Akademik Aratırmalar Dergisi, (Journal of Academic Studies), Mayıs-Temmuz 2004, yıl 6, sayı 21, s.79-91. TÜRK ATASÖZLER ÜZERNE SENTAKTK BR NCELEME (A syntactic study on Turkish proverbs) Dr. Mustafa Altun* 1. Giri Atasözleri, uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmi ve halka mal olmu kalıplamı ifadelerdir 1. Çounlukla bir cümle biçiminde oluarak bir yargı anlatan, kimi zaman ölçü ve uyakla, söyleyi açısından daha etkili olmaya yönelen atasözleri2, fıkraya benzer fakat konuma sırasında yeri gelmeden söylenemez. Atasözlerinin “düz konumadaki bazı söz kalıplarından farkları, onların birtakım ayırıcı nitelikte biçim ve içerik özelliklerindendir: kısalık, kesinlik, anlatımdaki aydınlık ve kuruluk gibi...”3 Atasözleri halk edebiyatının öteki türlerinde (örnein iir, masal, tekerleme ve bilmecede) rastladıımız renklilik, çok anlamlılık, kaypaklık, kelime cambazlıkları vb. anlatım ve üslûp oyunlarından kaçınır.4 Yukarıda verilen tanımlara ramen atasözlerinin sınıflandırılması sırasında kimi kaynaklarda farklı yapıda atasözlerinin tasnif edildii görülür. Kesin yargı bildirmeyen deyim ya da kalıplamı söz grubu niteliindeki kelime gruplarının (zülf-i yâr, akıntıya kürek çekmek vb.) , din kaynaklı âyet ve hadislerin (Yarın ölecekmi gibi ibadet et, hiç ölmeyecekmi gibi çalı; Veren el alan elden üstündür. [Hadis].), kime ait olduu bilinen özdeyilerin (Malı az olan deil, istekleri çok olan insan fakirdir.[Seneca]) atasözleri balıı altında tasnife alındıına rastlanılmaktadır. Bu konuda Ömer Asım Aksoy kendisinden öncekilerin tasnif hatalarını sıralamak suretiyle eletirilerini ortaya koymutur5. Ancak o da bu eletirileri yaparken benzer bir hataya dümü gibidir 6. * Sakarya Üniversitesi Eitim Fakültesi Türkçe Eitimi Bölümü Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, 1988, 8. Baskı, s. 155. 2 Doan Aksan, Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, TDK, Ankara, 1990, III., s.40. 3 Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, Gerçek Yayınevi, stanbul, 1988, s.118. 4 Pertev Naili Boratav, aynı eser, s. 118. 5 Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüü I, nkılâp “Kitabevi, stanbul, 1993, 7. baskı, s.56101. 1 6 Ömer Asım Aksoy da öncekileri kuralsızlıkla, tutarsızlıkla eletirmesine ramen “kuralla belirtilemez” bir havadan bahsederek bir anlamda atasözlerinin tasnifini kiilerin insafına bırakmaktadır: Ömer Asım Aksoy, aynı eser, s.102 “Atasözlerinde ve deyimlerde, saydıımız niteliklerden, verdiimiz kesin ölçülerden baka kuralla belirtilemez bir hava, bir deyi güzellii ve soyluluu vardır. Bu havadan, bu güzellik ve 79 Atasözlerinin Türk dili tarihi içindeki seyrine bakılırsa, u adlarla karılandıını görürüz: Göktürk ve Uygur dilinde “sav”, Hakaniye dilinde Arapçanın tesiri ile “mesel”, Ouz sahasında “mesel, durûb-ı emsâl, darb-ı mesel, atalar sözü, ata sözü”, Yakutçada “xohono” Tobollarda “takmak”, Altayca Tuvacada “ülgerocak”, Sagaylarda “takpak”, Kalarda, Kızıllarda, Koybollarda “söpsek”, Çuvalarda “comak, oranlama, samah”, Kazancada “eski söz”, Kırımcada “kartlar sözü, hikmet” Dou Türkistan’dan Kırım’a uzanan sahada “makal”, Dou Türkistan’da “tabma, ulular sözü”, Kerkük azında “darb-ı kelâm, emshal, cümle-i hikemiyye, deme, deyiet, eskiler sözü”, Anadolu aızlarında “deyiet, ozanlama”.7 3. Atasözlerinde Sentaktik Yapı Sentaktik incelemelerin ana konusu cümledir. Cümle genellikle en az bir yüklemden oluan ve yargı bildiren kelimeler dizisi olarak tanımlanır. Ancak kelimeler çounlukla daha küçük yapılar halinde bir araya gelerek üst yapıyı olutururlar. Bu küçük yapılara kelime grupları adı verilir. Atasözleri, kimi tasniflerde yargı bildirmeyen ve yüklemi olmayan 8 örneklere rastlansa da , çounlukla cümlelerden oluur. Buna ramen Türk atasözleri ile ilgili yaptıımız bibliyografik ön çalımada sentaktik açıdan az sayıda çalımanın yapıldıı tespit edilmitir 9. Bu çalımaların ya yüzeysel bir inceleme olduu ya da sentaktik alanın sadece belirli bir alanı üzerine kurulduu söylenebilir. Bu durum atasözleri üzerine çalıanların çounluunun halkbilimci ya da edebiyat incelemecisi olmasına balanabilir. Bu sebeple kitap ya da makalelerin büyük bir kısmını halk azından ya da metinlerden derlemeler oluturmaktadır. Atasözlerini cümle yapıları yönünden inceleyenler, derin bir tasnife ve çözümlemeye gitmeksizin belirgin özellikleri vermekle yetinmilerdir. Taradıımız incelemeler içinde soyluluktan yoksun olan sözler, kurallara, ölçülere uygun görünseler de gerçek atasözü ve deyim deildirler. Gerçek olanlarla olmayanları ayırt edebilmek için onlarla çok uramak, yorulup kaynamak, onların büyülü inceliklerini sezecek bir “saduyu” kazanmı olmak gerekir.” 7 Bkz. Aydın, Oy, “ Atasözü”, TDV slâm Ansiklopedisi, IV, s.44 ve ükrü Elçin, Türk Halk Edebiyatına Giri, Kültür ve Turizm Bakanlıı, Ankara, 1986, s.623-624. 8 Nerde ana, orda çocuk; Önce can, sonra canan; Ata arpa, yiide pilav; A tuz ile, tuz oran ile; Yamur yel ile, düün el ile. 9 1. Burdurlu, brahim Zeki, “Atasözlerimizin Cümle Yapıları”, Türk Dili, XVI, 187 (Nisan 1967), 508513. 2. Burdurlu, brahim Zeki, “Atasözlerimizin Cümle Yapıları”, Türk Dili, XVI, 188 (Mayıs 1967), 629634. 3. Aydın Oy, Tarih Boyunca Türk Atasözleri, Bankası Yayınları, stanbul, 1972, s.91-96. 4. Uzun, Nadir Engin, Atasözlerinin Kısalıı ve Dilbilimsel Eksilti Sorunu”, AÜ Dil-Tarih Corafya Fakültesi Dergisi, Ankara, 1990, say 33, s.141-150. (lk iki makale ile ilgili olarak Aydın Oy, 3. kaynak olarak gösterdiimiz kitabında yetkin bir tasnifin olmadıından yakınmaktadır.) 80 yüzeysel ancak derli toplu bir tasnif olması bakımından Aydın Oy’un tasnifini alıntılamayı uygun gördük10: Aydın Oy cümle yapıları yönünden atasözlerini yedi ana grupta toplamıtır11: 1. Ayrı ayrı basit cümleli iki atasözü arka arkaya sıralanmı, iki cümleli tek bir atasözü olmutur: Bekar gözü ile kız alma, gece gözü ile bez alma. 2. Tek bir fiille bittii, bir basit cümle imi gibi göründüü halde gizli sıra cümle diye adlandırabileceimiz karakterde olan atasözlerimiz vardır: Abdal tekkede, hacı Mekke’de bulunur. 3. Birinci cümlelerin fiilleri korunarak ikinci cümlelerin fiilleri atılmı, bir çeit devrik sıra cümleler meydana gelmitir: Açın amanı olmaz, tokun imanı. 4. Bir yanı olumlu, bir yanı olumsuz iki yarı basit cümle, yanyana gelerek sıra cümleli bir atasözünü meydana getirmitir: Acıyan uyumu, acıkan uyumamı. 5. Bir yanı asıl yargıyı yüklenen, dier yanı onu pekitiren veya açıklayan, yahut birinin devamı olan cümlelerden oluan sıralı cümleli atasözlerimiz vardır: Aç ile arkada olma, yemem der de sömürür. 6. Tam bir sıralama yolu ile ayrı ayrı basit cümlelerden oluan sıra cümleli atasözleri: Aç koyma hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin. 7. Sayıca az olmakla birlikte bir takım atasözlerimiz de soru cümleleriyle kurulmutur: Buday ekmein yoksa buday dilin de mi yok? Aydın Oy’un tasnifi kendi içinde tutarlı olmakla birlikte dilbilgisi balamında yeterli görülmemektedir. Biz, yapı bakımından cümle tasnifini bu balam içinde ele almaya ve atasözlerini sınıflandırmaya çalıtık. Atasözü örneklerini Metin Yurtbaı’nın “Sınıflandırılmı Türk Atasözleri” kitabından aldık 12. Yapılarına göre cümle tasnifinde 1997-1998 öretim yılında Prof. Dr. Muhammet Yelten tarafından verilen Türkiye Türkçesinde Cümle Türleri adlı doktora dersinde deiik dilbilgisi kitaplarını, cümle yapılarını ele alıları bakımından karılatırmak suretiyle ortaya çıkardıımız tasnifi esas kabul ettik 13. Tasnifimizde bu karılatırmaları da göz önüne alarak taradıımız dilbilgisi kitaplarındaki farklılıkları vermeye çalıtık. 10 Bu konuda oldukça iddialı görülen Ömer Asım Aksoy’un kitabındaki incelemenin bu yönden eksik olduunu söylemek gerekir. Aksoy, belirli bir sıra numarası vermeksizin ve ayrı bölüm ayırmaksızın “Eksiltili Atasözleri” ve “Atasözlerinde Devrik Cümle” balıkları altında birer cümlelik açıklamanın ardından atasözleri örneklerini sıralamıtır. Ömer Asım Aksoy, aynı eser, s.26-27. 11 Aydın Oy, Tarih Boyunca Türk Atasözleri, Bankası Yayınları, stanbul, 1972, s.91-96. 12 Metin Yurtbaı, Sınıflandırılmı Türk Atasözleri, Özdemir Yayıncılık, Ankara, 1994. 13 Bu karılatırma çalımasında Muharrem Ergin, Tahsin Banguolu, Tahir Nejat Gencan, Hikmet Dizdarolu, ve Kaya Bilgegil’in dilbilgisi kitapları incelenmitir. 81 3.1. Basit Cümle Basit cümle, tek yargılı ve tek yüklemli cümle olarak tanımlanır. Taradıımız hemen bütün dilbilgisi kitapları farklı terimler kullanmakla birlikte benzer bir tanımda bulumaktadırlar: Muharrem Ergin 14, Tahsin Banguolu15 ve Kaya Bilgegil’de16 “basit cümle”, Hikmet Dizdarolu 17, Vecihe Hatipolu 18 ve Fuat Bozkurt’ta19 “yalın tümce”, Tahir Nejat Gencan’da20 “yalınç tümce” terimleri kullanılmaktadır. Yukarıdaki tanıma uygun atasözü örneklerinde genellikle kısa ve özlü ifadelere rastlanır. Yasaklayıcı, ikaz edici örnekler genellikle bu yapıda ifade edilir. insanın aynasıdır. Hırlamanın ölüme faydası yok. Yokluk tatan katıdır. Dostun dümanlarından çok olsun. ki emini bir yemin aralar. Tatlı dil yılanı deliinden çıkarır. Yanaın belini saır büker. Tencere kapaıyla kaynar. El olu adamı gözüyle yer. Her aaca dayanılmaz. Mürai sözüne kanma. Mezar taı ile övünülmez. Üzüm çöpsüz olmaz. Nezaket para ile satılmaz. El uzatılan yere dil uzatılmaz. Yol sormakla bulunur. 3.2. Birleik Cümle Birleik cümle birden fazla yüklemi ve yargıyı kapsayan cümle yapılarına verilen addır. Dilciler arasında bu konuda ihtilaf vardır. Mesela Muharrem Ergin, artlı birleik cümle ile ki’li birleik cümle, buna ilave olarak da iç içe birleik cümleden bahsederek aaıda sıralayacaımız “giriik birleik cümle” tasnifini kabul etmemektedir 21. Hikmet Dizdarolu ise “bileik tümce” adı altında giriik tümce, kaynaık tümce, koul tümcesi ilgi tümcesi ve katmerli bileik tümce olmak üzere olarak be cümle yapısından bahseder 22. Vecihe Hatipolu birleik tümceyi “balaçlı, dilekli, koullu, ilgeçli, olumsuzluk koaçlı, sorulu, ikilemeli ve 14 Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Boaziçi Yayınları, stanbul, 1985, 15. Baskı., s. 404. Tahsin Banguolu, Türkçenin Grameri, TDK, Ankara, 1986, 2. Baskı, s.523-546 16 Kaya Bilgegil , Türkçe Dilbilgisi, Dergâh Yayınları, stanbul, 1984, s.73. 17 Hikmet Dizdarolu, Tümcebilgisi, TDK, Ankara, 1976, s.187. 18 Vecihe Hatipolu, Türkçenin Sözdizimi, TDK, 1972, s.145. 19 Fuat Bozkurt, Türkiye Türkçesi, Cem Yayınevi, stanbul, 1995, s.324. 20 Tahir Nejat Gencan, Dilbilgisi, TDK, Ankara, 1966, s.81. 21 Muharrem Ergin, aynı eser, s. 404-407. 22 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.193-222. 15 82 kalıplamı yan tümceler” olarak ayrımlar 23. Tahir Nejat Gencan, bileik tümce olarak yalnızca fiilimsilerle yapılan giriik tümceyi ve koul tümcesini ele almakta, ki’li cümleyi de “ki ile balı önermeler” balııyla incelemektedir.24. Fuat Bozkurt, birleik tümceyi 10 ana balıkta toplar: sıralı, balı, ki balaçlı, ilgeçli, soru ekli, deil koaçlı, içiçe, koullu bileik tümceler ve eksik tümce ile arasöz25. 3.2.1. Giriik Birleik Cümle Giriik birleik cümle terimi fiilimsi ya da eylemsi diye adlandırılan isimfiil, sıfatfiil ve zarffiil gruplarını içine alan bir cümle yapısıdır. Ancak bu konuda deiik görüler söz konusudur. Bu yapılarda temel cümlenin dıında bir yüklemin varlıı kimilerince kabul edilmezken 26, kimi dilcilerce bu yapı birleik bir yapı olarak kabul edilmektedir 27. Buna göre birinci görü bu yapıyı “basit cümle” içine almakta, ikinci görü ise “birleik cümle” olarak sınıflandırmaktadır. Tahsin Banguolu “karmaık birleik cümle28”, Vecihe Hatipolu “giriik tümce29”, Kaya Bilgegil ise “giriik bileik cümle30” adı altında yan cümlesi fiilimsi olan cümleleri ayırarak ikinci görüü tercih etmitirler. Nee Atabay, Sevgi Özel ve Ayfer Çam’ın ortak kitaplarında ise, “ortaç ve eylemliklerin” dıında sadece “ulaç”lardan kurulu cümlelerin “giriik tümce” olabilecei ifade edilmitir 31. 3.2.1.1. Giriik Birleik Cümle-simfiil simfiil gruplarından oluan bu birleik yapıda morfolojik açıdan bir tasnif yapılmaktadır. –mak, -ma ve –i isimfiil ekleri almı fiiller ve buna balı kelimelerin oluturduu bu grup temel cümleye balanmak suretiyle birleik cümle yapısını oluturur. Dünyaya aldanmak delilik demektir. Bir defa görmek bin defa okumakdan yedir. Kötüye iyilik etmek, iyiye kötülük etmek gibidir. Domuzdan bir kıl çekmek kârdır. Perembenin gelii çarambadan bellidir. Deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmaz. 3.2.1.2. Giriik Birleik Cümle-Sıfatfiil Sıfatfiil gruplarından oluan bu yapıyla ilgili de iki farklı görü söz konusudur. Birinci görüe göre bunun örtük biçimde bir sıfat tamlaması olduu ifade edilirken, ikinci görü her ne kadar ismin dütüü kabul edilse bile, ismin yer almadıı bir kelime grubunun yükleme dorudan balanması dolayısıyla birleik bir yapı oluturabilecei kanısını taır. 23 Vecihe Hatipolu, aynı eser, s.146-152. Tahir Nejat Gencan, aynı eser, s.85-95. 25 Fuat Bozkurt, aynı eser, s.327-353. 26 Muharrem Ergin, aynı eser, s.404. 27 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.193.; Tahir Nejat Gencan, aynı eser, s.85. 28 Tahsin Banguolu, aynı eser, s.562-585. 29 Vecihe Hatipolu, aynı eser, 153-154. 30 Kaya Bilgegil, aynı eser, s.74-86 31 Nee Atabay, Sevgi Özel, Ayfer Çam, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK, Ankara, 1981, s.109. 24 83 “Her eyi bilirim.” diyen hiç bir eyi bilemez. Arı kahrın çekmeyen balın kahrın ne bilsin. Her bilinen söylenmez. Sana ta atana sen ala dokun. Misafiri horoz olanın arpa kalmaz ambarında. Devlete yaranmı yoktur. Helal süt emmi bakadır. 3.2.1.3. Giriik Birleik Cümle-Zarffiil Bu birleik yapı ilk ikisine göre daha belirgin bir birleik yapı görünümündedir. Çünkü zarffiil grupları temel cümleden ayırd edilebilecek bir durum sergilerler. Bu yapıları iki ayrı cümleymi gibi düünmek de mümkündür ve gerçekten farklı cümle seçeneklerine imkân verirler. Atasözlerinde bu yapıya ait örneklerin çokluu dikkat çekmektedir. Eein kuvveti var diye iki kii birden yüklenmemeli. Göçerim diye eksiin daıtma. Her gördüünü dost sanıp gizli sırrını söyleme. Hep kendin söyleyip meclise fütur etme. Aaç meyvesi olunca baını aaıya salar. Fakirlik pencereden girince ak bacadan kaçar. Baak büyüdükçe boynunu eer. Hareket olmadıkça bereket olmaz. Balıa giden dönmeden tava atee konmaz. Çocuk çocua bakarak alar. Bezi daha kozada iken kızına koca arar. Kol kesilirken parmak acımaz. Aaran varken kararana kim bakar? 3.2.2. art Cümlesi art cümlesi, birden fazla yüklemi zaman ve ahıs belirterek aynı yapıda birletirmesi bakımından giriik cümleden ayrılır. Ancak bu yapıyı oluturan ilk cümlenin ya da yan cümlenin –sa morfemi alması gereklidir. Tahsin Banguolu art cümlesini “olaan ve olmayası art cümlesi” diye ikiye ayırır 32. Onun tasnifi belirli bir artın açık olduu cümlelerde doruluk taır. Aaıdaki örneklere ilevsel ve anlambilimsel açıdan bakıldıında ise –sa morfeminin hemen her örnekte bir artı ifade etmedii görülebilir. i. art fade Eden Cümleler Din yıkılmazsa, düman yıkılmaz. 32 Tahsin Banguolu, aynı eser, s.550-551. 84 Kurt bunalırsa aıla varır, kul bunalırsa kula varır. Çok sevilirse çok “ah” edilir. Büyük büyüklüünü bilmezse küçük küçüklüünü bilmez. Akın var ise dalara dü. Kaderinde varsa, kaıına o çıkar. Allah bir adamdan alırsa, yel götürür; sel götürür, el götürür. Varsa hünerin, vardır ba üstünde yerin. ii. Dilek, Temenni, kaz ve Öüt fade Eden Cümleler Dost kazanırsan tut, düman kazanırsan güt. nsan bilmediini ayaının altına alsa, baı göe deer. Sakalda fayda olsaydı, keçi eyh olurdu. Eein boynuzu olsa, dünyada mahluk bırakmaz. Takdir ne ise, o olur. Düman karınca gibi ise sen fil gibi san. Bir eyi murad etme, olduysa inad etme. Dünyayı sel bassa ördee vız gelir. Arabı bir batman sabunla yıkasalar yine aarmaz. Altından çarık giysen gene de adı çarıktır. Borçlu olup dümektense uyuz olup kaınmak yedir. Ne gelirse, silahtan gelir. Sabır hayırlıdır, tahammülü güç olmasa. 3.2.3. Ki’li Birleik Cümle Bu cümle yapısı Türkçe cümle yapısına uygun olmamasına ramen Farsçanın etkisiyle cümle yapımıza girmitir. Bu yapıda temel cümle ile yan cümle ya da cümleler yer deitirmi, temel cümle sonda olması gerekirken baa getirilmitir. Bu cümleleri Muharrem Ergin “ki’li birleik cümle33”, Tahsin Banguolu “ki ilinti cümlesi34” Hikmet Dizdarolu “ilgi tümcesi35”, Vecihe Hatipolu “balaçlı yan tümce36”, Tahir Nejat Gencan “anlamca balı önermeler 37”, Kaya Bilgegil “ki balayıcıyla kurulan cümleler 38”, Fuat Bozkurt “ki balaçlı tümce39” balıkları altında incelemitir. Fuat Bozkurt “ki balacının” kimi yerde “ki adılıyla40”, kimi yerde Türkçe kökenli “kim” sözcüüyle karıtırıldıı noktasında ikazda bulunmutur. 33 Muharrem Ergin, aynı eser, s.405-406. Tahsin Banuolu, aynı eser, s.552-553. 35 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.216-220. 36 Vecihe Hatipolu, aynı eser, s. 147-148. 37 Tahir Nejat Gencan, aynı eser, s.84. 38 Kaya Bilgegil, aynı eser, s.94-96. 39 Fuat Bozkurt, aynı eser, s.340-343. 40 “ki’li tümcelere ilgi tümcesi dendii de oluyor. Anca bu ad doru deildir. Bunda ki balacı, ki ilgi eki (ya da adılı) ile karıtırılmıtır. Fuat Bozkurt, aynı eser, s.442. 34 85 Deli odur ki bir dütüü çukura bir daha düer. Fırsat bir rüzgârdır ki bilinmez nerden eser. Deniz bir padiahtır ki söz dinlemez. Bir söz söyler ki dirhemini yiyen köpek kudurur. “Ah!” deme ki dümanın “Oh!” demesin. Ölü kimdi ki mezara koyan kim olsun. Anaları ne ki danaları ne olsun. Eei sattık ki “Çü” demeden kurtulalım diye. Çi yemedim ki karnım arısın. Baa gelmedi ki ayak uslansın. 3.3. Sıralı ve Balı Cümle 3.3.1. Sıralı Cümle Birbirine biçimce ve anlamca balı olmadıkları halde ard arda sıralanan cümlelere verilen addır. Bu konuda Hikmet Dizdarolu farklı bir görü dile getirerek balı cümleyi de içine alan “sıralı tümce” terimini kullanmaktadır. Buna göre sıralı tümce 4 grupta toplanmaktadır: baımsız sıralı tümce, baımlı sıralı tümce, açıklamalı sıralı tümce ve karma sıralı tümce41. Vecihe Hatipolu da benzer bir ayrım yaparak iki tip sıralı cümle sıralar: “baımlı ve baımsız sıralı tümce42”. Nee Atabay vd. de Hatipolu’na benzer bir yaklaımla aynı terimleri kullanır 43. Ba yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde. Çirkin bürünür, güzel görünür. Ana ben gidemem Bender’e, alımıım kaba döek mindere. Dünya dört kulplu tekne, ikisinden kadın tutar, ikisinden erkek. 3.3.2. Balı Cümle Yüklemi hem ahıs hem de zaman bakımından belirli olan ancak cümle balayıcıları ve ortak öeler yoluyla birbirine balı bulunan cümlelerden oluur. Kaya Bilgegil “balaçlarla” kurulu birleik cümlelere “balı cümle” adını vermi, kimi “bafiil”lerin de balı cümle yapabileceini ifade etmitir, ancak verdii dipnotta bu terimi “öretimdeki temel gelenekten tamamen ayrılmamak için” kullandıını, “esasta bunların da sıralı cümle” olduunu eklemitir 44. 3.3.2.1. Biçimce Balı Cümle Birden fazla cümlenin arasında ortak öe ve cümle balayıcılarıyla biçim yönünden kurduu birleik bir yapıdır. 41 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.223-247. Vecihe Hatipolu, aynı eser, s.155-157. 43 Nee Atabay vd., aynı eser. s.105-108. 44 Kaya Bilgegil, aynı eser, s.90. 42 86 A. Ortak Öeli Balı Cümleler Birden fazla cümle arasında öeleri bakımından ortak olan cümlelerdir. Hikmet Dizdarolu “baımsız sıralı tümce” terimi altında bu cümle türünü tasnif etmitir 45. Nee Atabay vd. ise bu tip cümleler için “baımlı sıralı tümce” terimini kullanmıtır46. i. Ortak Yüklemli El deliye, biz akıllıya hasret kaldık. t dalatan, bacı kardatan korkar. El alarsa gözünden, anam alarsa özünden alar. Allah ilmi dileyene, malı dilediine verir. Adam adama gerektir, tosbaaya hanesi. Kar izi kapatır, ok gözü kapatır. ii. Ortak Özneli Güzeller adama çok i ederler, soyarlar, akıbet dervi ederler. Kavak uzaya uzaya göe çıkmaz, tepesinden kurumaa balar. Ekmek bulamaz yemee, itinin adını gümü koyar. iii. Ortak Tümleçli Atee su at, barut atma. B. Cümle Balayıcılarıyla Kurulan Balı Cümleler Belirli anlamlarla yüklü cümle balayıcılarıyla yapılan balı cümlelerdir. Hikmet Dizdarolu bu tasnife uymayan bir terimle bu cümleleri sınıflandırmı ve “baımlı sıralı tümce” terimini kullanmıtır 47. Fuat Bozkurt ise “balı tümce” balıı ile sadece “balaçlarla” kurulu cümleleri balı cümle olarak kabul etmitir 48. i. Tezat ifade eden balayıcılar Allah bilir ama kul da sezer. Daların dumanı gider amma sevdalı baın dumanı gitmez. Hayvan savurdu, amma daneyi yele aldırdı. Manda karadır ama sütü beyazdır. Dost dosta mal baılamaz, fakat doru yol gösterir. Uluların sözü Kur’an’a girmez illa yanında durur. El insanın düünü azdırır da suyunu kızdırmaz. Hamurdan artar da çamurdan artmaz. ti mindere çaırmılar da “Bura benim yerim deil.” demi. Keçi geberse de kuyruunu indirmez. 45 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.228-230. Nee Atabay vd., aynı eser. s.107-108. 47 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.233-239. 48 Fuat Bozkurt, aynı eser, 333-340. 46 87 Ölüsü olan gülmü de delisi olan gülmemi. ii. Karılatırma fade Eden Balayıcılar Sanma ki hain berhüdar olur, ya katil, ya berdar olur. Boz atın yanında duran ya tüyünden çeker, ya huyundan. Deliyi ne döv, ne dövül. Ne dilenecek hali, ne zekat verecek malı var. Yavuz it ne kendi yer, ne bir kimseye yedirir. Arayan Mevla’sını da bulur, belasını da. Hem i yalanmalı, hem kebap pimeli. Hem karnın doysun, hem yemek bütün kalsın. Hem çıplak, hem poyraza karı gider. Hasan dayının abası, kâh olu giyer, kâh babası. Ha anan ölmü, öksüz kalmısın, ha baban. Allah kimine bal verir, parmak vermez, kimine parmak verir, bal vermez. Böyle efendinin böyle hizmetkârı olur. iii. Pekitirme fade Eden Balayıcılar Densiz deveye binmi de “Ben Allah’ı gördüm.” demi. Kardeim olsun da kanlım olsun. Ayaımı yerden kessin de isterse eek olsun. Tavuk kaza bakmı da kuyruunu yırtmı. 3.3.2.2. Anlamca Balı Cümle Ortak öe ya da cümle balayıcıları olmaksızın anlam bakımından bir devamlılık gösteren birden fazla cümlenin kurduu birleik bir cümle yapısıdır. Göz bir penceredir, gönüle bakar. Kul çalıır, Allah verir. Üç günlük seyislii var, kırk yıllık gübre karıtırıyor. Deniz kadın gibidir, güvenmek olmaz. Korkaı fazla sıkıtırma, cesur olur. 3.4. Eksiltili Cümle Eksiltili cümle bir ya da birden fazla öesi eksik olan cümle yapıları için kullanılan bir adlandırmadır. Bu cümle yapısını Hikmet Dizdarolu ve Vecihe Hatipolu “kesik tümce49”, Tahir Nejat Gencan “sözcük dümesi50”, Fuat Bozkurt “eksik tümce51” terimleriyle karılamaktadır. Aaıda sıraladıımız atasözü örnekleri ne derece eksiltili cümle yapısını yansıtmaktadır, tartıılır. Çünkü eksiltinin olduunun tespiti için öncelikle eksilti gerçeklemeden önceki cümle durumunu bilmek gerekir. “Acaba eksik olan kelime ya da 49 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.274-281., Vecihe Hatipolu, aynı eser, s.161-163. Tahir Nejat Gencan, aynı eser, s.96-98. 51 Fuat Bozkurt, aynı eser, s.352-353. 50 88 kelime grubu bu mudur?” sorusundan yola çıkarak tahminden öteye gidemiyoruz. Kimi atasözlerinin bu çerçevede cümle özellii taımamasına ramen anlam bakımından atasözü tasnifine girdii söylenebilir. Bu durum ise atasözleri tasnifini güçletiren engelleri beraberinde getirmektedir. Kanaatimizce verdiimiz eksilti örneklerini sentaktik açıdan çok semantik açıdan deerlendirmek ve örneklerin çarıımsal anlamlarını dikkate almak gerekir. Atın ürkei, yiidin korkaı. Ata arpa, yiide pilav. Böyle baa, böyle tıra. Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali. Ta taa, ba baa. Bir evde iki kız, biri çuvaldız, biri biz. Baına gelen hekim. Dünyada mekan, ahirette iman. Ersiz avrat, yularsız at. Eri gemi, doru sefer. 3.5. Aktarma Cümlesi Genellikle ki edatıyla yapılan ve birinin cümlesinin deitirilmeden bir bakası tarafından aktarılmasına imkân veren bir cümle yapısıdır. Ki edatıyla yapılan cümlelerde temel cümle batadır; yan cümle ise temel cümlenin genellikle nesnesi durumundadır. Bu yapının dıındaki örnekler Türkçe cümle yapısına uygun bir görünüm arz ederler. i. Ki Edatıyla Kurulu Aktarma Cümleler Deveye demiler ki: “nii mi seversin, yokuu mu?” “Düz baınıza mı yıkıldı?” demi. Kimi der ki “Öldür öldür.” kimi der ki “Kıyma kıyma.” ii. Türkçenin Cümle Yapısına Uygun Aktarma Cümleler Kimse “Gözünün üstünde kaın var.” demesin. 3.1.6. “Deil” Cümlesi Bu cümle yapısının ayrımını Fuat Bozkurt’ta görmekteyiz. Ona göre “kökende ‘deil’ koacı ile ad tümceleri olumsuz yapılır. Birleik tümcede ise ‘deil’ koacı, karıtlık bildiren yantümce oluturur. Bir tür ilgeç ilevini üstlenir.52” Bozkurt, bu yapıda “ama, fakat” gibi cümle balayıcılarının dütüünü, ‘deil’in bu yükü üzerine aldıını ima etmektedir. Bilmemek ayıp deil, örenmemek ayıp. Doyuncaya kadar deil, ölünceye kadar çalı. 52 Fuat Bozkurt, aynı eser, s.347. 89 Yoldan çıkmak ayıp deil, yola girmemek ayıptır. Tanrı’ya dolu ellerle deil, temiz ellerle dua edilir. 3.6. mi Soru Ekiyle Yapılan Cümle Mi soru ekiyle yapılan kimi basit, kimi birleik yapıdaki cümlelere verilen addır. Kurt azından kuzu alınır mı? El mi yaman bey mi yaman? Yukarıdaki tasniflerin dıında “ara söz, ara cümle53” ve “karmaık cümle54” diye adlandırılan cümle yapıları da vardır. Ancak incelediimiz atasözlerinde bu yapıda örneklere rastlamadıımız için bunları tasnif dıı bıraktık. 4. Sonuç Örneklerde görüldüü üzere, Türk atasözleri halk bilimi balamında ele alınması gerektii kadar, Türk dilini konuan ve yazanların yaygın olarak kullandıı cümle yapılarını yansıtmaları bakımından da önemli birer inceleme alanıdır. Ancak bu incelemenin dilbilgisinin ve dilbilimin bugün bulunduu nokta göz önünde tutularak yapılması zarureti vardır. Üzerinde sentaktik açıdan çalımanın az olduu bu konuyla ilgili incelememiz atasözlerinin farklı cümle yapılarından oluan zenginliini göstermitir. Bu, bir anlamda Türk dilinin anlatım imkânlarını da ortaya koymaktadır. Bu balamda, makalede seçme ama az sayıda örnekten yola çıkarak yaptıımız sentaktik inceleme, kelime gruplarını da içine alacak ölçüde daha da geniletilebilir. Anlam sanatlarını da içine alacak biçimde semantik yapıyı ortaya çıkaracak çalımaların yapılması, yapı ve anlam yönünden atasözlerinin bir bütün halinde incelenmesi imkânı verecektir. Bunun ötesinde çada dilbilim kuramlarından yararlanarak atasözlerindeki cümle yapılarını incelemek de gerekir. Biz makalenin sınırlarını aan bu incelemelerin aratırmacılar tarafından dikkate alınacaı ümidini taıyoruz. Özet Atasözleri, bir milletin evrene ve kendisine bakıını belirleyen, toplumun ortak bilincinin ürünü olarak ortaya çıkmı zengin bir dil hazinesidir. Bu anlamda sosyolojik, psikolojik, sosyo-ekonomik balamlarda bu malzemeden yararlanılabilir. Bu makalede atasözlerinin bir dil malzemesi olmasından hareketle dilbilgisi açısından cümle yapısı noktasında sınıflandırmalar yapılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Atasözleri, cümlebilgisi 53 Hikmet Dizdarolu, aynı eser, s.261-273, “ayraç tümcesi”; Tahir Nejat Gencan, aynı eser, s.107-108, “ara önerme, ara söz”; Kaya Bilgegil, aynı eser, s.97, “ara cümlecii”, Fuat Bozkurt, aynı eser, s.353 “arasöz ve ara tümce” terimleriyle karılamaktadırlar. 54 Yalnızca Kaya Bilgegil’in kitabında tasnif edilen bu yapıdaki cümleler “çeitli bileik cümlelerin bir araya gelmesinden” olumutur. Bilgegil, bu terimi bulanın M.Turul olduunu dipnotunda belirterek onun izniyle kullandıını ifade etmektedir. Kaya Bilgegil, aynı eser, s.97-98. 90 Absract Proverbs which determine a nation’s way of looking at the universe and itself and evolve as products of community are language fortunes. In this sense, this material can be used in sociologic, psychologic and socio-economic fields. In the this article proverbs are classified by syntax in that they are the materials of language. Keywords: Proverbs, syntax letiim: Sakarya Üniversitesi Eitim Fakültesi Türkçe Eitimi Bölümü Hendek-Sakarya 54300 e-mail(elmek): [email protected] Url: http://www.dilbilimi.net 91