Göksu Görel - Çankırı Karatekin Üniversitesi

advertisement
KONULAR
A. Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
B. Türk sanayisinin yapısı ve enerji tüketimi
C. Enerji Yönetimi
D. Elektrik sistemleri
E. Aydınlatmada enerji tasarrufu
F. Ekonomik analiz yöntemleri
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
2
KONULAR
G.
H.
I.
J.
K.
Alternatif enerji kaynakları
Ölçü aletleri ve ölçüm teknikleri
Kazanlarda enerji verimliliğinin arttırılması
Bileşik ısı-güç üretim sistemleri
Çevre
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
3
Değerlendirme
• %60 Yarı yıl sonu sınavı
• %10 Yarı yıl ara sınavı
•%30 Araştırma proje değerlendirmesi
• %10 Literatür incelemesi ve yorum
• %10 Sektörsel analiz
• %10 Sunum
•Proje teslim tarihi yarı yıl sonu sınav başlangıç tarihlerinden 15
gün önce sondur.
•Yarı yıl ara sınavlarına girmeyenlerin proje değerlendirilmesi
yapılmayacaktır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
4
Araştırma Projeleri
1. Çok amaçlı bileşik ısı-güç sistemlerinin analizi
kojenerasyon sistemler)
2. Türk sanayisinin enerji tüketimi bakımından
incelenmesi
3. Türkiye’de rüzgar enerjisi potansiyelinin ve
durumunun incelenmesi
4. Türkiye’de güneş enerjisi potansiyelinin ve
durumunun incelenmesi
5. Rüzgar türbün panellerinin yapısının incelenmesi
6. Güneş pillerinin yapısının incelenmesi
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
5
Araştırma Projeleri
7. Aydınlatmadaki ışık kaynakları ve birbirlerine göre
avantaj ve dezavantajları
8. Endüstride aydınlatma teklikleri ve verimli
aydınlatma
9. Güç faktörünün düzeltilmesi ve sanayi açısından
önemi
10.Elektrik motorlarında enerji tasarrufu yöntemleri
11. Güç kompanzasyonu (statik VAR) temel özellikleri
12.Türkiye’de kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları
ve ve mevcut tüketimdeki yeri
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
6
Araştırma Projeleri
13.
14.
15.
16.
Elektrik iletim hatlarında enerji kayıpları
Enerji sistemlerinde dinamik kararlılık
Enerji sistemlerinde statik kararlılık
Enerjinin üretiminde, iletiminde ve tüketimindeki
harmonikler ve etkileri
17. Harmoniklerin azaltılmasında kullanılan filtreler ve
özellikleri
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
7
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
8
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi - Göksu GÖREL
9
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
10
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
11
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
12
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
13
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
14
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
15
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Ülkelerin rekabetçi koşulları yakalayabilmeleri ve
bunun sonucunda ekonomik gelişmeleri sağlayabilmeleri
“enerji yoğunluğu” tanımı ile doğrudan ilişkilidir.
Enerji Yoğunluğu;
 bir birim elde edilebilmesi için harcanan enerji miktarı,
Gayri Safi Yurtiçi Milli Hasıla (GSMH) başına tüketilen enerji
(TEP)
Enerji Yoğunluğu değerinin düşük olması enerjinin verimli
kullanıldığını göstermektedir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
16
A- Türkiye’nin Genel Enerji Durumu
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
17
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
18
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
Ülkemizin enerji alanındaki başlıca doğal kaynaklarını
Hidrolik ve Linyit oluşturuyor. Bu iki temek doğal enerji kaynağının
yanında Ham petrol, Doğalgaz, Taş kömürü, Jeotermal, Güneş,
Rüzgar , Biokütle, Toryum, Uranyum ve Bor tuzlan gibi değişik
kaynaklardan enerji ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Kısa ve
genel ifadelerle başlıca enerji kaynaklarına değineceğiz.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
19
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
1- Hidrolik
Türkiye mevcut yer üstü su potansiyelinin ancak %30’unu
kullanabilmektedir. %70’i ise atıl halde beklemektedir. 2000 yılındaki
verilere göre Türkiye’de ki çalıştırılması planlanan 485 adet santralın
ancak 108 adedi çalıştırılabilmektedir. Türkiye
%30’luk su
potansiyelinden 2000 yılında %40’lık enerji ihtiyacı karşılanmıştır. Bu
rakamlar göz önüne alındığında eğer %100’lük bir çalışma performansı
sağlanacak olursa hidrolik enerjisinin genel enerji ihtiyacını
karşılayacak miktarda olduğu görülmektedir. 2002 yılı uzun dönem
elektrik planlama çalışması sonuçlanana göre 2020 yılında hidrolik
enerji potansiyelinin %90’dan fazlasının değerlendirilmesi bekleniyor.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
20
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
2- Linyit
Türkiye’de 8374 milyon ton linyit kömür rezervi
bulunmaktadır. Fakat kömür üretimi 74,1 milyon ton civarlarındadır.
Mevcut rezervin %68’lik bir kısmı düşük ısıl değerler sahip
olduğundan üretilen kömürler genellikle termik santrallerde elektrik
üretiminde tüketiliyor.
Linyit kömürü zehirli ve kirletici
bileşenlerden arıtılmadığı durumlarda çevre kirliliği ve insan sağlığı
bakımından büyük problemler beklenebilir. Son dönemlerde yapılan
çalışmalarda linyit kömürüyle üretimin insanlığa faydasından çok
zararı olduğu fark edilmiştir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
21
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
3- Ham petrol ve Doğal gaz
Ham petrol ve doğalgaz Türkiye’de kullanılan
yenilenmesi ve sürdürülmesi mümkün olmayan başlıca enerji
kaynaklarındandır. Ülkemizde ki elektrik üretiminin %10’u
fuel oil kullanılmak suretiyle elde edilmektedir. Elektrik
üretimi dışında ise ulaşım ve sanayide kullanılmaktadır.
Türkiye’nin petrol ithalatı 2000 yılındaki verilere göre günde
600 bin varil civarlarındadır.
Ülkemizdeki doğal gaz üretimi ise 810 milyon
,
civarlarındadır. Doğal gaz ithalatı yılda 15 milyar
kadardır
ve %66’lık büyük bir kısmı Rusya’dan gelmektedir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
22
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
3- Ham petrol ve Doğal gaz
Doğal gaz üretimi özellikle Kuzey Marmara sahasında 1997
yılında devreye alınmasıyla önemli ölçüde artmıştır. Ancak
kullanılabilir rezervinin azalmasıyla 2001 yılında %51 azalmıştır.
Halen Haradeniz kıyılarında ve doğu ve güneydoğu anadolu
bölgelerinde petrol ve doğal gaz aramaları devam etmektedir.
Özellikle petrol aramaları zor coğrafyalarda ve maliyeti yüksek
oldukları için ciddi şekilde ihmal edilmiştir. Doğal gaz ile birlikte
petrol aramalarına özellikle Türkiye gibi engebeli arazilere sahip
ülkelerde çok daha fazla kaynak ayırmak gerekiyor.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
23
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
4- Jeotermal
Jeotermal enerji Türkiye’de kullanılan belli başlı
birkaç sürdürülebilir enerji kaynaklarındandır. Çok amaçlı
kullanılabilen
(Elektrik,
Isıtma)
ve
meteorolojik
değişkenlerden (güneş, yağmur, rüzgar) etkilenmemesi
başlıca avantajlarındandır. Türkiye jeotermal ısı ve kaplıca
uygulamaları bakımından Çin, Japonya, ABD ve İzlanda’nın
ardından 5. sırada geliyor. Ülkemizde ve dünyada yer altı
sıcak su (jeotermal) enerjisi kullanımı halen, şehir, konut,
termal tesis ve sera gibi uygulamalarda ısıtmacılıkta ve
elektrik üretiminde kullanılmaktadır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
24
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
4- Jeotermal
Dünyada Jeotermal enerjisinin kullanım alanları (Elektrik hariç)
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
25
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
5- Güneş
Türkiye
36-42 °kuzey
enlemleri arasında yer alan coğrafi
konumuyla, güneş kuşağı (±40°)
içerisinde bulunuyor. Yüzeyine yılda
düşen güneş enerjisi miktarı 977 x
KWh
kadardır.
Güneş
1012
enerjisinden toplayıcılar vasıtasıyla
ısı üretiminde önde gelen ülkeler
arasında. Ancak bu potansiyel,
elektrik
üretiminde
henüz
kullanılmıyor.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
26
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
5- Güneş
Türliye’de ki güneşli gün
sayısı birçok ülkede bulunamayacak
seviyededir.
Dünya
ortalaması
2000saat/yıl
iken,
Türkiye’de
ortalama 2600 saat/yıl’dır. Hesaplar
Türkiye’de ilk etap da 44 milyar KWh
enerji elde edebileceğimizi gösteriyor.
Anca bu konuda herhangi bir somut
adım atılmış değil.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
27
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
5- Rüzgar
Türkiye’nin rüzgar enerjisi
açısından yaklaşık 400 milyar kWh/yıl
brüt ve 120 milyar kWh/yıl teknik
potansiyele sahip olduğu tahmin
ediliyor.
Ancak
bu
rakamların
kesinleşmesi için ayrıntılı rüzgar
haritalarının tamamlanması gerekiyor.
Halen, başta Çeşme, Çeşme-Alaçatı,
Çanakkale-Bozcaada ve Bandırma’da
olmak üzere kurulu pek çok rüzgar
türbini çiftliği bulunuyor.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
28
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
5- Rüzgar
YERİ
İzmir - Çeşme
Türkiye'deki Rüzgar Santraleri
ÜRETİME
ŞİRKET
GÜÇ(MW) İMALATÇI
GEÇİŞ
Alize A.Ş
1998
1.5
Enercon
İzmir - Çeşme Güçbirliği A.Ş.
TÜRBİN SAYISI
3
1998
7.2
Vestas
12
Çanakkale Bozcaada
Bores A.Ş.
2000
10.2
Enercon
17
İstanbul Hadımköy
Sünjüt A.Ş.
2003
1.2
Enercon
2
Balıkesir Bandırma
Bares A.Ş.
I/2006
30
GE
20
İstanbul - Silivri
Ertürk A.Ş.
II/2006
0.85
Vestas
1
izmir - Çeşme
Manisa Akhisar
Çanakkale İntepe
Çanakkale Gelibolu
Hatay Samandağ
Mare A.Ş.
I/2007
39.2
Enercon
49
Deniz A.Ş.
I/2007
10.8
Vestas
6
Anemon A.Ş.
I/2007
30.4
Enercon
38
Doğal A.Ş.
II/2007
14.9
Enercon
18
Deniz A.Ş.
I/2008
30
Vestas
15
Manisa - Sayalar
Doğal A.Ş.
I/2008
30.6
Enercon
38
İzmir - Aliağa
İnnores A.Ş.
I/2008
42.5
Nordex
17
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
29
B- Türkiye’nin Enerji Kaynakları
5- Rüzgar
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
30
C- Enerji Yönetimi
1- Enerji Yönetimine Giriş
Enerji yönetimi tanımı farklı kişiler için değişik
anlamlar ifade etmektedir. Enerji Yönetimi; “Minimum
maliyet ile maksimum kar elde etmek ve rekabet edebilir
pozisyonlar yaratmak için, enerjinin etkin ve akıllıca
kullanımı” şeklinde tanımlanacaktır. Oldukça geniş
kapsamlı olan bu tanım ürün ve tasarım teçhizatından,
üretimin taşınmasına kadar bir çok işlemi kapsamına
almaktadır. Atıkların en aza indirilmesi ve elden
çıkarılması da enerji yönetim olanakları arasında
sayılabilir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
31
C- Enerji Yönetimi
1- Enerji Yönetimine Giriş
Tüm sistemin enerji yönetimi, bir çok önemli
işlemin incelenmesini ve optimizasyonunu gerektirir.
Günümüzde, çoğu iş yeri ve endüstri tesisi, işlemlerini
iyileştirmek, geliştirmek için Toplam Kalite Yönetimi
(Total Quality Management) (TQM) stratejisini
benimsemiştir. Herhangi bir Enerji Kalite Yönetimi
kavramı mutlaka enerji maliyetlerini azaltmak için enerji
yönetim bölümünü de kapsamına almalıdır. Enerji
yönetiminin birincil amacı, maksimum kar ya da
minimum maliyettir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
32
C- Enerji Yönetimi
1- Enerji Yönetimine Giriş
Enerji yönetimi programlarının bazı arzu edilen alt
amaçları ise şöyle sıralanabilir:
1. Enerjiyi etkin kullanarak enerji tüketimini azaltmak,
dolayısıyla maliyetleri düşürmek,
2. Enerji konuları arasında iyi bir iletişim sağlamak,
3. Enerji kullanım yöntemleri için etkin izleme, raporlama
ve yönetim stratejileri geliştirmek ve uygulamak,
4. AR-GE çalışmaları ile enerji yatırımlarından geri
dönüşümleri arttırmak için yeni ve daha iyi yollar aramak,
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
33
C- Enerji Yönetimi
1- Enerji Yönetimine Giriş
5. Tüm kullanıcıların enerji yönetim programı ile
ilgilenmelerini ve onun bir parçası olmalarını sağlamak,
6. Enerji teminindeki kısıtlayıcı etkileri veya kesintileri
azaltmak.
Bu liste ayrıntılı olmamasına rağmen, bu altı
madde bizim amaçlarımız için yeterlidir. Diğer yandan,
altıncı amaç biraz açıklama gerektirmektedir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
34
C- Enerji Yönetimi
1- Enerji Yönetimine Giriş
Değişik hava koşulları ve/veya dağıtım problemleri nedeniyle,
bir enerji kaynağının ana besleme ünitesinden iletim ve dağıtımın
azaltılması zorunda kalınıldığında enerji kullanımında kısıtlamalar
(curtailments) ortaya çıkar. Örneğin, endüstriye nispeten daha ucuza
satılan doğal gaz kesilebilir.
Kısıtlamalar çok sıklıkla olmamasına rağmen, olduğunda
maliyeti çok yüksek olduğu için, bazen de tamamen kesintiler
(interruption) söz konusu olabildiğinden, yönetim bunların etkisini
minimuma indirebilmek için alternatifler yaratmalıdır. Bunun çok
değişik yolları olmasına rağmen, en sık uygulanan yöntem depolama ve
yedek yakıtın kullanımıdır. Genelde 2 numara fuel-oil yakıt depolanır ve
hem doğal gaz hem de fuel-oil yakabilen kazanlarda kullanılır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
35
C- Enerji Yönetimi
2- Enerji Yönetimi Gereksinimi
Ekonomik;
Serbest girişimci, sistem karının gerekliliği veya kar gütmeyen
organizasyonlar durumunda da bütçe tahsisi üzerine işler. Böylece,
herhangi bir yeni aktivite ancak maliyeti efektif ise uygulanabilir, net
sonuç olarak kar miktarı veya maliyet azalmasının aktivitenin
maliyetinden büyük olduğu gösterilmelidir.
Sıkı bir enerji yönetim programı başlatıldığında, genelde hiçbir
sermaye yatırımı gerekmeden çabuk bir şekilde %5-15 arasında enerji
maliyet tasarrufu elde edilebilir. %30’luk bir tasarruf sıklıkla sağlanırken,
%50-60 hatta %70’lere varan tasarruflar bile elde edilebilir. Bu
tasarruflar daha önce gerçekleştirilen aktivitelerin tamamının
sonucudur.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
36
C- Enerji Yönetimi
2- Enerji Yönetimi Gereksinimi
Ulusal çıkarlar;
Günümüzde, enerji yönetimi programlarının
hayati önemi vardır. Enerji yönetimi en büyük
problemlerden bazılarına çözüm olabilmektedir. Küresel
ısınma, hava kirliliği v.b. Enerji tüketiminin azaltılması bu
problemlerin minimize edilmesine de yardımcı olacaktır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
37
C- Enerji Yönetimi
2- Enerji Yönetimi Gereksinimi
Enerjinin etkin ve verimli kullanımı sonucunda;
-asit yağmurları azalır,
-global iklim değişikliği sınırlandırılabilir,
-ozon delinmesi sınırlandırılabilir,
-ulusal güvenlik geliştirilebilir,
-ticari rekabet gücü artırılabilir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
38
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Birimleri
KWh (kilowat-saat): Bu birim daha çok endüstride kullanılan
elektriğin belirlenmesinde kullanılır. 1 saat içerisinde tüketilen
enerjinin miktarıdır.
1 kWh = 3.6x10⁶joule
British thermal unit (Btu): Bu birim eski imparatorluğa ait bir ısı
birimidir. Hala çok sık kullanılmaktadır ve özellikle USA’ da çok
popülerdir.
1Btu=0.1055x10⁴ joule
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
39
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Birimleri
Therme: Gaz üretim endüstrisinde kullanılan bir birimdir.
1 therme=100.000 Btu
1 therme=1.055x10⁸ joule
Varil (Barrel): Petrol endüstrisinde kullanılan bir birimdir.
1 varil=6x10⁹ joule
Kalori (caloire): Bu birim özellikle yiyecek (gıda)
endüstrisinde kullanılan bir birimdir. Gerçekte 1 gram suyun
sıcaklığını 1°C yükseltmek için gerekli ısı enerjisi miktarıdır.
1 kalori=0.42x10 ⁴ joule
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
40
C- Enerji
Yönetimi
3- Enerji Birimleri
Tablo: Enerji birimleri ve
yakıtların enerji içeriği
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
41
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Yönetim taahütü:
Bir enerji yönetim programının başarılı bir
şekilde uygulanması için gerekli en önemli madde en
üst yönetim tarafından programa verilen destektir. Bu
destek olmaksızın, programın amaçlarına ulaşmada
büyük bir olasılıkla başarısız olunacaktır. Yönetimin
programa karşı olan desteklerini güvence altına almada
en büyük pay enerji yöneticilerine aittir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
42
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Enerji yönetim programı ve tasarımı sırasında
muhtemelen eşit olasılıkta iki durum meydana gelecektir.
İlkinde, yönetim enerji yönetiminin zorunlu olduğunu ve
programın uygulanması gerektiğini belirleyebilir. Bu da
enerji yöneticisi olarak sizi cevap verme (response mode)
durumunda bırakacaktır. İkincisinde, çalışan olarak siz
yönetimi enerji yönetimi gereklidir konusunda ikna
etmeye çalışırsınız, yani siz (girişken) atak (aggressive
mode) durumda olursunuz.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
43
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Yönetimi ikna etmenin en iyi yolu gerçekler ve
istatistiklerdir. Bazı durumlarda en etkin yol gerçekleri
sonraki Şekil’de olduğu gibi grafikle göstermekle
mümkündür. Burada enerji maliyetlerinin azaltılmasının
farklı hedefleri gösterilmiştir. Bu grafik bütün enerji
kaynakları için kullanılabilir veya her bir kaynak için ayrı
grafikler kullanılabilir. Daha sonra, enerji kaynaklarına
göre tasarruf hedefleri belirlenmelidir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
44
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
45
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Tablodaki veilerle birlikte zaman ilerledikçe ve
teknoloji geliştikçe, bu şekildeki eğilim değişecektir. Örneğin
kısa bir süre önce ofislerde enerji tüketiminin %70’li
oranlarda azalabileceğine veya üretim yerlerinin daha önce
kullanılan enerjinin yarısı ile çalışabileceğine çok az kişi
inanmaktaydı. Şu anda her ikiside düzenli bir şekilde
yürütülmektedir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
46
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Enerji yönetim koordinatörü / Enerji yöneticisi
Enerji yönetimini geliştirmek ve sürdürmek için
şirket, program koordinasyonundan sorumlu bir kişi
bulundurmak zorundadır. Eğer görevi sadece enerji yönetimi
olan bir kişi yoksa, yönetim başka bir işten sorumlu olan ve
gücünü enerji yönetimine verebilecek bir kişiyi
görevlendirmelidir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
47
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
48
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Destekleyici unsurlar
Maalesef başarılı bir program için bir kişinin
veya bir disiplinin başarılı olması yeterli değildir.
Örneğin, buhar üretimi, dağıtımı, kullanımı ve
yoğunlaştırma sisteminin bulunduğu bir fabrikanın
çalışabilmesi için bir çok mühendislik disiplinine
gereksinim vardır. Başarılı bir enerji yönetim programı
bir enerji yönetim komitesi ile olur. Genellikle teknik ve
yönetim alt komitelerinden oluşan iki alt takım tercih
edilir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
49
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Yönetim komitesi üyeleri enerji problemlerini çözmeye
istekli ve ilgili kişilerden seçilmedir. Bölüm ve vardiya temsilcileri
dönüşümlü olarak seçilmelidir. Böyle bir komite ile fabrikanın
genel enerji tüketiminin profili geliştirebilir ve bunun bu şekilde
geliştirilmesi, enerji yönetim koordinatörünün yapması gereken
faaliyetleri seçmesine ve yürütmesine yardımcı olur.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
50
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Bütçe tahsisi
Enerji yöneticilerinin en zor problemlerinden biri
kuruluşların genel harcamalarının bir parçası olan enerji
maliyetlerini azaltmaktır. Bu durumda, tek tek yöneticiler ve
danışmanlar enerji maliyetlerini kontrol altına almayı kendi
sorumluluklarında düşünmezler. Genel Komite başkanı
(genelde enerji yönetim koordinatörü) harcama içerisinde
enerji maliyet azaltmanın direkt faydasını göremezler. Bu
durumda en iyi çözüm üst yönetim tarafından firmanın
enerji maliyetlerini düşürecek bir maliyet merkezi
oluşturmasıdır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
51
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Raporlama ve izleme
Enerji yönetim koordinatörü ve yönetim komitesi
fabrikadaki enerji tüketimini izleyen kişilerdir. En iyi kazanım
etkin ve verimli bir sistem yaratılması veya enerjinin
raporlanmasıdır. Enerji raporlamanın amacı enerji tüketimini
ölçmek ve hem şirketin hedefleri ile hem de bazı tüketim
standartları ile kıyaslama yapabilmektir. İdeal olarak ölçümler
fabrikadaki her bir işlem veya üretim merkezi için yapılmalıdır,
fakat çoğu kuruluş gerekli ölçüm aletlerine sahip değildir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
52
C- Enerji Yönetimi
3- Enerji Yönetim Programlarının Tasarlanması
Çoğu enerji yönetim koordinatörü gerçekçi bir
eğitimin gerekli olduğu konusunda hemfikirdirler. Bu
eğitim Şekil’deki gibi çeşitli guruplara ayrılabilir. Yeni
teknoloji ve üretim metodlarında olduğu gibi
yönetim personelinde ve çalışanların bütün
kademelerinde değişiklikler meydana gelebilir. Bütün
bunlar eğitimin sürekliliğini gerektirir. Enerji yönetim
koordinatörü eğitimden sorumlu olan kişidir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
53
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
54
D- Elektrik Sistemleri
Elektrik enerjisi temizlik kullanım ,ölçüm kontrol
ve dağıtım kolaylıkları nedeniyle diğer enerji türlerinden
daha kullanışlıdır.
Elektrik enerjisi fabrikalarda prosese bağlı olarak
toplam enerji tüketiminin %10-25 arasında yer tutar.
Ancak birim fiyatının yüksekliği nedeniyle toplam %50
ye yakını bazı hallerde çok daha fazlası elektrik enerjisi
için ödenir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
55
Satın alınan elektrik;
Elektrik enerjisini izleme çalışmalarına başlamak
için önce , satın alınan elektrik enerjisinin kullanım
miktarı ve maliyetinin bilinmesi gerekir. Çünkü maliyeti
etkileyen başka unsurlarda vardır . Bunlar;
*Maksimum talep fiyatı
*Birim fiyatı
*Reaktif enerji birim fiyatı
*Maksimum talebi aşma fiyatı.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
56
GÜÇ FAKTÖRÜ
Mevcut faydalı gücün maksimum faydalı güce
oranına güç faktörü adı verilir. Bu faktör faz açısının
kosinüs değerine eşittir.
GÜÇ FAKTÖRÜNÜN DÜŞÜK OLMASININ ENERJİ ÜRETEN VE
DAGITAN İŞLETMELERDE YARATACAGI ETKİLERİ
Donanım bakımından ;
*Daha güçlü jeneratör ve transformatörlere
*Daha büyük kesitli hat iletkenlerine daha büyük
güçlü şalterlere koruma kontrol cihazlarına ihtiyaç
olacaktır
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
57
İşletme bakımından ;
*Daha düşük üretim ve iletim kapasitesi
*Daha düşük verim
*Daha zor gerilim ayarı ortaya çıkacak
Koruma cihazlarının daha hassas olmaları gerekir
GÜÇ FAKTÖRÜNÜN DÜŞÜK OLMASININ ELEKTRİK ENERJİSİ
TÜKETİM ABONELERDEN YARATACAĞI ETKİLERİ
Donanım bakımından ;
*Daha büyük güçte transformatör , sigorta , şar tel vb. cihazlara
*Daha büyük kesitli iletkenlere ihtiyaç duyulacaktır
İşletme bakımından;
*Daha düşük verim
*Daha pahalı tarifeler enerji tüketimine
*Hat ve transformatörlerden daha az enerji çekimine neden
olacaktır
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
58
KOMPANZASYON
Tüketicilerin şebekeden
çektikleri endüktif
gücün, kapasitif güç çekilerek faz kaydırıcıları tarafından
dengelenmesine kompanzasyon denir.
Kompanzasyonu sağlayacak faz kaydırıcıları ikiye ayrılır.
Dinamik faz kaydırıcılar:
Şebekeden çektiği az miktarda aktif gücü reaktif
güce çevirerek çalışırlar.
Statik faz kaydırıcılar:
Statik faz kaydırıcılar enerji tüketen birimlere
bağlanır. Bu nedenle orta ve alçak gerilim şebekelerine boş
yere reaktif güçle yüklemezler
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
59
TALEP VE TÜKETİM YÖNETİMİ
TALEP YÖNETİMİ
Yük(talep)faktörü işletmenin pik talepte ne kadar
azalma yapabileceğini belirten göstergedir. Elektrik enerjisi
üreticisi,çift terimli tarifeden enerji tüketim anlaşması yaptığı
tüketiciye maksimum talep durumuna göre enerji
satılmaktadır. Her KW başına ek bir ücret alınmaktadır. Bu da
tesise bağladığı demandmetre yardımıyla sağlanmaktadır
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
60
ELEKTRİK MOTORLARINDA ENERJİ TASARRUFU
GENEL BİLGİLER
Elektrik motorları,elektriksel gücün mekanik güce
çevrilmesi amacıyla en yaygın olarak kullanılan makinelerdir.
ELEKTRİK MOTORLARININ ÇALIŞMASI
Motorların yeterli performansı, motorlar üzerindeki etiket
geriliminin %10’u ve frekansın %5’i içinde çalıştırılmalıdır.
*Motorların
etiketteki gerilimin %10’undan daha farklı bir
gerilimde çalıştırılmamalıdır.
*Motorlar etiketinde belirtilenden başka nominal frekanslarda
çalıştırılmamalıdır.
*Motorlar etikette yazılı olan değerlerde daha fazla olarak
yüklenmemelidir.
*Sıcaklık artışı etikette belirlenen değeri aşmamalıdır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
61
ELEKTRİK MOTORLARININ BAKIMI
Yatakların (rulmanların) yağlanması: Yağlanma
sırasında gereken dikkat gösterilmelidir.Motorlar imalatçının
tavsiyelerine göre yağlanmalıdır.Motor yataklarından sızan
fazlalık yağ veya gres motora girebilir ve motor yalıtımını doygun
hale getirir.
Motor kontrolü: Motorun aşırı yüklü veya düşük yüklü
olmamasını sağlamak için yük durumu kontrol edilmelidir.
Motorun genel temizliği: Yataklardaki aşınmayı ve
motor vantilatörlerindeki kir ve tozu belirlemek için motorların
düzenli olarak bakım yapılmalıdır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
62
Mekanik düzgünlük: Eksen kaçaklığı olup olmadığı
periyodik olarak kontrol edilmeli.
Yalıtkanlığın elektriksel olarak sağlanmalıdır:
Elektrik besleme hattı
kabloların uygun biçimde
boyutlandırılmış
ve
tesis edilmiş olduğundan emin
olunmalıdır.
Komütatör,bileziklerin ve fırçaların durumu:
Komütatörler temiz tutulmalı.kirli komütatörler motor
verimini çok etkiler.aşınmış fırçalar artan elektrik direncini
nedeniyle motorun çalışma verimini düşürür ve dönen
bölümlere hasar verir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
63
ELEKTRİK MOTORLARINDA KAYIPLAR
MOTOR BOŞTA ÇALIŞIRKEN OLUŞAN KAYIPLAR
*Demir
kayıplar,bunlar gerilime bağlı olduğu için yükten
bağımsız olarak sabittir.
*Sürtünme kayıpları,yükten bağımsız olarak verilen hızda
sabittir.
ELEKTRİK MOTORLARININ YÜKTE ÇALIŞMASI
SONUCU OLUŞAN KAYIPLAR
*Stator bakır kayıplar
*Rotor bakır kayıplar
*Yükün dalgalanmasıyla oluşan kayıplar
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
64
PRİMER KAYIPLAR
Primer I²R kaybı,akımın stator sargısından geçmesi ile
oluşan bir direnç kaybıdır.Bu kayıp statordan geçen akımın ve stator
sargısının direncine bağlıdır.
SEKONDER KAYIPLARI
Rotor iletkenindeki direnç kayıplarıdır.Rotordaki güç kaybı
genellikle kayma kaybı olarak ifade eder.
DEMİR VEYA MEKANİK GÖBEK KAYIPLARI,
Demir kayıpları motorların manyetik devresinin
enerjilenmesiyle ortaya çıkan anafor akımlarıyla histerisiz
kayıplarının toplanmasıyla oluşur.Bu kayıplar motorun
manyetik devresine enerji verilmesine sonucu oluşur.
SÜRTÜNME VE HAVA SÜRTÜNMESİ
Bu tür kayıplar rotor karşısında hava sürtünmesi ve
yataklarındaki sürtünmeden oluşurlar.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
65
MOTOR VERİMİNİN HESAPLANMASI
Bir elektrik motorunun verimi, motorun verdiği
mekanik gücün motora verilen elektriksel güce oranı olarak
ifade edilir.
MOTOR VERİMİNİN SAPTANMASI
Elektrik motor veriminin saptanması oldukça zor bir
konudur.Dünya’da farklı motor üreticileri birbirinden farklı
yöntemler kullandığı halde bu yöntemleri başlıca iki ana
grupta ayrılabilir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
66
DİREKT ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
Direkt ölçüm yöntemleri,motor gerçek veriminin
saptanmasında en belirgin yollar kullanılır. Üç tür direkt ölçüm
yöntemi vardır.
*Fren testi
*Dinamometre testi
*Kopya makinesi testi
İNDİREKT ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
Çeşitli nedenlerle yük testlerinin kullanılmadığı
durumlarda eşdeğer devre hesaplama kullanılır.
*Eşdeğer devre hesabı yöntemi
*Giriş ölçümü ve kayıpların ayrılması yöntemi
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
67
E- Aydınlatmada Enerji Tasarrufu
(Bölüm 5.)
Evlerde aylık elektrik faturalarının yaklaşık %1020'si aydınlatma amaçlı kullanıma aittir. Aydınlatma
dizaynı yapılırken; mekanın hangi bölgesine, ne
düzeyde ve nasıl bir aydınlatma gerektiği, nerede ne
gibi işlevlerin yapılacağı bilinerek yapılmalıdır. Hem
görsel konfor hem de enerjide tasarruf birlikte
yapılmalıdır. Aydınlatmada enerji tasarrufunun basit
tedbirlerle sağlanması bizim için önemli bir avantajdır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
68
Fiber Optik Aydınlatmalar
Fiber optik aydınlatma teknolojisini diğer
aydınlatma teknolojilerinden farklı kılan en temel
özelliği özgürlük ve esnekliktir.
Fiber
optik
aydınlatma sistemlerinde
kullanılan ışık kaynağını
istenilen herhangi bir
noktaya
yerleştirme
özgürlüğüne sahipsiniz.
Bu
kavram
size
beraberinde bir çok
avantaj sağlar.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
73
Fiber optik aydınlatma sisteminin diğer aydınlatma
sistemlerine göre ayrıcalıkları;
• Fiber optik kablo sadece ışık taşıyıcıdır, elektrik akımı
taşımaz. !
• Nemli ve soğuk ortamlarda, aydınlatmanın elektrik riski
taşıması istenmeyen yerlerde tam bir güven içerisinde
kullanılabilir.
•Işık kaynağında üretilen ve fiber optik kablolar ile
taşınana ışık soğuk olduğu için yakınındaki canlılara ve
malzemelere zarar vermez. Dolayısıyla, dış ortamlarda,
insanların ve diğer canlıların birebir temasının olduğu
yerlerde güvenle kullanılabilir.
•Işık kaynağından çıkan ışık, ihtiyaca göre bir yada birden
fazla noktaya dağıtılabilir.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
74
•Isıya duyarlı ve hassas, patlama riski olan yada bakımı zor /
imkansız olan noktalarda diğer aydınlatma sistemlerine göre
tek çözümdür.
• ışık kaynağının içine yerleştirilen özel efekt diskleri ile
renk değişimi, pırıltılı ışıma yada loşlaştırma sağlanır. DMX
iletişim sistemi ile dijital aydınlatma teknolojisine uygun
sistemler üretilebilmektedir.
• Şiddete maruz kalınması ihtimalinin yüksek olduğu
yerlerde güvenlik amaçlı aydınlatma sağlanır.
• Seçilecek uygun armatürlerle, çok küçük ve etkileyici
görüntüye sahip ışıklı fiber optik uçlar ile estetik bir
görünüm kazanılır.
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
75
Lens Armatür kullanma amaçları;
Estetik bir görünüm elde edilmesi,
• Daha yoğun bir ışık elde edilmesi,
• Noktasal ( spot ) aydınlatma istenildiği durumlar,
• Yaygan ( Flood ) aydınlatma istendiği
durumlarda,
•
Enerji Yönetimi - Çankırı Karatekin Üniversitesi Göksu GÖREL
76
ELEKTRĠK MOTORLARINDA ENERJĠ TASARRUFU
GENEL BĠLGĠLER
Evlerde kullanılan elektrikli aletlerin çoğu elektrik motorları
ile çalışırlar.
Yiyecek karıştırıcıları, elektrikli traş makinaları, makinalı
aletler ve elektrikli oyuncak trenlerde hep bu motorlar vardır. Daha
büyük ve daha güçlü elektrik motorları bulaşık ve çamaşır
makineların da bulunur.
Asansörleri, yeraltı tünellerini ve trenleri işletenler ise daha
büyüktür. Birgün elektrik motorları otomobillerdeki içten yanmalı
motorların yerini alacaktır. Bunların bugün kullanılmalarındaki
başlıca engel verimli güçlü elektrik motorlarının eksikliği değil,
uzun mesafelerde çalışırken gerekli elektriğin, araca aşırı ağırlık
vermeden bataryalarda depolanamamasıdır.
Elektrik motorları bir enerji şeklini ( elektrik- elektronik
adı verilen küçük parçacıkların akışı) diğer bir enerji şekline
(mekanik harekete) dönüştürür. En verimli enerji dönüştüren
araçlardandır.
İçten yanmalı ve nükleer enerji santralleri, işlem sırasında büyük
miktarda zararlı, yan ürünler ortaya çıkarmalarına rağmen
kimyasal ve nükleer enerjiye diğer şekillere dönüştürürler. Öte
yandan elektrik motorları diğerlerine göre az enerji kaybederle ve
istenmeyen yan ürünler üretmezler.
ELEKTRĠK AKIMI VE MANYETĠK ALAN
Elektrik motor gücü elektrik ve manyetik alanın
birbirine etkisi sonucu yaratılır. Alan, fiziksel bir harekete
sebep olma yeteneği olan bir bölgedir.
Bir tel sargısından akım geçtiğinden sargı mıknatıs
görevi yapar. Sargı rotoru mıknatıslamakta yani kuzey ve
güney kutbu oluşturmaktadır.
Bir mıknatısın iki kutbu arasında oluşan magnetik
alan, bir telden geçirilen elektrik akımı ile de yaratılabilir.
Bir elektrik motoru ve bu kuvveti bir mili döndürmekte
kullanılır.
ELEKTRĠK MOTORLARININ ÇALIġMASI
Motorların yeterli performansı, motorlar üzerindeki
etiket geriliminin %10 u ve frekansın %5 i içinde
çalıştırılmasıyla elde edilir.
Motorların etiketteki gerilimin %10 undan daha farklı bir
gerilimde çalıştırmamalıdır.
Motorlar etiketinde belirtilenden başka nominal
frekanslarda çalıştırmamalıdır.
Motorlar etikette yazılı olan değerlerde daha fazla olarak
yüklenmemelidir.
Sıcaklık artışı belirlenen değeri aşmamalıdır.
ELEKTRĠK MOTORLARININ BAKIMI
Bir elektrik motorunun görevi, faydalı bir iş yapmak
üzere çeşitli makinalara tahrik enerjisi sağlamaktır.
Elektrik motorlarının bakımı genellikle çok kolaydır.
Ancak bu basitlik nedeniyle bazen yeterince özen
gösterilmemektedir. Elektrik motorları için bir bakım planı
geliştirirken göz önüne alınacak noktaların bazıları
şunlardır:
YATAKLARIN (RULMANLARIN)YAĞLANMASI:
Yağlanma sırasında gereken dikkat gösterilmelidir. Motor
yataklarından sızan fazlalık yağ ve gres motora girebilir
ve motor yalıtımını doygun hale getirir.
MOTOR KONTROLÜ: Motorun aşırı yüklü veya düşük
yüklü olmamasını sağlamak için yük durumu kontrol
edilmelidir.
MOTORUN GENEL TEMĠZLĠĞĠ: Yataklardaki aşınmayı
ve motor vantilatörlerindeki kir ve tozu belirlemek için
motorların düzenli olarak bakımı yapılmalıdır.
YALITKANLIĞIN ELEKTRĠKSEL OLARAK
SAĞLANMASI: Elektrik besleme hattı kabloların uygun
biçimde boyutlandırılmış ve tesis edilmiş olduğundan emin
olunmalıdır.
KOMÜTATÖR, BĠLEZĠKLERĠN VE FIRÇALARIN
DURUMU:
Komütatörler temiz tutulmalıdır. Kirli komütatörler motor
verimini çok etkiler. Aşınmış fırçalar artan elektrik direnci
nedeniyle motorun çalışmasını ve verimini düşürür. Ayrıca
dönen bölümlere hasar verir.
ELEKTRĠK MOTORLARINDA KAYIPLAR
MOTOR BOġTA ÇALIġIRKEN OLUġAN
KAYIPLAR
 Demir
kayıplar, bunlar gerilimine bağlı olduğu için
yükten bağımsız olarak sabittir.
Sürtünme kayıplar, yükten bağımsız olarak verilen
hızda sabittir.
MOTORUN YÜKTE ÇALIġMASI SIRASINDA
OLUġAN KAYIPLAR
• Stator bakır kayıplar
• Rotor bakır kayıplar
• Yükün dalgalanmasıyla oluşan kayıplar
PRĠMER KAYIPLAR
2
Primer 1 R kaybı, akımın stator sargısından
geçmesiyle oluşan bir direnç kaybıdır. Bu kayıp statordan
geçen akımın ve stator sargısının direncine bağlıdır.
SEKONDER KAYIPLAR
Rotor iletkenindeki direnç kayıplarıdır. Rotordaki
güç kaybı genellikle kayma kaybı olarak ifade edilir.
DEMĠR VEYA MEKANĠK GÖBEK KAYIPLARI
Demir kayıpları motorların manyetik devresinin
enerjilenmesiyle ortaya çıkan anafor akımlarıyla histerisiz
kayıplarının toplanmasıyla oluşur. Bu kayıplar motorun
manyetik devresine enerji verilmesi sonucu oluşur.
SÜRTÜNME VE HAVA SÜRTÜNMESĠ
Bu tür kayıplar rotor karşısında hava sürtünmesi
ve yataklardaki sürtünmelerden oluşurlar.
ENERJĠ YÖNETĠCĠSĠNĠN GÖREVĠ
Enerji verilerini toplama ve analizler
Enerji alımının denetlenmesi
Enerji tasarrufu imkanları değerlendirmesi
Enerji tasarrufu projelerini denetlemek
İletişim ve halkla ilişkiler
Enerji muhasebe sisteminin oluşturulması
Enerji tüketim standartlarının oluşturulması
MOTOR VERĠMĠNĠN SAPTANMASI
1-DĠREKT ÖLÇÜM YÖNTEMLERĠ
Bu yöntemlerde verimin saptanması, mekanik
çıkışın ve elektriksel girişin ölçülmesi ile temel verim
eşitliğinin belirlenmesine dayanır. Üç tür direkt enerji
yöntemi vardır;
1-Fren testi
2-Dinamometre testi
3-Kopya makinası testi
ELEKTRĠK MOTORU VERĠMĠNĠ ETKĠLEYEN
FAKTÖLER
1-Motor ebadı: Büyük motorlarda sıcaklık artışı
sınırlandırılması, motor kayıplarını daha düşük değerlerde
kalmasını prensip olarak zorunlu hale getirir. Bu yüzden bu
motorlar daha yüksek verimde üretilirler. Daha ağır bir
demir göbek ve daha kaliteli malzemelerin kullanılması,
büyük ebatlı motorların daha verimli çalışmasına katlıda
bulunur.
2-Motor yükü: Motor yükü verimliliği etkileyen önemli
faktörlerden biridir. Düşük verimler genellikle düşük yükte
ve boşta çalışan motorlar nedeniyle oluşur ki; bu durumlar
mümkün olduğu kadar önlenmelidir.
3-Motor seçimi: Motor seçiminde mühendisler, güvenlik
faktörünü de göz önüne alarak gerekenden daha büyük
ebatlı olarak seçerler. Ayrıca düşük yükte çalışan motorlar
tesisteki güç faktörünün düşmesine de neden olur.
4-Gerilim sapmaları: Motor üreticileri, nominal frekansta
gerilim sapmalarının %10 u aşmaması konusunda uyarıda
bulunmaktadır. Örneğin 380 V luk sistem gerilimi için,
nominal motor gerilimi 340 V civarındadır.
5-Motor bakımı: Doğru ve düzenli bir bakım ile motorlarda
önemli bir biçimde enerji tasarrufu sağlanabilir.
6-Motorların tekrar sarımı:
Teknisyenlere tekrar sarım işlemi sırasında çeşitli
faktörlerin motor verimini etkilediği anlatılmalıdır. ABD ve
Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalar, tekrar sarım
işleminin doğru olarak yapılması durumunda, motorların
orijinal verimlerini koruyabildiğini göstermiştir. Ancak
yüksek iş gücü maliyeti nedeniyle bu işlem küçük motorlar
için genellikle ekonomik olmamaktadır.
MOTORLARIN VERĠMĠNĠN ARTIRMAK ĠÇĠN PRATĠK
ÖNERĠLER
oÇok kademeli motor, tek kademeli motorlardan daha az
verimlidir.
oTek sarımlı çok kademeli motor, çift sarımlı tek kademeli
motordan daha verimlidir.
oYüksek hız motorları, tam yükte çalışırken, alçak hız
motorlarından daha verimlidir.
oTam yükte çalışan motorların güçleri arttıkça verimleri de aynı
oranda artar.
oGüç faktörünü olabildiğince yüksek tutabilmek için motor tam
yük veya tam yüke yakın bir güç ile çalıştırılmalıdır.
oIsı kayıplarını en aza indirebilmek için iletkenler üzerinde
yük mümkün olduğunca düşük tutulmalıdır.
oManyetik kontaktörler sık sık kontrol edilmelidir.
oKompresöre yol veren motorlar %50 ve daha aşağı kapasite
ile çalıştıkları takdirde, daha küçük kompresör ve daha
güçsüz motor ile değiştirilmelidir.
POMPALARDA ENERJĠ TASARRUFU
Pompalama işlemi endüstride, yapılarda ve tarımda
elektriksel gücün en yaygın uygulama alanlarından birisidir.
Pompaların çalışma veriminin arttırılması hiç kuşkusuz bu
alanlarda güç tüketimini büyük ölçüde etkileyecektir.
Başlıca pompa çeşitleri santrifuj, eksenel ve pistonlu
pompalardır
POMPA VERĠMĠNĠN ARTTIRILMASI YÖNTEMLERĠ
Sürtünme Kayıplarının Azaltılması İle
Debinin Azaltılması İle Enerji Tasarrufu (santrifüj
pompalarda)
Pompa Karakteristik Eğrisi ve Affinite Kanunları
Kısma Yolu İle Debinin Azaltılması
Çark Çapının Değiştirilmesi İle Debinin Azaltılması
Hızının Düşürülmesi İle Debinin Azaltılması
FANLARDA ENERJĠ TASARRUFU
GENEL BĠLGĠ
Fanlar yapılarda ve endüstride havanın
sağlanması veya dışarıya atılması için kullanılan
donanımlardır. Bugün kullanılan fanların bir çoğu
elektirik enerji fiyatlarının düşük olması nedeniyle
seçilmişlerdir. Hava debisinin azalması,fanda
enerji tasarrufu için kullanılan en yaygın yoludur.
FAN DEBĠSĠNĠN AZALTILMASI
Akış kontrolü veya enerji tasarrufu için
hava debisinin azaltılmasına yönelik olarak bir
takım yöntemler kullanılmaktadır.
1.GiriĢ ve ÇıkıĢ Damperleri:
Bu damperler hava debisinin kontrolü için
kullanılan en yaygın mekanizmalardır.Ancak enerji
tasarrufu açısından alınan kazanç çok düşüktür.
1.SANAYİDE ENERJİ YÖNETİMİ
Dünyada enerji fiyatları hep istikrarsız
ve hep pahalılaşmaktadır. Sıkılaşan çevre
yönetmelikleri daha pahalı enerji
kullanımını gerektirmektedir.Bir çok
işletmede enerji masrafları toplam
masrafın %30-40’ına kadar
varabilmektedir. Enerjiyi düşünmeden
duyarsızca tüketiriz, oysa enerji giderleri
iyi yönetildiğinde önemli tasarruflar
sağlanabilir.Bu yüzden sanayide enerji
yönetimine ihtiyaç vardır.
2.ENERJİ YÖNETİMİ KAVRAMLARI
Etkili bir enerji yönetimi için İNSAN,
TECHİZAT, MEVCUT KAYNAKLAR ve
ÇALIŞMA ORTAMI dikkate alınmalıdır.
Tesisin enerji performansı bu dört
unsurun karşılıklı etkileşimine bağlıdır.
Bu performans en zayıf unsurun
performansı ile kısıtlıdır. Performansı
artırmanın yolu en zayıf unsuru teşhis
ederek bunun iyileştirilmesidir.
Çoğu zaman zayıf olan unsur insan
olmaktadır. Ya yönetim enerji
tasarrufuna gereken önemi vermemekte
ya da çalışanlar bilinçsiz ve konuya ilgi
duymamaktadır.
Ancak enerjiyi nerede ve nasıl
kullanacağımızı ve verimin nasıl
artırılacağını bilmezsek, enerji tasarrufu
yapmak mümkün olmaz.
3.ENERJİ TARAMASI
Enerji taraması enerjinin ne bedelle
alındığını, israfın ve verimsiz
harcamanın olduğu alanları tespit eder.
Böylece mevcut durum belirlenir.
Tasarruf alanlarının belirlenmesi için
sistematik bir yoldur. Tarama enerji
yönetimin ilk adımıdır. Çeşitli
seviyelerde ya kendimiz veya uzman
firmalara yaptırabiliriz.
4.SANAYİDEKİ ENERJİ HAKKINDA BİLGİ
Sanayide enerji tüketiminde taş
kömürü,linyit,petrol,doğalgaz,hidrolik ve
jeotermal enerji, odun, hayvan ve bitki artıkları
gibi birincil enerji kaynakları ile güneş ve rüzgar
enerjisi kullanılmaktadır. Elektrik enerjisi ise
ikincil enerji kaynağı olarak
değerlendirilmektedir.
Büyüyen ekonomiye, gelişen ve çeşitlenen
sanayi faaliyetlerine ve değişen demografik
yapıya paralel olarak, ülkede birincil enerji ve
elektrik tüketim değerlerinde son 40 yılda önemli
gelişmeler sağlanmıştır. Bu dönemde birincil
enerji tüketimi yıllık ortalama %4.7 ve elektrik
tüketimi %9.7 civarında artış göstermiştir.
5.SANAYİDE ENERJİ TASARRUFU NASIL
ELE ALINMALI
Sanayide enerji tasarrufu iki kategoride
ele alınmalıdır.
1.Isıtma,soğutma ve havalandırma.
2.Sanayide enerji maliyeti hesabı
Makine,alet,ekipman ve aydınlatma
araçlarının kullandığı elektrik enerjisi,su
miktarı harcadıkları hava,buhar ve gaz
miktarları ve bedelleri konusunda olmalıdır.
6.SANAYİDE NERJİ TASARRUFU VE
VERİMLİLİĞİN SÜRDÜRÜLMESİ
Sanayide ve yurt genelinde enerji
kayıplarını azaltmak,verimliliği
artırmak,diğer bir deyişle sürdürülebilir bir
ekonomi için enerji tasarrufunun ve
verimliliğin sürekliliğini sağlamak
gerekir.Bunun için;
a.Sanayi girdilerini sabitlemek
b.Ar-ge yi takip etmek ve uygulamak
c.Enerji tasarrufu sağlayan teknoloji ürünü
ekipmanların teminini sağlamak.
d.Danışmanlık şirketlerinden ve
yatırımcılardan faydalanmak
e.Elektrik ve diğer enerjinin kaliteli olarak
teminini sağlamak
f.Halkın enerji tasarrufu konusunda bilgisini
artırmak
g.İklim değişikliğini önleyen yenilenebilir
enerji kaynaklarını kullananlara teşvikler
vermek ve ödüllendirmek.
7.SANAYİ TESİSLERİNDE KULLANILAN
MOTORLARDA ENERJİ TASARRUFU
Sanayide kullanılan elektrik enerjisinin
%45 kadarı motorlarda % 5i ise fabrikanın
idari,ambar ve üretim binalarının
aydınlatmasında
kullanılmaktadır.Sanayide son
zamanlarda bilgisayar destekli otomatik
kontrol sistemlerinin devreye girmesiyle
üretimde verim artışı sağlanmış ve
yakıtta bir miktar tasarruf sağlanmıştır.
Sanayide enerjiden tasarruf sağlamak
için sürekli proses verimi
izlenmelidir.Sanayide motorlarda enerji
tasarrufunun sağlanması için;iç kayıpları
az güç katsayısı yüksek devir kayması az
olan motorlar tercih edilmelidir.Motorlar
çalışırken verimli olmaları için motorların
yük ihtiyacına göre motor devrini ve
şebekeden enerji çekimini ayarlayabilen
kontrol ve yol verme sistemlerinin
kullanılması halinde enerji tasarrufu
sağlanır.
SANAYİ TESİSLERİNDE AYDINLATMA
SİSTEMLERİNDE ENERJİ TASARRUFU
Hem iyi bir aydınlatma yapmak hem de
elektrik enerjisi giderlerimizi azaltmak
mümkündür.aydınlatma insanlar için önemli
bir yaşam parçasıdır.şunu da bilmek gerekir
ki enerji tasarrufu aynı zamanda hayat
kalitemizi de yükseltir.
Bu tasarrufu nasıl sağlayabiliriz:
•Eski ampulleri yeni tasarruflu ampullerle
değiştirerek
•Aydınlatma sistemi bakımını zamanında
yaptırarak
•Gün ışığından azami derecede yararlanmak ve
evin karanlık bölümlerine son zamanlarda
kullanılmaya başlanan gün ışığı taşıma borularını
kullanarak tasarruf etmek.
•Aydınlatma prensiplerine uygun dizayn ve montaj
yapmak
•Aydınlatma sistemlerinin otomatik kontrol altına
alınması ile enerji tasarrufu sağlamak….gibi
Dalga Enerjisi
• Bildiğimiz gibi, dünyanın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Bu oran
bize suyun doğal gücünün büyüklüğü ve bu büyüklükten
yararlanarak enerji elde etmek konusunda umut vermektedir
Suyun bu erişilmez gücünden yararlanarak “dalga enerjisi”
elde edilebilir. Bu muazzam gücün bir kısmı bile
kullanılabilince, dünyanın elektrik ihtiyacının büyük bir kısmı
karşılanabilir. Günümüz teknolojisi ile, dünyanın elektrik
ihtiyacının yüzde 10’u dalga enerjisinden karşılanabilir. Halbuki
edindiğimiz bilgiye göre, okyanuslarda bulunan dalga
enerjisinin yüzde 2’si bütün dünyanın elektrik ihtiyacını
karşılayabilecek kapasitededir. Denizlerde meydana gelen
dalga, güneşin dünyayı ısıtmasıyla ortaya çıkan rüzgarlar
tarafından başlatılır.
Bu rüzgarlar, denizlerde güçlü dalgaların oluşmasına neden olur. Rüzgarın hızı ve süresi
dalganın gücünü belirleyen faktörlerdir. Dalga enerjisi, suya yerleştirilen jeneratörler
yardımıyla elektrik enerjisine dönüştürülür. Ülkemiz için üzerinde durulabilecek bir
enerji grubudur. Marmara denizi hariç, açık deniz kıyılanınızın uzunluğu 8210 km
kadardır. Buradan yıllık olarak 18.5 TWh/yıl düzeyinde bir enerji elde edilmesi mümkün
olabilir.
Bu enerji deposu bilim insanlarının da dikkatini çekmiş ve denizler üzerine çeşitli
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar birkaç bölümde özetlenebilir:
Yüzey suları derin sular arasındaki sıcaklık farkından yararlanan teknolojiler.
Gelgitlerin mekanik enerjisinden yararlanan sistemler.
Dalgalardan yararlanan sistemler.
Akıntılardan yararlanan sistemler.
Yüzey ve dip arasındaki tuzluluk farkından yararlanan sistemler.
KAPALI ÇEVRİMLİ SİSTEMLER
Bu sistemde özel bir akışkan yüzeydeki sıcak sularla karşılaştığında buharlaşır ve buhar
türbinini harekete geçirir. Daha sonra buhar dipteki soğuk sularla karşılaşır ve tekrar
yoğunlaşır. bu işlem döngüsel olarak devam eder.
Uygulanabilir olmasına karşın bu sistem bazı kısıtlamalar içermektedir. Öncelikle yüzey
ve 1000 metre derinlerdeki sular arasında en az 20°C sıcaklık farkı olması gerekir.
Bununla birlikte döngü borularındaki sıvının debisinin saniyede 48 metreküp olması
gerekir. Diğer bir önemli sorun da 300-400 metrelik 2,5m çaplı borulara ihtiyaç
duyulmasıdır.
Bu tip santrallerin ilk örneği 1979 yılında Havaii açıklarında kurulmuştur. Yukarıdaki
şartlar sağlanamadığı için üretim ancak 18kW'de kalmıştır. Sistemi verimi ise %3 gibi
çok küçük bir değerdedir.
AÇIK ÇEVRİMLİ SİSTEMLER
Bu sistemlerde özel bir akışkan yerine su kullanılır. Deniz suyunun kaynama sıcaklığı
yüksek olduğu için dış basınç düşürülerek düşük sıcaklıklarda kaynama sağlanır. Aynı
şekilde yoğunlaştırma işleminde de basınç değiştirilir. Bu hal değişimlerinde her 1MW
için 1500 metreküp su buharlaştırılır. Bu da tatlı su eldesi demektir. Bu özellik sitemin
en büyük artısıdır.
Fransa Denizden Yararlanma Araştırmaları Enstitüsü(IFREMER) 5MW gücündeki bir
santrali Tahiti'de açmayı denemiştir. Ama bu ülkenin tatlı suya ihtiyaç duymaması
araştırmanın durmasına sebep olmuştur. Havaii'de Ulusal Enerji Laboratuarı(NELH)
1987'de bir pilot uygulama başlatmıştır.
Aslında bu sistemler %3 civarında verimleriyle pek kullanışlı değillerdir. Fakat tatlı su
üretimi ve bununla birlikte imkan bulan deniz ürünü yetiştiriciliği önemli bir avantajdır.
Dalga Enerjisi Uygulamaları
• Çeşitli tasarımlar dalgalardan gelen bu enerjiyi elde etmek için üretilmiştir.
Dalga enerjisi tasarımlarının bazıları kıyı şeridinde, bazıları kıyıya yakın ve
bazılar da kıyıdan uzak bölgelere kurulmaktadır.
• Kıyı Şeridi (Shoreline) Uygulamaları
Bu tür uygulamalarda enerji üretim yapıları kıyıda sabitlenmiş veya gömülü
halde bulunurlar.
Bakım ve inşası diğer uygulamalara göre daha kolaydır.
Derin su bağlantılarına veya uzun sualtı elektrik kablolarına ihtiyaç yoktur.
Daha az güce sahip dalga rejimi nedeniyle elde edilen dalga enerjisi daha
az olabilmektedir.
Salınımlı Su Kolonu (Oscillating water column-OWC )
Bu sistemlerde su kolonu ve onun üzerinde bir hava kolonu vardır.
En alttaki kapı suyun içeri girmesini sağlar. Su tarafından sıkıştırılan hava dar kısımdan
geçerek çıkıştaki türbini hareket ettirir.
Dalga geri çekilirken içerdeki havayı boşaltacak bu hareket türbinin yeniden hareket
etmesini sağlayacaktır.
Bu sistemde normal bir türbin kullanılırsa su odaya girdiğinde ve odadan çıkarken
türbin pervanesi farklı yönlere dönecektir. Bu durumda pervane durup durup çalıştığı
için enerji üretimini azaltacaktır.
Ancak wells türbini kullanıldığında bu türbinin özel yapısı sayesinde zaman kaybı
yaşanmadan her zaman tek yöne doğru dönüş sağlanır ve daha verimli bir şekilde
enerji üretilmesini sağlar.
Daralan Kanal Sistemi (TAPered CHAnel TAPCHAN)
Bu sistemler su seviyesinin 3-5 metre üzerinde
duvar yüksekliğine sahip, uçurumun kenarına inşa
edilmiş hazneyi besleyen, gittikçe daralan bir
kanaldan oluşmaktadır.
Kanalın daralması dalga yüksekliğinin artmasına neden olur
ve yükselen dalgalar kanal duvarlarından haznenin içine
boşalır.
Su haznede depolandığı için hareketli dalganın kinetik
enerjisi potansiyel enerjiye dönüşür. Depolanan su türbine
verilir.
Çok az hareketli parçası olduğundan düşük bakım maliyetine
ve yüksek bir güvenirliğe sahiptir.
Bu sistemde ihtiyaç duyulana kadar enerji
depolanabilmektedir. Ancak sistemleri bütün kıyı kesimleri
için uygun değildir.
Pendular
• Pendular, bir tarafı denize açılan dikdörtgen bir kutu şeklindedir. Bu açıklık
üzerine sarkaç bir kapak menteşelenmiştir.
• Kapak dalga hareketiyle ileri-geri hareket etmektedir. Bu hareket
jeneratörün ve hidrolik pompanın çalışması için kullanılır.
Kıyıya Yakın (Near Shore) Uygulamalar
•
Wosp 3500
WOSP (Rüzgar ve Okyanus Salınım
Enerjisi) kıyıya yakın dalga ve rüzgar
enerji istasyonun birleştirilmiş halidir.
Eklenen 1,5 MW’lık rüzgar üretim
kapasitesi, tesis kapasitesini 3,5 MW’a
yükseltir.
Kıyıdan Uzak (Offshore) Uygulamalar
• 40 metreden daha derin sularda kıyıdan uzak uygulanan cihazlar
kullanılmaktadır. Bu tür sistemlerde uzun elektrik kablolarına gereksinim
vardır.
• McCabe Dalga Pompası (McCabe Wave Pump)
Bu cihaz, birbirine menteşeli, düzenli bir şekilde sıralanmış ve birbirlerine
bağlı hareket eden 3 adet dikdörtgen çelik (4 m genişliğinde) duba
içermektedir.
Ekstra bir kütle eklenmesiyle merkez dubanın ataletinin artması sağlanır.
Enerji ise merkez duba ile diğer dubalar arasına monte edilen hidrolik
pompa vasıtasıyla menteşe noktalarındaki hareketten sağlanmaktadır.
Örnek bir cihaz 40 metre uzunluğunda Kilbaha, County Clare ve İrlanda’da
kurulmuştur.
OPT Dalga Enerji Dönüştürücüsü (WEC)
2-5 metre çaplı üstü kapalı, tabanı denize
açık silindirik bir yapı içerir.
Yapının tepesi ile yapı içerisinde yüzen çelik
yüzücü arasına hidrolik pompa
yerleştirilmiştir. Yapının yüzücüye göre
hareketinden elektrik üretilir.
Bu sistem, Doğu Atlantik’te büyük ölçekte
test edilmiştir ve ilk ticari yapılar Avustralya
ve Pasifik’te kurulmak üzeredir.
Pelamis:
•
•
Bu yapı, kısmi olarak su içinde yer
alan, menteşeli noktalarla birbirine
bağlı silindirik bölümlerden oluşan
eklemli bir yapıdır.
Dalga ile birleşim noktaları hareket
eder ve bu hareketle hidrolik
pompalar elektrik jeneratörlerini
çalıştırır.
Günümüzde, 375 KW gücünde, 130
metre uzunluğunda ve 3,5 metre
çapında bir sistemin geliştirilmesi
için çalışmalar devam etmektedir.
Arşimet Dalga Salınımı
•
Bu sistem 10-20 metre çapında
silindirik, içi hava dolu bir yüzücü
içermektedir.
Sistemin üzerinden geçen dalga,
yüzücü içindeki havanın basıncını
yükseltir veya düşürür.
Böylelikle yüzücünün zemine göre
yükselip alçalma hareketi enerji
üretimine neden olur.
Dalga Enerjisinin Sağladığı Faydalar
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Temiz, sınırsız ve ucuz enerji üretir. İlk yatırımından başka hiçbir girdisi yoktur.
Nüfus yoğunluğu kıyılarda toplanmış olan ülkemizde enerji, üretilen yerde tüketileceğinden
uzun iletim hattına gerek yoktur.
Öngörülen enerji ihtiyacına göre boyutlandırılır. Büyük dalga boyutu maliyeti düşürür.
Dalyan görevi görerek, denizlerdeki balık neslinin çoğalmasına yardım eder, ekolojik dengeye
katkıda bulunur.
Deniz üzerinde kurulduğu için tarım arazilerini yok etmez.
İleri teknoloji gerektiren, politik baskı ve ambargo malzemesi olabilecek, hiçbir girdisi yoktur.
Her zaman kesintisiz ve kaliteli enerji üretir.
Dalgalardan elde edilen ucuz elektrik enerjisi, yoğun nüfuslu büyük şehirlerimizde ısınma
amaçlı kullanılacağından, soluduğumuz havanın kalitesini yükseltecektir.
Dalga elektrik santrallerinin üzeri otel, sosyal tesis, disko, gazino, restaurant vs.
olarak kullanılabilir. Sistemde gürültü dahil, hiçbir kirletici yoktur.
Dalga elektrik santralleri, adalar için ideal enerji santralleridir.
SONUÇ
• Dalga enerjisinden yararlanmaya yönelik olarak çok çeşitli tasarımlar
gerçekleştirilmiştir.
Bunların önemli bir bölümü, gerek maliyetleri gerekse de maruz kalacakları
kuvvetler ve işletim koşulları nedeniyle proje boyutunda kalmıştır; diğer bir
bölümünde ise deneylerden sonra yapılabilirliklerinin söz konusu
olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu çalışmada verimleri yüksek ve gerçekleştirilebilir sistemlere tümüyle
değinilmiştir; ayrıca avantajlı yönleri vurgulanmıştır.
Türkiye’nin batı, özellikle kuzey kıyılarının dalga enerjisi yönünden oldukça
zengin olduğu anlaşılmaktadır. Bu kıyılarda dalga enerjisi sistemleri
kurularak, ilgili bölgelerdeki küçük yerleşim birimlerinin elektrik enerjisi
gereksinimi sürekli olarak sağlanabilir.
Dolayısıyla, Türkiye’de orta vadede yenilenebilir enerji kaynaklarından
hidrolik enerjisine destek olunurken, uzun vadede dalga enerjisinden daha
fazla yararlanma olanakları geliştirilebilir.
Sunum İçeriği
 Motor Kullanımları
 Motorlarda Enerji Verimliliği Odakları
-
Yüksek Verimli Motorlar
Değişken Hız Sürücüsü
Güç Kalitesi
Motor Seçimi
Güç İletimi
Ekipmanlar (Fan, pompa, kompresör vb)
 Sonuç
Sanayide Kullanılan Elektrik Motorlarının
Kullanım Yerleri
YÜK CİNSİNE GÖRE ELEKTRİK MOTOR
DAĞILIMLARI
22%
42%
29%
7%
FAN
POMPA
KOMP.
DİĞER
Elektrik Motor Sistemlerinde Enerji
Verimliliği Odakları
 Yüksek verimli motor kullanımı
 Motor kontrol sistemleri (Değişken Hız Sürücüleri)
 Güç kalitesi
 Motor seçimi
 Güç iletim sistemleri
 Ekipmanlar (Fanlar, pompalar, kompresörler, vs)
 Sistem ve tasarım
 Proses tipi
 Bakım
Yüksek Verimli Motorlar
• Daha fazla ve daha kaliteli malzeme
• Daha az tolerans.
Ekonomik ömrünü tamamlamış düşük verimli (EFF3) motorları
yüksek verimli motor (EFF1) ile değiştirelim, en fazla 2 yılda
kâra geçelim.
100
90
85
Improved EfficiencyVerim
(EFF2) EFF2
İyileştirilmiş
80
75
70
65
60
Rated
powerGücü
output in kW
kW
Çıkış
132
90
110
75
55
45
37
30
22
15
18,5
11
7,5
4
5,5
3
2,2
1,5
1, 1
0,75
0,55
0,37
0, 25
55
0,18
Efficiency in %
Yanan motorların tekrar
sardırılması ile motor
veriminin %4’e kadar
düşebileceğini
unutmayalım !
High Efficiency
Yüksek
Verim(EFF1)
EFF1
Verim %
95
Değişken Hız Sürücüsü (DHS)
Yüküne göre alternatif akımın frekansını ve dolayısıyla
motorun dönüş hızını ve elektrik gücünü kontrol ederek
motoru uygun devirde tutan değişken hız sürücüleri %50’yi
aşan tasarruf fırsatı sunabilir.
Kendini sağladığı tasarruflarla 2 yıldan daha
az süre içerisinde ödeyebilen bu sürücüler;
- Yerleşim bölgelerinin su şebekesinde
kullanıldığında %50,
- 40 beygir gücünde motor kullanan bir
yürüyen merdivende %36 tasarruf
sağlayabiliyor.
Güç Kalitesi (Gerilim Dengesizliği)
Gerilim dengesizliği motor verimliliğini kötü etkilediği gibi
vibrasyon ve mekanik vuruntular yaratacağı için motor
ömrünü de kısaltır.
Gerilim dengesizliğinin motor verimine etkileri
Motor Yükü (%)
Gerilim Dengesizliği
Nominal
%1
%2,5
100
%94,4
%94,4
%93,0
75
%95,2
%95,1
%93,9
50
%96,1
%95,5
%94,1
Güç Kalitesi (Gerilim Dalgalanmaları)
Motorlar, işaret plakasındaki gerilimin %10’undan daha farklı bir
gerilimde çalıştırılmamalıdır. Yüksek gerilimler motor sıcaklığını,
hızı ve titreşimi olumsuz yönde etkiler. Düşük gerilimler ise, yol
verme sırasında motorun aşırı yüklenmesine sebep olabilir.
Çalışma Karakteristiği
Gerilim Değişiminin Etkisi
%90
Gerilimde
%110
Gerilimde
%120
Gerilimde
Standart motor verimi
Tam yükte
%0,5-1 artar %1-4 azalır
%7-10 azalır
¾ yükte
%1-2 artar
%2-5 azalır
%6-12 azalır
½ yükte
%2-4 artar
%4-7 azalır
%14-18 azalır
Motor Seçimi
Motorlar yüke uyumlu olarak seçilmeli ve aşırı ihtiyatlı
davranıp gereğinden büyük motor seçme alışkanlığından
vazgeçilmelidir.
Böylelikle motorların plakalarında yazılı anma güçlerine göre
düşük güçte ve dolayısı ile düşük verimde çalışmaları
önlenmelidir.
Motorlarda genellikle %75 yükte motor
verimi azami seviyeye ulaşır.
Düşük yüklerde tüketilen elektrik enerjisi mekanik güç yerine
artan oranda ısıya çevrilir ve motorlarda aşırı ısınmadan
doğan arıza riskini arttırıp motorun ömrünü kısaltır.
Motorlarda Isınma
FL I R Sy s te m s
65.5 °C
FL IR Sy s te m s
FL I R S y s te m s
102.3 °C
100
62.8 °C
60
Sp1 :temp 9 8 .6
60
80
Sp1 :temp 6 1 .6
Sp1 :temp 6 2 .3
50
50
60
40
40.4
Baca Fanı Motoru (Yüksek
Verimli Motor – EFF1)
P = 360 kW
n = 743 d/dk (479 d/dk)
38.1
Kömür Değirmeni Filtre Fan
Motoru (Verimi İyileştirilmiş
Motor – EFF2)
P = 380 kW – EFF2)
40.4
Baca Fanı (2) Motoru (Düşük
Verimli Motor – EFF3)
P = 300 kW
n = 592 d/dk
Güçleri birbirine yakın motorlar seçilmeye çalışılmıştır. EFF3’ün
bariz sıcaklık farkı vardır.
Güç İletim Sistemleri
Motor gücünün direk bağlantı yerine indirek olarak düz kayış
veya standart V- kayışları ile iletildiği sistemlerde kayış
kayması ve sürtünmeden dolayı %2 ile %8 arasında kayıplar
oluşur.
Bu kayıplar ve ortaya çıkan kayış ısınması standart kayışların
tırtıllı yüksek verimli V-kayışları ile değiştirilmesiyle
önlenebilir.
Basınçlı Hava Sistemleri ( BHS )
 Basınçlı hava sistemlerinin elektrik tüketimi, sanayi elektrik
tüketiminin yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır.
 Basınçlı hava sistemlerinin verimi genellikle düşüktür. Enerji
tasarrufu potansiyeli %5 ile %50 arasındadır.
Motor İhtiyacımızı Nasıl Belirlemeliyiz?
(1/3)
Motor ihtiyaçlarımızı uygun belirlersek, hem enerji
tasarrufu sağlar hem de arıza riskini azaltırız.
 Motor ihtiyacının belirlenmesinde dikkat edilecek
hususlar
- Yük momentinin sabit, değişken, şok ve şok değişken olma
durumları
- Aşırı yüklenme durumlarına göre uygun emniyet (servis) faktörü
- Motorun yapısına bağlı olarak uygun yol verici düzeneği
- Çalışma süresinin süreklililiği
Motor İhtiyacımızı Nasıl Belirlemeliyiz?
(2/3)
 Mekanik yükün tip ve özelliklerini tespit edin.
 Tespit edilen mekanik yük tip ve özelliklerine göre motor
şaft gücünü belirleyin.
 Motor sınıfının ve karakteristiğinin seçiminin yapın.
 Üretici kataloglarından
motoru seçin.
ihtiyacınızı
karşılayacak
 Seçilen motorun ekonomik analizini yapın.
uygun
Motor İhtiyacımızı Nasıl Belirlemeliyiz?
(3/3)
 Motor gücünün küçük seçilmesi halinde, aşırı ısınma, kaymanın
artması, devrin düşmesi ile işin kapasitesi ve iş verimi düşer.
 Motor gücünün yüksek seçilmesi halinde, kuruluş ve işletme
masrafları artar, motor verimi ve güç katsayısı düşeceğinden enerji
giderleri gereksiz yere artar.
 Motor koruma türünün uygun seçilmemesi halinde, tozlu ortamlarda
sargılarda ve biyeler üzerinde biriken toz, sulu ortamlarda ise rulmanların
paslanması ve sargıların yalıtım özelliğini yitirmesi motorun yanmasına
sebep olur.
 Soğutma türünün uygun seçilmemesi halinde, yeterli derecede
soğutulmayan motor kısa sürede yanar.
Nükleer Enerji Santrali Nedir?
• Nükleer enerji santralleri, kömürle çalışan termik santrallerden pek farklı
değildir. Termik santrallerde kömür yakılarak su kaynatılır, böylece elde
edilen buhar gücüyle bir türbin döndürülür ve türbin elektrik üretir.
Nükleer enerji santrallerinde ise, gerekli ısı atomların bir reaktörde
bölünmesiyle üretilir.
• Kullanılabilir miktarda enerji üreten ilk reaktörler 1950'lerde İngiltere'deki
Calder Hall'da kuruldu. Bu reaktörler aslında askeri amaçla plütonyum
üretmek ve nükleer enerji konusunda deneyim kazanmak için kurulmuştu;
bunlarda elektrik üretimine 1956'da başlandı. Bu reaktörlerin
yavaşlatıcıları, Fermi'nin reaktöründe olduğu gibi grafit­ti; yakıt olarak,
magnezyum alaşımından bir kap içine yerleştirilmiş doğal uranyum metali
kullanılıyor ve sistem basınçlı karbon dioksitle soğutuluyordu..
Tepkime sırasında oluşan ısıyı emen karbon dioksit bunu ısı
değiştiricilerine taşıyor ve ısı burada, elektrik üretmeye yarayan turbo
alternatörleri çalıştıracak buharı elde etmek için kullanılıyordu. Bu
reaktörlere "magnox" tipi reaktör denirdi; daha sonra bunların
benzeri başka reaktörler yapıldı ve Geliştirilmiş Gaz Soğutmalı
Reaktör (AGR) tipi ortaya çıktı.
1950'lerin başlarında ABD'li bilimciler, denizaltılarda güç kaynağı
olarak kullanılmak üzere küçük reaktörler geliştirme çabasına
giriştiler. ABD'li yetkililerin elinde çok mik­tarda zenginleştirilmiş
uranyum (U-235 oranı artırılmış uranyum) vardı; yavaşlatıcı olarak da
grafit yerine su kullanmayı düşündüler.
Nükleer Santraller Nasıl Çalışır?
• Bir nükleer santral kurmak için zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır.
Bu uranyum türleri U-235 başta olmak üzere, U-233, U-238 ve Plütonyum;
P-239 ve P-241′dir. Uranyumun fizyon tepkimesine girerek bölünmesi
sonucunda açığa çok yüksek miktarda enerji çıkar. Bu bölünme için,
nötronlar yüksek bir hızla uranyum elementinin çekirdeğine çarpar. Bu
çarpışma çekirdeğin kararsız hale geçmesine ve sonrasında büyük bir
enerji açığa çıkartan fizyon tepkimesine neden olur. Gerçekleşen tetikleyici
ilk fizyon tepkimesi sonucunda ortama nötronlar yayılır. Bu nötronlar diğer
uranyum çekirdeklerine çarparak fizyonu elementin her atom çekirdeğinde
gerçekleştirene kadar devam eder. Ortaya çıkan enerji kontrol edilmediği
taktirde ölümcül boyutlardadır.
Kontrol etmek için reaktörlerde fazla nötronları tutan ve tepkimeye
girmesini engelleyen üniteler vardır. Bu sayede kontrollü bir fizyon
tepkimesi zinciri sağlanır.
Nükleer santralin iç yapısına baktığımızda, uranyumun fizyon
tepkimesine girmesiyle oluşan enerji su buharının çok yüksek
sıcaklıklara kadar ısıtılmasını sağlar. Yüksek sıcaklıktaki bu buhar,
elektrik jeneratörüne bağlı olan türbinlere verilir. Türbin
kanatçıklarına çarpan yüksek enerjili buhar, bilinen şekilde türbin
şaftını çevirir ve jeneratörün elektrik enerjisi üretmesi sağlanır.
Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile
kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan basınç ve sıcaklığı
düşmüş buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğunlaştırıcıya gider ve su
haline geldikten sonra tekrar bölünme ile açığa çıkan enerji ile ısıtılıp
buhar haline getirilir ve döngü devam eder.
Nükleer Santrallerin Bölümleri ve
Görevleri
• 1.Nükleer Reaktör:
Uranyum atomunun fizyona
uğradığı ve yüksek ısının elde edildiği,
nükleer santralin en önemli kısmıdır.
• 2.Basınç Kabı: Yakıtların
tümünü barındıran ve
buhar üretmek için kullanılan, yüksek
basınçtaki soğutma
suyunu içinde tutan kısımdır. Kalınlığı
20-25 cm kadardır.
3.Koruma Kabı: Basınç kabı, buhar üreteçleri gibi
tüm reaktör parçalarını koruyan kaptır. İç kısmı 2 cm
kalınlığında çelik bir zırh ve onun dışında 2 ile 5 m kalınlığında bir beton
kabuktan oluşur.
4.Kondanser: Türbinde kullandıktan sonra çıkan buharı,
yoğunlaştırarak suya dönüştürür. Kondanserden çıkan su, pompa yardımıyla
soğutma kulesine gönderilir.
5.Atık Toplama Sistemi: Nükleer santrallerin en önemli işlev
gören sistemlerinden biridir. Radyoaktif madde içeren atıklar (katı, sıvı, gaz),
ayrı ayrı işleme tabi tutulur. En önemlisi katı atıklardır. Katı atıklar öncelikle
cam kaplar içine alınır ve tuz madenlerinde saklanır.
6.Moderatör: Parçalanma sonucu ortaya çıkan hızlı nötronları
yavaşlatan maddedir. Bu madde, grafit, hafif su veya ağır sudur (H2O-D2O ve
sıvı sodyum). Nötronlar yavaşlatılarak diğer çekirdeklerle etkileşime girmesi
sağlanır. Moderatör aynı zamanda soğutucu görevi de yapar.
7.Ölçü, Kontrol ve Koruma Sistemi: Santralin tüm
ünitelerini izleyen ve kontrol eden sistemdir. Herhangi bir arıza buradan hızlıca
tespit edilebilir.
8.Buhar türbini: Buharın kinetik enerjisinin mekanik enerjiye
dönüştürüldüğü kısımdır.
9.Generatör: Buhar türbininden elde edilerek miline aktarılan mekanik
enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştüren elektrik makinesidir.
10.Şalt Saha: Nükleer enerjiden yararlanılarak elde edilen elektrik
enerjisinin,
alıcılara iletilmek üzere yükseltildiği, ilgili koruma ve kontrol sistemlerinin
bulunduğu merkezdir.
Nükleer enerji üretiminde altının çizilmesi gereken
önemli engeller ve sorunlar şunlardır:
•
•
•
•
Uranyumun çıkartılması ve daha sonra zenginleştirilmesi sürecindeki rafine
etme çalışmaları çok büyük miktarlarda radyoaktif kirlenmeye sebep olmaktadır.
Santraldeki fizyon tepkimeleri çok iyi kontrol edilmeyi gerektirir ve hata tolerans
ları çok azdır. Hiçbir nükleer santralin tamamen güvenli olduğundan söz
edilemez ve mutlaka uzman ekipler tarafından ve emniyet katsayısı yüksek
tutularak üretim yapılmalıdır. Bu da bizim gibi nükleer santral inşasına yeni adım
atmak isteyen ülkeler için ciddi sorunların ortaya çıkma riskini artırmaktadır.
Düzgün çalışmayan nükleer santraller büyük sorunlara neden olabilir. Buna
örnek olarak Çernobil felaketi verilebilir ve bu felakette tonlarca radyoaktif atık
atmosfere bırakılmıştır.
Ortaya çıkan radyoaktif atıkların doğaya zarar vermeyecek şekilde taşınması ve
gözetim altında uzun yıllar güvenle saklanması gerekmektedir.
Nükleer Santrallerin Önemi ve Zararları
• Nükleer santrallerde atom çekirdekleri parçalanarak enerji
sağlanır.Atomun çıkardığı ısı enerjisi yüksektir,ama çıkardığı
radyasyon ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda
saklanır ve uzun yıllar radyasyon yayar.1970'li yıllarda yaşanan
petrol darboğazından Nükleer enerjiyle kurtulunmuş ama
saklanması da çok pahalı olduğundan talep azalmıştır. Ayrıca
santraldeki ufak bir sızıntı milyonlarca canlının radyasyona
maruz kalmasına sebep olacaktır.
• Örneğin;1986 yılında Rusya'da Çernobil Nükleer Santrali'ndeki
sızıntıdan 3 milyon insan radyasyona maruz
kalmış,radyasyon,Karadeniz kıyılarına kadar ulaşmıştır.
Türkiye'de de 1976'dan beri Akkuyu'da nükleer santral
kurulması gündeme gelmiştir ama çevre örgütlerinin
baskılarıyla ertelenmiştir.Ayrıca 25km açığından geçen Ecemiş
Fayı'da burayı tehdit etmektedir.
Hidroelektrik Santralleri
Jeneratörlerin dönmesi, düşen suyun enerjisinden faydalanılarak
gerçekleştirilir. Bu su doğrudan türbinin kanatlarına çarparak dönüşü
sağlar. Elde edilecek elektrik gücü, suyundan faydalanılan nehrin akış
hacmine, düşüş yüksekliğine bağlıdır. En uygun hidroelektrik
santralleri, yeterli yağmurlarla beslenen ve akış eğimi büyük olan
nehirler üzerine kurulur. Nehre yapılacak bir barajla, santralin
sürekli çalışması için su biriktirilmiş olur. Barajdan sular cebri
borularla türbine taşınır. Kullanılan türbinin türü su yüksekliğiyle
yakından ilgilidir. Eğer düşüş yüksekliği 300 metreden büyükse, darbe
türbinleri kullanılır. Bu türbin, yüksek hızdaki suyun türbinin dış
çevresindeki kepçelere vurmasıyla döndürülür. Eğer suyun yüksekliği
300 metreden düşükse, reaksiyon türbinleri kullanılır. Bu tip
türbinlerdeise suyun yalnız hız enerjisinden değil, basıncından da
faydalanılır.Su, türbini 100-200 devir/dakikada çevirdiği için ve
buhar türbinleri 3600 devir/dakika çalıştığı için bu türbinlerin düzeni
buhar türbinlerinden farklıdır.
Günün belirli saatlerindeki büyük elektrik ihtiyacını karşılamak
için,değişik düzene sahip hidroelektrik santraller mevcuttur. Enerjiye
talepçok olduğu zaman su üst seviyeden alt seviyeye düşürülerek
enerji kazanılır. Enerjiye talep az olduğu zaman, fazla olan enerji ile
pompa çalıştırılarak su alt seviyeden üste yükseltilir. Gel-git (medcezir)olayının büyük olduğu yerlerde bu olaydan faydalanılır. Böyle ilk
santral Fransa’da Rance Nehrinde 1966’da 240 MW güçle kurulmuş
olup, 24 türbine sahiptir.
•




Dünyada her on yılda, enerji ihtiyacı yaklaşık olarak 2,5 kat artmaktadır. Buna
karşılık ham enerji maddelerinde ise gittikçe bir azalma olmaktadır. Dünyada mevcut
olan yer altı enerji kaynaklarından, Petrol ve her türlü maden kömürü ile doğalgaz
miktarı ihtiyaç duyulan enerjiyi karşılamak için zamanla yeterli olmayacaktır.
Bundan dolayı mevcut enerji kaynaklarının geliştirilmesi yanında, yeni enerji
kaynakları aranmaktadır.
Bu kaynaklardan biri de memleketimizde mevcut olan su kaynaklarından en iyi
şekilde faydalanmaktır. Mevcut su için bir bedel ödenmemektedir. Ayrıca en cazip
tarafı ise zamanla bitme ihtimalinin olmayışıdır.
Bu avantajının yanında ilk yatırım maliyetinin çok fazla olması
dezavantajıdır. Bu maliyet artışının nedeni ise tamamen suyun toplanması ve faydalı
duruma getirilmesi için yapılan, uzun süreli yağış, su, jeolojik çalışmalardır. Bir
neden ise su altında kalan arazi için ödenen istimlâk bedelleridir.
Bütün bunlara rağmen; ilk yatırım yapıldıktan sonra, kullanılan su için bir
masraf yapılmayacağı için üretilen enerjinin maliyeti çok ucuz olmakta ve diğer
santralarla göre de daha uzun ömürlü olmaktadır. Elektrik üretiminin yanında
aşağıdaki amaçları da yerine getirmektedir.




1 – Taşkın ve baskınları önleme.
2 – Sulama işlerini düzenler.
3 - Balıkçılığı geliştirir.
4 – Ağaçlandırmayı sağlamak.
5 – Turizmi geliştirmek.
6 – Ulaştırmayı kolaylaştırmak gibi birçok faydaları vardır.
Hidrolik santrallerin diğer santrallere göre pek çok çok üstünlükleri
vardır.
a.Su santrallerinin yakıt masrafları yoktur.
b.Santral yedekte kalsa bile kayıplar yok denecek kadar azdır.
c.Verimler zamanla azalmaz.
d.Az sayıda eleman gerektirir.
e.Enerjinin birim maliyeti oldukça azdır.
f.Yük değişmelerine çok çabuk uygunluk gösterir.
g.Bakım ücretleri az olup yapısı basit ve sağlamdır
Bilgi; Dünya üzerindeki elektriğin %24′ ü hidroelektrik santralleri
tarafından üretilir. Dünyadaki tüm hidroelekrik santralleri toplam
3.6 milyar varil petrole eşit 675.000 megawatt enerji üretirler.
Sadece Amerika’ da 2000 hidroelektrik santrali vardır.
Bu makalede hidroelektrik santrallerde sudan nasıl elektrik elde
edildiği incelenecektir

Suyun Gücü
Akıp giden bir nehir izlendiğinde içinde taşıdığı gücü hayal etmek zor
olabilir. Ancak akarsular önemli miktarda enerji barındırırlar. Zaman
zaman meydana gelen sellerden suyun ne büyük bir güce sahip
olduğunu gözümüzde canlandırabiliriz.
Hidroelektrik santralleri sudaki enerjiyi toplayıp elektriğe
dönüştürmek için basit bir mekanik yapı kullanır. Bu yapı basitçe
şöyle gerçekleşir :
Su bir set doğru yönlendirilip buradan akıtılır. Akan su türbinleri
döndürür, türbinler dönmeye başlayınca buna bağlı olan generatorde
dönmeye başlar ve elektrik üretilir.
Aşağıda bir hidroelektrik santralin temel bileşenleri incelenmiştir.
Set : Birçok hidroelektrik santrallerinde suyu arkasında tutan bir
set vardır. Bu set gerisinde geniş bir rezervuar alanı oluşturur. Bu
rezervuar alanı genellikle yapay göl olarak kullanılır.


Giriş : Setteki kapak açıldığında su yerçekimi nedeniyle su oluğuna
yönlenir. Su borusundan geçen su türbinlere ulaşır. Borudan geçen su
bir basınca ve hıza sahip olur.
Türbin : Su, türbinin geniş pervanelerine vurduğunda pervaneler
dönmeye başlar. Bu türbinin mili aynı zamanda generatöre bağlıdır.
En yaygın hidroelektrik türbini Francis Türbinidir. Bu türbin büyük
bir disk ve eğimli pervanelerden oluşur. Türbinler genelde türüne ve
büyüklüğüne göre değişmekle birlikte 172 ağırlığı taşıyabilir ve
dakikada 90 devir dönebilir.

Generator
Hidroelektrik santralinin kalbi jeneratörüdür.
Birçok hidroelektrik santrali birden fazla jeneratör
barındırır.
Jeneratörler prensip olarak bir bobin içinde dönen
mıknatısların bobin üzerindeki elektronları harekete
geçirmesi sonucu elektrik akımı oluşturur.
Jeneratörler temel olarak şu parçalardan oluşur :
- Mil
- Uyarıcı
- Rotor
- Stator
Türbin döndüğünde uyarıcı rotora elektrik akımı
gönderir. Rotor bir sıra halinde dizilmiş
elektromıknatıslardan oluşur. Bu elektromıknatıslar
bakır telle sarılmış stator olarak isimlendirilen
bobinlerin arasında bulunur. Elektromıknatısların
dönme hareketi bobinler üzerinde elektrik akımı
oluşmasını sağlar

Generator : Türbin pervaneleri döndüğünde, türbin miline bağlı
generatörün dev mıknatıslarıda dönmeye başlayacaktır. Dönen bu dev
mıknatıslar bakır bobinlerde alternatif akım üretilmesine sebep olacaktır.

Transformer : Güç odasındaki transformatör alternatif akımı alır ve daha
yüksek bir voltaj değerine dönüştürür.

Güç Hattı : Her hidroelektrik santralinden 4 tel çıkışı vardır. Bunların 3
teli faz geri kalan bir tel ise topraktır.

Taşma odası : Türbinleri döndüren su buradan geçerek nehirdeki akışına
devam eder.
Rezervuardaki su potansiyel enerji olarak tanımlanabilir. Kapaklar
açıldığında su akmaya başlayacağından potansiyel enerji kinetik enerjiye
dönüşür. Üretilecek enerji kapasitesi bir çok faktöre bağlıdır. Bunlardan
birisi akan su miktarı, diğeri ise su basıncıdır. Su basıncı su yüzeyiyle
türbinler arasındaki mesafeyi belirtir. Su basıncı ve su akışı arttığında
üretilen elektrik miktarı artacaktır.


Geri Depolamalı Hidroelektrik Santraller
Bu santraller klasik hidroelektrik santrallerinden farklı olarak üst ve alt
rezervuar olmak üzere iki rezervuara sahiptir



Hidrolojik Döngü
Hidrolojik döngü hidroelektrik santralleri için hayati öneme
sahiptir. Eğer yağış miktarlarında bir azalma meydana gelirse
santralde daha az su toplanacak buda daha az enerji elde
edilebilmesine sebep olacaktır. Aşağıda hidrolojik döngü
incelenmiştir.
hidrolojik-dongu.JPG
1- Güneş, okyanus ve denizleri ısıtır.
2- Güneşle ısınan su buharlaşır ve gökyüzüne yükselir.
3- Su buharı soğuktur ve yoğunlaşarak su damlacığı haline
gelir. Bu su damlacıkları bulutları oluşturur.
4- Eğer yeterince yoğunlaşma olursa bu damlacıklar ağırlaşır
ve bulutları taşıyamayacağı düzeye ulaşır. Bu durumda bu
damlacıkları yağmur veya kar olarak yeryüzüne düşer.
5- Yeryüzüne düşen yağmurun bir kısmı yeraltında
depolanırken bir kısmıda nehirlere karışarakk tekrar okyanus
ve denizlere ulaşır.
RÜZGAR TÜRBİN
PANELLERİNİN
YAPISININ
İNCELENMESİ
Rüzgar tribünü, rüzgardaki kinetik enerjiyi önce mekanik
enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren
sistemdir.Bir rüzgar tribünü genel olarak kule, jeneratör, hız
dönüştürücüleri (dişli kutusu), elektrik-elektronik elemanlar ve
pervaneden oluşur.
Rüzgarın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir.
Rotor milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre
aktarılır. Jeneratörlerden elde edilen elektrik enerjisi bataryalar
aracılığıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır.
Dikey eksenli rüzgar tribünleri şebeke bağlantılı ve şebeke
bağlantısız olarak kullanılabilir. Şebeke bağlantılı rüzgar
tribünleri genelde yüksek güçteki kullanımlar içindir. Son
gelişmelerle birlikte tek bir tribün ile elde edilen güç saatte
5MW'a kadar çıkabilmektedir. Şebeke bağlantısız tribünler de
daha çok ufak ihtiyaçlar için kullanılmaktadır.
Kullanımdaki rüzgâr türbinleri boyut ve tip olarak
çeşitlilik gösterse de, genelde dönme eksenine göre
sınıflandırılır. Rüzgâr türbinleri dönme eksenine göre
“Yatay Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (YERT) ve "Düşey
Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (DERT) olmak üzere iki
sınıfa ayrılırlar.
Rüzgâr Türbini İç Yapısı
1. Makina Yeri (Nacelle)
Makina yeri, rüzgâr türbininin dişli kutusu ve elektrik generatörü dahil kilit
parçalarını içerir. Servis personeli, makina yerine türbin kulesinden
girebilir. Makina yeri solunda, rüzgâr türbini pervanesi yani pervane
kanatları ve göbek bulunur.
2. Pervane Kanatları (Rotor Blades)
Pervane kanatları, rüzgârı yakalar ve rüzgârın gücünü pervane göbeğine
aktarır. Modern bir 600 kW rüzgâr türbininde her pervane kanadının
uzunluğu 20 metre kadardır ve bir uçak kanadı gibi tasarlanır.
3. Göbek (Hub)
Pervane göbeği, rüzgâr türbininin düşük hız miline bağlıdır.
4. Düşük Hız Mili (Low Speed Shaft)
Rüzgâr türbininin düşük hız mili, pervane göbeğini dişli kutusuna bağlar. Modern bir
600 kW rüzgâr türbininde dişli nispeten yavaş, dakikada 19 - 30 devir hızı ile döner. Bu
mil aerodinamik frenlerin çalışması için hidrolik sisteme ait borular içerir.
5. Dişli Kutusu (Gearbox)
Dişli kutusunda, solda düşük hız mili bulunur. Sağdaki yüksek hız milinin, düşük hız
milinden 50 kat hızlı dönmesini sağlar.
6. Mekanik Frenli Yüksek Hız Mili (High Speed Shaft with its mechanical brake)
Mekanik frenli yüksek hız mili, dakikada yaklaşık 1500 devir hız ile döner ve elektrik
generatörünü çalıştırır. Bir acil durum mekanik freni vardır. Mekanik fren, aerodinamik
frenlerin çalışmaması durumunda veya türbin bakımdayken kullanılır.
7. Elektrik Generatörü (Electrical Generator)
Elektrik generatörü, genelde bir senkron generatörü veya asenkron generatördür.
Modern bir rüzgâr türbinininde azami elektrik gücü genelde 500 - 1500 kW arasındadır.
Rüzgar Türbinleri
Rüzgar türbinleri ürettikleri enerji büyüklükleri açısından bakıldığında
bireysel kullanıma uygun küçük ünitelerin yanında şehir şebekesine elektrik
veren devasa türbinler şeklindede olabilir. ister büyük, ister küçük olsun
rüzgar türbinlerinde çalışma mekanizması aynıdır.
Atmosferdeki hava hareketleri türbinin kanatlarında bir dönme hareketi
oluşturur. Türbinin bağlı olduğu jeneratörler bu hareketi elektrik akımına
dönüştürürler.
Yatay eksenli sistemler: Dönme ekseni rüzgar akımına paralel olan
sistemlerdir. Rüzgar enerjisi sistemlerinden en cok kullanılanırır. Genellikle
3 kanatlıdırlar. Aslında kanat sayısı türbinin ne amaçla kullanılacağına
bağlıdır. Elektrik üretmek için kullanılan sistemlerde 3 kanatlılar
kullanılırken,su pompalama sistemlerinde yüksek bir moment sağlamak
amacıyla çok kanatlı türbinler kullanılır. Yatay eksenli sistemler rüzgarın
yön değiştirmesine uyum sağlamak amacıyla kuyruk adı verilen bir
düzeneğe sahiptir. Düzenek bir rüzgar gülü gibi çalışarak kanatların sürekli
rüzgar almalarını sağlarlar.
Rüzgar türbinlerinin kurulacakları bölgeler rüzgar rejimi bakımından
dikkatli seçilmelidir. Ana parça çevredeki rüzgar engelleyici bina, ağaç vb.
etkilerini azaltmak amacıyla yüksek bir ayak üzerine monte edilir. Pervane
rüzgar akımıyla döner ve dönme hareketi ana şafta verilir. Şafttaki dönme
hareketi dişli kutusuna iletilir. Dişli kutusu değişik çaplarda çarklardan olur
ve devir sayısını arttırır. Oluşabileçek aşırı hızı frenleyici dengeler.Son
olarak jeneratöre gelen hareket elektrik enerjisine dönüştürülür.
Modern Rüzgar Türbin Teknolojisi




Rüzgar Türbinleri günümüzde iki farklı tasarımla karşımıza çıkıyor.
Bunlardan birincisi yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi dikey eksen
etrafında dönebilen tasarım.
VAWTs yani “Vertical Axis Wind Turbine” (Düşey Eksenli Rüzgar
Türbini) olarak adlandırılır.
Düşey ekseni yere dik olacak şekilde tasarlanmıştır. Daima rüzgarın
geleceği yöne göre ayarlanır.Yatay ekseninin rüzgara göre ayarlanmasına
gerek yoktur. Genelde ilk hareket olarak elektrik motoruna ihtiyac
duymaktadır. Türbin yardımcı tellerle ekseninden sabitlenmiştir. Deniz
seviyesine yakın yerlerde daha az rüzgar aldığından cihazın verimi düşük
olmaktadır. Ancak tüm gerekli donanımlar yer seviyesinde olması bir
avantaj olsa da, tarım arazileri için olumsuz etkisi fazla olmaktadır.
Diğer önemli tasarım ise Düşey Eksenli Rüzgar Türbini (HAWTs)
“Horizontal Axis Wind Turbine” olarak adlandırılır. Dönme ekseni yere
paralel olarak tasarlanmıştır. Bir elektrik motoru yardımıyla rüzgar yönüne
göre pervanenin yönü ayarlanabiliyor. Yapısal olarak bir elektrik
motorundan farklı değildir. Verimli olarak çalışabilmesi için deniz
seviyesinden yaklaşık 80 metre yüksekte olması gereklidir.
ENDÜSTRİDE AYDINLATMA
Uygun bir aydınlatma, sadece çalışan insan üzerinde
olumlu psikolojik etkinin yaratılması için değil, aynı
zamanda, randımanın artması ve iş kazalarının
önlenmesi bakımından da gereklidir. Işığın yetersiz
olduğu kış günlerinde ve iyi aydınlatılmayan iş
yerlerinde kaza frekansları yükselmektedir.
Aydınlatma yetersizliğinde, özellikle koyu renkli
maddelerle çalışılan işlerde, görme fonksiyonu üzerine
ileri derecede yüklenilmesi nedeniyle, kısa bir süre
sonra, yorgunluk belirtileri, görme bozuklukları ve baş
ağrıları meydana gelir. Özellikle yaşlıların çalıştığı
yerlerde, aydınlanma derecesinin optimal düzeyde
bulunması gerekir. 60 yaşındaki bir işçinin 20
yaşındaki bir gence nazaran yaklaşık 2-5 katı daha
kuvvetli bir aydınlığa ihtiyacı vardır .
Doğal Aydınlatma (Gün Işığı İle Aydınlatma )
En uygun aydınlatma şeklidir. Endüstride, çeşitli iş
şekilleri ve imalat işlemlerinde, pencerelerden ya da
çatıdan aydınlatma tekniği ile yeterli aydınlatma
sağlayabilir. Böyle bir aydınlatma tercih edildiği
zaman, ışığın yönü ve yeğinliği dikkate alınarak, iş
istasyonları, makine ve tezgahların yeri iyi seçilmelidir.
Gün ışığı ile aydınlatmada, çalışma yüzeylerinde
parlamalar olmaması, çalışanların gözlerine doğrudan
ve yeğin ışık gelmemesi ve aydınlatma gereksinime
göre makine ve işlemlerin yerinin iyi seçilmiş olması
gibi temel yaklaşımlar, özenle, ele alınmalıdır.
Endüstride gün ışığı kullanırken temel yaklaşım,
bu ışığın tüm işlem alanlarına, olabildiği ölçülerde
eşit bir şekilde dağılımını planlamaktır. Bunun
için, en uygun aydınlatma yaklaşımının çatıdan
aydınlatma olduğu bilinmektedir. Öte yandan
pencerelerden gelen ışığın da, zaman zaman dışarı
bakan çalışanların gözlerini dinlendirdiği ve dış
dünya ile ilişkilerini devam ettirerek, bir açıdan
yararlı etkisinin olduğu anımsanmalıdır. Çatıdan
aydınlatmalarda, testere tipi çatılarda olduğu gibi,
gün ışığının tek bir yönden geldiği
düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
Gün ışığı ile aydınlatmanın en önemli sorunu, ışık
şiddetinin gün boyu değişik düzeylerde olabilmesi ve
mevsim değişikliklerinde, önemli yeğinlik farklarının söz
konusu olmasıdır. Bu tip aydınlatma projelerinde, normal
koşullarda sağlanan aydınlatmanın belli ölçülerde düşüşü
normal kabul edilir. İş istasyonlarının ve tezgahların, ışığın
yayılma doğrultusuna paralel yerleştirildiği işyerlerinde,
aydınlatma düzeyinin yarısına kadar düşmesi pek önemli
bir aydınlatma kaybı olarak kabul edilmez. Ancak, temelde,
gün ışığı aydınlatması, normal düzeyin % 70'ine indiğinde,
daha aşağı bir aydınlatma koşulunun oluşmaması için
önlemler alınmalıdır .
Gün ışığı ile aydınlatılan bir işyerinde, daha fazla ışık
gereksinimi olan tezgahlar ya da iş istasyonları varsa,
bunların yapay ışık kaynakları ile desteklenmesi
gerekir. Gün ışığının desteklenmesinde, yapay
aydınlatma, sadece gün ışığı yetmezliklerinde
kullanılacak bir aydınlatma düzeni olarak
düşünülmemelidir. Temel yaklaşım, gün ışığı
aydınlatmasının yetersizliklerini dikkate alarak,
aydınlatma düzeyinin dengelenmesidir.
Bu şekilde bir düzenleme yapılırken, yapay
aydınlatmanın ışık etkisinin gün ışığına yakın
olmasına ve gün ışığı kadar aydınlatma etkinliği
sağlamasına dikkat edilmelidir. Gün ışığının yeterli
yapay ışık ile takviyesi, fabrikada kullanılabilir hacim
ve alanları arttırır, gölgelenmeleri ve karanlık köşeleri
ortadan kaldırır ve yerleşim yönü nedeniyle yeterli gün
ışığı sağlanamayan fabrikalarda, aydınlatma düzeyinin
optimizasyonuna katkıda bulunur. Kapalı odalarda
yapay ışık kullanımı, pencerelerden gelen gün ışığı
yetersizliklerini giderdiği gibi, gereksiz parlama ve
gölgelenmeleri de ortadan kaldırır.
ÜSTTEN AYDINLATMA
Büyük binalarda yeterli gün ışığı olmayan bina
bölümlerinde tepe ve fan ışıkları bir avantaj olarak
kullanılabilir. İlke olarak üsten göz kamaştırma
parlamaya karşı aşağıdaki önlemler alınabilir.
Çatıdan Aydınlatma
Tepe ışıkları camın uzun ekseninin genişliği çalışma
yerinin yüksekliğinden az ise geniş düzgün yayılan gün
ışığı sayısına DQ' ya ulaşılır. Bu tip üstten aydınlatmalı
atölyelerde yüksek düzeydeki yerleşim için uygundur.
Bu şekilde makineler iki taraftan iyi bir aydınlatma
olanağına sahip olurlar.
Çatı Sırtı Tepe Işıkları
Bu tip aydınlatma üretim hollerinde çatının merkez
hattına cam konstrüksiyon yerleştirilerek yapılır. Bu tip
aydınlatma yöntemi yüksek hollerde ve merkezden
aydınlatma gerektiren yerler için uygundur.
Balık sırtı çatı tipi aydınlatma
(Hollanda tipi çatı)
Bu tip yerlerde aydınlatma tepe lambalarının pencere
üzerine eğimli yerleşimi ile sağlanır. Bu tip bir
düzenleme dış duvarlarda oldukça fazla gün ışığı
sağlar, fakat parlama tehlikesi yaratır ve merkezi odaya
çok az gün ışığı sağlar
Hangar Çatı Tipi Aydınlatma
Bu tip ortamlarda çatı tamamen saydamdır ve tüm
alanı kapatır. Çatı kural olarak; kuzey tarafı 60° güney
30° eğimlidir. Bu tip düzenlemelerde çok uygun gün
ışığı DQ sağlanır. Bu tip yapılar, özellikle geniş
fabrikalar için önerilir.
YAPAY AYDINLATMA
Gün ışığından yeter derecede faydalanılamayan
yerlerde, çalışma koşullarına uygun yapay
aydınlatmaya başvurulur. Son yıllarda, bazı işletmeler,
pencereleri ortadan kaldırmış, klimalı ve sadece yapay
aydınlatma sistemi ile ışıklandırılmış kapalı bir çalışma
sistemini benimsemişlerdir. Böyle bir tercihin başlıca
nedeni, bu sistemin ileri derecede homojen çalışma
koşulları sağlamasıdır. Fakat, doğal ışığın
küçümsenmeyecek derecede olumlu psikolojik etkileri
olduğu unutulmamalıdır
İnsanda doğal aydınlığa karşı gerçek bir ihtiyaç
mevcuttur. Doğal ışığın bu önemi, gece ve gündüzleri,
aylarca devam eden kutup bölgelerinde açık olarak
görülür. Bu bölgelere giden araştırma gruplarının
raporlarında, daima, doğal ışık eksikliğine ve meydana
getirdiği zararlı etkilere değinilmiştir. Kutup
bölgelerinin, yerleşim bölgeleri olarak
kullanılmamasının başlıca nedeni, soğuktan çok,
sürekli bir karanlığın aylarca devam etmesidir.
Yapay aydınlatma ile büro ve atölyelerin
ışıklandırılması, yapılan işin türüne ve odalarına
büyüklüğüne göre üç şekilde yapılabilir:
1. Genel Aydınlatma.
2. Genel aydınlatma ile desteklenen kısmi aydınlatma.
3. Kısmi aydınlatma
GENEL AYDINLATMA
Genel aydınlatma, bürolar ve çalışma yerlerinin sabit
olmadığı atölyeler için elverişlidir. Bu tür aydınlatma
düzeninde, çalışma yeri farkı gözetilmeden, tüm oda
(ya da atölye) aynı düzeyde ve aynı biçimde aydınlatılır.
Genel aydınlatmada lambalar, olanaklar elverdiği
ölçülerde yükseğe yerleştirilir. Böylece, göz
kamaşmasının önüne geçildiği gibi, ışınların odanın
her tarafına yayılması da sağlanmış olur. Lambaların
yükseğe yerleştirilmesinin, çalışma yüzeyindeki
aydınlık yeğinliğini azaltacağı zannedilir. Oysa, komşu
lambalardan gelen ışınlar bu kaybı fazlasıyla karşılar.
Genel aydınlatmada, iki lamba arasındaki uzaklık,
lambaların çalışma yüzeyine olan yüksekliğiyle orantılı
olmalıdır. Özellikle, tekdüze bir aydınlatmanın gerekli
olduğu çalışma yerlerinde, bu orana önem verilmelidir, iki
lamba arasındaki uzaklık, lambanın çalışma yüzeyinden
yüksekliğinin 1.5 katını aşmamalıdır
Aydınlatmada tekdüzelik, lambalar arasındaki uzaklık
küçüldükçe iyileşir. Bu nedenle tekdüzeliğin arandığı
işyerlerinde, çok sayıda, küçük, güçlü lamba kullanmak
gerekir. Tekdüzeliğin önemli olmadığı işyerlerinde ise, az
sayıda, büyük, güçlü lamba kullanmak, bakım masraflarını
azaltacağından, daha ekonomik olacaktır.
GENEL AYDINLATMA İLE DESTEKLENEN
KISMİ AYDINLATMA
Bu tür aydınlatma düzeninde, çalışma yerleri, özel olarak
aydınlatılır. Ayrıca, işyerinin tümünü kapsayan genel
aydınlatma vardır
Bu tür aydınlatma düzeni, yüksek bir aydınlatma düzeyinin
atölyenin tümü için gerekli olmadığı, ancak bazı çalışma
yerlerinde güçlü aydınlatmaya gereksinme duyulduğu
işyerleri için elverişlidir. Örneğin, büyük boyutlu, kaba
işlerin yapıldığı bir atölyede, bazı çalışma yerlerinde, küçük
boyutlu, duyarlı işler yapılıyorsa, yalnızca bu çalışma yerleri
yüksek düzeyde aydınlatılır. Kural olarak, atölyenin
tümündeki aydınlık düzeyi, yöresel olarak aydınlatılan
çalışma yerlerinin aydınlığının kare kökünden düşük
olmamalıdır
KISMİ AYDINLATMA
Bu tür aydınlatma düzeni güçlü bir aydınlatmaya
gereksinme duyulan çalışma yerleri için elverişlidir. Bir
atölyenin tümünü, yüksek düzeyde aydınlatmak çok
fazla masraflı olacağından, yalnızca çalışma yerlerinin,
kısmi olarak aydınlatılması yeğlenir.
Bir atölye kısmi olarak aydınlatılmak istendiğinde,
lamba yüksekliğiyle lambalar arası uzaklık arasındaki
orana özen göstermek gerekli değildir. Çalışma yerleri
değişik aralıklarla yerleştirildiği için, ışıklık yerleri de
ona göre ayarlanmalıdır . Tezgahlar değişik biçimlerde
aydınlatılırlar Çalışılan iş, tezgah üzerine yatay olarak
yerleştirilmiş ve ışıklar alçağa asılmışsa, en uygun
ışıktık sıralanışı, (a) şeklindeki gibidir. Ancak, bu
düzenlemede ışıklığın alt ucunun, çalışanın bakış
çizgisinin altında olmasına özen gösterilmelidir .
Aydınlatmada yüksek kalite, uygun aydınlatma araçları kullanılarak sağlanır. Bir yerin
aydınlığının iyi olabilmesi için dikkat edilmesi gereken özellikler şunlardır:
Aydınlık şiddeti
Işığın göz kamaştırmaması
Işık dağıtımı
Işık gölgesi
Aydınlık eşitliği
Aydınlatma armatürlerinin seçiminde ve montajında dikkat edilmesi gerekan bir husus
da, hedeflenen mekandan farklı bir yerin aydınlatılarak enerji kaybına sebep olmamasıdır.
Direkt aydınlatma: Işığın direkt olarak çalışma yüzeyine
yönlendirildiği
aydınlatma türüdür. Lamba ile çalışma yüzeyi arasında bir gereç
bulunmaz.
Aydınlatma aracı, ışığı dar ve geniş olarak yönlendirebilecek
şekilde
yapılmıştır. Atölye, depo, yol ve caddelerde kullanılır. Bu
aydınlatma
araçlarındaki verim %75’tir
Yarı direkt aydınlatma: Işığın bir bölümünün direkt olarak çalışma
yüzeyine bir
bölümünün çevreye dağılmasını sağlayan aydınlatma türüdür.
Büro, satış
yerleri, koridor, merdiven ve konutlarda kullanılmaktadır. Bu
aydınlatma
araçlarındaki verim %80’dir.
Dağıtılmış aydınlatma: Işığın aydınlatma aracından her yöne eşit
olarak
dağıtıldığı aydınlatma türüdür. Kamaşma olayının en az değerde
olması
nedeniyle uygulamada çok kullanılmaktadır. Bu aydınlatma
araçlarındaki verim
%80’dir
Serbest dağıtım yapan uzun ışık kaynakları ile aydınlatma: Floresan
lambaların
kullanıldığı aydınlatma türüdür. Aydınlatma araçlarındaki verim
%100 olarak
kabul edilir.
Yarı endirekt aydınlatma: Işık akısının büyük bir bölümünün
tavana, bir
kısmının da çalışma yüzeyine doğru yönlendirildiği aydınlatma
türüdür.
Bu aydınlatma araçlarındaki verim %80’dir
Endirekt aydınlatma: Işığın tamamının tavana
yönlendirildiği aydınlatma
türüdür. Bu aydınlatma araçlarındaki verim %70’dir
Aydınlatmada kullanılan armatürlerin ışık dağılım
özellikleri önemlidir. Atölyelerin
özelliğine göre yapılacak aydınlatma direkt, yarı
direkt, eşit dağılımlı, yarı endirekt ve
endirekt olabilir. İş yeri aydınlatma metodu,
dekorasyon ile de ilişkilidir. Armatürlerde ışık ne
şekilde yönlenirse yönlensin göz kamaştırmamalıdır.
Görmede
yorgunluk, baş ağrıları ve önemli kazalara sebep
olabilir.
Oluşturulan aydınlatma sonucunda gölge oluşması,
aydınlatılan iş yerinde ışık
dağılımının zayıf olduğunu gösterir. Bunun için
atölyelerin birkaç noktadan, gölge meydana
gelmeyecek şekilde aydınlatılması faydalı olur. Bu
çalışmada rahatlık ve en az yorulmayı
sağlar. Endüstride binadaki eşit olmayan
aydınlatmalar önemli iş kazalarına sebep
olmaktadır.
İyi bir aydınlatma yapabilmek için, aydınlatma şiddeti,
aydınlatma şekli ne kadar
önemli ise tesiste kullanılacak armatürlerin seçimi de
o kadar önemlidir.
Floresan Armatürler
Floresan armatürler, atölye aydınlatmalarında çok
kullanılan bir çeşittir. Tek olarak sıralı bir şekilde
kullanıldığı gibi grup olarak da kullanılmaktadır.
Lamba
devresinde floresan tüp, balast, starter ve soketler
bulunmaktadır. Floresan lamba tüp şeklinde
yapılmıştır. Tüpün iç yüzeyi ışık vermeyi sağlayan bir
madde ile kaplanmış, alçak basınçlı, Cıva buharlı
lambadır. Floresan lambalar TS 183’e göre
yapılırlar.
Akkor Flamanlı Lambalar
Teknik olarak Enkandesan lambalar olarak bilinen,
elektrik akımının, havası alınmış
cam tüp içinde bulunan ince telden geçerek , telde ışık
oluşturması ile çalışır.Ucuz olması
nedeni ile konutlarda ve iş yerlerinde en çok kullanılan
aydınlatma elemanıdır. Verim
yönünde incelendiğinde lambalar içinde verimi en
düşük lambadır. Halojen lambalarda bir
akkor Flamanlı lamba çeşididir.
Basınçlı Deşarj Lambalar
Bu lambaların en çok kullanılan tipleri, yüksek basınçlı civa buharlı
lambalar ile
yüksek ve alçak basınçlı sodyum buharlı lambalardır. Deşarj lambaları
genellikle dış
aydınlatma tesislerinde kullanılır. Yüksek basınçlı sodyum buharlı
lambaların ışık
rengi gün ışığına daha yakın olduğundan civalı lambalara oranla daha çok
tercih edilir.
Floresan Lambalar
Floresan lambalar, tavan yüksekliği yaklaşık 3 metre olan
büro, iş yeri ve konut
aydınlatmaları için ideal ışık kaynaklarıdır. Enkandesan
lambalara göre etkinlik faktörünün (
harcadıkları güce karşılık oluşturdukları parlaklık) büyük
olması nedeni ile konut büro,
hastane, okul, işyeri, mağaza ve iş yerlerinde iç
aydınlatılmasında kullanılmaktadır.
Klasik floresanlar direkt elektrik devresine bağlanmaz.
Yardımcı devre elemanları ile
çalıştırırlar. Ayrıca bağlantı noktası çok olduğu için bağlantı
problemleri mevcuttur.
Kompakt Flüoresan Lambalar
Klasik flüoresan lambaların olumsuz özelliklerini
gidermek amacı ile Kompakt
flüoresan lambalar geliştirilmiştir. İçerisine yerleştirilmiş
olan elektronik balast ve starter
sistemleri lamba içine yerleştirilmiştir. Etkinlik faktörleri
yüksektir. Fazla ısınmazlar ve
kullanımı ekonomiktir.
Led Lambalar
Yarı iletken teknolojisinin gelişmesi ile birlikte aydınlatmada, verimi yüksek ve
renk
portföyü geniş aydınlatma elemanların elde edildiğini görüyoruz. Led ’lerde bu
gelişmenin
ürünüdür. Örnek olarak 75 W akkor flamanlı lamba yerine 8-10W LED dizini
kullanılarak
%80 enerji tasarrufu sağlanabiliyor. İçerisinde doğaya zarar verebilecek herhangi
bir gaz
yoktur, tasarımcılara açısından bakıldığında dimmerlenebilir. Dimmerlemek:
lambanın
belsem gerilimi değiştirilerek verdiği ışık miktarının artırılıp azaltılması), uzun
ömürlü ve
sağlam bir yapıya sahiptir.
Download