EKONOMİK KRİZ, KEYNES VE IMF (II) II.Dünya savaşı sonrası J.M.

advertisement
HÜSEYİN PERVİZ PUR
Yeminli Mali Müşavir
EKONOMİK KRİZ, KEYNES VE IMF (II)
II.Dünya savaşı sonrası J.M.Keynes “Para Reformu üzerine El Kitabı” adlı
eserinde Dünya’da altın standardını savaş öncesi seviyesine çıkartmaya çalışan
ABD ile çatışıyordu. Ekonomik durumu bozulmuş dış ticaret açığı veren ülkelere
dış ticaret fazlası ülkelerden borç verme sistemini öneren Keynes “Bancor” isimli
bir ortalama para biriminin bu uluslararası para kurumunda kullanılmasını
önerdiğinde; ABD kendi Federal Merkez Bankasının banka yetkilisi “White”ın
önerisi olan altın esasını üye ülkelere kabul ettirerek White planını uygulanmaya
başlatmıştı. Keynes’in yıllarca uğraştığı sistem bir günde “White Planı” adı ile
değiştirildi. ABD’nin bu planı altın rezervlerinin eritilmesine kadar devam etti.
Amerika Birleşik Devletleri; 1944 yılında II.Dünya Savaşı’na katılan
öncelikle Avrupa’dan olmak üzere 44 dünya ülkesi devlet adamları ve ülkelerin
ekonomistlerini ABD’nin New Hampshine kentinin Bretton Woods kasabasında
bir ekonomik konferansta topladı. Bu konferans sonunda imzalanan anlaşmalar
sonucu iki kurumun kurulması kararlaştırıldı. Bunlardan birincisi asıl resmi adı
“Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası” olan “Dünya Bankası” diğeri uluslar
arası “Para Fonu (IMF)” idi. Bu anlaşmalar “Bretton Woods anlaşmaları” olarak
Dünya Ekonomi Tarihinde yerini aldı.
Dünya Bankası, 1945 yılında Birleşmiş Milletlerin bir uluslararası kurumu
oldu. Bankanın en önemli görevleri;
- Avrupa ve Japonya’nın harp sonrası imar ve kalkınmasını destekleyecek
kredileri vermek,
- Yabancı yatırımları destekleyerek bu ülkelerdeki kaynakların gelişmesine
katkı sağlamak,
-
Savaşa katılmamakla beraber gelişmişlik sürecini tamamlayamamış
ülkelere kredi vermekti.
- Banka bu kredileri ülkelerle yapılacak finansal kurumlarla görüşmeler
sonucu verecekti, finansal kurumlarla görüşülmeden sadece ülkelerle resmi
görüşmeler yapılacak, anlaşmalarda Dünya Bankası Birleşmiş Milletlerin bir yan
kuruluşu olarak yer alacaktı.
2
- Bu konferansta olayları yönlendiren ABD idi. Konferans tamamen harp
sonrası ulusların ödemeler dengesini ve sermaye dönüşümünü akıcı bir düzene
sokmak ancak bu düzeni sağlayacak ve gelişecek olan devletin ekonomisi ABD
ekonomisine bağlı olacaktı. Buna Sovyetler dışında kimsenin sesi çıkamıyordu.
ABD, Sovyetlere böyle bir teklifi dahi götürmedi. Tartışılan en önemli konu bu
dengelemelerde ödemelerin nasıl yapılacağı idi.
İki görüş çatıştı. İngiltere’nin Keynes Planı olarak “nakit paradan ziyade
kaydi para birimini kullanarak geniş bir uluslararası takası gerçekleştirmekti.”
“Kaydi para” bu transferler aşamasında kendi içinde oluşturacağı dönme hızı ile
üretken bir model olacaktı.
İngiltere’nin “Keynes Planı” adını verdiği bu modelde ısrar etmesinin tek
nedeni savaş nedeniyle altın stoklarının tükenmiş olması idi.
ABD ise “Keynes Planı”na karşın “White planı” adlı bir model sundu. ABD
Hazine Genel Müdürlüğünden White’ın geliştirdiği bu planda “kaydi para”nın
yerine nakdi bir sistem olarak altın esasına dönülmesini önermekteydi. ABD’nin
savaş sonrası diğer ülkelerle kıyaslanmayacak düzeyde altın stokları çok
artmıştı, bunu değerlendirerek yüksek kazanç sağlayabilirdi. Bu altın esaslı para
biriminin uluslararası kullanılarak çevrilmesi gerekiyordu. Bu para birimi şüphesiz
ABD doları olacaktı. Ve bu uluslararası doların dönme sistemini FED (ABD
Merkez Bankası) yönlendirecekti.
Konferansa katılan diğer üye devletlerin nakdi sermayeye gereksinimleri
olduğundan “White Planı”nın uygulanmasına karar verildi. Dünya Bankasının
fonksiyonu bu kredilerin verilmesi ile bitiyordu. Genelde proje bazında kalkınma
ve yatırım olarak katkı sağlıyordu. Bankanın kredi kullanımında ülkelerin
hükümranlık haklarına müdahalesi ekonomik kriterler ile sınırlı bile olsa hoşgörü
ile karşılanamazdı. Toplantıya katılan üye ülkelerin katılacağı bir “ekonomik vakıf”
bu işlevi görebilirdi.
Vakfın bankadan çok değişik bir fonksiyonu olacaktı. Krediyi kullanan
ülkenin ekonomik ve hatta gerekirse sosyal denetimi ve yönlendirilmesi kredi
öncesi ve kullanım süreci aşamalarında vakıf tarafından yapılacaktı. Bunun için
krediler vakfın önerileri doğrultusundaki programın uygulama aşamalarında
gelişim sürecine göreceli olarak parça parça verilecekti.
3
Yaşamı boyunca ABD’lerinin iktisatçı ve yöneticileri ile çatışan ve onları
küçük gören Keynes’in dediği günümüzde kabul edilmiştir. Onun önerdiği
sistemdeki gibi para biriminin adı “bancor” olmasada SDR (Özel Çekme Hakkı –
Special Darwing Rights) para birimi olarak kullanılmaktadır. SDR ABD doları,
Avrupa Avrosu, İngiliz Sterling ve Japon Yen’i nin belli ölçülerde karışımından
oluşmaktadır.
SDR (Özel Çekme Hakkı) 1968 yılında tüm IMF üyelerinin kabul onayı ile
1969 yılından itibaren altın-döviz sistemi bırakılarak uygulanmaya başladı.
Bunun başlıca nedeni ABD’nin altın rezervleri karşılığı dünya piyasasında
dolaşan dolar 1960 öncesi değerini özellikle Avrupa’da kaybetmeye başlayınca
ödemeler dengesi açıklarını ABD altın rezervlerini bozarak döviz satın aldı.
Dövize güveni sağlamak zorunda kalmıştı. Özetlersek Keynes’in ısrarla istediği,
söylediği ölümünden çeyrek asır sonra gerçekleşmişti. Ancak kendi projesine
başkasının ismini vererek, üstelik söylediklerinin tam aksini uygulayarak onu
devre dışı bırakmaları onurunu kırmıştı. Sonunda haklı olduğu anlaşıldı. Ancak o
bu mutluluğu göremedi. Gerçeği görenler ise; ona karşı çıkan ekonomi bilimi
adamları idi.
1944 yılında 44 devletin katılımı ile kurulan IMF’ye 1970 yılında 116,
günümüzde ise 188 üye ülke bulunmaktadır. Türkiye 1947 yılında üye olmuştur.
Türkiye’nin üyeliğine en büyük etken II. Dünya Savaşı’nda elde ettiği ve
ayrıca müttefiklerce (ABD, İngiltere, Fransa) savaşa katılma bedeli olarak verilen
devletlerle (Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Kıyı Baltık Ülkeleri, Doğu Almanya
gibi)
yer altı, yer üstü kaynakları Asya ve Avrupa'da Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği adını alarak ayrı bir imparatorluk kuran Rusya’dır. SSCB
Avrupa’dan aldığı sömürge devletlerle yetinmeyerek “Çarlık Rusya”sının
değişmez hedefi boğazları ve Doğu Anadolu’yu Türkiye Cumhuriyetinden resmen
istemesi diktatör Stalin’in bu isteklerini müttefiklere de iletmesi, savaşa girmediği
halde dünya ekonomisindeki bozukluk ve yokluklardan iyice hırpalanmış altı
asırlık bir yok olma sürecinden çıkmayı başararak ayakları üstünde durmaya
çalışan Türkiye’yi zor durumda bırakmıştı.
Zamanın Devlet Başkanı İsmet İnönü Paşa ikiye bölünmüş dünyada batıyı
seçerek Rusya’ya karşı ülkesini korumuştu. Bunun arkasından kurulan NATO’ya
üye olarak Türk askeri Kore’de ABD’nin yanında savaşarak bedel ödemeye
başladı.
4
1990
yılı
sonrası
Sovyetler
Birliğinin
dağılması
sonucu
dünya
ekonomisinin kontrolü tamamen ABD’nin eline geçmiş oldu. Özellikle Avrupa ve
Japonya ile Kore ve diğer Asya ülkelerine savaş sonrası yapılan kredi yardımları
ABD’nin dünyadaki finansman gücünü arttırdı. Buna bağlı politik etkinliğinin
artmasında Dünya Bankası ile IMF birlikteliğinin katkısı çok oldu.
ABD; dünya ülkelerini Dünya Bankası ve IMF ile borçlandırırken savaş
sonrası sempati ile kendisine bağlamak için ayrıca karşılıksız “Marshall Yardımı”
yapıyordu. Marshall yardımı bir pazarlama tekniği idi. ABD’lerinin sanayi yatırım
ürünleri tanıtılıyordu. Örneğin ve de özellikle kamyon, kamyonet, oto lastiği
bedelsiz olarak devlet kurumlarına ve askeriyeye veriliyordu. Bedelsiz kamyon,
otobüs, oto ve aksamları kara yolu taşımacılığı ve inşaatı ile petrol, yedek parça
satışlarını başlattı. Karayolu inşaatı, petrol ve oto aksamı; Türk ekonomisini
borçlandıran en büyük etken oldu. Toplu taşımacılık ile deniz ve demiryolları
politikaları terk edilmişti.
Devam edecek
Download