Hazal Selçuk - Oyunculukta Vücut ve Hareket Tiyatrosu

advertisement
Hazal Selçuk - Oyunculukta Vücut ve Hareket Tiyatrosu
Fiziksel tiyatronun pek çok çeşidi var. Dans tiyatrosu, hareket tiyatrosu, fiziksel tiyatro gibi
isimlerle
vücudun
dramatik anlatımda metin kadar ya da metinden daha fazla etkin olduğuna işaret eden bir
tanımlama
bu. Ancak bir oyuncunun enstrümanı vücudu olduğu için, oyunculukta vücut kavramı, sadece
fiziksel tiyatro, mim, sirk ya da dansla ilgilenenler için önemli bir kavram değil. Bedeni tanımak
her tür oyuncu, hatta sahne sanatçısı için önemli.
Oyunculukta vücut çalışması, zihin vücut bölünmesini ortadan kaldırmak, bedende doğuştan var
olan zihin- beden bütünsel işleyişini yeniden hatırlamak ya da daha da ortaya çıkarmak içindir.
Duyuların farkına varılarak duygusal dünyanın bedende yaratıcı eyleme dönüştüğü ve düşünsel,
duygusal, fiziksel dürtülerin alt metni desteklediği metin ve karakter ilişkisini destekleme amaçlı
bir çalışma olarak da tarif edilebilir. Karakterin bedeni, duygu dünyası, düşünme biçimi deneysel
yollarla incelenir. Televizyon ya da sahne oyuncularının bu çalışmada günlük hayattan farklı bir
hareket biçimi oluşturmaları gerekmez, onlar metine bedeni katmak yahut bedenden metine
ulaşmak için çalışırlar. Asıl gaye metni ve diğer oyuncularla ilişkiyi destekleyecek
kendiliğindenliği yakalamaktır.
Hareket tiyatrosu çalışması dürtülerin bedenin tüm olanakları (ses, hareket, düşünce,
imgeleme, duygu, nefes) kullanılarak daha soyut bir şekilde forma dönüştürüldüğü bir çalışma
biçimi olarak nitelendirilebilir, deneysellik daha ön plandadır. Her iki çalışmada da oyuncu
vücuduyla düşünmeyi öğrenir. Hareket tiyatrosu oyuncusunun dürtülerini bir hareket formunda
ifade edebilmesi ve metinle birleştirmesi gereklidir. Ayrıca çoğu zaman hazır bir metin
olmayabilir bu yüzden metnini kendisinin oluşturması ve oluşturduğu hareket biçimi ve metin
ilişkisini dengelemesi gerekecektir. Bu yüzden Hareket Tiyatrosu oyuncusu televizyon ya da
sahne oyuncusuna göre derslerde biraz daha farklı çalışmalar yapar. Ama iki taraf da özünde
aynı kavramlar üzerinde çalışacak ancak farklı noktalara yoğunlaşacaktır.
1/4
Hazal Selçuk - Oyunculukta Vücut ve Hareket Tiyatrosu
Doğuda tiyatroyu danstan ayırmak neredeyse imkânsız ( Baharatanatyam, Noh Tiyatrosu, Kathakali, vb.) Tiyatro/dans formları incelendiğinde dansçının bir hikâye canlandırdığı,
oyuncunun da bedeninin hareket imkânlarından büyük ölçüde yararlandığı görülür. Doğu tiyatrosunda daha ziyade fiziksel kodlu tiyatro/dans biçimleri görülürken, batı oyunculuğunda
bedensel hareket biçimi danstan, soyut fiziksel eylemden uzaklaşıp daha doğal, günlük hayatı
yansıtan, günlük hayatı birebir sahneye taşıyan eylem biçimlerine dönüşür. Bu yüzden batıda
beden günlük hayatta rastlanmayacak, daha soyut hareketlerle teatral eylemlerin altını
çizdiğinde ya da metine ve hikâyeye alışılmışın dışında ince ayar bir yoğunluk ve bilinçle
destek verdiğinde buna hareket tiyatrosu denir.
Doğudaki çoğu tiyatro biçimleri teatral anlatımı vücudun belirli bir formda ( biçimde) hareket
etmesine bağlı kalarak gerçekleştirir. Ayrıca bu biçimler özel figürlerin yanında, kasların kasılma
yoğunluğundaki farklar, ritim değişiklikleri, yüz mimikleri, denge kullanımı gibi fiziksel seçimlerle
oyuncuya hikâyeyi anlatacağı bir fiziksel dünya, bir çerçeve sunar.
Hikâye bu çerçeveden belirli fiziksel kodlarla anlatılır. Her eylemin bir amacı, fiziksel akış biçimi
ve duygusal mesajı vardır. Doğudaki çoğu tiyatro-dans şekillerindeki hareket etme, iletişim kurma biçimleri günlük hayattan çok farklıdır. Bu durum, günlük hayattaki hareket etme
biçimini ayrı bir yere, sahne üzerinde oluş biçimini başka bir yere koyar.
Batıda ise sahne ve televizyon oyunculuğunda genel olarak bu tür günlük hayat dışı hareket
biçimine yer verilmez. Batıda oyuncu, (deneysel tiyatro dışında) günlük hayatın hareket kalıpları
ve iletişim biçimleriyle oluşturulmuş bir dünyada işler. Oyuncu, karakterin psikolojik dünyasını
ve yolculuğunu seyirciyle günlük hayat hareket etme biçiminden paylaşır. Bu hareket biçiminde
her oyuncunun tekrar etmesi gereken belirli bir kodlama yok. Doğal oyunculuk tarzı denilen bu
biçim, oyuncuya büyük bir yaratım alanı sunar. Böylelikle batıda
oyuncu kendi eylem formunu, hareket dünyasını yaratma potansiyeline sahiptir. Ancak
enstrümanını tanımayan bir oyuncu için bu yaratım süreci verimli sonuç vermeyebilir. Oyuncu,
günlük hayatta kendi fiziksel alışkanlıklarını sahneye taşıdığında bu fiziksel alışkanlıklar
yorumladığı her karaktere aynen geçer. Bu yüzden bedenini tanımadaki eksiklik
oyuncunun hep aynı tip rollerde oynamasına yol açabilir.
Oyuncunun vücuduyla olan bağlantısı, vücudun verdiği sinyalleri algılaması ve vücudun
bütününü kullanarak ( el ve yüz dışındaki bölgeleri) eylemini gerçekleştirmesi onun şablon
jestler ve alışılmış yüz mimikleriyle sınırlı kalmaması demek. Oyuncunun batı tarzı oyunculukta
2/4
Hazal Selçuk - Oyunculukta Vücut ve Hareket Tiyatrosu
kim olduğunu ortaya koyması, bedeniyle tesadüfî olmadan bağlantı kurabilmesi önemli. Duygusal mesajları ve karakterin düşünme haritasını, kendi kişiliğinin verdiği ipuçları ve
açtığı kapılarla fiziksel eyleme geçirmesi, ona bir sahne sanatçısı olarak rolüne kendine
özgü bir yorum katma imkânı verir.
Oyuncunun bedenini tanımasına yardımcı olacak dallardan biri dans. Özellikle modern dans,
bunun yanında etnik danslar ( Afrika dansları, Hint dansları, Flamenko..vb) ya da savunma
sporları bedenle daha derin bağlantı kurmak,
fiziksel eylemi günlük hayat dışında başka bir formda deneyimlemek için çok faydalı
. Dansta duygu, düşünce, kavram, imge estetik bir biçimde harekete dönüşüyor. Daha bütün ve
doğal bir fiziksel varoluş için hareket sınırlarını araştırmak '' günlük '' olmayan hareket etme
biçimlerini denemek faydalı. Dansın ya da doğu sporlarının, özellikle bedeni topraklama ( yerle
bağlantıya geçirme ) , hareket çeşitliliği kazanma, farkındalık ve hareketle iletişimin
pekiştirilmesinde kişiye yardımcı olduklarını gözlemliyorum. Ülkemizde çok zengin olan halk
danslarında anlatılmak istenen meramın derin bir ihtiyaçla bedenlerden doğmuş
olduğuna ve bu otantik mesajların bu dansları yapan vücutlarda açılımlara anahtar
olabileceklerini düşünüyorum. ( Halk danslarımızda toprakla olan bütünleşme toprağı döven
sert adımlarda, çömelmelerde, toprağa el değdirmelerde görülebilir; hayatın içinden gelen
jestlerin harekete dönüşerek hikâyeyi beslemesine sıkça rastlanır: tohum atma,
yağmur duası, omuzdan kar silkme; imgelerin harekete dönüşmesi: hamsi balığının hareketi,
kartal figürleri ilk aklıma gelenler. Örnekler çoğaltılabilir, bu anlamda çok zengin bir ülkede
yaşıyoruz).
Bu danslar ayrıca oyuncunun bedenine alan farkındalığı, zihin beden bütünlüğü, hareketin eyleme dönüşmesi, beraber hareket etme, hareketin bir ihtiyaçtan doğması ve iletişim için kullanılmasıyla ilgili fikir verebilir. Halk dansları ya da etnik danslar bedenin
doğal dürtülerini keşfetmede doğrudan olmasa da dolaylı rol oynar ve bedenin hareket
dağarcığının gelişmesine ve kendini ifade etmesine katkıda bulunur, ancak oyuncu için
yeterli değildir.
Bununla beraber kasları güçlendirmek,
koordinasyon, kişiye hareket etme zevki ve güveni kazandırmak adına dans etmek oyuncu
için en faydalı uğraşlardandır. Ayrıca dans dışında oyuncular için fiziksel güç, esneklik,
dayanıklılık, koordinasyon, farkındalık, hareket doğaçlama, metin ve beden ilişkisi
çalışmalarının, sahne üzeri rahatlık, yaratıcılık, doğal bir oluşu kazanmak açısından çok yararlı
olduklarını görüyorum.
3/4
Hazal Selçuk - Oyunculukta Vücut ve Hareket Tiyatrosu
Bunların yanında oyuncunun günlük fiziksel, düşünsel alışkanlıklarının farkına varması,
değiştirmek istediği alışkanlıkları değiştirebilmesi için öncelikle çeşitli kavramların fiziksel olarak anlaşılmasının faydalı hatta gerekli olduğuna inanıyorum: Bu temel kavramlardan
bazıları: Yerçekimi /alan, ritim, gevşeme, esneme, koordinasyon, kasların güçlenmesi/derin kaslarla bağlantı, proprioseptive farkındalık ( bedeni iç gözle
hissedebilme),kinestetik farkındalık ( bedenin doğal dürtülerini izleyebilme), nefes beden
ve metin ilişkisi.
Bu kavramlar oyuncunun bedeni tarafından algılandığında/ya da
algılama süreci başladığında bedende aralanacak yeni enerji, duygu, düşünce kapıları zamanla
kişiye özgü yaratıcılığın yolunu açacaktır.
4/4
Download