2 birbirlerini nasıl etkiledi ini bilmesi ve bildiklerini etkili bir ekilde gündelik hayatında kar ısına çıkan problemlere uygulayabilmesi beklenmektedir (AAAS 1990). 1.1. Bilimsel Okur-Yazarlık Yukarıda ifade edilen bireysel özellikleri, bilimsel okur-yazarlık kavramı tek bir emsiye altında toplayabilen bir kapsama sahip görünmektedir. Okur-yazarlık kavramının içeri i, genel olarak bilinen okuma ve yazmadan daha kapsamlı bir içerikle doldurulmaktadır. Bu kavram imdilerde daha çok modern ya amda aktif bir rol üstlenmekle ili kilendirilmektedir. Bu nedenle okur-yazarlık kavramı daha çok bilimsel okur-yazarlık, teknolojik okur-yazarlık hatta politik ve sosyal okur-yazarlık kavramları yerine kullanılmaktadır (Harlen 2001). En genel anlamda ise bilimsel okur-yazarlık; bilimin do ası hakkında yeterli bir anlayı a sahip olma, bilimsel süreç becerilerine sahip olma, bilim, teknoloji ve toplum ili kisinin farkında olunması ve bu bilgi ve anlayı ın uygulamaya aktarılmasını içermektedir (NRC 1996; AAAS 1990; Marx et al. 1997; Ryder 2001). Bilimsel okur-yazarlık kavramı ilk olarak 1950’li yıllarda Paul Hard’ın “Bilimsel okuryazarlık: Onun Amerikan okulları için anlamı” ba lıklı makalesi ile literatürü girmi tir (DeBoer 1991). Bu kavram son yıllarda, özellikle fen e itimi alanında çok yaygın ekilde kullanılmaktadır. DeBoer (2000) fen e itimi tarihinde, fen e itimi programlarının en az dokuz hedefinin büyük ölçüde bilimsel okur-yazarlık kavramı ile ili kili oldu unu, bu kavram yeterince anla ılmadan e itimde yapılan reformların amacına ula masının zor olaca ını ifade etmektedir. Yazar bu hedeflerin; do al dünyayı anlamak için yeterli bir bilim (fen) anlayı ı, bilimi kültürün bir gücü olarak kabul etme, bilimi zenginli in gereklili i olarak ö renme, insancıl e itim, bilimi kar ısına çıkan sosyal durumlara uygulayabilme, bilimi meslek hayatının bir gereklili i olarak ö renme, ya adı ı zamandaki bilim ve teknolojiyi kullanabilen bilinçli insanlar yeti tirmek için fen e itimi olmak üzere 9 tane bile enden olu tu unu ifade etmektedir. 3 Bilimsel okur-yazarlık kavramını, birçok bilim insanı kendi bakı açısı çerçevesinden tanımlamaya çalı tı ı için, bu kavram için imdiye kadar bilim insanlarının üzerinde anla tı ı bir tanım yapılamamı tır (Laugksch 2000; DeBoer 2000). Örne in fen e itimcileri; bilimsel okur-yazarlık kavramını fen, teknoloji ve toplum yakla ımı ile e anlamlı bir kavram olarak kullanmaktadırlar (DeBoer 2000). Bu nedenle çok kapsamlı ve genel olan bilimsel okur-yazarlık kavramını tanımlamak yerine, bilimsel okur-yazar bireyin sahip olması gereken özellikler veya fen ö retiminin bu bireyleri yeti tirmesi için bulundurması gerekli olan özellikleri sayma yoluna gidilmi tir. Bilimsel okur-yazarlık kavramını ilk olarak 1958 yılında kullanan Hurd, bilimsel okuyazar bir bireyde bulunması gereken özellikleri maddeler halinde a a ıdaki ekilde sıralamaktadır (DeBoer 1991): Bilimsel okur-yazar birey; • Uzmanları, konu ile ilgili bilgisi olmayan ki ilerden ayırt eder, • Teorileri dogmalardan; bilimsel verileri uydurma sözlerden ve hurafelerden ayırt eder. Bireylerin ya amlarının bütün boyutlarının bilim ve teknolojiden bir ekilde etkilendi ini bilir, • Bilimin; politik, hukuksal, etik ve bazen de ahlaki yorum boyutlarının oldu unu bilir. • Yeri geldi inde, gündelik ya amda kararlar almada, bir konu hakkında bir yargıya varmada, bir problemi çözmede ve bir eylemi gerçekle tirmede bilimsel bilgileri kullanır, • Bilimi, sözde bilim olarak kabul edilen astrolojiden, sihirbazlıktan, büyücülükten ve batıl inançlardan ayırt eder, • Bilimin sınırsız olan birikimsel do asını bilir. • Bilim insanlarını bilimsel bilgileri üreten, toplumu ise bu bilgileri kullananlar olarak kabul eder, • Bilimsel ve teknolojik bilgilerin kullanılması ile varılan bir kararda; risklerin, sınırlılıkların ve ihtimallerin oldu unu bilerek hareket eder, • Olgulardan daha geli mi genellemelere varmak için bilimsel bilgileri ve süreçleri nasıl kullanaca ını bilir, 4 • Bilimsel kavramların, teorilerin ve yasaların kesin olmadıklarını, temelde sürekli de i en ve geli en organik bir yapıya sahip olduklarını ve bu gün ö retilen bir bilginin yarın aynı anlama sahip olamayabilece ini bilir, • Bilimsel problemlerin, özellikle de politik, etik ve hukuksal gibi bireysel ve sosyal boyutları olan problemlerin birden fazla do ru cevabının olabilece ini kabul eder, • Bilimsel ara tırmaların, bilim insanlarının merakının bir ürünü oldu unu anlar. • Global ekonominin bilim ve teknolojideki geli melerden etkilendi ini bilir, • Sosyal problemlerin çözümünde; etik, ahlaki ve kültürel boyutların bulundu unun bilincindedir, • Rasyonel bir karar vermek için, yeterli bilgiye sahip olmayan birinin güvenilir kararlar vermesinin zorlu unu bilir, • Kanıtları propagandadan, olguları kurgulardan, duyusal verileri duyusal olmayanlardan ve bilimsel bilgileri ki isel fikirlerden ayırt eder, • Bilim-toplum ve birey-toplum problemlerinin do al ve sosyal bilimleri kapsayan farklı alanlardan bilgilerin bir sentezi ile çözülece ini dü ünür, • Bilimde hala bilinmeyen birçok eyin oldu unu, gelecekte bunların bir kısmının aydınlatılabilece i bilir, • Bilimsel okur-yazarlı ın; insan ve sosyal ba lamdaki bilim ve teknoloji ürünlerini, alma, analiz etme, sentezleme, kodlama, de erlendirme ve bunlardan yararlanma süreci oldu unu bilir, • Bilim-teknoloji, bilim-toplum ve bilim-insanlık arasında kar ılıklı ili kilerin var oldu unu bilir, • Günlük ya amda bilim ve teknolojinin; bireyin çevresine uyum yeteni inin artmasına ve ya amının zenginle mesine nasıl katkı sa ladı ını bilir. • Bilim-toplum problemlerinin, bireysel çabalardan ziyade genellikle ortak çalı malar sonucu çözüldü ünü bilir, • Çok acele çözülen bilim-toplum problemlerinin ileride ba ka sorunlara yol açaca ını bilir ve • Bir problemin kısa ve uzun vadeli çözümlerinin aynı özellikte olmadı ını bilir (Bayrakçeken 2000; Hurd 1998). 5 Kaelin and Huebner (2003) tarafından yapılan ba ka bir çalı mada bilimsel okur-yazar bireyin özellikleri a a ıdaki ekilde özetlenmektedir: • Bilimsel okur-yazar ki i çevresinde meydana gelen olaylarla ilgili merak ettiklerini sorar, ara tırır ve bunların cevaplarını bulur, • Do al olayları açıklar, tanımlar ve onlarla ilgili tahminlerde bulunur, • Günlük dergilerde ve gazetelerde çıkan bilimsel haberleri, onların geçerlik ve güvenirliklerini de erlendirerek okur, • Toplumsal kararların altında yatan bilimsel gerçekleri tanımlayarak, onlarla ilgili olarak bilimsel ve teknolojik kararlarını verir, • Bilimsel bilgilerin nitelikleri ile ilgili kararlarını bilimsel bilgilerin kayna ını ve bu bilgilerin elde edilmesinde kullanılan metotları inceleyerek verir ve • Toplum içindeki tartı malarını bilimsel kanıtlara dayandırarak yaparlar. Ba ka bir çalı mada da bilimsel okur-yazar bireylerin; Bilim ve toplum arasındaki ili kiyi, bilim insanlarının çalı malarını kontrol eden etik kavramını, bilimin do asını, bilimin temel kavramlarını, bilim ve toplum arasındaki farklılıkları ve insanlık ve bilim arasındaki kar ılıklı ili kiyi anlayan ki iler oldu u ifade edilmektedir (Rubba and Andersen 1978). Fen e itiminde yapılan bütün reformlara referans olan Science for All Americans adlı rapor (AAAS 1990), bilimsel okur-yazarlık kavramını üç kategori altında toplamaktadır. “Bilimsel dünya görü ü” kategorisi altında, ö rencilerin a a ıdaki dört temel dü ünceyi anlamaları gerekti i belirtilmektedir: • Dünya anla ılabilir, • Bilimsel dü ünceler de i meye açıktır, • Bilimsel bilgiler uzun ömürlüdür ve • Bilim bütün sorularımıza tam cevap veremez. 6 “Bilimsel Ara tırma” kategorisi altında, bilimsel sürecin be temel özelli i sıralanmaktadır: • Bilim kanıt ister, • Bilim mantık ve hayal gücünün bir karı ımıdır, • Bilim açıklar ve tahmin eder, • Bilim insanları ayrımcılık yapmaktan ve ön yargılardan kaçınmaya çalı ırlar ve • Bilim otorite de ildir. “Bilimsel u ra ı” kategorisi altında ise a a ıdaki dört temel noktaya vurgu yapılmaktadır: • Bilim çok boyutlu bir sosyal alandır, • Bilim özel alanlarda organize edilir ve çok çe itli alanların içinde de yapılır, • Genel olarak bilimsel çalı maların yapılmasında temel etik kurallar vardır ve • Bilim insanları toplum içinde hem uzman hem de sıradan bir vatanda olarak yerlerini alırlar. Hobson (2000), fen e itiminin bilimsel okur-yazar bireyler yeti tirme görevini yerine getirebilmesi için a a ıda belirtilen be temel özelli i bulundurması gerekti ini vurgulamaktadır: • Fen ö retimi sayısal olmak yerine daha çok kavramsal olmalıdır: Bilimsel okuryazarlık matematiksel hesaplama becerisini de il, kavramsal anlamayı gerektirir, • Fen ö retimi için etkile imli bir ö retim çevresi olu turulmalıdır: Sokrates’ten beri en iyi ö retmenler anlatarak ö retenler de il, diyalog kurarak ö retenlerdir, • Fen ö retimi çok ey ö retmek yerine, ö retim içeri inin derinlemesine ö renilmesi anlayı ını ön planda tutmalıdır: Yani fen e itiminde bir mil derinlik, bir inç geni lik anlayı ı benimsenmelidir. Ö retim sürecinde ö rencilere çok konunun yüzeysel olarak verilmesi onları bilgilendirmek yerine, kafalarını daha da fazla karı tırmaktadır, • Fen e itimi güncelle tirilmelidir: Ö rencilere güncel bilimsel bilgiler sunulmalıdır. Bilimdeki eski teoriler de verilmeli, fakat öncelik ve yo unluk daha çok güncel teoriler ve anlayı lara verilmelidir ve 7 • Fen ö retimi sosyal olmalıdır: İçinde ya adı ımız toplumun bireyleri bilimsel okuryazar olmadıklarında demokrasi, sosyal refah ve benzeri kavramlardan söz etmek imkansız olur. Bu özelli e sahip olmayan bireyler seçimlerde bilinçsizce oy kullandıklarında, ortaya çıkan sonuç o toplumun bilim ve teknoloji politikalarını etkiyecektir. Meichtry (1999), bilimsel okur-yazarlık kavramının kapsamına; bilimin temel kavramları hakkında yeterli bir anlayı a sahip olma, bilimsel süreçleri anlama ve uygulama becerisi, üst düzey dü ünme becerileri ve ayrıca objektiflik, açıklık, hata yapmaya açık olma, entelektüel dürüstlük ve belirsizli e kar ı toleranslı davranma gibi bilimsel tutum ve de erlere sahip olmayı almaktadır. Ba ka kaynaklarda da, bilimsel okur-yazarlı ın sadece bilim insanları için bir gereklilik olmadı ını, toplumun bütün bireylerinin bilim ve teknolojinin hâkim oldu u bu zamanda ya amlarını etkili, verimli ve rahat bir ekilde sürdürebilmeleri, kendilerinin ihtiyacı olan bilim ve fen kavramları ile ilgili asgari düzeyde bir anlayı a sahip olmaları için de gerekti i dile getirilmektedir (Solomon 1993; Ryder 2001). Ryder, (2001) ise bilimsel okur-yazarlık ile ilgili bir derleme çalı masında okullardaki fen programlarının bütün bilgileri ö rencilere aktaramayaca ını, e itim kurumlarının bunu yapmak yerine bütün ö rencilere; bilimsel bilgilerin öznellik içerdi i anlayı ını, veri toplamayı ve bu verileri de erlendirebilmeyi, topladı ı verileri yorumlamayı ve sonuç çıkarmayı, modeller olu turmayı, bilimde kesinlik olmadı ı anlayı ını ve güncel ya amında di er insanlarla ileti iminde bilimsel bir yakla ım izlemeyi kazandırmaya çalı maları gerekti ini ifade etmekte ve ancak bu yolla okullarda bilimsel okur-yazar bireyler yeti ece ini savunmaktadır. Bilimsel okur-yazarlık kavramanın kapsamındaki kavramları ayrıntılı bir biçimde ele almadan bilim kavramı üzerinde durulması yerinde olacaktır. Bilim kavramını tanımlamak için çok çaba harcanmasına ra men, henüz herkesin üzerinde uzla tı ı bir tanımlama yapılamamı tır. Bu güçlü ün nedenleri arasında; bilimin dura an olmayan, 8 sürekli de i en ve geli en bir yapıya sahip olması ve bilimin konularına ve yöntemlerine bir sınırlama getirilememesi sayılmaktadır. Çepni’nin (2001) de belirtti i gibi farklı bilim insanlarının kendi alanlarının do asına uygun tanım yapma yoluna gittikleri görülmektedir. Einstein’a göre “bilim, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile mantıksal olarak düzenli dü ünme arasında uygunluk sa lama çabasıdır”. Russell’a göre “bilim, gözlem ve gözleme dayalı uslanma yoluyla önce dünyaya ili kin olguları, sonra bu olguları birbirine ba layan yasaları bulma çabasıdır”. Bilim için yapılan bu tanımlara bakıldı ında, bilimi tanımlamak için iki önemli kavram; olgu ve mantıksal dü ünme ön plana çıkmaktadır. (Yıldırım 2002; Saunders 2001). Bu tanımlardan anla ılaca ı üzere bilim hem olgu (deney, gözlem) hem de mantıklı dü ünme (sonuç çıkarma) aya ı olan çok boyutlu bir etkinlik olarak dü ünülebilir. Bilimsel okur-yazarlık kavramının, bilimin do ası, bilimsel süreç becerileri ve bilimsel içerik olmak üzere üç bile enden olu tu u ifade edilebilir. Bu bile enler bazen de temel bilimsel kavramlar bilgisi, bilimsel yöntem bilgisi ve bilim-toplum ili kisi anlayı ı eklinde dile getirilmektedir (Klopfer 1969). Bu bile enlerin en önemlisinin bilimin do ası kavramı oldu u ifade edilmektedir (Bell and Lederman 2003). Bu çalı mada ise bilimsel okur-yazarlık kavramının iki bile eni; bilimin do ası ve bilimsel süreç becerileri olarak ele alınacaktır. Kaynaklardaki bilimin do ası ve bilim-teknoloji ve toplum ili kisi bu çalı mada bilimin do ası boyutu altında birle tirilerek ele alınmı tır. 1.2. Bilim ve Teknolojinin Doğası Modeli Bilimin do ası kavramı literatürde “The Nature of Science” eklinde yer almaktadır (Lederman 1992). Bu kavrama genel olarak bir tanımlama yapılamamasına ra men, daha çok bilim epistemolojisi ile e anlamlı olarak kullanılmaktadır. Bilim