00-–n ve arka kapak1 (Page 3)

advertisement
SER XWEBÛN
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE
Sal: 27 / Hejmar: 324 / Kanûn 2008
2008 inanc›n serh›ldanlara
dönüfltü¤ü y›l oldu
Ta r i h
e na m
s a l ac
d i re n
a k bi
i fl ser
r
g i le y
ece¤ i
z
Ne w
Z ap d roz l a fl a n
ha l k
i re n i
fli n i s
el a m
l › yor
Amara’dan do¤an güneflle özgürlü¤e yürüyoruz
ka rfl›
a
y
o
l
mp
ltel i m
e
o
nda
s
k
u
k
l
a
ü
o
d
y
y
n
i
ifl
›l›
ruz
rin
o
e
l
y
i
t
i
d
10. y i nde d iren
h
e
fie
va m
is
e
g
d
z
i
e
ç
me y
Vi y a n
y ür ü
1 Haziran At›l›m›
tasfiyecili¤e karfl› Zilan fedai çizgisinin zaferidir
14 Te
m mu
zd
öz g ü r
yafl a m i ren ifl i
ç› k › fl ›
d ›r
s oylu
15 A¤
u s tos
At › l › m
i ns an
›
eme¤
inin z
a fe r id
ir
Kürdistan’da PKK ile yeni bir tarih yaz›l›yor
ü rce
g
z
ö
sa
lac a k lac a k t › r
o
m
Ya fl a
i k le o
l
r
e
d
ve Ö n
mini
e
t
s
i
s
z
›
ac a¤ ›
‹ m ra l
k
›
y
a
l
a n la r
d
l
›
h
r
se
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
Marafl katliam› üzerine bir de¤erlendirme
23 Aral›k 1978’de binden fazla kiflinin ölümüne, pek çok
kiflinin de yaralanmas›na yol açan Marafl Katliam› gerçeklefltirildi ve arkas›ndan Kürdistan’›n Türkiye ile komflu illeriyle Urfa ve Bingöl gibi baz› yörelerinde s›k›yönetim ilan edildi. Buna iliflkin olarak çeflitli çevreler farkl› yorumlar yapt›lar.
Türkiye’deki sa¤ bas›n ve Hükümet d›fl›ndaki sa¤ siyasal
çevreler, olaylar›n “ülkeyi ve milleti bölmek isteyen komünistlerce” ç›kar›ld›¤›n› iddia ederek, bunlar›n temizlenmesi için s›k›yönetim ilan edilmesini istediler. Buna, zaman›n içiflleri bakan› ‹rfan Özayd›nl›’n›n da dahil oldu¤u baz› hükümet ve CHP
üyeleri de kat›lmakla birlikte, di¤er çevrelerce olay esas olarak
faflistlerin k›flk›rtt›¤› Sünnilerin Alevileri katletmesi biçiminde
yorumland›. Nitekim S›k›yönetim komutanl›klar› yay›nlad›klar› ilk bildirilerde, “vatan ve milletin bölünmezli¤i”nin tehdit
edildi¤i ve bu tür giriflimlerde bulunanlar›n kökünden temizleneceklerini ilan ettiler. fakat Ecevit baflkanl›¤›nda yap›lan ilk “eflgüdüm toplant›s›n”dan sonra “yayg›n fliddet eylemlerini kökünden kaz›mak” söz konusu edilmeye baflland›.
D›fl bas›n ve Türkiye demokratik
kamuoyu ise olaylar›, faflistlerin
k›flk›rtt›¤› Sünnilerin Alevileri katletmesi olarak yorumlad›. Hatta
baz› yabanc› gazeteler olaylar› “yeni bir ‹ran” do¤acak biçiminde yorumlay›p muhabirlerini alelacele
Türkiye’ye gönderdiler.
Türkiye “sol”u ise olaylar› farkl›
biçimde yorumlad›. Bir kesime göre: Ecevit hükümetini düflürmeye
yönelikti, CIA ve faflist cinayet flebekelerince düzenlenen demokrasiye son verme giriflimlerinin
bir provas› ve vard›¤› en yüksek noktayd›. Bu nedenle tüm
anti-emperyalist ve anti-faflist güçler, faflist t›rman›fla “dur”
demek için CHP etraf›nda kenetlenmeli veya hiç olmazsa hükümeti yaflatmak için güç birli¤i yapmal›yd›lar. S›k›yönetim
ise anarflinin kökünü kaz›ma hakk›nda do¤ru bir görüfl ve
siyaseti olmayan CHP’nin baflvurmak zorunda oldu¤u son
araçt›. CHP denge politikas›ndan vazgeçmeli “iç savafl k›flk›rt›c›l›¤›” üzerine yürüyerek, “vatan ve milletin bölünmezli¤i”ni tehlikeye düflüren güçleri temizlemeliydi. “45 milyonluk Türkiye” halk›n›n birli¤ine giden tek yol buydu. Üçüncü
bir kesime göre ise: “iki süper devlet ve iflbirlikçiler”ince tezgahlanan olay, sivil ve resmi faflistlerin, halk› bölme, katlet-
me ve sindirme giriflimiydi. Böylece s›k›yönetime bahane uydurulacak, halk›m›z üzerindeki bask› ve zulüm çemberi daha da daralt›lm›fl olacakt›. Dördüncü ve sonuncu bir kesime
göre de: Katliam CIA, M‹T, kontrgerila ve MHP’ce tezgâhlanm›fl faflist bir ayaklanma giriflimi ve hükümeti s›k›yönetim
ilan›na zorlayan bir hareketti. CHP hükümeti, olaylar› bast›rmakta yetersiz kald›¤› gibi s›k›yönetim ilan ederek faflistlerin istedi¤ini yapmak zorunda kalm›flt›. S›k›yönetim ve
bask› tedbirleri ile mücadele edilmeliydi.
Biz bu yaflanan olay› tarihsel kökleri, ülkemiz ve Türkiye’nin bugün içinde bulundu¤u sosyo-ekonomik ve siyasal
durumlar› de¤erlendirmedikçe dünya ve bölge gerçekleriyle
iç ve d›fl ba¤lant›lar›yla ele al›nmad›kça, bilerek veya bilmeyerek yüzeysellikle yetinmek, görüntüden öze gidememek ve
a¤açlardan orman› görememek tehlikesi ile karfl›karfl›ya kalaca¤›z. Bu
olaylar karfl›s›nda çeflitli güçlerin ald›klar› tav›rlar› kavramak, mümkün
oldukça da tek yanl› ve yan›lg›dan
ar›nmak, geçmifle dönmek, bu günkü aldat›c› alevi-Sünni çeliflmesini
tarih içinde ele alarak de¤erlendirme yapmak durumunday›z.
Yüzeysel bir de¤erlendirme ile denebilir ki, faflistlerin, tarihten gelme
Alevi-Sünni, Türk-Kürt çeliflmesinin
oldu¤u, Kürdistan ile Türkiye aras›ndaki tampon bir bölgede, Sünni
esnaf› yanlar›na alarak ve yoksul
Türk köylülerini toprak vaadiyle k›flk›rt›p Alevi-Kürtleri katlederek, iktidara do¤ru bir basamak daha t›rmanmaya çal›fl›rken, CHP’nin ise, içte enflasyonun, iflsizli¤in h›zland›¤›, zam üstüne zam›n yap›ld›¤›, karaborsan›n al›p yürüdü¤ü bir ortamda gelip çatan yeni toplu ifl sözleflmesi döneminde halk kitleleri üzerinde bask› ve sömürüyü artt›rmas›, bunu yaparken de uflaklar› sosyal-floven, küçük-burjuva teslimiyetçilerinin deste¤ini kaybetmeyip, emperyalistlerden de “yard›m” koparmas›na hizmet
edecek olaylar› yaratmak için koflullar elveriflli oldu¤undan
Marafl seçildi. Sivil faflistlerin, kontrgerillalar›n ve M‹T’in de
deste¤iyle Marafl’ta korkunç bir Alevi katliam› gerçekleflti.
Occak--19
979
* Bu yazı “Maraş Katliamı Üzerine Bir
Değerlendirme” adlı Serxwebûn özel sayısından alınmıştır
‹çindekiler
2008 y›l›n›n kazan›mlar› üzerine
Miladi 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru gidiyoruz. 2009 y›l›na
dair de¤erlendirmeler flimdiden bafllam›fl durumda.
Halk›m›z PKK’nin 30. kurulufl y›ldönümü... (12’de)
PKK’de gerçekleflfle
en militanl›k
peygamberlik gelene¤inin devam›
Kapitalist modernist sistemin temsilcileri Birinci ve
‹kinci Dünya Savafl› ile Ortado¤u’yu kendi ç›karlar›
temelinde düzenlediklerinde, sistemlerini... (25’te)
Türkiye iki yol a¤z›nda (Reber Apo)
Talabani’nin olumsuz bir tav›r göstermemesi yetmez.
Bar›fla, demokratik çözüme katk› sunmal›d›r. Sosyalist
Enternasyonal’de baflkan yard›mc›s›d›r... (38’de)
Yoksul halk çocuklar›n›n özgürlü¤e yolculu¤u
PKK’yi ve onun militan yap›s›n› tan›mak için PKK’nin
ortaya ç›k›fl koflullar›n› ve bu ç›k›fl sürecindeki kadro
flekillenmesini iyi anlamak... (49’da)
30. y›l›nda Marafl katliam› ve devletin Alevi politikalar›
Marafl katliam›n›n 30. y›ldönümüne girmifl bulunuyoruz. Türkiye’de yaflanan siyasal geliflmeler yeni bir y›l
dönümünde Marafl katliam›n›... (59’da)
AKP’nin Kürt ve Alevi politikalar›
teflhir olmufltur
Aç›k siyaset yapmak Kürdistan halk›n›n ç›kar›nad›r
Türk devleti, gerillalar›n direnifli ve Kürt halk›n›n yükseltti¤i serh›ldanlar karfl›s›nda son bir buçuk y›lda
“Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan, büyük s›k›nt›lar yaflam›flt›r... (65’te)
Türkiye Cumhuriyeti, 22 Temmuz öncesinde
kendi tarihinin en büyük uzlaflmas›n› ve ittifak›n› Komünal örgütlenmede kent meclisleri
Yarat›lmak istenen demokratik komünal sistem ileri bir
gerçeklefltirmiflti. Klasik inkâr ve imha siyasetini zamana ertelemeksizin devasa bir toplumsal organizauygulayan Genelkurmay karargâh› merkezli derin syonun kuruluflunu gerektiriyor... (77’de)
devlet, Kürt özgürlük hareketini tümden tasfiye
aç›s›ndan Cumhuriyeti tarihi boyunca...” (2’de)
Popüler kültür üzerine
Kültür insan›n kendisinden do¤aya katt›¤› ürün olarak
tan›mland›¤› için insan toplumunun de¤iflim tarihini
kültür ürünlerinde... (82’de)
Gabar flfle
ehitlerinin an›s›na
Bugün 4 Aral›k, Gabar operasyonunun bafllang›ç günü.
Gabar karargah komutanlar›m›z Adil ve Gülbahar
arkadafllarla birlikte... (87’de)
Yaflflaad›¤›m›z bir efsaneydi
1985 y›l›n›n yaz aylar›nda bir efsane dolafl›yordu Botan
eyaletinde. Sadece dinlenilen, hayal edilen bir efsane
de¤ildi bu. Elini uzatsan dokunaca¤›n... (91’de)
Yitirilen yoldaflfl››n ac›s› kazan›lan yoldaflfl››n sevinci
Dereler kaynaklar›ndan kopup yaflam›n ak›fl›na efllik
edercesine h›zla ak›yorlard›. ‹ki küçük derenin birleflti¤i
yerde, tahta ve odunlardan yap›lm›fl köprünün üstüne
oturuyorum. Ve seyre dal›yorum,... (93’te)
SERXWEBÛN
2
Aral›k 2008
AKP’nin Kürt ve Alevi
politikalar› teflhir olmufltur
“‹mral› ile ilgili at›lacak ad›mlar›n ne olaca¤› seçimlerden sonra belli olacakt›r. E¤er AKP
seçimlerde oyunlar, hileler ve bask›larla DTP’yi geride b›rak›rsa, asl›nda ‹mral›’da bir yumuflaman›n
de¤il, sertli¤in daha fazla artaca¤›n› beklemek gerekir. Ama e¤er seçimlerde DTP önemli bir sonuç
alabilirse, daha fazla belediye baflkan› ç›kar›p devletin ve AKP’nin seçimdeki hedeflere ulaflmas›n›
engellerse, o zaman belki ‹mral›’da belirli gevflemeler ve yumuflamalar ortaya ç›kabilir.
Ama mevcut durumda ‹mral›’da yap›lan inflaat ya da yumuflama olaca¤› söylemleri
kesinlikle seçime yönelik bir politikad›r, bir oyalamad›r”
Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan, Türkiye Cumhuriyeti, 22 Temmuz öncesinde kendi tarihinin en büyük uzlaflmas›n› ve ittifak›n› gerçeklefltirmiflti. Klasik inkâr ve imha siyasetini uygulayan Genelkurmay karargâh› merkezli derin devlet, Kürt özgürlük hareketini tümden tasfiye etmek
aç›s›ndan, Cumhuriyet tarihi boyunca
belirli düzeyde çeliflki içinde oldu¤u ‹slamc› kesimlerle uzlaflma yaparak, bütün kesimleri PKK’nin üzerine sürme
politikas›n› izledi. AKP’nin iç ve d›fl kamuoyunda hem liberal demokratik
hem de ‹slamc› ve milliyetçi kesimleri
etraf›na toplayacak siyasal aktör oldu¤u düflünülerek, Kürt özgürlük hareketinin ezilmesi karfl›l›¤›nda Cumhurbaflkanl›¤› makam› da bu güçlere b›rak›ld›. Çünkü Abdullah Gül’ün Kürt özgürlük hareketini ezme konusunda
uluslararas› alanda ve Türkiye içinde
iyi bir koordinatörlük yapaca¤›n› düflünmüfllerdi. Klasik inkâr ve imha siyaseti uygulayanlar Kürt sorununu bir
yönüyle d›fl destekli gördüklerinden,
d›fl deste¤i kurutacak bir cumhurbaflkan›n› kendi politikalar› aç›s›ndan uygun gördüler. Bu yönüyle AKP’yi bir
dönem daha büyük tehlike olarak gördükleri Kürt özgürlük hareketini ezmek aç›s›ndan kullanmay› uygun bir
politika olarak de¤erlendirdiler.
Nitekim AKP de bu yönlü büyük
gayret gösterdi. Kürt özgürlük hareketini d›flar›dan kuflatmak aç›s›ndan
elinden gelen her fleyi yapt›. Bush’un
PKK’yi düflman ilan etmesi koflulu da
geliflti. AKP bu politikayla devleti ele
geçirece¤ini düflündü. PKK’nin ezilmesinde rol alm›fl bir AKP’yi daha sonra
ordunun durduramayaca¤›n› düflünerek, Kürt özgürlük hareketini tasfiye
etme çerçevesinde devleti ele geçirme
politikas› temelinde, Kürt sorununda
özel savafl gere¤ince kulland›¤› yumuflak üslubu b›rak›p daha sert üsluplar
kullanmaya bafllad›. Ancak bu yaklafl›m› halk›n ve gerillan›n direnifli karfl›s›nda baflar›s›zl›¤a u¤rad›. Buna ra¤men inkârc›-sömürgeci karargâh›n
baflka alternatifi olmad›¤› için AKP ile
yola devam etme karar› ald›.
Öte yandan d›fl güçlerin deste¤ini
almak ve AKP’yi bir dönem daha kullanmak aç›s›ndan, ABD ve Avrupa’n›n
rahats›z oldu¤u kesimleri ordu içinde
etkisizlefltirmeye yöneldiler. Daha çok
ABD ve Avrupa’ya yak›n olan generaller, bununla bir taflla birkaç kufl birden vurmay› hedeflediler. Böylece hem
kendi muhaliflerini etkisizlefltirdiler,
hem de ABD ve Avrupa’y› PKK’ye karfl›
daha iyi kullanabileceklerini düflündüler. Bu temelde oluflan Kürt özgürlük hareketini ezmeye yönelik Genelkurmay karargâh› ve AKP uzlaflmas›
Kürdistan’da sonuç almak istedi.
Ancak hem gerillan›n direnifli, hem
de halk›n mücadeleyi yükselterek Önderli¤ine ve partiye sahip ç›kmas›,
Kürt özgürlük hareketini ezmek için
kurulan bu uzlaflmay› çok zorlad›,
sarst›. Bu durum hem orduyu hem de
AKP’yi y›pratt›. Türkiye’de bir Kürt sorununun var oldu¤u ve bunu gizleme-
nin art›k mümkün olmad›¤› daha aç›k
görüldü. Hem iç hem de d›fl kamuoyunda Türkiye’nin bir Kürt sorununun oldu¤u, bunun mutlaka çözülmesi gerekti¤i do¤rultusunda düflünceler
ortaya ç›kt›. Ne var ki Türkiye’deki inkârc›-sömürgeci karargâh›n ve uluslararas› güçlerin Kürt sorununu çözme
politikalar› olmad›¤› ve bu konuda ortak bir görüfl ortaya ç›kmad›¤› için, dayat›lan bu gerçekli¤i nas›l bertaraf
edebiliriz biçiminde yeni politikalar
tespit edilmeye ve yeni unsurlarla bu
politikalar güçlendirilmeye çal›fl›ld›.
AKP ve M‹T, ABD ve Avrupa’n›n istemleri do¤rultusunda Türkiye’ye yeniden
bir çeki düzen vermek istemektedir.
AKP ve M‹T’in Kürt sorunu konusunda
köklü bir çözüm anlay›fl› olmad›¤›ndan, yeniden toplumu oyalay›c›, zaman kazand›r›c›, d›flar›da ve içeride
baz› güçlere dayanarak Kürt özgürlük
hareketini ezmeye yönelik yeni planlar, yeni oyunlar devreye sokmaktad›r.
fiimdi uygulanan konseptin esas›
fluna dayanmaktad›r: Kürt sorunu
vard›r; ama Kürt sorunu ayr›, PKK ayr›d›r; terör sürdü¤ü müddetçe Kürt sorununun çözülmesi mümkün de¤ildir;
Kürt sorununu kabul etmek, ama teröre de karfl› ç›kmak ve PKK’yi etkisizlefltirmek gerekir! K›saca bu biçimde
Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirme ve tasfiye etmenin yeni konseptini
ve argümanlar›n› oluflturmaya bafllam›fllard›r. Asl›nda Kürt sorunu konusunda yap›lan ve yapt›r›lan tart›flmalar›n merkezinde de yine bu vard›r.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
“Bir Kürt sorunu vard›r, bu sorunda
bir fleyler yapmak gerekir; ama PKK’yi
de, terörü de etkisizlefltirmek gerekir,
fliddet sürdü¤ü müddetçe çözüm olmuyor, PKK çözümün önünde engeldir” biçiminde özetlenebilecek Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmenin yeni
yaklafl›m›n› benimsemifllerdir.
3
Kürt sorunu konusunda yap›lan
tart›flmalar asl›nda çözüme yönelik
tart›flmalar de¤ildir. Ama çözümün
kendisini dayatmas› ve Kürt sorununun art›k gizlenemez bir duruma gelmesi karfl›s›nda, bu defa da Kürt sorununun var oldu¤unu belirterek,
YNK olmufltu. Bunlar uluslararas›
güçlere ve kamuoyuna, yine Kürt kamuoyuna “PKK teröristtir, Kürtler ayr›
PKK ayr›d›r” biçiminde bir anlay›fl vererek, Önderli¤imizin esaretiyle sonuçlanan Kürt özgürlük hareketini tasfiye
hedefli uluslararas› komploya meflruiyet kazand›rmaya çal›flm›fllard›. E¤er
KDP ve YNK o dönemde PKK’yi ‘terörist’ ilan etmeseler ve uluslararas›
alanda PKK’yi tasfiye etmenin meflruiyetini haz›rlayan çabalar içinde olmasalard›, uluslararas› komplonun gerçekleflmesi o düzeyde kolay olmazd›.
Bugün de Kürt özgürlük hareketini
ezmek aç›s›ndan Kürt iflbirlikçileri ve
hainleri, özellikle Türkiye’de yeminli
Apo ve PKK düflmanlar› yine bu ifl için
kullan›lmaktad›r. Bunlar›n konufltu-
böyle bir sorunun olabilece¤ini ve baz› fleyler yap›lmas› gerekti¤ini söyleyip, bu argümanlara dayanarak PKK’yi ve Kürt özgürlük hareketini ezme
kampanyas› bafllatm›fllard›r. Yap›lan
tart›flmalar› bu çerçevede de¤erlendirmek gerekir. Nitekim bu tart›flmalarda iflbirlikçi hain Kürtler, PKK karfl›t›
kesimler özellikle konuflturulmufltur.
Bunlar da Kürt özgürlük hareketini
tasfiye etmenin yeni aktörleridir, yeni
unsurlar›d›r. Tasfiye planlar› bunlarla
güçlendirilmek istenmifltir.
Bilindi¤i gibi, 1998-99 y›l›nda gelifltirilen ve Önderli¤imizin esaretiyle sonuçlanan uluslararas› komplo öncesinde ve komplo sürecinde, böylesi bir
komplonun düzenlenmesine meflruiyet kazand›ran temel aktörler KDP ve
rulmas›n›n nedeni budur. Yoksa bunlar› kullananlar›n Kürt sorununda bir
çözüm anlay›fllar› yoktur; Kürt sorununu gerçekten demokratik çözüme
kavuflturacak bir anlay›fllar› bulunmamaktad›r. Aksine bunlar› Kürt sorununu çözmemek, Kürt sorununun
çözümünü dayatan PKK’den ve Kürt
özgürlük hareketinden kurtulmak için
konuflturmaktad›rlar. Böylelikle “bak›n, Kürt sorunu var, Kürtler var, bu
sorunun çözümü konusunda bir fleyler yap›labilir; ama bir de terör sorunu
var, PKK sorunu var; Kürt sorunu ile
PKK ve terör sorunu ayr›d›r” denilerek
bu hain iflbirlikçi güçler ifle koflturulmakta; yine kendine liberal demokrat
diyen, ancak esas olarak AKP’nin devleti ele geçirme çabalar›na ve Kürt so-
‹flbirlikçi hain Kürtler tasfiye
konseptinin yeni aktörleridir
runundaki çözümsüz politikalar›na
maske olan, çözümsüzlü¤ü örten kesimler de bu Kürt iflbirlikçi hainleriyle
birlikte PKK’nin tasfiye edilmesinin
meflruiyetini haz›rlamaktad›r. Bunlar
Kürt özgürlük hareketini ezme plan›n›n, bu konuda yürütülen özel psikolojik savafl›n örtüleridir. Kürt özgürlük
hareketini tasfiye etme konsepti ve
Kürt özgürlük hareketine karfl› uygulanan özel psikolojik savafl bunlara dayanarak yürütülmektedir.
Çözüm tart›flmalar› PKK karfl›t›
kesimlere yapt›r›lmaktad›r
Kimi hain ve iflbirlikçi Kürtler ve
sözde demokrat oldu¤unu söyleyen liberal kesimleri kullan›p Kürt sorunundan söz etmelerinin ve Kürt sorununu tart›flmalar›n›n nedeni bunlar›n
PKK’ye karfl› gözükmeleri temelindedir. Televizyon programlar›nda PKK
karfl›tl›¤› ve PKK’ye küfürler yapan bir
hava yarat›lmazsa bu programlar anlam›n› yitirece¤i için, kat›l›mc›lar›n
Kürt ve Kürdistan ile ilgili sözleri asl›nda PKK’ye karfl› ç›kmay› ifade etmektedir. Türkiye’deki inkârc› sömürgeci karargâh ve özel psikolojik savafl›
yürüten güçler, k›rk y›ld›r mücadele
yürüten, bu kadar örgütlü olan, bu
kadar direnme gücü bulunan, kendini
her bak›mdan örgütleyip bir kültür,
tarz ve ekol haline gelmifl PKK’yi tasfiye ettikten sonra bunlar›n rahatl›kla
saf d›fl› edilece¤ini, sistem içine çekilip
sisteme entegre edilece¤ini, ne kadar
ayaklar›n› yere vursalar da bunlar›n
sisteme entegre olmaktan kurtulamayacaklar›n› düflünmektedir. Bunlar
belki devletin politikas›na uymayan ve
ona ayk›r› düflen baz› marjinal fleyler
söyleyebilirler. Ama bu söylediklerinin
hiçbir de¤eri yoktur. Çünkü bir siyasal
karfl›l›¤› yoktur, bir sosyal taban› yoktur, örgütsel ve siyasi gücü yoktur,
kadrosu yoktur. O bak›mdan bunlar›n
PKK’ye karfl› mücadelede konuflmalar›na müsaade edilmektedir. Bunlar
kesinlikle kendi soyunu ava düflürmeye çal›flan avc› kekliklerdir. Yani kendi
soyuna ihanet eden, düflmanl›k eden
avc› keklik rolündedirler. Bunlar›n
böyle bilinmesinde fayda vard›r.
SERXWEBÛN
4
Televizyonda bu tart›flmalar› yapt›ran SKY Türk olmufltur. SKY Türk,
Çukurova grubunun televizyonudur.
Bir ekonomik grup olarak, Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünün kendilerine ne kadar pahal›ya mal olaca¤›n›
bilmektedirler. Bu aç›dan kendileri
de yürütülen özel savafla kat›l›p destekleyerek rollerini oynamak istemektedirler. Bu grubun televizyonunda,
Erdo¤an ile Genelkurmay aras›nda
uzun süreden beri iyi bir uyumun oldu¤unu, ordu ile hükümet aras›ndaki bu uyum neticesinde Kürt sorununun çözülebilece¤i söylenmektedir.
Özellikle Genelkurmaya yak›n, klasik
inkârc› ve provoke etmeye yatk›n bir
tekel grubu olarak, ordu-AKP uzlaflmas›n› desteklemektedir. Bu tart›flmalar›n bir amac› da asl›nda orduyla
AKP’nin uzlaflarak oluflturdu¤u yeni
tasfiye konseptinin ideolojik ve siyasi
ortam›n› oluflturmakt›r.
nu ve klasik politikadan farkl› düflündüklerini Kürt ve Türk kamuoyuna kabul ettirmeye çal›fl›yorlar.
Ancak flu kesinlikle bilinmelidir ki,
bu 24 saatlik Kürtçe yay›n da, Kürdoloji bölümü de kesinlikle özel savafl
araçlar›d›r. Kürt özgürlük hareketi
karfl›s›nda zorlanan inkârc›-sömürgeci Türk devleti ve bunun dönemsel politikas›n› gerçeklefltiren AKP hükümetinin inkârc›l›¤› art›k eskisi gibi sürdüremeyeceklerini görerek, inkârc›l›¤›
yeni koflullarda sürdürmenin gere¤i
olarak bu tür giriflimlerde bulunmak
zorunda kalm›fllard›r. Bu giriflimleri
dayatan Kürt özgürlük hareketidir;
ancak bu giriflimlerin amac› Kürt sorununu çözmek de¤ildir. Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda zor durumda
“Türkiye’deki siyasi-sosyal
kesimler bütün güçlerini
kullan›p Kürdistan’da yerel
Özel savafl yeni argümanlar›
devreye sokmaktad›r
Asl›nda üniversitelerde Kürdoloji
bölümünün kurulmas› ve 24 saat
Kürtçe televizyon yay›n›n›n yap›lmas›
konusunu AKP’ye yak›n TV kanallar›n›n yan› s›ra, Çukurova Grubu denen
televizyonlar ve gazeteler de savunmaktad›r. Son süreçte bu durum daha
iyi görülmeye baflland›. Tabii 24 saatlik
Kürtçe televizyon yay›n› ve Kürdoloji
bölümleri de gündeme gelmeyebilirdi.
Çünkü bu özel savafl araçlar›n› kullanmak bazen tehlikeli sonuçlara da yol
açabilir. Özel savafl baflar›l› olmad›¤›
takdirde, tabii sistemin çözülüflünde
yap›lm›fl tart›flma olarak da rol oynayabilir. Ama özellikle Kürt Halk Önderli¤ine yap›lan iflkence sonras› halk›n
Önderli¤ini sahiplenmesi karfl›s›nda,
art›k özel savafl›n eski argümanlar ve
söylemlerle Kürt özgürlük hareketini
daralt›p tasfiye edemeyece¤ini görerek,
yeni unsurlarla beslemek durumunda
kalm›flt›r. 24 saatlik Kürtçe televizyon
yay›n›n›n gündeme girmesi ve Kürdoloji bölümlerinin gündeme sokulmas› kesinlikle bununla ba¤lant›l›d›r. Bunlarla
Kürt sorununda belirli ad›mlar att›klar›n›, sorunu çözme niyetlerinin oldu¤u-
seçimleri kazanarak DTP’yi
etkisizlefltirmeye
çal›flmaktad›r. Erdo¤an“tek
millet, tek kültür, tek dil ve
tek devlet” diyerek, asl›nda
devletin Kürdistan’a ideolojik
ve askeri yaklafl›m›n›
ortaya koymufltur”
kalan devletin ve AKP hükümetinin
Kürt özgürlük hareketini etkisizlefltirmek ve tasfiye etmek için kulland›¤›
özel savafl araçlar›d›r.
Tabii özel savafl karargâh› politikalar›n› ad›m ad›m uygulamaktad›r. Asl›nda bunlar, çok zor durumda kalmalar› halinde, ilerde kullanabilecekleri
argümanlard›. Bunlar uzun süredir
M‹T’in kasas›nda ve devletin politikalar›nda bulunuyordu. Gerekti¤inde ve
çok s›k›flt›klar›nda, uluslararas› ve iç
kamuoyunu oyalamak ve susturmak
için bu giriflimlerde bulunacaklard›.
Ama hem halk›n büyük bir direnifl
göstermesi, hem de Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede büyük rol biçtikleri yerel seçimlerin yaklaflmas› karfl›s›nda, bu kartlar›n› devreye sokmay›
Aral›k 2008
uygun gördüler. Bu aç›dan Kürdoloji
bölümü ve 24 saatlik Kürtçe TRT yay›n›na iliflkin tart›flmalar› bir yandan
Kürt özgürlük hareketini daraltma yönünde at›lmas› düflünülen ad›mlar,
di¤er yandan bunun bir devam› ve
parças› olarak yerel seçimlerde AKP
hükümetini baflar›l› k›lma ve Kürt demokratik siyasetini baflar›s›zl›¤a u¤ratman›n bir parças› biçiminde de¤erlendirmek gerekir. Yani bu tür tart›flmalarla 24 saat televizyon yay›n›n yap›laca¤› aç›klamas› aras›ndaki ba¤› da
görmek gerekmektedir.
Seçimlerde bir DTP bir de bunun
karfl›s›nda bütün Türkiye vard›r
Devletin yerel seçimleri tamamen bir
politik sald›r› ve tasfiye konseptinin parças› haline getirdi¤i aç›kt›r. Bunu bir referandum haline getirmifllerdir. Hatta
bir DTP, bir de bunun karfl›s›nda bütün
Türkiye vard›r. Bir nevi Türkiye’deki siyasi ve sosyal güçler bütün güçlerini
kullan›p Kürdistan’da yerel seçimleri
kazanarak DTP’yi etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›r. Erdo¤an “tek millet, tek
kültür, tek dil ve tek devlet” diyerek, asl›nda devletin Kürdistan’a ideolojik ve
askeri yaklafl›m›n› ortaya koymufltur.
E¤er ortaya koyduklar› ideolojik ve siyasi yaklafl›m do¤rultusunda Kürdistan’da oylar›n› yükseltirlerse, eskisinden
daha fazla belediye kazanma durumlar›
olursa, “‹flte bak›n, biz tek millet, tek dil,
tek kültür, tek devlet, tek bayrak dedik;
toplum buna ra¤men bize oy verdi, tek
millet kavram›na karfl› ç›kmad›” diyerek, asl›nda inkârc›-sömürgeci ve imhac› politikalar›n› meflrulaflt›racaklard›r.
Kürdistan’› Türk ulusunun yay›lma alan› olarak gören inkârc›-sömürgeci zihniyet böylelikle kendine meflruiyet kazand›rarak, içte ve d›flta bu argüman› kullanarak, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek için daha da cesaretlenecektir.
Bir nevi kendi politikas›n›n meflruiyetini, Kürt özgürlük hareketinin politikas›n›n ise Kürdistan toplumunda benimsenmedi¤ini ileri süreceklerdir.
Bu aç›dan devlet bütün gücüyle yerel seçime yüklenmektedir. AKP kriz
ortam›nda bile devletin bütün ekonomik imkânlar›n› kullanarak Kürdis-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
tan’da kazançl› ç›kmaya çal›flmaktad›r.
Asl›nda seçimi bir seçim olmaktan ç›karm›fl, Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi taleplerine karfl› inkârc›-sömürgeci bir sald›r› hareketine dönüfltürmüfltür. Bu nedenle bütün istihbarat örgütleri, psikolojik savafl merkezleri, bütün bas›n ve yay›n organlar›,
siyasi partilerin hepsi “Kürdistan’da iki
parti, yani DTP ve AKP vard›r; DTP’ye
oy verilemeyece¤ine göre, AKP’ye oy verilmesi gerekmektedir. Kürdistan’da
devlete oy verilmesi gerekir” demektedir. AKP’ye oy verin demek, devletin
klasik politikas›na oy verin demektir.
Bu ça¤r› baflka anlama gelmemektedir.
Bunlar “özgürlük ve demokrasi talebinde bulunan Kürtleri ezmek, bunlar›
ezmek için de AKP’yi orada seçimde baflar›ya götürmek gerekir” demektedir.
Gerçekten de dünyan›n hiçbir yerinde
görülmemifl bir seçim ortam› yarat›lm›flt›r. Bu seçim ortam› daha bafl›ndan
itibaren demokratik olmaktan ç›km›flt›r. Seçimler çeflitli siyasi güçlerin rekabet içinde parlamentoda yer almalar› ya da belediye baflkanl›¤› yapmalar›
için düzenlenir. Ama burada seçim
böyle bir siyasi olgu olmaktan ç›kar›lm›fl, bir devlet politikas›n›n varl›¤›-yoklu¤u haline getirilmifltir. Bu da tabii seçimlerin mant›¤›na terstir. Yerel seçimler adeta bir yeni anayasa teslim etmek
için yap›lan bir referandum haline getirilmifltir. Burada yeni anayasa denilirken, gerici bir anayasay› ayakta tutmak, demokratik aç›l›mlara kapal›
anayasal anlay›fl›n aç›l›m›n› isteyen kesimleri de susturmak anlam›na gelmektedir. Bunu baflka türlü anlamak,
izah etmek mümkün de¤ildir.
Dünyada hiçbir seçim sisteminde
devletin bu kadar kurumu seçime giremez ve tek partiyi destekleyemez. Dünyan›n neresinde böyle bir seçim olsa
ona hemen antidemokratik denir, bu
seçim demokratik olarak yap›lmam›fl
görülür, o seçim meflru olarak görülmez, derhal iptal edilmesi ve yeni seçimin yap›lmas› istenir. Ama ne var ki
ne kendilerinin demokratik oldu¤unu
iddia eden kesimler, ne Avrupa, ne de
baflka bir siyasal güç “seçimler devletle DTP aras›nda bir seçim haline getirilmifltir; böyle demokrasi olmaz, böyle
5
seçim olmaz; demokratik ülkelerde seçimlerin mant›¤› bu de¤ildir; seçim bu
koflullarda yap›lamaz, bu koflullarda
yap›lan seçimler meflru görülemez” dememektedir. Böylelikle inkârc›-sömürgeci karargâh›n ya da inkârc›-sömürgeci karargâhla uzlaflan AKP’nin bu
seçimdeki politikalar›na, tüm devlet
imkanlar›na dayanarak yürüttü¤ü seçim atmosferine, seçim propagandalar›na sesiz kalmaktad›r. Buna sessiz
kalanlar›n demokratl›kla ne alakas›
olabilir? Buna sessiz kalanlar ne kendisine demokratik ülke, ne de demokratik grup ve hatta bireyler diyebilirler.
Tamamen antidemokratik bir seçim
yar›fl› vard›r. Bu aç›dan mevcut seçimleri iflte Kürt halk›n›n iradesinin ortaya ç›kaca¤› seçimler ya da bir referandum olarak görmek yanl›flt›r.
Seçimler antidemokratik
koflullarda yap›lmaktad›r
Tabii ki Kürtler bu seçim çal›flmalar›na as›lmal›; devletin bütün bask›lar›na, zulmüne ve hilelerine karfl› duyarl› davranarak seçimi elden geldi¤i kadar mümkünse demokratik ve adil yap›lacak bir seçim haline getirmeli, böyle bir seçim ortam›n›n mücadelesini
vermelidir. Ama devletin askeriyle, polisiyle, bas›n-yay›n›yla, istihbarat örgütüyle, psikolojik savafl›yla, her türlü
kurumlar›yla devreye girdi¤i bir yerde,
seçimlerin gerçekten adil ve demokratik geçece¤ini düflünmek ve buna bel
ba¤lamak da yanl›flt›r. fiu anda gerçek
demokrat çevreler ve demokratik güçler Türkiye’de gerçek demokrasinin olmad›¤›n›; derin devlet, ordu ve inkârc›
sömürgeci güçler denilen çevrelerin
vesayeti alt›nda bir siyasal yap›lanman›n oldu¤unu; yaln›z siyasetin de¤il,
sosyal, kültürel ve ekonomik bütün
kurumlar›n bu inkârc›-sömürgeci karargâh›n vesayeti alt›nda bulundu¤unu söylemektedir. fiimdi gerçek demokrasinin olmad›¤› bir ülkede, inkârc› sömürgeci karargâh›n bütün imkânlar›n› kullan›p AKP’yi de yede¤ine
alarak Kürt özgürlük hareketine karfl›
yürüttü¤ü psikolojik savafl›n bu kadar
zirveye ç›kt›¤› ve keskinleflti¤i bir ortamda, yap›lan seçimlerin Kürt halk›-
n›n iradesini yans›taca¤› gibi de¤erlendirmelerde bulunmak kendini aldatmakt›r. Türkiye’de baz› ülkelerde oldu¤u gibi asgari demokratik koflullar›n
bulundu¤unu, adil ve demokratik seçimler yap›labilece¤ini, Kürt halk›n›n
iradesinin ortaya ç›kar›labilece¤ini düflünmek elbette yanl›flt›r. Türkiye demokratik bir ülke olarak görülmüyorsa, seçimi bu biçimde referandum haline getirmek, devletin Kürdistan’daki
politikas›n› kabul veya reddetme biçiminde keskin bir tercihin yap›laca¤›
bir noktaya götürmek bizce yan›lg›l›d›r. Türkiye’nin antidemokratik gerçe¤ini, antidemokratik siyasetini ve yap›lanmas›n› görmezlikten gelmek anlam›na gelir. Daha do¤rusu, Türkiye’yi
herhangi bir ülke gibi de¤erlendirmek,
seçimleri de herhangi bir demokratik
ülkede yap›lan seçimler gibi ele almak
büyük yan›lg›lar ortaya ç›karabilir.
Türk devletinin operasyonlar›
tamamen imhaya yöneliktir
Türkiye bu seçim sürecini asl›nda
d›fl güçlerden ald›¤› destekle uygulad›¤› tasfiye konseptinin bir parças› olarak de¤erlendirmek istemektedir. Bu
nedenle d›flar›dan ald›¤› destekle askeri operasyonlar› artt›rm›flt›r. Türk devletinin kara ve hava operasyonlar› tamamen imhaya yönelik operasyonlard›r. Asl›nda Türkiye’yi Ortado¤u, Afganistan ve Pakistan’a müdahalenin bir
parças› haline getirmek için d›fl güçlerin verdi¤i bir destek vard›r. ‹nkârc› ve
sömürgeci Türk devleti buna dayanarak ve yüklenerek sonuç almak istemektedir. E¤er askeri operasyonlarla
gerillay› y›prat›r ve yerel seçimlerde de
baflar›l› ç›karsa, sorunu siyasi sorun
olmaktan ç›kararak, “bak›n, Kürt halk›n›n sorunu kimlik, dil ve kültür sorunu, etnik siyaset sorunu de¤ildir;
Kürt sorunu tamamen afl, ifl ve ekmek
sorunudur” diyecektir. Bu sorunun kimi ekonomik ve sosyal tedbirlerle giderilece¤ini söyleyip, böylelikle sorunu iç
ve d›fl kamuoyunun gündeminden düflürmeye çal›flacakt›r. Yerel seçimlere
bu denli yüklenmesinin alt›ndaki gerçek neden budur. Tabii Kürt egemen
s›n›flar› ve özellikle Kürt özgürlük ha-
SERXWEBÛN
6
reketine karfl› yürütülen savafltan rahats›z olan orta s›n›f da, Kürt sorununu çözme anlay›fl›na sahip olmad›klar›,
sorunu çözüp demokratik yoldan iki
halk›n birli¤ini yaratarak demokratik
Türkiye’nin birli¤ini yaratma perspektifleri bulunmad›¤› için, inkârc›-sömürgeci karargâh› destekleyerek kendilerine göre bu sorundan kurtulmay› düflünmektedirler. Son dönemlerde baz›
çevrelerin Kürt özgürlük hareketine bu
kadar yüklenmeleri, “Kürt özgürlük
hareketi silah b›raks›n, silahla bu ifl olmaz” diyerek sorununun çözümsüzlü¤ünü Türk devletinin inkârc› politikalar›nda de¤il de Kürt halk›n›n özgürlük
direniflinde görmeleri, asl›nda Türkiye’deki bu orta s›n›f›n, çeflitli kesimlerin ve devletin politikalar›n›n ne menem bir fley oldu¤unu, bu sald›r› konseptiyle neyi amaçlad›klar›n› daha aç›k
bir biçimde ortaya koymaktad›r.
Kürdistan’da baflar›s›z olmas›
AKP’nin sonunu getirecektir
Böyle bir inkâr ve imha konseptinin
politik boyutunu üstlenen AKP de gerçekten hiçbir seçim sürecinde olmad›¤› kadar bu yerel seçimlere yüklenmektedir. Asl›nda AKP’nin bu yerel seçimlere yüklenmesinin nedeni Türkiye’de, flurada burada kaybedece¤ini
düflündü¤ü milletvekilleri de¤ildir.
Kald› ki, Türkiye’de öyle kendisine çok
fazla alternatif bir siyasi güç de yoktur.
Belki baz› yerlerde belediye baflkanl›klar›n› kaybedebilir. Bunun AKP için
çok sorun yarataca¤›n› sanm›yoruz.
AKP için önemli olan, 22 Temmuz’da
ald›¤› oy oran›na ulaflmaktan çok, asl›nda geçen yerel seçimlerin gerisine
düflmemektir; hatta o yerel seçimlerdeki baflar›s›ndan biraz daha yukarda
baflar›l› oldu¤u takdirde kendisini baflar›s›z görmeyecektir. Bu kesindir. Ancak sorun Türkiye genelini ilgilendiren
sorun olmaktan ç›km›flt›r. AKP hükümetinin iktidarda olmas›n›n nedeni
Büyükan›t-Erdo¤an uzlaflmas› sonucu
olmufltur. Yine Gül’ün Cumhurbaflkan› olmas› da bu çerçevede olmufltur.
Zap yenilgisine götüren gerillan›n
büyük direnifline ve geliflen serh›ldanlara ra¤men AKP’nin iktidarda tutul-
mas›n›n nedeni de yine kendisine Kürt
özgürlük hareketini ezme rolünün verilmifl olmas›d›r. Buna ra¤men AKP
Kürdistan’da baflar›s›z olursa, iktidarda kalmas› elbette zorlaflacakt›r. Çünkü kendisini iktidarda tutan temel rolünü oynayamam›fl olacakt›r. Kürdistan’da yaflayaca¤› baflar›s›zl›k AKP’nin
sonunu getirecektir. Bu nedenle Kürt
özgürlük hareketine bu kadar düflmanl›k yapmakta, DTP’ye bu kadar
sald›rmaktad›r. Devletin bütün imkânlar›n› kullanarak Kürt özgürlük
hareketini ve DTP’yi Kürdistan’da etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›r. AKP’nin
bu kadar gerilim içinde olmas›n›n, bu
seçimde Kürdistan’da her türlü imkân› kullan›p siyasi ahlaks›zl›k yaparak
ve yalan söyleyerek görülmedik ölçüde
çirkin bir seçim kampanyas› yürütmesinin nedeni seçimlerin sonucundan
duydu¤u kayg›d›r. Bu seçimler esas
olarak da AKP’nin iktidarda kal›p kalmayaca¤›n› belirleyecek bir seçime dönüflmüfltür. Bu da Türkiye’de ald›¤›
oylarla de¤il, Kürdistan’da ald›¤› oylarla ölçülecektir. AKP’nin hükümette kal›p kalmayaca¤› durumu ortaya ç›kacakt›r. Bu nedenle AKP asl›nda var gücüyle DTP’ye yüklenmektedir. Dikkat
edilirse, bu parti CHP ve MHP’ye çok
fazla yüklenmiyor. CHP ve MHP’den
çok, DTP’yi nas›l etkisizlefltiririm politikas› gütmektedir. CHP ve MHP’ye
yüklense de, “bak›n, ben de MHP ve
CHP’ye karfl›y›m. Bunlar çok milliyetçi
ve flovenisttir, ben onlardan farkl›y›m.
Bu nedenle Türkiye’de benim mi, yoksa onlar›n m› iktidar olmas›n› istiyor-
Aral›k 2008
sunuz?” biçiminde bir yaklafl›mla 22
Temmuz’da oldu¤u gibi yine ölümü
gösterip Kürt halk›n› s›tmaya raz› etmeye çal›flacakt›r. Seçim zaman› yaklaflt›kça, AKP’nin bu yönlü söylemleri
de gündeme gelecektir.
MHP ve CHP de sert söylemlerle
Kürtleri AKP’ye yöneltiyorlar
AKP hükümeti kendisinin y›pranan,
daha do¤rusu a盤a ç›kan yüzünü gizlemek için, seçim döneminde de ‘kendine demokrat, kendine Müslüman’
söylemine devam edecektir. Seçimlerin
karakteri zaten böyledir. Seçimlerde
dilin kemi¤i yoktur, ilkesizlik hâkimdir, herkes kendisini oldu¤undan farkl› göstermeye çal›fl›r. AKP bugüne kadar bunu iyi becerdi. Böylelikle kimi liberal çevrelerin, hatta kendilerine sol
diyenlerin bile deste¤ini ald›. Bunun
da ötesinde çeflitli milliyetçi, reformist
Kürt çevreleri bile AKP hükümetini
desteklediler. Tabii bunlar PKK ve Apo
düflmanl›¤› nedeniyle, “DTP kazanmas›n da kim kazan›rsa kazans›n” gibi
kör bir ihanetle AKP’ye destek sundular. Yine Güney Kürdistan’da KDP ve
YNK, AKP’nin di¤er partilerden daha
iyi oldu¤u gibi bir anlay›flla seçimde
AKP’ye destek verdiler. Dolay›s›yla
Türk devletinin Kürt halk›n›n on y›llard›r yürüttü¤ü mücadeleyle kazand›¤› siyasi kimli¤ini bast›rma politikas›na böylelikle hizmet ettiler. Ayn› flekilde MHP ve CHP de sert söylemlerle asl›nda Kürtleri AKP’ye yöneltiyorlar, Genelkurmay bile bu politikay› izliyordu.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
Çünkü her konuda farkl› görüflleri olsa da, Kürt sorununda temel devlet
politikas›nda ortaklafl›yorlard›. Bu aç›dan Kürtlerin DTP’ye de¤il de AKP’ye
meyletmesini ulusal ç›karlar› gere¤i
gördüler ve bu nedenle Kürtleri
AKP’nin kuca¤›na atmak için her türlü
söylemi kulland›lar. Nitekim daha
sonralar› CHP genel baflkan› Deniz
Baykal, “Biz söylemlerimiz, de¤erlendirme ve yaklafl›mlar›m›zla AKP hükümetinin elini güçlendiriyoruz; AKP’nin
hem uluslararas› alanda hem de Türkiye içindeki elini güçlendiriyoruz.
AKP bunu böyle anlamal›” diyerek,
gerçekte nas›l bir iflbölümü içinde olduklar›n› göstermifltir. Yani bu iki parti Kürtlere karfl› iyi polis-kötü polis rolünü oynamaktad›r. Bu seçimde de
AKP yine çeflitli Kürt çevreleriyle iliflkilenerek, seçimde desteklerini almaya
çal›flacakt›r. YNK’li baz› yetkililerin bu
tür aç›klamalar yapmas›, 22 Temmuz
öncesi oynanan oyunlar›n tekrar oynanaca¤›n› göstermektedir.
APK sadece Kürdistan’da de¤il
Türkiye’de de teflhir olmufltur
Kuflkusuz bunlar Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan ihanet düzeyindeki
yaklafl›mlar olup, kesinlikle ihanetten
baflka türlü de¤erlendirilemez. Çünkü
AKP bu seçimden alaca¤› oylara dayanarak, Kürtlerin dil ve kimlik istemediklerini ve böyle bir sorunun olmad›¤›n› tarihsel olarak de¤erlendirmek isteyecektir. Seçim günlük politika olmaktan öteye, art›k Kürtlerin inkâr›
temelinde kullan›lacak ideolojik ve siyasi argüman olmaktad›r. Buna alet
olan herkes elbette Kürt gerçe¤inde iflbirlikçi ve ihanetçi olarak de¤erlendirilecektir. Tabii AKP’nin yüzü o kadar
a盤a ç›km›flt›r ki, Kürtlerin art›k bu
tür politikalara kanmas› düflünülemez
ya da Kürt halk› bu tür yaklafl›mlar
içinde olan Kürtleri teflhir ve tecrit
edecektir. Bunlar›n Kürdistan’da propaganda yapmas›na ve etkili olmas›na
müsaade etmeyecektir. Çünkü AKP’nin sald›r›s›n›n on y›llard›r verilen özgürlük mücadelesine yönelik oldu¤unu bilecek ve bunun yan›nda olanlar›
da bu mücadelenin düflmanlar› olarak
7
de¤erlendirecektir. Zaten böyle yaklafl›lmad›¤› takdirde, Kürt özgürlük mücadelesi veren güçler b›rakal›m gafleti
yaflamay›, kendileri ihanetçi durumuna düflerler. Bu aç›dan bu süreçte halk› ayd›nlatarak, halk› örgütleyerek,
halk› bu tür psikolojik savafl sald›r›lar› karfl›s›nda donan›ml› k›larak, 22
Temmuz’da ortaya ç›kan olumsuz durumu ortadan kald›racaklard›r.
AKP’nin teflhir olmas› sadece Kürdistan’da gerçekleflmedi. Türkiye’de de
AKP’nin teflhir oldu¤unu görüyoruz.
Çeflitli liberaller ve demokrat oldu¤unu
söyleyen çevreler AKP’nin son bir y›lda
Genelkurmaya teslim oldu¤unu, Genelkurmay›n inkârc› zihniyeti do¤rultusunda politika izledi¤ini söylemektedirler. Bu yönlü de¤erlendirmeler eskiye oranla giderek artm›flt›r. AKP bu de¤erlendirmeler karfl›s›nda zorlanm›fl
olup, “ben de¤iflmedim, Kürt sorununa
inkârc› yaklaflm›yorum, yine demokratikleflme konusunda da bir iradem
var” gibi de¤erlendirmelerle Türkiye
toplumu ve çeflitli kesimler nezdinde
y›pranan imaj›n› tamir etme çabas› içine girmifltir. Özellikle Kürdistan’daki
sald›r›lar sonucu büyük tepki almas›
karfl›s›nda üslubunu yeniden yumuflatmaya, bir denge kurmaya çal›flm›flt›r. Yani AKP inkârc› sömürgecilikle
uzlaflm›flt›r. Onunla birlikte bir yandan Kürt özgürlük hareketini ezme politikas›n› izler ve bunun uygulamalar›n› ortaya koyarken, di¤er yandan seçime do¤ru gidiflte söylemlerini yumuflatmakta; bir yandan yürüttü¤ü politikaya uygun bir durufl ortaya koymakta, di¤er yandan seçimde demokrasi
güçleri ve Kürtlerin oylar›n› almak için
yeniden demagojiye baflvurmaktad›r.
Türkiye toplumunda teflhir olmas›n› bir yana b›rak›n, AKP ‹slami kesim
içinde çeflitli çevreler taraf›ndan bile
elefltirilmifltir. Fehmi Koru’nun Erdo¤an’› kastederek, “Obama gibi geldi,
Bush gibi oldu” demesi önemliydi.
Fehmi Koru’nun amac› ve anlay›fl›
farkl› olsa da, asl›nda o söylem epey
etkili oldu ve Erdo¤an’›n y›pranmas›nda çok önemli rol oynad›. Bu yönüyle
Fehmi Koru’nun maksad›ndan öteye,
AKP’nin y›pranmas›yla sonuçlanan bir
de¤erlendirme niteli¤i kazand›. Tabii
Erdo¤an’›n en yak›n çevresindekilerin
böyle de¤erlendirmeleri ortaya ç›k›nca,
daha önce çeflitli çevrelerin AKP hükümeti konusunda yapt›¤› elefltiriler de
meflruluk kazand›. Bu temelde
AKP’nin y›pranmas›nda belirli düzeyde
etkili oldu. Mevcut durumda AKP flu
anda iktidara geldi¤inden bugüne en
fazla y›prand›¤› dönemi yafl›yor. ‹flte
Kürdistan’da seçimi kazanarak asl›nda bunu yeniden tamir etmeye çal›fl›yor. AKP, “Türkiye’nin birli¤i ve bütünlü¤ü için, Türkiye’deki en temel sorunlar› çözme aç›s›ndan benden baflka alternatif yok” diyerek, yine çeflitli çevreleri kendi etraf›nda toplamaya çal›flacak ve savaflacakt›r. Ancak AKP hükümetinin bu seçimlerde 22 Temmuz’daki oylar›n›n çok gerisinde oy alaca¤› ve
y›pranaca¤› aç›kt›r. Tabii buradan
Fehmi Koru’nun ve belirli ‹slami çevrelerin AKP’ye yönelik elefltirilerinin
pay›n› da görmek gerekir.
Kendi yandafllar› bile AKP’nin
politikalar›ndan rahats›z oldular
Burada asl›nda ‹slamc› kesim Türkiye’de devlet içinde siyasal, ekonomik,
sosyal ve kültürel alanda önemli bir mesafe al›p meflruiyet kazand›. Bu yönüyle
kendisini mevcut Türkiye sistemi içerisinde kabul ettirmede önemli bir yol ald›. fiimdi ‹slamc› kesimler asl›nda AKP’nin bu uygulamalar›n› elefltirerek, ‘kendine Müslüman, kendine demokrat’
söylemler temelinde ‹slami alternatifi
y›pratmak istemiyorlar. Yine bir ‹slamc›
alternatifi gündemde tutmak istiyorlar.
Bu aç›dan Türkiye siyasetinde sözüm
ona demokratik, liberal özgürlükçü söylemleriyle kendilerini var etmeye çal›fl›yorlar. Bunlar› özellikle Fetullahç›lar ve
çeflitli çevrelerin AKP ve Erdo¤an’›n y›pranmas› karfl›s›nda siyasal ‹slamc› alternatifin tümden devre d›fl› kalmamas›
için yap›lan de¤erlendirme ve elefltiriler
olarak görmek gerekir. Asl›nda Fehmi
Koru elefltirilerini bunun için yapt›, ama
maksad›n› aflarak AKP hükümetinin
çok fazla y›pranmas›na yol açt›.
Fehmi Koru bu elefltirileri çok özgürlükçü demokrat oldu¤undan ya da
Kürt sorununun çözümü konusunda
herhangi bir do¤ru yaklafl›m içinde
SERXWEBÛN
8
bulunmas›ndan ötürü yapmad›. Tersine ›l›ml› iflbirlikçi siyasi ‹slam içindeki
sözde yanl›fll›klar› ve eksiklikleri elefltirerek, bu elefltiriler temelinde iflbirlikçi siyasi ›l›ml› ‹slam’›n Türkiye’de
bir siyasi alternatif olarak devam etmesine yol açmak istemifl, böylesi bir
yaklafl›mla bu elefltirileri yapm›flt›. Bu
tür yanl›fll›klar oldu¤unda elefltirilirse
bunun siyasi hareketi y›pratmayaca¤›n›, tersine daha da güçlendirece¤ini
düflünerek bu elefltirileri yapm›flt›.
Ama AKP’ye karfl› yo¤un mücadelenin
verildi¤i, Kürt özgürlük hareketinin
yürüttü¤ü mücadele ve gerçekler karfl›s›nda AKP’nin çok teflhir edildi¤i bir
süreçte, yine baz› liberal demokrat kesimlerin AKP ile ordunun uzlaflt›¤›n›
belirttikleri bir dönemde Fehmi Koru’nun bunu söylemesi, asl›nda demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren, AKP’yi ve siyasal ‹slamc› kesimleri elefltiren güçlerin elini güçlendirmifltir. Fehmi Koru böyle bir amaç gütmese bile sonucun böyle oldu¤u kesindir.
AKP 22 Temmuz’da ald›¤› oylar›n
gerisine düflece¤i kesindir
AKP’nin bafl afla¤› gidifli durdurmas›
zor görülüyor. AKP ve onun baflbakan›
Erdo¤an, Ecevit’in 1999 y›l›nda Kürt
Halk Önderinin esaret alt›na al›nmas›yla kazand›¤› popülerli¤i ve bir dönem siyasi yaflamda var olmas›n› örnek alarak, bu defa kendisi benzer anlay›flla
DTP’yi zay›flat›p PKK’nin siyasi etkisini
s›n›rlayarak, bir dönem daha siyasi
kredi al›p varl›¤›n› sürdürmek istiyor.
AKP’nin flu anda böyle bir siyasal misyonla kaderini böyle bir hamleye ba¤lam›fl durumdad›r. Ancak bunun gerçekleflemeyece¤ini söyleyebiliriz. 22 Temmuz seçimlerinde ald›¤› oylar›n daha
gerisinde oy alaca¤› kesindir. Belki
2002’de ald›¤› oylar›n alt›na düflmeyecek, ama 22 Temmuz seçimleri ile
2002’deki seçimlerde ald›¤› yüzde 34 oy
aras›nda bir oy alacakt›r. AKP yüzde
34’ten yüzde 47’ye on üç puan ilerlemiflti. Herhalde bu seçimde en az›ndan
bunun yar›s›n› kaybedecektir.
AKP bu gidiflat› durdurmak için
Kürdistan’daki sertli¤ini k›smen yumuflatm›fl; “biz yine eski düflüncede-
“Önderli¤e yap›lan fiziki
iflkence sonras›nda
halk›n Önderli¤ini güçlü
sahiplenmesini görünce,
AKP hükümeti seçim
öncesi ‹mral› koflullar›n›n
düzeltilece¤i gibi bir
imaj vererek baz› Kürt
çevrelerini etkilemeye
çal›flmaktad›r”
yiz, demokratik aç›l›mlar yapaca¤›z”
gibi de¤erlendirmelerle oy kayb›n›
azaltmaya çal›fl›rken, di¤er yandan
özellikle Kürt halk›n›n Önder Apo’ya
yap›lan uygulamalara tepki göstermesi
ve Önderli¤ini güçlü biçimde sahiplenmesi karfl›s›nda baz› farkl› yaklafl›mlar
içine girmifltir. ‹mral›’da yap›lan yeni
inflaat ve Kürt Halk Önderinin yan›na
yeni tutuklular gönderilece¤inin söylenmesi, asl›nda Kürt Halk Önderinin
Kürdistan üzerindeki siyasi etkisini
görülmesindendir. Tabii CPT’nin, yine
Bat›’n›n da bu yönlü de¤erlendirmeleri
vard›; bunlar ‹mral› koflullar›n›n düzeltilmesini istiyorlard›. Ama flimdiye
kadar bu konuda herhangi bir giriflimde bulunulmam›flt›. Kürt Halk Önderine yap›lan fiziki iflkence sonras›nda
halk›n Önderli¤ini güçlü sahiplenmesini görünce, AKP hükümeti seçim öncesi ‹mral› koflullar›n›n düzeltilece¤i gibi
bir imaj vererek baz› Kürt çevrelerini
etkilemeye çal›flmaktad›r. Ancak bunun da çok fazla tutmas› söz konusu
de¤ildir. Nitekim di¤er partilerin gösterdi¤i tepki karfl›s›nda “Kürtlerden oy
kaybetmeyeyim” derken, Türkiye’de
milliyetçi çevrelerden ald›¤› oy kayb›n›
düflünerek, flantaj olarak de¤erlendirilebilecek söylemlerde bulunmufltur.
Kürt Halk Önderi, Özgürlük hareketi
üzerindeki etkisini kullan›p mücadeleyi durdurursa, o zaman bu tür görüflmeler yapt›r›labilece¤i gibi tehdit ve
flantaj niteli¤i tafl›yan de¤erlendirmelerde bulunmufltur. Bu durum,
AKP’nin nas›l bir politika izledi¤ini,
hem devleti ve milliyetçi kesimleri
Aral›k 2008
memnun etmek hem de Kürdistan’daki oy kayb›n› engellemek için bir flöyle
bir böyle konuflan, tutum tak›nan ilkesiz, oportünist, demagojik bir siyasal
parti oldu¤u daha net a盤a ç›km›flt›r.
‹mral› ile ilgili at›lacak ad›mlar›n ne
olaca¤› seçimlerden sonra belli olacakt›r. E¤er AKP seçimlerde oyunlar, hileler ve bask›larla DTP’yi geride b›rak›rsa, asl›nda ‹mral›’da bir yumuflaman›n
de¤il, sertli¤in daha fazla artaca¤›n›
beklemek gerekir. Ama e¤er seçimlerde
DTP önemli bir sonuç alabilirse, daha
fazla belediye baflkan› ç›kar›p devletin
ve AKP’nin seçimdeki hedeflere ulaflmas›n› engellerse, o zaman belki ‹mral›’da belirli gevflemeler ve yumuflamalar
ortaya ç›kabilir. Ama mevcut durumda
‹mral›’da yap›lan inflaat ya da yumuflama olaca¤› söylemleri kesinlikle seçime
yönelik bir politikad›r, bir oyalamad›r.
Yoksa bu konuda net olarak al›nm›fl
bir karar ya da bunun uygulanmas›n›n
bir nedeni olarak görülmemelidir.
AKP’nin Alevi aç›l›m› asl›nda
Alevilerin Kürtlerle birleflmesini
engellemeye yöneliktir
AKP’nin bu süreçte gündeme getirdi¤i bir konu da Alevilere yönelik politikas›d›r. AKP 2008’in bafl›nda Muharrem ay›nda Alevi kesimlerle toplant›lar
gerçeklefltirmiflti. Alevilerin özellikle
Ankara’dan yapt›¤› miting ve bu mitingin yaratt›¤› etkiden sonra, AKP yeniden sözde Alevi aç›l›m›n› gündeme getirmifltir. Asl›nda bunu sadece seçimle
ba¤lant›l› bir giriflim olarak de¤erlendirmek do¤ru de¤ildir. Elbette seçimle
ba¤› vard›r; ama esas olarak bu bir
devlet politikas›d›r, Alevileri devlete
entegre etme çabas›d›r. Bunun da
Kürt halk›n›n yürüttü¤ü özgürlük mücadelesiyle ba¤› bulunmaktad›r. Zaten
devlet uzun süreden beri Alevilere biraz daha yumuflak yaklaflmaktad›r.
Televizyonlar› da, bas›n-yay›n organlar› da art›k Alevilere farkl› bir yaklafl›m›
ortaya koymaktad›r. Resmi olarak Alevileri bir inanç toplulu¤u olarak görmese ve haklar›n› temelde benimsemese bile, Alevili¤e bak›fl ve yaklafl›m belirli düzeyde de¤ifltirilmifl, bir yumuflama ortaya ç›km›flt›r. Aleviler kendileri-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
ni bu temelde örgütleme ve irade etme
imkânlar›na kavuflmufltur. Ama bunun yap›lmas›n›n nedeni, asl›nda
Türk Alevilerinin Kürtlerle birleflmesini engellemek ya da Alevilerin Kürt özgürlük hareketiyle birlikte hareket etmesinin önüne geçmektir.
Özgürlük hareketi Alevi konusuna
yeni bir yaklafl›m ortaya ç›kard›
Tabii Alevilerin de uzun y›llard›r
süren bir mücadelesi vard›r; yine demokratik güçlerin Aleviler üzerindeki
bask›lar›n kald›r›lmas› konusunda gelifltirdi¤i mücadeleler söz konusudur.
Kürt özgürlük hareketinin mücadelesini gelifltirdi¤i koflullarda, bunlar
devletin Kürt özgürlük hareketini tecrit etme politikas› çerçevesinde yaratt›¤› etkiden çok daha fazla bir örgütlenme ve kendini ifade etme imkân›
sunmaktad›r. Bu konuyu kesinlikle
böyle de¤erlendirmek, bu aç›dan Alevilerin son yirmi y›lda elde ettikleri kimi imkânlar› bu çerçevede ele almak
gerekir. Sorun sadece Alevilerin yürüttü¤ü mücadeleyle aç›klan›rsa, bu
asl›nda gerçe¤i ifade etmemek olur.
Di¤er yandan Kürt özgürlük hareketi
Alevi konusuna yeni yaklafl›m› ortaya
ç›kard›. Kürt toplumunda Alevili¤e
karfl› bak›fl› de¤ifltirdi. Sadece Alevilerin de¤il, Êzidilerin ve di¤er bütün
inançlar›n kendilerini ifade etmeleri
konusunda ideolojik, siyasi ve örgütsel destek verdi. Bu konuda yaflanan
önyarg›lar›n ortadan kalkmas› için
büyük bir mücadele yürüttü. Bunun
sonucunda Alevilik örgütsel olarak da
belirli bir güç kazand›. Bütün bunlar
birleflince, 2008’lere geldi¤imizde,
devlet Kürt özgürlük hareketini s›n›rlamak ya da mücadeleyi sadece Kürtlere yönelik bir mücadele haline getirmek aç›s›ndan Alevilere yönelik yeni
bir yaklafl›m› ortaya ç›kard›. Nas›l ki
Genelkurmay ›l›ml› ‹slam’la anlaflarak, onunla belirli konularda uzlafl›p
sadece Kürtleri hedef alan bir politika
izlediyse, ayn› biçimde Alevileri de bu
mücadele sürecinde devlete muhalif
olmaktan ç›kar›p Kürt özgürlük hareketine yöneltme, bu konuda Kürt özgürlük hareketinin destekçilerini
9
azaltma çabas› içinde bulunmaktad›r.
AKP’nin aç›l›m›n› bu çerçevede görmek gerekir. Yani seçimle ba¤› s›n›rl›d›r, esas olarak devlet politikas›d›r.
Asl›nda Alevili¤i entegre etme anlay›fl›d›r, devletlefltirme politikas›d›r.
Halbuki Alevilik tarih içinde süzülüp gelen komünal demokratik de¤erlere dayanm›fl, devletten uzak yaflam›fl, sömürücü ve bask›c› devlet sisteminin içine girmemifl; aksine sömürücü ve bask›c› sistemin örgütlü gücü
olan devlete karfl› mazlumlar›n, yoksullar›n ve ezilenlerin yan›nda yer alm›flt›r. Alevilik tarih içinde böyle bir
kimlik kazanm›flt›r. ‹flte devlet Alevilere çeflitli imkânlar tan›yarak kendilerini devlet içine çekip Alevili¤in bu
kimli¤ini ortadan kald›rmaya, onu en-
Ama ne yaz›k ki zorla, bask›yla,
idamlar ve katliamlarla yap›lamayanlar, çeflitli keklik soylulara belirli imkânlar verilerek, Alevi iflbirlikçilerine
ve hainlerine imkân tan›narak, örgütlenmelerine destek sunularak, bu temelde bunlar eliyle Alevilik sistem içilefltirilmek, ehlilefltirilmek, mazlumun
yan›nda olmaktan ç›kar›p zalimin yan›nda yer almas›n› sa¤lamak, yani
devletin yan›nda yer alan bir karaktere kavuflturulmak isteniyor. Halbuki
Alevili¤in güzelli¤i ve de¤eri devletle
bütünleflmemesindedir, hep devlete
muhalif olmas›ndad›r. Hele bugün
devletin anlams›zlaflt›¤›, giderek dev-
tegre etmeye, yozlaflt›rmaya, baflkalafl›ma u¤ratmaya, kendi öz gerçe¤inden kopar›p sistemin bir parças› haline getirmeye çal›flmaktad›r. Tabii bu
durum gerçekten de Alevi inanc› aç›s›ndan tarihsel düzeyde çok kritik bir
aflamay› ifade ediyor. Gerçekten de
Alevili¤e karfl› büyük bir sald›r› vard›r. Alevilik son derece despotik devletlere karfl› da¤lar›n doruklar›na ve
sistemin k›y›s›nda kalm›fl kuytu alanlar›na çekilerek, devlete bulaflmadan
kendi yaflam›n› kendisi örgütleyerek
kendi de¤erlerini korumufltur. Bütün
katliamlar›na ra¤men hiçbir bask›c›
güç Alevileri bu inançlar›ndan, halkç›, demokratik ve mazlumdan yana
tutumundan vazgeçirememifltir.
letlerin ortadan kalkaca¤› bir özgürlük
ve demokrasi anlay›fl›n›n geliflti¤i bir
dünyada Alevilik daha fazla özgürlükçü ve demokratik bir rol oynayacakken, Alevili¤in toplumsal ve siyasal
düzeyde oldukça etkili olaca¤› bir dönemde, yani devletçili¤in giderek afl›ld›¤› ve devlet d›fl› e¤ilimlerin güçlendi¤i bir ortamda, devlet d›fl› e¤ilimin en
önemli aktörlerinden biri olan ve bu
konuda en önemli bir kültürel potansiyel tafl›yan Alevili¤i devlete yanaflt›rmak oldukça trajik bir durum olmaktad›r. Bu çok tehlikeli bir durumdur.
Alevilik böyle bir süreçte büyük bir
s›navla karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Ya
kendi kimli¤ini koruyacak ya da bu
ekonomik ve siyasi bask›lar ortam›nda
Alevilik hep devlete
muhalif olmufltur
SERXWEBÛN
10
teslim olup tarihsel geçmifline ihanet
edecektir. Gelinen nokta böyle bir yol
kavfla¤›d›r. Öte yandan böyle bir ihanet dedeler eliyle gerçeklefltirilmek istenmektedir. Çünkü Alevi kültürünü,
kurumunu ve de¤erlerini, mazlumdan,
ezilenden ve yoksuldan yana kalma
tutumunu bu inanç önderleri temsil
etmektedir. fiimdi bu kültürü veren,
Alevi inanç kültürüne sahip ç›k›p bunun süreklili¤ini sa¤layan dervifller,
dedeler, seyitler ve babalar eliyle Alevilik kendi geçmifline ters bir duruma
götürülmek istenmektedir. Bunun en
önemli yöntemi ise dedelerin Diyanet
içine al›nmas› ve kendilerine maafl
ba¤lama politikas›d›r.
Bir insan paray› kimden al›rsa
onun düdü¤ünü çalar
Tabii dedelere maafl ba¤lama uygulamas›, esas olarak Alevili¤i temelinden dinamitleme ve yok etme yaklafl›m›d›r. Çünkü dedeler tarih boyunca
hep taliplerinden ald›klar› yard›mlarla yaflam›fllard›r. Dedeler genelde ç›ral›k ad› verilen bu yard›mlarla yaflad›klar› için hep halktan yana olmufllar, kendilerini halka karfl› sorumlu
hissetmifller, daha do¤rusu halk›n gelirleriyle beslendikleri için halk›n sesi
olmufllard›r. Amiyane deyimle bir insan paray› kimden al›rsa onun düdü¤ünü çalar ya da kim paray› verirse
onun borazan› olur. Dedeler de tarih
içinde hep halktan beslendikleri,
onunla yaflamlar›n› ve varl›klar›n›
sürdürdükleri için halk›n yan›nda yer
alm›fllar; halk›n sosyal, siyasal bütün
sorunlar›yla yak›ndan ilgilenmifllerdir. Bu konuda bir adaletli yaklafl›m
içinde olmaya, toplumu komünal demokratik de¤erler içinde tutmaya çal›flm›fllard›r. Herhangi bir kesimin veya çevrenin sesi de¤il, toplumun sesi,
bütün inanç sahiplerinin sesi olmaya
çal›flm›fllard›r. Dedelere maafl ba¤lamak, bu ba¤› ortadan kald›rmaya çal›flmakt›r. Devlet Aleviler üzerinde
hangi politikay› izliyorsa, giderek dedeleri de o politikaya çekmek, kendilerini istedi¤i temelde konuflturmak,
de¤erlendirmek ve bu biçimde yaflayan bir noktaya çekmek istemektedir.
Kürt özgürlük hareketinin özgürlük
mücadelesine karfl› bir özel savafl yürüten devlet, maafla ba¤lad›¤› dedeleri
de o zaman bu özel savafl›n bir parças›
haline getirecektir. Dedelerin karfl› karfl›ya getirildi¤i sorun bugün Kürt sorunu olur, yar›n baflka bir toplumsal kesime ya da kültürel ve siyasal çevreye
karfl› yürütülen bir politika olur. Ald›klar› maafl nedeniyle dedeler istemeseler
bile bu politikan›n parças› haline gelirler. Art›k kula¤›n› temsil ettikleri toplumsal kesim olan halka de¤il de devlete verirler. Devleti daha fazla dinlemeye, en iyimser deyimle devletle halk
aras›nda bir denge oluflturmaya çal›fl›rlar. Halbuki Alevilik devletle halk aras›nda bir denge de¤il, tamamen bask›
ve sömürünün temsilcisi olan devlete
karfl› halk›n durufl biçimidir. Dedeler
böyle bir durufla sahip olan taban›n sesi olmufllar, tarihte hep böyle bilinmifllerdir. Zaten Alevi toplumu içinde din
adamlar›n›n ve dedelerin itibar›n›n devam etmesi bu nedenle olmufltur. Di¤er
inançlarda, özellikle devletleflen ‹slamiyet’te, Yahudilikte ve H›ristiyanl›kta din
adamlar› ve inanç önderleri devletle belirli düzeyde etkileflime girdikleri için
itibarlar› büyük ölçüde sars›lm›flt›r.
Ama dedeler hâlâ böyle bir zulüm ve
bask› düzeniyle bütünleflmedikleri için
itibarl› olmufllar, itibarlar›n› bugüne
kadar da sürdürebilmifllerdir.
Devletin keklik soylu iflbirlikçisi
‹zettin Do¤an, “Dedeler de bir hizmet
veriyorlar. O zaman bu hizmetin karfl›l›¤› verilmeli; devlet di¤er memurlara,
örne¤in imamlara maafl verdi¤i gibi,
Alevi dedelerine de maafl ba¤lamal›d›r”
diyerek, Alevi dedelerini devlete ba¤laman›n gerekçesini oluflturmaya çal›fl›yor. Bu çok demagojik bir tav›rd›r.
Do¤rudur, Alevi dedeleri de halka hizmet veriyorlar. Ancak bu hizmeti halka verdiklerine göre karfl›l›¤›n› da
halktan almal›d›rlar. Dedeler devlete
hizmet vermiyorlar, halka hizmet veriyorlar. Bu bir devlet hizmeti de¤il, bir
halk›n dini duygular›na yönelik manevi bir hizmettir. Manevi bir hizmet veren dedeleri maddi bir sistem, zulüm
ve bask› düzeni olan devletin bir memuru gibi görmek, asl›nda inanç önderlerine ve din adamlar›na sayg›s›z-
Aral›k 2008
l›kt›r. Bu yüzden bugün Türkiye’de
imamlar da din adaml›¤› özelli¤ini kaybetmifller, devletin ajanlar› haline gelmifllerdir. Bunlar devletten maafl al›p
devlet gibi hareket etmekte, devletin
politikas›n› izlemektedirler. Bu tür kifliler hiçbir flekilde devletin genel politikas›na ters düflmezler; düfltükleri
takdirde görevlerinden uzaklaflt›r›l›r ve
öteki memurlar gibi maafllar›ndan
olurlar. Bu aç›dan Alevi dedelerini memur gibi gören ‹zettin Do¤an ve onun
gibi keklik soylular tak›m› kesinlikle
Alevili¤e ihanet etmektedir. Bu aç›dan
Alevilerin bu tür yaklafl›ma karfl› oldukça duyarl› olmalar› gerekir.
Alevili¤in ‹slamiyet’in olumlu
de¤erlerini sahiplendi¤i aç›kt›r
Tabii ki baz› yanl›fl tart›flmalar da
vard›r. Örne¤in Alevilik ‹slam’›n içinde
midir, d›fl›nda m›d›r tart›flmas› do¤ru
bir tart›flma de¤ildir. Alevili¤in tabii ki
‹slam öncesinden de devrald›¤› belirli
de¤erler vard›r. Aleviler ezilen, bask› ve
zulme maruz kalan bir topluluk olduklar› için, bask›ya ve zulme karfl› olmalar›ndan dolay› ‹slam’›n gerçek özüne, dolay›s›yla bunu en iyi biçimde temsil
eden Ehlibeyte sayg› duymufllard›r. Ehlibeyt Hz Muhammed’in k›z› Fatma, damad› Ali ve torunlar›n› ifade eder. 12
‹mam›n hepsi bu sülaleden gelmektedir.
Bu yönüyle “Alevilik ‹slamiyet’ten hiç etkilenmedi, ‹slamiyet’le hiç ilgisi yoktur”
demek ‹slam’› yanl›fl yorumlamakt›r. ‹slamiyet tabii ki bafllang›çta mevcut düzene karfl› belli bir tepkiyi ifade ediyor,
zalime karfl› bir tepkiyi dillendiriyor, daha hakça ve adil bir dünyay› öneriyordu. Bu da elbette Alevilerin önceki kültüründe var olan de¤erlere uygun düflüyor; dolay›s›yla Aleviler ‹slam’›n bu yoksuldan, mazlumdan ve ezilenden yana
taraf›na sempati duyuyorlard›. Alevili¤in
böyle geliflti¤i ve ‹slamiyet’in olumlu de¤erlerini sahiplendikleri aç›kt›r. Bu yönüyle Alevili¤in ‹slamiyet’le hiçbir ba¤›
yoktur demek yanl›flt›r. Buna karfl›l›k
Alevili¤i ‹slami çerçeveyle özdefllefltirmek, tamamen ‹slam’›n Hanefi, fiafii,
Maliki ve Hambeli mezhepleriyle ayn›
kapsamda de¤erlendirmek, yani ‹slam’›n dört Sünni mezhebi gibi görmek de
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
do¤ru olmaz. Bu, Alevili¤i do¤ru de¤erlendirmemek anlam›na gelir.
Alevilik herhangi bir Sünni
mezhep gibi tan›mlanamaz
Bu aç›dan “Alevilik ‹slam’›n içinde
mi, d›fl›nda m›?” tart›flmas›ndan öteye,
Alevili¤in belirli bir tarihinin var oldu¤unu bilmek gerekir. Alevili¤in ‹slamiyet öncesine dayanan kökleriyle yoksuldan ve ezilenden yana bir kültür oldu¤unu, ‹slamiyet’in ç›k›fl›yla birlikte
onun mazlumdan ve ezilenden yana
olan anlay›fl› ve yaklafl›m›yla kendini
yeniledi¤ini, ‹slam’›n bu özelliklerinden de bir fleyler alarak kendini yeni
bir inanç ve kültürel senteze kavuflturan bir inanç sistemi oldu¤unu ortaya
koymak daha do¤ru olur. Bu bak›mdan Alevili¤i tümüyle ‹slamiyet’in bir
parças› ya da ‹slam’›n herhangi bir
mezhebi gibi de¤erlendirmek yetersiz
ve yanl›fl olaca¤› gibi, Alevili¤in ‹slamiyet’le hiç ba¤›n›n olmad›¤›n›, ‹slamiyet’ten hiç etkilenmedi¤ini ve onun baz› de¤erlerini tafl›mad›¤›n› söylemek de
sekter bir yaklafl›m olur. Bu de¤erlendirme gerçek Alevili¤i ifade etmez. Bu
aç›dan gerçek Alevili¤in Ehlibeyt de¤erlerini ifade eden, ‹slamiyet’in ezilenden ve mazlumdan yana olan de¤erlerini de alan, bu yönüyle resmi ‹slam’dan ayr›lan bir özelli¤i bulunmaktad›r. Yani Alevlik ‹slamiyet’in Kuran’da ya da hadislerde bulunan her
fleyini almayan, bunlar›n hepsiyle bütünleflmeyen, bu yönüyle ‹slam’dan
farkl› yanlar› her zaman aç›kça görülen, bu temelde ‹slami mezheplerden
farkl›l›¤›n› ortaya koyan bir inançt›r,
bir mezheptir. Alevilik herhangi bir
Sünni mezhep gibi tan›mlanamaz.
Alevilik asl›nda fiial›k da de¤ildir,
fiial›k mezhebiyle de fazla ilgisi yoktur,
ondan da ayr›d›r. Ehlibeyte ve Hüseyin’e ba¤l›l›k kültürü aç›s›ndan belki
onlara daha yak›n olabilir; ama onlar›n
‹slamiyet’i gibi bir ‹slam da de¤ildir. Bu
anlamda Alevilik ‹slamiyet’in içinde midir, d›fl›nda m›d›r türünden çok kat›
de¤erlendirmelerle yaklaflmak yerine,
Alevili¤i daha gerçekçi ve do¤ru bir biçimde de¤erlendirmeye ihtiyaç vard›r.
Ne ‹slam’›n d›fl›nda olmak Alevili¤e iyi
11
bir karakter kazand›r›r, ne de ‹slamiyet’in içinde olmak Alevili¤e bir üstünlük sa¤lar. Yani her iki yaklafl›m›n da
yetersizli¤ini iyi görmek gerekir. Tabii
biz inanç önderlerinin bunu daha sa¤l›kl› bir biçimde ele alacaklar›na, böyle
bir ikileme düflürmeden Alevili¤i daha
do¤ru bir de¤erlendirmeye tabi tutacaklar›na inan›yoruz. Bu aç›dan ‹zettin
Do¤an gibilerin Alevili¤i Diyanetin içine
sokma ve ‹slam’›n herhangi bir mezhebi gibi ele alma yaklafl›m› da yanl›flt›r.
Bu yaklafl›m Alevili¤i gerçek içeri¤inden boflaltma ve ‹slam’›n art›k resmi
mezhepleri haline gelmifl olan mezhepleriyle bütünlefltirmedir. Alevili¤in ‹slamiyet’le ba¤lar›n› kabul etmemek, asl›nda ‹slamiyet’in geliflmesiyle birlikte
ortaya ç›kan baflta Ehlibeyt, HasanHüseyin ve ‹mam Ali kültü olmak üzere yüklendi¤i yeni de¤erleri görmemek,
bu konuda sekter ve uç bir de¤erlendirme içinde bulunmak olur ki, bunun
da çok do¤ru bir de¤erlendirme olmayaca¤›n› söylemek gerekir.
Devletin Alevilik aç›l›m› Alevili¤i
devletlefltirme oyunudur
Devletin Alevilerle ilgili aç›l›m› sadece yerel seçimlerle ilgili bir durum de¤ildir, kesinlikle tarihsel ve stratejik bir
durumdur. Yap›lanlar kesinlikle Alevili¤i devletlefltirme oyunlar›d›r. “Aleviler
ne çektiyse devlet d›fl›nda kald›¤› için
çekmifltir” diyen ‹zettin Do¤an gibi baz›
hainler bir sapt›rma içindedirler. Tabii
ki Alevilik hemen her zaman devletle
karfl› karfl›ya gelmifltir; ama bu karfl›
karfl›ya gelifl Alevili¤in halkç› özünden
dolay›d›r, demokratik ve özgürlükçü
özü bunu gerektirmifltir, özü nedeniyle
devletle bütünleflmemifltir. Bu durum
Alevili¤in bir hatas› ya da eksikli¤i de¤ildir, Alevilikte var olan de¤erlerin sonucudur. ‹zettin Do¤an bu de¤erlendirmesiyle asl›nda Alevili¤i ve Alevi dedelerini itham etmekte; tarihte direniflçi bir
rol oynayan Alevi önderlerini suçlamaktad›r. Onlara “Niye devletle bütünleflmediniz, neden devletin parças› haline gelmediniz?” demektedir.
Tamam, e¤er devlet belirli düzeyde
demokrasiye duyarl› hale gelirse, elbette devletle bütünleflilmez ve devletin
parças› olunmaz, ancak devletle eski
çat›flma ve gerilim de hafifletilebilir. O
zaman daha demokratik temelde bir
mücadele yöntemi içine girilebilir. Ama
devletin demokrasiye duyarl› hale gelmesi bile Alevi inanc›na ba¤l› kesimlerin devletle bütünleflmesi, ezilenlerin
devletle bütünleflmesi anlam›na gelmez; aksine demokrasiye duyarl›l›k
egemen s›n›flarla ezilen s›n›flar›n mücadelesi sonucu ortaya ç›kan bir dengeyi ifade eder. Yani orada da gerilim
devam eder. Ancak sürekli çat›flma da
gerekli olmad›¤› için, daha farkl› yöntemlerle bu mücadelenin sürdürülmesi
durumu ortaya ç›kar. fiu anda devletli
demokratik sistemlerdeki devletle ezilen s›n›f aras›ndaki diyalekti¤i böyle
anlamak gerekir. Bu aç›dan ‹zettin Do¤an’›n kalk›p “Aleviler devletle bütünleflmifl de¤il, bu yanl›flt›r” belirlemesi
tabii ki sakatt›r. Devlet demokrasiye
duyarl› hale gelebilir. Ama bu “Aleviler
devletin içine girsinler. Aleviler devletin
d›fl›nda kald›klar› için hep ezildiler, bugün bunu de¤ifltirelim” demek bir sapt›rmad›r, ihanettir, Alevilerin devleti
demokrasiye duyarl› hale getirmelerini
sapt›rmakt›r. Aleviler devleti demokrasiye duyarl› hale getirmek için mücadele yürüttüler; yoksa devletin içine girip
mazlumdan ve ezilenden yana tav›r almak yerine egemenlerden yana tav›r
almak ya da egemenlerin bir parças›
olmak için mücadele etmediler. Herkesin bunu böyle bilmesi gerekir.
Alevi de¤erlerinin ‹zettin Do¤an gibi
çevrelerin tüccar, ç›karc› ve Alevili¤i
kullanma politikalar›na yaklafl›m›ndan daha güçlü oldu¤una, buna karfl›
direnece¤ine ve devletle bütünleflmeyece¤ine inan›yoruz. Aleviler kendi içlerinde ç›kan keklik soylular› da teflhir
ve tecrit edecektir. Onlar›n Alevili¤i
temsil etmedi¤ini ortaya koyarak, kendilerini devlet iflbirlikçisi, hain ve ajan
olma konumuyla bafl bafla b›rakacakt›r. Biz Alevi toplumunun, Alevi dedelerinin, inanç sahiplerinin ve Alevili¤i
demokrasi mücadelesinde devlete karfl› örgütleyen çevrelerin bu tür devlet
ajanlar›n›n ve devletin oyunlar›na gelmeyerek, Alevilerin tarih içindeki durufluna uygun tutumlar›n› sürdüreceklerine inan›yoruz.
SERXWEBÛN
12
Aral›k 2008
2008 YILININ KAZANIMLARI
ÜZER‹NE
Önder Apo’nun özgürlü¤ü olmadan Kürt kad›n›n›n, Kürt gencinin özgür gelece¤i, özgür
“Ö
yaflam›, özgür duruflu olamaz. Kürt toplumunun özgür gelecek iradesi, projesi kesinlikle oluflamaz.
Bunlar›n hepsi Önder Apo’nun özgürlü¤ü temelinde Kürt sorununun demokratik siyasi
çözümüne ba¤l›d›r. Dolays›yla 2009 y›l›na böyle büyük bir iddiayla, önümüze büyük bir hedef
koymufl olarak giriyoruz. Bu bofl bir iddia ve hedef koyma de¤ildir. Bunu gerçeklefltirme
gücünü ve iradesini kendimizde tafl›yarak giriyoruz. 2009 y›l›n› bu hedef do¤rultusunda
büyük geliflmelerin yaflanaca¤› bir y›l haline getirme iddiam›z tamd›r”
PKK’li olmak her gün yeni
bafllangݍlar yapabilmektir
Miladi 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru
gidiyoruz. 2009 y›l›na dair de¤erlendirmeler flimdiden bafllam›fl durumda.
Halk›m›z PKK’nin 30. kurulufl y›ldönümü kutlamalar›n› halen sürdürmekte. Bu y›l PKK’nin kurulufl y›ldönümü kutlamalar› daha kapsaml›,
uzun süreli gerçekleflti. 30. y›ldönümü
olmas› vesilesiyle bir aya yay›lan bir
kutlama oldu. Parti y›lbafl›n› kutlar,
parti de¤erlendirmesi yaparken; flimdi
miladi y›lbafl›n› de¤erlendirme, 2008
y›l›n›n sonuçlar›n› tart›fl›p ortaya ç›karma ve 2009 y›l›na iliflkin hedefler
oluflturma süreci içerisindeyiz. Y›lbafl›lar ço¤alm›fl; PKK ile her gün, neredeyse yeni bir y›l›n bafllang›c› haline
getirilmifl durumda. Önder Apo “PKK’li
olmak her gün yeni bafllang›çlar yapabilmektir” demiflti. Her günü yeni bir
sürecin bafllang›c› yapmay› da ifade
ediyor. Bu temelde bir y›l›n, 2008 y›l›n›n sonuna do¤ru giderken genel durum nedir, y›l de¤erlendirmemiz nas›l
olabilir? fiimdi gündemimizde bu var,
hareket olarak bunu tart›fl›yoruz; bas›n›m›z bunun üzerinde duruyor, çeflitli biçimlerde toplant›lar, tart›flmalar, de¤erlendirmeler yap›yoruz. 2008
y›l›n›n mücadele derslerini, sonuçlar›n› ç›kartmaya, 2009 y›l›na bu temelde
çok daha güçlü ve kapsaml› haz›rlanmaya çal›fl›yoruz.
2008 y›l› öyle s›radan bir y›l olmad›. Gerçi PKK’nin hiçbir y›l› s›radan
de¤il, bütün y›llar hep ola¤anüstü y›llar olarak geçti; çok yo¤un bir ideolojik, siyasi, askeri örgütsel mücadeleye
sahne oldu. Fakat bunlar içerisinde
2008 y›l›n›n çok daha zorlu ve kapsaml› bir mücadele y›l› oldu¤u tart›flma götürmezdir. Bu hem ideolojik-örgütsel mücadele aç›s›ndan böyle, hem
de siyasi-askeri mücadele aç›s›ndan
böyledir. 2008 y›l›n› bu duruma getiren neydi? Kuflkusuz inkar ve imha
sisteminin yaklafl›mlar›, dayatmalar›
ile bu dayatma ve yaklafl›mlara karfl›
Kürt halk›n›n Êdî Bese demesiydi.
Karfl›l›kl› olarak art›k bu durumun
böyle sürmesini istemeyen, benimsemeyen, kabul etmeyen bir durufl vard›. 35 y›ll›k PKK mücadelesinin geldi¤i düzey bunu ifade ediyordu. Bu da
2008 y›l›n› en kapsaml›, derinlikli bir
mücadele y›l› haline getirdi. Taraflar
mevcut durumu köklü de¤ifltirebilmek için önüne hedefler koydular,
ona göre hareket etmeye, mücadele
yürütmeye çal›flt›lar. ‹nkar ve imha
sistemi, bunu yürüten Türkiye yönetimi bir kez daha topyekün savafl
konsepti temelinde Özgürlük hareketimizi imha ve tasfiye etmeyi, böylece
ezerek, bast›rarak sonuç almay› bu
y›ldaki sald›r›lar›yla denemek istedi.
Biz de hareket ve halk olarak, art›k
bu durumun böyle devam etmesine
son vererek, Kürt sorununun siyasi
çözüm sürecinin kal›c› bir biçimde gelifltirilmesi için her alanda kendimizi
yenilemeye ve büyük bir mücadele
hamlesi yürütmeye çal›flt›k.
Biliniyor, bütün bunlar 2007 y›l›nda yürütülen çal›flmalarla haz›rland›.
Asl›nda 2007 y›l› bu anlamda taraflar
için büyük bir haz›rl›k y›l›yd›. En kapsaml› haz›rl›k süreçlerinden birini ifade ediyor. Alt›-yedi ay boyunca Türkiye yönetimi yeni bir imha ve tasfiye
plan› oluflturmaya ve bunun pratik
haz›rl›klar›n› yapmaya çal›flt›. Yani
2008 y›l› mücadelesi öyle normal bir
biçimde, do¤al bir seyir içerisinde ortaya ç›kmad›; kapsaml› ve uzun süreli
bir haz›rl›¤a dayand›. Onun için de çok
sert ve amans›z bir mücadele oldu. Bu
tart›flmas›zd›r. Belki s›ca¤› s›ca¤›na
içindeyiz ve bunu fazla hissetmiyoruz,
ama Aral›k 2007’den bu yana yaflanan
mücadele her alanda çok keskin, derin
ve çok boyutludur. ‹deolojik, örgütsel
siyasi ve askeri alanda da bu böyledir.
Biz, bu haz›rl›klar temelinde çok yönlü
bir sald›r›ya maruz kald›k. Sald›r› tek
cepheden olmad›, sadece askeri alanda olmad›, yine sadece siyasi alanda
olmad›; ideolojik, psikolojik, örgütsel,
kültürel, ekonomik, sosyal tüm alanlarda oldu. Bu sald›r›lar› sadece Türkiye yürütmedi; adeta uluslararas›
komplo güçlerinin hepsinin içinde yer
ald›¤› dünya gerici blo¤unun sald›r›s›
olarak bir yeni sald›r› süreci yafland›.
Bu blo¤un içinde ABD, AB yer ald›, yine ‹ran, Suriye, Ortado¤u ve Asya’n›n
devletleri flu ya da bu biçimde içinde
oldular. En pasif olan› Güney Kürdistan yönetimiydi. Belki bu süreçteki
kat›l›mlar› on y›l önceki uluslararas›
komploya kat›l›mlar›n›n aktifli¤ine gö-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
re pasifti, ama yine de bir anlaflmalar›
vard›. Onlar da bir biçimde iflin içindeydiler. K›saca, bu geçen sürecin sald›r›s›na kat›lmayan güç kalmad› ve bu
büyük bir çabayla haz›rland›.
2007’nin sonunda kapsaml› bir
sald›r› plan› haz›rland›
Bu haz›rl›k süreci 27 Nisan tarihli
Genelkurmay muht›ras›yla bafllad›.
Büyükan›t-Erdo¤an aras›ndaki Dolmabahçe görüflmesiyle planland›, 22
Temmuz seçimleriyle haz›rland›, ondan sonra da 5 Kas›mda ABD ile yürütülen görüflmelerle, yine ‹ran’la, Irak
ve AB ile sürdürülen diplomatik görüflmelerle bütün gericili¤i içine alan
bir sald›r› plan› ortaya ç›kar›ld›. Elbet-
13
dan itibaren bafllat›lan sald›r› süreci
gelifltirildi. 1 Aral›k’ta Baflbakan Tayyip Erdo¤an orduya emir verdi¤ini
aç›klam›flt›. Meclisten ç›kard›¤› s›n›r
ötesi operasyon teskeresi ve yetkisi temelinde Genelkurmay’›n hareket etmesi için emir verdi¤ini, yetkiyi Genelkurmay’a devretti¤ini ifade etmiflti. Nitekim 2 Aral›k’ta Mahsum Korkmaz
Akademisi’ne dönük topçu sald›r›s›, 4
Aral›k’ta Gabar karargah›m›za dönük
hava ve kara sald›r›s›, 16 Aral›k’ta bütün Medya Savunma Alanlar›’na dönük gece gündüz devam eden uçak
sald›r›s› ve top at›fllar› oldu. Bu askeri
sald›r› süreci 21 fiubat tarihinde Zap
alan›na, HPG Ana karargah›na dönük
kapsaml› hava ve kara operasyonuyla
doruk noktas›na ç›kt›. Bunlar sald›r›-
du, iflkence ve ceza vermeler had safhaya ç›kt›. Demokratik siyasetin önünü kapatmak için bask›lar gelifltirildi,
DTP’ye kapatma davas› aç›ld› ve bu
dava demoklesin k›l›c› gibi halen demokratik siyasetin üzerinde tutuluyor.
Ayn› flekilde kültür kurumlar› kapat›ld›, çal›flmalar› engellendi, bas›n-yay›n
organlar› kapat›ld›; bir y›ld›r Türkiye’de günlük gazete ç›kar›lam›yor.
1990 y›l›ndan beri yay›n yapan gazete
bu geçti¤imiz y›l boyunca belki befl-alt› say› ancak ç›karabilmifltir. O da yeni bir ad ve yeni bir say› olarak ç›km›flt›r. Ç›kt›¤› an kapat›lm›fl bir ay sonra
yay›n yapmas› imkans›z hale gelmifltir.
Dergiler öyle, Kürtçe yay›nc›l›¤a karfl›
sald›r›lar öyle. Yani propaganda çal›flmalar› üzerinde de sald›r›lar oldu.
Çok boyutlu ve derin bir
psikolojik savafl süreci yürütüldü
te ki bu sald›r›lar sadece Kuzey Kürdistan’la s›n›rl› kalmad›; Kuzey’de oldu¤u kadar Güney’e dönük, Do¤u ve
Bat› Kürdistan’a, yurt d›fl›ndaki Kürt
kitlesine dönük sald›r› oldu. Yine ekonomiden siyasete, askerli¤e, psikolojiye, kültüre kadar bütün alanlarda,
ABD’den ‹ran’a bütün güçlerin içinde
yer ald›¤› bir sald›r›ya maruz kald›k.
Bu sald›r›da psikolojik savafl›n yalan
dolan›ndan ekonomik bask›ya, siyasi
kuflatmaya, daraltmaya kadar, yine
askeri alanda kara-hava kuvvetlerinin
hepsinin içinde yer ald›¤› bütün savafl
araçlar›n› kullanmaya kadar her türlü
araç ve yöntem kullan›ld›. Nisan’dan
Aral›k bafl›na kadar yedi-sekiz ay süren bir haz›rl›k yap›ld›. Böyle kapsaml› bir haz›rl›k temelinde Aral›k bafl›n-
n›n askeri boyutta olanlar›d›r.
Di¤er yandan ekonomik boyuttaki
sald›r›da, “PKK’nin ekonomik imkanlar›n›n kurutulmas›” ad› alt›nda ABD
öncülü¤ünde Avrupa’da ve di¤er alanlarda yo¤un bir bask› ve k›s›tlamalar
gelifltirildi, tutuklamalar oldu. PKK’ye
para topluyor, yard›m ediyor ad› alt›nda birçok say›da insan hapse konuldu.
Bunlar›n bir k›sm› bilinmiyor bile. Yine Siyasi alanda da bask›lar oldu;
halk üzerinde bask›, tutuklama ve fliddet gelifltirildi. Kuzey’de oldu¤u gibi,
Kürdistan’›n di¤er parçalar›nda ve Avrupa’da da oldu; Almanya, Fransa gibi
devletler, Türkiye’dekini aratmayacak
düzeyde bask› ve tutuklama yapt›lar.
Özgürlük güçlerimize karfl› kovuflturma yürüttüler, say›s›z tutuklama ol-
Sosyal alanda sa¤l›k bir sat›n alma
arac› olarak kullan›l›yor. Ekonomik
sald›r›n›n önemli bir boyutu da o zaten. Yokluk ve yoksulluk yine insanlar›n inkar sistemi taraf›ndan sat›n al›nmas›n›n arac› yap›l›yor. Sadece harekete dönük imkanlar› k›s›tlamay› hedefleyen ekonomik sald›r›lar olmad›,
halk üzerinde de yo¤un bir ekonomik
bask› yap›ld›, bu durum sat›n alma
arac›na dönüfltürülerek yürütüldü.
Ayn› fley sosyal alanda da sürdü. Sa¤l›k ayn› biçimdedir, spor çok etkili biçimde bir karfl› propaganda arac› olarak kullan›ld›. E¤itim zaten çok daha
örgütlü ve planl› yap›ld›. Öyle ki, sözde
Kürtçe kurslar ve e¤itimler olacakt›;
hepsini pratikte engelleyen, b›rakal›m
Kürtçe e¤itimi, neredeyse Kürtçe konuflulmas›n› da yasaklayan bir süreç
gelifltirildi. Buna paralel olarak çok boyutlu ve derin bir psikolojik savafl süreci yürütüldü. Öyle ki, bu savafl bizzat Genelkurmay’›n yönlendirdi¤i bir
savafl oldu. AKP yönetiminin de demagojik karakteriyle, yalan› yüzü k›zarmadan söyleyen gerçe¤iyle birleflince
hem Büyükan›t-Baflbu¤ ikilisinin, hem
de Tayyip Erdo¤an yönetimindeki
AKP’nin gelifltirdi¤i psikolojik savafl
belki de flimdiye kadar uygulanan›n en
kapsaml› ve derini oldu. Her türlü k›-
SERXWEBÛN
14
s›tlama, daraltma temelinde yalana,
aldatmaya dayal›, Kürt insan›n› kand›rmay›, Türkiye toplumunu da ters
motive etmeyi ifade eden bir psikolojik
savafl yürütüldü. Gerçekler halktan
gizlenmeye çal›fl›ld›. Bas›n-yay›n bu
konuda çok etkin biçimde kullan›ld›.
AKP’ye dayal› bas›n, ‘90’lar sürecinin o
boyal› bas›n›n› hiç de geride b›rakmayacak kadar etkili bir psikolojik savafl
organ› oldu¤unu net gösterdi. Genelkurmay bu sald›r›y› bizzat yürüttü.
Öncesinde Yaflar Büyükan›t yürütüyordu, flimdi ‹lker Baflbu¤ yürütmektedir. ‹lker Baflbu¤ Genelkurmay baflkan› olduktan sonra iki gün bas›n-yay›n
organlar›n›n yönetimleriyle toplant›lar
yaparak bir psikolojik savafl sistemi
oluflturdu. Dünyay› yan›ltmaya, Türkiye toplumunu yan›lt›p kand›rmaya,
Kürt toplumunu, yurtseverlerini de
bunaltmaya dönük bir sald›r›yd› bu.
Önder Apo üzerindeki bask›
topluma hakareti ifade ediyor
Bütün bunlar›n üzerinde ve en a¤›r
olan sald›r› ise, Önder Apo’ya dönük
sald›r› oldu. 2007 bahar›nda gelifltirilen kronik zehirleme sald›r›s› k›smen
deflifre edildikten sonra, bu bask› düzeyi bu sefer; psikolojik-fiili iflkenceyi
ve bask›y› artt›ran, izolasyonu en ileri
düzeye ç›kartan, bizzat fliddetle tehdit
eden bir düzeye ulaflt›r›ld›. Öyle ki,
Önder Apo üzerindeki bask› toplum
aç›s›ndan her türlü hakareti içeriyor.
Bu güçler örgütü da¤›tamaman›n, gerillay› ezememenin intikam›n› Önderlikten almak istiyorlar. Toplumun
“Önder Apo bizim irademizdir” diye
milyonlar halinde beyanda bulundu¤u
iradesini böyle ölçüsüzce ve aç›k tehditle sald›rarak halk›n iradesini k›rmak, psikolojisini bozmak, hakaretle
onurunu zedelemek istiyorlar. Önder
Apo’yu da aç›kça intihar ya da teslimiyet dayatmas›yla yüz yüze getiriyorlar.
Önder Apo bu bask›y›, 80’lerin bafl›nda 12 Eylül darbesinden sonra Diyarbak›r zindan›ndaki uygulamalara benzetti. O uygulamalar›n anlam› biliniyor; dayatmalar› aç›kt›, aç›kça itirafç›l›k dayat›l›yordu. Orada da ya intihar,
ya da itiraf, yani teslimiyet dayat›ld›.
Buna karfl› o büyük zindan direniflçili¤i ortaya ç›kt›. Bu dayatmaya karfl›
kendi ideolojik gerçe¤ini sahiplenmeye
ve savunmaya izin verilmedi, o temelde yaflama imkan› tümden yok edilmek, kapat›lmak istendi. O büyük
ölüm orucu direnifli buna karfl› geliflti.
fiimdi Önder Apo’ya dayat›lan da budur. ‹deolojik gerçe¤ini yaflama, sahiplenme, savunma ortadan kald›r›larak,
yok edilerek aç›k bir dayatmada bulunuldu. Bunun anlam› netti. Önderlik
birçok defa ifade etti “ya intihar ya teslimiyet” yani her fleyden vazgeçin; örgütten, özgürlükten, halktan, ülkeden,
bütün de¤erlerden vazgeçin, dayatmas›nda bulunuyorlar. Dikkat edilirse,
askeri alandaki sald›r›dan çok esas
sald›r› psikolojik, siyasi, sosyal-kültürel ve ekonomik alanda yap›lmaktad›r.
Hepsi birleflti¤inde bir topyekün sald›r› gerçe¤i ortaya ç›kmaktad›r. K›saca,
Aral›k 2008
mak üzere bir dizi toplant› ve tart›flmalar yapt›. A¤ustos sonunda ve Eylül bafl›nda birçok toplant›yla bu durum tart›fl›l›p anlafl›lmaya ve planlanmaya çal›fl›ld›. Kongra Gel ara dönem
toplant›s› oldu, KCK Yürütme Konseyi
topland›, PKK yönetimi, KJB yönetimi,
Gençlik yönetimi topland›, k›sa bir
süre içerisinde bütün yönetimlerimiz
mevcut durumu, anlamaya çal›flan ve
buna göre tehlike karfl›s›nda onu etkisiz k›lacak bir direnifl haz›rl›¤›n› yapmay› öngören bir de¤erlendirme süreci içerisinde oldu. Êdî Bese hamlesi
böyle ortaya ç›kt›. Yani öyle birden bire akla gelen bir mücadele süreci, bir
slogan de¤ildir; tersine, Êdî Bese
hamlesi, bütün hareket olarak bizim
birçok toplant› ve tart›flma temelinde
planlayarak haz›rlad›¤›m›z bir direnifl
sürecini ifade ediyor. Êdî Bese hamlesi öyle kapsaml› planlamaya ve haz›r-
2007 Eylül’ünde yürüttü¤ümüz tart›flmalar, toplant›lar
“2
hareketimizi sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü, planl›, haz›rl›kl› hale
getirdi. Bir di¤er yön ise, düflman cephesi haz›rl›klar›n›
tamamlamadan Özgürlük hareketimizin, halk cephemizin
haz›rl›kl› hale gelerek onu bofla ç›kartacak, ölü do¤mas›na yol
açacak bir direnifli erkenden gelifltirmesine imkan vermesiydi”
23 A¤ustos 2005 tarihli Milli Güvenlik
Kurulu toplant›s›n›n kararlaflt›rd›¤›
topyekun savafl konsepti 2007 y›l›nda
yedi-sekiz ayl›k bir planlama ve haz›rl›k ard›ndan böyle kapsaml› bir biçimde uygulamaya konuldu.
Êdî Bese hamlesi kapsaml› bir
planlama ve haz›rl›¤a dayal›d›r
Buna karfl› Hareketimiz ve halk›m›z da bunlar› bofla ç›kartmak üzere
kapsaml› bir direnifl gelifltirdi. Düflman sald›r›lar›n› her fleyden önce anlamaya, önceden görmeye ve buna göre kendini haz›rlamaya çal›flt›. Özellikle 22 Temmuz 2007 seçimleri ard›ndan AKP hükümetinin yeni bir özel
savafl hükümeti olarak ortaya ç›kt›¤›
belirginlik kazan›nca, bu durumu de¤erlendirmek ve buna karfl› her alandaki direnifli örgütlemek ve haz›rla-
l›¤a dayanan bir hamledir. Bu hamlenin esas amac›: bir, inkar ve imha sisteminin 2007 y›l› boyunca topyekün
savafl konsepti temelinde yapt›¤› imha
ve tasfiye amaçl› sald›r› haz›rl›¤›n› bofla ç›kartmak, yenilgiye u¤ratmak; iki,
mevcut durumu de¤ifltirmek, yani tümüyle böyle bir imha sald›r› sürecinin
ortadan kalkmas›n› sa¤lamak için ‹mral› sistemini reddetmek ve art›k ‹mral› iflkence sistemiyle yaflanmayaca¤›n› ortaya koymak olarak belirlendi.
Nitekim Êdî Bese hamlesinin sloganlar›, “‹mral› iflkencesine son” “Önder
Apo’ya özgürlük ve acil tedavi” gibi temel sloganlarla geliflti. Bütün alanlarda bir direnifli öngördü. O toplant›lar
ve de¤erlendirmeler çok önemliydi.
Zaman›nda tehlikeyi, düflman cephesinin planlar›n› görmeyi ve ona göre
haz›rlanmay› ifade etti. Yani belli bir
anlay›fl düzeyi oldu. Yetersizlikleri
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
olabilir, hatalar da vard›r; onlar toplant›larda de¤erlendiriliyor, flimdiye
kadar baz› toplant›larda de¤erlendirildi, y›l sonu toplant›lar›nda çok daha
fazla de¤erlendirilebilir, hata ve eksiklikleri ortaya ç›kart›l›p elefltirilerek
afl›lmas› öngörülebilir, ama genel
planda bir duyarl›l›¤›n oldu¤u, süreci
anlama durumunun oldu¤u tart›flma
götürmezdir. 2007 Eylül’ünde yürüttü¤ümüz tart›flmalar, yapt›¤›m›z toplant›lar hareketimizi böyle bir düzeye
ulaflt›rd›. Sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü, planl›, haz›rl›kl› hale getirdi. Bir
di¤er yön ise, düflman cephesi haz›rl›klar›n› tamamlamadan ve planlar›n›
pratiklefltirmeye bafllamadan Özgürlük hareketimizin, halk cephemizin
haz›rl›kl› hale gelerek onu bofla ç›kartacak, ölü do¤mas›na yol açacak bir
direnifli erkenden gelifltirmesine imkan vermesiydi. Bu hamlemizin böyle
bir özelli¤i, karakteri de vard›.
15
kay›plar çok cüzi düzeyde oldu. Sald›r›y› yapanlar›n amac›n›n, hedefinin çok
çok gerisinde oldu. Oysa Türkiye cephesi, Medya Savunma Alanlar›’na dönük olarak ABD ve ‹ran ile birlikte gelifltirdikleri s›cak istihbarata dayal› topçu at›fl› ve hava sald›r›lar›yla bu alanlar› gerilla üs alan› olmaktan ç›karmay›
hedefliyorlard›. Yüzlerce gerillay› imha
etmeyi, ezmeyi hedefliyorlard›. Kuzey’de
ve Do¤u’da gerillaya vuramad›klar› darbeyi, bu sald›r›larla Güney’de, Medya
Savunma Alanlar›’nda vurmay› amaçl›yorlard›. Ancak ortaya ç›kan sonuç, bu
güçlerin amaç ve hedeflerinin bofla ç›kmas› olmufltur. Bu sonuç elbette düflman haz›rl›klar›n›n zaman›nda görülmesi, de¤erlendirilmesi, düflman sald›-
hesi zay›flat›ld›; iradi olarak k›r›ld›, askeri darbe vurmak anlam›nda k›r›ld›,
psikolojik anlamda k›r›ld›. Bu direnifllerin böyle bir önemi var. Bu anlamda
biz, gelifltirdi¤imiz Êdî Bese hamlesiyle,
düflman daha sald›r›ya geçerken onu
karfl›lama ve etkisizlefltirme gibi bir duruflu gösterdik. Bu bizim için bir psikolojik üstünlük, bir avantaj sa¤lad›; inisiyatifi elimize geçirmemizi yaratt›. Dolay›s›yla bu direnifllere dayal› olarak bir
yandan Gabar ve Oramar direniflinin
etkisi, di¤er yandan Medya Savunma
Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n› bofla ç›kartacak bir tarz de¤iflikli¤inin yap›lmas› 2008 y›l›na bizim daha inisiyatifli, daha haz›rl›kl›, etkili ve baflar›l› girmemizi sa¤lad›.
Düflman sald›r›lar› askeri anlamda
erken karfl›land› ve bofla ç›kar›ld›
Çok geç kalsayd›k, haz›rl›kl›, planl›
olmasayd›k 2007 Aral›k’›nda bafllayan
sald›r› süreci bizi çok zorlayabilirdi. Oysa Eylül ay›nda yapt›¤›m›z de¤erlendirmeler ve bu temelde yaflanan kararlaflma, planlama ve pratik haz›rl›klar bir
yandan sald›r›lara karfl› savunma tedbirlerimizi zaman›nda gelifltirmeyi sa¤lat›rken, di¤er yandan sald›r›lar› erkenden direniflle karfl›lamam›za imkan verdi. Güney’deki üslenme durumumuzu,
yaflam ve çal›flma tarz›m›z› bu tart›flma
ve planlamalar temelinde de¤iflime u¤ratt›k. Bu önemliydi. Bunu yapamasayd›k, 16 Aral›k’tan itibaren bafllat›lan
hava sald›r›lar›n›n sonuçlar› a¤›r olurdu. Biraz zorlansak da, düflüncede anlad›¤›m›z fleyleri prati¤e geçirmede geç
kalsak da; Güney’de düflman cephesinin içine girdi¤i sald›r› durumuna karfl› önce düflünce düzeyinde, daha sonra
da örgütlenme ve yaflam düzeyinde uygun bir üslenme, yaflam ve çal›flma tarz›n› ad›m ad›m gelifltirdik. Bu, Medya
Savunma Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n›n bofla ç›kart›lmas›n› sa¤lad›. Bu
hava sald›r›lar›nda baz› kay›plar›m›z da
oldu, fakat bu sald›r›larda verdi¤imiz
r›lar›n› bofla ç›kartacak bir tarz›n Medya Savunma Alanlar›’nda ad›m ad›m
gelifltirilmesine ba¤l›d›r. Di¤er yandan
ise, düflman daha haz›rl›k sürecini yürütürken, sald›r› anlam›nda daha ilk
ad›mlar› atarken, Hareketimiz, özellikle
askeri cepheden düflman sald›r›lar›n›
karfl›layabildi. Yani askeri cephede haz›rl›k düzeyini daha harekete geçirmeden, ilk ad›mlar› atarken, onu sert bir
direniflle karfl›lama ve k›rma gücünü
gösterdik. Bu da Gabar ve Oramar direniflleriyle oldu. Dikkat edilirse Gabar ve
Oramar direniflleri; Türk ordusu daha
Güney Kürdistan’a, Medya Savunma
Alanlar›na dönük sald›r› pozisyonuna
geçmeden, onun mevcut sald›r› plan›n›
önemli oranda k›rd›, pratikte daha harekete geçmeden düflman›n sald›r› cep-
‹nisiyatif Özgürlük hareketimizin
eline geçmifltir
Bir yandan 2008 y›l›n›n çok boyutlu, kapsaml›, karmafl›k, zorlu bir mücadele y›l› olaca¤›n› de¤erlendirdik, di¤er yandan ise, bu mücadele sürecine
erkenden haz›rland›k, etkili direnifllerle inisiyatifi elimizde tutarak girdik.
Gabar ve Oramar direnifllerinin Özgürlük hareketimize yaratt›¤› inisiyatifi
k›rmak için düflman cephesinin Medya
Savunma Alanlar›’na dönük gelifltirdi¤i
hava sald›r›lar›n› abartan psikolojik
savafl yönelimleri çok etkili olmad›.
Çok yönlü olarak bas›n-yay›n arac›l›¤›yla propaganda etmeye çal›flt›lar;
ama do¤ru olmad›¤› için, pratik sonuca
dayanmad›¤› için söyledikleri yalan
SERXWEBÛN
16
kald›, aç›klamalar›n› kan›tlayamad›lar
ve bundan dolay› da inand›r›c›l›klar›
fazla olmad›. Somut bilgiler veremedikleri için bas›n-yay›n bu kadar aç›k yalan› uzun süre devam ettiremedi; tersine, sorgulama süreci geliflti. K›fl ortas›nda, fiubat sonunda Ana karargaha
dönük gelifltirilen kara sald›r›s›n›n bu
süreçle ba¤› var. Genelkurmay birkaç
kez aç›klad› “inisiyatifi ele geçirme operasyonu” dedi. Bu flu anlama geliyordu: inisiyatifi kaybetmifller, inisiyatif
Özgürlük hareketimizin elinde; dolay›s›yla yeni sald›r›larla, yeni operasyonlarla inisiyatifi ele geçirmeye çal›flt›lar.
Onun için k›fl ortas›nda, karda-so¤ukta bu ç›lg›nca operasyon girifliminde
bulundular. Tabii bir de bizi haz›rl›ks›z
yakalamak istiyorlard›. K›fl koflullar›na
dayanamayarak kolay darbe yiyece¤imizi san›yorlard›. Asl›nda daha kapsaml› hedefler içeren planlamalar› vard›. 2007 Aral›k’ta Gabar’a, ard›ndan
Medya Savunma Alanlar›’na dönük hava sald›r›lar›n›, 2008 fiubat sonunda
Ana karargaha dönük kapsaml› hava
ve kara operasyonu biçiminde sürdürmek istediler. Ana karargah ezilip etkisizlefltirilerek di¤er alt karargahlar,
Medya Savuma bölgelerindeki gerilla
üslenmeleri imha ve tasfiye edilmek istendi; planlamalar› öyleydi. Buna dayanarak Gabar’dan bafllatt›klar› sald›r›y› Botan ve Zagros’ta 2008 yaz›na
do¤ru sonuca götürmeyi, Botan-Zagros-Behdinan alan›n› gerilla üs alan›
olmaktan ç›kartmay› hedefliyorlard›.
Buna “tampon bölge” de dediler, “s›n›r›n denetim alt›na al›nmas›” olarak öngördüler, “güvenlik bölgeleri yaratma”
aray›fllar› olarak da ifade ettiler.
Türk ordusu Zap’tan çekilmesini
bile bir baflar› olarak de¤erlendirdi
Zap’a dönük, Ana karargaha dönük
operasyon anlaml›yd›, önemliydi. Türkiye yönetimi gerilla üs alanlar›n› etkisizlefltirmeyi, böylece gerillay› daralt›p
marjinal k›larak Özgürlük hareketimizi
tümden ezmeyi hedeflerken; bu operasyona kat›lan güçlerden ABD, PKK’nin
zay›f düflmesini, özellikle Önder
Apo’nun yürüttü¤ü çizginin, radikal direniflçi durumun ezilerek PKK’nin
Aral›k 2008
Zap’ta düflman›n yedi¤i darbe biraz az oldu, yetersiz oldu,
“Z
siyaset de¤iflikli¤i yaratacak dozajda, güçte olmad›. Zap
operasyonun sonuçlar› ise bu düzeyde olmay›nca, siyasi kriz,
iktidar savafl›m›, yo¤un bir tart›flma ve çeflitli aray›fllar gündeme
geldiyse de, bu aray›fllar etkili olamad›. Siyaset de¤iflikli¤ini,
Kürt sorununa siyasi çözüm aray›fl›n› ön plana ç›karamad›”
ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi’nin
içine çekilmesini sa¤layacak bir düzeyi
ortaya ç›kartmay› hedefliyordu. ‹ran’›n
amaçlar› benzerdi. Gerillan›n etkisiz k›l›nmas›, Medya Savunma Alanlar›n›n
zay›f düflürülmesi temelinde PJAK faaliyetlerinin zay›f ve etkisiz hale getirilmesini hedefliyordu. Yani bu sald›r›
plan›na kat›lan tüm güçlerin kendine
göre ç›karlar›, aray›fllar›, hedefleri,
planlar› vard›. Hepsi de Türkiye’nin bu
plan›na destek verdiler. Ancak Zap
operasyonu planland›¤› gibi olmad›,
operasyon baflar›ya ulaflmad›, yenilgiye
u¤rad›. Elbette ki bunda birçok etken
rol oynad›: Gerillan›n haz›rl›k düzeyi ve
direnifli sald›r›lar› k›rd›, Güney’e dönük
planlar› tutmad›, hava sald›r›lar› ve
topçu sald›r›lar›yla hesaplad›klar› darbeyi vuramad›lar. Sonuçta Zap operasyonu, Ana karargah›n ezilmesi de¤il de,
bu operasyonu yürüten güçlerin a¤›r
darbe yedi¤i bir sonuca dönüfltü. Türk
ordusu Ana Karargaha giremeden, gerillay› ezemeden, Zap’a inemeden geri
çekilmek ve kendisini korumaya almak
zorunda kald›. Dönemin Genelkurmay
baflkan› Yaflar Büyükan›t “ya¤dan k›l
çeker gibi geri çekildik” diyerek Türk
ordusunun gerilla karfl›s›nda ald›¤›
darbelerden dolay› Zap’tan geri çekilmesini bir baflar› olarak de¤erlendirdi.
Bu durumun siyaset üzerinde, psikolojik ortam üzerinde, savafl üzerinde çok
yo¤un bir etkisi oldu.
Zap yenilgisi Türkiye’de
derin bir siyasi kriz yaratt›
Asl›nda 2008 y›l› mücadelesinin
önemli bir dönemeci Zap operasyonudur. Bu operasyonu planlay›p yürütenler de böylesi bir rol yüklenmifllerdi. Onarla göre, Ana karargah ezilirse,
bu operasyon gerillan›n ezilip tasfiye
edilme sürecinin bafllang›c› yap›lacakt›. Fakat bu baflar›lamay›nca, tersine
Türk ordusu yenilgiye u¤ray›p geri çekilmek zorunda kal›nca, bu sefer
2007’de haz›rlanan plan›n uygulanmas›nda ciddi bir baflar›s›zl›k ortaya
ç›kt›, plan yürütülemez hale geldi. Bu
plana dayal› siyasetlerde bir kriz içerisine girdiler, ittifaklar sars›ld›, da¤›ld›.
Türkiye’nin siyasi iktidar›, AKP-Genelkurmay uzlaflmas› bozuldu, ordumuhalefet aras›nda çat›flmalar, tart›flmalar geliflti. K›saca, derin bir siyasi
kriz ve buna dayal› yeni bir iktidar savafl›m› Türkiye siyasetinde gündeme
geldi. Bu süreç biliniyor; Türkiye siyasetinin ne kadar derin bir kriz içerisinde oldu¤u, yine iktidar›n nas›l bir
uzlaflmaya, hesaba, rant bölüflmesine
dayal› oldu¤unu bu sonuç net olarak
gösterdi. Taraflar birbirlerinin üzerinde üstünlük sa¤lamak, iktidarda daha fazla pay elde edebilmek için sald›r›lar yürüttüler. Milliyetçi cephe
AKP’nin kapat›lmas› davas›n› gündeme getirdi; sahte dinci cephe Ergenekon davas›n› gündeme getirdi. Bu tür
hamlelerle iktidar savafl›m› sürdürüldü. Birbirlerinin üzerinde üstünlük
sa¤lamaya çal›flt›lar. Di¤er yandan
Kürt sorununa çözüm aray›fl› süreci
de geliflti, tart›flmalar yo¤unlaflt›, birçok çevre art›k bu iflin böyle gitmeyece¤ini de¤erlendirmesine gitti. Fakat
sonuçta siyaset de¤iflikli¤i yönünde
bir geliflme ortaya ç›kmad›. Neden?
Demek ki, Zap’ta düflman›n yedi¤i
darbe biraz az oldu, yetersiz oldu, siyaset de¤iflikli¤i yaratacak dozajda,
güçte olmad›. Siyaset de¤iflikli¤ine yol
açabilmek, yani Kürt sorununa siyasi
çözüm sürecinin geliflmesinin önünü
açabilmek için daha a¤›r, daha etkili
bir askeri darbe vurman›n gerekli oldu¤u görüldü. Zap operasyonun so-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
nuçlar› ise bu düzeyde olmay›nca, siyasi kriz, iktidar savafl›m›, yo¤un bir
tart›flma ve çeflitli aray›fllar gündeme
geldiyse de, bu aray›fllar etkili olamad›. Siyaset de¤iflikli¤ini, Kürt sorununa siyasi çözüm aray›fl›n› ön plana ç›karamad›. Böyle olunca Genelkurmay
ile AKP aras›nda yeniden bir iktidar
uzlaflmas› olufltu. Bu noktada belki
baz› çevreler rol oynad›lar, bunu tam
bilmiyoruz. ABD’nin oynad›¤› rol olabilir, AB’nin çeflitli kurumlar› rol oynam›fl olabilir. Yani ordu ile AKP’yi yeniden uzlaflt›rd›lar. Dolmabahçe görüflmesine benzer bir biçimde bu sefer
yeni Genelkurmay baflkanl›¤›na haz›rlanan ‹lker Baflbu¤ ile Tayyip Erdo¤an
bir görüflme yapt› ve yeni bir iktidar
paylafl›m› ortaya ç›kart›ld›. Siyasi kriz
bununla hafifletilmek, k›smen afl›lmak istendi. ‹ktidar çat›flmas›na son
verilerek, bu temelde yeni bir iktidar
paylafl›m›, uzlaflmas› yarat›ld›. AKP’yi
kapatma davas› ortadan kald›r›ld›,
reddedildi. AKP kesinlikle böyle bir iktidar paylafl›m› temelinde kapat›lmad›. AKP’ye yeni süreçte rol ve görev verilerek iktidarda kalmas› sa¤land›. Zaten bu kapat›lma davas›n›n reddedilmesi çok al›fl›lmad›k, acayip bir biçimde oldu; Anayasa Mahkemesinin
on bir kifliden oluflan üyesinde bir
üyenin karar› genel karar oldu, on kiflinin karar› ise bofla gitti. Öyle bir sistem ki, bir kiflinin karar›yla AKP kapat›lmad›. O düzeyde politik bir karar
vard›r. Onun üzerine Ergenekon soruflturmas› da biraz daha ray›ndan
sapt›r›ld›. Zaten bir oyundu, daha da
bir oyun haline getirildi. Ergenekon
davas› PKK’ye karfl› savafl›n, Önder
Apo’ya karfl› bir savafl›n arac› yap›lmak istendi. O süreçten sonra gittikçe
daha fazla Ergenekon’un PKK ile iliflkisi diye uyduruk bir tez ortaya att›lar. Böylece iktidar uzlaflmas› sonucunda geçersiz hale gelen bu davadan, PKK’ye karfl› savaflta yararlan›lmak istendi. Bu uzlaflma ne üzerinde
oldu? Elbette ki savafl üzerinden oldu.
PKK’ye karfl› yeni bir imha ve tasfiye
sald›r›s› gelifltirme temelinde oldu. Ergenekon davas›n›n PKK’ye karfl› bir
psikolojik savafl arac› olarak kullan›lmas› da bunu net olarak gösteriyor.
17
Baflbu¤-Erdo¤an dönemi yönetim
öncekine nazaran daha zay›ft›
AKP-Genelkurmay, ‹lker Baflbu¤Tayyip Erdo¤an uzlaflmas› 2005’te kararlaflt›r›lan topyekün savafl konsepti
temelinde 2007 y›l›nda gelifltirilen imha ve tasfiye plan›n›n yeni verilerle hayata geçirilmesi üzerinde bir uzlaflmad›r. Bu uzlaflma kesinlikle buna dayand›. Bu uzlaflma yeni bir özel savafl
uzlaflmas›, imha savafl›n› yürütme anlaflmas› oluyor. AKP, PKK’ye karfl› savafl yürütmeyi kabul etti¤i, savafl›n
ekonomik, siyasi sorumlulu¤unu, yükünü üstlendi¤i için kapatma davas›
reddedildi. ‹lker Baflbu¤ da bu temelde
Genelkurmay baflkan› oldu. Bu bak›mdan 2008 yaz›nda oluflturulan yeni yönetim, 2007’deki yar›da kalan,
Zap operasyonuyla hayata geçirilemeyen planlamay› hayata geçirmek göreviyle ortaya ç›kart›lan bir yönetim oldu. Fakat bu yönetim öncekine nazaran daha zay›ft›. Her ne kadar ‹lker
Baflbu¤ o zay›fl›¤› gidermek için daha
kabaday›ca görünmek istediyse de, yine AKP yönetimi daha sald›rgan bir
üslup ve tutum içine girdiyse de, asl›nda bu tutumlar›n arkas›nda bir zay›fl›¤›n var oldu¤u netti. Onu gölgelemek için bunu yapt›lar. Zay›f olmas›
da do¤ald›. Çünkü 2007 y›l› boyunca
yap›lm›fl olan haz›rl›klara dayal› gerçeklefltirilen sald›r›lar baflar›yla sürmemiflti. Hava sald›r›s› sonuç vermemifl, Zap operasyonu yenilgiyle sonuçlanm›fl,
ekonomik-sosyal-kültürel
alandaki sald›r›lar karfl›s›nda hareket
ve Kürt halk› kapsaml› bir direnifl içine girmifl, her fleyden önce Önder Apo
bu süreci iyi de¤erlendirmifl, tan›mlam›fl, bütün sald›r›lar karfl›s›nda demokratik siyasi çözüm çizgisinde sonuna kadar direnme tutumunu bizzat
ortaya ç›karm›fl ve bütün toplum için
böyle bir direnme öncülü¤ünü somut
olarak yaratm›flt›. Böyle olunca yeni
Türkiye yönetimi eskisine göre daha
zay›f ve iktidars›z bir içerikte olufltu.
2008’in bahar sürecinde geliflen direnifl bu yeni yönetimi ciddi bir biçimde
y›pratm›fl, zay›flatm›flt›.
2008 bahar›nda çok kapsaml›
büyük halk serh›ldan› yafland›
Bu direnifl sürecinin nas›l geliflti¤ini
biliyoruz; Zap operasyonu yenilgiye u¤rat›l›nca, bunun toplum üzerindeki etkisi çok büyük oldu. Nas›l ki, düflman
cephesini siyasi krize ve iktidar savafl›m›na soktuysa; Kürt halk›n› da büyük
bir direnifle çekti, coflku kazand›rd›,
moral verdi. Zaten Kürt halk›n›n, 15
fiubat’› daha büyük bir tepkiyle, protestoyla karfl›lama durumu vard›. Bu
süreç bir de Zap operasyonu ve onun
yenilgiye u¤ramas› ile birleflince gençlerin, kad›nlar›n ve bütün halk›n serh›ldan süreci her zamankinden daha görkemli ve güçlü geliflti. Bilindi¤i gibi
2006 bahar› da bu biçimde bafllam›fl ve
geliflmiflti. ‹lk defa ‹mral› sistemini reddetmeyi hedefleyen durufl 2006 fiubat’›nda gelifltirildi. Gerilla cephesinin duruflu halkta böyle bir tutum gelifltirdi,
yine genel hareket böyle bir yaklafl›m
SERXWEBÛN
18
içinde oldu; bu halk›n kapsaml› serh›ldan›na yol açt›, böyle bir serh›ldanla
bu tutum aç›kça ortaya kondu. fiubat’tan May›s sonuna kadar üç-dört
ayl›k büyük bir direnifl geliflti. Halk, bu
serh›ldanlarda onlarca flehit verdi, yine
gerilla cephesi flehitler verdi. Bu serh›ldanlar o kadar etkiliydi ki, Tayyip Erdo¤an’›n “kad›n demeden, çocuk demeden herkese gere¤i yap›lacak” diye katliamla tehdit etme durumu bu direnifllerin sonucunda ortaya ç›kt›. Siyasi yönetimi, hükümeti o kadar zorlayan bir
direnifl düzeyi ortaya ç›km›flt›. Benzer
bir durum daha geliflmifl olarak 2008
bahar›nda yafland›. Gerçekten de
2008’in Mart ay›, Mart ay›n›n her günü, gece-gündüz halk serh›ldanlar›na,
büyük direnifllerine sahne oldu. Biraz
da Êdî Bese hamlesinin planl› gerçe¤ine dayanarak bütün serh›ldanlar oldukça örgütlü ve planl› olarak gelifltirildi. Mart bafl›ndan itibaren on günü aflk›n bir süre 8 Mart kutlamalar› oldu.
Suruç yürüyüflü ve mitingiyle bafllayarak, her gün bir alanda gerçeklefltirilen
kad›n mitingleriyle gerçekten de kitlesel bir kad›n devrimi yafland›. 2008 y›l›n›n 8 Mart’› hem nicelik itibariyle,
hem örgütlülük düzeyiyle, hem de mesajlar›yla böyle bir devrimci gerçe¤i ifade etti. Hemen ard›ndan bunu Newroz
kutlamalar› devrald›; on befl gün boyunca Newroz kutlamalar› sürdü. 2008
Newroz’u; sald›r›lar› protesto eden, Zap
direniflinin coflkusunu doru¤a tafl›yan
en kitlesel Newroz, “Önder Apo’yla bütünleflme Newroz’u” olarak gerçekleflti.
Bunu 28 Mart Ulusal Kahramanl›k
Haftas› ve 4 Nisan Önderliksel Do¤ufl
kutlamalar› devam ettirdi. May›s ay›ndaki flehitleri anma etkinlikleriyle sürdü. Dikkat edilirse çok kapsaml› büyük
halk serh›ldan› bu 2008 bahar›nda yafland›. Nicelik olarak ve daha önemlisi
niteli¤i, yani ideolojik içeri¤i, amaçlar›,
verdi¤i mesajlar ve örgütlülü¤ü ile bunu aç›kça ortaya koydu. Di¤er yandan
mesajlar› çok netti: Özgürlük mesaj›,
Kürt sorununa çözüm mesaj›, Önder
Apo’ya özgürlük mesaj› önemliydi. Hareketimizin Demokratik Konfederalizm
çizgisinde belli bir örgütlülük düzeyi
kazand›¤›n› gösterdi. Gençlik örgütlülü¤ümüz önemli ölçüde bu direnifle ön-
cülük etti, özgür kad›n örgütlülü¤ünün
önemli bir düzey kazand›¤› hem genel
serh›ldanlarda, hem de 8 Mart kutlamalar›nda netçe ortaya ç›kt›.
2008 Mart ve Nisan aylar›ndaki
serh›ldan gösterdi ki direnen halkt›r
Bütün bunlar birleflince Türkiye
cephesinde o büyük siyasi kriz ve iktidar savafl›m› ortaya ç›kt›. Bir yanda
çok büyük gürültüyle, herkesin dikkatini çekerek bafllat›lan Zap operasyonunun yenilgiye u¤ramas›, gerillan›n
böyle bir sonuç do¤urtacak bir direnifli
gerçeklefltirmesi; di¤er yandan birkaç
ay süren halk serh›ldan›n›n bununla
birleflmesi ile baz› gerçekleri ortaya ç›kard›; Türkiye yönetiminin ne kadar
zay›f oldu¤unu gösterdi. Birçok d›fl bas›n-yay›n organlar› “AKP hükümeti
Kürt isyan› karfl›s›nda tutunam›yor”,
Aral›k 2008
2007 y›l› boyunca haz›rlanan imha ve
sald›r› plan› bu direnifllerle önemli ölçüde bofla ç›kart›lm›fl, baflar›s›z k›l›nm›flt›.
Bu baflar›s›zl›¤› tersine çevirmek
için son bir çare anlam›nda baflvurulmaya çal›fl›lan hamle, kendi içinde bu
anlamda ciddi zay›fl›¤› tafl›yordu. Çünkü bir baflar›s›zl›k üzerinde ortaya ç›k›yordu. Onun için de asl›nda bafltan itibaren kendilerine güvensizdiler. Kendi
güvensizliklerini bizim zay›fl›¤›m›z olarak bas›na propaganda ederek kamufle etmeye çal›flsalar da, asl›nda gerçek
olan kendi güvensizlikleridir. ‹lker Baflbu¤’un faflist diktatör gibi duruflunun
alt›nda baflar›s›zl›¤›n verdi¤i güvensizlik yat›yor. Onu o duruflla, kabaday›l›kla örtmeye çal›fl›yor. AKP hükümetinin, Tayyip Erdo¤an’›n bu kadar savaflç› kesilmesi, baflar›s›z kalm›fl olmas›n›n, yenilgiye u¤ram›fl olmas›n›n so-
Özgürlük isteyenin öyle sadece gerilla gücünün, bir grup
“Ö
insan›n de¤il, Kürt halk›n›n kendisi oldu¤u a盤a ç›kt›. Kürt halk›
ayakta ve özgürlük istiyor, Kürt sorununa demokratik çözüm
istiyor. Bu, Türkiye ortam›n› da, d›fl kamuoyunu da etkiledi.
AKP’nin yalanlar›n› ortaya ç›kard›, gerçekleri kamuoyuna
gösterdi. ‹flte Erdo¤an-Baflbu¤ yönetimi bu geliflmeler üzerinde olufltu”
“Tayyip Erdo¤an yönetimi Kürt isyanc›lar›n› bast›ram›yor” diye yazd›. Türkiye
yönetiminin AKP eliyle gelifltirmeye çal›flt›¤› terörizm safsatas› bir kere daha
a盤a ç›kt›. Bütün dünyay› buna inand›rmaya çal›fl›yorlard›, oysa Mart ve Nisan aylar›ndaki serh›ldan gösterdi ki;
direnen halkt›r, gençlerdir, kad›nlard›r, emekçilerdir; hem de flehit vererek
direniyorlar. Özgürlük isteyenin öyle
sadece gerilla gücünün, bir grup insan›n de¤il, Kürt halk›n›n kendisi oldu¤u
a盤a ç›kt›. Kürt halk› ayakta ve özgürlük istiyor, Kürt sorununa demokratik
çözüm istiyor. Bu, Türkiye ortam›n› da,
d›fl kamuoyunu da etkiledi. AKP’nin
yalanlar›n› ortaya ç›kard›, gerçekleri
kamuoyuna gösterdi. ‹flte Erdo¤anBaflbu¤ yönetimi bu geliflmeler üzerinde olufltu. Bütün bu mücadeleyle teflhir edilmifl, baflar›s›z k›l›nm›fl, karizmas› çizilmifl bir yönetim vard› ortada.
nucudur, onu örtmek için bunu yap›yorlar. Nitekim böyle bir ç›k›fl yapmak
istediler. 2008’in güzünde yeniden, bahar sürecinde, k›fl sürecinde ald›klar›
darbeyi tersine çevirerek yeni bir sald›r› hamlesiyle durumlar›n› kurtarmak
istediler. ‹lker Baflbu¤- Tayyip Erdo¤an
uzlaflmas› bu esaslar üzerinden oldu.
Bunun için plan haz›rlamaya, örgüt
kurmaya çal›flt›lar. Genelkurmay olur
olmaz ‹lker Baflbu¤ Kürdistan’a fetih
seferlerinde bulunmaya çal›flt›, teröre
karfl› mücadele konsepti diye yeni tan›mlar gelifltirmeye, güya teorik çerçeveyi daha belirgin k›lmaya çal›flt›. Terörle Mücadele Kurulunu üst üste toplad›lar ve günlerce bu toplant›lar› sürdürdüler; hükümet topland›, Milli Güvenlik Kurulu topland›, bir süre toplan›p toplant› ve tart›flma içerisinde oldular ve yeniden bir plan oluflturdular.
fiimdi uygulanan bu dönemdeki plan-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
19
lamalard›r. Neleri planlad›lar, neyi tart›flt›lar? Bunlar bas›na yans›mad›, ama
daha sonra net a盤a ç›kt›. Kendi güvensizliklerini, k›r›lmalar›n› içerse de,
onun verdi¤i zay›fl›¤›n yaratt›¤› ç›lg›nca
amaç ve hedefler güden tart›flmalar
yapt›klar›, kararlar ald›klar› daha sonraki uygulamalardan görüldü.
Kürdistan’a dönük yeni bir tehcir
karar›n›n tart›fl›ld›¤› ortaya ç›k›yor
Asl›nda bu yeni yönetimin kendi
planlama tart›flmalar›nda esas tart›fl›lan bir konu Önderli¤in durumu oldu.
Nitekim Zap operasyonunun yenilgisi
ard›ndan biraz politikas›z kal›n›nca,
Önderlik üzerindeki uygulamalar pratikte biraz zay›flam›flt›. Geliflmeler Önder Apo’nun moral gücünü, çal›flma
gücünü artt›rm›flt›. Fakat daha sonra
yeni hükümet oluflup, Genelkurmay’la
uzlaflma sa¤land›ktan sonra Önderli¤e
yönelik yaklafl›mlarda ad›m ad›m de¤ifliklik oldu. Önderli¤e yönelik bask›y›,
iflkenceyi, tecridi artt›rd›lar, ard›ndan
saç kaz›tma sald›r›s›n› gelifltirdiler. Daha sonra da fiili tehdit ve sald›r› durumu ortaya ç›kt›. Savunma haz›rlama
imkan›n› elinden alarak, bunun ortam›n› yok ederek bir yandan çal›flmas›n› engelledikleri gibi, di¤er yandan da
aç›kça imhayla tehdit ederek, 1982’lerde Diyarbak›r zindan›ndaki düzeyi ‹mral›’da da ortaya ç›kartmaya ve bunu
dayatmaya çal›flt›lar. Belli ki, kronik
zehirlemeyle bafllatt›klar› ama yürütmedikleri süreci hangi yöntemlerle yürütebileceklerini bu toplant›larda tart›flm›fllar. Di¤er yandan Hakkari’de
Tayyip Erdo¤an’›n söyledikleri de bu
toplant›lardaki tart›flmalar› ve izlenecek süreci biraz ayd›nlatt›. Kürdistan’a
dönük yeni bir tehcir karar›n›n tart›fl›ld›¤› ortaya ç›k›yor. Zaten 94’de k›rsal
alan boflalt›lm›flt›. Ama Do¤u ve Güney
Kürdistan s›n›r›na yak›n alandaki kasaba ve flehirleri de boflaltmay› öngören bir plan tart›fl›lm›flt›r. MHP’nin
önerisi de böyleydi; tampon bölge denilen buydu asl›nda. Terörle Mücadele
Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu toplant›lar›nda tart›fl›lan önemli bir husus
da bu oluyor. Yeni bir sürgün, zorla göçertme tart›fl›l›yor. Tayyip Erdo¤an’›n
“ya sev ya terk et” anlam›ndaki sözü bu
temelde söylenen sözdür. Öyle kendi
bafl›na ortaya att›¤› bir söz de¤il de, bu
toplant›larda tart›fl›lan ve kararlaflt›r›lan bir konudur. Nitekim Savunma Bakan› da ayn› fleyleri söyledi. F›rsat bulur, ortam›n› yarat›rsa böyle bir katliam, soyk›r›m girifliminde bulunmay›
besbelli ki düflünüyor ve kendi aralar›nda tart›fl›yorlar. Bunu gündemlerine
alm›fllar. O bak›mdan yan›lmamam›z
gerekiyor. Bunun f›rsat ve imkanlar›n›
nas›l yaratacaklar›n›, bunun neyi içerdi¤ini tam olarak bilemiyoruz. Ama bu
imkanlar›n her halde bir tanesi, d›fltan
destek olacak; yani ABD ve AB’nin biraz deste¤ini almak olacak. Onun için
de ABD’deki seçimlerle yak›ndan ilgilendiler. Sanki yeni bir cumhuriyetçi
yönetimin oluflmas›n› istiyorlard›.
Cumhuriyetçi yönetimle böyle bir soyk›r›m plan›n›, bu yönetimin daha çok
desteklerini alma temelinde hayata geçirebileceklerini hesapl›yorlard›. Di¤er
yandan böyle bir plan›n uygulanmas›n›n önemli bir parças›n›n 29 Mart yerel
yönetim seçimleri oldu¤u anlafl›l›yor.
AKP’ye devlet taraf›ndan Kürdistan’da
seçimleri kazanma görevi verilmifltir.
Bunu yapt›¤› ölçüde AKP’nin iktidarda
kalmas› gerçekleflecek, baflaramazsa
iktidar› bitecek. Peki, bu seçimler neden bu kadar önemli? Yerel yönetim
seçimlerini AKP kazan›rsa, o zaman
Kürtlerin temsilcisi, sözcüsü olarak
AKP siyaset sahnesine ç›kacak, d›fl kamuoyunun önüne kendini bu biçimde
ç›kartacak. Dolay›s›yla PKK, DTP gibi
güçler seçim kazanamam›fl, küçük-
marjinal gruplar durumuna düflecekler. O duruma düflürülmüfl bir gücün
üzerinde de katliam ve sürgün uygulanabilir. Terörü etkisizlefltiriyoruz, söylemi ad› alt›nda, AKP’nin seçim kazanma sonucuna dayanarak bu tehcir politikas›n› hayata geçirebilecekler. “Küçük bir az›nl›k, terör grubudur”, “teröre karfl› mücadele ediyoruz” diyerek
söz konusu alanlardaki kitleyi boflaltmak üzere sald›r› yürütecekler. Bu bak›mdan 29 Mart seçimlerini önemli hale getirdiler. E¤er baflarabilirse öyle bir
tehdittin var oldu¤u aç›kt›r.
Hareketi ezemeyince Önderlik
üzerinde bask›yla sonuç
almay› hesapl›yorlar
fiimdi bütün bunlara karfl› bizim de
bir mücadelemiz ve direniflimiz oldu.
öncelikle yeni iktidar uzlaflmas›n›; Tayyip Erdo¤an-‹lker Baflbu¤ uzlaflmas›n›n ne anlama geldi¤ini, neyi içerdi¤ini
çok gecikmeden belli düzeyde teflhir ettik. Êdî Bese hamlesinin ikinci aflamas›n› planlayarak bu sald›r› karfl›s›nda
daha güçlü bir direnifl konumunda olmay› öngördük. Yaz boyu yürüttü¤ümüz tart›flmalar, toplant›larla Türkiye
yönetiminin kendini yeniden planlamas›na karfl›, biz de hareket ve halk
olarak kendimizi yeni bir direnifl planlamas›na kavuflturduk. Sonuçta güz
döneminde, 2008 y›l›n›n son sürecinde
yeniden bir çat›flma süreci geliflti. Bu
süreç bizim aç›m›zdan Bezelê eylemiyle
bafllad› ve geliflme gösterdi. Daha son-
SERXWEBÛN
20
ra bu halk serh›ldanlar›yla sürdü.
Düflman cephesi Eylül bafl›ndan itibaren kendisini planlay›p haz›rlayarak,
çok fazla direnifl olmadan aktif sald›r›
gelifltirmeyi hesap ederken; Bezelê eylemi, bunun ard›ndan Amed, Dersim,
Botan eylemleriyle karfl›lafl›nca planlar› biraz bozuldu. T›pk› Gabar ve Oramar direnifllerinin yapt›¤› etki gibi bir
etkiyi 3 Ekim’de yaflanan Bezelê direnifli de yapt›. Bir yerde o plan›n ölü do¤mas›na yol açt›. Bunun üzerine daha
tehditvari, daha çok sald›rgan davrand›lar. Halk üzerinde bask›lar›n› gelifltirdiler, daha çok da Önder Apo üzerinde
bask› gelifltirdiler. Gerilla ve halk karfl›s›nda içine düfltükleri baflar›s›zl›¤›, yedikleri darbeyi Önder Apo üzerinde iflkence ve tehdidi artt›rarak karfl›lamaya
çal›flt›lar. Basit insanlar›n duygusudur
intikam duygusu. Böyle basit ve kaba
bir intikam duygusuyla bütün bu olup
bitenlerden Önder Apo’yu sorumlu tutarak iflkenceyi, bask›y› o temelde gelifltirmeye çal›flt›lar. Halen devam eden
süreç budur. Bir yandan bu geliflmelerin intikam›n› al›yorlar, di¤er yandan
halk›, Hareketi ezemeyince Önderlik
üzerindeki bask›yla sonuç almay› hesapl›yorlar. Önder Apo aç›k söyledi “örgütten, özgürlükten, halktan vazgeçmem isteniliyor, bana bu dayat›l›yor;
nas›l vazgeçerim; bu asla olmayacak!”
dedi ve mevcut direnme konumunda
devam edece¤ini defalarca ilan etti.
‹mral› yaflam› psikolojik savafla
karfl› bafltan sona bir direnmedir
Önder APO büyük bir direnifl içerisinde. Zaten ‹mral› hep bir direnifl gerçe¤i oldu; on y›ll›k bir direnifl ortam›.
Bu psikolojik olarak, duygusal, ideolojik, fiili olarak öyledir. Fakat 2008’deki
direnifl konumu her bak›mdan çok da-
ha ileri düzeydedir. Yani daha önceki
süreçlerin, ideolojik-siyasi imhaya karfl› ideolojik mücadeleyle gösterilen direniflin çok ötesinde, ilerisinde bir direnifl konumu var. fiu an psikolojik, felsefik, ideolojik direnifl kadar, çok ilerde
düzeyde bir fiili direnifl, fiziki direnifl
durumu söz konusu. ‹mral› sistemi
hep bir psikolojik savafl ortam›yd›, hep
tecrit, izolasyon vard›, her fley psikolojik savafla dayal›yd›. Dolay›s›yla ‹mral›
yaflam›, psikolojik savafla karfl› bafltan
sona bir direnme yaflam›yd›. Fakat gelinen noktada bu bask›lar›n doru¤a ç›kart›ld›¤›, imha tehdidinin aç›kça gelifltirildi¤i, direniflin de bunlara karfl› yürütüldü¤ü bir gerçektir. Yani geçmiflin
bir devam› durumu yoktur. Yeni durumlar var, tehditler ve bask›lar eskiye
göre çok daha kapsaml›; dolay›s›yla direnifl durumu da eskiye göre çok daha
kapsaml› ve ileri düzeyde. Bu duruma,
Önder Apo’ya dönük sald›r›ya karfl›
halk büyük tepki gösterdi. Gerçekten
de güz döneminde, Bezelê eylemiyle
bafllayan gerilla eylemlerinin de verdi¤i
moral ve öncülükle halk›n Önder
Apo’yu sahiplenme direnifli güçlü biçimde geliflti. “Önder Apo’ya özgürlük”
hamlesi güçlü bir halk direnifliyle sürdü. Ekim-Kas›m aylar› boyunca devam
etti. PKK kuruluflunun 30. y›ldönümü
kutlamalar›yla bu süreç halen devam
ediyor. Bu önemli bir direnifl durumudur, y›l›n finalini oluflturuyor, sonucunu belirliyor. Sonuçta siyasi-askeri
mücadelede kazanan›n Özgürlük hareketimiz oldu¤unu, bu zorlu mücadele
y›l›nda inkar ve imha sisteminin güçlü
ve ciddi darbeler yedi¤i, özellikle Türk
ordusunun ve AKP hükümetinin ciddi
biçimde y›prand›¤›; art›k itibar›n›, otoritesini, etkinli¤ini kaybetti¤i, d›fl kamuoyu, d›fl siyasi çevrelerde oldu¤u
kadar, Türkiye toplumunda da ciddi
Halk›m›z eskiyi aflan bir eylemlilik düzeyi ortaya ç›kard›.
“H
Amed’den Van’a, Hakkari’ye kadar birçok alanda
gerçeklefltirilen halk eylemleri eskiyi aflan düzeydeydi. Polis
karfl›s›nda daha radikal ve sert bir direnifl gösterdi. Gençler,
kad›nlar gerçektende serh›ldanda yarat›c› yöntemler gelifltirme
gücünde, kabiliyetinde oldu¤unu gösterdiler”
Aral›k 2008
bir itibar kayb› yaflad›¤› aç›k bir gerçektir. Ortaya ç›kan sonuç budur.
Bezelê eylemiyle gerilla güz
hamlesini etkili bir flekilde bafllatt›
Bu süreçte biz nas›l bir çizgi izledik?
Bence hava sald›r›lar› karfl›s›nda, yine
s›n›r ötesi operasyon süreciyle birlikte
düflünce düzeyinde yeterli bir de¤erlendirme yapt›k; ama ald›¤›m›z kararlar›,
ortaya ç›kard›¤›m›z planlar› hayata geçirmekte, pratikleflmekte biraz geç kald›k, yavafl davrand›k. Kararlar›m›za
fazla itibar etmedi¤imiz, inanmad›¤›m›z, ya da en az›ndan niyetle hareket
eden bir durum görüldü. Bu bir eksiklikti. Hava sald›r›lar› karfl›s›nda s›n›rl›
bir kay›p verdiysek, nedeni budur. Di¤er yandan Gabar-Oramar eylemleriyle
güz sürecine biz inisiyatifli girmifltik.
Zap operasyonunun yenilgiye u¤rat›lmas›yla gerilla, k›fl ortas›nda çat›flma
yap›p baflar› kazanan bir performans
sergiledi. Böylece baharda biz düflmana
askeri cepheden etkin vurarak girdik.
Bunun halk direniflini teflvik etmesi,
beslemesiyle, Mart ay›nda geliflen halk
serh›ldanlar›yla birleflmesiyle bahar sürecini çok daha etkili kazanan biz olduk. ‹nisiyatif elimizde oldu. Daha sonraki süreçte Türkiye cephesinde siyasi
kriz ve iktidar savafl›m›n›n sürdü¤ü bir
süreçte biz elimizdeki inisiyatifi çok etkili kullanamad›k. Haziran-Temmuz
süreci böyle bir süreç oluyor. Ne askeri
cepheden, ne de siyasi cepheden elimizdeki inisiyatifi tam ve etkili kullanamad›k. Deyim yerindeyse durumu biraz
idare ettik. A¤ustos ay›nda askeri cephede bu durum biraz k›r›ld›. A¤ustos
sonu Eylül bafl›nda bu yetersizlik belli
ölçüde k›r›ld›. Dersim de, Erzurum’da,
Botan’da, Zagros’ta geliflen eylemler
böyle bir düzey yaratt›lar. Elimizdeki
inisiyatife denk düflen, dönemin gerektirdi¤i taktik çizgiye yaklaflan bir pratik
etkinlik, gerillan›n savunma direnifl düzeyi ortaya ç›kt›. Eylül ay› taraflar aç›s›ndan haz›rl›k süreci oldu. Zaten oruç
ay›yd› da. Taraflar haz›rland›lar. Bir hesaplaflma; y›l›n sonuçlar›n›n nas›l olaca¤› Ekim ve Kas›m aylar›nda, güz döneminde yafland›. Bu dönemde Bezelê
eylemiyle birlikte gerilla güz hamlesini
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
öncü düzeyde, etkili bir biçimde bafllatt›. Ard›ndan halk, Önder Apo’yu sahiplenme ve savunma etkinli¤ini, serh›ldan›n› etkili bir biçimde gelifltirdi. Böylece
“Önder Apo’ya Özgürlük” hamlesi, gerilla eylemlili¤i ve halk direnifliyle güçlü
bir biçimde bafllat›lm›fl oldu. Belli düzeyde de sürdürüldü bu bafllang›ç.
Sonras›nda gerilla cephesinde bir zay›fl›k, biraz s›n›rl›l›k oldu. Halk›m›z eskiyi
aflan bir eylemlilik düzeyi ortaya ç›kard›. Amed’den Van’a, Hakkari’ye kadar
birçok alanda gerçeklefltirilen halk eylemleri eskiyi aflan düzeydeydi. Polis
karfl›s›nda daha radikal ve sert bir direnifl gösterdi. Gençler, kad›nlar gerçektende serh›ldanda yarat›c› yöntemler
gelifltirme gücünde, kabiliyetinde oldu¤unu gösterdiler. Fakat bunun sürekli
k›l›nmas› ve büyütülmesi örgütlenmeye
ba¤l›. Mevcut olan› ancak bundan sonraki geliflmeler için bir deneyim, tecrübe birikimi olarak de¤erlendirebiliriz.
Bütün bunlardan ortaya flu ç›kt›: iflleri
baflar›yla yürütebiliriz, serh›ldan›, düflman etkinli¤ini, inkar ve imha sisteminin etkinli¤ini tümden k›racak düzeyde
gelifltirebiliriz. Hem örgütsel olarak,
hem eylemsel olarak bunu gelifltirme
gücü ve imkan›m›z var. Ekim-Kas›m
aylar›ndaki halk direnifllerinin sonuçlar›ndan bunu rahatl›kla ç›karabiliriz.
Hareketimizi tasfiye plan› gerillan›n
halk›n direnifliyle bofla ç›kart›lm›flt›r
Bir bütün olarak 2008 y›l›nda inisiyatif bizim elimizde olmufltur. 2008’i
kazanan Özgürlük mücadelemiz ve
Kürt halk› oldu. Bu bafltan sona kadar
böyledir ve tart›flma götürmezdir. Türkiye yönetimi, inkar ve imha sistemi
bunu k›rmak için zaman zaman hamleler yapmaya çal›flm›flsa da, bu hamleleri istenen sonucu vermemifl, inisiyatifi ele geçirmelerine yol açmam›fl,
gerilla ve halk direnifli karfl›s›nda k›r›lmaktan kendini kurtaramam›flt›r. Dolay›s›yla 2007 y›l› boyunca haz›rlan›p
2008’de gerillay› ezip s›n›rland›rarak,
marjinal k›larak, Önder Apo üzerinde
imha sürecini gelifltirerek Hareketimizi
tasfiye etme plan›, gerillan›n ve halk›n
2008 direnifliyle bofla ç›kart›lm›flt›r. Bu
aç›k bir sonuç; bunu küçümsememek
21
laz›m. Kal›c› bir sonuç yok kuflkusuz.
Kürt sorununun siyasi çözümü noktas›nda kal›c› bir düzey ortaya ç›karamad›k. O bak›mdan bu gelifltirilen mücadele çok etkisizdir, fazla bir yenilik yok,
demek fazla do¤ru de¤ildir. Düflman›n
hedefleri vard›, o do¤rultuda sald›r›lar›
vard›. ‹mha ve tasfiye etme hesab›yla
tüm gücünü ortaya koyarak sald›rd›.
Buna göre kendini haz›rlam›fl ve planlam›flt›. Türkiye bütün imkanlar›n›;
ekonomiden siyasete ve askerli¤e kadar tüm imkanlar›n› buna sevk etti.
ABD’den, Avrupa’dan en ileri düzeyde
destek ald›; ‹ran’dan, Suriye’den destek ald›. Irak yönetimini bunun içine
katmak, en az›ndan pasif bir biçimde
de olsa Güney Kürdistan yönetiminin
deste¤ini alma konusunda bir çaba
içerisinde oldu, bütün bunlar›n hepsini kulland›. Amac›, PKK’nin radikal
duruflunu k›rarak marjinal düzeye düflürmek, kontrol alt›na almak, ikinci
bir hamle ile ezip tasfiye edebilecek bir
düzeye düflürmekti. Dikkat edilirse
bunlar gerçekleflmemifltir. Tam tersine
siyasi ve askeri cepheden düflman sald›r›lar› k›r›lm›flt›r. Etkili bir direnifl;
düflman sald›r›lar›n›, hesaplar›n›,
planlar›n› bozan bir gerilla direnifli ve
halk serh›ldan› ortaya ç›km›flt›r.
Bütün bunlarla birlikte 2008 y›l›n›n
ideolojik ve örgütsel mücadele anlam›nda da tafl›d›¤› derin anlam vard›r. Bu
alandaki mücadele bizim büyük baflar›m›z› daha fazla gösteriyor. Siyasi-askeri cepheden düflman sald›r›lar›n›n k›r›lmas›na, inisiyatifin elimizde olmas›na yol açan, ideolojik ve örgütsel cephedeki geliflmelerdir, baflar›lard›r. Üçüncü partileflme hamlesinin en güçlü bir
biçimde geliflti¤i y›l 2008 y›l› oldu. Bunda çeflitli etkenler rol oynad›: her fleyden önce en önemli etken olarak, Önderlik savunmalar› bunda en temel rolü oynad›. Kesinlikle böyle bir ideolojikörgütsel düzeyin yakalanmas›nda, mücadelenin sürdürülüp tasfiyeci, orta
yolcu e¤ilimlerin elefltirilip mahkum
edilerek Önderlik çizgisinde yeniden
partileflme sürecinin böyle güçlü gelifltirilmesinde Önder Apo’nun gelifltirdi¤i
son savunmalar›n belirgin etkisi vard›r.
‹mral› duruflu, insanl›k tarihinin en özgürlükçü bir direnifl durufludur. Öyle
ki, bu durum birçok yan›lg›y› ortadan
kald›rd›. Demokratik siyasi çözümün,
demokratik mücadelenin öyle direniflsiz, fedakarl›k göstermeden olmayaca¤›n› ortaya ç›kard›. Hep uzlaflmayla,
basit biçimde bu mücadelenin sürece¤ini sanan düflüncelerinin yanl›fll›¤›,
yan›lg›s› ortaya ç›kt›. Bu da Önderlik
çizgisini, içinde bulundu¤umuz sürecin
mücadele tarz ve taktiklerini anlamam›zda büyük bir rol oynad›, vicdan devrimi yapmam›z› sa¤lad›. Önder Apo
üzerinde bu kadar imha sald›r›s› olurken, Önderlik bunlar karfl›s›nda böyle
bir direnifl içinde olurken zay›f durmak,
pasif kalmak anlafl›l›r de¤ildi. Bu durum ve durufl herkesi etkiledi.
1 Haziran At›l›m›n›n yenilmemesi
halkta yeni bir umut yaratt›
‹kinci olarak, gerilla direniflinin, 1
Haziran At›l›m›n›n yenilmezli¤inin pay›
vard›r. Bu konuda da gerçekten geçen
süreçte bu at›l›m konusunda belli bir
belirsizlik vard›. 1 Haziran At›l›m› çok
güçlü kararla bafllamad›, çok haz›rl›kl›
de¤ildi, etkili bir biçimde geliflmedi. Ne
kadar direnilece¤i, nereye gidece¤i,
hangi sonuçlar yarataca¤› belli de¤ildi.
O bak›mdan bafllang›çta çok fazla
inanç, umut ve güven yaratmad›. E¤er
bu kadar da¤›n›kl›k, parçal› durufl olduysa, görevlerden geri çekilmeler yafland›ysa, bunun etkisiyle yafland›. Birçok arkadafl›m›z görev ve sorumluluk
üstlenmediler. Niye üstlensinler ki. 1
Haziran At›l›m›n›n baflar›l› olup olmayaca¤› belli de¤ildi, hatta baflar›s›z olma ihtimali çok güçlüydü. Baflar›s›z bir
sonuca ortak olmamak için görev üstlenmediler. Niye bu geçen süreçte bu
kadar istifac›l›k geliflti, bu kadar geri
çekilme oldu, yani bunun hepsi provokasyonun etkisiyle mi oldu? Önder
Apo’nun parti çizgisinin, militan çizgisinin bilinmemesinden mi oldu? Hay›r.
Bunlar birer etkendi. Fakat bunlardan
daha fazlas› asl›nda sürecin yaratt›¤›
etkiydi. Çok fazla umut ve inanç vermiyordu. Onun için de birçok kifli baflar›s›zl›¤a fazla ortak olmak istemedi. Ne
zaman ki 1 Haziran At›l›m› geliflti, yenilmedi, beflinci y›l›na ulaflt›, halkta yeni bir umut yaratt›, Önderlik çizgisinin
SERXWEBÛN
22
yeni bir direniflle baflar›l› biçimde hayata geçirilebilece¤ini gösterdi; düflman
cephesinde ciddi sars›nt›lar, zay›fl›klar,
darbelenmeler ortaya ç›kard›; bu durum yeniden bir umut, güven ve inanç
yaratt›. Mücadele ederek, yeni süreçte
mücadeleyi gelifltirerek baflar› kazanabilece¤imiz, düflman› yenilgiye u¤ratabilece¤imiz, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü mücadeleyle gerçeklefltirebilece¤imiz gerçe¤i ortaya ç›kt›. Bu da önemli bir etkendir. Moral,
psikolojik ve bilinç düzeyinde önemli
de¤ifliklik yaratt›. Yeniden güçlü bir
inanç, irade, güven ve umut oluflmas›na yol açt›. Bu durum toparlanmay› yaratt›, buna dayal› geliflen ideolojik-örgütsel mücadeleler etkili oldu, gerçekleri kavramam›za yol açt›.
Hareketimize sadece siyasi-askeri
de¤il ideolojik-örgütsel sald›r› vard›
Üçüncü olarak, HPG 4. Konferans
tart›flmalar›n›n bunda pay› var, ondan
sonra gelifltirilen, daha çok yo¤unlaflt›r›lan partileflme çal›flmalar›n›n, HPG’ye
dayat›lan provokatif-tasfiyeci-iflbirlikçi
e¤ilimin a盤a ç›kart›lmas›, soruflturulmas›, ona karfl› bir ideolojik örgütsel
mücadele yürütülmesinin pay› var. Bütün bunlar 2008 bahar›nda önemli bir
düzey kazand›. Dr. Ali tasfiyecili¤ini
mahkum eden tart›flma ve karar düzeyi genel partileflmenin geliflmesinde,
partileflme önünde engel oluflturan sorunlar›n çözülmesinde önemli bir süreci gelifltirdi, umut ve güven verdi. Biz
de “ideolojik ve örgütsel mücadele yürüterek tasfiyecili¤i, parti d›fl› e¤ilimleri
ortaya ç›kart›p mahkum edebiliriz” anlay›fl›n›, güvenini gelifltirdi. Bir de flunu ortaya ç›kard›; Önderlik çizgisinde
birleflilir, çizgi esas al›n›r, çizgi mücadelesi yürütülürse çözülmeyecek ideolojik ve örgütsel sorun yoktur. E¤er ortada sorunlar varsa ve çözemiyorsak
bu, sorunlar›n büyük oldu¤undan,
a¤›rl›¤›ndan de¤il, bizim sorunlar› çözecek kadar çizgi duruflu, Önderlik çizgisinde örgütsel durufl gösteremememizden kaynaklan›yor. Bu durumu aflt›kça
sorunlar›n çözümünün daha kolay oldu¤u, her türlü sorunun çözülebilece¤i
ortaya ç›kt›. Bu bizde bir toparlanma
yaratt›, partileflme e¤ilimini güçlendirdi, özelefltiri gelifltirdi, kendimizi yenileme gücü, iradesi kazand›rd›. A¤ustos’ta
ve Eylül ay›nda yapt›¤›m›z kongreler ve
konferanslar bunun üzerinde gerçekleflti. Bir yönüyle de Botan’daki tasfiyecili¤in yaratt›¤› zemine dayanarak yürütülen sald›r›lar›n ortaya ç›kard›¤› kay›plar›n intikam›n› alma arzusu, aray›fl› bizi ideolojik ve örgütsel cephede de
böyle bir mücadeleyi gelifltirmeye götürdü. Çünkü Hareketimize sald›r› sadece siyasi-askeri cepheden de¤ildi, en
az onun kadar ideolojik-örgütsel cepheden de sald›r› vard›. Dolay›s›yla düflman sald›r›s›n› bofla ç›kartmak, siyasiaskeri cepheden mücadele etmek kadar, ideolojik-örgütsel cepheden de
mücadele etmeyi gerektiriyordu. Bu temelde yürütülen soruflturmalar, tart›flmalar, örgütsel toparlanma, ideolojikörgütsel çizgide netleflme aray›fl›, öze-
Aral›k 2008
azalmayarak, hatta daha çok artarak
devam etti. Ama o sald›r›lar alt›nda
Kongre yapabildik. O sald›r›lar, d›fltan
düflman›n yöneltti¤i askeri-siyasi sald›r›lar bizim Kongre yapmam›z› engelleyemedi. E¤er bazen engellenmiflse, demek ki engel kendimizdik. Peki, bizdeki
engel neydi? Umutsuzlu¤umuzdu, çok
inanç duymay›fl›m›zd›, süreci iyi de¤erlendiremeyiflimizdi. Büyük bir iddia ile
iradeyle Önderlik çizgisini özümseme
temelinde özelefltiri yapamay›fl›m›zd›.
Yeni bir yürüyüfl yapma gücü, iradesi
olmazsa, elbette ki Kongre olmaz. Kongre demek, yeni bir hedef ortaya koymak, yeni bir iddia ile ortaya ç›kabilmek demektir. ‹flte 2007-2008 y›l› boyunca ideolojik-örgütsel cephede yaflanan geliflmeler, Önderlik savunmalar›
ve direniflinin etkisi, 1 Haziran At›l›m›n›n etkisi, tasfiyecili¤i soruflturan, yarg›layan, ideolojik mücadele sürecinin
Biz 2008 y›l›nda böyle büyük bir ideolojik-örgütsel çizgi
“B
mücadelesi yürüttük ve bu alanda baflar› kazand›k. Bu
baflar› ki, her türlü siyasi, askeri baflar›n›n ön kofluludur,
olmazsa olmaz›d›r. Bütün siyasi-askeri baflar›lardan çok daha
de¤erli olan›, gelece¤e güç katan›, ideolojik-örgütsel cephede
yürütülen mücadele ve sa¤lanan baflar›d›r”
lefltiri sürecinin geliflimi bizi parti kongresi yapmaya götürdü.
A¤ustos ay› sonunda PKK 10. Kongresi, Eylül’de PAJK 7. Kongresi gerçekleflti. Bu kongreler önemli ve anlaml›d›r. Büyük bir ideolojik-örgütsel zirveyi
ifade ediyorlar. Bu gerçekleri anlamak
gerekir. Ama daha da önemlisi buna
nas›l ulafl›ld›, onu anlamak laz›m. Ancak tasfiyecili¤e, orta yolculu¤a karfl›
mücadele etme gücü kazand›kça, böyle
bir bilinç ve irade oluflturdukça, yani
özelefltiri yapabildikçe bu kongrelere
ulaflabildik. Yoksa o düzey olmasayd›
Kongre yapamazd›k; zaten yapam›yorduk. Dikkat edilirse birkaç kez ertelenmiflti. Neden geçen süreçte ertelendi?
Bu bizimle ba¤lant›l›d›r. Operasyonlar
var, düflman sald›r›lar yap›yor, koflullar
uygun de¤il, diye kendimize gerekçeler
s›ralad›k, ama dikkat edilirse 2008
A¤ustos ve Eylül’ünde de bu sald›r›lar
etkisi bizde yeniden özelefltiri yapma,
Önderlik çizgisinde do¤ru bir biçimde
militanlaflmay› ele alma, bu temelde yeni bir iddia, irade kazanmaya götürdü.
Parti kongrelerimiz bunlar›n somutlaflt›¤›, örgütsel çerçeveye dönüfltürüldü¤ü, kararlara kavuflturuldu¤u çal›flmalar oldular. Bu anlamda da büyük bir
zirveyi temsil ettiler, en önemli sonucu
ortaya ç›kard›lar. Düflman sald›r›lar›n›n içimizdeki ajanl›¤› rolünü oynayan
tasfiyeci-provokatif e¤ilimleri, gizli sosyal reformculuk, gizli piflmanl›k, gizli
tasfiyecilik biçiminde tan›mlanan bu
durufllar›, e¤ilimleri tan›mlay›p mahkum etti¤i gibi; bunlara zemin teflkil
eden, bunlar›n var olmas›na ve hareketimize zarar vermesine yol açan her türlü çizgi d›fl›, orta yolcu durufl ve e¤ilimleri de a盤a ç›kard›, mahkum etti. Bireyci, tepkici, bürokratik, grupçu, liberal, pasif, sa¤ savunmac›, iddias›z, isti-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
fac› tutum ve anlay›fllar› da a盤a ç›kard›, elefltirdi, mahkum etti. Üçüncü Önderliksel do¤ufl çizgisinde yeniden partileflme ölçülerini gelifltirdi¤i gibi, bu ölçülerde yeniden partileflme sürecini
güçlü bir hamle halinde ortaya ç›kard›.
Bu ideolojik-örgütsel mücadelede bir
zirveyi ifade ediyor. Hareketimizin ideolojik-örgütsel mücadele ile sonuç alma,
baflar› kazanma gücünü gösteriyor.
Askeri mücadelede baflar› ideolojik
ve örgütsel mücadeleden geçiyor
Biz 2008 y›l›nda böyle büyük bir ideolojik-örgütsel çizgi mücadelesi yürüttük ve bu alanda baflar› kazand›k. Bu
baflar› ki, her türlü siyasi, askeri baflar›n›n ön kofluludur, olmazsa olmaz›d›r.
Bütün siyasi-askeri baflar›lardan çok
daha de¤erli olan›, gelece¤e güç katan›,
ideolojik-örgütsel cephede yürütülen
mücadele ve sa¤lanan baflar›d›r. Bu temelde Önderlik çizgisinde kendimizi yeniden sorgulayarak çizgiye daha çok
yaklaflan militanlar haline geldik. Güçlü
bir netleflme, kararlaflma ve düzeltme
hareketi gelifltirdik. Önderlik çizgisi temelinde kendimizde düflünce ve davran›fl birli¤i yaratt›k. Bu, örgütümüzün
sa¤lamlaflmas›, öncülü¤ün sa¤lam hale
gelmesi, her türlü siyasi-askeri mücadeleyi, taktik süreçleri baflar›yla yürütecek
öncü örgütlemenin ortaya ç›kart›lmas›
demektir. Biz parti kongrelerimizle böyle bir düzeyi yakalad›k. 2008 y›l› bir de
böyle bir mücadele ve kazan›m y›l› haline geldi. Biz flunu gördük ki, askeri mücadelede baflar› ideolojik ve örgütsel
mücadeleden geçiyor. Önder Apo hep
söyledi: “PKK’lileflelim savafl› kazanal›m.” Her türlü siyasi, askeri mücadelede baflar›n›n ön koflulu olarak partileflmeyi gördü. Ne kadar partileflilirse, o
kadar güçlü siyasi-askeri mücadele yürütülür, dedi. Biz de 2008’de bize dayat›lan kapsaml› siyasi-askeri ve di¤er
tüm alanlarda planl› olarak gelifltirilen
imha sald›r›lar›na karfl› direnmenin
önemli bir alan› olarak ideolojik-örgütsel mücadele yürütmeyi ve orada baflar›
kazanmay› gördük. Böylece 2008 y›l› direnifli komple bir direnifl oldu. Düflman›n Siyasi-asker, ideolojik-örgütsel cephede gelifltirilen sald›r›lar›na karfl›; geri-
23
cili¤in, hiyerarflik devletçi sistemin sald›r›lar›na karfl›, onun etkilemelerine
karfl› güçlü bir ideolojik-örgütsel mücadele yürütme ve kazanma y›l› oldu. Bütünlüklü bir mücadele yürüttük ve kazand›k. ‹deolojik, örgütsel, siyasi, askeri, psikolojik bütün alanlarda bir direnme içinde olduk ve sonuç ald›k. Önderlik, gerilla, örgüt ve halk bütünlüklü bir
kenetlenmifl direnifl yürüttük ve önemli
bir sonuç ortaya ç›kard›k.
PKK 10. Kongresi Önder Apo’ya
özgürlük karar›n› ortaya ç›kard›
Öte yandan Kürt sorunun siyasi çözümü yönünde henüz kal›c› çözüm yaratamad›k. Yani ne zafer, ne de yenilgi
durumunu aflamad›k. Bu bir gerçek.
Ald›¤›m›z sonuçlar› bu anlamda çok
abartmamak laz›m. Kazan›mlar›m›z›
stratejik bir kazanç elde edecek düzeye
ulaflt›ramad›k. Fakat ciddi bir imha
sald›r›s›yla yüz yüzeydik. Bu sald›r›y›
k›rd›k, bofla ç›kard›k. Bu sald›r›n›n k›r›lmas›, bofla ç›kart›lmas› önemlidir.
Bu, düflman› zay›flatt›, güçsüz k›ld›.
Psikolojiden askeriyeye, siyasetten ideolojiye kadar düflman cephesini sarst›,
zay›flatt›. Bizi ise bütün alanlarda daha
iddial›, daha güvenli, umutlu, bilinçli,
birlik halinde, daha fazla Önderlik etraf›nda kenetlenmifl, örgütlenmifl, gelece¤e daha güvenli ve umutlu bakan bir
güç haline getirdi. Bu geliflme ve bu iradedir ki, PKK 10. Kongresinde Önder
Apo’ya özgürlük karar›n› ortaya ç›kard›.
Bizi böyle büyük bir karara vard›rd›.
PAJK Kongresi bu karar›, “kad›n özgür-
lü¤ünün gerekçesi ve gerçekleflmesi”
olarak tan›mlad›. ‹mral› sistemi on y›ld›r sürüyor, fakat biz flimdiye kadar
önümüze böylesi bir hedefi koyamad›k.
fiimdi böyle bir karara ulaflabilmemizin
mevcut geliflmelerle ba¤› var. Çünkü
güç kazand›k, iddia kazand›k, kendimize güven kazand›k. Bu güven sonucundad›r ki, böyle büyük bir hedefi gerçeklefltirilmek üzere önümüze görev olarak
koyabildik. Biz bunu bir slogan olarak
tespit etmedik, bu konuda kimse yan›lmamal›d›r. Geçmiflte de Önder Apo’nun
özgür olmas›n› propaganda ediyorduk.
fiimdi karar›m›z bir propaganda karar›
de¤ildir. Kongremiz görev süresinde bu
soncu almay› taahhüt etmifl, gerçekleflebilir bir görev olarak önüne koymufl
ve bütün çal›flmalar›n› bu hedefe kilitlemifltir. Süreci bu hedefin gerçekleflmesine için uygun görüyor. Gücünü bu
hedefi gerçeklefltirebilecek düzeyde görüyor. Geliflme düzeyini, örgütsel geliflme düzeyimiz böyledir. Kendimize güvenimiz bu düzeyde artm›flt›r. Bu bak›mdan Êdî Bese hamlemiz, Önder
Apo’ya özgürlük hamlesi haline geldi.
Parti kongrelerimiz, Özgürlük hareketimizin ve halk›n önüne Önder Apo’ya
özgürlük hamlesi görevini koydu. Bunu
yürütmek, baflar›ya götürmek, hareket
ve halk olarak boynumuzun borcudur.
Tarihsel olarak boyun borcudur.
2009 y›l›na biz bu geliflmeler temelinde göreve ba¤lanm›fl ve kilitlenmifl
olarak giriyoruz. Önümüze böyle tarihsel bir görevi koymufl olarak giriyoruz.
Bu büyük ve a¤›r bir görev. Ama gerçekleflmesi mutlaka gerekli olan, özgür-
SERXWEBÛN
24
lü¤ün, demokrasinin, eflitli¤in, insanca
yaflam›n, Kürt halk›n›n gelecek kazanmas›n›n buna ba¤l› oldu¤u ve mutlaka
gerçeklefltirilmesi gereken bir görev.
Bunsuz Kürdistan’›n, Kürt halk›n›n özgürlü¤ü olmaz. Kürt kad›n›n›n, Kürt
gencinin özgür gelece¤i, özgür yaflam›,
özgür duruflu olmaz, Kürt toplumunun
özgür gelecek iradesi, projesi kesinlikle
oluflmaz. Bunlar›n hepsi Önder
Apo’nun özgürlü¤ü temelinde Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne
ba¤l›. Dolays›yla 2009 y›l›na böyle büyük bir iddiayla, önümüze büyük bir
hedef koymufl olarak giriyoruz. Bu bofl
bir iddia ve hedef koyma de¤ildir. Bunu
gerçeklefltirme gücünü ve iradesini
kendimizde tafl›yarak giriyoruz. 2009
y›l›n›n bu hedef do¤rultusunda büyük
geliflmelerin yaflanaca¤› bir y›l haline
getirme iddiam›z tamd›r. Böyle bir y›l
haline getirmenin verileri var; askeri ve
siyasi durum buna uygundur. ABD’de
yönetim de¤ifliyor. Ortado¤u’daki savafl›mda, onun politikalar›nda de¤ifliklikler olacak. Bizim için de burada yeni ç›k›fllar gündeme gelebilecek. Türkiye yönetimi büyük umut ba¤lad›¤› sald›r›
sürecinde baflar›s›z k›l›nm›flt›r. Türkiye’de çok güçlü aray›fllar, tart›flmalar
var. Bu da bizim mücadeleyi gelifltirmemiz için büyük imkan veriyor. Ortado¤u’da çeliflkiler, çat›flmal› ortam sürüyor. Buna dayanarak özgürlük mücadelemizi gelifltirebiliriz. K›saca siyasi,
askeri ortam özgürlük mücadelemizi
gelifltirmek için f›rsat ve imkan sunma
bak›m›nda her zamankinden daha elveriflli. Kesinlikle güçlü verilere sahiptir.
Gerilla her sald›r›ya karfl› direnifli
gelifltirebilecek haz›rl›k içerisinde
Di¤er yandan ideolojik, örgütsel cephede önemli bir güçlenme yaflad›k. Parti kongrelerimiz halkta büyük bir coflku
ve heyecana yol açm›flt›r. Gençli¤i, kad›n› büyük bir moral düzeyi ve aktivite ortaya ç›kard›. Dolays›yla buna dayanarak her türlü siyasi askeri mücadeleyi
yürütme gücümüz var. Her türlü sald›r›y› gö¤üsleyecek, önümüze ç›kacak her
türlü görevi baflar›yla yürütecek bir güce sahibiz. Bunlar kesindir. Bu anlamda k›fl sürecini Önder Apo, yeniden bir
bar›flç›l çözüm için ça¤r› süreci olarak
tan›mlad› ve ilgili çevrelere ça¤r›lar yapt›. Destek görürse biz elbette izleriz. Fakat bu olmazsa, tehlikeli, zorlay›c› geliflmelerinin 2009 y›l›nda ortaya ç›kabilece¤ini ifade ettik. Biz buna göre de kendimizi haz›rlamak istiyoruz. Özellikle
gerilla cephesinde, Türkiye hükümetinin Baflbakan›n›n gelifltirdi¤i katliam ve
sürgün tehdidini ve bu temel de geliflebilecek olas› imha sald›r›lar›n› tümden
gö¤üsleyebilecek, onlar› bofla ç›kartacak
bir direnifli gelifltirebilecek düzeye ç›kmak üzere kendimizi haz›rl›yoruz. Gerilla cephemizin, Meflru Savunma cephemizin haz›rl›k düzeyi böyledir. Halk cephemiz, serh›ldan cephemiz yerel seçim
sürecini yafl›yor. Mart sonunda yerel seçimler var ve biraz da ondan sonraki sürecin nas›l geliflece¤i bu seçim sonuçlar›na ba¤l› olarak ortaya ç›kacak. Onun
için k›fl boyunca siyasi ortam hareketli,
ateflli, s›cak olacak. Halk hareketli¤i sürecek, siyasi tart›flmalar sürecek. Demokratik siyasi mücadele, e¤er mevcut
yönetiminin faflist geri sald›r›lar›yla kesilmezse, geliflerek devam edecek. Bu
noktada Mart sonundaki yerel seçimlerde demokratik siyasetin büyük bir baflar› kazanmas› için elbette el birli¤iyle
mücadele ediyoruz, mücadele edece¤iz.
Türkiye’nin tüm demokratik güçleri, siyasi güçleri, demokratik kurum ve kurulufllar›, gençlik, kad›n hareketleriyle,
sendikalar›yla birleflerek, iflbirli¤i, ittifak
yaparak, çat› partisini gelifltirerek Mart
sonundaki yerel seçimlerde demokratik
siyasetin büyük baflar›, zafer kazanmas›n› yaratmak için çabalayaca¤›z, çal›flaca¤›z. Çizgimiz budur. Daha sonraki süreci de ona göre de¤erlendirece¤iz.
Demek ki 2009 y›l›na girerken gerilla cephemiz, baharda ortaya çakabilecek olas› topyekun sürgün ve katliam
tehditlerine, sald›r›lar›na karfl› halk›
savunmak üzere kendini güçlü bir biçimde haz›rl›yor, haz›rlayacak. Halk
cephemiz, demokratik siyaset alan›m›z da 29 Mart seçimlerinde büyük
baflar› kazanarak çat›flmal› ortama
son verecek, sorunlar›n demokratik
siyasi yöntemle çözümünün önünü,
dolay›s›yla Kürt sorunun demokratik
siyasi çözümün önünü açacak bir siyasi sonucu elde etmeye çal›flacak.
Aral›k 2008
Biz demokratik siyasi cephede
sonuç alaca¤›m›z› umut ediyoruz
Biz daha sonraki süreci burada ortaya ç›kacak sonuçlara göre de¤erlendirece¤iz. Önder Apo “2009 bahar›, her
zamankiden daha fazla özgürlü¤e yak›n oldu¤umuz bir bahard›r, umudumuzun daha güçlü oldu¤u bir bahard›r.” dedi. Bütün bunlar›n gerçekleflmesi, k›fl boyu demokratik siyasi mücadelenin geliflmesine ve yerel seçimlerde baflar›l› bir sonuç almas›na ba¤l›.
Onun d›flar›da da, içeride de etkisi olacak. Türkiye ortam›n› etkileyecek ve
daha sonraki siyasi geliflmeler buna
ba¤l› olacak. Biz demokratik siyasi
cephede sonuç alaca¤›m›z› umut ediyor, buna inan›yoruz. Bu gerçekleflirse,
bundan sonraki siyasi süreç, demokratik siyasi yöntemlerle sorunlar›n çözüldü¤ü süreç olur. Böyle bir sürecin geliflimine biz de Özgürlük hareketi olarak
etkin, aktif olarak kat›l›r›z. Ama böyle
olmazsa, tersine bize, Önderlik gerçe¤imize, gerillam›za, halk›m›za, Özgürlük
hareketimize bir bütün olarak özgürlükçü varl›¤›m›za bask›, tehdit, sald›r›,
katliam, imha dayat›l›rsa, buna karfl›
da bütün gücümüzle Meflru Savunma
Çizgisinde topyekün bir direnifl yürütece¤imiz tart›flmas›zd›r. Buna da gücümüz var. Kendimizi yan›ltmadan, aldatmadan böyle bir durufl göstermeye
de haz›rl›yoruz. Elbette sonucu, mücadele eden güçlerin performanslar› belirleyecek. Çat›flmal› durumun geliflip
geliflmeyece¤ini demokratik siyasi mücadelenin gücü belirleyecek. Çat›flmal›
ortamda da sonuçlar›, gerilla ve halk
olarak imha sald›r›lar› karfl›s›nda kendimizi savunmak üzere yürüttü¤ümüz
haz›rl›klar belirliyor. Bu haz›rl›k düzeyini en ileri noktaya vard›raca¤›z. Gerillan›n her an›, her saati de¤erlendirerek kendini her türlü tehdit karfl›s›nda
halk› savunmak üzere güçlü bir haz›rl›¤a kavuflturmas› önem tafl›yor. Bunu
bilelim, anlayal›m, bu temelde bu k›fl
çal›flmalar›na yüklenelim diyoruz.
2009 y›l›na, 2008 y›l›nda sa¤lad›¤›m›z
kazan›mlar temelinde daha güçlü, daha iddial›, daha mücadeleci bir temelde girelim. Do¤ru olan da, bize sonuç
kazand›racak olan da budur.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
25
P K K ' D E G E R Ç E K L E fifiE
EN M‹L‹TANLIK
PEYGAMBERL‹K GELENE⁄‹N‹N DEVAMI
Kürdistan’a, Kürt halk›na, Kürt bireyine sahip ç›kmak, özgür yaflflaam› ve bu temelde özgür bir toplum
“K
ve birey yaratmay› amaçlamak çok radikal bir eleflflttiri ve özeleflflttiri ile iflflee baflflllamay› zorunlu k›l›yordu.
Bu yap›lmadan gerçekler ortaya ç›kar›lamaz, Kürt toplumu ve insan› e¤itilemez, aya¤a kald›r›lamaz
ve harekete geçirilemezdi. Lanetlilik reddedilmeden kutsall›kla birleflfliilemez ve yaflflaanamazd›.
Yok olmaktan kurtulunamayaca¤› gibi, gelece¤e yürünemezdi. Özgürleflflm
me, özgür bir toplum
ve birey olma yolunda ad›m at›lamaz ve geliflflm
me yaflflaanamazd›”
Kapitalist modernist sistemin temsilcileri Birinci ve ‹kinci Dünya Savafl›
ile Ortado¤u’yu kendi ç›karlar› temelinde düzenlediklerinde, sistemlerini
Kürdistan ve Kürt toplumunun parçalanmas›, inkar ve imhas› temelinde gelifltirdiler. Kürdistan’›n her bir parças›n› bir sömürgeci devletin egemenli¤ine vererek bu sömürgeci devletlerin
inkar ve imha politikalar›n› sürdürmelerine destek verdiler. Kahire Konferans› ard›nda gelifltirdikleri baz› anlaflmalar ve en son Musul Antlaflmas›yla
da Ortado¤u ve Kürdistan’da sürekli
sorunlar›n yaflanmas›na yol açarak
müdahale etmeyi ve ç›karlar›n› güvence alt›na almay› amaçlad›lar. Sömürgeci devletler Kürdistan’da iflbirlikçi ve
hain Kürt egemen s›n›fa dayanarak,
bu s›n›f› kullanarak ve güçlendirerek,
kapitalist modernist sistemin de gücünü ve deste¤ini arkas›na alarak Kürt
toplumunu ve bireyini da¤›tmaya, tarihle ba¤›n› keserek s›n›rs›z bir vahfleti, katliam›, sürgünü, iflkenceyi, asimilasyon ve kültürel soyk›r›m› gerçeklefltirmeye çal›flt›lar. Bunda küçümsenmeyecek bir düzeyde ileri sonuçlar da
elde ettiler. Neredeyse amaçlar›na tamamen ulaflacaklard› da. Kürdistan ve
Kürt toplumuna ait ne varsa imha etmeyi esas ald›lar. Kürt toplumuna ve
insan›na sadece yaflam›n›n yolu olarak kendini inkar edip, sömürgecilerle
bütünleflmeyi b›rakt›lar. Bunun için
de sadece afla¤›lamay›, iflkenceyi, tutuklamay›, sürgünü, asimilasyonu lay›k gördüler. Tümüyle iradesini k›r›p
teslim almay›, istedikleri gibi kullanmay› esas ald›lar. Kürt toplumu ve insan› bu inkar ve imha sistemine, politikalar›na karfl› direndi ama bu direnifller k›sa zamanda ezildi. Direnifl liderleri idam edildi, büyük katliamlar
gerçeklefltirildi, sonuçta Kürt toplumu
ve insan›n›n iradesi k›r›ld›, teslim al›nd›. Ülke askeri olarak tamamen iflgal
edildi. Siyasi olarak sömürgecilik kendisini örgütleyip, kurumlaflt›rd›. Ekonomik olarak tam bir talan gelifltirildi
ve halk açl›¤a mahkum edildi. Kimlik,
dil, kültür yasaklanarak, asimilasyona
tabi tutularak bir kültürel soyk›r›m
uyguland›. Art›k Kürtler çözümsüzlük
içerisinde inkar ve imha politikalar›n›
kendileri yürütür duruma getirildi.
Sadece fiziki yaflam önlerine tek yol
olarak b›rak›ld›. Bu, ölümle yaflam
aras›nda her gün ama onursuzca ölmek demekti. Bu adeta bir kadermifl
gibi kabul edilmiflti. Öyle ki düflman›
oldukça çok ve vahfli, inkar ve imhan›n d›fl›nda hiçbir fleyi lay›k görmüyor,
dostu az ama düflman› çok olan bir
durumdayd›. Kürt toplumu ve insan›
ise kendi gerçekli¤inden kaç›yor, tamamen teslim olmufl ve sömürgecileri
yafl›yor, en ufak bir umudu kalmam›fl,
art›k kendini inkar ve imha etmede görüyordu. Baflka bir fleyi düflünemiyor
durumdayd›lar. Bu ise toplumsall›¤›n›
yitirme, tarihle ba¤›n› koparma ve insanl›¤›n› kaybetmeyi ifade ediyordu.
Onun için sömürgeciler, Kürtleri art›k
insan görmüyor, insan muamelesi
yapm›yor, kuyruklu Kürt diye adland›-
r›yor ve hayvanlara yap›lan muamelenin de gerisinde bir muamele uyguluyorlard›. Ortada Kürtlükten de öte bir
insanl›k sorunu, dram› yaflan›yordu.
Hem de tarihte insanl›¤a en büyük
hizmeti yapm›fl olan Kürtlere bu lay›k
görülmüfltü. “Ben insan›m, Kürt’üm,
demokrat›m, sosyalistim” diyen hiç
kimse asla bu durumu normal göremez ve kabul edemezdi.
Önder Apo, Kürdistan’da yaflanan
bu durumdan utanç duydu¤unu ve
bundan mutlaka kurtulunmas› gerekti¤ini belirterek “yaflam olacaksa
özgür olmal› ya da asla olmamal›” dedi. Yaflam ile ölüm aras›nda her gün
onursuzca ölümün yaflam olarak kabul edilmeyece¤ini, özgür yaflam d›fl›nda bir yaflam›n da kabul edilemeyece¤ini sürekli hayk›rd›. Özgür bir
yaflam, toplum, insan yaratma amac›yla daha ilk ad›mlar› att›¤›nda,
Önderlik, “asla özgür yaflama, halka,
yoldafll›¤a, insanl›¤›n demokratik, özgür, eflitlikçi de¤erlerine ihanet etmeyece¤im” dedi. Toplumsall›¤›n› da bu
ilkeler temelinde oluflturmaya giriflti.
Bafllang›c›ndan günümüze kadar bu
ilkelere ba¤l› kald›, gereklerini yerine
getirmek için yaflad› ve mücadele etti.
Partiyi, militanl›¤›, mücadeleyi ve toplumu da bu ilkeler temelinde gelifltirmeye özen gösterdi.
Önder Apo öncelikle ifle zihniyetten
bafllad›. Giderek bunun tarz›n› da gelifltirdi. Kürdistan’da topluma ve bireye verilen tüm ideolojiler, felsefeler tamamen Kürt’ü inkar ve imhay› amaç-
SERXWEBÛN
26
layan felsefe ve ideolojilerdi. Bunlar›n
gerçe¤ini Kürt toplumuna ve insan›na
kavratmak, beyninden söküp atmak,
Kürt’ün ç›kar›n›, varl›¤›n› ve gelece¤ini
gerçeklefltiren felsefe ve ideolojiyi vermek ve bu utan›las› durumdan ç›karmak gerekiyordu. Kürt baflkas› için
düflünme, yaflama, ölme yerine kendisi için düflünmeli, yaflamal› ve mücadele etmeliydi. Bu çok zor bir görevdi.
Ama mutlaka baflar›lmas› gereken bir
görevdi. Bu görev baflar›lmadan
Kürt’ün imhas›n›n önüne geçilemezdi.
Çünkü her fley zihniyette kazan›l›r veya kaybedilirdi. Kürt’ün elinden zihniyeti al›nd›¤› için baflka bir zihniyete
çekildi¤i için Kürt kendine ait olmaktan ç›km›fl, baflkas›n› ve her gün ölümü yafl›yordu. Önder Apo en büyük
savafl› burada yo¤unlaflt›rd›, Kürt’ün
zihniyetinde devrimi gerçeklefltirdi.
Kürt’e beyin, bilinç, düflünce ve bunda
derinleflmeyi kazand›rd›. Kürt’ün beynindeki ve yüre¤indeki sömürgecili¤i
öncelikle y›kt›. Kürt art›k baflkas› için
de¤il de kendisi için düflünmeye bafllad›. ‹çine düflürüldü¤ü durumu ve bundan nas›l kurtulaca¤›n› gördü ve anlad›. Kürtlerin çarp›t›lan, sapt›r›lan duygu ve düflünceleri, ruhu bu temelde
düzeltildi, Kürtlere ait duygu, düflünce
ve ruh yarat›ld›, Kürt toplumu ve bireyi bu temelde aya¤a kald›r›ld›. Önder
Apo sadece zihniyet vermedi, içinde
tutuldu¤u durumdan nas›l ç›k›laca¤›n› da gösterdi. Nas›l bir önderlikle, örgütle, militanl›kla ve mücadeleyle bunu baflar›laca¤›n› da gösterdi. Bunun
yaflam›n›, kiflili¤ini, kültürünü, ahlak›n›, ölçülerini ve nas›l olmas› gerekti¤ini de gelifltirip kavratt›. Bütün bunlar› sadece düflüncede de¤il bizzat pratikle de gelifltirip göstererek kavratt›.
Halk bunu görerek yaflayarak varl›¤›na ve özgür gelece¤ine sahiplik yapt›.
Kapitalist modernist sistem, sömürgeciler ve Kürt iflbirlikçi-hain s›n›f› el ele vererek inkar ve imha sistemini birlikte yürütüyordu ve bunu hem
de çok vahflice gerçeklefltiriyordu.
Kürt her gün ölümü yafl›yor ve art›k
son s›n›r›ndayd›, bundan ötesi tam
bir ölümdü. Dostlar› çok az olmas›na
ra¤men, dostlar› da art›k Kürt toplumuna ve bireyine bak›p yaflanan du-
rum karfl›s›nda yapabilecekleri bir
fleylerinin olmad›¤›na kanaat getirmifller, olup bitene seyirci konumundayd›lar. Kürtler ise iradesi k›r›lm›fl,
teslim olmufl, inkar ve imha politikas›n› art›k kendileri yürütür durumdayd›lar. Hiçbir ç›k›fl yollar›n›n kalmad›¤›na inanm›fllard›, olup biteni bir
kader olarak kabul etmifllerdi. Art›k
hiç kimse Kürtlerin tekrar var olabilece¤ine inanm›yor, bu iflin bitti¤ine
inan›yordu. Sistem, sömürgeciler, iflbirlikçi hainler sonuç ald›klar›na inanarak bir tehlike görmüyordular ve
rahatt›lar, ç›karlar›n›n güvence alt›nda oldu¤unu düflünüyorlard›.
Büyük bir emek ve fedakarl›kla
kendine ait de¤erler yarat›labilir
Böylesi bir durumun yafland›¤› koflullarda ancak kendine güvenerek,
çözüm olanaklar›n› bizzat yaratarak,
kendini sürekli çözüm gücü haline
getirerek, aya¤a kalkmak, yürümek
ve baflar›y› elde etmek gerekiyordu.
Baflka türlü olamayaca¤› çok aç›kt›.
Çünkü herkes imhay› gerçeklefltirmeye çal›fl›yor, kimsenin verece¤i bir fleyi
yoktu, kimseden bir fley istenemezdi.
Yok olman›n önünü almak, dirilmek,
aya¤a kalkmak, baflar›ya yürümek,
baflarmak tamamen zorluklarla bo¤uflarak yenmeyi, asla kolay› ve haz›r›
seçmemeyi zorunlu k›l›yordu. Ortada
kolay bir yol, elde edilecek bir olanak
ve haz›r ele geçirilecek bir fley yoktu.
Aral›k 2008
Tamamen zorluklar, yokluklar içinde
ancak büyük bir emekle fedakarl›kla
ve cesaretle kendine ait de¤erler ve
yaflam yarat›labilirdi. Bu baflar›l›rsa
var olma ve gelece¤e özgür yürüme
olana¤› elde edilebilirdi. Önder Apo
bu gerçekli¤i tüm yoldafllar›na ve halka kavratmaya çal›flt›. Gelifltirdi¤i hareketi bu ilkeye oturtarak, yoldafllar›n› ve halk›n› bu ilke temelinde e¤iterek gelifltirdi. Onun için çelikleflen bir
Önderlik, parti, militan ve halk gerçekli¤i ortaya ç›kt›. Her flart alt›nda
özgürlü¤e ba¤l›, ondan taviz vermeyen, onun için yaflayan ve ölen bir önderlik, parti, militanl›k ve halk gerçekli¤i geliflti ve kendini bu temelde
gerçeklefltirerek kabul ettirdi.
PKK militanl›¤›n›n büyük ve yenilmez gerçekleflmesinde ortaya ç›kt›¤›
vahfli koflullar ve kendine temel ald›¤›
özgücüne dayanma, kendine güvenme, kendi olanaklar›n› yaratma, kendi
olanaklar›na dayanarak mücadeleyi
gelifltirme, sürekli kendini çözüm gücü olarak tutma, gelifltirme, çözümü
kendinde arama ilkesine ba¤l›l›k esast›r. Bu ilke hareketin ba¤›ms›zl›¤›n› ve
özgürlük ilkelerine ba¤l›l›¤›n› gelifltirmifltir. Her flart alt›nda hiçbir zorluk
karfl›s›nda y›lmadan mücadelede ›srarl› olmas›n› ve bu güne gelmesini
sa¤lam›flt›r. Büyük bir fedakarl›k, cesaretin gerçekleflmesine, büyük bir
emek hareketinin gerçekleflmesine yol
açm›flt›r. Büyük bir adalet hareketi
olarak gerçekleflmesi de bundan ötürüdür. Çünkü temelinde büyük bir
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
emek yatmaktad›r. Bu da büyük fedakarl›k ve cesaret ile gerçekleflmifltir.
Zorluklarla mücadele etme, yenme,
geliflmeyi bu temelde yaflama, haz›r›
istememe, kolay› seçmeme duygu ve
düflüncedeki derinlik, güçlü bir iradenin yarat›lmas›n› ortaya ç›karm›flt›r.
Bütün zorluklara, engellemelere sald›r›lara ra¤men PKK iradesi k›r›lam›yorsa bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r.
Önderlik özgürlük mücadelesi
veren güçlerin umudu oldu
Kürdistan, Kürt toplumu ve Kürt
bireyi paramparça edildi¤i, Kürt toplumsall›¤› da¤›t›ld›¤›, tarihle ba¤› kesildi¤i, üzerinde inkar ve imha politikalar› yürütüldü¤ü, bunun da kapitalist modernist sistem, sömürgeciler ve
Kürt iflbirlikçi-hain s›n›f› el ele vererek gerçeklefltirildi¤i için böylesi bir
topluma sahip ç›kmak, hele hele özgür bir yaflam› toplum ve bireyi yaratmay› amaçlamak dünyan›n en zor
ama en onurlu görevini üstlenmektir.
Var olan dünyaya karfl› ç›kmak onunla savaflmak ve mutlaka onun alternatifini yaratmak demektir. Onun için
de daha bafl›ndan ç›k›fl› ayk›r› yapmak bunda ›srarl› olmay› gerektirir.
Çünkü Kürdistan her hangi bir sömürge, karfl›s›ndaki de herhangi bir
sömürgeci güç de¤il. Uluslararas› bir
sömürge ve hatta sömürgeden de öte
bir duruma düflürülmüfltür. Böylesi
bir ülkeye, halka sahip ç›kmak burada özgür yaflam› bu temelde bir toplum ve bireyi yaratmay› sahiplenmek
büyük cesaret, fedakarl›k, yürek ve
bilinç ister. Bu temelde pratikleflmek
baflar›da ›srar ister. Daha iflin bafl›nda dünyada var olan sistemle ba¤›n›
tümden kesme, onu aflma, onunla her
yönden mücadele etme onun alternatifini gelifltirme ister. Aksi taktirde
ad›m at›lamaz at›lsa dahi sonuç al›namaz, yem olmaktan kurtulunamaz.
Böylesi bir mücadelenin do¤uflunun
çok zor olaca¤›, do¤uflu halinde de
büyük bir do¤ufl olaca¤›, gelifliminin
çok büyük de¤iflimleri ortaya ç›karaca¤› bir gerçektir. Nitekim Önder Apo
öncülük etti¤i hareket ve halk›n do¤u-
27
flu ve geliflimi Kürdistan’da ve Ortado¤u’da büyük geliflmelere yol açm›flt›r.
Kürdistan toplumunun ve bireyinin
içine düflürüldü¤ü durum, bunun
esasta kapitalist modernist sistem taraf›ndan gerçeklefltirildi¤i dikkate
al›nd›¤›nda burada özgür yaflam, toplum ve bireyi amaçlayan bir hareketin
sisteme ayk›r› do¤mas› gerekti¤i ve
sistemle, sistemin tüm güçleriyle karfl› karfl›ya gelece¤i aç›kt›r. E¤er Önder
Apo ve PKK bu gün tüm sistem güçlerinin hedefi haline gelmiflse nedeni
budur. Bu Önderlik ve gelifltirdi¤i hareket ayk›r› do¤mufl, bunu sürekli koruyarak bu güne gelmifltir. Bu gün bu
ayk›r›l›¤›n› daha net ve derinlikli olarak ortaya koymufl bulunuyor. Onun
için hiçbir zaman sisteme, sistemin
herhangi bir gücüne özenti duymam›fl, onlar gibi olmay› önüne koymam›flt›r. ‹çinde ve etkileri alt›nda
do¤du ama sürekli d›fl›na ç›kmaya, etkilerini aflmay› da bildi.
Onun için ayk›r› bir önderlik, hareket olarak kalmay› baflard›. Önderlik;
demokrasi, özgürlük ve eflitlik mücadelesi veren güçlerin umudu olmas›n›
bildi. Geliflmesini en çok da reel sosyalizmin tasfiye edildi¤i, kapitalist
modernist sistemin zaferini ilan etti¤i, tüm alternatiflerin etkisizleflmeye
girdi¤i bir dönemde bunu sürdürdü.
Bu amaçlar›na ba¤l›l›ktaki ›srar› ile
mümkün oldu. Önder Apo sistemin
var olan felsefe, ideoloji, siyaset, yaflam, kiflilik, ahlak, kültür vb ölçüleri
esas almayarak giderek de bundan
tümden kopup, aflarak yeni bir zihniyet ve buna ba¤l› yaflam›, kültürü,
ahlak›, kiflili¤i ve toplumu gelifltirmeyi esas ald›. “Yaflam olacaksa özgür
olacak yada asla” deyip, çok radikal
bir kopuflu esas ald›, gerçeklefltirdi.
Önder Apo ifle elefltiri ve özelefltiri
ile bafllad›. Ç›k›fl›, hareketin flekillendirilmesi, geliflme ve baflar›y› bu temelde oluflturdu. En çok da Kürt toplumu ve bireyini elefltirdi. Bu elefltiri
ile gücünü, kimli¤ini, iradesini, enerjisini ortaya ç›kard› ve harekete geçirdi. Teslim olmufl, ölüme yatm›fl bir
toplumu ve bireyini direnen, özgürlü¤e tutkulu, onurlu bir düzeye getirdi.
Bütün zay›fl›klar›ndan, geriliklerin-
den temizleyerek, güçlü, geliflen, temiz ve güzel bir halk ve onun bireyini
ortaya ç›kard›. Kürdistan ve Kürt sorununu bütün yönleriyle ortaya ç›kar›p, herkesin reddetmeyece¤i, çözümden kaçamayaca¤› bir düzeye getirdi.
Kürdistan üzerinde uygulanan vahfli
inkar ve imha sistemini bu siyaseti
uygulayan güçlerin gerçekli¤ini yine
bütün yönleriyle ortaya ç›kar›p Kürt
halk›na, insan›na kavratt›.
Kürt toplumu adalet ve bar›flfl››n
d›flfl››na itilmiflflttir
Kürdistan’a, Kürt halk›na, bireyine
sahip ç›kmak, özgür yaflam› ve bu temelde özgür bir toplum ve birey yaratmay› amaçlamak çok radikal bir elefltiri ve özelefltiri ile ifle bafllamay› zorunlu k›l›yordu. Bu yap›lmadan gerçekler ortaya ç›kar›lamaz, Kürt toplumu ve insan› e¤itilemez aya¤a kald›r›lamaz ve harekete geçirilemezdi. Lanetlilik reddedilmeden kutsall›kla birleflilemez ve yaflanamazd›. Yok olmaktan kurtulunamayaca¤› gibi, gelece¤e
yürünemezdi. Özgürleflme, özgür bir
toplum ve birey olma yolunda ad›m
at›lamaz ve geliflme yaflanamazd›.
Kapitalist modernist sistem, sömürgecilik, Kürt iflbirlikçili¤i ve ihanetçili¤i
el ele vererek Kürdistan’da her türlü özgür yaflam de¤erlerini yok etmifl, Kürt
toplumu ve bireyi demokrasi, özgürlük,
eflitlik, adalet ve bar›fl›n d›fl›na itilmiflti.
Kürdistan’da gerçekler sapt›r›l›p çarp›t›lm›flt›, neyin do¤ru, neyin yanl›fl, neyin çirkin, neyin güzel oldu¤u bilinemez
duruma gelmiflti. Beyinler durdurulmufl, yürekler karart›lm›flt›. Bir toplumu toplum yapan, bir insan› insan yapan de¤erler ayaklar alt›na al›nm›flt›.
Yaflanan durum insanl›k için yüz karas›yd›. Bu durumdan utanç duymak,
bunu büyük bir öfkeye ve bilince dönüfltürmek, bunu örgüt ve eyleme ulaflt›rmak gerekiyordu. Bu da çok köklü ve
radikal bir ç›k›fl› gerektiriyordu. Bu da
ancak var olan› elefltirip reddetmek, yerine yenisini koymak, benimsetmek ile
mümkündü. Baflka türlü insanl›k,
Kürtlük, özgürlük, demokratik de¤erleri aya¤a kald›rmak mümkün de¤ildi.
SERXWEBÛN
28
Önder Apo, bunun için köklü bir elefltiri ve özelefltiriyi esas ald›, netleflmeyi,
kararlaflmay› ve bu temelde pratikleflip
baflar›y› ortaya ç›kard›.
PKK’de gerçeklefltirilen militanl›k,
Kürdistan toplumu birey ve toplumun
içine düflürüldü¤ü durum ve düflman
gerçekli¤ine göre gelifltirilen, flekillendirilen bir militanl›kt›r. Düflman› çok
ve vahflidir. ‹nkar ve imha d›fl›nda bir
fley düflünmemektedir. Dostu az ve
vefas›zd›r. Kürt toplumsall›¤› da¤›t›lm›fl, tarih ile iliflkisi kopar›lm›fl ve
ölümün efli¤inde yaflamaktad›r. Kürdistan’a, Kürt toplumuna ve bireyine
sahip ç›kmak, özgür yaflam ve bu temelde özgür bir toplum ve bireyi yaratmay› amaçlamak fedai bir tarz› ve
militanl›¤› zorunlu k›lar.
Fedai militan kendini aflflaan
toplumsall›¤› kendinde geliflflttirendir
Fedai bir önderlik, örgüt, militanl›k
esas al›nmazsa kesinlikle ç›k›fl, dirilifl,
geliflme ve baflar› yaflanamaz, yok olufl
önlenemez. Herhangi bir önderlik, örgüt, militanl›kla Kürdistan’da var olma, gelece¤e özgür yürüme, gerçeklefltirilemez. Onun içindir ki, gelifltirilecek olan militanl›k da fedakarl›¤›, cesareti esas alarak tamamen kendini
adamak zorundayd›. Kendine ait olmaktan ç›kan, kendini aflmas›, toplumsall›¤› kendinde gerçeklefltirmesi,
özgürlü¤e tutku düzeyinde ba¤lanmas›, tüm yaflam›n› buna göre düzenlenmesi, özgürlük için yaflama ve ölmeyi
esas almas›, bunun d›fl›nda bir yaflam›
reddetmesi gerekirdi. Ancak böyle bir
militanl›k Kürt toplumu ve insan›n›n
sorunlar›na cevap olabilirdi, her flart
alt›nda özgür yaflam, toplum ve birey
mücadelesi verebilirdi. ‹nkar ve imha
sistemine karfl› mücadele edip bofla ç›karabilirdi. Böylesi bir militanl›k tümüyle aile, afliret, yöre, mezhep, parça, s›n›ftan koparak, aflarak ülke, halk
ve demokratik ulus ve insanl›k düzeyini kendinde gerçeklefltirerek demokratik, özgürlükçü, eflitlikçi de¤erlerle bütünleflerek gelifltirebilirdi.
Bu, tarihte peygamberlik, dervifllik
gelene¤inin esas al›narak günümüzde
Kürdistan’da bir insanl›k
“K
sorunu yaflflaan›yor, ancak bu
gelenek güncelleflflttirilerek ve
buna anlam verilerek bu sorun
çözümlenebilir. Önder Apo,
e¤er bu gelene¤i esas ald›ysa ve
buna anlam verip
güncelleflflttirdiyse bunun içindir.
Biz buna fedailik dedik. Fedailik
tamamen adanm›flflll›¤› ifade eder.
Böylesi bir militanl›k d›flfl››nda
hiçbir militanl›¤›n Kürdistan’daki
sorunlar› çözemeyece¤i aç›kt›r”
gerçeklefltirilmesi ve büyük bir gerçeklefltirme tarz›d›r. Çünkü bu gelenek
insanl›¤›n demokrasi, özgürlük, eflitlik, adalet ve bar›fl aray›fl›n›n sürdürülmesiydi, insanl›¤› yaflatan ve gelifltirendi. Kürdistan’da bir insanl›k sorunu yaflan›yordu, ancak bu gelenek
güncellefltirilerek ve buna anlam verilerek bu sorun çözümlenebilirdi. Önder Apo, e¤er bu gelene¤i esas ald›ysa
ve buna anlam verip güncellefltirdiyse
bunun içindir. Biz buna fedailik dedik.
Fedailik tamamen adanm›fll›¤› ifade
eder. Böylesi bir militanl›k d›fl›nda hiçbir militanl›¤›n Kürdistan’daki sorunlar› çözemeyece¤i netleflmifltir.
Kürdistan’da yaflanan geliflmeler
ve ortaya ç›kan tüm de¤erler böylesi
bir militanl›kla gerçeklefltirilmifltir.
PKK ve Kürdistan halk›n›n gücü bu
militanl›ktad›r. Böylesi bir militanl›k
oldukça temiz, yüce, kutsal, gelifltirici ve kazand›r›c›d›r. ‹çinde hiçbir bireysel, ailesel, yöresel, parça, din, s›n›f, cinsiyetçi ç›kar› yoktur, tamamen
kendini insanl›¤a, özgürlü¤e, halka,
yoldafll›¤a, topra¤a ve insanl›¤›n de¤erlerine adanm›fll›k vard›r. Onun
için halka büyük güven vermifltir,
halk› aya¤a kald›rm›flt›r, bütün sald›r›lar karfl›s›nda direnebilmifl ve geliflmeyi yaflam›flt›r. Böylesi bir militanl›k
karfl›s›nda hiçbir güç baflar›l› olamaz
ve olamam›flt›r. Çünkü insanl›¤›n
özünü, özlemlerini, istemlerini temsil
etmifl ve gücünü buradan alm›flt›r.
Aral›k 2008
Maddi kültürü de¤il, manevi kültürü
kendine esas alm›flt›r. PKK’de gerçekleflen militanl›k daha ç›k›fl›nda gerçeklefltirilen ve sürekli bu temelde derinlefltirilen bir militanl›k olmufltur.
Bu ölçülerde gerçeklefltirilen ve derinlefltirilen militanl›ktan daha büyük
bir militanl›k da olamaz.
Fedai bir halk ve militan bir
durufl gerçekleflflttirilmiflflttir
Baflka halklar›n tarihinde çok az
gerçeklefltirilebilen bu militanl›k, Önder Apo taraf›ndan PKK’de, öncülükte, PKK militanlar›nda ve giderek toplumda gerçeklefltirilmifltir. Fedai bir
önderlik, örgüt, militanl›k ve halk gelifltirilip gerçeklefltirilmifltir. Bu tarzda
gerçekleflen bir önderli¤i, örgütü, militanlar›, halk› hiçbir gücün yenemeyece¤i aç›kt›r. Bu militanl›kta büyük
duygu ve düflünceler bunlar›n örgüt
ve eyleme dönüfltürülmesi, buradan
duygu ve düflüncenin tekrar derinlefltirilmesi, bunlar›n tekrar örgüt ve eyleme dönüfltürülmesi vard›r. Bu militanl›kla yeni bir zihniyet, bu zihniyete
dayal› örgüt ve eylem vard›r. Bu militanl›kta bu zihniyete dayal› siyaset,
ahlak, kültür, yaflam, kiflilik ve toplumu gelifltirme vard›r. Bu militanl›kta büyük bir sorumluluk, ciddiyet, iddia, moral, inanç, bilinç, örgüt, disiplin, ba¤l›l›k, dürüstlük, temiz olma,
keskin irade ve kimlik vard›r.
PKK’nin resmi 30 y›ll›k, fiili 36 y›ll›k
tarihi ne zamanki bu militanl›k ölçülerinde bir geriye düflme yaflam›flsa a¤›r
sorun, tahribat ve kay›plar yaflad›¤›n›,
ne zamanki bu ölçülerde bir militanl›k
yaflam›flsa büyük geliflme ve baflar›lar›n yafland›¤›n› bize göstermifltir.
PKK’nin 10. Kongresi, uluslararas›
komploya ba¤l› olarak geliflen provokasyon ve tasfiyecilik, sivil toplum anlay›fl› özel savaflla el ele vererek tahribat ve kay›plar yaflatmas›, hareket
içinde sistem içileflmenin nedeni olarak PKK’nin militan ölçülerinde geriye
düflme, zay›flama, mu¤laklaflma, yer
yer uzaklafl›p kopmay› tespit etmifl ve
yeniden ölçüleri egemen k›larak bunun önünü almay› kararlaflt›rm›flt›r.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
Böylece yeniden kendi gerçekli¤i ve
özüyle birleflmeyi baflararak gücüne
kavuflmay› bilmifltir. Buna ra¤men hala baz› örgüt ve kadrolar›m›zda PKK’nin militan ölçüleriyle çeliflen ölçülerin
yafland›¤›n› görebiliyoruz. 10. Kongre
kararlaflma düzeyine ra¤men bunun
yaflanmas› oldukça önemle üzerinde
durmam›z› gerektiriyor.
PKK çizgi gerçekli¤ine ters durufllar›n yaflanmas›n›n temelinde kat›l›m
tarz› yatmaktad›r. PKK’ye kat›lmak,
PKK’de partileflmeyi yaflamak, PKK’nin ölçülerinde militanl›¤› yaflamak
ancak Önder Apo gerçekli¤ine kat›lmak ve onunla bütün yönleriyle birleflmeyi gerektirir. PKK bir önderlik
hareketidir, PKK’ye kat›lmak isteyen
bu önderlik gerçe¤ine kat›l›rsa do¤ru
kat›lmay› baflar›r, do¤ru bir militanl›¤› yaflar. Önder Apo’nun parti anlay›fl›nda duygu, düflünce, ruh ve tarz
birli¤i esast›r. Farkl› duygu, düflünce,
ruh ve tarzlarla partiye kat›lma, partileflmeyi yaflama olamaz. Baz› genel ilkelerde birleflmek, ama duygu, düflünce, ruh ve tarzda birleflmemek
Önder Apo’nun partileflme, militanlaflma anlay›fl›na terstir. Bu Semir’den bafllay›p Mehmet fiener, Botan ve
en son Dr. Ali’ye kadar süren bütün
tasfiyecilerin parti anlay›fl›d›r.
29
al›r. Hiçbir zaman partiden ve halktan haz›r bir fley istemez. Kendini yaratarak yaratmay›, yaratt›¤›nda da
yine kendini yaratmay› esas al›r.
Bu tarz partileflmeyi esas almak tamamen fedai tarz›nda bir partileflmeyi
yaflamak demektir. Bu, kendini flarts›z, koflulsuz ve tamamen yaratmay›,
gelifltirmeyi baflarmay› esas alan bir
kat›l›m tarz›d›r. Her fleyi emekle yaratma, haz›r› istememe tarz›ndaki bir
kat›l›mla partileflmeyi yaflamakt›r.
Önderli¤in parti anlay›fl›n› esas almayan, kendine göre bir kat›l›m›, partileflmeyi esas alan, bunda ›srar edenler var. Bunun için Önderli¤e kat›lmayan, ama fiziki veya ittifakla kat›lanlar
var. Bu tarz kat›lanlar sistemi parti
içine tafl›makta, sistem içileflmeyi ya-
türlü bireycilik, kendine görelik, bencilik, tepkicilik, grupçuluk, hizipçilik,
idarecilik, uzlaflmac›l›k, bürokratizm,
liberalizm, sorumsuzluk, ciddiyetsizlik, karars›zl›k, netsizlik, geri çekilme,
istifac›l›k gibi anlay›fllar orta yolculuktan kayna¤›n› almaktad›r. Partileflmeyi tehlikelerle yüz yüze getiren,
kaybettiren, düflmana hizmet eden,
orta yolculuk ve orta yolculuktan kaynaklanan anlay›fllar olmaktad›r.
Onun için PKK 10. Kongresi orta yolculu¤u mahkum etmifl, Önderli¤in
parti anlay›fl›yla partileflmeyi egemen
k›lm›flt›r. Bütün PKK, örgüt ve kadrolar›n›n bu temelde partileflmeyi yaflamas› gerekiyor. PKK’de baflka türlü
partileflme yaflanamaz, yaflan›rsa
terstir ve kabul edilemez.
flamakta, her türlü parti d›fl› anlay›fl›n
yarat›c›s› olmaktad›r. Partideki tahribat, kay›plar, sorunlar, bu tarz kat›l›m› esas alanlardan kayna¤›n› al›yor.
‹ster parti d›fl›, ister parti içinde gelifltirilen tüm tehlikeler bu tür kat›l›m
üzerinden gelifltirilmekte ve partiyi
baflar›dan al›koymaktad›r. Biz buna
orta yolculuk diyoruz. Bir aya¤› parti
içinde, bir aya¤› d›flar›da, sistemle yürümekte, iki kiflili¤i bir arada yaflamakta, prati¤i ikisine de, ama ço¤unlukla sisteme hizmet etmekte ve sonuçta da ihanet edip tamamen sistemle birleflmektedir.
Orta yolculuk partileflmemeyi, toplumsallaflmamay›, örgütsüzlü¤ü, baflar›s›zl›¤›, her fleyi ortada b›rakmay›,
peflkefl çekmeyi ifade etmektedir. Her
PKK’nin partileflflm
me militanlaflflm
ma
ölçüleri flfleehitler gerçe¤idir
Kadro hiçbir zaman partiden ve
halktan haz›r bir flfleey istemez
PKK tarihinde tüm tasfiyeciler hiçbir zaman kaç›ncaya kadar Önder
Apo ve PKK’yi reddetmediler, hatta
sözde kabul ediyorlard›. Ama sadece
genel ilkelerde kabul ediyor, esasta
kabul etmiyorlard›. Bunun için sonuçta ihanete gittiler. Önder Apo’nun
parti anlay›fl›nda “Parti beni kabul
etsin, bu onuru bana versin, bu kimlikle yaflayay›m, çal›flay›m. Parti bana çal›flma olana¤› tan›s›n, baflka
hiçbir fley partiden istemiyorum. Parti, halk, yoldafll›k ve özgürlük mücadelesi neye ihtiyaç duyuyorsa onu
yarataca¤›m, yoksa da yarataca¤›m,
varsa da olan› daha da büyütece¤im”
tarz›ndad›r. Kadro, iliflki, maddiyat,
silah vb neye ihtiyaç duyuluyorsa yaratmay›, gelifltirmeyi, üretmeyi esas
Önderlik gerçe¤i PKK’nin gerçekli¤idir. Önderlik gerçe¤i flehitler gerçe¤idir. PKK’nin partileflme, militanlaflma ölçüleri flehitler gerçe¤idir.
PKK’nin flehitler gerçe¤inde ifadesini
bulan kendisini kan›tlam›fl kadro ölçüleri gerçekli¤i vard›r. PKK’nin militan ölçülerinde militanlaflmay› esas
alan bu gerçe¤i esas alarak militanlaflacakt›r. Baflka türlü militanlaflma
olamaz. Buna ters ölçülerde PKK’nin
militan› olunamaz. Onun için PKK’lileflme ve militanlaflman›n Kemal Pir,
Beritan ruhu ile yaflanmas›n› önümüze koymaktad›r. Haki Karer, Ke-
SERXWEBÛN
30
mal Pir ve Beritan ruhu Önder Apo
ruhunun zihniyette ve tarzda yaflanmas›d›r. Önder Apo’nun duygu, düflünce, ruh ve tarz›n› esas almak
onunla birleflmek için büyük bir çaba
ve bunda baflar›l› olma gerçe¤i vard›r.
PKK militan› sürekli yenilenmeyi
kendisine esas almal›
Partileflmek, militanlaflmak isteyenlerin tamamen bu büyük flehitleri
kendilerine esas almalar› gerekiyor. O
zaman do¤ru bir kat›l›m ve yürüyüflü
gerçeklefltirirler. Baflar›l› bir prati¤in
sahibi olabilirler. PKK militanlar› sürekli bir de¤iflim ve dönüflümü yaflamak zorundad›rlar. Çünkü Önder
Apo gerçe¤i tamamen böylesi bir gerçekliktir. Eskiyen, cevap olamayan,
geride kalan, baflar›y›, iyiyi, güzeli ortaya ç›karamayan yanlar›n› sürekli
görüp bünyesinden temizlemeyi bu
temelde yenilenmeyi, güçlenmeyi, geliflmeyi ve baflar›y› yaflamak durumundad›rlar. Bunu esas alamayan
PKK ölçülerinde bir militanlaflmay› ve
yürüyüflü baflaramaz. Geride kal›r,
ters düfler ve kopar. Çünkü do¤ada
dura¤anl›k söz konusu de¤ildir. Ayn›
fley genelde insan ve özelde PKK kadrosu için geçerlidir. Yaflam gerçe¤inde
“buraya kadar, bu kadar yeterlidir,
daha fazlas› gerekmiyor” biçimindeki
bir anlay›fl olamaz. Sürekli ileriye ve
yukar›ya do¤ru bir hareketlilik vard›r.
Yetinmecilik özgür ahlak›n bitti¤i yerdir. Çürümenin, kaybetmenin, bitiflin, köleli¤in bafllang›ç noktas›d›r.
Bunun için hiçbir PKK’li ortaya ç›kan
ile yetinemez, kendinden memnun
olamaz. Önderlik felsefesine ve ideolojisine ters düflemez. PKK’de militan
olmak sürekli bir geliflmeyi, derinleflmeyi yaflamay› gerektirir. Asla tembelli¤i, üretimsizli¤i, tüketicili¤i kabul
etmez. fiehitler gibi sürekli de¤er yaratmay›, büyütmeyi, özgür yaflam› kazanmay›, gelifltirmeyi hiçbir gerekçe
ile bundan vazgeçmemeyi, s›n›rland›rmamay› gerektirir. Yoldafll›¤a, halka, partiye, Önderli¤e, özgür yaflama,
demokratik özgürlükçü, eflitlikçi de¤erlere ters düflmemeyi ve bunlara en
üst düzeyde ba¤l›l›¤›n gereklerini her
koflulda yerine getirmeyi gerektirir.
Bunlar için yaflamay› veya ölmeyi, bunun d›fl›nda bir yaflam› veya ölmeyi
kabul etmemeyi gerektirir.
Önderlik çizgisini do¤ru bütünlüklü kavramak, bunda sürekli derinleflmek kendimize göre yaklaflmamak gerekiyor. Baz›lar›n›n anlamak istemedi¤ini, baz›lar›n›n kendine göre anlad›¤›n› baz›lar›n›n da kavrama sorunu
yaflad›¤›n› görüyoruz. Bu, sonuçta
farkl› çizgilerin, ölçülerin ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Bu da bize sorun ve kay›plar yaflat›yor. Kadronun
çizgiyi kavrama, halk› do¤ru ve yeterli
tan›ma, halk› bu temelde örgütleyip
eyleme geçirme sorumlulu¤u vard›r.
Bu da ideolojik ve örgütsel mücadeleyi yo¤unlaflt›rmak, kendine görelikleri
gidermek, tüm örgüt ve kadroyu çizgiye çekmekle mümkündür. Haki Karer
ile bafllayan ve 1 Haziran At›l›m›n›n
kahraman flehit yoldafllar› olan Ad›l,
Medeni, Nuda, Ferhat, Gulbahar,
Kurtay, Sorxwin arkadafllarla devam
eden militan gerçekli¤imiz onun ölçülerinin günümüzde nas›l yaflanmas›
gerekti¤ini, mücadele edilmesi ve gelece¤in nas›l kazan›lmas› gerekti¤ini bize çok çarp›c› olarak kavratmaktad›r.
fiehitler niçin yaflamal› sorusuna en
do¤ru cevab› verdiler. Onlar Kürt halk›,
tüm ezilenler ve özgürlü¤e susam›fl insanl›k için yaflad›lar. Bütün varl›klar›yla özgürlük, eflitlik davas›na kendilerini
adad›lar. Parti yoldafllar› ve halk için,
onlara göre oldular. Hizmeti esas ald›lar. Bunu bir ibadet gibi ele al›p yaflad›lar. Asla halktan, Önderlikten, yoldafllardan, özgür yaflamdan ve insanl›k de¤erlerinden kopmad›lar. Kopmay› lanetlediler, kutsall›kta ›srar ettiler.
Önderlik gerçe¤i, onun çizgi gerçe¤i
her koflul alt›nda halka ba¤l›l›¤›, gerekeni yerine getirmeyi, asla ihanet etmemeyi gerektirir. Halktan kopmak
Önderlikten, PKK’den ve onun militan
ölçülerinden kopmakt›r. Üst topluma,
egemen s›n›flara do¤ru ad›m atmak
demektir, despotlu¤a soyunmak demektir. Önderli¤e ba¤l› olmak, PKK’li
olmak ve onun militan› olmak halka
hizmet etmek, halk›n duygu, düflünce
ve ruhunu büyütmek, örgüt ve eylem-
Aral›k 2008
lili¤ini gelifltirip yenilmez k›lmakt›r.
Halk›n gücünü, enerjisini, iradesini
ortaya ç›kar›p güçlendirmektir. Halk›
egemenlere, zalimlere karfl› donat›p
yenilmez k›lmakt›r. Özgür bir toplum
ve birey yaratmak için özgür yaflam
kavgas›n› sürekli derinlefltirmektir.
Apo çizgisi halklaflflm
may› zorunlu k›lar
Baz› örgüt ve kadrolar›m›z›n Önderlik, PKK gerçe¤inden koptuklar›n›,
uzaklaflt›klar›n›, onun için halktan
uzaklafl›p koptuklar›n› görüyoruz. Önder Apo çizgisi halklaflmay› yaflamay›
zorunlu k›lar. Ancak halklaflmay› yaflayan Önder Apo’yu yaflayabilir. Halkç›
olmak tamamen halk içinde ve halk› gibi yaflamay› onun hassasiyetlerini gözetmeyi, de¤erlerine ters düflmemeyi,
gönlünü feth etmeyi, elefltirileri ve önerilerini sürekli almay›, do¤ru olanlar›n›
yerine getirmeyi, yanl›fl olanlar› kavratarak gidermeyi, bilinçlendirmeyi, örgütleyip güç haline getirmeyi gerektirir.
Halka karfl› aç›k ve dürüst olmay›, aldatmamay›, doland›rmamay›, bask› alt›na almamay›, dilini, gözünü, kula¤›n›,
beynini, yüre¤ini açmay› gerektirir.
Halk, Önderli¤e, PKK’ye, PKK militanl›¤›na inand›¤›, güvendi¤i için aya¤a
kalkm›fl, her fleyini vermifl, kaderini
birlefltirmifltir. Onun için “Önder Apo’suz yaflam olmaz”, “Önder Apo’suz yaflam bize haramd›r”, “PKK halkt›r” demektedir. Baz› örgüt ve kadrolar›m›z›n
yaflam›na, giyimine, ahlak›na, kültürüne, kiflili¤ine, üslubuna çal›flmas›na,
yönetimine bakarak “siz PKK’yi temsil
etmiyorsunuz, biz eski PKK’lileri istiyoruz” diyor. Çünkü halk›n Önderlik ve
PKK’den anlad›¤› bir PKK kadro gerçe¤i
var. Sözü ile prati¤i bir olan, tamamen
özgürlü¤e, halka, topra¤a, yoldafll›¤a ve
insanl›¤›n demokratik, özgürlükçü, eflit
de¤erlerine kendini adayan bir kadro
gerçe¤i var. Kendisi için düflünmeyen,
yapmayan, yaflamayan, istemeyen, tamamen yaflam›n› halka adayan, oldukça mütevazi bir yaflama sahip olma
gerçe¤i var. Dürüst, temiz, fedakar, cesur, ba¤l›, halk›n deyimiyle bir melek
gibi olmak gerçe¤i var. Ama baz› örgüt
ve kadronun halktan Önderlik gerçe¤inden, PKK’den ve onun militan özel-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
liklerinden kopmas› var. Sorunlar›n,
tahribatlar›n, kay›plar›n kayna¤›nda
bu yatmaktad›r. Kendini halk›n yerine
geçirme, halk› de¤il kendini düflünme,
örgütleme, halk›n ve hareketin bütün
de¤erlerini bireysel yaflam›na kurban
etme var. Bir PKK kadrosu “ben nas›l
yaflamal›y›m” dan önce “ne için yaflamal›y›m”, “kimin için yaflamal›y›m” demesi gerekir. Buna do¤ru cevap veren
nas›l yaflayaca¤›n› da bilir.
PKK bir yoksullar hareketi
olarak do¤du
Yoksul halk kesimini esas almam›z
gerekiyor. Yoksullardan kopmak
esasta kökenden ve halktan kopmakt›r. Kapitalist modernist sistem d›fl›
toplum yoksullarda, ezilenlerde yaflar. PKK do¤arken bir yoksullar hareketi olarak do¤du, kadrosu yoksul
halktand› ve güçlü do¤du. Halk da
onun için benimsedi. Yoksa bu düzeyde benimsenmez ve geliflmesi de
olmazd›. Kürdistan’da yoksulluk egemendir ve giderek de artmaktad›r.
Toplumun büyük ço¤unlu¤u yoksuldur. Yoksullar› esas almak toplumun
a¤›rl›¤›n› kazanmakt›r, yenilmemektir. Yoksullardan kopmak halk› kaybetmektir, mücadeleyi kaybetmektir.
Yoksullar›n zeminine dayanmak, soylu duygulara dayanmakt›r. Kutsall›¤›
yaflamakt›r. Bundan kopmak lanetlili¤e do¤ru ad›m atmakt›r.
Kapitalizme, devletli topluma öfke
duymak yoksul halk zemininde geliflir.
Ama yer yer halktan kopma, orta s›n›f› esas alma geliflmektedir. Oysa orta
s›n›f kapitalist modernist sistemin
esas dayana¤›d›r. Sistem buradan
beslenmektedir. Orta s›n›f› esas almak
demek kapitalist modernist sisteme
do¤ru yol almak, sistem içileflmeyi yaflamak demektir. Orta s›n›f zemini her
türlü ayak oyununun geliflti¤i, aldatman›n yaflat›ld›¤›, kirlenmenin yafland›¤› bir zemindir. E¤er sistem içileflme
geliflmiflse, kirlenme geliflmiflse, güçsüzleflme yaflanm›flsa ve düflman
umutlanm›flsa, inkar ve imha sisteminde ›srar etmesinin nedenini orta
s›n›f anlay›fl›, bunun siyaset, örgüt ve
eyleminde aramak gerekiyor.
31
Sistem içileflmeyle mücadele, orta
s›n›f çizgisiyle mücadele etmekten geçer. Orta yolculu¤un afl›lmas›yla sistem içileflme afl›l›r, alternatif sistem
gelifltirilir. Baflka türlü olamaz. Bu
aç›dan halk PKK militanl›¤›yla çeliflen
bir kadroyu kabul etmemeli, ›srar
edenleri kovmal›d›r. Böylelerinin partiye, halka, flehitlere, de¤erlere zarar
vermesini kabul etmemelidir. Halk›n
kabul etmedi¤i biri PKK kadrosu olamaz. PKK böyle birisini kabul etmez.
Onun için halkç› yan› zay›flam›fl,
halktan uzaklaflm›fl veya kopmufl
olanlar›n tekrar halkla ba¤›n› gelifltirip güçlendirmeleri gerekir. Yoksa ortam›m›z› terk etmeleri gerekir.
Önder Apo gerçe¤i elefltiri özelefltiri gerçe¤idir. Elefltiri ve özelefltirinin
Eleflflttirmek, özeleflflttiriyi,
“E
özeleflflttiri ise eleflflttirileri gidermek,
baflflaar›n›n olana¤›n› ve ortam›n›
yaratmay› gerektirir. Özeleflflttiri
nefs savaflfl››n› yürütmektir.
Mevcut kapitalist modernist
sistemi aflflm
mak, demokratik, özgür,
eflfliit, adalete dayal› bar›flflçç› bir
sistem ve demokratik, ekolojik,
cinsiyet özgürlükçü toplumu
yaratmak için kesinlikle derviflflllik
evliyal›k yaklaflfl››mlar›n› esas
almak gerekiyor”
olmad›¤› veya yeterli yap›lmad›¤› yerde PKK, PKK militanl›¤› yoktur. Elefltiri ve özelefltiri kendini yenileme,
güçlendirme, derinlefltirme, baflar›ya
yürüme her türlü zay›fl›ktan, gerilikten, yanl›fll›ktan, çarp›kl›ktan, kirden, sorumsuzluktan ar›nd›rma, gücünü, yetene¤ini ortaya ç›karmak,
kendini kontrol etmek demektir. Sürekli ölçüleri yüksek tutmak ve öncülükte yürümek demektir. Bunun için
elefltiri ve özelefltiri silah›n› sürekli
sonuç al›c› ve etkili bir tarzda kullan›yoruz. Önder Apo, PKK militanl›¤›n›n gücü bir de burada yatmaktad›r
demektedir. PKK’deki geliflme ve ba-
flar›n›n s›rr› burada yatmaktad›r.
PKK’de elefltiri ve özelefltiri ne zaman
yap›lmam›fl veya yetersiz yap›lm›flsa
sorun, tahribat ve kay›plar yaflanm›fl, yap›ld›¤›nda ise geliflme ve baflar› ortaya ç›km›flt›r. Bu silah ne kadar
zaman›nda, yerinde, do¤ru ve yeterli
kullan›l›rsa mevcut düzeyin o kadar
anlaml› oldu¤undan söz edilebilinir.
Elefltirmek, özelefltiriyi de gerektirir.
Özelefltiri ise elefltirileri gidermek,
baflar›n›n olana¤›n› ve ortam›n› yaratmak ve bu temelde yürümeyi
gerektirir. Özelefltiri nefs savafl›n› yürütmektir. Mevcut kapitalist modernist sistemi aflma, demokratik, özgür, eflit, adalete dayal› bar›flç› bir
sistem ve demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplumu yaratmak
için kesinlikle peygamberlik, dervifllik, evliyal›k yaklafl›mlar›n› esas almak gerekiyor. Bu yaklafl›mlar›n ve
gelene¤in içeri¤inde yo¤un olarak
nefs savafl› vard›r.
10. Kongrede yap›lan eleflflttiri ve
özeleflflttiriler kadroya ruh verdi
PKK 10. Kongresi ile elefltiri ve özelefltiri silah› yeniden etkin bir tarzda
kullan›lmaya, tüm örgüt ve kadro yap›s› da buna çekilmeye baflland›. Bu örgüte, kadroya halka ruh verdi. Bunun
hemen pratikte yans›malar› ve sonuçlar› da yafland›. Bezelê, Amed, Dersim
ve Botandaki gerilla eylemleri ve ard›ndan geliflen serh›ldanlar birbirlerini tamamlayarak sömürgeci sistemi sarst›.
Elefltiri, özelefltiri olanla yetinmemek, olmas› gerekene göre çal›flmak,
buna ulaflmak için mücadelede kararl› olmak demektir. Bu tarzda düflünüp örgütlenir ve eylemi gelifltirirsek do¤rultumuz anlaml›, de¤erli ve
sonuç al›c› olur. Önderlik, PKK ve
onun flehitler gerçe¤ine ulaflan bir
kadro gerçe¤ini yakalam›fl oluruz.
Önder Apo ve flehitlerin gerçek yoldafl›, PKK’nin militan kadrosu olmaya
hak kazan›r›z. Ama baz› örgüt ve kadrolar›m›zda elefltiri ve özelefltiriyi
önemsememe, bir kenara b›rakma,
bundan rahats›z olma, tepki duyma,
istememe, yetkin, zaman›nda ve yerinde iflletmemenin yafland›¤›n› görü-
SERXWEBÛN
32
yoruz. Bunun yerine uzlaflma, idare
etme, her türlü parti d›fl›l›kla yaflama, ifl önemli deyip parti d›fl› anlay›fllarla mücadele etmeme anlay›fl›n›n
esas al›nd›¤›n› görüyoruz. Bunun sonucu olarak “biz ifl yönetimiyiz, insan
yönetimi de¤iliz” anlay›fl›n› benimseyen yöneticilerimiz var. Bu geçmiflte
fiemdin Sak›k, Nas›r vb uygulad›¤› bir
anlay›flt›, çetecilikti, bu çeteci anlayafl›n bize büyük kaybettirdi¤i biliniyor.
Bu çetecilik anlay›fl›n›n günümüzde kendini “ifl yönetimi” biçiminde
yans›tmakta oldu¤unu anlamak gerekiyor. Yine “elimizde kadro azd›r,
e¤er elefltiri ve özelefltiri istersek olan› tutamay›z, baz›lar› gidebilir, ifller
aksayabilir” diyerek uzlaflmay›, idarecili¤i, her türlü parti d›fl› anlay›flla
yaflamay› esas alanlar var. Bunu gören, anlayan kadro parti d›fl› anlay›fllar›n› yaflamaya devam ediyor. Partiyi ve çizgisini ciddiye almayarak her
gün zarar veriyor. Hatta tehdit ve
flantaja baflvurarak örgütü rehin al›yor, bireysel yaflam için istedi¤i gibi
kullan›yor. Mesleki yön gerektiren
çal›flmalardaki kadro, rahatl›kla ideolojik ve örgütsel yan› önemsemeyerek bir tarafa b›rakmas›na, tamamen
bir meslek kadrosu gibi, sistemdeki
bireysel yaflam› için çal›flan bir insana dönüflebiliyor. Bu anlay›fl›n bir
sonucu olarak partiden tümüyle koparak, “partiden istifa ediyorum”,
“meslek kadrosu olaca¤›m” diyenler
ç›kabiliyor. “Ben bas›n kadrosu”, “sanat kadrosu vb olaca¤›m” diyenler ve
bu anlay›fla öncülük ederek partisizli¤i, örgütsüzlü¤ü, bireycili¤i bize dayatmaya çal›flanlar var. Halbuki Kürdistan’da partileflme olmadan toplumsall›k ve baflar› yaflanamaz. Bir
de¤er yarat›lamaz ve yaflam kazan›lamaz, her fley kaybedilir. Partisiz bir
yaprak dahi k›p›rdamaz. Bu anlay›fllar elefltiri ve özelefltiri silah›n›n yerinde ve zaman›nda, do¤ru ve yetkin
kullan›lmamas›n›n veya hiç kullan›lmamas›n›n bir sonucu olarak gelifliyor. Bizi sistem içine çekiyor, sistemle birlefltirip onun bünyesine koflturuyor. Kesinlikle kabul edilmemesi,
mücadele edilerek saflar›m›zdan temizlenmesi gerekiyor.
Kapitalist modernitenin bireysel
yaflflaam felsefesini dayatanlar var
Aral›k 2008
Orta yolculuktan kayna¤›n› alan
bireycilik, kendine görelik ve bencillik
ve bunlardan beslenen ideolojik ve örgütsel mücadelenin elefltiri ve özelefltiri silah›n›n kullan›lmad›¤› veya yetkin kullan›lmamas› sonucu saflar›m›zda ortaya ç›kan tehlikeli, bizi geriye çeken, bize kaybettiren, düflman›n
inkar ve imha siyasetinde ›srarl› davranmas›n› sa¤layan baz› anlay›fllar
var. Bunlar›n mutlaka Önderli¤in son
savunmas›, PKK 10. Kongre gerçe¤i ile
karfl›lan›p, giderilmesi gerekiyor. PKK
ortam›nda PKK ve halk›n imkanlar› ile
bireysel yaflam›n›, ahbap çavufllar›n›n
yaflam›n› gözetmek, düzenlemek, ko-
lamak, bunun için bütün bilincini, yüre¤ini ayakland›rmay› ve bu temelde
pratiklefltirmeyi gerektirir. Tersi suçtur, hiçbir gerekçeyle izah edilemez, af
edilemez. Örgütselli¤i ifade eden toplant›lar› önemsememe, rapor sunmama, kararlar› yerine getirmeme, kendine göre yaklaflma tasfiyecili¤i ifade
eder. Baz›lar› “neden parti, yönetimi
çok müdahale ediyor, biz biliyoruz, bize b›rak›lmas› gerekiyor, sadece baz›
genel fleylerde müdahale olabilir” diyor. Bunu dillendirenler bireycilikte,
kendine görelikte, orta yolculukta direnenlerdir. PKK’nin böyle bir özgürlük anlay›fl›n›n olmad›¤› biliniyor. Hiçbir PKK militan›n›n bunu kabul etmeyece¤i aç›kt›r. Çünkü bu partiye örgütsüzlü¤ü ve baflar›s›zl›¤› dayatmad›r.
mün yaflam›n› lafta dillendirip ama
bu yaflam› yaflamamak, toplumsall›k
yerine bireycili¤i dayatmak, kapitalist
modernist sistemin kiflili¤ini üslubunu, yaflam›n›, felsefesini, kültürünü
ve ahlak›n› partiye dayatmak, isteyen,
teflvik eden anlay›fllar var.
Bu, sistemi parti içine tafl›mak ve
partiyle savaflmakt›r. Bu, y›k›c›l›k ve
bozgunculuktur. Partinin karar ve talimatlar›n› kendine göre yorumlayan
veya öyle yaklaflan ya da sadece benimsedi¤ini uygulayan, benimsemedi¤ini uygulamayan, partinin düzeltici,
gelifltirici çabalar›n› bofla ç›karan, baflar›ya gidiflin önünü engelleyen ve buna ses ç›karmay›p bu suça ortak olanlar var. PKK’de militan olmak, karar ve
talimatlar› zaman›nda eksiksiz uygu-
Baz›lar› PKK’nin kabul etti¤i kifliyi
veya kurumu kabul etmiyor, onunla
çal›flm›yor, bunu partiye dayatarak
kabul ettirmek istiyor. Bunun PKK taraf›ndan kabul edilmeyece¤i çok aç›kt›r. PKK militan› olmak, PKK’nin kabul etti¤i, saflar›nda tuttu¤u her kifliyle ve her kurumuyla çal›flmak demektir. Bunu reddetmek, PKK’yi
reddetmek, PKK’yle çal›flmay› reddetmek demektir. PKK’yi reddetmesine
ra¤men kendini do¤ru, hakl› gördü¤ü
gafletini yaflamaktad›r. Neden dayatmas› kabul edilmiyor diye de, tepkisini çal›flmaya yans›tmakta, bozgunculuk yapmakta ve bu tarzla sonuç almak istemektedir. Bu, PKK ile savafl
ve PKK’nin reddidir. Sürekli didiflmeyi, dedikoduyu, teflhiri gelifltirerek or-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
tam› çekilmez hale getirmekte, çal›flmay› sabote etmektedirler. Bunu her
ortamda yapmakta sak›nca görmemektedirler. Hiçbir düflman gücünün
vermedi¤i zararlar› vermekte, hem de
bunu PKK’lilik ad›na yapmaktad›rlar.
Çal›flflm
mayan ve sadece tüketenler
var bu PKK ahlak› ile ba¤daflflm
maz
PKK militan› olmak PKK’nin hedeflerini gerçeklefltirmek için çal›flmak,
ihtiyaçlar›n› sürekli tespit edip gidermek demektir. PKK’nin tarz›n› temposunu ve üslubunu esas almak gerekir.
Amir veya memurluk bu hareketin
gerçekli¤i ile terstir. Hatta baz›lar› bunun da gerisinde bir çal›flma içindedirler. Gününü nas›l dolduracak diye hesap yapanlar var. Zaman›n›n ço¤unu
bofl, kahve veya benzeri yerlerde geçirenler var. Çal›flmayan, üretmeyen, az
çal›flan, tüketenler var. Bunun PKK
ahlak› ile ba¤daflmad›¤›, ahlaks›zl›k
oldu¤u bilinmelidir. Yeniden çal›flma
ahlak›m›z›n esas al›nmas› gerekti¤i,
ancak bununla PKK militan› olunaca¤› bilinmek durumundad›r.
PKK’nin çal›flma ahlak›nda i¤ne
ucu ile kuyu kaz›p su ç›karmak, bu
suyu yerli yerinde kullanarak yaflam›
kazanmak, yaflam› yüceltip güzellefltirmek esast›r. Bireycili¤i, kendine
göreli¤i, bencilli¤i ve bununla da sistemi yaflayan, ona özenti duyanlar›n
çokça dillendirdikleri ve dayatmaya
çal›flt›klar› “kadroya de¤er verilmiyor,
istemleri karfl›lanm›yor, sorunlar çözülmüyor, de¤iflim olmuyor ve olaca¤›na da inanm›yorum” yaklafl›m› var.
Bunlar, bireysel istemleri karfl›lanmad›¤› için “kadroya de¤er verilmiyor” diyorlar. Bir PKK kadrosunun bireysel istemi olamaz. Onun istemleri
halk›n ve örgütün istemleridir. Böyleleri bireysel sorunlar›n›, örgütte sorunlar varm›fl gibi gösteriyor, gerçekliklerinin anlafl›lmamas› için bu üslubu kullan›yorlar.
PKK hiçbir bireyin özellikle de PKK
militan›n bireysel amaçlar›n›, yaflam›n›, sorunlar›n›, ihtiyaçlar›n› gidermek için kurulmad›. Kürdistan halk›n›n ve insanl›¤›n demokrasi, özgür-
33
lük, eflitlik, adalet ve bar›fl sorunlar›n› gidermek, ihtiyaç ve özlemlerini
karfl›lamak için kuruldu. PKK’ye gelen de bu amaçlar› gerçeklefltirmek
için geliyor. PKK’yi de bu tarzda kabul ediyor. Baflka türlü PKK’yi anlamak, yaklaflmak yanl›flt›r. Baz›lar›nda afl›r› duygusall›k yaflan›yor. Bu iyi
bir fleymifl gibi anlafl›l›yor ve dillendiriliyor. “Arkadafl duygusald›r” denerek yüceltiliyor, elefltirilmesi önlenmek isteniyor. Duygusall›k zay›fl›¤›,
çözümsüzlü¤ü, köleli¤i ifade ediyor.
Bunun iyi bir taraf› yoktur. Yoldafl›na
sayg›, sevgi, ba¤l›l›k onu duygusall›ktan ç›karmakt›r.
PKK’nin güçlenmesi, baflar›s› militanlar›n›n çözüm gücü olmas›ndan geçiyor. Militanlar›n da özgürlük bilincinin s›n›rs›z geliflmesinden geçiyor. Hiç
kimse PKK ortam›nda yoldafl›n› güçsüzlük, çözümsüzlük içinde tutamaz.
Ortam›m›zda maddiyatç› kültürün oldukça geliflmifl oldu¤unu, maneviyatç›
kültürün zay›flam›fl oldu¤unu, bunun
da kapitalist modernist kültür anlay›fl›ndan kaynakland›¤›n› biliyoruz,
görüyoruz. Önder Apo daima manevi
kültürü esas alm›flt›r. Çünkü insanl›¤›n gerçe¤ini, özünü, amaçlar›n› bu
kültür temsil ediyor ve yaflat›yor. Maddi kültürü esas almak insanl›¤›n özünden uzaklaflmak, kirlenmek demektir.
Nerede maddi kültür esas al›nm›flsa
orada insanl›¤›n kirlenmesi geliflmifl,
özgürlük, eflitlik aray›fllar› bafllam›flt›r.
Tarihteki tüm özgürlük, eflitlik, adalet
ve baz› aray›fllar bunun sonucunda
ortaya ç›km›flt›r. Maddiyatç› anlay›fl
salt para olarak görülmemelidir. Maddiyatç›l›k, her fleyi haz›r ve hem de istedi¤i gibi haz›r olmas›n› istemektir ortam›m›zda bu anlay›fl›n güçlü oldu¤unu görüyoruz. ‹stedi¤i gibi, istedi¤i haz›r verilmezse “olmaz” felsefesine baflvuruldu¤unu çokça görüyoruz. Oysaki
önder Apo felsefesinde olmaz diye bir
fley yoktur, yoksa yaratmak, azsa ço¤altmak, varsa da olana anlam vermek
esast›r. ‹htiyaç duyulan› kendinde yaratarak gelifltirmek, yarat›c›l›¤›nda yine kendini yaratmak esast›r. Gelifltirici ve baflar›ya götüren budur.
Görsel, iflitsel, yaz›msal bas›n› izlememek, izletmemek, yaz›nsal olan›
her yere ulaflt›rmamak, bas›n›n› güçlendirip etkili k›lmamak, hareketin
gündemini böylece takip etmemek,
propaganda, ajitasyonu güçlü yürütmemek, taban›n› geniflletmemek, örgütsel geliflmeyi yaratmamak, ideolojik ve örgütsel mücadeleye kat›lmamak, sadece bunu bas›n-yay›n alan›ndaki kadro ve çal›flanlar›n görevi
olarak görmek, görevi ve sorumlulu¤u bu konuda yerine getirmemek var.
Kendini de buna ra¤men PKK militan› olarak görmek var. PKK militan›
olmak kendini dar sorumluluk alan›na hapsetmemek, genele karfl› sorumluluk duymak, onun bir parças›
ve tamamlay›c›s› olarak görmek, görev ve sorumluluklar›n› bu temelde
yerine getirmeyi gerektirir. Ama baz›
kadro ve kurumlar›m›zda sadece
içinde yer ald›¤› örgütü, kurumu, komiteyi, çal›flmay› düflünme, onun d›fl›ndakini görmeme, ciddiye almama,
sorumluluk duymama, kendini onlardan koparma var. Böylece çal›fl›p
sonuç alaca¤›n› sanma var. Bu bir
gafletin yaflanmas›d›r. Böyle baflar›l›
olunamayaca¤›n›n, bunun bireycilik,
bencillik ve kendine görelik oldu¤unun anlafl›lmas› gerekiyor.
PKK’lilik ruh ve düflflüünce
birliktenli¤i demektir
PKK’lilik duygu, düflünce, ruh ve
tarz birli¤ini gerektirir. Bunu esas almayanlarda bireycilik, kurumculuk
vb anlay›fllar yaflan›r. Bu ise bize baflar›y› de¤il, baflar›s›zl›¤› yaflat›r, yaflat›yor da. Bu mülkiyetçilik anlay›fl›n›n, kapitalist modernist sistemin kiflili¤i, düflüncesi, duygusu, ruhu,
kültürünün hortlat›lmas›d›r. Baz› örgüt ve kadrolar›m›zda Apocu bak›fl
aç›s›n›n kaybedilmesi, onun yerine
nerede yafl›yorsa oran›n bak›fl aç›s›n›
esas alma, tüm olaylara ve olgulara
bu bak›fl aç›s›yla yaklaflma var. Bu
sistemin mant›¤›na göre sistemi yaflamad›r. Partiye de bunu dayatmad›r.
Bu bak›fl aç›s›na kayanlarda sistem
ile PKK’yi idare etme, ikisini memnun
etme ve giderek sistemi tümden esas
alma yaklafl›m› oldu¤unu görüyoruz.
SERXWEBÛN
34
PKK daha ç›k›flfltta sistem ile çeliflflkki
içinde oldu ve sistemi reddetti
Çözümü ABD’de, AB’de, iflbirlikçi
hain Kürtlerde, sömürgecilerde gören,
bunu esas alan bir yaklafl›m da söz
konusudur. Bas›n-yay›n örgütleri,
ayd›n, yazar ve baz› siyasi güçlerin, kiflilerinin etkisinde kald›klar›na, onlar›
esas ald›klar›na, onlar›n a¤z›yla parti
ve mücadelesini de¤erlendirdiklerine
tan›k oluyoruz. “Herkes bize düflman,
böyle sonuç alam›yoruz”, “herkes nas›l
yafl›yor ve mücadele ediyorsa biz de
onlar› esas alal›m” diyerek, farkl›l›¤›m›z›, sistem d›fl›l›¤›m›z› terk ederek
sistemi esas almam›z› istemekte ve dayatmaktad›rlar. Halbuki biz daha ç›k›flta sistem ile çeliflki içinde do¤duk,
sistemi reddettik, kendi sistemimizi
gelifltirerek bu güne geldik. Biz de herkes gibi yapsayd›k bu güne gelemez,
bu de¤erleri yaratmazd›k. Biz hiçbir
zaman d›flar›da çözüm aramad›k, kendimize güvendik, dayand›k, kendimizi
dinledik, kendi gündemimize ve amaçlar›m›za ba¤l› kalarak yaflad›k, mücadele ettik. Bu zordur ama onurlu bir
yoldur. Yaflam tarz›d›r, bunun ne kadar do¤ru oldu¤u da ortaya ç›km›flt›r.
Yanl›fl› elefltirmek ama do¤ruyu
kavramamak, sonuç almak için gerekti¤i yerde ve zamanda tutum, uygulama gelifltirmeme hastal›¤›n› aflmak
gerekiyor. Bu, yönetim veya kadrolar›m›zda yaflanan ciddi bir durumdur.
Bize en çok kaybettiren yaklafl›mlardan birisidir. Nas›l ki elefltirmemek bize kaybettiriyorsa, sadece elefltirmek
ama onu gidermemek, orada geliflmeyi ve baflar›y› ortaya ç›karmamak da
ayn› sonuçlara yol açmaktad›r. PKK’lilik söz ve eylemi birlefltirmek, ikisini
bir arada yürütmektir, çözümleyiciliktir, sonuç almakt›r. Sonuca götürmeyen hiçbir de¤erlendirme ve karar›n
de¤eri yoktur. Yanl›fl›, çirkini elefltirmek, gidermek için ›srarl› bir çaban›n
sahibi olmamak, çeflitli bahanelere s›¤›narak, buna ihtiyaç duyarak geri çekilmek, sessiz kalmak, istifa etmek,
bunu bir çözüm olarak görmek, PKK
militanl›¤›yla ba¤daflmaz, terstir. Bunu yapan dedi¤ini laf olsun diye söy-
lüyor, özünde bunlar› yanl›fl ve çirkin
olarak görmüyor, onun için gidermek
istemiyor ya da gerçekten “yanl›flt›r,
çirkindir” dedi¤ini gidermeyi görevi
olarak kabul etmiyor. Onun için de
bunlar› gidermek için yeterli çaba göstermeyi gerekli görmüyor, bahane yaratmaya ihtiyaç duyuyor. Her iki durumda da aldatma, dürüst davranmama, partiyi yanl›fla, çirkine teslim etme vard›r, suç iflleme vard›r. PKK militanl›¤›nda bahanelere ihtiyaç duymama, aldatmama, ikiyüzlü davranmama, partiye ve yoldafll›¤a son derece aç›k olma, görev sorumlulu¤unu
kutsal görüp gereklerini yerine getirme vard›r. Bahaneye ihtiyaç duyma,
aldatma, ikiyüzlülük güçsüzlü¤ün,
çözümsüzlü¤ün ifadesidir. Bu kültür
egemenlerin iktidar›n› sürdürmek için
halk›n, ezilenlerin köle yaflamas› için
verdikleri bir kültürdür. Bunun PKK
kültürü, ahlak›, kiflili¤i ile hiçbir ilgisi
yoktur, egemenlerin verdi¤i kültürün
parti ortam›nda sürdürülmesidir.
Yine baz› örgüt ve kadrolar›m›zda
“parti bizi unuttu, görmüyor, de¤er
vermiyor, bir kenara itti, ne yapsak
bofltur, onun için bofl ver” anlay›fl› var.
Çözüm gücü olan birinin unutulmayaca¤›, bir kenara itilemeyece¤i, çözüm
gücü olmayan›n ancak kendini bu duruma düflürece¤i aç›kt›r. Çözüm gücü
olan›n de¤il unutulmas›, yaflad›klar›
yetersizliklerin bile görmemezlikten
gelindi¤i bilinmektedir. Herkesin böylesi kadrolarla birleflti¤i, güç al›p verdi¤i, sürekli onlarla olmak istedi¤i
böylesi bir kadronun baflka bir alana
verilmek istendi¤inde “giderse buras›
çöker” denildi¤ini de biliyoruz.
PKK’de biri kendini kenara çekmezse hiç kimsenin onu itmeyece¤i,
PKK’li olman›n da sürekli kendini çözüm gücü olarak tutmak, bunda derinleflmek oldu¤u gerçe¤i unutulmamal›d›r. Baz› yönetim, yöneticiler de
partinin karar ve talimatlar›n› kadroya kavrataca¤›na, kadroyu bu temelde harekete geçirece¤ine, buna gelmeyenlerle mücadele edece¤ine, “parti
böyle istiyor ama ben istemiyorum.”
“Parti istiyor” deyip görevini yerine getirme yerine, kadroyu partiye, parti
yönetimine yöneltiyor. Güya kimseyle
Aral›k 2008
aras›n› bozmamaya, tepkileri üslenmemeye, karar ve talimatlar› pratiklefltirmeyip, partiyi bofla ç›karmaya
çal›fl›yor. Partinin böyle bir yönetiminin, yöneticisinin olamayaca¤› aç›kt›r.
PKK’de yönetim olmak her türlü
parti d›fl›l›kla, sorumsuzlukla, keyfiyetçilikle mücadele etmek, parti çizgisini egemen k›lmak, tüm kadroyu, çal›flan› çizgide yaflatmak ve partilefltirmektir. Ucuz, kestirme, emeksiz ve baflar›y› yaratmayan, partiyi, kadroyu
her türlü parti d›fl› anlay›flla yaflatan
bir yönetim anlay›fl› olamaz. Bu partiye karfl› bir savaflt›r, düflman için çal›flmakt›r. Hiçbir PKK yönetimi ve kadrosu kolay›, rahat›, ucuz yoldan sonuç
almay›, haz›ra konmay›, riskten, tehlikeden uzak bir devrimcili¤i önüne koyamaz. Ama bunu esas alanlar›n oldu¤unu görüyoruz. Nerede risk, tehlike,
zorluk, olanaks›zl›k varsa oradan
kaç›p, zorluklar›n olmad›¤›, olanaklar›n oldu¤u, risk ve tehlikelerin yaflanmad›¤› alanlara, görevlere koflanlar›n
oldu¤unu görüyoruz, biliyoruz.
‹htiyac› gidermeyen bir örgüt
biçimseldir yüktür zarar verir
Kendisinin yaflamak istemedi¤ini
yoldafl›na lay›k görme var. Halbuki
PKK’liklik kendine lay›k görmedi¤ini
yoldafl›na lay›k görmeme, her türlü
zorlu¤u, olanaks›zl›¤›, riski ve tehlikeyi öncelikle üslenme ve yoldafl›na
bunu yaflatmamad›r. Önder Apo ve
PKK gerçe¤inde zorluklarla, olanaks›zl›klarla, tehlikelerle mücadele ederek, bunlar› kazanman›n gerekçesi
yapma söz konusudur. Arzulad›¤› ortam›, olanaklar› yaratma, mücadeleyi
bu temelde büyütme, kimsenin hiçbir
beklentisini karfl›lamayaca¤›n› bilerek her türlü ihtiyac›m›z› bizzat mücadele ile elde etme söz konusudur.
Zorluklar›n olmad›¤›, olanaklar›n oldu¤u tehlikeden uzak bir devrimcili¤in PKK’den kopma, sistem s›n›rlar›nda bir devrimcili¤e soyunma, bunun da devrimcilikten vazgeçme oldu¤unu bilmek gerekiyor.
Örgütler kurma ama ifllevsel k›lmama, halkta umut ve güven yarat›p
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
sonra bunu bofla ç›karma, düflman›
harekete geçirip, sald›rgan ve baflar›l› k›lmad›r. Örgüt bir ihtiyac› gidermek için gelifltirilir ve buna hizmet
eder. ‹htiyac› gidermeyen bir örgüt
biçimseldir, yüktür, zarar verir. Mutlaka kurdu¤umuz örgütleri amaçlar›na uygun, ifllevsel k›lmak gerekir.
Halk›n beklenti ve umutlar›n› bofla
ç›karmamak, örgüte olan güvenini
sarsmamak, düflmana hizmet etmemek gerekir. ‹fllevsel olmayan örgütler ya amac›na göre kurulmam›flt›r ya
da kadro iflletmek için ciddi bir çaba
sergilememektedir. Amaca uygun de¤ilse amaca uygun hale getirmek, çabalar yetersizse yeterli hale getirmek
gerekir. Tüm örgütlerimizin parti ve
halka dayanmas›, gücünü oradan almas› gerekiyor. Partinin zihniyet ve
tarz›na, halk›n gücüne dayanmayan
hiçbir örgütün ifllevsel olmas› düflünülemez. Örgütlerimizde yaflanan bu
uzaklaflma ve kopman›n giderilmesi,
amaçlar›na uygun hale getirilmesi ve
ifller k›l›nmas› gerekiyor.
Baz› kadrolar›m›z biz kadroyuz,
“yard›m toplayamay›z, parti tüm ihtiyaçlar›m›z› karfl›lamal›d›r, nereden
ve nas›l buluyorsa bulsun” diyor. Bu
toplumdan kopman›n, orta s›n›fa
ad›m atman›n ifadesi oluyor. Biz toplumsall›¤a dayanan, gücünü buradan alan bir hareket ve onun mensuplar›y›z. Herhangi bir flirket, tekel
de¤iliz, maddi ihtiyaçlar›m›z› da bu
mant›kla çözemeyiz. Bu mant›k kapitalist modernitenin sistemin mant›¤›d›r. Onun etkisine girme vard›r.
35
PKK’de egemenlerin de¤il ezilen
halk›n ç›karlar› temsil edilir
Üzerinde durulmas› gereken önemli bir tehlikeli anlay›fl da “Parti içinde
siyaset yapanlar var, bundan sonra
ben de yapaca¤›m” anlay›fl›d›r. En
çok bunu dillendirenler bu anlay›fla
sahip olanlard›r. Herkesi de buna
çekmeye çal›fl›yorlar. PKK siyaset
yapma yeridir. PKK’ye kat›lan herkes
siyaset yapmak için kat›l›yor. PKK’de
egemenlerin siyaset anlay›fl› de¤il, alt
toplumun, halk›n, ezilenlerin ç›kar›n›
temsil eden siyaset anlay›fl› yap›l›yor.
Bu siyaset ideolojiye ve ahlaka dayal›
bir siyasettir. Önder Apo siyaseti egemenlerin elinden al›p halka, ezilenlerin eline vermifl, halk› ve ezilenleri siyasete kavuflturmufltur. Siyasete yeni
bir içerik kazand›rm›flt›r. Demokratik
siyaset anlay›fl›n› gelifltirmifltir. “Siyaset yap›l›yor, bundan sonra ben de
yapaca¤›m” diyenler, PKK’nin siyaset
anlay›fl›na karfl› egemenlerin siyaset
anlay›fl›n› gelifltirmek isteyenlerdir.
PKK’nin siyaset anlay›fl›ndan zarar
görenlerdir. Bu, gerçekliklerini gizlemek ve PKK’deki siyaset anlay›fl›n›
karalamak, PKK militanlar›n› siyasetten so¤utmak, siyaset yapamaz duruma düflürmek ve kendini, siyaset anlay›fl›n› ortama dayatmak, PKK’de
egemenlerin kirli siyaset anlay›fl›n›
egemen k›lmak istemektir. Herkes de
biliyor ki Kürt halk›, PKK ile siyasetle
tan›flm›fl ve kendi ad›na siyaset yapmaya bafllam›flt›r. Böylesi bir ortam-
da “siyaset yap›l›yor, bende yapaca¤›m demek”, PKK’ye hakarettir,
PKK’yi baflka türlü yans›tmakt›r, bir
yerlere çekmeyi amaçlamakt›r. Ama
bu boflunad›r, PKK’de egemenlerin siyaset anlay›fl›na yer yoktur. Hiç kimsenin gücü PKK’yi böylesi bir siyasete
çekmeye yetmeyecektir. PKK ortam›nda olup da PKK’yi yaflamayan, hiçbir
çal›flma yürütmeyen, de¤er yaratmayan, sorumluluk tafl›mayan, parti ve
halk›n olanaklar› üzerinde yaflamak
isteyenler bunu dillendirmektedir.
10. Kongre ile bu anlay›fllar›n tümüne darbe vurulmufl, PKK çizgisi partiye egemen k›l›nm›flt›r.
Önemle üzerinde durulmas› gereken bir anlay›fl da örgütsel çal›flmalar›n internet ve telefon üzerinden yürütülmesidir. Bu ifl yapmak, erken
sonuç almak ve bunun sonucu olarak
kolaya kaçmaktan da öte bir durumu,
sorumsuzlu¤u, düflmana çal›flmay›,
kendine zarar vermeyi ifade ediyor.
Bu kadar sald›r› alt›nda, uluslararas›, bölgesel ve sömürgeci güçlerin inkar ve imhaya çal›flt›¤› bir hareketin
kadrolar›, yönetimleri olarak böylesi
bir çal›flma tarz› içinde olunacak ve
bu normal görülecektir. Bu düflmana
imha etmesi için ne gerekiyorsa sunmak, bütün emeklerini bofla ç›karmak ve kendini imhaya yat›rmakt›r.
Bütün yakalanma, tutuklanma, yarg›lanma ve cezalara çarpt›rma hatta
fiziki imhalar›n internet ve telefon bilgilerine dayand›r›larak gerçeklefltirildi¤ini bilmeyen yoktur. Ama buna
ra¤men örgütsel çal›flmalar›n ›srarla
internet ve telefonlar üzerinden yürütüldü¤ü, bütün tart›flmalar›n, kararlar›n, talimatlar›n, raporlar›n, randevular›n vb internet ve telefonlar üzerinden yürütüldü¤ü bir gerçektir. ‹nsan bu kadar kendini imhaya yat›ramaz, imha edilmesi için cellatlar›na
her türlü kolayl›¤› sa¤layamaz. Art›k
bu gafletten, ihanetten bir an önce
ç›kmak gerekti¤i aç›kt›r. Israrla sürdürenlerden art›k kuflkulanmak ve
buna göre önlem gelifltirmek gerekir.
Önderlik gerçe¤inden, PKK ve PKK
militan ölçülerinden, halktan uzaklaflmak, kopmak bize tüm kazand›klar›m›z› kaybettirir. Bizi yok eder, sis-
SERXWEBÛN
36
temin köleleri durumuna düflürür.
Uzaklaflma ve yer yer kopma sonucunda sorunlar, tahribatlar, kay›plar
ve baflar›s›zl›klar PKK 10. Kongre gerçekli¤i ile çok net bir biçimde ortaya
konmufltur. Kapitalist modernist sisteme yem olmamam›z, demokratik
konfederal sisteme, onun demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü
toplumu yaratmak için toplumda ve
kiflili¤imizde kapitalist modernist sistemi çözümlememiz, etkileri ile mücadele edip aflmam›z gerekiyor. Günlük
olarak ideolojik, örgütsel, kültürel,
ahlaki, yaflamsal mücadeleyi vermemiz, bunu sürekli derinlefltirmemiz
gerekiyor. Aksi takdirde baflar›l› olunamayaca¤› bilinmelidir.
Kapitalist modernite bireyin tarihle
ba¤›n› kesip bilincini karart›yor
Kapitalist modernitenin ideoloji ve
kültüründen bilim ve teknik kullan›larak toplumlar, insanlar çok güçlü
bir flekilde etkileniyor. Bu ideoloji ve
kültür toplumsall›¤› da¤›t›p, insanlarda bireyselli¤i en uç noktaya kadar
gelifltiriyor. Tarihle ba¤›n› kesip, bilincini karart›yor, düflünemez duruma
getiriyor, sürülefltirip kolay yönetmeyi
gelifltiriyor. Bu ideoloji ve kültürden
baflka bir ideoloji ve kültürün art›k
olamayaca¤›n› güçlü propaganda ediyor. PKK militanlar›n›n bu ideoloji ve
kültürle mücadele etmesi, kendi ideoloji ve kültürlerini topluma ve her bireye vermesi kavratmas› gerekiyor.
Sistem bu gün bas›n ve kültür kurumlar› ile ideoloji ve kültürünü yaymaktad›r. Tüm toplumlar› ve insanlar›
kendi yaflam›na çekmektedir. Bunun
karfl›s›nda PKK militanlar›n›n alternatif bas›n ve kültür kurumlar›n› gelifltirerek, bu kurumlarda alternatif yaflam›, PKK’nin yaflam anlay›fl›n› gelifltirmeleri gerekir. En büyük savafl› ve gerçek savafl› burada verip kazanmalar›
gerekir. Bu savafl› vermemek, verip de
kazanmamak kesinlikle kaybetmektir.
Kapitalist modernitenin bir zihniyeti buna dayal›, kiflili¤i, üslubu, yaflam›, ahlak›, kültürü, giyimi, estetik
anlay›fl› vard›r. Bizim demokratik
sosyalizm çizgimizin de zihniyeti, kiflili¤i, üslubu, estetik anlay›fl›, yaflam›, kültürü ve ahlak› vard›r. PKK militanlar› kapitalist moderniteyi veya
etkilerini yaflayamazlar. Buna özenti
duyamazlar. Özgürleflmeyi küçük
burjuval›k veya burjuval›k olarak anlayanlar, sadece feodalizme karfl› olmak olarak anlayamazlar. Halktan,
ezilenlerden do¤al toplumun demokratik komünal de¤erlerinden, özgürlük, eflitlik, demokrasi için verilen
mücadelelerin ortaya ç›kard›¤› de¤erlerden kopma, bunlar› küçümseme
olarak anlayamazlar. Ama baz› kurum ve kadrolar›m›zda bunun böyle
anlafl›ld›¤›, yaflanmaya çal›fl›ld›¤›n›
görüyoruz. Kapitalist modernite ile
mücadele, ideolojik ve örgütsel duruflumuzun, varl›¤›m›z›n esas›d›r. Bütün ideolojik ve örgütsel mücadelenin, bu temelde elefltiri ve özelefltirilerin bu gerçeklik üzerinden gelifltirilip
derinlefltirilmesi gerekiyor.
Kapitalist modernitenin yaflflaam›na
özenti duyulmaktad›r
En çok da Avrupa ve Türkiye’de yaflayan, mücadele eden kadrolar›m›z›n
bu mücadeleyi sürekli gelifltirmeleri
gerekiyor. Çünkü sistem en çok buralarda etkili oluyor. Sistem içinde yaflamak, ona karfl› mücadele edip aflmak
en zor, ama en baflar›lmas› gereken
bir görev olmaktad›r. Aksi takdirde etkisinden ve sonuçta yem olmaktan
kurtulunamaz. Nitekim etkisine giren,
özenti duyan, yaflayanlar. hatta buna
teflvik edenler var. Bundan kopmadan, buna öfke duymadan, bu afl›lmadan komünal demokratik yaflam, kültür, ahlak, toplum, birey gelifltirilemez. Bu gün baz› kadrolarda kapitalist moderniteden etkilenme oldu¤una
ve yaflam›na özenti duyuldu¤una tan›k oluyoruz. Bu giyimde, üslupta,
yaflamda çok net gözükebiliyor. Elefltirildi¤inde “neden bu kadar bize kar›fl›l›yor, önemseniyor, önemli olan özdür” deniyor. Aç›kça bir gaflet yaflan›yor, parti aldat›lmaya çal›fl›l›yor.
Öz baflka, biçim baflka olamaz,
olunca bu bir kifliliksizli¤i, kimliksiz-
Aral›k 2008
li¤i ifade eder. Kald› ki biçim, özü ifade eder, onun d›fla vurumudur. Öz
demokratik komünal, biçim de kapitalist moderniteyi ifade edemez. Kapitalist modernite biçimi esas al›r, buna önem verir, buna uygun bir öz yaratmaya çal›fl›r. Çünkü mant›¤›nda
her fley azami kâr amaçl›d›r. Her fley
almak ve satmak içindir. Bunun için
de ambalaja önem verir. Yaratt›¤› toplum, gösteri toplumudur, aldatmaya
dayal›d›r. “Biçim önemli de¤il” demek
özü sapt›rmak içindir, çürümeyi, yozlaflmay› gizliden gizliye kapitalist moderniteyi yaflamay› gizlemek ve bunun anlafl›lmas›n›n da önünü almak
içindir. PKK militanlar›n›n bunu anlamas› gerekiyor.
Önderlik kendini süslemenin, kendini pazarlamaya yönelik oldu¤unu
belirtir, bunun estetikle alakas›n›n olmad›¤›n› da vurgular. PKK’nin estetik
anlay›fl› anlam gücünü gelifltirmek ve
derinlefltirmektir. Özgür bir kiflilik ve
yaflam mücadelesi, bunun gücünü
kendinde yaratmakt›r. Kendinde toplumsall›¤›, toplumsall›kta kendini yaratmakt›r. ‹nsanl›¤› demokratik, özgür, eflit de¤erleri ile büyütmektir. Estetik ad›na kendini süsleyip sat›fla ç›karmak, kiflili¤ini, iradesini, kimli¤ini,
ruhunu kaybetmektir. PKK kadrolar›n›n komünal demokratik kültürü, ahlak› ve yaflam› esas almalar›, bunu yaflamalar› ve gelifltirmeleri gerekiyor.
PKK’li olmak demek temiz, çekici, etkileyici, kabul edici olmak, özgür yaflam›
ve bu temelde toplum ve bireyi gelifltirmek, herkesin birleflti¤i kendine örnek
ald›¤›, güç ald›¤›, sevdi¤i ve vazgeçilemez biri haline gelmek demektir.
Kapitalist moderniteye özenti duymak, yaflamak güçsüzleflmek, kaybetmek ve sisteme köle olmakt›r. Parti ve halktan uzaklaflan ve kopanlarda özellikle bu süslenme ortaya ç›k›yor. Sadece bayanlarda de¤il, erkeklerde de yaflan›yor. Partiyle ve halkla
birleflmeden, kendini parti ve halka
adamadan bu yozlaflmadan ç›k›lamaz. Parti ve halktan kopman›n nedeni, sistemin ideolojik ve kültürel
bombard›man›d›r. Bu bombard›mana
karfl› kadronun anlam gücündeki yetersizli¤i zay›fl›¤›d›r. Dayanmak, etki-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
lenmemek, aflmak için yetkin anlam
gücüne sahip olmak, bunda sürekli
derinleflmeyi yaflamak gerekiyor. Bu
gücü yaratmayan kadroda savrulman›n yafland›¤›n›, halk›n da bu tip kadroyu tasvip etmeyip, elefltirdi¤ini
biliyoruz. Halk›n elefltiri ve istemleri
yerindedir. PKK kiflili¤ini, yaflam ölçülerini, ahlak›n›, kültürünü görmedi¤i kadroyu elefltirip uyarmaya devam etmelidir. Buna ra¤men ›srar
edenleri de kadro olarak görmemeli,
tav›r almal›d›r. Halk›m›z›n PKK kadrosuna her fleyini verdi¤ini çok iyi biliyoruz. Sürekli PKK kadrosunu yan›nda görmek istedi¤ini de biliyoruz.
Kapitalist modernite yaflflaam› bir
hayvanat bahçesine dönüflflttürmüflflttür
Kapitalist modernitenin yaratt›¤›
toplum, gösteri toplumu, yaratt›¤› insan da seyirlik bir insan tipidir. Yaflam› bir hayvanat bahçesine dönüfltürmüfltür. Gerçek yaflam yerine taklidi
geçirmifltir. Biçim özü silip süpürmüfl,
böylece bir sürü toplumu yarat›lm›flt›r.
Tüketim toplumuyla her fleyi yiyip, geride çöp da¤lar› b›rakan bir yarat›k ortaya ç›kar›lm›flt›r. Seks, sanat ve spor
endüstrisi ile bu derinlefltirip pekifltirilmifltir. ‹nsanl›¤›n özünü, ruhu kurutularak, felakete do¤ru sürüklenmifltir.
Böyle bir sistemde tam bir izolasyon
içerisinde yafl›yoruz. Her gün de bunlar›n bombard›man› alt›nda bulunuyoruz ve böyle bir sistemin içerisinden de
saflar›m›za her gün yeni insanlar gelmektedir ve bunlar sistemin etkilerini
tafl›maktad›rlar. Onun içindir ki ideolojik ve örgütsel mücadelenin oldukça
yetkin yürütülmesi daha yaflamsal olmaktad›r. Yürütülmedi¤inde veya yetersiz yürütüldü¤ünde sistemin partide kendini örgütleyece¤i ve etkisine
alaca¤›, sisteme götürüp entegre edece¤i bilinmelidir.
‹deolojik ve örgütsel mücadele ile
sistemin etkileme çabalar›n› bofla ç›karmak, partileflmeyi gelifltirerek toplumsallaflmay› gelifltirmek, öncülü¤ü
güçlü tutmak, kadro ve yurtsever ölçülerde derinleflmeyi yaratmak, özgür
yaflam›, toplumu ve bireyi gelifltirmek
gerekiyor. Her PKK militan›n›n kendi-
37
ni Önder Apo’nun parti anlay›fl› ile örgütlemesi, partinin ve halk›n ihtiyaçlar›n› giderme yönünde çabalar›n› süreklilefltirmesi, hedeflerine kilitlenip
bunu gerçeklefltirmek için mücadele
içinde olmas› ve her flart alt›nda hareketin süreklili¤ini sa¤lamas›, baflar›s›
d›fl›nda hiçbir fleyi kabul etmemesi
gerekir. PKK’lilik sürekli kendinde
moral, inanç, görev, bilinç yaratmak,
iradeyi sa¤lamlaflt›rmak, bunu örgüt
ve eyleme kavuflturmakt›r. Her gün
zihniyette devrim yapmak ve kendini
çözüm gücü olarak gerçeklefltirmek,
yenilmez k›lmakt›r. PKK militan› Önderlik zihniyeti ve tarz›n› anlamak,
bunu halka tafl›mak, kavratmak, hal-
Kapitalist modernitenin yaratt›¤›
“K
toplum, gösteri toplumu, yaratt›¤›
insanda seyirlik bir insan tipidir.
Yaflflaam› bir hayvanat bahçesine
dönüflflttürmüflflttür. Gerçek yaflflaam
yerine taklidi geçirmiflflttir. Biçim
özü silip süpürmüflfl,, böylece bir
sürü toplumu yarat›lm›flfltt›r.
Tüketim toplumuyla her flfleeyi
yiyip, geride çöp da¤lar› b›rakan
bir yarat›k ortaya ç›kar›lm›flfltt›r.
Seks, sanat ve spor endüstrisi ile
bu derinleflflttirip pekiflflttirilmiflflttir”
k› örgütleyip eyleme çekmek, halk›n
gücünü ortaya ç›karmakt›r. Mücadele
karfl›tlar›n›n politikalar›n› görüp bofla
ç›karmak, parti politikalar›n›n baflar›s›n› sa¤lamakt›r.
Kurumlarda, militanlarda ortaya ç›kan zay›fl›klar, yanl›fll›klar, parti d›fl›
anlay›fllar› aflmak, ancak Önderlik gerçe¤ine do¤ru kat›lmakla mümkündür.
Biz bir önderlik hareketiyiz ve Önderli¤imiz ise çözüm gücüdür. Bütün sorunlar›n çözüm yöntemi Önder Apo’nun zihniyeti ve tarz›na do¤ru kat›lmak ve bunda sürekli derinleflmeyi yaflamaktan geçiyor. Önder Apo’da yakalanan çözüm
evrenseldir. Kadro olarak çözüm gücü
olman›n yöntemi, Önderlik gerçe¤inde
son derece netleflmifltir. Önemli olan bu
gerçekli¤e bir münaf›k gibi de¤il, bir
ça¤dafl mümin gibi yaklaflmakt›r.
Büyük bir zihniyet ve vicdan
devrimi gerçekleflflm
miflflttir
Önderli¤i do¤ru anlamak ve uygulamak her fleyin çaresidir. ‹nsanl›¤›n düflünsel gelifliminin zirvesi Önder Apo’da
somutlaflm›flt›r. Genelde hiyerarflik devletçi toplum özelde ise kapitalist modernizim Önder Apo taraf›nda çözülüp afl›lm›flt›r. Özellikle de son savunma tam
bir düflünce patlamas›d›r, PKK militanlar›na, Kürdistan halk›na ve insanl›¤a
dünyan›n en büyük özgürlük düflünce
gücünün kazand›r›lmas›d›r. Salt bu düflünce gücü ile bile, bir çok sorunu çözmek, sonuç almak mümkündür.
Önder Apo büyük bir zihniyet ve
vicdan devrimini gelifltirmifltir. Kadroya düflen bunu bütünlüklü kavramak, gereklerini yerine getirmektir.
Kendine göre yaklaflmamakt›r. Yani
paradigman›n ideolojik, felsefi, siyasi, örgütsel, askeri, sosyal, kültürel,
ahlaki, ekonomik ve kiflilik esaslar›n›
do¤ru kavramak, bu temelde partileflme ve meflru savunma savafl›n›
gelifltirmektir. ‹deoloji, siyaset ve ahlak› birlefltirerek Demokratik Konfederalizmi, demokratik, ekolojik ve
cinsiyet özgürlükçü bir toplumu yaratmak için mücadeleyi yo¤unlaflt›rmakt›r. PKK’nin 10. Kongresinin
önüne hedef olarak koydu¤u Önder
Apo’yu özgürlefltirmek, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünü
gerçeklefltirmektir. Hedef olarak önümüze koydu¤umuz özgür yaflam ve
bu temelde özgür birey ve toplumu
yaratma mücadelesinde sürekli bir
geliflmeyi yaflamakt›r. Bunu baflarman›n yolu son savunma ve PKK 10.
Kongre ruhu ile zihniyet ve tarz›m›z›
yetkinlefltirmekten geçiyor.
PKK militanl›¤› ancak Önder Apo,
PKK, flehitler gerçe¤i ve halkla birleflilirse Önder Apo’nun zihniyet ve tarz› temelinde partileflme yaflan›rsa, bu
halka tafl›r›l›p mal edilirse, halk örgütlendirilir ve demokratik konfederalizm gelifltirilirse, PKK militanl›¤›,
kimlik ve onuru kazan›labilir.
SERXWEBÛN
38
Aral›k 2008
Abdullah Öcalan
Türkiye ‹ki Yol A¤z›nda
Önümüzdeki süreçte Ortado¤u'da iki yol var. Birincisi Türkiye'nin
“Ö
de içinde yer alaca¤› ‹ran Suriye ve beflfllli fi
fiaanghay zirvesi. fi
fiaanghay
örgütüyle yeni bir siyasi bloku, yani Avrasya seçene¤i. ‹kincisi ‹srail
çizgisi. ‹srail-Kürtler-ABD ve di¤erleri. Türkiye tercihini bu
seçeneklerden birinden yana yapmak zorundad›r. PKK de kendi
durumlar›na göre tercihini yapar. Türkiye hangi blokta yer al›rsa
Kürtler, PKK de di¤er blokta yer al›r”
Talabani’nin olumsuz bir tav›r
göstermemesi yetmez. Bar›fla, demokratik çözüme katk› sunmal›d›r.
Sosyalist Enternasyonal’de baflkan
yard›mc›s›d›r. Avrupa, Amerika nezdinde demokratik çözüm için çaba
göstermeli, bu konuda etkin olmal›d›r. Bu, hem kendilerinin, hem Türkiye’nin hem de Amerika’n›n yarar›nad›r, kendilerini de rahatlat›r. Mevcut durum, çözümsüzlük, kimseye
yarar getirmez. Bunu Barzani için de
söylüyorum. Bu görüfllerim tekrar bir
mektup halinde gönderilebilir.
Adalet Bakan›’n›n aç›klamas›n›n
ancak haber bafll›klar›n› alabildim,
Radyo’dan Hürriyet Gazetesi’nin manfletinden duydum. Evet, do¤ru, bir inflaat var. Tabii ki silahlar b›rak›l›r, çözüm geliflirse her fley olur. Silah b›rakma meselesi de¤il, çözüm diyorum, diyalog diyorum. Onlar›nki bir flantaj.
Murat Yetkin de hükümet ve ordunun iflbirli¤i yapt›¤›n› söylüyor yani.
Kürtler zaten kuflat›lm›fl durumda.
Bundan daha fazlas› olmaz. Tabii
Kürtler siyaseten de daha iyi durumdalar. Birand’›n önerileri var. Ahmet
Altan’›n yaz›lar›n› takip ediyorum.
Derinli¤ine takip etmeye çal›fl›yorum
onlar›. Ama sorun daha karmafl›k.
Tabii bir Kürt-Türk çat›flmas› tehlikesi
var. Ayd›nlar da anlayam›yor.
Selim Çürükkaya’n›n bunlar› niçin
söyledi¤ini biliyorum. Buradaki Ergenekon’un tasfiyesi de benimle ilgilidir. Beni denetime alamay›nca tasfiye
edildiler. Selim Çürükkaya Ergene-
kon’un filintas›d›r. Çürükkaya kardefllerin Yeflil ile ba¤lant›lar› vard›.
Bunlar Gladio. Selim Çürükkaya Türkiye’de aran›yor ama iadesi neden istenmiyor? Almanya’da çok daha rahatlar ve güvendeler. Oysa Muzaffer
Ayata Avrupa’ya ç›kt›¤›nda hiçbir suçu yoktu ama onu hemen tutuklad›lar. Neden, dürüst oldu¤u için.
PKK 35 y›ll›k bir mücadele
gelene¤ine sahip
PKK’nin 30. y›ldönümü vesilesiyle
flunlar› belirtmek istiyorum: PKK asl›nda ‘73’te bafllad›, o zaman bir gruptu ama önemli bir gruptu. Bu nedenle
PKK’nin 30. de¤il 35’nci y›l› demek daha do¤ru olur. Ama tabi ‘78’de resmen
kuruldu¤u için 30. y›l deniyor. ‘73-78
döneminden az bahsedilir ama o dönem çok önemlidir. ‘78’e kadar befl y›ll›k grup deneyimimiz var. Reel Sosyalizmin etkisiyle klasik ulusal hareket
durumundayd›k ama o zamanlar, yanl›fl buldu¤umuz ve elefltirdi¤imiz yanlar› da vard›. Biz ‘95’lere kadar klasik
ulusal kurtuluflçu bir harekettik, ‘9598 aras›nda bir aray›fl›m›z vard›. Roma’dayken söyledi¤im çok önemli bir
söz vard›. ‘Ben bu PKK’den istifa ediyorum’ demifltim. Bu çok önemli bir
sözdü. Bunu flunun için söyledik. Benim istedi¤im gerilla hareketi bu de¤ildi. Yani ben gerekirse mevcut gerillac›l›ktan istifa edecektim. Bizim oluflturmak istedi¤imiz gerilla hareketi bu de¤ildi. O zaman Parti kendi Kongresini
de yap›yordu. Bununla ba¤lant›l› olarak da bu sözü söyledim. Yozlaflma
vard›. ‘85’te ilk silahl› mücadele 1984’ten itibaren ‘85’e gelindi¤inde o zaman
yozlaflmalar bafllad›. Tabii bunda
KDP’nin etkisi ne kadard›, TSK’nin etkisi ne kadard›r bilemiyorum. Sonralar› Hog›r, Cemil vard›, Muflluydu. Korucu, fleyler, zorla adam kaç›rma, çoluk çocuk... Agit bunlar› iyi tan›yordu.
Bunlar› düzeltmek için geldi, ama kendisini vurdular. Hogir onlar bu yozlaflmalar› yapt›lar. Sonra fiemdin onlar
bunlar› derinlefltirdiler.
Ben insanlarla ilkeler do¤rultusunda bir araya gelir, çal›fl›r›m. Çal›flma
tarz›m bu. Kimin ne oldu¤unu bilemem, çal›flt›kça süreç bunlar› ortaya
ç›kar›r. Mesela Duran Kalkan, Ben Siyasal Bilgiler’deyken o da Ankara’dayd›. Olaylar›n bafl›ndan beri hareketin
içinde Saimbeyli Türk bir arkadafl›m›z, s›rf bu nedenle ben onu ajan ilan
edemem ki. Cemil Bay›k, bafl›ndan
beri mücadelenin içinde. Mesela Cemil Bay›k, ben Cemil Bay›k’la ilkeler
do¤rultusunda çal›flt›m, bir araya geldim. Ama ben olmasayd›m, Cemil Bay›k’› k›rk kez götürmüfllerdi. Bunlar
böyle tuhaf insanlar.
‘85’lerde, o zaman bunlar neden
böyle savafl›yorlar, bu nas›l gerillac›l›k? Anlamaya çal›fl›yordum, bu durumu çok düflünüyordum, çözmeye çal›fl›yordum bunlar›. O zaman neden
böyle davrand›klar›n› anlayam›yordum. Çok sonralar› anlad›m bunlar›n
neden böyle yapt›klar›n›. O Dörtlü Çe-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
te dedi¤imiz Kör Cemal, Metin, fiahin
onlar büyük tahribatlar yaratt›lar.
Yozlaflt›rd›lar. Giden iyi kadrolar› da
öldürüyorlard›. Mesela çok de¤erli bir
arkadafl›m›z, Harun vard›, Bingöl K›¤›’l›yd›. Yerlefltirdikleri bir bombayla
bulundu¤u yerden 7-8 kifliyle havaya
uçurdular. Harun gidince, onlar›n yerini alacakt›. Onlar görevlerinden al›nacaklard›. Veli Küçük, ‘PKK içindeki
müttefiklerimiz’ diyordu. Bunlar›n
Türk Gladiosu’yla iliflkileri var. Bunlar
fiemdin’i ne kadar etkilemifl, fiemdin’in bunlarla ne kadar iliflkisi var,
bilemiyorum. Bunlar ‹smail ad›nda
çok temiz bir arkadafl› öldürdüler. O
da Muflluydu. Yine Mufllu Azime ad›nda bir arkadafl›m›z› öldürdüler. Bu flekilde onlarca kadromuzu öldürdüler.
Aysel ad›nda bir kad›n vard›, Çürükkaya’n›n efliydi. Rezil bir kad›nd›. H›d›r
Yalç›n’›n yan›nda evin tek o¤lu olan birisi vard›. Kod ad› Cihan’d› onu da öldürdüler. Bunu yapan bir çete anlay›fl›, Hareketi yozlaflt›r›yordu. Babas›
sa¤sa selamlar›m› iletin. Bunlar
PKK’yi ele geçireceklerdi.
Tabii beni de götüreceklerdi. Ya da
etkisizlefltireceklerdi. En yak›n›mda
bulunan Hasan Bindal’› öldürdüler.
Tedbir almasayd›m, rastgele hareket
etseydim beni de öldürebilirlerdi. Selim Çürükkaya siyasi koldan, küçük
kardefl Sait Çürükkaya askeri koldan
bizi kuflatmaya al›yorlard›. Pilot Necati vard›. Öldü mü öldürüldü mü, uçak
kazas› m›yd›? Pilot Necati ›srarla bizi
baz› eylemleri yapmaya teflvik ediyordu, ses getiren eylemlere yönlendirmeye çal›fl›yordu. Bize ‘Sabiha Gökçen’i öldürelim’ teklifinde bulundu, ‘çok
ses getirir’ diyordu. Ben de ›srarla reddettim. Böyle olaylar›n bizi bitirece¤ini
biliyordum. Kemal Pir de adeta yalvar›yordu, ‘b›rak Pilot Necati ile ortak eylem yapal›m, Denizler gibi banka soyal›m’ diyordu. Ben kabul etmedim.
Bunlar iyi göremiyorlard›. Çok ilginçtir, Mahir Çayan’›n yan›nda da ‹lyas
Ayd›n isimli bir yüzbafl› vard›. Onlar›
farkl› eylemlere yönlendirdi, tasfiye oldular. Bizim yan›m›zda da Pilot Necati
vard›, yüzbafl› veya üste¤mendi. Biz
onun istedi¤i eylemlere girseydik Mahir Çayanlar gibi olacakt› sonumuz.
39
Pilot Necati’nin para yard›mlar› da oldu, o zaman paralar ya¤d›rd›, bizim
için çok para harcad›. Ancak biz hiçbir
oyuna gelmedik, kendimizi o riskli durumlardan kurtard›k. Ben hata yapsayd›m, oyuna gelseydik daha o zaman, 12 Eylül’den önce hepimiz tasfiye olurduk. Tedbirli davrand›k.
Almanya kaçanlar› NATO-Gladio
gücüyle koruyor
Yine Kesire Y›ld›r›m’›n evlilik meseleleri vard›. Kesire’nin tam olarak ajan
olup olmad›¤›n› bilemiyorum. Dersimlidir. Babas› Ali Y›ld›r›m M‹T mensubu. Ailesinin de Mustafa Kemal, ‹smet
‹nönü’yle, o dönemde devletle iliflkisi
oldu¤u söyleniyordu. Kesire’nin de
devletle iliflkisi olup
olmad›¤›n› tam bilemiyorum.
Hatta
U¤ur Mumcu’nun
da bu ba¤lant›y›
kurdu¤u s›rada öldürüldü¤ünü söyleyenler oldu. Ancak
gerçek nedir bilemiyorum.
‘85’e gelindi¤inde
Almanya bize yöneldi, bizi terörist ilan
etti. NATO’nun, NATO’daki Gladio’nun
kirli iflleri Almanya
yap›yordu. Almanya
derken devletin bütününü de¤il, bir
kesimini kastediyorum. Sonra ayr›lanlar, kaçanlar da hep
Almanya’ya kaçt›.
Almanya bunlar›
NATO-Gladio gücüyle koruyor. Bunlar Almanya’da NATO’nun himayesinde çok s›k› korunuyorlar. Ayr›lanlardan psikolojik a¤›rl›¤› hissedenler, iyi
niyetli olanlar Güney’de kald›lar. Baz›lar› Barzani, Tala-
bani’ye kat›ld›lar. ‹yi niyetli olanlarla
tekrar görüflülebilir.
1989’a gelindi¤inde Sovyetler çözülmeye bafllad›. Reel sosyalizm, ideolojik
örgütlenmesi çözüldü. Bizde de de¤iflik
aray›fllar bafllam›flt›. Biz de kendimizi
buna haz›rlad›k, dönemi biraz atlatt›k.
‘93’e gelindi¤inde Özal, bu sorunu
çözmek istiyordu di¤erlerine göre.
Uzak görüfllü biriydi. Biz yeteri kadar
anlayamad›k o süreci. Fakat biz yeteri kadar cevap verebilseydik, olumlu
tepki verseydik dahi de¤iflen bir fley
olmazd›, sorun çözülmezdi. Çünkü
Türkiye, Gladio’nun bata¤›ndayd› sonuna kadar. Bo¤az›na kadar batm›flt›. Gladio, Türkiye’yi kuflatm›flt›, hareketsiz b›rakm›flt›. ‘97’ye geldi¤imiz-
SERXWEBÛN
40
de Erbakan’dan olumlu mesajlar ald›k. Bu kez daha derli toplu hareket
edelim, haz›rl›kl› olal›m dedik. Ancak
Erbakan’› tasfiye ettiler.
Da¤a gitseydim her taraf
bombalanacakt›
Ben da¤a neden gitmedim. Bunu o
zaman çok de¤erlendirdik. Türkiye
benim da¤a gidece¤imi düflünüyordu.
Buraya getirildi¤imizde de çözüm
aray›fl›m›z devam ediyordu. Beni sorgulayan görevlinin yan›nda bir itirafç› da vard›. fiurada burada görev yapt›¤›n› anlad›m, olaylar› anlat›nca. Sen
neden Kuzeye gitmedin, biz seni orada bekliyorduk, dedi. Ben da¤a neden gitmedim. Bunu o zaman çok de¤erlendirdik. Buna göre birçok haz›rl›k yapm›flt›, Suriye s›n›r›na da asker
y›¤m›fllard›. Benim oraya, da¤a gidece¤imi düflünerek, hesaplayarak haz›rl›k yapm›fllard›. Ben da¤a gitseydim, korkunç bir savafl olurdu. Sorun savafl etraf›nda dönecekti. Ben
bunu do¤ru bulmad›m. Kendim için
de¤il, hareket için, mücadelenin tarz›
aç›s›ndan do¤ru bulmad›m. Da¤a gitseydim, her taraf› bombalayacaklard›, uçaklarla da vuracaklard›. Bu bak›mdan da¤a gitmeyi do¤ru bulmad›m. Da¤a gitseydim böyle d›flar›dan
kuflatacaklard›, içerden de çeteleflmeyle bizi tasfiye ederlerdi. Bir
kampta, bir gerilla birli¤inin denetlenmesinde ya da bir silahl› çat›flma
s›ras›nda tasfiye edebilirlerdi.
Buraya getirildi¤imizde de aray›fl›m›z devam etti. Sorunlar›n giderilmesi gerekiyordu. Benim istedi¤im,
oluflturmak istedi¤im gerilla-hareket
bu de¤ildi. Bu nedenle KADEK onlar›
kurduk ama sonuçta yeni örgütlülü¤e
iliflkin, yeni anlay›fl›m›z›n ilkelerini,
örgütlenme ilkelerimizi Bir Halk› Savunmak isimli savunmamda belirttim. Yeni savunmamda da daha da
gelifltirdim. Savunmam› ald›n›z m›?
Ama benim burada esas ulaflt›¤›m
nokta iktidar merkezli örgütlenmeleri,
kurumlar› çözmem oldu. ‹ktidar› çözdüm. Yeni bir çözüm gücüne kavufltum. Kapitalist moderniteden kurtul-
dum. Bu öyle kolay de¤il. Bir Halk›
Savunmak’da bunlar› bulabilirsiniz.
Önceki savunmamda da bulabilirsiniz. Yeni savunmamda çok daha kapsaml› açt›m bunlar›. Yeni savunmam
çok önemli. Art›k yararlan›rlar. DTP,
herkes bu yeni savunmadan yararlan›rlar. Dünya çap›nda bir savunma.
‹smail Beflikçi onlar kat› pozitivisttirler. Ulusal devlet anlay›fl›ndan kendilerini kurtaramad›lar. Kürtler ad›na
mücadele ettiklerini söyleyenlerin bugün esamesi okunmuyor. Bu savunmamda Marksizm’i aflt›¤›m› da söyledim. Marks, Lenin, Mao, kapitalizmin
yede¤inden kurtulamad›lar, ulus-devletin etkisinden kurtulamad›lar, ulusdevleti aflamad›lar. Almanya ve ‹ngiltere milliyetçili¤inin, kapitalizmin
Marks’› nas›l kuflatt›¤›n› biliyoruz. Zaten Marks ve Lenin, Hegelcidirler, Hegel’in soludurlar. Bunlar›n hepsi sol
Hegelisttirler.
PKK’nin 30 y›ll›k dönemi ile ilgili
bunlar› belirtiyorum. Bu söylediklerim bu konuda daha önce belirttiklerim de eklenerek 15-20 sayfa olarak
yay›nlanabilir.
Türkiye Kürt sorununu
çözerse bölgesel bir güç olabilir
Bundan sonra önümüzdeki süreçte
Ortado¤u’da iki yol var. Birincisi Türkiye’nin de içinde yer alaca¤› ‹ran, Suriye ve beflli fianghay zirvesi. fianghay
örgütüyle yeni bir siyasi blok, Avrasya
seçene¤i. ‹kincisi ‹srail çizgisi. ‹srailKürtler-ABD ve di¤erleri. Güney Kürtleri ‹ran’› karfl›lar›na almazlar. Birinci
Blok’un içinde yer alabilirler. Ya da
duruma göre ‹srail blokunda yer al›rlar. Türkiye tercihini ya ondan ya ondan yana yapmak zorundad›r. PKK de
kendi durumlar›na göre tercihini yapar. Ya içinde KDP’nin de içinde oldu¤u tüm Kürtler-‹srail ittifak› do¤ar. Ya
da di¤er blokta yer al›r. Burada Türkiye’nin yer alaca¤› blok önemli. Türkiye hangi blokta yer al›rsa Kürtler,
PKK de di¤er blokta yer al›r.
Ben demokratik çözüm için ikisini
de istemiyorum. Fuller de ‘Türkiye
Kürt sorununu demokratik flekilde
Aral›k 2008
çözerse bölgesel güç olabilir’ diyor.
Çok do¤ru. M‹T kendini buna göre
biraz haz›rlam›fl. Di¤er kurumlara
göre daha haz›rl›kl›, daha ileri. Alt
yap›s›n› buna göre biraz haz›rlam›fl.
Ordu halen eski konumunu sürdürüyor. Kurumlar aras›nda flu an en
ileri konumda olan M‹T’tir. Ancak ordunun durumu flu an çok müphem.
Levent Ersöz, Rusya’ya kaçt›, Jitem
Baflkan›yd›. Avrasyac›yd›. Bu kaçmalar öyle basit de¤il. Bunlar bloklar
aras› çat›flmalar›n sonucudur. Tuncay Güney de Kanada’ya kaçt›.
Her fley olabilir. Bu bir tezgaht›r.
Tuncay Güney’e Ergenekon’u deflifre
ettirdiler. Ordunun içinde kimi Avrasyac› kimi ABD ittifak›ndan yana, kimi
ba¤›ms›zl›ktan yana hiç bilemiyorum.
Bu konuda bilgi sahibi de¤ilim.
Çözüm ve diyalog önemlidir
Türkiye iki yol a¤z›nda; Kürt sorunu ile, bu silahla ya vurulacak ya
kurtulacak. G. Fuller’in bir de¤erlendirmesini özet olarak dinledim. Bu
çok önemlidir. Türkiye ile Amerika’n›n ç›karlar›n›n Ortado¤u’da
uyuflmad›¤›n› söylüyorlar. CIA demek Amerika demektir. Biliyorsunuz
Fuller eski CIA yöneticisidir. Onlar
iyi biliyorlar. Amerika bu Gladio’dan
kurtulmak istiyor. Bu Gladio’yla yürümek istemiyor. ‹talya’daki gibi Türkiye bu Gladio’yu temizleyecek mi,
bu Gladio’dan kurtulmak istiyor mu?
Bunlar faflistler, korkunç bir faflizm
zihniyetine sahipler. Sadece bunlar
gerçek Ergenekon de¤il. Gerçek Ergenekon’u çözmek istiyorlar m›? Bu
önemli. E¤er bundan kurtulmak istiyorsa bunun gere¤ini yapmal›. Üç
befl kiflinin buraya getirilmesiyle bu
sorun çözülmez. Çözüm ve diyalog
önemlidir.
Bugüne kadar da Türkiye, Suriye‹ran ittifak›yla ifli götürdü. Bu ittifak,
Amerika’y› Ortado¤u’da bata¤a sürükledi. Amerika bunu iyi biliyor. Bu, asl›nda ABD’ye savafl ilan›d›r.
Türkiye, biz ‹srail ile Suriye’yi bar›fla
do¤ru götürelim diyor, bar›fl için arabuluculuk yapal›m diyor. Kendilerini
kand›r›yorlar, bunlar sonuç vermez.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
Ehud Olmerti de bu yüzden götürdüler. AKP de çözüm konusunda tercihini yapmak zorundad›r. Avrasya m›
olur, di¤eri mi? Bilemiyorum. Baflbakan›n Amerikada iken nükleer silahlanmaya iliflkin sözleri, gereksiz sözler.
Ciddi de¤iller. Baflbakan ne kadar içinde bilemiyorum. Cumhurbaflkan› bu
meselelerde baz› fleyleri biliyor. Ancak
o da korkuyor, konuflam›yor. Türkiye’de milliyetçili¤i, çat›flmay› isteyen bir
kanat var. Bunlar çat›flmay› derinlefltirmek istiyor. Bunlar yeni bir ittihatç›lar, neo-ittihatç›lard›r. Enver gibi yapmak istiyorlar. Enver bile bu kadar de¤ildi, bir yere kadar onurunu korumaya çal›flt›. Bunlarda o bile yok. Bunlar
rezil bir durumdalar. Ayd›nlar bunlar›
yeteri kadar göremiyorlar. CHP ve MHP
gelebildikleri yere gelmifller. Bundan
sonra daha fazla yükselmezler.
Fuller’in aç›klamas› önemli. Türkiye demokratik çözümü esas alabilir.
O zaman Türkiye geliflir. Alt› yüz milyar borçtan kurtulur. Bölgesel güç
olur. Benim Mustafa Kemal’den bahsetmemin nedeni de budur, blokçu
de¤ildi. Cumhuriyetçiydi, onun özgürlükçü, ba¤›ms›zl›kç› yan› vard›.
Benim Mustafa Kemal’i gündeme getirmemin nedeni onun bilime verdi¤i
önemdir. Mustafa Kemal’in b›rakt›¤›
miras budur. Bugün de bu miras
esas al›narak sorun çözülebilir.
Çözüm için önerimi sunuyorum.
Hakikatleri araflt›rma ve uzlafl› komisyonu kurulabilir. Bu komisyon,
ba¤›ms›z ve adilce çal›flmalar›n› yürütmelidir. Ancak içinde deneyimli
sivil, asker, bürokrat olabilir. Parlamento çat›s› alt›nda da yürütülebilir
bar›fl çal›flmalar›. Parlamento diyecek ki, biz flunu flöyle yapaca¤›z, böyle yapaca¤›z, flununla görüflece¤iz
bununla görüflece¤iz, gelip bizimle de
görüflecekler, biz de fikir beyan edece¤iz, biz de projelerimizi sunaca¤›z.
Önümüzde bahara kadar dört ay var.
Bu çal›flmalar bafllat›labilir. Yap›lan
çal›flmalar› kamuoyuna deklere edecekler. Güney Afrika’daki sorun da
böyle afl›ld›. Dünyada da befl on devlet bu flekilde sorunlar›n› çözdü. Kosova’da da böyle oldu. Kardeflleflme
böyle olur, ac›lar›m›z› böyle sarar›z.
41
Bar›fl Meclisi çal›flmalar›n› daha da
yo¤unlaflt›rmal›. Yapt›¤› çal›flmalardan, bar›fl meclisinden bir bar›fl projesi, bar›fl ç›karabilir. Buna katk› sunabilir. Ayd›nlar da bu çal›flmalarda yer
almal›d›r. Ülkelerini seviyorlarsa ülkeleri için bunu yapmal›lar. Ülkelerinin
kurtuluflunu sa¤layabilirler.
Buradan Say›n Bakana, Say›n Baflbakan’a ça¤r›da bulunuyorum. Bu silahla Türkiye’nin vurulmas›n› de¤il
kurtulmas›n› istiyorum. Bir çözüm projesi sunsunlar, adilce demokratik bir
proje. O zaman Cumhuriyet kurtulur,
toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet
devlet diyorum, o zaman devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu yapmazlarsa f›rt›na olabilir. fiu an genel bir
ayaklanma hali var. Bu durum baharla
birlikte f›rt›naya dönüflebilir. Bu tehdit
de¤ildir, bir tespittir. Üzülerek, s›k›larak dile getiriyorum ama gerçek bu.
setçiler, akademisyenler rahatl›kla
alt›n› doldurabilirler. Bunun çok iyi
okunmas›, sat›r sat›r, cümle cümle
hatta kelime kelime okunup çok iyi
anlafl›lmas› gerekir. On iki sorun belirledim her biri için ayr› ayr› çözüm
önerileri var, bu çok önemlidir. Gazetecilere de verirler, onlar da de¤erlendirebilirler. Ama beni öyle ucuz de¤erlendirmesinler. Çözüm konusundaki yaklafl›m›m üzerinden de¤erlendirip anlamaya çal›fls›nlar, o flekilde
elefltirsinler. Hatta beni yerden yere
vurabilirler, ama ilkeler çerçevesinde
elefltirebilirler. ‹lkeleri elefltirtmem.
Yoksa kabul etmem öyle ucuz elefltirileri de pek dikkate alm›yorum. Ben
Marks’la ilgili düflüncelerimi daha
önce aç›klam›flt›m. Burada kendimi
Marks, Napolyon, Mustafa Kemal,
Kant ve Hegel ile k›yaslama gere¤i
duymuyorum, gerek de yok zaten.
Çözüm için adilce demokratik bir proje sunsunlar o zaman
“Ç
Cumhuriyet kurtulur, toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet devlet
diyorum, o zaman devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu
yapmazlarsa f›rt›na olabilir. fi
fiu
u an genel bir ayaklanma hali var.
Bu durum baharla birlikte f›rt›naya dönüflfleebilir. Bu tehdit de¤ildir,
bir tespittir. Üzülerek, s›k›larak dile getiriyorum, ama gerçek bu.
Çözüm konusundaki yaklaflfl››m›m› anlamaya çal›flflss›nlar”
Lozan’›n tamamlanmas›
Cumhuriyet’in
demokratikleflflm
mesiyle olacakt›r
Savunmalar›m al›nd›, öyle mi çok
iyi, ne zaman ald›n›z? Tamam, geçen
hafta almam›flt›n›z. Nas›l olmufl bakabildiniz mi? Di¤er arkadafllar bakabilmifller mi? Yorumlar var m›? O
zaman daha okunamam›flt›r. Çok geç
verildi, dört ay falan oldu. Bu kadar
gecikmesinin nedeni onlar›n da okumalar›, kendi önlemlerini ald›ktan
sonra göndermeleridir. Avrupal›lar
da okumufllard›r. Çünkü her fleyi ilkelerle savunmamda ortaya koydum.
Çok derine inmedim. ‹lkeler fleklinde
belirttim. Önemli olan da budur. Temel ilkeler belirlendikten sonra alt›n›
herkes doldurabilir. Ayd›nlar, siya-
Ben Hegel’i inceledim, ilginç sonuçlara ulaflt›m. Almanya’n›n bugünkü durumunda olmas›n›n nedeni
Hegel’i anlamalar›d›r. Hegel’i anlamasalard› bugünkü Almanya olmayacakt›! Benim düflünce sistemati¤im ile Hegel’in düflünce sistemati¤i
aras›nda büyük benzerlikler var.
Aram›zda iki yüz y›l var, ancak çok ilginç. O kadar zaman olmas›na ra¤men, onun düflünce ve felsefe anlay›fl› kent ve üst s›n›flar içindir, Marx
da Napolyon da Hegel’den etkilenmifltir. Onlar kapitalist modernitenin
etkisinde kalm›fllard›r. Hegel’in felsefesi klasik uygarl›k felsefesidir. Benimki ise demokratik uygarl›k felsefesidir. Felsefenin çok iyi anlafl›lmas›
gerekiyor. Türkiye’de felsefeyi bitirdiler. Felsefe olmazsa anlama olmaz,
anlama olmazsa; aflk olmaz!
SERXWEBÛN
42
Türkiye’de zihniyet
çöküflflü
ü yaflflaan›yor
‹flte son bir-iki gündür radyodan
dinledim. Avc›lar’da befl kifli taraf›ndan kaç›r›larak 5-6 saat tecavüz edilen kad›ndan söz ediyorlar. ‹flte Türkiye budur, Türkiye’nin her fleyini bu
olay gösteriyor. Hem de polis yele¤i
giyerek yap›yorlar bunu. Zihniyet de¤ifliminden bahsediyorlar. Bu zihniyetin çöküflüdür, insanl›¤›n bitti¤i
noktad›r. Türkiye toplumunun getirildi¤i son nokta budur, bu her fleyi
özetliyor. Bu öyle lafla olmaz. Tecavüz
edenler, ben kendime hâkim olamad›m, kendimi kontrol edemedim, etkilendim, âfl›k oldum diyor. Sonra da
kaç›r›p tecavüz ediyor, buna da aflk
diyor. Bu eskiden beri kad›na karfl›
süregelen bir anlay›flt›r. Olmaz öyle,
kendini kontrol edeceksin, kendine
hâkim olacaks›n.
Sümerlerde kad›n, Zigurat tap›na¤›na Tanr›ça olarak girer fahifle olarak ç›kard›. Aflk bu de¤ildir. Biliyorsunuz Kant önemli bir filozoftur, kapitalist modernitedeki aflk anlay›fl›n›
birazdan size söyleyece¤im, savunmalar›mda da de¤indi¤im bir cümle
çok iyi özetliyor. Kant, aflk› kad›n ve
erke¤in cinsel organlar›n›n birleflmesi
olarak tan›ml›yor. ‹flte bunlar›n aflk
anlay›fl› budur. Siirt cezaevinden
Mustafa Tunçyüzlü’nün gönderdi¤i
mektubunda benim ‘mevcut aflk ihanete götürür’ sözümü iyi anlayamam›fl. Ona ulafl›l›p, bu konudaki görüfllerim mektupla iletilebilir, derinlemesine inceleyip yo¤unlafls›n. Ona
özel selamlar›m› söylüyorum. Söylediklerim bu flekilde oldu¤u iletilebilir.
Benim bahsetti¤im aflk anlay›fl›
Naz›m Hikmet’in aflk anlay›fl› gibi sadece kad›na olan aflk de¤ildir. Naz›m
tarz› aflk, aflk de¤ildir. Tanr› aflk›ndan da bahsetmiyorum. Aflk anlamakt›r, derinleflmektir. Do¤ay›, evreni, insan› anlamakt›r. Bunlar› anlamadan aflk olmaz. Bende ki aflk anlay›fl› anlamad›r, budur. Benim için de
bir fleyler söylüyorlar, benim kad›n›
yüceltme anlay›fl›m bellidir, ben bu
mücadeleme devam edece¤im.
Radyodan dinledim. Taraf gazetesinin dünkü say›s› olacak, bafll›¤›nda
sadece 33 askerin de¤il, 27.800 kiflinin öldü¤ünü söylüyor. Do¤rudur,
otuz bin diyebiliriz. O gün Bakanlar
Kurulu’nda genel af tart›fl›l›yormufl.
33 asker otobüse binmek istememifl.
“Biz korumas›z ve silahs›z gitmeyiz “
demifller ama zorla bindirilmifller. Niye
bindirdiler, kim bindirdi, kimin ad›na
yap›ld› bunlar? PKK ad›na da fiemdin,
bunlar› flehit Zeynel’e yapt›r›yor. Zeynel’e talimat vererek öldürmelerini
söylüyor. Zeynel, cezaevinde yat›p-ç›km›fl biri. Çok yetenekli bir arkadaflt›.
fiemdin daha sonra onu da öldürtüyor. Defalarca sormama ra¤men fiemdin, ne flekilde oldu¤una dair her defas›nda farkl› fleyler söylüyordu. fiemdin
direk Ergenekon’la ba¤lant›l›d›r, onlar›n adam›d›r demiyorum. Ancak kullan›lm›flt›r. Bu dönemde ateflkes vard›
zaten. O ateflkes döneminde nas›l böyle bir fley oldu? Bu ateflkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim
için zor oldu. Yine Dr. Baran vard›,
onun da ölümü kuflkuludur. Onun
için de farkl› fleyler söylediler. Yok
bomba ensesinde patlad›, yok üzerinde patlatt› dediler. Yine asl›nda ‹sviçre’de yaflayan Hatice Kahraman vard›,
Dersimli olmal›. O, ailesinin nas›l katledildi¤ini, kendisi anlatt›. ‹sviçre’de
olmal›, ona ulafl›larak, bu olay› ayd›nlatmas› sa¤lanabilir. Yine bir köye
bask›na gidilirken 53 arkadafl›m›z flehit düfltüler. Sonradan köye bask›n
yap›ld›. Bütün bunlar› anlamakta zor-
Celal Barak(Zeynel)
Aral›k 2008
lan›yordum. Nas›l oluyordu bunlar?
‹flte fiemdin, Çürükkayalar. Hasan
Bindal öldürülürken ben de k›l pay›
kurtulmuflum. Sonradan ö¤reniyorum. fiemdin’i dört kez, Osman’› iki
kez idamla yarg›lad›m, bu olaylar nedeniyle. Bu yapt›klar›ndan dolay› öldürdü¤ümde ‘kardeflini, eflini öldürüyor’ diyeceklerdi. Öldürmedi¤imde de
bunlar böyle vahflice fleyler yap›yorlard›. Bu durumda nas›l davranaca¤›ma
karar
vermekte
zorlan›yordum.
PKK’nin içinde de hainler vard›. ‹flte
Osman Güney’dedir. Osman haindir.
Kürtlerin bunlar› iyi tan›mas› laz›m.
Bunlara çok dikkat edilmesi gerekir.
Avrupa’da da bunlardan var. Türkiye’de de iflbirlikçiler var. Bir pakete,
torba kömüre, krediye kananlar var.
Adalet ve Hukuk Komisyonu
kurulmal›
Taraf gazetesi tek yönlü araflt›rma
yap›yor. Bu konuda benzer yaflanm›fl
olaylar var. Bütün bunlar›n daha iyi
anlafl›labilmesi için daha öncesinden
de söylemifltim, Adalet ve Hukuk Komisyonu kurulursa biz her fleyi anlatmaya haz›r›z ve bu a盤a ç›kar, Taraf Gazetesi’ne cevab›m budur.
Zaten bu komisyon kurulursa Albay R›dvan Özden ve benzeri olaylar
a盤a ç›kacakt›r. Bu komisyon araflt›rma yapar ve görüfllerini belirtir. Devlet
mahkemeleri böyle bir araflt›rma yapamaz. Onlar›n çal›flma flekilleri bellidir,
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
yetkileri yok. Baflbakan bu konuda
Meclis’ten Adalet ve Hukuk komisyonu için yetki ç›kararak, iki-üç ay içerisinde Meclis bu komisyonu kurar,
içinde seçkin hukukçular, hocalar,
akademisyenler de olabilir, kaliteli siyasetçiler de yer alabilirler, yarg›lama
yetkisi olmaz, sadece gerçeklerin a盤a
ç›kmas›na sa¤lar. Ben bildi¤im her fleyi onlara anlat›r›m. Onlar da yapt›klar› araflt›rmalar› kamuoyuna aç›klarlar.
Ondan sonra kimin Türkiye’nin iyili¤ini isteyip kimin istemedi¤ine, kimin
hakl› kimin haks›z oldu¤una, kimin
affedilip kimin affedilemeyece¤ine kamuoyu vicdan› karar versin. O zaman
her fley daha iyi anlafl›l›r.
Adalet ve Hukuk Komisyonu’nun kurulmas›n› kabul etsinler. Neden kabul
etmiyorlar? Neden kabul etmediklerini
aç›klas›nlar. Adalet Bakan›’n›n aç›kla-
43
Bunlar iyi anlafl›lamazsa Anadolu’da
birlikte yaflama olana¤› kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal’in de iyi
anlafl›lmas›, güncellenmesi, ça¤a uygun hale getirilmesi gerekiyor.
‹ngilizler iki yüz y›ld›r Ortado¤u
üzerinde oyun oynuyorlar
Bana Mustafa Kemal’le ilgili düflüncelerimden dolay› “Kemalist olmufl” diyenler de var. Benim Mustafa Kemal’de
önemsedi¤im bilimdir. ‹nönü’den önceki Baflbakan kimdi? Mustafa Kemal,
Serbest F›rkay› kuran Fethi Okyar onlar›n nas›l düflürüldü¤ünü, kendi etraf›n›
nas›l kuflatt›klar›n› biliyordu. Bu konuda özellikle Yalç›n Küçük okunabilir
ama Mahir Kaynak da k›smen de¤iniyor. Mustafa Kemal’in ordusu, silah›,
ulusu vard› ancak O, bunlar›n hiç biri-
“‹‹ngilizlerin daha önceki anlay›flflllar› ve yaklaflfl››mlar› ulusalc›l›k,
milliyetçilik ve dincilikti. 1970'lerden bu yana bu ›l›ml› ‹slam
dedikleri flfleey, Kenan Evren'le baflflllad›. Ve bu aflflaamaya geldi. Bu
‹slamiyet'in Hz Muhammed'le bir ilgisi yok. Il›ml› ‹slam, ucube bir
flfleeydir. Buna karflfl›› Hz Muhammed'in iyi anlaflfl››lmas› ve bugüne
güncellenmesi gerekiyor. Bunlar›n çekiflflm
mesi Laik ve anti laisizmdir.
CHP'nin laiklik anlay›flfl›› Mustafa Kemal'in ruhuna hakarettir”
malar›n› dinledim. Bombalar› falan b›raks›n, diyor. Bu gidiflle sorun bitmez.
Neydi o Zeyno Baran iflte Hindistan’daki gibi patlamalar Taksim’de olabilir dedi. ‹flte Güngören’de patlayan bomba
kim yapt› bunlar›? Adalet Bakan› flantaj
yap›yor. Bunlar ciddi de¤iller. Benim savunma anlay›fl›m öyle kaba saba, silahla, bombayla de¤ildir, benim düflüncelerim bellidir. Benim anlay›fl›m, yaflam
felsefesinin düflüncesini anlamad›r.
Savunmalar›mda ilke olarak ortaya
koydum. Anlama, düflüncenin dünyalaflmas›d›r. Anlama olmadan pratik
olamaz. Felsefeyi ve tarihi iyi anlayamazsak bugün gelinen aflamay› çözemeyiz, anlam biçemeyiz. Türkiye’de
felsefeyi bitirdiler. O yüzden tecavüzler
oluyor. Halac-› Mansur, Yunus Emre,
Mevlana ki bu hafta Mevlana Haftas›’d›r. Yunus Emre de çok önemlidir.
Bunlar›n yapt›klar›, anlay›fllar› aflkt›r.
sine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi
esas al›rd›. Hayatta en hakiki mürflit
olarak ilimi görüyordu. Bu nedenle ben
Mustafa Kemal’i önemsiyorum. Ama
esas ald›¤› ilim, dönemin pozitivizmidir.
Lenin’le iliflkileri de bu bilim temelindedir. fiimdilerde bir kitap var “Musa’n›n
Çocuklar›” diye. O kitap 1927’de Mustafa Kemal için de yaz›lm›flt›. Mustafa
Kemal bunu istemiyordu, bundan rahats›zd›. Günümüzde Tayyip Erdo¤an
için söylüyorlar. AKP bu söyleme dört
elle sar›l›yor. Bunlar ‹ki yüz y›ll›k ‹ngiliz
oyunlar›. ‹ngilizler iki yüz y›ld›r Ortado¤u üzerinde oyun oynuyorlar. fiex Sait
isyan› ve Seyit R›za’n›n idam› da bu
oyunlar›n parças›d›r. Ermenistan-Karaba¤, K›br›s sorunu, Ortado¤u sorunu
‹ngiliz politikalar›n›n sonuçlar›d›r. ‹ngilizler benimle de u¤raflt›lar, u¤rafl›yorlar. Ben Suriye’deyken çok s›k gelip benimle görüflüyorlard›. Ben o zaman an-
lam veremiyordum, bunlar niye bu kadar s›k benimle görüflüyorlar diye düflünüyordum. As›l niyetlerinin beni denetimlerine almak, bu olmazsa yok etmek oldu¤unu sonradan anlad›m.
1990’dan bu yana ‹ngilizlerle çat›fl›yorum. Daha öncesinde Almanya vard›.
‹ngilizlerin daha önceki anlay›fllar› ve
yaklafl›mlar› ulusalc›l›k, milliyetçilik ve
dincilikti. 1970’lerden bu yana bu ›l›ml› ‹slam dedikleri fley, Kenan Evren’le
bafllad›. Ve bu aflamaya geldi. Bu ‹slamiyet’in Hz. Muhammed’le bir ilgisi yok.
Il›ml› ‹slam, ucube bir fleydir. Buna
karfl› Hz. Muhammed’in iyi anlafl›lmas›
ve bugüne güncellenmesi gerekiyor.
Ergenekon için ben bunlara birisine
Avrasyac› birisine de Amerikanc› diyorum. Ergenekon’da as›l görülmesi gereken bu iki taraf›n çat›flmas›d›r. Yarg›lanan Avrasyac› Ergenekon’dur. Örgütlenmesinin kökeni 1946’lara kadar
gidiyor. Levent Ersöz, Silopi’de bizim
insanlar› kaybedendir. Öyle s›radan
biri de¤ildir, çok güçlüler. fiimdi Rusya’da olmas›n›n anlam›, ordunun yar›s›n›n Rusya’da olmas› demektir. J‹TEM, kendi bünyesinde iki yüz bin kifliyi istihdam ediyor. Asl›nda ‹lker Baflbu¤’un yapt›¤› aç›klama Taraf Gazetesi-Ahmet Altan’a yönelik de¤il, kendi
içindekilerine yöneliktir, onlara k›z›yor. Ahmet Altan’a k›zm›yor. Genelkurmay zor zapt ediyor. Çok zorlan›yor. Nitekim bir general yapt›¤› aç›klamada ‘Rusya, ‹ran, Suriye ittifak›ndan’ söz ediyor. Bu önemlidir.
Bunlar›n çekiflmesi Laik ve anti laisizmdir. CHP’nin laiklik anlay›fl›
Mustafa Kemal’in ruhuna hakarettir.
Ne o öyle çarflaf aç›l›m› maç›l›m›, kad›n ne giyinece¤ine kendisi karar verir. Kad›n kapanaca¤›na veya kapanmayaca¤›na kendi özgür iradesiyle
karar vermelidir. Kad›n›n özgürlü¤ünü savunuyorsan›z o zaman kad›n›n
siyaset yapmas›n›, milletvekili, belediye baflkan› olmas›n› sa¤lamal›s›n›z.
Öyle kuru lafla özgürlük olmaz.
Tuncay Güney’in M‹T’le olan iliflkisi çok önemli de¤ildir. Bunlar fasarya, onun iliflkisi üsttendir, herkesle
iliflkisi olabilir, herkes kullanm›fl olabilir. Barzani’yle de görüfltü¤ü biliniyor. Bütün bunlar Amerika taraf›n-
SERXWEBÛN
44
dan yapt›r›l›yor. ‹stedikleri olmay›nca
Amerika sert bir flekilde kesti ve Avrasya Ergenekon’unu tutuklad›.
Türkler aç›s›ndan Lozan
tamamlanm›flfltt›r
Benim bu görüflmede as›l söylemek istedi¤im fley, Kürtlerin Lozan’›d›r. Söyledi¤imi iyi dinleyin. Herkese de bunu anlat›n. Bu çok önemlidir. Tarihi bir aç›klama yap›yorum.
Bugün as›l söyleyece¤im fley budur.
Sevr’i ‹ngilizler dayatt›, ben Sevrci de¤il Lozanc›y›m. Lozan’a gidilirken iki
Kürt milletvekili götürülmüfltü. Orada ‘Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi
olarak buraday›z’ denilmiflti ama gere¤i yap›lmad›. Türkler aç›s›ndan Lozan tamamlanm›flt›r. Kürtler aç›s›ndan bugün tamamlanmas› gerekiyor.
Ben buna ‹kinci Lozan veya Lozan’›n
tamamlanmas› süreci diyorum. Lozan’›n tamamlanmas› Cumhuriyet’in
demokratikleflmesiyle olacakt›r.
Ben Konfederalizm derken yanl›fl
yorumlay›p ulus-devletin, üniter devletin parçalanaca¤›n› düflünüyorlar.
Cumhuriyete de karfl› de¤ilim. Konfederalizm benim söyledi¤im fley, b›rak›n ulus-devleti daraltmas›, tehlikeye
sokmas›, cumhuriyete zerre kadar zarar› yok, cumhuriyet kal›yor, cumhuriyeti geniflletiyorum. Konfederalizmden kast›m Suriye, ‹ran, Irak, Türkiye
içindir. Suriye dâhil olmasa da Suriyeli Kürtler, ‹ran da bu birlikteli¤in
içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye’deki Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayr› bir devlet de¤ildir. Lozan’la Cumhuriyet kuruldu.
Konfederalizmle içi doldurulacak,
Kürtlerin haklar› tan›nacak. Böylece
Lozan tamamlanacak. Musul ve Kerkük’te misak-› milliye dâhildi. Konfederalizmle bunlar› da dâhil ediyorum.
Misak-› Milli önemlidir. Burada Kürtlerin haklar›na sayg›l› olunaca¤› belirtiliyor. Kürtler ayr›lmak istemiyorlard›. Zorla ay›rd›lar. Benim kast›m
Kürtlerin haklar›d›r. Bunu Talabani’ye mektup yaz›labilir demifltim, geçen hafta. Bir tane de Barzani’ye yaz›labilir. Selamlar›m› söyleyin, baflar›
dileklerimi iletin. Türkiye ile bu temelde Kürtlerin haklar› ve birlikteli¤i temelinde iliflki gelifltirebilirler. Bu çerçevede Barzani ve Talabani’ye mektup
yaz›labilir. Osmanl› nas›l ki alt› yüz y›l
boyunca bu bölgede bir güç olarak yönettiyse e¤er böyle bir çözüm gelifltirilirse Cumhuriyet de buna öncülük
ederek bunu devam ettirebilir.
Adalet Bakan›’n›n yapt›¤› aç›klamalar› biliyorsunuz, buradaki geliflmelerle ilgili. ‹nflaat yap›m› devam
ediyor. Sonucunun nas›l olaca¤›n›
bilemiyorum. Olumlu ya da olumsuz
olmas›na göre biz de tavr›m›z› koyaca¤›z. Asl›nda bu Avrupal›lar›n tutumunun bir sonucudur.
‹mral›’da yap›lanlar›n hepsi
Baflflbbakan’›n emriyle oluyor
Bunlar ikiyüzlüdür. Madem böyle
bir karar verecek idiyseler neden on y›l
beklediler? ‹lk günden bunu yapabilirlerdi. Befl y›ld›r nerdeler? Ben zaten ›srarla bunu anlatmaya çal›fl›yorum. Burada olmam›n nedeni de onlard›r. Her
fleyi onlar›n eliyle yapmaya çal›flmalar›
çok tehlikelidir. Ben ›srarla buna dikkat çekmeye çal›fl›yorum. Daha önceden de burada bana “biz aram›zda çözelim “ demifllerdi, sonra yok oldular!
Baflbakansa Baflbakan gibi davrans›n. Tayip 9-10 DTP’li milletvekiliyle u¤rafl›yor, onlara tahammül
edemiyor, Meclis’ten att›rmaya çal›fl›yor. Temsilci ar›yorlarsa DTP temsil-
Aral›k 2008
cidir, ben buraday›m temsilciyim.
Ama burada yap›lanlar›n hepsi Baflbakan’›n emriyle yap›l›yor. Bizzat o
yapt›r›yor. Bana radyo vermifller, çal›flm›yor. Ya hiç verme ya da vereceksen do¤ru düzgün çal›flan›n› ver. Bir
çay bile veriyorlar, yar› veriyorlar, di¤er yar›s› tortuyla dolu. Bunu bile
pazarl›k konusu yapmaya çal›fl›yorlar. Biraz ciddi olsunlar. fiantaj yap›yorlar. Bu flekilde benim üzerime gelmesinler. Ben bunu devlete de söylüyorum, PKK’ye de söylüyorum; ben,
yaflam felsefesinin anlafl›lmas›yla ilgileniyorum. Ben sorunun demokratik çözümü ve bar›fl için üzerime düfleni yapmaya çal›fl›yorum. Daha önceden Baflbakan ve Say›n Cumhurbaflkan› Gül’e mektup yazm›flt›m.
Tabii bu çok önemlidir. E¤er bunu
yaparlarsa hiç kimse ölmez. E¤er bunu da yapmazlarsa benim yapabilece¤im hiçbir fley olmaz. Baflbakan›n
e¤er birazc›k vicdan› varsa bunun gere¤ini yaps›n. E¤er bunun gere¤ini
yapmazsa savunma kendisini korur.
fiunu da çok iyi anlamalar› gerekiyor
ki savunma yenilmez. E¤er bunu yapmazlarsa savunman›n kendisini korumak ve savunmak d›fl›nda baflka
yapabilece¤i bir fley yok. Ben de aradan çekilirim. Ne yaparlarsa yaps›nlar. Burada bir fleyler oluyor, bir fleyler dönüyor. ‹nflaat yap›l›yor. Bir fleyler de¤iflecek ama ne flekilde olacak,
iyi mi kötü mü olacak, bu aflamada
bir fley diyemiyorum. Ama bunun arkas›nda Avrupa ve Amerika vard›r.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
E¤er gücün ve birli¤in olursa
etkili olursun
Tabi ki e¤er gücün olursa bar›fl
olur, birli¤in olursa bar›fl olur. Bölgedeki afliretler aras› sorun, kavgalardan
söz edilmiflti. Bölgeden parti de yapabilir, komisyonlar kurulabilir. Kürtler
aras›ndaki, afliretler aras›ndaki kan
davalar›n›n çözümü için çal›flma yürütülebilir. ‹çinde baz› flahsiyetler de olabilir. Amaç Kürtler aras›ndaki birli¤i
sa¤lamakt›r. Kürtler aras›ndaki tüm
sorunlar›, koruculuk olur, kan davas›
olur, afliretler aras› kavga olur vs birlik önünde engel olan her tür sorunlar› çözecek yöntemleri kullanarak, birli¤i sa¤lamak için çal›flabilirler. fiunu
demek istiyorum; birli¤iniz olmazsa
gücünüz olmaz. Birli¤ine göre mücadele yürütürsün. E¤er gücün, birli¤in
olmazsa etkili olamazs›n. Herkes, kurumlar›m›z bunu çok dikkate alabilir.
Bar›fl konusunda e¤er devlet samimiyse, Türkiye’de ve bölgede demokratik bir çözüm istiyorsa, zaten biz
bu konuda daha önce de söyledik,
buna haz›r›z. Ama bu karar› ben tek
bafl›ma vermeyece¤im, demokratik
kurumlar›m›z, halk›m›zla birlikte bu
karar› verece¤iz. Halk›m›z en iyi flekilde karar›n› verir. E¤er yetkililer
samimi olursa ben de bu konuda
elimden gelen katk›y› yapar›m.
Seçim çok önemlidir. Muhtarl›ktan,
köy heyetinden bafllar demokrasi. Birlikler oradan, alt birimlerden, köyden
bafllar. Bölgenin her taraf›nda muhtarl›k çok önemlidir. Köy heyetleri dikkate al›ns›n. Yine DTP adaylar› üzerine daha önce de defalarca söyledim.
Bölgede, yerelde halk›n en sevilen insan› olmal›, böyleleri seçilmelidir. Ama
bununla birlikte bilinçli, birikimli olmal›d›r. Bu seçim, 29 Mart seçimi, çok
hassas bir seçimdir. Ben bu yüzden
halk›n sevdi¤i adaylar olsun diyorum.
E¤er bu seçim iyi bir sonuçla al›namazsa kötü olur. Bu seçim hem uluslararas› hem Türkiye hem de bölgede
belirleyici bir seçim olacakt›r ve bunun sonucu Kürt meselesinin çözümünde çok etkili olacakt›r. Bu nedenle herkes üzerine düfleni yapmal›d›r,
45
afliretleri bar›flt›rmal›, kavgalar›, sorunlar› çözmeli, birlikleri sa¤lamal›d›r.
O Ergenekon, Jitem diyorlar, ne diyorlarsa desinler, o askerleri kim oraya
gönderdi ve kim orada olduklar›n› bildirdi, e¤er bu a盤a ç›karsa konu ayd›nlan›r. Binlerce faili meçhul cinayetler de bunlarla ba¤lant›l›d›r. E¤er bu
ortaya ç›karsa di¤er sorunlar›n nedeni
de ortaya ç›kacakt›r. Yani kimin neyi
ne yapt›¤› ortaya ç›kacakt›r. Ben bunu
defalarca söyledim, içimizde baz›lar›
Jitemle, Ergenekonla ba¤lant›l› çal›flm›fllar. Bunlar da a盤a ç›kar›lmal›d›r.
Bayram yaklafl›yor. Suriye, ‹ran,
Irak, Türkiye, dört parçadaki ve Avrupa’daki, her yerdeki tüm halk›m›z›n, herkesin bayram›n› kutluyorum.
Bayram›n bar›fla, demokrasiye vesile
olmas›n› diliyorum.
Ben Kürtlerin birli¤ini istiyorum
Gördü¤ünüz gibiyim. Eski gerginlik
yok. Biraz daha rahatlad›m. Ama radyom hala h›fl›rt›l›, gazeteleri de gecikmeli olarak al›yorum, ald›klar›m da kesilerek anlams›z halde veriliyor. Savunmalar›m› alm›fl olman›z beni daha da
rahatlatt›. Sa¤l›¤›mdan daha önemliydi.
Savunmalar›m›n okunmas› ve anlafl›lmas› benim için çok önemli. Avrupa’y›
merak ediyorum. Avrupa’daki PKK’nin
içi nas›l, bunu merak ediyorum.
Önemli olan savunmalar›m›n toplumda anlam geniflli¤i yaratmas›d›r.
Ben elimden geldi¤ince anlam geniflli¤ini yaratmaya çal›flt›m. Bir insan›n
yo¤unlaflabilece¤i en üst seviyede yo¤unlaflarak yazd›m. ‹simlere, kavramlara çok tak›lmamak gerekiyor. Konfederal sistem, komünal sistem veya
baflka bir fley de denilebilir. Ben bu savunmada içeri¤i verdim, önemli olan
da budur. Ben savunmamda ayr›nt›l›
olarak içeri¤ini anlatt›m, daha ne yapabilirim. Savunmalar›m› devlet üç ay
boyunca okudu. Buna karfl› her türlü
tedbirini ald›. Mesela Taraf Gazetesi’ni
okuyunca görüyorum ki Taraf Gazetesi sol liberal bir parti gibi davran›yor,
sistemi çözmüfl, sürekli elefltiriyor.
Bunu gazetelerinden anl›yorum. Öyle
sadece okursan›z anlayamazs›n›z, arka plan›n› da görmek gerekiyor. Ben
burada k›t imkânlarda çözümlemeler
yap›yorum. Kürt milliyetçili¤i kitab›,
Ergenekon iddianamesi bana verilseydi, bunlar› görüp inceleyebilseydim
daha içerikli çözümlemelerim olurdu.
Ama bu k›t imkânlara ra¤men güçlü
çözümlemeler yapabiliyor, yaflananlar›n arka plan›n› görebiliyorum.
Savunmalar›m benim için
sa¤l›ktan daha önemlidir
Ben savunmam› haz›rlarken Hegel’i
de Kant’› da, Carl Schimit’i de iyi okudum. -Kant biliyorsunuz bir hukuk filozofu- Bugünkü dünya anlafl›lmak isteniyorsa Hegel’i iyi okumak gerek.
Çünkü Hegel, modern düflüncenin babas›d›r. Ama ben onun gibi düflünmüyorum. fiimdi daha iyi anlad›m. Benim
düflünce sistemim onu aflt›. Dörtyüz
y›ll›k kapitalist düflüncenin d›fl›nda
yeni fleyler söylüyorum. Kamuoyunda
da ulus-devletin yumuflat›lmas› tart›fl›l›yor. Savunmalar›m benim için sa¤l›ktan daha önemlidir. Bana yak›n, beni takip eden çevrelerin benim için yapaca¤› en iyi fley, savunmalar›m› okumalar›, iyi anlamalar›, beni anlayabilmeleri ve anlay›fl gösterebilmeleridir.
Anlay›fl ve öngörü çok önemlidir. Ben
Leyla Zana’ya Cezaevi’nden ç›kt›ktan
sonra “Avrupa’ya git, orada siyasal
temsilcilik yap” dedim. Beni dinlemedi, yaz›k de¤il mi? Hatta o dönem farkl› tart›flmalar ve de¤erlendirmeler oldu. Ama iflte flimdi on y›l ceza ald›, bu
anlay›fl› gösteremedi. Leyla Zana’ya siyaset yolunu kapatt›lar.
Ekonomik kriz var diyorlar. Bu kriz
neden kaynaklan›yor? Kriz, tekellerden kaynaklan›yor. Ben tekellere karfl›y›m. Bir tekel demek on binlerce iflsiz
demek. Her gün gazetelerden radyodan takip ediyorum, iflte bir günde elli
bin insan iflten ç›kar›ld›, deniyor. Bu
iflsizlik demektir. Bir kar›ncan›n iflsizlik sorunu yoktur, nas›l oluyor da insanlar iflsiz kal›yor! Asl›nda bu sorunlar›n temeli iyi görülürse iflsizlik sorunu üç ayda befl ayda çözülür. Ekonomi
eflittir kad›nd›r. Ama flimdiki sistem
ekonomiyi kad›n›n elinden alm›flt›r,
kad›n üretimden uzaklaflt›r›lm›fl, eve
SERXWEBÛN
46
hapsedilmifltir. Oysa ekonomi kad›n›n
iflidir. Yetmifl yafl›nda adamlar ç›k›p,
ekonomiyi de¤erlendiriyor. Yetmifl yafl›nda adam ekonomiyi nas›l çözer? Bu
adamlar zaten tekellerin ç›karlar›na
hizmet ediyorlar, tekelleri güçlendiriyorlar. Bunlar ne anlar ekonomiden?
‹flte görüyorsunuz evde çoluk-çocuk
herkes aç. Bu flartlarda insanlar bir iki
günlük bayramlarla avutuluyor.
Çözüm için Kad›n
Akademileri kurulmal›
Toplumda hiçbir sorun çözülmemiflken kad›n sorunu, e¤itim sorunu,
iflsizlik sorununu çözmek dururken,
gidip evlilikten bahsediyorlar. Oysa
evlilikle kad›nlar bu sorunlar›n bin
kat› fazlas›n› yafl›yor. Namus ad›na
öldürülüyor, dövülüyor, sövülüyor.
Yine de bir kad›n ç›k›p “biz bu sorunlar› tart›flal›m, çözelim” demiyor.
Bu, yurtseverli¤in bir gere¤idir. Ben
çözüm için Kad›n Akademisi demifltim. Ama nerde! Akademiyle ilgili hiçbir fley yap›lmam›fl, umursanmam›fl.
Yap›lan çal›flmalar çok yetersiz. Kad›nlar›n onlarca, binlerce sorunu
var. Bunu ancak akademiyle çözebilirler. Bir kahvehaneyi, bir binay›, bir
alan› al›p orada günlerce tart›flabilmeli ve çözüm üretebilmeliler. Buralarda iflte namus cinayetleri var, dövülüyoruz, sövülüyoruz, buna çözüm
gelifltirmeliyiz, demelidirler.
Gayet tabi, sistemin size sundu¤u
hedef, bir ev, bir araba, bir efl ve çocuklar. Ama flu an bundan daha geri
durumdas›n›z. Kimsenin evi yok,
kimsenin arabas› yok. Bunlar› iyi görmek, iyi anlamak gerekiyor. Ben, Demokratik Toplum Kongresi’ni de bu
nedenle önemsiyorum. Özellikle Diyarbak›r için belirtiyorum. Diyarbak›r’›n onlarca sorunu var. Bu Kongre
çerçevesinde tüm sorunlar› günlerce,
bir çözüm buluncaya kadar tart›flmal›d›rlar. Bu Kongre süreklileflmelidir.
Bu iyi iflletilirse sorunlar çok daha
kolay ve zaman›nda çözülür. Diyarbak›r bilinmiyor, Diyarbak›r anlafl›lm›yor. Ben bugün Diyarbak›r’› de¤erlendirece¤im. Diyarbak›r’›n tarihi misyonunu ve rolünü anlataca¤›m.
Aral›k 2008
Yüz yirmi befl sayfal›k savunmamda
da de¤inmifltim. Ben Gül Teorisi diyorum. Gül üzerine düflündüm. Gül,
kendini korumak için diken ç›kar›yor.
Bir Gülün, bir bitkinin bile öz savunmas› vard›r. Öz savunma için do¤aya,
tabiata bakmak bile yeterlidir. Bir Gül
kadar bile kendimizi öz savunmaya
hakk›m›z yok mudur? Öz savunma
kutsald›r. Hat›rl›yorum küçükken bizim köyde ihtiyar bir amca vard›, diyordu ki, “biz kuru tahtalar gibiyiz.” Ben
“bu nas›l olur?” diyordum. Bir a¤aç bile kayalar› delerek kök vermekte, kendini yaflatabilmektedir. Bunun kadar
da m› olam›yoruz? Bu savunmalar›mda da öz savunmay› derinlikli açt›m.
Yunan avukat›ma özel selamlar›m›
söylüyorum. Bu dava benim için de
Bugün özellikle Diyarbak›r’dan
bahsetmek istiyorum. Kurulufl y›ldönümü nedeniyle bu konuflmay› yap›yorum. ‹lk toplant›y› da Fis’te yapm›flt›k. Diyarbak›r’da bir y›l memurluk
yapm›flt›m, o taraflarda kald›m. Evlilik
meselelerim de orda oldu. Oradan
Mardin’e geçtim. Ferhat Kurtay’la yine
Mazlum Do¤an arkadaflla buralarda
kald›k. Kimse bunlar› pek bilmez.
Yunan halk› için de önemli. Çünkü
bu dava ile Yunanistan içindeki kirli
oyunlar› ve odaklar› da ortaya ç›karmak istiyorum. Bu komplodaki yeri
daha net ortaya ç›kacakt›r. ‹flte kaç
gündür Yunanistan yak›l›p y›k›l›yor.
Bunlar birbirleriyle ba¤lant›l›. Dava
kabul edilmifl mi? Davan›n aç›lmas›,
devam› durumunda birçok tan›k dinletilmeli. Birçok kifli ve kurumlar›n
bilgisine baflvurulmal›.
‹ran, Türkiye bombalamaya devam
ediyor mu? Ama köylüler direniyor de¤il mi? Bu yüzden bombalan›yorlar.
Avrupa’y› çok iyi biliyorum. Kani’ye
yapt›klar›n› Muzaffer’e de yapmaya çal›fl›yorlar ama Muzaffer, bu oyuna gelmedi. ‹flte bir de Çürükkayalar var,
Diyarbak›r’› anlamak için 1918’deki
Diyarbak›r’›n flartlar›n› iyi bilmek gerekiyor. 2008’i tutup geriye 1918’e götürürsek flartlar›n çok benzer oldu¤unu
görürüz. 1918’lerde Diyarbak›r’da Kürt
Teali Cemiyeti vard›. Merkezi Diyarbak›r’dayd›. Bu Cemiyetin bir taraf›nda
Do¤u Müdafa-i Hukukçular, di¤er taraf›nda ise Seyit Abdülkadir ve çevresi
vard›. O dönem Mustafa Kemal, Diyarbak›r eflraf›na mektuplar yazarak “‹ngilizler’den uzak durun, onlarla iflbirli¤i yaparsan›z var olan Kürdistan’› da
kaybedersiniz” demifltir. Bunun üzerine Kürt Teali Cemiyeti ikiye ayr›ld›. Bir
tarafta ‹ngilizlere yak›n olan Seyit Abdülkadir ve çevresi, di¤er tarafta ise
Mustafa Kemal’den asl›nda Cumhuri-
binlerce insan›n kan›na girdiler ama
Almanya’da güvenlik içinde çevrelerinde kad›nlarla yafl›yorlar. Bir kez olsun
tutuklanmad›lar, aksine korunuyorlar. Kimse onlara dokunmuyor. Bunu
iyi görmek gerekiyor.
Diyarbak›r’› anlamak gerekiyor
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
yet’ten yana tav›r alan Diyarbak›rl›lar
vard›. O dönem tercihini Cumhuriyet’ten yana yapan Diyarbak›rl›lar bugün beni dinlemekte, benden yana tav›r almaktad›rlar. Diyarbak›r’›n pratikpolitik duyarl›l›¤› çok geliflkindir. Diyarbak›r hiçbir zaman ne kaba-kör bir
fliddetten yana tav›r ald› ne de ulusal
iradesinden vazgeçip teslim oldu. Farkl› bir yap›s› vard›r, iyi çözmek gerekir.
‹ngiliz oyunu ile Musul ve Kerkük
Mustafa Kemal’den al›n›yor
Ben fiex Sait ve Seyit Abdulkadir’e
‹ngiliz ajan› diyemem ancak ‹ngiliz
oyunlar›n› görememifllerdir, ‹ngiliz
politikalar›na alet olmufllard›r. Bilindi¤i gibi Seyit Abdulkadir de oyuna
getirilerek ‹ngilizlerle görüfltü¤ünü
san›rken Mustafa Kemal’in gönderdi¤i kendine ‹ngiliz ajan› süsü veren flah›slarla görüflmüfltü. Bu nedenle
idam edilmiflti. Asl›nda Mustafa Kemal o kadar Kürt düflman› de¤ildir.
Mustafa Kemal Türk toplumundan
gizlenmifltir. ‹zmir’deki konuflmas›nda Kürtler için muhtariyet düflünülebilece¤ini söylemifltir. ‹ngilizler Mustafa Kemal’den intikam almaya çal›fl›yorlard›. ‹ngilizler o zaman Musul
Kerkük’te petrol oldu¤unu keflfetmifllerdi, bu nedenle almak istiyorlard›.
Mustafa Kemal’in iradesi iki yerde
k›r›lm›flt›r. Bunlardan birincisi Musul
ve Kerkük’ün elden ç›kar›lmas›d›r. Asl›nda Musul ve Kerkük’ün al›nmas› ‹ngilizlerin Mustafa Kemal’den ald›¤› intikamd›r. ‹ngilizler Mustafa Kemal’e
“Sen Samsun’a 1919’da bizim iznimizle bir Osmanl› Paflas› olarak gittin ama
bizim politikalar›m›z›n ve bizim söylediklerimizin d›fl›na ç›kt›n” diyordu.
Bunun için Mustafa Kemal’in iradesini
k›rmaya çal›flt›lar. Çünkü Mustafa Kemal ‹ngiliz oyunlar›n› görüyor, bozmaya çal›fl›yordu. Ben de bu gün ‹ngiliz
oyunlar›n› görüyorum ve bozuyorum.
Hatta Musul ve Kerkük’ün ayr›lma sürecinde Meclisteki Kürt milletvekilleri
buna karfl› ç›km›flt›r, “bizi bölmeyin”
demifllerdir. Mustafa Kemal “yapabilece¤im bir fley yok” demifltir. fiex Sait
‹syan›’n›n ç›kmas› da Musul ve Ker-
47
kük’ün elden ç›kmas›n›, Kürtlerin bölünmesini h›zland›rm›flt›r.
Mustafa Kemal’in iradesinin k›r›ld›¤›
ikinci olay ise ‹zmir Suikast olay›d›r.
Mustafa Kemal bu suikastten kurtulmufl ve bunun üzerine gitmek istemifltir. Bu olayla ilgili olarak Kâz›m Karabekir yarg›lan›rken, tüm generaller sivil k›yafetleriyle duruflma salonuna gelerek, biz buraday›z mesaj›n› vermifllerdir, bunun neticesinde de yarg›lama
düflmüfl, Karabekir ceza almam›fl, Fevzi Çakmak’›n durumu netleflmifltir. Bu
bir ‹ngiliz tavr›yd›. Zaten bundan sonra Fethi Okyar Hükümetten düflürüldü, partisi kapat›ld›. Yerine ‹smet ‹nönü getirildi. Bu flekilde Mustafa Kemal
iradesizlefltirilmifl oldu. Bu dönemde
1927’lerde Mustafa Kemal’in çevresi en
koyu Türkçülük yapanlarla kuflat›ld›.
Bunlar›n siyasal teolojisi gere¤i Mustafa Kemal tanr›laflt›r›ld›, ‹smet ‹nönü ise
peygamberlefltirildi! Abraham Galanti’nin siyasal teolojisi budur. Kitab› da
geldi, henüz okuyamad›m. Nihal Ads›z’›n kitab›n› okurken onu anlamam
için tek kelime yetti. Aynen flöyle diyordu kitab›nda; “Türkçülük Dehfleti” diyordu. Bu kavram onu anlamak için
yeterlidir. Carl Schimit, Siyasal Teoloji
kitab›nda, siyasal teolojiyi çok derinlikli aç›yor. Bu kitab› okumak istememin
sebebi de bu. Siyasal teolojiyi anlamak
için bu kitap okunabilir.
Bunun benimle ilgili olan k›sm› ne?
O dönem hayata geçirilmeye çal›fl›lan
siyasal teoloji, 1990’larda da benim
üzerimden uygulanmaya çal›fl›l›yordu.
Çürükkayalar’da fiemdin’de inan›lmaz
bir iktidar h›rs›, önderlik h›rs› vard›.
Ben, “neden bu kadar istiyorlar” diye
merak ediyordum, buna çok flafl›r›yordum. Nedir bu önderlik merak›, biz
onlarca sorunla bo¤ufluyoruz. O dönem, ‹ngilizler 1927’lerde Mustafa Kemal’e uygulanan siyasal teoloji
1990’larda Çürükkaya ve fiemdin onlarla bana uyguland›. Ben bu ‹ngiliz
oyunlar›n› gördüm, ‹ngiliz oyunlar›n›
bozdum, tüm bunlar› bofla ç›kard›m.
Benim tasfiye karar›m da ta o zamanlar al›nm›flt›. Do¤an Gürefl ‘90’larda
Londra’ya gitti. Ve ‹ngilizlerden “Kürtleri ez, vur” talimat›n› ald›. Bunun
üzerine döndükten sonra beni s›k›flt›r-
maya bafllad›lar. Hatta o dönem Talabani, beni s›k s›k ça¤›r›yordu. Beni
kendi yan›na çekmeye çal›fl›yordu.
Ben de gitmiyordum. “PKK ba¤›ms›z
bir harekettir, PKK kimsenin denetimine girmez” diyordum. ‹ttifaksa ittifak yapal›m, diyordum. Ama bu ona
yetmiyordu, denetimlerine girmemizi
istiyorlard›. Daha sonradan net olarak
ortaya ç›kt› ki, Talabani’nin bu talepleri, ‹ngilizlerin talebiydi. ‹ngilizlerin Ortado¤u’daki politikalar›n›n bir gere¤iydi. Ben bu politikalar› bozuyordum.
Beni kendi politikalar›na
alet etmeye çal›flfl››yorlard›
Zaten ‹ngiltere’nin rolünü ben çözdüm. ‘90’larda ‹ngilizler’de yan›ma kad›nl› gruplar gönderiyordu. Bunu flimdi daha iyi görüyorum. Beni kendi politikalar›na alet etmeye çal›fl›yorlard›
ama ben ‹ngiliz oyunlar›n› bofla ç›kar›yordum. Bu nedenle ta 1990’lardan
tasfiyeme karar verdiler. Avrupa’ya
ç›kt›¤›m dönemde biliyorsunuz o dönem “person nan grata” (istenmeyen
adam) ilan edilmifltim. Uça¤›m Yunanistan’dan Minsk’e gitmiflti. Birkaç saat burada bekletildim. Hava çok so¤uktu. Israrla bana inmemi söylüyorlard›. Belki de inseydim orada kalabilirdim, sonuçta asi bir devlet. Ama ben
inmedim. Daha sonra ö¤rendik ki, NATO o akflam tüm Avrupa hava sahas›n› uçufllara kapatm›flt›. Sözüm ona beni Hollanda’ya götüreceklerdi. Ama biliyorsunuz Afrika-Kenya süreci devreye konuldu. Yunanistan’da dolambaçl› arazili bir yoldan gidiyorduk, araba
yedi sekiz kez yolda durdu. fiöför sanki “in nereye gidiyorsan git, seni götürmek istemiyorum” der gibiydi. Yine
Yunan hava alan›nda araba, beni götürecek uça¤a çarpt›, orada da birkaç
saat oyaland›k. fiöför bana bir fleyler
anlatmak istiyordu, beni uça¤a bindirmek istemiyordu asl›nda. Yunan istihbarat› içerisinde beni C‹A’ye teslim etmek istemeyenler de vard›. Bunu sonradan anlad›m. Ama ilginçtir hiç biri
tek kelime bile etmedi, ama davran›fllar›yla bir fleyler anlatmak istiyorlard›.
Ben bunu çok sonradan anlad›m.
SERXWEBÛN
48
‹mral›’ya getirildi¤imde benimle
2002’ye kadar görüflmeler oluyordu.
Çok yo¤un görüflmeler yapt›k. Buraya
gelen devlet yetkilisi, “biz bu sorunu
kendi aram›zda çözelim” diyordu. Ben
de zaten bafl›ndan beri bunu söylüyordum. Bu nedenle burada yapt›¤›m görüflmelerle ilgili arkadafllar›ma da mektuplar yazd›m. Görüflmeleri onlara da
iletiyordum. Onlara biraz esnetin, ›l›ml› olun, diyordum. Çünkü çözümün geliflece¤ini umuyordum. Ecevit’le de dolayl› ve yo¤un görüflmeler yapt›k. Ama
Ecevit’in tasfiyesiyle diyaloglar bir anda
kesildi. Diyaloglar kesildikten sonra ‹ngiliz oyunlar› yavafl yavafl ortaya ç›kt›.
Kani’nin durumu netleflti. Osman, Botan onlar›n durumu ortaya ç›kt›. Hepsi
‹ngiliz oyunlar›yd›. Daha sonra Erdo¤an iktidara geldi. Baz› Güneyli Güçler,
Erdo¤an’a “Öcalan’la görüfleceksen bizden destek alamazs›n” dedi. Asl›nda
bu, ‹ngilizlerin görüflüydü. Böylece Erdo¤an’›n da bir fley yapmas›na izin vermediler. Erdo¤an’a sesleniyorum; Güney’li güçlere s›rt›n› dayamakla bu sorun çözülmez. Yoksa benim de önüne
geçemeyece¤im bir sürece girilir. Bir diyalog geliflmezse ben Mart’tan sonra
daha sert konuflaca¤›m.
Diyarbak›r ola¤anüstü bir pozisyon
almak durumundad›r. ‹nisiyatifini yerine getirmelidir. Böylece Kerkük, Diyarbak›r’› arkas›ndan de¤il, Diyarbak›r
Kerkük ve Erbil’i arkas›ndan sürüklemelidir. Bu da Demokratik Toplum
Kongresi’nin iyi iflletilmesi, güçlendirilmesi ve süreklilefltirilmesiyle olur. Ben
Demokratik Toplum Kongresi’yle iflsizlik, yoksulluk ve ekonomik vs tüm sorunlar›n tart›fl›lmas›n› ve bu çerçevede
çözüm bulunmas›n› önermifltim. Gerekirse günlerce bir eve kapanmal› sorunlar›n çözümünü tart›flmal›lar ve bahara kadar somut bir proje haz›rlay›p
sunmal›d›rlar. Bunlar yasaklansa bile
ç›k›p demeliler ki, bu sorunlar bizim
sorunlar›m›z ve biz bunlar› çözmek istiyoruz. Bu yurtseverli¤in, vatandafll›¤›n do¤al bir gere¤idir. Biz böylece savafla karfl› siyasete bir flans veriyoruz
demeliler. Bu istemlerini Hükümete
kadar tafl›rmal›lar. Bahara kadar anlaml› bir diyalogun önünü açmal›lar.
Seçimlere de bu flekilde çal›fl›lmal›, oy-
lar›n› ve iradelerini birlefltirmelidir.
Ben bahara kadar olumlu bir fleyler
olaca¤›n› umut ediyorum.
Özgünlükler korunarak
birlikte yaflflaanabilir
Geçen görüflmede söylemifltim. Lozan güncellefltirilmeli. Kürtler demeli ki
“biz Sevr’i kabul etmiyoruz. Kendi Lozan’›m›z› yapmak ve güncellemek istiyoruz.” Biliyorsunuz Lozan imzalan›rken ‹smet ‹nönü, yan›nda iki Kürt milletvekili de götürerek, “bunlar Kürt’tür,
Kürtlerin temsilcisidir” diye tan›tm›fl;
“Biz sorunu kendi içimizde çözece¤iz”
demifltir. ‹smet ‹nönü’nün yan›nda götürdü¤ü milletvekilleri Diyarbak›r milletvekilleriydiler. Bunlardan biri Fevzi
Bey’di. Lozan’› güncelleyerek ‹kinci Lozan’› hayata geçirmeliyiz. Böylece Mi-
Aral›k 2008
larla, Türklerle bu temelde birlikte yaflam mümkündür. Bak›n dikkat edin
bölücülük demiyorum. Ben gönül ba¤›
diyorum, kötülük bunun neresinde,
bölücülük bunun neresinde?
Misak-› Milli kavram›yla, Kürdistan’›n dört parças›n›n Türkiye s›n›rlar›na katmak istedi¤imi ileri sürenlerin
can›na okuyorum. Ben Kürtleri dört
parçaya ay›ranlar›n can›na okuyorum.
Binlerce insan›n can›na mal olacak
Kürt-Türk çat›flmas› yaratmak isteyenlerin de can›na okuyorum. Ben
Kürtlerin birli¤ini istiyorum. Ama ben
ne Ziya Gökalp’in milliyetçili¤ine ne de
‹smail Beflikçi’nin milliyetçi¤ine düflerim. Benim kadar Türklerle savaflan
ve Türklerle savaflmay› bilen yoktur.
Türklerle savaflmaktan korkmayacak
biri varsa o da benim. Ben otuz y›ld›r
Türklerle en yo¤un savafl› verdim.
Ben Kürtleri dört parçaya ay›ranlar›n can›na okuyorum. Binlerce
“B
insan›n can›na mal olacak Kürt-Türk çat›flflm
mas› yaratmak
isteyenlerin de can›na okuyorum. Ben Kürtlerin birli¤ini istiyorum.
Ama ben ne Ziya Gökalp'in milliyetçili¤ine ne de ‹smail Beflfliikçi'nin
milliyetçi¤ine düflfleerim. Benim kadar Türklerle savaflflaan ve Türklerle
savaflflm
may› bilen yoktur. Türklerle savaflflm
maktan korkmayacak biri
varsa o da benim. Otuz y›ld›r Türklere karflfl›› yo¤un bir savafl verdim”
sak-› Milli de geniflletilir. Suriye, Irak
ve ‹ran’daki Kürtler de dâhil edilir.
Benim ne söylemek istedi¤im tam
anlafl›lm›yor. Bugün söylenen do¤ru
sözler on y›l sonras›n›n prati¤i olur.
Ben bu gün s›n›rlar kalksa bile desem
hemen bugün olacak bir fley de¤il. Benim Misak-› Milliyle anlatmak istedi¤im tüm parçalardaki Kürtler aras›nda
gönül ve dostluk ba¤›n›n kurulmas›d›r. Benim söylediklerim yanl›fl anlafl›lmaktad›r. Bununla devlet büyütülmüyor. Benim Misak-› Milli anlay›fl›m,
‹dris-i Bitlisi’nin anlay›fl› de¤ildir. Ben
Suriye, ‹ran, Irak ile gönül ba¤›, dostluk ba¤›ndan söz ediyorum. Özgünlükler korunarak birlikte yaflayabilecekleri alanlar yaratmak için söylüyorum. Demokratik Konfederal sistem
dedi¤im de budur. Parçalar özgünlüklerini koruyarak bir araya gelip, tüm
halklarla, Araplarla, Azerilerle, Fars-
Ama ben Türk ve Kürt savafl›n›n sonuç vermeyece¤ini biliyorum. Bunun
önüne geçmeye çal›fl›yorum. Say›n Erdo¤an’a buradan sesleniyorum; anlaml› bir diyalogun yolu aç›lmazsa benim de önüne geçemeyece¤im sonuçlar do¤abilir. Direk olmasa bile dolayl›
görüflmeler bile birçok fleyi de¤ifltirebilir. Bir devlet temsilcisinin gelip görüflmesi yeterlidir. Savafla de¤il, demokratik siyasete flans verelim.
Bunlar benim ad›ma kamuoyuna
benim demecim olarak verilebilir. Bunlar y›lbafl› nedeniyle de yay›nlanabilir.
Bu söylediklerim Diyarbak›r’da paneller düzenlenerek halka anlat›labilir.
Yanl›fl anlafl›lmalar›n önüne geçilmeli.
Halk›m›za selamlar›m› iletiyorum.
Kad›nlara özel selamlar›m› ve cezaevindeki arkadafllara da selamlar›m›
iletiyorum. Herkesin, halk›m›z›n bayram›n› kutluyorum.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
49
YOKSUL HALK ÇOCUKLARININ
ÖZGÜRLÜ⁄E YOLCULU⁄U
“Önderlik, Ortadoğu insanının ruhani özelliğinin ağır basmasından olsa gerek, inanç yanı ağır basan bir grup yaratmıştı. Bu grup hem
Önderliğine ve hem de birbirine sonuna kadar güveni esas aldı. Bir kişi inandı, birkaç kişi de ona inandı ve artık yürüyüşe çıkmak için
her şey hazırdı. Gerisini gelişmeler gösterecekti. Elde avuçta para yoktu, dernek ve dergi gibi bir şey yoktu, tecrübe yoktu, destek
olacak bir olanak da ufukta pek görünmüyordu. Böyle bir durumda Kürdistan gibi adı sanı neredeyse unutulma noktasına gelmiş bir
coğrafya ve halk adına yola çıkılıyordu. Bu, korku tünelleriyle dolu dehşet verici bir yolculuktu. Daha ilk günden ne tür tehditler ve
tehlikelerin grubu beklediği ortaya çıkıyordu. Hemen katliamlar akla getiriliyor, ‘Kürtler yeniden mi katliamdan geçirilecek?’ deniliyordu”
PKK’yi ve onun militan yap›s›n› tan›mak için PKK’nin ortaya ç›k›fl koflullar›n› ve bu ç›k›fl sürecindeki kadro flekillenmesini iyi anlamak gerekir. Dünya, bölge ve a¤›rl›kl› olarak Türkiye olmak üzere Kürdistan’daki 1970’li y›llar› ve onun k›sa zaman öncesini do¤ru bilmek, anlamak ve yorumlamak,
PKK’yi ve onun ilk y›llar›n› anlamak
için önemli bir veri olmaktad›r.
PKK ayn› zamanda bir önderlik hareketi oldu¤u için, PKK’yi anlamak,
Önderli¤inin yaflam tarz› ve durufluyla da ilgili olmaktad›r. Önderli¤in ahlaki, ruhsal ve vicdani yaklafl›mlar›n›n yan›nda, arkadafll›k iliflkileri, olay
ve olgulara bak›fltaki elefltirel duruflu, öngörüsü ve yaflam›n tüm kesitlerinde örgütlü oluflu gibi temel özellikler PKK’nin gelecekteki temel ilkeleri
haline gelecektir. Onun için PKK’ye
do¤ru bak›fl ve PKK tarihini do¤ru yorumlay›fl, ayn› zamanda Önderli¤e de
do¤ru yaklafl›m ve O’nu do¤ru anlamak anlam›na gelmektedir.
PKK ayn› zamanda bir halk›n neredeyse durdurulan tarihinin yeniden ve hem de ça¤lar› y›llara s›¤d›ran
bir h›zla yaz›m› anlam›na gelmektedir. O aç›dan PKK’yi anlamak, onu
do¤ru yorumlamak, Kürdistan toplumu ve kiflilik flekillenmesi tarihini
do¤ru kavramak ve bilince ç›karmaktan geçmektedir. PKK'yi anlamak insan›n gerçe¤ini anlamakt›r.
PKK hareketi, dillendirdi¤i ilk sözcüklerden bu yana bir insanl›k hareketi olarak flekillendi. PKK kendisini
hiçbir zaman dar ulusal, inançsal ve
s›n›fsal kal›plar içerisine sokmad›.
Belki yeni paradigma kapsam› içinde
olmayabilir ancak ona fazla uzakta
durmay›p bafl›ndan itibaren dogmatizmi reddederek, her geliflme ve veriyi bir derinleflme ve aray›fl nedeni olarak gördü. Onun için PKK’yi anlamak, bir bütün olarak insanl›¤›n geliflim evrelerinin maddi ve manevi tüm
boyutlar›n› anlamaktan geçiyor.
K›saca PKK’yi anlamak asl›nda insan›n gerçe¤ini anlamak oluyor. Onun
için PKK’yi anlamak ve tan›mlamak,
salt bilimsel ölçülerle mümkün olmuyor. Hücrelerine kadar duygu ve düflünce yüklü insan› anlamak nas›l oluyorsa, PKK’yi de öyle ele almak gerekiyor. Nas›l ki, insan›n var olan potansiyeli tam olarak bilinemiyor ve bu potansiyel parça parça hem de zamana yay›larak dinamik hale geliyorsa, bir enerji
ve maddi gerçeklik olarak kendisini nas›l d›fla vuruyorsa, PKK de benzer bir
geliflim seyri izliyor. Temelinden çat›s›na kadar haz›rlanan, iç ve d›fl dizayn›yla tamamlanan bir binaya benziyor
PKK. Ama ne bina bitiyor, ne de dizayn
tamamlan›yor. Nas›l ki insanl›k son sözünü söylemekten ne kadar uzaksa,
gerçekte PKK de ayn› durumu yafl›yor.
Onun için “PKK nedir”, “ne anlama
geliyor”, “hangi objektif ve sübjektif
koflullar›n ürünüdür” gibi sorular›n
pefline tak›larak aç›klay›c› anlat›mlar
yapmak yerine, sözü k›sa geçmifl zaman›n, yani 35–40 y›l öncesinin geliflmelerine b›rakarak, PKK’lileri, onlar›n yaflamlar›n›, iliflki, eylem ve düflünce düzeylerini anlatmaya çal›flmak en do¤rusu olacakt›r.
1960’l› y›llar›n sonu ve 70’li y›llar›n
bafl›, dünya ve a¤›rl›kl› Türkiye olmak
üzere bölgede önemli geliflmelerin ya-
SERXWEBÛN
50
fland›ğ› ve insan yaflam›n›n art›k bir
bütün olarak gözden geçirilmesi gerektiği mesaj›n›n yoğun olarak verildiği y›llard›. Sanki tarihin enerjisi yeniden insanl›ğ›n vicdan›n› sorguya çekiyordu.
‹ki kutuplu dünyada, hem bu dünya
gerçekliğini sorgulayan, hem de mevcut
bilinç düzeyi ve güncel ç›karlar gereği
kutuplar›n buz kal›plar› aras›na s›k›fl›p
kalan bir sorgulama gücü olufluyordu.
Bu sorgulama gücünü, destans› kahramanl›klar›n ötesinde, bugün elbette
farkl› bir gözle ele al›yoruz. Bu güçler
kapitalist modernitenin mezhepleri olmaktan ve ona yeni bir enerji katmaktan öteye gidemediler diyoruz. Liberalizmin, karfl›tlar›n› bile nas›l yedek lastik durumuna getirdiğinden bahsediyoruz. Ama buna rağmen, o gün geliflen
ve tarihin befl bin y›l öncesinin insan›n›
ve onun iliflkilerini arayan devrimci ruhun hakk›n› da teslim etmekten geri
durmuyoruz. Yani hem elefltiriyoruz,
koymaya güç getiremeyen farkl› merkezler mevcuttu. Ad›na üçüncü dünya
denen bu güç merkezleri de, var olan
egemenlikçi sistemin imkanlar›na kavuflmak istiyorlard›. Asl›nda hepsi de
kapitalist modernitenin sağdan, soldan ortadan temsili yar›fl›na girmifl
güçler oluyordu. Ama tarih bafllang›c›ndaki insan› ar›yor. Yani yanl›fllar›
çok, ama bofl bir çaba olmayan bir insan› bulma aray›fl› sürüyor. Güneydoğu Asya kayn›yor. Afrika ve Latin Amerika hakeza öyledir. Ulusal kurtulufl
hareketleri ad› alt›nda küçük ve yeterli donan›m› olmayan halklar dev gibi
güçlere karfl› savafl›yor. 1900’lerin
bafllar›nda ilkeleri konulmufl, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› talebi
yar›, yeni ve klasik sömürgelerin temel
ç›k›fl noktas› olmufl ve bu noktadan
çakan k›v›lc›m tüm bozk›rlar› tutuflturuyor. Hemen yan› bafl›m›zda efsaneleflen gerillay› kendi ülkelerine tafl›ran
“Gençler yoksul gecekondu mahallelerinin devamlı konukları olmuş, sosyalizm, eşitlik
ve özgürlükten bahsediyorlar. Devrimciler, işçi-köylü gazetelerini satıyorlar. Sendikalar
ya da öğrenci evleri ve öğrenci yurtları hep devrimcilerin yüce iddialarının tartışıldığı
merkezler olmuş. İnsanlar değişiyor, hayalleri değişiyor, yürüyüşleri değişiyior,
giyim kuşamları ve beğenileri değişiyor. Yoksul çoğunluk, devrimci gençliğin
öncülüğünde aydınlanıyor, örgütleniyor, eyleme geçiyor”
hem de sahip ç›k›yoruz. O günleri devrimci bir yaflam›n çocukluk y›llar› olarak değerlendirirsek, hiçbir zaman ‘çocukluk hayallerimize ihanet etmeyeceğimizi’ ortaya koyuyoruz. ‹flte PKK, çocukluk hayallerinin özgürlük özlemlerini gerçeklefltirmenin ad› oluyor. Madem
insan tasar›m ve hayal gücünün ürünü
olarak ortaya ç›kt› ve madem insan büyük ütopyalar›n› ilk önce bilinç kurgular› ile gerçeklefltirdi, o halde PKK de o
insandan geri kalmaman›n ve geri kal›nmayacağ›n›n sözü oluyor.
PKK’nin çıkış sürecinde dünyada
ve Türkiye’de yaşanan durum
1968’lerde iki kutuplu bir dünya
vard›. Bir kutup ABD, diğer kutup
SSCB önderlikli reel sosyalizmdi. Arada çeflitli tonlarda ve bu önderliklerle
çeliflen, ama durufllar›yla onlara karfl›
Filistinliler çocuk generaller yarat›yor.
Tüm dünyada modernitenin hem solunu, hem de sağ›n› elefltiren, ağ›rl›kl›
olarak öğrenci gençlik hareketleri biçiminde ortaya ç›kan 68 eylemlilikleri,
Doğu-Bat› tüm metropol merkezleri
sars›yor. Sol içerisinde hem düflünsel,
hem de eylemsel olarak SSCB flahs›nda gerçekleflen sosyalizm sorgulan›yor. Latin Amerika’n›n efsane gerilla lideri Che Guevara, sosyalizme olan
inanc›n› bir iktidar gücü olmakla değifltirmiyor ve ütopyas›n› gerçeklefltirme yolculuğuna devam ederken flehit
düflüyor. 1968’li y›llar, sadece entelektüel düzeyde değil, destans› devrimci
öykülerinin Türkçelefltirilerek günlük
yaflama girdiği y›llar oluyor. Sanat ve
kültürün her düzeyinde umuda koflufl
dile getiriliyor. ‹flte o y›llarda baflta
üniversite öğrencileri olmak üzere iflçiler ve yoksul köylüler yaflam›n her ala-
Aral›k 2008
n›nda örgütlenme yar›fl›na giriyorlar.
Üniversiteli gençler fabrikalarda grevlere, tarlalarda toprak iflgallerine öncülük ediyor. Yoksul insanlar yüzy›llar
öncesinin Bedrettin'leri, Celalileri, Babaileri olmufl; "Yaratan biz, üreten biz,
yöneten de biz olmak istiyoruz" diyorlar. Gençler yoksul gecekondu mahallelerinin devaml› konuklar› olmufl,
sosyalizm, eflitlik ve özgürlükten bahsediyorlar. Gece bekçileri ve polis devriyelerinin gece karanl›ğ›nda yank›lanan düdük seslerine kar›flan koflar
ad›m ayak sesleriyle devrimciler, iflçiköylü gazetelerini sat›yorlar.
O dönemin önder kadroları demokrasi ve
sosyalizm düşüncesiyle yatıp kalkıyorlar
Üniversite kantinleri, köy evleri,
kahvehaneler, gecekondular, fabrikalar, sendikalar ya da öğrenci evleri ve
öğrenci yurtlar› hep devrimcilerin yüce iddialar›n›n tart›fl›ld›ğ› merkezler
olmufl. ‹nsanlar değifliyor, hayalleri
değifliyor, yürüyüflleri, giyim kuflamlar› ve beğenileri değifliyor. Tiyatrolar›n, filmlerin, türkülerin, romanlar›n,
resimlerin konular› değifliyor. Türkiye’de daha önceleri hesapta olmayan
bir fleyler oluyor. fiimdiye kadar kader-al›n yaz›s› olarak görülen fleyler,
asl›nda öyle değilmifl deniliyor. Dernekler, üretim ve tüketim kooperatifleri ç›ğ gibi büyüyerek çoğal›yor.
Gençler köylerde ekin biçiyor, köylerin yollar›n› ve köprülerini yap›yorlar.
Sar› sendikac›l›k mahkum ediliyor ve
yerine devrimci sendikac›l›k konuyor.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
‘Do¤uya elektrik, yol, su’ ad› alt›nda
s›radan taleplerle de olsa Kürt sorunu
tart›fl›l›yor, mitingler düzenleniyor.
Güney Kürdistan’da var olan peflmerge hareketi, gazete ve radyo haberlerinin konusu oluyor. Eksik ve yanl›fl da
olsa, çözüm yerine esasta çözümsüzlük içerse de, Kürtler ve Kürt sorunu
tart›flmalar›n gündemine giriyor. ‹flte
böylesi bir atmosferde var olan rejim,
s›k›nt›lar›na ra¤men sürüyor. Ama
yoksul ço¤unluk, devrimci gençli¤in
öncülü¤ünde ayd›nlan›yor, örgütleniyor, eyleme geçiyor ve devrim liderleri
flekilleniyor. Gerilla art›k Türkiyelilefliyor. Çözümü silahl› mücadeleyle ele
alan örgütler kuruluyor. FKF (Fikir
Kulüpleri Federasyonu), akademik
gençlik örgütü olmaktan ç›k›p farkl›
çözüm aray›fl›nda olan örgütlerin ana
rahmi ifllevini görüyor. THKP-C ve
Mahir Çayan, Ulafl Bardakç› ve Hüseyin Cevahir; THKO ve Deniz Gezmifl,
Sinan Cemgil, Yusuf Aslan ve Hüseyin
‹nan; TKPML-T‹KKO, ‹brahim Kaypakkaya ve Ali Haydar Y›ld›z gibi isimler sadece düflünceleriyle de¤il, örnek
yaflamlar› ve cesur eylemleriyle Türkiye ve Kürdistan halklar›n›n ayd›nlanmas›n›n simgeleri oluyorlar. Halklar›n
özgürlük davas›na samimi ba¤l›l›klar›
gönüllerde taht kurmalar›n› sa¤l›yor.
Türkiye sol hareketinin tarihi düflünüldü¤ünde, elit bir ayd›n kesimin
s›n›rlar›n› aflmayan sosyalist hareket,
1968’li y›llar›n bir avuç gençlik önderinin flahs›nda genifl yoksul kitlelere
ulafl›yor. ‹flçi, iflsiz, köylü, ö¤renci ve
birçok ara s›n›f ve katman›n yan›nda,
51
kad›n, genç ve çocuk denecek yafltaki
insanlar, neredeyse o dönemin önder
kadrolar› flahs›nda özgürlük, demokrasi ve sosyalizm düflüncesiyle yat›p
kalk›yorlar. Soygunlar, çat›flmalar,
polis bask›nlar›, iflkenceler ve flahadet haberleri, kitlelerin ilgisinde azalma flöyle dursun, tepkisini giderek
artt›r›yor. Yüz binlerin kat›ld›¤› protesto eylemlilikleri, grevler, on binlerin kat›ld›¤› toprak iflgalleri art›k günlük geliflmelerin rutin haberleri içinde
yer al›yorlar. Soldaki özellikle antiAmerikanc› örgütlenme karfl›s›nda,
sistemin bafl jandarmas› ABD taraf›ndan özellikle 1950’lerle birlikte örgütlenen kontrgerilla (flimdilerde Ergenekon deniliyor) hareketi, sa¤da da giderek MHP ad›n› alan faflist bir siyasal oluflumla soldaki geliflmeyi dengeleme ya da yönlendirme yoluna gidiyor. Bunlar›n d›fl›nda Ankara, ‹stanbul ve Diyarbak›r merkezli DDKO adl›
Kürdistan’a özgü dernekleflmeler de
geliflmeye bafllam›fl bulunuyor.
Türkiye devrimci mücadelesinin
grup oluşumu üzerindeki etkisi
Misak-› Milli s›n›rlar› içinde Türkiye'de san›rsam bu geliflmeden etkilenmeyen tek bir bölge kalmam›flt›.
15–16 Haziran direniflleriyle zirveye
ç›kan iflçi eylemlikleri, 'Tam ba¤›ms›z
Türkiye' fliar› alt›nda devrim öncesi
dönemleri an›msat›yordu. Kriz halinde
olan egemenler ve art›k böyle yönetilmek istemeyen yoksul halk, sanki tayin edici son raundu için ringe ç›kmaya haz›rlan›yordu. ‹flte daha sonra
kendisine ‘Kürdistan Devrimcileri' diyen grubun kadrolar› da bu atmosferin içinde flekilleniyordu. Bu durumda
ya devrimin kabaran coflkusunun sarhofllu¤una kap›lanacakt› ya da zulüm
girdab›nda bo¤ulup gidilecekti. Üçüncü ve esas olmas› gereken nokta ise,
kendini her koflul alt›nda süreklilefltiren, do¤ru devrimci perspektifle donanm›fl, stratejisi netleflmifl bir programa sahip ve güncel taktik geliflmelere güç getiren devrimci bir parti öncülü¤ünde sürece yön verilecek ve ayd›nlanan ezilen emekçi y›¤›nlar örgütlü bir mücadeleye kanalize edilecekti.
San›r›m Türkiye devrimci gençlik
hareketinin öncüleri bunlar› hep tart›flt›lar. Onun için farkl› örgüt ve eylem biçimlerine de yöneldiler, ama
bunlar› süreklilefltiremediler. Ne
kendileri için güvenli alan yaratabildiler, ne de süreklili¤i sa¤layacak ihtiyati kuvvetler oluflturabildiler. Bütün örgütlü yap›lar›n› cepheye sürdüler. Durum böyle olunca, sarp engebeli denilen yolda birer birer düfltüler. Diz çökmediler, ama yenildiler.
Düflerken belki de ak›llar›na bile getirmedikleri Kürdistan Devrimcileri
için özgürlük belle¤i oluflturdular.
12 Mart darbesiyle bafllayan y›llar,
soluk solu¤a geçen günlerin beklentileriyle doluyordu. Dara¤açlar›, iflkence haneler, toplu ve tek tek flahadetler
ya bütün beklentileri zulüm cenderesinde bo¤acak ya da f›rt›nal› aç›k denizlerde bir f›nd›k kabu¤u gibi sallanarak k›y›ya ulaflan gemi kaptanlar› yaratacakt›. ‹kisi de oldu. Dev dalgalar›n
alt üst olufllar›nda neredeyse bütün
gemiler paramparça oldu. Paramparça
olmufl enkazlar k›y›lara tafl›nd›. ‹flte o
enkazlar›n yaratt›¤› ruh hali üzerine
Karao¤lan-Ecevit efsanesi haz›rland›.
Devrimin efsanesinin yerine yenisi gerekiyordu. Neredeyse mitolojik kahramanlar› aratmayacak flekilde belleklere kaz›nan Deniz'lerin, Mahir'lerin, ‹brahim'lerin ve yüzlerce devrimci militan›n görkemli ç›k›fllar› yerine yeni bir
bellek ikame ediliyordu. Ecevit efsanesi Türkiye siyaset sahnesinde böyle
sahne ald›. K›br›s iflgali köy-kent projeleri, toprak reformlar›, Özel Harp Da-
SERXWEBÛN
52
iresi aç›klamalar› ad› alt›nda 'Toprak
iflleyenin, su kullanan›n' slogan›yla
kabaran devrimci direnifl ruhu devletin de¤irmenine su tafl›r hale getirilmek isteniyordu.
Yeni bir önderlik doğuyor
‹flte o koflullarda, geleneksel tüm
iliflkilere rest çekmifl, dinsel ideolojide
oldukça derinleflmifl, insan›n mutluluk aray›fl›nda sa¤›n bir mutluluk olamayaca¤›n› gören bir genç, '68 kufla¤›n›n ideolojik-politik a¤›rl›¤›n› hissederek, insanl›¤›n kurtuluflunun ancak
sosyalizmden geçece¤ine inan›yor. Ad›
Abdullah Öcalan'd›r. Köyünde 'da¤›n
delisi' denilen, okulunda s›n›f›n›n en
çal›flkan› olarak ö¤retmenlerinin gözüne giren, sessiz sakin haliyle tart›flma
platformlar›n›n iyi bir dinleyicisi ve izleyicisi olan bir gençtir. Sosyalizme oldu¤u kadar Kürt sorununa karfl› ilgilidir. DEV-GENÇ ve önderli¤inin samimiyetine inanan, ona sempati duyan
Abdullah Öcalan, çocukken aile ve köy
iliflkilerini sorgulayarak metropole kadar gelmifl, sorgulama ve elefltiri sürecine burada da devam etmifltir. Hiçbir
zaman hiçbir fleyi tamamlanm›fl olarak görmemifl, eksikliklerini aram›fl ve
mutlaka tamamlama aray›fl› içerisinde
olmufl bu genç adam, aray›fl›na öfke
katmay› da eksik etmemifltir. Bu genç
devrimci 12 Mart faflizminin cenderesinden bir biçimde geçmifl, bu durum
öfke ve aray›fl›n› daha da büyütmüfltür. Deniz'in idam sehpas›nda hayk›rd›¤› 'Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤i' sözü belle¤ine bir nak›fl gibi ifllenmifltir. Mahir'in, daha netleflmemifl
haliyle olsa da Kürt meselesini ele almas› onun aç›s›ndan oldukça önemlidir. Mahirlerin katledilifllerinin hemen
ard›ndan Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde
bafllat›lan boykot eylemine öncülük etmesi de yoldafllara ba¤l›l›k konusundaki tutarl›l›¤›n›n ifadesidir.
Yeni bir dönemece girilmiflti; yeni
bir önderlik do¤uyordu. Önder Apo
yapt›¤› çözümlemelerde o dönemi ve
kendisini öne ç›karan koflullar› kapsaml› de¤erlendirdi. Tüm öncü kadrolar›n birer birer flehit düfltü¤ü, önemli
bir k›sm›n›n esaret alt›na al›nd›¤› ko-
flullarda ruhsal olarak en haz›rl›kl›,
karar olarak tamamen ikirciksiz olan,
inanç konusunda hiçbir tereddüttü olmayan kifli bayrak koflusunun en bafl›na geçecekti. Devrim bir maraton
yar›fl› gibiydi. Bu kofluda bayrak elden
ele geçerek hedefe ulaflabilirdi ve bayrak o dönemde Abdullah Öcalan'›n
elindeydi. Abdullah Öcalan tarihsel
maraton koflusunun bayra¤›n› tafl›may› üslenmiflti, ama bu kez tafl›ma
biçimi farkl› olmal›yd›. Yeni bayraktar,
öncüllerinin durumunu ve niçin yenildiklerini çok köklü bir biçimde de¤erlendirdi. Mustafa Suphi'ler, fiefik Hüsnü'ler, T‹P deneyimi ve en son 68 kufla¤›… Yenilgi sanki bir kadermiflçesine hepsinin yakalar›na yap›flm›flt› ve
bu kaderi de¤ifltirmek gerekiyordu.
Önder Apo çözümlemelerinde bu
sürecin nas›l sorguland›¤›n› çok detayl› olarak ele al›yor. Neden örgütte
süreklili¤in ve Kürt sorununun öncelik kazand›¤›n› ortaya koyuyor. 1973
y›l› Mart sonu-Nisan bafl›nda Çubuk
Baraj› toplant›s› yap›l›yor. Çevrede
hiç kimse olmad›¤› halde, kulaklara
"Kürdistan sömürgedir" cümlesi f›s›ldan›yor. Bu hem bir iddia hem de bir
korkuyu ifade ediyor. Elbette örgütlenme bir tedbir hareketidir, dolay›s›yla tedbiri elden b›rakmamak gerekir. Hele bir de konu Kürdistan olunca, bin kez daha tedbirli davranmak
zorunludur. Yenilen Kürt isyanlar›,
idam edilen isyan önderleri, umudu
defalarca k›r›lan mazlum Kürt halk›n›
unutmamak gerekir. Yani yeni öncülere, tamamlanmam›fl görevlerin sorumlulu¤u da yüklenmektedir; k›y›mlar ve k›r›mlardan geçen bu halk bir
daha hayal k›r›kl›¤› yaflamamal›d›r.
Sadece bu da de¤il, Kürt sorununun çözümü Ortado¤u halklar›n›n özgürlü¤ünün de temel halkas›d›r. Tarihin 2500 y›l öncesinde bunun örne¤i
yaflanm›flt›r. Ütopya aç›kt›r: ‹nsanl›¤›n kurtuluflu mücadelesinde Kürdistan'da bafllayacak özgürlük yolculu¤u
Ortado¤u Demokratik Konfederasyonunun kap›s›n› aralayacakt›r. Bölge
yeni türden bir Sovyetik sistemle dünya devrimlerini taçland›racakt›r.
Onun için o zamana kadar söylendi¤i
gibi, Kürt sorunu demokratik ya da
Aral›k 2008
sosyalist Türkiye gerçeklefltikten sonra çözülmeyecektir. Aksine, Kürdistan
ulusal kurtuluflu Türkiye’nin de kurtuluflunun anahtar› olacakt›r. Bunun
için kendisini süreklilefltiren öncülere
ve onlardan oluflan öncü bir kurmay
partiye ihtiyaç vard›r. Asl›nda burada
her fley gün gibi ortaya konulmakta ve
Türkiye sol tarihinde önemli bir yol
ayr›m› ortaya ç›kmaktad›r. Bir yanda
da¤›lan ö¤renci gençlik hareketini toparlama çal›flmalar›, di¤er yanda
"Kürdistan sömürgedir" tezine dayal›
örgütsel ve eylemsel çözüm aray›fllar›
söz konusudur. Bafllang›çta DEVGENÇ gelene¤ini yeniden canland›rma hedefine ba¤l› olarak, öncelik ö¤renci gençli¤in toparlanmas› çal›flmalar›na veriliyor. Çünkü üniversitelerde, liselerde ve hatta ilkokullara kadar faflistler ve dinciler yayg›n olarak
örgütlenmeye giriflmifltir. Bir zamanlar devrimcilerin örgütlenme merkezleri olan yoksul köylü, iflsiz, iflçi yerleflim ve çal›flma yerleri, onlar için adeta temel çal›flma sahalar›na dönüflmüfltür. Gericilik devrimci örgütlerin
da¤›n›kl›¤›n› f›rsat bilerek kendisini
örgütlemektedir. Fabrikalar, gecekondu mahalleleri, köyler, kasabalar,
hatta flehirler art›k siyasal kimlikle
an›l›r hale geliyorlard›. Erzurum, Yozgat, Malatya, Urfa, Marafl, Elaz›¤ ve
daha birçok il faflist karargahlar olarak tan›mlan›yorlard›. Yerden mantar
biter gibi faflist-dinci sendikalar,
imam hatip okullar› aç›l›yordu.
Çubuk Barajı toplantısıyla
fırtınalı günler başlıyor
Kürdistan'da ilkel milliyetçili¤in
farkl› görünümleri olan örgütlenmelere
de gidiliyordu. Ciddi bir örgütsel tecrübesi olmayan, sadece iki sözlü bir cümlenin gereklerini yerine getirmenin
inanc›n› tafl›yan, ama mutlaka baflar›lmas› gerekti¤ine inanan bir grup genç,
Ankara'da Çubuk Baraj› k›y›s›nda bir
araya gelmiflti. Önder Apo o günleri 'f›rt›nal› günlere' benzetiyor. Yer gök birbirine kar›flm›fl; a¤açlar› kökünden söken f›rt›nalar, gök delinmiflçesine boflalan ya¤mur, patlayan flimflekler ve
düflen y›ld›r›mlar alt›nda ve simsiyah
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
bir gecede, "Ne olaca¤›z?" sorular›yla
dolu bir yaflam vard›. Dönemin daha
çok ütopik olan, yürek ve beyinleri hayallerle dolu ve yaflamdan kendileri
için hiçbir fley beklemeyen, güneflin
zapt›na ç›km›fl genç önderleri, en de¤erli varl›klar› olan canlar›n› ortaya
koymaktan çekinmemifllerdi. Efsanelerdeki kahramanlar gibi ortaya ç›km›fllar ve sanki hayalmifller gibi birdenbire yok olmufllard›. Geriye sadece
yürek at›fllar› kalm›flt›. Tabii hissedenler için bu böyleydi.
Ö¤renci evleri ve fakültelerdeki tart›flmalar ADYÖD’ün kurulmas›n› getirmiflti. Yönetiminde bugünün efsanevi örgütü PKK'yi
yaratan Abdullah Öcalan ve Haki Karer de
yer al›yordu. K›z›lay'da Tapu Kadastro
Okulu ile Amerikan pasaj› aras›ndaki ‹zmir
caddesine paralel ara sokakta, birkaç katl›
bir binan›n üst kat›nda ve daha yeni kurulmufl olan TS‹P Merkezinin hemen karfl›s›nda yeni bir karargâh oluflmufltu.
53
sidir. Di¤er erkek kardefllerine inat,
tepeden t›rna¤a enerji yüklü bir
emekçidir. Tembellik nedir bilmeyen,
sürekli çal›flan, çevresine yard›m
eden ve oldukça sevilen, haks›zl›k
karfl›s›nda ele avuca s›¤mayan Haki,
Ankara Beflevler'de Gazi E¤itim Enstitüsü, ‹lahiyat Fakültesi, ‹ktisadi ve
Ticari ‹limler Akademisi ve Fen Fakültesi'nden oluflan yüksek okullar
toplulu¤unu ele geçirmeye, oray› kendileri için karargâh yapmaya çal›flan
faflistlere karfl› direniflin öncü militan›d›r. Tüm solcu demokrat örgenciler
taraf›ndan sevilen, faflistlerin, gericilerin korkulu rüyas› olan Haki, k›sa
zamanda Ankara gençlik hareketinin
önderlerinden biri olmufltu. O da Türkiye solunun sürekli yenilgisini sorguluyordu. "Bu bir kader olamaz" diyordu. Bu sorgulama onu Önder Apo
ile yan yana getirmiflti.
Gençlik içinde solun yenilgisi ve baflar›s›zl›¤›n› sorgulayanlar›n say›s› bir
ev tutacak kadar artm›flt›. Ö¤renci
yurtlar›nda kalanlar da vard›. Önemli
bir k›sm› Bahçelievler ve Emek Mahallesi üçgeninde, ‹lahiyat Fakültesi'ne
yak›n bir yerde olan Siirt Ö¤renci Yurdu'na yerleflmiflti. Anadolu ve Kürdistan’›n birçok yerinden yoksul köylü ve
iflçi çocuklar›, ailelerinin umudu olarak Ankara’ya geliyorlard›. Bunlar›n
küçük bir k›sm› yap›lan sohbetler ve
yürütülen tart›flmalar sonunda Kürdistan ve bölge halklar›n›n umudu olma yolunu seçiyordu.
Kemal Pir
Haki Karer
Ordu-Ulubeyli yoksul bir ailenin
çocu¤u olan ve Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi'ni okuyan Haki Karer
için, Önder Apo'nun "O benim gizli
ruhumdu" dedi¤i bilinmektedir. Babas› ve annesi, Haki için, çocukluk ve
gençlik y›llar›nda aile yaflam› içerisinde tam bir emekçi profili çizmektedir.
Haki, fundal›klar›n içindeki beton ve
briket kar›fl›m› evin yap›m ustas›,
evin önündeki genifl fundal›¤›n ve
bahçenin düzenleyici mimar› ve iflçi-
Bunlardan Kemal Pir, Gümüflhane
Bayburt’tan yoksul bir ailenin çocu¤uydu. Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi'nde okuyordu. Okul faflistlerin iflgali alt›ndayd›. Yerinde duramayan, atak
ve cesur kiflili¤iyle Kemal Pir, k›sa sürede faflist iflgale karfl› direnifl liderlerinden biri olmufltu. Hiçbir siyasal harekete kat›lmam›flt›. Ankara'da yeni
aç›lm›fl olan ve genellikle siyasal rengi
belli olmayan, mevcut y›lg›n pasifist
ruh halinden de memnun olmayan radikal devrimcilerin u¤rak yeri olan
‹fiÇ‹-DER’e gidip geliyordu. Daha çok
kavgac› yönü öne ç›km›flt›. Davudi se-
si, atak kiflili¤i ve yüzünde belirgin
olan et beniyle bir ö¤renciden çok ajitasyon yönü öne ç›kan bir halk önderini an›msat›yordu.
Kemal Pir, faflistler ve pasifistlere
karfl› kendisini sert tutumu ile tan›tm›flt›r. ‹nsanlara karfl› çok sayg›l›, arkadafllar›na son derece ba¤l›d›r. O arkadafllar› için ölümü bile göze alan bir
kiflilikti. ‹nsan onun yan›nda kendisini güvende hissediyordu. Örnek olmas› aç›s›ndan babas›yla olan bir iliflkisini anlatmak istiyorum. ‹kinci yakalan›fl›nda Adana Askeri Cezaevi'ne
götürülüyor. Genifl bir a¤açl›k alan
içerisinde olan cezaevi tel örgü ile çevrilidir. Havaland›rmada oturan tutsaklar, ziyarete gelenleri daha tel örgünün d›fl›ndayken görebiliyor. Yine
bir görüfl günü Kemal Pir ve yan›ndaki arkadafllar› bahçede oturmufl sigara içip sohbet ediyorlar. Birden Kemal
Pir elindeki sigaras›n› at›p dimdik
ayakta duruyor. Etraf›ndakiler flafl›r›yor. Kemal Pir, tel örgüye do¤ru bak›p, "Babam geliyor" diyor. Mesafe çok
uzakt›r, ama O ismi okunup görüfl yerine ça¤r›l›ncaya kadar öylece dimdik
ayakta kal›yor. ‹flte O Pir budur. Dostlar›n›n sevgilisi, düflmanlar›n›n sayg›yla kar›fl›k korkulu rüyas› olan Kemal Pir, babas›na öyle sayg› duyuyor.
Belki benzetmek kaba olacak, ama
Kemal Pir’in Önder Apo karfl›s›ndaki
pozisyonu da hep öyledir. Babas›na
karfl› ç›km›fl m›, bilemem, ama daha
bafl›ndan itibaren Önderli¤e karfl›
ç›k›fl› hiç olmam›flt›r. Onun için inan›lan bir fleye, bir kifliye karfl› kuflku
SERXWEBÛN
54
duymak ve sayg›s›zl›k yapmak olmayacak bir fleydir. Yerinde duramayan,
otururken bile sürekli hareket eden,
devrimci fliddetin çözüm gücü oldu¤u
noktas›nda kendisini inand›rd›¤› için
silahl› mücadele konusunda ikirciksiz
yaklafl›p f›rsat›n› buldu¤unda eyleme
geçen özelli¤i ile Kemal Pir, sadece ö¤renci gençlik içinde de¤ildir.
Kemal, k›sa bir süre kald›¤› Ankara’n›n Tuzluçay›r Mahallesinde de kendisine has bir arkadafl grubu oluflturmakta gecikmedi. Ölümsüz flehitlerimizden Ali Do¤an Y›ld›r›m ve Do¤an K›l›çkaya bunlar›n bafl›nda geliyordu. Zaman zaman bu arkadafllar› ile faflistlere
karfl› devrimci eylemliklere de gidiyorlard›. Tuzluçay›r Mahallesine Önder
Apo da gidiyordu. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden tan›d›¤› baz› ö¤rencileri
anti-sömürgeci mücadeleye çekmek
için tart›flma amaçl› ziyaretlerdi bunlar.
Bunlardan Vartolu olan birisinin yan›na s›k s›k gitti¤i için, o ö¤rencinin akrabas› olan flehit fiahin K›lavuz da çok
genç yaflta olmas›na ra¤men, bu tart›flmalara kat›l›p dinlermifl. Önder Apo
ise, "Bu çocuk neden gelip ikide bir
sohbetimizi dinliyor?" diye k›zarm›fl.
Bu mahalle daha önceleri ayn› zamanda Deniz Gezmifl ve Hüseyin
‹nan'›n da u¤rak yeriydi.
Mehmet Hayri Durmuş
Yoksul Kürt çocuklar› Kürdistan’dan metropol kenti Ankara’ya
okumak için ak›yorlar. Bu ak›fl belki
de bireysel kurtuluflun son umut yol-
culu¤u olarak düflünülüyor. Anneler
ve babalar çocuklar›n› son bir çabayla okutarak 'kurtarmak' ve biraz da
bu yolla ömürlerinin son y›llar›nda
rahat yüzü görmek istiyorlar.
Mehmet Hayri Durmufl da bu amaç
için gelenlerden ve k›sa sürede Önderli¤imizin ikna edici konuflmalar› karfl›s›nda yoksul Kürt halk›n›n umudu
olma yoluna girmeye karar verenlerden biridir. Babas›, Hayri için, “O ne
yap›yorsa, o ne söylüyorsa do¤rudur”
demifl bir keresinde. “Senin o¤lun
Apocu olmufl, Kürdistan’› kurtaracakm›fl” diye o¤lunu kendisine flikayet
edenlere böyle söylemifl. Hacettepe
Üniversitesi T›p Fakültesi'nde okuyor.
Sosyalizme sempati duyuyor. Sosyalizmin mutlaka kazanmas› gerekti¤ine
inan›yor. Öteki baz› gençler gibi, solun
sürekli yenilgisini o da sorguluyor.
Mehmet Hayri ince uzun boyu, kamburumsu yürüyüflüyle sessiz, sakin
etraf› izleyen, dinleyen bir insand›r.
Onu gören herkes o anda mutlaka çok
önemli fleyler üzerinde yo¤unlafl›yor
diyebilir. Somurtkan olmayan ve hatta gülümseyen yüz hatt› ve bak›fl›yla
etraf›na bir anda güven veren Hayri,
genel olarak solcular›n hakim oldu¤u
Hacettepe Üniversite'sinde tart›flmalar›yla ve makul çözüm yaklafl›mlar›yla
ilgi merkezi ve sayg› duyulan bir insan
olmay› baflar›yor. Oldukça ciddidir ve
çevresine de sürekli ciddiyet telkin
ediyor. Yaflça birço¤undan daha genç
olmas›na ra¤men, girdi¤i arkadafl ortam›nda hemen herkes kendisine çekidüzen verme gere¤ini hissediyor.
Genç yafl›nda bir önder devrimcinin
bütün özelliklerini temsil ediyor.
Çubuk Baraj› k›y›s›nda iki sözcükten oluflan bir cümle söylenmiflti. Bu
iki sözcük grubun ideolojik cephaneli¤inde yer alan en büyük silahlar›yd›. Yine Türkiye Devrimci Gençlik
Hareketinin yeniden toparlanmas›
için ADYÖD yönetiminde yer al›nm›flt›. Ama CHP-MSP Koalisyon Hükümetinin 1974 aff› ile halen tutsak
olan birçok ileri kadro devrimci de
sal›verilmiflti. Bu aflamadan sonra
Türkiye Devrimci Hareketini aftan
yararlanan ileri kadrolara b›rakarak,
Kürdistan devrim mücadelesi yoluna
Aral›k 2008
ç›k›lm›flt›. fiimdi art›k ayr› bir grup
do¤uyordu. D›fl›m›zdakilerin Önderli¤in ismine atfen 'Apocular' dedi¤i (daha çok küçümsemek için böyle adland›r›yorlar), ama grubun ise kendisini Kürdistan Devrimcileri diye adland›rd›¤› yeni bir hareket olufluyor.
Türkiye devrim liderleri son sözlerini
Ali Do¤an Y›ld›r›m
devrimci mücadeleye bağlılık
temelinde verdiler
Zindanlar boflald›ktan sonra 12
Mart öncesi birkaç isim fleklinde örgütlenen Türkiye sol hareketi, k›sa sürede birçok isim alt›nda siyasal yaflama girmeye bafllad›. Toparlanmak ve
birlik yaratmak yerine, bir amip gibi
her gün yeni parçalara bölünmek solun yeni yönelimi durumundayd›. Türkiye devrim liderleri son sözlerini devrimci mücadeleye ba¤l›l›k ve sosyalizme inanç temelinde dile getirerek yaflamlar›n› verdiler. Onlar›n ard›llar› olduklar›n› söyleyenler ise, daha ilk ç›k›fllar›nda bu son sözlerini de farkl› yorumlayarak, bir anlamda onlar›n cesetlerini bile parçalara böldüler. Bu
bölünme 12 Eylül'e kadar artarak devam edecekti. Kürdistan'a has örgüt
olarak dernek biçiminde örgütlenen
DDKD’nin arkas›ndan, ayn› Türkiye
solu da yine birçok örgütle devreye girdi. Fakat bunlar›n d›fl›nda, 60’l› y›llardan beri Güney'den Hakkari ve Mardin’den Bingöl, Dersim ve Elaz›¤ hatt›na kadar uzanan alanda illegal temelde örgütlenen Türkiye KDP’sinin de örgütlülü¤ü vard›. Öyle ki, o dönem
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
TKDP’nin ad›na konuflan S›raç Bilgin,
“E¤er Apocular Kürdistan’a girerse onlar›n ayaklar›n› k›rar›z” diyebilecek gücü kendisinde buluyordu. Bu kifli Önderli¤imizi Kürdistan'›n bafl›nda sallanan Demokles'in k›l›c›na benzetiyordu.
Kürdistan Devrimcileri bir umut yaratma
hareketi olarak ortaya çıkıyor
‹flte Kürdistan Devrimcileri neredeyse evlere kadar siyasal hareketler
taraf›ndan parçalanm›fl bir co¤rafyada, yeni bir umut yaratma dalgas› ve
mutlaka kazanma çabas› içinde büyük
bir iddia ile ortaya ç›k›yorlard›.
Bir kifli inand›, birkaç kifli de ona
inand› ve art›k yürüyüfle ç›kmak için
her fley haz›rd›. Gerisini geliflmeler
gösterecekti. Elde avuçta para yoktu,
dernek ve dergi gibi bir fley yoktu, tecrübe yoktu, destek olacak bir olanak
da ufukta pek görünmüyordu. Böyle
bir durumda Kürdistan gibi ad› san›
neredeyse unutulma noktas›na gelmifl
bir co¤rafya ve halk ad›na yola ç›k›l›yordu. Bu, korku tünelleriyle dolu
dehflet verici bir yolculuktu. Daha ilk
günden ne tür tehditler ve tehlikelerin
grubu bekledi¤i ortaya ç›k›yordu. Hemen katliamlar akla getiriliyor, "Kürtler yeniden mi katliamdan geçirilecek?" deniliyordu. Daha o günlerde,
1976’larda san›r›m Ayd›nl›k dergisinin
bir say›s›nda yeni oluflan gruba dikkat
çekiliyor; “Apocular adl› bir grup
ç›km›fl, bunlara dikkat etmek gerekir”
denilerek bir tak›m çevreler sanki uya-
55
r›l›yordu. Halbuki ortada ne bir eylem,
ne bir yaz›, ne de kalabal›k bir topluluk vard›. Ama buna ra¤men "dikkat
edilsin" deniliyordu. Hakk›n› yememek
gerekir, Do¤u Perinçek ve liderli¤ini
yapt›¤› Ayd›nl›k dergisi çevresi hep
'Apocu tehlikeye' dikkat çekti.
Yoksul aile çocuklar›, ama ailesinin
ve çevresinin hat›r› say›l›r ölçüde ilgisini toplam›fl ve sayg›s›n› kazanm›fl
gençler, tek tek, grup grup yeni oluflan
Kürdistan Devrimcilerinin etraf›nda
toplan›yordu. Enerjik, dinamik, sürekli sorgulayan, araflt›ran yap›s›yla Karakoçanl› Mazlum Do¤an da Hacettepe
Üniversitesi Ekonomi Bölümü ö¤rencisi olarak grup içindeki yerini ald›.
Sanki art›k d›fla taflman›n zaman› gelmifl gibiydi. Kemal Pir ilk elden Tuzluçay›r mahallesinde faflistlere karfl›
mücadelede aktif rol alan bir grubu etraf›na toplam›flt› bile. Belki de bu mücadele tarihinde ilk defa toplu kat›l›m
sa¤layan insand› Kemal Pir.
Kürdistan sömürgedir tezi
yeni bir çıkış oluyor
"Kürdistan sömürgedir" cümlesi
grubun ç›k›fl noktas›yd›. Uluslar›n
kendi kaderini tayin hakk› ilkesi, ezilen
halklar ve sömürge ülkelere, sömürgeci egemenlikten kurtularak, ba¤›ms›z
devlet kurma hakk› da dahil, her düzeyde kendini temsil etme hakk›n› tan›yordu. “Farkl› çeliflkiler farkl› yöntemlerle çözülür” fleklindeki diyalektik
bak›fl aç›s›, sömürge konumundaki
halk›n çeliflkisini çözme görevini üstlenecek ayr› bir örgütü de zorunlu k›l›yordu. Onun için ayr› örgütlenmek gerekiyordu. fiiddet yani zor, yeni topluma 'ebelik' yapacakt›. Bu da bir ilkeydi. Var olan devrimci sosyalist literatür
de bunlar› kaps›yordu. ‹flgal, ilhak ve
sürekli asimilasyon alt›nda olan bir
ulusun kurtuluflu ancak ulusal kurtulufl savafl›yla mümkün olacakt›. Hepsinden önemlisi, ça¤›m›z, yani 20. yüzy›l proleter devrimler ve ulusal kurtulufl hareketleri ça¤›yd› ve Kürdistan bu
ça¤›n sonuna do¤ru giderken geriye
nadir olarak kalan dört parçaya bölünmüfl klasik bir sömürgeydi. Ama Kürdistan’›n sömürge olmas›n› bir yana b›-
fiahin K›lavuz
rakal›m, ayr› bir halk ve ülke olup olmad›¤›n› kan›tlayacak ciddi kaynaklar
bile yoktu. Dinci yap›lanmalar ve faflistlerin d›fl›nda, Türkiye ve Kürdistan
neredeyse mevcut statünün sürdürülmesinde ›srar eden sol hareketlerin iflgali alt›ndayd›. Beyni ve yüre¤i iflgal
edilmemifl tek bir birey dahi kalmam›flt›. Sadece sömürgecilik sistemi de¤il, 1971 gelene¤inden uzaklaflan sol
da Kürdistan’›n yoklu¤u üzerinde adeta bir asimilasyon kurumu ifllevini görüyordu. Bir yanda parçalanan sosyalist dünya, birbirine giren SSCB, Çin ve
Arnavutluk ve Che Guevara esintisiyle
flekillenmifl sola ve onlar›n ideolojikpolitik durufllar›na karfl› ideolojik mücadele; di¤er yandan KDP'nin etkisiyle
flekillenmifl, daha çok Kürt orta s›n›flar›na ve egemenlerine dayanarak örgütlenen ilkel milliyetçi yap›lanmalar ve
bunlara karfl› mücadele; yine giderek
etkisini artt›ran faflist ve dinci örgütlenmelere karfl› mücadele gerekiyordu.
Bu mücadeleyi koflulland›ran ve süreklilefltiren ideolojik donan›m çal›flmas›, sömürgecili¤e karfl› yürütülecek
savafl›n önkoflulu olmaktayd›. Yani
Kürdistan Devrimcilerinin ifli oldukça
zordu ve bu zorluk da kendisine göre
bir kiflilik flekillendirmek zorundayd›.
‹flte o koflullar, Kürdistan devrimcilerinin baflta Önderli¤i olmak üzere
tüm kadrolar›na biçim veriyordu. Düflünün: Bir tez ortaya konulmufl; bu
“Kürdistan sömürgedir” tezi oluyor.
Ama daha dünün katliamlar›n›n, sürgün ve dara¤açlar›n›n halen yaflanan
müthifl ürküntüsüyle, Kürt toplumun-
SERXWEBÛN
56
daki insanlar adeta "Bizden uzak durun" diyorlar. Güvenmiyor ve inanm›yorlar. Öyle olunca da, kendi korkular›n›n üzerine gidebilecek gücü kendilerinde bulam›yorlar. Sömürgecilik ya
da inkar ve imha sistemi, zaten "Kürtlük ve Kürdistan ad›na k›m›ldayan her
yapra¤›n üzerinde salland›¤› a¤ac› kökünden sökerim" diyor. "En son
1938’de Kürt'ü mezara gömdüm, üzerini betonla örttüm" diyor. "Kürt yoktur, kart-kurt sesleri var" deniliyor.
Faflistler, zaten ad› üzerinde, sadece
Kürtlük için de¤il, demokrasi ve sosyalizm ad›na ç›kacak her oluflumu fliddetle bast›rmak için örgütlendirilmifllerdir. Hücrelerine kadar inkar› ve inkarc›l›¤› yafl›yorlar. Kürt diriliflinin ilk
taze filizlerini kesmek üzere örgütleniyor ve devrimcilere hayat hakk› tan›mamakta kararl› görünüyorlar. Dinciler 'ümmet' bayra¤› açm›fllar; etnik, si-
dür. Bulundu¤umuz her alanda "Bunlar serseri, lümpen, kaba kuvvetten
baflka bildikleri yok, ayyafllar tak›m›,
güvenilmez, hayalperestler, macerac›lar" fleklinde propagandalar yap›larak,
bizi ad›m atamaz hale getirmeye çal›fl›yorlar. ‹flte bu koflullar ya da daha da
derinlefltirilmifl biçimleri, küçük grubu
ve Önderli¤ini daha ilk günden itibaren
herkesten farkl› olmaya götürdü. Yeni
bir ütopya, yeni bir yaflamsal duruflu
zorunlu k›l›yordu. Biz sosyalisttik ve o
konularda derinleflmeye ihtiyac›m›z
vard›. Ancak bilgimiz ve tecrübemiz çok
s›n›rl›yd›. Sosyalizmin temel ilkelerinin
Kürdistan gibi ad› san› belli olmayan
bir halk ve co¤rafyaya uyarlanmas› gerekiyordu. Yurtseverlik esas olarak gücünü sosyalizmden alacakt›. Her türlü
dar ulusçu, milliyetçi etkiden uzak kalmak için sosyalist olmak, enternasyonalist olmak esast›. Örnek olmas› aç›-
“Daha ilk günden sistemin kontrolü altına girilmemeliydi. Bunun için dergi, dernek,
parti, silahlı eylem gibi araçlara başvurulmamalıydı. Öncülerin söz ve yaşam gücü haline
gelebilmesi için sosyalist bir zihniyetle donanması gerekiyordu. Kendini anlatma ve
kabul ettirme ancak dil gücü ve örnek bir yaşam duruşuyla mümkün olacaktı. Onun
için okumak araştırmak, düşünsel genişlik içinde insan kazanmak ve bu temelde
en geniş topluluklara ulaşmak gerekiyordu”
yasal ve inançsal kimlikleri bu bayrak
alt›nda toplamaya çal›fl›yorlar.
Kuflkusuz burada as›l önemli olan
solun durufludur. Sol bizim de içinde
yaflad›¤›m›z çevrelerde hakim olan düflünüfl oluyor. Ama ne yaz›k ki, daha
düflünce düzeyinde bile bize yaflam
hakk› tan›mak istemiyor. Bunun için
dalga geçmekten ciddiye almamaya,
aleyhte propaganda yapmaktan neredeyse tecrit koflullar›n› dayatmaya kadar olumsuz bir durufl sergiliyor; hatta
bizi sindirmek için her yolu deniyor.
Evinde, sokakta, kahvede, kantinde
sürekli bir k›skaç havas› egemen k›l›n›yor. "Kürdistan var m›d›r, yok mudur?
Varsa o halde tarihini anlat›n. Tarihsiz
bir ulus olmaz. Milliyetçilik yaparak
halklar›m›z› bölüyorsunuz. Bir örgütseniz, hani bir yaz›l› belgeniz nerede?"
fleklindeki sald›r›lar› içeren konular› ve
sorular› daha da artt›rmak mümkün-
s›ndan, o dönemlerde duvarlara yazd›¤›m›z ilk slogan “Yaflas›n Ba¤›ms›zl›k ve
Proletarya Enternasyonalizmi” idi.
İnsanlığın buluşması olarak
PKK gruplaşması
‹flte ideolojik grup bu koflullarda ortaya ç›kt› ve flekillendi. Bu flekilleniflte
inanç kesinlikle önde geldi. Önderlik,
belki de Ortado¤u insan›n›n ruhani
özelli¤inin a¤›r basmas›ndan olsa gerek, inanç yan› a¤›r basan bir grup yaratt›. Bu grup hem Önderli¤ine ve hem
de birbirine güvendi. Sonuna kadar sad›k kalmay› esas ald›. Ortak yaflam
içinde, ayn› mekanda, bir anlamda
ruhlar›n birleflmesi çal›flmas› yap›ld›.
Bu ruh, etnik kimli¤in ötesinde, adeta
insan›n bulunmas› ve buluflmas›yd›.
Belki de Önderli¤in hemen yak›n›nda
bulunan Haki Karer ve Kemal Pir gibi
Aral›k 2008
Türk arkadafllar›n olmas› bunda rol oynam›flt›r. Ayn› flekilde yaflam› hep do¤ru insan› aramakla geçmifl olan Önderli¤in sosyalizmde insan› bulma karar›n›
k›lmas›, yine Denizler ve Mahirlerin
an›s›n› yaflatma tutumu da bunda belirleyici olmufltur. Çünkü Önderlik, daha ç›k›fl›n›n ilk an›ndan itibaren, onlar›n özgürlük özlemlerini gerçeklefltirme
sözünü vermifltir ve bunu kendi yol arkadafllar›na her zaman hat›rlatm›flt›r.
Öncüllerine ve arkadafllar›na lay›k olma sözü, bu hareketin temel ilkesi olarak böyle flekillendi. ‹nanç, söz ve söze
mutlaka lay›k olma ilkesiydi bu.
Moskova-Pekin çat›flmas› ve daha
sonra reel sosyalizmde yaflanan parçalanma karfl›s›nda, grup olarak "SSCB,
Çin veya Arnavutluk flöyle do¤ru, böyle
yanl›fl" gibi bir tutum içerisine girilmedi. Bürokratikleflen sosyalizm, devletle
bütünleflen parti, halkç› karakterini yitiren rejim hep elefltirildi fakat hareketin esas gündemi bu de¤ildi. Türkiye ve
Ortado¤u devrimlerinin kilidi Kürdistan’da aç›lacakt›. Bunun üzerinde yo¤unlaflmak, baflta Kürtler olmak üzere
bölge halklar›n› bu gerçeklikle tan›flt›rmak gerekiyordu. Bu tan›flman›n gerçekleflmesi için tüm araçlar yarat›c› bir
tarzda devreye konulmal› ve bu yürüyüflte tedbir asla elden b›rak›lmamal›yd›. Daha ilk günden sistemin kontrolü alt›na girilmemeliydi. Bunun için
dergi, dernek, parti, silahl› eylem gibi
araçlara baflvurulmamal›yd›. Öncülerin
söz ve yaflam gücü haline gelebilmesi
için sosyalist bir zihniyetle donanmas›
gerekiyordu. Kendini anlatma ve kabul
ettirme ancak dil gücü ve örnek bir yaflam durufluyla mümkün olacakt›.
Onun için okumak araflt›rmak, düflünsel genifllik içinde insan kazanmak ve
bu temelde en genifl topluluklara ulaflmak gerekiyordu. Bundan dolay› grupsal ve bireysel e¤itimler önemliydi. Grubun tüm üyeleri okumak gibi bir zorunlulukla karfl› karfl›yayd›. Evlerde ve
yurtlarda üçer, befler kiflilik e¤itim
gruplar› oluflturuldu. Bunun d›fl›nda
zaman zaman Önderli¤in yapt›¤› 15-20
ya da daha fazla kiflinin kat›ld›¤› grup
toplant›lar›nda, Kürdistan ve sömürgecilik tarihine ve devrimci çözüme iliflkin
konular iflleniyordu. Bu toplant›larda
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
ortak düflünce olufluyordu. Bu toplant›lar, Bolfleviklerin ideolojik yay›n organ›
Iskra'n›n rolünü görüyordu. Bu toplant›lara kat›lan herkes, gitti¤i her yerde
ayn› fleyleri söylüyordu. Bu durum di¤er sol gruplar› flafl›rt›yordu. "Bir derginiz ve kitab›n›z yok, ama hepiniz ayn›
fleyi söylüyorsunuz. Bunu nas›l baflar›yorsunuz?" diye soruyorlard›. K›sacas›
ideolojik birlik son derece önemliydi.
Özellikle Ankara'daki bafllang›ç döneminin teorik araflt›rma ve inceleme dönemi olarak tan›mlanmas› da buradan
kaynaklan›yordu. Bu konuda Mao'nun
bir cümlesini kendimiz bir ilke olarak
ele al›yor, "Araflt›rma yapmayan›n konuflma hakk› yoktur" diyorduk.
Etiyopya-Eritre örneği
Kürtlere ve Kürdistan tarihine iliflkin olarak Bazil Nikitin’in “Kürtler” ve
Minorsky’nin “Ça¤dafl Kürdistan Tarihi” gibi kitaplar› elimizdeki s›n›rl› kaynaklardand›. Tarih konusunda ortada
baflka kitap yoktu. Daha sonra Yaklafl›m Yay›nlar› ad› alt›nda yay›nlanan,
bir tarih dizisi olarak s›raya konan ve
bizim taraf›m›zdan Kurtulufl örgütünün imkanlar›yla illegal olarak bas›lan
ve sadece kendi yap›m›z içerisinde da¤›t›lan M. Emin Zeki’nin “Kürdistan
Tarihi” kitab› vard›. Ksenofon’un “Anabasis” kitab› ve “Heredot Tarihi” de bizim için birer kaynak gibiydi. Bir ara
Mazlum Do¤an arkadafl Genelkurmay
baflkanl›¤›na ait olan ve Kürt isyanlar›n› konu alan baz› belgelere ulaflm›flt›.
Bunlar düflman gözüyle de olsa, en
az›ndan yak›n tarihimizin bir yüzüne
bir parça ›fl›k tutuyorlard›. Korkunç
imkans›zl›klar ortam›nda bunlar› ciddi
birer imkan olarak görüyorduk.
Hiç unutmuyorum; Siyasal Bilgiler
Fakültesinden Antepli bir ö¤renci, Cezayir'de ç›kan bir gazetede yer alan Eritreli ö¤rencilerin uzunca bir mektubunu
Türkçeye çevirmiflti. Eritre, Etiyopya'n›n
bir sömürgesiydi. Bizler Türkiyeli sol
gruplarla tart›flt›¤›m›z zaman, "Türkiye'nin kendisi zaten yar› ya da yeni sömürge bir ülkedir. Böyle bir ülkenin nas›l
sömürgesi olabilir?" diye sürekli karfl›
ç›k›yorlard›. Onlara kal›rsa, sömürgeler
ancak denizafl›r› ülkeler için geçerli bir
57
tan›m olabilirdi. Oysa tercüme edilen
yaz›da ad› geçen Etiyopya bir yar› sömürgeydi ve Eritre gibi bir sömürgesi
vard›. Bu örnek tezimizi do¤rulayan çok
önemli bir kan›t durumundayd›. Bu yaz›y› kitaplaflt›rd›k ve bütün arkadafllara
da¤›tt›k. Bizim için önemli bir e¤itim
materyali de oldu. Daha sonra kitap
olarak Yöntem Yay›nlar› aras›nda ç›kt›.
Bütün bunlar›n yan› s›ra, temel
sosyalist ö¤retinin özümsenmesi için
grup e¤itimlerinde okunup tart›fl›lacak
15-16 kitapl›k bir listemiz vard›. Politzer'in “Felsefenin Temel ‹lkeleri” kitab›yla bafllayan bu kitap dizisi tüm
gruplar›n ortak e¤itim kaynaklar›yd›.
Bunlar›n d›fl›nda Çin ve Vietnam devrim deneylerini anlatan kitaplar, Afrika'daki ulusal kurtulufl hareketleri ve
Küba Devrimini anlatan kitaplar
önemli araflt›rma ve seminer konusu
olan kaynaklard›. Arnavutluk Emek
Partisi Tarihi, SBKP, ÇKP, Vietnam ‹flçi Partisi tarihi kitaplar› da temel kaynaklar›m›z içindeydi. “Uluslar›n Kendi
Kaderlerini Tayin Hakk›”, “Ulusal Sorun ve Sömürgeler Sorunu” gibi Marksist-Leninist kitaplar da kaynaklar›m›z aras›ndayd›. Engels ve Lenin'in
hemen hemen tüm eserleri okudu¤umuz temel kitaplar oluyordu.
E¤itimlerimiz, o dönemin bak›fl aç›s›n›n içerdi¤i zaaflara ra¤men, bize insanl›k tarihi hakk›nda bütünlüklü bir
anlay›fl kazand›r›yordu. K›sacas› Kürdistan Devrimcileri denilen grup içinde yer alan her kifli, k›sa süre içinde,
belki de en fazla bir y›l içinde, o dönem
temel olarak tespit edilen en az 100 kitap okuyup bir tart›flma düzeyine gelmekle karfl› karfl›yayd›. Düflünsel birlik iflte böyle yarat›l›yordu.
Olgunlaşan düşünceler örnek davranışa
ilişkiye ve eylemlere dönüşüyor
Grup sohbetleri ve tart›flmalar›nda
ortak ruh gelifltirilirken, ideolojik grubun flekillenmesi neredeyse 1975’in
sonlar›nda tamamlan›yordu. Art›k
grup kendi düflüncesini her alanda yayacak duruma gelmiflti. Olgunlaflan
düflünceler örnek davran›fllara, iliflkiler ve eylemlere dönüflüyordu.
‹ncil kitab›nda geçer: ‹sa, geçimini
bal›k avlamakla geçiren ve sonradan
havarilerine kat›lacak insanlara, "Siz
yine kendi mesle¤inizi sürdüreceksiniz;
ama bu sefer bal›k de¤il insan tutacaks›n›z" der. ‹nsan kazanmak, insanlar›n
kalplerini ve kafalar›n› fethetmek, daha
da ileri gidip kalpleri ve kafalar› de¤ifltirmek, ortaya ç›kan her ideolojik ak›m›n yapt›¤› temel çal›flmad›r. Bizim için
de bir insan kazanmak ve Kürdistan
Devrimcilerinin bir üyesi veya çevresi
haline getirmek önemliydi. Onun için
yüzlerce kilometre yol tepilebilir, insanlarla günlerce konuflulup tart›fl›labilirdi. Kemal Pir'in söyledi¤i gibi, bir insan
kazanmak için gerekirse üç saat, gerekti¤inde üç yüz saat konuflulurdu.
Aç susuz kalmak, yorgun ve uykusuz
olmak hiç önemli de¤ildi. Önemli olan
yeni bir insan kazanmak ya da Kürt sorununa karfl› duyarl› hale getirmekti.
Bir arkadafl anlat›yordu: “Ankara'da
An›ttepe’deki eve gitmifltik; bodrum kat›nda ön ve arka iki kap›s› olan bir daireydi. biz üç kifliydik. Evde de Önderlik, Haki ve birkaç arkadafl daha vard›.
Bize ‘hofl geldiniz’ dediler. ‘Biraz konuflup tart›flmak istiyoruz’ dedik. Önderlik, ‘acele etmeyin, birkaç gün kalabilirsiniz, bu süreçte tart›fl›r›z’ dedi ve herkes ifline koyuldu. Kitap okuyorlard›.
Önderlik ‘siz de kitap okuyun’ dedi.
Eritre Kurtulufl Mücadelesi ve birkaç
kitap daha getirdi. Çok kitap vard›. Onlar› gösterdi, ‘‹stedi¤inizi okursunuz’
dedi. Akflam Önderlik yemek yapt›. Haki, oday› süpürüp, ortal›¤› toparlay›p
bulafl›klar› y›kad›. Sonra yine kitap
okuma fasl› bafllad›. Gecenin ilerleyen
saatlerinde, san›r›m Ankara d›fl›ndan
Kemal Pir geldi. Merhabalafl›p hemen
sohbete bafllad›. Sabah otobüse binmifl, gece yar›s› eve gelmifl ve hemen
sohbete bafllam›flt›. Sohbet sabaha kadar sürdü. Birkaç saatlik uykudan
sonra kahvalt› yap›ld›. Akflama kadar
süren bir sohbet daha gerçeklefltirildi.
Bu fas›l di¤er akflama kadar sürdü."
Yol yorgunu Kürdistan Devrimcisi,
düflünce yo¤unlaflmas› ve aktar›m›yla
dinleniyor, yatarak de¤il. Ve e¤er bu
bir insan kazanmay› sa¤l›yorsa, en
büyük eylemini gerçeklefltirmenin
mutlulu¤unu yafl›yor.
SERXWEBÛN
58
Kürdistan'a taşan militan
Esas itibar›yla Ankara'da yo¤unlaflan grup, 1976 y›l› ile birlikte Kürdistan’a yöneliyor. Antep, Dersim,
A¤r›, Kars, Urfa, Bingöl, Elaz›¤, Batman ve Amed'e do¤ru yola ç›k›l›yor.
Ocaklar›ndan ald›klar› e¤itimle bir
h›rka bir lokma misali seferine bafllayan dervifllere benzeyen kutsal ve
maceral› bir yolculuk bafll›yor. Bu
derviflleri nelerin bekledi¤i fazla bilinmiyordu. Adlar› Kürdistan Devrimcisiydi. Herkes ne kadar derviflleflmiflse o kadar sonuç alacakt›. ‹ki
sözcükten oluflan ideolojik cephanelikleri ve inançlar› neredeyse tek sermayeleriydi. Bilinç de oluflmufltu.
Ankara’n›n imkans›z koflullar›nda aç
kalm›fl, aç›kta kalm›fl, uykusuz ve elbisesiz kal›nm›fl, insan kazanman›n
en büyük erdem oldu¤unun bilinciyle bir s›navdan geçmifllerdi. Beyinleri
ve yürekleriyle küçük bir fedai toplulu¤u olarak haz›rlanm›fllard›. Keskin
k›l›çlar yerine, bilenmifl sözcükler
kuflanm›fllard›. Ad›na propaganda ve
ajitasyon denenen sanat›n en alas›n›
sunmaya çal›flacaklard›. Kendilerini
dinleyenlerin dudaklar›n› uçuklatacaklard›. Koltuklar›n›n alt›nda tuttuklar› kitap sayfalar› çevrildikçe yürek ç›rp›nt›lar› artacakt›. Sözleriyle
yüreklerin buzlar›n› eritecekler, beyinlerin pasl› kilitlerini açacaklard›.
Ülkeye dönüfl karar›n›n al›nd›¤›
Dikmen Toplant›s›n›n ard›ndan yorgan›n› s›rtlay›p ilk yola düflen Haki'ydi. Apocu hareketin soy damarlar›ndan biri olan bu 'bozulmam›fl Karadeniz çocu¤u', bafllang›çta ‹skenderun
ve Adana taraflar›na aç›lacakt›. Çal›flma imkanlar› oluflturmak için bazen
inflaatlarda çal›flacak, bazen hamall›k
yapacakt›. O dönemde kendisiyle inflaatlarda çal›flm›fl biri anlat›yordu.
"Biz bazen ifli yavafllat›r, deyim yerindeyse kaytar›rd›k; Haki kendi evinin
inflaat›ndaym›fl gibi çal›fl›rd›. Mola s›ras›nda konuflur, bize Kürt sorunundan söz ederdi. Üniversite ö¤rencisi
oldu¤unu ö¤renmifltik. Ama o ö¤renciden çok y›llar›n tecrübeli bir emekçisine benziyordu. Bu yüzden konuflmas›ndan daha fazla etkileniyorduk.
Bir gün kendisini lokantada yeme¤e
davet ettik, kabul etti. Biz lokantada
kebap istedik, kendisine sormadan
ona da kebap ›smarlad›k. Bizden kebap paras›n› kendisine vermemizi istedi. Biz de verdik. Kebap yerine kuru
fasulye yedi. Kebap paras›ndan geriye
kalan› tasarruf ediyordu. Kendisine
sevgi ve hayranl›¤›m›z daha da artt›."
Haki iflte böyle bir insand›.
Haki bir süre sonra Batman'a geçti.
Batman bir iflçi kentiydi ve bu yüzden
burada çal›flma yürütmek önemliydi.
Ancak ilkel milliyetçiler kendisine büyük engeller ç›kard›lar. Türk bir devrimci olarak Kürdistan'da Kürt halk›
içinde çal›flmas›n› kabul etmediler.
Bunun üzerine Haki arkadafl çal›flmalar›n› Mazlum Do¤an'a devredip Antep'e yöneldi. Mazlum, Batman’da her
zaman oldu¤u gibi sözlerini kurflun gibi s›kacakt›. Belki de insanl›k, tarihi
Aral›k 2008
vudi sesiyle “Kürdistan Sömürgedir”
diyerek, TÖB-DER’in çay bahçesini inletiyor. Belki de insanl›k, Kemal Pir'in
prati¤inde görüldü¤ü türden, bedenlerde de¤il de yüreklerde derin izler b›rakan sözlerden oluflmufl bir kamç› tan›mam›flt›r. Kemal Pir’in her sözü tam
da bir kamç› gibidir. Haki ve Kemal, o
muhteflem ajitasyonlar›yla bir anda
Antep gündemini de¤ifltirdiler. Kürt ve
Türk birçok gencin ilgisini çekip sempati ve sevgisini kazand›lar. Yeni grup
Antep’te iki etnik kökenden gençleri
bir araya getiriyordu. Gruplaflma iflçiler içerisinde de boy at›yordu.
Kürdistan Devrimcileri Dersim,
Elaz›¤, Bingöl A¤r›, Kars, Batman ve
Amed’te ayn› durumda ve büyük bir
h›zla gelifliyordu. Emekçi Kürt halk›
'bizim çocuklar' dedi¤i bu gençlerde
farkl› fleyler buluyordu. Kürdistan
Devrimcileri, yani Apocular, kendileri-
“Beyinleri ve yürekleriyle küçük bir fedai topluluğu olarak hazırlanmışlardı. Keskin
kılıçlar yerine, bilenmiş sözcükler kuşanmışlardı. Adına propaganda ve ajitasyon
denenen sanatın en alasını sunmaya çalışacaklardı. Kendilerini dinleyenlerin
dudaklarını uçuklatacaklardı. Koltuklarının altında tuttukları kitap sayfaları
çevrildikçe yürek çırpıntıları artacaktı. Sözleriyle yüreklerin buzlarını eritecekler,
beyinlerin paslı kilitlerini açacaklardı”
boyunca sözünü kurflun gibi s›kan öylesi bir hatibi fazla tan›mam›flt›. Mazlum do¤rudan, net ve her türden oportünizme karfl› keskin bir söz ve davran›fl gücüydü. Söz keskinli¤i, ideolojik keskinlik denince akla Mazlum gelirdi. O’nun bu keskinli¤i bugünün
Batman’›na da bir kiflilik kazand›rd›.
Haki arkadaş emeği eylemi ve sözüyle
müthiş bir bütünlük sağlıyordu
Haki bu kez Antep yolundayd›. Ordu’nun Ulubey ilçesinin fundal›klar›n›n çocu¤u, Adana ve Antep varofllar›nda bir devrimcinin eme¤ini nas›l örgüte dönüfltürdü¤ünün dersini veriyordu. Eme¤i eylemi ve sözüyle müthifl
bir bütünlük sa¤l›yordu. Ayn› flekilde
Kemal Pir ve yan›nda ö¤rencisi Do¤an
K›l›çkaya, ayn› co¤rafyada devrimci
militanl›¤›n tamamlay›c›s› oluyor. Da-
ne devrimci diyen öteki insanlardan
farkl›yd›. Sözleri, yaflamlar›, iliflki ve
davran›fllar› kesinlikle farkl›yd›. Antep
ayn› zamanda faflistlere karfl› ilk örgütlü ve sürekli mücadelenin geliflti¤i
bir aland›. Haki faflistlere yönelik eylemlere bizzat kat›l›yor, yan›na ald›¤›
gençleri eylem içinde e¤itip haz›rl›yordu. Bu eylemlerle bir bak›ma ilk flehir
gerillac›l›¤›n›n da temellerini at›yordu.
Kiral›k gecekondularda oluflturulan
komünler, Kürt tarihinin yeniden ele
al›n›p de¤erlendirilmesi ve gençli¤in
örgütlenmesinin de kalbi ifllevini görüyordu. Bir yanda okullar, kahveler ve
baflta TÖB-DER olmak üzere çay bahçeleri birer tart›flma merkezi olurken,
di¤er yandan baflta komün evleri olmak üzere iliflki kurulan tüm evler birer e¤itim kurumuna dönüflüyordu.
K›zl›-erkekli, Kürt-Türk birçok genç
harekete ilgi duyuyordu.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
59
30. y›l›nda Marafl katliam›
ve devletin Alevi politikalar›
Marafl’ta sadece bir Alevi katliam› gerçekleflmemifltir. Ayn› zamanda demokratik,
“M
sol güçlere karfl› bir yönelim de ortaya ç›km›flt›r. O nedenle de Marafl katliam›n›n 30. y›l›
sol, demokratik güçler taraf›ndan da büyük protestolarda bulunularak karfl›lanmal›d›r.
Bu, sol demokratik güçlerin önünde de duran bir görevdir. Unutulmamal›d›r ki, Türkiye’de
ilerici, demokratik, sol çevrelere ve bir bütün olarak da topluma büyük ac›lar yaflatan
12 Eylül’e karfl› sa¤lam bir durufl ancak Marafl katliam› karfl›s›nda tutarl› bir yaklafl›m›n
gelifltirilmesiyle olanakl› hale gelmifl olacakt›r”
Marafl katliam›n›n 30. y›ldönümüne
girmifl bulunuyoruz. Türkiye’de yaflanan siyasal geliflmeler yeni bir y›l dönümünde Marafl katliam›n› daha farkl›
yönleriyle ele almay› ve bir de¤erlendirmeye tabii tutmay› gerekli k›l›yor. Özellikle de flu anda mahkemelerde yarg›lama konusu olan Ergenekon davas› da
bunu daha da bir gereklilik haline getirmifl bulunuyor. Aç›lan Ergenekon
davas›nda her ne kadar Türkiye’nin bir
dönemi aç›kça yarg›lama konusu haline getirilmemeye çal›fl›lsa da, ortaya ç›kan belgeler belirli tart›flmalar›n yap›lmas›na da neden oluyor. Bu tart›flmalar›n bafl›nda da geçmiflte yaflanan cinayetler ve katliamlar geliyor. Marafl
katliam› da bunlar aras›nda yer al›yor.
Marafl katliam›n›n yeni bir y›l dönümünde yap›lan bu tart›flmalarla birlikte, bu katliam›n yaflanmas›nda rol sahibi olan MHP vb parti ve kimi çevrelerin a¤›z de¤ifltirerek; yeni aç›l›mlar ad›
alt›nda Alevi yaklafl›m›nda bulunmalar› daha da dikkat çekici bir durum
yarat›yor. Tüm bu yaflananlarda Marafl katliam›n› birçok yönüyle yeniden
ele almay› daha da gerekli bir hale getirmifl oluyor. Bugün yaflananlarla birlikte ele al›nd›¤›nda Marafl katliam›n›n
neden gerçeklefltirildi¤i çok daha anlafl›l›r olmaktad›r. Bas›n-yay›n organlar›na yans›t›ld›¤› kadar›yla Ergenekon
dava tutanaklar›na da bu gerçekli¤in
yans›t›ld›¤› anlafl›lmaktad›r.
12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye’de yaflanan birçok cinayet ve katliamda Ergenekon’un rolünün oldu¤u
a盤a ç›km›flt›r. Ergenekon’un bu cinayet ve katliamlar› ya kendi eliyle ya
da tafleronlar› arac›l›¤›yla gerçeklefltirmifl oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Ergenekon’un neden bu cinayet ve katliamlar› gerçeklefltirmifl oldu¤u da belgeleriyle gün yüzüne ç›kar›lm›flt›r.
Ergenekon Türkiye’nin derin devleti olarak örgütlendirilmifltir. Tüm NATO üyesi ülkelerde oldu¤u gibi Türk
devleti içerisinde gizli NATO olarak ülke genelinde ise tamam›yla özel savafl
gücü biçiminde örgütlenerek konumland›r›lm›flt›r. Tam yetkili ve yasalar
karfl›s›nda dokunulmaz k›l›nan bu
güçler derin devlet taraf›ndan gerekli
görüldü¤ünde harekete geçirilmifl ve
bunlara dayan›larak provokasyonlar
yarat›lm›fl, katliamlar, cinayetler ifllenmifltir. Marafl katliam› da bunlardan biri olarak Türk siyasal tarihindeki yerini alm›flt›r. Marafl katliam› Türk
siyasal tarihinin kritik bir aflamas›nda
gerçeklefltirilmifltir. Siyasal anlamda
iktidar güçlerinin ülkeyi yönetemez
bir hale geldi¤i, sosyal alanda toplumun devletten umutlar›n› keserek
farkl› toplumsal sistemler aray›fl›na
girdi¤i, Kürt özgürlük ve demokrasi
mücadelesinin büyük geliflmeler kaydetti¤i, ekonomik anlamda tam bir iflas›n yafland›¤› tüm bunlara da demokrasi güçlerinin bir kabar›fl göstermesinin efllik etti¤i bir süreçte gerçekleflmifltir. Ayr›ca uluslararas› ve bölgesel düzeyde konjoktürel durumun varl›¤› da söz konusudur. Marafl katliam›
böylesi koflullar da gerçekleflmifltir.
Marafl katliam›n›n nedenleri de bu
gerçeklik içerisinde yerini bulmaktad›r. Demokrasi güçleri o zamana kadarki tarihlerinde olmad›¤› kadar büyük bir at›l›m gerçeklefltirmifllerdir.
Toplumsal anlamda bir politikleflme
sa¤lanm›fl, halk›n var olan parti ve iktidarlardan umutlar› kesilmifltir. Toplum “art›k böyle gitmez” deme noktas›na gelmifltir. Siyasal iktidar› yöneten güçlerin aralar›nda sa¤lam›fl olduklar› ittifaklar bozulmufl, ç›kar ve
egemenlik iliflkileri onlar› karfl› karfl›ya getirmifltir. Ekonomi dibe vurmufl,
‹MF reçeteleri ülke pazar›na yön verir
bir hale gelmifltir. Demokrasi güçlerinin yaflad›¤› geliflmeler ise iktidar için
daha fazla tehlike yaratmaya bafllam›fl bu da iktidar› adeta ülke genelinde “ad› var, kendi yok” hale getirmifltir. Kürt özgürlük mücadelesinin geliflim düzeyi ise iktidar güçlerini temel
varl›k noktas›nda sarsm›fl onu her
yönüyle bir telafl içerisine sokmufltur.
Tüm bunlar yaflan›rken, Türk egemen güçlerine ABD iflbirlikçisi olarak
NATO içerisinde üzerlerine düflen “görevleri” hat›rlat›lm›flt›r. Türkiye devletinden Ortado¤u’da ve Afganistan’da
yaflanan geliflmeler karfl›s›nda harekete geçmesi istenmifltir. Filistin kurtulufl mücadelesinin o süreçte Ortado¤u
halklar›n› etkileme düzeyi ve ‹srail devletinin ç›karlar›n› önemli oranda sarsmas› ABD’yi telafla düflürmüfl ve buna
Ortado¤u’da geliflen Sovyetler Birli¤inin etkisi de eklenince, ABD’nin bu telafl›n› tam bir pani¤e dönüfltürmüfltür.
SERXWEBÛN
60
Marafl katliam› bir tesadüf de¤il
önceden haz›rlanm›fl bir tertiptir
Bu geliflmeler, Marafl katliam›n›n
as›l nedenlerini de ortaya koymaktad›r. Ancak Marafl katliam› birden gerçeklefltirilmemifltir. Belirli bir haz›rl›k
ve koflullar›n buna uygun hale getirilmesi temelinde uygulamaya konulmufltur. O nedenle de “Marafl katliam›
belirli bir sürecin tamamlay›c›s› olarak
gündeme getirilmifltir” demek do¤ru
bir yaklafl›m olacakt›r. Bugün bu gerçeklikler aradan otuz y›l geçtikten sonra ortaya ç›kan belgelerle daha da net
olarak anlafl›lmaktad›r. Bu anlamda
ortaya ç›kan belgeler Marafl katliam›n›n bir tesadüf olmad›¤›n› ve bir tertip
oldu¤unu gözler önüne sermektedir.
Ortaya ç›kan belgeler, Marafl katliam›n›n ad›m ad›m haz›rland›¤›n› göstermektedir. Marafl katliam›ndan önce de
ayn› amaç do¤rultusunda daha farkl›
katliamlar ve cinayetlerin gerçeklefltirildi¤i, provokasyonlar›n düzenlendi¤i
a盤a ç›km›flt›r. Tüm bunlar›n da bir
sisteme ba¤l› olarak, belirli bir planlama temelinde uygulamaya konuldu¤u
ve bu anlamda, 1977 y›l›n›n bir bafllang›ç teflkil etti¤i anlafl›lmaktad›r.
1977 y›l›nda Türkiye’de Faflist bir darbenin haz›rland›¤› ve uygulamaya konulmak istendi¤i bilinmektedir. Planlanan bu darbe tamamen bir ABD patentli olma özelli¤ini tafl›maktad›r.
ABD patentli olan bu faflist darbe
1977 1 May›s katliam› ile uygulama
sürecine konulmufltur. Bunu zaman›n baflbakanlar›ndan olan Bülent
Ecevit’e düzenlenen suikast giriflimi
izlemifltir. Ayn› süreçte Kürt özgürlük mücadelesinin önder kadrolar›nda Haki Karer ayn› güçler taraf›ndan
katledilmifl ve Önder Apo’ya karfl›
düzenlenen bir komplo sonuçsuz
kalm›flt›r. Bunlar› Malatya belediye
baflkan› Hamit Fendio¤lu’nun katledilmesi ve Malatya olaylar› izlemifltir.
Daha sonrada Türkiye’de bilinen, tan›nan siyasetçilere, yazarlara, ayd›nlara, sendikac›lara hatta devlet görevlilerine yönelik ard arda suikastlar ve Piyango tepe, Tepecik, Balgat,
Maltepe, Bahçelievler vb gibi yerlerde
toplu cinayetler ifllenmeye bafllan-
Aral›k 2008
m›flt›r. Ard›ndan da Marafl’ta bir katliam gerçeklefltirilmifltir.
23-25 Aral›k tarihleri aras›nda gerçekleflen Marafl katliam›nda resmi rakamlara göre yüzün üzerinde insan›n
öldü¤ü bir o kadarda insan›n yaraland›¤› belirtilse de asl›nda binden
fazla insan katledilmifltir. Marafl katliam›ndan sonra da a¤›rl›kl› olarak
içerisinde Kürtlerin yaflad›¤› birçok ilde s›k›yönetim ilan edilmifltir.
Marafl katliam› ve bu katliam vesile edilerek s›k›yönetim ilan›n›n yap›lmas› için Bülent Ecevit hükümeti döneminin seçilmifl olmas› da dikkat çekicidir. Daha sonra ortaya ç›kan belgeler de bu katliam›n ve ard›ndan s›k›yönetim ilan›n›n Bülent Ecevit dö-
yonlar ve katliamlar, ifllenmeye devam eden cinayetler de hep bu temelde kesintiye u¤rat›lmadan sürdürülmüfltür. Bunlar›n bir sonucu olarak
ta baflta s›n›rl› kalan s›k›yönetimin
ilan edildi¤i illerin say›s› artt›r›lm›fl
ve 12 Eylül 1980’de askeri faflist bir
darbe gerçeklefltirilmifltir. Böylece
1977’lerle bafllat›lan, Marafl katliam›
ile start› verilen bir süreç tamamlanarak; Türk siyasal tarihi aç›s›ndan
da yeni bir döneme girilmifltir.
nemine denk getirilmifl olmas›n› daha
dikkat çekici k›lm›flt›r. Hatta dikkat
çekici olmaktan öte bu katliam›n o
süreçte gerçeklefltirilmifl olmas›n›n
bir tesadüf olmad›¤›n› göstermektedir. Bülent Ecevit hükümetinin kamuoyuna sosyal-demokrat olarak sunulmufl olmas›ndan ve halk içerisinde de belirli yönleriyle bu flekilde kabul görmesinden yararlan›lmak istenmifltir. Böylece de ad›m ad›m Türkiye
de iktidar›n faflistlefltirilmesi ve bunun içinde gerekli gördükleri askeri
bir darbenin gerçekleflmesi için koflullar olgunlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
Marafl katliam›n›n ard›nda Sivas’ta, Çorum’da yaflanan provokas-
rafl’›n seçilmifl olmas› da bir tesadüf
de¤ildir. Toplumsal yap›lanmas›,
ulusal kimlik bileflimleri ve bunlar
aras›ndaki çeliflkiler, siyasal co¤rafya
da alm›fl oldu¤u yer, özel savafl örgütlenmesi olarak Ergenekon’un burada örgütlenme düzeyi Marafl’› böyle bir katliam için en uygun alanlardan biri konumuna getirmifltir. Marafl siyasal co¤rafya içerisinde Kürdistan ile Türkiye aras›nda yer alan
bir il olma durumundad›r. Hatta bu
ilin baz› ilçeleri Akdeniz Bölgesi içerisinde de¤erlendirilebilmektedir. Toros da¤lar› bu ilin içlerine kadar uzan›rken, ayn› zaman da Kürdistan’›n
içlerine do¤ru bir geçifl kap›s› olma
Katliam için neden Marafl seçildi
Türk siyasal tarihi içerisinde
önemli bir yer teflkil eden bir katliam›n düzenlenece¤i alan olarak Ma-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
61
özelli¤ine de sahiptir. Co¤rafik aç›- alandaki farkl›l›klar da Kürtler ve mas› sömürgeci rejim aç›s›ndan san›ls›nda Marafl’›n bu özelli¤i Türk ege- Türkler aras›ndaki çeliflkilerin derin- d›¤›ndan daha fazla bir tehlike yaratm›flt›r. Bu geliflme sömürgeciler aç›menlerinin de dikkatini çekmifl ve bu leflmesinde etkili olmufltur.
Marafl’ta Alevi Kürtler önceki y›l- s›ndan mutlaka önü al›nmas› gereken
alana yönelik buna göre bir yaklafl›m
belirlemesine neden olmufltur. Türk larda sa¤l›¤a elveriflsiz batakl›k bölge- bir tehlike olarak kabul edilmifltir.
egemenlerine ba¤l› flekilde geliflen lerde yaflamak zorunda b›rak›lm›fllar- Tüm bunlar Marafl’›n, neden böyle bir
maket burjuvazinin olufltu¤u alan- d›r. Sünni Türkler ise hayvanc›l›¤a el- katliam için seçildi¤inin as›l nedenlelarda biri olmas› ve özel savafl güçle- veriflli yüksek, havadar yerlerde yer- rini ortaya koymufl olmaktad›r.
rinin Marafl’› sar› bölge olarak ilan leflmifllerdir. Cumhuriyet sonras› y›llarda Alevi Kürtlerin yaflad›klar› baetmesinin nedeni de bu gerçekliktir.
Marafl katliam›n› kimler gerçeklefltirdi
Özel savafl içerisinde sar› bölgeler takl›k bölgeleri kurutulunca buralarve kullan›lanlar kimlerdi
“oynak alanlar” olarak kabul edilmifl- da üretime son derece elveriflli arazilerdir. Buna ba¤l› olarak da özel sa- ler ortaya ç›km›flt›r. Bu durum, Alevi
Marafl’›n var olan bu gerçekli¤i
vafl aç›s›ndan “oynak” kabul edilen Kürtlerin ekonomik yaflam› üzerinde katliam› kimlerin gerçeklefltirdi¤ini ve
bu bölgeler ayn› zaman da “kazan›l- olumlu aç›dan etkide bulunmufltur. bu katliam da kimlerin kullan›ld›¤›n›
mas› gereken yerler” olarak da kabul Daha sonralar› Avrupa’ya giden ya- göstermektedir. Marafl katliam› üzeriedilmektedirler. O nedenle de özel sa- banc› iflçiler aras›nda bu bölgeden ne bafllat›lan yarg›lamalarda ve kavafl güçlerinin en fazla örgütlendikle- Alevi Kürtlerin de yer almas› bu eko- muoyuna yans›yan tart›flmalarda bu
ri ve karfl›t ilan etti¤i kesimleri etkisiz nomik geliflmeyi daha da artt›rm›flt›r. çok aç›k bir flekilde de görülmüfltür.
hale getirmek istedi¤i alanlar›n ba- Bunun karfl›s›nda ise Türk Sünni keMarafl katliam› bir Ergenekon profl›nda bu tür özellikler sahip
vokasyonudur. Bu provokasMarafl katliam› bir Ergenekon
“M
olan bölgeler gelmektedir.
yonun yarat›lmas›nda do¤ruBuralarda özel e¤itilmifl ve
dan Türk özel savafl güçleri
provokasyonudur. Bu provokasyonun
görevlendirilmifl kadrolar›n›n
harekete geçmifllerdir. Bu
yarat›lmas›nda do¤rudan Türk özel savafl
konumland›r›lmas›ndan, hergüçler komando kamplar›nda
hangi bir çat›flma halinde
e¤ittikleri militanlar›n› devregüçleri harekete geçmifllerdir. Bu güçler
kullan›lacak olan silahlar›n
ye sokmufllard›r ve günler önkomando kamplar›nda e¤ittikleri militanlar›n›
depolanmas›na var›ncaya kacesinden de bu katliam›n hagetirip günler öncesinden de bu katliam›n
dar akla gelecek her türlü haz›rl›klar›n› yapm›fllard›r. fiehir
z›rl›klar›n› yapmaktad›rlar.
d›fl›ndan yüzlerce faflist getihaz›rl›klar›n› yapm›fllard›r. fiehir d›fl›ndan
Marafl da bu türden haz›rl›krilmifltir. Kürt Alevilerin mayüzlerce faflist getirilmifltir”
lar fazlas›yla yap›ld›¤› bölgehalleri belirlenmifl, özel olarak
ler aras›nda yer alm›flt›r.
katledecek kiflilerin listeleri
simlerin ekonomik düzeyi h›zla afla¤›- ç›kar›larak oturduklar› evler iflaretKimliksel dinsel ve ekonomik çeliflkiler ya do¤ru düflmeye bafllam›flt›r. Orta- lenmifltir. Yap›lan propagandalarla
ya ç›kan bu tablo Kürt Alevi ve Türk birlikte patlat›lan bombalar ile provokatliama zemin yap›lm›flt›r
Sünni kesimler aras›ndaki çeliflkiyi kasyon bafllat›lm›flt›r. Tescilli faflist
Marafl, özel savafl›n yeralt› unsur- daha da fazlalaflt›rm›flt›r. Marafl’ta parti MHP bizzat bu katliam›n örgütlar›yla birlikte yer üstü unsurlar›n›n var olan kimliksel, dinsel ve ekono- lendirilmesinde rol oynam›flt›r. Mahda örgütlendirildi¤i alanlardan bir ol- mik çeliflkilere daha sonra siyasal ve kemelerde yarg›lananlar›n ço¤unun
ma özelli¤ine sahip olmufltur. Tescilli ideolojik çeliflkilerde eklenmifltir. MHP üyesi olmas› da bunu do¤rulafaflist parti MHP’nin en örgütlü oldu- Kürt Alevileri sol, demokrat siyasal maktad›r. Daha sonralarda Marafl
bir e¤ilim içerisine girerlerken, Türk katliam›nda aktif yer alan katillerden
¤u alanlardan biri de Marafl’t›r.
Farkl› ulusal topluluklar›n bir ara- Sünniler de sa¤ ve faflist partilere bir olan Ökkefl Kenger (sonra ad›n› deda bulunmalar› ve bunlar aras›nda zemin haline gelmeye bafllam›fllard›r.
¤ifltirerek Ökkefl fiendiler yapt›) gibi
Kürt özgürlük ve demokrasi müca- kifliler yine bu partinin saflar›nda
yarat›lan kimlik ve dinsel çeliflkilerin
varl›¤› bu yönüyle de Marafl’› gerçek- delesi böyle bir zeminde geliflmeye Meclise tafl›nm›fllard›r.
lefltirilecek olan bir provokasyon için bafllam›fl, sa¤ ve faflist partiler için
Bafllat›lan provokasyonda yoksul
en elveriflli alanlardan biri durumuna büyük bir tehlike oluflturmufltur. Ay- Türk Sünni köylüleri de kullan›lm›flt›r.
getirmifltir. Marafl’taki Kürtler Alevi r›ca demokratik ulus bilincine dayal› Kullan›lan bu yoksul Türk Sünni köyinanc›na sahiptirler. Türkler ise Sün- bir geliflmeyi yaratt›¤› için de Türk sö- lülerine “öbür dünya da cennet, bu
ni inanc›ndad›rlar. Tarihsel olarak da mürgecileri ve her türden inkarc›l›k dünyada da Kürt Alevilerin mal varl›kAlevi-Sünni çeliflkisi sürekli bir flekil- karfl›s›nda bir tehlike yaratmaya bafl- lar›” vaadinde bulunulmufltur. Mahkede bu topluluklar› karfl› karfl›ya getir- lam›flt›r. Türkiye, Kürdistan s›n›r›nda me yarg›lamalar›nda bu gerçeklikler,
mifltir. Ayr›ca bu bölgede, ekonomik böyle bir geliflmenin ortaya ç›km›fl ol- yap›lan itiraflar aras›nda yer alm›flt›r.
SERXWEBÛN
62
Marafl katliam›yla bafllayan süreç
12 Eylül’le tamamland›
Zaman, mekan ve koflullar› bütünlü¤ü içerisinde ele al›nd›¤›nda neden
yer olarak Marafl’›n seçildi¤i ve süre
olarak ta 1978’in Aral›k ay›n›n belirlendi¤i bu flekilde net bir flekilde anlafl›l›r olmaktad›r. O nedenledir ki, Marafl katliam› her yönüyle ele al›nm›fl ve
sonucu darbe olarak belirlenmifl bir
plan›n gerçekleflmesi olarak Türk siyasal tarihi içerisindeki yerini alm›flt›r.
Bu anlamda da tam bir özel savafl uygulamas› olarak da pratiklefltirilmifltir.
Askeri darbelerin özel savafl›n bir
gerçekleflme biçimi oldu¤u bilinmektedir. Ancak özel savafl›n bir biçimi olarak gündeme giren darbeler de bir ön
haz›rl›k sonucunda gerçekleflmektedirler. Dünyan›n her yerinde darbeciler, darbelerini yapmadan önce toplumu ve devleti darbeye haz›rlama ve
darbenin koflullar›n› oluflturmaya
çal›flm›fllard›r. Bununla yapacaklar›
darbeler için toplum nezdinde kendileri için “hakl›l›k” ve “meflruluk” gerekçesi yaratmak ve toplumu kendilerine
destekçi haline getirmek istemifllerdir.
Türkiye’de 12 Eylül askeri faflist darbesini gerçeklefltirenler bu yöntemi
dünyan›n farkl› bölgelerinde gerçekleflen darbelerden çok daha yayg›n ve etkili bir flekilde kullanm›fllard›r. Topluma “teröre karfl› bir darbe gerçeklefltirildi¤i ve terör son bulduktan sonra da
k›fllalar›na döneceklerini” söylemifllerdir. Bas›n-yay›n organlar›nda da bu
do¤rultu propagandalar gerçeklefltirerek tamamen toplumun bilinciyle oynam›fllard›r. Bunlar› yaparken de tamamen kendi yapt›klar›n›, kirli oyunlar›n›
propaganda malzemesi olarak kullanm›fllard›r. Bu temel de oluflturmak istedikleri faflist iktidara “meflruiyet” kazand›rmak istemifllerdir. Böylece darbeyi haz›rlarken yapt›klar› gibi, oluflturmak istedikleri faflist bir yap›lanman›n da zeminini yaratmaya çal›flm›fllard›r. 12 Eylül Anayasas›n› esas alan siyasal flekillenmelere de bu temelde gidilmifl ve buna göre de toplumun hareket alanlar› yeniden belirlenmifltir. Böylece toplumun siyasetle ilgilenmesi ve
hareket alan› iyice s›n›rland›r›lm›flt›r.
12 Eylül’le birlikte siyaset ve toplum
bask› alt›na al›nm›flt›r. Tamamen askeri faflist bir rejim oluflturulurken, toplum da tek tiplefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r.
Öngörülen bu siyasal yap›lanmayla
ekonomiden siyasete, toplumun sosyalitesinden kültürel flekillenifline kadar
her fleyin tekellefltirilmesi hedeflenmifltir. Hedeflenen bu tekelleflme ise kaba
bir zor alt›nda gerçeklefltirilmeye bafllanm›flt›r. Bunun için de iflkencelerden,
idamlara var›ncaya kadar akla gelebilecek her türlü bask› yöntemlerine baflvurulmufltur. Bunlar yap›l›rken de toplumun tamamen sessiz kalmas›, siyasetten uzak ve güdülür bir hale getirilmesi esas al›nm›flt›r. Bu da topluma
adeta bir deli gömle¤inin giydirilmesi
anlam›na gelmifltir. Bunda da belirli bir
düzeyde baflar›l› olunmufltur. Gençli¤in
depolitize edilmesi, toplumun sindirilmesi ve 12 Eylül rejimine karfl› güçlü
bir direniflin gelifltirilememesi böyle bir
yönelimin sonucunda gerçekleflmifltir.
As›l olarak ta Marafl katliam›yla birlikte
hedeflenenlerin bu gerçeklikler oldu¤u
uygulamalar›yla birlikte a盤a ç›km›flt›r.
12 Eylül ve din
12 Eylül rejiminin dine ve Alevili¤e
yaklafl›m› da bu çerçevede geliflmifltir.12 Eylül ile birlikte din istismarc›l›¤› ve Aleviler üzerindeki bask›lar daha
da artarak devam etmifltir. Devlet toplumun etkisizlefltirilmesi ve üzerinde
etki oluflturmak için dini yayg›n bir flekilde kullanm›flt›r. Darbeciler kendilerine Kemalist ve laik demelerine ra¤men tam bir fleriatç› üslubu kullan-
Aral›k 2008
maya bafllam›fllard›r. Darbecilerin bu
yaklafl›mlar› uluslararas› ve ekonomik
iliflkilerde de görülmüfltür. Suudi sermayesi ile yak›n iliflkiler bu süreçte geliflmifltir. Yine bu iliflkiler içerisinde
Türkiye’de ‹slamc› sermaye önemli bir
birikim sa¤lamaya bafllam›flt›r. Devlet
uzun vadede bugün AKP’de biraya getirdi¤i kadrolar›n› da bu temellere dayand›rarak oluflturmaya bafllam›flt›r.
Darbecilerin bu yaklafl›mlar› ABD
ç›karlar›yla da örtüflecek bir flekilde
geliflmifltir. ABD’nin iflbirlikçi yeflil sermayeye ba¤l› bölgede yeni dengeler
oluflturmak istemesi tamamen Türkiye’deki darbecilerin politikalar›yla bir
uyumluluk ve bütünlük arz etmifltir.
Devlet bu süreçte de Sünni inanc›
üzerine yat›r›mlar yaparak geleneksel
özelli¤ini korurken, Alevi inanc›na sahip olanlar üzerindeki bask›lar›n› daha
yo¤unlaflt›rm›flt›r. Bu süreçte adeta
Aleviler Sünnilefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r.
Dersim gibi Alevilerin yo¤un oldu¤u bir
kentte bile Alevi köylerine zorla cami
yapt›rmaya bafllanm›fl, okullarda din
dersi seçmeli olmaktan ç›kar›larak zorunlu hale getirilmifltir. Alevi karfl›tl›¤›
ve Sünni mezhebinin kullan›lmas› öyle
bir noktaya getirilmifltir ki, darbeciler
adeta fleriat devletlerinde oldu¤u gibi
haz›rlad›klar› bildirileri besmele ile
bafllatm›fllard›r. Aç›klamalar da bulunurlarken, Kuran› Kerim’den ayetler
okur hale gelmifllerdir. Uçaklardan,
helikopterlerden halka yönelik bu temelde bildiriler da¤›t›lm›flt›r. Bununla
da kal›nmam›fl, iflkencelerden geçirilerek zindana al›nan tutsaklara zoraki
din dersleri verilmifltir. Hatta bu konu-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
63
da Diyarbak›r zindan›nda oldu¤u gibi, fl›n bu uygulamalar›na a¤›rl›k verildi¤i burada da gelifltirilmifltir. Bu özellikler
tutuklu baz› fleriatç›lar› bile kullanm›fl- alanlardan biri olmufltur. Bugün Ma- 1990’lar›n bafl›nda yaflanan siyasal
lar buralarda daha sonra halk›n bafl›- rafl’ta din istismarc›l›¤› o kadar yayg›n- süreçle birleflince de Mad›mak katliam› yaflanm›flt›r. Mad›mak’ta Marafl’tana bela edilen Hizb-i kontran›n temel- laflm›flsa nedeni de bu gerçekliktir.
kinden farkl› olarak ayd›nlar ve sanatleri at›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
12 Eylül’ün Alevi politikas›n›n ald›¤›
ç›lar diri diri yak›lm›fllard›r. Gazi olayDarbeciler, bu yaklafl›mlar›yla kendi
lar› ise tamamen bir provokasyon sokendilerini de teflhir etmifllerdir. Esas
biçim: Mad›mak katliam›
nucu olarak gerçekleflmifltir. Burada
ilke olarak belirlediklerini ilan ettikleri
ve Gazi olaylar›
kullan›lan provokatörler ise özel savafl
laikli¤e bu yaklafl›mlar›yla ne kadar
“ba¤l› olduklar›n›” göstermifllerdir. As12 Eylül askeri faflist rejiminin Ale- güçlerinden baflkas› de¤illerdir. Mal›nda bu Türk egemenlerinin bir gerçek- vi karfl›t› politikas› kendini sonraki y›l- rafl’ta oldu¤u gibi Abdullah Çatl› gibileli¤ini de ortaya koymufltur. Türk ege- larda daha da somut bir ifadeye ka- ri bu katliamda da yer alm›fllard›r. Gamenleri aç›s›ndan tarihin hiçbir kesi- vuflturmufltur. Mad›mak katliam› ve zi katliam›nda bu tür güçlerin kullan›ltinde din esas olmam›flt›r. Türk ege- Gazi olaylar› bunun somut gerçekle- d›¤› daha sonra aç›lan Susurluk davamenleri dini her zaman kendi ç›karlar› flen biçimleri olarak Türk siyasal tari- s› belgeleriyle de ispatlanm›flt›r.
Dini gericili¤in k›flk›rt›lmas› ve
için kullanm›fllard›r. Müslümanl›¤› ka- hinde yerlerini alm›fllard›r. 12 Eylül
bul etmeleri de gerçekten inand›klar› rejiminin kendisini sivil görünümler katliamlarda özel savafl güçlerinin
için de¤il, bunu kendi ç›karlar›na gör- alt›nda sürdürdü¤ü koflullarda bu kullan›lmas› 12 Eylül darbecilerinin
dükleri için gerçekleflmifltir. O nedenle- katliamlar›n gerçekleflmifl olmas› da bir yöntemidir. Ve bu yöntemler Marafl katliam›nda oldu¤u gibi Mad›mak
dir ki, Türk egemenlerinde din de¤ifltir- bu gerçekli¤in bir sonucudur.
katliam›nda ve Gazi olaylar›nmek ç›karlar›n›n gere¤i baflvurda da kullan›lm›flt›r.
duklar› bir yöntem olarak bugüAKP’nin belirgin kadrolar› tamamen
“A
ne kadar hep süregelmifltir.
12 Eylül’ün haz›rlad›¤› kifliliklerdir. Bu,
Türk egemenlerinin laikli¤e
AKP’nin Alevi yaklafl›m›
yaklafl›m› da bundan öte bir anAbdulkadir Aksu’dan, Cemil Çiçek’e kadar
lam ifade etmemifltir. Laikli¤i ele
12 Eylül rejiminin günümüzbirçok AKP yöneticisinin ortak özelli¤idir.
al›fllar› da dine yaklaflt›klar› gibi
de ald›¤› biçimin ad› ise AKP hüolmufltur. Bu gerçeklik sonu- O nedenle AKP’nin dine ve Alevili¤e yaklafl›m› kümeti olmufltur. AKP’nin belircundad›r ki, “laikli¤i esas ald›¤›gin kadrolar› tamamen 12 Ey12 Eylül’den farkl› de¤ildir. Bu gerçe¤e
n›” söyleseler de onunla tam bir
lül’ün haz›rlad›¤› kifliliklerdir.
tezatl›k içerisinde olmufllard›r.
ra¤men AKP hükümeti kendini oldu¤undan Bu, Abdulkadir Aksu’dan, Cemil
Bu flekilde dini kulland›klar› giÇiçek’e var›ncaya kadar birçok
farkl› olarak topluma sunmaktad›r”
bi laikli¤i de kullanm›fllard›r.
AKP yöneticisinin ortak özelli¤iAncak, bu da bir yere kadar
dir. O nedenledir ki AKP’nin didevam etmifl, 1984’te 15 A¤ustos’ta gerMad›mak katliam› ve Gazi olaylar› 12 ne ve Alevili¤e yaklafl›m› 12 Eylül’den
çekleflen gerilla ç›k›fl› bu duruma son Eylül’ün flekillendirdi¤i bir ortamda ger- farkl› de¤ildir. Bu gerçe¤e ra¤men AKP
vermifltir. Bu gerçe¤e ra¤men 12 Eylül çekleflmifltir. Her iki olay›n gerçekleflme hükümeti kendini oldu¤undan farkl›
rejimi ve onun ard›llar› dini kullanmaya biçimlerinde farkl›l›klar olsa da bu ger- olarak topluma sunmaya çal›flmaktad›r.
devam etmifllerdir. Özellikle de Diyanet çek de¤iflmemifltir. Mad›mak katliam›nAKP’nin kendini topluma farkl›
iflleri baflkanl›¤› bu konuda önemli bir da gerici duygular› k›flk›rt›lan topluluk- sunmaya çal›flt›¤› konulardan biride
rol oynam›flt›r. Bununla birlikte 1984’le lar›n galeyana getirilerek kullan›lmas› Alevili¤e yaklafl›m olmaktad›r. Yerel
beraber bafllayan gerilla ç›k›fl›n›n top- söz konusu olmufltur. Katliam› planla- seçimlere do¤ru AKP’nin “Alevi aç›l›lum üzerindeki etkisini engellemek için yanlar ve toplumu k›flk›rtanlar ise yine m›” ad› alt›nda ortaya att›¤› görüflleri
de dini kullanmaktan geri kalmam›fllar- özel savafl›n kontra güçleridirler.
de bunlar aras›nda yerini almaktad›r. Özellikle de Kürdistan’da tarikatlaGericilik, Mad›mak katliam›n›n ger- d›r. Bunu da, Mad›mak katliam›n›n
r›n devlet eliyle gelifltirilmifl olmalar› da çeklefltirildi¤i Sivas’ta bizzat devlet san›klar›ndan olan Temel Karamollabunun bir sonucudur. Öyle ki, Kürdis- eliyle gelifltirilmifltir. 12 Eylül’den son- o¤lunun parti üyesi oldu¤unu atlayatan’da yerden mantar biter gibi tarikat- ra da Sivas’ta gericili¤in gelifltirilmesi rak yapmaktad›r. Bu noktada da
lar türetilmeye bafllanm›fl ve tarikatlar›n ve örgütlendirilmesine daha da h›z ka- inand›r›c› olmaktan çok uzakt›r.
girmedi¤i hiçbir yer b›rak›lmam›flt›r. zand›r›lm›flt›r. Sivas’›n, Marafl’›n topAncak AKP Aleviler üzerinde oynaDaha çok da özgürlük ve demokrasi lumsal, dinsel, kimlik ve co¤rafi aç›dan mak istedi¤i oyunlardan da vazgeçmemücadelesinin yayg›n bir flekilde geliflti- var olan özelliklerinde birbirine benzer mifltir. Daha önce bu kirli oyunu, bün¤i, kitleleri etkiledi¤i yerlerde bu tür e¤i- yönleri oldu¤u gibi, özel savafl›n etkin yesine ald›¤› Reha Çamuro¤lu vas›talimlere ve örgütlenmelere çok daha faz- hale gelmek istedi¤i bölgeler aras›nda s›yla gerçeklefltirmek istemifltir. Reha
la a¤›rl›k verilmifltir. Marafl da özel sava- yer alm›flt›r. Alevi ve Kürt düflmanl›¤› Çamuro¤lu bu kirli oyunda üzerine
SERXWEBÛN
64
düfleni yapamay›nca da AKP’nin kendine verdi¤i görevden istifa etmifltir.
Aleviler, AKP’nin oynamak istedi¤i
kirli oyunu yüz binleri Ankara’da soka¤a dökerek, meydanlarda toplayarak
bofla ç›karm›flt›r. Bu gerçekli¤e ra¤men
AKP son süreçte aç›klad›¤› “Alevi aç›l›m›n›” devreye sokmufltur. AKP’nin
“Alevi aç›l›m›n›n” bir oyun ve seçim yat›r›m› oldu¤u aç›kt›r. Alevilerle kan
uyuflmazl›¤› derecesinde tezatl›k içerisinde olan böyle bir partinin -Alevilere
yönelik- bir aç›l›mda bulunmas› da
mümkün de¤ildir. AKP’nin Alevilere yönelik bir aç›l›m gelifltirebilmesi için öncelikle bir devlet partisi olmaktan ç›kmas› gerekir. Çünkü tarihten günümüze gelinceye kadar, tüm Alevi katliamlar› devlet eliyle gerçeklefltirilmifltir.
AKP’de parti olarak devlet eliyle gerçeklefltirilen bu katliamlara karfl› tav›r gelifltirecek bir konumun sahibi de¤ildir.
Nas›l tarihiyle hesaplaflmayan bir devletin Alevilere yönelik bir aç›l›m› yoksa,
AKP’nin böyle bir politikas› yoktur ve
olamaz da. Bu do¤rultu da kullanaca¤›
söylemler de bir demagoji olmaktan öte
bir anlam ifade etmez.
AKP’nin “aç›l›m “ ad›yla dile getirdi¤i yaklafl›m asl›nda bir özel savafl yönelimidir ve bu AKP ile de s›n›rl› de¤ildir.
Ayn› süreçte tescilli faflist parti
MHP’nin de benzeri bir yaklafl›mda bulunmas› o nedenle bir tesadüf de¤ildir.
MHP de sözde Alevi ileri gelenleriyle görüflerek kendi saflar›na katmaya çal›flmaktad›r. MHP gibi eli Alevi kan›na bulaflm›fl, binlerce Alevinin, Kürt’ün kat-
ledilmesinden sorumlu olan bir partinin nas›l Alevilere yönelik politikas›
inand›r›c›l›ktan uzaksa; ayn› flekilde
AKP’nin de inand›r›c› olmas› asla
mümkün de¤ildir. Aleviler içerisinde
‹zzettin Do¤an gibi baz› iflbirlikçi hainler ç›karak, Özel savafl güçlerini umutland›rm›fl olabilirler. Bunlar›nda hiçbir
flekilde Alevilerin iradesi temsil etmedi¤i ve edemeyece¤i de bilinmelidir.
Katledilenler katledenlerden
hesap soracaklard›r
Türkiye’de özel savafl rejimi her yönüyle y›pranm›fl ve çözümsüz kald›¤›
bir sürece girmifltir. Asl›nda bu gerçek
Marafl katliam›yla bafllat›lan sürecin
yeni bir dönüm noktas›na geldi¤i anlam›na gelmektedir. Art›k bu flekilde özel
savafl güçlerinin, rejimlerinin provokasyonlarla, kontra elemanlar›n› devreye sokarak gerçeklefltirdi¤i kirli ifllerle, darbelerle hiçbir sonuç elde edemeyece¤i a盤a ç›km›flt›r. Bu, ayn› zaman
da Türk özel savafl rejimi için bir k›r›lma noktas›na gelindi¤ini de göstermifltir. Yaflanan böylesi bir süreçte özel savafl rejimi kendini çehre de¤ifltirmek
zorunda hissetmifltir. Bu do¤rultuda
da bir özel savafl hükümeti olarak
AKP’ye rol vermifltir. AKP de bu konuda üzerine düfleni yapmaya bafllam›flt›r. Bu anlamda aç›lan Ergenekon
davas› Türk siyasal tarihinin geride kalan kirli ve kanl› yönleriyle bir hesaplaflmas› olmaktan çok uzakt›r. Sadece
Aral›k 2008
özel kirli savafl›n teflhir olmufl ve bu
yönleriyle de rejim için at›lmas› gereken yönlerinden ar›nma hareketi olarak gündeme getirilmifltir. Bu da as›l
Ergenekon’un hala varl›¤›n› korumaya
ve rejim üzerindeki etkisini sürdürmeye devam etti¤ini göstermektedir.
Marafl katliam›n›n yeni bir y›l dönümüne böylesi koflullarda girmifl bulunuyoruz. O nedenle de her y›l dönümünden farkl› olarak bu y›lki Marafl
katliam›n›n perde arkas›nda kalan,
Ergenekon’la olan iliflkisi teflhir edilebilmelidir. Bu anlamda Marafl katliam›n›n yeni bir y›ldönümünde protesto
gösterileri daha farkl› bir nitelik ve anlam tafl›yabilmeli ve bir hesaplaflma
vesilesi haline getirilebilmelidir. Demokrasi güçlerinde ve Aleviler’de geliflen örgütlenme düzeyi ve bilinç böyle
bir sonucun ortaya ç›kmas› için imkan
sunmaktad›r. Demokrasi güçleri ve
Aleviler flimdiden bunu farkl› biçimler
de ortaya koymaya bafllam›fllard›r.
Marafl’ta sadece bir Alevi katliam›
gerçekleflmemifltir. Ayn› zamanda demokratik, sol güçlere karfl› bir yönelim
ortaya ç›km›flt›r. O nedenle de Marafl
katliam›n›n 30. y›l› sol, demokratik
güçler taraf›ndan da büyük protestolarda bulunularak karfl›lanmal›d›r. Bu,
sol demokratik güçlerin önünde de duran bir görevdir. Unutulmamal›d›r ki,
Türkiye’de ilerici, demokratik, sol çevrelere ve bir bütün olarak ta topluma
büyük ac›lar yaflatan 12 Eylül’e karfl›
sa¤lam bir durufl ancak Marafl katliam›
karfl›s›nda tutarl› bir yaklafl›m›n gelifltirilmesiyle olanakl› hale gelmifl olacakt›r. Bugün Marafl katliam›n›n yeni bir
y›ldönümünde katliamc› güçler karfl›s›nda her zamankinden daha fazla bir
direnifl gelifltirme koflullar› oluflmufltur.
Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesi bunun koflullar›n› yaratm›flt›r. Kürt
özgürlük ve demokrasi mücadelesinin
yarat›¤› ve önünü açt›¤› zeminde katliamc› güçleri ve onlar›n bugünkü temsilcisi olan AKP’yi yenilgiye u¤ratmak
olanakl› hale gelmifl bulunmaktad›r.
Marafl katliam›n›n yeni bir y›ldönümünde Marafl’ta daha sonralar› Mad›mak’ta, Gazi’de katledilenlerin an›s›na
ba¤l› kal›narak, en anlaml› karfl›l›k da
bu flekilde verilmifl olacakt›r.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
65
AÇIK S‹YASET YAPMAK
KÜRD‹STAN HALKININ ÇIKARINADIR
“ Kesinlikle ulusal demokratik bir politika izlemek gerekiyor. Bölge, parça, afliret ve aile ç›kar› gibi yanl›fl
e¤ilimlerden uzak durulmal›. Yine çeflitli ekonomik imkânlar ve imtiyazlar temelinde di¤er parçalar›n
özgürlük mücadelesinin feda edilmemesi gerekiyor. Bu konuda gerçekten büyük sorumluluk tafl›nmal›. ‹ster
‹ran, ister Türkiye, ister baflka bir ülke yaps›n flantaj ve tehditlere boyun e¤ilmemeli. Kürtler, ortak
ulusal tutum temelinde kendi öz güçlerine güvenerek Kürt sorunun demokratik çözümü için bu ülkeleri
zorlamal›d›rlar. Kürt özgürlük hareketini kendileri ezemedi¤i için Güneyli güçleri kullanmak istiyorlar ”
Türk devleti, gerillalar›n direnifli ve
Kürt halk›n›n yükseltti¤i serh›ldanlar
karfl›s›nda son bir buçuk y›lda büyük
s›k›nt›lar yaflam›flt›r. 22 Temmuz
2007’de gerçekleflen Genelkurmay
AKP uzlaflmas› ve ABD’nin tam deste¤inin al›nmas› PKK’nin tasfiyesi için
sonuç vermemifltir. Yeni Genelkurmay baflkan› ‹lker Baflbu¤, Büyükan›t’tan daha iddial› biçimde genelkurmay baflkan› olmufl, sanki di¤er genelkurmay baflkanlar› savaflmam›fl,
mücadele etmemifl, kendisi bu ifli
halledecekmifl gibi büyük laflar ederek göreve bafllam›flt›r. ‹nkârc› sömürgeci karargâh, AKP’yi kullanarak,
ABD ve Avrupa’n›n da deste¤ini alarak sonuç almay› düflünmüfltür. Ancak gerillan›n direnifli, halk›n serh›ldanlar› yükseltmesi Genelkurmay
baflkan›n› flaflk›na çevirmifltir. Hem
Genelkurmay baflkan› hem de AKP
hükümeti Kürt özgürlük hareketinin
mücadelede kazand›¤› inisiyatifi geriletmek aç›s›ndan özellikle iki y›ld›r
yapmak istedikleri gibi Güney Kürdistanl› güçleri ve Irak’› PKK’nin üzerine sürme politikas›n› devreye sokmufllard›r. Son aylarda bu konuda
özellikle daha fazla çaba göstermeleri
çok fazla s›k›flt›klar›n› göstermektedir. Nitekim gerillan›n Bezelê eyleminin AKP ve orduyu y›pratmas›, halk›n
gelifltirdi¤i serh›ldanlar›n tasfiye konseptini önemli oranda bofla ç›karmas› sonucu yak›n zamana kadar Güney Kürdistan federasyon hükümetine, KDP ve YNK’ye olumsuz yaklaflan,
onlar› sürekli bask› alt›ndan tutmaya
çal›flan Türkiye, Güneyli güçlerle daha yak›n iliflki içine girmifltir.
Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda
s›k›flan Türkiye, ABD’nin bölge politikalar›na daha yak›n durmaya bafllam›flt›r. Eskiden kimi konularda
ABD’nin isteklerini tam karfl›lamayan
Türkiye, giderek AKP’nin her dedi¤ine
“evet” diyen bir noktaya gelmifltir. Baharda yedi¤i darbeden sonra ise ABD
ve AB’nin deste¤ini daha fazla al›p
PKK konusunda avantaj kazanmak
için kendi içinde Avrasyac› kesimleri
tasfiye etme yolunu seçmifltir. Ergenekon olarak tan›mlanan bu operasyon, AKP-Genelkurmay uzlaflmas›,
ABD ve Avrupa’n›n birlikte hareket
etmesiyle yap›lm›flt›r. Bu operasyonla
özellikle d›fl deste¤ini artt›rarak sonuç alaca¤›n› düflünen AKP-Genelkurmay uzlaflmas›, Kürt özgürlük hareketinin direnifli karfl›s›nda istedi¤i
sonuca ulaflamam›flt›r. Son zamanlarda Güney Kürdistan’la iliflki, ABD
ve Güneylilere kimi tavizler vererek
onlar› PKK üzerine sürme konusunda
daha aktif bir çaba içine girmesi Kürt
özgürlük hareketi karfl›s›nda yaflad›¤›
baflar›s›zl›¤›n sonucudur. Nitekim
son aylarda “PKK’nin tasfiyesi için
KDP ve YNK ile iliflki gelifltirmek gerekir” biçimindeki de¤erlendirmeler daha fazla artm›flt›r. “PKK Türkiye ile
KDP’nin iliflkisini bozmak için bu tür
eylemler yap›yor” de¤erlendirmeleriyle gelifltirilmek istenen iliflkinin zeminini oluflturmaya çal›flm›fllard›r.
AKP hükümeti 22 Temmuz’da Kürdistan’da artt›rd›¤› oylar›n› ve etkisini
son bir buçuk y›lda önemli oranda
kaybetmifltir. Yerel seçimlere do¤ru giderken de yine 22 Temmuz’da oldu¤u
gibi KDP’nin, YNK’nin deste¤ini almaya çal›flmaktad›r. Kuzey Kürdistan’daki iflbirlikçi, reformist, yeminli PKK
düflmanlar› ve baz› çevrelerin deste¤ini
almak için Güney Kürdistan ve Irak’la
iliflkilerini gelifltirmeye yönelmifltir. Zaten ABD’de de Türkiye’yi hep böyle bir
iliflki içine itmek istiyordu. Türkiye sorunlar›n› Irak, Güney Kürdistan’la birlikte çözsün diyordu. PKK sorununun
çözümünün de Irak ve Güneyli güçlerle gelifltirilecek iliflkilerle sa¤lanaca¤›n›
söylüyordu. Kürt halk›n›n yürüttü¤ü
serh›ldanlar ve gerillan›n vurufluyla
birlikte Türkiye böyle bir iliflki gelifltirme sürecine girdi. Türkiye, böyle bir
siyasal iliflkiye karfl› de¤ildi, ama bunun kendi inisiyatifinde ve etkisinde
olmas›n› istiyordu. Bu nedenle daha
fazla kendini dayatarak, daha fazla taleplerde bulunarak Irak’la, Güney
Kürdistanl›larla bir iliflki gelifltirme politikas› içindeydi. Ancak son bir buçuk
y›lda bu politikas›nda baflar›l› olamad›¤› gibi Irak ve Güneyli güçler karfl›s›nda pozisyonu daha da geriledi. Gerillan›n mücadelesi, halk›n mücadelesi
karfl›s›nda s›k›flt›kça Güneyli güçleri
ve Irak’› kullanarak PKK’yi zay›flatma
politikas›na a¤›rl›k verdi.
Bu nedenle geçen ay Irak’ta yap›lan
Irak, Güneyli güçler ve Türkiye toplant›s› böyle bir siyasal sürecin sonucu
SERXWEBÛN
66
olarak gerçekleflmifltir. Bu üçlü toplant› ABD’nin koordinatörlü¤ünde gelifliyor. Eskiden ABD üçlü taraftan biri
iken flimdi ise yeni üçlüyü koordine
eden, onlar›n hangi temelde anlaflacaklar›n›, uzlaflacaklar›n› yönlendiren
bir inisiyatif kazanm›flt›r. Buradaki
toplant›da ne konufluldu¤u tam net
olarak bilinmemekle birlikte esas olarak PKK’nin etkisizlefltirilmesi, gerillan›n s›n›rland›r›lmas› temelinde gerçekleflti¤i aç›kt›r. Türkiye’de devlet temsilcisinin ve M‹T müsteflar yard›mc›s›n›n
bu toplant›ya kat›lmas› dikkate al›nd›¤›nda esas gündemin PKK’nin tasfiye
edilmesi oldu¤u aç›kt›r. Zaten Türkiye
aç›s›ndan en önemli görüflmeler
PKK’nin s›n›rland›r›lmas›yla, PKK’ye
yönelik ortak politikalar›n belirlendi¤i
görüflmelerdir. Di¤er diplomatik görüflmeler Türkiye için kamuoyuna bile
yans›mas› gerekmeyen, rutin görüflmelerdir. ‹ran’la gaz anlaflmalar› m›
yapacak, ‹ran’la belli iliflkiler mi olacak onun da katalizörü Kürt sorunudur. PKK ile ilgili pazarl›klar ve ortak
politikalar temelinde bu tür görüflmeleri ve anlaflmalar yapmaktad›rlar.
Güney Kürdistan halk›n› PKK’ye karfl›
tepkilendirmeye çal›flmaktad›rlar
Bu çerçevede Ba¤dat görüflmelerinde de PKK ile ilgili konular tart›fl›lm›flt›r. PKK’nin birçok bak›mdan s›n›rland›r›lmas› hedeflenmifltir. Güney Kürdistan halk›n›n da PKK’ye yard›mc› olmamas›, hatta tepkilendirilmesi için
çeflitli çabalar›n gelifltirilmesi de istenmifltir. Gerilla alanlar› ile Güney Kürdistan aras›ndaki kasaba ve köyleri
aras›ndaki yollar›n kapat›lmas›, Avrupa’ya girifl-ç›k›fllar›n›n engellenmesi
tart›fl›lm›flt›r. Bu toplant›n›n gündemi
önceden yap›lan istiflareler sonucunda
belirlenmifltir. Bu konular›n tart›fl›lacak konular oldu¤unun tespit edilmesi Güney Kürdistanl› güçler aç›s›ndan
olumsuz bir durumdur. Bu nedenle
yap›lan toplant›da olumsuz bir sonuç
ç›kmam›flt›r demek do¤ru de¤ildir. Tabii ki mevcut durumda Türkiye ile Güneyli güçlerin tümden PKK’ye sald›r›
konusunda anlaflt›klar› söylenemez.
Ama Ali Babacan’›n da belirtti¤i gibi
gizli diplomasi ile sonuç almak istemektedirler. fiu anda böyle s›k› bir biçimde gizli diplomasi yürütülmektedir.
Karfl›l›kl› tavizlerle bir noktada uzlafl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu yönüyle flu
anda Türkiye ile Güneyli Kürtler aras›nda PKK’ye sald›r› konusunda herhangi bir pratik sorun yaflanmasa da
bunun ileride yaflanmayaca¤› anlam›na gelmiyor. Çünkü böyle bir gündem
üzerinde tart›flmaya bafllamak bile bir
pazarl›k yapmak, pazarl›¤a haz›r olmak anlam›na geliyor. Türkiye, baz›
isteklerini kabul ederse, Güneyli siyasi güçler de Türklerin dediklerini yapacakt›r. fiu anda böyle bir gündem üzerinden tart›fl›ma yap›lmas› bu anlama
gelmektedir. Bu, sadece Kuzey Kürdistan’daki Özgürlük hareketi aç›s›ndan
de¤il, bütün Kürtler aç›s›ndan tehlikeli bir durumdur. B›rakal›m flu anda
anlafl›l›p anlafl›lmamas› konusunu,
böyle bir gündem üzerinde tart›flmalar
yapman›n bile tehlikeli oldu¤unu vurgulamal›y›z. Herhangi bir Kürt gücünün bu gündemler üzerinde tart›flmamas› gerekmektedir. Yap›lmas› gereken “Türkiye’ye sen Kürt sorununu
demokratik temelde çöz, bu sorun
baflka türlü çözülemez” denilmesidir.
“E¤er siz bu sorunu çözerseniz, sorunun çözülmesi temelinde sadece Kuzey Kürtleriyle de¤il, bütün Kürtlerle
iliflki de kurabilirsiniz, bütün Kürtler
ile iliflki kurman›z›n yolu kendi Kürtleriniz ile anlaflmaktan geçer” felsefesiyle bu tür toplant›lara kat›l›m sa¤lanmas› gerekir. “Bizlerle sa¤l›kl› ve kal›c›
iliflki kurmak, inkârc› politikadan vazgeçmekten ve Kürtlerin haklar›n› tan›maktan geçer” biçiminde bir yaklafl›m
gösterilmesi gerekir. Do¤ru politika
budur. Nitekim son zamanlarda Kürt
halk Önderi ‹mral›’dan gönderdi¤i mesajlarda hem Talabani’nin hem de
Barzani’nin Kürt sorununun demokratik çözümü için rol almalar›n› istiyor. Türkiye ile bütün Kürtlerin iliflki
gelifltirmesinin yanl›fl olmayaca¤›n›,
ama bunun Türkiye’nin demokratikleflmesi, Türkiye’nin demokratik temelde Kürtlerle özgür birlik kurmas›ndan geçmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›r. Bunun için de KDP’nin de
YNK’nin de Türkiye’de Kürt sorunu-
Aral›k 2008
nun demokratik temelde, Kürtlerin
haklar›n›n kabul edilmesi ve Kürt
sorunun demokratik yollarla çözülmesi çerçevesinde bir rol oynamas› gerekti¤ini söylemektedir.
Türkiye bütün parçalardaki Kürtlerin
özgürlük istemlerine karfl›d›r
Türkiye ile iliflkilenecek herhangi
bir Kürt liderinin, Kürt örgütünün,
Kürt bireyinin kesinlikle tak›nmas› gereken tav›r budur. PKK’nin tasfiyesi,
s›n›rland›r›lmas› konusunda tart›flmalar yapmak, tart›flmalar içine girmek
daha bafl›ndan Türkiye’nin tezlerini ya
da Kürt özgürlük hareketini inkâr ve
imha temelinde kendileriyle iliflki kurma çerçevesini kabul etmek anlam›na
gelir. Dolay›s›yla hiçbir Kürt siyasi gücünün PKK’yi s›n›rland›rma, PKK’nin
üzerine gitme biçimindeki tart›flmalar›
kesinlikle yapmamas› gerekir. KDP de
YNK de Mesut Barzani de Celal Talabani de bilmelidir ki Türkiye kendi Kürt
sorununu çözmedi¤i taktirde yaln›z
Güney Kürdistan’daki Kürtler de¤il,
bütün Kürtler rahat edemez. Çünkü
Türkiye bütün parçalardaki Kürtlerin
özgürlük kazan›mlar›na karfl›d›r. Asl›nda Türkiye inkârc› ve bask›c› politikay› bütün sömürgeci güçler ad›na uygulamaktad›r. Bu aç›dan da Kürt sorununun kal›c› çözümünün anahtar›,
Türkiye’nin inkârc› ve imhac› politikalardan vazgeçmesidir. Türkiye inkârc›
politikas›ndan vazgeçer, kendi Kürtleriyle demokratik birlik temelinde,
Kürtlerin kimlik, dil, kültür ve temel
demokratik haklar›n› tan›yarak sorunu çözerse Güney Kürdistan da rahatlar, bütün parçalar da rahatlar. Tüm
Kürt örgütlerinin, Kürt siyasi güçlerinin Türkiye’ye yaklafl›mda böyle bir tutum içinde olmalar› gerekiyor. Kürt sorununu çözmeyen, Kürt özgürlük hareketini ezmekte ›srar eden Türkiye ile
sa¤l›kl› iliflki gelifltirmenin mümkün
olmayaca¤›n›, ama Kürt sorununu demokratik temelde çözerse bütün Kürtlerin Türkiye ile iliflki kurmas›n›n kolaylaflaca¤›n›, hatta Kürtlerin Türkiye
ile iliflki kurmas›n›n faydal› olaca¤›n›
söylemelidirler. Hatta kendi Kürt sorununu demokratik temelde çözen bir
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
Türkiye’nin yaln›z kendisi için de¤il,
demokratik temelde Ortado¤u halklar›n›n ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal gelifliminde olumlu rol oynayabilece¤ini ve etkili olabilece¤ini söyleyebilirler. Demokratikleflen bir Türkiye’nin
etkin olmas›na karfl› olunmayaca¤›n›n,
ama Kürt sorununu inkâr temelinde
Ortado¤u’da ya da Kürtler üzerinde
egemen olan bir Türkiye’ye de karfl›
durulaca¤›n›n hat›rlat›lmas› gerekiyor.
Bu yönüyle Güneyli güçlerin Türkiye’ye karfl› yürüttü¤ü politikalar›n gözden geçirilmesi gerekir. Geçen y›l Talabani’nin aç›kça ifade etti¤i gibi DTP’ye
karfl› AKP’nin desteklenmesi ya da
Kürt sorunun çözümünde PKK’nin engelleyici rol oynad›¤›n›, AKP’nin Kürtlere yarar sa¤lad›¤›n›, söylemek tabii
ki art›k bir gaflet de¤il, ihanet durumunu ortaya ç›kar›r. Bu aç›dan yaln›z
Say›n Talabani ve Barzani’nin, bütün
Kürt flahsiyetlerinin Türkiye ile politikalar› ilkeler çerçevesinde yürütmesi
gerekiyor. Ulusal demokratik ilkeler
çerçevesinde yürütmesi gerekiyor.
Kendi Kürt sorununu demokratik temelde çözmeyen bir Türkiye’nin Kürtler taraf›ndan olumlu karfl›lanmas›
mümkün de¤ildir. Böyle bir Türkiye ile
iliflkiye Kürt halk› her zaman kuflkuyla yaklafl›r. Hatta kendi Kürt sorununu çözmeyen Türkiye bütün Kürtler
için tehlike yaratt›¤›ndan bütün Kürtler böyle bir Türkiye’ye karfl› tav›r almak zorundad›r. Kürt halk Önderi bir
görüflme notunda, Türkiye e¤er Kürt
67
sorununu çözmezse, herhangi bir
kamplaflma ortaya ç›kt›¤›nda, Ortado¤u’da farkl› politik dengelerle karfl›
karfl›ya gelindi¤inde, Türkiye nerede
yer al›yorsa, Kürtlerin de kesinlikle
onun karfl›s›ndaki kampta yer almas›
gerekti¤ini vurgulayarak, mevcut Türkiye politikas›n›n ne kadar Kürt karfl›t›, bütün Kürtlere karfl› oldu¤unu ortaya koymufltur. ‹nkârc›l›kta ›srar
eden Türkiye’nin bütün Kürtler aras›ndaki siyasi konumunun ve bugünkü tarihsel durumunun bu çerçevede
oldu¤u aç›kt›r. Bunu görmek için büyük bir siyasetçi olmaya gerek yoktur.
Herhangi bir Kürt bile Türkiye’nin bölgedeki bütün Kürtlere karfl› oldu¤unu,
Kürt karfl›t› bir konumda bulundu¤unu rahatl›kla söyleyebilir.
Türkiye Güneyli güçlerle gizli
görüflmeler yapmaktad›r
Türkiye-Irak-Güneyli güçlerin Terörle Mücadele Komisyonu kurmalar›
tabii ki kabul edilebilir bir durum de¤ildir. Gizli diplomasi yürütmeleri
Kürtler aç›s›ndan kabul edilemez.
Kürt örgütleri belki bunu söylemiyor,
ama hem Ali Babacan hem de bu görüflmelere kat›lan devlet temsilcisi görüflmelerin gizli sürdürüldü¤ünü, sessiz diplomasi ile sonuç alacaklar›n›,
hatta belirli ilerlemeler kaydettiklerini
söylemektedirler. Bu tür iliflkiler tehlikelidir ve Güneyli güçlere de yarar getirmez, hatta tuzaklarla karfl› karfl›ya
kalmalar›n› beraberinde getirir. Belki
hala Kürt gruplar›n›n, Kürt özgürlük
hareketine karfl› aç›k somut bir olumsuz durumu ortaya ç›kmam›flt›r, ama
Türkiye’nin bu de¤erlendirmelerini de
kimse göz ard› edemez. Türkiye olumlu bak›yor, sonuç alaca¤›na inan›yor,
yine ABD çeflitli de¤erlendirmelerde
bu üçlü komisyonun toplant›ya kat›lan güçler aras›ndaki sorunlar› çözece¤ini belirtiyor. Bu güçlerin siyasal literatüründe sorunu çözmek demek
PKK’nin tasfiyesi konusunda anlaflmak demektir. Çünkü Türkiye Güney
Kürdistanl›larla iliflkinin geliflmesinden söz ederken bunu kastetmektedir.
Zaten Türkiye iliflkilerin gelifltirilmesi
konusunda PKK’ye karfl› olmay› önflart olarak koflmaktad›r. Güneyli güçler zaman zaman Türkiye kendi sorunlar›n› demokratik temelde çözsün
diyorlar, bu yönlü demeçler de veriliyor. Bu sorun zorla, fliddetle, çözülemez gibi de¤erlendirmeler de oluyor.
Ama bu konuda ›srarl› de¤iller. Çok ilkeli olduklar› söylenemez. Biz Kürt sorununun demokratik temelde çözümü
d›fl›nda hiçbir tart›flmay› kabul edemeyiz, hiçbir dayatmay› kabul edemeyiz biçiminde tüm Kürt kamuoyunu
rahatlatacak ve Türkiye’yi do¤ru politikaya sevk edecek tutumlar gösterilemiyor. Bu nedenle Türkiye hala Güneyli güçlerle iliflki gelifltirip PKK’yi
tasfiye edece¤i konusunda umutlar
besliyor. KDP’yi, YNK’yi PKK üzerine
sürece¤i konusunda bir iyimserlik
içindedir. Bu gerçeklik de gösteriyor
ki, Kürt örgütleri, flahsiyetleri Türkiye’ye karfl› net tutum göstermiyorlar.
Bir taraftan sorun demokratik temelde çözülsün derken, ama di¤er taraftan da PKK’nin tasfiyesiyle ilgili konular› tart›fl›yorlar. Böylelikle bir nevi siz
bizim dediklerimizi yerine getirirseniz,
bizim varl›¤›m›z› kabul ederseniz, biz
de sizin istekleriniz konusunda bir
fleyler yapabiliriz gibi Türkiye’yi cesaretlendiren tutumlar içine giriyorlar.
Bu da Kuzey Kürdistan’da Kürt sorununun çözümünü geciktiriyor, hatta
engelliyor. fiu aç›kt›r, e¤er Güneyli
güçler ve uluslararas› çevreler Türkiye’yi cesaretlendirmeseler, Türkiye
Kürt sorununu en k›sa zamanda çözmek zorunda kal›r. Kürtler özgürlü¤ü
için, demokrasi için az mücadele et-
SERXWEBÛN
68
mediler. Dünyan›n herhangi bir köflesinde bir halk bu kadar mücadele verseydi kesinlikle özgürlüklerini, demokrasilerini, temel demokratik haklar›n› rahatl›kla elde edebilirlerdi. fiu
anda ortada Kürt sorunu diye bir sorun kalmazd›, inkârc›l›k diye bir sorun kalmazd›. Ama bu kadar büyük
bir mücadeleye ve 21. yüzy›lda özgürlük ve demokrasi fikrinin önemli bir
siyasal de¤er, ideolojik de¤er haline
gelmesine ra¤men Türkiye, insanl›¤›n
en kadim halk› olan Kürt halk›n›n dilini, kültürünü, kimli¤ini reddediyorsa, hâlâ onu resmi olarak kabul etmiyorsa, bu politikada ›srar devam ediyorsa bunun bir nedeni de Güney
Kürdistanl› güçlerin Türkiye’nin bu
politikas›na cesaret vermesidir. Türkiye hâlâ d›fl güçlere dayanarak ya da
Güneyli güçleri kullanarak PKK’yi ezme politikas›ndaki umudunu kaybetmemifltir. Tabii ki bu durum tüm Güneyli örgütler aç›s›ndan elefltirilmesi
gereken bir durumdur.
söz konusu oldu¤unda hiçbir parça
kendi dar ç›karlar› gere¤i di¤er parçalar›n özgürlük ve demokrasi sorunlar›na duyars›z kalamaz ya da di¤er
parçadaki halk›n özgürlük ve demokrasi sorunlar›n› pazarl›k konusu yapamaz, yapmamal›d›r.
Güney Kürdistanl› güçlerin politikalar›, yaklafl›mlar› asl›nda Kürt özgürlük hareketinden kaç›fllar› teflvik
etmekte, Kürt özgürlük hareketine siyasi bask› kurarak, çeflitli bask› yöntemlerini süreklilefltirerek Türkiye’nin
imha politikalar›na katk› sunmaktad›r. Gerilladan, Medya Savunma
Alanlar›ndan çeflitli kaç›fllar›n ortaya
ç›kmas›nda KDP’nin, YNK’nin politikalar› belirleyicidir. Kaç›fllar teflvik
ediliyor, kaçanlar korunuyor, hatta
kaçanlar›n belirli koflullarda teslim
edilmesi konusunda Türkiye ile yap›lan anlaflmalar da vard›r. Bu da tabii
Aral›k 2008
kalman›za gerek yok, kaçar gelirseniz
herhangi bir zorlukla karfl›laflmazs›n›z” biçimindeki propagandalar› ortadayken Güney Kürdistan’da kaçanlara kucak aç›lmas›, hatta kaç›fllar›n
çeflitli biçimlerde teflvik edilmesi, desteklenmesi kabul edilebilecek bir durum de¤ildir. E¤er kaçanlara bu kadar destek verilmesi, kucak aç›lmas›
olmasayd› belki bu kaç›fllar›n önemli
bir k›sm› gerçekleflmeyecekti. Tabii ki
kaçmak isteyenleri kimse zorla durduramaz. PKK’den geçmiflte de kaçanlar olmufltur, Mücadelede zorland›kça kaçanlar olabilir, bu ayr› bir konudur. Mücadelenin zorluklar›, s›k›nt›lar›, koflullar› gere¤i bu tür fleyler olmaktad›r. Ama Güneyli güçlerin tutumlar›yla, tav›rlar›yla zay›f unsurlara bir nevi kaçarsan›z, gelirseniz burada yaflayabilirsiniz biçiminde bir
yaklafl›m içinde olmas› bir Kürt hare-
“Güney Kürdistanl› güçler hâlâ ulusal demokratik politikada ilkeli
davranmamaktad›rlar. Siyasal duruma göre, dengelere göre politika
Güney Kürdistanl› güçler ulusal
politikada ilkeli davranmal›d›rlar
yapmay› bir tarz haline getirmifllerdir. Tabii ki uluslararas› ve bölgesel
dengelerde çeflitli politik yaklafl›mlar, taktikler, üsluplar kullan›labilir.
Bu aç›dan da Güneyli güçler “biz
Kürtler aras› bir çat›flmaya girmek istemiyoruz, Türkiye kendi sorunlar›n› demokratik temelde çözmeli” yaklafl›m›n›
bir ilke ve temel politika haline getirmeli ve Türkiye’ye bunun d›fl›nda farkl› politika izlenmeyece¤ini göstermelidir. Bu
yap›l›rsa biz Türkiye’nin mevcut inkârc›
politikadan vazgeçece¤ini, Kürt sorununu da demokratik temelde çözme konusunda daha istekli olaca¤›n› ya da bugünkü mevcut politikay› sürdürmesinin
koflullar›n›n kalmayaca¤›n› söylüyoruz.
Güney Kürdistanl› güçler hâlâ
ulusal demokratik politikada ilkeli
davranmamaktad›rlar. Hâlâ siyasal
duruma göre, dengelere göre politika
yapmay› bir tarz haline getirmifllerdir. Tabii ki uluslararas› ve bölgesel
dengelerde çeflitli politik yaklafl›mlar,
taktikler, üsluplar kullan›labilir.
Bunlar do¤ald›r. Ama burada biz temel ilkelerden bahsediyoruz. Bütün
Kürdistan halk›n›n ulusal demokratik ç›karlar›ndan söz ediyoruz. Temel
ilkeler ve ulusal demokratik ç›karlar
Bunlar do¤ald›r. Ama biz bütün Kürdistan halk›n›n ulusal
demokratik ç›karlar›ndan söz ediyoruz”
ki Türkiye’nin Kürt özgürlük hareketini da¤›tma, tasfiye etme politikalar›na destek anlam›na geliyor. Özgürlük
mücadelesi yürüten savaflç›lar›n, gerillalar›n, kadrolar›n, sempatizanlar›n
kaç›rt›lmas›, bu parçadaki hareketten
uzaklaflt›r›lmas›n›n herhalde herhangi bir Kürt örgütünün görevi olmamas›, böyle bir rolü üstlenmemesi, kaç›fllar› teflvik edici bir yaklafl›m içinde olmamas› gerekiyor. Güneyli güçlerin
herhangi bir Kürdistan parças›ndaki
Özgürlük hareketinden kaç›fllar› teflvik etmesi, onlara olumlu bir fley yapm›fllar gibi davranmas›, onlar› takdir
etmesi, onlara imkân tan›mas› Türk
devletinin politikas›na hizmet etmektedir. Zaten Türk devleti de “bu s›k›nt›lar› b›rak›n, vazgeçin, kendinizi harcamay›n, gelin burada rahat edersiniz” ça¤r›lar› yapmaktad›r. Türkiye’nin “so¤ukta, açl›kta, susuzlukta
keti, bir Kürt grubu aç›s›ndan gafletten de öte bir fleydir.
Güneyli güçler kaç›fllar› teflvik
etmektedir
Hiçbir Kürt grubunun, Kürt hareketinin, Kürt siyasetçisinin herhangi
bir parçadaki özgürlük mücadelesini
zay›flatacak, oradaki kaç›fllar› özendirecek ya da hareketin da¤›lmas›n›, ortadan kald›r›lmas›n› teflvik edecek bir
tutuma girmemesi gerekiyor. Ne yaz›k
ki Güney Kürdistan böyle bir olumsuz rol oynuyor. Hatta bir nevi Do¤u’da, Güneybat›’da, Kuzey Kürdistan’daki gençlere ve yurtd›fl›ndaki halka
“bak›n Güney’de bir devlet var, devletimiz oldu” deyip, Do¤u Kürdistan’da,
Kuzey Kürdistan’da, Güneybat› Kürdistan’da gençlerin, halk›n bir özgürlük sorunu oldu¤unu, bir mücadele
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
sorunu oldu¤unu unutturmas›n›, insanlar›n Güney’deki bu devletçikle
tatmin olmas›n› sa¤layan bir anlay›fl
yaratmas› söz konusudur. Yarat›lan
bu havan›n ve zihniyetin Kürdistan
halk›n›n di¤er parçalar›ndaki mücadelesi aç›s›ndan ciddi bir tehlike
oluflturdu¤unu vurgulamak gerekmektedir. ‹lk bafllarda böyle bir oluflum di¤er parçalardaki mücadelenin
geliflmesi aç›s›ndan zemin olaca¤› düflünülürken, di¤er parçalardaki mücadele duygusunun gevfletilmesine
yol açmas›, giderilmesi gereken ciddi
bir sorun olarak görülmelidir.
Bugün Güney Kürdistan’daki siyasi
güçlerin tarihsel aç›dan, Kürt halk›n›n
ulusal demokratik mücadelesi aç›s›ndan kabul edilemeyecek, gerçekten tarihsel olarak gelecekte, ileride mahkûm
edilecek böyle bir politikay› izlememesi
gerekiyor. Bunun do¤ru olmad›¤›n›,
KDP’nin de YNK’nin de bu tür sonuçlara yol açacak tutumlardan vazgeçmesi
gerekti¤ini söylemek her yurtsever demokrat›n görevi olmal›d›r. Bütün yurtseverlerin, demokratlar›n, ayd›nlar›n
da KDP ve YNK’ye b›rakal›m herhangi
bir parçadaki demokratik ulusal mücadeleyi zay›flatmas›n›, tersine destek verilmesi gerekti¤ini dayatmalar› gerekir.
Nitekim Kürt halk Önderi son görüflmelerinde Talabani için “sadece olumsuz
duruma girmemesi yetmez, aksine Kürt
sorunun demokratik çözümü için destek sunmas› gerekir” demesi, Kürt örgütlerinin ve liderlerinin sorumlular›n›n nas›l davranmas› gerekti¤ini ortaya
koymas› aç›s›ndan çok önemlidir.
KNK’nin ortak ulusal bir tutum
belgesini gündeme almas› önemlidir
Yak›nda toplanacak KNK genel kurulunda bu durumlar›n tart›fl›lmas›
gerekiyor. Bir Ulusal Tutum Belgesi
tasla¤› haz›rlanm›fl. San›r›z bunun
üzerine tart›flma olacak, bütün Kürtleri, siyasi güçleri ba¤layacak baz› ilkeler tespit edecektir. Gerçekten de
KNK’nin böyle bir toplant›y› yapmas›
bu süreçte anlaml›d›r. Zamanlama
aç›s›ndan da do¤rudur. Türk devletinin, ‹ran’›n ve çeflitli uluslararas› güçlerin Kürtler aras› çat›flma yaratmaya,
69
Kürtler aras› so¤ukluk ve gerilim ortaya ç›karmaya çabalad›¤› bir dönemde,
hem de Kürtlerin birli¤e en fazla ihtiyac› oldu¤u bir dönemde bu tür olumsuz politikalar›n engellenmesi aç›s›ndan KNK’nin çabalar›, giriflimleri de¤erlidir. KNK’nin ve KNK içindeki tüm
yurtseverlerin, ayd›nlar›n, hatta KNK
d›fl›ndaki tüm yurtsever ayd›nlar›n ortak ulusal bir tutum belgesinin ortaya
ç›kmas›nda katk› sunmas› taktir edilecek bir çabad›r. Kürt örgütlerinin b›rakal›m birbirine engel olmas›, her
parçadaki sorunun demokratik çözümü ve bu yönlü mücadelenin desteklenmesi aç›s›ndan ulusal demokratik
ilkelerin belirlenmesi önemli olmaktad›r. Bu aç›dan KNK’nin bu ifli daha
ciddiye almas›, çal›flmalar›n› ve ortaya
ç›karaca¤› sonuçlar›, bütün ayd›nlara
ve yurtseverlere mal etmesi gerekmektedir. Ortaya ç›kar›lacak ulusal tutum
belgesi çerçevesinde bütün Kürt siyasi örgütlerinin birbirine ve de¤erlerine
sayg›l› olmas›, birbirlerinin aleyhinde
çal›flmamas› gerekir.
Ulusal Tutum Belgesine ters tutum
içine girenlere karfl› KNK’nin de Kürt
demokratik kamuoyunun da tutum
gelifltirmesi, Kürt halk›n›n ulusal demokratik mücadele tarihinde örgütler
aras› iliflkilerde yeni bir dönemin bafllamas›n› beraberinde getirecektir.
Kürdistan tarihinde, siyasal mücadele
alan›nda yanl›fl tutumlar›n ortaya ç›kmas›n›n nedeni yanl›fl yapan, ulusal
demokratik tutum içinde olmayan örgütlere ve kiflilere tutum tak›n›lmad›¤› için bu davran›fllar bir nevi normal
hale gelmifltir. O bak›mdan onlarca y›l
yürütülen zorlu mücadelenin getirdi¤i
siyasal bilinç, Kürtlerin siyasal düzeyde kazand›¤› tecrübeler, oluflan yurtsever demokratik bilinç, Kürt halk›n›n
demokratik ve özgür yaflam özlemi art›k Kürt halk›na, Kürt ulusuna, Kürt
halk›n›n bütün parçalardaki özgürlük
ve demokrasi mücadelesine zarar veren tutumlara karfl› tav›r gelifltirilmesini gerektirmektedir. Art›k yurtseverden ayd›n›na tüm Kürt halk› aç›s›ndan ulusal demokratik ölçülerin, tutumun ne olmas› gerekti¤inin bilinmesi gerekir. Neyin yap›lmas›, neyin
yap›lmamas› gerekti¤inin netleflmesi
gerekir. Bu nedenle de KNK’nin Ulusal Tutum Belgesi konusunda tart›flmalar› ilkesel düzeyde, temel ilkeler
düzeyinde mutlaka netlefltirilmesi ve
bunun bütün Kürt kamuoyuna mal
edilmesi gerekmektedir. Kürt kamuoyunun bu temel ilkeler temelinde izlenen politikalar› takip edip de¤erlendirmesi gerekiyor. Bu temel ilkelere
ters düflüldü¤ünde de kamuoyu olarak tutum koyarak olumsuzluklar›n
önüne geçmelidir. Bu yönüyle de Kürdistan halk›n›n özgürlük ve demokrasi sorunu art›k bireylerin ya da örgütlerin insaf›na b›rak›lmamal›d›r. Kürt
demokratik kamuoyunun, Kürt halk›n›n demokratik kurumlaflmalar›n›n,
sivil toplum örgütlerinin, sivil inisiyatiflerin kesinlikle devrede olmas› ve
duyarl› davranmas› do¤ru ulusal demokratik politikalar›n yürütülmesi
aç›s›ndan zorunlu hale gelmifltir. Yanl›fl tutumlara tav›r alarak halk›n demokratik ç›karlar›n› esas alan bir siyasal kültürün, siyasal ortam›n oluflmas›n›n sa¤lanmas› gerekiyor.
Kürt halk› ba¤›ms›z ve özgür iradesini
ortaya koyabilmelidir
Kürt halk Önderi örgütlerin ve bireylerin içine girece¤i yanl›fll›klar›n
önüne geçmek için “halk benim ne
dedi¤ime veya her hangi bir örgütün
ne dedi¤ine bakmas›n, kendini örgütlesin, kendi ulusal demokratik kararlar›na kendisi karar versin” demektedir. Sadece bir kiflinin, bir liderin söylemesiyle Kürt halk›n›n ç›karlar›n›n belirlenemeyece¤i bu yönüyle
sadece kendisinin de¤il hiç kimsenin
esas al›nmamas›, esas al›nmas› gerekenin ilkeler ve Kürt halk›n›n özgürlük ve demokrasi ç›karlar› oldu¤unu
vurgulam›flt›r. Halk›n özgür, demokratik yaflam› ve bunun ilkeleri çerçevesinde karar verilmelidir, tutum
al›nmal›d›r diyerek Kürt halk›na,
Kürt kamuoyuna nas›l bir demokratik durufl içinde olmas› ve özgürlük
anlay›fl› içinde olmas› gerekti¤ini hat›rlatm›flt›r. Böylelikle de bireylerin,
örgütlerin yapaca¤› yanl›fll›klara karfl› halk›n demokratik iradesinin devrede olmas›n› istemifltir. Kürt halk› ve
SERXWEBÛN
70
Kürt kurumlar› art›k bu olgunlu¤a
ulaflm›flt›r. Bu aç›dan KNK ve sorumlu bütün Kürt demokratik kurumlar›
Kürt halk Önderli¤inin belirtti¤i çerçevede kendi demokratik iradelerini
ulusal demokratik ilkeler çerçevesinde ortaya koymalar›, böylelikle Kürt
demokratik yaflam› üzerinde rollerini
oynamalar› gerekiyor. Zaten özgürlük
de demokrasi de demokratik irade
haline gelmek de budur. Bu da art›k
birilerinin a¤z›ndan ç›kan sözler de¤il
de halk›n örgütlü gücüyle kendi gelece¤ini belirlemesidir.
Tabii ki Kürt halk› Önderli¤ine de
mücadeleyi yürüten örgütlerine de de¤er verecektir. Bu konuda kuflku yoktur. Siyasi örgütlerine sahip ç›kmayan, Önderliklerine de¤er vermeyen
halklar özgürlü¤e de lay›k olamazlar.
Tabii ki Kürt halk› Önderine sahip ç›kacakt›r, sahip ç›kmal›d›r da. Nitekim
sahip ç›k›yor. Çünkü Kürt halk Önderinin ortaya koydu¤u irade, birikim
kendine de¤il, insanl›¤a aittir, Kürt
halk›na aittir. Önder Apo, Kürt halk›n›n de¤eridir, insanl›¤›n de¤erdir. Bu
yönüyle buna sahip ç›kacak bu çerçevede özgürlük ve demokrasi mücadelesini yürütecektir. Önderlik kendinizi
esas al›n, kurumlar›n›z› esas al›n derken demokratik kültürü, demokratik
iradeyi ilkelerle yaflamay› ortaya koyuyor. Yoksa mücadele yürüten örgütlerinizden uzak durun, liderinizden
uzak durun, örgütünüz olmas›n, lideriniz olmas›n bunlar› dinlemeyin demiyor. Burada örgütle iliflkilerinizin,
liderle iliflkilerinizin ulusal demokratik
ç›karlar temelinde, özgürlük ç›karlar›
temelinde olmas› gerekti¤ini, ilkeli
olunmas› gerekti¤inin alt›n› çiziyor. Bu
yönüyle de Kürt halk Önderi Kürt halk›n›n gerçekten demokratik özgür irade kazanmas› konusunda Kürt halk›na önemli bir destek veriyor, güç veriyor, kuvvet veriyor. Halk›n nas›l durufl
göstermesi, yaflamas› gerekti¤i konusunda büyük bir e¤itimci gibi davran›yor. Büyük bir ö¤retmen gibi davran›yor. Baflta Kuzey Kürdistan olmak
üzere Kürt halk›nda özgür irade, demokratik irade ortaya ç›km›flsa, her
türlü bask›ya ra¤men demokratik durufl ortaya koyabiliyorsa, mücadele
edebiliyorsa hiçbir bask›, hiçbir zulüm
Kürt halk›n› mücadeleden vazgeçiremiyorsa bunun nedeni Önderli¤in halk› demokratik ve özgür irade konusunda e¤itmesidir. Halk›n kendi iradesine güvenmesi, demokratik iradesini
ortaya ç›kararak siyaset yapmas›, Önderli¤in perspektiflerinin, çabalar›n›n,
yaklafl›mlar›n›n Kürt toplumunda maya tutmas›, hatta maddi bir güç haline
gelerek bu ilkesel anlay›fl›n örgüte ve
kurumlara kavuflmas› sonucudur.
Politikada aç›kl›k ilkesini herkesten çok
Kürtler uygulamal›d›r
Kürt hareketleri, Kürt liderleri tabii
ki diplomasi de yaparlar, siyasette yaparlar, komflu ülkelerin siyasi güçleriyle, devlet baflkanlar›yla, baflbakanlar›yla görüflebilirler. Bunlar yanl›fl de¤ildir. Yanl›fl olan bu tür iliflkilerin her
hangi bir parçadaki Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesi aleyhine yap›lmas›d›r. Kürt halk› bu tür iliflkileri, görüflmeleri yak›ndan takip etmeli, ilkelere
göre mi oluyor, yoksa sömürgeci güçlerin bask›s›, dayatmas› karfl›s›nda Kürt
halk›n›n özgürlük mücadelesi aleyhine
mi gelifliyor bunlar› de¤erlendirebilmeli ve zaman›nda tutum alabilmelidir.
Asl›nda bugün dünyada politikada
aç›kl›k ilkesini herkesten fazla Kürtler
uygulamal›d›r. Çünkü Kürtlerin politikas›nda da mücadelesinde de kendi
temel demokratik haklar›n› savunma
d›fl›nda hiçbir etken yer almamaktad›r. Dolay›s›yla Kürtlerin politikalar›n›
Aral›k 2008
ve diplomasilerini aç›k yürütmeleri
kendi ç›karlar›nad›r. Her fleyden önce
de Kürdistan’›n parçalanm›fll›¤› koflullar›nda diplomasi ve politikay› her
hangi bir parçan›n veya örgütün aleyhine yapmamal›d›rlar. Kesinlikle kendi
özgürlük ve demokrasi mücadelesinin
ilkeleri temelinde yürütmelidirler.
Örne¤in Güney Kürdistanl› güçler
di¤er ülkelerle sadece Güney Kürdistan’daki sorunlar› tart›flmal›d›rlar.
Güney Kürdistan ile söz konusu ülkeler aras›ndaki iliflkileri tart›flmal›d›rlar. E¤er ‹ran’la Do¤u Kürtleri tart›fl›lacaksa, Türkiye ile Kuzeyli Kürtlerin
durumu tart›fl›lacaksa bu pazarl›k temelinde de¤il, oralardaki Kürt sorununun demokratik temelde nas›l çözülece¤i, Kürt halk›n›n temel demokratik haklar› nas›l pratikleflece¤i üzerinden tart›flmalar› gerekir. Bunun d›fl›ndaki her türlü tart›flma gayr› ahlakidir, gayri meflrudur. Ulusal demokratik ilkeler ve ç›karlar aç›s›ndan ise
gaflet ve ihanettir. Bu aç›dan da ne
sömürgeci güçler Kürt örgütleriyle bu
temelde bir iliflkiye girmelidirler ne de
Kürt örgütleri sömürgeci güçlerin dayatmas› temelinde bu tür görüflmeler
ve iliflkiler içinde olmal›d›rlar.
Bu çerçevede bak›ld›¤›nda Talabani
geçen baharda oldu¤u gibi yine Türkiye’ye gitmeyi düflünüyor. Abdullah
Gül’ün ise e¤er “kulak a¤r›lar›” geçerse
yak›n zamanda Irak’a ve Güney Kürdistan’a gitme planlar› var. Güneyli siyasi güçler ve tüm flahsiyetler bilmelidirler ki Abdullah Gül Türkiye’de Kürt-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
lere karfl› yürütülen özel savafl›n koordinatörüdür. Kürt özgürlük hareketine
karfl› tasfiye plan›n›n d›fl dünyadaki
koordinatörlü¤ünü yaparak d›fl iliflkileri Kürt özgürlük hareketini tasfiye temelinde harekete geçirme çabas›n›
sürdürüyor. Bu rol kesinlikle Abdullah
Gül’e verilmifltir. Abdullah Gül geçen
dönemdeki Necdet Sezer gibi politikadan uzak duran kifli de¤ildir. Aksine
d›fliflleri bakanl›¤›ndan gelen bir cumhurbaflkan› olarak Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesinde d›fl iliflkileri, diplomasiyi bizzat yürütmektedir.
‹çeride de kimi ayd›nlar›, sanatç›lar›,
yazarlar›, sivil toplum örgütlerini örgütleyerek Kürt özgürlük hareketini
tasfiye etme, kuflatma ve ezme politikas›n›n parças› haline getirmek için çal›flmaktad›r. ‹çeride ve d›flar›da Kürt özgürlük hareketini kuflatma rolü önemli oranda Abdullah Gül’e verilmifltir.
E¤er Abdullah Gül Ba¤dat’a ve Erbil’e
gidecekse kesinlikle bu görevi temelinde gidecektir. Irakl› ve Güneyli güçleri
Kürt özgürlük hareketinin üzerine sürmek için bu ziyaretleri yapacakt›r. Bu
ziyaretler herhangi bir hava alan›n›n
aç›l›fl› ya da Talabani’nin geçen baharda Türkiye’ye yapt›¤› ziyaretin karfl›l›¤›
de¤ildir. Türk devletinin gerilla ve halk›n serh›ldanlar› karfl›s›nda s›k›flmas›
sonucu Kürtlerin ve Irak’›n deste¤ini
alarak PKK’nin siyasette kazand›¤› inisiyatifi k›rmak ve Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede inisiyatifi ele geçirmek için bu ziyaret yap›lmaktad›r.
Abdullah Gül yapaca¤› görüflmelerde
Talabani’nin PKK’ye karfl› aç›k tav›r
almas›n› isteyecektir
Bu aç›dan bu tür görüflmeler kesinlikle gizli diplomasinin daha üst düzeyde yürütülmesi anlam›na gelmektedir. Buna bütün Kürtlerin karfl› ç›kmas› gerekiyor. Güneyli Kürtler “Abdullah Gül Erbil’e gelecekse Güney
Kürdistan’la iliflki içinde olmak için
gelmelidir, PKK konusunda pazarl›k
yapmak için gelmemelidir” yaklafl›m›n›
ortaya koymal›d›r. Abdullah Gül s›k
s›k “terör Irak’la, Kuzey Irak’la iliflkilerimizi zehirliyor” diyerek asl›nda Güney Kürdistanl› siyasi güçleri tehdit et-
71
mektedir. PKK’yi tasfiye edersek iliflkilerimiz daha iyi geliflir, bundan befl kat
daha iyi geliflir, on kat daha iyi geliflir,
Güneye yat›r›mlar yapar›z, böylece
ekonomik, sosyal refah geliflir diyerek
havuç sopa politikas› izliyor. Bu aç›dan tüm Kürtlerin Abdullah Gül’ün bu
gezilerine dikkatli yaklaflmas› gerekiyor. Özellikle Güney Kürdistan halk›n›n bu ziyaretlerin kesinlikle Erbil havaalan›n›n aç›l›fl› veya dostluk ziyareti
olmad›¤›n›, Kürt özgürlük hareketini
tasfiye etmek için yap›lan ziyaretler oldu¤unu bilmelidir. Tabii ki Türk devleti “PKK’yi ezdikten sonra pozisyonumu
güçlendiririm, Güney Kürdistan federe
hükümetine her istedi¤imi kabul ettiririm” anlay›fl›ndad›r. Bu bak›mdan
Güney Kürdistan halk› bu ziyaretlerin
öyle masum ziyaretler olmad›¤›n› bilmeli, ona göre tav›r ve tutum almal›d›r. Irak’a gitmesi de iyi niyetli bir yaklafl›m de¤ildir. Irak hükümeti zaten
“Türkiye ile terörün tasfiye edilmesi
konusunda ortak politika içindeyiz”
diyor. Türkiye bu tür görüflmeler ve
yapaca¤› bask›larla Talabani’yi de
tümden bu politikan›n içine katmak
istiyor. Talabani bir Kürt oldu¤u için
Kürt özgürlük hareketi üzerine gitmede Irakl›lar gibi, Türkiye gibi aç›k tav›r
tak›nam›yor. Abdullah Gül yapaca¤›
görüflmelerde bask› ve vaatlerle Talabani’nin aç›k tav›r almas›n› sa¤lamaya
çal›flacakt›r. Türkiye son zamanlarda
Talabani ile Kürt özgürlük hareketinin
tasfiyesi konusunda pazarl›k görüflmelerini artt›rm›fl bulunuyor. ‹liflkileri
s›klaflt›rmalar› kesinlikle Türkiye’deki
esas siyasi karar al›c› olan Milli güvenlik kurulunun karar› do¤rultusundad›r. Bu bak›mdan Talabani’nin de bu
konuda net, ilkeli tutum tak›nmas› gerekiyor. fiimdiye kadar Türkiye ile iliflkileri Kürt özgürlük hareketi hakk›nda
yapt›¤› de¤erlendirmeleri, söylemleri
Kürt halk›nda kuflku uyand›r›yor. Belki ciddi bir olumsuz pratik ortada yok,
zaman zaman YNK de “Kürtler aras›
art›k savafl olmaz, biz Irak’›n, Türkiye’nin dayatmalar›n› kabul etmeyiz”
gibi söylemlerde bulunuyor olsa da,
YNK’nin kimi yetkililerinin ve Türkiye’nin temsilcisinin aç›klamas›, Talabani’nin yer yer Türkiye’yi ve AKP’yi
öven sözler söylemesi ister istemez
Kürt halk›n›, Kürt demokratik kamuoyunu kuflkuland›rmaktad›r.
Yerelde sorunlar›n çözülmesi Türkiye ile
Kürtler aras› iliflkileri gelifltirir
Abdullah Gül’ün ziyareti s›ras›nda
Kürtler, Kürt ayd›nlar›, yazarlar›, “PKK
ile pazarl›k için gelme, böyle bir pazarl›k ziyaretini kabul etmiyoruz” tutumunu göstermelidirler. Irak ziyareti, Erbil
ziyareti PKK’nin tasfiye edilmesi üzerinde yap›lacak pazarl›k ziyaretiyse Kürt
halk› bunu kabul etmez, diye aç›kça tav›rlar›n› koymal›d›rlar. Talabani de Önderli¤in belirtti¤i gibi Abdullah Gül’e,
Türkiye’nin birli¤inden yanay›z, ama
Türkiye de kendi Kürtleriyle sorunlar›n› demokratik temelde çözsün, Kürtlerin kimli¤ini, anadilde e¤itimini kabul
etsin, kültürü önündeki engelleri kald›rs›n, demokratik örgütlenmesine engel ç›karmas›n, DTP’nin Kürt kimli¤i
ad›na siyaset yapmas›na engel olunmas›n, demelidir. Kuzey Kürtleri Türkiye’nin parças› olsunlar, ama Kürtlerin
temel demokratik haklar›yla, sorunlar›yla ilgilenmesinin de do¤al karfl›lanmas› gerekti¤ini söylemelidirler. Bu temelde Kürtlerin demokratik iradelerinin olabilece¤ini, meclislerinin olabilece¤ini, belediye yetkilerinin geniflletilmesi gerekti¤ini, bunlar›n Türkiye’nin
birli¤ine zarar verme de¤il, Türkiye’nin
birli¤ini güçlendirece¤ini aç›kça belirtmelidir. Yerelde sorunlar›n çözülmesinin merkezi hükümetle, Türkiye ile ç›kacak pürüzlerin önüne geçece¤ini, sorunlar›n›n ço¤unun yerelde çözülmesinin Türkiye ile Kürtler aras› iliflkileri
zorlayan de¤il, hatta rahatlatan bir geliflme olaca¤›n› ortaya koymal›d›r.
KDP ve Mesut Barzani’nin de Türkiye’ye “biz Türkiye ile iliflki kurmaktan
yanay›z, Osmanl› döneminden beri
Türkiye ile iliflkilerimiz var, bu iliflkilerimizi daha da gelifltirebiliriz, ekonomik iliflkiler gelifliyor, siyasal iliflkilerin
daha da geliflmesi ve sa¤l›kl› bir temele
oturmas› için, süreklileflmesi için Türkiye’nin kendi s›n›rlar› içinde Kürtlerin
temel demokratik haklar›n› kabul ederek Kürt sorununu çözmesi gerekir, bu
yap›ld›¤› taktirde biz Güney Kürdistan
SERXWEBÛN
72
“Son zamanlarda görüldü¤ü gibi Türkiye ile ‹ran ortak operasyonlar
yapmaktad›rlar. Efl zamanl›, koordineli biçimde Medya Savunma Alanlar›na
sald›rmaktad›rlar. Hava sald›r›lar›, a¤›r topçu at›fllar›yla gerilla alanlar›n›
vurmaktad›rlar. Bu sald›r›lardan en fazla da Medya Savunma Alanlar›nda
bulunan köylüler zarar görmektedir. Güney Kürdistanl› siyasilerin,
demokratik kurumlar›n›n ve halk›n buna tepki göstermesi gerekiyor”
olarak Türkiye ile daha s›k› iliflkileri
gelifltirebiliriz” demelidirler. Türkiye,
Güney Kürdistan ve Irak’la daha s›k›
iliflki içinde olabilir, ama bunun için
Türkiye cumhuriyetinin demokratikleflmesi ve iliflkilerini bu çerçevede ele
almas› gerekir, demelidirler. Ba¤dat ve
Erbil ziyaretlerinde e¤er tart›fl›lacaksa
bunlar tart›fl›lmal›d›r. Bunlar›n d›fl›ndaki her tart›flma Kürt sorununun demokratik çözümüne hizmet etmedi¤i
gibi di¤er parçalardaki Kürtleri de zor
duruma düflürür. En baflta Güney
Kürdistan’daki Kürtlerin kazan›mlar›n›, kurumlaflmalar›n› tehlikeye atar.
E¤er Güney Kürdistan’da siyasal istikrar, ekonomik-sosyal geliflme ve Kürtlerin kazan›mlar›n›n kal›c›laflmas›,
kökleflmesi isteniliyorsa Türkiye’nin
kendi Kürtleriyle sorununu çözerek
Güney Kürdistan’a ve tüm parçalara
olumsuz bak›fl›n› de¤ifltirmesi gerekir.
Bu yönüyle de Talabani ve Barzani’nin
Türkiye ile Abdullah Gül’ün ziyaretlerini bu temelde de¤erlendirmeleri gerekir. Önderlik zaten ‹mral›’da bu temelde Talabani ve Barzani’ye ça¤r› yapm›flt›r. Talabani ve Barzani’nin nas›l
bir tarihsel sorumluluk duygusu içinde
olmalar› gerekti¤ini hat›rlatm›flt›r. Herhalde Say›n Talabani ve Barzani’nin de
bu sorumluluklar›n› hissederek Kürt
halk Önderinin belirtti¤i biçimde Türkiye ile iliflkinin temel ilkelerini Abdullah Gül’e hat›rlat›rlar.
Hava sald›r›lar›nda en fazla köylüler
zarar görmektedir
Son zamanlarda görüldü¤ü gibi Türkiye ile ‹ran ortak operasyonlar yapmaktad›rlar. Efl zamanl›, koordineli biçimde Medya Savunma Alanlar›na sald›rmaktad›rlar. Hava sald›r›lar›, a¤›r
topçu at›fllar›yla gerilla alanlar›n› vur-
maktad›rlar. Bu sald›r›lardan en fazla
da Medya Savunma Alanlar›nda bulunan köylüler zarar görmektedir. Güney
Kürdistanl› siyasilerin, demokratik kurumlar›n ve halk›n buna tepki göstermesi gerekiyor. Böyle bombard›manlarla ‹ran ve Türkiye’nin Kürt sorununu
çözemeyece¤ini ve bunlardan y›lmayacaklar›n› ortaya koymalar› gerekiyor.
Kürtler bugün zay›f bir halk de¤ildir.
E¤er Kürt demokratik güçleri do¤ru bir
ulusal tutumla birlik olurlarsa elli milyona yak›n Kürt bu politika ve birlik etraf›nda toplan›r. Do¤ru bir politika etraf›nda birleflmifl ve örgütlenmifl Kürtleri de hiçbir devlet bast›ramaz. Art›k
hiçbir devletin kendi Kürt’ünü bast›rma
flans› kalmam›flt›r. Yeter ki Kürtler birlik içinde olsun, birbirlerine karfl›
olumsuz tutum içinde olmas›n. Kürt
halk›n›n ulusal demokratik bilincinin
geliflkinli¤i dikkate al›nd›¤›nda Ortado¤u’da ortak tutum tak›nm›fl Kürtlere
hiçbir devletin gücü yetmez. HPG gerillalar›n›n Türkiye’nin sald›r›lar› karfl›s›nda ortaya koydu¤u direnifl ortad›r.
E¤er Kürtler birlikte hareket ederlerse
ne da¤da savaflarak Kürtleri ezebilirler
ne de flehirlerde. Kürt halk›n›n flehirlerde her türlü bask›ya karfl› nas›l fedaice
bir direnifl ortaya koydu¤u ortadad›r.
Türkiye bütün imkânlar› seferber ediyor, d›fl dünyan›n deste¤ini al›yor, ama
gerilla karfl›s›nda baflar›s›z kalmaktan
kurtulam›yor. Kald› ki Kürtler ortak politika izledi¤i taktirde d›fl dünya Türkiye’ye bu kadar destek vermez. Ne iran
ne Türkiye bu kadar cesaretli sald›ramaz. Aksine Kürtlerin ortak tutumu
karfl›s›nda Türkiye de ‹ran da geri ad›m
atarak Kürt sorununu demokratik temelde çözmek zorunda kal›rlar.
Bu aç›dan da Güney Kürdistanl› güçler ‹ran’›n ve Irak’›n ortak sald›r›lar›na
karfl› ç›kmal›d›rlar. ‹ran ve Türkiye’nin
Aral›k 2008
bu ortak sald›r›lar›n›n ayn› zamanda
kendilerine karfl› oldu¤unu söylemelidirler. Bugün PKK’ye karfl›, yar›n da bize karfl› ortak politika izleyebilirsiniz,
f›rsat buldu¤unuzda bizi de ezmek isteyebilirsiniz, bu nedenle biz sizin politikalar›n›z› do¤ru bulmuyoruz, demelidirler. Türkiye kendi Kürtleriyle sorunu
çözsün, ‹ran kendi Kürtleriyle sorunu
çözsün, demelidirler. Türkiye ve ‹ran’›n
Medya Savunma Alanlar›na sald›rmalar› kendi Kürtleriyle sorunlar›n› çözmemelerinden kaynaklan›yor. Ben direnen
Kürtleri ezersem ‹ran’da Kürt sorunu
kalmaz, Türkiye’de Kürt sorunu kalmaz, Kürtlerin iradelerini k›rm›fl olurum, cesaretlerini k›rm›fl olurum, böylelikle inkârc› politikalar›m›z›, bask›c› politikalar›m›z› sürdürebiliriz demektedirler. Bu nedenle Medya Savunma Alanlar›na yönelik ‹ran’›n ve Türkiye’nin sald›r›lar›na karfl› ç›kmamak asl›nda Türkiye’nin ve ‹ran’›n bu politikalar›n› sürdürmesine cesaret vermektedir. Bu aç›dan Güney Kürdistanl› güçler sadece
Türkiye’ye de¤il, ‹ran’a karfl› da politikalar›nda net olmal› ve tutum tak›nmal›d›rlar. Kürtler e¤er birlik olurlarsa ne
Türkiye ne ‹ran ne de dünya karfl›s›nda
zay›ft›rlar. Kürtleri Türkiye ve ‹ran karfl›s›nda zay›f b›rakan, ortak politika izleyememeleridir. Bunun mutlaka görülmesi, gere¤inin yap›lmas› gerekiyor.
Ulusal Tutum Belgesi’ne
destek verilmeli
KNK’nin Ulusal Tutum Belgesi’ne
bu nedenle destek vermesi gerekiyor.
Böyle bir ulusal tutum belgesi ortaya
ç›kt›¤›nda Kürt siyasi güçlerinin bask›lara karfl› direnme gücü de meflruiyeti de artar. Kürtler aras›nda bir ulusal tutum belgesi var, biz bunun d›fl›na ç›kamay›z deme imkân›na kavuflurlar. Bu bak›mdan KNK’nin Ulusal
Tutum Belgesi’ni uluslararas› düzeyde meflrulaflt›rmas› için bütün örgütler çal›flmal›d›r. Böyle bir Ulusal Tutum Belgesi’nin Kürt kamuoyu taraf›ndan benimsenmesi ve uluslararas›
güçler taraf›ndan kabul edilir hale gelmesi Güney Kürdistanl› siyasal güçlerin ç›kar›nad›r. Kuzey Kürdistan
Kürtlerinin de Do¤u Kürdistan ve Gü-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
neybat› Kürtlerinin de ç›kar›nad›r.
Böyle bir Ulusal Tutum Belgesi’nin
meflruiyet kazanmas›, desteklenmesi
uluslararas› ve sömürgeci güçlerin
dikkate alaca¤› bir belge haline getirilmesi Kürt sorunun demokratik çözümü aç›s›ndan önemli bir geliflme olur.
Böylece ‹ran, Türkiye, Suriye, Irak
Kürtleri birbirleriyle kavga ettirme,
düflürme politikas›ndan vazgeçerler,
bu tür politikalara umut ba¤lamazlar.
Kürtleri birbiriyle kavga ettirme döneminin son buldu¤unu, bu tür politikalarla Kürtlerin haklar›n›n gasp edilemeyece¤ini, Kürtleri siyasal olarak geriletemeyece¤ini ö¤renirler. Kürtleri
birbirine k›rd›r, klasik inkâr politikalar›n› sürdür anlay›fl› böylelikle yerle
bir olur. Bu da bütün parçalarda Kürt
sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan bir dönüm noktas› olur. Bunu
bütün Kürt ayd›nlar›n›n da yurtsever
demokratlar›n da Kürtlerin dostlar›n›n da bilmesi gerekiyor.
DTP’nin Güney Kürdistan
ziyareti önemli
DTP heyeti Güney Kürdistanl› partiler ve yetkililerle görüflme yap›yorlar.
Biz KNK Kongresinin de DTP’nin Güney Kürdistan ziyaretini de ulusal tutum ilkelerinin ortaya ç›kmas›, netleflmesi aç›s›ndan önemli görüyoruz.
Özellikle 22 Temmuz seçimlerinde
YNK ve KDP’nin direkt ve dolayl› olarak ulusal demokratik çizgiye uymayan ters bir yaklafl›m içine girerek ulusal demokratik Kürt gücünü de¤il de,
Türkiye’de inkârc› sömürgeci devletin
özel savafl partisi AKP’yi desteklemesi
gerçekten çok ac› verici olmufltur. Tarihsel büyük hata olmufltur. Umuyoruz ki, DTP’nin bu ziyaretinden sonra
bu Kürt güçleri Türk devletinin inkârc› güçlerinin bir özel savafl partisi ve
hükümeti olarak, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmede kulland›¤› AKP
hükümetine bak›fllar›n› de¤ifltirirler.
‹nkârc› sömürgeci karargâh, Kürt özgürlük hareketine karfl› kullanaca¤›
baflka psikolojik savafl arac› kalmad›¤›
için en son olarak kendine göre Müslüman, kendine göre demokrat olan iflbirlikçi ‹slamc› AKP’yi kullanmaktad›r-
73
lar. Bununla Kürt özgürlük hareketini
tasfiye edece¤ini hesaplam›fllard›r.
Böyle bir özel savafl hükümetine Güneyli güçlerin destek olmas› tarihsel
olarak Kürt örgütleri için kara leke olmufltur. DTP’nin KDP ve YNK ile görüflmesi sonucu bu yanl›fl›n, bu gafletin düzelmesini, Güney Kürdistan hükümetinin ve partilerinin inkârc› ve
sömürgeci güçlerin özel savafl partisi
olan AKP’yi de¤il de Kürt demokratik
partisi DTP’yi destekleyen bir tutum
içine girmelerini bekliyoruz. Bunun d›fl›ndaki her tutum Kürt örgütleri, partileri, flahsiyetleri için yanl›fl olacakt›r.
Herkes de bilmektedir ki DTP Türkiye devletinin inkârc› politikadan vazgeçerek Kürt sorununun demokratik
temelde çözülmesini istiyor. DTP Kürt
sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan bir muhatapt›r. Kürtleri temsil
eden bir konumlar› olabilir. Türkiye
Kürtlerin temel demokratik haklar›n›
kabul etme temelinde diyaloga geçerse
demokratik çözümün önü aç›labilir.
Yoksa Kürt halk›n›n temel demokratik
haklar›n› kabul etmeden, PKK teslim
olsun, gerilla silah b›raks›n gibi yaklafl›mlar kesinlikle yanl›fl fleylerdir. Demokratik mücadele yöntemleri ve halk
hareketleriyle amaca ve hedefe ulaflma
imkânlar› artm›flt›r. Talabani bu gerçekli¤e bakarak art›k silahl› mücadele
b›rak›lmal›d›r gibi söylemlerde bulunuyor. Meflru savunma d›fl›nda silahl›
yönteme baflvurmak do¤ru de¤ildir.
Bunu ideolojik ve teorik olarak en güçlü biçimde ortaya koyan Meflru Savunma d›fl›nda silahl› mücadeleyi meflru
görmeyen Kürt halk Önderidir. Ama
ne var ki Kürt özgürlük hareketinin
karfl›s›nda meflru savunmay› gerektirecek koflullar vard›r. Çünkü Türk sömürgecili¤i gibi bir sömürgecilikle kary› karfl›yad›r ve Türk sömürgecili¤inin
benzeri de dünyan›n baflka yerinde
yoktur. Gerilla ile savaflla bu tür sorunlar›n çözülmemesi gerekiyor. Bu
tür sorunlar art›k demokratik temelde
çözülmelidir. Dünyadaki demokratik
zihniyet art›k bir halk›n dilinin, kültürünün, kimli¤inin yok say›lmas›n› kabul etmiyor. Bu tür haklar› tan›mak
art›k temel bir anlay›fl haline gelmifltir.
ama ne var ki Türkiye’de hala böyle bir
zihniyet yok. Türkiye 20. yüzy›l›n ortalar›nda tamamen b›rak›lm›fl bir uygulamay› hâlâ sürdürmektedir. Türk
devleti bugün bile Kürdistan’› Türk
uluslaflmas›n›n yay›lma alan› görüyor.
‹nkârc›l›k sürüyor. Bu nedenle de baflka yerde olmayan fedaice silahl› direnifl, savunma direnifli Türkiye’de sürdürülmek zorunda kal›yor. Bu zorunlulu¤u ortaya ç›karan PKK’nin tercihi
ya da politikas› de¤ildir, Türk devletinin inkârc› politikas›d›r. Dünyada olmayan büyük bir inkârc›l›k Türkiye’de
devam etmektedir. Hem de bu inkârc›l›k NATO’nun en büyük ordusu ve iki
yüz binlik polis gücüyle sürdürülmektedir. Dünyan›n hiçbir köflesinde olmayan, uygulanmayan bir bask›, sömürü, inkâr politikas› uyguland›¤› için
buna karfl› da tabii ki savunma direnifli sürecektir. Sürmek zorundad›r. Kuzey Kürdistan’da silahl› direnifl neden
var sorusunun cevab› Türkiye’nin
dünyan›n hiçbir yerinde kalmayan inkârc› politikas›ndad›r.
‹nkâr ve imha politikalar› sürdükçe
gerillalar silah› b›rakmayacakt›r
Talabani ya da baflka birileri PKK
neden silahl› direnifl yürütüyor sorusuna cevap ararken bunu düflünmesi
gerekirdi. Niye silahl› direnifl gösteriyor deyip PKK yi suçlamak ve gerillan›n silah b›rakmas›n› istemek, Türkiye’nin dünyan›n hiç bir köflesinde hiç
bir ülkesinde uygulanmayan bu politikas›n› görmemek olur. Hele hele bir
Kürt’ün bunu söylemesi ise hiç kabul
edilemez. Belki dünyan›n baflka bir
köflesindeki bir insan Türklerin bu politikas›n› anlayamaz, Türklerin bu inkârc› yok edici politikalar›n› kavrayamaz, hiç bir ülkede uygulanmayan politikalar›n Kürdistan’da uygulanmad›¤›n› göremeyebilir, ama Kürt liderlerinin bunu görmesi gerekiyor. Özellikle
tecrübesi, siyasi birikimi olan Talabani’nin bunu görmesi gerekiyor. Bunu
görmeden “art›k silahl› mücadele dönemi geçmifltir Che Guevera dönemi
geçmifltir” demek ucuz, demagojik laflar söylemenin hiç bir de¤eri, anlam›
yoktur. Biz bu tür söylemleri sadece
bir politik tarz›n sonucu olarak görü-
SERXWEBÛN
74
yoruz. Yani bu tür sözlerle çeflitli kesimleri memnun etme yaklafl›m› olarak görüyoruz. Ama Türkiye’yi memnun edeyim derken, Avrupa’y› memnun edeyim derken Kürtlerin en temel
özgürlük mücadelesinin savunma savafl›m›n› tart›flt›rmaya açmak, bunun
aleyhinde konuflmak hiç bir Kürt liderinin tutumu olmamal›d›r, hakk› olmamal›d›r. Bu aç›dan biz tabii ki Talabani’den de di¤er Kürt siyasi gruplar›ndan da Kürt halk›n›n meflru savunma savafl›m› karfl›s›nda daha gerçekçi,
daha do¤ru bir tutum tak›nmalar›n›
bekliyoruz. Türkiye’nin gerçe¤ini görerek de¤erlendirmeleri gerekir. Öyle soyut, iflte silahl› mücadele zaman› geçmifltir söylemleri çok basit ve hiçbir siyasal de¤eri olmayan söylemlerdir,
ciddiye al›namaz. Ciddiye al›rsak daha
a¤›r fleyler konuflmak zorunda kal›r›z.
PKK’nin verebilece¤i kararlar›n
DTP’yle tart›fl›lmas› kabul edilemez
Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda KDP’nin
de YNK’nin de Talabani’nin de Barzani’nin de DTP ile iliflkilerini daha sa¤l›kl›
yürütmeleri gerekir. Onlar da Avrupa
gibi, ABD gibi, Türk genelkurmay› ve
AKP gibi DTP’ye PKK üzerinde bask› kurun, PKK savunma savafl›m›n› b›raks›n,
direnifli b›raks›n, gibi dayatmalar içinde
olmamal›d›rlar. Böyle bir tart›flmaya bile girmemelidirler. Her fleyden önce PKK
ayr›d›r, DTP ayr›d›r. DTP demokratik
bir siyasal güç olarak Kuzey Kürdistan’da mücadelesini sürdürüyor. Dolay›s›yla tüm Kürt örgütlerinin destek temelinde DTP ile iliflkilerini sürdürmeleri gerekir. Sizin demokratik mücadelenize, demokratik siyasal mücadelenize
sorunlar› demokratik temelde çözmenize destek veriyoruz demeleri gerekir.
PKK’nin politikalar›n›n, PKK’nin iradesinin, PKK’nin verebilece¤i kararlar›n
DTP’yle tart›fl›lmas› kabul edilemez.
Kimsenin bunu tart›flmaya da hakk›
yoktur. Bu nedenle biz bu ziyaretle Güneyli güçlerle DTP aras›ndaki iliflkilerin
sa¤l›kl› bir temele oturaca¤›na inan›yoruz. Bu aç›dan da DTP’nin Güney Kürdistan’daki bu ziyaretini olumlu görüyoruz. AKP’nin tek millet, tek bayrak,
tek devlet, tek kültür dedi¤i bir dönem-
de böyle bir ziyaretin anlaml› olaca¤›n›,
AKP’nin tek millet, tek bayrak, tek dil
dayatmas›na karfl› Kürt siyasi güçlerinin bir cevab› olmas› gerekti¤ini düflünüyoruz. Bu görüflmeyi ve iliflkileri böyle ele alacaklar›n› düflünüyoruz.
Öte yandan ya tek milleti kabul
edersiniz ya da çekip gidersiniz yaklafl›m› bir soyk›r›m yaklafl›m›d›r.
Aç›kça Kürtleri kovma yaklafl›m›d›r.
Buna karfl› tabii ki KDP de YNK de
tav›r almal›d›r, Barzani de Talabani
de tav›r almal›d›r. Böyle bir söylem
tüm Kürtleri ilgilendirir. Yine Milli
Savunma Bakan›’n›n Ermeni ve
Rumlar›n kovulmas›n› savunmas›,
Kürtlere bunun yap›lmad›¤› için bugünkü sorunlar›n ç›kt›¤›n› söylemesi
çok tehlikeli bir politikan›n varl›¤›n›
göstermektedir. Bu tür fleyleri dillendiren bir Milli savunma bakan›’d›r.
Türk devletinde baflbakanl›ktan sonra en önemli bir bakanl›kt›r. Orduyla
hükümet aras›ndaki iliflki de bu bakanl›k taraf›ndan yürütülmektedir.
Türkiye’deki ordunun gücü dikkate
al›n›rsa, Milli savunma bakan›n›n bu
söylemini bütün Kürtlerin ciddiye al›p, tutum tak›nmalar› gerekir. Yaln›z
Güney Kürdistanl› güçler de¤il, bütün Kürtler “ya tek milleti kabul
edersin ya da çekip gidersin” denilmesinin kabul edilmeyece¤ini aç›kça
ortaya koymal›d›rlar. Tek millet dayatmas›n› kabul etmedi¤imiz gibi
Kürtler kendi topraklar›nda yaflayacakt›r, “çekip gidin” söylemini de asla
kabul etmeyece¤iz demelidirler. Böyle bir durumda bütün Kürtleri karfl›nda bulacaklar›n› hat›rlatmal›d›rlar. Aç›kça Türkiye çok milletlidir ve
Türkiye’de 25 milyon Kürt’ün kimli¤inin yok say›lamayaca¤›n›n söylenmesi laz›m. Irak’›n tek millet olmad›¤›n›, ‹ran’da tek millet olmad›¤›n›,
Türkiye’nin de tek millet olmad›¤›n›
her f›rsatta hat›rlatmal›d›rlar. Özcesi
AKP’nin, Baflbakan›n, Cumhurbaflkan›n›n Türkiye’deki yetkililerin tek
millet deyifline bütün Kürt örgütlerinin, liderlerinin tav›r koymas› gerekir. Bu aç›dan da tek millet anlay›fl›na karfl› durufl gösteren DTP’ye Güney Kürdistan federe hükümetinin ve
Kürt liderlerinin destek olmas› ve
Aral›k 2008
moral vermesi gerekiyor. Tek milleti
kabul etmeyin, demokratik çözüm
için arkan›zday›z denmesi gerekiyor.
B›rakal›m DTP’nin cesaretini k›rmay›, DTP aleyhinde konuflmay›, DTP’yi
moral olarak destekleyen bir yaklafl›m içinde olmalar› gerekir. Talabani’den de Barzani’den de Kürt örgütlerinden de beklenen budur. Bunun
d›fl›ndaki her tutum yanl›flt›r. Ne
ulus anlay›fl›na ne demokrasi anlay›fl›na ne ulusal demokratik çizgiye ne
de yurtseverli¤e s›¤ar. Bu nedenle
DTP’ye karfl› olumlu bir yaklafl›m
içinde olmak tarihsel görevleridir.
Böylelikle Güney Kürdistan halk›yla,
Kuzey Kürdistan halk› aras›ndaki
dayan›flman›n s›klaflmas› da sa¤lan›r. Güney ve Kuzey Kürdistanl›
Kürtler Karfl›l›kl› birbirini destekleyen politik durufllar gösterilmelidir.
Güney Kürdistanl› güçler tabii ki
Türkiye devleti ile görüflebilir,
konuflabilir. Ancak Kürt sorununun
çözümü konusunda, Türkiye devletini
ve hükümetini teflvik etmelidirler. Bizimle konufltu¤unuz kadar DTP ile de
konuflun, biz de sorunun çözümüne
yard›mc› olal›m; yoksa bizim vas›tam›zla, DTP’yi s›n›rlamak istiyorsan›z,
PKK’yi tasfiye etmek istiyorsan›z, biz
buna yokuz demelidirler. Biz Kürt sorununun çözümünde yard›mc› oluruz,
ama esas muhatap Türkiye’deki Kürtlerdir, demelidirler. Sorun esas olarak
yerinde çözülmelidir. DTP’yi tan›m›yorum, DTP ile konuflmam, ama KDP ve
YNK ile konuflurum denilirse, bunun
samimi olmad›¤›n› söylemelidirler. Tutumlar›yla davran›fllar›yla, Türkiye’nin
DTP’ye yönelik politikas›n›n yanl›fll›¤›n› ortaya koymalar› gerekir.
CHP hâlâ tek ulus tek millet yaratma
anlay›fl›ndan vazgeçmemifltir
Di¤er bir konuysa, son günlerde
tart›fl›lan, CHP’nin Kürt aç›l›m› ve bu
çerçevede Güney Kürdistan’a gitmek
istemesidir. Tabii ki CHP’nin Kürt sorunu konusunda aç›l›m yapmas› istenir. Kürt sorunun demokratik çözümü
konusunda düflünce de¤ifltirmesi reddedilemez. Ama CHP gerçekten Kürt
sorununun demokratik çözümünü is-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
tiyor mu, bu konuda düflünce de¤iflimine mi u¤ram›flt›r, yoksa o da art›k
Kürt sorununda eski politikalar›n yürütülemeyece¤ini görerek inkârc›l›¤›
yeni koflullarda sürdürme politikas›
çerçevesinde baz› ad›mlar m› at›yor?
Bize göre CHP’nin baz› giriflimlerde,
ad›mlarda bulunmas›n›n nedeni inkârc›-sömürgecili¤i yeni koflullarda
sürdürmek isteyen devlet politikas›n›n
yans›mas›d›r. Bu kesinlikle devlet içindeki, ordu içindeki yaklafl›mla ba¤lant›l›d›r. Nitekim ordu, AKP ile uzlaflma
içinde Kürdoloji bölümlerinin aç›l›p
Kürtçe TV yay›n›n yap›lmas› çerçevesinde Kürt sorunundan kurtulma politikas›n› benimsemifltir. Asl›nda CHP,
AKP ve Genelkurmay’›n Kürt özgürlük
hareketini ezme, inkârc›l›¤› yeni koflullarda sürdürme bu politikas›na destek
vermektedir. Yani yeni bir fley ortada
yoktur. Kürt sorununu gerçekten köklü temelde çözme anlay›fl› yoktur. CHP
hâlâ tek ulus yaratma, tek millet yaratma anlay›fl›ndan vazgeçmemifltir.
Daha düne kadar “seksen y›lda bir
ulus yaratt›k, geriye dönemeyiz, geriye
dönmek ihanettir” diyen CHP’dir,
CHP’nin genel baflkan›d›r. Bu anlay›fl
b›rak›lmam›flt›r. Zaten söyledi¤i fludur; Türkiye’deki ulasal bütünlü¤ü
birli¤i bozmayacak, uluslaflma sürecini sekteye u¤ratmayacak, baz› giriflimleri kabul edebiliriz. Kurs, Kürt enstitüsü, yay›n gibi fleyler Türk devleti aç›s›ndan asimilasyoncu inkârc› politikadan vazgeçilmesi anlam›na gelmiyor.
Gelmedi¤i içinde böyle giriflimlerde bu-
75
lunuyorlar. Nas›l ki CHP çarflaf ve türban aç›l›m› bizim laiklik politikas›ndan
vazgeçti¤imiz anlam›na gelmiyor diyorsa, Kürt sorununda yapacaklar› giriflim de ayn› anlama geliyor. ‹nkârc›
Kürt politikas›ndan vazgeçtikleri anlam›na gelmiyor. Ancak mevcut inkârc›
politikay› art›k eskisi gibi sürdüremiyorlar. Bunun için de inkârc› ve imhac› politikalar›n› yeni koflullarda devam
ettirmek istiyorlar. Bunun için inkârc›
sömürgecili¤i meflrulaflt›racak baz› uygulamalar yapmay› gerekli görüyorlar.
Kürdoloji bölümü ve TV yay›n› gibi giriflimleri meflruiyet unsurlar› olarak
kullanmak istiyorlar. CHP’nin aç›l›m›n› böyle görmek gerekir.
CHP’nin bir Kürt aç›l›m› yoktur
Geçen sene Bush’un ABD’de PKK’yi
düflman ilan etmesinden sonra, CHP
de herkes orayla iliflki kuruyor biz niye kurmayal›m, oradan ö¤renci al›p
okutal›m, yat›r›mlar yapal›m, diyerek
yeni bir yaklafl›m içinde bulunmufltu.
O zaman da CHP’nin aç›l›m yapt›¤›ndan söz ediliyordu. Deniz Baykal, onlar› terörden uzaklaflt›racaksak,
PKK’den uzaklaflt›racaksak niye yapmayal›m diyerek, bu iliflki ile PKK’yi
kuflatma, Kürt özgürlük hareketini ezme anlay›fl›nda olduklar›n› aç›kça ortaya koymufltur. Hatta AKP’yi çok fazla elefltirmelerinin, AKP’nin Güney
Kürdistan ve ABD politikalar›n› elefltirmelerini, Irak politikalar›n› elefltirmelerini de AKP’nin elini ABD ve Gü-
neyliler karfl›s›nda güçlendirip onlara
PKK konusunda ad›m att›rmak için
yapt›klar›n›, bunu amaçlayan bir politika izlediklerini aç›kça söylemifllerdir.
Bu aç›dan CHP’nin bir Kürt aç›l›m›
yoktur. Mevcut zihniyetle olaca¤›n› da
sanm›yoruz. Tabii ki sosyal demokrat
parti olma iddias›yla, Sosyalist Enternasyonale üye parti olma iddias›yla
CHP’nin bunu yapmas› gerekiyor.
CHP’den bu beklenir. Ama CHP bunu
yapmak yerine kendini Türkiye devletinin kurucu partisi olarak görüyor.
Yürütülen asimilasyoncu, inkârc› sömürgeci politikalar›n devam›n› sa¤layan bir parti olarak kendisini lanse
ediyor ve öyle görüyor. Türkiye cumhuriyetinin kurulufl y›llar›ndaki politikay› benimseme yerine, özelikle 1924
anayasas›ndan sonra Kürdistan’› tamam›yla Türk ulusal yay›lma alan› haline getiren politikan›n sürdürücüsü,
sahiplenicisi, mirasç›s› olarak kendini
görüyor. Bu aç›dan CHP’nin Güney
Kürdistan’a her hangi bir heyet göndermesine kuflkuyla yaklafl›lmal›d›r.
Nas›l ki AKP içindeki Kürtler geliyor
Güneyli güçlerle iliflkileniyor böylelikle
Güneyli güçleri Kuzey Kürdistan’da
DTP’yi daraltma, Kürt örgütlerini daraltma için kullanmak istiyorlarsa,
flimdi buna CHP de kat›l›yor. CHP de
KDP ve YNK’yi Kürt özgürlük hareketinin üzerine sürme politikas›n›n gere¤i
olarak bu tür yaklafl›mlar gösterecektir. AKP ve iflbirlikçi Kürtler, Kürt sorunu ayr› terör sorunu ayr›, diyerek
PKK’nin bast›r›lmas›n›n meflruiyetini
yaratmak istiyorsa, CHP heyetinin de
yapaca¤› ve yapmak istedi¤i budur.
Devlet son zamanlarda AKP ve ‹slamc› bas›n yoluyla “Kürt sorununu
kabul ediyoruz, ama PKK sorunu ayr›d›r, PKK bir terör sorunudur, bunu
ay›rmak laz›m, bu aç›dan da PKK’nin
ezilmesi konusunda bize destek verin”
politikas›n› çeflitli kesimlere kabul ettirmeye çal›flmaktad›r. Böylece PKK’ye
karfl› mücadelede Güneyli güçleri, Kuzey’deki iflbirlikçi Kürtleri ve baz› liberalleri yan›na alacaklar›n› hesaplamaktad›rlar. Türk devletinin yeni politikas› Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de
böyledir. Böylece PKK’ye karfl› daha etkili mücadele vereceklerini düflün-
SERXWEBÛN
76
mektedirler. Uluslararas› alanda da
Kürt özgürlük hareketine karfl› bu temelde daha fazla destek almaya çal›fl›yor. Art›k Kürt yoktur demiyor. Demagojik olarak Kürt vard›r, ama Kürt
PKK ayr›d›r terör sorunu ayr›d›r, deyip
böylelikle iradeli Kürt’ü, örgütlü Kürt’ü ortadan kald›rmay› hedeflemektedir.
Bunun bir oyun ve Kürt’ü yok etme
politikas› oldu¤u aç›kt›r. Kürt özgürlük hareketini tasfiye edip ortadan
kald›rd›ktan sonra, Kürtlerin iradesini
k›rd›ktan sonra Kürt’ü de tan›ma olmayacakt›r. Sözde Kürt’ten söz edilecek, ama resmiyette inkâr edilip ortadan kald›rmaya çal›flacakt›r. Kürdoloji
bölümü, özel savafl TV yay›n›, hatta
ilerde çok zorlan›rsa okullarda kurs gibi seçmeli dersi de gündeme getirebilirler. Böylelikle Kürt sorunu çözülmüfltür, art›k Türkiye’nin Kürt sorununda ataca¤› ad›m yoktur, ataca¤›n›
atm›flt›r, bireysel haklar verilmifltir, o
bak›mdan bu dava bitmifltir, biçiminde bir politikay› uluslararas› alanda
kabul ettirmek istiyorlar. PKK’yi ezdikten sonra Türkiye kamuoyuna ve
Kürtlere de bu politikay› dayatacaklard›r. Ancak bu amaca ulaflmak için ilk
önce önlerinde en büyük engel olan
PKK’yi tasfiye etmek için çal›flmaktad›rlar. Politika da diplomasi de bu temelde yürütülmektedir. Bir buçuk y›ld›r Güney Kürdistan’a yönelik diplomasi faaliyetinin amac› da budur.
Bundan farkl› bir amac› oldu¤unu
kimse düflünmemelidir.
Kürtler en güçlü ve en
örgütlü dönemini yafl›yorlar
Sonuç olarak, Türkiye Güney Kürdistan iliflkileri, Kürt özgürlük hareketiyle Güney Kürdistanl› siyasal gruplar
aras›ndaki iliflkiler kritik bir noktaya
gelmifltir. Gelinen aflamada bütün
Kürt örgütlerinin ciddi bir sorumluluk
duymas› gerekmektedir. Günümüzde
koflullar her bak›mdan Kürtler lehine
sonuçlar ortaya ç›karacak niteliktedir.
Kürtler tarihteki en güçlü, en örgütlü
dönemini yafl›yorlar. Do¤ru politika izledikleri taktirde bütün parçalarda sonuç alma imkânlar› fazlas›yla artm›flt›r. Çünkü Kürtler hem örgütlü güçle-
rini oluflturmufllard›r hem de demokratik irade olma aç›s›ndan, ulusal demokratik bilinç aç›s›ndan yediden yetmifle, kad›ndan gence büyük bir bilinçlenme, örgütlenme ve güce ulaflm›fllard›r. Sadece Kuzey Kürdistan’da
de¤il, Do¤uda’da, Güneybat›’da da
tüm dünyadaki Kürtler aç›s›ndan da
böyle bir geliflme vard›r. Uluslararas›
durum da müsaittir. Bölgedeki eski
statükolar y›k›lm›flt›r, ancak henüz yenisi de kurulmam›flt›r. Öte yandan 21.
yüzy›l kimliklerin kültürlerin art›k
meflru olarak görüldü¤ü, kabul edildi¤i bir ça¤d›r. Kürtlerin yürüttü¤ü özgürlük mücadelesi e¤er ortak politika
çerçevesinde yürütülürse statükolar›n
y›k›ld›¤›, yeni dünya dengelerinin kurulmaya yüz tuttu¤u ve yeni dünya
dengelerinin esas olarak da Ortado¤u
merkezli kuruldu¤u bir süreçte Kürtler tabii ki çok büyük kazançlarla ç›kabilirler. Ama bunun tek koflulu ulusal demokratik politika ve ortak tutumdur. Yoksa Türkiye’de, ‹ran’da,
bölgede, dengelerin yeniden kuruldu¤u bu süreçte devlet güçlerine dayanarak, -özellikle ABD’nin bölgede yaflad›¤› s›k›fl›kl›¤› da de¤erlendirerek- kendi
politikalar›n› etkili k›lmak isteyeceklerdir. Yine yeni statükolar›n oluflmas›nda Kürt inkâr›na dayal› yeni bir sistem kurulmas› için çaba göstereceklerdir. Nitekim Türkiye, ‹ran ve Arap
egemen güçleri bu yönlü bir politika
izlemektedirler. Ancak Kürtler birlik
olursa bu amaçlar›na ulaflamazlar.
Ancak Kürtler parçal› olursa, ortak politika izlemezlerse, ‹ran’da Türkiye’de
devlet güçlerine dayanarak yeniden
Kürtleri ulusal demokratik anlamda,
siyasal anlamda s›n›rlama, denetim
alt›nda tutma politikalar›n› pratiklefltirebilirler. Böyle bir süreçte bu politikay› izlemelerinin nedeni onlar›n güçlerinden de¤il, Kürtlerin kendi güçlerini
birlefltirememelerindendir.
Türkiye en zay›f dönemini yafl›yor
Bilindi¤i gibi flu anda Türkiye en
zay›f dönemini yafl›yor, Kürt özgürlük hareketi karfl›s›nda gerçekten
çok zorlanmaktad›r. ‹ran çok zorlanmaktad›r, Irak’ta Kürtler zaten belir-
Aral›k 2008
li bir güce ulaflm›fllard›r. Türkiye’nin,
‹ran’›n, özellikle bu iki büyük devletin zorland›¤› bir süreçte Kürtler birlik oldu¤u taktirde sonuç alacaklar›
kesindir. Bu bak›mdan bütün Kürt
siyasi örgütlerine, gruplar›na, flahsiyetlerine tarihsel sorumluluk düflmektedir. Kesinlikle ulusal demokratik bir politika izlenmelidir. Parça ç›kar›, bölge ç›kar›, afliret ve aile ç›kar›
gibi yanl›fl e¤ilimlerden kesinlikle
uzak durulmal›d›r. Yine çeflitli ekonomik imkânlar ve imtiyazlar temelinde di¤er parçalar›n özgürlük mücadelesi feda edilmemelidir. Bu konuda gerçekten büyük sorumluluk
tafl›nmas› gerekiyor. Bu konuda sa¤lam durufllar kesinlikle Kürtlere kazand›r›r, inkârc› sömürgeci güçlere
ise kaybettirir. Bu nedenle ister ‹ran,
ister Türkiye, ister baflka bir ülke
yaps›n flantaj ve tehditlere boyun e¤memek gerekir. Bu kadar flantajc›,
tehditvari politikalar izlemeleri onlar›n zay›fl›klar›ndan ileri geliyor. Zay›f
olmasalar zaten yap›lmas› gerekeni
derhal yaparlar, bask›y› kendileri uygularlar, Kürt özgürlük hareketini
kendileri ezerler. Kendileri ezemedi¤i
için Güneyli güçleri kullanmak istiyorlar. Onun için tehdit ve flantaj yap›yorlar. Bu bak›mdan böyle bir tarihsel süreçte tehdit ve flantajlara pabuç b›rak›lmamal›d›r. Kürtler, birlik
ve ortak ulusal tutum temelinde kendi güçlerine güvenerek bu ülkeleri
geriletmelidirler ve onlar› Kürt sorunun demokratik çözümü için zorlamal›d›rlar. E¤er birlik olunmaz ve
onlar›n tehditlerine flantajlar›na boyun e¤ilirse, Kürtler üzerinde uygulad›klar› klasik inkâr politikalar›n›
sürdürme cesareti kazan›rlar. Bu cesaret verilmezse gerçekten sars›lm›fllard›r, zay›f dönemlerini yafl›yorlar.
Kürtlerin birlik içinde olduklar›n› görürlerse ‹ran da Türkiye’de Kürt sorununu çözmek zorunda kalacakt›r.
2009 y›l›na do¤ru giderken bütün
Kürt örgütlerinin Kürt liderlerinin,
flahsiyetlerinin, Kürt demokratik kurumlar›n›n, ayd›nlar›n›n ve tüm yurtseverlerin bunu bilmesi ve bu temelde hareket etmesi gerekmektedir.
Aral›k 2008
SERXWEBÛN
77
KOMÜNAL ÖRGÜTLEMEDE
KENT MECL‹SLER‹
Konfederal sistemde Kent Meclisleri, tabanda komün ve mahalle meclislerinde al›nan kararlar›n idare
“K
ve koordinasyonunu sa¤lar, belirlenen politikay› hayata geçirir. Demokratik yasal, meflflrru temelde
örgütlenmifl çeflfliitli sivil toplum kuruluflflllar›, toplumun farkl› sorunlar›n› gündemleflflttirip çözmeye
çal›flfl››yor. Bunun mücadelesini veriyor. Halk›m›z›n çok ciddi özgürlük ve demokratikleflflm
me sorunlar›;
sosyal, e¤itim, sa¤l›k, iflflssizlik, fuhuflfl,, uyuflfltturucu vb sorunlar› vard›r. Bu nedenle de, Kent Meclisleri,
halk›n siyasal, ekonomik, sosyal vb gündemini yarat›p, mücadelesini yürütmesinin zemini olacakt›r”
Yarat›lmak istenen demokratik komünal sistem ileri bir zamana ertelemeksizin devasa bir toplumsal organizasyonun kuruluflunu gerektiriyor.
Bu, bir toplumsal yap›lanma kurulufludur. Bir parti, örgüt, kurum veya
bir hareket kuruluflu de¤ildir. Bu, Özgürlük hareketimiz için yeni bir olgudur. Bir devrimci örgüt kurmak, onu
idare etmek, denetlemek ve yürütmek
de¤ildir. Ayn› zamanda örgütler aras›
birlik veya bir cephe kuruluflu da de¤ildir. Öyle olsayd›, KCK sistemine gerek kalmazd›. PKK olurdu ve o kendisini bütün halk içerisinde örgütlerdi.
Cephe çal›flmas› yürütülürdü. Fakat
KCK sistemi bir cephe örgütlenmesi
de¤ildir. Orada da kad›n, gençlik,
emekçiler, ayd›nlar›n kol örgütlenmeleri vard›. Ve bunlara yine PKK kadrolar› öncülük ediyor. Fakat KCK sistemi bunu afl›yor, tam bir toplumsal
kuruluflu ifade etmesi itibar›yla hatta
bunun alternatifi durumundad›r. Yine
kadrolar olacak, öncülük yapacak; fakat as›l amaç halk›n kendi öz örgütlülü¤ünün ve iradesinin a盤a ç›kar›lmas›, bunun demokratik komünal de¤iflim ve dönüflümü kendili¤inden
sa¤layabilecek zemin ve mekanizmalara kavuflturulmas›d›r. PKK bu anlamda kurmay güçtür. Fakat KCK çok
daha kapsay›c›, bütünlefltirici ve esnek bir ortaklaflmay›, bütünleflmeyi
isteyen bir sistemdir. Toplumsal do¤an›n zenginli¤ini bütün çeflitlili¤i-çoklu¤u içerisinde a盤a ç›karman›n, yaflatman›n ve sentezleyebilmenin sistemidir. Say›s›z topluluklar›n ortak de-
mokratik-komünal bir flekilde kendilerini ve yaflamlar›n› örgütlemeleri ve
kendi demokratik özerk kimlikleriyle
toplumsal kurulufl ve geliflime kat›l›mlar›yla ancak gerçek anlam›na kavuflacakt›r. Kad›nlar, gençler, emekçiler, mesleki örgütlenmeler, dini birlikler, mezhepler, etnik az›nl›klar kendi
özerkliklerini koruyarak örgütleneceklerdir. Yine burada say›s›z sivil
toplum örgütlenmeleri, dernekler, vak›flar, sendikalar gibi iktidar› denetleyen ve s›n›rland›ran yap›lar olacakt›r.
Ayr›ca demokratik-komünal sistemde
siyasi koordinatörlük rolünü üstlenecek kurumlar aras› iliflkilerde ve yine
devletle olan iliflkilerde arac› konumunda olan KCK sözleflmesine uygun
siyasi partiler de olacakt›r. Bunlar birer mahalle örgütlenmesi de¤ildir.
Bunlar bir komün örgütlenmesi de
de¤ildir. Komünleri olabilir, meclisleri
de olabilir. Ama bir komün örgütlenmesini afl›yor. Topluluklar›n örgütlenmesidir. Onun için ‘topluluklar toplulu¤u KCK’ diyoruz. fiimdi gelinen aflamada tüm bu toplumsal örgütlenmeleri varoldu¤u kadar Kent Meclisleri
düzeyinde ortaklaflt›racak m›y›z?
Önderlik Demokratik Konfederalizm olarak tan›mlad›¤› sistemi, daha
da rafine ederek “ Demokratik Komü nalizm” diye nitelendirdi. “Koma Komalen” kelimesini “ Koma Civaken”
yani topluluklar toplulu¤u olarak de¤ifltirdi. Kurumlar, örgütler aras› bir
iliflkiler sistemati¤inden ziyade topluluklar›n demokratik-komünal örgütlenmesine ve demokratik özerklik
çerçevesindeki iliflkiler sistemati¤ine
vurgu yapt›. Bu ancak radikal bir demokrasi anlay›fl›yla köklü toplumsal
bir iç demokratikleflme mücadelesi
anlam›na gelmektedir.
Halk›m›z kendi öz örgütlenmesini
yaratabilmiflflttir
Verileri ve ipuçlar› Özgürlük hareketi tarihimizde çokça bulunan, ama günümüze kadar da efli bulunmayan bir
yeni toplumsal örgütlenme modelidir.
Özgürlük hareketinin çok h›zla kendisini k›sa süre içerisinde genifl bir toplumsall›k içerisinde halk›n siyasal, sosyal, e¤itim, sa¤l›k, adalet gibi temel yaflam sorunlar›n›n akt›¤› bir zemin haline geldi¤i ve kendisini örgütlemeye
bafllad›¤› bilinmektedir. Hilvan-Siverek, yine Batman gibi alanlarda devlet
kesinlikle toplumsal yaflam ve sorunlar›n d›fl›na ç›kar›lm›flt›r. Halk›n yerel öz
yönetiminden tutal›m, halk›n öz-savunma güçlerine, kadar kendi öz örgütlenmesini yaratt›¤› örnekler kendi tarihimizde var. Güney-Bat› Kürdistanda
bizzat Önderli¤in perspektifi ve pratik
kat›l›m›yla halk›m›z özgür yurttafll›k
anlay›fl› çerçevesinde kendi öz örgütlenmesini yaratabilmifltir. Bunlar yarat›lacak demokratik-komünal toplum
paradigmas›n›n birer kilometre tafllar›d›r. Yeni demokratik-toplumsal cinsiyet özgürlükçü ve ekolojik toplum paradigmas›yla yarat›lmak istenen sistem
daha paradigmal, sistemli ve somut bir
ifadeye kavuflmufltur. Özellikle devlet-
SERXWEBÛN
78
çilik-ataerkillik ve s›n›fç›l›k etkilerinden
ar›nd›r›larak, tarihsel-toplumsal zeminlerine dayand›r›larak halklar›n alternatif özgür yaflam ve toplum kuruluflunun temelleri at›lm›flt›r. Bu anlamda
Demokratik-komünal kurulufl bizim
için gerçekten yeni bir düzlemdir. Yeni
bir boyuttur. Yeni bir sistemdir. Geçmifl bütün örgütsel, kurumsal flekillenmelerimiz, yine dünya ölçe¤inde alternatif örgütlenmeler ve hareketler bu
toplumsal organizasyon karfl›s›nda çok
dar, kaba ve yüzeysel kalmaktad›r;
ayn› zamanda bu konudaki alg›lar›m›z
ve kavray›fllar›m›z da ortaya ç›kan bu
yeni boyutlarda sadece kaba ve dar de¤il, zaman zaman modernist paradigman›n da a¤›r etkisinde kal›yor.
Yerele inme ya da mahalleye inme
dönemin temel flfliiar›d›r
Yerel oldu¤u kadar kendini genelin
içerisinde tan›mlamak, genel olabilmek,
geneli gözetti¤i kadar yereli zihniyet, örgüt, eylem ve yaflam olarak genelin içerisine do¤ru yerlefltirmek demokratik
komünal duruflun esas›n› oluflturmaktad›r. Tam bir toplumsal organikleflmedir yaflanan; moleküllerden, hücreye,
hücre birimlerinden dokulara, dokulardan organlara ve organik sistemlere
do¤ru bir oluflum ve kurulufl. Bunun
zihniyet temellerinin güçlü at›lmas› gerekiyor. Devletçi-ataerkil sistemin insan bilincinde en çok tahrip etti¤i bu
kurucu, parça-bütün ortaklaflmas› ve
sistemlefltirici bütüncül düflünce biçimidir. Bütün içerisinde parçay›, genelin
içerisinde yereli ezme ya da parçalama
ve parçay› bütüne karfl› merkezilefltirme, parça dokusuyla oynama, afl›r› büyütme, öne ç›karma iktidar›n uygulana
gelen belli bafll› yöntemi olmufltur. Toplum bilimden tutal›m, felsefeye, antropolojiye, psikoloji bilimine, tarih bilimine, fizik ve di¤er pozitif bilimlere kadar
bütün bilimlere bu yöntem uygulanm›flt›r. Bunun en büyük tahribat› ise
zihniyette b›rakt›¤› çat›flmal›, iktidarc›
mant›k yap›s›d›r. Einstein “Biz maddeyi
çözdük, tek çözülmeyen bir fley kald›. O
da zihniyet yap›s›d›r. En tehlikelisi de
zaten budur” diyor.
Basitten karmafl›kl›¤a do¤ru daha
kompleks bir geliflim seyri içerisinde
olan sistemlerin kendisini yaflatabilmesi, daha esnek-demokratik ve daha geliflkin örgütlenmeleri gerektirir.
Yerellik, siyasetin toplumsal bir nitelik kazanmas›, yaflam alanlar›nda
bizzat sorunlar›n çözüm ve de¤iflim
gücü olarak geliflmesinde ve demokratik komünalizmin geliflim sorunlar›na cevap oluflturmas› önemli kuflkusuz. Bu anlamda “yerele inme” ya
da “mahalleye inme” dönemin temel
fliar›d›r. Ve yerele inildi¤i yerlerde geliflim gözle görülür oluyor. Ama bir
yerelin serpilip genifllemesi, kendi organik yap›s›na kavuflabilmesi ancak
karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ilkesi ve dayan›flma ile gerçekleflir. Karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve dayan›flma bir yerde organlar
aras› kan ak›fl›n› sa¤layan, bünyeyi
bir a¤ gibi saran damar ve liflere benzemektedir. As›l olarak yerelin, mahallenin, soka¤›n ya da bir komünün
di¤erleri ile iliflki a¤› içerisinde ak›flkan bir iletiflim ortam›nda, ortaklaflt›r›lan karar ve icra süreçleri içerisinde canl› organik bir yap›ya kavuflmas› mümkündür. Mekanizma tanelerin tamamlanmas›yla oluflmaz. Hatta tanelerin gerçekten tamamlanabilmesi, iflleyebilmesi, misyonunu yerine getirebilmesi, kendisi olabilmesi
mekanizmay› bir aflamadan sonra gerekli k›lar. Yoksa taneler birbiriyle
yal›t›lm›fll›k içerisinde gerçek ifllevinden ve var olufl gerekçesinden uzaklaflm›fl olacakt›r.
Sorun çok say›da
örgütün yarat›lmas› de¤ildir
Bak›n flimdi oluflan yerel özgür
yurttafl meclisleri ne gerçek ifllevine
kavuflabiliyor ne de nitelik kazanabiliyorlar. Asl›nda bütün örgütlenmeler
bir yerde organik bir iliflkiler sistemati¤i içerisinde toplumsal nitelikler kazan›rlar. Sorun çok say›da örgütün
yarat›lmas› de¤ildir kuflkusuz. Bu da
gereklidir, fakat oluflturulan her bir
meclisin, komünün, dernek, sendika
veya yerel yönetimin, parti komisyonunun gerçek ifllevine kavuflmas›,
içerisinde yer alaca¤› mekanizma ile
Aral›k 2008
olacakt›r. Karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve her
birinin kendi demokratik özerk yap›lanmas› as›l olarak toplumsal örgüyü
oluflturacakt›r. Toplumsall›¤›n gücü
as›l olarak böylesi bir üst örgütlenme
düzeyinde ortaya ç›kmaktad›r. Toplumsal yap›lanmalarda parçan›n bütün içerisinde, bütünün parça karfl›s›ndaki konumunu do¤ru bir örgü
içerisinde tan›mlamak gittikçe daha
önem kazanmaktad›r. Ayn› fley öz biçim tart›flmas› aç›s›ndan da geçerlidir. Bir uçtan biçimi -mekanizmay›,
araçlar›- esas alan, di¤er uçtan ise
özü iflin esprisini esas alan, iki ayr›
fleymifl gibi yaklafl›mlar da, ulafl›lmak
istenen toplumsal bütünlü¤ü zorlamaktad›r. Burada anlat›lmak istenen
nedir? Sistemin kuruluflunda gittikçe
karmafl›klaflan ve artan örgütleflme
ihtiyaçlar› ne salt yerellere inmek ve
yerel meclis ve komünlerin oluflturulmas› ne de salt idari mekanizmalar›n›n üstten tesis edilmesi ile karfl›lanabilir. Bundan bir iki y›l önce yerelde bir komünün veya bir yerel meclisin oluflturulmas› çok önemliydi;
flimdi de önemli, sistemin temel aya¤›d›r çünkü. Yine yayg›n örgütlenmelerin ve kurumlaflmalar›n geliflimi de
öyle. Ama kendi bafl›na sistemin kendisi bu de¤ildir kuflkusuz. Sadece
meclis oluflumuyla veya salt yayg›n
örgütlenmelerle kendili¤inden toplumsal sistem kurulmufl olmuyor.
Biz bu anlamda sivil toplumu gelifltiriyoruz, ama sivil toplumcu da de¤iliz. fiimdi her bir örgütümüz, kurumumuz kendi talepleri etraf›nda kendi özgünlü¤ünde yayg›n bir eylemlili¤e, hatta ortak bir eylemlili¤e de gidebilir, bunda gerçekten sonuç al›c› da
olabilir, ama bu bir toplumsallaflmay›
getirmez. Devleti toplumsal yaflam›n
d›fl›na tafl›ramaz, devleti kendi s›n›rlar›na çekemez. Demokratik toplumsall›¤› da yaratamaz. Fakat dedi¤imiz
gibi, iki y›l önce sistemin temel yap›tafllar›n›n oluflmas›na ad›m›n at›lmas› çok önemliydi. ‹flin özü ortaya
ç›k›yor, esprisi veriliyor, ruhu kendisini hissettiriyor. Ama tespihin bir de
imamesi ve bütün oluflmufl, oluflacak
taneleri birbirine ba¤layacak olan
mekanizma gereklidir.
Aral›k 2008
SERXWEBÛN
Eflfliit özgür yurttaflflll›k zihniyeti ve
kimli¤i yarat›lmal›d›r
79
Tersine çevrilmifl piramidler sistemi de diyebiliriz. Piramitlerin tepesindeki en genifl, örgütlülü¤e ulaflm›fl,
kendi çat›s› alt›nda say›s›z meclis ve
benzeri örgütlenmeleri bar›nd›ran kararl›, sistemli, iflleyen canl› bir oluflumdur. En üst düzeyde geliflkin bir
örgütlülüktür. Her biri kendi içerisinde birçok komün, kad›n meclisleri,
gençlik meclisleri, siyasi parti komisyonlar› ve meclislerinden örülü bir
örgütsel sistemi oluflturan say›s›z örgütlenmeleri en tepede toplum zemininde ortaklaflt›ran bir ba¤d›r. Kent
Meclisleri bu ba¤lar›n en önemli dü-
olarak da henüz tam biçimlenmemifl
ve hatta biraz sistem içileflmeye mehilli oldu¤unu da görebilmekteyiz.
Bütün kentlerimizde de henüz Kent
Meclisleflmesine gidilememifl, varolanlar da henüz kimlik oluflturma sürecindedir. Hatta birço¤u parti il komisyonuna benziyor veya toplumsal
yaflamdan belli oranda kopuk, biraz
elit bürokratik kal›yor. Biraz zamana
ve biraz da komünal bir demokratikleflmeye, bunun zihniyetine ve mücadelesine ihtiyac› vard›r. Oluflan adalar› bir araya getirecek, alt›n› dolduracak, birbirine ba¤layacak ve gerçek
kimli¤ine kavuflturacak olan eflit özgür yurttafll›kt›r. Eflit özgür yurttafll›k zihniyeti ve kimli¤i geliflmedikçe
¤ümü konumundad›r. Bir örgüt tan›m› de¤ildir, bir komisyon ya da bir
komite veya bir platform tan›m› da
de¤ildir. Bir toplumsal tan›md›r. Yoksa bir örgüt tan›m› de¤ildir. ‹flin ruhunu ve toplumsal kimli¤ini ortaya
koymaktad›r. Bir örgüt yaratma hareketi de¤iliz. Yeni demokratik, ekolojik
ve cinsiyet özgürlükçü bir toplumsallaflmay› yaratma hareketiyiz. Bu, tarihte belki de hiç görülmemifl düzeyde bir örgütlenme ve eylem kimli¤idir
ayn› zamanda. Say›s›z örgütlenme
adalar›n› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve demokratik özerklik iliflkisi içerisinde
birbiriyle buluflturma ve örme çal›flmas›d›r. fiimdi adac›klar oluflmufl
mu? Tümden de¤il. Demokratik komünal ruha tam ulafl›lmam›flt›r. Hatta ideolojik örgütsel yaflam kültürü
bu adac›klar bir araya gelmeyecektir.
Tehlike budur. Zaten onun zihniyeti
ve örgüt anlay›fl›, eylem anlay›fl›, yine
yaflam tarz› tam oluflmad›¤› için, flu
anda oluflturmak istedi¤imiz demokratik komünal toplum zemini hem örgütsel olarak zay›f kal›yor, hem de
karar, yürütme ve yaflam alanlar›nda
ciddi boflluklar olufluyor. Adalar›n
birbirine ba¤lanamad›¤› yerlerde devlet ve devletçi yaklafl›mlar ve yap›lanmalar s›z›yor. Bu ayn› zamanda oluflan adalar› da kendi içerisinde güçsüzlefltiriyor, yaflam› zehirleyen çetecilik, tarikatç›l›k, fuhufl, uyuflturucu
ve faflist devlet sald›r›lar›na aç›k hale
getiriyor. Bizim adalar› birbirine ba¤lamad›¤›m›z için, renklendiremedi¤imiz alanlar› devlet kendi rengiyle,
kendi karakteriyle dolduruyor. Adeta
toplumsal yaflam› iflgal ediyor, parçal›yor ve her türlü faflist sald›r›ya aç›k
hale getiriyor.
Kapitalist modernite hegemonyas›n›
kentler üzerinden sa¤lamaktad›r
Bir yandan alttan, tabandan yayg›n
ve yatay bir flekilde oluflturulan yerel
meclis, komün örgütlenmeleri, di¤er
yandan sistemin idari mekanizmalar›n›n üstten kurucu nitelikte oluflturulmas›. fiimdi bu ikisinin buluflmas›
baz› sanc›lar› ve zorluklar› beraberinde getiriyor. Getirecektir de kuflkusuz.
Ama kesinlikle birbirini d›fltalamayan,
birbirini ifllevsizlefltirmeyen, iradesizlefltirmeyen, tam tersine birbirini ifllevsel k›lan bir süreçtir ayn› zamanda.
Bu buluflman›n zemini ilk elden kentler olacakt›r kuflkusuz. Her aç›dan daha zenginleflen, çeflitlenen ve daha
karmafl›klaflan bir örgütsel mekanizmay› gerektirir. Kendi içinde devletçi,
iktidarc› yap›lanmalara ve s›n›flaflmaya aç›k yönlerin de, ama demokratik
komünal yap›lar›n da demokratik
özerklik çerçevesinde büyük bir zenginlik, çeflitlilik içerisinde yer alaca¤›
toplumsal bir dinami¤e dönüflebilece¤i
bir zemindir kentler. Her ikisini de
gözden kaç›rmamak gerekiyor. Dikkat
edelim, tarihte de demokratik-komünal de¤erlerle, s›n›flaflan, devletçi niteli¤e bürünen yönlerin en çok mücadele etti¤i, karfl› karfl›ya geldi¤i zeminler
kentler olmufltur. Asl›nda kapitalist
modernite gerçek hegemonyas›n› kentleri tümden ele geçirerek, toplumsal
iliflkiler örgüsünü, onun ruhunu ve
oluflum felsefesini parçalay›p yabanc›laflmaya u¤ratarak elde etmifltir.
Özünde do¤al toplum özelliklerinin geliflkin bir örgütlenme düzeyi olarak geliflen kentleflme, k›sa sürede devletin
ve s›n›fsall›¤›n, sömürü ve kölelefltirmenin merkezleri haline gelmifltir.
Demokratik komünal de¤erlerin
kendi içinde d›fla kapal›, dar ve salt öz
yeterlilik üzerinde kendisini genifl bir
örgütsel a¤a ve bütünlüklü bir yap›ya
kavuflturmadan kendisini s›n›flaflan,
devletleflen yönler karfl›s›nda korumas›
kentsel yap›larda çok zordur. Do¤ru bir
mücadele zeminini ve perspektifini ge-
SERXWEBÛN
80
rektirir. Bu mücadelenin en çok yo¤unlaflaca¤› zemin yine kent olmaktad›r. Hem egemenlikli, devletli, s›n›fl› ve
ataerkil sistemin en çok yo¤unlaflt›¤› ve
kendisini kurumlaflt›rd›¤› hem de zengin, çok kültürlülü¤ün, çeflitlili¤in toplumsal aç›dan en çok geliflkin oldu¤u
sahalar yine kentlerdir. Toplumsal dokunun muhteflem bir zenginli¤e
ulaflt›¤›, say›s›z topluluklar›n, mesleki
gruplar›n, etnik dini yap›lar›n bir arada bulundu¤u Amedi göz önüne getirelim. Zengin yaflam ufkunun ve biraradal›¤›n geliflece¤i ve özünde tarihsel
kimli¤i ve ruhu böyle flekillenmifl olan
kentlerimiz, bu anlamda demokratik
mücadelenin en diri ve canl› organlar›
konumundad›rlar. Demokratik mücadeleyi içimizde do¤ru yöntemlerle, do¤ru zeminlerde yürütmek zorunday›z.
Ve bunun mücadele zeminleri hep
kentler olmufltur. K›rda demokratik
komünal de¤erlerin daha güçlü korunmufl olmas›n›n sebeplerini de bu anlamda iyi çözmek durumunday›z. Kent
Meclislerini ve buradaki demokratikkomünal niteli¤i bu anlamda besleyecek ve güçlendirecek olan k›rsal ve köy
alanlar› mevcut haliyle geri ve zay›f b›rak›lm›fl durumdad›r. Bu Kent Meclislerinin geliflimini ve güçlü toplumsal
temellere oturmas›n› etkilemektedir.
Aral›k 2008
liflim ivmesini ve do¤rultusunu gerçekten geriye çekiyor; hatta çarp›t›yor.
Oluflturulan her bir örgütlenme, kurulan her bir komün veya meclisin neden
uzun süreli olamad›klar› ve nitelik kazanamad›klar›, kurumlar›m›z›n neden
bu kadar marjinalleflti¤i sorusunu salt
‘iktidarc› yaklafl›mlar, bürokratik, elit
siyaset tarz›’ diye cevaplayamay›z. Bunun gerekçesi salt bu olamaz. Sistem
nas›l iflliyor, sistemin ana karakteri
nedir; geliflim yasalar› nas›l iflliyor? Bu
kadar s›n›flaflt›ran, iktidarc›l›¤› da içimizde besleyen, yarat›lan bütün örgütlenmeleri küçülten ve birbirinden yal›tan, asl›nda her birini birbiri karfl›s›nda iradesizlefltiren nedir?
Demokratik komünal sistemde taban› meclis ve komünlerle örülmüfl pi-
cu gibi sorunlar› vard›r. Bu, parça
parça gündemlerin bir yerde ortaklaflt›r›lmas› ve bir anlamda halk›n gündeminin bir bütün ortaya ç›kar›lmas›,
bunlar aras›nda koordinasyon ve iflbirli¤inin oluflturulup ortak mücadele
ve çözüm zeminin yarat›lmas›na ihtiyaç vard›r. Bu nedenle de, Kent Meclisleri, halk›n siyasal, ekonomik, sosyal vb gündemini yarat›p, mücadelesini yürütmesinin zemini olacakt›r.
ramidal sistemin koordinasyon, ortaklaflma, iflbirli¤i ve paylafl›m alanlar›
Kent Meclisleridir. Piramidal sistemin
tabandan üste do¤ru gittikçe bir kararlaflma, icra ve ortaklaflma alanlar›
olmas› gerekti¤i ortada. Bu aç›dan
kent Meclisleri geliflme, büyüme ve derinleflme aç›s›ndan demokratik komünal sistemde üst bir evreyi ifade eder.
Demokratik yasal, meflru temelde
örgütlenmifl çeflitli sivil toplum kurulufllar›, toplumun farkl› sorunlar›n›
gündemlefltirip çözmeye çal›fl›yor, bunun mücadelesini veriyor. Halk›m›z›n
çok ciddi özgürlük ve demokratikleflme sorunlar›; sosyal, e¤itim, sa¤l›k,
iflsizlik, yoksulluk, fuhufl, uyuflturu-
her konuda salt sorunlar› dile getirme, bir yerlerden isteme, bekleme yerine, çözüm gelifltirmek gerekiyor. Bu
aç›dan Kent Meclisleri sivil toplum
örgütlerini de kapsayan bir içeri¤e sahiptir. Fakat kendisi sivil toplum örgütü veya örgütlerinin platformu de¤ildir. Ayn›laflt›rma yaklafl›mlar› ortaya ç›kmakta veya farkl›l›klar› yeterince anlafl›lmamaktad›r. Bu nedenle
meclisler, toplumun her türlü sorununu tart›flma, çözüm üretme ve uygulama yeri olacakt›r. Sivil toplum örgütleri ise daha çok sorunlar› dile getiren, gündemlefltiren veya ihtiyaç
olarak kuruldu¤u amaç çerçevesinde
çözmeye çal›flan toplumsal örgütlü-
Kent Meclisleri toplumun
sorunlar›n› çözüm yeri olacakt›r
Kent Meclislerinin ifllevleri için de
baz› hususlar belirtmek gerekir. Gelinen aflamada sürecin karakteri olarak savafl ve bar›fl baflta olmak üzere,
Kent Meclisleri komünal sistemde
üst bir evreyi ifade eder
Kent Meclislerine iliflkin yürütülen
tart›flmalardaki k›s›rl›k ve de¤erlendirmelerden de bu anlafl›l›yor. Geçen y›ldan beri yürütülen bu tart›flmalar bir
türlü tam olarak ray›na oturtulam›yor;
gittikçe geniflleme ve büyüme potansiyeli olan canl› toplumsal organlar› da
adeta frenliyor, darlaflt›r›yor ve marjinallefltiriyor. Her alan çal›flmas›nda
yaflanan küçülme ve içe büzülerek dar
bir dernek çal›flmas›na dönüflmenin
nedeni, demokratik yol ve yöntemlerin
önünün kapat›lm›fl olmas›d›r. Kent
Meclislerinin oluflumu karar›yla bunun perspektifi belli oranda ortaya ç›km›fl, fakat sorunun yerinde ve zaman›nda giderilmesi, ihtiyaçlar üzerinden
bir araya geliflin sa¤lanmas› k›s›r tart›flmalarda bo¤uluyor. Bu sistemin ge-
Aral›k 2008
SERXWEBÛN
lüklerdir. Bu anlamda Kent Meclislerinin, sadece karar alan de¤il, ayn›
zamanda uygulayan, bunun örgütlülü¤ünü, kaynaklar›n› yaratan, infla ve
çözüm meclisleri olmalar› gerekir.
Konfederal sistemde Kent Meclisleri, tabanda komün ve mahalle meclislerinde al›nan kararlar›n idare ve koordinasyonunu sa¤lar, belirlenen politikay› hayata geçirir. Di¤er taraftan
dünyan›n de¤iflik bölgelerinde ve Türkiye’de kent konseyleri, kent kurultaylar›, vb ad alt›nda daha çok belediye çal›flmalar›n› takip etme, yönlendirme, kat›l›mc›l›¤› sa¤lama çerçevesinde, dan›flma meclisleri fleklinde
oluflumlar da vard›r. Bunlar incelenebilir. Fakat bu konuda KCK sistemindeki sistemsel farkl›l›k göz ard› edilmemelidir. Kurulacak Kent Meclisleri,
belediye çal›flmalar›n› da kapsayan
ancak, yukar›da vurgulad›¤›m›z gibi
daha genifl bir hedefi, ifllevi olacak ve
güncel ihtiyaçlardan, nedenlerden dolay› da, dan›flma, idari, yürütme ifllevlerini iç içe yapmak durumundad›r.
Kent Meclislerinin amac› halk›
irade haline getirmektir
Tart›fl›lan bir di¤er konu da, çal›flmalar›n bafllamas› ve yürütülmesi esnas›nda ç›kmas› muhtemel sorunlard›r. Bütün söylemlerimize, iddialar›m›za ve hatta inanc›m›za ra¤men,
zihniyetten kaynakl› engellemeler,
karfl›laflaca¤›m›z temel sorunlar›n bafl›nda gelecektir. ‹deolojik, teorik tespitlerin yarat›c› ve gerçekçi bir flekilde
uygulamaya geçirilmesi, bu konuda
yöntemlerde demokratik bir yaklafl›m›n geliflimi önemli bir husustur. Bir
taban çal›flmas› olarak farkl› ideolojik, siyasal çevrelerin de ilgi gösterece¤ini hesaba katarsak, çal›flmay› yürüteceklerin en baflta ideolojik bir
netli¤e ve kararl›l›¤a sahip olmas› gerekir. Uygulamada ise, paradigmal
perspektifi göz ard› etmeden, güncel
siyasal, örgütsel ve yasal gerçeklikleri
dikkate alarak yarat›c› yol ve yöntemleri esas almak durumunday›z.
Fakat özellikle Kent Meclislerinin
kuruculu¤unda ortak yaklafl›m›n
81
oluflturulmas›, bu konuda iflin ciddiyetine denk bir tutumun gelifltirilmesi en önemli husus olmaktad›r. Özellikle her bir yap›lanma aç›s›ndan güçlü bir örgütsel ve paradigmasal perspektif geliflmeden “feshedelim, ifllevini yitirmifltir” ya da “kat›lm›yoruz” gibi yaklafl›mlar iflin ciddiyetini fazla
yans›tm›yor. Daha ciddi bir yaklafl›m
flartt›r. Kent Meclislerinin oluflumundaki temel espri; halk› demokratikkomünal ve cinsiyet özgürlükçü de¤erler ekseninde demokratik sosyalist
bir çizgide irade haline getirmektir.
Dolay›s›yla s›n›fç›, devletçi ve cinsiyetçi ataerkil zihniyet ve yap›lanmalar karfl›s›nda mücadele zeminine kavuflturmak, yol ve yöntemini, bunun
mekanizmas›n› oluflturmakt›r. Bu,
demokratik bir iç mücadeleyi ve zeminini gerektirir. Kent Meclislerini bu
anlamda sadece örgütlerin bir araya
geldi¤i, bir hukuk oluflturdu¤u bir
platform gibi ele alamay›z. Halk› örgüt ve eylem noktalar›nda bu kadar
felçli k›lmak, iradesini koyaca¤› örgütsel siyasal mekanizmalardan yoksun b›rakmak zaten bürokratik elit
her an s›n›flaflmaya meyilli bir zemini
besliyor, büyütüyor. Oysa Kent Meclisleri bireyleri, gruplar›, örgütleri,
kurumlar›, özgür yurttafl meclis ve
komünlerini demokratik komünaliteye çekme mekanizmas›d›r. Buna kat›lm›yorum demek bafl›ndan demokratik mücadeleye girmemektir. “Halka dayanm›yor” demek ifli tersinden
ele al›flt›r. Zaten Kent Meclisleri halk›n özgücünün ve iradesinin örgütlenmesi için bir mekanizmad›r. ‹çte
mücadele yol ve yöntemlerinin demokratikleflmesinin zeminidir. Kurumlar aras›, örgütler aras› çeliflki ve
iktidarc› yaklafl›mlar›, devletçi, s›n›flaflmaya aç›k yönlerin afla¤›ya çekerek halk›n denetimine açacak zemindir. Bunun en temel arac›d›r, mekanizmas›d›r. Kent Meclislerinin oluflturulmamas›, -hangi gerekçeyle olursa
olsun- demokratik komünalizmin felç
edilmesidir. Devleti ve her türlü devletçi yaklafl›m›n halk›n yaflam sahalar›na, toplumsal yaflama çekilmesidir.
Bunun böyle de¤erlendirilmesi ve
buna göre yaklafl›kmas› gerekiyor.
Demokratik siyaset de¤iflflttirme
dönüflflttürme gücüdür
“Meclis kuruluyor, biz yokuz” gibi
bir yaklafl›m, Kent Meclislerinin demokratik komünalitenin gelifliminde
oynayaca¤› rolü görmemektir bir yerde. Sanki meclis kuruldu mu, kim
kurduysa onun mal›ym›fl gibi yaklaflmak, zaten mülkiyetçi, iktidarc› yaklafl›m›n kendisi olmaktad›r. Oradaki
dinami¤i, sürekli oluflum halini ve
mücadeleyi anlayamamakt›r. Demokratik komünalite demek sürekli mücadele, ama demokrasiye ve komünaliteye çeken, katan, içine alan, de¤ifltiren, dönüfltüren bir süreçtir. Öyle
bir ç›rp›da demokratik komünal meclis oluflmaz. Kimse de bunun sahibi
olamaz. Bunun bir mücadele ve bir
süreç ifli oldu¤u; bu sürecin ve bu
mücadelenin de bizim kendi demokrasimizi ifade etti¤i ›srarla vurgulamak
gerekiyor. Radikal demokrasi, talep
demokrasisini aflan, kendi içine çeken, de¤ifltiren, dönüfltüren bir demokrasidir. Demokratik siyaset bu
anlamda de¤ifltirme, dönüfltürme gücüdür. Kent Meclisleri bu çerçevede
demokratik siyaset felsefesinin hem
en çok ihtiyaç duyulaca¤›, hem de en
çok geliflece¤i bir örgütlenme düzeyidir. Demokratikleflme mücadelesinin
özünde süreklileflerek bir varolufl, yaflam biçimine kavuflmas› toplumsal
de¤iflim ve devinimin ana halkas› konumundad›r. Bundaki ahlak-felsefe
ve pozitif bilimsel yaklafl›m esaslar›n›
gelifltirilmesi tam bir kurmayl›k iflidir.
Dünyan›n birçok ülkesinde birçok
Kent Meclisleri oluflturulmufltur; fakat bizde farkl›laflan, onlar› aflan yönler iflin ahlak›, felsefesi ve toplumsal
kurulufl boyutlar› olmaktad›r. Bunun
için halk›n örgüt ve eyleme ve bunun
mekanizmalar›na kavuflturulmas›d›r.
Yoksa bir iktidar da¤›t›m alan› de¤ildir. Ama sanki iktidar alan› oluflmufl,
art›k da¤›t›lm›fl, bir fley kalmam›fl, dolay›s›yla ifllevsiz kal›nm›fl gibi de¤erlendirilebiliyor. Bu KCK sistemini anlamamakt›r her fleyden önce.
Demokratik sosyalist çizgiyi daha
derinlikli kavramaya ihtiyac›m›z var.
SERXWEBÛN
82
Aral›k 2008
POPÜLER KÜLTÜR ÜZER‹NE
“Kültürün popülerlefltirilmesi kültürel ürünlerden daha çok para kazanmak amaçl› olup, pazar› geniflletmekle
birebir iliflkisi vard›r. Kültürün popülerlefltirilmesinin sa¤lanmas› için uygulanan yöntemlerin amac›
kesinlikle söylendi¤i gibi tüm toplumu kültür sanat ile buluflturmak de¤ildir. Para kazanma amac› olmayan
hiçbir uygulama kapitalist dönemde gerçekleflmez. Gerçekleflmesine izin verilmez. Çünkü de¤erlerin el
de¤ifltirmesinde para kazanmak amaç olmaktan ç›karsa kapital birikmez. Kapitalizm biter. Kültürün en
genifl kesimlere ulaflmas› için halk kültürlerinin ifllenmesi gerekir”
Kültür insan›n kendisinden do¤aya katt›¤› ürün olarak tan›mland›¤›
için insan toplumunun de¤iflim tarihini kültür ürünlerinde izlemek do¤ruya yak›n bir yaklafl›md›r. Kültür
ürünleri yarat›ld›klar› dönemin toplumsal kimlikleridir. Tarihin her hangi bir dönemi hakk›nda en sa¤l›kl› bilgilere kültür ürünleri de¤erlendirilerek ulafl›l›r. Her tarihsel sürecin kendi zenginlikleri o dönemde yap›lm›fl
kültür ürünlerinde olur. Zaten tarihsel toplumsal zenginli¤in di¤er bir anlam› da kültürel zenginlik demektir.
Kültür insan yarat›m› olan her fleyi
kapsar. Maddi ve manevi olarak insana ait ne varsa kültürdür. ‹nsan tan›mlanmas›nda bulunulurken “insan
kültürel bir varl›kt›r” denilmesi bu
aç›dan anlaml›d›r. ‹nsan kültürel
geliflmeyi yarat›rken ayn› zamanda
kendisini varl›k haline getirmektedir.
‹nsan›n do¤ada kendi kendisini yapan bir olgu olmas›n› sa¤layan fley toplumsall›¤›d›r. Toplumsall›k insan için
bir zorunluluktur. T›pk› bafllang›çta
baflka bir dünya seçme flans› olmad›¤›
gibi. Bir kez toplumsall›k dedi¤imiz var
olufl gerçeklefltikten sonra bu “ikinci
do¤a” içinde insan›n kendisini kendi
eliyle yapmas› süreci bafllar. Toplumsall›¤›n tarih içinde yaflad›¤› de¤iflimler
vard›r. Bu toplumsal de¤iflimler önemli oranda kültürel de¤iflimleri de kendi
içinde bar›nd›r›r. Bu ba¤lant›dan dolay› toplumsal de¤iflimin di¤er bir ad› da
kültürel de¤iflim olmaktad›r.
Kültür insanl›¤›n tarih içinde
emekleri sonucunda ürettikleri de¤erler oldu¤undan tüm tarih boyunca
hangi dönemin insanl›k aç›s›ndan daha çok kültürleflmeyi ifade etti¤ini
anlamak mümkündür. Bunun yan›nda insan›n ancak toplumsal bir varl›k
fleklinde yaflayaca¤› ve üretece¤i ilkesi kültürel zenginlik için gerekli oldu¤u kadar, geçmifl kültürel süreçlerin
zenginlikleri esas al›nan toplumsal
biçim ile yak›ndan ba¤lant›l›d›r. Kültür de¤erlerinin kal›c› de¤erlerden
olufluyor olmas› da kültürleflme de
önemli bir husustur. Kültür temelde
kal›c›laflm›fl ürünlerdir. Bunun için
kültürel de¤erler söz konusu oldu¤unda çok üretmekten ziyade kal›c›l›k önemlidir. Kültür de¤erleri çok
fazla yarat›ld›klar› için de¤il kal›c›l›klar› esas oldu¤undan zengin bir kültür dünyas› oluflmufltur. Kal›c›laflmam›fl ürünler gibi kal›c›laflma olana¤›
zay›f olan ya da olmayan de¤erlerin
kültür için fazla önemli olmad›klar›
ve kültürel de¤erlere dönüflmedi¤i de
belirtilmek durumundad›r.
Kültür sadece insan eme¤inin
ürünüdür
Günümüzden geçmifl tarihe kültürel de¤erler baz al›narak bak›l›p bir de¤erlendirme yap›l›rsa çok ilginç sonuçlarla karfl›lafl›laca¤› kesindir. Hangi
dönem insanl›¤› “insan kültürel bir
varl›kt›r” belirlemesine göre yaflam›fl
daha net ortaya ç›kar. ‹nsanl›k denilen
varl›¤›n yeryüzünde kal›c›laflarak yaflama olanaklar›n› yakalamas› insan
olmas›n›n gere¤idir. ‹nsan bunu kültür denilen yarat›mlar›yla yapar. Kültür dedi¤imiz maddi ve manevi üretimlerinin tümü insan› insan yapan de¤erleridir. Gerçekleflmifl insanl›k esasta kültürle dile gelen geliflmelerin içindedir. Kültür de¤erlerini yaratma özelli¤i olmasayd› insan olmazd›. Olsayd›
da di¤er canl›lardan örne¤in kurt, koyun sürüsünden fark› olmazd›.
Kültür, toplum ve insan iliflkisinden
hareketle insan ad›na ne varsa bu ko-
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
nu içinde dile getirilebilir. Çünkü kültür yapan sadece insand›r. Do¤ada insandan baflka kültür yapan canl› bulunmaz. Bunun için insan ve di¤er
canl›lar; bitkiler, hayvanlar aras›nda
bilinen farklar oluflmufltur. Kültürleflme kapasitesinin düzeyi insan›n kendini di¤er canl›lardan ayr›flt›rarak aralar›nda mesafenin aç›lmas› ile sonuçlanm›flt›r. Ne kadar toplum o kadar
kültür yine ne kadar kültür o kadar
insanlaflma gibi karfl›l›kl› bir iliflki de
böylece ortaya ç›km›fl olmaktad›r.
‹nsanl›¤›n flimdiye kadar tan›d›¤› temel iki toplumsal biçim vard›r. Bunlardan birincisi toplumsall›¤›n ilk flekillendi¤i do¤al süreci ve bunun sistem kazanm›fl neolitik dönemidir. ‹kincisi ise
kan›tland›¤› gibi bin bir hile ve kurnazl›kla kurulan devletçi toplum biçimidir.
‹lk dönem kültürleflmesi toplumsal yaflam› var eden temel yaflam sahalar›n›n
hemen hepsinde kal›c›laflarak günümüze gelen çok say›da ilk yarat›mlar›
ortaya ç›kararak insanl›¤›n var olmas›n› sa¤lad›. Toplumsall›¤›n ikinci aflamas›nda hakim k›l›nan iktidar oldu¤u
için ilk aflaman›n yarat›lan de¤erlerinin
üstüne konmay› ve iktidar kültürünün
gerektirdi¤i yarat›mlar› yaratmay› ifade
eder. Bu aflama bir bütün insan toplumu ve bireyini de¤il egemen olan kesimlerin bu egemen hallerinin devam›
için kültür gelifltirmifltir. Günümüzde
tart›fl›lan yabanc›laflma olgusunun dayand›¤› bu yaklafl›m ilerledikçe kültür
de¤erleri insan toplumunun geliflmesini de¤il kendinden uzaklaflmas›na yol
açt›. Üretti¤i halde karn›n› doyurama-
83
yan insan giderek ekti¤i bu¤daya karfl›
yabanc›laflt›. K›zarm›fl ekme¤i doyas›ya
yiyemeyen insan, bu¤day›n yeflil ve sar› renklerinin kendisi için bir anlam ifade etmedi¤i duygu ve düflüncesine kap›lmaya bafllam›flt›r. Bu, temelde insan›n kendisine toplumuna karfl› yabanc›laflmaya bafllamas›d›r. Eme¤ine yabanc›laflmas›d›r. Bu yabanc›laflma her
geçen gün daha da h›z kazanarak devam ede gelmifltir.
En büyük kültürel de¤iflimler putlar›n
k›r›lmas›yla yaflanm›flt›r
Kuflkusuz kültürel üretim olgusu ve
toplumsall›¤›n binlerce y›ll›k de¤iflim
ve dönüflümünü bir iki cümle ile ifade
etmek mümkün de¤ildir. Bu konuda
yaflananlar›n anlafl›lmas› için belki de
flimdiye kadar yaz›lm›fl tüm kitaplara
bakmak gerecektir. Ancak insan›n
kültürleflme düzeyini göz önünde bulundurarak çok zengin ve derin olan
bu konuda bir iki genel belirleme ile
olmasa da birkaç sayfal›k bir yaz› içinde her gözün görebilece¤i bir resim çizilebilir. Bir kitap da yol gösterebilir.
Toplumun devletlefltirilerek yönetilmeye bafllanmas› süreci özde ayn›, biçimsel olarak renk de¤iflikli¤ine u¤rayarak
bu güne kadar gelip dayanm›flt›r.
Devlet-iktidar toplum biçimi hakk›nda hem güncel olmas› hem de yaratt›¤› kültürel tahribatlardan dolay›
kendisi hakk›nda en fazla söz söylenmesi gerekenin kapitalizm oldu¤una
kuflku duyulmamal›d›r. Bu yaklafl›m
tan›m› gere¤i en kapsay›c› kültürel bir
yaklafl›md›r. Kültür denilen de¤erler
dünyas›n›n üretim biçimi ve bu üretimlerin insanl›kla iliflkisi göz önünde
bulunduruldu¤unda kapitalizme söylenecek çok fley oldu¤u görülecektir.
Kapitalizm biçiminde devam eden iktidar olgusunun kültür-toplum-birey
ba¤lam›nda izah edilmesi günümüzün en temel insani görevdir.
Kapitalizm konusunda do¤ru de¤erlendirmeler için yap›lmas› gereken
ilk fley bu sistemin kendisini meflru
k›lmak için ortaya koydu¤u maddi ve
manevi kültürel izahlardan uzak durmak olmal›d›r. Kurt y›rt›c› bir hayvansa kurdun y›rt›c› bir hayvan olmas›na neden olan özellikleriyle tekrar tekrar tarif edilmesinin bir anlam›
olmaz. Önemli olan bu hayvan›n y›rt›c› olmas›na yol açan biyolojik organizasyonunu anlamak ve bundan
kaynakl› özelliklerinin izah edilerek
buna karfl› tedbirlerin al›nmas›d›r.
Yani kurda ha bire sen y›rt›c› bir hayvans›n demek yerine ondan korunmak ve kurtulmak daha do¤rudur.
Kapitalizm konusunda da s›kça yap›lan onu tüm kötülüklerini modernli¤in insan düflüncesinde yaratt›¤› ideolojik hakimiyetle “ilercilik” olarak
anlatmak olmufltur. Hayat›n do¤rular›na karfl› kurulmufl en büyük kapitalist tuzak, toplumu bir bütün ele
almamakt›r. ‹nsan olgusunu yaratt›¤›
tüm kültür de¤erleri ile bir bütünlük
içinde ele al›rsak gerçek daha bilimsel ve daha sade olarak anlafl›l›r.
Kapitalizmin en büyük gücü ama
ayn› zamanda en büyük zaaf› olay ve
olgular› parçal› ele almas›d›r. Konumuz gere¤i belirtirsek kapitalizmin
tüm çirkinliklerine ra¤men zorlanarak
da olsa devam ediyor olmas›n›n nedeni insanl›k kültürünü parça parça
edip bunu pazara sürmesidir. Bunu
bilimcilik ad›na yapmas› kendisine
“yeni putlar” infla etmesine neden olmufltur. Tarihte defalarca görüldü¤ü
gibi en büyük kültürel de¤iflimler putlar›n k›r›lmas›yla yaflanmaya bafllanm›flt›r. Kapitalist putlar› k›rmak için
yap›lacak ilk ifl her olay ve olguyu zaman ve mekan ba¤lam›nda bütünlüklü ele almakt›r. E¤er insan akl› ve
duygusu kendisini kapitalist kültür ve
SERXWEBÛN
84
yaflama olan yaklafl›mlar›ndan kurtarmak istiyorsa bunu bilim yöntemini de¤ifltirmekle yapmak durumundad›r. Bu konuda kültür olgusunu birkaç hususta ele alarak kapitalist iktidar döneminin hakim hale getirdi¤i
popüler kültürün ne oldu¤u sorusuna
cevap kadar neden popüler kültür sorunsall›¤›na bak›p bu iktidar fleklinin
ne oldu¤unu anlatmak oldukça yararl› sonuçlar verecektir. Çünkü kültürel
bak›fl aç›s›yla tarihi ve toplumu de¤erlendirme yöntemi ile kapitalist kültürü incelemek çok çarp›c› sonuçlar›n
ortaya ç›karmas›na yol açacakt›r.
Kapitalizm tamamen tüketime dayal›
bir iktidar organizasyonudur
Bir kere kültür olgusunda temel
olan kültürün insan toplumu taraf›ndan üretiliyor olmas›d›r. Art›k sa¤›r
sultan›n sa¤›r kulaklar›n› incitecek kadar yüksek sesle duyuldu¤u ve kör
gözlerin gördü¤ü gibi kapitalizm de¤er
üretmeye de¤il tüketmeye dayal› bir iktidar organizasyonudur. Demek ki kapitalizm kültürel de¤erlerin ortaya ç›kmas› ilkesinin birinci maddesine karfl›
bir sistemdir. Kapitalizmde bir de¤er
kültürleflmek için de¤il tüketilmek için
yap›l›r. Tüketim; kapitalizmin öz kimli¤idir. Kapitalizmin gücü tüketim ile
do¤ru orant›l›d›r. Ne kadar tüketim
olursa o kadar kapitalizm yaflan›r. Son
aylarda yaflanan ekonomik krizin bir
kez daha gösterdi¤i de budur.
Hem maddi hem de manevi de¤erlerin kullan›lmas› tüketilip at›lmas› kapitalist sistemi zengin yapt›¤›ndan ne
kadar çok satarlarsa o kadar zengin
olmalar› için tüketimin anl›k ve çok olmas› gerekir. Bir nesneyi tüketmek gerekmiyorsa da onu, tüketilmesi gereken bir duruma düflürmek kapitalist
kültürün bir gere¤idir. Tüketim olsun
ki sistem ifllesin. Sahipleri zengin olsun. Bu temel yaklafl›m kültür ürünlerinin di¤er temel bir ilkesi olan kal›c›l›¤›n öldürülmesidir. Çünkü üretilen
de¤erler kal›c› olursa tüketimi yavafl
ve geç olur. Bu da az para kazanmak
demektir. Kapitalizm sürekli ve daha
çok para biriktirmek oldu¤u için kal›c›l›¤a düflman olmak zorundad›r.
Kültürel de¤erler toplumsal eme¤in
bir sonucudur
Kapitalist kültürde al›m sat›m
esas oldu¤u için insan ile maddi ve
manevi kültür de¤erleri aras›nda bu
ilkeyi harekete geçirecek bir mant›¤›n
kurulmas› gerekir. Al›m sat›m için
felsefik olarak olmas› gereken de¤ersizliktir. Çünkü bir fleyin sat›l›p elden ç›kar›lmas› için önce onun insan
haf›zas›nda de¤ersizlefltirilmesi gerekir. De¤erli olan bir fley sat›lmaz. Yine bir fleyin sat›lmas› için onun ihtiyaç olmad›¤› halde kullan›lmas›n›n
mecburi bir ihtiyaç oldu¤u fikrinin
insan kafas›na yerlefltirilmesi gerekmektedir. Kapitalizmin al›m sat›m
mant›¤›nda de¤erin ölçüsü parad›r.
En de¤erli fley para oldu¤u için paran›n herkeste birikmesine izin verilmez. Herkeste paran›n birikmemesi
içinde bulunan yöntem sat›lan nes-
Aral›k 2008
rekir. Çünkü toplum üretmek, yeni
de¤erler kazanmak için oluflmufltur.
Toplumsall›k ihtiyac›ndan fazlas›n›
tüketen de¤il üreten bir özellikte ifller. Toplumsal üretimin fazlal›¤› tüketimi de¤il zenginli¤i art›r›r. Kapitalizm
toplumsall›¤› da da¤›tt›¤› için çok rahat bir flekilde her de¤eri al›m sat›m
konusu yapabilmektedir. Kapitalist
dönemde onca teknik imkana ve çal›flma kolayl›¤›na ra¤men yoksullu¤un giderilmemesi ve iflsizli¤in yaflanmas› bundan kaynaklanmaktad›r.
Al›m sat›m konusunda kapitalist
pazarlamac›l›k, kültürü popülerlefltirerek satar. Bu konuda popüler kültürün ne oldu¤undan çok kültürün
neden böyle ele al›nd›¤›n› anlamak
daha aç›klay›c› olacakt›r. Zaten popüler kültürün ne oldu¤u sorusunun
cevab› kapitalist pazarlamac›l›¤›n
kültürü satmas›n›n içinde gerçekleflir. Hemen flunu belirtmek gerekir ki
“Kültürel de¤erler toplumsal kimli¤imizin eme¤inin bir sonucudurlar.
Kültür de¤erleri ayr›m yap›lmadan sat›l›yorsa bu ifl için toplumun
kendi de¤erlerine karfl› ‘bunlar sat›labilir’ mant›¤›n›n geliflmesini
kaç›n›lmaz k›lar. Bu mant›¤›n toplumda hakim olmas› için de toplumun
toplum olmaktan ç›kar›lmas› gerekir. Çünkü toplum üretmek,
yeni de¤erler kazanmak için oluflmufltur”
nenin as›l sahiplerinin kapitalistler
olmas›d›r. Böylece sistem sahipleri
hem en de¤ersiz yani sat›lan nesnelerin sahibidirler hem de en de¤erli yani paran›n sahibidirler. Para en de¤erli oldu¤u için onun konumland›¤›
mekanlar›n yeri hiç de¤iflmez.
Kültür insan toplumu aras›ndaki
kopmaz ba¤ kapitalist mant›kta kendisini var k›lmak için esas ald›¤› yaklafl›mlar›n›n insana yaklafl›mlar›n› da
ele vermektedir. Kültüre yaklafl›m
kültürel bir varl›k olan insan ve toplumuna da yaklafl›md›r. Kültürel de¤erler toplumsal kimli¤imizin eme¤inin bir sonucudurlar. Kültür de¤erleri ayr›m yap›lmadan sat›l›yorsa bu ifl
için toplumun kendi de¤erlerine karfl›
“bunlar sat›labilir” mant›¤›n›n geliflmesini kaç›n›lmaz k›lar. Bu mant›¤›n
toplumda hakim olmas› için de toplumun toplum olmaktan ç›kar›lmas› ge-
kapitalizmin hangi konuda olursa olsun de¤erlendirmesi yap›ld›¤›nda
e¤er iflin içinde al›m sat›m kelimeleri
geçmez ise o izahlar›n yeterli olmad›¤›n› vurgulamak gerekir.
Bir mal›n piyasada daha çok zenginlik getirecek bir sonuç ortaya ç›karmas›n›n de¤iflik hile ve kurnazl›klar› vard›r. Bu yalan ve kurnazl›klar›
en iyi kapitalistler bilir. Onlar bu iflin
ustas›d›r. Bu konuda kar getirecek
bir yol da pazar›n geniflli¤i ve büyüklü¤üdür. Pazarlamada en genifl al›c›
kitlesi yiyeceklerindir. Bunun nedeni
yemenin temel biyolojik bir ihtiyaç
olan beslenme sorununu gidermesidir. Yiyecekler kadar genifl bir pazar›
olan di¤er bir saha ise beslenmeye
benzer bir ihtiyac› karfl›layan kültür
de¤erlerinin özellikle manevi olanlar›d›r. Tabii maddi de¤erler de oldukça
yayg›n bir flekilde sat›lmaktad›r.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
85
Kültürün al›m sat›m konusu yap›larak para kazand›ran bir alan olmas›n›n da kendine göre yol ve yöntemleri vard›r. Bir kere kültür de¤erlerinin
hepsi tüm insanl›¤›n de¤erleri olduklar› için özü gere¤i sat›lacak dereceye
düflürülmesi ile al›c›s› tüm insanl›k
olur. Bir devlet bunu yaparsa al›c›lar›
egemenli¤i alt›ndaki tüm toplumsal
kesimler olur. Kültürün özellikle manevi alan›n›n de¤erleri olan ve daha
çok da sanat dallar›yla yarat›lanlar›
biyolojik açl›¤›n giderilmesi gibi insa-
nan yöntemler kesinlikle söylendi¤i gibi tüm toplumu kültür sanat ile buluflturmak de¤ildir. Para kazanma amac›
olmayan hiçbir uygulama kapitalist
dönemde gerçekleflmez. Gerçekleflmesine izin verilmez. Çünkü de¤erlerin el
de¤ifltirmesinde para kazanmak amaç
olmaktan ç›karsa kapital birikmez. Kapitalizm biter. Kültürün en genifl kesimlere ulaflmas› için halk kültürlerinin ifllenmesi gerekir. Bunun için cinsi s›n›f› ne olursa olsun herkesimden
al›c›s›n›n oldu¤u tek alan kültür de¤erlerinin sat›ld›¤› pazar alan›d›r. Kültür ayn› zamanda toplumun kimlik de¤erlerini oluflturan yarat›mlar› oldu¤u
n›n manevi olarak beslenmesini sa¤lar. Kültürel de¤erlerin pazarda herkese sat›l›k olarak sunuldu¤u halde
al›c›s›n›n ç›kmas›n›n bir nedeni de
budur. Sanat ürünleri düflünsel ve
duygusal olarak temel insan ihtiyaçlar›n› giderirler. Kültür de¤erlerinin bu
iki temel özelli¤i kapitalist para kazanma mant›¤› ile buluflturulmas›
kültüre popülerleflmek d›fl›nda sunum olana¤› b›rakmaz.
Kültürün popülerlefltirilmesi kültürel ürünlerden daha çok para kazanmak amaçl› pazar› geniflletmekle birebir iliflkisi vard›r. Kültürün popülerlefltirilmesinin sa¤lanmas› için uygula-
için kültür pazar›ndaki tüketici al›c›s›
oldu¤u mal›n kendisini ifade etmesini
isteyecektir. Pazarda birçok mal› tan›madan almak mümkündür. Ancak
kültür ürünlerinin özellikle sanat kolundaki ürünün kesinlikle bir flekilde
al›c›s›yla bir tan›fl›kl›¤›n›n olmas› gerekir. Bu bir Müslüman’›n domuz eti ihtiva eden ürünleri tercih etmemesi gibi
bir fleydir. Dolays›yla al›m gücüne bak›lmadan herkese sunulacak ürünler
haz›rlamak daha çok satmak anlam›na
geldi¤inden kültürün pazar geniflli¤ine
yol açar. Kültürel de¤erler pazar› en
çok kazand›ran pazard›r. Çünkü ifllenen mal›n ham maddesinin sahibi
Sanat ürünleri düflünsel ve duygusal
olarak insan›n ihtiyaçlar›n› giderir
kendi paras›yla bu mallar› alacak konuma getirilmifltir. Bir fleyi belefl verip
daha sonra para karfl›l›¤›nda sat›n almak sadece kültür de¤erlerinin popüler kültür ad› alt›nda sat›l›¤a ç›kar›lmas›yla kapitalizmde ortaya ç›km›flt›r.
Kapitalist sistem bu rahat kazanma
f›rsat›n› kazanç kap›s› olarak gördü¤ünden kültür popülerlefltirilmifltir.
Bunun için herkes kültür sanat ürünlerine ulafls›n politikas› büyük bir
oyundur. ‹kiyüzlülüktür.
Sanat aya¤a düflürülmüfltür
Kapitalist elindeki mallar›n sat›fl›n›
art›rma iflini en fazla reklamlarla yapar. Sat›l›¤a ç›kar›lm›fl kültür ürünlerinin sat›fl miktar› ise popülerlik üzerinden olur. En çok satan en popüler
ürün ve kifli oldu¤u gibi en çok satmak
için de popülerli¤e ihtiyaç duyulmaktad›r. Popülerlik satt›r›r. Ancak satmak için de popüler olana ihtiyaç vard›r. Bu kendi içinde çok ilginç bir durum ortaya ç›karm›flt›r. Kültür ürünlerinin sat›lmas› için yap›lan reklamlar›n kendisi de mal›n pazarda satma biçiminin bir de¤iflik halidir. Dolay›s›yla
kültür sanat reklamc›l›¤› di¤er mallar›n reklamc›l›¤› gibi de¤ildir. Yani hem
reklam hem de mal satman›n iç içe oldu¤u bir durum yaflanmaktad›r.
Kültür ürünlerinin sat›l›k duruma
düflürülmesi en fazla rafine kültür
ürünleri olan sanat alan›n› aya¤a düflürmüfltür. Sanat satmak için yap›lan
bir zanaat olmufltur. Günümüzde sanat ürünlerinden bahsetmek zordur.
Toplumsal yaflam içinde en güzel insan ürünlerinin topland›¤› bu saha art›k en çirkin olanlar›na yönelmeye bafllam›flt›r. Tarihte ilk defa çirkin güzele
galebe gelmifltir. Sanat ürününün kal›c›l›¤›nda güzel olma esast›r. Bir sanat
eserinin arkas›nda b›rakt›¤› etki güzel
demektir. Ancak pazara mal yetifltirme
mant›¤› içindeki popülerlik sanat› bitirmifltir. Popüler kültür içinde sanat
kolu en etkili kullan›lan aland›r. Bundan dolay› bir sanat eseri ile çiklet ayn› reyonda yan yana durmaktad›r.
Amaç satmak oldu¤undan nitelik de¤il
gösterifl öne ç›kmaktad›r. Göze-kula¤a
hitap etmek sat›fl› art›rmada en etkili
SERXWEBÛN
86
bir yöntem oldu¤u için biçim temel,
içerik ve kal›c›l›k önemsizleflmektedir.
Kültürü popülerlefltirmek sadece
kültür sanat ürünlerinin özlerine ters
biçimde kullanmak de¤ildir. Bu durum kendisiyle beraber her türlü derde hiçbir tepki vermeden dayanacak
bir birey ve toplumsal yap›ya yol açmaktad›r. Popüler olma sevdas›
herkesi sar›nca popüler olmak için
belirlenmifl kal›plara uygun davranmak gerekecektir. Bu kal›plara uymak da bir yere kadar popüler olmakt›r. Saç kesme biçiminden, tercih edilen yemek ve içecek markalar›na, be¤enilen sanat ve sanatç›lara kadar
popüler olma sevdas›ndaki bireyin
popüler olma tercihi popülerlikten
kazananlarca haz›rlanm›fl bir listesi
vard›r. Popüler kültürde neyin popüler oldu¤u çok iyi ve amaçl› haz›rlanm›fl popülerlere söylettirilir. Neyin popüler oldu¤una birey veya toplum karar veremez. Çünkü bunlar sat›lan
mal›n sahibi de¤ildir. Bu karar› popüler olandan ekonomik ve siyasi olarak
kazananlar karar verirler. Popüler
kültür toplumsal alanda kolay yönetilir bir durum yarat›r. Çünkü popülerin temel sloganlar›n›n bafl›nda “bana, sana ne”dir. Bu durum da popüler kültürün siyasi sonucudur.
Kültür ve sanat de¤erlerinin popüler kültür ad› alt›nda sat›l›¤a ç›kar›lmas›nda bu alan›n karakteristik özelli¤inden dolay› toplumsal yaflam›n her
taraf›n› etkisi alt›na almaktad›r. Her
fleyin en popüleri kültürün popülerlefltirilmesiyle iliflkilidir. En popüler olmak üzerinden ifl yapmak, bir kimlik
yaratmak kapitalist dille marka olmak
geçer akçe olur. Bunun kültür kimlik
iliflkisinden kaynakland›¤› bilinmelidir. Her ça¤›n kültürü bir kimlik yarat›r. Kapitalizmde de bu kimlik popülerliktir. Bu kimlik, popüler kad›n, popüler adam ile bafllar, popüler ciklet
markas›yla devam eder. Ancak unutulmamas› gereken fley, popülerlikten
kast edilenin en çok satan veya satmaya vesile olan oldu¤udur. Ya da en çok
satmaya kat›lan oldu¤u gerçe¤idir.
Kültür ürünlerinin satmak amaçl› haz›rlan›p piyasaya sunulmas› kültürün
popülerlefltirilmesi demektir.
Kültürün popülerlefltirilmesi demek toplumsal yaflama ve bin y›llar›n
ortaya ç›kard›¤› kutsal de¤erlere yap›lan en büyük sald›r› demektir. Bu sald›r›n›n start› kapitalist sistemce verilmifltir. Bu sald›r›ya u¤ramayan toplum ve de¤erler kalmam›flt›r. Son y›llarda bu sald›r›n›n Kürt kültür de¤erlerine de yöneldi¤ine tan›k olmaktay›z. Kürt kültürünün popülerlefltirilmesinin de¤iflik nedenleri vard›r. Türkiye merkezli planl› sald›r›lar›n›n
amac› Kürt kültürünü asimile etmektir. Direnifl kültürüne sald›r›lar asimilasyon hedefi kadar Kürt halk›n›n son
otuz befl y›l›k kültürel de¤ifliminin yönünü sapt›rarak Kürt halk›n› özgürlük mücadelesinden koparmay› hedeflemektedir. Kürt halk uyan›fl› ulusallaflmay› gelifltirdi¤i için kimi Kürt
kimlikli sanatç›lar ve di¤er baz› kesimler bu geliflmenin yaratt›¤› talebi
Aral›k 2008
ney Kürdistan’da farkl› bir yerel siyasetin geliflmesine zemin olacak bir
Kürtlük amaçlanmaktad›r.
Kürt kültürünün uzun y›llar yaflad›¤› bask› ve asimilasyon bir halk olarak
Kürtlerin geliflimini geriletti. 20.
yüzy›lda Kürdistan’›n dörde bölünmesiyle temel ulusal de¤erlerimizin ortak
bir üslup kazanmas› da engellendi. Bu
Kürtler aras›nda ruhsal uzaklaflmaya
neden oldu. Kürdistan parçalar› içinde
yaflanan kültürel zenginli¤in birbirini
güçlendirerek daha zengin bir kültüre
dönüflmemesi için egemen devletlerin
yo¤un yabanc›laflt›r›c› politikalar›
Kürtlerin kendi de¤erlerini sahiplenmesi bilincini olumsuz etkilemifltir.
Kürdistan halk kültürüne popüler sald›r› daha çok bu durumdan güç almaktad›r. Kültüre sahiplik etmemenin
en derin oldu¤u yer sürekli yenilgi ve
ihanetin yafland›¤› alan olan Güney
“Kürt kültürünün popülerlefltirilmesinin de¤iflik nedenleri vard›r. Türkiye
merkezli planl› sald›r›lar›n amac› Kürt kültürünü asimile etmektir.
Direnifl kültürüne sald›r›lar asimilasyon hedefi kadar Kürt halk›n›n son otuz
befl y›l›k kültürel de¤iflimin yönünü sapt›rarak Kürt halk›n› özgürlük
mücadelesinden koparmay› hedeflemektedir. Kürt halk uyan›fl›
ulusallaflmay› gelifltirdi¤i için kimi sanatç›lar bunu kullanmak istemektedir”
popüler tarzda kullanmak istemektedir. Tev-çand kurumlar›ndaki kimi
sanatç›lar›n da popüler olan yaklafl›mlar› vard›r. Bu kapsamdaki sanatç›lar özgürlük de¤erlerini kimliklerinin bir gere¤i olarak sanatsal olarak
de¤erlendirmek isterken bir bütün sanat ürünlerine ve yaflamlar›na bak›ld›¤›nda elefltirilmesi gereken tutum ve
davran›fllar›n›n oldu¤u görülür.
Kürt kültürü Türk egemenlerinin
inkarc› sald›r›s› alt›ndad›r
Kürt kültürünü içeri¤inden boflalt›p
piyasaya sürmenin en sistematik yap›ld›¤› yer hiç tart›flmaya mahal b›rakmayacak biçimde Güney Kürdistan’d›r. Bu, Güney Kürdistan’da yaflayan Kürtleri Kürdistan’›n di¤er üç parças›ndan kopartarak BOP kapsam›nda yürütülen siyasal projeye katmak
amaçl›d›r. Bu kültür politikas› ile Gü-
Kürdistan olmas› popüler kültürün en
çok bu alanda yayg›nlaflmas›na olanak
sunuyor. Bu yoldan ç›kman›n ne kadar etkili yürütüldü¤ünü Güney merkezli yay›n yapan televizyonlar› izleyerek anlamak mümkündür. Özellikle
müzik bu yoldan ç›kmaya öncülük ediyor. Bunu f›rsat bilen Kuzey Kürdistanl› baz› sanatç›lar ile Kuzey Kürdistanl› flaibeli kimi kiflilerin buraya dadand›¤›n› belirtmek gerekir. Kürt kültürü inkarc› bir sald›r› alt›nda, oldu¤undan Kürt kültürüne dönük popüler
kültür sald›r›lar›n arkas›nda baflta
Türkiye devleti olmak üzere egemen
devletlerin olaca¤›n› göstermektedir.
Bunun için Kürt kültürünün pazarda
sat›lmas› yaklafl›m› sadece para kazanma yaklafl›m› de¤il sömürgeci asimilasyon ve yok etme amaçl›d›r. Bunun karfl›s›nda durmak baflta siyasetçiler, ayd›n ve sanatç›lar olmak üzere
her Kürt insan›n›n temel görevidir.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
87
GABAR fiEH‹TLER‹N‹N ANISINA
Adil ve Gülbahar arkadafllar›n cesareti öyle kendili¤inden olan kof bir cesaret de¤il, büyük bir duyarl›l›¤›n,
“A
bilincin, amac›n, Önderlik ve halka ba¤l›l›¤›n ortaya ç›kard›¤› bir cesarettir. Bu cesaret hepimiz için bir örnektir.
Her zaman güç alabilece¤imiz bir kaynakt›r. Dolay›s›yla her türlü görevi baflar›yla yürütebilmek için ihtiyaç duyulan
cesaret ve fedakarl›¤›n en fazlas› her zaman bu büyük flehitlerimizin an›lar›nda bulunabilir. ‹steyen istedi¤i kadar
bu cesaret ve fedakarl›kla kuflanabilir, kendisini her türlü mücadelenin baflar›yla yürütücüsü haline getirebilir.
Bu arkadafllar›m›z zorluklar karfl›s›nda, efli görülmeyen bir cesaret örne¤i sergilediler ”
Bugün 4 Aral›k, Gabar operasyonunun bafllang›ç günü. Gabar karargah komutanlar›m›z Adil ve Gülbahar
arkadafllarla birlikte alt› arkadafl›m›z›n flahadetlerinin birinci y›ldönümü.
Bu büyük militan, savaflç› ve komutan yoldafllar flahs›nda tüm özgürlük
mücadelesi flehitlerimizi sayg›yla,
minnetle an›yoruz. Amaç ve özlemlerini zafere götürmek tek yaflam gerekçemiz olacak diyoruz. Bu and›m›z›,
karar›m›z› bu y›ldönümü vesilesiyle
bir kere daha yineliyoruz.
PKK’nin Önderlik ve flehitler partisi oldu¤unu hep söylüyoruz. Önder
Apo, “PKK flehitler partisidir” dedi.
Böyle bir anlam ve tan›mla flimdiye
kadar gelindi. Önderlik, kendisinin
“fiehitlerin sözcüsü” oldu¤unu ifade
etti. PKK’yi yaflayan flehitlerin gerçe¤i
olarak tan›mlad›. Bu temelde bir parti konferans›n› yaparken, elbette biz
de flehitler gerçe¤i, Önderlik gerçe¤i
karfl›s›nda her an kendimizi sorguluyoruz. Hata ve eksikliklerimizi bulmaya, elefltirmeye, düzeltmeye çal›fl›yoruz. Çünkü flehitler do¤ru yaflam›
temsil ediyorlar, do¤ru yaflam›n ölçü
ve özelliklerini veriyorlar. Kürt halk›n›n, gençlerinin, kad›nlar›n›n özgür
yaflam ruhunu, bilincini temsil ediyor, do¤rultusunu gösteriyorlar. Özgür yaflam kayna¤›m›z, özgürlük mücadelemizin yol gösterici önderleri,
komutanlar› oluyorlar.
Gabar flehitlerimiz de bu büyük flehitler ordumuzun bir parças›n› oluflturuyor. Biz 2008 y›l› mücadelesini baflta
Gabar flehitlerimiz Adil ve Gülbahar
yoldafllar olmak üzere, Botan flehitlerimizin an›s›na adad›k. 2008 direniflini
bu flehitlerin an›s›na bir intikam direnifli olarak tan›mlad›k. Mümkün oldu¤u oranda bu büyük insanlar›n gerçe¤ini temsil edecek bir direnifl mücadelesi, baflar›l› çal›flma, sonuç verici çal›flma ortaya ç›karmaya çal›flt›k.
Özgürlük mücadelemizin
bütün y›llar› direnifl y›llar›d›r
2008 y›l› Özgürlük hareketimizin
Apocu çizgide en çok derinleflti¤i, kesinleflti¤i, örgütsel hamle yapt›¤›, yine
inkar ve imha sisteminin topyekün
sald›r›lar›na karfl› gerilla ve halk cephesinde kahramanca direndi¤i bir y›l
oldu. Özgürlük mücadelemizin bütün
y›llar› direnifl y›llar›d›r. 2008 y›l› bu
y›llar içerisinde en büyük direnifl y›llar›ndan biri olma özelli¤ini tafl›yor. Hem
ideolojik-örgütsel cephede, hem de siyasi ve askeri cephede düflman›n topyekün sald›r›lar›na karfl› büyük bir direnifl ve çaba içinde olduk. Ve 2008 y›l›n› bu büyük kahramanlar›n an›s›na
laik bir biçimde, onlardan ald›¤›m›z
güçle büyük kazan›mlar y›l› haline getirdik. 2008 y›l›n›n tan›mlanmas›, de¤erlendirilmesi böyledir.
2008 y›l›n›n sonuna do¤ru gidiyoruz.
Bu y›l›n genel bir muhasebesi ve de¤erlendirmesi yap›lacakt›r. Botan flehitlerinin an›s›na nas›l güçlü ve büyük bir direnifl içinde olundu¤u y›l de¤erlendirmelerinde ortaya ç›kacakt›r. Böyle kapsaml› sald›r›lar karfl›s›nda bizlere direnme gücünü, ruhunu, bilincini, iradesini
SERXWEBÛN
88
bu flehit yoldafllar›m›z verdiler. Onlar›n
an›lar›na ba¤l›l›k, onlar›n büyük cesaret ve fedakarl›klar›, kahramanl›klar›,
zorluklar› yenme, engelleri aflma ve en
karmafl›k sorunlar› çözme gücünü bizde yaratt›. 2008 y›l›nda yürüttü¤ümüz
mücadele ve ald›¤›m›z sonuçlarla bu
kahraman yoldafllar›n an›s›na belli ölçüde cevap verdi¤imizi düflünüyoruz.
Onlar›n tafl›d›¤› bayrak yere düflürülmemifl, yükseklerde tutulmufl ve dalgaland›r›lm›fl, an›lar›na büyük bir duyarl›l›kla sahip ç›k›lm›fl ve belli bir intikam
mücadelesi yürütülmüfltür. Bu, kimsenin inkar edemeyece¤i, somut sonuçlar›yla kesinleflmifl bir olgudur.
2008 y›l›n› bahar ay›nda kazand›k
Bu y›l içerisinde ideolojik-örgütsel
cepheden PKK ve PAJK Kongreleriyle
güçlü bir hamle yapt›k. Önderlik çizgisinde, flehitler çizgisinde kendimizi
düzeltme, çizgiyle çeliflen yönlerimizi
giderme ve Önderlik çizgisinin gereklerine uygun hareket eden bir hareket
haline gelerek daha sa¤lam kararl›,
dolay›s›yla gelece¤e yürüyüflte daha
güçlü bir özgürlük hareketi haline geldik. Siyasi-askeri cepheden de Zap
operasyonunun yenilgiye u¤rat›lmas›yla bafllayan süreç, halk›n büyük 8
Mart ve Newroz serh›ldanlar›yla -Mart
ay›n› boydan boya serh›ldana dönüfltüren direnifliyle- 2008 y›l›n› daha bahar ay›nda kazanmam›z› sa¤lad›. Yaz
boyu geliflen mücadele, A¤ustos ve Eylül ay›nda gerillan›n Zagros’tan Botan’a, Erzurum’a Dersim’e, Amanos’a
kadar düflmana kahramanca vurufllar›yla büyük bir zirve kazand›. Di¤er
yandan Önder Apo’ya dönük tehdit ve
imha sald›r›lar›na karfl› cevap olarak
ve yine Kongremizin “Önder Apo’ya
Özgürlük” hedefini ve hamlesini baflar›yla gelifltirmek üzere Bezelê eylemiyle bafllayan büyük bir güz direnifli,
hamlesini gelifltirdik. Bu hamleye halk›m›z, bir ay devam eden ve Önder
Apo’yu güçlü bir biçimde sahiplenen
büyük bir serh›ldanla kat›ld› ve bunu
destekledi. Gerillan›n ve halk›n direniflinin birleflmesi 2008’in güzünde düflman› daha çaresiz, yenilgili, fakat daha h›rç›n hale getirdi, birçok gerici
çevrenin umudunu k›rd›. Bu temelde
2008’in büyük siyasi, askeri direnifli
Kürt sorununun demokratik çözümünü, siyasi çözümünü bir kere daha ve
çok güçlü bir biçimde siyaset gündemine dayatm›fl bulunuyor. Bunlar somut gerçekler, 2008 y›l›nda yürütülen
mücadelenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlard›r. Biz bütün bu mücadeleyi, bu
büyük komutanlar›m›z›n an›lar›na sahip ç›kmak, laik olmak, onlar için bir
intikam duruflu gösterebilmek amac›yla yürüttük. Dikkat edilirse, bir düzey yakalanm›flt›r. Adil ve Gülbahar
gerçe¤ine uygun, onlar›n an›lar›na layik diyebilece¤imiz bir gerilla ve halk direnifli ortaya ç›kart›lm›flt›r. Bizi biraz
rahatlatan yön, bu direnifli ortaya ç›karabilmemiz, dolay›s›yla da bu yoldafllar›n an›s›na sahip ç›kma gücünü
gösterebilmifl olmam›zd›r.
Medeni arkadafl flehit düfltü¤ünde
ilk intikam eylemini Adil arkadafl yapm›flt›. Bunu herkes biliyor. Adil arkadafl Önderli¤e, yoldafll›¤a, özgürlü¤e,
halka sahip ç›kt›. Arkadafllar›n hepsi
Adil arkadafl› tan›yor. Adil Arkadafl ‘87
y›l›ndan bu yana hem bir savaflç› ve ayn› zamanda çok küçük yaflta a¤›r komuta sorumluluklar›n› üstlenen, büyük bir yürek gücü, cesaret gücü olarak en zor ortamlarda, Botan gibi savafl›m›z›n merkezi alan›nda hep savafl
içinde oldu. En büyük direnifl eylemlerimizin içinde yer ald›. Bu eylemler içerisinde bir savaflç› olarak da, bir komutan olarak da yer ald›. Botan’da gerçekleflen tüm eylemlere kat›ld›, bu eylemlere imzas›n› att›. Adil’in imzas›n› tafl›mayan büyük gerilla eylemlerimizin say›s› azd›r. Bu düzeyde bir kat›l›m gösterdi. Cesareti ve fedakarl›¤›yla her zaman önder oldu. En a¤›r görev ve sorumluluklar›n yürütücüsü oldu. Bize
hep öncülük etti, çekim gücü oldu. Birçok arkadafl›m›z›n, burada bulunan
arkadafl›m›z›n siper arkadafll›¤›n›, savafl komutanl›¤›n› yapt›. Birçoklar›m›z
askerli¤i, savafl盤›, gerillac›l›¤› Adil arkadafltan ö¤rendik. Herkes takdir eder
ki, Adil komutanl›¤› her zaman an›lmaya, komutas›nda yürünmeye de¤er bir
gerilla komutanl›¤›d›r. Adil arkadafl
Agit arkadafltan Apocu çizginin komuta bayraktarl›¤›n› devralarak, Botan’da,
Aral›k 2008
Gabar’da 20 y›l boyunca tafl›yabilmifltir. Eksiklikleriyle, hatalar›yla, ama bütün bunlar› hep aflmaya çal›flan bir tutumla, Önderlik çizgisinin gereklerini,
Önderlik talimatlar›n›n gereklerini pratikte yerine getirebilmek için hep en zor
ortamlarda, mevzide, cephede ve savafl
içinde olmufltur. Adil arkadaflta geri çekileme, y›lma, ürkmenin en küçük belirtisi bile asla görülmemifltir. Son ana
kadar gerçekleflen hep bu durufl olmufltur. Bu, büyük cesaret, fedakarl›k,
bu büyük ruh, Apocu ruhu, Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflam ruhu
oluyor. Bu düzeyde Önderlik gerçe¤ine,
Apocu çizgiye, Kürt halk›na, onun özgür ve demokratik yaflam gerçe¤ine
hep ba¤l› oldu. Hiç bir zaman bu ba¤l›l›¤›ndan ve bunun gere¤ini yerine getirmek üzere ön saflarda mücadele etmekten geri durmad›. Sonunda da Botan’› gerilla kalesi olmaktan ç›karmaya
dönük giriflimlere ve çabalara karfl› direnme merkezi olma gerçe¤ine uygun
bir konumda kalmas›n› büyük çabas›yla, kahramanl›¤›yla sa¤lad›. Her türlü
geri, bozguncu, gerillay› yozlaflt›r›c› giriflime, çabaya karfl›, gerilla direnifl çizgisinde sonuna kadar yürüdü.
Adil arkadafl›n hepimizin üzerinde
eme¤i var ve bu görülüyor da
Önder Apo Hasan Bindal arkadafl›n
an›s›na yapt›¤› de¤erlendirmede
“Onun her kesin üzerinde eme¤i vard›r; görünmez, ama vard›r” demiflti.
fiimdi Adil arkadafl›n her kesin üzerinde, hepimizin üzerinde eme¤i var. Asl›nda görünmez de de¤ildir, bu emek
çok büyük ölçüde aç›kt›r, görünürdür.
Bütün zorluklar› gö¤üsleyerek, engelleri aflarak, bunu gerçeklefltirecek bir direnifl çizgisini pratikte yürüterek bu
düzeye gelmemizde en baflta rol oynad›. Bir kere büyük emek, katk› burada
var. Di¤er yandan Adil arkadaflla birlikte kalan arkadafllar›m›z›n an›lar› halen canl› ve tazedir. Birço¤umuza do¤rudan ö¤rettikleri, verdikleri çoktur.
Büyük savaflç› ve komuta kiflili¤ine
lay›k olmak, onun izinde, onun komutas›nda büyük bir cesaret ve fedakarl›kla yürümek boynumuzun borcudur.
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
Her kes çok iyi biliyor; Adil bir cesaret topuydu. O küçücük bedeni sanki
tepeden t›rna¤a bir yürekti. Zorluklar
karfl›s›nda, savafl içinde efli görülmeyen
bir cesaret örne¤iydi. Elbette bu büyük
cesaret kendili¤inden olmad›. Bu, Kürt
halk›n›n özüyle ba¤lant›l›, Apocu çizginin, Önder Apo’nun, PKK gerçe¤inin
özüyle ba¤lant›l›d›r; Kürt halk gerçe¤ine ve Önderlik çizgisine tutku düzeyinde ba¤l›l›kla gerçekleflen bir olay. Böyle
bir duygu, ruh yüceli¤i, bilinç derinli¤i
var. Bu düzeyde Önderlik çizgisine,
Kürt halk›n›n özgür-demokratik yaflam›na ba¤lanma, kendini adama gerçe¤i
var. Fedakarl›¤›n en yüksek düzeyine
ç›kmas›, fedai çizgisinin en üst düzeyde
flekillenmesi, gerçekleflmesi söz konusu. Bu büyük cesaret bu gerçekler temelinde olufltu. Öyle kendili¤inden olan
kof bir cesaret de¤il, büyük bir duyarl›l›¤›n, bilincin, amac›n ortaya ç›kard›¤›,
Önderlik ve halk ba¤l›l›¤›n›n, yurtseverli¤inin ortaya ç›kard›¤› bir cesarettir bu.
Bu cesaret hepimiz için bir örnektir.
Her zaman güç alabilece¤imiz bir kaynakt›r. Dolay›s›yla her türlü görevi baflar›yla yürütebilmek için ihtiyaç duyulan cesaret ve fedakarl›¤›n en fazlas›
her zaman bu büyük flehitlerimizin an›lar›nda bulunabilir. ‹steyen istedi¤i kadar bu cesaret ve fedakarl›kla kuflanabilir, kendisini her türlü mücadelenin
baflar›yla yürütücüsü haline getirebilir.
Gülbahar arkadafl özgürük
çizgisine tutku düzeyinde ba¤l›yd›
Gülbahar arkadafl da benzer özellikler tafl›yan, çevre yöreden, ayn› toplumsal gerçeklik içerisinde ç›kan,
Kürt kad›n›n›n direniflçi, yurtsever,
toplumcu karakterini en ileri düzeyde
temsil eden, bunu zorluklar ve engeller karfl›s›nda büyük bir direnifl ruhuyla ve beceriyle hayata geçirmeyi
bilen temsilcili¤i oluyor. En zor ortamlarda o da hep direnifl içinde oldu, gerilladan kopmad›. Önder Apo’nun özgürlük çizgisine tutku düzeyinde ba¤land›. Kad›n özgürlük hareketinin
güçlü fedai militan›, komutan›, her
türlü zorluk ve engel karfl›s›nda savaflan gücü oldu. Baflka türlü bir aray›fl,
89
Adil ve Gülbahar gerçe¤i, büyük bir önderlik gerçe¤i, kahraman flehitler
“A
ordumuzun önemli bir temsil gerçe¤idir. Bu arkadafllar›n Botan'a dayat›lan
provokatif-tasfiyeci e¤ilimin baflar›s›z olmas›nda da katk›lar› büyüktür.
Asl›nda sadece Botan'da düflman›n topyekun savafl konsepti temelindeki
askeri sald›r›lar›na karfl› kahramanca direnmediler; ayn› zamanda
ajan-provokatif kiflilere karfl› da büyük bir direnifl içinde oldular ”
yaflam düflünmedi, her hangi bir zay›fl›k e¤ilimi göstermedi. Hep özgür
yaflam aray›fl›, kad›n›n özgür yaflam›,
toplumun özgür yaflama kavuflmas›
aray›fl› içinde oldu. Ve bunu büyük
bir cesaretle ve fedakarl›kla, olgunlukla, coflkuyla yürüttü. Son ana kadar duruflu, istemi ve çabas› hep öyle
oldu. Gülbahar arkadafl›n da kad›n
ordulaflmas›n›n, kad›n özgürlük direniflinin gelifltirilmesinde önemli bir yeri, pay› vard›r. Her zaman zorluklar›n
içinde, onlar› aflma mücadelesinin
içinde yer alm›flt›r. Zorluklar› kendisi
üslenmifl, yoldafllar›n›n, hareketimizin bu temelde daha güçlü ve rahat
mücadele eder olmas›n› hedeflemifltir.
Bu, büyük bir bilinç, ruh ve fedakarl›k durufludur. Bêritanlar›n, Zilanlar›n büyük bir takipçisi oldu¤unu kan›tlam›flt›r. Onun da üzerimizde eme¤i, duruflumuzda katk›s› çoktur. Birçok alanda uzun süre hep savafl›n
içinde olmufl, kad›n ordulaflmas›n›n,
gerillas›n›n yarat›lmas›nda, genelde
de gerilla hareketimizin en zor ortamlar›nda hep direnifl içinde olmufltur.
4 Aral›k günü önemli bir gün. Gabar fiehitleri gerçe¤i; Adil ve Gülbahar
gerçe¤i, büyük bir önderlik gerçe¤i,
kahraman flehitler ordumuzun önemli
bir temsil gerçe¤idir. Bu duruflun Botan’a dayat›lan provokatif-tasfiyeci e¤ilimin baflar›s›z k›l›nmas›ndaki katk›s›
da büyüktür. Asl›nda bu yoldafllar Botan’da sadece düflman›n topyekün savafl konsepti temelindeki askeri sald›r›lar›na karfl› kahramanca direnmekle
kalmad›rlar; ayn› zamanda inkar ve
imha sisteminin içimizdeki alt›nc› kolu
olarak hareket eden provokatif-ajan
yap›n›n her türlü tasfiyeci, y›k›c› giriflimlerine karfl› da Önderlik gerçe¤ini,
Önderlik çizgisini sahiplenmenin büyük bir direnifli içinde oldular. Botan’›
bozgunculu¤un, y›k›c›l›¤›n hakim oldu¤u alan haline gelmesinden al›koydular. Tasfiyecili¤in d›fl sald›r›lardan
daha tehlikeli bir biçimde gerilla direniflimizi içten tasfiye etme giriflimlerine karfl› direniflteki kararl›l›klar› ve
öncülükleriyle bizzat Botan’da bu provokatif, tasfiyeci duruflun baflar›s›z
kalmas›nda büyük bir rol oynad›lar.
Tasfiyecili¤in hain, tehlikeli, alçakça
yüzünü Gabar direnifli çok net ve kesin olarak bizlere gösterdi.
Gabar direnifli içimizdeki tasfiyeci
e¤ilime de öldürücü darbeyi vurdu
Gabar direnifli sadece iflgale, gericili¤e, inkar ve imha amaçl› sald›r›lara
karfl› direnen, darbe vuran bir direnifl
de¤il, ayn› zamanda provokatif-tasfiyeci e¤ilime de öldürücü darbeyi vuran büyük bir direnifl gerçe¤i olarak
ortaya ç›kt›. Bu sald›r›lar içerisinde
tasfiyecili¤in etkisi büyüktür. Halen
ayd›nlat›lmam›fl baz› yönler bulunmaktad›r. Ama flunu görüyoruz ki, iç
sald›r›lar, d›fl sald›r›lardan daha tehlikeli. ‹hanet sömürgeciden daha büyük
bir zarar veriyor, ondan çok daha tehlikelidir. Bu öyle bir ihanet ki, bir bitmifllik, tükenmifllik, özgür yaflam, irade ve özden kopmufllu¤u, kokuflmufllu¤u, çevresini çürütmeyi temsil ediyor. ‹çten ve bir a¤ac›n kendi içindeki
kurt taraf›ndan kurutulmas› gibi, bu
ihanet özgürlük ve demokrasi hareketimizi içten kurutmay›, çökertmeyi,
çürütmeyi hedefledi. Bu çok tehlikeli
bir durum, bunu basite almamam›z
gerekir. Gabar direnifl gerçe¤inden bir
de bu sonucu ç›kart›yor, bu direnifl
gerçe¤ini flimdi biraz daha iyi anl›yoruz. Yak›n zamanda belki daha iyi anlayaca¤›m›z hususlar olacakt›r. Ancak
flunu gördük ki, Hareketimiz asl›nda
SERXWEBÛN
90
d›fl sald›r›lardan daha çok iç sald›r›yla
yüz yüze. Önder Apo hep içteki mücadeleye, yani örgütsel ve ideolojik mücadeleye büyük bir önem verdi. ‹flbirlikçiliğe, ihanete, teslimiyetçiliğe karfl›
mücadeleyi her zaman d›fl düflmana
karfl› mücadeleden önde tuttu. Bu
gerçeği Botan direnifli içerisinde bir
kez daha görüyoruz. Asl›nda düflman
kendi gücüyle değil de, içten verdiği
zarara, provokatif-tasfiyeci yap›lanmalara dayanarak, bunlara bel bağlayarak bu sald›r›lar› gelifltirildi. fiimdi bu
gerçek biraz daha iyi aç›ğa ç›k›yor.
Yoksa Botan gibi bir alanda düflman›n
bu kadar hesap içeren, buna bel bağlayan bir sald›r›s› kolay kolay söz konusu olamazd›. Olsa bile böyle bir sonuç öyle kolay ortaya ç›kmazd›. fiimdi
aç›ğa ç›k›yor ki, yaflanan bu flahadetler düflman›n maharetinden, marifetinden, gücünden çok, iç ihanetin yaratt›ğ› tehlikeden dolay› yaflan›yor. Bu
bak›mdan ideolojik ve örgütsel mücadeleyi önemsemeliyiz. Gabar fiehitlerinin an›lmas› bir de bu noktada olmal›.
‹hanetçi-provokatif-tasfiyeci eğilimlere karfl›, her türlü y›k›c›, bozguncu,
parti d›fl› eğilim ve tutumlara karfl›
mücadeleyi önemsemeliyiz. Eğer bu
alanda güçlü bir durufl, güçlü bir mücadele verilmezse, tehlike her zamankiden daha büyük olur, düflmana kap›lar› aç›k tutulur, düflman sald›r›lar›n›n gerçekleflmesi için ortam haz›rlan›r. Bu bak›mdan Gabar direnifl gerçeğinin, Gabar fiehitlerini anman›n
bir de bu yönlü bir gerçekliği var. ‹hanete, tasfiyeciliğe, provokasyona, teslimiyete, çürümeye karfl› uyan›k olmak laz›m. ‹deolojik ve örgütsel çizgi
mücadelesini her zaman önde tutmam›z, güçlü yürütmemiz gerekiyor.
Yoksa bunun zarar› büyük oluyor.
Botan kay›plar›m›zda bu iç ihanetin
verdiği zarar büyüktür. Bu durum
Gabar olaylar›yla bafllad›, Hezil olaylar›nda devam etti. Yoksa bu kay›plar
öyle kolay ortaya ç›kmazd›. Bu ifli böyle anlamam›z, bilmemiz gerekli. ‹çten
ajanl›k yapanlar, zemin sunanlar çok
oldu. Saf olmamak laz›m. Öyle anlafl›l›yor ki, bu provokatif-tasfiyeci- iflbirlikçi eğilim düflmanla doğrudan bağlant›l›, ondan uzak ve kopuk değil, el
birliği ederek birçok sald›r›y› planl›yorlar ve bunlar› yürütüyorlar. Gabar
ve Botan’daki olaylar bu gerçeği biraz
daha net aç›ğa ç›kart›yor. Bu aç›dan
da Gabar direniflini askeri olduğu kadar, ideolojik ve örgütsel cepheden de
iflbirlikçi, teslimiyetçi eğilime karfl›
büyük bir direnme olarak ele almam›z
gerekli. ‹çten bizi zay›flat›c›, çürütücü, düflmana zemin sonucu durumlar, tutumlar olmad›kça düflman›n
d›fltan sald›r›s›n›n öyle çok fazla gücü
yoktur. Bunu 30 y›ll›k mücadele pratiğimiz binlerce kez doğrulad›. En son
Botan, Gabar olaylar› bir kez daha bu
gerçeği doğrulam›fl oluyor.
Adil ve Gülbahar’›n direnifllerinden
büyük dersler ç›kart›yoruz
Sonuç olarak bu direnifller büyük
bir cesaret, fedakarl›k ruhu verme,
Önderliğe ve onun ortaya ç›kard›ğ›
halk özgürlük çizgisine tutku düzeyinde bağl›l›k temelinde kahramanca yürüme dersi vermek kadar; içten her
türlü iflbirlikçi, tasfiyeci, teslimiyetçi
eğilime karfl› ideolojik-örgütsel çizgi
mücadelesinde de sağlam durma ve
sürekli böyle bir mücadele içinde olma
dersini veriyor ve bunu bizlere öğretiyor. Biz flahadetlerinin birinci y›ldönümünde bu büyük direnifllerden bu
dersleri ç›kart›yoruz. fiahadet günlerinde bu büyük komutanlar›m›z› anarken flunu söylüyoruz: Botan ve Gabar
direniflinde flehit düflen yoldafllar›n birinci flahadet y›ldönümlerinde gelifltir-
Aral›k 2008
diğimiz direnifl ve intikam eylemliği,
bundan böyle de bu büyük insanlara,
an›lar›na nas›l sahip ç›kacağ›m›z ve
bunlar›n gereğini pratikte hareket ve
halk olarak nas›l yerine getireceğimiz
konusunda somut bir kan›tt›r, göstergedir, aynad›r. Önümüzdeki bütün süreç, Önder Apo’nun özgürlüğü temelinde Kürt halk›n›n özgür-demokratik
yaflam›n› gerçeklefltirmek üzere direnmek, mücadele etmek, gece-gündüz
demeden, durmadan, usanmadan, yorulmadan, yiyip içmeden sonuna kadar çal›flmak ve çal›flmak olacak. Bizim bu y›ldönümünde bu büyük özgürlük flehitlerimize bir kez daha vereceğimiz söz bu oluyor.
Bu temelde diyoruz ki, Adil ve Gülbahar arkadafllar flahs›nda bütün flehitlerimizin an›lar› ölümsüzdür. Onlar›n amaç ve özlemlerini yaflan›r k›lmak
için biz de insani olarak ne varsa hepsini ortaya koyarak büyük bir ruh ve
örgütlülükle, zafer çizgisinde, baflar›
çizgisinde bu direnifl mücadelesini sürekli gelifltireceğimizi belirtiyoruz. Önderlik ve flehitler gerçeği bizim için her
zaman en kutsal değerler oluyor ve bu
gerçeklerin bizim üzerimizde yüklediği
görevleri ve sorumluluklar› baflarmaktan baflka bir yaflam› asla kabul etmeyeceğimizi, mutlaka baflar›y›, zaferi
yaratan bir direnifl mücadelesini sürekli k›lacağ›m›z› ifade ediyoruz.
Bir kez daha flahadetlerinin birinci y›ldönümünde Adil ve Gülbahar
arkadafllar›m›z› sayg› ile an›yor ve
diyoruz ki;
-fi
fieehitlerimiz ölümsüzdür!
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
91
Y A fi A D I ⁄ I M I Z B ‹ R E F S A N E Y D ‹
“Gurubun en arkas›nda yürüyen köylümüz Resul yan›m›za gelerek, ‘Onu tan›d›n›z m›?’ diye sordu,
‘Hay›r kimdir?’ dedik. Resul gö¤sünü kabartarak ‘Heval Agit’ dedi. Eylemlerini duydu¤umuz, sözünü,
sevgisini masal gibi dinledi¤imiz bu insan›, hiç göremeyece¤imi, benden çok uzak oldu¤unu düflünürdüm.
Oysa flimdi yan›mdayd›. Günlerce, bak›fllar›, el hareketleri, kayan›n önünde ay ›fl›¤› vurmufl saçlar›,
elindeki bastonuyla gözümün önünde canl› kald›. Sesi kula¤›mda ç›nl›yordu. Ne yapaca¤›m› bilmeden
dolaflt›m durdum. Her gece onlar› görme ümidi ile da¤lara ç›k›yordum”
Elinde bastonu vard›
1985 Y›l›n›n yaz aylar›nda bir efsane dolafl›yordu Botan eyaletinde. Sadece dinlenilen, hayal edilen bir efsane de¤ildi bu. Elini uzatsan dokunaca¤›n kadar yak›n, beynini ve yüre¤ini saracak kadar gerçekti. ‹çimizde,
bize ait olan ama bir o kadar da uzak
bir efsaneydi. Ne gökyüzünün geniflli¤i ne de topra¤›n bereketi bu kadar
flafl›rt›c› ve gerçek de¤ildi.
15 A¤ustos eylemi öyle esmiflti ki
yüreklerdeki inançs›zl›klar, güvensizlikler kaybolmufltu. Çocuklar›n oyunlar› de¤iflmifl, gençlerin yüzü da¤a
dönmüfl, yafll›lar›n umutlar› tekrardan
yeflermiflti. Herkesin gözü kula¤› bu
sese yönelmifl, yaflamlar› o sesten gelecek en küçük bir söze ba¤lanm›flt›.
Son günlerde bir eylemden bahsediliyordu. Kaflura ve Haftanin yolu
üzerinde, s›n›r ticaretini durdurmak
amac›yla kurulan karakola eylem yap›lm›flt›. Karakol s›n›rdan kald›r›lm›flt›. Halk bu eylemin neden yap›ld›¤›n› tahmin edemiyordu. Karakol, ticareti durdurma bahanesiyle hem
halka eziyet ediyor hem de tüm ekonomik geliri durduruyordu. Bir köylü
ile karfl›laflt›m. O kadar mutlu ve gururlu görünüyordu ki “Heval Agit karakolu yerle bir etmifl. Ticaret yolunu
açm›fl. Agit halk›n durumunu iyi biliyor. Özelikle de fakirlerin” diyordu.
Kürt halk› devrimcili¤e yeni bafllamam›flt›. Y›llard›r bir çok örgüte kucak
açm›fl, evini bark›n›, var›n› yo¤unu
hatta can›n› bile vermiflti onlara. Ama
gel gör ki, devletin haks›zl›¤›na, sömürüsüne karfl› hiçbir fley yapamam›fllard›. Bu da yetmezmifl gibi halk›n
tüm de¤erlerini ölçüsüzce harcam›fllard›. Ahlaki ölçüleri zorlar olmufllard›.
Bütün bunlar Kürt halk›n› devrimcili¤e ve devrimlere karfl› so¤utmufl,
inançs›zl›¤› gelifltirmiflti. Böylesi bir
durumda yap›lacak olan ise içe büzülme, sessiz kalma, kimseye kar›flmama ve kendi
ya¤›nda kavrulmayd›. Ki
15 A¤ustos 1984’e kadar
da böyle sürdü.
15 A¤ustos, sözün ve
eylemin birlikteli¤ini ispatlam›fl,
küllenmifl
inançlar› diriltmifl, umudun alevlerini gürlefltirmifl, olmaz›n, korkunun,
y›lg›nl›¤›n kefenini y›rtm›flt›. Militanlar›n›n oturuflu kalk›fl›, halk›n mal›na inançlar›na verdi¤i
de¤er, halk›n partiye
günden güne ba¤lanmas›n› sa¤lamakla kalmam›fl, ölümüne canlar›n›
ortaya koyma cesaretini
de do¤urmufltu. Bunda
öncülü¤ü Agit arkadafl
yap›yordu. Halk›n en
ufak bir eflyas›na sonsuz
de¤er verir, onlardan
izinsiz ne mal›na ne bahçelerine, ne de tarlalar›na el sürerdi. Zarar ve-
renleri ise an›nda uyar›rd›. Sahipsiz
buldu¤unu sonuna kadar korur, sonra onu sahibine teslim ederdi.
Derinden gelen bir sesle uyand›m
Dolunay geceyi tüm parlakl›¤› ile ayd›nlat›yordu. A¤aç yapraklar› aras›ndan s›zan ay ›fl›¤› pörsümüfl kuru otlara vuruyordu. Rüzgar ›l›k ›l›k esiyordu.
SERXWEBÛN
92
Ben ve Ferhan, B›ndarine’de koyunlar›
otlatmaya ç›karm›flt›k. Köyden uzaklafl›r, uzaklaflmaz koyunlar› serbest b›rakm›fl, bir a¤ac›n dibinde uyumufltuk. Koyunlar›n, tarlalara girdi¤inden,
köylülerin yeni biçti¤i otlar› yedi¤inden
habersiz, rüyalar görüyorduk.
Derinden gelen bir sesle uyand›m.
Önce karfl›mda duran bu karart›y› tan›yamad›m. Ama uyku sersemli¤im
geçince bunun, 84 y›l›nda Partiye kat›lan köylümüz Resul oldu¤unu anlad›m. Çok atik bir hareketle aya¤a
kalkt›k. Bize “Korkmay›n, ben heval›m” dedi. Heval oldu¤unu duymam›z
ikimizin de korkmas›na yetiyor da art›yordu bile. Her ne kadar halk aras›nda onlardan mükemmel bahsediyorlarsa da, devlet tam tersini; onlar›n Rusya’dan geldiklerini, “dinsiz, terörist” olduklar›n› söylüyordu. Bu
korku birazda devlet korkusuydu.
“Bir arkadafl sizi bekliyor. Sizinle konuflmak istiyor” dedi. Bizi görmek isteyenin kim oldu¤unu söylememiflti. Bulundu¤umuz yerin biraz yukar›s›nda
bir kayan›n önünde durmufltu. Koyunlar› etraf›na toplam›flt›. Elinde bastonu,
omuzunda ise askeri parkesi vard›. Ay
›fl›¤› gözbebeklerinde ›fl›l ›fl›l parl›yordu.
Öyle heybetli duruyordu ki, içimize korku dolmufl, bize ne yapaca¤›n› merak
ediyorduk. Tam önünde durduk. “Hangi köydensiniz” diye sordu. Ard›ndan da
ad›m›z› ö¤renmek istedi. Cevaplar›n› ald›ktan sonra sesini yükselterek “Köylüler sabahtan akflama kadar ot biçiyor,
siz ise koyunlar› tarlalara b›rak›yor
sonrada uyuyorsunuz. Günah de¤il
mi? Bu suç de¤il mi? Suç iflliyorsunuz.
Köylülerin eme¤ini bofla ç›karmamal›s›n›z, dikkat edin” dedi. Tüylerim ürperdi. Utand›m. Dizlerim titriyor a¤z›m›
açam›yordum. Hem söylediklerinden
hem de onun gür ve sert sesinden oldukça etkilenmifltim.
Her yerde onu ar›yordum
Kimdir? Nedir? Bu gece yar›s› nereden geliyor ve nereye gidiyordu. Hiçbir
fley düflünemiyordum. Kara sakallar›
ve çakmak çakmak yanan gözleri yüzüne daha sert bir ifade vermiflti.
Sözü bittikten sonra yola koyuldu.
Daha üç ad›m atmam›flt› ki döndü. “Daha önce arkadafllara Partiye kat›laca¤›n›za söz vermiflsiniz. Uygun bir zamanda gelirseniz iyi olur. Sözünüzü yerine
getirmeniz gerekir. Özellikle, siz Firaz
arkadafla söz vermiflsiniz” dedi ve yoluna devam etti. Gurubun en arkas›nda
yürüyen köylümüz Resul yan›m›za gelerek, “Onu tan›d›n›z m›?” diye sordu,
“Hay›r kimdir?” dedik. Resul gö¤sünü
kabartarak “Heval Agit” dedi. Eylemlerini duydu¤umuz, sözünü, sevgisini masal gibi dinledi¤imiz bu insan›, hiç göremeyece¤imi, benden çok uzak oldu¤unu düflünürdüm. Oysa daha biraz önce
yan›mdayd› ve onu bir daha görme istemi ile dolup tafl›yordum. Günlerce, bak›fllar›, el hareketleri, kayan›n önünde
ay ›fl›¤› vurmufl saçlar›, elindeki bastonuyla gözümün önünde canl› olarak
kald›. Sesi kula¤›mda ç›nl›yordu. Ne yapaca¤›m› bilmeden dolaflt›m durdum.
Her gece onlar› görme ümidi ile da¤lara
Serif Guyi
Aral›k 2008
ç›k›yordum. Bir yandan korkuyor, bir
yandan da büyük bir ba¤l›l›¤›n geliflti¤ini duyumsuyordum. Sanki bir fleylerimi
kaybetmifltim. Belki de yaflam›m boyunca sahip olmad›¤›m ve olamayaca¤›m çok de¤erli bir fleyi kaybetmifltim.
Her yerde onu ar›yordum. Beni, arad›¤›m›n ne oldu¤unu bilmeden sürükleyen
içimdeki bu duygu önü al›nmas› imkans›z bir ça¤layan gibiydi.
O günlerde yine bir eylemden ve
Agit arkadafltan bahsediyorlard›. Diyorlard› ki; “Arkadafllar caddeye pusu
atm›fllar. ‹ki arkadafl asker elbiseleri
giymifl. Di¤er arkadafllar ise mevzilenmifller. Araba gelince asker elbisesi giyen iki arkadafl arabay› durdurmufl. Ne yaz›k ki, bu iki arkadafl da
Türkçe bilmiyormufl. Türkçe bilmeyen askeri gören halk ne oldu¤una
anlam verememifl. Tam bu s›rada Agit
arkadafl arabaya binmifl ve arabayla
Çatak giriflindeki denetleme kulübesine sald›r› düzenlemifller” Eylemin
baflar›s› dilden dile dolafl›yordu.
Sonbahar›n ilk günlerinde arad›¤›m›
bulma umudu ile içimdeki ça¤layan›n
dalgas›na kap›larak pefline tak›ld›m.
Eylül ay› ortalar›nda Haftanin’e ilk parti e¤itimimi almak için gönderildim. Arkadafllar, Haftanin’in derin vadilerinden
birinde üslenmifllerdi. Agit arkadafl› gördüm. Gözlerime inanam›yordum. Onu
uzaktan uzun bir süre izledim. Elindeki
M-16’y› sanki vücudunun bir parças› gibi tutuyordu. Çok sayg›l›yd›. Karfl›s›ndakiyle konuflurken ona bakarak dinliyor, ve arada bir bafl›n› sall›yordu. Yan›na gitti¤imde beni hemen tan›d›. Bizimle uzun uzun konufltu. Ona bakmaktan
kendimi alam›yor, söylediklerini dinleyemiyordum. Hat›r›mda kalan “bak›n
bu gördü¤ünüz arkadafllar sizin oral›lar, bizim halk›m›z›n çocuklar›d›rlar.
Biz, daha önce birbirimizi gördük, konufltuk. Siz bu konuflmalar üzerine Partiye kat›ld›n›z. Bize inand›n›z biz de size
inan›yoruz. Bu nedenle mutluyuz. ‹nan›yoruz ki, sizde öylesinizdir”
Konuflman›n sonunda “fiimdi e¤itim göreceksiniz. E¤itiminiz bitti¤inde
Parti sizi gerillac›l›k yapmak istedi¤iniz yere gönderir” dedi.
Bu, onu ikinci ve son görüflümdü.
fiehit fierif GUY‹
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
93
Y i t i r i l e n y o l d a fl › n a c › s ›
k a z a n › l a n y o l d a fl › n s e v i n c i
üfl an›ndaki siluetini
“Ne çabuk da flfliifrelenmiflfltti bilincime Medya. Gözlerim, alaca karanl›¤a düflflü
çiziyordu hep. fi
fieehit düflflm
müfl olmal›yd›, kurtulma imkan› yoktu. Rojda ile yaln›z kalm›flfltt›k.
Düflflm
man›n buray› vurmas› tesadüf müydü? Yoksa gündüzden yerimiz tespit edilip, ç›kma
an›m›z m› beklenmiflfltti? Karanl›kta ve apans›z nereden gelmiflfltti bu havan? Bir süre etraf› dinledik.
Düflflm
man›n hareketlerinden ve sesinden fark edildi¤imizi anlad›k. Tehlike yaklaflfl››yordu. Atefl
müflflttük. Bu kez de atefl çemberinden geçecektik”
çemberlerine defalarca düflflm
Dereler kaynaklar›ndan kopup yaflam›n ak›fl›na efllik edercesine h›zla ak›yorlard›. ‹ki küçük derenin birleflti¤i
yerde, tahta ve odunlardan yap›lm›fl
köprünün üstüne oturuyorum. Ve seyre dal›yorum, sular›n birleflti¤i o an›.
Uzun süre birbirleriyle mücadele verdikten sonra birleflerek bazen h›zl›, bazen durgun ak›yorlard›. Ya bir set vurulmuflsa yataklar›na?
Yaflam›m›z›n sessiz tan›¤› olan Bingöl'ün Yedisu co¤rafyas›nday›z. Grubumuz altm›fl arkadafltan olufluyordu. O
günlerde eylem planlar› üzerinde tart›fl›yorduk. Uzun tart›flmalar sonucunda
bir hedef üzerinde anlaflt›k. Bu flekilde,
gece geç saatlere kadar süren tart›flmalar›m›z da sonuçlanm›flt›.
Kardeflçe akan dereleri arkam›zda
b›rak›p kayalar› aflt›¤›m›zda, do¤an›n
yedi harikas›ndan biri olan, tahta ve
odunlarla oyulmufl köprüyü de ard›mda b›rakm›flt›m. Son bir kez bafl›m› çevirip bakt›¤›mda, iki serçe, köprünün
orta yerinde c›v›ldafl›yordu. Yürüdüm
ve bir daha arkama dönüp bakmad›m.
Eylem yerine vard›k. Amac›m›z;
düflman› sakland›¤› yerden ç›kar›p çat›flabilece¤imiz araziye çekmekti. Düflman› hareketlendirmek için de¤iflik
taktikler uyguluyorduk. Bazen bir
yerlere iz b›rakarak, bazen de iflaretler
vererek pusulara yat›yorduk. Düflman
bir türlü harekete geçmiyor, düflüncelerimizi sezmiflçesine uzak duruyordu. Gerçekten pusular kurdu¤umuzu
düflman hissetmifl miydi? Neden ç›k›p
gelmiyordu?
94 y›l›n›n ikinci yar›s›n›n solmayan
günlerini yaflarken, yedi gün yedi gece
izler b›rakt›k yollara. Yedi gün yedi gece günefl do¤du, ay batt›. Ayd›nl›k ve
karanl›k s›rayla hakim oldu yaflama.
Düflman, kurdu¤umuz pusulara düflmedi. Biz, sabr›m›z› büyütmeye çal›fl›rken, zaman acelesi olmayan birinin
seyrindeydi. Yedinci geceden sonra
günefl yavafl yavafl yeni güne merhaba
demenin telafl›ndayd›.
Erza¤›m›z bitmiflti. Erza¤›n temin
edilece¤i köy önceden ayarlanm›flt›. On
kiflilik bir grup olarak yola koyulduk.
Köyün yak›n›na vard›¤›m›zda sorumlumuz; "heval iki saatlik bir keflif yapaca¤›z. Olumsuz bir olay geliflmez ve flüphe
uyand›racak bir ize rastlamazsak köye
girece¤iz" dedi. Keflif için köyün etraf›nda konumland›k. Uzaktan köye girifl ç›k›fllar› gözetliyor, köyün içindeki hareketlere bak›yorduk. Köylülerin d›fl›nda
kimseler yoktu. Befl arkadafl köye erzak
almak amac›yla girdi. Biz ise d›flar›da,
onlar›n güvenliklerini sa¤lamaya çal›fl›yorduk. Giden arkadafllar bir saat sonra geri geldiler. Getirilen eflyalar› dengeleyerek s›rtlay›p yola ç›kt›k.
Pusu kurdu¤umuz araziye yak›nlaflt›¤›m›zda, silah sesleri duymaya bafllad›k. Acaba çat›flmaya m› girdiler? Yak›nlafl›yorduk, yak›nlaflt›kça yaflanan›n
çat›flma oldu¤unu anlad›k. Silah sesleri karfl›l›kl› yükseliyor ve alçal›yordu.
"Çat›flmaya girmifller" dedi içimizden en
uzun olan›. Bize en yak›n olan pusu yerine do¤ru gittik. Kayalar ve a¤açlar do¤al savunmam›z› olufltursa da, ilerlememiz önünde engel oluyordu. Düflman›n s›zabilme ihtimalini de göz önüne
ald›¤›m›zda, yol almakta oldukça zorlan›yorduk. Bizimkilerin yan›na yaklafl›rken de dikkatli davranmam›z gerekiyordu. Bizi düflman zannedip vurulabilirlerdi. Bu birinci ihtimalken, ikinci bir
ihtimalde; düflman bizi gözetleyebilir ve
SERXWEBÛN
94
arkadafllar›n pusu att›klar› yerleri deflifre edebilirdik. Yak›nlaflt›kça ihtimalleri arkada b›rakt›k. Geliflimizi fark
eden bölük komutan›m›z olmufltu.
Düflman pusu att›¤›m›z genel alan›
uzaktan fark etmifl olmal› ki tedbirli,
yer yer de s›zarak pusu at›lan noktalara giriyor. Neyse ki o pusu yerlerinin
baz›lar›n› çoktan b›rakm›flt›k, eli bofl ç›k›yorlar pusu yerlerinden. Ama yine iki
arkadafl›m›z› flehit vermifltik; ilk mevziye girdiklerinde günlerdir uyumayan
arkadafllardan üçü uyuyormufl. Ayfer
arkadafl da nöbetçiymifl ve uyuyakalm›fl. ‹lk taramada Ayfer ve Biflar arkadafllar flehit düflüyorlar. Mevzideki di¤er arkadafllardan Botan, Binevfl'in kuca¤›nda son nefesini veriyor. Binevfl baca¤›ndan yaral› bir flekilde bize ulaflt›.
Çat›flmalar hala sürüyor, tedbir olarak
baz› pusu yerlerini de¤ifltirdik. Yaklafl›k
bir saattir çat›fl›yoruz.
Eflyalar›m›z› b›rak›p, mevzilenmemizi
de¤ifltirmek için harekete geçti¤imizde
gök masmaviydi. Eski mevzi ve pusu
yerlerimizi de¤ifltirmeliydik. Yeni yerleri
bulup yerleflmek için, k›sa bir zaman dilimini kullanmal›yd›k. Bu koflulda ya zamanla at bafl› koflacakt›k ya da zaman
apans›z ata¤a geçip dört nala koflarken,
biz sadece arkas›ndan bakacakt›k.
Maviyye dostt ve yeflilce
yaflamaktt›r özgüürlüük
Mevzilendik. Mevzilenip pusu att›¤›m›z yerler, askerlerin gelebilece¤i yerlerdi. Biz üç bayan arkadafl, iki kayan›n
arkas›na geçip mevzilendik. Geriye kalan yedi erkek arkadafl ise üçer ve dörder kifli ayr›larak, iki mevziyi tuttular.
Mevzilendi¤imiz yerin üst taraf›ndan
geçen toprak yol, k›vr›larak en son görünen tepeci¤in zirvesine var›yordu. Alt›m›zdaki seyrek a¤açlar›n aras›ndan
uzaktaki köyün da¤›n›k evleri görünüyordu. Afla¤›larda, seyrek a¤açlar›n
aras›nda yer yer yükselen kavak a¤açlar›, masmavi gö¤ün içerisinde bir renk
olurken, özgürlü¤ü düflünüyorum. Kim
bilir, belki de bir kavak misali, mavinin
içinde, maviye dost ve yeflilce yaflamakt›r özgürlük. Kavak a¤ac› misali gö¤e
yükselip duyumsamak istiyorum öz-
gürlü¤ü... Yeflil kavak dallar›na kufllar
kümeler halinde konup, birkaç saniye
geçmeden kanatlar›n› ç›rparak süzülüyorlar. Kufllar› ve güvercinleri düflünüyorum. Güvercinler hep özgürlü¤e konar. Baflkan Apo'ya konan güvercinleri
düflünüyorum. Güvercinlerle kurdu¤u
iletiflimin gizinde kayboluyorum. Kufllar seslerini gökyüzünün bofllu¤una bir
hiç u¤runa b›rakm›yorlar, süzülerek
uzaklafl›rlarken duyumsuyorum.
Eller tettiktte nefesler tuttulmuflttu
Mevzilendi¤imiz kayalar›n üstündeki
toprak yoldan birileri e¤ilmifl vaziyette,
mesafeli olarak yan›m›za yaklafl›yordu.
Gelenler, "yolun di¤er taraf›na pusu
kurmufl arkadafllar olabilir mi?" diye
düflündüm. Sadece kafalar›n› görebiliyordum. Biraz daha yaklaflt›klar›nda
düflman oldu¤unu anlad›m.
Hemen vurufl pozisyonu ald›k. Eller
tetikte, nefesler tutulmufltu. Birazdan
düflman klefl mesafesine girecekti. Küçücük bir ses duyulsa bombalar patlayacakt›. Düflman yaklaflt›, yaklaflt›...
‹lk mevzideki arkadafllar taramaya
bafllad›lar. O anda en öndeki asker yere düfltü. Vurulmufltu. Yüzündeki ifade
flaflk›nl›k ve ac›n›n belirtisiydi. Di¤er
askerler kendilerini o anda yere atm›fllard›. Habire kurflun s›k›yorlard›. Saniyeler süren bir zaman diliminden sonra
aya¤a kalkarak, panikten, da¤›lm›fl bir
vaziyette geri çekiliyorlard›. Durmadan
ve rast gele etraf› kurflun ya¤muruna
tutuyorlard›. Baz›lar› ise atefl açt›¤›m›z
mevziyi görmüfl olmal› ki, habire oraya
kurflun s›k›yorlard›.
Askerler geriye do¤ru kaçarken, deflifre olan mevzimizin yerini hemen de¤ifltirmifltik. Onlar›n geri çekilifliyle birlikte
ortam› bir sessizlik kaplad›. Medya arkadafl düflman› gözetliyordu. "Tamamen
gitmifl olamazlar. Di¤er taraftan bir düflman grubu daha yaklafl›yor,dikkatli olal›m" dedi. Az sonra k›s›k bir sesle "yaklafl›yorlar" deyip, bir iki saniye geçmeden
teti¤e bast›. Yükselen kurflun sesleriyle
birlikte düflman tekrar geriye kaçt›. Biraz bekledik, geri çekiliyorlard›. Afla¤›daki yamaçtan t›rman›p, yamac›n ötesine
geçtiklerinde rahatlam›flt›k. Kalk›p cesetlerin oldu¤u yere do¤ru yürüdük. Her
Aral›k 2008
ad›mda etraf›m›za bak›yor, kayalar›n,
küçük a¤açl›k ve çal›l›klar›n aras›ndan
ilerliyorduk. Cesetlere yaklafl›p tarad›k.
Bu bir tedbirdi. Yerde yatan ölü olmayabilirdi. Ayn› zamanda bir askeri kurald›.
Üzerlerindeki elbiselerden, saç ve sakallar›ndan, yafllar›ndan özel tim olduklar›
anlafl›l›yordu. Befl cesetten biri de kad›nd›. Takt›¤› flapka yere düflmüfl, saçlar› darmada¤›n›kt›. Gözünün alt›ndaki
mor halkalarla ve yüzündeki maskeyle
nas›l da kirletilmiflti. "Ayflecikler, zavall›
Ayflecikler" dedim kendi kendime. Kad›nl›k bu mu? ‹çkiden nefesi kokan, ruhuna yer eden göz alt›ndaki morluklar
art›kça beyni uyuflan insan? "C›l›z bir
›fl›¤›n gölgesinde de olsam, titresem de
bir gün yazabilecek miyim bunlar›?" diye
sessizce söylefliyorum kendimle. Her
olay ve olgunun bir görünen yüzü, bir
de görünmeyen yüzü vard›. As›l olan da
görünmeyen yüzden bakmak de¤il miydi
insana ve kad›na? Derin bir sessizli¤e
gömülmüfltü zaman. Karfl› yamaçta kaybolan düflman acaba gitmifl miydi? Yoksa bizi aldatmaya m› çal›fl›yorlard›? Zaman sessizli¤inden döndü¤ünde sorular›m cevaplanm›fl olacakt›.
Sorular›m cevab›n› buldu ve zaman
sessizli¤inden silkinerek uyand›. Mevzilendi¤imiz alanlara gürleyen havan toplar›n› gönderdiler. Bu da düflman›n birebir geliflecek bir çat›flmay› göze alamad›¤›n› gösteriyordu. Pusulamalara
yenik düflmüfllerdi.
‹kindi vaktiydi. Parça almayacak, zarar görmeyecek flekilde mevzilenmifltik.
Cephanemiz çok azalm›flt›. Benim alt›,
di¤er arkadafllar›n da say›l› mermileri
kalm›flt›. Neyse ki bombalar›m›z vard›.
Yan taraftaki arkadafllar›n yan›na gidip
cephane temininde bulunduk. Düflmanla karfl›lafl›ncaya kadar mermiler
kullan›lmayacak, hiçbir mermi hedefinden flaflmayacakt›.
Akflama do¤ru iki kobra geldi. Kobralar vuruyor, geri dönüyor, manevra
yapt›ktan sonra tekrar bulundu¤umuz
yere geliyor, üstümüzdeki gökyüzünde
dolafl›yorlard›. Otuz dakikaya yak›n bir
süre vurdular. Etraf cehenneme
dönmüfltü. Kobran›n beni görmemesi
için gizleniyordum. Susam›fl ve susuzluktan dudaklar›m çatlam›flt›. Aç, bitkin ve yorgundum. Kobralar bafl›m›n
Aral›k 2008 SERXWEBÛN
üzerinde dönüp duruyorlard›. Korkuyordum, ama paniklememeye çal›fl›yordum. Bazen "hadi vur, vur art›k" diyordum. Da¤lara, tafla ve topra¤a barut
kokusu ifllemiflti. "‹nsan›n cehennemi
bu olsa gerek" dedim kendi kendime.
Peki neden kendi kirlili¤iyle kalm›yor
insan o¤lu, do¤ay›, evreni kirletiyor?
Havanlar›n çarpt›¤› yerde a¤açlar devrilip, yan›yordu. Hayvanlar ölüyordu.
Sözcüklerim yetmiyor bunlar› anlatmaya. Do¤an›n sessiz diliyle konuflaca¤›m;
yan›mdakilerle göz göze geliyorum.
Yaflananlar›n tek tan›¤›
Küürddisttan co¤rafyyas› oluyyorddu
Kobralar gittikten sonra korundu¤umuz yerlerden d›flar› ç›kt›k. Rahat bir
nefes alacakt›k ki; "teslim oluuun!" sesiyle irkildik. Sesin yak›nl›¤› bizi flafl›rtm›flt›. Hemen gizlendi¤imiz ma¤araya
girdik. "Teslim olun" ça¤r›s›n›n ard›nda
yatan gerçeklik: "Bizimle savaflmay›n,
gelin sizi istedi¤iniz gibi öldürelim idi."
Son mermisini yitiren ,bombas› kalmayan, kendisini ölümle buluflturacak bir
uçurum bulamad›¤› için esir düflen yoldafllar›m›z›n bedenlerine s›k›lan kurflunlar›n sesi kula¤›mda. Düflman›n,
"teslim ol" ça¤r›s›n›n anlam› buydu. Yaflananlar›n tek tan›¤› Kürdistan co¤rafyas› oluyordu. Hiçbir savafl kural› bu
mekanda ifllemiyordu. Dakikalar geçiyordu. Bizim teslim olmayaca¤›m›z› biliyorlard›. Neyi bekliyorlar, geçen dakikalar neyin iflaretiydi? Büyük bir gürültüyle birlikte tekrar havan at›fllar› bafllad›. Havan at›fllar› karanl›k çökene kadar sürdü. Karanl›k bu kez dost yüzünü gösterecekti galiba.
Her yer karar›nca Rojda arkadafl hareketlendi. S›¤›nd›¤›m›z küçük ma¤aran›n kap›s›na vard›¤›nda, k›s›k bir sesle
"Heval, d›flar› ç›k›p etraf› kontrol edece¤im" dedi. ‹çinde bulundu¤umuz bu
küçük ma¤aran›n girifl k›sm›nda havanlar›n vurufluyla toz, toprak ve tafl
parçalar› birikmiflti. Rojda d›flar› ç›karken, ma¤aran›n a¤z›nda birikmifl topra¤›, aya¤›yla, ses ç›karmamaya dikkat
ederek, hafifçe itti.
Birkaç dakika bekledikten sonra sab›rs›zlan›p d›flar› ç›kt›. Bulundu¤umuz
95
yerden çok seri bir flekilde uzaklaflmam›z gerekiyordu. Hava bozulmaya bafllam›flt›. Karfl› yamac›n üzerine kara bulutlar›n gölgesi çökmüfl, her yan› kaplam›flt›. Birkaç ad›m att›¤›mda kendimi
Rojda'n›n yan›nda bulmufltum. Geliflimi
fark etmifl olmal› ki, "afla¤›ya bak" dedi
sessizce. Rojda arkadafla yanafl›p afla¤›ya bakt›¤›mda; düflman›n alt taraf›m›zda yakt›¤› ateflleri gördüm. Alevler karanl›¤›n içinde dalgalanarak çevresine
yay›l›yordu. Askerler ise yanan atefllerin
etraf›nda üçer-dörder oturmufllard›.
Ya¤mur çiselemeye bafllam›flt›. Bu
gece ya¤mur da ya¤sa, k›yamet de kopsa buradan uzaklaflmam›z gerekiyordu.
"Nereden ç›kabiliriz" dedi Rojda. Karanl›k da olsa düflman geçebilece¤imiz yerlere pusular atm›fl olabilir, atefllerin yak›n›ndan da olsa geçecektik.
Biz keflif yapmaya çal›fl›rken, bir süredir arkam›zda sessizce duran Medya
arkadafl gelip karfl›ma dikildi. Onun
flaflk›n soru dolu durufluna bakarak;
"bir fley mi var heval
Medya?" diye sordum.
Bafl›yla beni onaylad›.
Ama sanki düflündü¤ünü söylemekten çekiniyor gibiydi. “Evet, seni
dinliyorum”
“Ben gidip savunman›z› yapaca¤›m; siz geri
çekilin.”
Medya yeniydi. Ankaral›yd›. Türk olmas›,
halk gerçekli¤imizi anlamas›n› zorlaflt›r›yorsa
da, canl›yd› ve çabuk ö¤reniyordu. Bir süre sessiz kald›m. Hareketlerinden merak edip, heyecanland›¤›n›
anl›yordum. Sab›rs›zlan›yordu.
Sabr›n› ölçmek istiyordum fakat, ortam uygun
de¤ildi.
“Heval Medya gitmen
do¤ru olmaz. Yeni ve tecrübesizsin. Böyle bir zorunlulu¤umuz da yok
zaten. Merak etme, düflman›n kalbinden geçece¤iz ruhlar› duymayacak." dedim. ‹tiraz eder
gibi oldu. "Anlad›n m›" dedim. Bir fley
söylemedi. Sessizce bafl›n› önüne e¤ip
bar›nd›¤›m›z yere do¤ru gitti.
Elinde silah›yla d›flar› ç›kt›. Art›k sözün hiçbir anlam› kalmam›flt›. Daha
birkaç ad›m atmadan bir havan topu,
büyük bir gürültüyle birlikte Medya arkadafl›n yan taraf›na düfltü.
Attefl çemberlerine defalarca
düflmüüflttük bu kez de geççecekttik
Havan topunun bas›nc›yla Medya arkadafl, düflman›n oldu¤u afla¤› kesime
do¤ru yuvarland›. Ne çabuk da flifrelenmiflti bilincime Medya. Gözlerim, alaca
karanl›¤a düflüfl an›ndaki siluetini çiziyordu hep. fiehit düflmüfl olmal›yd›,
kurtulma imkan› yoktu. Rojda ile yaln›z
kalm›flt›k. Düflman›n buray› vurmas›
tesadüf müydü? Yoksa gündüzden yerimiz tespit edilip, ç›kma an›m›z m›
beklenmiflti? Karanl›kta ve apans›z ne-
SERXWEBÛN
96
reden gelmiflti bu havan? Bir süre etraf› dinledik. Düflman›n hareketlerinden
ve sesinden fark edildi¤imizi anlad›k.
Tehlike yaklafl›yordu. Atefl çemberlerine
defalarca düflmüfltük. Bu kez de atefl
çemberinden geçecektik. Sis çökmeye
bafllad›. Do¤a en zor an›m›zda bizi yaln›z b›rakm›yordu. ‹kimiz sisin ortas›na
dald›k, kapkara ya¤mur bulutlar›n›n
yere yans›yan karart›s›nda yürüdük.
Tehlike, düflman›n kalbinden geçmek
kadar büyüktü. Bazen e¤ilerek,bazen
ise sürünerek kurtulmak için tek olas›l›¤›m›z› kullan›yorduk. Ses ç›karmaks›z›n ilerledik. Düflman hareketlenmifl,
toparlanmaya çal›fl›yordu. Görüp görmemeleri anlams›z kal›rken, sürünerek
düflman›n yo¤unluklu bulundu¤u alan›
geçtik. "Oh!" diyerek rahat bir nefes ald›ktan sonra, h›zla oradan uzaklaflmaya
bafllad›k. Tehlikeli yeri geçtikten sonra
düzlük bir alana do¤ru yürüdük. Hava
çok so¤uktu. Ya¤mur, her yeri barut kokusundan ar›nd›rmak istercesine hiç
durmadan ya¤›yordu. S›r›ls›klam olmufltuk. Sürünerek yüklendi¤imiz çamurlar›, ya¤mur damlalar› zerre zerre
söküp atmaktayd›. Ne havan›n so¤uklu¤u ne de ya¤an ya¤mur, gitmek istedi¤imiz yere ulaflmak için yürüdü¤ümüz
yoldan bizi geri çeviremezdi.
‹lerleyerek ilk pusular› att›¤›m›z yere
vard›k. ‹ki saatlik uzakl›kta noktalar›m›z
vard›. Çantalar›m›z› b›rakt›¤›m›z yere
do¤ru ilerliyorduk. Düflman›n s›zm›fl
olabilece¤ini düflünerek, yavafl yavafl
yaklaflt›k. Düflman içeriye girip çantalar›m›z› alm›fl olabilir miydi? Birbirimizi
savunarak çantalar›m›z› b›rakt›¤›m›z yere ulaflt›k. Kimseler yoktu. Neler olmufltu, ne yapmal›yd›k? Çok yorgunduk. On
befl dakikal›k dinlenme karar› ald›k.
Uzun bir zaman dilimi geçmeden
uzaktan sesler gelmeye bafllad›. ‹kimiz
hemen mevzilendik. Gelen sesleri dinleyip anlamaya, tan›maya çal›fl›yorduk.
Sesler giderek yak›nlafl›yordu. Bizimkilerin seslerine benziyordu. ‹yice yaklaflt›klar›nda Rojda bana dönerek, "gelen
sesler bizimkilerindir, Hawar'›n sesini
duyuyorum." dedi nefleli bir sesle. ‹yice
yaklaflt›klar›nda "heval" diye seslendik.
Durdular. Duyduklar›ndan emin olmak
gibi bir halleri vard›. "Heval biziz" dedik. Bizi tan›m›fllard›. Yan›m›za geldik-
lerinde, flaflk›nl›kla, sevinci bir arada
yaflad›k. Bizim flehit düfltü¤ümüzü düflünmüfller. O s›rada telsizden, "kopan
arkadafllar› hala bulamad›n›z m›?" diye
soruyordu Bagok arkadafl. "Bizim d›fl›m›zda da kopan arkadafllar var m›?" diye sordum. "Evet" dediler.
Kopuk oldu¤umuz süre içerisindeki
durumumuzu anlatacakt›m. Anlatmaya nereden bafllayaca¤›m› bilemiyordum. Andok arkadafl bana dönerek;
“Medya arkadafl nerede?” dedi.
Ardd›m›zdda bir alev orman›
b›rakarak yürüüdük
Hepimiz susmufltuk. Andok arkadafl
telsizle Bagok'a ça¤r› yaparak; "Kopuk
arkadafllarla bulufltuk" dedi. Bagok arkadafl; "hemen bize ulafl›n, alan› terk
edece¤iz." diyerek konuflmas›n› bitirdi.
Yola ç›kt›k. Her yeri rahatl›kla görebilece¤imiz yüksek bir tepenin zirvesine
vard›¤›m›zda, çat›flma alan›n›n atefller
içinde yand›¤›n› gördük. Her yer yan›yordu. Ya¤mur dinmiflti. Alevler gö¤e
kadar yükseliyor, etraf› ayd›nlat›yordu.
Esen rüzgar›n da etkisiyle alevler uzaktan da olsa çok hareketli görünüyordu.
Ard›m›zda bir alev orman› b›rakarak
yürüdük. Dinlenme süremiz dolmadan
verilen komutla yeniden hareketlendik.
Dört arkadafl yaral› olan Rewflen arkadafl› sedyeyle tafl›yorlard›. Yürürken
öndeki arkadafl bana yanaflarak; “Talimatlar› neden aktarm›yorsun?”
“Çat›flmada kulaklar›m etkilenmifl
olmal›, iyi duyam›yorum. “
Konuflmalar› iyi alg›lam›yordum.
Aral›k 2008
Küçük ma¤araya o kadar fazla havan
de¤miflti ki, hava bas›nc› kulaklar›m›
etkilemiflti. Aradan geçen süre, sesleri
bo¤uk, k›s›k alg›lad›¤›m› gösterdi. Gecenin bitifline saatler kalm›flt›.
fiafakla birlikte varaca¤›m›z esas
noktaya varm›flt›k. Oradaki arkadafllardan bir grup oluflturularak çat›flma
alan›n›n çevresinde bilgi toplamas›, flehit düflenlerin cenazelerinin getirilmesi
için görevlendirildi. Bilgi toplamak için
giden grubun bir k›sm› geri döndü¤ünde, cenazelerin düflman taraf›ndan Yedisu merkezine götürüldü¤ünü belirtiler. Cenazeleri sergileyerek halk› y›ld›rmay›, korkutmay› düflünüyorlard›. ‹breti-alem olsun diye cenazelerimiz sergilenecekti. Bu olaylar yaflad›¤›m›z tan›d›k olaylard›. Düflünüfl fleklimize tan›d›k gelse ve anlamland›r›lsa da bizdeki insano¤lu duygusu, tan›d›k gelenleri
kabullenmekte zorlan›yordu.
Arkadafllar kald›¤›m›z noktaya gidiyor, çevreyi gözetliyor, sakin ve güvenlikli bir anda köye iniyorlar. Köylüler
yaral› bir bayan arkadafl›n köye geldi¤ini söylüyorlar. Israr ettiklerini fakat arkadafl›n kalmad›¤›n› belirtiyorlar. Arkadafllar köyden ç›k›p epey ilerledikten
sonra Medya arkadafl› yaral› bir halde
bizleri ararken buluyorlar. "Medya bizden sonraki grupla arkadan geliyor" dediklerinde h›zla f›rlad›m. Yola bak›yordum. Medya gelecek!
Yar›m saate yak›n yola bakt›m. Geride kalan grup geldi¤inde, içlerinde
Medya da vard›. Yitirdi¤im yoldafllar›n
ac›s›n›n yerini, kazan›lan yoldafl›m›n
sevinci kaplam›flt›. Medya geliyor!
Ad›, soyad›: Zozan fialo
Ad›, soyad›: Xalit Serdar
Ad›, soyad›: Ümit Akgül
Kod ad›: Zozan Koçer
Kod ad›: Xalit Cudi
Kod ad›: Ag›r Serhat
Do¤um yeri ve tarihi: Derik 1984
Do¤um yeri ve tarihi: fi›rnak 1982
Do¤um yeri ve tarihi: Bismil 1983
fiahadet tarihi: Ekim 2008 E¤itimde kaza
fiahadet tarihi: 10 Kas›m 2008 fiikefta
fiahadet tarihi: 10 Kas›m 2008 fiikefta
sonucu
Birindara alan›
Birindara alan›
Ad›, soyad›: Ümit Y›lmaz
Ad›, soyad›: Xudafan Süleyman Pur
Ad›, soyad›: Kamuran Fettah
Kod ad›: Baran Serhat
Kod ad›: Çekan
Kod ad›: Mervan
Do¤um yeri ve tarihi: Ardahan 1981
Do¤um yeri ve tarihi: Xoy 1986
Do¤um yeri ve tarihi: Süleymaniye 1981
fiahadet tarihi: 16 Kas›m 2008
fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008
fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008
‹slahiye/Antep
Lice/Amed
Lice/Amed
Ad› soyad›: Ferzat Necip
Ad› soyad›: Bedirhan Arslan
Ad›, soyad›: Sasan Mehdizade
Kod ad›: fiiyar Kobani
Kod ad›: Seyit
Kod ad›: fiervan Serkeftin
Do¤um yeri ve tarihi: Kobani 1983
Do¤um yeri ve tarihi: C‹zre 1981
Do¤um yeri ve tarihi: Sine 1981
fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008
fiahadet tarihi: 19 Kas›m 2008
fiahadet tarihi: 5 Aral›k 2008
Lice/Amed
‹dil/fi›rnak
Besta/fi›rnak
Download