2014-IV İçindekiler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. GENEL DEĞERLENDİRME 1 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar 2 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar 4 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü 7 1.4. Riskler ve Para Politikası 8 ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER 11 2.1. Küresel Büyüme 12 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 14 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları 15 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 17 ENFLASYON GELİŞMELERİ 23 3.1. Temel Enflasyon Görünümü 24 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları 28 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları 30 3.4. Beklentiler 31 ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ 37 4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep 37 4.2. Dış Talep 40 4.3. Emek Piyasası 42 FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK 49 5.1. Finansal Piyasalar 50 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler 59 KAMU MALİYESİ 73 6.1. Bütçe Gelişmeleri 74 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler 76 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 79 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar 79 7.2. Orta Vadeli Görünüm 81 KUTULAR Kutu 2.1. Gelişmekte Olan Ülke Tahvil Piyasalarına Yönelen Fon Akımlarının Belirleyicilerinin Zamana Göre Değişimi 20 Kutu 3.1. Enflasyonun Çıktı Açığı ve Kredilere Duyarlılığı 33 Kutu 4.1. Cari Denge Dalgalanmaları ve Cari Açık Düzeltmeleri 45 Kutu 5.1. Çekirdek Olmayan Yükümlülükler 64 Kutu 5.2. Uluslararası Sermaye Akımları ve Yurt İçi Kredi Büyümesi 67 Kutu 5.3. Sermaye Hareketleri ve Kredi Büyümesi: Makroihtiyati Önlemlerin Etkisi 70 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme 2014 yılının üçüncü çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair belirsizliklerin etkisi ile küresel finansal piyasalarda kısmi bir oynaklık artışı gözlenmiştir. ABD Merkez Bankası (Fed) nicel genişleme adımlarını sonlandırırken politika faizi artırımının zamanlamasına ve büyüklüğüne dair belirsizlikler sürmüştür. Avrupa Merkez Bankası (ECB) bu dönemde ekonomik yavaşlama ve deflasyon risklerine karşı politika faizlerinde indirime gitmiş ve teminatlı tahvil ile varlığa dayalı menkul alımları yoluyla bir çeşit nicel genişleme programı açıklamıştır. 2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyreğinde küresel iktisadi faaliyete dair göstergeler beklentilerin altında kalmış ve yıl geneli için büyüme beklentileri aşağı yönlü güncellenmiştir. Finansal piyasalardaki oynaklıklar ve küresel büyüme oranlarındaki düşüşler gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden olmuştur (Grafik 1.1). Zayıflayan küresel büyüme görünümüyle uyumlu olarak emtia fiyatları da önemli miktarda gerilemiştir. Türkiye ekonomisine dair gelişmeler değerlendirildiğinde, yakın dönemde gözlenen küresel finansal oynaklığın etkilerinin Türkiye’de de diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde gerçekleştiği görülmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde risk primi göstergeleri Türkiye için diğer gelişmekte olan ülkelere benzer bir seyir izlemiştir (Grafik 1.2). İlk çeyrek sonrasında iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybı yaşanmıştır. Avrupa Birliği’nde büyümenin yavaşlaması ve jeopolitik gelişmeler dış talebi sınırlamaktadır. Zayıflayan dış talebe rağmen ihracat dengeli büyümeyi desteklemeye devam etmektedir. Grafik 1.1. Grafik 1.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye CDS Gelişmeleri (4 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar ABD Doları) Hisse Senedi Fonları (Baz Puan) Borçlanma Senedi Fonları Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler* Seçilmiş Ülkeler Ortalaması** 225 200 200 -2 -2 175 175 -4 -4 150 150 -6 -6 125 125 -8 -8 100 100 Kaynak: EPFR. 300 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 1014 225 0 0714 2 0 0414 2 0114 250 1013 275 250 0713 275 4 0413 6 4 0113 6 1012 300 0712 8 0412 8 *Brezilya, Çek C., Endonezya, G. Afrika, Kolombiya, Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya ve Şili. ** Brezilya, Endonezya ve G.Afrika. Kaynak: TCMB, Bloomberg Alınan makroihtiyati önlemlerin ve sıkı para politikası duruşunun çekirdek enflasyon eğilimi üzerinde olumlu etkileri gözlenmektedir. Çekirdek göstergelerin enflasyon eğiliminde yılın ilk yarısında yaşanan yüksek miktarlı artışların büyük bir kısmı üçüncü çeyrek itibarıyla geri alınmıştır. Döviz kuru gelişmelerinin olumsuz etkilerinin azalması ile birlikte temel mal grubu yıllık enflasyonundaki düşüş sürmektedir. Ayrıca, düşen petrol fiyatları enerji grubundaki enflasyon baskılarını sınırlamaktadır. Bununla birlikte, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir nedeni ile enflasyon hedefin belirgin olarak üzerinde seyretmeye devam etmektedir. Önümüzdeki yıl, birikimli kur etkilerinin azalmaya devam etmesinin, gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına dönmesinin ve başta petrol olmak üzere düşen emtia Enflasyon Raporu 2014-IV 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fiyatlarının katkıları ile enflasyonda kayda değer bir düşüş süreci yaşanması öngörülmektedir. Özellikle, Orta Vadeli Program (OVP)’da açıklanan sıkı maliye politikası duruşunun enflasyondaki düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirilmektedir. 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2014 yılı ilk çeyreğindeki önden yüklemeli ve güçlü parasal sıkılaştırma sonrasında, ikinci çeyrekte iç ve dış belirsizliklerin azalması ile birlikte ölçülü faiz indirimlerine gitmiştir. Üçüncü çeyrekte ilk olarak Temmuz ayında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 8,75’ten yüzde 8,25’e, gecelik borçlanma faiz oranı ise yüzde 8’den yüzde 7,5’e indirilmiştir. Ağustos ayında ise faiz koridorunu daha simetrik hale getirmek amacıyla gecelik borç verme faizi yüzde 12’den yüzde 11,25’e, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 11,5’ten yüzde 10,75’e indirilmiştir (Grafik 1.1.1). Temmuz Enflasyon Raporu döneminden bu yana, Ocak ayındaki PPK ara toplantısında alınan para politikasının operasyonel çerçevesini sadeleştirme kararı kapsamında başlanan TCMB fonlamasının temelde bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılması uygulamasına devam edilmiştir (Grafik 1.1.2). TCMB fonlamasının çoğunlukla bir hafta vadeli repo ihaleleriyle sağlanması ile, TCMB ortalama fonlama faizi haftalık fonlama faizi seviyelerine yakın gerçekleşmiştir. Öte yandan Eylül ayından itibaren jeopolitik riskler ve finansal piyasalarda yaşanan oynaklık göz önünde bulundurularak sıkı para politikası sıkı likidite politikasıyla desteklenmiştir. Bu çerçevede 2014 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında bir hafta vadeli repo ihale faizine yakın seviyelerde oluşan BIST gecelik repo faizleri son dönem itibarıyla faiz koridorunun üst bandına yakın bir seyir izlemiştir. Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (Yüzde) TCMB Fonlaması* (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ 15 60 13 13 50 11 11 40 40 9 9 30 30 7 7 20 20 5 5 10 10 3 3 0 0 1 1 -10 Kaynak: BIST, TCMB. 60 50 -10 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0613 0813 1013 1213 0214 0414 0614 0814 1014 15 *Marjinal Fonlama gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. TCMB, ölçülü faiz indirimlerine gitmiş olmakla beraber getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşunu sürdürmektedir. 5 yıllık piyasa faizleriyle BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri arasındaki fark Ekim ayı itibarıyla negatif değerlerde seyretmektedir (Grafik 1.1.3). Ayrıca TCMB’nin son dönemde likidite politikasını sıkılaştırmasının da etkisiyle kısa vadeli faizlerde belirgin bir artış gözlenmiş ve getiri eğrisi yataya yakın konumunu korumuştur. Böylece, uzun ve kısa vadeli faizler arasındaki fark tarihsel seviyelerinin altında seyretmeye devam etmiştir. (Grafik 1.1.4). TCMB, 2 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşunu sürdürecektir. Grafik 1.1.3. Grafik 1.1.4. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi Uzun ve Kısa Vadeli Faiz Farkı (Yüzde) (Yüzde) 14 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 5 Yıllık Piyasa Faizi BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) TCMB Ortalama Fonlama Faizi 14 3,0 3,0 12 12 2,5 2,5 10 10 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 8 8 5 Yıl - 3 Ay Vadeli Faiz Farkı 4 4 2 2 -0,5 -0,5 0 0 -1,0 -1,0 -2 -2 -1,5 -1,5 -4 -4 -2,0 -2,0 Kaynak: BIST, TCMB, Bloomberg. 0110 0410 0710 1010 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 0713 1013 0114 0414 0714 1014 6 0611 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0613 0813 1013 1213 0214 0414 0614 0814 1014 6 Kaynak: Bloomberg. TCMB, küresel para politikalarının normalleşmesi sürecinde Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini desteklemek amacıyla, Döviz Depo Piyasası’nda bankalara tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde bankaların TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarını değiştirmiştir. Bankaların bir hafta vadeli olarak TCMB’den kullanabildikleri son borçlanma imkanı faizlerinin 9 Ekim 2014 tarihinden itibaren ABD doları için yüzde 10’dan yüzde 7,5’e, euro için yüzde 10’dan yüzde 6,5’e indirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca TCMB, bankaların Döviz ve Efektif Piyasalarındaki mevcut toplam 10,8 milyar ABD doları işlem yapma limitlerini bankaların bilanço büyüklüklerinde ve TCMB rezervlerinde görülen artışı dikkate alarak “2015 Yılı Para ve Kur Politikası” basın toplantısında güncelleyeceğini duyurmuştur. Bunun yanında, finansal istikrar açısından bankacılık sektörünün mevcut sağlıklı yapısının daha da güçlendirilmesinin önem taşıdığı ifade edilmiştir. Bu çerçevede, TCMB’nin 21 Ekim 2014 tarihinde yaptığı duyuruda dengeli büyümeyi ve yurt içi tasarrufları güçlendirmek amacıyla çekirdek yükümlülüklere ilave bir destek sağlanacağı belirtilmiştir. Finansal kuruluşların zorunlu karşılıklarının Türk lirası olarak tutulan kısmına ödenmeye başlanacak faizin bu doğrultuda bir teşvik unsuru olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Ayrıca, bu düzenleme yoluyla bankaların Türk lirası zorunlu karşılık tutma maliyetinin TCMB para politikası faizine olan hassasiyetinin azaltılması ve dolayısıyla Rezerv Opsiyon Mekanizması’nın otomatik dengeleyici özelliğinin güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Kredi gelişmeleri incelendiğinde, alınan makroihtiyati önlemlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun etkisi ile kredi artış hızlarının makul seviyelerde seyrettiği gözlenmektedir. 2014 Ekim ayında toplam kredilerin yıllık büyüme oranı yüzde 16 ile 2007-2013 dönemi ortalaması olan yüzde 23 seviyesinin altındadır. Aynı dönem ortalaması yüzde 22 olan ticari krediler Ekim ayı itibarıyla yıllık yüzde 20 oranında artarken, ortalama artış hızı yüzde 27 olan tüketici kredileri ise yüzde 14 oranında büyümüştür. Kredi eğilimlerine bakıldığında da tüketici kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızının düşük seviyelerde devam ettiği ticari kredilerin ise göreli olarak daha güçlü bir seyir izlediği gözlenmektedir (Grafik 1.1.5 ve 1.1.6). Kredilerdeki bu görünümün bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi destekleyeceği değerlendirilmektedir. Enflasyon Raporu 2014-IV 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.5. Grafik 1.1.6. Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Yüzde) Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 2014 2007-2013 Ortalaması 2014 25 25 25 20 20 20 20 15 15 15 15 10 10 10 10 5 5 5 5 0 0 0 Ara Eki Kas Eyl Ağu Haz Tem Nis May Mar Şub Oca 0 Kaynak: TCMB. Ara 25 Eki 30 Kas 30 Eyl 30 Ağu 35 30 Haz 35 Tem 35 Nis 35 May 40 Mar 40 Şub 40 Oca 40 Kaynak: TCMB. 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar Enflasyon 2014 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,3 puan azalarak yüzde 8,86 oranına gerilerken işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon yüzde 8,37 ile Temmuz Enflasyon Raporu öngörüleri ile büyük ölçüde uyumlu gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.1 ve 1.2.2). Olumsuz iklim koşulları ve birikimli döviz kurunun etkileriyle birlikte gıda fiyatları, enflasyona en yüksek katkı yapan alt grup olmaya devam etmiştir. Öte yandan, yılın üçüncü çeyreğinde enflasyonda kaydedilen düşüşün başlıca belirleyicileri enerji ve temel mal grupları olmuştur. Temel mal grubu genelinde döviz kuru gelişmelerinin olumsuz etkilerinin azalmaya devam etmesi ile yıllık enflasyon düşüşünü sürdürmüştür. Ana eğilimler itibarıyla temel mal grubunda belirgin bir iyileşme gözlenirken hizmet grubu nispeten daha olumsuz bir görünüm arz etmiştir. Grafik 1.2.1. Grafik 1.2.2. Temmuz 2014 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler (Yüzde) İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Temmuz 2014 Tahminleri ve Gerçekleşmeler (Yüzde) Gerçekleşme Temmuz 2014 Tahminleri* Gerçekleşme Temmuz 2014 Tahminleri* 12 12 10 10 10 10 8 8 Yüzde 12 4 4 4 0914 4 0614 6 0314 6 1213 6 0914 6 0614 8 0314 8 1213 Yüzde 12 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB Yılın üçüncü çeyreğinde, alınan makroihtiyati önlemlerin ve sıkı para politikası duruşunun olumlu etkilerinin gözlenmesiyle birlikte, çekirdek enflasyon eğilimi düşmeye başlamıştır (Grafik 1.2.3). Bu çerçevede, çekirdek göstergelerde yılın ilk yarısında gözlenen belirgin enflasyon artışı üçüncü çeyrekte geri alınmıştır. Ancak, ana eğilim göstergelerinin halen enflasyon hedefi ile uyumlu düzeylerin üzerinde 4 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası seyrettiği not edilmelidir. Bu dönemde küresel büyüme görünümündeki zayıflamayla uyumlu olarak başta petrol olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarında düşüş gözlenmiş ve ABD doları cinsinden ithalat fiyatları gerilemiştir. İthal maliyetlerindeki bu olumlu görünüme ek olarak toplam talep koşulları ve tüketici kredilerinin görece düşük büyüme hızı enflasyon üzerindeki baskıları hafifletmektedir. Nitekim gıda ürünleri ve bağlantılı hizmet alt grupları hariç tutulduğunda, üçüncü çeyrekte yıllık tüketici enflasyonunun belirgin bir düşüş sergilediği gözlenmiştir (Grafik 1.2.4). Grafik 1.2.3. Grafik 1.2.4. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Gıda ve Yemek Hizmetleri dışı Fiyatlar ile TÜFE (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) H Gıda ve Yemek Hizmetleri Hariç TÜFE Kaynak: TÜİK, TCMB. 7 6 6 5 5 0914 7 0614 8 0314 2,5 8 1213 2,5 9 0913 5,0 10 9 0613 5,0 0714 7,5 0114 7,5 0713 10,0 0113 10,0 0712 12,5 0112 12,5 0711 15,0 0111 15,0 TÜFE 10 0313 17,5 I 1212 17,5 Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle yılın üçüncü çeyreğinde birikimli döviz kuru gelişmelerinin olumsuz etkileri azalmaya devam etmiş, buna karşılık gıda fiyatları nispeten olumsuz seyrini korumuştur. Tüketici enflasyonunun uzunca bir süredir yüksek seyrediyor oluşu ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, hizmetler başta olmak üzere belirli gruplarda fiyatlama davranışlarını olumsuz etkilemektedir. Zayıflayan küresel talep sebebiyle gerileyen emtia fiyatlarının tüketici enflasyonuna düşüş yönünde katkı yapması ve yurt içi talepte öngörülen ılımlı seyrin yukarı yönlü riskleri sınırlaması beklenmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü bir seyir izleyeceği tahmin edilmektedir. Arz ve Talep 2014 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünüme kıyasla daha zayıf gerçekleşmiştir. İkinci çeyrekte, sanayi üretiminde dönemlik bazda önemli bir değişim gözlenmese de milli gelir sekiz çeyreğin ardından, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, azalış kaydetmiştir (Grafik 1.2.5). Bu gerilemede, dönemlik büyümeye 0,3 puan negatif katkı yapan tarım sektörü önemli rol oynamıştır. Diğer yandan, inşaat katma değeri üç çeyrektir büyümeye katkı vermemektedir. Böylece, milli gelir büyümesi sanayi üretimi büyümesinin altında gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.6). Nihai yurt içi talep ikinci çeyrekte, hem kamu kesimi harcamalarındaki gerileme hem de özel kesim talebindeki azalma ile birlikte, ilk çeyreğe yakın oranda daralmıştır. Enflasyon Raporu 2014-IV 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.2.5. Grafik 1.2.6. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep Sanayi Üretimi ve GSYİH (Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL) (Yıllık Yüzde Değişim) 32 30 30 28 28 26 26 24 24 22 22 123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 SÜE GSYİH 16 Millions GSYİH Nihai Yurt İçi Talep 32 16 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 1 2013 14 2 3 2011 4 1 2 3 4 2012 1 2 3 4 2013 1 2 3* 14 *Üçüncü çeyrek verisi Temmuz-Ağustos dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK. Kaynak: TÜİK. 2014 yılı Temmuz-Ağustos döneminde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,1 oranında artan sanayi üretimi üçüncü çeyrekte büyümeyi desteklemiştir. Bununla birlikte, bu dönemde tarım katma değerinde azalış tahmin edilmesi ve mineral maddeler üretimi ile istihdam gelişmelerinin inşaat katma değerinde gerileme sinyalleri vermesi, milli gelir büyümesinin bu dönemde de sanayi üretimindeki artış oranının altında kalabileceğine işaret etmektedir. 2014 yılının üçüncü çeyreğine dair veriler tüketim talebinin bir önceki çeyreğe göre artış gösterdiğini, makine-teçhizat yatırımlarında kalıcı bir toparlanmanın henüz başlamadığını, inşaat yatırımlarındaki zayıflığın ise belirginleştiğini göstermektedir. Avrupa ekonomilerinde büyümenin yavaşlaması ve jeopolitik gelişmeler gibi faktörlerin de etkisiyle dış talebin zayıflaması sonucunda ihracattaki artış oldukça yavaş seyretmektedir (Grafik 1.2.7). Sonuç olarak, üçüncü çeyrekte dış talepte gözlenen zayıflamanın iç talepteki toparlanma ile bir miktar telafi edilmesi beklenirken, üçüncü çeyrek büyümesi üzerinde tarım sektörü kaynaklı aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Tüketici ve yatırımcı güveninde henüz kalıcı bir toparlanma eğiliminin başlamaması iç talep üzerindeki aşağı yönlü risklerin devam ettiğine işaret etmektedir. Dış talepteki yavaşlama eğilimi bir süre daha ihracat artışını sınırlayabilecektir. Bu yavaşlama cari açıktaki iyileşme ve dengelenme açısından risk oluştursa da kredi büyümelerinin geldiği makul seviyelerin ve özellikle tüketici kredilerindeki görece yavaş büyümenin cari açıktaki düzeltme sürecini desteklemesi beklenmektedir (Grafik 1.2.8). Ayrıca, zayıflayan küresel talep sonucunda düşen emtia fiyatlarının ithalat bedellerini düşürerek cari dengeye olumlu katkı vereceği değerlendirilmektedir. Grafik 1.2.7. Grafik 1.2.8. İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri Cari İşlemler Dengesi (CİD) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) 140 Altın Hariç İhracat Altın Hariç İthalat 140 130 130 120 120 110 110 100 100 90 30 10 -10 -30 -30 90 -50 -50 80 80 -70 -70 70 70 -90 -90 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 * Üçüncü çeyrek verisi Temmuz-Ağustos ayları gerçekleşmeleri ile Eylül ayı tahminini içermektedir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 -10 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* 6 (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) CİD 30 CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 10 * Eylül ayı verisi tahmindir. Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları Yılın üçüncü çeyreğinde petrol ve ithalat fiyatları görünümü Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikanın altında gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.9). Bu çerçevede, 2014 ve 2015 yılları ortalama petrol ve ithalat fiyatları varsayımları aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Mevcut görünüm altında, yurt dışı fiyatlar kaynaklı 2014 ve 2015 için yıl sonu enflasyon tahminleri üzerinde aşağı yönlü, sırasıyla yüzde 0,3 ve yüzde 0,2 puan, güncellemeler yapılmıştır. Gıda fiyatlarındaki yıl sonu enflasyon varsayımı, gıda enflasyonunda üçüncü çeyrekteki yüksek seyir de göz önünde bulundurularak, yukarı yönlü güncellenmiş ve 2014 yılı için yüzde 12,5, 2015 yılı için yüzde 9 olarak alınmıştır (Tablo 7.1.1). Gıda fiyatlarındaki bu güncellemeler, 2014 ve 2015 yıl sonu enflasyon tahminlerini sırasıyla yüzde 0,8 ve yüzde 0,3 puan artırıcı etki yapmıştır. Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) 130 İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) 130 120 120 Ekim 2014 110 110 100 100 Gerçekleşme 90 90 80 115 115 110 110 105 Gerçekleşme 100 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 0915 1215 80 Temmuz 2014 120 105 100 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 0915 1215 Temmuz 2014 120 Ekim 2014 Kaynak: Bloomberg, TÜİK, TCMB. Taralı alanlar tahminleri göstermektedir. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Ekim ayı başında açıklanan yüzde 9’luk elektrik ve doğalgaz fiyat artışları Temmuz Enflasyon Raporu varsayımlarının bir miktar üzerinde kalmıştır. Bu gelişme, 2014 yıl sonu enflasyon tahmininin güncellenmesine yukarı yönlü 0,2 puan katkıda bulunmuştur. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, sıkı bir maliye politikası uygulanacağı ve faiz dışı kamu harcamalarının GSYİH’ye oranının kademeli olarak düşeceği varsayılmıştır. 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü Orta vadeli tahminler oluşturulurken getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği varsayılmıştır. Ayrıca, alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısı ile yıllık kredi büyüme oranının 2014 yılı sonunda yaklaşık yüzde 15 düzeyinde olacağı ve geldiği makul seviyelerde istikrar kazanacağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2014 yılı sonunda yüzde 8,4 ile yüzde 9,4 aralığında (orta noktası yüzde 8,9), 2015 yılı sonunda ise yüzde 4,6 ile yüzde 7,6 aralığında (orta noktası yüzde 6,1) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 1.3.1). Enflasyon Raporu 2014-IV 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 0917 0617 0317 -4 1216 -4 0916 -2 0616 -2 0316 0 1215 0 0915 2 0615 2 0315 4 1214 4 0914 6 0614 6 0314 8 1213 8 0913 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Yıl sonuna kadar enflasyonun yüzde 5 hedefinin belirgin bir şekilde üzerinde olacağı, 2015 yıl başından itibaren önemli bir oranda düşerek 2015 yıl sonunda yüzde 6,1 oranına gerileyeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonda beklenen bu belirgin düşüşte birikimli kur etkilerinin azalmaya devam edeceği, gıda enflasyonun geçmiş yıllar ortalamasına döneceği ve başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları öngörüleri belirleyici olmuştur. Ayrıca, bu dönemde talep koşullarının ve açıklanan sıkı maliye politikası duruşunun enflasyondaki düşüşü destekleyeceği değerlendirilmektedir. 2015 yılı enflasyon öngörülerindeki dalgalı seyir ise baz etkilerinden kaynaklanmaktadır (Grafik 1.3.1). Açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunun değiştirilmesine neden olabileceği vurgulanmalıdır. Dolayısıyla, enflasyon tahminleri oluşturulurken para politikası görünümüne ilişkin ifade edilen varsayımlar, Merkez Bankası tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır. 1.4. Riskler ve Para Politikası Yakın dönemde küresel finansal piyasalar dalgalı bir seyir izlemiştir. Fed uzun süreden beri sürdürdüğü varlık alımı adımlarını sonlandırırken politika faizi artırımının zamanlamasına ve büyüklüğüne dair belirsizlikler sürmüştür. ECB ekonomik yavaşlama ve deflasyon risklerine karşı politika faizlerinde indirime gitmiş ve teminatlı tahvil ile varlığa dayalı menkul alımları yoluyla bir çeşit nicel genişleme programı açıklamıştır. Küresel para politikalarına dair devam eden belirsizlikler ve küresel iktisadi faaliyetteki zayıflama nedenleri ile gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ve risk göstergelerinin oynak bir seyir izlemesi beklenebilecektir. TCMB, küresel para politikalarının normalleşmesi sürecinde Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini desteklemek amacıyla, Döviz Depo Piyasası’nda bankalara tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde bankaların TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarında indirimlere gitmiş ve limitlerin güncelleneceğini duyurmuştur. Ayrıca bu dönemde, finansal istikrar açısından bankacılık sektörünün mevcut sağlıklı yapısının daha da güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Bu çerçevede TCMB, dengeli büyümeyi ve yurt içi tasarrufları güçlendirmek amacıyla, finansal kuruluşların zorunlu karşılıklarının Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi aracılığıyla, çekirdek yükümlülüklere ilave bir destek sağlanmasına karar vermiştir. 8 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Gıda fiyatlarında yıl içinde yaşanan olumsuz gelişmelerde arz koşulları en temel etken olmuştur. 2015 yılında arz koşulları kaynaklı ek bir olumsuz katkının gelmemesi ve gıda enflasyonunun geçmiş yıllardaki ortalamasına yaklaşması durumunda, enflasyon için bu kanaldan önemli bir düşüş alanı bulunmaktadır. Yakın dönemde zayıflayan küresel talebin etkisi ile başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatlarının önümüzdeki yıl için enflasyonda öngörülen düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirilmektedir. Enflasyon görünümünde beklenen bu olumlu gelişmelerle birlikte, enflasyonun ulaştığı yüksek seviyeler orta vadeli beklentiler ve fiyatlama davranışları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturmaya devam etmektedir. TCMB, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşu sürdürecektir. Kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonu, sıkı para politikası duruşu ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle, arzu edilen seviyelerde seyretmektedir. Tüketici kredilerinin yıllık büyüme oranı düşük seviyelerde devam ederken ticari krediler göreli olarak daha güçlü bir seyir izlemektedir. Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklemektedir. Kredi büyümesinin, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturacak ve dengelenme sürecini bozarak finansal risklerin artmasına neden olacak şekilde hızlanması durumunda ek sıkılaştırıcı tedbirler alınacaktır. Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir. 2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyreğinde küresel ekonomide genel bir büyüme yavaşlaması gözlenmektedir. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde büyümenin duraksaması ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeler sonucunda dış talepte yaşanan zayıflama ihracat büyümesini sınırlandırıcı etki yapmaktadır. Zayıf küresel talep nedeni ile düşen emtia fiyatlarının ise ithalat büyümesini sınırlandırarak cari dengeye olumlu katkı yapması beklenmektedir. Öte yandan, finansal piyasalarda oynaklığın devam etmesinin ve güven endekslerindeki zayıf seyrin etkileriyle özel kesim nihai talebi de kalıcı bir toparlanma sergilememektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyette öngörülen toparlanmanın kademeli bir şekilde gerçekleşmesi ve toplam talep gelişmelerinin enflasyondaki düşüş sürecini desteklemesi beklenmektedir. Dış talepte ek zayıflama yaşanması ve küresel büyüme oranlarının önemli oranda gerilemesi durumunda, emtia fiyatlarında yaşanacak düşüşler enflasyonu azaltıcı etki yapacak, fakat aynı zamanda yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde belirgin olumsuz etkiler gözlenebilecektir. Bu durumda, TCMB politika araçlarını ekonomiyi destekleyici yönde kullanacaktır. Yılın başında alınan makroihtiyati önlemlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun çekirdek enflasyon eğilimi üzerindeki olumlu etkileri gözlenmektedir. Yılın ilk aylarında belirgin miktarda artış yaşanan çekirdek enflasyon göstergelerinden H ve I endekslerinin eğiliminde yakın dönemde iyileşmeler gözlenmiş ve enflasyon eğiliminde yaşanan artışın büyük bir kısmı üçüncü çeyrek itibarıyla geri alınmıştır. Bu çerçevede, birikimli döviz kuru gelişmelerinin yıllık enflasyon üzerindeki olumsuz yansımaları da kademeli olarak azalmaktadır. 2015 yılında enflasyonda bu kanaldan önemli bir düşüş alanı olduğu değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, ikincil etkilerin ve enflasyon beklentilerinin yakından izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Orta vadeli enflasyon görünümünde ek bozulmalar yaşanması durumunda likidite ve para politikalarında sıkılaşmaya gidilecektir. Enflasyon Raporu 2014-IV 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip etmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Orta vadede mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. 10 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler 2014 yılının ilk yarısında küresel iktisadi faaliyetin artış hızı beklentilerin altında seyretmiştir. Söz konusu gelişmede, temel olarak, ABD büyümesinin yılın ilk çeyreğinde gerilemiş olması; Rusya ve Ukrayna’da iktisadi faaliyetin zayıf seyri; Brezilya başta olmak üzere Latin Amerika Bölgesi’nde büyüme oranlarının düşmesi; Euro Bölgesi’nde düşüş kaydeden büyüme oranları; Japonya’da büyümenin beklentilerin altında kalması ve Çin’in yılın ilk çeyreğinde iktisadi faaliyetindeki zayıf seyir belirleyici olmuştur. Söz konusu dönemde, ülkelerde farklı büyüme eğilimleri gözlenmiş olmasına karşın, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde büyüme hızının yavaşlamış olduğu görülmektedir. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin veriler ise küresel büyümede sınırlı da olsa bir iyileşme görülebileceğine işaret etmektedir. Söz konusu iyileşmede, gelişmiş ülkeler tarafında ABD’nin; gelişmekte olan ülkeler tarafında ise Çin ve Hindistan’ın belirleyici olacağı düşünülmektedir. Küresel iktisadi faaliyetteki toparlanmanın halen sınırlı düzeylerde seyrediyor olmasına bağlı olarak küresel enflasyon oranları düşük kalmaya devam etmiştir. Zayıf seyreden küresel büyümeye paralel olarak yılın üçüncü çeyreğinde azalış kaydeden emtia fiyatları da enflasyon üzerinde aşağı yönlü bir etki oluşturmuştur. Bu bağlamda, gelişmekte olan ülkelerin enflasyon oranlarında gözlenen artışların yılın ikinci çeyreğinden itibaren durmuş olduğu görülürken; gelişmiş ülkeler tarafında ise, yüksek çıktı açıklarına bağlı olarak, enflasyon oranlarının merkez bankaları hedeflerinin altında seyretmeye devam ettiği görülmektedir. Buna paralel olarak, yılın üçüncü çeyreğinde gelişmiş ülkeler para politikası büyümeyi destekler nitelikte gevşek seyretmeye devam etmiştir. Ne var ki, büyüme görünümlerindeki farklılaşma nedeniyle Fed ve ECB para politikaları da belirgin bir şekilde ayrışmaya başlamış; Fed varlık alımlarını azaltmaya devam ederken, ECB ise Haziran ve Eylül ayında gerçekleştirdiği faiz indirimleri ve likidite politikası aracılığıyla para politikasını gevşetmiştir. Aynı dönemde, gelişmekte olan ülkeler para politikasında genel eğilim, sınırlı da olsa, gevşeme yönünde olmuştur. Önümüzdeki döneme bakıldığında ise, ABD dışında kalan diğer gelişmiş ülkelerde para politikasının gevşek seyretmeye devam etmesi beklenmektedir. Benzer şekilde, gelişmekte olan ülkeler grubunda da para politikasının çoğunlukla gevşek seyredeceği düşünülmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımları, risk iştahındaki dalgalı seyir çerçevesinde bir önceki çeyreğe göre daha oynak seyretmiş olmakla birlikte, toparlanma eğilimini devam ettirmiştir. Önümüzdeki döneme bakıldığında, Fed’in genişletici para politikasından çıkış stratejisine dair belirsizlikler ve küresel ölçekte iktisadi faaliyetin henüz belirgin bir toparlanma eğilimine girmemiş olması gelişmekte olan ülkeler grubuna yönelen sermaye akımları üzerinde aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Buna ilaveten, Fed’in beklenenden daha güçlü bir faiz artırımı yapabileceğine dair algıların güçlenmesi ve jeopolitik gelişmeler önümüzdeki dönemde risk iştahının dalgalı seyrine devam edebileceğine, buna bağlı olarak portföy girişlerinin de bir müddet daha oynak seyredebileceğine işaret etmektedir. Enflasyon Raporu 2014-IV 11 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.1. Küresel Büyüme Küresel ekonominin büyüme hızında yılın ilk çeyreğinde gözlenen yavaşlama eğilimi, ikinci çeyrekte de devam etmiştir (Grafik 2.1.1). Söz konusu dönemde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamıştır (Grafik 2.1.2). Küresel büyümenin yavaşlamasında Euro Bölgesi büyümesinin çeyreklik bazda sıfır olarak gerçekleşmesi önemli bir rol oynamış; benzer şekilde, Japonya ve Brezilya ekonomilerinde yaşanan resesyon da anılan dönemde küresel büyüme hızını aşağı çekmiştir. Buna karşın, ABD ve Çin, yılın ikinci çeyreğinde küresel büyüme hızını yukarı yönlü etkilemiştir. Dikkat çekici bir gelişme ise küresel kriz sonrası dönemde ilk defa Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin büyümesinin gelişmiş ülkeler büyümesi seviyesine gerilemesi olmuştur. Grafik 2.1.1. Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları* Küresel Büyüme Oranları* (Yüzde Değişim, Yıllık) (Yüzde Değişim, Yıllık) 6 ER-Temmuz (İhracat Ağırlıklı) ER-Ekim (İhracat Ağırlıklı) ER-Temmuz (GSYİH Ağırlıklı) ER-Ekim (GSYİH Ağırlıklı) 6 4 4 2 2 0 0 -2 -4 Gerçekleşen -6 Beklenen -2 12341234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 -4 Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) Gelişmiş Ülkeler Çin ve Hindistan Hariç GOÜ 12 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 -6 -6 * İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 12 10 -6 2341234123412341234123412 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin küresel PMI verileri, bir önceki çeyreğe göre daha olumlu bir büyüme performansına işaret etmektedir (Grafik 2.1.3). Ancak bu dönemde, Euro Bölgesi imalat sanayi PMI endeksinin belirgin bir şekilde gerilemiş olması, yılın ikinci çeyreğinde durma noktasına gelen Euro Bölgesi büyümesinin üçüncü çeyrekte eksiye dönebileceğini göstermektedir. Buna karşın, ABD’de imalat sanayi PMI verileri yılın üçüncü çeyreğinde de olumlu seyretmeye devam etmiştir (Grafik 2.1.4). Ayrıca, ABD işgücü piyasasındaki olumlu görünümün söz konusu dönemde de devam etmiş olması ve işsizlik oranının Eylül ayı itibarıyla yüzde 5,9 seviyesine gerilemiş olması, ABD ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde de büyümeye devam edeceğine işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise PMI verileri yılın üçüncü çeyreğinde ikinci çeyreğe göre daha iyi bir büyüme performansı ortaya koyabileceğine işaret etmektedir. Söz konusu ülkelere yönelen sermaye akımlarında Mayıs ve Haziran aylarında meydana gelen toparlanmanın, yılın üçüncü çeyreğinde de devam etmiş olmasının bu gelişmede etkili olduğu düşünülmektedir. Özetle, küresel ekonominin yılın üçüncü çeyreğinde de yılın ilk yarısına benzer bir performans sergilemesi beklenmektedir. Bu çerçevede, söz konusu dönemde, gelişmiş ülkeler tarafında ABD’nin; gelişmekte olan ülkeler tarafında ise Çin ve Hindistan’ın küresel büyümeye belirgin bir şekilde pozitif katkı vermesi beklenmektedir. Buna karşın, Euro Bölgesi’nin ve Doğu Avrupa ve Latin Amerika’daki 12 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gelişmekte olan ekonomilerin ise küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü bir etkisinin olması beklenmektedir. Grafik 2.1.3. Grafik 2.1.4. Markit Küresel PMI Endeksleri İmalat Sanayi PMI Endeksleri Hizmetler İmalat Sanayi 60 55 Euro Bölgesi ABD 60 60 60 55 55 50 50 45 45 40 40 55 0714 0314 1113 0713 0313 1112 0712 0312 1111 0711 0311 0310 0714 0314 1113 0713 0313 1112 0712 0312 1111 0711 0311 1110 0710 45 0310 45 1110 50 0710 50 Kaynak: Markit Kaynak: Markit. Ekim ayı Consensus Forecasts bültenlerine bakıldığında, 2014 yıl sonuna ilişkin büyüme tahminlerinin bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre, ABD ve İngiltere için yukarı yönlü, Euro Bölgesi ve Japonya için ise aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme tahminleri ise, Hindistan için yukarı yönlü güncellenirken; başta Brezilya olmak üzere Latin Amerika ülkeleri için ise aşağı yönlü olarak güncellemiştir (Tablo 2.1.1). Bu veriler çerçevesinde güncellenen GSYİH ve ihracat ağırlıklı küresel üretim endeksleri, küresel ekonominin yılın geri kalanında da büyümeye devam edeceğine, ancak, büyüme hızının geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminde verilen tahminlerin bir miktar altında klacağına işaret etmektedir (Grafik 2.1.1). Bu çerçevede, Fed’in genişletici para politikasından çıkış stratejine ilişkin belirsizlikler, Euro Bölgesi’nde gözlenen yavaşlamanın olası boyutu ve süresi ile gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımlarında gözlenen oynaklık, önümüzdeki dönemde küresel büyümeyi olumsuz yönde etkileyecek faktörler olarak değerlendirilmektedir. Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Ekim Temmuz Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Japonya İngiltere Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya Doğu Avrupa 2014 2015 2014 2015 2,6 3,2 2,7 3,2 1,6 1,1 2,0 0,7 0,3 3,0 1,6 2,0 1,2 1,1 2,2 0,8 1,4 0,4 -0,3 3,1 1,2 1,5 0,8 0,5 1,1 1,5 3,0 1,7 1,3 2,6 1,3 1,1 3,1 1,9 1,2 2,6 6,0 7,3 5,4 1,7 1,1 1,5 6,1 7,2 6,2 2,6 1,5 2,5 6,0 7,3 5,6 1,2 0,3 1,5 6,1 7,1 6,3 2,2 1,0 2,2 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. Kaynak: Consensus Forecasts. Enflasyon Raporu 2014-IV 13 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.2. Emtia Fiyatları ve Küresel Enflasyon 2014 yılının üçüncü çeyreğinde emtia fiyatları genel endeksi bir önceki çeyrek sonuna göre yüzde 12,8 oranında düşmüştür. Söz konusu dönemde endeksin tüm alt kalemlerinde düşüş gözlenmiştir. Tarım fiyatları yüzde 16,4 oranındaki azalışla son dört yılın en düşük seviyesine gelirken, enerji fiyatları da yüzde 13,9 oranında gerilemiş; böylelikle bu iki alt kalem genel endeksteki düşüşün temel belirleyicileri olmuştur. Değerli metal ve endüstriyel metal fiyatları ise sırasıyla yüzde 9,7 ve 2,4 oranlarında düşüş kaydetmiştir (Grafik 2.2.1). Grafik 2.2.1. Grafik 2.2.2. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri* Ham Petrol (Brent) Fiyatları* (ABD Doları/Varil) Genel Enerji Endüstriyel Metal Değerli Metal Tarım 24 Ekim* 18 Temmuz* Gerçekleşen 140 100 100 80 80 80 80 40 40 60 60 0914 0112 0911 0511 0111 0910 0510 0110 *Ocak 2010 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: Bloomberg. 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 0115 0515 0915 120 0514 120 0114 120 0913 120 0513 160 0113 160 0912 140 0512 200 200 * 1-18 Temmuz ve 1 -24 Ekim tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır. Kaynak: Bloomberg. Üçüncü çeyrekte tarım fiyatları olumlu iklim koşullarına bağlı olarak yüksek seyreden üretim seviyesi nedeniyle belirgin olarak azalış kaydetmiştir. Alt kalemler bazında bakıldığında, Eylül sonu itibarıyla fiyatlardaki düşüşün, yıllık, yüzde 30 civarında olduğu görülmektedir. Petrol fiyatları ise aynı dönemde üretim ve stoklarının yüksek seviyesi ile küresel ölçekte zayıf seyreden talep koşulları çerçevesinde belirgin bir oranda düşmüştür. Üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 93,2 ABD doları seviyesinde bulunan Brent tipi ham petrol fiyatlarının önümüzdeki döneme ilişkin beklentilerine bakıldığında da, bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre önemli miktarda düşüş beklendiği görülmektedir (Grafik 2.2.2). Buna karşın, Orta Doğu’daki jeopolitik gelişmeler, önümüzdeki dönem petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Bu gelişmelere ek olarak, endüstriyel metal fiyatları da, temel olarak, Çin ekonomisine dair kaygılar nedeniyle bu dönemde gerilemiştir. Emtia fiyatlarındaki söz konusu görünüm, yılın üçüncü çeyreğinde, gerek gelişmiş ve gerekse gelişmekte olan ülke enflasyon oranlarını sınırlamıştır. Bu dönemde geçtiğimiz Enflasyon Raporu dönemine göre, gelişmiş ülkeler tüketici fiyat enflasyonunda düşüş görülürken, çekirdek enflasyonda belirgin bir değişim meydana gelmemiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise genel ve çekirdek enflasyon oranları düşüş göstermiştir (Grafik 2.2.3 ve Grafik 2.2.4). 14 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.3. Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yıllık, Yüzde) (Yıllık, Yüzde) GOÜ GÜ GOÜ GÜ 1 1 -2 -2 0 0 0914 0910 0310 0909 0309 0908 0914 0 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 6 0314 0 0913 2 0313 2 0912 2 0312 2 0911 3 0311 3 0910 4 0310 4 0909 4 0309 4 0908 6 0314 6 0913 5 0313 5 0912 8 0312 8 0911 6 0311 10 10 Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB. Önümüzdeki döneme bakıldığında, ABD ve Euro Bölgesi ile Asya Pasifik Bölgesi için 2014 ve 2015 yıl sonlarına ilişkin enflasyon tahminlerinin aşağı yönlü; Latin Amerika ve Doğu Avrupa ülkeleri için ise yukarı yönlü güncellendiği görülmektedir. Japonya için ise 2014 yıl sonu enflasyonunda sınırlı bir yukarı yönlü güncelleme söz konusudur (Tablo 2.2.1). Bu çerçevede, halihazırda emtia piyasalarında gözlenen arz fazlasının küresel enflasyon üzerinde aşağı yönlü etki yapması beklenirken; finansal risklere dayalı olarak döviz kurlarında görülebilecek oynaklıkların gelişmekte olan ülkelerde maliyet yönlü enflasyon riskleri oluşturabileceği ve talep koşullarının önümüzdeki dönem küresel enflasyon görünümü üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Tablo 2.2.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Temmuz Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan İngiltere Japonya Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya** Doğu Avrupa Ekim 2014 3,2 2015 3,1 2014 3,2 2015 3,1 2,0 0,7 1,1 0,7 0,5 0,2 -1,0 1,7 2,7 2,1 1,2 1,8 1,1 0,9 0,8 -0,1 2,0 1,8 1,8 0,5 1,0 0,6 0,2 0,0 -1,0 1,7 2,8 1,8 1,0 1,6 1,0 0,6 0,7 0,0 1,9 1,8 3,3 2,4 8,0 11,4 6,4 5,4 3,5 2,9 6,9 10,4 6,0 4,9 3,1 2,3 7,7 12,0 6,4 6,0 3,3 2,7 6,8 11,7 6,3 5,3 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. ** Aralık/Aralık enflasyonu. Kaynak: Consensus Forecasts. 2.3. Finansal Koşullar, Risk Göstergeleri ve Sermaye Akımları Yılın üçüncü çeyreğinde, küresel iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamanın yanı sıra jeopolitik gelişmeler ve Fed’in yakın zamanda yapabileceği faiz artırımının miktarına ilişkin beklentilerin yükselmesinin etkisiyle küresel risk iştahı dalgalı seyretmiştir (Grafik 2.3.1). Öte yandan, ABD politika faizine ilişkin vadeli işlem sözleşmelerine bakıldığında, ABD’de politika faizinin artmaya başlayacağı tarihe ilişkin beklentilerin değişmediği ancak beklenen artış miktarının, uzun vadede, sınırlı oranda arttığı Enflasyon Raporu 2014-IV 15 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası görülmektedir (Grafik 2.3.2). Bununla birlikte, politika faizi beklentilerindeki söz konusu artışın ABD hazine bonosu getirilerine yansımadığı gözlenmiştir (Grafik 2.4.3). Grafik 2.3.1. Grafik 2.3.2. Küresel Risk İştahı Endeksleri ABD Politika Faizi Vadeli İşlem Oranları (Yüzde) 3 Ekim 2014 Credit Suisse Risk İştahı Endeksi VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş) 6 10 4 15 2 20 0 25 -2 30 -4 2014 ER III (25 Temmuz) 2,5 2,5 0917 0317 0916 0714 0316 0,0 45 0915 0,0 -8 0315 40 0914 -6 0114 0,5 0713 0,5 0113 35 0712 1,0 0112 1,0 0711 1,5 0111 1,5 0710 2,0 0110 2,0 Sözleşme Vadesi Kaynak: Bloomberg, Credit Suisse. Kaynak: Bloomberg. Yılın ikinci çeyreğinde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasalarında meydana gelen değerlenme eğilimi, küresel risk iştahının dalgalı seyretmesi sonucunda, yılın üçüncü çeyreğinde, gelişmiş ülkelerde daha belirgin olmak üzere, tersine dönmüştür (Grafik 2.3.3). Öte yandan, küresel iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlama ve büyümede ülkeler bazında gözlenen ayrışmanın etkisiyle özellikle Latin Amerika ve Doğu Avrupa ülkelerinin borçlanma senedi getirilerinde belirgin artışlar gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Grafik 2.3.3. Grafik 2.3.4. Küresel Hisse Senedi Piyasaları Gelişmeleri Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları (ABD Doları Bazında, 2007=100) (Milyar ABD Doları) Hisse Senedi Fonları MSCI - Gelişmekte Olan Ülkeler Kaynak: Bloomberg. -15 -15 0914 -10 0714 -10 0514 -5 0314 -5 0114 0 1113 0 0913 5 0713 60 10 5 0513 60 0714 70 0114 70 0713 80 0113 80 0712 90 0112 90 0711 100 0111 100 0710 110 0110 110 Borçlanma Senedi Fonları 0313 120 0113 MSCI - Gelişmiş Ülkeler 120 10 Kaynak: EPFR. Gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımlarında yılın ikinci çeyreğinde başlayan toparlanma eğilimi üçüncü çeyrekte devam etmiştir. Sermaye girişleri bu dönemde küresel risk iştahı gelişmeleri çerçevesinde önceki çeyreğe kıyasla daha oynak bir seyir izlemiştir (Grafik 2.3.4). Portföy dağılımı bazında, hisse senedi piyasalarına girişler önceki çeyreğe kıyasla belirgin biçimde artarken, borçlanma senedi piyasalarına girişlerin oldukça sınırlı kaldığı görülmüştür. Fed’in genişletici para politikasından çıkış stratejisine dair belirsizliğin yanında, gelişmekte olan ülkelerde büyümenin durağan seyretmesi ve küresel büyüme görünümünde henüz belirgin bir 16 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası toparlanma eğilimi gözlenmiyor olması, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları üzerindeki aşağı yönlü riskler olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında, Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın para politikalarındaki ayrışma ile jeopolitik gelişmeler de söz konusu aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Bu çerçevede, küresel risk iştahındaki dalgalanmaların ve portföy akımlarında gözlenen oynaklığın bir süre daha devam edeceği öngörülmektedir. 2.4. Küresel Para Politikası Gelişmeleri Yılın üçüncü çeyreğinde para politikası açısından en önemli gelişme büyüme görünümlerindeki farklılaşmaya paralel olarak ECB ve Fed para politikalarının da birbirinden belirgin şekilde ayrışmaya başlaması olmuştur. Sözkonusu ayrışma ECB’nin Haziran ayında geçekleştirdiği faiz indirimiyle başlamış, Euro Bölgesi büyüme öngörülerinin takip eden dönemde daha da aşağı yönlü güncellenmesi neticesinde Eylül ayında yapılan 10 baz puanlık ilave indirim ile daha da belirginleşmiştir. Diğer gelişmiş ülkelerden İsveç, İsrail ve Kore merkez bankalarının da Temmuz-Ekim döneminde politika faizlerini indirdikleri görülmektedir (Grafik 2.4.1). Gelişmekte olan ülkelerde ise, siyasi çalkantılardan etkilenen Rusya’da ve enflasyon eğiliminin hız kazandığı Kolombiya’da artırılan politika faizlerine karşın, genel eğilimin daha çok gevşeme yönünde olduğu görülmüş; Şili, Peru, Romanya ve Polonya merkez bankalarının son dönemde faiz indirimine gittikleri gözlenmiştir (Grafik 2.4.2). Grafik 2.4.1. Grafik 2.4.2. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 – Ekim 2014*(Baz Puan) Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Ekim 2014*(Baz Puan) Eki'14 Eyl'14 Agu'14 Tem'14 Eki'14 Eyl'14 Agu'14 Tem'14 2014 Ç2 2014 Ç1 2013 2012 2014 Ç2 2014 Ç1 2013 2012 650 650 450 450 250 250 50 50 * 8 Ekim 2014 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Meksika Romanya Türkiye Güney Afrika Rusya Macaristan Endonezya Polonya Kolombiya Peru -550 Tayland -350 -550 Şili -150 -350 Brezilya -150 Çek Cum. Euro Bölgesi Norveç Avustralya Kore İsveç 200 150 100 50 0 -50 -100 -150 -200 -250 -300 İsrail 200 150 100 50 0 -50 -100 -150 -200 -250 -300 * 8 Ekim 2014 itibarıyla. Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Geçtiğimiz dönemde, Fed, beklenildiği gibi varlık alımlarını azaltmaya aynı şekilde devam etmiş, Ekim ayı toplantısında bu programın sonlandırılacağı sinyalini vermiştir. İşsizlik oranının hızla gerilemesinden sonra, Fed toplantı duyurularında, politika faizinin ve para politikasının gelecekte nasıl şekilleneceğine dair sözle yönlendirmelerini işgücü piyasası verilerine dayandırmak yerine varlık alım programını tamamlanmasından sonra “belirgin bir süre daha” politika faizlerini artırmayacağı yönünde bir ifade kullanmaya başlamıştır. Eylül ayı toplantısı öncesinde Fed’in bu ifadeyi kaldırarak daha erken faiz artırımına gideceği yönünde bir sinyal verebileceği beklentisine bağlı olarak uzun dönemli faizler artmış, ne var ki, toplantı tutanaklarında söz konusu ifadenin korunması üzerine faizler tekrar düşüşe geçmiştir (Grafik 2.4.3). Uzun dönemli faizlerdeki bu düşüşün miktarı, diğer büyük merkez bankalarından gelen gevşek politika sinyallerinin de etkisiyle, bir aylık sürede 45 baz puana ulaşmış; ancak Ekim ayı ortasından itibaren tekrar bir miktar yükselmiştir. Enflasyon Raporu 2014-IV 17 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ECB, Eylül toplantısında bir kez daha enflasyon oranının orta vadeli hedefin oldukça altında kaldığına vurgu yapmış ve politika faizini 10 baz puan daha indirerek binde 5 düzeyine çekmiştir. Halihazırda negatif olan borç alma faiz oranı da aynı ölçüde indirilmiştir. Bu kararın ardından getiri eğrisinin kısa ucunun neredeyse 2 yıllık vadelere kadar negatif değerlerde seyrettiği görülmektedir. Ayrıca, ECB, 2014 yılı son çeyreğinde başlayacak ve iki yıl sürecek yeni bir tahvil alım programını uygulamaya koymuştur. Yapılan açıklamada söz konusu programın, likidite koşullarını rahatlatmakta önemli bir işlev göreceğine ve ECB ve diğer gelişmiş ülke para politikalarının önümüzdeki dönemde ayrışacağına dair önemli bir sinyal oluşturduğuna vurgu yapılmıştır. Grafik 2.4.3. ABD 10 Yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi (Yüzde) 3,2 3,2 3,0 3,0 2,8 2,8 2,6 2,6 2,4 2,4 FOMC toplantısı (29 Temmuz) 2,2 2,2 2,0 2,0 1,8 1,8 FOMC toplantısı (16 Eylül) 1,6 1,6 07.10.2014 07.09.2014 07.08.2014 07.07.2014 07.06.2014 07.05.2014 07.04.2014 07.03.2014 07.02.2014 07.01.2014 07.12.2013 07.11.2013 07.10.2013 07.09.2013 07.08.2013 07.07.2013 07.06.2013 07.05.2013 07.04.2013 07.03.2013 1,2 07.02.2013 1,4 1,2 07.01.2013 1,4 Kaynak: Bloomberg. ECB’nin enflasyon ve büyüme öngörüleri mevcut para politikası stratejisinin önemli bir süre daha devam edeceğine işaret etmektedir. Eylül ayında açıklanan rakamlara göre ECB, Euro Bölgesi tüketici fiyatları enflasyonunun 2014 yılında yüzde 0,6; 2015 yılında yüzde 1,1 ve 2016 yılında yüzde 1,4 olmasını beklemektedir. Buna göre, enflasyonun 2016 yılı sonunda dahi orta vadeli hedefin altında kalacağı öngörülmektedir. Söz konusu yıllara ilişkin büyüme öngörüleri ise, sırasıyla, yüzde 0,9; yüzde 1,6 ve yüzde 1,9 olarak açıklanmıştır. Diğer büyük ekonomilerde de para politikasının sıkılaşmasına yol açabilecek belirgin bir enflasyon artışı henüz görülmemiştir. Fed ile birlikte yakın gelecekte faiz artırımına gitmesi en muhtemel gelişmiş ülke İngiltere olarak görülmekle birlikte, merkez bankası tarafından yapılan açıklamalarda olası faiz artışının sınırlı düzeylerde kalacağı ve politika faizinin bir süre daha tarihsel ortalamalarının altında seyredeceği vurgulanmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler para politikası tarafında ise geçtiğimiz çeyreğe ilişkin gelişmelerin sıkılaşmadan çok gevşeme yönünde olduğu görülmektedir. Enflasyon eğilimini gerekçe göstererek son dönemde faiz artırmış olan sınırlı sayıda merkez bankası olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerin genelinde politika faizlerinin aşağı yönlü ya da durağan olduğu görülmektedir. Önümüzdeki döneme bakıldığında, uluslararası sermaye hareketleri ve finansal piyasalarda Fed politikasına dair belirsizliklerin neden olduğu dalgalanmalara bağlı olarak, yılın ilk çeyreğindekine benzer bir sıkılaşmaya gidilme olasılığının bulunduğu değerlendirilmektedir. Ancak, halihazırda, ortalama politika faizinin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerde de gerilediği görülmektedir. 18 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, Fed’in politika faizini artırmaya başlayacağı tarihe ve artışın büyüklüğüne ilişkin belirsizlik; uluslararası ekonomik koşullarının ve küresel para politikasının seyrini belirleyen en önemli unsur olma özelliğini korumaktadır. Fed’in ilk faiz artışı gerçekleştiğinde kur ve faizlerde meydan gelecek hareketler ve uluslararası sermaye akımlarının yönü özellikle gelişmekte olan ülke para politikaları açısından belirleyici olacaktır. Enflasyon Raporu 2014-IV 19 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 2.1 Küresel Gelişmekte Olan Ülke Tahvil Piyasalarına Yönelen Fon Akımlarının Belirleyicilerinin Zamana Göre Değişimi finansal kriz sonrasında sermaye akımlarında görülen dalgalanmalar, gelişmekte olan ülkelerde finansal ve makroekonomik istikrarı sağlamak üzere, sadece yoğun sermaye girişi dönemlerinde değil, sermaye çıkışı dönemlerinde de etkinlik gösterebilen uygun politika tasarımının önemini bir kez daha vurgulamıştır. Bu tür politika tasarımları, gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımlarının belirleyicilerinin iyi anlaşılması yanında, bu belirleyicilerin akımlar üzerindeki etkilerinin zamanla nasıl değiştiğinin de incelenmesini gerektirmektedir. Erduman ve Kaya (2014) çalışmasına dayanan bu kutuda, küresel finansal kriz döneminde gelişmekte olan ülke tahvil piyasalarına yönelen fon akımlarının belirleyicilerinin zamana göre değişimi analiz edilmektedir1. Bu amaçla, Bayesci yaklaşım kullanılarak, sonsal dağılımın Gibbs örnekleme algoritması ile elde edildiği, zamana göre değişen bir regresyon modelinden yararlanılmıştır. Grafik 1. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımlarının Gelişimi (52 haftalık toplam, milyar ABD doları) Borçlanma Senedi Fonları Hisse Senedi Fonları 100 100 80 80 60 60 40 40 20 20 0 0 2014 2013 2012 2011 2010 -100 2009 -80 -100 2008 -60 -80 2007 -40 -60 2006 -20 -40 2005 -20 Kaynak: EPFR. Küresel finansal kriz sonrasında gerek gelişmiş ve gelişmekte olan ülke faiz farkındaki artış, gerekse artan belirsizlik uluslararası yatırımcıların daha kısa vadeli ve yüksek getirili yatırımlara yönelmesine yol açmıştır. Bunun yanı sıra, gelişmiş ülke yatırım araçlarına yönelik güven kaybı, gelişmekte olan ülkelerin faiz oranını düşürmek için hareket alanlarının bulunması ve gelişmiş ülkelerin para politikalarında gevşemenin süreceği beklentisi gelişmekte olan ülke tahvillerinin getirilerine dair olumlu beklentilere katkıda bulunmuştur. Bunlara bağlı olarak, bu dönemde gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasalarına yönelen fonlar belirgin biçimde artmıştır (Grafik 1). Söz konusu fon akımlarının belirleyicilerinde yapısal bir değişim olup olmadığını analiz etmek üzere aşağıdaki gibi bir “zamana göre değişen parametre” denklemi tahmin edilmiştir: BFt = αt Pht + βt Plt + ϵt Bu denklemde, BFt , t zamanındaki tahvil akımlarını ifade etmektedir. Sermaye akımlarının belirleyicileri, iten ve çeken faktörler olarak kategorize edilmiş ve bu faktörler, sırasıyla, Pht ve Plt ile ifade edilmiştir. İktisadi yazında, küresel likidite ve risk iştahı sermaye akımlarının başlıca iten faktörleri olarak değerlendirilirken; çeken faktörler ise, çoğunlukla, büyüme oranı, faiz oranı, enflasyon oranı gibi ülkeye özgü değişkenler ile temsil edilmektedir. 1 Erduman, Y. ve Kaya, N. (2014) ”Determinants of Bond Flows to Emerging Markets: How Do They Change Over Time?”, TCMB Çalışma Tebliği No:14/28. 20 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Küresel finansal kriz sonrasında, gelişmiş ülkelerin nicel genişleme politikaları küresel likidite fazlasının en temel kaynaklarından biri olduğundan, küresel likidite, Fed ve ECB’nin bilançolarındaki varlıkların toplamı (Amerikan doları cinsinden) ile ölçülmüştür.2 Diğer iten faktörler olarak, küresel risk iştahını ölçmek üzere VIX endeksindeki değişim; gelişmekte olan ülkelerin riskliliğini ölçmek üzere ise EMBI endeksi kullanılmıştır. Çeken faktörler ise, sanayi üretiminin yıllık büyümesi, TÜFE bazlı enflasyon oranı ve gelişmekte olan ülke politika faizi ile ABD politika faizi arasındaki fark ile tanımlanmıştır. Veri seti, 2005 yılının başından 2013 yılının sonuna kadar olan dönemi kapsamaktadır. Grafik 2’de sunulan zamana göre değişen parametre tahminleri, tahvil akımlarının belirleyicilerinin göreli öneminin küresel finansal krizin gerek öncesinde gerekse sonrasında değiştiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, Euro Bölgesi borç krizi ve Fed’in varlık alım programından çıkış sinyali gibi incelenen dönemdeki önemli tarihler de zamana göre değişen katsayılardaki dönüş noktalarından açıkça izlenebilmektedir. Grafik 2. Gelişmekte Olan Ülke Tahvil Akımları Belirleyicilerinin Zaman Göre Değişen Parametre Tahminleri Büyüme Oranı Enflasyon Oranı Faiz Oranı Farkı 0,00 2,50 0,20 -0,50 2,00 0,10 -1,00 1,50 0,00 -1,50 1,00 -0,10 -2,00 -0,20 -2,50 Küresel Likidite Risk İştahı 2013 2012 2011 2010 2009 -0,02 -0,10 12 2008 Gelişmekte Olan Ülke Riski 0,00 16 2007 0,00 2006 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 0,50 2006 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 0,30 -0,03 -0,20 8 -0,04 -0,30 4 -0,40 0 -0,05 -0,50 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 -0,06 -0,60 2006 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 -4 Not: Grafikler, modelde yer alan açıklayıcı değişkenlerin zamana göre değişen katsayılarını (kalın çizgi) ve bu katsayıların güven aralıklarını (kesikli çizgiler) göstermektedir. Bayesçi analizin kullanıldığı çalışmalarda daha yaygın bir uygulama olduğundan , yukarıdaki grafiklerde yüzde 68 güven aralıkları yer almaktadır. Sonuçlar, yüzde 90 güven aralıkları kullanıldığında da belirgin bir farkllık göstermemektedir. Parametre tahminine ilişkin güven sınırları x eksenini içermediği takdirde istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmektedir. Bulgularımız gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki faiz farkının incelenen dönemde tahvil piyasası akımları üzerinde en etkili çeken faktör olduğunu göstermektedir. Küresel kriz döneminde etkisi bir miktar azalmış olmakla birlikte, kriz sonrası dönemde faiz farkının gelişmekte olan ülkelerin tahvil akımlarında gözlenen yükselişte istikrarlı ve güçlü bir etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, gelişmiş ülke politika faizlerinin sıfıra yaklaştığı küresel kriz sonrası dönemde, gelişmekte olan ülkelerin görece yüksek politika faizlerinin kısa vadeli sermaye akımları üzerinde çekici bir etki yapması, söz konusu ülkelerde sadece politika faizi kullanarak para politikası yapılmasını zorlaştıran bir gelişme olmuştur. Bu çerçevede birçok gelişmekte olan ülke, politika çerçevelerini makroihtiyati önlemlerle desteklemiştir. Çeken faktörler arasında enflasyon oranı önemli bir başka belirleyici iken, büyüme oranının tahvil akımları üzerinde anlamlı bir rolü olmadığı anlaşılmaktadır. 2 İngiltere Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası da benzer şekilde nicel genişleme politikaları uygulamış olmakla birlikte, uluslararası boyutta etkileri daha sınırlı kaldığından, küresel likidite tanımında kullanılmamıştır. Enflasyon Raporu 2014-IV 21 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1990lardan itibaren güçlü büyüme görünümleriyle güven veren ve bu sayede uluslararası borçlanma piyasalarına daha rahat ulaşım sağlayan gelişmekte olan ülkeler, yatırım bağlantılarını bu dönemde kurmuşlardır. Dolayısıyla, incelenen dönemde ekonomik büyümenin sermaye akımları üzerindeki etkisinin, finansal küreselleşme ve güçlenen finansal bütünleşme nedeniyle, eskiye kıyasla azalmış olduğu değerlendirilmektedir. İten faktörler içinde, küresel likidite, tahvil akımları üzerinde en belirleyici etmendir. Küresel likiditenin en güçlü etkisi nicel genişleme politikalarının ilk açıklandığı tarihlerde görülürken, söz konusu etkinin Euro Bölgesi krizi ile zayıflamaya başladığı ve Fed’in varlık alımlarını azaltmaya başlayacağının sinyalini verdiği tarihten itibaren ise kaybolmaya yüz tuttuğu görülmektedir.3 Küresel risk iştahının ve gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algılamasının ise tahvil piyasası akımları üzerinde göreli olarak daha düşük ve daha sabit anlamlı etkileri bulunmaktadır. Bu bulgular ışığında, önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerin para politikaları arasındaki ayrışmanın küresel likiditeyi nasıl etkileyeceği, sermaye akımları açısından belirleyici bir iten faktör olacaktır. Öte yandan, büyüme ve enflasyon görünümlerindeki farklılaşma nedeniyle, küresel ölçekte para politikalarının da ayrışması beklenmektedir. Bu çerçevede, faiz farkının yönünün önümüzdeki dönemde de sermaye akımları açısından önemli bir çeken faktör olmayı sürdüreceği düşünülmektedir. Bu süreçte, gerek küresel likidite kanalından gerekse faiz farkı kanalından kaynaklanabilecek olası oynaklıklara karşı, gelişmekte olan ülkelerin makroihtiyati tedbirleri etkin şekilde kullanmaya devam etmesi olası gözükmektedir. 3 Bilanço büyüklükleri, nicel genişleme politikalarının başladığı 2008 yılı sonrasında etkin bir para politikası bileşeni olmaya başlamıştır. Dolayısıyla, bilanço büyüklükleri ile ölçülen küresel likiditenin sermaye akımları üzerindeki etkisi, 2008 yılı öncesinde, daha büyük belirsizlik içermektedir. 22 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3. Enflasyon Gelişmeleri 2014 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,3 puan azalarak yüzde 8,86 oranına gerilemiştir. Enflasyondaki bu düşüşün başlıca belirleyicileri enerji ve temel mal grupları olmuştur. Yıllık enflasyon, döviz kuru baskılarının hafiflemesiyle birlikte dayanıklı tüketim mallarında yavaşlamaya devam ederken, geçişkenlik etkisinin daha gecikmeli gözlendiği diğer temel mallarda artış eğilimini korumuştur. Gıda fiyatları, olumsuz iklim koşulları ve Türk lirasındaki birikimli değer kaybının süregelen olumsuz etkileriyle enflasyona en yüksek katkı yapan alt grup olmaya devam etmiştir. Hizmetlerde ise ana eğilim olumsuz bir görünüm sergilemiş ve başta gıda fiyatlarıyla bağlantısı güçlü kalemler olmak üzere alt gruplar genelinde yıllık enflasyon artış kaydetmiştir. Hizmet grubundaki bozulmaya karşın, temel mal görünümündeki iyileşmeye paralel olarak çekirdek göstergelerde yıllık enflasyon sınırlı da olsa bir önceki çeyreğe kıyasla gerilemiştir. Alt gruplar detayında incelendiğinde, yılın ilk iki çeyreğinde geçmiş yıllar ortalamasının oldukça üzerinde gerçekleşen gıda grubu artış oranı, üçüncü çeyrekte sınırlı bir yavaşlama kaydetmiş olsa da, grup yıllık enflasyonu tarihi yüksek seviyelerini korumuştur. Hizmet fiyatlarında ortalamaların oldukça üzerinde bir çeyreklik enflasyon izlenirken enerji ve tütün gruplarındaki artışlar oldukça sınırlı kalmıştır (Grafik 3.1). Gıda enflasyonundaki olumsuz gidişat bir kenara bırakıldığında, başta uluslararası petrol fiyatları olmak üzere ithalat fiyatlarındaki ılımlı seyir ve iktisadi faaliyetteki ivme kaybı enflasyon üzerindeki baskıları hafifletmektedir. Ancak tüketici enflasyonunun uzunca bir süredir yüksek seyrediyor oluşu ve enflasyon beklentilerinde süregelen bozulma fiyatlama davranışlarını olumsuz etkilemektedir. Bu gelişmelerin yanı sıra yakın dönemde Türk lirasında yaşanan oynaklık enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü bir risk unsuru oluşturabilecektir. Grafik 3.1. Grafik 3.2. Gruplar İtibarıyla TÜFE Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı (Üçüncü Çeyrek Yüzde Değişim) 2007-2013 Ortalaması (Yüzde Puan) 2014 Temel Mallar** Hizmetler Tütün ve Altın* Enerji Gıda 8 8 12 12 6 6 10 10 4 4 8 8 2 2 6 6 0 0 4 4 2 2 -2 -2 0 -4 -4 Gıda Enerji Tütün ve Temel Hizmet Altın* Mallar** TÜFE 0 I II IIIIV I II IIIIV I II IIIIV I II IIIIV I II IIIIV I II IIIIV I II III 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın. ** Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV 23 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Özetle yılın üçüncü çeyreği, döviz kuru baskılarının hafiflemeye devam ettiği, buna karşılık gıda fiyatlarının olumsuz seyrini koruduğu ve bekleyişler ile genel fiyatlama davranışındaki bozulmanın, hizmetler başta olmak üzere, belirli gruplarda genele yayıldığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde gıda ve hizmet gruplarının yıllık enflasyona yaptığı katkı sırasıyla 0,33 ve 0,32 puan yükselerek 3,36 ve 2,67 puan olarak gerçekleşmiştir (Grafik 3.2). Ekim ayından itibaren geçerli olmak üzere elektrik ve doğalgaz tarifeleri için belirlenen yüzde 9 oranındaki artışların yıllık enflasyona doğrudan katkısının yaklaşık 0,4 puan olması beklense de önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü bir seyir izleyeceği tahmin edilmektedir. Özellikle gıda fiyatlarına ilişkin görünüm enflasyonun düşüş hızını belirleyen ana unsur olacaktır. Öte yandan, döviz kurunun birikimli etkilerinin kademeli olarak ortadan kalkmasının yanı sıra zayıflayan küresel talep sebebiyle gerileyen emtia fiyatları ve yurt içi talepte öngörülen ılımlı seyrin tüketici enflasyonuna düşüş yönünde katkı yapması beklenmektedir. 3.1. Temel Enflasyon Görünümü Temel mal grubu yıllık enflasyonu yılın üçüncü çeyreğinde 2 puan gerileyerek yüzde 9,42 olmuştur (Tablo 3.1.1, Grafik 3.1.1). Bu dönemde temel mal grubu enflasyonu üzerindeki döviz kuru baskıları dayanıklı tüketim malları kaynaklı olmak üzere zayıflamıştır. Döviz kuru gelişmelerinin alt gruplara farklı sürelerde yansıması nedeniyle alt kalemlerin yıllık enflasyon oranları arasındaki ayrışma devam etmiştir. Döviz kuru geçişkenliğinin hızlı olduğu dayanıklı tüketim malları fiyatları, Türk lirasındaki görünüm ve zayıf seyreden yurt içi tüketim talebine bağlı olarak, Nisan ayı sonrasında genelde düşüş yönlü bir seyir izlemiştir. Son üç aylık dönemde bu grupta yıllık enflasyon 4,2 puanlık azalışla yüzde 10 seviyelerine gerilemiştir (Grafik 3.1.2). Giyim sektöründe yıllık enflasyon dalgalı bir seyir izlese de Eylül ayı itibarıyla bir önceki çeyrek sonundaki seviyesini korumuştur. Öte yandan, temel mal grubu enflasyonundaki düşüşü sınırlayan ana unsur “dayanıklı ve giyim dışı temel mal fiyatları” olmuştur. Döviz kuru etkilerinin daha gecikmeli bir şekilde hissedildiği ve tüketici enflasyonunun seyrine duyarlılığı yüksek olduğu düşünülen bu grupta yıllık enflasyon azalarak da olsa artış eğilimini korumuştur (Grafik 3.1.2). Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Temel Mallar Hizmet 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 14 Kaynak: TÜİK, TCMB. 24 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.2. Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları Temel Mal Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar 20 20 20 15 15 15 15 10 10 10 10 5 5 5 5 0 0 0 0 -5 -5 -5 -5 -10 -10 -10 -10 20 Dayanıklı Mal (altın hariç) Kaynak: TÜİK, TCMB. 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 0906 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 0906 Giyim Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle, bu dönemde temel mal grubu fiyatlarının ana eğiliminde dayanıklı tüketim malları kaynaklı olarak belirgin bir iyileşme gözlenmiştir. Son üç aylık dönemdeki fiyat gelişmeleri temel mallarda yüzde 5’in altında bir ana eğilime işaret etmiştir (Grafik 3.1.3). Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2013 III 0,97 0,46 2,95 0,19 -2,29 2,27 -0,62 -10,43 3,75 1,59 0,12 5,55 1,80 0,75 0,68 2,32 1,70 2,85 2,63 1,30 2,65 TÜFE 1. Mallar Enerji Gıda ve Alkolsüz İçecekler İşlenmemiş Gıda İşlenmiş Gıda Temel Mallar Giyim ve Ayakkabı Dayanıklı Mallar (Altın Fiyatları Hariç) Mobilya Elektrikli ve Elektriksiz Aletler Otomobil Diğer Dayanıklı Mallar Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar Alkollü İçecekler Tütün Ürünleri ve Altın 2. Hizmetler Kira Lokanta ve Oteller Ulaştırma Haberleşme Diğer Hizmetler* IV 2,28 2,72 2,20 4,01 6,46 2,04 3,48 10,38 1,12 2,89 0,91 0,67 2,69 2,13 -4,39 1,16 1,81 2,42 0,18 0,09 0,82 2014 Yıllık 7,40 7,18 5,15 9,67 12,88 7,11 6,20 4,82 7,62 9,50 -1,48 10,27 7,25 5,05 6,74 7,98 6,50 9,86 7,20 3,09 10,43 I 3,57 4,08 0,21 7,50 10,79 4,57 2,05 -10,32 9,54 3,14 3,86 16,65 2,78 3,21 8,24 2,37 1,30 4,54 1,24 -0,14 3,10 II 2,06 2,05 -1,12 0,41 -2,16 2,82 6,16 22,36 -0,39 4,00 -2,51 -1,24 2,75 2,85 -0,92 2,10 1,82 2,81 2,68 0,02 2,42 III 0,69 -0,30 0,11 1,50 0,02 2,82 -2,39 -10,50 -0,08 -1,11 0,69 -0,10 0,26 1,82 0,45 3,05 2,25 3,95 4,05 2,48 2,67 Yıllık 8,86 8,77 1,38 13,95 15,42 12,81 9,42 8,40 10,24 9,14 2,89 15,86 8,74 10,39 3,01 8,96 7,37 14,43 8,37 2,45 9,30 * Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler. Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet fiyatları üçüncü çeyrekte tarihsel ortalamaların oldukça üzerinde bir oranda artmıştır (Grafik 3.1.4). Bu dönemde yıllık enflasyon önceki çeyreğe kıyasla 0,8 puan artarak yüzde 9 seviyesine yükselmiştir (Grafik 3.1.1). Yıl genelinde hizmet enflasyonunun yüksek seyrinde lokanta ve oteller ile “diğer hizmetler” belirleyici olurken üçüncü çeyrekte özellikle ulaştırma hizmetleri ve kira enflasyonundaki artış eğilimi belirginleşmiştir (Grafik 3.1.5). Öte yandan, bu dönemde yıllık enflasyon, “diğer hizmetler” grubunda yatay seyretmiş, haberleşme hizmetlerinde ise yüzde 2,5 ile ılımlı bir görünüm sergilemiştir. Enflasyon Raporu 2014-IV 25 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.4. Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) 2014 -0,5 0 -4 -4 -8 -8 0907 Lokanta Otel 0 0914 0,0 4 0314 0,0 -0,5 4 0913 0,5 0313 1,0 0,5 8 0912 1,0 8 0312 1,5 12 0911 1,5 12 0311 2,0 0910 2,5 2,0 20 16 0310 2,5 Haberleşme Kira 16 0309 3,0 Diğer Hizmetler* Ulaştırma Lokanta ve Otel 20 0908 3,5 3,0 Diğer H.* 3,5 Haberleşme 4,0 Ulaştırma 4,0 Kira 4,5 Hizmet 4,5 0308 2007-2013 Ortalama 0909 (Üçüncü Çeyrek Yüzde Değişim) *Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet fiyatlarındaki artış eğiliminde maliyet yönlü baskılar etkisini sürdürmektedir. Gıda fiyatlarındaki olumsuz görünüm dolayısıyla yemek hizmetlerinde kaydedilen yüksek oranlı artışlar bu çeyrekte de sürmüş ve grubun yıllık enflasyonu yüzde 15’e yükselmiştir (Grafik 3.1.6). Diğer hizmetler grubu fiyatları ise hizmet sunumunda yabancı para cinsinden fiyatlama (paket turlar vb.) ve ithal girdi kullanımı (bakım-onarım hizmetleri vb.) gibi kanallarla Türk lirasındaki değer kaybından etkilenmektedir (Grafik 3.1.7). Hizmet enflasyonunda, maliyet unsurlarına ek olarak, enflasyon beklentilerindeki yükseliş ve tüketici enflasyonunun ulaştığı yüksek seviyenin etkileri de (kira ve ulaştırma hizmetleri gibi kalemlerde daha belirgin olmak üzere) izlenmektedir. Hizmet fiyatlarının önemli bir bölümü talep koşullarından doğrudan etkilenmektedir. Ancak fiyatların ortalama kalış süresine bağlı olarak talep koşullarının hizmet fiyatlarına yansıması görece uzun bir zamana yayılmaktadır. Bu nedenle para politikasında sürdürülen sıkı duruş paralelinde hizmet enflasyonunda öngörülen iyileşmenin diğer gruplara kıyasla daha yavaş olması beklenmektedir. Grafik 3.1.6. Grafik 3.1.7. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları* Diğer Hizmetler ve Döviz Kuru Sepeti (Yıllık Yüzde Değişim) (0,5*Euro+0,5*ABD Doları) (Yıllık Yüzde Değişim) Taze Meyve-Sebze Dışı Gıda Diğer Hizmetler Yemek Hizmetleri (sağ eksen) 16 16 15 14 Kur Sepeti (sağ eksen) 12 30 25 11 14 12 10 13 10 12 9 20 15 10 11 8 10 9 6 8 4 5 7 0 6 -5 5 -10 * Taze meyve-sebze dışı gıda. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 6 0312 7 2 26 8 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Hizmet sektöründe üçüncü çeyrek gelişmeleri enflasyonun ana eğiliminin yüksek seviyesini koruduğuna işaret etmiştir. Enflasyonun üç aylık ortalamalara göre ana eğilimi ikinci çeyrekteki sınırlı yavaşlamanın ardından üçüncü çeyrekte tekrar hızlanmıştır (Grafik 3.1.8). Grup fiyatları yayılım endeksi de bu çeyrekte yüksek seviyesini korumuştur (Grafik 3.1.9). Sonuç olarak, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin göstergeler hizmet enflasyonu için daha yüksek bir ana eğilime işaret etmiştir. Grafik 3.1.8. Grafik 3.1.9. Hizmet Fiyatları Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi* (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) 0914 0314 0914 0913 0,2 0313 0,2 0912 0,3 0312 0,3 0911 0,4 0311 0,4 0910 0,5 0310 0,5 0909 0,6 0309 0,6 0908 -2 0,7 0308 -2 0,7 0907 0 0314 0 0913 2 0313 2 0912 4 0312 6 4 0911 6 0311 8 0910 10 8 0310 10 0909 12 0309 12 0908 14 0308 16 14 0907 16 * Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak hesaplanmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. Temel mal ve hizmet gruplarındaki görünüm paralelinde temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonu yılın üçüncü çeyreğinde sınırlı bir düşüş kaydetmiştir (Grafik 3.1.10). Bu gelişmede, Türk lirasındaki birikimli değer kaybının enflasyon üzerindeki etkisinin kademeli olarak ortadan kalkması ve yurt içi tüketim talebindeki zayıf seyirle birlikte temel mal grubunda gözlenen iyileşme belirleyici olmuştur. TCMB bünyesinde takip edilen alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri ve yayılım endeksleri, yılın üçüncü çeyreğinde enflasyonun ana eğiliminin zayıfladığı yönünde sinyal vermiştir (Grafik 3.1.11-13). Ancak, ana eğilim göstergelerinin halen enflasyon hedefi ile uyumlu düzeylerin üzerinde seyrettiği not edilmelidir. Grafik 3.1.10. Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) H I Kaynak: TÜİK. Enflasyon Raporu 2014-IV I 0914 0314 0913 0313 -5 0912 -5 0312 0 0911 0 0311 5 0910 5 0310 10 0909 10 0309 15 0908 15 0308 20 0907 20 0307 0914 0314 0913 0313 0912 0 0312 0 0911 2 0311 2 0910 4 0310 4 0909 6 0309 6 0908 8 0308 8 0907 10 0307 10 0906 12 0906 H 12 Kaynak: TÜİK, TCMB. 27 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.12. Grafik 3.1.13. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE* (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) (Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama) TÜFE H 0,6 0,5 0,5 0,4 0,4 0,3 0,3 0,2 0,2 0,1 0,1 0,0 0,0 FCORE SATRIM 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 0913 0314 0914 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 0913 0314 0914 0,6 *SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış ortalama enflasyon. FCORE: Faktör modele dayalı gösterge. (Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2). Kaynak: TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. 3.2. Gıda, Enerji ve Alkol-Tütün Fiyatları Gıda grubu yıllık enflasyonu üçüncü çeyrekte yüzde 13,95’e yükselerek Temmuz Enflasyon Raporu varsayımı ile uyumlu düzeyin üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 3.2.1). Büyük ölçüde taze meyvesebze fiyatlarından kaynaklanan bu yükselişte arz yönlü kısıtlar belirleyici olmuştur. İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu, taze meyve-sebze fiyatlarındaki mevsimsel azalışların sınırlı gerçekleşmesine bağlı olarak yılın ikinci çeyreğine kıyasla 2,68 puan yükselerek yüzde 15,42 olmuştur (Grafik 3.2.2). Sebze fiyatları bu dönemde tarihsel ortalamasına kıyasla yüksek bir oranda artmıştır. Öte yandan, diğer işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yüksek düzeylerdeki yatay seyrini sürdürmüştür (Grafik 3.2.3). İşlenmiş gıda fiyatları ise ülke genelinde yaşanan don ve kuraklık olaylarının gecikmeli etkilerine bağlı olarak yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,82 gibi yüksek bir oranda artmış, grup yıllık enflasyonu yüzde 12,81’e yükselmiştir (Tablo 3.1.1 ve Grafik 3.2.2). İşlenmiş gıda yıllık enflasyonundaki yükselişin alt gruplar geneline yayıldığı görülmektedir (Grafik 3.2.4). Grafik 3.2.1. Grafik 3.2.2. Gıda ve Enerji Fiyatları Gıda Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Gıda Enerji İşlenmiş Gıda 35 35 16 16 30 30 14 14 25 25 12 20 20 10 10 15 15 8 8 10 10 6 6 5 5 4 4 0 0 2 2 -5 -5 0 -10 -10 Kaynak: TÜİK, TCMB. 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 0 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 18 12 28 İşlenmemiş Gıda 18 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.2.3. Grafik 3.2.4. İşlenmemiş Gıda Fiyatları İşlenmiş Gıda Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Taze Meyve-Sebze Ekmek ve Tahıllar Diğer İşlenmemiş Gıda 45 35 45 35 35 30 30 25 25 20 20 15 15 25 25 15 15 35 Ekmek ve Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda Kaynak: TÜİK, TCMB. 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0914 0908 -5 0614 -5 0314 -25 1213 -25 0913 0 0613 0 0313 -15 1212 5 -15 0912 5 0612 10 -5 0312 10 -5 1211 5 0911 5 Kaynak: TÜİK, TCMB. Uluslararası gıda enflasyonu ile yurt içi gıda enflasyonu arasında yılın ikinci çeyreğinde belirginleşen ayrışma bu dönemde artarak sürmüştür. Bu ayrışma büyük ölçüde yurt içi üretimdeki olumsuz arz şoklarının etkisini yansıtmaktadır (Grafik 3.2.5). Uluslararası buğday fiyatları yılın üçüncü çeyreğinde gerilemeye devam ederken yurt içi buğday fiyatlarındaki artış eğilimi bu dönemde de sürmüştür (Grafik 3.2.6). Öte yandan, hâlihazırda olumsuz iklim koşulları ve döviz kuru etkilerinin hüküm sürdüğü gıda grubunda, Rusya’nın belirli ülkelere bazı gıda ürünlerinde uyguladığı ambargo neticesinde ihracat talebinin artabilecek olmasının fiyatlar üzerinde ek bir baskı oluşturması da söz konusudur. Grafik 3.2.5. Grafik 3.2.6. Uluslararası ve Yurt içi Gıda Fiyatları* Uluslararası ve Yurt içi Buğday Fiyatları* (Yıllık Yüzde Değişim) (2011 Mart=100) FAO Gıda Fiyat Endeksi FAO Tahıl *FAO fiyat endeksi TL cinsinden kullanılmıştır. ** TÜFE altında yer alan taze meyve sebze dışı gıda. Kaynak: TÜİK, TCMB, FAO. 0914 0614 90 0314 95 90 1213 100 95 0913 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 4 0912 -10 0612 6 0312 -5 105 100 0613 0 110 105 0313 8 115 110 1212 10 5 120 115 0912 10 125 120 0612 12 0312 15 130 125 1211 14 135 130 0911 20 Buğday Üretici Fiyatları 135 0611 16 0311 Gıda Fiyatları** (sağ eksen) 25 *FAO fiyat endeksi TL cinsinden kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB, FAO. Enerji fiyatları yılın üçüncü çeyreğinde nispeten yatay seyretmiştir. Bu dönemde Türk lirası ABD dolarına karşı değer kaybederken uluslararası petrol fiyatları varil başına bir önceki çeyrek ortalamasına kıyasla yaklaşık 8 ABD doları düşüş göstermiştir. Bu gelişmelere paralel olarak akaryakıt fiyatları bu dönemde yüzde 1,35 oranında azalırken konut grubuna yönelik enerji kalemlerinin fiyatları sınırlı bir oranda artış göstermiştir. Sonuç olarak enerji grubu yıllık enflasyonu yılın üçüncü üç aylık döneminde 2,87 puanlık azalışla yüzde 1,38 oranına gerilemiş ve diğer alt gruplara kıyasla ılımlı seyrini sürdürmüştür (Grafik 3.2.1). Öte yandan, Temmuz Enflasyon Raporu’nda dikkat çekildiği üzere, büyük ölçüde Türk lirasındaki geçmiş değer kaybının birikimli etkileri neticesinde Ekim ayından itibaren geçerli olmak üzere Enflasyon Raporu 2014-IV 29 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası elektrik ve doğalgaz fiyatları yüzde 9’ar oranında artırılmıştır. Bu gelişmenin tüketici enflasyonuna doğrudan katkısının yaklaşık 0,4 puan olması beklenmektedir. Alkollü içecek ve tütün ürünleri fiyatları üçüncü çeyrek içinde dalgalı bir seyir izlemiş, Temmuz ayındaki fiyat artışlarını (alkollü içeceklerde maktu vergi artışına ek olarak bazı sigaralarda fiyat artışı) Ağustos ve Eylül aylarında düşüşler takip etmiştir. Bununla birlikte grup fiyatları çeyreklik bazda kayda değer bir değişim göstermemiştir. 3.3. Yurt İçi Üretici Fiyatları Yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) yılın üçüncü çeyreğinde imalat fiyatlarındaki artışların etkisiyle yüzde 2,02 oranında yükselmiştir (Tablo 3.3.1). Böylelikle, yıllık Yİ-ÜFE enflasyonu yılın ikinci çeyreğine kıyasla belirgin bir değişim göstermeyerek yüzde 9,84 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 3.3.1). Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2013 Yİ-ÜFE Madencilik İmalat Petrol Ürünleri Hariç İmalat Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat Elektrik, Gaz Üretimi ve Dağıtımı Su Temini Ana Sanayi Gruplarına Göre Yİ-ÜFE Ara Malı Sermaye Malı Dayanıklı Tüketim Malları Dayanıksız Tüketim Malları 2014 III IV Yıllık I II III Yıllık 1,93 4,60 3,97 3,45 3,17 0,75 1,29 2,43 1,49 1,50 1,57 1,63 0,11 2,28 6,97 12,64 8,45 8,00 7,85 -11,16 10,77 5,52 4,91 6,29 6,26 6,27 -1,17 3,66 -0,38 -1,77 0,11 0,26 0,55 -4,85 2,29 2,02 0,92 2,18 2,35 2,37 1,01 0,95 9,75 9,40 12,29 11,95 12,04 -5,15 9,85 4,21 4,66 3,22 2,39 1,65 1,09 -0,15 2,23 8,88 11,42 0,51 8,24 5,99 6,78 8,47 5,79 -0,57 -1,04 -1,18 2,18 1,45 1,18 -0,50 4,79 8,68 8,08 6,49 15,80 Kaynak: TÜİK, TCMB. Yılın üçüncü çeyreğinde imalat sanayi fiyatları yüzde 2,18 oranında yükselirken grup yıllık enflasyonu yüzde 10,4 seviyesine gerilemiştir (Tablo 3.3.1, Grafik 3.3.2). Bu dönemde gıda imalatı fiyatları yüzde 6 gibi yüksek bir oranda artarken gıda dışı imalat fiyatları uluslararası petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de katkısıyla yüzde 0,9 ile ılımlı bir artış sergilemiştir. Türk lirasındaki değer kaybı imalat sanayi fiyatlarını olumsuz yönde etkilerken uluslararası emtia fiyatlarındaki düşüşler bu etkiyi sınırlamıştır. Nitekim üçüncü çeyrekte ABD doları cinsinden ithalat fiyatları gerilerken Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları yatay bir seyir izlemiştir (Grafik 3.3.3). Grafik 3.3.1. Grafik 3.3.2. Yurt İçi Üretici ve Tüketici Fiyatları İmalat Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Yİ-ÜFE TÜFE 20 20 15 15 Petrol ve Ana Metal hariç İmalat 16 25 İmalat (sağ eksen) 14 20 12 15 10 10 10 10 8 5 5 5 0 0 -5 -5 6 0 Kaynak: TÜİK. 30 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 -10 0308 0 0907 -5 0307 2 0906 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 4 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Üretici fiyatlarının ana eğilimi hakkında bilgi içeren petrol ve ana metal hariç imalat sanayisinde yıllık enflasyon gerilemeye devam etse de çeyreklik enflasyonun hızlandığı görülmektedir (Grafik 3.3.2 ve Grafik 3.3.4). Ancak, tüketici fiyatlarında olduğu gibi üretici fiyatlarında da ana eğilimin takibini zorlaştıran gıda sektörü dışlandığında imalat sanayi enflasyonundaki ana eğilimin bir önceki çeyreğe kıyasla daha yüksek olmakla birlikte görece ılımlı bir seyir izlediği görülmektedir (Grafik 3.3.4). Bu ayrım, dayanıksız tüketim malları ve kalan gruplar arasında da net bir şekilde izlenmektedir. Nitekim yılın üçüncü çeyreğinde ara malı ve sermaye malı fiyatlarındaki artış oranı daha sınırlı kalırken dayanıklı tüketim malı fiyatları gerilemeye devam etmiştir (Tablo 3.3.1). Sonuç olarak, üçüncü çeyrek itibarıyla başta uluslararası petrol fiyatları olmak üzere ithalat fiyatlarındaki görünüm paralelinde tüketici fiyatları üzerinde gıda sektörü dışında kalan grupların oluşturduğu maliyet yönlü baskılar ılımlı seyretmiştir. Grafik 3.3.3. Grafik 3.3.4. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları* İmalat Sanayi Fiyatları (Endeks, 2010=100) (Çeyreklik Yüzde Değişim) Ana Metal ve Petrol Hariç İmalat İthalat Fiyatları (ABD Doları) İthalat Fiyatları (TL) 170 170 150 150 130 130 110 Ana Metal, Petrol ve Gıda Hariç İmalat 8 8 7 7 6 6 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 110 90 90 70 70 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 50 0907 50 -1 -1 I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III 2010 *Eylül ayı verisi tahmindir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2011 2012 2013 2014 Kaynak: TÜİK, TCMB. 3.4. Beklentiler Tüketici enflasyonunun başta gıda grubunda olmak üzere uzunca bir süredir yüksek seyrediyor oluşu neticesinde orta vadeli enflasyon beklentilerindeki bozulma 2014 yılının üçüncü çeyreğinde de devam etmiştir (Grafik 3.4.1). Ekim ayı itibarıyla elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılan artışların etkisiyle yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 9,2 oranına yükselmiş, ancak ilgili ayda orta vadeli beklentilerde kayda değer bir değişiklik gözlenmemiştir. Bir önceki çeyrek ile kıyaslandığında, gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentileri her vade için daha yüksek bir seviyede oluşmuştur (Grafik 3.4.2). Beklentilerdeki bu bozulma 2015 yılı Temmuz ayı sonrası için daha sınırlı olmuştur. Ekim ayı itibarıyla 2015 yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 5 olarak belirlenen hedefin önemli ölçüde üzerinde seyretmektedir. Enflasyon Raporu 2014-IV 31 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.4.1. Grafik 3.4.2. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri* Enflasyon Beklentileri Eğrisi* (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Temmuz 2014 5 4 3 3 2 2 0714 0114 0713 0113 0712 0112 0711 0111 0710 0110 0709 0109 0708 4 0108 4 5 4 *TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. 1016 5 6 5 0816 6 0616 6 7 6 0416 7 8 7 0216 7 9 8 1215 8 10 1015 8 11 9 0815 9 Ekim 2014 10 0615 9 Enflasyon Hedefi Belirsizlik Aralığı 11 0415 10 0215 10 1214 12 Ay 1014 24 Ay *TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Orta vadeli enflasyon beklentilerinin olasılık dağılımları incelendiğinde, enflasyon beklentilerinde Temmuz ayına kıyasla bozulma görülmektedir (Grafik 3.4.3 ve Grafik 3.4.4). 12 ay sonrası için enflasyonu yüzde 6,5-7,49 aralığında bekleyenlerin oranı bu dönemde azalırken; 7,5 ve üzerinde bekleyenlerin orannda belirgin bir artış gözlenmiştir. Ekim ayı itibarıyla 12 ay sonrası için enflasyonu yüzde 6,5’in üzerinde bekleyenlerin oranı yüzde 85’ten yüzde 93’e yükselmiştir. Gelecek 24 aya ilişkin beklentilerin dağılımında ise daha sınırlı bir bozulma gözlenmiştir. Grafik 3.4.3. Grafik 3.4.4. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı* (Yüzde) (Yüzde) 70 70 Temmuz 2014 Ekim 2014 60 60 60 61 Temmuz 2014 60 46 50 50 39 40 50 Ekim 2014 45 32 50 40 40 40 30 29 30 30 47 30 30 18 20 20 20 13 10 0 0 0 0 2 2 10 4 0 < 3,0 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 10 ≥ 7,5 0 1 20 10 6 0 0 14 11 0 0 0 < 3,50 3,50-4,49 4,50-5,49 5,50-6,49 6,50-7,49 ≥ 7,5 * Yatay eksen enflasyon beklenti aralıklarını, dikey eksen ise belirtilen aralığa karşılık gelen olasılık dağılımı tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Detaylı bilgi için Bkz.: TCMB Genel Ağ sayfasından "Veriler/Anketler/Beklenti Anketi/Yöntemsel Açıklama. Kaynak: TCMB. 32 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.1 Enflasyonun Çıktı Açığı ve Kredilere Duyarlılığı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2010 yılının sonlarından itibaren temel politika aracı olarak faiz oranlarının yanı sıra zorunlu karşılık oranları vasıtasıyla kredileri de dikkate alan bir çerçeve benimsemiştir. Takip eden dönemde aşırı kredi kullanımını sınırlamaya yönelik olarak BDDK tarafından alınan makroihtiyati tedbirlerle birlikte kredi politikası ekonomi politikalarının öncelikli alanlarından biri olmuştur. Bu yeni çerçevede para politikası duruşunun sıkılaştırıcı veya genişletici yöndeki net etkisini ölçmek için iktisadi faaliyetin yanında krediler de yakından takip edilen referans göstergelerden biri haline gelmiştir. Kredilerin para politikası karar alma sürecindeki belirleyiciliği artarken aynı zamanda iktisadi yakınsamanın doğal bir sonucu olarak milli gelir içindeki payının da istikrarlı bir biçimde yükseliyor olması, “geleneksel talep yönetimi kanalıyla tüketici enflasyonunun ne kadarı kontrol edilebilir” sorusunun geniş bir perspektiften ele alınması ihtiyacını doğurmaktadır. Bu doğrultuda enflasyonun, iktisadi büyüme hızı ve kredi artış hızı gibi göstergelere ne kadar duyarlı olduğu sorusu, para politikasının etki alanı ve politika oluşturma sürecinde araç seçimi konularına ışık tutmaktadır. Bu kutuda, krediler ile TÜFE alt grupları arasındaki ilişkinin incelendiği ve kredilere duyarlı fiyat gruplarının tespit edildiği Özmen ve Sarıkaya (2014) çalışmasının bulguları özetlenmektedir. Yöntemsel olarak Atuk ve ark. (2014) tarafından benimsenen yaklaşım temel alınarak COICOP 5-basamaklı 152 fiyat alt grubu için açıklayıcı değişken olarak kredileri içeren Phillips eğrisi denklemleri tahmin edilmiştir: K J πt = c + απt−1 + βỹt−i + ∑ γk . kontrol1 t−k + ∑ δj . kontrol2 k=0 j=0 t−j + εt , i = 0, . . ,6. Denklemde π enflasyon oranını, ỹ çıktı açığını veya kredileri, 𝑘𝑜𝑛𝑡𝑟𝑜𝑙1 ve 𝑘𝑜𝑛𝑡𝑟𝑜𝑙2 değişkenleri TL cinsinden ithalat fiyatları ve ücretler gibi dışsal olarak eklenen kontrol unsurlarını; ε ise hata terimini göstermektedir. Bu denklemlerde istatistiksel ve iktisadi anlamlılığı sınanmak üzere krediler, tüketici, ticari ve toplam olmak üzere üç farklı kredi türü için dönemlik farkın milli gelire oranı şeklinde tanımlanarak kullanılmıştır. Çeyreklik frekansta 2004 yılı ile 2014 yılı ilk çeyrekleri arasındaki dönemi kapsayan tahminlerde β katsayısının istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bulunduğu ürün grupları tespit edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre TÜFE’nin yüzde 34’ünü oluşturan 47 alt kalem çıktı açığına duyarlı bulunurken, kredilerden etkilenen gruplar sayıca daha fazla olmakla birlikte (60 alt kalem) genel endeks içinde yüzde 26’lık bir ağırlığa sahiptir.1 Mevcut para politikası uygulamasının talep yönlü potansiyel etki alanını değerlendirmek için ise çıktı açığı veya kredilerden etkilenen grupların belirlenmesi yeterli olacaktır. Tahminler, enflasyon sepetindeki 152 alt grubun 89 tanesinin çıktı açığı veya kredilere duyarlı olduğu yönündedir. Bu grupların TÜFE içindeki ağırlığı yüzde 52 olarak hesaplanmıştır (Tablo 1). Diğer bir ifadeyle tüketici enflasyonunun yaklaşık yarısı çıktı açığı veya kredi kanalıyla etkilenebilmektedir. Bu kutuda TÜFE alt gruplarının çıktı açığına duyarlılığına ilişkin sunulan sonuçlar Atuk ve ark. (2014) çalışmasına dayanmakta ve Enflasyon Raporu 2014-III Kutu 3.1’de yer alan analizin genişletilmiş hali olduğundan güncellemeler içermektedir. 1 Enflasyon Raporu 2014-IV 33 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 1. TÜFE İçinde Çıktı Açığı (ÇA) ve Kredilere (KR) Duyarlı Fiyat Endeksleri TÜFE İçindeki Pay (Yüzde) Adet ÇA KR ÇA veya KR ÇA KR ÇA veya KR Temel Mal 15 34 42 6,7 16,2 20,1 Hizmet 24 14 31 20,6 4,1 21,4 Gıda ve Alkollü İçecekler 7 12 15 5,4 5,2 9,2 Enerji 1 0 1 1,3 -- 1,3 Toplam 47 60 89 34,0 25,6 52,1 Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları. Kredilere duyarlı grupların ağırlıklı olarak temel mal grubunda yoğunlaştığı, buna karşılık çıktı açığının enflasyon üzerindeki etkisinin daha çok hizmet grupları üzerinde izlendiği görülmüştür (Tablo 1). Dayanıklı tüketim malları, ev aletleri ve giyim gibi talebi öne çekilebilecek veya ertelenebilecek grupların, borçlanma oranı, vade yapısı ve taksit sayısı gibi finansman koşullarına duyarlılığının yüksek olması, temel mal grubu enflasyonunda kredileri daha belirleyici konuma getirmektedir. Buna karşılık, hizmet talebinin kredi koşullarından ziyade cari dönem gelirinden etkilenmesi iktisadi faaliyet ile hizmet enflasyonu arasındaki ilişkiyi güçlendirmektedir. Çalışmada elde edilen bulgular enflasyonun ana eğiliminin takibinde kullanılan çekirdek göstergelerin seçimi konusunda da faydalı bilgiler içermektedir. Tahmin sonuçlarına göre, ÖKTG-I endeksinin iki ana bileşeninden temel mal grubunda TÜFE’nin yüzde 5,4’üne, hizmet grubunda ise yüzde 8,4’üne tekabül eden kalemler çıktı açığı veya kredilerden etkilenmemektedir (Grafik 1). Bu doğrultuda, ÖKTG-I endeksinin yaklaşık dörtte üçünün çıktı açığı veya kredilere duyarlı olduğu çıkarımı yapılabilir. ÖKTG-I endeksinin dörtte birlik kısmının çıktı açığı veya kredilerden etkilenmediğine ve endeksten dışlanan gıda grubu içerisinde iktisadi değişkenlere tepki veren ürünler olduğuna yönelik bulgular, enflasyon analizinde alternatif çekirdek enflasyon tanımlarının da kullanılmasının faydalı olabileceğine işaret etmektedir. Grafik 1. Hizmetler ve Temel Mallarda Çıktı Açığı ve Kredilerden Etkilenen Ürünler (TÜFE İçindeki Pay, Yüzde) Temel Mal 5,4 Hizmet 3,9 8,4 2,7 17,2 3,3 13,4 0,8 Sadece ÇA Sadece KR ÇA ve KR ÇA veya KR'den etkilenmeyen Sadece ÇA Sadece KR ÇA ve KR ÇA veya KR'den etkilenmeyen Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları. Kredi ve çıktı açığına duyarlı grupların yıllık enflasyon oranları incelendiğinde iki serinin oldukça farklı hareket edebildiği gözlenmiştir (Grafik 2). Bu farklılaşma iç ve dış talebin ayrıştığı ve/veya ithal maliyetlerin sıra dışı hareketler sergilediği dönemlerde belirgin hale gelmektedir. Zira krediler daha çok yurt içi talep koşullarını yansıtırken çıktı açığı dış talebe ilişkin de bilgi içermektedir. Ayrıca, iki endeksin ithalat fiyatı ve döviz kuru 34 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası duyarlılıkları da farklıdır. Örneğin 2008 yılı ortalarında yıllık enflasyon, dış talepteki güçlü seyre ek olarak ithalat fiyatlarındaki hızlı artışlar doğrultusunda çıktı açığına duyarlı gruplarda hızla yükselirken, zayıflamakta olan yurt içi talep paralelinde kredilere duyarlı gruplarda görece ılımlı bir seyir izlemiştir. Öte yandan, 2006 yılının sonları ve 2007 yılının başlarında her iki grup enflasyonunda da gözlenen sıçrama talep koşullarından ziyade finansal çalkantı sonucunda ortaya çıkan döviz kuru etkilerine atfedilebilir. Benzer şekilde son dönemlerde iktisadi faaliyet ve toplam talep yavaşlama eğiliminde olsa da Türk lirasında gözlenen değer kaybının enflasyonist etkileri her iki endekste de hissedilmektedir. Grafik 2. Çıktı Açığı ve Kredilerden Etkilenen Ürün Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) 20 16 Çıktı Açığından Etkilenen Endeksler 18 Kredilerden Etkilenen Endeksler 14 16 12 14 12 10 10 8 8 6 6 0714 1213 0513 1012 0312 0811 0111 0610 1109 0409 0908 0208 0707 1206 0506 1005 0305 0104 0714 1213 0513 1012 0312 0811 0111 0610 1109 0409 0908 0208 0707 1206 0506 1005 0305 0 0804 2 0 0104 2 0804 4 4 Kaynak: TÜİK, Yazarların hesaplamaları. Kredilerin enflasyon üzerindeki etkisinin çıktı açığına kıyasla daha gecikmeli gerçekleştiği görülmektedir (Grafik 3). Çıktı açığının enflasyon üzerindeki etkisinin büyük bir bölümü bir yıl içinde izlenirken kredilerin enflasyona yansıması bir ile bir buçuk yıl arasında bir vadeye yayılmaktadır. Para politikasındaki sıkı duruş ve alınan makroihtiyati önlemler sayesinde 2013 yılının ortalarında yüzde 35 civarında seyreden kredi artış hızının son dönemde makul oranlara gerilemesi 2015 yılında enflasyonu düşürücü yönde katkı yapacaktır. Grafik 3. Çıktı Açığı ve Kredilerden Etkilenen Ürün Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) Çıktı açığından etkilenen endeksler Çıktı açığı (sağ eksen) Toplam Kredi Artış Hızı* 8 70 6 60 16 4 50 14 14 2 40 12 12 0 30 10 10 -2 20 8 8 -4 6 -6 10 6 4 -8 0 4 2 -10 -10 2 -20 0 0814 16 0214 0813 0213 0812 0212 0811 0211 0810 0210 0809 0209 0808 0208 0807 -12 0604 1204 0605 1205 0606 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 0 18 Kredilerden Etkilenen Endeksler (sağ eksen, 4 çeyrek kaydırılmış) 0207 18 0806 20 Notlar: *Kredi artış hızı13 haftalık yıllıklandırılmış hareketli ortalama şeklinde hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB, Yazarların hesaplamaları. Kaynakça Atuk, O., Aysoy, C., Özmen, M. U. ve Sarıkaya, Ç. (2014), “Türkiye’de Enflasyonun İş Çevrimlerine Duyarlılığı: Çıktı Açığına Duyarlı TÜFE Alt Gruplarının Saptanması”, TCMB Çalışma Tebliği, No:14/37. Özmen, M. U. ve Sarıkaya, Ç. (2014), “Enflasyonun Çıktı Açığı ve Kredilere Duyarlılığı”, TCMB Ekonomi Notları, No: 2014-17. Enflasyon Raporu 2014-IV 35 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 36 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. Arz ve Talep Gelişmeleri 2014 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla verilerine göre iktisadi faaliyet Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha zayıf bir seyir izlemiş ve yıllık büyüme oranı yüzde 2,1 olarak gerçekleşmiştir. İkinci çeyrekte, belirsizlik algısında gözlenen iyileşmenin sınırlı kalması ile özel kesim talebindeki zayıf görünüm devam etmiş; kamu talebindeki gözlenen yavaşlamanın da etkisiyle nihai yurt içi talep gerileme kaydetmiştir. Küresel büyümedeki yavaşlama neticesinde ihracat öngörülenden daha zayıf bir seyir izlemiş olsa da, net ihracat ikinci çeyrekte yıllık büyümeye pozitif katkı yapmaya devam etmiştir. 2014 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyette ikinci çeyreğe göre ılımlı bir artışa işaret etmektedir. Üretim tarafından değerlendirildiğinde, Sanayi Üretim Endeksi Temmuz – Ağustos döneminde ikinci çeyrek ortalamasına göre yüzde 1,1 oranında artış kaydetmiştir. Ancak, arz kaynaklı etkilerle tarımsal üretimde gerçekleştiği düşünülen düşüş ile inşaat sektöründeki yavaşlamanın büyümeyi sınırlayacağı öngörülmektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler ise finansal koşulların daha az sıkı hale gelmesiyle birlikte yurt içi özel kesim talebinin özellikle tüketim taraflı olarak toparlandığına işaret etmektedir. Ancak tüketici ve yatırımcı güveninde henüz güçlü ve istikrarlı bir iyileşmenin başlamaması yurt içi talebin toparlanma hızını yavaşlatmaktadır. Dış talebe ilişkin göstergeler, ihracatta uzun zamandır süregelen istikrarlı artış eğiliminin küresel talepteki zayıflama ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak durakladığına işaret etmektedir. Söz konusu etkilerin bir müddet daha dış talebi kısıtlaması beklenmektedir. İthalatta ise yurt içi talepteki toparlanmaya paralel olarak ılımlı bir artış eğilimi gözlenmektedir. Dolayısıyla bu gelişmeler çerçevesinde, net ihracatın büyümeye katkısı önümüzdeki dönemde yılın ilk yarısına kıyasla daha zayıf olabilecektir. Özetle, tüketim talebinde ikinci çeyreğe kıyasla ılımlı bir toparlanma beklenmektedir. Diğer taraftan, dış talep Avrupa ekonomilerindeki yapısal sorunların ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle yavaş seyretmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde beklenen ılımlı toparlanmanın enflasyon üzerinde baskı oluşturmayacağı, enflasyonun seyrinin daha çok arz yönlü unsurlarca belirleneceği düşünülmektedir. 4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, GSYİH 2014 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 oranında artarak Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla bir miktar daha zayıf gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, hem dış koşullara bağlı olarak oluşan belirsizliklerin ve kamu kesimi harcamalarındaki yavaşlamanın etkisiyle iç talebin, hem de küresel büyümedeki yavaşlamaya ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dış talebin öngörülenden daha zayıf seyretmesi etkili olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, GSYİH bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,5 oranında gerilemiştir (Grafik 4.1.1). Bu gerilemede de hem nihai yurt içi talep hem de dış talepteki düşüş etkili olmuştur. Nihai yurt içi talebin bileşenleri incelendiğinde, gerek özel kesim gerekse kamu kesimi talebinin yatırım ve tüketim harcamaları kaynaklı azaldığı gözlenmiştir (Grafik 4.1.2). Enflasyon Raporu 2014-IV 37 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.2. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep Kamu ve Özel Kesim Talebi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL, 1998 Fiyatlarıyla) GSYİH Nihai Yurt İçi Talep 34 34 (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) Özel Kesim Talebi Kamu Kesimi Talebi 140 32 32 30 30 28 28 26 26 Millions Grafik 4.1.1. 140 130 130 120 120 110 110 100 100 90 90 24 24 80 80 22 22 70 70 20 20 60 12341234123412341234123412341234123412 60 12341234123412341234123412341234123412 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2014 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin veriler yurt içi özel kesim nihai talebinin üçüncü çeyrekte ılımlı bir toparlanma sergilediğine işaret etmektedir. Temmuz-Ağustos döneminde tüketim malları üretimi ve ithalatı artış göstermiştir (Grafik 4.1.3). Tüketim malları üretiminin bileşenleri incelendiğinde, hem dayanıklı hem de dayanıksız tüketim malları üretiminin arttığı gözlenmektedir. Dayanıklı tüketim malı talebine ilişkin diğer göstergelerden dayanıklı tüketim malı ithalatı artış kaydederken, finansal koşullardaki iyileşmenin de etkisiyle otomobil ve beyaz eşya satışlarında toparlanma gözlenmektedir (Grafik 4.1.4). Ayrıca, Temmuz-Ağustos döneminde makine-teçhizat yatırımlarına ilişkin göstergelerden taşımacılık hariç yatırım malları üretimi artmış, ancak ithalatı gerilemiştir (Grafik 4.1.5). Diğer taraftan, inşaat yatırımlarına ilişkin olarak mineral maddeler sektöründe üretim azalırken ithalat artış eğilimini korumaktadır (Grafik 4.1.6). İnşaat sektörü istihdamındaki gerileme de dikkate alındığında, üçüncü çeyrekte özel inşaat yatırımlarının yavaşladığı düşünülmektedir. Bu çerçevede, üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda özel kesim tüketim harcamalarının toparlanması özel kesim yatırım talebinin ise zayıf seyretmesi beklenmektedir. Grafik 4.1.3. Grafik 4.1.4. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri Otomobil ve Beyaz Eşya İç Satışları (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Bin Adet) 125 Üretim İthalat (sağ eksen) 120 125 600 550 45 500 95 40 450 85 35 400 30 350 25 300 20 250 55 15 200 45 10 105 100 75 95 65 90 85 80 38 150 123412341234123412341234123412341234123* 123412341234123412341234123412341234123 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 * Temmuz-Ağustos dönemi ortalamasıdır. Kaynak: TÜİK, TCMB. 650 50 105 110 Otomobil Satışları Beyaz Eşya İç Satışları (sağ eksen) 55 115 115 60 Kaynak: TÜRKBESD, OSD, TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.5. Grafik 4.1.6. Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı (Taşımacılık Araçları Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) ( Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Üretim İthalat Üretim 140 140 120 130 130 115 120 120 110 110 110 105 100 100 100 90 90 95 80 80 90 70 70 85 60 60 80 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* İthalat (sağ eksen) 165 145 125 105 85 65 45 123412341234123412341234123412341234123* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 * Temmuz-Ağustos dönemi ortalamasıdır. Kaynak: TÜİK, TCMB. * Temmuz-Ağustos dönemi ortalamasıdır. Kaynak: TÜİK, TCMB. İktisadi Yönelim Anketi (İYA) göstergeleri 2014 yılı son çeyreğinde iç talepteki ılımlı toparlanmanın sürebileceğine işaret etmektedir. Nitekim, tüketim ve yatırım malları üreten sektörlerde kayıtlı iç siparişleri görece yatay seyretse de bu sektörlerin gelecek üç aya ilişkin iç piyasa sipariş beklentilerinde belirgin bir artış gözlenmektedir (Grafik 4.1.7 ve 4.1.8). Diğer taraftan, firmaların uzun vadeli kararlarına ilişkin yatırım beklentileri artarken, istihdam beklentileri küresel kriz sonrası dönem ortalamasının altındadır (Grafik 4.1.9). Bununla birlikte, finansal koşullardaki oynak seyir ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle tüketici güveni zayıf seyretmektedir (Grafik 4.1.10). Tüketim ve yatırım malları kayıtlı iç piyasa siparişlerinin halen 2013 yılı seviyelerinin altında seyretmesi firmaların iç talebe ilişkin beklentilerinin hala güçlü bir toparlanma sergilemediğini göstermektedir. Bu çerçevede, tüketici ve yatırımcı güvenine dair göstergeler büyüme görünümü üzerinde aşağı yönlü riske işaret etmektedir. Grafik 4.1.7. Grafik 4.1.8. Tüketim Malları Üreten Sektörlerde Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri ve Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri* Yatırım Malları Üreten Sektörlerde Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri ve Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri* (Mevsimsellikten Arındırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış) Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentisi (sağ eksen) Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentisi (sağ eksen) 0 30 0 40 -5 25 -10 30 -10 20 -20 20 -15 15 -30 10 -20 10 -40 0 -25 5 -50 -10 -30 0 -60 -20 -35 -5 -70 -30 -40 -10 -80 -40 -45 -15 -50 -20 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 *Kayıtlı İç Piyasa Siparişlerinin Normale Göre Durumu (Normal Üstü-Normal Altı (İYA Soru 19)). Gelecek Üç Ay Sipariş Beklentileri (Artacak-Azalacak (Soru 21)). Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV -90 -50 1234123412341234123412341234123 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 14 Kaynak: TCMB. 39 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.9. Grafik 4.1.10. İYA Yatırım ve İstihdam Beklentisi* CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış) Yatırım Beklentisi İstihdam Beklentisi 30 30 20 20 10 10 0 0 TÜİK-TCMB (sağ eksen) CNBC-e* 124 85 114 80 104 75 70 *Yatırım Beklentisi: Geçmiş 12 aya kıyasla gelecek 12 aydaki sabit yatırım harcama beklentisi (Artacak-Azalacak, İYA soru 23). İstihdam Beklentisi: Gelecek 3 aydaki toplam istihdam beklentiniz (Artacak-Azalacak, İYA Soru 7). Kaynak: TCMB. 1014 0414 1013 0413 1012 0412 1011 0411 1010 0410 1009 1014 0414 1013 50 0413 55 54 1012 64 -60 0412 -50 -60 1011 -50 0411 60 1010 -40 0410 -40 74 1009 65 -30 0409 84 -30 1008 -20 0408 -10 -20 1007 -10 94 * CNBC-e Ekim ayı verisi için ön endeks değeri kullanılmıştır. Kaynak: CNBC-e, TÜİK, TCMB. Sonuç olarak, iktisadi faaliyet ikinci çeyrekte hem özel hem de kamu kesimi talebindeki azalışa bağlı olarak yavaşlamıştır. Üçüncü çeyreğe ilişkin veriler, yurt içi özel kesim nihai talebinin tüketim harcamaları kaynaklı olarak ılımlı bir toparlanma sergilediğine işaret etmektedir. Anket göstergelerine ilişkin veriler çerçevesinde, yılın son çeyreğinde iç talepteki ılımlı toparlanmanın sürebileceği öngörülmektedir. Öte yandan, dış talepteki zayıflama, küresel para politikalarına dair belirsizlikler, jeopolitik gelişmeler, son dönemde finansal piyasalarda gözlenen oynaklık artışı ve tüketici ile yatırımcı güvenindeki zayıf seyir büyüme üzerinde aşağı yönlü riskler oluşturmaktadır. Bu görünüm altında, talep koşullarının enflasyon üzerinde baskı oluşturmayacağı ve yurt içi talep gelişmelerinin cari açıkta kötüleşme ihtimalini sınırlayacağı düşünülmektedir. 4.2. Dış Talep 2014 yılı ikinci çeyreğine ilişkin GSYİH verilerine göre mal ve hizmet ihracatı yıllık bazda yüzde 5,5 artarken mal ve hizmet ithalatı yüzde 4,6 gerilemiştir. Böylece, net ihracat, yıllık büyümeye 2,9 puan katkıda bulunmuş ve dış talep bileşenleri arasındaki dengelenme bu dönemde de devam etmiştir (Grafik 4.2.1). Mevsimsellikten arındırılmış verilerle bakıldığında, ihracat yılın ikinci çeyreğinde altın ihracatının gerilemesiyle azalış kaydederken, ithalat aynı dönemde altın ithalatındaki artışın etkisiyle dönemlik bazda artış kaydetmiştir (Grafik 4.2.2). Grafik 4.2.1. Grafik 4.2.2. Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı (Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Sabit Fiyatlarıyla Milyar TL) İthalat İhracat Net İhracat 8 İhracat İthalat 8 10,0 10,0 6 6 9,5 9,5 4 4 9,0 9,0 2 2 8,5 8,5 8,0 8,0 7,5 7,5 7,0 7,0 0 0 -2 -2 -4 -4 6,5 6,5 -6 -6 6,0 6,0 -8 -8 5,5 5,5 -10 -10 5,0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3* 11 12 2011 2012 2013 2014 Millions (Yüzde Puan) 5,0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB. 40 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin veriler incelendiğinde, ihracat miktar endeksinin TemmuzAğustos döneminde bir miktar arttığı görülmektedir. Bu dönemde altın ihracatı dışlanarak oluşturulan çekirdek endekste ise 2012 yılı son çeyreğinden bu yana gözlenen istikrarlı artışın ardından yatay bir seyir izlenmiştir (Grafik 4.2.3). Dış talep görünümüne bakıldığında, Euro Bölgesi’ne ilişkin imalat sanayi PMI göstergelerinin yılın üçüncü çeyreğinde zayıf bir büyümeye işaret ettiği gözlenmekte (Grafik 2.1.4), ayrıca devam eden jeopolitik riskler ihracat artışını sınırlamaktadır. Orta vadeli göstergelerden ihracat ağırlıklı küresel büyüme ise Temmuz Enflasyon Raporu’na kıyasla bir miktar gerilemiştir (Grafik 2.1.1). Bu gelişmeler çerçevesinde, önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkısının zayıflayacağı beklenmektedir (Grafik 4.2.1). Grafik 4.2.3. Grafik 4.2.4. İhracat Miktar Endeksleri İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) İhracat (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) İthalat Altın Hariç İhracat 140 140 120 120 100 Altın Hariç İthalat 135 135 125 125 115 115 105 105 95 95 85 85 75 75 100 80 80 60 60 12341234123412341234123412341234123* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 20132014 65 65 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Üçüncü çeyrek verisi Temmuz-Ağustos ayları gerçekleşmesi ile Eylül ayı tahmininden oluşmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. İthalat miktar endeksi ikinci çeyrekteki artışın ardından altın ithalatı kaynaklı olarak TemmuzAğustos döneminde düşüş göstermektedir. Altın hariç bakıldığında ise söz konusu endeksin aynı dönemde arttığı gözlenmektedir. Üçüncü çeyreğe ilişkin iç talep göstergeleri, tüketim talebinin ılımlı bir artış sergilediğine işaret etmektedir. Bu gelişmeler doğrultusunda, yurt içi talepteki toparlanma ile birlikte üçüncü çeyrekte altın hariç ithalatın artış göstermesi beklenmektedir (Grafik 4.2.4). Ancak, bu dönemde altın ithalatındaki düşüşle birlikte mal ve hizmet ithalatının bir önceki çeyrek seviyesinin altında kalacağı düşünülmektedir (Grafik 4.2.2). Bu gelişmelere bağlı olarak, yılın üçüncü çeyreğinde net ihracatın büyümeye pozitif katkısının azalarak devam etmesi beklenmektedir (Grafik 4.2.1). Bu dönemde, gerek mevsimsellikten arındırılmış gerekse 12 aylık birikimli cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi beklenmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış enerji ve altın hariç cari işlemler dengesi ile altın hariç cari işlemeler dengesinin yatay seyrettiği, 12-aylık birikimli alt göstergelerde ise iyileşmenin devam ettiği değerlendirilmektedir (Grafik 4.2.5 ve 4.2.6). Ancak, son dönemde artan jeopolitik risklerin ve finansal oynaklığın yarattığı belirsizliğin, tüketici güvenini zayıflatarak 2014 yılının geri kalanında nihai yurt içi talepteki ılımlı artış eğilimini kesintiye uğratabileceği değerlendirilmektedir. Buna ek olarak, dış talepteki olumsuz seyrin devam etmesi ihracatı ve net ihracatın büyümeye katkısını sınırlayabilecektir. Enflasyon Raporu 2014-IV 41 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.5. Grafik 4.2.6. Cari İşlemler Dengesi (CİD) Cari İşlemler Dengesi (CİD) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar ABD Doları) (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) CİD CİD (altın hariç) 30 CİD (enerji ve altın hariç) CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 12 12 30 6 6 10 10 0 0 -10 -10 -6 -6 -30 -30 -12 -12 -50 -50 -18 -18 -70 -70 -24 -24 -90 -90 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Üçüncü çeyrek verisi Temmuz-Ağustos ayları gerçekleşmesi ile Eylül ayı tahmininden oluşmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. 4.3. Emek Piyasası Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2014 yılı ilk çeyreğinde yatay bir görünüm sergilemişti. Ancak, işsizlik oranları yılın ikinci çeyreğinin ardından yılın üçüncü çeyreğinde de önemli artışlar göstermiştir (Grafik 4.3.1). Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2014 yılının Temmuz döneminde sırasıyla yüzde 10,4 ve yüzde 12,5 oranlarına ulaşmıştır. İşsizlik oranlarının yükselmesi tarım dışı işgücünün çalışma çağındaki nüfusa oranında gözlenen artış eğilimininin sürmesinin yanı sıra tarım dışı istihdam artışlarının duraksamasından kaynaklanmıştır (Grafik 4.3.2). Yılın ilk çeyreğinde hızlı bir artış sergileyen tarım dışı istihdam yılın ikinci çeyreğinde düşük bir oranda artmış ve üçüncü çeyrekte zayıf bir seyir izlemiştir (Grafik 4.3.2). Grafik 4.3.1. Grafik 4.3.2. İşsizlik Oranları Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar (Üç Aylık) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) (Mevsimsellikten Arındırılmış) İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen) İstihdamın Etkisi Katılım Oranı Etkisi Nüfus Artışı Etkisi Tarım Dışı İşsizlik Oranı (üç aylık fark) İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı 18 16 14 12 10 8 6 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 23* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Temmuz dönemi. Kaynak: TÜİK. 51 4 50 3 3 49 2 2 48 1 1 47 0 0 46 -1 -1 45 -2 -2 44 -3 -3 43 -4 4 -4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3* 2010 2011 2012 2013 2014 * Temmuz dönemi itibarıyla iki aylık fark. Kaynak: TÜİK, TCMB. Tarım dışı istihdam gelişmeleri alt sektörler itibarıyla incledendiğinde, hizmetler sektörünün tarım dışı istihdama katkı yapmaya devam ettiği gözlenmektedir. Ancak, inşaat sektörü istihdamı yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde belirgin bir biçimde azalmıştır (Grafik 4.3.3). Buna ek olarak, sanayi sektöründe istihdam artışı yılın ikinci çeyreğinde yavaşlamış, yılın üçüncü çeyreğinde ise bir önceki döneme göre sınırlı bir miktar düşmüştür (Grafik 4.3.4). 42 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İktisadi faaliyete ilişkin göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Sanayi üretimi yılın ikinci çeyreğinde bir önceki dönem gerçekleşen seviyesinde kalmıştır. Öte yandan, Temmuz-Ağustos dönemi verileri üretimin yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre ılımlı bir artış sergileyeceğini göstermektedir (Grafik 4.3.4). Bununla birlikte, inşaat sektörü faaliyetine ilişkin bilgi veren mineral maddeler üretimi yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre gerilemeye devam etmiştir (Grafik 4.1.6). Bu durum, inşaat sektörü istihdamında görülen düşüşü destekler niteliktedir. Grafik 4.3.3. Grafik 4.3.4. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar * (Mevsimsellikten Arındırılmış, Puan) Sanayi İstihdamı ve Üretimi (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Sanayi İstihdamı İnşaat Tarım Dışı İstihdam Sanayi Hizmetler Üretim (üç aylık ortalama) -1 90 90 -2 -2 80 80 0614 0805 0206 0806 0207 0807 0208 0808 0209 0809 0210 0810 0211 0811 0212 0812 0213 0813 0214 0814 -1 0414 100 0 0214 100 0 1213 110 1 1013 110 1 0813 2 0613 2 0413 120 0213 120 1212 3 1012 3 0812 130 0612 130 0412 4 0212 4 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK. TCMB İYA göstergeleri arasında yer alan ve imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel firmaların görüşlerini yansıtan Toplam İstihdam Beklentisi yılın üçüncü çeyreğinde iyimser beklentiler yönündeki eğilimini azalarak sürdürmüştür. Ayrıca, Toplam İstihdam Beklentisi Ekim ayında bir önceki aya göre sınırlı bir artış sergilemiştir (Grafik 4.3.5). Benzer biçimde, imalat sanayi sektöründe yer alan özel firmaların derğlendirmelerini içeren PMI istihdam değeri de iyimser beklentiler yönündeki eğilimini yılın üçüncü çeyreğinde sürdürmüştür. Bununla birlikte, PMI istihdam değeri yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre belirgin bir düşüş sergilemiş, yılın üçüncü çeyreğinde ise bir önceki dönem gerçekleşen seviyesini korumuştur. Öncü göstergeler iyimser beklentiler yönündeki hareketlerini sürdürmesine karşın, özellikle PMI istihdam değerinin bulunduğu seviye sanayi sektörü istihdamı için aşağı yönlü risklerin varlığına işaret etmektedir (Grafik 4.3.5). Grafik 4.3.5. Grafik 4.3.6. İYA İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Değeri Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış) Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru Toplam İstihdam Beklentisi PMI İstihdam (sağ eksen) 60 210 110 55 190 100 50 90 45 120 80 Tarım Dışı İşsizlik Oranı (yüzde, sağ eksen) 18 17 16 170 15 150 14 130 13 110 12 40 70 35 11 90 Enflasyon Raporu 2014-IV 0914 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 8 0909 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Ekim ayı verisidir. Kaynak: TÜİK, TCMB, Markit. 9 50 0309 25 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 34* 0908 50 10 70 0308 30 0907 60 Kaynak: TÜİK, Kariyer.net. 43 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İnsan kaynakları alanında faaliyet gösteren Kariyer.net internet sitesi tarafından sağlanan verilere göre toplam iş ilanı sayısı artış hızı yılın üçüncü çeyreğinde bir miktar yavaşlamış, toplam iş başvurusu sayısı ise yüksek bir oranda artmaya devam etmiştir. Buna bağlı olarak, toplam iş başvurusu sayısının firmaların ilan ettikleri açık iş sayısına bölünmesi ile hesaplanan ve tarım dışı işsizlik oranı ile yakın bir ilişkisi bulunan ilan başına başvuru sayısında yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre kayda değer bir artış gözlenmiştir. Öte yandan, Kariyer.net toplam ilan başına başvuru sayısının Eylül ayında bir önceki aya göre azalması olumlu bir gelişme olarak kabul edilmektedir (Grafik 4.3.6). 2014 yılı ilk yarısında ücret gelişmelerinin iç talebi destekler yönde olduğu gözlenmektedir. Söz konusu dönemde toplam ücret ödemeleri yıllık bazda reel olarak artmaya devam etmiştir (Grafik 4.3.7). Bununla birlikte, reel ücret ödemeleri yıllık artış oranı yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yavaşlamıştır. Ayrıca, tüketici enflasyonunun yılın başında yapılan tahminlere göre daha yüksek bir oranda gerçekleşmesi 2014 yılı kalan döneminde ücretlerdeki reel artışları sınırlandırıcı bir etki yapabilecektir. Maliyet boyutuyla ele alındığında ücret artışlarının tüketici fiyatları üzerindeki etkisinin yılın ilk yarısında artmış olabileceği düşünülmektedir. 2014 yılı ilk yarısı itibarıyla saatlik ücretlerdeki ortalama artış 2014 yılı için belirlenen asgari ücret artışının üzerinde gerçekleşmiştir. Saatlik ücretlerdeki bu artışın etkisiyle sanayi ve hizmetler sektörlerinde birim ücretler 2014 yılı ikinci çeyreğinde yılllık olarak, enflasyon gerçekleşmelerinin üzerinde, sırasıyla yüzde 11,9 ve yüzde 10,1 oranlarında artmıştır (Grafik 4.3.8). Grafik 4.3.7. Grafik 4.3.8. Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret Ödemeleri** Birim Ücret* (Çalışılan Saat Başı Ücret/Verimlilik) (Yıllık Yüzde Değişim) (Yılık Yüzde Değişim) Sanayi Reel Ücret Ödemeleri - Kısa Dönem İş İstatistikleri Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma-Haberleşme ve Eğlence-Kültür Hariç Tüketim Harcamaları 15 10 15 10 5 5 0 0 -5 Hizmetler 30 30 25 25 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 -5 -10 -10 12341234123412341234123412412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 20132014 -10 -10 123412341234123412341234123412 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * Sabit fiyatlar ile açıklanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarından Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma ve Haberleşme ile Eğlence ve Kültür alt kalemlerinin çıkarılması ile hesaplanmıştır. ** Sanayi, İnşaat, Ticaret-Hizmet sektörlerindeki toplam ücret ödemelerinin ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Ücret ödemeleri reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır. * Hizmetler sektöründe birim ücret, toplam ücret ödemelerinin hizmet fiyatlarıyla reelleştirilmiş ciroya bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi sektöründe ise toplam ücret ödemeleri üretime bölünmüştür. Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK Kısa Dönem İş İstatistikleri, TCMB. Özetle, 2014 yılı ilk çeyreğinde yüksek bir artış gösteren tarım dışı istihdamın takip eden dönemlerde istikrarlı olarak yavaşladığı gözlenmektedir. Bu olumsuz gelişme üzerinde inşaat sektörü istihdamının yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde ciddi bir oranda gerilemesine ek olarak sanayi sektörü istihdamının tarım dışı istihdam artışlarını desteklememesi etkili olmuştur. Öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreği itibarıyla işgücü piyasası için olumlu sinyaller üretmemektedir. Ayrıca, küresel ekonomik büyümeye ilişkin belirsizliklerin tarım dışı istihdamın seyrini olumsuz etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu çerçevede, toplam ve tarım dışı işsizlik oranlarının 2014 yılında 2013 yılına kıyasla bir miktar yukarıda gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir. 44 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.1 Cari Denge Dalgalanmaları ve Cari Açık Düzeltmeleri Bu kutu 45 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için çeyreklik sıklıkta veri kullanarak 1984 sonrası dönemde cari denge dalgalanmalarının ve cari açık düzeltmelerinin bazı istatistiki özelliklerini ortaya koymaktadır1. Böylece Türkiye’de yaşanan cari denge gelişmelerinin uzun dönemli uluslararası bir perspektife konulması amaçlanmaktadır. Analizler gelişmekte olan ülkelerde cari denge çevrimlerinin daha kısa süreli olduğu ve cari açıkta yaşanan düzeltmenin daha hızlı gerçekleştiğini göstermektedir. Ayrıca, cari açığın milli gelire oranı arttıkça cari açıkta büyük bir düzeltme ihtimalinin yükseldiği bulunmaktadır. Grafik 1’de cari dengenin milli gelire oranı Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkeler için verilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için cari denge dağılımının en düşük ve yüzde 10, 20, 30, 40 ve 50’lik dilimleri Türkiye verisi ile birlikte gösterilmektedir. Dağılımının bu yüzdelikleri 1984-2013 dönemi için cari açık veren gelişmekte olan ülkelere denk gelmektedir. Grafikte gelişmekte olan ülkelerin cari açıklarının benzer şekilde dalgalanmalar sergilediği gözlenmektedir. 1980’lerin başında yaşanan borç krizi sonrası dönemi gösteren 1985-1986 yıllarında tüm ülkelerde cari açık düşük seviyelere gerilemiş, daha sonra finansal liberalleşme reformlarının yoğun olduğu 1990’larda cari açıklarda artış yaşanmıştır. 2000’li yılların başında cari açıklarda genel bir düşüş yaşanmış daha sonra ise 2009’a kadar olan dönemde yeniden bir artış gözlenmiştir. Küresel finans krizi sırasında cari açıklarda çok sert bir düşüş gözlenmiş fakat sonrasındaki bol küresel likidite döneminde cari açıklar yeniden yükseliş sergilemiştir. Grafik 1. 1984-2013 Yılları Arasında Gelişmekte Olan Ülkelerin Cari Dengelerinin Milli Gelirlerine Oranı -15,0 -12,5 -10,0 En düşük Türkiye -7,5 Türkiye* -5,0 Yüzde 10. Dilim Yüzde 30. Dilim -2,5 Yüzde 50. Dilim 0,0 2012 Q1 2010 Q1 2008 Q1 2006 Q1 2004 Q1 2002 Q1 2000 Q1 1998 Q1 1996 Q1 1994 Q1 1992 Q1 1990 Q1 1988 Q1 1986 Q1 1984 Q1 2,5 *2012 ve 2013 yıllarında altın ticaretinde yaşanan yüksek oynaklığı kontrol etmek için, 2003ç4-2011ç4 arası dönemdeki milli gelire oranla ortalama net altın ticaretinin 2012-2013 yıllarındaki altın hariç cari açık oranına eklenmesi ile elde edilmiştir. Kaynak: IMF, Yazarların hesaplamaları. 19 Gelişmiş ülke: Avusturya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İsrail, İtalya, Güney Kore, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, İspanya, İngiltere, ABD. 26 Gelişmekte olan ülke: Arjantin, Bangladeş, Bolivya, Brezilya, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Ekvator, Macaristan, Hindistan, Endonezya, Meksika, Pakistan, Panama, Peru, Filipinler, Romanya, Güney Afrika, Tayland, Türkiye, Ukrayna, Uruguay, Venezüella, Vietnam. 1 Enflasyon Raporu 2014-IV 45 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Türkiye’nin cari denge oranı diğer gelişmekte olan ülkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, 1980’li ve 1990’lı yıllarda genelde ortalama cari açık oranından daha düşük seyretmiş fakat 2000’li yıllarda dağılımdaki yeri bozulmuştur. 2009 krizi öncesinde Türkiye cari açığı yüzde 30 ve yüzde 40 dilimler arasında bulunurken, 2010 son çeyreği itibarıyla yüzde 10 dilimin üzerine çıkmıştır. Daha sonra alınan politika tedbirlerinin de etkisi ile Türkiye’de cari açık oranı düşmeye başlamış ve 2013 yılsonu itibarıyla yüzde 10 diliminin altına gerilemiştir. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER GELİŞMİŞ ÜLKELER TÜM ÜLKELER Tablo 1. Cari Denge Döngülerinin Uzunluğuna Göre Bazı İstatistikleri Uzunluk (Çeyrek) Sayı Yüzde Dağılım Tepe Noktası (%) Çeyreklik Bozulma Hızı (% Puan) Çeyreklik Düzelme Hızı (% Puan) Tüm 105 100 -5.90 0.69 0.83 0-16 26 24.76 -5.59 0.97 1.29 16-24 34 32.38 -5.69 0.80 0.89 24-32 10 9.52 -6.41 0.76 0.70 32-48 23 21.90 -6.55 0.40 0.57 48- 12 11.43 -5.53 0.28 0.31 Uzunluk (Çeyrek) Sayı Yüzde Dağılım Tepe Noktası (%) Çeyreklik Bozulma Hızı (% Puan) Çeyreklik Düzelme Hızı (% Puan) Tüm 36 100 -5.64 0.57 0.53 0-16 2 5.56 -4.74 0.94 1.05 16-24 9 25.00 -4.34 0.97 0.62 24-32 4 11.11 -6.12 0.96 0.67 32-48 13 36.11 -7.30 0.31 0.50 48- 8 22.22 -4.39 0.25 0.26 Uzunluk (Çeyrek) Sayı Yüzde Dağılım Tepe Noktası (%) Çeyreklik Bozulma Hızı (% Puan) Çeyreklik Düzelme Hızı (% Puan) Tüm 69 100 -6.04 0.75 0.99 0-16 24 34.78 -5.66 0.97 1.31 16-24 25 36.23 -6.18 0.74 0.98 24-32 6 8.70 -6.61 0.63 0.72 32-48 10 14.49 -5.58 0.51 0.66 48- 4 5.80 -7.80 0.34 0.40 Kaynak: IMF, Yazarların hesaplamaları. Tablo 1’de tüm ülke grubundaki cari denge döngülerinin/çevrimlerinin bazı istatistiki özellikleri verilmektedir. Toplam 105 cari denge döngüsü belirlenmiş olup 36 adedi gelişmiş ülke grubunda, 69 adedi ise gelişmekte olan ülke grubundadır2. Tabloda döngüler toplam uzunluklarına göre ve ülkelere göre gruplandırılarak gösterilmiştir. Döngü uzunluklarına bakıldığında gelişmiş ülkelerdeki döngülerin yüzde 60’a yakınının 8 yıl üzeri olduğu, gelişmekte olan ülke grubunda ise döngülerin yüzde 80’ninin 8 yıldan kısa olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu bulgu gelişmekte olan ülkelerde genel iş çevrimlerinin gelişmiş ülkelerden daha kısa olması ile de uyumludur. Türkiye için 1984Ç1-2013Ç4 döneminde 5 döngü bulunmaktadır. Bunlar 1994 krizi etrafındaki döngü, 1999 düzeltmesi ile tamamlanan döngü, 2001 krizi etrafındaki döngü, 2009 krizi etrafındaki döngü ve 2012 yılında cari açıkta yaşanan düzeltmeyi kapsayan döngüdür. Türkiye’deki döngülerin ortalama süresi ise 18 çeyrektir. 2 Veri setine dair ayrıntılar ve tüm ülkelere dair belirlenen döngüler için Bulut, Fazilet ve Kılınç (2014) çalışmasına bakınız. 46 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tabloda ayrıca döngülerin tepe noktası ile çeyreklik bozulma hızı (cari açığın arttığı dönemde yüzde puan olarak çeyreklik değişim) ve çeyreklik düzelme hızı (cari açığın düzeldiği/azaldığı dönemde yüzde puan olarak çeyreklik değişim) verilmektedir. Ülke grupları arasındaki temel bir fark gelişmiş ülkelerde bozulma hızı düzelme hızından daha yüksek iken, gelişmekte olan ülkelerde tam tersi bir şekilde düzelme hızının bozulma hızından daha yüksek olmasıdır. Bir diğer deyişle gelişmekte olan ülkelerde cari açık çok daha hızlı bir şekilde düzeltme sergilemektedir. Türkiye’deki cari açık döngülerinde de benzer bir özellik gözlenmektedir. 5 döngü için tepe noktasına kadar ortalama bozulma süresi 11 çeyrek iken, tepe noktasından sonra düzeltme süresi ise ortalama 6 çeyrektir. Bir ülkenin cari açık seviyesinin yüksek olması önemli bir risk faktörü olarak ortaya çıkabilmektedir. Yüksek cari açık seviyeleri hızlı ve büyük miktarlarda düzeltmeler sergileyebilmekte ve bu düzeltme kurlarda ve milli gelirde yaşanan büyük şoklara eşlik edilebilmektedir3. Bu çerçevede Grafik 2 ve 3’te değişik cari açık seviyelerine göre belirli bir sürede yüksek düzeltme yapma ihtimalleri ortaya konulmaktadır. Bu grafiklerden cari açık seviyesi arttıkça yüksek bir düzeltme yapma ihtimalinin arttığı gözlenmektedir. Örneğin Grafik 2’de herhangi bir çeyrekte yüzde 6 üzerinde bir cari açık oranına sahip olan bir ülkenin, 4 çeyrek içinde yüzde 6’dan fazla düzeltme yapma ihtimali yüzde 8, 6 çeyrek içinde yüzde 6’dan fazla düzeltme yapma ihtimali ise yüzde 16 olarak hesaplanmaktadır. Cari açık düzeltme olasılıklarına ülke grupları bazında bakıldığında, Grafik 3’te gelişmekte olan ülkelerde bu olasılıkların tüm cari açık seviyeleri için gelişmiş ülkelerden daha yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin herhangi bir çeyrekte yüzde 6 üzerinde bir cari açık oranına sahip gelişmekte olan bir ülkenin, 4 çeyrek içinde yüzde 6’dan fazla düzeltme yapma ihtimali yüzde 10 iken, bu oran gelişmiş bir ülke için yüzde 5 olmaktadır. Bu ayrışma gelişmekte olan ülkelerde özellikle cari açık düzeltmeleri sırasında yaşanan krizlerin yaygınlığı ile de uyumludur. Grafik 2. Yüzde Altıdan Fazla Düzeltme Olasılığı 18% Grafik 3. Dört Çeyrekte Yüzde Altıdan Fazla Düzeltme Olasılığı 12% 16% 2 çeyrek Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler 10% 14% 4 çeyrek 8% 12% 6 çeyrek 10% 6% 8% 4% 6% 4% 2% 2% 0% 0% [0 ve üzeri] (0, -2] (-2, -4] (-4, -6] Cari Açık Oranı (%) 3 [-6 ve aşağısı] [0 ve üzeri] (0, -2] (-2, -4] (-4, -6] Cari Açık Oranı (%) [-6 ve aşağısı] Cari açık düzeltmelerinin ani duruş (sudden stop), kur ve milli gelir ile ilişkisi için bakınız Edwards (2005). Enflasyon Raporu 2014-IV 47 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Türkiye’de cari açık oranı 2009 krizi sonrası çok hızlı bir artış sergilemiş ve ülkeler dağılımındaki yeri Grafik 1’de görüldüğü gibi önemli bir miktarda bozulmuştur. Cari açık oranı 2011 yılı sonunda yüzde 9,7 seviyesine çıkarak tarihi yüksek seviyesine ulaşmıştır. Aynı zamanda cari açık finansmanının kalitesi, artan kısa dönemli sermaye girişleri sebebi ile, bozulma göstermiştir. Grafik 2 ve 3’te görüldüğü gibi cari açık oranının ulaştığı bu yüksek seviyeler ekonomide büyük bir düzeltme yapma ve aynı zamanda ani duruş yaşanması riskini ortaya çıkarmıştır. Ülkemizde son dönemde, yüksek cari açığın oluşturduğu makro-finansal riskleri sınırlandırmak için ekonomi politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Bu amaçla TCMB, 2010 yılı son çeyreğinde kredilerdeki yüksek artış, kurlardaki aşırı değerlenme ve cari açıktaki yüksek seviyeye karşı finansal istikrarı da dikkate alan yeni bir para politikası çerçevesi uygulamaya başlamıştır. 2011 sonrası dönemde kurlardaki aşırı değerlenme giderilmiş ve diğer düzenleyici kurumların aldığı tedbirlerin de katkısı ile kredi büyüme hızı daha makul seviyelere gerilemiştir. Bu gelişmelerle uyumlu bir şekilde cari açık oranı düzelme eğilimi sergileyerek 2014 yılı ikinci çeyreği sonunda yüzde 6,5 oranına düşmüştür. Altın ticareti dışlanarak bakıldığında düzelme eğiliminin süreklilik arzettiği ve altın hariç cari açığın 2011 yılı sonundaki yüzde 9,1 seviyesinden 2014 ikinci çeyreğinde yüzde 5,9 seviyesine gerilediği gözlenmektedir. 2015-2017 Orta Vadeli Programında, 2014 yıl sonu için cari açık oranının yüzde 5,7 olacağı ve sonraki yıllarda düzelme eğiliminin süreceği tahmin edilmektedir. Cari açıkta gözlenen bu iyileşme sürecinin, daha önce genelde kriz dönemlerinde gözlenen düzeltmelerin aksine, ekonomide ılımlı büyümenin devam ettiği bir ortamda gerçekleşmesi uygulanan politika tedbirlerinin ekonomide önemli bir dengelenmeyi başarıyla sağlamakta olduğunu ortaya koymaktadır. Kaynakça Yunus Emrah Bulut, Fatih Fazilet, Mustafa Kılınç (2014). “The Current Account Cycles and Aftermath of Current Account Deficits”, TCMB devam eden çalışma. Sebastian Edwards (2005), “Thirty Years of Current Account Imbalances, Current Account Reversals and Sudden Stops”, IMF Staff Papers, 51(0): 1-49. 48 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık Geçtiğimiz üç aylık dönemde finansal piyasalar uluslararası gelişmelere bağlı olarak dalgalı bir seyir izlemeye devam etmiştir. Bu dönemde, Fed’in para politikalarına ilişkin belirsizliklerin geçtiğimiz yıla kıyasla düşük seyretmeye devam etmesi risk iştahını desteklese de küresel büyüme görünümündeki zayıf seyir finansal piyasaları olumsuz etkilemiştir. Ayrıca artan jeopolitik riskler de piyasalardaki oynaklığı besleyen diğer bir etken olmuştur. Öte yandan, başta petrol olmak üzere hammadde fiyatlarındaki gerileme Türkiye gibi enerji kaynakları açısından dışa bağımlı ülkelerin risk primi açısından olumlu olarak değerlendirilmektedir. Çeşitli finansal göstergelerin ağırlıklı ortalaması alınarak Türkiye için hesaplanan Finansal Koşullar Endeksi 2014 yılının üçüncü çeyreği için nötr bir seviyeye (tarihsel ortalamasına yakın) işaret etmektedir (Grafik 5.1). Bu dönemde endekste yer alan değişkenlerin finansal koşullara münferit katkıları da genellikle nötre yakın gerçekleşmiştir (Grafik 5.2). TCMB’nin temkinli politika duruşunun etkisiyle gösterge faiz ve getiri eğrisinin eğimi üçüncü çeyrekte finansal koşullara azalarak da olsa sıkılaştırıcı yönde katkı vermeye devam etmiştir. Kredi koşulları ise göreli olarak destekleyici yönde hareket etmiştir. Kredi faizinin katkısı 2014 yılının ilk iki çeyreğinde negatif iken üçüncü çeyrekte nötr olarak gerçekleşmiştir. Kredi standartları ise üçüncü çeyrekte tarihsel ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu durum ticari kredilere uygulanan standartlardaki iyileşmeden kaynaklanmaktadır. Kredi faizlerindeki düşüş eğiliminin sürmesi ve bankalar tarafından kredilere uygulanan standartların seyri yıllık kredi büyümesindeki düşüş eğiliminin önümüzdeki dönemde devam etmeyeceğine işaret etmektedir. Öte yandan jeopolitik risklere bağlı artan ihtiyati tasarruf eğiliminin ve TCMB’nin likidite duruşundaki sıkılığın finansal koşullardaki gevşemeyi sınırlayabileceği değerlendirilmektedir. Grafik 5.1. Grafik 5.2. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi* Finansal Koşullar Endeksine Katkılar* FKE (standardize) EMBI Getiri Eğrisinin Eğimi Kredi Değişimi/GSYİH (yıllık, yüzde, sağ eksen) Kredi Faizi Reel Efektif Döviz Kuru Gösterge Faiz Kredi Standartları Sermaye Akımları Borsa Getirisi destekleyici 3 18 15 2 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 0 -2 -2 -3 -3 12 1 9 0 sıkılaştırıcı 6 -1 3 -2 -3 123412341234123412341234123 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Finansal koşullar endeksine ilişkin detaylar için bakınız: TCMB Ekonomi Notu:12/31. Enflasyon Raporu 2014-IV -3 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Getiri eğrisinin eğimini temsilen 10-2 yıl vadeli faiz farkı alınmıştır. 2010 yılı öncesinde getiri eğrisinden geriye giden sağlıklı bir uzun vadeli bir faiz elde edilemediği için 10 yıl vadeli para takası faizi getiri eğrisinin uzun ucunu temsil eden faiz olarak kullanılmıştır. 49 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.1. Finansal Piyasalar Küresel Risk Algılamaları 2014 yılı üçüncü çeyreğinde küresel para politikalarında belirsizlikler devam etmiş, Fed varlık alımlarını sonlandırırken politika faizini bir süre daha düşük seviyede tutacağını ifade etmiştir. ABD ikinci çeyrek büyüme oranında Ağustos ve Eylül aylarında yapılan yukarı yönlü revizyonlar ve hem iktisadi faaliyette hem de öncü göstergelerde gözlenen toparlanma, Fed’in faiz artırımını daha erken bir tarihe alabileceği yönünde bir algı oluşturmuştur. Diğer taraftan, Ekim ayında bazı Fed üyelerinin, zayıf seyreden küresel büyüme karşısında, Fed’in iktisadi büyümeyi desteklemeye devam edeceği şeklinde oluşturduğu algılar küresel risk iştahının artmasına sebep olmuştur. Öte yandan, ECB Euro Bölgesi iktisadi faaliyetinin zayıf seyri ve artan deflasyon riskine karşılık politika faizi ve bankaların kendisinde tuttukları mevduata uyguladığı negatif faizi 10’ar baz puan düşürmenin yanında, bu yılın son çeyreğinde başlamak üzere iki yıl sürecek olan varlığa dayalı menkul kıymet satın alımları politikasını hayata geçirmeye karar vermiştir. Bu çeyrekte gözlenen bir diğer önemli gelişme ise açıklanan Japonya ikinci çeyrek büyüme verisinin yüksek oranda düşüş kaydetmesi olmuş, bu durum piyasalarca Japonya tarafından ekonomiyi destekleyici yeni teşvikler sağlanabileceği beklentilerini güçlendirmiştir. Bu dönemde küresel para politikalarına dair belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler oynaklık endekslerinde artışa yol açmıştır(Grafik 5.1.1 - Grafik 5.1.2). Çeyrek başında bozulan risk algıları sonrasında, küresel yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri ABD varlıklarına artan talebi, bu ülke getirilerinin düşüş kaydetmesine sebep olurken, son dönemde hisse senedinden devlet tahvillerine geçişler ABD getirilerindeki düşüşün sürmesini sağlamıştır (Grafik 5.1.1). Grafik 5.1.1. Grafik 5.1.2. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri ve Faiz Oynaklığı Endeksi (MOVE Endeksi)(Yüzde) JPMVXYEM Oynaklık Endeksi (Yüzde) ABD 10 Yıllık Faizleri 3,0 120 14 14 110 13 13 12 12 11 11 10 10 80 9 9 70 8 8 7 7 6 6 5 5 4 4 100 90 2,5 2,0 60 1,5 50 Kaynak: Bloomberg. 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 40 0113 1,0 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 MOVE Endeksi (sağ eksen) 3,5 Kaynak: Bloomberg, Yılın üçüncü çeyreğinde, özellikle Fed’den gelen sinyaller ile Doğu Avrupa ve Latin Amerika ülkeleri iktisadi faaliyetinde gözlenen yavaşlama, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algılarını olumsuz yönde etkilemiş, böylece bu ülkelerin risk primlerinde artışlar gözlenmiştir. 2014 yılının ilk yarısında küresel belirsizliklerin azalmasıyla gelişmekte olan ülkelerin Kredi Temerrüt Takası (CDS) primlerinde gerçekleşen düşüşler, yılın ikinci yarısında Fed’in faiz artırımı ile ilgili belirsizlikler ile Irak ve Suriye’deki gelişmeler kaynaklı artan jeopolitik risklerden dolayı artış kaydetmiştir. Öte yandan, son dönemde iktisadi büyümeyi destekleyici yönde Fed’den gelen açıklamalar neticesinde artan küresel risk iştahıyla beraber CDS 50 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası primlerinde bir miktar düşüş gözlenmiştir. Türkiye’nin ülke risk primi de bu dönemde diğer gelişmekte olan ülkelere paralel hareket ederek artış göstermiştir (Grafik 5.1.3 ve Grafik 5.1.4). Grafik 5.1.3. Grafik 5.1.4. Bölgesel EMBI Endeksleri Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri (24 Ocak 2014’ten İtibaren, Baz Puan) (Baz Puan) EMBI Avrupa EMBI Türkiye EMBI Asya EMBI Latin Amerika Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler* Seçilmiş Ülkeler Ortalaması** 500 500 450 450 0 400 400 -20 -20 350 350 -40 -40 300 300 -60 -60 250 -80 -80 -100 -100 -120 -120 -140 -140 200 200 150 150 100 1112 1212 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 100 20 0 0114 0214 0214 0314 0314 0414 0414 0514 0514 0614 0614 0714 0714 0814 0814 0914 0914 1014 1014 250 20 * GOÜ içerisinde Brezilya, Şili, Kolombiya, Çek Cum., Macaristan, Endonezya, Meksika, Polonya, Romanya ve Güney Afrika bulunmaktadır. ** Seçilmiş Ülkeler Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika'dan oluşmaktadır. Kaynak: Bloomberg Kaynak: Bloomberg. Portföy Hareketleri Gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansında gözlenen ivme kaybı ve küresel para politikaları kaynaklı belirsizlikler 2014 yılı üçüncü çeyreğinde gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının zayıf ve dalgalı bir seyir izlemelerine sebep olmuştur (Grafik 5.1.5). Türkiye’ye sermaye akımları da bu dönemde artan ülke risk primlerinin de etkisiyle zayıf ve dalgalı bir seyir izlemiş, Haziran-Temmuz dönemindeki sermaye girişlerine karşılık, bu Enflasyon Raporu döneminde sermaye çıkışları yaşanmış ve sene başından itibaren birikimli portföy akımları sıfıra yakın düzeylerde olmuştur (Grafik 5.1.6). Grafik 5.1.5. Grafik 5.1.6. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri* Türkiye’deki Portföy Hareketleri* (Milyar ABD Doları) (Milyar ABD Doları) 80 80 25 25 60 60 20 20 2013 2008-2013 Ortalaması 40 40 20 20 0 0 15 15 2008-2013 ortalaması 2013 10 5 5 -20 *Hisse senedi ve borçlanma senetlerine yapılan portföy hareketlerini kapsamaktadır. Kaynak: EPFR. 0 Aralık Kasım Eylül Ekim Ağustos -5 Temmuz Mayıs -5 Haziran 2014 Mart Aralık Kasım Eylül Ekim Ağustos Temmuz Mayıs Haziran Mart Nisan Şubat -60 Ocak -60 0 Nisan -40 Şubat 2014 -40 Ocak -20 10 *Hisse senedi ve DİBS portföy hareketlerini kapsamaktadır. DİBS verisinden Repo’ya girişler çıkarılmıştır. Kaynak: TCMB Döviz Kurları ABD’de olumlu açıklanan büyüme ve istihdam verileri ile öncü göstergelerin işaret ettiği iktisadi toparlanma Fed’in para politikasında normalleşmeyi beklenenden daha erken başlatabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Bu durum, Euro Bölgesi ve Japonya’da ekonomiyi destekleyecek yeni nicel genişleme Enflasyon Raporu 2014-IV 51 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hamleleriyle gevşek para politikası duruşunun sürdürüleceği beklentileriyle beraber Dolar Endeksi’nin yılın üçüncü çeyreğinde hızla yükselmesine sebep olmuştur. Temmuz Enflasyon Raporu döneminden bu yana gelişmekte olan ülke para birimleri ise ABD doları karşısında azalan küresel risk iştahı ve ülke risk primlerinde gözlenen artışlara bağlı olarak değer kaybetmiştir (Grafik 5.1.7). Ekim ayında Fed’den gelen olumlu sinyaller neticesinde bir miktar toparlanan küresel risk iştahı sayesinde bu kayıpların bir kısmı geri alınmıştır. Türk lirası da yılın üçüncü çeyreğinde diğer gelişmekte olan ülkelere paralel bir hareket göstermiştir. Bu dönemde, kur sepeti ve risk primi arasındaki güçlü ilişki devam etmiş ve risk primindeki artışa paralel olarak kur sepeti de artış kaydetmiştir. Temmuz Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı 24 Temmuz 2014 tarihinde 2,46 seviyesinde seyreden kur sepeti, 27 Ekim 2014 itibarıyla 2,53 seviyelerinde seyretmektedir (Grafik 5.1.8). Grafik 5.1.7. Grafik 5.1.8. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri* ( 22.05.2013=1) Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi Türkiye GOÜ Ortalama* Seçilmiş GOÜ Ortalaması** DXY Dolar Endeksi (sağ eksen) 1,40 Kur Sepeti EMBI+ Türkiye (sağ eksen) 87 2,8 86 2,7 450 2,6 400 2,5 350 2,4 300 2,3 250 2,2 200 81 2,1 150 1,00 80 2 100 0,95 79 1,9 1,35 Ara PPK Toplantı Duyurusu 1,30 85 1,25 84 1,20 500 83 82 1,10 0914 0714 0514 0314 0114 1113 0913 0713 0513 1,05 *Gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Kolombiya, Çek C., Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya, G.Afrika, Hindistan , Endonezya ve Türkiye yer almaktadır. **Seçilmiş GOÜ ortalaması hesaplanırken ise Brezilya, Endonezya, G. Afrika ve Hindistan kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. 50 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 1,15 Kaynak: Bloomberg. 2014 yılı üçüncü çeyrek gelişmeleri, gelişmekte olan ülke para birimlerinin ima edilen kur oynaklıklarına da yansımış ve ilgili para birimlerinin ima edilen oynaklıklarında artışlar gözlenmiştir. Türkiye’nin ima edilen kur oynaklığı da diğer gelişmekte olan ülkelere paralel hareket ederek hem kısa hem de uzun vadede yükselme kaydetmiştir (Grafik 5.1.9). Son dönemde olumlu seyreden küresel risk iştahıyla beraber, Türk lirasının ima edilen oynaklığı diğer gelişmekte olan ülke kurlarından pozitif ayrışarak tekrar düşüş kaydetmiştir. Buna ek olarak, kurda üçüncü çeyrek başında gözlenen hareket, satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı ifade eden risk reversal pozisyonlarında da gözlenmiştir. Bu farkın artması, Türk lirasının değer kaybı yönünde beklentilerin değer kazanma yönündeki beklentilere göre daha fazla olduğunu göstermektedir. Ancak kurda Eylül ayından itibaren gözlenen artışın risk reversal pozisyonlarına yansımadığı dikkat çekmektedir (Grafik 5.1.10.) 52 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.9. Grafik 5.1.10. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu* (1 Ay Vadeli) (5 Günlük HO, Yüzde) 30 Cari Açık Veren Gelişmekte Olan Ülkeler 27 1 Ay 12 Ay 30 27 Türkiye 24 3 Ay Dolar/TL Kuru 7 2,4 6 2,3 5 2,2 24 6 1 1,8 3 3 0 1,7 *Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika, Polonya, G. Afrika, Hindistan Endonezya, Romanya ve Kolombiya yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. 0914 6 0714 9 0514 1,9 9 0314 2 0114 2 12 1113 3 12 0913 2,1 0713 4 15 0513 18 15 0313 18 0113 21 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 21 *Risk reversal pozisyonu, aynı deltaya sahip satın alma (call) ve satma (put) opsiyonlarının ima ettiği oynaklıklar arasındaki farkı göstermektedir. Bu farkın artması, Türk lirasının değer kaybı yönünde beklentilerin değer kazanma yönündeki beklentilere göre daha fazla olduğunu göstermektedir. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Para Politikası Uygulamaları 2014 yılının üçüncü çeyreğinde küresel likidite koşulları bir miktar bozulmuş, küresel para politikasına ilişkin belirsizlikler devam etmiştir. Bu dönemde Fed varlık alımlarını sonlandırırken, ekonomiyi destekleyici politikalarını bir süre daha devam ettireceğini açıklamış ve uzun vadeli faiz beklentilerini düşürmüştür. Ayrıca Avrupa Merkez Bankası ekonomik yavaşlama ve deflasyon risklerine karşı politika faizlerinde düşüşe gitmiş ve nicel genişleme programının ayrıntılarını açıklamıştır. Gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki gözlenen bu ayrışma, gelişmekte olan ülkeler iktisadi faaliyetindeki ivme kaybıyla beraber sermaye akımlarının oynak bir seyir izlemesine sebep olmaktadır. Bu süreçte TCMB temkinli politika duruşunu sürdürmüş, ölçülü faiz indirimlerine gitmiştir. Bu çerçevede, Temmuz ayında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8,75’ten yüzde 8,25’e, gecelik borçlanma faizini ise yüzde 8’den yüzde 7,5’e indirmiştir. Ağustos ayında ise faiz koridorunu daha simetrik hale getirmek amacıyla gecelik borç verme faizini yüzde 12’den yüzde 11,25’e, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranını ise yüzde 11,5’ten yüzde 10,75’e indirmiştir. TCMB, önümüzdeki aylarda gerçekleşmesi beklenen küresel para politikalarının normalleşme sürecinde Türkiye’de dengeli büyümenin ve sermaye akımlarının sürekliliğini desteklemek amacıyla, Döviz Depo Piyasası’nda bankalara tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarını değiştirmiştir. Bankaların bir hafta vadeli olarak TCMB’den son borçlanma imkanı faizlerinin 9 Ekim 2014 tarihinden itibaren ABD doları için yüzde 10’dan yüzde 7,5’e, Euro için yüzde 10’dan yüzde 6,5’e indirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca TCMB, bankaların Döviz ve Efektif Piyasalarındaki mevcut toplam 10,8 milyar ABD doları işlem yapma limitlerini bankaların bilanço büyüklüklerinde ve TCMB rezervlerinde görülen artışı dikkate alarak “2015 Yılı Para ve Kur Politikası” basın toplantısında güncelleyeceğini duyurmuştur. Bunun yanında, finansal istikrar açısından bankacılık sektörünün mevcut sağlıklı yapısının daha da güçlendirilmesinin önem taşıdığı ifade edilmiştir. Bu çerçevede TCMB, 21 Ekim 2014 tarihinde yaptığı duyuruda dengeli büyümeyi ve yurt içi tasarrufları güçlendirmek amacıyla 2014 yılı Kasım ayından itibaren finansal kuruluşların zorunlu karşılıklarının Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödemeye başlayacağını belirtmiştir. Buna göre çekirdek yükümlülük rasyoları (mevduat ve özkaynağın kredilere oranı) sektörün üzerinde olan bankalara TCMB ortalama Enflasyon Raporu 2014-IV 53 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fonlama maliyetinin 500 baz puan eksiği oranında diğer bankalara da 700 baz puan eksiği oranında faiz ödenecektir. Çekirdek yükümlülüklere ödenmeye başlanacak faizin bu doğrultuda bir teşvik unsuru olacağı değerlendirilmektedir. Temmuz Enflasyon Raporu döneminden bu yana, Ocak ayındaki PPK ara toplantısında alınan para politikasının operasyonel çerçevesini sadeleştirme kararı kapsamında başlanan TCMB fonlamasının temelde bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılması uygulanmasına devam edilmiştir (Grafik 5.1.11). TCMB fonlamasının çoğunlukla bir hafta vadeli repo ihaleleriyle sağlanması, TCMB ortalama fonlama faizinin haftalık fonlama faizi seviyelerine yakın oluşmasına yol açmıştır. Öte yandan Eylül ayından itibaren jeopolitik riskler ve finansal piyasalarda yaşanan oynaklık göz önünde bulundurularak sıkı para politikası aktif likidite politikasıyla desteklenmiştir. Bu çerçevede 2014 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında bir hafta vadeli repo ihale faizine yakın seviyelerde oluşan BIST gecelik repo faizleri son dönem itibarıyla faiz koridorunun üst bandına yakın bir seyir izlemiştir (Grafik 5.1.12). Grafik 5.1.11. Grafik 5.1.12. TCMB Fonlaması* TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) (Yüzde) Marjinal Fonlama Piyasa Yapıcılara Sağlanan Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen Net APİ 60 Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru Ortalama Fonlama Faizi (5 Günlük HO) BIST Gecelik Repo Faizleri (5 günlük HO) 1 Hafta Vadeli Repo Faiz Oranı 60 15 50 13 13 40 40 11 11 30 30 9 9 20 20 7 7 10 10 5 5 0 0 3 3 -10 1 1 50 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 -10 15 *Marjinal Fonlama, gecelik vadede faiz koridorunun üst bandından sağlanan fonlamadır. Kaynak: BIST, TCMB. Kaynak: BIST, TCMB. TCMB, 2014 yılının üçüncü çeyreğinde ölçülü faiz indirimlerine gitmiş olmakla beraber getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşunu sürdürmüştür. Bu dönemde 5 yıllık piyasa faizleriyle BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri arasındaki fark Ekim ayı itibarıyla negatif değerlerde seyretmektedir (Grafik 5.1.13). Ayrıca TCMB’nin son dönemde likidite politikasını sıkılaştırmasının da etkisiyle kısa vadeli faizlerde artış gözlenmiş ve getiri eğrisi yataya yakın konumunu korumuştur (Grafik 5.1.14). TCMB, önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşunu sürdürecektir. 54 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.13. Grafik 5.1.14. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 25 Temmuz-27 Ekim Arası Getiri Eğrisi (Yüzde) (Yüzde) 14 5 Yıl - BİST Faiz Farkı 5 Yıllık Piyasa Faizi BİST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri (5 Gün Ort.) TCMB Ortalama Fonlama Faizi 14 12 12 9,50 9,50 10 10 9,25 9,25 8 8 9,00 9,00 6 6 8,75 8,75 4 4 8,50 8,50 2 2 25 Temmuz-27 Ekim Ortalama 10,00 10,00 7-27 Ekim Ortalama 9,75 9,75 8,88 8,85 8,83 8,83 8,84 0611 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0613 0813 1013 1213 0214 0414 0614 0814 1014 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 8,84 -4 8,75 8,00 -4 8,53 8,25 8,00 8,52 8,25 -2 8,47 0 8,45 0 -2 Vade (Yıl) Kaynak: Bloomberg 2014 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyrekte olduğu gibi Türk lirası maliyetlerin yabancı para maliyetlere göre yüksek seyrini koruması sebebiyle Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM)’nı kullanmanın avantajı devam etmiştir. Nitekim bankaların hem altın hem de döviz rezerv opsiyonu mekanizmasını yüksek oranda kullanmaya devam ettikleri dikkat çekmektedir (Grafik 5.1.15 ve Grafik 5.1.16). Bankaların imkândan faydalanma oranı 24 Ekim 2014 tesis dönemi itibarıyla döviz imkânı için yüzde 94 (56,7/60), altın imkânı içinse yüzde 89 (26,8/30) olarak gerçekleşmiştir. Grafik 5.1.15. Grafik 5.1.16. Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları * Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları (Yüzde) (Yüzde)* Döviz İmkânı (üst limit) Döviz İmkânı Kullanımı Altın İmkânı (üst limit) Altın İmkânı Kullanımı 30 30 50 50 25 25 40 40 20 20 30 30 15 15 20 20 10 10 10 10 5 5 0 0 0 0 *Tesis dönemleri itibarıyladır. Kaynak: TCMB. 0911 1211 0212 0412 0712 0912 1112 0213 0413 0613 0913 1113 0114 0314 0614 0814 1014 60 0911 1211 0212 0412 0712 0912 1112 0213 0413 0613 0913 1113 0114 0314 0614 0814 1014 60 *Tesis dönemleri itibarıyladır. Kaynak: TCMB. Temmuz Enflasyon Raporu dönemine göre, TCMB rezervlerinde kayda değer bir değişiklik yaşanmamıştır (Grafik 5.1.17). TCMB, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde küresel piyasalarda yaşanan gelişmeleri ve zorunlu karşılıklara ilişkin operasyonel süreçleri dikkate alarak ROM kapsamında tesis edilen döviz cinsini 15 Ağustos 2014 tesis döneminden itibaren ABD doları ile sınırlandırmıştır. Bu dönemde, bankaların döviz ve altın rezerv opsiyonu kapsamında tesis ettikleri rezervlerde yaşanan sınırlı düşüş yabancı para zorunlu karşılık kapsamında tutulan rezervlerdeki artışla telafi edilmiştir. TCMB, 2014 yılının 3. çeyreğinde döviz kurlarındaki oynaklıkta görülen artış nedeniyle 29 Eylül 2014 tarihinden itibaren döviz satım ihale tutarını “en az 10 milyon ABD doları“ndan “en az 40 milyon ABD doları“na yükseltmiştir. Öte yandan TCMB, 20 Ekim 2014 tarihinde yaptığı değişiklikle dengeli büyümeyi desteklemek amacıyla İhracat Reeskont kredisi limitlerini artırmış ve kredi maliyetlerini düşürmüştür. Bu değişiklikler sayesinde Enflasyon Raporu 2014-IV 55 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ihracatçıların TCMB reeskont kredisi imkanını daha fazla kullanması ve TCMB döviz rezervlerine bu yolla sağlanacak katkının 2015 yılında daha yüksek seviyelerde gerçekleşmesi beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde döviz satım ihalelerine devam edilmesi ise TCMB döviz rezervini azaltıcı yönde etkileyecektir (Tablo 5.1.1). Grafik 5.1.17. Tablo 5.1.1. TCMB Döviz Rezervleri Döviz Rezervine Katkılar (24 Ekim 2014 İtibarıyla, Milyar ABD Doları) TCMB Diğer Döviz Rez. ROM Döviz TCMB Diğer Altın Rez. (Milyar ABD Doları) YP ZK İçin Döviz ROM Altın Kıym.Mad. İçin Altın Döviz Satışları (-) Reeskont Kredileri (+) 140 140 Ocak 2014* 5,8 0,57 120 120 Şubat 2014 1,0 0,30 100 100 Mart 2014 1,05 0,48 Nisan 2014 1,02 0,36 Mayıs 2014 0,50 2,06 80 80 60 60 Haziran 2014 0,42 1,54 40 40 Temmuz 2014 0,38 1,46 Ağustos 2014 0,21 1,38 Eylül 2014 0,31 1,42 0,64** 1,32+ 0,78+ 1,32+ 20 0 0 Ekim 2014 Kasım 2014 Aralık 2014 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0914 20 * 23 Ocak 2014’teki doğrudan döviz müdahalesi dahil edilmiştir **27 Ekim 2014 itibarıyladır. +Geçici veriler. Kaynak: TCMB Kaynak: TCMB. Piyasa Faizleri 2014 yılı üçüncü çeyreğinin başında gelişmekte olan ülkelerin ülke risk primlerinde gözlenen artış ve sermaye akımlarındaki zayıf ve dalgalı seyrin etkisiyle gelişmekte olan ülke piyasa faizleri bir miktar yükselmiştir. Ekim ayında küresel risk iştahında gözlenen toparlanmayla beraber, piyasa faizlerindeki artışlar kısmen geri alınmıştır (Grafik 5.1.18 ve Grafik 5.1.19). Bu dönemde Türkiye’nin piyasa faizleri de önce artmış, daha sonra düşüş göstermiştir. Türkiye’nin jeopolitik risklerin yaşandığı bölgelere yakınlığı ve bu bölgedeki ülkelerle ticari ilişkileri bu dönemde Türkiye’nin piyasa faizlerinin diğer gelişmekte olan ülke faizlerine göre daha oynak bir seyir izlemesine sebep olmuştur. Ülke bazında bakıldığında ise Türkiye, beş yıl ve altı ay vadeli piyasa faizlerinde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre en fazla artış kaydeden ülkeler arasında yer almaktadır (Grafik 5.1.20 ve Grafik 5.1.21). Grafik 5.1.18. Grafik 5.1.19. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri* Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri ( 27 Ekim 2014 İtibarıyla, Yüzde) (27 Ekim 2014 İtibarıyla, Yüzde) 14 Brezilya Hindistan Türkiye Güney Afrika Endonezya 14 13 Brezilya Güney Afrika Hindistan Endonezya 13 13 12 12 12 11 11 11 10 10 10 10 9 9 9 9 8 8 8 8 7 7 7 7 6 6 5 5 6 6 4 4 5 5 3 3 4 4 2 2 Türkiye 12 11 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 0113 0213 0313 0413 0513 0613 0713 0813 0913 1013 1113 1213 0114 0214 0314 0414 0514 0614 0714 0814 0914 1014 13 * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg 56 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.20. Grafik 5.1.21. 2014 Yılı 3. Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 2014 Yılı 3. Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim (24 Temmuz – 29 Ekim 2014 Arası Değişim, Yüzde) (24 Temmuz – 29 Ekim 2014 Arası Değişim, Yüzde) 0,0 0,0 -0,2 -0,2 -0,2 -0,2 -0,4 -0,4 -0,4 -0,4 -0,6 -0,6 -0,6 -0,6 -0,8 -0,8 -0,8 -0,8 -1,0 -1,0 -1,0 -1,0 Malezya Brezilya Meksika Endonezya Türkiye Peru Malezya Macaristan Hindistan Şili Kolombiya G. Afrika Kore Tayland Çek Cum. Romanya Çin Polonya * Brezilya için 4 yıllık piyasa faizi verisi kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. Şili 0,0 Polonya 0,2 0,0 Kore 0,2 Macaristan 0,2 Romanya 0,4 0,2 Çin 0,4 Peru 0,4 Çek Cum. 0,6 0,4 Endonezya 0,6 Tayland 0,6 Hindistan 0,8 0,6 Kolombiya 0,8 Güney Afrika 1,0 0,8 Meksika 1,0 0,8 Türkiye 1,0 Brezilya 1,0 Kaynak: Bloomberg. Eylül ayından itibaren artan jeopolitik riskler ve finansal piyasalarda gözlenen oynaklığa karşılık TCMB sıkı politika duruşuna ilaveten likidite önlemlerine de başvurmuştur. Son dönemde alınan likidite önlemlerinin etkisiyle BIST gecelik repo faizlerinin faiz koridoru üst bandına yakın oluşması sağlanmıştır. Buna bağlı olarak BIST Repo-Ters Repo pazarı gecelik faiz beklentisi dağılımı Temmuz ayına göre bir miktar sağa kaymıştır (Grafik 5.1.22). Piyasa faizleri üzerinde etkili olabilecek bir diğer unsur olan enflasyon beklentilerinde ise Temmuz ayına kıyasla artış gözlenmektedir (Grafik 5.1.23). Grafik 5.1.22. Grafik 5.1.23. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi* Enflasyon Beklenti Eğrisi * Temmuz 2014 0,9 Temmuz 2014 Ekim 2014 0,9 Ekim 2014 9,5 0,8 0,8 0,7 0,7 0,6 0,6 0,5 0,5 8,0 0,4 0,4 7,5 0,3 0,3 0,2 0,2 0,1 0,1 9,5 9,16 9,0 9,0 8,5 8,5 8,0 8,30 7,54 7,5 7,27 7,0 6,79 6,5 *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Kaynak: TCMB. 1116 0916 0716 0516 6,0 0316 6,0 0116 13 1115 12 0915 11 0715 10 0515 9 0315 8 0115 7 1114 0 6 6,5 6,73 1014 0 7,0 *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla, cari yıl sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir. Kaynak: TCMB. 2014 yılının üçüncü çeyreğinde Türkiye’de reel faizlerin önce arttığı, daha sonra azaldığı gözlenmiştir. İki yıl vadeli enflasyon beklentilerinde kayda değer bir değişim gözlenmemekle birlikte, nominal faiz oranlarının seyri iki yıl vadeli reel faizlerin bu çeyrekteki hareketinde belirleyici olmuştur (Grafik 5.1.24). Gösterge faiz ise, üçüncü çeyrek boyunca genel olarak Türkiye’nin risk primine paralel bir hareket göstererek önce artmış, daha sonra ise düşüş kaydetmiştir (Grafik 5.1.24). Son dönemde gözlenen düşüşler sonrasında Türkiye’nin iki yıl vadeli reel faizi diğer gelişmekte olan ülkeler arasında orta seviyelere doğru hareket etmiştir (Grafik 5.1.25). Enflasyon Raporu 2014-IV 57 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.24. Grafik 5.1.25. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi ve Gösterge Faiz* İki Yıllık Reel Faizler** (Yüzde, 27 Ekim itibarıyla) Reel Faiz 5 Gösterge Faiz (Sağ Eksen) (29 Ekim 2014 Tarihi İtibarıyla) 12 4 11 3 10 2 9 6 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 -2 -2 8 1014 0914 0814 0714 0614 0514 0414 0314 0214 0114 1213 1113 1013 6 0913 -1 0813 7 0713 0 Brezilya Kolombiya Endonezya Hindistan Çin Peru Türkiye Güney Afrika Polonya Macaristan Güney Kore Şili Meksika Romanya Tayland Malezya İsrail Çek Cum. Filipinler 1 6 **Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB. * Bloomberg’den alınan Türkiye’nin 2 yıllık piyasa faizinden TCMB Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri 2014 yılı başında önemli ölçüde artış gösteren finansal olmayan kesime açılan kredi faiz oranları yılın devam eden kısmında gerek yurt içi gerekse yurt dışı finansman koşullarının daha az sıkı hale gelmesi ile birlikte kademeli olarak azalış göstermiştir. Tüketici kredileri faiz oranlarında bir önceki çeyreğe göre en fazla düşüş yaklaşık 130 baz puan ile konut kredilerinde gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.26). Önemli ölçüde kısa vadeli kullandırılan ticari kredi faiz oranları aşağı yönlü hareketine devam ederek yaklaşık 100 baz puanlık bir düşüş gerçekleştirmiştir. Ramazan Bayramı haftasında görülen azalış devam etmemiş, takip eden haftada ticari kredi faiz oranı eski seviyesine yükselmiştir (Grafik 5.1.27). Yılın üçüncü çeyreğine yönelik Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre bankalar ticari firmalara yönelik teminat ihtiyacını sınırlı olarak düşürürken faiz dışında alınan ücret ve komisyonlarda herhangi bir değişim gerçekleştirmemiştir. Grafik 5.1.26. Grafik 5.1.27. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde) (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) Ticari Kredi Faiz Oranı 20 Ticari Kredi Faiz Oranı (KMH Hariç) Taşıt Konut İhtiyaç 22 20 22 20 20 8 5 5 0814 0514 0214 1113 0813 0513 0213 1112 0812 0512 0212 1111 0811 0511 0211 1110 Kaynak: TCMB. 0814 8 0514 8 10 0214 8 10 1113 11 12 0813 11 12 0513 14 0213 14 1112 14 0812 14 0512 16 16 0212 17 18 1111 17 18 Kaynak: TCMB. Bankacılık sektörünün en önemli finansman kaynağı olan ve ağırlıklı olarak üç aydan daha kısa vadeye sahip olan mevduatlara ödenen faiz oranı, yılın ikinci çeyreğine TCMB’nin aldığı kararları yansıtacak şekilde düşüş göstererek başlamış; Ağustos ve Eylül aylarında ise yatay bir seyir izlemiştir. Bu dönemde, ilgili gelişmeleri yansıtacak şekilde hareket eden ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki 58 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fark üçüncü çeyreğin sonunda yüzde 3,5 değerinin bir miktar altında gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.28). Yılın üçüncü çeyreğinde gelişmekte olan ülkeler büyüme performansında gözlenen ivme kaybı ve küresel para politikaları kaynaklı belirsizlikler bu dönemde sermaye akımlarının zayıf ve dalgalı bir seyir izlemelerine sebep olurken Türkiye’ye sermaye akımları da bu dönemde artan ülke risk primlerinin de etkisiyle benzer bir seyir izlemiştir. Bu nedenlerle Ağustos ayında bankalarca ihraç edilen tahvil ve bono faizleri artış göstermiş, Eylül ayında ise bir miktar düşmüştür (Grafik 5.1.29). Grafik 5.1.28. Grafik 5.1.29. TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) TL Mevduat Faiz Oranı TL Ticari Kredi Faiz Oranı 17 7,0 Ticari Mevduat Farkı (sağ eksen) 12 6,5 11 6,0 10 5,5 5,0 7 Kaynak: TCMB. 0914 0714 0514 0114 0314 0112 3 1113 3 0913 2,0 5 0713 4 0513 5 2,5 0113 0313 3,0 7 1112 6 0914 0913 1113 0114 0314 0514 0714 0912 1112 0113 0313 0513 0713 0112 0312 0512 0712 5 3,5 0912 4,0 7 9 8 4,5 9 11 0712 11 13 9 0512 13 0312 15 Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi Mevduat Faizi TCMB Ortalama Fonlama Faizi Kaynak: TCMB. 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler Finansal istikrar açısından önem arz eden ve kredi büyümesinin iktisadi faaliyet ve toplam taleple ilişkisini özetleyen bir gösterge olan net kredinin GSYİH’ye oranı, kredi büyüklüğünün artış hızındaki yavaşlamayı yansıtacak şekilde 2014 yılının üçüncü çeyreğinde düşüş eğilimini sürdürmüş ve yüzde 12 seviyesinin altına inmiştir (Grafik 5.2.1). Önümüzdeki çeyrekte, TCMB’nin temkinli politika duruşunun etkisiyle net kredinin GSYİH’ye oranının ılımlı olarak düşüş göstereceği değerlendirilmektedir. Firmaların yurt dışından sağladığı net kredi kullanımının ise bu dönemde tarihsel ortalamalara yakın seyretmesi yurt dışı borçlanmasında zorluk yaşamadığını göstermektedir (Grafik 5.2.2). Grafik 5.2.1. Grafik 5.2.2. Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı* Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı* (Milyar ABD Doları) (GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık) Yurt Dışından Kredi / GSYİH Kredi / GSYİH Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ eksen) 70 Yurt Dışından Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ eksen) 18 10 16 9 60 14 8 55 12 7 50 10 6 45 8 40 6 35 4 30 2 25 0 65 1 3 2008 1 3 1 2009 3 2010 *Net Kredi Kullanımı nominal hesaplanmaktadır. **Tahmin. Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV 1 3 2011 kredi 1 3 2012 1 3 1 3** 2013 2014 4,0 3,5 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 -0,5 -1,0 -1,5 5 4 3 2 1 0 1 3 2008 1 3 2009 1 3 1 2010 3 2011 1 3 2012 1 3 2013 1 3* 2014 stokunun yıllık değişimi olarak *Ağustos 2014 itibarıyladır, Tahmin. Kaynak: TCMB 59 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikası ve BDDK’nın sene başında yürürlüğe koyduğu uygulamalar neticesinde yavaşlayan finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin yıllık büyüme oranı, 2014 yılının üçüncü çeyreğinde ılımlı bir düşüş göstermiştir. Son üç aylık dönemdeki kredi gelişmelerini yansıtan yıllıklandırılmış toplam kredi büyüme oranı, geçmiş yıllar ortalamasının altında seyretmekle beraber ortalama değere yaklaşmıştır. Bu durumda azalan yurt içi fonlama maliyetlerine bağlı olarak ılımlı düşüş gösteren kredi faiz oranları etkili olmuştur. Ancak, tüketici güvenindeki seyrin bir önceki çeyreğe göre düşük devam etmesi ve genel iktisadi görünüme dair algıda bir değişim olmaması kredi büyüme oranın yükselmesini engellemiştir. Bu gelişmeler ışığında, finansal olmayan kesime açılan krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2014 yılı ikinci çeyreği sonunda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,4 (Grafik 5.2.3), üçüncü çeyreği kapsayan 13 haftalık hareketli ortalama yıllıklandırılmış bazda yüzde 16,7 oranında bir büyüme kaydetmiştir (Grafik 5.2.4). Yılın son çeyreğinde, hanehalkı ve firmaların kredi taleplerinin artış göstereceği beklentisi ile iktisadi faaliyette toparlanma beklentisi kredi büyüme oranlarında artışı ima ederken bankaların hem yurt içi hem de yurt dışı fonlama maliyetlerinde artış beklemesi ima edilen bu artışın sınırlı olacağını işaret etmektedir. Grafik 5.2.3. Grafik 5.2.4. Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (Kur Etkisinden Arındırılmış, Yıllık, Yüzde Değişim) (Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama, Yıllıklandırılmış, Yüzde) Tüketici 40 Tüketici 40 28 28 35 35 26 26 30 30 24 24 22 22 25 25 20 20 20 20 18 18 15 15 16 16 10 10 14 14 5 5 0 0 Kaynak: TCMB. 0414 0114 1013 0713 0413 Toplam 0113 1012 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 0412 10 0112 10 0712 12 0412 12 Ticari 0112 Toplam 1014 30 Ticari 0714 30 Kaynak: TCMB. Mayıs ayından başlayarak yıllıklandırılmış büyüme oranı yükselmeye başlayan tüketici kredileri, yılın üçüncü çeyreğinde de bu hareketini devam ettirmiştir (Grafik 5.2.5). Mevsimselliğe rağmen ılımlı olarak yükselen tüketici kredileri büyüme oranı kademeli bir düşüş sergileyen tüketici kredisi faiz oranlarındaki gelişmeleri yansıtmaktadır. Yukarı yönlü bu hareket faiz duyarlılığı yüksek olan konut kredilerinde belirgin bir şekilde gözlenmektedir. İhtiyaç kredileri ise geçmiş yıllar ortalamasına paralel bir seyir izlemektedir. Konut kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızı çeyrek sonu itibariyle yüzde 17,5 oranında gerçekleşirken ihtiyaç kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızı aynı dönem için yüzde 18,3 oranı ile geçmiş yıllarının ortalamasının altında kalmıştır (Grafik 5.2.6). Yılın üçüncü çeyreğini kapsayan Kredi Eğilim Anketi’ne göre tüm tüketici kredisi alt kalemlerinde sınırlı bir kredi standartı sıkılaşması görülürken, talep tarafında konut kredilerinde gözlemlenen artış belirgindir. 2014 yılı son çeyreğinde bankalar bireysel kredilerin standartlarında herhangi bir değişim yapmayı beklemezken, aynı dönem için konut ve ihtiyaç kredilerinde görülen talepte bir artış beklemektedir. Ancak yılın üçüncü çeyreğinde sınırlı düşüş gösteren tüketici güven endeksleri talepte görülmesi beklenen bu artışın sınırlı olabileceğini ima etmektedir. 60 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.5. Grafik 5.2.6. Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde) Hareketli Ortalama, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 2014 15 15 0 0 10 10 -10 -10 5 5 -20 -20 0 0 -30 -30 0713 0413 0113 1012 0712 0412 0112 Ara Kaynak: TCMB. 1014 10 0714 10 0414 20 0114 İhtiyaç Konut 1013 20 20 Eki 20 Kas 25 Eyl 30 25 Ağu 40 30 Haz 40 30 Tem 35 30 Nis 35 May Taşıt 50 Mar 50 Şub 40 Oca 40 Kaynak: TCMB. Yılın ikinci çeyreğinde mevsimsel ortalamanın bir miktar altında seyreden ticari kredilerin yıllıklandırılmış büyüme hızı üçüncü çeyrekte geçmiş yıllar ortalamasına yakın bir seyir izlemiştir (Grafik 5.2.7). Kur ayrımına bakıldığında Türk lirası cinsinden kullandırılan ticari kredilerin büyüme oranının düşüş gösterdiği, yabancı para cinsinden kullandırılan ticari kredilerin büyüme oranının ise arttığı görülmektedir (Grafik 5.2.7). Yılın üçüncü çeyreğini kapsayan Kredi Eğilim Anketi sonuçlarına göre ölçek, vade ve para cinsi ayrımlarına göre ticari kredi standartlarında herhangi bir değişiklik gerçekleşmemiştir. Bu dönemde, ticari firmalardan talep edilen teminat ihtiyacında sınırlı bir azalış gerçekleşmiştir. Talep tarafına bakıldığında ise, firmaların bankalara yansıttığı talepte bir daralma görülmektedir. Bu daralma daha çok büyük ölçekli firmalar için yaşanmıştır. İşletmelerin kredi talebini etkileyen unsurlar incelendiğinde, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde yatırım talebinin belirgin şekilde azaldığı görülmektedir. Önceki dönemde talebi artırıcı unsurlar arasında önemli bir rol oynayan stok artırımı ve işletme sermayesi kullanımı bu dönemde talebi artırıcı bir unsur olmamıştır. Yılın son çeyreği için bankalar ticari kredi standartlarında bir değişim olmasını beklemediklerini belirtmiştir. Aynı dönem için firmaların kredi taleplerinde artış olacağı öngörülmektedir. Bu durum hem KOBİ hem de büyük ölçekli firma kredi talepleri için geçerlidir. Ancak bankalar kısa vadeli krediler için talepte bir değişiklik beklememektedir. Grafik 5.2.7. Grafik 5.2.8. Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) 2007-2013 Ortalaması 2014 40 40 35 35 (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) TL Ticari Krediler YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil) 45 45 40 40 35 35 30 30 30 30 25 25 25 25 20 20 20 20 15 15 15 15 10 10 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2014-IV 1014 0714 0414 0114 1013 0713 0413 0113 1012 0712 0412 0112 Ara Kas Eki -5 Eyl -5 Ağu 0 Tem 0 0 Haz 0 May 5 Nis 5 5 Mar 5 Şub 10 Oca 10 Kaynak: TCMB. 61 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 yılı üçüncü çeyreğinde tüketici kredilerinde daha kuvvetli olmak üzere, toplam kredilerin yıllık büyüme oranındaki düşüş devam etmiştir. Alınan makroihtiyati önlemlerle sağlanan ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümesi ekonomideki dengelenme sürecini desteklerken, ekonomik faaliyete iç talebin katkısının daha sınırlı olacağı ve net ihracatın katkısının ise yüksek olacağı bir görünüm ile uyumludur. Önümüzdeki çeyrekte hem yurt içi hem de yurt dışı fonlama maliyetlerindeki artış beklentisi ve tüketici güveninin seyri kredi büyüme oranları üzerindeki aşağı yönlü etmenler iken tüketici ve ticari kredi taleplerinde öngörülen artış ve iktisadi faaliyette olası toparlanma kredi büyüme oranlarını yükseltebilecektir. TCMB ve BDDK tarafından gerçekleştirilen politikalar neticesinde yavaşlayan kredi büyümesinin kademeli olarak mevduat büyüme hızına yaklaşacağı düşünülmektedir (Grafik 5.2.9). Kredi ve mevduat büyümeleri farkındaki azalmanın aynı zamanda bankacılık sektörünün dış finansman ihtiyacını da azaltarak önümüzdeki dönemde olası finansal dalgalanmalara karşı sektörün dayanıklılığını artıracak bir faktör olabileceği değerlendirilmektedir. Grafik 5.2.9 Kredi ve Mevduat Büyümesi* (Yıllık Değişimlerin GSYİH’ye Oranı) Mevduat Kredi 18 16 16 14 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 0109 0409 0709 1009 0110 0410 0710 1010 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 0713 1013 0114 0414 0714 18 *Katılım bankaları dahil, bankalararası mevduat hariç, kur etkisinden arındırılmamış. Kaynak: TÜİK, TCMB. Parasal Göstergeler M3 tanımlı geniş para arzının yıllık büyümesinde özel sektöre açılan kredilerdeki artış seyrinin belirleyici olma özelliği 2014 yılının üçüncü çeyreğinde de devam etmiştir. Ağırlıklı olarak bankalar tarafından finans dışı özel kişi ve kuruluşlara açılan kredileri içeren Özel Sektörden Alacaklar kaleminindeki artış hızının gerilemesi devam ederek M3 para arzındaki gerilemenin temel unsuru olmuştur. Diğer taraftan, Kamudan Alacaklar kaleminin M3 büyümesine 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren vermeye başladığı pozitif yöndeki katkısı üçüncü çeyrekte de devam etmektedir. 2014 yılı ikinci çeyreğine göre net dış varlıklar kaleminin negatif katkısında azalış gözlenmiştir. Buna karşılık banka kârlılıklarına paralel olarak göreli olarak durağan bir seyir izleyen Diğer kaleminin negatif katkısı ise bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı olma özelliği korumakla birlikte yılın ikinci çeyreği sonuna göre bir miktar azalmıştır (Grafik 5.2.10). 62 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.10. Grafik 5.2.11. M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları* (M3’ün Yıllık Büyümesine Katkıları) 4. Diğer 3. Özel Sektörden Alacaklar 2. Kamudan Alacaklar 1. Net Dış Varlıklar 1+2+3-4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme) 40 (Mevsimsellikten Arındırılmış) Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim) 30 Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim) Emisyon Hacmi (sağ eksen) Yüzde 35 95 30 30 85 25 75 20 65 15 55 10 45 5 35 20 20 10 10 0 0 -10 Milyar TL 40 -10 0 -20 0507 0907 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 -20 Kaynak: TCMB. 25 123412341234123412341234123 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 *Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir. Kaynak: TÜİK,TCMB Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi yıllık artış hızında 2014 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre artış gözlenmiştir (Grafik 5.2.11). Bu gelişme özel kesim talebinde üçüncü çeyrekte beklenen artış ile uyumludur. Ancak, sıkı para politikası duruşuyla birlikte alınan makroihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle tüketici kredileri büyüme hızlarının yavaşlaması ve özel kesim yurt içi talebinde beklenen ılımlı seyir , emisyon hacmi yıllık artış hızında yaşanan bu yükselişin ılımlı olabileceğine dair beklenti oluşturmaktadır. Enflasyon Raporu 2014-IV 63 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu Çekirdek Olmayan Yükümlülükler 5.1 Özel sektöre açılan toplam krediler, küresel finansal kriz öncesi dönemde, gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere nazaran oldukça hızlı bir artış göstermiştir. Küresel finans krizi gelişmekte olan ülkelerdeki söz konusu kredi artışını kısa bir dönem için yavaşlatmış olsa da özellikle son yıllarda kredilerin yeniden toparlandığı görülmektedir. Bu artışın temel belirleyicisi ise, küresel kriz öncesi dönemdeki likidite bolluğunun, kriz sonrası dönemde gelişmiş ülkelerce uygulanan nicel genişleme politikalarının da etkisi ile daha da belirginleşmesi olmuştur. Kredi genişlemesinin, ertelenen kredi talebini soğurucu, yatırımları ve dolayısıyla geliri artırıcı etkisi olsa da, hızlı bir kredi genişlemesi potansiyel riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu risklerden birisi kredilerin ithal mal talebi yoluyla cari dengeyi bozmasıdır. Bir diğer risk ise, son küresel krizin öğrettiği gibi, alım gücünün hızlı artışı ile varlık fiyatlarında oluşabilecek balonların finansal hızlandırıcı etkisiyle birlikte sistemik krizlere yol açabilmesidir1. Merkez bankalarının son yıllarda sık sık dile getirdiği makroihtiyati politikalar bu anlamda, beklentilerin iyi olduğu genişleme dönemlerinde artan kırılganlığı dikkate almanın önemini vurgulamaktadır. Merkez bankaları bu amaçla geleneksel fiyat istikrarı amacının yanına finansal istikrarı da koydukları yeni bir politika anlayışı benimsemektedirler. Küreselleşen ve derinleşen finans piyasalarında makroihtiyati bir çerçevenin nasıl tasarlanması gerektiği güncel bir sorudur. Bu konuda, her ülkenin kendi finansal koşulları çerçevesinde dikkate alması gereken noktalar olduğu gibi, uluslararası bir çerçeve oluşturmak için de çalışmalar yapılmaktadır 2. Borio (2010) makroihtiyati politikalara yönelik çalışmaların riskin farklı boyutlardaki dağılımına göre iki temel yaklaşım içerdiğini belirtmektedir. Bu yaklaşımlardan ilki, finans piyasalarındaki sistemik riskin zaman içindeki gelişimini incelemekte; riskin artığı zamanlarda döngü yumuşatıcı (countercyclical) politikalar uygulanması gereğine vurgu yapmaktadır. İkinci olaraksa, belirli bir zamanda, riskin çoklu finansal yapıların belirlediği finansal ağ yapısı içinde nasıl dağıldığına, finansal kurumların risklerinin birbirleriyle olan korelasyona bakan; finans piyasalarındaki olası bir krizin etkisinin olumsuz dışsallıklar yoluyla artmasını önleyici tedbirler üzerine yoğunlaşan bir yaklaşımdan söz etmek mümkündür. Finans piyasalarındaki risklerin yukarıda bahsedildiği gibi, gerek zaman içindeki gelişimini, gerekse yatay- kesit boyutunu dikkate alan birçok risk göstergesi önerilmektedir. Bu göstergelerden bir kısmı piyasa verilerine dayanan erken uyarı sistemleridir. Son yıllarda akademik yazında değer kazanan bir diğer yaklaşım ise kriz öncesi daha çok tercih edilen ve finansal kurumların bilançolarına dayanan mikroihtiyati bakış açısını, finans piyasalarının gittikçe karmaşıklaşan yapısını dikkate alarak makroihtiyati bir çerçeveye taşımaya amaçlamakta; bu amaçla stress testlerine, finansal ağ modellerine veya ekonometrik modellere ağırlık vermektedir. Bu çerçevede bu kutu yakın zamanda literatürde bir sistemik risk göstergesi olarak önerilen çekirdek olmayan yükümlülükler ve bu gösterge ile ilgili Türkiye’de yapılan çalışmalar hakkında bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Shin (2010) çalışması bankacılık sisteminin fonlama yapısının güvenilirliğini, finansal kuruluşların bilançolarının yükümlülük tarafındaki büyüklüklerin ayrıştırılması yoluyla incelenmesini önermektedir. Çekirdek ve çekirdek olmayan yükümlülüklerin tanımlanması, ekonomilerin canlanma dönemlerinde görülen kredi genişlemesinin Schularick ve Taylor (2014) 14 ülke için 130 yılı aşkın bir veri seti ile yaptıkları çalışmada kredi genişlemesinin finansal krizlerle olan ilişkisini göstermektedirler. 2 Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) belirli periyodlarla uluslararası BASEL düzenleyici politika çerçevesinin ilgili ülkelerdeki uygulamaları hakkında özet bildirimler yayınlamaktadır. Güncel bir örnek için bkz. BIS (2014). 1 64 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hangi kanallarla finanse edildiğini görmek açısından faydalıdır. Bankalar, ekonomilerin canlanma dönemlerinde kredi talebini karşılamak amacıyla mevduat gibi güvenilir fonlama kaynakları yerine yurtdışından borçlar veya repo gibi görece daha az güvenilir ve oynak kaynaklara yönelebilmektedirler. Finansal ağ yapısının karmaşıklaştığı, finansal kurumlar arasındaki karşılıklı bağımlılığın arttığı bir çerçevede böylesi bir fonlama davranışı, sektörü sistemik risklere karşı kırılgan bir hale getirebilmektedir. Bu noktadan hareketle, Akdogan ve Yıldırım (2014) çalışması Türkiye için çekirdek ve çekirdek olmayan bilanço yükümlülük kalemlerinin bir sınıflandırmasını sunmaktadır3,4 (Tablo 1). Tablo 1. Çekirdek ve Çekirdek Olmayan Yükümlülük Sınıflaması Likit Kısmen Likit Likit Olmayan Çekirdek Yükümlülükler Orta Düzey Yükümlülükler Hanehalkı Kurumsal ve Ticari Vadesiz Mevduat Vadesiz Mevduat Kısa Vadeli Tasarruf Mevduatı Kısa Vadeli Ticari Mevduat (1 aya kadar) (3 aya kadar) Orta Vadeli Tasarruf Mevduatı Çekirdek Olmayan Yükümlülükler Finansal Kuruluşlar Vadesiz Banka Mevduatı Repodan Sağlanan Fonlar Kısa Vadeli Bankalara Borç Vadeli Banka Mevduatı (1 ay-1 yıl) Uzun Vadeli Tasarruf Mevduatı (1 yıl ve üzeri) Orta ve Uzun Vadeli Kurumsal ve Ticari Mevduat Orta ve Uzun Vadeli Bankalara Borç Menkul Değer İhraçları Bankalardan Alınan Diğer Borçlar Kaynak: Akdoğan ve Yıldırım (2014). Tablo 1’de görüldüğü gibi yurt içi yerleşik hanehalkının vadesiz ve vadeli mevduatı çekirdek fonlama kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu mevduatlar, hanehalkının gelir düzeyi ile birlikte hareket eden; daha güvenilir ve göreli olarak ucuz fonlama kaynaklarıdır. Bununla beraber, ekonomilerde canlanma dönemlerinde kredi talebindeki artış, mevduatlardaki artışın üstüne çıkabilmektedir. Bu dönemlerde bankalar mevduat gibi güvenilir kaynaklar yerine diğer finansal kuruluşlardan, özellikle de yurt dışından fonlama sağlamayı tercih edebilmektedirler. Bu çerçevede, çekirdek olmayan yükümlülükler, bankalara borçlar, repo gibi diğer finansal kuruluşlardan alınan borç kalemlerini kapsamaktadır. Bu yükümlülükler, çekirdek yükümlülüklere göre hem daha kısa vadeli hem de daha oynak fonlama kaynaklarıdır. Türkiye için çekirdek olmayan yükümlülülerin bileşenlerini incelendiğinde, bankalara borçlar kaleminin, repo işlemelerine kıyasla daha büyük bir payı olduğu görülmektedir (Grafik 1). Borçlanma cinsi açısından karşılaştırıldığında ise, bankalara borçlar kaleminin daha çok yurt dışı bankalara olan borçlardan; repo işlemlerinin ise ağırlıklı olarak Türk lirası cinsi işlemlerden oluştuğu görülmektedir. Grafik 2’de ise çekirdek olmayan yükümlülüklerin toplam yabancı kaynaklara oranı resmedilmektedir5. 2005-2010 yılları arası yüzde 17-22 aralığında gezinen bu oran, bu tarihten sonra artış sergileyerek yüzde 25 seviyelerine ulaşmıştır. Akdoğan ve Yıldırım (2014) çalışmasında ayrıca çekirdek olmayan kaynakların gelişimi Türkiye, ABD ve Kore örnekleri ile karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Çekirdek olmayan kaynaklardaki artışın temel belirleyicisinin ABD için repo kalemi; Türkiye ve Kore için ise yurtdışı borçlanma kalemi olduğu vurgulanmaktadır. Türk bankacılık sisteminin karşılıklı bağımlılığının finansal ağ bağlantı sistemi ile simüle edildiği çalışma, sistemin likidite şoklarına karşı dayanıklılığını test etmek amacıyla bir likidite stres testi uygulaması sunulmaktadır. Çekirdek olmayan kaynakların son yıllardaki artış göstermesine rağmen, toplam yabancı kaynaklar içindeki payının yüzde 20’ler seviyesinde olmasının, incelenen dönem itibariyle Türk bankacılık sistemi için endişe verici seviyelere işaret etmediği belirtilmekle birlikte; konjonktürel dalgalanmalarla paralel hareket eden çekirdek olmayan yükümlülüklerin bir sistemik risk göstergesi olarak kullanılması önerilmektedir. 4 Kılınç vd. (2013) çalışması Türkiye’de çekirdek olmayan yükümlülükler ile kredi artışı arasında yakın bir ilişkinin varlığını işaret etmektedir. Özen vd. (2013) çalışması ise çekirdek olmayan yükümlülüklerin ve portföy akımlarının finansal piyasaların sakin ve hareketli olduğu dönemlerde farklı hareket edebileceği tezinden hareketle söz konusu büyüklüğün gelişimini 1995-2000 ve 2004-2012 dönemler için karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Çalışmanın sonuçları, çekirdek olmayan yükümlülüklerin 2004-2012 döneminde finansal piyasalarda yurtdışındaki gelişmelerden kaynaklanan sıkışıklığa bir önceki döneme göre daha fazla tepki verdiğini göstermektedir. Binici ve Köksal (2013) çalışması çekirdek olmayan yükümlülükleri Türk bankacılık sisteminin kaldıraç çevrimlerinin temel belirleyicilerinden birisi olduğunu belirtmektedir. 5 Shin (2010) bankacılık sektörünün mevduat sahiplerine olan yükümlülüklerinin dikkate alınması amacıyla çekirdek olmayan yükümlülüklerin M2’ye oranının da dikkate alınmasını önermektedir. 3 Enflasyon Raporu 2014-IV 65 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1. Çekirdek Olmayan Fonlama Kaynakları ve Bileşenleri Milyar TL Grafik 2. Çekirdek Olmayan Fonlama Kaynaklarının Toplam Yabancı Kaynaklara ve M2’ye oranı (3 aylık hareketli ortalama). Çekirdek Olmayan Fonlama Kaynakları/Toplam Yabancı Kaynaklar (%) Çekirdek Olmayan Fonlama Kaynakları/M2 (%) Bankalara Borçlar (Toplam) 300 Repo İşlemlerinden Sağlanan Fonlar (Toplam) 45 Bankalara Borçlar (TP) Bankalara Borçlar (YP) 40 Repo İşlemlerinden Sağlanan Fonlar (TP) Repo İşlemlerinden Sağlanan Fonlar (YP) Milya 200 35 30 100 25 20 Kaynak: BDDK-TCMB 0314 0913 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 0906 0306 0905 15 0305 0714 0114 0713 0113 0712 0112 0711 0111 0710 0110 0709 0109 0708 0108 0707 0107 0706 0106 0705 0105 0 Kaynak: BDDK-TCMB Çekirdek yükümlülüklerin toplam yabancı kaynaklara oranının bir sistemik risk göstergesi olarak takip edilmesi ve gerektiğinde bu yükümlülüklerin makul seviyelere çekilmesi amacıyla politikalar geliştirilmesi; finansal sistemin likidite şoklarına karşı dayanıklılığının artması, dengeli büyümenin sağlanması ve yurt içi tasarrufların güçlendirilmesi amaçlarına hizmet edecektir. Bu bağlamda, TCMB Ekim ayı içerisinde çekirdek yükümlülük rasyoları sektör ortalamasından daha yüksek olan finansal kuruluşlara kendi durumlarını bozmadıkları sürece daha yüksek oranda zorunlu karşılık faizi ödenmesine ilişkin bir teşvik mekanizmasını hayata geçirmiştir6. TCMB ileriki dönemlerde de gerek söz konusu rasyonun gerekse kredi/mevduat oranının gelişimini yakından takip edecek ve finansal sistemin konjonktürel dalgalanmalara olan duyarlığını azaltacak politika araçlarını uygulamaya koyabilecektir. Kaynakça Akdoğan, K., & Yildirim, B. D. (2014). Non-core Liabilities as an Indicator of Systemic Risk and a Liquidity Stress Test Application on Turkish Banking System. Iktisat Isletme ve Finans, 29(338), 39-66. BIS, (2014), Progress report on implementation of the Basel regulatory framework, Basel Committee on Banking Supervision. Binici, M., & Köksal, B. (2012). Is the Leverage of Turkish Banks Procyclical?. Central Bank Review, 12(2), 11-24. Borio, C., (2010), “ Implementing a macroprudential framework: Blending boldness and realism” keynote address for the BIS-HKMA research conference on “Financial Stability: Towards a Macroprudential Approach”, Honk Kong SAR, 5-6 July 2010. Kilinc, Z., Karasoy, H. G., & Yucel, E. (2013). Non-Core Bank Liabilities and Credit Growth: Evidence From an Emerging Economy. International Finance Review, 14, 71-90. Özen, E., Sahin, C., & Unalmis, I. (2013). External Financial Stress and External Financing Vulnerability in Turkey: Some Policy Implications for Financial Stability. Central Bank Review, 13(Special Issue on Systemic Risk), 65-74. Schularick, M., & Taylor, A. M. (2009). Credit booms gone bust: monetary policy, leverage cycles and financial crises, 1870–2008 (No. w15512). National Bureau of Economic Research. Shin, H.S. and Shin, K., (2010), “Procylicality and Monetary Aggregates”, NBER Working Papers, 16836. 6 Ayrıntılar için bkz. Çekirdek Yükümlülüklere Sağlanacak Desteğe İlişkin Basın Duyurusu (21 Ekim 2014) 66 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 5.2 Uluslararası Sermaye Akımları ve Yurt İçi Kredi Büyümesi Uluslararası sermaye akımları, özellikle düşük tasarruf oranına sahip ülkeler düşünüldüğünde yatırımların finansmanı açısından ekonomiyi olumlu etkileyebilmektedir. Bununla birlikte küresel kriz sonrası dönemde gözlemlendiği gibi gelişmekte olan ülkelerde makro-finansal risklerin birikmesine de yol açabilmektedir. Dolayısıyla uluslararası sermaye akımları ve makro-finansal istikrar arasındaki ilişki cevap aranan önemli bir soru olmayı sürdürmektedir. Özellikle, sermaye akımlarının olumlu taraflarından azami ölçüde fayda sağlarken olumsuz taraflarının önüne geçebilmek politika yapıcılar için önemli bir tartışma konusudur. Bu kutuda, gelişmiş ve gelişmekte olan 101 ülkeden oluşan panel veri kullanılarak uluslararası sermaye akımları ile yurtiçi kredi büyümesi arasındaki ampirik ilişki incelenmektedir.7 Ampirik bulgular bu iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etkileşim ortaya koymaktadır. Veri setindeki ülkelere, kişi başına düşen milli gelir ayrımında bakıldığında, kredi büyümesi-sermaye akımları ilişkisinin Türkiye’nin de içinde bulunduğu üst-orta gelir grubu ülkelerde alt-orta ve yüksek gelir grubu ülkelere göre daha güçlü olduğu görülmüştür. Grafik 1. Uluslararası Sermaye akımları ve Yurtiçi Kredi Büyümesi Norveç Japonya -40 3 2,5 2 1,5 1 0,5 0 -0,5 0 -1 -1,5 -2 -2,5 -20 ABD 3 15 2 10 1 5 0 0 20 -10 -5 0 5 10 15 -20 0 -5 -1 -10 -2 -15 -3 Türkiye Güney Afrika Polonya 20 3 15 2 6 4 2 10 1 5 -10 -5 0 10 20 -40 -20 -10 -1 0 -2 0 -10 0 0 -20 0 20 40 -6 -8 -3 -20 -10 Tayland Hindistan Kolombiya 8 6 3 10 2 5 4 1 2 0 -10 -2 0 0 -40 0 10 20 -2 10 -4 -2 -15 -20 20 0 2 4 6 -20 0 20 40 -5 -1 -4 -6 -2 -10 -8 -3 -15 Not: Yatay eksende kredi/GSYİH büyümesi, dikey eksende net sermaye akımları/GSYİH büyümesi çizdirilmiştir. Grafikteki değerler yüzde cinsinden ifade edilmiştir. 7Bu kutuda Arslan ve Taşkın (2014) çalışmasının temel bulguları özetlenmiştir. Analiz detayları için ilgili çalışmaya bakılabilir. Enflasyon Raporu 2014-IV 67 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Analizde kullanılan veriler Uluslararası Finansal İstatistikler (IFS) ve Dünya Kalkınma Göstergeleri (WDI) veri tabanları ile Chinn ve Ito (2006), Darvas (2012) ve Broner vd. (2013) çalışmalarından alınmıştır ve 1970-2009 yıllarını kapsamaktadır. Analizde, yurt içi kredi büyümesi, net sermaye akımları, GSYİH, kişi başına düşen milli gelir, reel kur, enflasyon ve dışa açıklık endeksi gibi makroekonomik değişkenler kullanılmıştır.8 Regresyon Analizi Uluslararası sermaye akımları ile yurt içi kredi büyümesi arasındaki ampirik ilişkiyi incelemek amacıyla panel veri regresyonları kullanılmıştır. Referans regresyonda sabit etki modeli, alternatif olarak da Arellano-Bond modeli kullanılmıştır. Regresyon analizinde aşağıdaki denklem tahmin edilmiştir: CRit – CRit-1 = α + (NCFit – NCFit-1)β + (Xit - Xit-1)δ + Dyrθ + Dcrλ + μi + εit (1) Burada, CR ve NCF sırasıyla, yurt içi kredilerinin doğal logaritmasını ve net uluslararası sermaye girişlerinin GSYİH’ya oranını temsil etmektedir. X, tüketici fiyat endeksi, reel efektif kur, dışa açıklık, reel GSYİH, reel kişi başına düşen milli gelir değişkenlerini temsil etmektedir. Dyr ve Dcr ise sırasıyla yıl ve kriz kukla değişkenlerini temsil etmektedir. Tablo 1. Regresyon Sonuçları (1) (2) (3) (4) (5) (6) Net Sermaye Akımları/ Değişkenler 0.43*** 0.39*** 0.37*** 0.35*** 0.37*** 0.37*** GSYİH Değişim [0.084] [0.081] [0.068] [0.064] [0.062] [0.062] Reel GSYİH 0.62 0.99*** 1.16*** 1.14*** 1.16*** 1.18*** % Değişim [0.514] [0.176] [0.188] [0.188] [0.178] [0.180] Enflasyon -0.01** -0.01** -0.00 -0.00 -0.00 [0.004] [0.004] [0.003] [0.003] [0.003] -0.04* -0.03* -0.05** -0.04 [0.021] [0.020] [0.024] [0.024] -0.12 -0.10 -0.11 % Değişim [0.077] [0.077] [0.073] Dışa Açıklık 0.01 0.01 Endeksi Değişim [0.008] [0.008] Kişi Başına Düşen 0.46 GSYİH % Değişim [0.446] Kriz Kukla Değişkeni Reel Kur Yıl Kukla Değişkenleri + + + + + + Gözlem Sayısı 2,187 2,268 2,436 2,436 2,466 2,466 R2 0.16 0.15 0.14 0.13 0.13 0.13 98 100 101 101 101 101 Ülke Sayısı Parantez içinde standart hatalar verilmiştir. *** p<0.01, ** p<0.05, * p<0.1 Ana denklem sabit etki modeliyle, değişkenlerin yüzde değişim değerleri kullanılarak tahmin edilmiştir. Kukla değişkenlerin değişimleri yerine kendi değerleri kullanılmıştır. Tahmin edilen katsayılar Tablo 1’de sunulmuştur. Birinci satır net uluslararası sermaye girişleri ile kredi büyümesi arasındaki ilişkiyi gösteren β katsayısının tahmin edilen değerini göstermektedir. Tabloda her bir sütun açıklayıcı değişkenler eksildiğinde sonuçların nasıl değiştiğini göstermektedir. Bu iki değişken arasındaki ilişki pozitif (0,43) ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu bulgu diğer kontrol değişkenleri farklılaştığında da değişmemiştir (Tablo 1, sütun 1-6). Denklem tahmininden ayrıca diğer açıklayıcı değişkenlerle kredi büyümesi arasında da istatistiksel olarak anlamlı katsayılar bulunmuştur (Tablo 1, satır 2-7). 8 Verilerle ilgili detaylı bilgi için Arslan ve Taşkın (2014)’e bakılabilir. 68 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Uluslararası sermaye akımları ile yurt içi kredi büyümesi arasındaki ilişkiyi kişi başına düşen milli gelir grupları ayrımında incelemek amacıyla (1) numaralı denkleme etkileşim değişkenleri eklenmiştir. Gelir grubu kukla değişkenleri (yüksek gelir grubu ve alt-orta gelir grubu) oluşturulmuş ve bu değişkenlerin diğer açıklayıcı değişkenler ile etkileşimi denkleme dahil edilmiştir. Etkileşim değişkenlerinin katsayı tahminleri Tablo 2’de verilmiştir. Her iki etkileşim değişkeninin katsayısı da negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Buna göre net sermaye girişleri ile kredi büyümesi arasındaki ilişkinin alt-orta ve yüksek gelir grubu ülkelerde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu üst-orta gelir grubu ülkelere göre daha zayıf olduğu sonucu çıkmaktadır (Tablo 2, satır 2-3). Tablo 2. Kişi Başına Düşen Milli Gelir Etkisi (1) Kredi % Değişim 0.71*** [0.212] -0.38 [0.234] -0.39* [0.230] - Değişkenler Net Sermaye Akımları/GSYİH Değişim (2) Kredi % Değişim - Net Sermaye Akımları/GSYİH Değişim*HID - Net Sermaye Akımları/GSYİH Değişim*LMID - Net Sermaye Akımları/Trend GSYİH Değişim 0.77*** [0.218] -0.52** [0.245] -0.45* [0.236] - Net Sermaye Akımları/Trend GSYİH*HID - Net Sermaye Akımları/Trend GSYİH*LMID 2,176 0.17 97 Gözlem Sayısı R2 Ülke Sayısı 2,179 0.17 97 Parantez içinde standart hatalar verilmiştir. *** p<0.01, ** p<0.05, * p<0.1 Özetle, bu kutuda, uluslararası sermaye akımları ile yurt içi kredi büyümesi arasındaki ilişki incelenmiştir. Ampirik bulgular, bu iki değişken arasında pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkileşim olduğunu göstermiştir. Ülkelere kişi başına düşen milli gelir grupları ayrımında bakıldığında, Türkiye’nin de içinde bulunduğu üst-orta gelir grubu ülkelerde yurt içi kredi büyümesi ile sermaye akımları arasındaki ilişkinin daha güçlü olduğu görülmüştür. Kaynakça Arellano, J., Bond, S. (1991),“Some Tests of Specification for Panel Data: Monte Carlo Evidence and an Application to Employment Equations”, Review of Economic Studies, 58(2), 277-297. Arslan, Y., Taşkın, T. (2014), “International Evidence on the Interaction Between Cross-Border Capital Flows and Domestic Credit Growth”, İktisat, İşletme ve Finans 29(341), 37-56. Broner, F.,Didier, T., Erce, A., Schmukler, S. (2013),“Gross Capital Flows: Dynamics and Crises”, Journal of Monetary Economics, 60(1), 113-133. Chinn, M.,&Ito, H. (2006), “What Matters for Financial Development? Capital Controls, Institutions, and Interactions”, Journal of Development Economics, 81(1), 163-192. Darvas, Z. (2012),“Real Effective Exchange Rates for 178 Countries: a New Database”, Bruegel Working Paper No. 716. Enflasyon Raporu 2014-IV 69 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 5.3 Sermaye Hareketleri ve Kredi Büyümesi: Makroihtiyati Önlemlerin Etkisi Küresel finans krizi sonrasında gelişmiş ülkelerde uygulanan nicel genişleme politikaları sonucunda, birçok gelişmekte olan ülke kısa vadeli ve oynak sermaye hareketlerinin getirdiği problemlere maruz kalmıştır. Sermaye girişleri yakınsama sürecinde bulunan ülkelerin verimli projeleri finanse etmesine imkan sağlayarak ekonomik refahın artırılmasına destek verebilirken bu akımlar aynı zamanda finansal risklere de yol açabilmektedir. Bu çerçevede birçok gelişmekte olan ülke son yıllardaki sermaye hareketi dalgalanmalarına karşı politika tedbirleri almıştır. Bu kutuda, kredi büyümesinin ülkeler arası bankacılık akımlarına olan esnekliğinin sermaye hareketlerine karşı uygulanan politika çerçevelerinden sonra nasıl değiştiği incelenmektedir.9 Bu amaçla 33 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için 2004ç1-2013ç2 dönemini kapsayan panel veri kullanılmıştır10. Bulgular ülkeler arası bankacılık akımlarının kredi büyümesi açısından önemli bir değişken olduğunu ve birçok gelişmekte olan ülkede sermaye akımlarına yönelik politika çerçevesinin uygulanması ile kredi büyümesinin sermaye akımlarına olan esnekliğinin azaldığını göstermektedir. Grafik 1. Reel Kredi Büyümesi ve Ülkelerarası Bankacılık Akımları / GSYİH Gelişmekte Olan Ülkeler Reel Kredi Büyümesi (Yüzde) Reel Kredi Büyümesi (Yüzde) Tüm Ülkeler Ülkelerarası Bankacılık Akımları / GSYİH (Yüzde) Ülkelerarası Bankacılık Akımları / GSYİH (Yüzde) Düz çizgi 2004ç1-2010ç3 için basit regresyon ilişkisini, kesikli çizgi 2010ç4-2013ç2 için basit regresyon ilişkisini göstermektedir Grafik 1 analizde kullanılan reel kredi büyümesi ve bankacılık sektörü sermaye akımlarını göstermektedir. 2004ç1-2010ç3 dönemi için iki değişken arasında anlamlı pozitif bir korelasyon gözlenmektedir. Bu korelasyon gelişmekte olan ülkeler için daha güçlüdür. Ayrıca 2010 yılı sonundan itibaren bu ilişkinin tüm ülke grubunda ve gelişmekte olan ülkeler grubunda zayıfladığı gözlenmektedir. Bir regresyon analizi uygulanarak 2010 sonrası dönemde makroihtiyati politika çerçevesi geliştiren ülkelerin kredi büyümesi ve sermaye akımı ilişkisinde diğer ülkelere göre ne kadar farklılaştığına bakılacaktır. Daha detaylı bilgi için bakınız Aysan vd. (2014). 18 gelişmekte olan ülke: Brezilya, Bulgaristan, Şili, Kolombiya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Endonezya, Güney Kore, Malezya, Meksika, Filipinler, Polonya, Romanya, Rusya, Güney Afrika, Tayland, Türkiye. 15 gelişmiş ülke: Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç. 9 10 70 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Regresyon analizinde bağımlı değişken olarak çeyreklik reel kredi büyümesi (ΔKrediit), açıklayıcı değişkenler olarak ülkeler arası bankacılık akımlarının milli gelire oranının çeyreklik değişimi (ΔSermayeAkımıit), kamu borcunun milli gelire oranının çeyreklik değişimi (ΔKamuBorçit), reel kurun çeyreklik yüzde değişimi (ΔReelKurit), faiz ve enflasyon oranları kullanılmıştır. Ülke kukla değişkeni kullanılan her bir ülke için 1 değerini almaktadır. Bu çerçevede aşağıdaki denklem sistem GMM metodu ile hesaplanmış ve genel sonuçlar ile Türkiye’ye özgü sonuçlar Tablo 1’de verilmiştir. Δ𝐾𝑟𝑒𝑑𝑖𝑖,𝑡 = 𝑎 + ∑2𝑘=1 𝜌𝑘 Δ𝐾𝑟𝑒𝑑𝑖𝑖,𝑡−𝑘 + ∑1𝑠=0(𝛾1𝑠 Δ𝑆𝑒𝑟𝑚𝑎𝑦𝑒𝐴𝑘𝚤𝑚𝚤𝑖,𝑡−𝑠 + 𝛾2𝑠 Δ𝑆𝑒𝑟𝑚𝑎𝑦𝑒𝐴𝑘𝚤𝑚𝚤𝑖,𝑡−𝑠 ∗ Kukla[MakroİhtiyatiDönem] + 𝛾3𝑠 Δ𝑆𝑒𝑟𝑚𝑎𝑦𝑒𝐴𝑘𝚤𝑚𝚤𝑖,𝑡−𝑠 ∗ Kukla[Ülke] + 𝛾4𝑠 Δ𝑆𝑒𝑟𝑚𝑎𝑦𝑒𝐴𝑘𝚤𝑚𝚤𝑖,𝑡−𝑠 ∗ Kukla[MakroİhtiyatiDönem] ∗ Kukla[Ülke]) + ∆KamuBorç/GSYİH𝑖,𝑡−1 + ∆ReelKur𝑖,𝑡−1 +Enflasyon𝑖,𝑡−1 + 𝐹𝑎𝑖𝑧𝑖,𝑡−1 + 𝜇𝑖 + 𝑣𝑖,𝑡 Makroihtiyati önlemlerin uygulandığı dönem olarak 2010ç4 ve sonraki dönemler tanımlanmıştır. Amerika Merkez Bankası (Fed) Kasım 2008 tarihinde birinci nicel genişleme paketini açıklamış, sonrası dönemde küresel likidite artış yaşanmış, gelişmekte olan ülkelere yönelik güçlü sermaye akımı girişleri gözlenmiş ve bu ülkelerin kurlarında değerlenmeler olmuştur. Fed Kasım 2010 tarihinde ise ikinci nicel genişleme paketini açıklamıştır. 2010 yılı sonu itibarıyla birçok gelişmekte olan ülke, politika çerçevelerini finansal istikrara vurgu yapacak şekilde geliştirmiş ve yeni politika tedbirleri almaya başlamıştır. Örneğin bu dönemde Brezilya sermaye hareketlerine karşı vergi önlemleri getirmiş, Kolombiya bankaların bilanço dışı türev ürünlerine kısıtlamalar koymuş, Endonezya zorunlu karşılık oranları artırmış ve bankaların kısa vadeli yabancı para borçlanmalarına limit koymuş, Kore bankaların çekirdek olmayan yükümlülüklerini sınırlamış ve Tayland konut piyasasında borç-değer oranı gibi makroihtiyati önlemler almıştır (daha fazla ayrıntı için bakınız IMF (2011)). Tablo 1. Regresyon Sonuçları Bağımlı Değişken: Reel Kredi Büyümesi Açıklayıcı Değişkenler (1) (2) Reel Kredi 0.370*** 0.351*** Δ Sermaye Akımı (t)* - -0.043*** Büyümesi (t-1) [0.066] [0.072] Kukla[Makro İhtiyati Dönem] - [0.014] Reel Kredi -0.255*** -0.251*** Δ Sermaye Akımı (t)* - 0.846*** Büyümesi (t-2) [0.036] [0.038] Kukla[Türkiye] - [0.086] Δ Sermaye 0.030*** 0.042*** Δ Sermaye Akımı (t)* - -0.110 Akımı (t) [0.012] [0.015] Kukla[Makro İhtiyati Dönem]*Kukla[Türkiye] - [0.079] Δ Sermaye 0.028** 0.037** Δ Sermaye Akımı (t-1)* - -0.032** Akımı (t-1) [0.013] [0.016] Kukla[Makro İhtiyati Dönem] - [0.014] Δ Kamu Borcu -0.220** -0.236*** Δ Sermaye Akımı (t-1)* - -0.166** / GSYİH (t-1) [0.088] [0.078] Kukla[Türkiye] - [0.078] Δ Reel Kur (t-1) -0.216** -0.181** Δ Sermaye Akımı (t-1)* - -0.625*** [0.081] [0.082] Kukla[Makro İhtiyati Dönem]*Kukla[Türkiye] - [0.164] 0.059 0.040 Kukla[Makro İhtiyati Dönem] 0.535 0.270 [0.057] [0.061] [0.525] [0.457] 1.011*** 1.102*** [0.247] [0.262] Gözlem Sayısı 1,229 1,229 Ülke Sayısı 33 33 Faiz (t-1) Enflasyon (t-1) Açıklayıcı Değişkenler (Devam) Kukla[Küresel Finansal Kriz] (1) 3.142*** [0.966] (2) 3.312*** [0.957] Parantez içinde standart hatalar verilmiştir. *** p<0.01, ** p<0.05, * p<0.1 Enflasyon Raporu 2014-IV 71 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 1’deki (1) numaralı denklem tüm ülkeler ve tüm dönem için reel kredi büyümesi ile diğer makro değişkenler arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Buna göre gerek sermaye akımının aynı dönem değeri gerek bir önceki dönem değeri reel kredi büyümesi üzerinde oldukça etkili bulunmaktadır. Benzer bir analizi yıllık veri kullanarak daha geniş bir ülke grubu ve daha geniş bir sermaye akımı için yapan Kutu 5.2. ve Arslan ve Taşkın (2014) çalışması da bu ilişkiyi anlamlı bulmaktadır. (2) numaralı denklemde ise genel denkleme makroihtiyati döneme ve Türkiye’ye özgü kuklalar eklenmiştir. Buna göre makroihtiyati politikaların uygulandığı dönemde genel olarak tüm ülkeler için reel kredi büyümesinin sermaye akımlarına olan esnekliği daha düşük bulunmaktadır (Δ Sermaye Akımı*Kukla[Makro İhtiyati Dönem] değişkenlerinin katsayıları). Ayrıca diğer ülkelere göre tüm dönemde Türkiye’de bu esneklik daha yüksek bulunmaktadır (Δ Sermaye Akımı*Kukla[Türkiye] değişkenlerinin katsayıları). Bu sonuca göre tüm ülkeler grubu içinde Türkiye kredilerin sermaye akımlarına esnekliğinin daha yüksek olduğu bir ülke olarak ortaya çıkmaktadır. Fakat 2010ç4 ve sonrası dönemde Türkiye’de bu esneklik diğer ülkelere göre önemli oranda düşmektedir (Δ Sermaye Akımı*Kukla[Makro İhtiyati Dönem] *Kukla[Türkiye] değişkenlerinin katsayıları). Regresyonlarda sadece gelişmekte olan ülkeler kullanıldığında da bu sonuç geçerli olmakta, yani Türkiye’de reel kredi büyümesinin sermaye akımlarına olan esnekliği 2010ç4 ve sonrası dönemde diğer gelişmekte olan ülkelere göre azalmaktadır. Aynı analizler bazı gelişmekte olan ülkeler için tekrarlandığında, Türkiye’ye benzer şekilde Kolombiya, Endonezya ve Kore için tüm dönemde kredi-sermaye akımı esnekliğinin diğer ülkelerden yüksek olduğu fakat 2010ç4 ve sonrası makroihtiyati tedbirler döneminde, bu esnekliğin gerilediği görülmektedir. 11 Özetle, bu kutuda yurt içi reel kredi büyümesinin ülkeler arası bankacılık akımları ile anlamlı bir ilişkisi olduğu geniş bir ülke grubu için ortaya konmaktadır. Gelişmekte olan birçok ülke oynak ve kısa vadeli olan sermaye akımlarının oluşturduğu finansal riskleri sınırlamak için 2010 sonrası dönemde politika çerçevelerini güçlendirmiş ve makroihtiyati tedbirler kullanmıştır. Yapılan analizler tedbirlerin uygulandığı dönemde bu ülkelerde kredi-sermaye akımı esnekliğinin düştüğünü göstermektedir. Kaynakça Yavuz Arslan ve Temel Taşkın (2014), “International Evidence on the Interaction Between Cross-Border Capital Flows and Domestic Credit Growth”, İktisat, İşletme ve Finans 29(341), 37-56. Ahmet Faruk Aysan, Salih Fendoğlu, Mustafa Kılınç ve Sümeyye Yıldız (2014), “Credit Cycles and Capital Flows: Effectiveness of Macroprudential Policy Framework in Emerging Countries”, TCMB devam eden çalışma. IMF (2011), “Recent Experiences in Managing Capital Inflows: Cross-Cutting Themes and Possible Policy Framework”, http://www.imf.org/external/np/pp/eng/2011/021411a.pdf Benzer sonuçlar, farklı tahmin yöntemleri ile de elde edilmiştir (örneğin sabit etki veya fark GMM). Ayrıca, makroihtiyati tedbir dönemi olarak 2010ç4 yerine bir çeyrek öncesi veya sonrası alındığında da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Detaylar için bakınız Aysan vd. (2014). 11 72 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. Kamu Maliyesi Merkezi Yönetim bütçe açığı, 2014 yılının ilk üç çeyreği itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre bir miktar artış göstermiş ve bu gelişmede faiz dışı harcamalarda gözlenen yüksek artış eğiliminin yanı sıra tüketime dayalı vergilerdeki artış oranının sınırlı düzeyde kalması önemli bir rol oynamıştır. Faiz dışı harcamalar içinde cari transferler ile kamu yatırım ve kamu tüketim harcamalarındaki artış oranları dikkat çekerken, vergi gelirleri tarafında ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergi geliri artış hızlarının düşük seviyede olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte, vergi dışı gelirlerin hedefin üzerinde performans göstermesinin bütçe gerçekleşmelerine olumlu yönde katkı yapmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) kamuoyuna açıklanmıştır. OVP’nin temel öncelikleri önümüzdeki dönemde enflasyon oranının düşürülmesi, cari işlemler açığının azaltılması, yurtiçi tasarrufların ve büyüme potansiyelinin artırılması olarak belirlenmiştir. Bu amaca yönelik olarak, para ve maliye politikalarında sıkı duruşun devam ettirileceği, gelirler politikasıyla da bu duruşun destekleneceği ve yapısal reformlara hız verileceği ifade edilmiştir. Bu çerçevede, OVP dönemi boyunca sıkı maliye politikası uygulamaları neticesinde mali disiplinin devam ettirileceği ve borç stokunun GSYH’ye oranının da kademeli olarak düşmeye devam edeceği öngörülmektedir (Tablo 6.1). Öngörülen mali uyumun özellikle faiz dışı harcamaları kontrol altında tutmak suretiyle sağlanacağı ve bu gelişmeye paralel olarak da zaman içinde bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranının da azalma eğilimi içinde olacağı gözlenmektedir. 2014 yılında merkezi yönetim bütçe dengesinin GSYİH’ye oran olarak bir önceki OVP’ye göre 0,5 puanlık iyileşme göstererek yüzde 1,4 oranında açık vereceği tahmin edilmektedir (Tablo 6.1). 2014 yılında bütçede beklenen iyileşmede vergi dışı gelirlerin önemli bir rolü bulunmaktadır. OVP dönemi olan 2015-2017 yıllarında uygulanacak sıkı maliye politikaları sayesinde bütçe dengelerinin kademeli olarak iyileştirilmesi ve kamu tasarruflarının artırılması hedeflenmektedir. Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) 2013 2014* 2015** 2016** 2017** 26,1 25,4 24,3 23,6 22,8 Faiz Dışı Harcamalar 22,9 22,6 21,5 21,1 20,5 Faiz Giderleri 3,2 2,8 2,8 2,5 2,3 24,9 24,0 23,2 22,8 22,5 Vergi Gelirleri 20,8 19,9 20,0 19,9 19,8 Diğer Gelirler 4,1 4,1 3,2 2,9 2,8 Bütçe Dengesi -1,2 -1,4 -1,1 -0,7 -0,3 Harcamalar Gelirler Faiz Dışı Denge 2,0 1,5 1,7 1,8 2,0 Genel Devlet Dengesi -0,7 -0,8 -0,5 -0,2 0,1 Genel Devlet Faiz Dışı Dengesi 2,6 2,2 2,4 2,4 2,5 AB Tanımlı Nominal Borç Stoku 36,2 33,1 31,8 30,0 28,5 * Gerçekleşme Tahmini. ** Program. Kaynak: Orta Vadeli Program (2015-2017). Enflasyon Raporu 2014-IV 73 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6.1. Bütçe Gelişmeleri Merkezi yönetim bütçesi 2014 yılı Ocak-Eylül döneminde 11,9 milyar Türk lirası açık verirken, faiz dışı bütçe dengesi 26,3 milyar Türk lirası fazla vermiştir (Tablo 6.1.1).Vergi gelirleri yıl sonu hedefiyle uyumlu seyrettiği halde faiz hariç bütçe giderlerindeki yüksek artış eğilimi devam etmiştir. Bu sebeple, faiz giderlerindeki düşüşe rağmen bütçe dengesi 2013 yılının aynı dönemine kıyasla kötüleşmiştir. Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri (Milyar TL) Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri Faiz Giderleri Faiz Hariç Bütçe Giderleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri I. Vergi Gelirleri II. Vergi Dışı Gelirler Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge Ocak-Eylül 2013 Ocak-Eylül 2014 Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) Hedeflenen Yıllık Değişim Oranı (Yüzde) 294,5 43,8 250,7 290,0 240,3 40,4 -4,5 39,3 325,4 38,3 287,2 313,5 258,7 42,8 -11,9 26,3 10,5 -12,7 14,5 8,1 7,7 6,0 -33,1 74,6 73,6 74,7 77,8 74,2 96,0 35,9 140,5 7.0 4.0 7.4 3.5 6.8 -10.8 - Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2013 yılındaki yüksek bütçe performansının etkisiyle yüzde 1,2’ye düşen merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye oranının, 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla bir miktar yükselerek yüzde 1,5 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra artmaya başlamış ve 2013 yılını yüzde 2 seviyesinde kapatmıştır. Söz konusu oranın 2014 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde 1,1 seviyesine gerilemesi beklenmektedir. Grafik 6.1.1. Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) Bütçe Dengesi 7 Faiz Dışı Bütçe Dengesi Bütçe Gelirleri Faiz Dışı Harcamalar 7 26 5 5 24 24 3 3 22 22 1 1 20 20 -1 -1 -3 -3 18 18 -5 -5 16 16 -7 14 -7 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 26 14 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 * 2014 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin veriler tahmindir. Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2012 yılından itibaren belirgin bir artış eğilimine giren ve 2013 yılı sonunda yüzde 22,9 olarak gerçekleşen merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranının 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla 2008 yılından bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 23,2 oranına ulaşması beklenmektedir (Grafik 6.1.2). Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranı, 2012 yılı Eylül ayında ve 2013 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen vergi düzenlemelerinin ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yıl sonu itibarıyla yüzde 24,9 oranına çıkmıştır. Söz konusu oranın 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, özellikle iç talebe dayalı vergi gelirlerindeki yavaşlamanın etkisiyle yüzde 24,3 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir. 74 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderlerinde 2012 yılının ikinci yarısından itibaren görülmeye başlanan yüksek artış eğiliminin 2014 yılının ilk üç çeyreği itibarıyla da sürdüğü görülmektedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz hariç bütçe giderleri 2014 yılının Ocak-Eylül döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,5 oranında artmıştır (Tablo 6.1.2). 2014 yılı Ocak-Eylül döneminde, faiz hariç bütçe giderleri içindeki ana kalemlerden cari transferler, personel giderleri ve mal ve hizmet alım giderleri sırasıyla yüzde 12,7, yüzde 15 ve yüzde 13,7 oranında artmıştır. Personel giderleri, SGK devlet primi giderleri ve kamu yatırım giderleri (sermaye giderleri) faiz dışı giderlerdeki hızlı artış eğiliminin ana belirleyicileri olarak ön plana çıkmaktadırlar. Diğer yandan, borç verme kalemindeki yüksek orandaki artışın önemli bir kısmı KİT’lere verilen borçtaki yükselişten kaynaklanmıştır. Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL) Faiz Hariç Bütçe Giderleri 1. Personel Giderleri 2. SGK Devlet Primi Giderleri 3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri 4. Cari Transferler a) Görev Zararları b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G. c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri d) Gelirden Ayrılan Paylar 5. Sermaye Giderleri 6. Sermaye Transferleri 7. Borç Verme Ocak-Eylül 2013 250,7 73,3 12,0 21,6 110,9 2,9 54,9 7,4 29,3 22,3 3,8 6,7 Ocak-Eylül 2014 287,2 84,4 14,1 24,6 125,0 2,0 62,3 7,8 35,1 27,0 4,3 7,8 Artış Oranı (Yüzde) 14,5 15,0 17,3 13,7 12,7 -30,8 13,5 5,0 19,7 21,1 12,8 17,1 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 74,7 76,7 74,8 65,5 76,4 46,4 80,8 80,6 74,4 73,6 65,5 102,4 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2014 yılının Ocak-Eylül döneminde merkezi yönetim genel bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3). Söz konusu dönemde vergi gelirleri yüzde 7,7 oranında, vergi dışı gelirler ise yüzde 6 oranında artmıştır. Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri (Milyar TL) Genel Bütçe Gelirleri I-Vergi Gelirleri Gelir Vergisi Kurumlar Vergisi Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi Özel Tüketim Vergisi İthalde Alınan Katma Değer Vergisi II-Vergi Dışı Gelirler Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri Faizler, Paylar ve Cezalar Sermaye Gelirleri Ocak-Eylül 2013 Ocak-Eylül 2014 Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 280,7 240,3 45,7 21,1 29,0 62,6 45,7 40,4 11,4 18,2 9,4 301,5 258,7 53,2 24,1 29,3 65,4 47,1 42,8 11,4 22,1 6,8 7,4 7,7 16,3 14,4 1,0 4,4 3,1 6,0 0,6 21,4 -28,0 76,7 74,2 75,1 77,6 73,8 73,1 72,6 96,0 140,3 84,8 77,4 Kaynak: Maliye Bakanlığı. Vergi gelirleri incelendiğinde, 2014 yılının ilk üç çeyreği itibarıyla, gelir vergisi ve kurumlar vergisi tahsilatlarında göreli olarak yüksek oranlı artışlar olduğu, gelir vergisi ve kurumlar vergisi hariç tutulduğunda ise yüzde 7,6 olan vergi gelirleri artış oranının yüzde 4,6’ya gerilediği görülmektedir. Bu durum büyük ölçüde iç tüketime dayalı vergi tahsilatlarındaki yavaşlamadan kaynaklamaktadır. Tüketime dayalı olan vergi türlerinden ÖTV ve ithalde alınan KDV sırasıyla yüzde 4,4 ve yüzde 3,1 oranında artarken, dahilde alınan KDV tahsilatındaki artış hızı yüzde 1 ile sınırlı kalmıştır. ÖTV tahsilatının Enflasyon Raporu 2014-IV 75 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ayrıntıları incelendiğinde ise, tütün mamulleri ve motorlu taşıtlar üzerinden yapılan tahsilatların sırasıyla yüzde 11,9 ve yüzde 11,2 oranında artmasına karşın, toplam ÖTV tahsilatı içinde yüksek paya sahip olan petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden yapılan tahsilatın yüzde 1,2 oranında düştüğü görülmektedir. Vergi dışı gelirler yüzde 6 artmasına karşın yıl sonu hedefine göre gerçekleşme oranı son derece yüksektir. Vergi dışı gelirlerdeki hedefe göre yüksek performansta, Merkez Bankası ve kamu bankalarından bütçeye yapılan kar transferlerinin hedefin üzerinde gerçekleşmiş olması belirleyici olmuştur. 2012 yılının Eylül ayında bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar ve baz etkisiyle birlikte pozitif değerler almaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık değişim oranı 2013 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlamaya başlamış ve 2014 yılının ikinci çeyreğinde negatif değer almıştır. 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla ise kısmen baz etkisi kaynaklı olarak, kısmen de gelir ve kurumlar vergisindeki göreli yüksek tahsilat performansı kaynaklı olarak sınırlı miktarda da olsa reel artış kaydedilmiştir (Grafik 6.1.3). 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla tüketime dayalı vergilerden dahilde alınan KDV ve ithalde alınan KDV tahsilatları reel olarak sırasıyla yüzde 12,4 ve yüzde 3,3 gerilerken, ÖTV tahsilatı reel olarak sabit kalmıştır (Grafik 6.1.4). Grafik 6.1.3. Grafik 6.1.4. Reel Vergi Gelirleri Reel KDV ve ÖTV Gelirleri (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 25 20 25 60 20 50 Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri Reel ÖTV Gelirleri Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri 60 50 40 40 30 30 15 15 10 10 20 20 5 10 10 0 0 5 1,2 0 0 -10 -10 -20 -20 -30 -5 -5 -10 -10 -30 -15 -15 -40 123412341234123412341234123 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 -40 123412341234123412341234123 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler Kamu borç stoku göstergeleri, 2014 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla olumlu bir görünüm sergilemektedir. Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları azalmaya devam etmiş, sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı artmış, borç stokunun ortalama vadesi uzamış ve son aylarda borçlanmanın reel maliyeti düşük seviyelerde gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim borç stoku, 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla 603,2 milyar Türk lirası seviyesindedir (Grafik 6.2.1). Toplam kamu net borç stokunun ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları, 2014 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yıl sonuna göre sırasıyla 1,4 ve 1,7 puan azalmıştır (Grafik 6.2.1). 76 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.1. Grafik 6.2.2. Kamu Borç Stoku Göstergeleri Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu (Yüzde) Top. Kamu Net Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL, sağ eksen) YP Cinsi/YP Endeksli * 100 100 400 300 11,3 30 20 60 40 20 10 100 0 0 0 2003 2005 2007 2009 2011 80 60 40 200 36,2 40 80 32,3 500 32,6 600 50 34,5 60 31,2 603,2 30,5 700 37,2 70 Değişken Faizli Sabit Getirili 20 0 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2013 2014/9 * YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı, 2013 yılı sonuna göre bir miktar artmıştır (Grafik 6.2.2). Öte yandan iç borçlanmanın döviz ve faiz yapısını incelediğimizde, 2014 yılının ilk sekiz ayında sabit faizli borçlanmanın payının bir önceki yılın aynı dönemine göre azaldığı görülmektedir. Kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı yüzde 205,8 düzeyindedir. İç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi artarak 56 ay olmuştur (Grafik 6.2.3). İlk dokuz ayda tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış borçlanmanın tutarı ise 6,3 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın ortalama vadesi 14,8 yıl olmuştur (Grafik 6.2.4). Grafik 6.2.3. Grafik 6.2.4. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay) Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)* İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl) 75 75 68,8 56,0 60 Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl) 35 8 7 30 60 6 25 45 45 30 30 5 20 4 15 3 10 2014/9 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 0 2005 0 2004 1 2003 2014/9 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 0 2000 0 2 5 2002 15 2001 15 * İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. İç borç çevirme oranı, 2014 yılı Ağustos ayı sonunda yüzde 81,3 düzeyindedir (Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir düşüş eğilimi kaydettikten sonra, küresel finansal dalgalanmalar ve temkinli para politikası duruşu nedeniyle 2013 yılı ikinci yarısında artmaya başlayan ortalama reel faiz oranı1 ise, son aylarda daha düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6). Reel faizler, nominal faiz oranlarının (Hazine’nin yaptığı TL cinsi kuponsuz senet ihalesinde kabul edilen ortalama yıllık bileşik faiz oranı) gelecek on iki aylık TÜFE beklentisinden (TCMB Beklenti Anketi) arındırılması suretiyle hesaplanmıştır. 1 Enflasyon Raporu 2014-IV 77 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.5. Grafik 6.2.6. Toplam İç Borç Çevirme Oranı İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı (Yüzde) 110 110 100 100 Vade (gün) Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen) Reel Faiz (sağ eksen) 30 600 25 500 20 400 15 300 10 200 5 100 0 90 84,5 80 81,3 70 80 70 2003 2005 2007 2009 2011 2013 0 -5 1203 0604 1204 0605 1205 0606 1206 0607 1207 0608 1208 0609 1209 0610 1210 0611 1211 0612 1212 0613 1213 0614 90 700 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. 78 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç yıllık dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar Finansal Koşullar 2014 yılı üçüncü çeyreğinde finansal koşullar ve küresel risk iştahı uluslararası gelişmelere bağlı olarak dalgalı bir seyir izlemiştir. Fed’in genişletici para politikasından çıkış stratejisine ilişkin belirsizlikler ve küresel büyümeye ilişkin özellikle ikinci çeyrekte belirginleşen endişeler piyasalarda oynaklığa neden olmuştur. Ayrıca artan jeopolitik riskler piyasada oynaklığı besleyen diğer etkenlerden olmuşlardır. Bununla birlikte, başta petrol fiyatları olmak üzere hammadde fiyatlarındaki düşüşün, Türkiye gibi enerji kaynakları açısından dışa bağımlı ülkelerin risk primleri üzerinde olumlu etki yapması beklenebilecektir. Ayrıca mevcut sıkı mali duruşun Orta Vadeli Program’da öngörüldüğü üzere devam etmesinin, ülke risk primi üzerinde olumlu katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Enflasyon Yıllık tüketici enflasyonu, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde 0,3 puan gerileyerek yüzde 8,86 olarak gerçekleşmiştir. Bu düşüşte, enerji ve temel mal grupları fiyatlarındaki gelişmeler ön plana çıkmaktadır. Enerji fiyatları yılın üçüncü çeyreğinde nispeten yatay seyretmiştir. Döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkilerinin hafiflemesiyle dayanıklı tüketim mallarında enflasyon baskısı azalırken, kur geçişkenliğinin daha gecikmeli gözlendiği diğer temel mal gurubu enflasyonunda artış eğilimi devam etmiştir. Öte yandan, iklim koşullarının ve Türk lirasındaki birikimli değer kaybının etkisiyle yurt içi gıda enflasyonu uluslararası gıda enflasyonundan yılın üçüncü çeyreğinde de belirgin şekilde ayrışmış, gıda fiyatları enflasyona en büyük katkı yapan alt grup olmaya devam etmiştir. Hizmet gurubu fiyatları ise, başta gıda fiyatlarıyla bağlantısı güçlü alt gruplar olmak üzere artış eğilimini korumuştur. Bu bozulmalara karşın, temel mal enflasyonu görünümündeki iyileşmeyle birlikte çekirdek eğilimlerde çeyreklik bazda iyileşme gözlemlenmiştir. Talep Koşulları Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 2014 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,1 büyüyerek Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülenden daha zayıf bir seyir izlemiştir. Nihai yurt içi talep, özel kesim talebindeki düşüş ve kamu harcamalarındaki azalmanın etkisiyle ikinci çeyrekte de ilk çeyreğe yakın oranda azalmıştır. Yılın ikinci çeyreğinde, küresel büyüme gelişmelerine bağlı olarak ihracat öngörülenden daha zayıf seyretmiştir. Buna rağmen net ihracat ikinci çeyrekte büyümeye pozitif katkı yapmaya devam etmiştir. Bu gelişmeler neticesinde çıktı açığı sınırlı miktarda aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Üretim tarafına bakıldığında, Temmuz-Ağustos döneminde Sanayi Üretim Endeksi ikinci çeyrek ortalamasına göre yüzde 1,1 artış kaydetmiştir. Ancak tarımsal hasıladaki düşüş ve inşaat sektöründeki yavaşlamanın büyümeyi sınırlayacağı değerlendirilmektedir. Bu gelişmeler ışığında yılın üçüncü Enflasyon Raporu 2014-IV 79 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çeyreğinde iktisadi faaliyette ikinci çeyreğe göre ılımlı bir artış öngörülmektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler değerlendirildiğinde, tüketici ve yatırımcı güveninde henüz kalıcı bir toparlanma gözlenmemiş olması iç talebin toparlanma hızını yavaşlatmaktadır. Dış talebe ilişkin göstergeler incelendiğine, küresel ekonomideki zayıflamanın ve küresel para politikaları ile jeopolitik gelişmelere ilişkin devam eden belirsizliklerin dış talebi kısıtlayacağı öngörülmektedir. İhracat ağırlıklı küresel iktisadi faaliyet endeksinde bir önceki Rapor dönemine kıyasla bir miktar azalma gözlenmektedir. Bu gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye vereceği katkının bir miktar zayıflayabileceği değerlendirilmektedir (Grafik 7.1.1). Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100) 112 Temmuz 2014 112 111 Ekim 2014 111 110 109 109 108 108 107 107 106 106 105 105 104 104 103 103 102 102 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0613 0813 1013 1213 0214 0414 0614 0814 1014 1214 0215 0415 0615 0815 1015 1215 110 Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Temmuz 2014 ve Ekim 2014 Bültenleri. İthalat Fiyatları Yılın üçüncü çeyreğinde petrol ve ithalat fiyatları görünümü Temmuz Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikanın altında gerçekleşmiştir (Grafik 7.1.2). Bu nedenle, 2014 yılı ortalama petrol ve ithalat fiyatları varsayımı aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Söz konusu güncelleme, bir önceki Rapor’a göre 2014 yıl sonu tahminini yüzde 0,3 puan; 2015 yıl sonu tahminini ise yüzde 0,2 puan aşağı yönlü etkilemektedir. Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) 130 İthalat Fiyatları (ABD Doları, 2010=100) 130 120 120 Ekim 2014 Ekim 2014 110 110 100 100 Gerçekleşme 90 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 115 115 110 110 105 105 Gerçekleşme 90 80 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 0915 1215 80 80 Temmuz 2014 120 100 100 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 0314 0614 0914 1214 0315 0615 0915 1215 Temmuz 2014 120 Kaynak: TCMB, TÜİK. Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Ekim ayı başında açıklanan yüzde 9’luk elektrik ve doğalgaz fiyat artışlarının Temmuz Enflasyon Raporu varsayımlarının üzerinde kalması 2014 yıl sonu enflasyon tahmini güncellenmesine yukarı yönlü 0,2 puan katkıda bulunmuştur. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, dönem boyunca sıkı bir maliye politikası duruşu sergileneceği ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağı varsayılmıştır. Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler Çıktı Açığı Gıda Fiyat Enflasyonu (Yıl sonu Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Ekim 2014 Temmuz 2014 2014 Ç2 2014 Ç3 2014 2015 2016 2014 -1,50 -1,50 12,5 9,0 8,0 -2,7 -1,30 -1,30 9,0 8,0 8,0 -1,8 2015 -3,3 -0,3 Petrol Fiyatları (Ortalama, ABD doları) 2014 102 108 2015 92 106 İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) 2014 1,9 2,0 2015 2,4 2,6 7.2. Orta Vadeli Görünüm Orta vadeli tahminler oluşturulurken getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği varsayılmıştır. Ayrıca, alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısı ile yıllık kredi büyüme oranının 2014 yılı sonunda yaklaşık yüzde 15 düzeyinde olacağı ve geldiği makul seviyelerde istikrar kazanacağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2014 yılı sonunda yüzde 8,4 ile yüzde 9,4 aralığında (orta noktası yüzde 8,9), 2015 yılı sonunda ise yüzde 4,6 ile yüzde 7,6 aralığında (orta noktası yüzde 6,1) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 7.2.1). Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 12 12 10 Kontrol Ufku 0917 0617 0317 -4 1216 -4 0916 -2 0616 -2 0316 0 1215 0 0915 2 0615 2 0315 4 1214 4 0914 6 0614 6 0314 8 1213 8 0913 Yüzde 10 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Enflasyon Raporu 2014-IV 81 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yıl sonuna kadar enflasyonun yüzde 5 hedefinin belirgin bir şekilde üzerinde olacağı, 2015 yıl başından itibaren önemli ölçüde yavaşlayarak 2015 yıl sonunda yüzde 6,1 oranına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu yavaşlamada, birikimli kur etkilerinin azalmaya devam edeceği, gıda enflasyonunun 2015 yılında geçmiş yıllar ortalamasına döneceği ve başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları öngörüleri belirleyici olmuştur. Ayrıca, bu dönemde talep koşullarının ve açıklanan sıkı maliye politikası duruşunun enflasyondaki düşüşü destekleyeceği öngörülmektedir. 2015 yılı enflasyon öngörülerindeki dalgalı seyir baz etkilerinden kaynaklanmaktadır. Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 7,6 olan 2014 yıl sonu tüketici enflasyonu tahmini, ara dönemdeki gelişmelere bağlı olarak yüzde 8,9’a yükseltilmiştir. Gıda enflasyonu tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesi, elektrik ve doğalgazda yapılan zammın öngörülenden yüksek gerçekleşmesi ve başta hizmet sektöründe olmak üzere fiyatlama davranışında görülen bozulma Temmuz Enflasyon Raporu’na göre yıl sonu tahminini yükseltirken; çıktı açığı ve ithalat fiyatlarındaki aşağı yönlü güncellemeler bu etkileri bir ölçüde telafi etmiştir. Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 9 olan yıl sonu gıda enflasyonu tahmininin yüzde 12,5’e yükseltilmesi yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 0,8 puan civarında yukarı çekmiştir (Tablo 7.1.1). Bunun yanı sıra, Ekim ayı başında açıklanan yüzde 9’luk elektrik ve doğalgaz fiyat artışlarının Temmuz Enflasyon Raporu varsayımlarının bir miktar üzerinde kalması yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 0,2 puan yükseltirken, fiyatlama davranışındaki bozulmanın yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yüzde 0,7 puan olmuştur. İthalat fiyatlarının aşağı çekilmesi toplamda yüzde 1,7 puana varan yukarı yönlü etkilerin 0,3 puanını telafi ederken; çıktı açığının 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren aşağı yönlü güncellenmesi söz konusu etkilerin 0,1 puanını telafi etmiştir. Sonuç olarak, 2014 yıl sonu enflasyon tahmini bir önceki Rapor’a göre yüzde 1,3 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Öte yandan, bir önceki Rapor’da yüzde 5 olan 2015 yıl sonu enflasyon tahmini, yüzde 1,1 puan yukarı yönlü güncellenerek yüzde 6,1’e çekilmiştir. Bu güncellemenin 0,3 puanı 2015 yıl sonu gıda enflasyonun yüzde 8’den yüzde 9’a yükseltilmesinden kaynaklanmıştır. Ayrıca, 2014 yıl sonu enflasyonunun belirgin biçimde yukarı yönlü güncellenmesi de enflasyondaki atalet nedeniyle 2015 yıl sonu tahminine yüzde 1,2 puan yükseltici etki yapmaktadır. Bununla birlikte, 2014 ikinci çeyreğine dair milli gelir verilerinin ve dış talep görünümünün bir önceki Rapor’a göre daha olumsuz olması nedeniyle çıktı açığının aşağı yönlü güncellemesi, gıda fiyatları ve enflasyon ana eğiliminden kaynaklanan yükseltici etkiyi yaklaşık 0,2 puan sınırlamaktadır (Grafik 7.2.3). 2014 yılı sonundan itibaren ithalat fiyat tahmin patikasının bir önceki Rapor’a göre aşağı çekilmesi de 2015 yılı enflasyon tahminleri üzerindeki yukarı yönlü etkilerin 0,2 puanını telafi etmektedir. 82 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Temmuz 2014 Enflasyon Raporu ve Ekim 2014 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması Grafik 7.2.2. Grafik 7.2.3. Enflasyon Tahmini 10 Çıktı Açığı Tahmini 1,0 10 Gerçekleşme 9 1,0 9 8 0,0 8 0,0 Ekim 2014 Temmuz 2014 7 7 6 6 -1,0 -1,0 Temmuz 2014 Ekim 2014 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1216 0916 0616 0316 1215 0915 0615 0315 1214 0614 -2,0 0914 -2,0 1216 0916 0616 0316 1215 0915 0615 0315 1214 4 0914 4 0614 5 0314 5 Kaynak: TCMB. İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının kontrolü dışındaki kalemlerde öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin sapmasına neden olan başlıca unsurlar arasındadır. Bu nedenle, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon tahminleri de kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu çerçevede, işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyon tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde hesaplanan enflasyon göstergesinin elektrik ve doğalgaz zammına bağlı olarak 2014 son çeyreğinde sınırlı bir artış gösterdikten sonra 2015 boyunca kademeli bir düşüş eğilimi göstereceği ve orta vadede yüzde 4,5 civarında istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün* Dışı Enflasyon Tahmini Çıktı Açığı 0917 0617 0317 -4 1216 -2 -4 0916 -2 0616 0 0316 0 1215 2 0915 4 2 0615 4 0315 6 1214 6 0914 8 0614 10 8 0314 10 1213 12 0913 Yüzde Tahmin Aralığı* 12 *Tütün: Alkollü içecekler ve tütün. **Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslanması İktisadi birimlerin sözleşme ve planlamalarında enflasyon hedeflerini esas almaları, geçici fiyat dalgalanmalarından ziyade enflasyonun orta vadeli eğilimine odaklanmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, referans teşkil etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer iktisadi birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır. Beklenti Anketi’ne yanıt veren katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin beklentilerinin TCMB’nin baz senaryo tahminlerinin üzerinde seyrettiği gözlenmektedir (Tablo 7.2.1). Ayrıca enflasyon beklentilerinin bir önceki Rapor dönemine göre yükselmiş olması beklentilerin ve fiyatlama davranışının yakından takip edilmesini gerekli kılmaktadır. Enflasyon Raporu 2014-IV 83 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler TCMB Tahmini TCMB Beklenti Anketi* Enflasyon Hedefi** 2014 Yıl Sonu 8,9 9,2 5,0 12 Ay Sonrası 6,3 7,5 5,0 24 Ay Sonrası 5,0 6,8 5,0 Ekim ayı anket verileri. * 2014-2016 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. ** Kaynak: TCMB. 84 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafikler 1. GENEL DEĞERLENDİRME Grafik 1.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları 1 Grafik 1.2. Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye CDS Gelişmeleri 1 Grafik 1.1.1. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 2 Grafik 1.1.2. TCMB Fonlaması 2 Grafik 1.1.3. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 3 Grafik 1.1.4. Uzun ve Kısa Vadeli Faiz Farkı 3 Grafik 1.1.5. Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 4 Grafik 1.1.6. Ticari Kredilerin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 4 Grafik 1.2.1. Temmuz 2014 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler 4 Grafik 1.2.2. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon İçin Temmuz 2014 Tahminleri ve Gerçekleşmeler 4 Grafik 1.2.3. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 5 Grafik 1.2.4. Gıda ve Yemek Hizmetleri dışı Fiyatlar ile TÜFE 5 Grafik 1.2.5. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep 6 Grafik 1.2.6. Sanayi Üretimi ve GSYİH 6 Grafik 1.2.7. İhracat ve İthalat Miktar Endeksleri 6 Grafik 1.2.8. Cari İşlemler Dengesi (CİD) 6 Grafik 1.2.9. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 7 Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 8 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Grafik 2.1.1. Küresel Büyüme Oranları 12 Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları 12 Grafik 2.1.3. Markit Küresel PMI Endeksleri 13 Grafik 2.1.4. İmalat Sanayi PMI Endeksleri 13 Grafik 2.2.1. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri 14 Grafik 2.2.2. Ham Petrol (Brent) Fiyatları 14 Grafik 2.2.3. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu 15 Grafik 2.2.4. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu 15 Grafik 2.3.1. Küresel Risk İştahı Endeksleri 16 Grafik 2.3.2. ABD Politika Faizi Vadeli İşlem Oranları 16 Grafik 2.3.3. Küresel Hisse Senedi Piyasaları Gelişmeleri 16 Grafik 2.3.4. Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları 16 Grafik 2.4.1. Gelişmiş Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 – Ekim 2014 17 Grafik 2.4.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Ekim 2014 17 Grafik 2.4.3. ABD 10 Yıl Vadeli Hazine Tahvili Getirisi 18 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Grafik 3.1. Gruplar İtibarıyla TÜFE 23 Grafik 3.2. Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı 23 Grafik 3.1.1. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 24 Grafik 3.1.2. Temel Mal Fiyatları 25 Grafik 3.1.3. Temel Mal Fiyatları 25 Grafik 3.1.4. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 26 Grafik 3.1.5. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 26 Grafik 3.1.6. Yemek Hizmetleri ve Gıda Fiyatları 26 Grafik 3.1.7. Diğer Hizmetler ve Döviz Kuru Sepeti 26 Grafik 3.1.8. Hizmet Fiyatları 27 Grafik 3.1.9. Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi 27 Grafik 3.1.10. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 27 Grafik 3.1.11. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 27 Grafik 3.1.12. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri 28 Grafik 3.1.13. Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE 28 Grafik 3.2.1. Gıda ve Enerji Fiyatları 28 Grafik 3.2.2. Gıda Fiyatları 28 Grafik 3.2.3. İşlenmemiş Gıda Fiyatları 29 Grafik 3.2.4. İşlenmiş Gıda Fiyatları 29 Grafik 3.2.5. Uluslararası ve Yurt içi Gıda Fiyatları 29 Grafik 3.2.6. Uluslararası ve Yurt içi Buğday Fiyatları 29 Grafik 3.3.1. Yurt içi Üretici ve Tüketici Fiyatları 30 Enflasyon Raporu 2014-IV 85 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.3.2. İmalat Fiyatları 30 Grafik 3.3.3. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları 31 Grafik 3.3.4. İmalat Sanayi Fiyatları 31 Grafik 3.4.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri 32 Grafik 3.4.2. Enflasyon Beklentileri Eğrisi 32 Grafik 3.4.3. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 32 Grafik 3.4.4. Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Olasılık Dağılımı 32 4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ Grafik 4.1.1. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep 38 Grafik 4.1.2. Kamu ve Özel Kesim Talebi 38 Grafik 4.1.3. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 38 Grafik 4.1.4. Otomobil ve Beyaz Eşya İç Satışları 38 Grafik 4.1.5. Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 39 Grafik 4.1.6. Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı Tüketim Malları Üreten Sektörlerde Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri ve Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri Yatırım Malları Üreten Sektörlerde Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri ve Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri 39 Grafik 4.1.9. İYA Yatırım ve İstihdam Beklentisi 40 Grafik 4.1.10. CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri 40 Grafik 4.2.1. Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı 40 Grafik 4.2.2. Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı 40 Grafik 4.2.3. İhracat Miktar Endeksleri 41 Grafik 4.2.4. İthalat Miktar Endeksleri 41 Grafik 4.2.5. Cari İşlemler Dengesi (CİD) 42 Grafik 4.2.6. Cari İşlemler Dengesi (CİD) 42 Grafik 4.3.1. İşsizlik Oranları 42 Grafik 4.3.2. Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar (Üç Aylık) 42 Grafik 4.3.3. Tarım Dışı İstihdamdaki Üç Aylık Yüzde Değişime Katkılar 43 Grafik 4.3.4. Sanayi İstihdamı ve Üretimi 43 Grafik 4.3.5. İYA İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Değeri 43 Grafik 4.3.6. Kariyer.net Toplam İlan Başına Başvuru ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı 43 Grafik 4.3.7. Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi ve Reel Ücret Ödemeleri 44 Grafik 4.3.8. Birim Ücret 44 Grafik 4.1.7. Grafik 4.1.8. 86 39 39 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Grafik 5.1. Finansal Koşullar ve Kredi Büyümesi 49 Grafik 5.2. Finansal Koşullar Endeksine Katkılar 49 Grafik 5.1.1. 10 Yıl Vadeli ABD Hazine Tahvil Faizleri ve Faiz Oynaklığı Endeksi 50 Grafik 5.1.2. JPMVXYEM Oynaklık Endeksi 50 Grafik 5.1.3. Bölgesel EMBI Endeksleri 51 Grafik 5.1.4. Kümülatif Kredi Temerrüt Takası (CDS) Değişimleri 51 Grafik 5.1.5. Gelişmekte Olan Ülkelerde Portföy Hareketleri 51 Grafik 5.1.6. Türkiye’deki Portföy Hareketleri 51 Grafik 5.1.7. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri 52 Grafik 5.1.8. Kur Sepeti ve Ülke Risk Primi 52 Grafik 5.1.9. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı 53 Grafik 5.1.10. Çeşitli Vadelerde 25 Delta Risk Reversal Pozisyonu 53 Grafik 5.1.11. TCMB Fonlaması 54 Grafik 5.1.12. TCMB Faizleri ve BIST Bankalararası Gecelik Repo Faizleri 54 Grafik 5.1.13. Piyasa Faizleri ve TCMB Fonlama Faizi 55 Grafik 5.1.14. 25 Temmuz 27 Ekim Arası Getiri Eğrisi 55 Grafik 5.1.15. Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları 55 Grafik 5.1.16. Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları 55 Grafik 5.1.17. TCMB Döviz Rezervleri 56 Grafik 5.1.18. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri 56 Grafik 5.1.19. Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri 56 Grafik 5.1.20. 2014 Yılı 3. Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 57 Grafik 5.1.21. 2014 Yılı 3. Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 57 Grafik 5.1.22. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faiz Beklentisi 57 Grafik 5.1.23. Enflasyon Beklenti Eğrisi 57 Grafik 5.1.24. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi ve Gösterge Faiz 58 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.25. İki Yıllık Reel Faizler 58 Grafik 5.1.26. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler 58 Grafik 5.1.27. TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler 58 Grafik 5.1.28. TL Ticari Kredi ve TL Mevduat Faizi 59 Grafik 5.1.29. Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Göstergeler 59 Grafik 5.2.1 Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı 59 Grafik 5.2.2 Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı 59 Grafik 5.2.3 Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları 60 Grafik 5.2.4 Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları 60 Grafik 5.2.5 Tüketici Kredilerinin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 61 Grafik 5.2.6 Tüketici Kredileri Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Yıllıklandırılmış Büyüme Hızları Kredi ve Mevduat Büyümesi M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları 61 Grafik 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri 74 Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar 74 Grafik 6.1.3. Reel Vergi Gelirleri 76 Grafik 6.1.4. Reel KDV ve ÖTV Gelirleri 76 Grafik 6.2.1. Kamu Borç Stoku Göstergeleri 77 Grafik 6.2.2. Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu 77 Grafik 6.2.3. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi 77 Grafik 6.2.4. Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma 77 Grafik 6.2.5. Toplam İç Borç Çevirme Oranı 78 Grafik 6.2.6. İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı 78 Grafik 5.2.7 Grafik 5.2.8 Grafik 5.2.9 Grafik 5.2.10 Grafik 5.2.11 61 61 62 63 63 6. KAMU MALİYESİ 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER Grafik 7.1.1. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi 80 Grafik 7.1.2. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler 80 Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 81 Grafik 7.2.2. Enflasyon Tahmini 83 Grafik 7.2.3. Çıktı Açığı Tahmini 83 Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini 83 Enflasyon Raporu 2014-IV 87 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablolar 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Tablo 2.1.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Büyüme Tahminleri 13 Tablo 2.2.1. 2014 ve 2015 Yıl Sonuna İlişkin Enflasyon Tahminleri 15 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 25 Tablo 3.3.1. Yİ-ÜFE ve Alt Kalemler 30 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Tablo 5.1.1. Döviz Rezervine Katkılar 56 6. KAMU MALİYESİ Tablo 6.1. Merkezi Yönetim ve Genel Devlet Bütçe Dengesi 73 Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri 74 Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları 75 Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri 75 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 88 Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler 81 Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler 84 Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Son Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular 2014-III 3.1. Türkiye’de Enflasyonun İş Çevrimlerine Duyarlılığı 4.1. Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla Verilerini Mevsimsellikten Arındırma: Doğrudan ve Dolaylı Yaklaşım 4.2. Türkiye Dış Ticaretinde Reel ve Cari Dengelenme Öngörülmesi 5.1. Kredi Büyümesi ve Cari Denge 5.2. Türkiye’de Tüketici ve Ticari Kredilerin Cari Açıkla İlişkisi 5.3. Bankacılık Sistemi TL Fonlama İhtiyacı Alt Bileşenleri ve TL Kredi İlişkisi 5.2. Türkiye’de Firmaların Krediye Erişimi: Anket Sonuçlarına Dayalı Bir İnceleme 2014-II 4.1. İnşaat Yatırım Harcamalarına İlişkin Güncellemeler 4.2. 2013 Yılında Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: Fed Politika Değişikliğinin Etkileri 5.1. Getiri Eğrileri Kullanılarak Döviz Kuru Hareketlerinin Öngörülmesi 5.2. Türkiye’de Şirketlerin Yabancı Para Borçluluğu ve Kur Riski 2014-I 3.1. Baz Etkilerinin 2014 Yılı Tüketici Enflasyonuna Yansımaları 4.1. Özel Sektör Makine-Teçhizat Yatırımlarının Belirleyicileri 4.2. Kurulan Şirket Sayıları ve İş Döngüleri 4.3. Karşılama Oranını Etkileyen Faktörler 4.4. Türkiye’de İhracatın Gelir ve Fiyat Esnekliklerine Bir Bakış: Bölgesel Farklılıkların Önemi 5.1. BDDK Tedbirleri 6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş 7.1. 2013 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 2013-IV 1.1. Para Piyasaları ve TCMB 2.1. Para Politikası İletişiminde “Sözle Yönlendirme” 3.1. TÜFE ve Alt Gruplarda İthalat Fiyatları ve Döviz Kuru Geçişkenliği 4.1. Köprü Günü Değişkenin Sanayi Üretim Endeksi Üzerindeki Etkisi 4.2. Kamu Harcamalarının GSYİH Büyümesine Katkısı 4.3. Türkiye’de Konut Kiralarında Katılık Derecesi 4.4. Türkiye’nin Nüfus ve Sosyal Yapısındaki Değişimlerin Hanehalkı Tasarrufları Üzerindeki Etkileri 5.1. Oynak Sermaye Akımlarını Ilımlılaştırmada Makro-İhtiyati Tedbirlerin Etkinliği: Türkiye Örneği 5.2. Arakazanç Ticareti (Carry Trade) Getirileri 6.1. Türkiye’de Kamu Harcama Şoklarının Reel Kur ve Dış Ticaret Dengesi Üzerindeki Etkileri 2013-III 3.1. Yurt İçi Maliyet Unsurlarının Enflasyon Üzerindeki Etkisi 4.1. Küresel İthalat Büyümesi ve Türkiye’nin İhracatı 4.2. Türkiye’de Konjonktürel Etkilerden Arındırılmış Cari Açık 4.3. Tarım Dışı Sektörde Ortalama Çalışılan Saat 4.4. Türkiye’de Göreli Konut Deflatörü 5.1. Otomatik Dengeleyici Bir Politika Aracı Olarak Rezerv Opsiyonu Mekanizması 5.2. Bankaların Dış Borç Gelişmeleri ve ROM 5.3. TCMB Likidite Yönetimi ve Gecelik Piyasa Faizi 5.4. Özel Sektör Tahvilleri İçin Getiri Eğrisi Enflasyon Raporu 2014-IV 89 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kısaltmalar ABD Amerika Birleşik Devletleri BDDK BIST Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu CDS DİBS Kredi Temerrüt Takası ECB EMBI Avrupa Merkez Bankası EPDK EPFR Enerji Piyayasası Düzenleme Kurumu FAO FED Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FKE GOÜ Finansal Koşullar Endeksi GSYİH İYA Gayri Safi Yurt İçi Hasıla KDV KFP Katma Değer Vergisi KİT KOBİ Kamu İktisadi Teşebbüsleri ODA OSD Orta Doğu ve Afrika Bölgesi OVP ÖTV Orta Vadeli Program PMI PPK Satın Alma Yöneticileri Endeksi ROM SGK Rezerv Opsiyonu Mekanizması TCMB TİM Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TMO TL Toprak Mahsülleri Ofisi TÜFE TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi TÜRKBESD YP Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği 90 Borsa İstanbul Devlet İç Borçlanma Senetleri Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi Emerging Portfolio Fund Research Amerikan Merkez Bankası Gelişmekte Olan Ülkeler İktisadi Yönelim Anketi Kapsanmamış Faiz Paritesi Küçük ve Orta Bütçeli İşletmeler Otomotiv Sanayii Derneği Özel Tüketim Vergisi Para Politikası Kurulu Sosyal Güvenlik Kurumu Türkiye İhracatçılar Meclisi Türk Lirası Türkiye İstatistik Kurumu Yabancı Para Enflasyon Raporu 2014-IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2014 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi PPK Toplantıları PPK Özetinin İnternet Yayını Enflasyon Raporu 21 Ocak 2014 28 Ocak 2014 28 Ocak 2014 18 Şubat 2014 25 Şubat 2014 18 Mart 2014 25 Mart 2014 24 Nisan 2014 30 Nisan 2014 22 Mayıs 2014 29 Mayıs 2014 24 Haziran 2014 1 Temmuz 2014 17 Temmuz 2014 24 Temmuz 2014 27 Ağustos 2014 3 Eylül 2014 25 Eylül 2014 2 Ekim 2014 23 Ekim 2014 31 Ekim 2014 20 Kasım 2014 27 Kasım 2014 24 Aralık 2014 31 Aralık 2014 Enflasyon Raporu 2014-IV Finansal İstikrar Raporu 30 Nisan 2014 29 Mayıs 2014 24 Temmuz 2014 31 Ekim 2014 27 Kasım 2014 91