açık kalp cerrahisi öncesi anksiyetenin, ameliyat sonrası ağrı ve

advertisement
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ
ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI
VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ
EDA AYTEN DUMAN
CERRAHİ HASTALIKLAR HEMŞİRELİĞİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İZMİR-2016
TEZ KODU: DEU.HSI.MSc-2013970046
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ
ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI
VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ
EDA AYTEN DUMAN
CERRAHİ HASTALIKLAR HEMŞİRELİĞİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Danışman Öğretim Üyesi: Yard. Doç. Dr. Özlem BİLİK
TEZ KODU: DEU.HSI.MSc-2013970046
Dokuz Eyliil Universitesi Salhk Bilimleri Enstitiisii Hemgirelik Anabilim Dah Cenahi
Hastahklar Hemgirelipi Yi.iksek Lisans dlrencisi Eda Ayten Duman "Agtk Kalp Cerrahisi
dncesi Anksiyetenin, Ameliyat Sonrasr
Aln
ve Uyku Kalitesine Etkisi" konulu
tez
galrgmasr 29 Haziran 2016 tarihinde delerlendirilerek bagarrh bulunmugtur.
J
Yard. Dog. Dr. Ozlem
BiLiK
Dokuz Eyliil Universitesi Hemgirelik Fakiiltesi
Dog. Dr. $eyda SEREN iNtPPPf-PR
Dokuz Eyliil Universitesi
Hemgirelik Faktiltesi
Yedek Jiiri Uyesi
Prof Dr. Ozgiil KARAYURT
Yard. Dog. Dr. Fatma VURAL
Dokuz Eyli.il Universitesi
Hemqirelik Faktiltesi
Yedek Jiiri Uyesi
Dog. Dr. Zekiye QETINKAYA DUMAN
Dokuz Eyltil Universitesi
Dokuz Eyltil Universitesi
Hemgirelik Fakiiltesi
Hemgirelik Faktiltesi
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................................... i
TABLOLAR DİZİNİ...............................................................................................................iii
KISALTMALAR ..................................................................................................................... iv
ÖZET ......................................................................................................................................... 1
ABSTRACT .............................................................................................................................. 2
1. GİRİŞ VE AMAÇ ................................................................................................................. 3
1.1. Problemin Tanımı ve Önemi............................................................................................ 3
1.2. Araştırmanın Amacı ......................................................................................................... 6
1.3. Araştırma Soruları ............................................................................................................ 6
2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................................. 8
2.1. Açık Kalp Cerrahisi ......................................................................................................... 8
2.2. Anksiyete ....................................................................................................................... 10
2.3. Ağrı ................................................................................................................................ 13
2.4. Uyku ............................................................................................................................... 18
3. GEREÇ VE YÖNTEM ...................................................................................................... 23
3.1. Araştırmanın Tipi ........................................................................................................... 23
3.2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı ........................................................................................ 23
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ................................................................................ 23
3.4. Çalışma Materyali .......................................................................................................... 24
3.5. Araştırmanın Değişkenleri ............................................................................................. 24
3.6. Veri Toplama Araçları ................................................................................................... 24
3.6.1. Hasta Tanıtım Formu (Ek 1) ................................................................................... 25
3.6.2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) (Ek 2) ...................................................... 25
3.6.3. Sayısal Ağrı Ölçeği (SAÖ) (Ek 3)........................................................................... 26
3.7. Araştırma Planı .............................................................................................................. 30
3.8. Verilerin Değerlendirilmesi ........................................................................................... 31
3.9. Araştırmanın Sınırlılıkları .............................................................................................. 31
3.10. Etik Kurul Onayı .......................................................................................................... 31
4. BULGULAR ....................................................................................................................... 32
5. TARTIŞMA......................................................................................................................... 44
6. SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................... 55
i
7. Kaynaklar ............................................................................................................................ 57
8. Ekler..................................................................................................................................... 75
Ek 1. Hasta Tanıtım Formu................................................................................................... 75
Ek 2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) ..................................................................... 76
Ek 3. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ................................................................... 77
Ek 4. Sayısal Ağrı Ölçeği ..................................................................................................... 80
EK 5. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu ......................................................................... 81
Ek 6. Ölçek Kullanım İzni .................................................................................................... 82
Ek 7. Kurum İzinleri ............................................................................................................. 83
Ek 8. Etik Kurul İzni ............................................................................................................. 86
Ek 9. Özgeçmiş ..................................................................................................................... 89
ii
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular
…...... 32
Tablo 2. Hastaların Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular
…...... 33
Tablo 3. Hastaların Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, Sayısal Ağrı Ölçeği ve …...... 34
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular
Tablo 4. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçek Maddeleri Puan Ortalamasına …...... 35
İlişkin Bulgular
Tablo 5. Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddelerine İlişkin Bulgular
Tablo 6.
…...... 36
Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Ameliyata …...... 37
Özgü Kaygı Puanlarının İncelenmesi
Tablo 7. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı …......
38
Puanlarının İncelenmesi
Tablo 8. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı …...... 39
Ölçeği Puanlarının İncelenmesi
Tablo 9.
Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği …...... 40
Puanlarının İncelenmesi
Tablo 10. Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması ile Ameliyat Sonrası …...... 41
Sayısal Ağrı Ölçeği Puan Ortalaması ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi
Puan Ortalaması Arasındaki İlişki
Tablo 11. Ameliyat Sonrası Hastaların Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi ….....
41
(PUKİ) Puan Durumuna Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalamalarının
İncelenmesi
Tablo 12. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Pittsburgh ….....
42
Uyku Kalitesi İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi
Tablo 13. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi ….....
İndeksi Puan Durumlarının İncelenmesi
iii
43
KISALTMALAR
DSÖ
..................................................................... Dünya Sağlık Örgütü
KABG
..................................................................... Koroner Arter Bypass Greft
KAH
..................................................................... Koroner Arter Hastalığı
ECC
..................................................................... Ekstra Corporeal Circulation
PUKİ
..................................................................... Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi
AÖKÖ
..................................................................... Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği
SAÖ
..................................................................... Sayısal Ağrı Ölçeği
NSAİ
……………………………………………. Nonsteroid Antiinflamatuar
DM
……………………………………………. Diyatabes Mellitus
iv
TEŞEKKÜR
Tez çalışmam sürecinde bana destekleyici tavrı, hoşgörüsü ve emekleri için başta
tez danışmanı hocam Sayın Yard. Doç. Dr. Özlem Bilik’e,
Tez savunmamda bilimsel katkılarını esirgemeyen hocalarım
Sayın Doç. Dr. Şeyda Seren İntepeler ve Sayın Yard. Doç. Dr. Fatma Vural’a,
Desteklerini esirgemeyen ve aile sıcaklığını yaşatan
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilimdalı
Öğretim Elemanlarına,
Çalışma boyunca kendimi ekibin bir parçası olarak hissetmemi sağlayan, güler yüzleriyle
desteklerini esirgemeyen Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Hastanesi
Kalp Damar Cerrahisi Ekip Üyelerine,
Dostlarım Güllü, Edanur, Dilek, Özlem, Şükrü, Meryem, Filiz, Yeter, Şirin ve Raziye’ye,
Adını sayamadığım tüm hocalarıma ve arkadaşlarıma,
Araştırmaya katılmayı kabul eden hastalara,
Tez sürecinde motivasyanumu yükselttiği ve desteği için nişanlım
Ömer Kankaya’ya
ve
Beni bugünlere getiren Canım Annem ve Canım Babama,
Her daim yanımda olan Esra’m ve Nur’uma,
Sonsuz teşekkürler…
Eda Ayten DUMAN
29.06.2016
v
AÇIK KALP CERRAHİSİ ÖNCESİ ANKSİYETENİN, AMELİYAT SONRASI AĞRI
VE UYKU KALİTESİNE ETKİSİ
Eda Ayten Duman
DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Yüksek Lisans
Programı
[email protected]
ÖZET
Amaç: Bu araştırma, açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat
sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek için yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki araştırmanın yapılabilmesi için etik kurul
onayı, hastane izni ve hastalardan onam alınmıştır. Araştırmanın örneklemini İzmir’de iki ayrı
üniversite hastanesinde açık kalp ameliyatı planlanan ve uygulanan 126 erişkin hasta
oluşturmuştur. Veriler Hasta Tanıtım Formu, hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyini
belirlemek için Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, ameliyat sonrası uyku kalitesini ölçmek için
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ve hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerini belirlemek için
Sayısal Ağrı Ölçeği kullanılarak araştırmacı tarafından Temmuz 2015-Aralık 2015 tarihlerinde
toplanmıştır. Veriler, SPSS 16.0 paket programında tanımlayıcı istatistik, aritmatik ortalama, t
testi, Mann-Whitney U, Kruskall-Wallis ve Pearson korelasyon analizi kullanılarak
değerlendirilmiştir.
Bulgular: Araştırmada açık kalp cerrahisi öncesinde anksiyetenin orta düzeyde
(27.28±8.48) olduğu, hastaların ameliyat sonrası orta düzeyde ağrı yaşadıkları (4.30±2.29),
kötü uyku kalitesine sahip oldukları (10.27±4.23) belirlenmiştir. Hastaların ameliyata özgü
kaygı puan ortalaması ile ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında
istatistiksel açıdan zayıf düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318, p<0.05).
Açık kalp cerrahisi geçiren bireylerin %93.7’inin (n=118) kötü uyku kalitesine sahip olduğu
saptanmış olup, ameliyat öncesi anksiyete ile ameliyat sonrası uyku kalitesi arasında herhangi
bir ilişki olmadığı belirlenmiştir.
Sonuç: Açık kalp cerrahisi geçiren hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyinin
ameliyat sonrası dönemde ağrıyı etkilediği, uyku kalitesi üzerine etkili olmadığı saptanmıştır.
Anahtar sözcükler: Anksiyete, açık kalp cerrahisi, uyku kalitesi, ağrı
1
THE EFFECT OF ANXIETY BEFORE CARDIAC SURGERY ON POSTOPERATIVE PAIN AND SLEEP QUALITY
Eda Ayten Duman
Dokuz Eylul University, Institute of Health Sciences, Department of Surgical Nursing
[email protected]
ABSTRACT
Objective: The aim of this study was to determine the level of anxiety before cardiac
surgery’ effect on post-operative pain and sleep quality.
Methods: This study was descriptive and cross-sectional. The ethics committee
approval and permission from patients and hospitals was obtained. The sample of the study
consisted of 126 adult patients who were underwent cardiac surgery in two university hospitals
in Izmir. The study data were collected between July-December 2015 using Patient Information
Form, Anxiety Specific to Surgery Questionnaire (ASSQ) to evaluate of preoperative anxiety,
Pittsburgh Sleep Quality Index to assess the postoperative sleep quality, and Numeric Pain
Scale (NPS) was used for level of post-operative pain. Data were analyzed with descriptive
statistics, mean, t test, Mann-Whitney U test, Kruskal-Wallis and Pearson correlation analysis
on SPSS 16.0 software package.
Results: In the study, it was determined that the open heart surgery patients have
moderate levels of anxiety (27.28±8.48) prior to surgery, and they experience moderate postoperational pain (4.30±2.29) and poor sleep quality (10.27±4.23). It has been stated that there
was a significant weak positive correlation between ASSQ score and post-operative NPS score
(r = 0.318, p <0.05). It was found that the %93.7 of patients (n=118) who had cardiac surgery
had poor sleep quality. There was no correlation between pre-operative anxiety and postoperative sleep quality.
Conclusion: We concluded that pre-operative anxiety have an important role on postoperative pain, but no effect on sleep quality in cardiac surgery patients.
Key words: Anxiety, open-heart surgery, sleep quality, pain.
2
1. GİRİŞ VE AMAÇ
1.1. Problemin Tanımı ve Önemi
Günümüzde birçok kalp hastalığının cerrahi tedavisinde açık kalp cerrahisi en çok
kullanılan yöntemlerden biridir. Açık kalp cerrahisi; koroner arter bypass greft (KABG), kalp
kapaklarının değişimi ve onarımı, kalp nakli ve yapay kalp ameliyatları gibi girişimleri
kapsayan, hayatta kalma ve iyilik halinin sürdürülmesine yönelik yaygın kullanılan bir tedavi
şeklidir (DSÖ 2015; National Heart, Lung and Blood Institute 2015). Kalp cerrahisi içinde en
sık yapılan ameliyat türü KABG olup, 2007 yılında Amerika’da 448.000 hastaya uygulanmıştır
(American Heart Association 2009). Kervan, Koç, Özatik, Bayraktar ve arkadaşlarının (2011)
Türkiye’deki kalp damar cerrahisi kliniklerinin dağılımı ve hizmetlerinin niteliğini inceledikleri
çalışmalarında kliniklerden gelen veriler doğrultusunda 1 Ocak-31 Aralık 2009 tarihleri
arasında toplam 66.105 hastaya açık kalp cerrahisi yapıldığı belirlenmiştir.
Major ameliyatlardan biri olan açık kalp cerrahisi, hastaların yaşam süresini uzatmasına
ve yaşam kalitesini arttırmasına rağmen hastalar için önemli bir anksiyete kaynağıdır. Cerrahi
girişim; beden imajında bozulmaya, benlik saygısında azalmaya ve yaşam tarzı değişikliğine
neden olan ve hayatı tehdit eden bir unsur olarak görülebilmektedir. Hastalar ölüm, çaresizlik,
rol ya da görev değişiklikleri, yaşamı tehdit eden bir hastalık tanısı alma, felç olma gibi
durumlarla karşılaşma nedeniyle anksiyete yaşarlar (Hernández-Palazón, Fuentes-García,
Falcón-Araña, Rodríguez-Ribó ve ark. 2015; Mahdavi, Esmaeili, Heidari-Gorji, MohammadiTazeh ve ark. 2016; Rosiek, Kornatowski, Rosiek-Kryszewska, Leksowski ve ark. 2016; Tully,
Winefield, Baker, Denollet ve ark. 2015). Bireyde gerilime neden olan anksiyete kontrol altına
alınmadığında, psikolojik stres kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Psikolojik stres birçok
hastalığa yol açabilir, var olan hastalığın daha da kötüleşmesine neden olabilir (kalp damar
hastalıkları, kanser, enfeksiyon hastalıkları gibi) (Chard 2013; Kocabaşoğlu 2008; Neupane,
Arora ve Rudolph 2016).
Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda ameliyat öncesi anksiyete düzeyi ve bu
anksiyetenin ameliyat sonrası etkilerine yönelik sınırlı sayıda çalışmaya ulaşılmıştır. Bu
çalışmalarda anksiyetenin daha çok KABG cerrahisi uygulanan hastalarda incelendiği ve
yüksek düzeyde anksiyete görüldüğü belirtilmiştir (Asilioğlu ve Senol Celik 2004; Koivula,
Tarkkaa, Tarkkab, Laippala ve ark. 2002; Navarro-Garcı´a ve ark. 2011; Sidar, Dedeeli ve
İşkesen 2013). Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların yaşadığı anksiyetenin çeşitli nedenleri
3
olabilir. Ameliyat tarihinin belirsiz olması önemli bir anksiyete nedeni olup, ameliyat öncesi
anksiyetenin ameliyattan sonra azaldığı vurgulanmıştır (Fitzsimons, Parahoo, Richardson,
Stringer 2003; Hoyer, Eifert, Einsle, Zimmermann ve ark 2008; Tully ve Baker 2012).
Anksiyete nedenlerinden bir diğeri ölüm korkusudur. Ameliyat öncesinde yaşanan ölüm
korkusunun ameliyat sırasında duyulan ölüm korkusundan daha fazla olduğu belirtilmiştir
(Fitzsimons ve ark. 2003; Koivukula ve ark. 2002). Bir başka anksiyete nedeni de ağrı olup,
Yıldız’ın (2011) çalışmasında (n=183) hastaların yaklaşık dörtte üçünün (%76.50) ameliyat ile
ilgili anksiyete yaşadığı, hastaların ameliyat öncesi dönemde anksiyete nedenleri arasında
ameliyat sonrası ağrı duymanın (%64.50) birinci sırada yer aldığı saptanmıştır.
Anksiyetenin ağrı, daha fazla analjezik kullanımı, komplikasyon ve mortalite
oranlarında artma gibi çeşitli sonuçları bulunmaktadır. Anksiyete, ameliyat sonrası ağrı
düzeyinin yüksek olmasına ve analjezi amaçlı kullanılan ilaç miktarının artmasına neden
olmaktadır (Chard 2013; Navarro-Garcı´a ve ark. 2011). Tully, Bennetts, Baker, McGavigan
ve arkadaşlarının (2011) yaptığı çalışmada (n=222) ameliyat sonrası dönemde yaşanılan
anksiyetenin, atrial fibrilasyon ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise KABG
planlanan 440 hasta beş yıl boyunca izlenmiş; hastaların ameliyat öncesi hafif düzeyde olan
anksiyetesinin ameliyat sonrası mortalite riskini neredeyse iki katına çıkardığı belirlenmiştir
(Tully ve ark. 2007).
Açık kalp cerrahisi sonrası akut ağrı en çok rahatsızlık hissi yaratan durumlardan biridir
(Ajorpaz, Mohammadi, Najaran ve Khazaei 2014; Asadizaker, Fathizadeh, Haidari, Goharpai
ve ark. 2011; Eti Aslan, Badır, Karadağ Arlı ve Çakmakçı 2010; Khan, Skapinakis, Ahmed,
Stefanou ve ark. 2012; Koranyi, Barth, Trelle, Strauss ve ark. 2014; Parizad, Abdolahzadeh,
Mousavi-Shabestari 2014; Peric, Borzanovic, Stolic, Jovanovic ve ark. 2008; Vatansever 2009).
Kalp cerrahisi hastaları insizyon boyunca interkostal sinirlerin kesilmesi ve göğüs kateterlerinin
yol açtığı plevra irritasyonu nedeniyle ağrı duyarlar. Periferal ven veya arter greftinin çıkarıldığı
bölgede (KABG hastalarında) insizyon ağrısı görülebilir. Ağrı gerilime yol açarak santral sinir
sisteminin adrenalin salgılamasına, dolayısıyla arteriyollerin konstrüksiyonuna ve nabzın
artmasına neden olmaktadır. Bu durum ard yükün artması ve kardiyak outputun azalmasına yol
açmaktadır (Bucher ve Johnson 2014; Dechant 2013; Erdil ve Özhan Elbaş 2008; Higgins ve
Tamayo 2013; Karadakovan ve Eti Aslan 2011). Bunun yanında hastaların yaşadığı diğer bir
ağrı nedeni median sternotomidir. Sternotomi ağrısı sekiz güne kadar devam edebilmektedir.
4
Hastalarda %30-40 oranında sürekli bir ağrı görülmekte, hareketle bu oran %60-70’lere
çıkmaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Sternotomi ağrısı şiddetli bir ağrı olmakla birlikte
bölgesel olup, hasta öksürdüğünde ya da derin nefes alıp verdiğinde artmaktadır (Çevik ve
Zaybak 2011). Ağrı nedeniyle uyarılan sempatik sinir sistemi kalp hızını ve vasküler rezistansı
arttırmakta, kardiyak outputu azaltmaktadır (Dechant 2013). Bu ağrı kontrol edilmediğinde
yara iyileşmesinde gecikme, depresyon, kronik ağrı gibi istenmeyen durumlara yol açabilir
(Koranyi ve ark. 2014). Bu nedenle açık kalp cerrahisinden sonra oluşan şiddetli ağrının ve
ağrının neden olduğu durumların kontrol altına alınabilmesi için, hastaların ameliyat öncesi
yoğun bir şekilde yaşadığı anksiyetenin tanılanarak gerekli girişimlerin yapılması cerrahi
hemşiresinin önemli sorumluluklarından biridir.
Açık kalp cerrahisi planlanan hastaların ameliyat öncesi yaşadığı anksiyetenin ameliyat
sonrası etkilerinden biri de uyku kalitesi üzerinedir. Uyku; organizmanın tümüyle her türlü
davranış ve tepkilerinin yavaşladığı, algı kapılarının kapandığı, organizmanın korumaya
alındığı, merkezi sinir sisteminin ve bedenin pasif bir dinlenmeye geçtiği durumdur. Diğer
taraftan beyin uykuda aktif olarak çalışmakta, nörofizyolojik bir toparlama ve onarım
yapmakta, uyanık iken öğrenilenleri ayıklayıp depolamaktadır. Uykudayken beyin korteksinde
etkin uyanıklık için hazırlanma süreçlerinin bulunduğu öne sürülmektedir (Öztürk ve Uluşahin
2008). Dinlenme, iyileşmenin yanında fiziksel ve mental fonksiyon için de gereklidir. Ağrı,
kronik hastalıklar, gürültü, aydınlatma, sağlık çalışanlarının konuşmaları gibi uykusuzluğa
neden olan birçok faktör bulunmaktadır (Ignatavicius 2013). Elitoğ, Öztürk, Menteş, Zeytun ve
arkadaşları (2010) uyku ve dinlenmenin hastanedeki hastaların iyileşme sürecine etkisi ile ilgili
birçok çalışma yapıldığını, ancak bunların çok azının kalp cerrahisi ile ilişkili olduğunu
belirtmiştir. Bu çalışmada (n=70) hastaların %58.6’sı kalp cerrahisi sonrası uyku düzeninin
değiştiğini ifade etmişlerdir. İncekara’nın (2004) çalışmasında (n=160) hastaların %54’nün
uykusuzluk yaşadığı, uykusuzluk nedenleri arasında anksiyete (%59.8) ve ağrının (%54) ilk iki
sırada yer aldığı belirlenmiştir. Parvan, Zamanzadeh, Dizaji, Shabestari ve arkadaşlarının
(2013) çalışması (n=68) KABG cerrahisi uygulanan hastaların algıladığı en önemli stres
kaynağının ağrı ve rahatsızlık hissi olduğunu göstermiştir.
Anksiyetenin olumsuz etkileri çözümlenmediği sürece, ameliyat olan hastaların
iyileşme sürelerinin daha kısa olması ve hastaların konforunun artmasına yönelik beklentiler
istendik düzeyde karşılanamayacaktır. Bu nedenle cerrahi hemşirelerinin KABG ameliyatı
5
planlanan bireylerin ameliyat öncesi anksiyete düzeylerini belirlemesi, ameliyat sonrası
dönemdeki ağrı ve uyku sorunlarını gidermeye yönelik girişimleri planlamada yardımcı
olabilir. Bu noktada duyulan gereksinim, bu araştırmanın temelini oluşturmuştur.
1.2.Araştırmanın Amacı
Ameliyat öncesi anksiyete düzeyi yüksek olan hastalarda ameliyat sonrası ağrı şiddeti
artmakta, ağrıya bağlı olarak hastaların uyku düzeni bozulmaktadır. Dolayısıyla ağrı ve
uykusuzluğun neden olduğu fizyolojik ve psikolojik etkiler, açık kalp cerrahisi uygulanan
hastaların daha fazla olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır (Navarro-Garcı´a ve ark. 2011).
Literatürde açık kalp cerrahisi planlanan hastalarda ameliyat öncesi anksiyetenin hastaların
iyileşmesini geciktirdiği, hastanede kalış süresini uzattığı ve birçok komplikasyona neden
olabileceği vurgulanmıştır (Parvan ve ark. 2013; Sidar, Dedeeli ve İşkesen 2013; Tully, Baker
ve Knight 2008). Yapılan bu araştırmada hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyinin
belirlenmesinin açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların hemşirelik bakımına katkı sağlayacağı
öngörülmüştür. Ameliyat sonrası hastaların yaşadığı ağrı ve uyku problemlerinin anksiyete ile
ne derece ilişkili olduğunun saptanması, bu problemlerin çözümüne yardımcı olabilir. Bu
çalışmadan elde edilen bulguların hastaların ameliyat sürecini daha rahat geçirmesini
sağlamakla birlikte, konu ile ilgili literatürü zenginleştireceği düşünülmektedir. Bu araştırma,
açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi
üzerine etkisini belirlemek için yapılmıştır.
1.3. Araştırma Soruları
Tanımlayıcı olan bu çalışmada aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların anksiyete puanları nedir?
2. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların ağrı puan ortalamaları nedir?
3. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların uyku kalitesi puan indeksi puan ortalamaları
nedir?
4. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların anksiyete puan ortalamaları ile ameliyat sonrası
ağrı puan ortalamaları ve uyku kalitesi indeks puanları arasında ilişki var mıdır?
5. Açık kalp cerrahisi öncesi hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre
anksiyete puan ortalamaları arasında fark var mıdır?
6
6. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre ağrı
puan ortalamaları arasında fark var mıdır?
7. Açık kalp cerrahisi sonrası hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklere göre uyku
puan ortalamaları arasında fark var mıdır?
7
2. GENEL BİLGİLER
2.1.Açık Kalp Cerrahisi
Açık kalp cerrahisi göğüs kafesinin açılarak kalp kasına, kapakçıklarına, arterlerine ya
da aort gibi kalbin diğer kısımlarına yapılan girişimleri içeren cerrahi işlemdir. “Açık” terimi
kalbin açılması yerine, göğüs kafesinin açılması (sternotomi) anlamını taşımaktadır. Açık kalp
cerrahisinde toraks açılarak kalp üzerinde işlem yapılır (National Library of Medicine 2014;
National Heart, Lung and Blood Institute 2015).
Açık kalp cerrahisi kalp ve akciğer fonksiyonlarının ameliyat süresince ekstrakorporeal
dolaşım/Kalp akciğer (Ekstra Corporeal Circulation: ECC) makinesine bağlandığı sırada
yapılan cerrahi işlemdir. Açık kalp cerrahisinde kalbin ve akciğerlerin fonksiyonlarını
durdurmak ve içindeki kanı boşaltmak gerekir. Kalp akciğer makinesi (ECC); pompa
oksijenatör, kan rezervuarı, arteriyel filtre, ısı düzenleyici, arteriyal ve venöz kanülden
oluşmaktadır. Açık kalp cerrahisinin en büyük avantajı hareketsiz ve kansız ortamda doğrudan
kalbe girişimde bulunulabilmesidir (Erdil ve Özhan Elbaş 2008; Pierson 2013).
Açık kalp ameliyatı uygulanan hasta ameliyathaneye alındıktan sonra venöz ve arteriyal
kateterler yerleştirilir. Isı ölçmek için rektum ya da özofagusa ısıölçer, idrar takibi için
mesaneye foley kateter yerleştirilir. Sternotomi yapıldıktan sonra hasta heparinize edilerek
ekstrakorporeal dolaşım makinesine bağlanır. Hasta 32-33oC’ye kadar soğutularak hipotermi
sağlanır. Hipotermi sağlandıktan sonra kalp durdurulur. Böylece cerrah çalışmayan bir kalp
üzerinde, sessiz ve işlem bölgesini açıkça görebildiği bir şekilde çalışma imkanı bulur. Cerrahi
girişimin bitiminde hasta ısıtılır ve aorta klembi kaldırılarak kalp çalıştırılır. Kalbin çalışması
düzenli olunca hasta makineden çıkarılır (Buket, Engin, Uç ve Ayık 2013; Erdil ve Özhan Elbaş
2008; Higgins RSD ve Tamayo AP 2013).
Açık kalp cerrahisi kapsamında ele alınan ameliyatlar; KABG, Aort Kapak
Değişimi/Onarımı, Mitral Kapak Değişimi/Onarımı, Kalp Transplantasyonu, ventrikül destek
cihazı implantasyonu ve pediatrik kalp cerrahisini kapsamaktadır (National Library of
Medicine 2014). Yetişkinler arasında en sık yapılan kalp cerrahisi türü KABG ameliyatıdır.
Kalp cerrahisinde amaç, kalp ile ilgili sorunları düzeltmektir (National Heart, Lung and Blood
Institute 2015; Pierson 2013). Ameliyat başarısı oldukça yüksektir ve bu sebeple ameliyat
sonrasında hastaların semptomları azalmakta, yaşam kaliteleri yükselmekte ve yaşam şansları
8
artmaktadır (National Heart, Lung and Blood Institute 2015; Bucher ve Johnson 2014; Badır ve
Demir Korkmaz 2014; Sorensen ve Wang 2009).
Koroner arter bypass greft cerrahisi, KAH’da medikal tedaviye cevap veremeyen, üç ya
da daha fazla koroner arteri veya sol ana koroner dalında tıkanma olan hastalarda ve perkütan
yöntemlerle tıkanıklığın açılamadığı durumlarda uygulanmaktadır. İşlem sırasında tıkalı olan
koroner arterin distal kısmından aorta greftleme yapılarak kan akışı sağlanmaktadır. Bu greftler
en sıklıkla internal mamarian arter, safen ven, gastroepiploik arter, radial arter ve inferior
epigastrik arterdir. Hastadaki tıkalı arter sayısına göre bir ya da daha fazla greft
kullanılabilmektedir (Bucher ve Johnson 2014; Hillis, Smith, Anderson, Bittl ve ark. 2011).
Safen ven internal mamarian arterden sonra en sık kullanılan grefttir. Bu greftin kullanıldığı
hastalarda sternotomi insizyonuna ilave olarak safen venin çıkarıldığı alt ekstremitede, safenin
uzunluğa göre insizyon alanı bulunmaktadır. Koroner arter bypass greft ameliyatı açık kalp
cerrahisi, minimal invaziv cerrahi ya da kalp akciğer makinası kullanılmadan off pump olarak
uygulanabilmektedir (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Badır ve Demir Korkmaz 2014; Cohn
2010; Hillis ve ark. 2011).
Kapak hastalıklarında darlık, yetmezlik ya da prolapsus söz konusudur. Cerrahi
tedavisinde ise genellikle kapağın tamiri ve kapağın değişimi şeklinde yapılmaktadır. Kapak
tamir yöntemleri valvüloplasti, anüloplasti ve valvülotomidir (Avrupa Kardiyoloji Derneği
2012). Kapak ameliyatları tüm kalp kapaklarında uygulanabilmektedir. Kapak değişimi
yapılmışsa hastaya biyolojik ya da mekanik kapak takılır. Mekanik kapaklar ömür boyu
antikoagülan tedavi gerektirdiği için, protez kapak seçimi yapılırken hastanın komorbit durumu
ve yaşı göz önünde bulundurulur (Bucher ve Johnson 2014). Tüm kapak değişim cerrahileri
genel anestezi altında ve ECC makinesi kullanılarak yapılmaktadır. Kapak onarımı ise açık kalp
cerrahisi ya da minimal invaziv cerrahi şeklinde uygulanabilmektedir (Vahanian ve ark. 2013).
Açık kalp cerrahisi yöntemiyle kapak cerrahisi gerçekleşen hastalarda sternotomi
bulunmaktadır. Koroner arter hastalığına insidansı kapak hastalıklarına göre toplumumuzda
daha sık olduğundan, KABG ameliyatı ülkemizde daha fazla sayıda yapılmaktadır. Kervan ve
arkadaşlarının (2011) çalışmasında 1 Ocak 2009-31 Ocak 2009 tarihinde Türkiye’de, kapak
cerrahisi uygulanan hasta sayısı 10.091 olarak saptanmıştır. Aynı çalışmada invaziv girişim
yapılan koroner kalp hasta sayısı 196.218 olarak saptanmış olup, bu hastaların 48.227’sine
KABG cerrahisi uygulanmıştır.
9
2.2. Anksiyete
Hastaneye yatan birçok kişide meydana gelen bir durum olan anksiyete; evrensel, ilkel,
hoş olmayan bir gerginlik ve endişe duygusudur. Bu duygu fizyolojik, psikolojik ve davranışsal
belirtilerin eşlik ettiği hoş olmayan gerginlik, kaygı ve tedirginlik hissi ya da yaygın bir korku
hissi veya açıklanamayan rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır (Öz 2014). Aynı zamanda
anksiyete rahatsızlık veren gerginlik duygularını azaltmak için insanları harekete geçiren ya da
değişiklik yapmaya yönlendiren önemli bir davranış motivatörüdür. Anksiyetenin kaynağı
sıklıkla belirli değildir veya birey tarafından bilinmemektedir (Sarıkoç ve Demiralp 2014).
Birey, olaylar veya durumlar karşısında hafif bir tedirginlik duygusundan panik
derecesine kadar değişik yoğunluklarda anksiyete yaşayabilir. Etkili girişimleri planlayabilmek
için hastaların yaşadığı anksiyetenin düzeyini belirlemek gerekir (Santos Martins ve Oliveira
2014; Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013). Hafif düzeyde anksiyete baş etmede artma,
artan merak, tetikte olma, eksiksiz mantıklı düşünme, artmış uyanıklık gibi özelliklere
sahipken; orta düzeyde anksiyetede seçici dikkatsizlik, ağız kuruluğu, çarpıntı, artmış solunum
hızı, nabızda artma, kas gerginliği, amaçsız aktivite gibi özellikler bulunmaktadır. Şiddetli
düzey anksiyete yaşandığında ise yüksek düzeyde çarpıtılmış algı ve bilişsel fonksiyon,
yaklaşan ölüm hissi, hiperventilasyon, kaba motor tremorlar, uyuşukluk, mide bulantısı, baş
ağrısı, baş dönmesi gibi özellikleri vardır. Panik düzeyde anksiyete durumunda tablo daha da
ciddileşir ve dispne, göğüs ağrısı, görsel alanın bozulması, aklını yitirme hissi, ölüm korkusu,
duygusal acı, inkontinans ve kusma görülmektedir. Hafif veya orta düzey anksiyete genellikle
fizyolojik fonksiyonları hızlandırırken, şiddetli anksiyete yavaşlatabilir. Uzun süreli panik işlev
görmede felce neden olabilir ve bazen ölümle sonuçlanabilir (Kocabaşoğlu 2008; Öz 2014).
Cerrahi işlem uygulanacak olan hastalarda sıklıkla izlenen genel psikolojik faktörler
anksiyete, korku ve umutsuzluk olarak sıralanır. Ameliyat girişimi hastaların yaşamını yitirme,
sakat kalma, ağrı hissetme, bağımsızlığını kaybetme, yardım alamama, kendisine ve ailesine
yeterli olamama gibi korkular yaşamasına neden olabilir (Aksoy 2012; Yılmaz 2016). Cerrahi
girişimin hastanın beklentilerini karşılayamayacak olması ve olumsuz sonuçlanabileceği
düşüncesi anksiyeteye yol açar (Aksoy 2012). Ameliyat öncesi dönemde anksiyete ameliyatın
türüne, anksiyetenin etkilerinin anlaşılmasına, beklentilerin karşılanmasına, olası sonuçlara,
tutulan organ ve sistemlere, ameliyatın zorluk ve risk derecesine, hastanın buna ilişkin
önyargılarına ve kişilik sonuçlarına göre değişebilmektedir (Aksoy 2012; Cimilli 2001). Kalp
10
ve akciğer hastalıklarında anksiyete belirtileri sık görülmektedir. Kalbin sembolik anlamı
kalbine müdahale edilecek hastalarda ölüm korkusunu, dolayısıyla ameliyat öncesi anksiyete
riskini artırır. Ameliyat kararı ve bekleme süreci çoğu hastada tedaviyi aksatmayacak ölçüde
anksiyeteye neden olur (Cimilli 2001).
Anksiyete bireyin stres durumunun artmasına neden olarak fizyolojik süreçleri olumsuz
yönde etkiler. Akut stres sistolik ve diyastolik kan basıncını arttırır. Miyokard iskemisini
önlemek için miyokardın oksijenlenmesini ve koroner perfüzyonu azaltır (Pignay Demaria,
Lesperance, Demaria, Frasure-Smith ve ark. 2003). Panik atak gibi akut anksiyete durumlarında
hiperventilasyon yaygın olarak görülür ve bu da koroner arter spazmına ya da aritmilere yol
açar (Ulaş, Çağlı, Lafçı, Gedik ve ark. 2007). Anksiyete otonom sinir sistemini harekete
geçirerek koroner arter hastalığı (KAH) belirtilerinin daha da artmasına neden olabilir (Tully
ve Baker 2012). Bununla birlikte anksiyete yara iyileşmesinde gecikmeye, enfeksiyon riskinin
artmasına, anestezik maddelerin daha yüksek dozda verilmesine ve iyileşme sürecinin
gecikmesine neden olmaktadır (Bradt, Dileo ve Shim 2013; Rosenberger, Jokl ve Ickovics
2006).
Anksiyetenin hastanın psikolojisi ve yaşam kalitesi üzerine de etkilerinin olduğu
çalışmalar ile ortaya konmuştur. Sidar, Dedeli ve İşkesen’in (2012) açık kalp cerrahisi öncesi
ve sonrası hastaların (n=81) anksiyete ve ağrı distresini inceledikleri çalışmada; ameliyat
sonrası dönemde hastaların ameliyatla ilgili olumlu görüşlerinin bulunduğu belirlenmiştir.
Hastalar kendilerini ve kalplerini yenilenmiş gibi hissettiklerini, bundan sonraki yaşamlarını
daha iyi geçireceklerini umduklarını, belirtilerin sıklığı ve şiddetinin kontrol altına alındığını
düşündükleri için kaygılarının ve ağrı distresinin de azaldığını açıklamışlardır. Göğüs
ağrılarının şiddeti ve sıklığının azaldığı, ağrının niteliğinin değiştiği veya gerekli durumlarda
analjeziklerle kontrol altına alındığı için anksiyete ve ağrının azaldığı saptanmıştır. Tully, Baker
ve Knight (2008) yaptıkları retsospektif çalışmada (n=440) beş yıl boyunca hastaları anksiyete
ve depresyon açısından izlemiş; orta düzeydeki anksiyetenin mortalite riskini neredeyse iki kat
arttırdığını belirtmişlerdir. Cserép, Losoncz, Balog, Szili-Török ve arkadaşlarının (2012)
ameliyat öncesi anksiyete ve eğitim düzeyinin mortalite üzerine etkisini on yıl boyunca
inceledikleri çalışmada (n=180), ameliyat öncesi anksiyetenin mortalite ile ilişkili olduğu
bulunmuştur. Douki, Vaezzadeh, Shahmohammadi, Shahhosseini ve arkadaşlarının (2011)
KABG hastalarında ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete durumları ile anksiyete ve yaşam
kalitesi arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmada (n=187), ameliyat öncesi ile ameliyat sonrası
11
anksiyete durumu arasında olumlu yönde ilişki (p=0.000) saptanmıştır. Ameliyat öncesi
anksiyete ile ameliyat öncesi mental sağlık arasında ise olumsuz ilişki (p=0.000) belirlenmiştir.
Tully ve arkadaşlarının 2007 yılında yaptıkları çalışmada 226 hasta ameliyat öncesi ve sonrası
dönemde anksiyete, depresyon ve genel stres yönünden incelenmiştir. Ameliyat sonrasında
hastaların %24.82’inde atrial fibrilasyon gelişmiş olup, bu durumun anksiyete ile ilişkili olduğu
belirtilmiştir.
Cerrahi kliniklerindeki hastaların yaşadığı anksiyetenin sıklıkla ameliyat öncesi
dönemde olduğu görülmektedir. Tully ve Baker (2012) ameliyat öncesi dönemde yaşanan ölüm
korkusu ve anksiyetenin daha şiddetli ve yaygın olduğunu vurgulamıştır. Detroyer, Dobbels,
Verfaillie, Meyfroidt ve arkadaşlarının 2008 yılında yaptıkları çalışmada (n=104) kalp cerrahisi
uygulanan hastaların %55.8’nin ameliyat öncesi dönemde anksiyete yaşadığı, %25.2’sinde
hafif, orta veya şiddetli düzeyde yaygın anksiyete belirtilerinin olduğu saptanmıştır. NavarroGarcı´a ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında (n=100) ise açık kalp cerrahisi hastalarının
%32’sinin ameliyat öncesinde anksiyete yaşadığı, yaşanan bu anksiyetenin ameliyat sonrası
ağrıyı ve analjezik tüketimini arttırdığı belirlenmiştir. Koivula, Tarkkaa, Tarkkab, Laippala ve
arkadaşlarının (2002) çalışmalarında (n=171) KABG hastalarının anksiyete düzeyleri ameliyat
öncesi evde, hastanede ve ameliyattan üç ay sonra ölçülmüş olup, en yüksek anksiyete
düzeyinin ameliyat öncesi dönemde olduğu belirtilmiştir. Bu dönemde yaşanan anksiyete
nedenleri çeşitlilik göstermektedir. Ameliyat öncesi anksiyete nedenleri arasında kadın olmak,
ameliyat gününü beklemek, ameliyat sonrasında oluşacak ağrı ve rahatsızlık hissi, normal hayat
tarzına dönememe korkusu bulunmaktadır. Kadınlar ameliyat öncesi dönemde anksiyeteye
eğilimli olup, yaşlı hastaların taburculuk sonrasına dair anksiyetelerinin daha fazla olduğu
belirtilmiştir (Gallagher ve McKinley 2007). Fitzsimons ve arkadaşlarının (2003) yaptıkları
KABG bekleme listesindeki hastaların anksiyetelerinin belirlenmesine yönelik kalilatif
çalışmada; hastaların anksiyete nedenleri arasında belirsizlik, göğüs ağrısı, ameliyat korkusu,
fiziksel aktivite ve aldığı bakımdan memnun olmama durumu ilk beş sırada yer almıştır.
Ameliyat tarihinin belirli olmaması da hastalar için yüksek düzeyde anksiyete kaynağı olabilir
(Koivula ve ark 2002).
Hastalara uygulanan girişimler, anksiyetenin azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
Koivula ve arkadaşlarının (2002) çalışmalarında (n=193) sosyal desteği yüksek olan KABG’li
hastaların daha az düzeyde anksiyete ve korku yaşadığı, özellikle hemşirelerden profesyonel
12
destek alan hastaların anksiyete düzeylerinin azaldığı vurgulanmıştır. Ameliyat öncesi verilen
eğitim hastaları memnun etmekte ve anksiyete düzeylerini azaltmaktadır (Asilioglu, Senol
Çelik 2003). Hemşireler iletişime açık olmalı ve hastaların kaygılarını ifade etmelerine olanak
tanımalıdırlar. Psikolojik stres riski olan hastaların değerlendirilmesinde anksiyete ve korku
algısının belirlenmesi oldukça önemlidir. Hastaların stres ile başa çıkmasına yardımcı
olunmalıdır (Shabestari ve Parizad 2014). Yapılan çalışmalar cerrahi kliniklerde yatan
hastaların anksiyete bozukluğu açısından risk altında olduğunu göstermektedir (Oflaz ve Varol
2010; Okanlı, Özer, Çevik Akyıl ve Koçkar 2006). Bu nedenle cerrahi kliniklerinde yatan
hastalar hekim, hemşire, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan profesyonel bir ekip
tarafından psikososyal açıdan desteklenmelidir. Özellikle hastalarla birebir ilişki içinde olan
hemşirelerin bu konuda duyarlı olmaları için bilgilendirilmeleri önerilmektedir (Okanlı, Özer,
Çevik Akyıl ve Koçkar 2006).
2.3. Ağrı
Açık kalp cerrahisi geçiren bireyin yaşadığı güçlüklerden biri de ameliyat sonrası
ağrıdır. Uluslararası Ağrı Birliği tarafından “vücudun herhangi bir bölgesinden kaynaklanan,
kuvvetli bir doku hasarına bağlı olan ya da doku hasarı olmaksızın ortaya çıkan, hoş olmayan
öznel bir duyum ve duygu” olarak tanımlanmıştır. Ağrı karmaşık, çok boyutlu ve bireylerin acı
çekmesine sebep olan, yaşam kalitesini azaltan bir deneyimdir (Kindler ve Polomano 2014).
Akut ağrı ani olarak doku hasarı ile başlayan, neden olduğu lezyon ile arasında yer,
zaman, şiddet açısından yakın ilişkinin olduğu, yara iyileşme sürecinde giderek azalan ve
kaybolan bir ağrı şeklidir (Eti Aslan ve Uslu 2014). Akut ağrı türlerinden biri olan cerrahi ağrıda
ise cerrahi yara sebebiyle oluşan otonomik, psikolojik ve davranışsal yanıtların hoş olmayan
duyusal, duygusal ve mental deneyimlerle birleşiminden oluşur (Kehlet ve Özmen 2012).
Cerrahi ağrı cerrahi girişim sırasında açığa çıkan kimyasal maddelerin sinir uçlarını uyarması
ya da basınç, kas spazmı ve ödem nedeniyle doku kanlanmasının bozulduğu durumlarda oluşan
doku iskemisine bağlı olarak gelişir (Akyolcu 2012). Deri ve cilt altı dokular insizyon ve
ameliyat sırasındaki retraksiyon nedeniyle ile travmaya uğrar. Bazı durumlarda ağrı beklentisi
anksiyete ve korku yaratır, kas tonüsünü ve spazmını arttırmaktadır. Ameliyat sırasında verilen
pozisyon, hastaya kullanılan endotrakeal tüp ve kateterler ağrıya neden olabilir. Derin solunum,
öksürük, hareket etme, yürüyüş gibi durumlar insizyon yerinde gerilime yol açarak ağrıyı
arttırabilir (AlOtaibi ve El-Sobkey 2015; Gardner, Elliott, Gill, Griffin M ve ark. 2005; Hoch
2014; Khan, Skapinakis, Ahmed, Stefanou ve ark. 2012; Mello, Rosatti ve Hortense 2014;
13
Milgrom ve ark. 2004; Parry, Watt-Watson, Hodnett, Tranmer ve ark. 2010; Sattari,
Baghdadchi, Kheyri, Khakzadi ve ark. 2013). Cerrahi hastalarında beklenen diğer ağrı nedenleri
arasında hastanın cerrahi girişimi kabul etmemesi, önceki ağrı ve cerrahi deneyimleri yer
almaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Ağrı hastanın tüm yaşamını etkilediği için birçok soruna
neden olabilir. Anksiyete, korku, fiziksel hareketlerde azalma, güçsüzlük, uyku örüntülerinde
bozulma, günlük bakımını yapamama gibi sorunlara yol açabilir (Eti Aslan 2011; Eti Aslan,
Demir Korkmaz, Karabacak 2012).
Ameliyat türleri içinde kalp cerrahisi girişimleri hastaların şiddetli düzeyde ağrı
yaşamasına neden olan ameliyatlardan biridir (Khan, Skapinakis, Ahmed, Stefanou ve ark.
2012; Parizad, Abdolahzadeh, Mousavi-Shabestari 2014; Parry ve ark. 2010; Peric, Borzanovic,
Stolic, Jovanovic ve ark. 2008; Vural 2006; Tamdoğan 2015). Kalp cerrahisi hastaları insizyon
hattı boyunca interkostal sinirlerin kesilmesi ve göğüs kateterlerinin yol açtığı plevra
irritasyonu nedeniyle ağrı duyarlar. Koroner arter bypass greft yapılan hastalarda periferal ven
ya da arter greftinin çıkarıldığı bölgede insizyon ağrısı görülebilir (Badır ve Demir Korkmaz
2014). Akut sternotomi ağrısı karmaşık bir yapıya sahiptir (Mazzeffı ve Khelemsky 2011).
Sternotominin neden olduğu ağrı gerilime yol açarak sempatik sinir sistemini aktive eder. Bu
süreçte ağrı santral sinir sisteminin adreanalin salgılamasına dolayısıyla arteriyollerin
konstrüksiyonuna neden olur. Sonuçta kalp hızı, vasküler rezistans ve nabız artar. Bu durum
ardyükün artmasına ve kardiyak outputun azalmasına yol açar (Badır ve Demir Korkmaz 2014;
Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014). Bir yandan doku hasarı ve inflamasyona bağlı ağrı
oluşurken bir yandan sternal retraksiyon, göğüs tüpleri ve mediastinal tüpler sternotomi ağrısına
katkıda bulunurlar (Mazzeffı ve Khelemsky 2011). Hasta keskin, yanıcı ve acılı bir ağrı
tanımlar. Açık kalp ameliyatlarında sonra görülen sternotomi ağrısı sınırlı bir bölgede ve
genellikle sekiz gün sürmektedir. Hasta derin nefes aldığında ya da öksürdüğünde artmaktadır
(Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014). Ağrıyı arttıran bir diğer faktör de hastanın hareket
etmesidir. Sürekli sternotomi ağrısı %30-40 iken, bu ağrı hareket sırasında %60-70’lere kadar
çıkmaktadır (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Yapılan çalışmalarda sternotomi ağrısının çeşitli
özellikleri ortaya konmuştur. Bjørnnes, Rustøen, Lie, Watt-Watson ve arkadaşlarının 2014
yılında yaptıkları çalışmada (n=371) ilk dört gün içinde hastaların %85’inin orta düzeyden ciddi
düzeye (sayısal ağrı puanı≥4/10) kadar ağrı yaşadıkları ve hastaların %70’inin sternotomi
bölgesinde ağrı tanımladığı belirtilmektedir. Mello, Rosatti ve Hortense 2014 yılında (n=48)
kalp cerrahisi sonrası hastaların dinlenme ve aktivite sırasındaki ağrı durumlarını
14
incelemişlerdir. Bu çalışmada ameliyat sonrası ağrı dinlenme sırasında hafif düzeyde olup
zamanla azalmıştır. Ameliyat sonrası birinci ve ikinci günde orta düzeyde olan ağrı üçüncü
günden itibaren azalmaya başlamıştır. Öksürükle oluşan ağrı ameliyat sonrası altıncı günden
itibaren azalma göstermiştir. En çok ağrı tarif edilen bölge sternum olarak vurgulanmıştır.
Nerbass, Feltrim, De Souza, Ykeda ve arkadaşlarının (2010) yaptığı çalışmada ise (n=40)
hastaların en fazla ağrı tanımladığı bölgeler göğüs, omuz ve sırt olarak belirtilmiştir. Sethares,
Chin ve Costa’nın (2013) KABG sonrası ilk 12 hafta ağrı durumunu inceledikleri çalışmada
hastanedeki yatış sırasında ağrı düzeylerinin en yüksek olduğu, en çok öksürme ve uyku
sırasında ağrı yaşandığı saptanmıştır. Çalışmada hastaların en çok ağrı tanımladığı bölge (%61)
sternum olarak belirtilmiştir. Kamalipour, Vafae, Kazemi ve Khademi’nin (2011) internal
mamarian arter grefti ve diğer açık kalp cerrahisinde (safen ven ve kapak ameliyatları)
sternotomi sonrası kronik ağrı varlığını inceledikleri çalışmada (n=188), internal mamarian
arter greftinin kullanıldığı hastaların daha şiddetli ağrı yaşadığı belirtilmiştir. Gardner, Elliott,
Gill, Griffin ve arkadaşlarının (2005) kardiyotorasik cerrahi uygulanan hastaların (n=8) ağrı
deneyimlerini inceledikleri nitel araştırma bulguları hastaların altı ay boyunca çeşitli
düzeylerde ağrı yaşadıklarını, günlük yaşamlarına tam olarak dönemediklerini ve taburculuk
sonrası ağrılarının hastane sürecine göre azaldığını göstermektedir.
Lahtinen’in çalışmasına göre (2012) KABG yapılan hastaların (n=213) ameliyat sonrası
ağrı yaşama oranları dinlenme sırasında %48, öksürme sırasında %78 ve hareketle %62’dir.
Ameliyattan bir yıl sonra (n= 186) hastaların %14’ü hafif düzeyde tekrarlayan ağrı tanımlar
iken, %3’ü ciddi düzeyde ağrısı olduğunu bildirmiştir. Milgrom ve arkadaşlarının (2004)
yaptıkları çalışmada (n=705) hastaların en çok öksürme, hareket etme, yatakta dönme ve
spirometre kullanımı sırasında ağrı yaşadığı, göğüs tüpleri çıkarıldıktan sonra ağrı düzeyinin
azaldığı belirtilmiştir. Eti Aslan, Badır, Karadağ Arlı ve Çakmakçı’nın (2010) 300 hastanın açık
kalp cerrahisi sonrası ağrı durumlarını inceledikleri çalışmalarında hastaların sırasıyla en çok
göğüs tüplerinin çekilmesi, endotrakeal aspirasyon, pansuman değişimi ve yatakta pozisyon
değişimi sırasında ağrı yaşadıkları saptanmıştır. Yapılan bir çalışmada (n=100) açık kalp
cerrahisi sonrasında yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilatöre bağlı iken işlemsel ağrı
düzeyleri incelendiğinde hastaların en yüksek düzeyde ağrıyı endotrakeal aspirason sırasında
yaşadığı saptanmıştır (Vatansever 2009).
Ağrı kişiden kişiye kültürden kültüre farklılık gösterir. Bir kişi için dayanılmaz bir ağrı
oluşturan uyaran, diğer bir kişi tarafından rahatlıkla tolere edilebilir (Kaptan ve Dedeli 2012).
15
Ağrı etkin bir değerlendirme ve yönetim gerektiren çok boyutlu ve karmaşık bir olgudur. Tüm
yaş gruplarında ortaya çıkan evrensel bir deneyim olup, kişilerin tedavi arayışlarının en yaygın
nedenidir (Kutlu 2014). Ağrı tedavisi multidisipliner ekip yaklaşımını gerektirir (Çöçelli,
Bacaksız ve Ovayolu 2008; Mazzeffı And Khelemsky 2011; Parizad, Abdolahzadeh, MousaviShabestari 2014; Rodrıguez 2015). Bu ekibin vazgeçilmez üyesi hemşire olup, hastayla en sık
temas eden kişi olarak hemşire ağrı yönetiminde genellikle en büyük etkiye sahiptir. Felsefesi
hastayı rahatlatmak üzere kurulmuş hemşirelik mesleğinde ağrı yönetiminde hemşirenin rolü;
ağrının nedenlerini, özelliklerini ve ağrı kontrolünü etkileyen faktörleri belirlemek, ağrıyı
tanımlamak, ağrının hasta ve ailesi üzerindeki etkisini doğru bir şekilde değerlendirmek,
mevcut kaynakları kullanarak ağrıyı hafifletmek ve iyileşmeyi hızlandırmaktır (Çöçelli,
Bacaksız ve Ovayolu 2008; Kutlu 2014). Ağrı kontrolünde hemşirenin rolünü diğer ekip
üyelerinden ayıran ve önemli kılan; hemşirenin hasta ile diğer ekip üyelerinden daha uzun süre
birlikte olması, hastanın önceki ağrı deneyimlerini ve baş etme yöntemlerini öğrenmesi ve
gerektiğinde bunlardan yararlanması, ağrı ile başa çıkma stratejilerini hastaya öğretmesi ve
rehberlik yapması, planlanan analjezik tedavisini uygulaması ve sonuçlarını izlemesi, empatik
yaklaşımda bulunması ve sempati sağlamasıdır (Dechant 2013; Eti Aslan ve Çavdar 2014).
Hastalar ağrıya ve yapılan girişimlere verdikleri yanıt ve ağrının giderilmesine ilişkin
kişisel tercih ve beklentileri açısından büyük bir değişkenlik gösterirler. Dolayısıyla ağrı
yönetimine yönelik katı ve kesin reçeteler söz konusu değildir. Etkin bir ağrı yönetim
programında ağrının yoğunluğu ve iyileşme değerlendirilmeli, düzenli aralıklarla ağrı tanılama
yapılmalıdır. Ağrı yönetiminde göz önünde bulundurulacak yöntemler seçilirken hastanın
tercihlerine saygı duyulmalıdır. Hasta ile sağlık çalışanları arasında olumlu ilişkilerin
oluşturulması başarılı ağrı kontrolünün önemli bir bileşenidir. Hastalar ağrı kontrolüne ilişkin
seçenekler hakkında çeşitli verilerin mevcut olduğu, ayrıca endişe ve tercihlerini tedavi ekibiyle
tartışabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidir (Kutlu 2014). Ağrı kişiye özgü bir belirtidir ve
hastalar sağlık profesyonellerinin düşündüklerinden daha fazla bu durumu yaşamaktadırlar
(Chard 2013). Amerikan Ağrı Cemiyeti (2003) Amerikan sağlık sistemi kapsamında
giderilemeyen ağrının en sık rastlanan nedeninin tıbbi personelin ağrı ve ağrı giderme
süreçlerinin değerlendirememesi olduğunu bildirmiştir (Kutlu 2014). Bu nedenle hastanın ağrı
ifadesine ve ağrı göstergesi olan davranışlarına karşı duyarlı olunmalıdır (Eti Aslan, Badır,
Karadağ Arlı ve Çakmakçı 2010; Vatansever 2009). Hastanın ağrı bildirimi ile davranışları
arasında uyumsuzluk olabilir. Örneğin hasta sayısal ağrı ölçeğine göre ağrısını sekiz olarak
16
tanımlarken gülüp yürüyebileceği gibi, ağrısını iki olarak bildiren bir hastada taşikardi, terleme
gibi belirtiler görülebilir. Bu fark baş etme mekanizmalarının çok iyi kullanımı ile ilgili olabilir.
Hasta çeşitli nedenlerle ağrıyı reddebilir ya da gerektiğinde verilecek olan analjeziğin sadece
şiddetli ağrıda verileceğini düşünebilir (Eti Aslan ve Çavdar 2014). Hastalar cerrahi girişim
uygulanması nedeni ile ağrıyı doğal karşılayabilir (Garner ve ark. 2005). Cerrahi hemşiresinin
amacı hastayı cerrahi girişimin ortaya çıkaracağı stresle ve ağrı ile baş edebileceği en iyi
duruma getirmektir. Bu bağlamda cerrahi hemşiresinden beklenen hastanın stresle baş
edebileceği en iyi duruma getirilmesi için psikolojik ve fizyolojik hazırlık yapması, cerrahi
girişim ile neredeyse özdeşleşmiş olan ameliyat sonrası ağrının kontrol altına alınmasında
tedaviye etkin olarak katılması, sonuçlarını izlemesi, ilaç dışı ağrı kontrol yöntemlerini
kullanabilmesi ve ağrıyı yaşanabilir sınırlar içinde tutarak olası komplikasyonları
önleyebilmesidir (Eti Aslan ve Çavdar 2014; Rodrıguez 2015).
Akut ağrının nabız, kan basıncı, solunum hızı ve terlemede artma, uykusuzluk, inleme
ve ağlama gibi belirtileri vardır. Hemşire ağrının fizyolojik ve davranışsal belirtilerine karşı
duyarlı olmalı, analjezik uygulamadan önce ve sonra ağrı değerlendirilmesi yapmalıdır
(Bjørnnes ve ark. 2014; Chard 2013; Kindler ve Polomano 2014). Akut ağrı nedenlerinden birisi
olan cerrahi ağrıda hastaların yalnızca %30-50’sinde yeterli analjezi sağlanabilmektedir.
Günümüzde geçirilemeyen ağrıya yönelik yapılan girişimler hala oldukça yetersiz kalmakta
hastaların büyük bir kısmının ağrılarının geçirilemediği bilinmektedir. Hastanın acı çekmesine
izin vermek etik bir yaklaşım olamamakla birlikte, ağrı iyileşme sürecini olumsuz etkilemekte,
mortalite ve morbidite oranını, bakım maliyetini arttırmaktadır. Geçirilemeyen ağrı ameliyat
sonu pulmoner işlevlerin gerilemesi, cerrahi kesi yerinin diyafragmaya yakınlığı ile doğru
orantılıdır. Bu nedenle toraksa uygulanan cerrahi girişimlerden sonra ağrı, derin inspiryum ve
öksürüğü kısıtlamakta buna bağlı olarak da hipoksi, atelektazi, akciğer enfeksiyonu gibi
komplikasyonlara zemin hazırlamaktadır. Ağrısı olan hastada akciğerlerin vital kapasitesi
azalır. Ağrıya karşı oluşan nöroendokrin yanıt sonucu kalbin iş yükü ve miyokardın oksijen
tüketiminin artması ve özellikle KAH olan hastalarda anjinal ağrılara ve aritmilere neden
olabilir. Ağrının oluşturduğu stres ve sempatik aktivite sonucu endokrin sistemde glikoz
dengesinde bozukluklar, negatif nitrojen dengesi ortaya çıkmaktadır. Ağrı nedeniyle oluşan
hareketsizlik, kan akımının azalması venöz staza ve tromboembolik komplikasyonlara neden
olmaktadır. Ağrı aynı zamanda anksiyeteye yol açmaktadır. Anksiyete ise kas tonüsünü arttırır.
Artan kas tonüsü de oksijen tüketimi ve laktik asit üretimini arttırır ve ağrının şiddetlenmesine
17
neden olur. Giderilemeyen ağrı aynı zamanda mesane ve üretra hipomotilitesine yol açarak
idrar yapmayı güçleştirebilir. Ağrıya karşı nöroendokrin yanıt sonucu katekolamin hormonların
sekresyonları ise azalır. Bu değişiklikler sonucu sodyum ve su retansiyonu oluşur ve buna bağlı
olarak kan basıncı yükselir (Cogan 2010; Eti Aslan ve İçli 2014; Eti Aslan ve Uslu 2014). Açık
kalp cerrahisi geçiren hastalarda ağrı değerlendirmesi, ağrının yönetimi, komplikasyonların
önlenmesi, iyileşmenin sağlanması açısından oldukça önemlidir (Mello, Rosatti ve Hortense
2014).
2.4. Uyku
Biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel gereksinimleri olan insanın varlığını
sürdürebilmesi için temel gereksinimlerin karşılanması gerekir. Bu temel gereksinimlerden biri
de uykudur (San Türgay 2015). Uyku; organizmanın çevreyle iletişiminin, farklı şiddetli
uyarılarla, geri döndürebilir biçimde geçici, kısmi ve periyodik olarak kaybolması durumudur
(Landis ve Heitkemper 2014). Başka bir tanıma göre uyku; dokunma, ışık ve duyma gibi
duyusal uyaranlar tarafından uyanabilen bireyin bilinç kaybı yaşamasıdır (Bilge 2014). Uyku;
bireylerin yaşam kalitesini ve sağlığını etkileyen, temel ve aynı zamanda vazgeçilmez günlük
yaşam aktivitelerinden biri olup fizyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir kavramdır.
Aynı zamanda aktif bir inhibasyon sürecidir (San Türgay 2015). Uyku sırasında bireyin
farkındalığı azalmakta, çevresel değişimlerin farkında olmasa da kolayca uyarılabilmektedir
(Landis ve Heitkemper 2014). Uykunun dış uyaranlara cevap verebilen, birbirinden farklı
özellikleri olan evreleri mevcuttur. Bu evrelere giriş/kalış sürelerinin düzenli bir ritmi vardır ve
kolayca geri dönebilir bir durumdur. Dolayısıyla uyku; düzenli, tekrarlayan ve kolayca geri
dönebilen, uyanıklıkla karşılaştırıldığında dış uyaranlara yanıt eşiğinin yüksek olduğu ve
göreceli olarak hareketsizlikle belirli bir durumdur (San Türgay 2015). Uyku geçici olarak
çevreden algısal kopma ve yanıtsızlık durumu olarak ortaya çıkar. Dinlenme ile birey uyanık
ve kendi çevresinin farkında olur. Dinlenme ile vücudun sadece bir bölümü ya da tamamı
rahatlayabilir, oysa vücudun tamamı uykuya eşlik eder (Craven, Hirnle ve Jensen 2015).
Uyku sağlıklı işleyiş için gerekli, temel ve karmaşık bir süreç olup, insan ömrünün
ortalama 1/3’ünü oluşturmaktadır. Seksen yıl yaşayan ve günde yedi saat uyuyan bir birey,
yaşamının 24 yılını uykuda geçirmektedir (Landis ve Heitkemper 2014; San Türgay 2015).
Uyku sadece günlük yaşamın dışında kalmış bir zaman parçası değil, bedenin kendisini
yenilediği, sağlıklı ve uzun yaşamın temeli olan yaşamsal bir gerekliliktir. İnsanın gerek fiziksel
18
gerekse ruh sağlığı yönünden sağlıklı olması için yaşamımızda uyku, yemek yeme, nefes alma,
boşaltım kadar önemli bir gereksinimdir. Fizyolojik olarak uyku; solunum, kardiyak işlev, kas
tonüsü, vücut sıcaklığı, hormon salgısı ve kan basıncında değişikliklere neden olur. Yetişkin
bir insanın günlük uyku gereksinimi ortalama 7-8 saat olmakla birlikte kişiden kişiye farklılık
gösterir (Kurt ve Enç 2013; San Türgay 2015).
Bütün canlılarda farklı olmasına rağmen tüm yaşayan organizmalarda zaman ve süre
açısından farklı olsa da insanlarda var olan uyku aktivitesi günün 24 saatinde uyanıklık ve
uykudan oluşan bir zamanlama ritmi ile faaliyet gösterir. Bebekler günün büyük bir bölümünü
uyuyarak geçirirken, yaşın ilerlemesi ile günlük uyku süresi giderek azalır (Velioğlu 2012).
Erişkin dönemde bu süre günün 1/3’üne iner. Uyku sırasında bedenin biyolojik süreci devam
eder ve hücre büyümesi ve yenilenmesi sürer. Günlük yaşamdaki stresten kurtulmada uykudan
yararlanılır. Uyku hafıza, duygu durumu, hormon salgılanması, glikoz metabolizması,
bağışıklık sistemi ve vücut sıcaklığı gibi birçok psikolojik ve fizyolojik işlevi etkilemektedir
(Landis ve Heitkemper 2014). Uykulu olma hali bireyin algılanan enerji, yorgunluk ve yaşam
kalitesi de dâhil olmak üzere sağlık durumunu etkileyebilir. Yetersiz uyku hastalık riskini
arttırabilir ya da sağlık problemlerini alevlenmesine neden olabilir. Uyku alışkanlığının gecede
6-7 saatten az olması; kan basıncı artışı, dokuların onarımı için gerekli hormonların (büyüme
hormonu, prolaktin gibi) kan düzeyinin düşmesi, inflamatuar sitokinleri ve genellikle akşam
saatlerinde düşük seyreden kortizol kan düzeyinin yükselmesi ile ilişkilidir (Craven, Hirnle,
Jensen 2015). Yetersiz uyku durumunda kişide huzursuzluk, stres ve uyku bozukluklarının
neden olduğu çeşitli hastalıklar ortaya çıkar (Weinhouse ve Schwab 2006; Velioğlu 2012).
Hastaların uykusuzluğuna neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Isı, ışık, stres,
hastalıklar gibi çoğu faktörler uykusuzluğa neden olur (Bilge 2014; Yılmaz, Kutlu ve Çeçen
2008). Hastane ortamı, yapılan rutin işlemler, yabancı ortam, yatağa alışamama, korku gibi
nedenlerle hastaların uyku düzenlerinde bozulmalar olabilir. Hastaneye yatan ve hastalık
nedeniyle kaygılı olan birey hastalığına ek olarak bilinmeyen bir çevre, yeni yüzler, alışık
olmadığı gürültüler ve genellikle ağrılı veya rahatsız edici tanı ve tedavi işlemleri ile karşı
karşıya kalır (Kaptan ve Dedeli 2012; Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve ark. 2013; San Türgay
2015).
Cerrahi girişim planlanan birey birçok nedenden dolayı uyku problemleri yaşamaktadır.
Yılmaz, Kutlu ve Çeçen’in (2008) cerrahi kliniklerinde yatan hastaların (n=161) uyku
19
durumlarını etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmada, hastaların uyku düzenini en fazla;
ağrının (%64.6), hastalıkla ilgili kaygıların (%46.6), çevredeki gürültülerin (%41.6), yatak
takımlarının kirliliği ve düzensizliğinin (%40.4), odanın kalabalık olmasının (%39.8) etkilediği
saptanmıştır. Başka bir çalışmada hastaların %51’inin (n=102) uyku problemi yaşadığı, ağrı
(%41.2) ve gürültünün (%31.4) en büyük uykusuzluk nedeni olduğu belirtilmiştir (Şendir,
Acaroğlu, Kaya, Erol ve ark. 2007). Ameliyat süreci hastanın uyku kalitesini etkilemektedir.
Ameliyat öncesi dönemde yaşanan anksiyete, hastanın uyku düzenini bozmaktadır. Bunun yanı
sıra ameliyat sonrası dönemde başta ağrı olmak üzere hastanın yaşadığı çeşitli durumlar,
uygulanan işlemler, klinik ortam özellikleri gibi faktörler uykusuzluğa neden olmaktadır.
Yapılan çalışmalar açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların ameliyat öncesi ve sonrası süreçte
uyku sorunlarının olduğunu göstermektedir (Grandea, Jackson, Murphy ve Thomasond 2015;
Kamalipour, Vafae, Kazemi Khademi 2011; Liao, Huang, Huang ve Hwang 2011; Nerbass ve
ark. 2010; Pröpper, Van Valen, Van Domburg, Brunott ve ark. 2015; Redeker 2008; Vural
2006; Yang, Huang, Tsai ve Lou 2015; Yilmaz ve Iskesen 2007).
Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalar ameliyat sonrası süreçte en az bir gece yoğun
bakım ünitesinde kalmaktadır. Yoğun bakım ortamı hastaların uyku kalitelerini olumsuz yönde
etkilemektedir. Elliott, Rai ve McKinley’in (2014) yoğun bakım ünitesindeki hastaların uyku
kalitesini etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmada (n=43) hastaların en fazla gürültü, ışıklar,
hemşirelik girişimleri nedeniyle uykusuzluk yaşadıkları belirtilmiştir. Açık kalp cerrahisi
uygulanan hastalar ameliyat sonrası özellikle ilk günlerde daha çok gündüzleri uyumakta, gece
uykuları birçok kez bölünmekte ve uyku kaliteleri kötü yönde etkilenmektedir (Redeker 2008).
Arita, Takeno ve Fujimoto (2013) çalışmalarında ameliyat sonrası 3. ve 4. günde ameliyat
öncesine göre uyku süresinin anlamlı derecede azaldığını saptamışlardır. Pröpper, Van Valen,
Van Domburg, Brunott ve arkadaşları (2015) ameliyattan bir gün önce, ameliyat sonrası birinci
günde, üçüncü günde ve üç hafta sonra kardiyotorasik cerrahi uygulanan hastaların (n=72) uyku
durumlarını incelemişlerdir. Bu çalışmada hastaların uyku kaliteleri düşük bulunmuş;
yatakların rahatsızlığı, tıbbi cihazlardan duyulan ağrı ve rahatsızlık hissi etkileyen faktörler
olarak saptanmıştır. Ağrı kesici kullanımının, uyku kalitesini etkilemediği, kardiyak cerrahi
geçiren hastaların uyku kalitelerinin, torasik cerrahi hastalarının uyku kalitelerinden daha düşük
olduğu belirtilmiştir. Liao, Huang, Huang ve Hwang (2011) kalp cerrahisi sonrası uyku
durumları ve uykuyu etkileyen faktörleri inceledikleri sistematik incelemede uyku ile ilişkili
psikososyal faktörler arasında anksiyete ve depresyonun en önemli iki faktör olduğu ve
20
ameliyat sonrası altı ay boyunca hastaların uyku kalitelerini etkilediği belirtilmiştir. Yang,
Huang, Tsai ve Lou’nun 2015 yılında yaptıkları çalışmada kardiyak cerrahi uygulanan
hastaların (n=87) uyku durumları incelenmiş olup, ameliyat sonrası birinci haftada hastaların
%82.8’inin, taburculuk sonrası birinci ayda ise %66.7’sinin kötü uyku kalitesine sahip olduğu
belirtilmiştir. Grandea, Jackson, Murphy ve Thomasond’ın (2015) kardiyak cerrahi uygulanan
hastalarda (n=134) uyku problemleri ile anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiyi inceledikleri
çalışmada, hastaların ilk altı haftada %69’unun uyku problemi yaşadığı, fakat birinci yıl
sonundaki anksiyete ve depresyonun uyku sorunları ile ilişkili olmadığı bulunmuştur.
Kamalipour, Vafae, Kazemi ve Khademi’nin 2011 yılında açık kalp cerrahisi hastalarıyla
yaptıkları çalışmalarında (n=188) ameliyattan üç ay sonrasında hastaların %14.8’inin uyku
problemi yaşadığı ortaya konmuştur. Hedges ve Redeker’ın (2008) çalışmasında ise KABG
cerrahisinde off pump (kalp akciğer makinesi kullanılmayan) uygulanan (n=81) ve on pump
(kalp akciğer makinesi kullanılan) uygulanan (n=48) hasta gruplarında uyku kalitesini
karşılaştırılmış olup, ameliyat sonrası erken dönemde off pump uygulanan hasta grubunda
ameliyat sonrası erken dönemde uyku kalitesinin daha iyi olduğu saptanmıştır. Yilmaz ve
İskesen (2007) KABG hastalarıyla (n=38), sağlıklı bireyleri (n=40) iki gruba ayırarak grupların
ameliyat öncesi dönemde, ameliyat sonrası birinci haftada, birinci ve ikinci ayda uyku
kalitelerini değerlendirmişlerdir. Çalışmanın sonucunda KABG hastalarında kardiyopulmoner
bypass sebebiyle beyin sapı ve hipotalamustaki merkezlerin dolaşımındaki geçici bozukluk
sebebiyle uyku ve uyanıklık merkezlerinin etkilenmesinden dolayı uyku problemleri
yaşayabileceği belirtilmiştir.
Hastaneye yatan hastaların uyku problemleri genellikle hastane ortamından veya
hastalıklardan kaynaklanabilir (Kaptan ve Dedeli 2012). Yeterli dinlenme, hastanın cerrahi
stresini yönetmesine ve iyileşmesine yardım eder. Bu nedenle hastanın ameliyat öncesi
uyumasına yardım edilmelidir. Ameliyat sonrası yeterli uyuma ve dinlenme yara iyileşmesi ve
duygusal iyilik için önemlidir. Hastanın uyku ve dinlenmesi için uygun çevre, anksiyetesini
azaltmaya yönelik öğretim ve duygusal destek, diğer sağlık üyeleri ile hastaya ilişkin uygun
etkileşim, ilaçlarını ve tedavilerini doğru uygulama hastanın dinlenmesini geliştirebilir (San
Türgay 2015). Akut bakımın yapıldığı hastanelerde, hemşireler uykunun geliştirilmesinde
önemli bir role sahiptir (Hoey, Fulbrook ve Douglas 2014). Uyku ile ilgili sorunu olan hastalar
için analjezik önerilebilir, iyi bir ortam sağlanabilir veya gün içinde yapacağı aktiviteler
planlanabilir (Hellström, Fagerström, Willman 2010; Kaptan ve Dedeli 2012). Cerrahi geçiren
21
hastalarda ameliyat sonrası uyku sorunları bilinen bir gerçek olmasına rağmen, bu soruna
yönelik çok sınırlı girişimlerde bulunulmuştur (Hu ve ark. 2015; Njawe 2003). Müzik dinleme,
doğa sesleri dinleme, video izleme, sırt masajı ve akupunktur uyku sonuçları açısından önemli
bulunmuştur. Hellström, Fagerström ve Willman (2010) ise uyku problemlerinin
giderilmesinde gevşeme, aromaterapi ve uyku hijyeni protokollerinin (yaşam tarzı
değişiklikleri, çevresel değişiklikler vb.) çok az etkili olduğunu ya da hiçbir etkisinin
bulunmadığını belirtmiştir. Greve ve Pedersen 2015 yılında açık kalp cerrahisi sonrasında
hemşirelik girişimlerinin uyku kalitesi üzerine etkilerini inceledikleri çalışmada bir gruba
(n=67) uyku hijyeni protokolleri öğretilerek uyku alışkanlıkları değerlendirilmiş ve diğer gruba
(n=90) standart hemşirelik bakımı uygulanmıştır. Hastaların (n=67) ameliyat öncesinde,
ameliyat sonrası birinci ve ikinci ayda uyku kaliteleri değerlendirildiğinde ikinci aydan sonra
uyku kalitelerinin daha iyi olduğu saptanmıştır.
22
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Araştırmanın Tipi
Bu araştırma tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapılmıştır.
3.2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı
Araştırmaya Ocak 2015 tarihinde literatür tarama ile başlanmış; Haziran 2015’te Etik
Kurul onayı alındıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahi servislerinde veri toplanmış ve Mayıs 2016 tarihinde
tez yazımı tamamlandıktan sonra Haziran 2016’da tez savunmasıyla sonlanmıştır.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı 1985
yılında Genel Cerrahi’den ayrılarak ayrı bir anabilim dalı olarak kurulmuştur. Hastane ana
binasından 1993 yılından itibaren ayrılarak modern standartlara sahip ayrı bir binaya
taşınmıştır. Kalp damar cerrahi servisinde toplam 19 hemşire 08.00-16.00 ve 16.00-08.00
şiftlerinde çalışmaktadır. Gündüz şiftinde altı, gece şiftinde üç hemşire hastalara bakım
vermektedir. Klinikte her türlü kalp ve damar hastalığı başarıyla tedavi edilmektedir.
Dokuz Eylül Hastanesi Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı 1989 yılında kurulmuş 1997
yılında açık kalp ameliyatlarına başlamıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi hastane binasında ikinci
katta yer almaktadır. Klinik toplam 37 yatağa sahiptir ve 16 hemşire çalışmaktadır. Hemşireler
08.00-18.00 ve 18.00-08.00 şeklinde iki şift halinde çalışmaktadır. Gündüz şiftinde üç, gece
şiftinde iki hemşire hastalara bakım vermektedir.
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Bu araştırmanın evrenini açık kalp cerrahisi uygulanan olan erişkin hastalar
oluşturmuştur. Örneklem kapsamında ise Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kalp damar cerrahi servisinde yatan hastalar yer almıştır.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde haftalık ortalama 15 hastaya açık kalp cerrahisi
yapılırken, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde haftalık ortalama 10 hastaya açık kalp
cerrahisi yapılmaktadır.
Örnekleme alınma ölçütleri
•
Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden,
•
İlk kez açık kalp cerrahisi planlanan ve uygulanan,
•
Yoğun bakımda 48 saatten fazla kalmayan,
23
•
18 yaş ve üzerinde olan,
•
Bilinci açık olan,
•
Kişi, yer ve zaman oryantasyonu olan,
•
İşitme ve konuşma sorunu olmayan,
•
Okuryazar olan,
•
Türkçe anlayabilen ve konuşabilen,
•
Psikiyatrik tanı almayan ve nörolojik problemi olmayan hastalar araştırma örneklemine
alınmıştır.
Örneklemden çıkarılma ölçütleri
•
Başlangıçta araştırmaya katılmayı kabul eden ve sonra ayrılmak isteyen hastalar,
örneklem dışında bırakılmıştır.
Araştırmanın örneklemini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Dokuz Eylül
Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Servisi’nde açık kalp ameliyatı planlanan ve
uygulanan erişkin hastalar oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde Karancı
ve Dirik’in (2003) acil cerrrahi servisine gelen hastaları anksiyete düzeylerini belirledikleri
çalışmadaki anksiyete puan ortalamaları temel alınmıştır. Örneklem büyüklüğü %80 güç, %95
güven aralığında 0.05 hata payı ile Gpower yazılım programında tek grup için 34 olarak
hesaplanmıştır. Çalışmanın gücünü arttırmak amacıyla 80 hastaya ulaşılması hedeflenmiştir.
Araştırmanın 126 olarak belirlenen örneklemin gücü, Gpower yazılım programında orta etki
büyüklüğüne göre %96 olarak saptanmıştır.
3.4. Çalışma Materyali
Araştırma tanımlayıcı olduğundan herhangi bir materyal kullanılmamıştır.
3.5. Araştırmanın Değişkenleri
Araştırmanın bağımlı değişkenleri hastaların ameliyat sonrası uyku kalitesi indeksi puan
ortalamaları, ağrı puan ortalamaları iken; bağımsız değişkenleri ise anksiyete puan ortalamaları
ve sosyodemografik klinik özelliklerdir.
3.6. Veri Toplama Araçları
Araştırmada hasta özelliklerini belirlemek amacıyla araştırıcının geliştirdiği Hasta
Tanıtım Formu (Bkz Ek1), hastaların ameliyat öncesi anksiyete düzeyini belirlemek için
Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (Bkz Ek 2), ameliyat sonrası uyku kalitesini ölçmek için
24
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (Bkz Ek 3) ve hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerini
belirlemek için Sayısal Ağrı Ölçeği (Bkz Ek 4) kullanılmıştır. Hastaların ameliyat öncesi
anksiyete düzeyi özellikle ameliyat öncesi 24 saatlik dönemde yüksek olduğu için,
araştırmadaki hastaların anksiyete düzeyi ameliyat öncesi 24 saat içinde değerlendirilmiştir.
Hastaların uyku kalitesi ve ağrı puanı ameliyat sonrası dönemde hastaların yoğun bakım tedavi
ve bakım süreci tamamlanıp servise geldikten sonra (ameliyat sonrası 24-72 saat sonra)
incelenmiştir. Ağrı tanılaması hastaların genel ağrı algısının etkilenmemesi için sabah tedavi ve
bakımları bittikten sonra, hastalar istirahat halindeyken yapılmıştır. Uyku kalitesi de hastaların
soruları rahatlıkla yanıtlayabilmeleri için sabah saatlerinde değerlendirilmiştir.
Araştırmanın yürütüldüğü kliniklerde hastaların ameliyat öncesi anksiyete durumu ameliyat
öncesi hazırlık kapsamında genel olarak değerlendirilmektedir. Anksiyete düzeyini belirlemek
için herhangi bir ölçüm aracı kullanılmamaktadır. Ağrı değerlendirilmesi ise bilinci açık ve
erişkin hastalarda sayısal ağrı ölçeği kullanılarak yapılmaktadır. Klinik hemşiresi hastaların bir
gece önceki uyku durumunu günlük olarak sistem tanılaması içinde değerlendirmektedir.
Hastaların uyku kalitesini değerlendirmede herhangi bir ölçüm aracı kullanılmamaktadır.
3.6.1 Hasta Tanıtım Formu (Ek 1)
Hastaların sosyodemografik özelliklerini belirlemek amacıyla kullanılan form literatür
doğrultusunda araştırmacı tarafından oluşturulmuştur. Bu form toplam 11 sorudan
oluşmaktadır. Soruların bir kısmı evet hayır şeklinde yanıtlanır iken, bir kısmı açık uçlu soru
niteliğindedir. Sorular hastaların sosyodemografik özellikleri, ameliyat tarihi, ameliyatın
ertelenme durumu, ameliyattan önceki ve hastanede yattığı toplam gün sayıları ve kronik
hastalık durumunu belirlemeye yöneliktir (Gallagher ve McKinley 2007; Mourad, Strömberg,
Johansson ve Jaarsma 2015; Vargas, Maia ve Dantas 2006).
3.6.2 Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ) (Ek 2)
Bu ölçek Karancı ve Dirik tarafından Türkçe olarak 2003 yılında geliştirilmiştir. Ölçek
cerrahi hastalarında ameliyat esnasına ve sonrasına özgü kaygıların ölçülmesi amacıyla
geliştirilmiştir. Maddeler ağrı ve ameliyat sırasında ölmekten duyulan korkular ve ameliyat
sonrasında oluşabilecek komplikasyon ve sınırlılıklardan duyulan endişeyi ölçmeye yöneliktir
(Karancı ve Dirik 2003). Bu nedenle cerrahi hastalarında kullanılabilmektedir. Toplam 10
maddeden oluşmaktadır. Beşli likert tipi (1: Hiç katılmıyorum, 5: Tamamen katılıyorum) bir
ölçektir. Ameliyata özgü kaygı puanı tüm maddelere verilen yanıtların toplanmasıyla elde
25
edilir. Toplam puanı 50’dir. Ölçek puanlarının değerlendirilmesinde kesme noktası
bulunmamaktadır. Ölçek puanının artması, anksiyete düzeyinin arttığını göstermektedir.
Ölçeğin geliştirildiği çalışmada acil cerrahi servisinde apandiksin ve safra kesesinin alınması,
mide ülseri sonucu oluşan yırtığın dikilmesini içeren üç farklı ameliyat olan 146 hastadan elde
edilen Cronbach Alpha katsayısı 0.79 olarak bulunmuştur. Ölçek puanları ile yine aynı
çalışmada ameliyat öncesi uygulanan durumluk kaygı ölçeği Pearson korelasyonunun 0.58
(p<0.01) olduğu bulunmuştur (Türkçe Psikoloji Ölçüm Araçları Veritabanı 2015). Ölçeği
Fındık ve Yıldızeli Topçu (2012) cerrahi girişime alınış şeklinin ameliyat öncesi anksiyete
düzeyine etkisini ölçmek için planlı, acil ve günübirlik cerrahi uygulanan 154 hastaya
uygulamışlar, Cronbach Alpha katsayısını 0.80 olarak belirlemişlerdir. Çevik Acar ve Fındık
(2015) batın cerrahisi geçiren (n=150) hastalarda anksiyete düzeylerinin belirlenmesi amacıyla
AÖKÖ kullanmışlar, hastaların ameliyat sonrası AÖKÖ puan ortalamaları 28.5±7.06 olarak
saptanmış olup, hastaların yaşlarının artması, eğitim düzeylerinin azalmasının anksiyete
düzeyini arttırdığı vurgulanmıştır. Yilmaz, Sezer, Gürler ve Bekar (2011) yaptıkları çalışmada
ameliyat öncesi dönemde hastaların (n=500) anksiyete düzeyini AÖKÖ ile ölçmüşler ve
hastalarda orta düzey anksiyete görüldüğünü saptamışlardır. Aynı çalışmada ölçeğin Cronbach
Alpha katsayısı 0.73 olarak bulunmuştur. Araştırmamızda ölçüm aracının Cronbach Alpha
katsayısı 0.78 olarak hesaplanmıştır.
3.6.3 Sayısal Ağrı Ölçeği (SAÖ) (Ek 3)
Ağrı şiddetini belirlemeye yönelik olan bu yöntem, hastanın ağrısını sayılarla
açıklanmasını amaçlamıştır. Sayısal ölçekte ağrı yokluğu (0) ile başlayıp dayanılmaz ağrı (10)
düzeyine kadar ulaşır. Sayısal ölçeklerin ağrı tanılamasını kolaylaştırmasında, puanlama ve
kayıtta kolaylık sağlamasında, tavan ve taban etki değerlendirmesinde yararlı oldukları için
daha çok benimsendiği belirtilmesine karşın; bazı araştırmalarda hemşirelerin sayısal
ölçeklerde hastaların ağrı bildirimlerinin yüksek olduğuna inandıklarını ve bu nedenle
kullanımını sınırlı buldukları doğrultusunda düşünceler de yer almaktadır (Eti Aslan ve Öztürk
2014). Ancak yapılan çalışmalar ölçüm aracının güvenli bir şekilde kullanılabileceğini
desteklemektedir. Williamson ve Hoggart’ın 2005 yılında yaptıkları çalışmanın sayısal ağrı
ölçeğinin geçerlilik ve güvenirliliğini desteklediği belirtilmiştir. Ferreira-Valente, Pais-Ribeiro
ve Jensen’in (2011) çalışmalarında da SAÖ’nin geçerlilik ve güvenilirliği desteklenmiştir. Aynı
çalışmada görsel kıyaslama ölçeği, sayısal ağrı ölçeği, yüz ağrı ölçeği ve sözel değerlendirme
ölçeğini kıyaslamışlar; sayısal ağrı ölçeğinin duyarlılığını en yüksek bulmuşlardır. Hjermstad,
26
Fayers, Haugen, Caraceni ve arkadaşlarının yaptığı (2011) 54 çalışmanın yer aldığı sistematik
incelemede SAÖ, sözel kategaori ölçeği ve görsel kıyaslama ölçeği karşılaştırılmış olup, SAÖ
ağrı şiddetini ölçmede en çok kullanılan ölçek olduğu ve ağrı sayısal olarak ifade edildiği için
ağrının değerlendirilmesinde ilk adım olarak görüldüğü belirtilmiştir. Yapılan çalışmalarda
kalp cerrahisi geçiren hasta grubunda ameliyat sonrası ağrı tanılamasında SAÖ’nin sıklıkla
kullanıldığı saptanmıştır (Albert, Gillinov, Lytle, Feng ve ark. 2009; AlOtaibi ve El-Sobkey
2014; Gulik, Janssen, Ahlers, Bruins ve ark. 2011; Lahtinen 2012; Leegaard, Naden ve
Fagermoen 2008; Mazzeffi ve Khelemsky 2011).
3.6.4 Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) (Ek 4)
Ölçek ilk kez 1989 yılında Buysse, Reynolds, Monk, Berman ve arkadaşları tarafından
geliştirilmiştir. Pittsburgh uyku kalitesi indeksi, geçmiş bir aylık sürede uyku kalitesini ve
bozukluğunu değerlendiren, 19 maddelik bir öz bildirim ölçeğidir. Ölçek 24 sorudan oluşur, 19
soru öz bildirim sorusu, beş soru eş veya oda arkadaşı tarafından yanıtlanacak sorulardır.
Ölçeğin puanlanan 18 sorusu yedi bileşenden oluşur: Öznel uyku kalitesi, uykuya dalma süresi,
uyku süresi, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev
bozukluğu. Sorulara sıfır–üç arası puan verilir, yüksek puanlar kötü uyku kalitesini yansıtır
(Buysse ve ark. 1989). Yedi ana başlıktan her birisi önce kendi içinde değerlendirilir. Sonra da
yedi başlığın puanları toplanır. Toplam puan beş ve üzerinde ise kötü uyku kalitesi olarak
değerlendirilir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995).
Öznel uyku kalitesi dokuzuncu soruya verilen yanıtla ölçülmektedir. Uykuya dalma
süresi hesaplanırken; ikinci soru cevabı 15 dakikadan küçükse sıfır puan, 16-30 dakika ise bir
puan, 31-60 dakika ise iki puan, 60 dakikadan büyükse üç puan verilir ve beşinci sorunun a
şıkkı puanının (0-1-2-3) toplamı 0=0, 1-2=1, 3-4=2, 5-6=3 olacak şekilde hesaplanır. Uyku
süresi hesaplanırken dördüncü soru >7 saat=0, 6-7 saat=1, 5-6saat=2, <5 saat=3 puan verilir.
Uyku etkinliği hesaplanırken uykuda geçen süre, yatakta kalma süresine bölünerek yüzle
çarpılır. Çıkan sonuç %85’ten büyük ise sıfır puan, %75-84 arasında ise bir puan, %65-74 ise
2 puan ve %65’ten küçükse 3 puan verilir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995; Türk Toraks Derneği
2012).
27
İndeksin ülkemizdeki geçerlilik ve güvenirliği Ağargün, Kara ve Anlar tarafından (1995)
tarafından yapılmıştır ve Türk toplumuna uygunluğu saptanmıştır. Ağargün, Kara ve Anlar
(1995) çalışmalarında PUKİ’nin klinik özellikleri 12 aylık bir sürede sağlıklı bireyler (n=30),
depresif bireyler (n=33) ve organik nedenli olmayan uyku bozukluğu olan bireylerle (n=51)
değerlendirmişlerdir. Bu çalışmanın sonucunda PUKİ’nin hem klinik uygulamalarda hem
psikiyatrik araştırmalarda kullanılabileceği belirtilmiştir. Uyku kalitelerinin değerlendirildiği
çalışmalar incelendiğinde hem hastanede yatan bireylerin, hem sağlıklı bireylerin hem de açık
kalp cerrahisi hastalarıyla yapılan çalışmalarda PUKİ’nin yaygın olarak kullanıldığı
görülmektedir (Akıncı, Yeldan, Bayramoğlu ve Akpınar 2016; Arita, Takeno ve Fujimoto
2013; Greve ve Pedersen 2016; Hedges ve Redeker 2008; Hoey, Fulbrook, Douglas 2014;
İşkesen, Yıldırım ve Şirin 2007; Leung, Sands, Newman, Meckler ve ark. 2015; Liao ve ark.
2011; Nerbass ve ark. 2010; Pröpper ve ark. 2015; Şendir, Acaroğlu, Kaya ve Erol 2007; Yang
ve ark. 2015; Yilmaz, Sayin ve Gurler 2012).
İç tutarlılık
İndeksin, Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.80 olarak saptanmıştır. Bileşenler
açısından tüm bireyler için Cronbach Alpha katsayısı bileşen üç (uyku süresi) için en yüksek
(0.92) ve bileşen yedi (gündüz işlev bozukluğu) için en düşük (0.35) olarak saptanmıştır. Diğer
bileşenler için katsayılar; bileşen bir uyku kalitesi için 0.88, bileşen iki (uykuya dalış süresi)
için 0.87, bileşen dört (alışılmış uyku etkinliği) için 0.91, bileşen beş (uyku bozukluğu) için
0.84 ve bileşen altı (uyku ilacının kullanımı) için 0.67 olarak belirlenmiştir. Bileşen ve bireysel
madde puanları ile PUKİ toplam puanı arasındaki korelasyonu göstermek için madde-toplam
korelasyonları kullanılmıştır. Ölçek (PUKİ) toplam puanı ile PUKİ bileşen puanlar arasındaki
korelasyonlar; bileşen bir (uyku kalitesi) için 0.43, bileşen iki (uykuya dalış süresi) için 0.66,
bileşen üç (uyku süresi) için 0.77, bileşen dört (alışılmış uyku etkinliği) için 0.72, bileşen beş
(uyku bozukluğu) için 0.65, bileşen altı (uyku ilacının kullanımı) için 0.50 ve bileşen yedi
(gündüz işlev bozukluğu) için 0.22 şeklindedir. Ölçek (PUKİ) toplam puanı ile PUKİ madde
puanları arasındaki korelasyonlar; soru 5a için 0.58, soru 5b için 0.51, soru 5c için 0.08, soru
5d için 0.39, soru 5e için 0.26, soru 5f için 0.11, soru 5g için 0.12, soru 5h için 0.05, soru 5i
için 0.04, soru 5j için 0.09, soru sekiz için 0.22, soru altı için 0.45, soru iki için 0.65, soru dört
için 0.68, soru yedi için 0.50 ve soru dokuz için 0.20 olarak hesaplanmıştır (Ağargün, Kara ve
Anlar 1995). Çalışmamız için ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı 0.73 olarak hesaplanmıştır.
28
Tekrar test güvenilirliği
Tekrar test güvenilirliğinde, T1 ve T2 ölçümleri için Pearson Momentler Çarpımı
korelasyonlarının hesaplanması için iki farklı zaman diliminde toplam ve bileşen puanlarının
uyumlu ya da değişmez olduğu gösterilmiştir. T1 ve T2 zamanları açısında korelasyon
katsayıları tüm bireyler arasında 0.93-0.98; depresif bozukluğu olan bireyler arasında 0.480.91; organik nedenli olmayan uykusuzluğu olan bireyler arasında 0.76-0.94; organik nedenli
olmayan aşırı uyuması olan bireyler arasında 0.53-0.97 ve sağlıklı kontrol grubu bireyler
arasında 0.83-1 değerleri arasında değişmektedir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995).
Geçerlilik
Ölçeğin (PUKİ) toplam puanı açısından tüm gruplarda çok ileri düzeyde anlamlı bir fark
söz konusudur (F=88.01, sd=3.110, p<0.001). Sağlıklı kontrol grubu diğer tüm gruplardan;
ayrıca organik nedenli olmayan aşırı uyuması olan birey grubu depresif bozukluğu olan birey
grubundan ve organik nedenli olmayan uykusuzluğu olan birey grubundan farklılık
göstermektedir. Yalnızca uyku bozukluğu açısından sağlıklı kontrol gurubu organik nedenli
olmayan uykusuzluğu olan birey gurubundan farlılık göstermiş, diğer gruplar arasında ise bir
fark saptanmamıştır (F=3.35, sd=3.110, p=0.021). Uyku kalitesi açısından tüm gruplar
birbirinden farklıdır (F=125.48, sd=3.110, p<0.001). Klinik olarak “iyi uyku ve “kötü uyku”
özelliklerini ya da hasta bireyleri sağlıklı bireylerden ayırt edebildiği ve geçerliliğinin yüksek
olduğu belirtilmiştir (Ağargün, Kara ve Anlar 1995).
29
7.7. Araştırma Planı
Literatür taraması
Ocak 2015 - Mart 2015
Tez öneri sınavı
Mayıs 2015
Etik kurul izni, kurum izinleri
Mayıs –Haziran 2015
Verilerin toplanması, verilerin
değerlendirilmesi
Temmuz 2015- Aralık 2015
Araştırma raporu yazımı
Aralık 2015- Mayıs 2016
Tez savunma sınavı
Haziran 2016
30
3.8. Verilerin Değerlendirilmesi
Çalışmada elde edilen bulguların değerlendirilmesinde, istatistiksel analizler için İstatistik
SPSS 16.0 (Statistical Package for Social Sciences) kullanılmıştır. Hastalara ait bilgilerin
değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikten (sayı, yüzde, ortalama vb.) yararlanılmıştır.
Ameliyat öncesi dönemde “Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği” ile anksiyete düzeyini
belirlemede aritmatik ortalaması alınmıştır. Ameliyat sonrası dönemde SAÖ ile ağrı puan
ortalaması, PUKİ ile uyku kalitesi indeks puan ortalaması hesaplanmıştır. Hastaların cinsiyete
göre AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (t
testi); hastaların medeni durumu, sosyal güvencesi ve ameliyatın ertelenme durumuna göre
AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları bağımsız gruplarda iki ortalama arasındaki farkın
nonparametrik testi (Mann Whitney U); eğitim düzeyi, meslek, planlanan cerrahi girişim ve
kronik hastalıklarına göre AÖKÖ, PUKİ ve SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark ikiden fazla
gruplarda ortalamalar arasındaki farkın nonparametrik testi (Kruskal-Wallis) ile hesaplanmıştır.
Hastaların ameliyat öncesi anksiyete puan ortalamaları ile ameliyat sonrası ağrı puan
ortalamaları ve uyku kalitesi indeks puan ortalamaları arasındaki ilişkiyi belirlemek için
Pearson korelasyon analizi yapılmıştır.
3.9. Araştırmanın Sınırlılıkları
Hastaların ağrı düzeyine ilişkin verilerinin toplandığı sırada istirahat halinde olmaları
nedeniyle ağrı düzeyinin düşük olması, hastaların ölçek sorularına ilişkin algılarını etkilemiş
olabilir.
3.10. Etik Kurul Onayı
Araştırmanın yapılabilmesi için Dokuz Eylül Üniversitesi Girişimsel Olmayan Etik
Kurulu’ndan 09.06.2015 tarihli 6867 numaralı etik kurul izni alınmıştır (Bkz Ek 8). Dokuz
Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Hastanelerinin başhekimlikleri ile her iki üniversite
hastanesinin kalp damar cerrahisi anabilim dallarından resmi kurum izinleri alınmıştır (Bkz Ek
7). Hastalara araştırmanın amacı açıklanarak yazılı ve sözlü onamları alınmıştır (Bkz Ek 5).
Gülay Dirik’ten AÖKÖ kullanımı için izin alınmıştır (Bkz Ek 6). Pittsburgh Uyku Kalitesi
İndeksi ölçeği dergide yayınlandığı için izin alınmamıştır.
31
4. BULGULAR
Araştırmanın bulguları sosyodemografik klinik özellikler, ölçeklere ilişkin bulgular ve
ve karşılaştırma-ilişki tabloları olarak üç bölümde incelenmiştir.
1. Hastaların Sosyodemografik Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular
Araştırmadaki hastaların sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Yaş
ortalaması 58.81±12.17 olan hastaların %66.7’si (n=84) erkektir. Katılımcıların %43.7’si
(n=55) ilkokul mezunu iken, %83.3’ü (n=105) evli, % 33.3’ü emekli (n=42), % 23.1’i (n=29)
ev hanımı olup %97.6’sının (n=123) sosyal güvencesi vardır.
Tablo 1. Hastaların Sosyo-demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular (n=126)
Sosyo-demografik Özellikler
Yaş (ortalaması)
X±SS
58.81±12.17
Sayı (n)
Min-Max
18-82
Yüzde (%)
Cinsiyet
Kadın
Erkek
42
84
33.3
66.7
Eğitim Düzeyi
Okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
7
55
19
19
26
5.5
43.7
15.1
15.1
20.6
105
21
83.3
16.7
123
3
97.6
2.4
29
18
42
9
27
1
23.1
14.3
33.3
7.1
21.4
0.8
126
100
Medeni durum
Evli
Bekar
Sosyal güvence
Var
Yok
Meslek
Ev hanımı
Memur
Emekli
İşçi
Serbest meslek
Öğrenci
Toplam
X: Ortalama SS: Standart Sapma
32
Tablo 2 incelendiğinde hastaların %57.9’una (n=73) KABG, %37.3’üne (n=47) kapak
değişim/onarımı, %4.8’ine (n=6) KABG ve kapak değişim/onarımı yapıldığı görülmektedir.
Katılımcıların %17.5’inin (n=22) ameliyatı ertelenmiştir. Araştırmadaki hastaların %28.6’sının
(n=36) hipertansiyonu bulunurken, %34.1’inin (n=43) ek bir hastalığı bulunmamaktadır.
Hastaların hastanede toplam kaldıkları süre 10.28±5.41 olarak bulunmuştur.
Tablo 2. Hastaların Klinik Özelliklerine İlişkin Bulgular (n=126)
Sayı (n)
Klinik Özellikler
Kronik hastalıklar
Hipertansiyon
Diyabetes Mellitus
Hipertansiyon+Diyabetes Mellitus
Diğer
Yok
Uygulanan cerrahi girişim
Koroner arter bypass greft (KABG)
Kapak değişimi/onarımı
Koroner arter bypas greft+Kapak değişimi/onarımı
Ameliyatın ertelenme durumu
Evet
Hayır
Toplam
Hastanede kalış süresi (gün)
33
Yüzde %
36
13
23
11
43
28.6
10.3
18.3
8.7
34.1
73
47
6
57.9
37.3
4.8
22
104
126
X±SS
10.28±5.41
17.5
82.5
100
Min-Max
3-30
2. Ölçeklere İlişkin Bulgular
Hastaların ameliyat öncesi anksiyete puan ortalaması 27.28± 8.48 olarak saptanmıştır
(Tablo 3). Ağrı düzeyi orta olup, puan ortalaması 4.30±2.29 olarak belirlenmiştir. Uyku
kaliteleri kötü olmakla birlikte, puan ortalaması 10.27±4.23 olarak saptanmıştır.
Tablo 3. Hastaların Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği, Sayısal Ağrı Ölçeği ve Pittsburgh Uyku
Kalitesi İndeksi Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular
Ölçek
X±SS
Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği
Sayısal Ağrı Ölçeği
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi
34
Min-Max
27.28± 8.48
14-49
4.30±2.29
0-10
10.27±4.23
1-19
Tablo 4 incelendiğinde ameliyat özgü kaygı puanları arasında en yüksek puanı
(4.01±1.05) hastaların ameliyat sonrası iyileşme düşüncesine verdikleri görülmektedir. İkinci
en yüksek puan ise (3.19±1.40) ameliyat sonrası çok ağrı çekme düşüncesidir. Ölüm koskusu
ise üçüncü sırada yer almaktadır.
Tablo 4. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçek Maddeleri Puan Ortalamasına İlişkin Bulgular (n=126)
Ölçek Maddeleri
X±SS
Min-Max
2.80±1.54
1-5
2.72±1.61
1-5
2.51±1.59
1-5
2.36±1.52
1-5
2.55±1.50
1-5
2.76±1.46
1-5
3.19±1.40
1-5
Ameliyat sonrası tüm ağrı ve sorunlardan kurtulacağımı
düşünüyorum
Sakat kalmaktan korkuyorum
4.01±1.05
1-5
2.08±1.31
1-5
Ameliyat esnasında ağrı çekeceğimi düşünüyorum
2.25±1.46
1-5
27.28± 8.48
14-49
Ölüm düşünceleri sık sık aklıma geliyor
Bana bir şey olursa ailemin ve çocuklarımın ortada
kalacağını düşünüyorum
Ameliyat için bayıltıldıktan sonra uyanamamaktan
korkuyorum
Ameliyat sırasında kanama ya da başka bir sorun
yüzünden öleceğimi düşünüyorum
Ameliyat sonrası yara yerimin iltihap kapması ya da
başka bir sorun çıkarak tamamen iyileşemeyeceğimi
düşünüyorum
Ameliyat sonrasında yürüyememekten ya da eskisi gibi
tüm ihtiyaçlarımı karşılayamamaktan korkuyorum
Ameliyat sonrası çok ağrı çekeceğimi düşünüyorum
Toplam
35
Uyku problemleri ile ilgili PUKİ maddeleri incelendiğinde hastaların %94.4’ünün (119)
gece yarısı veya sabah erkenden uyanma, %65.87’ünün (n=83) öksürük ya da horlama ve
%86.50’inin (n=109) ağrı sebebiyle uyku problemi yaşadığı saptanmıştır (Tablo 5). Hastaların
%49.20’si (n=62) diğer nedenler dolayısıyla uyku problemi yaşamıştır. Diğer nedenler sorusu
açık uçlu olduğu için hastalar kendi uykusuzluk nedenlerini belirtmişlerdir (Bkz Ek 4).
Uykusuzluk nedenleri olarak hastalar sırası ile sürekli sırt üstü yatma (n=29), anksiyete (n=11),
tedavi ve bakım (n=7), yatağın rahatsız edici olması (n=7), gürültü (n=2) ve ağız kuruluğunu
(n=3) ifade etmişlerdir.
Tablo 5. Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddelerine İlişkin Bulgular
Sayı (n)
Yüzde %
30 dakika içinde uykuya dalamadınız
92
73.01
Gece yarısı veya sabah erkenden uyandınız
119
94.4
Banyo yapmak üzere kalkmak zorunda kaldınız
76
60.31
Rahat bir şekilde nefes alıp veremediniz
72
57.14
Öksürdünüz veya gürültülü bir şekilde horladınız
83
65.87
Aşırı derecede üşüdünüz
44
34.92
Aşırı derecede sıcaklık hissettiniz
90
71.42
Kötü rüyalar gördünüz
39
30.95
Ağrı duydunuz
109
86.50
Diğer nedenler*
62
49.20
Uyku Problemleri İle İlgili Ölçek Maddeleri
*Diğer nedenler: Sırt üstü yatma (n=29), anksiyete (n=11), tedavi ve bakım (n=7), yatağın
rahatsız edici olması (n=7), gürültü (n=2) ve ağız kuruluğu (n=3)
36
3.
Karşılaştırma ve İlişki Tabloları
Tablo 6 incelendiğinde hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre AÖKÖ puanları
incelendiğinde cinsiyete göre farklılık olduğu saptanmıştır (p=0.005, p<0.05). Benzer şekilde
hastaların eğitim düzeyi ve mesleğe göre kaygı puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı
olduğu saptanmıştır (p=0.008 ve p=0.027, p<0.05). İleri analizlerde eğitim düzeyindeki farkın
okuryazar olan gruptan kaynaklandığı saptanmıştır. Ev hanımlarının AÖKÖ puanları en yüksek
bulunmuş olup, ileri analizlerde farkın bu gruptan kaynaklandığı belirlenmiştir (p<0.05).
Tablo 6. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puanlarının
İncelenmesi (n=126)
Sayı (yüzde)
X±SS
42(33.3)
84(66.7)
30.35±8.56
25.75±8.06
Okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Medeni durum
7 (5.5)
55 (43.7)
19(15.1)
19(15.1)
26(20.6)
36.57±5.74
28.38±8.80
27.21±8.53
24.78±8.80
24.34±8.53
Evli
Bekar
Sosyal güvence
Var
Yok
Meslek
105 (83.3)
21 (16.7)
Ev hanımı
Memur
Emekli
İşçi
Serbest meslek
Öğrenci
Toplam
Sosyo-Demografik
Özellikler
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Test Değeri*
p
t: 2.90
0.005**
KW: 13.83
0.008**
27.39±8.32
26.76±9.45
U:1028.000
0.625
123(97.6)
3(2.4)
27.07±8.46
36.00±3.60
U: 67.000
0.600
29 (23.1)
18 (14.3)
42 (33.3)
9 (7.1)
27 (21.4)
1 (0.8)
126 (100)
31.72±7.83
25.05±9.32
26.88±7.83
24.55±11.14
25.62±7.53
25.00
27.28± 8.48
KW: 12.61
0.027**
Eğitim Düzeyi
* t= t testi, KW: Kruskall-Wallis, U= Mann-Whitney U **p<0.05
37
Tablo 7 incelendiğinde ameliyatın ertelenme durumu ve planlanan cerrahi girişim
türüne göre AÖKÖ puan ortalamaları arasında fark olmadığı saptanırken (p>0.05), hastaların
kronik hastalıklarına göre AÖKÖ puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu
belirlenmiştir (p=0.010, p<0.05).
Tablo 7. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puanlarının İncelenmesi
(n=126)
Klinik Özellikler
Sayı (yüzde) X±SS
Kronik hastalıklar
Hipertansiyon
Diyabetes Mellitus
Hipertansiyon+Diyabetes
Mellitus
Diğer
Yok
Uygulanan cerrahi girişim
Koroner arter bypass greft
Kapak değişimi/onarımı
Koroner arter bypas greft+
Kapak değişimi/onarımı
Ameliyatın ertelenme durumu
36 (28.6)
13(10.3)
23 (18.3)
28.05±7.63
21.61±5.73
31.56±8.67
11(8.7)
43(34.1)
27.90±10.08
25.90±8.36
73 (57.9)
47 (37.3)
6 (4.8)
26.68±8.22
27.72±9.11
31.16±7.30
Evet
22 (17.5)
26.40 ±7.50
Hayır
104 (82.5)
27.47±8.69
Toplam
126 (100)
27.28± 8.48
* KW: Kruskall-Wallis, U= Mann-Whıtney U **p<0.05
38
Test Değeri*
p
KW: 13.332
0.010**
KW: 1.651
0.438
U: 1075.000
0.657
Hastaların ameliyat sonrası SAÖ puan ortalamaları 4.30±2.29 olarak hesaplanmıştır.
Tablo 8 incelendiğinde hastaların cinsiyete göre SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı
bulunmuştur (p<0.05). Kadınların SAÖ puan ortalamalarının erkeklere göre yüksek olduğu
görülmektedir. Hastaların eğitim düzeyi ve mesleklerine göre SAÖ puan ortalamaları
arasındaki fark anlamlı değildir (p>0.05).
Tablo 8. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği Puanlarının
İncelenmesi (n=126)
Sayı (yüzde)
X±SS
42(33.3)
84(66.7)
4.97±2.27
3.97±2.24
Okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Meslek
7 (5.5)
55 (43.7)
19(15.1)
19(15.1)
26(20.6)
5.42±2.63
4.63±2.14
4.21±1.71
4.00±2.30
3.61±2.29
Ev hanımı
Memur
Emekli
İşçi
Serbest meslek
Öğrenci
Toplam
29 (23.1)
18 (14.3)
42 (33.3)
9 (7.1)
27 (21.4)
1 (0.8)
126 (100)
5.31±2.07
4.44±2.99
3.78±2.01
4.55±3.28
3.96±1.78
2.00
4.30±2.29
Sosyo-demografik
Özellikler
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Test Değeri*
p
t: 2.334
0.022**
KW: 6.617
0.158
KW: 10.273
0.068
Eğitim Düzeyi
* t= t testi, KW: Kruskal-Wallis **p<0.05
39
Tablo 9 incelendiğinde hastaların ameliyat tipi, kronik hastalıkları ve ameliyatın
ertelenme durumuna göre SAÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
yoktur (p>0.05). Diğer hastalıklara sahip, kapak cerrahisi geçiren ve ameliyatı ertelenen grubun
SAÖ puan ortalamalarının en yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo 9. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Sayısal Ağrı Ölçeği Puanlarının İncelenmesi
(n=126)
Klinik Özellikler
Sayı (yüzde)
Kronik hastalıklar
Hipertansiyon
36 (28.6)
Diyabetes Mellitus
13(10.3)
Hipertansiyon+Diyabet
23 (18.3)
es Mellitus
Diğer
11(8.7)
Yok
43(34.1)
Uygulanan cerrahi
girişim
Koroner arter bypass
73 (57.9)
greft
Kapak değişimi/onarımı
47 (37.3)
Koroner arter bypas
6 (4.8)
greft+ Kapak
değişimi/onarımı
Ameliyatın ertelenme durumu
Evet
Hayır
Toplam
22 (17.5)
104 (82.5)
126 (100)
X±SS
Test Değeri*
p**
4.33±2.37
3.61±2.36
4.65±2.40
KW: 2.918
0.572
KW: 2.484
0.289
U: 856.000
0.222
5.09±2.42
4.11±2.12
4.06±2.25
4.68±2.25
4.33±3.14
4.86±2.21
4.19±2.30
4.30±2.29
* KW: Kruskal-Wallis, U= Mann-Whıtney U **p>0.05
40
Tablo 10’da belirtildiği gibi, hastaların ameliyata özgü kaygı puan ortalaması ile
ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan zayıf düzeyde
olumlu yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318 p<0.05). Hastaların ameliyata özgü kaygı
puan ortalaması ile Pittsburgh uyku kalitesi indeksi puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan
anlamlı ilişki bulunmamaktadır (r=0.129 p>0.05) .
Tablo 10. Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması ile Ameliyat Sonrası Sayısal Ağrı Ölçeği
Puan Ortalaması ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan Ortalaması Arasındaki İlişki
(n=126)
Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalaması
Değişken
Sayısal Ağrı Ölçeği Puan Ortalaması
r: 0.318*
p: 0.000**
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan
r: 0.129
Ortalaması
p: 0.151
*r: Pearson Korelasyon Analizi, **p<0.05
Tablo 11 incelendiğinde hastaların %93.7’inin (n=118) kötü uyku kalitesine sahip olduğu
görülmektedir. Uyku kalitesi kötü olan grup ile iyi olan grup arasında ameliyata özgü puan
ortalamalarına göre istatistiksel olarak fark saptanmamıştır.
Tablo 11. Ameliyat Sonrası Hastaların Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) Puan Durumuna
Göre Ameliyata Özgü Kaygı Puan Ortalamalarının İncelenmesi
PUKİ puanı
Sayı (Yüzde)
AÖKÖ puanı
Test Değeri*
p
U:448.500
0.814**
X±SS
5 puan ve üzeri
118 (93.7)
27.37±8.56
olanlar
0-4 puan olanlar
8 (6.3)
26.00±7.55
U= Mann-Whıtney U **p>0.05
41
Tablo 12’de Hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre PUKİ puan ortalamaları
incelenmiştir. Cinsiyete göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu (t:
2.652, p<0.05), kadınların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu saptanmıştır. Hastaların
mesleklerine göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunurken, hastaların PUKİ
puan ortalamasının 10.27±4.23 olduğu görülmektedir. Mesleğe göre PUKİ puan ortalaması
arasındaki farkın ev hanımlardan kaynaklandığı ileri analizlerde saptamıştır.
Tablo 12. Hastaların Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi
Puan Durumlarının İncelenmesi (n=126)
Sosyo-demografik
Özellikler
Cinsiyet
Sayı (yüzde)
X±SS
Kadın
Erkek
Eğitim Düzeyi
42(33.3)
84(66.7)
11.64±4.03
9.59±4.18
Okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Meslek
7 (5.5)
55 (43.7)
19(15.1)
19(15.1)
26(20.6)
13.00±2.51
10.78±4.02
9.84±4.12
9.68±4.19
10.27±4.23
Ev hanımı
Memur
Emekli
İşçi
Serbest meslek
Öğrenci
Toplam
29 (23.1)
18 (14.3)
42 (33.3)
9 (7.1)
27 (21.4)
1 (0.8)
126 (100)
12.44±3.69
9.50±5.32
10.59±3.51
8.55±4.44
8.66±4.15
7.00 ± 10.27±4.23
* t= t testi, KW: Kruskal-Wallis **p<0.05
42
Test Değeri*
p
t: 2.652
0.010**
KW: 6.067
0.194
KW: 13.873
0.016**
Tablo 13 incelendiğinde hastaların klinik özelliklerine göre PUKİ puan ortalamaları
arasındaki fark anlamlı olmadığı görülmektedir (p>0.05). Kronik hastalıklara göre PUKİ puan
incelendiğinde en yüksek puanı diğer hastalıkları olan bireyler alırken, kapak cerrahisi geçiren
ve ameliyatı ertelenen grubun uyku kalitelerinin daha kötü olduğu görülmektedir.
Tablo 13. Hastaların Klinik Özelliklerine Göre Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi Puan
Durumlarının İncelenmesi (n=126)
Klinik Özellikler
Sayı (yüzde) X±SS
Kronik hastalıklar
Hipertansiyon
Diyabetes Mellitus
Hipertansiyon+Diyabetes
Mellitus
Diğer
Yok
Uygulanan cerrahi girişim
Koroner arter bypass greft
Kapak değişimi/onarımı
Koroner arter bypas greft+
Kapak değişimi/onarımı
Ameliyatın ertelenme durumu
36 (28.6)
13(10.3)
23 (18.3)
9.41±4.22
9.00±4.16
11.60±3.93
11(8.7)
43(34.1)
11.63±4.78
10.32±4.15
73 (57.9)
47 (37.3)
6 (4.8)
10.06±4.30
10.76±4.01
9.00±5.17
Evet
22 (17.5)
11.45±4.63
Hayır
104 (82.5)
10.02±4.12
Toplam
126(100)
10.27±4.23
* KW: Kruskal-Wallis, U= Mann-Whitney U **p>0.05
43
Test Değeri*
p**
KW: 5.734
0.220
KW: 1.440
0.487
U: 976.000
0.279
5. TARTIŞMA
Anksiyete her hasta grubu için önemli olmakla birlikte, cerrahi kliniklerinde yatan
hastalar için çok daha önemli hale gelebilmektedir (Oflaz ve Varol 2010; Çetinkaya ve
Karabulut 2010). Söz konusu ameliyat açık kalp cerrahisi olduğunda, ameliyatın hasta
üzerindeki psikolojik etkileri daha yoğun yaşanabilmektedir (Demir, Akyurt, Ergün, Haytural
2010; Tully, Pedersen, Winefiel, Baker ve ark. 2011; Williams, Alexander, Morin, Langlois ve
ark. 2013). Açık kalp cerrahisine ilişkin ameliyat öncesi hazırlıkların yapılabilmesi için
hastaların birkaç gün öncesinden hastaneye yatışı yapılmaktadır. Bu süreç hastalar için, hazırlık
aşamasının tamamlanmasından ziyade sıkıntılı bir bekleme sürecine girme anlamı taşımaktadır.
Anksiyetenin çeşitli düzeylerde yaşandığı bu zaman diliminde, kalp ve damar cerrahi
hemşiresinin hastanın duygu durumunun farkında olarak etkili girişimleri planlaması önemlidir.
Bu nedenle öncelikle ameliyat planlanan hastaların anksiyete düzeylerinin belirlenmesi
gerekmektedir. Bu tanımlamadan sonra, anksiyetenin etkileri daha kolay kontrol altına alınarak
anksiyeteye yönelik hemşirelik girişimlerinde bulunulabilir. Açık kalp cerrahisi ameliyatları
kalbin yaşamsal önem taşıması nedeni ile ameliyat öncesi dönemde hastaların değişik
düzeylerde anksiyete yaşamasına neden olmaktadır (Denollet ve Pedersen 2009; Douki ve ark.
2011; Furze ve ark. 2008; Guo 2014; Tully ve Baker 2012). Yaşanan anksiyete ameliyat sonrası
dönemi de etkilemekte, özellikle ağrı ve uyku üzerine olumsuz etkiler oluşturabilmektedir. Açık
kalp cerrahisi uygulanan hastaların ağrı düzeyi ve uyku sorunları kontrol altına alınmadığında
hastanın konforu bozulmakta, komplikasyonlar daha kolay gelişebilmekte, iyileşme süreci ve
hastanede kalış süresi uzayabilmektedir (Gulik ve ark. 2011; Leung ve ark. 2015; Sethares,
Chin ve Costa 2013; Ulaş ve ark. 2007; Viars 2009). Dolayısı ile bu hasta grubunda ameliyat
sonrası ağrı ve uyku düzenini etkileyen en önemli faktörlerden biri olan ameliyat öncesi
anksiyetenin belirlenmesi, etkili hemşirelik girişimlerinin planlanması ve uygulanması
açısından önemlidir. Ancak literatürde konuya ilişkin yeterli bilgiye ulaşılamaması bu
araştırmanın temelini oluşturmuştur. Bu gereksinimden yola çıkarak açık kalp cerrahisi öncesi
anksiyete düzeyinin, hastaların ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesi üzerine etkisini belirlemek
için bu araştırma yapılmıştır.
Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 58.81±12.17 olarak bulunmuştur (Tablo
1). Kalp cerrahisi ile ilgili yapılan çalışmalardaki yaş ortalamaları incelendiğinde, bu araştırma
sonucu ile benzer özellik gösterdiği görülmektedir (Cserép ve ark. 2012; Deyirmenjian ve ark.
2003; Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys 2003). Yaşın ilerlemesi kalp ve damar sağlığını
44
olumsuz yönde etkilemekte; gelişen aterom plakları, atereosklerozun artması, başta
hipertansiyon ve diabetes mellitus olmak üzere kronik hastalıkların daha çok görülmesi gibi
birçok faktör damar yapısını bozmaktadır (Badır ve Demir Korkmaz 2014; Pierson 2013).
Bunun sonucunda başta KAH olmak üzere çeşitli kalp ve damar hastalıkları oluşabilmektedir
(Bucher ve Johnson 2014; Higgins ve Tamayo 2013; Widmaier, Raff ve Strang 2014).
Konservatif tedavinin yetersiz kaldığı durumlar cerrahi tedavi endikasyonu oluşturmaktadır
(Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Bucher ve Johnson 2014; Hillis ve ark. 2011). Bu nedenle
araştırmadaki hastaların bu yaş grubunda olması beklendik bir sonuçtur.
Yapılan çalışmalara benzer şekilde araştırmamızda yer alan hastaların %66’sını
erkekler oluşturmaktadır (Tablo 1) (Douki ve ark. 2011; Feuchtinger, Burbaum, Heilmann,
Imbery ve ark. 2013; Lopez, Ying, Poon ve Wai 2007; Parvan ve ark 2013; Rymaszewska,
Kiejna ve Hadrys 2003; Sidar, Dedeli ve İşkesen 2012; Williams, Alexander, Morin, Langlois
ve ark. 2013). Kalp cerrahisi geçiren kişilerde erkek oranının daha yüksek olmasının nedeni
KABG için önemli endikasyonlardan biri olan KAH’nın erkeklerde daha fazla görülmesi ile
ilişkilidir (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Koplay ve Erol 2013). Östrojen hormonu
kadınların kalp damar sağlığını koruyucu etki oluşturmaktadır. Erkekler premenapozal
dönemdeki kadınlara göre yaklaşık 10 yaş erken KAH ile karşılaşmaktadır. Postmenapozal
dönemde ise risk kadınlar için artmakta fakat yaş grupları arası değerlendirme yapıldığında bu
risk erkeklerden daha düşük kalmaktadır (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Buğan ve Çelik
2013; Koplay ve Erol 2013).
Bu araştırmada hastalara uygulanan ameliyatların %57.9’u KABG’tir (Tablo 2). Kalp
cerrahisi ile ilgili literatürde genellikle KABG olan hasta sayısının daha fazla olduğu
bildirilmiştir (Detroyer ve ark. 2008; Herzog ve ark. 2011; Hoyer ve ark. 2008; Krannich,
Weyers, LuegerSharif, Shoul, Janati, Kojuri ve ark. 2012; Rosenbloom ve ark. 2009;
Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys 2003; Tully ve ark. 2011). Koroner arter bypass greft
ameliyatının sıklıkla KAH’nın cerrahi tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemi olması nedeni
ile bu sonucun elde edilmesi kaçınılmazdır (Avrupa Kardiyoloji Derneği 2013; Hillis ve ark.
2011).
Araştırmada açık kalp cerrahisi planlanan hastaların açık kalp cerrahisi öncesinde
anksiyetesinin orta düzeyde (27.28±8.48) olduğu belirlenmiştir (Tablo 3). Hastanede yatan
hastalarda anksiyete yaygın görülmektedir. Hastanede yatış başlı başına bir stresör iken,
45
ameliyat kararı hastaların stres durumunu arttırmaktadır (Vargas, Maia ve Dantas 2006).
Yapılan çalışmalarda cerrahi birimlerde yatan hastalarda, dahili birimlere göre daha yaygın ve
yüksek düzeyde anksiyete yaşandığına vurgu yapılmıştır (Çetinkaya ve Karabulut 2010; Oflaz
ve Varol 2010). Cerrahi hastalarında anksiyete ameliyat öncesi dönemde daha yüksek düzeyde
görülmektedir (Deyirmenjian, Nadim Karam ve Salameh 2005; Krannich ve ark. 2007;
Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013). Literatür incelendiğinde kalp cerrahisi planlanan
hastalarda araştırmada elde edilen bulgu ile uyumlu olarak genellikle orta düzeyde anksiyete
yaşandığı söylenebilir. Rymaszewska, Kiejna ve Hadrys (2003) KABG hastalarında anksiyete
ve depresyon düzeyini inceledikleri çalışmada (n=53) ameliyat öncesi dönemde hastaların
%41.5’inde orta düzeyde anksiyete olduğunu saptamışlardır. Detroyer ve arkadaşları (2008)
açık kalp cerrahisi hastalarının (n=104) %58’inin anksiyete puanlarının orta ve yüksek düzeyde
olduğunu saptamışlardır. Cserép ve arkadaşları (2012) kalp cerrahisi hastalarının (n=180)
ameliyat
öncesi
anksiyete
puanlarının
orta
düzeyde
olduğu
belirtmişlerdir.
Rosiek, Kornatowski, Rosiek-Kryszewska, Leksowski ve arkadaşları (2016) kalp cerrahisi
hastalarında ameliyat öncesi anksiyete düzeyini %55 olarak saptamıştır. Ameliyatın acil ya da
planlı olması ameliyat öncesi anksiyete düzeyini etkilemektedir. Karancı ve Dirik (2003) acil
cerrahi geçiren hastaların anksiyete düzeylerini inceledikleri çalışmada AÖKÖ puanını
(27.54±8.95) olarak bulmuşlardır. Fındık ve Yıldızeli Topçu (2012) cerrahi girişime alınış
şeklinin ameliyat öncesi anksiyete düzeyine etkisini inceledikleri çalışmalarında üroloji, acil
servis ve genel cerrahi hastalarını örneklem kapsamına almışlar, planlı cerrahi geçiren
hastaların AÖKÖ puan ortalamalarını 23.76±7.12 olarak bulmuşlardır. Açık kalp cerrahisi
planlı bir ameliyat olmasına rağmen çalışmamızda hastaların AÖKÖ puan ortalaması Karancı
ve Dirik’nın (2003) çalışması ile benzer şekilde 27.28±8.48 olarak bulunmuştur. Bu sonuç açık
kalp cerrahisi uygulanan hastalarda anksiyete düzeyinin, genel cerrahi ve üroloji hastalarına
göre daha yüksek düzeyde olduğu şeklinde yorumlanabilir. Kalbin yaşamsal organ olmasından
dolayı yaşanan ölüm korkusu, ameliyat sırasında durdurulan kalbin bir daha çalışmama korkusu
anksiyete nedenlerinde ilk sıralarda yer almaktadır (Tully ve Baker 2012). Bu anksiyetenin
kontrol altına alınması önemlidir. Çünkü kalp cerrahisi uygulanacak olan hastalarda anksiyete,
var olan hastalığın belirtilerini şiddetlendirmekte ve komplikasyonlara neden olmaktadır (Ulaş
ve ark. 2007; Viars 2009).
Çalışmamızda hastaların ameliyata özgü kaygı ölçeğine verdikleri puanlar
incelendiğinde, en yüksek puanı ameliyat sonrası ağrı ve sıkıntılardan kurtulma düşüncesinin
46
aldığı görülmektedir (Tablo 4). Ayrıca bu araştırmada ameliyat öncesi anksiyete nedeni olarak
ameliyat sonrası ağrı endişesinin ve ölüm korkusunun puan ortalamalarının en yüksek olduğu
belirlenmiştir. Bu iki sonucumuz araştırmamızın diğer bir sonucu olan ameliyat öncesi
anksiyete ile ameliyat sonrası ağrı arasında ilişki bulunması ile paralellik göstermektedir.
Bulgularımıza benzer şekilde Rosiek ve arkadaşları (2016) ise (n=58) kalp cerrahisi öncesinde
hastaların cerrahi, ağrı, ameliyat sonrası komplikasyonlar ve anestezi ile ilgili anksiyetelerinin
olduğunu saptamışlardır. Yapılan diğer çalışmalar da araştırma bulgularımızı desteklemekte,
ameliyat öncesi anksiyete nedenleri arasında ağrı, rahatsızlık hissi, ölüm korkusunun en sık
rastlanan anksiyete nedenleri olduğu vurgulanmaktadır (Feuchtinger ve ark. 2013; Parvan ve
ark. 2013; Robley, Ballard, Holtzman ve Cooper 2010).
Çalışmamızda kullanılan ölçeğin maddelerine bakıldığında hastanın ölüme ilişkin kaygı
puan ortalamasının orta düzeyde olduğu saptanmıştır (Tablo 4). Araştırma sırasında hastaların
ameliyat öncesi dönemde aktivite intoleransı, efor dispnesi gibi belirtilerinin olduğu
gözlenmiştir. Özellikle KAH olan hastaların büyük çoğunluğunda geçirilmiş akut miyokard
infarktüs öyküsü bulunmaktadır. Literatürde miyokard infarktüsü geçiren bireylerin yüksek
düzeyde anksiyete yaşadıkları belirtilmektedir (Celano, Millstein, Bedoya, Healy ve ark. 2015;
Moser 2007; Mourad, Strömberg, Johansson ve Jaarsma 2015). Çalışmamızda hastalar
miyokard infarktüsü geçirmeleri nedeni ile ölüm korkusunu yoğun olarak yaşadıkları için
ameliyatı çare olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Kapak hastaları ise ölüm düşüncelerinin
akıllarına
gelmediğini,
hastalıklarından
dolayı
günlük
yaşam
aktivitelerini
yerine
getiremedikleri için ameliyatı bir kurtuluş olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Ameliyatı
yapacak olan hekimin sürekli hastayı ziyaret edip, ameliyat hakkında bilgi vermesinin hastaları
rahatlattığı ve hekime duyulan güvenin anksiyeteyi azalttığı gözlenmiştir. Yapılan çalışmalarda
ameliyat öncesi bilgilendirme ve eğitim yapılan hastaların anksiyete düzeylerinin ve buna bağlı
komplikasyonların azaldığına dikkat çekilmiştir (Demir, Akyurt, Ergün, Haytural ve ark. 2010;
Furze, Dumville, Miles, Irvine ve ark. 2008; Guo, East ve Arthur 2011; Koivula ve ark. 2002;
O’Brien, McKeough ve Abbasi 2013).
Hastaların ameliyata özgü anksiyete puanları arasında cinsiyete ve mesleğe göre fark
bulunmuş, kadın ve ev hanımı olan hastaların anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğu
saptanmıştır (Tablo 6). Eğitim düzeylerine göre hastaların anksiyete puanları incelendiğinde
puan ortalamaları arasında fark bulunmuş olup, farkın okuryazar olan gruptan kaynaklandığı
belirlenmiştir (Tablo 6). Çalışmamızla benzer olarak Yilmaz ve arkadaşları (2011) kalp
47
cerrahisi geçiren hastalarda (n=500) cinsiyete ve eğitim düzeyine göre ameliyat öncesi
anksiyete puanları arasında fark olduğunu vurgulamışlardır. Douki ve arkadaşlarının (2011)
çalışmasında kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyi kadınlarda erkeklere göre daha yüksek
bulunmuş olup, eğitim düzeyine göre anksiyete puan ortalamaları arasında fark olduğu
bildirilmiştir. Fathi, Alavi, Joudi, Joudi ve arkadaşlarının (2014) çalışmasında karrdiyak cerrahi
öncesi (n=300) anksiyete puan ortalamaları arasında cinsiyete göre fark olduğu, kadın
hastalarda anksiyete puanlarının daha yüksek bulunduğu belirlenmiştir. Okanlı, Özer ve Çevik
Akyıl (2006) çalışmalarında kadın hastaların anksiyete düzeylerinin daha yüksek olarak
saptanmış olup, cinsiyete göre anksiyete puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı
bulunmuştur. Yapılan çalışma sonuçları, çalışmamızın bu sonucuyla benzerlik göstermektedir
(Oflaz ve Varol 2010; Taşdemir, Erakgün, Deniz ve Çertuğ 2013; Yilmaz, Sezer, Gürler ve
Bekar 2011). Anksiyete düzeyinin kadınlarda yüksek çıkması, kadınlık rolleri ve
sorumlulukları ile ilişkili olabilir. Kadınlar yaşadıkları problemleri erkeklere göre daha rahat
ifade etmektedirler. Genel olarak Türk toplumunun yapısı gereği erkekler, kendilerini güçlü
görünmek durumunda hissettiklerinden kaygı yaşasalar bile bunu dile getirmede zorlanmış
olabilirler.
Hastaların kronik hastalıklara göre kaygı puan ortalamaları arasında fark bulunmuştur
(Tablo 7). Kaygı puanı en yüksek olan grup hipertansiyon ve Diyabetes Mellitus’u (DM)
birlikte olan hasta grubudur. Bu hastalıkların birlikte bulunması makro ve mikro damarsal
hasarı arttırdığı için KAH açısından önemli bir risk faktörüdür (Badır 2014). Kronik hastalıkları
olan bireyler iyileşmeyeceği düşüncesine sahiptir (Gülseven ve Oğuz 2014). Var olan kronik
hastalık tek başına bir stres kaynağı iken ameliyat kararının hastalardaki anksiyete durumunu
arttırdığı düşünülmektedir. Hipertansiyon ve DM’nin nedenleri incelendiğinde stresin her iki
hastalık için de önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır (Türk Endokrinoloji ve Metabolizma
Derneği 2016). Bu iki hastalığa da sahip olan bireyler tedavi ve bakımını sürdürürlerken, cerrahi
işlemi yeni bir stres kaynağı olarak görebilirler. Aydoğan, Mutlu, Akbulut, Taş ve
arkadaşlarının hipertansiyon hastalarıyla yaptıkları çalışmada %25’inde (n=13) orta düzey ve
%13.5’inde (n=7) ise şiddetli düzeyde anksiyete belirtilerinin görüldüğü belirtilmiştir. Sönmez
ve Kasım (2013) diyabetli bireylerin anksiyete durumlarını inceledikleri çalışmalarında
hastaların (n=400) %21.8’inde anksiyete görüldüğünü belirtmişlerdir. Çalışmalarda görüldüğü
üzere hipertansiyon ve DM ayrı olarak ele alındığı halde hastaların anksiyete düzeyleri oldukça
48
çarpıcıdır. Bu iki hastalığa da sahip bireylerin açık kalp cerrahisi geçirecek olmaları
düşünüldüğünde anksiyete düzeylerinin daha yüksek görülmesi beklenen bir sonuçtur.
Açık kalp cerrahisi sonrası sternotomi ağrısı hastaların en fazla yakındığı durumlardan
biridir (Cogan 2015; Eti Aslan, Demir Korkmaz ve Karabacak 2012; Mathai ve Sams 2014).
Çalışmamızda hastaların ameliyat sonrası orta düzeyde ağrı yaşadıkları (4.30±2.29)
belirlenmiştir (Tablo 3). Yapılan çalışmalardaki ağrı düzeyleri çalışmamızla benzerlik
göstermektedir (Ajorpaz, Mohammadi, Najaran ve Khazaei 2014; Asadizaker, Fathizadeh,
Haidari, Goharpai ve ark. 2011; Bjørnnes ve ark. 2014; Chapman ve ark. 2012; Choinière, WattWatson, Victor, Baskett ve ark. 2014; Hasan, Rahman, Sultana ve Ahsan 2010; Khan ve ark.
2012; Lahtinen 2012; Mathai ve Sams 2014; Parry ve ark. 2010). Hasan, Rahman, Sultana ve
Ahsan (2010) sternotomili hastalarda bir guruba nonstreoid antiiflamatuar (NSAİ), diğer gruba
opioid ilaç vererek ağrı şiddetini inceledikleri randomize kontrollü çalışmada NSAİ verilen
hastaların görsel kıyaslama ölçeği ve sözel ağrı ölçeği ile ölçülen ağrı puanları 4.1±0.8, opioid
verilen hasta grubunun ağrı puanını ise 3.3±0.4 olarak saptamışlardır. Khan ve arkadaşlarının
(2012) açık kalp cerrahisi hastalarında ağrı düzeylerini inceledikleri çalışmasında (n=64)
ameliyattan 48 saat sonrası hastaların ağrı puan ortalamalarını 4.26 olarak saptamışlardır.
Choinière ve arkadaşlarının (2014) çalışmasında ameliyat sonrası 72. saatte %54’ü (590/1092)
orta dereceli ağrı yaşarken, %74’ü (808/1092) hareket sırasında en şiddetli ağrıyı yaşadıklarını
bildirmişlerdir. Mathai ve Sams’in (2014) yaptıkları araştırmada kalp cerrahisi geçiren
hastaların (n=25) %68’inin orta derece ağrı yaşadığı saptanmıştır. Ajorpaz, Mohammadi,
Najaran ve Khazaei (2014) açık kalp cerrahisi sonrasında hastaların (n=60) ağrı puan
ortalamalarını görsel kıyaslama ölçeği ile ölçerek 6.32±0.21 olarak saptamışlardır. Lahtinen’in
(2012) araştırma bulgularına göre (n=213) KABG cerrahisi yapılan hastaların ameliyat
sonrasında beklediklerinden daha fazla düzeyde ağrı yaşadıkları; ameliyat sonrası 1. günde
hastaların %39’u orta dereceli, %55’i ciddi düzeyde ağrı yaşarken; ameliyat sonrası dördüncü
günde %18’i orta düzeyde, %14’ü ise ciddi düzeyde ağrı yaşamışlardır. Bjørnnes ve arkadaşları
(2014) açık kalp cerrahisi sonrası birinci günde hastaların %39’unun orta düzeyde, %46’sının
ciddi düzeyde, dördüncü günde hastaların %33’ünün orta, %24’ünün ise ciddi düzeyde ağrı
yaşadığını belirlemişlerdir.
Çalışmamızda cinsiyete göre ameliyat sonrası SAÖ puan ortalamaları arasındaki fark
anlamlı bulunmuştur (p=0.022, p<0.05) (Tablo 8). Çalışmamıza benzer olarak Parry ve
arkadaşları (2010) KABG sonrası erkek (n=78) ve kadın (n=17) hastalarda ağrı durumlarını
49
inceledikleri çalışmada gruplar arasında ağrı şiddeti arasında fark olduğunu, kadın hastaların
daha yüksek oranda ağrı tanımladığını, yürüme sırasında ve uyumayı zorlaştıracak şekilde daha
yüksek düzeyde ağrı yaşadıklarını vurgulamışlardır. Bjørnnes ve arkadaşları (2014) da açık
kalp cerrahisi geçiren kadın hastalarda ağrı düzeyinin erkek hastalara göre daha yüksek
olduğunu belirtmişlerdir. Peric ve arkadaşlarının (2008) KABG yapılan hastalarda ameliyattan
altı ay sonra (n=208) yaşam kalitesini inceledikleri çalışmada kadın hastaların ağrı düzeyinin
daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Thibault, Loisel, Durand, Catchlove ve arkadaşlarının
(2008) çalışmasında kadın hastaların erkek hastalara göre daha yüksek düzeyde ağrı yaşadığı
vurgulanmıştır. Leegaard, Naden ve Fagermoen (2008) kadın hastaların kalp cerrahisi sonrası
ağrı deneyimlerini inceledikleri çalışmalarında kadınların cinsiyete özgü, bireyselleşmiş bakım
gereksinimleri olduğu vurgulanmıştır. Lombana ve Vidal (2012) ağrı ve cinsiyet ilişkisini
inceledikleri araştırmada erkeklerde kadınlara göre daha yüksek nöronal yoğunluğa rağmen,
kadınların ağrı algısının daha yüksek olduğunu ve ağrının kadınların hormanal döngüleri ile
yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın bazı çalışmalarda cinsiyete göre ağrı
puanları arasında fark olmadığı saptanmıştır (Acar, Acar, Demir ve Eti Aslan 2016; Sethares,
Chin ve Costa 2013). Ağrı kişiden kişiye değişen, düzeyleri farklılık gösteren bir durumdur.
Ağrının subjektif olması nedeni ile kişilerin ağrı algıları ve bunları ifade etmeleri değişiklik
göstermektedir. Bazı hastaların jest ve mimiklerinden ağrısının olduğu anlaşıldığı halde hasta
ağrısı olmadığını ifade ederken, bazı hastalar rahat görünmelerine rağmen ağrı düzeyine yüksek
puanlar verebilmektedirler. Çalışmamızda kadınların ağrı düzeylerinin daha yüksek olması,
ağrı bildirmelerinin erkeklere göre daha fazla olmalarından kaynaklanabilir.
Bu araştırmada kalp cerrahisi geçiren hastalarda ameliyat öncesi anksiyete ile ağrı
arasında ilişki olduğu ortaya konmuştur (Tablo 10). Çalışmamızda ameliyata özgü kaygı puan
ortalaması ile ameliyat sonrası sayısal ağrı ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel açıdan
zayıf, olumlu yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.318, p<0.05). Cerrahi öncesi anksiyete
arttıkça, hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeyleri de artmaktadır. Navarro-Garcia, MarınFernandez, Carlos-Alegre, Martınez-Oroz ve arkadaşlarının 2011 yılında yaptıkları araştırmada
da açık kalp cerrahisi öncesi anksiyete düzeyi ameliyat sonrası ağrı ile olumlu yönde ilişki
olduğu bulunmuştur. Benzer şekilde Vaughn, Wichowski ve Bosworth (2007) ameliyat öncesi
anksiyete ile ameliyat sonrası ağrı arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir. Sidar, Dedeli ve İşkesen
(2013) açık kalp cerrahisi hastalarında anksiyete ve ağrı arasındaki ilişkiyi inceledikleri
çalışmalarında kaygının, ağrı algısında önemli bir yeri olduğunu saptamıştır. Sjoling, Nordahl,
50
Olofsson ve Asplund’ın (2003) araştırma bulgusu (n=52) ameliyat sonrası ağrının, ameliyat
öncesindeki anksiyetenin de yer aldığı psikososyal faktörlerle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Budak’ın (2015) çalışmasında hastaların (n=109) ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete puan
ortalamaları ile ağrı puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak olumlu yönde anlamlı bir
ilişki olduğu belirlenmiştir. Khan ve arkadaşları (2012) açık kalp cerrahisi hastalarında (n=64)
ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası ağrı düzeylerini incelemişler, ameliyat öncesi anksiyete ile
ameliyat sonrası ağrı arasında olumlu yönde ilişki saptamışlardır. Başka bir çalışmada ise
(n=253) ameliyat öncesi bilgilendirme yapılan hastaların ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete
düzeyleri ile ameliyat sonrası ağrı düzeylerinde anlamlı bir azalma olduğu ortaya konmuştur
(Heilmann, Stotz, Burbaum, Feuchtinger ve ark. 2016). Çalışmamızda anksiyete düzeyi yüksek
olan hastaların ameliyat sonrası ağrı düzeylerinin yüksek olması anksiyetenin fizyolojik
etkilerinin ağrı algısını arttırmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bunun yanında ağrısı
olan hastanın yanına hemşireler daha sıklıkla gelmekte ve hasta yakını hastasıyla daha fazla
ilgilenmektedir. Bu da hastanın kendisini daha güvende hissetmesine neden olmaktadır.
Ameliyat öncesi yaşanan anksiyete ameliyat sonrası ağrıyı etkilemekle birlikte, açık
kalp cerrahi uygulanan hastaların ağrısını birçok faktörün etkilemiş olabileceği de
unutulmamalıdır. Bu faktörlerden birisi hastaların ameliyat sonrası dönemde gerçekleştirdiği
aktivitelerdir. Açık kalp cerrahisi sonrası ağrı çalışmaları incelendiğinde; fiziksel aktivite,
dinlenme, öksürme ve solunum egzersizleri sırasındaki ağrı düzeylerinin değerlendirildiği
görülmektedir. Çevik ve Zaybak (2011) açık kalp cerrahisi sonrasında yapılan egzersizlerin
ağrıya etkisini inceledikleri çalışmada (n=62) hastaların en çok öksürme sırasında ağrı
çektiklerini saptamışlardır. Benzer şekilde Mello, Rosatti ve Hortense’in (2014) açık kalp
cerrahisi geçiren hastaların (n=48) en çok öksürme sırasında ağrı çektiklerini ve ağrının giderek
azaldığını saptamışlardır. Yapılan diğer çalışmalarda hastaların genellikle öksürme, derin nefes
alma sırasında ağrılarının en fazla olduğu ortaya konmuştur (Parizad, Abdolahzadeh, Shabestari
2014; Parry ve ark. 2010; Eti Aslan, Demir Korkmaz ve Karabacak 2011; Sethares, Chin ve
Costa 2013; Cogan 2010; Choinière ve ark. 2014; Lahtinen 2012).
Hastaların ameliyat sonrası ağrı yaşamasında etkili olan bir diğer faktörün hastaların
ağrıyı kabullenmesi ve bu nedenle ağrı yaşadıklarını ifade etmemelerinin olduğu
düşünülmektedir. Araştırmamız sırasında hastaların çoğunluğunun ameliyat sonrası dönemde
ağrının yaşanması gerektiği düşüncesinde oldukları, ağrıyı bildirmede eksikliklerin olduğu
gözlenmiştir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalarda hastaların ağrı bildirimlerinin yetersiz olduğu,
51
ameliyat sonrası ağrıyı katlanılması gereken acı olarak gördükleri belirtilmektedir (Parizad,
Abdolahzadeh ve Shabestari 2014; Dunwoody, Krenzischek, Pasero, Rathmell ve ark. 2008).
Cogan, Ouimette, Vargas-Schaffer, Yegin ve arkadaşlarının (2014) kadiyak cerrahi geçiren
hastalarda (n=379) ağrı kontrolünün yetersizlik sebeplerini inceledikleri çalışmada hastaların
en çok ilaçların bağımlılık yapma etkilerinden dolayı ağrı kesici kullanımından kaçındıkları,
ağrı kesicinin ağrının en şiddetli olan zamanda kullanılması gerektiği ve ağrı kesicilerin yan
etkilerinin hastaları istemedikleri davranışlara sebep olabildiği hastalar tarafından bildirilen
bariyerler olarak gösterilmiştir. Bu araştırma sonucuna uyumlu şekilde çalışmamız sırasında
hastaların aldığı ilaçlar arasında analjezikleri düzenli bir şekilde istemedikleri görülmüştür.
Çalışmanın yapıldığı her iki kurumda da bu durum benzerlik göstermektedir. Hastalar ağrıları
dayanılmayacak düzeye geldiklerinde bunu bildirdiklerini ve analjezik uygulandığını ifade
etmişlerdir. Ağrı kontrolünün genellikle parasetomol grubu ilaçlarla sağlandığı, narkotik
ajanların nadir olarak kullanıldığı gözlenmiştir. Oysa ağrı kontrolünün hem nonstreoidal
antiinflamatuar ilaçlar hem de opioid analjezikler ile sağlanması gerektiği çalışmalarda
vurgulanan noktalardan biridir (Grosen, Vase, Pilegaard, Pfeiffer-Jensen ve ark. 2014; Barr,
Fraser, Puntillo, Ely ve ark. 2013).
Çalışmamızda açık kalp cerrahisi geçiren bireylerin %93.7’inin (n=118) kötü uyku
kalitesine sahip olduğu saptanmıştır (Tablo 11). Ameliyat öncesi anksiyetenin hastaların
ameliyat sonrası dönemdeki ağrı düzeyi ile ilişkili olduğu, ancak uyku kalitesi ile arasında
herhangi bir ilişki bulunmadığı saptanmıştır (p>0.05) (Tablo 10).
Bu sonucun uyku
problemlerine neden olan diğer faktörlerden kaynaklandığını düşündürmektedir. Açık kalp
cerrahisi geçiren hastalar ameliyat sonrası en az bir gece yoğun bakım ünitesinde kalmaktadır.
Komplikasyon gelişmesi durumunda bu süre uzayabilmektedir. Yapılan çalışmalar özellikle
yoğun bakım ünitelerindeki hastalarda uyku problemlerinin yaşandığını ortaya koymaktadır
(Castren, Lakanmaa, Virtanen ve Kilpi 2014; Elliott; Rai ve McKinley 2014; Knauert, Haspel
ve Pisani 2015; Kurt ve Enç 2013; Uğurlu 2012; Weinhouse ve Schwab 2006). Kalp cerrahisi
sonrası özellikle hastanede yatış sırasında uyku problemleri sık yaşanmakta ve hastaların uyku
kaliteleri oldukça düşük olarak değerlendirilmektedir (Liao, Huang, Huang ve Hwang 2011).
Yılmaz, Sayın ve Gürler’in (2012) cerrahi kliniklerde yatan hastaların uyku durumunu
inceledikleri çalışmada, kardiyovasküler cerrahi hastalarında uyku kalitesinin üroloji ve genel
cerrahi hastalarına göre daha kötü olduğu görülmüştür. Çalışmamızda PUKİ maddeleri
incelendiğinde hastaların %57.14’ünün rahat bir şekilde nefes alıp verememe, %65.87’ünün
52
(n=83) öksürük ya da horlama ve %86.50’inin (n=109) ağrı sebebiyle uyku problemi yaşadığı
saptanmıştır (Tablo 5). Hastaların %49.20’si (n=62) diğer nedenler dolayısıyla uyku problemi
yaşamıştır. Diğer nedenler sorusu açık uçlu olduğu için hastalar kendi uykusuzluk nedenlerini
belirtmişlerdir (Bkz Ek 4). Uykusuzluk nedenleri olarak hastalar sırası ile sürekli sırt üstü yatma
(n=29), anksiyete(n=11), tedavi ve bakım (n=7), yatağın rahatsız edici olması (n=7), gürültü
(n=2) ve ağız kuruluğunu (n=3) ifade etmişlerdir (Tablo 5). Çalışmamızla benzer olarak
Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında (n=134) ameliyat sonrası
ağrı seviyesi yüksek olan hastaların anlamlı bir şekilde uyku sorunlarının fazla olduğu
belirlenmiş olup, uyku sorunlarına neden olan diğer etmenler; odanın havasız olması, vücuda
takılı tıbbi cihazlar, odanın kalabalık olması ve gürültü olarak belirtilmiştir. Konuya ilişkin
yapılan başka bir araştırmada Liao, Huang, Huang ve Hwang (2011) kalp cerrahisi sonrası uyku
problemlerinin ağrı, dispne, noktüri, gürültü, ışık gibi çevresel faktörlerle ilişkili olduğunu,
anksiyete ve depresyonun taburculuk sonrası uyku kalitesini etkilediğini saptamışlardır. Bazı
çalışmalar uyku problemlerinin ağrı ile ilişkisi olduğunu vurgulamaktadır. Kamalipour, Vafaei,
Kazemi ve Khademi (2014) yaptıkları çalışmada (n=188) sternotomi ağrısının uyku
problemlerine yol açtığını saptamışlardır. Sethares, Chin ve Costa (2013) da hastaların (n=80)
en çok uyku sorununa yol açan nedenlerden birinin ağrı olduğunu belirlemişlerdir. Elitoğ ve
arkadaşlarının (2010) çalışmasında (n=70) kalp cerrahisi sonrası uykuyu etkileyen faktörler
arasında zorunlu sırt üstü yatış pozisyonu (%74.3), ağrı (% 47.1) ve hastalığa ait anksiyete (%
12.9) yer almaktadır. Çalışmamızla benzer olarak Yılmaz ve İskesen’in (2007) araştırmasında
da (n=55) kalp cerrahisinden sonra birinci hafta hastaların uyku kalitelerinin kötü olduğu
dönem olarak saptanmıştır. Pröpper ve arkadaşlarının (2015) araştırma bulguları hastaların
ameliyat öncesine göre, ameliyat sonrasında uyku kalitelerinin kötü şekilde etkilendiğini ortaya
koymaktadır. Le Grande, Jackson, Murphy ve Thomason (2015) kardiyak cerrahi hastalarında
uykunun depresyon ve anksiyete ile ilişkisini inceledikleri çalışmada (n=134) ameliyat sonrası
ilk haftada hastaların %69’unun uyku bozukluğu yaşadığı saptanmıştır. Çalışmamıza benzer
olarak Yang, Duan, Tsai ve Lou’nun (2015) çalışmasında (n=87) da hastaların %87’sinin
ameliyat sonrası uyku kalitelerinin kötü olduğu belirlenmiş olup, ameliyat sonrası birinci
haftada anksiyete ve uyku kalitesi arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Yapılan bir çalışmada
KABG hastalarında kardiyopulmoner bypass sebebiyle beyin sapı ve hipotalamustaki
merkezlerin dolaşımındaki geçici bozukluk sebebiyle uyku ve uyanıklık merkezlerinin
53
etkilenmesinden dolayı uyku problemleri yaşayabileceği belirtilmiştir (Yilmaz ve İskesen
2007).
Araştırmamızda ameliyat sonrası cinsiyete göre uyku kalitesi puan ortalamaları arasında
fark saptanmış olup, kadın hastalarda uyku kalitesinin daha kötü olduğu ortaya konmuştur
(Tablo 12). Çalışma sonucumuzla benzer olarak Çalık ve Algün’ün (2013) yaşlı hastalarda
(n=228) uyku kalitesini inceledikleri çalışmada kadınların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu
belirtilmiştir. Gökçe ve Mert (2015) kalp yetmezliği olan hastaların uyku kalitesini inceledikleri
çalışmalarında kadın hastaların PUKİ puan ortalamalarını daha yüksek olduğunu
saptamışlardır. Buna karşın Şendir ve arkadaşları (2007) çalışmamızla benzer olarak cinsiyete
göre PUKİ puan ortalamaları arasında fark olduğunu ve erkeklerde uyku kalitesinin daha kötü
olduğunu vurgulamışlardır. Özkaya, Yüce, Gönenç, Gül ve arkadaşlarının (2013) çalışmasında
ise cinsiyete göre PUKİ puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. Yapılan
çalışmalarda cinsiyete göre uyku kalitesi puan ortalamaları arasında fark olmadığı saptanmıştır
(Yılmaz, Kutlu ve Çeçen 2008; Yilmaz, Sayin ve Gürler 2012).
Araştırmamızda klinik özelliklere göre PUKİ puan ortalamaları arasında fark olmadığı
saptanmıştır (Tablo 13). Ranjbaran, Dehdari, Sadeghniiat-Haghighi ve Majdabadi (2014)
kronik hastalıklara göre (hipertansiyon ve diyabet) uyku kaliteleri arasında fark olmadığını
belirtmişlerdir. Yılmaz, Kutlu ve Çeçen’in (2008) çalışmasında üroloji, genel cerrahi,
nöroşirurji, kulak burun boğaz ve ortopedi servislerinde hastaların uyku kalitelerinin
incelendiği çalışmada ise kronik hastalığı olan hastaların uyku kalitelerinin daha kötü olduğu
saptanmıştır. Çalışmamızda en sık karşılaşılan hastalıklar hipertansiyon ve DM’dir. Her iki
hastalığın da tedavi ve bakım sürecinde hemşireler yaşam bulguları ve kan şekeri yönünden
hastaları sık izlediği için her iki hastalığa sahip hastaların uykuları gece boyunca birçok kez
bölünmektedir. Bu hasta grubunun uyku kalitesinin kötü olması beklenen bir sonuçtur.
Çalışmamızda anksiyete ile uyku arasında ilişki saptanmamış olmasına rağmen,
kadınlarda hem anksiyete düzeyinin hem uyku kalitesi puanlarının yüksek olması dikkat
çekicidir. Kadınlarda anksiyete ve ağrı yüksek düzeyde olduğu için, uyku problemlerinin
yaşanmasına sebep olabilir. İstatistiksel olarak anlamlı olmamasına karşın, kadınlarda
anksiyete, ağrı ve uyku puan ortalamalarının en yüksek olması, dolaylı olarak anksiyete ve uyku
kalitesi arasındaki ilişkinin var olabileceğini düşündürmektedir.
54
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Sonuç olarak bu araştırmada;
•
Araştırmaya katılan hastaların geç erişkin yaş döneminde olduğu,
•
Hastaların 2/3’ünün erkek olduğu,
•
Çoğunlukla KABG ameliyatının uygulandığı,
•
Hastaların ameliyat öncesinde orta düzeyde anksiyete yaşadığı,
•
Anksiyete düzeyinin kadın, okuryazar ve ev hanımlarında daha yüksek olduğu,
•
Ameliyat sonrası ağrı düzeylerinin orta şiddette olduğu,
•
Kadınlarda ameliyat sonrası ağrı şiddetinin daha yüksek olduğu,
•
Hastaların büyük bir çoğunluğunda ameliyattan sonra uyku kalitesinin kötü olduğu,
•
Kadınların erkeklere göre uyku kalitelerinin daha kötü olduğu,
•
Açık kalp cerrahisi uygulanan hastaların yaşadığı ağrının ameliyat öncesi anksiyete ile
ilişkili olduğu, ancak anksiyetenin uyku kalitesinde herhangi bir bozulmaya yol
açmadığı belirlenmiştir.
Araştırmanın bulgularında yer almamakla birlikte veri toplama aşamasında hastaların
yaptığı açıklamalar da araştırmacıya verileri yorumlama konusunda ışık tutmuştur. Bu
bağlamda;
•
Hastaların ameliyat sonrasında yaşanan ağrıyı doğal olarak kabul ettiği,
•
Ağrı dayanamayacağı noktaya gelmedikçe sağlık çalışanlarına ağrısı olduğunu
söylemediği,
•
Hastaların analjezik kullanımını yeterince talep etmediği,
•
Sürekli sırt üstü pozisyonda yatmaya bağlı hastaların uykusuzluk çektikleri,
•
Hastaların yatakların rahatsızlıklarından yakındıkları belirlenmiştir.
Bu sonuçlar doğrultusunda aşağıdaki öneriler sunulmuştur:
55
Uygulama alanına yönelik öneriler
Ameliyat öncesi anksiyeteye ilişkin öneriler
•
Ameliyat öncesi dönemde hastaların anksiyete düzeyleri hemşireler tarafından
değerlendirilmeli,
•
Anksiyete düzeyine göre hemşireler ameliyat öncesinde hastaları bilgilendirmeli ve
ameliyat sonrası sürece hazırlamalıdır.
Ameliyat sonrası ağrıya ilişkin öneriler
•
Tüm sağlık çalışanları hastaların ağrıyı ifade etmemelerine karşı duyarlı olmalı,
•
Hastalara ağrı kontrolünün önemi anlatılarak, ağrı bildiriminin amaçları ve iyileşme
üzerine etkileri vurgulanmalı,
•
Hastaların analjezik ilaçları düzenli bir şekilde talep etmesi için ilgili hekimlerle işbirliği
yapılmalı ve hastaların ağrısı olmasa dahi analjezik alması sağlanmalıdır.
Ameliyat sonrası uyku sorunlarına yönelik öneriler
•
Hastaların uyku ihtiyacını karşılayabilmeleri için uykunun önemi vurgulanmalı ve
uykusuzluğa yönelik hemşirelik girişimleri planlanmalıdır
•
Hastalar sürekli sırt üstü pozisyonda yatmaya bağlı uykusuzluk çektiklerini ve
yatakların rahatsızlıklarından yakındıkları için hastane yönetimiyle gerekli iş birliği
yapılarak hastaların konforunu sağlayacak yatak temini sağlanabilir.
Araştırmacılara yönelik öneriler
•
Ameliyat öncesi anksiyetenin önlenmesine ve etkilerinin belirlenmesine,
•
Açık kalp cerrahisi hastalarının ağrı düzeyleri aktivite ile ilişkisinin incelenmesine,
•
Uyku problemlerine neden olan faktörlere,
•
Hastaların kullandığı analjezik kullanımı ve kullanılan analjeziklerin etkililiğinin
incelenmesine yönelik araştırmalar planlanabilir.
56
7. Kaynaklar
1. Acar K, Acar H, Demir F ve Eti Aslan F. Cerrahi sonrası ağrı ınsidansı ve analjezik kullanım
miktarının belirlenmesi. ACU Sağlık Bil Derg 2016;2:85-91
2. Ağargün YM, Kara H, Anlar Ö. Pittsburg uyku kalitesi indeksinin geçerlilik ve güvenirliği.
Türk Psikiyatri Dergisi, 1996;7(2):107-111.
3. Ajorpaz NM, Mohammadi A, Najaran H and Khazaei S. Effect of music on postoperative
pain in patients under open heart surgery. Nurs Midwifery Stud. 2014;3(3): e20213.
DOI:
10.5812/nms.20213
4. Akgül A. Tıbbi araştırmalarda istatistiksel analiz teknikleri SPSS uygulamaları. 3. Basım.
Ankara, Emek Ofset, 2005
5. Akıncı B, Yeldan İ, Bayramoğlu Z and Akpınar TB. The effects of posture and relaxation
training on sleep, dyspnea, pain and, quality of life in the short-term after cardiac surgery: a
pilot study Turk Gogus Kalp Dama. 2016;24(2):258-265 doi:10.5606/tgkdc.dergisi.2016.11675
6. Aksoy G. Ameliyat öncesi hemşirelik bakımı. İn: Aksoy G, Kanan N, Akyolcu N, editors.
Cerrahi hemşireliği I. İstanbul;Nobel Kitabevi: 2012 p.257-301
7. Akyolcu N. Ameliyat sonrası hemşirelik bakımı. İn: Aksoy G, Kanan N, Akyolcu, editors.
Cerrahi hemşireliği I. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2012. p.335-366
8. Albert NM, Gillinov AM, Lytle BW, Feng J et al. A randomized trial of massage therapy
after heart surgery. Herat Lung. 2009;38:480-490 doi:10.1016/j.hrtlng.2009.03.001
9. AlOtaibi KD and El-Sobkey SB. Spirometric values and chest pain intensity three days postoperative coronary artery bypass graft surgery. J Saudi Heart Assoc. 2015:16 http://dx.doi.org/10.1016/j.jsha.2015.02.002
10. American
Heart
Association.
Open
heart
http://www.americanheart.org/presenter.jhtml?identifier=4674
surgery
Recieved
statistics
2009
date:12.5.2015
American Journal Of Critical Care. 2004;13:116-125
11. Arita H, Takeno Y and Fujimoto E. Sleep disturbance in elderly patients after cardiac
surgery during their stay in ıntensive care unit and surgical ward. J Nurs Care. 2013;3: 137
http://dx.doi.org/10.4172/2167-1168.1000137
57
12. Asadizaker M, Fathizadeh A, Haidari A, Goharpai S et al. The effect of foot and hand
massage on postoperative cardiac surgery pain. International Journal of Nursing and Midwifery.
2011;3(10):165-169
13. Asilioglu K, Senol Celik S. The effect of preoperative education on anxiety of open cardiac
surgery patients. Patient Education and Counseling 2004;53: 65–70
14. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) Kararlı Koroner Arter Hastalığı Yönetimi Görev
Grubu. 2013 ESC Kararlı koroner arter hastalığı yönetimi kılavuzu. Türk Kardiyol Dern Arş
2014, Suppl. 4
15. Avrupa Kardiyoloji Derneği. Kalp Kapak Hastalıkları Tedavi Kılavuzu (2012 versiyonu).
Türk Kardiyol Dern Arş 2013, Suppl. 3
16. Aydoğan Ü, Mutlu S, Akbulut G, Taş H ve ark. Hipertansiyon hastalarında anksiyete
bozukluğu. Konuralp Tıp Dergisi 2012;4(2):1-5.
17. Badır A. Demir Korkmaz F, Koroner arter hastalıkları. In: Karadakovan A, Eti Aslan F,
editör. Dahili ve cerrahi hastalıklarda bakım. 3. Baskı. Adana:Nobel tıp kitabevi; 2014. p.431471
18. Barr J, Fraser GL, Puntillo K, Ely EW et al. Clinical practice guidelines for the
management of pain, agitation, and delirium in adult patients in the ıntensive care unit. Critical
Care Medicine. 2013;41(1):263-306 DOI: 10.1097/CCM.0b013e3182783b72
19. Bilge A. Özel popülasyonların hemşirelik yönetimi. In: Gorman LM, Sultan DF. Öz F,
Demiralp M, editörs. Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara: Akademisyen tıp kitapevi;
2014. p.385-398
20. Bjørnnes AK, Rustøen R, Lie I, Watt-Watson J et al. Pain characteristics and analgesic
intakebefore and following cardiac surgery. European Journal of Cardiovascular Nursing.
2014:1-8
21. Bradt J, Dileo C, Shim M. Music interventions for preoperative anxiety (Review). The
Cochrane
Collaboration.
Published
by
John
2013 http://dx.doi.org/10.1002/14651858.CD006908.pub2
58
Wiley
&
Sons,
Ltd.
22. Bucher L and Johnson S. Coronary artery disease and acute coronary syndrome. İn
Medıcal-Surgıcal Nursıng: Assessment And Management Of Clınıcal Problems. Levis SL,
Dirksen SR, Heitkemper MM, Bucher L, editors. 9th edition. Elsevier Mosby; 2014. p.730-766
23. Budak E. Açık kalp ameliyatı olan hastalarda ameliyat öncesi anksiyetelerinin
giderilmesinin ameliyat sonrası anksiyete ve ağrı düzeylerine etkisi. Başkent Üniversitesi.
Hemşirelik. Yüksek lisans tezi. Ankara. 2015
24. Buysse DJ, Reynolds CF, Monk TH, Berman SR et al. The Pittsburgh sleep quality index:
A new instrument for psychiatric practice and research. Psychiatry Research 1989;28 (2);193213 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2748771
25. Castren MR, Lakanmaa RL, Virtanen I and Kilpi HL. Evaluating adult patients’ sleep: an
integrative literatüre review in critical care. Scand J Caring Sci; 2014; 28; 435–448. doi:
10.1111/scs.12072
26. Celano CM, Millstein RA, Bedoya CA, Healy BC et al. Association between anxiety and
mortality in patients with coronary artery disease: A meta-analysis. American Heart Journal.
2015;170(6):1105-1115 doi:10.1016/j.ahj.2015.09.013
27. Chapman CR, Zaslansky R, Donaldson GW and Shinfeld A.
Postoperative pain
trajectories in cardiac surgery patients. Pain Research and Treatment. 2012;Article ID 608359:8
pages doi:10.1155/2012/608359
28. Chard R. Care of preoperative patients. In: Ignatavicius D, Workman ML. Medical surgical
nursing.7. Edition. USA: Elsevier Health Science; 2013. p.247
29. Choinière M, Watt-Watson J, Victor JC, Baskett RJF et al. Prevalence of and risk factors
for persistent postoperative nonanginal pain after cardiac surgery: a 2-year prospective
multicentre study. CMAJ 2014:1-14 DOI:10.1503/cmaj.131012
30. Cimilli C. Cerrahide anksiyete. Klinik Psikiyatri 2001;4:182-186
31. Clevaland
Clinic
Erişim
Tarihi:19.06.2015 http://my.clevelandclinic.org/services/heart/disorders/treatment_heartsurg
32. Cogan J, Ouimette MF, Vargas-Schaffer G, Yegin Z et al. Patient attitudes and beliefs
regarding pain medication after cardiac surgery: barriers to adequate pain management.
american
society
for
pain
management
http://dx.doi.org/10.1016/j.pmn.2013.01.003
59
nursing.
2014;15(3):574-579
33. Cogan J. Pain management after cardiac surgery. Seminars in Cardiothoracic and Vascular
Anesthesia. 2010;14(3):201-204
34. Cohn WE. Advances in surgical treatment of acute and chronic coronary artery disease.
Texas Heart Institute Journal. 2010;37(3):328-330
35. Craven Rf, Hirnle C, Jensen S. Uyku ve dinlenme. İn: Uysal N, Çakırcalı E, çeviri
editörleri. Hemşirelik Esasları İnsan sağlığı ve fonksiyonları. Palme yayıncılık. Ankara.
2015:1114-1143
36. Cserép Z, Losoncz E, Balog P, Szili-Török T et al. The impact of preoperative anxiety and
education level on long-term mortality after cardiac surgery. Journal of Cardiothoracic Surgery
2012; 86(7):1-8 http://www.cardiothoracicsurgery.org/content/7/1/86
37.
Çalık İ ve Algün C. Yaşlılarda fiziksel aktivite ile uyku kalitesi arasındaki ilişki.
Fizyoterapi Rehabilitasyon. 2013;24(1):110-117
38. Çetinkaya F ve Karabulut N. Batın ameliyatı olacak yetişkin hastalarda ameliyat öncesi
verilen eğitimin kaygı ve ağrı düzeyine etkisi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi.
2010;13:2
39. Çevik Acar E ve Yıldız ÜY. Ameliyathanede hastaların hemşirelik bakım kalitesi hakkında
düşüncelerinin ve kaygı düzeylerinin değerlendirilmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık
Bilimleri Dergisi. 2015;18(4):268-273
40. Çevik K ve Zaybak A. Açık kalp ameliyatı sonrasında yapılan egzersizlerin ağrıya etkisi.
Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2011;14(4):54-59
41. Dechant LM. Care of patients with acute coronary syndromes. In: Ignatavicius D,
Workman ML. Medical surgical nursing.7. Edition. USA:Elsevier Health Science 2013;846 849
42. Demir A, Akyurt D, Ergün B, Haytural C ve ark. Kalp cerrahisi geçirecek olgularda
anksiyete sağaltımı. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2010;18(3):177-182
43. Demir Korkmaz F. Yapısal Enfeksiyöz ve enflamatuar kalp hastalıkları. İn: Karadakovan
A, Eti Aslan F, editors. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. 3. Baskı. Adana:Nobel tıp
kitabevi; 2014. p. 473-495
60
44. Denollet J and Pedersen SS. Anger, depression, and anxiety in cardiac patients. JACC.
2009;53(11):947-949 doi:10.1016/j.jacc.2008.12.006
45. Detroyer E, Dobbels F, Verfaillie E, Meyfroidt G et al. Is preoperative anxiety and
depression associated with onset of delirium after cardiac surgery in older patients? a
prospective cohort study. American Geriatrics Society Journal compilation. 2008; 12: 2278–
2284
46. Deyirmenjian M, Karam N and Salameh P. Preoperative patient education for open-heart
patients:A source of anxiety?. Patient Education and Counseling. 2006;62:111–117.
doi:10.1016/j.pec.2005.06.014
47. Douki ZE, Vaezzadeh N, Shahmohammadi S, Shahhosseini Z et al. Anxiety before and
after coronary artery bypass grafting surgery: relationship to QOL. Middle-East Journal of
Scientific Research 2011;7 (1): 103-108,
48. Dunwoody CJ, Krenzischek DA, Pasero C, Rathmell JP et al. Assessment, physiological
monitoring, and consequences of inadequately treated acute pain. Journal of PeriAnesthesia
Nursing, 2008;23(1A):S15-S27 S15 doi:10.1016/j.jopan.2007.11.007
49. Elitoğ N, Öztürk N, Menteş D, Zeytun B ve ark. Kalp cerrahisi operasyonu geçirmiş olan
hastaların post-op hastanede yatış dönemlerinde uykularını etkileyen faktörler ve günlük uyku
düzenindeki
değişimlerin
belirlenmesi
2010.
http://www.acibademhemsirelik.com/edergi/yeni_tasarim/files/kalp%20_bil_2.pdf
Erişim
tarihi: 25.03.2015
50. Elliott R, Rai T and McKinley S. Factors affecting sleep in the critically ill: An
observational
study.
Journal
of
Critical
Care.
2014;29:859–
863. http://dx.doi.org/10.1016/j.jcrc.2014.05.015
51. Erdil F, Özhan Elbaş N. Cerrahi hastalıkları hemşireliği. 5. Baskı. Ankara: Aydoğdu
matbaacılık; 2008:322-335
52. Eti Aslan F, Badır A, Karadağ Arlı Ş ve Çakmakçı H. Patient’s experience of pain after
cardiac surgery. Contemp Nurse. 2009;34(1):48-54
53. Eti Aslan F, Çavdar İ. Cerrahi ağrı. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü. 2.
Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.185-186
61
54. Eti Aslan F, Demir Korkmaz F,Karabacak Ü. Pain in cardiac surgery and the nursing
approach. Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery. 2012;20(1):172-176 doi:
10.5606/ tgkdc.dergisi.2012.036
55. Eti Aslan F, İçli G. Ağrı kontrolünün önemi. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve
kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.15-22
56. Eti Aslan F, Öztürk Z. Ağrı değerlendirme yöntemleri. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası
ve kontrolü. 2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p.77-100
57. Eti Aslan F, Uslu Y. Ağrı sınıflandırılması. In: Eti Aslan F, editör. Ağrı doğası ve kontrolü.
2. Basım. Ankara: Akademisyen kitabevi; 2014. p. 57-66,
58. Fathi M, Alavi SM, Joudi MJ, Joudi M et al. Preoperative anxiety in candidates for heart
surgery. Iran J Psychiatry Behav Sci. 2014;8(2):90-96 www.ijpbs.mazums.ac.ir
59. Ferreira-Valente MA, Pais-Ribeiro JL, Jensen MP. Validity of four pain intensity rating
scales. International Association for the Study of Pain. Elsevier 2011;152: 2399–2404
60. Feuchtinger J, Burbaum C, Heilmann C, Imbery C et al. Anxiety and fear in patients with
short waiting times before coronary artery bypass surgery – a qualitative study. Journal of
Clinical Nursing. 2013;23:1900–1907
61. Fındık ÜY ve Yıldızeli Topçu S. Cerrahi girişime alınış şeklinin ameliyat öncesi anksiyete
düzeyine etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi 2012;2223
62. Fitzsimons D, Parahoo K, Richardson SG, Stringer M. Patient anxiety while on a waiting
list for coronary artery bypass surgery: A qualitative and quantitative analysis. Heart Lung.
2003;32:23-31.
63. Furze G, Dumville JC, Miles JNV, Irvine K et al. “Prehabilitation” prior to CABG surgery
improves physical functioning and depression. International Journal of Cardiology.
2009;132:51–58 http://dx.doi.org/10.1016/j.ijcard.2008.06.001
64. Gallagher R, McKinley S. Stressors and anxiety in patients undergoing coronary artery
bypass surgery. American Journal Of Critical Care. 2007;16(3):248-257
65. Gardner G, Elliott D, Gill J, Griffin M et al. Patient experiences following cardiothoracic
surgery: An interview study. European Journal of Cardiovascular Nursing. 2005;4:242 – 250
62
66. Gökçe S ve Mert H. Kalp yetmezliği olan hastaların uyku kalitesi ve ilişkili etmenlerin
incelenmesi.
Hemşirelikte
Eğitim
ve
Araştırma
Dergisi
2015;12
(2):113-120
doi:10.5222/HEAD.2015.113
67. Greve H and Pedersen PU. Improving sleep after open heart surgery–effectiveness of
nursing interventions. Journal of Nursing Education and Practice. 2016;6(3):15-25 E-ISSN
1925-4059 http://dx.doi.org/10.5430/jnep.v6n3p15
68. Grosen K, Vase L, Pilegaard HK, Pfeiffer-Jensen M et al. Conditioned pain modulation
and situational pain catastrophizing as preoperative predictors of pain following chest wall
surgery: a prospective observational cohort study. PLOS ONE. 2014;9(2): e90185
69.
Gulik L, Janssen LI, Ahlers SJGM, Bruins P et al. Risk factors for chronic thoracic pain
after cardiac surgery via sternotomy. European Journal of Cardio-thoracic Surgery.
2011;(40):1309-1313 doi:10.1016/j.ejcts.2011.03.039
70.
Guo P, East L and Arthur A. A preoperative education intervention to reduce anxiety and
improve recovery among Chinese cardiac patients: A randomized controlled trial. International
Journal
of
Nursing
Studies.
2012;(49)
129–
137 http://dx.doi.org/10.1016/j.ijnurstu.2011.08.008
71. Guo P. Preoperative education interventions to reduce anxiety and improve recovery
among cardiac surgery patients: a review of randomised controlled trials. Journal of Clinical
Nursing.2014;24:34–46 doi: 10.1111/jocn.12618
72. Gülseven B ve Oğus S. Kronik Durumlar. In: Karadakovan A, Eti Aslan F, editör. Dahili
ve cerrahi hastalıklarda bakım. 3. Baskı. Adana: Nobel tıp kitabevi: 2014. p. 91-104
73. Hasan K, Rahman Z, Sultana A and Ahsan N. Postoperative pain management after
sternotomy ın off-pump coronary artery bypass graft (CABG) surgery – A Comparative Study
Between NSAID (Diclofenac Sodium) and Opioid (Pethidine). BSMMU J 2010; 3(2): 91-96.
74. Hedges C and Redeker NS. Comparison of sleep and mood in patients after on-pump and
off-pump coronary artery bypass surgery. American Journal of Critical Care. 2008;17:133-141
75. Heilmann C, Stotz U, Burbaum C, Feuchtinger J et al. Short-term intervention to reduce
anxiety before coronary artery bypass surgery-a randomised controlled trial. Journal of Clinical
Nursing. 2016;25:351–361, doi: 10.1111/jocn.13055
76. Hernández-Palazón J, Fuentes-García D, Falcón-Araña L, Rodríguez-Ribó A et al. Visual
analogue scale for anxiety and amsterdam preoperative anxiety scale provide a simple and
63
reliable measurement of preoperative anxiety in patients undergoing cardiac surgery. Int
Cardiovasc Res J.2015;9(1):1-6.
77. Higgins RSD ve Tamayo AP. Kardiyopulmoner bypass eşliğinde koroner arter bypass
cerrahisi. Çeviri: Taşdemir O, Yöndem ÖZ. İn: Kaiser LR, Kron IL ve Spray TL. Güngör A,
çeviri editörü. Mastery of Cardiyhoracic Surgery, Lippincott Williams & Wilkins. Güneş Tıp
Kitabevi. Ankara. 2013;437-447
78. Hillis LD, Smith PK, Anderson JL, Bittl JA et al. ACCF/AHA Guideline for coronary
artery bypass graft surgery: executive summary a report of the American College Of Cardiology
Foundation/American Heart Association task force on practice guidelines developed.
Circulation. 2011;124:2610–2642 Doi:10.1161/CIR.0b013e31823b5fee
79. Hjermstad MJ, Fayers PM, Haugen DF, Caraceni AC et al. Studies comparing numerical
rating scales, verbal rating scales, and visual analogue scales for assessment of pain ıntensity in
adults:
A
Systematic
Literature
Review.
J
Pain
Symptom
Manage
2011;41:1073e1093 http://dx.doi.org/10.1016/j.jpainsymman.2010.08.016
80. Hoyer J, Eifert GH, Einsle F, Zimmermann K et al. Heart-focused anxiety before and after
cardiac
surgery.
Journal
of
Psychosomatic
Research
2008;64:291–
297 http://dx.doi.org/10.1016/j.jpsychores.2007.09.009
81. Ignatavicius D. Common health problems of older adults. In: Ignatavicius D, Workman
ML. Medical surgical nursing.7. Edition. USA: Elsevier Health Science; 2013. p. 26
82. International Association for the Study of Pain. IASP Taxonomy. http://www.iasppain.org/Taxonomy Erişim tarihi: 23.02.2016
83. İncerekara E. Koroner yoğun bakım ünitesine başvuran hastaların uyku sorunları ve uyku
sorunlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesi. Marmara Üniversitesi İç Hastalıkları hemşireliği.
Yüksek lisans tezi: İstanbul 2004;45
84. İşkesen İ, Yıldırım F ve Şirin H. Koroner arter bypass cerrahisinde kardiyopulmoner
bypass’ın nörokognitif fonksiyonlara etkisi. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg
2007;15(4):275-280 .
85. Kamalipour H, Vafaei A, Kazemi AP and Khademi S. Comparing the prevalence of chronic
pain after sternotomy in patients undergoing coronary artery bypass grafting using the ınternal
64
mammary artery and other open heart surgeries. Anesth Pain Med. 2014 August;4(3):e17969.
DOI: 10.5812/aapm.17969
86. Kaptan G. ve Dedeli Ö.Hemeostazis ve etkleyen faktörler. İn: Temel İç Hastalıkları
Hemşireliği. İstanbul Tıp Kitabevi. İstanbul. 1. Baskı. 2012:59-112
87. Karancı AN and Dirik G. Predictors of pre- and postoperative anxiety in emergency surgery
patients. Journal of Psychosomatic Research 2003;55: 363–369
88. Karlsson AK, Lidell E, Johansson M. Depresed mood time after open heart surgery impacts
patient well-being. European Journal of Cardiovascular Nursing. 2008;7: 277–283
89. Kehlet H. Çeviri: Özmen T. Postoperatif ağrısı olan hastaya yaklaşım. In: Souba ve ark.
Özmen M, Özmen V, çeviri editörleri. ACS Cerrahi İlkeler ve uygulamalar. Güneş tıp kitabevi.
İstanbul.6. Baskı. 2012: 87-101
90. Kervan Ü, Koç O, Özatik MA, Bayraktar G ve ark. Türkiye’deki kalp damar cerrahisi
kliniklerinin dağılımı ve hizmetlerinin niteliği. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg
2011;19(4):483-489
91. Khan RS, Skapinakis P, Ahmed K, Stefanou DC et al. The association between
preoperative pain catastrophizing and postoperative pain ıntensity in cardiac surgery patients.
Pain Medicine 2012; 13: 820–827.
92. Knauert MP, Haspel JA and Pisani MA. Sleep loss and circadian rhythm disruption in the
ıntensive
care
unit.
Clin
Chest
Med.
2015;36:419–
429 http://dx.doi.org/10.1016/j.ccm.2015.05.008
93. Kocabaşoğlı N. Anksiyete bozukluklarına genel bir bakış. Türkiye’de sık karşılaşılan
psikiyatrik hastalıklar sempozyum dizisi 2008;62:175-184
94. Koivula M, Tarkkaa MT, Tarkkab M, Laippala P et al. Fear and anxiety in patients at
different time-points in the coronary artery bypass process. International Journal of Nursing
Studies. 2002;39: 811–822
95. Koivula M, Tarkkaa MT, Tarkkab M, Laippala P et al. Fear and in-hospital social support
for coronary artery bypassgrafting patients on the day before surgery. International Journal of
Nursing Studies 2002;39:415–427
65
96. Kol E, Ecevit Alpar Ş and Erdoğan A. Preoperative Education and Use of Analgesic Before
Onset of Pain Routinely for Post-thoracotomy Pain Control Can Reduce Pain Effect and Total
Amount of Analgesics Administered Postoperatively. Pain Management Nursing.
2014;15(1):331-339 http://dx.doi.org/10.1016/j.pmn.2012.11.001
97. Koplay M ve Erol C. Koroner Arter Hastalığı. Trd Sem 2013; 1: 57-69.
doi:10.5152/trs.2013.007
98. Koranyi S, Barth J, Trelle S, Strauss BM et al. Psychological interventions for acute pain
after open heart surgery (Review). The Cochrane Collaboration. 2014
99. Krannich JHA, Weyers P, Lueger S, Herzog M et al. Presence of depression and anxiety
before and after coronary artery bypass graft surgery and their relationship to age. BMC
Psychiatry 2007;7(47):1-16 doi:10.1186/1471-244X-7-47.
100. Kurt S ve Enç N. Yoğun bakım hastalarında uyku sorunları ve hemşirelik bakımı. Türk
Kardiyol
Dern
Kardiyovasküler
Hemşirelik
Dergisi.
2013;4(5) http://adminwebcast.tkd.org.tr/Files/Pdf/derleme1..pdf
101. Kutlu Y. Ağrı ile ilgili problemler. In: Öz F. Demiralp M, editörler. Psikososyal
hemşirelik. 3. baskı. Ankara: Akademisyen kitabevi, 2014; 292-293
102. Lahtinen P. Pain after coronary artery bypass grafting surgery. Publications of the
University of Eastern Finland Dissertations in Health Sciences. 2012:1-55
103. Landis CA and Heitkemper MM. Chapter 9. Sleep and Sleep Disorders. İn: Levis SL,
Dirksen SR, Heitkemper MM, Bucher L, editors. Medıcal-Surgıcal Nursıng: Assessment And
Management Of Clınıcal Problems. 9th edition. Elsevier Mosby; 2014. p.99-113
104. Le Grande MR, Jackson AC, Murphy BM and Thomasond N. Relationship between sleep
disturbance, depression and anxiety in the 12 months following a cardiac event. Psychology,
Health & Medicine. 2015:1-7 http://dx.doi.org/10.1080/13548506.2015.1040032
105. Leegaard M, Naden D and Fagermoen MS. Postoperative pain and self-management:
women’s experiences after cardiac surgery. Journal of Advanced Nursing. 2008;63(5): 476-485
doi: 10.1111/j.1365-2648.2008.04727.x
66
106. Leung JM, Sands LP, Newman S, Meckler G et al. Preoperative sleep disruption and
postoperative
delirium.
J
Clin
Sleep
Med
2015;11(8):907–
913. http://dx.doi.org/10.5664/jcsm.4944
107. Liao WC, Huang CY, Huang TY ve Hwang SL. A systematic review of sleep patterns
and factors that disturb sleep after heart surgery. Journal of Nursing Research. 2011;19(4):275288 . DOI: 10.1097/JNR.0b013e318236cf68.
108. Lombana WG and Vidal SEG. Pain and gender differences: a clinical approach. Rev
Columb Anestiol. 2 0 1 2;40(3):207–212
109. Lopez V, Sek Ying C, Poon CY and Wai Y. Physical, psychological and social recovery
patterns after coronary artery bypass graft surgery: A prospective repeated measures
questionnaire survey. International Journal of Nursing Studies 2007;(44);1304–1315
doi:10.1016/j.ijnurstu.2006.06.005
110. Mahdavi A, Esmaeili R, Heidari-Gorji MA, Mohammadi-Tazeh F et al. Anxiety and hope
to life in open heart surgery patients-A cross sectional study. J Cardiovasc Disease Res. 2016;
7(1): 23-26 DOI : 10.5530/jcdr.2016.1.3
111. Mathai AT and Sams LM. Assessment of quality of pain and contributing factors
affecting level of pain among patients who had undergone cardiac surgery in selected hospitals,
Mangalore. Asian Pacific Journal of Nursing. 2015;2(1):8-11.
112. Mazzeffi M and Khelemsky Y. Poststernotomy pain: a clinical review. Journal of
Cardiothoracic
and
Vascular
Anesthesia.
2011;(6)25:1163-1178
doi:10.1053/j.jvca.2011.08.001
113. Mello LC, Rosatti SFC, Hortense P. Assessment of pain during rest and during activities
in the postoperative period of cardiac surgery. Rev. Latino-Am. Enfermagem. 2014;22(1):13643 DOI: 10.1590/0104-1169.3115.2391
114. Milgrom LB et al. Pain levels experienced with activities after cardiac surgery. American
Journal Of Critical Care, 2004. 13(2): 116-125
115. Moser DK. “The Rust Of Lıfe”: Impact Of Anxıety On Cardıac Patıents. American
Journal of Critical Care. 2007;16:361-369.
116. Mourad G, Strömberg A, Johansson P and Jaarsma T. Depressive symptoms, cardiac
anxiety, and fear of body sensations in patients with non-cardiac chest pain, and their relation
67
to healthcare-seeking behavior: a cross-sectional study. 2015 DOI 10.1007/s40271-015-01250
117. National Library of Medicine Erişim Tarihi: 15.06.2015 Güncelleme Tarihi:
06.02.2014 http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/ency/article/002950.htm
118. Navarro-Garcia MA, Marın-Fernandez B, Carlos-Alegre V, Martınez-Oroz A et al.
Preoperative Mood Disorders in Patients Undergoing Cardiac Surgery: Risk Factors and
Postoperative Morbidity in the Intensive Care Unit. Rev Esp Cardiol. 2011; 64(11) : 10051010
119. Nerbass FB, Feltrim MIZ, De Souza SA, Ykeda DS et al. Effects of massage therapy on
sleep quality after coronary artery bypass graft surgery. CLINICS. 2010;65(11):1105-1110
DOI:10.1590/S1807-59322010001100008
120. Neupane I, Arora RC and Rudolph JL. Cardiac surgery as a stressor and the response of
the vulnerable older adult. Experimental Gerontology. 2016; doi:10.1016/j.exger.2016.04.019
121. O’Brien L, McKeough C and Abbasi R. Pre-surgery education for elective cardiac
surgery patients: A survey from the patient’s perspective. Australian Occupational Therapy
Journal. 2013;60, 404–409 doi: 10.1111/1440-1630.12068
122. Oflaz F ve Varol H. Yatan hastaların anksiyete ve depresyon düzeyleri ve ilişkili
faktörlerin incelenmesi. S.D.Ü. Tıp Fak. Derg. 2010;17(1):1-7
123. Okanlı A, Özer N, Çevik Akyıl R, Koçkar Ç. Cerrahi kliniklerinde yatan hastaların
anksiyete ve depresyon düzeylerinin belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu Dergisi. 2006;9(4):38-44
124. Öz F. Anksiyete problemleri. In: Gorman LM, Sultan DF. Öz F, Demiralp M, editors.
Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara: Akademisyen tıp kitapevi: 2014. p.57-72
125. Özer N, Karaman Z, Özlü S and Günes N. Effect of Music on Postoperative Pain and
Physiologic Parameters of Patients after Open Heart Surgery. Pain Management Nursing.
2010:1-9 DOI: 10.1016/j.pmn.2010.05.002
126. Özkaya BÖ, Yüce Z, Gönenç M, Gül A ve ark. Ameliyat sonrası erken dönemde
hastanede yatan hastaların uyku düzenini etkileyen etmenler. Bakırköy Tıp Dergisi 2013;9:121125. Doi: 10.5350/BTDMJB201309305
68
127. Öztürk O. Uluşahin A. Ruhsal etkenlere bağlı olan fizyolojik işlev ya da yapı bozuklukları
II. ruh sağlığı ve bozuklukları. 11. baskı. Ankara: Nobel tıp kitabevi; 2008. p.629-631
128. Öztürk OM ve Uluşahin A. Uyku bozuklukları. Ruh sağlığı ve bozuklukları. 13. baskı
Ankara:Tuna Matbaacılık: 2015. p.476-484
129. Parizad R, Abdolahzadeh F and Shabestari MM. Pain after cardiac surgery: a review of
the assessment and management. Crescent J Med & Biol Sci. 2014;1(4): 113-117 eISSN: 21489696.
130. Parry M, Watt-Watson J, Hodnett E, Tranmer J et al. Pain experiences of men and women
after coronary artery bypass graft surgery. Journal of Cardiovascular Nursing. 2010;25(3): E9E15
131. Parvan K, Zamanzadeh V, Dizaji SL, Shabestari MM et al. Patient’s perception of
stressors associated with coronary artery bypass surgery. Journal of cardiovascular and thoracic
research, 2013; 5(3) :113-117
132. Patricia H. Rosenberger, PH, Jokl P, Ickovics J. Psychosocial factors and surgical
outcomes: an evidence-based literature review. J Am Acad Orthop Surg 2006;14:397-405
133. Peric V, Borzanovic M, Stolic R, Jovanovic A et al. Predictors of worsening of patients'
quality of life six months after coronary artery bypass surgery. J Card Surg. 2008;23:648-654.
doi: 10.1111/j.1540-8191.2008.00667.x
134. Pierson MG. Nursing management: Patients with coronary vascular disorders. Chapter
14. In: Pellico LH, editors. Focus on: Adulth Health. Medical Surgical Nursing. Wolters Kluwer
Health. Lippincott Williams & Wilkins: 2013. p.396-424
135. Pignay Demaria V, Lesperance F, Demaria RG, Frasure-Smith N et al. Depression and
anxiety and outcomes of coronary artery bypass surgery. Ann Thorac Surg 2003; 75: 314 – 321
136.Protogerou C, Fleeman N, Dwan K, Richardson M et al. Moderators of the effect of
psychological interventions on depression and anxiety in cardiac surgery patients: A systematic
review
and
meta-analysis.
Behaviour
Research
and
Therapy.
2015;73:
151-
164 http://dx.doi.org/10.1016/j.brat.2015.08.004
137. Pröpper J, Van Valen R, Van Domburg RT, Brunott M et al. Quality of sleep at the ward
after
cardiothoracic
surgery.
Open
Journal
537. http://dx.doi.org/10.4236/ojn.2015.56056
69
of
Nursing,
2015;5:529-
138. Ranjbaran S, Dehdari T, Sadeghniiat-Haghighi K and Majdabadi MM. Poor Sleep Quality
in Patients after Coronary Artery Bypass Graft Surgery: An Intervention Study Using the
PRECEDE-PROCEED Model. J Teh Univ Heart Ctr 2015;10(1):1-8
139. Robley L, Ballard N, Holtzman D and Cooper D. The experience of stress fpr open heart
surgery patients and their caregivers. Western Journal of Nursing Research. 2010;32(6):794813 doi: 10.1177/0193945910361469.
140. Rodrıguez L. Pathophysiology of pain: implications for perioperative nursing. AORN
Journal.2015;101(3): 338-344 http://dx.doi.org/10.1016/j.aorn.2014.12.008
141. Rosenbloom JIR, Wellenius GAW, Mukamal KJ and Mittleman MA. Self-reported
anxiety and the risk of clinical events and atherosclerotic progression among patients with
Coronary Artery Bypass Grafts (CABG). American Heart Journal. 2009;158(5):867873. http://dx.doi.org/10.1016/j.ahj.2009.08.019
142. Rosiek A, Kornatowski T, Rosiek-Kryszewska A, Leksowski L et al. Evaluation of stress
ıntensity and anxiety level in preoperative period of cardiac patients. BioMed Research
International. 2016:1-8 Article ID 1248396 http://dx.doi.org/10.1155/2016/1248396
143. Rymaszewska J, Kiejna A, Hadrys T. Depression and anxiety in coronary artery bypass
grafting
patients.
European
Psychiatry.
2003;18:155–160
DOI:
10.1016/S0924-
9338(03)00052-X
144. San Türgay A. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrası bakım. İn: Akça Ay F, editör. Sağlık
uygulamalarında temel kavramlar ve beceriler. 6. Baskı. İstanbul: Nobel tıp kitabevi; 2015.
p.702-723
145. Santos BDMM, Martins JCA and Oliveira LMN. Anxiety, depression and stress in the
preoperative surgical patient. Revista de Enfermagem Referência.2014; 4(3):7-15
146. Sarıkoç G ve Demiralo M. Hastalığa psikososyal yanıt. . Gorman LM, Sultan DF. Ed: Öz
F, Demiralp M. Psikososyal hemşirelik. 3. Baskı. Ankara. Akademisyen tıp kitapevi. 2014:714
147. Sattari M, Baghdadchi ME, Kheyri M, Khakzadi H et al. Study of Patient Pain
Management after Heart Surgery. Advanced Pharmaceutical Bulletin, 2013;3(2):373-377
doi:http://dx.doi.org/10.5681/apb.2013.060
70
148. Scott A. Managing anxiety in ICU patients: the role of pre-operative information
provision( review). British Association of Critical Care Nurses. Nursing in Critical Care 2004:
9 (2) ; 72-79
149. Sethares KA, Chin EC and Costa I. Pain intensity, interference and patient pain
management strategies the first 12 weeks after coronary artery bypass graft surgery. Applied
Nursing Research. 2013;(26) 174–179 http://dx.doi.org/10.1016/j.apnr.2013.07.005
150. Shabestari SM and Parizad R. Stressors in patients undergoing cardiac surgery and
attitudes of nurses and patients. Crescent J Med & Biol Sci 2014; 1(1): 1-3.
151. Sharif F, Shoul A, Janati M, Kojuri J et al. The effect of cardiac rehabilitation on anxiety
and depression in patients undergoing cardiac bypass graft surgery in Iran. BMC
Cardiovascular Disorders 2012:12:40 doi:10.1186/1471-2261-12-40
152. Sidar A, Dedeli Ö, İhsan İşkesen Aİ. Açık kalp cerrahisi öncesi ve sonrası hastaların kaygı
ve ağrı distresi: ağrı düzeyi ile ilişkisinin incelenmesi. Yoğun Bakım Derg 2013; 4: 1-8
153. Sjoling M, Nordahl G, Olofsson N and Asplund K. The impact of preoperative
information on state anxiety, postoperative pain and satisfaction with pain management. Patient
Education and Counseling. 2003;51:169–176
154. Sorensen EA and Wang F. Social support, depression, functional status, and gender
differences in older adults undergoing first-time coronary artery bypass graft surgery. Heart
Lung. 2009;38:306–317 doi:10.1016/j.hrtlng.2008.10.009
155. Sönmez B ve Kasım İ. Diabetes mellitus’lu hastaların anksiyete, depresyon durumları ve
yaşam kalitesi düzeyleri. Türk Aile Hek Derg 2013;17(3):119-124 doi:10.2399/tahd.13.00004
156. Şendir M, Acaroğlu R, Kaya H, Erol S et al. Evaluation of quality of sleep and effecting
factors in hospitalized neurosurgical patient. Neurosciences 2007;12 (3): 226-231
157. Tamdoğan S. Açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda ağrının uyku ve yaşam kalitesine
etkisi. Bahçeşehir Üniversitesi. Hemşirelik Yüksek lisans tezi. İstanbul. 2015
158. Taşdemir A, Erakgün A, Deniz MN ve Çertuğ A. Preoperatif bilgilendirme yapılan
hastalarda ameliyat öncesi ve sonrası anksiyete düzeylerinin state-trait anxiety ınventory test
ile karşılaştırılması. Turk J Anaesth Reanim 2013; 41: 44-9 DOI: 10.5152/TJAR.2013.11
159. Thibault P, Loisel P, Durand MJ, Catchlove R et al. Psychological predictors of pain
expression and activity intolerance in chronic pain patients. Pain. 2008;139: 47–54
doi:10.1016/j.pain.2008.02.029
71
160. Tully P, Winefield HR, Baker RA, Denollet J et al. Depression, anxiety and major
adverse
cardiovascular
and
cerebrovascular
events
in
patients
following
coronary artery bypass graft surgery: a five year longitudinal cohort study. BioPsychoSocial
Medicine. 2015;9(14):1-10 DOI 10.1186/s13030-015-0041-5
161. Tully PJ, Baker RA, Knight JL. Anxiety and depression as risk factors for mortality after
coronory artery bypass surgery. Journal of Psychosomatic Research. 2008; 64: 285-290
162. Tully PJ, Baker RA. Depression, anxiety, and cardiac morbidity outcomes after coronary
artery bypass surgery: a contemporary and practical review. Journal of Geriatric Cardiology.
2012;9:197−208
163. Tully PJ, Bennetts JS, Baker RA, McGavigan AD et al. Anxiety, depression, and stress
as risk factors for atrial fibrillation after cardiac surgery. Heart & Lung: The Journal of Acute
and
Critical
Care.
2011;40(1):4-11
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0147956310000038
164. Tully PJ, Pedersen SS, Winefiel HR, Baker RA et al. Cardiac morbidity risk and
depression and anxiety: A disorder, symptom and trait analysis among cardiac surgery patients.
Psychology, Health & Medicine. 2011;16(3):333–345 Doi: 10.1080/13548506.2011.553960
165. Türk Toraks Derneği. Polisomnografi dışı tanı yöntemleri-anketler. İn: obstrüktif uyku
apne sendromu tanı ve tedavi uzlaşı raporu. Ed: rapor editörü ulukavak çiftçi t. 2012:30-32
166. Türkçe Psikoloji Ölçüm Araçları Veritabanı http://tupov.org/OA_AOKO.html Erişim
tarihi: 09.04.2015
167. Uğurlu T. Yoğun bakım ünitesinde yatan ve serviste takip edilen hastaların uyku kalitesi
ve sorunlarının değerlendirilmesi. Haliç Üniversitesi. Yüksek Lisans Tezi. Hemşirelik.
Danışman Prof. Dr. Necmiye Sabuncu. İstanbul. 2012
168. Ulaş MM, Çağlı K, Lafçı G, Gedik S. ve ark. Koroner bypass cerrahisi ve psikiyatrik
komplikasyonlar. İÜ Kardiyol Enst Derg. 2007;6(2):33-37
169. Vargas PVT, Maia EM and Dantas RAS. Patient feelings during the preoperative period
for cardiac surgery. Rev Latino-am Enfermagem 2006; 14(3):383-8
72
170. Vatansever E. Açık kalp ameliyatı geçiren ve mekanik ventilatöre bağlı erişkin hastaların
işlemsel ağrı düzeyleri. Dokuz Eylül Üniversitesi. Acil ve Yoğun Bakım Hemşireliği Yüksek
lisans tezi. İzmir. 2009
171. Vaughn F, Wichowski H and Bosworth G. Does preoperative anxiety level predict
postoperative pain. AORN J. 2007;85(3): 589-604.
172. Velioğlu P. Yaşam aktiviteleri. İn: Hemşirelikte kavram ve kuramlar.1. baskı. İstanbul.
Akademi basın ve yayıncılık. 2012:194
173. Viars J. Anxiety and Open Heart Surgery . Medsurg Nursing. 2009;18(5):283-291
174. Vural F. Koroner arter bypass greft uygulamasında düşleme ve müziğin iyileşme sürecine
etkisi. Marmara Üniversitesi. Hemşirelik. Doktora tezi. İstanbul. 2006
175. Weinhouse G and Schwab RJ. Sleep in the critically ill patient. Sleep. 2006;29( 5): 707716.
176. Widmaier EP, Raff H ve Strang KT. İn: Özgünen T, çeviri ed. Vander İnsan Fizyolojisi:
Vücut fonksiyon mekanizmaları. Mc Graw Hill. Ayrıntı Kitabevi. Ankara. 2014;362-439
177. Williams JB, Alexander KP, Morin JF, Langlois Y et al. Preoperative anxiety as a
predictor of mortality and major morbidity in patients aged >70 years undergoing cardiac
surgery. Am J Cardiol 2013;111:137e142 http://dx.doi.org/10.1016/j.amjcard.2012.08.060
178. Williamson A, Hoggart B. Pain: a review of three commonly used pain rating scales.
Journal of Clinical Nursing 2005;14:98–804
179. Yang PL, Huang GS, Tsai CS, Lou MF. Sleep quality and emotional correlates in
taiwanese coronary artery bypass graft patients 1 week and 1 month after hospital discharge: a
repeated
descriptive
correlational
study.
Plos
One.
2015;1-16
DOI:10.1371/journal.pone.0136431
180. Yıldız D. Ameliyat öncesi ve sonrası dönemde hastaların kaygı düzeylerinin belirlenmesi.
Yakın Doğu Üniversitesi. Hemşirelik programı. Yüksek lisans tezi: Lefkoşa 2011;64
181. Yılmaz E. Cerrahi süreç: ameliyat öncesi hazırlık ve bakım. In: Eti Aslan F, editors.
Cerrahi bakım vaka analizleriyle birlikte. İstanbul: Akademisyen Kitapevi; 2016. p.319-345
182. Yilmaz H and Iskesen I. Follow-up with objective and subjective tests of the sleep
characteristics of patients after cardiac surgery. Circulation Journal. J 2007; 71: 1506 – 1510.
73
183. Yilmaz M, Sayin Y and Gurler H. Sleep quality of surgical patients. Nursing Forum.
2012:47(3):183-192
184. Yilmaz M, Sezer H, Gürler H and Bekar M. Predictors of preoperative anxiety in surgical
inpatients. Journal of Clinical Nursing. 2011;21:956–964
74
8. Ekler
Ek 1. Hasta Tanıtım Formu
Sayın Katılımcı: Bu araştırma açık kalp cerrahi öncesi anksiyetenin, ameliyat sonrası ağrı
ve uyku kalitesine etkisini belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Araştırma sonuçlarının sağlıklı
olması için samimi cevaplar vermeniz oldukça önemlidir. Katılımınız için teşekkür ederim.
Arş. Gör. Eda Ayten DUMAN
Katılımcı no:
Protokol no :
Ameliyat sonrası ……….gün
1.Planlanan cerrahi girişim
b. Kalp Kapak Değişimi/Onarımı
a. Koroner Arter Bypass Greft
c. Koroner Arter Bypass Greft+Kapak değişimi/onarımı
2.Yaşınız:
3.Cinsiyetiniz:
a. Kadın
b. Erkek
4.Eğitim durumunuz:
a. Okuryazar b. ilkokul
c. Ortaokul
d. Lise
e. Üniversite
5.Medeni Durumunuz:
a. Evli
b. Bekar
6. Sosyal Güvenceniz:
a. Yok
b. Var
7. Mesleğiniz:
a. Ev Hanımı
b. Memur
c. Emekli
d. İşçi
e. Serbest meslek f. Öğrenci
8.Ameliyatınız ertelendi mi?
a. Evet
b. Hayır
9.Kaç kez ertelendi?
…………………
10. Kronik hastalıklarınız nelerdir?
a. Hipertansiyon
b. Diyabet
c. Hipertansiyon+Diyabet
d. Diğer
e. Yok
11. Ameliyattan önce hastanede yattığınız gün sayısı : ……………………….
12. Hastanede yattığınız toplam gün sayısı
75
: ……………………….
Ek 2. Ameliyata Özgü Kaygı Ölçeği (AÖKÖ)
Aşağıda, ameliyat olan kişilerin yaşadıkları bazı duygu ve düşünceler ile ilgili ifadeler
yer almaktadır. Her bir ifadeyi dikkatlice okuyun. Her bir ifadeye ne kadar katıldığınızı
aşağıdaki 5’li derecelendirmeyi kullanarak belirtin.
1 = Hiç katılmıyorum
2 = Katılmıyorum
3 = Kararsızım
4 = Katılıyorum
Hiç
katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Tamamen
katılıyorum
5 = Kesinlikle katılıyorum
1. Ölüm düşünceleri sık sık aklıma geliyor.
1
2
3
4
5
2. Bana bir şey olursa ailemin ve çocuklarımın ortada
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
7. Ameliyat sonrası çok ağrı çekeceğimi düşünüyorum
1
2
3
4
5
8. Ameliyat sonrası tüm ağrı ve sorunlardan
1
2
3
4
5
9. Sakat kalmaktan korkuyorum.
1
2
3
4
5
10. Ameliyat esnasında ağrı çekeceğimi düşünüyorum.
1
2
3
4
5
kalacağını düşünüyorum.
3. Ameliyat için bayıltıldıktan sonra uyanamamaktan
korkuyorum.
4. Ameliyat sırasında kanama ya da başka bir sorun
yüzünden öleceğimi düşünüyorum.
5. Ameliyat sonrası yara yerimin iltihap kapması ya da
başka bir sorun çıkarak tamamen iyileşemeyeceğimi
düşünüyorum.
6. Ameliyat sonrasında yürüyememekten ya da eskisi
gibi tüm ihtiyaçlarımı karşılayamamaktan korkuyorum.
kurtulacağımı düşünüyorum.
76
Ek 3. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ)
1. Geçen hafta geceleri genellikle ne
zaman yattınız?
.......................genel yatış saati
2. Geçen hafta geceleri uykuya
dalmanız genellikle ne kadar zaman ......................dakika
(dakika) aldı?
3. Geçen hafta sabahları genellikle ne
zaman kalktınız?
4. Geçen hafta geceleri kaç saat
uyudunuz?
(bu süre yatakta geçirdiğiniz
süreden farklı olabilir)
.........................genel kalkış saati
..........................saat (bir gecedeki uyku
süresi)
5. Geçen hafta aşağıdaki durumlarda belirtilen uyku problemlerini ne sıklıkla
yaşadınız?
(a) 30 dakika içinde uykuya dalamadınız.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(b) Gece yarısı veya sabah erkenden uyandınız.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(c) Banyo yapmak üzere kalkmak zorunda kaldınız.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(d) Rahat bir şekilde nefes alıp veremediniz.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(e) Öksürdünüz veya gürültülü bir şekilde horladınız.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
77
(f) Aşırı derecede üşüdünüz.
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(g) Aşırı derecede sıcaklık hissettiniz
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(h) Kötü rüyalar gördünüz
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(i) Ağrı duydunuz
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(j) Diğer nedenler lütfen belirtiniz ………………………………………
Geçen hafta diğer nedenlerden dolayı ne kadar sıklıkla uyku problemi yaşadınız?
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
6. Geçen hafta uyku kalitenizi bütünü ile nasıl değerlendirirsiniz.
a) Çok iyi
b) Oldukça iyi
c) Oldukça kötü
d) Çok kötü
7. Geçen hafta uyumanıza yardımcı olması için ne kadar sıklıkla uyku ilacı (reçeteli
veya reçetesiz) aldınız?
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
8. Geçen hafta araba sürerken, yemek yerken veya sosyal bir aktivite esnasında
ne kadar sıklıkla uyanık kalmak için zorlandınız?
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
78
9. Geçen hafta bu durum işlerinizi yeteri kadar istekle yapmanızda ne derecede
problem oluşturdu?
a)Hiç problem oluşturmadı
b)Yalnızca çok az bir problem oluşturdu
c)Bir dereceye kadar problem oluşturdu
d)Çok büyük bir problem oluşturdu
10. Bir yatak partneriniz veya oda arkadaşınız var mı?
a)Bir yatak partneri veya oda arkadaşı yok
b)Diğer odada bir partneri veya oda arkadaşı var
c)Partneri aynı odada fakat aynı yatakta değil
d)Partner aynı yatakta
11. Eğer bir oda arkadaşı veya yatak partneriniz varsa ona aşağıdaki durumları
ne kadar sıklıkta yaşadığınızı sorun.
(a) Gürültülü horlama
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(b)Uykuda iken nefes alıp verme arasında uzun aralıklar
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(c)Uyurken bacaklarda seğirme veya sıçrama
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(d)Uyku esnasında uyumsuzluk veya şaşkınlık
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
(e)Uyurken olan diğer huzursuzluklarınız; lütfen belirtiniz..........................
a)Geçen hafta boyunca hiç
b)Haftada birden az
c)Haftada bir veya iki kez
d)Haftada üç veya daha fazla
79
Ek 4. Sayısal Ağrı Ölçeği
Ameliyat sonrası ağrı durumunuzu düşünerek size uygun olan sayıyı işaretleyiniz.
80
EK 5. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu
Tarih:…../…../2015
BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM FORMU
Sayın Bay/Bayan
Ben Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Yüksek Lisans
Programında öğrenci Eda Ayten DUMAN. Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Özlem BİLİK ile birlikte tez çalışması
yürütmekteyiz. “Açık kalp cerrahi öncesi anksiyetenin (kaygının), ameliyat sonrası ağrı ve uyku kalitesine
etkisi” isimli Yüksek Lisans tez çalışmamız açık kalp cerrahisi öncesi anksiyetenin, ameliyat sonrası ağrı ve uyku
kalitesi üzerine etkisini belirlemek için planlanmıştır. Araştırma Ege Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Servisinde
ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Servisinde açık kalp ameliyatı (Koroner Arter
Bypass Greft, Kalp Kapakları Değişimi/Onarımı) planlanan ve uygulanan, yoğun bakımda 48 saatten fazla
kalmayan ve araştırmaya katılmak isteyen siz gönüllüler tarafından yürütülmektedir. Araştırma Haziran 2015-Mart
2016 tarihlerinde yapılacaktır ve sizlerden sosyo-demografik özelliklerinizi, kaygı düzeyinizi, ağrı durumunuzu
ve uyku kalitenizi ölçmemiz için formları doldurmanız istenmektedir. Formları doldurmanız yaklaşık olarak sizin
10 dakikanızı alacaktır.
Vereceğiniz bilgiler sadece bilimsel veri oluşturmak amacıyla kullanılacaktır. Bu
araştırma kapsamında sizlere hiçbir girişim yapılmayacaktır. Sorulara doğru veya yanlış cevap verme durumu söz
konusu değildir. İstediğiniz zaman soruları cevaplamayı bırakabilirsiniz. Araştırmaya katılmak zorunlu değildir.
Çalışma herhangi bir yayın ve raporda kullanılırken bu yayında isminiz kullanılmayacaktır. Verdiğiniz bilgilerin
gizliliği sağlanacak, bilgileriniz üçüncü şahıslarla paylaşılmayacaktır. Araştırmaya katılmaktan dolayı herhangi
bir ödül, ücret ya da ceza verilmeyecek sizden de herhangi bir ücret talep edilmeyecektir. Araştırmadan doğacak
herhangi bir risk bulunmamakta olup olası riskler araştırmacının sorumluluğundadır. Bununla birlikte araştırma
sonuçlarının sağlıklı olması için samimi cevaplar vermeniz oldukça önemlidir.
Araştırma sonunda elde edilen veriler doğrultusunda ameliyat öncesi anksiyetenin, ağrı ve uyku kalitesini etkisinin
belirlenmesi, ameliyat sonrası en çok yaşanan problemlerden olan uyku ve ağrının yönetimi konusunda katkı
sağlayacaktır.
Ben ………………………. katılmam istenen bu çalışmanın kapsamı ve amacında gönüllü olarak üzerime düşen
sorumlulukları tamamen anladım. Çalışma hakkında soru sorma ve detaylı bilgi alma fırsatı buldum. Bu çalışmayı
istediğim zaman ve herhangi bir neden belirtmek zorunda kalmadan bırakabileceğimi ve bıraktığım zaman
herhangi bir ters tutum ile karşılaşmayacağımı anladım. Bu koşullarda söz konusu araştırmayı kendi rızamla, hiçbir
baskı ve zorlama olmaksızın kabul ediyorum.
Bireyin Adı Soyadı:…………………………………………İmzası:………………………………....................
Adresi (Telefon No, varsa Faks No):………………………Tarih (gün/ay/yıl)… ………………………………
Araştırmacının Adı-Soyadı:……………………………………………………………….....................................
İmzası:……………………………………………………………………………...….............................................
Adresi (Telefon No, varsa Faks No):…………………………………………………...........................................
Tarih (gün/ay/yıl):…………………………………………………………………….............................................
Onam alma işlemine tanık olan kişinin Adı- Soyadı:………………..……………….........................................
İmzası:…………………………….....Adresi (Telefon No, varsa Faks No): ……………………………………
81
Ek 6. Ölçek Kullanım İzni
82
Ek 7. Kurum İzinleri
83
84
85
Ek 8. Etik Kurul İzni
86
87
88
Ek 9. Özgeçmiş
Adı Soyadı
:Eda Ayten DUMAN
TC Kimlik No / Pasaport No:
54073155662
Doğum Yılı:
1990
Yazışma Adresi :
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Balçova-İZMİR
Telefon :
02324124792
Faks :
-
e-posta :
[email protected]
EĞİTİM BİLGİLERİ
Ülke
TC
Üniversite
Fakülte/Enstitü
Öğrenim Alanı Derece Mezuniyet Yılı
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik
Lisans
2012
AKADEMİK/MESLEKTE DENEYİM
Kurum/Kuruluş
Ülke
Şehir
Bölüm/Birim
Görev
Türü
Görev
Dönemi
Özel Akay Hastanesi
TC
Ankara
Kardiyovasküler Cerrahi
Yoğun Bakım Ünitesi
Hemşire
2012
Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi
TC
İzmir
Göğüs Kalp Damar Cerrahi
Yoğun Bakım
Hemşire
2012-2015
Dokuz Eylül Hemşirelik
Fakültesi
TC
İzmir
Cerrahi Hemşireliği
Arş. Gör.
2015-devam
ediyor
89
DİĞER AKADEMİK FAALİYETLER
Üye olunan mesleki dernekler
Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireleri Derneği
Türk Hemşireler Derneği
Yer aldığı bilimsel programlar
1. Kuzey Hemşirelik Günleri Sempozyumu 2016 (Davetli Konuşmacı)
15. Cerrahi Hemşireliği Kongresi 2016 (Katılımcı)
1. Omurga Cerrahisi Semopzyumu 2015 (Katılımcı)
İnternational Symposıum On Innovative Expert Hepatobiliary Surgery 2015 (Katılımcı)
Ege Cerrahi Günleri 2015 (Katılımcı)
90
Download