ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ Harun AKKUŞ SbSI KRİSTALİNİN ELEKTRONİK VE OPTİK ÖZELLİKLERİ: YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİNİN UYGULAMASI FİZİK ANABİLİM DALI ADANA, 2007 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SbSI KRİSTALİNİN ELEKTRONİK VE OPTİK ÖZELLİKLERİ: YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİNİN UYGULAMASI Harun AKKUŞ DOKTORA TEZİ FİZİK ANABİLİM DALI Bu Tez ....../....../2007 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği İle Kabul Edilmiştir. İmza: .............................. İmza: .............................. Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV Prof. Dr. Bahşeli İ. GULİYEV DANIŞMAN ÜYE İmza: .............................. Prof. Dr. Bekir ÖZÇELİK ÜYE İmza: .............................. Prof. Dr. Birgül YAZICI ÜYE İmza: .............................. Prof. Dr. Metin ÖZDEMİR ÜYE Bu Tez Enstitümüz Fizik Anabilim Dalında Hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FEF2005D10 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki Hükümlere tabidir. ÖZ DOKTORA TEZİ SbSI KRİSTALİNİN ELEKTRONİK VE OPTİK ÖZELLİKLERİ: YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİNİN UYGULAMASI Harun AKKUŞ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FİZİK ANABİLİM DALI Danışman: Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV Yıl: 2007, Sayfa: 113 Jüri: Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV Prof. Dr. Bahşeli İ. GULİYEV Prof. Dr. Birgül YAZICI Prof. Dr. Bekir ÖZÇELİK Prof. Dr. Metin ÖZDEMİR Bu tezde, yerel yoğunluk yaklaşımı (LDA) altında yoğunluk fonksiyoneli teorisi (DFT) ve ab-initio pseudo-potansiyel yöntem kullanılarak, ferroelektrikyarıiletken SbSI kristalinin hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazlarda elektronik ve optik özellikleri incelenmiştir. Her iki fazda da SbSI kristalinin dolaylı yasak bant aralığına sahip olduğu (paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda sırasıyla 1.45 eV ve 1.49 eV) ve en küçük doğrudan yasak bant aralığının (paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda sırasıyla 1.56 eV ve 1.58 eV), Brillouin bölgesinin S simetri noktasında olduğu görülmüştür. Ayrıca paraelektrik fazdan ferroelektrik faza doğru gerçekleşen birinci tür faz geçişinin (faz geçiş sıcaklığı yaklaşık 22 o C dir) yasak bant aralığının doğasını değiştirmediği gözlenmiştir. Paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda SbSI kristalinin toplam durum yoğunlukları hesaplanmıştır. Her iki fazda foton enerjisinine bağlı lineer dielektrik fonksiyonlar ve soğurma katsayısı, sönüm katsayısı, kırılma indisi, enerji-kayıp fonksiyonu, yansıtıcılık ve optik iletkenlik gibi bazı optik sabitler hesaplanmıştır. Valans elektronlarının etkin sayısı ve etkin optik dielektrik sabiti de her iki faz için hesaplanmıştır. Ayrıca ferroelektrik fazda SbSI kristalinin foton enerjisinine bağlı ikinci mertebeden duygunluk tensörünün bazı bileşenleri hesaplanmıştır. Anahtar Kelimeler: SbSI, ferroelektrik-yarıiletken, elektronik yapı, optik özellikler, yoğunluk fonksiyoneli teorisi. I ABSTRACT PhD. THESIS ELECTRONIC AND OPTICAL PROPERTIES OF SbSI: APPLICATION OF DENSITY FUNCTIONAL THEORY Harun AKKUŞ DEPARTMENT OF PHYSICS INSTITUE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF CUKUROVA Supervisor: Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV Year: 2007, Page: 113 Jury: Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV Prof. Dr. Bahşeli İ. GULİYEV Prof. Dr. Birgül YAZICI Prof. Dr. Bekir ÖZÇELİK Prof. Dr. Metin ÖZDEMİR In this dissertation, the electronic and optical properties of ferroelectricsemiconductor SbSI crystal have been investigated by using the density functional theory (DFT) and ab-initio pseudopotential method within the local density approximation (LDA) in a wide temperature region include paraelectric and ferroelectric phases. It has been shown that SbSI crystal has an indirect band gap in both phases (1.45 eV and 1.49 eV in the paraelectric and ferroelectric phases, respectively) and that the smallest direct band gap (1.56 eV and 1.58 eV in the paraelectric and ferroelectric phases, respectively) is at the S high symmetry point of the Brillouin zone. Furthermore, it is shown that the phese transition, from paraelectric phase to ferroelectric phase (the transition temperature is about 22 o C ), does not change the nature of the band gap. The total density of states (DOS) of SbSI crystal have been calculated in the paraelectric and ferroelectric phases. The linear photon-energy dependent dielectric functions and some optical constants such as the absorption coefficient, extinction coefficient, refractive index, energy-loss function, reflectivity and optical conductivity are calculated in both phases. The effective number of valence electrons and the effective optical dielectric constant are also calculated for both phases. Moreover, some components of second-order photonenergy dependent susceptibility tensor of SbSI crystal are calculated in the ferroelectric phase. Key Words: SbSI, ferroelectric-semiconductor, electronic structure, optical properties, density functional theory. II TEŞEKKÜR Doktora çalışmam boyunca her türlü bilgi ve desteğini esirgemeyen değerli danışman hocam Prof. Dr. Emirullah Mehmetov’a teşekkür ederim. Başta Dr. Xavier Gonze olmak üzere tüm ABINIT yazılım grubuna ve FHI98PP yazılımı ile ilgili yardımlarından dolayı Dr. Martin Fuchs’a teşekkür ederim. Fizik Bölümünde çalıştığım süre boyunca daima desteklerini gördüğüm bölüm başkanı Sayın Prof. Dr. Yüksel Ufuktepe’ye, tüm bölüm hocalarıma ve değerli arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bugüne kadarki her türlü destek ve katkıları için değerli hocalarım Prof. Dr. Bahşeli Guliyev’e, Prof. Dr. Ramazan Eminbeyli’ye ve değerli arkadaşım Bahattin Erdinç’e teşekkür ederim. Çalışmalarım boyunca mesai saati kavramını unutturan akademik hayat tarzıma tahammüllerinden ve desteklerinden dolayı sevgili eşim Pınar’a, oğullarım M. Çağrı ve E. Tuğrul’a teşekkür ederim. Her türlü zorlukla mücadele edebilme cesaretini ve yetisini kendisinden edindiğim ve yakın zamanda kaybettiğim babamı rahmetle ve saygıyla anıyorum. III İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ ....................................................................................................................... I ABSTRACT ........................................................................................................ II TEŞEKKÜR ........................................................................................................ III İÇİNDEKİLER ................................................................................................... IV ÇİZELGELER DİZİNİ ....................................................................................... VII ŞEKİLLER DİZİNİ ............................................................................................ VIII SİMGE VE KISALTMALAR ............................................................................ XII 1. GİRİŞ .............................................................................................................. 1 2. FERROELEKTRİKLİK ................................................................................. 3 2.1. Ferroelektriklerin Kısa Tarihi .................................................................. 3 2.2. Kristal Simetrisi ve Bir Ferroelektriğin Tanımı ...................................... 8 2.3. Ferroelektriklerin Sınıflandırılması ......................................................... 10 2.4. Ferroelektrik Yarıiletkenler ..................................................................... 10 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ ..................................................................... 12 3.1. Hartree Yöntemi ve Öz-Uyumlu Alan .................................................... 15 3.2. Hartree-Fock Yöntemi, Slater Determinantı ve Değişim Enerjisi .......... 18 3.3. Korelasyon Enerjisi ................................................................................. 19 3.4. Thomas-Fermi Teorisi ve Dirac Değişim Enerjisi .................................. 20 3.5. Düzlem Dalga Formülasyonu .................................................................. 23 3.5.1 Bloch Teoremi ................................................................................ 23 3.5.2. Brillouin Bölgesinde Özel k-Noktaları .......................................... 24 3.5.3. Düzlem Dalga Baz Setleri ............................................................. 24 3.5.4. SbSI ............................................................................................... 25 3.5.5. Elektronik Yapı Hesaplamalarında Pseudo-Potansiyel Yaklaşımı. 25 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ .................................................... 28 4.1. Hohenberg-Kohn Teoremleri .................................................................. 28 4.2. Kohn-Sham Denklemleri: Değişim ve Korelasyon Etkilerini İçeren ÖzUyumlu Denklemler ................................................................................ 30 4.2.1. Kohn-Sham Formülasyonu ............................................................ 34 IV 4.3. Değişim ve Korelasyon Yoğunluk Fonksiyonelleri ................................ 36 4.3.1. Değişim-Korelasyon Enerjisi ........................................................ 36 4.3.2. Değişim-Korelasyon Fonksiyonellerinin Genel Analitik Özellikleri ...................................................................................... 39 4.4. Yoğunluk Fonksiyoneli Oluşturma Yöntemleri ...................................... 41 4.4.1. Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (LDA) ................................................ 41 4.4.2. Değişim İçin Yerel Yoğunluk Yaklaşımı ...................................... 42 4.4.3. Korelasyon İçin Yerel Yoğunluk Yaklaşımı ................................. 44 4.5. SbSI İçin Kullanılan Yaklaşık Yoğunluk Fonksiyoneli ......................... 47 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ .............................................................. 48 5.1. Norm-Conserving Pseudo-Potansiyeller ................................................. 49 5.2. Pseudo-Potansiyel Üretimi ...................................................................... 49 5.3. SbSI İçin Üretilen ve Kullanılan İyonik Pseudo-Potansiyeller ............... 52 6. SbSI ................................................................................................................ 61 6.1. Yapısal ve Ferroelektrik Özellikler ......................................................... 61 6.1.1. Paraelektrik Faz ............................................................................. 62 6.1.2. Ferroelektrik Faz ............................................................................ 63 6.2. Elektronik Özellikler ............................................................................... 63 6.2.1. SbSI Kristalinin Paraelektrik ve Ferroelektrik Fazlarında Hesaplanan Elektronik Bant Yapıları ve Toplam Durum Yoğunlukları .................................................................................. 64 6.3. Optik Özellikler ....................................................................................... 69 6.3.1. Kristal Simetrisi ve Optik Özellikler ............................................. 70 6.3.2. Optik Sabitler ................................................................................. 71 6.3.3. Toplam Kuralları ........................................................................... 72 6.3.4. Madde ile Işığın Etkileşimi ........................................................... 73 6.3.5. Lineer Optik Tepki ........................................................................ 74 6.3.6. İkinci Mertebeden Optik Tepki ..................................................... 75 6.3.7. Scissors Yaklaşımı ......................................................................... 76 6.4. SbSI’ın Optik Özellikleri ile İlgili Önceki Çalışmalar ............................ 78 V 6.5. SbSI: Optik Özellikler .............................................................................. 82 7. SONUÇLAR ................................................................................................... 103 KAYNAKLAR ………………………………………………………………… 105 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 113 VI ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 2.1. 32 Nokta Grubu ....................................................................... Çizelge 6.1. SbSI kristalinin paraelektrik fazda birim hücresinde atomik pozisyonlar .............................................................................. Çizelge 6.2. 62 SbSI kristalinin ferroelektrik fazda birim hücresinde atomik pozisyonlar .............................................................................. Çizelge 6.3. 9 63 SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda akristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri ........................... Çizelge 6.4. 88 SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda bkristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri ........................... Çizelge 6.5. 88 SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda ckristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri ........................... Çizelge 6.6. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazları için hesaplanmış n = n(λ ) bağlılığının maksimum değerleri ......... Çizelge 6.7. 88 92 SbSI kristalinin her iki fazı için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlik fonksiyonlarının maksimumlarına karşılık gelen foton-dalgaboyları ................. VII 97 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1. SAYFA (a) Bir kabuk dalga fonksiyonunun, (b) Bir valans dalga fonksiyonunun karakteristik koordinat bağımlılığı ................ Şekil 3.2. 27 Elektronların hissettiği gerçek (sürekli eğriler) ve pseudopotansiyellerin (kesikli eğriler) ve onlara karşılık gelen dalga fonksiyonlarının şematik gösterimi ........................................ Şekil 5.1. 27 Bir atom için bir iyonik pseudo-potansiyel oluşturma işleminin şematik gösterimi ............................................ 52 Şekil 5.2. Sb (antimon) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları .... 53 Şekil 5.3. S (sülfür) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları ......... 53 Şekil 5.4. I (iyot) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları ............. 54 Şekil 5.5. Sb (antimon) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması ........................................... Şekil 5.6. S (sülfür) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması ........................................... Şekil 5.7. 54 55 I (iyot) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması ........................................... 55 Şekil 5.8. Antimon için perdelenmiş pseudo-potansiyeller .................... 56 Şekil 5.9. Sülfür için perdelenmiş pseudo-potansiyeller ........................ 57 Şekil 5.10. İyot için perdelenmiş pseudo- potansiyeller ........................... 57 Şekil 5.11. Antimon için perdelenmemiş potansiyeller ............................ 58 Şekil 5.12. Sülfürün perdelenmemiş potansiyelleri .................................. 58 Şekil 5.13. İyotun perdelenmemiş potansiyelleri ..................................... 58 Şekil 5.14. Antimon için farklı kesme yarıçaplarında hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller ............................................................... Şekil 5.15. Sülfürün farklı kesme yarıçapları için hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller ............................................................... Şekil 5.16. 59 59 İyotun farklı kesme yarıçapları için hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller ............................................................... VIII 60 Şekil 6.1. (a) Paraelektrik fazda SbSI’ın kristal yapısı (b) Paraelektrik fazda SbSI moleküllerinin ab (xy) düzlemine şematik izdüşümleri ............................................................................. Şekil 6.2. 62 Paraelektrik fazdan ferroelektrik faza geçişte atomik yerdeğiştirmeler; oklar atomların kayma yönlerini göstermektedir ....................................................................... Şekil 6.3. SbSI’ın birinci Brillouin bölgesi ve yüksek simetri noktaları (c-kristal ekseni, z-koordinat ekseni yönünde alınmıştır) ...... Şekil 6.4. 64 66 Paraelektrik fazda SbSI’ın bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu ............................................................................... 67 Şekil 6.5. Paraelektrik fazda SbSI’ın toplam durum yoğunluğu ............ 67 Şekil 6.6. Ferroelektrik fazda SbSI’ın bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu ............................................................................... 68 Şekil 6.7. Ferroelektrik fazda SbSI’ın toplam durum yoğunluğu .......... 68 Şekil 6.8. Ferroelektrik faz geçişi ile SbSI kristalinin yasak bant aralığının değişim diyagramı .................................................. Şekil 6.9. SbSI’ın ferroelektrik eksen yönündeki dielektrik sabitinin sıcaklıkla değişimi .................................................................. Şekil 6.10. 69 79 Curie sıcaklığının altında ve üstünde 1 / ε ’un sıcaklığa bağlılığı ................................................................................... 79 Şekil 6.11. SbSI’ın kendiliğinden polarizasyonunun sıcaklık bağımlılığı. 80 Şekil 6.12. SbSI’ın kendiliğinden polarizasyonunun karesinin sıcaklık bağımlılığı .............................................................................. Şekil 6.13. Paraelektrik fazda SbSI’ın yansıma spektrumu; (a) 1-9 eV enerji aralığında, (b) 9-40 eV enerji aralığında ...................... Şekil 6.14. 84 Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün aekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. Şekil 6.16. 81 Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün aekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. Şekil 6.15. 80 84 Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün bekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. IX 85 Şekil 6.17. Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün bekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. Şekil 6.18. Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün cekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. Şekil 6.19. 94 Paraelektrik SbSI için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış yansıtıcılıklar ..................................................... Şekil 6.31. 94 SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış soğurma katsayıları ............................................ Şekil 6.30. 93 SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış soğurma katsayıları ............................................ Şekil 6.29. 93 SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerindeki sönüm katsayıları .................................................................... Şekil 6.28. 92 SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerindeki sönüm katsayıları .................................................................... Şekil 6.27. 91 SbSI’ın ferroektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-dalgaboyuna bağlı kırılma indisleri ......... Şekil 6.26. 91 SbSI’ın paraektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-dalgaboyuna bağlı kırılma indisleri ......... Şekil 6.25. 90 SbSI’ın ferroektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-enerjisine bağlı kırılma indisleri .............. Şekil 6.24. 89 SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-enerjisine bağlı kırılma indisleri .............. Şekil 6.23. 89 SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönünde kayıp fonksiyonları ........................................................................... Şekil 6.22. 86 SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış kayıp fonksiyonları ............................................ Şekil 6.21. 86 Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün cekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri ............................. Şekil 6.20. 85 95 Ferroelektrik SbSI için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış yansıtıcılıklar ..................................................... X 95 Şekil 6.32. SbSI kristalinin paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlikler ............................ Şekil 6.33. SbSI kristalinin ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlikler ............................ Şekil 6.34. 96 96 SbSI’ın paraelektrik fazında hesaplanmış valans elektronlarının etkin sayısı Neff ve etkin optik dielektrik sabiti εeff ........................................................................................... Şekil 6.35. 97 SbSI’ın ferroelektrik fazında hesaplanmış valans elektronlarının etkin sayısı Neff ve etkin optik dielektrik sabiti εeff ........................................................................................... Şekil 6.36. 98 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 133 bileşeninin sanal kısmı (Im χ133 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... Şekil 6.37. 99 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 133 bileşeninin reel kısmı (Re χ133 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... Şekil 6.38. 99 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 233 bileşeninin sanal kısmı (Im χ 233 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... Şekil 6.39. 100 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 233 bileşeninin reel kısmı (Re χ 233 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... Şekil 6.40. 101 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 333 bileşeninin sanal kısmı (Im χ 333 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... Şekil 6.41. 101 Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk ( 2) ) ve bu tensörünün 333 bileşeninin reel kısmı (Re χ 333 bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar ......................... XI 102 SİMGELER VE KISALTMALAR Ab-initio : Temel ilkelere dayanan ABINIT : Yoğunluk fonksiyoneli teorisine dayalı olarak pseudopotansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılım ADP : Amonyum Dihidrojen Fosfat DFT : Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi (Density Functional Theory) DOS : Durum Yoğunluğu Ecut : Düzlem dalga baz setleri için kinetik enerji kesme değeri Eg : Yasak bant aralığı FHI98PP : Yoğunluık fonksiyoneli teorisine dayalı olarak pseudopotansiyel üreten yazılım GGA : Genelleştirilmiş Gradiyent Yaklaşımı (Generalized Gradient Approximation) KDP : Potasyum Dihidrojen Fosfat LDA : Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (Local Density Approximation) LSDA : Yerel Spin Yoğunluk Yaklaşımı LTA : Yerel τ -Yaklaşımı Polar : Kutuplu Polarizasyon : Kutuplanma SCF : Öz Uyumlu Alan (Self Consistent Field) TC : Curie Sıcaklığı XC : Değişim-Korelasyon XII 1. GİRİŞ Harun AKKUŞ 1. GİRİŞ Ferroelektrikliğin Valasek (1920) tarafından keşfedilmesinden beri ferroelektriklik ve bu özelliği taşıyan malzemeler, fizikçilerin yoğun ilgi gösterdikleri alanlardan biri olmuştur. Bu fenomenin ilk gözlendiği malzemeler yalıtkan ve hidrojen bağlı malzemelerdi. Ancak sonraki yıllarda hidrojen bağı içermeyen yalıtkanlarda (1940’larda) ve bazı yarıiletkenlerde de (1960’larda) ferroelektrikliğin gözlenmesi ilgiyi daha da arttırmış; ferroelektrik malzemelerin endüstriyel amaçlı kullanılması düşüncelerini ve çabalarını hızlandırmıştır. Bu tür malzemelerin araştırılması ve fiziksel özelliklerinin tespit edilmesi, ferroelektrikliğin anlaşılması yönünde büyük katkılar sağladığı gibi, bu malzemelerin ses dönüştürücüler, sonar dedektörler ve hafıza elemanları gibi alanlarda (ancak kullanım alanlarının çoğu malzemelerin doğrudan ferroelektrik özelliklerine değil, sergiledikleri lineer olmayan özelliklere dayanır) kullanılmasına da olanak sağlamıştır. Ferroelektrikler ve lineer olmayan kristaller günümüzde katıhal fiziğinin önemli bir alanı olmuştur. Ferroelektrik malzemelerin bilhassa lineer olmayan özellikleri araştırmacılar tarafından oldukça ilgi görmüş ve birçok uygulama alanı bulmuştur. Keşfedilen ilk ferroelektrik yarıiletken BaTiO3 olmuş ve daha sonra AVBVICVII tip yarıiletkenlerin de (SbSI gibi) ferroelektrik özellikler taşıdığı tespit edilmiştir. Bu üçlü bileşikler aynı zamanda yüksek duyarlıklı foto-iletkendirler. Bu yarıiletkenleri cazip yapan yarıiletken özellikleri değildi. Çünkü bu bileşiklerin yasak bant aralığı uygulamalar açısından fazla büyüktü. Onları araştırmacılar için çekici kılan yarıiletken ve ferroelektrik özelliklerinin bir arada bulunması ve faz geçişleri sergilemeleriydi. Bu malzemelerde elektron alt sisteminin serbest enerjisinin kristal serbest enerjisine katkısı bazı yeni fiziksel özelliklere sebep olmaktadır. Bunlardan en önemlisi malzemenin aydınlatılmasının, Curie sıcaklığı, kendiliğinden polarizasyon ve diğer makroskobik özelliklere etkisidir. Ferroelektrik malzemelerdeki foto-elektrik olayın (foto-ferroelektrik olay) araştırılmasının, elektro-optik ve lineer olmayan optiğin gelişmesine büyük katkısı olmuştur. 1 1. GİRİŞ Harun AKKUŞ Yapılacak yeni araştırmalar, ferroelektriklik olayının daha iyi anlaşılmasına, eski verilerin iyileştirilmesine katkı sağlayacak ve belki yeni kullanım alanlarının ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Hatta önceden yapılmış çalışmaların bile yeni ve farklı yöntemler kullanılarak tekrarlanması, seçilen malzemenin fiziksel özellikleri için en iyi yöntemin tespitine dair fikirler verecektir. Doğada var olan veya suni olarak üretilen materyallerden mümkün olduğunca yararlanmak, kullanılacak veya tasarlanacak malzemelerin fiziksel ve kuantum kimyasal özelliklerini tespit etmeyi gerektirir. Bu özelliklerin tespiti için de maddenin elektronik yapısını belirlemek şarttır. Dolayısıyla esas problem elektronik yapı problemidir. Kristal yapıların, özellikle de karmaşık kristallerin elektronik yapılarını belirlemek daima zor ve uzun zaman alan bir iş olmuştur. Ancak son yıllarda kullanılmaya başlanan ve süreki olarak da geliştirilen bilgisayar destekli ve temel ilkelere dayanan ab-initio yöntemlerin gelişmesiyle oldukça karmaşık yapılarda bile elektronik yapı hesaplarını yapmak oldukça kolaylaşmış ve hesaplama zamanı da kısalmıştır. Artık günümüzde elektronik bant yapısı hesabı sıradan bir iş haline gelmiş ve optik özellikler dahil diğer fiziksel özellikler de kolaylıkla incelenmeye başlanmıştır. Bir taraftan bu hesaplara yönelik yeni teoriler geliştirilmiş, diğer taraftan geliştirilen bu teorilere dayanan bilgisayar programları yazılmaya başlanmış ve her geçen gün bu yazılımların daha da mükemmel olması için yeni gelişmeler sağlanmıştır. Bu geliştirme süreci halen dinamik bir şekilde devam etmektedir. Günümüzdeki bu türden yazılımların çoğu yoğunluk fonksiyoneli teorisi (DFT) baz alınarak yazılmıştır. Sunulan bu doktora tez çalışmasında da foto-iletkenlik özellikleri taşıyan ve bir ferroelektrik yarıiletken olan SbSI kristalinin elektronik ve optik özellikleri, yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri kullanarak incelenmiştir. Tez metni içindeki herbir bölümde, bu tez çalışmasının orijinal kısımlarının anlatıldığı kısa metinler ve kesimlerin kesim başlıkları koyu italik olarak yazılmıştır. 2 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ 2. FERROELEKTRİKLİK 2.1. Ferroelektriklerin Kısa Tarihi Ferroelektrik özellikler gösteren materyaller, kristalografik olarak payroelektrik grubundandır. Payroelektrik özellik çok eski tarihlerden beri bilinmekteydi. Bir materyalin kendiliğinden elektrik dipol momenti sergilemesi olarak bilinen payroelektrik etkinin eski zamanlardan beri bilinmesi, bu etkinin gözlenebildiği maddenin ısıtıldığında bazı nesneleri çekmesinden kaynaklanıyordu. Payroelektrik etkiyi fiziksel bir tabana oturtmak için 18. ve 19. yüzyıllarda oldukça çok deney yapıldı. Bu yoğun araştırmalar sonucunda 1880’de J. Curie ve P. Curie tarafından yeni bir etki keşfedildi (Lines and Glass, 1977): piezoelektrik etki. Bu etkiyi sergileyen malzemelerde stres altında elektriksel kutuplanma (piezoelektrik etki) veya elektrik alanda deformasyon (ters piezoelektrik etki) gözlenmekteydi. Bilinen ilk payroelektrik materyallerin hiçbiri, yönü değiştirilebilir elektrik momentine sahip olma manasında ferroelektrik değildi. Bunun başlıca sebebi ferroelektriklerin çok geç keşfedilmesiydi. Çünkü tek-kristal içindeki farklı yönlerde yönelmiş polarizasyon domenleri, net bir polarizasyonun oluşamamasına ve çok küçük payroelektrik ve piezoelektrik tepkilerin gözlenmesine sebep oluyordu. Bu 1920' de Valasek (1920) tarafından Rochelle tuzunun (NaKC4H4O6 .4H2O , sodyum potasyum tartarat tetrahidrat) polarizasyonu keşfedilene kadar sürdü. Valasek'in 1920-1921 yıllarında yaptığı deneyler bu kristalin dielektrik özelliklerinin birçok açıdan demirin ferromagnetik özelliklerine benzediğini gösterdi. Alan-polarizasyon eğrisinde bir "hysteresis" etkisi vardı; Tc Curie sıcaklığı vardı (Rochelle tuzu -18oC ile +24oC arasında kendiliğinden polarize olmuş faz sergilediğinden 2 tane Curie sıcaklığı vardır) ve ferroelektrik bölgede çok büyük dielektrik ve piezoelektrik tepkiler veriyordu. "Curie noktası" terimi Valasek tarafından polar düzenin başlangıcını tanımlamak için kullanılmasına rağmen bu sıra dışı dielektrik olay çok uzun bir süre (bu tuz ilk defa 1655' de Fransa La Rochelle'de, Seignette tarafından hazırlandığı için) "Seignette-electricity" olarak bilindi ve ferroelektriklik terimi 1940'lara kadar genel anlamda kullanımda değildi. Bu kısmen, Rochelle tuzunun, 3 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ ferroelektrikliğin keşfinden sonraki 10 yılı aşkın bir süre için bu fenomenin tek örneği olarak kalmasından kaynaklanmış; ayrıca 1933'e kadar ferroelektrikliğe teorik açıdan tam bir anlam verilememişti. Ferroelektrikliğin çok daha genel çalışılacak kadar değerli bir konu olarak yavaş kabulünün diğer bir sebebi de Rochelle tuzunun doğru kimyasal kompozisyonundan çok ufak sapmaların ferroelektrik özellikleri tamamen yok etmesiydi. Bu deneysel olarak yeniden üretilebilirlik problemlerine sebep oluyordu. Ayrıca kristalin yapısı detaylı bilinmediğinden basit mikroskobik modeller ve teorik açıklama girişimleri spekülatif olmaktan öteye gidemiyordu. Bugün Rochelle tuzunun ilkel hücre başına 112 atom içerdiği ve bilinen çok karmaşık ferroelektrik materyallerden biri olduğu bilinmektedir. Lines ve Glass’a (1977) göre 1935 ve 1938' de ferroelektrik kristallerin ilk serisi Zürich'de üretildi. Bu olayın belki de en büyük önemi izomorf kristaller serisinin keşfedilmesiydi. Bunlar fosfatlar ve arsenatlardı ki bunların başlıca örneği 122 K civarında tek bir geçiş sıcaklığı olan KH2PO4 (genellikle KDP olarak nitelendirilen potasyum dihidrojen fosfat) idi. KDP'ye izomorf diğer kristaller ferroelktriklik veya ona çok yakın ilişkili şeyler gösteriyorlardı. Örneğin çok göze çarpan dielektrik anomaliler sergiliyorlardı. Ancak amonyum tuzları (ADP olarak nitelendirilen (NH4)H2PO4) diğerlerine benzemiyordu ve Curie noktasının altında kendiliğinden polarizasyona sahip olduğu görülmüyordu. Daha sonra ADP'lerin antiferroelektrik oldukları anlaşılmıştır. Rochelle tuzu gibi KDP ve ADP, Tc 'nin üstünde piezoelektrik idiler ve teknik uygulamaların çoğu bu materyallerin ferroelektrik özelliklerinden çok piezoelektrik özelliklerine odaklanmıştı. Özellikle ADP (Tc=148 K) oda sıcaklığındaki %30'luk "elektro-mekanik çiftlenim" verimiyle, çok yüksek sıcaklık duyarlılığı olan Rochelle tuzunun yerini alarak II. Dünya Savaşı'nda sualtı ses dönüştürücüsü ve denizaltı dedektörü olarak kullanıldı. Bu yeni materyallerin önemi, teknik kullanımlarının yanında yapılarının Rochelle tuzundan çok daha basit ve bu nedenle teorik olarak daha kolay anlaşılır olmalarındaydı. KDP'de su ile kristalleştirme olmamasına rağmen hidrojen bağları vardır ve hidrojenlerin farklı olası dizilimleri, farklı yönlerde (H2PO4)- dipol birimleri ile sonuçlanabilir. Buna dayanarak Slater (1941) bir 4 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ ferroelektriğin ilk basit mikroskobik modelini ortaya koydu. Bu model polar faza geçişte hidrojen atomlarının çok düzenli olduklarını varsayıyordu ve bu daha sonra nötron analizleriyle doğrulandı. KDP serilerinin keşfinden sonraki on yıl daha fazla deneysel hamle yapılmadan geçildi ve ferroelektriklerin gerçekten doğada nadir olduğu inancı gelişmeye başladı. Polar kararsızlığın olması için bir hidrojen bağının var olmasının gerekli olduğu düşünülüyordu ve bundan dolayı hidrojen içermeyen materyallerdeki (oksitler gibi) ferroelektrikliğin incelenmesine doğru bir yönelim vardı. Yeni ferroelektriklerin keşfi yeni dielektriklerin araştırılmasına yol açtı. 1925'de yüksek dielektrik sabitine sahip titanyum oksit bir seramik olarak oluşturulmuştu. Mantıksal yaklaşım titanyum oksidin daha yüksek elektriksel geçirgenliğe sahip olmasını sağlamak için ayarlama çalışmaları yapmak idi. 1945'de barium titanate'ın (BaTiO3) seramiği bulundu (Lines and Glass, 1977). BaTiO3 'ın oda sıcaklığında dielektrik sabiti 1000 ile 3000 civarındaydı ve sıcaklık arttığında daha yüksek değerler alabiliyordu. Bundan kısa bir süre sonra BaTiO3'ın ferroelektrik olduğu bulundu (Lines and Glass, 1977). Bu olay ile ferroelektikliğin hidrojen hipotezi terkedilmiş oldu. Bu keşif birçok yönden önemliydi ve birçok ilklere sahipti: hidrojen bağsız ilk ferroelektrik, birden fazla ferroelektrik faza sahip ilk ferroelektrik, paraelektrik fazı piezoelektrik olmayan ilk ferroelektrik. Paraelektrik fazının kristal yapısı yüksek simetrili kübik yapıdaydı ve birim hücre başına sadece birkaç atom içeriyordu. Bu basitliğin ve pratik kullanılışlığın sonucu olarak BaTiO3 o zamana kadar en detaylı araştırılan ferroelektrik materyal oldu. Kimyasal ve mekanik olarak çok kararlıydı, oda sıcaklığında ferroelektrik idi ve mükemmel bir tek kristal olarak büyütülmesi 1954'e kadar gerçekleşmemesine rağmen kolayca seramik formda hazırlanabiliyordu. Daha sonra KNbO3 ve KTaO3’da (Matthias, 1949), LiNbO3 ve LiTaO3'da (Matthias ve Remaika, 1949) ve PbTiO3’da (Shirane, Hoshino ve Suzuki, 1950) ferroelektrik aktivite keşfedildi. Perovskite kristal yapının (ABO3) basitliğinden dolayı mikroskobik seviyede teorik ilerlemeler beklemek doğal bir sonuç idi. 1950'de Slater BaTiO3'ın ferroelektrik davranışının uzun erimli (long-range) dipolar kuvvetlerden (bu kuvvetler yerel kuvvetler tarafından desteklenen yüksek simetrili yapıyı bozma 5 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ eğilimindeydiler) kaynaklandığını varsayıyordu. Bu açıklama birçok sınırlayıcı kabul yapılmadığında sıkıntı verecek kadar çok sayıda değişkene izin vermesine rağmen yer-değiştirmeli (displacive) geçişler için basit bir model oldu. Anderson (1960) ve Cochran (1960) teorinin (yer-değiştirmeli örgü karasızlığı için) örgü dinamiği çerçevesinde ele alınması gerektiğini ve basit değişken olarak atomların iyonik hareketlerini içeren örgü modlarına (soft modlar) odaklanılması gerektiğini fark ettiler. Makroskobik seviyede teori çok daha hızlı ilerliyordu. Makroskobik yolun en büyük avantajı iyonik veya elektronik yer değiştirmeler, uzun veya kısa erimli etkileşimler gibi yer-değiştirmeli (displacive) ve düzenli-düzensiz (order-disorder) karekterlerle ilgili mikroskobik ayrıntıların hesaba katılmaması ve sadece termodinamik kavramlara odaklanmasıydı. Mueller (1940a, 1940b) bir ferroelektrik malzemeye (Rochelle tuzu) termodinamiği uygulayan ilk kişiydi. Düşüncesi polarizasyonun ve deformasyonun (strain) kuvvetlerine göre bir serbest enerji yazmak ve ölçülebilir parametreleri belirlemekti. Çoğunlukla bu parametrelerden sadece biri (genellikle elektriksel geçirgenliğin tersi) kuvvetli bir biçimde sıcaklığa bağlıydı ve diğer tüm termodinamik parametreler buna dayanılarak tahmin edilebilirdi. Dolayısıyla bu teorinin başarısının altında yatan gerçek, teorinin herhangi bir sıcaklıkta sınırlı sayıda terim içeren polinom yapıdaki bir serbest enerjiden dielektrik, piezoelektrik ve elastik davranışı açıklayabilmesiydi. Lines ve Glass’a göre (1977), hem polar hem de polar olmayan fazları aynı enerji fonksiyonunun tanımlayabildiğini kabul eden bu teknik, BaTiO3 referans alınarak Ginzburg ve Devonshire tarafından çok büyük sayıda veri toplanarak mükemmelleştirildi. Bu metot 1951'de Kittel (1951) tarafından antiferroelektriklere genişletildi. Lines ve Glass’a göre (1977) 1950’lerin ortasında çok da sistematik olmayan yeni ferroelektrik araştırmalarının bir sonucu olarak C(NH2)3Al(SO4)2.6H2O (GASH olarak nitelendirilen guanidine alüminium sulphate hexahydrate) keşfedildi. GASH ve izomorfları ferroelektrik olsalar bile bir Curie sıcaklığı sergilemezler. Çünkü ferroelektrikliklerini kaybetmeden önce ayrışırlar. Bu grup kristaller zaten yüzyılı aşkın süredir incelenen alüminyum sülfatları (alum) hatırlatıyordu. 1956'da Pepinsky, 6 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ Jona ve Shirane (1956) var olan verileri ihmal ederek CH3NH3Al(SO4)2.12H2O (methylammonium aluminium alum)'da ferroelektriklik buldular. Aynı şekilde Matthias ve Remeika (1956) 40 yıllık verileri ihmal edrek (NH4)2SO4 (amonyum sülfat)'da ferroelektriklik buldular. Sonuç olarak bu konuda daha önceleri kaydedilen raporların çoğunun güvenilir olmadığı ve geçmişte dielektrik anomalileri sonsuz olarak rapor edilen kristallerin ferroelektrik oldukları ortaya çıktı. Gerçek anlamda bu işin modern teorisi Anderson (1960) ve Cochran'ın (1960) makaleleri ile başladı. 1960'dan beri baskın olarak üzerinde durulan nokta ferrooelektrikliğin örgü dinamiği veya “soft” mod (yumuşak mod) tanımı üzerine oldu. Bundan sonraki zamanların teorik konusu birleştirme yani "her bir ferroelektrik yapı diğerleriyle marjinal olarak ilişkili olan özel bir probleme sahiptir" fikrinden kurtulmak ve tüm ferroelektrik yapıların sahip olduğu genel kavramlara odaklanmak oldu. Ferroelektriklerin temel doğasının anlaşılmasındaki ilerlemeler artan bir şekilde sürerken ferroelektriklerin uygulamalarında durum böyle değildi ve ferroelektrik cihazlara yönelik çabalarda çok dalgalanmalar vardı. Yüksek dielektrik ve piezoelektrik sabitleri, ferroelektrik materyalleri çeşitli uygulamalar için cazip hale getirdi. Yıllarca ferroelektrikler sonar dedektörler ve fonografi gibi alanlarda kullanıldılar. Ancak bu cihazların hiçbiri materyallerin ferroelektrik doğasını yani büyük ve yönlendirilebilir kendiliğinden polarizasyonu doğrudan kullanmıyordu. Sonraki yıllarda yüksek kapasiteli bilgisayar hafızaları ihtiyacı belirince ferroelektrikler birincil aday olarak görüldüler. Çünkü iki kararlı durum ikili hafızalar için bir potansiyele sahipti. Ferroelektriklerin dielektrik, piezoelektrik ve payroelektrik özelliklerini kullanan cihazlar sürekli ilgi çekmekteydiler. Özellikle kızıl ötesi görüntüleme için payroelektrik etkinin kullanılması gelecek vaat ediyordu. Çünkü hem payroelektrikler görüntüleme için oldukça basit yöntemler sunuyordu; hem de oda sıcaklığında doğrudan termal görüntüleme için geçerli başka alternatif yöntem yoktu. Lazerin ortaya çıkması ile optik frekanslarda lineer olmayan kutuplanmaya sahip materyallere ihtiyaç duyuldu. Kısa süre sonra lineer olmayan kutuplanmanın genellikle aşırı lineer kutuplanmaya sahip materyallerde olduğu anlaşıldı ve bir kere 7 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ daha ferroelektrikler bu iş için birincil aday oldular. Ayrıca ferroelektriklerin kristal anizotropileri genellikle büyük optik çift-kırınıma neden olurlar. Yeni ferroelektriklerin büyük bir çoğunluğu bu materyallerin araştırılması süresince bulundu. Bu materyallerin optik cihazlara uygulamaları kristal mükemmelliği ile ilgili bazı zorunluluklar getiriyordu. Fakat bu problemler aşıldı ve optik hafızalar ve optik gösterim için yeni uygulamalar geliştirildi. Optik olarak geçirgen seramiklerin üretilmesi ferroelektrik optik cihazların yaygın ticari kullanım olasılıklarını arttırdı. Daha sonra optik dalga rehberleri için ferroelektrik filmlerin üretimine yönelik toplu bir çaba ortaya konuldu. 2.2. Kristal Simetrisi ve Bir Ferroelektriğin Tanımı Herhangi bir kristal sahip olduğu simetri elemanlarına göre bilinen 32 kristal sınıfından (veya 32 nokta grubundan) birine aittir. Bu 32 kristal sınıfından 11'i bir simetri merkezine sahiptirler ve "simetri merkezli (centrosymmetric)" kristal olarak adlandırılırlar. Simetri merkezine sahip bir kristal polar özellikler gösteremez. Örneğin simetri merkezine sahip bir kristale düzgün bir stres uyguladığımızda kristal içinde gerçekten yük yer değiştirmeleri olacaktır. Fakat simetri merkezinin varlığı göreli yer değiştirmelerin birbirlerini telafi etmelerine neden olacaktır. Eğer yine böyle bir kristale bir elektrik alan uygularsak kristalin şeklinde küçük değişmeler olacaktır fakat uygulanan alanın yönünü tersine çevirsek de deformasyon (strain) değişmez kalacaktır. Yani deformasyon uygulanan alanın karesi ile orantılı olacaktır. Bu etki "electrstriction effect" olarak adlandırılır. Bu etki piezoelektrik etkiden (lineer bir etkidir) farklıdır ve tüm maddelerde gerçekleşir. Geri kalan 21 kristal sınıfı bir simetri merkezine sahip değildirler ve "simetri merkezi olmayan (non-centrosymmetric)" kristal olarak adlandırılırlar. Simetri merkezinin yokluğu bu sınıflardaki kristallerin 1 veya daha fazla polar eksene sahip olmalarını mümkün kılar. Bu sınıflardan biri hariç tamamı piezoelektrik etki sergilerler. Bu kübik sınıftaki 432 nokta grubudur. 432 nokta grubunun bir simetri merkezi olmamasına rağmen sahip olduğu diğer simetri elemanları piezoelektrik aktiviteyi engeller. 8 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ Piezoelektrik sınıf olarak nitelendirilen bu sınıfın 10'u bir polar eksene sahiptir. Bu gruba dahil olan kristaller "polar kristal" olarak adlandırılırlar. Çünkü kendiliğinden polarizasyonları vardır. Genellikle bu kendiliğinden polarizasyon kristalin yüzeyindeki yükler ile gözlenemez. Çünkü bu yükler dış veya iç iletkenlikle telafi edilirler. Ancak kendiliğinden polarizasyonun değeri sıcaklığa bağlıdır ve kristalin sıcaklığı değiştirildiğinde polarizasyonda bir değişim olur. Böylece kristalin polar eksene dik yüzeylerinde elektrik yükleri gözlenebilir. Bu "payroelektrik etki" olarak bilinir. Dolayısıyla polar eksene sahip 10 sınıflık polar grup "payroelektrik sınıf" olarak adlandırılır (Çizelge 2.1). Çizelge 2.1. 32 Nokta Grubu Simetri merkezi olmayan Kristal sınıfı Simetri Polar Polar olmayan merkezi olan Triklinik 1 1 Monoklinik 2/m 2, m mmm mm2 222 4/m, 4/mmm 4, 4mm 4 , 42m , 422 3, 3m 32 6, 6mm 6 , 6m 2 , 622 2-eksenli Ortorombik Tetragonal 1-eksenli Optik Trigonal 3 , 3m Altıgen 6/m, 6/mmm Kübik m3, m3m 432, 43m , 23 izotropik Ferroelektrik kristaller de piezoelektrik sınıfına aittirler. Ancak bu grubun bir kısmını oluştururlar ve kendiliğinden polarizasyonlarının yönü bir elektrik alan uygulanarak tersine çevrilebilir. Dolayısıyla bir ferroelektrik kristal, kendiliğinden polarizasyonun yönü, bir dış alan ile çevrilebilen polar kristal olarak tanımlanabilir. 9 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ 2.3. Ferroelektriklerin Sınıflandırılması Ferroelektrik materyaller farklı kriterlere göre sınıflandırılabilirler: Kristal-kimyasal sınıflandırma. Bu sınıflandırmaya göre ferroelektrik bileşikler iki gruba ayrılabilir: Rochelle tuzu ve KDP gibi hidrojen bağlı kristaller; BaTiO3 ve PbNb2O6 gibi oksitli kristaller. Kendiliğinden polarizasyonun izinli yönlerinin sayısına göre sınıflandırma. Yine bu sınıflandırmaya göre ferroelektrik materyaller iki gruba ayrılabilir. Bir grup sadece bir tane kendiliğinden polarizasyon ekseni içeren ferroelektrik materyallerden oluşur. Rochelle tuzu, PbTa2O6 gibi ferroelektrikler bir eksen boyunca polarize olabilirler. Diğer grup birkaç eksen boyunca polarize olabilen ferroelektriklerden oluşur. Polar olmayan fazda bu eksenler kristalografik olarak eşdeğerdirler. Bu gruba örnek olarak BaTiO3 ve Cd2Nb2O7 verilebilir. Bu sınıflandırma özellikle ferroelektrik domenlerin incelenmesinde yararlıdır. Polar olmayan fazın nokta grubunda simetri merkezinin olup olmamasına göre sınıflandırma. Bu sınıflandırmayla ferroelektrikler iki gruba ayrılır. Birinci grup Rochelle tuzu ve KH2PO4 gibi polar olmayan fazı piezoelektrik (ya da simetri merkezi olmayan) olan ferroelektriklerden; ikinci grup BaTiO3 ve Cd2Nb2O7 gibi polar olmayan fazı simetri merkezine sahip olan (veya polar olamayan fazında piezoelektrik etki gözlenmeyen) ferroeletriklerden oluşur. Bu sınıflandırma özellikle ferroelektrik geçişlerin termodinamik incelemesi için kullanışlıdır. Curie noktasında gerçekleşen faz dönüşümünün doğasına göre sınıflandırma. Bu sınıflandırmaya göre ilk grup KH2PO4 gibi düzenli-düzensiz tip geçişe uğrayan ferroelektriklerdir. İkinci grup BaTiO3 gibi yer-değiştirmeli tip faz geçişine uğrayan ferroelektriklerdir. Bu sınıflandırma kristallerin polar olmayan fazlarında kalıcı veya indüklenmiş dipollerin olup olmamamsına göre sınıflandırmaya eşdeğerdir. 2.4. Ferroelektrik Yarıiletkenler BaTiO3’ın ferroelektrik özelliklerinin keşfedilmesi yeni bir alan ortaya çıkarmıştır: ferroelektrik-yarıiletkenler. BaTiO3 yasak bant aralığı yaklaşık 3 eV olan 10 2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ geniş bant aralıklı bir yarıiletkendir (Fridkin, 1980). Bu nedenle BaTiO3 ilk ferroelektrik yarıiletkendir. Bu keşiften sonra perovskite yapıdaki diğer ferroelektriklerin de yarıiletken özellikleri incelenmeye başlanmıştır. 1960’lı yılların başlarında AVBVICVII tür foto-iletkenlerde ferroelektrik özellikler keşfedildi (Fatuzzo ve ark, 1962; Nitsche ve ark, 1964). Bu türe örnek yasak bant aralığı yaklaşık 2 eV olan SbSI’dır. Sonraki yıllarda çok sayıda yarıiletken bileşikte ferroelektrik özellikler keşfedildi. Bu ferroelektrik yarıiletkenler arasında lityum niobat gibi geniş bant aralıklı bileşikler, A2VB3VI tip bileşikler ve AIVBIV tip gibi dar bant aralıklı bileşikler vardır (Fridkin, 1980). Yarıiletkenler fiziği açısından bakıldığında ferroelektrik yarıiletkenler çok uygun malzemeler değildir. Çünkü yasak bant aralıkları genelde büyüktür ve taşıyıcı mobiliteleri düşüktür. Ancak hem yarıiletken hem de ferroelektrik özelliklere aynı anda sahip olduklarından önem taşımaktadırlar. Ferroelektrik özellik taşıdıklarından faz geçişi sergilerler. Bu malzemelerde özellikle faz geçiş sıcaklığı civarında elektron sisteminin serbest enerjisinin örgü serbest enerjisine yaptığı katkı yeni fiziksel fenomenlere yol açar (Fridkin, 1980). Bu fenomenlerden biri foto-elektrik etkisidir. Bu etkinin holografide ve optik hafıza sistemlerinde önemli uygulamaları vardır. Ferroelektrik yarıiletkenlerin araştırılması, elektro-optik ve lineer olmayan optik gibi disiplinlerin gelişimine katkı yapacağı gibi ferroelektrikliğin doğasının anlaşılmasına da katkı yapacaktır. 11 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Atomlar, moleküller ve katılar gibi çok-parçacıklı sistemlerin kesin ve tam olarak tanımlanabilmesi, geçen yüzyılda fiziğin ve kimyanın en önemli ve en zor problemlerinden biri olmuş ve bu yöndeki çabalar günümüzde de yoğun olarak sürdürülmektedir. Sayılan bu sistemlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini tam olarak tanımlamak, elektronik yapılarını belirlemeyi gerektirmektedir. Bu ise oldukça karmaşık bir iştir. Elektronların de Broglie dalgaboyu ile aralarındaki ortalama mesafe karşılaştırılabilir olduğunda kuantum etkiler ortaya çıktığından, madde içindeki elektronları tanımlamak için kuantum mekaniğinin yasalarını kullanmak gerekmektedir. Ayrıca elektronların sayısı arttıkça, birbirleriyle olan etkileşimleri hızla karmaşıklaşmaktadır. Sonuç olarak madde içindeki elektron sistemi bir kuantum sistemi olarak ele alınmak zorundadır. Çok-elektron problemini çözmek için kullanılan genelde üç yöntem vardır: 1. Dalga fonksiyonları metodu. Bu yöntem çeşitli yaklaşımlar altında çok-elekron dalga fonksiyonunu bulmaya dayanır. 2. Green fonksiyonları yöntemi. 3. Elektronik yoğunluk metodu. Bu yöntemde başlangıç noktası olarak elektron yoğunluğu kullanılır. Hohenberg ve Kohn (1964) tarafından temelleri atılan yoğunluk fonksiyoneli teorisi (DFT) de temel durumdaki herhangi bir elektronik sistem için çok-elektron dalga fonksiyonunu kullanmak yerine başlangıç noktası olarak elektronik yoğunluğu kullanır. Sunulan bu tez çalışmasının tamamında üçüncü yöntem kullanılmıştır. Zamandan bağımsız bir kuantum sisteminin özelliklerini belirlemek için zamandan bağımsız Schrödinger (1926) denklemi, r r r r r r Hˆ Ψ (r1 , σ 1 ; r2 , σ 2 ;...; rN , σ N ) = E Ψ (r1 , σ 1 ; r2 , σ 2 ;...; rN , σ N ) çözülmelidir. Burada Ĥ , kuantum sisteminin (3.1) hamiltoniyeni, r r r Ψ (r1 , σ 1 ; r2 , σ 2 ;...; rN , σ N ) , çok-parçacık dalga fonksiyonu ve E, sistemin toplam 12 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ enerjisidir. Çok az sayıda basit sistem için bu denklemi tamamen analitik olarak çözmek mümkündür. Hatta biraz daha karmaşık sistemler için nümerik çözümler de yapılabilmektedir. Ancak elektron sayıları fazla olan atomlarda, büyük moleküllerde ve katılarda analitik ve nümerik çözümlemeler imkansızlaşmaktadır. Dış alandaki bir kristalin hamiltoniyeni aşağıdaki şekilde yazılabilir: Hˆ = Tˆe + Tˆi + Vˆee + Vˆii + Vˆei + Vˆext . (3.2) Burada (atomik birimlerde) N 1 Tˆe = ∑ − ∇ i2 i =1 2 (3.3) elektronların kinetik enerjisi, M 1 Tˆi = ∑ − ∇ 2j j =1 2 (3.4) iyonların kinetik enerjisi, 1 N 1 Vˆee = ∑ r r 2 i ≠1 ri − r j (3.5) elektron-elektron etkileşim enerjisi, Zα Z β 1 Vˆii = ∑ r r 2 α ≠ β Rα − R β (3.6) iyon-iyon etkileşim enerjisi, 13 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ 1 N M Z Vˆei = − ∑ ∑ r αr 2 i =1 α =1 ri − Rα (3.7) elektron-iyon etkileşim enerjisi ve Vˆext = Vˆext (r1 , r2 ,...; R1 , R2 ,...) (3.8) tüm parçacıkların dış alandaki enerjileridir. Bu karmaşık problemi kolaylaştırıcı ilk katkıyı Born ve Oppenheimer (1927) yapmıştır. Born-Oppenheimer yaklaşımı veya adyabatik yaklaşım olarak bilinen bu yaklaşıma göre, elektronlar iyonlara göre hafif ve iyonların hareketleriyle karşılaştırıldığında çok daha hızlı parçacıklar olduklarından, iyonlar elektronların anlık pozisyonlarından etkilenmezler. Ancak elektronların ortalama hareketlerinden etkilenebilirler. Dolayısıyla iyonlar sadece elektronların oluşturduğu ortalama alanda hareket edebilirler ve elektronların tek tek ani hareketleri iyon pozisyonlarını değişmez bırakır. Bu yaklaşım altında (3.1)’deki Schrödinger denklemi oldukça basitleşir. İyonlar kararlı olacaklarından kinetik enerjileri sıfır alınabilir (Tˆi = 0) . İyon-iyon etkileşim enerjisi de sabit olacağından uygun bir referans enerjisi seçimi ile sıfır olur (Vii = 0) . Kristalin bulunduğu dış alan da sıfır alınırsa (Vext = 0) (3.2)’deki hamiltoniyen sadece üç terimden oluşacak ve elektronik hamiltoniyen olacaktır: Hˆ e = Tˆe + Vˆee + Vˆei . (3.9) Hamiltoniyenin bu basit haline rağmen Schrödinger denklemi hala çözülemeyecek kadar karmaşıktır. Çünkü çok-elektron dalga fonksiyonu, N ≈ 10 26 olmak üzere 3N tane değişken içermektedir. 14 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ 3.1. Hartree Yöntemi ve Öz-Uyumlu Alan Denk. 3.9’daki elektronik hamiltoniyen kullanılarak elektronlar sistemi için Schrödinger denklemi şu şekilde yazılabilir: Hˆ e Ψe = E e Ψe (3.10) burada elektronik hamiltoniyen şu şekildedir: N M N Z 1 N 1 Hˆ e = − ∑ ∇ i2 − ∑ ∑ r αr + ∑ r r = Tˆ + Vˆ + Vˆee . 2 i =1 i =1 α =1 ri − Rα i 〈 j ri − r j (3.11) Hartree (1928) tarafından, bu haliyle bile çözülmesi mümkün olmayan elektronik Schrödinger denklemini daha da basitleştirecek bir metot ileri sürüldü. Bu yöntemde öz-uyumlu alan (self-consistent field) olarak adlandırılan bir ortalama alan tanımlanarak çok-elektron Schrödinger denklemi, tek-elektron Schrödinger denklemine dönüştürülerek daha da basitleştirilmiştir. Denk. 3.10 ile verilen elektronik Schrödinger denklemi hala çözülemez durumdadır. Bu denklem ilk olarak tek parçacık denklemine dönüştürülmelidir. Eğer elektronların etkileşmediği varsayılırsa yani (3.9)’daki Vee terimi sıfır alınırsa, elektronlar sistemi için olan bu denklem bir denklemler sistemine dönüşür ve problem şu soruya indirgenir: etkileşen elektronlar yerine etkileşmeyen elektronlar sistemi ele aldığında, elektronların etkileşimleri nasıl hesaba katılabilir? Hartree bu sorunu “öz-uyumlu alan (self-consistent field)” kavramını ortaya koyarak çözdü. Elektronlar sisteminde herhangi bir i’inci elektron gözönüne alınmış olsun. Bu elektron, geri kalan diğer tüm elektronlar ve tüm iyonlar tarafından etkilenecektir. Herhangi bir zaman anında bu elektronun bulunduğu pozisyonda, diğer tüm eletronların oluşturacağı alanla aynı alanı oluşturan bir dış kaynağın olduğu varsayılsın ve bu alanda i’inci elektronun potansiyel enerjisi Φ i ile gösterelsin. Bu potansiyel enerji sadece i’inci elektronun 15 koordinatlarına bağlı olacaktır 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ r (Φ i = Φ i (ri )) . Eğer herbir elektron için böyle alanlar tanımlanırsa, elektron-elektron etkileşim enerjisi Φ i potansiyelleri cinsinden oluşturabilir: r 1 N N 1 Vˆee = ∑ ∑ r r → ∑ Φ i (ri ) . 2 i =1 j ≠i ri − r j i (3.12) r i’inci elektronun Φ i (ri ) potansiyel enerjisi sadece diğer elektronların herbirinin hareketine bağlı değildir. Aynı zamanda dolaylı olarak kendisinin hareketine de r bağlıdır. Çünkü kendi hareketi diğer elektronları etkileyecektir. Bu nedenle Φ i (ri ) öz-uyumlu alan olarak adlandırılır. Bu alanların tanımlandığı varsayılarak (3.9) elektronik hamiltoniyen şu şekilde yazılır: r 1 1 ∑ − 2 ∇ i2 + ∑ Φ i (ri ) + 2 ∑ ∑ U iα = ∑ Hˆ i . i i i α (3.13) i Bu denklemde sol taraftaki üçüncü terim (3.7)’deki elektron-iyon etkileşim enerjisi ve r r 1 Hˆ i = − ∇ i2 + Φ i (ri ) + U i (ri ) , 2 (3.14) i’inci elektronun hamiltoniyenidir. Artık elektronik hamiltoniyen elektron-elektron etkileşim enerjisi terimini içermez ve ilk terimi i’inci elektronun kinetik enerjisi, ikinci terimi i’inci elektronun diğer tüm elektronların oluşturduğu alandaki potansiyel enerjisi ve son terimi de i’inci elektronun tüm iyonların oluşturduğu alandaki potansiyel enerjisidir. Böylece çok-elektron dalga fonksiyonu da tek tek elektronların dalga fonksiyonlarının çarpımı olarak; sistemin toplam enerjisi ise tek tek elektronların enerjilerinin toplamı olarak yazılabilir: N r r r r Ψe (r1 , r2 ,...rN ) = ∏ψ i (ri ) , (3.15) i =1 16 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ N E e = ∑ Ei . (3.16) i =1 Sonuç olarak tek-elektron Schrödinger denklemi aşağıdaki gibi yazılabilir: Hˆ iψ i = E iψ i . (3.17) Bu noktadan itibaren çok-elektron problemi, öz-uyumlu alan kullanılarak tekelektron problemine indirgenmiştir. i’inci elektronun dışındaki diğer tüm elektronlar, yük yoğunluğu ρ olan düzgün bir negatif yük yoğunluğu olarak alınırsa, i’inci elektronun bu yük yoğunluğunun alanındaki potansiyel enerjisi, r r 2 r 1 1 Φ i (ri ) = ∑ ∫ ψ j (r j ) r r dr j 2 i≠ j ri − r j (3.18) r 2 r r olarak yazabilir (Kireev, 1978). Burada ψ j (r j ) dr j , ri noktasındaki potansiyeli belirleyen yük elemanıdır. Denk. 3.18’deki ifade Denk. 3.17’de yerine yazılırsa bilinen Hartree denklemleri elde edilir: r ⎡1 r r 2 dr j 1 2 − ∇ i ψ i (ri ) + ⎢ ∑ ∫ ψ j (r j ) r r 2 ⎢ 2 j ≠i ri − r j ⎣ r r r + U i (ri )ψ i (ri ) = E iψ i (ri ) ⎤ r ⎥ψ i (ri ) . ⎥ ⎦ (3.19) Bu denklemlerin çözümü ardışık iterasyonlarla yapılmalıdır. İlk olarak uygun bir başlangıç dalga fonksiyonları alınarak öz-uyumlu alanlar hesaplanır. Bulunan bu alanlar Hartree denkleminde yazılarak yeni dalga fonksiyonları elde edilir. Bu yeni dalga fonksiyonları ile tekrar öz-uyumlu alanlar hesaplanır ve süreç bu şekilde 17 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ ilerler. Bu işlem, önceden belirlenen hata sınırları içinde n. iterasyondaki potansiyel ile (n+1). iterasyondaki potansiyel çakışıncaya kadar sürdürülür. Hartree yöntemi Pauli ilkesini sağlamaz. Çünkü elektronik dalga fonksiyonu, Denk. 3.15’den görüldüğü gibi tek tek elektronların dalga fonksiyonlarının çarpımı olarak yazılır ve herhangi iki elektronun yer değiştirmesiyle simetrik kalır. Oysa Pauli ilkesine göre bu durumda elektronik dalga fonksiyonu antisimetrik olmalıdır. Bu Hartree yönteminin kusurudur. 3.2. Hartree-Fock Yöntemi, Slater Determinantı ve Değişim Enerjisi Hartree yöntemindeki elektronik dalga fonksiyonun Pauli ilkesini sağlamamsı sorunu Hartree-Fock (1930) yaklaşımıyla aşıldı. Bu yaklaşımda elektronik dalga fonksiyonu, elektronik orbitallerin antisimetrik çarpımı olarak yazılır (AshcroftMermin, 1976): Ψ= 1 N! [ψ 1 (rr1 s1 )ψ 2 (rr2 s 2 )...ψ N (rrN s N ) − ψ 1 (rr2 s 2 )ψ 2 (rr1 s1 )...ψ N (rrN s N ) + ...] . (3.20) Daha sonra bu antisimetrik çarpım Slater (1951) tarafından bir N × N detterminat (Slater determinantı) ile verilmiştir: r r . . r ψ 1 (r1 s1 )ψ 1 (r2 s 2 ) . . . ψ 1 (rN s N ) r r r ψ 2 (r1 s1 )ψ 2 (r2 s 2 ) . . . ψ 2 (rN s N ) r r r 1 Ψ (r1 s1 , r2 s 2 ,..., rN s N ) = N! . . . . . . . r r r ψ N (r1 s1 )ψ N ( r2 s 2 ) . . .ψ N (rN s N ) (3.21) Bu dalga fonksiyonu ve (3.9) hamiltoniyeni kullanılarak enerjinin beklenen değeri hesaplanabilir: 18 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ E = Ψ Hˆ e Ψ r⎛ 1 r ⎞ r r = ∑ ∫ψ i∗ (r )⎜ − ∇ i2 + U i (ri ) ⎟ψ i (ri ) dr ⎝ 2 ⎠ i r 2 r 2 r r 1 1 + ∑ r r ψ i (r ) ψ j (r ′) dr dr ′ 2 i, j r − r ′ − (3.22) r ∗ r r r r 1 1 ∗ r r r ψ i (r )ψ i (r ′)ψ j (r ′)ψ j (r ) δ si s j dr dr ′ ∑ 2 i, j r − r ′ Bu son denklemin sağ tarafındaki son terim enerjiye negatif bir katkı vermektedir. Bulunan bu enerji ψ i∗ ’ye göre minimize edildiğinde Hartree denklemlerinin genel bir hali olan Hartree-Fock denklemleri elde edilir: r ⎡1 e 2 dr j r r 2 h2 2 ⎢ − ∇ i ψ i (ri ) + ∑ ∫ ψ j (r j ) r r 2me ⎢ 2 j ≠i 4πε 0 ri − r j ⎣ ⎤ r r r ⎥ψ i (ri ) + U i (ri )ψ i (ri ) ⎥ ⎦ (3.23) 2 r r r r e − ∑ ∫ r r ψ ∗j (r ′)ψ i ( r ′)ψ j (r )δ si s j = E iψ i ( ri ) r − r′ j Bu denklemler Hartree denklemlerinden farklı olarak bir değişim terimi içerirler. 3.3. Korelasyon Enerjisi Hartree-Fock teorisi, elektronik dalga fonksiyonu tek bir determinant ile verildiğinden tam bir teori değildir. Çünkü tek bir determinanat, elektronlar sistemi için mümkün izinli dalga fonksiyonlarının ancak bir alt setini oluşturabilir ve bu alt setin gerçek dalga fonksiyonunu içermesi kuşkuludur. Bunun olabilmesi ancak etkileşmeyen elektronlar sisteminde mümkündür. Gerçek sistemlerde elektronların hareketeleri, öz-uyumlu alanın tanımladığı ortalama alandakinden daha koreledir. Bundan dolayı Hartree-Fock teorisinin kaçırdığı etkileşim enerjisi korelasyon enerjisi olarak adlandırılır (Löwdin, 1959): EC = E 0 − E HF . (3.24) 19 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ Burada E 0 temel durum enerjisi ve E HF Hartree-Fock enerjisidir. Hartree-Fock enerjisi varyasyonal metotla hesaplandığından daima E HF ≥ E0 eşitsizliği geçerlidir. Dolayısıyla korelasyon enerjisi negatif olur. 3.4. Thomas-Fermi Teorisi ve Dirac Değişim Enerjisi Hartree ve Hartree-Fock yöntemlerinin ortaya koyulduğu yıllarda, çokelektron probleminin çözümüne bir katkı da Thomas (1927) ve Fermi’ den (1928) geldi. Thomas-Fermi teorisi olarak adlandırılan bu teoride başlangıç noktası çokelektron dalga fonksiyonu değil de elektron yoğunluğuydu. Birkaç yıl sonra Dirac (1930) bu teoriye değişim terimini ekledi. Çok-elektron probleminin çözümü için Thomas ve Fermi tarafından öne sürülen bu modelde, çok-elektron dalga fonksiyonu kullanılarak elektronlar sistemi r için Schrödinger denklemini çözmek yerine n(r ) elektron yoğunluğu kullanılıp, tüm terimleri elektron yoğunluğunun fonksiyoneli olarak yazılan sistemin toplam enerjisi minimize edilir. Bu yaklaşımda elektronlar bağımsız parçacıklar olarak düşünülür. Sistemin toplam enerjisini oluşturan terimlerden biri elektron-elektron etkileşim enerjisidir ve sadece elektrostatik enerjiden kaynaklanır (Jones ve Gunnarsson, 1989): r e2 E es [n(r )] = 2 r r n(r )n(r ′) r r r ∫ ∫ r − rr ′ dr dr ′ . (3.25) Bir diğer terim kinetik enerji terimidir: r r r T [n( r )] = ∫ t [n( r )]dr r (3.26) r Burada t [n(r )] , n(r ) yoğunluklu etkileşmeyen elektronlar sisteminin kinetik enerji r r yoğunluk fonksiyonelidir. Eğer n(r ) uzayda yeterince yavaş değişirse yani r r konumundaki bir elektron gerçekte n(r ) yoğunluklu homojen bir ortam hissederse 20 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ bu yaklaşım oldukça iyi bir yaklaşımdır. Böylece homojen elektron gazı için kinetik enerji yoğunluk fonksiyoneli, r t [n(r )] = 2 (2π ) 3 ∫ k ≤kF h2k 2 r dk 2m (3.27) olur. Burada [ ] r 1/ 3 k F = 3π 2 n(r ) (3.28) Fermi dalga vektörüdür. Buradan, Ck = 3 2 h (3π 2 ) 2 / 3 10 m (3.29) olmak üzere kinetik enerji fonksiyoneli aşağıdaki gibi elde edilir: r r r T [n(r )] = C k ∫ [n(r )]5 / 3 dr . (3.30) Toplam enerjideki son terim ise elektronlar ve iyonlar arasındaki elektrostatik çekim enerjisidir. Dolayısıyla elektron yoğunluğunun fonksiyoneli olarak sistemin toplam enerjisi şu şekilde yazılır: E TF 2 [n(rr )] = e 2 r r r r r n(r )n(r ′) v r 5/3 r ∫ ∫ rr − rr ′ dr dr ′ + C k ∫ n (r ) + ∫ n(r )v(r )dr . (3.31) Burada M Z r v(r ) = − ∑ r αr , α =1 r − Rα (3.32) 21 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ iyonlardan kaynaklanan statik Coulomb potansiyelidir. Elektronların sayısının sabit olduğu varsayıldığında yani r r ∫ n ( r ) dr = N (3.33) şartı da hesaba alındığında E[n] fonksiyoneli varyasyon metodu kullanılarak minimize edilebilir. { r ( r r )} δ E [n(r )] − λ ∫ n( r ) dr − N = 0 (3.34) varyasyonu alındığında bilinen Thomas-Fermi denklemi elde edilir: e 2 ∫ r r n(r ′) r 5 2/3 r r r dr ′ + C k n (r ) + Vext (r ) − λ = 0 . r − r′ 3 (3.35) Dirac (1930), Thomas-Fermi teorisine bir değişim terimi ekledi. ThomasFermi-Dirac teorisinde, elektron yoğunluğunun fonksiyoneli olarak enerji aşağıdaki gibi yazılır (Lieb, 1981): r r 3 v r E TFD [n(r )] = E [n(r )] − C e ∫ n 4 / 3 (r ) dr . 4 (3.36) Bu denklemin sağ tarafındaki ikinci terim Dirac değişim terimidir ve C e pozitif bir sabittir. Sonraki yıllarda Thomas-Fermi-Dirac modeline birçok düzeltme ve katkı geldi. Lewis (1958), Thomas-Fermi-Dirac denklemini elektronlar arasındaki korelasyonları içerecek şekilde yeniden düzenledi. Braff ve Borowitz (1961), Green fonksiyonlarını kullanarak Thomas-Fermi denklemini türeten kuantum düzeltmeler getiren bir yöntem önerdiler. Du Bois ve Kivelson (1962) Green fonksiyonları 22 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ formalizmini kullanarak, elektron korelasyonları için bir yarı-klasik yaklaşım geliştirdiler. 3.5. Düzlem Dalga Formülasyonu 3.5.1 Bloch Teoremi İdeal bir kristalde iyonlar periyodik bir düzene sahip olduklarından, bir r elektronun bulunduğu iyonik v(r ) potansiyeli şu özelliğe sahiptir: r r r v(r ) = v(r + R ) . (3.37) r Burada R , herhangi bir örgü vektörüdür. Bu özelliğe dayanan Bloch teoremi şu şekilde ifade edilir: periyodik bir potansiyelde tek-elektron Hamiltoniyenin özfonksiyonları, bir düzlem dalga ile örgünün periyodikliğine sahip bir fonksiyonun çarpımı olarak yazılabilir (Ashcroft-Mermin, 1976): r r rr ψ n kr (r ) = u n kr (r )e i k ⋅r . (3.38) r Burada tüm R örgü sabitleri için, r r r u n kr (r ) = u n kr (r + R) (3.39) r şartı sağlanır. Burada n band indisi, k birinci Brillouin bölgesi ile sınırlanan sürekli dalga vektörüdür. Denk. 3.39 şartı Denk. 3.38’de yazılırsa, r r r r r ψ n kr (r + R) = ψ n kr (r )e i k ⋅R (3.40) elde edilir. 23 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ 3.5.2. Brillouin Bölgesinde Özel k-Noktaları Kristallerde birçok hesaplama (toplam enerji hesabı gibi) dalga vektörünün periyodik bir fonksiyonunun Brillouin bölgesi üzerinden integralini almayı gerektirir. r Bu oldukça zor bir iştir. Çünkü söz konusu fonksiyonun herbir k noktasında değerini bilmek gereklidir ve gerçek kristallerde neredeyse sonsuz sayıda elektron r olduğundan, sonsuz sayıda da k noktası vardır. Ancak elektronik dalga fonksiyonunun değeri birbirlerine yakın r k r noktalarında hemen hemen aynı olduğundan çok sayıda k noktasının yerine sadece r bir tek k noktasında integralleri almak doğru olacaktır. Dolayısıyla tüm Brillouin r bölgesi üzerinden integral almak yerine belirli sayıda k noktaları üzerinden integral r almak yeterli olacaktır. Bunun için Brillouin bölgesinde bazı özel k noktaları seti oluşturmak gerekir. Bu özel noktaların üretimi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir (Chadi-Cohen, 1973; Monkhorst-Pack, 1976). 3.5.3. Düzlem Dalga Baz Setleri r Bloch teoremine göre elektronik dalga fonksiyonu her bir k noktasında bir kesikli düzlem dalga setine göre açılabilir (Payne ve ark, 1992): r r r r ψ n kr ( r ) = ∑ C n, kr +Gr e i ( k +G )⋅r . r (3.41) G Bu ifadeden görüldüğü gibi elektronik dalga fonksiyonunu açmak için sonsuz bir düzlem dalga seti gereklidir. Ancak hesaplamalarda bu sonsuz düzlem dalga setine bir sınırlama getirilir. Bu sete sadece kinetik enerjileri belirli bir kesme enerjisinden küçük düzlem dalgalar dahil edilir: h2 r r 2 k + G ≤ E cut . 2m (3.42) 24 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ Düzlem dalgaları bu şekilde kesmek, toplam enerjinin hesaplanmasında hataya yol açacaktır. Ancak kesme enerjisinin değerinin artırılmasıyla bu hatanın büyüklüğü azaltılabilir. O zaman şu soru ortaya çıkar: kesme enerjisi nereye kadar artırılabilir? Toplam enerji değeri yakınsadığında kesme enerjisini artırmanın artık bir anlamı yoktur. Bu yakınsama değerindeki kesme enerjisi en uygun olanıdır. Düzlem dalga baz setlerini kullanmanın getirdiği sorunlardan biri de baz durumlarının sayısının kesme enerjisine göre süreksiz olmasıdır. Bu süreksizlikler r r farklı k noktaları için farklı kesme enerjilerinde olacaktır. Bu sorun daha yoğun k nokta setleri kullanılarak hafifletilebilir. 3.5.4. SbSI Bu çalışmada SbSI’ın toplam enerji ve temel durum hesaplamalarında birinci Brillouin bölgesi için 4 x 4 x 4 Monkhorst-Pack modellemesi kullanılmıştır. Ayrıca elektronik dalga fonksiyonunu oluşturan düzlem dalga baz setlerini sınırlamak için 12 Hartree’lik kinetik enerji kesmesinin uygun olduğu görülmüş ve bu değer kullanılmıştır. Farklı kesme enerjileri kullanılarak toplam enerji optimizasyonu yapılmış ve Ecut=12 Hartree’de toplam enerjinin artık belli bir değere yakınsadığı görülmüştür. 3.5.5. Elektronik Yapı Hesaplamalarında Pseudo-Potansiyel Yaklaşımı Bir katının enerji seviyeleri iki kısma ayrılabilir: sıkı bağlı elektronların oluşturduğu dipteki kabuk seviyeleri ve bunlardan daha yukarıda olan valans band seviyeleri. Katının elektronik özelliklerini belirleyen çoğunlukla valans bantlarıdır. Kabuk dalga fonksiyonları sadece iyonun çok yakınlarındaki bölge içinde değelendirilebilirler ve burada atomik dalga fonksiyonlarının salınım formundadırlar (Şekil 3.1a). Bu salınımlar, kabuk içinde yüksek elektronik kinetik enerjinin bir sonucudur. Bu elektronik kinetik enerji, yüksek negatif potansiyel enerjiyle birleşerek kabuk seviyelerinin toplam enerjisini oluştururlar. 25 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ Kabuk bölgesinde valans seviyeleri, kabuk seviyelerinden daha yüksek toplam enerjilere sahip olduğundan ve kabuk elektronlarındaki aynı büyük ve negatif potansiyele maruz kaldıklarından, valans elektronları daha yüksek kinetik enerjide olmalıdırlar. Dolayısıyla kabuk bölgesinde valans dalga fonksiyonları, kabuk dalga fonksiyonlarından daha fazla salınım yapmalıdırlar (Şekil 3.1b). Bu durumda valans dalga fonksiyonlarının Fourier açılımı, çok sayıda kısa dalga boylu düzlem dalgalar içermelidir. Sıkı bağlı kabuk durumlarının varlığı ve kabuk bölgesi içinde valans dalga fonksiyonlarının hızlı salınımları, band yapısı hesaplamalarında iki önemli sorundur. Katıların kimyasal ve fiziksel özellikleri baskın olarak valans elektronlarına bağlı olduğundan, kimyasal bağlanma olayları kabuk seviyeleri ile ilgili değildir. Bundan dolayı katı içindeki kabuk konfigürasyonu izole atomların konfigürasyonuna eşdeğerdir. İzole atomların enerji spektrumları da zaten belli olduğundan elektronik yoğunluğu iki terim olarak ayırmak iyi bir yaklaşımdır: r r r n( r ) = n c ( r ) + n v ( r ) (3.43) Yazılan bu elektronik yoğunluğun ilk terimi, zaten izole atomik seviyeleri temsil ettiğinden, yukarıda belirtilen zorluklardan ilki aşılmış olacaktır. İkinci zorluğu yani kabuk bölgesi içinde valans dalga fonksiyonlarının hızlı salınımları sorununu çözmek için bugüne kadar çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiştir. Bunlardan biri pseudo-potansiyel metodudur. Bu yöntemde valans elektronlarının hissettiği ve kabuk elektronları tarafından kısmen perdelenen iyonik potansiyel yerine bir pseudo-potansiyel (Antoncik, 1959; Phillips ve Kleinman, 1959a,b) alınır. Bu potansiyel öyle seçilir ki belirli bir kesme mesafesinden sonra valans dalga fonksiyonları değişmez kalır ama kabuk bölgesinin içinde daha düzgün ve yumuşak pseudo-fonksiyonlarla yer değiştirir (Şekil 3.2). 26 3. ÇOK PARÇACIK PROBLEMİ Harun AKKUŞ Şekil 3.1. (a) Bir kabuk dalga fonksiyonunun, (b) Bir valans dalga fonksiyonunun karakteristik koordinat bağımlılığı (Ashcroft-Mermin, 1976) Şekil 3.2. Elektronların hissettiği gerçek (sürekli eğriler) ve pseudo-potansiyellerin (kesikli eğriler) ve onlara karşılık gelen dalga fonksiyonlarının şematik gösterimi 27 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ 4.1. Hohenberg-Kohn Teoremleri r Hohenberg ve Kohn (1964), Thomas-Fermi modelini araştırırken n(r ) elektron yoğunluğunun değişken fonksiyon olduğu varyasyonal bir yöntem geliştirdiler ve iki önemli teoremin ispatını verdiler. Bu yöntemde, dış potansiyel ne r olursa olsun temel durumdaki tüm elektronik sistemlere uygulanan bir F [n(r )] evrensel fonksiyoneli vardı ve esas iş bu fonksiyoneli tanımlayabilmekti. Bu fonksiyonel bilindiğinde verilen bir dış potansiyelde temel durum enerjisini belirlemek kolaylaşıyordu. 1. Teorem: r Bir v(r ) dış potansiyelindeki elektronlar sistemi için bu dış potansiyel bir r sabit ile, n(r ) temel durum elektron yoğunluğu tarafından belirlenir. 1. Teoremin sonucu: Sistemin Hamiltoniyeni, enerjiyi sadece kaydıracak bir sabit dışında tamamen belirlenmiş olacağından, sistemin çok-elektron dalga fonksiyonu ve diğer özellikeleri tamamen belirlenebilir. 2. Teorem: r Tüm elektron sistemleri için, n(r ) elektron yoğunluğunun fonksiyoneli olan r bir E[n(r )] evrensel fonksiyonel tanımlanabilir. Temel durum enerjisi, verilen r bir v(r ) dış potansiyeli için global minimumdur ve enerji fonksiyonelini r minimize eden n(r ) yoğunluğu temel durum yoğunluğudur. 2. Teoremin sonucu: r E [n(r )] fonksiyoneli tek başına temel durum enerjisini ve yoğunluğunu belirlemek için yeterlidir. Uyarılmış elektron durumları başka yollarla belirlenmelidir. r Büyük bir kapalı kutu içinde, bir v(r ) dış potansiyelinin ve karşılıklı Coulomb itmelerinin etkisi altında hareket eden keyfi sayıdaki bir elektron topluluğu 28 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ ele alınır ve temel durumun dejenere olmadığı varsayalırsa, sistemin hamiltoniyeni denklem (3.9)’daki gibi olacaktır: H = T + V + Vee , (4.1) Burada, atomik birimlerde, T≡ 1 r ∗ r r r r ∇ψ (r )∇ψ (r ) dr , 2∫ (4.2) r r r r V ≡ ∫ v(r )ψ ∗ (r )ψ (r ) dr , Vee ≡ (4.3) r r r r 1 1 ∗ r ∗ r r r ψ ( r )ψ (r ′)ψ (r ′)ψ (r ) dr dr ′ ∫ ′ 2 r −r (4.4) şeklindedir. Ψ temel durumunda elektronik yoğunluk, ( r r r n(r ) ≡ Ψ,ψ ∗ (r )ψ (r )Ψ ) (4.5) r ile verilir ve bu yoğunluğun v(r ) ’nin bir fonksiyoneli olacağı açıktır. r Ψ , n(r ) ’nin fonksiyoneli olduğundan kinetik ve etkileşim enerjileri de r n(r ) ’nin fonksiyonelidirler: r F [n( r )] ≡ (Ψ, (T + Vee )Ψ ) . (4.6) r Burada F [n(r )] , keyfi sayıdaki parçacık ve herhangi bir dış potansiyel için geçerli r olan evrensel fonksiyoneldir. Bunun yardımıyla verilmiş bir v(r ) için enerji fonksiyoneli tanımlanabilir: r r r r r E [n( r )] ≡ ∫ v( r ) n( r ) dr + F [n( r )] . (4.7) 29 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ r r Buradan açıkça görüldüğü gibi doğru n(r ) için E[n(r )] temel durum enerjisi E ’ye r eşittir. Eğer F [n(r )] biliniyorsa ve n ’nin yeterince basit bir fonksiyonu ise verilmiş bir dış potansiyelde temel durum enerjisini ve yoğunluğu belirlemek oldukça kolay olacaktır. Çünkü bu durumda yapılacak tek şey 3-boyutlu yoğunluk fonksiyonunun bir fonksiyonelinin minimizasyonudur. Dolayısıyla yoğunluk fonksiyoneli yöntemlerinde çok elektron problemlerinin karmaşıklığının büyük bir kısmı evrensel fonksiyonelin belirlenmesi ile ilişkilidir. 4.2. Kohn-Sham Denklemleri: Değişim ve Korelasyon Etkilerini İçeren ÖzUyumlu Denklemler Kohn ve Sham (1965) çok-elektron sistemleri için, değişim ve korelasyon etkilerini de içeren, Hartree-Fock denklemlerinine benzer öz-uyumlu denklemler için bir formülasyon verdiler. Bu formülasyonda reel ve etkileşen bir elektronlar sistemi, etkileşmeyen hayali bir sisteme dönüştürülerek elektronlar etkin bir potansiyelde hareket ettirilir. Bu potansiyel “Kohn-Sham tek-parçacık potansiyeli” dir. Yoğunluk fonksiyoneli teorisi, dalga fonksiyonlarını kullanmadan sadece temel durum elektron yoğunluğunu kullanarak çok elektron sistemlerinin özelliklerini belirlemeyi amaçlar. N elektron içeren bir sistemin relativistik olmayan Schrödinger denklemi (Denk. 3.1) için elektronik hamiltoniyen Denk. 4.1’deki gibidir: N r 1 N 1 N 1 Hˆ = − ∑ ∇ i2 + ∑ v(ri ) + ∑ r r = Tˆ + Vˆ + Vˆee . 2 i =1 2 i ≠ j ri − r j i =1 (4.8) r Burada v(ri ) elektronların hareket ettiği dış potansiyeldir. Atomlar, moleküller ve katılar için r v(ri ) , r Rα konumunda ve potansiyelleridir: 30 Zα yüklü çekirdeklerin Coulomb 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ Z r v(ri ) = −∑ r Ar . A ri − R A (4.9) r (3.1) denklemi soldan Ψ ∗ ile çarpılıp herbir terimin uzaysal ( ri ) ve spin ( σ i ) koordinatları üzerinden integrali alınırsa ve Ψ ’nin normalize olduğunu kabul edilirse sistemin enerjisi bulunur: [ r r 1 E = ∫ ∇ 2r n( r , r ′) 2 ] r r r r ′ = r dr r r P2 ( r1 , r2 ) r r r r r + ∫ v(r )n(r )dr + ∫∫ r r dr1dr2 . r1 − r2 r r (4.10) r r Burada n(r , r ′) indirgenmiş tek elektron yoğunluk matrisi ve P2 (r1 , r2 ) çift yoğunluğudur: r r r r r r N ( N − 1) 2 r P2 (r1 , r2 ) = ...∫ Ψ (r1σ 1 , r2σ 2 ,..., rN σ N ) dr3 ...drN . ∑ ∫ 2 σ 1...σ N (4.11) Yukarıda verilen yoğunluk matrisi ve çift yoğunluğu arasındaki ilişki aşağıdaki gibidir: r r r n( r1 ) = n(r1 , r1 ) = r r r 2 P2 ( r1 , r2 )dr2 . ∫ N −1 (4.12) Denk. 4.10’daki ilk terim elektronların kinetik enerjisidir: T =− [ r r 1 ∇ 2r n(r , r ′) ∫ 2 ] r r r r ′ = r dr . (4.13) İkinci terim elektron iyon etkileşim enerjisidir: r r r V = ∫ v ( r ) n ( r ) dr . (4.14) 31 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ Son terim elektron-elektron etkileşim enerjisidir: Vee r r P2 (r1 , r2 ) r r = ∫∫ r r dr1 dr2 . r1 − r2 (4.15) Bu son ifade klasik Coulomb itmelerini ve kuantum mekaniksel değişim-korelasyon etkilerini içerir. Klasik ve kuantum kısımlarının ayrılması, çift yoğunluğunun aşağıdaki şekilde yeniden yazılmasıyla yapılabilir: r r r r r 1 r P2 (r1 , r2 ) = n(r1 )[n( r2 ) + h XC (r1 , r2 )] . 2 r r (4.16) r Burada h XC (r1 , r2 ) , r1 ’deki bir elektronun değişim-korelasyon holudur. Denk. 4.16 Denk. 4.15’de yerine yazılırsa, (c) Vee = U + E XC (4.17) yazılabilir. Burada U, klasik Coulomb itme enerjisidir: r r 1 n(r1 )n(r2 ) r r U = ∫∫ r r dr1dr2 . r1 − r2 2 (4.18) (c ) ise konvansiyonel değişim-korelasyon enerjisidir (Scuseria ve Staroverov, E XC 2005): (c ) E XC r r r 1 n(r1 )h XC (r1 , r2 ) r r dr1 dr2 . = ∫∫ r r r1 − r2 2 (4.19) Şimdi Denk. 4.10 yeniden yazılabilir: 32 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ (c ) . E = T + V + U + E XC (4.20) r Dikkat edilirse bu denklemdeki V ve U n(r ) ’nin açık fonksiyonelidirler. T ve r (c ) ’ye bakıldığında ise bunların n(r ) ’den belirlenemeyeceği izlenimi doğar. Çünkü E XC r r r r bunların belirlenmesi n(r , r ′) yoğunluk matrisinin ve P2 (r1 , r2 ) çift fonksiyonunun bilinmesini gerektirir. Bu öngörü doğru değildir. Çünkü Hohenberg-Kohn teoremleri r şunu iddia eder (Teorem 1): statik dış potansiyel v(r ) ’de bulunan gerçek elektron sisteminin temel durum enerjisi yoğunluğun fonksiyonelidir (Denk. 4.7): r r r E [n] = ∫ v( r ) n( r ) dr + F [n] . (4.21) Burada F [n] , kinetik enerji ve elektron-elektron etkileşim terimlerini içerir: (c ) [n] . F [n] = T [n] + U [n] + E XC (4.22) Hohenberg-Kohn teoremleri sadece F [n] fonksiyonelinin varlığını garanti eder. Fakat U [n] hariç F [n] ’nin açık formu bilinmemektedir ve yaklaşım yapılmalıdır. Elektronlarının sayısı sabit olduğunda herhangi iki sistemin hamiltoniyen r operatörleri arasındaki fark v(r ) ile belirlenir. Bundan dolayı F [n] evrensel bir fonksiyoneldir. (c ) F [n] ’nin (4.22) denklemindeki gibi T, U ve E XC bileşenlerine ayrılmasının yolu tek değildir. Farklı yollar farklı DFT seçeneklerini doğurur. Bunların en çok uygulananı Kohn-Sham formülasyonudur. 33 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ 4.2.1. Kohn-Sham Formülasyonu Denklem 4.21’deki genel hamiltoniyendeki Vˆee terimi bir elektron-elektron çiftlenim sabiti λ ile ayarlanmıştır. λ değerleri 0 ile 1 arasındadır. λ ’nın herbir değeri farklı evrensel fonksiyonele karşılık gelir (Levy, 1979): Fλ [n] = Ψnmin,λ Tˆ + λVˆee Ψnmin,λ . (4.23) r Burada Ψnmin,λ , Tˆ + λVˆee beklenen değerini minimum yapan ve n(r ) yğunluğunu üreten çok elektron dalga fonksiyonudur. Reel sistemler için λ = 1 ’dir. λ =0 r değeri, v(r ) dış potansiyelinde hareket eden ve etkileşmeyen elektronlar sistemine karşılık gelir. Etkileşmeyen elektronlar sistemi için Schrödinger denklemini çözmek mümkündür: Φ 0 = Ψnmin,0 çözümü, r ⎤ r r ⎡ 1 2 ⎢− 2 ∇ + v(r )⎥ϕ i (r ) = ε i ϕ i (r ) ⎣ ⎦ (4.24) tek parçacık denkleminden elde edilen ϕ i tek elektron dalga fonksiyonlarının (orbitaller) Slater determinantıdır. Etkileşmeyen bu sistem için evrensel yoğunluk fonksiyoneli, F0 [n] = Ts [n] = − 1 N ∑ ϕi ∇ 2 ϕi 2 i =1 (4.25) ve elektron yoğunluğu N r r 2 n( r ) = ∑ ϕ i ( r ) (4.26) i =1 34 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ ile verilir. Dikkat edilirse, Ts [n] orbitaller cinsinden yazılır ve bundan dolayı r n(r ) ’nin bir fonksiyonelidir. r Kohn-Sham varsayımına göre, n(r ) temel durum yoğunluklu herhangi bir r reel (etkileşen) sistem için, aynı n(r ) temel durum yoğunluğuna sahip etkileşmeyen bir sistem daha vardır. Bu durumda (4.22) denklemi yeniden yazılabilir: F [n] = Ts [n] + U [n] + E XC [n] . (4.27) Burada Ts [n] , etkileşmeyen sistemin kinetik enerjisidir ve Denk. 4.24 ile kesin olarak hesaplanır. E XC [n] ise DFT değişim-korelasyon enerjisidir ve formal olarak aşağıdaki gibi yazılır: (c ) [n] . E XC [n ] = T [n ] − Ts [n] + E XC r δE[n] / δ n(r ) (4.28) varyasyon ilkesinin uygulanmasıyla Kohn-Sham formülasyonu aşağıdaki gibi olur: r r r E [n] = ∫ n( r )v( r ) dr + Ts [n] + U [n] + E XC [n] . (4.29) ϕ i ϕ j = δ ij ortonormallik şartı ile N tane Hartree tipi tek elektron denklemi elde edilir: r ⎡ 1 2 r r ⎤ r r n(r ′) r ⎢− ∇ + v(r ) + ∫ r r dr ′ + v XC (r )⎥ϕ i (r ) = ε i ϕ i (r ) . r − r′ ⎢⎣ 2 ⎥⎦ r (4.30) r Burada ϕ i (r ) Kohn-Sham orbitalleri ve v XC (r ) değişim-korelasyon potansiyelidir: r δE [n ] v XC ( r ) = XCr . δ n( r ) (4.31) 35 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ r ϕ i (r ) orbitalleri, Kohn-Sham dalga fonksiyonu olarak adlandırılan bir Φ min Slater n determinantını oluştururlar. (4.26), (4.30) ve (4.31) denklemleri Kohn-Sham denklemleri olarak bilinirler ve formal olarak tam ve kesindirler. Ancak sadece E XC [n] bilinmeyen terimini içerirler. Kohn-Sham DFT’de yaklaşıklığı yapılan E XC [n] terimidir; konvensiyonel (c) değişim-korelasyon terimi E XC [n] değildir. 4.3. Değişim ve Korelasyon Yoğunluk Fonksiyonelleri 4.3.1. Değişim-Korelasyon Enerjisi (4.28) denklemi ile verilen değişim-korelasyon enerjisinin formal tanımı, yaklaşık yoğunluk fonksiyonellerini oluşturmak için elverişli değildir. Ama E XC [n] için oldukça iyi formüller vardır. Hellmann (1937)-Feynman (1939) teoremine (moleküler kuvvet teoremi) göre, ∂Fλ [n ] = Ψnmin, λ Vˆee Ψnmin, λ ∂λ (4.32) yazılabilir. Burada Fλ [n] Denk. 4.23 ile verilir. (4.32) denkleminin, tüm λ ’larda r n(r ) ’yi sabit tutarak λ üzerinden 0’dan 1’e kadar integrali alınırsa, ∂Fλ [n] dλ = F1 [n ] − F0 [n ] = E XC [n] + U [n] ∂ λ 0 1 ∫ (4.33) olur. Bu yöntem “adyabatik integrasyon” olarak adlandırılır (Scuseria ve Staroverov, 2005). Bu son denklemde F1 [n] ≡ F [n] ve F0 [n] için sırasıyla (4.25) ve (4.27) denklemleri kullanılmıştır. (4.32) ve (4.33) denklemleri birleştirilerek “adyabatik ilişki formülleri” elde edilir (Harris ve Jones, 1974; Langreth ve Perdew, 1975,1977; Gunnarsson ve Lundqvist, 1976): 36 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ 1 1 0 0 λ [n]dλ . E XC [n] = ∫ Ψnmin,λ Vˆee Ψnmin,λ dλ − U [n] = ∫ E Xc Denklem 4.16’daki çift fonksiyonu ve (4.34) değişim-korelasyon hol tanımları r r r r λ (r1 , r2 ) şeklinde) ve (4.16), (4.17) ve (4.18) genelleştirilerek ( P2λ (r1 , r2 ) ve h XC denklemleri kullanılarak (4.34) denklemi yeniden yazılabilir: r λ r r n(r1 )h XC (r1 , r2 ) r r 11 E XC [n] = ∫ dλ ∫∫ dr1dr2 . r r r1 − r2 20 (4.35) r Bu denklemde n(r1 ) ’de λ indisi yoktur. Çünkü elektron yoğunluğu sabittir. λ üzerinden integrasyon uzay koordinatları üzerinden integrasyona dönüştürülüp, 1 r r λ r r h XC ( r1 , r2 ) = ∫ h Xc (r1 , r2 )dλ (4.36) 0 tanımlaması yapılarak (4.35) denklemi yeniden yazılabilir (Scuseria ve Staroverov, 2005): E XC [n ] = r r r 1 n(r1 )h XC (r1 , r2 ) r r dr1 dr2 . r r 2 ∫∫ r1 − r2 (4.37) r r r r r Bu son denklem (4.19) denklemine benzerdir. Şimdi r = r1 , u = r2 − r1 değişken r değiştirmesi yapılır ve u ’nun açısal koordinatları üzerinden integral alınırsa, küreselortalama değişim-korelasyon holu elde edilir: r r 1 h XC (r , u ) = 4π 2π π r r r d φ ∫ u ∫ h XC (r , r + u ) sin θ u dθ u . 0 0 Yazılan bu son ifade kullanılarak (4.37) denklemi yeniden yazılabilir: 37 (4.38) 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ r r r∞ 1 2 h XC ( r , u ) E XC [n] = ∫ n(r )dr ∫ 4π u du . u 2 0 (4.39) Bu denklem birçok yoğunluk fonksiyoneli yaklaşımları için başlangıç noktasıdır. Kohn-Sham formülasyonunda E XC [n] değişim-korelasyon fonksiyoneli genellikle değişim ve korelasyon kısımlarına ayrılır: E XC [n] = E X [n] + EC [n] . (4.40) Değişim enerjisi, E X [n] = Φ nmin Vˆee Φ min − U [n] n (4.41) Kohn-Sham determinantıdır. Korelasyon enerjisi ise ile tanımlanır. Burada Φ min n formal olarak şu şekilde tanımlanır: EC [n] = E XC [n] − E X [n] = Ψnmin Vˆee Ψnmin − Φ nmin Vˆee Φ min . n (4.42) dalga fonksiyonu için çift Burada Ψnmin etkileşen dalga fonksiyonudur. Φ min n yoğunluğu aşağıdaki gibidir (Scuseria ve Staroverov, 2005): [ ] r r r r r r r r r r r 1 r 1 P2 ( r1 , r2 ) = n(r1 )n(r2 ) − nα ( r1 , r2 )nα (r2 , r1 ) + n β (r1 , r2 )n β (r2 , r1 ) . 2 2 (4.43) Spini dengelenmiş sistemler için (4.43) denkleminin Denk. 4.15 ve 4.41 denklemlerinde yerine yazılmasıyla değişim enerjisi için bir ifade elde edilir: EX r r 2 r r 1 n(r1 , r2 ) = − ∫∫ r r dr1 dr2 . 4 r1 − r2 (4.44) 38 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ r r Burada n(r1 , r2 ) Kohn-Sham tek elektron yoğunluk matrisidir: N r r r r n(r1 , r2 ) = ∑ ϕ i (r1 )ϕ i∗ (r2 ) . (4.45) i =1 (4.44) denklemi, Hartree-Fock teorisindeki değişim terimine tam olarak benzerdir. r Ancak Denk. 4.45’deki ϕ i (r ) ’ler Hartree-Fock orbitalleri değil, Kohn-Sham orbitalleridir. Bu orbital setleri birbirlerinden farklıdırlar. Çünkü farklı denklemlerin çözümlerinden elde edilirler. Bundan dolayı genellikle E XKS ≠ E XHF ilkesi geçerlidir. Denk. 4.44’deki değişim fonksiyonelinin elektron yoğunluğuna bağlılığı açık olmadığından, bu denklemin varlığına rağmen yaklaşık değişim fonksiyonellerine gereksinim vardır. 4.3.2. Değişim-Korelasyon Fonksiyonellerinin Genel Analitik Özellikleri Herhangi bir elektronlar sisteminin elektron yoğunluğu için değişim enerjisi daima negatiftir; korelasyon enerjisi ise asla pozitif değildir: E X 〈 0 ; EC ≤ 0 . (4.46) Coulomb sistemlerinde elektronların değişim-korelasyon enerjisinin aşağıdaki gibi sınırlı bir aralıkta olması gerektiği Lieb ve Oxford (1981) tarafından gösterilmiştir: [ ] [ ] r r E X nα , n β ≥ E XC nα , n β ≥ C LO ∫ n 4 / 3 (r ) dr . (4.47) Burada − 1,44 ≥ C LO ≥ −1,68 ’dir (Scuseria ve Staroverov, 2005). r Tek elektron yoğunlukları ( n1 (r ) ) için E X enerjisi, Coulomb öz-itme enerjisini yok etmelidir: E X [n1 ,0] + U [n1 ] = 0 (4.48) 39 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ ve EC tamamen yok olmalıdır: EC [n1 ,0] = 0 . (4.49) Düzenli elektron yoğunlukları için E XC [nα , n β ] , düzgün elektron gazının değişimkorelasyon formüllerine indirgenmelidir (Scuseria ve Staroverov, 2005): [ ] [ ] r LSDA E XC nα , n β = E Xc nα , n β , eğer nσ (r ) = sabit ise. (4.50) Yoğunluk fonksiyonellerinin bilinen kesin özelliklerinin büyük çoğunluğu, yoğunluğun koordinat ölçekli dönüşümlerini içerir. Bu türlü dönüşüm ilişkilerinin çoğu Levy ve çalışma arkadaşları tarafından türetilmiştir (Levy ve Perdew, 1985,1993; Yang ve Levy 1990a,b; Levy 1989,1991; Görling ve Levy, 1992). Yoğunluğun düzgün ölçeklemesi şu şekilde tanımlanır: r r nγ (r ) = γ 3 n(γ r ) . (4.51) Değişim ve korelasyon fonksiyonellerinin koordinat ölçekli kısıtlamaları yine Levy (1995) tarafından incelenmiştir ve bunların en önemlileri şunlardır: [ ] E X nγ = γE X [n] , (4.52) [ ] lim E C nγ 〉 − ∞ . γ →∞ (4.53) Spini dengelenmiş ve spini polarize sistemlerin değişim fonksiyonellerinin aralarındaki ilişki aşağıdaki gibidir (Oliver ve Perdew, 1979): [ ] 12 (E X [2nα ] + E X [2nβ ]), E X nα , n β = 40 (4.54) 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ burada E X [n] = E X [n / 2, n / 2] ’dir. 4.4. Yoğunluk Fonksiyoneli Oluşturma Yöntemleri Eğer değişim-korelasyon fonksiyoneli, Thomas-Fermi teorisindeki kinetik enerji fonksiyoneli ve Thomas-Fermi-Dirac teorisindeki değişim enerji fonksiyoneli gibi kesin olarak bilinseydi belkide DFT bu alandaki en iyi teori olacaktı. Ancak bu şimdilik mümkün görünmemektedir. Eğer dalga fonksiyonu metotlarında olduğu gibi yaklaşıklıkların sistematik gelişimleri için formüllere sahip olunsaydı DFT neredeyse mükemmel bir teori olacaktı. İlkesel olarak Görling-Levy pertürbasyon teorisi (Görling ve Levy, 1993,1994) ve ab-initio DFT (Ivanov ve Bartlett, 2001; Grabowski ve ark, 2002; Ivanov ve ark, 2003) bu tür formüller önermişlerdir. Fakat bu yaklaşımlarda, evrensel yoğunluk fonksiyoneli fikrinden vazgeçilmiştir ve dalga fonksiyonları tekniklerinden çok farklı teknikler kullanılır. Genel olarak en çok kullanılan yoğunluk fonksiyoneli oluşturma yaklaşımları, LDA (Yerel Yoğunluk Yaklaşımı), DGE (Yoğunluk-Gradient Açılımı) ve bundan doğan GGA (Genelleştirilmiş Gradient Yaklaşımı)’dır. 4.4.1. Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (LDA) Yerel yoğunluk yaklaşımı ile üretilen fonksiyoneller, düzgün elektron gazının analitik teorisinden türetilirler ve doğrudan veya deneysel ayarlamalarla düzgün olmayan elektron sistemlerine uygulanırlar. Tüm LDA fonksiyonelleri genelde aşağıdaki forma sahiptirler: LDA [n] = ∫ n(rr )ε XC (n)drr . E XC (4.55) Burada ε XC (n) = ε X (n) + ε C (n) , elektron başına düşen değişim-korelasyon enerjisidir r ve sadece n(r ) ’nin fonksiyonudur. 41 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ 4.4.2. Değişim İçin Yerel Yoğunluk Yaklaşımı Düzgün elektron gazının değişim enerjisi analitik olarak Bloch (1929) ve Dirac (1930) metotlarıyla belirlenebilir. Düzgün elektron gazı için Kohn-Sham rr r orbitalleri φ kr (r ) = V −1 / 2 e i k ⋅r düzlem dalgalarıdır. Verilen orbitaller için, (4.45) r denklemindeki işgal edilmiş k orbitalleri üzerinden toplam yerine k F = (3π 2 n)1 / 3 yarıçaplı küre üzerinden integral alınarak Kohn-Sham yoğunluk matrisi r r r r r hesaplanabilir. Sonra r = r1 , u = r2 − r1 koordinat dönüşümleri yapılarak LDA değişim holu bulunabilir: r h XLDA (r , u ) 2 9 r ⎡ sin( k F u ) − k F u cos(k F u ) ⎤ = − n( r ) ⎢ ⎥ . 2 (k F u ) 3 ⎣⎢ ⎦⎥ (4.56) Bu son denklem (4.39) denkleminde kullanılarak değişim enerjisi belirlenir: E XLDA = −C X ∫ n 4/3 r 3⎛ 3⎞ (r ); C X = ⎜ ⎟ 4 ⎝π ⎠ 1/ 3 . (4.57) Buradan da elektron başına düşen değişim enerjisi bulunur: ε XLDA ( n) = −C X n 1/ 3 3⎛ 3 ⎞ =− ⎜ ⎟ 4 ⎝ 2π ⎠ 2/3 1 . rs (4.58) Burada rs = (3 / 4π n)1 / 3 , bir elektron yükünü içeren kürenin yarıçapıdır. Denk. 4.57’deki LDA değişim formülü düzgün elektron gazı için kesindir. Fakat homojen olmayan elektron sistemleri için değildir. Denk. 4.57’nin spini polarize sistemlere genişletilmesi, yerel spin yoğunluk yaklaşımı (LSDA) olarak adlandırılır. (4.54) denklemine göre LSDA değişim enerjisi aşağıdaki gibi olur: 42 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ [ ] E XLSDA nα , n β = −21 / 3 C X ∫ (nα 4/3 Harun AKKUŞ ) r + n β4 / 3 dr . (4.59) Bu son denklem farklı bir forma dönüştürülebilir. ξ= şeklinde nα − n β (4.60) nα + n β göreli n β = (1 / 2)(1 − ξ ) n spin polarizasyonu tanımlanarak ve nα = (1 / 2)(1 + ξ )n ve eşitlikleri kullanılarak (4.59) denklemi yeniden yazılabilir (Scuseria ve Staroverov, 2005): [ ] r E XLSDA nα , n β = ∫ nε X (n, ξ )dr . (4.61) Burada 1 2 [ ε X (n, ξ ) = − C X n1 / 3 (1 + ξ ) 4 / 3 + (1 − ξ ) 4 / 3 ] (4.62) şeklinde tanımlıdır. Spini dengelenmiş (paramanyetik, ξ = 0 ) bir elektron gazı için ε X = ε XP = −C X n1 / 3 , (4.63) tamamen polarize (ferromanyetik, ξ = ±1 ) elektron gazı için ise ε X = ε XF = −21 / 3 C X n1 / 3 (4.64) olacaktır. Orta derecede spin polarizasyonları için ( 0 〈ξ 〈 1 ) ε X (n, ξ ) paramanyetik ve ferromanyetik durumlar arasında bir interpolasyon olarak yazılabilir: 43 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ [ ] ε X (n, ξ ) = ε XP (n) + ε XF (n) − ε XP (n) f (ξ ) . Harun AKKUŞ (4.65) Buradaki interpolasyon fonksiyonu aşağıdaki gibi tanımlıdır : f (ξ ) = [ ] 1 (1 + ξ ) 4 / 3 + (1 − ξ ) 4 / 3 − 2 . 2 (21 / 3 − 1) (4.66) Ernzerhof ve Scuseria (1999), LDA fonksiyonelini kullanarak yaklaşık bir r r r E X önerdiler. Kullandıkları fonksiyonelde gerçek n(r ) , τ (r ) = C F n~ 5 / 3 (r ) şeklinde r r tanımlanan hayali bir n~ (r ) yoğunluğu ile yerdeğiştirir. Burada τ (r ) , düzgün olmayan gerçek sistemin kinetik enerji yoğunluğudur. Bu yöntem yerel τ -yaklaşımı (LTA) olarak adlandırırlır: E XLTA [τ ] = CX C F4 / 5 ∫τ 4/5 r r ( r ) dr . (4.67) Burada C F = (10 / 3)(3π 2 ) 2 / 3 ’dür. Denk. 4.67 geleneksel LDA’ya bir alternatif olarak görülebilir. Sayısal testlerde LTA’nın, LDA’nın tamamlayıcısı olduğu görülmüştür. Örneğin LDA’nın büyük hatalar verdiği atomizasyon enerjisine değişim katkılarını LTA daha doğru tahmin etmektedir. Tersine LTA’nın büyük hatalar yaptığı durumlarda LDA daha doğru sonuçlar vermektedir. Düzgün elektron gazı için LDA ve LTA eşdeğerdir. 4.4.3. Korelasyon İçin Yerel Yoğunluk Yaklaşımı Korelasyon fonksiyoneli, değişim fonksiyonelinden çok daha zor bir problemdir. Çünkü ε CLDA (n) ’nin bilinen tam analitik formları sadece iki limit durumu içindir. Birincisi spini dengelenmiş düzgün elekron gazının yüksek yoğunluk (zayıf korelasyon) limitidir: 44 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ ε CP (rs ) = AGB ln rs + B + rs (C ln rs + D), rs 〈〈 1 . (4.68) AGB ve B sabitleri Gell-Mann ve Brueckner (1957) tarafından, C ve D sabitleri ise Carr ve Maradudin (1964) tarafından hesaplanmıştır. Hartree birimlerinde AGB = 1 − ln 2 π2 ≅ 0,031091 (4.69) dir. İkinci durum ise Nozieres-Pines (1958) ve Carr (1961) tarafından elde edilen düşük yoğunluk (güçlü korelasyon) limitidir: ⎞ U U 1 ⎛U ε CP (rs ) = ⎜ 0 + 3 /12 + 22 + ...⎟, rs 〉〉1 . 2 ⎜⎝ rs rs rs ⎟ ⎠ (4.70) Burada U i ’ler bilinen sabitlerdir ve benzer formüller ε CF (rs ) için de vardır. ε CP (rs ) ve ε CF (rs ) ’nin tam sayısal değerleri küçük istatistik belirsizlikler ile bazı rs değerleri için bilinmektedir. Bunlar Ceperley-Alder (1980) tarafından yapılan düzgün elektron gazının Monte Carlo simülasyonlarından elde edilmiştir. Bu sonuçlara dayanarak ε CP (rs ) ve ε CF (rs ) için yüksek ve düşük yoğunluk limitlerini ilişkilendiren ve aynı zamanda orta dereceli rs değerleri için Ceperley-Alder verilerini üreten bazı interpolasyon formülleri geliştirilmiştir. Perdew ve Zunger (1981), spini dengelenmiş ve spini polarize sistemlerde Ceperley-Alder verileri için aşağıdaki parametrizasyonu (PZ81) önermişlerdir: ε CPZ 81,i (rs ) γ ⎧ , rs ≥ 1 ⎪ 1/ 2 = ⎨1 + β1rs + β 2 rs ⎪ A ln r + Br ln r + Dr , r 〈1 s s s s s ⎩ 45 (4.71) 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ Burada γ , β1 , β 2 , A, B, C , D parametrelerdir ve i = P ve i = F için farklıdırlar. Örneğin A P = 2 A F = AGB ’dir. PZ81 parametrizasyonunun, rs = 1 ’de ikinci ve daha yüksek mertebeden türevlerin zahiri kesikliliği gibi bazı kusurları vardır. Vosko, Wilk ve Nusair (1980) (VWN) daha doğru fakat daha az açık bir parametrizasyon önermişlerdir: ⎧⎪ ⎪⎩ ε CVWN ,i ( x) = A⎨ln Q 2b x2 + tan −1 2x + b X ( x) Q bx0 ⎡ ( x − x0 ) 2 2(2 x 0 + b) Q ⎤ ⎫⎪ − + tan −1 ⎢ln ⎥⎬ X ( x0 ) ⎣⎢ X ( x) Q 2 x + b ⎦⎥ ⎪ ⎭ Burada x = rs1 / 2 , X ( x) = x 2 + bx + c , Q = (4c − b 2 )1 / 2 . (4.72) ve A, b, c ve x0 parametrelerdir. Ceperley-Alder verilerinin mevcut en iyi analitik gösterimi Perdew-Wang (1992) (PW92) tarafından verilmiştir: ε CPW 92,i (rs ) = −2 A(1 + α 1 rs ) ⎤. ⎡ 1 × ln ⎢1 + ⎥ 1/ 2 3/ 2 p +1 ⎢⎣ 2 A( β1 rs + β 2 rs + β 3 rs + β 4 rs ) ⎥⎦ (4.73) Burada A, p, α 1 , β1 , β 2 , β 3 , β 4 parametrelerdir ve herbir ε Ci (rs ) için farklı değerleri vardır. Spini polarize sistemlere uygulanabilen Denk. 4.61’e benzer genel bir formül aşağıdaki gibi yazılabilir: [ ] r ECLSDA nα , n β = ∫ nε C (n, ξ )dr . (4.74) 46 4. YOĞUNLUK FONKSİYONELİ TEORİSİ Harun AKKUŞ Maalesef değişimdeki durumun aksine ε C (rs , ξ ) ’yı ε CP (rs ) , ε CF (rs ) ve ξ ’ya bağlayan basit kesin bir formül yoktur. Ancak Von Barth ve Hedin (1972) aşağıdaki gibi bir ilişiki önermişlerdir: [ ] ε CBH (rs , ξ ) = ε CP (rs ) + ε CF (rs ) − ε CP (rs ) f (ξ ) . (4.75) Buradaki f (ξ ) fonksiyonu Denk. 4.66 ile belirlenir. (4.75) ilişkisi çok da doğru değildir. Vosko, Wilk ve Nusair (1980), Barth-Hedin interpolasyon formülüne alternatif bazı formülleri incelemiş ve aşağıdaki ifadeyi önermişlerdir: ⎡ f (ξ ) ⎤ 4 ⎥ (1 + ξ ) ′ ′ ( 0 ) f . ⎣ ⎦ ε CVWN (rs , ξ ) = ε CP (rs ) + α c (rs ) ⎢ [ ] (4.76) + ε CF (rs ) − ε CP (rs ) f (ξ )ξ 4 Burada α c (rs ) yeni bir fonksiyondur ve spin sertliği olarak adlandırılır: α c (rs ) = ∂ 2 ε C (rs , ξ ) ∂ξ 2 ξ =0 . (4.77) 4.5. SbSI İçin Kullanılan Yaklaşık Yoğunluk Fonksiyoneli Bu çalışmada SbSI için yapılan temel durum hesaplamaları, (4.26), (4.30), (4.31) Kohn-Sham denklemleri Abinit yazılımında öz-uyumlu çözülerek yapılmıştır. Denk. 4.31’deki E XC [n] = E X [n] + EC [n] değişim-korelasyon enerji fonksiyoneli için yerel yoğunluk yaklaşımı kullanılmıştır. Değişim-korelasyon enerjisindeki E X [n] değişim terimi Denk. 4.57 ile tanımlıdır. EC [n] korelasyon enerjisi için Denk. 4.73’deki Perdew-Wang (PW92) formülasyonu kullanılmıştır. 47 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Bloch teoremine göre elektronik dalga fonksiyonları düzlem dalga setlerine göre yazılabilirler. Ancak genellikle elektronik dalga fonksiyonlarını düzlem dalga baz setlerine göre açmak çok da iyi bir seçim değildir. Çünkü sıkı bağlı kabuk orbitallerini açmak ve kabuk bölgesindeki valans elektronlarının dalga fonksiyonlarının çok hızlı salınımlarını tanımlamak için çok fazla sayıda düzlem dalgaya gerek vardır. Bu da elektronik dalga fonksiyonlarının hesaplanması için çok zaman gerektirir. Ortogonalize düzlem dalga (OPW) metoduna (Herring, 1940) dayanan pseudo-potansiyel yöntemi (Phillips, 1958; Cohen ve Heine, 1970; Yin ve Cohen, 1982), çok az sayıda düzlem dalga setleri kullanılarak elektronik dalga fonksiyonlarının yazılmasına olanak verir. Temel ilkelere dayanan yöntemlerle elde edilen pseudo-potansiyeller, tüm elektronları içeren atomik hesaplamalarla üretilirler. Yoğunluk fonksiyoneli teorisi (DFT) çerçevesinde bu iş, küresel perdeleme yaklaşımı yapılarak ve radyal KohnSham denklemi öz-uyumlu çözülerek yapılır (Troullier ve Martins, 1991): ⎧⎪ 1 d 2 ⎫⎪ l (l + 1) [ ] + + V ρ ; r ⎨− ⎬rRnl (r ) = ε nl (r ) Rnl (r ) , ⎪⎩ 2 d r 2 ⎪⎭ 2r 2 (5.1) burada V [ρ ; r ] öz-uyumlu tek-elektron potansiyelidir: V [ρ ; r ] = − Z LDA + V H [ρ ; r ] + V XC ( ρ (r )) . r (5.2) Burada ρ (r ) , işgal edilmiş Rnl (r ) dalga fonksiyonları için toplam elektron LDA ( ρ (r )) yerel yoğunluk yaklaşımı yoğunluğu, V H [ρ ; r ] Hartree potansiyeli ve V XC (LDA) altında değişim-korelasyon potansiyelidir. 48 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ 5.1. Norm-Conserving Pseudo-Potansiyeller Üretilen pseudo-potansiyeller dört genel şartı sağlamalıdırlar. 1. Pseudo-potansiyellerden üretilen valans pseudo-dalga fonksiyonları düğümler içermemelidir. Bunun nedeni düzgün pseudo-dalga fonksiyonları oluşturmaktır. 2. Seçilen bir rcl kesme yarıçapından sonra, normalize olmuş l açısal momentumuna sahip atomik radyal pseudo-dalga fonksiyonu ( RlPP (r ) ), normalize olmuş radyal tüm-elektron dalga fonksiyonuna ( RlTE (r ) ) eşit olmalıdır: RlPP ( r ) = RlTE ( r ) ; r 〉 rcl (5.3) veya RlPP (r ) , hızlı bir şekilde RlTE (r ) ’ye yakınsamalıdır. 3. rcl yarıçapı içindeki yük her iki dalga fonksiyonu için de eşit olmalıdır: rcl ∫ 2 RlPP ( r ) r 2 dr = 0 rcl ∫ Rl TE 2 ( r ) r 2 dr . (5.4) 0 4. Valans tüm-elektron ve pseudo-potansiyel özdeğerleri eşit olmalıdır: ε lPP = ε lTE . (5.5) Eğer üretilen bir pseudo-potansiyel bu şartları sağlıyorsa “norm-conserving pseudopotansiyel” olarak adlandırılır. 5.2. Pseudo-Potansiyel Üretimi Yukarıda sayılan şartları sağlayan bir pseudo-dalga fonksiyonu oluşturmak için bir çok farklı kalıp yöntemler vardır (Troullier ve Martins, 1990; Haman ve ark, 49 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ 1979; Kerker, 1980; Zunger ve Cohen, 1978; Bachelet ve ark, 1982; Vanderbilt, 1985). Pseudo-dalga fonksiyonu ( RlPP (r ) ) elde edildikten sonra (5.1) denkleminden perdelenmiş pseudo-potansiyel elde edilir: PP V per ,l ( r ) = ε l − l (l + 1) 2r 2 + 1 d2 2 rRlPP ( r ) d r 2 [rR PP l (r) ]. (5.6) Bu denkleme göre düğüm noktaları olmayan bir pseudo-dalga fonksiyonu için pseudo-potansiyel, orijin hariç herhangi bir tekilliğe sahip değildir. Pseudopotansiyelin sürekli olması için pseudo-dalga fonksiyonunun ikinci mertebeye kadar olan türevleri sürekli olmak zorundadır. Ayrıca pseudo-potansiyelin orijinde tekilliğinin olmaması için pseudo-dalga fonksiyonu orijin civarında r l formunda olmalıdır. Valans elektronlarından perdelenme, valans elektronlarının bulunduğu ortama sıkı bağlıdır. Valans elektronlarının perdeleme etkilerinden kurtularak üretilmiş bir iyonik pseudo-potansiyel, diğer ortamlarda elektron perdelemesini belirlemek için bir öz-uyumlu işlemde kullanılabilir. Bir iyonik pseudo-potansiyel, valans pseudo-dalga fonksiyonlarından hesaplanmış Hartree ve değişim-korelasyon potansiyellerini, perdelenmiş potansiyelden çıkararak elde edilir (Troullier ve Martins, 1991): PP PP PP PP Viyon , l ( r ) = V per , l ( r ) − V H ,l ( r ) − V XC ,l ( r ) . (5.7) Sonuç olarak dalga fonksiyonunun herbir açısal momentum bileşeni farklı bir potansiyele karşılık gelecektir. Böylece iyonik pseudo-potansiyel operatörü aşağıdaki gibi olacaktır: PP PP ˆ Vˆiyon , l ( r ) = Viyon , L ( r ) + ∑V NL, l ( r ) Pl . l PP Burada Viyon , L ( r ) lokal potansiyel, 50 (5.8) 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ PP PP V NL, l ( r ) = Viyon , l ( r ) − Viyon , L ( r ) (5.9) ise l açısal momentum bileşeni için lokal olmayan (yarı lokal) potansiyeldir. Denk. 5.9’daki yarı lokal potansiyel, Kleinman-Bylander (1982) tarafından önerilen bir yöntemle lokal olmayan forma dönüştürülebilir: KB V NL ,l ( r ) = V NL,l ( r )Φ lPP,0 ( r ) Φ lPP,0 ( r )V NL,l ( r ) Φ lPP ,0 ( r ) V NL,l ( r ) Φ lPP,0 ( r ) . (5.10) Burada V NL,l (r ) , (5.9) denklemindeki yarı lokal potansiyel ve Φ lPP,0 ( r ) atomik referans pseudo-dalga fonksiyonudur. Radyal Schrödinger denklemi ikinci mertebeden lineer diferansiyel denklemdir. Verilen perdelenmiş tüm-elektron potansiyeli ve bir ε enerjisi için bu denklemin çözümü herhangi bir r0 noktasında R(r) dalga fonksiyonu ve onun birinci türevi ile tanımlanır. Normalizasyon ihmal edildiğinde dalga fonksiyonu r0 noktasında kendisinin logaritmik türevi ile belirlenir: d ln[Rl (r ,ε )] dr r = r0 = dRl (r ,ε ) 1 Rl ( r ,ε ) dr r = r0 . (5.11) Eğer perdelenmiş tüm-elektron potansiyelleri ve pseudo-potansiyeller rcl ’nin dışında özdeş iseler, tüm-elektron dalga fonksiyonları ve pseudo-dalga fonksiyonları, dRlTE ( r,ε ) dRlPP ( r,ε ) 1 = dr dr RlTE ( r,ε ) RlPP ( r,ε ) 1 (5.12) şartı altında rcl ’nin dışında orantılıdırlar (Troullier ve Martins, 1991). Kusursuz bir pseudo-potansiyel için (5.12) eşitliği ε l ’ye yakın ve kabuk durumlarının üstündeki tüm enerjilerde sağlanmalıdır. 51 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Yukarıda teorisi kısaca anlatılan ve Şekil 5.1’de şematik olarak gösterilen işlemle üretilen bir pseudo-potansiyel tüm-elektron hesaplamalarını doğru şekilde türetecektir. Eğer bu pseudo-potansiyel tüm elektron hesaplamalarını farklı ortamlarda da üretebiliyorsa bir “aktarılabilir” pseudo-potansiyeldir. Şekil 5.1. Bir atom için bir iyonik pseudo-potansiyel oluşturma işleminin şematik gösterimi 5.3. SbSI İçin Üretilen ve Kullanılan İyonik Pseudo-Potansiyeller Bu çalışmada Sb (antimon), S (sülfür) ve I (iyot) atomları için kullanılan pseudo-potansiyeller, Troullier-Martins (1991) düzeninde üretilen pseudo- potansiyellerdir. Bu pseudo-potansiyeller, lokal yoğunluk yaklaşımı (LDA) altında temel ilkelere dayanan yöntemlerle FHI (Fritz-Haber-Institute) yazılımı (Fuchs ve Scheffler, 1999) ile üretilmiştir. Antimon ve iyot atomları için 5s ve 5p elektronları, sülfür atomu için 3s ve 3p elektronları gerçek valans elektronları olarak alınmıştır. Pseudo-potansiyeller üretilirken, temel durum hesaplamalarında olduğu gibi değişimkorelasyon fonksiyoneli için yerel 52 yoğunluk yaklaşımı kullanılmıştır. 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ E XC [n] = E X [n] + EC [n] değişim-korelasyon enerjisindeki E X [n] değişim terimi Denk. 4.57 ile tanımlıdır. EC [n] korelasyon enerjisi için Denk. 4.73’deki PerdewWang (PW92) yaklaşımı kullanılmıştır. Sb, S ve I atomları için hesaplanan tüm elektron radyal dalga fonksiyonları Şekil 5.2-5.4’de verilmiştir. Şekil 5.2. Sb (antimon) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları Şekil 5.3. S (sülfür) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları 53 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.4. I (iyot) için tüm elektron radyal dalga fonksiyonları Sb, S ve I atomları için hesaplanan radyal dalga fonksiyonları ile pseudodalga fonksiyonlarının karşılaştırılması Şekil 5.5-5.7’de yapılmıştır. Şekil 5.5. Sb (antimon) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması 54 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.6. S (sülfür) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması Şekil 5.7. I (iyot) için pseudo ve tüm elektron radyal dalga fonksiyonlarının karşılaştırılması Antimon, sülfür ve iyot için, Denk. 5.6’dan hesaplanmış olan perdelenmiş pseudo-potansiyeller Şekil 5.8-5.10’da verilmiştir. 55 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.8. Antimon için perdelenmiş pseudo-potansiyeller Şekil 5.8’deki perdelenmiş pseudo-potansiyellerin herbiri farklı orbitaller (farklı kesme yarıçapları) içindir. rc = 2,229 kesme yarıçapındaki potansiyel, 5s orbitali için perdelenmiş pseudo-potansiyeldir. Yine rc = 2,34 kesme yarıçapındaki potansiyel 5p orbitali, rc = 2,644 kesme yarıçapındaki potansiyel ise 5d orbitalindeki perdelenmiş pseudo-potansiyeldir. Şekil 5.9’deki sülfürün perdelenmiş pseudo-potansiyellerinin herbiri farklı orbitaller (farklı kesme yarıçapları) içindir. rc = 1,565 kesme yarıçapındaki potansiyel, 3s orbitali için perdelenmiş pseudo-potansiyeldir. Yine rc = 1,684 kesme yarıçapındaki potansiyel 3p orbitali ve rc = 1,857 kesme yarıçapındaki potansiyel ise 3d orbitalindeki perdelenmiş pseudo-potansiyeldir. Şekil 5.10’da ise rc = 2,145 kesme yarıçapındaki potansiyel, iyotun 5s orbitali için perdelenmiş pseudo-potansiyel, rc = 2,198 kesme yarıçapındaki potansiyel 5p orbitali ve rc = 2,672 kesme yarıçapındaki potansiyel 5d orbitali için perdelenmiş pseudo-potansiyeldir. 56 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.9. Sülfür için perdelenmiş pseudo-potansiyeller Şekil 5.10. İyot için perdelenmiş pseudo- potansiyeller Şekil 5.11-5.13’de ise antimon, sülfür ve iyot için elde edilen Hartree ve değişim-korelasyon potansiyelleri (perdelenmemiş potansiyeller) verilmiştir. Hartree potansiyeli Denk. 4.9 ile, değişim-korelasyon potansiyeli Denk. 4.31 ile tanımlıdır. 57 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.11. Antimon için perdelenmemiş potansiyeller Şekil 5.12. Sülfürün perdelenmemiş potansiyelleri Şekil 5.13. İyotun perdelenmemiş potansiyelleri 58 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Son olarak Denk. 5.7 kullanılarak farklı l açısal momentum sayılarında Sb, S ve I atomları için hesaplanan iyonik pseudo-potansiyeller Şekil 5.14-5.16’da verilmiştir. Şekil 5.14. Antimon için farklı kesme yarıçaplarında hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller Şekil 5.15. Sülfürün farklı kesme yarıçapları için hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller 59 5. PSEUDO-POTANSİYEL TEORİSİ Harun AKKUŞ Şekil 5.16. İyotun farklı kesme yarıçapları için hesaplanmış iyonik pseudo-potansiyeller 60 6. SbSI Harun AKKUŞ 6. SbSI V-VI-VII bileşiklerinin (V= Sb, Bi; VI= S, Se, Te; VII= Cl, Br, I) varlığı yüzyılı aşkın bir süredir bilinmektedir. Ancak bu bileşiklere olan yoğun ilgi Dönges (1950, 1951) tarafından yapılan çalışmalarla başladı. Dönges bu çalışmalarında bu üçlü bileşiklerin temel kristal yapılarını belirledi. Ayrıca bu bileşiklerde yapı kompozisyonuna bağlı renk değişimi gözledi ki bu, görünür bölgede veya kızılötesine yakın bölgede yasak bant aralıklarının olduğunu göstermekteydi. Bunun ardından Nitsche ve Merz (1960) bu materyallerin tek kristallerini büyüttüler ve kompozisyonlarının fonksiyonu olarak fotoelektrik özelliklerini incelediler. Bu kristaller oldukça yüksek anizotropik özellikler sergiliyorlardı ve 500-800 nm aralığında bir maksimum foto-akım gözleniyordu. Ayrıca bu kristaller arasında optik duyarlılığı en yüksek olan antimony sulphoiodide (SbSI) ve antimony sulphobromide (SbSBr) idi. Fatuzzo ve ark (1962) tarafından SbSI’ın aynı zamanda ferroelektrik olduğunun belirlenmesiyle bu tür bileşiklere ilgi daha da arttı. Daha sonraları bu bileşikler serisinin diğer elemanlarının da ferroelektrik olduğu belirlendi (R. Nitsche ve ark, 1964; Pikka ve Fridkin, 1968). Bu üçlü bileşik grubundan olan SbSI’ın ferroelektrik Curie sıcaklığı oda sıcaklığı civarındadır (yaklaşık 22 oC). 6.1. Yapısal ve Ferroelektrik Özellikler SbSI kristalinin birim hücresinde 4 SbSI molekülü (12 atom) vardır. Herbir SbSI molekülü zincir şeklinde c-ekseni (aynı zamanda polarizasyon ekseni) boyunca uzanır. Gerzanich ve ark (1982) ve Alward ve arkadaşlarına (1978) göre SbSI’da kimyasal bağlanma karışık kovalent-iyonik karakterdedir. SbSI molekül zincirinde antimon ve sülfür atomları arasındaki bağ kovalent iken iyot iyonu, kovalent bağlı (SbS)+ köprüsüne iyonik bağla bağlanmıştır. Zincirler arasındaki zayıf bağ ise van der Waals tipi bağdır. Bu şekildeki karmaşık kimyasal bağlanmadan dolayı SbSI kristali anizotropi sergiler ve bu tip kristallerin elektronik bant yapılarının hesabı oldukça karmaşıktır. 61 6. SbSI Harun AKKUŞ 6.1.1. Paraelektrik Faz SbSI’ın paraelektrik fazdaki kristal yapısı Dönges (1950) tarafından 16 belirlenmiştir. Bu fazda SbSI ortorombik yapıda ve mmm nokta grubundadır ( D2h uzay grubu). Kristal yapının birim hücresi 4 SbSI molekülü yani 12 atom içerir (Şekil 6.1). Şekil 6.1. (a) Paraelektrik fazda SbSI’ın kristal yapısı (Musada ve ark, 1969). (b) Paraelektrik fazda SbSI moleküllerinin ab (xy) düzlemine şematik izdüşümleri Paraelektrik fazda birim hücredeki atomların 35 oC deki pozisyonları Çizelge 6.1’deki gibidir (Kikuchi ve ark, 1967). Yapının örgü sabitleri ise şöyledir: a = 8.52 oA , b = 10.13 oA ve c = 4.10 oA . Bu değerler 5 C ile 35 C sıcaklık aralığında o o değişmez kalmaktadır (Nakao ve Balkanski, 1973). Çizelge 6.1. SbSI kristalinin paraelektrik fazda birim hücresinde atomik pozisyonlar (Kikuchi ve ark, 1967) α Sb S I Para (35 oC) Xα Yα Zα 0.119 0.124 0.250 0.840 0.050 0.250 0.508 0.828 0.250 62 6. SbSI Harun AKKUŞ 6.1.2. Ferroelektrik Faz SbSI kristali yaklaşık 22 oC’de birinci tür faz geçişi yaparak ferroelektrik faza 9 uzay grubu). AVBVICVII geçer. Bu fazda SbSI kristali mm2 nokta grubundadır ( C 2v grubundaki ferroelektrik yarıiletkenler, paraelektrik fazdan ferroelektrik faza geçiş yaptıkları esas faz geçişinden başka, ferroelektrik fazda iken daha düşük sıcaklıklara inildiğinde başka faz geçişleri de sergilerler. SbSI kristali de -40 oC’de yapısal bir faz geçişi daha yapar. Bu geçiş ile kristal simetrisi değişir. Bu değişim monoklinik yapıya geçiş şeklindedir: mm2 → 2 (C 29v → C 22 ) (Fridkin, 1980). Ferroelektrik fazda 5 o C’de birim hücredeki atomik pozisyonlar Çizelge 6.2’deki gibidir. Çizelge 6.2. SbSI kristalinin ferroelektrik fazda birim hücresinde atomik pozisyonlar (Kikuchi ve ark, 1967) Ferro (5 oC) α Xα Yα Zα Sb 0.119 0.124 0.298 S 0.843 0.049 0.261 I 0.508 0.828 0.250 Polarizasyon ekseni olan c-kristal ekeseni, z-koordinat ekseni boyunca alındığında paraelektrik fazdan ferroelektrik faza geçişte atom pozisyonlarındaki kaymalar Şekil 6.2’deki gibi olur (Nakao ve Balkanski, 1973). Curie sıcaklığının altında Sb ve S atomları iyoda göre polar eksen boyunca yaklaşık olarak sırasıyla 0,2 Ao ve 0,05 Ao kayarlar. Bu kaymalar faz geçişinin yer-değiştirmeli (displacive type) olduğunu gösterir. 6.2. Elektronik Özellikler Nakao ve Balkanski (1973) yarı deneysel pseudo-potansiyel metodunu kullanarak SbSI’ın hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazı için elektronik bant 63 6. SbSI Harun AKKUŞ yapısını ve sadece paraelektrik faz için toplam durum yoğunluğunu (DOS) hesaplamışlardır. Nakao ve Balkanski (1973)’ye göre SbSI kristali her iki fazda da dolaylı yasak enerji aralığına sahiptir. Onlara göre, paraelektrik fazda yasak bant aralığının büyüklüğü 1,41 eV, ferroelektrik fazda ise bant aralığının büyüklüğü 1,43 eV’dur. Şekil 6.2. Paraelektrik fazdan ferroelektrik faza geçişte atomik yerdeğiştirmeler; oklar atomların kayma yönlerini göstermektedir Bercha ve arkadaşları (2002) yoğunluk fonksiyoneli yöntemlerini kullanarak, yerel yoğunluk yaklaşımı altında SbSI’ın elektronik bant yapısını sadece paraelektrik fazda hesaplamışlardır. Bu çalışmada paraelektrik fazda hesaplanan bant yapısına göre elde edilen dolaylı yasak bant aralığının büyüklüğü 1,5 eV’dur. Audzijonis ve arkadaşları (1998) deneysel pseudo-potansiyel yöntemini kullanarak paraelektrik ve ferroelektrik fazda SbSI’ın elektronik bant yapısını ve toplam durum yoğunluklarını hesaplamışlardır. Yapılan bu hesaplamalarda SbSI kristali her iki fazda da dolaylı yasak enerji aralığına sahiptir. Paraelektrik fazda bu aralığın büyüklüğü 1,42 eV, ferroelektrik fazda 1,36 eV’dur. 6.2.1. SbSI Kristalinin Paraelektrik ve Ferroelektrik Fazlarında Hesaplanan Elektronik Bant Yapıları ve Toplam Durum Yoğunlukları Nakao ve Balkanski (1973) ve Audzijonis ve ark (1998) SbSI’ın elektronik özelliklerini, deneysel pseudo-potansiyel yöntemiyle incelemişlerdir. Bercha ve ark 64 6. SbSI Harun AKKUŞ (2002) ise temel ilkelerden elde edilen pseudo-potansiyeller kullanarak elektronik yapı hesabı yapmışlardır. Sunulan bu tez çalışmasında ise yoğunluk fonksiyoneli teorisine dayanarak elde edilen pseudo-potansiyeller (5. Bölümde elde edilen Troullier-Martins tipi pseudo-potansiyeller) kullanılarak, SbSI’ın elektronik özellikleri hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazda incelenmiştir. Yapılan bu çalışma ile bir önceki kesimde verilen çalışmalar arasındaki farklar aşağıdaki gibidir. Nakao ve Balkanski (1973), paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda bant yapısını hesaplamışlar fakat sadece paraelektrik fazda toplam durum yoğunluğuna bakmışlar ve deneysel pseudo-potansiyeller kullanmışlardır. Audzijonis ve ark (1998), paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda hem bant yapısını hem de toplam durum yoğunluğunu vermişlerdir. Ama onlar da deneysel pseudo-potansiyeller kullanmışlardır. Bercha ve ark (2002) ise sadece paraelektrik fazda bant yapısını hesaplamışlar ve yoğunluk fonksiyoneli yöntemleriyle hesaplanan pseudopotansiyeller kullanmışlardır. Bu tezde yapılan çalışmada ise yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri kullanılarak SbSI kristali için hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazlarda elektronik bant yapısı ve toplam durum yoğunlukları (DOS), yerel yoğunluk yaklaşımı altında pseudo-potansiyel yöntemle hesaplanmıştır. Elektronik bant yapıları ve toplam durum yoğunlukları (para- ve ferroelektrik fazlarda), FHI98PP yazılımı (Fuchs ve Scheffler, 1999) ile Troullier-Martins (1991) formatında üretilen öz-uyumlu norm-conserving pseudo-potansiyeller kullanılarak hesaplanmıştır. Elektronik dalga fonksiyonları için düzlem dalga baz setleri kullanılmıştır. Kohn-Sham denklemlerinin çözümleri, “conjugate gradient minimization method” (Payne ve ark., 1992) kullanılarak Abinit yazılımı (Gonze ve ark., 2002) ile yapılmıştır. Hem pseudo-potansiyellerin üretiminde hem de bant yapısı hesaplarında değişim-korelasyon etkileri, yerel yoğunluk yaklaşımı altında Perdew-Wang (PW92) (Perdew ve Wang, 1992) fonksiyonelleri kullanılarak hesaba katılmıştır. Antimon ve iyot atomları için 5s ve 5p elektronları, sülfür atomu için 3s ve 3p elektronları gerçek valans elektronları olarak alınmıştır. Hesaplamaların tamamı 12 atomlu ortorombik birim hücrede yapılmıştır. Brillouin bölgesinde özel k 65 6. SbSI Harun AKKUŞ noktalarının üretimi için Monkhorst-Pack (1976) yöntemi kullanılmış ve 4 × 4 × 4 Monkhorst-Pack örgü ağı kullanılmıştır. Düzlem dalgaların kinetik enerji kesmesi için en iyi değerin 12 Hartree olduğu, toplam enerjinin minimum durumuna bakılarak gözlenmiş ve kinetik enerji kesme değeri için bu enerji değeri kullanılmştır. Şekil 6.3. SbSI’ın birinci Brillouin bölgesi ve yüksek simetri noktaları (c-kristal ekseni, z-koordinat ekseni yönünde alınmıştır) Şekil 6.3’de gösterilen yüksek simetri noktalarına göre paraelektrik fazda elde edilen bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu (DOS) Şekil 6.4’de gösterilmiştir. Paraelektrik fazdaki durum yoğunluğu Şekil 6.5’de ayrıca verilmiştir. SbSI’ın ferroelektrik fazı için hesaplanmış elektronik bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu Şekil 6.6’da, ayrıca toplam durum yoğunluğu (DOS) Şekil 6.7’de gösterilmiştir. Şekil 6.5 ve Şekil 6.7’den görüldüğü gibi her iki fazda da SbSI kristalinin valans bandı, iyot atomunun 5s ve 5p, antimon atomunun 5s ve sülfür atomunun 3s ve 3p orbitalleri tarafından oluşturulurken, iletim bandı antimon atomunun 5p orbitalleri tarafından oluşturulmaktadır. Şekil 6.4 ve Şekil 6.6’dan görüldüğü gibi her iki fazda da SbSI kristali dolaylı yasak bant aralığına sahiptir. Paraelektrik fazda iletim bandının minimumu 1.24 66 6. SbSI Harun AKKUŞ eV’luk değerle, ferroelektrik faz da ise 1.28 eV’luk değerle Brillouin bölgesinin S simetri noktasındadır. Valans bandının maksimumu paraelektrik fazda -0.22 eV’luk, ferroelektrik fazda ise –0.20 eV’luk değerle Brillouin bölgesinin T simetri noktasında yerelleşmiştir. Dolayısıyla yasak bant aralığının değeri paraelektrik fazda 1.45 eV, ferroelektrik fazda 1.49 eV’dur. Bulunan bu sonuçlar literatürde verilen değerlerle uyum içindedir (Nakao ve Balkanski, 1973; Audzijonis ve ark.; Bercha ve ark., 2002; Alward ve ark., 1978). Şekil 6.4. Paraelektrik fazda SbSI’ın bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu Şekil 6.5. Paraelektrik fazda SbSI’ın toplam durum yoğunluğu 67 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.6. Ferroelektrik fazda SbSI’ın bant yapısı ve toplam durum yoğunluğu Şekil 6.7. Ferroelektrik fazda SbSI’ın toplam durum yoğunluğu Paraelektrik fazda dolaylı bant aralığı Eg, 1.45 eV’dan (T simetri noktasından S simetri noktasına) 2.91 eV’a (Z simetri noktasından U simetri noktasına) kadar 68 6. SbSI Harun AKKUŞ artmaktadır. Ferroelektrik fazda ise 1.49 eV’dan (T simetri noktasından S simetri noktasına) 2.80 eV’a (Z simetri noktasından U simetri noktasına) kadar artmaktadır. Doğrudan bant aralığı Eg ise paraelektreik fazda 1.56 eV’dan (S simetri noktasında) 3.11 eV’a (U simetri noktasında) kadar artmaktadır. Valans bandının en üst seviyesi ile iletim bandının en alt seviyesinin ferroelektrik faz dönüşümü ile nasıl değiştiği Şekil 6.8’da verilmiştir. Bu şekilden görüldüğü gibi birinci tür faz geçişi yasak bant aralığının doğasını değiştirmemekte, ancak yasak bant aralığının büyüklük değerini değiştirmektedir ( ∆E g = 0.04 eV). Şekil 6.8. Ferroelektrik faz geçişi ile SbSI kristalinin yasak bant aralığının değişim diyagramı 6.3. Optik Özellikler Bir maddenin elektronik uyarılma spektrumu genellikle frekansa bağlı kompleks dielektrik fonksiyonuna göre tanımlanır: ε (ω ) = ε 1 (ω ) + iε 2 (ω ) . (6.1) Frekansa bağlı kompleks dielektrik fonksiyonunun hem reel kısmı (ε 1 ) hem de sanal kısmı (ε 2 ) istenilen tüm tepki bilgisini içerirler. Çünkü reel ve sanal kısımlar, Kramers-Kronig bağıntılarıyla birbirleriyle ilişkilidirler: 69 6. SbSI Harun AKKUŞ ε 1 (ω ) − 1 = ε 2 (ω ) = − 2 π ∞ ℘∫ ω ′ε 2 (ω ′) dω ′ 2 2 0 ω′ − ω 2ω ∞ ε 1 (ω ′) − 1 dω ′. ℘ 2 2 π 0 ω′ − ω (6.2) ∫ Aslında (6.1) eşitliği genelde tensör formundadır ve dielektrik tensörü 2-ranklı, 9 bileşnli bir tensördür: εi j ⎛ε xx ⎜ = ⎜ε y x ⎜⎜ ⎝ε zx ε xy ε yy εzy ε xz ⎞ ⎟ ε yz ⎟. ⎟ ε z z ⎟⎠ (6.3) Bir katının optik özellikleri, üzerine gelen ışıktan kaynaklanan zamana bağlı elektromanyetik pertürbasyona elektronların verdiği tepki olduğundan, katının optik özellikerini hesaplamak demek optik tepki fonksiyonunu yani kompleks dielektrik fonksiyonunu hesaplamak demektir. Eğer dielektrik tensörünün bileşenlerinin sanal kısımları Im ε i j ⎛ Im ε x x ⎜ = ⎜ Im ε y x ⎜⎜ ⎝ Im ε z x Im ε x y Im ε y y Im ε z y Im ε x z ⎞ ⎟ Im ε y z ⎟ ⎟ Im ε z z ⎟⎠ (6.4) biliniyorsa K-K (Denk. 6.2) bağıntıları ile reel bileşenler de hesaplanabilir. Dolayısıyla dielektrik tensörü de (Denk. 6.3) bulunmuş olur. 6.3.1. Kristal Simetrisi ve Optik Özellikler Çeşitli kristal simetrilerinden dolayı dielektrik tensörünün (Denk. 6.3) maksimum bağımsız bileşen sayısı 6’dır (Nye, 1957). Ortorombik ve daha yüksek simetrideki kristaller için dielektrik tensörünün sadece köşegen elemanları vardır. Kübik (izotropik veya optik ekseni olmayan) kristaller için köşegen bileşenleri 70 6. SbSI Harun AKKUŞ birbirlerine eşittir. Dolaysıyla kübik kristallerde dielektrik tensörünün tek bağımsız bileşeni vardır: ε x x = ε y y =ε z z = ε . Tetragonal, altıgen ve trigonal gibi tek optik eksenli sistemlerde dielektrik tensörünün sadece köşegen elemanları vardır ve ikisi eşittir. Yani 2 bağımsız bileşen vardır: ε xx = ε y y ,ε zz . Ortorombik kristaller (iki optik eksenli) için köşegen elemanları birbirlerinden farklıdır yani 3 bağımsız bileşen vardır: ε xx ,ε y y ,ε z z . Monoklinik (iki optik eksenli) kristallerde köşegen olmayan bileşenler de vardır ve bağımsız bileşen sayısı 4’dür: ε xx ,ε y y ,ε zz ,ε xz = ε zx . Son olarak triklinik (iki optik eksenli) sistemlerde ise tüm bileşenler vardır ve bağımsız bileşen sayısı 6’dır: ε x y = ε yx , ε xz = ε zx , ε yz = ε z y ,ε xx ,ε y y ,ε zz . 6.3.2. Optik Sabitler Dielektrik tensörü yardımıyla bir katının bazı optik sabitleri de hesaplanabilir. Optik iletkenlik tensörünün reel bileşenleri, dielektrik tensörünün sanal bileşenleri yardımıyla elde edilebilir: 71 6. SbSI Harun AKKUŞ Re σ i j (ω ) = ω 4π Imε i j . (6.5) Enerji kayıp fonksiyonu ise şu şekilde tanımlanır: Li j (ω ) = − Im ε i−j1 (ω ) . (6.6) Kırılma indisi n ve sönüm katsyısı k da dielektrik tensörünün bileşenleri ile belirlenir: [ ⎧1 n jj (ω ) = ⎨ ⎡ (Re ε jj (ω )) 2 + (Im ε jj (ω )) 2 ⎩ 2 ⎢⎣ [ ⎧1 k jj (ω ) = ⎨ ⎡ (Re ε jj (ω )) 2 + (Im ε jj (ω )) 2 ⎩ 2 ⎢⎣ ] ] 1/ 2 1/ 2 1/ 2 ⎫ + Re ε jj (ω )⎤ ⎬ ⎥⎦ ⎭ , (6.7) 1/ 2 ⎫ − Re ε jj (ω )⎤ ⎬ ⎥⎦ ⎭ . (6.8) Kırılma indisi ve sönüm katsayısından yararlanarak yansıtıcılık R ve soğurma katsayısı α aşağıdaki gibi hesaplanabilir: R jj (ω ) = α jj (ω ) = ( n jj − 1) 2 + k 2jj ( n jj + 1) 2 + k 2jj , (6.9) 2ω κ jj (ω ) . c (6.10) 6.3.3. Toplam Kuralları Soğurma süreci hakkında bilgi veren iki toplam kuralı vardır (Pines, 1963): N eff ( E ) = 2 mε 0 E0 π h 2e 2 N a 0 ∫ ε 2 ( E ) E dE , (6.11) 72 6. SbSI Harun AKKUŞ ε eff ( E ) − 1 = 2 π E0 ∫ ε 2 (E)E −1 dE . (6.12) 0 Burada N a kristaldeki atomların yoğunluğu, e ve m sırasıyla elektronun yükü ve kütlesidir. Bu toplam kurallarından ilki valans elektronlarının etkin sayısını verir. İkinci toplam ise etkin optik dielektrik sabitini verir ve sıfır ile E 0 enerji aralığındaki bantlararası geçişlerin, dielektrik sabiti ε(0)’a katkısını belirler. 6.3.4. Madde ile Işığın Etkileşimi r Bir maddenin üzerine gelen ışığın E (ω ) elektrik alan vektörü bu maddeyi kutuplar. Bu sayede maddede oluşacak polarizasyon (kutuplanma) aşağıdaki bağıntıyla hesaplanır: r r r ( 2) P i (ω ) = χ ij(1) ⋅ E j (ω ) + χ ijk ⋅ E j (ω ) ⋅ E k (ω ) + ⋅ ⋅ ⋅ (6.13) Burada χ (1) lineer optik duygunluk ve χ ( 2) ikinci mertebeden optik duygunluktur. Optik tepkiler en basit olarak bağımsız parçacık yaklaşımı çerçevesinde incelenir. Dolayısıyla sistemin (madde ve gelen ışık) hamiltoniyeni şu şekilde yazılır (Sipe ve Ghahramani, 1993): 2 ⎧⎪ 1 ⎡ r r ⎫⎪ e r ⎤ H (t ) = ∑ ⎨ p A ( t ) − + V ( xi ) ⎬ . i ⎢ ⎥ c ⎦ ⎪⎭ i ⎪ ⎩ 2m ⎣ r r (6.14) r Burada xi i. elektronun koordinatı, pi momentum operatörü ve V (x ) etkin periyodik kristal potansiyelidir. Bu hamiltoniyen zamana bağlı ve zamandan bağımsız kısımlara ayrılabilir: 73 6. SbSI Harun AKKUŞ H = H 0 + H1 + H 2 , H 0 = ∑ H 0 i ; H 0i i H1 = − H2 = (6.15) r p i2 r = + V ( xi ) , 2m (6.16) r e r A(t ) ⋅ ∑ p i , mc i e2 2 mc 2 (6.17) r N A 2 (t ) . (6.18) Burada N , kristalin Ω hacmindeki toplam elektron sayısıdır. Uzun dalga boyu limitinde H 2 tüm öz-durumlarda sadece zamana bağlı bir faz faktörü getireceğinden ihmal edilebilir. Böylece Denk. 6.15’deki hamiltoniyen sadece ilk iki terimden oluşacaktır. Dolayısıyla H 1 terimi sadece bir pertürbasyon terimi olacaktır. 6.3.5. Lineer Optik Tepki Bir önceki kesimde verilen Denk. 6.13’deki lineer duygunluk aşağıdaki gibi hesaplanır (Sharma ve Ambrosch-Draxl, 2004): χ ij(1) (−ω ,ω ) r r r rni m (k ) rmj n ( k ) ε ij (ω ) − δ ij e2 = = r . ∑ f n m (k ) 4π hΩ n m kr ω m n (k ) − ω (6.19) r Burada ε ij (ω ) , dielektrik tensörünün ij bleşeni ve rn m pozisyon matris elemanlarıdır: r rn m = r Vn m ( k , t ) r r ; ωn ≠ ωm . iω n m (k + K ) r rn m = 0 (6.20) ; ωn = ωm 74 6. SbSI Harun AKKUŞ r r Ayrıca f n (k ) , k kristal momentumundaki n bandının Fermi faktörü olmak üzere r rr r r r f n m ( k ) ≡ f n ( k ) − f m ( k ) ; hω n (k ) , ψ n (k , x ) ’in tek parçacık enerji özdeğeri olmak r r r üzere ω n m (k ) ≡ ω n (k ) − ω m (k ) ’dır. (6.20) eşitliklerindeki Vn m ise şu şekilde ifade edilir: r r r r r r r rr r r Vn m (k , t ) = ∫ψ n∗ (k , x ) e −iK ⋅ x pψ m (k , x ) e iK ⋅ x dx . (6.21) Burada ψ n , zamana bağlı tek parçacık hamiltoniyeninin öz-fonksiyonudur. (6.20) ve r r r r r (6.21) denklemlerindeki K ise şöyle tanımlıdır: K ≡ K (t ) = (e / c) A(t ) ki burada A(t ) vektör potansiyeldir. 6.3.6. İkinci Mertebeden Optik Tepki ( 2) Denk. 6.13’deki ikinci mertebeden duygunluk χ ijk ise aşağıdaki formda yazılır (Hughes ve Sipe, 1996): χ a( 2b)c (−ω β ,− ωγ ; ω β ,ωγ ) = χ a( IIb c) (−ω β ,− ωγ ; ω β ,ω γ ) II (−ω β ,− ωγ ; ω β ,ωγ ) + η abc + iσ a( IIb c) (−ω β ,− ωγ ; ω β ,ωγ ) (ω β + ωγ ) (6.22) . Bu son denklemin sağ tarafındaki ilk terim sadece bantlararası geçişlerin katkısını gösterir. İkinci terim ise bantiçi elektron hareketlerinin verdiği ayarlama katkısıdır. Üçüncü terim de bantlararası geçişle ilişkili polarizasyon enerjisi ile bantiçi geçişlerin değişiminden kaynaklanan katkıdır. İkinci harmonik jenerasyonda bu katkılar aşağıdaki gibidir (Hughes ve Sipe, 1996): 75 6. SbSI Harun AKKUŞ II χ abc (−2ω; ω , ω ) { r a b c rml rl n ⎧⎪ dk rnm = 2 ∑∫⎨ 3 h n l m ⎪⎩ 4π ω l n − ω ml e3 } ⎡ 2 f nm 2 f l n ⎤ ⎫⎪ 2 f ml ×⎢ + + ⎥⎬ , ⎢⎣ ω mn − 2ω ω ml − ω ω l n − ω ⎥⎦ ⎪⎭ II (−2ω ; ω , ω ) η abc r dk ⎧⎪ a b c = 2 ∫ 3 ⎨ ∑ ω mn rnm rml rl n 4π ⎪⎩n m l h ⎡ ⎤ f f ⎥ × ⎢ 2 nl − 2 lm ⎢⎣ ω l n (ω l n − ω ) ω ml (ω ml − ω ) ⎥⎦ { e3 − 8i ∑ nm + 2∑ nml c ∆bmn rmn 2 (ω mn − 2ω ) ω mn { } { a f nm rnm } } [ r f nm dk ⎧⎪ ∫ 4π 3 ⎨⎪ ∑ ω 2 (ω − ω ) ⎩n m l mn mn { } { a b c b c rmn rnl − ω lm rnla rlm rmn × ω nl rlm +∑ nm } (6.24) a b c f nm rnm rml rl n (ω ml − ω l n ) ⎫⎪ ⎬, 2 (ω mn − 2ω ) ω mn ⎪⎭ i ie 3 II σ abc (−2ω ; ω , ω ) = 2 2ω 2h { (6.23) { } }] (6.25) b c ⎫ f nm ∆anm rmn r nm ⎪ ⎬. 2 ω mn (ω mn − ω ) ⎪⎭ r r r r r a a a a b c b c c b (k ) − v mm (k ) , v nm (k ) ≡ iω nm rnm (k ) Burada rml rl n ≡ (1 / 2)(rml rl n + rml rl n ) , ∆anm (k ) ≡ v nn r r r a a a (k ) momentum matris elemanı olmak üzere v nm (k ) = m −1 p nm (k ) ’dır. ve p nm 6.3.7. Scissors Yaklaşımı Bilindiği gibi Kohn-Sham denklemleri temel durum özelliklerini belirlemek içindir ve hesaplamalara katılan işgal edilmemiş iletim bantlarının fiziksel bir anlamı yoktur. Bu bantlar tek-parçacık durumları olarak optik özellik hesaplarında kullanıldığında bir bant aralığı problemi ortaya çıkar: optik soğurma çok düşük enerjilerde başlar (Hughes ve Sipe, 1996). Bu nedenle öz-uyumlu temel durum 76 6. SbSI Harun AKKUŞ enerjilerinin uyarılmış spektruma uygulanması öz-enerji düzeltmesini gerektirir (Wang ve Klein, 1981). Öz-enerji etkilerini hesaba katmak için geliştirilen yaklaşımlardan biri scissors yaklaşımıdır (Hughes ve Sipe, 1996). Denk. 6.14’deki hamiltoniyen, scissors yaklaşımı olmadan tek-parçacık hamiltoniyeni olarak şu şekilde yazılabilir: H= r r r p2 + V (r ) − e r ⋅ E . 2m (6.26) r r r r Burada V (r ) etkin periyodik potansiyel, r konum operatörü ve E = − A / c elektrik alandır. Scissors yaklaşımıyla bant aralığına gelecek düzeltme Denk. 6.26’daki hamiltoniyene bir ek ile gösterilebilir (Hughes ve Sipe, 1996): ~ H = H + Vs , (6.27) r r V s = ∆ ∑r ck ck . (6.28) ck r Burada toplam, tüm k ’lar ve c iletim bantları üzerindendir ve ∆ düzeltmesiyle alakalı sabit enerji kaymasıdır. r ck ise bant aralığı uyarılmamış r H 0 = p 2 / 2m + V (r ) hamiltoniyeninin tek parçacık öz-fonksiyonlarıdır. Scissors yaklaşımı olmadan (6.26) hamiltoniyeni ile elde edilen (Denk. 6.19’da konum matris elemanları ile yazılan) lineer tepki, hız matris elemanları cinsinden aşağıdaki gibi yazılır: χ ij(1) (−ω ,ω ) = r r r v ni m ( k ) v mj n ( k ) e2 . r ∑ f n m (k ) 2 hΩ n m kr ω mn (ω m n (k ) − ω ) Burada v nm şu şekilde tanımlıdır: 77 (6.29) 6. SbSI Harun AKKUŞ r 1 r v = [r , H ] . ih (6.30) Scissors operatörü de hesaba alındığında hız, Denk. 6.27’deki hamiltoniyenle belirlenecektir: [ ] ~r 1 r ~ r 1 r v= r , H = {[r , H ] + [r ,V s ]} . ih ih (6.31) Dolayısıyla buradan elde edilecek yeni lineer tepki aşağıdaki gibi olacaktır (Hughes ve Sipe, 1996): r r r v ni m ( k ) v mj n ( k ) e2 (1) ~ r . χ ij ( −ω ,ω ) = ∑ f n m (k ) 2 hΩ n m kr ωmn ωm n ( k ) + ( ∆ / h)(δ mc − δ nc ) − ω [ ] (6.32) Burada Kronecker deltalar iletim durumlarını gösterir. Denk. 6.29 ve Denk. 6.32 karşılaştırıldığında scissors yaklaşımı yapılırken yapılması gereken tek şeyin şu dönüşümü gerçekleştirmek olduğu görülür: ω mn → ω mn + ∆ (δ mc − δ nc ) . h (6.33) Aynı yöntemle scissors yaklaşımı daha yüksek mertebeden tepkilere da rahatlıkla uygulanabilir. 6.4. SbSI’ın Optik Özellikleri ile İlgili Önceki Çalışmalar SbSI, ferroelektrik özellikleri olan bir foto-iletkendir ve maksimum fotoiletkenliğinin dalga boyu 5400 ve 7840 oA aralığındadır (Fatuzzo ve ark, 1962). En hassas olduğu aralık ise 6300-6400 oA’dur (Nitsche ve Merz, 1960). Fatuzzo ve arkadaşlarına (1962) göre, oda sıcaklığında ferroelektrik eksene dik yönlerde dielektrik sabiti 25 civarındadır. Ferroelektrik eksene paralel yönde dielektrik sabiti 78 6. SbSI Harun AKKUŞ oldukça yüksektir ve Curie noktasında 50000 değerine ulaşmaktadır (Şekil 6.9). Bu gerçekten tipik bir ferroelektrik özelliktir. Şekil 6.10’da 1 / ε ’un sıcaklıkla değişimi görülmektedir. Curie sıcaklığının yukarısında ve aşağısında bu eğrinin eğimlerinin oranı 2’den çok büyüktür. Bu faz geçişinin birinci mertebeden olduğunu gösterir. Kendiliğinden polarizasyonun kendisinin sıcaklığa bağlılığı Şekil 6.11’de, karesinin sıcaklık bağlılığı ise Şekil 6.12’de verilmiştir. Şekil 6.9. SbSI’ın ferroelektrik eksen yönündeki dielektrik sabitinin sıcaklıkla değişimi (Fatuzzo ve ark, 1962) Şekil 6.10. Curie sıcaklığının altında ve üstünde 1 / ε ’un sıcaklığa bağlılığı (Fatuzzo ve ark, 1962) 79 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.11. SbSI’ın kendiliğinden polarizasyonunun sıcaklık bağımlılığı (Fatuzzo ve ark, 1962) Şekil 6.12. SbSI’ın kendiliğinden polarizasyonunun karesinin sıcaklık bağımlılığı (Fatuzzo ve ark, 1962) Şekil 6.11 ve Şekil 6.12’den görüldüğü gibi 0 oC’de kendiliğinden polarizasyonunun değeri Ps = 25 µC / cm 2 ’dir. Yine bu şekillerden görüldüğü gibi kendiliğinden polarizasyonun değeri sıcaklık arttıkça düşmektedir. Şekil 6.12’de bu düşüş 80 6. SbSI Harun AKKUŞ Ps2 ∝ (T − T0 ) yasası ile olmakta ve kendiliğinden polarizasyon Curie noktasında aniden sıfıra düşmektedir. Burada T0 yaklaşık Curie değerinden 5 oC daha büyüktür ve Curie-Weis yasasının sınırıdır: ε ∝ 1 /(T − T0 ) . Dolayısıyla buradan da faz geçişinin birinci tür olduğu görülebilir. Nakao ve Balkanski (1973) de SbSI’ın optik özelliklerini incelemişlerdir. Bu çalışmada paraelektrik kullanılan fazda metot kristal yarı-deneysel eksenleri pseudo-potyansiyel yönündeki frekansa metottur bağlı ve dielektrik fonksiyonunun sanal kısımları hesaplanmıştır. Mamedov ve arkadaşları (1988) hν = 1 − 40 eV enerji aralığında SbSI’ın yansıma spektrumunu synchrorton ışınımı kullanarak ölçmüşlerdir (Şekil 6.13). Şekil 6.13. Paraelektrik fazda SbSI’ın yansıma spektrumu; (a) 1-9 eV enerji aralığında, (b) 9-40 eV enerji aralığında (Mamedov ve ark., 1988) 81 6. SbSI Harun AKKUŞ Audzijonis ve arkadaşları (2001) deneysel pseudo-potansiyel yöntemiyle yaptıkları çalışmada SbSI’ın optik özelliklerini incelemişlerdir. Bu çalışmada hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazda frekensa bağlı dielektrik fonksiyonunun sanal ve reel kısımları ve yansıma katsayısı hesaplanmıştır. Ayrıca Alward ve arkadaşları (1978) tarafından deneysel pseudo-potansiyel yöntem kullanılarak SbSI için paraelektrik fazda yansıma katsayısı hesaplanmıştır. 6.5. SbSI: Optik Özellikler Yapılan bu tez çalışmasında, yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri ve bu yöntemlerle üretilen pseudo-potansiyeller kullanılarak SbSI kristalinin hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazdaki optik özellikleri incelenmiştir. Optik hesaplamalarda da elektronik bant yapısı hesaplarında olduğu gibi Troullier-Martins tipinde üretilen pseudo-potansiyeller kullanılarak yerel yoğunluk yaklaşımı altında Abinit yazılımı kullanılmıştır. Ama bu kez indirgenemez Brillouin bölgesi için 24 × 24 × 24 Monkhorst-Pack örgü ağı kullanılmıştır. Yine düzlem dalgaların kinetik enerjisi için 12 Hartree’lik kesme enerjisi seçilmiştir. Kesim 6.3.7’de belirtildiği gibi, Kohn-Sham denklemleri sadece temel durum özelliklerini belirlediğinden işgal edilmemiş iletim seviyelerinin hesaba katılmasının hiçbir fiziksel anlamı yoktur. Ama optik özelliklerin hesaplanması için iletim bandının da göz önünde bulundurulması gereklidir. Bu anlamsızlığı gidermek için Kesim 6.3.7’de anlatılan scissors yaklaşımı kullanılmıştır. Bu amaçla deneysel ve teorik bant aralıklarını aynı yapmak için gerekli olan Denk. 6.33’deki scissors kayması ∆ = 0.66 eV olarak alınmıştır (burada deneysel bant aralığının değeri 2.11 eV (Alward ve ark., 1978) olarak alınmıştır). SbSI kristali paraelektrik ve ferroelektrik (paraelektrik fazdan düşük sıcaklıklara inildiğinde ilk ferroelektrik faz) fazlarda ortorombik yapıdadır. Kesim 6.3.1’de anlatıldığı gibi ortorombik yapıdaki kristaller için lineer dielektrik tensörünün sadece köşegen elemanları sıfırdan ve birbirlerinden farklıdırlar. Abinit yazılımyla elde edilen ve 6.19 ve 6.32 denklemleriyle belirlenen birinci mertebeden optik duygunluklar kullanılarak, SbSI kristalinin kristal eksenleri 82 6. SbSI Harun AKKUŞ boyunca foton enerjisine bağlı lineer dielektrik fonksiyonları (dielektrik tensörünün köşegen elemanlarının reel ve sanal kısımları) her iki faz için hesaplanmıştır. Bulunan bu fonksiyonlar yardımıyala, 6.5-6.10 denklemleriyle tanımlanan optik iletkenlik σ (ω ) , enerji kayıp fonksiyonu L(ω ) , kırılma indisi n (ω ) , sönüm katsayısı k (ω ) , yansıma katsayısı R (ω ) ve soğurma katsayısı α (ω ) kristal eksenleri boyunca yine her iki fazda hesaplanmıştır. Daha sonra 6.11 ve 6.12 denklemleri kullanılarak her iki faz için valans elektronlarının etkin sayısı N eff ve etkin optik dielektrik sabiti ε eff hesaplanmıştır. Paraelektrik fazda SbSI kristalinin kristal simetrisinden dolayı ikinci mertebeden optik duygunluk tensörünün tüm bileşenleri sıfırdır. Çünkü paraelektrik fazda SbSI mmm nokta grubuna sahiptir ve Bölüm 2’de verilen Çizelge 2.1’e göre bu nokta grubundaki kristaller simetri merkezine sahiptirler. Ancak ferroelektrik fazdaki SbSI kristali mm2 nokta grubundadır ve bu nokta grubundaki kristallerin simetri merkezi yoktur ve polar kristallerdir. Bundan dolayı SbSI’ın ferroelektrik fazında ikinci mertebeden optik duygunluk tensörünün 27 bileşeninden 5 tanesi sıfırdan ve birbirlerinden farklıdırlar. Bu çalışmada ikinci mertebeden optik duygunluk tensörünün 133, 233 ve 333 bileşenleri incelenmiş ve hesaplanmıştır. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanan, foton enerjisine bağlı lineer dielektrik fonksiyonunun reel ve sanal kısımları Şekil 6.14-6.19’da gösterilmiştir. Şekil 6.14 ve Şekil 6.15’den görüldüğü gibi a-kristal ekseni yönünde dielektrik fonksiyonunun reel kısmı, paraelektrik fazda X=5.87 eV ve W=6.81 eV enerji değerlerinde, ferroelektrik fazda ise X=5.71 eV ve W=6.90 eV’luk enerji değerlerinde sıfır olmaktadır. Şekil 6.16 ve Şekil 6.17’ye bakıldığında ise SbSI’ın b-kristal ekseni yönündeki dielektrik fonksiyonunun reel kısmı paraelektrik fazda X=3.52 eV ve W=5.20 eV enerji değerlerinde, ferroelekrik fazda X=4.30 ve W=5.13 eV enerji değerlerinde sıfır olmaktadır. SbSI’ın c-kristal ekseni yönünde dielektrik fonksiyonun reel kısmı 0-8 eV’luk foton enerji aralığında sadece tek bir enerji değerinde sıfır olmaktadır. Paraelektrik faz için bu enerji değeri X=3.01 eV, ferroelektrik faz için X=2.95 eV’dur (Şekil 6.18-6.5.6). c-kristal ekseni yönünde dielektrik fonksiyonun reel 83 6. SbSI Harun AKKUŞ kısmının 0-8 eV’luk foton enerji aralığında sadece tek bir enerji değerinde sıfır olmasının nedeni enerji kayıp fonksiyonunun maksimum pik enerji değerinin bu eksen yönünde 0-8 eV enerji aralığının dışında olmasıdır. Şekil 6.14. Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün a-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri Şekil 6.15. Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün a-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri 84 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.16. Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün b-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri Şekil 6.17. Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün b-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri 85 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.18. Paraelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün c-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri Şekil 6.19. Ferroelektrik fazda SbSI’ın lineer dielektrik tensörünün c-ekseni yönündeki reel ve sanal bileşenleri Dielektrik fonksiyonu genelde değişik katkılar içerir. Ancak Şekil 6.14-6.19, sadece elektron alt sisteminin dielektrik fonksiyonuna katkısını gösterir. x-ekseni 86 6. SbSI Harun AKKUŞ yönünde dielektrik fonksiyonunun reel kısmı her iki fazda da yaklaşık olarak 2.0 eV ile 6.0 eV arasındaki bölge dışında foton enerjisinin artmasıyla artış göstermektedir ki bu normal dispersiyondur. 2.0 eV ile 6.0 eV arasındaki bölgede ise foton enerjisinin artmasıyla azalmaktadır. Bu ise anormal dispersiyon karakteristiğidir (Şekil 6.14 ve Şekil 6.15). y- ve z-eksenleri yönlerinde ise dielektrik fonksiyonunun reel kısımları yaklaşık olarak 2.0 eV ile 5.0 eV arasında anormal dispersiyon, bu aralığın dışındaki bölgelerde ise normal dispersiyon sergilemektedir (Şekil 6.166.19). Ayrıca bu şekillerden görüldüğü gibi 0-1.5 eV foton-enerji aralığı her iki fazda da yüksek geçirgenlik karakterine sahiptir. Bu enerji aralığında soğurma yoktur ve küçük yansımalar vardır. 1.5-3.0 foton-enerji aralığında güçlü soğurma ve yansımada artış vardır. 3.0-6.0 eV foton-enerji aralığı x- ve y- yönleri için (Şekil 6.14 ve Şekil 6.17), 3.0-9.0 eV foton-enerji aralığı z-yönü için (Şekil 6.18 ve Şekil 6.19) yüksek yansıtıcılık karakterine sahiptir. Bu daha sonra verilecek yansıtıcılık eğrilerinde daha ayrıntılı olarak görülecektir. Şekil 6.14-6.19’da gösterilen kristal eksenleri yönlerindeki foton enerjisine bağlı dielektrik fonksiyonunun sanal kısımlarının pik değerleri Çizelge 6.3-6.5’de verilmiştir. Bu pikler valans bandından iletim bandına elektronik geçişlere karşılık gelmektedir. Çünkü birleşik DOS ε2 ile orantılı bir fonksiyondur ve ε2’de gözlenen pikler, birleşik DOS’daki yoğunluk olasılğının yüksek olduğu noktalara karşılık gelir. Denk. 6.6 kullanılarak paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda kristal eksenleri yönlerinde hesaplanan enerji kayıp fonksiyonları sırasıyla Şekil 6.20 ve Şekil 6.21’de verilmiştir. Bu şekillerde L11, L22 ve L33 sırasıyla a-, b- ve c-kristal eksenleri yönlerindeki enerji-kayıp fonksiyonlarıdır. Enerji-kayıp fonksiyonu materyali geçen hızlı elektronların enerji kaybını tanımlar. Enerji-kayıp fonksiyonundaki keskin maksimumlar valans elektronlarının kollektif titreşimşleri ile ilişkilidirler. Şekil 6.20’de paraelektrik fazda x-ekseni yönündeki enerji-kayıp fonksiyonunun (L11) maksimumu yaklaşık olarak 6.95 eV enerji değeri civarındadır. Bu değer Şekil 6.14’deki W noktasının enerji değeriyle neredeyse çakışmaktadır. yekseni yönündeki enerji-kayıp fonksiyonunun (Şekil 6.20’de L22) maksimumu 87 6. SbSI Harun AKKUŞ yaklaşık 6.75 eV civarındadır ve bu değer de Şekil 6.16’deki W noktasının değerine yakın bir değerdir. z-ekseni yönünde ise enerji-kayıp fonksiyonunun (Şekil 6.20’de L33) maksimum değeri 15.5 eV civarındadır. Çizelge 6.3. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda a-kristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri Pikler (eV) ε 211 A B C D E F G H I para 1.66 2.00 2.56 2.97 3.11 3.25 3.38 3.57 3.85 ferro 1.89 2.07 2.30 2.50 2.99 3.18 3.30 3.59 3.73 Pikler (eV) ε 211 J K L M N O P R para 4.45 5.05 5.36 5.54 5.58 7.56 - - ferro 3.96 4.27 4.49 5.07 5.50 5.89 6.25 7.55 Çizelge 6.4. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda b-kristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri ε 222 A B C D para ferro 2.10 1.82 2.27 2.44 2.60 2.72 2.92 3.16 Pikler (eV) E F 3.30 3.37 4.10 4.11 G H I J K 4.85 4.28 5.77 4.48 7.18 4.82 7.30 7.56 Çizelge 6.5. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda c-kristal ekseni yönündeki lineer optik dielektrik fonksiyonunun sanal kısmının pik değerleri ε 233 A B C Pikler (eV) D E F G H I J para 1.70 2.05 2.52 2.98 3.30 4.24 4.65 5.48 6.80 ferro 1.75 2.07 2.30 2.45 2.88 3.32 4.12 4.55 4.90 6.20 88 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.20. SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış kayıp fonksiyonları Şekil 6.21. SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönünde kayıp fonksiyonları Ferroelektrik fazda x-ekseni yönündeki enerji-kayıp fonksiyonunun (Şekil 6.21’de L11) maksimumu yaklaşık olarak 7.00 eV enerji değeri civarındadır ve bu 89 6. SbSI Harun AKKUŞ değer Şekil 6.15’deki W noktasının enerji değerine oldukça yakın bir değerdir. Ferroelektrik fazda y-ekseni yönündeki enerji-kayıp fonksiyonunun (Şekil 6.21’de L22) maksimumu yaklaşık 5.50 eV civarındadır ve bu değer de Şekil 6.17’deki W noktasının değerine yakın bir değerdir. Ferroelektrik fazda z-ekseni yönündeki enerji-kayıp fonksiyonunun (Şekil 6.21’de L33) maksimum değeri ise 16.0 eV civarındadır. Denk. 6.7 kullanılarak her iki faz için kristal eksenleri yönlerinde foton enerjisine ve foton dalga boyuna bağlı olarak hesaplanan kırılma indisleri Şekil 6.226.25’de verilmiştir. Şekil 6.22 ve Şekil 6.23’den görüldüğü gibi her iki fazda da 0-1.5 eV foton-enerji aralığı kırılma indisleri için normal dispersiyon bölgesidir. Bu durum hesaplanan dilektrik fonksiyonlarının sonuçları (Şekil 6.14-6.19) ile uyum içindedir. Şekil 6.22. SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-enerjisine bağlı kırılma indisleri Her iki faz için foton-dalgaboyuna bağlı hesaplanan ana kırılma indislerine bakıldığında (Şekil 6.24 ve Şekil 6.25) n11(na), n22(nb) ve n33(nc), özgün soğurma bölgesinden uzun dalga boylarına gidildikçe azalmaktadırlar. Yani normal dispersiyon gözlenmektedir. 90 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.23. SbSI’ın ferroektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-enerjisine bağlı kırılma indisleri Şekil 6.24. SbSI’ın paraektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış fotondalgaboyuna bağlı kırılma indisleri Her iki faz için kristal eksenleri yönünde hesaplanarak elde edilen n = n(λ ) bağlılığındaki maksimumlar Çizelge 6.6’da verilmiştir. Çizelge 6.6’da görülen 91 6. SbSI Harun AKKUŞ na(n11), nb(n22) ve nc(n33)’nin spektral pozisyonlarındaki fark, SbSI kristalinin anizotropisinden kaynaklanan farklı yönlerdeki farklı soğurma kıyılarından dolayıdır. Şekil 6.25. SbSI’ın ferroektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış foton-dalgaboyuna bağlı kırılma indisleri Denk. 6.8 kullanılarak SbSI’ın paraelektrik ve ferroelektrik fazları için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış sönüm katsayıları sırasıyla Şekil 6.26 ve Şekil 6.27’de verilmiştir. Çizelge 6.6. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazları için hesaplanmış n = n(λ ) bağlılığının maksimum değerleri yön x y z para ferro λ (µ m ) 0.65 0.50 na 1.80 1.76 λ (µ m ) 0.62 0.54 nb 1.81 1.81 λ (µ m ) 0.53 0.59 nc 4.33 4.28 92 6. SbSI Harun AKKUŞ SbSI’ın her iki fazı için Denk. 6.10 kullanılarak kristal eksenleri yönlerinde soğurma katsayıları hesaplanmıştır. Paraelektrik fazda hesaplanan soğurma katsayıları Şekil 6.28’de, ferroelektrik fazda hesaplanan soğurma katsayıları Şekil 6.29’da gösterilmiştir. Bu şekillerden görüldüğü gibi 1.5-3.9 eV foton-enerji aralığı her iki fazda hemen tüm yönler için soğurma bölgesine karşılık gelmektedir. Şekil 6.26. SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerindeki sönüm katsayıları Şekil 6.27. SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerindeki sönüm katsayıları 93 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.28. SbSI’ın paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış soğurma katsayıları Şekil 6.29. SbSI’ın ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış soğurma katsayıları Denk. 6.9 kullanılarak paraelektrik ve ferroelektrik SbSI için kristal eksenleri yönlerinde foton-enerjisine bağlı olarak hesaplanmış olan yansıtıcılıklar sırasıyla 94 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.30 ve Şekil 6.31’de gösterilmiştir. Bu şekillerden görüldüğü gibi her iki fazda da x-ekseni yönünde 3.9-6.0 eV foton-enerji aralığı, y-ekseni yönü için 3.9-5.0 eV foton-enerji aralığı ve z-ekseni yönü için 3.9-9.0 eV foton-enerji aralığı yansıtıcılık bölgeleridir. Şekil 6.30. Paraelektrik SbSI için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış yansıtıcılıklar Şekil 6.31. Ferroelektrik SbSI için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış yansıtıcılıklar 95 6. SbSI Harun AKKUŞ Denk. 6.5 kullanılarak, SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazları için kristal eksenleri yönlerinde foton-dalgaboyuna bağlı olarak hesaplanmış optik iletkenlikler sırasıyla Şekil 6.32 ve Şekil 6.33’de verilmiştir. Hesaplanan optik iletkenliklerin maksimum değerlerine karşılık gelen dalga boyu değerleri Çizelge 6.7’de verilmiştir. Şekil 6.32. SbSI kristalinin paraelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlikler Şekil 6.33. SbSI kristalinin ferroelektrik fazında kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlikler 96 6. SbSI Harun AKKUŞ Çizelge 6.7. SbSI kristalinin her iki fazı için kristal eksenleri yönlerinde hesaplanmış optik iletkenlik fonksiyonlarının maksimumlarına karşılık gelen fotondalgaboyları para ferro yön x y z x y z λmax (mikron) 0.34 0.36 0.40 0.37 0.36 0.42 Denk. 6.11 ve Denk. 6.12 ile verilen toplam kuralları kullanılarak Neff ve εeff belirlenebilir. Neff birim hücre başına düşen valans elektronlarının etkin sayısıdır. εeff ise etkin optik dielektrik sabitidir ve sıfır ile E0 enerji aralığındaki bantlararası geçişlerin optik fonksiyonlara yaptığı katkıyı belirler. SbSI kristalinin paraelektrik fazı için hesaplanmış Neff ve εeff Şekil 6.34’de, ferroelektrik fazı için Şekil 6.35’de gösterilmiştir. Bu şekillerden görüldüğü gibi birim hücre başına valans elektronlarının etkin sayısı Neff, her iki fazda da yaklaşık olarak 9.0 eV foton-enerji değerinde doyuma ulaşmaktadır. Bunun anlamı şudur: dip seviyelerdeki valans orbitalleri bantlararası geçişlere katkıda bulunmamaktadır. Her iki fazdaki Neff eğrilerinin doyuma ulaştıkları enerji değeri ile Şekil 6.4 ve Şekil 6.6’daki elektronik bant yapıları karşılaştırıldığında bu kolaylıkla görülebilir. Şekil 6.34. SbSI’ın paraelektrik fazında hesaplanmış valans elektronlarının etkin sayısı Neff ve etkin optik dielektrik sabiti εeff 97 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.35. SbSI’ın ferroelektrik fazında hesaplanmış valans elektronlarının etkin sayısı Neff ve etkin optik dielektrik sabiti εeff Etkin dielektrik sabiti εeff, her iki fazda da yaklaşık olarak 7.0 eV foton-enerji değerinde doyuma ulaşmaktadır. Paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda foton enerjisine bağlı olarak elde edilen εeff eğrileri iki bölgeye ayrılabilir. İlk bölge hızlı bir yükselişle karakterize edilebilir ve 5.0 eV foton-enerji aralığına kadar uzanır. İkinci bölge ise 5.0-7.0 eV foton-enerji aralığıdır ve bu bögede εeff daha yavaş ve düzgün değişmektedir. E > E0 foton-enerji değerlerinde optik geçişlerin statik dielektrik fonksiyonuna yaptığı katkı, εeff’in maksimum değeri ile şeffaf bölgede ölçülen kırılma indisinin karesi n2 ile belirlenebilir. δε = n 2 − ε eff ’in sıfırdan farklı olması (paraelektrik SbSI için δε ≈ 1.8 ) şunu gösterir: valans bandındaki elektronların kutuplanabilirliklerinin statik dielektrik sabitine katkısından başka, valans elektronlarının altında, enerjileri E > E0 olan elektronların da katkısı göz önünde bulundurulmalıdır. Paraelektrik SbSI kristali için δε ≈ 1.8 , enerjileri E > E0 olan bu geçişlerin katkısını gösterir. Paraelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün (rankı 3 olan 27 bileşenli bir tensör) tüm elemanları kristal simetrisinden dolayı 98 6. SbSI Harun AKKUŞ (paraelektrik fazda SbSI kristali mmm nokta grubuna sahiptir ve simetri merkezi vardır.) sıfırdır. Şekil 6.36. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) ) ve bu bileşene olan bantlararası ve 133 bileşeninin sanal kısmı (Im χ133 bantiçi katkılar Şekil 6.37. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) 133 bileşeninin reel kısmı (Re χ133 ) ve bu bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar 99 6. SbSI Harun AKKUŞ Ferroelektrik fazda ise (bu fazda SbSI kristali ortorombik yapıda ve mm2 nokta grubundadır ve simetri merkezi yoktur.) ikinci mertebeden duygunluk tensörünün 27 bileşeninin tamamı sıfır değildir. (133), (131), (233), (333) ve (231) bileşenleri sıfırdan farklıdır. Ferroelektrik fazdaki SbSI kristali için (6.22), (6.23), (6.24) ve (6.25) denklemleri kullanılarak (133), (233) ve (333) bileşenlerinin sanal ve reel kısımları hesaplanmıştır. Bantlararası ve bantiçi geçişlerin ikinci mertebeden duygunluğa katkıları ve toplam duygunluk fonksiyonları ayrı hesaplanmış ve hesaplanan bu bileşenler sırasıyla Şekil 6.36 ve Şekil 6.37, Şekil 6.38 ve Şekil 6.39, Şekil 6.40 ve Şekil 6.41’de gösterilmiştir. Şekil 6.38. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) 233 bileşeninin sanal kısmı (Im χ 233 ) ve bu bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar 100 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.39. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) ) ve bu bileşene olan bantlararası ve 233 bileşeninin reel kısmı (Re χ 233 bantiçi katkılar Şekil 6.40. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) 333 bileşeninin sanal kısmı (Im χ 333 ) ve bu bileşene olan bantlararası ve bantiçi katkılar 101 6. SbSI Harun AKKUŞ Şekil 6.41. Ferroelektrik SbSI kristali için ikinci mertebeden duygunluk tensörünün ( 2) ) ve bu bileşene olan bantlararası ve 333 bileşeninin reel kısmı (Re χ 333 bantiçi katkılar 102 7. SONUÇLAR Harun AKKUŞ 7. SONUÇLAR Sunulan bu tezde, yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri kullanılarak ilk defa temel prensiplere dayanan aşağıdaki çalışmalar yapılmıştır: 1. SbSI kristalinin paraelektrik fazda enerji yapısı hesaplanmış ve birinci Brillouin bölgesinin yüksek simetri yönlerindeki elektronik bant yapısı ve geçişler belirlenmiştir. 2. SbSI kristalinin ferroelektrik fazda enerji yapısı hesaplanmış ve birinci Brillouin bölgesinin yüksek simetri yönlerindeki elektronik bant yapısı ve geçişler belirlenmiştir. 3. SbSI kristalinin faz dönüşümü sonucunda enerji yapısındaki değişiklikler incelenmiştir. 4. SbSI kristalinin hem paraelektrik hem de ferroelektrik fazlarında tüm optik fonksiyonları (foton enerjisine bağlı lineer dielektrik tensörünün reel (ε1) ve sanal (ε2) bileşenleri, optik iletkenlik σ (ω ) , enerji kayıp fonksiyonu L(ω ) , kırılma indisi n (ω ) , sönüm katsayısı k (ω ) , yansıma katsayısı R (ω ) ve soğurma katsayısı α (ω ) , valans elektronlarının etkin sayısı N eff ve etkin optik dielektrik sabiti ε eff ) hesaplanmış ve yorumlanmıştır. 5. SbSI kristalinin paraelektrik ve ferroelektrik fazlarda toplam durum yoğunlıkları (DOS) hesaplanmış ve çizilmiştir. Her iki fazda da valans bandının, iyot atomunun 5s ve 5p, antimon atomunun 5s ve sülfür atomunun 3s ve 3p orbitalleri tarafından, iletim bandının ise antimon atomunun 5p orbitalleri tarafından oluşturulduğu saptanmıştır. 6. SbSI kristali için lineer olmayan optik duygunluklar hesaplanmış ve çizilmiştir. Yapılan çalışmalarla ilgili yayınlanan bilimsel makaleler aşağıdadır: 1. Harun Akkus and Amirullah M Mamedov, Linear and Nonlinear Optical Properties of SbSI: First-Principle Calculation, The 8th 103 7. SONUÇLAR Harun AKKUŞ European Conference on Applications of Polar Dielectrics (ECAPD), Metz, France, 5-8 September 2006. 2. Harun Akkus and Amirullah M Mamedov, Ab-initio calculations of the electronic structure and linear optical properties, including selfenergy effects, for paraelectric SbSI, J. Phys.: Condens. Matter, 19 (2007), 116207. 3. Harun Akkus and Amirullah M Mamedov, Ab-initio calculation of band structure and linear optical properties of SbSI in para- and ferroelectric phases, Central European Journal of Physics, 5 (1) 2007, 25-34. 104 KAYNAKLAR ALWARD, J. F., FONG, C. Y., EL-BATANOUNY, M., WOOTEN, F., 1978. Electronic and optical properties of SbSBr, SbSI and SbSeI. Solid State Com., 25: 307-311. ANDERSON, P. W., 1960. In Fizika Dielektrikov. (G. I. Skanavi editör). Akad. Nauk SSSR Fizicheskii Inst. Im. P. N. Lebedeva, Moscow, SSSR. ANTONCIK, E., 1959. Approximate formulation of the orthogonalized plane-wave method. J. Phys. Chem. Solids, 10: 314-320. AUDZIJONIS, A., ZALTAUSKAS, R., AUDZIJONIENE, L., VINOKUROVA, I. V., FARBEROVICH, O. V., and SADZIUS, R., 1998. Electronic Band Structure of Ferroelectric Semiconductor SbSI Studied by Empirical Pseudopotential. Ferroelectrics, 211: 111-126. AUDZIJONIS, A., PIPINYS, P. LAPEIKA, V., ZALTAUSKAS, R., 2001. Optical and electric properties of SbSI single crystals. Liet. Fiz. Zurn., T.41: (4-6), 294. ASHCROFT, N. W., MERMIN, N. D., 1976. Solid State Physics. Harcourt College Publishers, ABD, 826s. BACHELET, G. B., HAMAN, D. R., and SCHLÜTER, M., 1982. Pseudopotentials that work: From H to Pu. Phys. Rev. B, 26: 4199-4228. BERCHA, D. M., RUSHCHANSKII, K. Z., SZNAJDER, M., MATKOVSKII, A., and POTERA, P., 2002. Elementary energy bands in ab initio calculations of the YAlO3 and SbSI crystal band structure. Phys. Rev.B, 66: 195203-195211. BLOCH, F., 1929. The electron theory of ferromagnetism and electrical conductivity. Z. Phys., 57: 545-555. BORN, M., and OPPENHEİMER, R., 1927. Zur Quantentheorie der Molekeln. Ann. Physik, 84: 457-484. BRAFF, G. A., and BOROWITZ, S., 1961. Green's Function Method for Quantum Corrections to the Thomas-Fermi Model of the Atom. Phys. Rev., 121: 17041713. CARR, W. J., Jr, MARADUDIN, A. A., 1964. Ground-State Energy of a HighDensity Electron Gas. Phys. Rev., 133: A371-A374. 105 CARR, W. J., Jr, 1961. Energy, Specific Heat, and Magnetic Properties of the LowDensity Electron Gas. Phys. Rev., 122: 1437-1446. CEPERLEY, D. M., ALDER, B. J., 1980. Ground State of the Electron Gas by a Stochastic Method. Phys. Rev. Lett., 45: 566-569. CHADI, D. J., and COHEN, M. L., 1973. Special Points in the Brillouin Zone. Phys. Rev. B, 8: 5747-5753. COCHRAN, W., 1960. Crystal Stability and The Theory of Ferroelectricity: Piezoelectric Crystals. Adv. Phys., 9: 387-423. COHEN, M. L., and HEINE, V., 1970. The fitting of pseudopotentials to experimental data and their subsequent application. Solid State Physics, 24: 37248. DIRAC, P. A. M., 1930. Note on Exchange Phenomena in The Thomas-Fermi Atom. Proc. Cambridge Philos. Soc., 26: 376-385. DÖNGES, E., 1950. Chalcogenides of trivalent antimony and bismuth. I. Thiohalides of trivalent antimony and bismuth. Z. anorg. Chem., 263: 112-132. , 1951. Über Chalkogenohalogenide des dreiwertigen Antimons und Wismuts. III. Über Tellurohalogenide des dreiwertigen Antimons und Wismuts und über Antimon-und Wismut(III)-tellurid und Wismut(III)-selenid. Z. anorg. Chem., 265: 56-61. DU BOIS, D. F., and KIVELSON, M. G., 1962. Quasi-Classical Theory of Electron Correlations in Atoms. Phys. Rev., 127: 1182-1192. ERNZERHOF, M., SCUSERIA, G. E., 1999. Kinetic energy density dependent approximations to the exchange energy. J. Chem. Phys., 111: 911-915. FATUZZO, E., HARBEKE, G., MERZ, W. I., NITSCHE, R., ROETSCHI, H., and RUPPEL, W., 1962. Ferroelectricity in SbSI. Phys. Rev., 127: 2036-2037. FERMI, E., 1928. A statistical method for the determination of some properties of atoms. II. Application to the periodic system of the elements. Z. Phys., 48: 7379. FEYNMAN, R.P., 1939. Forces in Molecules. Phys. Rev., 56:340-343. FOCK, V., 1930. Näherungsmethode zur Lösung des quantenmechanischen Mehrkörperproblems. Z. Phys., 61: 126-148. 106 FRIDKIN, V.M., 1980. Ferroelectrics semiconductors. Consultant Bureau, NewYork and London, 306s. FUCHS, M., SCHEFFLER, M., 1999. Ab initio pseudopotentials for electronic structure calculations of poly-atomic systems using density-functional theory. Comput. Phys. Commun., 119: 67-98. GELL-MANN, M., BRUECKNER, K. A., 1957. Correlation Energy of an Electron Gas at High Density. Phys. Rev., 106: 364-368. GERZANICH, E. I., LYAKHOVITSKAYA, V. A., FRIDKIN, V. M., and POPOVKIN, B. A., 1982. Current topics in materials science. SbSI and other ferroelectric AVBVICVII materials. Nort-Holland Publishing Company, Amsterdam- New York- Oxford, 497s. GONZE, X., BEUKEN, M., CARACAS, R., DETRAUX, F., FUCHS, M., RIGNANESE, G. M., SINDIC, L., VERSTRATE, M., ZERAH, G., JOLLET, F., TORRENT, M., ROY, A., MIKAMI, M., GHOSEZ, P., RATY, J. Y., ALLAN, D. C., 2002. First-principles computation of material properties : the ABINIT software project. Computational Materials Science, 25: 478-492. URL http://www.abinit.org GÖRLING, A., LEVY, M., 1992. Requirements for correlation energy density functionals from coordinate transformations. Rev. A, 45: 1509-1517. , 1993. Correlation-energy functional and its high-density limit obtained from a coupling-constant perturbation expansion. Rev. A, 47: 13105-13113. , 1994. Exact Kohn-Sham scheme based on perturbation theory. Rev. A, 50: 196-204. GRABOWSKI, I., HIRATA, S., IVANOV, S., BARTLETT, R. J., 2002. Ab initio density functional theory: OEP-MBPT(2). A new orbital-dependent correlation functional. J. Chem. Phys., 116: 4415-4425. GUNNARSSON, O., LUNDQVIST, B. I., 1976. Exchange and Correlation in Atoms, Molecules, and Solids by The Spin-Density-Functional Formalism. Phys. Rev. B, 13: 4274-4298. HAMAN, D. R., SCHLÜTER, M., and CHIANG, C., 1979. Norm-Conserving Pseudopotentials. Phys. Rev. Lett., 43: 1494-1497. 107 HARRIS, J., JONES, R. O., 1974. The Surface Energy of a Bounded Electron Gas. J. Phys. F, 4: 1170-1186. HARTREE, D. R., 1928. The wave mechanics of an atom with a non-Coulomb central field. Theory and methods. Proc. Camb. Phil. Soc. 24: 89, 111, 426. HELLMANN, H., 1937. Einführung in die Quantenchemie (Introduction to Quantum Chemistry). Deuticke, Leipzig and Wien, 350s. HERRING, C., 1940. A New Method for Calculating Wave Functions in Crystals Phys. Rev., 57: 1169-1177. HOHENBERG, P., and KOHN, W., 1964. Inhomogeneous Electron Gas. Phys. Rev., 136: B864-B871. HUGHES, J.L. P., and SIPE, J. E., 1996. Calculation of second-order optical response in semiconductors. Phys. Rev. B, 53: 10751-10763. IVANOV, S., BARTLETT, R. J., 2001. An exact second-order expression for the density functional theory correlation potential for molecules. J. Chem. Phys., 114: 1952-1955. IVANOV, S., HIRATA, S., GRABOWSKI, I., BARTLETT, R. J., 2003. Connections between second-order Görling–Levy and many-body perturbation approaches in density functional theory. J. Chem. Phys., 118: 461-470. JONES, R. O., and GUNNARSSON, O.,1989. The Density Functional Formalism, its Applications and Prospects. Rev. Mod. Phys., 61: 689-746. KERKER, G. P., 1980. Non-singular atomic pseudopotentials for solid state applications. J. Phys. C, 13: L189-L194. KIKUCHI, A., OKA, Y., and SAWAGUCHI, E., 1967. Crystal structure determination of SbSI. J. Phys. Soc. Jap., 23: 337-354. KIREEV, P. S., 1978. Semiconductor Physics. Mir Publishers, Moskova, 693s. KITTEL, C., 1951. Theory of Antiferroelectric Crystals. Phys. Rev., 82: 729-732. KLEINMAN, L., and BYLANDER, D. M., 1982. Efficacious Form for Model Pseudopotentials. Phys. Rev. Lett., 48: 1425-1428. KOHN, W., and SHAM, L. J., 1965. Self-Consistent Equations Including Exchange and Correlation Effects. Phys. Rev., 140: A1133-1138. 108 LANGERTH, D. C., PERDEW, J. P., 1975. The Exchange-Correlation Energy of a Metallic Surface. Soid State Commun., 17: 1425-1429. LANGERTH, D. C., PERDEW, J. P., 1977. Exchange-Correlation Energy of a Metallic Surface: Wave-Vector Analysis. Phys. Rev. B, 15: 2884-2901. LEVY, M., 1979. Universal Variational Functionals of Electron Densities, FirstOrder Density Matrices, and Natural Spin-Obitals and Slution of Te vRepresentability Problem. Proc. Natl. Acad. Sci. of USA, 76:, 6062-6065. , 1989. Int. J. Quantum Chem. Quantum Chem. Symp., 23: 617. , 1991. Density-functional exchange correlation through coordinate scaling in adiabatic connection and correlation hole. Phys. Rev. A, 43: 4637-4646. , 1995. Density Functional Theory (E. K. Gross, R. M. Dreizler Editörler). Plenum, New York, 696s. LEVY, M., PERDEW, J. P., 1985. Hellmann-Feynman, virial, and scaling requisites for the exact universal density functionals. Shape of the correlation potential and diamagnetic susceptibility for atoms. Phys. Rev. A, 32: 2010-2021. , 1993. Tight bound and convexity constraint on the exchange-correlationenergy functional in the low-density limit, and other formal tests of generalized-gradient approximations. Phys. Rev. B, 48: 11638-11645. LEWIS, H. W., 1958. Fermi-Thomas Model with Correlations. Phys. Rev., 111: 1554-1557. LIEB, E. H., 1981. Thomas-Fermi and Related Theories of Atoms and Molecules. Rev. Mod. Phys., 53: 603-641. LIEB, E. H., OXFORD, S., 1981. Improved Lower Bound on The Indirect Coulomb Energy. Int. J. Quantum Chem., 19: 427-439. LINES, M. E., GLASS, A. M., 1977. Principles and Applications of Ferroelectrics and Related Materials. Clarendon Press, Oxford, 680s. LÖWDİN, P. O., 1959. Correlation Problem in Many-Electronic Quantum Mechanics. I. Review of Different Approaches and Discussion of Some Current Ideas. Adv. Chem. Phys., 2: 207-322. 109 MAMEDOV, A. M., ALIEV, A. O., KASUMOV, B. M., and EFENDIEV, S. M., 1988. The Optical Properties of SbSI in The Fundamental Absorbtion Region. Ferroelectrics, 83: 157-159. MATTHIAS, B. T., 1949. New Ferroelectric Crystals. Phys. Rev., 75: 1771. MATTHIAS, B. T., and REMEIKA, J. P.,1949. Phys. Rev., 76: 1886. , 1956. Ferroelectricity in Ammonium Sulfate. Phys. Rev. 103: 262. MONKHORST, H. J., and PACK, J. D., 1976. Special Points for Brillouin-zone Integrations. Phys. Rev. B, 13: 5188-5192. MUELLER, H., 1940a. Properties of Rochelle Salt. Phys. Rev., 57: 829-839. , 1940b. Properties of Rochelle Salt. IV. Phys. Rev. 58: 805–811. MUSADA, Y., SAKATA, K., HASEGAWA, S., OHARA, G., WADA, M., and NISHIZAWA, M., 1969. Growth and Some Electrical Properties of Orientated Fibriform Crystal of SbSI. Jap. J. Appl. Phys., 8: 692-699. NAKAO, K., and BALKANSKI, M., 1973. Electronic Band Structures of SbSI in the Para- and Ferroelectric Phases. Phys. Rev. B, 8: 5759-5780. NITSCHE, R., ROETSCHI, H., and WILD, P., 1964. New Ferroelectric V-VI-VII Compounds of The SbSI Type. Appl. Phys. Lett., 4: 210-211. NITSCHE, R., and MERZ, W. J., 1960. Photoconduction in ternary V-VI-VII compounds. J. Phys. Chem. Solids, 13: 154-155. NOZIERES, P., PINES, D., 1958. Correlation Energy of a Free Electron Gas. Phys. Rev., 111: 442-454. NYE, J. F., 1957. Physical Properties of Crystals. Clarendon Press, Oxford, 315s. OLIVER, G. L., PERDEW, J. P., 1979. Spin-density gradient expansion for the kinetic energy. Phys. Rev. A, 20: 397-403. PAYNE, M. C., TETER, M. P., ALLAN, D. C., ARIAS, T. A., and JOANNOPOULOS, J. D., 1992. Iterative Minimization Techniques for ab initio Total-Eenergy Calculations: Molecular Dynamics and Conjugate Gradients. Rev. Mod. Phys., 64: 1045-1097. PEPINSKY, R., JONA, F., and SHIRANE, G., 1956. Ferroelectricity in the Alums. Phys. Rev., 102: 1181-1182. 110 PERDEW, J. P., ZUNGER, A., 1981. Self-interaction correction to densityfunctional approximations for many-electron systems. Phys. Rev. B, 23: 50485079. PERDEW, J. P., WANG, Y., 1992. Accurate and simple analytic representation of the electron-gas correlation energy. Phys. Rev. B, 45: 13244-13249. PHILLIPS, J. C., and KLEINMAN, L., 1959a. New Method for Calculating Wave Functions in Crystals and Molecules. Phys. Rev., 116: 287-294. , 1959b. Crystal Potential and Energy Bands of Semiconductors. I. SelfConsistent Calculations for Diamond. Phys. Rev., 116: 880-884. PHILLIPS, J. C., 1958. Energy-Band Interpolation Scheme Based on a Pseudopotential. Phys. Rev., 112: 685-695. PIKKA, T., and FRIDKIN, V. M., 1968. Phase transitions in A(sub V)B(sub VI)C(sub VII) type ferroelectrics-semiconductors. Fiz. tverd. Tela, 10: 33783384. PINES, D., 1963. Elementary Excitations in Solids, Benjamin Inc., NY-Amsterdam, 299s. SCHRÖDİNGER, E., 1926. Quantisierung als Eigenwertproblem. Ann. Physik, 79: 361-376. SCUSERIA, G. E., and STAROVEROV, V. N., 2005. Progress in The Development of Exchange- Correlation Functionals in: Theory and Applications of Computational Chemistry: The First 40 Years (C. E. Dykstra, G. Frenking, K. S. Kim and G. E. Scuseria editörler), Elsevier, Amsterdam, 1336s. SHARMA, S., and AMBROSCH-DRAXL, C., 2004. Second-order Optical Response From First Principles. Physica Scripta, T109: 128-135. SHIRANE, G., HOSHINO, S., and SUZUKI, K., 1950. X-Ray Study of the Phase Transition in Lead Titanate. Phys. Rev., 80: 1105-1106. SIPE, J. E., and GHAHRAMANI, E., 1993. Nonlinear optical response of semiconductors in the independent-particle approximation. Phys. Rev. B, 48: 11705-11722. SLATER, J. C., 1951. A Simplification of the Hartree-Fock Method. Phys. Rev., 81: 385-390. 111 ,1941. Theory of the Transition in KH2PO4. J. Chem. Phys., 9: 16-33. THOMAS, L. H., 1927. The calculation of atomic fields. Proc. Cambridge Philos. Soc., 23: 542-548. TROULLIER, N., and MARTINS, J. L., 1991. Efficient pseudopotentials for planewave calculations. Phys. Rev B, 43: 1993-2006. , 1990. A straightforward method for generating soft transferable pseudopotentials. Solid State Commun., 74: 613-616. VALASEK, J., 1920. Piezoelectric and Allied Phenomena in Rochelle Salt. Phys. Rev., 15: 537-538. VANDERBILT, D., 1985. Optimally smooth norm-conserving pseudopotentials. Phys. Rev. B, 32: 8412-8415. VON BARTH, U., HEDIN, L., 1972. A local exchange-correlation potential for the spin polarized case: I. J. Phys. C: Solid State Phys., 5: 1629-1642. VOSKO, S. H., WILK, L., NUSAIR, M., 1980. Accurate spin-dependent electron liquid correlation energies for local spin density calculations: a critical analysis. Can. J. Phys., 58: 1200-1211. WANG, C. S., and KLEIN, B. M., 1981. First-principles electronic structure of Si, Ge, GaP, GaAs, ZnS, and ZnSe. II. Optical properties. Phys. Rev. B, 24: 34173429. YANG, H. Ou, LEVY, M., 1990a. Nonuniform coordinate scaling requirements in density-functional theory. Phys. Rev. A, 42: 155-160. , 1990b. Nonuniform coordinate scaling requirements for exchange-correlation energy. Phys. Rev. A, 42: 651-652. YIN, M. T., and COHEN, M. L., 1982. Theory of ab initio pseudopotential calculations. Phys. Rev.B, 25: 7403-7412. ZUNGER, A., and COHEN, M. L., 1978. First-principles nonlocal-pseudopotential approach in the density-functional formalism: Development and application to atoms. Phys. Rev. B, 18: 5449-5472. 112 ÖZGEÇMİŞ 1974 yılında Bitlis-Ahlat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimimi 1990 yılında burada tamamladı. 1997 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünden mezun oldu ve aynı yıl Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2000 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim Dalında Yüksek Lisansını tamamladı. 2001 yılında Çukurova Üniversitesi Fizik Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı ve Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim Dalında doktora programına kaydoldu. 113