sosyal hizmet eylem türleri

advertisement
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
SOSYAL HİZMET EYLEMLERİ
• Sosyal Hizmet Eylemlerinin
Kavramsal Çerçevesi
• Sosyal Hizmet Eylem Türleri
• Mercek Altına Alma, Kendini
Yorumlama
• Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek
Oluşturma
• Sosyal Haklardan Yararlanma
• Kriz Müdahalesi, Çoklu Bakış
• Ayrımcılık ve Sosyal Dışlanmışlık İle
Mücadele
• Sosyal İçerme, Sosyal sapma ile
Mücadele
• Danışmanlık ve Güçlendirme
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Eylem, sosyal eylem ve sosyal hizmet eylem
kavramlarını bilecek
• Sosyal hizmet eylemleri hakkında bilgi sahibi
olabilecek
• Eylemlerinin müracaatçıya sağladığı katkıları
anlayabilecek
• Bu eylemlerin sosyal hizmet uzmanı açısından
önemini kavrayabilecek
• Sosyal sorunların çözümüne katkılarını
değerlendirebileceksiniz.
SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ
ÜNİTE
9
Sosyal Hizmet Eylemleri
GİRİŞ
Sosyal hizmet, bilim ve meslek olarak yoksulluk, göç, madde bağımlılığı,
istismar gibi birçok sosyal sorunla mücadele ederek toplumun refaha kavuşmasını
hedeflemektedir. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek olan müdahalelerin sistematik
bir yapıya kavuşturulması ve eylemlerin belli metot ve tekniklere göre yapılması
hizmetlere hız ve kolaylık kazandıracaktır. Bu eylem biçimleri, hedef odaklı çalışma
planları yapmak açısından sosyal hizmet uzmanları için birer düşünce ve aksiyon
araçlarıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının hedeflere zamanında ve doğru ulaşabilmek
için, ilkeli hareket etmesi ve eylemlerinin ilkelerini belirlemesi gerekmektedir.
Sosyal hizmet sosyal
eyleme dayalı bir
meslektir.
Her mesleğin bir eylem planı ve uygulaması vardır. Eylem planları
uygulanırken mesleki etiğe azami dikkat edilmesi gerekir. Mesleki etikle ilgili tanım
ve açıklamalara 3. ünitede yer verilmiştir. Sosyal hizmet, eylemlerini
gerçekleştirirken mesleki etik ilkelere uygun hareket etmek zorundadır. Mesleki
etik doğruluk, yasallık, yeterlilik, güvenirlik, mesleğe bağlılık gibi temel ilkeleri
gerektirir. Sosyal hizmet sosyal eyleme dayalı bir meslektir. Sosyal çalışmanın iş
başında sergilediği faaliyetler (eylemler); biçim, tür ve prensip olarak değişik
yaklaşım ve teorilerden yararlanarak belirlenmiştir. Ayrıca mesleğin kendine has
tecrübelerinden ve bilimsel bilgiden yararlanılarak oluşturduğu eylemleri vardır.
Bu ünite de eylem türleri ve araçlarının bilimsel temellere dayanılarak sosyal
hizmet alanında nasıl kullanılabileceği, hedefe daha kısa zamanda ve daha kolay
ulaşmak için bu eylem araçlarının gereklilikleri ve sosyal hizmet uzmanı (çalışmacı)
için bu alandaki bilgi donanımı ve beceri geliştirmenin müracaatçı açısından önemi
kavranacaktır.
SOSYAL HİZMET EYLEMLERİNİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Sosyal hizmet mesleğini
bireysel eylemden
ziyade sosyal eylem
ilgilendirir.
Eylem; iş, çalışma, hareket eden bireyin kendine göre anlamlandırdığı insan
davranışı, var olan bir durumu değiştirme, daha ileriye götürme ve bu yönde
gösterilen gayretlerdir. Sosyal hizmet mesleğini bireysel eylemden ziyade sosyal
eylem ilgilendirir. Her eylem sosyal değildir. Eylemde bulunan aktör eylemini
şekillendirirken eylemi başkasının davranışına göre yönlendirir veya onları örnek
alarak eylemini davranışa çevirirse o zaman eylem sosyal olur.
Sosyal eylem, insan eylemlerinin ilgililer arasında karşılıklı etkileşim sonucu
oluşturdukları alt sınıfın ya da sosyal grupların ortak tavırları olarak tanımlanabilir.
Sosyal eylem tek şekilliliği yaygın olan, sıklıkla aynı birey tarafından tekrarlanan
veya eş zamanlı olarak birden çok birey tarafından gerçekleştirilen ve aynı
eylemcilere atfedilebilir sübjektif bir anlam taşımaktadır. Sosyal eylem muhatap
kitlenin geçmiş ve şimdiki davranışları ile gelecekte tahmin edilen davranışları
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Sosyal Hizmet Eylemleri
dikkate alınarak gerçekleştirilir. Dolayısıyla sosyal eylem normlar, değerler, fikirler,
davranışlar, amaçlar ve durumsal koşullar ile aktör arasındaki ilişkilerden oluşur.
Eylemde aktör yani fail önemlidir ve kendi duygularını da dikkate alarak eylemini
gerçekleştirir. Parsons eylemi şu mantıksal çerçeve ile açıklamaya çalışmıştır
(Parsons, 1968)
Sosyal hizmet mesleğini
bireysel eylemden
ziyade sosyal eylem
ilgilendirir.
1. Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder.
2. Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan ve aynı zamanda
eylem sürecini de belirleyen bir amaç olmalıdır.
3. Eylem bir durumla başlatılır. Bu durum şartlar ve kullanılan araçlara göre
değişebilir. Aktör duruma ya müdahale etmez ya da çok az müdahale eder.
4. Eylem söz konusu olduğunda şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki
biçimi oluşur. Bu ilişki biçimi de amaca ulaşmak için alternatif araç
seçmede, eylemin normatif bağlayıcılığına bağlıdır. Araçlar, ne rastgele ne
de eylemin ortaya çıktığı duruma bağımlı olamaz.
Meslekler için sosyal eylem çok önemlidir. Meslek elemanları kendi
mesleklerini icra ederken veya meslekler arası yardımlaşma ve fikir alışverişinde
bulunmaları gerekirken bu koordinasyonu sağlayamazlarsa verimli sonuçlar
alamazlar. Meslekler olumlu ve verimli sonuçlar almak için yöntemlerini belirlerken
sosyal eylemi ana yöntemleri arasına alırlar. Meslek elemanı eylemini yerine
getirirken bunun sosyalizasyonundan kaçınırsa mesleğinin hakkını veremez. Sosyal
hizmet mesleği ve uzmanları sosyal eylemi önemli bir yöntem olarak
kullanmaktadırlar. Birey, grup, aile, toplum ve organizasyonların sosyal sorunlarının
çözümüne yönelik yapılan sosyal çalışmalar genelci (bütüncül) yaklaşımla
çözülmeye çalışılır. Burada sorunun ilişkili olduğu tüm gruplar incelenir ve
değerlendirilir.
Max Weber sosyal eylemi dört tip eylem aracılığı ile sınıflandırır(Weber,
2002)
1. Amaca Dayalı Akılcı Eylem (Araçsal eylem): Bu eylem tipinde aktör
eylemini diğer bireylerin beklentilerine ve eylem nesnesinin yarattığı sosyal
çevresel beklentilere göre belirlemektedir. Bu beklentilerin durumu ve
anlamı, aktörün kendi eyleminin rasyonel amacına ve eyleminin sonucunu
tasarlamasına bağlıdır.
2. Değere Dayalı Rasyonel Eylem: Eylemin belirleyicisi aktörün etik, estetik,
dinsel, sosyal gerçeklikler ve bu değerlere bilinçli olarak inancıdır. Bu eylem
tipinde sonuçların tahmin edilmesi oldukça zordur. Her ne kadar değerler
toplum tarafından benimsenmiş genel normlar olsa da aktör kendisi ile
içselleştirdiği belli bir amaçlar doğrultusunda eylemini gerçekleştirmek
istediği için sonuçlar aktöre göre değişir.
3. Duygusal Eylem: Bu eylem tipinde belirleyici nokta, aktörün mizacının ve
içinde bulunduğu öznel durumun eylemi ve eylemin araçlarını
belirlemesidir. Eylemi belirleyici aktör, kullandığı araçları bilinçli seçmez,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal hizmet mesleği
açısından aktör sosyal
hizmet uzmanıdır.
sosyal eylem
araştırması; sosyal,
biyolojik ve ekonomik
refah ile birbirine
bağlılığın sosyal ağlar
aracılığı ile
belirlendiğini
göstermektedir.
Sosyal hizmette yöntem
çok önemlidir.
geçmişten getirdiği ve içinde bulunduğu durumu dikkate alarak tepkilerini
gösterir. Çocuğuna kızan bir annenin çocuğuna tokat atması duygusal
eyleme örnek olabilir.
4. Geleneksel Eylem: Bu eylem tipinin belirleyicisi kökleşmiş ve değiştirilmesi
çok zor olan geleneksel alışkanlıklardır. Burada alışılmış uyaranlar
karşısında yine alışkanlık haline gelmiş, duygusuz, donuk ve önceden
edinilmiş tutumlar doğrultusunda direten bir tepki vardır.
Bu eylem tiplerinin ortak noktası eyleme anlamlı ve bilinçli olarak
yönelmedir. Özellikle amaç ve değer bakımından akılcı eylemlerde amaçlar ve
araçlar belirlenirken seçimlerin anlamlı ve bilinçli yapıldığı açık bir şekilde
görülmektedir. Aktör amacını açıkça tasarlar ve amacına ulaşmak için en uygun
araçları seçer. Sosyal hizmet mesleği açısından aktör sosyal hizmet uzmanıdır.
Uzman eylemlerini gerçekleştirirken olaya sosyal açıdan bakması ve daha çok olay
ve olguyu odak alarak müracaatçısına yönelmesi ve sosyal sorunların çözümüne
odaklanması gerekir. Bu işlem yapılmadan önce sosyal eylem araştırması yapılması
gerekir. Sosyal eylem araştırması, organizasyonların sosyal sistemlerinin işleyiş
biçimini belirleyen bir çalışmadır.
Sosyal eylem araştırması mal ve hizmet sektöründe sosyal ilişki ağının nasıl
geliştiğini ve yürüdüğünü belirler. Sosyal ilişki ağları bireylerin kendisinden başka
diğer çalışanların bilgisine ulaşılmasını sağlar, birbirlerinin hizmete katkılarını
gösterir, toplu halde öğrenmeyi öğretir, değerlendirme yaptırır ve fikir teatisi
yaparak ortak tavır belirlenmesine zemin hazırlar. Sorunları birbirine
karıştırmadan bir bütün olarak ele alan sosyal eylem araştırması sosyal, biyolojik ve
ekonomik refah ile birbirine bağlılığın sosyal ağlar aracılığı ile belirlendiğini
göstermektedir.
Sosyal hizmet eylem araçları, bireysel sosyal pedagojik bakım, hayat
şartlarına yönelik oryantasyon, müracaatçı odaklı danışmanlık, ekonomik sıkıntısı
olan müracaatçıların yoksulluktan kurtulmaları, özel sosyal koruma araçları ve
işsizlerin iş sahibi olmalarını sağlamak veya istihdam edilmelerine katkı sağlamak
gibi amaçlar taşımaktadır. Peter Lüssi’ye göre yetişkin müracaatçılara yönelik en
önemli eylem biçimleri danışmanlık, koruma, ihtiyaçları karşılama, temsil ve
müdahale, Hermann Giesecke’ye göre çocuk ve genç müracaatçılara yönelik en
önemli eylem biçimleri, pedagojik destek ve yardım, eğitim, danışmanlık ve uyum
konusunda destek sağlamaktır. Bu uygulamalar esnasında iş ahlakı ve hedef kitle
açısından mesleki ve etik ilkelere uymak gerekir.
Sosyal hizmet mesleği hizmet alanlarına odaklandığında müracaatçılarla
yaptığı çalışmalarda (eylem) daha verimli sonuç almak için sosyal hizmet
eylemlerini kullanmaktadır. Her sosyal araştırma veya çalışma, profesyonelce
hizmet edebilmesi ve sağlıklı neticeler alabilmesi için ortaya koyduğu eylemlerini
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Sosyal Hizmet Eylemleri
biçimlendirmesi, şekillendirmesi ve bir yönteme dayandırması gerekir. Sosyal
hizmette yöntem çok önemlidir. Hedefe daha kolay ve daha hızlı ulaşılmasını sağlar
ve kullandığı araçlarla elde ettiği bulguları kullanılır hale getirerek eylem
aşamasında bu bulgulardan yararlanır.
Sosyal hizmet alanı ve çalışanları, müracaatçıları ile yaptığı uygulamalarda
kullandığı başlıca eylem türleri: Mercek altına alma, sosyal kontrol, sosyal hakların
korunması, kendini yorumlama, kriz müdahalesi, çoklu bakış ve yöntem plüralizmi
(metot çokluğu), ayrımcılık ile mücadele, sosyal dışlanmışlık ile mücadele, sosyal
içerme, uyum, sosyal sapma ile mücadele, müracaatçı odaklı danışmanlık ve
güçlendirme olarak belirlenerek bu ünitede işlenecektir. Sosyal hizmet eylemleri
hedef odaklı sosyal çalışma uygulamalarında sosyal destek sürecini içerik ve
zamanlama açısından planlamak amacıyla bilgilendirme, rehberlik, danışmanlık ve
sosyal yardım işlevini yerine getirmektedir. Koruma amaçlı ise müdahale, eğitim,
sosyal pedagojik, psikolojik ve manevi destek hizmetleri sağlamaktadır(Seyyar ve
Genç, 2010).
Sosyal hizmet eylemleri
sorun çözme merkezli
müdahalelerdir.
Sosyal hizmet eylemleri sorun çözme merkezli müdahalelerdir. Sosyal
eylemin uygulama ilkeleri ana hatlarıyla şu aşamalardan oluşur: Bilinç oluşturulur,
bu bilinç yaygınlaştırılır, liderlere aktarılır, duygusal bir dürtü bulundurulur, farklı
çözümler geliştirilir, çözümlerin kesişim noktaları belirlenir, uygun çözüme karar
verilir, sorun herkesle tartışılır, çözümler birleştirilir, geçici bir uzlaşı ile eyleme
geçilir (Kongar, 1972) Aşağıda açıklanacak olan sosyal hizmet eylemleri kendi
içerisinde sorun alanı, içeriği, hedef kitlesi ve müdahale metotları da dikkate
alınarak bu sıralamayı takip eder ve sorunlarını çözüme kavuşturur.
SOSYAL HİZMET EYLEM TÜRLERİ
Mercek Altına Alma
Olayların çözümüne
yönelik geliştirilen
uygun yöntemler sorun
çözme sürecini mercek
altına almayı sağlar.
Sosyal hizmet yöntemlerinden kabul edilen mercek altına alma eylemi,
sosyal olay ve müracaatçı hakkında elde edilen değişik bilgi, bulgu ve ifadeleri belli
bir noktada toplama ve olaya odaklanma faaliyetidir. Mercek altına alma, yardım
ve sosyal destek sürecinde bir eylem ilkesi, müracaatçı ile görüşmelerde ise bir
eylem aracıdır. Bu eylemle birey ya da olay kontrol altına alınır. Sosyal hizmet
uzmanının müracaatçının eğilimlerini incelemek ve bunlara bir anlam yüklemenin
ötesinde sorunun çözümüne odaklanması eylem türüdür (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal hizmet uzmanı, sorunlarını günlük olayların akışına göre çözmeye
çalışan ve bunun ötesine geçemeyen müracaatçılarını fikren ve ruhen
destekleyerek yönlendirir, sorunlarının kısa bir zaman içinde çözüleceğinin
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Sosyal Hizmet Eylemleri
izlenimini verir, bireyin kendine güvenini sağlar ve bunun için izlenecek yöntemleri
de belirler. Olayların çözümüne yönelik geliştirilen uygun yöntemler sorun çözme
sürecini mercek altına almayı sağlar. Bir yöntem ve eylem aracı olarak mercek
altına alma, planlanan görüşmelerde çözüme odaklanan ve daha kısa zamanda
sonuca ulaşmayı sağlayan önemli bir eylemdir.
Bireyin kişisel durumu,
kişiler arası ilişkileri ve
toplumsal koşulları
vakaların belirleyici
parametreleridir.
Sosyal hizmet uzmanı müracaatçıların sorunlarını incelerken sorun oluşturan
vakaları tüm yönleriyle izler, inceler ve değerlendirir. Vakalar kendilerini etkileyen
diğer unsurlardan bağımsız olarak değerlendirildiklerinde bireyi bu duruma iten
tüm etkenler görülemez, bağımsız değişkenler değerlendirilemez ve istenen
sonuçlara ulaşılamaz. Bireyin kişisel durumu, kişiler arası ilişkileri ve toplumsal
koşulları vakaların belirleyici parametreleridir. Sosyal hizmet disiplini, yaklaşım ve
müdahalelerini bu parametreler üzerinde yoğunlaşarak değerlendirmekte ve
müracaatçıyı kendi içselliği içinde bir bütün olarak ele alarak bütün yaşamsal
alanları üzerinde eş zamanlı olarak çalışmaktadır.
İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için fiziksel,
duygusal, zihinsel, sosyal, kültürel ve politik boyutlarıyla bir bütün olarak mercek
altına alınması gerekir. Bireylerin tüm yaşamını ve sorun olarak gördüğü durumunu
etkileyen bu boyutlardan herhangi biri göz ardı edildiğinde o kişinin nasıl
düşündüğü, nasıl hissettiği, nasıl yaşadığı, eylemlerini nasıl harekete geçirdiğini
anlamak, açıklamak ve yorumlamak sınırlandırılmış olur. Vaka incelemesinde önce
olaylar geniş bir çerçeve çizilerek bütün boyutlarıyla ele alınır, elde edilen bulgular
yorumlanıp değerlendirilir sonra buluşma noktaları belirlenip mercek altına alınır.
Sosyal hizmet, müracaatçıyı ve sorunlarını mercek altına alarak parçalardan bütün
oluşturur ve geniş bir bakış açısıyla yorumlar, değerlendirir, yöntemlerini formüle
eder, bunları uygular ve vakaları sonlandırır.
Toplumun huzur ve
refahı sosyal hizmetin
önemli
hedeflerindendir.
Sosyal kontrol aracılığı
ile normlar, değerler ve
alışkanlıklar korunma
altına alınmaktadır
Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek Oluşturma
Sorunlu bireylerin diğer insanlara veya topluma zarar vermesi halinde
davranışlarının veya eylemlerinin bir şekilde kontrol altına alınması gerekir.
Toplumun huzur ve refahı sosyal hizmetin önemli hedeflerindendir. Bireylerin
kontrol altına alınması çeşitli sosyal kontrol mekanizmaları aracılığı ile
sağlanmaktadır. Sosyal düzenin devamı veya fertlerin, bu sistemin beklentilerine
uygun bir biçimde hareket etmelerini sağlamak maksadıyla fertlere, sosyal
beklentilere uygun davranışlar empoze eden (yazılı veya yazılı olmayan) sosyal
normlar, değerler, tedbirler veya müeyyidelere sosyal kontrol denir. Sosyal kontrol;
bireylerin, devlet, sistem, düzen, toplum veya dini değerler tarafından kabul edilen
ve benimsenen; tutum, davranış ve değerlere uymalarını sağlamak gayesiyle,
kişilere, dolaylı-dolaysız, aleni-açık, resmî-gayri resmî bir biçimde uygulanan bir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Sosyal Hizmet Eylemleri
sosyal baskı türüdür. Sosyal kontrol aracılığı ile normlar, değerler ve alışkanlıklar
korunma altına alınmaktadır.
Toplum tarafından genel kabul görmüş davranış kalıplarını korumak,
sürdürmek, bunları gelecek nesillere aktarmak ve sosyal sapmaları önlemek için
bireylere değerlerin ve kültürün normal kurallarına saygılı olmayı öğreten planlı,
sistemli, resmî veya gayri resmî denetim mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Sosyal
kontrol mekanizmaları kişilerin sosyalleşmesi sürecinde sosyal davranış kalıplarını
öğrenmelerine, onlara uygun davranmalarına ve onları sürekli hale getirmeye katkı
sağlamaktadır. Bu mekanizmalar genel olarak örf, adet, gelenek, din, ahlak, hukuk,
töre, eğitim, müeyyide ve bütünleştirici ve eğitici iletişim araçları olarak sayılabilir.
Sosyal kontrol araçları sanayi ve modern toplumlardan ziyade, klasik ve
geleneksel bağların kuvvetli olduğu cemaat tipi toplumlarda, kırsal ve köylerde
daha hızlı işlemektedir. Bu araç kişisel hürriyet ve bağımsızlığı engelleyen, baskı,
tehdit, ceza ve siyasi otoriteye karşı korkuyu içselleştiren bir unsur gibi gözükse de
toplumsal refah ve uyumun sağlanması için sosyal dokunun içine kesintisiz bir
şekilde nüfuz ederek başkalarına zarar vermemek, dayanıklı ve kalıcı kültürel
değerler oluşturmak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, ortak değerler etrafında
toplanmak ve millet olma ruhu oluşturmak için önemli bir sosyal eylemdir.
Bu sosyal eylemle bireylerin sosyal uyumu kolaylaşır, sosyal ilişkileri gelişir,
örnek davranış kalıplarını taklit yoluyla öğrenir, sosyal kaidelerden sapmaları
önlenir, şahsiyet kazanmalarına yardımcı olunur, toplum düzeni korunur ve
devamlılığı sağlanır, cemiyette otorite sağlanır, sosyal barış temin edilir ve sosyal
yapıdaki çözülmeler önlenir.
Sosyal kontrol devlet tarafından kendi normları dikkate alınarak sağlanır ve
toplumların ve sosyal grupların yapısı ve özelliklerine göre değişik araçlar kullanılır.
Sosyal kontrol çeşitlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz
1. Olumlu sosyal kontrol: İkna, tavsiye, teşvik, eğitme ve ödül gibi iyimser
mekanizmalar.
2. Olumsuz sosyal kontrol: Olumlu araçlarla kontrol altına alınamayan
bireylere cebrî yönü ağır olan tehdit, emir, zorlama, zulüm, baskı ve
cezalandırma yöntemleriyle etkileme.
3. Resmî sosyal kontrol: Siyasi otorite tarafından resmî olarak, planlı bir
şekilde tasarlanmış, uygulanması mecburi olan bazı ölçütlerin
kurumlaştırılması.
4. Gayri resmî sosyal kontrol: Toplum tarafından hoş karşılanmayan
davranışların, kişilerce uygulanmamasını sağlayan töre ve gelenekler.
5. Grup kontrolü: Grup üyelerinin, grup baskısına uğramamak için, grup
kurallarına, bilinçli ve gönüllü olarak sadakat göstermeleri.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal destek, insanın
kendisiyle
ilgilenildiğine, değer
verildiğine ve o
toplumun bir üyesi
olarak kabul edildiğine
inanmasını sağlayan bir
süreçtir
Sosyal destek; bireyi
madden, duygusal,
bilişsel ve sosyal olarak
rahatlatır.
6. Kurum kontrolü: Kişinin, uzun deneyimler sonucunda hâkim kültürün ve
kurumların alıştırdığı davranış kaidelerini, fazla düşünmeksizin uygulaması.
7. Toplum kontrolü: İçinde yaşanılan cemiyet tarafından kabul görmüş
davranış örüntülerinin ayıplama, kınama, cezalandırma gibi sosyal
dışlanma kaygısıyla kabul edilmesi ve uygulanması.
Sosyal kontrolü sosyal destek adı altında daha yumuşak bir geçişle sağlamak
mümkündür. Belki de sosyal kontrol yerine sosyal destek kavramını kullanmak
bireylere ve gruplara daha kolay ulaşılmasını sağlayarak kendileri ile toplumsal
bağlar kurulması, güçlendirilmeleri ve kendilerine yeterli hale getirilmeleri için
daha uygulanabilir ve kabul görür bir yöntem olacaktır. Sosyal destek, insanın
kendisiyle ilgilenildiğine, değer verildiğine ve o toplumun bir üyesi olarak kabul
edildiğine inanmasını sağlayan bir süreçtir.Sosyal destek insanın kaygı ve
duygulanım bozukluğu yaşadığı zamanlarda ve stresli bir olay karşısında ihtiyaç
duyduğu ve sosyal çevresinden aldığı bir yardımdır. Sosyal destek almak/vermek
için insanların birbirleriyle sosyal bağlarının olması gerekir.
Sosyal hizmet mesleği ve çalışanı müracaatçılarını ilişki kurması gereken tüm
gruplarla çeşitli ağlar aracılığı bir araya getirir ve sosyal destek sağlattırır. Sosyal
destek, bireyi madden, duygusal, bilişsel ve sosyal olarak rahatlatır. Maddi destek
günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılama, hayata tutunma ve başkalarına bağımlılığını
giderme yönünde hayati bir boşluğu doldurur. Psiko-sosyal destek kişileri kendi
kendine yeterli hâle gelmesi için güçlendirir, cesaretlendirir, azmettirir ve harekete
geçmesini sağlar. Duygusal destek kişinin içtenlikli hislerinin canlı tutulmasını
sağlar. Sevgi, saygı, ilgi, şefkat, hoşgörü, aidiyet, benlik, kişilik gibi ihtiyaçların
giderilmesi duygusal destekle mümkündür. Bilişsel destek kişinin kendisini ve
çevresini daha kolay algılamasına, sorunlarını kavramasına, aldığı desteği doğru
algılamasına yardımcı olur.
Sosyal Haklardan Yararlanma
Sosyal hizmetlerden yararlanması gereken tüm bireyler ve risk grupları
soysal haklar konusunda önemli sorunlar yaşamaktadır. Sosyal hizmet
müracaatçıları toplumla ve yaşamla tam uyum sağlayamadıkları, yeterli bilgi
birikimine sahip olmadıkları, gündemi ve kendilerine sağlanan hakları takip
edemedikleri için; sosyal haklarını, bu hakların önemini ve bu haklar kullanıldığında
kendilerine sağlanacak katma değerleri bilememektedirler. Risk gruplarının sosyal
haklarını elde etmeleri, onları korumaları ve onlardan yararlanmaları için sosyal
hizmet uzmanı tarafından desteklenmeleri, bilinçlendirilmeleri ve danışmanlık
hizmetlerinden yararlandırılmaları gerekmektedir.
Sosyal hizmet hak
temelli bir meslektir.
Sosyal hizmet hak temelli bir meslektir. Kullandığı kavramlar ve bu
kavramlara yüklenen anlamlar değerlendirildiğinde sosyal hizmetin geçmişten
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal çalışmacı
müracaatçısının
haklarını elde etme,
koruma ve kollama
yönünde savunucu bir
rol üstlenir.
Sosyal haklar eşitlik ve
adalet kavramları
üzerine bina edilmiştir.
Sosyal haklar, “insan
haysiyeti” çerçevesinde
şekillenmiştir.
geleceğe kadar bir insan hakları mesleği olduğu rahatça anlaşılır. Bu durum
Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW) tarafından da böyle
algılanmış ve 1998 yılında deklere edilmiştir. Sosyal çalışmacı müracaatçısının
haklarını elde etme, koruma ve kollama yönünde savunucu bir rol üstlenir. Sosyal
hizmet insana değer vermekte, yaşam kalitesini ve refah seviyesini yükseltmek için
haklarının korunması gerektiğini savunmaktadır (Tufan, Sayar ve Koçyıldırım, 2009).
Sosyal hak arama eylemi Avrupa’da ortaya çıkmış ve uzun süre gündemi
oluşturmuş, uluslararası ortak tavır haline gelmiş ve artık tüm toplumların
ilgilendiği bir kavram haline gelmiştir. Sosyal haklar eşitlik ve adalet kavramları
üzerine bina edilmiştir. Sosyal haklar yaşamın tüm alanlarında ve ilişkilerinde var
olan sosyal eşitsizlik ve adaletsizliklerin giderilmesini, soyut eşitliğin somut eşitliğe,
biçimsel eşitliğin olgusal eşitliğe dönüştürülmesini amaçlamalıdır. Sosyal hakların
hedefi, geleneksel haklardan farklı olarak fiilen var olan ve giderek büyüyen sosyal
eşitsizlikleri azaltmaktır. Sosyal haklar bir diğer amacı, ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden güçsüz konumda olanların korunması ve durumlarının iyileştirilmesidir
(Gülmez, 2009).
Bireyin kişilik hakları, sosyal, ekonomik ve siyasi hak ve ödevleri 1982
Anayasası’nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu haklar: Dokunulmazlık, özel
hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, seyahat ve yerleşme
hürriyeti, vicdan ve din hürriyeti, düşünce hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın
hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, dernek kurma, kişi güvenliği,
cezaların kanuni ve şahsi olması, ailenin korunması, mülkiyet, toprak mülkiyeti,
çalışma ve sözleşme hürriyeti, çalışma hakkı ve ödevi, çalışma şartları uygunluğu,
dinlenme, ücrette adalet sağlanması, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev,
sosyal güvenlik, sağlık, öğrenimin sağlanması, vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı
(Demir, 2005) şeklinde özetlenebilir.
Temel hakların niteliği ve korunması ile ilgili 1961Anayasasının 10. Maddesi
“Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve
hürriyetlere sahiptir. Devlet, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal
adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi,
iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır, insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlar” şeklindedir. Sosyal haklar, “insan haysiyeti”
çerçevesinde şekillenmiştir. Anayasanın 40. maddesi “iktisadi ve sosyal hayat,
adalet, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış
seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir” diyerek bu duruma vurgu
yapmaktadır.
Sosyal haklar konusunda “Avrupa Sosyal Şartı”nın öngördüğü başlıca haklar:
Adil, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma, adil bir ücret, örgütlenme,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Sosyal Hizmet Eylemleri
toplu pazarlık, çocukların ve gençlerin korunması, çalışan kadınların korunması,
mesleğe yönelme, mesleki eğitim, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal yardım, sosyal
refah hizmetlerinden yararlanma hakkı şeklinde sıralanabilir.
Sosyal hakların varlık
nedeni bir ülke halkının
yaşam düzeyini
yükseltmek ve
geliştirmektir.
yorum örneği,
müracaatçının hayatını
ve dünyasını anlamaya
ve yorumlamaya
yönelik mantıkî ve
manevî çabalardan
oluşmaktadır.
Sosyal hizmet uzmanın
görevi, müracaatçı ile
iyi ve samimi ilişki
kurarak liyakatine
uygun bir şekilde
profesyonelce dinlemek
ve onu içinden geldiği
gibi konuşmaya teşvik
etmektir.
Sosyal devletin temeli olan sosyal haklar ekonomik açıdan zayıf ve güçsüz
olanların korunmasını sağlar. Sosyal hakların varlık nedeni bir ülke halkının yaşam
düzeyini yükseltmek ve geliştirmektir. Sosyal devlet vatandaşlarına sadece klasik
hak ve özgürlükleri sunmaz, sosyal sorunlara karşı korumasız kalmamaları için
ekonomik ve sosyal hakları benimsetir. Ekonomik ve sosyal hakları benimseyen
devletler bu hakların gerçekleşmesini sağlayacak uygun sosyal politika önlemleri
alması gerekir (Demirbilek, 2009).
Sosyal haklara, daha fazla korunmaya muhtaç insanlar ihtiyaç duyarlar. Bu
itibarla, çocukların, gençlerin, yaşlıların, özürlülerin ve işsizlerin eğitimleri,
istihdamları ve sosyal güvenlikleri ile ilgili olarak kamusal destek ve yardım isteme
hakları vardır. İnsanların hayatları boyunca insan onuruna yaraşır bir şekilde
yaşamaları yaşam süreçleri içinde önlerine çıkacak sosyal risklerden korunması ile
mümkündür. Sosyal risklerden korunmak ulusal ve uluslar arası yasa ve
sözleşmelerin insana verdiği hakları garanti altına almak suretiyle olur.
Sosyal haklar sosyal devletin öncelikleri arasındadır. Yere, zamana, zemine
ve mekâna göre değiştirilemez ve bu haklardan kimse kısıtlanamaz. Korunmaya
muhtaç grupların bu haklardan mahrum bırakılması veya bu haklar ihtiyaç
duymaları halinde sosyal hizmet mesleği ve çalışanları devreye girer ve
müracaatçılarını koruma altına alır, haklarını savunur ve onlara yol gösterir.
Kendini Yorumlama (Yorum Örneği)
“Sosyal Hizmetlerde Hayata Uyum Desteği” ve müracaatçının biyografik
süreçlerinin analizi çerçevesinde oluşan yorum örneği, müracaatçının hayatını ve
dünyasını anlamaya ve yorumlamaya yönelik mantıki ve manevi çabalardan
oluşmaktadır. Burada müracaatçının iyice tanınması ve teşhis edilmesi
amaçlanmaktadır. Bu müdahalede başarılı olmanın en önemli eylem unsuru
dinlemektir. Sosyal hizmet yöntemlerinin temel taşlarından olan ve daha çok
müracaatçı ile yapılan tanışma ve görüşme esnasında ortaya çıkan dinleme;
konuşmak isteyen veya konuşma ihtiyacı olan müracaatçının sözlerine, gerekli
olmadığı müddetçe müdahale etmeksizin, dikkatlice kulak verip, söylediklerine
önem vermektir.
Yorum örneğinin eylem boyutu şu süreçten geçmelidir (Seyyar ve Genç,
2010).
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal hizmet uzmanın
görevi, müracaatçı ile
iyi ve samimi ilişki
kurarak liyakatine
uygun bir şekilde
profesyonelce dinlemek
ve onu içinden geldiği
gibi konuşmaya teşvik
etmektir.
1. Müracaatçı ile tanışma ve görüşme: Bir tasarım halinde müracaatçı ile
yapılan görüşmede müracaatçı hayat hikâyesini anlatır. Sosyal hizmet
uzmanın görevi, müracaatçı ile iyi ve samimi ilişki kurarak liyakatine uygun
bir şekilde profesyonelce dinlemek ve onu içinden geldiği gibi konuşmaya
teşvik etmektir. Müracaatçının bunu yapabilmesi için eylemi
gerçekleştirene güvenmesi ve gizlilik ilkesi çok önemlidir. Bu tarz
görüşmenin faydalarından birisi, müracaatçının oto biyografik
anlatımından kendine has yorum örneğinin ortaya çıkmasıdır.
Müracaatçıdan beklenen, kendi hayatına ait önemli şeyleri (örnekleri)
açıkça dile getirmesi, yaşadıklarını ve eylemlerini yorumlamasıdır.
2. Psiko-sosyal tahlil ve teşhis: Bu süreçte sosyal sorunların ortaya çıkış
sebepleri tespit edilir. Burada sosyal hizmet uzmanının koyacağı teşhisle
müracaatçının kendi yorumu ve değerlendirmesi arasındaki ilişki önemli bir
değişkendir. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçının hayatına dair günlük ve
olağan dışı olayları iyi ve doğru yorumlayabilmesi için onun ruh halini,
içselliğini, duygularını, hislerini, ailesini ve sosyal çevresini iyi
okuyabilmelidir.
Önemine binaen bazı olaylar, birden çok anlattırılarak müracaatçının olayı
süzmesi, öncelikleri, neleri önemsediği, hangi alanlardan daha çok
etkilendiği, vurguları gözlemlenir ve tutarlılığı ölçülür. Teşhis sürecinde
sosyal hizmet uzmanı, sorunu tasvir eden uygun bir yorum örneği belirler.
Müracaatçının kendi yorumu da teşhis raporuna eklenir. Mesela
davranışlarıyla belirgin bir farklılık gösteren bir müracaatçı, zor şartlar
altında büyümüş ise, sosyal hizmet uzmanı bir yorum örneği olarak “sosyal
iletişim ve ilişkide bozukluk” teşhisini koyabilir. Müracaatçı da kendi
hayatını kısaca “hayatla mücadele” olarak tasvir etmiş ise, sosyal hizmet
uzmanı, her iki yorum örneğini sentezleyerek yeniden değerlendirmesi
gerekir.
3. Planlama ve uygulamaya dönük girişimler: Her iki yorum örneğinden yola
çıkılarak hazırlanan raporla uygulamaya geçmeden önce bireyin kişilik
özellikleri de dikkate alınarak iyi bir planlama yapılır. Vakaya veya kişiye
özel hazırlanan plan uygun bir zeminde uygulamaya konur. Bu şekilde
geliştirilen bir terapi sosyal hizmette vaka yönetiminde başarıyı önemli
derecede etkiler.
Kriz Müdahalesi
Fransızca kökenli bir kavram olan kriz; iktisadi, mali, siyasi, psiko-sosyal
hayatta, beklenmedik bir şekilde aniden ortaya çıkan ve sosyal hayatın birçok
alanını bir anda olumsuz bir şekilde değiştiren, sosyal ilişkileri ciddi manada sarsan,
alternatif çözüm yollarını tıkayan, idareci ve halkı maddî ve manevi sıkıntılara iten
şok, depresyon, stres, üzüntü ve panik gibi sonuçlar doğuran gerilim durumudur.
Türkçede bunalım olarak da adlandırılmaktadır. Başka bir ifadeyle kriz,
beklenmedik, belirlenebilen bir olayın algısından hemen sonra başlayan, tahammül
edilemeyen, daha önce kullanılan problem çözme yöntemleriyle çözülemeyen,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Sosyal Hizmet Eylemleri
aniden gerilimli bir artışa, algısal, bilişsel, duygusal ve davranışsal kargaşaya sebep
olan, psikopatolojik olmayan ve bir ile sekiz haftalık süre içerisinde
çözümlenebilecek bir durumdur (Ersever, 1981, Aktaran, Çay, 2011).
Kriz müdahalesi bir sosyal hizmet eylem yöntemidir. Sosyal hizmet uzmanı
acil vakalarda olaya müdahale edip, daha büyük tehlikelerin doğmasını önlemek
amacıyla istem dışı oluşan durumu yönetir ve(ya) bu durumun ortadan kalkmasına
için gerekli önlemleri alır
Kriz Tipleri
Baldwin’e göre 6 tip kriz vardır (Özden, 1993)
Kriz müdahalesi bir
sosyal hizmet eylem
yöntemidir.
Krizde tespit, zaman,
süreç ve müdahale çok
önemlidir.
1. Durumsal Krizler: Sorunlu bir durumdan kaynaklanan rahatsızlıklar. Aile
içinde bir madde bağımlısının olması gibi.
2. Yaşamsal Krizler: Sık görülen, çoğu normal olan değişikliklerdir. Emeklilik,
ana baba olma, evlenme gibi.
3. Travmatik Stres Sonucu Oluşan Krizler: Beklenmedik, kontrolsüz ve
duygusal olarak çökertici özellikler taşır. Bir aile üyesinin ani ölümü,
tecavüz, ani iş kaybı vb.
4. Gelişimsel Krizler: Geçmişte çözümlenmemiş, derin ve bastırılmış bir
konudaki mücadeleyi yansıtan, kişilerarası ilişkilerle ilgili sorunlardan
kaynaklanan bir krizdir. Bağımlılık, değer karmaşası, iş hayatında iflas
etmesi, cinsel kimlik karmaşası gibi.
5. Psikopatolojik Krizler: Var olan psikopatolojinin başlatıcı etmen olarak
görüldüğü veya daha uyumlu sonuçların oluşmasını engellediği krizlerdir.
Ağır nevrozlar, duygulanım bozuklukları, gibi.
6. Psikiyatrik Aciller: İşlevselliğin ağır olarak azaldığı, kişinin bireysel
sorumluluklarını algılayamadığı, yetersiz kaldığı krizlerdir. Psikozlar, organik
beyin sendromları ve akut intihar girişimleri.
Kriz aşamasında sosyal hizmet uzmanına düşen görevler şunlardır:
1. Dikkat: Krize sebep olan vakaya ve krize giren kişiye odaklanarak azami
derecede hassasiyet göstererek bütüncül bir bakış açısıyla krizi yönetmesi
gerekir.
2. Soğukkanlılık: Duruma hâkim olabilmek için bilimsel bilgi birikimini
kullanarak profesyonel bir bakış açısı sergilemesi gerekir.
3. Otokontrol ve sabır: Krizi ve krize giren kişiyi tamamen inisiyatifi altına
alarak uzun zaman gerektirse bile kendi yönetimi altında tutması ve
yönlendirmesi gerekir.
4. Sorumluluk: Kendisinin yardımı ve çalışması sonucu başkalarının
kurtulacağı hissi ve duygusuyla üstün mesleki performans göstermesi
gerekir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Sosyal Hizmet Eylemleri
Krizi anlayabilmek ve zaman geçirmeden müdahale edebilmek için kriz
durumunun özelliklerinin bilinmesi gerekir. Çünkü krizde tespit, zaman, süreç ve
müdahale çok önemlidir. Yanlış teşhisler, gecikmeler, oyalanmalar ve yanlış
uygulamalar krizde zarar ve kayıpları artırır.
Krizin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Erbay, 2004):
1. Stres Belirtisi: Bireyin içinde bulunduğu ortamı olumuz olarak
değerlendirmesi sonucu duygularında, düşünce süreçlerinde,
davranışlarında, fiziki şartlarında, çevresi ile baş edebilme gücünde oluşan
gerilimli durum.
2. Panik veya Yenilgi Hissi: Aniden içine düşülen olağan dışı durum karşısında
etrafından yardım alamayacağı endişesi ile kedini çaresiz hissetme.
3. Çaresizlik: Kişinin kendisini yeterli hissetmemesi, baş etme kapasitesinde
kayıpların oluşması.
4. Kurtulmaya Odaklanma: Krize düşen kişinin bu durumdan kurtulmaya
odaklanması ve kendisini krizin dışına çekmeye çalışması.
Krizin önlenmesi oluş şekli ve durumuna göre yapılacak bilimsel
müdahalelerle mümkündür. Kriz müdahalesinin amacı bireyin istem dışı düştüğü
durumu olumlu gelişme ve değişime götürecek tedavi edici bir uygulama ile kriz
öncesi normal haline getirmektir. Sosyal hizmet kriz müdahalesinde eylemini
gerçekleştirirken genelci yaklaşımını kullanmakta ve vakayı bütünüyle ele
almaktadır.
Kriz müdahalesinin sınırlılıkları, ilgi alanı ve odak noktası belirlenirken şu
temel özellikler göz önünde bulundurulur (Aktaş, 2003):
Kriz müdahalesi diğer
sosyal hizmet
uygulamalarına göre
daha fonksiyonel ve
ciddi bir profesyonellik
gerektirir
1. Sürenin Sınırlılığı: Kriz müdahalesi göreli kısa sürelidir. Bu süre krizin
nevinesine göre değişir, Psikolojik, sosyal, duygusal, afet ve diğer krize
sebep olabilecek etkenlere göre bu süre artar, ya da azalır.
2. Bütünlük: Krizi kendi alanı içinde değerlendirilmeli, krizle ilgisi olmayan
geçmiş yaşantılar işin içine karıştırılmamalıdır. Kendi içinde tüm ayrıntıları
yakalamak oldukça zordur.
3. Fonksiyonellik: Kriz müdahalesi diğer sosyal hizmet uygulamalarına göre
daha fonksiyonel ve ciddi bir profesyonellik gerektirir. Müracaatçı kriz
öncesi durumuna getirilmeye çalışılır.
4. Aktif Rol: Kriz müdahalesinde uzman diğer eylemlerine göre daha aktif rol
oynamalıdır.
Kriz sonrası ruhsal, duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal bir takım sorunlar
yaşanabilir. Ruhsal olarak kişi kendisini toparlayamayabilir. Kararsızlık, endişe ve
unutkanlık gibi sorunlar yaşanır. Duygusal olarak şok, korku, öfke, suçluluk, utanç,
çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygular yaşanır veya hiçbir şey hissedilmez. Sosyal
olarak iş yerinde, okulda, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde sorunlar yaşanabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Sosyal Hizmet Eylemleri
Fiziksel olarak yorgunluk, uyuma güçlüğü, gerginlik, bedensel ağrı ve acılar, ani
irkilmeler ve benzeri sıkıntılar yaşanabilir. Krize girerek normalin dışına çıkan
müracaatçının davranışları sosyal hizmet eylemi ile eski hâline getirilmeye çalışılır.
Çoklu Bakış Açısı
Sosyal sorunların
çözümünde birden çok
metot ve yöntemden
yararlanılır.
Müracaatçıların
sorunlarının ve buna
bağlı olarak kaynakların
ve çözümlerin isabetli
olarak belirlenmesinde
çoklu bakış açısının
katkısı büyüktür.
Sosyal hizmet sorun alanları çok fazla olup toplumun tüm katmanlarını
ilgilendirmektedir. Sorunlar bireyleri ilgilendirdiği gibi bireyin ilgili olduğu diğer
birey, grup ve toplulukları da ilgilendirmektedir. Sorunların çokluğu çözüme yönelik
metot ve teknikleri çeşitlendirmekte ve boyutlarını genişletmektedir. Sosyal
sorunların çözümünde birden çok metot ve yöntemden yararlanılır. Bireyi grup
içinde değerlendiren ve yorumlayan sosyal hizmet mesleği vaka yönetiminde
bütüncül bir yaklaşım sergiler ve determinist bir bakış açısı izler. Her olayı kendi
içinde bir bütün olarak görür ve ilişkili olduğu diğer unsurları da göz ardı etmez.
Bu itibarla bireysel veya kolektif sosyal sorunların çözümünde sosyal hizmet
uzmanı farklı görüşleri, ihtimalleri, alternatifleri, değerlendirmeleri, yaklaşımları ve
diğer disiplinlerin kanaatlerini dikkate almak durumundadır. Sosyal sorunların
sebeplerinin tespitinde ve ihtiyaç duyulan sosyal yardım ve destek türlerinin
belirlenmesinde birden fazla düşünce ve eylem içeren bir soysal hizmet uygulama
biçimi ve yöntemine çoklu bakış denir. Müracaatçıların sorunlarının ve buna bağlı
olarak kaynakların ve çözümlerin isabetli olarak belirlenmesinde çoklu bakış
açısının katkısı büyüktür. Örneğin bir çocuğun babası tarafından kötü muamele
görmesinin sebebi olarak ilk bakışta babanın içinde bulunduğu alkol bağımlılığı
düşünülebilir. Ancak derinlemesine bir araştırma yapıldığına bu muamelenin asıl
sebebinin belki de babanın zekâ seviyesindeki yetersizlik (zihnî özürlülük) olduğu
görülebilir (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal hizmet alanında sorun çözme sürecinde eş zamanlı olarak birbirinden
farklı yöntemlerin tercih edilip kullanılmasına sosyal hizmetlerde yöntem plüralizmi
denir. Aynı vakaların çözümünde birden fazla metodun kullanılması uygulanan
yöntemlerin testi açısından önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus
müracaatçıların denek olarak değil birinci derece sorunu çözülmesi gereken birey
olarak belirlenmesi ve düşünülmesidir.
Her meslekte olduğu gibi sosyal hizmette de sonuç almak ve başarılı olmak
çok önemlidir. Bu durum, insana odaklanan ve insan onurunun üstünlüğünü hedef
alan bir hizmet türü olduğu için daha da hassasiyet kazanmaktadır. Uygulamada
başarının elde edilebilmesi ve planlama çerçevesinde belirlenen hedeflere
ulaşılabilmesi, olayların çok boyutlu yaklaşım ve birden fazla yöntemin bir arada
değerlendirilmesiyle mümkündür.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Sosyal Hizmet Eylemleri
Ayrımcılık İle Mücadele
Sosyal hizmet müracaatçı gruplarının ayrımcılığa tabi tutulmaları ve bu
sebeple sosyal haklardan ve yaşam olanaklarından mahrum bırakılmaları önemli
bir sosyal sorundur. Ayrımcılık ile mücadele sosyal hizmetin temel çalışma
alanlarındandır. Eşitlik kelimesinin zıddıdır. Eşitlik ve adalet sosyal hizmetin
temelini oluşturan iki önemli kavramdır.
Eşitlik ve adalet sosyal
hizmetin temelini
oluşturan iki önemli
kavramdır.
Bu konu Avrupa ve doğu bloklu ülkelerin önemli gündem maddelerindendir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ayrımcılık yapılan konular belirlenmiş ve
bununla mücadele için uluslararası düzeyde yaptırımlar getirilmiştir. Avrupa Birliği
Temel Haklar Şartının 21. (1) maddesi "Cinsiyet, ırk, renk, etnik ve sosyal köken,
genetik özellikler, dil, din ya da inanç, siyasi ya da herhangi bir başka görüş, bir
ulusal azınlığın üyesi olma, mülkiyet, doğum, özürlülük, yaş ya da cinsel yönelim
gibi temellere dayanan her türlü ayrımcılık yasaktır."şeklindedir. Anayasamızda
ayrımcılıkla ilgili kanun maddelerine yukarda sosyal haklardan yararlanma
başlığında yer verilmiştir.
Latince“discriminare” kelimesinden gelen ayrımcılığın kelime anlamı bölmek,
ayırmak, ayırt etmektir. Kavram olarak yaş, fiziki yetenekler, sınıf, etnik köken,
cinsiyet, ırk ya da din ayrımına dayalı haksız muamelelerin tümü için kullanılan bir
terimdir. Sosyal psikolojide ayrımcılık, aynı sosyal konumda veya kategoride olan
kişi ve gruplara karşı ön yargılı davranmak, azınlık bir grubun üyelerine karşı adil ve
eşit olmayan davranışlar sergilemek, kişiye, ferdî yeteneği dışındaki ölçütlerle farklı
muamele yapmak ve hak ölçütlerinden uzak farklı davranmak olarak
tanımlanmaktadır. Toplumda hakimiyeti elinde tutan çoğunluklar çeşitli sebeplerle
sevmedikleri ve horladıkları grupların üyelerinin vasıflı ve kariyerli işlerde
çalışmalarını veya iyi okullarda okumalarını istemedikleri gibi, siyasi, iktisadi ve
sosyal mevkilere gelmelerini de dolaylı/dolaysız olarak engellerler . Ayrımcılıkta
daha çok özgürlükler kısıtlanır ve sosyal haklar verilmemeye çalışılır.
Ayrımcılık Türleri:
Ayrımcılıkla, bireyler
daha çok iş hayatı,
etnik, dinsel ve
cinsiyete dayalı
ayrıştırmalara tabi
tutulmaktadırlar.
1. Mikro Ayrımcılık: Farklı ırklara ve azınlıklara, yaşadıkları ülkede uygulanan
ayrımcı politikalar.
2. Mezzo Ayrımcılık: Irk gruplarının, yerleşim bölgeleri açısından birbirinden
ayrılması.
3. Makro Ayrımcılık: Çok sayıda ırk gruplarının toprak parçası itibariyle
birbirlerinden ayrılması.
Toplumların hemen her seviyesinde, meslek, beceri, liderlik, mevki gibi temel
unsurlarda sosyal farklılaşmalar görülmesi ve görevler, sorumluluklar, haklar ve
imtiyazların toplumun üyeleri arasında eşit olmayan bir biçimde dağıtılmasına
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Sosyal Hizmet Eylemleri
sosyal ayrıştırma denir . Ayrımcılıkla, bireyler daha çok iş hayatı, etnik, dinsel ve
cinsiyete dayalı ayrıştırmalara tabi tutulmaktadırlar.
Ayrımcılık çeşitleri ana başlıklar hâlinde şöyle sıralanabilir: Din ve inanç
temelinde ayrımcılık, toplumsal cinsiyetle ilgili sorunlar, ırk veya etnik köken
temelinde ayrımcılık, engellilik temelinde ayrımcılık, cinsel yönelim temelinde
ayrımcılık, göçmenler, sığınmacılar ve mülteciler, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı,
eğitim materyallerinde ve ders kitaplarında ayrımcılık, eşit işe faklı ücret
sağlanması, nefret suçları, sağlık alanında ayrımcılık, sendikal tercih, siyasal
düşünce, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin yol açtığı ayrımcılıklar.
Ayrımcılıkla mücadele
eylemleri meşru
zeminde ve idari,
hukuki, toplumsal ve
kültürel alanlarda
yürütülür.
Sosyal hizmet uzmanları
eylem planı
hazırlayarak sosyal
adalet ve sosyal eşitlik
ilkesinden
yararlanamayan
bireylerin haklarını
korumak ve
savunmakla
yükümlüdür.
Çalışma hayatına yönelik ayrımcılıklar daha çok ücret ve cinsiyet merkezlidir.
Cinsiyete dayalı ayrımcılıklar açık ve örtülü ayrımcılık olarak ikiye ayrılır. Açık
cinsiyet ayrımcılığı, kadın ya da erkek çalışanların benzer özellik ve niteliklere sahip
olmalarına rağmen, herhangi birine farklı davranılmasıdır. Bu ayrımcılık türünde
cinsler arasında ayrımın yapıldığı açık bir şekilde görülür. Ayrımcılığı gerektirecek
açık ve belirgin bir durum olmadığı halde, belli bir cinsiyet grubunun lehine
davranılarak diğer tarafın mağdur edilmesine de örtülü cinsiyet ayrımcılığı (dolaylı
ayrımcılık) denir. Cinsel kökenli ayrımcılık uygulamalarının büyük bölümü kamufle
edilmesi kolay olduğu için örtülü ayrımcılıktan oluşmaktadır. Önlenmesi ve ispat
edilmesi oldukça zordur.
Sosyal hizmetin hak arama merkezli bir meslek olduğunu daha önce
söylemiştik. Müracaatçıların haklarını arama, savunma ve koruma yönünde
faaliyetler gösterir: Sosyal hizmet uzmanı ayrımcılıkla mücadele de şu faaliyetleri
yürütür. Farkındalık oluşturma, toplumsal destek sağlama, idari ve yargısal destek
sağlama, yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlama, lobi faaliyetlerinde bulunma,
araştırmalarla gerçekleri tespit etme, imza kampanyaları düzenleme, rapor
hazırlama, sosyal, sanatsal ve kültürel alanlarda çalışmalar yapma. Ayrımcılıkla
mücadele eylemleri meşru zeminde ve idari, hukuki, toplumsal ve kültürel
alanlarda yürütülür.
Ayrımcılığa tabi tutulan tüm bireyler sosyal hizmetin müracaatçıları
arasındadır. Sosyal hizmet uzmanları eylem planı hazırlayarak sosyal adalet ve
sosyal eşitlik ilkesinden yararlanamayan bireylerin haklarını korumak ve
savunmakla yükümlüdür. Bu görev/yükümlülükler, danışmanlık yapma, yol
gösterme, kendine yeterli hale getirme, haklarının farkına vardırma ve onları
kullanabilme yetisi kazandırma yönündedir.
Sosyal Dışlanmışlık İle Mücadele
Sosyal dışlanma 1970’li yıllardan sonra Fransa’da ortaya çıkan ve seksenli
yıllardan sonra tüm dünyada kullanılabilir hâle gelen Avrupalı menşeli bir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Sosyal Hizmet Eylemleri
kavramdır. Doksanlı yıllardan sonra dünya üzerinde işsizliğin ve yoksulluğun
artması, sosyal korumanın azaltılması “sosyal dışlanma” kavramının
yaygınlaşmasına neden oldu. Bu kavram Türkiye’de 1970’li yıllarda özürlüler,
suçlular, bakıma muhtaç yaşlılar gibi dezavantajlı grupları ifade ederken 1980’li
yıllarda işsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk olguları da sosyal dışlanmaya dâhil edilmiş,
günümüzde ise; hak edilen ve engellenme sonucu elde edilemeyen tüm alanları
kapsadığı görülmektedir
Sosyal dışlanma beş
temel alanda
gerçekleşmektedir.
Fiziksel dışlanma,
ekonomik dışlanma,
mekânsal dışlanma,
siyasi dışlanma ve
kültürel dışlanma.
Türkiye ‘de dışlanmanın yerine Arapça bir kelime olan tecrit kavramı
kullanılabildiği gibi “soyutlanma” kavramı da kullanılmaktadır. Karşılıklı etkileşimin
zıddı veya negatifi olan sosyal dışlanma, bireyin toplumun dışına itilmesi, yaygın
gelenekçi kültüre hapsedilmesi ve yeniliklerden uzak tutulması, fert veya grupların
işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, özürlülük gibi nedenlerden dolayı eğitim, sağlık ve
kültürel imkânlardan yararlanamaması, üretim etkinlikleri içinde yer alamaması ve
karar alma süreçlerine katılamaması şeklinde tanımlanabilecek kapsamlı ve çok
boyutlu bir kavramdır.
Levitas’a göre sosyal dışlanma üç anlama gelmektedir. Birincisi, bireylerin ve
grupların topluma katılımlarındaki yetersizlikleri nedeniyle yaşadıkları yoksul olma
durumu, ikincisi; işsizlik ve dolayısıyla üretime katılamama, üçüncüsü ise, ahlaki ve
kültürel boyut. Kendisiyle barışık olamayan ve dolayısıyla toplumla sağlıklı ilişkiler
kuramayan yoksullar dışlanma sonucu değersizlik, suçluluk ve utanma duygusu
yaşamaktadırlar (Aksan ve Alptekin, 2009).
Sosyal dışlanma beş temel alanda gerçekleşmektedir. Fiziksel dışlanma,
ekonomik dışlanma, mekânsal dışlanma, siyasi dışlanma ve kültürel dışlanma. Bu
unsurlar kendi içinde ayrıca gruplanmaktadırlar. Sosyal hizmet sosyal dışlanmanın
her çeşidiyle mücadele etmekte ve müracaatçıları dışlanma unsurlarına karşı
korumaktadır.
Sosyal hizmet sosyal
dışlanmanın her
çeşidiyle mücadele
etmekte ve
müracaatçıları dışlanma
unsurlarına karşı
korumaktadır.
Sosyal dışlanmanın çok çeşitli boyutta olması, sosyal bölünme ve sosyal
patlama tehlikesi taşıması, ayrıca dışlanmaya neden olan mekanizmaların
karmaşıklığı nedeniyle çözüm yolları geliştirilmesinin son derece güç olması,
dışlanmayı günümüzde pek çok ülkenin en temel sosyal politika tartışmalarının
odağı haline getirmiştir (Özgökçeler, 2006).
Dışlanmanın temel bileşenleri olarak düşük gelir, aile içi şiddet, velayet
altında bulunma, okul problemleri, hüküm giyme, etnik azınlık içinde yer alma,
kentsel/kırsal alanlarda çevresel ilişkilerden yoksun olma, akıl ve ruh sağlığıyla ilgili
problemler, yaşlılık ve özürlülük sayılabilir (Özgökçeler, Bıçkı, 2010). Bu süreç
bireyleri sosyal ilişkilerden, istihdam, gelir, eğitim ve mesleki eğitim fırsatlarından
uzaklaştırmaktadır. Bu sınıfa giren grupların güç ve karar alma organlarına erişimleri
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Sosyal Hizmet Eylemleri
sınırlıdır, kendilerini güçsüz hissederler ve kendilerini ilgilendiren konular dâhil karar
alma mekanizmalarında söz sahibi değildirler ve çeşitli risklerle karşı karşıyadırlar.
Bonner sosyal dışlanma yedi boyutta incelenmektedir (2006, Akt. Özgökçeler
ve Bıçkı, 2010).
1. İktisadi boyut (uzun vadeli işsizlik, işsiz hane halkı, gelir yoksulluğu),
2. Sosyal boyut (evsizlik, suç, asi gençlik),
3. Politik boyut (yetkisizlik, siyasal hakların yetersizliği, politik süreçlere olan
güvensizlik ya da bu süreçlere yabancılaşma),
4. Çevre/komşuluk boyutu (iskân yapılarının yetersizliği, çevre felâketleri)
5. Bireysel boyut (ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar, beklentileri karşılayamayan
eğitim),
6. Uzamsal boyut (savunmasız grupların marjinalleşmesi) ,
7. Grup boyutu (özürlü, yaşlı, etnik azınlık grupların özellikleri üzerine
odaklanma)
Sosyal dışlanma türleri ve doğurabileceği muhtemel riskler şöyle sayılabilir:
emek piyasasından dışlanma ve işsizlik, sosyal güvenlik sistemlerinden dışlanma ve
yoksulluk, tüketim özgürlüğünden dışlanma ve yetersiz beslenme, sağlık
hizmetlerinden dışlanma ve hastalıklar veya erken ölümler, eğitim hizmetlerinden
dışlanma ve kültürel yozlaşma, toplum değerlerinden dışlanma ve yabancılaşma.
Avrupa birliği sosyal dışlanma riski yüksek olan grupları işsizler, çok
ebeveynli aileler, yaşlılar, çok sayıda çocuk sahibi olan aileler, yoksulluk içinde
büyüyen çocuklar, göçmenler, etnik gruplar ve özellikle Çingeneler, özürlüler,
evsizler, insan ticaretine konu olanlar, bakım kurumlarında yaşayanlar, geçimlik
tarım yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalan kadınlar
olarak sıralamaktadır. Bu grupların sosyal dışlanma ile yaşadıkları temel olgular
ise, istihdamdan dışlanmışlık, eğitimden dışlanmışlık, konuttan dışlanmışlık, ulaşım,
sağlık ve özellikle de uzun dönemli sağlık bakım hizmetlerinden dışlanmışlık olarak
belirlenmiştir (Gökbayrak, 2005).
Sosyal dışlanma
kavramı, statik
olmaktan çok dinamik
bir kavramdır ve bir
süreci ifade etmektedir.
Yine Avrupa birliği bu konuda Kasım 2001’de dört yıllık eylem programı
hazırlanmış ve sosyal dışlanmayı yoksulluk, istihdam, sağlık ve eğitim olmak üzere
dört ana başlık altında toplanmış ve sorunun tespiti için 18 gösterge kullanılmıştır.
Düşük gelirin devamlılığı, düşük eğitimli kişilerin oranı, bölgesel bütünlük, işsiz
hanelerde yaşayan kişilerin oranı, eğitimi erken yaşta bırakanların oranı, gelire göre
sağlık durumunun değerlendirilmesi, uzun vadeli işsizlik oranları bu göstergelerden
bazılarıdır (Erdoğdu, 2004).
Bir sosyal varlık olan insanın, hangi sebepten olursa olsun, toplumdan
uzaklaşması veya uzaklaştırılması, insan sağlığı ve özellikle ruh sağlığı açısından
sakıncalıdır. Uzun süreli dışlanma, genellikle melankoli, vehim, halisünasyon ve bir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Sosyal Hizmet Eylemleri
seri akli-ruhi-zihnî rahatsızlıkları beraberinde getirmektedir. Sosyal dışlanma
kavramı, statik olmaktan çok dinamik bir kavramdır ve bir süreci ifade etmektedir.
Bireyin herhangi bir alandan yoksun bırakılması, o alandan başlayarak insanın
toplumdan dışlanma sürecini başlatmaktadır.Sosyal dışlanma ile birey toplumda
birçok aktiviteden yoksun kalmakta ve kendisini toplumuyla
içselleştirememektedir. Toplumun işlevsel yapısından kedisini çekmeye başlayan
birey ya da gruplar toplumun ortak değerlerinden uzaklaşmakta ve sosyal çözülme
ya da dağılma ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sosyal çözülme;
kurumların, sosyal yapı,
sosyal ilişki ve
değerlerin zayıflamaya,
hatta bağlayıcı
olmaktan çıkmaya
başlaması ile baş
gösteren toplumsal
kopukluktur.
Sosyal çözülme yeni bir sorunun oluşması anlamına gelir. Sosyal çözülme
kurumların, sosyal yapı, sosyal ilişki ve değerlerin zayıflamaya, hatta bağlayıcı
olmaktan çıkmaya başlaması ile baş gösteren toplumsal kopukluktur. Sosyal
çözülme bireyleri toplumun genel kabul görmüş kültürel değerlerinden ve yaşam
tarzından uzaklaşmaya ve yozlaşmaya zorlar. Sosyal bütünlüğün bozulması
toplumda ayrışmalara ve yeni alt sınıfların oluşmasına neden olur. İnsanlar
haklarının çiğnendiğini ve kendilerine ayrımcılık yapıldığını anladıklarında illegal
yollara başvurma ihtiyacı duyarlar ve bu durumu meşrulaştırmak için savunma
mekanizmaları geliştirirler. Sosyal çözülme sonucu sosyal çatışmalar yaşanır, millet
olma ruhu zayıflar, millî ve manevi birlik zedelenir, sosyal kontrol mekanizmaları
işlevselliğini yitirir, kültürel değerler yozlaşır, nesiller arası kopukluklar oluşur ve
toplumsal şiddet, fitne ve terörizm artar.
Sosyal hizmet mesleği ve çalışanları saydığımız tüm bu riskleri göz önünde
bulundurarak olgu olarak sosyal dışlanmayla, olay olarak sosyal dışlanmışlık
yaşayan insanların yeniden topluma kazandırılması ve haklarını geri almaları için
uygun eylem planları hazırlar ve uygular. Bu vesile ile; müracaatçılarına haklarını
kanuni ve meşru zeminlerde aramayı ve bu hakları savunup korumayı öğretir.
Sosyal İçerme ve Uyum
Sosyal içerme ya da
sosyal bütünleşme
sosyal hizmetin
hedeflerindendir.
Sosyal içermenin tanım ve hedeflerini 4. ünitede sosyal hizmetin hedefleri
arasında müdahale odaklı sosyal hizmetler başlığı altında işlemiştik. Sosyal içerme
ya da sosyal bütünleşme sosyal hizmetin hedeflerindendir. Sosyal dışlanmanın
karşıtı olan sosyal içerme aynı zamanda sosyal hizmetin eylemleri arasındadır.
Sosyal dışlanmaya maruz kalmış müracaatçılarla yapılan sosyal hizmet çalışmaları
dışlanmışlık sendromu yaşayan birey ya da grupların sosyal çözülmeye ve
izolasyona muhatap olmadan toplumun gerçek bireyleri arasına alınması ve
toplumla bütünleştirilmesi eylemi bir sosyal içerme faaliyetidir.
Sosyal içerme birlik, beraberlik, dayanışma, uyum ve dengenin
sağlanmasında kilit rolü üstlenmektedir. Bazı insanlar gerçekten dışlanırken bazıları
dışlanmışlık psikolojisine kapılarak kendi kendilerini toplumdan tecrit ederler.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal içerme ile bu farklı algılamalar önlendiği gibi bütünleştirici bir durum da
doğmaktadır.
Sosyal içerme (bütünleşme) programları, gelir düzeyleri toplum
ortalamasının çok altında bulunan, etnik veya dinî kökenleri, toplumsal cinsiyetleri,
eğitim durumları, fiziksel veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit
vatandaşlar olarak katılmakta zorluk çeken insanların içinde bulundukları
dışlanmışlık durumunu kurumsal düzenlemeler yoluyla çözmeye yönelik bir
mücadeledir.
Sosyal bütünleşmenin
sağlanamadığı
toplumlarda fertler ve
gruplar, birbirlerine ve
toplumun tümüne karşı
yabancılaşırlar.
Sosyal bütünleşmeyi sağlayan/kolaylaştıran faktörler şunlardır: Belli
davranış kalıplarının ve kurallarının toplumda benimsenmesi, kurumların
birbirilerini tamamlaması, demokratik ve insan haklarına saygılı bir yönetim,
toplumsal uzlaşı, hoşgörü ve sosyal sorumluluk anlayışının geçerli kılınmasıdır.
Sosyal bütünleşmeyi engelleyen unsurlar ise ahlaki erozyon, iletişim bozuklukları
veya aksaklıkları, baskı yolu ile oluşan birliktelikler ve toplumda veya kurumlar
arasında hoşgörü ve sevginin kaybolmasıdır. Sosyal bütünleşmenin sağlanamadığı
toplumlarda fertler ve gruplar, birbirlerine ve toplumun tümüne karşı
yabancılaşırlar. Bu durumda, sosyal cinnetler, bozulmalar ve çözülmeler kaçınılmaz
olur.
Sosyal bütünleşmenin ana şartları:
1. Fonksiyonel Bütünleşme: Sosyal bir role sahip olup onunla ilgili bir mevkide
yer alan her fert ve grubun, karşılıklı ihtiyaçlarının temini için aralarında
kurdukları işbirliği ve kültürün belirlediği asgari müştereklerde bir araya
gelmiş olan grupların, bütün kurumları da kuşatacak bir biçimde, birbirini
tamamlayarak, toplumda işlerlik kazanmalarıyla oluşturulan birlikteliktir.
2. Bir Anlam Etrafında Bütünleşme: Toplum içinde yer alan bütün grupları tek
sosyal varlık hâlinde bir araya getirecek ve hakiki manada sosyal
bütünleşmeyi sağlayacak bir faktör etrafında birleştirmektir. Bu pekiştirici
unsur, o toplumun müşterek inançları, kıymet hükümleri, tarih şuuru, örf ve
âdetler gibi sosyo-kültürel değerleridir.
Sosyal içerme ile ilgili Avrupa Birliği 2001 yılının Kasım ayında benimsediği
ortak bir raporla baş edilmesi gereken sorunları sekiz temel başlık altında
toplamıştır (Erdoğdu, 2004):
 İçerici bir işgücü piyasası geliştirmek ve istihdamı herkes için bir hak ve
fırsat olarak artırmak,
 İnsanca bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli gelir ve kaynakları garanti
etmek,
 Eğitim yetersizliklerini gidermek,
 Aile dayanışmasını sürdürmek ve çocukların hakkını korumak,
 Herkes için makul bir barınma olanağı sağlamak,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal içermenin ileri
boyutu sosyal uyumdur.
Farklılıkların bir araya
gelerek oluşturdukları
düzenli birlikteliğe
uyum denir.
Normlar, şartları belli
olan sınırlı göstergeler;
değerler, belirli
şartlardan bağımsız
standartlardır.
Sosyo-kültürel
değerlerden kopmaya
sapma, hukuk ve resmi
normlardan kopmaya
da suç denir.
 Yüksek kaliteli kamu hizmetlerine yatırım yapmak ve bu hizmetlere
herkesin eşit ulaşımını sağlamak
 Hizmetlerin sunumunu iyileştirmek,
 Birden fazla alanda yaratılan yoksunlukları ortadan kaldırılmasına öncelik
vermek.
Sosyal içermenin ileri boyutu sosyal uyumdur. Bireylerle bütünleştirme
yönünde yapılan çalışmalar sonucu toplumun tüm katmanları arasında bir uyum
oluşur. Birbiriyle barışık yaşayan toplumlarda dayanışma ve işbirliği güçlenir.
Farklılıkların bir araya gelerek oluşturdukları düzenli birlikteliğe uyum denir. Sosyal
dışlanmaya maruz kalan grupların dışlanma sebeplerini ortadan kaldırmak,
sosyalleşmelerini hızlandırmak ve içinde bulundukları sosyal çevreyle uyumlu hale
getirilmelerine katkı sağlamak bir sosyal hizmet görevdir.
Yoksulluktan, eğitimsizlikten, kentleşememekten ve sosyal normlara uyum
sağlayamamaktan doğan eziklikleri ortadan kaldırmak, bireyi kedine yeterli hale
getirmek ve yoksunluklarına karşı güçlendirmek sosyal hizmet için önemli bir
eylemdir. Birbiriyle uyum içinde yaşama becerisini gösteren toplumlar sosyal uyum
sorununu çözmüş toplumlardır.
Sosyal Sapma ile Mücadele
Toplum tarafından kabul edilen norm ve değerlerden tatmin olmayan veya
aradığını bulamayan, benlik ve kimlik sorunu yaşayan, iradesine hâkim olamayan
bireylerin davranışlarında meydana gelen değer kayıpları ve sapmalar, çözülmesi
ve düzeltilmesi gereken önemli sosyal sorunlardır. Toplum tarafından benimsenen,
kabul edilen sosyal değerlere ve normlara, çeşitli sebeplerden ötürü uyulmama
veya bu değer ve normlardan uzaklaşma olgusuna sosyal sapma denir.
Toplumun farklı değer ve normları arasında meydana gelen ayrışma veya
çatışmalar sonucu ortaya çıkan yabancılaşma, toplum tarafından normal olarak
kabul edilen davranış düzeneklerine uymama ve standart altı davranış biçimleri
sergilenmeye sosyal sapma denir. (Seyyar ve Genç, 2010). Bu tür bir davranışı
gösteren kişiye de sapkın denir. Sapma davranışında değerler ve normlardan
sapma vardır. Normlar; şartları belli olan sınırlı göstergeler, değerler, belirli
şartlardan bağımsız standartlardır. Değerler geneldir, normlar ise, sosyal bakımdan
daha emredicidirler. Toplumun sosyokültürel yapısı tarafından kabul edilen örf,
adet, gelenek, inanç ve hukuk kurallarına uymayan davranışlar sapma özelliği
taşımakta ve suç unsuru olarak görülmektedirler.
Sapma ile suç kavramı birbirlerine yakın kavramlardır. Sosyo-kültürel
değerlerden kopmaya sapma, hukuk ve resmî normlardan kopmaya da suç denir.
Her suç aynı zamanda bir sapmadır, ancak her sapma bir suç değildir. Toplumsal
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sapkınlık, ister geleneknorm ihlali
çerçevesinde ister
damga kurgusu
çerçevesinde olsun
durmadan değişen,
muğlâk ve uçucu bir
kavramdır.
kurallara karşı uyum sağlamayan çeşitli mekanizmalar ve davranış kalıpları vardır.
Bunlar kontrol altına alınmadıkça kemiyet ve keyfiyet olarak her geçen gün artar ve
toplumda huzursuzluk, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşur, bunun sonucunda da
huzursuz bir toplum ortaya çıkar.
Sapma sebepleri olarak kişilik bozuklukları, sosyalleşememe, aşırı
beklentiler, yaptırımlar arasındaki tutarsızlıklar, müeyyidelerin ciddi olarak
uygulanmaması, mazeretler ve bahaneler, mantık dışı normlar, sosyal ortam ve
sosyal ahlak anlayışının bozulması ve bilgisizlik sayılabilir. Sapma davranışları her
zaman olumsuz olarak değerlendirilmez. Haksızlığa ve zulme karşı bir tavır, bir
başka ifadeyle idealler ve değerler bakımından yukarıya doğru olumlu bir sapma,
halk tarafından benimsenir.İşsiz kalan birisinin iş aramak için gösterdiği olağan dışı
normlar sapkın davranış olarak algılanmayabilir.
Sosyal sapma davranışları arasında ortak bir tavır yoktur. Sapma göreli bir
kavramdır. Her toplumun kendine has örfleri, adetleri, değerleri, normları, inanış
ve töreleri vardır. Normal dışı, alışılmamış davranışları benimseyip uygulanmasında
ısrarcı olan bireyler toplumda sapkın olarak değerlendirilir. “Sapkınlık, ister
gelenek-norm ihlali çerçevesinde ister damga kurgusu çerçevesinde olsun
durmadan değişen, muğlak ve uçucu bir kavramdır. Kesin olarak neyin ya da kimin
sapkın olduğu, belli toplumsal bağlamlarda normların net bir şekilde anlaşılmasına
ve etiketleme sürecine bağlıdır’’ (Marshall, 1999). Ancak, uyuşturucu kullanma,
hırsızlık, yolsuzluk, yalan, rüşvet gibi davranışlar bütün toplumlar tarafından
benimsenen ortak sapma davranışları olarak benimsenmektedir.
Sapma türlerini, zihnî
sapma, cinsel sapma,
davranış sapması,
ekonomide sapma,
dinde sapma olarak
sınıflayabiliriz
Sapma türlerini, zihnî sapma, cinsel sapma, davranış sapması, ekonomide
sapma, dinde sapma olarak sınıflayabiliriz. Sapma özellikleri ve davranışları
toplumsal kriterleri zedelemeye veya rahatsız etmeye başladığında sosyalleşir.
Toplumun refahı ve huzuru, sosyal dengenin sağlanması, birlik ve beraberliğin
tesisi, genel kabul gören değerlerin sürekliliği, millî kimliğin korunması ve millet
olma bilincinin gelişmesi için sosyal sapma davranışları ve bu davranışları
sergileyen bireylerin psikolog, psikoterapist ve sosyal hizmet uzmanları tarafından
sosyal rehabilitasyona tabi tutulmaları ve tedavi edilmeleri gerekir. Burada sosyal
hizmetin diğer meslek dalları ve erbabıyla ilişki kurması, birlikte çalışması ve
disiplinler arası bir tavır sergilemesi gerekir.
Müracaatçı Odaklı Danışmanlık
Sosyal hizmet uygulamalarının en önemli ayaklarından birisi danışmanlıktır.
Müracaatçılar sorunlarını çözmede, sorunlarıyla baş etmede ve kendilerini
geliştirmede yetersiz kalmaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanı sorunlara karşı çözüm
üretemeyen ve yeterli olamayan müracaatçılarına savunuculuk yapar. Sosyal
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
22
Sosyal Hizmet Eylemleri
Sosyal hizmet uzmanı
bireyler, aileler, gruplar
ve toplumların sosyal
aktivitelerini yerine
getirirken oluşan
sorunlarına karşı
danışmanlık ve
savunuculuk görevini
yerine getirir.
Uzman, müracaatçı
odaklı danışmanlık
hizmeti verir ve
müracaatçısının
haklarını korur.
Müracaatçı müvekkil
gibidir.
İnsanlar bazen sahip
oldukları potansiyel
güçlerin farkına
varamamakta, bazen de
bu güçlerini
kullanamamaktadırlar.
hizmet uzmanı bireyler, aileler, gruplar ve toplumların sosyal aktivitelerini yerine
getirirken oluşan sorunlarına karşı danışmanlık ve savunuculuk görevini yerine
getirir.
Danışman, bireylerin kendi başlarına üstesinden gelemedikleri hukuksal,
insan ilişkileri, sosyal kopukluk, aile, gençlik gibi çözümsüzlüğe düştükleri sosyal
sorunlarda, onları sahip olduğu bilgi birikimiyle çözüme yönlendirmede
uzmanlaşmış kişidir. Bu kişinin bu hizmeti meslek haline getirmesine de
danışmanlık denir (Tomanbay, 1999). Uzman, müracaatçı odaklı danışmanlık
hizmeti verir ve müracaatçısının haklarını korur. Müracaatçı müvekkil gibidir.
Danışmanlık sürecinde sosyal hizmet uzmanları ve müracaatçılar sorunları
çözmek için ciddiyet arz eden gerçek ya da muhtemel bilgi ve kaynakları kullanarak
sorunu ortaya koymaya çalışırlar. Bu ünitede saydığımız tüm sosyal hizmet
eylemlerinde sosyal hizmet uzmanı müracaatçısına danışmanlık yapar. Uzman ve
müracaatçı işbirliği yaparak çalışır ve bilgi, değer ve becerilerini kullanarak
sorunları belirler, güçlü yönleri belirler, seçenekleri tartışır ve en uygun eylem
biçimlerini belirler. Danışman olarak sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıların
yetkinliklerine saygı göstermek, güçlü yönlerini öne çıkarmak ve çözümler üretmek
üzere birlikte çalışmalar yapar ve onları güçlendirir. Danışmanlık hizmeti birey,
grup, aile, toplum ve sosyal hizmet sistemi düzeyinde gerçekleşir. Bu düzeyde
sosyal hizmet uzmanı danışmanlık yaptığı kişileri kendine yeterli hale getirmek,
kolaylaştırmak, planlamak ve izlemek gibi roller üstlenir (Duyan, 2010).
Danışmanlık hizmetleri okulda, ailede, rehabilitasyon merkezlerinde,
danışma merkezlerinde, sahada ve ilgili birimlerde yerine getirilir. Örneğin okul
sosyal hizmeti kapsamında öğrencilerin mesleki seçim yapmak, psiko-sosyal,
arkadaşlık, öğretmen, ergenlik, ailevi ve akademik sorunlarının çözümünde
yönlendirici, yol gösterici, iyileştirici danışmanlık hizmeti verilir. Sosyal, kültürel,
ekonomik, psikolojik sorunlar, evlilik, iş bulma, sosyal haklarını koruma, geleceğini
teminat altına alma gibi yaşamının tüm kesitlerini etkileyecek konularda
danışmanlık hizmeti verilir. Tüm bu uygulamalar sorunları çözmeye yönelik
eylemlerdir.
Güçlendirme
Güçlendirme ile ilgili yedinci ünitede güçlendirme teorisi işlenirken geniş
bilgi verilmiştir. İnsanlar bazen sahip oldukları potansiyel güçlerin farkına
varamamakta, bazen de bu güçlerini kullanamamaktadırlar. Sosyal hizmet
güçlendirme eylemi ile bireyin herhangi bir sorunla karşılaşmama, oluşan sorununu
çözme ve sorunuyla baş etme melekeleri kazanır. Sosyal hizmette güçlendirme,
insanların yaşamlarını kontrol altına almaları için gereksinim duydukları kişisel,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
23
Sosyal Hizmet Eylemleri
kişilerarası ve politik güce ulaşmalarına yardımcı olmak ve onların yaşamlarını
olumsuz yönde etkileyen politikalar, kurumlar ve toplumsal tutumlarda değişiklikler
yapacak tarzda müracaatçılarla çalışma yapmaya denir (Duyan, 2010). Bu çalışma
esnasında müracaatçılarda meydana gelen olumlu değişiklikler motivasyonlarını
artırmakta, kendilerine güvenleri gelmekte ve elde ettikleri başarı dolayısıyla
güçleri artmaktadır. Hür irade, kararlılık, bağımsızlık, yeterlilik ve özerklik gibi
kişiye olumlu etki yapan hasletleri artırıcı strateji ve tedbirler bireylerin yeterli hale
gelmelerinde önemli meziyetlerdir.
Sosyal hizmet alanında
güçlendirme, yetersizlik
oryantasyonundan
farklı olarak kişide var
olduğu düşünülen gizli
veya açık kaynakların ve
potansiyelin gün ışığına
çıkartılmasına yönelik
profesyonel bir
gayrettir.
Günlük ihtiyaçlarını şahsi sorumluluk üstlenerek kendi azmi ve gücü ile
karşılayamayan risk gruplarına sağlanan profesyonel sosyal destek hizmetleri
hayatlarını idame ettirmeleri için son derece önemlidir. Sosyal hizmet alanında
güçlendirme, yetersizlik oryantasyonundan farklı olarak kişide var olduğu
düşünülen gizli veya açık kaynakların ve potansiyelin gün ışığına çıkartılmasına
yönelik profesyonel bir gayrettir. Bireye güç kazandırmada bir yöntem olarak
kullanılan güdülenme ile kişinin mevcut potansiyelini geliştirmesi, hayatını kendi
imkânlarıyla düzene sokması ve muhtaçlıktan kurtarılması hedeflenmektedir
(Seyyar ve Genç, 2010) .
Süreç olarak güçlendirme üç boyutlu alanda gerçekleştirilmektedir. Öncelikli
hedef, müracaatçıyı kendi yakın sosyal çevresi olan ailesi, akrabaları ve komşuları
bazında güçlendirmektir. Sonra sosyal mesafe olarak daha uzak kabul
edebileceğimiz mahalle ve toplum bazında güçlendirmek ve son olarak da kamusal
alan dediğimiz devlet düzeyinde güçlendirmek. Risk gruplarını bireysel, çevresel ve
hukuksal anlamda güçlendirmek güç bütünlüğünü oluşturur. Bu güçlendirme
eylemi sosyal hizmet uzmanları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Sosyal hizmet uygulamalarında bireylerin, ailelerin, grupların,
organizasyonların ve toplumun güçlendirilmesi için belli ilkeler çerçevesinde
hareket etmek gerekir. Müracaatçıların güçlendirilmesi için sosyal hizmet
uzmanlarına yol gösterici olabilecek dokuz ilke önermiştir. Bu ilkeler şunlardır
(Duyan, 2010):
1. Programları, müracaatçıların ve toplum üyelerinin ifade ettikleri tercihlere
ve ortaya koydukları gereksinimlerine göre şekillendir.
2. Program ve hizmetlerin müracaatçılar ve toplum için en üst düzeyde uygun
olmasını, müracaatçıların ve toplumun onlardan yararlanmasını sağla.
3. Müracaatçıların kendi kendine sorun çözebilmesi yaklaşımını benimseme.
4. Müracaatçıların ve toplumun güçlerini gündeme getir ve onları bu yönden
yapılandır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
24
Sosyal Hizmet Eylemleri
Güçlendirme sosyal
hizmet için temel eylem
ve önemli bir kuramdır.
5. En tercih edilen müdahale yöntemini uygulamak yerine, müdahaleyi
müracaatçının veya müracaatçı gruplarının kendine özgü taleplerine,
sorunlarına ve gereksinimlerine uygun olarak düzenle ve yeniden tanımla.
6. Uygulamanın ve politika geliştirmenin önceliklerini belirlemek için liderlik
yapmalarını sağla.
7. Güçlendirme dikkate değer bir zaman ve sürekli bir çaba gerektirdiği için
sabırlı ol.
8. Sosyal hizmet uzmanlarının işteki kendi güçsüzlüğü ve gücünü sürekli
dikkate al.
9. Genel iyilik durumuna katkı vermek için yerel bilgiyi kullan
Güçlendirme sosyal hizmet için temel eylem ve önemli bir kuramdır.
Güçlendirme sistematik bir eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve
güçlendirilecek müracaatçının gizli kalan tarafları ve gerçek yetenekleri ortaya
çıkarılabilecek testlerden geçirilmektedir. Bunun için süreç ve eğitim önemli bir
yere sahiptir. Çünkü bu süreç zaman alabilir ve kişiye özel eğitim programları
gerekebilir. Uzmanların bilgi, beceri ve tecrübeleri de başarılı olmada önemli bir
etkendir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
25
Özet
Sosyal Hizmet Eylemleri
•Sosyal hizmet disiplini ve mesleği müracaatçılarını toplumla bütünleştirmek,
sosyal sorunlarını çözmek, insana yaraşır bir hayat tarzı benimsetmek ve
kazandırmak üzere atmış olduğu adımlara ve yaptığı müdahalelere sosyal
eylem diyoruz. Sosyal hizmet mesleği eylem odaklı bir alandır. Sosyal sorunların
üzerine gider, kendi oluşturduğu metotları ve diğer disiplinlerden aldığı
desteklerle sorunları tespit eder ve yine kendi yöntemleriyle eylemlerini
gerçekleştirir. Müracaatçılarla yapılan çalışmalar, bireylerde meydana getirilen
iyileştirmeler sorum çözme, baş etme ve geliştirme amaçlıdır. Meslek olarak
tanıları ortaya koyar, gerekli incelemeleri yapar, müracaatçıyı destekler, yardım
eder, tavsiyelerde bulunur, danışmanlık ve savunuculuk yapar. Tüm bu
eylemlerini psikolojik, sosyal, fiziksel ve ekonomik sorunlar yaşayan bireyleri
desteklemek için yapar.
•Sosyal hizmet eylemlerini gerçekleştirirken müracaatçılarını ve sorunlarını
bireysel, ailevi, grupsal ve toplumsal olarak mercek altına alır, vakaları geniş bir
şekilde değerlendirerek sorunu somutlaştırır, ardından en uygun müdahale
planını hazırlayarak, uygulama aşamasına geçer.
•Bu süreçte rastgele ve tesadüfi bir eylem söz konusu olamaz denilebilir. Sosyal
olaylara karşı taşkınlık yapan ve istem dışı davranış bozukluğu gösteren
bireyleri sosyal kontrol araçları ile kontrol altına alır ve olumsuz davranışlarına
karşı destekler. İlgi alanına giren gruplar daha çok risk grubu oldukları için
sosyal haklarını bilememekte veya haklarını kullanamamaktadırlar. Sosyal
haklarını koruma, kendini tanıma, kabiliyetleri ortaya çıkarma, bireyler
üzerinde iyileştirici ve geliştirici çalışmalar yapma sosyal hizmet eylem türleri
arasındadır.
•Beklenmedik bir olay karşısında, krize giren kişi ve kriz olayı ile yakından
ilgilenir, oluşan travmaların tedavisi ve bireylerin eski hallerine dönmeleri için
bilimsel müdahale yöntemleriyle olaylara müdahale eder. Bu eylemlerini
olayların ve bireylerin genel durumlarını dikkate alarak çoklu bakış açısıyla
gerçekleştirir. Her türlü ayrımcılık ve sosyal dışlanmışlık ile mücadele ederek
sosyal bütünleşme ruhu oluşmuş, birlik ve beraberlik şuuru içinde eşit
haklardan adil bir şekilde yararlanan vatandaş profili ortaya çıkarmaya çalışır.
Ayrımcılığa tabi tutulan risk gruplarının insan onuruna yakışır bir şekilde
yaşamaları için mücadele eder. Bu süreç içinde sosyal, kültürel, ekonomik ve
siyasal sapma içinde bulunan bireylerin davranışlarını kontrol altına alarak
toplumsal değerlerin zedelenmesine müsaade etmez.
•Ahlaki değerler, sosyal normlar bir toplumun varlığı ve devamı için
kaynaştırıcı unsurlardır. Sosyal dayanışma ve aynı değerler etrafında
toplanma ruhu kazandırır. Sosyal hizmet eylem türleri bütün bu alanlarda
önemli fonksiyonlar yerine getirir. Müracaatçıların haklarını savunur.
Onlara danışır ve kendi tecrübesinden de yararlandırır, yol gösterir ve
danışmanlık yapar. Kendilerini yeterli bulmayan, ancak gerçekte yeterli olan
bireyleri güçlendirir, gerçek güçlerini kendilerine hissettirir, kendilerine
yeterli hâle getirir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
26
Sosyal Hizmet Eylemleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi Parsons’ın eylemi açıklamak için kullandığı mantıksal
çerçeve içinde yer almamaktadır?
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
a) Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder.
b) Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan bir amaç olmalıdır.
c) Eylem bir durumla başlatılır.
d) Eylemde şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki biçimi oluşur.
e) Eylem sorunun çözümü için alınan önlemleri ifade eder.
2. İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için hangi
boyutuyla bir bütün olarak mercek altına alınması gerekir?
a) Fiziksel
b) Duygusal
c) Cinsel
d) Sosyal
e) Politik
3. Aşağıdakilerden hangisi Baldwin’e göre kriz tiplerinden birisi değildir?
a) Durumsal Krizler
b) Yaşamsal Krizler
c) Psikopatolojik Krizler
d) Fiziksel krizler
e) Psikiyatrik Aciller
4. Aşağıdakilerden hangisi sapma türlerinden değildir?
a) Hayati Sapma
b) Zihnî Sapma
c) Cinsel Sapma
d) Davranış Sapması
e) Ekonomide Sapma
5. Aşağıdakilerden hangisi danışmanlık hizmeti verme düzeylerinden değildir?
a) Topluluk
d) Birey
b) Grup
e) Toplum
c) Sosyal hizmet sistemi
Cevaplar: 1.E , 2.C , 3.D , 4.A , 5.A
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
27
Sosyal Hizmet Eylemleri
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR
Aksan, G.- Alptekin, D. (2009). Küresel Yoksuluk, Yoksulluk Kültürü Ve Toplumsal
Aidiyet Bağlamında Yoksulluğun Değişen Yüzü. I. Uluslar arası Davraz Kongresi
, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Aktaş, A. M. (2003). Kriz Durumlarında Sosyal Hizmet Müdahalesi. Kriz Dergisi, 11,
3. Ankara: Ankara Üniversitesi .
Bonner, A. (2006). Social Exclusion and The Way Out. West Sussex: Jonh Wiley &
Sons, Ltd.
Çay, C. (2011). Aile İçi Şiddette Kriz ve Krize Müdahale.
www.sosyalhizmetuzmani.org/ailesiddet_kriz_mudh.htm adresinden 20
Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
Demir, F.(2005). Anayasa Hukukuna Giriş, Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku.
İzmir: Barış Yayınları
Demirbilek, S. (2009). Sosyal Politika Bağlamında Sosyal Hizmet. İzmir: DEÜ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi .
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri.
Ankara: Aydınlar Matbaacılık.
Erbay, E.(2004). Sosyal Hizmette kriz Müdahalesi. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi,
15(1. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Erdoğdu, S. (2004). Sosyal Politikada ‘Avrupalı’ Bir Kavram Sosyal Dışlanma.
Çalışma Ortamı Dergisi, sayı:75. Ankara: 75 Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar
Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı.
Ersever, O . G.(1981). Cn. A. Comparison of Three Major Approaches to Crisis and
Crisis İntervention. Author, University of Northern Colorado
Gökbayrak, Ş. (2005). Avrupa Birliği’nin Sosyal Koruma Sorunsalı Olarak Sosyal
İçerme Politikaları. Çalışma Ortamı Dergisi, 80. Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan
Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı,
Gülmez, M. (2009). İnsan Hakları Olarak Sosyal Haklar Ve Sosyal Haksızlıklar.
Uluslar arası Sosyal Haklar Sempozyumu. Bildiriler, Antalya: Akdeniz
Üniveristesi, Belediye-İş Sendikası Yayını.
Kongar, E. (1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği.
Kozacıoğlu, G. ve Gördürür, H. (1995). Bireyden Topluma Ruh Sağlığı. İstanbul: Alfa.
Marrshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev. Osman AKINHAY ve Derya
KÖMÜRCÜ). Ankara: Bilim ve Sanat.
Özden A. (1993). Krize Müdahalenin Psikiyatrideki Yeri. Kriz Dergisi, 1(3), Güz
Dönemi, Ankara
Özgökçeler, S. ve Bıçkı, D. (2010). Özürlülerin Sosyal Dışlanma Boyutları: Bursa Ve
Çanakkale Örneklerinden Yansıyanlar. II. Ulusal Sosyal haklar Sempozyumu,
Pamukkale Üniversitesi. İstanbul: Petrol-İş.
Özgökçeler, S. (2006). Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ve Engellilerin Sosyal Politikası
Bağlamında Değerlendirilmesi. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ
Üniversitesi SBE, Bursa
Parsons, T. (1968). The Structure of Social Action. The Free Pres, New York.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
28
Sosyal Hizmet Eylemleri
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri (Ansiklopedik Sosyal
Pedagojik Çalışma Sözlüğü). Sakarya: Sakarya.
Simon, B. (1994). The Empowerment Tradition in American Social Work: a History.
New York: Columbia University.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.
Tufan, B., Sayar, Ö., ve Koçyıldırım, G. (2009). Sosyal Bir Hak Olarak Sosyal Hizmet.
Uluslar arası Sosyal haklar Sempozyumu, Akdeniz Üniversitesi, Antalya.
Ankara: Belediye-İş Sendikası .
Valentine, C. A. (1968). Culture and Poverty: Critique and Counter-Proposals.
Chicago: The University of Chicago.
Weber, M. (2002).” Objectivity” in Social Science. I. Calhoun, C. Gerteis, J. Moddy,
J. Pfaff, S. Schmidt, K. Virk, I. Blackwell, Oxford (eds.), Classical Sociological
Theory. Madlen, USA: Blackwell Publishing.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
29
Download