Yazar Sürümü

advertisement
1
T.C. DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
TÜKETİCİLERİN MARKALAR İLE SOSYAL MEDYA KANALLARI
ARACILIĞIYLA KURDUĞU BAĞ VE PAZARLAMA STRATEJİLERİNE
ETKİLERİ
Yüksek Lisans Tezi
Candan AVCIOĞLU
201182031
Tez Danışmanı:
Yard.Doç.Dr. Şahver ÖMERAKI
İstanbul, Ocak 2016
2
T.C. DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
TÜKETİCİLERİN MARKALAR İLE SOSYAL MEDYA KANALLARI
ARACILIĞIYLA KURDUĞU BAĞ VE PAZARLAMA STRATEJİLERİNE
ETKİLERİ
Yüksek Lisans Tezi
Candan AVCIOĞLU
201182031
Jüri Üyeleri
Yard.Doç.Dr. Şahver ÖMERAKI (Danışman)
Doç. Dr. Özlem Taşseven
Yard. Doç. Dr. Esra Arıkan
İstanbul, Ocak 2016
3
ÖNSÖZ
Çalışmamda beni destekleyen ve teşvik eden, değerli görüşler ile beni yönlendiren ve
birçok bilgi edinmemi sağlayarak ufkumu açan değerli hocam ve tez danışmanım
Yard.Doç.Dr.Şahver ÖMERAKI’na,
Tüm hayatım boyunca ilgisini, sevgisini, desteğini ve eksik etmeyerek yanımda olan
kıymetli annem Feride YÜKSEL’e, babam Metin YÜKSEL’e ve kardeşlerim Cihan,
İsmail, Pınar, Cansel’e,
Sevgi ve saygıyla hep yanımda olan, tüm çalışmalarımda beni yüreklendiren, destekleyen
ve yardımcı olan sevgili eşim İlker AVCIOĞLU’na,
Ve çalışmamda destek olan tüm sevdiklerime sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
İstanbul, Ocak 2016
Candan AVCIOĞLU
4
ÖZET
Bu çalışma ülkemizde ve tüm dünyada hızla gelişmekte olan ve tüketicilerin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasını sağlayan sosyal medya üzerine araştırmalar yapılmıştır. Çalışmada
tüketicilerin Facebook’ta takip ettikleri markaları değerlendirmeleri istenmiştir. Uygulanan
anket ve analiz yöntemleri ile bu bulgular yorumlanmıştır.
Çalışmada beş ana konu üzerinde durulmaktadır. İlki tüketiciyle online bağ kurmanın alt
boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık boyutlarının marka sadakati üzerindeki
etkisidir. İkincisi online bağ kurmanın alt boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık
boyutlarının marka kullanım niyeti üzerindeki etkileridir. Üçüncüsü marka sadakatinin ekulaktan kulağa iletişim üzerindeki etkileridir. Dördüncüsü marka kullanım niyetinin ekulaktan kulağa iletişim üzerindeki etkileridir. Beşincisi ise online bağ kurmanın alt
boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık boyutlarının e-kulaktan kulağa iletişim
üzerindeki etkileridir.
Bu analizlerin sonucunda öngörülen ilişkilerin büyük oranda desteklendiği görülmüştür.
Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, katılımcılık
boyutlarının marka sadakatine, marka kullanım niyetine, e-kulaktan kulağa iletişim
üzerinde, marka sadakatinin e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde ve markayı kullanma
niyetinin e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde anlamlı ilişkileri olduğu gözlemlenmiştir.
Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutlarından bilişsellik ölçeğinin
marka sadakati, marka kullanım niyeti ve e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde anlamlı etkisi
olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu bulgular özellikle pazarlama stratejilerinin çoğunlukla kullandığı markaların Facebook
hesaplarının yönetimi ve müşteri bağı kurulması açısından büyük önem taşımaktadır.
5
ABSTRACT
This study researches social media, fastly growing in our country and world, thus providing
an online engagement between consumer and brand (OCBE). Consumers are asked to
examine, comment the brands which they follow on Facebook. Findings and indications are
examined by the survey and analysis methods.
This study highlights five different titles. The first title is cognitive processing, affection,
activation; derivations of OCBE impulses on brand loyalty. The second title is cognitive
processing, affection, activation; derivations of OCBE, impulses on brand usage intent. The
third title is brand loyalty impulses on WOM (word of mouth) communication. The fourth
title is brand usage impulses on WOM communication. The fifth title is cognitive
processing, affection, activation; derivations of OCBE, impulses on WOM communication.
As result of achieved analysis, predicted relations strongly compronise. Meaningful
relations are observed between affection, activation dimensions, derivations of OCBE and
brand loyalty, brand usage intent, WOM communication; brand loyalty and WOM
communication; brand usage intent and WOM communication.
No meaningful relations are observed between cognitive processing a derivation of OCBE
and brand loyalty, brand usage intent, WOM communication.
These indications are significant for Facebook account managing and OCBE, which are
usually used by several marketing strategies.
6
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………………i
ÖZET…………………………………………………………………………………..ii
ABSTRACT…………………………………………………………………………..iii
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………….iv
ŞEKİL LİSTESİ……………………………………………………………………...viii
TABLO LİSTESİ……………………………………………………………………...x
KISALTMALAR……………………………………………………………………..xiii
BÖLÜM 1. GİRİŞ……………………………………………………………………..1
BÖLÜM 2. YAZIN TARAMASI…………………………………….………………4
2.1.
Tutundurma Stratejisi Olarak Sosyal Medya Ağları………..………………4
2.1.1. Sosyal Medya ……………………………………………..……………4
2.1.2. Sosyal Ağlarda Pazarlama…………………………………...…………12
2.1.3. Facebook……………………………………………………..………...17
2.2. Markaların Tüketiciyle Bağ Kurması…………………………………..………31
2.2.1. Tüketici İle Bağ Kurma…………………………………………..……..32
2.2.2. Markaların Tüketici Açısından Etkileri……………………………..…..33
2.2.3. Markanın İşletmelere Sağladığı Faydalar…………………………….....37
2.2.4. Marka İle Online Bağ Kurma ve Boyutları……………………………...40
2.2.4.1. Duygusallık…………………………………………………………...42
2.2.4.2.Bilişsellik……………………………………………………………….45
2.2.4.3. Katılımcılık…………………………………………………………….48
7
2.2.5. Marka Sadakati………………………………………………………….53
2.2.6. Markayı Kullanma Niyeti……………………………………………..…61
2.2.7. Kulaktan Kulağa İletişim………………………………………………..63
2.2.7.1. Kulaktan Kulağa İletişimi Güçlü Kılan Özellikleri…………………....72
2.2.7.2. Kulaktan Kulağa İletişimin Seviyeleri………………………………...74
2.2.7.3. Olumsuz Kulaktan Kulağa İletişim……………………………………76
2.2.7.4. Olumlu Kulaktan Kulağa İletişim……………………………………..76
2.2.7.5. Kulaktan Kulağa İletişim Modeli……………………………………...79
2.2.7.6. Kişinin Kendi Zihninde Oluşan Değişkenler…………………………81
2.2.7.7. Kişinin Kendi Zihni Dışındaki Değişkenler………………………….84
2.2.7.8.Elektronik Kulaktan Kulağa İletişim (EKKİ) ………………………..86
BÖLÜM 3. ARAŞTIRMA MODELİ VE HİPOTEZLER………………………..89
3.1. Araştırma Modeli……………………………………………………………….89
3.2. Araştırmanın Hipotezleri……………………………………………………….89
BÖLÜM 4. ARAŞTIRMA TASARIMI VE METODOLOJİSİ………………….91
4.1. Araştırma Türü…………………………………………………………………91
4.3.Anket Formunun Hazırlanması…………………………………………………91
4.2. Araştırmada Kullanılan Ölçekler……………………………………………...92
4.4.Araştırma Evreni ve Örneklem Süreci…………………………………………94
4.5.Veri Toplama Süreci…………………………………………………………….95
4.6.Veri Analiz Yöntemi……………………………………………………………..95
BÖLÜM 5. ANALİZ VE BULGULAR…………………………………………….96
8
5.1. Demografik Bulgular……………………………………………………………96
5.2. Sosyal Medya Kullanım Sonuçları……………………………………………..100
5.3. Tanımlayıcı İstatistikler………………………………………………………...104
5.3.Araştırmada Yer Alan Ölçeklerin Güvenilirlik Analizleri…………….……..109
5.3.1.1. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Bilişsellik Boyutuna Ait Güvenilirlik Analizi Sonuçları….110
5.3.1.2. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın
Duygusallık
Boyutuna
Ait
Güvenilirlik
Analizi
Sonuçları………………………………………………………………111
5.3.1.3. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın
Katılımcılık
Boyutuna
Ait
Güvenilirlik
Analizi
Sonuçları………………………………………………………………112
5.3.1.4. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markanın e-Kulaktan Kulağa İletişim
Ölçeğinin Güvenilirlik Analizi Sonuçları…………………………….113
5.3.1.5. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markayı Kullanım Niyeti Ölçeğinin
Güvenilirlik Analizi Sonuçları………………………………………..114
5.3.1.6. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile İlgili Marka Sadakati Ölçeğinin
Güvenilirlik Analizi Sonuçları…………………………….115
5.3.2. Araştırmada Yer Alan Ölçeklerin Geçerlilik Analizleri……………….116
5.3.2.1.
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Bilişsellik Boyutuna Ait Geçerlilik Analizi Sonuçları……117
5.3.2.2.
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Duygusallık Boyutunun Geçerlilik Analizi Sonuçları……117
5.3.2.3.
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Katılımcılık Boyutunun Geçerlilik Analizi Sonuçları……118
5.3.2.4. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markanın e-Kulaktan Kulağa İletişim
Ölçeğinin Geçerlilik Analizi Sonuçları………………………………119
9
5.3.2.5. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markayı Kullanma Niyeti Ölçeğinin
Geçerlilik Analizi Sonuçları…………………………………………120
5.3.2.6.
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile
İlgili Marka Sadakati
Ölçeğinin Geçerlilik Analizi Sonuçları………………………………121
5.4. Araştırma Hipotezlerinin Test Edilmesi………………………………………121
5.4.1. Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ Kurmasının Alt Boyutları Olan
Duygusallık, Bilişsellik ve Katılımcılık ile İlgili Hipotez Testlerinin
Sonuçları……………………………………………………………..122
5.4.1.1. Marka Sadakati ve
Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık, Katılımcılık Basit
Regresyon
Analizi
Sonuçları
ve
İlgili
Hipotezin
Test
Edilmesi……………………………………………………………..122
5.4.1.2. Tüketicinin Markayı Kullanma Niyeti ve Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi
(Online) Bağ Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık,
Katılımcılık Basit Regresyon Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test
Edilmesi……………………………………………….…………….127
5.4.1.3. e-Kulaktan Kulağa İletişim ve Sadakat, Tüketicinin Markayı Kullanma
Niyeti Basit Regresyon Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test
Edilmesi……………………………………………………………..132
5.4.1.4. e-Kulaktan Kulağa İletişim ve Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online)
Bağ Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık, Katılımcılık
Basit
Regresyon
Analizi
Sonuçları
ve
İlgili
Hipotezin
Edilmesi……………………………………………………………..137
BÖLÜM 6. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ…………………………………..144
KAYNAKLAR……………………………………………………………………..148
EKLER……………………………………………………………………………...162
Test
10
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………....172
11
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil 2.1 Sosyal medya kullanımı iletişim grafiği……………………………………..9
Şekil 2.2 Facebook zaman çizelgesi 2004-2005 yılları………………………………..19
Şekil 2.3 Ülke bazında Facebook üye sayısı-Ocak 2014……………………………...20
Şekil 2.4 Facebook zaman çizelgesi 2006-2007 yılları………………………………..22
Şekil 2.5 Facebook zaman çizelgesi 2008 yılı…………………………………………23
Şekil 2.6 Facebook zaman çizelgesi 2009-2010 yılları………………………………..24
Şekil 2.7 Facebook Zaman Çizelgesi 2011 yılı………………………………………..25
Şekil 2.8 Facebook zaman çizelgesi 2012-2013 yılları………………………………..26
Şekil 2.9 Facebook zaman çizelgesi 2014 yılı………………………………………...27
Şekil 2.10 Facebook sitesinin üye giriş ekranları 2004, 2014 yılları………………….28
Şekil 2.11 Markalar, fonksiyonları, değer ve yönetim………………………………..38
Şekil 2.12 Markaların online ve offline olarak konuşulma oranları…………………..41
Şekil 2.13 Marka Bağı Bileşenleri…………………………………………………….50
Şekil 2.14 Tüketici satın alma karar modeli…………………………………………..52
Şekil 2.15 Marka Bağlılığı Yaratmak ve Korumak…………………………………...56
Şekil 2.16 Marka sadakati unsurları…………………………………………………...57
Şekil 2.17 Marka sadakati teorisi……………………………………………………...58
Şekil 2.18 Farkındalık piramidi………………………………………………………..59
Şekil 2.19 Markaların konuşulduğu mecralar (%)……………………………………..67
Şekil 2.20 Üzerinde en sık konuşulan kategoriler……………………………………..69
Şekil 2.21 Ürün/marka hakkında bilgi kaynakları……………………….…………….70
Şekil 2.22 Satın alma eyleminde kulaktan kulağa pazarlama ve diğer etkenlerin yüzdeleri
grafiği…………………………………………………………..…………….72
Şekil 2.23: Olumlu ve Olumsuz Deneyimlerin Paylaşım Miktarı……………………...78
Şekil 2.24 Kulaktan kulağa iletişim modeli……………………………………………80
Şekil 2.25 Arzu edilebilir olma seviyelerine göre beklentiler…………………………83
Şekil 3.1 Araştırma modeli…………………………………………………………….89
Şekil 5.1 Marka sadakati P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (İlk regresyon)…….123
12
Şekil 5.2 Tüketicinin markayı kullanma niyeti P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı
(İkinci regresyon)……………………………………………………………………..128
Şekil 5.3 Tüketicinin markayı kullanma niyeti P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı
(Üçüncü regresyon)……………………………………………………...……………133
Şekil 5.4 e-Kulaktan kulağa iletişim P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (Dördüncü
regresyon)………………………………………………………………….………...137
13
TABLO LİSTESİ
Tablo 2.1 Markanın tüketiciler açısından tanımlayıcı özellikleri (%)……………..…..36
Tablo 2.2. Kulaktan Kulağa İletişimin Seviyeleri………………………………….…. 74
Tablo 4.1 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
bilişsellik boyutu……………………………………………………………………..…92
Tablo 4.2 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
duygusallık boyutu……………………………………………………………………..92
Tablo 4.3 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
katılımcılık boyutu……………………………………………………………………...92
Tablo 4.4
Facebook’ta en sık takip edilen markanın e-kulaktan kulağa iletişim
ölçeği………………………………………………………………………………..….93
Tablo 4.5 Facebook’ta en sık takip edilen markayı kullanma niyeti ölçeği…………..93
Tablo 4.6. Facebook’ta en sık takip edilen marka ile ilgili sadakat ölçeği……………94
Tablo 5.1 Ankete katılan tüketicilerin cinsiyetlerine göre dağılımı………………...…96
Tablo 5.2 Ankete katılan tüketicilerin medeni durumuna göre dağılımı……………....96
Tablo 5.3 Ankete katılan tüketicilerin yaşlarına göre dağılımları……………………..96
Tablo 5.4 Ankete katılan tüketicilerin eğitim düzeylerine göre dağılımları…………...97
Tablo 5.5 Ankete katılan tüketicilerin çalışma durumlarına göre dağılımları…….…...97
Tablo 5.6 Ankete katılan tüketicilerin gelir düzeylerine göre dağılımları…………….98
Tablo 5.7 Ankete katılan tüketicilerin çocuk sahibi olmalarına göre dağılımları……..99
Tablo 5.8 Ankete katılan ve çocuk sahibi olan tüketicilerin sahip oldukları çocuk sayısına
göre dağılımarı………………………………………………………………...99
Tablo 5.9 Sosyal ağ platformlarında günlük geçirilen zamana göre dağılımları………99
Tablo 5.10 Facebook’ta günlük geçirilen zamana göre dağılımları………………….100
Tablo 5.11
Ankete katılan kişilerin Facebook’ta toplam arkadaş sayısına göre
dağılımı………………………………………………………………………………..101
Tablo
5.12
Ankete
katılanların
Facebook’ta
takip
ettikleri
markaların
ürün
kategorileri…………………………………………………………………………….102
Tablo 5.13 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
bilişsellik boyutuna ait ortalamalar…………………………………………………....104
14
Tablo 5.14 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
duygusallık boyutuna ait ortalamalar…………………………………………………105
Tablo 5.15 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
katılımcılık boyutuna ait ortalamalar………………………………………………….106
Tablo 5.16 Facebook’ta en sık takip edilen markanın e-kulaktan kulağa iletişim ölçeğine
ait ortamalar…………………………………………………………………106
Tablo 5.17
Facebook’ta en sık takip edilen markayı kullanma niyeti ölçeğine ait
ortalamalar…………………………………………………………………………….107
Tablo 5.18
Facebook’ta en sık takip edilen marka ile
ilgili sadakati ölçeğine ait
ortalamalar…………………………………………………………………………….108
Tablo 5.19 Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları………………………………………………………………………………110
Tablo 5.20 Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları……………………………………………………………………….111
Tablo 5.21 Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları……………………………………………………………………….112
Tablo 5.22 e-Kulaktan kulağa iletişim ölçeğinin güvenilirlik analizi sonuçları……...113
Tablo 5.23
Tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeğinin güvenilirlik analizi
sonuçları……………………………………………………………………………....114
Tablo 5.24 Tüketicinin marka sadakati ölçeğinin güvenilirlik analizi sonuçları…….115
Tablo 5.25 Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans……………………………………………………………………..116
Tablo 5.26 Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans……………………………………………………………..117
Tablo 5.27 Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans……………………………………………………………..118
Tablo 5.28
e-Kulaktan kulağa iletişim ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan
varyans……………………………………………………………………………......119
Tablo 5.29
Markayı kullanma niyeti ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan
varyans………………………………………………………………………………..120
15
Tablo 5.30
Tüketicinin marka sadakati ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan
varyans………………………………………………………………………………..120
Tablo 5.31 İlk regresyon için Tolerance ve VIF tablosu………………………….....121
Tablo 5.32 İlk regresyon için korelasyon tablosu…………………………………...122
Tablo 5.33 Marka sadakati ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmasının alt
boyutları olan bilişsellik,
duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit regresyon analizi
sonuçları………………………………………………………………………………124
Tablo 5.34 İkinci regresyon için Tolerance ve VIF tablosu…………………………126
Tablo 5.35 İkinci regresyon için korelasyon tablosu………………………………..127
Tablo 5.36 Tüketicinin markayı kullanma niyeti ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online)
bağ kurmasının alt boyutları olan bilişsellik,
duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit
regresyon analizi sonuçları………………………………………………………129
Tablo 5.37 Üçüncü regresyon için Tolerance ve VIF tablosu………………………..131
Tablo 5.38 Üçüncü regresyon için korelasyon tablosu……………………………….132
Tablo 5.39 e-Kulaktan kulağa iletişim ve marka sadakati, tükecinin markayı kullanma
niyeti ile ilgili basit regresyon analizi sonuçları………………………………………134
Tablo 5.40 Dördüncü regresyon için Tolerance ve VIF tablosu……………………..136
Tablo 5.41 Dördüncü regresyon için korelasyon tablosu…………………………….136
Tablo 5.42 e-Kulaktan kulağa iletişim ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online) bağ
kurmasının alt boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit regresyon
analizi sonuçları……………………………………………………………138
16
KISALTMALAR
SPSS
: Statistical Package for the Social Science
OCBE
: Online Consumer Brand Engagement
WOM
: Word Of Mouth
EWOM
: Electronic Word Of Mouth
WOMM
: Word of Mouth Marketing
17
BÖLÜM 1. GİRİŞ
İnternet ve teknolojinin hayatımıza girmesi ve hızla gelişmesi sonucu hizmet sektöründen,
dayanıklı tüketim malzemesi sektörüne kadar ürünlerin pazarlanmasında ve tüketici ile
iletişim kurulması için sosyal medya ağları ilk tercih edilen yerlerden biri haline gelmiştir.
Ürün ya da hizmetlerin pazarlanması için vazgeçilemez bir platform haline gelen internet,
özellikle sosyal ağlar üzerinden, tüketiciye çok daha kısa yoldan ve daha az maliyet ile
ulaşmaya imkân sağlamaktadır.
Sosyal ağların büyük bir tüketici pazarı haline geldiği tüketicilerin ihtiyaçlarının da ağlar
üzerinden firmalarca tespit edilebilir bir duruma gelmiş olması söz konusudur. Tüketiciler
sosyal ağlar sayesinde geleneksel pazarlama yöntemlerinden çok daha etkili bir pazarlama
yöntemine geçmiştir.
Sosyal ağlar sayesinde tüketiciler her saniye yeni bir markadan haberdar olabilmekte ve
tercih ettiği markalar hakkında da çok bilgi sahibi olabilmektedir. Aynı zamanda ilgili
marka hakkındaki fikirlerini firmaya çok kısa bir sürede iletebilip cevap alabilmektedir.
Tüketiciler takip ettikleri markaların ya da ilk defa satın aldıkları markaların ürünleri
hakkında markanın sosyal medya hesabını ve ürünlerini internet üzerinden beğenip, diğer
kişilere beğendiklerini ve önerdiklerini göstermek için paylaşabilir, beğendiği yada
yaşadığı sorun hakkında ilgili firmanın sosyal medya hesabına yada ürününe şikayet, öneri
yada güzel deneyimlerini yorum yazarak paylaşabilirler.
Altı bölümden oluşan bu çalışmanın amacında ülkemizde ve dünyada en çok kullanıcı
profiline sahip olan Facebook’un tüketicilerin online markayla bağ kurarak ve markaya
olan sadakat,
markayı kullanma niyeti arasındaki ilişki incelenerek, tüm bunlar ile
tüketicilerin arasında e-kulaktan kulağa iletişimin etkisi ölçülecektir.
Çalışma Facebook’u aktif olarak kullanan ve Facebook’ta takip ettikleri markalar hakkında
anket yapılarak, Facebook üzerinden markaları takip etmeleri sonrası edindikleri bilgiye
dayanarak pazarlama stratejilerine etkileri ölçülmüştür.
18
Araştırmanın amacı, sosyal medya ağlarından Facebook kullanıcılarının, Facebook
üzerinden takip ettikleri markalar ile ilgili olarak online markalar ile kurdukları bağın
(duygusallık, bilişsellik, katılımcılık alt boyutlarıyla), tüketicileri markaya olan
sadakatlerini, markayı yeniden kullanma niyetleri ve bulundukları e-kulaktan kulağa
iletişimi incelenmiştir. Araştırmanın literatürde diğer çalışmalardan farklı olarak “online
kulaktan kulağa iletişim” kavramının modele bir değişken olarak dahil edilmiştir. Online
kulaktan kulağa iletişim sayesinde tüketicilerin Facebook üzerinden takip ettikleri ve bağ
kurudukları markalarla ilgili çevrimiçi bulundukları iletişim incelenmiştir. Wallace vd.,
(2014) yaptıkları araştırmada Facebook sayfasında markanın sayfasını takip eden
tüketicilerin marka ile olan bağları incelenmiştir. Bu çalışma kapsamında Facebook’ta
“like” edilen markalar hakkında e-kulaktan kulağa iletişimin olumlu yönde söz konusu
olduğu kanısına varılmıştır. Markaların takip edilmesinin sosyallik ihtiyacı ya da gerçekten
markaya olan bağ ve sadakatten ötürü takip etme durumudur. Çalışmada markayı takip
edenlerin marka sadakati arasında pozitif bir ilişki olduğunu açıklamıştır. Marka ile
çevrimiçi bağ kuran tüketicilerin marka hakkında e-kulaktan kulağa iletişimde olduğunu
açıklamıştır.
Çalışmanın ikinci bölümünde, yazın taraması yapılmış olup yazın taraması iki ayrı başlıkta
incelenmiştir. Bunlardan ilki olan tutundurma stratejisi olarak sosyal medya ağları
incelenerek ve Facebook üzerindeki gelişmeleri tartışılacaktır. Yazın taramasının ikinci
kısmı olan markaların tüketiciyle bağ kurması incelenerek; tüketicinin marka ile online bağ
kurmanın önemi ve tüketicinin marka ile online bağ kurmanın alt boyutları olan
duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık incelendikten sonra, pazarlama stratejilerine olan
etkileri olan marka sadakati, markayı yeniden kullanma niyeti ve online kulaktan kulağa
iletişim tartışılacaktır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, tüketici online marka bağının alt boyutlarına etki eden
değişkenler ile ilgili model anlatılacaktır ve hipotez oluşturulacaktır.
Çalışmanın dördüncü bölümünde, ilgili çalışma kapsamında araştırma yöntemine ve
araştırma sürecine ilişkin araştırmanın tasarımı ve metodolojisine yer verilecektir. Literatür
19
taraması sonucu elde edilen bilgilere dayanarak nicel veri toplama yöntemlerinden biri olan
anket yoluyla veriler toplanmıştır.
Beşinci bölümde ise, araştırma sonucunda elde edilen bulgular tartışılarak hipotezler test
edilecektir. Araştırmada elde edilen verilerle ilgili olarak güvenilirlik ve geçerlilik analizi
uygulanmış, araştırmanın güvenilirliği Cronbach Alpha, geçerliliği Faktör Analizi
yönteminde uygunluğu belirleyen KMO ve Bartlett Testi’yle ayrıca hesaplanmıştır.
Araştırmada ikiden fazla değişken arasındaki ilişki için çoklu regresyon analizi yapılmıştır.
Altıncı bölümde, bulgular ışığında sonuçlarla tartışıldıktan sonra, teoriye ve pazarlama
stratejileri etkileri açıklandıktan sonra, çalışmanın kısıtları ve yeni çalışmalar için yön
verilecektir.
20
BÖLÜM 2. YAZIN TARAMASI
2.2.
TUTUNDURMA STRATEJİS İ OLARAK SOSYAL MEDYA AĞLARI
Bu bölümde sosyal medya, sosyal ağlarda pazarlama ve Facebook başlıkları altında
detaylıca incelemeler yapılmıştır. Sosyal medya başlığı altında; sosyal medya ağlarının ve
araçlarının özellikleri, sosyal medyanın geleneksel medyadan farkları, sosyal medya
hakkında istatistiki sonuçlar ve sosyal medyanın tabanını oluşturan Web 2.0
uygulamasından bahsedilmiştir. Sosyal ağlarda pazarlama başlığı altında; sosyal ağlardaki
pazarlama uygulamaları, sosyal ağ olan Facebook kullanıcı bilgilerinin firmalar tarafından
pazarlama stratejilerindeki önemi, Facebook kullanıcılarının kendi içlerinde ayrıldığı
gruplardan ve firmalar açısından öneminden bahsedilmiştir. Facebook bağlığı altında;
Facebook’un oluşması, zaman içerisindeki gelişimi, tüketici davranışları üzerindeki etkisi,
firmalara sağladığı avantajlar ve araştırmalara yönelik sonuçlardan bahsedilmiştir.
2.2.1. Sosyal Medya
Sosyal medya, kullanıcıların ağ teknolojilerini kullanarak etkileşimlerini sağlayan araç,
hizmet uygulamalarının bütünüdür (Yiğit, 2011). Sosyal medya; bilgi, değişik bakış açıları,
deneyim ve düşünce tarzlarının belli platformlarda oluşan web sitelerinin paylaşımına
imkan veren ve interneti hızlı bir şekilde hayatımıza yerleştirmiş olan bir uygulama alanıdır
(Solmaz, vd., 2013). Sosyal medya uygulamalarında bireylerin bilgi paylaşımı sonucunda,
konuyu tamamen bireyler ve zaman içerisinde firmalar belirler.
Lerman (2007) sosyal medya ağlarının sahip olduğu ortak özellikleri açıklamaktadır:

Sosyal medya kullanıcıları tarafından değişik konularda medya türlerinde içerik
oluşturulabilir ya da sosyal medya kullanıcıları tarafından mevcut içeriklere katkı
sağlanabilir, geliştirilebilir,

Sosyal medya kullanıcıları içerikleri etiketleyebilir diğer kişi yada kategoriler ile de
etiletleyebilir,
21

Sosyal medya kullanıcıları içerikler hakkında yorum yaparak değerlendirebilir. Bu
değerlendirme aktif yada pasif şekilde, olumlu yada olumsuz olabilir.

Sosyal medya kullanıcıları diğer kullanıcılar ile kişi ve arkadaşlar gibi ortak ilgi
alanları tanımlayarak sosyal medya ağları ve grupları oluşturabilirler.
Yukarıda sayılan bu özelliklere sahip olan tüm ağları sosyal medya ağı olarak tanımlamak
doğru olacaktır. Sosyal medya bir davranıştan çok daha öte bir kavramdır. Sosyal medya
birtakım araçları, paylaşımın, işbirliğinin, oluşumun ve katılımın yerine gözlem üzerindeki
fikirleri ifade etmektedir (Sweeney ve Randall, 2011, 16).
Komito ve Bates (2009) internet tabanlı bir uygulama olan sosyal medyayı açıklamıştır.
Günümüzde sosyal medya olarak tanımlanan internet tabanlı uygulamalarla yeni bir akım
ortaya çıkmıştır. Bu internet uygulamaları, ilgili platformdaki aktif kullanıcılar ve
kullanıcıların paylaşımları ile güncel bilgilerden haberdar olan kişiler aracılığıyla
başvuranlardan, zaman geçtikçe daha çok artan bir etkileşim sağlamaktadır. Sosyal medya
uygulamasında paylaşılanların içeriği, video, fotoğraf, metin ve sosyal medya ile ilgili
değişik oluşumlar içererek farklılık gösterir. Sosyal medyada etkileşim kurulurken zaman
ve mekan sınırlaması söz konusu değildir. Mobil olarak paylaşımın, tartışma ve iletişimin
olduğu bir aktif iletişim şeklidir.
Genellikle insanların internet üzerinden birbirleriyle kurdukları iletişim ve paylaşımlar
sosyal medyayı oluşturur (www.kurumsalhaberler.com). Sosyal medya içerisinde, sosyal
ağlar, belli ortak noktalar çerçevesinde oluşan topluluk ve gruplar yer alır. Bireyler
çalıştıkları kurumların tanıtımını yapar, arkadaşları ile ilişkilerini yürütür, mal ve
hizmetlerin özellikleri, içerikleri hakkında fikir ve tecrübe beyanı paylaşımında bulunurlar
(Solis, 2010).
Mayfield (2010) sosyal medya araçlarının sahip olduğu özellikleri ve imkanları
açıklamaktadır.
22

Kullancılar: Sosyal medya kullanıcıları cesaretlendirir ve ilgili olan her bir
kullanıcıdan geri bildirim alınmasını sağlar.

Açıklık: En fazla sosyal medya uygulamaları geribildirim verilmesine ve katılım
sağlanmasına açıktır. Bu uygulamalar beğeni sağlama, yorum ve bilgilerin
paylaşımı gibi konularda katılım sağlar. Sosyal medya uygulamaları çok az ulaşıma
yönelik engeller koyarlar.

Konuşma: Geleneksel medya araçları kişilere içerik aktarımı yada dinleyiciye bilgi
paylaşımı sağlarken, sosyal medya iki yönlü olarak kişilerin konuşmasına olanak
tanımaktadır.

Toplum: Sosyal medya uygulamaları topluma ve belli ortak noklarda buluşan
topluluklara daha hızlı iletişim ve etkileşim sağlanmasına imkan verir. Topluluklar
anlık olarak mesafe dikkate alınmaksızın her türlü bilgi, belge, fotoğraf, duygu
paylaşımına imkan sağlar.

Bağlantılılık: Sosyal medya uygulamaları web kaynaklı bağlantılı olarak iletişim
sunar. Diğer siteler, araştırmalar, kişilerin ilgili oldukları konularda link üzerinden
bağlantı sağlanmasına olarak tanır.
Yazar aynı zamanda sosyal medyanın bu özelliklerini göz önünde bulundurulduğunda
geleneksel medyadan farklarını açıklamıştır.

Erişim: Geleneksel medya araçları ve sosyal medya uygulamalarının yer aldığı
teknoloji genel bir kitleye erişilmesine imkan sağlar.

Erişilebilirlik: Geleneksel medya tarafında iletişim kurmak, hizmet vermek genel
olarak özel firmalar ya da hükümetlerin imkan vermesi sayesinde olurken, sosyal
medya uygulamaları ise bireylerin istediği zaman ve en az/sıfır maliyet ile
kullanmasına imkan verir.

Kullanılabilirlik: Geleneksel medyada kişiler ile iletişim kurulması, hizmet
verilmesi
uzmanlaşmış
eğitimli
insanlar
ve
yetenekli
kişiler
tarafından
gerçekleştirilirken sosyal medyada böyle bir özel yetenek gerekmemekte ve herkes
kolay bir şekilde kullanıp iletişim kurabilmektedir.
23

Yenilik: Geleneksel medyada iletişim kurulurken zamanlama açısından günler,
haftalar, aylar, anlık olarak tepki verilebilen sosyal medya ile karşılaştırıldığında
çok daha uzun zaman almaktadır. Geleneksel medya da zamanla sosyal medya
uygulamalarına uyum sağlamaktadır.

Kalıcılık:
Geleneksel
medya
araçlarında
paylaşılan,
yayınlanan,
basılan
bilgi/makalelerde değişiklik yapılamaz ama sosyal medya üzerinde ise yorumlar,
paylaşımlar yeniden düzenleme yöntemi ile değişiklik sağlanabilir yada tamamen
kaldırılabilir.
Sosyal medya, toplumu oluşturan bireylerin duygu, düşünce, davranış şeklini etkilemesi ve
yön vermesi açısından çok önemlidir (Kirschenbaum, 2004). Aynı zamanda sosyal medya
bireylerin düşünme ve davranış şekillerine yön vermede bazı pozitif özelliklere sahiptir.
Özellikle bireylerin mal ve hizmetler hakkındaki düşüncelerini anlık paylaşabildiği sosyal
medya platformu bilgi akışının en hızlı sağlandığı yerdir (Gilbert ve Karahalios, 2009). Bu
hız sayesinde insanlar satın alacakları bir mal yada hizmet hakkında kısa sürede bilgi sahibi
olabilmekteler. Ancak bu durum firmalar için zaman zaman negatif bir durumda olabilir.
Pozitif özellikleri sosyal medyanın hızlı bir şekilde gelişmesi ve kendisini sürekli
yenilemesi sayesinde söz konusudur (Kirschenbaum, 2004). Ayrıca sosyal medyanın çok
gelişmesi ve hızlı yayılması zaman zaman bireyler ve firmalar açısından da takibi ve
kontrolleri zorlaştırmaktadır.
Clear Swift yetkilileri 2007 yılında, sosyal medyanın kullacıları kullanım genişliğini
adlandırmak için bazı araştırmalar yapmış ve aşağıdaki sonuçları elde etmişlerdir
(www.newbase.com).

Amerikan çalışanların çoğunluğu (%83’ü) sosyal medyaya erişmek için ofis
araçlarını kullanmaktadır.

Birleşik Krallık’taki ofis çalışanlarının %42’si, Amerika’daki ofis çalışanlarının
%30’u iş ile ilgili konuları sosyal medya uygulamaları ile konuştukları tespit
edilmiştir.
24
Kahraman (2009) dünya çapında yapılan istatistiksel bir değerlendirmeye göre sosyal
medya için sonuçlar çıkarmıştır:

Sosyal medya internette pornonun önüne geçmiştir.

Önceki yıl için Twitter’ın büyüme oranı: %1.500.

Dünya çapında her üç kişiden ikisi sosyal ağları ziyaret etmektedir.

Youtube’da her dakika 20 saatlik video yüklenmekte ve her gün 100 milyon video
izlenmektedir.

Facebook üzerinde her gün 285 milyon adet içerik paylaşılmakta ve 8 milyar dakika
geçirilmektedir.

Facebook bir ülke olsa idi 350 milyon aktif kullanıcı ile Çin ve Hindistan’dan sonra
dünyanın en kalabalık 3. ülkesi olurdu.

Youtube bir ülke olsa idi 307 milyon üyesi ile Çin ve Hindistan’dan sonra 3. En
kalabalık ülke olurdu.

Twitter açıldığı günden bu yana twitter’a 6.7 milyar tweet gönderildi.

İnternet kullanıcılarının sadece % 65.1’i e‐posta kullanmakta, sosyal ağları
kullananlar ise % 68’dir.

14 milyondan fazla kullanıcıyla Türkiye Facebook’ta en aktif 3. ülkedir.

Friendfeed’in Dünya’da en popüler olduğu ülke Türkiye.

Türkiye, Avrupa’nın internette en çok zaman geçiren ülkesi durumundadır.
Sosyal medya, uygulama özellikleri ve veri tabanı yapısı itibari ile bazı kişiler için
karmaşık gözüken bir yapı olsada iletişimin çok kolay bir şekilde kurulduğu ortamdır
(Dawley, 2009).
Örneğin bir öğrenci sosyal medya üzerinden bir öğretmen ve bir uzmanla iletişim kurarken,
aynı zamanda farklı kişiler bu öğrenciyle yine sosyal medya üzerinden iletişim
kurabilmektedir. Bu durum sosyal medyanın kullanım kolaylığını da açıklamaktadır
(Dawley, 2009: 112).
25
Uzman
Eş
Öğretmen
Öğrenci
Eş
Eş
Öğretmen
Ebeveyn
Şekil 2.1 Sosyal medya kullanımı iletişim grafiği (Dawley, 2009: 112)
Şekil 2.1’de görüldüğü üzere; sosyal medya üzerinde kişiler eş zamanlı olarak birden fazla
sohbet ortamında farklı konularda konuşup iletişim kurabilmektedir. Aynı zamanda bu
kişilerin tümü aynı topluluk içerisinde de farklı bir konuda toplu olarak tartışabilmektedir.
Bu durum sosyal medya araçlarının kullanım kolaylığını ve işlevselliğini göstermektedir.
Kahraman (2010) sosyal medyanın bugünki halini almasını sağlayan Web 2.0 uygulamasını
açıklamıştır. Sosyal medyanın bugünkü halini alması üzerinde etkili olan birçok yapı
vardır. Özellikle internetin gelişmesi ve Web 2.0’ın ortaya çıkması ile sosyal medya
kavramı bugünkü halini almıştır. Bu çalışmada sosyal medya gelişim tarihinde önemli yeri
olan Web 2.0 uygulamasına değinilecektir. Basit şekilde Web 2.0 uygulamasının tanımı;
tek taraflı bilgi paylaşımından, eş zamanlı ve çift yönlü bilgi paylaşımına ulaşımını
sağlayan medya sistemidir. Bilginin hızlı ve sınırsız olarak paylaşımına imkan veren,
iletişim ve etkinliğe dayalı web ağına, O’Reilly Media’nın kurucusu Tim O’Reilly 2004
yılında “Web 2.0” adını vermiştir. Web 2.0 sosyal paylaşım siteleri, web tabanlı arama
siteleri, vikileri ve iletişim araçlarını tanımlar.
26
O’Reilly’e göre Web 2.0'ın tanımı şöyledir: “Web 2.0 bilgisayar endüstrisinde internetin bir
düzlem olarak ilerlemesiyle bir işletme devrimi ve bu düzlemin kurallarını başarı için
anlamaya çalışmaktır. Bu kurallar arasında başlıcası şudur: Ağ etkilerini daha çok insanın
kullanabilmesi için programlar kurmaktır”(aktaran Erdem, 2010, 37).
Web 2.0 terimi ilk olarak, teknolojik ticari sergi ve konferans üreticileri tarafından 2004
sonbaharında, ticari konferansların bir serisi için, bir isim olarak kullanılmıştır. Bu yeni
dalga için verimli pazar, isme ve fikre uyarlanmıştır (Levy, 2009, 121). Özellikle O'Reilly
Medya tarafından 2004'de kullanılmaya başlayan bu sözcük, ikinci nesil internet
hizmetlerini ‐ toplumsal iletişim sitelerini, wikileri, iletişim araçlarını, yani internet
kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı sistemi tanımlar. Kelimenin tam anlamı ise
tartışmaya açıktır (Erkul, 2009, 2).
Levy (2009) Web 2.0’ın oluşmasına sebep olan sonuçları belirtmiştir:

İnternetin gelişiminin son 10 yılda çok hızlı düzeylere ulaşması,

Dünya üzerinde bir milyar insanın internet kullanması,

Yazılım sektörlerinin, 2001 sonbaharında dot com (.com)’dan sonra yeni bir pozitif
kavrayış oluşturmaya başlaması.
Öte yandan Web 2.0 aşağıdaki kavramlara göndermede bulunmaktadır:

Teknoloji (Franklin ve Harmelen, 2007: 4),

İkinci nesil web tabanlı araçlar ve servisler (Geser, 2007),

Toplu kullanılan çevrimiçi platformlar (Downes, 2005).
Web 2.0, web teknolojilerini farklı bir şekilde kullanarak bizlere yeni bir kavramsal çerçeve
sunmaktadır. Web 2.0, katılımcıların uygulamalarına olanak tanır (Eijkman, 2009, 250).
Web 2.0 teknolojisinin klasik örneği, kullanıcıların etkileşimli oldukları ve içeriği
yarattıkları sosyal ağlar ve güçlü işbirliği olarak online ansiklopedi Wikipedia’dır (Gross ve
Leslie, 2008)
27
Gross ve Leslie (2008) Web 2.0 için farklı örneklerin olduğu diğer teknolojilerden
bazılarını sıralamaktadır.

Blog (web log) ‐ Kronik bir düzende yerleri değiştirilerek topluca sergilenen ve aynı
düzende yazıların girildiği web sitesidir (Thelwall, 2007, 278). Bloglar, bloggerlar
arasındaki etkileşimin oluşması açısından önem taşımaktadır (Anklam, 2009, 420).

Wiki‐ Web 2.0’ın bir diğer uygulamasıdır. Wiki, herhangi bir kişi tarafından
doğrudan yazılabilen, işbirliğinin söz konusu olduğu web siteleri olarak
tanımlanmaktadır (Harinarayana ve Raju, 2010, 77). Wikilerin en iyi örneklerinden
Wikipedia, insanlara içerik için birlikte çalışma ve bilgiyi üretme, önceden kesinliği
belli olan yerel statik ansiklopedilere karşın güncelleme fırsatı sunar (Paroutis ve
Saleh, 2009).

RSS (Really Simple Syndication‐ Gerçek Temel Sendikasyon) ‐ Genellikle haber
sağlayıcıları tarafından kullanılır ve yeni eklenen içeriği sık sık güncelleyerek
kolaylıkla takip edilmesini sağlar. RSS insanların favori web sitelerini otomatik
olarak saklamalarını mümkün kılar (Wusteman, 2004, 404).

Podcast (oynatıcı yayın aboneliği) Dijital bir medya dosyası, medya ya da kişisel
kullanıcılar için, radyo yayını ya da benzer bir programın internetten çekilebilir ve
kişisel ses cihazlarından dinlenebilir hale gelmesini sağlayan sayısal kayıt anlamına
gelmektedir (Bames, 2007, 221).
Web 2.0’ın başarısı, kullanıcıları sürekli bağlayan yaratıcı uygulamalarından ileri
gelmektedir . Ayrıca kullanıcılara eğlenme fırsatı sunması ve kişisel
yönlendirmelere
olanak tanıması bakımından da toplu bir çekim alanı yaratabilmektedir (Kesselman, 2008).
Web 2.0 teknolojilerini kullanan en iyi sosyal ağlardan biri olan Facebook; e-posta
gönderme, anında mesajlaşma, fotoğraf, müzik ve video paylaşma hizmetlerinin yanı sıra,
yaklaşık 1 milyon farklı kişi tarafından geliştirilen 300.000’den fazla uygulamaya erişim
sağlar (Tonta, 2009, 748).
28
Temel prensip olarak web 2.0 içerisinde, uygulamaları çalıştırmak için işletim sistemi
yerine web’in bir platform şeklinde kullanılması ve aynı zamanda kullanıcılara içerik ve
detayları ile ilgili kontrol imkanı sağlaması, içeriği kolaylıkla paylaşmak gibi imkanları
vardır (Whittaker, 2009).
Sonuç olarak; 1990’ların başlarından itibaren internetin aktif olarak hayatımıza girmesi
sonucu bilgiye ulaşmak kolaylaşmış ve bilgi paylaşımı artmıştır. 2000’li yıllarda sosyal
medya’nın hayatımıza girmesi sonucu bireyler ve geniş kitleler üzerinde intenetin kitlesel
ayrımlarca kullanılmasına ve ürün bilgilendirmeden, dağıtımına kadar aktif rol almaya
başlamıştır.
2.2.2. Sosyal Ağlarda Pazarlama
Sosyal ağlar, toplumu oluşturan bireylerin (insanların) ya da ortak bakış açısına sahip bir
takım toplulukların benzer şekildeki beklentileri, bakış açısı, duygu, düşünce ve görüşlerini
paylaştığı ağlardır (Treadaway ve Smith, 2010).
Shih (2009) sosyal ağların oluşma sürecini açıklamıştır. Yaklaşık 20 sene önce hayatımıza
girmiş olan Sixdegrees.com, Friendster.com ve Classmate.com gibi siteler sayesinde üye
olan kullanıcıların arkadaşlık edinmesini sağlaması sonucu sosyal ağlar oluşmuştur. Zaman
geçtikçe hızla yayılan sosyal ağlar, myspace, Facebook, linkedin, twitter gibi siteler
(uygulamalar) sayesinde kullanıcılara sunulan çeşitli özellikler ile birlikte dünya çapında
milyonlarca kişi sosyal ağlar ile tanışmış ve günümüze gelmiştir.
Akar (2010) pazarlamacılar için sosyal ağlardaki kullanıcıların önemini açıklamıştır.
Milyonlarca kullanıcı profilinin yer aldığı sosyal ağlarda, kullanıcıların çeşitli demografik
özellikleri ve özel beklentilerini bu uygulamalarda belirtebilme seçenekleri sonucu
pazarlamacıların çok ilgisini çeken dataların oluşması sağlanmıştır. Günümüzde
pazarlamacılar ve firmalar sosyal medya yönetimi sunan firma ve ajanslar aracılığı ile kendi
beklentilerine uygun müşteri potansiyelini sosyal medyada bulabilmekte ve çok kısa sürede
29
onlar ile iletişim kurabilmektedir. Firmalar, ürettikleri mal ve hizmetin asıl hedef müşteri
kitlesine ulaşmasına bu şekilde sağlayabilmekteler.
Sosyal ağlar bir takım biçimsel farklılıklar gösterdiği gibi, sundukları pazarlama yöntemleri
açısından da birbirinden farklılık göstermektedir. Her sosyal ağın kendi içinde pazarlama
teknikleri vardır (Kara, 2012). Demografik özelliklere gore firmanın reklamını
yayınlayabilmesi sonucu hedef kitleye doğrudan ulaşım sağlayabilmektedir. Firmalar
tüketicilerin hem grup hemde bireysel olarak yer aldığı Facebook sosyal ağı sayesinde ve
ayrıca birebir etkileşim kurulan Twitter, Instagram, Pinterest gibi sosyal medya hesapları
sayesinde hedef kitleyi çok rahat yakalamaktadır (Kara, 2012).
Kara (2012) sosyal ağın bünyesindeki iki ana pazarlama yöntemi olduğunu ifade etmiştir:
uygulamalar aracılığyla ve kullanıcılar aracılığıyla pazarlama.
Uygulamalar aracılığıyla pazarlama; Uygulamalar aracılığıyla pazarlamada sosyal ağ
kaynaklarından daha fazla etkin fayda sağlayabilmek için kullanıcılar ile iletişime geçilen
yöntemdir. Sosyal ağlar alt yapı olarak ücretsiz bazı uygulamalar sağlamaktadır. Bunlardan
bir takımı müşterilerin bilgilerini girecekleri kayıt formu, favori seçim, oyun, kupon, anket,
çekiliş, yarışma gibi uygulamalardır. Firmalar hedefledikleri müşteri kitlesine ulaşmak ve
bu müşterilerin bağlılığını sağlamak için bu uygulamalardan hazırlamakta sosyal ağ
hesapları üzerinden kullanıcılarına sunmaktadırlar. Örneğin; sosyal medya hesabında
firmanın paylaştığı bir görsele ait bir bilmece sorarak, cevaplayan 100. kişiye kendi
firmasında kullanabilecekleri hediye çeki sunması, hem müşteriyi sosyal medya sayfasına
hem de hediye çeki ile alışveriş yapması için mağazasına ulaşmasını sağlamaktadır.
Kullanıcılar aracılığıyla viral pazarlama ise; sosyal ağlar, kullanıcıların sosyalleşmek,
arkadaşları ile iletişime geçmek yada arkadaşı olmasını istediği kişiler ile iletişime
geçmesini sağlayan bir ağdır. Sosyal ağların bu viral özelliğinin artırılması kullanıcı
paylaşımlı pazarlama için bir alan haline gelmiştir. Firmalar bu yöntem ile çok başarılı
pazarlama aktiviteleri sağlayabilmektedir. Yazar aynı zamanda bir örnek ile açıklamıştır.
Örneğin; Facebook sayfasında binlerce takipçisi olan ve saygı gören bir kullanıcı tarafından
firmanın sayfasının beğenilmesi, paylaşılması ya da olumlu yönde bir yorum yazılması
30
firmanın pazarlama faaliyetini çok kısa sürede çok hızlı bir kitleye ulaşmasını sağlayabilir.
Ancak bu durum aynı hızda olumsuz yönde de ilerleyebilir. Bu durum sürekli olarak göz
önünde bulundurulmalıdır.
Kara (2012) Facebook reklamları ve Facebook kullanıcılarının sayfalarındaki reklamlar ile
ilgili açıklamalar yapmıştır. Facebook reklamları, kullanıcıların profillerinde yer alan
fotoğraflar, sayfalar, gruplar, zaman tüneli, uygulamalar ve ana sayfa gibi çok sayıda
sayfada reklamları yer almaktadır. Facebook kullanıcısı hesabına ait olan sayfada
reklamların gösterilmesini engelleyemez ancak rahatsız olduğu bir reklamı yine bu sayfa
üzerinden şikayet edebilir. Böylece eğer kişi bir firmanın hedef kitlesi ise kişi farkında
olmadan sosyal medya sayfasındaki takip ettiği sayfalar, yaptığı yorumlar, paylaştığı
postlar sonucunda firmanın kendisini bulmasını sağlayacağını Kara (2012) açıklamıştır.
Facebook kullanıcılarının, Facebook üzerinden paylaştıkları demografik bilgilere göre
Facebook reklamları için hedefleme yapılmaktadır (www.facebook.com) Firmalarda bu
hizmeti veren medya ajansları ile iş birliği yaparak reklamlarının ilgili hedef kitleye
gösteriminin yapılmasını isterler.
Facebook.com kullanıcılarının bilgilerini tüketiciler ve şirketler için sunmaktadır.
Bunlardan bazıları aşağıda sunulmuştur.

Facebook kullanıcısının kendisi tarafından girilmiş olan demografik bilgileri olan;
yaşı, cinsiyeti, yaşadığı şehir, ilişki durumu, okul ve iş yeri bilgileri.

Facebook kullanıcısının ilgi alanları, dahil olduğu yada oluşturduğu grup ve
sayfalar,

Takip ettiği, ziyaret ettiği sayfalar, gruplar, kullandığı uygulamalar,

Facebook kullanıcısının durum güncellemeleri ve gönderilerindeki anahtar
sözcükler...
31
Facebook kullanıcı gönderilerini okumaksızın bu bilgileri bir sistem üzerinden ulaşarak
analiz etmekte ve kullanıcı hakkında bir fikir oluşturmaktadır. Facebook üzerinde sponsorlu
reklam olarak adlandırılan bu reklamların içeriği Facebook kullanıcılarının demografik
bilgileri ve kişisel özellikleri ile doğrudan bağlantılıdır. Örneğin; İstanbul’da yerleşik olan
ve hamile kıyafeti satmak isteyen bir firmanın reklamlarını Facebook’ta göstermesi için
kriterlerini; “Bayan”, “evli”, “18-35 yaş”, İstanbul” olarak seçerek reklamlarını bu
kullanıcılara
göstermiş
olur
ve
kendisi
için
en
yakın
hedef
kitle
burasıdır
(www.facebook.com)
Facebook üzerinde aynı zamanda “Sponsorlu Haberler” ismi altında kullanıcılarının haber
kaynaklarında görebileceği, arkadaşlarının beğendiği sayfalar yada katılacakları bir etkinlik
durumunu haber veren reklamlardır (www.facebook.com).
Sosyal ağlar, belli sınırları olan bir sistem alt yapısında kullanıcılarına halka açık yada yarı
açık profil oluşturma, bağlantı kurduğu diğer kişileri görebilme, bağlantı kurduğu kişilerin
bağlantılarını görebilme gibi izin veren web tabanlı bir yapıdır (Danah ve Nicole, 2007)
Iyengar vd. (2009) pazarlamacıların bu sosyal ağlar içerisinde yer alan kullanıcılara doğru
şekilde ulaşabilmek için hedef kitlelerinin sosyal ağlarda nasıl konumlandıklarını ve
davrandıklarını, demografik özelliklerini inceleyerek iyi analiz etmeleri gerektiğini
açıklamışlardır. Yazar aynı zamanda kullanıcıların bağlantı kurduğu arkadaş çevrelerinin
düşüncelerinden etkilenme durumları olan sosyal baskı durumuna ne derece tabi
kaldıklarını tespit etmeleri gerektiğini açıklamıştır.

Birinci grup; diğer kullanıcılar ile çok fazla iletişim içerisinde olmayan, düşük
statülü bir grup olup arkadaşlarının satın alma kararlarından etkilenmemektedirler.

İkinci grup; orta statülü grup olup, arkadaşlarının satın alma kararlarından ve satın
aldıklarından güçlü şekilde etkilenenlerdir.

Üçüncü grup; yüksek statülü çevresi geniş olan kullanıcı grubudur. Diğer
kullanıcıların satın alma kararlarından olumlu yönde etkilenmezler, ancak bu
tüketiciler insanlar üzerinde oldukça etkilidir. Satın alma kararı verirken
32
çevrelerinden ciddi şekilde olumsuz yönde etkilenip başkalarının satın aldığı
ürünleri tercih etmezler. Üçüncü gruba ait kullanıcıların satın aldıkları ürünler ikinci
gruba yön verirler. İkinci gruba önderlik ederler ancak ikinci grubun aldıklarını
satın almayı tercih etmezler.
Bu çalışma, alışılagelmiş tüketicilerin davranışlarında etki olan sosyokültürel vs faktörlerin
aynı şekilde sosyal ağ ortamlarında da etkili olduğu ve sosyal ağların tüketici davranışları
üzerindeki etkisinin bu faktörlere bağlı olarak şekillendiğini ortaya koymuştur (Şener,
2009). Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki Facebook kullanıcılarının cinsiyet, yaş,
sosyo-ekonomik açıdan farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda
Türkiye’deki Facebook kullanıcılarının Facebook’u günlük yaşantıları içerisinde sıklıkla
boş vakitlerini geçirdikleri bir ortam haline geldiği ortaya çıkmıştır (Şener, 2009) Bu sonuç
Facebook’un ülkemizde pazarlama aracı olarakta kullanılabileceği etkin bir ortam olduğunu
ortaya çıkarmıştır (Kara, 2012)
Global Web Index (2011) tarafından yapılan Türk tüketicilerin satın alma davranışı
sürecindeki davranışlarında internetin sebep olduğu değişiklikler incelenmiştir. Araştırma
sonucuna göre; Türkiye’deki aktif internet kullanıcılarının satın alma öncesi % 89’unun
internette araştırma yaptığı, satın almayı düşündükleri ürün/marka hakkında % 62’sinin
internet üzerinden araştırma yaptığı sonucu ortaya çıkmıştır. Hatta % 62’lik kesimin
internet kullanmasının asıl sebepleri bu araştırmalardan kaynaklanmaktadır. Araştırmaya
katılanların % 47’sinin Facebook’ta bir markanın takipçisi olduğu, % 23’ünün arkadaşlarını
bir marka sayfasını takip etmesi için davet ettiğini, % 72’sinin en az bir online platformda
ürün ve markalar hakkında fikir ve görüşlerine ait yorum yazdığını, % 53’ünün online
platformlarda tanımadığı bir kullanıcının tavsiyesini “marka ile ilgili olumlu izlenim”
oluşturduğunu ve % 40’ının online platformlarda tanımadığı bir kullanıcıdan aldığı
tavsiyenin “ürün/hizmet hakkında bilgi” sağladığını düşündüğü ortaya çıkmıştır.
Sosyal ağlardaki kullanıcılar için arkadaşları ile beraber olduklarını hissettikleri alanlardır.
Bir ürün/markayı satın alıp kullanma kararı aşamasında bir güvenilir arkadaş yada
meslektaş tavsiyesi kullanıcı için çok önemlidir. Dolayısı ile ürün yada hizmet içinde bu
33
tavsiyenin olumlu yönde olması oldukça önemlidir (Shih, 2009). Sosyal medyada
gördükleri içerikler kullanıcıları için hazırlanmıştır ve zımni bir güven seviyesi söz
konusudur (Shih, 2009). Sosyal ağların reklam ortamı olarak kullanılması ve bunun
kullanıcılar açısından davranış, ilgilerinin incelendiği bir araştırmada reklamların
“paylaşılmasının” ve “tavsiye edilmesinin” hedef kitle üzerinde oldukça olumlu yönde
etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde sosyal ağlardaki reklamların etkinlik düzeyinin
artırılması için reklamların beğenilme, paylaşılma, tavsiye edilme sevilerinin artırılması
gerektiği sonucuna ulaşılmıştır (Hacıefendioğlu, 2011)
Global Web Index (2011) tarafından Türk kullanıcılarının sosyal ağlar üzerinde markaları
neden takip ettiklerine dair yapılan başka bir araştırmada, Türkiye’de aktif internet
kullanıcılarının % 70’inin sosyal bir ağa üye olması, % 64’ünün gelecek satın alımlar yada
marka kullanıcımı için fırsatları, indirimleri yakalamak, % 54’ününn markaları takip edip
kişiselleştirilmiş tavsiyelerde bulunmak, % 53’ünün iletişime geçmek ve müşteri
hizmetlerinin
markaları
takip
etmek
açısından
önemli
bir
motivasyon
olduğu
görülmektedir.
2.1.3. Facebook
Çiftçi (2015) Facebook sitesinin oluşumunu açıklamıştır. “Facemash” isimli site 2003
yılında Zuckerberg tarafından hazırlanmış olup, Facemash sitesi Facebook sitesinin ilk
aşaması ya da örneği sayılabilir. Zuckerberg, önceleri Harvard’ın database’inden temin
ettiği bilgiler ve fotoğraflar ile site kullanıcılarının bu okulda okuyan iki öğrenciyi
kıyaslamalarının sağlanacağı bir site kurmuştur. Aynı zamanda sitede Harvard
yerleşkesinde bulunan bayan öğrencilerden hangilerinin daha güzel olduğuna dair oylama
yapılabilecek bir bölümde oluşturmuştur. Zuckerberg site tam olarak tamamlanmadan
yanlışlık ile kullanıma açması ve bu sitenin aktif hale gelmesi sonucu birkaç saat içerisinde
22.000 oylama yapıldığını belirtmiştir. Zuckerberg siteye yüksek oranda erişim olmasından
rahatsız olup, başının derde gireceğini düşünerek siteyi pasif hale getirmiştir.
34
Zuckerberg, Facemash sitesinden kısa bir süre sonra, arkadaşları ile Harvard Connection
isimli yeni bir site kurarak tasarımlarını farklı bir boyuta taşıdılar. Bu çalışmada
Amerika’da öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından yaygınca kullanılan fotoğraf
albümlerinden yararlanmışlardır (www.teknopara.com). Fotoğraf albümünü öğretim üyeleri
ve öğrenciler birbirlerini tanımak için kullanmaktadırlar. Bu çalışma aynı zamanda
Facebook sitesinin isminin oluşturulmasına da kaynak olmuştur (www.teknopara.com).
Harvard Üniversitesi öğrencisi olan Mark Zuckerberg 2004 yılında Facebook sitesini
kurmuştur. Facebook ismi üniversitenin okul yönetimi tarafından öğrecilere vermiş olduğu,
kişilerin birbirlerini tanıması için doldurdukları formundaki isminden gelmektedir
(www.webrazzi.com). Facebook, bu form ABD üniversitelerinde okulların öğrencilerine,
öğretmenlere ve çalışanlara doldurduğu onları tanıtan bir formdur. Sitenin ilk yatırımcısı
500 bin dolar ile PayPal şirketidir (www.webrazzi.com).
Facebook sitesinin adı ilk aşamada TheFacebook idi ve sadece Harvard öğrencileri bu
siteye erişebiliyordu. Zuckerberg ilerleyen dönemlerde Boston Üniversitesi ve Boston
Koleji gibi Boston ve çevresindeki okullarda okuyan öğrencilere de siteye erişim imkânı
vermiştir (Çiftçi, 2015). Facebook sitesinin hızla yaygınlaşması ve büyümesi ile beraber ilk
aşamada eğitim aldıkları kurumun uzantısına sahip e-posta adresi ile erişime izin verilmiştir
(Çiftçi, 2015).
Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından 4 Şubat 2004 yılında kurulan
Facebook, günümüzde en çok tercih edilen sosyal paylaşım sitelerinden biridir (Çiftçi,
2015).
35
Şekil 2.2 Facebook zaman çizelgesi 2004-2005 yılları (http://webrazzi.com)
Croft (2007) Facebook’un 2005 yılı gelişimini açıklamıştır. İlk kurulduğunda sadece
Harvard Üniversitesi öğrencileri tarafından kullanılan Facebook, aynı yılın ilk üç ayından
itibaren Yale , Stanford ve Columbia üniversiteleri tarafından da kullanılmaya başlanmış ve
yaklaşık bir sene içinde neredeyse bir milyon kullanıcıya ulaşmıştır. Zuckerberg, 2005
yılının Eylül ayında lise öğrencilerini de siteye dahil ederek üniversite öğrencileri dışında
da çalışmalar başlatmıştır. Facebook sitesinin yaygınlaşması için liselere yönelik çalışmalar
ile beraber Zuckerberg, Kanada, Amerika, İngiltere (UK) tüm Instituto Tecnologico y de
Estudios Superiores de Monterrey (ITESM) System Meksika, Porto Riko’daki bütün
üniversiteler, Virgin Islands Üniversitesi gibi üniversiteler için de yeni çalışmalara
başlamıştır. 2005 yılının Aralık ayında Yeni Zelanda (New Zealand), Avustralya
Üniversiteleri bu ağa dahil edilmiştir. Bu sayede 25 binden fazla lise, 2 bini aşkın
yüksekokul ve üniversite ağa dahil edilmiştir.
36
Şekil 2.3 Ülke bazında Facebook üye sayısı-Ocak 2014 (http://webrazzi.com)
Binark vd., (2009) Facebook’un 2005 yılı gelişimini açıklamıştır. Facebook, Accel Partners
ile 2005 yılının Mayıs ayında anlaşma yaparak sermayesini 12,7 milyon dolara
yükseltmiştir. Büyümesine devam eden site 2005 yılının Ağustos ayında 200 bin dolara
Aboutface firmasından “Facebook.com” ismini alarak yeni ismini kullanmaya başlamıştır.
Facebook’un isim değişikliği ile birlikte sitesinin kullanıcı sayısında hızlı bir artış
gerçekleşmiştir.
Zuckerberg, Facebook sitesinde kullanıcıların profillerinin gizliliğine önem vererek, ilk
sitesi Facemash sitesinde yaptığı hatayı yapmamıştır (Mezrich, 2010). Facebook sitesinin
kullanımında bunun önemi de çok fazla olmuştur (Mezrich, 2010).
Önceleri Facebook üzerinden hesap oluşturulması için sadece okullara ait e-posta
hesaplarına üyelik izni verilmiş olup, yoğun ilginin artması sonucu Eylül 2006 döneminde,
yaş sınırı 13 olarak belirtilerek dünya çapında bütün e-posta adresleri ile üyelik izni
verilmişir (http://newsroom.fb.com)
37
Facebook.com, sitenin 2006 yılındaki gelişimini açıklamıştır. Hızla büyüyen ve gelişen
Facebook sitesi 2006 yılında, kullanıcılarının yoğun talebine istinaden, lise ve üniversite
öğrencilerinin birbirleri ile iletişime geçmesine ve haberleşmesine olanak veren bir
eklentiyi kullanmaya başlamıştır. 2006 yılının Şubat ayında bu uygulama sayesinde sitenin
bilinirliği ve yaygınlığı Businessweek tarafından Mart ayında onaylanmıştır. Yatırımcılar
büyüyen Facebook sitesi için şirkete 750 milyon dolarlık teklif sunmuşlar ancak
Zuckerberg teklifi kabul etmemiştir. Zuckerberg sitenin geliştirme çalışmalarına Nisan
ayında Greylock Partners, Meritech Capital Partners, Peter Thiel’den aldığı 25 milyon
dolarlık yatırım ile devam etmiştir. Yapılan bu yatırım sonucunda sitedeki kullanıcı
aktiviteleri ve kullanıcı sayısı artırmaya yönelik çalışmalara devam edilmiştir. Bu
kapsamda Mayıs ayında Hindistan’da, Hint Teknoloji Enstitüsü ve Hint Yönetim Enstitüsü
(Indian Institutes of Technology (IITs) ve Indian Institutes of Management (IIMs))
Facebook ağına dâhil etmiştir. Site gelirlerini arttırmak için 25 Haziran’da, ek gelirler
getirecek yeni hizmetleri Facebook sitesinde devreye sokmuştur. Facebook sitenin hem
tanıtımını yapmak hem de kullanımını artırmak için, yaygın bir kullanım ağına sahip olan
Apple firmasının iTunes yazılımı ile birlikte bir promosyon kampanyası düzenlemiştir.
Kampanya kapsamında Apple, ücretsiz kullanılması için 25 bedava şarkıyı sürmüştür. Bu
kampanyanın hemen ardından Facebook, Almanya’yı ve İsrail’i de ağına katmıştır.
Facebook, 2006 yılının sonlarına doğru firmaların, her kullanıcının erişime açık hale
getirilmiştir. Facebook sitesi, erişiminin bu kadar genişletilmesinden sonra 2007 yılında 34
milyon kullanıcı öğrenci profili ile en geniş ve en yaygın kullanıcıya sahip siteler arasında
yer almıştır. Aynı zamanda en sık ziyaret edilen siteler arasında 1. Sıraya yükselmiş ve
Amerika’da en çok fotoğraf ve kişisel bilgiye sahip site haline gelmiştir.
Facebook, kişinin kendisi tarafından oluşturduğu sayfası ve bu sayfada belli başlı
kategorilere izin verdiği, istediği kişilerin kendisi ile iletişim kurmasını sağlayabileceği
yada ortak ilgi alanlarına sahip kişiler ile buluşturabileceği bir platformdur (Gonzales ve
Vodicka, 2010). Belli gruplaşmalar içerisinde bilgi paylaşımın yapılabileceği ve bu
gruplarda istenen bilgiye sahip olunabilmesi zaman açısından daha hızlı olacağı bir
çevrimiçi sosyal ağ yazılımıdır (Gonzales ve Vodicka, 2010).
38
Çiftçi (2015) Facebook’un 2006 ve 2007 yılındaki gelişimini açıklamıştır. Facebook sitesi
en başında kişilerin birbiri ile iletişim kurması için tasarlanmışken zamanla iletişim dışında
da Facebook Uygulamaları isimli hizmetler sunmuştur. Bunlardan ilki 2006 yılında
başlayan Facebook Notları’dır. Bu uygulama sayesinde kullanıcıların her türlü içeriğin
paylaşılmasına, yorumlanmasına ve etiketlenmesine yarayan bir platform oluşmuştur.
İlerleyen dönemlerde duvar uygulaması ile kullanıcılar diğer kullanıcıların sayfalarına not
bırakıp bilgi paylaşabilir hale gelmiştir. 2007 yılında ise bu uygulama sayesinde duvarda
bilgi, not paylaşımı dışında dosya eklenmesine de imkân verilmiştir. Kullanıcılar
birbirlerine hediye adı altında simge, resimden oluşan gönderiler paylaşabilir haline
gelmiştir. 2007 yılının Mayıs ayında, sitede Facebook Pazarı isimli yeni bir uygulama
başlatılmıştır. Bu uygulama ile kullanıcılar satış yapabilmek için ücretsiz reklam
yayınlamaya başlamıştır.
Şekil 2.4 Facebook zaman çizelgesi 2006-2007 yılları (http://webrazzi.com)
39
Facebook Olayları, isimli uygulama ile kullanıcıların arkadaşlarına bildirmek istedikleri
olaylar, düzenlemek istedikleri toplantılar olduğunda kullanabilen ücretsiz bir uygulama
olarak eklenmiştir (Grimmelmann, 2009). “Dürtme“ uygulaması ile kullanıcılar kendilerini
hatırlatmak veya herhangi bir paylaşımlarına dikkat çekmeyi sağlamışlardır. Benzer diğer
bir uygulama ise özel günlerde kullanıcıların birbirlerine sanal olarak gönderdikleri
hediyelerdir (Grimmelmann, 2009).
Facebook uygulamaları içinde oyun uygulamaları sayesinde, birçok oyunun Facebook
üzerinde çevrimiçi oynanabilir olması, kullanıcıların sitede uzun süre vakit geçirmelerini
sağlamıştır (Çiftçi, 2015).
Şekil 2.5 Facebook zaman çizelgesi 2008 yılı (http://webrazzi.com)
Facebook üzerinden oyunlar hakkında davet alınması ve bu davet ile oyuna dâhil
olunabilme sonucunda kullanım bilgilerinize oyun tarafından erişim hakkı vermiş olunması
gerekmektedir (www.webhatti.com). Bu şekilde oyun yazarları daveti kabul eden kişinin
listesindeki kişilere de oyun ile ilgili reklamları ve duyuruları gönderebilmektedir. Bununla
beraber oyunlar Facebook sitesinin diğer uygulamalarında kullanılan mesaj veya hediye
gönderme gibi özellikleri de içermektedir (www.webhatti.com).
40
Şekil 2.6 Facebook zaman çizelgesi 2009-2010 yılları (http://webrazzi.com)
2011 yılında Türkiye’de en fazla ziyaret edilen web sitelerinin içerisinde Facebook ilk
sırada yer almış olup, sosyal ağlar içerisinde en çok kullanılan platform olan Facebook
örnek olarak incelenmiştir (www.facebook.com).
41
Alexa, verilerine gore 2014 yılında Google arama motorundan sonra Facebook ikinci sırada
yer almaktadır. Facebook misyon olarak, dünyadaki herkesin birbirine bağlı hale getirmeyi
üstlenmiştir. Facebook kullanıcıları aileleri, yakınları ve arkadaşları ile bağlantı içinde olup,
dünya genelinde olan gelişmeleri takip etmek ve kendileri için önemli ve özel olan anları,
durumları paylaşmak için kullanmaktadırlar (http://newsroom.fb.com).
Şekil 2.7 Facebook Zaman Çizelgesi 2011 yılı (http://webrazzi.com)
Facebook tarafından kişilerin gerçek isim ve soyismi ile siteyi kullanmalarının sağlanması
ve teşvik edilmesi sayesinde daha fazla geniş kitlelere ve her yaş grubunun ilgisini çekmeyi
sağlamıştır (http://cins.odtu.edu.tr/) Facebook sitesine üye olan herkesin uygulamalar ve
eklentiler geliştirerek herkesin katkıda bulunabileceği bir ortam, altyapı sunulmuştur. Bu
şekilde kişilerin birbiri ile bağ kurması dışında sosyal ağlarında birbiri ile bağlantı kurduğu,
bu ortamı oluşturduğu, en hızlı büyüyen ve en yaygın büyüyen sosyal ağ sitesi olmayı
başarmıştır. Günümüzde dünya genelinde kullanıldığı bilinen 200’ün üzerinde sosyal ağ
sites modeli olduğu tahmin edilmektedir (http://cins.odtu.edu.tr/)
Smith (2013) Facebook kullanıcı sayısı istatistiklerini açıklamıştır. Facebook istatistiklerine
göre; aktif kullanıcı sayısı olarak, aylık 1,15 milyar, günlük 699 milyon kişi olduğu tespit
edilmiştir. Mobil cihazlar kullanılarak günlük 100 milyon kişiden toplamda 819 milyon
kişinin erişim sağladığı gözlenmiştir. Geçen yılki orana göre bu sayı %51 artmıştır.
42
Toplamda 50 milyar kişi Facebook sayfasından üyelik oluşturulmuştur. Yapılan
paylaşımlarda ise; yeni haberler, fotoğraflar, notlar, blog yazıları, web linki, uygulamalar vs
olarak her gün 4,5 milyarın üzerinde beğeni tıklamasının gerçekleştirildiği, günlük olarak
350 milyon ve toplamda ise 240 milyar fotoğrafın Facebook sitesinde paylaşıldığı tespit
edilmiştir. Kullanıcıların günlük olarak ortalama 20 dakika, aylık olarak ise 8,2 saatini
Facebook sitesinde geçirdiği tespit edilmiştir.
Facebook’un sunduğu olanaklar içerisinde kullanıcı gruplarına, etkinliklere, oyunlara, her
türlü video, fotoğraf, müzik, haber paylaşımı yapabilir ve yorum yapabilirler
(www.facebook.com). Ayrıca takip ettikleri grup ve bireylerin paylaşımlarını kendi
sayfalarında paylaşabilirler (www.facebook.com).
Şekil 2.8 Facebook zaman çizelgesi 2012-2013 yılları (http://webrazzi.com)
Binark vd., (2009) Facebook üzerinden oluşturulan gruplara ait açıklamalar yapmıştır.
Facebook üzerinden belli ortak şeylere sahip oluşturulan gruplar çeşitli konularda
kampanyalar düzenleyebilmekte yada başka herhangi bir kampanya için ayrı grup sayfası
43
oluşturabilmekteler. Facebook üyeleri yada gruplardaki üyeler kampanyaya destek
vermeleri için ilgili gruba davet edilmekte ve kampanya ile ilgili grubun sayfasında
(duvarında) bilgiler sıkça paylaşılmakta ve güncellenmektedir. Kampanya ile ilgilenen
kişiler anlık güncellemeleri takip edebilmekteler. Bu tarz gruplar kampanya dışında
günümüzde bilgilendirme amaçlıda fazlası ile kullanılmaktadır.
2014 yılının Ocak ayında İrlanda merkezli pazarlama ajansı DPFOC 10 yaşına girecek
olan Facebook için bir infografik hazırlamış. Harvard’da üniveritenin yurt odasında
başlamış olan serüvenin 10 yıllık sure içerisindeki görsel tasarım değişiminden, yeni
uygulama ve özelliklerine, aldığı reklam ve sporsorluklar sayesinde elde ettiği gelire kadar
detaylıdır (www.webrazzi.com).
Şekil 2.9 Facebook zaman çizelgesi 2014 yılı (http://webrazzi.com)
Webrazzi.com Facebook’un zaman içerisindeki gelişimini açıklamıştır. Facebook’un
günümüzden geçmişe zaman çizelgesine baktığımızda kuruluşundan yaklaşık 4 ay sonra
Kaliforniya’ya taşınmıştır. Kuruluş yılının sonunda üye sayısı 1 milyon kişiye ulaşmıştır.
44
2005 yılının sonlarında 6 milyon, 2006 yılında 12 milyon, 2007 yılında ise üye sayısı 58
milyona ulaşmıştır. Aynı yıl Facebook reklam ve sayfaları platformunun duyurusu
yapılarak reklam gelirleri 3 kat artıyor ve 158 milyon dolara ulaşıyot. 2008 yılının Nisan
ayında, Facebook Dublin’de ofis açıyor, Facebook’un mesajlaşma özelliğini duyuruyor ve
kullanıcı sayısını 158 milyona yükseltiyor. 2009 yılının Şubat ayında Facebook “Beğen”
butonunu hayata geçiriyor. 2009 yılında aynı zamanda yeni sayfa tasarımını da devreye
alıyor. Tüm bu çalışmalar sonunda üye sayısı 360 milyona ulaşıyor. 2010 yılının Ağustos
ayında yeni bir özellik olak yer bildirimi özelliğini tanıtıyor. Aynı yılın sonunda üye sayısı
608 milyona ulaşıyor ve aynı yıl yaklaşık olarak 2 milyar dolar gelir elde ediyor. 2011
yılının Eylül ayında sayfa tasarımını güncelleyerek zaman çizelgesi özelliğine geçiyor ve
aynı yıl 845 milyon üye sayısına ulaşıyor. 2011 yılında geliri ise 3 milyar 710 milyon
dolara yükseliyor. Üye sayısı ve gelirini her geçen günde artılan Facebook 2012 yılınında
Şubat ayında 100 milyar dolara yakın değerleme ile halka açılıyor. 2012 yılında aynı
zamanda instagram’ı 1 milyar dolara alarak yıl sonunda üye sayısını 1 milyara yükselterek
büyük bir başarıya imza atıyor.
Şekil 2.10 Facebook sitesinin üye giriş ekranları 2004, 2014 yılları (http://webrazzi.com)
Sonuç olarak; Facebook sitesinin içeriği, kullanımının ve alanının yıllar itibari ile her geçen
gün gelişmiş olması ve gelişmeye devam etmesi tükticiler için vazgeçilmez bir iletişim
alanı haline gelmiştir. İsteyen herkes özgürce bu site içerisinde araştırma yapabilir,
45
fikirlerini paylaşabilir ve diğer kişilerin fikirlerini de etkileyebilir. Bireysel ve kurumsal
tüm kullanıcıların kendilerini bu platformda doğru yansıtmaları çok önemlidir. Özellikle
kurumsal firmaların imzajını sarsacak en ufak bir ayrıntı çok kısa sürede yayılabilmektedir
Bireysel hesaplar içinde günümüzde İnsan Kaynakları Departmanları tarafından da
çalışanlarının kişisel yaklaşımları yada işe almadan once kişilik analizleri buradan
yapılabilmektedir. Kurumsal firmalar ise müşterilerine özel bir çalışma yapmak
istediklerinde müşteri profillerini bu platformdan analiz edebilmekteler.
Chan (2011) yılında Facebook sponsorlu reklamlar hizmeti ile firmalar geleneksel medya
araçlarına kıyasla daha düşük maliyeti reklam verebilmekte ve daha net hedef kitle seçerek
doğru kişilere ulaşabilmekte olduğunu açıklamıştır. Bu çalışma;
Hong Kong Baptist Üniversitesi öğrencileri Facebook reklamlarının etkinliğini ölçmek için;
üniversite kütüphanesine ait Facebook sayfasının talebini artırmayı hedefleyerek iki aylık
bir süreçte sponsorlu reklamları kullanarak kütüphanenin Facebook sayfasına ilgisi
olmayan öğrencileri hedef kitle olarak seçerek çalışmayı yapmış ve kampanya başarılı bir
şekilde sonuçlanmıştır. Çünkü geniş kitlelere ulaşımı kolaylaşmış ve her kitle grubuna ayrı
kampanya gösterebilme özelliği ile aynı anda birden fazla çeşitli kampanya oluşturmuştur.
Aynı anda birden fazla reklamı doğru hedef kitleye ulaştırması çok uygun maliyetler ile
sonuçlanmıştır. Diğer sosyal medya araçları ile tek bir reklam yapıyor olsalardı çok daha
fazla maliyete sebep olacaktır (Chan, 2011).
Facebook sağladığı demografik özelliklere göre filtreleme sayesinde tüketici pazarı
sistematik bir biçimde bölünebildiği ve kitlesel pazarlama müsait olması firmalar için
büyük avantaj sağlamaktadır (Alabay, 2011).
Facebook reklam hizmetlerinin yanı sıra firmalara ücretsiz Facebook sayfalarını oluşturma
imkanı vermektedir. Firmaların sayfaları, çekiliş, oyun, kampanya gibi uygulamalara
olanak sağlıyor olup tüketiciler tarafından bu uygulamalar çok ilgi görmektedir (Kara,
2012). Günlük hayatta Facebook’u yaşam şekli haline getiren tüketiciler bu uygulamalar ile
46
daha fazla Facebook sayfasında ve ilgili firmanın sayfasında vakit geçirmektedir (Kara,
2012).
Morpace Inc.(2010) tarafından, Facebook’un tüketici üzerindeki etkilerinin incelendiği bir
araştırmaya göre;

Facebook kullanıcılarının yaklaşık olarak 9 tane firma sayfasının takipçisi olduğu ve
takip etme sebeplerinin de %41’nin destekledikleri ürünleri arkadaşlarının
bilmelerini istedikleri,

Facebook kullanıcılarının diğer takip etme sebeplerinin başında indirim ve çekiliş
kuponları elde etmek için,

Facebook kullanıcılarının firma sayfalarını takip etmelerinin diğer bir sebebi ise
yeni ürünler hakkında bilgi sahibi olmaktır.

Facebook kullanıcılarının satın alma kararı veya markayı kullanma aşamasında
%68’inin Facebook’taki arkadaşlarından olumlu yönde etkilendikleri ve bu kişilerin
kendilerini ciddi şekilde yönlendirdiği gözükmektedir.

Facebook kullanıcılarının %23’ünün Facebook’a üye olma sebebi, sevdikleri firma,
kampanya, grup sayfalarının takip edebilmek, %’unun ise ürün tavsiyesi almak için
üye olduklarını belirtmişlerdir.
Burada Facebook’un bir pazarlama aracı olarak kullanıldığına dikkat çekmek gerekir
(Morpace Inc., 2010)
Chadwick Martin Bailey (2010) araştırma şirketi tarafından Facebook‟ta ve Twitter‟da bir
markanın takipçisi olmanın tüketiciler üzerindeki etkisinin incelendiği bir diğer
araştırmada,

Tüketicilerden bayanların %75’ini, erkeklerin %68’inin en fazla 5 tane markayı
takip ettikleri,

Tüketicilerin markaları takip etme sebeplerinin kadınlarda daha çok promosyon ve
indirimlerden yararlanmak, erkeklerde ise müşterisi oldukları markaların takipçisi
47
olmak ve kullandıkları markaları Facebook ve Twitter’dan takip etmeye başladıktan
sonra arkadaşlarına daha çok tavsiye edip satın aldıkları sonucu ortaya çıkmıştır.
Chadwick Martin Bailey (2011) araştırma şirketi tarafından Amerika’da 18 yaş ve üstü
1491 kişi ile yapılan bir araştırmada Facebook’un tüketici davranışları üzerindeki etkisi
incelendiğinde;

Tüketicilerin sevdikleri markaların sosyal medya araçlarından en fazla %34
oranında Facebook üzerinden iletişime geçtikleri ortaya çıkmıştır.

Facebook kullanıcılarının %67’sinin en az 3 markanın takipçisi olduğu,

Facebook kullanıcılarının markayı takip etme sebebi olarak; %58’inin firmanın
müşterisi olması, %57’sinin promosyon ve indirimlerden haberdar olmak istemesi,
%41’inin diğer arkadaşlarına takip ettikleri markaları göstermek istemeleri olduğu
ortaya çıkmıştır.

Facebook kullanıcılarının %77’sinin takip ettikleri markaların gönderdikleri
mesajları haberleri, teklifleri inceleyip okuduklarının, %76’sının takip ettikleri
markaları hiçbir zaman takip etmeyi bırakmadıklarını, %56’sının takip ettikleri
markaları arkadaşlarına tavsiye ettiklerini, %51’inin satın alma olasılıklarını
artırdığını belirtmiştir.
2.2. MARKALARIN TÜKETİCİYLE BAĞ KURMASI
Bu bölümde markaların tüketici ile bağ kurmasının etkilerini tüketiciler ve işletmeler
açısından iki bölüm altında incelenmiştir. Ayrıca marka ile online bağ kurmanın alt
boyutları olan duygusallık, bilişsellik, katılımcılık boyutları ile marka sadakati, markayı
kullanma niyeti, kulaktan kulağa iletişim incelenmiştir. Kulaktan kulağa iletişi güçlü kılan
özellikler, seviyeleri, olumlu ve olumsuz kulaktan kulağa iletişim, kulaktan kulağa iletişim
modeline değinilmiştir.
48
2.2.1. Tüketici İle Bağ Kurma
Tüketici, iktisadi mal ve hizmetleri belirli bir bedel karşılığında satın alarak kullanan
kişidir. Maddi tüketim dışında maddi değeri olmayan kültür, eğlence, sosyallik gibi tüketim
çeşitleri vardır. Dolayısıyla, tüketicinin maddi ihtiyaçları dışında duygusal ve düşünsel
ihtiyaçlarıyla da ilgilenmek gerekir (Karalar, 2001).
Pazarlama literatüründe tercih etme, bağlanma, elde tutmanın sağlanması ve sadakat gibi
ifadeler olarakta kullanılabilir bir biçimde belirlenen bağlılık terimidir (Bennett ve Thiele,
2002).
Tüketici ile bağ kurmada sadece markalara yönelik bağlılık değil aynı zamanda firmanın
hizmetlerine, mağazalarına, ürün sınıflarına ve çeşitli faaliyetlere karşı da sergilenebilmekte
ve dar anlamda bir ruh hali, tutumlar bütünü, inançlar, istekler vb. olarak ifade
edilebilmektedir (Zineldin, 2006).
Tüketici ile bağ kurma kavramı olarak müşterinin ilgili markaya bağlılığı ve yeniden satın
alma isteğinin tesadüfen değil isteyerek üst üste satın alması olarak belirtilebilir (Oliver,
1999). Müşteri bağlılığı, tüketicilerin tercih ettikleri mal ve hizmetlerde değişiklik talepleri
oluşabilecek ortamlara ve diğer tüm pazarlama çabalarına rağmen devamlı tercih ettiği mal
yada hizmet değişmiyor ise yeniden satın almak istemesi ve ilgili ürünü üreten firmanın
müşterisi olması konusunda kendisini adamasıdır (Oliver, 1999).
Aynı markaya karşı yeniden gerçekleştirilen satın alma eyleminin tam olarak müşteri
bağlılığı demek olmadığının ve müşteri bağlılığı olabilmesi için bir marka, ürün veya
mağazaya yönelik olumlu yönde tutum ve sadakat içeren sürekli müşteri olma davranışları
arasındaki ilişki olarak değerlendirilmelidir (Dick ve Basu, 1994).
Sonuç olarak, tüketicinin alışkanlıkları yada farklı bir ikame ürünü denememesi sebebi ile
satın alma alışkanlığının fazla olmasından ziyade tüketicinin ihtiyacını duygusal ve
düşünsel açıdan karşıladığından emin olmak gerekir. Firmalar tüketicilerinin ürün veya
hizmete bağlılık sebebini anlayamaz ise tüketici başka bir markanın ürün yada hizmetinden
49
etkilendiğinde müşteri kaybına uğrayabilir. Firmalar tüketicinin marka ile bağ kurmanın alt
boyutları olan duygusal, düşünsel ve bilişsel açıdan devamlı bir şekilde bağ kurarak
ilişkilerini yönetmelidir. Tüketici ihtiyaçlarının sınırsız ve değişken olması sebebi ile
piyasaya her an yeni bir ürün çıkmaktadır. Hızla gelişen teknoloji sayesinde işletmelerin
pazarlama yöntemlerini geliştirmesine sebep olması ile birlikte tüketiciye kısa yoldan
ulaşım konusunda kolaylık sağlamaktadır. Teknolojik gelişim sayesinde tüketicilerin her
saniye ürün ve hizmetler ile ilgili sınırsız bilgiye sahip olması, bilginin doğruluğu ve seçici
olmak konusunda endişeye sebep olmaktadır. Tüketiciler kendisi için faydalı olacak ürün
ve hizmeti, fayda sağlayacak olanı aramaktadır. Dolayısı ile bilgi yığını tüketiciyi yanlış
yönlendirebilmektedir. Tüketicinin doğruyu tercih edebilmesi için satın aldığı ürün yada
hizmette duyduğu güven sonucunda bu ürün ile kurduğu bağ ürüne olan güvenini artıracak
ve fayda sağladığını görecektir.
Tüketici ile bağ kurulmasından asıl konu olan markaların tüketici açısından etkileri bir
sonraki aşamada açıklanacaktır.
2.2.2. Markaların Tüketici Açısından Etkileri
Marka, tüketicilerin ürüne duydukları güven açısından ve bilgi işleme sürecinde
yönlendirici bir işleve sahiptir (Uztuğ, 2003).Marka, tüketiciler için ürünün duygusal ve
işlevsel özelliklerini anlatmakta, kişinin hafızasındaki bilgileri hatırlayıp satın alma
kararına yardımcı olmayı sağlamaktadır (Uztuğ, 2003).
Marka verdiği sinyaller ile içeriğini yansıtan bir iletişim aracıdır (Yüksel, 2005). Markanın
sinyallerinin alıcıda bıraktığı etkiler, öğretici ya da harekete geçirici duygu yoğunluğuna
sebep olabilir (Yüksel, 2005)
Keller (2003) tüketici ve marka arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Tüketici ve marka
arasındaki ilişki bir anlaşma niteliğinde olup markaya yüklenen alam çok geniştir.
Tüketiciler markalara karşı güven ve sadakatlerini ortaya koyarlar. Çünkü mevcut markanın
belirli bir şekilde davranış göstererek performans, promosyonlar, uygun fiyatlandırma ve
50
dağıtım kanalları olarak kendilerine kolaylık sağlayacağına inanırlar. Tüketici markayı satın
aldığında fayda ve çıkar elde ettiğini düşünürler ve bu duygu tatmin edildiği sürece tüketici
almaya devam eder. Bu fonksiyonel faydalar ile birlikte ayrıca tüketicinin kendisini ifade
etmesinde markaların sembolik aletleri kullanılarak kendilerini iyi hissetmelerini
sağlayabilirler. Bazı markalar belli tüketici grupları için farklı özellik ve değerleri
yansıtabilir. Tüketiciler bu özellikli markaları tüketerek kendilerine ya da çevrelerine nasıl
bir karakterde olduklarını yada olmak istediklerini yansıtmaya çalışırlar.
Rosenberg (1977) markanın tüketici açısından faydalarını dört maddede özetlemistir.

Markalı ürünler tüketiciler tarafından daha kaliteli, güvenilir olarak algılanır.

Güvenlik açısından marka kendisi garanti edebilir. Enflasyon, işsizlik vs gibi
nedenlerden dolayı tüketiciler bazen bilmedikleri ürünü satın almak istemezler.
Bildikleri ve her zaman iyi olduğuna inandıkları markayı almayı tercih ederler.

Markalar tüketiciler için genellikle yeni gelişmelerinde olacağı ve geleceği
habercisidir. Örnek olarak; Gilette’in üç traş bıçağı Mach III gibi.

Markalar tüketiciye seçme özgürlügü saglar.
Zikmund ve D’Amino (1986) marka çeşitliliğinin tüketici üzerindeki etkilerini açıklamıştır.
Marka çeşitliliği olması tüketicinin kendisini özgür hissetmesini sağlar. Örneğin; Kola
içmek isteyen kişinin birden fazla kola markası seçeneğini seçilebiliyor olması, meyve suyu
içmek isteyen kişinin yine farklı markalardaki meyve sularını tercih edebiliyor olmasıdır.
Eğer piyasada bir ürüne ait tek bir marka var ise tüketici başka bir markayı denemeden tam
olarak memnun kalıp kalmadığından emin olamaz. Bir marka daha olması durumunda
karşılaştırma yapıp hangisinin daha iyi olduğunu seçebilirdi.
Tüketiciler, denedikleri bir marka için bu markanın ismini duyduklarında markanın ne
verebileceğini, özelliklerini, hizmetlerini bilebilirler (Kotler, 2005). Tanınmış ve kendisini
ispatlamış bir marka kişiye zaman kazandırır (Kotler, 2005).
51
Ürünün özelliği tecrübe edilmeden öğrenilemeyecek bir ürün de zaman ihtiyacı olduğu için
marka kalitesinin bilinir ve tavsiye edilebilir olması burada çok önemlidir (Keller, 2003)
Tüketici marka sayesinde ürün arama zahmetine girmeden istediği ürünü bulmasını ve satın
almasını kolaylaştırır (Yüksel, 2005)
Markalar tüketiciler için kişisel ve özgün anlamlar taşımak ile beraber günlük uğraşları
kolaylaştırıp, yaşamları zenginleştirir (Keller, 2003)
Kotler (1991) markanın isletme için faydalarını bes madde altında toplamıstır:

Ürünün markalı olması işletmenin sipariş almak, sevkiyatını yapmak ve müşteri
şikayetlerini izlemek açısından takibi kolaylaştırır. .

Marka adları ve ticari markalar ürün özelliklerinin yasal olarak koruma altına
alınarak rakip firmalar tarafından kopyalanmasına izin vermezler.

İşletmelere markalı ürünler karlı ve bağımlı bir müşteri grubunun oluşmasına izin
veriri. Marka bağımlılığı işletmeler açısından rekabette daha rahat hareket
etmelerini sağlar, pazarlama karmasını daha iyi planlamalarına olanak verir.

Pazarı bölümlendirmede marka işletmelere yardımcı olur. İşletme açısından tek bir
ürün satmak yerine üzerinde değişiklik yaparak farklı markalar altında bir çok ürün
satılabilir.
Rosenberg (1977) işletme markasına ait güvenin firmanın imajı ve tüketici satın alma
eylemi açısından açıklamıştır. İşletme imajının olmasında iyi markaların katkısı çok
fazladır. İşletmenin isminin anılması ile birlikte firmanın büyüklüğü ve kalitesinin de
reklamının yapılmış olması söz konusudur. Tüketiciler genel olarak toplum tarafından daha
az tanınan markalara kıyasla güven duyulmuş oturmuş markaları fiyatları daha yüksek olsa
bile tercih etmeye eğitimlidirler. Firmanın markasının tüketici zihninde güven uyandırması
ve zihnine yerleşmiş olması promosyon kampanyaları daha düşük maliyetli ve daha etkili
gerçekleştirilebilir.
52
Markalama aynı zamanda firmalara sunduğu ürünün arkasında durduğunu tüketicilere
göstererek çekici hale gelir ve tüketicide marka bağımlılığı yaratma konusunda destek olur
(Zikmund ve D’Amico, 1986)
Özkale vd., (1991) markanın tükecisi açısından önemini açıklamıştır. Markalar, tüketiciler
tarafından ürünün yeniden satın alınmasını ve ürünlerin tanınmasını sağlarlar. Aynı
zamanda kalıcı-fiyat-kalite imajı oluşturarak ürünlerin pazarda sağlam ve başarılı
olmalarını sağlarlar. Marka yeni ürünler pazara yeni giren diğer ürünlere kıyasla girişte
tanınma ve tutunma açısından daha şanslıdırlar. Aynı zamanda dağıtım kanalı üzerindeki
kontrolleri de daha kolaydır.
Markalar,
tüketiciler
tarafında
sebep
oldukları
güçlü
bir
talep
durumu
gerçekleştirebilecekleri oranda pazar aracılarına karsı marka sahibi firmanın pazarlık ve
görüşme gücünü arttırırlar (Yüksel, 2005).
Markalar günümüzde finansal anlamda satılabilir bir değer olma özelliğine sahiptir (Keller,
2003).
Tablo 2.1 Markanın tüketiciler açısından tanımlayıcı özellikleri (%) (Becker vd., 1992)
Markalı ürünler, markasız ürünlere göre daha pahalıdır.
83
Markalı ürün, her yerde aynı kalitede olmalıdır.
66
Aynı markaya sahip ürünler, hep aynı özelliklere sahiptir.
60
Markalı ürün pazarda kendini kanıtlamış olmalı ve çoğunluk tarafından tanınıyor
57
olmalıdır.
Markalı ürün, yüksek ve iyi kalite garantisidir.
43
Markalı ürün, her yerde kolaylıkla bulunabilir olmalıdır.
39
Markalı ürünler, markasız ürünlere göre daha yüksek kaliteye sahiptir.
39
Markalı ürün, üretici firmayı belirleyen bir işarettir.
25
53
Marka, tanınmış bir ürün ve tanınmış bir firma demektir.
20
Marka, ürünün adıdır.
11
Marka, uzun yıllardır piyasada var olan bir firmadır.
8
Marka isimleri, yasa tarafından korunmaktadır.
4
Markalar, büyük firmaların ürünleridir.
2
Marka, reklamdan dolayı pahalıdır.
1,3
Marka, aynı ambalaja ve fiyata sahiptir.
1
Tüketici ile ilişki kurmasına markalar hizmet eder. Marka ile kurulmuş olan ilişki;
tüketicinin hayatında çeşitli, psikolojik, fonksiyonel, sosyokültürel ve duygusal anlamlar
katar (Fournier, 1998). Benlik algısını bu anlamlı ilişkiler güçlendirir. Sonuç olarak
tüketiciler markayı seçerken yaşam tarzlarını da seçmiş olurlar (Fournier, 1998).
2.2.3. Markanın İşletmelere Sağladığı Faydalar
Deniz ve Palacio (2012) marka gücünü açıklamıştır. Marka gücü; pazar payı ve karlılığın
artışı, sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamakta bu sayede yeni ürünleri piyasaya sunumu
daha kolaylaşmakta ve işletme performansının artış kaynağıdır. Marka gücü; sürdürülebilir
rekabet avantajı, pazar payını ve karlılığı arttırdığından, böylece işletme performansında
artış kaynağı olduğunu ve yeni ürünlerin pazara sunuşunu daha kolaylaştırıldığı
görülmüştür.
54
Marka Fonksiyonu
Tüketiciler için
Markalar sergiledikleri
fonksiyonlar
performans sebebiyle
sergileyen
yaratılırlar.
markalar, marka
değerini yaratırlar.
Marka Değeri
Fonksiyon
değer
sağlar.
Markalar
fonksiyon
sağlar.
Değer
yönetilmeyi
gerektirir.
Marka Yaratımı ve
Yönetimi
Marka değeri zaman içerisinde zarar görebilir; bu
nedenle markalar sürekli yönetilmelidir.
Şekil 2.11 Markalar, fonksiyonları, değer ve yönetim (Capon, 2001)
Şekil 2.11’de görüldüğü üzere; marka kavramı hem tüketicilere hem de işletmelere
duygusal ve fonksiyonel boyutları kapsayan bazı faydalar sağlamaktadır. İşletmelerin hedef
pazarında yer alan müşterileri için yerine getirdiği fonksiyonlar ile markaların işletmeler
için yerine getirdiği fonksiyonlar arasında bir uyum söz konusu ise marka değeri
oluşmaktadır. Talep görmeyen markaların değeri genellikle pazardaki güçler tarafından
eritilmektedir ve zamanla yok olmaktadır. Bu sebeple marka değerinin sürekli şekilde
yönetilmesi gerekliliği söz konusudur (Özçelik, 2012)
İşletmelerin ürün ve hizmetleri hakkında rakiplerinin tekliflerinden farklılaştırıp bir
ayrıcalık katabilmesi başarılı olmasını ve pazarda tüketicinin gözünde farklı bir konuma
yerleşmesine sebep olur (Czinkota ve Ronkainen, 2002).
55
Torlak ve Özçelik (2011) işletmeler açısından markanın ön plana çıkarılma sebeplerini
açıklamıştır. İşletmeler, müşterilerin arzu, istek ve beklentilerin, tam olarak karşılayabilmek
için markayı çok fazla ön plana çıkarırlar. Piyasada aynı üründen çok fazla marka olması
sebebi ile markaların ön plana geçebilmesi için fonksiyonel olarak farklılaştırılmaları
yeterli olmamış ve duygu, güven gibi kişisel özelliklerinin de olduğu fonksiyonları içermesi
söz konusu olmuştur.
Fiziksel olarak net bir faydası olmaması sebebi ile bazı kategorilerde yer alan ürünlerin
kişilik ayrıştırması, marka kişiliği üzerinden gerçekleştirilir. Örneğin; sigara markaları,
marka kişilikleriyle genellikle ön plandadır. Marlboro sigarasının; maço, sert, kaba, saba,
erkek, kuvvetli, korumacı, güven veren olması gibi (Borça, 2007).
Aaker (1997) marka kişiliğini açıklamıştır. Marka kişiliği, insanın karakter özelliklerinin
bütününün marka ile özdeşleştirilmesidir. Marka kişiliğinde temel alınan nokta, kişinin
duyularının markaya uyarlanabilmesi ve bu sebeple markanın da canlı bir varlık olarak
tüketici algılamasında kişinin kendi karakteristik özellikleri ile markayı birbirine entegre
edebiliyor olmasıdır.
Uztuğ (2013) marka kişiliğini açıklamıştır. Marka kişiliği, tüketicilerde sebep olduğu
farklılaştırıcı özelliği ile firmanın markasının diğer firma markalarından ayrılmasını ve
farklılaşmasını sağlayan en önemli kavram olarak görülmektedir. Marka kişiliği kavramı,
insanlar gibi markaların da kişilik özelliklerine, belli duygular veya izlenimlere sahip
olduğu varsayımına dayanmaktadır. Sonuçta marka, tüketicilerin yaş, toplumsal, ekonomik
sınıf, cinsiyet gibi açılardan değerlendirilmekte, sıcak, duyarlı, ilgili vb tipik kişilik
özellikleri ile ilişkilendirilmektedir. Marka bir kişi olsaydı nasıl birisi olurdu olarak
düşünülebilir.
Markaların işletmelere sağladığı avantajların açıklamasından sonra marka ile online bağ
kurmanın alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık açıklanacaktır.
56
2.2.4. Marka İle Online Bağ Kurma ve Boyutları
Marka topluluğu kimliği, bilişsel bir unsur olarak toplulukta yer alan her bir üyenin
kendisini topluluğun bir üyesi olarak görmesi, toplulukta yer alan diğer üyeler ile
benzerliklerini ön plana çıkarması ve sürdürmesine dayanan bir süreçtir. (Muniz ve
O’guinn, 2001, aktaran OTAY Demir, 2008)
Dijital dünyanın hayatımıza girmesinden sonra tüketiciler ile kurulan offline bağ (tv
reklamı, basılı reklam, radyo reklamı gibi) kurma çalışmalarının yerini online bağ (sosyal
medya araçları gibi) kurma çalışmalarına bırakmıştır. Ancak günümüzde online ve offline
bağ kurmanın birlikteliğinin söz konusu olduğu ve birbirlerini destekleyerek tam olarak
açıkların kapandığı söz konusudur. Örneğin; televizyon reklamı yada basılı reklam, twitter
hashtagini ile desteklenerek, offline kurulan bağ online şekilde de desteklenebilir. QR
kodları ile basılı tanıtımların web uygulaması aracılığı ile desteklenerek online bir
promosyon haline getirilmesi söz konusu olabilir (http://www.dijitalajanslar.com).
Topluluk içerisine üye olan kişilerin bağlantısı ve üye oldukları gruba ait kimliklerinin
örtüşmesi; grupta yer alan katılımcıların kişisel değerleri nin ifadesi ve uyumu olarak
görülür (Bhattacharya ve Sen, 2003, aktaran Otay Demir, 2008).
Tüketici ile bağ kurulurken 360 derece bağ kurulması hedeflenerek online ve offline bağ
birlikte kurulmaya çalışılır. Tek başına online bağ zaman zaman yetersiz yada dikkat
dağııtıcı olabilir. Çünkü kişinin dijital bir içerik üzerindeki dikkati uzun süre devam
etmeyebilir (http://www.dijitalajanslar.com/). Tüketici ile bağ kurulurken bir alışveriş
faturasının üzerinde yer alan web sitesi adres bilgisi offline olan bağın online olarak
desteklendiği bir durumdur. Sosyal medya üzerinde paylaşılan postlar online bağ kurmaya
yönelik süreçtir. Online olarak lokasyon bazlı sunulan servisler offline olarak
desteklenmektedir. Yani bir ürünün belli lokasyonlara servis ediliyor olması durumudur.
Kulaktan kulağa iletişim offlline bir bağın offline olarak aktarılmasıdır
(http://www.unfocusedgroups.com/). Online ve offline bağ kurmaya çalışmak firmalar
57
açısından pazarlama çalışmalarının birlikteliğini sağlar, markanın daha büyük etki
yaratmasını ve markanın görünürlüğünün artmasını sağlar (www.dijitalajanslar.com).
Şekil 2.12 Markaların online ve offline olarak konuşulma oranları (Lovett vd., 2013)
Şekil 2.12’de görüldüğü üzere; bazı kategorilerde markaların offline olarak konuşulma
oranları daha yüksektir. Örneğin: yemek kategorsinde 12% oranında offline, 4% oranında
ise online konuşuluyor. Bu sebeple yemek konusunda bir reklam çalışması yada pazarlama
stratejisi geliştirilirken online ve offline iletişim bir arada düşünülmelidir.
Tüketici ile bağ kurma kavramı, Türkçe’de tam olarak karşılığı olmayıp Mediacat’in 2011
yılında düzenlemiş olduğu Mediacat Felis 2011 ödüllerinde “Consumer Engagement”
kavramının karşılığı olarak kullandığı “Tüketiciyle Bağ Kurma” tanımından yola çıkılarak
bu çalışmada da “bağ kurma” olarak kullanılmıştır (MediaCat, 2011). Tüketici ile bağ
kurma kavramı; şirketlerin ve markaların var olan müşterilerinden oluşan tüketicilerle
bilişsel, duygusal, katılımcı bir bağ kurmayı amaçlamaları ayrıca potansiyel müşterilerle de
bağ kurmayı hedeflemeleri anlamına gelmektedir (Reitz, 2012).
58
2.2.4.1. Duygusallık
Shaizada (2006) tüketici ile çevrimiçi bağ kurmanın alt boyutu olan duygusallık boyutunu
açıklamıştır. Kişinin herhangi bir eylemi yaparken yada bir ürünü satın alırken etkili olan
duygusal tepkiler yada kişinin duygularıdır. Tüketicinin marka ile online bağ kurmanın alt
boyutlarından olan duygusallık boyutunda kişinin ürünü satın almasına sebep olan şey
ürünün işlev, ihtiyacı karşılama ihtiyacından çok kişide uyandırdığı duygudur. Kişinin
marka ile arasında olan bağın karşı tarafa aktarılması zor olan tamamen soyut bir durumdur.
Tüketiciler çoğu zaman maddi/ekonomik koşullara göre
hareket eden alıcılar olsada
gerçekte satın alma davranışının temelinde çok farklı duyguların yattığını savunur
(Schiffman ve Kanuk, 2007). Bu duruma göre, tüketiciler satın alacakları ürünü araştırmak
ve bilgi sahibi olmaktan çok o an hissettikleri duygularla hareket etme eğilimdedirler
(Schiffman ve Kanuk, 2007).
Duygusallık, kişinin herhangi bir nesneye karşı duyduğu hisleri ile oluşur. Bu hisler “iyi”
yada “kötü” şekilde olabilmektedir (Kinnear ve Taylor, 1996).
Assael (1998), Banyte vd., (2007) Tüketicinin marka ile online bağ kurmasının alt
boyutlarından olan duygusallık bileşenini açıklamışlardır. Duygusallık, duygulara yönelik
değerlendirmeleri içerir. Bu değerlendirmede sadece bir boyut söz konusudur. İnançların
ise bir çok boyutu vardır. Müşteri markayı “kötü”den, “mükemmel” e kadar bir boyut
üzerinde tercih etme sırasına göre sıralandırır ve değerlendirir. İnançlar kişinin değerlerini,
değerler ise satın alma davranışını etkiler.
Hawkins ve Motherbaugh (2010) tüketici ile çevrimiçi bağ kurmanın alt boyutu olan
duygusallık
bilşenini
açıklamışlardır.
Duygusal
bileşen,
tüketicinin
değerlerinin
duygularıyla ilgili bileşenidir. Tüketicilerin belirli bir ürün, hizmet yada olguya karşı
hislerini, duygularını belli eden yaklaşım bileşenidir. Örneğin; ‘Salçayı severim, her
acıktığımda ekmeğe sürerek yerim. ‘ya da’ Salçayı hiç sevmem’ ifadesi bu ürüne karşı
duygusal değerlendirmenin bir sonucudur. Bu genel değerlendirme basit olarak kavramsal
59
bilgi veya inançlar dışında geliştirilmiş belirsiz ve genel bir kanı olabilir veya ürünün belli
başlı özellikleri üzerinden yapılmış bazı değerlendirmelerin sonucu olabilir. Örneğin;
“Margarinin kokusunu ve tadını hiç sevmem” yada “yemek yaparken margarin kullanılması
sağlık açısından iyi değil” gibi ürünün belli başlı özelliklerine yönelik ifadeler, o ürün
grubu, markada yada ürüne yapılan toplam tepkiyi gösterir (Bahçecioğlu, 2014).
Peter ve Olson (2010) duygusal oluşumlara ait tepkilerin sonuçlarını açıklamıştır. Duygusal
oluşumların tepkileri olumlu ya da olumsuz birçok çeşitlilik gösterebilmektedir. Örneğin;
“sevgi, aşk” ve “nefret, öfke” gibi duygusal tepkiler, çok güçlü duyguları içerebileceği gibi
“hoşnutluk, memnuniyet” ve “hayal kırıklığı, hüsrana uğramak” gibi daha az şiddetli
tepkileri içerir. Aynı zamanda “rahatlamak” ve “sıkıntı duymak” gibi duygusal ruh hallerini
veya “hoşlanmak” gibi çok daha ılımlı genel değerlendirmeleri de içerir. Ürünü satmak
üzere piyasaya sunan firmalar/kişiler, sundukları ürünlerin satın alım talebini arttırmak için,
kendi sattıkları marka veya ürünlerine yönelik olumlu yönde duygusal tepkiler yaratmayı
amaçlayarak bu yönde stratejiler geliştirirler.
Ürünü satmak üzere piyasaya sunan firmalar/kişiler marka ile bağ kurmanın duygusal
bileşenine gittikçe daha çok önem vermektedirler. Çünkü bu durum sonucunda ürünlerin
fayda ve fonksiyonel yararları ile, hazsal ve duygusal yararları birbirinden ayırmaktadırlar
(Hawkins ve Mothersbaugh, 2010).
Örneğin; Hawkins ve Mothersbaugh (2010) yürüttükleri araştırmasına göre, portatif
internet cihazları hakkında tüketicilerin ürünün fayda sağlayan kullanışlılık özelliği dışında
aynı zamanda kullanırken eğlenmek gibi hedonic özelliklerinden de etkilenmektedir. Yine
aynı araştırmanın kan bağışı hakkında yapılan sonucuna göre, kan bağışı hakkında genel
tavırın belirlenmesinde faydacı yönlerine göre, sevinç ve korku gibi kan vermenin duygusal
yönlerinin daha etkili olduğu tespit edilmiştir.
İnceoğlu (2004) marka ile çevrimiçi bağ kurmanın duygusal boyutunu açıklamıştır.
Duygusal bileşende, çevre ile ilgili edenilen bilgiler, duyumlar ve deneyimlerin
sınıflandırılmasının yanı sıra, bu sınıflandırmaların olumlu, olumsuz olaylarla, arzu edilen
60
ya da arzu edilmeyen amaçlarla ilişkilendirilmesi söz konusudur. Böyle bir ilişkinin var
olması marka ile bağ kurmanın duygusal öğesini belirler. Ancak duygusal öğe diğer iki
öğelerden bağımsız olarak varlık kazanmaz. Kişilerin eylemleri sonucu edinlikleri deneyim,
bilgi birikimi, yani zihinsel öğelerin duygusal öğelerin oluşması ve gelişmesi en önemli
unsudur. Kişinin olumlu, olumsuz yada tepkisiz kalması gibi duygular hissetmesi konusu
daha önce deneyimlediği olaylarla ilişkili bir durumdur. Kişinin doğuştan itibaren edindiği
ve inandığı değerler duygusal öğeyi çok yakından ilgilendirir. Yine aynı yazar; kişiler bir
olay, durum veya başka kişiler ile ilişki kurarken sahip olduğu, inandığı değer sistemi
kişinin ilişki yapısının oluşmasında önemli ölçüde etkilediğini ifade etmiştir. Aynı zamanda
duygusal boyut ile katılımcılık boyutu arasında da çok yakın bir ilişki söz konusudur.
Kişilerin bir konu, olay, durum veya nesne yani bir yaklaşım konusuna ilişkin sergiledikleri
duygusal tepki içerisinde olduğunu gözlemlemek için o duygusal tepkinin eylem, yani
davranış şekli olarak sergilenmesi gerekmektedir.
Tüketiciler, günlük yaşamlarında çok fazla satın alma kararı vermek durumunda kalırlar.
Birden fazla ürün veya hizmet hakkında satın alma tercihi yaparken, çok fazla faktörün
etkisi altında karar alırlar (Schiffman ve Kanuk, 2007). Schiffman ve Kanuk (2007)
tüketicilerin davranış biçimlerini gösteren görüşleri açıklamıştır.

Ekonomik görüş: Bu görüşe göre tüketiciler, tam rekabet piyasasında, en rasyonel
seçimi yapmaktadır. Araştırmacılar idealist ve basitleştirilmiş buldukları bu görüşe,
tüketicilerin yeteneklerinin sınırlı olması ve hiçbir zaman tam bilgi ile alışveriş
yapmadıkları savı ile karşı çıkmaktadırlar.

Pasif görüş: Pasif görüş, ekonomik görüşün tam tersini savunmaktadır. Bu görüşe
göre, tüketiciler pazarlamacılar tarafından yönetilmekte, anlık hareket eden ve
rasyonel olmayan alıcılar olarak kabul edilmektedirler. Bu görüşe, tüketicilerin her
ne kadar tam bilgiye sahip olmasalar da sahip oldukları sınırlı bilgi ile çeşitli
alternatifler arasında seçim yapabilme veya daha fazla tatmin imkanı veren ürünü
seçebilme yetisine sahip oldukları iddiasıyla karşı çıkılmaktadır.
61
Marka sadakatinin temelinde yer alan bu duygusal bağ, söz konusu marka ile ilgili yargı ve
inançların temelini oluşturmakta ve değiştirilmesini de zorlaştırmaktadır (Dario, 2014).
Sonuç olarak; tüketicinin bağı ile duygusallık ölçei arasında; tüketicinin duygularını her
zaman dinamik tutacak şekilde yeniliklere de açık olabilmek çok önemlidir. Duygusal
anlamda tüketici ile marka arasındaki bağ satıcı firma tarafından korunmalıdır.
2.2.4.2.Bilişsellik
Odabaşı ve Barış (2007) bilişsellk kavramını açıklamıştır. Bilişsel bileşen, tüketicinin
piyasada satışa sunulan ürün, hizmet ve markanın özellikleri, işlevleri ile ilgili ve satıcı
firma/kişi tarafından sunulan hizmetlerle ilgili tüketicinin daha önce edindiği kendi
deneyimleri ya da farklı dış kaynaklardan edindiği bilgileri, inançları oluşturmaktadır.
Bilişsellik kavramı, ürünü satın alma tekrarı davranışına konu olan nesne hakkında bireyin
tüm inançlarını kapsar ve bu inançların doğru ya da gerçek olmaları gerekmez. Ancak
kişinin bilgileri ne kadar gerçeğe yakınsa o kadar ürünü satın alma niyeti kalıcı olur.
Kişinin ürün yada marka hakkındaki bilgilerinin değişmesi durumunda tüketicinin satın
alma tekrarına yönelik olarak davranışları da değişir. Yazar aynı zamanda satıcı firmalar
yada diğer kişiler, tüketicinin mevcut inanç ve bilgilerini zaman içerisinde değiştirebilir ise
tüketicinin satın alma davranışını da değiştirebilirebileceğini ve kendi istekleri
doğrultusunda da yönlendirebileceğini savunmuştur.
Tüketiciler, genellikle kendi istek ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde tatmin edecek ve fayda
sağlayacak ürünü ararlar. Ancak, bu arama sürecinde detaylı tüm bilgiye sahip olmak
yerine ürünü satın almalarına karar vermeye yetecek bilgiye ulaştıklarına inandıkları anda
kararlarını verirler (Schiffman ve Kanuk, 2007).
İnceoğlu (2004) tüketiciler açısından bilişsel deneyimi açıklamıştır. Bireylerin marka ile
bağ kurmasında söz konusu olan yaklaşımlarının konusunu oluşturan kişi, durum, olay veya
nesneye ilişkin olarak sahip olunan her tür deneyim, bilgi, inanç ve düşünceyi oluşturan
zihinsel veya bilişsel öğe kişinin bağ kurması ve yaklaşımının önemli bir yapısını
62
oluşturmaktadır. Zihinsel öğe kişinin düşünsel yapıdaki oluşan durum ile doğrudan
bağlantılı
olup,
zihinsel
yada
düşünsel
yapısının
otomatik
hale
gelmesi
ve
konumlandırılması ile ilgili olan bir öğedir. Bu konumlandırmalar kişinin, farklı kişiler,
nesneler yada durumlarla ilgili algılamalarını etkilemekte ve aynı zamanda kişinin, farklı
dürtülere karşı eylem ve tepkilerinin de birbirinden farklı olmalarına sebep olur. Kişiler
çevreleri ile ilişki kurarken zihinsel sistemlerinde yer alan deneyimlerinden yararlanırlar.
Bilişsel bileşen, geçmişte edinilen bilgi ve deneyimin oluşturduğu algılar yada fikirlerin
oluşturduğu zihinsel bir süreçtir (Sarıışık, 2010). Kişilerin markalar ile bağ kurmasındaki
yaklaşım çeşidi ile ilgili önceden edindiği deneyimlerini doğrudan alması ve diğer
kaynaklardan edindiği bilgilerin sonucu olarak ortaya çıkan algıları oluşturmaktadır
(Sarıışık, 2010).
Ürünleri satın alan tüketicinin ürün, markanın özellikleri ve firmanın sağladığı hizmetler ile
ilgili bilgi ve inançları bilişsel bileşeni oluşturur (Blythe, 2001). Bu kişinin, objenin
niteliklerine yönelik inançlarıdır (Ünal, 2008). Kişiye ait olan obje hakkında sahip olduğu
inanç veya düşüncenin yanlış yada doğru olması gerekmemektedir. Bu kişinin obje
hakkındaki kişisel inancıdır (Ünal, 2008).
Hawkins ve Mothersbaugh (2010) bilişsellik kavramı ile ilgili zihinsel süreci açıklamıştır.
Bilişsel kavramı bireyin olaylar sonucunda karşılaştığı uyarıcılara veya olaylara karşı
düşünme, anlama ve yorumlama gibi zihinsel süreçleri ile ilgilidir. Bireyin geçmiş tecrübe
ve deneyimlerinden oluşan inançları ile bilgileri, o nesyeye yönelik bilişsel bileşeni
oluşturur. Tüketicinin ilgili nesne hakkında inançları her zaman doğru olmayabilir. İlgili
neyseneye yönelik edinilen bilgiler ne kadar doğru olur ise tüketicinin marka ile olan bağı o
kadar kalıcı ve etkili olur. Bireyin ilgili ürün yada hizmet hakkındaki inançları ürünün
tamamı yada belli özellikleri ile ilgili de olabilir. Örneğin; arabaların çekici görünüşü, az
yakıt tüketimi, güvenilir performansı gibi belli başlı özellikleri ürüne ait faydayı belirleyen
“değerlendirici” inançlardır. Tüketiciler ürün hakkında karar verirken fayda içerikli
değerlendirmelere ve bilgilere çok daha fazla önem verirler. Bu sebeple pazarlamacıların
63
ürünün genel özelliklerine kıyasla diğer tüketicilerin fayda sağlayacaklarını düşündürdüğü
değerlendirmelere daha çok değinmeleri gerekmektedir.
Peter ve Olson (2010) marka ile bağ kurmanın bilişsel boyutunun oluşma aşamalarını
açıklamıştır. Marka ile bağ kurmanın bilişsel yönü, olaylar karşısında, algılardan gelen
uyarıcıların fark edilmesi için konsantre olunması, önceden edinilen deneyimlerin
hatırlanması, hatırlanan hislerin gözden geçirilerek değerlendirilmesi ve son aşama olarak
satın alma eylemi için karar verilmesi ve bu bağlamda seçimin yapılması gibi aşamalardan
oluşmaktadır. Bu aşamalar sebebi ile ürün yada hizmeti piyasaya sunan firmalaar, ilgili
tüketicilerin dikkat ve bilgi birikimlerinin çoğaltmaya çalışırlar. Örneğin; “Volvo” araba
markası genellikle arabanın güvenlik özelliklerine vurgu yapan reklamlar yayınlamaktadır.
Bunun sebebi hedef kitlelerinin arabaları hakkında bilgi birikimlerini ve bu sayede de satış
yapabilme ihtimalini artırmaya çalışırlar.
Smith ve Sivakumar (2004) tüketicilerin yeniden satın alma niyetinin etkileri açıklamıştır.
Kişilerin ilgili ürün ya da hizmeti yeniden satın alma niyetlerini önceden edindikleri
deneyimler doğrudan etkilemektedir. Kişinin edindiği deneyim karar verme sürecine etki
sağlamaktadır. Kişi ürün ya da hizmet hakkında pozitif yönde duyguya sahip olduğu zaman
bilişsel değerlendirme yapmayı düşünürler ve kişinin pozitif düşüncesi yeniden ve daha
sonra yeniden satın alma isteğini etkilemektedir.
Tosun (2003) bilişsellik kavramı sürecini açıklamıştır. Bilişsellik aşamasında, ürün veya
hizmeti satın alan tüketicilerin düşünmeye dayalı zihinsel süreçlerinde oluşan mesajlar
hakkında ürün veya hizmeti satın almasını istediğimiz hedef kitlede bilgilendirme ve
farkındalık sağlanmış olur. Tüketicinin etkilenmesi aşamasında, hedef kitlede ilgili ürün ve
markaya ilişkin çeşitli duygular oluşturularak reklama konu olan marka ile tüketici arasında
duygusal bir bağ yaratılmaya çalışılmaktadır. Davranış aşamasında ise tüketicinin reklama
konu olan markaya ilişkin istenilen hareketi gerçekleştirmesinin amaçlandığı basamaktır.
Bu durumda, hedef kitlede öncelikle ürün hakkında farkındalık sağlanarak bilgilenme
gerçekleştirilmeli, ardından markaya yönelik çeşitli duygular yaratılmalı ve nihayetinde
meydana gelen duygu setinin satın alma davranışını oluşturması sağlanmalıdır.
64
Assael (1998) tüketicilerin ürün ve hizmetlere karşı yaklaşımlarını açıklamıştır. Tüketiciler
ürün veya hizmete bazı karakteristik özellikler yüklerler. Bu yüklenen karakteristik
özellikler, tüketicinin ürüne veya hizmete karşı inancını oluşturur.
Satıcı firmalar,
tüketiciler üzerine yaptıkları pazar araştırmaları ile ihtiyaçlarına bağlı ürünün özelliklerini
ve faydalarını ortaya çıkarırlar. Böylece tüketicilerin ürün ve hizmete karşı olan inancını
şekillendirmeye
çalışırlar.
Örneğin,
alkolsüz
içecek
kategorisindeki
bir
ürünün
özelliklerinden biri kalorili olmasıdır ancak sağladığı yarar enerji vermesi olabilir. Ürüne
karşı inançlar zayıf ise ürünü pazarlayanların yeniden konumlandırmaları gerekebilir. İki
tüketici bir içeceği “ çok tatlı” olarak değerlendirme yapıp, olumlu ya da olumsuz olarak
farklı yaklaşımlar gösterebilir. Bu bileşen tüketicileri bölümlendirmek açısından da oldukça
önemlidir. Kişiler her konuda farklı inançlara sahip olabilirler. Örneğin; Hawkins vd.
(2004) “Mountain Dew” isimli alkolsüz içecek markası için tüketicilerin sahip
olabilecekleri bazı inançları açıklamıştır: genç tüketicilerin sevdiği popüler bir markadır,
çok fazla kafein içerir, fiyatı uygundur ve güven veren bir üründür. Örnekte de görüldüğü
üzere; bilişsel bileşen, marka ile bağ kurmayı oluşturan bilgi, deneyim ve inanç sistemini
kapsar. İnançlar çocukluktan beri edinilen mevcutta yer alan bilgileri içerir. Bu bilgilerin
temelleri ne kadar iyi oluşturulur ise, inançların da kalıcılığı o kadar sağlam olur. Zaman
içerisinde bilgilerin değişikliğe uğraması, yeni bilgiler edinilmesi inançların da
şekillenmesine sebep olur. Firmalar, kişilerin satın alma davranışlarını güçlendirebilmek
için öncelikle piyasaya sürdükleri ürün ve hizmet ile ilgili inançlarını şekillendirmeyi
sağlamalıdırlar.
2.2.4.3. Katılımcılık
Tüketicilerin marka ile bağ kurmalarının üçüncü bileşeni katılımcılık bileşendir. Özkalp
(2002) katılımcılık bileşenini açıklamıştır. Bir tüketicinin markaya olan yaklaşımı
genellikle bireyin marka bağı hakkında davranışlarda bulunmaya eğilimli kılar. Bir ürün,
hizmet veya nesneye ilişkin olumlu yaklaşımı olan bir tüketici, bu nesneye karşı olumlu
davranmaya, ona yaklaşmaya, yakınlık göstermeye, onu desteklemeye, yardım etmeye
eğilimli olacaktır. Bir nesneye ilişkin bağı olumsuz olan bir birey ise, bu nesneye ilgisiz
kalma veya ondan uzaklaşma, eleştirme hatta ona zarar verme eğilimi gösterecektir.
65
Katılımcılık bileşeni, kişilerin nesnelere karşı olan tepki ve yorumlarını ifade eder
(İslamoğlu, 2003). Katılımcılık bileşeni, inanç ve duygulara uyum olarak davranma şekli
olarak da adlandırılabilir (Demirkaya ve Genç, 2006).
Blythe (2001) katılımcılık bileşenini açıklamıştır. Katılımcılık bileşeni, tüketicinin marka
ile bağ kurması konusuna yönelik belirli bir davranış şeklidir. Duygusal ve bilişsel bilesene
uygun olarak hareket etme eğilimini yansıtır. Katılımcılık bileşeni eylem yönlüdür, bir
eğilimi yansıtır ve belirli bir yönde tüketicinin davranma/katılım niyeti söz konusudur.
Ancak tüketicinin her zaman bu niyete göre davranması gerekliliği söz konusu değildir.
İnceoğlu (2004) katılımcılık bileşenini açıklamıştır. Katılımcılık öğe, kişilerin tepkilerinin
etkili olduğu yani uyarıcı olduğu bir topluluk içerisindeki yaklaşımlarına dair karşı/farklı
yada aynı davranış şeklini yansıtır. Kişinin davranış eğilimi sözleri ve hareketleri ile
gözlemlenebilir ve anlaşılabilir. Bu davranış şekli içerisinde kişilerin alışkanlıkları,
inançları ve sergiledikleri tavır şekli ile doğrudan ilişkisi olmayan diğer yaklaşımların da
etkisi ile davranış sergilerler. Bu sebeple öncelikle iki tür davranışı birbirinden ayırarak
katılımcılık öğeden söz edilmelidir. Bunlardan biri duygusal davranış, diğeri ise kuralsal
(normatif) davranıştır. Duygusal davranış, marka ile bağ kurma konusunun beğenilmesi
yada beğenilmemesi durumu ile ilişkilendirilmesi sonucu oluşur. Örneğin; uzun yıllardan
beri İngiltere’de yaşayıp orayı kendi ülkeleri gibi görmelerine rağmen, Pakistanlılar ve
Hindistanlılar, İngilizler tarafından genellikle dışlanırlar. Pakistanlı ve Hindistanlıların iyi
eğitimli olarak, başarılı bireyler olarak kendilerini ispatlasalar bile saygı duyulan
mesleklere yerleşmeleri genellikle engellenir. Normatif davranış ise doğru davranışın ne
olduğu konusundaki inançlara dayanan davranıştır. Diğer bir söylemle kuralsal ya da
normatif davranışa dayalı olarak geliştirilen yada oluşturulan yaklaşımların kaynağında
daha çok akla ve mantığa dayalı öngörüler ve yargılar yer alır.
Katılımcılık bileşeni, bireylerin sahip olduğu bir ürün, hizmete yönelik herhangi birşey
yapma, ürün veya hizmet hakkında herhangi bir konuda karar vermek için harekete geçme
niyetlerini kapsar (Solomon vd., 2006). Fakat bireylerin niyetleri her zaman davranış biçimi
olarak eyleme geçilmekle sonuçlanmayabilir (Solomon vd., 2006).
66
Bahçecioğlu (2014) katılımcılık bileşenini açıklamıştır. Katılımcılık bileşeni, marka ile bağ
kurmanın diğer bileşenleri ile uyumludur. Diğer bileşenlerin eylem şekli sonucunda oluşan
yön ve sonucunu oluşturur. Bireyler, hissettikleri bir hizmet veya ürün hakkında inançlar,
bilgiler ve duyguları ile harekete geçme isteği gösterir veya fiili olarak harekete geçmesini
sağlar. Örneğin, ‘Apple’ markalı ürünleri “seven” ve “heyecan verici” bulması gibi
duygusal bir bileşene sahip bir müşteri, markanın ‘iPhone’ ürünü hakkında “Kullanımı
kolaydır” ve “Yüksek teknolojiye sahiptir, ayrıca yaşamı kolaylaştıran çok fazla özellik ve
uygulamalar mevcuttur” gibi bilişsel bileşeni içeren olumlu inanç ve bilgilere sahip olabilir.
Bu sayede, bir ‘iPhone’ telefon alma niyetine sahip olabilir ya da satın alabilir. Bu sayede
katılımcılık bileşen gerçekleşmiş olur.
Marka Bağı Başlatıcı
Bileşen
Bileşen Göstergesi
Marka Bağı
Ürünün bütünü
Duygusal
veya belirli
özellikleri hakkında
Ürünler,
duygu ve hisler
Mağazalar,
Ürünün bütünü
Reklamlar,
Satış Elemanları,
Bilişsel
veya belirli
özellikleri hakkında
Marka
Bağı
Nesnesine
Doğru
Yönelim
inançlar
Durumlar ve
Diğer Nesneler
Ürünün bütünü
veya belirli
Katılım
özellikleri ile ilgili
davranışsal niyetler
Şekil 2.13 Marka Bağı Bileşenleri (Hawkins ve Mothersbaugh, 2010)
Şekil 2.13’de görüldüğü üzere Hawkins ve Mothersbaugh (2010) katılımcılık bileşenini
açıklamıştır. Katılımcılık bileşeni; bir ürün yada hizmetin satın alınıp alınmama ihtimalini
oluşturan olasılığa ilişkin bir takım kararlar veya ürün yada markayı başka kişilere önermek
67
ile ilgili olgulardır. İlgilendiğimiz bir markaya ilişkin ürünleri alışveriş yaptığımız yerlerde
aramak, o markaya ilişkin araştırmalar yapma eylemi de o markaya yönelik sergilenen bağ
katılımcılık bileşenini oluşturur.
Peter ve Olson (2010) firmaların satışı için katılımcılık ölçeğinin önemini tartışmaktadırlar.
Firmaların satış yapabilmesi ve kar elde edebilmeleri bireylerin satın alma davranışını
gerçekleştirmesine bağlıdır. Bu sebeple katılımcılık bileşeni çok önemlidir. Genellikle
bireylerin yaklaşımlarının duygusal ve bilişsel yönünü etkilemek için pazarlama stratejileri
hazırlanmaktadır. İşletmenin kar elde edebilmesi, değer kazanması bireylerin satın alma
davranışlarını
gerçekleştirmeleri
sonucunda
oluşmaktadır.
Bu
nedenle
bireylerin
gerçekleştirdiği satın alma davranışlarının anlaşılması, analiz edilmesi ve bireyin bu
davranışını etkileyecek pazarlama stratejilerinin belirlenmesi çok önemlidir.
Tüketicilerin herhangi bir ürün yada hizmeti satın almak yada almamak konusunda verdiği
kararlar bütününde beş aşamalı bir karar verme modeli söz konusudur. Bunlar, ihtiyacın
fark edilmesi, bilgi araştırması, alternatiflerin değerlendirilmesi, satın alma kararı ve
satınalma sonrası davranışlardır (Kotler, 2006). Bu tüketici karar verme modelinde, satın
alma sürecinin, satın alma işleminden önce başladığı ve satın alma gerçekleştikten sonra
devam ettiği görülmektedir (Kotler, 2006).
68
İhtiyacı fark etme
Bilgi araştırma
Alternatifleri değerlendirme
Satın alma niyeti
Başkalarının tutumları
Beklenmedik etkenler
Satın alma kararı
Satın alma sonrası davranışlar
Şekil 2.14 Tüketici satın alma karar modeli (Kotler, 2006, 197)
Şekil 2.14’de görüldüğü üzere tüketicinin ihtiyacını fark etmesi anında satın alma karar
süreci başlar. Öncelikle tüketici bir araştırma sürecine girer, karşısına çıkan alternatifleri
değerlendirir, satın alma niyetini gerçekleştirirken başkalarının yorumlarından etkilebilir ve
bunun sonucunda satın alma kararı verir. Markayı satın alması sonucu marka ile arasında
bir bağ oluşabilir ve bundan sonraki süreç tüketicinin marka ile arasında oluşan bağ
sonucunda gelişme gösterir. Tüketici ürünü yeniden kullanmak isteyebilir, başkalarına
önerebilir, araştırma yaparak daha fazla marka hakkında bilgi sahibi olmak isteyebilir.
Sonuç olarak; katılımcılık bileşeni, bilişsel bileşene göre çok daha kolay bir yapıdır ve
kişinin inanç ve değerleri ile ilgilidir. Bireyler bir ürün ve hizmete karşı olumlu yada
olumsuz yönde duygular besler ve buna göre değerlendirir. Marka ile bağ kurmanın bu
boyutu, bireylerin inanç ve değerleri ile ilgilidir. Bireylerinin inanç ve değerlerinin bir ürün
ve hizmete yönelik duygularının oluşması için çok önemldir. Katılımcılık boyutunda ürünü
tercih edenlerin genellikle markayı daha uzun süre kullandıklarının da söz konusu olduğu
69
bir boyuttur. Satın alma kararı marka ile online bağ kurmanın alt boyutlarının hepsinde söz
konusu olup; katılımcılık açısından değerlendirildiğinde ürünün yeniden kullanılması ve
uzun süre aynı ürünün kullanımının tercih edilmesi açısından önemlidir.
2.2.5. Marka Sadakati
Marka sadakati; tüketicinin bir yada birden fazla markayı satın alma kararı aşamasında
bilinçli ve uzun sureli bir karar verme aşamasından sonra satın alma şeklinde sonuçlanan
davranışsal bir tepkisidir (Jacoby ve Chesnut, 1978).
Tüketiciler istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için genellikle satın alma kararı verirken
kendilerine bir statü veya bir kimlik kazandıracağı duygusuyla hareket ederek, belli bir
markayı daha çok tercih etmektedirler. Tüketici ihtiyacının niteliği, ilgili markanın sahip
olduğu kriterlerin tüketiciler tarafından algılanışı, marka imajı, markayı üreten firmaların
kurumsal imajı ve pazarlama kararlarında uyguladıkları stratejileri gibi faktörler marka
tercihini belirlemeye sebep olmaktadır (Doyle, 2004).
Marka bağlılığını tanımlamada dikkate alınan bazı özellikleri bulunmaktadır. Jacoby ve
Chestnut (1978) marka sadakatinin tanımını altı temel şartla açıklamıştır.

Yanlı (rastgele olmayan),

Katılımcı tepki (satın alma),

Uzun süreli,

Bir karar verme birimince,

Bir ya da daha fazla markaya itibar ile,

Psikolojik (karar verme) bir süreçtir.
Bağlılık, bir ürün yada hizmete ait markanın anlamlı ve farklı faydalar sağlaması sebebi ile
müşterinin yeniden ve tekrar o markayı seçmesini sağlayan markaya yönelik bir sadakattir
(Swystun, 2007). Ayrıca bağlılık müşterinin markayı başkalarına tavsiye etmesi yani
70
memnun olmuş olan müşterinin sonucudur. Bu durum “kullandığım markadan”, “benim
markama” geçiş anlamına da gelir (Swystun, 2007).
Yi ve La (2004) davranışsal yaklaşım ve sadakat arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Tüketiciler
kendilerinde güven oluşturan markalarda sadakat kurar. Dolayısı ile sadakatin güven ile
doğrudan ilişkisi vardır. Sadakatin sonucu müşteride yeniden satın alma niyetini
oluşturmaktadır. Müşterinin bir ürün veya hizmete karşı sadakatini belirlemek için
davranışsal ve tutumsal yaklaşımı vardır. Davranışsal yaklaşım, tüketicilerin arasında bir
marka seçmesi, yeniden satın alma niyeti ve marka hakkında bilgi araması eksikliği sadakat
ile doğrudan ilişkilidir. Yeniden satın alma hacmi ya da sıklığı gibi özellikler sadakati
ölçmektedir.
Değerlendirme yaklaşımı; sadakatin birkaç aşamasını belirlemektedir. Bunlar; bilişsellik
(öğrenme), katılımcılık, (etki) ve duygusallıktır (duygusal motivasyon) (Oliver, 1999).
Bilişsellik; müşteri reklamlar aracılığı ile arkadaşlarının anlatması ya da deneyimleri ile
sadece markayı bilir. Duygusallık, tüketicinin markayı kullanması sonucu olumlu duygular
hissetmesidir. Motivasyon, müşteriden bir markayı yeniden satın alma niyetine yönelik
eylemini belirlemektedir. Katılımcılık, satın alma kararı vermek, alışverişi yapmaktır.
Bunlar satın alma niyeti gibi sadakati ölçmektedir (Anderson ve Sullivan, 1993; Cronin ve
Taylor, 1992).
Aktuğlu (2004) tüketici ve marka arasındaki bağın temellerini açıklamıştır. Tüketici ve
marka arasında güçlü bir bağın temellerini markanın kişiliği oluşturmaktadır. Bu bağ
tüketicide markayı diğer markalardan ayrıştırarak tüketicinin piyasada bu markayı üretilen
diğer marka mal ve hizmetlerden ayırt etmesini, tanımasını ve bu markayı benimsemesini
sağlayan bir özelliktir. Marka kişiliği, müşterinin alışkanlık edindiği ve benimsediği
markanın tamamını oluşturan etkenleri de içermekte olup, müşteri bu markayı
tanımlayabilmekle beraber markayı ifade edebilen ve diğer tüketicilere marka hakkında
yorum yapabilen fikirlerin tümünden oluşmaktadır. Tüketici ve marka arasında ciddi bir
bağ oluşmaktadır. Marka bağı sayesinde tüketici sadık bir müşteri olarak markayı satın
almaya devam edebilir. Tüketici ve marka arasında kurulan bu bağda tüketicinin geçici bir
71
bağ değil, markaya sadık olması sonucuda marka sadakati oluşacak ve tüketici markayı
almaya devam edecektir.
Müşteri sadakati ve satın alma eylemi arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır (Yi ve La,
2004).
Müşterinin bir ürün ve hizmete karşı sadakati, müşterinin satın alma niyetini
doğrudan içermektedir. Müşterilerin satın alma eyleminde bulundukları ürün veya hizmette
beklentilerinin karşılanması satın alma niyetine yönelik eğilimini doğrudan etkiler (Yi ve
La, 2004). Tüketici ürün veya hizmet hakkında bilgi sahibi olduğu zaman ilgili ürün veya
hizmet hakkında beklentisini karşılayıp karşılamayacağını anlayabilir ve buna göre hareket
etmesine sebep olur. Aynı zamanda ilgili ürün veya hizmet hakkında bilgi sahibi olan ve
ürüne karşı sadakatli davranan kişi, ürüne sadık olmayan kişiye göre beklentisinden çok
daha fazla memnun kalabilir (Yi ve La, 2004). Çünkü ürün veya hizmete sadık olmayan
kişi üründen ne beklediğini tam olarak anlayamamaktadır. İlgili ürün veya hizmetten
beklentileri daha az ön plandadır.
Markaya sadık olan bir tüketicinin yeniden ürünü satın alıp kullanması sonucu beklentisi
karşılanmaz ise müşterinin markaya karşı olan yaklaşımı ve bağı olumsuz yönde
etkilenecektir. Dolayısı ile firmada sadık müşterisini kaybetmek gibi bir riske girmiş
olacaktır. Ancak markaya sadık olmayan bir kişinin ürünü kullanması sonucu memnun
kalmaması diğer müşteriye nazaran marka üzerinde ve firma üzerinde daha az etkisi
olacaktır (Yi ve La, 2004).
Piyasaya sürülen ürün veya hizmete karşı davranış şekli, bireyin psikolojik olarak durumu
değerlendirip herhangi bir ürün veya hizmeti özellikle seçici olarak yeniden satın almasını,
ürün veya hizmete bağlı tutum ise seçici olarak hareket edilen davranışın arkasındaki etken
ve sebepleri ifade eder.
Müşteriler marka değiştirmekten hoşlanmaz. Şekil 2.15‘de görüldüğü üzere bazı temel
kuralları izleyerek müşterileri korumak kolay hale getirilebilir.
72
Müşteriye Doğru Davranma
Müşteriye Yakın Durma
Müşteri Memnuniyetini Ölçme/Yönetme
Marka Sadakati
Değiştirme Maliyetleri Yaratma
Ekstralar Sunma
Şekil 2.15 Marka Bağlılığı Yaratmak ve Korumak (Aaker, 1991, 69).
Şekil 2.15’de görüldüğü üzere marka bağlılığının korunması ve oluşturulmasına yönelik
maddeler yer almaktadır. Bu maddeler müşteriye doğru davranma, müşteriye yakın durma,
müşteri memnuniyetini ölçme ve yönetme, değişim maliyetleri yaratma ve müşteriye
ekstralar sunmaktadır (Aaker, 1991).
Ceritoğlu (2014) marka ile online bağ kurmanın alt boyutları arasındaki farklılıkları
açıklamıştır. Bilişsellik özelliği çerçevesinde değerlendirildiğinde markanın “gerçek” ve
“sahte” (gerçek olmayan) marka bağlılığı yer aldığı gözlemlenirken,
katılımcılık
yaklaşımında bu şekilde değildir. Marka bağlılığı konusunda bu noktada bir ayrım söz
konusudur. Gerçek marka bağlılığı; tüketicinin bir markaya tamamen isteyerek bağlı
olmasıdır. Sahte marka bağlılığı; tüketicinin satın almayı düşündüğü ürün yada hizmetle
ilgili başka bir marka ürün alternatifi olmaması sebebi ile mecburiyetten aynı markayı satın
almasıdır. Bu sebeple, tüketicilerin markaya karşı bağlılığının ölçümlenmesinde aynı ürünü
satın alma sıklığı yerine markaya olan tutumların ölçülmesi ile belirlenmesi gerekir.
73
Marka Değeri
Güven
Marka Değeri
Davranışsal
Tutumsal
Sadakat
Sadakat
Duygu
Güven
Duygu
Marka Değişimine Direniş
Değer
Tatmin
Şekil 2.16 Marka sadakati unsurları (Karalar ve Kiracı, 2007, 7)
Şekil 2.16’da görüldüğü üzere marka sadakati tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarının
karşılanması ve tüketicinin marka ile online bağ kurmanın alt boyutları olan duygusal,
düşünsel ve bilişsel açıdan tatmin olması ile mümkün olabilmektedir. Marka sadakatinin
oluşturulabilmesi için tüketici istek ve ihtiyaçlarının karşılanması ve beklentilerin
giderilebilmesi için tüketiciler için fayda sağlamaktan geçmektedir. Sunulan ürün ve hizmet
sonucuna göre elde edilen sonuçların algılanmasına bağlı olarak bir ürünün sağladığı
faydanın müşteriler tarafından
değerlendirilmesi ile oluşan değer, müşteri istek ve
ihtiyaçlarının karşılamaya uzak olduğunda fayda sağlamamaktadır. Tüketicinin üründen
memnun kalması sonucu markaya sadık olması ve bunun sürdürülebilir olması durumunda
piyasada marka değerinin oluşumunda tüketicinin etkisi fazladır. Bu değer aynı zamanda
işletme ile tüketici arasında duygusal bağın kurulmasının bir sebebidir (Odabaşı, 2004).
Sonuç olarak; firmaların müşteri ile marka arasında duygusal bağı yaratabilmeleri
sundukları ürünün kalitesine ve bu kalitenin tüketiciyi tatmin ederek tüketici
memnuniyetine dönüştürülebilmesi ile ilgilidir. Tüketiciler kendileri için en çok fayda
sağlayan ürün, hizmet ve markaları tercih etmektedirler.
74
Marka bağlılığı teorisi Şekil 2.12’de gösterilmektedir.
Davranışsal
Bilişsel
Ürün
Satın Alma
Farklılaştırma
Çevrimi
Davranışsal
Bilişsel
Duygusal
Bilişsel
Duygusal
MARKA SADAKATİ
Duygusal
(Duygusal, Bilişsel ve
Bilişsel
Davranışsal)
Davranışsal
Duygusal
Davranışsal
Bilişsel
Duygusal
Satın Alan Aracı
Karar Verici
Kullanıcı
Şekil 2.17 Marka sadakati teorisi (Steth ve Park, 1974, 451)
Her Üçü
75
Şekil 2.17’de görüldüğü üzere; marka sadakati, pazarlama faaliyetleri için harcanan
maliyetlerin azalmasını sağlamaktadır. Yeni bir tüketici üzerinde marka sadakati
oluşturmak, markaya sadık olan müşteriye nazaran çok daha fazla çaba, zaman ve maliyet
gerektirir. Marka sadakati firmaya pazarlama maliyetlerinin en aza indirilebilmesi, firmanın
ticari aktivitelerinin gelişerek, aşağıdaki piramittede yer aldığı gibi marka farkındalığı
yaratma ve ürün ve hizmeti daha önce hiç kullanmamış tüketicilere güven duygusu
aşılamak ile birlikte yeni tüketicileri elde edebilme, rakiplerinden bir adım önde olacağı
için rekabet edebilmede zaman kazanmak gibi fayda sağlamaktadır.
*Markayı
En Yüksek Düzeyde Algılama
*Markanın Tanıması
*Markanın Hatırlanması
*Markadan Habersiz
Şekil 2.18 Farkındalık piramidi (Aaker, 1991, 62)
Şekil 2.18’de görüldüğü üzere farkındalık piramidi; markayı en yüksek düzeyde algılama,
markanın tanınması, markanın hatırlanması ve markadan habersiz olmak şeklindedir.
Tüketici ile marka arasındaki bağın oluşmasında ve sadakat olarak devamlılığının
sağlanması için markayı en yüksek düzeyde algılamak çok önemlidir. Marka ile tüketici
arasında kurulan bağ’ın sadakat olarak sürdürülebilir olması tüketicinin uzun süreli o
markayı tercih etmesini sağlayabilir.
76
Marka bağlılığı, marka hakkında yeterince bilgi sahibi olma, ilk olarak markayı tercih etme
ve ihtiyaç olduğunda tekrar markayı arama, satın almayı istemek ve çevresindekileri o
markaya yönlendirmek istemesi davranışları ile oluşur (Okur, 2007). Marka bağlılığının en
önemli kriteri, bilinçli satın alma kararı veren tüketicinin diğer rakiplerin sunumlarını fiyatkalite açısından değerlendirme dışında tutarak markayı satın almaya devam etmesidir
(Okur, 2007).
Sonuç olarak; markanın kişiliğinin hedef müşteri kitlesi ile iyi bir şekilde eşleştirilmesi
yada müşteri potansiyeline uygun marka kişiliğinin doğru yansıtılması ve bu marka
kişiliğinin müşteri tarafından benimsenerek marka ile arasında bir bağ oluşturması satıcı
firma açısından çok önemlidir.
Mollen ve Wilson (2010) pazarlamacıların, bağ kurmanın sadakat yaratabilmek için
rakiplere nazaran avantajlı hale gelebilmek için en önemli online (çevrimiçi) süreç
olduğunu düşündüklerini açıklamıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda online bağ kurmanın
şirketler için önemli veya vazgeçilmez olduklarını kabul ettikleri görülmüştür (Mollen ve
Wilson, 2010, aktaran Özcan ve Argan, 2014). Bu kapsamda Özcan ve Argan (2014)
tüketici ile online bağ kurmanın sadakat üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Bu
çalışmalarda bağ kurmanın alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık
boyutlarının sadakat ile arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuş olmasıdır.
Bu bilgilerden yola çıkılarak;
H1: Tüketiciyle online bağ kurmanın marka sadakati üzerinde pozitif etkisi vardır.
H1a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutu marka sadakati üzerinde pozitif
etkisi vardır.
H1b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutu marka sadakati üzerinde pozitif
etkisi vardır.
77
H1c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutu marka sadakati üzerinde pozitif
etkisi vardır.
2.2.6. Markayı Kullanma Niyeti
Quester ve Lim (2003) tüketicilerin marka kullanım niyeti ile marka bağı arasındaki ilişkiyi
açılamıştır. Tüketicilerin belli bir ürün kategorisindeki markayı tercih etmesi ve markayı
kullanma niyetini bu markaya yönelik olarak gerçekleştirmesinin sebeplerinden bir tanesi;
markayı yeniden kullanma eyleminde, tüketici çok daha kısa sürede karar verir ve daha az
çaba sarf eder. Dolayısı ile böyle bir durumda markayı yeniden kullanması sonucu markaya
yönelik alışkanlıkları ve tekrar eden davranışlarından dolayı bir eğilim vardır. Bu durumda
gerçek bağlanma söz konusu değildir. Birey markaya karşı herhangi bir duygusal, düşünsel
duruma sahip olmadan karar vermektedir.
Markayı yeniden kullanma eylemi; uygunluğun, avantajların, yeni ürün performansının
ticari motivasyonunu göstermektedir. Smith ve Sivakumar’ın (2004) yapmış olduğu
araştırmaya istinaden İnternet üzerinden yapılan ticaret genellikle sadece satın alma
eyleminden oluşmaktadır. Bu nedenle, sanal ortamda satış yapan firmaların hedefi, müşteri
sadakatini ve markayı yeniden kullanma niyetini oluşturmaktadır (Zhadko, 2014).
Marka sadakatini etkileyen faktörler içerisinde, aynı markayı yeniden kullanma nedenleri
arasında; yeni bir marka tercih etmek zorunda kalmamak, alışkanlıklar, zaman tasarrufu,
markalar arasında herhangi bir farklılık algılanmaması veya marka bilinirliği yer alır
(Bloemer ve Kasper 1995).
Sonuç olarak; tüketicinin satın aldığı markayı tekrar satın alması satıcı firma açısından
mevcut müşterisinin koruması için çok önemlidir. Çünkü mevcut müşterisini koruyarak,
müşterisinin tavsiyesi üzerine yeni müşteriler kazanması çok daha kolay olur. Dolayısı ile
satıcı firma yeni müşteriler kazanmaya çalışırken mevcut müşterilerinin yeniden satın alma
isteğini her zaman korumalıdır. Markayı yeniden kullanma eylemi; tüketicinin kullandığı
mal veya hizmete ait markanın kullanımından memnun kalınması sonucunda yeniden bu
78
ürün veya hizmete ihtiyaç duyduğunda tercih etmesi yada bu ürün veya hizmetin yeni bir
versiyonunun çıkması durumunda yine aynı markaya ait ürün veya hizmeti tercih etmesidir.
Bireyin markayı yeniden kullanma isteği tamamen o ürün veya hizmeti üreten markaya
bağlı olması ile ilgili de olabilir. Bu tarz durumlarda birey ilgili markaya duygusal olarak
bağlıdır ve genellikle bu bireyin tercihi markayı yeniden kullanma eylemi bu markaya
yönelik olacaktır.
Hollebeek vd. (2014) son 30 yıl içerisinde tüketici ile marka arasındaki ilişkiye
odaklanarak, tüketici ile bağ kurma üzerine çalışma yaparak boyutlarını üçe ayırmışlardır.
Bunlar; duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık boyutlarıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda
tüketicinin marka kullanım niyetini tüketici ile bağ kurmanın öncüsü olarak açıklamışlardır.
Bu kapsamda Hollebeek vd. (2014) tüketicinin marka sadakati ve marka kullanım niyetinin
tüketici ile bağ kurmanın sonucu olarak değerlendirilmiştir.
Bu değerlendirmenin ana kaynağı daha önce yapılmış olan çalışmalarda bağ kurmanın alt
boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık boyutlarının marka kullanım niyeti
üzerinde ve sadakat ile marka kullanım niyeti ile arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuş
olmasıdır.
Bu bilgilerden yola çıkılarak;
H2: Tüketiciyle online bağ kurmanın tüketicinin marka kullanım niyeti üzerinde pozitif
etkisi vardır.
H2a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutu tüketicinin marka kullanım niyeti
üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutu tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutu tüketicinin marka kullanım niyeti
üzerinde pozitif etkisi vardır.
79
2.2.7. Kulaktan Kulağa İletişim
Türkçeye kulaktan kulağa pazarlama yada ağızdan ağza pazarlama olarak girmiş olan
WOMM –İngilizce Word of Mouth Marketing- ifadesinin kısaltılmışı olup bu kavram
temelinde iletişimi içermektedir. Bu iletişim birden fazla kişi arasında fikir ve düşüncelerin
karşılıklı etkileşim ve değişime uğradığı, marka, ürün ve hizmetlerin konuşulduğu bir grup
kavramıdır (Lam ve Mizerski, 2005).
Kulaktan kulağa iletişim yada ağızdan ağza iletişim kavramları, kişinin arkadaş çevresi,
ailesi, bağımsız bireylerin potansiyel yada mevcut müşterilerin oluşumundan meydana
gelen grupların kendi içinde oluşturduğu olumlu yada olumsuz sözlü iletişim biçimi olarak
da tanımlanmaktadır (Ennew, vd., 2000).
Kulaktan kulağa iletişimde, bireyin çevresindeki kişiler ile (akraba, arkadaş vb) ürün,
marka yada firma hakkında deneyimlerini olumlu yada olumsuz olarak anlatması,
paylaşması durumu söz konusudur (Anteplioğlu, 2005).
Silverman (2001) tüketiciler arasındaki kulaktan kulağa gelşen iletişim sürecini
açıklamıştır. Bireylerin satın aldıkları mal yada hizmet ile ilgili deneyimlerini birbirleri ile
paylaşmaları sonucunda elde edilen bilgileri daha güvenilir buldukları görülmektedir. Bu
durum kulaktan kulağa iletişim sayesinde gerçekleşmektedir. Bu olgu içerisinden gerçeklik
payını gözlemlemek mümkündür. Bunun sebebi ise; kişinin günlük hayatta çok fazla bilgi
ve mesajla karşı karşıya kalmasından kaynaklanmaktadır. Günümüz yoğunluğunda bu
kadar bilgi ve mesaj içeren kaynaklarda inceleme yada düşünme zamanı olmamaktadır.
Ağızdan ağıza pazarlama kavramı (Word of Mouth Marketing-WOMM), literatürde Word
of Mouth Marketing, Buzz Marketing (vızıltı pazarlaması), Viral Marketing (sözlü
pazarlama) ve Stealth Marketing (gizli, sessiz pazarlama) olarak da kullanıldığı
görülmüştür (Gülmez, 2001). Bu kavramlardan Word of Mouth ve Viral kavramları klasik
anlamdaki Mouth kavramının elektronik ortamdaki (İnternet’teki) karşılığı olarak
düşünülebilir (Gülmez, 2001).
80
Pazarlamasyon.com kulaktan kulağa iletişimi pazarlama stratejisi olarak açıklamıştır.
Türkçeye “Ağızdan ağza pazarlama” olarak geçmiş olan WOMM’un (Word of mouth
marketing) en açıklayıcı çevirisi olan kulaktan kulağa pazarlama, ürün ve hizmetleri üreten
markalar için çok efektif bir pazarlama stratejisidir. Ancak uygulamada zorlukları da
mevcuttur. Çünkü kulaktan kulağa pazarlama eyleminde kontrol markadan ziyade
tüketicinin elinde olmaktadır. Ancak markanın tüketiciyi mutlu etmesi sonucu bu kontrol
biraz daha markanın da elinde tutmasını sağlamaktadır. Ürün yada hizmetten memnun olan
müşteri arkadaş ve yakın çevresine marka hakkında olumlu bir şekilde bilgi aktarır ve bu
şekilde markada amacına ulaşmış olur (http://www.pazarlamasyon.com).
İnternet, günümüzde en hızlı, kolay ve en ucuz iletişim aracıdır. İnternet ile birlikte çok
sayıda kullanıcıların kullandığı iletişim ve haberleşme araçları çıkmış ve aktif olarak
kullanılmaktadır. Bunlar; e-posta, haber grupları, postalama listeleri, anında mesaj
sistemleri (MSN gibi), Facebook, Twitter, LinkedIn, FriendFeed gibi sosyal paylaşım
siteleridir. İnternet World Stats’ın yapmış olduğu araştırmanın verilerine göre 2013 ülke ve
bölgede Facebook kullanıcısı sayısı 710 milyon civarındadır. Avrupa ülkeleri arasında
Tükiye en çok Facebook kullanan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de Facebook
kullanan sayısı 30 milyona ulaşmıştır (http://www.internetworldstats.com, aktaran Gülmez,
2011).
Gülmez (2011) internet ve kulaktan kulağa iletişim arasındaki bağlantıyı açıklamıştır.
Günlük yaşantı içerisinde internet, yaşantının bir parçası olmak ile birlikte internet
sayesinde hızlıca haberleşilmekte ve mesajlar iletilmektedir. Bireyler günlük hayatta
yaşadıkları ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları başkaları ile paylaşabilmektedirler.
Tüketiciler satın alacakları yada satın aldıkları ürün yada hizmet ile ilgili yaşadıkları
deneyimleri anlık olarak üçüncü kişilere duyurabilmekteler. Sonuç olarak internet, ağızdan
ağza iletişimin bir mecrası haline gelmiştir.
Arelanno (2005) kulaktan kulağa iletişimi açıklamıştır. Kulaktan kulağa iletişim; kişilerin
günlük yaşamda çoğunlukla tercih ettiği bir iletişim aracıdır. Çeşitli gruplaşmalar
içerisinde, genellikle kullanılan bu iletişim biçiminde çok fazla şey konu olabilir ancak
81
kulaktan kulağa iletişimde özellikle tüketicilerin markalar ile yaşadıkları deneyimler
aktarılmaktadır.
İletişim biçiminin en eski şekli olan kulaktan kulağa iletişim, birden fazla tüketici arasında
firmalar tarafından üretilen ürün yada sunulan hizmetler ile ilgili yorumlar, düşünceler ve
fikirlerin değişim süreci olarak tanımlanabilir (Mowen ve Minor 1998).
Başka bir ifade ile kulaktan kulağa iletişim iletici ve alıcı ile arasında oluşan aynı zamanda
sözlü olarak bildirilen, ürün yada hizmet hakkında bilgiyi bildirenin alıcı kişiye bir marka,
ürün yada hizmetle ilgili bilgiler ilettiği (ticari içeriği olmayan) ve bu durumun zincirleme
kişiden kişiye iletişim şekli olarak da tanımlamaktadır (Arndt 1967).
Woodside ve Delozier (1976), Arndt’ın (1967) yukarıdaki açıklamasına benzer şekilde
kulaktan kulağa iletişimi; ticari nitelikte olmayan bir biçimde, herhangi bir marka, ürün
veya hizmetle ilgilenen birden fazla sayıda tüketici arasında oluşan sözel şekilde ifade
edilen iletişim biçimi olarak tanımlamaktadır (aktaran: Avcılar, 2005).
Kulaktan kulağa iletişim kişilere fikirleri hakkında geri bildirim yapmasına olanak veren ve
kişilere yönelik gerçekleştirilen kişisel iletişim araçlarından olduğunu ve bu yönü ile diğer
iletişim araçlarına göre çok daha etkili iletişim aracıdır (Kotler ve Armstrong 2004).
Kulaktan kulağa iletişim, bireylerin diğer bireyler ile bilgilerini paylaşma, bir bireyin diğer
bireylerin davranış şekli ve tutumlarını biçimsel olmayan şekilde etkilemesi ile oluşan
süreci ifade edebilir (Schiffman ve Kanuk, 2004). Bireylerin biçimsel olmayan, akraba ve
arkadaş gibi kaynaklardan edindiği geri bildirim, öneri diğer kaynaklardan edinilen
bilgilerden daha etkilidir (Kavas vd., 2000).
Sernovitz (2006) Pew İnternet’in yapmış olduğu bir araştırmadan bahsetmiştir. Pew
İnternet’in
araştırmalarına
göre
internet
üzerinden
44
milyon
kişi
bir
ürünü
değerlendirmektedir. Değerlendirme sitesi olan BizRate aylık 1 milyondan fazla yeni
değerlendirme elde ediyor.
Tüketicilerin çoğunluğu büyük şehirlerin mağazaları,
restoranları, fazla sayıda hizmet veren kuruluşları, ilgili sanal ortamlarda, sitelerde
82
değerlendiriyorlar. Ayrıca çok sayıda kişi kişisel bloglarında yazmakta ve sohbet
odalarında aktif olarak bulunarak diğer insanların düşüncelerini okumaktadırlar.
Milward Brown tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İngiliz vatandaşlarının %10’u satın
alma eylemine karar verirken internet üzerinden ağızdan ağıza iletişimden etkilenerek karar
vermekteler (Goldie, 2006).
Gülmez (2011) e-kulaktan kulağa iletişimi açıklamıştır. Genel olarak internet üzerinde
ağızdan ağıza iletişim uzantısı e-wom olarak bilinmektedir. İnternet üzerinden ürün ya da
hizmet satın alan tüketiciler satın aldıkları ürün yada hizmet hakkında ayrıntılı şekilde
olumlu yada olumsuz olarak görüşlerini bildirip tavsiyede bulunabilir yada şikayet
edebilirler. Örnek olarak; www.epinios.com, www.ciao.com ve www.dooyoo.com,
www.bizrate.com, gibi siteler tüketicilerin birbirleri ile ürün yada hizmet hakkında tartışıp
görüş bildirdikleri ve çevrimiçi (online) olarak iletişim alışverişinin önemini vurgulayan
hizmetlerin bulunduğu bir pazar sağlamaktadır. Ülkemizde www.sikayetim.com,
www.duyarlitoplum.com gibi siteler aracılığı ile internet kullanıcıları satın aldıkları ürün
yada hizmet hakkında şikayetlerini bildirmekteler, diğer tüketicilerde şikayetin cevabını,
çözüm sağlanıp sağlanmadığını, ne zaman çözümlendiğini görebilmekteler. Bu siteler,
tüketicilerin firmalar ile yaşadıkları sorunları bildirip, başkaları ile paylaşmak, şikayetlerini
duyurabilmek aracılığı ile kurulmuştur. Sosyal medya ağlarının kullanımının artması ile
birlikte tüketiciler e-kulaktan kulağa iletişimi kendi sosyal medya hesapları üzerinden
(firma/ürün ismini hasgtag’leyip bir etiket altında toplanmasını sağlayarak), ilgili markanın
resmi sosyal medya hesaplarında yada aynı markayı kullanan kişilerin kurduğu grup sosyal
medya hesaplarında bu iletişimi gerçekleştirip, çok kısa sürede çok fazla sayıda kullanıcının
görmesini sağlayabiliyorlar. Firmalar bu hızlı yayılan iletişimi hızlı bir şekilde
yönetebilmelidir.
İnternet üzerinde ağızdan ağıza iletişim, genellikle çevrimiçi (online) değerlendirme ve
görüş bildirme şeklinde açık ifade edilen konuşmalardan oluşmaktadır (Amblee ve Bui,
2007). Bunun sebebi ise; yüzyüze iletişim kuranlar ile çevrimiçi iletişim kuranlar arasında
karşılaştırma yapıldığında çevrimiçi iletişim kuranlar çok daha az çekingen davranmakta,
83
sosyal fobi/kaygılarını daha az hissettirmekte ve çok daha serbest hareket ettikleri
gözlenmektedir (Sun, vd., 2006). Tüketiciler istedikleri şirketler, ürünler veya markalar
hakkında rahatça konuşmaktadırlar (Gülmez, 2011).Günümüzde internet özellikle de ürün,
hizmet ve markaların konuşulduğu, eleştirilerin yapıldığı, yönlendirmelerin olduğu bir
ortam haline gelmiştir (Gülmez, 2011). Keller Fay Grubu’nun yaptığı bir araştırmaya göre
markaların konuşulduğu ortam daha çok internet olduğu gözükmektedir (Gülmez, 2011).
60
50
48
40
30
35
33
29
24
25
Çevrimiçi (Online)
23
20
16
Çevrimdışı (Offline)
10
0
İnternet
Satış
Noktaları
TV
Basılı Medya
Şekil 2.19 Markaların konuşulduğu mecralar (%) (http ://www.kellerfaygroup.com)
Şekil 2.19’da görüleceği üzere; internet üzerinden çevrimiçi olarak %48’i, çevrimcışı
olarak ise %24’ü konuşmaktadır. Satış Noktaları üzerinden %35’i çevrimiçi, %25’i
çevrimdışı konuşmaktadır. TV’de %33’ü çevrimiçi, %23’ü çevrimdışı olarak, basılı
medyada ise %29’u çevrimiçi, %16’sı çevrimdışı konuşmaktadır.
Tüketiciler, tercih edecekleri ürün yada hizmet hakkındaki belirsizlikleri aza indirmek ve
gelecekte yapacakları talepler hakkında bir fikirde bulunmak için sınırsız bilgi kaynağına
başvurmaktadır (Gershoff, vd., 2001). Bu sınırsız bilgi kaynakları içerisinde, başkalarının
ürün yada hizmet hakkında fikirleri ve ürünün tüm özelliklerine ait bilgilere erişmek
84
mümkündür. Ancak temin edilen bu bilgilerin hepsi eşit şekilde fikir yürütme imkanı
sağlayamamaktadır. Bu sebeple tüketicilerin, bilgi edinecekleri kaynağa güvenip inanmaları
için seçici olmaları gerekmektedir (Gershoff, vd., 2001).
Tüketiciler yeni alacakları bir ürün yada marka hakkında yakın çevrelerine yada bu ürün
yada markayı kullanan kişilerden geri bildirim alarak karar vermekte yada vazgeçmektedir.
Ürün yada markayı tercih eden kişinin yaşadığı memnuniyet yada memnuniyetsizlik bu
ürünü ilk defa kullanacak kişinin kararını doğrudan etkilemektedir (Buttle, 1998).
Günümüzün en hızlı iletişim kaynaklarından biri olan sosyal medya ağlarında da ürünün ne
şekilde lanse edildiği çok önemlidir. Ürün ile ilgili memnuniyetsizliklerin hangi hızla
olumlu bir şekle dönüştürüldüğü bu sebeple çok önemlidir. Çünkü bilgi açık olan sosyal
medya ağında ürün hakkında gerçeklerin öğrenilmesi kaçınılmaz bir durumdur. Kulaktan
kulağa pazarlama yönteminde firmaların müşteri geri bildirimlerini çok hızlı bir şekilde
dikkate alması ve harekete geçmesi gerekmektedir (Buttle, 1998). Bilginin içeriğinin
olumsuz olması durumunda müşteri memnuniyetinin sağlanabilmesi ve olumsuz görüşün
ortadan kaldırılması için direkt şikayetçi olan kişi ile sosyal medya üzerinden yada var ise
iletişim bilgileri üzerinden iletişime geçilip, sorunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Aynı
şekilde olumlu görüşlerinde doğruluğunun kontrol edilip abartıya izin vermeyecek ve
markayı doğru yansıtacak şekilde yorumlar yer aldığına dikkat etmek gerekiyor.
Tüketiciler için, satın alacakları ürün yada hizmeti daha önce satın alan müşterilerden
edindikleri yada
internet siteleri üzerinden edindikleri bilgilerin en önemli niteliği
güvenilirliği ve değeridir. Yani tüketicilerin sadakati, güveni, satın alma davranışları sanal
ortamda edindikleri kulaktan kulağa iletişim bilgilerinin kalitesine göre değişiklik
gösterebilmektedir. Tüketici bir kişiden aldığı fikri aynı markayı kullanan başka bir
tüketiciye daha sorarak aldığı geri bildirimleri karşılaştırabilir (Kim, 2010).
NOP World’ un Dünya genelinde yapılan Kasım 2004 tarihli raporuna göre, her 4
tüketiciden 1’i, sağlık, müzik ve teknolojiden, otomobile kadar uzanan 15 alandan en az 4
alandaki ürünler hakkında tavsiyede bulunmakta ya da o ürünler hakkında önerici öğütler
85
vermektedir (Arelanno, 2005). BızzAgent’ın kulaktan kulağa iletişim hakkında yaptığı
diğer bir araştırma, günlük konuşmaların büyük bir bölümünün tüketicilerin tercih ettiği
yada düşündüğü ürün yada hizmetler üzerine olduğunu görülmektedir (Arelanno, 2005).
2003 yılında MediaLab tarafından İngiltere’de yetişkinler üzerinde yapılan araştırmanın
sonuçları Şekil 2.20’da görülmektedir (Mediaedge:cia, 2005):
40%
35%
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
Şekil 2.20 Üzerinde en sık konuşulan kategoriler ( MEC MediaLab Word of Mouth/NEMS 2003)
Şekil 2.20’da görüleceği üzere 2003 yılında MediaLab tarafından İngiltere’de yetişkinler
üzerinde yapılan araştırmanın sonucunda hakkında en sık konuşulan konuların tatil, spor ve
ev/aile için yapılan harcamalar olduğu görülmektedir (Mediaedge:cia, 2005).
İngiliz Posta Teşkilatı tarafından 2001 yılında yapılıp, MediaLab tarafından da 2004 yılında
tekrarı yapılan bir araştırmaya göre; tüketicilerin yakınları tarafından tavsiye edilen ürün
yada hizmetin tüketici açısından ürün ve hizmet hakkında en önemli iç rahatlatan bilgi
kaynağıdır (Mediaedge:cia, 2005). Medialab tarafından tekrarı yapılan bu araştırmanın
ürün/hizmet veya marka hakkındaki bilgi kaynaklarının güvenilirliği ile ilgili sonuçları
Şekil 2.21’de gösterilmektedir.
86
Günümüzde, bir ürün yada hizmet satın alınmadan önce çoğunlukla bavurulan ve geri
dönüşümü en etkili olan bilgi kaynağı tavsiyedir (Kotler, 2000). Avrupalı tüketicilerin
%50’den fazlasının yeni bir ürün yada hizmete ait markayı satın alırken arkadaş ve
yakınlarının tavsilerinden etkilendiği tespit edilmiştir (Kotler, 2000).
76
Arkadaş Tavsiyesi
71
68
Firmaya deneyimler
63
29
Firmaya ait bilgilendirici dökümanlar
38
Firmanın yerini bilmek
22
23
Bir gazete/dergide tavsiye edilmesi
22
2004
Diğer kaynaklardan firma/ürün ile ilgili bilgi
edinme
18
19
15
15
Reklam
8
Web Sitesi
5
0
Şekil 2.21
2001
16
10
20
30
40
50
60
70
80
Ürün/marka hakkında bilgi kaynakları (BMRB Omnibus Araştırması/Royal Mail Nisan
2001/MEC MediaLab 2004)
Şekil 2.21’de görüldüğü üzere ürün ve markalar hakkında 2001 yılında arkadaş tavsiyesi,
firma ile deneyim sahibi olanlar, gazete/dergi, web sitesinden bilgi alınma sayısı 2004
yılında yükselmiştir. Firmaya ait bilgilendirici dokümanlar 2001 yılında daha çok
incelenirken 2004 yılında sayı azalmıştır. Reklamlardan edinilen bilgi kaynağında sayıda
bir değişiklik olmamıştır.
Kulaktan kulağa iletişim, pazarlama iletişimi ve reklam kaynaklarına göre davranış
üzerinden çok daha etkilidir (Herr vd., 1991). Yapılan araştırmalara göre tüketiciler gazete,
87
dergi, televizyon gibi biçimsel kaynaklardan edindikleri bilgilere göre çevrelerindeki
kişilerden edindikleri bilgilere çok daha fazla güvendiklerini göstermektedir. Tüketicilerin
satın alma kararlarının %80’ini başka tüketicilerin tavsiyeleri ve önerileri etkilemektedir
(Engel vd., 1993). Bu konuda özellikle satın alma kararı ile ilgili algılanan risk düzeyi
arttıkça kişisel fikirler beyan eden etkinin önemi artmaktadır (Perry ve Hamm, 1969).
2012 yılında İngiliz tüketiciler üzerinde yapılan araştırmaya göre, kulaktan kulağa
pazarlama dünya üzerindeki en iyi pazarlama tekniğidir ve kulaktan kulağa pazarlamanın
önemi tekrar gözler önüne serilmektedir (http://nielsen.com). Araştırmaya göre tüketicilerin
%68’inin arkadaş ve yakın akrabalarına tavsiye ettikleri ürün yada hizmetin tavsiyeyi alan
kişiler tarafından satın alma eylemindeki en büyük etken olarak gözükmektedir. Dolayısı
ile televizyon reklamı yada ürünün mağazada beğenilip alınmasından çok daha etkili bir
yöntem olduğu gözükmektedir. Aşağıdaki grafikte kulaktan kulağa pazarlama ve diğer
etkenlerin yüzdeleri yer almaktadır (http://nielsen.com).
İngiltere’de tüketicilerin yeni ürün satın alırken karar vermelerine etki edenlerin yüzde
dağalımı Şekil 2.22’de gösterilmiştir.
88
Arkadaş/Aile
68%
Mağazada Görülen
66%
Ücretsiz Deneme
59%
İnternetten Araştırma
53%
TV reklamları
49%
Mesleki Uzman/Bilişkişi
Gazete/Dergi
Marka/Web sitesi
45%
40%
37%
Meslek/İş
34%
İlan Panosu/Poster
34%
Şekil 2.22 Satın alma eyleminde kulaktan kulağa pazarlama ve diğer etkenlerin yüzdeleri grafiği (Nielsen
Global Survey of New Product Purchase Sentiment, 2012)
Şekil 2.22’de görüldüğü üzere İngiltere’deki tüketicilerin üzerinde yapılan araştırmaya göre
yeni ürün satın alırken tüketicilerin karar vermesinde en etkili olan arkdaş çevresi ve
ailedir. Bunu mağazada ürünün görülmesi, ücretsiz deneme hizmetleri takip etmektedir. En
düşük karar ve etkisi ise ilan panosunda yer alan bilgiler, posterler ve mesleki bilgi sahibi
kişilerdir.
2.2.7.1. Kulaktan Kulağa İletişimi Güçlü Kılan Özellikleri
Silverman (2001) kulaktan kulağa iletişimin alışılagelmiş diğer iletişim araçlarından çok
daha etkili bir pazarlama aracı olmasını ve pazarlama faaliyetlerindeki değerinin artmasının
sebeplerini sıralamıştır.

Kulaktan kulağa iletişim, bağımsız ve objektif olması yönüyle pazardaki en
etkileyici, ikna edici ve güçlü iletilişim şeklidir. Firmaların düşünce tarzlarının
89
yansıtılmasında kişisel menfaat içeren çarptırılmış bilgilerden uzak ve özgürce
üçüncü kişilerden bilgi alınmasını sağlar.

Kulaktan kulağa iletişim kişilerin tecrübelerini paylaşmasına olanak veren bir
yapıdır. Bireylerin satın almayı düşündüğü mal yada hizmet ile ilgili daha önce
edindiği bilgi gerçekten uzak, soyut bir yapıdadır. Bu duruma karşılık olarak birey
satın alacağı mal yada hizmeti deneyimleyip, kullanıp gerçekliğini yaşamak ve
önemini kavramak ister. Kulaktan kulağa iletişim kişiye bu fırsatı veren bir iletişim
şeklidir.

Kulaktan kulağa iletişim güvenilir ve dürüst bir iletişim şeklidir. Çünkü
bağımsızdır. Ürün yada hizmet hakkında bilgi veren birey firmaların tanıtımını,
reklamını yapan ve bundan çıkar sağlayan kişi değildir.

Kulaktan kulağa iletişim bütünlüğü oluşturur ve kişiye özeldir. Çünkü anlık gelişen
bir durum sonucunda geribildirim sağlanan durumdur. Herhangi bir mal yada
hizmet hakkında geri bildirimde bulunan kişi, kendisini tanıyan veya arkadaşlık
ilişkisinin olduğu kişilerle deneyimlerini paylaşır. Tecrübelerini paylaştığı kişi
kendisine yakın gördüğü kişidir. Durumun bütünlüğünü oluşturur çünkü geri
bildirim sağlayan kişi muhatap olduğu diğer kişiye bütün sorularını cevaplar,
samimi, dürüst cevaplar verir.

Kulaktan kulağa iletişim tüketici yönlü olan bir yaklaşımdır. Çünkü ürün yada
hizmeti tüketmek isteyen kişi, konu hakkında kiminle muhatap olacağını, kiminle
konuşacağını kime soru soracağını belirleme özgürlüğüne sahiptir. Ayrıca bu
iletişim gerçekleşmesi aşamasında o ortamda yada diyalog içerisinde olup
olmamayı kendisi belirleyebilir.

Kulaktan kulağa iletişim aracılığı ile merak edilen konularda bilgi almak, bilgiyi
almak isteyen kişiye çok büyük zaman kazanma avantajı sağlar.

Kulaktan kulağa iletişim yoluyla bilgi sahibi olmak ve sahip olunan bu bilgiyi
genişletmek maliyeti çok düşüktür.

Kulaktan kulağa iletişimin içeriği çok geniş ve hızı çok yüksektir. Deneyim bir kişi
ile paylaşıldığı anda bu bilgi inanılmaz büyük bir hızla diğer kişilere ulaşır.
90
Kulaktan kulağa iletişim şeklinde sınırsız bilgi aktarılabilir ve bu konuda sınırı
taraflar belirler.
2.2.7.2. Kulaktan Kulağa İletişimin Seviyeleri
Silverman (2001) kulaktan kulağa iletişim seviyelerini açıklamıştır. Kulaktan kulağa
iletişim olumlu ve olumsuz içerikte olabilir. Kulaktan kulağa iletişimin “-4” seviyesinden
“+4” seviyesine uzanan dokuz seviyesi olduğunu savunmaktadır. Bu seviyeler ve
seviyelerin özellikleri Tablo 2.2’de gösterilmektedir.
Tablo 2.2. Kulaktan Kulağa İletişimin Seviyeleri (Silverman, 2001)
Seviyeler
Özellikleri

Ürünü kullanmış olan insanlar üründen hiç memnun kalmamışlardır.

Sürekli üründen şikayet ederler ve diğer insanları ürünü kullanmaktan
vazgeçirmeye çalışırlar.
-4

Ürünle ilgili durum skandal boyutundadır.

Söz konusu durum, kısa süreli bir krizse hızlı ve sorumlu davranıldığı
takdirde ürünün kurtulma şansı vardır.

Söz konusu durum, uzun dönemli bir krizse, ürünün tek kurtulma şansı
pazarda rakibinin olmamasına yani tekelleşmiş olmasına bağlıdır.

-3
Müşteriler, diğer insanlara ürünü kullanmamalarını öğütler fakat durum
skandal boyutunda değildir.

Bu durumdan kurtulmak en az -4 seviyesindeki durumdan kurtulmak
kadar zordur.

Ürünle ilgili sorunlar vardır fakat müşteriler ürünü kullanmaya devam
ederler ve ürün hakkında sorulmadığı sürece olumsuz konuşmazlar.
-2

Ürünün satışları yavaş yavaş düşmeye başlar, süreç yavaştır çünkü
müşteriler, ürünü kötülemeye çok hevesli değildirler.

Bu dönemde daha fazla reklam yapmak, yangına körükle gitmekten
91
farksızdır.

-1
Ürünü kullananlar, üründen tatmin olmamışlardır fakat ürün hakkında
kötü konuşacak ve olumsuzlukları yayıcak kadar kızgın değildirler. Ancak
kendilerine ürün sorulduğunda olumsuz şeyler söyleyeceklerdir.

0
Ürün kullanıcıları ürün hakkında konuşmaya, fikirlerini söylemeye
istekli değildir.

Bu seviyedeki ürünler hakkında ya çok az konuşulur ya da hiç
konuşulmaz.

+1
Sorulduğunda ürün hakkında olumlu şeyler söylenir fakat insanlar
memnuniyetlerini kendiliğinden açıklamaz.

Bu aşamada, reklam gibi geleneksel pazarlama araçları kullanıldığı
takdirde ürünün +2 seviyesine geçme şansı yüksektir.

+2
Müşteriler ürüne bayılmaktadır. Sorduğunuzda ürünün ne kadar
muhteşem olduğunu anlatırlar.

Bu aşamadaki ürünler için geleneksel pazarlama araçlarını kullanmak
çok gerekli değildir.
+3

Müşteriler, ürünü kullanmaları için diğer insanları ikna etmeye çalışır.

Ürüne çok olumlu duygular beslenir, insanlar ürün hakkında
konuşmaya heveslidir öyle ki ürün insanların gündeminde önemli bir yer işgal
eder.

Ürün gündem yaratmıştır. İnsanlar mütemadiyen ürünü konuşmakta ve
ürünün muhteşemliğini anlatmaktadır.
+4

Ürün hakkında arzu edilen duyumunun sağlandığı bu safhada ürün
satışları patlar.

Bu seviyede insanların beklentilerini yönetmek çok önemlidir.
92
2.2.7.3. Olumsuz Kulaktan Kulağa İletişim
Tüketiciler, satın aldıkları mal yada hizmetleri tecrübe edinmeleri sonucunda memnun
kalmayabilir ve bu deneyimlerini olumsuz olarak paylaşabilirler (Pruden ve Vavra, 2004).
İşletmeler tüketicinin bu deneyimini telafi etmediği takdirde, tüketici bu mal yada hizmeti
satan firmayı cezalandırmak adına, olumlu olmayan görüşler ile kulaktan kulağa iletişim
aracılığı ile deneyimlerini yayarlar ve bunu yapmak zorunda hissederler (Pruden ve Vavra,
2004). Bireyler satın aldıkları ürün yada hizmet ile ilgili edindikleri kötü deneyimleri diğer
kişilere anlatmaktan keyif almazlar. Olumsuz kulaktan kulağa iletişim ile ilgili yapılan
araştırmalar bu görüşü destekler niteliktedir. Bankacılık sektörü ile ilgili yapılan bir
araştırmaya göre, hizmetten memnun kalmamış bir hesap sahibinin, bankanın herhangi bir
olumsuz yönünü, hatasını 11 kişi ile paylaşmış ve bu 11 kişi de ortalama 5 diğer kişi ile
paylaştığını paylaştığı araştırmalar sonucunda belirlenmiştir (Wilson, 1991). White House
of Consumer Affairs tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise, ürün yada hizmetin
tüketimi sonucu memnun olmayan tüketicilerin %90’ı o işletmenin mal yada hizmetini
tekrar satın almamaktadır. Bu memnun olmayan tüketicilerin memnuniyetsizliklerine sebep
olan konuyu en az 9 kişiyle paylaştıkları, aynı tüketicilerin %13’unun ise 30’dan fazla
kişiyle bu memnun olmadıkları durumu paylaşmaya devam ettikleri belirlenmiştir
(Solomon, 2002).
2.2.7.4. Olumlu Kulaktan Kulağa İletişim
Pruden ve Vavra (2004) olumlu kulaktan kulağa iletişim ve yapılan araştırmaları
açıklamıştır. Kulaktan kulağa iletişimde olumsuz bir haber olumlu habere nazaran çok
daha hızlı yayılmakta tüketicinin ilgili mal yada hizmeti satın alma isteğini doğrudan
etkilemektedir. Ancak olumlu kulaktan kulağa iletişimde de bireylerin satın alma fikrini
doğrudan etkilemektedir. Geri bildirimin olumlu olduğu iletişimde, ilgili firmanın mal yada
hizmeti hakkında tavsiye edilmesine yönelik oluşan haberler diğer hedef kitle tüketicilere
ulaştığında olumlu kulaktan kulağa iletişim gerçekleşmiş olur. Bazı kişiler satın aldıkları
ürün yada hizmeti beğenmeleri sonucu övmek, bu ürün hakkında konuşmak ve başkalarına
tavsiyede bulunmaktan keyif alırlar. Bu şekilde oluşan olumlu yöndeki kulaktan kulağa
93
iletişim sonucunda kişilerin kararları etkilenebilmektedir. BusinessWeek’de yayınlanan bir
araştırmaya göre, araştırma kapsamında iletişim kurulan kişilerin %69’u son bir yıl içinde
gidecekleri restorantı seçip karar verirken en az bir kere olumlu kulaktan kulağa iletişimden
faydalandıkları görülmektedir (Pruden ve Vavra, 2004). Aynı araştırmada katılımcıların
%36’sı bilgisayar yazılım ve donanımı, %24’ü elektronik eşya, %22’si seyahat, %18’i
otomobil ve %9’u finansal hizmetler ile ilgili satın alma kararlarında olumlu kulaktan
kulağa iletişimden etkilendiklerini belirtmişlerdir. General Electric Co. tarafından yapılan
bir araştırmaya göre katılımcıların %61’i satın alma öncesinde arkadaş fikirlerinin çok
yararlı olduğunu belirtmişlerdir (Pruden ve Vavra, 2004).
General Electric Co. Tarafından yapılan bir başka araştırmaya göre finansal hizmetler
sektöründe ve perakendecilik sektöründe yaşanılan her olumlu etkileşimin, dört kişiye
aktarıldığı belirtilmektedir (Goodman, 2005).
Olumlu kulaktan kulağa iletişim, firmaların pazarlama faaliyetleri maliyetlerini azaltmakla
birlikte olumlu bildirimler sonucu ikna olmuş ve cezbedilmiş şekilde gelen müşterilerin
oluşması ve bu müşterilerin kalıcılığının sağlanması sonucu firmanın gelir artışına da sebep
olur (Derbaix ve Vanhamme, 2003). Cheesecake Factory, Harley Davidson, Starbucks, Jet
Blue gibi markalar pazarlama faaliyetlerine çok daha az maliyet ve çaba sarf edip olumlu
kulaktan kulağa iletişim sayesinde önemli başarılar elde etmiş markalardır. Bu markalar
ürün yada hizmetlerinden memnun olan müşterileri aracılığı ile daha az reklam maliyeti ile
büyümeye devam etmektedirler (Goodman, 2005).
Silverman (1997) kulaktan kulağa iletişim ile ilgili olumlu ve olumsuz deneyimlerin
paylaşılması konusunda bir araştırmayı açıklamıştır. Bu durum Şekil 2.21’ de
gösterilmektedir.
94
Olumsuz deneyim
Olumlu deneyim
0
2
4
6
8
10
12
Şekil 2.23: Olumlu ve Olumsuz Deneyimlerin Paylaşım Miktarı (Silverman, 1997)
Şekil 2.23’de görüldüğü üzere yapılan araştırmalar sonucunda kulaktan kulağa iletişim
bilgilerinin üçte birinden fazlasının olumsuz görüş ve yargı içerdiği tespit edilmiştir
(Mizerski, 1982). Bir ürün yada hizmet hakkında olumsuz bir durum yaşayan tüketiciler, bu
yaşadıklarını yaklaşık olarak 12 kişiye, olumlu yaşadıkları deneyimleri ise 3 kişiye
aktarmaktadır (Silverman, 1997).
Yapılan araştırmalar sonucunda tüketicilerin kulaktan kulağa iletişimde olumlu bilgi içeren
geri bildirimlere nazaran olumsuz bilgi içeren geri bildirimlere çok daha fazla önem
verdikleri tespit edilmiştir. Aynı zamanda olumsuz bilgi tüketicinin satın almayı düşündüğü
mal yada hizmeti olumlu bilgiye göre satın alma kararı verirken çok daha fazla
etkilemektedir (Mowen ve Minor, 1998). Gıda sektöründe yapılan araştırmaya göre olumlu
kulaktan kulağa iletişim sonucu satışlar iki katı artmakta, olumsuz kulaktan kulağa
iletişimde ise satışlar iki katından daha fazla düşmektedir (Schiffman ve Kanuk, 2004).
Yapılan diğer bir araştırmaya göre ürün yada hizmetten memnun kalmış müşteri, bu
durumu 3,4 yada 5 kişiyle paylaşırken, ürün yada hizmetten memnun kalmamış müşteri bu
rahatsız olduğu durumu 5,7,10 ya da daha fazla sayıda kişi ile paylaşmaktadır (Pruden ve
Vavra, 2004). Kulaktan kulağa iletişimin genellikle yayılma süresi ürünlerin kategorisine
göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, Suzuki Sidekick, Chevrolet Corvair, Ford Pinto,
Edsel, Yugo gibi araba markaları kulaktan kulağa iletişimde olumsuz yorumlara maruz
kalmış ve başarısızlığa uğramıştır (Gelb ve Johnson, 1995). Audi 5000’deki hatalı bir
95
üretim yüzünden aracın kontrol dışı hızlanması ve bu durum sonucunda tüketicilerin bu
araçların Birleşik Devletler Distribütörü Volkswagen of Amerika’yı suçlaması ve dava
açmasına sebep olmuştur. Amerika’da neredeyse markanın varlığının ortadan kalkmasına
bu olayı anlatan 60 minutes adlı programın bir bölümünün yayınlanması sonucu sebep
olmuştur (Gelb ve Johnson, 1995). Yaklaşık olarak 10 yıl geçtikten sonra yeni otomobil
üretilmiyor olması ve diğer tarafların çalışanlarının bu otomobilde bir hata olmadığını
ispatlamalarına rağmen, marka eski prestijini kaybetmiştir. Aynı zamanda sağlık
sektöründe de yaşanan olumsuz deneyimleri tüketiciler firmaya bildirmek yerine diğer
tüketicilerle paylaşmaktadırlar (Gelb ve Johnson, 1995).
Sonuç olarak; çoğu araştırmadan anlaşılacağı gibi tüketiciler olumlu deneyimlere nazaran
olumsuz deneyimleri paylaşma ve başkalarına bildirme konusunda daha istekliler. Aynı
zamanda olumsuz bilgiler tüketicilerin satın alma davranışını olumlu bilgiye nazaran daha
güçlü etkilemektedir.
2.2.7.5. Kulaktan Kulağa İletişim Modeli
Buttle (1998) kulaktan kulağa iletişim modelinin iki değişkenden oluştuğunu açıklamıştır.
1) Kişinin kendi zihninde oluşan değişkenler: Kulaktan kulağa iletişim girdisi arayışı ya
da kulaktan kulağa iletişim çıktısı alma safhasını hızlandırmayla ilişkilendirilen
durumlar ya da süreçlerdir.
2) Kişinin kendi zihni dışındaki değişkenler: Kulaktan kulağa iletişim girdisi arayışını
ya da kulaktan kulağa iletişim çıktısını üretmeyi etkileyen bağlamsal durumlardır.
Şekil 2.24’de kulaktan kulağa iletişim modeli yer almaktadır. Model de yer alan
değişkenler ilerleyen bölümde açıklanmıştır.
96
DIŞ ÇEVRE
(Kişinin Kendi Zihni Duşundaki Çevre)
SOSYAL
KÜLTÜR
İŞ
TEŞVİKLER
AĞLAR
ORTAMI
KİŞİNİN KENDİ ZİHİNSEL
ÇEVRESİ
aranan
WOM
GİRDİSİ
verilen
memnuniyet
verilen
BEKLENTİ
ÜZERİNDEKİ
DİĞER
ETKİLER
WOM
ÇIKTISI
aranan
Beklenti : Algılama
Tatmin
Tatmin
olma
olmama
Şekil 2.24 Kulaktan kulağa iletişim modeli (Buttle, 1998)
DİĞER
DAVRANI
ŞLAR
97
2.2.7.6. Kişinin Kendi Zihninde Oluşan Değişkenler
Kulaktan kulağa iletişim çıktısının üretimi, bütün olarak bakıldığında, bireyin
deneyimlediği mal yada hizmete ilişkin durumun çıktısıdır (Oliver, 1997). Tüketicinin ürün
yada hizmeti deneyimlemesi sonucu tatmin/tatminsizliği paradigmasından beklentiler
karşılanır ise tatmin, beklentiler karşılanamaz ise tatminsizlik oluşur (Oliver, 1997).
Tüketicinin beklentilerinin üzerine gidilir ise müşteri memnuniyetinin gerçekleşeceği
beklenmektedir (Oliver, 1997). Olumlu kulaktan kulağa iletişimin oluşmasında
memnuniyet ve tatminin sebep olduğu bilinmektedir (Dal, 2007). Müşterinin algıları ve
beklentileri arasında tatmin olunamama dengesizliğinin çıktısı ise olumsuz kulaktan kulağa
iletişimdir (Dal, 2007)
Miller (1977) tüketicilerin beklenti seviyelerini açıklamıştır. Çoğu araştırmacı tüketici
beklentilerinin hiyerarşisinin gerçekleşme ihtimali üzerinde çalışmıştır. 1950’ler de tutum
ve iletişim arasındaki bağlantıyı detaylı bir çalışma ile araştırmış Yale İletişim ve Tutum
Değişim Programı, kabul etmenin derecelerini belirtmiştir. İdeal (olması gereken)
seviyeden en alt kabul etme seviyesine kadar sıralanmış beklentilerin seviyeleri
saptanmıştır. Bu seviyeler 4 aşamadan oluşmaktadır. Bu beklenti seviyeleri; “olabilmeli”,
“olacak”, “olmak zorunda” ve “olmalı” şeklinde sıralanır.
Beklentiler en az (minimum) ve tüketicinin arzu ettiği seviye olarak sınıflandırılır. Bu
seviyeler tüketiciler için ürün yada hizmete karşı tolerans alanını belirler (Parasuraman vd.,
1991). Bazı çalışmalar farksız alan olarak belirttikleri yeteri kadar (makul) beklentinin daha
yakın bir biçimini kavramsallaştırmışlardır (Woodruff vd.,1983). Yaklaşık yirmi yıl önce
tolerans alanı literatürü gözden geçirilmiştir. Strandvik (1994) Beklenti araştırmasının
bütünleşik kavramsallaştırılması oluşturulmuştur. Oliver (1977) beklenenin üzerinde
performans gerçekleşmesi olumlu kulaktan kulağa iletişimin, istenenin altında performans
gerçekleşmesi ise olumsuz kulaktan kulağa iletişim gerçekleşmesine sebep olmaktadır.
Kulaktan kulağa iletişim tatminlik seviyelerine göre yönetilmektedir. Westbrook (1987)
kulaktan kulağa iletişimde olumluluk iletişim seviyesini tatmin boyutu arttıkça arttığı
98
görülmektedir. Swan ve Oliver (1989) kulaktan kulağa iletişimin oluşmasında kişilerin ürün
yada hizmet tüketimi sonucunda aldıkları performans seviyesi sonucunda verilen duygusal
tepkiler yer alır (aktaran Engel vd.,1969).
Fakat başka bir görüşe göre kulaktan kulağa iletişim oluşmasında sadece ürün yada
hizmetin tüketimi sonucunda oluşan performans seviyesi değil, satın alma sürecinde oluşan
tatmin yada tatminsizliğin bu sürece çok fazla etkisi vardır (Tanner, 1996). Tüketicinin
ürün yada hizmet hakkında değer ve kalite algısı ile ne derece bağlı olduğu kulaktan kulağa
iletişimin başlamasına sebep olur (Hartline ve Jones, 1996). Tüketicinin olumlu kulaktan
kulağa iletişimi başlatması için algısının yüksek seviyede olması gerekir (Buttle, 1998).
Eğer satın alımına söz konusu mal yada hizmetin sosyal destek önerdiğine inanılır ise
tüketiciler bu ürün yada hizmeti başkalarına olumlu yönde tavsiye etmek konusunda
isteklidirler (Adelman ve Ahuvia, 1995). Burada bahsedilen sosyal destek; mal yada
hizmeti tedarik edenin herhangi bir iletişim aracılığı ile tüketicinin bu mal yada hizmete
karşı şüphelerini azaltması, güvenini artırması, tüketicinin satın alma eylemini
gerçekleştirerek tatmin olacağı ve diğer sosyal bağlarını pekiştireceği hissettirmesidir
(Adelman vd., 1993). Bu şekilde sosyal destek sayesinde tüketicileri ile olan bağlarını
güçlendirebilen ürün yada hizmet sahibi, olumlu kulaktan kulağa iletişimin oluşmasına
sebep olabilir.
99
İstenilen
İdeal
Tolerans Bölgesi
Mükemmel
Arzu edilen
Hak edilen
İlgisizlik Bölgesi
İhtiyaç duyulan
Yeterli
Öngörülen
En az seviyede
tolere edilebilir olan
Tolere edilemeyen
Şekil 2.25 Arzu edilebilir olma seviyelerine göre beklentiler (Buttle, 1998)
Buttle (1998) olumsuz kulaktan kulağa iletişim çıktısını açıklamıştır. Kulaktan kulağa
iletişimin olumsuz yöndeki çıktılarının, otel konaklama, araba ve kar amacı gütmeyen
kurum ve kuruluşlar gibi pek çok alanda da incelendiğinde tatmin var ise olumlu kulaktan
kulağa iletişim, tatminsizlik var ise olumsuz kulaktan kulağa iletişimin oluştuğu
görülmektedir Tüketici şikayeti şeklinde oluşan durum olumsuz kulaktan kulağa iletişim
çıktısıdır.
Tüketicilerin beklentileri karşılanmadığı takdirde iki davranış biçimi sergilerler. Bunlardan
bir tanesi; tatminsizliklerini sözlü bildirirler yada diğeri ise ilişkilerini tamamıyla
kopartırlar (Hirschman, 1970). Tatmin olmamış müşteri ilgili ürün yada hizmet sahibi
firmayı 3 şekilde cezalandırabilir; ilişkiyi tamamen bitirir, tedarikçiye sözlü şikayetini
bildirir ve çok hızlı iletişim şekli olan sosyal ağlar aracılığı ile memnuniyetsizliğini bildirir
ve yayılmasını sağlar (Buttle, 1998). Diğer bir çalışmada ise şikayetler verisine küme
analizi uylanarak, bu şikayet içerikli davranışlar üç başlıkla kategorize edilmiştir. Bunlar;
şikayet olarak dile getirme şekli, olumsuz yönde kulaktan kulağa iletişim ile verilen özel
100
tepkiler, parti tepkileri yani avukata danışma yada konu hakkında özel programlara yazılı
dönüş yapmadır (Singh, 1988).
Tüketiciler dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarına göre farklı şekilde tatmin yada
tatminsizliklerini dile getirebilirler (Watkins ve Liu, 1996). Dayanıklı tüketim mallarının
tatminsizliğini çok daha tepkili ve sık şekilde ancak dayanıksız tüketim mallarındaki
tatminsizliklerini ise daha sakin ve daha az sıklıkla dile getirildiği öne sürülmektedir
(Watkins ve Liu, 1996). Eğer ürün yada hizmetin performansı beklentinin altında ise
tüketici çelişki ve güvensizlik hisseder (Festinger, 1957). Bilgi sistemindeki dengesizlik
olarak tanımlanan bilişsel çelişki teorisi pazarlama yapısı içerisinde uzun yıllardır yer
almaktadır (Festinger, 1957). Bilişsel çelişkiden memnun olmayan tüketici, rahatsızlıklarını
ortadan kaldırmak ve bu çelişkiyi azaltmak için kulaktan kulağa iletişim şekline ihtiyaç
duyarlar (Dal, 2007).
2.2.7.7. Kişinin Kendi Zihni Dışındaki Değişkenler
Kulaktan kulağa iletişim geleneksel bir kavramdır ancak bu duruma rağmen, İngilizce
yayınlanmış çok fazla araştırma batı ekonomilerinde yapılmıştır. Batı kültüründe birey,
kendi ayakları üzerinde durabilen yani bağımsız olarak görülmektedir. Markus ve
Kitayama’ya (1991) göre Batının bireyi (a) iç unsurların orijinal bir oluşumunu kapsayan
(örneğin davranışlar, yetenekler, motivasyon, değerler) ve (b) bilimsel literatürü de
yönlendiren bu içsel unsurların bir sonucu olarak davranan bağımsız kişi, kendi kendine
yeten yani kendi ayakları üzerinde duran olarak görülmektedir (aktaran Buttle, 1998).
Bununla birlikte, bütün kültürler bireyi bağımsız olarak görmemektedirler. Bireylerin
birbirine bağlı olduğu görüşünde olan kültürler de vardır (Dal, 2007).
Kolektivist kültürde olan biri kolektivistliğe karsı bireyselliğini ikinci plana atıyorsa, ister
kaynak ister hedef olsun ve ister pozitif ister negatif olsun, bu kulaktan kulağa iletişim ile
oldukça ilişkilidir (Buttle, 1998). Örneğin kolektivist bir toplumda, kolektif görüş genel
olarak olumluysa, bireysel bir hoşnutsuzluk deneyimi hakkında olumsuz bir kulaktan
kulağa iletişim dile getirilmeyecektir (Buttle, 1998). Grup üyelerinin işaretleri olduğunda
101
ve tedarikçilerle güçlü ve güvenilir ilişkiler geliştirilmek istenildiğinde, kolektivistlik
büyük olasılıkla ürün ve hizmete yönelik çok güçlü duygusal bağlar geliştirebilir (Buttle,
1998).
Zaman içerisinde araştırmacıların bir kısmı şikayetler ile ilgili tüketici tutumlarının kültürel
farklılıkları incelemişlerdir. Liu ve Watkins (1996) kulaktan kulağa iletişim kavramının
çalışmalarına yönelik kültürel sınırları tartışmışlardır. Kulaktan kulağa iletişimin
davranışları üzerinde kişinin kendi zihni dışında değişken olarak kültür olduğu
gözlenmektedir (Buttle, 1998). Aynı zamanda kültürel olarak yapılandırılmış çalışmalar
kulaktan kulağa iletişimi ifade edişi ve kulaktan kulağa iletişim arayışı üzerinde, diğer
kişilerin zihni dışında başka değişkenler olduğu gözükmektedir (Dal, 2007).
Buttle (1998) tüketicilerin yeni bir ürün yada hizmet alırken karşılaştıkları riskleri
açıklamıştır. Tüketiciler yeni bir ürün yada hizmet satın alım aşamasında algılanan bir
takım riskler ile karşı karşıya kalabilirler. Bu riskler; finansal, psikolojik, sosyal, zaman
kaybı, performans yada fiziksel riskler olabilir. Kulaktan kulağa iletişim girdisinde
özellikle yüksek oranda risk içeren ve somut olmayan ürünlerde daha fazla belirginlikle
olabilmektedir. Tüketicilerin herhangi bir risk ile karşı karşıya kalma hissine yönelik
rahatsızlığının azaltılması veya ortadan kaldırılabilmesi için birden fazla risk azaltma
stratejisi kulaktan kulağa iletişime referans vermektedir.Tüketicinin satın aldığı ürün değil
de özellikle hizmet ise kulaktan kulağa iletişim karar sürecine ilişkin çok fazla önemli bir
girdidir. Murray (1991), hizmet satın alan tüketicilerin reklam çalışmalarından daha çok
arkadaş, aile ve yakınlarından bilgi edinmeyi tercih ettiklerini ifade etmiştir.
Hizmetlerin, kişiler tarafından tüketilmesinden önce tespit edilmesi zor olan yüksek güven
özellikleri mevcuttur (Buttle, 1998). Hizmetlerin somut olmayışı, performanslarının hep
farklı oluşu, kulaktan kulağa iletişim şeklinde bilgi edinme arayışına sebep olmaktadır
(Buttle, 1998). Gombeski ve diğerleri (1988) tarafından yapılan araştırmalara göre, hastalar
tarafından doldurulan soru formlarında, kurumu yeni tercih eden hastaların yarısının
yakınlarının tavsiyesi üzerine sağlık merkezine geldikleri ve kurumu tercih etmelerinin
sürekliliği üzerinde çok fazla etkisi olduğunu tespit etmişlerdir (Buttle, 1998). Johnson ve
102
Meischke’nin (1991) araştırmalarına göre, kanser tedavisine yönelik olarak ilgili hastaların
bilgi arayışı doktorlardan çok yakınlarının ve arkadaşlarının kulaktan kulağa iletişim
aracılığı ile tercihlerinde etkili oldukları tespit edilmiştir (Buttle, 1998).
Tüketicilerin satın alma kararında çok fazla etkili olan, profosyonel hizmet kapsamında
diğer tüketicilerden bilgi almaya çalışmaları bilinmektedir. Toplam 324 adet üst yönetici ile
altı farklı firmada yapılan bir araştırmaya göre profesyonel hizmet işletmesi için iş ortağı
olarak hizmet sağlayıcısının seçim kararında bireysel kabulün çok fazla önemli olduğu
belirlenmiştir (Dal, 2007).
Kulaktan kulağa iletişimin çıktısı fiyatla da doğrudan ilgilidir. Richins’in (1983)
araştırmalarına göre tüketici ürün yada hizmetten memnun kalmamış ise fiyatının da
yükselmesi ile birlikte olumsuz yönde kulaktan kulağa iletişimin başlamasına neden
olacaktır (Buttle, 1998). Kulaktan kulağa iletişimin sözlü olarak aktarımının her zaman söz
konusu olduğu bu kavram günümüzde dijital pazarlamanın da hayatımıza girmesi ile
birlikte elektronik kulaktan kulağa iletişimin de oluşmasını sağlamıştır. Bir sonraki
aşamada elektronik kulaktan kulağa iletişimden bahsedilecektir.
2.2.7.8.Elektronik Kulaktan Kulağa İletişim (EKKİ)
Alışılagelmiş kulaktan kulağa iletişimden sonra teknolojinin gelişmesi ile beraber
elektronik kulaktan kulağa iletişim bireylerin satın aldıkları ürün yada hizmet hakkında
sanal ortamda tavsiye, görüş, şikayet, yorumlarını bildirip paylaşabildikleri bir platform
haline gelmiştir. Bu platform her geçen gün internet üzerinde kişilerin çoğalması ile
artmıştır (Sarıışık ve Özbay, 2012). Elektronik kulaktan kulağa iletişim sanal ortamda
internet üzerinden kişilerin düşünceleri, yorumları, tavsiye, görüşlerinin önemini
vurgulamakta ve göstermektedir (Cantallops ve Salvi, 2014). İnternet üzerindeki yorumlar
Web 2.0 araçlarından; tüketicilerin değerlendirme siteleri, sohbet odaları, sosyal ağlar,
forumlar, bloglar vb. aracılığı ile paylaşılmaktadır (Cheung ve Thadani, 2012; Goldsmith
ve Horowitz 2006; Sparks ve Browning, 2011; Sun vd., 2011). Kulaktan kulağa iletişimde
belli sınırlar çerçevesinde kişilere ulaşılırken elektronik kulaktan kulağa iletişimde coğrafi
103
olarak da birbirinden çok uzak ancak ortak zevkte olan yada benzer ürün/markalarla ilgili
kişiler internet aracılığı ile yakınlaşmakta ve ürün/markaları güven, kalite, fiyat gibi her
açıdan değerlendirip çok hızlı şekilde bilgi aktarmaktadırlar (Rabjohn vd., 2008).
Tüketiciler satın aldıkları yada almak istedikleri ürün yada hizmete ait fiyat/kalite
performansı değerlendirmesi ile beraber ürüne ait hizmet kalitesi, diğer ürünlere göre
avantajları ve dezavantajları, ürünün özellikleri, bulunabilirliği vb açılardan da internet
üzerinden bilgi paylaşımı yapabilir ve araştırabilirler (Sun vd., 2011). Bu edinilen bilgiler
ve yapılan yorumlar, görüşler bireylerin satın alma karar sürecinde çok önemli rol
oynamaktadır.
Tüketiciler
çeşitli
sebeplerden
ötürü
elektronik
kulaktan
kulağa
iletişime
yönlenmektedirler. Bunlar; tüketicinin bilgi edinme sürecini kısaltma, pazara giren yeni
ürünleri tespit edebilme, tüketicilerin algıladığı risklerin azaltılması, sosyal anlamda
tüketicilerin pozisyon belirlemesi, ürünün kullanımı ve işlevlerine yönelik bilgi edinme,
sanal bir gruba dahil olma, satın alım sonrası tüketicinin yaşayabileceği olumsuzlukları en
aza indirme ve en önemlisi tüketicinin ürün, hizmet, markaya karşı güven sorununu
çözmeye yönelik isteklerinden kaynaklanır (Sarıışık ve Özbay, 2012). Aynı zamanda
bireyler kolay ulaşılabilir olması sebebi ile çok sık elektronik kulaktan kulağa iletişimi
kullanmayı tercih ederler. Günümüz teknolojisinde herkes bireysel olarak, evinden,
telefonundan, ofisinden vb. gibi birçok yerden internete kolaylıkla ulaşabilmektedir
(Abubakar, 2012). Aynı zamanda dilediği ürün yada hizmet hakkında internet üzerinden
araştırma yapabilir ve yorumlarını görüntüleyebilir. Sanal ortam tüketicilere sunulacak
faydalı bilgileri, stres, maliyet ve engelleri düşürerek sunmaktadır (Abubakar, 2012).
Chaudhuri ve Hoibrook (2001) yapmış oldukları çalışmada marka sadakatini; satın alma
sadakati, davranışsal sadakat, marka güveni açıdan incelemişlerdir. Çalışma sonucunda
marka için satın alma sadakatinin firma açısından pazar payının büyümesine, davranışsal
sadakat ise göreceli olarak daha yüksek fiyata işaret etmektedir.
Wallace vd. (2014) yağmış oldukları çalışmada Facebook’ta sayfasını takip ettiği marka ile
arasındaki tüketici ilişkisini incelemişlerdir. Markanın kazanımı, marka sevgisi ve kulaktan
104
kulağa iletişimi içerir. Çalışma sonucunda markanın Facebook sayfasının takip edilmesinin
sosyal veya iş yaşantının dışa vurumu olarak yorumlanmıştır. Markaya bağlı olan
tüketiciler kulaktan kulağa iletişim kurmak konusunda potansiyeli olan tüketicilerdir.
Markaya sosyal açıdan bağlı olan tüketicilerin marka hakkında olumsuzlukları görmezden
geldiklerini açıklamışlardır.
Bu bilgilerden yola çıkılarak;
H3: Marka sadakati ölçeğinin, kulaktan kulağa pazarlama üzerinde pozitif etkisi vardır.
H4: Tüketicinin marka kullanım niyeti ölçeğinin kulaktan kulağa pazarlama üzerinde
pozitif etkisi vardır.
H5: Tüketiciyle online bağ kurmanın kulaktan kulağa pazarlama üzerinde pozitif etkisi
vardır.
Sonuç olarak; kulaktan kulağa iletişim en hızlı ve etkili gelişen bir fikir alış veriş
yöntemidir. Bireylerin bu fikirler ile kararları çok hızlı ve etkili değiştiği için kulantan
kulağa iletişimin genellikle olumlu (pozitif) yönlü dağılması çok önemlidir. Eğer olumsuz
(negatif) yönlü bir dağılım söz konusu ise en kısa sürede müdahale edilmesi gerekmektedir.
105
BÖLÜM 3. ARAŞTIRMA MODELİ VE HİPOTEZLER
3.1. Araştırma Modeli
MARKA
SADAKATİ
FACEBOOK'TA EN
SIK TAKİP EDİLEN
H3
H1
MARKA İLE
E-KULAKTAN
ÇEVRİMİÇİ (ONLINE)
KULAĞA
BAĞ KURMA
H5
İLETİŞİM
*Bilişsellik
*Duygusallık
*Katılımcılık
H2
H4
MARKAYI
KULLANMA
NİYETİ
Şekil 3.1 Araştırma modeli
3.2. Araştırmanın Hipotezleri
H1: Tüketiciyle online bağ kurmanın marka sadakati üzerinde pozitif etkisi vardır.
H1a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır.
H1b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır.
H1c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır.
106
H2: Tüketiciyle online bağ kurmanın tüketicinin marka kullanım niyeti üzerinde pozitif
etkisi vardır.
H2a:Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H3: Marka sadakati ölçeğinin, kulaktan kulağa pazarlama üzerinde pozitif etkisi vardır.
H4: Tüketicinin marka kullanım niyeti ölçeğinin kulaktan kulağa pazarlama üzerinde
pozitif etkisi vardır.
H5: Tüketiciyle online bağ kurmanın kulaktan kulağa pazarlama üzerinde pozitif etkisi
vardır.
H5a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun kulaktan kulağa pazarlama
üzerinde pozitif etkisi vardır.
H5b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun kulaktan kulağa pazarlama
üzerinde pozitif etkisi vardır.
H5c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun kulaktan kulağa pazarlama
ölçeği üzerinde pozitif etkisi vardır.
107
BÖLÜM 4. ARAŞTIRMA TASARIMI VE METODOLOJİSİ
4.1. Araştırma Türü
Pazarlama araştırmaları amaçlarına göre keşifsel, tanımsal ve nedensel araştırmalar olarak
üçe ayrılırlar. Gegez (2010) tarasımları açıklamaktadır. Keşifsel araştırma modelinin amacı;
problemin belirlenmesi, yeni hipotez ve alternatif seçeneklerinin oluşturulmasıdır. Bu çeşit
araştırmalarda araştırmaya ait problemlerin, değişkenlerin ve hipotezlerin belirlenmesi için
bilgiler
toplanmalıdır.
Tanımsal
araştırmalarda
ise
ana
kütlenin
tanımlanması
amaçlanmaktadır. Tanımsal araştırmalara başlamadan önce bilgi gereksinimi belirlenir,
tanımlanır ve hipotez oluşturulur. Nedensel araştırmalarda amaç değişkenler arası neden
sonuç ilişkisinin belirlenmesidir. Araştırma türlerinin tanımları dikkate alındığında
araştırmamızın amacına uygun olan araştırma modeli tanımsaldır. Bu sebeple araştırmanın
amacına uygun olarak veriler anket yöntemiyle toplanılmıştır.
4.3.Anket Formunun Hazırlanması
Yapmış olduğumuz araştırmada birincil veriler kullanılmıştır. Bu birincil veriler nicel
(kantitatif) araştırma tasarımıyla elde edilmiştir. Bu çalışmada nicel veri toplama
yöntemlerinden biri olan anket yoluyla veriler toplanmıştır. Araştırma için gerekli verilerin
elde edilmesinde anket soruları, ilgili yazın taraması ve daha önce yapılmış benzer
çalışmalarda yapılan anketler arasından seçilerek ve ayrı ayrı Türkçe’ye çevrilerek
hazırlanmıştır. Anket sorularının hazırlanmasında bir önceki bölümde detaylarını
belirttiğimiz ölçeklerden yararlanılmıştır. Araştırmada yer alan 6 ölçek toplam 23 sorudan
oluşmaktadır. Modelde yer alan değişkenlerin soruları 5’li Likert ölçeği ile hazırlanmıştır
(1=Kesinlikle Katılmıyorum, 2=Katılmıyorum, 3=Ne Katılıyorum, Ne Katılmıyorum,
4=Katılıyorum, 5=Kesinlikle Katılıyorum). Anketin son bölümünde cinsiyet, yaş, medeni
durum, çocuğu var ise sayısı, eğitim durumu, aylık ortalama gelir ve çalışma durumu ile
ilgili demografik sorulara yer verilmiştir. Kullanılan anket formu Ek 1’de yer almaktadır.
Öncelikle pilot çalışma yapılarak ankete katılacak kişilerin soruları daha iyi ve daha net
cevaplayabilecekleri şekilde tasarlanmaya önem verilmiştir.
108
4.2. Araştırmada Kullanılan Ölçekler
Araştırmamızda yer alan altı farklı değişkenin ölçümünde tüm ölçekler yabancı
kaynaklardan alınmış olup, kaynaklarına ait bilgiler tabloların altında yer almaktadır.
Tablo 4.1 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
bilişsellik boyutu (Hollebeek vd.,2014)
Bilişsellik
Kısaltma
Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, beni o markayı BIL1
düşünmeye sürükler.
Facebook’ta takip ettiğim markayı kullanırken, o markayı çok düşünürüm.
BIL2
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, o marka hakkında daha BIL3
fazla bilgi sahibi olmak istememe sebep olur.
Tablo 4.2 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
duygusallık boyutu (Hollebeek vd.,2014)
Duygusallık
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca kendimi çok pozitif
hissederim.
Kısaltma
DUY1
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak beni mutlu eder.
DUY2
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca kendimi iyi hissederim.
DUY3
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullandığım için gurur duyuyorum.
DUY4
Tablo 4.3 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
katılımcılık boyutu (Hollebeek vd.,2014)
Katılımcılık
Aynı kategorideki rakip markalara kıyasla, Facebook’ta en sık takip ettiğim
markayı daha uzun süre kullanırım.
Kısaltma
KAT1
109
Her ne zaman bu kategoride bir ürün/hizmet kullansam, Facebook’ta en sık
takip ettiğim markayı kullanırım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka bu kategoride genelde kullandığım
markalardan bir tanesidir.
KAT2
KAT3
Tablo 4.4 Facebook’ta en sık takip edilen markanın e-kulaktan kulağa iletişim ölçeği
(Wallace vd., 2014)
Kulaktan Kulağa İletişim
Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı, Facebook'ta olan arkadaşlarıma
övmek için "Beğen" ("Like") tuşuna tıklarım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markanın sayfasını beğenmek benim
Facebook profilimi zenginleştirir.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında iyi düşüncelerimi paylaşmak
için“Beğen” (“Like”) tuşunu tıklarım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında çevrimiçi (online) olarak bir
çok olumlu mesaj paylaşırım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı Facebook’ta olan aileme ve
arkadaşlarıma öneririm.
Kısaltma
WOM1
WOM2
WOM3
WOM4
WOM5
Tablo 4.5 Facebook’ta en sık takip edilen markayı kullanma niyeti ölçeği (Yoo ve Donthu,
2014)
Kullanma Niyeti
Aynı olsalar bile diğer markalara kıyasla Facebook'ta en sık takip ettiğim
markayı kullanmak daha manlıklı geliyor.
Diğer markalar aynı özelliklere sahip olsalar bile Facebook’ta en sık takip
ettiğim markayı kullanmayı tercih ederim.
Kısaltma
NIYET1
NIYET2
110
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka kadar iyi bir marka olsa bile ben
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmayı tercih ederim.
Başka bir marka Facebook’ta en sık takip ettiğim markadan bir farkı olmasa
bile Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak daha akıllıca olur.
NIYET3
NIYET4
Tablo 4.6. Facebook’ta en sık takip edilen marka ile ilgili sadakat ölçeği (Chaudhuri ve
Hoibrook, 2001)
Sadakat
Tekrar aynı ihtiyacım olursa Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı satın
alacağım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı satın almaya devam etme
niyetindeyim.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markaya bağlıyım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka için diğer markalara göre daha fazla
para ödeyebilirim.
Kısaltma
SAD1
SAD2
SAD3
SAD4
4.4.Araştırma Evreni ve Örneklem Süreci
Araştırma evreni farklı demografik özelliklere sahip perakende müşterileri ya da nihai
tüketicilerdir. Örneklem çerçevesince anket, Facebook’ta marka takip eden kişilere
uygulanmıştır. Araştırma örneklem anket katılımcıları yönüyle tesadüfi olmayan örneklem
yöntemlerinden kolay örneklemdir. Bu yöntem gönüllülük esasına dayanarak ankete
katılanların verdiği cevaplardan oluşan bir örneklem türüdür. Bu yöntem maliyet ve zaman
açısından tasarruf sağlamakta olup, çalışmamız da bu yönteme göre hazırlanmıştır.
111
4.5.Veri Toplama Süreci
Veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anket Google Drive üzerinden
sanal ortamda hazırlanmış olup, çalışma konusu gereği facebook kullanıcılarını kapsaması
amacıyla, elden anket formu dağıtılması, sosyal medya ve e-posta aracılığı ile hedef kitleye
ulaşılmıştır. Facebook’taki kullanıcı sayısının 39 milyondan fazla olduğu düşünülerek
örneklem büyüklüğü belirlenmiştir (webrazzi.com). Zaman ve maliyet kısıtları nedeniyle,
araştırmanın örneklem büyüklüğü n=
(1-
)/(e/Z)2 formülü ile %5 hata payı ve %95
güven aralığında alt sınır 384 olarak belirlenmiştir. Sağlıklı bilgiler elde etmek ve veri
kaybını önlemek amacıyla anket formlarındaki tüm soruların cevaplanması zorunlu hale
gelmiştir. Anket katılımcılarının cevaplarının verilen süre zarfında tamamlanması
beklendikten sonra verilerin elektronik veri havuzunda toplanması sağlanmıştır. Bu sürecin
sonunda 388 kullanılabilir anket toplanmıştır. Ankette yer alan sorular SPSS (Statistical
Package for the Social Sciences) programınde kodlandıktan sonra veri girşi yapılmıştır.
4.6.Veri Analiz Yöntemi
Araştırmada elde edilen verilerle ilgili olarak öncelikle güvenilirlik ve geçerlilik analizleri
yapılmıştır. Böylece ölçeklerin analiz yapmaya uygun olup olmadığı test edilmiştir.
Güvenilirlik ve geçerlilik sağlandıktan sonra demografik bulgular için frekans dağılımları
her bir demografik özellik için incelenmiştir ve ifadelerin ortalamaları alınarak
yorumlanmıştır. Bütün hipotezler parametrik bir test olan regresyon analizi ile
incelenmiştir.
112
BÖLÜM 5. ANALİZ VE BULGULAR
5.1. Demografik Bulgular
Bu bölümde ankete katılan kişilerin cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslekleri ve gelir
düzeylerine göre frekans dağılımları incelenmektedir.
Tablo 5.1 Ankete katılan tüketicilerin cinsiyetlerine göre dağılımı
CİNSİYET
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
Kadın
235
61,0
Erkek
153
39,0
Toplam
388
100,0
Araştırmaya katılanların %61’i kadın, %39’u erkektir. Kişi sayısı olarak ise ankete
katılanlar arasında 235 kişi kadın, 153 kişi erkektir. Katılımcılardan kadın olanlar sayısının
erkeklere göre fazla olduğu gözükmektedir.
Tablo 5.2 Ankete katılan tüketicilerin medeni durumuna göre dağılımı
MEDENİ DURUM Kişi Sayısı
Yüzde (%)
Evli
150
39,0
Bekar
229
59,0
Boşanmış
9
2,0
Toplam
388
100,0
Ankete katılanların %39’u evli (150 kişi), %59’u bekar (229 kişi), %2’si boşanmış (9
kişi)’dir. Bekar kişi sayısının evli kişi sayısından fazla olduğu gözükmektedir.
113
Tablo 5.3 Ankete katılan tüketicilerin yaşlarına göre dağılımları
YAŞ
Kişi Sayısı
16 yaş ve altı
8
17-27 yaş
167
43,0
28-38 yaş
174
44,8
39-49 yaş
33
8,5
50-60 yaş
5
1,3
61 yaş ve üzeri 1
0,3
Toplam
Yüzde (%)
2,1
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %2,1’i 16 yaş ve altı, %43’ü 17-27 yaş, %44,8’i 28-38 yaş, %8,5’i
39-49 yaş, %1,3’ü 50-60 yaş, %0,3’ü 61 yaş ve üzeri yaş aralığındadır. Ankete en yüksek
katılım 28-38 yaş ve 17-27 yaş gruplarından olmuştur.
Tablo 5.4 Ankete katılan tüketicilerin eğitim düzeylerine göre dağılımları
EĞİTİM
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
İlkokul
7
2,0
Ortaokul
6
2,0
Lise
57
15,0
Lisans
207
53,0
Yüksek Lisans-Doktora
85
22,0
Ön Lisans
26
7,0
Toplam
388
100,0
114
Ankete katılan kişilerin %2’si İlkokul, %2’si Ortaokul, %15’i Lise, %53’ü Lisans, %22’si
Yüksek Lisans-Doktora, %7’si ise Ön Lisans mezunudur. İlkokul mezunu 7 kişi, Ortaokul
Mezunu 6 kişi katılım göstermiştir. En yüksek katılım 207 kişi ile lisans mezunlarından
oluşmaktadır.
Tablo 5.5 Ankete katılan tüketicilerin çalışma durumlarına göre dağılımları
MESLEK
Kişi Sayısı Yüzde(%)
Kamuda Ücretli Çalışıyor
40
1,03
Özel sektörde ücretli çalışıyor
222
57,2
Kendi hesabına çalışıyor
28
7,2
İşsiz/İş arıyor
22
5,7
Ev kadını
10
2,6
Emekli
2
0,5
Öğrenci
63
16,2
Diğer
1
0,3
Toplam
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %65,43’ü çalışıyor. %5,7’si işsiz/iş arıyor, %2,6’sı ev kadını,
%0,5’i emekli, %16,2’si öğrencidir. %0,3’ü (1 kişi) diğer olarak meslek grubunu seçmiştir.
Ankete katılan kişilerin büyük çoğunluğu özel sektörde ücretli olarak çalışmaktadır.
Tablo 5.6 Ankete katılan tüketicilerin gelir düzeylerine göre dağılımları
GELİR DÜZEYİ
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
799 Tl ve altı
69
18,0
800TL - 1.599 TL
42
11,0
115
1.600 TL - 2.399 TL
74
19,0
2.400 TL - 3.199 TL
76
20,0
3.200 TL ve üzeri
127
33,0
Toplam
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %18’inin aylık geliri 799 ve altı TL, %11’inin 800-1,599 TL,
%19’unun 1,600-2,399 TL, %20’sinin 2,400-3,199 TL, %33’ünün 3,200 TL ve üstü gelire
sahiptir. Anketteki en yüksek gelir grubu 3,200 TL ve üstü gelire sahip kişi sayısı 127’dir
ve ankete en yüksek katılım 127 kişi ile 3,200 TL ve üzeri gelire sahip kişilerdir.
Tablo 5.7 Ankete katılan tüketicilerin çocuk sahibi olmalarına göre dağılımları
ÇOCUK SAHİPLİK DURUMU
Kişi sayısı Yüzde (%)
Çocuk sahibi
91
23,0
Çocuk sahibi değil
297
77,0
Toplam
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %23’ü (91 kişi) çocuk sahibidir, %77’si (297 kişi) çocuk sahibi
değildir Çocuk sahibi olmayan kişilerin çocuk sahibi olan kişilerden sayısının fazla olduğu
gözükmektedir.
Tablo 5.8 Ankete katılan ve çocuk sahibi olan tüketicilerin sahip oldukları çocuk sayısına
göre dağılımarı
Çocuk Sahibi Olanların Kaç Çocuk Sahibi Olduğu
Kişi Sayısı
Yüzde(%)
1 çocuk
63
69,0
2 çocuk
25
27,0
3 çocuk
3
3,0
116
Toplam
91
100,0
Ankete katılan ve çocuk sahibi olan (91 kişi) kişilerin %69’u 1 çocuk, %27’si 2 çocuk,
%3’ü 3 çocuk sahibidir. 1 çocuk sahibi kişilerin 2 çocuk sahibi kişilerden fazla olduğu
gözükmektedir.
5.2. Sosyal Medya Kullanım Sonuçları
Tablo 5.9 Sosyal ağ platformlarında günlük geçirilen zamana göre dağılımları
KAÇ SAAT
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
30 dk veya daha az
66
17,0
31 - 60 dk
97
25,0
61 - 90 dk
109
28,0
91 - 120 dk
43
11,0
121 - 180 dk
33
9,0
180 dakikadan fazla
40
10,0
Toplam
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %17’si (66 kişi) 30 dk veya daha az, %25’i (97 kişi) 31 – 60 dk,
%28’i (109 kişi) 61 – 90 dk, %11’i (43 kişi) 91 – 120 dk, %9’u (33 kişi) 121 – 180 dk,
%10’u (40 kişi) 180 dakikadan fazla 1 günde sosyal ağ platformlarında vakit geçirmektedir.
Ankete katılan kişilerden en fazla 61- 90 dk süre ile 109 kişinin (%28’i) sosyal ağ
platformlarında vakit geçirdiği gözükmektedir.
Tablo 5.10 Facebook’ta günlük geçirilen zamana göre dağılımları
KAÇ SAAT
Kişi Sayısı
30 dk veya daha az
180
Yüzde (%)
46,4
117
31 - 60 dk
105
27,1
61 - 90 dk
58
14,9
91 - 120 dk
19
4,9
121 - 180 dk
9
2,3
180 dakikadan fazla
17
4,4
Grand Total
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %46,4’ü (180 kişi) 30 dk veya daha az, %27,1’i (105 kişi) 31 – 60
dk, %14,9’u (58 kişi) 61 – 90 dk, %4,9’u (19 kişi) 91 – 120 dk, %2,3’ü (9 kişi) 121 – 180
dk, %4,4’ü (17 kişi) 180 dakikadan fazla 1 günde Facebook’ta vakit geçirmektedir. Ankete
katılan kişilerden en fazla 30dk veya daha az süre ile 180 kişinin (%46,4’ü) Facebookta
vakit geçirdiği gözükmektedir.
Tablo 5.11 Ankete katılan kişilerin Facebook’ta toplam arkadaş sayısına göre dağılımı
Arkadaş Sayısı
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
50 veya daha az
15
3,9
51 - 100 arkadaş
27
7,0
101 - 150 arkadaş
34
8,8
151 - 200 arkadaş
36
9,3
201 - 250 arkadaş
41
10,6
251 - 300 arkadaş
46
11,9
30 1 - 350 arkadaş
29
7,5
351 - 400 arkadaş
32
8,2
401 - 450 arkadaş
33
8,5
450 arkadaştan fazla
95
24,5
118
Toplam
388
100,0
Ankete katılan kişilerin %3,9’u (15 kişi) 50 veya daha az, %7’si (27 kişi) 51 – 100 arkadaş,
%8,8’i (34 kişi) 101 – 150 akadaş, %9,3’ü (36 kişi) 151 – 200 arkadaş, %10,6’sı (41 kişi)
201 – 250 arkadaş, %11,9’u (46 kişi) 251 – 300 arkadaş, %7,5’i (29 kişi) 301 – 350
arkadaş, %8,2’si (32 kişi) 351 – 400 arkadaş, %8,5’i (33 kişi) 401 – 450 arkadaş, %24,5’i
(95 kişi) 450 arkadaştan fazla Facebook’ta arkadaş sayısına sahiptir. Ankete katılan
kişilerin en fazla 450 arkadaştan fazla arkadaş sahibi olan 95 kişi (%24,5’i) olduğu
gözükmektedir.
Tablo 5.12 Ankete katılanların Facebook’ta takip ettikleri markaların ürün kategorileri
MARKA KATEGORİ
Kişi Sayısı
Yüzde (%)
Araba
20
4,21
Araçlar/Ekipman
1
0,21
Banka/Finansal Kurum
13
2,74
Bebek/Çocuk ürünleri
10
2,11
Dergi
8
1,68
Eğitim
16
3,37
Eğlence
6
1,26
Elektronik
12
2,53
Ev Dekorasyon
12
2,53
Evcil Hayvan Malzemeleri
1
0,21
Fotoğrafçılık/Fotoğraf Makinesi 4
0,84
Giyim
94
19,79
İnternet Alışveriş Sitesi
21
4,42
119
İnternet/Yazılım/Uygulama
9
1,89
Kişisel Blog
1
0,21
Kişisel Gelişim
10
2,11
Medya/Haber/Yayıncılık
39
8,21
Mobilya
6
1,26
Moda
1
0,21
Müze
1
0,21
Müzik
7
1,47
Okul Spor Kulübü
4
0,84
Oyun
10
2,11
Perakende ve Tüketici Ürünleri
3
0,60
Restoran
4
0,84
Sağlık/Güzellik
37
7,79
Sanat/Sosyal Bilimler
1
0,20
Seyahat
4
0,84
Sigorta Şirketi
4
0,84
Siyasi Parti
1
0,21
Spor
21
4,42
Takı/Saat/Gözlük
6
1,26
Teknoloji/Bilgisayar
5
1,05
Teknoloji/Elektronik
3
0,63
Teknoloji/Ev aletleri
3
0,63
120
Teknoloji/Telefon/Tablet
2
0,42
Telekomünikasyon
6
1,26
Temizlik Malzemeleri
4
0,84
Topluluk/Dernek/Kuruluş/Şirket 8
1,68
Turizm
3
0,63
Ürün/Hizmet
15
3,16
Yapı Malzemeleri
2
0,42
Yiyecek/İçecek
37
7,79
Toplam
475
100,00
Ankete katılan kişilerin %19,79’u (94 kişi) giyim sektörüne ait markaları, %8,21’, (39 kişi)
medya/haber/yayıncılık sektörüne ait markaları, %7,79’u (37 kişi) sağlık/güzellik sektörüne
ait markaları, %7,79’u (37) kişi yiyecek/içecek sektörüne ait markaları takip ettikleri
gözükmektedir.
5.3. Tanımlayıcı İstatistikler
Bu bölümde modelde yer alan tüm değişkenlerin ölçeklerine cevaplayıcılar tarafından
verilen cevapların ortalamaları ölçek bazında tablo halinde sunulmaktadır.
Tablo 5.13 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
bilişsellik boyutuna ait ortalamalar
Standart
Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, beni
o markayı düşünmeye sürükler.
Genel Ortalama
Sapma
3,21
1,116
121
Facebook’ta takip ettiğim markayı kullanırken, o
3,15
1,063
marka hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istememe 3,69
0,988
markayı çok düşünürüm.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, o
sebep olur.
Bilişsellik
3,35
1,056
Bu tabloda, ankette yer alan bilişsellik ifadelerine katılımcıların verdiği yanıtların
ortalamaları incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme
yapıldığında tüm kullanıcılar katılma eğlemi göstermektedir. En yüksek ortalama 3,69 ile
“Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, o marka hakkında daha fazla bilgi
sahibi olmak istememe sebep olur” cevaplarına ait iken, en düşük ortalama 3,15 ile
“Facebook’ta takip ettiğim markayı kullanırken, o markayı çok düşünürüm” cevaplarına
aittir.
Tablo 5.14 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
duygusallık boyutuna ait ortalamalar
Standart
Genel Ortalama Sapma
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca
kendimi çok pozitif hissederim.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak
beni mutlu eder.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca
kendimi iyi hissederim.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullandığım
için gurur duyuyorum.
3,27
1,010
3,43
0,977
3,40
0,998
2,90
1,064
122
Duygusallık
3.25
1,012
Bu tabloda, ankette yer alan duygusallık ifadelerine katılımcıların verdiği yanıtların
ortalamaları incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme
yapıldığında kullanıcıların çoğunluğu katılma eğlemi göstermektedir. En yüksek ortalama
3,43 ile “Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak beni mutlu eder.” cevaplarına
ait iken, en düşük ortalama 2,90 ile “Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullandığım
için gurur duyuyorum.” cevaplarına aittir.
Tablo 5.15 Facebook’ta en sık takip edilen marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmanın
katılımcılık boyutuna ait ortalamalar
Genel Ortalama
Aynı
kategorideki
rakip
markalara
Standart Sapma
kıyasla,
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı daha uzun 3,42
1,033
süre kullanırım.
Her ne zaman bu kategoride bir ürün/hizmet
kullansam, Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı 3,25
1,027
kullanırım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka bu kategoride
genelde kullandığım markalardan bir tanesidir.
Katılımcılık
3,61
0,980
3,35
1,056
Bu tabloda, ankette yer alan katılımcılık ifadelerine katılımcıların verdiği yanıtların
ortalamaları incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme
yapıldığında tüm kullanıcılar katılma eğlemi göstermektedir. En yüksek ortalama 3,61 ile
“Facebook’ta en sık takip ettiğim marka bu kategoride genelde kullandığım markalardan
bir tanesidir.” cevaplarına ait iken, en düşük ortalama 3,25 ile “her ne zaman bu kategoride
123
bir ürün/hizmet kullansam, Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanırım.”
cevaplarına aittir.
Tablo 5.16 Facebook’ta en sık takip edilen markanın e-kulaktan kulağa iletişim ölçeğine
ait ortamalar
Genel Ortalama
Facebook'ta
en
Facebook'ta
olan
sık
takip
ettiğim
arkadaşlarıma
Standart Sapma
markayı,
övmek
için 3,11
1,185
"Beğen" ("Like") tuşuna tıklarım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markanın sayfasını
2,66
1,110
düşüncelerimi paylaşmak için“Beğen” (“Like”) 3,42
1,107
beğenmek benim Facebook profilimi zenginleştirir.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında iyi
tuşunu tıklarım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında
çevrimiçi (online) olarak bir çok olumlu mesaj 2,58
1,100
paylaşırım.
Facebook’ta
en
sık
takip
ettiğim
markayı
Facebook’ta olan aileme ve arkadaşlarıma öneririm.
e-Kulaktan Kulağa İletişim
3,15
1,157
2,98
1,132
Bu tabloda, ankette yer alan e-kulaktan kulağa iletişim ifadelerine katılımcıların verdiği
yanıtların ortalamaları incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme
yapıldığında tüm kullanıcıların ortalaması 2,98 ile Ne Katılıyorum, Ne Katılmıyorum
şeklinde çekimser kalınmıştır. E-Kulaktan kulağa iletişim ölçeği ifadelerinin yanıt
ortalamaları incelendiğinde en yüksek ortalama 3,42 ile “Facebook’ta en sık takip ettiğim
marka hakkında iyi düşüncelerimi paylaşmak için“Beğen” (“Like”) tuşunu tıklarım.”
124
tükericilerin tavsiye etmesi için önemli olduğu gözlemlenmektedir. Buna paralel olarak en
düşük ortalama 2,58 ile “Facebook’ta en sık takip ettiği marka hakkında çevrimiçi (online)
olarak bir çok olumlu mesaj paylaşırım.” cevaplarına aittir.
Tablo 5.17
Facebook’ta en sık takip edilen markayı kullanma niyeti ölçeğine ait
ortalamalar
Standart
Genel Ortalama
Sapma
Aynı olsalar bile diğer markalara kıyasla Facebook'ta
en sık takip ettiğim markayı kullanmak daha manlıklı 3,23
1,095
geliyor.
Diğer markalar aynı özelliklere sahip olsalar bile
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmayı 3,18
1,100
tercih ederim.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka kadar iyi bir
marka olsa bile ben Facebook’ta en sık takip ettiğim 2,94
1,119
markayı kullanmayı tercih ederim.
Başka bir marka Facebook’ta en sık takip ettiğim
markadan bir farkı olmasa bile Facebook’ta en sık 3,06
1,124
takip ettiğim markayı kullanmak daha akıllıca olur.
Niyet
3,10
1,110
Bu tabloda, ankette yer alan niyet ifadelerine katılımcıların verdiği yanıtların ortalamaları
incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme yapıldığında
kullanıcıların çoğunluğu katılma eğlemi göstermektedir. Marka kullanım niyeti ölçeğine ait
ifadelere kullanıcıların verdiği yanıt ortalamaları incelendiğinde en yüksek oran 3,23 ile
“Aynı olsalar bile diğer markalara kıyasla Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı
kullanmak daha manlıklı geliyor.” yanıtlarına aittir. En düşük oran 2,94 ile “Facebook’ta en
125
sık takip ettiğim marka kadar iyi bir marka olsa bile ben Facebook’ta en sık takip ettiğim
markayı kullanmayı tercih ederim.” yanıtlarına aittir.
Tablo 5.18
Facebook’ta en sık takip edilen marka ile
ilgili sadakati ölçeğine ait
ortalamalar
Standart
Tekrar aynı ihtiyacım olursa Facebook'ta en sık
takip ettiğim markayı satın alacağım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı satın
almaya devam etme niyetindeyim.
Facebook’ta en sık takip ettiğim markaya bağlıyım.
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka için diğer
markalara göre daha fazla para ödeyebilirim.
Sadakat
Genel Ortalama
Sapma
3,33
1,081
3,49
1,020
3,06
1,156
2,72
1,210
3,15
1,117
Bu tabloda, ankette yer alan sadakat ifadelerine katılımcıların verdiği yanıtların
ortalamaları incelenmektedir. Genel olarak tüm cevaplar üzerinde değerlendirme
yapıldığında kullanıcıların çoğunluğu katılma eğlemi göstermektedir. Marka sadakati
ölçeğine ait ifadelere kullanıcıların verdiği yanıt ortalamaları incelendiğinde en yüksek oran
3,49 ile “Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı satın almaya devam etme niyetindeyim.”
yanıtlarına aittir. En düşük oran 2,72 ile “Facebook’ta en sık takip ettiğim marka için diğer
markalara göre daha fazla para ödeyebilirim.” yanıtlarına aittir.
5.3.Araştırmada Yer Alan Ölçeklerin Güvenilirlik Analizleri
Araştırmanın güvenliği Cronbach Alpha yöntemiyle hesaplanmıştır. Araştırmada kullanılan
ölçek farklı kişiler tarafından farklı zamanlarda tekrarlansa da aynı ölçüm sonucuna
126
ulaşıldığında güvenilir sayılmaktadır. Yapılan ölçümün her zaman aynı sonuçlar vermesi
ölçümün oldukça az sayıda rasgele cevaplama hatasına sahip olduğunu göstermektedir. Her
bir ölçek içindeki maddelerin diğer maddelerle diğer maddeler ile olan ilişkisini bir katsayı
ile hesaplamaktadır. Ölçümün güvenilir olması cevaplayan kişilerin yanıtlarının tutarlı
olduğuna soruları rastgele cevaplamadıklarına işarettir. Aksi tadirde sonuçlara güvenme
olasılığı oldukça azalacaktır. Araştırmada güvenilirlik analiz metotlarından Cronbach
Alpha katsayısı kullanılmıştır. Cronbach Alpha sorular arası korelasyona bağlı uyumu
göstermektedir. Bir ölçeğin güvenilirliğini hesaplanan Alpha (α) katsayısına göre ifade
edilmektedir. Alpha katsayısına bağlı olarak bir ölçeğin güvenilirliği şu şekilde
yorumlanabilir. Cronbach Alpha katsayısı 0 ile 1 arasında değer alır. Katsayı değerinin 1’e
yaklaşması ölçek güvenliğini o derece artırmaktadır. Ölçeğin Alpha değeri, 0.00 ≤ α < 0.40
arasında ise ölçek güvenilir değildir, 0.40 ≤ α <0.60 arasında ise ölçeğin güvenilirliği
düşük, 0.60 ≤ α <0.80 arasında ise ölçek oldukça güvenilir ve 0.80 ≤ α <1.00 arasında ise
ölçek yüksek derecede güvenilir bir ölçektir (Kalaycı, 2009).
Sonuç olarak; belirtilen istatistiki değerlen dikkate alınarak güvenilirlik analizi yapılmıştır.
5.3.1.1. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Bilişsellik Boyutuna Ait Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutuna ait güvenilirlik analizi yapılmış ve
Tablo 5.19’da ki sonuçlar elde edilmiştir. Tablo 5.18’de görüldüğü gibi Cronbach Alfa
katsayısı 0,744’dür. Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere
bakıldığında bir değerin ölçeğin Genel Alfa değerinden yüksek olduğu görülmekle birlikte,
ancak çıkarıldığında ciddi bir fark yaratmayacağı için herhangi bir sorunun ölçekten
çıkarılması gerekmediği görülmektedir.
127
Tablo 5.19 Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, beni o
markayı düşünmeye sürükler.
,755
Facebook’ta takip ettiğim markayı kullanırken, o markayı çok
düşünürüm.
,582
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak, o marka
hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istememe sebep olur.
,637
Genel Cronbach Alfa 0,744
5.3.1.2. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Duygusallık Boyutuna Ait Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutuna ait güvenilirlik analizi yapılmış ve
Tablo 5.20’de ki sonuçlar elde edilmiştir. Tablo 5.19’de görüldüğü gibi Cronbach Alfa
katsayısı 0,891’dür. Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere
bakıldığında bir değerin ölçeğin Genel Alfa değerinden yüksek olduğu görülmekle birlikte,
ancak çıkarıldığında ciddi bir fark yaratmayacağı için herhangi bir sorunun ölçekten
çıkarılması gerekmediği görülmektedir.
128
Tablo 5.20 Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca
kendimi çok pozitif hissederim.
,845
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmak beni
mutlu eder.
,844
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanınca
kendimi iyi hissederim.
,834
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullandığım için
gurur duyuyorum.
,913
Genel Cronbach Alfa 0,891
5.3.1.3. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Katılımcılık Boyutuna Ait Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutuna ait güvenilirlik analizi yapılmış ve
Tablo 5.21’de ki sonuçkar elde edilmiştir. Tablo 5.20’de görüldüğü gibi Cronbach Alfa
katsayısı 0,801’dir.Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütununda, Genel Alfa
katsayısından daha yüksek değere sahip olan ölçek sorusu, güvenilirliği olumsuz yönde
etkilediğinden ölçekten çıkarılması gerekir. Tablo 5.20’de ki Değişken Silindiğinde
Ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere bakıldığında hiçbir değerin ölçeğin Genel
Alfa değerinden yüksek olmadığı, dolayısıyla herhangi bir sorunun ölçekten çıkarılması
gerekmediği görlmektedir.
129
Tablo 5.21 Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutuna ait güvenilirlik analizi
sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Aynı kategorideki rakip markalara kıyasla, Facebook’ta en
sık takip ettiğim markayı daha uzun süre kullanırım.
,696
Her ne zaman bu kategoride bir ürün/hizmet kullansam,
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanırım.
,689
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka bu kategoride
genelde kullandığım markalardan bir tanesidir.
,793
Genel Cronbach Alfa ,801
5.3.1.4. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markanın e-Kulaktan Kulağa İletişim
Ölçeğinin Güvenilirlik Analizi Sonuçları
e-Kulaktan Kulağa İletişim ölçeğinin güvenilirlik analizi yapılmış ve Tablo 5.22’de ki
sonuçlar elde edilmiştir. Tablo 5.22’de görüldüğü gibi genel Cronbach Alfa katsayısı
0,850’dir. Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere bakıldığında
hiçbir değerin ölçeğin Genel Alfa değerinden yüksek olmadığı, dolayısıyla herhangi bir
sorunun ölçekten çıkarılması gerekmediği görülmektedir.
130
Tablo 5.22 e-Kulaktan kulağa iletişim ölçeğinin güvenilirlik analizi sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Facebook'ta en sık takip ettiğim markayı, Facebook'ta olan
arkadaşlarıma övmek için "Beğen" ("Like") tuşuna
tıklarım.
,808
Facebook’ta en sık takip ettiğim markanın sayfasını
beğenmek benim Facebook profilimi zenginleştirir.
,827
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında iyi
düşüncelerimi paylaşmak için“Beğen” (“Like”) tuşunu
tıklarım.
,817
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka hakkında çevrimiçi
(online) olarak bir çok olumlu mesaj paylaşırım.
,819
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı Facebook’ta olan
aileme ve arkadaşlarıma öneririm.
,826
Genel Cronbach Alfa 0,850
5.3.1.5. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markayı Kullanım Niyeti Ölçeğinin
Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Tüketicinin Marka Kullanım Niyeti ölçeğinin güvenilirlik analizi yapılmış ve Tablo 5.23’de
ki sonuçlar elde edilmiştir. Tablo 5.23’de görüldüğü gibi genel Cronbach Alfa katsayısı
0,918’dir. Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere bakıldığında
hiçbir değerin ölçeğin Genel Alfa değerinden yüksek olmadığı, dolayısıyla herhangi bir
sorunun ölçekten çıkarılması gerekmediği görülmektedir.
131
Tablo 5.23 Tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeğinin güvenilirlik analizi sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Aynı olsalar bile diğer markalara kıyasla Facebook'ta en
sık takip ettiğim markayı kullanmak daha manlıklı geliyor. ,893
Diğer markalar aynı özelliklere sahip olsalar bile
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı kullanmayı tercih
ederim.
,875
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka kadar iyi bir marka
olsa bile ben Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı
kullanmayı tercih ederim.
,899
Başka bir marka Facebook’ta en sık takip ettiğim
markadan bir farkı olmasa bile Facebook’ta en sık takip
ettiğim markayı kullanmak daha akıllıca olur.
,907
Genel Cronbach Alfa ,918
5.3.1.6. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile İlgili Marka Sadakati Ölçeğinin
Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Tüketicinin marka sadakati ölçeğinin güvenilirlik analizi yapılmış ve Tablo 5.24’de ki
sonuçlar elde edilmiştir. Tablo 5.24’de görüldüğü gibi genel Cronbach Alfa katsayısı
0,835’dir. Değişken silindiğinde ölçeğin Alfa Katsayısı sütunundaki değerlere bakıldığında
hiçbir değerin ölçeğin Genel Alfa değerinden yüksek olmadığı, dolayısıyla herhangi bir
sorunun ölçekten çıkarılması gerekmediği görülmektedir.
132
Tablo 5.24 Tüketicinin marka sadakati ölçeğinin güvenilirlik analizi sonuçları
Değişken
Silindiğinde
Ölçeğin
Alfa
Katsayısı
Tekrar aynı ihtiyacım olursa Facebook'ta en sık takip
ettiğim markayı satın alacağım.
,789
Facebook’ta en sık takip ettiğim markayı satın almaya
devam etme niyetindeyim.
,785
Facebook’ta en sık takip ettiğim markaya bağlıyım.
,773
Facebook’ta en sık takip ettiğim marka için diğer
markalara göre daha fazla para ödeyebilirim.
,818
Genel Cronbach Alfa ,835
5.3.2. Araştırmada Yer Alan Ölçeklerin Geçerlilik Analizleri
Geçerliliz analizi için kullanılan yöntemlerden biri Faktör Analizi’dir. Faktör analizinde,
değişkenler arasındaki korelasyonların gözlenemeyen ortak faktörler tarafından oluşturulup
oluşturulamayacağı araştırılır. Buradaki amaçların biri de çok sayıdaki değişkeni azaltarak
ortak açıklayıcı faktörler tespit etmektir. Ölçek maddelerinin aynı şeyi ölçüp ölçmedikleri
açıklanan varyansa göre yapılır. Değişkenler arası korelasyonların yüksek olması ilgili
değişkenlerin aynı olguyu ölçme ihtimallerini artırır, dolayısıyla beraber çıklanan varyansın
yüksek çıkmasını sağlar. Faktör Analizi sonucu ölçeğin açıklanan varyansı %50’nin
üzerinde olduğunda, bu ölçeğin yapısal geçerliliğinin yeterli düzeyde, %55’in üzerinde
olduğunda ise bu ölçeğin yapısal geçerliliğinin iyi düzeyde olduğu söylenebilir (Kalaycı,
2009).
Sonuç olarak; Faktör analizi yöntemi ile geçerlilik analizi yapılmış olup, ilgili rakamsal
oranlar dikkate alınarak yorumlanmıştır.
133
5.3.2.1.
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Bilişsellik Boyutuna Ait Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.25’de güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%66,603’ünü
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç factor analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.25 Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Bileşen
Toplam %Varyans %Kümülatif Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
1 (BIL1) 1,998
66,603
66,603
2 (BIL2) ,615
20,510
87,113
3 (BIL3) ,387
12,887
100,000
KMO : ,661
5.3.2.2.
1,998
66,603
66,603
Bartlett 's Test : 286,480 p: 0,000
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Duygusallık Boyutunun Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.26’da güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%76,058’ini
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
134
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç factor analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.26 Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Toplam %Varyans %Kümülatif
Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
1 (DUY1)
3,042
76,058
76,058
3,042
2 (DUY2)
,538
13,443
89,501
3 (DUY3)
,275
6,867
96,368
4 (DUY4)
,145
3,632
100,000
Bileşen
KMO : ,785
5.3.2.3.
76,058
76,058
Bartlett 's Test : 1050,211 p:0,000
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmanın Katılımcılık Boyutunun Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.27’de güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%76,058’ini
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
135
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç factor analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.27 Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutu değişkenleri için toplam
açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Bileşen
Toplam %Varyans %Kümülatif Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
1 (KAT1)
2,147
71,565
71,565
2 (KAT2)
,510
16,985
88,550
3 (KAT3)
,343
11,450
100,000
KMO : ,696
5.3.2.4.
2,147
71,565
71,565
Bartlett 's Test : 376,991 p:0,000
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markanın e-Kulaktan Kulağa İletişim
Ölçeğinin Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.28’de güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%62,580’ini
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç faktör analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.28 e-Kulaktan kulağa iletişim ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Bileşen
Toplam %Varyans %Kümülatif Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
136
1 (WOM1)
3,129
62,580
62,580
2 (WOM2)
,667
13,340
75,920
3 (WOM3)
,526
10,524
86,443
4 (WOM4)
,365
7,303
93,746
5 (WOM5)
,313
6,254
100,000
KMO : ,820
5.3.2.5.
3,129
62,580
62,580
Bartlett 's Test : 798,355 p:0,000
Facebook’ta En Sık Takip Edilen Markayı Kullanma Niyeti Ölçeğinin
Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.29’da güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%80,355’ini
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç factor analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.29 Markayı kullanma niyeti ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Bileşen
Toplam %Varyans %Kümülatif Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
1 (NIYET1)
3,214
80,355
80,355
2 (NIYET2)
,332
8,289
88,645
3 (NIYET3)
,299
7,471
96,116
4 (NIYET4)
,155
3,884
100,000
3,214
80,355
80,355
137
KMO : ,829
Bartlett 's Test : 1156,849 p:0,000
5.3.2.6. Facebook’ta En Sık Takip Edilen Marka ile İlgili Marka Sadakati Ölçeğinin
Geçerlilik Analizi Sonuçları
Tablo 5.30’da güvenilirlik ölçeğinin faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Ölçek
maddeleri
toplam
varyansın
%67,282’sini
gruplanabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir
açıklayan
tek
bir
faktör
altında
ölçek maddesinin ölçekten çıkarılması
gerekmemektedir. Verilerin Faktör Analizine uygunluğunu belirleyen KMO ve Bartlett
Testi de ayrıca verilmiştir. KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olması verilen Faktör Analizi’ne
uygun olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak; yapılan bu geçerlilik analizinde KMO>0,5 ve Bartlett p<0,05 olduğu için
sonuç factor analizine uygun gözükmektedir.
Tablo 5.30 Tüketicinin marka sadakati ölçeği değişkenleri için toplam açıklanan varyans
Başlangıç Özdeğeri
Başlangıç Özdeğeri
Bileşen
Toplam %Varyans %Kümülatif Toplam>1 %Varyans %Kümülatif
1 (SAD1)
2,691
67,282
67,282
2 (SAD2)
,727
18,164
85,446
3 (SAD3)
,325
8,123
93,569
4 (SAD4)
,257
6,431
100,000
KMO : ,722
2,691
67,282
67,282
Bartlett 's Test : 697,056 p: 0,000
5.4. Araştrıma Hipotezlerinin Test Edilmesi
Araştırma kapsamında ele alınan hipotezler basit regresyon analiz teknikleri kullanılarak
test edilmiştir. Basit regresyon, tek bağımsız değişkene bağlı olarak bağımlı değişkenin
tahmin edilmesine yönelik bir analiz türüdür. Bu analiz bağımsız değişkenlerele bağımlı
138
deeğişken arasındaki ilişkinin yönüne ilişkin yorum yapma imkanı sunmaktadır
(Büyüköztürk, 2002).
5.4.1. Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ Kurmasının Alt Boyutları Olan
Duygusallık, Bilişselik ve Katılımcılık ile İlgili Hipotez Testlerinin Sonuçları
5.4.1.1. Marka Sadakati ve
Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık, Katılımcılık Basit Regresyon
Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test Edilmesi
Tüketicinin marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık,
bilişsellik, katılımcılık bağımsız değişkenlerinin tüketicinin marka sadakati üzerindeki
etkilerinin ve bu etkilerin yönlerinin belirlenmesini kapsayan araştırma hipotezleri basit
regresyon analizi ile test edilmiş ve uygunluğunu kontrol etmek için varsayım testleri
yapılmıştır.
Tablo 5.31 İlk regresyon için Tolerance ve VIF tablosu
Tolerance
VIF
Bilişsellik
,659
1,517
Duygusallık
,576
1,736
Katılımcılık
,629
1,591
Sabit
VIF değerleri tablo 5.31’de gösterilmektedir. Tablodaki VIF değerleri incelendiğinde en
yüksek değerin marka imajına ait 1,736 olduğu gözükmektedir. Bu değer 10 değerinden
küçük olduğu için çoklu bağıntı olmadığı düşünülmektedir. İncelenen kriterler, çoklu
bağıntıya işaret etmediğinden çoklu bağıntı olmadığına karar verilmektedir. Böylece
regresyon analizi yapılması uygun olmaktadır.
139
Tolerans değerleri 0,10’un üzerinde olduğu için bağımsız değişkenler arasında yüksek
kolerasyon olmadığı anlamına gelmektedir.
Tablo 5.32 İlk regresyon için korelasyon tablosu
Marka Sadakati
Bilişsellik
Duygusallık
Katılımcılık
Marka Sadakati
1,000
,381
,550
,657
Bilişsellik
,381
1,000
,546
,483
Duygusallık
,550
,546
1,000
,575
Katılımcılık
,657
,483
,575
1,000
Bu kriterlerden biri bağımsız değişkenler arasındaki korelasyonun incelenmesidir.
Korelasyon tablosu incelendiğinde; bağımsız değişkenler arasında pozitif ilişki varlığı
tespit edilmiştir.Korelasyon katsayıları dikkate alındığında 0,7’den küçük olanlar çoklu
bağıntının olmadığını göstermektedir.
Tablo 5.33 Marka sadakati ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online) bağ kurmasının alt
boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit regresyon analizi sonuçları
Değişken
B
Standart Hata
Sabit
,431
,162
F1 Bilişsellik
-,008
,048
F2 Duygusallık
,271
F3 Katılımcılık
,545
R2 : 0,690
Tablo
F: 116,040
β
t
P
2,661
,008
-,008
-,172
,864
,051
,261
5,356
,000
,050
,510
10,947
,000
P:0,000
5.33’de ki B değerleri kısmi regresyon katsyılarını vermekte ve formüldeki
değişkenlerin eğimlerini göstermektedir. β ise standardize edilmiş regresyon katsayıları
olup, bağımlı değişkene ilişkin faktörlerin görel önem sıralarını yorumlamakta yardımcı
140
olmaktadır. β’ya baktığımızda sadakat için tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının
alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık önemli bir faktördür. Tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik ise önemsiz faktör olarak
gözükmektedir. t ve p değerleri regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi
sonuçlarıdır. Görüldüğü gibi regresyon katsayı sonuçları tüketicinin marka ile çevrimiçi
bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık ölçekleri için 0.05 anlamlılık
düzeyinde kabul edilebilir. R2 bağımsız değişkenlerin, sadakat’ta ki toplam varyansın
yaklaşık yüzde kaçını birlikte açıkladıklarını gösteren determinasyon katsayısıdır ve burada
%63,0’üdür. F ve p değerleri bu regresyon ve determinasyon katsayılarının anlamlılığını
görteren tek faktörlü varyans analizi sonuçlarıdır ve görüldüğü gibi 0,05 anlamlılık
düzeyinde anlamlıdır. Yukarıdaki tablodan aşağıdaki regresyon denklemi elde edilir.
Marka Sadakati = 0,431+0,271F2+0,545F3
Marka sadakati için oluşturulan regresyon denklemine göre, F1 (tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutlarından bilişsellik)’deki 1 birimlik artış, marka sadakati
0,008 birim azaltmaktadır. F2 (tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutlarından duygusallık)’taki 1 birimlik artış, marka sadakatini 0,271 birim
arttırmaktadır. F3 (tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutlarından
katılımcılık)’taki 1 birimlik artış marka sadakatini 0,545 birim arttırmaktadır. Tablo 5.33’de
ve oluşturulan marka sadakati ve tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutlarından bilişsellik eşitsizliğinde görüldüğü gibi tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ
kurmasının alt boyutlarından bilişsellik, marka sadakati ölçeği üzerinde negatif yönde
etkilidir. Marka sadakati ve tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutlarından duygusallık, katılımcılık eşitliklerinde görüldüğü gibi tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutlarından duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin marka
sadakat ölçeği üzerinde etkilidir.
141
Regresyon analizin sonuçlarından yola çıkılarak hipotezlerden:
H1a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır. (Kabul edilmedi)
H1b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır.(Kabul edildi)
H1c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun, marka sadakati üzerinde
pozitif etkisi vardır. (Kabul edildi)
Regresyon analizi için öncelikle hata terimlerinin normallik varsayımı ve hata terimlerinin
eş varyanslık varsayımının test edilmesi gerekmektedir. Bunlar aşağıda şekil 5.1’de
gösterilmektedir.
142
Şekil 5.1 Marka sadakati P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (İlk regresyon)
143
Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi hata terimleri normale yakın dağılmaktadır. Bu
durumda normallik varsayımını sağlamaktadır. Ayrıca hata terimlerinin rastgele dağılmış
olması sonucu eş varyanslık ile ilgili herhangi bir probleme işaret etmediği belirtilmektedir.
Yani varsayımların gereklerini sağladığı gözükmektedir.
Ayrıca çoklu bağıntı varsayımı çoklu regresyon modellerinde incelenmesi gereken bir
varsayımdır. Bağımsız değişkenler arasında çoklu bağıntının olması durumunda modelde
belli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Bundan dolayı öncelikle çoklu bağıntı varsayımını
incelemek için bazı kriterlere bakılması gerekmektedir.
5.4.1.2. Tüketicinin Markayı Kullanma Niyeti ve Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi
(Online) Bağ Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık, Katılımcılık
Basit Regresyon Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test Edilmesi
Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik,
katılımcılık bağımsız değişkenlerinin tüketicinin marka kullanım niyeti üzerindeki
etkilerinin ve bu etkilerin yönlerinin belirlenmesini kapsayan araştırma hipotezleri basit
regresyon analizi ile test edilmiş ve ve uygunluğunu kontrol etmek için varsayım testleri
yapılmıştır.
Tablo 5.34 İkinci regresyon için Tolerance ve VIF tablosu
Tolerance
VIF
Bilişsellik
,659
1,517
Duygusallık
,576
1,736
Katılımcılık
,629
1,591
Sabit
VIF değerleri tablo 5.34’de gösterilmektedir. Tablodaki VIF değerleri incelendiğinde en
yüksek değerin tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan duygusallık
değişkenine ait 1,736 olduğu gözükmektedir. Bu değerin 10 değerinden küçük olduğu için
144
çoklu bağıntı olmadığı düşünülmektedir. İncelenen kriterler, çoklu bağıntıya işaret
etmediğinden çoklu bağıntı olmadığına karar verilmektedir. Böylece regresyon analizi
yapılması uygun olmaktadır.
Tolerans değerleri 0,10’un üzerinde olduğu için bağımsız değişkenler arasında yüksek
kolerasyon olmadı anlamına gelmektedir.
Tablo 5.35 İkinci regresyon için korelasyon tablosu
Tüketicinin
Markayı
Bilişsellik
Duygusallık
Katılımcılık
1,000
,379
,523
,631
Bilişsellik
,379
1,000
,546
,483
Duygusallık
,523
,546
1,000
,575
Katılımcılık
,631
,483
,575
1,000
Kullanma Niyeti
Tüketicinin
Markayı
Kullanma Niyeti
Bu kriterlerden biri bağımsız değişkenler arasındaki korelasyonun incelenmesidir.
Korelasyon tablosu incelendiğinde; bağımsız değişkenler arasında pozitif anlamlı ilişki ve
negatif ilişki varlığı tespit edilmiştir.Korelasyon katsayıları dikkate alındığında 0,7’den
küçük olanlar çoklu bağıntının olmadığını göstermektedir.
145
Tablo 5.36 Tüketicinin markayı kullanma niyeti ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online)
bağ kurmasının alt boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit
regresyon analizi sonuçları
Değişken
B
Standart Hata
Sabit
,243
,182
F1 Bilişsellik
,017
,055
F2 Duygusallık
,264
F3 Katılımcılık
,567
R2 : 0,661
Tablo
β
t
P
1,334
,183
,015
,315
,753
,057
,234
4,625
,000
,056
,489
10,124
,000
F: 99,071
P:0,000
5.36’da ki B değerleri kısmi regresyon katsyılarını vermekte ve formüldeki
değişkenlerin eğimlerini göstermektedir. β ise standardize edilmiş regresyon katsayıları
olup, bağımlı değişkene ilişkin faktörlerin görel önem sıralarını yorumlamakta yardımcı
olmaktadır. β’ya baktığımızda tüketicinin marka kullanım niyeti ölçeği için tüketicinin
marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık önemli bir
faktördür. Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu bilişsellik ise önemsiz
faktör olarak gözükmektedir. t ve p değerleri regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t
testi sonuçlarıdır. Görüldüğü gibi regresyon katsayı sonuçları tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık ölçekleri için 0.05
anlamlılık düzeyinde kabul edilebilir. R2 bağımsız değişkenlerin, tüketicinin marka
kullanım niyeti’nde ki toplam varyansın yaklaşık yüzde kaçını birlikte açıkladıklarını
gösteren determinasyon katsayısıdır ve burada %66,1’idir. F ve p değerleri bu regresyon ve
determinasyon katsayılarının anlamlılığını görteren tek faktörlü varyans analizi sonuçlarıdır
ve görüldüğü gibi 0,05 anlamlılık düzeyinde anlamlıdır. Yukarıdaki tablodan aşağıdaki
regresyon denklemi elde edilir.
Marka Kullanma Niyeti = 0,243+0,264F2+0,567F3
146
Tüketicinin markayı kullanma niyeti için oluşturulan regresyon denklemine göre, F1
(tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik)’deki 1 birimlik
artış, tüketicinin markayı kullanma niyetini 0,017 birim artırmaktadır. F2 (tüketicinin
marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan duygusallık)’taki 1 birimlik artış,
tüketicinin markayı kullanma niyetini 0,264 birim arttırmaktadır. F3 (tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan katılımcılık)’taki 1 birimlik artış tüketicinin
markayı kullanma niyetini 0,567 birim arttırmaktadır. Tablo 5.36’da ve oluşturulan
tüketicinin markayı kullanma niyetini ve tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutu olan bilişsellik eşitsizliğinde görüldüğü gibi tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ
kurmasının alt boyutu olan bilişsellik, tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeği üzerinde
negatif yönde etkilidir. Tüketicinin markayı kullanma niyetini ve tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, katılımcılık eşitliklerinde
görüldüğü gibi tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan
duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeği üzerinde
etkilidir.
Hipotezlerden :
H2a:Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edilmedi)
H2b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edildi)
H2c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun, tüketicinin marka kullanım
niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edildi)
147
Şekil 5.2 Tüketicinin markayı kullanma niyeti P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (İkinci regresyon)
148
Şekil 5.2’de gösterildiği gibi hata terimleri normale yakın dağılmaktadır. Bu durumda
normallik varsayımını sağlamaktadır. Ayrıca hata terimlerinin rastgele dağılmış olması
sonucu eş varyanslık ile ilgili herhangi bir probleme işaret etmediği belirtilmektedir. Yani
varsayımların gereklerini sağladığı gözükmektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi çoklu bağıntı varsayımı çoklu regresyon modellerinde
incelenmesi gereken bir varsayımdır. Bağımsız değişkenler arasında çoklu bağıntının
olması durumunda modelde belli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Bundan dolayı öncelikle
çoklu bağıntı varsayımını incelemek için bazı kriterlere bakılması gerekmektedir.
5.4.1.3. e-Kulaktan Kulağa İletişim ve
Sadakat, Tüketicinin Markayı Kullanma
Niyeti Basit Regresyon Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test Edilmesi
Marka sadakati ve tüketicinin markayı kullanma niyeti bağımsız değişkenlerinin tüketicinin
e-kulaktan kulağa pazarlama ölçeği üzerindeki etkilerinin ve bu etkilerin yönlerinin
belirlenmesini kapsayan araştırma hipotezleri basit regresyon analizi ile test edilmiş ve ve
uygunluğunu kontrol etmek için varsayım testleri yapılmıştır.
Tablo 5.37 Üçüncü regresyon için Tolerance ve VIF tablosu
Tolerance
VIF
,548
1,826
,548
1,826
e-Kulaktan Kulağa İletişim
Tüketicinin Markayı
Kullanma Niyeti
Marka Sadakati
VIF değerleri tablo 5.37’de gösterilmektedir. Tablodaki VIF değerleri incelendiğinde
tüketicinin markayı kullanma niyeti ve marka sadakati ölçeklerinin 1,826 olarak aynı
değere sahip olduğu gözükmektedir. Bu değerin 10 değerinden küçük olduğu için çoklu
bağıntı olmadığı düşünülmektedir. İncelenen kriterler, çoklu bağıntıya işaret etmediğinden
149
çoklu bağıntı olmadığına karar verilmektedir. Böylece regresyon analizi yapılması uygun
olmaktadır.
Tolerans değerleri 0,10’un üzerinde olduğu için bağımsız değişkenler arasında yüksek
kolerasyon olmadı anlamına gelmektedir.
Tablo 5.38 Üçüncü regresyon için korelasyon tablosu
Tüketicinin
e-Kulaktan
Markayı
Kulağa İletişim
Kullanma
Marka Sadakati
Niyeti
e-Kulaktan
Kulağa İletişim
1,000
,544
,512
,544
1,000
,673
,512
,673
1,000
Tüketicinin
Markayı
Kullanma Niyeti
Marka Sadakati
Bu kriterlerden biri bağımsız değişkenler arasındaki korelasyonun incelenmesidir.
Korelasyon tablosu incelendiğinde; bağımsız değişkenler arasında pozitif anlamlı ilişkinin
varlığı tespit edilmiş olmasına rağmen korelasyon katsayıları dikkate alındığında 0,7’den
küçük olması çoklu bağıntının olmadığını göstermektedir.
150
Tablo 5.39 e-Kulaktan kulağa iletişim ve marka sadakati, tükecinin markayı kullanma
niyeti ile ilgili basit regresyon analizi sonuçları
Değişken
B
Standart Hata
Sabit
1,143
,140
F1 Marka Sadakati
,328
,051
F2 Tüketicinin Markayı ,261
,055
β
t
P
8,192
,000
,364
6,481
,000
,267
4,757
,000
Kullanma Niyeti
R2 : 0,579
Tablo
F: 96,864
P:0,000
5.39’da ki B değerleri kısmi regresyon katsyılarını vermekte ve formüldeki
değişkenlerin eğimlerini göstermektedir. β ise standardize edilmiş regresyon katsayıları
olup, bağımlı değişkene ilişkin faktörlerin görel önem sıralarını yorumlamakta yardımcı
olmaktadır. β’ya baktığımızda e-kulaktan kulağa iletişim ölçeği için marka sadakati ve
tüketicinin markayı kullanma niyeti
önemli bir faktördür. t ve p değerleri regresyon
katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçlarıdır. Görüldüğü gibi regresyon katsayı
sonuçları sadakat ve tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçekleri için 0.05 anlamlılık
düzeyinde kabul edilebilir. R2 bağımsız değişkenlerin, e-kulaktan kulağa iletişim’de ki
toplam varyansın yaklaşık yüzde kaçını birlikte açıkladıklarını gösteren determinasyon
katsayısıdır ve burada %57,9’udur. F ve p değerleri bu regresyon ve determinasyon
katsayılarının anlamlılığını görteren tek faktörlü varyans analizi sonuçlarıdır ve görüldüğü
gibi 0,05 anlamlılık düzeyinde anlamlıdır. Yukarıdaki tablodan aşağıdaki redresyon
denklemi elde edilir.
e-Kulaktan Kulağa İletişim = 1,143+0,328F1+0,261F2
e-Kulaktan kulağa iletişim ölçeği için oluşturulan regresyon denklemine göre, F1 (mark
sadakati)’deki 1 birimlik artış, tüketicinin markayı kullanma niyetini 0,328 birim
artırmaktadır. F2 (tüketicinin markayı kullanma niyeti)’deki 1 birimlik artış, e-kulaktan
151
kulağa iletişim ölçeğini 0,261 birim arttırmaktadır. Tablo 5.39’da ve oluşturulan e-kulaktan
kulağa iletişim ölçeği ve marka sadakati, tüketicinin markayı kullanma niyeti eşitliklerinde
görüldüğü gibi marka sadakati, tüketicinin markayı kullanma niyeti, e-kulaktan kulağa
iletişim ölçeği üzerinde etkilidir.
Hipotezlerden :
H3: Marka sadakati ölçeğinin, e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde pozitif etkisi vardır.
(Kabul edildi)
H4: Tüketicinin marka kullanım niyeti ölçeğinin e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde pozitif
etkisi vardır. (Kabul edildi)
152
Şekil 5.3 Tüketicinin markayı kullanma niyeti P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (Üçüncü regresyon)
153
Şekil 5.3’de gösterildiği gibi hata terimleri normale yakın dağılmaktadır. Bu durumda
normallik varsayımını sağlamaktadır. Ayrıca hata terimlerinin rastgele dağılmış olması
sonucu eş varyanslık ile ilgili herhangi bir probleme işaret etmediği belirtilmektedir. Yani
varsayımların gereklerini sağladığı gözükmektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi çoklu bağıntı varsayımı çoklu regresyon modellerinde
incelenmesi gereken bir varsayımdır. Bağımsız değişkenler arasında çoklu bağıntının
olması durumunda modelde belli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Bundan dolayı öncelikle
çoklu bağıntı varsayımını incelemek için bazı kriterlere bakılması gerekmektedir.
5.4.1.4. e-Kulaktan Kulağa İletişim ve Tüketicinin Marka ile Çevrimiçi (Online) Bağ
Kurmasının Alt Boyutları Olan Bilişsellik, Duygusallık, Katılımcılık Basit Regresyon
Analizi Sonuçları ve İlgili Hipotezin Test Edilmesi
Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik,
katılımcılık bağımsız değişkenlerinin e-kulaktan kulağa iletişim üzerindeki etkilerinin ve bu
etkilerin yönlerinin belirlenmesini kapsayan araştırma hipotezleri basit regresyon analizi ile
test edilmiş ve uygunluğunu kontrol etmek için varsayım testleri yapılmıştır.
Tablo 5.40 Dördüncü regresyon için Tolerance ve VIF tablosu
Tolerance
VIF
Bilişsellik
,659
1,517
Duygusallık
,576
1,736
Katılımcılık
,629
1,591
e-Kulaktan Kulağa İletişim
VIF değerleri tablo 5.40’da gösterilmektedir. Tablodaki VIF değerleri incelendiğinde en
yüksek değerin tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan duygusallık
ölçeğine ait 1,736 olduğu gözükmektedir. Bu değer 10 değerinden küçük olduğu için çoklu
bağıntı olmadığı düşünülmektedir. İncelenen kriterler, çoklu bağıntıya işaret etmediğinden
154
çoklu bağıntı olmadığına karar verilmektedir. Böylece regresyon analizi yapılması uygun
olmaktadır.
Tolerans değerleri 0,10’un üzerinde olduğu için bağımsız değişkenler arasında yüksek
kolerasyon olmadığı anlamına gelmektedir.
Tablo 5.41 Dördüncü regresyon için korelasyon tablosu
e-Kulaktan
Bilişsellik
Duygusallık
Katılımcılık
1,000
,347
,569
,443
Bilişsellik
,347
1,000
,546
,483
Duygusallık
,569
,546
1,000
,575
Katılımcılık
,443
,483
,575
1,000
Kulağa İletişim
e-Kulaktan
Kulağa İletişim
Bu kriterlerden biri bağımsız değişkenler arasındaki korelasyonun incelenmesidir.
Korelasyon tablosu incelendiğinde; bağımsız değişkenler arasında pozitif anlamlı ilişki ve
negatif ilişki varlığı tespit edilmiştir.Korelasyon katsayıları dikkate alındığında 0,7’den
küçük olanlar çoklu bağıntının olmadığını göstermektedir.
Tablo 5.42 e-Kulaktan kulağa iletişim ve tüketicinin marka ile çevrimiçi (online) bağ
kurmasının alt boyutları olan bilişsellik, duygusallık, katılımcılık ile ilgili basit regresyon
analizi sonuçları
Değişken
B
Standart Hata
Sabit
,795
,177
F1 Bilişsellik
,012
,053
F2 Duygusallık
,473
,055
β
t
P
4,490
,000
,011
,218
,827
,465
8,538
,000
155
F3 Katılımcılık
R2 : 0,587
Tablo
,178
,054
,171
3,277
F: 67,189
,001
P:0,000
5.42’de ki B değerleri kısmi regresyon katsayılarını vermekte ve formüldeki
değişkenlerin eğimlerini göstermektedir. β ise standardize edilmiş regresyon katsayıları
olup, bağımlı değişkene ilişkin faktörlerin görel önem sıralarını yorumlamakta yardımcı
olmaktadır. β’ya baktığımızda e-kulaktan kulağa iletişim için tüketicinin marka ile
çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık önemli bir
faktördür. tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik ise
önemsiz faktör olarak gözükmektedir. t ve p değerleri regresyon katsayılarının
anlamlılığına ilişkin t testi sonuçlarıdır. Görüldüğü gibi regresyon katsayı sonuçları
tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık ve katılımcılık
ölçekleri için 0.05 anlamlılık düzeyinde kabul edilebilir. R2 bağımsız değişkenlerin, ekulaktan kulağa iletişim’de ki toplam varyansın yaklaşık yüzde kaçını birlikte
açıkladıklarını gösteren determinasyon katsayısıdır ve burada %58,7’sidir. F ve p değerleri
bu regresyon ve determinasyon katsayılarının anlamlılığını görteren tek faktörlü varyans
analizi sonuçlarıdır ve görüldüğü gibi 0,05 anlamlılık düzeyinde anlamlıdır. Yukarıdaki
tablodan aşağıdaki redresyon denklemi elde edilir.
e- Kulaktan Kulağa İletişim = 0,795+0,473F2+0,178F3
e-Kulaktan kulağa iletişim için oluşturulan regresyon denklemine göre, F1 (tüketicinin
marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik)’deki 1 birimlik artış, marka
sadakati 0,012 birim arttırmaktadır. F2 (tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutu olan duygusallık)’taki 1 birimlik artış, marka sadakati 0,473 birim arttırmaktadır. F3
(tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan katılımcılık)’taki 1 birimlik
artış marka sadakati 0,178 birim arttırmaktadır. Tablo 5.42’de ve oluşturulan e-kulaktan
kulağa iletişim ve tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik
eşitsizliğinde görüldüğü gibi tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan
bilişsellik, e-kulaktan kulağa iletişim ölçeği üzerinde negatif yönde etkilidir. E-Kulaktan
156
kulağa iletişim ve tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan
duygusallık, katılımcılık eşitliklerinde görüldüğü gibi tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ
kurmasının alt boyutları olan duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin e-kulaktan kulağa
iletişim ölçeği üzerinde etkilidir.
Hipotezlerden :
H5a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun e-kulaktan kulağa iletişim
üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edilmedi)
H5b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun e-kulaktan kulağa iletişim
üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edildi)
H5c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun e-kulaktan kulağa iletişim
ölçeği üzerinde pozitif etkisi vardır. (Kabul edildi)
157
Şekil 5.4 e-Kulaktan kulağa iletişim P-P Plot grafiği ve serpinti diyagramı (Dördüncü regresyon)
Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi hata terimleri normale yakın dağılmaktadır. Bu
durumda normallik varsayımını sağlamaktadır. Ayrıca hata terimlerinin rastgele dağılmış
olması sonucu eş varyanslık ile ilgili herhangi bir probleme işaret etmediği belirtilmektedir.
Yani varsayımların gereklerini sağladığı gözükmektedir.
Ayrıca çoklu bağıntı varsayımı çoklu regresyon modellerinde incelenmesi gereken bir
varsayımdır. Bağımsız değişkenler arasında çoklu bağıntının olması durumunda modelde
158
belli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Bundan dolayı öncelikle çoklu bağıntı varsayımını
incelemek için bazı kriterlere bakılması gerekmektedir.
Hipotez Test Sonuçları
H1: Tüketiciyle online bağ kurmanın marka sadakati üzerinde pozitif
etkisi vardır.
H1a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, marka
sadakati üzerinde pozitif etkisi vardır.
H1b:
Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun, marka
sadakati üzerinde pozitif etkisi vardır.
H1c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun, marka
sadakati üzerinde pozitif etkisi vardır.
Red Edildi
Kabul Edildi
Kabul Edildi
H2: Tüketiciyle online bağ kurmanın tüketicinin marka kullanım niyeti
üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2a:Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun, tüketicinin
marka kullanım niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun,
tüketicinin marka kullanım niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H2c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun,
tüketicinin marka kullanım niyeti üzerinde pozitif etkisi vardır.
H3: Marka sadakati ölçeğinin, e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde
pozitif etkisi vardır.
H4: Tüketicinin marka kullanım niyeti ölçeğinin e-kulaktan kulağa
iletişim üzerinde pozitif etkisi vardır.
H5: Tüketiciyle online bağ kurmanın e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde
pozitif etkisi vardır.
Red Edildi
Kabul Edildi
Kabul Edildi
Kabul Edildi
Kabul Edildi
159
H5a: Tüketiciyle online bağ kurmanın bilişsellik boyutunun e-kulaktan
kulağa iletişim üzerinde pozitif etkisi vardır.
H5b: Tüketiciyle online bağ kurmanın duygusallık boyutunun e-kulaktan
kulağa iletişim üzerinde pozitif etkisi vardır.
H5c: Tüketiciyle online bağ kurmanın katılımcılık boyutunun e-kulaktan
kulağa iletişim ölçeği üzerinde pozitif etkisi vardır.
Red Edildi
Kabul Edildi
Kabul Edildi
160
BÖLÜM 6. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Çalışmada Facebook üzerinden tüketicinin markalar ile bağ kurması ve pazarlama
stratejilerine etkileri incelenmiştir. Yazın taraması kısmında kavramsal olarak detaylı
aktarılan bilgiler ile çalışma sonuçları karşılaştırıldığında tüketicinin marka ile çevrimiçi
bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik, katılımcılık boyutlarının marka
sadakatine etkileri incelenmiştir.
Çalışma sonuçlarında tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan
duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin marka sadakati ölçeği üzerinde olumlu yönde
tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik ölçeği için ise
yazın taramasının tam tersine marka sadakat ölçeği üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve
katılımcılık ölçeklerinin tüketicinin markayı kullanma niyeti üzerindeki ilişkilerine
bakıldığında yazın taramasında olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışma sonuçlarında tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan
duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeği üzerinde
olumlu yönde tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan bilişsellik
ölçeği için ise yazın taramasının tam tersine tüketicinin markayı kullanma niyeti ölçeği
üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Markaların tüketiciler ile çevrim içi bağ kurmanın çalışmalarına farklı olarak eklenen ekulaktan kulağa iletişim değişkene yönelik sonuçlarda ise; marka sadakati ve tüketicinin
markayı kullanma niyeti ölçeklerinin e-kulaktan kulağa iletişim ölçeği üzerindeki etkisi
yazın taraması ve çalışma sonucu birbirini desteklemektedir.
Yazın taramasında tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutları olan
duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık ölçeklerinin e-kulaktan kulağa iletişim üzerinde,
olumlu yönde etki gösterdiği fakat, çalışma sonuçlarında tüketicinin marka ile çevrimiçi
161
bağ kurmasının alt boyutları olan duygusallık, katılımcılık ölçeklerinin e-kulaktan kulağa
iletişim ölçeği üzerinde olumlu yönde tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutu olan bilişsellik ölçeği için ise yazın taramasının tam tersine e-kulaktan kulağa
iletişim ölçeği üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışma sonuçları yazına teorik olarak şu katkıları sağlayabilecek niteliktedir. Günümüzde
sosyal medyanın ve dijital çağın gelişmesi ile birlikte güncel bir konu olan e-kulaktan
kulağa iletişim kavramı incelenmiştir. Çevrimdışı (offline) ortamlarda hızla bilgi
yayılmasını sağlayan kulaktan kulağa iletişim çevrimiçi (online) ortamlarda da e-kulaktan
kulağa iletişim olarak çok daha hızlı bilginin yayılmasını sağlamaktadır. Dolayısı ile önceli
çalışmalardan farklı olarak e-kulaktan kulağa iletişimin etkisi incelenmiştir.
Yazın taramasında da açıklanmış olan tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık ölçeklerinden; hipotezlerde bilişsellik
ölçeğinin desteklenmemesinin, tüketicilerin rasyonel olarak hareket etmeyip daha çok karar
verme aşamasında duygularının ön planda olduğu gözükmektedir.
Çalışma uygulamaya yönelik tüketicileri ile sosyal medya üzerinden yada online bağlantı
kuran firmalara bazı önerileri de sunmaktadır. Tüketicileri ile çevrimiçi bağ kuran firmalar
için literature yeni katılmış olan e-kulaktan kulağa iletişim ve bu iletişimin yönetimi
oldukça önemlidir. Tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt boyutu olan
bilişsellik ölçeği tarafında uygulamada sorunlar çözükmekte olup, bu yönte firmaların
çalışmalar yapması gerekebilir. Yazın taramasında, tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ
kurmasının alt boyutu olan bilişsellik; bireyin bir nesneye yönelik düşüncelerini, bilgilerini
ve inançlarını oluşturur demiştik. Bireylerin satın aldıkları ürünlere yönelik düşüncelerine
güvenmeleri, bilgilerinin güncel ve desteklenebilir olması çok önemlidir. Ürün yada marka
hakkında piyasa genelinde güvence açısından çok düşüşler olması müşterinin inançlarını da
etkileyebilmektedir. Bu nedenle tüketici üzerinde sağlam bir etki bırakması gerekmektedir.
Yazın taramasında da açıklanmış olan tüketicinin marka ile çevrimiçi bağ kurmasının alt
boyutları olan duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık ölçeklerinden; hipotez sonuçlarına
162
bağlı olatak tüketicilerin daha çok duygusal ve katılımcılık ölçeklerinin ön planda olarak
hareket etmesi nedeniyle bu ölçeklerin her zaman daha da geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin;
Son zamanlarda Arçelik’in “Ne yaparsan yap, aşk ile yap” sloganı ile kişilerin duygusal
yönlerine vurgu yapılmış gözüküyor. Elbetteki duygusallık ve katılımcılık ölçeklerinin yanı
sıra firmaların tüketicilerin bilgilerini marka hakkında sürekli güncel tutması gerekiyor.
Firmaların pazarlama stratejisi ile olarak, tüketicilerin duygusal açıdan bağlı oldukları
marka ile aralarında sadakat oluşturacak şekilde ilerlemeleri, markayı kullanmayı istemeleri
ve marka hakkında kulaktan kulağa iletişim kurmaları ve bunu olumlu yönde yapmaları
konusunda çalışmalar yapmaları gerekiyor.
Sonuçların değerlendirilmesinde atlanmaması gereken önemli nokta araştırmanın
kısıtlarıdır. Araştırmanın kısıtları altında ele alınabilecek konulardan ilki çalışma kapsamı
olan sosyal medya ağlarından sadece Facebook olmasıdır. İkinci kısıt Facebook üzerinde
takip ettikleri bir marka olmasıdır. Üçüncü kısıt ise herhangi bir marka değilde Facebook
üzerinden takip ettikleri marka üzerinden gidilmiş olmasıdır. Çalışma örneklemi bu nedenle
daralmıştır. Dördüncü kısıt ise çalışmada kullanılan örnekleme yöntemidir. Tesadüfi
olmayan yöntemlerden kolayda örnekleme seçilmiştir. Araştırmanın zaman ve maliyet
kısıtı nedeniyle, elde edilen çalışma sonuçları örneklemdeki kullanıcılara aittir,
genelleştirilmesi pek doğru olmamaktadır. Beşinci kısıt ise anket katılımcılarının
çoğunluğunun kadın olması sebebi ile bilişsellik boyutunu daha önemsiz görmüş,
duygusallık ve katılımcılık boyutlarının ise daha önemli değerlendirmiş olabilirler. Bu
nedenle
yapılan
yorumlar
kesinlik
ve
geneli
kapsayan
yargılar
olarak
değerlendirilmemelidir.
Çalışma kapsamı ve sonuçları ileride yapılacak çalışmalara da yol gösterici olabilmektedir.
Çalışmada dünya genelinde önemli bir sosyal ağ olan Facebook üzerindeki kullanıcıların,
Facebook üzerinden çevrim içi takip ettikleri marka ile aralarındaki bağa ait ölçekler
dikkate alınmıştır. İlerde yapılacak çalışmalarda diğer sosyal medya ağları da dikkate
alınarak çalılmalar yapılabilir ve sonuçları değerlendirilebilir. Farklı sosyal ağlarda benzer
sonuçlar oluşup oluşmayacağı etkilerin ne yönde olacağı da incelenebilir.Aynı zamanda
tüketicilerin seilen sosyal medya ağıyla ilgilenimi de modele eklenerek kanala karşı
163
ilgilenimin markalarla çevrim içi bağ kurmanın nasıl etkilendiği de araştırabilir. Ayrıca
seçilen örneklem büyüklüğünün daha geniş tutulması genel yargılar içerebilecek sonuçlar
elde edilmesini sağlayabilecektir.
164
KAYNAKLAR
Aaker, D. A., (1991), Managing Brand Equity, The Free Pres, NewYork.
Aaker, J. L., (1997), “Dimensions of brand personality”, JMR, Journal of Marketing
Research; Aug; 34, 3; ABI/INFORM Global, pg. 347.
Abubakar, M.A., (2012), “Impact of IT on Business: eWOM and the Three W’s (Who,
Why and What)”, Eastern Mediterranean University, Institute of Graduate Studies and
Research, Master Thesis.
Adelman, H.S., Barker, L.A., ve Nelson, P., (1993), “A study of a school-based clinic: Who
uses it and who doesn't?” Journal of Clinical Child Psychology, 22, 52-59.
Adelman, M. B. ve Ahuvia, A. C., (1995), “Social Support in the Service Sector: The
Antecedents, Process, and Outcomes of Social Support in a Matchmaking Service”,
Journal of Business Research, 32, 273-282.
Akar, E., (2010), “Sanal Toplulukların Bir Türü Olarak Sosyal Ağ Siteleri – Bir Pazarlama
İletişimi Kanalı Olarak İşleyişi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 10-1:
107-122.
Aktuğlu, I. K., (2004), “Marka Yönetimi”, İletişim Yayıncılık 1. Baskı, İstanbul, s. 27-28.
Alabay, M. N., (2011), “Sosyal Medyada Tüketiciler ve Pazar Bölümleme Uygulamaları”,
İNETD, Türkiye’de İnternet Konferansı.
Amblee, N. ve Tung, B., (2007), “The Impact of Additional Electronic Word-of-Mouth on
Sales of Digital Micro-products over Time: A Longitudinal Analysis of Amazon
Shorts”, HICSS, 40th Annual Hawaii International Conference on System Sciences.
Anderson, E. W., ve Sullivan, M. W., (1993), “The antecedents and consequences of
customer satisfaction for firms”. Mark. Sci., 12, 125-143.
Anklam, P., (2009), “Ten years of net work”, The Learning Organization, Vol. 16, No. 6.
Anteplioğlu, P., (2005), “Hizmet Sektöründe Kulaktan Kulağa İletişimin Etkileri:
Ankara’da Beş Yıldızlı Otellerde Bir Uygulama”, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi”,
Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Arellano, F. A., (2005), "Evaluating The Effects Of Labour Market Reforms At The
Margin” On Unemployment And Employment Stability: The Spanish Case," Economics
Working Papers we051205, Universidad Carlos III, Departamento de Economia.
165
Arjun Chaudhuri, Morris B. Holbrook (2001) “The Chain of Effects from Brand Trust and
Brand Affect to Brand Performance: The Role of Brand Loyalty”. Journal of Marketing:
April 2001, Vol. 65, No. 2, pp. 81-93.
Arndt, J., (1967), “Role of product-related conversations in the diffusion of a new product”.
Journal of Marketing Research 4, 291–5.
Assael, H., (1998), “Consumer Behaviour”. 6. Edition. USA: South Western Publishing.
Avcılar, M. Y., (2005), “Kisisel Etki Kaynakları ve Ağızdan Ağıza İletisim Ağı”, İktisadi
ve İdari Bilimler Dergisi, 19 (2). 333-347.
Bahçecioğlu, A., (2014), “Sanal Deneyimsel Pazarlamanın Tüketici Tutumuna Etkisi”,
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Banyte, J., Egle J. ve Regina, V., (2007). “Relationship of Consumer Attitude and Brand:
Emotional Aspect”, Engineering Economics Commerce of Engineering Decisions. 2.
52.
Becker , J., (1992), Markenartikel und Vebraucher, Münih, s.103.
Bennett, R. ve Thiele, S., (2002), “A Comparison Of Attitudinal Loyalty Measurement
Approaches”, Journal of Brand Management, Vol. 9(3), s.193-209.
Bhattacharya, C. B. ve Sen, S., (2003), “Consumer-Company Identification: A Framework
for Understanding Consumers' Relationships with Companies”, Journal of Marketing,
Vol. 67, No. 2 (Apr.) pp. 76-88.
Binark, M., Toprak, A., Yıldırım, A., Aygül, E., Börekçi, S. ve Çomu, T., (2009),
Toplumsal Paylaşım Ağı Facebook: Görülüyorum Öyleyse varım, İstanbul: Kalkedon
Yayınları.
Bloemer, J. ve Kasper, H., (1995), “The complex relationship between consumer
satisfaction and brand loyalty”, Journal of Economic Psychology. 16(2), 311-329.
Blythe, J., (2001), Essentials of Marketing, Pearson Education Limited, 2.Ed, Cornwal
England, s.42.
Borça, G., (2007), “Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar Mı?” ,9.Basım, İstanbul:
Kapital Medya Hizmetleri, s.142,144.
Buttle, F. A., (1998), “Word Of Mouth: Understanding And Managing Referral
Marketing”, Journal of Strategic Marketing, 6. 241-254.
166
Büyüköztürk, Ş., (2002), Sosyal bilimler için veri analizi elkitabı (İstatistik, araştırma
deseni, SPSS uygulamaları ve yorum). Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Cantallops, S.A. ve Salvi, F., (2014), “New consumer behavior: A review of research
oneWOM and hotels”. International Journal of Hospitality Management, 36, 41– 51.
Capon, N., (2001), “Brand Custodianship: A New Primer for Senior Managers”. European
Management Journal, 216.
Chan, C., (2011), “Using Online Advertising To Increase The Impact Of A Library
Facebook Page,” Library Management, 32.4/5: 361-370.
Chaudhuri, A. ve Holbrook, M. B., (2001), “The Chain of Effects from Brand Trust and
Brand Affect to Brand Performance: The Role of Brand Loyalty”. Journal of Marketing:
April 2001, Vol. 65, No. 2, pp. 81-93.
Cheung, C.M.K. ve Thadani, D.R., (2012), “The impact of electronic word-of-mouth
communication: A literature analysis and integrative model”, Decision Support Systems,
Volume 54, Issue 1, 461–470.
Cronin, J. J. ve Taylor, S. A., (1992), “Measuring Service Quality: A Reexamination and
Extension”, Journal of Marketing, 56, 55–68.
Czinkota, M. R. ve Ronkainen I.A., (2002), International Marketing, Orlando: Harcourt
Inc., s.305.
Çiftçi, H., (2015), “Lise Öğrencilerinin Siber Zorbalık Eğilimlerinin Facebook Tutumu ile
İlişkisinin İncelenmesi”, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi.
Dick, A. S. Ve Basu, K., (1994), “Customer loyalty: Toward an integrated conceptual
framework”, Journal of the Academy of Marketing Science, March, Volume 22, Issue 2,
pp 99-113.
Dal, A., (2007), “Kulaktan Kulağa İletişimin İşleyişine Yönelik Betimsel Bir Araştırma”,
Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Eylül.
Danah M. B. ve Nicole B. E., (2007) “Social Network Sites: De finition, History, and
Scholarship,” Journal of Computer-Mediated Communication, 13.1: 210-230.
http://jcmc.indiana.edu/vol13/issue1/boyd.ellison.html.
Dario, E., (2014), “Marka İmajı ve Tüketici Algısı: Uluslararası Pazarda Bir Uygulama”,
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
167
Dawley, L., (2009), “Social Network Knowledge Construction: Emerging Virtual World
Pedagogy”, On The Horizon, Vol. 17, No. 2.
Demirkaya, H. ve Genç, H., (2006), “Ormana İlişkin Tutum Ölçeği Geliştirilmesi”.
Kastamonu: Eğitim Dergisi. 14,1. 39-46.
Deniz, A. Q. ve Palacio B., (2003), et. al, Modelization and Moderating Factors of Brand
Contribution to Business Performance.
Derbaix, C. ve Vanhamme, J., (2003), “Inducing Word of Mouth by Eliticing Surprise: A
Pilot Investigation”. Journal of Economic Psychology. Vol.24,s.99-116.
Downes, S., (2005), “Semantic Networks and Social Networks”, The Learning
Organization, Vol. 12, No. 5.
Doyle, P., (2004), “Değer Temelli Pazarlama”. (2. Baskı), (Çev: Gülfidan Barış), İstanbul :
MediaCat Kitapları.
Eijkman, H., (2009), “Using Web 2.0 to decolonise transcultural learning zones in higher
education”, Campus Wide Information Systems, Vol. 26 No. 3.
Engel, J.F., Kegerris, R.J. ve Blackwell, R.D., (1969), “Word of mouth communication by
the innovator”. Journal of Marketing 33, 15–19.
Engel, J.F., Blackwell, R.D. ve Miniard, P.W. ,(1993), Consumer Behaviour, 7th edn. New
York: Dryden Press.
Ennew, C. T., Ashish, K. B. ve Derek L., (2000). “Managing Word of Mouth
Communication: Empirical Evidence From India”, International Journal Of Bank
Marketing, 18(2), 75- 83.
Erdem, E., (2010), “Elektronik Medya ve Yeni Bir Medya Olarak Sosyal Ağlar”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s.37.
Erkul, R. E., (2009), “Sosyal Medya Araçlarının (Web 2.0) Kamu Hizmetleri ve
Uygulamalarında Kullanılabilirliği”, Türkiye Bilişim Derneği, Aralık, Sayı 116.
Festinger, L., (1957), “A theory of cognitive dissonance. Stanford, CA: Stanford University
Press”.
Fournier, S., (1998), “Consumers and Their Brands: Developing Relationships Theory in
Consumer Research”, Journal of Consumer Research, Vol.24, Issue 4, s.367.
168
Franklin, T. ve Harmelen M. V., (2007), “Web 2.0 for Content for Learning and Teaching
in Higher”.
Gegez, E., (2010), Pazarlama Araştırmaları, Beta Yayınları, Geliştirilmiş 3. Baskı.
Gelb, B. ve Johnson, M., (1995) “Word of Mouth Communication:Causes and
Consequences”, Marketing Review. 15(3), Fall.
Gershoff, A. D., Bronıarczyk, S. M. ve West, P. M., (2001), “Recommendation or
evaluation Task sensitivity in ınformation source selection”. Journal of Consumer
Research, 28, 418-438.
Geser, G., (2007), Open Educational Practices and Resources, OLCOS Roadmap, Salzburg
Research
EduMedia
Group,
Salzburg,
/www.olcos.org/cms/upload/docs/olcos_roadmap.pdf, Erişim Tarihi: 05.01.2010.
Gilbert, E. ve Karahalios, K., (2009), “Predicting Tie Strength With Social Media”, CHI,
Nisan.
Goldie, L., (2006), “Online Word Of Mouth Fails To Guide UK Purchase Decisions”, New
Media Age, 11.
Goldsmith, R.E. ve Horowitz, D., (2006), “Measuring Motivations For Online Opinion
Seeking”, Journal of Interactive Advertising, Vol 6, No 2, 3, 14.
Gombeski, W.R., Fay, G.W., Niedzielski, K.R. ve Weaver, F.J.,(1988), “Evaluating
promotional strategy effectiveness for a health care organization”. Journal of Business
Research 17, 81–90.
Gonzales, L. ve Vodicka , D., (2010), “Top Ten Internet Resources for Educators”,
Leadership, s. 32-37.
Goodman, J., (2005), “Treat Your Customers As Prime Media Reps”. Business
Week.46(32).
Grimmelmann, J., (2009), “University of Maryland Francis King Carey School of Law”,
September 3, 2008, NYLS Legal Studies Research Paper No. 08/09-7Iowa Law Review,
Vol. 94, p. 1137.
Gross, J. ve Leslie L., (2008), “Twenty three steps to learning Web 2.0 technologies in an
academic library”, The Electronic Library, Vol. 26, No. 6.
Gülmez, M., (2011), “İnternet Üzerinde Ağızdan Ağıza Pazarlama Uygulama Örnekleri”,
Akdeniz Üniversitesi.
169
Hacıefendioğlu, Ş., (2011), “Reklam Ortamı Olarak Sosyal Paylaşım Siteleri ve Bir
Araştırma,” Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, 11.1: 107-115.
Harinarayana, N.S. ve Raju, N.V., (2010), Web 2.0 Features in University Library Web
Sites, The Electronic Library, Vol. 28 No. 1.
Hartline, M.D. ve Jones, K.C., (1996), “Employee performance cues in a hotel service
environment: influence on perceived service quality, value and word of mouth
intentions”. Journal of Business Research 35, 207–15.
Hawkins, D. I. ve Mothersbaugh, D. L., (2010), Consumer Behavior: Building Marketing
Strategy (11th ed.). New York: McGraw-Hill/Irwin.
Herr, P. M., Kardes, F. R. ve Kim, J., (1991) “Effect of WOM and Product Attribute
Information on Persuasian: An Accessibility-Diagnosticity Perspectives”, Journal of
Consumer Research, 17 (March). 454-462.
Hirschman, A.O., (1970), Exit, Voice, and Loyalty: Responses to Decline in Firms,
Organizations, and States. Cambridge, MA: Harvard University Press.
Hollebeek L.D., Glynn, M. S. ve Brodie, R.J., (2014), “Consumer Brand Engagement in
Social Media: Conceptualization, Scale Development and Validation”, Journal of
Interactive Marketing 28, 149–165.
Iyengar, R., Han, S. ve Gupta S., (2009), “Do Friends Influence Purchases in a Social
Network,” Harvard Business School Marketing Unit Working Paper : 09-123.
İnceoğlu, M., (2004), Tutum, Algı, İletişim. İstanbul: Beykent Üniversitesi Yayınları.
İslamoglu, A. H., (2003), Tüketici Davranısları. 1. Basım. İstanbul: Beta Yayınları.
Jacoby, W. ve Chestnut, R., (1978) Brand Loyalty: Measurement and Management, John
Wiley and Sons, New York.
Johnson, J.D. ve Meischke, S.F., (1991), Cancer information: women’s source and content
preferences. Journal of Health Care Marketing 11, 37–44.
Kahraman,
M.,
(2009),
Rakamlarla
Sosyal
http://www.muratkahraman.net/, Erişim Tarihi:15.03.2010.
Medya
Kahraman, M., (2010), Sosyal Medya 101, İstanbul: Mediacat Yayınları.
Karalar, R., (2001), Genel İşletme. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. s. 9.
ve
2009,
170
Karalar, R. ve Kiracı, H., (2007), “Marka Değeri Bileşeni Olarak Marka Bağımlılığı: Kolalı
İçecekler Üzerine Bir Araştırma”. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 7 (2).
Kara, Y., (2012) “Sosyal Ağların Tüketici Davranışları Üzerindeki Etkisi: Hazır Giyim
Sektörü Örneği”, Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Kavas, A., Katrinli, A. ve Ozmen, O.T., (2000), Tuketici Davranısları. Yavuz Odabası
(editor). 3.baskı. Eskisehir: T.C. Anadolu Universitesi Acıkoğretim Fakultesi.
Keller, K.L., (2003), Strategic Brand Management – Building, Measuring and Managing
Brand Equity, 2nd Edition, Prentice Hall.
Kesselman, M., (2008), Web 2.0 Expo in New York: Building Online Communities,
Library Hi Tech News, No. 9.
Kim, H. ve Song, J., (2010), :“The quality of word-of-mouth in the online shopping mall”,
Journal of Research in Interactive Marketing, Vol. 4 No. 4, pp. 376-390.
Kinnear, T. C. ve Taylor J. R., (1996), Marketing Research. 5. Edition. ABD:
McGrawHill.
Kirschenbaum, A., (2004), “Generic Sources of Disaster Communities: ASocial Network
Approach”, International Journal of Sociology and Social Policy, Vol. 24, No. 10/11.
Komito, L., ve Bates, J., (2009), Virtually Local: Social Media and Community Among
Polish Nationals in Dublin, Aslib Proceedings: New Information Perspectives, Vol. 61
No. 3.
Kotler, P., (1991), Marketing Management Analysis, Planning, Implemantation & Control,
7th Edition, Prentice Hall.
Kotler, P., (2000), Pazarlama Yonetimi. Millennium bs. Cev: Nejat Muallimoğlu. İstanbul:
Beta Yayınları. Marketing Management: Analysis, Planning, Implimentation and
Control. New Jersey: Prentice Hall Inc.,1997.and G. Armstrong. Principles of
Marketing, 9th ed. N. J.: Pearson Education International, 2004.
Kotler, P. ve Armstrong, G., (2004), Principles of Marketing. New Jersey: Pearson
Education.
Kotler, P., (2005), A’dan Z’ye Pazarlama, 1. Basım, Kapital Medya.
Kotler, P., (2006), Marketing Management, Twelfth Ed., Prentice Hall, New Jersey.
171
Lam, D. ve Mizerski, D., (2005), “The effects of locus of control on word-of-mouth
communication”, Journal of Marketing Communications,11(3),215-228.
Lerman, K. (2007), Social Information Processing in News Aggregation, 24.12.2012’de
http://arxiv.org/pdf/cs.cy/0703087.pdf adresinden indirildi.
Levy, M., (2009), “WEB 2.0 Implications on Knowledge Management”, Journal of
Knowledge Management, Vol. 13. No. 1.
Liu, R. ve Watkins, H.S., (1996), Collectivism, individualism, and in-group membership:
Implications for consumer complaining behaviors in multicultural contexts. In Global
perspectives in cross-cultural and cross-national consumer research, ed. L. A. Manrai
and A. K. Manrai, 69–96. New York/London: International Business Press/Haworth
Press.
Lovett, M. J., Peres, R. ve Shachar, R., (2013), “On Brands and Word of Mouth,” Journal
of Marketing Research, Ağustos.
Markus, H. R. ve Kitayama, S., (1991), Culture and the self: Implications for cognition,
emotion, and motivation. Psychological review, 98(2), 224-253.
Mayfield,
A.,
What
is
Social
Media,
iCrossing,
e-book,
s.
6.
http://www.icrossing.co.uk/fileadmin/uploads/eBooks/What_is_Social_Media_iCrossing
_ebook.pdf, Erişim Tarihi: 02.02.2010.
Miller, E. M., (1977), The Journal of Finance, Vol. 32, No. 4 (Sep.), pp. 1151-1168.
Mizerski, R.W., (1982), "An Attribution Explanation of the Disproportionate Influence of
Unfavorable Information," Journal of Consumer Research, 9, 301-310.
Mollen, A. ve Wilson, H., (2010), “Engagement, telepresence and interactivity in online
consumer experience: Reconciling scholastic and managerial perspectives”. Journal of
Business Research, 63(9-10), 919-925.
Mowen, J. C. ve Minor, M., (1998) Consumer Behavior. 5th ed. N. J.: Prentice-Hall Inc.
Muniz, A. M., ve O’Guinn, T.C., (2001), Brand Community, Journal of Consumer
Research, Vol. 27, No. 4 (March), pp. 412-432.
Murray, K.B., (1991), “A test of services marketing theory: consumer information
acquisition activities”, Journal of Marketing, 55, 10-25.
Odabaşı, Y., (2004), Müşteri İlişkileri Yönetimi, İstanbul, s. 50.
172
Odabaşı, Y. ve Barış, G., (2007), Tüketici Davranışı, a.g.e., s. 159.
Okur, M. H., (2007), “Yüksek Öğretim Hizmetlerinin Pazarlanmasında Marka Değeri
Oluşturma ve Geliştirme Stratejileri: Ankara İlinde Örnek Bir Çalışma”, Antalya: Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Oliver, R.L., (1997), Satisfaction: A Behavioral Perspective on the Consumer, New York,
NY: McGraw-Hill.
Oliver, R.L., (1999), ‘Whence Customer Loyalty’, Journal of Marketing, Cilt: 63, Special
Issue, 33-44.
Özçelik, D. G. ve Torlak, Ö., (2011), “Marka Kişiliği Algısı ve Etnosentrik Eğilimler
Arasındaki İlişki: Levis ve Mavi Jeans Üzerine Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış, C.
11, No: 3, ss. 361-377.
Özçelik, Ö., (2012), “Tüketiciler Açısından Marka Değerinin Önemi ve Bir Araştırma”,
Yüksek Lisans Tezi, Galatasaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özkale L., Sezgin S., Uray N.ve Ülengin F., (1991), Pazarlama Stratejileri ve Karar Alma
Mekanizması, 1. Basım, Iletisim Yayınları.
Özkalp, E., (2002), Davranış Bilimine Giriş. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Parasuraman, A., Berry, L.L. ve Zeithaml, V.A., (1991), Understanding consumer
expectations of service. Sloan Management Review 321, 39–48.
Paroutis, S. ve Saleh, A.A., (2009), “Determinants of Knowledge Sharing Using Web 2.0
Technologies”, Journal of Knowledge Management, Vol. 13. No. 4.
Perry, M. ve Hamm C. B., (1969), “Canonical analysis of relations between socioeconomic
risk and personal influence in purchase decisions”. Journal of Marketing Research, 6,
351-54.
Peter, J. ve Olson, J., (2010), Consumer Behavior and Marketing Strategy (Ninth ed.). New
York: McGraw-Hill/Irwin.
Pruden, D. ve Vavra, T.G., (2004), “Controlling the Grapevine”. Marketing Management.
13(4), July-August.
Rabjohn, N., Cheung, C.M.K. ve Lee, K.O., (2008), “The impact of electronic word
ofmouth: The adoption of online opinions in online customer communities”, Internet
Research Volume 18, Issue 3, 229 – 247.
173
Reitz, J. G., (2012), The distinctiveness of Canadian immigration experience, Patterns of
Prejudice, 46:5, 518-538.
Richins, M.L., (1983), "Negative-Word-of-Mouth by Dissatisfied Consumers: A Pilot
Study," Journal of Marketing, 47 (Winter), 68-78.
Rosenberg, L.J., (1977), Marketing, 1st Edition, Prentice Hall.
Sarıışık, M., (2010), “Tüketicilerin dokunma ihtiyacı düzeyinin algılanan kalite, tutum ve
satın alma niyetindeki farklılaşmaya etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
Sarıışık, M. ve Özbay, G., (2012), “Elektronik Ağızdan Ağıza İletişim Ve Turizm
Endüstrisindeki Uygulamalara İlişkin Bir Yazın İncelemesi”, Uluslararası Yönetim
İktisat ve İşletme Dergisi, Cilt 8, Sayı 16, 1-22.
Schiffman, L. G. ve Kanuk. L. L., (2004), Consumer Behavior. 8th ed. Upper Saddle River,
N.J.: Pearson Prentice Hall.
Schiffman, L.G. ve Kanuk L.L., (2007), Consumer Behaviour, ninth ed., New Jersey:
Prentice Hall.
Sernovitz, A., (2006), Word Of Mouth Marketing, USA: Kaplan Publishing.
Shaizada, J., (2006), “Reklamın Tüketici Davranışlarında Tutuma Etkisi ve Bir Uygulama”,
İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yönetimi
Anabilim Programı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Silverman, G., (1997), “How to harness the awesome power of word of mouth”, Direct
Marketing, Garden City: Kasım, Vol.60,Iss. 7,1997, s.32.
Silverman, G., (2001), “The Secrets of Word of Mouth Marketing: How To Trigger
Exponential Sales Through Runaway Word of Mouth”. New York: American
Management Assocation.
Singh, J., (1988), "Consumer Complaint Intentions and Behavior: Definitional and
Taxonomical Issues," Journal of Marketing, 52 (January), 93-107.
Smith, C., (2013), By The Numbers : 50 Amazing Facebook Stats.
http://expandedramblings.com/index.php/by-the-numbers-17-amazing-facebook-stats/
internet sitesinden19.09.2013 tarihinde erişilmiştir.
Smith, D.N. ve Sivakumar, K., (2004), Flow and Internet Shopping Behavior. A
Conceptual Model and Research. Journal of Business, 57, 1199-1208.
174
Solis,
B.,
(2010),
The
Essential
Guide
to
Social
Media,
http://www.onecaribbean.org/content/files/essentialGuidetoSocialMedia.pdf, s. 6, Erişim
Tarihi: 02.02.2010.
Solmaz, B., Tekin, G.,Herzen, Z., Demir, M., (2013), “İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı
Üzerine Bir Uygulama”, Selçuk İletişim 7, 4, 2013, s.24-25.
Solomon, M. R., (2002), Consumer Behavior. International 5th Ed. Prentice-Hall
International Inc.
Solomon, M., Bamossy, G., Askegaard, S. ve Hogg, M. K., (2006), Consumer Behaviour:
A European Perspective (3rd ed.). Harlow, England: Financial Times/Prentice Hall.
Sparks, B. A. ve Browning, V., (2011), The impact of online reviews on hotel booking
intentions and perception of trust. Tourism Management, 1-14.
Steth, J. N. ve Park C. W., (1974), “A Theory Of Multidimensional Brand Loyalty”,
Advances in Consumer Research, Vol. 1,s. 449-459.
Strandvik, T., (1994), Tolerance Zones in Perceived Service Quality. Helsinki: Swedish
School of Economics and Business Administration.
Sun, J.L., Lee, A. Ve Jingyan, L., (2011), Are These Reviews For Real? The Importance of
Belief and Trust in Reviews and Word-of-Mouth for Web-Purchases. Service Systems
and Service Management (ICSSSM), 1-5.
Sun, T., Seounmi, Y., Guohua W., ve Mana, K., (2006), Online Word-of-Mouth (or
Mouse): An Exploration of ItsAntecedents and Consequences, Journal of ComputerMediated Communication, 11(4), 1104–1127.
Swan, J. E. ve Oliver, R. L., (1989), “Consumer perceptions of interpersonal equity and
satisfaction in transactions: A field survey approach”. Journal of Marketing, 53, 21-35.
Sweeney, S. ve Randall, C. (2011), Social Media for Business, 101 Ways to Grow Your
Business Without Wasting Your Time, Canada: Maximum Press.
Swystun, J., (2007), The Brand Glossary, Palgrave Macmillan, NY, USA.
Şener, G., (2009), “ Türkiye’de Facebook Kullanımı Araştırması,” İNETD 14. Türkiye’de
İnternet Konferansı < http://inet-tr.org.tr/ inetconf14/bildiri/4.pdf>.
Tanner, J.F., (1996) Buyer perceptions of the purchase process and its effects on customer
satisfaction, Industrial Marketing Management 25, 125–33.
175
Thelwall, M., (2007), Blog searching: the first general purpose source of retrospective
public opinion in the social sciences, Online Information Review, Vol. 31 No. 3.
Tonta, Y., (2009), Dijital Yerliler, Sosyal Ağlar ve Kütüphanelerin Geleceği, Türk
Kütüphaneciliği, Cilt: 23, Sayı: 4, s.742-768.
Treadaway, C. ve Smith, M., (2010). Facebook marketing: an hour a day. Kanada: Wiley.
Uztuğ, F., (2003), Markan Kadar Konus – Marka İletisim Stratejileri, 3. Basım, Mediacat.
Ünal, S., (2008), İçgüdüsel Alışveriş. Ankara: Detay Yayıncılık.
Wallace, E., Buil, I. ve Chernatony, L., (2014), "Consumer engagement with selfexpressive brands: brand love and WOM outcomes", Journal of Product & Brand
Management, Vol. 23 Iss 1 pp. 33 – 42
Watkins, H. S. ve Liu. R., 1996. Collectivism, individualism, and in-group membership:
Implications for consumer complaining behaviors in multicultural contexts. In Global
perspectives in cross-cultural and cross-national consumer research, ed. L. A. Manrai
and A. K. Manrai, 69–96. New York/London: International Business Press/Haworth
Press.
Westbrook, R.A., (1987), "Product/Consumption-Based Affective Responses and PostPurchase Processes," Journal of Marketing Research, 24 (August), pp. 258-270.
Whittaker, J. (2009), Producing for Web 2.0 – A Student Guide, Third Edition, London:
Routledge Press.
Wilson, R. J., (1991), Word of Mouth Marketing. Canada: John Wiley&Sons Inc.
Woodruff, R. B., Ernest R. C. ve Roger L.J., (1983), "Modelling Consumer Satisfaction
Processes Using Experience-Based Norms," Journal of Marketing Research, 20
(August), 296-304.
Woodside, A.G. ve DeLozier, W., (1976), "Effects of Word‑of‑Mouth Advertising on
Consumer Risk Taking," Journal of Advertising, 5 (Fall), 12‑19.
Wusteman, J.,(2004), RSS: The latest feed, Library Hi Tech, Vol. 22, No. 4.
Yiğit, H.B., (2011), Sosyal Medyada Marka Farkındalığı Oluşturma, Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s.16
Yi,Y. ve La, S., (2004), What Influences the Relationship Between Customer Satisfactıons
and Repurchase Psychologyand Marketing, 21, 351-373.
176
Yoo, B. ve Donthu, N., (2001), “Developing and Validating a Multidimensional ConsumerBased Brand Equity Scale,” Journal of Business Research, 52, 1, 1–14.
Yüksel, Ü. ve Yüksel A., (2005) Marka Yönetimi ve Marka Degerinin Ölçülmesi, 1.Basım,
Beta.
Zhadko, İ., (2004), “İnternet Perakendeciliğinde Güvenin Satın Alma Niyeti Üzerindeki
Etkisi, Ankara Üniversitesi”, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Zikmund, W. ve D’Amico M., (1986), Marketing, 2nd Edition, John Wiley & Sons
Zineldin, M., (2006), “The Royalty of Loyalty: CRM, Quality and Retention”, Journal of
Consumer Marketing, Vol. 23, No. 7, s. 430–437
Quester, P. ve Lim, A. L., (2003), “Product Involvement/Brand Loyalty: Is There A Link?”,
Journal of Product & Brand Management, Vol. 12, No. 1, s. 22- 38
Chadwick Martin Bailey Consumer Pulse, “Why Social Social Media Media Matters
Matters to Your Business,” 25 Ara lık 2011 <http://www.cmbinfo.com/cmbcms/wpcontent/uploads/2010/04/Why_Social_Media_Matters_2010.pdf>
Chadwick Martin Bailey Consumer Pulse, “10 Quick Facts You Should Know About
Consumer Behavior on Facebook,” 25 Ara lık 2011 http://www.cmbinfo.com/cmbcms/wpcontent/uploads/2011/10/Facebook-Report_2011.pdf
ClearSwift, 15 Common mistakes in web security: enterprise vulnerabilities that invite
attack”,
available
at:
www.newbase.com.au/15%20Common%20Mistakes%20in%20Web%20Security.pdf
(accessed 25 March 2008)’den aktaran ZYL Anria Sophia van (2009), “The impact of
Social Networking 2.0 on organisations, The Electronic Library, Vol. 27 No. 6, 2009.
Global Web Index Türkiye, “Türk Tü ketic isinin Satın A lma Sü recindeki Dav ranıĢları
NasılDeğiĢiyor,” 25 Aralık 2011 http://smgconnected.com/turk-tuketicisinin-satin-almasurecindekidavranislari-nasil-degisiyor
Global Web Index Türkiye, 25 A ralık 2011 “Türk Kullanıcılar Sosyal Ağlarda Marka ları
Neden Takip Ed iyor,” <http://smgconnected.com/sosyal-aglarda-markalari-neden-takipediyoruz>
Morpace Inc,, “Two-thirds of Facebook users say it influences purchase decisions ,” 25
Aralık 2010 <http://www.retailcustomerexperience.com/art icle/21604/Two-thirds-ofFacebook-users-say-itinfluences-purchase-decisions>
177
http://cins.odtu.edu.tr/2009-17/sosyal.php, Sosyal Ağ Siteleri, (t.y.), erişim Tarihi
(01.12.2010)
http://cins.odtu.edu.tr/2009-17/sosyal.php, Erişim Tarihi (01.10.2014)
www.dijitalajanslar.com/pazarlama-online-offline-entegrasyonu/
17.01.2016
Erişim
Tarihi
www.facebook.com/help/interacting-with-ads Facebook, Erişim Tarihi : 20 Aralık 2011
www.internetworldstats.com Erişim Tarihi : 01.12.2015
www.kellerfaygroup.com Erişim Tarihi : 01.01.2014
www.kurumsalhaberler.com/pr/sosyal-medya-nedir.aspx, Erişim Tarihi: 02.02.2010.
http://newsroom.fb.com/ Erişim Tarihi : 01.10.2014
www.teknopara.com/ Erişim Tarihi: 01.05.2014
www.webhatti.com/ Erişim Tarihi : 01.01.2010
www.webrazzi.com/facebook Erişim Tarihi : 01.10.2014
www.kurumsalhaberler.com/Sosyal Medya, Erişim Tarihi : 01.12.2010
www.newbase.com, Erişim Tarihi : 01.10.2008
http://newsroom.fb.com/, Erişim Tarihi 01.10.2014
www.pazarlamasyon.com/pazarlama/kulaktan-kulaga-pazarlama/Erişim : 21.03.2014
www.teknopara.com, Facebook Erişim Tarihi : 01.12.2014
www.unfocusedgroups.com/2014_12_01_archive.html Erişim Tarihi : 17.01.2016
www.webrazzi.com/facebook, Erişim Tarihi : 01.10.2014
http://webrazzi.com/ İletişim tarihi : 01.12.2015 (Facebook zaman çizelgeleri)
www.webhatti.com, (2010).
:
178
EKLER
Ek.1 Anket Formu
SOSYAL MEDYA AĞLARINDAN FACEBOOK’UN TÜKETİCİNİN MARKA İLE
KURDUĞU BAĞ İLE SATIN ALMA NİYETİ ve ONLINE KULAKTAN KULAĞA
PAZARLAMA ETKİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Bu araştırmaya vereceğiniz cevaplar Doğuş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme
Bölümü yüksek lisans öğrencisi Candan Avcıoğlu tarafından yapılacak olan bilimsel bir
araştırmada kullanılacaktır. Hazırlamış olduğumuz anket yaklaşık 10-15 dakikanızı
alacaktır. Cevaplarınız araştırmada gizlilik ve güven ilkelerine bağlı kalınarak sadece
araştırmacı tarafından değerlendirilecek ve saklı tutulacaktır. Anketimize katılım gönüllü
olmakla beraber, vereceğiniz cevaplar bilimsel açıdan çok önemlidir. Çalışmanın faydalı
olabilmesi için tüm soruları lütfen eksiksiz yanıtlayınız. Katıldığınız ve değerli vaktinizi
ayırdığınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Candan Avcıoğlu
ANKETİN 1.BÖLÜMÜ
Anketin 1. Bölümünde Sosyal Medya ve Facebook kullanımı üzerine sorular yer
almaktadır.
1) Aktif olarak kullandığınız Sosyal Ağ Platformlarını lütfen belirtiniz.
Facebook
Twitter
Linkedin
Diğer
2) Günde ortalama kaç saat Sosyal Ağ Platformlarında vakit geçirmektesiniz?
30 dk veya daha az
31-60 dk
91-120 dk
121-180 dk
61-90 dk
180 dakikadan fazla
3) Günde ortalama kaç saat Facebook’ta vakit geçirmektesiniz?
179
30 k veya daha az
31-60 dk
91-120 dk
61-90 dk
121-180 dk
180 dakikadan fazla
4) Facebook’ta toplam arkadaş sayınızı belirtiniz.
50 veya daha az
51-100 arkadaş
201-250 arkadaş
251-300 dk
401-450 arkadaş
101-150 arkadaş
301-350 arkadaş
151-200 arkadaş
351-400 arkadaş
450 arkadaştan fazla
5) Facebook’ta sayfalarını takip ettiğiniz 3 markayı belirtiniz.
.....................
.....................
.....................
6) Facebook’ta bu markaların sayfalarını ne sıklıkla kontrol etmektesiniz?
İhtiyaç halinde
Her gün
Haftada 1
Ayda 1
Ayda 1’den daha nadir
7) Facebook’ta en sık takip ettiğiniz markayı belirtiniz.
………………………..
8) Facebook’ta takip ettiğiniz markayı ne sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
İhtiyaç halinde
Her gün
Ayda 1’den daha nadir
Haftada 1
Ayda 1
180
9) Facebook’a en çok hangi araç ile erişmektesiniz?
Masaüstü/Laptop Bilgisayar
Tablet
Cep Telefonu
ANKETİN 2. BÖLÜMÜ
Bu bölümde 11 ifade yer almaktadır. Burada 1-3 arasındaki ifadeler Bilişsellik,
4-7
arasındaki ifadeler Duygusallık ve 8-11 arasındaki ifadeler ise Düşünsellik ölçmek için
hazırlanmıştır. Lütfen aşağıda belirtilen ifadelerden Facebook’ta sizin için öncelikli olan ve
1
Facebook’ta
takip
ettiğim
markayı kullanmak, beni onu
düşünmeye sürükler.
2
Facebook’ta
markayı
takip
ettiğim
kullanırken,
O
markayı çok düşünüyorum.
3
Facebook’ta
takip
ettiğim
markayı kullanmak, o marka
hakkında daha fazla bilgi sahibi
olmak istememe sebep olur.
4
Facebook’ta
ettiğim
en
markayı
sık
takip
kullanınca
kendimi çok pozitif hissederim.
Kesinlikle
Katılıyorum
Katılıyorum
Ne Katılıyorum
Ne Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle
Katılmıyorum
takip ettiğiniz 1 markayı düşünerek kendinize en uygun seçeneği işaretleyiniz.
181
5
Facebook’ta
ettiğim
en
markayı
sık
takip
kullanmak
beni mutlu eder.
6
Facebook’ta
ettiğim
en
markayı
sık
takip
kullanınca
kendimi iyi hissederim.
7
Facebook’ta
en
sık
takip
ettiğim markayı kullandığım
için gurur duyuyorum.
8
Aynı
kategorideki
rakip
markalara kıyasla, Facebook’ta
en sık takip ettiğim markayı
daha uzun süre kullanırım.
9
Her ne zaman bu kategoride bir
ürün/hizmet
Facebook’ta
kullansam,
en
sık
takip
ettiğim markayı kullanırım.
1
Facebook’ta
0
ettiğim marka bu kategoride
genelde
en
sık
takip
kullandığım
markalardan bir tanesidir.
182
ANKETİN 3. BÖLÜMÜ
Bu bölümde yer alan 5 soru, Facebook’ta en sık takip ettiğiniz markanın sosyal
platformlarda çevrimiçi (online) kulaktan kulağa iletişimi ölçmek için hazırlanmıştır.
Lütfen aşağıda belirtilen ifadelerden Facebook’ta en sık takip ettiğiniz markayı düşünerek
1 Facebook’ta en sık takip ettiğim
markayı,
Facebook’ta
olan
arkadaşlarıma övmek için “Beğen”
(“Like”) tuşunu tıklarım.
2 Facebook’ta en sık takip ettiğim
markanın
benim
sayfasını
beğenmek
Facebook
profilimi
zenginleştirir.
3 Facebook’ta en sık takip ettiğim
marka hakkında iyi düşüncelerimi
paylaşmak için“Beğen” (“Like”)
tuşunu tıklarım.
4 Facebook’ta en sık takip ettiğim
marka hakkında çevrimiçi (online)
olarak bir çok olumlu mesaj
paylaşırım.
5 Facebook’ta en sık takip ettiğim
Kesinlikle
Katılıyorum
Katılıyorum
Ne Katılıyorum
Ne Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle
Katılmıyorum
kendinize en uygun seçeneği işaretleyiniz.
183
markayı Facebook’ta olan aileme
ve arkadaşlarıma öneririm.
ANKETİN 4. BÖLÜMÜ
Bu bölümde 4 soru, Facebook’ta en sık takip ettiğiniz markanın kullanma niyetinizi ölçmek
için hazırlanmıştır. Lütfen aşağıda belirtilen ifadelerden Facebook’ta en sık takip ettiğiniz
1 Aynı olsalar bile diğer markalara
kıyasla Facebook’ta en sık takip
ettiğim markayı kullanmak daha
mantıklı geliyor.
2 Diğer markalar aynı özelliklere
sahip olsalar bile Facebook’ta en
sık
takip
ettiğim
markayı
kullanmayı tercih ederim.
3 Facebook’ta en sık takip ettiğim
marka kadar iyi bir marka olsa
bile ben Facebook’ta en sık takip
Kesinlikle
Katılıyorum
Katılıyorum
Ne Katılıyorum
Ne Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle Katılmıyorum
markayı düşünerek kendinize en uygun seçeneği işaretleyiniz.
184
ettiğim
markayı
kullanmayı
tercih ederim.
4 Başka bir marka Facebook’ta en
sık takip ettiğim markadan bir
farkı olmasa bile Facebook’ta en
sık
takip
ettiğim
markayı
kullanmak daha akıllıca olur.
ANKETİN 5. BÖLÜMÜ
Bu bölümde 4 soru, Facebook’ta en sık takip ettiğiniz markaya karşı sadakatinizi ölçmek
için hazırlanmıştır. Lütfen aşağıda belirtilen ifadelerden Facebook’ta en sık takip ettiğiniz
1 Tekrar aynı ihtiyacım olursa
Facebook’ta en sık takip
ettiğim markaya satın
alacağım.
2 Facebook’ta
en
sık
takip
ettiğim markayı satın almaya
devam etme niyetindeyim.
Kesinlikle
Katılıyorum
Katılıyorum
Ne Katılıyorum
Ne Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle Katılmıyorum
markayı düşünerek kendinize en uygun seçeneği işaretleyiniz.
185
3 Facebook’ta
en
sık
takip
ettiğim markaya bağlıyım.
4 Facebook’ta
ettiğim
en
marka
sık
takip
için
diğer
markalara göre daha fazla para
ödeyebilirim.
ANKETİN 6. BÖLÜMÜ
Bu bölümde kendi özelliklerinize göre yanıt vererek sadece bir şıkkı işaretleyiniz.
DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER
1. Cinsiyetiniz :
Kadın
Erkek
2. Yaşınız :
16 yaş ve altı
17-27
28-38
39-49
50-60
61 yaş-ve üzeri
186
3. Medeni Durum
Evli
Bekar
Boşanmış
Dul
4. Çocuğunuz var mı?
Evet
Hayır
5. En son bitirdiğiniz okul
İlkokul
Ortaokul
Lise
Lisans
Yüksek Lisans – Doktora
Ön Lisans
6. Aylık ortalama geliriniz:
799 TL ve altı
2,400 TL – 3,199 TL
800 TL – 1,599 TL
3,200 TL ve üzeri
1,600 TL – 2,399 TL
7. Çalışma durumunuz:
Kamuda ücretli çalışıyor
187
Özel sektörde ücretli çalışıyor
Kendi hesabına çalışıyor
İşsiz/İş arıyor
Ev kadını
Emekli
Öğrenci
Yaşlılık veya engeli sebebiyle çalışamıyor
Diğer. Lütfen belirtiniz.............
ANKETİMİZE KATILDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
188
ÖZGEÇMİŞ
1986 yılında İstanbul, Türkiye’de doğdu. 2003-2005 yılları arasında İstanbul Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda Sigortacılık Ön Lisansını tamamlamıştır. 2005
yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, İşletme Bölümü’ne
başlamış ve lisansını 2009 yılında tamamlamıştır. 2011 yılında Doğuş Üniversitesi,
İşletme/Pazarlama Yüksek Lisans programına başladı. 2005-2013 yılları arasında Mapfre
Genel Sigorta’da çeşitli departmanlarda çalışmış olup, 2013 yılından beri Deutsche Bank
ve Doğan Grubu ortaklığında kurulmuş olan DD Finansman A.Ş.’de Pazarlama
Departmanında görev almaktadır.
Download