Liv Hospital KANSER MERKEZi livhospital.com 0850 222 2 548 - 444 4 548 facebook.com/Livhospital | twitter.com/Livhospital instagram.com/Livhospital | linkedin.com/Livhospital iSTANBUL | ANKARA ONK-YRD-29/01 Liv Hospital bilgilendirme broşürüdür. Yalnız dahili kullanım içindir. L iv Hospital K ANSE R M ER KEZ i Kanser, hepimiz için ürkütücü bir kelime. Dünyada ve Türkiye’de kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan ölüm sebebi… Ancak erken teşhisle, başarılı sonuçlar elde etmek mümkün. Yapılacak en önemli şeylerden biri düzenli sağlık kontrolleri sayesinde kanseri mümkün olduğu kadar erken saptamak. Liv Hospital’da kanser vakaları multidisipliner bir bakış açısıyla ve farklı disiplinlerden uzmanlaşmış doktorlar tarafından ele alınmaktadır; tedavi protokolü de ortak bir kararla uygulanmaktadır. Böylece hastanın tedavisine bütünsel bir anlayışla yaklaşılmış olmaktadır. Özellikli kanser cerrahisinin bulunduğu Liv Hospital’da, yoğun bakım desteğine önem verilmektedir. Hekim yetkinliği, üst düzey yoğun bakım desteği, uygun teknoloji imkanlarıyla hasta kısa sürede taburcu edilmektedir. Tanı, cerrahi, tedavi ve takip sürecinde kanserle ilgili tüm tıbbi ve teknolojik donanımımızı, kanserin erken tanısından tedavisine, kanserden korunma yollarından hastalık psikolojisine kadar aradığınız pek çok bilgiyi bu sitede bulacaksınız. Kendiniz için bir adım atın ve önleminizi alın… livkansermerkezi.com LIV HOSPITAL ÜÇ DALDA MÜKEMMELİYET MERKEZİ AKREDiTASYONU ALDI Sağlıkta uluslararası arenada lider olmak iddiasıyla 3 yıl önce sektöre yeni bir marka olarak giren Liv Hospital; 3 dalda dünyaca önemli Mükemmeliyet Merkezi Akreditasyonu’nu almaya layık görüldü. Liv Hospital uluslararası tarafsız bir komisyon Surgical Review Cooperation (SRC) tarafından yapılan zorlu denetimden hatasız geçerek, robotik cerrahi, kolorektal cerrahi ve obezite cerrahisi branşlarında “Mükemmeliyet Merkezi Akreditasyonu”nu (Center Of Excellence) tamamlayarak eş yetkilendirildi. Dünyada çok az sayıda kurum tarafından alınabilen Center Of Excellence Akreditasyonu, ilgili kurum tarafından ABD dışında ilk defa, bir kuruma verildi. Liv Hospital 2 gün süren yoğun denetimden, robotik cerrahi, kolorektal cerrahi, obezite cerrahisi alanlarında eksiksiz ve hatasız olarak geçerek büyük bir başarıya imza attı. Liv Hospital robotik cerrahi, kolorektal cerrahi ve obezite cerrahisi alanlarında Mükemmeliyet Merkezi ünvanı ile eş yetkilendirildi ve bu alanlarda dünyanın saygın kurumları ile eş değer hizmet verdiğini kanıtladı. Neden Mükemmeliyet Merkezi? Öncelikle ilgili alanlardaki hekimin yeterliliği, spesifik çalışmaları, dünya kriterleriyle eş değerde ve sayıda hastayı tedavi etmesi, komplikasyon, yeniden yatış, klinik verilerin analiz ve fonksiyonel sonuçlarının akredite olmuş kurumlarla eş değer olduğunun, denetleyici heyete kanıtlanması gerekiyor. Ayrıca denetimde hasta tedavi protokollerinin, diğer disiplinlerle yapılan ortak toplantılarla karar alınarak belirlendiği, bakım hizmetleri ve sonuçlarının bir bütün içinde olduğu, geçmişten geleceğe planlanarak oluşturulduğu kanıtlanmak zorunda. Kurumsallaşma ve tedavi çıktılarının belli bir kalitenin üzerinde olması da temel başvuru kriterleri arasında yer alıyor. Liv Hospital tüm başvuru kriterlerini karşıladıktan sonra, Amerika’dan denetim için gelen komisyon üyeleri tarafından 2 gün süren bir denetimden geçti. Liv Hospital cerrahlarının gerçekleştirdiği vaka sayıları ve komplikasyon oranları, yeniden yatış, yeniden ameliyat, komplikasyon oranları, eğitim ve yeterlilikleri, düzenli olarak yaptıkları sempozyum ve eğitimler, hekimden hemşiresine, kat görevlisinden yardımcı sağlık personeline kadar ilgili kişilerin görev, yetki ve sorumluluklarının değerlendirilmesi, doğru konsültasyon ve ekipman, anestezi ve cerrahi süreçlerin güvenliği, enfeksiyon kontrolü, güvenli ilaç kullanımı, hasta odaları, acil servis, muayene odaları, klinik bakım standardı protokolleri, onam formları, kurumsal adanmışlık ve destek grupları, bina güvenliğine kadar pek çok alanda mercek altına alınarak, sıkı bir denetimden geçti. Liv Hospital KANSER MERKEZi 03 İ Çİ ND EK İ L ER 4 6 12 28 Tümör Konseyi Tanı Yönetimi Tanı Yöntemleri Endoskopik Girişimler Bronkoskopik Girişimler Kanser Cerrahileri Genel Cerrahi Endokrin Kanserleri Jinekolojik Kanserler Üroonkolojik Kanserler Pediatrik Onkoloji Beyin Tümörleri Baş-Boyun Tümörleri Akciğer Kanseri Cilt Kanserleri Dermatolojik Kanser Minimal İnvaziv Cerrahi Tedavi Yöntemleri Radyasyon Onkolojisi Medikal Onkolojisi Girişimsel Radyolojik İşlemler Hücre Takip Sistemi: Onkogram Nükleer Tıp Ağrı Kliniği Destek Programları Tümör Konseyi Tarama ve Koruma Nükleer Tıp Destek Grupları Bireyselleştirilmiş Tedavi Cerrahi Tedaviler Evde Bakım Medikal Onkoloji Takipte Olmak Radyasyon Onkolojisi Liv Hospital KANSER MERKEZi 05 TÜ M Ö R KO NS EYİ Liv Hospital Kanser Merkezi’nde farklı disiplinlerde uzmanlaşmış hekimlerin bir araya gelmesiyle oluşan Tümör Konseyi’nde, vakalara multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşılmaktadır. Bu konseyde hekimler, vakalarına kişiye özel tedaviler uygulamaktadır. Günümüzde kanserdeki başarı şansı; hastaya, kanserin tipine ve uygulanan tedavi yaklaşımına göre değişmektedir. Kişiye özel çok yönlü tanı ve tedavi, bu konudaki en önemli adımdır. Bu yüzden de tedavi seçeneklerinin sunumunda, farklı disiplinlerden hekimlerin bir araya gelerek hastaya en uygun tedaviye karar vermesi, kanser hastaları için hayati önlem taşımaktadır. Tümör Konseyindeki Branşlar Neler? • Medikal Onkoloji • Radyasyon Onkolojisi • Nükleer Tıp • Radyoloji • Patoloji • Gastroenteroloji • Genel Cerrahi • Jinekolojik Onkoloji • Üroloji • Beyin Cerrahi • Baş Boyun Tümörleri • Göğüs Cerrahisi • Göğüs Hastalıkları • Genetik • Algoloji • Diyetisyen • Psikiyatri * Vakalara göre farklı disiplinlerde de katılım gerçekleşmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 07 TAN I YÖ NTE M L E R İ MR Mamografi Manyetik Rezonans, yani MR, güçlü bir manyetik alan ortamında radyofrekans dalgaları aracılığıyla görüntü oluşturma tekniğidir. Radyasyon içermeyen bir teknik olan MR’la, özellikle yumuşak dokuların görüntülenmesinde başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Diğer meme görüntüleme yöntemlerine göre de daha fazla bilgi elde edilebilmektedir. Bu sayede diğer yöntemler ile tespit edilemeyen pek çok kanser odağı yakalanabilmektedir. Mamografi, meme kanseri oluşmaya başladığında ortaya çıkan erken bulguları gösteren bir radyolojik tanı yöntemidir. Bu yöntemle, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilmekte ve meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılmaktadır. İleri teknoloji ürünü bir görüntüleme cihazı olan 3 Tesla MR, tüm vücudun görüntülenmesinde kullanıldığı gibi, beyin ameliyatlarında sağladığı hızlı görüntülerle ameliyatın en iyi şekilde sonlandırılarak tümörün tam olarak çıkarılmasına olanak sağlamaktadır. Ameliyat yapılırken de görüntü elde edilebilmesi özelliği sayesinde cerrah, ameliyat bölgesini kapatmadan steril bir ortamda tetkik yapabilmektedir. Tomografi PET/CT Meme PET En güncel kanser tarama teknolojisi olan PET/CT, PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) ve CT’nin (bilgisayarlı tomografi) birleşiminden oluşan bir görüntüleme cihazıdır. PET, kanser hücrelerinin metabolizmaları üzerinden bir kitlenin iyi ya da kötü huylu ayrımı hakkında bilgi verebildiği gibi bir kanserin vücuttaki dağılımı hakkında da çok önemli bilgiler sağlayabilmektedir. Meme PET (Pozitron Emisyon Mammografi / PEM), son yıllarda geliştirilmiş olan bir görüntüleme teknolojisidir. Bu yöntemle memedeki çok küçük boyutlardaki lezyonlar henüz anatomik olarak görüntülenebilecek düzeye gelmeden yüksek duyarlılıkla gösterilebilmektedir. Yüksek rezolüsyonlu Meme PET çekimi ile memedeki anormal dokuya ait tutulumlar 1.6 mm’ye varan duyarlılıkla kesin ve detaylı bir şekilde ortaya konmaktadır. Bilgisayarlı Tomografi, X-ışını kullanarak incelenen bölgenin kesitsel görüntüsünün alınmasını sağlar. İç organların, yumuşak doku ve kemiklerin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Hastalık teşhisinde ileri tetkik olanağı sağlamaktadır. MRG ve Ultrason gibi tetkikler, radyasyon içermeyen yöntemler olduğundan hasta radyasyona maruz kalmaz. İleri düzey görüntüleme imkanı vermektedir. Son teknoloji ürünü mamografi cihazlarıyla, daha düşük dozla daha yüksek kalitede verim elde edilebilmektedir. Genetik Tarama Genetik araştırmalar, bazı kanser türlerinin erken saptanmasında ve kanserin önlenmesinde önemli katkı sağlamaktadır. Uygulanan aile gen taraması hizmetiyle, risk altındaki aile bireyleri belirlenmekte ve erken müdahale hedeflenmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 09 ENDOSKOPİK GİRİŞİMLER Kolonoskopi Kalın bağırsak kanserleri önlenebilir kanserlerdir. Kolon ve rektum kanserlerinin öncü bulgusu olan polipleri tespit edip çıkarma, dolayısıyla kanser gelişmesini önlemede etkili bir tanı ve tedavi metodudur. Biyopsi alma ve girişimsel bazı tedavi yöntemlerine olanak sağlaması büyük bir avantajdır. Ucunda ışık, kamera ve yaklaşık 1 cm çapında kıvrılabilir derecede yumuşak bir cihaz olan kolonoskopla anüsten girilerek kalın bağırsağın tamamı ve ince bağırsağın son kısmı incelenebilmektedir. İnceleme sırasında gerekirse olağan dışı görünen yerlerde patolojik tetkik için örnek (biyopsi) alınabilmekte, kanser gelişmesine zemin teşkil edebilen polipler çıkarılabilmektedir. Gastroskopi ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi) Endoskopik Ultrasonografi Gastroskopi, yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağının içini görebilme imkanı veren bir inceleme yöntemidir. ERCP, safra yollarında ve pankreas kanalında darlık ya da tıkanıklık oluşturarak safra yolları iltihabına (kolanjit) ve pankreas iltihabına (pankreatit) sebep olabilecek taş, tümör gibi unsurların tanı ve tedavisinde kullanılmaktadır. Girişim, videoendoskopik bir cihaz (duodenoskop) kullanılarak yapılmaktadır. Görüntülenen safra yollarında ya da pankreas kanalında tespit edilen bazı patolojiler aynı seansta tedavi edilebilmekte; ana safra yolundaki taş ve çamurlar temizlenebilmekte ve darlıklara stent konularak normal safra akışı sağlanabilmektedir. Mide kanserinde endoskopik ultrasonografi ile erken tanı mümkün olabilmektedir. Endoskopi cihazının uç kısmına bağlı ultrasonografik prop ile mideden hem endoskopik, hem ultrasonografik görüntü, hem de lezyonun arkasındaki derin yapılardan biyopsi alınabilmektedir. Böylece mide kanserinde erken tanı koyma imkanı ortaya çıkmakta, pankreas (pankreas kisti, apsesi vs.) ve diğer mide çevresi organlarına endoskopik yolla müdahale olanağı sağlanmaktadır. Gastroskop ismi verilen ucu kameralı bir cihaz, ağız boşluğu uyuşturulduktan sonra çok dikkatli bir biçimde mide içerisine ilerletilmektedir. Bu sayede midede herhangi bir hastalığın olup olmadığı tespit edilmekte; gerektiğinde biyopsi alınarak mide hastalıklarının ve mide kanserlerinin teşhisi mümkün kılınmaktadır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 11 BRONKOSKOPİK GİRİŞİMLER Bronkoskopi Ucunda ışık olan endoskopik bir kamera ile solunum yollarının doğrudan incelenmesine bronkoskopi denmektedir. Burundan ya da ağızdan geçen, boğazdan aşağı inen ve bronşiyal pasajlara giren küçük araçların kullanıldığı bronkoskopun içinden geçen bir kanal aracılığı ile bronşiyal pasajların yıkanması, fırçalanması ya da biyopsisi ile tümöral doku toplanabilmektedir. Endobronşial Ultrasonografi Girişimsel Bronkoskopi Endobronşiyal ultrasonografi, bronkoskop eşliğinde ultrason kullanımıdır. Bu yöntem, havayollarına komşu lenf bezlerinden ya da tümörlerden iğne ile doğruluğu yüksek aspirasyon biyopsileri almayı mümkün kılmaktadır. Tümörün neden olduğu havayolu darlığı bulunan hastaların tedavisinde girişimsel bronkoskopi kullanılmaktadır. Bu yöntemle lazer, argon plazma koagulasyonu, elektrokoter, kriyokoter ya da balon dilatasyon uygulamaları yapılmaktadır. Ayrıca tıkalı olan hava yollarına bu işlemlerden sonra ya da doğrudan stent yerleştirmek de tedavinin bir bölümü olabilmektedir. Hangi uygulamaların kullanılması gerektiği, kanserin türüne göre hekim tarafından belirlenmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 13 KANSER CERRAHİLERİ Liv Hospital Kanser Merkezi’nde hastalar, çok yönlü uzman bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Uygun cerrahi ve cerrahi sonrası yaklaşım, farklı disiplinlerden hekimler tarafından değerlendirilerek bireyselleştirilmiş kanser tedavisi benimsenmektedir. G e nel Cer ra h i Yemek Borusu Kanseri Mide Kanseri Kolorektal Kanserler Pankreas Kanseri Çoğunlukla yutma güçlüğü ile birlikte beliren yemek borusu kanserinin tanısı endoskopi ile konulmaktadır. Yemek borusu kanserlerinde cerrahi girişim, en etkin tedavi yöntemidir. Özofajektomi olarak adlandırılan prosedürde, tümörün yeniden büyümesinin ve yayılmasının engellenmesi için tümörün tamamının alınması hedeflenmektedir. Özofajektomi (yemek borusunun bütünü ile çıkarılması) açık cerrahi yöntemler ya da minimal düzeyde invaziv teknikler (laparoskopik robotik) kullanılarak yapılabilmektedir. Mide tüp haline getirilerek ya da hastanın kendi kalın bağırsağı kullanılarak yeni bir yemek borusu yapılmaktadır. Hala en uygun tedavi yöntemi cerrahi olarak bilinen yemek borusu kanserlerinde, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri büyük önem taşımaktadır. Mide, yemek borusu ile ince bağırsaklar arasında yer alan ve besinlerin öğütüldüğü sindirim organıdır. Mide kanseri, mide iç yüzeyinden kaynaklanmakta ve lenf kanalları yoluyla yayılabilmektedir. Yutma güçlüğü, kansızlık, kilo kaybı, karın ağrısı gibi şikayetleri olan hastalara endoskopi yapılmakta, midedeki kitle görülerek biyopsi alınabilmektedir. Cerrahi esnasında bu damarsal yapılar dikkatli bir şekilde korunmalı, lenf bezleri genişçe çıkarılmalıdır. Yapılan cerrahinin kalitesiyle, hastalıksız sağ kalım süresi belirgin ölçüde artmaktadır. Çağdaş bir tedavi yöntemi olan robotik cerrahi ile genişletilmiş lenfadenektomi uygulanmaktadır. Bu sebeple mide kanseri cerrahisi oldukça yüksek bir cerrahi deneyim ve beceri gerektirmektedir. Sindirim sistemi kanserleri olarak adlandırılan, kalın bağırsak ve rektum kanserlerinde, minimal invaziv cerrahi prosedürleri (laparoskopik ve robotik cerrahi), doğru ve usta ellerle uygulandığında hastaya yüksek yaşam konforu ve hızlı iyileşme avantajı sağlamaktadır. Ameliyat sonrası radyasyon terapisi teknikleri ve kemoterapi uygulamaları, hastanın günlük yaşantısını mümkün olduğunca sağlıklı ve konforlu idame ettirmesine imkan tanımaktadır. Kolorektal kanser tedavisi, tümörün kolonda mı yoksa rektumda mı yerleşim gösterdiğine veya kalıtsal bir genetik faktörün sonucu mu olduğuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Kolorektal kanserlerde uygulanan laparoskopik ve robotik cerrahi ile komplikasyon oranları minimuma inmektedir. Ayrıca kalıcı torba ile yaşama oranı da oldukça azalmaktadır. Agresif olduğu bilinen pankreas kanserleri için erken tanı, hayati önem taşımaktadır. Hala en uygun tedavi yöntemi cerrahi olarak bilinen pankreas kanserlerinde, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri ve ileri teknoloji ile hizmet veren Liv Hospital Kanser Merkezi’nde cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi çok yönlü yaklaşımlar başarı şansını artırmaktadır. Cerrahi tedavi planlanan hastaların ameliyatları, laparoskopik ve robotik yöntemlerle de yapılabilmekte, böylece hastalar daha az ağrı, daha çabuk iyileşme, daha kısa süre hastanede kalma, daha iyi kozmetik sonuç gibi avantajlar elde etmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 15 Karaciğer ve Safra Yolları Kanserleri Meme Kanseri Meme kanseri tedavisinin en önemli bölümünü cerrahi yaklaşım oluşturuyor. Ameliyatın amacı tümörün tamamının çıkartılarak vücuttan tamamen uzaklaştırılması. Tarama programlarıyla erken tanıyı hedefleyen hastanemizde kanser cerrahisi ile birlikte rekonstrüktif (düzeltici) cerrahi tedavisi de uygulanıyor. Tedavide en iyi kozmetik sonuç ve organ koruyucu cerrahi hedefleniyor. Koltuk altı lenf bezlerinin değerlendirilmesi ve gereksiz cerrahiden koruyacak ileri teknolojik cihazlar ile ameliyata anında karar verilebiliyor ve hasta sağlığının korunması amaçlanıyor. Ameliyat sonrası dönemde de kozmetik sonuçları korumayı hedefleyen Meme Kliniği’nde radyoterapi ve kemoterapi içinde en iyi sonuç hedefleniyor. Karaciğer, safra kesesi ve safra kanalı kanserlerinde erken tanının önemi çok büyüktür. Karaciğer kanserinde alkol ve hepatitin baş etken olduğunu söylemek mümkündür. Multidisipliner yaklaşım ile karaciğer ameliyatları yüksek başarı oranı ile yapılabildiği gibi girişimsel radyolojik işlemler (anjioembolizasyon, radyoembolizasyon, radyofrekans), tümör odaklı radyoterapi, kemoterapi gibi ileri teknolojik işlemler de başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Cerrahi tedavi planlanan hastaların ameliyatları laparoskopik ve robotik yöntemlerle de yapılabilmekte, böylece hastalar daha az ağrı, daha çabuk iyileşme, daha kısa süre hastanede kalma, daha iyi kozmetik sonuç gibi avantajlar elde etmektedir. Safra kesesi ve safra kanalı kanserleri ise daha ileri yaşlarda, bazı ailevi iltihabi hastalıklara sahip olanlarda ve safra kanalında taş ve kist bulunan kişilerde daha sık görülür. Halen en etkin tedavi yöntemi cerrahi olan safra kesesi ve safra kanalı kanserleri; ileri teknoloji ile hizmet verdiğimiz Liv Hospital Kanser Merkezi’nde multidisipliner ve kişiye özel tedavi yöntemleri ile başarı ile tedavi edilmektedir. Sarılıkla ortaya çıkan hastalıkta sarılığın tedavisi için ileri teknolojik cihazlar kullanan radyoloji ve gastroenteroloji kliniklerimizde her türlü girişim başarı ile yapılabilmektedir. Cerrahi sonrası hastanın ihtiyacına göre belirlenen kemoterapi ve radyoterapi gibi multidisipliner yaklaşım, başarı şansını artırmaktadır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 17 Endok ri n Ka n serl e ri Tiroid Kanseri Yüzde 90-95 oranında çok kötü seyirli olmayan tiroid kanserlerinin nadir görülen kötü seyirli alt tipleri de mevcuttur. Sıklıkla görülen papiller tiroid kanseri, foliküler tiroid kanseri gibi türleri uygun tedavi edildiğinde ve gerekli hastalarda radyoaktif iyot tedavisi eklendiğinde hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür. Uygun tedaviden kasıt doğru yapılan bir ameliyat, tiroid dokusunun tamamen çıkarılması ve lenf bezlerinde de hastalık mevcutsa bunların tamamen temizlenmesidir. Doğru bir cerrahi girişim tiroid kanserinin tedavisinde ikincil ameliyatları önlemede ve ameliyat sonrası tiroid kanserinin takibinde oldukça önemlidir. Böbrek Üstü Bezi Kanseri Kanserin yayılma durumu ve büyüklüğüne göre böbrek, çevresindeki yağ tabakaları ve böbrek üstü bezinin çıkarılması söz konusu olabilir. Adenoma veya nodül olarak adlandırılan iyi huylu adrenal tümörler yaygın olarak görülürler. Her tip adrenal tümörün bulunduğu hastaların mevcut olan en iyi tedaviyi görmelerini sağlamak için aralarında ameliyat, hormon tedavisi, kemoterapi, radyonüklid tedavi ve minimal invaziv tedavilerin bulunduğu tek bir tedavi veya tedavi kombinasyonundan yararlanılabilir. Cerrahi, iyi huylu olan çoğu işlevsel tümörün yanı sıra büyük veya hızlı büyüyen kötü huylu tümörlerin tedavisinde bir standart yaklaşımdır. Cerrahi yaklaşım adrenal tümörün tipine, tümörün yerleşimine ve büyüklüğüne ve komşu lenf nodlarına veya uzak organlara yayılıp yayılmamış olmasına bağlıdır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 19 Yumurtalık (Over) Kanseri Yumurtalık kanseri tedavisinde altın standart, bu konuda eğitim almış jinekolog onkologlar tarafından yapılacak ve geride görülür tümör bırakmayacak ilk ameliyattır. Bu cerrahide Avrupa’nın birçok merkezinde başarı oranı yüzde 50’leri aşmamaktadır. Liv Hospital Jinekolojik Onkoloji ekibinin geride tümör bırakmadan gerçekleştirdiği ameliyat başarı oranı %93’e ulaşmaktadır. Bu cerrahide, rahim, her iki yumurtalık, fallop tüpleri, çevredeki lenf düğümleri, karın yağ dokusu ve yumurtalık kanserinin yayıldığı organların bir kısmının da alınmasını içeren kapsamlı bir işlem söz konusudur. JİNEKOLOJİK KANSERLER Rahim Kanseri Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Rahim kanserine yakalanan hastaların %85’i bu hastalık nedeniyle sorun yaşamamaktadır. Genellikle sadece ameliyat yeterli olmaktadır. Az bir hasta grubunda radyoterapi (ışın tedavisi) veya kemoterapi gerekebilmektedir. Mikroskobik düzeydeki rahim ağzı kanserinde sadece rahim ağzının çıkartılmasıyla tedavi mümkündür. Çocuk sahibi olmak isteyen genç kadınlarda da 4 cm'den küçük, etrafa yayılmamış tümörlerde vajinal ya da karından açık veya endoskopik (laparoskopik veya robotik) yöntemlerle rahmin gövdesi korunarak ameliyat yapılabilmektedir. Yanlara doğru yayılmamış rahim ağzı kanserinde yüksek başarı oranlarıyla ameliyat mümkündür. Bu ameliyatlar oldukça radikal ameliyatlar olup yine açık veya endoskopik olarak yapılabilmektedir. Ayrıca karın içi sinirler korunarak erken dönem idrar şikayetlerinden de korunulabilmektedir. Ameliyatta rahim, yumurtalıklar, çevre lenf bezleri ve karın yağ dokusu çıkarılmaktadır. Rahim kanseri cerrahileri, karından açık veya endoskopik (laparoskopik ya da robotik) yöntemlerin hepsiyle yapılabilmektedir. Çok erken teşhis edildiğinde ve çocuk isteyen genç kadınlarda, rahim kanserinin ilaçla tedavisi nadir de olsa mümkündür. Eğer tümör erken evredeyse, küçükse ve yumurtalıkla sınırlı kalmışsa, laparoskopi veya robotik cerrahi ile rahim, yumurtalıklar, karın yağ dokusu ve lenf bezlerinin çıkartılması operasyonları yapılabilmektedir. Yumurtalık kanseri çok erken evrede tespit edildiyse veya genç yaşlarda görülen bazı yumurtalık kanseri türlerinde, operasyonda diğer yumurtalık ve rahim bırakılarak daha çocuk doğurmamış kadınlar veya genç kızlarda, çocuk sahibi olma yeteneği ve hormon üretimi korunabilmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 21 ÜRO O NKO LOJ İK K A N SERL E R Böbrek Kanseri Prostat Kanseri Testis Kanseri Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanseri, yaşla birlikte gelişen bir hastalıktır. Son yıllarda moleküler, genetik, çevresel ve beslenmeyle ilgili faktörlerin prostat kanseri gelişimine ve ilerlemesine katkıda bulunduğuna dair elde edilen önemli bulgulara rağmen, kansere yol açan nedenler henüz tam olarak henüz bilinmemektedir. Prostat kanseri taramasında amaç, hastalığın organda sınırlıyken tespit edilmesidir. Hastalık yalnız prostatta sınırlıyken yakalandığında 10 yıllık hayatta kalma oranları yüzde 100’e yakındır. Testis kanseri, tüm erkek kanserlerinin %1'ini oluşturmakta olup 15 ila 35 yaşları arasında en sık görülen kanser türüdür. Hastalığın kişisel alışkanlıklar, hayat tarzı ve aktivitelerle ilgili herhangi bir nedeni bilinmemektedir. Ancak inmemiş testis adı verilen ve testislerin torbaya tam inemediği durumlarda ve diğer testisinde kanser hastalığı olanlarda önemli bir kanser riski vardır. En önemli belirtileri ağrı, yumurtalıkta şişlik veya sertlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Liv Hospital'da testis kanserine çok yönlü yaklaşılmaktadır. Üroloji, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji ve radyoloji kliniklerince ortak teşhis ve tedavi planlaması yapılmaktadır. Deneyimli ürologlarımız tarafından yapılan operasyon sonrası erken evre birçok testis kanserinde iyileşme sağlanırken, gerekli olgularda en modern cihazlarla ışın tedavisi ve kemoterapi yapılmaktadır. Prostat kanserinde birden çok etkin tedavi seçeneği bulunmaktadır. Hastalığın erken dönemde yakalandığı hastalarda (%80-90'ını oluşturur) açık, laparoskopik ve robotik prostatektomi ameliyatlarıyla kür sağlanabilmektedir. Böbreğin kendi hücrelerinden köken alan böbrek kanserleri, tüm vücut kanserlerinin %2-3'ünü teşkil etmektedir. Ancak hayati açıdan ciddi bir ürolojik kanser türü olduğu için son derece önemlidir. Böbrek kanseri, her 3 erkeğe karşı 2 kadında görülmektedir. Daha çok 60'lı ve 70'li yaşların hastalığı olmakla beraber gençlerde de görülebilmektedir. Böbrek kanserine neden olan en önemli risk faktörü sigara olarak görülmektedir. Hastalığa yakalananların %20 ila %30'unun tütün ürünlerinden herhangi birine maruz kaldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra aşırı kilo ve yüksek tansiyon da saptanmış diğer iki önemli etkendir. Böbrekler, karın içinde arka bölgede yer aldıkları için pek çok böbrek tümörü belirti vermeden büyüyebilmektedir. Hastalık, kendini, tümörün büyümesi sonrası idrarda kanama, ağrı ya da başka organlara yayılma ile gösterebilmektedir. Bunun yanı sıra kilo kaybı, ateş, bulantı ve halsizlik yakınmaları da görülebilmektedir. Böbrek kanserinde erken teşhis ile yapılan cerrahi müdahale, hastalıkta tam iyileşme sağladığı için çok önemlidir. Bazen basit bir idrar tetkikindeki kanama, yapılan bir ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) görüntüsü ile teşhis konulabilmektedir. Liv Hospital’da böbrek kanseri teşhisi konulan hastalara en uygun tedavi yöntemi üroloji, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi kliniklerinden hekimler tarafından oluşturulan ortak kurullarca seçilmektedir. Erken teşhis konulmuş olan hastalar, robot yardımlı laparoskopi ya da doğrudan laparoskopik yöntemle sadece o böbrekteki tümör alınarak tedavi edilebilmektedir. Mesane Kanseri Mesane kanseri, hem erkeklerde hem de kadınlarda üriner sistemle ilgili en sık rastlanan kanserdir. Sigara en önemli risk faktörleri arasında görülmektedir. Mesane kanserine yakalanan hastaların yüzde 50’si sigara içen kişilerdir. Tütün içindeki birçok zehirli madde, kana karıştıktan sonra böbrekten atıldığı için mesane kanseri riski artmaktadır. Ayrıca boya, metal ve petrol sanayiinde çalışan kişilerde de meslek hastalığı olarak görülmektedir. Yine bazı kalıcı saç boyalarında da ciddi kanserojen maddeler tespit edilmiştir. Mesane kanserleri mesanenin sadece mukozasında ise, idrar yolundan girilerek yapılan TUR operasyonları ve ilaç tedavisiyle iyileşme sağlanabilmekte, ancak daha derine, yani mesanenin kasına yayılmış ise mesanenin komple çıkarılması operasyonu, ışın tedavisi ya da kemoterapi gerekebilmektedir. Liv Hospital’da mesane kanserlerine çok yönlü yaklaşılmaktadır. Üroloji, radyoloji, radyasyon onkolojisi, medikal onkoloji ve patoloji kliniklerince ortak teşhis ve tedavi planlaması yapılmaktadır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 23 PED İ ATR İ K ON KOLOJ İ Hassas Tedavi Planlaması Gerekir Çocukluk çağı tümörlerinde radyoterapi tedavisi, gelişme çağında olan çocukların kemik kıkırdak gelişimi halen devam ettiği için çok hassas bir tedavi planlaması gerekir. Tümör bölgesinin doğru hedeflenmesi ve dozun ayarlanması kadar, çevre dokunun korunması da tedavinin önemli bir parçasıdır. Çocukluk çağı kanserlerinde çok yönlü yaklaşımın önemine dikkat çeken Liv Hospital, tedavide 360 derece yaklaşımı ve ekip dayanışmasını benimsiyor. Liv Hospital’da sadece çocukluk çağı kanser olguları için kurulmuş bir Çocuk Onkoloji Konseyi bulunmaktadır. Konseyde alınan kararlar, zaman kaybedilmeksizin ivedilikle hayata geçirilmekte ve tedavi protokolleri belirlenmektedir. Çocuk Onkoloji Konseyi, modern tedavinin bir parçası olan aile ve çocuğa, tedavide kemoterapi, cerrahi veya radyoterapinin doğru zaman ve algoritma ile yapılmasını ve hastanın tedaviye uyumunu maksimum düzeyde sağlamaktadır. Çocuk onkolojisi, aileyi de yakalayan bir ekip işidir. Pediatrik onkolog, ekibin ilaç tedavisi kısmını planlar, düzenler ve uygular. Hastalık iyileştikten sonra da geriye dönmemesi için gerekli organizasyonları yapar. Kararlar Çocuk Onkoloji Konseyince Alınır Hedef Maksimum Fayda Sağlamak Çocuk cerrahisi, bu konseyin cerrahi çıkarım, biyopsi ve tedavi için kateter yerleştirilme aşamalarında kilit rol oynar. Kitleye yaklaşım ve cerrahi çıkarım kararı, çevre organlar ile tümör kitlesinin etkileşimi göz önünde bulundurularak tartışılır ve kemo/radyoterapi öncesinde veya sonrasında cerrahi tedavi planlanır. Seçilmiş ve konseyce onay alınmış vakalarda, ameliyat esnasında çıkartılmış tümör bölgesine radyasyon onkoloğu tarafından ameliyat esnasında İntraoperatif Radyoterapi (IORT) verilir. IORT ile nüks riski olan bölgeye standart radyoterapi ile verilmesi mümkün olmayan yükseklikte doz uygulanabilmektedir. Bu, hem kitlenin lokal kontrol olasılığını artırmakta, hem de çevre dokuyu koruma açısından önemli fayda sağlamaktadır. Tanısal ve girişimsel radyoloji, hastalığın yaygınlığı, tedavinin etkinliği ve tedavi sonrası kontrol değerlendirmenin yapılmasında en fazla başvurulan takım üyelerinden birisidir. ALARA prensibini gözeterek maksimum fayda ve minimum yan etki olacak şekilde radyolojik mortalitelerin seçilmesi önemlidir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 25 B EYİ N TÜM ÖR LER İ Beyin tümörlerinin semptom ve bulguları arasında kafa içi basıncındaki artışa bağlı baş ağrısı, bulantı, kusma gibi şikayetler ve göz dibinde ödem, ilerleyici motor kayıplar, havale geçirme, bilinç seviyesinde değişiklik ve hormonal bozukluklar ile ortaya çıkabilmektedir. Genel anlamda beyin ve beyincikte yer alan ya da bu organlara bası yapan tümörlerin öncelikli tedavisi, tümörün tipi, yerleşim yeri, hastanın yaşı, genel durumu ve hastada operasyon kararını etkiliyebilecek ek sistemik problemlerin olup olmadığı belirleyici olan önemli faktörlerdir. Beyin tümörlerinin önemli bir kısmı cerrahi olarak bütünüyle çıkarılabilirse, radyoterapi ve/veya kemoterapi gibi yardımcı tedavi yöntemlerine gerek kalmamaktadır. Buna karşın cerrahi yollarla bütünüyle çıkarılmış gibi gözükse de tekrarlama olasılığı yüksek bazı tümörlerde takip eden dönemde radyoterapi ve kemoterapi verilmesi gerekebilmektedir. Tümör tedavisinde temel amaç hastanın yaşam kalitesinden ödün vermeden tümörü yok etmek veya en azından sağlıklı ve kaliteli yaşam süresini olabildiğince uzatmaktır. En Sık Karşılaşılan Tümörler • Metastatik beyin tümörleri • Glial tümörler • Meningiomlar • Hipofiz adenoöları • Spinal kord (omurilik) tümörleri BAŞ -B OYU N T Ü M ÖR L ERİ Baş ve boyun kanserleri, erken teşhis edildiklerinde tedavi edilebilen kanser türleri arasında yer almaktadır. Baş ve boyun kanserlerinin büyük çoğunluğu erken dönemde belirti vermektedir. Erken dönemde doğru şekilde uygulanan cerrahi müdahale ile baş ve boyun kanserlerinde hayat kalitesini kaybetmeden tedavi mümkün olabilmektedir. alanda orofarinks kanserlerini, boğazın biraz daha alt kesiminde hipofarinks kanserlerini ve onun da altındaki alanda larinks kanserlerini, kulak kepçesi ve dış kulak yolu kanserleri ile tükürük bezleri kanserlerini kapsamaktadır. Baş ve boyun kanserleri, ağız boşluğunu dudaklar, yanakların iç kısmı, diş eti, damak, dil, ağız tabanı, burun delikleri derisi ve burun döşemesini, boğazın en üst kısmında görülen nazofarinks kanserlerini, sinüs olarak adlandırılan ve yüz kemikleri içinde burun çevresinde yer alan hava boşlukları içinde gelişen paranazal sinüs kanserlerini, burnun gerisini boğaza bağlayan Günümüzün teknolojik gelişmelerine paralel bir şekilde ilerlemekte olan kulak burun boğaz, baş - boyun cerrahisi ve radyasyon onkolojisi bilim dalları, rasyonel bir tedavi ile baş - boyun kanserlerinin tedavi edilebilmesine olanak sağlamaktadır. A KC İ Ğ E R K A NS E R İ Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki, özellikle de hava yollarını döşeyen hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda oluşmaktadır. Göğüs röntgeni ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile inceleme sonrasında görülebilmektedir. Kesin tanı için biyopsi gereklidir. Biyopsi, genellikle bronkoskopi ya da BT-yardımlı iğne biyopsisi ile yapılmaktadır. Tedavi evreye göre planlanmaktadır. Evrelen- dirmede tümörün büyüklüğü ve yayılımına, bölgesel lenf bezi tutulumuna ve uzak metastaz varlığına bakılmaktadır. Küçük hücreli akciğer kanseri tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi tercih edilirken, küçük hücreli olmayan kanserlerde ilk tercih cerrahidir. Trakea ve bronşlarda tıkanmaya neden olan tümörlerin varlığında ise, tedavide girişimsel bronkoskopi yer almaktadır. C İ LT K ANS E R LE R İ Cilt kanserleri, toplumda karşılaşılan kanser türleri arasında en yaygın görülenidir. Birçok cilt kanseri türü bulunmaktadır ve bu kanserlerin her biri görüntüde farklılık gösterebilmektedir. Biyopsi sonucunda cilt kanseri tespit edilmesi durumunda ileri tedavi gerekebilmektedir. Erken teşhis sayesinde cerrahi tedavi yeterli olabilmektedir. Kanserin ilerlemiş safhalarında (farklı organlara yayıldığı durumlarda) tedavi protokolü değişmektedir. Tedavi, cilt kanserinin tipine, büyüklüğüne ve geliştiği bölgeye göre ya da hastanın ihtiyacına göre değişkenlik göstermektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 27 M İ Nİ MAL İN VA Z İV C ER R A H İ (Laparoskopik - VATS (Video Yardımlı Torakoskopik Cerrahi) - Robotik Cerrahi) Robotik Cerrahinin Avantajları Nelerdir? Laparoskopik cerrahinin klasik avantajlarına ek olarak, robotik cerrahinin en önemli yararları şöyledir: • Daha az ağrı: Deride ve kasta minimal travma, ameliyat sonrası ağrı ve rahatsızlık hissinin çok daha az olması anlamına gelir. • Daha az enfeksiyon riski: Karın boşluğundaki organların ameliyathanede hava ile temasının minimum olması, açık ameliyatlara oranla anlamlı ölçüde daha düşük enfeksiyon riski demektir. • Daha güvenli ameliyat: Üç boyut ve büyütülen görüntüler daha iyi görmeyi sağlayarak kan damarlarının ve sinirlerin korunmasını sağlamaktadır. Örneğin operasyon sırasındaki kan kaybı büyük ölçüde azaltılmaktadır. • Daha küçük yaralar: Açık ameliyatlardaki 20-25 cm'lik kesiklere karşı 1-1,5 cm'lik insizyonlar ile yara boyutları minimal olmaktadır. Laparoskopik - VATS - Robotik ya da başka bir deyişle minimal invaziv teknik veya halk arasında bilinen tabiriyle kapalı yöntem cerrahi, cerrahinin özel bir uygulama alanıdır. Gelişen teknoloji ile beraber safra kesesi, pankreas, akciğer, karaciğer, mide ve bağırsak ameliyatlarında da kullanılmaya başlanan ve giderek dünyada yaygın hale gelen bu teknikler ile geleneksel açık operasyonlara göre daha az ağrı, daha az kan kaybı ve daha düşük enfeksiyon gelişmektedir. Robotik cerrahi kısa sürede iyileşme olanağı sağlamaktadır. Açık cerrahide, karın içine ulaşabilmek için karnı boydan boya kaplayan bir kesi yapılması gerekirken, laparoskopik - robotik (kapalı) teknikte 0,5-1 cm boyutunda birkaç kesi ile ameliyatlar tamamlanabilmektedir. Robotik cerrahi sistemi, 3 boyutlu görüntü özelliği sayesinde kompleks girişimlerin bile kapalı ameliyat yöntemiyle yapılmasına olanak tanımaktadır. Yine video-yardımlı torakoskopik cerrahi tekniği ile akciğer ve yemek borusu kanserleri tedavi edilebilmektedir. Göğüs boşluğunun görüntülenmesini sağlayarak bu boşluğu dolduran plevral zardan, akciğer nodüllerinden, mediastinal kitlelerden ve plevral sıvıdan biyopsi ve örnekleme yapmayı da mümkün kılmaktadır. • Hızlı iyileşme: Operasyon sonrası hareket etme ve ağızdan beslenme daha erken başladığından, hastanın iyileşmesi de daha hızlı olmaktadır. • Hastanede kalma süresinde kısalma: Hastaların çoğunluğu operasyondan 3 ya da 4 gün sonra taburcu olmaktadırlar. • İşe ve günlük yaşama daha çabuk dönüş: Hızlı nekahat ve iyileşme sayesinde hastalar normal yaşamlarına daha çabuk kavuşmaktadırlar. Liv Hospital KANSER MERKEZi 29 TEDAV İ YÖ NT EM LE R İ R ADYASYO N ON KOLOJ İSİ Radyasyon onkolojisi, radyasyon adı verilen iyonlaştırıcı ışınları kanser hastalığının tedavisinde kullanmaktadır. Radyasyonla tedavide ana prensip, hücrelerin ölmesinin sağlanması veya bölünmelerinin engellenmesidir. Radyoterapide temel amaç, tümöre, planlanan yüksek öldürücü dozu verirken, tümörün etrafındaki normal sağlam dokuların mümkün olduğunca az doz almasını sağlamak ve korumaktır. Tüm kanser hastalarının yüzde 70'i tedavinin herhangi bir aşamasında radyoterapiye gereksinim duymaktadır. IORT (Intra Operatif Radyoterapi) IORT (Intra Operatif Radyoterapi), kanser ameliyatı sırasında uygulanan radyoterapidir. Amaç, cerrahi sırasında tam olarak çıkarılmadığı düşünülen bölge için sağlıklı dokuların korunarak tümör yatağının ışınlanmasıdır. IORT yönteminde, hastanın tümörü doğru bir cerrahi ile çıkarıldıktan sonra, yüksek riskli bölge, ışın tedavisi için hazırlanır. Hasta anestezi altındayken, cerrahın karın içi organları bölgeden uzaklaştırarak açtığı alana, radyasyon onkoloğu tarafından yapılan doz saptamasının ardından, ışın tedavisi tek doz olarak uygulanmaktadır. Işın verme işlemi bittikten sonra yara kapatılarak ameliyata son verilmektedir. Bu yöntem, mikroskobik olarak kanseri yok etmekte, sağlıklı doku ve organları korumaktadır. Standart radyoterapi, yaklaşık olarak haftada 5 gün olmak üzere 6 haftalık bir tedavi gerektirmektedir. Ancak IORT ile tek dozda tedavi gerçekleşmektedir. Mide, pankreas, bağırsak, kolon, meme, yumuşak doku, akciğer, pediatrik ve jinekolojik kanserlerde kullanılan IORT sayesinde sonuca ulaşılabilmektedir. IORT, tümör yatağına içeriden etki etmektedir. Klinik olarak özellikle nüksetmiş kolorektal kanserlerde doğrudan tümör yatağına yönelik kullanılmaktadır. TRUEBEAM STX Radyoterapi gerektiren tüm kanser türlerinin tedavisinde TrueBeam STx kullanılmaktadır. Radyoterapide başarıyı sağlayan önemli faktörlerden biri de kullanılan cihaz teknolojisidir. Liv Hospital’da, uygulanan radyoterapi tedavilerinden biri olan TrueBeam STx kullanılmaktadır. TrueBeam STx ile tedavi sırasında görüntüleme ile tümöre istenilen yoğunlukta tama yakın doğruluk oranıyla hızlı doz uygulaması yapılırken, çevre sağlam dokularda maksimum korunma sağlanmaktadır. Senkronize hareket takip özelliği sayesinde, TrueBeam STx tüm kanser türlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 31 HIPEK Video Touch Screen Roller Pump Temperature Probes Inflow Catheter Peritoneal Areu Hangi tümörlere uygulanır? • Apendiks tümörlerde • Karın içine yayılmış kolorektal kanserlerde • Over kanserlerinde • Periton ve mezenter kanserlerinde Heat Exchanger Outflow Catheter Hipertermik intraperitoneal kemoterapi, yani HIPEK, cerrahi operasyon sırasında doğrudan karına (abdomene) uygulanan bir sıcak kemoterapi tedavi yöntemidir. Tüm vücutta dolaşan/yayılan sistemik kemoterapinin aksine, HIPEK doğrudan sadece karın içindeki (abdomendeki) kanser hücrelerine nüfuz etmektedir. Bu yöntem sayesinde, daha yüksek dozlarda kemoterapi uygulanabilmektedir. Solüsyonun ısıtılması/sıcak olması, kanser hücrelerindeki kemoterapi ilaçlarının emilim oranını yükseltmekte ve cerrahi operasyondan sonra abdomende kalan mikroskobik boyutlardaki kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Nasıl Uygulanır? Avantajları nelerdir? Hastalara HIPEK tedavisi uygulanmadan önce, hekimler, karın içindeki (abdomendeki) görünür tümörleri sitoredüktif cerrahi operasyonla ortadan kaldırmaktadır. Tümör yükünü azaltmaya yönelik bu cerrahi operasyonlar çeşitli tekniklerle uygulanabilmektedir. Operasyon ile, alınabilecek tüm tümörler alındıktan sonra kalan kanserli hücreleri ortadan kaldırmak üzere ısıtılmış steril kemoterapi solüsyonu abdomene uygulanmaktadır. • Yüksek doz kemoterapiye olanak sağlamaktadır. Solüsyon sıcak bir banyo ısısında, yani aşağı yukarı 41 ila 42 santigrat derece sıcaklıktadır. Abdomende ortalama 1 buçuk saat kalmakta ve bu kalış kemoterapik ajanın 2 mm derinliğe nüfuz etmesini sağlamaktadır. Solüsyon daha sonra abdomenden tamamen çekilmekte ve kesi kapatılmaktadır. HIPEK, kanserin abdomende ileri derecede yayılmış haline uygulanan bir tedavi opsiyonudur. • Kemoterapinin konsantre halde olmasını sağlamakta ve etkisini artırmaktadır. • Vücut genelinin kemoterapiye maruz kalmasını minimize etmektedir. • Kemoterapi emilimini ve kanser hücrelerinin suseptibilitesini/duyarlılığını artırmaktadır. • Kemoterapinin bazı yan etkilerini azaltmaktadır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 33 MED İ KAL ON KOLOJ İ G İ R İ Ş İ MS E L R ADYO LO J İ K İ Ş L E M L E R Medikal onkoloji, kanserin ilaçlarla yapılan tüm uygulamalarını yöneten branştır. Kemoterapi, ilaç uygulamalarını genel olarak ifade eden bir terimdir. Kanser tedavisinde ilaçlar damardan, kalçadan, hap şeklinde ağızdan veya bazen karın içine bölgesel yollardan uygulanabilmektedir. Kemoterapi, başta meme, akciğer, bağırsak, erkek veya kadında yumurtalık kanserleri, lenfoma ve lösemiler olmak üzere günümüzde hemen hemen tüm kanser türlerinde başarı şansını artıran önemli bir tedavi seçeneğidir. Kemoterapi kimi kanserlerde tek başına kullanılırken, bazılarında cerrahi, radyoterapi gibi diğer tedavi yöntemleri ile birlikte uygulanmaktadır. Kemoterapi, bazı kanser türlerinde kanseri tamamen yok ederek yayılmasını önlerken, bazı türlerinde ameliyatlardan sonra geride kalan kanserli hücreleri öldürerek, bazılarında ise radyoterapinin etkisini güçlendirerek iyileşme şansını artırmayı hedeflemektedir. Bazı durumlarda ise yayılmasını önleyerek yaşamı uzatmaktadır. Konusunda uzmanlaşmış olan medikal onkoloji hekimleri, hastaya özel en doğru tedavi şeklini belirlemenin yanı sıra, sağlıklı dokuların bu tedaviden en az zararı görmesi ve yaşam kalitesinin korunması için gerekli önlemleri almaktadır. Safra ve İdrar Yolu Tıkanıklıklarının Açılması Biyopsi Tümör tedavisi sırasında oluşan safra ve idrar kanalı tıkanıklıkları hayatı tehdit edebilmektedir. Bu durum, kemoterapinin kesintiye uğramasına neden olabilmektedir. Bu durumda tıkanıklıkları giderecek olan girişimler, hastanın tedaviye uyumunu ve yaşam kalitesini artırmaktadır. Kanser tanısı, şüphelenilen dokunun patoloji laboratuvarında değerlendirilmesi sonucu kesinleştirilmektedir. Tomografi, ultrason gibi görüntüleme yöntemleri eşliğinde şüpheli dokudan örnek almak güvenilir bir yöntemdir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 35 G İRİ Ş İ MSEL R A DYOLOJ İK İ Ş L E M L E R TAKE / Kemoembolizasyon 2 cm 4 cm Radyofrekans Ablasyonu Radyofrekans ablasyon (RFA), kanserli hücrelerin yüksek enerjili radyo dalgaları verilip ısıtılarak ortadan kaldırılmasına yarayan lokal bir kanser tedavisidir. Radyofrekans ablasyon sırasında, iğne inceliğindeki stile/mil (probe) derideki çok küçük bir kesitten ultrason ya da CT Scan’den yönlendirme yardımıyla sokulmaktadır. Isınan elektrotlar stile/mil yoluyla kanser hücrelerini yok etmek için salınmaktadır. Kemoembolizasyon, sağlıklı dokunun kemoterapiye maruz kalmasını en aza indirgerken, kemoterapi ilaçlarını doğrudan tümöre iletmektedir. Bu doğrudan iletim metodu, bulantı ve kusma gibi yan etkileri azaltırken ilaçların kanser öldürme özelliklerini de mümkün olduğunca maksimize etmektedir. Kemoembolizasyon sırasında kemoterapi kateter yolu ile görüntü / resim yönlendirmesi kullanılarak tümöre doğrudan enjekte edilmektedir. Kemoterapi ilaçları, tümöre kan akışını engelleyen mikrosferler adı verilen partiküllerle karıştırılmaktadır. Tümör, kan akışı olmadan kendini büyütecek oksijen ve besleyici maddeleri bulamaz. Kemoembolizasyon yüksek dozlarda kemoterapi ilaçlarının daha uzun süreler boyunca kanserli dokuya etki etmesini ve bu sırada vücudun kemoterapi ilaçlarının etkilerine maruz kalmamasını sağlamaktadır. Kemoterapinin bu yöntemi, öncelikle karaciğer kanseri ve karaciğere yayılmış kanserler için kullanılır. Liv Hospital KANSER MERKEZi 37 HÜCRE TAKİP SİSTEMİ: ONKOGRAM Onkogram, kısaca hastadan alınan dokudan kanser hücrelerini izole ettikten sonra bu hücrelere ilaçlara müdahale ederek hangi ilacın etkili, hangisinin etkisiz olduğunu anlamaya yönelik bir laboratuvar yöntemidir. NÜK LE E R T I P Radyoaktif İyot Tedavisi İnsanlar sadece dış görünüşte değil, hücreler ve dokular bazında da birbirlerinden farklıdır. Bu durum tümör dokuları içinde geçerlidir. Bir kanser hastasında etkili olan kemoterapötik ajanlar, aynı tanıyı alan diğer hastada da aynı derecede etkili olmayabilmektedir. Bir hastada tam sonuç sağlanırken, başka bir hastada yeterli etki sağlanamayabilmekte, hatta hayati yan etkiler ortaya çıkabilmektedir. Tiroid kanseri, tiroid bezi hücrelerinde gelişen bir kanser türüdür. Tiroid kanseri, tespit edildikten sonra cerrahi olarak çıkartılmaktadır. Tiroidektomi adı verilen bu operasyondan sonra hastalara geri kalan tiroid dokusunu ortadan kaldırmak için Radyoaktif İyot (I-131) tedavisi, bir başka deyişle “Atom Tedavisi” uygulanmaktadır. Diferansiye tiroid kanseri (papiller, foliküler) olan hastalarda, ameliyat sonrası kalan tiroid dokusunun yok edilmesi (ablasyon) veya metastazların tedavisi, İyot-131 uygulaması ile risksiz ve başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Onkogramın genel olarak kullanılabileceği durumlar şunlardır: Ytrium-90 Mikroküre Tedavisi • Nüks etmiş veya daha önce tedavi almış ancak başarı sağlanamamış hastaların tedavisinde Karaciğer kanserlerinin ilk tedavisi cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi uygulanamayan hastalara ise kemoterapi ve radyoterapi uygulanmaktadır. Bu tedavilerin etkin olmadığı hastalar, kanserli dokunun içerisine konulan radyonüklid işaretli mikroküreler ile tedavi edilebilmektedir. Radyoaktif mikroküre tedavisi selektif olarak anjiyografi yoluyla karaciğerdeki tümöre radyoaktif madde verilmesine dayalı bir tedavi yöntemidir. Mikroküreler, Y-90 adı verilen radyoaktif maddelerle işaretlenmektedir. Radyoaktif madde (radyonüklit), doku içerisinde yaklaşık 0.5 – 1 santimetrekarelik bir alanı ışınlamaktadır. Bu şekilde, normal dokular radyasyona ve radyasyonun olumsuz etkilerine maruz kalmamaktadır. • Herhangi bir zamanda ilaca karşı hassasiyet ve direncin belirlenmesinde • Primer odağı bilinmeyen tümörlerin tedavisinde • Nadir görülen tümörlerin tedavisinde Samaryum 153 Tedavisi Yaygın kemik metastazı olan hastalarda ağrının geçmesi veya hafiflemesi için Samaryum-153 ile palyatif sistemik tedavi yapılabilmektedir. Analjeziğe ve morfine dirençli osteoblastik (sklerotik) ve mikst tipte ağrılı ve çoklu kemik metastazları, en sık prostat, meme ve akciğer kanserlerinde (%80’i), daha az sıklıkla ise tiroid, mesane, melanom ve böbrek kanserlerinde görülmektedir. Bu hastalarda Sm-153 ile ağrının kontrolü sağlanabilmektedir. Liv Hospital KANSER MERKEZi 39 Takipte Olunmalı Evde Bakım Kanser tedavisi sonrası düzenli kontroller çok önemlidir. Çünkü tüm kanser tiplerinde ve evrelerinde tekrarlama olasılığı bulunmaktadır. Tedavi sonrası kanserli hücre tamamen yok edilmiş görünse de, hastalık bazen vücutta kalan ve tespit edilememiş kanser hücreleri nedeniyle nüksedebilmektedir. Kanserin nüksettiği durumlarda cerrahi tedavi, radyoterapi, hormon tedavisi ya da kemoterapi uygulanabilmektedir. Aklınızdaki soruları doktorunuza sormanız ve varsa endişelerinizi onunla paylaşmanız, takip açısından çok önemlidir. Evde bakım, hastanın kendi yerleşim ve yaşam alanında hastaya tedavi ve bakım hizmeti sağlanmasıdır. Burada amaç, hastanede başlayan tedavi ve bakım sürecinin sürekliliğinin, hastanın yaşam alanında da sağlanması, hasta ve hasta yakınlarının yanında olunmasıdır. Liv Evde Bakım Hizmetleri, hastanede misafir edilen ve cerrahi tedavi gören tüm hastalar için, hastaneye yatılan ilk günden itibaren ziyaret ve doktorun raporu doğrultusunda taburcu olunduktan sonra da evde hemşire ziyaretlerinin planlamasını yaparak hasta sağlığının devamlılığını ve korunmasını sağlama amacı taşımaktadır. AĞR I KLİ N İĞİ Algoloji (Kanser Ağrısı ve Tedavisi) Kanser hastalarında ağrı olasılığı erken dönemde %38 iken, hastalık ilerledikçe bu oran %85’lere kadar çıkabilmekte, bu artış yaşam kalitesini bozabilmektedir. Ağrı yakınması doğrudan tümörün invazyonuna ve kompresyonuna bağlı olmakla birlikte %17 oranında tümörün tedavisine, %9 oranında tümör hastalığı ile ilgili ve %9 oranında da tümör dışı (migren, diyabet) nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Tümör hastasında hem somatik ağrı hem de nöropatik ağrı görülebilmektedir. Kanser ağrısı ya devamlı, ya aralıklı ya da ani alevlenmeler (ani artan ağrı- kaçak ağrı) şeklinde ortaya çıkmaktadır. Algoloji kliniğimizde kanser hastalarında başarılı bir ağrı tedavisi için hasta, onkoloji ekibimiz, algoloji ekibimiz ve hasta yakınları işbirliği içinde hareket etmektedir. D E ST E K P RO G R AML A R I Kanserle Yolculuk Programı Yakınınız Kanser Olduysa… Kanser tanısı konulan hastalarda, farklı olumsuz tepkiler ve duygular gelişebilmektedir. Kanser tanısı almak, tanıyı alan hasta kadar yakınları için de zor bir sürecin başlangıcı anlamına gelmektedir. Hasta yakınları hem kendi morallerini yüksek tutmaya, hem de hastaya maddi ve manevi destek olmaya çalışmaktadırlar. Çoğu zaman duygusal destek vermenin yanı sıra bakım veren pozisyonunda olmak yakınları yıpratabilmektedir. Bu durum onlar için ruhsal açıdan çok tüketici olabilmektedir. Özellikle hastanın olumsuz duyguları arttığında ya da hastanın tedavi süreci ilerledikçe yakınlar kendilerini yorgun, çaresiz ve ümitsiz hissedebilmektedirler. Ekibimiz, hastanın kendisinin psikolojik destek almadığı durumlarda bile yakınlar arasından bir kişinin bile destek almasının önemli bir fark yarattığının bilincindedir. Bölümümüzde Kanserle Yolculuk Programı kapsamında kanser hastası yakınları için bireysel psikoterapi, aile ve çift terapisi, paylaşım grupları ve çocukları için destek hizmetleri verilmektedir. Diğer tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi hastalar, bu tanıyı aldıklarında fiziksel sıkıntıların yanı sıra ruhsal sıkıntılar da yaşayabilmektedir. Bu süreç, şok hali, tepki aşaması, direnme ve uyum sağlama şeklinde bölümlendirilebilmektedir. Bu ruhsal sıkıntılar zaman içerisinde hastanın ailesine ve yakınlarına da yansıyabilmektedir. Psiko-onkoloji alanında uzman klinik psikologlar, bu yolda her evreye özgü yaklaşımlarıyla hastalara ve hasta yakınlarına hizmet vermektedirler. Değişen rollere adapte olma, duygularla başa çıkma, güçlü yönlerini ve sınırları öğrenme becerilerini artırma gibi konularda hastalara ve hasta yakınlarına destek olmaktadırlar. livkansermerkezi.com Diyet ve Beslenme Cinsellik Kanser oluşumu bir çok nedene bağlıdır. Genetik faktörler kadar yanlış beslenme de kansere yol açan nedenlerden biridir. Yapılan çalışmalar, beslenmenin çoğu kanserlerde %10 ila %70 arasında bir oranda etkili olduğunu göstermektedir. Henüz genlerimizde bulunan şifreleri değiştiremesek de, beslenmemizi düzenleyerek kanserden korunabiliriz. Çünkü yapılan araştırmalar kanserin kalıtımsal faktörlerin yanı sıra çevresel etkenlere bağlı olarak da meydana gelebildiğini göstermektedir. Bu nedenle öncelikli hedefiniz alışkanlıklarınızı gözden geçirmek olmalıdır. Beslenme konusunda ne gibi önlemler alabilirsiniz? • Gün içinde meyve ve sebze tüketmeyi ihmal etmeyin. • Kuru baklagillere ve tam tahıllara yönelerek posa alımınızı artırın. • Beslenmenizde yağ alımınızı sınırlamak, vücut ağırlık denetiminizde size destek sağlayacaktır. • Egzersiz yapmanın size sağlayacağı faydaları göz ardı etmeyin. • Alkol tüketiminizi ılımlı miktarda olacak şekilde ayarlayın. • Tuz kullanımınızı mutlaka sınırlayın. Kanser tanısı almak ve kanser tedavisi görmek, hayatın birçok yönünü etkilediği gibi cinsel yaşamı da etkilemektedir. Kanserin özellikleri, hastalığın teşhis edildiği safha, hastanın kişilik özellikleri ve psikososyal çevresi gibi konular, kişinin bu hastalıktan ne kadar etkileneceğini belirleyen faktörler arasındadır. Kanser tanısı sonrası ortaya çıkan ilk tepki olan inkar evresinde, kişi daha sık cinsel ilişkiye girmek isteyebileceği gibi, hastalığının kabul ve tedavi sürecinde gerek bedensel gerekse psikolojik nedenlerden dolayı cinsel isteksizlik de yoğun olarak görülebilmektedir. Bu isteksizlik, kemoterapinin yan etkileri olan ağrı, halsizlik gibi fiziksel sıkıntılar sonucu olabileceği gibi, cerrahi sonrası organ kaybına bağlı yas ve beden imajında bozulmalar sebebi ile de ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca cinsel isteksizlikle beraber, orgazm güçlüğü ve cinsel ilişki sırasında ağrıya da rastlanabilmektedir. Hastanemizde kanser tedavisi sırasında karşılaşılan cinsel sorunlar, psikiyatrist ve psikologların yer aldığı psiko-onkoloji ekibi tarafından ele alınmakta ve kişiye özel geliştirilen programlarla tedavi edilmektedir.