KUR`AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU

advertisement
8. TÜRKiYE
TEFSiR AKADEMiSYENLERi BULUŞMASI
SEMPOZVUM
Kur' an' ın Aniaşılmasına Katkısı Açısından
KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
1 - 3 Temmuz 2011
iSTANBUL ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi TEFSiR ANABiLiM DALI BAŞKANLIGI
iSTANBUL BÜYÜKŞEHiR BELEDiYESi
KÜLTÜR VE SOSYAL iŞLER DAiRE BAŞKANLIGI-KÜLTÜR MÜDÜRLÜGÜ
15.00 - 15.30
islam öncesi Mekke'de ruh ve cin inanci
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ÇELiK
Giriş
İslam öncesi Mekke toplumunun homojen bir yapıya sahip olup içerisinde çok
değişik dinden insanlar ve
inanç şekillerini bir arada barındırmaktaydı. Kur' an' ın
ifadesi ile Allah inancına sahip oldukları gibi, putperest bir yapıya da sahiplerdi.
DehriyyCın denen ateistlerin yanında ehli kitaptan olan Yahudi ve Hrristiyanlar
da mevcuttu. Mevcut olan taştan ve tahtadan yapılmış putların yanında gözle
gözükmeyen ruh ve cin gibi varlıklarında özel bir yeri vardı.
Araplardaki putperestliğin Amr bin Luhey tarafından başlatıldığı söylense de,
bu söz onların önceki dönemlerini paklamaz. Ondan öncede Araplarda müşriklik
vardı. Ruhlar ve cinler gibi gözle gözükmeyen varlılara inanıyor, onlarda kontrol
altına alınamayacak bir gücün olduğunu kabul ediyorlardı. Adeta Amr bin Luhey
döneminden sonra onlardaki bu soyut inançlar bir noktada somut alana taşınmış­
tı. Ruhların ve cinlerin putlar içerisine yerleştiğine, bundan dolayı putların kendi
dualarını işittiğine, kendilerine fayda ve zarar verebileceğine inanıyorlardı. Putperesttiği anlamlı kılan şeyde, o putların ruh ve cinlerle olan ilişkileriydi.
İslam öncesi Mekke Toplumunun inanç yapılarındaki karmaşıklık, onların ruh
ve cin inacı hakkındaki düşüncelerine de yansımıştı. Onlara göre "ruh" kavramı
birçok anlamlara gelebilmekteydi. Mekkeliler varlığın kendisi ile hayat bulduğu
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
şeye ruh dedikleri gibi cinlere, meleklere ve şeytaniara da ruh diyebiliyorlardı.
Bunun yanında dağlar, taşlar, ırmaklar ve mağaralar gibi varlıklarında kendilerine has ruhlara sahip olduğuna inanmaktaydılar.
Daha anlaşılır olabilmesi açısından konuyu, Ruh inancı ve Cin inancı şeklinde
başlık altında ele almayı uygun gördük. Melek ve Şeytan inançlarını da Cin
inancı başlığı altında ele aldık.
iki
A. Ruh inancı
Gözle görülrneyen, hislerle idrak edilmeyen varlıklar ister iyi olsun ister kötü
Cahili Arapların hayatında çok önemli bir yere sahiplerdi. Hatta ruhlar, kendi saadet ve mutsuzluklarının ellerinde olduğunu düşündükleri ilahlarından daha çok
hayatlarında etkiliydi. Onlara yaklaşmak için kurbanlar kesmek, adaklar sunmak
ve dualar etmek gibi çok değişik vesilelere başvuruyorlardı. Onlarda kontrol altı­
na alınamayacak bir gücün olduğuna inanıyor ve bu tür yollarla onların zararlarından korunmaya çalışıyorlardı.
1. Ruhun tanımı
Ruhlar; gözle görülmeyen, latif ve gizli varlıklardır. Hakikatleri gözükmez, ancak bazı kimselere hayaletler veya bazı varlıkların cisimleri şeklinde gözükebilirler. Hayırlılar ve şerHler olarak iki kısma ayrılır. 1222 Melekler ve cinlerin bir kısmı
birinci gruptan, Şeytanlar ve cinlerin diğer kısmıise ikinci gruptandır. Habis ve
şerli olan ruhlar iyi ruhlardan daha fazla hayatlarında yer etmişti.
İnsan ruhunun, bedenin her tarafına yayılmış bir kuş olduğuna, insan
veya öldürüldüğü zamanda bu kuşun bedenden çıktığına inanırlardı.Öl­
dürülen kimsenin ruhu önceleri küçük bir kuş iken zamanla büyüyerek baykuş
şeklini alır ve intikamı alınmadığı müddetçe "beni sulayın, beni sulayın" diyerek
bağırmaya devam eder.
·
öldüğü
Bazıları
ruh olduğuna ve insan öldükten sonra beynindeki kan ve diğer parçaları bir araya gelerek bir kuş şeklinde uçtuğuna, her
yüzyılda bir o kabrin başına geldiğine ve kemiklerinin sürüngen olup uçtuğuna
inanırlar ve mezarlıkları ruhların toplandığı mekanlar olarak kabul ederlerdi. 1223
da insandaki
kanın
Hz. Peygamber (sas); müşriklerin kabirierini kutsal saymaları ve onların ruh
sahibi olduğunu düşünerek onlara yakın olma istekleri gibi gerekçelerden dolayı,
mezarların üzerine mescit yapılmasını ve mezarlara karşı namaz kılınayı yasaklamıştır.
2. Ruh-beden ilişkisi
1222. Günaltay, Şemseddin, Kable'l- İslam Arablardaİctimiii Aile, İltilıiyat Fakiiltesi Mecmuası, Sayı:3, S. 94
1223. Ali, Cevad, el-Mııfassal fi Ttirilıi'l-ArabKable'l-İsltim, Şeriat Matbaası, Yer yok, 1380 h. c.Vl, s.139; Şahin,
M.Sureyya, "Ciıı" İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 1993, c. VIII, s.S.
SEMPOZYUM / KUR' AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
Cahiliye Araplarının ruh-beden ilişkisi hakkında net bir bilgisi olmasa da çoğunluğu; insanın bir madde(ceset) ve latif bir varlık (ruh veya nefis)tan oluş­
tuğuna inanıyorlardı. O ikisi idrak ve hayahn kaynağı olup, onların birbirinden
ayrılması sonucu ölüm meydana gelmektedir.
Ruhların cansız
maddelerin içerisine girebileceğille ve putların içerisinde ruh
olduğuna, o ruhların işitip, cevap verebildiğine inanıyorlardı. Bu inançlarından
dolayı putlara yemeleri ve içmeleri için yiyecek ve içecek ikrarnlarında bulunuyor,
çıkardıkları ürünlerin bir kısmını onlara tahsis ediyorlardı. Malik b. Haris, Vedd
puhına içirmesi için babasımn kendisine verdiği sütü gizlice içtiğinden bahsetmektedir.1224
Bu durum Kur' an' da şöyle ifade edilmektedir:
"Allah'ın yarathğı
ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp zanların­
ca, bu Allah' a bu da ortaklarımıza (putlarırmza) dediler. Ortakları için ayrılan
Allah' a ulaşrmyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına ulaşıyor! Ne kötü hüküm
veriyorlar." 1225
3. Mesh ve reenkamasyon inancı
Mesh; bir suretten daha kötü bir surete dönmeye denir. Bu dönüş İnsanın daha
kötü bir insan suretine dönmesi şeklinde olabildiği gibi hayvan veya bir ağaç şek­
line de dönebilir. 1226
Bazı
Cahili Araplar Mesh' e de inarurl ardı. Lat Taif' te bir taşın yanında Sevik hazırlayan bir adamdı. Öldüğü zamanArnr bin Luhey: "O ölmedi, fakat taşa girdi" diyerek onun için Lat ismi verilen bir ev yapılmasım ve ona ibadet edilmesini emretti. 1227
İsaf ve Nilile putları gerçekte bir kadın ve erkekdi. Kabenin içerisinde zina
yaphklarından dolayı taşa
çevrildiler.Sehil' de Yemen' de yolkesen zalim biriydi,
1228
Allah onu yıldıza çevirdi.
Bazı melekler Allah' a isyan edince, Allah onları yeryüzüne insan şeklinde indir-
di ve onlardan biri Ümmü Cürhüm ile evlendi ve bu evlilikten bir çocuk dünyaya
1224. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s.141;Günaltay, Şemseddin, a.g.m. Sayı:3, s.95; Calverley, E.E.,"Nefis",
İslam Aıısiklopedisi,MEB. c. IX, s. 180;M.Asım, a.g.e.,, c III, s.71;el-Mübfu:ekfCıri, Safiyyü'r-Rahman,
SiretiiResıılııl/alıı'r-Ralıigı'l-Malıtılııı, Daru'l-Hayr, Beyrut, 1997, s.36; Köksal, M.Asım, İslam Tarilıi, Şamil
Yayınevi, İstanbul, 1987, c.III, s.79; Kurt, Abdurralıman, Sosyo-Ekoııomik ve Kii/tiirel Yöııdeıı İslam Öııcesi
Mekke Toplumu, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.X, sayı: II s. 117
1225. En' fu:n6 1136.
1226. İbni Manzur, Lisanu'I-Arab, Lisaızii'/-Arab, Cemaleddin Muhammed b. Mükerrem, İran, 1405 h. c.II, s. 597;
Coşkun, Ahmet, Mes/ı, İslam Ansiklopdisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 2004, c.XXIX, s. 303
1227. Ezraki,Ebu'l-Velid Muhammed b. Abdullah b.Ahmed, Alıbar-u Mekke, Yer Yok, Tarihsiz, s.79; Ali, Cevad,
a.g.e., c. VI, s.143 Yakut, Şİhabüddin Ebu Abdullah, Mıı'cemıı'/-Biildaıı, Dar' u- Sadır, Beyrut, 1977, c. 5, s.
4; el-Ayni, Bedreddin Ebu Muhammed b. Muhammed b. Ahmed, Umdetii'l-Kari Şerlı-ii Salıilıii'l-Bıılıari,
Daru'I-Fikr, Kahire, Tarih Yok, c.XIX, s. 201; El-Askalani, Ahmed b. Ali b. Hacer, Fetlııı'l-Bari Şerlıi
Sa/ıilıi'I-Bıılıari, Daru'I-Kütübi'I-IImıyye, Beyrut, 2003, c.X, s.788; Efe Ahmet, Peygamberimiziıı HayatzAkçağ
Yayınlan, Ankara, 2009, s.25
1228. Ezraki,a.g.e.,s.49;Aii, Cevad, a.g.e., c. VI, s.143;İbniHişam, Ebu MuhammedAbdulmelik,es-Siretii'ıı­
Nebıruiyye, Dar-u İbniHazm, Beyrut, 2009, s.42;Köksal, M.Asım, a.g.e., c.III, s.70,73
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
geldi. Bu melek ile insaıun evlenmesinden doğan çocuğa da "el-Ulban" denir.
Nesnas da Ad kavminden biri topluluktu. Peygambere isyan ettiler Allah da
onları Nesnas' a çevirdi. Onlar kuşların topladıkları gibi toplar, hayvanların otladıkları gibi otlarlar.
Zühre asi bir kirnseydi, semaya çıkh, Allah da onu bir ateşe çevirdi.
Cahız' da
Cahili Arapların, mesh edilen hayvanlar hakkındaki inançlarını şöy­
le zikreder: "Kertenkele ve balık mesh edilmiş iki ümmettiler. Kirpi, terzi idi ve
yolcuların iğnelerini çaldığından dolayı Kirpiye mesh edildi ve yaphğı hırsızlığa
delalet etmesi için üzerine dikenler bırakıldı. Fare fırına, yılan deve şeklindeydi.
Şeytan onun ağzında cennete girip, Adem' e vesvese verdiğinden dolayı, Allah
onun şeklini bugünkü şekline çevirdi ve yeryüzüne indirdi. Deve şeytanın boynundan yarahldı. Köpekler de cinlerden bir ümmettiler mesh edildiler."
Besfrs, ismi Besfrs olan uğıırsuz bir kadındı. Kocasına kabul olunacak üç dua
hakkı verildi. Kadın kocasından bir dua hakkını kendisi için kullanmasını istedi,
kocası da: "Birisini senin için kullanacağım. Ne istersin" deyince, "Allah' a dua etde
beni İsrailoğulları arasında en güzel kadın yapsın." dedi. Adam dua etti ve o en
güzel kadın oldu ve akabinde güzelliğinden dolayı şımararak kocasından uzaklaş­
maya ve ahlaksızlık yapmaya niyetlenince, kocası bu kez Allah' a onu havlayan bir
köpek yapması için dua etti. Böylece iki dua hakkı gitmiş oldu. Çocukları geldiler
ve: "Biz buna katlanamayacağız. İnsanlar bizi onun yüzünden ayıplıyorlar. Dua
ette o tekrar eski haline dönsün." dediler. Kocası dua etti ve o eski haline tekrar
döndü. Böylece üç dua hakkı da o uğıırsuz kadın yüzünden boşa gitmiş oldu. 1229
İnsanın öldükten sonra tekrar dünyaya geleceğine inananlar da vardı. Bunlar,
ölen kimsenin tekrar dünyaya geldiğinde fakir olmaması için mezarına bazı ihtiyaç maddeleri, yiyecek ve içecek koyuyorlardı. 1230
Araplardaki reenkarnasyon ve mesh inancının arkasında yatan sebebin onlarda ahiret inananın olmamasından kaynaklanmaktadır. Ölümden sonra yeni bir
hayatın, mükafat ve cezanın olmadığına inanan topluluklar insanları dünyada
kötülük yapmaktan alıkoymak için kabul etmiş olduklan butür inançlarla kötülük yapan kimseleri adeta dünyada cezalandırma yoluna gitmiş ve o kötülüklerin
önüne geçmeyi düşünmüşlerdir. Allah'ın varlığım kabulün yanında ahiretinana
olmadığından dolayı da, yaphklarını Allah'ın dilemesi ile yaphklarını, Allah'ın
bu yaphklarına onay verdiğini, eğer yanlış yolda olsalar Allah'ın onları mutlaka
cezalandıracağım düşünüyorlardı. İnançlan gereği yaphkları yarılışın cezasını,
ahiret olmadığı içinAllah'ın dünyada vermesi gerekiyordu.
Bu durumla ilgili olarak da Kur' an' da şu ayetler yer almaktadır:
"Eğer
Rahman dileseydi (onları putlaşhrıp) onlara tapmazdık" derler. Onların
bu hususta hiçbir bilgileri yoktur." 1231
1229. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s.144-145
1230. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s.142.
1231. Zuhruf(43):20
SEMPOZYUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
"Onlara, Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden (Allah rızası için fakirlere)
harcayın" denildiği zaman küfre sapanlar, inananlara: "Allah' ın dilediği takdirde
yedireceği kimseye biz mi yedirecekmişiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık üzeresiniz." dediler. 1232
"İnkar edenler dediler ki: "Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra, gerçekten
mi (diriltilip) çıkarılacağız?" Andolsun ki biz de, atalarımız da daha önce bununla
tehdit edildik. Bu evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir." 1233
Yaptıkları
fiilierin
Allah'ın
izni ile
olduğu inancına
sahiplerdi. Ahiret hayabnın olmamasından dolayı, insanların dünyada içerisinde bulundukları her türlü
olumlu ve olumsuz durumlar, onların hallerine göre Allah tarafından verilmiş bir
mükafat veya bir ceza idi. Onlara göre eğer putperestlik yanlış bir şey olsa idi Allah onları hemen cezalandırır veya fakirierin dayurulması gerekseydi veya onlar
bunu hak•etrniş olsalardı Allah onları doyururdu.
B. Cin inancı
ı.
Cin kelimesinin kökeni ve anlamı
Bazı şarkiyatçılar" cin"
kelimesinin aslının Latince kökenli "genie" veya "gem us" kökenli kelimelerinden Arapçaya geçmiş bir kelime1234 olduğunu söyleseler
de İslam alimlerikelimenin aslının "gizlenmek" anlarmnda Arapça bir kelime olduğunu ve görünmeyen alem için kullamldığını belirtrnişlerdir. 1235Yine EskiArapların ilahlarından bir ilahın ismi1236 ve Habeş kökenli bir kelime olduğu da söylen•
,.;~
flliŞuı..
1237
Cinn ismi cins isim ol up tekili "Cinnf" çoğul u ise ~ "cinnet" tir. 0;.. kelimesi ve
l::iu kelimeden türeyen tüm kelimelerde; ''bir şeyi histen gizlemek" manası vardır.
~\3 ~"Onu örttü, gizledi" J;lı ~ 0;.. "Gece üzerini örttü, bürüdü"~"Kalkan,
siper" ~"Henüz doğmamış, rahirnde gizli bebek yahut kabir" ül..i.;:.."karında gizli olan kalp"~" zemini örbnüş bağ ve bostan" ü~ "delilik"
Cin iki anlarnda kullamlır:
1. insin mukabili olup, duyu organları ile idrak edilemeyen bütün varlıklara
denir. 1238 Bu manada melek ve şeytanlarda buna dahildir. Her melek cindir ama
her cin melek değildir. Kur'an'da İblis'in melekler arasında zikredilmesi bundan
olabilir.
1232. Yasin(36): 47
1233. Neml(27): 67-68
1234. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 707; Arslan, Arif; Scognaınillo, Gıovanni, Doğu ve Batı Kayııaklarma Göre Cinler,
Karizma Yayınlan, İstanbul, 1999, s.40
1235. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 708;eş-Şibli,Muhammed b. Abdullah, Alıkiimii'I-Ciııııi,Dfır' -u İbniZeydfın,
Beyrut, 1985, s.19
1236. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 707
1237. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 708
1238. eş-Şibll,a.g.e., s.19; Ebu'!-Vefa, Aliyyullah b. Ali, ed-Deviiu'l-Kzmiıziyyiili'l-Cimzive'l-Messi'ş-Şeı;tiiıı, Dar-u
İbnitfazrn,Beyrut2004,s.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
2. Cin bazı ruhaniler için kullanılır. Bu ruhanilerde üç kısımdır:
a. Hepsi hayırlılardan olup, Allah' a karşı gelmeyen ve O'nun emirlerini yerine
getiren Melekler.
b. Hepsi şerli olup, insanı aldatan ve onu doğru yoldan çıkarmaya çalışan Şey­
tanlar.
c. İçerisinde hayırlıları ve şerllleri de olan Cinlerdir. 1239
Cin Kur' an' da ise insan nevinin mukabili olarak kullanılrnışhr.
2. Cahiliye dönemi
araplannın
cinler hakkındaki inançları
Cin inancı; Cahiliye dönemi Araplarının hayalında çok geniş bir yere ve özel
bir anlama sahipti. Bu konudaki inançları da birbirini tutmayan yalan yanlış ifadelerle doluydu. Neden cinler onların hayalında bu kadar önemli bir yere sahipti?
Arapların hayalında cinlerin bu kadar etkili olması, onların sahip oldukları Allah inancı ile ilişkilidir. Kur' an bize, onların Allah' a inandıklarını haber vermekle birlikte, onun boyutu hakkında bir bilgi vermemekte. Fakat yaşam tarzlarına
bakıldığında Allah'ın hayatlarında fazla bir yere sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Allah inancının zafiyetinden kaynaklanan boşluğu ise, gözle görülmeyen diğer
varlıklara inanarak gidermeye çalışmışlardır. Allah'ın kendilerini görüp gözettiği,
fayda ve zararın O'ndan geldiğine tam manası ile inanmadıkları veya hayatların­
da buna yer vermedikleri için bunları cinlerden, ruhlardan bekler olmuşlardır.
İslamın ilk yıllarında var olan bu yanlış inançların ilerleyen yıllarda kalmadığını
görmekteyiz. Sağlam tevhi akidesi yerleştikçe diğer hurafelerle dolu inançlarının
kendiliğinden ortadan kalkhğı gözükmektedir.
Cahiliye dönemi
inceleyebiliriz:
Araplarının
cinler
hakkında inançlarını şu başlıklar allında
a. İyi ve kötü cinler
Araplar cinleri; "cin" ve "hin" olarak iki kısma ayırrnışlar ve "hin" in cin ile
insan arasında bir varlık, cinlerin zayıfları, şerli olanları veya cinlerin köpekleri olduğıınu ve cinlerin hirılerden üstün olduğıınu söylernişlerdir. 1240 Yine kötü tabiat
ruhlarına Cin, iyilerine Ashab da derlerdi. 1241
"Cin" adını bütün görünmeyen varlıklar için kullanmalarına rağmen, insanlarla beraber oturan cine" Amir", çocuklara zarar verenlere "ervah", kendisinden
kötülük meydana gelenlere "şeytan",kötülüğünü ileri boyuta götürene "Marid",
çok daha ileri seviyeye çıkaranlara "Ifrlt", terniz olup bütün kötülüklerden arın-
1239. Yazır, Muhammed Hamdi, Hnk Di11i Kıır'n11 Dili, Eser Kitapevi, İstanbul, Tarihsiz, c. VITI, s. 5383
1240. Ali, Cevad, n.g.e., c. VI, s. 70 7
1241. Zbinden, Emst, İslnmdn ve eski ortndoğııdn ci11 ve mlı İ11nııçlnrı,Trc. Ekrem Sarıkçıoğlu, Yeni Ufuklar Neşriyat,
Yersiz, Tarihsiz, s.100.
SEMPOZYUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
mış
olanlara "Melek" derlerdi. 1242
Kur' an' da da :
"İşte böylece biz, her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaphk." 1243
"Cinlerden olan İfrit" 1244
"Ve (onu) Marid (azıp itaatten çıkan) Şeytandan koruduk." 1245
Şeklinde
cinler için Şeytan, Ifrit ve Marid isim ve sıfatları kullanılmaktadır.
b. Cinlerin yaşam tarzlan
Araplara göre cinlerin yaşarn tarzı aynen kendilerinin yaşarn tarzı gibidir. Onlarda kabileler ve aşiretlerden meydana gelmiş olup, aralarında akrabalık mevcuttur. Kabileler halinde yaşar ve birbirleri ile savaşırlar. Bir kabileden olan cin diğer
kabilenin üyeleri tarafından öldürülürse onun akrabaları topyekfın karşıya savaş
açar, onun intikamını alırlar. Bu savaş rüzgar ve fırhna şeklinde olurdu. Kabileler
arasında şiddetli bir asabiyet vardır. Onlarında içerisinde ileri gelen ve büyükleri
vardı ki; Şingınak ve Şeysıban gibi cinler bunlardandıP46
Cinlerin yiyecekleri insanların yiyecekleri gibidir.
lerine ortak olur. 1247
Çoğu
zaman onun yiyecek-
c. Cinlerin yaşadıkları mekaruar
cinlerle dolu olduğuna
inanırlardı. Bilhassa onların mekanları; mezarlıklar, terk edilmiş mekanlar, karanlık ye hayatm olmadığı yerlerdir. Cinlerin bu tür yerleri seçmelerinin sebebi,
insanların bu tür yerlerden uzak durmaları ve korkmalarıdır. İnsan buraya girdiği
zaman burada birilerinin oturduğu ve o oturanın cinler olduğu insana vahyedilir.
Ve orada oturan varlıklarla nasıl iyi şekilde geçineceğiili bilmeden girerse kendisine bir zarar dokunabileceğinden korkar ve girmez. Bilhassa da karanlık gecelerde
böyle yerlere girince, hayalinde olan ruhları ve şeyleri canıandırıyor ve o şekilde
görmeye başlıyordu ve ondan sonrada bu konu ile ilgili kıssalar oluşuyorduY48
Cahiliye
Arapları
içerisinde
yaşadıkları mekanların
Cinler karanlık, derin yarıklar ve yerin içerisinde yaşadıklarından dolayı
"Yerin sakinleri" olarak isimlendirilirler. Mezarlıklarda cinlerin en önemli iskan
yerlerinden olduğundan dolayı insanlar geceleri oraya uğramaktan korkarlar.
Ölülerin ruhları kabirierin çevresinde bulunur. Ölülerin kendileri de gözle görülmedikleri veeinierin de gözle görülmez olduklarından dolayı onlar için bu-
1242.
1243.
1244.
1245.
1246.
1247.
1248.
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI,
En'am(6): 112
Neml(27): 39
Saffat(37): 7
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI,
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI,
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI,
s. 709; eş-Şibli, a.g.e., s.??
s. 711
s. 725
s. 718; Günaltay,
Şemseddin,
a.g.m., Sayı:3, s. 94
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
ralar onladçin en uygun yerlerdir.l249
Cinler "Vebar" denilen yerde yaşarlar. Burası Arapların toprak olarak en verimli, ağaçları en çok, üzümü en bol olan yerdir. İnsanlardan biri buraya hata ile
veya kasten yaklaşacak olsa onun yüzüne toprak serperler, delirtirler hatta öldürebilirler. Buraya sadece cinler ve yabani develer girebilir.
Yebrm de cinlerin mekfuudır. Burası Ad kavminin mekfuuydı. Onlar helak
olunca buraya cinler yerleşti. 1250
Hıcr Semud kavminin yeri idi.
Onlara felaket isabet edip, helak olduktan soma
buraya cinler yerleşıniştir.
Bunların yanında
cinler semada, dağlarda, vadilerde ve denizlerde hatta insanların yaşadıkları her yerde yaşayabilmektedirler. Bu zikredilen yerler onların
tercih ettikleri yerlerdir. Bu bakımdan onların hanedanlığı insanlardan daha ge• tir..1251
ıuş
İbni Abbas' dan cinlerin gece boyu Safa ile Merve arasında şarkı söyledikleri
rivayet edilıniştir. 1252
d. Cinlere tapınmaları
Kur' an cahiliye döneıni Araplarının cinlere tapmaları ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"O gün Allah, onların hepsini toplayacak soma meleklere: Size tapanlar bunlar
mıydı? diyecek. (Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin.
Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmışh; diyecekler." 1253
Bu ayetten onların cinlere taphkları anlaşılrri.akta olup, onun mahiyeti hakkın­
da daha fazla bilgi verilmeıniştir. Onların cinlere tapınma şekilleri hakkında şu
rivayetlere rastlamaktayız:
Hakiki anlamada cinlere tapınmaları
Huzaa kabilesinden Bem Muleyh'in de aralarında bulunduğu topluluk cinler
olarak iddia ediyor ve onlara tapıyorlar 1254 veya şeytanlar onlara
Allah'ın kızları
1249.
1250.
1251.
1252.
1253.
1254.
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 718
Ali, Cevad, a.g.e., c. Vl, s. 718
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 719; Arslan, Arif; Scognamillo, Gıovanni, a.g.e., s.53
Ali, Cevad, a.g.e., c. Vl, s. 721
- Sebe(34): 40-41
et-Taberi,Ebu Cafer Muhammed b. Cerir,Tefsirii't-Taberi (Ciimııı'l-Beı;iiıı fi Te'vili'l-Kııriiıı), Daru'l-Kutubı'l­
llmıyye, Beyrut, 2005, c. X, s.382, er-Razi, Muhammed, Tefsirii'l-Falıri'r-Riizi, Daru'l-Fıkr, Beyrut, 2005, c. IX,
s.234; Kurtiıbl, Ebu Abdullah Muhammed b.Ahmed, el-Camı' li-Aiıkılmi'I-Kıır'aıı,Daru'l-Fıkr, Beyrut, 1987,
c. XlV, s. 309; Bey da vf, Nasuruddin Ebu Said Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirazi, Eııviirii't-Teıızil
ve Esrı1rii't- Te'vil, Dar-uSader, Beyrut,2001, c. II, s.852; El-Geylani, Muhyiddün Abdulkadir, Tefsirii'IGeylılııi,Daru'l-Kutübi'l-llmıyye, Beyrut, 2009, c.IV, s.132; Bursevf, İsmail Hakkı b. Mustafa, Rıı/ııı'I-Beı;ılıı
fi Tefsiri'l-Kıırı1ıı, Daru'l-Kutübi'l-llmıyye, Beyrut, 2009, c. VII, s.301; es-Sav!, Şeyh Ahmed, Haşiyetii's­
Sı1vialı1Tefsiri'l-Ce/ı1/eı;ıı, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1998, c.V, s.109; Isamüddin İsmail bin Muhamed el-Hanefi,
Hı1şiyetii'l-KoııeviA/ı1Tefsiri'l-Beı;diivi, Daru'l-Kütübi'l-llmıyye, Beyrut, 2001, c. XV, s.530
SEMPOZYUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
bir cin (melekler) topluluğu şeklinde gözüküyor ve onlarda onlara tapıyorlardı. 1255
Mecazi anlamda
tapınmaları
Şeytan,
Allah'tan başka şeylere (meleklerde bunlara dahil) ibadet etmeyi onlara güzel göstermiş ve onlarda bunu yapmakla şeytanaitaat etmiş olmaktadırlar. 1256
Bizzat şeytana (iblis ve zürriyetine) taptılar
İblis ve zürriyetinin Allah'ın kızları melekler olup, putların içerisine girip kendilerine hitap ettiğini ve kendilerini görüp gözetlediğine inanıyorlardı. 1257
e. Cinleri Allah'a ortak koşmaları
Yine Kur' an Cahili Arapların cinleri Allah' a ortak koştuklarını "O'na cinleri ortak koştulaı(' 1258 şeklinde haber vermektedir. Bu ayeti ise şu şekillerde anlayabiliriz:
İbadette ortak koştular
Huzalılardan
olan Bem Kelb ve Beni Melih kabilelerinin yaptığı gibi, Allah' a
gösterdikleri saygı ve itaatin daha fazlasını cinlere gösteriyor, Allah' a taptıkları
gibi onlara tapıyor ve o varlıklara rububiyet, uluhiyet veya hılkıyatten hisse veriyorlardı.1259
Cinlerin saptırıcı davetlerine uydular.
Cinler onları putlara tapınmaya davet ediyor, onlarda bunu yapmakla cinleri
Allah' a ortak koşmuş oluyorlardı. 1260
Cinleri yaratıcı kabul ettiler
Araplardan bir grup: "Allah ile İblis kardeştirler. Allah; nuru, insanları, hayvanları ve canlıları yarattı. İblis ise; karanlığı, vahşi hayvanları, yılan ve akrepleri
yarattı" dediler. Aynı rivayet, İbniAbbas' dan Mekkeli müşrikler hakkında da gelrniştir.ı26ı
1255. eş-Şerb!ru,MuhammedAhmed ei-Hatib, Tefsirii'I-Hatibi'ş-Şerbiııi, Daru'l-Kutubi'l-llmıyye, Beyrut,2004, c.
III, s. 376;Bursavl, a.g.e., c. VD, s. 301
1256. İbnKes!r, Ebu'I-Fıdaismiül, Tefsirii'I-Kur'am'I-Azim, MektebetüDarü't-Türas, Kahire, Tarihsiz, c. II, s. 160;eiBeğav!, Muhammedu'l-Huseyn b. Mesfıd el-F erra, Tefsirii'l- Beğfivi (Meiilimu't-Teıızil), Daru'I-Ma'rife,
Beyrut, 1987, c. III, s.561;El-Hazin, Alaaddin Ali b. Muhammed b.İbrahim ei-Bağdadi, Tefsirii'I-Hiizin
(Liibilbii't-Te'vilfi Meiini't-Teıızil), Midyat, Tarihsiz, c.lll, s. 491;Ebu's-Suiid, Muhammed b. Muhammed, EIAmmadl,Tefsir'iiEbis'-Suıid (İrşiidii'I-Aklı's-Selim illi Meziiya'I-Kur'am 'I-Kerim, Daruİhyau't-Turası'l- Beyrut,
1990, Arabiyye, c. VII, s.137; Alusi, Şihabuddin es-SeyyidMahmiid, Rıi/ıu'I-Meiinifi Tefsiri'I-Kur'mı'ı-1-Azim
ve's-Sebı'I-Mesfiııi, Daru'l-Fıkr, Beyrut, 1993, c. XII, s.222; Tantavı", Cevheri el-mısri, ei-Ceviilıirii fi Tefsiri'IKur'mll'I-Kerim, Daru'l-Kutübi'l-llmıyye, Beyrut,2004, c. XVI, s. 135; ei-Meraği, Alımed Mustafa, Tefsirii'IMeriigi, Daruİhyau't-Turas, Beyrut, Tarihsiz, c. XXII, s.92
1257. eş-Şevkaru, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fet/ıii'I-Kndir ei-Ciimiu beıpıe Feımiyi'r-Rivayeti ve'd-Dirayeti
miııllmı't- Tefiisir, Daru'I-Ma'rife, Beyrut, 2007, s.1200
1258. En'am(6): 100
1259. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 710; Beğavı", a.g.e., c. XVI, s.205, ez-Zemahşeri, Muhammed b. Ömer, Tefsirii'IKeşşiif Dil.ru'I-Ma'rife, Beyrut, 2005, s.340; Geylani, a.g.e., c. II, s. 38; Ebu Suud,a.g.e., c.III, s. 167;
Imadüddln, a.g.e., c. VD, s. 216; es-Savi, a.g.e., c.II, s. 327; Aliisi, a.g.e., c. V, s. 348; Yazır, a.g.e., c. III, s. 1998
1260. Geylani, a.g.e., c. II, s.38; Ebu Suud,a.g.e., c.III, s.167; eş-Şerbini, a.g.e., c. I, s.509
1261. Beğavi, a.g.e., c.II, s. 119;Kurtubi, a.g.e., c. VD, s. 53, Beyzavi, a.g.e., c. I, s.315, ez-Zemahşeri, a.g.e., s.340;
Razi, a.g.e., c. V, s.98; eş-Şerbini, a.g.e., c. I, s. 509; Bursevi, a.g.e., c. III, s. 70, Şevkani, a.g.e., s.438; Alusi,
a.g.e., c.V, s. 348, Kurtubi, a.g.e., c. VD, s.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
f. Cinleri Allah'ın yakınları saymaları
Arapları ruhani varlıklan ve cinleri Allah' a nispet ederek onların
Allah'ın akrabaları olduğunu söylemişlerdir. Bu konu ile ilgili olarak da Kur' an' da:
Cahiliye
"Onlar, Allah ile cinler arasında da bir nesep (akrabalık bağı)uydurdular. Halbuki
o cinler (insanlar gibi) kendilerinin de (hesap için) getirileceklerini bilirler." 1262
Bu yakınları saymaları hakkında ise şu rivayetler zikredilmektedir:
Cinleri Allah'a Ulaşmada Aracı O larak Kabul Ettiler
Buradaki "Cin" den maksat aralarında cinler ve meleklerinde bulunduğu tüm
ruhaniler olup, onlar olmadan Allah'a yaklaşamayacaklarını iddia etmiş ve onları Allah katında şefaatçiler olarak gördüklerinden dolayı onları da ibadete layık
görmüşlerdir. 1263
Allah ile İblis'in Kardeş Olduğunuİddia Etmişler
İbni Abbas' a göre; bazı sapıklıkta ileri giden Araplar, Allah ile İblisin kardeş
olduğunu
iddia etrnişlerdir. 1264
Allah'a İbadette Ortak Koştular
Hasan Basri'ye göre buradaki "Neseb" den maksat,
ibadette ortak koşmalarıdır. 126 5
onların şeytanları
Allah'a
Cinleri (Melekler) Allalı'ın Kızlan Olarak Kabul Ettiler
Yahudiler Ü zeyir, Hıristiyanlar Mesih Allah' ın oğlu dedikleri gibi Araplarda
"Melekler Allah'ın kızlarıdır" diyorlardı. Buradaki meleklerden kasıtları cinlerdi ve cinleri Allah'ın kızları olarak kabul ediyorlardı. 1266
g. Cinlerden korkup onlara sığınmaları
Bazı Arapların yanında cinler İlahiarından daha fazla etkiye sahipti. Onlar insanları hasta edebilir ve zarar verebilirlerdi. Onların zararlarından emin olabilmek için ilahiarına gösterdikleri tazirnden daha fazla tazirnde bulunuyor, onlara
kurbanlar kesersek onların rızasını kazanmaya çalışıyorlardı. Çünkü onlar gözükmeyen koruyuculardı. Kendilerine eziyet edenlere eziyet eder onlara hastalık
bulaştırabilirlerdi. Bu afetlerden emin olmak için onları razı etmek gerekiyordu.
Bu hakikat, gerçekte cinlerin ilahlar olarak kabul edilmesini, hatta onların nüfuz
ve etkilerinin ilahları da geçmesini sağladı. İlahiara karşı yapılan ibadetler cinlere
yapılanlara kıyasla basit kaldı. 12 6 7
1262. Saffat(37): 158
1263. Yazır, a.g.e., c. VI, s. 4077
1264. Taberi, a.g.e., c.X, s. 535; Beğavf, a.g.e., c. IX, s. 44, Razi, a.g.e., c.IX, s. 5622; Kurtı1bf, a.g.e., c. 15, s. 135; Ebu
Suud, a.g.e., c. Vll, c.209
1265. Beğavi, a.g.e., c.IX, s. 45; Kurtı1bi, a.g.e., c. 15, s. 135; Meragi, a.g.e., c.XXIII, s. 87
1266. Beğavi, a.g.e., c. Il, s.119; Kurtubi, a.g.e., c. Vll, s.53; En-Nisaburi, Mahmud b. Ebu'!-Hasan, İcdzii'l-Beı;aıı mı
Meiiııi'l-Kıır'aıı, Daru'l-Garbi'l-İslarnf, Beyrut, 1995, c. I, s. 305; Beyzavi, a.g.e., c. I, s. 315; Ebu Suud, a.g.e., c.
III, s.167; eş-Şerbini, a.g.e., c. I, s. 509, Razi, a.g.e., c. V, s.100; es-Savi, a.g.e., c. Il, s.327
1267. Ali, Cevad, a.g.e., c. Vl, s. 709
SEMPO;!:YUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
325
Cahil Araplardan biri, bir kuyu suyu çıkardığında, bir bina yaplığında veya
yeni bir eve taşındığı zaman orada cinlerin yaşamakta olduğuna inanır, onları razı
etmek için "Cin Kurbanı" adı verilen bir kurban keser ve bu şekilde onlara yakın
olmaya çalışırdı. Hz. Peygamber daha sonra bu cin kurbanını yasakladı. 1268
Araplardan bazıları cinlerin gaybı bildiklerine1269, eşyalarda tasarruf sahibi olduklarına ve onların ibadete layık olduklarına inanırlardı. Yolculukları esnasında
vadilerden geçerken de: "Bu vadirıin en azizine veya bu mekanda olanların en
büyüğüne sığınırım" diye bağırır ve bu şekilde bağırdığı zaman kendisine zarar
gelmeyeceğine inanırdı. Bu durum Kur' an' da şu ayetle belirtilmektedir: 1270
I.SA.J rA.JJI_j ()l:;JI ı.Y>
Jt.;..Y. C.J.Jj.Y-! ~YI
ı.Y> Jt.;...J ülS 4...iil
"şu
da bir gerçektir ki, insanlardan birtakım erkekler (korkulu durum ve yerlerde) birtakım erkek cinlere sığınırlardı da onların azgınlık ve şımarıklıklarını
arhrırlardı" 1271
Cinlerin gaybı bilemeyecekleri ile ilgili olarak da;
"Sonra onun (Süleyman) ölümüne hükmettiğimiz zaman, (dayandığı) asasını
yemekte olan ağaç kurdundan başkası onun ölümünü göstermedi. Bu suretle
(kurdun yediği asa kırılıp da uzun müddet ona dayalı duran Süleyman'ın cesedi)
yere yıkılınca anlaşıldı ki, cinler gaybı bilıniş olsalardı, o zilletli azabın (o meşak­
katli çalışmanın) içinde kalmazlardı" 1272
Şeklinde
buyrulmakta, insanların bu yöndeki inançları çürütülmektedir.
h. insanlarla cinlerin evlenmesi
insanlarla cinler arasında sevgi ve aşk olabileceğine inanırlardı. Bir bayan cin
insanlardan bir erkeği sevip ona tabi olabildiği gibi, bir erkek cinde insanlardan
bir bayanı sevip ona tabi olabilirdi. İnsanlara tabi olan bu bayan cine "Nedirne",
erkek cine de "Nedim" derlerdi. 1273
İnsanlar cinlerle evlenerek akrabalık kurabilirler. Arnr bin Yerbu bin Hanzala
et-Temi:mfbir cin ile evlenmiş ama onunla uzun süre kalmamışhr. 1274
1268. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 720 .
1269. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 722
1270. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 720; el-Kelbi, Ebu'I-Kasım Muhammed bin AhrnedCüzzi, et- Teslıilli Ulıimi't­
Tenzil, Daru'I-Kutubi'l-llrnıyye, Beyrut, Tarihsiz, c. II, s. 495; es-Salebi, Tefsiril's-Sfi/ebi, Abdurrahman bin
Muhammed bin Mahluf Ebi Zeyd es-Salebi, Daruİhyau't-Turas, Beyrut, 1997, c. V, s.495; Ebu Hayyan,
Muharnıned b. Yusuf el-Endülüsi, Tefsirii'l-Balıri'l-Mulıit, Daru'I-Kutubi'l-IIrnıyye, Beyrut, 2010, c. VIII,
s.340; Yazır, a.g.e., c. VIII, s. 5400; Vehba ez-Zuheyli, et-Tefsirii'/-Vasil, Daru'l-Fikr el-Muasıra, Beyrut, 2006,
c. I, s. 587; eş-Şa'ravi, Muharnıned Mütevelli, el-Fett1vt1'/-Kiibrt1, el-Mektebetü'I-Asriyyetü, Beyrut, 2007,
s.584; Arslan, Arif; Scognarnillo, Gıovanni, a.g.e., s.60
1271. -Cin (72):6
1272. - Sebe' (34):14
1273. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 714
1274. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 714; Şahin, a.g.m. c. VIII, s. 8
DÖRDÜNCÜ OTURUM / YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
i. İnsanları hasta edebilmeleri
Cinlerin, başta delirtme ve büyüleme olmak üzere insana birçok bedeni ve ruhi
Peygambere "mecnfın" derken de ona cinlerin musaHat olduğunu kastediyorlardı. 1276Hata
müşrikler Hz. Peygambere "deli" diye iftira edince, Ezd kabilesinden Dımad adlı
bir zat bunu duyup Mekke'ye gelmiş ve Efendimiz' e: "Cin çarpmasına karşı nefes
ederim, Allah dilediğine benimle şifa verir, istersen sana da nefes edeyim" diye
tekiifte bulunmuş, fakat Hz. Peygamber ile konuştuktan sonra Müslüman olmuş­
hastalıklar verebileceğine, hatta öldürebileceğine inanıyorlardı. 1275 Hz.
tur.ıı77
Hatta Hz. Peygambere ilk vahiy geldiğinde Hz. Hatice'ye gelerek: "Ben bir ışık
görüyor, ses işitiyorum. Bende bir delilik olmasından korkuyorum" derken dahi
bu yönde bir endişe duyduğu gözükmektedir. 1278
Taun hastalığının sebebinin de cinlerden kaynaklandığına ve cinlerin oku olduğuna inanırlardı. 1279
Bu durum Kur' an da : "Onlar hiç düşünmeililer mi ki, arkadaşları (Muhammed)de hiçbir delilik yoktur. O ancak apaçık bir uyarıcıdır" 1280 şeklinde ifade edilmektedir,
J. insanlarla müspet ilişki kurabilir ve onlarla anlaşmalar
yapabilirler
Cinlerin insanlarla, bilhassa da kahinlerle diyalog kurarak konuştuğuna, 1281
kendilerine sığman muhtaç kimselere iyilik yapabildiklerine ve insanlarla anlaş­
malar yaparak dayanışma içerisinde olabileceklerine inanırlardı. 1282
Beni Malik bin Ukeyş cinlerle anlaşmaları olan bir kabileydi.
Cinlerden birinin çocuğu annesinden hac yapmak izin ister ama annesi izin
vermez fakat çocuğunun ısrarına da dayanamayarak izin verir. Tavaf esnasında
Beni Sehm kabilesinden bir genç bu çocuğa basar ve öldürünce, Mekke' de şiddetli
bir kum fırtınası olur ve cinler öldürülen cine karşın Beni Sehm kabilesinden bir
çok kimseyi öldürdüler.
Beni Sehm kabilesi de, tüm dost ve müttefiklerini alarak dağlara çıkar ve gör1275. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 712; Günal tay, Şemseddtrı, a.g.m. Sayı:3, s.9; Şahin M. Sureyya, "Ciıı" İslam
Ansiklopedisi, 81 8; Zbinden, Ernst, a.g.e., s.60; Arslan, Arif; Scognamillo, Gıovanni, a.g.e., s.62
1276. Taberi, a.g.e., c. VI, s. 135; Beğavi, a.g.e., c. II, s. 219; Razi, a.g.e., c.XV, s: 65;Kurtfıbi, a.g.e., c. VII, s.330;
İbniKesir, a.g.e., c. II, s. 270; es- Suyüti, Abdurrahman Cel<Uüddtrı, ed-Diirrii'l-Meıısıirfi't-Tefsiri'l-Me'sıir,
Daru'l-Fikr, Beyrut, 1993, c. m, s. 618, Ebu Suud, a.g.e., c.m, s. 298; eş-Şerbini, a.g.e., c. I, s.621; Bursevı",
a.g.e., c. m, s. 305; es-Savi, a.g.e., c.II, s. 475; Alüsi, a.g.e., c. VI, s. 186; Zbinden, Ernst, a.g.e., s. 97
1277. Müslüm, Cuma: 46
1278. Ahmed b. Hanbel, Müsned: c.I, s.312
1279. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 724
1280. A' raf(7): 184
1281. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 724; Günaltay, Şemseddfn, a.g.m., Sayı:3, s.83, 94-95; el-Mübarekfılri, a.g.e., s.
32; M.Asım, a.g.e., c.m, s.75; Boyunağa, Yılmaz, Tebliğinden Giiııiimiize İslam Tarilıi, Akabe Biat Yayınevi,
İstanbul, 1993, s.40
1282. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 713
SEMPOZYUM / KUR' AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
dükleri yılan, akrep gibi tüm sürüngenleri öldürdüler. Cinlerden biri Ebu Kubeys
tepesine çıkarak, Kureyşlilerden kendileri ile cinler arasında arayı bulmalarını ister, onlarda bu Konuda yardımcı olur ve Beni Sehmliler ile cinleri anlaştırır. 1283
Yine Beni Sehm kabilesinden bir adamın cariyesi delirir ve bunun cinlerden
olduğu anlaşılınca bu adam: "Ey cinler! Sizlerle bizim kabile arasında yapılan anlaşmayı hatırlayın ve sözünüzde sadık kalın. Eğer sözünüzü yerine getirmezseniz
biz de anlaşmayı bozarız ve size aynı şekilde karşılık veririz" deyince cinler bu
tehditten korkar ve cariyeyi bırakırlar oda normal haline geri döner. 1284
Şair
Ubeyd bin el-Ebras'ın bir yılan görüp suladığı, daha somaki bir zamanda
devesini kaybettiği, devenin yerini gösteren bir ses işittiği ve o tarafa doğru gidince devesini bulduğu ve bu sesin o suladığı yılana ait olduğu rivayet edilmiştir. 1285
k. Pek' çok tabiat
olayını
cinler yapar
Meydana gelen pek çok tabiat olaylarını cinlerin yaptığına, bu olaylar esnasın­
da ortaya çıkan ses ve gürülillierin cinlerin çeşitli şekiliere girmesinden kaynaklandığına1286 ve zamanla bu cinlerin putları mekan edindilierine inaruyorlardı. 1287
1. Cinler sürüngenler şekline girebilirler
Cinlerin sürüngenler şekline, bilhassa da yılan veya beyaz yılan şekline girebildiğine inanırlar ve onlardan korunmak için evlere tavşanayağı asarlardı. Öldürülen yılanın yakınlarının onlardan intikam alacağını düşünür ve ölen yılanın
üzerine: "Seni nazar değmesi öldürdü, senin intikamın yok" derlerdi. 1288
ın.
Cinler şairleri yönetirler
Cahiliye döneminde şiir ve şairler çok meşhurdu. Her yıl şairler arasında yarışınalar yapılır ve seçilen en iyi yedi şiir kabenin duvarına asılırdı ve bunlara
Muallakat-ı Seb'a denirdi.
Araplara göre cinler herkesle konuşmaz ancak kendilerinin seçtikleri biri ile
konuşurlardı ki, bunlar şairlerdi. Şairlik de böyle başlardı ve şairlere ilham veren
bu cinlere de "Halil" derlerdU 289
Hz. Peygambere vahiy gelmeye başladıktan soma da onun arkasında böyle
bir cin aramışlar ve ona cinlenmiş anlamında "mecnıln", "kahin", "büyücü" gibi
yakıştırmalarda bulurunuşlar. Kur' an' da bu durumu;
1283.
1284.
1285.
1286.
1287.
1288.
1289.
Ezraki, a.g.e., s.362; Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 712
Ezraki, a.g.e., s.363; Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 712
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 722
Sançam, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrmzsel Mesajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan, Ankara, 2007, s.54
Sançam, İbrahim, a.g.e., s.55
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 726; Arslan, Arif; Scognamillo, Gıovanni, a.g.e., s.58
ei-Mübarekfı1ri, a.g.e., s. 35; Arslan, Arif; Scognamillo, Gıovanni, a.g.e., s.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM /YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
"O bir şair sözü değildir" 1290, "O bir kahin sözü de
ederek onların iddialarının asılsızlığıriı belirtmiştir.
değildir" 1291 şeklinde
ifade
C. Şeytan inancı
dir. 1292 Taberi: Şeytan keliazgın olanları için kullarııldı­
Şeytan kelimesinin aslı "~"anlamına gelen~
mesi Arapçada; insanlar, cinler ve tüm
ğını zikreder. 1293
canlılardan
Cahiliye Araplarında şeytan inancı hakkında pek fazla bir bilgiye rastlanamamakla birlikte gelen bilgilerin Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki şeytan anlayışından
farklı olması dikkat çekmektedir.
Cahili Arapları Şeytan için "Zübatün" ismi kullanılmakta, onunda cinlerin reisi olduğu söylemekteydiler.1294 Yine şeytan kelimesini; "yılan" ,1295zeka ve hile1296anlarnında kullanmanın yanı sıra bir kişinin kötülük ve zorbalıklarını anlatmak
için de kullanıyorlardı. 1297
D. Melek inancı
Melek fikri de cahiliye dönemi Arapları arasında son derece yaygın1298 olmakla
birlikte onların mahiyetleri hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadıkları, Ümeyye
b. Ebf Salt ve Abdu'l-Kays1299 gibi bilgi sahibi olan kimselerin ise ya Hıristiyan,
ya Yahudi veya Hanff dini mensupları ile ilgisi olan kimseler olduğu ve onlardan
etkilenmiş olabilecekleri zikredilmiştir. 1300
Kureyş,
Cüheynf, Beni Seleme, Huzaa ve Benf Melfh gibi bazı Arap kabileleri,
Allah'ın cinlerle evlendiği ve bu evlilikten Allah'ın kızları olan meleklerin meydageldiğirıeinanıyorlardı. 1301 Bu
konu ile ilgili olarak Hz. Ebubekir onlara: "Peki!
Onların Anneleri kimdir?" diye sorduğu, onların ise: "Cinlerin ileri gelenlerinin
kızlarıdır" dedikleri şeklinde rivayet gelmektedir.1302
na
Bu durum Kur'an'da şu ayetlerde ifade edilmektedir:
"Onunla cinler arasında bir nesep uydurdular"1303
1290.
1291.
1292.
1293.
1294.
1295.
1296.
1297.
1298.
1299.
1300.
1301.
Hakka (69): 41
Hakka (69): 42
İbniManzur, Lismzii'l-Arab, Cemaleddin Muhammed b. Mükerrem, İran, 1405 h. C.XII, s.238
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 730
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 731
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 732
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 731
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 732
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 737
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 739
Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 738
- Taberi, X/ 535, Razi,IX/ 5621, Nesefi, IV /30,, Şerbfnf, ID/ 479, Beğa.vi, IV 144, Kurtı1bi, XV /133, Geylani,
IV /233, Hazfn, IV /28, Bursevi, Ruhu'l-Beyan, VII/ 489, Meragi,XXIII/87, Ebu Sufıd, VII/209; Zuhayli,
Et-Tefsirü'l-Vasit, ill/2190, Yazır, Elmamlılı Hamcli, Hak DiniKur'an Dili, VI/ 4076,
1302. Ali, Cevad, a.g.e., c. VI, s. 166; Taberi, X/535, Raz~IX/5621, Kurtı1bi, 15/134, İbni Kesir, IV /23, Ebu Sufıd,
VII/209, Şerbfni, ID/ 480, Konevi, XVI/332, Ruhu'l-Meani, Xill/222
1303. Saffat (37):151
SEMPOZYUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
"Yoksa biz melekleri kızlar olarak mı yarathk"
"Onlar kızların Allah' a ait olduğunu iddia ediyorlar. Haşa! Allah bundan münezzehtir. Beğendikleri (erkek çocukları da) kendilerinin oluyor." 13o.ı
E. Sonuç
İslam Öncesi Mekke Toplumunda gözle görernedilleri varlıklara(ruh, cin, şey­
tan ve melek) karşı aşırı derecede bir ilgi varclı. Bunun sebebi ise Allah' a inanınakla birlikte O'na gerektiği şekilde inanmamalarıydı. Gözle görülmeyen bütün
varlıklara "ruh" demekle birlikte, bu ruhu kendi içerisinde iyi ve kötü ruhlar olarak iki kategoriye ayırıyorlarclı. Melekleri ve cinlerin bir kısmını iyi ruhlar olarak
kabul ederken, şeytanları ve cinlerin diğer kısımlarını ise şerli ruhlar olarak kabul
ediyorlarclı. İnsanın ruhunun varlığı yanında dağlar, denizler ve ağaçlarında ruhları olduguna, ruh göçü ve meshe de inanıyorlarclı.
Cinler hayatlarında daha fazla yer etmişti. Onların iyi ve kötülerinin olduğu­
na, insanlara zarar verip hasta edebileceğine, onlarla insanlar arasırıda evliliklerin
olabileceğine, insanlardan bazıları ile ilişkiye geçerek onları yönetebileceklerine,
tapırımış oldukları putların içerisinde cinlerin olduğuna, Allah'la cinler arasırıda
bir evlilik ilişkisinin olduğuna ve bu evlilikten ise Meleklerin dünyaya geldiğine
inanıyorlarclı.
Melek fikri de aralarında son derece yaygın olmasına karşırı onların mahiyetleri hakkında fazla bir bilgilerinin olmadığını, ancak Allah ile cinler arasırıda olan
evlilikten Allah' ın kızları olan meleklerin meydana geldiğine inanıyorlarclı.
Şeytan inancı
konusunda fazla bir bilgiye ulaşamamakla birlikte, onların
cinlerin reisieri olduğu inancı ile birlikte zeka, hile ve zorbalığın temsili olarak da
kullanclıklarırıa rastlamaktayız.
Cahiliye Arap Toplumunun sahip olmuş oldukları ve varlıkları ile övündükleri taştan veya tahtadan yapılmış olan putlarırıa, ruh ve cin gibi varlıklara
bir anlam vermeye çalıştıkları gözükmektedir. Görünürde putlara tapınınakla birlikte perde arkasından onların içerisinde barırıdırmış oldukları gizemli güçlere
inanmaktaydılar. izah edemedikleri veya içerisinden çıkılınası mümkün olmayan
durumlarla karşılaştıkları zaman onları bu tür varlıklarla açıklamaya çalışmışlar­
dır. Hz. Peygamber' e vahyin gelmeye başlayıp, onun karşısırıda kalmış oldukları
acziyeti de bu tür bir açıklama ile kurtarmaya çalışmışlarıdır.
1304. Nahl (16): 57
DÖRDÜNCÜ OTURUM / YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
KAYNAKÇA
Ali, Cevad, el-Mufassal fi Ta.rThi'l-ArabKable'l-İslam, Şeriat Matbaası, Yersiz, 1380 h.
Alusf,
Şihabuddin
es-SeyyidMahmud, Ruhu'I-Meani fi
Beyrut, 1993
Tefsiri'l-Kur'an'ı-1-Azim
ve's-Sebı'l-Mesaru, Daru'l-Fıkr,
Arslan, Arif; Scognamillo, Gıovanni, Doğu ve Bab Kaynaklarına Göre Cinler, Karizma Yayınları, İstanbul 1999
El-Askalani, Ahmed b. Ali b. Hacer, Fethu'l-Bari
Kütübi'l-llrnıyye, Beyrut, 2003
Şerhi
Sahihi'l-Buhari, Daru'l-
el-Ayni, Bedreddin Ebu Muhammed b. Muhammed b. Ahmed, Umdetü'l-Kari
Şerh-ü Sahihü'l-Buhari, Daru'l-Fikr,, Kahire, Tarih Yok
el-Beğavf,
Muhammedu'l-Huseyn b. Mesı1d el-Ferra, Tefsirü'lTenzil), Daru'l-Ma'rife, Beyrut, 1987
Beğavi
(Mea.Iimu't-
Beydavf, Nasuruddin Ebu SaidAbdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirazf, Envam'tTenzü ve Esram't-Te'vü, Dar-uSader, Beyrut,2001
Boyunağa, Yılmaz, Tebliğinden Günümüze İslam Tarihi, Akabe Biat Yayınevi, İs­
tanbul, 1993
Bursevf, İsmail Hakkı b.Mustafa, Ruhu'I-Beyan fi Tefsm'l-Kuran, Daru'l-Kutübi'lllrnıyye, Beyrut, 2009
Calverley, E.E., Nefis, İslam Ansiklopedisi, c. IX, MEB, İstanbul, 1968
Coşkun, Ahmet, Mesh, İslam Ansiklopdisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 2004,
c.XXIX, s. 303
Efe Ahmet, Peygamberimizin Hayah, Akçağ Yayınları, Ankara, 2009
El-Geylaru, Muhyiddün Abdulkadir,
Beyrut, 2009
Tefsirü'l-Geylaru,Daru'l-Kutübi'l-llrnıyye,
Ezraki,Ebu'l-Velid Muhammed b. Abdullah b.Ahrned, Alıbar-u Mekke,Yer Yok, Tarihsiz
Günaltay, Şemseddin, Kable'l- İslam Arablardaİctimru Aile, ilahiyat Fakültesi Mecmuası, Sayı:3
Ebu Hayyan, Muhammed b. Yusuf el-Endülüsf, Tefsirü'l-Balıri'l-Muhlt, Daru'lKutubi'l-llrnıyye, Beyrut, 2010
El-Hazin, Alaaddin Ali b. Muhammed b.İbrahirn el-Bağdadf, Tefsirü'l-Hazin
(Lübabü't-Te'vü fi Meam't-Tenzil), Midyat, Tarihsiz
İbniHişam, Ebu MUhammedAbdulrnelik, es-Siretü'n-Nebeviyye, Dar-u İbniHazm,
Beyrut, 2009
Isamüddin İsmail bin Muhamed el-Haneff, Haşiyetü'l-KoneviAla.Tefsiri'l-Beydavi,
Daru'l-Kütübi'l-llrnıyye, Beyrut, 2001
Ebu'I-Kasım
Muhammed bin AhrnedCüzzf, et-Teshü li Ulfrmi't-Tenzü,
Daru'l-Kutubi'l-llrnıyye, Beyrut, Tarihsiz
el-Kelbf,
SEMPOZYUM / KUR'AN ÖNCESi MEKKE TOPLUMU
İbnKesfr, Ebu'l-Fıdaismait Tefsirü'l-Kur'anı'l-Azim, MektebetüDarü't-Türas, Kahi-
re, Tarihsiz
Köksat M.Asım, İslam Tarihi, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1987
Kurt, Abdurrahman, Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yönden İslam Öncesi Mekke
Toplumu, Uludağ Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi
Kurtılb~
Ebu Abdullah Muhammed b.Ahmed,
Fıkr, Beyrut, 1987
el-Camı'li-Ahkami'l-Kur'an,Daru'l-
İbni Manzur, Lisanü'l-Arab, Cemaleddin Muhammed b. Mükerrem, İran, 1405 h.
el-Meraği, Ahmed Mustafa, Tefsirü'l-Meragi, Daruihyau't-Turas, Beyrut, Tarihsiz
el-Mübarek.füri, Safiyyü'r-Rahman,
Hayr, Beyrut, 1997
SiretüResulullahı'r-Rahigı'l-Mahtfim,
Daru'l-
En-Nisaburf, Mahmud b. Ebu'l-Hasan, Ica.zü'l-Beyan an Meani'l-Kur'an, Daru'lGarbi'l-İslamf, Beyrut, 1995
er-Razi,Muhammed,Tefsirü'l-Fahri'r-Razi, Daru'l-Fıkr, Beyrut, 2005
Sarıçam, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evransel Mesajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,
Ankara, 2007
es-Savf, Şeyh Ahmed, Haşiyetü's-Saviala.Tefsiri'l-Cela.Ieyn, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1998
es-Salebf, Tefsirü's-Sa.Iebi, Abdurrahman bin Muhammed bin
Salebf, Daruihyau't-Turas, Beyrut, 1997
MahlılfEbfZeyd
es-
Ebu's-Suıld, Muhammeci b. Muhammed, El-Arnmadf,Tefsir'üEbis'-Suıld (İrşadü1Aklı's-Selim ila Mezaya'l-Kur'anı'l-Kerim, Daruİhyau't-Turası'l- Arabiyye,
Beyrut, 1990
es-
Suyılti,
Abdurrahman Celalüddfn,
Daru'l-Fikr, Beyrut, 1993
ed-Dürrü'l-Mensı1rfi't-Tefsiri'l-Me'sı1r,
Şahin, M.Sureyya, "Cin"İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 1993
eş-Şa'ravf,
Muhammed Mütevelli, el-Fetava'l-Kübra, el-Mektebetü'l-Asriyyetü, Beyrut, 2007
eş-Şevkaru,
Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethü'l-Kadir el-Canuu beyne
Fenniyi'r-Rivayeti ve'd-Dirayeti minllını't-Tefasir, Daru'l-Ma'rife, Beyrut,2007
eş-Şibli,Muhammed b. Abdullah, Ahkamü'l-Cinni,Dar' -u İbrıiZeydıln, Beyrut, 1985
et-Taberi,Ebu Cafer Muhammed b. Cerfr,Tefsirü't-Taberi (Caıntu'l-Beyan fi Te'vili'lKuran), Daru'l-Kutubı'l-llmıyye, Beyrut, 2005
Tantavf, Cevheri el-mısri, el-Ceviihirü fi
llmıyye, Beyrut,2004
Tefsiri'l-Kur'anı'l-Kerim,
Daru'l-Kutübi'l-
Ebu'l-Vefa, Aliyyullah b. Ali, ed-Devau'l-Kuraniyyüli'l-Cinnive'l-Messi'ş-Şeytan,
Dar-u İbrıiHazm, Beyrut, 2004
Vehba ez-Zuheyli, et-Tefsirü'l-Vasit, Daru'l-Fikr el-Muasıra,Beyrut,2006
DÖRDÜNCÜ OTURUM / YRD. DOÇ. DR. HÜSEYiN ÇELiK
Yakut,
Şihabüddin
Ebu Abdullah, Mu'cemu'l-Büldan, Dar'u-Sadır, Beyrut, 1977
Zbinden, Ernst, İslamdave eski ortadoğuda cin ve ruh İnançlan,Trc. Ekrem Sarıkçı­
oğlu, Yeni Ufuklar Neşriyat
ez-Zemahşerf, Muhammed b. Ömer, Tefslrii'l- Keşşaf, Dfuu'l-Ma'rife, Beyrut, 2005
Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Kitapevi, İstanbul, Tarihsiz.
Download