örgütü ve Adil Yargılanma Hakkı, Yüksek Lisans Tezi,
TODAĠE, Ankara, 2004.
254
Mumcu, Ahmet, Divan-ı Hümayun, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2007.
Odaman, Serkan & Süral Özer, Pınar, Türk Yargı Sisteminde Toplam Kalite Yönetimi,
<http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/hukuk%20fak%C3%BCltesi/serkanodamanturk-yargi.pdf >s.5, (05.01.2012)
Onar, Sıdık Sami, İdare ve İdare Hukuku Bakımından Türkiye‟nin İdari ve Hukuki
Bünyesinin Geçirdiği İstihaleler ve Bugünkü Durum, Ġstanbul,1956.
Onar, Sıdık Sami, “Adliyemizde Yeni Temayüller” , Mülkiye, Sayı:18, Ankara, Eylül
1932.
Ortaylı, Ġlber, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı‟da Kadı, Turhan Kitabevi,
Ankara:1994.
Ortaylı, Ġlber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, 3.Baskı, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul:
1995.
Oymak, Celal “2000‟e 1 Kala Türk Yargı Sistemimiz, Yargıda ve Yargılamada Toplam
Kalite”, Sayıştay Dergisi Özel Sayı (30) 7/9, Ankara,1998.
Ömeroğlu, M.Nihat, “Adalet Organlarının Sorunları”, Yargıtay Dergisi, Ankara,1977.
Özarpat, M. Hilmi, Askeri Ceza Yargılama Usulü Hukuku, 2.Baskı, Ankara: 1950.
Özbay, Ġbrahim, “Alternatif UyuĢmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XII, Sayı: 3 - 4, Erzincan, 2008.
Özbek, Mustafa, “Avrupa Konseyine Adalet Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Ġçin
Öngörülen Tedbirler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:55, Sayı:1,
Ankara, 2006.
Özbudun, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayıncılık, Ankara:2002.
Özcan, Abdülkadir, “AsesbaĢı”, Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Cilt: III.: Türkiye Diyanet
Vakfı, Ġstanbul,1989.
Özcan, Hüseyin, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Alfa Basın Yayıncılık, Ġstanbul,1993.
Özdemir, Birol, “Mevzuatı Muhafazadan Mevzuat Yönetimine”, Yasama Dergisi,
Sayı:15, TBMM, Ankara, 2010.
Özek, Çetin, “Yargının Ġdari Denetimi”, İstanbul Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XLVXLII, Ġstanbul, 1981.
Özel, Ahmed, İslâm Hukukunda Ülke Kavramı, Marifet Yayınları, Ġstanbul:1982.
Özkaya, Yücel, Osmanlı İmparatorluğu‟nda Âyânlık, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara:1994.
255
Özkent, A.Haydar, Avukatın Kitabı, ArkadaĢ Basımevi, Ġstanbul:1940.
Öztan, Bilge, Medenî Hukuk‟un Temel Kavramları, Turhan Kitapevi, Ankara: 2006.
Öztuna, T.Yılmaz, Türkiye Tarihi(XIX-XX. Asır), Cilt:12, Hayat Yayınları, 1967.
Öztürk, Bahri, Uygulamalı Suç Muhakeme Hukuku, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk
Fakültesi, Cilt: I, Ankara, 1987.
Öztürk, Celal, “Bir Hukuk Davasında Alınması Gereken Harç ve Resimler”, Adalet
Dergisi, Ankara, 1945/11.
Öztürk, Said, Askeri Kassama Ait 17. Asır İstanbul Tereke Defterleri(Sosyo-Ekonomik
Tahlil), Ġstanbul, 1995.
Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt:2, Milli
Eğitim Bakanlığı, Ankara, 1993.
Pamir, Aybars, “Kapitülasyon Kavramı ve Osmanlı Devletine Etkileri”, AHF Dergisi,
Cilt:51, Sayı:2, Ankara, 2002.
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, Birinci Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara,
1998.
Pekcanıtez, Hakan & Atalay, Oğuz & Özekes, Muhammed, Medeni Usul Hukuku,
Yetkin Yayınları, Ankara, 2005.
Postacıoğlu, Ġlhan E., Medeni Usul Hukuku Dersleri, Vedat Yayıncılık, Ġstanbul:1974.
Sâbit, Usul-i Muhakeme-i Hukukiyye, Daire-i Askeriyye Matbaası Ġstanbul, 1909.
Sabuncu, Yavuz, Anayasaya Giriş, Ġmaj Yayınevi, Ankara, 2002.
Sakaoğlu, Necdet, “Bab Naibliği”, Dünden Bugüne Ġstanbul Ansiklopedisi, Cilt: I,
Kültür Bakanlığı, Ankara,1993.
Schacht, Joseph, "Mahkeme", Ġslam Ansiklopedisi, Cilt:7, Maarif Basımevi, Ġstanbul,
1969.
Seviğ, Vasfi RaĢid, Askeri Adalet, Birinci Kısım, Ankara, 1955.
Seyitdanlıoğlu, Mehmet, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vâlâ 1838-1868, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 1996.
Seyitdanlıoğlu, Mehmet, Tanzimat Dönemi‟nde Yüksek Yargı ve Meclis-i Vâlâ-yı
Ahkâm-ı Adliye(1838–1876),
<yunus.hacettepe.edu.tr/~mehmets/tanzimattayuksekyargi.pdf> (18.05.2011).
Sungur, Meral & Tekin, Özkan, “Yargılamanın Gecikmesi ve Hızlanmasında
Avukatların Rolü”, Yargı Reformu 2000 Sempozyumu, Ġzmir, 2000.
256
Sosyal, Mümtaz, 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayıncılık, 10.Baskı,
Ġstanbul, 1993.
Mustafa Tarık ġENTUNA, “ÇağdaĢ Demokrasilerde Yargı”, Adalet Dergisi, Adalet
Bakanlığı, Sayı:29, Ankara, Eylül 2007.
Tan, Hadi, “Cumhuriyetimizin XXV. Yıldönümü Münasebetiyle Cumhuriyet Devrinde
Adalet TeĢkilatımız”, Siyasi İlimler Mecmuası, Cilt: XVIII, Sayı:122, Ġstanbul, Kasım
1948.
Tan, Turgut, "Bağımsız Ġdari Otoriteler veya Düzenleyici Kurullar", Amme İdaresi
Dergisi, Sayı:35(2), Ankara, 2002.
TaĢdelen,
Gürcan,
“Ġstiklal
Mahkemeleri”,
Pusula
Dergisi,
<http://www.dho.edu.tr/pusula/62/istiklalmahkemeleri.html>(20.07.2011)
Sayı:62,
Toprak, Zafer, “Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye‟de Adalet Örgütü”, Cumhuriyet
Dönemi Hukuk Devrimi, THKD Yayıncılık, Ġstanbul, 1994.
Tortop, Nuri & ĠĢbilir, Eyüp G. & Aykaç, Burhan, Yönetim Bilimi, Yargı Yayınevi,
Ankara, 2005.
Turan, Hüseyin, “Yargı Görevi ve Hizmeti”, Adalet Dergisi, Adalet Bakanlığı, Sayı:21
Ocak 2005, Ankara.
TÜSĠAD, Bağımsız ve Düzenleyici kurumlar ve Türkiye Uygulaması, Lebib Yalkın
Yayıncılık, Ġstanbul, 2002.
TÜSĠAD, Yargılama Düzeninde Kalite, TÜSĠAD Yayınları, Ġstanbul:1998.
UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu,
Ankara: 1988.
UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarihi Kurumu
Yayınları, Ankara:1984.
UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Osmanlı Devlet Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Atatürk Kültür,
Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara:1984.
Üçok, CoĢkun, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, 5.Basım, AÜHF Yayınları, Ankara, 1972.
Üçok, CoĢkun, “Savcılıkların Avrupa Hukukunda GeliĢmesi ve Türkiye'de KuruluĢu”,
AÜHF Dergisi(Ord. Prof. Sabri Şakir Ansay'ın Hatırasına Armağan), Ankara, 1964.
Üçok, CoĢkun,& Mumcu, Ahmet & Bozkurt, Gülnihal, Türk Hukuk Tarihi, 13. Baskı
Ankara, 2008.
Ünal, ġeref, Anayasa Hukuku Açısından Mahkemelerin Bağımsızlığı ve Hâkimlik
Teminatı, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara: 1982.
257
Veldet, Hıfzı, “KanunlaĢtırma Hareketleri ve Tanzimat”, Tanzimat I, Ġstanbul, 1940.
YaĢar, Selçuk, Yargı Reformu Gerçekleşmeli, Gazete Ege Matbaacılık, Ġzmir: 1997.
Yenice, Kazım & Esin, Yüksel, İdari Yargılama Usulü, Ankara:1983.
Yenisey, Feridun, Ceza Yargılamasında Ve Adli Teşkilatta Cumhuriyet Öncesi Durum
ve Cumhuriyetten Sonraki Gelişmeler(Doğumunun 100. Yılında) Atatürk Sempozyumu,
Atatürk Ġlkeleri Ve Ceza Hukuku(15-18 Aralık 1981) Ġstanbul Hukuk Fakültesi,
Ġstanbul, 1983.
YetiĢ, Kazım, “Tanzimat KarĢıĢındakı Tavırların Tasnifi Konusunda Bir Deneme”,
Tanzimat‟ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu (31 Ekim–3 Kasım 1989), Türk
Tarihi Kurumu Yayınları, Ankara, 1994.
Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, Kazancı Yayıncılık, Ġstanbul:1987.
Yücel, YaĢar, “Osmanlı Ġmparatorluğunda Desantralizasyona Dâir Genel Gözlemler”,
Belleten, Cilt: XXXVIII, Sayı: 152, Ankara,1974.
Zararsız, Ġsmail, Türk Yargı Sisteminin Temel Sorunları ve Yeniden Yapılanmasında Bir
Aşama: „Yargının Otomasyonu‟, Dönem Projesi, TODAĠE, Ankara, 2004.
Zuckerman, Adrıan A.S., “Reforming Civil Justice Systems: Trends Ġn Ġndustrial
Countries”, The World Bank Notes 2000/46, Washington, 2000.
Weber, Max, Sosyoloji Yazıları, Çeviren: Taha Parla, Hürriyet Vakfı Yayınları,
Ġstanbul:2006.
26/9/2004 tarih ve 5235 Sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin KuruluĢ Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
13/05/01992 tarih ve 21227 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18/02/1992 tarih
1992/12 Esas ve 2004/07 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı
19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Adli yargı hâkimleri
hakkındaki, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil
Yönetmeliği
19/02/1988 tarih ve 19730 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Ġdari Yargı Hâkim ve
Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama Yönetmeliği
26/02/1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu
26/05/1973 ve 14546 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1730 sayılı Yargıtay Kanunu
31/12/1964 tarihli ve 11896 Resmi Gazetede yayımlanan 521 sayılı DanıĢtay Kanunu
258
11/05/1959 Tarihli ve 7264 Sayılı Temyiz Mahkemesi TeĢkilatına Dair 1221 Sayılı
Kanunun 1, 3 ve 4 üncü maddelerinde tadilat yapılmasına Dair Kanun
27/05/1926 tarihli ve 383 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan 834 sayılı Mahkeme-i
Temyiz TeĢkilatının Tevsiine Dair Kanun
07/12/1925 tarihli ve 228 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 669 sayılı DanıĢtay
Kanunu
2005/2-692 Esas.-2005/725 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Ġçtihat Kararı
11/07/1991 tarih 1990/39 Esas 1991/21 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı, Anayasa
Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı:27, Cilt:1.
Anayasa Mahkemesi, 20 Ekim 1990 Tarih ve E.1990/13, K.1990/30 Sayılı Karar,
Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı 27, Cilt 1.
HSYK Kararı, Karar no:188
<http://blacks.worldfreemansociety.org/2/index.htm.>(14.02.2012)
<http://www.yargiyay.gov.tr/yargitay_tarihçe> (09.09.2011)
<1924 Anayasası<http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm>(25.07.2011)
<1961 Anayasası <http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa61.htm>(26.07.2011)
<1982 Anayasası,< http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>(05.10.2011)
< http:// www.yargitay.gov.tr/tarihçe_html>(03.08.2011)
<http://www.yargitay.gov.tr/istatistikler_html>(04.08.2011)
< http://www.ayim.gov.tr/tariçe_html>(12.08.2011)
<http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htlm>>(08.08.2011)
<http://www.yargitay.gov.tr/orgsema/sema.php>(10.10.2011)
<http://www.danistay.gov.tr/tteskilatform.htm>(15.10.2011)
<http://www.adalet.gov.tr/idarisema/teskilat.htm>(30.10.2011)
<http://www.taa.gov.tr/10-turkiye-adalet-akademisi-tarihcesi.html>(02.12.2011)
<http://www.ozelguvenlikhaberleri.com/caglayan-adliyesi-ozel-guvenlik-gorevlileriavukatlara-saldirdi/>(13.09.2011)
<http://www.hsyk.gov.tr/dosyalar/istatistikler/24-10-2011-istatistikler.pdf(12.12.2011)
259
< http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=88100>(09.09.2003)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk13.pdf>(03.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk3.pdf>(05.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/hukuk/hukuk2.pdf>(05.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza18.pdf>(05.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/ceza/ceza1.pdf>(06.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/cmk250sav/cmk250sav1.pdf>(06.01.
2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay8.
pdf>(28.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay3.
pdf>(28.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/yarg%C4%B1tay/yarg%C4%B1tay1.
pdf>(28.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/idari/idari1.pdf>(29.01.2012)
<http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2010/danistay/danistay7.pdf>(29.01.2012)
<http://www.anayasa.gov.tr/veriler_ istatistikler/isyuku>(02.01.2012)
<http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/24592.html>(10.03.2012)
< http://www.abgm.adalet.gov.tr/proje1.html>(01.03.2012)
< http://www.uyap.gov.tr/tanitim/genel.html>(01.03.2012)
260
261
Download