TOKİ Haber Dergisi www.tokihaber.com.tr Şubat 2017 Sayı: 84 KENTSEL DÖNÜŞÜME TOKİ İMZASI BEYOĞLU SÜT LÜCE KENTSE L DÖNÜŞÜM PROJESİ İçkale’de Tarih Yeniden Canlanıyor F Dört Bin Aileye Yeni Yuva F Tarihi Çarşılar ve Esnafı F Erciş’in Ekonomisini Canlandıracak Proje F Anadolu’nun Ressamı Ahmet Yakupoğlu İÇİNDEKİLER TOKİ HABER 04 Emlak Basın Yayın A. Ş. adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Ayşe Bakıcı Şehirciliğin yeni vizyonu üç ay boyunca dört ana başlıkta ele alınacak Haber Müdürü Uğur Dülekalp Haber Merkezi Tayyar Sevim - Ömer Yılmaz Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özlem Özdemir Yılmaz Reklam Müdürü Taylan Alpaslan Reklam Pazarlama Levent Yılmaz 8 Diyarbakır’da tarih yeniden canlanıyor Ulaştırma Sorumlusu Murat Özer 12 Tarihin en büyük Kentsel Dönüşüm hareketinde büyük hedefler Adres Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Doğa Parkı Evleri Seyhan Cad. No: 10 Kat: 2 Daire: 12 Bahçeşehir Başakşehir/İstanbul Tel: 0 212 669 45 46 Faks: 0 212 669 67 20 40 Şehre yeni bir nefes, yeni bir görüntü 44 Daha iyi koşullarda yeni yaşam başlıyor 48 Yeni konutlar için kura heyecanı Web: www.tokihaber.com.tr 52 Kentleri oluşturan insanlar, insanları şekillendiren şehirler TASARIM 56 Bilim ve doğanın hediyesi inşaat sistemi: Geoduvar 62 Minimal iç dekorasyonun etkileri 64 Geçmişin izleri, Galata’nın mimarisinde gizleniyor 24 Anadolu’nun ressamı Ahmet Yakupoğlu Rövaşata Yayıncılık Prodüksiyon ve Reklam Hizmetleri LTD. ŞTİ. Web: www.rovasata.co Tel: 0212 318 01 28 Yayınlar Koordinatörü Aykut Özdek Editör Beyhan Filiz Tasarım Bertuğ Yasavullar Yazı İşleri Müdürü Esra Coşkun 34 Yerel mimari tarzındaki ticaret merkezi Erciş’in ekonomisini canlandıracak 74 Bir meslekten çok daha fazlasını öğreten tarihi çarşılar Fotoğraf Serhat Özdek BASKI Mavi Ofset Basım Yayın San. Ltd. Şti. Tel: 0212 549 25 30 Web: www.maviofset.com Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın SOSYAL MEDYA www.toki.gov.tr twitter/MErgun_Turan twitter/Toki_Kurumsal youtube/tokikurumsal Güvenli Yapılar Güzel Şehirler Afetlere karşı riskli, fiziksel olarak köhnemiş ve yapı ömrünü tamamlamış konut stoğu ile yaşam kalitesi düşük alanlar, ülkemizin en önemli kentleşme sorunudur. Vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğini tehdit etmenin yanı sıra şehirlerimizin sağlıklı gelişimine engel olan bu sorunun çözümü için hemen her şehrimizde Kentsel Dönüşüm odaklı konut ve sosyal donatı projelerimiz hızla devam ediyor. Şehirlerimizin yerel kimlik ve değerlerini yansıttığımız nitelikli bir yapılaşma dokusu oluşturma hedefinin yanı sıra nicelik bakımından da önemli üretim rakamlarına ulaşıyor olmanın memnuniyetini yaşıyoruz. 2016’da 64 bin konut rakamına ulaşarak yılsonu hedefinin üzerinde sonuç alan İdaremiz, dönüşüme muhtaç yapıların yenilenmesinde artan bir performans gösterdi. 2016 yılı Kentsel Dönüşüm çalışmalarımızda, yatırım ve üretimde son 13 yılın en yüksek seviyesini yakaladık. 2.3 milyar TL ihale bedeli ile 16.290 konutluk Kentsel Dönüşüm Projesi yapan TOKİ, bu üretim ile 2016’da toplam konut inşası içinde Kentsel Dönüşüm Projelerinin payını yüzde 25 seviyesine çıkardı. İmarsız yapılaşmış alanlarda dönüşüm 2016 yılında ayrıca, deprem riskinin yüksek olduğu alanlara odaklandık. Niteliksiz yapı stoğuna sahip ve aynı zamanda imar planlarında “donatı alanı” olarak ayrılmasına karşın imarsız yapılaşmış alanlarda pilot Kentsel Dönüşüm çalışmaları başlattık. Bu sayede, şehirlerimizdeki riskli ve sağlıksız alanları azaltırken, imar hakkı olmayan vatandaşlarımızın yasal mevzuata uygun, güvenli ve nitelikli sosyal çevrelerde yaşamalarını amaçlıyoruz. Tüm Kentsel Dönüşüm çalışmalarımızda vatandaşlarımızın görüşlerine öncelik veriyoruz. Projesi tamamlanarak yaşamın başladığı Kentsel Dönüşüm alanlarında ikamet eden vatandaşlarımızın talep ve beklentilerine yanıt verebilmek amacıyla memnuniyet araştırmaları yürütüyoruz. Aldığımız sonuçlar, gerek uygulamadaki alanlarda gerek yeni Kentsel Dönüşüm Projelerimizde bize ışık tutuyor. Ressam Ahmet Yakupoğlu ile Ev ve Şehre Dair Her projemizde yaşadığımız kadim coğrafyanın değerlerini geleceğe taşıma gayreti içindeyiz. Üretimlerimizdeki yerel mimari dokunuşların yanı sıra bu çabanın yansıması olarak kültür-sanat alanındaki çalışmalara da katkı sağlamaya çalışıyoruz. Feyhaman Duran Atölyesi’nin en parlak öğrencilerinden, Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ekolünün takipçisi olan ressam Ahmet Yakupoğlu’nun ev ve şehre dair yorumunu, meşakkatli ve titiz bir hazırlık sürecinin ardından kültür sanat dünyamıza armağan etmenin memnuniyetini taşıyoruz. İki ciltlik külliyat halinde kitaplaştırdığımız merhum Yakupoğlu’nun ilk kez gün yüzüne çıkartılan 1000’e yakın sulu boya çalışmasının, kadim topraklarımızın ruhunu geleceğe taşıyacak kıymetli bir miras olmasını temenni ederim. Saygılarımla, M. Ergün TURAN T. C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanı TOKİ 4 F ŞUBAT P 2017 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehircilik Şûrası’nın açılışında, insanların şehirlerin üzerindeki hakkı gibi şehirlerin de insanların üzerinde hakkı olduğunu söyledi. İnsanın toprağa yakın yaşaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şehir yapılanmasının dikey yerine yatay olması gerektiğini belirtti. “ŞEHİRCİLİKTEKİ HATALARIN TEKRARINI ÖNLEMELİYİZ” “Şehircilikte Yeni Vizyon” temasıyla Kentsel Dönüşüm süreci ve şehirlere kimlik kazandırılması konularının ele alınacağı Şehircilik Şûrası başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Şûra’nın açılışında, “Tarihimizden ibret alarak, şehircilik konusunda hatalarımızın tekrarını önlemeliyiz” dedi. “KARAKTERİ OLMAYAN ŞEHİRLEŞME, BİZİM MODELİMİZ OLAMAZ” Erdoğan şöyle devam etti: “Bir şeyin düzenli, nizami olması; doğru ve güzel olduğu anlamına gelmiyor. Şehirlerimiz toplumumuzdaki farklılıkları gözeten bir yapıya sahiptir. Özellikle Batı ülkelerinde tek tipçi bir mimari anlayış hakimdir. Hepsi birbirine benzeyen sokaklarda aynı tip binalardan yüzlerce görürsünüz. Aralarındaki farkı anlayabilmeniz çok zordur. Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme, bizim modelimiz asla olamaz.” “TARİHİMİZDEN İBRET ALARAK, ŞEHİRCİLİKTEKİ HATALARIN TEKRARINI ÖNLEMELİYİZ” “Geçtiğimiz 14 yılda bu konuda çok önemli adımlar attık” diye konuşan Erdoğan, “Elbette, bu süreçte yapılan işlerin de eksikleri olmuştur. Ama şu bir gerçektir ki Türkiye, tarihinin en kapsamlı, sosyal yönü en güçlü, halkımızın her kesimine hitap eden şehirleşme hamlesini, bu dönemde gerçekleştirmiştir. Bizler, her alanda olduğu gibi, şehircilik konusunda da tarihimizden ibret alarak, hataların tekerrürünü önlemek mecburiyetindeyiz” dedi. 1950’lerde nüfusun yüzde 25’inin şehirlerde yaşadığını, bugün ise kentleşme oranının yüzde 90’ı aştığını vurgulayan Erdoğan, insanların tüm zorluklarına rağmen şehirlerde yaşamayı tercih ettiğini belirtti. Gecekondulaşma sorununun yanı sıra apartmanlarla, sitelerle kimliksiz yapıların ortaya çıktığına işaret eden Erdoğan, yatay mimari yapılanmanın önemine vurgu yaptı. “YATAY MİMARİDEN YANAYIM” Erdoğan, açıklamasında, “İmkanların kısıtlı olduğu, insanların sadece başlarını sokacak bir haneye yöneldiği yapılaşma tarzı artık son bulmalıdır. Bu Şûra’ da bunun üzerinde ısrarla durulmalıdır. Ben dikey mimariden yana değilim, yatay mimariden yanayım. İnsan, topraktan uzak değil; toprağa yakın olarak yaşamalıdır. Böyle düşünüyorum. Bugünün Türkiye’si, böyle bir çirkinliği, böyle bir nobranlığı asla hak etmiyor” dedi. TOKİ Haber F 5 TOKİ Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle günümüz ihtiyaçlarının sentezinden oluşan bir modeli yaygınlaştırarak şahsiyetli yapılar ve bunlardan oluşan şehirler idealine katkıda bulunmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Şehircilik Şûrası’nın sivil toplum örgütlerinden meslek kuruluşlarına 3 ay süreyle geniş bir katılımla çalışarak, sorun ve çözüm yollarını kapsamlı olarak ele alacağını söyleyen Erdoğan, ortaya çıkacak tespit ve tekliflerin geleceğe ışık tutacağını sözlerine ekledi. “İNSAN ÖNCELİKLİ, YAŞANABİLİR ŞEHİRLER KURMALIYIZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ binaları başta olmak üzere, artık Türkiye’de tarihe, kültüre, bölgenin karakteristiklerine, hayat tarzına uygun binaları inşa etme dönemi olduğunu belirterek, beton, demir, tuğla yığınlarından oluşan çirkin yapıların, şehirleri, yaylaları, kıyıları dahi işgal etmeye başladığını söyledi. 6 MİLYON KONUT VE İŞYERİNİN YIKILMASI GEREKİYOR Türkiye’nin, deprem başta olmak üzere, doğal afetlere maruz kalan bir coğrafyada bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, süratle yıkılıp yeniden yapılması gereken 6 milyonun üzerinde konut-iş yeri tespit edildiğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Doğal afetin ne zaman geleceği belli olmaz. Dolayısıyla bizim elimizi çabuk tutup, süratle bu dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Şu ana kadar 49 ilimizde 187 yer riskli alan ilan edilerek, yaklaşık 400 bin konut ve iş yerinin yenilenme süreci başlatıldı. 6 F ŞUBAT P 2017 3 milyonun üzerinde vatandaşımızı ilgilendiren Kentsel Dönüşüm çalışmaları için bugüne kadar 2.5 milyar lira kaynak kullanıldı.” ŞEHİRLERİN DOKUSUNA UYGUN MİMARİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şehrin kendi mimari ve dokusuna uygun projeler üretilmesi konusunda başta TOKİ ve Çevre Bakanlığı olmak üzere muhatap kurumlarla görüştüğünü belirterek, “Yerel mimariye uygun hareket edelim ve buna bakalım. Buralara gelenler burası Mardin, burası Rize, burası Trabzon, burası Safranbolu’dur desin. Bunu o yapısıyla, yerel özgün mimarisiyle gördüğü zaman hemen tanıyıversin. Biz de BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM: ŞEHİR BİR KAPTIR, İÇİNDE YAŞAYANLARA KENDİ ŞEKLİNİ VERİR Başbakan Binali Yıldırım, bir milleti anlamak için şehirlerine bakmanın yeterli olacağını belirterek, şehrin medeniyet, medeniyetin de şehir olduğunu, şehirlerin insanların ruh halini yansıttığını ifade etti. “Şehir bir kaptır, içinde yaşayanlara kendi şeklini verir” diyen Yıldırım, Konya, Bursa, Edirne, İstanbul başta olmak üzere tarihe mal olmuş bütün şehirlerin, insan merkezli kurulduğunu, her sokağın, her caddenin, her taşın insanı yansıtan bir anlayışla şekillendiğine dikkat çekti. Şehircilik Şûrası’nın yeni yatırım kararlarının, stratejik adımların ve kurum politikalarının belirlenmesinde yol gösterici olacağını vurgulayan Yıldırım, çevre ve şehircilikle ilgili dünyada yeni kavramların, anlayışların oluştuğuna değindi. Yıldırım, Şehircilik Şûrası’nda yeni mevzuat ve şehirleşme düzenlemeleriyle ilgili yeniliklerin, belediyelerin hizmet kapasitelerinin geliştirilmesine ilişkin konuların ele alınacağını belirtti. MECBURİ DEĞİL, GÖNÜLLÜ DÖNÜŞÜM Türkiye’de şehircilik alanındaki önemli çabalardan biri olan Kentsel Dönüşüm sürecine de değinen Başbakan Yıldırım, “Kentsel Dönüşüm, mecburi dönüşüm değil; gönüllü bir dönüşüme tâbi tutulacak. Vatandaşlara daha iyisini göstereceğiz. Elinde bulunanın çok daha iyisini; yeşil alanıyla, okuluyla, camisiyle, parklarıyla, alışveriş merkeziyle, her ihtiyacıyla bir yaşam alanına dönüşmüş yeni, güzel mahalleler ve bu mahallelerden oluşan marka şehirleri yapmak için bu ortaya konacak fikirleri de en ince detaylarına kadar değerlendirmiş olacağız” dedi. “ŞEHİRCİLİKTE YENİ VİZYON” Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ise Şûra sonrası alınacak karar ve çıkarılacak yasalar ile Türkiye genelinde yeni bir seferberlik başlatılarak tüm riskli yapıları depreme hazır hale getirmek istediklerini belirtti. Şehirlerin yeni ideallere kapı aralamasını, bu idealleri gerçekleştirebilme kabiliyetini yeni nesillere sunmasını istediklerini dile getiren Özhaseki, Şûra’nın 2023 vizyonunu ve 2071 tasavvuruna uygun şehircilik politikaları belirlemek yönünde atılmış bir adım olduğunu kaydetti. 3 ay sürecek Şehircilik Şûrası’nda yapılacak çalışmalar, “Şehirlerimizde Kimlik, Planlama ve Tasarım”, “Kentsel Dönüşüm”, “Şehirleşme, Göç ve Uyum”, “Şehirleşmenin Yeni Vizyonunda Yerel Yönetimlerin Rolü” başlıkları altında ele alınacak. ŞANLIURFA’YA 58 YENİ ESER Şanlıurfa’da yatırım bedeli 600 milyon lira olan 58 ayrı hizmet projesi ve tesisin açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanlıurfa’da yapımı planlanan 1.700 yataklı şehir hastanesinin 2-3 yıl içerisinde tamamlanacağını söyledi. j Şanlıurfa’da yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerinde Urfa’nın önemli bir yer tuttuğunu belirterek; “Urfa her türlü hizmete layıktır. Bunun için bu şehirde yatırım bedeli 600 milyon tutarında 58 eserin toplu açılışını gerçekleştiriyoruz” dedi. Erdoğan, 1.700 yataklı Şehir hastanesinin ihalesinin de tamamlandığını söyleyerek, tesisin 2-3 yıl sonra biteceğini ifade etti. Türkiye’nin yatırım projelerinin kesintisiz devam ettiğini söyleyen Erdoğan, 800 yataklı Eyyübiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 440 derslikli 20 adet öğrenim kurumu, Harran Üniversitesi’nde araştırma laboratuvarı, Ar-Ge merkezi , 4 bin kişilik öğrenci yurdu ile TOKİ tarafından sahiplerine teslim edilen 74 adet konut, cami, yol ve restorasyon hizmetleri yapıldığını söyledi. Erdoğan, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan yol ve köprülü kavşakların, atık su arıtma tesislerinin ve parkların hizmete alındığını belirterek, yeni çalışmaların da hayata geçirileceğini sözlerine ekledi. • TOKİ Haber F 7 TOKİ 8 F ŞUBAT P 2017 60 SUR’A MİLYON TL YATIRIM Diyarbakır’ın Sur ilçesinde gerçekleştirilecek TOKİ İçkale Vadisi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi, Geleneksel Diyarbakır Evleri ile Kırklar Tepesi Kentsel Tasarım ve Rekreasyon Projesi başladı. TOKİ Haber F 9 TOKİ Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan terör olaylarında zarar gören yerleşimler yeniden hayat buluyor. TOKİ, ilçenin tarihi ve kültürel değerlerinin korunması amacıyla mimari ve çevre dokusunu yenilemeye dönük İçkale Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi’ni başlattı. TOKİ’nin yapacağı çevre projesi ile birlikte Geleneksel Diyarbakır Evleri, Kırklar Tepesi Kentsel Tasarım 10 F ŞUBAT P 2017 ve Rekreasyon Projesi’nin temeli atıldı. İçkale’de düzenlenen törene video bağlantısı ile katılan Başbakan Binali Yıldırım, ilçedeki tahribatı ortadan kaldırmak, Sur’un tarihi ve kültürel zenginliklerini ortaya çıkarmak amacıyla önemli projelerin hayata geçirilmekte olduğunu söyledi. İçkale Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi ile Geleneksel Diyarbakır Evleri ve Dicle Vadisi Peyzaj ve Rekreasyon Projesi’nin toplam bedelinin 60 milyon lira olduğunu açıklayan Başbakan Yıldırım, çalışmaların 2017 yılının sonuna kadar tamamlanacağını vurguladı. Yıldırım şöyle devam etti: “Türkiye’nin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine zarar vermek için bütün şer güçler bir araya gelmiş vaziyette ama onların hesap edemediği bir şey var; o da bu milletin istiklal aşkı, memleket aşkı, bayrak aşkı. Bin yıllık bu topraklardaki birlikteliğimizi hiçbir şer güç bugüne kadar bozamadı, bundan sonra da bozamayacak. İnşallah bu badirelerden de çıkacağız.” Binali Yıldırım, kentteki altyapının tümüyle yenilenmesi ve yıkılan binaların yerine yenilerinin yapılması M. Ergün Turan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanı SUR’DA TARİH İLE YEŞİL BULUŞUYOR j TOKİ İçkale Vadisi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi kapsamında 8 bin metrekare alanda bitki düzenlemesi, bin 800 metrekare alanda çim derzli oturma ve seyir terasları, 14 bin 500 metrekare çim alanı, kalan alanlarda ise bazalt plak kaplama, konstrüksiyonlu ahşap kaplama gibi düzenlemeler yapılarak, ağaç dikimi gerçekleştirilecek. Proje uygulamasında, doğal formlu bazalt kayalar klasik veya modern biçimlerde zemin kaplamalarında ve tematik bitkisel düzenlemenin ana bileşeni olarak kullanılacak. Alanda oluşturulacak olan yeni bitkisel tasarımın içerisinde yer alacak olan ağaçlar ise yörenin çevre özelliklerine uygun ve bölgede yetişen türler arasından seçiliyor. için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve TOKİ’nin yoğun bir gayret içinde olduğunu belirterek, söz konusu projelerin Diyarbakır’ın yeniden ihyası, kalkınması ve terörün sebep olduğu tahribatın ortadan kaldırılması için başlatılan seferberliğin ilk adım olduğunu vurguladı. “PROJE SUR’A DEĞER KATACAK” TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, Sur’un yeniden imarında peyzaj projelerini TOKİ’nin uygulayacağını belirterek, 110 bin metrekarelik alanda aşamalı olarak rekreasyonunun yapılacağını açıkladı. Turan, temeli atılan bölgede 9.5 milyon TL’lik bir yatırım yapılacağını, hayata geçecek projenin Sur’a ve Diyarbakır’a değer katacağını belirtti. Gerçekleştirecekleri peyzaj projesini Sur’un tarihi dokusuna uygun planladıklarını aktaran Turan, şunları kaydetti: “Çevre düzenlemesini içeren kentsel tasarım ve peyzaj projemizle bölgemiz rahatlayacak, vatandaşlarımız yeşil ve tarihi doku ile iç içe bir alanda sosyal yaşamlarını sürdürecek. Burada tarihi dokuyu yeniden ihya ediyoruz. Projemiz tamamlandığında kadim bir gelenekten gelen tarihi doku geleceğe taşınacak. Projeyle vatandaşlar, huzur bulup sosyalleşeceği bir alana kavuşacak.” TOKİ’NİN KONUT VE SOSYAL DONATI İNŞAATLARI KESİNTİSİZ SÜRÜYOR Turan, İdare olarak Diyarbakır’da 15 bini aşkın konut, 7 hastane ve 24 okul yaptıklarını, ayrıca 33 bin seyirci kapasiteli UEFA standartlarındaki stadyumun inşaatının sürdüğünü belirtti. Turan şöyle devam etti: “Diyarbakır ve bölgede yeni projeler yapmaya, terör örgütlerinin yakıp yıktığı yerleri yeniden imar ve inşa etmeye başladık. Diyarbakır başta olmak üzere Şırnak, Mardin ve Hakkâri’de 22 bin 700 konut planlandı ve bunların büyük bir kısmının inşaatına başlandı.” DİYARBAKIR’DA 20 PROJE DEVAM EDİYOR TOKİ’nin Diyarbakırlıların daha nitelikli ve daha sağlıklı konutlarda oturmalarını sağlamak için her türlü çabayı gösterdiğini belirten Turan, İdare’nin kentte aktif 20 projeyi yürüttüğünü söyledi. Başkan Turan, “Toplam 4 bin 263 konutumuzun inşaatı devam ediyor. Ayrıca 33 bin seyirci kapasiteli UEFA standartlarında modern bir stat inşa ediyoruz. İhale sürecinde olan projelerimiz ile konut sayımız 5 bin 637 rakamına çıkacak” diye konuştu. “SUR’U BAŞTAN SONA İHYA EDECEĞİZ” Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Sur ve İçkale’nin özel bir alan olduğunu belirterek, mevcut görüntünün kimsenin içine sinmediğini ifade etti. Özhaseki, çevre ve konut çalışmalarına hassasiyetle yaklaştıklarını vurgulayarak şöyle devam etti: “Vatandaşlarımız mağdur olmasın diye ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Burada koruma amaçlı imar planı var, buna uygun davranacağız. İnşallah Sur’u baştan sona ihya edeceğiz“ dedi. Özhaseki altyapı çalışmalarına da önem verdiklerini vurgulayarak, ilçede 50 kilometreden fazla kanal ve su yapım çalışması başlatıldığını söyledi. Çevre ve Şehircilik Bakanı, gerçekleştirilen diğer çalışmalardan bazılarının, çarşı içerisinde geleneksel ticareti desteklemek amacıyla yürütülen Sokak Sağlıklaştırma Projesi ile Kurşunlu Cami ve Ortodoks Kilisesi dahil tarihi mekanların restorasyonu olduğunu belirtti. • TOKİ Haber F 11 TOKİ Yerel yönetimlerle işbirliği içinde Türkiye’nin en büyük Kentsel Dönüşüm hareketini yürüten Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ülke genelinde 261 bin 489 konutun dönüşüm projesini hayata geçiriyor. DÖNÜ 261 bin konutluk TOKİ, Türkiye genelinde 54 il ve 121 ilçede toplam 187 Kentsel Dönüşüm projesi yürütüyor. Bu projeler kapsamında geliştirilen 261 bin 489 konutluk uygulamalar, Bakanlar Kurulu kararı ile Kentsel Dönüşüm uygulanacak 82 milyon metrekare alanın 55 milyon metrekarelik bölümünü kapsıyor. Yerel yönetimlerle işbirliği içinde afetlere karşı riskli, yapı ömrünü tamamlamış konut stoku yenilenirken, dönüşüm alanlarındaki sağlıksız çevrelerde, sosyal tesis ve 12 F ŞUBAT P 2017 yaşam alanları da oluşturuluyor. Kentsel Dönüşüm çalışmaları kapsamında inşa edilen 68 bin 254 konutu sahiplerine teslim eden TOKİ, 193 bin 235 konutun planlama ve üretimine devam ediyor. Türkiye genelindeki Kentsel Dönüşüm çalışmalarına 2017 yılında hız veren TOKİ’nin geliştirdiği konut uygulamaları doğrultusunda 1 milyonu aşkın kişi güvenli yapılara, günün ihtiyaçlarına yanıt veren çağdaş yaşam alanlarına taşınıyor. “BUYIL DÖNÜŞÜM PROJELERİ İLE 25 BİN KONUT ÜRETECEĞİZ” TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, TOKİ’nin toplam konut üretimi içinde Kentsel Dönüşüm payının yüzde 40’lara çıkacağını belirterek, bu yılki konut üretim hedefi içinde dönüşüm projelerinin önemli yeri olduğunu söyledi. Turan şu bilgileri verdi: “2016’da konut üretiminde rekor düzeyde bir rakam olan 64 bin konut ile yılı tamamladık. 2017 içinse hedefimizi bir adım daha öteye taşıdık ÜŞÜM ve yıl sonu hedefimizi 65 bin konut olarak belirledik. Bu rakamın içinde 25 bin konutu dönüşümler kapsamında projelendiriyoruz.” Turan, “Kentsel Dönüşüm çalışmalarına dönük özellikle son 2.5 yıl boyunca yoğun bir hazırlık ve fizibilite çalışması yaptık. Ülkemizdeki deprem tehdidi yüksek ve maalesef riskli yapı stoku da aynı şekilde çok fazla. Bu süreçte bilhassa riskli alanlara yöneldik. Toplam konut üretimi içinde Kentsel Dönüşüm oranını 2020 yılına dek yaklaşık yüzde 40 seviyesine taşıma hedefi koyduğumuzu 2 yıl önce açıklamıştık. Hedeflediğimiz Kentsel Dönüşüm oranına 2017’de ulaşacağımızı öngörüyoruz. Gayretimiz bu yöndedir. TOKİ olarak dönüşüm projelerinde, yöresel unsurları ve proje alanlarında yaşayan halkın talep ve ihtiyaçlarını önceliklendiren, felsefesi olan projeleri şehirlere kazandırmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken medeniyetimizin gereği şehirlerimizin eski sokak dokusu, komşuluk ve mimari çeşitlilik unsurlarını ön planda tutarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biliyoruz ki şehirler uzun bir sosyo-kültürel hayatın ve medeniyet birikimini içinde barındıran çok farklı grupları bir mozaik gibi birarada tutan özelliğini yeniden canlandırmamız geleceğimiz için önem arzetmektedir.” KENTSEL DÖNÜŞÜME 13 MİLYAR TL YATIRIM Ekonominin lokomotif sektörlerinden konut ve inşaat alanında Türkiye’nin en büyük konut kuruluşu TOKİ, Türkiye’de her yıl üretilen konutların yüzde 10’unu inşa ediyor. Diğer TOKİ Haber F 13 TOKİ bir ifadeyle, her 100 konuttan 10’unu üreten TOKİ’nin bu üretim performansı doğrultusunda 13 yılda sektöre aktardığı kaynak 120 milyar TL. Bu rakamın içinde Kentsel Dönüşüm uygulamalarının oranı ise 13 milyar TL ile yaklaşık yüzde 11. KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ARTAN PERFORMANS TOKİ’nin Türkiye’nin farklı şehirlerde yürüttüğü Kentsel Dönüşüm çalışmalarında 2016’da artan bir performansla son 13 yılın en yüksek düzeyine ulaşıldı. 2016’da gerek yatırım miktarı gerek proje sayısında, önceki yılların üzerinde üretim ve yatırım gerçekleştirildi. TOKİ tarafından 2016 yılında 16 bin 290 konutluk Kentsel Dönüşüm projesi hayata geçirilirken, yapılan yatırımların ihale bedeli 2 milyar 300 milyon TL’yi aştı. Söz konusu oranlar 2004 yılından bu yana yatırım ve üretimlerin yıllara göre dağılımı içinde en yüksek seviye olarak gerçekleşti. KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA ÜRETİLEN KONUTLARIN YILLARA GÖRE DAĞILIMI 2016 16.290 2013 14.239 2007 10.434 2009 11.105 2011 10.050 8.832 2005 8.984 2014 2008 8.586 8.675 2015 2012 7.491 2004 3.777 2006 3.856 2010 4.383 0815 “İMAR ARTIŞIYLA ŞEHİRLER KAYBEDER” TOKİ Başkanı Turan, özel sektörün, kamunun ve hak sahiplerinin, dönüşümleri bir fırsat ve zenginleşme aracı değil, geleceğimizi garanti altına alan, çocuklarımızı sağlıklı şehirlerde yaşatma çabası olarak görmeleri gerektiğini vurguladı. “Kentsel Dönüşüm, imar artışıyla sübvanse edilirse şehirler kaybeder” diyen KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA YAPILAN M. Ergün Turan, şöyle konuştu: “Mal YATIRIMLARIN YILLARA GÖRE İHALE BEDELİ sahibi Kentsel Dönüşümü fırsat olarak 2016 2.304.957.249 görüyor. Müteahhit kâr ediyor, kamu da vergi alıyor. Burada herkes kazanıyorsa, biri de kaybediyor demektir. Herkes kazanırsa, şehir kaybeder. Hayatımızda 2009 1.641.435.277 bir deprem gerçeği var. Bilim insanları 2013 1.579.066.324 gerekli tedbirleri hızla almamamız halinde bir felaketin geldiğini açıkça 2015 2014 söylüyor. Dolasıyla eğer bir felaket 1.264.703.391 1.241.734.296 2007 2011 gelecekse bunun için kâr değil fedakârlık 772.216.544 764.956.826 konuşmak gerekir. Nasıl para kazanırım 2008 2006 diye bakılırsa bu işin doğasına uymaz. 733.908.176 2012 628.992.194 612.509.377 2005 İmar artışıyla dönüşümü sübvanse etmek 398.846.119 2010 349.074.608 kenti yaşanmaz hale getirir, şehirler 2004 Birimler TL bazındadır kaybeder. Kentlerin yaşaması için kime 130.336.667 ne fedakârlık düşüyorsa bunu üstlenmek durumundadır.” 14 F ŞUBAT P 2017 Güvenli Yapılar Güzel Şehirler Projesi TOKİ Başkanı Turan: “Merkez nüfusu artırdığınız hiçbir Kentsel Dönüşüm sağlıklı sonuç vermez.” “Kente yüklenmiş maliyetler görüyoruz, kentsel sıkıntılar var; trafik, altyapı, görsel kirlilik, donatı alanları ve eksik çevreler oluşmuş. Ancak doğru bir şehir modellemesi şehirlere yük getirmiyor. Anadolu’da bir şehrin merkez nüfusunu artırdığınızda, kapasitesine bağlı olarak bunu rahatlıkla taşıyabiliyor ama büyük şehirlerde bu mümkün değil. Büyük şehirde merkez nüfusu artırdığınız hiçbir Kentsel Dönüşüm sağlıklı sonuç vermez. Kısmen yeni alanlara desantralizasyon gerekiyor. Tüm çalışmalarda şehrin ve gelecek nesillerin hukukunu gözetmek zorundayız. Şehir estetiğimizi yeniden oluşturmalıyız.” Türkiye’nin en büyük Kentsel Dönüşüm projelerini yürüten TOKİ, yerel yönetimlerle işbirliği içinde ülkemizin her bölgesinde, şehirleri riskli yapı ve sağlıksız çevreden arındırarak, konut sahiplerine güvenli yaşam alanları sunuyor. Kentsel Dönüşüm alanında yürüttüğü çalışmaları, Güvenli Yapılar Güzel Şehirler Projesi ile yenilenen vizyonu ve üretim felsefesiyle bütünleştiren TOKİ, konut alanlarının fiziki koşulları kadar sosyal ve kültürel niteliklerini de esas alarak bütüncül bir dönüşüm yaklaşımı ortaya koyuyor. Kentsel Dönüşüm projelerinin temelini, gecekondu işgalli ve kaçak yapılaşmış alanlar ile depremsellik ya da düşük yaşam kalitesi riski taşıyan bölgelerin şehirlere yeniden kazandırılması oluşturuyor. Kâr amacı gütmeden vatandaşlara en yüksek faydayı sağlama esası ile yürütülen çalışmalarda kültürel, mimari, demografik ve coğrafi pek çok teknik verinin analiz edilerek yerleşimlerin kimliğine uygun projeler geliştiriyor. TOKİ, insan ve şehir ilişkisi temelinde, “bugün” kadar “gelecek neslin hukukuna” dair güçlü bir kabulü de hizmet ve üretim yaklaşımına taşıyor. 55 MİLYON m² ALAN TOKİ Haber F 15 TOKİ Kentsel Dönüşüm Faaliyetleri Mevcut Durum Bölge Yürütülen Proje Tamamlanan Proje Sayısı Devam Eden Proje Sayısı Toplam Proje Sayısı Üretilip Teslim Edilen Konut Sayısı Üretimi Devam Eden + Planlanan Konut Sayısı Toplam Konut Sayısı (Tamamlanan + Devam eden + Planlanan) Akdeniz 5 İl 9 İlçe 4 14 18 4.519 18.820 23.339 Doğu Anadolu 12 İl 19 İlçe 10 23 33 8.765 29.949 38.714 Ege 3 İl 8 İlçe 5 4 9 6.876 2.081 8.957 Güneydoğu Anadolu 6 İl 12 İlçe 7 13 20 8.180 17.842 26.022 İç Anadolu 12 İl 24 İlçe 17 26 43 28.050 55.901 83.951 Karadeniz 10 İl 23 İlçe 4 29 33 7.276 23.224 30.500 Marmara 6 İl 26 İlçe 6 25 31 4.588 45.418 50.006 Toplam 54 İl 121 İlçe 53 134 187 68.254 193.235 261.489 DÖNÜŞÜM YOL HARİTASI Yürütülen çalışmalar ile gecekondu ve kaçak yapı alanları dönüştürülürken, alt ve orta gelirli kesimler için üretilen nitelikli konutlarla yeni gecekondu bölgelerinin oluşması önleniyor. “Rızaya dayalı” bir Kentsel Dönüşüm yaklaşımının esas alındığı çalışmalar kapsamında, çalıştaylar ve STK işbirlikleri ile hak sahipleri ile uzlaşma oranı yüzde 80-85 düzeyinde gerçekleşiyor. Ayrıca memnuniyet araştırmaları ile talep ve beklentiler tespit edilerek, yeni Kentsel Dönüşüm projesi için de güncel verilerden yararlanılıyor. Deprem riskinden kent estetiğine, sosyal, kültürel ve fiziki dönüşümün birarada ele alındığı projelerde, bölgedeki vatandaşların günlük yaşamına ait sosyo-kültürel kabulleri ve alışkanlıkları, kentsel tasarım ve mimari yaklaşımla harmanlanarak projelere titizlikle yansıtılıyor. TOKİ’nin sektörün diğer paydaşlarından farklı olarak kâr amacı gütmeden kamu yararı esası ile yürüttüğü Kentsel Dönüşüm çalışmalarında, kira yardımı gibi kolaylaştırıcı çözümlerle vatandaşlar destekleniyor, süreç sübvanse ediliyor. “Şehirlere değer katan projeler” geliştirme prensibiyle, TOKİ’nin yeni üretim disiplinleri olan; mutlak kalite prensibi, yatay mimari yapılanma, semt kültürünün gelişimine zemin hazırlayan mahalle konsepti ve şehirlerin yöresel unsurlarından esinlenilen yerel mimari çizgiler, Kentsel Dönüşüm projelerinde de uygulanıyor. 16 F ŞUBAT P 2017 TOKİ'NİN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMI Dönüşüm alanlarında ikamet eden halkın sosyo-ekonomik profilini doğru tanımlamak; farklı gelir gruplarına dönük sosyal bütünleşmeyi destekleyen çözümler geliştirmek. Kentsel tasarımı yerel mimari doku, mahalle kültürü ve yatay mimari anlayışıyla şekillendirmek. 05 04 Tarihi bölgelerdeki dönüşüm alanlarının özgün kimlik ve sosyo-kültürel değerlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak. Afet riski taşıyan alanlar başta olmak üzere mekan ve yaşam kalitesini yaygın şekilde artıran projelere öncelik vermek. 03 Vatandaşın beklentilerini gerçekçi düzeyde tutarak, çevre dokusunu bozmayan kaliteli mekânlar üretmek. 06 Kentsel Dönüşüm çalışmalarının temel üretim yaklaşımları 07 02 01 08 Uzlaşma ve paylaşmaya dayalı ve öncelikle yerinde dönüşüm yaklaşımını esas almak. Kentsel Dönüşüm sürecini açık, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütmek. Dönüşüm finansmanında kamu harcamalarını asgariye indiren model ve yöntemler kullanmak. TOKİ İSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZLANIYOR Türkiye genelindeki Kentsel Dönüşüm çalışmalarına İstanbul projeleri ile yeni bir ivme katan TOKİ, 13 ilçede yürütülen farklı ölçekteki projelerle 15 bin yeni konutu şehre kazandırıyor. TOKİ Kentsel Dönüşüm uygulamalarında bu yıl İstanbul projelerine hız veriyor. 13 ilçede yaklaşık 15 bin konutun dönüştürüleceği çalışmalarla, riskli yapılar yenilenerek bölge sakinleri modern ve güvenli konut ve sosyal alanlara kavuşacak. 19 ilçede 48 alanın riskli ilan edildiğini ve deprem tehdidi açısından İstanbul’da dönüşüm çalışmalarının özel öneme sahip olduğunu belirten TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, Anadolu ve Avrupa yakalarındaki önemli ilçelerin riskli alanlarında, güvenli yapılar, sürdürülebilir yaşam alanları oluşturulacağını vurguladı. Turan, İstanbul’da ilçe belediyeleri işbirliğinde yürütülen Kentsel Dönüşüm çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Bu yıl İstanbul’da Kentsel Dönüşüme ağırlık veriyoruz, 13 ilçede sahaya iniyoruz. Bu bölgelerde belirlenen mahallelerde yapılacak dönüşümle yaklaşık 15 bin konut, özellikle deprem riskine karşı yenilenmiş olacak. Bu yılki Kentsel Dönüşüm projelerimizde öncelikli ilçelerimiz Avcılar, Beyoğlu, Üsküdar, Gaziosmanpaşa, Maltepe, 18 F ŞUBAT P 2017 Esenler, Güngören, Küçükçekmece, Başakşehir, Ataşehir, Bağcılar, Kağıthane ve Zeytinburnu.” İSTANBUL’A YAKIŞAN PROJELER TOKİ Başkanı Turan, “Kadim şehrimiz İstanbul’un dokusuna zarar vermeyecek, kentimize yakışan projeler geliştirmek konusunda yüksek bir hassasiyet içindeyiz. 2014 yılında yenilediğimiz üretim çizgimiz de söz konusu hassasiyetlerimizi, ev ve şehre dair çok boyutlu bakışımızı yansıtıyor. İstanbul’un kültür ve geleneksel kimliği ile uyumlu, kentin siluetini bozmayacak projeler hayata geçireceğiz” açıklamasını yaptı. BEYOĞLU’NDA ÖRNEK BİR DÖNÜŞÜM MODELİ TOKİ ve Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile geliştirilen Sütlüce ve Örnektepe Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi, köklü bir geçmişe sahip olan yerleşimin sürdürülebilir bir çevreye dönüşmesi açısından model bir uygulama olacak. Mart ayı ortasında ihale edilecek proje, iki etapta tamamlanacak. İlk etapta 397 konut Yaklaşık 66 bin metrekare alan üzerinde yürütülecek Beyoğlu Sütlüce ve Örnektepe Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesinin ilk etabında 397 konut yapılacak. Fiziki ve sosyal dokusu esas alınarak çok boyutlu tasarlanan proje, yaya öncelikli bir plan içinde kurgulandı. Bu doğrultuda, Beyoğlu Sütlüce-Örnektepe Proje alanının ortasından geçen Derka Sokak, projedeki diğer kamusal peyzaj alanları ile entegre olacak şekilde korunuyor. Bu entegrasyon ile yayalaştırılan bölge mahalle sakinlerinin kullanımına sunularak, yeni bir gezinti ve yaşam alanı oluşturuluyor. Öte yandan projenin vaziyet planı ve silüet etütleri sonucu ortaya çıkan yapılar bütünü, yine çevre yapılar ve kendi mimarisi ile bütünlük oluşturacak şekilde cumba, saçak, payanda, gibi mimari öğeler ve ahşap, taş, sıva ve metal gibi malzemeler ile harmanlanıyor. TOKİ Başkanı Turan : “Mimari ölçekte şehirlere model olacak konutlar üretme prensibi ile çalışıyoruz.” TOKİ’nin Kentsel Dönüşüm çalışmalarındaki önceliklerinden söz eden Başkan Turan, şehirleri öncelikle afet ve deprem riskine karşı hazırlıklı kılma gayreti içinde olduklarını vurguladı. Bu nedenle yeni yılda İstanbul’da daha aktif bir süreç yürütmeye başladıklarını belirten Turan, “Mimari ölçekte şehirlere model olacak üretimler prensibi ile çalışıyoruz. Sütlüce-Örnektepe mahallesi projemiz de İstanbul’da ve benzer yenileme alanlarında hayata geçirilecek projelere örnek olacak” dedi. Sosyal doku ve mahalle ekonomisi korunuyor Kentsel Dönüşümün sunduğu güvenli yapı ve fiziki iyileşmenin yanı sıra sosyal dokunun korunmasını da temel bir üretim disiplini olarak gözeten TOKİ, Sütlüce-Örnektepe projesinde aynı yaklaşımı benimsiyor. Projede semt sakinlerinin, esnafın iç içe olduğu, semt kültürünün gelişimine zemin hazırlayan sosyal yaşam alanları oluşturulurken, mahalle sakinlerinin ihtiyaçlarına dönük 16 dükkan ve ticari birim ile bölgenin kendi ekonomisini oluşturması ve yaşatmasına imkan sağlanıyor. Yerleşim yapısı ve şehir silüeti ile uyum Sütlüce-Örnektepe Kentsel Dönüşüm Projesinin bir diğer özelliği, konutların mevcut yerleşim alanın dokusu ile uyumlu ve silueti gözeten şekilde tasarlanmış olması. Şehre ve bölgeye değer katacak bir anlayışla hazırlanan çalışmada, proje alanı içinde yer alan Halid Bin Velid Camii de yenileniyor. Mahalle sakinlerinin alışkanlıklarının kesintiye uğramaması için aynı alanda yeniden planlanan cami, mevcut fonksiyonuna ek olarak, topoğrafya gerekliliklerinden ortaya çıkan kamusal kullanımın olduğu bir sosyal tesis olarak planlandı. TOZKOPARAN’DA DÖNÜŞÜM 580 bin metrekare alanda İstanbul’un en kapsamlı dönüşüm projesi TOKİ’nin Güngören Belediyesi işbirliği ile başlattığı Tozkoparan Kentsel Dönüşüm Projesi, İstanbul’da yürütülen en kapsamlı Kentsel Dönüşüm çalışması olarak hayat buluyor. 580 bin metrekare alan üzerinde gerçekleşecek çalışmalar ile afet riski taşıyan, niteliğini kaybetmiş ve yıpranmış olan kentsel mekânlar, sahip oldukları özgün kimliklere uygun bir biçimde yenilenerek, insan ve çevre duyarlılığı yüksek, afetlere karşı güvenli bir yerleşim birimine dönüştürülecek. Taslak proje hazırlandı Güngören Tozkoparan’da yapılacak Kentsel Dönüşüm çalışması için taslak projeyi hazırladıklarını aktaran TOKİ Başkanı Turan, “Kentsel Dönüşüm projemiz kapsamında bölgede 6 bin 500 konut inşa edeceğiz. Bölgede ayrıca 4.2 hektarlık bölüme ticaret alanı yapacağız” dedi. Sosyal yaşam canlanacak, yaşam kalitesi yükselecek Fiziki yenilenmenin yanı sıra tüm ihtiyaçlara yanıt verecek dinamik bir sosyal yaşam oluşturma hedefiyle geliştirilen Tozkoparan Kentsel Dönüşüm Projesinde, yenilenen alanlar sürdürülebilir sosyal ve kültürel çevrelere dönüştürülecek. TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, projeye yaklaşımını şöyle özetliyor: “Kentsel Dönüşümle sadece binaları yıkıp yerlerine yenilerini inşa etmiyoruz. Çevre düzenlemeleri, donatı alanlarıyla sosyal ihtiyaçlara da yanıt veriyoruz. Çocuklardan gençlere, kadınlardan erkeklere, tüm nüfus profillerine dönük ihtiyaç ve beklentileri düşünerek yerleşimi yeniliyoruz. Kentsel Dönüşümle, bölgenin yaşam kalitesi yükselecek ve proje bölgeye değer katacak.” İstanbul’da Nefes Aldıracak Alternatif 3 Bin Konut TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, İstanbul’daki dönüşüm sürecini, vatandaşlar lehine yarar sağlama prensibi ile dinamik bir plan içinde ele aldıklarını belirterek, Kayaşehir’de satışı yapılmamış piyasa değeri 1 milyar lira olan 3 bin konutu, Kentsel Dönüşümde vatandaşa alternatif olarak sunacaklarını, konutların Mayıs ayına oturuma hazır hale geleceğini belirtti. “TOKİ’nin İstanbul’a yapacağı en büyük katkılardan biri olacak” İlçe belediyelerinin bu girişime büyük ilgi gösterdiğini söyleyen Başkan Turan, Kayabaşı’nda evlerin belediyelere uygun şartlarda tahsis edileceğini belirterek şu bilgileri verdi: “Eski imar planlarında yeşil alan, okul, hastane veya park yeri olarak geçen ancak daha sonra üzerinde bina yapılan yerlerin tekrar kamusal alana dönüştürülmesi şehre nefes aldıracak. Belediyeler bizim tahsis ettiğimiz alanları kamulaştıracak. Belediyeler, tahsis ettiğimiz konutlarda belirlenen kontenjan kadar vatandaşın rızasını alarak bizim tahsis ettiğimiz konutlara taşıyacak” diye konuştu. Turan sözlerine, “Bu tahsisin yapılması için ön şartımız boşaltılan alanların imara açılmaması ve sosyal alan düzenlenmesi. Parti farkı gözetmeden herkesi çağırdık. Protokolle vermek istiyoruz. Bunu başaracak belediye başkanları var. Bu adımla İstanbul’daki sosyal dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” açıklamasıyla devam etti. 261 BİN KONUT Toki Haber F 019 TOKİ Haber F 19 TOKİ İSTANBUL’DA YÜRÜTÜLEN KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ ESENLER ÇİFTEHAVUZLAR TOKİ ve Esenler Belediyesi işbirliğinde 83 bin 300 metrekarelik alanda yürütülen Kentsel Dönüşüm çalışma kapsamında 1.145 adet konut/işyeri inşa edilecek. Proje kapsamında ayrıca yaklaşık 20 bin metrekare kütüphane, Halk Eğitim Merkezi, dini tesis gibi sosyal alanların yer aldığı yaşam merkezi ile 7 bin metrekare eğitim alanı yer alıyor. ESENLER ORUÇREİS MAHALLESİ GECEKONDU ÖNLEME BÖLGESİ TOKİ ve Esenler Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 50 bin metrekare alan üzerinde yürütülen projenin ilk etabında 262 adet konut üretildi ve konutlar sahiplerine teslim edildi. Projenin ikinci etabında ise 320 konut ve 20 bin metrekare kültür merkezi inşa edilecek. GÜNGÖREN TOZKOPARAN MAHALLESİ TOKİ ile Güngören Belediyesi işbirliğinde 58 bin metrekare alan üzerinde yürütülen çalışmanın tüm analiz ve proje çalışmaları tamamlanarak, uzlaşma görüşmeleri aşamasına geçildi. Bölgede 6 bin 500 konut üretilmesi hedeflenmektedir. ÜSKÜDAR MEHMET AKİF MAHALLESİ TOKİ ile Üsküdar Belediyesi işbirliğinde 37 bin 200 metrekare alan üzerinde geliştirilen proje, Mehmet Akif Mahallesi’nde yerinde dönüşüm modeli uygulanarak hayata geçiriliyor. Projenin değerleme çalışmaları devam ediyor. BEYOĞLU ÖRNEKTEPE SÜTLÜCE GAZİOSMANPAŞA SARIGÖL MAHALLESİ TOKİ ile Gaziosmanpaşa Belediyesi işbirliğinde 230 bin 560 metrekare alan üzerinde yürütülen proje 4 etapta gerçekleştiriliyor. Alanda toplam 4 bin 33 adet konut üretilmesi hedefleniyor. ÜSKÜDAR KİRAZLITEPE VE FERAH (ÇAMLICA) MAHALLELERİ TOKİ ile Üsküdar Belediyesi işbirliğinde 19 bin metrekare alan üzerinde yürütülen dönüşüm çalışmaları Kirazlıtepe ve Ferah Mahallesi’nde yerinde dönüşüm prensibi ile yürütülüyor. Kentsel tasarım çalışmaları tamamlanmış olan projede detaylandırma aşamasına geçiliyor. GAZİOSMANPAŞA 3. BÖLGE KARAYOLLARI TOKİ ile Gaziosmanpaşa Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 30 bin 750 metrekare alan üzerinde yürütülen çalışmada, 613 adet konut üretilmesi planlanıyor. EYÜP NİŞANCA, İSLAMBEY KARADOLAP MAHALLELERİ KÜÇÜKÇEKMECE İNÖNÜ MAHALLESİ SOSYAL DONATI ALANI TOKİ ile Eyüp Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 80 bin 500 metrekare alan üzerinde projenin taslak çalışmaları tamamlandı. Protokol çalışması devam ediyor. TOKİ ile Küçükçekmece Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 14 bin 900 metrekare alanda yürütülen çalışmanın proje hazırlıkları sürüyor. FATİH SOSYAL DONATI ALANI ATAŞEHİR, ÖRNEK GÖB. 1439 ADA 1 PARSEL VE 1441 ADA 1 PARSEL TOKİ ile Eyüp Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 80 bin 500 metrekare alan üzerinde projenin taslak çalışmaları tamamlandı. Protokol çalışması devam ediyor. 20 F ŞUBAT P 2017 İlçede 7 bin 250 metrekarelik bir alanda okul, park ve konut alanı üretimine dönük planlama devam ediyor. TOKİ ile Beyoğlu Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 11 bin metrekare alan üzerinde yürütülen çalışma, nüfus yoğunluğu ve bölgenin tarihi kimliğini de göz önünde bulundurarak, Haliç siluetine olumsuz etki bırakmayacak şekilde geliştirildi. 397 adet konut ile ticaret ve yaşam alanlarının yer aldığı projenin ihalesi Mart (2017) ayında yapılacak. BAYRAMPAŞA VATAN MAHALLESİ TOKİ ile Bayrampaşa Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 14 bin 500 metrekare alanda yürütülen projede 3 bin 693 adet konut, 666 adet işyeri olmak üzere toplam 4 bin 359 bağımsız birimin inşası planlanıyor. KÜÇÜKÇEKMECE YARIMBURGAZ MAHALLESİ TOKİ ile Küçükçekmece Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 1 milyon 800 bin metrekare alanda yürütülecek Kentsel Dönüşüm projesi, hak sahipleri tespit ile kentsel tasarım aşamasındadır. www.toki�ber.com.tr ZEYTİNBURNU SOSYAL DONATI ALANI TOKİ ile Zeytinburnu Belediyesi işbirliğinde yaklaşık 12 bin 899 metrekare alanda yürütülen çalışmada, sosyal donatı alanları oluşturulmasına dönük proje çalışmaları devam ediyor. BAŞAKŞEHİR AYAZMA TOKİ ve Başakşehir Belediyesi işbirliğinde yürütülen projede bölgeye 4. Etap konut projesine dönük çalışmalar sürüyor. MALTEPE BAŞIBÜYÜK TOKİ ve Maltepe Belediyesi işbirliğinde 20 bin 861 metrekare alan üzerinde yürütülen çalışmada, mimari proje tamamlanarak hak sahipleri ile görüşme aşaması yürütülüyor. ÇATALCA KALEİÇİ FERHATPAŞA BAŞAKŞEHİR KAYABAŞI ZEYTİNBURNU ARNAVUT MAHALLESİ TOKİ ve Zeytiburnu Belediyesi işbirliğinde 33 bin metrekare alan üzerinde yürütülen çalışmada proje hazırlık süreci devam ediyor. TOKİ ve Başakşehir Belediyesi işbirliğinde 11 milyon metrekare alan üzerinde 2009 yılından bu yana etaplar halinde devam eden projede, kalan 554 yapı ile 725 bağımsız birimin dönüşümüne dair çalışma sürüyor. TOKİ ve Çatalca Belediyesi işbirliğinde 221 bin 679 metrekare alan üzerinde yürütülen projede 600 konutun üretilmesi öngörülüyor. SULTANGAZİ CUMHURİYET MAHALLESİ TOKİ ve Sultangazi Belediyesi işbirliğinde 180 bin metrekare alanda yürütülen çalışmanın proje hazırlıkları devam ediyor. in�aat sektorunun nabz1 bu sitede at1yor www.to ki ha be r .com.tr 0 tokihaber • @ • eylill 2016 TOKİ Haber F 21 . TOKİ ANADOLU’DAN PROJE ÖRNEKLERİ ANKARA MAMAK ANAYURT VE GÜLSEREN MAHALLELERİ TOKİ ve Mamak Belediyesi işbirliğinde yürütülen projenin 1. Etabında 688 adet konutun yapımı tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. Diğer 4 etaptaki toplam 2.958 konut, 1 lise, 1 ilköğretim okulu ve cami yapımı ise devam ediyor. Projenin 5. Etabında ise 1.536 adet konutun yapılması planlanıyor. ÇANKIRI MERKEZ TOKİ ve Çankırı Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje kapsamında ilk aşamada üretilen 274 adet konut hak sahiplerine teslim edildi. Çalışmaları devam eden 2. Etap Kentsel Dönüşüm projesi kapsamında 502 konut, 9 adet ticaret birimi, 1 adet cami külliyesi ve 1 adet tescilli eser yer alıyor. ADANA SEYHAN BARBAROS BEY MAHALLELERİ TOKİ ve Seyhan Belediyesi işbirliğinde yürütülen projede toplam 3.948 adet konut, 153 adet dükkan, sağlık ocağı, cami, park ve spor alanları yer alıyor. Projenin sosyal donatı uygulamaları bölümünde ayrıca, turizm amaçlı günübirlik tesis, hastane, kültür ve sosyal tesislerin yanı sıra pazar ve kreş alanı yer alacaktır. NEVŞEHİR KALE ETRAFI TOKİ ile Nevşehir Belediyesi işbirliğinde 3 etap olarak geliştirilen proje kapsamındaki 2.600 konutun inşaatları tamamlanarak, hak sahiplerine teslim edildi. Uygulamanın sosyal donatı bölümünü oluşturan 2 adet cami, alışveriş merkezi, 32 derslikli ilkokul, kreş, karakol ve sağlık ocağı inşaatları da tamamlanarak yöre sakinlerine hizmet vermeye başladı. ANKARA MAMAK ALTIAĞAÇ, KARAAĞAÇ VE HÜSEYİNGAZİ MAHALLELERİ TOKİ, Mamak Belediyesi ve Türkiye Kızılay Derneği işbirliğinde yürütülen proje kapsamında 3.880 adet konut, cami, anaokulu, 40 derslikli ilköğretim okulu, lise gibi donatılar ile Türk Kızılay Derneği Hizmet Binası yapılması planlanıyor. Proje kapsamındaki 3.110 konutun ihalesi tamamlanırken, 869 konutun inşası devam ediyor. MALATYA MERKEZ BEYDAĞI TOKİ ile Malatya Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje kapsamında toplam 3.835 konut, 2 adet cami, 1’er adet 16 derslikli ilköğretim okulu, lise ve aile sağlık merkezi inşaatları tamamlandı. Konutlar hak sahiplerine teslim edildi. Projenin yeni bölümleri olan 3. ve 4. Etap içinse 1.216 konut ve 296 ticaret üstü konut olmak üzere toplam 1.512 konut uygulama çalışmaları devam ediyor. TOKİ ile Niğde Belediyesi işbirliğinde yürütülen Niğde Efendibey Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi, yaklaşık 6.000 konut olarak planlandı. Konutların ilk 2 etabında yer alan 2.330 adet konut ile 1 cami uygulamasına başlanarak, 702 konutun teslim aşamasına geçildi. UŞAK TABAKHANE KARS MERKEZ İLÇESİ ATATÜRK VE BAYRAMPAŞA MAHALLELERİ MARDİN TOKİ ile Kars Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirilen projenin 1. Etabında yer alan 720 adet konut, 1 adet 24 derslikli ilköğretim okulu, 1 adet cami inşaatları tamamlanarak konutlar hak sahiplerine teslim edildi. Yöresel özelliklere göre planlanan 2. Etapta yaklaşık 815 adet konut 47 adet ticari birim 600 kişilik 1 adet cami yapımı planlanıyor. TOKİ, Mardin Belediyesi ve Mardin Valiliği işbirliğinde yürütülen projede Mardin’in yöresel mimari özellikleri ile iklim koşulları esas alınıyor. Bölgenin sosyal ve kültürel nitelikleri ile şehir insanının geleneksel yaşam alışkanlıklarının gözetildiği projede, 375 konut, 16 derslikli ilköğretim okulu, büfe ve sosyal tesisin inşaatları tamamlanma aşamasında. 22 F ŞUBAT P 2017 NİĞDE MERKEZ EFENDİBEY TOKİ ile Uşak Belediyesi işbirliğinde yürütülen proje, Uşak’ın yeni kent merkezi olarak tasarlandı. Projenin 1. Bölgesinde 1.267 adet konut, 923 adet ticari birim, rekreasyon alanları, 24 derslikli ilköğretim okulu, sağlık merkezi, cami ve belediye hizmet binası yapımı planlandı. İlk ihale etabında 216 adet konutun yapımı tamamlanarak teslim edilirken, diğer konut ve donatı alanlarının inşası devam ediyor. TİCARET VE SANAYİDEKİ DÖNÜŞÜM PROJELERİ TOKİ’nin yürüttüğü Kentsel Dönüşüm projeleri arasında şehir merkezi içinde yer alan sanayi siteleri ile ticaret alanları da yer alıyor. Esnaf ve yerel yönetimlerin talebi doğrultusunda yürütülen çalışmalar kapsamında, söz konusu ticari alanların, kentin merkez noktası dışında yer alan modern tesislere taşınmasına dönük projeler geliştiriliyor. İstanbul Rami Kuru Gıda Toptancılar Hali ile Ataşehir Gümrük Binası’nın taşınmasıyla ilgili süreç ivme kazanırken, Şanlıurfa, Uşak, Bursa ve Yozgat Boğazlıyan projeleri, sanayi ve ticaret alanlarının şehir dışına taşınması hedefiyle yürütülen önemli çalışmalar arasında yer alıyor. 1.000.000 KİŞİYİ ETKİLEYECEK DÖNÜŞÜM RAMİ KURU GIDA TOPTANCILAR HALİ’NDE DÖNÜŞÜM Şehir merkezi dışında konumlanacak olan Rami Kuru Gıda Toptancılar Hali tamamlandığında, esnaf ticaret hayatının tüm ihtiyaçlarına yanıt verecek nitelikle modern bir tesiste faaliyetlerini sürdürecek. 320 bin metrekare alanda yaklaşık 990 adet iş yeri, 120 adet dükkânı kapsayan projenin iki yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. TOKİ Başkanı M. Ergün Turan, Rami’den taşınacak Hal’in yerine konut projesi yapılmayacağının altını çizerek söz konusu alana kütüphane ve kültür merkezi yapılacağını ifade etti. ATAŞEHİR GÜMRÜK ALANINA YENİ KONUTLAR VE SOSYAL TESİSLER YAPILACAK Ataşehir’de yer alan Gümrük Binası’nın taşınmasıyla ilgili protokollerin yapıldığını belirten Başkan Turan, “Bu alanı şehrin dışına taşıyacağız. Burada yaklaşık 100 dönümlük, bütün vatandaşların yararlanacağı sosyal donatı alanı yapacağız. Kalan imarlı bölüme ise yaklaşık 1000 konutluk bir proje yapmayı planlıyoruz” dedi. • TOKİ Haber F 23 TOKİ TOKİ’den Kültür Sanat Dünyasına Armağan RESSAM AHMET YAKUPOĞLU’NUN MİRASI KİTAPLAŞTI 2016 yılında hayatını kaybeden Türk resim sanatının önemli isimlerinden Ahmet Yakupoğlu’nun ilk kez gün yüzüne çıkartılan eserleri, TOKİ tarafından iki ciltlik külliyat halinde kitaplaştırıldı. Feyhaman Duran Atölyesi’nin en kıymetli öğrencilerinden biri olarak, Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ekolünün takipçisi olan sanatçının şehir yorumlarını yansıttığı 1000’e yakın suluboya çalışması ile özel fotoğrafların yer aldığı eserde, inceleme yazıları ve anılar da paylaşılıyor. Türk resim sanatının en önemli isimlerinden biri olan Ahmet Yakupoğlu’nun eserleri TOKİ’nin yayınladığı iki ciltlik külliyat ile sanatseverlerin beğenisine sunuldu. 2015 yılında TOKİ tarafından başlatılan çalışma ile Yakupoğlu’nun gün yüzüne çıkmamış eserlerinin ortaya çıkartılması, ressamın büyük sanat mirasının görünür hale getirilmesi amaçlandı. Bu kapsamda yapılan çalışma ile ressamın başta Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ne bağışladığı koleksiyonu olmak üzere, Kütahya ve İstanbul’daki muhtelif koleksiyonlarda bulunan 2 bin 500 kadar eseri tespit edilerek fotoğraflandı. Daha sonra ise Yakupoğlu’nun birikiminin tek bir cilde sığmayacağı kabulü ile söz konusu birikim, “İstanbul” ve “Anadolu” başlıkları altında tasnif edilerek kapsamlı iki esere dönüştürüldü. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun editörlüğünü üstlendiği, Salih Pulcu’nun tasarımıyla iki kitaba dönüşen külliyatın “İstanbul” başlıklı ilk cildinde, Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, Prof. M. Uğur Derman, Beşir Ayvazoğlu, Şener Özmen ve Hasan Âli Göksoy; ikinci ciltte ise 24 F ŞUBAT P 2017 Cinuçen Tanrıkorur, Sinan Uluant, D. Mehmet Doğan, A. Yağmur Tunalı ve Pınar Yazkaç’ın Ahmet Yakupoğlu üzerine anı ve incelemeleri de yer alıyor. Ahmet Yakupoğlu üzerine ilk kez bu kapsamda hazırlanan görsel ve yazılı birikimin toplandığı külliyatın ilk cildinde okuyucu, Sarayburnu’ndan Eyüp Sultan’a, Tophane’den Rumeli Kavağı’na, Beykoz’dan Suadiye ve Adalar’a uzanan bir “İstanbul seyrine” çıkıyor. Eserin ikinci cildinde ise Hıdırlık’tan Ahırardı’na, Maltepe’den Lala Hüseyin Paşa’ya, Beşikkaya değirmenlerinden Çavdarhisar harabelerine, Tavşanlı sokaklarından Simav’a kadar Kütahya, köyleri ve ilçelerindeki tüm güzellikleriyle anlatılıyor. Külliyatta ayrıca Yakupoğlu’nun diğer şehirleri olan Bursa, Konya ve Amasya’nın yanı sıra askerlik yaptığı Ankara, İskenderun ve Antakya’da çalıştığı resimler de bulunuyor. TOKİ Başkanı M. Ergün Turan: “Anadolu’nun ruhunu ve özünü hissettiren eserler ortaya koydu.” Feyhaman Duran Atölyesi’nin en kıymetli öğrencilerinden biri olarak, Hoca Ali Rıza Bey ve Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ekolünün takipçisi olan Ahmet Yakupoğlu hocamız, şehirlerimizin kendine has karakteristik görünümlerini ölümsüzleştiren sanatçılarımızdan biriydi. Hayatını Türk kültürüne vakfetmiş bir gönül eri olarak, Anadolu’nun ruhunu ve özak Anadolu Sürinden biri olarak, ‘Ev ve Şehre’ dair sözü olan bir kurum olarak, şehirlerin ruhuna ayna tutan değerli hocamızın saklı kalan çalışmalarındaki özgün anlayışı, kültür sanat dünyamıza kazandırmaktan memnuniyet duyuyoruz. Üzüntümüz, saygıdeğer sanatçımızın, kitabın basımına kısa süre kala yaşama veda ederek, tarihe iz düşme gayreti ile hazırlandığımız TOKİ Haber F 25 TOKİ j Ahmet Yakupoğlu, büyük çoğunluğu mimari yapılar olan beş bine yakın eserinde, İstanbul ve Kütahya başta olmak üzere Anadolu şehir kültürü için görsel bir hafıza oluşturdu. bu yayını görememiş olmasıdır. TOKİ olarak nadide eserleri ortaya koyan ve ebediyete intikal eden saygıdeğer Ahmet Yakupoğlu hocamızı rahmet ve minnetle anıyoruz.” ÇOK YÖNLÜ SANATÇI 96 yaşında hayatını kaybeden ressam Ahmet Yakupoğlu, çağdaş Türk resim sanatının önemli isimlerinden biriydi. Son 10 yılını hastalıklarla geçiren Yakupoğlu, kitabın hazırlıklarının tamamlandığı günlerde hayata veda etti. 1920 yılında Kütahya’da doğan Yakupoğlu, kökleri Germiyanoğlu’na dayanan Yakupoğulları ailesindendi. Kendini bildiğinden beri resme ilgisi olduğunu anlatan Yakupoğlu’nun 26 F ŞUBAT P 2017 resim merakı, lise yıllarına kadar tutkuyla ve öğretmenlerinin desteğiyle sürer. Bu dönemde Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi’ne araştırmalar yapmak üzere gelen Prof. Dr. Süheyl Ünver ile tanışan ressam, sonrasında Ünver’in teşvik ve himayesi ile İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü, Feyhaman Duran Atölyesi’ne girer ve 1945 yılında buradan mezun olur. Yakupoğlu, İstanbul’da bulunduğu yıllarda Süheyl Ünver’den minyatür ve tezhip, Halil Dikmen’den “ney”, Nurullah Kılınç ve Süleyman Erguner’den musiki dersleri alır. Bu dersler ve hocalar sayesinde ise hem modern Batı resmi ile hem de geleneksel Türk kitap sanatlarıyla tanışır. FEYHAMAN DURAN: “PARİS’TE SERGİ AÇABİLECEK SEVİYEDE BİR RESSAM” Ahmet Yakupoğlu, okulu bitirdiğinde, hocası Feyhaman Duran’ın tespit ettiği gibi Paris’te sergi açabilecek seviyede bir ressam olarak, memleketi olan Kütahya’ya dönmeyi ve Kütahya’nın tarihi dokusunu, tabiatını resmetmeyi tercih eder. Sanat hayatı boyunca ağırlıklı olarak Kütahya şehrini TOKİ tablolarıyla ölümsüzleştiren sanatçı, hocası Feyhaman Duran’ın tavsiyesiyle talebeliğinde başladığı Kütahya resimlerine sanat hayatının sonuna kadar devam eder. Ayrıca şehirde bir yandan da çok sayıda neyzen yetiştirir. Yakupoğlu’nun ressam kimliği dışında sosyal sorumluluk adına gerçekleştirdiği pek çok girişimi de bulunuyor. Bunlardan biri ise Demirkapı diye bilinen Vacidiye Medresesi’nin müze olarak düzenlenmesidir. Ressam ayrıca müzede dört yıl görev de yapar. Kütahya için bir diğer çalışması da Yelice Dağı eteklerinde bulunan 20 bin dönümden fazla arazinin çam korusu haline getirilmesi için verdiği mücadele de bulunuyor. Ahmet Yakupoğlu, memleketi Kütahya’da yaptığı imar, restorasyon, müzecilik ve çevrecilik faaliyetlerinin yanı sıra musikişinaslığı, özellikle 28 F ŞUBAT P 2017 neyzenliği, minyatür ustalığı ve ressamlığı ile daha geniş bir çevre tarafından tanınır. Yetiştirdiği yüzlerce sanatkârla neyzenliğin bugünkü yaygınlığına önemli bir katkı yapar. Büyük çoğunluğu kent görünümleri olan beş bine yakın eserle, İstanbul ve Kütahya başta olmak üzere Anadolu şehir kültürü için görsel bir hafıza oluşturarak, aynı bu şehirler gibi kendi adını da ölümsüzleştirir. Yakupoğlu, sağlığının bozulmaya başladığı yıllarda önce kendi adına bir vakıf kurar, sonra da vakfı lağvederek tüm mirasını, kendi tasarlayıp inşa ettirdiği evini, kendi eserlerinden oluşan 1300 kadar eserini, kütüphanesini ve sahip olduğu her şeyi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ne kendi adına bir müze yapılması ve orada korunması şartıyla bağışlamayı seçer. • j TOKİ tarafından hazırlanan iki ciltlik ressam Ahmet Yakupoğlu külliyatı, yoğun ilgi gördü. TOKİ Haber F 29 TOKİ ZAMAN VE MEKANIN RESSAMI j Yaşadığı toprakları gerçekçi bir yaklaşımla tuvale aktaranAhmet Yakupoğlu, bu tercihi ile hem zamanı kayıt altına alıyor hem de resmettiği mekanların kimliklerini anlatıyor. 30 F ŞUBAT P 2017 AHMET YAKUPOĞLU j 1920 yılında Kütahya'da doğan Ahmet Yakupoğlu, 2016 yılında vefat edene kadar şehrinden, çevresinden ve Anadolu'dan hiç kopmadı. Eğitimini İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü, Feyhaman Duran Atölyesi’nde alan sanatçı Akademi’yi bitirdiğinde, hocası Feyhaman Duran'ın tespit ettiği gibi Paris’te sergi açabilecek seviyede bir ressam olarak, memleketi olan Kütahya’ya dönerek, Kütahya’nın tarihi dokusunu, tabiatını resmetmeyi tercih etti. TOKİ Haber F 31 TOKİ j Sanatçı için resim aynı zamanda hayata bakış açısını yansıtma yollarından biriydi. Yalın ve tüm doğallığıyla çizdiği beş bine yakın eserinin tamamında bu seçiminin izleri açıkça görülebiliyor. Ahmet Yakupoğlu, aynı resimlerinde anlattığı dünya gibi kişisel hayatında da sade ve gösterişsiz bir yaşam biçimi tercih etmişti. j Ahmet Yakupoğlu'nun resimleri için seçtiği mekanlar aynı zamanda bir kültürü de anlatıyor. Sanatçı, yapılar ve insanlar aracılığıyla Anadolu'nun geleneksel yaşam biçimini ve kent kültürünü de kendine has bakış açısıyla gelecek nesillere aktarıyordu. 32 F ŞUBAT P 2017 j Sanat bir yaşam biçimidir ve ressam kimliği ile tanınan Ahmet Yakupoğlu bunun en iyi kanıtlarından biri. Resme olan ilgisinin yanında geleneksel Türk sanatları ile de ilgilenen sanatçı, aynı zamanda bir neyzen ve minyatür sanatçısıydı. Bu ilgi alanlarının yaygınlaşması ve geleceğe taşınabilmeleri için ayrıca pek çok öğrenci de yetiştirdi. j Doğa ile iç içe olmak Ahmet Yakupoğlu için önemliydi. Örneğin, Kütahya'yı renklere aktardığı bin 300'e yakın eseri açık havada çalışıldı. Aynı durum, sanatçının adımını attığı diğer şehirlerde çizdiği çalışmaları için de geçerliydi. TOKİ Haber F 33 TOKİ YENİ NESİL BEDESTEN VAN ERCİŞ TİCARET MERKEZİ Van’ın Erciş ilçesine TOKİ tarafından inşa edilen yeni ticaret merkezi, tamamlandığında, şehrin ekonomik anlamda canlanmasına önemli bir katkı sağlayacak. Geleneksel mimari tarzda tasarlanan merkezde toplanacak olan dükkan ve ofisler sayesinde, yaşanan deprem sonrasında aksayan şehrin ekonomik akışı yeniden hareketlenecek. 34 F ŞUBAT P 2017 Şehirler sürekli gelişen dinamik mekanlardır. Yapılar, sosyal ve ticari yaşam alanları günün ihtiyaçlarına yanıt verebilmeleri için değişime uğrarlar. Van Erciş’te yürütülen Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi, şehrin yeni fırsatlardan yararlanabilmesi için benzer bir yenilenmeyi öngörüyor. Kurulması planlanan ticaret merkezi, kentin ticaret hayatına sağlayacağı büyük katkının yanı sıra, şehir insanı için yeni bir sosyal yaşam alanı yaratacak. 408 adet dükkan ve 48 adet ofisin yer alacağı ticaret merkezinin toplam inşaat alanı yaklaşık 33 bin metrekareyi kapsıyor. Mevcut caminin etrafına kurulacak çarşı niteliğindeki yapının etrafında dört adet konak yer alacak. Ticaret merkezinin zemin katları dükkanlara ayrılırken, üst katları ofis olarak kullanılacak. 500 araçlık kapalı otoparkı ile ziyaretçilere park kolaylığı sağlayacak olan merkez, mimarisiyle de farklılaşıyor. Yerel mimari çizgiden ilham alınarak tasarlanan ticaret merkezinde yöresel mimari yapı elemanlarından da yararlanılıyor. Van Erciş depreminden sonra şehir merkezindeki dükkanların ve ticari yapıların büyük bir kısmı yıkılmıştı veya ciddi zarar görerek kullanılamaz hale gelmişti. Afetin ardından, arsa sahipleri ve esnaf tarafından günlük normal yaşama hızlıca dönülmesi amacıyla ise derme çatma diye nitelendirilebilecek tarzda modüller inşa edilmişti. TOKİ, bu yapılaşmanın olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak ve kente hem ticari hem de estetik anlamda katkıda bulunacak yeni bir ticaret odağı oluşturmak için başlattığı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Erciş Ticaret Merkezi’ni inşa ediyor. BEDESTEN TARZI İÇ AVLULU MİMARİ Projeye başlanmadan önce yerinde yapılan alan çalışmalarında bölge esnafı ve ticaret odasıyla da görüşmeler yapılarak kısa ve uzun vadeli beklentileri hakkında bilgi edinildi. İlk tespitler, görüşülen hemen herkesin beklentisinin alanda AVM tarzında bir yapı inşa edilmesi yönünde oldu. Zira, 3060 metrekare aralığında yüzlerce dükkan ihtiyacı vardı. Uzmanlar, bu görüşlerin oluşmasında son yıllarda gerçekleştirilen benzer örneklerin bu yönde olmasının etkisi olduğunu belirtiyor. Ancak tamamlanan ön çalışmalar sonrasında ortaya çıkan bedesten tarzı iç avlulu mimari yapı tüm paydaşlar tarafından benimsendi ve devam eden süreçte uygulama projeleri üzerinde yaklaşık bir yıl çalışıldıktan sonra uygulanması için harekete geçildi. TOKİ Haber F 35 TOKİ j 408 adet dükkan ve 48 adet ofisin yer alacağı ticaret merkezinin toplam inşaat alanı yaklaşık 33 bin metrekareyi kapsıyor. KENTSEL DÖNÜŞÜMLE ÇEVRE VE MİMARİDE YENİ FIRSATLAR Yapılan çalışma ile mevcut yapılaşma içinde kalan bir alan düzenlenecek. TOKİ, Kentsel Dönüşüm Projelerini yeni ve sürdürülebilir yaklaşımlar oluşturmak için büyük bir fırsat olarak görüyor. Zira, bu tür projeler doğru hazırlandığında kentlerin uzun vadeli gelişimi için bir model oluşturabiliyor. Tamamlandığında proje ile uzun vadede daha kaliteli bir çevre oluşturulması hedefleniyor. Az nüfuslu bir şehir olan Erciş’te 36 F ŞUBAT P 2017 gerçekleştirilecek olan projenin benzer Kentsel Dönüşüm çalışmalarına örnek olması da bekleniyor. ESTETİK VE SOSYAL İHTİYAÇLARI KARŞILAMA KABİLİYETİ Şehirdeki ticari faaliyetleri afet öncesi döneme hızlıca döndürmek için gerekli olan çözümü esnafın kendi imkânları ile oluşturduğunu vurgulayan proje müellifi Aktar Mimarlık’tan Edibali Aktar, “Üzerinde iyice düşünülmüş bir proje ile tüm muhataplar için estetik, sürdürülebilir ve bulunduğu bölgeye değer katan bir sonuç pekâlâ elde edilebilir. ‘Bir yapı, bulunduğu bölgeye nasıl değer katabilir?’ sorusunun cevabı çok uzun olmakla birlikte, insanların estetik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetiyle doğru orantılıdır demek yanlış olmaz. Proje, tamamen bu iki unsur üzerine kurgulanmıştır” açıklamasını paylaştı. “MİMARİ BİRİKİMİMİZ GÜNÜMÜZ DÜNYASI İÇİN GÜNCELLENMELİ” Yerel mimari uygulama konusunda Türkiye’de halen eksikler bulunduğunu belirten Aktar, buna karşın Türk insanının inşa etme alanındaki teknik bilgisinin ve hızının tüm dünyada kabul gördüğünü söyledi. Ticaret merkezi projesindeki gibi gelecekteki yapılaşmaya yön verebilecek örnekleri sunmak gerektiğini belirten Aktar, “Son 50 yılda modern yapı teknikleri ile o kadar ilgilendik ki yeni jenerasyonlar eski yapı çözümlerini unuttu. Sadece yeni bir yapım tekniğini pazarlamak için önerilen yapı türleri ve formları, eski formların artık geçerli olmadığı gibi düşüncenin oluşmasına neden oldu. Bu şekilde toplumsal hafıza kayboldu. Kentsel Dönüşüm Projeleri fırsata dönüştürülerek tarihten gelen mimari birikimimiz, günümüz dünyası için güncellenmeli ve uyarlanmalıdır. Doğru bir çözüm, gelecekte insanları benzer çözümlere yönlendirir ve bu da zamanla daha kaliteli bir çevre oluşmasını sağlar. Kentsel Dönüşüm ve gelişim projelerinin diğer projelerden en büyük farkı, doğru bir proje ile toplumsal eğilimi, yatırımcı eğilimini, daha kaliteli bir çevre oluşturmaya yöneltebilmenizdir. Çünkü günümüz dünyasında bu tür projeler haricinde böyle kapsamlı ve büyük bir değişimden söz etmek mümkün değildir” dedi. j Var olan bir caminin etrafına kurulacak çarşı şeklindeki yapı, yanında inşa edilecek dört adet konak ile tamamlanacak. • TOKİ Haber F 37 C M Y CM MY CY CMY K TOKİ KIRŞEHİR KAYABAŞI TOKİ İLE YENİLENİYOR 40 F ŞUBAT P 2017 TOKİ tarafından gerçekleştirilen Kırşehir Kayabaşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesinin inşasına devam edilen bölümlerinde 49 blokta 1026 konut yer alacak. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Kırşehir’in Kayabaşı Mahallesi’ni yeniliyor. Kırşehir Belediye Başkanlığı ile imzalanan protokol kapsamında 480 bin metrekarelik bölgeye, 3 etaptan oluşan konut alanları inşa ediliyor. Yenilenecek olan yaşam alanında projenin önemli kısmı bitirilirken, kalan son aşamaya dönük çalışmalara hız verildi. Proje kapsamında ilk olarak 197 bin metrekare üzerine kurulu olan 3’ncü Etap tamamlandı. 768 konutun yer aldığı 3’ncü Etap’taki konutlar, kura ile hak sahiplerine teslim edildi. Kayabaşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’nin tamamlanan bir diğer bölümü ise 2’nci Etap 1’nci ihale kapsamında yapımına başlanan kısmı oldu. Projenin söz konusu bölümünde, 685 konut, 24 derslikli ilköğretim okulu ve 600 kişilik camiden oluşan bir yaşam alanı oluşturuldu. BİNDEN FAZLA YENİ KONUT Kırşehir Kayabaşı projesinin ilk etabı ile toplamda 207 bin metrekare alana kurulacak olan 2’nci Etap’ın 2’nci ihale kısmının yapımı ise devam ediyor. Yenileme çalışmaları kapsamında, toplam 1026 konutun yer alacağı iki bölgedeki konutların yanı sıra aile yaşam merkezi ve proje alanında yol yapımları da gerçekleştirilecek. Çalışma tamamlandığında günün ihtiyaçlarına yanıt veren, güvenli ve modern bir yaşam alanına kavuşacak olan Kayabaşı Mahallesi’nde farklı tiplerde 49 adet blok yer alacak. 61 metrekare ile 118 metrekare arasında değişen büyüklükteki konutların planları ise 2+1 ve 3+1 olarak tasarlandı. Kırşehir Kayabaşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi, TOKİ’nin yürüttüğü tüm Kentsel Dönüşüm çalışmalarında gözettiği “yüksek oranlı uzlaşma” prensibinin uygulandığı önemli yenilenme alanları arasında yer alıyor. Projede, 752 hak sahibinden 712’si ile anlaşmaya varılarak yüzde 94.65’lik bir uzlaşma oranı ile çalışmalar yürütülüyor. • TOKİ Haber F 41 TOKİ İNSANI ŞEKİLLENDİREN MEKÂNLAR Prof. Dr. Köksal Alver, mekânların insanları şekillendirdiğini ve aynı zamanda kişilerin kültürel algılarının yansıması olduğunu söyledi. “Mekân ve Toplum” ilişkisini değerlendiren Alver, insan varlığını tesis eden olgunun mekânın varlığı olduğunu vurguladı. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından düzenlenen Ev ve Şehir Seminerlerinin 14’ncüsü İstanbul’da gerçekleştirildi. “Mekân ve Toplum” konulu seminerde konuşan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Alver, yaşam alanlarının insan ve toplum bağları arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. BİR YAPIDAN DAHA FAZLASI Mekân ve toplum ilişkisinin aslında insanı tanımladığını söyleyen Alver, insanların dünya üzerindeki duruşunun her zaman mekânlar üzerinde şekillendiğine dikkat çekti. İnsanın dünya üzerindeki varlığını tesis eden olgunun mekânın varlığı olduğunu belirten Alver, “Büyümemizi, sokak ve mahalle kültürünü öğrenmemizi veya ‘ayaklarımızın yere basmasını’ sağlayan mekânsallık, mekân üretme ve bir mekâna ait olmakla bağlantılıdır” değerlendirmesini yaptı. Prof. Alver, mekânları kendi inançları, kültürleri ve dünyaya bakış açılarına göre şekillendiren insanların aslında bu şekilde kendilerini de yansıttığını, fiziksel dış yapıları birbirine benzer olsa dahi her birinin içinin farklı ruha sahip olduğunu ifade etti. KÜLTÜREL YANSIMA Prof. Köksal Alver, mekânların ve şehirlerin insandan ve kültürden arındırarak okunamayacağını, dağlar, vadiler gibi doğal coğrafi mekânların aksine, yapıların insanlar tarafından belirli temeller üzerinde oluşturulduğunu belirtti. Mekânların ortaya çıkış nedenlerinden ilkinin barınma ihtiyacı, yani biyolojik varlığını sürdürmek olduğunu anlatan Alver, ikinci ve daha önemli neden olan kültürel yansımaların ise bu yapıları şekillendirdiğini söyledi ve şöyle konuştu: “Mekân yoksa insanlık kendini devam ettiremez, üretemez. Tüm mekânlar; insanın kültürel konumu, yaşam biçimi, medeniyet algısı ve varoluşuyla ilgilidir.” “Kendi kendine bir mekânın oluşması mümkün değildir” diyen Köksal Alver, bir mekâna bakmanın insanın dünya görüşüne, inanç yapısına, kültürel değerlerine bakmak olduğunu belirtti. Mekânların, değişimi de anlattığını belirten Alver, şu örneği verdi: “100 yıl önce inşa edilen tren garları benzer mimari özellikler taşıyor. Aynı durum, günümüzde hizmete alınan garlar için de geçerli. Hepsi aynı ülkede bulunsalar dahi kendi dönemlerinin kültürel anlayışını yansıtırlar. Toplumlar değiştikçe mekânlar da değişir.” Prof. Dr. Alver, TOKİ gibi kurumların hizmet alanları nedeniyle işlevsellik, estetik ve kültürü yansıtma bilinci ile hareket etmesi gerektiğine de vurgu yaparak, “Bu aslında bir kültür inşasıdır. Yapılar, kültürü anlatma biçimimizdir. Mekânlar bizim referansımızdır” dedi. • 42 F ŞUBAT P 2017 C M Y CM MY CY CMY K TOKİ GECEKONDUDAN MODERN YAŞAMA TOKİ ve Çorum Belediyesi işbirliğinde Devane Bölgesi’nde yürütülen ve 50 bin kişiye yerleşim sağlayacak 12 bin konutluk Kentsel Dönüşüm Projesi ile şehrin gecekondu bölgesi, modern bir yaşam alanına kavuşuyor. 44 F ŞUBAT P 2017 Çorum’un merkezinde yer almasına karşın, yıllar boyunca riskli tek katlı kerpiç ve ahşap yapılarıyla kentleşme sorunu yaşayan Devane Bölgesi’nin kaderi, 2012 yılında yapımına başlanan ve 2014 yılı Ağustos ayında tamamlanan Merkez TOKİ konutları ile değişti. Çorum Belediyesi’nin işbirliğiyle başlatılan Kentsel Dönüşüm Projesi’nde 440 konut bulunuyor. Başlayan değişim ve dönüşüm ise 140 konutluk 2’nci Etap inşaatı ile de hızlanıyor. Kentsel Dönüşüm Projesi’nin, Farabi ve devamında ise Arasta bölgesini de kapsaması planlanıyor. Belediye hizmet binası, alışveriş merkezi ve eğitim alanları ile tüm sosyal ihtiyaçlara yanıt veren modern bir yaşam alanına dönüştürülmesi hedeflenen Devane’de, 2014’te başlayan yeni yaşamla pek çok şey değişti, yenilendi. TÜM KESİMLERİ KUCAKLAYAN BİR YAŞAM BÖLGESİ 50 yıldır gecekondu bölgesi olan Devane’nin TOKİ projesi ile yaşanabilir hale gelmeye başladığını belirten Rabia ve Sebahattin Atak çifti, Merkez TOKİ Kentsel Dönüşüm Projesi’nin şehrin geleceğine bir yatırım olduğunu söylüyor. Güzel evlerde modern bir yaşamın başlaması ile insanların mutluluğunun arttığını, dayanışmanın güçlendiğini anlatan Sebahattin Atak, Ramazan ayında bloklar önünde düzenlenen iftar yemekleri gibi etkinlerin artmasıyla, kaynaşmanın daha da artacağını belirtiyor. Site yönetimlerinin tüm sorunlarına destek olduğunun altını çizen Atak, geçmişte bölgenin alt gelir grubuna hitap ettiğini, bugün ise doktordan mühendise, esnaftan öğretmene toplumun tüm kesimlerinin ikamet ettiği bir yerleşime dönüştüğünü vurguluyor. Atak, TOKİ sayesinde kentte hava kirliliğine neden olan sobalı konutlardan modern doğalgazlı konutlara geçilmesinin de büyük bir kazanım olduğunu hatırlatıyor. EMEKLİLİKTE KONUT GÜVENCESİ Site sakinlerinden Saniye ve Hüseyin Dağ çifti, çocukluk günlerinde yaşadıkları Devane bölgesinin değişmesinden büyük mutluluk duyduklarını söylüyor. Vergi Dairesi’nden emekli olan ve iki yıldır TOKİ konutlarında oturan Hüseyin TOKİ Haber F 45 TOKİ Yaşar Bozyel Hüseyin Dağ Dağ, yapılan 440 konut sayesinde gecekonduların oluşturduğu kötü görüntünün giderek ortadan kalkmaya başladığına dikkat çekiyor. Dağ, sitede giriş ve danışmanın yanı sıra kamera sistemiyle de güvenliğinin sağlandığını belirterek, çocuk oyun parkı, bisiklet yolu ve spor alanları oluşturulması için başlatılan çalışmalardan da memnun olduklarını vurguluyor. Dağ, TOKİ’den Çorum’da geleneksel mimariye sahip yeni projeler beklediklerini de ekliyor. GÜVENLİ VE KONFORLU YAŞAM Merkez TOKİ Konutları, mülk sahiplerinden biri olan ve 57 yıldır Devane bölgesinde yaşayan emekli işçi Yaşar Bozyel, eşi Makbule Bozyel ile birlikte 2+1 86 metrekarelik evinde huzurlu bir yaşam sürüyor. Devane’de doğup büyüyen bir insan olarak TOKİ konutlarında oturan çok sayıda aileyi yakından tanıdığını, bu nedenle komşuluk ilişkilerinin iyi olduğunu dile getiren Yaşar Bozyel, site içinde oturmalarının kendilerine büyük kolaylıklar sağladığını da ifade ediyor. Temizlik ve güvenlik gibi ilgi isteyen çalışmaların yönetim tarafından çözüldüğünü anlatan Bozyel, “Bizler hiçbir işle ilgilenmesek bile tüm işler tıkır tıkır yürüyor. Güvenliği sağlanmış konutlarda daha rahat ve huzurlu şekilde oturuyoruz. Merkezi sistem ile ısınan konutlarda asansör, yangın merdiveni, apartmanlara şifreli giriş, kamera güvenlik sistemi, acil çıkış kapıları gibi birçok özellik bulunuyor. Eksikler olabilir ama zamanla bunlar da gideriliyor” diye konuştu. Yaşar Bozyel, sosyal yaşam 46 F ŞUBAT P 2017 Sevcan-Ramis Küçükahıskalı Sabahattin-Rabia Atak Hakkı Özkaya ÇORUM’UN YENİ YAŞAM ALANI Muzaffer Külcü Çorum Belediye Başkanı j Çorum Belediyesi’nin TOKİ ile birlikte gerçekleştirdiği Kentsel Dönüşüm Projesi, Devane bölgesinin kaderini değiştirdi. Bölgedeki 1’nci Etap çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte Çorum’un yeni bir cazibe merkezi kazandığını belirten Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, inşaat çalışmaları devam eden 2’nci Etap çalışmalarının da bitirilmesiyle bölgenin çehresinin tamamen değişeceğini vurguladı. Çorum’un hızlı bir kentleşme süreci içerisine girdiğinin belirten Külcü, “Özellikle şehir merkezine çok yakın bir bölge olan Devane’deki proje ile adeta şehrimizin çehresi değişti” dedi. Çorum’da daha önce TOKİ tarafından Akkent Bölgesi’nde toplu konut çalışması yapıldığını, ancak Devane Bölgesi’nde yapılan çalışmanın daha önemli olduğunu ifade eden Başkan Külcü, “Bunların dışında 5.5 milyon metrekarede yapılan imar düzenlemeleriyle birlikte Çorum, adım adım Türkiye’nin en düzenli şehirlerinden biri oluyor” açıklamasını yaptı ve imar çalışması yapılan alanın yaklaşık 12 bin konutluk olduğunu, ayrıca 50 bin kişilik yeni yaşam alanının oluşturulduğuna da vurgu yaptı. alanlarının daha da artırılması, bölgedeki kameriyelere yenilerinin eklenmesi gibi taleplerini de aktarıyor. EV SAHİBİ OLMANIN MUTLULUĞU Çorum Müftülüğü’nde çalışan Hakkı Özkaya da Merkez TOKİ konutlarına ilk taşınan kişilerden. Daha önceleri kirada oturan Özkaya, Devane Bölgesi’nden aldıkları arsanın Kentsel Dönüşüme girmesi sayesinde ilk defa ev sahibi olduğunu anlatıyor. Hakkı Özkaya, ÇAĞDAŞ YAŞAM İÇİN PROFESYONEL YÖNETİM “Kiraya ödediğimizin biraz daha fazlası ile ev sahibi olduk. Böylece her sene ‘evden çık’ gibi bahanelerle, ev sahiplerinin kaprisleri ile uğraşmaktan kurtulduk. Bu fırsatlar orta gelirli ailelerin ev sahibi olmasını sağlıyor. 137 metrekare 3+1 lüks bir evimiz oldu. Şehir merkezine de çok yakın bir bölgedeyiz” diye konuştu. “Devane’nin konumu, ev ortamı, site içi hizmetleri, kent merkezine yakın bir bölgede olması; hepsi bizim için avantaj” diyen Özkaya, bölgede toplumun tüm katmanlarından 440 aile ile birlikte yaşadıklarını, insanların birbirini tanımasıyla daha sıcak ortamların oluştuğunu vurguluyor. Filiz Altuntaş Çorum Merkez Toplu Konutları Site Yönetim Müdürü Çorum Belediyesi ve TOKİ işbirliğinde hayata geçirilen Kentsel Dönüşüm Projesi’nin ilk ayağı olan Merkez TOKİ konutlarında modern yaşam 2014 yılı sonundan beri sürüyor. Çorum Merkez Toplu Konutları Site Yönetim Müdürü Filiz Altuntaş, ortak yerlerin bakımı ve korunması gibi hizmetleri sunduklarını ve yönetim planı çerçevesinde kararlar aldıklarını anlatıyor. Sitedeki vatandaşların tüm sorunlarıyla 7 gün 24 saat ilgilendiklerini ifade eden Altuntaş, vatandaşların fikirlerine önem verdiklerini belirterek “İnsanlar her an bizlere ulaşabiliyor. İhtiyaca göre hizmet prensibiyle hareket ediyoruz. Sözlü veya yazılı iletilen tüm talep ve sorunlara da yanıt vermeye çalışıyoruz” dedi. ORTAK YAŞAM KÜLTÜRÜNE KATKI Konutlarda yaşayan ailelerden biri olan Sevcan ve Ramis Küçükahıskalı çifti, yeni evlerinin keyfini iki çocuklarıyla birlikte çıkarıyor. Çorum’da başka bir mahallede otururken Devane bölgesinde yapılan konutlardan satın almaya karar verdiklerini ifade eden Ramis Küçükahıskalı, 3+1 oda planlı, 107 metrekarelik dairelerinden memnun olduklarını söylüyor. Çocukluğunda bu bölgeye yakın bir okula gittiğini ve bölgeyi bildiğini anlatan Küçükahıskalı, evlerin tüm cephelerden güneş aldığını, binaların yerleşim planının çok iyi olduğunu ve depreme karşı güvenli olduğunu vurguluyor. TOKİ’nin ödeme koşullarının evi satın almalarında etkili olduğunu söyleyen Ramis Küçükahıskalı, bölge içindeki ve bölge dışındaki yaşam kültürü farklılıklarının TOKİ gibi konut projeleriyle azaldığını, bu projelerin ortak yaşam kültürünün gelişmesine katkı sağladığını belirtti. • TOKİ Haber F 47 TOKİ TOKİ BİNLERCE AİLEYİ EV SAHİBİ YAPTI 2016’da projelendirdiği yüzlerce konut projesini tamamlayan TOKİ, yeni yılın başında 3 bin 836 aileyi ev sahibi yaptı. 6 ilde çekilen kuralar sonucunda belirlenen konut sahipleri arasında özel kontenjan ayrılan emekliler de bulunuyor. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), yürüttüğü konut projelerinde hak sahiplerini belirlemeye devam ediyor. TOKİ, Karaman, Erzincan, Çorum, İzmir, Bitlis ve Konya’da kura ile 3 bin 836 konutun hak sahiplerini belirledi. YENİ YILDA YENİ YUVALAR İlk kura heyecanı Karaman’da yaşandı. 367’si “Emekliye İkinci Bahar” projesi kapsamında olan, toplam 724 konutun hak sahipleri Yunus Emre Konferans Salonu’nda noter huzurunda belirlendi. Karaman’ın Kırbağı Mahallesi’nde inşaatı devam eden projenin konutları 2+1 planında inşa edildi. Bir diğer kura heyecanı, Erzincan’ın Yoğurtlu ve Yanlızbağ ilçelerinde yaşandı. Erzincan’da inşaatı süren projelerde toplam 890 konut için noter huzurunda kura çekildi. Yoğurtlu’da inşa edilen 578 konutun 504’ü 2+1, 74’ü ise 3+1 planda, Yanlızbağ’da bulunan 312 konutun 233’ü 2+1, 79’u ise 3+1 planda projelendirildi. Çorum’un Kargı, Alaca, Dodurga ilçelerindeki ve Merkez Devane Mahallesi’ndeki kura töreninde toplam 291 konutun hak sahipleri belirlendi. Yoğun ilgi gören projeler için Merkez Devane’de 140 konuta 811 başvuru, Kargı’da 69 konuta 371 başvuru, Alaca’da ise 47 konuta 156 başvuru yapıldı. Kargı ilçesinde kurası çekilen 69 konutun 54’ü 2+1, 15’i ise 3+1 planda, Alaca ilçesinde bulunan 47 konutun 37’si 2+1, 10’u ise 3+1 planda projelendirildi. Kurası çekilen 140 adet Merkez Devane konutlarının 92’si 3+1, 48’si ise 4+1 planında. Hak sahipleri belirlenen Dodurga’daki 35 konutun 22’si 2+1,13’ü ise 3+1 planında projelendirildi. Kura ile hak sahipleri belirlenen en büyük projelerden biri ise İzmir Çeşme Sosyal Konutları. 1027 konut için Çeşme Kapalı Spor Salonu’nda noter huzurunda yapılan kura töreninde, 799’sı 2+1, 228 ise 3+1 planda tasarlanan konutların sahipleri belirlendi. Bitlis’te düzenlenen kura töreni inşaatları tamamlanma aşamasında olan 138 konut için gerçekleştirildi. 3+1 planında olan 138 konut için toplam 176 başvuru yapıldı. Konya’da ise Cihanbeyli ve Altınekin’deki toplam 330 konutun hak sahipleri belirlendi. Noter huzurunda hak sahipleri belirlenen proje kapsamında Cihanbeyli ilçesinde 2+1 planda 126 konut inşa edilirken, Altınekin ilçesindeki 204 konut 140’ı 2+1, 64’ü ise 3+1 şeklinde projelendirildi. Konya’daki diğer kura heyecanı Meram ilçesinde yaşandı. “Emekliye İkinci Bahar” projesi kapsamında 2+1 bir planda projelendirilen 436 konutun kura töreninde hak sahibi emeklilerimiz yeni yuva heyecanı yaşadı. • j Altı ilde gerçekleştirilen kura çekimleri ile 4 bine yakın aile ev sahibi oldu. j Noter huzurunda gerçekleştirilen kura çekimleri, başvuru sahiplerince heyecanla takip edildi j Sahiplerine dağıtılan TOKİ konutları değişik büyüklüklerde evleri içeriyor ve farklı ekonomik bütçelere hitap ediyor. ŞEHİR “KENTSEL DÖNÜŞÜM İHTİYAÇTIR” Şehir Sohbetleri BEYHAN FİLİZ SERHAT ÖZDEK “Şehir ve toplum birbirinden ayrılmaz ve diğerini tamamlayan iki parçadır. Herhangi birinin varlığı olmadan diğeri oluşamaz.” Bu görüş, pek çok toplum bilimci tarafından dile getiriliyor ve kabul ediliyor. Ancak modernleşme, kentleşme, kent ile toplum ilişkileri hakkında daha ayrıntılı bir görüş sunabilmek için yerel tarihi, toplumu ve kültürel alanı iyi tanımak gerekiyor. Bu konularla ilgili İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun ile modernlik, kent, kentlilik ve Kentsel Dönüşüm üzerine konuştuk. Modernlik kavramının 1500 ile1800’lü yıllar arasında Batı Avrupa’da ortaya çıkan süreç, uygulamalar ve dönüşümün bütünü olduğunu belirten Prof. Coşkun, Avrupa’nın güç ilişkilerinde egemen konuma gelmesine bağlı olarak, modernliğin zaman içerisinde tüm dünyaya yayıldığını söylüyor. Bu tespitlerden hareketle Prof. Dr. İsmail Coşkun, bu değişimlerin eski ve yeni çağın şehirlerini de etkilediğini ifade ediyor. Şehirler değişime nasıl uyum sağlıyor? Kentlerin modernlikle girdiği ilişkide, toplumsal yapılar ve kültürellikler hem kendilerini üretmeye devam ediyor hem de modernleşme sürecinden geçiyor. Bu anlamda, Batı dışı toplumlar açısından modernleşme deneyimleri, hem bir direnci hem de 52 F ŞUBAT P 2017 Prof. Dr. İsmail Coşkun: “Kentsel Dönüşüm bizatihi iyi veya kötü değildir. İyi yönetilirse herkesin yararına, kötü yönetilirse herkesin aleyhine olur. Kentsel Dönüşüm doğru, sıhhatli, akılcı, verimli ve adil bir şekilde yönetildiğinde bütün bir toplum, kamu kazanır. Bu anlamda Kentsel Dönüşüm kesinlikle genel çıkarı, kamu çıkarını gözeterek, toplumcu bir şekilde yönetilmelidir.” bir yenilenmeyi içeriyor. Değişim ve modernleşme çok katmanlı olarak gerçekleşiyor. Bunların arasında teknoloji, ekonomi, pazar ilişkileri ve siyasi örgütlenme gibi çeşitli düzeyler bulunuyor. Batı dünyasındaki kentlerin dışındaki şehirler, bu ilişkilerle yüzleşmenin problemlerini yaşıyorlar. Sancılar, örselenmeler, dinamizm ve direnç, kendini üretme deneyimleri bütün bu modernleşme süreçleri ile alakalı. Peki, insanlar ve kentler arasındaki bağları nasıl tanımlarsınız? Kentin kendisi bir kaptır. Ancak bu kap da toplumsal ihtiyaçlar ve taleplerle birlikte gelişir ve şekillenir. Şehirler, yerleşik tarımın başladığı günden bu yana ortak yaşamın toplandığı yerler oldu. Bu durum ise çeşitli ihtiyaçların giderilmesi amacıyla şehirlerin gelişimini sağladı. İş bölümü, meslekler, ibadethaneler veya yönetim yerlerinin tümü toplu yaşam başladıktan sonra ortaya çıktı. Tüm bu ihtiyaçlar kenti var eder. Kent ancak insanla kenttir. Kentin kendisi mimari yapıların toplamı değildir. Tüm bunlar, toplumun ihtiyaçları ve onların yönetilmesiyle biçimlenir. Beraberindeki süreçte ise İstanbulluluk gibi bir şehre aitlik oluşuyor. Sıfırdan yeni bir kent kurulabilir mi? Yeni kentler her dönem kuruldu. Ancak bunların süreklilik oluşturup oluşturmadığına bakmak gerekiyor. Tarihsel, siyasi, ekonomik, toplumsal ilişki ve ihtiyaçlarla ortaya çıkmış şehirler, farklı tarihsel ve toplumsal ilişkilerin eksen ya da ağların gelişmesine bağlı olarak geri çekilebilir, eski canlılığını kaybedebilir veya daha canlı, üretken bir şehir olarak hayatiyetini sürdürebilir. Ortak yaşama kültürü, kent kimliğini de ortaya çıkarmış oluyor. Eğer sorunuzda kenti çeperlerinin ötesinde, iletişim ve ulaşım araçlarının, teknolojinin ve çağdaş inşaat malzemesinde yaşanan değişimlerle birlikte yaşanan kentsel taşma, yayılma ve siteleşme eğilimlerine göndermede bulunuyorsanız, bu siteler yeniden kurulan şehirler olmaktan uzaktır. Yeni yaşam alanlarıdır. Ancak şehirle ilişki içerisinde anlamlarını ve hayatiyetlerini sürdürebilmekteler. Çoğu kez şehirle olan bütün ilişkilerine karşın şehir olarak adlandırılamıyorlar. Bir arkadaşım, İstanbul’un hemen çevresinde hızla ve yoğun bir gelişme içerisinde olan yeni kentsel alanların birinde (aynı zamanda yeni bir ilçe) şöyle demişti: “Burası şehir değil, burası bir otel.” İnşa edilen bir site bile belirli toplumsal ihtiyaçlar karşılığında üretiliyor. Yeni kentsel alanlar, birçok sosyo-ekonomik talep ve ihtiyaç ile birlikte ortaya çıkıyor. Şehir ile ilişki içinde bir yaşam alanına dönüşüyorlar. Bu anlamda söz konusu yaşam alanları, siteler veya konut bölgeleri, toplumsal ilişkilere dahil olmasıyla gerçek bir yaşam alanına dönüşüyor. Günümüzün olanakları şehirlerin büyümesini sağlasa dahi bazen sadece bir “otele” de dönüşebiliyor. Bu bağlamda; modernleşmenin özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların yabancılaşmasına neden olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Dev boyutlu konutlar, şehirlerin yeni yapısı ve benzeri günümüz kent özellikleri gerçekten de insanları birbirinden uzaklaştırıyor mu? Hammurabi zamanında da insanlar zamanın bozulduğundan ve kıyamet alametlerinin ortaya çıktığından şikayet ederdi. Bugünlerde çok satan kitaplardan olan “Sapiens”in yazarına kulak verirsek; insanoğlu avcı toplayıcı dönemden tarım devriminin gerçekleştiği evreye sıçramayla birlikte sürekli bir yabancılaşma ve bozulma halindedir. Uygarlık, bizatihi yabancılaşma süreci olarak değerlendirilebilmektedir. Bu anlamda tarihin bir bozulma, bir yabancılaşma süreci olarak okunması, önce insanoğluna haksızlıktır. Uygarlık tecrübesine de haksızlıktır. İnsanoğlu toplum olarak yaşadığı andan itibaren sürekli olarak tabiat ve çevre ile diğer topluluk ve toplumlarla karşılaştığı sürece yeni sorunlar, yeni ihtiyaçların baskısı altında kalmıştır. Uygarlık, tam da bu sorunlar alanına insanoğlunun verdiği karşılıklar toplamıdır. Birikimidir. Bu anlamda insan tarihi, kent tarihi ve uygarlık tarihinin bir bozulma ve yabancılaşma süreci olarak okunmasına katılmıyorum. Buradan sorunuza gelirsek; endüstri devrimi sonrasında gelişen yeni ekonomi ve modern toplum, yeni toplumsal şart ve durumlara karşılık olarak yeni bir toplum, şehir, üretim, kültür örgütlenmesi geliştirmiştir. Günümüz kentleri bütün kalabalıklığı ve sıkışmışlığı ile eski birincil mahalle ve akrabalık dediğimiz daha yüz yüze ilişkilerin çözülmesini getirmiştir. Bu doğru, ancak yeni toplumsal yapılaşmalar da, yeni ŞEHİR Geçmişin geleneksel kentleri kendi dönemlerinin modern şehirleri olarak tanımlanabilirler mi? Aynı şekilde günümüzün modern kentleri gelecekte geleneksel şehirler olarak mı tanımlanacaklar? Modernlik dönemi öncesinde, Roma ve Palmira gibi her açıdan kendi dönemlerindeki şehirleşmenin en güçlü örnekleri olan kentler de vardı. Ancak artık geleneksel ve modern kent ayrımı pek yapılamaz. Modern uygarlıklarla karşılaşmış ve yüzleşmiş, bu yüzleşmede ise kendi tarihselliğini modern şartlarda, usuller, araçlar ve yöntemlerle yeniden üretmeye başarmış kentler bulunuyor. Geleneksel değiller; ancak ellerindekilerini bir şekilde sürdürme çabasında olan şehirlerdir. Bu bağlamda, artık modernliğin kendi geleneksel kentlerinden bahsedebiliriz. Örneğin 54 F ŞUBAT P 2017 Paris ve Londra gibi kentler, artık 300500 yıllık tecrübeleriyle modernliğin geleneksel şehirlerine dönüştüler. Bu değişim sürecinde şehirler de sürekli yenileniyor ve bu tazelenme yöntemlerinden biri de Kentsel Dönüşüm... Peki, bu yenilenme neden gerekli? Türkiye özelinde; artan nüfus, deprem bölgesinde bulunması, binaların ömürleri nedeniyle yenilenme ihtiyaçları, yeterli olamayan şehirleşme süreçleri, ortaya çıkan toplumsal talep ve yenilenme ihtiyaçları Kentsel Dönüşüm’ü getiriyor. Belirli dönemlerde; 1950 ve 1960’larda, hatta buna rahatlıkla 1970’li yılları da ekleyebiliriz, kamu, devlet önceliği sanayileşmeye vermiş. Kaynaklar ve imkanlar sınırlı... Kente, kentsel gelişmeye, altyapıya ve planlamaya yatırım yapma imkanı, kaynakları sınırlı veya yok. Sanayinin yüksek ve yoğun emek talebi, bu dönemlerde şehirlerin hızlı bir nüfus çekmesine, hızla büyümesine yol açmış. Bu dönemde kamu öncülük edememiş. Çok da suçlamamak gerekir. Kamunun gücü, imkanları sınırlı. Halk kendi çözümünü kendi imkanları ile geliştirmiş. Bu anlamda halkın dinamizmini, çözüm strateji ve deneyimlerinin yaratıcılığını da tespit etmek gerekir. Çok gecekondu Kentsel Dönüşüm’ün içerisinde bulunan insanların hayatında nasıl değişimler yaşanıyor? Kültürellik önemlidir. Kentsel Dönüşüm’ün, yaşama alışkanlıklarının aşılmasında yardımı olur. Farkları ortadan kaldırır. Bu şekilde; çeşitli gelir gruplarındaki, dünyaya bakışı farklı olan insanlar birbirlerini tanır. Birlikte yaşamak, etkileşimi de beraberinde getirir. “ • Kentsel Dönüşüm doğru, sıhhatli, akılcı, verimli ve adil bir şekilde yönetildiğinde bütün bir toplum, devlet ve kamu kazanır. “ yaşam biçimlerini, kültürlerini ve örgütlenmeleri doğurmuştur. Kentler de mimari de bundan bağımsız kalmadı. Her kuşak yeni sorunlar, usuller ve yöntemlerle karşılaşır ve onlara yeni çözüm yolları ile araçlar geliştirirler. Böylece yeni yaşama biçimi oluştururlar. Bu anlamda eski güzeldi, yeni kötü ayrımına düşmek doğru değil. Her dönemin kendine has güzellikleri var. Nostalji ve “keşke” iyi değildir. güzellemesine düşmemek gerekir; ama halkın kendi çözümlerini getirmiş olmasını önemsemek gerekir. Bu süreçte şehrin çeperinde, altyapı olmadan, plansız, yolsuz, yordamsız, susuz ve elektriksiz kocaman bir şehir alanı oluştu. Eksik, kırık dökük ama canlı, dinamik bir yaşam alanı... Şehirler, altyapı olmadan gelişmiş. Kentsel Dönüşüm, eski, yaşlı ve yorgun bu kentsel alanların yenilenmesi ile altyapının oluşturulması için fırsat sunuyor. Kentsel Dönüşüm bu tür problemleri aşmaya yönelik bir fırsattır. Kentsel Dönüşüm, bizatihi iyi veya kötü değildir. İyi yönetilirse herkesin yararına, kötü yönetilirse herkesin aleyhine olur. Kentsel Dönüşüm doğru, sıhhatli, akılcı, verimli ve adil bir şekilde yönetildiğinde bütün bir toplum, devlet ve kamu kazanır. Bu anlamda Kentsel Dönüşüm, kesinlikle genel çıkarı, kamu çıkarını gözeterek, toplumcu bir şekilde yönetilmelidir. KADIKÖY OFİS MERKEZ OFİS UBM PLAZA 19 MAYIS CAD. 37/1 34360 ŞİŞLİ İSTANBUL T +90 212 267 01 01 F +90 212 272 76 87 E [email protected] W www.ubm.com.tr RIHTIM CAD. PETROL İŞHANI NO:58/1 KADIKÖY - İSTANBUL T +90 216 349 02 02 F +90 216 349 02 03 ANKARA OFİS TUNALI HİLMİ CAD. BUĞDAY SOK. 5/2 06700 KAVAKLIDERE İSTANBUL T +90 312 427 65 65 F +90 312 427 65 76 UBM MUNICH ENGINEERING GMBHJOSEPHSTALSTR. 15/4 ETAGE 80331 MÜNCHEN, DEUTSCHLAND ALMANYA OFİS MİMARİ TEKSTİL VE TOPRAĞIN BİRLEŞİMİYLE DOĞAN GÜÇ Geosentetik donatılı duvar teknolojisi, beton ve demir kullanmadan dekoratif bloklarla, yüksek istinat duvarları yapımını mümkün kılıyor. Bir tekstil türü olan geotekstil ile toprağı harmanlayan geosentetik donatılı duvar sistemi, hem maliyeti azaltıyor hem de yapının deprem dayanımını ve ömrünü artırıyor. Sağlam bir yapı, her şeyden önce sağlam bir teknoloji gerektirir. Bunun için her devrin kendine has çözümleri oldu. Bunlardan bazıları ise olmazsa olmaz çözümlerdi. İstinat duvarları, başka bir adla dayanma yapıları, işte bu gerekli çözümler arasında yer alıyor. Yüksek bir setin kenarına, toprağı tutmak üzere örülen duvar olarak tanımlanan istinat duvarı, günümüzdeki yeni mühendislik çözümleri ve kullanılmaya başlanan yeni yapı malzemeleriyle birlikte çok daha sağlam hale geldi. Geosentetik donatılı duvar ise bu teknolojiler içinde son yıllarda en çok tercih edilenlerden biri oldu. Tam açılımı “Geosentetik Donatılı İstinat Duvarı” olan, “Geoduvar” adıyla da bilinen sistem, ülkemizde ilk kez 1997 yılında Altunizade’de Limak İnşaat tarafından yapılan AltunizadeÜmraniye bağlantı yolunda kullanıldı. Bu uygulamada rol alan Uluslararası Geosentetikler Derneği Türkiye Şubesi Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Güler, geosentetik donatılı duvar teknolojisini ülkemize kazandırdıktan sonra yaygınlaşması için de çabalar gösterdi. Zamanla Türkiye’nin pek çok yerinde, hem Karayolları’nda ve diğer kamu kuruluşlarının projelerinde, hem de pek çok özel sektör inşaatında kullanılan sistem; üstün mühendislik 56 F ŞUBAT P 2017 davranışı, daha estetik ve ekonomik oluşu gibi avantajlarıyla hızla yaygınlaşmayı sürdürüyor. BETON VE DEMİR YERİNE TEKSTİL VE TOPRAK KULLANILIYOR Geosentetik donatılı duvar sisteminde beton veya demir kullanılmıyor. Sistemde iki ana ürün bulunuyor: Geosentetik donatılar ve uygulama alanından elde edilen toprak. Geosentetik adı verilen malzeme, özel polimerden yapılmış bir tür tekstil. Bu geosentetikler toprak donatısı olarak kullanılıyor. Özellikle kesit yüksekliklerinin fazla olduğu dolgu ile teşkil edilecek istinat duvar uygulamalarında kullanılan geosentetik donatılı duvar uygulama yöntemi şöyle özetlenebilir: Geosentetik donatı, zemin üzerine duvar yüksekliğine bağlı olarak hesaplanan genişlik ve uzunluklarda kesilerek serilir. Daha sonra ön cepheye hasır çelik yerleştirilir. Ön yüzeyine, hasır çelik arkasına gelecek şekilde bitki tutucu örtü serilir. Geosentetik donatı üzerine dolgu malzemesi serilip sıkıştırılır. Ön yüzeye ise 20-30 santimetre genişliğinde, bitkilenmenin hızlı olabilmesi için nebati toprak yerleştirilir. GEODUVAR AVANTAJLARI GEODUVAR KONUT İNŞAATLARINDA DA YAYGINLAŞIYOR Bina temellerinin oturacağı zeminlerin iyileştirilmesinde, otoyollarda yolun çökmesini önlemede, site içi yollarda, yol kenarındaki istinat duvarlarının beton ve demirsiz inşa edilmesinde, dere ıslahlarında, şev stabilizasyonunda, yaklaşım köprülerinde ve üst geçitlerde kullanılan geosentetik donatılı duvar sisteminin binalarda ve özellikle toplu konut yapımında da uygulamaları yaygınlaşıyor. Sistemin tercih edilmesinde hiç kuşkusuz sunduğu pek çok önemli avantajın etkisi bulunuyor. Geoduvar Modüler Beton Bloklu İstinat Duvarı Sistemi; dolgu şevine izin verilmeyen, kamulaştırma sınırı problemi yaşanan ve dar alanlarda gerçekleştirilmesi düşünülen her türlü istinat yapısı için ideal bir sistem. Bu tip yapılar; geoteknik ve yol mühendisliğinde sıkça rastlanan şev stabilitesi ve temel sorunlarına da tipik betonarme istinat yapılarına oranla çok daha ekonomik çözümler getiriyor. KOROZYONU ÖNLÜYOR Demirin yerini geosentetik malzemenin aldığı geosentetik donatılı duvar sisteminin en önemli avantajlarından biri korozyonu önlemesi. Ayrıca, donatılandırılmış bölgenin dolgusunda hiç kil içermeyen dolgu malzemesi kullanılarak zemin içinde su tutulması da önleniyor. DEPREME DAYANIKLI Geoduvar sisteminin ana malzemesi olan tekstilin, kendi boyunun yarısı kadar esneyebilen ve geçirgen bir malzeme olması, bu uygulamayı depreme karşı en güvenilir sistemler arasına yerleştiriyor. Geosentetik malzeme, deprem sırasında ortaya çıkan enerjiyi sönümleme yeteneğine sahip. Bu sistemde deprem sırasında gücü yapıya eşit olarak dağıttığı için deprem dayanımını artırıyor. Geosentetik donatılı duvar sistemi, gerek statik yükler altında gerekse de deprem yükleri altında çok daha sağlıklı davranış gösteriyor. Özellikle zayıf temel zemin koşullarında, betonarme istinat duvarlarına oranla temele çok daha az yük aktarması ve dönmeye karşı büyük direnç gösterebilmesi, sistemi daha da güvenilir kılıyor. DUVAR YÜKSEKLİĞİ ARTTIKÇA MALİYET DÜŞÜYOR Geosentetik donatılı duvar sisteminde, demir ve beton kullanılmadığından ve özel bir dolgu malzemesine ihtiyaç j Metal donatı yerine geosentetik donatı kullanılır. j Korozyona karşı dayanıklıdır. j Estetiktir. j Esnek mimari alternatifler üretilebilir. j Ön cephe elemanlarına çeşitli geometrik şekil, renk ve doku verilebilir. j İç ve dış kurbları kolayca dönebilir, istenilen eğimde inşa edilebilir, kademelendirilebilir. j Güvenlidir. Statik ve deprem yükleri altında betonarme duvarlara oranla çok daha sağlıklı davranış gösterir. j Özellikle zayıf temel zeminlerinde betonarme istinat duvarlarına oranla temele çok daha az yük aktarır, dönmeye karşı emniyet sağlar. j Ekonomiktir. j Bakım, boya, sıva gerektirmez. j Teraslama yapılarak yeşillendirmek mümkündür. duyulmadığı için betonarme istinat sistemlerinin aksine, yükseklikle ters orantılı bir maliyet ortaya çıkıyor ve duvar yüksekliği arttıkça maliyet düşüyor. Ayrıca yükseklik sınırı da yok. Betonarme veya taş istinat duvarlarında ancak belli yükseklikte duvarlar örülebilirken geosentetik donatılı duvar sisteminin özelliğinden dolayı istenilen yüksekliğe çıkmak mümkün. Üstelik sıva, boya ve bakım gerektirmiyor. TOKİ Haber F 57 MİMARİ GEOSENTETİKLER İNŞAATIN KALİTESİNİ ARTIRIYOR Geosentetik malzemenin birçok konuda inşaatın kalitesini artırdığını dile getiren Erol Güler, “Geosentetiklerin yapılamaz sanılan projeleri, beraberindeki mühendislik çözümleriyle uygulanabilir kıldığını görmekteyiz” diye konuştu. Geosentetik donatılı duvar teknolojisinin ana malzemesi olan geosentetik veya geotekstil, kazıklı temel ihtiyacını kaldırdığı için maliyeti yüzde 50 oranında düşürüyor. Altyapı ve üstyapı inşaatlarında hızla yaygınlaşan geosentetik malzeme, asfalt güçlendirme, yangın göleti oluşturma, çöplükleri yaşam alanına dönüştürme gibi işlevler için de kullanılıyor. Geosentetik malzemenin ve geosentetik donatılı duvar sisteminin Türkiye’de yaygınlaşmasında büyük çabaları olan Uluslararası Geosentetikler Derneği Türkiye Şubesi Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Güler, sistemin uzun ömürlü oluşuna dikkat çekiyor. “Tam anlamıyla iyi yapılmış betonarme istinat duvarları maksimum 40 yıl dayanabilirken, geosentetik ile yapılan geoduvarların ömrü 120 yıla kadar çıkıyor” bilgilerini paylaşan Güler, bu dayanım farkının nedenlerini ise şöyle açıklıyor: “Yağışlar sonrasında ardında biriken suyun basıncı, betonarme duvarın gücünü her geçen 58 F ŞUBAT P 2017 gün azaltabiliyor. Ayrıca betonarme duvarın içindeki demir, suyla temas ederek korozyona uğruyor. Demirin ömrünün korozyonla bitmesi, istinat duvarının arkasında biriken suyun etkisiyle yıkılmasına yol açıyor. Geosentetik donatılı duvarda ise yıkım söz konusu olmuyor. Esneyebilen ve geçirgen bir madde olan geotekstil, duvarın mücadele etmesi gereken basınç faktörünü de ortadan kaldırıyor.” Geotekstil malzemenin ayrıca tekstil sektörünün de önünü açtığına dikkat çeken Erol Güler, malzemeye ilişkin sorularımıza aşağıdaki yanıtları verdi: F Geosentetik kullanımı Türkiye’de ne zaman başladı? Günümüzdeki uygulama yaygınlığı nedir? Geosentetiklerin, Türkiye’de ilk uygulanmaya başladığı dönem, 1980’li yıllara rastlasa bile otoyollarda kullanılmasıyla yaygınlaşması 1990’ları buluyor. Bu yılları geosentetiklerin yaygınlaşma dönemi olarak adlandırabiliriz. 2000’li yıllara geldiğimizde ise geosentetik pazarı özellikle ithalata bağlı tedarikçilerin artmasıyla birlikte bugünkü hacmine yakın bir seyir elde etti. Geosentetik pazarını günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde artık olgunluk dönemini yaşadığına tanıklık etmekteyiz. Bu, geosentetiklerin teknik özelliklerinin ve kullanıcılarına sağladığı faydaların anlatılarak proje adetlerini arttırmaya çalıştığımız 90’lardan, birçok proje yüklenicisi tarafından standart bir ürün olarak kullanımının talep edildiği bugünlere ulaşan uzun bir yolculuk. Geosentetik pazarı, inşaat sektörünün gelişmesiyle doğru orantılı bir gelişim gösterecektir. Bunun dışında, geosentetikler modern inşaat yönetiminin bir alt birimi olduğu için, inşaat sektöründe meydana gelebilecek dalgalanmalardan etkilenmeden de bağımsız olarak her zaman pazar payını koruyacaktır. “GEOSENTETİKLER İNŞAATTA VAZGEÇİLMEZ BİR MALZEMEDİR” F Nispeten yeni bir inşaat tekniği olarak değerlendirilebilen geosentetiklerin avantajlarına değinir misiniz? İnşaat sektörü için önemi nedir? Geosentetikler birçok konuda inşaatın kalitesini artırmasıyla öne çıkıyor. Bazı vakalarda daha uygun ve ekonomik çözümler sunarken bazı vakalarda da klasik yöntemler ile altından kalkılamayacak projelerin uygulanmasını sağlıyor. Bu, tamamen vaka bazlı bir projelendirme çalışmasını gerektiriyor. Bu noktada da sadece ürünün üretimi veya alım satımı değil, projenin ihtiyaçlarına özel hazırlanacak mühendislik vaka çalışmasını sunmak da öne çıkıyor. Tüm işler bu bağlamda ayrı ayrı vaka çalışmaları olarak değerlendirilmeli. Zira, günümüz inşaat pazarına baktığımızda arazi bedellerinin çok pahalı olması, inşaat maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenlerden dolayı tüm projeler için ekonomik çözümler sunulmalı. Geosentetikler de kullanım alanlarına ve sundukları faydalara bakıldığında bu noktada vazgeçilmezdir. Son dönemde hayata geçirilen köprü, metro, tünel gibi modern inşaat projelerinde kullanılan geosentetik miktarlarında bu daha somut bir şekilde görülüyor. En nihayetinde, geosentetiklerin, yapılamaz sanılan projeleri, beraberindeki mühendislik çözümleriyle uygulanabilir kıldığını görmekteyiz. F Geosentetik hizmeti veren şirketler sizce inşaat sektörüne cevap verebiliyor mu? Aşılması gereken sorunlar var mı? İnşaat firmaları artık geosentetik kullanımını kabullendi ve bunu standart bir uygulama olarak görmeye başladı. Geosentetik ve ürün tedarikçileri de firmaların doğal bir iş ortağı haline geldi. Yine de ülkemiz için konuşmak gerekirse; standartlaşmanın büyük bir eksiklik ve aşılması gereken sorun olduğunu göz ardı edemeyiz. GEODUVAR® YENİ ÜRÜN VE UYGULAMALAR GELİŞTİRİYOR Geosentetik donatılı duvar sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına yıllardır devam eden Geoduvar firması, Karayolları için tasarladığı 41 metre yükseklikteki Geoduvar® ile dünya genelinde türünün en yüksek örneklerinden birine imza attı. Yerli Geosentetik donatılı duvar sistemi üreticilerinden Geoduvar firması, son 18 yılda 100’e yakın konut projesinde yer aldı. Ürünlerini yurtdışında da uygulayan firma, Ekvator Ginesi’nden Libya’ya kadar çok farklı coğrafyada Geoduvar® sistemini inşa etti. Sistemin özellikle deprem bölgelerinde tercih edildiğini kaydeden Geoduvar firmasının ortaklarından S. Togan Alper, Geoduvar® sisteminin Türkiye’deki ilk uygulamasının, 1999 depreminden bir yıl önce İstanbul’da Karayolları 17’nci Bölge’nin desteği ile Çamlıca Tantavi tünelleri bağlantısında yapıldığını ve karayolları tarafından depremde çok iyi bir performans sergilediğinin tespit edildiğini aktardı. O uygulamadan bu yana Türkiye’de ve yurt dışında, karayolları, demiryolları, doğalgaz boru hatları, konut ve sanayi yapısı gibi birçok projede uyguladıklarını belirten Alper, şunları söyledi: “Türkiye’deki Geoduvar® uygulamalarını iki ana alan altında değerlendirebiliriz; altyapı projeleri ve konut ile sanayi TOKİ Haber F 59 MİMARİ projeleri. Geoduvar® sisteminin teknolojik başarısı sayesinde diğer sistemler ile yapılamayan 30-40 metre yükseklikteki istinat yapılarını artık tasarlama ve inşa etme imkânımız var. Bu nedenle karayolları ve demiryolları gibi büyük altyapı projelerinde Geoduvar® çok yoğun kullanılıyor. Karayolları için tasarladığımız 41 metre yükseklikteki Geoduvar®, Avrupa ve Amerika dâhil türünün en yüksek örneklerinden biri.” GEODUVAR®’DAN YENİ TEKNOLOJİLER Geoduvar®’ın estetik alternatiflerinin konut projelerinde özellikle talep edildiğini bildiren S. Togan Alper, “İster ön yüzünde TerraBlok olarak tanımladığımız çiçeklik elemanları ile isterseniz de herhangi bir sert eleman kullanmadan tüm ön yüzün bitkilenmesine izin veren GeoSlope sistemi ile uygulama yapılabilir. Her iki alternatifte de düşük bakım gerektiren bitki örtüsü ile kaplı bir istinat duvarı elde etmek mümkün” diye konuştu. Bu alandaki yeni ürünlerine ilişkin de şu bilgileri verdi: “Geoduvar® sisteminin geliştirilmesine yönelik teknik çalışmalarımız yıllardır devam ediyor. Tüm mühendislik sistemleri yaşanılan tecrübeler, müşteri talepleri ve teknolojik ilerlemeler doğrultusunda sürekli 60 F ŞUBAT P 2017 j Yerli Üretici Geoduvar 18 yılda 100’e yakın konut projesinde yer aldı ve birçok ülkede uygulamada bulundu. olarak kendini güncellemeli ve geliştirmelidir. Biz de Geoduvar® olarak gerek kendi mühendislik grubumuz gerekse de yurt dışından beraber çalıştığımız firmalar ile sürekli olarak daha ekonomik, ekolojik ve kullanıcı odaklı çözümler üzerinde çalışıyoruz. GeoSlope sistemi bu çalışmanın sonucu olarak yedi yıl kadar önce doğdu. Daha önce sadece prefabrik ön yüz kaplama elemanları kullanırken, GeoSlope sistemi sayesinde bu elemanlar olmadan da Geoduvar® yapabilmeye ve bu sayede ön yüzü tamamen yeşillenebilir istinat yapıları sunmaya başladık. Ayrıca, yeterli kazı yapılmasına imkân vermeyen alanlarda zemin çivisi ve Geoduvar® sistemini hibrid bir yöntemle kullanarak yenilikçi çözümler de önermeye başladık.” GEOSENTETİKLER ZEMİNE YENİ ÖZELLİKLER KAZANDIRIYOR Geoduvar firmasının bir diğer ortağı Şükrü Tırnaklı da geosentetiklerin zemine doğal olarak sahip olmadığı yeni özellikler kazandırdığını ifade etti. Tırnaklı, şu değerlendirmelerde bulundu: “Geotekstiller, geogridler, geomembranlar, drenaj geokompozitleri, erozyon matları, geosentetik kil örtüleri ve diğer bazı ürünleri de kapsayan geosentetik malzemeler, ülkemizde son 15-20 yılda inşaat sektöründe giderek artan bir ilgi ile kullanılıyor. Günümüzde geoteknik mühendisliğinde en çok kullanılan ve hızlı bir şekilde gelişim gösteren malzemelerin başında polimerik malzemeler geliyor. Endüstriyel tesislerde üretilen polimerik ürünler zemin ile birlikte kullanılarak geleneksel yöntemlere göre maliyetleri düşürmesinin yanı sıra estetik çözümler de sunuluyor. Bahsettiğimiz bu polimerik ürünlerin başında geniş bir yelpaze ile geosentetik malzemeler geliyor. Mekanik ve hidrolik olmak üzere iki ana grupta incelenebilen ve donatı, güçlendirme, ayırma, yalıtım, drenaj ve filtrasyon işlevlerini sağlayan geosentetiklerin son yıllarda artan kullanımı, inşaat mühendisliği alanındaki birçok sorunun çözümünde etkin rolü oldu. Geleneksel yöntemlerin yerine çok çeşitli alanlarda kullanılabilen geosentetikler, zemine doğal olarak sahip olmadığı yeni özellikler kazandırıp mühendislik parametrelerini geliştirmekte ve sağladığı bu faydalarla geri kazanımlar sağlıyor.” • PfB ENSTİTÜSÜ ROSENHEIM TEST SONUÇLARI (PfB INSTITUTE OF TEST RESULTS ROSENHEIM) Hava Geçirgenliği ( Air permeability ) EN : 1026 : 12207 Class 4 Su Geçirmezlik ( Water tightness ) EN : 1027 : 12208 Class E 900 Rüzgar Yüküne Direnç ( Resistance to wind load ) EN : 12211 : 12210 Class C5 / B5 Isı Geçirgenlik (Thermal transmittance) Uw: 2,5 W/m2K PASCal Pencere sistem dizaynı %100 yerli... Ekstrüzyon profil imalatı %100 yerli... Kalite onayı % 100 Almanya Rosenheim Enstitüsü... ÜRETİCİ BAYİLER MİMARİ Sadeliğin Büyüleyici Güzelliği Etkisini sadelikten alan minimal iç dekorasyon uygulamaları, bu ortamda yaşayan veya çalışan bireylere hem psikolojik hem de fiziksel katkılar sunmayı amaçlıyor. 62 F ŞUBAT P 2017 Az olan çoktur... Fazlasıyla derin ve üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle gibi görünen ve bunu hak eden bu ifade, aynı zamanda basit bir hayat görüşünü de anlatıyor; yoğun olmayan, dikkat çekmeyen ve az ile yetersiz gibi görünen her şey, aslında göz önünde olandan çok daha fazlasını barındırıyor. Elbette pek çok fikrin gerçek hayatta da yansıması olabiliyor ve sade yaşam şekli de bunlardan biri. Minimalizm olarak isimlendirilen akımın temelini oluşturan bu fikirler son yüz yılda sanatın çeşitli dallarından modaya, web tasarımlarından reklamcılığa kadar pek çok alanda uygulandı. Tabii basitliğin güzelliğini ve işlevselliğini mimarlar da fark etti. İnşa edilen minimalist çizgilere sahip binalar daha sık görülmeye başlandı. Ancak bu akımın en etkin kullanım alanlarından biri yapıların içlerinde, yani iç dekorasyon tasarımlarında gerçekleşti. YALIN GÜZELLİK Yaşam veya çalışma alanları günlük zamanın çoğunun geçtiği yerlerdir. Buralarda günün yorgunluğu atılıyor, yemek yeniyor, çalışıyor veya benzeri başka pek çok eylem gerçekleştiriliyor. Bu alanlarda geçirilen her anın daha verimli ve yüksek kalitede gerçekleşmesi ise farkında olunmasa dahi pek çok etken ile doğrudan bağlantılıdır. Örneğin bazı araştırmalara göre iyi ve doğru aydınlatılmamış bir çalışma odasında iş verimliliğinin düştüğü, duvarları yanlış renk seçilerek boyanmış bir oturma odasının stresi azaltmadığı veya yoğun eşya kullanılan bir ofisin dikkat dağınıklığına neden olduğu ifade ediliyor. Sadelik ilkesinden yola çıkarak uygulanan minimalist iç dekorasyon konseptini ilgi çekici kılan en önemli özelliklerinden bazıları, tüm bu “farkında olunmayan sorunlara” çözüm üretme iddiasında olması... Minimalist dekorasyon uygulamaları temelde akımın felsefesini benimsese dahi onu ayıran temel bir özelliği bulunuyor; sadelik, az eşya, düzen, bol açık alan ve pastel renklerin kullanımı gibi temel kurallar akımının felsefesine tamamen uyum sağlarken, mimari minimalist yaklaşımda, işlevsellik en ayırt edici özellik olarak genelden ayrılmasını sağlıyor. Bu “küçük” ayrıntı ise neredeyse 100 yıllık bir gelişim sürecinin sonunda olgunlaşarak uygulanmaya başlandı. GEÇMİŞTEN GELEN FİKİR Minimalizm akımı sanat ile ortaya çıktı. Müzik ve modern sanatta ortaya çıkan az öğe ile çok şey anlatma, bu fikrin giderek gelişmesine katkı yaptı. 1920’li yıllara kadar uzanan fikrin gelişimi, 1960’lı yıllarda en popüler dönemini yaşadı. Bu süreçte pek çok farklı alanda uygulanmaya başlayan minimalizm, 1980’lerde ise mimaride de yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Ancak bu ilk adım değildi. Zira henüz 1930’lu yıllarda sadelik, evlerin içlerine ve dışlarına zaten girmişti. İŞLEVSELLİĞİN ÖNEMİ Sadeliğin ön plana çıktığı yapı mimarilerinin tasarımları ilk bakışta dikkat çekiyor. Olabildiğince düz hatlara sahip, en az malzemeyle, yalın görünümlü, ancak işlevsel olması amacıyla tasarlanan bu binalar, bu hayata bakış açısını her yönüyle yansıtıyorlar. Ancak günlük hayatta, gerçek minimal tasarımın etkisine iç alanlarda yapılan uygulamalarda deneyimlenebiliyor. İç dekorasyonda gerçekleştirilen minimal tasarımlarda gerçekleştirilen her şey, felsefesine uygun bir şekilde yansıtılıyor. Japon geleneksel evlerinin yapılarından ilham alarak geliştirilen akımın yazılı olmayan kuralları hem ruha hem de bedene hitap ediyor. İç dekorasyon tasarımında ana kural işlevselliktir. Bunun için de kullanılacak olan eşyaların veya kullanım yerlerinin büyük bir önemi vardır. Buna göre, eklenecek olan her şeyin bir işlevi olmalı. Eğer bir işe yaramıyorsa eklenmesine de gerek yoktur. Tasarımın aynı zamanda modüler olarak gerektiğinde farklı şekillere dönüşebilmesi gerekir. İNCELİKLİ TASARIM Minimal iç dekorasyonda az eşya kullanılır. Bu eşyaların tamamı ise temel işlevselliğe sahip olmalı. Örneğin gereksiz ise ikinci bir kanepe, oturma odasına yerleştirilmez. Önemli olan kalabalık görüntüyü azaltmaktır. Zira boşluklar daha geniş alan hissi verir ve bu etki de psikolojik olarak rahatlamada yardımcı olur. Kasveti ve yoğunluğu aşmanın bir diğer unsuru ise renklerin kullanımıdır. Doğal renklerin tercih edildiği evlerin iç dekorasyonunda, siyah ve beyaz en çok tercih edilen renk tonlarıdır. Pastel renkler tamamlayıcı öğeler için önerilirken, kırmızı gibi canlı renkler pek tavsiye edilmiyor. Uyum, sadelik tasarımında her şeydir. Bu nedenle düzenli bir şekilde yerleştirilen eşyaların aynı zamanda geometrik uyumlarının olmasına da dikkat edilir. Alanların içlerinde kullanılan eşyaların da çok fazla yer kaplamaması akımın ana hatlarından birini oluşturuyor. Eşyaların yapı malzemelerinde ise cam ve ahşap en çok tercih edilenler arasında yer alıyorlar. Elbette doğru aydınlatma ve doğal ışık kullanımının da bir sebebi bulunuyor. Işık alan bir ofiste, verimin büyük oranda arttığının bilimsel olarak kanıtlanan gerçeklerden biri olduğu biliniyor. Minimal tasarım elbette herkes için uygun olmayabilir. Ancak bu fikrin temelini oluşturan ayrıntılar ve sundukları üzerine biraz daha düşünülmesini hak ediyor. • TOKİ Haber F 63 ŞEHİR BİR SEMTTEN FAZLASI 64 F ŞUBAT P 2017 İstanbul’un en merkezi semtlerinden biri olan Galata, yüzyıllar boyunca geçirdiği değişime rağmen mimari yapısı ve kültürel hafızasını günümüze kadar ulaştırmayı başarıyor. Semtin güzellikleri ise sokaklarında ve sınırları içerisinde yükselen binalarda gizlenen küçük ayrıntılarda saklı. BEYHAN FİLİZ SERHAT ÖZDEK TOKİ Haber F 65 ŞEHİR Sokaklarına adım atılır atılmaz etkileyen şehirler vardır. Onu yakından gören insanlar için bu sihirli kentlerden biri de kuşkusuz İstanbul’dur... İçinde yaşayan insanları, yansıttığı kültürel değerler ve korumaya başardığı tarihi yapılarıyla Türkiye’nin en büyük kenti, tarihin her döneminde şehre gelen misafirlerini etkilemeyi başardı. Zaman, silüetini değiştirmeye çalışsa dahi ondan etkilenen insanlar, eski görünümünü kayıt altına aldı ve günümüze kadar ulaştırarak unutulmamasını sağladı. Şehrin turizm merkezlerinde satılan “Eski İstanbul” görünümlü kartpostallar ise dünü hatırlatan kayıtlardan sadece biri. Pek çoğu sadece yüz yıl kadar önce çekilen fotoğraflardan alınan bu görüntülerde en çok kullanılan manzara ise hep birbirine benziyor. İçinde her biri kendi halinde, belli belirsiz görülebilen küçük kayıkların olduğu renksiz bir deniz, iki kıyıyı birbirine bağlayan bir köprünün üzerinde yol alan at arabaları, dönemi yansıtan kıyafetler giyen çeşitli hallerdeki insanlar, karşı kıyıda silik silüetleri seçilen evler ve cami minareleri... Zamanı durduran bu görüntünün en dikkat çekici yapısı ise uzaklarda yükselen muhteşem beyaz kule. Bu yapı, eski İstanbul’un en merkezi yerleşim yerlerinden birinin tam ortasında bulunan ve ismini semtten alan Galata Kulesi’dir. Etkileyici görünümü, bu binayı ön plana çıkartsa dahi günümüzde Karaköy, Tophane veya Tünel gibi farklı isimlerle de anılan Galata bölgesinin bulunduğu alanda tarihin çeşitli dönemlerini yansıtan çok daha fazla mimari eser bulunuyor. Üstelik her biri farklı şekillerde hâlâ “yaşamaya” devam ediyor ve hikâyelerini anlatmak için ziyaretçilerini bekliyorlar. DENİZCİLERİN EVİ Galata, tarihinin her döneminde deniz ile iç içeydi. Bir Ceneviz kolonisi olarak denizciler için mavi sulara açılan kapı görevi gören bölge, İstanbul’un 66 F ŞUBAT P 2017 Bizans döneminde boğaz trafiğini denetleyecek yakın bir “denizaşırı” şehir haline gelmeye başladı. İsminin de bu bağdan yola çıkarak, Ceneviz dilinde liman anlamına gelen “calata” kelimesinden türediği düşünülüyor. Elbette tarihçilerin farklı tahminleri de bulunuyor. Bazılarına göre semt, ismini Anadolu’ya bu bölgeden geçen Gotlar’dan alıyor. Bir başka iddia ise bir zamanlar bölgede bulunan ve Rum vatandaşlar tarafından işletilen süthanelerin mahalleye ismini verdiği yönünde. Zira bu dilde sütün karşılığı “gala” olarak söylenir. İsminin kökeni her ne olursa olsun Galata’da yerleşimin çok eski olduğu bilinen bir gerçek. Stratejik bir dışa açılma kapısı görevi gören bölgenin yükselişi 4’üncü Haçlı seferi sonunda neredeyse yok olan Bizans İmparatorluğu’nun ticari anlamda Venedik ve Ceneviz gibi ülkelere artan bağımlılığı ile başladı. Bu durumdan faydalanan Cenevizliler, Galata bölgesine koloni kurma izni alırlar. Hatta bu yeni şehrin çevresini surlarla örerler. Bu gelişim, 1453 yılında Fatih Sultan j Günümüzde Galata bölgesinin bulunduğu alanda tarihin çeşitli dönemlerini yansıtan pek çok tarihi mimari eser bulunuyor. j 1349 yılında bir gözlem kulesi olarak Cenevizliler tarafından inşa edilen Galata Kulesi, 70 metreye ulaşan yüksekliğe sahip. Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun İstanbul’un fethiyle daha da hızlanır. Üstelik daha çok tüccar olan Cenevizliler savaşmak yerine teslim olmayı seçerek, aldıkları “surların yıkılmayacağı ve kiliselerine el konulmayacağı” taahhüttü ile kentin dokusunu korumayı da başaracaktı. Elbette yeni dönemde Cenevizlilerin artık politik idaresi olmayacaktı. Ancak kültürel ve bir noktaya kadar yönetsel yetkileri devam etti. Bu esnekliğin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim anlayışı birleştiğinde ise Galata’da bulunan pek çok tarihi değerin günümüze kadar ulaşmasına önemli bir katkı sağladı. KULEDİBİNDE HAYAT 2000’li yıllarda Galata artık tek başına değil. Hatta çevresinde gelişip büyüyen semtler sayesinde biraz unutulduğu dahi söylenebilir. Konumu nedeniyle yer değiştiren merkezler, yerleşim bölgesinin kuruluş ve gelişim dönemlerindeki önemini azaltsa dahi çekim gücünü hiç eksiltmedi. Beyoğlu’nun hareketli sokaklarından sıyrılıp Pera’nın dar sokaklarından aşağıya inerek ulaşılan Galata’da göze ilk çarpan yapı elbette kartpostalların ve fotoğrafların yıldızı Galata Kulesi oluyor. 1349 yılında bir gözlem kulesi olarak Cenevizliler tarafından inşa edilen yapıyı gözardı etmek, 70 metreye ulaşan yüksekliği nedeniyle neredeyse imkânsız. Çeşitli dönemlerde hapis, ambar, hatta İstanbul’da çıkabilecek yangınlarını gözlemlemek için kullanılan kule, son olarak 1964-1967 yılları arasında ŞEHİR j Galata ve Pera bölgesinde değişim, 1857 yılında kurulan Osmanlı’nın ilk modern belediyelerinden biri olarak gösterilen “Altıncı Daire-i Belediye” ile birlikte başladı. kapsamlı bir restorasyon geçirmiş. Artık restoran olarak kullanılan yapı, yine de hâlâ çevresine hayat vermeye devam ediyor. Kulenin etrafında bulunan binalarda hizmet veren alışveriş dükkanları, kafeler ve oteller hep insanlarla dolup taşıyor. Bunun en önemli sebebi ise bu mimari yapının etkileyici görünümü. MİMARİ HARMAN Galata’da pek çok mimari ayrıntı var. Onları görebilmek için her zaman ek çaba sarf etmek gerekmiyor. Ancak pek çok insanın bilmediği ayrıntılar, bu bölgede bulunan pek çok mimari yapının bir hikayesi olduğudur. Bunlardan biri Bankalar Caddesi olarak da bilinen Voyvoda Caddesi ve çevresidir. Kurulduğu ilk günden bu yana Galata’nın gelişimini sağlayan en önemli unsur, ticaret için uygun konumuydu. İstanbul’un fethi ile bölgede artan Müslüman nüfus ve limanın da etkisiyle Galata, İstanbul’un en önemli ticari merkezi konumuna gelmişti. Özellikle 1800’li yıllarda ise Rum, Ermeni ve Musevi tüccar ve bankerlerin bu bölgeyi merkez olarak seçmesinin nedeni ticari merkezin yakınlarında olmaktı. Öyle ki bu tercihleri sadece Bankalar Caddesi’nin ortaya çıkmasını sağlamadı. Çevresinin de gelişiminde katkısı oldu. Zira bu kişilerin evleri de yakınlarda, yani tepenin üst kısmında, Pera’da bulunuyordu. Günümüzde İstanbul’un en gözde kültür ve eğlence merkezi olarak gösterilen Beyoğlu’nun yükselişi, aslında bir bakıma Galata tüccarlarının burada kendilerine oluşturdukları yüksek hayat standartlarından sonra başlamış oldu. Bu bölgede faaliyet gösteren bankerlerin günümüze kadar ulaşan miraslarından ilk dikkat çeken 68 F ŞUBAT P 2017 j Mahallenin en çok bilinen mimari yapılardan biri olan Kamondo Merdivenleri, bir dönem Galata’da yaşayan aynı isimli aile tarafından yaptırılmış. yapılar arasında, bir zamanlar Osmanlı Bankası’nın (Bank-ı Osmani-i Şahane) faaliyet gösterdiği bina ve 1850’li yıllarda Kamondo ailesi tarafından “Art Nouveau” mimari tarzında inşa edilen merdivenler yer alıyor. Tabii böylesine hareketli bir bölgenin kolay ulaşılabilir olması gerekiyordu. Önce, 1836 yılında sallar üzerinde kurulan Galata, Altın Boynuz’un iki yakasını birbirine bağladı. Daha sonraki dönemlerde ise dünyanın ilk yeraltı raylı ulaşım sistemlerinden biri olan Tünel, yokuşları dik olan Galata ile Beyoğlu arasındaki mesafeyi kısalttı. Gelişimi ile birlikte bölgede semtin sosyal hayatı da canlandı. Pek çok farklı mimari tarzın yansıması olarak inşa edilen tiyatrolar, oteller, okullar ve apartmanlar diğer tarihi yapıların yanında yerlerini almış oldu. Bu gelişim ise Galata’nın görselliğini daha da geliştirerek günümüzde de ilgi çekici bir lokasyon olarak kalmasında yardımcı oldu. MODERNİZMİN GÜCÜ Değişim elbette her şeyin aynı kalmasına izin vermedi. Ancak j Galata’da görülebilen tarihi yapıların mimari özellikleri bir yandan kendi dönemlerinin inşa tekniklerini yansıtırken bir yandan da geleneksel Türk mimarisinden küçük izleri taşımaya devam ediyorlar. ŞEHİR semtin günümüzdeki görünümüne kavuşmasını sağlayan asıl değişim Galata ve Pera bölgesinde 1857 yılında kurulan Osmanlı’nın ilk modern belediyelerinden biri olarak gösterilen “Altıncı Daire-i Belediye” ile birlikte başladı. Hedef, bölgeyi daha modern bir Avrupa kenti görünümüne dönüştürmekti. Uygulanmaya başlayan zamanın en önemli imar planlarından biri ile 1864 yılında bölgede büyük yıkımlar gerçekleşti. Örneğin eski Galata’yı çevreleyen surlar yıkıldı ve yerlerine yeni yollar yapıldı. Daha geleneksel yapıdaki binaların yerine büyük iş hanları kuruldu. Hatta küçük yaşam alanları dahi yeniden inşa edildi. Ancak bu yapıların mimari tarzları farklı olsa dahi inşalarında kullanılan duvar örme teknikleri, Osmanlı ustalarının elinden çıktı. Büyük değişimin 1950’li yılların sonlarında Karaköy Meydanı’nın inşası ile tamamlandığı 70 F ŞUBAT P 2017 söylenebilir. Geriye kalan önemli yapılar arasında bulunan rıhtımdaki Galata Yolcu Salonu, kendine has iç ve dış mimarisiyle Doğan Apartmanı, kültürel anlamı ile Galata Mevlevihanesi, Saint Benoît Fransız Lisesi, hissettirdiği samimi havasıyla Serdar-ı Ekrem Sokağı ve Gotik üslûpta bir kilise olarak inşa edildikten sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından Arap Cami ismiyle kullanılmaya devam eden onlarca farklı dini inancın merkezi şehrin ruhunu canlı tutmayı başarıyor. Elbette gizli kalmış onlarca çeşme, hamam, pasaj ve kervansaray da unutulmamalı. Galata semti ve çevresi, sınırları içerisinde bulunan yapılarda özenle korunan küçük ayrıntıları sayesinde hala İstanbul’un keşfedilmeyi bekleyen en güzel yerleşim yerlerinden biri olmaya devam ediyor. Galata’nın gerçek silüetini görebilmek için onu tanımak ve anlamak gerekiyor. • j Dünyanın en eski ikinci yeraltı toplu taşıma sistemi olan 573 metre uzunluğa sahip olan Tünel, 1874 yılında hizmete açıldı. ŞEHİR ŞEHRİN ANLARI Her bir fotoğraf bir hikaye anlatır. Anlatmaya değer öyküleri olan hayatın içindeki ayrıntılardan biri de şehirlerdir. Sefa Yamak Fotoğrafçı Koray Gelmez Endüstriyel Tasarımcı @koraygelmez “Benim için fotoğraflarda mimari yapıların grafik değer taşıması önemlidir. Bu değer ise mimari yapının cephesinde, detaylarında, gökyüzüyle veya çevresi ile kurduğu ilişkiyle oluşuyor. Kompozisyonlarımda bu olabildiğince sade ve az bileşenle sağlanıyor. Mimari yapılar, şehre sonradan bir şey katmıyor. Zaten varoluşlarıyla bir kimlik ve kültür oluşturuyorlar.” 72 F ŞUBAT P 2017 @sefayamak “Mimariyi yaşamın aktığı alanlar olarak görürüm. Bir fotoğrafçı için mimari yapıların, şehir içinde konumlanması fotoğrafik açıdan çok önemlidir. Güzel bir şehir kompozisyonu için yapılar çok önemli bir yer kaplıyor. Bir şehri tanımlarken de ilk bahsettiğimiz mimari yapılarıdır. Mesela Brüj’den bahsederken neden rengarenk ve masal şehri deriz? Bence, mimari yapılarını asırlardır koruyabildikleri için... Şehrin yapısı insanına da etki ediyor; daha naif, güzel yüzlü insanlar.” Banu Nair Öğretim Görevlisi @moment.collector “Estetik ve işlevselliğin insanın ihtiyacı doğrultusunda tasarlanarak yaşam alanları olarak sunulması, başlı başına bir sanat... Mimari yapı ve insan ilişkisi gerçekten ilginç. Fotoğrafta bulunan bir figürün varlığı, yapıya boyut ve can kazandırırken, karşılığında da yapı figüre soyut bir boyut katıyor. Mimarinin sosyoloji ve insan psikolojisi ile doğrudan alakalı olduğuna inanıyorum. İşlevsellik ve estetik içeren yapılar eski veya yeni olsun, bir şehrin ruhunu ve kişiliğini oluşturur.” ŞEHİR 74 F ŞUBAT P 2017 ESNAFLIK OKULU TARİHİ ÇARŞILAR Hâlâ hizmet vermeye devam eden tarihi çarşılarda çalışanların hayata bakış açısı, aynı yapıların kendileri gibi yüzyıllardır değişmiyor. Fiziki yapılarının etkisi ve içindeki insanların oluşturduğu ortak kültür ise günümüzde artık sık görülmeyen değerleri hatırlatmaya ve korumaya devam ediyor. BEYHAN FİLİZ SERHAT ÖZDEK TOKİ Haber F 75 ŞEHİR İnsan ve şehir birbirine çok şey öğretebiliyor. Mimari yapıların oluşturduğu şehirler, insanların gündelik yaşamlarında oluşan hikâyeleriyle bir anlama kavuşur. Evlerde yaşanan sıradanlıklar, sokakta yürürken düşünülenler veya ofislerde çalışırken kazanılan hayat ile ilgili tecrübelerin her biri insanlara yeni bir şeyler öğretiyor. Bu döngü zamanın her devrinde aynı işledi. Fakat ülkelerin coğrafyaları, kullanılan yapıların özellikleri ve toplulukların kültürleri daha farklı biçimlerde şekillenmelerini ve gerçek hayata yansımalarını sağlayabiliyor. Türkiye’nin bulunduğu topraklarda da asırlar boyu olgunlaşan ve sürdürülen şehre dair gelenekler bulunuyor. Bunlardan bazıları doğrudan yapılarla ilgili. Hâlâ çalışır durumda olan ve hizmet vermeye devam eden tarihi çarşılar bunlardan biri. İçlerinde yüzlerce dükkanın bulunduğu ve çeyrek asırdan fazla çalışma hayatını bu mekanlarda geçiren insanları olan çarşılar, günümüzde dahi eski adap ve usullerin yaşatılmasının en büyük nedenlerinden biri, aslında bu mimari yapıların kendileridir. Cafer Çiçek Kapalıçarşı j “Çarşıda hayallerinizde dahi göremeyeceğiniz insanlarla tanışabiliyorsunuz. Bu da insanları daha iyi tanımanız anlamına geliyor. Burada pek çok ünlü insanla da tanıştık. Çarşı herkesin ilgisini çekiyor ve onları cezbediyor. Ancak çarşı artık eskisi gibi değil. Eski esnaflar yok artık. Yenilerin müşteriye saygıları çok değişti. Böyle davranışlar ise insanları çarşıdan kaçırıyor. Yine de burada olmak güzel. 37 yıldır buradayım. Elbette bir gün çalışmayı bırakacağız. Ancak gitmek hiç kolay olmayacak.” 76 F ŞUBAT P 2017 HAYATIN MERKEZ NOKTASI Eskiden alışveriş, bir arada bulunan büyük alana sahip çarşılarda yapılırdı. Tüm ürünlerin bir arada bulunduğu ve yerel halkın tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiği bu alanlarda, günlük taze ürünlerin yanı sıra ustalık gerektiren mesleklerin temsilcileri hizmet veriyordu. Kervansaray veya çarşı olarak isimlendirilen bu alanların mimari yapıları, değişiklik gösterse de temel olarak aynı şekilde inşa edilirlerdi. Yanyana sıralanan dükkanlar, uzun bir cadde veya sokak üzerinde bulunuyordu. Merkezi bir yerde bulunmaları ise kolayca ulaşılabilir olmalarını sağlıyordu. Zaman aktı, şehirler değişti. Pek çok eski çarşı ve kervansarayda hayat da durdu. Ancak bulundukları kente kattıkları değerlerin farkında olanlar ve onlardan kopamayan insanlar her Şemsettin Şengör Kapalıçarşı j “Çarşıda çalışmak dünyanın en zevkli şeyi. Yaşım 87 ve 81 yıldır buraya gelirim. Kapalı olduğuna bakmayın. İçerisinde hayat var. Buraya gelmek çayıra gitmek gibi. Tabii her şey değiştiği gibi çarşı da değişiyor. Ancak değişmeyen tek şey var; burada barınabilmek için zeki ve akıllı olmanın gerekliliği. Aksi takdirde burada kimse hammalık dahi yapamaz. Çarşıda toleransa, komşuluğa ve yakınlığa yatkın olmak gerekiyor. Soğuk adamdan esnaf olmaz. Buranın kendi adabı var. Hem diğer esnaflara hem de müşterilere karşılıklı saygı çarşıda çok önemlidir. Bunu başaranların yarım asırlık müşterileri olabiliyor.” ŞEHİR Adnan Kalmaz Haçik Suri j “Böyle tarihi çarşılarda esnaflık yapmak, çalıştığınız işten haz alıyorsanız harika bir şey. Burada, bizimki gibi bazı dükkanlar babadan kaldığı için geçmişten geleceğe bir köprü görevi görüyor. Bazı müşterilerimizin anneleri ve babaları bu dükkanlardan alışveriş yaparmış. Bir bağlılık var. Tabii bunda sunulan ürünlerin kalitesinin yanı sıra gösterilen saygının da büyük etkisi bulunuyor. Örneğin eskiden her alışverişte istisnasız olarak ‘Bereket versin’ denirdi. Günümüzde bu durum artık pek görülmüyor.” j “Çarşı hiç değişmedi. Ancak içerisindeki kişiler değişti. Eski esnaf ve ziyaretçiler olmadığı için tamamen yeni bir kültür oluştu. İnsan, çarşının her şeyidir. Geldikleri zaman çarşı daha neşeli oluyor. AVM’ler çoğalınca çarşının müşterisi de düştü. Eskiden, her ne ihtiyacı olursa olsun gelip buradan alırlardı. Oysa özellikle buranın esnafı gibi, mekana alışan kişiler başka yerde çalışmaya zorlanırlar. Çarşının havası çok başkadır. Örneğin ben ilkokul talebesiyken tatillerde buraya gelip çıraklık yapardık. Başlangıç o başlangıç. j “Burada yapılan sunumlar, ikramdan çok daha fazlasını anlatıyor. Örneğin size sunulan lokum bir mesaj veriyor aslında; tatlı yiyelim tatlı konuşalım... Ayrıca ikram sırasında ürün ile ilgili bilgisi de verilmiş olur. Çarşıda aslında semah yapıyoruz. Bize öğretilenleri bizden sonraki kuşaklara aktarıyoruz. Özümüzdeki değerlere sahip çıkarak geleceğe aktarmakla görevliyiz. Kapıdan giren hiç kimse müşterimiz değil, misafirimizdir.” zaman ayakta kalmalarını sağladı. Anadolu’da pek çok örneği hâlâ bulunan, ancak artık daha çok turistik amaçlarla hizmet veren eski çarşıların İstanbul’daki en bilinen örnekleri Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı da benzer durumda bulunuyor. Yine de küçük bir özelliklerini günümüze kadar korumayı başarmış ve geleceğe aktarmak için onu yaşatmaya kararlılar; geleneksel esnaflık adapları ve hizmet anlayışı eski çarşıların içerisinde hâlâ uygulanmaya devam ediyor. DÜNDEN YARINA AKTARILAN MİRAS İçinde çalışan insanlara göre, tarihi çarşılar aslında birer okul görevi görüyor. Zira nesilden nesle geçen dükkanlarda çocukluk yaşlarından bu yana görev yapan bu kişiler, tüm zamanlarını geçirdikleri bu alanlarda sadece esnaflık mesleğinin ustalıklarını değil, hayat ile ilgili tecrübelerini geliştirme imkânı da buluyor. Her biri farklı mizaçlara sahip olsa dahi tüm bunları sağlayan en önemli unsurun çarşıların kendisi olduğu konusunda birleşen çarşı çalışanlarına göre bu yapılar, insan ilişkilerine ve hayata bakış açısına doğrudan etki ediyor. Yan yana bulunan dükkanlarda yıllar boyunca birlikte çalışan, sorunlarına ortak olan veya sevinçlerini paylaşan tarihi çarşıların esnafları, öğrendiklerini ısrarla uygulamaya ve gelecek nesillere aktarmaya kararlılar. Her konuşmalarında saygı, adap, doğruluk ve bağlılık gibi kelimelerin sıkça kullanılması ise bu durumun en önemli örneğini oluşturuyor. Mısır Çarşısı 78 F ŞUBAT P 2017 Kapalıçarşı Mukbil Sezen ve Uğur Atik Mısır Çarşısı • UZAT ELİNİ BES PARMAĞINDA BES ADA Maltepe’de KİPTAȘ güvencesiyle beșinci proje de hayat buluyor. Gerek mevkii ve gerekse sahip olduğu özellikler EVLA PARK SEYİR EVLERİ’ni çok farklılaștırıyor. İstanbul, Marmara Denizi ve Adalar gözünüzün önünde, neredeyse her parmağınızla bir adaya dokunacak gibi olacaksınız… Süreyyapașa Ormanı’nın hemen yamacında, aldığınız her nefeste ciğerlerinizin oksijenle dolduğunu hissedeceksiniz. Her sabah dinç kalkarak sağlıklı bir yașama merhaba diyeceksiniz. Gebze Emlak Konutları’nda 3.Etap! 10 yıl 50binTL vade seçeneği ‘den başlayan peşinatlarla DETAYLI BİLGİ İÇİN: 0262 642 68 66 – 67 Türkiye’de güvenli konut denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Emlak Konut güvencesiyle Gebze Emlak Konutları yepyeni bir hayat için sizi bekliyor! Taksit Ödemeleri Konut Tesliminde (TÜFE’li satışlarda) www.emlakkonut.com.tr %0,5 Sabit vade veya TÜFE’li ödeme seçenekleri