Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 1 Varlık Felsefesi Konusu Varlık, evrende var olan her şeyin ortak adıdır. Buna göre çeşitli anlamlarına bakılarak varlığın insan bilincinden bağımsız, dış dünyada olduğu veya olabileceği söylenebilir. Aynı zamanda o, insan bilincinde, zihne bağımlı olarak da bulunabilmektedir. Bu bakımdan varlıkları, gerçek varlıklar ve düşsel varlıklar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Gerçek varlıklar insan bilincinden bağımsız olan varlıklardır. Örneğin; Uludağ, Manavgat Şelalesi, ev, ağaç, şehir vb. Düşsel varlıklar ise insan bilincinde bulunan varlıklardır. Örneğin; Kaf Dağı, su perisi, deniz kızı vb. Gerçek varlıklar zamana ve mekana bağlıdır, değişir, gelişir ve yok olurlar. Düşsel varlıklar ise zaman ve mekan dışıdır, yok olmaz, değişmez ve sabit kalırlar. Varlık felsefesinde ele alınacak varlık ise bunların hepsini bağlı olduğu genel varlıktır. Varlık felsefesi ilk defa eski Yunan’da doğa filozoflarının varlığın ilk maddesi veya ana maddesi sorunuyla ortaya çıkmıştır. Thales ile başlayarak varlığın nedenini araştıran felsefe, Aristoteles ve gerçek kimliğini bulmuş ve felsefenin bir disipline olmuştur. Felsefe Açısından Varlık Yukarıdaki çeşitli anlamlarını gözden geçirdiğimiz varlık, yalnızca felsefenin değil, aynı zamanda biliminde konusunu oluşturur. Fakat felsefe ile bilimin varlığı algılayışları ve yaklaşımları arasında farklar bulunur. Bilimin varlık konusundaki tavrını belirleyen en önemli nokta, varlığı her durumda var olarak kabul etmesidir. Yani bilim, varlığın var olup olmadığını sormaz; çünkü var olduğunu kabul ederek araştırmalarına başlar. Çeşitli bilim dalları kendi alanlarına giren varlık çeşitlerini ve olayları ayrı ayrı inceler. Doğa bilimleri değişen, duyularla algılanabilen varlıkları inceler. Matematik ve mantık gibi formel bilimler duyu organlarımızın algılayamadığı düşsel varlıkları inceler. Felsefe, bilimden farklı olarak varlığın ne olduğu sorusu üzerinde durur; varlıkla ilgili olarak eleştirisel bir tavır takınır. Öte yandan felsefe, varlığı akıl yoluyla saf düşünce etkinliği aracılığıyla yorumlamaya ve açıklamayı çalışır. Ayrıca felsefede varlığın ne olduğu filozoflara göre değişebilir. Nitekim bazı düşünürler, gerçekte hiçbir şeyin var olmadığını öne sürmüşlerdir. Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 2 Metafizik – Ontoloji Varlık felsefesi olarak bildiğimiz ontoloji, var olan şeyleri konu alan bir disiplin; varlığın temel ilkelerini, nedenlerini ele alan ilk felsefedir. İlk çağ felsefesinde doğa filozoflarının düşünce yolu ile doğan şeyin maddi nedeni, yani var olan her şeyin kendinden doğduğu madde (ARKHE) üzerinde yoğunlaşmaları çerçevesinde oluşmaya ve gelişme başlamıştır. Aristoteles, “varlığın, ilk ilke ve nedenleri”ne ayrılmış olan eserinde, doğanın üstünde ve ötesinde bir varlık olarak tanrıyı ele alır. Metafizik, böylelikle duyusal olanın üstünde olanı ele alan disiplin olarak görülme durumuna gelmiştir. A. Metafizik Metafizik, öncelikle varlığı varlık olma bakımından ele alan, varlığın temel ilke ve problemlerini araştıran felsefe dalıdır. Metafizik aynı zamanda duyusal olanın üstünde ve ötesinde olan konuları ele alıp bunlarla ilgili rasyonel açıklamalar getiren felsefe disiplindir. Metafizik; tanrı, ruh ve ölümsüzlük, evrenin başı ve sonu gibi konuları da ele alır; bu konularla ilgili sorulara saf düşünce yoluyla yanıtlar getirir. Metafiziğe yönelik olarak Kant’ın öne sürdüğü bazı görüşler vardır. Felsefenin görevinin yaşamla ve dünya ile ilgisi olmayan ve ezberlenen içi boş kavram kurguları geliştirmek olmadığını düşünen Kant, salt akıl ver yanlış kurulan metafiziğe karşı tutumunu “ Felsefe öğretilmez yapılır” sözü ile özetlemiştir. Dolayısıyla Kant, Özellikle bu metafiziğin Tanrı, Evren ve insan hakkında matematik bilimindeki gibi kesin sava benzer sav, kural ve kanıtlamalar ileri sürmesini eleştirmiştir. Bu bağlamda Kant’ın eleştirisinin iki dayanak noktası vardır İlkin, salt akıl kavramlarından hareketle yapılan kanıtlamalar, hiçbir deneyselsel öğe içermemesinden dolayı sözde kanıtlamalardır. İkinci olarak ise doğa bilimlerindeki kesinliğin felsefedekinden çok farklı olmasıdır. Kant için gelenek ile gelen metafiziğin savları, içi boş temelsiz bir felsefe ve yanlış bilgeliktir. Kant’ın karşı çıktığı ve eleştirmek üzere kendi “kritik felsefesi”ni yükselteceği metafizik “geleneksel metafizik”tir. Örnek Kant “ gelecekte bilim olarak ortaya çıkabilecek her metafiziği önsöz adlı yapıtında, metafiziği uğraşmaya değer bulan herkesi “ acaba metafizik gibi bir şey hiç olanaklı mıdır?” Sorusunu sormanın zorunlu olduğuna ikna etmeyi amaçladığını söyler. “ eğer metafizik bir bilimsel Nasıl oluyor da diğer bilimler gibi genel ve sürekli Onay kazanamıyor?” Yok değilse nasıl oluyor da bilim kisvesi altında durmadan böbürlenerek insanın anlama yetisini oyalıyor? Ayrıca diğer bilimler ilerlediği halde o hep aynı yerde dönüp duruyor” diye devam eder. Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 3 1. 2. 3. 4. 5. Bilimle eş değer görme Reddetme Sorgusuz sualsiz benimseme Eleştirel olma Sistemli olmasını sağlama (2007 – ÖSS/Sos.1) Çözüm Kant, parçadaki görüşüne göre bilim ile metafizik arasında ayrım yapar. Metafiziğin olanak balığının sorgulanmasını istemekte; Kendisi de metafiziğin geçerliliğini, ilerlemesini sorgulamaktadır. Bu sorgulama onun eleştirel yaklaşımını ortaya koymaktadır. Cevap D Metafiziğin Varlıkla İlgili Temel Soruları Metafizikte, her şeyden önce varlığın ne oldu genel olarak var olmanın ne anlama geldiği gerçekten var olanın ne olduğu sorulur. “Bu evren nasıl var olmuştur?” “ Varlık bir midir, çok mudur?” “ Evrende değişme varsa bu değişmenin nereden gelmektedir?” “Evrende bir düzen var mıdır?” “Evrenin bir sonu var mıdır yoksa evren sonsuz mudur?” “ Evrende amaçlılık var mıdır? Yukarıda verdiğimiz bu sorular metafiziğin temel sorulardır. B. Ontoloji Varlık felsefesinin ilk problemi, varlığın var olup olmadığıdır. Varlık sözcüğü anlamca, var olmayı içerdiği ya da var olmayan bir varlığı düşünmek çelişik olduğu halde, bazı filozoflar dış dünyada hiçbir şeyin var ya da gerçek olmadığını savunmuşlardır. Bundan dolayı varlık felsefesinde esas soru şudur: Varlık var mıdır? Varlık var mıdır? Felsefe tarihinde bu soruya birbirine karşıt 2 cevap verilmiştir. Bunlardan birincisi nihilizm ya da Çin felsefesindeki Taoculuğun, var olan bir şey bulunmadığı görüşüdür. İkincisi ise realizmin bir gerçekliğin var olduğunu savunan yaklaşımıdır. Nihilizm Latincede hiç anlamına gelen “nihil” kelimesinden türeyen nihilizm, felsefede, hiçbir şeyin var Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 4 olmadığını, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini ya da hiçbir şeyin değerli olmadığını savunan görüştür. Nihilizm, en belirgin ifadesini ilk çağ filozoflarından Georgias’ta bulur. Bir sofist olan Georgias’a göre; “ hiçbir şey var olamaz.” Başka bir deyişle varlık diye bir şey yoktur çünkü herkesin üzerinde anlaşabileceği ve uzlaşabileceği, var dediğimiz bir şey yoktur. Bu nedenle varlık ve yokluk aynı şeydir. bir şeyin var olduğunu kabul etsek bile, onu bilemeyiz. Var olan ve bizim bu var olanın bilgisinden söz edebileceğimiz bir varlık yoktur. Öyleyse doğru ile yanlış arasında bir fark yoktur. Çünkü var olanın bilgisinin doğru olması gerekir fakat doğru bilgi yoktur. Bir şey var olsa ve bilinse bile, bir başkasını anlatılamaz veya öğretemez çünkü varlık var değildir ve var olmayanın da bilgisi yoktur. O halde, far olmayanın ne kendisi ne de bilgisi düşünülebilir; anlatılamaz ve öğretilemez.“ Georgias, varlığı, bilgiyi ve anlatmayı yok sayması nedeniyle nihilisttir. Böylece varlık felsefesinin ilk sorusu olan “gerçek bir şey var mıdır?” Sorusu Georgias ve aşırı kuşkucular tarafından reddedilmiştir. Taoizm MÖ 6. yüzyılda Lao – Tse tarafından kurulmuş olan bir yaklaşımdır. Taoculuğu bir çeşit nihilizm olarak görmek mümkündür. Taoizm’e göre dış dünyadaki nesneler ve varlıklar gerçekte var değildir. Bununla birlikte Taoizm’e göre bir şey vardır. gerçekten var olan bu varlık, Tao’dur. Tao, “doğru olan yoldur”, evrenin düzenidir. Tao görünmez, işitilmez, kavranamaz mahiyeti anlaşılamaz; o ancak hissedilir. O, mistik bir tecrübeyle kavranan bir kurtuluş ilkesidir. Taoizme göre insan ilk ve tek gerçekte birleşmek ister. Tao ile birleşen insan, gerçekte var olmayan şu aldatıcı ve ölümü dünyadan uzaklaşır ve ölümsüzlüğe erer. Realizm Gerçekten varlık vardır; “bu varlık insan zihninden bağımsız bir gerçekliktir” diyen görüşe realizm denir. Ontolojik olarak varlığı olduğu gibi kabul eder; gerçeğin İdea’dan önce geldiğini söyler. Bu bakımdan da zihnin tasavvurlarını geri plana iter. Realizm, algılarımızın bize bildirdiği nesnelerin varlığını, doğal olarak var diye kabul eder. C. Varlığın ne olduğu problemi Varlık felsefesinde, realist bir bakış açısıyla varlıkların insan zihninden bağımsız olarak var olduğu kabul edilince doğal olarak bu varlıkların ne olduğu sorusu ortaya çıkar. Burada beş temel yaklaşım vardır; bu yaklaşımların görüşlerini ve savunucuları şöyledir: Varlığı oluş olarak kabul edenler Varlıkta sürekli bir değişme ve oluş sürecinin söz konusu olduğunu savunan bakış açısı, felsefede oluş ya da süreç yaklaşımı olarak değerlendirilir. Bu yaklaşım, varlığın durağan olarak ele Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 5 alınamayacağını, onun bir değişme ve oluş süreci içerisinde görülmesi gerektiğini savunur. Bu anlayışın en önemli temsilcileri Herakleitos ve Whitehead’tır. Herakleitos Herakleitos’a göre filozoflar doğada süreklilik, değişmezlik ve kalıcılık aradıkları için yanılmışlardır. O, doğada tam bir savaş, güçlü mücadele ve değişimin olduğunu ileri sürmüştür. Buradan hareketle “savaş her şeyin babasıdır” demiştir. Herakleitos, doğadaki değişmeyi ve oluşu ifade edebilmek için tüm varlıkların kendisinden çıktığı ilk maddeyi ateş olarak kabul etmiştir. Var olan her şey ateşten meydana gelmiştir ve bir süre sonra yine ona dönecektir. Ateş, onun felsefesinin temel ilkesi olan” her şey mücadele ve savaştan doğmuştur” ve ”her şey sürekli bir akış içindedir” ilkelerini çok iyi temellendirir. Ateş her şeyi önce yakarak ve yıkarak harap eder ve sürekli olarak değişir. Fakat bu değişme yasasız ve gelişigüzel bir değişme değildir; bir yasası vardır. Bu yasaya göre göklerdeki ateş, bahar su ve toprak haline gelir. Sonra yine o yasa gereğince aslına döner. Bu durum sonsuz olarak devam eden bir akıştır. Evrendeki bu akışı nehre benzeten Herakleitos “ bir nehirde iki defa yıkanılmaz” demektedir. Çünkü nehrin suları her an değişmektedir. Hayatta bu sürekli varoluşum ve yok oluşun art arda gelişinden ibarettir. Görüldüğü gibi Herakleitos, her şeyin karşıtına dönüştüğünü vurgulamaktadır. Whitehead Varlığın anlaşılabilmesi için doğaya yönelmek gerektiğini savunur. Doğa kendi içinde canlı ve dinamik bir oluşum taşımaktadır. Doğanın tüm unsurları birbirleri ile bağlantılıdır. Her varlık, kendi varlığını başka bir varlığa borçludur. Doğada birbirinin eksikliğini bütünleyen karşıt iki güç vardır. Bunlar yaratıcılık ve sürekliliktir. Bunlar dönüşümlü olarak birbirlerini bütünler. Bu iki özellik tanrının varlığını gösterir ve oluş bir tanrı deneyidir. Varlığı “İdea” Olarak Kabul Edenler Varlığın, idea, ruh, düşünce, kavram veya zihinsel manevi varlık olduğunu savunan düşünürler, bu yönüyle idealisttir; onlar insan zihninden bağımsız veya bağımlı bir varlığın var olduğunu fakat varlığın somut veya maddi nitelikli değil de zihinsel, akılcı, soyut ve kavramsal olduğunu ileri sürerler. Yani beş duyu organı ile algılanamayan fakat akıllı veya düşünce ile kavranan varlıklardan söz ederler. Platon Platon, varlığı zihnimizin dışında kabul etmekle realist, o varlığın idea cinsinden olduğunu savunmasıyla idealist bir filozoftur. Platonu idealist varlık anlayışına götüren neden, bilginin değişmez bir varlığa ait olduğu düşüncesidir. Bilgi varsa nesnesi de olmak zorundadır. Bilgi varsa bu bilgi doğru, değişmez ve zorunlu olmalıdır. Böyle bir bilgi ancak nesnesinde bu özelliklerin Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 6 bulunması ile mümkündür. Platon, varlık anlayışında 2 dünyayı birbirinden ayırır; Bu dünyalardan birincisi, içinde yaşadığımız duyusal dünyadır. Bu dünya ve içindeki varlıklar, gerçekten var değildir; onlar yalnızca birer görünüşten ibarettirler. İdeaların yansımalarından oluşmuşlardır. Bu yüzden kısa bir var oluştan sonra yok olup giderler. Yani içinde yaşadığımız dünyadaki varlıklar, sonlu ve dolayısıyla ölümlüdür. İkinci olarak, akıl yoluyla anlaşılabilen idealar dünyası vardır. İdealar, dış dünyada gördüğümüz tüm şeylerin ilk örnekleri olan asıl varlıklardır. İdealar, mükemmel ve öncesizsonsuz varlıklardır. Onlar zamanın ve mekanın dışındadırlar. Zaman ve mekan dışı olmalarından dolayı değişmezler, sabittirler. Platon’a göre gerçekten var olan varlıklar idealardır. Buna karşılık duyusal dünyadaki varlıklar idealardan pay alarak var olurlar; bunları yalnızca ideaların görünüşleridir. İdealar sayısızdır, fakat düzenli, mantıksal bir dünya oluştururlar. En üstte “iyi ideası” yer alır. Bu duyusal dünyalardaki tüm nesneler idealardan pay alırlar. Dünyada gördüğümüz bireyler birbirinden farklıdır. Fakat ne kadar farklı olursa olsunlar, ortak bir özü paylaşırlar; onları insan yapan da bu ortak öz, “insan ideası”dır. Görüldüğü gibi Platon, gerçek varlıklar dünyasının üstünde bir idealar dünyası kabul etmiş, gerçek dünyayı da orası olarak göstermiştir. Aristoteles Aristoteles, dış dünyadaki varlıkların en az iki öğeden meydana geldiği görüşündedir. Bu öğeler madde ve formdur. Aristoteles’e göre de gerçekten var olan ideadır, yani “form”dur; form, bir şeyi her ne ise o şey yapan özdür. Form, maddenin biçimidir. Örneğin gümüşten yapılmış bir tabağın maddesi gümüş, formu ise sanatkarı tarafından tabağa verilmiş olan yapı ya da biçimdir. Ona sanatkarı tarafından kazandırılan olan işlevdir. Tabağı tabak yapan maddesi değil, ideası yani formudur. Gümüşün maddesi toprak, hava, su ve ateştir. Fakat bu maddeler gümüşü diğer doğal nesnelerden ayırt etmeye yetmez. Ona fark katan şey formdur. Aynı analiz, insan için de geçerlidir. Yani insan da madde ve formdan meydana gelmiştir. İnsanın maddesi et ve kemik gibi öğelerdir. Formu ise onu düşünen, ve canlı bir varlık haline dönüştüren her şeydir. İnsanın ideası, yani onun diğer tüm varlıklardan ayıran özellik aklıdır. Farabi Varlık felsefesinde Aristoteles’in sistemini temele almıştır. Bu sistemi, Plotinos’un görüşünden yaralanarak İslam inancıyla uzlaştırmaya çalışmıştır. Farabi’ye göre 2 tür varlık vardır: Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 7 Mümkün varlıklar, bu dünyadaki varlıklardır. Olmaları kadar var olmamaları da mümkündür. Bu varlıklar, varlıklarını “ilk varlıktan” alırlar. Zorunlu varlık, tüm varlıkların var olma nedenidir. Kendisinden başkasına ihtiyacı yoktur; bu nedenle ortağı ve karşıtı bulunmaz. Hegel Hegel, varlık anlayışında gerçekten var olanın “ide” ya da “geist” adını verdiği mutlak bir akıl ve zihin olduğunu kabul eder. Ona göre bu ide veya geist değişebilir, oluş içindedir ve kendini farklılaştırarak gelişebilir. Asıl ve gerçek varlık, insan zihninden bağımsız olarak var olan mutlak akıl, ide ve düşüncedir. Her şey üçlü adımlarla gerçekleşen diyalektik ile oluşur. Hegel’e göre diyalektik, hem düşüncenin hem de varlığın gelişme yasasıdır. Düşünme de varlıkta hep karşıtların içinden geçerek karşıtlıkları uzaklaştırarak gelişir. Tez aşaması: Diyalektik hareketinin 1. Aşamasında geist, tanımak ve bilmek için kendisine bir gerçeklik kazandırmak ister. Potansiyel halde bulunan gücünü henüz gerçekleştirmemiştir. Antitez aşaması: Bilinmek için kendisine gerçeklik kazandırmak isteyen geist, bu amaçla kendisini ilk kez doğada gerçekleştirir. Doğa olarak maddi kimliğe bürünen geist, kendisinden başka bir varlık olmuştur ve kendi özü ile çelişik bir durumdadır. Öznel bir haldeyken nesnel bir hale geçmiştir. Sentez aşaması: Bu çelişki Hegel’e göre diyalektik sürecin 3. Aşamasında, yani kültür dünyasında ortadan kalkar. Üçüncü basamak mutlak ruhtur. O, burada tam bilince ulaşarak kendisini sanat, din ve felsefe ile ölümsüzleştirir. Felsefe, mutlak ruhu temsil etmenin bilgisidir. Bu da insan özgürlüğüdür. Mutlak ruh, bu kültür ortamında kendisini tam gerçekleştirmiş olur. Buraya kadar anlatılan ve varlığın idea olduğunu savunan görüş nesnel idealizmdir. Çünkü bu görüşü savunanlar her ne kadar varlığı soyut bir ilke olarak kabul etseler de bu soyut ilkenin insan zihninin dışında olduğunu vurgulamışlardır. Bu anlayışın dışında öznel idealizm olarak nitelendirilen bir idealist anlayış daha vardır. Bu, George Berkeley tarafından savunulmuştur.” Dünyayı duyumların aracılığıyla yorumlarım. Bu nedenle var olduğunu bildiğim tek şey duyu izlenimlerimdir. Örneğin elimdeki elmanın var olduğunu söyleyebilir miyim? Hayır. Tüm söyleyebileceğim onu gördüğüm, hissettiğim, kokladığım, tattığımdır. Bu bakımdan, gerçekte bir maddi dünyanın var olduğunu hiçbir şekilde söyleyemem” diyerek bu konudaki görüşünü belirtmiştir. Dolayısıyla Berkeley’e göre bir elmayı algıladığımız söylediğimizde doğrudan farkına vardığımız duygusal görünüşlerin bir toplamıdır. Bundan dolayı sınırlı bir zihin tarafından algılanmaya şeyler yokturlar; şeyler zihnimizde sınırlı zihin tarafından algıladıklarına ulaşırlar. Buradan onun” var Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 8 olmak algılanmış olmaktır” görüşü ortaya çıkmaktadır. Berkeley varlıkları onlara yüklediğimiz nitelikleri ilişkin duyu deneyimimizden soyutlayarak kavranamayacağı düşüncesinden hareket ederek fiziksel nesnelerin varoluşunun algılamak olduğunu, fiziksel nesnelerin yalnızca idealar olarak var olduklarını ileri sürer. Varlığı “madde” olarak kabul edenler Varlığı madde olarak kabul edenlerin yaklaşımı materyalist bir yaklaşımdır. Onlara göre varlık, insan zihninden bağımsız bir maddedir. Madde, mekanda yer kaplayan, somut, fiziksel ve niceliksel olarak ölçülebilir nesnel bir şeydir. Materyalizm, mekanik materyalizm ve diyalektik materyalizm olmak üzere ikiye ayrılır. Demokritos Milattan önce 5. yüzyılda yaşamış olan bu filozof, ilk çağ felsefesinde Atomcu Okulu’nun kurucusu olarak kabul edilir. Var olan her şeyi sonsuz sayıda atoma ayırmıştır. Gerçek varlık, bölünmez fiziksel gerçeklik olan atomlardan oluşmuştur. Atomlar kimyasal olarak birbirlerinin aynısıdır, ama büyüklük ve biçim bakımından farklıdırlar. Yaratılmışlardır, aynı zamanda yok edilemezler. Sürekli hareket halindedirler. Hareket enerjilerini dıştan değil, kendi özlerinden alırlar. Her şey atomların birbirine çarpması sonucunda, mekanik bir zorunlulukla oluşur. Atomlar belirli bir sıraya ile birleşerek veya ayrılarak varlıkları oluştururlar. Bu durumda evrende tam bir mekanizm ve determinizm egemendir. Demokritos’a göre evrende atomlardan başka bir de boşluk vardır. Çünkü atomların hareketi, onların hareket edebileceği bir alanı yani boşluğu gerektirir. Boşluk içinde sürekli hareket, atomları kasırga halinde sürükler. Bunun sonucunda atomlar büyüklüklerine ve şekillerine göre birleşirler. Kimyasal olarak aynı olan atomlar birbirleri ne çekerler ne de iterler. Doğal olarak yukarıdan aşağıya düşen atomlar, mekanın en altında toplanırlar; buna karşın en ince atomlar havayı ve bu arada insanların ruhlarını meydana getirir. Thomas Hobbles Gerçekten var olan her şey maddenin şekil almış türü olan cisimlerdir. Hobbles göre tüm cisimlerin ortak bir özelliği vardır. Bu özellik, harekettir. Evrendeki her şeyi cisimsel olduğuna göre hareket etmektedirler ve bu cisimler hareket yasasına göre şekil alırlar. Hareket yasası ise mekanik, zorunlu harekettir. Ona göre üç cisim vardır; Doğal: Doğadaki nesneler Yapma: İnsan eseri olan şeyler Ahlaki veya toplumsal: Uzlaşma ve sözleşmeler ile kurulan devlet, hukuk ve ahlaktır. Hobbles, ruhun varlığını reddeden ve zihinsel etkinliklerinin, düşüncenin, duyguların bile, fiziksel Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 9 süreçler olduklarını ileri sürer. Karl Marx Marx’a göre gerçekten var olan maddedir. Evren, hareket ve değişme içindeki maddeden başka bir şey değildir. Marx’a göre evrende mekanik bir değişim söz konusu değildir. Her şey diyalektik olarak değişir. Marx’ın diyalektik materyalizmine göre, madde biçim değiştirir. Başlangıçta cansız olan madde kütlesi, daha sonra yaşam kazanır. Bu durum yeni bir niteliktir. Böylece dönüşüm yoluyla maddede biyolojik özellikler ortaya çıkar. Biyolojik özellikler belirli bir düzeye ulaştığı zaman, madde yeni bir nitelik kazanır. Bu nitelik bilinçtir. Artık madde ve zihinsel yaşam başlamıştır. Marx, maddenin gelişmesi ve biçim değiştirerek zenginleşmesinin, bir takım diyalektik yasalara göre olduğunu savunur. Bunlar hem varlığın hem de düşüncenin yasalarıdır. Bu anlayışa göre varlık ya da madde, sürekli olarak değişir, bir durumdan başka bir duruma geçer. Bu, diyalektiğin değişme ilkesidir. Maddenin değişmesi, daima karşıtların çatışmasından doğar. Tüm değişimlerin temelinde karşıtlık ve çatışma vardır. Buna, diyalektiğin çelişme ilkesi denir. Varlığı hem “madde” hem de “idea” olarak kabul edenler İnsan zihninden bağımsız bir gerçekliğin varoluşunu kabul eden realist filozoflar arasında, bir de varlığı hem madde hem de düşünce olarak tanımlayanlar vardır. Bu filozoflar düalist olarak tanınırlar. Bunlara göre varlık, birbirine indirgenemeyen iki unsurdan oluşur: madde ve düşünce ya da beden ve zihin. Descartes bu görüşte olan bir filozoftur. Descartes Descartes varlık anlayışında, önce kuşku yöntemine dayanarak kendi varoluşunu kanıtlar. Descartes, insanın bir zihin ya da ruh olarak var olduğunu kanıtlar. Bundan başka Descartes, insanda açık seçik bilgiyi araştırır. Bunun sonucunda insanda mükemmel bir varlık düşüncesinin olduğu sonucuna varır. Mükemmel varlık düşüncesini insanın kendisi yaratmış olamaz. Mükemmel varlık düşüncesini insana, kendisinden daha mükemmel olan sonsuz bir varlığın, yani tanrının vermiş olduğu sonucuna varır. Her şeyden kuşku duyan insan, Descartes’e göre bir tek şeyden kuşkulanmaz; böyle bir insan kuşkulu olduğu sırada, kuşku duymak da olduğundan kuşku duyamaz. Kuşku duyma ise bir tür düşünce veya düşünme etkinliğidir. Buradan, Descartes;” düşünüyorum, öyleyse varım” sonucuna ulaşır. Bu, bir yöntem olarak insanın varoluşunun kanıtlanmasına karşılık gelir. Descartes, daha sonra bilgiden bilgiye adım adım geçerek varlıkların varoluşunu kanıtlamaya Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır. Varlık Felsefesi – YGS Felsefe | 10 geçer. Madde: temel niteliği yer kaplamadır. Ruh: temel niteliği düşünmedir. Tanrı: sonsuz ve mükemmel, bu dünyanın dışındandır. Materyalizm ve idealizm indirgemeci görüşlerdir. Materyalizm her şeyi maddeye indirger; idealizm ise düşünceye. Düalizm ise” madde düşünceye, düşünce maddeye neden olamaz. Her şeyin temelinde birbirine indirgenemeyen iki neden vardır” der. Varlığı “fenomen” olarak kabul edenler Varlığın fenomen olduğunu savunan varlık anlayışına göre, insan zihninden tam anlamıyla bağımsız olmayan bir varlık alanı vardır ve insan bu varlık alanını bilebilir. İnsanın, yani bilen öznenin bilinci tarafından belirlenen bu varlığa fenomen denir. Fenomen, belli ve sınırlı algı olanaklarına sahip olan, insana göründüğü şekliyle varlıktır; insan için ve insana göre olan varlıktır. Dayanaklarını Kant’ın felsefesinden almıştır. En ünlü temsilcisi ise Edmund Husserl’dir. Husserl Kant’ın iki varlık ayrımını reddeder ve var olanın yalnızca fenomenler olduğunu söyler. Geliştirdiği yaklaşımla bu fenomenin bilinebileceğini savunur. İnsanın bilinci bu fenomenleri belirler ve onların özünün bilgisini edinebilir. Husserl’e göre varlık, bilincimizin bilgi nesneleri olarak vardırlar. Varlığın bizden bağımsız bir var olma durumu yoktur; bizim zihnimizin olanakları çerçevesinde varlık var olur. O halde fenomenler, zihnimizin belirlediği ve var ettiği varlıklardır. Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.