epilepsi hastalığı ve diş hekimliği açısından önemi

advertisement
T.C
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dalı
EPİLEPSİ HASTALIĞI VE DİŞ HEKİMLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Davut BULUT
Danışman Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ahmet ACARER
İZMİR – 2015
T.C
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dalı
EPİLEPSİ HASTALIĞI VE DİŞ HEKİMLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Davut BULUT
Danışman Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ahmet ACARER
İZMİR – 2015
ii
ÖNSÖZ
''Epilepsi hastalığı ve diş hekimliği açısından önemi''konulu tezimi hazırlarken
yardımlarını esirgemeyendeğerli hocam Sn. Yrd.Doç. Dr. Ahmet ACARER ’e ,eğitim ve
öğretim
hayatımboyunca maddi manevi
desteğini
esirgemeyen
aileme ve tez
çalışmalarımda yardımcı olan değerli arkadaşım Haydar ÇAM’a vede tüm sevdiklerime
teşekkür ederim.
İzmir, 2015
Stj. Diş Hekimi.Davut BULUT
iii
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ…………………………………………… ................................................. 1
2. EPİLEPSİ………………………………….…………………… .......................... 2
2.1. Epilepsi Nedir……………………………………….…….. ..................... 2
2.2 Epilepsinin Toplumdaki Sıklığı……………………….............................. 2
2.3 Epilepsinin Nedenleri……………..…………………… ........................... 4
2. 4.Epilepsi Çeşitleri…………….……………………………...................... 6
2.5. Epilepside Kullanılan İlaçlar……………………… ................................. 9
2.6. Fenitoin’e Bağlı Dişeti Büyümesinin Klinik Özellikleri……… ............... 13
3. DİŞ HEKİMLİĞİ AÇISINDAN EPİLEPSİ………………………………. ......... 17
3.1. Epilepsi İle Beraber Gözlenen Dental Problemler… ................................ 17
3.2. Epilepsi Hakkında Bilinmesi/Dikkat Edilmesi Gereken Konular ......... ... 17
3.3. Epileptik Nöbet Geçiren Bir Hastaya Ne Yapmalı?……… ...................... 19
3.4.Yapılmaması Gerekenler………………… ................................................ 19
4.ÖZET…………………………………………………… ...................................... 21
5. KAYNAKLAR…………………………………………… .................................. 22
6.ÖZGEÇMİŞ……………………………………………… .................................... 24
iv
1. GİRİŞ
Epilepsi, santral sinir sisteminin kortikal veya subkortikal nöronlarında patolojik
olarak ortaya çıkan elektriksel deşarjlar sonucunda oluşan duyu ve hareket bozuklukları ve
bazen bilinç kaybıyla karakteristik kronik beyin sendromu olarak kabul edilmektedir.
Epilepsi çok değişik sendromlar halinde, farklı etyolojik nedenlerle, santral sinir
sistemindeki değişik derecedeki ve tipteki nöron gruplarının fonksiyon aksamalarını içine
alacak şekilde ortaya çıkar.(1-4)
Epilepsi en sık rastlanan ve ciddi seyreden nörolojik hastalıktır. Çoğu hastada bu
hastalık gerilemesine rağmen birçok hasta hayatı boyunca epilepsiyle yaşamak zorunda
kalır. Bu dramatik hastalık tarih boyunca tüm ırklarda ve milletlerde görülmüştür. Epilepsi
M.Ö.400 yıllarında Hipokrat tarafından kutsal bir hastalık olarakadlandırılmasına rağmen,
bir çok kültürde semptom ve bulgularından ötürü şeytani bir hastalık olarak
düşünülmüştür.(5)
Epilepsi her ırk ve coğrafyada hemen hemen aynı oranda görülür. Dünya üzerinde
yaklaşık elli milyon insan epilepsi ile yaşamaktadır. Gelişmiş ülkelerde 50-70/100.000 kişi
oranı ile en sık görülen ciddi nörolojik hastalık sınıfını oluşturur.
Gelişmekte olan ülkelerde ise daha ilkel koşullarda çalışan doğum klinkleri
nedeniyle kafa travması ve serebral infeksiyon oranındaki artışa bağlı olarak bu sayı
artmaktadır. Epilepsi prevalansı yaklaşık olarak %1’dir. İnsidans yaşa göre değişkenlik
gösterir. Erken çocukluk döneminde insidans artarken, genç erişkin döneminde düşer ve 65
yaş üzerinde ikinci zirvesini yapar. Sıklığı kadınlar ve erkekler arasında eşit dağılım
gösterir. Son yıllarda epileptik çocukların gençlik dönemlerinde nöbet geçirme oranlarında
ciddi bir düşüş gözlenmektedir.(5–7)
2. EPİLEPSİ
2.1. Epilepsi Nedir ?
Epilepsi: Beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elekro-kimyasal
boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluk-hastalıktır. Beynin normalde
çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur.
Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.
Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce bir korku
hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, bazen
hastanın ağzı köpürebilir.(1)
Epileptik nöbet, beyindeki hücrelerin kontrol edilemeyen, ani, aşırı ve anormal
deşarjlarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Epilepsi, halk arasında “Sar’a
hastalığı” olarak bilinir.(3)
Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna
bağlıdır. Beyin, insan vücudunun ana kumanda merkezi gibidir. Beyin hücreleri arasındaki
uyumlu çalışma, elektriksel sinyallerle sağlanır. Nöbetin nedeni, bir tür beklenmeyen
elektriksel uyarı olarak düşünülebilir. Kısaca; epileptik nöbet beynin kuvvetli ve ani
elektriksel boşalımı sonucu oluşan kısa süreli ve geçici bir durumdur.(3)
2.2. Epilepsinin Toplumdaki Sıklığı:
Epilepsi hastalığı tüm dünyada yaygın bir şekilde görülür, hiçbir etnik fark, cinsiyet
ayırımı ve yaş sınırı tanımaz. Bu yazıda epilepsinin epidemiyolojik yönü tartışılmıştır.
Endüstrileşmiş ülkelerde epilepsi insidans değerleri 20-70/100.000 arasında değişmektedir.
Gelişmiş ülkeler için ortalama epilepsi prevalansının 6/1000 olduğu ve WHO protokolu ile
2
gerçekleştirilen prevalans çalışmalarında gelişmekte olan ülkelerde bu oranın ortalama
18.5/1000 olduğu hesap edilmektedir. Epilepsinin artmış bir mortaliteye neden olması ve
prognozunun değişkenliği de bu konu çerçevesinde ele alınmıştır.(6)
Epilepsi, dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve yaklaşık 100
kişide bir oranında görülebilen bir hastalıktır. Epilepsi hastalığının toplumdaki yıllık
eklenen hasta oranı 45/100000 civarındadır, yani 70 milyon nüfuslu ülkemizde yıllık 30
bin kişinin epilepsili hasta grubuna eklendiği söylenebilir. Ayrıca yaklaşık 20 kişiden
birinde yaşam boyunca bir kez nöbet görülebilir ve bu kişilerde daha sonra nöbet
tekrarlamayabilir.(3)
Hastaların yaklaşık yarısında belirli bir neden bulunamaz. Belli bir grup hastada
ise; gebelikte olabilen beyin gelişme problemleri, doğum sırasındaki nedenler, menenjit,
beyin enfeksiyonu, beyin tümörleri, zehirlenmeler veya ciddi baş yaralanmaları epileptik
nöbetlere yol açabilir.(3)
Nöbetin nedeni tümör yada başka bir hastalık değilse, epilepsinin ilerlemesi söz
konusu değildir, bazen yaşla birlikte nöbet sıklığı da azalabilir.(3)
Epilepsi nöbetleri, çoğu zaman insana çok uzun sürüyor gibi gelse de 1-3 dakika
içinde kasılmalar biter ve hastalar belli bir süre sonra nöbet öncesindeki normal
aktivitelerini kazanırlar.(3)
Epilepsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Epilepsili kişinin hastalığının başkaları
tarafından bilinmemesi için bir neden yoktur. Yakın arkadaşlarınız, akraba ve
komşularınız, öğretmeniniz hastalığınız hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Epileptik
kişinöbetleri iyi kontrol edildiğinde, iyi yaşayabilir, eğlenebilir, çalışabilir ve toplumun
aktif bireyi olabilir.(3)
3
Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epilepsili kadınlara planlı
gebelik önerilir, bu nedenle gebe kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşmelidir.
Tedavide kullanılan ilaçların çocuk üzerine değişik etkileri nedeniyle; gebelik öncesi
nöbetlerin tipine ve durumuna bakılarak uygun ilaç ve dozu doktor tarafından
düzenlenmelidir.(3)
2.3. Epilepsinin Nedenleri
Çoğunlukla epilepsinin bir açıklaması bulunamaz. Çocuklarda epilepsiye en sık yol
açan nedenleri şöyle özetleyebiliriz.(2)
• Doğuştan gelen hastalıklar: Kromozom hastalıkları, yapım maddeleri ile ilgili
değişiklikler içeren metabolik hastalıklar, bazı enzim eksiklikleri gibi doğuştan gelen
nedenler.
• Gebelikte bebeğin beyin gelişimini etkileyen mikrobik hastalıklar, annenin ilaç ve
alkol alımı.(2)
• Doğum sırasında meydana gelebilecek beyin zedelenmesi, kanaması ve beynin
oksijensiz kalması.
• Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı.
• Kazalara bağlı beyin zedelenmesi.(2)
• Beyin tümörleri.(2)
• Uzun süren ateşli havaleler.(2)
Bazen nöbetler, olaydan yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bir çok vakada da nöbetlerin
nedenlerini en modern araştırma yöntemleri ile dahi bulabilmek mümkün olmayabilir.(2)
4
Semptomik Epilepsi:
• Tümör
• İskemik Lezyon: Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi),beyindokusundaki
besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.(2)
• Konjenital Malformasyonlar: Doğuştan gelen bozukluklar.
• Gebelik döneminde annenin ilaç ve alkol alımı, bebeğin gelişimini etkileyecek
mikrobik hastalıklar epilepsi nedeni olabilir.(2)
• Doğum sırasında oluşabilecek beyin zedelenmesi, kanaması, beynin oksijensiz
kalması epilepsiye neden olabilir.(2)
• Doğum sonrası menenjit beyin iltihabı gibi rahatsızlıklar epilepsiye neden
olabilir.(2)
• Febril konvüzyonlar: Ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar.
• Enfeksiyon: Tüm vücudu etkileyen ya da şiddetli olan enfeksiyonlar Febril
konvulziyon' a neden olabilir.(2)
•Troid hastalıkları: Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir
rol oynar
Sıvı dengesi ise epilepsieğilimini belirleyen bir faktördür.
Genellikle troid sorununun tedavi edilmesiyle epilepside düzelir.(2)
•Beslenme: Bazı insanlarda epilepsinin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği
saptanmıştır.(2)
• Genetik: Aileden gelen, mutasyona uğramış gen.(2) 5
5
2.4. Epilepsi Çeşitleri
Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna
bağlıdır ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkar.
Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kırkın üzerinde nöbet tipi
tanımlanmıştır. Herkes tarafından epilepsi veya sara dendiği zaman anlaşılan ve iyi bilinen
tonik-klonik nöbetin yanı sıra başkalarının hiç farketmeyeceği kadar hafif nöbet çeşitleri de
vardır. Tanımlanmış bu mevcut nöbet tiplerine rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine
özgü bazı farklılıklar gösterebilir. Bu durumlar bazı hastalarda epilepsi tanısının
konulmasını güçleştirir ve çok çeşitli karışıklıklara neden olur. Ne yazık ki pek çok hastaya
tanı konulamaz ve kendilerindeki problemin ne olduğunun açıklığa kavuşması yıllar
alabilir. Bazı kişilerde ise başka bir bozukluğun yol açtığı belirtiler yanlış olarak epilepsi
tanısı alabilir. Gelişen tanı yöntemleri sayesinde yanlış tanılar giderek azalmaktadır. Yeni
yapılan sınıflandırmalar ile farklı nöbet isimlerinin ortaya konması konunun daha karmaşık
hale gelmesine neden olmuştur. Bu nedenle aynı nöbet farklı isimlerle adlandırlabilir.Bu
bölümde çok teknik ayrıntılara girmeden elden geldiğince geniş bilgi verilmeye
çalışılmıştır.(2)
Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur; parsiyel (yani
beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler) ve jeneralize (beyinde yaygın olarak olarak
başlayanlar). Yaygın başlangıç daha kötü ve şiddetli bir nöbet anlamına gelmez. Buradaki
gruplama sadece nöbeti oluşturan nedenin farklılığı ile bağlantılıdır ve tibbi nedenlerle bu
isimler verilmiştir.(2)
Nöbet anında yaşananlar (nöbet belirtileri) beyin aktivitesindeki değişikliğin
nereden başladığına ve ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır. Parsiyel nöbetler isminden de
6
anlaşıldığı gibi beynin bir kısmından başlarlar. Elektriksel deşarj ya o bölgede kalır ya da
beynin diğer bölgelerine yayılma gösterir. Jeneralize nöbetler (tonik-klonik, absans, ve
myoklonik gibi çeşitleri vardır) tüm beyne yayılırlar. Ne tür nöbet olduğunun bilinmesi
büyük önem taşımaktadır. Çünkü muhtemelen bu hangi epilepsi ilacının daha etkili olacağı
konusunda yol göstericidir.(2)
Basit Parsiyel Nöbetler:
Bu nöbetlerde hasta nöbet geçirirken tek bir bulgusu vardır, vücudun belirli bir bölgesini
tutar. Örneğin bir ayakta ya da kolda kasılmalar nitelikli epilepsi türüne Basit parsiyel
motor nöbetler denir. Bu türde nöbet başladığı yerde kalabildiği gibibelirli bir düzene göre
ilerleyerek vücudun yarısını tutabilir. Örneğin elde başlayan konvülziyonlar sırasıyla ön
kola, üst kola, yüze ve dile, sonrada alt ekstremitelere (bacaklara) yayılabilir. Eğer
vücudun diğer yarısına geçerse bilinç bozulabilir. Nöbet durduktan sonra kasılmaların
geliştiği tarafta kuvvetsizlik olabilir.
Bunun dışında basit duyusal nöbetler gelişebilir bu türde bir ekstremitede,
genellikle elde ve parmaklarda uyuşma-karıncalanma, yanma ve nadiren ağrı gibi kısa
süren belirtiler oluşabilir. Bu belirtiler lokal olabileceği gibi vücudun bir yarısını sarabilir.
Deri yüzeyinde renk değişiklikleri (kızarma-solma), sesler duyulması, kan basıncı
değişiklikleri, sadece bilinç bulanıklığının eşlik ettiği bir çok çeşit parsiyel epileptik
nöbetler oluşabilir.(2)
Kompleks Parsiyel Nöbetler:
Yukarıda sözü edilen nöbetlere bilinç bozukluğu eşlik ettiğinde kompleks parsiyel
nöbetler teriminin kullanılması önerilir. Duyusal nöbetlerde parsiyel epileptik nöbetlerden
farklı olarak hissedilenler basit ışık çakması veya şekilsiz bir görüntü yerine hastanın
7
geçmiş yaşamından bir sahne, görüntüleri, sesleri, kokuları, lezzetleri, duygularıyla tekrar
yaşanır. Fakat hastalar hissettiklerin şeylerin gerçekle bağdaşmadığının bilincindedirler.(2)
Jeneralize Epileptik Nöbetler:
Jeneralize epileptik nöbetleri birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Petit mal
dediğimiz ve ani bilinç kaybı ile birlikte konuşma yürüme, yeme gibi motor aktivitelerin
kesilmesiyle niteli şekli en sık görülenidir. Nöbet sırasında vücut pozisyonu korunur ve
hasta yere düşmez, gözler bakakalmış gibidir, iletişim kuramaz ve hasta etrafının farkında
değildir. Ani iletişim bozukluğu, tek bir kasta veya kas grubunda ani, kısa süreli kasılmalar
v.b. şekillerde ortaya çıkabilir. Hastada bilinç kaybı oluşur.(2)
Epilepsinin acil müdahale gerektiren epileptik nöbetlerin aralarında normal dönem
olmadan, ardarda birbirlerini izlemesi şeklinde ortaya çıkabilir. Normal koşullarda epilepsi
tanımına uygun olarak, ilk epileptik nöbeti izleyen bir yıl içinde en az bir nöbet daha
geçiren hastalara antiepileptik tedavi başlanır. Kullanılacak ilaç nöbet tipine göre seçilir.
Tedavide bazen tek ilaç kullanımı yeterli gelmediğinde çoklu ilaç kullanımı uygulanabilir.
Tedavide ilacın kullanımından çok bu ilacın kan seviyesi tedavide önemlidir. Bazı ilaçların
yeterli kan seviyesine ulaşması 14-30 gün alabilir. Tedavide asıl amaç nöbetlerin
durdurulmasıdır ve verilen ilaç tedavisi ile yüksek oranda nöbetler durdurulmaktadır.
Nöbetleri tam olarak durdurulmuş hastalarda tedaviye aynı ilaç ile ortalama 3-5 yıl devam
edilebilir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan kullanılan ilaç kesilmemelidir. Bu sürenin
sonunda ilaç kesildikten sonra tekrar nöbet geçirme riski %25 kadardır. İlaç kullanmaya
başladıktan sonra ilk haftalarda ilaca bağlı vücutta bazı tepkiler görülebilir. Tedavinin
başlangıcında deri döküntüleri olabileceği akılda tutulmalıdır. Tedavinin ilk bir ayı içinde
birkaç kez tam kan sayımı ve karaciğer fonksiyon testlerinin kontrolü için doktora
8
başvurulmalıdır. Tedavinin en uygun ilaç ile uygun dozda, sürede yapılması hastalığın
tedavisinde çok önemlidir. Bu nedenle tedavinin her aşaması uzman hekim tarafından takip
edilmelidir.(2)
2.5. Epilepside Kullanılan İlaçlar
Epilepsi ilaçları (antiepileptikler) genel olarak uzun süreli (birkaç yıl) kullanılan ve
nöbet bastırma özellikleri olan (antikonvulsif) maddelerdir. Yirminci yüzyıl başında
elimizde olan yegane ilaç brom tuzlarıyken şimdilerde 10'dan fazla antiepileptik
bulunmaktadır. Son 10 yıl içinde yeni nesil olarak görülen birçok antiepileptik kullanıma
sunulmuştur. Eski ilaçların alışıldık ve ucuz olmaları en büyük avantajlarıdır. Tüm ilaçların
ise hangi durumlarda kullanılacağı hastanın ve nöbetlerin özelliklerine göre bireysel (hasta
özelinde) karar verilmesi gereken bir durumdur. Yine tüm bu ilaçlar uzun süreli
kullanılacağından yan etkilerinin tanınması ve gerektiğinde ilacın kesilebilmesi
bilinmelidir.(5)
Türkiye de Epilepsi Hastalarında Kullanılan Başlıca İlaçlar:
Fenobarbital (Luminal ve Luminaletten): Kullanımda olan en eski ilaçlardandır.
Özellikle bebeklik çağında düşük yan etki profiline bağlı olarak tercih edilir. Büyük
çocuklarda özellikle hareketlilik şeklindeki yan etkisinden ötürü kullanımı kısıtlıdır. Yeşil
reçete ile alınır. (5)
Karbamazepin (Tegretol, Karazepin, Karbaleks, vs): En sık kullanılan
ilaçlardandır. Birçok epilepsi türünde etkili olmakla beraber bazı iyi bilinen jeneralize
epilepsilerde nöbet arttıran bir etkisi olabilir. Başlangıç yan etkileri uyku ve sakinleştirme
şeklindedir. Vücudun alışma süreci sonrası bu yan etkiler daha az görülür. Döküntü,
karaciğer fonksiyon testleri ve kan sayımı üzerine etkileri olabilir.(5)
9
Valproat (Depakin, Convuleks): Geniş etkili bir epilepsi ilacıdır. Valproat geniş
spekturumlu bir antiepileptiktir. Myoklonik, atonik, absans, tonik, tonik-klonik gibi pek
çok nöbet tipine etkili olmasından dolayı hem parsiel hem de jeneralize epilepsilerde
kullanılır . Saydıklarımızın dışında çocukluk çağının bazı epileptik sendromları (West,
Lennox-Gastaut sendromu gibi),epilepsi dışında migren gibi farklı nörolojik hastalıklarda
da kullanımı mevcuttur. Valproat oral olarak alındıktan sonra hızla ve tama yakın emilir,
oral biyoyararlanımı tamdır. Gastrointestinal sistemde bulantı, kusma ve karın ağrısına
nedenolabilir. Nörolojik bulgular arasında sedasyon, ataksi, tremor, nistagmus ve dizartri
görülebilir ve bunlar doz ile ilişkilidir. Sedatif etkisi belirgin değildir. En önemli yan etkisi
özellikle ufak çocuklarda karaciğer harabiyeti ve kemik iliğibaskılanmasıdır. Bu, kabaca
1000 çocukta bir karşılaşılır.(5)
Fenitoin(Epdantoin, Epanutin, vs): Özellikle nöbetlere acil müdehale gereken
durumlarda damardan uygulanabildiği için tercih edilen bir ilaçtır. Çocuklarda kıllanma ve
yüz hatlarında belirginleşme yapabilmesi çok fazla tercih edilmemesine sebep
olmuştur.(5)Sedatif yan etkiler dışında önemli bir yan etkisi söz konusu değildir.
Levetiracetam(Keppra): Yeni nesil ilaçlardandırEtki mekanizması tam olarak
anlaşılamamıştır, bilinen nörotransmisyona ait mekanizmalardan farklı bir etki
mekanizmasına sahip olduğu anlaşılmaktadır. SV2A adı verilen sinaptik vezikül protein,
levetiracetam’ın etkisinde temel hedef olarak gözükmektedir. Bu protein aracılığı ile
sinaptiksalınım mekanizmalarını etkilemektedir.(11) Juvenil myoklonik epilepside
myoklonik nöbetlerin tedavisinde onaylanmıştır, ayrıca çocukluk çağı epilepsilerinde
oldukça geniş kullanım alanına ve etkinliğine ait kanıtlar artmaktadır.(12) Levetiracetam
10
iyi tolere edilen, çoğu yan etkisi benign olan bir ilaçtır. Yan etkileri arasında, somnolans,
anoreksi, ve yorgunluk vardır. İlacın kesilmesini gerektiren en önemli yan etki bazen
psikoza kadar varan davranış değişiklikleridir.(17) Bu bulgular kognitif geriliği ve daha
önceden davranışproblemleri ve dirençli epilepsisi olan çocuklarda daha belirgindir.(13)
Lamotrigin(Lamictal):Yeni nesil epilepsi ilaçlarındandır. Voltaj bağımlı Na
kanallarının blokajı ve eksitatör nörotrans-mitterlerin salınımında inhibisyon yaparak etkili
olur. Dirençli parsiyel ve jeneralize epilepsilerin tedavisinde etkindir.Lamotrigin
kullanımına bağlı cilt döküntüleri %10-12 oranında görülmektedir.. Yüksek dozlarda
sedasyon ve dengesizlik gibi yan etkiler yapabilir. Özellikle valproat ile beraber
kullanımda önemli deri döküntüleri olabileceğinden yavaş doz ayarlamaları gerekir.(5)
Ciddi alerjik yan etkilere de neden olabilir.Stevens-Johnson sendromu lamotrijin
kullanan çocuk hastalarda 0.8%-1%, erişkinde 0.3% oranında görülmektedir.
Topiramate(Topamax): Yeni nesil epilepsi ilacı. Geniş etki yelpazesi vardır.
Sulfamat yerine geçen bir monosakkariddir. Epilepsi ve migren proflaksisinde kesin etki
mekanizmasının ne olduğu bilinmemektedir. Parsiyel ve jeneralize epilepsilerin
tedavisinde kullanılmaktadır. Sınırlı sayıda çalışmada yeni doğan dirençli nöbetlerinde ve
çocukluk çağı status epileptikus tedavisinde NMDA antagonist etkisi nedeniyle kullanılmış
ve etkin bulunmuştur. Yan etkileri, ajitasyon, depresyon, letarji, vizüel halüsinasyonlar,
ataksi, afazi ve kilo kaybıdır. Valproat ile birlikte hiperamonyemiye yol açabilir.(14)
Vigabatrin(Sabril): Yeni nesil ilaçlardandır. Özellikle infantil spasm tipi
nöbetlerde
kullanımı
kabul
görmüştürGörme
alanı
üzerine
bazı
yan
etkileri
Saptandığından kullanımı kısıtlı kalmıştır.(5)Yorgunluk, uyuklama, nistagmus, tremor,
hafıza kaybı, kilo artışı, koordinasyon bozukluğu yapabilir.(15) Vigabatrinin kranial
11
MRI’da sinyal değişikliklerine yol açtığı gösterilmiştir. Globus pallidus, talamus, beyin
sapı ve dentat nükleuslarda geriye dönüşlü MRI sinyal değişikliklerine kriptojenik
infantilspazmlı küçük bebeklerde yol açtığı gösterilmiştir.(16)
Zonisamid
sulfonamid
olarak
(ZNS):Geniş
spektrumlu
sınıflanmaktadır,
diğer
bir
antiepileptiktir,kimyasal
antiepileptiklerden
tamamen
olarak
farklıdır.
Multipletki mekanizmasına sahiptir, diğer antiepileptik ilaçlara ek olarak kullanılmaktadır
(3). Çocukluk çağı parsiyel ve jeneralize epilepsilerinde, özellikle myoklonik epilepsilerde
etkindir. Genellikle iyi tolere edilmektedir, kognitif disfonksiyon, davranış problemleri ve
sedasyona yol açabilir.(18)
Gabapentin(Neurontin):Yeni nesil bir epilepsi ilacıdır.Sekonder jeneralize
konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği, basit ya da kompleks parsiyel konvülsiyonlu
yetişkin ve 12 yaş üstü çocuk hastaların tedavisinde monoterapi (yeni tanı konulan
konvülsiyonlu hastaların tedavisi dahil) ya da ek tedavi olarak kullanılır. 12 yaşından
küçük çocuklarda monoterapi ile ilgili olarak yeterli deneyim yoktur. Sekonder jeneralize
konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği, parsiyel konvülsiyonlu 3 yaş ve daha büyük
çocukların ek tedavisinde kullanılır. Sadece böbrekler üzerinden atılması ve diğer ilaçlarla
etkileşmemesi önemli özellikleridir. Yan etkileri arasında sakinlik ve uykululuk önde
gelir.(5)
Etosuksimid (Petimid): Eski bir ilaç olmasına rağmen nadir bazı epilepsi
tiplerinde kullanımı vardır.Oral yoldan iyi emilir. Önde gelen yan etkisi iştahsızlık, bulantı
gibi sindirim bozuklukları ile mideyi rahatsız etmesidir, dolayısıyla tok karnına alınması
önerilir.Diğer yan etkileri uyuklama, baş ağrısı ve göz kamaşmasıdır.(5)
12
Primidon(Mysolin): Primidon vücutta fenobarbitale dönüşür. Aşırı uyku yan etkisi
ön plandadır.(5)
2.6. Fenitoin’e Bağlı Dişeti Büyümesinin Klinik Özellikleri
Fenitoin
kullanımında dişeti büyümesinin ilaç kullanımına başladıktan sonra 1 ila 6 ay içinde
başlayabileceği bildirilmiştir. Bazı kaynaklarda ise ilacın bu yan etkisinin klinikte
gözlemlenmesinin 6-9 ayı bulabileceği bildirilmiştir. (8) Ancak oluşmaya başlayan dişeti
büyümesi 1 yıl içinde en üst safhasına ulaşır.Fenitoine karşı verilen hiperplastik cevabın ilk
belirtisi genellikle interdental papilin büyümesi şeklindedir.Papil başlangıçta kırmızı ve
yumuşaktır,sonra yumuşak dokuda meydana gelen fibrozis nedeniyle papil daha sıkı bir
hale gelir.interdental papillanıngenişlemesi ve marginal dişetinin kalınlaşması ile başlayan
hiperplazi dişlerin interproksimal boşluklarını doldurur ve zamanla labiale ve linguale
doğru yayılarak lobülerbir görünüm almaya başlar.Bu durumda dişeti kolay kanamayan,
fibrotik bir yapıdadır.Ancak plak ve diğer irritanların neden olduğu iltihap ile doku;
kırmızı, ödemli, süngerimsi, ülserli ve kanamaya meyilli bir hal alır.Bu durum sekonder
enflamasyonun işaretidir.
Aşırı büyümüş dokular dişlerin anatomik kronlarını kısmen örterler.Bazen de
hiperplazi; bazı dişleri ya da ağızdaki dişlerin tümünü bütünüyle örtecek boyutlara
ulaşabilir.Bu durumda konuşma ve çiğneme gibi fonksiyonlar da engellenebilir.
Büyüme karakteristik olarak dişeti kenarından çizgisel bir biçimde ayrılmıştır. Büyüme;
dişsiz alanlarda gözlemlenmemesine rağmen Poppel ve Collins (9); D
fenitoine bağlı dişeti büyümesi tespit ettiklerini bildirmişlerdir.
13
işsiz
bölgede
Resim-1:Fenitoin’e bağlı dişeti büyümesi.
Hiperplazinin alt ve üst çenede ön dişlerin vestibül yüzlerinde daha şiddetli olduğu
tespit edilmiştir (10).Bazı kaynaklarda ise üst çenede alt çeneden daha ileri boyutta olduğu
belirtilmiştir.Bunun nedeninin de sürekli hava teması dolayısıyla oluşan dişeti kuruması
olduğu söylenmiştir.Ancak ağzın posterior bölgelerinde hatta palatinal mukozadagingival
büyümenin daha ciddi boyutlarda olduğunu tespit eden araştırmacılar olmuştur.(10)
Fenitoine bağlı dişeti büyümesinin şiddetinde etkili olan faktörler:
•Oral hijyen eksikliği
•Enflamasyon varlığı ve miktarı
•Plak birikimi
•Diştaşı oluşumu
•Pseudoceplerin derinliği
14
Resim-2: Kötü ağız hijyeninin eşlik ettiği Fenitoin’e bağlı dişeti büyümesi.
Oral hijyen; büyümenin yer ve miktarında etkilidir.(8) Gingival hiperplazi sonucu
pseudocepler oluşur ve bu kısımlarda hijyen sağlamak zorlaşır.Böylece biriken plakdişeti
enflamasyonunun artmasına neden olur.”Sekonder enflamasyon” adı verilen bu durumda
dokunun
görünümü
değişir.Oysa
enflamasyonla
komplike
hale
gelmemiş
gingivalhiperplazi vakalarında dokular yoğun, sıkı, kanamasız ve ağrısızdır.
Özetle; dişeti büyümesi fibröz büyümeyle başlayıp sekonder olarak enflame olur
ya da enflamasyonla başlayıp sekonder olarak fibrozis gelişir.Enflamasyonun eşlik
etmediği büyüme dut görünümüne sahip, lobüler tarzda,açık pembe renkli, kanamaya
meyili olmayan bir yapıda ve sıkı kıvamdadır. Fenitoin’e bağlı dişeti büyümesine sekonder
enflamatuar değişimler eklendiğinde kırmızı, kırmızı-mavimsi renk değişimi olur, lobüler
görünüm kaybolmaya başlar ve kanamaya eğilim artar Bazı çalışmalarda fenitoin kullanan
hastalarda dişeti hiperplazisi derecesinin tükrükle atılan fenitoin miktarı ile ilgili
olabileceği ve fenitoinden zengin tükrükle temas eden dişetinde hiperplazinin artabileceği
belirtilmektedir.Doku kültürü çalışmaları; fenitoinin fibroblast proliferasyonu üzerinde
direkt stimülatör etkisi olduğunu göstermiştir.Antikonvülzan ilaçların serumdaki folik asit
15
seviyelerini
azalttığı
gösterilmiş
vehücresel
düzeyde
kullanımını
bloke
ettiği
belirtilmiştir.Bu vitamin eksikliğinin de local irritanlara karşı asıl fiziksel bariyer olan
gingival sulkus epitelinde dejeneratifdeğişikliklereneden olarak dişeti büyümesine yardım
ettiği ileri sürülmektedir. Fenitoin alan hastalarda immunolojik açıdan hiperplazi; tükrükte
daha düşük konsantrasyonlarda IgA bulunmasına bağlanmaktadır.IgA’daki bu azalmanın,
dişeti büyümesi için hazırlayıcı bi faktör olan lokal enflamasyonu arttırdığı
belirtilmektedir.
Hiperplazi; temizliği sınırlayan doku büyümesi olduğu, çiğneme fonksiyonunu
engellediği ve estetik olarak istenmediği için tedavi edilmelidir.İlacın alımı kesildiğinde
hiperplazinin kısmen veya tamamen geri döndüğü bilinmekteyse de epilepsi tedavisi
sonuçlanmadan ilacın kesilmesi söz konusu değildir.Çünkü fenitoin, grand-mal ve
psikomotor epilepsi tedavisinde etkin bir ilaçtır.Bir diğer çözüm; hiperplazik dişetinin
cerrahi olarak çıkarılması olmasına karşın olguların çoğunda kötü ağız hijyeni ile
hiperplazitekrar oluşmaktadır.
16
3. DİŞ HEKİMLİĞİ AÇISINDAN EPİLEPSİ
Kontrol altındaki hastaların rutin diş tedavileri yapılabilir. Çocuklarda diş eti
büyümesi ortaya çıkar. Karaciğerde metabolize olan ilaçlara bağlı olarak (carbamezepine)
karaciğerde yorulma oluşur. Bu nedenle karaciğeri stimüle edici ilaçlar verilmemelidir.
Ayda 1 veya daha fazla nöbet geçirenlere dental tedavi yapılmaz.
Hastalara hareketli protez yapımından kaçınılmalıdır. Lokal anestezi uygulamaları
yapılabilir. Çok küçük yaştan itibaren ilaç kullananlarda ve diş eti hiperplazisi olanlarda
diş sürmesi gecikebilir. Diş eti hiperplazisi ilaca başladıktan sonraki 4. ayda meydana gelir.
Bu hastalara narkotik maddeler verilmez. Valproate kullananlarda kanama eğilimi
mevcuttur.
3.1. Epilepsi İle Beraber Gözlenen Dental Problemler :
• Dental travma
• İlaca bağlı gingival hiperplazi
• Bazı ilaçlardan kaynaklanan artmış kanama eğilimi 20
• Süt ve daimi dişlerin dilantine bağlı displazileri
• İlaç tedavisi sonucu kserostomia,yumuşak doku lezyonları ve ülserasyonlar
• İlaç tedavisinin sonucu olarak iletişim kabiliyetlerinde eksiklik,koordinasyon
eksikliği, öğrenme ve duygusal bozukluklar.
• Maloklüzyon
3.2. Epilepsi Hakkında Bilinmesi/Dikkat Edilmesi Gereken Konular:
1. Epilepsi kısa süreli nöbetler şeklinde tekrarlayan, beyinden kaynaklanan bir
hastalıktır. Nöbetler ilaçla durdurulabilir.(3)
2. Epileptik bir hastayı aşırı kollamaya, sosyal yaşamdan geri bırakmaya, takip
17
etmeye ve gereğinden fazla ilgi göstermeye gerek yoktur.(3)
3. Epilepsi hastalığı olan kişi aşırı uykusuz kalmamalı, günde en az 7-8 saat
uyumalıdır.(3)
4. Çay, kahve ve kola gibi uyarıcı içecekler ılımlı tüketilmelidir.(3)
5. Uzun süreli ve yakından televizyon (en az 3m olmalıdır) seyredilmemeli ve fazla
bilgisayar kullanılmamalıdır. Bu dönemlerde oda ışığı açık olmalıdır.(3)
6. Epileptik hasta, aşırı efor sarfetmemeli ve bunu gerektiren sportif faaliyetlerden
kaçınılmalıdır.(3)
7. Alkollü içecekler, nöbet oluşumuna yol açabileceği ve epilepsi ilaçların etkilerini
değiştirebileceği için kesinlikle kullanılmamalıdır.(3)
8. Aç kalınmamalıdır.(3)
9. Yüksek yerlerin (balkon, çatı, vs) kenarında bulunulmamalı ve nöbet
geçirdiğinde riske girebileceği yerlerden uzakta durulmalıdır.(3)
11. Nöbetler kontrol altına alınıncaya kadar motorlu taşıt kullanılmamalıdır.
12. Epilepsili hasta elinden geldiğince üzülmemeli, olur olmaz şeyleri dert
etmemelidir.(3)
13. Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epileptik kişi evlenecek ise
eşi hastalığını bilmelidir. Bayanlar hamile kalmadan önce mutlaka doktoru ile
görüşmelidir.(3)
14. Alınan ilaçların hastalığı tamamen geçirmeyebileceği bilinmelidir. Ama ilaçlar
nöbet gelmemesini yada sayısının azalmasını sağlayacaktır.
15. İlaçlar, düzenli ve mutlaka önerildiği şekilde kullanılmalıdır.
16. Nöbet geçirilme sayısı ile gün ve saatleri kaydedilmelidir.
18
17. Düzenli aralıklarla doktor kontrolüne gidilmelidir.
18. Hastalar, yanında iyi yüzme bilen birisi olmak şartıyla denize girebilir, fakat
uzun süre denizde ve güneş altında kalmamalı, aşırı yorulmamalıdır.(3)
19. Epilepsi kısmen de olsa hayatınızı etkileyebilir, ama normal, aktif bir hayat
sürmenizi engellemez. Bazı meslekler dışında yapamayacağınız hiçbir şey yoktur.(3)
20.Anne-Babalar, çocuğunun kendini hasta olarak görmesine ya da epilepsiyi bir
özürmüş gibi kullanmasına izin vermemelidir.(3)
21. Epilepsi çalışmanıza ve işinizde başarılı olmanıza engel olacak bir hastalık
değildir. Unutmayınız ki; dünyada bir çok ünlü ve başarılı insan da epilepsi hastalığına
sahiptir.(3)
3.3. Epileptik Nöbet Geçiren Bir Hastaya Ne Yapmalı?
• Sakin olun, hastanın baş ve vücudunu yana çevirin.(3)
• Nöbet sırasında yaralanmasını önleyin (Başını yere vurmasını, yataktan düşmesini
önleyin. Çevresindeki kesici ve yaralayıcı cisimleri uzaklaştırın).
• Yakasını ve varsa sıkı giysilerini gevşetin.
• Eğer bilinçsiz hareketler yapıyorsa, sert olmayan hareketlerle engelleyin.
• Nöbet anında neler yaptığını iyice gözleyin ve bunları doktorunuza anlatın.
• Nöbetinin bitmesini bekleyin ve hasta kendine gelene kadar yanından
ayrılmayın.(3)
• Mümkünse doktoruna bilgi verin.(3)
3.4. Yapılmaması Gerekenler:
• Panik yapmayın.
• Hastayı telaşlandırmayın.
19
• Dilin ısırılmasını önemsemeyin.
• Zor kullanarak engel olmayın, yatıştırıcı davranışlar içinde olun.
• Yapay solunum ve kalp masajı uygulamayın.
• Ağzını açmak için uğraşmayın, nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın, kendi
kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! Soğan, sarımsak, kolonya
vb.şeyler koklatmayın!
• Uyarıcı olduğu düşünülerek yapılan soğuk su dökme, tokat atma, ağrı verme gibi
hareketler yapmayın.(3)
20
4. ÖZET
Epilepsi; beyindeki sinir hücrelerinin artmış uyarılabilirliğinden kaynaklanan klinik
bir durumdur. Hastalarda kullandığı ilaçlara bağlı olarak dental yan etkiler ya da nöbetlere
bağlı dental travmalar görülebilir.
Epilepsi hastalarında görülebilecek dental problemler dental travma, ilaca bağlı
gingival hiperplazi, bazı ilaçlardan kaynaklanan artmış kanama eğilimi, süt ve daimi
dişlerin dilantine bağlı displazileri, ilaç tedavisi sonucu kserostomia, yumuşak doku
lezyonları ve ülserasyonlar, ilaç tedavisinin sonucu olarak iletişim kabiliyetlerinde
eksiklik, koordinasyon eksikliği, öğrenme ve duygusal bozukluklar ve maloklüzyondur
Bazı ilaçlar immün sistemi ve iltihaba verilen konak cevabını değiştirebilirler.
21
5. KAYNAKLAR
1. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi
2. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi#Nedenleri
3. Gökçil,Zeki:Gata Nöroloji Anabilim dalı Merkezi
(http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/noroloji/epilepsi.htm)
4. http://epilepsi.uzerine.com/index.jsp?objid=474
5. http://www.epilepsiveben.com/epilepsi_ilaçları
6. Yeni, Naz, Seher: Nöroloji AD, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi,
İSTANBUL 2008,1,2
7- Gülen Kamak, Mehmet Özgöz: Fenitoine Bağlı Dişeti Büyümesinin Tedavisi ve Uzun
Dönem Takip Sonuçları: Olgu Raporu;2012,16-20
8-Genco, R.F., Goldman, H.M.,Cohen, D.W.: Contemporary Periodontics . The C.V.
Mosby Company, 1990,21.
9- Poppell, T.D., Collins. J.F.:Phenytoin induced gingival hyperplasia of eduntolus
spaces: A case report. Special Care In Dentistry 1987, 7,S: 106-107.
10-Bostancı,
H.,
lokalizasyonu.
Aksoy,
N.:Fenitoin
kullanan
hastalarda
gingival
büyümenin
G.Ü.Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 1989,1,S: 21-30.
11- Rogawski MA. Diverse mechanisms of antiepileptic drugs in the development
pipeline. Epilepsy Res 2006,69(3),S:273-94.
12- Guerrini R, Zaccara G, la Marca G, Rosati A. Safety and tolerabil-ity of antiepileptic
drug treatment in children with epilepsy. Drug Saf 2012,35(7),S:519-33.
13- Kugler SL. Behavioral profile of levetiracetam in children.Epi-lepsia 2002,43,1
14-Pesaturo KA, Spooner LM, Belliveau P. Vigabatrin for infantile spasms.
22
Pharmacotherapy 2011,31(3),S:298-311.
15-Maguire MJ1, Hemming K, Wild JM, Hutton JL, Marson AG. Prevalence of visual
field loss following exposure to vigabatrin therapy: a systematic review. Epilepsia
2010,51(12),S:2423-31.
16- Von Rosenstiel P. Brivaracetam (UCB 34714). Neurotherapeutics 2007,4(1),S:84-7.
17- Sirsi D, Safdieh JE. The safety of levetiracetam. Expert Opin Drug Saf
2007,6(3),S:24150.
18-Shank RP, Gardocki JF, Streeter AJ, Maryanoff BE. An overview of the preclinical
aspects of topiramate: pharmacology, phar-macokinetics, and mechanism of action.
Epilepsia 2000,41-1,S:3-9
23
6. ÖZGEÇMİŞ
09 Mayıs 1988 tarihinde Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde doğdum. İlköğrenimimi
Bostancılar Köyü İlköğretim Okulunda, orta öğrenimimi Bursa Nilüfer Fatih Lisesinde
tamamladım. 2008 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım.
24
Download