GEZİ NOTLARI UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne Kayıtlı Ödemiş Ovası’nda Bir Osmanlı Kasabası Bu sayımızda ilkbaharın tüm renklerini üstüne giymiş Anadolu’da Ege Bölgesi’nin incisi İzmir’in Ödemiş Ovası’ndan geçip, Anadolu’nun tarihi ve kültürel miraslarından birine “Birgi Tarihi Kenti”ne doğru yol alıyoruz. İzmir ili, Ödemiş ilçesinde yer alan Birgi, sırasıyla Frig Uygarlığı (MÖ.750-680), Lydia Uygarlığı (MÖ. 680-546), Pers Krallığı, Bergama Krallığı, Roma ve Bizans İmparatorluğu hakimiyeti altında bulunmuş, Anadolu Beylikler döneminde, 13. ve 14. yüzyılda Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmış ve 1426 yılında kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçmiş tarihi bir kent. Öyle ki kendine has geleneksel mimari dokusunu günümüze kadar koruyabilmiş ender yerleşim yerlerinden de biri. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Ödemiş Ovası’ Cilt:25 Sayı:2 2017 BİRGİ na egemen olmuşlarsa da 1098’de Bizans bölgeyi geri almış. Başlarında Beyleri ile Türkmen akıncıları zaman zaman Ödemiş Ovası’na girdilerse de, Bizans’ın direnmesi karşısında bu akınlar hiçbir zaman kalıcı olamamış. Germiyanoğulları’nın subaşısı Aydınoğlu Mehmet Bey, 1304’de Türkmenler’den oluşan savaşçıları ile yukarı Küçükmenderes havzasına girmiş. Pyrgion’daki Katalan ordusunun çekilmesinden sonra Bizans kent ve kalelerini almaya başlamış. Birgi merkez olmak üzere 1308’de Aydınoğulları Beyliği’nin kurucusu olmuş. Ünlü Arap gezgini İbn-i Battuta’nın da 1333’de Birgi’ye geldiği, Aydınoğlu Mehmet Bey’ in Bozdağ’daki yaylağı, Birgi’deki sarayı, Birgi medresesi ve yapılan gösterileri anlattığı biliniyor. 1390 yılında Aydınoğulları Beyliği’ne son veren Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıd ordusu ile Birgi’ye kadar gelip, Bozdağ’ı aşarak Sard’a gitmiş. Böylece 1402’de Aydınoğulları eski topraklarına yeniden sahip olmuşlar. 1403 kışını Tire’de geçiren Timur Han’ın askerleri Ödemiş ovasında güvenlikten eser bırakmamış. 1406’dan 1426’ya kadar Ödemiş yöresi Osmanlılar ile Aydınoğlu Cüneyd Bey arasında el değiştirmiş. Osmanlı Actual Medicine Sultanı II. Murad Ödemiş Ovası’na kesin olarak 1426’da egemen olup, Tire Sancak Beyliği’ne bağlamış ve 1443’ de yöreyi kendine yıllık ödenek olarak ayırmış. Birgi, Turizm Bakanlığı tarafından inanç turizminin yapıldığı merkezlerden biri olarak kabul ediliyor. Köyün tarihi boyunca mistik bir yönü ağır basmış. Önce Zeus’un sonra Hz. İsa’ nın şehri olarak anılmış bir Müslüman şehri olarak da dini önemini korumuş. Yaklaşık olarak 30 tane kayıtlı tarihi yapı bulunuyor ve yaklaşık 3 km’lik bir yol üzerinde hepsi görülüyor. Kasaba Birgi deresi ile ikiye ayrılıyor. Birgi deresinin yanından çıkarken solda ilk olarak Aydınoğulları Beyliği döneminden 14. yüzyılın ikinci yarısından kalma Güdük Minare Mescidi göze çarpıyor ve Osmanlı evlerinin yanında adeta tarihe direniyor. 75 GEZİ NOTLARI biri olan Sandıkoğlu Konağı da mütevazi bir Osmanlı sivil mimarisi örneği. Duvarlarındaki süslerinden 19. yüzyılda yapıldığı düşünülen konak, geçmişte Sandıkoğlu ailesine ev sahipliği yapmış şimdilerde ise belediyeye ait bir yapı. Sultan II. Selim’in hocası Birgili Ataullah Efendi, Birgi’de bir medrese yaptırarak devrin ünlü bilgini Mehmet Efendi’yi 1563’de buraya göndermiş. İmam-ı Birgivi Mehmed Efendi, 1573’de taun hastalığından ölünceye dek bu medresede dersler vermiş. Osmanlı Sultanı III. Murad’ın hocası ve 70 kadar eseri olan Birgili Mehmet Efendi, kasabada taun hastalığının çıkması üzerine Bozdağ’a kaçtıysa da aynı hastalıktan ölerek, Bozdağ Tekkesi’ne gömülmüş. İslam alimi olarak tanınan İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi’nin Medresesi, şimdi Aydınoğlu Mehmet Bey Camii’nin hemen karşısında yer alıyor. İlimi yayarak bölgede denge ve düzeni sağlayan İmam-i Mehmet Efendi’ ye Birgili anlamına gelen Birgivi lakabı verilmiş. İmam-ı Birgivi’nin günümüze kadar ulaşmış toplam 18 eseri bulunmakta. 16. yüzyıl medreselerinin bir örneğini 76 teşkil eden medrese dikdörtgen bir yapıya sahip. İmam Birgivi’nin kasaba içinde bulunan ve oğlu Birgivizade Mustafa Efendi ile yan yana yattığı türbesi de bölgenin önemini daha da arttıran nedenler arasında. Yaşamı boyunca hurafelerle mücadele edip, öldükten sonra kendisine türbe yapılmamasını istese de türbesi, günümüzde en çok ziyaret edilen yerler arasında. İmam-ı Birgivi’nin türbe ve mezar kavramlarına karşı olarak bilinmesi bile bu ziyaretleri engelleyemiyor. Köye adım attığınızda dikkati çeken tarihi Birgi Evleri Osmanlı kentine ayak bastığınızı hemen hissettiriyor. Bu yapılardan en ünlüsü ise Birgi Çakırağa Konağı. Büyük toprak sahibi ve deri tüccarı Şerif Ali Çakırağa tarafından 1761’de yaptırılmış. Ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olan Çakırağa Konağı’nın yapımında kullanılan ahşaplar Venedik’ten getirilmiş. Tavanlarında Küçük Menderes havzasında yetişen 72 çeşit sebze ve meyve resimleri buluyor. Baş odalarına İstanbul ve İzmir isimleri verilmiş ve bu odalarda İstanbul ve İzmir’e ait çizimler bulunuyor. Müze olarak kullanılan üç katlı yapı şömineyle ısıtılıyor. Zemin katında hizmetli odaları, ahır, samanlık ve misafir kabul yeri bulunan konağın, iki kapısı ve iç bahçesi bulunuyor. Türk mimarisinin renkli ve özgün örneklerinden Actual Medicine Yine yöre halkı tarafından Aslanlı Camii ya da Ulu Camii olarak bilinen Aydınoğlu Mehmet Bey Camii ise 1312’ de inşa edilmiş. Türk-İslam geleneğine uygun olarak yapılan camii, ayrıca hamam, medrese ve daha sonra Aydınoğulları devletinin kurucusu Mehmet Bey ve üç oğlunun mezarlarının da bulunduğu türbeden oluşan külliye şeklinde inşa edilmiş. 14. yüzyıl yapısı olan Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, çivi kullanılmayan ahşap işçiliği ve çini kaplı minaresiyle oldukça beğenilen bir yapı. Güneydoğusunda bulunan Lidyalılardan kalma aslan heykeli ise bir camide yer alması bakımından oldukça ilgi çekici. 1762’den beri ayakta olan Karaoğlu Camii de hala ziyarete ve ibadete açık. Bir ana ve üç küçük kubbeden oluşuyor. Mihrap ve mimberi mermerden, kapı ve pencereleri ahşaptan yapılsa da genel inşaa da kesme taş kulanılmış ve sade motiflere sahip. Kitabesi bulunmayan Aydınoğlu Hamamı’nın ise yapım tarihi bilinmiyor. 1312’de Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan Ulu Camii ile aynı dönemden yapıldığı düCilt:25 Sayı:2 2017 GEZİ NOTLARI şünülüyor. Kesme taş ve tuğlalardan oluşan hamam üç bölümden oluşuyor ve dikdörtgen bir plana sahip. Yine küçük Osmanlı dükkanı; Demirli Mağaza’nın kitabesi bulunmasa da 16. yüzyıl eserleri arasında gösteriliyor. Şimdilerde hediyelik eşya satışı yapılan yapıda önceleri bodrum katında bir sıvı deposu bulunduğu düşünülüyor. nılmış ve büyük bölümü de toprak altında kalmış. Surların yer aldığı bölümde şu an tarım yapılıyor, zamanla alanda çok sayıda seramik parçaları da çıkartılmış fakat henüz herhangi bir kazı çalışması yapılmamış. Köy meydanı ise “Türkiye’nin En Güzel 10 Küçük Meydanı” listesinde üçüncü sırada yer almayı hak etmiş. Meydanda bir kahvehane, Osmanlı Kütüphanesi, Çevre Kültür Evi, PTT, un değirmeni, Uğur Mumcu Kütüphanesi, çeşme ve çeşitli dükkanlar bulunuyor. Bizans döneminden kalma meydanda bulunan Gözetleme Kulesi taştan yapılmış bir Ortaçağ yapısı. Muhtemelen Birgi’ye adını veren Pyrgion olduğu düşünülüyor. Halk arasında Küp Uçuranlar Kulesi olarak adlandırılıyor. Rivayet o ki; köye 12. yüzyılda yerleşen Pandukis Uygarlığı, bu taştan kuleden büyü yoluyla küpler uçurarak başka yerleşim birimlerine zarar vermişler. Köyde ayrıca 18 yaşında denizcilik hayatına başlamış ve Aydınoğulları Beyliği’nin 3. hükümdarı Gazi Umur Bey’in bir heykeli de bulunuyor. Birçok medeniyete kucak açmış bu küçük köy tarihi ve kültürel özellikleri ile 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmış. Şimdi ise vakur duruşu ile her mevsim ziyaretçilerini kucaklamayı bekliyor. Tarihi kayıtlara göre Birgi, 17. yüzyıl başlarına kadar etrafı surlarla çevrili bir kent olarak muhafaza edilmiş. Hatta “kale içindeki şehir” anlamına gelen Birgi’de kale ve surlar oldukça önemli imiş. 17. yüzyıl başlarına kadar etrafı surlarla çevrili bir kent olarak bilinse de, Celalilerin isyanı bastırıldığında, surları Osmanlılar tarafından önlem amaçlı yer yer yıktırılnış. Zamanla surların yüzey taşları bina yapımında kullaCilt:25 Sayı:2 2017 Actual Medicine 77