kentsel dönüşüme toki imzası

advertisement
TOKİ Haber Dergisi
www.tokihaber.com.tr
Şubat 2017
Sayı: 84
KENTSEL
DÖNÜŞÜME
TOKİ İMZASI
BEYOĞLU SÜT
LÜCE KENTSE
L DÖNÜŞÜM
PROJESİ
İçkale’de Tarih Yeniden Canlanıyor F Dört Bin Aileye Yeni Yuva F Tarihi Çarşılar ve Esnafı F
Erciş’in Ekonomisini Canlandıracak Proje F Anadolu’nun Ressamı Ahmet Yakupoğlu
İÇİNDEKİLER
TOKİ HABER
04
Emlak Basın Yayın A. Ş. adına Sahibi
ve Genel Yayın Yönetmeni
Ayşe Bakıcı
Şehirciliğin
yeni vizyonu
üç ay boyunca
dört ana
başlıkta ele
alınacak
Haber Müdürü
Uğur Dülekalp
Haber Merkezi
Tayyar Sevim - Ömer Yılmaz
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Özlem Özdemir Yılmaz
Reklam Müdürü
Taylan Alpaslan
Reklam Pazarlama
Levent Yılmaz
8 Diyarbakır’da tarih yeniden canlanıyor
Ulaştırma Sorumlusu
Murat Özer
12 Tarihin en büyük Kentsel Dönüşüm
hareketinde büyük hedefler
Adres
Bahçeşehir 1. Kısım Mah.
Doğa Parkı Evleri Seyhan Cad.
No: 10 Kat: 2 Daire: 12 Bahçeşehir
Başakşehir/İstanbul
Tel: 0 212 669 45 46
Faks: 0 212 669 67 20
40 Şehre yeni bir nefes, yeni bir görüntü
44 Daha iyi koşullarda yeni yaşam başlıyor
48 Yeni konutlar için kura heyecanı
Web: www.tokihaber.com.tr
52 Kentleri oluşturan insanlar, insanları
şekillendiren şehirler
TASARIM
56 Bilim ve doğanın hediyesi inşaat sistemi: Geoduvar
62 Minimal iç dekorasyonun etkileri
64 Geçmişin izleri, Galata’nın mimarisinde
gizleniyor
24
Anadolu’nun ressamı
Ahmet Yakupoğlu
Rövaşata Yayıncılık Prodüksiyon ve
Reklam Hizmetleri LTD. ŞTİ.
Web: www.rovasata.co
Tel: 0212 318 01 28
Yayınlar Koordinatörü
Aykut Özdek
Editör
Beyhan Filiz
Tasarım
Bertuğ Yasavullar
Yazı İşleri Müdürü
Esra Coşkun
34
Yerel mimari tarzındaki ticaret
merkezi Erciş’in ekonomisini
canlandıracak
74
Bir meslekten çok daha fazlasını
öğreten tarihi çarşılar
Fotoğraf
Serhat Özdek
BASKI
Mavi Ofset Basım Yayın San. Ltd. Şti.
Tel: 0212 549 25 30
Web: www.maviofset.com
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
SOSYAL MEDYA
www.toki.gov.tr
twitter/MErgun_Turan
twitter/Toki_Kurumsal
youtube/tokikurumsal
Güvenli Yapılar Güzel Şehirler
Afetlere karşı riskli, fiziksel olarak köhnemiş ve yapı ömrünü tamamlamış konut stoğu ile yaşam kalitesi düşük alanlar,
ülkemizin en önemli kentleşme sorunudur. Vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğini tehdit etmenin yanı sıra şehirlerimizin sağlıklı gelişimine engel olan bu sorunun çözümü
için hemen her şehrimizde Kentsel Dönüşüm odaklı konut
ve sosyal donatı projelerimiz hızla devam ediyor. Şehirlerimizin yerel kimlik ve değerlerini yansıttığımız nitelikli bir
yapılaşma dokusu oluşturma hedefinin yanı sıra nicelik bakımından da önemli üretim rakamlarına ulaşıyor olmanın
memnuniyetini yaşıyoruz.
2016’da 64 bin konut rakamına ulaşarak yılsonu hedefinin
üzerinde sonuç alan İdaremiz, dönüşüme muhtaç yapıların yenilenmesinde artan bir performans gösterdi. 2016 yılı
Kentsel Dönüşüm çalışmalarımızda, yatırım ve üretimde
son 13 yılın en yüksek seviyesini yakaladık. 2.3 milyar TL
ihale bedeli ile 16.290 konutluk Kentsel Dönüşüm Projesi
yapan TOKİ, bu üretim ile 2016’da toplam konut inşası içinde Kentsel Dönüşüm Projelerinin payını yüzde 25 seviyesine çıkardı.
İmarsız yapılaşmış alanlarda dönüşüm
2016 yılında ayrıca, deprem riskinin yüksek olduğu alanlara odaklandık. Niteliksiz yapı stoğuna sahip ve aynı zamanda
imar planlarında “donatı alanı” olarak ayrılmasına karşın imarsız yapılaşmış alanlarda pilot Kentsel Dönüşüm çalışmaları başlattık. Bu sayede, şehirlerimizdeki riskli ve sağlıksız alanları azaltırken, imar hakkı olmayan vatandaşlarımızın
yasal mevzuata uygun, güvenli ve nitelikli sosyal çevrelerde yaşamalarını amaçlıyoruz.
Tüm Kentsel Dönüşüm çalışmalarımızda vatandaşlarımızın görüşlerine öncelik veriyoruz. Projesi tamamlanarak yaşamın başladığı Kentsel Dönüşüm alanlarında ikamet eden vatandaşlarımızın talep ve beklentilerine yanıt verebilmek
amacıyla memnuniyet araştırmaları yürütüyoruz. Aldığımız sonuçlar, gerek uygulamadaki alanlarda gerek yeni Kentsel
Dönüşüm Projelerimizde bize ışık tutuyor.
Ressam Ahmet Yakupoğlu ile Ev ve Şehre Dair
Her projemizde yaşadığımız kadim coğrafyanın değerlerini geleceğe taşıma gayreti içindeyiz. Üretimlerimizdeki
yerel mimari dokunuşların yanı sıra bu çabanın yansıması olarak kültür-sanat alanındaki çalışmalara da katkı
sağlamaya çalışıyoruz. Feyhaman Duran Atölyesi’nin en parlak öğrencilerinden, Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr.
A. Süheyl Ünver ekolünün takipçisi olan ressam Ahmet Yakupoğlu’nun ev ve şehre dair yorumunu, meşakkatli ve titiz bir hazırlık sürecinin ardından kültür sanat dünyamıza armağan
etmenin memnuniyetini taşıyoruz. İki ciltlik külliyat halinde kitaplaştırdığımız merhum Yakupoğlu’nun ilk kez gün yüzüne çıkartılan 1000’e yakın
sulu boya çalışmasının, kadim topraklarımızın ruhunu geleceğe taşıyacak
kıymetli bir miras olmasını temenni ederim.
Saygılarımla,
M. Ergün TURAN
T. C. Başbakanlık
Toplu Konut İdaresi Başkanı
TOKİ
4 F ŞUBAT P 2017
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehircilik
Şûrası’nın açılışında, insanların şehirlerin
üzerindeki hakkı gibi şehirlerin de insanların
üzerinde hakkı olduğunu söyledi. İnsanın toprağa
yakın yaşaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan,
şehir yapılanmasının dikey yerine yatay olması
gerektiğini belirtti.
“ŞEHİRCİLİKTEKİ
HATALARIN
TEKRARINI
ÖNLEMELİYİZ”
“Şehircilikte Yeni Vizyon”
temasıyla Kentsel Dönüşüm süreci
ve şehirlere kimlik kazandırılması
konularının ele alınacağı Şehircilik
Şûrası başladı. Cumhurbaşkanı
Erdoğan Şûra’nın açılışında,
“Tarihimizden ibret alarak,
şehircilik konusunda hatalarımızın
tekrarını önlemeliyiz” dedi.
“KARAKTERİ OLMAYAN
ŞEHİRLEŞME, BİZİM MODELİMİZ
OLAMAZ”
Erdoğan şöyle devam etti: “Bir şeyin düzenli,
nizami olması; doğru ve güzel olduğu anlamına
gelmiyor. Şehirlerimiz toplumumuzdaki
farklılıkları gözeten bir yapıya sahiptir. Özellikle
Batı ülkelerinde tek tipçi bir mimari anlayış
hakimdir. Hepsi birbirine benzeyen sokaklarda
aynı tip binalardan yüzlerce görürsünüz.
Aralarındaki farkı anlayabilmeniz çok zordur.
Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme, bizim
modelimiz asla olamaz.”
“TARİHİMİZDEN İBRET ALARAK,
ŞEHİRCİLİKTEKİ HATALARIN
TEKRARINI ÖNLEMELİYİZ”
“Geçtiğimiz 14 yılda bu konuda çok önemli
adımlar attık” diye konuşan Erdoğan, “Elbette, bu
süreçte yapılan işlerin de eksikleri olmuştur. Ama
şu bir gerçektir ki Türkiye, tarihinin en kapsamlı,
sosyal yönü en güçlü, halkımızın her kesimine
hitap eden şehirleşme hamlesini, bu dönemde
gerçekleştirmiştir. Bizler, her alanda olduğu
gibi, şehircilik konusunda da tarihimizden
ibret alarak, hataların tekerrürünü önlemek
mecburiyetindeyiz” dedi.
1950’lerde nüfusun yüzde 25’inin şehirlerde
yaşadığını, bugün ise kentleşme oranının yüzde
90’ı aştığını vurgulayan Erdoğan, insanların tüm
zorluklarına rağmen şehirlerde yaşamayı tercih
ettiğini belirtti. Gecekondulaşma sorununun
yanı sıra apartmanlarla, sitelerle kimliksiz
yapıların ortaya çıktığına işaret eden Erdoğan,
yatay mimari yapılanmanın önemine vurgu
yaptı.
“YATAY MİMARİDEN YANAYIM”
Erdoğan, açıklamasında, “İmkanların kısıtlı
olduğu, insanların sadece başlarını sokacak
bir haneye yöneldiği yapılaşma tarzı artık son
bulmalıdır. Bu Şûra’ da bunun üzerinde ısrarla
durulmalıdır. Ben dikey mimariden yana
değilim, yatay mimariden yanayım. İnsan,
topraktan uzak değil; toprağa yakın olarak
yaşamalıdır. Böyle düşünüyorum. Bugünün
Türkiye’si, böyle bir çirkinliği, böyle bir
nobranlığı asla hak etmiyor” dedi.
TOKİ Haber F
5
TOKİ
Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle
günümüz ihtiyaçlarının sentezinden
oluşan bir modeli yaygınlaştırarak
şahsiyetli yapılar ve bunlardan oluşan
şehirler idealine katkıda bulunmaya
çalışıyoruz” diye konuştu.
Şehircilik Şûrası’nın sivil toplum
örgütlerinden meslek kuruluşlarına 3
ay süreyle geniş bir katılımla çalışarak,
sorun ve çözüm yollarını kapsamlı
olarak ele alacağını söyleyen Erdoğan,
ortaya çıkacak tespit ve tekliflerin
geleceğe ışık tutacağını sözlerine ekledi.
“İNSAN ÖNCELİKLİ,
YAŞANABİLİR ŞEHİRLER
KURMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ
binaları başta olmak üzere, artık
Türkiye’de tarihe, kültüre, bölgenin
karakteristiklerine, hayat tarzına
uygun binaları inşa etme dönemi
olduğunu belirterek, beton, demir,
tuğla yığınlarından oluşan çirkin
yapıların, şehirleri, yaylaları, kıyıları
dahi işgal etmeye başladığını söyledi.
6 MİLYON KONUT VE
İŞYERİNİN YIKILMASI
GEREKİYOR
Türkiye’nin, deprem başta olmak
üzere, doğal afetlere maruz kalan bir
coğrafyada bulunduğunu hatırlatan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, süratle
yıkılıp yeniden yapılması gereken 6
milyonun üzerinde konut-iş yeri tespit
edildiğini vurguladı ve sözlerine şöyle
devam etti:
“Doğal afetin ne zaman geleceği belli
olmaz. Dolayısıyla bizim elimizi
çabuk tutup, süratle bu dönüşümü
gerçekleştirmemiz gerekiyor. Şu ana
kadar 49 ilimizde 187 yer riskli alan
ilan edilerek, yaklaşık 400 bin konut ve
iş yerinin yenilenme süreci başlatıldı.
6 F ŞUBAT P 2017
3 milyonun üzerinde vatandaşımızı
ilgilendiren Kentsel Dönüşüm
çalışmaları için bugüne kadar 2.5
milyar lira kaynak kullanıldı.”
ŞEHİRLERİN DOKUSUNA
UYGUN MİMARİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şehrin
kendi mimari ve dokusuna uygun
projeler üretilmesi konusunda başta
TOKİ ve Çevre Bakanlığı olmak üzere
muhatap kurumlarla görüştüğünü
belirterek, “Yerel mimariye uygun
hareket edelim ve buna bakalım.
Buralara gelenler burası Mardin,
burası Rize, burası Trabzon, burası
Safranbolu’dur desin. Bunu o yapısıyla,
yerel özgün mimarisiyle gördüğü
zaman hemen tanıyıversin. Biz de
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM:
ŞEHİR BİR KAPTIR, İÇİNDE
YAŞAYANLARA KENDİ
ŞEKLİNİ VERİR
Başbakan Binali Yıldırım, bir milleti
anlamak için şehirlerine bakmanın
yeterli olacağını belirterek, şehrin
medeniyet, medeniyetin de şehir
olduğunu, şehirlerin insanların ruh
halini yansıttığını ifade etti.
“Şehir bir kaptır, içinde yaşayanlara
kendi şeklini verir” diyen Yıldırım,
Konya, Bursa, Edirne, İstanbul
başta olmak üzere tarihe mal olmuş
bütün şehirlerin, insan merkezli
kurulduğunu, her sokağın, her
caddenin, her taşın insanı yansıtan bir
anlayışla şekillendiğine dikkat çekti.
Şehircilik Şûrası’nın yeni yatırım
kararlarının, stratejik adımların ve
kurum politikalarının belirlenmesinde
yol gösterici olacağını vurgulayan
Yıldırım, çevre ve şehircilikle ilgili
dünyada yeni kavramların, anlayışların
oluştuğuna değindi. Yıldırım, Şehircilik
Şûrası’nda yeni mevzuat ve şehirleşme
düzenlemeleriyle ilgili yeniliklerin,
belediyelerin hizmet kapasitelerinin
geliştirilmesine ilişkin konuların ele
alınacağını belirtti.
MECBURİ DEĞİL, GÖNÜLLÜ DÖNÜŞÜM
Türkiye’de şehircilik alanındaki önemli
çabalardan biri olan Kentsel Dönüşüm
sürecine de değinen Başbakan
Yıldırım, “Kentsel Dönüşüm, mecburi
dönüşüm değil; gönüllü bir dönüşüme
tâbi tutulacak. Vatandaşlara daha
iyisini göstereceğiz. Elinde bulunanın
çok daha iyisini; yeşil alanıyla,
okuluyla, camisiyle, parklarıyla,
alışveriş merkeziyle, her ihtiyacıyla bir
yaşam alanına dönüşmüş yeni, güzel
mahalleler ve bu mahallelerden oluşan
marka şehirleri yapmak için bu ortaya
konacak fikirleri de en ince detaylarına
kadar değerlendirmiş olacağız” dedi.
“ŞEHİRCİLİKTE
YENİ VİZYON”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet
Özhaseki ise Şûra sonrası alınacak
karar ve çıkarılacak yasalar ile
Türkiye genelinde yeni bir seferberlik
başlatılarak tüm riskli yapıları depreme
hazır hale getirmek istediklerini
belirtti.
Şehirlerin yeni ideallere kapı
aralamasını, bu idealleri
gerçekleştirebilme kabiliyetini yeni
nesillere sunmasını istediklerini
dile getiren Özhaseki, Şûra’nın 2023
vizyonunu ve 2071 tasavvuruna uygun
şehircilik politikaları belirlemek
yönünde atılmış bir adım olduğunu
kaydetti.
3 ay sürecek Şehircilik Şûrası’nda
yapılacak çalışmalar, “Şehirlerimizde
Kimlik, Planlama ve Tasarım”,
“Kentsel Dönüşüm”, “Şehirleşme,
Göç ve Uyum”, “Şehirleşmenin Yeni
Vizyonunda Yerel Yönetimlerin Rolü”
başlıkları altında ele alınacak.
ŞANLIURFA’YA 58 YENİ ESER
Şanlıurfa’da yatırım bedeli 600 milyon lira olan 58 ayrı hizmet
projesi ve tesisin açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanlıurfa’da
yapımı planlanan 1.700 yataklı şehir hastanesinin 2-3 yıl içerisinde
tamamlanacağını söyledi.
j Şanlıurfa’da yapımı
tamamlanan hizmet ve
tesislerin toplu açılış
töreninde konuşan
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan,
2023 hedeflerinde
Urfa’nın önemli bir yer
tuttuğunu belirterek;
“Urfa her türlü hizmete
layıktır. Bunun için bu
şehirde yatırım bedeli
600 milyon tutarında
58 eserin toplu açılışını
gerçekleştiriyoruz”
dedi. Erdoğan,
1.700 yataklı Şehir
hastanesinin ihalesinin
de tamamlandığını
söyleyerek, tesisin 2-3
yıl sonra biteceğini
ifade etti.
Türkiye’nin yatırım
projelerinin kesintisiz
devam ettiğini söyleyen
Erdoğan, 800 yataklı
Eyyübiye Eğitim ve
Araştırma Hastanesi,
440 derslikli 20 adet
öğrenim kurumu,
Harran Üniversitesi’nde
araştırma laboratuvarı,
Ar-Ge merkezi , 4 bin
kişilik öğrenci yurdu
ile TOKİ tarafından
sahiplerine teslim edilen
74 adet konut, cami,
yol ve restorasyon
hizmetleri yapıldığını
söyledi. Erdoğan,
Şanlıurfa Büyükşehir
Belediyesi tarafından
yapımı tamamlanan
yol ve köprülü
kavşakların, atık su
arıtma tesislerinin
ve parkların hizmete
alındığını belirterek,
yeni çalışmaların da
hayata geçirileceğini
sözlerine ekledi.
•
TOKİ Haber F 7
TOKİ
8
F ŞUBAT P 2017
60
SUR’A
MİLYON TL
YATIRIM
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde gerçekleştirilecek TOKİ
İçkale Vadisi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi,
Geleneksel Diyarbakır Evleri ile Kırklar Tepesi
Kentsel Tasarım ve Rekreasyon Projesi başladı.
TOKİ Haber F
9
TOKİ
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan
terör olaylarında zarar gören yerleşimler
yeniden hayat buluyor. TOKİ,
ilçenin tarihi ve kültürel değerlerinin
korunması amacıyla mimari ve çevre
dokusunu yenilemeye dönük İçkale
Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi’ni
başlattı. TOKİ’nin yapacağı çevre
projesi ile birlikte Geleneksel Diyarbakır
Evleri, Kırklar Tepesi Kentsel Tasarım
10 F ŞUBAT P 2017
ve Rekreasyon Projesi’nin temeli atıldı.
İçkale’de düzenlenen törene video
bağlantısı ile katılan Başbakan Binali
Yıldırım, ilçedeki tahribatı ortadan
kaldırmak, Sur’un tarihi ve kültürel
zenginliklerini ortaya çıkarmak
amacıyla önemli projelerin hayata
geçirilmekte olduğunu söyledi.
İçkale Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi
ile Geleneksel Diyarbakır Evleri ve
Dicle Vadisi Peyzaj ve Rekreasyon
Projesi’nin toplam bedelinin 60 milyon
lira olduğunu açıklayan Başbakan
Yıldırım, çalışmaların 2017 yılının
sonuna kadar tamamlanacağını
vurguladı.
Yıldırım şöyle devam etti: “Türkiye’nin
birliğine, beraberliğine, kardeşliğine
zarar vermek için bütün şer güçler bir
araya gelmiş vaziyette ama onların
hesap edemediği bir şey var; o da bu
milletin istiklal aşkı, memleket aşkı,
bayrak aşkı. Bin yıllık bu topraklardaki
birlikteliğimizi hiçbir şer güç bugüne
kadar bozamadı, bundan sonra da
bozamayacak. İnşallah bu badirelerden
de çıkacağız.”
Binali Yıldırım, kentteki altyapının
tümüyle yenilenmesi ve yıkılan
binaların yerine yenilerinin yapılması
M. Ergün Turan
Başbakanlık
Toplu Konut İdaresi Başkanı
SUR’DA TARİH İLE
YEŞİL BULUŞUYOR
j TOKİ İçkale Vadisi Kentsel
Tasarım ve Peyzaj Projesi
kapsamında 8 bin metrekare
alanda bitki düzenlemesi,
bin 800 metrekare alanda
çim derzli oturma ve seyir
terasları, 14 bin 500 metrekare
çim alanı, kalan alanlarda
ise bazalt plak kaplama,
konstrüksiyonlu ahşap
kaplama gibi düzenlemeler
yapılarak, ağaç dikimi
gerçekleştirilecek. Proje
uygulamasında, doğal formlu
bazalt kayalar klasik veya
modern biçimlerde zemin
kaplamalarında ve tematik
bitkisel düzenlemenin ana
bileşeni olarak kullanılacak.
Alanda oluşturulacak olan
yeni bitkisel tasarımın
içerisinde yer alacak olan
ağaçlar ise yörenin çevre
özelliklerine uygun ve bölgede
yetişen türler arasından
seçiliyor.
için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
ve TOKİ’nin yoğun bir gayret içinde
olduğunu belirterek, söz konusu
projelerin Diyarbakır’ın yeniden ihyası,
kalkınması ve terörün sebep olduğu
tahribatın ortadan kaldırılması için
başlatılan seferberliğin ilk adım olduğunu
vurguladı.
“PROJE SUR’A
DEĞER KATACAK”
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, Sur’un
yeniden imarında peyzaj projelerini
TOKİ’nin uygulayacağını belirterek,
110 bin metrekarelik alanda aşamalı
olarak rekreasyonunun yapılacağını
açıkladı. Turan, temeli atılan
bölgede 9.5 milyon TL’lik bir yatırım
yapılacağını, hayata geçecek projenin
Sur’a ve Diyarbakır’a değer katacağını
belirtti. Gerçekleştirecekleri peyzaj
projesini Sur’un tarihi dokusuna uygun
planladıklarını aktaran Turan, şunları
kaydetti: “Çevre düzenlemesini içeren
kentsel tasarım ve peyzaj projemizle
bölgemiz rahatlayacak, vatandaşlarımız
yeşil ve tarihi doku ile iç içe bir alanda
sosyal yaşamlarını sürdürecek. Burada
tarihi dokuyu yeniden ihya ediyoruz.
Projemiz tamamlandığında kadim bir
gelenekten gelen tarihi doku geleceğe
taşınacak. Projeyle vatandaşlar, huzur
bulup sosyalleşeceği bir alana kavuşacak.”
TOKİ’NİN KONUT VE SOSYAL
DONATI İNŞAATLARI
KESİNTİSİZ SÜRÜYOR
Turan, İdare olarak Diyarbakır’da
15 bini aşkın konut, 7 hastane ve 24
okul yaptıklarını, ayrıca 33 bin seyirci
kapasiteli UEFA standartlarındaki
stadyumun inşaatının sürdüğünü belirtti.
Turan şöyle devam etti: “Diyarbakır ve
bölgede yeni projeler yapmaya, terör
örgütlerinin yakıp yıktığı yerleri yeniden
imar ve inşa etmeye başladık. Diyarbakır
başta olmak üzere Şırnak, Mardin ve
Hakkâri’de 22 bin 700 konut planlandı
ve bunların büyük bir kısmının inşaatına
başlandı.”
DİYARBAKIR’DA
20 PROJE DEVAM EDİYOR
TOKİ’nin Diyarbakırlıların daha
nitelikli ve daha sağlıklı konutlarda
oturmalarını sağlamak için her türlü
çabayı gösterdiğini belirten Turan,
İdare’nin kentte aktif 20 projeyi
yürüttüğünü söyledi. Başkan Turan,
“Toplam 4 bin 263 konutumuzun
inşaatı devam ediyor. Ayrıca 33 bin
seyirci kapasiteli UEFA standartlarında
modern bir stat inşa ediyoruz. İhale
sürecinde olan projelerimiz ile konut
sayımız 5 bin 637 rakamına çıkacak”
diye konuştu.
“SUR’U BAŞTAN SONA
İHYA EDECEĞİZ”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet
Özhaseki, Sur ve İçkale’nin özel
bir alan olduğunu belirterek,
mevcut görüntünün kimsenin içine
sinmediğini ifade etti. Özhaseki, çevre
ve konut çalışmalarına hassasiyetle
yaklaştıklarını vurgulayarak şöyle
devam etti: “Vatandaşlarımız
mağdur olmasın diye ne gerekiyorsa
onu yapıyoruz. Burada koruma
amaçlı imar planı var, buna uygun
davranacağız. İnşallah Sur’u baştan
sona ihya edeceğiz“ dedi.
Özhaseki altyapı çalışmalarına da
önem verdiklerini vurgulayarak,
ilçede 50 kilometreden fazla kanal
ve su yapım çalışması başlatıldığını
söyledi. Çevre ve Şehircilik Bakanı,
gerçekleştirilen diğer çalışmalardan
bazılarının, çarşı içerisinde geleneksel
ticareti desteklemek amacıyla
yürütülen Sokak Sağlıklaştırma
Projesi ile Kurşunlu Cami ve
Ortodoks Kilisesi dahil tarihi
mekanların restorasyonu olduğunu
belirtti.
•
TOKİ Haber F
11
TOKİ
Yerel yönetimlerle işbirliği içinde Türkiye’nin en
büyük Kentsel Dönüşüm hareketini yürüten
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı,
ülke genelinde 261 bin 489 konutun dönüşüm
projesini hayata geçiriyor.
DÖNÜ
261 bin konutluk
TOKİ, Türkiye genelinde 54 il ve 121
ilçede toplam 187 Kentsel Dönüşüm
projesi yürütüyor. Bu projeler
kapsamında geliştirilen 261 bin 489
konutluk uygulamalar, Bakanlar
Kurulu kararı ile Kentsel Dönüşüm
uygulanacak 82 milyon metrekare
alanın 55 milyon metrekarelik
bölümünü kapsıyor. Yerel yönetimlerle
işbirliği içinde afetlere karşı riskli, yapı
ömrünü tamamlamış konut stoku
yenilenirken, dönüşüm alanlarındaki
sağlıksız çevrelerde, sosyal tesis ve
12
F ŞUBAT P 2017
yaşam alanları da oluşturuluyor.
Kentsel Dönüşüm çalışmaları
kapsamında inşa edilen 68 bin 254
konutu sahiplerine teslim eden TOKİ,
193 bin 235 konutun planlama ve
üretimine devam ediyor.
Türkiye genelindeki Kentsel Dönüşüm
çalışmalarına 2017 yılında hız
veren TOKİ’nin geliştirdiği konut
uygulamaları doğrultusunda 1 milyonu
aşkın kişi güvenli yapılara, günün
ihtiyaçlarına yanıt veren çağdaş yaşam
alanlarına taşınıyor.
“BUYIL DÖNÜŞÜM
PROJELERİ İLE 25 BİN KONUT
ÜRETECEĞİZ”
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan,
TOKİ’nin toplam konut üretimi içinde
Kentsel Dönüşüm payının yüzde
40’lara çıkacağını belirterek, bu yılki
konut üretim hedefi içinde dönüşüm
projelerinin önemli yeri olduğunu
söyledi. Turan şu bilgileri verdi:
“2016’da konut üretiminde rekor
düzeyde bir rakam olan 64 bin konut
ile yılı tamamladık. 2017 içinse
hedefimizi bir adım daha öteye taşıdık
ÜŞÜM
ve yıl sonu hedefimizi 65 bin konut
olarak belirledik. Bu rakamın içinde 25
bin konutu dönüşümler kapsamında
projelendiriyoruz.”
Turan, “Kentsel Dönüşüm çalışmalarına
dönük özellikle son 2.5 yıl boyunca
yoğun bir hazırlık ve fizibilite çalışması
yaptık. Ülkemizdeki deprem tehdidi
yüksek ve maalesef riskli yapı stoku
da aynı şekilde çok fazla. Bu süreçte
bilhassa riskli alanlara yöneldik. Toplam
konut üretimi içinde Kentsel Dönüşüm
oranını 2020 yılına dek yaklaşık
yüzde 40 seviyesine taşıma hedefi
koyduğumuzu 2 yıl önce açıklamıştık.
Hedeflediğimiz Kentsel Dönüşüm
oranına 2017’de ulaşacağımızı
öngörüyoruz. Gayretimiz bu yöndedir.
TOKİ olarak dönüşüm projelerinde,
yöresel unsurları ve proje alanlarında
yaşayan halkın talep ve ihtiyaçlarını
önceliklendiren, felsefesi olan projeleri
şehirlere kazandırmaya çalışıyoruz.
Bunu yaparken medeniyetimizin
gereği şehirlerimizin eski sokak
dokusu, komşuluk ve mimari çeşitlilik
unsurlarını ön planda tutarak
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biliyoruz
ki şehirler uzun bir sosyo-kültürel
hayatın ve medeniyet birikimini içinde
barındıran çok farklı grupları bir
mozaik gibi birarada tutan özelliğini
yeniden canlandırmamız geleceğimiz
için önem arzetmektedir.”
KENTSEL DÖNÜŞÜME
13 MİLYAR TL YATIRIM
Ekonominin lokomotif sektörlerinden
konut ve inşaat alanında Türkiye’nin
en büyük konut kuruluşu TOKİ,
Türkiye’de her yıl üretilen konutların
yüzde 10’unu inşa ediyor. Diğer
TOKİ Haber F 13
TOKİ
bir ifadeyle, her 100 konuttan
10’unu üreten TOKİ’nin bu üretim
performansı doğrultusunda 13 yılda
sektöre aktardığı kaynak 120 milyar
TL. Bu rakamın içinde Kentsel
Dönüşüm uygulamalarının oranı ise 13
milyar TL ile yaklaşık yüzde 11.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE
ARTAN PERFORMANS
TOKİ’nin Türkiye’nin farklı şehirlerde
yürüttüğü Kentsel Dönüşüm
çalışmalarında 2016’da artan bir
performansla son 13 yılın en yüksek
düzeyine ulaşıldı. 2016’da gerek yatırım
miktarı gerek proje sayısında, önceki
yılların üzerinde üretim ve yatırım
gerçekleştirildi.
TOKİ tarafından 2016 yılında 16 bin
290 konutluk Kentsel Dönüşüm projesi
hayata geçirilirken, yapılan yatırımların
ihale bedeli 2 milyar 300 milyon TL’yi
aştı. Söz konusu oranlar 2004 yılından
bu yana yatırım ve üretimlerin yıllara
göre dağılımı içinde en yüksek seviye
olarak gerçekleşti.
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA ÜRETİLEN
KONUTLARIN YILLARA GÖRE DAĞILIMI
2016 16.290
2013 14.239
2007 10.434
2009 11.105
2011 10.050
8.832
2005 8.984
2014
2008 8.586
8.675
2015
2012 7.491
2004 3.777
2006 3.856
2010
4.383
0815
“İMAR ARTIŞIYLA
ŞEHİRLER KAYBEDER”
TOKİ Başkanı Turan, özel sektörün,
kamunun ve hak sahiplerinin,
dönüşümleri bir fırsat ve zenginleşme
aracı değil, geleceğimizi garanti altına
alan, çocuklarımızı sağlıklı şehirlerde
yaşatma çabası olarak görmeleri
gerektiğini vurguladı.
“Kentsel Dönüşüm, imar artışıyla
sübvanse edilirse şehirler kaybeder” diyen
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA YAPILAN
M. Ergün Turan, şöyle konuştu: “Mal
YATIRIMLARIN YILLARA GÖRE İHALE BEDELİ
sahibi Kentsel Dönüşümü fırsat olarak
2016 2.304.957.249
görüyor. Müteahhit kâr ediyor, kamu da
vergi alıyor. Burada herkes kazanıyorsa,
biri de kaybediyor demektir. Herkes
kazanırsa, şehir kaybeder. Hayatımızda
2009 1.641.435.277
bir deprem gerçeği var. Bilim insanları
2013 1.579.066.324
gerekli tedbirleri hızla almamamız
halinde bir felaketin geldiğini açıkça
2015
2014
söylüyor. Dolasıyla eğer bir felaket
1.264.703.391
1.241.734.296
2007
2011
gelecekse bunun için kâr değil fedakârlık
772.216.544
764.956.826
konuşmak gerekir. Nasıl para kazanırım
2008
2006
diye bakılırsa bu işin doğasına uymaz.
733.908.176
2012 628.992.194
612.509.377
2005
İmar artışıyla dönüşümü sübvanse etmek
398.846.119
2010
349.074.608
kenti yaşanmaz hale getirir, şehirler
2004
Birimler TL bazındadır
kaybeder. Kentlerin yaşaması için kime
130.336.667
ne fedakârlık düşüyorsa bunu üstlenmek
durumundadır.”
14 F ŞUBAT P 2017
Güvenli Yapılar
Güzel Şehirler Projesi
TOKİ Başkanı Turan:
“Merkez nüfusu artırdığınız hiçbir
Kentsel Dönüşüm sağlıklı sonuç
vermez.”
“Kente yüklenmiş maliyetler görüyoruz,
kentsel sıkıntılar var; trafik, altyapı,
görsel kirlilik, donatı alanları ve eksik
çevreler oluşmuş. Ancak doğru bir şehir
modellemesi şehirlere yük getirmiyor.
Anadolu’da bir şehrin merkez nüfusunu
artırdığınızda, kapasitesine bağlı
olarak bunu rahatlıkla taşıyabiliyor
ama büyük şehirlerde bu mümkün
değil. Büyük şehirde merkez nüfusu
artırdığınız hiçbir Kentsel Dönüşüm
sağlıklı sonuç vermez. Kısmen yeni
alanlara desantralizasyon gerekiyor.
Tüm çalışmalarda şehrin ve gelecek
nesillerin hukukunu gözetmek
zorundayız. Şehir estetiğimizi
yeniden oluşturmalıyız.”
Türkiye’nin en büyük Kentsel
Dönüşüm projelerini yürüten TOKİ,
yerel yönetimlerle işbirliği içinde
ülkemizin her bölgesinde, şehirleri
riskli yapı ve sağlıksız çevreden
arındırarak, konut sahiplerine
güvenli yaşam alanları sunuyor.
Kentsel Dönüşüm alanında
yürüttüğü çalışmaları, Güvenli
Yapılar Güzel Şehirler Projesi
ile yenilenen vizyonu ve üretim
felsefesiyle bütünleştiren TOKİ,
konut alanlarının fiziki koşulları
kadar sosyal ve kültürel niteliklerini
de esas alarak bütüncül bir
dönüşüm yaklaşımı ortaya koyuyor.
Kentsel Dönüşüm projelerinin
temelini, gecekondu işgalli ve kaçak
yapılaşmış alanlar ile depremsellik
ya da düşük yaşam kalitesi riski
taşıyan bölgelerin şehirlere yeniden
kazandırılması oluşturuyor. Kâr
amacı gütmeden vatandaşlara en
yüksek faydayı sağlama esası ile
yürütülen çalışmalarda kültürel,
mimari, demografik ve coğrafi pek
çok teknik verinin analiz edilerek
yerleşimlerin kimliğine uygun
projeler geliştiriyor. TOKİ, insan ve
şehir ilişkisi temelinde, “bugün”
kadar “gelecek neslin hukukuna”
dair güçlü bir kabulü de hizmet ve
üretim yaklaşımına taşıyor.
55
MİLYON
m² ALAN
TOKİ Haber F 15
TOKİ
Kentsel Dönüşüm Faaliyetleri Mevcut Durum
Bölge
Yürütülen
Proje
Tamamlanan
Proje
Sayısı
Devam
Eden
Proje
Sayısı
Toplam
Proje
Sayısı
Üretilip
Teslim
Edilen
Konut
Sayısı
Üretimi
Devam
Eden +
Planlanan
Konut Sayısı
Toplam Konut
Sayısı
(Tamamlanan +
Devam eden +
Planlanan)
Akdeniz
5 İl 9 İlçe
4
14
18
4.519
18.820
23.339
Doğu Anadolu 12 İl 19 İlçe
10
23
33
8.765
29.949
38.714
Ege
3 İl 8 İlçe
5
4
9
6.876
2.081
8.957
Güneydoğu
Anadolu
6 İl 12 İlçe
7
13
20
8.180
17.842
26.022
İç Anadolu
12 İl 24 İlçe
17
26
43
28.050
55.901
83.951
Karadeniz
10 İl 23 İlçe
4
29
33
7.276
23.224
30.500
Marmara
6 İl 26 İlçe
6
25
31
4.588
45.418
50.006
Toplam
54 İl 121 İlçe
53
134
187
68.254
193.235
261.489
DÖNÜŞÜM YOL HARİTASI
Yürütülen çalışmalar ile gecekondu ve
kaçak yapı alanları dönüştürülürken,
alt ve orta gelirli kesimler için üretilen
nitelikli konutlarla yeni gecekondu
bölgelerinin oluşması önleniyor.
“Rızaya dayalı” bir Kentsel Dönüşüm
yaklaşımının esas alındığı çalışmalar
kapsamında, çalıştaylar ve STK işbirlikleri
ile hak sahipleri ile uzlaşma oranı
yüzde 80-85 düzeyinde gerçekleşiyor.
Ayrıca memnuniyet araştırmaları ile
talep ve beklentiler tespit edilerek, yeni
Kentsel Dönüşüm projesi için de güncel
verilerden yararlanılıyor. Deprem
riskinden kent estetiğine, sosyal, kültürel
ve fiziki dönüşümün birarada ele alındığı
projelerde, bölgedeki vatandaşların
günlük yaşamına ait sosyo-kültürel
kabulleri ve alışkanlıkları, kentsel tasarım
ve mimari yaklaşımla harmanlanarak
projelere titizlikle yansıtılıyor.
TOKİ’nin sektörün diğer paydaşlarından
farklı olarak kâr amacı gütmeden
kamu yararı esası ile yürüttüğü Kentsel
Dönüşüm çalışmalarında, kira yardımı
gibi kolaylaştırıcı çözümlerle vatandaşlar
destekleniyor, süreç sübvanse ediliyor.
“Şehirlere değer katan projeler”
geliştirme prensibiyle, TOKİ’nin yeni
üretim disiplinleri olan; mutlak kalite
prensibi, yatay mimari yapılanma, semt
kültürünün gelişimine zemin hazırlayan
mahalle konsepti ve şehirlerin yöresel
unsurlarından esinlenilen yerel mimari
çizgiler, Kentsel Dönüşüm projelerinde
de uygulanıyor.
16 F ŞUBAT P 2017
TOKİ'NİN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMI
Dönüşüm alanlarında ikamet
eden halkın sosyo-ekonomik
profilini doğru tanımlamak; farklı
gelir gruplarına dönük sosyal
bütünleşmeyi destekleyen
çözümler geliştirmek.
Kentsel tasarımı yerel
mimari doku, mahalle
kültürü ve yatay
mimari anlayışıyla
şekillendirmek.
05
04
Tarihi bölgelerdeki
dönüşüm alanlarının
özgün kimlik ve
sosyo-kültürel
değerlerinin
sürdürülebilirliğini
sağlamak.
Afet riski taşıyan
alanlar başta olmak
üzere mekan ve yaşam
kalitesini yaygın şekilde
artıran projelere öncelik
vermek.
03
Vatandaşın
beklentilerini gerçekçi
düzeyde tutarak, çevre
dokusunu bozmayan
kaliteli mekânlar
üretmek.
06
Kentsel Dönüşüm
çalışmalarının
temel üretim
yaklaşımları
07
02 01 08
Uzlaşma ve
paylaşmaya
dayalı ve öncelikle
yerinde dönüşüm
yaklaşımını esas
almak.
Kentsel Dönüşüm
sürecini açık, şeffaf ve
katılımcı bir anlayışla
yürütmek.
Dönüşüm
finansmanında
kamu
harcamalarını
asgariye
indiren model
ve yöntemler
kullanmak.
TOKİ
İSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZLANIYOR
Türkiye genelindeki Kentsel Dönüşüm çalışmalarına İstanbul projeleri ile yeni bir
ivme katan TOKİ, 13 ilçede yürütülen farklı ölçekteki projelerle 15 bin yeni konutu
şehre kazandırıyor.
TOKİ Kentsel Dönüşüm
uygulamalarında bu yıl İstanbul
projelerine hız veriyor. 13
ilçede yaklaşık 15 bin konutun
dönüştürüleceği çalışmalarla, riskli
yapılar yenilenerek bölge sakinleri
modern ve güvenli konut ve sosyal
alanlara kavuşacak.
19 ilçede 48 alanın riskli ilan
edildiğini ve deprem tehdidi açısından
İstanbul’da dönüşüm çalışmalarının
özel öneme sahip olduğunu belirten
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan,
Anadolu ve Avrupa yakalarındaki
önemli ilçelerin riskli alanlarında,
güvenli yapılar, sürdürülebilir yaşam
alanları oluşturulacağını vurguladı.
Turan, İstanbul’da ilçe belediyeleri
işbirliğinde yürütülen Kentsel
Dönüşüm çalışmalarına ilişkin şu
bilgileri verdi: “Bu yıl İstanbul’da
Kentsel Dönüşüme ağırlık veriyoruz,
13 ilçede sahaya iniyoruz. Bu
bölgelerde belirlenen mahallelerde
yapılacak dönüşümle yaklaşık 15
bin konut, özellikle deprem riskine
karşı yenilenmiş olacak. Bu yılki
Kentsel Dönüşüm projelerimizde
öncelikli ilçelerimiz Avcılar, Beyoğlu,
Üsküdar, Gaziosmanpaşa, Maltepe,
18 F ŞUBAT P 2017
Esenler, Güngören, Küçükçekmece,
Başakşehir, Ataşehir, Bağcılar,
Kağıthane ve Zeytinburnu.”
İSTANBUL’A
YAKIŞAN PROJELER
TOKİ Başkanı Turan, “Kadim
şehrimiz İstanbul’un dokusuna zarar
vermeyecek, kentimize yakışan
projeler geliştirmek konusunda
yüksek bir hassasiyet içindeyiz. 2014
yılında yenilediğimiz üretim çizgimiz
de söz konusu hassasiyetlerimizi, ev
ve şehre dair çok boyutlu bakışımızı
yansıtıyor. İstanbul’un kültür ve
geleneksel kimliği ile uyumlu, kentin
siluetini bozmayacak projeler hayata
geçireceğiz” açıklamasını yaptı.
BEYOĞLU’NDA ÖRNEK BİR
DÖNÜŞÜM MODELİ
TOKİ ve Beyoğlu Belediyesi işbirliği
ile geliştirilen Sütlüce ve Örnektepe
Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi,
köklü bir geçmişe sahip olan yerleşimin
sürdürülebilir bir çevreye dönüşmesi
açısından model bir uygulama olacak.
Mart ayı ortasında ihale edilecek proje,
iki etapta tamamlanacak.
İlk etapta 397 konut
Yaklaşık 66 bin metrekare alan
üzerinde yürütülecek Beyoğlu Sütlüce
ve Örnektepe Mahalleleri Kentsel
Dönüşüm Projesinin ilk etabında 397
konut yapılacak. Fiziki ve sosyal dokusu
esas alınarak çok boyutlu tasarlanan
proje, yaya öncelikli bir plan içinde
kurgulandı. Bu doğrultuda, Beyoğlu
Sütlüce-Örnektepe Proje alanının
ortasından geçen Derka Sokak,
projedeki diğer kamusal peyzaj alanları
ile entegre olacak şekilde korunuyor.
Bu entegrasyon ile yayalaştırılan bölge
mahalle sakinlerinin kullanımına
sunularak, yeni bir gezinti ve yaşam
alanı oluşturuluyor.
Öte yandan projenin vaziyet planı
ve silüet etütleri sonucu ortaya çıkan
yapılar bütünü, yine çevre yapılar
ve kendi mimarisi ile bütünlük
oluşturacak şekilde cumba, saçak,
payanda, gibi mimari öğeler ve ahşap,
taş, sıva ve metal gibi malzemeler ile
harmanlanıyor.
TOKİ Başkanı Turan :
“Mimari ölçekte şehirlere model
olacak konutlar üretme prensibi ile
çalışıyoruz.”
TOKİ’nin Kentsel Dönüşüm
çalışmalarındaki önceliklerinden
söz eden Başkan Turan, şehirleri
öncelikle afet ve deprem riskine
karşı hazırlıklı kılma gayreti içinde
olduklarını vurguladı. Bu nedenle yeni
yılda İstanbul’da daha aktif bir süreç
yürütmeye başladıklarını belirten
Turan, “Mimari ölçekte şehirlere model
olacak üretimler prensibi ile çalışıyoruz.
Sütlüce-Örnektepe mahallesi projemiz
de İstanbul’da ve benzer yenileme
alanlarında hayata geçirilecek projelere
örnek olacak” dedi.
Sosyal doku ve
mahalle ekonomisi korunuyor
Kentsel Dönüşümün sunduğu güvenli
yapı ve fiziki iyileşmenin yanı sıra
sosyal dokunun korunmasını da
temel bir üretim disiplini olarak
gözeten TOKİ, Sütlüce-Örnektepe
projesinde aynı yaklaşımı benimsiyor.
Projede semt sakinlerinin, esnafın
iç içe olduğu, semt kültürünün
gelişimine zemin hazırlayan sosyal
yaşam alanları oluşturulurken,
mahalle sakinlerinin ihtiyaçlarına
dönük 16 dükkan ve ticari birim
ile bölgenin kendi ekonomisini
oluşturması ve yaşatmasına imkan
sağlanıyor.
Yerleşim yapısı ve
şehir silüeti ile uyum
Sütlüce-Örnektepe Kentsel Dönüşüm
Projesinin bir diğer özelliği,
konutların mevcut yerleşim alanın
dokusu ile uyumlu ve silueti gözeten
şekilde tasarlanmış olması. Şehre ve
bölgeye değer katacak bir anlayışla
hazırlanan çalışmada, proje alanı
içinde yer alan Halid Bin Velid Camii
de yenileniyor. Mahalle sakinlerinin
alışkanlıklarının kesintiye uğramaması
için aynı alanda yeniden planlanan
cami, mevcut fonksiyonuna ek olarak,
topoğrafya gerekliliklerinden ortaya
çıkan kamusal kullanımın olduğu bir
sosyal tesis olarak planlandı.
TOZKOPARAN’DA DÖNÜŞÜM
580 bin metrekare alanda İstanbul’un
en kapsamlı dönüşüm projesi
TOKİ’nin Güngören Belediyesi işbirliği
ile başlattığı Tozkoparan Kentsel
Dönüşüm Projesi, İstanbul’da yürütülen
en kapsamlı Kentsel Dönüşüm çalışması
olarak hayat buluyor.
580 bin metrekare alan üzerinde
gerçekleşecek çalışmalar ile afet
riski taşıyan, niteliğini kaybetmiş ve
yıpranmış olan kentsel mekânlar, sahip
oldukları özgün kimliklere uygun bir
biçimde yenilenerek, insan ve çevre
duyarlılığı yüksek, afetlere karşı güvenli
bir yerleşim birimine dönüştürülecek.
Taslak proje hazırlandı
Güngören Tozkoparan’da yapılacak
Kentsel Dönüşüm çalışması için taslak
projeyi hazırladıklarını aktaran TOKİ
Başkanı Turan, “Kentsel Dönüşüm
projemiz kapsamında bölgede 6 bin
500 konut inşa edeceğiz. Bölgede
ayrıca 4.2 hektarlık bölüme ticaret
alanı yapacağız” dedi.
Sosyal yaşam canlanacak,
yaşam kalitesi yükselecek
Fiziki yenilenmenin yanı sıra tüm
ihtiyaçlara yanıt verecek dinamik bir
sosyal yaşam oluşturma hedefiyle
geliştirilen Tozkoparan Kentsel
Dönüşüm Projesinde, yenilenen
alanlar sürdürülebilir sosyal ve kültürel
çevrelere dönüştürülecek. TOKİ Başkanı
M. Ergün Turan, projeye yaklaşımını
şöyle özetliyor: “Kentsel Dönüşümle
sadece binaları yıkıp yerlerine yenilerini
inşa etmiyoruz. Çevre düzenlemeleri,
donatı alanlarıyla sosyal ihtiyaçlara da
yanıt veriyoruz. Çocuklardan gençlere,
kadınlardan erkeklere, tüm nüfus
profillerine dönük ihtiyaç ve beklentileri
düşünerek yerleşimi yeniliyoruz. Kentsel
Dönüşümle, bölgenin yaşam kalitesi
yükselecek ve proje bölgeye değer
katacak.”
İstanbul’da Nefes Aldıracak
Alternatif 3 Bin Konut
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan,
İstanbul’daki dönüşüm sürecini,
vatandaşlar lehine yarar sağlama
prensibi ile dinamik bir plan
içinde ele aldıklarını belirterek,
Kayaşehir’de satışı yapılmamış
piyasa değeri 1 milyar lira olan 3
bin konutu, Kentsel Dönüşümde
vatandaşa alternatif olarak
sunacaklarını, konutların Mayıs
ayına oturuma hazır hale geleceğini
belirtti.
“TOKİ’nin İstanbul’a yapacağı en
büyük katkılardan biri olacak”
İlçe belediyelerinin bu girişime
büyük ilgi gösterdiğini söyleyen
Başkan Turan, Kayabaşı’nda evlerin
belediyelere uygun şartlarda tahsis
edileceğini belirterek şu bilgileri
verdi: “Eski imar planlarında yeşil
alan, okul, hastane veya park yeri
olarak geçen ancak daha sonra
üzerinde bina yapılan yerlerin tekrar
kamusal alana dönüştürülmesi
şehre nefes aldıracak. Belediyeler
bizim tahsis ettiğimiz alanları
kamulaştıracak. Belediyeler, tahsis
ettiğimiz konutlarda belirlenen
kontenjan kadar vatandaşın
rızasını alarak bizim tahsis ettiğimiz
konutlara taşıyacak” diye konuştu.
Turan sözlerine, “Bu tahsisin
yapılması için ön şartımız boşaltılan
alanların imara açılmaması ve
sosyal alan düzenlenmesi. Parti
farkı gözetmeden herkesi çağırdık.
Protokolle vermek istiyoruz. Bunu
başaracak belediye başkanları
var. Bu adımla İstanbul’daki
sosyal dönüşümü hızlandırmayı
hedefliyoruz” açıklamasıyla devam
etti.
261
BİN KONUT
Toki Haber F 019
TOKİ Haber F 19
TOKİ
İSTANBUL’DA YÜRÜTÜLEN
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ
ESENLER ÇİFTEHAVUZLAR
TOKİ ve Esenler Belediyesi işbirliğinde 83
bin 300 metrekarelik alanda yürütülen
Kentsel Dönüşüm çalışma kapsamında 1.145
adet konut/işyeri inşa edilecek. Proje kapsamında ayrıca yaklaşık 20 bin metrekare kütüphane, Halk Eğitim Merkezi, dini tesis gibi
sosyal alanların yer aldığı yaşam merkezi ile
7 bin metrekare eğitim alanı yer alıyor.
ESENLER ORUÇREİS MAHALLESİ
GECEKONDU ÖNLEME BÖLGESİ
TOKİ ve Esenler Belediyesi işbirliğinde
yaklaşık 50 bin metrekare alan üzerinde
yürütülen projenin ilk etabında 262 adet
konut üretildi ve konutlar sahiplerine teslim edildi. Projenin ikinci etabında ise 320
konut ve 20 bin metrekare kültür merkezi
inşa edilecek.
GÜNGÖREN TOZKOPARAN MAHALLESİ
TOKİ ile Güngören Belediyesi işbirliğinde
58 bin metrekare alan üzerinde yürütülen
çalışmanın tüm analiz ve proje çalışmaları
tamamlanarak, uzlaşma görüşmeleri aşamasına geçildi. Bölgede 6 bin 500 konut
üretilmesi hedeflenmektedir.
ÜSKÜDAR MEHMET AKİF MAHALLESİ
TOKİ ile Üsküdar Belediyesi işbirliğinde 37
bin 200 metrekare alan üzerinde geliştirilen
proje, Mehmet Akif Mahallesi’nde yerinde
dönüşüm modeli uygulanarak hayata geçiriliyor. Projenin değerleme çalışmaları devam ediyor.
BEYOĞLU ÖRNEKTEPE SÜTLÜCE
GAZİOSMANPAŞA
SARIGÖL MAHALLESİ
TOKİ ile Gaziosmanpaşa Belediyesi işbirliğinde 230 bin 560 metrekare alan
üzerinde yürütülen proje 4 etapta gerçekleştiriliyor. Alanda toplam 4 bin 33 adet
konut üretilmesi hedefleniyor.
ÜSKÜDAR KİRAZLITEPE VE FERAH
(ÇAMLICA) MAHALLELERİ
TOKİ ile Üsküdar Belediyesi işbirliğinde
19 bin metrekare alan üzerinde yürütülen
dönüşüm çalışmaları Kirazlıtepe ve Ferah
Mahallesi’nde yerinde dönüşüm prensibi
ile yürütülüyor. Kentsel tasarım çalışmaları tamamlanmış olan projede detaylandırma aşamasına geçiliyor.
GAZİOSMANPAŞA 3. BÖLGE
KARAYOLLARI
TOKİ ile Gaziosmanpaşa Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 30 bin 750 metrekare
alan üzerinde yürütülen çalışmada, 613
adet konut üretilmesi planlanıyor.
EYÜP NİŞANCA, İSLAMBEY
KARADOLAP MAHALLELERİ
KÜÇÜKÇEKMECE İNÖNÜ MAHALLESİ
SOSYAL DONATI ALANI
TOKİ ile Eyüp Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 80 bin 500 metrekare alan üzerinde
projenin taslak çalışmaları tamamlandı.
Protokol çalışması devam ediyor.
TOKİ ile Küçükçekmece Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 14 bin 900 metrekare alanda yürütülen çalışmanın proje hazırlıkları
sürüyor.
FATİH SOSYAL DONATI ALANI
ATAŞEHİR, ÖRNEK GÖB. 1439 ADA 1
PARSEL VE 1441 ADA 1 PARSEL
TOKİ ile Eyüp Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 80 bin 500 metrekare alan üzerinde
projenin taslak çalışmaları tamamlandı.
Protokol çalışması devam ediyor.
20 F ŞUBAT P 2017
İlçede 7 bin 250 metrekarelik bir alanda
okul, park ve konut alanı üretimine dönük planlama devam ediyor.
TOKİ ile Beyoğlu Belediyesi işbirliğinde
yaklaşık 11 bin metrekare alan üzerinde
yürütülen çalışma, nüfus yoğunluğu ve
bölgenin tarihi kimliğini de göz önünde
bulundurarak, Haliç siluetine olumsuz etki
bırakmayacak şekilde geliştirildi. 397 adet
konut ile ticaret ve yaşam alanlarının yer
aldığı projenin ihalesi Mart (2017) ayında
yapılacak.
BAYRAMPAŞA VATAN MAHALLESİ
TOKİ ile Bayrampaşa Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 14 bin 500 metrekare alanda
yürütülen projede 3 bin 693 adet konut,
666 adet işyeri olmak üzere toplam 4 bin
359 bağımsız birimin inşası planlanıyor.
KÜÇÜKÇEKMECE
YARIMBURGAZ MAHALLESİ
TOKİ ile Küçükçekmece Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 1 milyon 800 bin metrekare alanda yürütülecek Kentsel Dönüşüm
projesi, hak sahipleri tespit ile kentsel tasarım aşamasındadır.
www.toki�ber.com.tr
ZEYTİNBURNU SOSYAL DONATI ALANI
TOKİ ile Zeytinburnu Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 12 bin 899 metrekare alanda yürütülen çalışmada, sosyal donatı
alanları oluşturulmasına dönük proje çalışmaları devam ediyor.
BAŞAKŞEHİR AYAZMA
TOKİ ve Başakşehir Belediyesi işbirliğinde yürütülen projede bölgeye 4. Etap konut projesine dönük çalışmalar sürüyor.
MALTEPE BAŞIBÜYÜK
TOKİ ve Maltepe Belediyesi işbirliğinde
20 bin 861 metrekare alan üzerinde yürütülen çalışmada, mimari proje tamamlanarak hak sahipleri ile görüşme aşaması
yürütülüyor.
ÇATALCA KALEİÇİ FERHATPAŞA
BAŞAKŞEHİR KAYABAŞI
ZEYTİNBURNU ARNAVUT MAHALLESİ
TOKİ ve Zeytiburnu Belediyesi işbirliğinde 33 bin metrekare alan üzerinde
yürütülen çalışmada proje hazırlık süreci
devam ediyor.
TOKİ ve Başakşehir Belediyesi işbirliğinde 11 milyon metrekare alan üzerinde 2009 yılından bu yana etaplar halinde
devam eden projede, kalan 554 yapı ile
725 bağımsız birimin dönüşümüne dair
çalışma sürüyor.
TOKİ ve Çatalca Belediyesi işbirliğinde
221 bin 679 metrekare alan üzerinde yürütülen projede 600 konutun üretilmesi
öngörülüyor.
SULTANGAZİ CUMHURİYET MAHALLESİ
TOKİ ve Sultangazi Belediyesi işbirliğinde
180 bin metrekare alanda yürütülen çalışmanın proje hazırlıkları devam ediyor.
in�aat sektorunun nabz1
bu sitede at1yor
www.to ki ha be r .com.tr
0
tokihaber •
@ • eylill 2016
TOKİ Haber F 21
.
TOKİ
ANADOLU’DAN
PROJE ÖRNEKLERİ
ANKARA MAMAK ANAYURT
VE GÜLSEREN MAHALLELERİ
TOKİ ve Mamak Belediyesi işbirliğinde
yürütülen projenin 1. Etabında 688 adet
konutun yapımı tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. Diğer 4 etaptaki
toplam 2.958 konut, 1 lise, 1 ilköğretim
okulu ve cami yapımı ise devam ediyor.
Projenin 5. Etabında ise 1.536 adet konutun yapılması planlanıyor.
ÇANKIRI MERKEZ
TOKİ ve Çankırı Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje kapsamında ilk aşamada üretilen 274 adet konut hak sahiplerine teslim
edildi. Çalışmaları devam eden 2. Etap
Kentsel Dönüşüm projesi kapsamında 502
konut, 9 adet ticaret birimi, 1 adet cami külliyesi ve 1 adet tescilli eser yer alıyor.
ADANA SEYHAN BARBAROS BEY
MAHALLELERİ
TOKİ ve Seyhan Belediyesi işbirliğinde yürütülen projede toplam 3.948 adet konut,
153 adet dükkan, sağlık ocağı, cami, park
ve spor alanları yer alıyor. Projenin sosyal
donatı uygulamaları bölümünde ayrıca, turizm amaçlı günübirlik tesis, hastane, kültür
ve sosyal tesislerin yanı sıra pazar ve kreş
alanı yer alacaktır.
NEVŞEHİR KALE ETRAFI
TOKİ ile Nevşehir Belediyesi işbirliğinde 3
etap olarak geliştirilen proje kapsamındaki 2.600 konutun inşaatları tamamlanarak, hak sahiplerine teslim edildi. Uygulamanın sosyal donatı bölümünü oluşturan
2 adet cami, alışveriş merkezi, 32 derslikli
ilkokul, kreş, karakol ve sağlık ocağı inşaatları da tamamlanarak yöre sakinlerine
hizmet vermeye başladı.
ANKARA MAMAK ALTIAĞAÇ,
KARAAĞAÇ VE HÜSEYİNGAZİ
MAHALLELERİ
TOKİ, Mamak Belediyesi ve Türkiye Kızılay Derneği işbirliğinde yürütülen proje kapsamında 3.880 adet konut, cami,
anaokulu, 40 derslikli ilköğretim okulu,
lise gibi donatılar ile Türk Kızılay Derneği
Hizmet Binası yapılması planlanıyor. Proje kapsamındaki 3.110 konutun ihalesi tamamlanırken, 869 konutun inşası devam
ediyor.
MALATYA MERKEZ BEYDAĞI
TOKİ ile Malatya Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje kapsamında toplam
3.835 konut, 2 adet cami, 1’er adet 16 derslikli ilköğretim okulu, lise ve aile sağlık
merkezi inşaatları tamamlandı. Konutlar
hak sahiplerine teslim edildi. Projenin
yeni bölümleri olan 3. ve 4. Etap içinse
1.216 konut ve 296 ticaret üstü konut olmak üzere toplam 1.512 konut uygulama
çalışmaları devam ediyor.
TOKİ ile Niğde Belediyesi işbirliğinde
yürütülen Niğde Efendibey Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi, yaklaşık 6.000
konut olarak planlandı. Konutların ilk 2
etabında yer alan 2.330 adet konut ile 1
cami uygulamasına başlanarak, 702 konutun teslim aşamasına geçildi.
UŞAK TABAKHANE
KARS MERKEZ İLÇESİ
ATATÜRK VE BAYRAMPAŞA
MAHALLELERİ
MARDİN
TOKİ ile Kars Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirilen projenin 1. Etabında yer alan
720 adet konut, 1 adet 24 derslikli ilköğretim okulu, 1 adet cami inşaatları tamamlanarak konutlar hak sahiplerine teslim
edildi. Yöresel özelliklere göre planlanan
2. Etapta yaklaşık 815 adet konut 47 adet
ticari birim 600 kişilik 1 adet cami yapımı
planlanıyor.
TOKİ, Mardin Belediyesi ve Mardin Valiliği işbirliğinde yürütülen projede Mardin’in yöresel mimari özellikleri ile iklim
koşulları esas alınıyor. Bölgenin sosyal ve
kültürel nitelikleri ile şehir insanının geleneksel yaşam alışkanlıklarının gözetildiği
projede, 375 konut, 16 derslikli ilköğretim
okulu, büfe ve sosyal tesisin inşaatları tamamlanma aşamasında.
22 F ŞUBAT P 2017
NİĞDE MERKEZ EFENDİBEY
TOKİ ile Uşak Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje, Uşak’ın yeni kent merkezi
olarak tasarlandı. Projenin 1. Bölgesinde
1.267 adet konut, 923 adet ticari birim,
rekreasyon alanları, 24 derslikli ilköğretim okulu, sağlık merkezi, cami ve belediye hizmet binası yapımı planlandı. İlk
ihale etabında 216 adet konutun yapımı
tamamlanarak teslim edilirken, diğer konut ve donatı alanlarının inşası devam
ediyor.
TİCARET VE
SANAYİDEKİ
DÖNÜŞÜM
PROJELERİ
TOKİ’nin yürüttüğü Kentsel Dönüşüm
projeleri arasında şehir merkezi içinde
yer alan sanayi siteleri ile ticaret alanları
da yer alıyor. Esnaf ve yerel yönetimlerin
talebi doğrultusunda yürütülen
çalışmalar kapsamında, söz konusu
ticari alanların, kentin merkez noktası
dışında yer alan modern tesislere
taşınmasına dönük projeler geliştiriliyor.
İstanbul Rami Kuru Gıda Toptancılar
Hali ile Ataşehir Gümrük Binası’nın
taşınmasıyla ilgili süreç ivme
kazanırken, Şanlıurfa, Uşak, Bursa ve
Yozgat Boğazlıyan projeleri, sanayi ve
ticaret alanlarının şehir dışına taşınması
hedefiyle yürütülen önemli çalışmalar
arasında yer alıyor.
1.000.000
KİŞİYİ ETKİLEYECEK DÖNÜŞÜM
RAMİ KURU GIDA
TOPTANCILAR HALİ’NDE
DÖNÜŞÜM
Şehir merkezi dışında konumlanacak
olan Rami Kuru Gıda Toptancılar
Hali tamamlandığında, esnaf ticaret
hayatının tüm ihtiyaçlarına yanıt verecek
nitelikle modern bir tesiste faaliyetlerini
sürdürecek. 320 bin metrekare alanda
yaklaşık 990 adet iş yeri, 120 adet
dükkânı kapsayan projenin iki yıl içinde
tamamlanması hedefleniyor.
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan,
Rami’den taşınacak Hal’in yerine konut
projesi yapılmayacağının altını çizerek
söz konusu alana kütüphane ve kültür
merkezi yapılacağını ifade etti.
ATAŞEHİR GÜMRÜK ALANINA YENİ KONUTLAR VE SOSYAL
TESİSLER YAPILACAK
Ataşehir’de yer alan Gümrük Binası’nın
taşınmasıyla ilgili protokollerin
yapıldığını belirten Başkan Turan,
“Bu alanı şehrin dışına taşıyacağız.
Burada yaklaşık 100 dönümlük, bütün
vatandaşların yararlanacağı sosyal
donatı alanı yapacağız. Kalan imarlı
bölüme ise yaklaşık 1000 konutluk bir
proje yapmayı planlıyoruz” dedi.
•
TOKİ Haber F 23
TOKİ
TOKİ’den Kültür Sanat Dünyasına Armağan
RESSAM AHMET YAKUPOĞLU’NUN
MİRASI KİTAPLAŞTI
2016 yılında hayatını kaybeden Türk resim sanatının
önemli isimlerinden Ahmet Yakupoğlu’nun ilk kez
gün yüzüne çıkartılan eserleri, TOKİ tarafından iki
ciltlik külliyat halinde kitaplaştırıldı. Feyhaman Duran
Atölyesi’nin en kıymetli öğrencilerinden biri olarak,
Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ekolünün
takipçisi olan sanatçının şehir yorumlarını yansıttığı
1000’e yakın suluboya çalışması ile özel fotoğrafların
yer aldığı eserde, inceleme yazıları ve anılar da
paylaşılıyor.
Türk resim sanatının en önemli
isimlerinden biri olan Ahmet
Yakupoğlu’nun eserleri TOKİ’nin
yayınladığı iki ciltlik külliyat ile
sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
2015 yılında TOKİ tarafından başlatılan
çalışma ile Yakupoğlu’nun gün
yüzüne çıkmamış eserlerinin ortaya
çıkartılması, ressamın büyük sanat
mirasının görünür hale getirilmesi
amaçlandı.
Bu kapsamda yapılan çalışma ile
ressamın başta Kütahya Dumlupınar
Üniversitesi’ne bağışladığı koleksiyonu
olmak üzere, Kütahya ve İstanbul’daki
muhtelif koleksiyonlarda bulunan 2
bin 500 kadar eseri tespit edilerek
fotoğraflandı. Daha sonra ise
Yakupoğlu’nun birikiminin tek bir cilde
sığmayacağı kabulü ile söz konusu
birikim, “İstanbul” ve “Anadolu”
başlıkları altında tasnif edilerek
kapsamlı iki esere dönüştürüldü.
Ömer Faruk Şerifoğlu’nun editörlüğünü
üstlendiği, Salih Pulcu’nun tasarımıyla
iki kitaba dönüşen külliyatın “İstanbul”
başlıklı ilk cildinde, Prof. Dr. Ahmet
Güner Sayar, Prof. M. Uğur Derman,
Beşir Ayvazoğlu, Şener Özmen ve
Hasan Âli Göksoy; ikinci ciltte ise
24 F ŞUBAT P 2017
Cinuçen Tanrıkorur, Sinan Uluant,
D. Mehmet Doğan, A. Yağmur Tunalı
ve Pınar Yazkaç’ın Ahmet Yakupoğlu
üzerine anı ve incelemeleri de yer alıyor.
Ahmet Yakupoğlu üzerine ilk kez bu
kapsamda hazırlanan görsel ve yazılı
birikimin toplandığı külliyatın ilk
cildinde okuyucu, Sarayburnu’ndan
Eyüp Sultan’a, Tophane’den Rumeli
Kavağı’na, Beykoz’dan Suadiye ve
Adalar’a uzanan bir “İstanbul seyrine”
çıkıyor. Eserin ikinci cildinde ise
Hıdırlık’tan Ahırardı’na, Maltepe’den
Lala Hüseyin Paşa’ya, Beşikkaya
değirmenlerinden Çavdarhisar
harabelerine, Tavşanlı sokaklarından
Simav’a kadar Kütahya, köyleri ve
ilçelerindeki tüm güzellikleriyle
anlatılıyor. Külliyatta ayrıca
Yakupoğlu’nun diğer şehirleri olan
Bursa, Konya ve Amasya’nın yanı sıra
askerlik yaptığı Ankara, İskenderun
ve Antakya’da çalıştığı resimler de
bulunuyor.
TOKİ Başkanı M. Ergün Turan:
“Anadolu’nun ruhunu ve özünü
hissettiren eserler ortaya koydu.”
Feyhaman Duran Atölyesi’nin en
kıymetli öğrencilerinden biri olarak,
Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr. A.
Süheyl Ünver ekolünün takipçisi
olan Ahmet Yakupoğlu hocamız,
şehirlerimizin kendine has karakteristik
görünümlerini ölümsüzleştiren
sanatçılarımızdan biriydi. Hayatını
Türk kültürüne vakfetmiş bir gönül eri
olarak, Anadolu’nun ruhunu ve özak
Anadolu Sürinden biri olarak, ‘Ev ve
Şehre’ dair sözü olan bir kurum olarak,
şehirlerin ruhuna ayna tutan değerli
hocamızın saklı kalan çalışmalarındaki
özgün anlayışı, kültür sanat dünyamıza
kazandırmaktan memnuniyet
duyuyoruz. Üzüntümüz, saygıdeğer
sanatçımızın, kitabın basımına kısa
süre kala yaşama veda ederek, tarihe
iz düşme gayreti ile hazırlandığımız
TOKİ Haber F 25
TOKİ
j Ahmet Yakupoğlu, büyük
çoğunluğu mimari yapılar olan beş
bine yakın eserinde, İstanbul ve
Kütahya başta olmak üzere Anadolu
şehir kültürü için görsel bir hafıza
oluşturdu.
bu yayını görememiş olmasıdır. TOKİ
olarak nadide eserleri ortaya koyan
ve ebediyete intikal eden saygıdeğer
Ahmet Yakupoğlu hocamızı rahmet ve
minnetle anıyoruz.”
ÇOK YÖNLÜ SANATÇI
96 yaşında hayatını kaybeden ressam
Ahmet Yakupoğlu, çağdaş Türk resim
sanatının önemli isimlerinden biriydi.
Son 10 yılını hastalıklarla geçiren
Yakupoğlu, kitabın hazırlıklarının
tamamlandığı günlerde hayata veda etti.
1920 yılında Kütahya’da doğan
Yakupoğlu, kökleri Germiyanoğlu’na
dayanan Yakupoğulları ailesindendi.
Kendini bildiğinden beri resme ilgisi
olduğunu anlatan Yakupoğlu’nun
26 F ŞUBAT P 2017
resim merakı, lise yıllarına kadar
tutkuyla ve öğretmenlerinin desteğiyle
sürer. Bu dönemde Kütahya Vahit Paşa
Kütüphanesi’ne araştırmalar yapmak
üzere gelen Prof. Dr. Süheyl Ünver ile
tanışan ressam, sonrasında Ünver’in
teşvik ve himayesi ile İstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü,
Feyhaman Duran Atölyesi’ne girer
ve 1945 yılında buradan mezun olur.
Yakupoğlu, İstanbul’da bulunduğu
yıllarda Süheyl Ünver’den minyatür ve
tezhip, Halil Dikmen’den “ney”, Nurullah
Kılınç ve Süleyman Erguner’den musiki
dersleri alır. Bu dersler ve hocalar
sayesinde ise hem modern Batı resmi
ile hem de geleneksel Türk kitap
sanatlarıyla tanışır.
FEYHAMAN DURAN:
“PARİS’TE SERGİ
AÇABİLECEK SEVİYEDE BİR
RESSAM”
Ahmet Yakupoğlu, okulu bitirdiğinde,
hocası Feyhaman Duran’ın tespit ettiği
gibi Paris’te sergi açabilecek seviyede
bir ressam olarak, memleketi olan
Kütahya’ya dönmeyi ve Kütahya’nın
tarihi dokusunu, tabiatını resmetmeyi
tercih eder. Sanat hayatı boyunca
ağırlıklı olarak Kütahya şehrini
TOKİ
tablolarıyla ölümsüzleştiren sanatçı,
hocası Feyhaman Duran’ın tavsiyesiyle
talebeliğinde başladığı Kütahya
resimlerine sanat hayatının sonuna
kadar devam eder. Ayrıca şehirde bir
yandan da çok sayıda neyzen yetiştirir.
Yakupoğlu’nun ressam kimliği
dışında sosyal sorumluluk adına
gerçekleştirdiği pek çok girişimi
de bulunuyor. Bunlardan biri ise
Demirkapı diye bilinen Vacidiye
Medresesi’nin müze olarak
düzenlenmesidir. Ressam ayrıca
müzede dört yıl görev de yapar.
Kütahya için bir diğer çalışması da
Yelice Dağı eteklerinde bulunan 20
bin dönümden fazla arazinin çam
korusu haline getirilmesi için verdiği
mücadele de bulunuyor.
Ahmet Yakupoğlu, memleketi
Kütahya’da yaptığı imar, restorasyon,
müzecilik ve çevrecilik faaliyetlerinin
yanı sıra musikişinaslığı, özellikle
28 F ŞUBAT P 2017
neyzenliği, minyatür ustalığı ve
ressamlığı ile daha geniş bir çevre
tarafından tanınır. Yetiştirdiği
yüzlerce sanatkârla neyzenliğin
bugünkü yaygınlığına önemli bir
katkı yapar. Büyük çoğunluğu kent
görünümleri olan beş bine yakın
eserle, İstanbul ve Kütahya başta
olmak üzere Anadolu şehir kültürü
için görsel bir hafıza oluşturarak,
aynı bu şehirler gibi kendi adını da
ölümsüzleştirir.
Yakupoğlu, sağlığının bozulmaya
başladığı yıllarda önce kendi adına
bir vakıf kurar, sonra da vakfı
lağvederek tüm mirasını, kendi
tasarlayıp inşa ettirdiği evini, kendi
eserlerinden oluşan 1300 kadar
eserini, kütüphanesini ve sahip
olduğu her şeyi Kütahya Dumlupınar
Üniversitesi’ne kendi adına bir müze
yapılması ve orada korunması şartıyla
bağışlamayı seçer.
•
j TOKİ tarafından
hazırlanan iki ciltlik
ressam Ahmet
Yakupoğlu külliyatı,
yoğun ilgi gördü.
TOKİ Haber F 29
TOKİ
ZAMAN VE MEKANIN RESSAMI
j Yaşadığı toprakları gerçekçi bir yaklaşımla
tuvale aktaranAhmet Yakupoğlu, bu tercihi ile
hem zamanı kayıt altına alıyor hem de resmettiği
mekanların kimliklerini anlatıyor.
30 F ŞUBAT P 2017
AHMET YAKUPOĞLU
j 1920 yılında Kütahya'da doğan Ahmet
Yakupoğlu, 2016 yılında vefat edene kadar
şehrinden, çevresinden ve Anadolu'dan
hiç kopmadı. Eğitimini İstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü,
Feyhaman Duran Atölyesi’nde alan sanatçı
Akademi’yi bitirdiğinde, hocası Feyhaman
Duran'ın tespit ettiği gibi Paris’te sergi
açabilecek seviyede bir ressam olarak,
memleketi olan Kütahya’ya dönerek,
Kütahya’nın tarihi dokusunu, tabiatını
resmetmeyi tercih etti.
TOKİ Haber F 31
TOKİ
j Sanatçı için resim
aynı zamanda hayata
bakış açısını yansıtma
yollarından biriydi. Yalın
ve tüm doğallığıyla çizdiği
beş bine yakın eserinin
tamamında bu seçiminin
izleri açıkça görülebiliyor.
Ahmet Yakupoğlu, aynı
resimlerinde anlattığı
dünya gibi kişisel
hayatında da sade ve
gösterişsiz bir yaşam
biçimi tercih etmişti.
j Ahmet Yakupoğlu'nun
resimleri için seçtiği
mekanlar aynı zamanda
bir kültürü de anlatıyor.
Sanatçı, yapılar ve insanlar
aracılığıyla Anadolu'nun
geleneksel yaşam
biçimini ve kent kültürünü
de kendine has bakış
açısıyla gelecek nesillere
aktarıyordu.
32 F ŞUBAT P 2017
j Sanat bir yaşam
biçimidir ve ressam
kimliği ile tanınan Ahmet
Yakupoğlu bunun en iyi
kanıtlarından biri. Resme
olan ilgisinin yanında
geleneksel Türk sanatları
ile de ilgilenen sanatçı,
aynı zamanda bir neyzen
ve minyatür sanatçısıydı.
Bu ilgi alanlarının
yaygınlaşması ve geleceğe
taşınabilmeleri için ayrıca
pek çok öğrenci de
yetiştirdi.
j Doğa ile iç içe olmak
Ahmet Yakupoğlu için
önemliydi. Örneğin,
Kütahya'yı renklere
aktardığı bin 300'e
yakın eseri açık havada
çalışıldı. Aynı durum,
sanatçının adımını attığı
diğer şehirlerde çizdiği
çalışmaları için de
geçerliydi.
TOKİ Haber F
33
TOKİ
YENİ NESİL BEDESTEN
VAN ERCİŞ TİCARET MERKEZİ
Van’ın Erciş ilçesine TOKİ tarafından inşa edilen yeni ticaret
merkezi, tamamlandığında, şehrin ekonomik anlamda
canlanmasına önemli bir katkı sağlayacak. Geleneksel mimari
tarzda tasarlanan merkezde toplanacak olan dükkan ve
ofisler sayesinde, yaşanan deprem sonrasında aksayan şehrin
ekonomik akışı yeniden hareketlenecek.
34 F ŞUBAT P 2017
Şehirler sürekli gelişen dinamik
mekanlardır. Yapılar, sosyal ve ticari
yaşam alanları günün ihtiyaçlarına
yanıt verebilmeleri için değişime
uğrarlar. Van Erciş’te yürütülen
Kentsel Dönüşüm ve Gelişim
Projesi, şehrin yeni fırsatlardan
yararlanabilmesi için benzer bir
yenilenmeyi öngörüyor.
Kurulması planlanan ticaret merkezi,
kentin ticaret hayatına sağlayacağı
büyük katkının yanı sıra, şehir insanı
için yeni bir sosyal yaşam alanı
yaratacak.
408 adet dükkan ve 48 adet ofisin
yer alacağı ticaret merkezinin
toplam inşaat alanı yaklaşık 33
bin metrekareyi kapsıyor. Mevcut
caminin etrafına kurulacak çarşı
niteliğindeki yapının etrafında
dört adet konak yer alacak. Ticaret
merkezinin zemin katları dükkanlara
ayrılırken, üst katları ofis olarak
kullanılacak. 500 araçlık kapalı
otoparkı ile ziyaretçilere park
kolaylığı sağlayacak olan merkez,
mimarisiyle de farklılaşıyor. Yerel
mimari çizgiden ilham alınarak
tasarlanan ticaret merkezinde yöresel
mimari yapı elemanlarından da
yararlanılıyor.
Van Erciş depreminden sonra şehir
merkezindeki dükkanların ve ticari
yapıların büyük bir kısmı yıkılmıştı
veya ciddi zarar görerek kullanılamaz
hale gelmişti. Afetin ardından, arsa
sahipleri ve esnaf tarafından günlük
normal yaşama hızlıca dönülmesi
amacıyla ise derme çatma diye
nitelendirilebilecek tarzda modüller
inşa edilmişti.
TOKİ, bu yapılaşmanın olumsuz
etkilerini ortadan kaldırmak ve kente
hem ticari hem de estetik anlamda
katkıda bulunacak yeni bir ticaret
odağı oluşturmak için başlattığı
Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında
Erciş Ticaret Merkezi’ni inşa ediyor.
BEDESTEN TARZI
İÇ AVLULU MİMARİ
Projeye başlanmadan önce yerinde
yapılan alan çalışmalarında bölge
esnafı ve ticaret odasıyla da
görüşmeler yapılarak kısa ve uzun
vadeli beklentileri hakkında bilgi
edinildi. İlk tespitler, görüşülen
hemen herkesin beklentisinin
alanda AVM tarzında bir yapı inşa
edilmesi yönünde oldu. Zira, 3060 metrekare aralığında yüzlerce
dükkan ihtiyacı vardı. Uzmanlar, bu
görüşlerin oluşmasında son yıllarda
gerçekleştirilen benzer örneklerin
bu yönde olmasının etkisi olduğunu
belirtiyor. Ancak tamamlanan ön
çalışmalar sonrasında ortaya çıkan
bedesten tarzı iç avlulu mimari yapı
tüm paydaşlar tarafından benimsendi
ve devam eden süreçte uygulama
projeleri üzerinde yaklaşık bir yıl
çalışıldıktan sonra uygulanması için
harekete geçildi.
TOKİ Haber F 35
TOKİ
j 408 adet dükkan ve 48 adet ofisin
yer alacağı ticaret merkezinin toplam
inşaat alanı yaklaşık 33 bin
metrekareyi kapsıyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜMLE
ÇEVRE VE MİMARİDE
YENİ FIRSATLAR
Yapılan çalışma ile mevcut yapılaşma
içinde kalan bir alan düzenlenecek.
TOKİ, Kentsel Dönüşüm Projelerini
yeni ve sürdürülebilir yaklaşımlar
oluşturmak için büyük bir fırsat
olarak görüyor. Zira, bu tür projeler
doğru hazırlandığında kentlerin
uzun vadeli gelişimi için bir model
oluşturabiliyor.
Tamamlandığında proje ile uzun
vadede daha kaliteli bir çevre
oluşturulması hedefleniyor. Az
nüfuslu bir şehir olan Erciş’te
36 F ŞUBAT P 2017
gerçekleştirilecek olan projenin benzer
Kentsel Dönüşüm çalışmalarına örnek
olması da bekleniyor.
ESTETİK VE SOSYAL
İHTİYAÇLARI KARŞILAMA
KABİLİYETİ
Şehirdeki ticari faaliyetleri afet
öncesi döneme hızlıca döndürmek
için gerekli olan çözümü esnafın
kendi imkânları ile oluşturduğunu
vurgulayan proje müellifi Aktar
Mimarlık’tan Edibali Aktar, “Üzerinde
iyice düşünülmüş bir proje ile tüm
muhataplar için estetik, sürdürülebilir
ve bulunduğu bölgeye değer katan
bir sonuç pekâlâ elde edilebilir. ‘Bir
yapı, bulunduğu bölgeye nasıl değer
katabilir?’ sorusunun cevabı çok uzun
olmakla birlikte, insanların estetik
ve sosyal ihtiyaçlarını karşılama
kabiliyetiyle doğru orantılıdır demek
yanlış olmaz. Proje, tamamen bu
iki unsur üzerine kurgulanmıştır”
açıklamasını paylaştı.
“MİMARİ BİRİKİMİMİZ
GÜNÜMÜZ DÜNYASI İÇİN
GÜNCELLENMELİ”
Yerel mimari uygulama konusunda
Türkiye’de halen eksikler
bulunduğunu belirten Aktar, buna
karşın Türk insanının inşa etme
alanındaki teknik bilgisinin ve hızının
tüm dünyada kabul gördüğünü
söyledi. Ticaret merkezi projesindeki
gibi gelecekteki yapılaşmaya yön
verebilecek örnekleri sunmak
gerektiğini belirten Aktar, “Son 50
yılda modern yapı teknikleri ile o
kadar ilgilendik ki yeni jenerasyonlar
eski yapı çözümlerini unuttu. Sadece
yeni bir yapım tekniğini pazarlamak
için önerilen yapı türleri ve formları,
eski formların artık geçerli olmadığı
gibi düşüncenin oluşmasına neden
oldu. Bu şekilde toplumsal hafıza
kayboldu. Kentsel Dönüşüm Projeleri
fırsata dönüştürülerek tarihten gelen
mimari birikimimiz, günümüz dünyası
için güncellenmeli ve uyarlanmalıdır.
Doğru bir çözüm, gelecekte insanları
benzer çözümlere yönlendirir ve bu
da zamanla daha kaliteli bir çevre
oluşmasını sağlar. Kentsel Dönüşüm ve
gelişim projelerinin diğer projelerden
en büyük farkı, doğru bir proje ile
toplumsal eğilimi, yatırımcı eğilimini,
daha kaliteli bir çevre oluşturmaya
yöneltebilmenizdir. Çünkü günümüz
dünyasında bu tür projeler haricinde
böyle kapsamlı ve büyük bir
değişimden söz etmek mümkün
değildir” dedi.
j Var olan bir caminin etrafına
kurulacak çarşı şeklindeki yapı,
yanında inşa edilecek dört adet konak ile tamamlanacak.
•
TOKİ Haber F 37
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
TOKİ
KIRŞEHİR KAYABAŞI
TOKİ İLE YENİLENİYOR
40 F ŞUBAT P 2017
TOKİ tarafından gerçekleştirilen Kırşehir
Kayabaşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm
Projesinin inşasına devam edilen bölümlerinde
49 blokta 1026 konut yer alacak.
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı (TOKİ), Kırşehir’in
Kayabaşı Mahallesi’ni yeniliyor.
Kırşehir Belediye Başkanlığı ile
imzalanan protokol kapsamında 480
bin metrekarelik bölgeye, 3 etaptan
oluşan konut alanları inşa ediliyor.
Yenilenecek olan yaşam alanında
projenin önemli kısmı bitirilirken,
kalan son aşamaya dönük çalışmalara
hız verildi. Proje kapsamında ilk
olarak 197 bin metrekare üzerine
kurulu olan 3’ncü Etap tamamlandı.
768 konutun yer aldığı 3’ncü Etap’taki
konutlar, kura ile hak sahiplerine
teslim edildi. Kayabaşı Mahallesi
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin
tamamlanan bir diğer bölümü ise
2’nci Etap 1’nci ihale kapsamında
yapımına başlanan kısmı oldu.
Projenin söz konusu bölümünde, 685
konut, 24 derslikli ilköğretim okulu
ve 600 kişilik camiden oluşan bir
yaşam alanı oluşturuldu.
BİNDEN FAZLA YENİ KONUT
Kırşehir Kayabaşı projesinin
ilk etabı ile toplamda 207 bin
metrekare alana kurulacak olan
2’nci Etap’ın 2’nci ihale kısmının
yapımı ise devam ediyor. Yenileme
çalışmaları kapsamında, toplam
1026 konutun yer alacağı iki
bölgedeki konutların yanı sıra aile
yaşam merkezi ve proje alanında
yol yapımları da gerçekleştirilecek.
Çalışma tamamlandığında günün
ihtiyaçlarına yanıt veren, güvenli ve
modern bir yaşam alanına kavuşacak
olan Kayabaşı Mahallesi’nde farklı
tiplerde 49 adet blok yer alacak. 61
metrekare ile 118 metrekare arasında
değişen büyüklükteki konutların
planları ise 2+1 ve 3+1 olarak
tasarlandı.
Kırşehir Kayabaşı Mahallesi Kentsel
Dönüşüm Projesi, TOKİ’nin
yürüttüğü tüm Kentsel Dönüşüm
çalışmalarında gözettiği “yüksek
oranlı uzlaşma” prensibinin
uygulandığı önemli yenilenme
alanları arasında yer alıyor. Projede,
752 hak sahibinden 712’si ile
anlaşmaya varılarak yüzde 94.65’lik
bir uzlaşma oranı ile çalışmalar
yürütülüyor.
•
TOKİ Haber F 41
TOKİ
İNSANI ŞEKİLLENDİREN
MEKÂNLAR
Prof. Dr. Köksal Alver, mekânların insanları şekillendirdiğini ve aynı
zamanda kişilerin kültürel algılarının yansıması olduğunu söyledi.
“Mekân ve Toplum” ilişkisini değerlendiren Alver, insan varlığını tesis
eden olgunun mekânın varlığı olduğunu vurguladı.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
(TOKİ) tarafından düzenlenen Ev
ve Şehir Seminerlerinin 14’ncüsü
İstanbul’da gerçekleştirildi. “Mekân
ve Toplum” konulu seminerde
konuşan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Köksal Alver, yaşam alanlarının insan
ve toplum bağları arasındaki ilişkiyi
değerlendirdi.
BİR YAPIDAN DAHA FAZLASI
Mekân ve toplum ilişkisinin aslında
insanı tanımladığını söyleyen
Alver, insanların dünya üzerindeki
duruşunun her zaman mekânlar
üzerinde şekillendiğine dikkat
çekti. İnsanın dünya üzerindeki
varlığını tesis eden olgunun
mekânın varlığı olduğunu belirten
Alver, “Büyümemizi, sokak ve
mahalle kültürünü öğrenmemizi
veya ‘ayaklarımızın yere basmasını’
sağlayan mekânsallık, mekân
üretme ve bir mekâna ait olmakla
bağlantılıdır” değerlendirmesini
yaptı. Prof. Alver, mekânları kendi
inançları, kültürleri ve dünyaya
bakış açılarına göre şekillendiren
insanların aslında bu şekilde
kendilerini de yansıttığını, fiziksel
dış yapıları birbirine benzer olsa dahi
her birinin içinin farklı ruha sahip
olduğunu ifade etti.
KÜLTÜREL YANSIMA
Prof. Köksal Alver, mekânların ve
şehirlerin insandan ve kültürden
arındırarak okunamayacağını,
dağlar, vadiler gibi doğal coğrafi
mekânların aksine, yapıların insanlar
tarafından belirli temeller üzerinde
oluşturulduğunu belirtti. Mekânların
ortaya çıkış nedenlerinden ilkinin
barınma ihtiyacı, yani biyolojik
varlığını sürdürmek olduğunu
anlatan Alver, ikinci ve daha önemli
neden olan kültürel yansımaların ise
bu yapıları şekillendirdiğini söyledi
ve şöyle konuştu: “Mekân yoksa
insanlık kendini devam ettiremez,
üretemez. Tüm mekânlar; insanın
kültürel konumu, yaşam biçimi,
medeniyet algısı ve varoluşuyla
ilgilidir.”
“Kendi kendine bir mekânın
oluşması mümkün değildir” diyen
Köksal Alver, bir mekâna bakmanın
insanın dünya görüşüne, inanç
yapısına, kültürel değerlerine bakmak
olduğunu belirtti.
Mekânların, değişimi de anlattığını
belirten Alver, şu örneği verdi: “100
yıl önce inşa edilen tren garları
benzer mimari özellikler taşıyor.
Aynı durum, günümüzde hizmete
alınan garlar için de geçerli. Hepsi
aynı ülkede bulunsalar dahi kendi
dönemlerinin kültürel anlayışını
yansıtırlar. Toplumlar değiştikçe
mekânlar da değişir.”
Prof. Dr. Alver, TOKİ gibi
kurumların hizmet alanları
nedeniyle işlevsellik, estetik ve
kültürü yansıtma bilinci ile hareket
etmesi gerektiğine de vurgu
yaparak, “Bu aslında bir kültür
inşasıdır. Yapılar, kültürü anlatma
biçimimizdir. Mekânlar bizim
referansımızdır” dedi.
•
42 F ŞUBAT P 2017
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
TOKİ
GECEKONDUDAN
MODERN YAŞAMA
TOKİ ve Çorum Belediyesi işbirliğinde Devane
Bölgesi’nde yürütülen ve 50 bin kişiye yerleşim
sağlayacak 12 bin konutluk Kentsel Dönüşüm Projesi
ile şehrin gecekondu bölgesi, modern bir yaşam
alanına kavuşuyor.
44 F ŞUBAT P 2017
Çorum’un merkezinde yer almasına
karşın, yıllar boyunca riskli tek katlı
kerpiç ve ahşap yapılarıyla kentleşme
sorunu yaşayan Devane Bölgesi’nin
kaderi, 2012 yılında yapımına başlanan
ve 2014 yılı Ağustos ayında tamamlanan
Merkez TOKİ konutları ile değişti.
Çorum Belediyesi’nin işbirliğiyle
başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi’nde
440 konut bulunuyor. Başlayan
değişim ve dönüşüm ise 140 konutluk
2’nci Etap inşaatı ile de hızlanıyor.
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin, Farabi
ve devamında ise Arasta bölgesini
de kapsaması planlanıyor. Belediye
hizmet binası, alışveriş merkezi ve
eğitim alanları ile tüm sosyal ihtiyaçlara
yanıt veren modern bir yaşam alanına
dönüştürülmesi hedeflenen Devane’de,
2014’te başlayan yeni yaşamla pek çok
şey değişti, yenilendi.
TÜM KESİMLERİ KUCAKLAYAN
BİR YAŞAM BÖLGESİ
50 yıldır gecekondu bölgesi olan
Devane’nin TOKİ projesi ile yaşanabilir
hale gelmeye başladığını belirten Rabia
ve Sebahattin Atak çifti, Merkez TOKİ
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin şehrin
geleceğine bir yatırım olduğunu söylüyor.
Güzel evlerde modern bir yaşamın
başlaması ile insanların mutluluğunun
arttığını, dayanışmanın güçlendiğini
anlatan Sebahattin Atak, Ramazan
ayında bloklar önünde düzenlenen iftar
yemekleri gibi etkinlerin artmasıyla,
kaynaşmanın daha da artacağını
belirtiyor. Site yönetimlerinin tüm
sorunlarına destek olduğunun altını
çizen Atak, geçmişte bölgenin alt
gelir grubuna hitap ettiğini, bugün
ise doktordan mühendise, esnaftan
öğretmene toplumun tüm kesimlerinin
ikamet ettiği bir yerleşime dönüştüğünü
vurguluyor. Atak, TOKİ sayesinde
kentte hava kirliliğine neden olan
sobalı konutlardan modern doğalgazlı
konutlara geçilmesinin de büyük bir
kazanım olduğunu hatırlatıyor.
EMEKLİLİKTE
KONUT GÜVENCESİ
Site sakinlerinden Saniye ve Hüseyin Dağ
çifti, çocukluk günlerinde yaşadıkları
Devane bölgesinin değişmesinden büyük
mutluluk duyduklarını söylüyor. Vergi
Dairesi’nden emekli olan ve iki yıldır
TOKİ konutlarında oturan Hüseyin
TOKİ Haber F 45
TOKİ
Yaşar Bozyel
Hüseyin Dağ
Dağ, yapılan 440 konut sayesinde
gecekonduların oluşturduğu kötü
görüntünün giderek ortadan kalkmaya
başladığına dikkat çekiyor. Dağ, sitede
giriş ve danışmanın yanı sıra kamera
sistemiyle de güvenliğinin sağlandığını
belirterek, çocuk oyun parkı, bisiklet
yolu ve spor alanları oluşturulması için
başlatılan çalışmalardan da memnun
olduklarını vurguluyor. Dağ, TOKİ’den
Çorum’da geleneksel mimariye sahip yeni
projeler beklediklerini de ekliyor.
GÜVENLİ VE
KONFORLU YAŞAM
Merkez TOKİ Konutları, mülk
sahiplerinden biri olan ve 57 yıldır
Devane bölgesinde yaşayan emekli
işçi Yaşar Bozyel, eşi Makbule Bozyel
ile birlikte 2+1 86 metrekarelik
evinde huzurlu bir yaşam sürüyor.
Devane’de doğup büyüyen bir insan
olarak TOKİ konutlarında oturan
çok sayıda aileyi yakından tanıdığını,
bu nedenle komşuluk ilişkilerinin iyi
olduğunu dile getiren Yaşar Bozyel,
site içinde oturmalarının kendilerine
büyük kolaylıklar sağladığını da ifade
ediyor. Temizlik ve güvenlik gibi ilgi
isteyen çalışmaların yönetim tarafından
çözüldüğünü anlatan Bozyel, “Bizler
hiçbir işle ilgilenmesek bile tüm işler
tıkır tıkır yürüyor. Güvenliği sağlanmış
konutlarda daha rahat ve huzurlu şekilde
oturuyoruz. Merkezi sistem ile ısınan
konutlarda asansör, yangın merdiveni,
apartmanlara şifreli giriş, kamera
güvenlik sistemi, acil çıkış kapıları gibi
birçok özellik bulunuyor. Eksikler olabilir
ama zamanla bunlar da gideriliyor” diye
konuştu. Yaşar Bozyel, sosyal yaşam
46 F ŞUBAT P 2017
Sevcan-Ramis
Küçükahıskalı
Sabahattin-Rabia Atak
Hakkı Özkaya
ÇORUM’UN YENİ YAŞAM ALANI
Muzaffer Külcü
Çorum Belediye Başkanı
j Çorum Belediyesi’nin TOKİ ile birlikte
gerçekleştirdiği Kentsel Dönüşüm Projesi,
Devane bölgesinin kaderini değiştirdi. Bölgedeki
1’nci Etap çalışmalarının tamamlanmasıyla
birlikte Çorum’un yeni bir cazibe merkezi
kazandığını belirten Çorum Belediye Başkanı
Muzaffer Külcü, inşaat çalışmaları devam
eden 2’nci Etap çalışmalarının da bitirilmesiyle
bölgenin çehresinin tamamen değişeceğini
vurguladı. Çorum’un hızlı bir kentleşme süreci
içerisine girdiğinin belirten Külcü, “Özellikle şehir
merkezine çok yakın bir bölge olan Devane’deki
proje ile adeta şehrimizin çehresi değişti” dedi.
Çorum’da daha önce TOKİ tarafından Akkent
Bölgesi’nde toplu konut çalışması yapıldığını,
ancak Devane Bölgesi’nde yapılan çalışmanın
daha önemli olduğunu ifade eden Başkan
Külcü, “Bunların dışında 5.5 milyon metrekarede
yapılan imar düzenlemeleriyle birlikte Çorum,
adım adım Türkiye’nin en düzenli şehirlerinden
biri oluyor” açıklamasını yaptı ve imar çalışması
yapılan alanın yaklaşık 12 bin konutluk olduğunu,
ayrıca 50 bin kişilik yeni yaşam alanının
oluşturulduğuna da vurgu yaptı.
alanlarının daha da artırılması, bölgedeki
kameriyelere yenilerinin eklenmesi gibi
taleplerini de aktarıyor.
EV SAHİBİ OLMANIN
MUTLULUĞU
Çorum Müftülüğü’nde çalışan Hakkı
Özkaya da Merkez TOKİ konutlarına ilk
taşınan kişilerden. Daha önceleri kirada
oturan Özkaya, Devane Bölgesi’nden
aldıkları arsanın Kentsel Dönüşüme
girmesi sayesinde ilk defa ev sahibi
olduğunu anlatıyor. Hakkı Özkaya,
ÇAĞDAŞ YAŞAM
İÇİN PROFESYONEL
YÖNETİM
“Kiraya ödediğimizin biraz daha
fazlası ile ev sahibi olduk. Böylece her
sene ‘evden çık’ gibi bahanelerle, ev
sahiplerinin kaprisleri ile uğraşmaktan
kurtulduk. Bu fırsatlar orta gelirli
ailelerin ev sahibi olmasını sağlıyor. 137
metrekare 3+1 lüks bir evimiz oldu. Şehir
merkezine de çok yakın bir bölgedeyiz”
diye konuştu.
“Devane’nin konumu, ev ortamı, site
içi hizmetleri, kent merkezine yakın bir
bölgede olması; hepsi bizim için avantaj”
diyen Özkaya, bölgede toplumun tüm
katmanlarından 440 aile ile birlikte
yaşadıklarını, insanların birbirini
tanımasıyla daha sıcak ortamların
oluştuğunu vurguluyor.
Filiz Altuntaş
Çorum Merkez
Toplu Konutları
Site Yönetim Müdürü
Çorum Belediyesi ve TOKİ
işbirliğinde hayata geçirilen
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin
ilk ayağı olan Merkez TOKİ
konutlarında modern yaşam
2014 yılı sonundan beri sürüyor.
Çorum Merkez Toplu Konutları
Site Yönetim Müdürü Filiz
Altuntaş, ortak yerlerin bakımı
ve korunması gibi hizmetleri
sunduklarını ve yönetim planı
çerçevesinde kararlar aldıklarını
anlatıyor. Sitedeki vatandaşların
tüm sorunlarıyla 7 gün 24 saat
ilgilendiklerini ifade eden Altuntaş,
vatandaşların fikirlerine önem
verdiklerini belirterek “İnsanlar her
an bizlere ulaşabiliyor. İhtiyaca
göre hizmet prensibiyle hareket
ediyoruz. Sözlü veya yazılı iletilen
tüm talep ve sorunlara da yanıt
vermeye çalışıyoruz” dedi.
ORTAK YAŞAM
KÜLTÜRÜNE KATKI
Konutlarda yaşayan ailelerden biri olan
Sevcan ve Ramis Küçükahıskalı çifti,
yeni evlerinin keyfini iki çocuklarıyla
birlikte çıkarıyor. Çorum’da başka bir
mahallede otururken Devane bölgesinde
yapılan konutlardan satın almaya
karar verdiklerini ifade eden Ramis
Küçükahıskalı, 3+1 oda planlı, 107
metrekarelik dairelerinden memnun
olduklarını söylüyor. Çocukluğunda
bu bölgeye yakın bir okula gittiğini ve
bölgeyi bildiğini anlatan Küçükahıskalı,
evlerin tüm cephelerden güneş aldığını,
binaların yerleşim planının çok iyi
olduğunu ve depreme karşı güvenli
olduğunu vurguluyor. TOKİ’nin ödeme
koşullarının evi satın almalarında etkili
olduğunu söyleyen Ramis Küçükahıskalı,
bölge içindeki ve bölge dışındaki yaşam
kültürü farklılıklarının TOKİ gibi konut
projeleriyle azaldığını, bu projelerin
ortak yaşam kültürünün gelişmesine
katkı sağladığını belirtti.
•
TOKİ Haber F 47
TOKİ
TOKİ BİNLERCE AİLEYİ
EV SAHİBİ YAPTI
2016’da projelendirdiği yüzlerce konut projesini tamamlayan TOKİ, yeni yılın başında
3 bin 836 aileyi ev sahibi yaptı. 6 ilde çekilen kuralar sonucunda belirlenen konut
sahipleri arasında özel kontenjan ayrılan emekliler de bulunuyor.
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı (TOKİ), yürüttüğü
konut projelerinde hak sahiplerini
belirlemeye devam ediyor. TOKİ,
Karaman, Erzincan, Çorum, İzmir,
Bitlis ve Konya’da kura ile 3 bin 836
konutun hak sahiplerini belirledi.
YENİ YILDA YENİ YUVALAR
İlk kura heyecanı Karaman’da yaşandı.
367’si “Emekliye İkinci Bahar”
projesi kapsamında olan, toplam
724 konutun hak sahipleri Yunus
Emre Konferans Salonu’nda noter
huzurunda belirlendi. Karaman’ın
Kırbağı Mahallesi’nde inşaatı devam
eden projenin konutları 2+1 planında
inşa edildi.
Bir diğer kura heyecanı, Erzincan’ın
Yoğurtlu ve Yanlızbağ ilçelerinde
yaşandı. Erzincan’da inşaatı süren
projelerde toplam 890 konut için noter
huzurunda kura çekildi. Yoğurtlu’da
inşa edilen 578 konutun 504’ü 2+1,
74’ü ise 3+1 planda, Yanlızbağ’da
bulunan 312 konutun 233’ü 2+1, 79’u
ise 3+1 planda projelendirildi.
Çorum’un Kargı, Alaca, Dodurga
ilçelerindeki ve Merkez Devane
Mahallesi’ndeki kura töreninde
toplam 291 konutun hak sahipleri
belirlendi. Yoğun ilgi gören projeler
için Merkez Devane’de 140 konuta
811 başvuru, Kargı’da 69 konuta 371
başvuru, Alaca’da ise 47 konuta 156
başvuru yapıldı. Kargı ilçesinde kurası
çekilen 69 konutun 54’ü 2+1, 15’i ise
3+1 planda, Alaca ilçesinde bulunan
47 konutun 37’si 2+1, 10’u ise 3+1
planda projelendirildi. Kurası çekilen
140 adet Merkez Devane konutlarının
92’si 3+1, 48’si ise 4+1 planında. Hak
sahipleri belirlenen Dodurga’daki
35 konutun 22’si 2+1,13’ü ise 3+1
planında projelendirildi.
Kura ile hak sahipleri belirlenen
en büyük projelerden biri ise İzmir
Çeşme Sosyal Konutları. 1027 konut
için Çeşme Kapalı Spor Salonu’nda
noter huzurunda yapılan kura
töreninde, 799’sı 2+1, 228 ise 3+1
planda tasarlanan konutların
sahipleri belirlendi.
Bitlis’te düzenlenen kura töreni
inşaatları tamamlanma aşamasında
olan 138 konut için gerçekleştirildi.
3+1 planında olan 138 konut için
toplam 176 başvuru yapıldı.
Konya’da ise Cihanbeyli ve
Altınekin’deki toplam 330
konutun hak sahipleri belirlendi.
Noter huzurunda hak sahipleri
belirlenen proje kapsamında
Cihanbeyli ilçesinde 2+1 planda
126 konut inşa edilirken,
Altınekin ilçesindeki 204 konut
140’ı 2+1, 64’ü ise 3+1 şeklinde
projelendirildi.
Konya’daki diğer kura heyecanı
Meram ilçesinde yaşandı.
“Emekliye İkinci Bahar” projesi
kapsamında 2+1 bir planda
projelendirilen 436 konutun kura
töreninde hak sahibi emeklilerimiz
yeni yuva heyecanı yaşadı.
•
j Altı ilde gerçekleştirilen kura
çekimleri ile 4 bine yakın aile ev
sahibi oldu.
j Noter huzurunda gerçekleştirilen
kura çekimleri, başvuru sahiplerince
heyecanla takip edildi
j Sahiplerine dağıtılan TOKİ konutları
değişik büyüklüklerde evleri içeriyor
ve farklı ekonomik bütçelere hitap
ediyor.
ŞEHİR
“KENTSEL DÖNÜŞÜM
İHTİYAÇTIR”
Şehir
Sohbetleri
BEYHAN FİLİZ
SERHAT ÖZDEK
“Şehir ve toplum birbirinden ayrılmaz
ve diğerini tamamlayan iki parçadır.
Herhangi birinin varlığı olmadan diğeri
oluşamaz.” Bu görüş, pek çok toplum
bilimci tarafından dile getiriliyor ve
kabul ediliyor. Ancak modernleşme,
kentleşme, kent ile toplum ilişkileri
hakkında daha ayrıntılı bir görüş
sunabilmek için yerel tarihi, toplumu
ve kültürel alanı iyi tanımak gerekiyor.
Bu konularla ilgili İstanbul Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü Bölüm Başkanı Prof.
Dr. İsmail Coşkun ile modernlik, kent,
kentlilik ve Kentsel Dönüşüm üzerine
konuştuk. Modernlik kavramının
1500 ile1800’lü yıllar arasında
Batı Avrupa’da ortaya çıkan süreç,
uygulamalar ve dönüşümün bütünü
olduğunu belirten Prof. Coşkun,
Avrupa’nın güç ilişkilerinde egemen
konuma gelmesine bağlı olarak,
modernliğin zaman içerisinde tüm
dünyaya yayıldığını söylüyor. Bu
tespitlerden hareketle Prof. Dr. İsmail
Coşkun, bu değişimlerin eski ve yeni
çağın şehirlerini de etkilediğini ifade
ediyor.
Şehirler değişime nasıl uyum sağlıyor?
Kentlerin modernlikle girdiği ilişkide,
toplumsal yapılar ve kültürellikler hem
kendilerini üretmeye devam ediyor
hem de modernleşme sürecinden
geçiyor. Bu anlamda, Batı dışı
toplumlar açısından modernleşme
deneyimleri, hem bir direnci hem de
52 F ŞUBAT P 2017
Prof. Dr. İsmail Coşkun: “Kentsel Dönüşüm bizatihi iyi
veya kötü değildir. İyi yönetilirse herkesin yararına,
kötü yönetilirse herkesin aleyhine olur. Kentsel
Dönüşüm doğru, sıhhatli, akılcı, verimli ve adil bir
şekilde yönetildiğinde bütün bir toplum, kamu kazanır.
Bu anlamda Kentsel Dönüşüm kesinlikle genel
çıkarı, kamu çıkarını gözeterek, toplumcu bir şekilde
yönetilmelidir.”
bir yenilenmeyi içeriyor. Değişim ve
modernleşme çok katmanlı olarak
gerçekleşiyor. Bunların arasında
teknoloji, ekonomi, pazar ilişkileri ve
siyasi örgütlenme gibi çeşitli düzeyler
bulunuyor. Batı dünyasındaki kentlerin
dışındaki şehirler, bu ilişkilerle
yüzleşmenin problemlerini yaşıyorlar.
Sancılar, örselenmeler, dinamizm ve
direnç, kendini üretme deneyimleri
bütün bu modernleşme süreçleri ile
alakalı.
Peki, insanlar ve kentler arasındaki
bağları nasıl tanımlarsınız?
Kentin kendisi bir kaptır. Ancak
bu kap da toplumsal ihtiyaçlar ve
taleplerle birlikte gelişir ve şekillenir.
Şehirler, yerleşik tarımın başladığı
günden bu yana ortak yaşamın
toplandığı yerler oldu. Bu durum
ise çeşitli ihtiyaçların giderilmesi
amacıyla şehirlerin gelişimini sağladı.
İş bölümü, meslekler, ibadethaneler
veya yönetim yerlerinin tümü toplu
yaşam başladıktan sonra ortaya çıktı.
Tüm bu ihtiyaçlar kenti var eder. Kent
ancak insanla kenttir. Kentin kendisi
mimari yapıların toplamı değildir.
Tüm bunlar, toplumun ihtiyaçları ve
onların yönetilmesiyle biçimlenir.
Beraberindeki süreçte ise İstanbulluluk
gibi bir şehre aitlik oluşuyor.
Sıfırdan yeni bir kent kurulabilir mi?
Yeni kentler her dönem kuruldu.
Ancak bunların süreklilik oluşturup
oluşturmadığına bakmak gerekiyor.
Tarihsel, siyasi, ekonomik, toplumsal
ilişki ve ihtiyaçlarla ortaya çıkmış
şehirler, farklı tarihsel ve toplumsal
ilişkilerin eksen ya da ağların
gelişmesine bağlı olarak geri çekilebilir,
eski canlılığını kaybedebilir veya
daha canlı, üretken bir şehir olarak
hayatiyetini sürdürebilir. Ortak yaşama
kültürü, kent kimliğini de ortaya
çıkarmış oluyor.
Eğer sorunuzda kenti çeperlerinin
ötesinde, iletişim ve ulaşım araçlarının,
teknolojinin ve çağdaş inşaat
malzemesinde yaşanan değişimlerle
birlikte yaşanan kentsel taşma, yayılma
ve siteleşme eğilimlerine göndermede
bulunuyorsanız, bu siteler yeniden
kurulan şehirler olmaktan uzaktır.
Yeni yaşam alanlarıdır. Ancak şehirle
ilişki içerisinde anlamlarını ve
hayatiyetlerini sürdürebilmekteler.
Çoğu kez şehirle olan bütün ilişkilerine
karşın şehir olarak adlandırılamıyorlar.
Bir arkadaşım, İstanbul’un hemen
çevresinde hızla ve yoğun bir gelişme
içerisinde olan yeni kentsel alanların
birinde (aynı zamanda yeni bir ilçe)
şöyle demişti: “Burası şehir değil,
burası bir otel.” İnşa edilen bir site bile
belirli toplumsal ihtiyaçlar karşılığında
üretiliyor. Yeni kentsel alanlar, birçok
sosyo-ekonomik talep ve ihtiyaç ile
birlikte ortaya çıkıyor. Şehir ile ilişki
içinde bir yaşam alanına dönüşüyorlar.
Bu anlamda söz konusu yaşam alanları,
siteler veya konut bölgeleri, toplumsal
ilişkilere dahil olmasıyla gerçek bir
yaşam alanına dönüşüyor. Günümüzün
olanakları şehirlerin büyümesini
sağlasa dahi bazen sadece bir “otele” de
dönüşebiliyor.
Bu bağlamda; modernleşmenin
özellikle büyük şehirlerde yaşayan
insanların yabancılaşmasına neden
olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Dev
boyutlu konutlar, şehirlerin yeni yapısı
ve benzeri günümüz kent özellikleri
gerçekten de insanları birbirinden
uzaklaştırıyor mu?
Hammurabi zamanında da insanlar
zamanın bozulduğundan ve kıyamet
alametlerinin ortaya çıktığından
şikayet ederdi. Bugünlerde çok
satan kitaplardan olan “Sapiens”in
yazarına kulak verirsek; insanoğlu avcı
toplayıcı dönemden tarım devriminin
gerçekleştiği evreye sıçramayla
birlikte sürekli bir yabancılaşma
ve bozulma halindedir. Uygarlık,
bizatihi yabancılaşma süreci olarak
değerlendirilebilmektedir. Bu anlamda
tarihin bir bozulma, bir yabancılaşma
süreci olarak okunması, önce
insanoğluna haksızlıktır. Uygarlık
tecrübesine de haksızlıktır. İnsanoğlu
toplum olarak yaşadığı andan itibaren
sürekli olarak tabiat ve çevre ile diğer
topluluk ve toplumlarla karşılaştığı
sürece yeni sorunlar, yeni ihtiyaçların
baskısı altında kalmıştır. Uygarlık, tam
da bu sorunlar alanına insanoğlunun
verdiği karşılıklar toplamıdır.
Birikimidir. Bu anlamda insan tarihi,
kent tarihi ve uygarlık tarihinin bir
bozulma ve yabancılaşma süreci olarak
okunmasına katılmıyorum.
Buradan sorunuza gelirsek; endüstri
devrimi sonrasında gelişen yeni
ekonomi ve modern toplum, yeni
toplumsal şart ve durumlara karşılık
olarak yeni bir toplum, şehir, üretim,
kültür örgütlenmesi geliştirmiştir.
Günümüz kentleri bütün kalabalıklığı
ve sıkışmışlığı ile eski birincil
mahalle ve akrabalık dediğimiz daha
yüz yüze ilişkilerin çözülmesini
getirmiştir. Bu doğru, ancak yeni
toplumsal yapılaşmalar da, yeni
ŞEHİR
Geçmişin geleneksel kentleri kendi
dönemlerinin modern şehirleri
olarak tanımlanabilirler mi? Aynı
şekilde günümüzün modern kentleri
gelecekte geleneksel şehirler olarak mı
tanımlanacaklar?
Modernlik dönemi öncesinde, Roma
ve Palmira gibi her açıdan kendi
dönemlerindeki şehirleşmenin en
güçlü örnekleri olan kentler de vardı.
Ancak artık geleneksel ve modern
kent ayrımı pek yapılamaz. Modern
uygarlıklarla karşılaşmış ve yüzleşmiş,
bu yüzleşmede ise kendi tarihselliğini
modern şartlarda, usuller, araçlar
ve yöntemlerle yeniden üretmeye
başarmış kentler bulunuyor. Geleneksel
değiller; ancak ellerindekilerini
bir şekilde sürdürme çabasında
olan şehirlerdir. Bu bağlamda,
artık modernliğin kendi geleneksel
kentlerinden bahsedebiliriz. Örneğin
54 F ŞUBAT P 2017
Paris ve Londra gibi kentler, artık 300500 yıllık tecrübeleriyle modernliğin
geleneksel şehirlerine dönüştüler.
Bu değişim sürecinde şehirler de
sürekli yenileniyor ve bu tazelenme
yöntemlerinden biri de Kentsel
Dönüşüm... Peki, bu yenilenme neden
gerekli?
Türkiye özelinde; artan nüfus, deprem
bölgesinde bulunması, binaların
ömürleri nedeniyle yenilenme
ihtiyaçları, yeterli olamayan şehirleşme
süreçleri, ortaya çıkan toplumsal
talep ve yenilenme ihtiyaçları
Kentsel Dönüşüm’ü getiriyor. Belirli
dönemlerde; 1950 ve 1960’larda,
hatta buna rahatlıkla 1970’li yılları
da ekleyebiliriz, kamu, devlet
önceliği sanayileşmeye vermiş.
Kaynaklar ve imkanlar sınırlı...
Kente, kentsel gelişmeye, altyapıya ve
planlamaya yatırım yapma imkanı,
kaynakları sınırlı veya yok. Sanayinin
yüksek ve yoğun emek talebi, bu
dönemlerde şehirlerin hızlı bir nüfus
çekmesine, hızla büyümesine yol
açmış. Bu dönemde kamu öncülük
edememiş. Çok da suçlamamak
gerekir. Kamunun gücü, imkanları
sınırlı. Halk kendi çözümünü kendi
imkanları ile geliştirmiş. Bu anlamda
halkın dinamizmini, çözüm strateji
ve deneyimlerinin yaratıcılığını da
tespit etmek gerekir. Çok gecekondu
Kentsel Dönüşüm’ün içerisinde
bulunan insanların hayatında nasıl
değişimler yaşanıyor?
Kültürellik önemlidir. Kentsel
Dönüşüm’ün, yaşama alışkanlıklarının
aşılmasında yardımı olur. Farkları
ortadan kaldırır. Bu şekilde; çeşitli gelir
gruplarındaki, dünyaya bakışı farklı
olan insanlar birbirlerini tanır. Birlikte
yaşamak, etkileşimi de beraberinde
getirir.
“
•
Kentsel Dönüşüm
doğru, sıhhatli, akılcı,
verimli ve adil bir
şekilde yönetildiğinde
bütün bir toplum,
devlet ve kamu
kazanır.
“
yaşam biçimlerini, kültürlerini ve
örgütlenmeleri doğurmuştur. Kentler
de mimari de bundan bağımsız
kalmadı. Her kuşak yeni sorunlar,
usuller ve yöntemlerle karşılaşır ve
onlara yeni çözüm yolları ile araçlar
geliştirirler. Böylece yeni yaşama
biçimi oluştururlar. Bu anlamda eski
güzeldi, yeni kötü ayrımına düşmek
doğru değil. Her dönemin kendine has
güzellikleri var. Nostalji ve “keşke” iyi
değildir.
güzellemesine düşmemek gerekir; ama
halkın kendi çözümlerini getirmiş
olmasını önemsemek gerekir. Bu
süreçte şehrin çeperinde, altyapı
olmadan, plansız, yolsuz, yordamsız,
susuz ve elektriksiz kocaman bir
şehir alanı oluştu. Eksik, kırık dökük
ama canlı, dinamik bir yaşam alanı...
Şehirler, altyapı olmadan gelişmiş.
Kentsel Dönüşüm, eski, yaşlı ve yorgun
bu kentsel alanların yenilenmesi ile
altyapının oluşturulması için fırsat
sunuyor. Kentsel Dönüşüm bu tür
problemleri aşmaya yönelik bir fırsattır.
Kentsel Dönüşüm, bizatihi iyi veya
kötü değildir. İyi yönetilirse herkesin
yararına, kötü yönetilirse herkesin
aleyhine olur. Kentsel Dönüşüm
doğru, sıhhatli, akılcı, verimli ve adil
bir şekilde yönetildiğinde bütün bir
toplum, devlet ve kamu kazanır. Bu
anlamda Kentsel Dönüşüm, kesinlikle
genel çıkarı, kamu çıkarını gözeterek,
toplumcu bir şekilde yönetilmelidir.
KADIKÖY OFİS
MERKEZ OFİS
UBM PLAZA 19 MAYIS CAD. 37/1 34360 ŞİŞLİ İSTANBUL
T +90 212 267 01 01
F +90 212 272 76 87
E [email protected] W www.ubm.com.tr
RIHTIM CAD. PETROL İŞHANI
NO:58/1 KADIKÖY - İSTANBUL
T +90 216 349 02 02 F +90 216 349 02 03
ANKARA OFİS
TUNALI HİLMİ CAD. BUĞDAY SOK. 5/2
06700 KAVAKLIDERE İSTANBUL
T +90 312 427 65 65
F +90 312 427 65 76
UBM MUNICH ENGINEERING
GMBHJOSEPHSTALSTR. 15/4 ETAGE 80331
MÜNCHEN, DEUTSCHLAND
ALMANYA OFİS
MİMARİ
TEKSTİL VE TOPRAĞIN BİRLEŞİMİYLE DOĞAN GÜÇ
Geosentetik donatılı duvar teknolojisi, beton ve demir kullanmadan
dekoratif bloklarla, yüksek istinat duvarları yapımını mümkün
kılıyor. Bir tekstil türü olan geotekstil ile toprağı harmanlayan
geosentetik donatılı duvar sistemi, hem maliyeti azaltıyor hem de
yapının deprem dayanımını ve ömrünü artırıyor.
Sağlam bir yapı, her şeyden önce sağlam
bir teknoloji gerektirir. Bunun için her
devrin kendine has çözümleri oldu.
Bunlardan bazıları ise olmazsa olmaz
çözümlerdi. İstinat duvarları, başka bir
adla dayanma yapıları, işte bu gerekli
çözümler arasında yer alıyor.
Yüksek bir setin kenarına, toprağı
tutmak üzere örülen duvar olarak
tanımlanan istinat duvarı, günümüzdeki
yeni mühendislik çözümleri ve
kullanılmaya başlanan yeni yapı
malzemeleriyle birlikte çok daha sağlam
hale geldi. Geosentetik donatılı duvar ise
bu teknolojiler içinde son yıllarda en çok
tercih edilenlerden biri oldu.
Tam açılımı “Geosentetik Donatılı
İstinat Duvarı” olan, “Geoduvar”
adıyla da bilinen sistem, ülkemizde ilk
kez 1997 yılında Altunizade’de Limak
İnşaat tarafından yapılan AltunizadeÜmraniye bağlantı yolunda kullanıldı.
Bu uygulamada rol alan Uluslararası
Geosentetikler Derneği Türkiye Şubesi
Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Erol Güler, geosentetik donatılı duvar
teknolojisini ülkemize kazandırdıktan
sonra yaygınlaşması için de çabalar
gösterdi. Zamanla Türkiye’nin pek çok
yerinde, hem Karayolları’nda ve diğer
kamu kuruluşlarının projelerinde,
hem de pek çok özel sektör inşaatında
kullanılan sistem; üstün mühendislik
56 F ŞUBAT P 2017
davranışı, daha estetik ve ekonomik
oluşu gibi avantajlarıyla hızla
yaygınlaşmayı sürdürüyor.
BETON VE DEMİR YERİNE
TEKSTİL VE TOPRAK
KULLANILIYOR
Geosentetik donatılı duvar sisteminde
beton veya demir kullanılmıyor.
Sistemde iki ana ürün bulunuyor:
Geosentetik donatılar ve uygulama
alanından elde edilen toprak.
Geosentetik adı verilen malzeme, özel
polimerden yapılmış bir tür tekstil. Bu
geosentetikler toprak donatısı olarak
kullanılıyor.
Özellikle kesit yüksekliklerinin fazla
olduğu dolgu ile teşkil edilecek istinat
duvar uygulamalarında kullanılan
geosentetik donatılı duvar uygulama
yöntemi şöyle özetlenebilir:
Geosentetik donatı, zemin üzerine duvar
yüksekliğine bağlı olarak hesaplanan
genişlik ve uzunluklarda kesilerek serilir.
Daha sonra ön cepheye hasır çelik
yerleştirilir. Ön yüzeyine, hasır çelik
arkasına gelecek şekilde bitki tutucu
örtü serilir. Geosentetik donatı üzerine
dolgu malzemesi serilip sıkıştırılır. Ön
yüzeye ise 20-30 santimetre genişliğinde,
bitkilenmenin hızlı olabilmesi için
nebati toprak yerleştirilir.
GEODUVAR
AVANTAJLARI
GEODUVAR KONUT
İNŞAATLARINDA DA
YAYGINLAŞIYOR
Bina temellerinin oturacağı zeminlerin
iyileştirilmesinde, otoyollarda
yolun çökmesini önlemede, site içi
yollarda, yol kenarındaki istinat
duvarlarının beton ve demirsiz
inşa edilmesinde, dere ıslahlarında,
şev stabilizasyonunda, yaklaşım
köprülerinde ve üst geçitlerde
kullanılan geosentetik donatılı duvar
sisteminin binalarda ve özellikle toplu
konut yapımında da uygulamaları
yaygınlaşıyor.
Sistemin tercih edilmesinde hiç
kuşkusuz sunduğu pek çok önemli
avantajın etkisi bulunuyor.
Geoduvar Modüler Beton Bloklu
İstinat Duvarı Sistemi; dolgu şevine
izin verilmeyen, kamulaştırma sınırı
problemi yaşanan ve dar alanlarda
gerçekleştirilmesi düşünülen her türlü
istinat yapısı için ideal bir sistem.
Bu tip yapılar; geoteknik ve yol
mühendisliğinde sıkça rastlanan şev
stabilitesi ve temel sorunlarına da tipik
betonarme istinat yapılarına oranla çok
daha ekonomik çözümler getiriyor.
KOROZYONU ÖNLÜYOR
Demirin yerini geosentetik
malzemenin aldığı geosentetik
donatılı duvar sisteminin en önemli
avantajlarından biri korozyonu
önlemesi. Ayrıca, donatılandırılmış
bölgenin dolgusunda hiç kil içermeyen
dolgu malzemesi kullanılarak zemin
içinde su tutulması da önleniyor.
DEPREME DAYANIKLI
Geoduvar sisteminin ana malzemesi
olan tekstilin, kendi boyunun yarısı
kadar esneyebilen ve geçirgen bir
malzeme olması, bu uygulamayı
depreme karşı en güvenilir sistemler
arasına yerleştiriyor. Geosentetik
malzeme, deprem sırasında ortaya
çıkan enerjiyi sönümleme yeteneğine
sahip. Bu sistemde deprem sırasında
gücü yapıya eşit olarak dağıttığı için
deprem dayanımını artırıyor.
Geosentetik donatılı duvar sistemi,
gerek statik yükler altında gerekse
de deprem yükleri altında çok daha
sağlıklı davranış gösteriyor. Özellikle
zayıf temel zemin koşullarında,
betonarme istinat duvarlarına oranla
temele çok daha az yük aktarması
ve dönmeye karşı büyük direnç
gösterebilmesi, sistemi daha da
güvenilir kılıyor.
DUVAR YÜKSEKLİĞİ ARTTIKÇA
MALİYET DÜŞÜYOR
Geosentetik donatılı duvar sisteminde,
demir ve beton kullanılmadığından
ve özel bir dolgu malzemesine ihtiyaç
j Metal donatı yerine geosentetik
donatı kullanılır.
j Korozyona karşı dayanıklıdır.
j Estetiktir.
j Esnek mimari alternatifler
üretilebilir.
j Ön cephe elemanlarına çeşitli
geometrik şekil, renk ve doku
verilebilir.
j İç ve dış kurbları kolayca
dönebilir, istenilen eğimde inşa
edilebilir, kademelendirilebilir.
j Güvenlidir. Statik ve deprem
yükleri altında betonarme
duvarlara oranla çok daha sağlıklı
davranış gösterir.
j Özellikle zayıf temel zeminlerinde
betonarme istinat duvarlarına
oranla temele çok daha az yük
aktarır, dönmeye karşı emniyet
sağlar.
j Ekonomiktir.
j Bakım, boya, sıva gerektirmez.
j Teraslama yapılarak
yeşillendirmek mümkündür.
duyulmadığı için betonarme istinat
sistemlerinin aksine, yükseklikle ters
orantılı bir maliyet ortaya çıkıyor
ve duvar yüksekliği arttıkça maliyet
düşüyor. Ayrıca yükseklik sınırı da yok.
Betonarme veya taş istinat duvarlarında
ancak belli yükseklikte duvarlar
örülebilirken geosentetik donatılı duvar
sisteminin özelliğinden dolayı istenilen
yüksekliğe çıkmak mümkün. Üstelik
sıva, boya ve bakım gerektirmiyor.
TOKİ Haber F 57
MİMARİ
GEOSENTETİKLER
İNŞAATIN KALİTESİNİ
ARTIRIYOR
Geosentetik malzemenin birçok
konuda inşaatın kalitesini
artırdığını dile getiren Erol
Güler, “Geosentetiklerin
yapılamaz sanılan projeleri,
beraberindeki mühendislik
çözümleriyle uygulanabilir kıldığını
görmekteyiz” diye konuştu.
Geosentetik donatılı duvar
teknolojisinin ana malzemesi olan
geosentetik veya geotekstil, kazıklı
temel ihtiyacını kaldırdığı için
maliyeti yüzde 50 oranında düşürüyor.
Altyapı ve üstyapı inşaatlarında
hızla yaygınlaşan geosentetik
malzeme, asfalt güçlendirme, yangın
göleti oluşturma, çöplükleri yaşam
alanına dönüştürme gibi işlevler
için de kullanılıyor. Geosentetik
malzemenin ve geosentetik donatılı
duvar sisteminin Türkiye’de
yaygınlaşmasında büyük çabaları
olan Uluslararası Geosentetikler
Derneği Türkiye Şubesi Başkanı
ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Erol Güler, sistemin uzun
ömürlü oluşuna dikkat çekiyor. “Tam
anlamıyla iyi yapılmış betonarme
istinat duvarları maksimum 40 yıl
dayanabilirken, geosentetik ile yapılan
geoduvarların ömrü 120 yıla kadar
çıkıyor” bilgilerini paylaşan Güler,
bu dayanım farkının nedenlerini ise
şöyle açıklıyor: “Yağışlar sonrasında
ardında biriken suyun basıncı,
betonarme duvarın gücünü her geçen
58 F ŞUBAT P 2017
gün azaltabiliyor. Ayrıca betonarme
duvarın içindeki demir, suyla temas
ederek korozyona uğruyor. Demirin
ömrünün korozyonla bitmesi, istinat
duvarının arkasında biriken suyun
etkisiyle yıkılmasına yol açıyor.
Geosentetik donatılı duvarda ise yıkım
söz konusu olmuyor. Esneyebilen ve
geçirgen bir madde olan geotekstil,
duvarın mücadele etmesi gereken
basınç faktörünü de ortadan
kaldırıyor.”
Geotekstil malzemenin ayrıca tekstil
sektörünün de önünü açtığına dikkat
çeken Erol Güler, malzemeye ilişkin
sorularımıza aşağıdaki yanıtları verdi:
F Geosentetik kullanımı Türkiye’de
ne zaman başladı? Günümüzdeki
uygulama yaygınlığı nedir?
Geosentetiklerin, Türkiye’de ilk
uygulanmaya başladığı dönem,
1980’li yıllara rastlasa bile otoyollarda
kullanılmasıyla yaygınlaşması
1990’ları buluyor. Bu yılları
geosentetiklerin yaygınlaşma dönemi
olarak adlandırabiliriz. 2000’li yıllara
geldiğimizde ise geosentetik pazarı
özellikle ithalata bağlı tedarikçilerin
artmasıyla birlikte bugünkü hacmine
yakın bir seyir elde etti. Geosentetik
pazarını günümüz koşullarında
değerlendirdiğimizde artık olgunluk
dönemini yaşadığına tanıklık
etmekteyiz. Bu, geosentetiklerin
teknik özelliklerinin ve kullanıcılarına
sağladığı faydaların anlatılarak proje
adetlerini arttırmaya çalıştığımız
90’lardan, birçok proje yüklenicisi
tarafından standart bir ürün olarak
kullanımının talep edildiği bugünlere
ulaşan uzun bir yolculuk.
Geosentetik pazarı, inşaat sektörünün
gelişmesiyle doğru orantılı bir
gelişim gösterecektir. Bunun dışında,
geosentetikler modern inşaat
yönetiminin bir alt birimi olduğu için,
inşaat sektöründe meydana gelebilecek
dalgalanmalardan etkilenmeden de
bağımsız olarak her zaman pazar
payını koruyacaktır.
“GEOSENTETİKLER
İNŞAATTA VAZGEÇİLMEZ BİR
MALZEMEDİR”
F Nispeten yeni bir inşaat tekniği
olarak değerlendirilebilen
geosentetiklerin avantajlarına değinir
misiniz? İnşaat sektörü için önemi
nedir?
Geosentetikler birçok konuda
inşaatın kalitesini artırmasıyla öne
çıkıyor. Bazı vakalarda daha uygun
ve ekonomik çözümler sunarken bazı
vakalarda da klasik yöntemler ile
altından kalkılamayacak projelerin
uygulanmasını sağlıyor. Bu, tamamen
vaka bazlı bir projelendirme
çalışmasını gerektiriyor. Bu noktada
da sadece ürünün üretimi veya alım
satımı değil, projenin ihtiyaçlarına
özel hazırlanacak mühendislik
vaka çalışmasını sunmak da öne
çıkıyor. Tüm işler bu bağlamda
ayrı ayrı vaka çalışmaları olarak
değerlendirilmeli. Zira, günümüz
inşaat pazarına baktığımızda arazi
bedellerinin çok pahalı olması,
inşaat maliyetlerinin yüksekliği gibi
nedenlerden dolayı tüm projeler
için ekonomik çözümler sunulmalı.
Geosentetikler de kullanım alanlarına
ve sundukları faydalara bakıldığında
bu noktada vazgeçilmezdir. Son
dönemde hayata geçirilen köprü,
metro, tünel gibi modern inşaat
projelerinde kullanılan geosentetik
miktarlarında bu daha somut bir
şekilde görülüyor. En nihayetinde,
geosentetiklerin, yapılamaz sanılan
projeleri, beraberindeki mühendislik
çözümleriyle uygulanabilir kıldığını
görmekteyiz.
F Geosentetik
hizmeti veren şirketler
sizce inşaat sektörüne cevap
verebiliyor mu? Aşılması gereken
sorunlar var mı?
İnşaat firmaları artık geosentetik
kullanımını kabullendi ve bunu
standart bir uygulama olarak
görmeye başladı. Geosentetik ve
ürün tedarikçileri de firmaların
doğal bir iş ortağı haline geldi. Yine
de ülkemiz için konuşmak gerekirse;
standartlaşmanın büyük bir eksiklik ve
aşılması gereken sorun olduğunu göz
ardı edemeyiz.
GEODUVAR®
YENİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR
GELİŞTİRİYOR
Geosentetik donatılı
duvar sisteminin
geliştirilmesi
çalışmalarına
yıllardır devam
eden Geoduvar
firması, Karayolları
için tasarladığı 41
metre yükseklikteki
Geoduvar® ile dünya
genelinde türünün en
yüksek örneklerinden
birine imza attı.
Yerli Geosentetik donatılı duvar
sistemi üreticilerinden Geoduvar
firması, son 18 yılda 100’e yakın
konut projesinde yer aldı. Ürünlerini
yurtdışında da uygulayan firma,
Ekvator Ginesi’nden Libya’ya kadar
çok farklı coğrafyada Geoduvar®
sistemini inşa etti.
Sistemin özellikle deprem
bölgelerinde tercih edildiğini
kaydeden Geoduvar firmasının
ortaklarından S. Togan Alper,
Geoduvar® sisteminin Türkiye’deki ilk
uygulamasının, 1999 depreminden
bir yıl önce İstanbul’da Karayolları
17’nci Bölge’nin desteği ile Çamlıca
Tantavi tünelleri bağlantısında
yapıldığını ve karayolları tarafından
depremde çok iyi bir performans
sergilediğinin tespit edildiğini
aktardı. O uygulamadan bu yana
Türkiye’de ve yurt dışında, karayolları,
demiryolları, doğalgaz boru hatları,
konut ve sanayi yapısı gibi birçok
projede uyguladıklarını belirten
Alper, şunları söyledi: “Türkiye’deki
Geoduvar® uygulamalarını iki ana
alan altında değerlendirebiliriz;
altyapı projeleri ve konut ile sanayi
TOKİ Haber F 59
MİMARİ
projeleri. Geoduvar® sisteminin
teknolojik başarısı sayesinde diğer
sistemler ile yapılamayan 30-40 metre
yükseklikteki istinat yapılarını artık
tasarlama ve inşa etme imkânımız var.
Bu nedenle karayolları ve demiryolları
gibi büyük altyapı projelerinde
Geoduvar® çok yoğun kullanılıyor.
Karayolları için tasarladığımız 41
metre yükseklikteki Geoduvar®,
Avrupa ve Amerika dâhil türünün en
yüksek örneklerinden biri.”
GEODUVAR®’DAN YENİ
TEKNOLOJİLER
Geoduvar®’ın estetik alternatiflerinin
konut projelerinde özellikle talep
edildiğini bildiren S. Togan Alper,
“İster ön yüzünde TerraBlok olarak
tanımladığımız çiçeklik elemanları
ile isterseniz de herhangi bir sert
eleman kullanmadan tüm ön yüzün
bitkilenmesine izin veren GeoSlope
sistemi ile uygulama yapılabilir.
Her iki alternatifte de düşük bakım
gerektiren bitki örtüsü ile kaplı bir
istinat duvarı elde etmek mümkün”
diye konuştu. Bu alandaki yeni
ürünlerine ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Geoduvar® sisteminin geliştirilmesine
yönelik teknik çalışmalarımız yıllardır
devam ediyor. Tüm mühendislik
sistemleri yaşanılan tecrübeler,
müşteri talepleri ve teknolojik
ilerlemeler doğrultusunda sürekli
60 F ŞUBAT P 2017
j Yerli Üretici Geoduvar 18 yılda 100’e
yakın konut projesinde yer aldı ve
birçok ülkede uygulamada bulundu.
olarak kendini güncellemeli ve
geliştirmelidir. Biz de Geoduvar®
olarak gerek kendi mühendislik
grubumuz gerekse de yurt dışından
beraber çalıştığımız firmalar ile sürekli
olarak daha ekonomik, ekolojik ve
kullanıcı odaklı çözümler üzerinde
çalışıyoruz. GeoSlope sistemi bu
çalışmanın sonucu olarak yedi yıl
kadar önce doğdu. Daha önce sadece
prefabrik ön yüz kaplama elemanları
kullanırken, GeoSlope sistemi
sayesinde bu elemanlar olmadan da
Geoduvar® yapabilmeye ve bu sayede
ön yüzü tamamen yeşillenebilir
istinat yapıları sunmaya başladık.
Ayrıca, yeterli kazı yapılmasına
imkân vermeyen alanlarda zemin
çivisi ve Geoduvar® sistemini hibrid
bir yöntemle kullanarak yenilikçi
çözümler de önermeye başladık.”
GEOSENTETİKLER ZEMİNE YENİ
ÖZELLİKLER KAZANDIRIYOR
Geoduvar firmasının bir diğer ortağı
Şükrü Tırnaklı da geosentetiklerin
zemine doğal olarak sahip olmadığı
yeni özellikler kazandırdığını ifade
etti. Tırnaklı, şu değerlendirmelerde
bulundu: “Geotekstiller,
geogridler, geomembranlar, drenaj
geokompozitleri, erozyon matları,
geosentetik kil örtüleri ve diğer bazı
ürünleri de kapsayan geosentetik
malzemeler, ülkemizde son 15-20 yılda
inşaat sektöründe giderek artan bir ilgi
ile kullanılıyor. Günümüzde geoteknik
mühendisliğinde en çok kullanılan
ve hızlı bir şekilde gelişim gösteren
malzemelerin başında polimerik
malzemeler geliyor. Endüstriyel
tesislerde üretilen polimerik ürünler
zemin ile birlikte kullanılarak
geleneksel yöntemlere göre maliyetleri
düşürmesinin yanı sıra estetik
çözümler de sunuluyor. Bahsettiğimiz
bu polimerik ürünlerin başında geniş
bir yelpaze ile geosentetik malzemeler
geliyor.
Mekanik ve hidrolik olmak üzere iki
ana grupta incelenebilen ve donatı,
güçlendirme, ayırma, yalıtım, drenaj
ve filtrasyon işlevlerini sağlayan
geosentetiklerin son yıllarda artan
kullanımı, inşaat mühendisliği
alanındaki birçok sorunun çözümünde
etkin rolü oldu. Geleneksel
yöntemlerin yerine çok çeşitli
alanlarda kullanılabilen geosentetikler,
zemine doğal olarak sahip olmadığı
yeni özellikler kazandırıp mühendislik
parametrelerini geliştirmekte ve
sağladığı bu faydalarla geri kazanımlar
sağlıyor.”
•
PfB ENSTİTÜSÜ ROSENHEIM TEST SONUÇLARI
(PfB INSTITUTE OF TEST RESULTS ROSENHEIM)
Hava Geçirgenliği ( Air permeability ) EN : 1026 : 12207 Class 4
Su Geçirmezlik ( Water tightness ) EN : 1027 : 12208 Class E 900
Rüzgar Yüküne Direnç ( Resistance to wind load ) EN : 12211 : 12210 Class C5 / B5
Isı Geçirgenlik (Thermal transmittance) Uw: 2,5 W/m2K
PASCal Pencere sistem dizaynı %100 yerli...
Ekstrüzyon profil imalatı %100 yerli...
Kalite onayı % 100 Almanya
Rosenheim Enstitüsü...
ÜRETİCİ BAYİLER
MİMARİ
Sadeliğin
Büyüleyici
Güzelliği
Etkisini sadelikten
alan minimal
iç dekorasyon
uygulamaları, bu
ortamda yaşayan
veya çalışan
bireylere hem
psikolojik hem de
fiziksel katkılar
sunmayı amaçlıyor.
62 F ŞUBAT P 2017
Az olan çoktur... Fazlasıyla derin ve
üzerinde düşünülmesi gereken bir
cümle gibi görünen ve bunu hak eden
bu ifade, aynı zamanda basit bir hayat
görüşünü de anlatıyor; yoğun olmayan,
dikkat çekmeyen ve az ile yetersiz gibi
görünen her şey, aslında göz önünde
olandan çok daha fazlasını barındırıyor.
Elbette pek çok fikrin gerçek hayatta da
yansıması olabiliyor ve sade yaşam şekli
de bunlardan biri.
Minimalizm olarak isimlendirilen
akımın temelini oluşturan bu fikirler
son yüz yılda sanatın çeşitli dallarından
modaya, web tasarımlarından
reklamcılığa kadar pek çok alanda
uygulandı. Tabii basitliğin güzelliğini ve
işlevselliğini mimarlar da fark etti. İnşa
edilen minimalist çizgilere sahip binalar
daha sık görülmeye başlandı. Ancak bu
akımın en etkin kullanım alanlarından
biri yapıların içlerinde, yani iç
dekorasyon tasarımlarında gerçekleşti.
YALIN GÜZELLİK
Yaşam veya çalışma alanları günlük
zamanın çoğunun geçtiği yerlerdir.
Buralarda günün yorgunluğu atılıyor,
yemek yeniyor, çalışıyor veya benzeri
başka pek çok eylem gerçekleştiriliyor.
Bu alanlarda geçirilen her anın daha
verimli ve yüksek kalitede gerçekleşmesi
ise farkında olunmasa dahi pek çok
etken ile doğrudan bağlantılıdır.
Örneğin bazı araştırmalara göre iyi
ve doğru aydınlatılmamış bir çalışma
odasında iş verimliliğinin düştüğü,
duvarları yanlış renk seçilerek boyanmış
bir oturma odasının stresi azaltmadığı
veya yoğun eşya kullanılan bir ofisin
dikkat dağınıklığına neden olduğu ifade
ediliyor. Sadelik ilkesinden yola çıkarak
uygulanan minimalist iç dekorasyon
konseptini ilgi çekici kılan en önemli
özelliklerinden bazıları, tüm bu
“farkında olunmayan sorunlara” çözüm
üretme iddiasında olması...
Minimalist dekorasyon uygulamaları
temelde akımın felsefesini benimsese
dahi onu ayıran temel bir özelliği
bulunuyor; sadelik, az eşya, düzen, bol
açık alan ve pastel renklerin kullanımı
gibi temel kurallar akımının felsefesine
tamamen uyum sağlarken, mimari
minimalist yaklaşımda, işlevsellik
en ayırt edici özellik olarak genelden
ayrılmasını sağlıyor. Bu “küçük” ayrıntı
ise neredeyse 100 yıllık bir gelişim
sürecinin sonunda olgunlaşarak
uygulanmaya başlandı.
GEÇMİŞTEN GELEN FİKİR
Minimalizm akımı sanat ile ortaya çıktı.
Müzik ve modern sanatta ortaya çıkan
az öğe ile çok şey anlatma, bu fikrin
giderek gelişmesine katkı yaptı. 1920’li
yıllara kadar uzanan fikrin gelişimi,
1960’lı yıllarda en popüler dönemini
yaşadı. Bu süreçte pek çok farklı alanda
uygulanmaya başlayan minimalizm,
1980’lerde ise mimaride de yoğun
olarak kullanılmaya başlandı. Ancak
bu ilk adım değildi. Zira henüz 1930’lu
yıllarda sadelik, evlerin içlerine ve
dışlarına zaten girmişti.
İŞLEVSELLİĞİN ÖNEMİ
Sadeliğin ön plana çıktığı yapı
mimarilerinin tasarımları ilk bakışta
dikkat çekiyor. Olabildiğince düz
hatlara sahip, en az malzemeyle, yalın
görünümlü, ancak işlevsel olması
amacıyla tasarlanan bu binalar, bu
hayata bakış açısını her yönüyle
yansıtıyorlar. Ancak günlük hayatta,
gerçek minimal tasarımın etkisine
iç alanlarda yapılan uygulamalarda
deneyimlenebiliyor. İç dekorasyonda
gerçekleştirilen minimal tasarımlarda
gerçekleştirilen her şey, felsefesine
uygun bir şekilde yansıtılıyor. Japon
geleneksel evlerinin yapılarından ilham
alarak geliştirilen akımın yazılı olmayan
kuralları hem ruha hem de bedene
hitap ediyor. İç dekorasyon tasarımında
ana kural işlevselliktir. Bunun için
de kullanılacak olan eşyaların veya
kullanım yerlerinin büyük bir önemi
vardır. Buna göre, eklenecek olan her
şeyin bir işlevi olmalı. Eğer bir işe
yaramıyorsa eklenmesine de gerek
yoktur. Tasarımın aynı zamanda
modüler olarak gerektiğinde farklı
şekillere dönüşebilmesi gerekir.
İNCELİKLİ TASARIM
Minimal iç dekorasyonda az eşya
kullanılır. Bu eşyaların tamamı ise
temel işlevselliğe sahip olmalı. Örneğin
gereksiz ise ikinci bir kanepe, oturma
odasına yerleştirilmez. Önemli olan
kalabalık görüntüyü azaltmaktır. Zira
boşluklar daha geniş alan hissi verir ve
bu etki de psikolojik olarak rahatlamada
yardımcı olur.
Kasveti ve yoğunluğu aşmanın bir
diğer unsuru ise renklerin kullanımıdır.
Doğal renklerin tercih edildiği evlerin
iç dekorasyonunda, siyah ve beyaz
en çok tercih edilen renk tonlarıdır.
Pastel renkler tamamlayıcı öğeler için
önerilirken, kırmızı gibi canlı renkler
pek tavsiye edilmiyor.
Uyum, sadelik tasarımında her
şeydir. Bu nedenle düzenli bir şekilde
yerleştirilen eşyaların aynı zamanda
geometrik uyumlarının olmasına
da dikkat edilir. Alanların içlerinde
kullanılan eşyaların da çok fazla yer
kaplamaması akımın ana hatlarından
birini oluşturuyor. Eşyaların yapı
malzemelerinde ise cam ve ahşap en çok
tercih edilenler arasında yer alıyorlar.
Elbette doğru aydınlatma ve doğal ışık
kullanımının da bir sebebi bulunuyor.
Işık alan bir ofiste, verimin büyük
oranda arttığının bilimsel olarak
kanıtlanan gerçeklerden biri olduğu
biliniyor.
Minimal tasarım elbette herkes
için uygun olmayabilir. Ancak bu
fikrin temelini oluşturan ayrıntılar
ve sundukları üzerine biraz daha
düşünülmesini hak ediyor.
•
TOKİ Haber F 63
ŞEHİR
BİR SEMTTEN FAZLASI
64 F ŞUBAT P 2017
İstanbul’un en merkezi semtlerinden biri olan
Galata, yüzyıllar boyunca geçirdiği değişime rağmen
mimari yapısı ve kültürel hafızasını günümüze
kadar ulaştırmayı başarıyor. Semtin güzellikleri
ise sokaklarında ve sınırları içerisinde yükselen
binalarda gizlenen küçük ayrıntılarda saklı.
BEYHAN FİLİZ
SERHAT ÖZDEK
TOKİ Haber F 65
ŞEHİR
Sokaklarına adım atılır atılmaz
etkileyen şehirler vardır. Onu yakından
gören insanlar için bu sihirli kentlerden
biri de kuşkusuz İstanbul’dur... İçinde
yaşayan insanları, yansıttığı kültürel
değerler ve korumaya başardığı
tarihi yapılarıyla Türkiye’nin en
büyük kenti, tarihin her döneminde
şehre gelen misafirlerini etkilemeyi
başardı. Zaman, silüetini değiştirmeye
çalışsa dahi ondan etkilenen insanlar,
eski görünümünü kayıt altına aldı
ve günümüze kadar ulaştırarak
unutulmamasını sağladı. Şehrin turizm
merkezlerinde satılan “Eski İstanbul”
görünümlü kartpostallar ise dünü
hatırlatan kayıtlardan sadece biri.
Pek çoğu sadece yüz yıl kadar önce
çekilen fotoğraflardan alınan bu
görüntülerde en çok kullanılan
manzara ise hep birbirine benziyor.
İçinde her biri kendi halinde, belli
belirsiz görülebilen küçük kayıkların
olduğu renksiz bir deniz, iki kıyıyı
birbirine bağlayan bir köprünün
üzerinde yol alan at arabaları,
dönemi yansıtan kıyafetler giyen
çeşitli hallerdeki insanlar, karşı kıyıda
silik silüetleri seçilen evler ve cami
minareleri... Zamanı durduran bu
görüntünün en dikkat çekici yapısı
ise uzaklarda yükselen muhteşem
beyaz kule. Bu yapı, eski İstanbul’un
en merkezi yerleşim yerlerinden
birinin tam ortasında bulunan ve
ismini semtten alan Galata Kulesi’dir.
Etkileyici görünümü, bu binayı ön
plana çıkartsa dahi günümüzde
Karaköy, Tophane veya Tünel gibi farklı
isimlerle de anılan Galata bölgesinin
bulunduğu alanda tarihin çeşitli
dönemlerini yansıtan çok daha fazla
mimari eser bulunuyor. Üstelik her biri
farklı şekillerde hâlâ “yaşamaya” devam
ediyor ve hikâyelerini anlatmak için
ziyaretçilerini bekliyorlar.
DENİZCİLERİN EVİ
Galata, tarihinin her döneminde deniz
ile iç içeydi. Bir Ceneviz kolonisi olarak
denizciler için mavi sulara açılan
kapı görevi gören bölge, İstanbul’un
66 F ŞUBAT P 2017
Bizans döneminde boğaz trafiğini
denetleyecek yakın bir “denizaşırı”
şehir haline gelmeye başladı. İsminin
de bu bağdan yola çıkarak, Ceneviz
dilinde liman anlamına gelen “calata”
kelimesinden türediği düşünülüyor.
Elbette tarihçilerin farklı tahminleri
de bulunuyor. Bazılarına göre semt,
ismini Anadolu’ya bu bölgeden geçen
Gotlar’dan alıyor. Bir başka iddia ise
bir zamanlar bölgede bulunan ve
Rum vatandaşlar tarafından işletilen
süthanelerin mahalleye ismini
verdiği yönünde. Zira bu dilde sütün
karşılığı “gala” olarak söylenir. İsminin
kökeni her ne olursa olsun Galata’da
yerleşimin çok eski olduğu bilinen bir
gerçek.
Stratejik bir dışa açılma kapısı görevi
gören bölgenin yükselişi 4’üncü
Haçlı seferi sonunda neredeyse
yok olan Bizans İmparatorluğu’nun
ticari anlamda Venedik ve Ceneviz
gibi ülkelere artan bağımlılığı ile
başladı. Bu durumdan faydalanan
Cenevizliler, Galata bölgesine koloni
kurma izni alırlar. Hatta bu yeni
şehrin çevresini surlarla örerler. Bu
gelişim, 1453 yılında Fatih Sultan
j Günümüzde Galata bölgesinin
bulunduğu alanda tarihin çeşitli
dönemlerini yansıtan pek çok tarihi
mimari eser bulunuyor.
j 1349 yılında bir gözlem kulesi
olarak Cenevizliler tarafından inşa
edilen Galata Kulesi, 70 metreye
ulaşan yüksekliğe sahip.
Mehmed komutasındaki Osmanlı
ordusunun İstanbul’un fethiyle daha
da hızlanır. Üstelik daha çok tüccar
olan Cenevizliler savaşmak yerine
teslim olmayı seçerek, aldıkları
“surların yıkılmayacağı ve kiliselerine
el konulmayacağı” taahhüttü ile kentin
dokusunu korumayı da başaracaktı.
Elbette yeni dönemde Cenevizlilerin
artık politik idaresi olmayacaktı. Ancak
kültürel ve bir noktaya kadar yönetsel
yetkileri devam etti. Bu esnekliğin ve
Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim
anlayışı birleştiğinde ise Galata’da
bulunan pek çok tarihi değerin
günümüze kadar ulaşmasına önemli
bir katkı sağladı.
KULEDİBİNDE HAYAT
2000’li yıllarda Galata artık tek
başına değil. Hatta çevresinde
gelişip büyüyen semtler sayesinde
biraz unutulduğu dahi söylenebilir.
Konumu nedeniyle yer değiştiren
merkezler, yerleşim bölgesinin
kuruluş ve gelişim dönemlerindeki
önemini azaltsa dahi çekim gücünü
hiç eksiltmedi. Beyoğlu’nun hareketli
sokaklarından sıyrılıp Pera’nın dar
sokaklarından aşağıya inerek ulaşılan
Galata’da göze ilk çarpan yapı elbette
kartpostalların ve fotoğrafların yıldızı
Galata Kulesi oluyor. 1349 yılında
bir gözlem kulesi olarak Cenevizliler
tarafından inşa edilen yapıyı gözardı
etmek, 70 metreye ulaşan yüksekliği
nedeniyle neredeyse imkânsız. Çeşitli
dönemlerde hapis, ambar, hatta
İstanbul’da çıkabilecek yangınlarını
gözlemlemek için kullanılan kule,
son olarak 1964-1967 yılları arasında
ŞEHİR
j Galata ve Pera bölgesinde değişim,
1857 yılında kurulan Osmanlı’nın ilk
modern belediyelerinden biri olarak
gösterilen “Altıncı Daire-i Belediye” ile
birlikte başladı.
kapsamlı bir restorasyon geçirmiş.
Artık restoran olarak kullanılan yapı,
yine de hâlâ çevresine hayat vermeye
devam ediyor. Kulenin etrafında
bulunan binalarda hizmet veren
alışveriş dükkanları, kafeler ve oteller
hep insanlarla dolup taşıyor. Bunun en
önemli sebebi ise bu mimari yapının
etkileyici görünümü.
MİMARİ HARMAN
Galata’da pek çok mimari ayrıntı var.
Onları görebilmek için her zaman ek
çaba sarf etmek gerekmiyor. Ancak
pek çok insanın bilmediği ayrıntılar,
bu bölgede bulunan pek çok mimari
yapının bir hikayesi olduğudur.
Bunlardan biri Bankalar Caddesi
olarak da bilinen Voyvoda Caddesi ve
çevresidir.
Kurulduğu ilk günden bu yana
Galata’nın gelişimini sağlayan en
önemli unsur, ticaret için uygun
konumuydu. İstanbul’un fethi ile
bölgede artan Müslüman nüfus ve
limanın da etkisiyle Galata, İstanbul’un
en önemli ticari merkezi konumuna
gelmişti. Özellikle 1800’li yıllarda ise
Rum, Ermeni ve Musevi tüccar ve
bankerlerin bu bölgeyi merkez olarak
seçmesinin nedeni ticari merkezin
yakınlarında olmaktı. Öyle ki bu
tercihleri sadece Bankalar Caddesi’nin
ortaya çıkmasını sağlamadı. Çevresinin
de gelişiminde katkısı oldu. Zira
bu kişilerin evleri de yakınlarda,
yani tepenin üst kısmında, Pera’da
bulunuyordu. Günümüzde İstanbul’un
en gözde kültür ve eğlence merkezi
olarak gösterilen Beyoğlu’nun yükselişi,
aslında bir bakıma Galata tüccarlarının
burada kendilerine oluşturdukları
yüksek hayat standartlarından sonra
başlamış oldu. Bu bölgede faaliyet
gösteren bankerlerin günümüze kadar
ulaşan miraslarından ilk dikkat çeken
68 F ŞUBAT P 2017
j Mahallenin en çok bilinen mimari
yapılardan biri olan Kamondo
Merdivenleri, bir dönem Galata’da
yaşayan aynı isimli aile tarafından
yaptırılmış.
yapılar arasında, bir zamanlar Osmanlı
Bankası’nın (Bank-ı Osmani-i Şahane)
faaliyet gösterdiği bina ve 1850’li
yıllarda Kamondo ailesi tarafından “Art
Nouveau” mimari tarzında inşa edilen
merdivenler yer alıyor.
Tabii böylesine hareketli bir bölgenin
kolay ulaşılabilir olması gerekiyordu.
Önce, 1836 yılında sallar üzerinde
kurulan Galata, Altın Boynuz’un
iki yakasını birbirine bağladı. Daha
sonraki dönemlerde ise dünyanın ilk
yeraltı raylı ulaşım sistemlerinden
biri olan Tünel, yokuşları dik olan
Galata ile Beyoğlu arasındaki mesafeyi
kısalttı. Gelişimi ile birlikte bölgede
semtin sosyal hayatı da canlandı. Pek
çok farklı mimari tarzın yansıması
olarak inşa edilen tiyatrolar, oteller,
okullar ve apartmanlar diğer tarihi
yapıların yanında yerlerini almış oldu.
Bu gelişim ise Galata’nın görselliğini
daha da geliştirerek günümüzde de ilgi
çekici bir lokasyon olarak kalmasında
yardımcı oldu.
MODERNİZMİN GÜCÜ
Değişim elbette her şeyin aynı
kalmasına izin vermedi. Ancak
j Galata’da görülebilen tarihi
yapıların mimari özellikleri bir yandan
kendi dönemlerinin inşa tekniklerini
yansıtırken bir yandan da geleneksel
Türk mimarisinden küçük izleri
taşımaya devam ediyorlar.
ŞEHİR
semtin günümüzdeki görünümüne
kavuşmasını sağlayan asıl değişim
Galata ve Pera bölgesinde 1857 yılında
kurulan Osmanlı’nın ilk modern
belediyelerinden biri olarak gösterilen
“Altıncı Daire-i Belediye” ile birlikte
başladı. Hedef, bölgeyi daha modern
bir Avrupa kenti görünümüne
dönüştürmekti. Uygulanmaya
başlayan zamanın en önemli imar
planlarından biri ile 1864 yılında
bölgede büyük yıkımlar gerçekleşti.
Örneğin eski Galata’yı çevreleyen
surlar yıkıldı ve yerlerine yeni yollar
yapıldı. Daha geleneksel yapıdaki
binaların yerine büyük iş hanları
kuruldu. Hatta küçük yaşam alanları
dahi yeniden inşa edildi. Ancak bu
yapıların mimari tarzları farklı olsa
dahi inşalarında kullanılan duvar
örme teknikleri, Osmanlı ustalarının
elinden çıktı. Büyük değişimin
1950’li yılların sonlarında Karaköy
Meydanı’nın inşası ile tamamlandığı
70 F ŞUBAT P 2017
söylenebilir. Geriye kalan önemli
yapılar arasında bulunan rıhtımdaki
Galata Yolcu Salonu, kendine
has iç ve dış mimarisiyle Doğan
Apartmanı, kültürel anlamı ile Galata
Mevlevihanesi, Saint Benoît Fransız
Lisesi, hissettirdiği samimi havasıyla
Serdar-ı Ekrem Sokağı ve Gotik
üslûpta bir kilise olarak inşa edildikten
sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından
Arap Cami ismiyle kullanılmaya
devam eden onlarca farklı dini inancın
merkezi şehrin ruhunu canlı tutmayı
başarıyor. Elbette gizli kalmış onlarca
çeşme, hamam, pasaj ve kervansaray
da unutulmamalı. Galata semti ve
çevresi, sınırları içerisinde bulunan
yapılarda özenle korunan küçük
ayrıntıları sayesinde hala İstanbul’un
keşfedilmeyi bekleyen en güzel
yerleşim yerlerinden biri olmaya
devam ediyor. Galata’nın gerçek
silüetini görebilmek için onu tanımak
ve anlamak gerekiyor.
•
j Dünyanın en eski ikinci yeraltı
toplu taşıma sistemi olan 573 metre
uzunluğa sahip olan Tünel, 1874
yılında hizmete açıldı.
ŞEHİR
ŞEHRİN
ANLARI
Her bir fotoğraf bir hikaye anlatır.
Anlatmaya değer öyküleri olan hayatın
içindeki ayrıntılardan biri de şehirlerdir.
Sefa Yamak
Fotoğrafçı
Koray Gelmez
Endüstriyel Tasarımcı
@koraygelmez
“Benim için fotoğraflarda mimari
yapıların grafik değer taşıması
önemlidir. Bu değer ise mimari
yapının cephesinde, detaylarında,
gökyüzüyle veya çevresi ile
kurduğu ilişkiyle oluşuyor.
Kompozisyonlarımda bu olabildiğince
sade ve az bileşenle sağlanıyor.
Mimari yapılar, şehre sonradan bir
şey katmıyor. Zaten varoluşlarıyla bir
kimlik ve kültür oluşturuyorlar.”
72 F ŞUBAT P 2017
@sefayamak
“Mimariyi yaşamın aktığı alanlar olarak
görürüm. Bir fotoğrafçı için mimari
yapıların, şehir içinde konumlanması
fotoğrafik açıdan çok önemlidir. Güzel
bir şehir kompozisyonu için yapılar
çok önemli bir yer kaplıyor. Bir şehri
tanımlarken de ilk bahsettiğimiz mimari
yapılarıdır. Mesela Brüj’den bahsederken
neden rengarenk ve masal şehri deriz?
Bence, mimari yapılarını asırlardır
koruyabildikleri için... Şehrin yapısı
insanına da etki ediyor; daha naif, güzel
yüzlü insanlar.”
Banu Nair
Öğretim Görevlisi
@moment.collector
“Estetik ve işlevselliğin insanın ihtiyacı
doğrultusunda tasarlanarak yaşam
alanları olarak sunulması, başlı başına
bir sanat... Mimari yapı ve insan ilişkisi
gerçekten ilginç. Fotoğrafta bulunan
bir figürün varlığı, yapıya boyut ve
can kazandırırken, karşılığında da
yapı figüre soyut bir boyut katıyor.
Mimarinin sosyoloji ve insan psikolojisi
ile doğrudan alakalı olduğuna
inanıyorum. İşlevsellik ve estetik içeren
yapılar eski veya yeni olsun, bir şehrin
ruhunu ve kişiliğini oluşturur.”
ŞEHİR
74 F ŞUBAT P 2017
ESNAFLIK
OKULU
TARİHİ
ÇARŞILAR
Hâlâ hizmet vermeye
devam eden tarihi
çarşılarda çalışanların
hayata bakış açısı, aynı
yapıların kendileri gibi
yüzyıllardır değişmiyor.
Fiziki yapılarının etkisi
ve içindeki insanların
oluşturduğu ortak kültür
ise günümüzde artık sık
görülmeyen değerleri
hatırlatmaya ve
korumaya devam ediyor.
BEYHAN FİLİZ
SERHAT ÖZDEK
TOKİ Haber F 75
ŞEHİR
İnsan ve şehir birbirine çok şey
öğretebiliyor. Mimari yapıların
oluşturduğu şehirler, insanların
gündelik yaşamlarında oluşan
hikâyeleriyle bir anlama kavuşur.
Evlerde yaşanan sıradanlıklar,
sokakta yürürken düşünülenler veya
ofislerde çalışırken kazanılan hayat ile
ilgili tecrübelerin her biri insanlara
yeni bir şeyler öğretiyor. Bu döngü
zamanın her devrinde aynı işledi.
Fakat ülkelerin coğrafyaları, kullanılan
yapıların özellikleri ve toplulukların
kültürleri daha farklı biçimlerde
şekillenmelerini ve gerçek hayata
yansımalarını sağlayabiliyor.
Türkiye’nin bulunduğu topraklarda da
asırlar boyu olgunlaşan ve sürdürülen
şehre dair gelenekler bulunuyor.
Bunlardan bazıları doğrudan yapılarla
ilgili. Hâlâ çalışır durumda olan ve
hizmet vermeye devam eden tarihi
çarşılar bunlardan biri. İçlerinde
yüzlerce dükkanın bulunduğu ve
çeyrek asırdan fazla çalışma hayatını
bu mekanlarda geçiren insanları olan
çarşılar, günümüzde dahi eski adap
ve usullerin yaşatılmasının en büyük
nedenlerinden biri, aslında bu mimari
yapıların kendileridir.
Cafer Çiçek
Kapalıçarşı
j “Çarşıda hayallerinizde dahi
göremeyeceğiniz insanlarla
tanışabiliyorsunuz. Bu da insanları
daha iyi tanımanız anlamına geliyor.
Burada pek çok ünlü insanla da
tanıştık. Çarşı herkesin ilgisini çekiyor
ve onları cezbediyor. Ancak çarşı artık
eskisi gibi değil. Eski esnaflar yok
artık. Yenilerin müşteriye saygıları çok
değişti. Böyle davranışlar ise insanları
çarşıdan kaçırıyor. Yine de burada
olmak güzel. 37 yıldır buradayım.
Elbette bir gün çalışmayı bırakacağız.
Ancak gitmek hiç kolay olmayacak.”
76 F ŞUBAT P 2017
HAYATIN MERKEZ NOKTASI
Eskiden alışveriş, bir arada bulunan
büyük alana sahip çarşılarda yapılırdı.
Tüm ürünlerin bir arada bulunduğu
ve yerel halkın tüm ihtiyaçlarını
karşılayabildiği bu alanlarda, günlük
taze ürünlerin yanı sıra ustalık
gerektiren mesleklerin temsilcileri
hizmet veriyordu. Kervansaray
veya çarşı olarak isimlendirilen bu
alanların mimari yapıları, değişiklik
gösterse de temel olarak aynı şekilde
inşa edilirlerdi. Yanyana sıralanan
dükkanlar, uzun bir cadde veya sokak
üzerinde bulunuyordu. Merkezi
bir yerde bulunmaları ise kolayca
ulaşılabilir olmalarını sağlıyordu.
Zaman aktı, şehirler değişti. Pek çok
eski çarşı ve kervansarayda hayat da
durdu. Ancak bulundukları kente
kattıkları değerlerin farkında olanlar
ve onlardan kopamayan insanlar her
Şemsettin Şengör
Kapalıçarşı
j “Çarşıda çalışmak dünyanın en
zevkli şeyi. Yaşım 87 ve 81 yıldır
buraya gelirim. Kapalı olduğuna
bakmayın. İçerisinde hayat var.
Buraya gelmek çayıra gitmek gibi.
Tabii her şey değiştiği gibi çarşı da
değişiyor. Ancak değişmeyen tek
şey var; burada barınabilmek için
zeki ve akıllı olmanın gerekliliği. Aksi
takdirde burada kimse hammalık
dahi yapamaz. Çarşıda toleransa,
komşuluğa ve yakınlığa yatkın olmak
gerekiyor. Soğuk adamdan esnaf
olmaz. Buranın kendi adabı var. Hem
diğer esnaflara hem de müşterilere
karşılıklı saygı çarşıda çok önemlidir.
Bunu başaranların yarım asırlık
müşterileri olabiliyor.”
ŞEHİR
Adnan Kalmaz
Haçik Suri
j “Böyle tarihi çarşılarda esnaflık
yapmak, çalıştığınız işten haz alıyorsanız
harika bir şey. Burada, bizimki gibi
bazı dükkanlar babadan kaldığı için
geçmişten geleceğe bir köprü görevi
görüyor. Bazı müşterilerimizin anneleri
ve babaları bu dükkanlardan alışveriş
yaparmış. Bir bağlılık var. Tabii bunda
sunulan ürünlerin kalitesinin yanı
sıra gösterilen saygının da büyük
etkisi bulunuyor. Örneğin eskiden her
alışverişte istisnasız olarak ‘Bereket
versin’ denirdi. Günümüzde bu durum
artık pek görülmüyor.”
j “Çarşı hiç değişmedi. Ancak
içerisindeki kişiler değişti. Eski esnaf
ve ziyaretçiler olmadığı için tamamen
yeni bir kültür oluştu. İnsan, çarşının
her şeyidir. Geldikleri zaman çarşı daha
neşeli oluyor. AVM’ler çoğalınca çarşının
müşterisi de düştü. Eskiden, her ne
ihtiyacı olursa olsun gelip buradan
alırlardı. Oysa özellikle buranın esnafı
gibi, mekana alışan kişiler başka yerde
çalışmaya zorlanırlar. Çarşının havası
çok başkadır. Örneğin ben ilkokul
talebesiyken tatillerde buraya gelip
çıraklık yapardık. Başlangıç o başlangıç.
j “Burada yapılan sunumlar,
ikramdan çok daha fazlasını
anlatıyor. Örneğin size sunulan
lokum bir mesaj veriyor aslında;
tatlı yiyelim tatlı konuşalım... Ayrıca
ikram sırasında ürün ile ilgili bilgisi
de verilmiş olur. Çarşıda aslında
semah yapıyoruz. Bize öğretilenleri
bizden sonraki kuşaklara
aktarıyoruz. Özümüzdeki
değerlere sahip çıkarak geleceğe
aktarmakla görevliyiz. Kapıdan
giren hiç kimse müşterimiz değil,
misafirimizdir.”
zaman ayakta kalmalarını sağladı.
Anadolu’da pek çok örneği hâlâ
bulunan, ancak artık daha çok
turistik amaçlarla hizmet veren eski
çarşıların İstanbul’daki en bilinen
örnekleri Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı
da benzer durumda bulunuyor. Yine
de küçük bir özelliklerini günümüze
kadar korumayı başarmış ve geleceğe
aktarmak için onu yaşatmaya
kararlılar; geleneksel esnaflık adapları
ve hizmet anlayışı eski çarşıların
içerisinde hâlâ uygulanmaya devam
ediyor.
DÜNDEN YARINA
AKTARILAN MİRAS
İçinde çalışan insanlara göre, tarihi
çarşılar aslında birer okul görevi
görüyor. Zira nesilden nesle geçen
dükkanlarda çocukluk yaşlarından
bu yana görev yapan bu kişiler,
tüm zamanlarını geçirdikleri bu
alanlarda sadece esnaflık mesleğinin
ustalıklarını değil, hayat ile ilgili
tecrübelerini geliştirme imkânı da
buluyor. Her biri farklı mizaçlara
sahip olsa dahi tüm bunları sağlayan
en önemli unsurun çarşıların kendisi
olduğu konusunda birleşen çarşı
çalışanlarına göre bu yapılar, insan
ilişkilerine ve hayata bakış açısına
doğrudan etki ediyor. Yan yana
bulunan dükkanlarda yıllar boyunca
birlikte çalışan, sorunlarına ortak
olan veya sevinçlerini paylaşan tarihi
çarşıların esnafları, öğrendiklerini
ısrarla uygulamaya ve gelecek
nesillere aktarmaya kararlılar. Her
konuşmalarında saygı, adap, doğruluk
ve bağlılık gibi kelimelerin sıkça
kullanılması ise bu durumun en
önemli örneğini oluşturuyor.
Mısır Çarşısı
78 F ŞUBAT P 2017
Kapalıçarşı
Mukbil Sezen ve Uğur Atik
Mısır Çarşısı
•
UZAT ELİNİ
BES PARMAĞINDA
BES ADA
Maltepe’de KİPTAȘ güvencesiyle beșinci proje de hayat buluyor.
Gerek mevkii ve gerekse sahip olduğu özellikler EVLA PARK SEYİR EVLERİ’ni çok farklılaștırıyor.
İstanbul, Marmara Denizi ve Adalar gözünüzün önünde, neredeyse her parmağınızla
bir adaya dokunacak gibi olacaksınız…
Süreyyapașa Ormanı’nın hemen yamacında, aldığınız her nefeste
ciğerlerinizin oksijenle dolduğunu hissedeceksiniz.
Her sabah dinç kalkarak sağlıklı bir yașama
merhaba diyeceksiniz.
Gebze
Emlak Konutları’nda
3.Etap!
10 yıl 50binTL
vade seçeneği
‘den başlayan peşinatlarla
DETAYLI BİLGİ İÇİN: 0262 642 68 66 – 67
Türkiye’de güvenli konut denildiğinde akla gelen
ilk isimlerden biri olan Emlak Konut güvencesiyle
Gebze Emlak Konutları yepyeni bir hayat için
sizi bekliyor!
Taksit Ödemeleri
Konut Tesliminde
(TÜFE’li satışlarda)
www.emlakkonut.com.tr
%0,5
Sabit vade veya
TÜFE’li ödeme seçenekleri
Download