BİLGİ FELSEFESİ

advertisement
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 1
YGS Felsefe – BİLGİ FELSEFESİ
YGS Felsefe – BİLGİ FELSEFESİ başlığı ile hazırladığımız yazıyı okuyarak bilgi ve bilgi
çeşitlerini, doğru bilginin ne olduğu veya ulaşılıp ulaşılamayacağını, bilgi odakları felsefi akımları
ve önemli temsilcilerinin görüşlerini öğrenebilirsiniz.
Bilgi
İnsanın dış dünyaya ait bilgilerinin büyük bir kısmı algıya dayanır. Nesnelerin varlığını
duyularımızla algıladıktan sonra zihnimizde bir takım izler kalır. Zihnimiz bunları sınıflar, sıraya
koyar, bunlar üzerinde düşünmeye başlar. Bu zihin faaliyetleri sonucunda kavramlar elde edilir.
Kavramlar arası ilişkiler kurulduktan sonra yargılar; yargılardan hareketle de bilgiye ulaşılır.
Bu bilgilerden yola çıkarak bilginin elemanlarını “suje” (bilen) ve “obje” (bilinen) olarak
sayabiliriz. Ancak bazen, bilgi edinme sürecinde suje, obje durumuna getirilebilmektedir.
Örneğin, “insan akıllıdır” cümlesinde insan kendini bilgi nesnesi haline getirmiştir.
Bilgi Çeşitleri
1.
Gündelik Bilgi
Günlük algılar ve duyu organları ile elde edilen bilgilerdir. Örneğin, gökyüzünde bir bulut ya da
karartı görünce yağmurun yağacağına, kavak yaprakları erken dökülmeye balayınca kışın uzun
geçeceğine inanılması gündelik bilgiye örnektir.
2.
Teknik Bilgi
Teknik, doğadaki nesneleri bir amaca uygun olarak araç haline getirmektir. Teknik bilgi ise doğal
nesnelerin şeklini değiştirerek onların insan yaşamını kolaylaştıracak şekilde kullanılmasıdır.
3.
Sanat Bilgisi
Sanat, güzeli arayan, gerçekliği simgelerle anlatmaya çalışan bir etkinlik, hayatı ve varlığı
derinden kavrama gücüdür. Bu kavrama gücü akla değil; duyguya, düşünceye ve sezgiye dayanır;
yetenek, hayal gücü ve yaratıcılık gerektirir.
Her sanat eseri ancak bir defada, kendi sanatkarı tarafından ortaya konulabileceği gibi herhangi
bir sanat eserinin önünde bulunan kişinin içinde bulunduğu ruh durumu, sadece o kişinin kendisi
tarafından yaşanır.
Sanatçının kullandığı ifade aracının farklı olması, sanatı diğer bilgi türlerinden ayırır. Diğer bilgi
türlerini ifade etmek için kelimeler kullanırken sanatı ifade etmek için renk ve maddenin çeşitli
şekilleri kullanılır; ele aldığı varlığı sübjektif olarak ifade eder.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 2
Not: Diğer bilgi türleri, tüm insanlarca kabul edilen, genel olarak geçerli olan bilgilerdir. Ancak
sanat ölçüsü kişiden kişiye değişebileceği gibi içinde bulunduğu zamanın koşullarına göre de
değişebilir.
Not: Sanatın ölçüsü “Güzel” ve “Çirkin” olarak ifade edilir.
4.
Bilimsel Bilgi
Evreni, toplumu ve insanı araştırma konusu yapan, bu araştırma konuları ile ilgili gözleme,
deneye ve akla dayanarak yöntemli bir şekilde elde edilen düzenli bilgiye bilimsel bilgi denir.
Bilimsel bilgi, evrendeki olayları konu edinir; bu konuları neden- sonuç ilişkisi içinde inceler.
Konusu, yöntemi, objektifliği, sistemliği ve kontrol edilebilmesi ile diğer ilgi türlerinden ayrılır.
Bilimsel Bilginin Özellikleri
a.
Nesnel Olma
Bilimin ortaya koyduğu bilgiler her yerde ve herkes tarafından aynı kabul edilir. Bu da bilim
adamlarının, kendi kişiliğini işe karıştırmamasına bağlıdır. Bu şekilde bilimsel bilginin kişilere
göre değişmemesi, herkese göre aynı değeri taşıması sağlanır.
Örnek
Bir toplum bilimci, değerleri veya insanlar arasındaki ilişkileri incelerken bireyleri belirli bir
biçimde davranmaya yöneltmez. Sadece, olanı olduğu gibi ele alır.
Kepler Yasaları, gezegenlerin nasıl hareket etmesi gerektiğini değil, nasıl hareket ettiğini
belirtir.
Bu iki durum bilimsel bilginin hangi özelliğine örnektir?
A) Evrensel olması
B) Var olan durumu betimlemesi
C) Mantık ilkelerine dayanması
D) Birikimli olarak ilerlemesi
E) Olayları denetim altına alması
(2000 – ÖSS)
Çözüm
Verilen açıklamalarda, bir bilimsel bilginin nasıl olması gerektiğini değil, var olan durumu olduğu
gibi betimlediği özelliğine örnek verilmiştir.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 3
Cevap B
b.
Birikimli ilerleme
Sürekli bir araştırma olarak da tanımlanabilen bilim, kendisinden önceki araştırmaları dikkate
alarak ilerler. Yani, bilimsel bilgi sürekli üzerine koyarak gelişir.
Örnek
Bir bilim adamı buluşu ile ilgi olarak “Başkalarının otobana dönüştürebilecekleri bir patika
açtım”
Bilim adamı bu sözüyle aşağıdakilerden hangisini benimsediğini gösterir?
A) Bilimin birikimli olarak ilerlediğini
B) Bilimsel çalışmanın kişiye özgü olduğunu
C) Bilimsel çalışmanın, başkasını düşünerek yapılması gerektiğini
D) Bilimsel çalışmanın sistemli olması gerektiğini
E) Bilimin teknoloji ile yakından ilişkili olduğunu
(2008 – ÖSS/SOS. 1)
Çözüm
Bu sözüyle bilim adamı, bilimin birikimli ilerlediğini benimsemiştir.
Cevap A
c.
Akla dayanma
Bilimin akıl ilkelerine uygun olması, odluları birbirine bağlayan yasaları bulmaya çalışırken
mantık ilkelerine uyması, konu ve kavramlar arası ilişki kurulurken çelişkiye yer vermemesi
gerekir.
d.
Tekrarlanabilir olma
Bilim deterministtir. Yani, aynı nedenler aynı koşullarda aynı sonuçları verir. Yenilemeyen, neden
– sonuç ilişkisi kurulamayan hiçbir bilgi bilimsel bilgi olarak sayılmaz. Bilimsel bilgi, incelenen
konunun değişik alanlarda tekrarlanması ile elde edilen verirlerle oluşur.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 4
e.
Sitemli ve Yöntemli olma
Bilimsel inceleme bir süreç içinde ttiz bir çalışma gerektir. Sistem ve yöntem önceden belirlenir.
f.
Genelleyici ve evrensel olma
Bilimin açıklamaları özel bir olayı değil, aynı ilkelere bağlı olay grubunun hepsini kapsar.
5.
Felsefe Bilgisi
Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde yaşadığı toplum ve evren üzerine düşünmesinin
sonucunda ortaya çıkmış bir disiplindir. Bir düşünme biçimi olan felsefe, insanların kendileri ve
yaşamlarını anlamlandırmasını, sorgulamasını sağlar. Söz konusu bu düşüncelerden ortaya çıkan
bilgilere de felsefe bilgisi denir.
Felsefi Bilginin Özellikleri
Akla dayalı ve tutarlı olma
Birleştirici ve bütünleştirici olma
Öznel olma
Yığılmalı olma
Eleştirisel olma
Not: Felsefe bilgisi yığılma (kümülatif) gösterir. Yapılan akıl yürütmeler, ulaşılan sonuçlar
birbirine eklenerek bir bütün oluşturulmaya çalışılır. Kısaca, filozoflar, aynı problemlere yeni
çözümler getirirken kendisinden önce açıklanmış olan düşüncelerden yararlanırlar.
Felsefenin Diğer Alanlarla İlişkisi
Felsefenin bakış açısı diğer alanların bakış açıyla aynı değildir. Felsefe de bilim, sanat ve dinle
birlikte, dünyayla ve insan yaşamının anlamıyla ilgilenir.
Felsefe – Bilim İlişkisi
Felsefe ile bilim arasında karşılıklı yararlanma söz konusudur. Bilim felsefesi, bilimsel yönteme
ilişkin problemleri ele alarak bilimsel bilginin hangi koşullarda ne derece güvenilir ve doğru
olacağını araştırır.
Felsefi problemler ve bilimsel problemler temelde birebirlerinden farklıdır. Felsefe, bir konu ile
ilgili problemin neden ve niçin oluştuğunu nasıl çözülmesi gerektiği ile ilgilenir. Bilim ise
problemi ortadan kaldırmak için çalışmalar yapar.
Örnek
Felsefe, insanı, onu çevreleyen evreni ve toplumu tanımak ve bilmek amacında olduğu için
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 5
çeşitli bilim alanlarının bu konulardaki bulgularını kullanır.
Bilim, doğru bilginin koşulları, kaynakları ve sınırları konusunda kendisine yol
gösterebilecek ve onu eleştirebilecek olan felsefi görüşlerden yararlanır.
Bu iki bilgiye dayanarak felsefe ve bilimle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Aynı sorulara farklı yanıtlar verirler
B) Bilgi edinmede aynı yöntemi kullanırlar
C) Aralarındaki rekabetten güç alırlar
D) Toplumsal değişimlerden aynı ölçüde etkilenirler
E) Birbirlerini karşılıklı olarak beslerler
(2000 – ÖSS)
Çözüm
Verilen açıklamalarda felsefenin insanı, evreni, toplumu bilmeye çalışırken bilimden yararlandığı;
biliminde doğruyu arakan kendisine yol gösterecek ve eleştirecek felsefi düşünceden yararlandığı
belirtilmiştir. Bu da birbirlerini karşılıklı olarak beslediklerini gösterir.
Cevap E
Felsefe – Sanat İlişkisi
Felsefe ile sanat işlevi bakımından birbirine yakındır. Felsefe, evren, bilgi ve eylemle ilgili
doğruları arar; sanat ise güzeli açıklamaya çalışır. Felsefede eleştirici ve yaratıcı bir zekaya sahip
olunması gerekir, sanat için de aynı şey geçerlidir.
Bilgi Kuramı
Bilgi felsefesi, ileri sürdüğü çeşitli bilgi kuramları ile bilginin insan aklının bir ürünü olduğunu
söyler.
A.
Bilgi Kuramı (Epistemoloji)
Bilgi kuramı, suje ile obje arasındaki ilişkiyi inceleyen bir felsefe disiplinidir. Bilginin özünü,
ilkesini, kökenini, yapısını, kaynağını araştırır; diğer yandan bilginin yöntemin, geçerliliğini,
koşullarını, olanak ve sınırlarını sorgular.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 6
Bilgi Kuramının Temel Kavramları
Suje: Bilen, düşünen varlık (insan)
Obje: Bilinen veya tanınan nesne (bilginin konusu olan herhangi bir şey)
Bilgi: Suje ile obje arasında kurulan ilişkiden bilinçli olarak doğan ürün. (varlığı tanımak)
Doğruluk: Yargının gerçeklikle uyuşması, bilginin nesne ile örtüşmesidir. (insan düşünen bir
varlıktır)
Gerçeklik: Somut olarak var olanların bütünüdür. Bilinçten bağımsızdır. ( masa, köpek, bardak)
Temellendirme: Gerçeklik üzerine olan bilgiyi ifade eden önermenin dayanaklarını ve
gerçeklerinin ortaya konması anlamına gelir. Bir kuralın veya ilkenin nedenlerini, gerekçelerini,
mantıksal tutarlılık içinde açıklama da denebilir.
Örnek
Dünyanın ya da bilimin bana herhangi bir felsefi sorun sunacağını sanmıyorum. Bana felsefi
sorular sunan diğer filozofların dünya ya da bilim hakkındaki yorumlarıdır. Genelde iki tür
sorunlar ilgileniyorum. Birincisi filozofun en demek istediğini tam ve doğru olarak kavramak,
ikincisi de söylediklerinin doğruluğu ile ilgili doyurucu dayanak olup olmadığını bulmak.
Bu parçada sözü edilen iki sorun, sırası ile aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A) Anlama – Temellendirme
B) Doğrulama – Yanlışlama
C) Açıklama – Anlama
D) Yorumlama – Tanımlama
E) Öndeyide bulunma – Açıklama
(2005 – ÖSS)
Çözüm
Parçada sözü edilen sorunlar, bilginin doğruluğunu ve dayanaklarını ortaya koymayı, gerçekleri
ifade eden temellendirmeye karşılık gelmektedir.
Cevap A
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 7
B.
Bilgi Kuramının Temel Sorunları
Bilgi kuramının sorunları araştırma ya da inceleme ile değil, dil ile ifade ederek çözülür. Alınan
cevapların eksiksiz olması gerekmez, çünkü felsefe yeni cevaplara ya da sorunlara açıktır. Bu
cevaplar aranırken, sorulması gereken sorular şöyledir:
Bilginin kaynağı ile ilgili sorular
Bilginin değeri ile ilgili sorular
Bilgi Kuramının Temel Problemleri
Doğru bilginin imkansızlığı
Sofistler
M.Ö 5. ve 4. yüzyılda değişen toplumsal siyasi durum ve İlkçağ doğa felsefesinin girdiği çıkmaz,
felsefe öğretmenleri olan sofistlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Sofistler (bilen, bilgili kişi)
kuşkuculuğu benimseyerek kesin ve mutlak bilginin olmadığını ileri sürmüşlerdir. Çünkü algının
göreli olduğunu kabul ederek öznelciliği savunmuşlardır.
Doğru bilginin imkanı
İnsan doğru bilgiye ulaşabilir mi sorusuna “evet” cevabını veren, dogmatik bir felsefi görüştür.
Not: Septiklerle zıt bir görüştedirler.
Sokrates
Aklın, değişmez ve gerçek varlığın bilgisine ulaşabileceğini söyler. Sokrates, bilgi de aklın ortaya
koyduğu zihinsel, soyut kavramsal ve tümel bilgiye değer vermiştir.
Bu bilgileri ortaya çıkarabilmek için ironi ve maiotik yöntemlerini kullanmıştır. İroni ile bir şeyler
bildiğini iddia eden kişiyi sorgulayarak ona aslında hiçbir şey bilmediğini göstermiştir. Maiotik ile
de bir konuda hiçbir şey bilmediğini sanan kişiye yönelttiği sorularla aslında o konuda çok şey
bildiğini göstermiştir.
Sokrates insanların başkalarına yeni bir şeyler öğretmediğini; ancak onun aklında var olan
bilgileri gün ışığına çıkardığını; çünkü bilgilerin doğuştan var olduğunu savunmuştur.
Sokrates bilgide objektifliği, değişmezliği, gerçekliği ve tekliği savunarak evrensel bilginin
olabileceğini ileri sürmüştür.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 8
Platon
Sokrates gibi rasyonalist bir filozoftur. Zorunlu, kesin, genel – geçer bilginin doğuştan geldiği
görüşündedir. Platon’a göre duyular doğru bilgiyi veremez. Duyularla nesnelerin algılanması ve
kavranması bizi yanlış sonuçlara götürebilir. Bir nesneye güzel, ağır veya iyi diyemeyiz. Onlar
hiçbir zaman kendi başlarına güzel ağır ya da iyi değildir. Platon, doğru bilginin varlığını
“idealar kuramı”ndan yararlanarak açıklar. Bu kurama göre birbirinden farklı 2 tane dünya
vardır. Bunlar, Nesneler ve İdealar dünyasıdır.
Nesneler (görünüşler) dünyası, sürekli oluşan, değişen ve yok olan objelerin dünyasıdır. İdealar
dünyası ise öncesiz ve sonsuz olan nesnelerin, asıl özlerinin dünyasıdır. Bunlar ancak akılla
kavranabilirler. Asıl bilgi, bu idealar dünyasına ait olan bilgilerdir.
Aristoteles
Plato’nun bilgi anlayışına karşı çıkmıştır. Aristo, akılcı anlayışını mantıksal çıkarımlara
dayandırır. Platon’a göre ise bir şeyin bilinebilmesi için idealar dünyasındaki aslını tanımak
gerekirken; Aristo’ya göre ideal bilgi, nesnelerden bağımsız olamaz çünkü içeriklerini duygusal
dünyanın almaktadırlar.
Aristoteles’e göre bilgi edinme yetisi akıldır. Aristoteles’in akılcılığı farklıdır ona göre insanın
doğuştan getirdiği bilgileri yoktur, ama duygu organlarınca elde edilen verileri işleme ve
kavramlar oluşturma yeteneği vardır. Başka bir deyişle akıl, bilgiyi taşıyan değil, üreten bir
güçtür.
Hegel
Hegel, neyin bilgisine sahip olduğumuz noktasında bilgi felsefesini temellendirir. Onda, felsefe
nesnelerin düşünce ile görülmesi, düşünce ile ele alınmasıdır. Çıkış noktası ise akıldır. Hegel’e
göre akla uygun olan gerçek, gerçek olan da akla uygundur Bu yüzden her kurgulama yoluyla
yani, deneye başvurmadan düşünme yoluyla bilgiye ulaşmaz. Duyu organları kesin, genel – geçer
bilgi vermez; kesin bilgi ancak kavramlar üzerinde düşünerek elde edilir.
Farabi
Farabi’nin sistemine göre gerçeğin başında zorunlu varlık olan Tanrı vardır. Tanrı varlığı
kendisinden alır ve tanrının yarattığı ilk varlık akıldır. İnsan aklı oluşturduğu bazı bilgileri
beraberinde getirir. Pasif haldeki akıl, duyu verileri ile ilişkiye geçince aktif hale gelir. Böylece
duygusal ve mantıksal çıkarımlarla elde edilen bilgilere ulaşılır.
Descartes
Descartes, felsefesinin köklerini ortaçağ düşüncesinden almasına rağmen, modern felsefenin
kurucusu sayılmıştır. İyi bir matematik bilgisine sahip olması onu bilgi problemine yöneltmiş ve
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 9
bilgi kuramını sistemli olarak incelemiştir.
Descartes’e göre açık seçik bilgi hiç kuşku duymadan akla doğrudan gelen bilgidir. Descartes,
bilginin kaynağında yalnızca aklın olduğunu ve insan zihninde doğuştan düşünceler bulunduğunu
savunur. İlkin felsefede çıkış noktası olacak matematikteki gibi doğru ve apaçık bilgiye nasıl
ulaşabileceğini, sonra ise bunun için şüpheyi tam yöntem olarak kullanır.
Descartes, şüphe yöntemini şöyle kullanır; “Biz nesneleri duyularımızla biliriz ama duyularımız
bizi ara sıra aldatırlar. Ara sıra aldatınca da neden her zaman aldattıkları düşünülmesin? Bu
yüzden duyu verilerinden şüphe edilmemelidir ancak şüphe etmek de şüphe etmemek
olduğundan ve şüpheden ben var olduğundan bilirim. İşte bundan şüphe edemem. Bu apaçık bir
olgudur, şüphe etme bir çeşit düşünmedir ve ben düşünmenin varlığını apaçık olarak yaşayıp
bilmekteyim”Sözler biraz karışık olsa da Descartes buradan, kısaca; “Düşünüyorum öyleyse
varım” yargısına ulaşmıştır.
Emprizim (Deneycilik)
Empirizm, bilgilerimizin kaynağının yalnızca deney olduğunu savunan felsefi yaklaşımdır. Bu
görüşü savunanların ortak noktası insan zihni doğuştan boş bir levha olduğudur.
Empirizm, insan zihninde doğuştan getirilen düşünceler ya da bilgilerin olmadığını savunur.
Örneğin, özdeşlik ilkesi, çelişmezlik ilkesi gibi mantık ilkeleri bile empirizme göre sonradan
deney yoluyla kazanılır. Yani, insanın doğuştan getirdiği hiçbir bilginin olmadığını öne sürer.
İnsan doğduğunda bilgi yüklü olarak değil de boş fakat yazılmaya olanaklı bir anlama yetisi ile
donatılmıştır; yazılmamış bu levha deneylerle gelen, izlenimlerin oluşturduğu fikirlerle yavaş
yavaş dolmaya başlar. Deneyler durumlarla gerçekleşir ve duyularımız ilk izlenimlerimizdir.
Bellek ve imgelerin işlevleri sonucu birleşirler ve bilgi haline gelirler.
John Locke
Zihni doğuştan boş bir levha gibi olarak kabul eden Lock’a göre her şeyi sonradan bu boş levhaya
yazılırken öncesinde hiç bir kavram ve bilgi yoktur. Ancak ruhta bilgi edinmeye yatkınlık vardır
Bununla beraber zihinde iki güç vardır. Bu iki güç duyum ve yansıtmaktır ve bu iki güç her
bilginin kaynağını oluştur. Bilgiler bu şekilde deneme yolu ile elde edilir.
David Hume
Çağdaş bilimsel şüpheciliğin ilk kurucusudur. Onun en önemli düşüncesi doğa kanunlarını ve
nedenselliği zihnin alışkanlıklarından ibaret göstermesidir. Hume, zihinde var olan bilgilerin
hepsinin, duyu verilerinden ve denemelerle geldiğini öne sürer. Ancak Hume, insan zihninde
duyum ve denemeden gelen bilgilerle bu bilgilerin yanında bir de genel kavram bağlantıları
bulunduğunu; bu kavram bağlantıları doğrudan doğruya duyu verilerine indirgenemeyeceğini de
söyler. Hume’un görüşünü daha anlaşılır kılan ve yine ona ait olan sözü şöyledir;
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 10
“Ateş üzerine ne zaman su koysak, kaynar. Biz kaynama ile ateşi birbirine bağlamaya alışırız ama
Ateş üzerinde suyun kaynadığını görerek ‘Ateş suyun kaynamasını nedenidir’ diyemeyiz. Eğer
suyu ateşe koyduğumuzda su buz tutsaydı bu sefer suyun buz tutacağını alıştırdık. Suyun ateşte
buz tutması aklımıza değil, alışkanlıklarımıza aykırıdır.“
Kritisizm (Eleştiricilik)
Bilginin kaynağı sadece deneyde veya sadece akılda görenlere karşılık olarak her iki kaynağında
bilginin temeline koyan görüştür. Bu görüşe göre bilgi için hem deney hem de akıl gereklidir.
Yalnızca birinin olması, bilgin oluşması için yeterli değildir. En önemli temsilcisi Kant’tır.
Kant
“Bilgi deneyle başlar fakat deneyle bitmez.” Deneyle gelen algı, aklın kavram ve kategorileri ile
ilişkilendirerek bilgi oluşur. Deneysiz kavramlar boş kavramlardır, deneysiz kördür.” Kant’a göre
bilginin hammaddesi duyular aracılığıyla gelir; hammadde zihnin kalıplarına girer, formunu alır
ve akıl ile işlenerek görünüşler evrenin doğru bilgisi elde edilir.
Entüisyonizm (Sezgicilik)
Aklın doğru, kesin ve sağlam bilgi vermediğini savunan bu görüşe göre gerçek, doğru, sağlam ve
tam bilgiye ancak aracısız ve doğrudan bilmeyi içeren “sezgi” ile ulaşılır. Sezgicilik görüşün
temsilcileri, sezgin nesnesini doğrudan doğruya aracısız kavrayan bir bilme yetisi olarak kabul
eder. Aslında sezgi, aklın hiçbir biçiminde kavrayamadığı şeyleri kavrayan yetidir. Akıl ve deney
bilgisi dolayıdır; aracısız olamaz. Sezgiyse terim ve kavrama ihtiyaç duymaz, bütünü bir bakışla
doğrudan kavramayı sağlar. Gazali ve Bergson en önemli temsilcileridir.
Gazali
Gazali, kuşkularından kurtulmanın yolunu arar ve onun Tanrı’nın insan kalbine bağışladığı doğal
bir ışıkla olacağını kabul eder. Bu ışıkla insan hakikatin bilgisine ulaşabilir; hakikat bilgisi kesin
ve güvenilirdir. Bu akıl veya kanıtla değil kalbin onu açılması ile ortaya çıkar
Bergson
Filozofların bazıları bilgiye, gerçek zeka ile varmaya çalışmışlar ve başarısız olmuşlardır. Zeka
bilimsel kavrayış yetisidir ve pratik yaşamın düzenlenmesinde kullanılır. Bergson bilimi de
dünyada ölçülebilir mekansal bir madde olarak görür ve maddeyi de hareketsiz, durgun olarak
ele alır. Bu bakımdan zeka ancak madde alanında geçerlidir. Bu nedenle bütün pozitif bilimler
zekanın üründür.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Bilgi Felsefesi – YGS Felsefe | 11
Pozitivizm (Olguculuk)
Olguculara göre bilgimizin sınırlarını bilimler belirler. Buna göre bilimsel bilginin dışındaki
bilgilerin doğruluğu ve değeri her zaman tartışılabilir. Pozitivizmci felsefeyi geliştirip
sistemleştiren, Auguste Comte’tur.
Analitik Felsefe
Analitik felsefe, pozitivizmin 20. yüzyılda çağdaş bir görünüm almış halidir. Bu anlayışa
göre felsefenin uğraş alanı “bilginin ne olduğu” değildir. Analitik felsefeye göre filozoflar; varlık,
değer ve tanrı üstüne, doğruluğu test edilemeyen öğretiler öne sürmelidir. Felsefenin görevi
dildeki kavramların çözümü demektir. Bu yapılabildiği takdirde kafa karışıklığına yol açan,
geleneksel felsefe problemleri de çözümlenebilir. Başlıca temsilcisi Wittgenstein’dir.
Wittgenstein
Ona göre dil dünyayı resmeder. Bu yüzden önermeler, olguların tasvirleri ve resimleridir. Başka
bir deyişle olguların dildeki karşılıkları önermelerdir. Öte yandan dil aynı zamanda düşünceyi
açıklama aracıdır. Biz önermeleri kullanarak düşünürüz. Eğer düşüncelerimizi önermelerle ifade
edemezsek bir anlamı kalmaz ki bu bakımdan dilin yapısı, düşünceye de sınır koymuş olur.
Sonuçta sınırların dışında kalan saçmadır; yani anlamsızdır ve bilgi değeri yoktur.
Pragmatizim (faydacılık)
Pragmatizme göre bir şey yararlı olduğu sürece değerli ve doğrudur. Örneğin ormanda yolunu
kaybeden kişi için doğru olan bilgi, onu ormandan çıkaran bilgidir. Bu kurama göre bir şey
pratikte işe yaradığı ölçüde doğrudur; aksi halde bir doğruluk değeri taşımaz. Gerçeklik ve
doğruluk insanın bakış açısından, eylemlerinden bağımsız değildir. Gerçeklik ve doğruluk, insanın
eylemlerinin sonuçları, başarıları ve yararları ile değerlendirilmelidir.
Fenomenoloji
Fenomenolojinin iki temel çizgisi vardır. Birincisi fenomenolojinin bir yöntem olmasıdır. İkincisi
ise ”öz”dür. . Özler ancak akılla elde edilebilen ide’lerdir. Bu ideler ile ilgili içerik, doğrudan
doğruya anlamayla kavranır.
Tüm hakları ogrenmelik.com'a aittir. İzinsiz çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Download