Herkes için İnsanca Çalışma. Göçmen Gençlere Daha fazla ayrımcılık Konferans Söylüyor 2 Herkese 13. Aylık Unia lokanta işkolu Konferansı istiyor 3 Genç İşsizlere Tavsiyeler Unia genç işsizler için bir Broşür yayınladı 4 Nr. 3 | April 2007 | türkisch Erscheint als Beilage zur Zeitung «work» | Redaktion T +41 31 350 21 11, F +41 31 350 22 11 | [email protected] | www.unia.ch Sendikaların göçmen komisyonları 1 Mayıs 2007’de SGB’nin Çağrısı Ayrımcılıkla Mücadele Saygı! Vahşileşme Yerine Adil Çalışma! İş insanın yaşamını düzenler. İş refahın temelidir. Bu nedenle iş daha fazla saygıyı hak eder. Sendikalar 1 Mayıs 2007’de «herkes için insanca çalışma»yı talep ediyor. Sendikalar tüm dünyada ve İsviçre’de saygı talep ediyor: Herkese iş, daha iyi iş koşulları, adil ücret ve sosyal güvenlik. «Herkese iş» İsviçre’de de ekonominin yeniden ilk hedefi olmalıdır. Daha uzun iş zamanı talep etmek yerine, iş daha fazla kişi arasında dağıtılmalıdır. Çalışanların kendilerine de saygılı olmalarını talep ediyoruz. Herkese iş talep ediyoruz. Göçmen komisyonu üyeleri konferansta. 2006 Kasım ayında yapılan İsviçre Sendikalar Birliği Kongresinde alınan kararlar arasında, çalışma hayatındadki ayrımcılıkla sistematik olarak mücadele etmede bulunuyordu. Bunun nasıl yapılası gerektiği konusunda bir konferansa katılan İsviçre Sendikalar Birliği’ne bağlı sendikaların göçmen komisyonları üyeleri, bu konuda ilk adımları atmayı kararlaştırdılar. Olten’de 17 Mart 2007 tarihinde yapılan bu konferansa 60 göçmen temsilcisi katıldi. Ayni gün Lugano’da toplanan ırkçı SVP partisinin kongersinde ise, ‘çok kültürlü şiddet’ adı altında göçmenlere karşı yeni bir kampanya Fibbi, göçmenlerin sadece çalışma hayatında ayrımcılıkla karşılaşmadıklarını, daha bailangıçta, çalışma hayatına girerlen ayrımcılıkla yüzyüze geldiklerine dikkat çekti. Buna karşı mücadele etmek için Uluslaraarası Çalışma Kurumu (ILO) tarafından önerilen bir ayrımcılığa karşı yasa çıkarılması için bugün İsviçre’de uygun bir ortam bulunmamakta. Buna karşın işverenlerin bizzat kendilerinin bu ayrımcılığa tavır almasının bir çıkış yolu olabileceği gibi sorunlarda konfrens tarafından dile getirild,, ancak bu tartışmaları sonuçlandırmak mümkün olmadı. Konfernsta konuşan 30 yıldır göçmen hareketi içinde yer alan Jean Kunz gibi tanımış isimlerde ellerinde hazır reçetelerin bulunmadığını dile getirdiler. Ancak J. Kunz’un be- Konferanstan bir an. başlatılıyordu. Öte yandan göçmen temsilcileri kendi aralarında, çalışma hayatında ki ayrımcılığa karşı neler yapılaması gerektiğini tartışmaya başlırorlardı. Bu elbette bir tesadüf, SVP göçmenlere karşı ayrımcılığı sistematize etmek için harekete geçerken, sendikalarda genel olarak eyrımcılığa karşı bir kampanya başlatmayı kararlaştırıyorlar. Ortak Konferansa konuşmacı olarak davet edilen Neunburg Üniversitesi öğretim görevlilerinden Rosita lirtiiği gibi, tek ççıkış yolu, göçmelerin bizzat kendilerinin bu mücadele içinde aktif olarak yer almaları gerektği. Ayrımcılığa karşı Bu tartışmaların, bu güne kadar göçmenlerin verdikleri mücadeleyi ve bu mücadele ile alınan hakları gölgelememesi gerektiğine dikkat çeken J. Kunz, sezon işçiliği statüsünün kaldırılması, oturma izni hakkına bağlı olmadan her çocuğun okula gitme hakkının elde edilmesi gibi başarıların unutulmaması gerektiğinide söyledi. Son olarak ayrımcılığın sadece göçmenlere karşı yapılmadığını, göçmenlerin kendi aralarında ayrımcılık olduğunada dikkat çekildi. Konferansın ikinci bölümünde ise, ‘şans eşitliği ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması’ kampanyası konusunda gelen önerilerin tartışılmasına geçildi. Bu konuda özellikle sendikaların ‘en büyük göçmen kurumları olduklarına’ dikkat çekilmesi gerektiği dile getirildi. Sendikaların göçmenleer yönelik eğitim imkanlarının arttırılması ve sendikaların üst düzey yöneticileri arasında göçmenlerin daha fazşa temsil edilmeside gelen önerler arasında yer aldı. SGB Sekreteri Daniel Lampart’ta ayrımcılıkla mücadelenin okul öncesinden başlayarak mesleki eğitime kadar genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Lampart sendikaların yürütüğü asgari ücret kampanyalarında özellikle göçmenlere yönelik taleplerinin olması gerektğinede dikkat çekti. SGB Göçmen Komisyonu başkanı V. Alleva ise, konfrens tarafından kabul edilen karar doğrultusunda SGB nin bir kampanya başlatacağını belirterek, konferansa katılanlara bu kampanya ya aktif olarak katılma çağrısında bulundu. Karar ’21 Mart ırkçılıkla mücadele günü dolayısıyla, Göçmen Komisyonları, İsviçre Sendikalarından, her türlü ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşın etkin bir mücadeleye çağırır. Sendikalar özellikle ücret, çalışma hayatına katılma, mesleki eğitim konularında ayrımcılıkla öncelikle mücadele etmelidir.! Unia sendikası tarafından inşaat işkolunda yapılan büyük bir araştırma, çalışanların en büyük sorunlarından birininde sürekli stress altında çalışmak olduğunu ortaya çıkardı. 1456 yapı işçisine doğrudan sorulan bir soru katalogunun değerlendirilmesi ile ortaya çıkan bu gerçek herkes tarafından bilnmekte, ancak bu konuda yaygın bir susuş hala etkşnlğini sürdğrmekte. Yedi ayrı dilden hazırlanan soru katalogları Unia çalışanları tarafında inşaatlara yapılan düzenli ziyaretlerle bizzat işçiler tarafından cevaplandırılması ile gerçekleşen bu araştırma ayni zamanada bir işkolunda bu konuda yapılan en kapsamlı araştırma olma özelliğide göstermekte. Çalışanlar verdikleri cevapta işyerinde enbüyük sorun olarak stressli çalışmanın yanısıra, gürültü, duman ve hava şartlarını gösterdiler. Gerek çalışma koşullarının giderek ağırlaşması gereksede sürekli olarak yapılan inşaatların daha kısa sürede bitirilmesinin şart olarak koşulmaya başlanması yapı işçilerini sağlıklarının giderek bozulmasının bir nedeni. Zaten ağır olan bu işkolundaki çalışma koşulları bu yeni gelişmelerle daha da zorlaşmakta. Araştırmanın tanıtıldığı basın toplnatısına katılan uzmanlar sorunun çözümü için sendika tarafından getirilen önerilerin ciddiye alınmamasının bu işkolu açısından önemli sonuçlara neden olacağını özel- likle belirttiler. Unia sendikası yapı işkolu sorumlusu H. Scheiddegger ise Unia sendikası olarak bu konuda talepleri tesbit ettiklerini belriterek, bunların toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde hayata geçirmek isteriklerini söyledi. Unia sendikasının bu konuya ilişkin talepleri ise şi şekilde açıklandı, I Baskılara son: Akort çalışma, taşaronlaştırma, temporer çalışmaya son verilmesi veya en az düyeze indirilmesi ile çalışanları sağlıklarına zarar veren önlemlerin etkin bir şekilde hayata geçirilmesinin sağlanması I İnşaat işi bir firmaya verilirken, çalışanların sağlık koşullarının garanti altına alınması şartının getirilmesi, I Çalışanların sağlıklı olarak işlerini yapabilmeleri içim gerekli önlemlerin toplu iş sözleşmesi kapsamına alınması I Özellikle iş kazalarının önlenmesi için işyerlerinde alınması gereken önlemlerin ciddiye alınması ve yaygınlaştırılması I Çalışanları bu konularda en azından söz haklarının tanınması I Bu önlemleri almayan işyerlerinin cezalandırılması Unia sendikası yapı işkolu sorumlusu H. Scheiddegger ayrıca bunların gerçekleşmesi için gerekli yatırımların işverenler tarafından bir zarar olarak görülmemesi, tam tersine bu önlemlerin iş üretkenlğini arttıracağınada dikkat çekti. Bu araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgileri bir sonraki Horizont’de sizlere aktaracağız. horizonte Kɩsa kɩsa Ems Chemie Unia sendikası Ems Chemie işyeri önünde yaptığı bir eylemle işyerinin çalışma süresini arttırmasını ve ücret poltikasını protesto etti. İki yıl önce haftalık çalışma süresini 42 saatten 43 saate çıkaran işyeri yönetimi benzer şekilde işyerinde ki ücret artışını tamamen keyfi bir yöntemle yapmakta. 2005 yılında karlarını rekor bir düzeye yükselten Ems Chemi geçen yılda karlarında ki artışı sürdürdü. Bunun sonucu olarak işyerinin sahibi olduğu Blocher ailesinin kasalarını milyonlar girereken, çalışanlar işyerinde daha çok çalışmak zorunda kaldılar. İsviçre hükümetinin Adalet bakanı olan C. Blocher’ın sahip olduğu bu işyerinın yönetimi Adalet Bakanı’nın kızı tarafından yapılmakta. İşyeri önünde çalışanlara birer şekerleme dağıtan Unia sendikası, bununla hem işyerindeki dayanılmaz çalışma koşulların dikkat çekmek isterken bir yandan da çalışanlara hayatı biraz tatlılandırmayı amaçladıkları açıkladı. Bilindiği gibi işyerinde çalışanların sendika üyesi olmasına karşın işyeri yönetimi sendikalarla bir toplu iş sözleşmesi yapmaya kabul etmemekte, çalışma koşullarını tek taraflı olarak belirlemektedir. Ayni zamanda Adalet bakanı ve tescilli yabancı düşmanı olan bir bir kişinin bu davranışları ibret verici olsa gerek. Ems Chemie sahibinin tutumu, yabancı düşmanlığı ile işçi düşmanlığının ikiz kardeler olduklarınında somut bir göstergesi. Swiss Life Emeklilerin cepinde para çalma alma olarakta kabul edilebilecek yöntemlerle karların geçen yılda önemli oranda arttıran sigorta şirketi Swiss Life’ın bu poltikası Unia sendikası tarafından yapılan bir eylemler protesto edildi. 2006 yılı karını geçen yıla oranla %9 arttırarak 954 Milyon Franka yükselten Swiss Life yötecilerin aldıkları ücretlerde 1.85 Milyon Franka yükseldi. Başka bir deyişle emeklinin cepinden aşırılan paralar doğrudan doğruya şirket yöneticilerin kasalarına akmakta. Swiss Life sigorta şirketi geçtiğimiz yıllarda da benzer yöntemlere emeklilerin hakların kısmak için yeni yöntemler geliştirirken, emekli sigortası primlerine verilmesi gereken faizlerin düşürülemsi için çaba sarfedenlerin başında yer almıştı. Bunun sonucu olarak İsviçre hükümeri geçtiğimiz yıllarda özellikle bu primlere verilmesi gereken faizleri düşürme kararı almış, böylece emekli aylıklarının düşürülmeye başlanmıştı. Unia sendikası, büyük sigorta şirketlerinin hükümetle anlaşarak bu tür manevralarla emeklilerin haklarının aşırılmak istenmesine tepkini göstererek geçtğimiz dönemde de çeştili girişimlerde bulunmuştu. 2 Nr. 3 | April 2007 | türkisch Göçmen Gençlere Ayrımcılık Resmi kurumlar tarafından yapılan yeni bir araştırma göçmen gençlerin özeelikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde daha fazla ayrımcılığa uğradığını ortaya çıkardı. Meslek eğitimi ve çıraklık eğitimi için küçük ve orta büyüklükte ki işletmelerin çeşitli nedenlerle göçmen gençlere bu imkanı tanımadıkları araştırma tarafından bşr kez daha doğrulandı. Freıburg Universitesi tarafından yapılan bu araştırma, kücük ve orta büyüklükteki işletmelerin çıraklık eğitimi için müracat edenler arasından nasıl bir tercih yapıldığının ülk bakışta anlaşılamıyacak kadar karmaşık yapıya sahip olduğunu göstermekte. Bu çerçevede göçmen gençlere şans tanınmasının altında yatan, ancak açıklanması zor görünen gerekçe ise, göçmenlerin bu işyerlerin uyum sağlamasının zor olacağı düşüncesi. Bu işletmelerde en çok ayrımcılığa maruz kalanların balkan ülkeleri ve Türkiye kökenli gençler olması ise uyumdan çok önyargıların bu kararlarda etkin olduğunu göstermekte. Red gerekçesinin çoğu kez dil veya eğitim Göçmen gençlerin şansını önyargılar engelliyor. yetersizliği olması elbette düşündürücü. Çünkü yapılan araştırmalar, ayni düzeyde okul başarısı olan göçmen gençlere şans verilmediğini de göstermekte. Bu nedenle işyerlerinin bu cevapları gerçekleri yansıtmak çok uzak. Göçmen gençlere şans tanımama, gerçekçi nedenlerden çok, duygusal bir tabana dayanmakta. Toplum içinde yaygın olan ‘göçmen gençlerin şiddete daha ok eyilimli’ olduğu önyargısı sonucu, bu işyerleri göçmen gençleri, beraberlerinde sorunları getireceği düşüncesi ile işye- rine sokmama tercihine götürmekte. Ancak yapılan bu araştırma benzer eğilimin genç erkekelere yönelik olduğunada dikkat çekmekte, bundan hareketle pek çok işyeri çıraklık eğitimi için genç kadınları tercih etmeye başlamış! Genc kadınlara yeni bir şans getiren bu durum, göçmenler için tam tersi bir durum yaratmakta. Erkek/Kadın Mesleği Bu durumda genç erkeklerinde giderek geleneksel kadın meslekleklerine yönelmesi söz konusu olma- makta, örneğin bir doktor muayenesinde erkek sekreterler karşılaşmak diye bir şey söz konusu olmamakta. Unia sendikası ise daha önce defalarca genç göçmenlere yönelik ayrımcılığa dikkat çekmiş ve bu alanda somut adımlar atılmasını önermişti. Gene bu çerçevede sendika pek çok işyeri aleyhine ayrımcılık yapıldığı konusunda dava açmış vu bunları başarı ile sonuçlandırmıştı. Hilmi Gashi Reformvorschlag für Krankenkasse abgelehnt Hastalık Sigortası Sorunlu! Geçen ay, sendikalar ve ilerici kuruluşlar tarafından lanse edilen yasa tasarısının halkoyu ile reddedilmesinin ardından, İsviçre’de hastalık sigortası konusunda yeniden reform tartışmaları başladı. Oylamaya katılanların çoğunluğunun, hastalık sigortası konusunda oldukça rahatsız olduklarını, ancak bu konuda getirlen çözüm önerilerinede şüpheyle yaklaştıklarını gö- steriyor. Red edilen yasa teklifi bu tartışmaları bir kere daha gündeme getirdi. Hastalık sigortası primlerinin yüksekliği ve hasatlık sigortalarının kendi aralarında ki anlamsız rekabeti. Red edilen yasa teklifine karşı çıkanların bu durum karşısında, oylama öncesi halka verdikeleri sözleri tutmaları gerekmekte. Her şeyden önce hastalık sigortası primlerini ödemekte güçlük çeken dar gelirli ailelere verilen yardımların arttırılması ilk elden ele alınması gereken bir sorun. Önümüzdeki dönemde bu durumda olan ailelerin daha fazla güö durumda kalması önlenmesi gerekli. Bunun yanısıra hasatlık sigortaları arasında ki riziko dağılımı daha izi düzenlenmeli, hastalık sigortaları arasında ki anlamsız rekabet sona erdirilmelidir. Hemen hemen ayni görevleri yerin getiren sayıları 87 olan hasatlık sigortalarında ki bürokrasiye son verilmelidir. Hastalık sigortasının hizmetlerinde kısıntıya gidilmeksizin masrafların artmasının önğne geçilmelidir. Yasa teklifini halkoylamasına sunan İsviçre Sendikalar Birliği, çalışanların sağlıkları açısından son derece önem taşıyen bu konudaki çalışmalarını sürdürmekte kararlıdır. Yasa teklifini red edilmesinden sonra bir açıklama yapan sendikalar birliği, İsviçre’de çalışanların sağlık sorunlarının halledilmesi için başka girişimlerde bulunma kararında olduğunu açıkladı. Bu konuda hazırlanan yeni bir program önümüzdeki günlerde kamuoyuna duyurulacak. Kar Patlaması Ücret Artışları Kar Artışlarının Çok Gerisinde Kağıtsızlar 2006 yılı karlarının açıklanması ile geçen yılın İsviçre’nın büyük firmaları için çok karlı bir yıl olarak gerçekleştiği ortaya çıktı. Benzer şekilde geçen yıl ücretlerinde arttığı ancak kar artışları yanında ücret artışlarının çok düşük düzeyde kaldığı anlaşıldı. Yeni Göçmen Yasası’nın kabul edilmesinin ardından bu yasanın 2007 yılı sonunda yürülüğe gireceği açıklandı. Bilindiği gibi bu yasa İsviçre’de oturma izni olmayan göçmenlerin durumuna bir çözüm getirmek yerine onların durumlarını daha kötüleştirecek. Unia sendikasının kağıtsızla için daha önce çeşitli dillerde hazırladığı broşür bu anlamda yeniden önem kazandı. Bazı dillerde ki baskıları tamamen biten bu broşür bu nedenle Unia sendikası tarafından yeniden basıldı. Unia sendikası bürolarından bu broşürü ücretsiz olarak temin edebilirsiniz. İsviçre’nin 100 büyük firması ile ilgili olarak yapılan bir araştırma, geçen yıl içinde bu firmaların kar artışlarının %30 civarında yükseldiğini gösteriyor. İsviçre Frankı’nın değerinin uluslarası piyasada düşük kalması ile daha elverişli ihracaat şanşı bulan endüstriyel firmaların yanısıra borsanın yükselişida bankaların karlarının önemli oranda arttığını göstermekte.Buna ek olarak gerek ilaç gereksede saat endüstrisi ihracatlarını belirgin bir miktarda arttırma imkanı bulmaları sonucu açıklanan karların önemli oranda artmasının asıl nedenleri olarak gösterilmekte. Borsa’da kayıtlı 120 firmanın açıklanan karları ise geçen yıla oranla %28 artarak toplan 93 Milyar Frank’a yükseldi. Gene rekor düzeyde ki kar artışının sağlandığı 2000 yılı karları ile karşılaştırıldığında ise, bu firmaların son 6 yıl içinde karlarını %80 oranında arttırmış. Sadece en büyük 5 Firmanın UBS, Credit Suisse, Roche, Nestlé ve Novartis toplam karları ise 50 Milyar doların üstünde. Başka bir deyişle bu 5 büyük firma toplam karların yarısından çoğunu elde etmiş. Ancak küçük ve orta büyüklükteki firmaların durumlarıda oldukça iyi, söz konusu işyerlerin %80 ne yakını geçen yıl içinde karlarını arttırırken %12 geçen yıldan daha az kar etmiş. Araştırma kapsamında ki sadece 6 işyeri geçen yıl içinde zarar göstermekte. İsviçre firmaları için bu yıl yapılan öngörüler ise her ne jadar geçen yılın gerisinde olsa bile büyük firmaları gene bu yılki karlarını ortalama %10 arttırmaları bekleniyor. İlaç ve kimya işkollarında en yüksek kar artışı bekleniyor, bankaların karlarının artışı ise ikinci sırada görülmelte. Özeelikle büyük firmalarında ki kar artışlarının İsviçre dışında elde ettikleri bu nedenle İsviçre’de ki ücret artışlarının oldukça mütavazi sınırlarda kaldığıda yapılan araştırmada ek bir not olarak belirtilmekte. Iş imkanları artmıyor Öte yandan resmi rakamlara göre 2006 yılında ki ekonomik büyüme ise İsviçre’de %3.8 oranında gerçekleşirken ücretlerdeki artış ortalama olarak %4.4 oranında olmuş. Ancak bu ücret artışlarının özellikle yüksek ücret kategorilerinde olanların çok daha fazla oranda arttığı dikkate alındığında düşük ücretlerdeki artışın geçen yıl içinde enflasyona yakın oranda yani yaklaşık %1.5 civarında arttığı tahmin edilmekte. Bu nedenle sendikaların bu yıl için- de de özellike düşük ücretlerin artması için bir kampanya başlatması bir gereklilik olarak görülmekte. Karlarda ki bu patlamaya karşın işyerlerinin açtıkları yeni iş imkanları oldukça sınırlı sayıda, 2006 yılında 40.000 civarında yeni işçiye iş imkanları yaratılmış, başka bir deyişle iş imkanlarında ki geçen yıldaki artış %1 e bile ulaşmamış. horizonte 3 Nr. 3 | April 2007 | türkisch Gastgewerbe Çalışanlara Yeni Haklar Herkese 13.Aylık! Bu yılın başında toplanan Unia sendikası Otel Lokanta İşkolu Konferansı, işkolunda yeni bir sözleşme için öncelikleri şu şekilde kararlaştırdı. Bu yıl işverenlerle yapılacak olan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, herkese 13. Aylık talebi mutlaka hayata geçirilmeli Benzer şekilde en az pahalılık zammı kadar ücret artışı sağlanmalı İşkolunda ekonomik durumunun beklenenden daha iyi gerçekleştiğine dikkat çeken delegeler, çalışnaların bundan hak ettikleri payı almaları gerektiğine dikkat çektiler. Otellerdeki geceleme miktarının geçen yıl %6 oranında, lokantalarda ise cironun %3.5 oranında artttığını belirten delegeler, gelecek içinde bu olumlu gelişmenin devam edeceğinin bildiklarini dile getirdiler. Özellikle bir yıl sonra yapılacak olan Avrupa Futbal şampiyonasının bu işkoluna olumlu yönde etki etmesi beklenmekte. Konferensta söz alan bir delege, ‚2008 yılında işlerin söz konusu nedenle daha da artacak, bu nedenle diğer işkollarında olduğu gibi her çalışanın 13. aylık hakkı olması gerekli’ dedi. Gerçektende satış ve temizlik işkollarında 13. aylık hakkının kazanılmasından sonra bu işkolundada ayni haklar artık kabul edilmeli. 13. aylık için kampanya Gerçekten de son toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 13. aylık hakkı çalışanların çoğunluğu için bir hak haline gelriken, bu işkolunda yeni çalışmaya başlayanların tam 13. aylık hakkı elde etmesi sözkonusu değil. Bu işkolunda ücretlerin diğer işkollarına göre en az %30 civarında düşük olduğu dikkate alınırsa, bu durumun ortadan kaldırılması için ilk atılması gereken adımın, herkese 13. aylık hakkı olduğu hemen ortaya çıkmakta. Böylece ücret eşitsizliğinin giderilmesi konusunda önemli bir adım atılmış olacak. Unia sendiakası bu konuda önümüzdeki günlerde bir kampanya başlatma kararı almış bulunuyor. Bu çerçevede bu yıl içinde yapılacak görüşmelerde, ücret zammı yanısıra 13. aylık konusunda da son adımın atılması söz konusu olacak. 5’den fazla işçi çalıştıran tüm işyerlerinde geçerli. Tessiner Bauarbeiter Bu yılın başında yürürlüğe giren ve üç yıl (2007-2008) geçerliliği olan yeni Temizlik İşkolu Toplu İş Sözleşmesi Almanca konuşulan tüm kantonlarda ki beşten fazla işçi çalıştıran tüm temizlik firmaları için geçerlidir. Yalnızca bundan daha az işçi çalıştıran işyerleri bu sözleşme kapsamı içinde değildirler. Tessin’de Yapı İşçiler Eylemde Tam gün çalışmayanlarda bu sözleşme kapsamı içindedir ve bu sözleşmedeki tüm haklar onlar içinde geçerlidir. Yeni olarak, hastanalerde ki temizlik işçileri içinde bu sözleşme gerçerlidir. Ayrıca bakım temizliği yapan işçiler için 13. aylığın kademeli olarak yürürlüğe girmeside öngörülmektedir. Gerek toplu iş sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesinin kontrolu, gerekse de bu işkolunda çalışanların mesleki eğitimlerine yardımcı olmak için, sözleşme kapsamında çalışan tüm işçilerden %0.4 oranında bir mesleki kesinti yapılmaktadır. Sendika üyesi işçilerin bu mesleki kesintiyi geri alma hakları vardır. Çalışanlar açısından bu yeni sözleşme yeni haklar, daha fazla sosyal haklar getirmektedir ve gelecek konusunda mesleki eğitim konularında imkanlar sunmaktadır. 13. Aylık Özel Temizlikçi ve Hastane temizlikçileri kategoriside olanlar tam bir aylık olarak 13. Aylık hakkına sahiptirler. Bakım Temizlikçileri 2007 yılında dörtte bir, 2008 yılında yarım, 2009 yılında dörtte üç miktarında 13. aylık hakkına sahiptirler. 2010 yılından itibaren ise tam bir aylık olarak 13. Aylık hakkına sahip olacaklardır. Daha önceki sözleşme çerçevesinde yarım 13 Aylık alma hakkı kazanan bekim temizlik işçileri 2007 yılında da bu haktan yararlanacaklardır. Çalışma süresi Haftalık çalışma süresi en fazla 42 saattir. Fazla mesailer en geç bir sonrakı yılın 31 Mart tarihine kadar hesaplanarak tatil hakkı olarak kullanılmalıdır. Eğer bu şekilde kullanılma mümkün değilse %25 zamlı olarak ödenir. İşe Gitme Zamanı Normal çalışma yerinden, başka bir çalışma yerine gidilmesi durumunda, bu işe gitme zamanı çalışma zamanı olarak kabul edilir ve ücreti ödenir. Normal çalışma yerine gitme süresi ise çalışna zamanı olarak kabul edilmez ve ücreti ödenmez. Başka bir yerde çalışma durumunda ise, işe gitme süresi ve yol masrafları, normal toplanma yerlerinden, böyle bir yerin olmaması halinde ise işyerinin bulunduğu yerden itibaren hesaplanarak ödenir. Öğle Yemeği Günlük normal çalışma süresinin en az 6 saat olması ve öğle yemeğinin normal çalışılan yerin dışında yenme durumunda ise günlük olarak 14 Fr. (2007) 15Fr. (2008) 16 Fr. (2009) öğle yemeği ücreti ek olarak ödenir. Sözleşme kapsamında kazanılan haklar şu şekildedir Asgari Ücretler Frank olarak saat ücreti Bakım temizlikçileri I Bakım temizlikçileri II Bakım temizlikçileri III Özel Temizlikçi I Özel Temizlikçi II Özel Temizlikçi III Hastane temizlikçileri I Hastane temizlikçileri II Hastane temizlikçileri III 2007 16.60 16.80 17.10 18.70 21.20 25.30 16.70 17.10 17.50 2008 16.65 16.85 17.15 18.90 21.40 25.60 16.90 17.30 17.70 2009 16.70 16.90 17.20 19.10 21.60 26.00 17.10 17.50 17.90 Geçen yıl inşaat işkolunda ücret artışı konusunda sendikalarla işverenlere arasında bir anlaşma sağlanamaması sonucu Unia sendikası eylemlerini sürdürmekte. Mart ayı sonunda Tessin kantonunda yapılan çeşitli eylemlere katılan 2000 yapı işçisi bir günlük işi bırakma eylemi gerçekleştirdi. Sendika tarafında talep edilen 100 Frank lik ücret artışı işveren sendikası tarafından kabul edilmeyerek, yıl sonunda keyfi ücret artışlarının yapılmasına karşı Unia sendikası proteto eylemlerine Tesin’de yapılan kitlesel iş bırakma eylemleri ile devam etti. Yapı işverenleri bu yılın başında ücret artışı olarak aylıkların 50 Frank civarında arttırılması tavsiyesine uyan pek çok işyeri ücretleri bu miktarda arttırmayı kararlaştırmıştı. Ancak gerek pahalılık oranı gereksede hastalık sigortası gibi giderlerdeki artış çalışanlar açısından bu artışı yetersiz bırakmakta. Bunun sonucu Tessin kantonunda pek çok iş yerinde iş bırakma eylemlerine katılım yüksek oranda olurken Bodio, Faido ve Sedrun daki NEAT işyerlerinde 100 Frlık ücret artışı verildiğinden iş bırakmak eylemleri yapılmadı. İş bırakma eylemelri sonunda, yapı işçileri sözleşmeye taraf olan Unia ve OSCT sendikalarına, ücret artşı için verilen mücadelenin sürdürülemsi ve bu yıl bailayacak olan toplu iş sözleşmelerinde, işverenlerin çalışanların haklarını kısma planlarına geçit vermemeleri taleplerini verme kararı aldıklarını açıkladılar. Bu eylemlere ayni zamanda yeni toplu iş sözleşmesi ile mücale başlatılmış olmakta. Çıraklık Eğitimine Çözümler İsviçre Gençlik işsizliği ile mücadele komitesi (SKJA) ve gençlik kurumlarının çatı kurumu (SAJA) ile birlikte düzenlediği çıraklık yeri bulma konusunda ki konferans 24 Mart 2007 tarihinde Bern’de yapıldı. Gelecek şimdi, herkese meslek eğitimi sloganı altında yapılan konferansta, gençlik içinde yaygınlaşan işsizliğe karşı gençlerin bşzzat kendileri tarafından hazırlanan projeler görüşüldü. Komite başkanı ve Unia sendikası gençlıks sorumlusu Jean Christophe Schwaab, konferansta yaptığı tanıtma konuşmasında, getirilen öneri ve projelerin başta sendikalar olmak üzere tüm kurumlar tarafından dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı. Proje Yarışması Konferansa sunulan projeleri değerlendiren bir Juri ise hangi projelerin ödül alacağını kararlaştırdı. Schaffhausen’den bir grup gencin BOA-Motivationssemester adı altında sunduğu proje büyük ödüle layık görüldü. Bu proje ile kurulacak bir ‘çıraklık evi’ aracılığı ile çeşitli çıraklık eğitim imkanları yaratılması öngörülmekte. Juri başkanı ve SGB eğitim sorumlusu Peter Siegrist, proje ilgli olarak ‘böylece bizzat gençlerin kendileri çıraklık eğitimi yeri yaratılması için aktif hale gelmektedirler’ dedi. Yarışmada diğer bir ödülü ise Zwingen’den 7. Sınıfı öğrencilerinin hazırladığı, daha üst sınıflarda ki öğrencilerin, çıraklık eğitim yapmaya hazırlananlara yardımcı olmasını öngören proje oldu. Yarışmaya katılan tüm projeler, bu konuda girişimler yapmak durumunda olan resmi kurumlara iletilmesi kararı alan Konferans’ta bu tür girişimin sürdürülmesi gerektiğinede dikkat çekildi. Konferans’ta bir konuşma yapan SP li milletvekili, ayni zamnada Juri üyesi olan Géraldine Savary ise ‘artık politikacılar, gençlerin bu sorunun çözümü için kararalı olduklarını görmeleri’ gerektiğini söyledi. SAJV başkanı Elena Obreschkow’ta sorundan doğrudan etkilenenlerin katılımı ile çıraklık eğtğmğne bir çözüm bulunması için önemli bir adım atıldığını söyledi. Ayni zamanda Juri üyesi olan Elena Obreschkow, sadece konudan etkilenenlerin çözüm için başarılı düşünceler üreteceğinide anlaşılması gerek dedi. SKJA bu girişimler sonunde pek çok gencin çıraklık eğitimi bulma şansına kavuşmasını beklediğini belirterek, resmi makamlarından getirilen önerileri ciddiye almalarıni istedi. Eğitim’den sorumlu devlet bakanı Luethard’a bir çağrıda bulunan Konferans, gençlik arasında hala yaygın olan işsizlik ve çıraklık eğitimi konusunun öncelikle halledilmesini istedi. Bütün gençler ekonominin iyiye gittiği bu fırsattanda yararlanması gerekli. horizonte Bir Soru Bir Cevap Şu anda 45 yaşındayım ve 20 yıldan fazla bir süredir inşaatlarda çalışmaktayım. Sırtımda ki rahatsızlık nedeni ile bir yıldır çalışamıyorum. Ev doktorumun tavsiyesi ile Maluliyet Sigortasına başvurdum. Bu durumda maluliyet aylığı alma imkanım varmıdır? Sorunun bu şekilde doğrudan cevapladırılması zordur. Her şeyden önce Maluliyet Sigortası sizin başvurunuzu inceler. Eğer tedavi imkanları sonuçlanmışsa ve yeniden kendi işinizde veya sağlığınıza uygun bir işte çalışma imkanı söz konusu değilse, o zaman maluliyet aylığı gündeme gelir. Maluliyet aylığına hak kazanma içinse belli şartlar gereklidir. Öncelikle hastalık veya başka bir nedenle iş yapamamanın belli bir oranın üstünde olması ve bu durumun belli bir süre devam etmiş olması gerekir. Genel olarak bu durumun devamlı olarak en az bir yıl sürmüş olması ve iş görememe oranının %40 ın üstünde olması gerekir. Başka bir deyişle bekleme süresi 1 yıldır. Belirtildiği gibi en az %40 oranında iş görememe durumunun sürekli hale gelmesi ise maluliyet aylığı bağlanır, iş görememe durumunun oranına görede maluliyet aylığının miktarı şi şekilde tesbit edilir, I 70 % ten fazla ise tam aylık I 60 % tan fazla ise dörtte üç aylık I 50 % tan fazla ise yarım aylık I 40 % tan fazla ise çeyrek aylık İş görememe durumunun oranı ise, sağlık durumunun el verdiği olası çalışma imkanı ile, tam sağlıklı olma durumunda elde edebileceğiniz geir durumu kıyaslanarak tesbit edilir. Başka bie deyişle iş görememe durumunun ortaya çıkmasından önce çalıştığınız zamanda elde ettiğiniz kazançla, mevcut durumda çalışma imkanı bulursanız elde edeceğiniz kazanç kıyaslanır. İlki ‚sağlıklı kazanç’ ikincisi ise maluliyet kazancı olarak adlandırılır. İkisini oranı ayni zamanda maluliyet oranıdır. Buna şöyle bir örnek verilebir. Tam sağlıklı olduğunuz dönemde yıllık kazancınızın 65.000 Fr. olduğunun tesbit edildiğnğ göz önüne alalım. Maluliyet sigortası tarafından yapılan tesbitler sonucu, şu andaki durmunuzla (yani hastalık veye başka bir nedenle çalışmanız sınırlanmış olması sonucu) inşaatta çalışmanız söz konusu değilken, daha hafif başka bir işte çalışmanızın mümkün olduğunu ortaya çıkardı. Böyle bir iş bulup çalışmanız halinde yıllık gelirinizin 52.000 Fr. olduğunu düşünelim. Bu durumda gelirinizde ki 13.000 Fr. lık düşme maluliyet oranıdır. Başka bir deyişle 13.000 Fr. 65.000 Fr. ın yaklaşık %20 si olacağından maluliyet oranınızda bu kadardır ve yukarda belirtildiği gibi bu oran %40 ın altında olduğu için maluliyet aylığına hakz kazanmanız söz konusu olmayacaktır. Maluliyet Sigortasının aldığı kararlara itiraz etme mümkünmüdür? Mümkünse nasıl yapılmalıdır? Maluliyet sigortası sağlık durumunzla ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra size bir ön karari yazılı olarak bildirir. Bununla sizin müracaatınızla ilgili olarak ne kararın alınacağı size bildirilmiş olur. Bunu takiben 30 gün içinde sizin bu konuda ki düşüncelerinizi yazılı veya sözlü olarak bildirmeniz gereklidir. Bunu takiben size karar yazılı olarak bildirilir. Bu kararı kabul etmek istemiyorsanız 30 gün içinde sigorta mahkemesine itirazda bulunma hakkınız vardır. İtiraz davası ortalama iki yıl sürebilir. Şu anda ücretsiz olan bu itiraz, kabul edilen yeni yasa ile 1 Temmuz 20007 den sonra ücretli hale gelecektir. İtiraz için ödenmesi gereken miktar ise, davanın kapsamına göre 200 ila 1000 Fr. arasında değişecektir. Kanton Sigorta mahkmesinin aldığı kararada federal sigorta mahkemesinde itiraz hakkı mevcuttur ve bu itirazda yeni olarak ücretli hale gelecektir. Kitapta iki önemli gözlem aktarılıyor. Birincisi, yukarıdaki dağlık yörelerden Basel’e gelen bir üniversite öğrencisi, birkaç ay sonra içinde korku, heyecan, huzursuzluk duymaya başlamış. Sonra zamanla kulağına sesler gelmeye başlamış. Zamanla hezeyanlar göstermeye başlamış. Ve giderek bilinci bulanıklaşmış ve artık iyiden iyiye kendisinden ümit kesilir bir duruma gelmiş. Bu arada, sadece Basel kentinin güngörmüş yaşlıları olayın farkına varmışlar. Teşhisi hekimlerden biraz daha önce koyup, «bunu elden geldiğince hızlı bir şekilde geldiği köye geri göndermek lazım, yoksa kaybederiz» demişler. Delikanlı hemen köyüne gönderilmiş ve gerçekten de bir kaç hafta sonra tümüyle düzelmiş. İkinci örnek bir genç kız. O da çevre köylerden Basel’e çalışmaya gelmiş. Benzer şikayetler, korkular, sıkıntılar, kulağına sesler gelmeler, hezeyanlar ve kusma, ishal gibi gözlemlenebilir belirtiler. Kız köyüne gönderilmiş ve onun da şikayetleri son bulmuş. O günden bu yana «Heimweh» ya da Fransızca «nostalgia» denilen olay «İsviçre hastalığı» olarak geçmeye başlamış. Bugün bile kimi literatürde Tipps von der Gewerkschaft Unia für junge Arbeitslose Genç İşsizlere Tavsiyeler Unia sendikası ‚Genç ve İşsiz? Haklarım neler’ adı ile genç işsizler için yeni bir broşür yayınladı. Bu broşürde genç yaşta işsiz kalnaların ne gibi hakları olduğu ayrıntılı bir biçimde açıklanmakta. Ekonomide ki olumu gelişmelere rağmen genç işsizlerin sayısında hatırı bir düşme olmadığı açıklanan son rakamlarla ortaya çıkmış bulunuyor. Ocak 2007 de genç işsizlerin sayısının hala 22.000 den fazla olduğu açıklanan rakamlar arasında. Gene en az bu kadar gencinde çıraklık eğitimi imkanı bulamadığıda biliniyor. Çıraklık eğitimini bitiren gençlerinde hemen iş bulma şansı oldukça düşük. Genç işsizlerin her gün karşılaştıkları sorunları nasıl halledilebilecekleri konusunda Unia sendikası tarafından hazırlanan bu broşür ise, genç işsizlere bu konuda önemli bir yardım sunmayı amaçlamakta. Genç bir işsiz olarak ne gibi haklarım, sorumluluklarım var sorularına bu broşür gerekli cevapları vermekte. Günlük hayatta karşılaşılan sorunları adım adım ele alarak nasıl davranılması konusunda tavsiyelerde bulunan bu broşür, ayni zamanda genç işsilere ne gibi imkanlardan yaralanabşleceklerinide göstermekte. Esas olarak işsizlik sigortası ve sosyal yardımlar konularında yasal belirlemelerinin gençlere yönelik uygulmaları broşürün içeriğini Ein Ratgeber Jung und arbeitslos? Meine Rechte. belirlemekte. Okul sonrası veye askere gitme konularında nelere dikkat edilmesi ayrıntılı bir biçimde anlatılmakta. ‚Genç ve İşsiz? Haklarım neler’ brışüründe ayrıca ihitiyaç duyulan bütün adresler ve telefon numalarıda yer almakta. Bu brışürü [email protected] adresine bir Mail gönderek istiyebilir veya www.unia.ch/jugend adresinde PDF olarak indirebirisiniz. Ayrıva bütün sendika bürolarında ücretsiz olarak alablirisiniz. Değerli Okurlarımız, Dergimizin bir önceki sayısında pek çok hatanın olduğunu görmüşsünüzdür. Tamamen teknik nedenlerden kaynaklanan bu hatalardan dolayı okuyucularımızdan özür dilemek istiyorz. Yabacı dillerdeki harflarin matbaada basımı sırasında ortaya çıkan bu tür hataların en aza indirilmesi için Yayın kurulu olarak gerekli çabaları artırmak istediğimizide size duyurmak istiyoruz. Bu konuda bizleri uyaran arkadaşlarımızada teşekkür ederiz. Horizonte Yayın Kurulu İsviçre Hastalığı Basel göç sorunuyla ilgili ilginç bir şehir. Altını gerçekten çizmek isterim,çünkü araştırabildiğim kadarıyla edebiyatta göçmenlik sorununu işleyen ilk hekimce yaklaşım,ciddiye alınan ilk büyük çalışma, Johannus Operius adlı Baselli bir hekim tarafından 1678’de yapılmış. Düşünün 1678’de «Nostalgia oder Heimweh» adında bir kitap çıkmış. Göçle ilgili ilk tıbbi çalışma. 4 Nr. 3 | April 2007 | türkisch «İsviçre hastalığı» olarak geçebiliyor. Konu hakkında çok malzeme var. Zaman bol olsa da, sizlere çoğunu sadece tebessüm etmeniz için anlatabilsem. Denmiş ki, «dağ köylerindekiler hayvan pisliğine çok alıştıkları için şehrin temiz havasında hastalanıyorlar.» Ya da «çan sesine alıştıkları için bunlar çan sesi olmayan yerlerde hastalanıyorlar ya da tekrar bir yerde çan sesi duydukları zaman hastalanıyorlar.» Bu açıklama öyle yaygın bir hal almış ki, Avusturya ve Fransız ordularında bu tür belirtiler çok sık görülmeye başlandığında, ordular hareket halindeyken hayvanlara çan bağlanması yasaklanmış. Ola ki, bu işe meyilli, yurt özlemi içinde olan insanlar çan sesi duydukları zaman hastalık başlar… Bu konuda yüzlerce spekülasyon var. Kökten kopma sendromu Bu konuda ikinci ünlü isim ise Fransız Doktor Larey. Larey, dünya tıp literatüründe bir günde en optimal bir şekilde 250 bacak ya da kol keserek insanları ölümden kurtarmasıyla da ünlüdür. Sadece bununla kalmamış doktor Larey; aynı zamanda Fransız ordularında «yurtsama», yani yurdundan uzaklara giden askerlerin gösterdikleri psişik bozuklulukları da incelemiş. İnsan bugün bile bunları şaşırarak okuyor. O kaos içinde bunları nasıl tespit etmiş, nasıl anlatmış? Olayın böyle bir gelişmesi var. Hekimce daha ciddi yaklaşımlar Birinci Dünya Savaşı’nda oluyor. Birinci Dünya Savaşı’nda tesadüf üçü de Müslüman kökenli Tatar, Avusturya askerlerine tutsak olmuşlar ve Viyana Askeri Hastanesi’ne yatırılmışlar. 1920 yıllarının başında Alain adında Avusturyalı bir hekim bunları birbirlerinden ayırıp da, Avusturya askerlerinin yanına koyduğunda, yani kendi dillerini konuşamadıkları duruma geçtiklerinden bir süre sonra üçünde birden ağır depresyon, korku, hezeyanla karışık bir tablo gözlemlemeye başlamış. Sendromun tarihi çok eski Bundan beş ay sonra ise ünlü alman psikiyatrı Grepellin, ilk defa, «kökten kopma sendromu» diye bir olayı en anlaşılır, radikal bir biçimde açıklayan tıbbi tebliğini sunuyor dünyaya… 1920’den bu yana pek çok araştırmacı, bizim gibi göçmenlik sürecine katılan insanların gösterdikleri ruhsal bir takım gerginlik olaylarını ya da rahatsızlıkları, genellikle «kökten kopma sendromu» olarak da değerlendirebiliyor. Bu olayın nasıl geliştiği, bugün biraz daha değişik açılardan değerlendiriliyor. Aslında şöyle de bir şey saptamak mümkün: Günümüzden 2600 yıl evvel bile, yani tarihin ünlü babası denilen Herodod, yazılarında, «kendi kentinden başka yerlere gidenlere görülmeyen şeytanın eşlik ettiği söylenir» diye not almış. Demek ki, kentini bırakıp da başka bir yere giden insana bir tuhaflıklar oluyor ki, «şeytan eşlik etti» diye düşünülüyor. Ama bundan daha önce de, din kitaplarında da, yani Adem ile Havva’nın ünlü elma macerasından sonra insanın cennetten kovulması da, özellikle Hıristiyan din kitaplarında devamlı bir yurt hasreti olarak değerlendiriliyor ki, yabancı düşmanı hareketlerde kilise hep böyle bir temelden yola çıkarak yabancıların yanında yer alıyor; eğer alırsa… «Biz hepimiz anayurttan kovulmuşuz, biz hepimiz yeni bir yurt arayışı içindeyiz, dolayısıyla da yabancı yoktur, hepimiz yabancıyız bir anlamda» diye. Böyle güzel, kökten hoş bir davranışları var. Aşağı yukarı beş altı tane İsviçre kökenli yurt hasreti sözcüğü var. İsviçre’de, özellikle bu Basel merkezli yörelerde yurtsamaya verilen çeşitli adlar var. Sonradan bu kelimler Almanca «Heimweh» çatısı altında birleşmişler. Bu dinsel kitaplardaki yurt arayışından sonra, edebiyat alanındaki en büyük özlem Homerus’un kitabındaki meşhur Odiseus’unkisi… Hatırlamak istiyorum, biliyorsunuz Odiseus yirmi sene kendi yurdunu arama, kendi yurduna kavuşma çabası içinde kan ağlamış. Tanrılar tarafından yurduna dönmesi önlenir, ama Odiseus yılmadan, yirmi yıllık bir macerayla yurduna dönme çabası içindedir ve kulağına sürekli yurdundan sesler gelir. Beilage zu den Gewerkschaftszeitungen work, area, Événement syndical | Herausgeber Verlagsesellschaft work AG, Zürich, Chefredaktion: Marie-José Kuhn; Événement syndical SA, Lausanne, Chefredaktion: Serge Baehler; Edizioni Sociali SA, Lugano, Chefredaktion: Françoise Gehring Amato | Redaktionskommission M. Akyol, M. Pereira, M. Komaromi, H. Gashi, M. Martín | Sprachverantwortlich Mehmet Akyol, Mehmet Özler | Koordination Mira Komaromi | Layout Simone Rolli, Unia | Druck Solprint, Solothurn | Adresse Redaktion «Horizonte», Postfach, 8021 Zürich, [email protected] www.unia.ch