farklı işyeri büyüklüğündeki imalat

advertisement
Ekonomik Yaklaşım, Cilt : 20, Sayı : 73, ss. 1-12
FİNANSAL KRİZ: KEYNES VE MINSKY
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN 1
Özet
Bu çalışma finansal krizleri Keynes ve Minsky’ye göre incelemektedir.
Çalışmanın birinci bölümü gelir ve istihdamdaki dalgalanmaları yatırım davranışı
ile açıklayan Keynes’in analizine ayrılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde
Minsky’nin finansal istikrarsızlık teorisi incelenmiştir. Minsky’nin finansal
istikrarsızlık teorisi ile 2007 yılında ABD de finans sektöründe başlayan ve tüm
dünyayı etkileyen, finansal kriz ilişkilendirilmiştir.
Anahtar Kelime: Keynes, Minsky, Finansal Kriz
FINANCIAL CRISIS: KEYNES AND MINSKY
Abstract
This study examines the crisis according to Keynes and Minsky. The first part
of the study studies the Keynes view on fluctuations in income and employment
.Keynes explains the investment behavior which is the component of aggregate
demand with the expectations of the investor. The second part of the study explains
the Minsky’s view on financial capitalism and financial instability theorem. Minsky
explains the fragility of the economies with the financing structure of investments.
This explanation may help to understand the last global financial crisis that was
started in USA housing sector.
Key Words: Keynes, Minsky, Financial Crisis
1
Dr.,
Bilkent
Üniversitesi,
[email protected]
Uygulamalı
Teknoloji
ve
İşletmecilik
Yüksekokulu,
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
2
I. Giriş
Kapitalist sistemde ana karar vericiler kar amacı güden işadamları ve
bankacılardır. Bu kişilerin iktisadi faaliyetleri ileriye dönüktür ve bugünden yarınki
varlıklarını ve finansal yapılarını belirlerler. Kapitalist ekonomilerde dün ve yarın
bugün de mevcuttur. İktisadi birimlerin beklentilerinin oluşması için bugün
gelecekte yapacakları faaliyetler önemlidir. Bugünkü üretim sermaye varlıklarını
kapsar, sermaye varlığıda dünkü yatırımın sonucudur. Bugünün yatırımı ve
yatırımın
finansmanı, yarınki kar için beklenti oluşturur. Bu tipte olan
dönemlerarası ilişki karmaşık ve dinamik bir yapıyı ortaya çıkarmaktadır. Bu tip
üretim ilişkilerinin olduğu ekonomilerde iktisadi ajanlar gelecekteki kazançları
konusunda belirsizlik altındadır ve belirsizlik ise ekonomilerde dalgalanmalara
neden olmaktadır.
2007 yılı ortasında Amerika Birleşik Devletleri konut sektöründe başlayan
kriz 2008 yılı ile hem finansal piyasaları hem de reel ekonomileri olumsuz
etkilemiştir. Konut piyasasında başlayan sorun aslında düşük gelirli kişilerin 2002
sonunda ABD merkez bankası FED’in kısa vadeli faiz oranını % 1’e çektiğinde,
tüketicilerin düşük faizlere güvenip yaygın ipotekli ev kredisi kullanmaları artmıştır.
2005 yılından sonra FED’in faiz artırımına başlaması ile bu kredilerin ödenmesi
zorlaşmıştır. Finansal piyasalarda ise yatırım bankalarının kullandığı finansman
araçları nedeniyle bilançolarındaki kötü varlıkların artmasıdır. Global mali kriz ile
tüm dünyada tüketici ve üretici güveninde azalma ortaya çıkmıştır. Keynes iş
ortamındaki güvenin iktisadi faaliyetlerin temel belirleyicisi olarak görmektedir.
Minsky ise yatırımların finansmanında spekülatif seçeneklerin artmasının
ekonomideki kırılganlığı artıracağını belirtmektedir. Bu çalışmanın amacı Keynes ve
Minsky`nin krizleri açıklama yaklaşımını incelemektir. Keynes’in Genel Teori
çalışması 1929 Büyük Buhran’dan sonra yayınlanmıştır ve Buhranın aşılmasında
Keynesyen politikalar ön plana çıkmıştır.Bu nedenle çalışmanın birinci bölümünde
Keynes`in kriz yaklaşımı, ikinci bölümünde ise Minsky`nin finansal istikrarsızlık
yaklaşımı incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise ABD de 2007 yılında
başlayan finansal krizin, Minsky’nin finansal istikrarsızlık teorisi ile
açıklanabileceği tartışılmaktadır.
II. Keynes ve Kriz Analizi
Keynes Genel Teori kitabında istihdam düzeyinin nasıl belirlendiğini
anlatmaktadır. İstihdam düzeyini etkileyen toplam talebin bir bileşeni olan yatırımı
yatırımcıların beklentileri ile açıklamaktadır. Keynes girişimcilerin yatırım ile ilgili
beklentilerini oluştururken kararların anlık iyimserliğe bağlı olduğunu belirterek, bu
Finansal Kriz: Keynes ve Minsky
3
davranış biçimini hayvani içgüdü (animal spirits) ile açıklar.Bu kavram yatırım
kararının subjektif değerlendirmeler ile yapıldığının gösterir. Bu nedenle güven
ortamındaki bir değişiklik yatırım kararlarını etkilemektedir. Yatırım düzeyindeki
değişiklikler toplam talebi dolayısıyla gelir ve istihdam düzeyini etkiler. Bu
etkileşim yatırımların bir şekilde psikolojik unsurlarla belirlenmesine yol
açmaktadır. ( Dow ve Dow,1989)
Keynes’e göre tam istihdama ulaşılıncaya kadar üretim düzeyi toplam talep
tarafından belirlenir. Üretim düzeyi ve istihdam cari dönemde alınan üretim
kararına, üretim kararı da o anki yatırım ve ilerde beklenen tüketime bağlıdır.
Keynes yatırımların optimal düzeyinin altında olmasının nedenini belirsizliğe
bağladığından belirsizlik Keynes’in analizinde önemli yer tutmuştur. İstihdam
düzeyi cari beklentileri ve riski yansıtır. Risklerin ortadan kaldırılması ile yatırımlar
ve dolayısıyla üretim düzeyi artar. Keynes’e göre yatırımlarla ilgili üç tip risk vardır.
Bunlardan ilki doğanın kendisinde olan ve yok edilemeyen belirsizlik diğeri finansal
varlıkların reel değerindeki değişikliklerden dolayı olan servet kayıpları ve sonuncu
risk ise ahlaki tehlikedir. Yatırımcı yatırım kararlarını bu üç risk altında
gerçekleştirmektedir.
Keynes olasılıkların nümerik değerler olmadığına inanmamaktadır.
Keynes’in animal sprits, casinos, bulls and bears ifadelerinden kişilerin
beklentilerinin hızlı bir şekilde değişebileceğine inandığı görülmektedir. Bu nedenle
Keynes risk ve belirsizliği birbirinden ayrıştırmaktadır. Keynes de kabul edilen
belirsizlik anlayışı belirsizliğin bilinemeyebilirliği içermesidir ve gelecek geçmişin
tekrarı değildir. Keynes de gelecek belirsizdir ve gelecekteki bilgi hesaplanamaz.
Belirsizliğin ölçülemezliği sorunu nedeniyle Keynes olasılığın ölçülebilirliğine karşı
çıkmıştır. Bilgiye dayalı ve tahmini olasılık vardır. Keynes bazı durumlarda
olasılıkların sayısallaştırılabileceğinin farkındadır. Keynes`in olasılık ile ilgili temel
görüşü sübjektif olmasıdır. Bir olay dış gözlemler ile matematiksel olarak
hesaplanamaz ancak iç mantık ile olay sayısallaştırılabilir. Olası olaylar,
ölçülemeyen olasılık ilişkileri ile birbirleriyle karşılaştırılır. Keynes önceden sahip
olunan bilgi ve mantık ile kesin sayısallaşabilen durumlar olduğunu belirtir. (
Koppl ve Butos, 2001)
Kişilerin beklentilerinin oluşması farklı olasılıklara verdikleri "ağırlıklardır".
Keynes bu ağırlıkların kesin olarak sayısallaştırılacağını reddetmektedir. Inanışların
derecesinin belirlenmesi rasyonel ve mantık sürecinde gerçekleşir. Kişilerin
beklentilerinin oluşmasında kişiler arasındaki etkileşim ve kişilerin başkalarının
beklentileri hakkındaki görüşleri önemli rol oynar. (Rosser Jr., 2001)
Keynes’e göre belirsiz ortamda iktisadi birimler gelecek ile ilgili kararları
rasyonel motiflere bağlı değildir. Kararlar alışkanlık, içgüdü, tercih ve isteğe
4
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
bağlıdır. Rasyonel olmayan motiflerde bağlılık ve içgüdüsel hareketlerde dolayı
uzun dönem beklentiler dışsal olarak belirlenmektedir. Kişilerin beklentilerini
oluşturan diğer kişilerin beklentilerine olan bağımlılığı beklentilerde kitlesel olarak
ani değişim olasılıklarını ortaya çıkarır . Keynes beklentilerin ahlak bilimi olan
iktisatta oluşmasını kişilerin diğer kişilerin gelecekteki hareketlerinin anlamını
yorumlaması olarak gerçekleştiğini belirtmekedir.(Burczak, 2001)
Keynes belirsizlik konusunda devletin rolünü vurgulamaktadır. Üretim ve
istihdam düzeyinde kilit rol oynayan yatırımların belirsiz ortamında yapılıyor olması
ve bekleyişler tarafından yönlendiriliyor olmasından dolayı Keynes devletin
yatırımların organizasyonunda daha büyük sorumluluk alması gerektiğini
vurgulamaktadır.(Keynes,1964)
Tam istihdama ulaşmak ve tam istihdamın sürekliliğini sağlamak için
finansal piyasalardaki belirsizliğin azaltılması gerekmektedir. Keynes bu durumun
sağlanması için devletin sermaye mallarının marjinal etkinliğinden hesaplaması
gerektiğini ve yatırımların organizasyonunda daha etkin olması gerektiğini
belirtmektedir.
Keynes sermaye kontrollerini desteklemesinin temel nedeni sermaye
hareketlerinin beklentileri farklılaştırıyor olmasıdır. Sermaye hareketlerinin kontrol
edilmemesi nedeni ile finans ve reel ekonominin beklentileri farklılaşmaktadır.
Keynes tam sermaye hareketliliği ile kontrol edilmeyen sermaye akışı arsında kesin
ayrım yapmıştır. Kısa dönemli sermaye hareketleri Keynes`in analizinde temel
aktivitedir. Kısa dönemli sermaye hareketlerini gerçekleştiren rasyonel bireylerin
çıkarları toplumsal etkinlik ile zıtlıklar gösterebilir. Günümüzde ise teknolojik
ilerleme ile sermaye hareketleri "fazla hareketlidir". Sermaye hareketleri üç
nedenden dolayı piyasa bozukluklarına neden olur (Kirsher, 1999).
1. Büyük miktarlardaki sermayenin giriş ve çıkışları bir ülkedeki varlıkların
değerini bir gecede değiştirebilir. Keynes sermaye hareketlerinin tam serbestisine
belirsizliği artıracağından karşı çıkmıştır. Belirsizliğin artması iş ortamındaki güveni
olumsuz etkilemektedir.
2. Finansal varlıkların değeri iktisadi birimlerin bu varlıkların değeri
hakkındaki beklentileri ile oluşturur.
3. Yatırımcılar en yüksek geliri elde etmek için ülkelerin makroiktisadi
politikalarına baskı uygulayabilirler.
Keynes kapitalizmi sadece piyasa ekonomisi olarak değil aynı zamanda
finansal sistem olarak tanımlamaktadır. Keynes’in analizinde de Minsky’ de olduğu
gibi iki fiyat sistemi vardır: Mal ve varlık fiyatları. Mal fiyatları kar miktarını da
içerirken, varlık fiyatları ise gelecekteki gelir akımlarını ifade etmektedir (Minsky,
Finansal Kriz: Keynes ve Minsky
5
1993). Kapitalist ekonomilerdeki varlık fiyatları mevcut sermayenin piyasa fiyatı
için endeks oluşturur ancak uygulamada bu endeks hisse fiyatları ve borçlar için bir
endekstir. (Minsky, 1993). Varlık fiyatı ile mal fiyatları arasındaki ilişki toplam
talebi, istihdamı ve cari ücret düzeyini belirlemektedir.
III. Minsky ve Finansal Krizler
Minsky kapitalizmin çok farklı formlarda görülebileceğini ve savaş sonrası
gelişmiş ülkelerde oluşan tipinin finansal kapitalizmin özelliklilerine uyduğunu
belirtmektedir.
Finansal kapitalizm terimi ilk olarak 1910 yılında Hilferding tarafından
kullanılmıştır. Finansal kapitalizm de karmaşık finansal ilişkilerin olduğu ve
finansın endüstriyel üretimden daha baskın olduğu bir ekonomi olarak veya parasal
ilişkilerin üretimi belirlediği bir ekonomi olarak tanımlanabilir. Bu tip sistemlerde
yoğunlaşmalar yani kartel ve tröst sayısı artarken banka ve sanayi sermayesi içiçe
girmiştir. Sermaye finans sermayesi şeklini almıştır. Minsky finansal kapitalizm
doğası gereği istikrarsız olduğunu belirtmektedir. (Papadimitriou ve Wray, 1999)
Kapitalist dünyanın büyük devletlerin 2. Dünya Savaşından sonra, 19291933 yılları arasında yaşanan krizler gibi büyük sarsıntılar yaşamamalarının nedeni
Büyük Devletin varlık fiyatları ve karların belli bir düzeyin altına düşmesini
engellemesidir.(Minsky, 1996)
Minsky’nin ifadesiyle Büyük Devlet ve Büyük Banka
sistemdeki
istikrarsızlığı önlemeğe çalışmaktadır. Bu amaçla büyük devlet mal fiyatlarına taban
ve tavan koyarak talebin dalgalanmasını kısıtlamaya çalışırken, büyük bankada
varlık fiyatlarına taban ve tavan koyarak finansal sistemde istikrarsızlığı önlemeğe
çalışmaktadır. Buna rağmen ekonomi doğası gereği istikrarsızdır. Bu istikrarsızlık
taban ve tavan fiyat uygulaması ile kısıtlanmağa çalışılmıştır. Sistemin kendinden
kaynaklanan istikrarsızlığı yatırım ve finansman arasındaki etkileşimdendir.
Minsky’ nin yaklaşımı yatırımların finansmanı teorisi ve devresel hareketlerin
yatırım teorisidir. ( Minsky,1996)
Büyük devlet sistemin istikrarsızlığını dengelemek için, kamu nun iktisadı
hayattaki payını arttırmayı ister. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde, 2. Dünya
savaşı öncesinde kamu sektörünün GSYİH da oranı yüzde 3 iken savaş sonrası bu
oran yüzde 20-25 lere çıkmıştır. Bu orandaki bir kamu sektörü özel sektör
harcamalarındaki dalgalanmaları ortadan kaldırabilir ve gelir ve istihdam düzeyini
stabilize edebilir.
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
6
Devletin iktisadi hayattaki rolünün artması ve istikrarı sağlamak için kamu
harcamalarının artması büyük kamu açıklarına neden olmaktadır. Büyük kamu
açıkları da karların artmasını sağlayacaktır. Bu durum Kalecki’ nin muhasebe
eşitliğinden gösterilebilir.
Kalecki’ nin muhasebe özdeşliği:
Karlar = Yatırım + Kamu açığı
Yatırımların belirsizliği veya istenilen seviyede olmaması durumunda karları
koruyabilmek için kamu açığı gerekmektedir. Daralma dönemlerinde kamu
açıklarının azalması karlara alt sınır gelecektir. Karların azalması ise krizlere neden
olmaktadır.(Gatti, Gallegatti ve Minsky, 1994).
Kalecki-Levy özdeşliğinin belirttiği gibi kamu açıkları işletmelere kar
sağlayacağı için, işletmeler açısından yatırım ile eş olarak değerlendirilir ( Minsky,
1993)
Minsky`e göre büyük kamu açıklarının 3 etkisi vardır:
1. Gelir ve istihdam etkisi-basit çarpan etkisi
2. Nakit Akım etkisi-Kamu açıklarının yarattığı borçlanma
3. Portföy etkisi-kamu borçlanması güvenli varlık olarak nitelendirilen
kamu kağıtları ile gerçekleşir.
Keynes` in analizinde de kamu harcamaları toplam talepteki dalgalanmayı
azaltmak için kullanılır. Yatırımındaki belirsizlik ve beklentilere bağlılık bir ölçüde
kamu harcaması ile giderilmeğe çalışılmaktadır.
Finansal İstikrarsızlık Teorisi
Minsky finansal istikrarsızlık toerisini analiz ederken iki fiyat sistemi
kullanmaktadır. Birini fiyat sistemi cari ürün için olan fiyat sistemidir. İkinci fiyat
sistemi ise varlık fiyat sistemidir. Birinci fiyat sisteminin içinde tüketim, yatırım ,
hükümet ve ihraç mal ve hizmetlerinin fiyatı vardır ve bu fiyat sistemi emek
maliyeti ve mark up içermektedir.
Finansal istikrarsızlık teorisindeki ikinci fiyat sistemi ise varlık fiyat
sistemidir. Minsky nin analizinde varlık fiyat sistemi yatırımların belirlenmesinde
kritik rol oynar ve gerçekleşen ve dağıtılan karları belirler. Minsky’ nin analizinde
yatırım miktarını sermaye varlıklarının talep ve arz fiyatları belirler. Bu analiz
Grafik 1 de görülmektedir.
Finansal Kriz: Keynes ve Minsky
7
Grafik 1: Minsky Yatırım Modeli
Pk, Pi
Borçver. riski
Pk
Pi
Borç alanın riski
Id
İç kaynaklarla
finanse edilen
yatırım
I
Yatırım düzeyi
Yatırım
Grafik 1’de Pk varlıkların talep fiyatını Pi ise arz fiyatını göstermektedir.
Arz fiyatının temel bileşeni cari ürün fiyat sisteminden gelir .Talep fiyatı ise o
varlık için ödenmeye istekli fiyattır. Talep fiyatını büyük ölçüde beklenen karlar
belirlemektedir. Sermaye varlıklarının arzı kısa dönemde sabittir varlıkların talebini
ise beklenen karlar ve likidite belirler.
Keynes`in analizinde ise arz fiyatı sermayenin marjinal etkinliği(MEC) iken,
talep fiyatı ise yatırım varlığının bugünkü değeridir. Yatırımların gerçekleşmesi için
talep fiyatının arz fiyatından büyük olmasını gerektirmektedir.
Minsky’ ye göre bu yatırım modeli tamamlanmamıştır. Asıl önemli olan
yatırımların finansmanının nasıl olacağıdır. Yatırımlar sahip olunan varlıklar veya
dış finansman ile gerçekleştirilir. Bu durumda da borç alan ve borç verenin riski
vardır. Bu risk yatırımların içsel olarak istikrarsızlığı fikrini gündeme getirmektedir.
Yatırımların finansmanı hedge, spekülasyon veya Ponzi şeklinde olabilir.
Hedge finansmanında beklenen nakit akımı gelecekteki nakit taahütlerinden daha
fazladır. Nakit akımları belirsiz olduğundan her firmanın bu akımlar için bir varyans
yani değişkenlik tanımlaması gerekmektedir. Nakit akımlarının değişkenliği finansal
piyasa koşullarına bağlı olmamalıdır. Bu akımlar mal ve emek piyasalarının normal
işlevine bağlı olmalıdır.
8
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
Spekülasyon finansmanında ise bazı dönemlerdeki nakit taahütleri nakit
akımlarından fazladır. Firmalar nakit taahütleri ve nakit akımları arasındaki farkı
borçlanma ile karşılarlar. Spekülatif finasman para piyasalarının işlevine bağlıdır.
Ekonomide spekülatif finansmanın ağırlığının artması faiz oranlarınının yukarı
doğru baskısınıda arttırır.
Son olarak ise yatırımlar Ponzi finansmanı ile yapılabilir. Ponzi
finansmanında nakit taahütler her zaman beklenen nakit akımlarından fazladır. Bu
durumda firmalar nakit taahütlerinin ana parasını ve faizini borçlanarak karşılarlar.
Bu tip finansmanda birimler borç satışlarına büyük ölçüde bağımlıdır.
Yatırımların finansmanında spekülatif ve Ponzi finansman seçeneklerinin
ağırlığının artması ekonominin kırılganlığını arttırır. Kırılganlığında iki bileşeni
bulunmaktadır. Ekonomilerin şokları karşılama kapasitesi düşer. Bu durum finansal
krizlere yol açarak borçları arttırır. Buna ek olarak borç alan ve verenlerin riskleri
arttıkça, borca bağlı finansal faaliyetler sisteme daha da bağlı hale
gelmektedir.(Dymski ve Pollin, 1992)
Yatırımların finansmanının hedge, spekülatif veya Ponzi finansman ile
sağlanması nasıl belirlenecek ve kırılganlığın derecesi ne olacaktır sorusu
beklentiler ile cevaplandırılmaktadır. Minsky`e göre kapitalist finansal sistem doğası
gereği zaman içinde bir kırılganlıktan diğerine geçecektir. Bu durum devresel
hareketler esnasında beklentilerin değişmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Minsky `nin
analizinde finansman ve belirsizlik analizin temel ögesidir. Devresel hareketin dip
noktasında gerçekleşen kar ve kar beklentileri düşüktür ve yatırımların finansmanı
Ponzi finansmanı ile gerçekleşir. Ekonomi dipten yukarı doğru hareket ettikçe kar
oranları artar, fakat kar beklentileri düşüktür. Zaman ilerledikçe, gerçekleşen karlar
beklenen kar oranlarının üstüne çıktıkça beklentilerde yukarı doğru hareket eder ve
kar içgüdüsü ile firmalar kar için daha fazla borç almak isterler. Minsky`ye göre
tam istihdam dönemleri kapitalist ekonomiler için doğal denge noktası değildir.Bir
devresel hareketten diğerine geçiş ile finansal kırılganlık artmaktadır.
Ponzi finansmanının artması finansal kırılganlığı artırır. Yurtiçi piyasaların
kırılganlığı faiz oranlarının artmasına veya paranın değer kaybetmesine
bağlıdır.Tam istihdama ulaşıldığında euphoric beklentiler (psikolojik bir terim olan
euphoria kendini aşırı derecede iyi hissetme halidir) gerçekleşir. Fazla olumlu
beklentiler ile beraber veri kar ve ücret paylaşımı altında borçların büyüme oranı
karlardan daha büyüktür.
Bu model iki sorunun cevaplanmasını gerektirmektedir. Bankalar ve
kuruluşlar fazla olumlu beklentilerden nasıl etkilenecektir ve borçlanma neden para
Finansal Kriz: Keynes ve Minsky
9
politikası araçları ile kontrol altına alınamamaktadır.Bu soruların cevabı Minsky’ ye
göre para arzının içselliğidir (Dymnski ve Pollin, 1992) .
Minsky`e göre finansal piyasalar talep ağırlıklıdır. Özel bankaların kredi
taleplerini karşılayacak yeterli rezervleri yoksa bankaların iki seçeneği vardır.:
Merkez Bankası veya para piyasalarından borçlanmak. Borçlanmadan dolayı
bankaların
yükümlülük yönetimi önem kazanmaktadır. Bankaların
yükümlülüklerini mevduat yerine kamu kağıtları , fonlar, yabancı para
yükümlülükleri alacaktır ve yükümlülük yönetimi de faiz oranlarını artıracaktır.
Faiz oranlarının artması sermaye hareketlerini gündeme getirecektir.
Minsky`nin analizinde para arzının içselliğinden dolayı para politikası
finansal piyasaları etkin bir şekilde kontrol edememektedir. Para politikası özellikle
spekülatif finansın kontrolünde etkisiz kalmaktadır.
IV. Finansal Kriz: ABD 2007
Minsky’nin finansal istikrarsızlık teorisine göre piyasa ekonomilerinde
durgunluk ve gerileme öncesinde genellikle finansal dalgalanmalar
gözlenmektedir.Hızlı büyüme devresindeki bir ekonomide daha zayıf finansman
birimleri ortaya çıkar. Minsky’ye göre, önceleri daha sağlam olan hedge finansmanı
hakim iken daha sonra spekülatif finansman ön plana çıkmaktadır. Son olarak da
Ponzi finansmanı ağırlık kazanır.Bir ekonomide Spekülatif ve Ponzi finansmanları
artıyorsa, ekonominin dengeden uzaklaşma olasılığı artmaktadır. Bu iki finansman
yöntemi istikrarsızdır.Ekonomilerin büyüme devresi uzadıkça Spekülatif ve Ponzi
finansmanı artar ve bu durum finansal şişkinliğe neden olmaktadır.
Bu amaçla Tablo 1 de ABD ekonomisi için makro ve finansal göstergeler
2003-2007 dönemi için özetlenmiştir. ABD ekonomisinde 2003-2006 yılları
arasında yüksek büyüme oranları gerçekleşirken cari açık artmıştır. Kredilerin
GSYH’ ya oranı da artmıştır.
Tablo 1: ABD Makro ve Finansal Göstergeler
Büyüme Oranı
Enflasyon Oranı
İşsizlik Oranı
Cari Denge ( % GSYH)
Krediler/GSYH
2003
2.5
2.1
6.0
-4.8
2.1
2004
3.6
2.9
5.5
-5.3
2.2
2005
2.9
3.3
5.1
-5.9
2.3
2006
2.8
3.2
4.6
-6.0
2.42
Kaynak: Dünya Ekonomik Görünümü(WEO), IMF, Nisan 2009
2007
2.0
2.7
4.6
-5.3
2.4
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
10
Tablo 2 den ABD de yatırım tasarruf dengesizliğinin 2003 yılından sonra
arttığı görülmektedir. 1995-2002 döneminde tasarrufların GSYH içindeki payı
ortalama yüzde 16.9 yatırımların ise 19.6 olarak gerçekleşirken, 2003-2007
döneminde yatırım tasarruf dengesizliği
artmıştır.2003-2007 döneminde
tasarrufların GSYH içindeki payı ortalama yüzde 11.5, yatırımların GSYH içindeki
payı da 19.34 olarak gerçekleşmiştir.
Tablo 2: ABD Fon Akımları ( % GSYH)
Tasarruf
Yatırım
Net Borçlanma
Cari transfer
Faktör Geliri
Kaynak Dengesi
1995-2002
16.9
19.6
-2.7
-0.6
0.4
-2.5
2003
13.3
18.4
-5.1
-0.7
0.1
-4.5
2004
13.8
19.4
-5.5
-0.7
0.4
-5.2
2005
14.8
20.0
-5.1
-0.7
1.3
-5.7
2006
15.5
20.1
-4.6
-0.7
1.8
-5.7
2007
14.2
18.8
-4.6
-0.8
1.3
-5.1
Kaynak: Dünya Ekonomik Görünümü(WEO), IMF, Nisan 2009
ABD ekonomisinde hanekhalkının ev ipoteği ve tüketici kredisi şeklindeki
borçlanması 2003-2006 döneminde artmıştır. Aynı dönemde iş dünyasının
borçlanmasın da ciddi artışlar gerçekleşirken kamu sektörünün borçlanması
değişmemiştir.(Tablo 3).
Tablo 3: ABD Sektör Borçlanması (milyar dolar)
YURTİÇİ FİNANSAL OLMAYAN SEKTÖR
HANEHALKI
Toplam Toplam Ev
Tüketici
İŞ
Toplam Şirket Eyalet ve
İpoteği Kredisi
Yerel
Federal
Yurtiçi
Hükümet
finansal
hükümet
2003 1676.3 983.2
Yabancı
sektör
858.7
104.4
177.1
87.1 120.1
396.0
1063.0
42.4
2004 1999.4 1066.8 943.5
115.0
455.3
204.8 115.4
361.9
987.0
154.7
2005 2319.4 1180.5 1030.3 94.5
660.3
314.5 171.7
306.9
1102.3
112.6
2006 2428.4 1204.6 997.2
104.4
889.4
521.1 151.1
183.4
1304.7
331.3
2007 2515.5 880.6
136.0
1211.6 787.0 186.1
237.1
1753.4
124.3
669.8
Kaynak: Federal Reserve Bank, Federal Reserve Bulletin, Eylül, 2008.
Finansal Kriz: Keynes ve Minsky
11
SONUÇ
Keynes ve Minsky için yatırım davranışı önemlidir. Keynes’in analizinde
yatırım kararı veren girişimciler faiz oranı ve teknolojik gelişme ile beraber
içgüdüleri ile hareket ederler. Bu nedenle güven ortamındaki bir değişiklik gelir ve
istihdam düzeyini etkiler. Toplam talepteki dalgalanma ise devlet harcamaları ile
dengelenebilir.
Minsky ekonomilerin kırılganlığının artmasını yatırımların finansman
şekline bağlamaktadır. Yatırımların finansmanında spekültaif ve Ponzi finansman
seçeneklerinin artması ekonominin kırılganlığını ve iktisadi sistemin faize
bağımlılığını artırmaktadır. Faiz baskısı nedeniyle kamu açıklarının azaltılmağa
çalışılması karları ve kar beklentilerini olumsuz etkileyeceğinden krizler ortaya
çıkmaktadır.
2007 yılı ortasında Amerika Birleşik Devletlerinde başlayan ve 2008 yılı ile
tüm dünya da hissedilen global mali kriz ilk olarak finansal piyasalarda ortaya
çıkmıştır. Finansal piyasalarda kullanılan yeniliklerin yarattığı olumsuz durum reel
ekonomileri de etkileyerek dünya ekonomisinde ciddi bir daralmaya neden
olmuştur. İktisadı daralmanın 2009 yılında olduğu gibi 2010 yılında da devam
edeceği öngörülmektedir. Konut ve finans piyasalarda başlayan mali krizin en
önemli nedeni bu piyasalarda yapılan işlemlerin kontrolsüzlüğü ve işlem yapanların
yüksek kazanç elde etme istekleridir. Uygulanacak politika paketlerinin finansal
sistemi düzenleyecek ve toplam talebi artırıcı yönde olması gereklidir. Finansal
sistemin yaratacağı bu tip dalgalanmaların önlenmesi için uluslar arası kuruluşların
dünya finans sistemini denetleyecek bir mekanizmayı oluşturması gerekliliği ortaya
çıkmıştır.
KAYNAKÇA
Burczak, T.A. Profit Expectations and Confidence: some unresolved issues nthe
Austrian/Post Keynesian debate, Review of Political Economy, Vol. 13, 5980, 2001
Dymski ve R.Pollin Hyman Minsky as Hedgehog:The power of the Wall Sreeet
Paradigm ``, Steven Fazzari ve Dimitri Papadimitriou (der.) Financial
Conditions and Macroeconomic Performance, New York, 1992.
Dow A. Ve S. Dow, “Animal Sprits and Rationality” ed. Lawson, T ve H.
Pesaren(ed). Keynes’ Economics-Methodological Issues, Routledge,
London, 1989.
Federal Reserve Bank, Federal Reserve Bulletin, Eylül, 2008.
12
Nazende ÖZKARAMETE COŞKUN
Gatti D.D, Gallegati M., Minsky H., ''Financial Institutions, Economic Policy and
the Dynamic Behaviour of the Economy `` The Jerome Levy Economics
Institute Working Paper ,no.126, 1994.
IMF, Dünya Ekonomik Görünüm, Nisan 2009
Keynes J. M., A Tract on Monetary Reform , Macmillian ST Martin`s Press, Great
Britain , 1971
Keynes J. M., The General Theory , A Harbinger Book, 1964
Kirshner J., ''Keynes,capital mobility and the crisis of embedded liberalism`` Review
of International Political Economy, 6:3, 313-337, 1999
Koppl R. Ve W. Butos. “Confidence in Keynes and Hayek: Reply to Burczak”,
Review of Political Economy, Vol. 13, 81-86, 2001
Kregel J.A., ''Yes , 'it' Did happen Again-A Minsky Crisis Happened in Asia`` The
Jerome Levy Economics Institute Working Paper ,no.234, 1998.
Minsky H.P. ''Finance and Stability:The Limits of Capitalism '' The Jerome Levy
Economics Institute Working Paper ,no.93, 1993.
Minsky H:P."Uncertanity and the Institutional Structure of Capitalist Economıes"
The Jerome Levy Economics Institute Working Paper ,no.155, 1996.
Papadimitriou ,D.B ve L.R. Wray ''Minsky`s Analysis of Financial Capitalism'' The
Jerome Levy Economics Institute Working Papers, no.273, 1999
Rosser, B. Jr. “Alternative Keynesian and Post Keynesian Perspectives on
Uncertainty and Expectations”, Journal of Post Keynesian Economics,
Vol.23, 546-566, 2001
Download