Merhaba değerli meslektaşlarım, Homeopatik tedavi süreci : Kronik hastalıkta tedavi süreci yaklaşık 1-2 saat süren anamnez ile başlar. Hasta öncelikle tedaviye geliş nedeni olan şikayetlerini ifade eder. Ardından bedensel, ruhsal ve zihinsel diğer şikayetlerini, özelliklerini anlatır. Sevdiği, sevmediği ve dokunan yiyecekler, hava şartlarından nasıl etkilendiği, uyku ve rüyaları, şikayetlerin günün hangi saatlerinde arttığı, şikayetlerini nasıl tanımladığı vs. ile ilgili bilgiler verir. Bu verilerden belli başlı belirtiler sistematize edilir ve kişiye özel olan ilaç tespit edilir. Belirli aralıklarla kontroller yapılarak hastanın seyrine göre ya aynı ilaca devam edilir, ya da yeni eklenen semptomlara göre başka bir ilaca geçilir. Kronik tedavi uzun süre gerektirir. İyileşmenin yolu hastalığın yolu kadardır diyebiliriz. Sabırlı olmalı ve kontrollere düzenli devam edilmelidir. Bu noktada Hering Kuralları'ndan söz edelim. Hering ünlü bir homeopattır ve çalışmaları sonucu geliştirdiği sonuçlarda şöyle der: Homeopatik iyileşme; Sondan başa ( en son meydana çıkan hastalık en önce iyileşir) Yukarıdan aşağıya ( önce baş semptomları, sonra ör: boğaz, mide, kabızlık, vb, sonra ayak semptomları iyileşir)(kızamık veya yaygın ürtikerde lezyonların yukardan aşağıya geçmesi, çarpıcı olarak gözlenebiliyor) İçerden dışarıya (önce iç organ hastalıkları, en son deri hastalıkları iyileşir) Akut hastalıkta ise o sıradaki belirgin semptomlar ele alınır, kişinin gözlenen özellikleri de dikkate alınarak ilaç seçilir. Doğru ilaç bulunduysa iyileşme hemen başlar ve kısa sürede şifa bulur. Homeopatide ilaç seçiminde tek kıstas hastanın semptomları olduğundan, tedavinin başarısı büyük ölçüde hastanın kendi ile ilgili verileri doğru ve eksiksiz vermesine bağlıdır. Her gece saat ör: 3 te veya 5 te uyanıyor ve sabaha kadar uyuyamıyorum dendiğinde klasik tıpta buna özel bir ilaç yoktur ama homeopatik ilaç seçiminde bu bulgu önem taşır. ......den beri ......şikayetlerim var deyince de bu bulgu ilaç seçiminde önem taşır. Başağrım tek noktada, oyuluyormuş gibi, bir şey batıyor gibi vb. oluyor ve enseme vb. yayılıyor dendiğinde seçilen ilaç farklı olabiliyor. Bize önemsiz gibi gelen bazı bulguların ilaç seçiminde çok önemi olabilir. Ör: kulağımızın, burnumuzun, sırtımızın kaşınmasını kanıksamışızdır ve olağan kabul ederiz. Oysa ilaç seçiminde puzzle tamamlayıcı olarak önem taşır. Homeopatinin klasik tıbba göre avantajları nelerdir? Modern tıbbın ve bilimin bütün çabalarına rağmen hızla ve çoğalarak artan kronik hastalıklarda homeopati ile çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Günümüzde hastalık yapan etkenlerin çok güçlü ilaçlarla yok edilmeye çalışılmasının umulan başarıyı getirmediği, hatta organizmaya zarar verdiği bilinmektedir. Doktorların çoğu da bu konuda aynı düşüncedeler. Homeopati semptomları baskılamaz ve geçici rahatlamalar sağlamaz. Tedavi, hastalığın altında yatan gerçek nedene yönelik yapılır. Bütün ilaç denemeleri sağlıklı insanlar üzerinde yapılır. Hayvan denemeleri kullanılmaz. Bu yüzden homeopatinin vücut üzerindeki etkileri rahatça gözlemlenebilir. Homeopatide daha hastalık olmadan vücut savunulmaya başlar. Genlerdeki patolojiler bile temizlenebilir. Homeopatide fiziksel, duygusal ve mental hastalıklar ayrı ayrı tedavi edilmezler, hastanın şikayetleri bir bütünün parçaları gözüyle ve ayrıntılı olarak incelenir. Bu nedenle tedavi kişiye özeldir. Homeopati kişinin sadece hasta kısmıyla değil, bütünüyle ilgilenir. Homeopatik ilaçlar hamilelerde, yenidoğan (neonatal) dönemdeki bebeklerde ve ilaç alerjisi olan kişilerde de güvenle kullanılabilir. Homeopatik tedavide reçete bedeli yüksek değildir. Ya dezavantajları? Homeopatide tanı diagnostik değil hastanın semptomlarını beyanına göre konulduğundan ilaç seçimi kolay değildir. İlaç yanlış olsa bile zarar vermez ama iyileşme olmayınca homeopatinin etkisiz olduğu kanısını uyandırabilir. Kronik hastalıklarda tedavi süresi uzundur ve geçirilmiş hastalıklar bazen hafif de olsa nüksedebilir. Aslında bu durum iyi bir gelişmedir. Bu nedenle hastanın sabırlı olması gerekir. Sonuç buna değecektir. Operasyon gerektiren durumlarda kontrendikedir. İdame (yerine koyma ) tedavilerinde kullanılamaz. Yine de bu durumlarda klasik tıbbın yanında iyi bir tamamlayıcı tedavi sağlar. Homeopatinin de kendi olanakları ve limitleri vardır ve her şeyi iyileştirir denilemez. Tekrar buluşmak dileğiyle, Sevgiyle kalın.