haftalık bülten 28 Ocak 2013 Geçen haftanın özeti

advertisement
haftalık bülten
haftalık bülten
28 Ocak 2013
Geçen haftanın özeti
İki indirim, üç arttırım, ve şahin bir değişim – genel olarak
beklentilerimizle uyumlu. PPK, gecelik borçlanma ve borç verme
faizlerini 25 baz puan indirerek, sırasıyla 4.75% ve 8.75% olarak
belirledi. Bu indirimler, bizim iki faizde de 50 baz puanlık indirim
tahminimizin altında; ama hiç (özellikle de koridorun tavanında) faiz
indirimi beklemeyen piyasanın yaşadığı sürpriz daha büyük. Bu arada,
politika faizi ise değiştirilmeyerek, Aralık PPK toplantısında indirildiği
%5.50 seviyesinde bırakıldı.
İnan Demir
+(90) 212 318 5087
[email protected]
Başak Karaaslan
+(90) 212 318 5096
[email protected]
Piyasa beklentisinin tersine bir gelişme de ZK’ların arttırılmasıydı. PPK,
1 yıl vadeye kadar olan TL yükümlülükler üzerindeki zorunlu karşılıkları
25 baz puan arttırırken, 1 yıl vadeye kadar olan döviz cinsinden
yükümlülükler üzerindeki zorunlu karşılıkları 50 baz puan arttırdı. Altın
üzerindeki ROK’lar da tüm dilimler için 0.1 yüzde puan arttırıldı. Toplantı
öncesinde bizim beklentimiz, döviz ZK’larında 50 baz puanlık artış ve
ROK’larda da küçük bir artış olacağı yönündeyken, TL cinsinden ZK’ların
da arttırılacağını tahmin etmiyorduk. Likidite etkileri bakımından, döviz
ZK’larındaki ve ROK’larındaki artışların sistemden 900 milyon dolar
değerinde döviz likiditesi çekmesi bekleniyor. TL ZK’larındaki arttırım
yoluyla çekilmesi beklenen likidite 1.4 milyar TL tutarında iken; ROM
imkanlarının mevcut oranlarda kullanılmaya devam edilmesi durumunda,
piyasadan yaklaşık 300 milyon TL, 750 milyon dolar tutarında döviz ve
350 milyon dolar değerinde altın çekilecek.
Önemli bir nokta, faiz duyurusunun, toplam talep koşullarının
enflasyondaki düşüşe katkı yaptığını ifade etmemesi oldu; bu da
PPK’nın toplam talep koşulları konusunda daha az rahat olduğunu ve
büyümedeki artış işaretlerinin çoğaldığını gösteriyor. Dahası duyuru,
şahin bir ifadeyle, sermaye girişlerinin hızlandığı mevcut konjonktürde
kredi büyümesinin öngörülenden daha hızlı arttığına dikkat çekti.
Duyurudaki bu değişiklikler, güçlü sermaye girişlerinin yol açtığı kur
değerlenmesi ve kredi büyümesi karşısında, TCMB’nin ihtiyatlı bir
politika duruşu benimsemesi gerektiği yönündeki görüşümüzle gayet
uyumlu.
Daha önceki duyuruların aksine, bu PPK duyurusu, gelecekte
alınabilecek kararlar için herhangi bir öngörüde bulunmadı. Bu da bize,
PPK’nın teker teker karar alacağını, ve sonraki adımların TL’nin
performansına ve kredi büyümesinin hızına bağlı olacağını düşündürdü.
Bununla birlikte, faiz koridorunda aşağı yönlü revizyonlar için alan
olduğu ve zorunlu karşılıkların yükseltilebileceği yönündeki görüşümüzü
koruyoruz.
Sonuç olarak, PPK’nın son iki kararı, faiz indirimlerini zorunlu
karşılıklarla birleştirerek, dış açık hakkında ihtiyatlı bir duruş ortaya
koydu. Bu da, herhangi bir makroihtiyati sıkılaşmaya gidilmeden kısa
Deniz Çiçek
+(90) 212 318 5096
[email protected]
Gökçe Çelik
+(90) 212 318 5096
[email protected]
haftalık bülten
vadeli faizlerin düşük tutulmaya devam edileceğini öngören piyasa beklentisini
hayal kırıklığına uğratmış olmalı. Diğer yandan biz, dış açığa karşı önceden ve
kademeli olarak alınan bu önlemleri, TCMB’nin ilerleyen dönemlerde aniden
sıkılaşmaya gitmek zorunda kalması ihtimalini azaltması sebebiyle, olumlu
karşılıyoruz. TCMB’nin, TL’deki ılımlı nominal değer kaybıyla ve 2 yıl ve
üzerindeki vadelerde faizlerin yükselmesiyle uyumlu olacak bir dış açık
konusundaki hassasiyetini görmeye devam ediyoruz.
Başçı, TCMB’nin kurda reel değerlenmeye izin vermeyeceğini tekrarladı.
Bir televizyon kanalında konuşan TCMB Başkanı Başçı, reel efektif döviz kuru
endeksinin Ocak’ta 120 eşiğini geçmiş olabileceğini ve son ölçülü faiz
indiriminin buna karşılık olduğunu ifade etti.
Önemli bir nokta, Başçı’nın reel efektif döviz kurunun 115-120 aralığında
olması durumunda, bunun dış denge bakımından bir sorun oluşturmayacağını
açıklaması oldu. Başçı daha önce, endeksin 120 seviyesini aşmasından
(özellikle 125-130 aralığına ulaşmasından) rahatsız olacaklarını ifade etmişti.
Bu açıklamalar, TCMB’nin tolerans gösterebileceği reel döviz kuru aralığının
aşağı çekilmiş olduğunun bir işareti gibi yorumlanabilir.
Gecelik borç verme faizindeki son indirime değinen Başçı, faiz koridorunun
tavanının Brezilya’nın politika faizinden daha yüksek olduğunun altını çizdi.
Koridorun tavanının %8.75 seviyesinde, Brezilya politika faizinin ise %7.25
seviyesinde olduğunu göz önünde bulundurarak bu ifadenin koridorun daha
da aşağı kaydırılması için henüz geniş bir alan olduğuna işaret ettiğini
söyleyebiliriz.
Kredi büyümesi konusunda, Başçı %15 seviyesindeki bir kredi büyümesinin
%4’lük bir GSYH büyümesine erişmede fazlasıyla yeterli olduğunu ifade etti.
Kredi büyümesinin aşırı oranlara ulaşması durumunda, özellikle kısa vadeli
yükümlülükler üzerindeki zorunlu karşılıkların arttırılması gibi, gerekli önlemleri
alarak müdahale edeceklerini belirtti.
Başçı ayrıca önümüzdeki aylarda ödemeler dengesi muhasebesinde
metodolojik bir değişiklik olacağına dikkat çekti. Değişiklikle, şimdiye kadar net
hata ve noksan kaleminde kaydedilen gelirlerin bir bölümü yeniden
sınıflandırılarak, mal ve hizmet ticaretinden elde edilen gelirler olarak
kaydedilecek. Bu yeniden sınıflandırma net hata ve noksandaki pozitif eğilimi
azaltarak, cari işlemler açığının aşağı doğru güncellenmesine yol açacak.
Yıllık açıktaki güncellemenin, ödemeler dengesinin net hata ve noksan
kaleminde Kasım 2012 itibariyle kaydedilen 12 aylık birikimli açık miktarı olan,
6.2 milyar doların üzerinde olmasını beklemiyoruz.
Sonuç olarak Başçı’nın reel efektif döviz kuru seviyeleri ve koridorun tavanına
ilişkin açıklamalarının TL negatif olduğunu söyleyebiliriz. 2013 boyunca TL’de
nominal bazda %4-5 oranında değer kaybı öngörmeye devam ediyoruz. Bu
bağlamda, faizlerdeki mevcut seviyeleri TL’deki olası değer kaybı ile beraber
düşündüğümüzde, tahvil piyasasının yatırımcılar açısından cazip bir alternatif
olmayı sürdüremeyeceğini düşünüyoruz.
haftalık bülten
Önümüzdeki haftaya bakış
Moody’s bugün telekonferans düzenleyecek. Moody’s’e göre, telekonferans
ülke notu üzerine değil, şirket tahvilleri üzerine odaklanacak. Öte yandan,
gündemdeki konulardan biri, yatırım yapılabilir seviyeye yaklaşan ülke notu
olacak. Bu da muhtemel bir not artışı konusunda piyasaların heyacanını
alevlendirdi.
Hatırlanacağı üzere, Moody’s Türkiye’yi Ba1 notuyla ve görünümü olumlu
olarak değerlendiriyor. Görüşümüze göre, rating ajanslarının Türkiye’nin notunu
yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmek için, 2013’ ün 1. çeyreğine kadar açık bir
fırsat penceresi var; bu tarihten sonra, cari işlemler açığı GSYH’ye oranla da
artış göstermeye başlayacak. Dolayısıyla, 1. çeyreğin sonuna kadar
Moody’s’ten bir not artışı geldiğini görmezsek, Türkiye’nin bu sene içinde
yatırım yapılabilir seviyede yeni bir nota ulaşma ihtimalinin düşeceğini
düşünüyoruz.
TCMB yılın ilk enflasyon raporunu yarın yayınlayacak. Başkan Başçı’nın
geçen hafta yaptığı, TCMB’nin enflasyon hedefinde bir değişiklik olmayacak
açıklamasının üzerine, 2013-sonu enflasyon tahmininin %5.3 seviyesinde veya
bunun civarında kalmasını bekliyoruz. Bu tahminin altında yatan politika
duruşunun, düşük kısa vadeli faizler ve daha sıkı makroihtiyati tedbirlere
dayanmasını ve kredi büyümesini %15 seviyesinde öngörmeye devam etmesini
bekliyoruz.
Aralık ayı dış ticaret verileri Perşembe günü yayınlanacak. Aylık dış ticaret
açığının 9 milyar dolar (piyasa beklentisi: 9 milyar dolar) olmasını bekliyoruz.
Bu sonuç, yıllık dış ticaret açığını, 2011 sonundaki 105.9 milyar dolar
seviyesinden 85.8 milyar dolara getirecek.
Önemli bir nokta, bizim Aralık tahminimiz aylık açıkta Aralık 2011’e göre %10.9
oranında bir artışa işaret ediyor. Ekim 2011’den beri böyle bir artış ilk defa
olacak. Gerçekleşirse, bu tahmin, Türkiye ekonomisinde dış dengenin kapanma
sürecinin sonlanacağını söylüyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi, bunun not
artışlarının ölçeğini azaltma potansiyeli var. Para politikası cephesinde, dış
açığın yeniden genişlemesi, finansal istikrarın TCMB’nin düşüncesinde daha
önemli bir yer edineceği, ve böylece kısa vadeli faizler ve makroihtiyati
tedbirlerden oluşan politika karışımının ağırlık kazanacağı anlamına geliyor.
Bu haftanın gündeminde ayrıca, Cuma günü açıklanacak olan, Ocak ayı imalat
sanayi PMI, İstanbul tüketici fiyatları ve öncü ihracat verileri bulunuyor.
haftalık bülten
Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek
amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından
kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda
sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait
görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile
risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan
görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan
faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank
bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda
sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin
değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan
personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman
içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının
kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.
Download