HEDEFLER İÇİNDEKİLER SOSYAL HİZMET EYLEMLERİ • Sosyal Hizmet Eylemlerinin Kavramsal Çerçevesi • Sosyal Hizmet Eylem Türleri • Mercek Altına Alma, Kendini Yorumlama • Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek Oluşturma • Sosyal Haklardan Yararlanma • Kriz Müdahalesi, Çoklu Bakış • Ayrımcılık ve Sosyal Dışlanmışlık İle Mücadele • Sosyal İçerme, Sosyal sapma ile Mücadele • Danışmanlık ve Güçlendirme • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Eylem, sosyal eylem ve sosyal hizmet eylem kavramlarını bilecek • Sosyal hizmet eylemleri hakkında bilgi sahibi olabilecek • Eylemlerinin müracaatçıya sağladığı katkıları anlayabilecek • Bu eylemlerin sosyal hizmet uzmanı açısından önemini kavrayabilecek • Sosyal sorunların çözümüne katkılarını değerlendirebileceksiniz. SOSYAL HİZMET BİLİMİNE GİRİŞ ÜNİTE 9 Sosyal Hizmet Eylemleri GİRİŞ Sosyal hizmet, bilim ve meslek olarak yoksulluk, göç, madde bağımlılığı, istismar gibi birçok sosyal sorunla mücadele ederek toplumun refaha kavuşmasını hedeflemektedir. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek olan müdahalelerin sistematik bir yapıya kavuşturulması ve eylemlerin belli metot ve tekniklere göre yapılması hizmetlere hız ve kolaylık kazandıracaktır. Bu eylem biçimleri, hedef odaklı çalışma planları yapmak açısından sosyal hizmet uzmanları için birer düşünce ve aksiyon araçlarıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının hedeflere zamanında ve doğru ulaşabilmek için, ilkeli hareket etmesi ve eylemlerinin ilkelerini belirlemesi gerekmektedir. Sosyal hizmet sosyal eyleme dayalı bir meslektir. Her mesleğin bir eylem planı ve uygulaması vardır. Eylem planları uygulanırken mesleki etiğe azami dikkat edilmesi gerekir. Mesleki etikle ilgili tanım ve açıklamalara 3. ünitede yer verilmiştir. Sosyal hizmet, eylemlerini gerçekleştirirken mesleki etik ilkelere uygun hareket etmek zorundadır. Mesleki etik doğruluk, yasallık, yeterlilik, güvenirlik, mesleğe bağlılık gibi temel ilkeleri gerektirir. Sosyal hizmet sosyal eyleme dayalı bir meslektir. Sosyal çalışmanın iş başında sergilediği faaliyetler (eylemler); biçim, tür ve prensip olarak değişik yaklaşım ve teorilerden yararlanarak belirlenmiştir. Ayrıca mesleğin kendine has tecrübelerinden ve bilimsel bilgiden yararlanılarak oluşturduğu eylemleri vardır. Bu ünite de eylem türleri ve araçlarının bilimsel temellere dayanılarak sosyal hizmet alanında nasıl kullanılabileceği, hedefe daha kısa zamanda ve daha kolay ulaşmak için bu eylem araçlarının gereklilikleri ve sosyal hizmet uzmanı (çalışmacı) için bu alandaki bilgi donanımı ve beceri geliştirmenin müracaatçı açısından önemi kavranacaktır. SOSYAL HİZMET EYLEMLERİNİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ Sosyal hizmet mesleğini bireysel eylemden ziyade sosyal eylem ilgilendirir. Eylem; iş, çalışma, hareket eden bireyin kendine göre anlamlandırdığı insan davranışı, var olan bir durumu değiştirme, daha ileriye götürme ve bu yönde gösterilen gayretlerdir. Sosyal hizmet mesleğini bireysel eylemden ziyade sosyal eylem ilgilendirir. Her eylem sosyal değildir. Eylemde bulunan aktör eylemini şekillendirirken eylemi başkasının davranışına göre yönlendirir veya onları örnek alarak eylemini davranışa çevirirse o zaman eylem sosyal olur. Sosyal eylem, insan eylemlerinin ilgililer arasında karşılıklı etkileşim sonucu oluşturdukları alt sınıfın ya da sosyal grupların ortak tavırları olarak tanımlanabilir. Sosyal eylem tek şekilliliği yaygın olan, sıklıkla aynı birey tarafından tekrarlanan veya eş zamanlı olarak birden çok birey tarafından gerçekleştirilen ve aynı eylemcilere atfedilebilir sübjektif bir anlam taşımaktadır. Sosyal eylem muhatap kitlenin geçmiş ve şimdiki davranışları ile gelecekte tahmin edilen davranışları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 Sosyal Hizmet Eylemleri dikkate alınarak gerçekleştirilir. Dolayısıyla sosyal eylem normlar, değerler, fikirler, davranışlar, amaçlar ve durumsal koşullar ile aktör arasındaki ilişkilerden oluşur. Eylemde aktör yani fail önemlidir ve kendi duygularını da dikkate alarak eylemini gerçekleştirir. Parsons eylemi şu mantıksal çerçeve ile açıklamaya çalışmıştır (Parsons, 1968) Sosyal hizmet mesleğini bireysel eylemden ziyade sosyal eylem ilgilendirir. 1. Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder. 2. Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan ve aynı zamanda eylem sürecini de belirleyen bir amaç olmalıdır. 3. Eylem bir durumla başlatılır. Bu durum şartlar ve kullanılan araçlara göre değişebilir. Aktör duruma ya müdahale etmez ya da çok az müdahale eder. 4. Eylem söz konusu olduğunda şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki biçimi oluşur. Bu ilişki biçimi de amaca ulaşmak için alternatif araç seçmede, eylemin normatif bağlayıcılığına bağlıdır. Araçlar, ne rastgele ne de eylemin ortaya çıktığı duruma bağımlı olamaz. Meslekler için sosyal eylem çok önemlidir. Meslek elemanları kendi mesleklerini icra ederken veya meslekler arası yardımlaşma ve fikir alışverişinde bulunmaları gerekirken bu koordinasyonu sağlayamazlarsa verimli sonuçlar alamazlar. Meslekler olumlu ve verimli sonuçlar almak için yöntemlerini belirlerken sosyal eylemi ana yöntemleri arasına alırlar. Meslek elemanı eylemini yerine getirirken bunun sosyalizasyonundan kaçınırsa mesleğinin hakkını veremez. Sosyal hizmet mesleği ve uzmanları sosyal eylemi önemli bir yöntem olarak kullanmaktadırlar. Birey, grup, aile, toplum ve organizasyonların sosyal sorunlarının çözümüne yönelik yapılan sosyal çalışmalar genelci (bütüncül) yaklaşımla çözülmeye çalışılır. Burada sorunun ilişkili olduğu tüm gruplar incelenir ve değerlendirilir. Max Weber sosyal eylemi dört tip eylem aracılığı ile sınıflandırır(Weber, 2002) 1. Amaca Dayalı Akılcı Eylem (Araçsal eylem): Bu eylem tipinde aktör eylemini diğer bireylerin beklentilerine ve eylem nesnesinin yarattığı sosyal çevresel beklentilere göre belirlemektedir. Bu beklentilerin durumu ve anlamı, aktörün kendi eyleminin rasyonel amacına ve eyleminin sonucunu tasarlamasına bağlıdır. 2. Değere Dayalı Rasyonel Eylem: Eylemin belirleyicisi aktörün etik, estetik, dinsel, sosyal gerçeklikler ve bu değerlere bilinçli olarak inancıdır. Bu eylem tipinde sonuçların tahmin edilmesi oldukça zordur. Her ne kadar değerler toplum tarafından benimsenmiş genel normlar olsa da aktör kendisi ile içselleştirdiği belli bir amaçlar doğrultusunda eylemini gerçekleştirmek istediği için sonuçlar aktöre göre değişir. 3. Duygusal Eylem: Bu eylem tipinde belirleyici nokta, aktörün mizacının ve içinde bulunduğu öznel durumun eylemi ve eylemin araçlarını belirlemesidir. Eylemi belirleyici aktör, kullandığı araçları bilinçli seçmez, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal hizmet mesleği açısından aktör sosyal hizmet uzmanıdır. sosyal eylem araştırması; sosyal, biyolojik ve ekonomik refah ile birbirine bağlılığın sosyal ağlar aracılığı ile belirlendiğini göstermektedir. Sosyal hizmette yöntem çok önemlidir. geçmişten getirdiği ve içinde bulunduğu durumu dikkate alarak tepkilerini gösterir. Çocuğuna kızan bir annenin çocuğuna tokat atması duygusal eyleme örnek olabilir. 4. Geleneksel Eylem: Bu eylem tipinin belirleyicisi kökleşmiş ve değiştirilmesi çok zor olan geleneksel alışkanlıklardır. Burada alışılmış uyaranlar karşısında yine alışkanlık haline gelmiş, duygusuz, donuk ve önceden edinilmiş tutumlar doğrultusunda direten bir tepki vardır. Bu eylem tiplerinin ortak noktası eyleme anlamlı ve bilinçli olarak yönelmedir. Özellikle amaç ve değer bakımından akılcı eylemlerde amaçlar ve araçlar belirlenirken seçimlerin anlamlı ve bilinçli yapıldığı açık bir şekilde görülmektedir. Aktör amacını açıkça tasarlar ve amacına ulaşmak için en uygun araçları seçer. Sosyal hizmet mesleği açısından aktör sosyal hizmet uzmanıdır. Uzman eylemlerini gerçekleştirirken olaya sosyal açıdan bakması ve daha çok olay ve olguyu odak alarak müracaatçısına yönelmesi ve sosyal sorunların çözümüne odaklanması gerekir. Bu işlem yapılmadan önce sosyal eylem araştırması yapılması gerekir. Sosyal eylem araştırması, organizasyonların sosyal sistemlerinin işleyiş biçimini belirleyen bir çalışmadır. Sosyal eylem araştırması mal ve hizmet sektöründe sosyal ilişki ağının nasıl geliştiğini ve yürüdüğünü belirler. Sosyal ilişki ağları bireylerin kendisinden başka diğer çalışanların bilgisine ulaşılmasını sağlar, birbirlerinin hizmete katkılarını gösterir, toplu halde öğrenmeyi öğretir, değerlendirme yaptırır ve fikir teatisi yaparak ortak tavır belirlenmesine zemin hazırlar. Sorunları birbirine karıştırmadan bir bütün olarak ele alan sosyal eylem araştırması sosyal, biyolojik ve ekonomik refah ile birbirine bağlılığın sosyal ağlar aracılığı ile belirlendiğini göstermektedir. Sosyal hizmet eylem araçları, bireysel sosyal pedagojik bakım, hayat şartlarına yönelik oryantasyon, müracaatçı odaklı danışmanlık, ekonomik sıkıntısı olan müracaatçıların yoksulluktan kurtulmaları, özel sosyal koruma araçları ve işsizlerin iş sahibi olmalarını sağlamak veya istihdam edilmelerine katkı sağlamak gibi amaçlar taşımaktadır. Peter Lüssi’ye göre yetişkin müracaatçılara yönelik en önemli eylem biçimleri danışmanlık, koruma, ihtiyaçları karşılama, temsil ve müdahale, Hermann Giesecke’ye göre çocuk ve genç müracaatçılara yönelik en önemli eylem biçimleri, pedagojik destek ve yardım, eğitim, danışmanlık ve uyum konusunda destek sağlamaktır. Bu uygulamalar esnasında iş ahlakı ve hedef kitle açısından mesleki ve etik ilkelere uymak gerekir. Sosyal hizmet mesleği hizmet alanlarına odaklandığında müracaatçılarla yaptığı çalışmalarda (eylem) daha verimli sonuç almak için sosyal hizmet eylemlerini kullanmaktadır. Her sosyal araştırma veya çalışma, profesyonelce hizmet edebilmesi ve sağlıklı neticeler alabilmesi için ortaya koyduğu eylemlerini Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4 Sosyal Hizmet Eylemleri biçimlendirmesi, şekillendirmesi ve bir yönteme dayandırması gerekir. Sosyal hizmette yöntem çok önemlidir. Hedefe daha kolay ve daha hızlı ulaşılmasını sağlar ve kullandığı araçlarla elde ettiği bulguları kullanılır hale getirerek eylem aşamasında bu bulgulardan yararlanır. Sosyal hizmet alanı ve çalışanları, müracaatçıları ile yaptığı uygulamalarda kullandığı başlıca eylem türleri: Mercek altına alma, sosyal kontrol, sosyal hakların korunması, kendini yorumlama, kriz müdahalesi, çoklu bakış ve yöntem plüralizmi (metot çokluğu), ayrımcılık ile mücadele, sosyal dışlanmışlık ile mücadele, sosyal içerme, uyum, sosyal sapma ile mücadele, müracaatçı odaklı danışmanlık ve güçlendirme olarak belirlenerek bu ünitede işlenecektir. Sosyal hizmet eylemleri hedef odaklı sosyal çalışma uygulamalarında sosyal destek sürecini içerik ve zamanlama açısından planlamak amacıyla bilgilendirme, rehberlik, danışmanlık ve sosyal yardım işlevini yerine getirmektedir. Koruma amaçlı ise müdahale, eğitim, sosyal pedagojik, psikolojik ve manevi destek hizmetleri sağlamaktadır(Seyyar ve Genç, 2010). Sosyal hizmet eylemleri sorun çözme merkezli müdahalelerdir. Sosyal hizmet eylemleri sorun çözme merkezli müdahalelerdir. Sosyal eylemin uygulama ilkeleri ana hatlarıyla şu aşamalardan oluşur: Bilinç oluşturulur, bu bilinç yaygınlaştırılır, liderlere aktarılır, duygusal bir dürtü bulundurulur, farklı çözümler geliştirilir, çözümlerin kesişim noktaları belirlenir, uygun çözüme karar verilir, sorun herkesle tartışılır, çözümler birleştirilir, geçici bir uzlaşı ile eyleme geçilir (Kongar, 1972) Aşağıda açıklanacak olan sosyal hizmet eylemleri kendi içerisinde sorun alanı, içeriği, hedef kitlesi ve müdahale metotları da dikkate alınarak bu sıralamayı takip eder ve sorunlarını çözüme kavuşturur. SOSYAL HİZMET EYLEM TÜRLERİ Mercek Altına Alma Olayların çözümüne yönelik geliştirilen uygun yöntemler sorun çözme sürecini mercek altına almayı sağlar. Sosyal hizmet yöntemlerinden kabul edilen mercek altına alma eylemi, sosyal olay ve müracaatçı hakkında elde edilen değişik bilgi, bulgu ve ifadeleri belli bir noktada toplama ve olaya odaklanma faaliyetidir. Mercek altına alma, yardım ve sosyal destek sürecinde bir eylem ilkesi, müracaatçı ile görüşmelerde ise bir eylem aracıdır. Bu eylemle birey ya da olay kontrol altına alınır. Sosyal hizmet uzmanının müracaatçının eğilimlerini incelemek ve bunlara bir anlam yüklemenin ötesinde sorunun çözümüne odaklanması eylem türüdür (Seyyar ve Genç, 2010). Sosyal hizmet uzmanı, sorunlarını günlük olayların akışına göre çözmeye çalışan ve bunun ötesine geçemeyen müracaatçılarını fikren ve ruhen destekleyerek yönlendirir, sorunlarının kısa bir zaman içinde çözüleceğinin Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 Sosyal Hizmet Eylemleri izlenimini verir, bireyin kendine güvenini sağlar ve bunun için izlenecek yöntemleri de belirler. Olayların çözümüne yönelik geliştirilen uygun yöntemler sorun çözme sürecini mercek altına almayı sağlar. Bir yöntem ve eylem aracı olarak mercek altına alma, planlanan görüşmelerde çözüme odaklanan ve daha kısa zamanda sonuca ulaşmayı sağlayan önemli bir eylemdir. Bireyin kişisel durumu, kişiler arası ilişkileri ve toplumsal koşulları vakaların belirleyici parametreleridir. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçıların sorunlarını incelerken sorun oluşturan vakaları tüm yönleriyle izler, inceler ve değerlendirir. Vakalar kendilerini etkileyen diğer unsurlardan bağımsız olarak değerlendirildiklerinde bireyi bu duruma iten tüm etkenler görülemez, bağımsız değişkenler değerlendirilemez ve istenen sonuçlara ulaşılamaz. Bireyin kişisel durumu, kişiler arası ilişkileri ve toplumsal koşulları vakaların belirleyici parametreleridir. Sosyal hizmet disiplini, yaklaşım ve müdahalelerini bu parametreler üzerinde yoğunlaşarak değerlendirmekte ve müracaatçıyı kendi içselliği içinde bir bütün olarak ele alarak bütün yaşamsal alanları üzerinde eş zamanlı olarak çalışmaktadır. İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal, kültürel ve politik boyutlarıyla bir bütün olarak mercek altına alınması gerekir. Bireylerin tüm yaşamını ve sorun olarak gördüğü durumunu etkileyen bu boyutlardan herhangi biri göz ardı edildiğinde o kişinin nasıl düşündüğü, nasıl hissettiği, nasıl yaşadığı, eylemlerini nasıl harekete geçirdiğini anlamak, açıklamak ve yorumlamak sınırlandırılmış olur. Vaka incelemesinde önce olaylar geniş bir çerçeve çizilerek bütün boyutlarıyla ele alınır, elde edilen bulgular yorumlanıp değerlendirilir sonra buluşma noktaları belirlenip mercek altına alınır. Sosyal hizmet, müracaatçıyı ve sorunlarını mercek altına alarak parçalardan bütün oluşturur ve geniş bir bakış açısıyla yorumlar, değerlendirir, yöntemlerini formüle eder, bunları uygular ve vakaları sonlandırır. Toplumun huzur ve refahı sosyal hizmetin önemli hedeflerindendir. Sosyal kontrol aracılığı ile normlar, değerler ve alışkanlıklar korunma altına alınmaktadır Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek Oluşturma Sorunlu bireylerin diğer insanlara veya topluma zarar vermesi halinde davranışlarının veya eylemlerinin bir şekilde kontrol altına alınması gerekir. Toplumun huzur ve refahı sosyal hizmetin önemli hedeflerindendir. Bireylerin kontrol altına alınması çeşitli sosyal kontrol mekanizmaları aracılığı ile sağlanmaktadır. Sosyal düzenin devamı veya fertlerin, bu sistemin beklentilerine uygun bir biçimde hareket etmelerini sağlamak maksadıyla fertlere, sosyal beklentilere uygun davranışlar empoze eden (yazılı veya yazılı olmayan) sosyal normlar, değerler, tedbirler veya müeyyidelere sosyal kontrol denir. Sosyal kontrol; bireylerin, devlet, sistem, düzen, toplum veya dini değerler tarafından kabul edilen ve benimsenen; tutum, davranış ve değerlere uymalarını sağlamak gayesiyle, kişilere, dolaylı-dolaysız, aleni-açık, resmî-gayri resmî bir biçimde uygulanan bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6 Sosyal Hizmet Eylemleri sosyal baskı türüdür. Sosyal kontrol aracılığı ile normlar, değerler ve alışkanlıklar korunma altına alınmaktadır. Toplum tarafından genel kabul görmüş davranış kalıplarını korumak, sürdürmek, bunları gelecek nesillere aktarmak ve sosyal sapmaları önlemek için bireylere değerlerin ve kültürün normal kurallarına saygılı olmayı öğreten planlı, sistemli, resmî veya gayri resmî denetim mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Sosyal kontrol mekanizmaları kişilerin sosyalleşmesi sürecinde sosyal davranış kalıplarını öğrenmelerine, onlara uygun davranmalarına ve onları sürekli hale getirmeye katkı sağlamaktadır. Bu mekanizmalar genel olarak örf, adet, gelenek, din, ahlak, hukuk, töre, eğitim, müeyyide ve bütünleştirici ve eğitici iletişim araçları olarak sayılabilir. Sosyal kontrol araçları sanayi ve modern toplumlardan ziyade, klasik ve geleneksel bağların kuvvetli olduğu cemaat tipi toplumlarda, kırsal ve köylerde daha hızlı işlemektedir. Bu araç kişisel hürriyet ve bağımsızlığı engelleyen, baskı, tehdit, ceza ve siyasi otoriteye karşı korkuyu içselleştiren bir unsur gibi gözükse de toplumsal refah ve uyumun sağlanması için sosyal dokunun içine kesintisiz bir şekilde nüfuz ederek başkalarına zarar vermemek, dayanıklı ve kalıcı kültürel değerler oluşturmak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, ortak değerler etrafında toplanmak ve millet olma ruhu oluşturmak için önemli bir sosyal eylemdir. Bu sosyal eylemle bireylerin sosyal uyumu kolaylaşır, sosyal ilişkileri gelişir, örnek davranış kalıplarını taklit yoluyla öğrenir, sosyal kaidelerden sapmaları önlenir, şahsiyet kazanmalarına yardımcı olunur, toplum düzeni korunur ve devamlılığı sağlanır, cemiyette otorite sağlanır, sosyal barış temin edilir ve sosyal yapıdaki çözülmeler önlenir. Sosyal kontrol devlet tarafından kendi normları dikkate alınarak sağlanır ve toplumların ve sosyal grupların yapısı ve özelliklerine göre değişik araçlar kullanılır. Sosyal kontrol çeşitlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz 1. Olumlu sosyal kontrol: İkna, tavsiye, teşvik, eğitme ve ödül gibi iyimser mekanizmalar. 2. Olumsuz sosyal kontrol: Olumlu araçlarla kontrol altına alınamayan bireylere cebrî yönü ağır olan tehdit, emir, zorlama, zulüm, baskı ve cezalandırma yöntemleriyle etkileme. 3. Resmî sosyal kontrol: Siyasi otorite tarafından resmî olarak, planlı bir şekilde tasarlanmış, uygulanması mecburi olan bazı ölçütlerin kurumlaştırılması. 4. Gayri resmî sosyal kontrol: Toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışların, kişilerce uygulanmamasını sağlayan töre ve gelenekler. 5. Grup kontrolü: Grup üyelerinin, grup baskısına uğramamak için, grup kurallarına, bilinçli ve gönüllü olarak sadakat göstermeleri. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal destek, insanın kendisiyle ilgilenildiğine, değer verildiğine ve o toplumun bir üyesi olarak kabul edildiğine inanmasını sağlayan bir süreçtir Sosyal destek; bireyi madden, duygusal, bilişsel ve sosyal olarak rahatlatır. 6. Kurum kontrolü: Kişinin, uzun deneyimler sonucunda hâkim kültürün ve kurumların alıştırdığı davranış kaidelerini, fazla düşünmeksizin uygulaması. 7. Toplum kontrolü: İçinde yaşanılan cemiyet tarafından kabul görmüş davranış örüntülerinin ayıplama, kınama, cezalandırma gibi sosyal dışlanma kaygısıyla kabul edilmesi ve uygulanması. Sosyal kontrolü sosyal destek adı altında daha yumuşak bir geçişle sağlamak mümkündür. Belki de sosyal kontrol yerine sosyal destek kavramını kullanmak bireylere ve gruplara daha kolay ulaşılmasını sağlayarak kendileri ile toplumsal bağlar kurulması, güçlendirilmeleri ve kendilerine yeterli hale getirilmeleri için daha uygulanabilir ve kabul görür bir yöntem olacaktır. Sosyal destek, insanın kendisiyle ilgilenildiğine, değer verildiğine ve o toplumun bir üyesi olarak kabul edildiğine inanmasını sağlayan bir süreçtir.Sosyal destek insanın kaygı ve duygulanım bozukluğu yaşadığı zamanlarda ve stresli bir olay karşısında ihtiyaç duyduğu ve sosyal çevresinden aldığı bir yardımdır. Sosyal destek almak/vermek için insanların birbirleriyle sosyal bağlarının olması gerekir. Sosyal hizmet mesleği ve çalışanı müracaatçılarını ilişki kurması gereken tüm gruplarla çeşitli ağlar aracılığı bir araya getirir ve sosyal destek sağlattırır. Sosyal destek, bireyi madden, duygusal, bilişsel ve sosyal olarak rahatlatır. Maddi destek günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılama, hayata tutunma ve başkalarına bağımlılığını giderme yönünde hayati bir boşluğu doldurur. Psiko-sosyal destek kişileri kendi kendine yeterli hâle gelmesi için güçlendirir, cesaretlendirir, azmettirir ve harekete geçmesini sağlar. Duygusal destek kişinin içtenlikli hislerinin canlı tutulmasını sağlar. Sevgi, saygı, ilgi, şefkat, hoşgörü, aidiyet, benlik, kişilik gibi ihtiyaçların giderilmesi duygusal destekle mümkündür. Bilişsel destek kişinin kendisini ve çevresini daha kolay algılamasına, sorunlarını kavramasına, aldığı desteği doğru algılamasına yardımcı olur. Sosyal Haklardan Yararlanma Sosyal hizmetlerden yararlanması gereken tüm bireyler ve risk grupları soysal haklar konusunda önemli sorunlar yaşamaktadır. Sosyal hizmet müracaatçıları toplumla ve yaşamla tam uyum sağlayamadıkları, yeterli bilgi birikimine sahip olmadıkları, gündemi ve kendilerine sağlanan hakları takip edemedikleri için; sosyal haklarını, bu hakların önemini ve bu haklar kullanıldığında kendilerine sağlanacak katma değerleri bilememektedirler. Risk gruplarının sosyal haklarını elde etmeleri, onları korumaları ve onlardan yararlanmaları için sosyal hizmet uzmanı tarafından desteklenmeleri, bilinçlendirilmeleri ve danışmanlık hizmetlerinden yararlandırılmaları gerekmektedir. Sosyal hizmet hak temelli bir meslektir. Sosyal hizmet hak temelli bir meslektir. Kullandığı kavramlar ve bu kavramlara yüklenen anlamlar değerlendirildiğinde sosyal hizmetin geçmişten Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal çalışmacı müracaatçısının haklarını elde etme, koruma ve kollama yönünde savunucu bir rol üstlenir. Sosyal haklar eşitlik ve adalet kavramları üzerine bina edilmiştir. Sosyal haklar, “insan haysiyeti” çerçevesinde şekillenmiştir. geleceğe kadar bir insan hakları mesleği olduğu rahatça anlaşılır. Bu durum Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW) tarafından da böyle algılanmış ve 1998 yılında deklere edilmiştir. Sosyal çalışmacı müracaatçısının haklarını elde etme, koruma ve kollama yönünde savunucu bir rol üstlenir. Sosyal hizmet insana değer vermekte, yaşam kalitesini ve refah seviyesini yükseltmek için haklarının korunması gerektiğini savunmaktadır (Tufan, Sayar ve Koçyıldırım, 2009). Sosyal hak arama eylemi Avrupa’da ortaya çıkmış ve uzun süre gündemi oluşturmuş, uluslararası ortak tavır haline gelmiş ve artık tüm toplumların ilgilendiği bir kavram haline gelmiştir. Sosyal haklar eşitlik ve adalet kavramları üzerine bina edilmiştir. Sosyal haklar yaşamın tüm alanlarında ve ilişkilerinde var olan sosyal eşitsizlik ve adaletsizliklerin giderilmesini, soyut eşitliğin somut eşitliğe, biçimsel eşitliğin olgusal eşitliğe dönüştürülmesini amaçlamalıdır. Sosyal hakların hedefi, geleneksel haklardan farklı olarak fiilen var olan ve giderek büyüyen sosyal eşitsizlikleri azaltmaktır. Sosyal haklar bir diğer amacı, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden güçsüz konumda olanların korunması ve durumlarının iyileştirilmesidir (Gülmez, 2009). Bireyin kişilik hakları, sosyal, ekonomik ve siyasi hak ve ödevleri 1982 Anayasası’nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu haklar: Dokunulmazlık, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, seyahat ve yerleşme hürriyeti, vicdan ve din hürriyeti, düşünce hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, dernek kurma, kişi güvenliği, cezaların kanuni ve şahsi olması, ailenin korunması, mülkiyet, toprak mülkiyeti, çalışma ve sözleşme hürriyeti, çalışma hakkı ve ödevi, çalışma şartları uygunluğu, dinlenme, ücrette adalet sağlanması, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev, sosyal güvenlik, sağlık, öğrenimin sağlanması, vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı (Demir, 2005) şeklinde özetlenebilir. Temel hakların niteliği ve korunması ile ilgili 1961Anayasasının 10. Maddesi “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi, iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar” şeklindedir. Sosyal haklar, “insan haysiyeti” çerçevesinde şekillenmiştir. Anayasanın 40. maddesi “iktisadi ve sosyal hayat, adalet, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir” diyerek bu duruma vurgu yapmaktadır. Sosyal haklar konusunda “Avrupa Sosyal Şartı”nın öngördüğü başlıca haklar: Adil, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma, adil bir ücret, örgütlenme, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 Sosyal Hizmet Eylemleri toplu pazarlık, çocukların ve gençlerin korunması, çalışan kadınların korunması, mesleğe yönelme, mesleki eğitim, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal yardım, sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkı şeklinde sıralanabilir. Sosyal hakların varlık nedeni bir ülke halkının yaşam düzeyini yükseltmek ve geliştirmektir. yorum örneği, müracaatçının hayatını ve dünyasını anlamaya ve yorumlamaya yönelik mantıkî ve manevî çabalardan oluşmaktadır. Sosyal hizmet uzmanın görevi, müracaatçı ile iyi ve samimi ilişki kurarak liyakatine uygun bir şekilde profesyonelce dinlemek ve onu içinden geldiği gibi konuşmaya teşvik etmektir. Sosyal devletin temeli olan sosyal haklar ekonomik açıdan zayıf ve güçsüz olanların korunmasını sağlar. Sosyal hakların varlık nedeni bir ülke halkının yaşam düzeyini yükseltmek ve geliştirmektir. Sosyal devlet vatandaşlarına sadece klasik hak ve özgürlükleri sunmaz, sosyal sorunlara karşı korumasız kalmamaları için ekonomik ve sosyal hakları benimsetir. Ekonomik ve sosyal hakları benimseyen devletler bu hakların gerçekleşmesini sağlayacak uygun sosyal politika önlemleri alması gerekir (Demirbilek, 2009). Sosyal haklara, daha fazla korunmaya muhtaç insanlar ihtiyaç duyarlar. Bu itibarla, çocukların, gençlerin, yaşlıların, özürlülerin ve işsizlerin eğitimleri, istihdamları ve sosyal güvenlikleri ile ilgili olarak kamusal destek ve yardım isteme hakları vardır. İnsanların hayatları boyunca insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamaları yaşam süreçleri içinde önlerine çıkacak sosyal risklerden korunması ile mümkündür. Sosyal risklerden korunmak ulusal ve uluslar arası yasa ve sözleşmelerin insana verdiği hakları garanti altına almak suretiyle olur. Sosyal haklar sosyal devletin öncelikleri arasındadır. Yere, zamana, zemine ve mekâna göre değiştirilemez ve bu haklardan kimse kısıtlanamaz. Korunmaya muhtaç grupların bu haklardan mahrum bırakılması veya bu haklar ihtiyaç duymaları halinde sosyal hizmet mesleği ve çalışanları devreye girer ve müracaatçılarını koruma altına alır, haklarını savunur ve onlara yol gösterir. Kendini Yorumlama (Yorum Örneği) “Sosyal Hizmetlerde Hayata Uyum Desteği” ve müracaatçının biyografik süreçlerinin analizi çerçevesinde oluşan yorum örneği, müracaatçının hayatını ve dünyasını anlamaya ve yorumlamaya yönelik mantıki ve manevi çabalardan oluşmaktadır. Burada müracaatçının iyice tanınması ve teşhis edilmesi amaçlanmaktadır. Bu müdahalede başarılı olmanın en önemli eylem unsuru dinlemektir. Sosyal hizmet yöntemlerinin temel taşlarından olan ve daha çok müracaatçı ile yapılan tanışma ve görüşme esnasında ortaya çıkan dinleme; konuşmak isteyen veya konuşma ihtiyacı olan müracaatçının sözlerine, gerekli olmadığı müddetçe müdahale etmeksizin, dikkatlice kulak verip, söylediklerine önem vermektir. Yorum örneğinin eylem boyutu şu süreçten geçmelidir (Seyyar ve Genç, 2010). Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal hizmet uzmanın görevi, müracaatçı ile iyi ve samimi ilişki kurarak liyakatine uygun bir şekilde profesyonelce dinlemek ve onu içinden geldiği gibi konuşmaya teşvik etmektir. 1. Müracaatçı ile tanışma ve görüşme: Bir tasarım halinde müracaatçı ile yapılan görüşmede müracaatçı hayat hikâyesini anlatır. Sosyal hizmet uzmanın görevi, müracaatçı ile iyi ve samimi ilişki kurarak liyakatine uygun bir şekilde profesyonelce dinlemek ve onu içinden geldiği gibi konuşmaya teşvik etmektir. Müracaatçının bunu yapabilmesi için eylemi gerçekleştirene güvenmesi ve gizlilik ilkesi çok önemlidir. Bu tarz görüşmenin faydalarından birisi, müracaatçının oto biyografik anlatımından kendine has yorum örneğinin ortaya çıkmasıdır. Müracaatçıdan beklenen, kendi hayatına ait önemli şeyleri (örnekleri) açıkça dile getirmesi, yaşadıklarını ve eylemlerini yorumlamasıdır. 2. Psiko-sosyal tahlil ve teşhis: Bu süreçte sosyal sorunların ortaya çıkış sebepleri tespit edilir. Burada sosyal hizmet uzmanının koyacağı teşhisle müracaatçının kendi yorumu ve değerlendirmesi arasındaki ilişki önemli bir değişkendir. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçının hayatına dair günlük ve olağan dışı olayları iyi ve doğru yorumlayabilmesi için onun ruh halini, içselliğini, duygularını, hislerini, ailesini ve sosyal çevresini iyi okuyabilmelidir. Önemine binaen bazı olaylar, birden çok anlattırılarak müracaatçının olayı süzmesi, öncelikleri, neleri önemsediği, hangi alanlardan daha çok etkilendiği, vurguları gözlemlenir ve tutarlılığı ölçülür. Teşhis sürecinde sosyal hizmet uzmanı, sorunu tasvir eden uygun bir yorum örneği belirler. Müracaatçının kendi yorumu da teşhis raporuna eklenir. Mesela davranışlarıyla belirgin bir farklılık gösteren bir müracaatçı, zor şartlar altında büyümüş ise, sosyal hizmet uzmanı bir yorum örneği olarak “sosyal iletişim ve ilişkide bozukluk” teşhisini koyabilir. Müracaatçı da kendi hayatını kısaca “hayatla mücadele” olarak tasvir etmiş ise, sosyal hizmet uzmanı, her iki yorum örneğini sentezleyerek yeniden değerlendirmesi gerekir. 3. Planlama ve uygulamaya dönük girişimler: Her iki yorum örneğinden yola çıkılarak hazırlanan raporla uygulamaya geçmeden önce bireyin kişilik özellikleri de dikkate alınarak iyi bir planlama yapılır. Vakaya veya kişiye özel hazırlanan plan uygun bir zeminde uygulamaya konur. Bu şekilde geliştirilen bir terapi sosyal hizmette vaka yönetiminde başarıyı önemli derecede etkiler. Kriz Müdahalesi Fransızca kökenli bir kavram olan kriz; iktisadi, mali, siyasi, psiko-sosyal hayatta, beklenmedik bir şekilde aniden ortaya çıkan ve sosyal hayatın birçok alanını bir anda olumsuz bir şekilde değiştiren, sosyal ilişkileri ciddi manada sarsan, alternatif çözüm yollarını tıkayan, idareci ve halkı maddî ve manevi sıkıntılara iten şok, depresyon, stres, üzüntü ve panik gibi sonuçlar doğuran gerilim durumudur. Türkçede bunalım olarak da adlandırılmaktadır. Başka bir ifadeyle kriz, beklenmedik, belirlenebilen bir olayın algısından hemen sonra başlayan, tahammül edilemeyen, daha önce kullanılan problem çözme yöntemleriyle çözülemeyen, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 Sosyal Hizmet Eylemleri aniden gerilimli bir artışa, algısal, bilişsel, duygusal ve davranışsal kargaşaya sebep olan, psikopatolojik olmayan ve bir ile sekiz haftalık süre içerisinde çözümlenebilecek bir durumdur (Ersever, 1981, Aktaran, Çay, 2011). Kriz müdahalesi bir sosyal hizmet eylem yöntemidir. Sosyal hizmet uzmanı acil vakalarda olaya müdahale edip, daha büyük tehlikelerin doğmasını önlemek amacıyla istem dışı oluşan durumu yönetir ve(ya) bu durumun ortadan kalkmasına için gerekli önlemleri alır Kriz Tipleri Baldwin’e göre 6 tip kriz vardır (Özden, 1993) Kriz müdahalesi bir sosyal hizmet eylem yöntemidir. Krizde tespit, zaman, süreç ve müdahale çok önemlidir. 1. Durumsal Krizler: Sorunlu bir durumdan kaynaklanan rahatsızlıklar. Aile içinde bir madde bağımlısının olması gibi. 2. Yaşamsal Krizler: Sık görülen, çoğu normal olan değişikliklerdir. Emeklilik, ana baba olma, evlenme gibi. 3. Travmatik Stres Sonucu Oluşan Krizler: Beklenmedik, kontrolsüz ve duygusal olarak çökertici özellikler taşır. Bir aile üyesinin ani ölümü, tecavüz, ani iş kaybı vb. 4. Gelişimsel Krizler: Geçmişte çözümlenmemiş, derin ve bastırılmış bir konudaki mücadeleyi yansıtan, kişilerarası ilişkilerle ilgili sorunlardan kaynaklanan bir krizdir. Bağımlılık, değer karmaşası, iş hayatında iflas etmesi, cinsel kimlik karmaşası gibi. 5. Psikopatolojik Krizler: Var olan psikopatolojinin başlatıcı etmen olarak görüldüğü veya daha uyumlu sonuçların oluşmasını engellediği krizlerdir. Ağır nevrozlar, duygulanım bozuklukları, gibi. 6. Psikiyatrik Aciller: İşlevselliğin ağır olarak azaldığı, kişinin bireysel sorumluluklarını algılayamadığı, yetersiz kaldığı krizlerdir. Psikozlar, organik beyin sendromları ve akut intihar girişimleri. Kriz aşamasında sosyal hizmet uzmanına düşen görevler şunlardır: 1. Dikkat: Krize sebep olan vakaya ve krize giren kişiye odaklanarak azami derecede hassasiyet göstererek bütüncül bir bakış açısıyla krizi yönetmesi gerekir. 2. Soğukkanlılık: Duruma hâkim olabilmek için bilimsel bilgi birikimini kullanarak profesyonel bir bakış açısı sergilemesi gerekir. 3. Otokontrol ve sabır: Krizi ve krize giren kişiyi tamamen inisiyatifi altına alarak uzun zaman gerektirse bile kendi yönetimi altında tutması ve yönlendirmesi gerekir. 4. Sorumluluk: Kendisinin yardımı ve çalışması sonucu başkalarının kurtulacağı hissi ve duygusuyla üstün mesleki performans göstermesi gerekir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 Sosyal Hizmet Eylemleri Krizi anlayabilmek ve zaman geçirmeden müdahale edebilmek için kriz durumunun özelliklerinin bilinmesi gerekir. Çünkü krizde tespit, zaman, süreç ve müdahale çok önemlidir. Yanlış teşhisler, gecikmeler, oyalanmalar ve yanlış uygulamalar krizde zarar ve kayıpları artırır. Krizin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Erbay, 2004): 1. Stres Belirtisi: Bireyin içinde bulunduğu ortamı olumuz olarak değerlendirmesi sonucu duygularında, düşünce süreçlerinde, davranışlarında, fiziki şartlarında, çevresi ile baş edebilme gücünde oluşan gerilimli durum. 2. Panik veya Yenilgi Hissi: Aniden içine düşülen olağan dışı durum karşısında etrafından yardım alamayacağı endişesi ile kedini çaresiz hissetme. 3. Çaresizlik: Kişinin kendisini yeterli hissetmemesi, baş etme kapasitesinde kayıpların oluşması. 4. Kurtulmaya Odaklanma: Krize düşen kişinin bu durumdan kurtulmaya odaklanması ve kendisini krizin dışına çekmeye çalışması. Krizin önlenmesi oluş şekli ve durumuna göre yapılacak bilimsel müdahalelerle mümkündür. Kriz müdahalesinin amacı bireyin istem dışı düştüğü durumu olumlu gelişme ve değişime götürecek tedavi edici bir uygulama ile kriz öncesi normal haline getirmektir. Sosyal hizmet kriz müdahalesinde eylemini gerçekleştirirken genelci yaklaşımını kullanmakta ve vakayı bütünüyle ele almaktadır. Kriz müdahalesinin sınırlılıkları, ilgi alanı ve odak noktası belirlenirken şu temel özellikler göz önünde bulundurulur (Aktaş, 2003): Kriz müdahalesi diğer sosyal hizmet uygulamalarına göre daha fonksiyonel ve ciddi bir profesyonellik gerektirir 1. Sürenin Sınırlılığı: Kriz müdahalesi göreli kısa sürelidir. Bu süre krizin nevinesine göre değişir, Psikolojik, sosyal, duygusal, afet ve diğer krize sebep olabilecek etkenlere göre bu süre artar, ya da azalır. 2. Bütünlük: Krizi kendi alanı içinde değerlendirilmeli, krizle ilgisi olmayan geçmiş yaşantılar işin içine karıştırılmamalıdır. Kendi içinde tüm ayrıntıları yakalamak oldukça zordur. 3. Fonksiyonellik: Kriz müdahalesi diğer sosyal hizmet uygulamalarına göre daha fonksiyonel ve ciddi bir profesyonellik gerektirir. Müracaatçı kriz öncesi durumuna getirilmeye çalışılır. 4. Aktif Rol: Kriz müdahalesinde uzman diğer eylemlerine göre daha aktif rol oynamalıdır. Kriz sonrası ruhsal, duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal bir takım sorunlar yaşanabilir. Ruhsal olarak kişi kendisini toparlayamayabilir. Kararsızlık, endişe ve unutkanlık gibi sorunlar yaşanır. Duygusal olarak şok, korku, öfke, suçluluk, utanç, çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygular yaşanır veya hiçbir şey hissedilmez. Sosyal olarak iş yerinde, okulda, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde sorunlar yaşanabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 Sosyal Hizmet Eylemleri Fiziksel olarak yorgunluk, uyuma güçlüğü, gerginlik, bedensel ağrı ve acılar, ani irkilmeler ve benzeri sıkıntılar yaşanabilir. Krize girerek normalin dışına çıkan müracaatçının davranışları sosyal hizmet eylemi ile eski hâline getirilmeye çalışılır. Çoklu Bakış Açısı Sosyal sorunların çözümünde birden çok metot ve yöntemden yararlanılır. Müracaatçıların sorunlarının ve buna bağlı olarak kaynakların ve çözümlerin isabetli olarak belirlenmesinde çoklu bakış açısının katkısı büyüktür. Sosyal hizmet sorun alanları çok fazla olup toplumun tüm katmanlarını ilgilendirmektedir. Sorunlar bireyleri ilgilendirdiği gibi bireyin ilgili olduğu diğer birey, grup ve toplulukları da ilgilendirmektedir. Sorunların çokluğu çözüme yönelik metot ve teknikleri çeşitlendirmekte ve boyutlarını genişletmektedir. Sosyal sorunların çözümünde birden çok metot ve yöntemden yararlanılır. Bireyi grup içinde değerlendiren ve yorumlayan sosyal hizmet mesleği vaka yönetiminde bütüncül bir yaklaşım sergiler ve determinist bir bakış açısı izler. Her olayı kendi içinde bir bütün olarak görür ve ilişkili olduğu diğer unsurları da göz ardı etmez. Bu itibarla bireysel veya kolektif sosyal sorunların çözümünde sosyal hizmet uzmanı farklı görüşleri, ihtimalleri, alternatifleri, değerlendirmeleri, yaklaşımları ve diğer disiplinlerin kanaatlerini dikkate almak durumundadır. Sosyal sorunların sebeplerinin tespitinde ve ihtiyaç duyulan sosyal yardım ve destek türlerinin belirlenmesinde birden fazla düşünce ve eylem içeren bir soysal hizmet uygulama biçimi ve yöntemine çoklu bakış denir. Müracaatçıların sorunlarının ve buna bağlı olarak kaynakların ve çözümlerin isabetli olarak belirlenmesinde çoklu bakış açısının katkısı büyüktür. Örneğin bir çocuğun babası tarafından kötü muamele görmesinin sebebi olarak ilk bakışta babanın içinde bulunduğu alkol bağımlılığı düşünülebilir. Ancak derinlemesine bir araştırma yapıldığına bu muamelenin asıl sebebinin belki de babanın zekâ seviyesindeki yetersizlik (zihnî özürlülük) olduğu görülebilir (Seyyar ve Genç, 2010). Sosyal hizmet alanında sorun çözme sürecinde eş zamanlı olarak birbirinden farklı yöntemlerin tercih edilip kullanılmasına sosyal hizmetlerde yöntem plüralizmi denir. Aynı vakaların çözümünde birden fazla metodun kullanılması uygulanan yöntemlerin testi açısından önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus müracaatçıların denek olarak değil birinci derece sorunu çözülmesi gereken birey olarak belirlenmesi ve düşünülmesidir. Her meslekte olduğu gibi sosyal hizmette de sonuç almak ve başarılı olmak çok önemlidir. Bu durum, insana odaklanan ve insan onurunun üstünlüğünü hedef alan bir hizmet türü olduğu için daha da hassasiyet kazanmaktadır. Uygulamada başarının elde edilebilmesi ve planlama çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi, olayların çok boyutlu yaklaşım ve birden fazla yöntemin bir arada değerlendirilmesiyle mümkündür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 Sosyal Hizmet Eylemleri Ayrımcılık İle Mücadele Sosyal hizmet müracaatçı gruplarının ayrımcılığa tabi tutulmaları ve bu sebeple sosyal haklardan ve yaşam olanaklarından mahrum bırakılmaları önemli bir sosyal sorundur. Ayrımcılık ile mücadele sosyal hizmetin temel çalışma alanlarındandır. Eşitlik kelimesinin zıddıdır. Eşitlik ve adalet sosyal hizmetin temelini oluşturan iki önemli kavramdır. Eşitlik ve adalet sosyal hizmetin temelini oluşturan iki önemli kavramdır. Bu konu Avrupa ve doğu bloklu ülkelerin önemli gündem maddelerindendir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ayrımcılık yapılan konular belirlenmiş ve bununla mücadele için uluslararası düzeyde yaptırımlar getirilmiştir. Avrupa Birliği Temel Haklar Şartının 21. (1) maddesi "Cinsiyet, ırk, renk, etnik ve sosyal köken, genetik özellikler, dil, din ya da inanç, siyasi ya da herhangi bir başka görüş, bir ulusal azınlığın üyesi olma, mülkiyet, doğum, özürlülük, yaş ya da cinsel yönelim gibi temellere dayanan her türlü ayrımcılık yasaktır."şeklindedir. Anayasamızda ayrımcılıkla ilgili kanun maddelerine yukarda sosyal haklardan yararlanma başlığında yer verilmiştir. Latince“discriminare” kelimesinden gelen ayrımcılığın kelime anlamı bölmek, ayırmak, ayırt etmektir. Kavram olarak yaş, fiziki yetenekler, sınıf, etnik köken, cinsiyet, ırk ya da din ayrımına dayalı haksız muamelelerin tümü için kullanılan bir terimdir. Sosyal psikolojide ayrımcılık, aynı sosyal konumda veya kategoride olan kişi ve gruplara karşı ön yargılı davranmak, azınlık bir grubun üyelerine karşı adil ve eşit olmayan davranışlar sergilemek, kişiye, ferdî yeteneği dışındaki ölçütlerle farklı muamele yapmak ve hak ölçütlerinden uzak farklı davranmak olarak tanımlanmaktadır. Toplumda hakimiyeti elinde tutan çoğunluklar çeşitli sebeplerle sevmedikleri ve horladıkları grupların üyelerinin vasıflı ve kariyerli işlerde çalışmalarını veya iyi okullarda okumalarını istemedikleri gibi, siyasi, iktisadi ve sosyal mevkilere gelmelerini de dolaylı/dolaysız olarak engellerler . Ayrımcılıkta daha çok özgürlükler kısıtlanır ve sosyal haklar verilmemeye çalışılır. Ayrımcılık Türleri: Ayrımcılıkla, bireyler daha çok iş hayatı, etnik, dinsel ve cinsiyete dayalı ayrıştırmalara tabi tutulmaktadırlar. 1. Mikro Ayrımcılık: Farklı ırklara ve azınlıklara, yaşadıkları ülkede uygulanan ayrımcı politikalar. 2. Mezzo Ayrımcılık: Irk gruplarının, yerleşim bölgeleri açısından birbirinden ayrılması. 3. Makro Ayrımcılık: Çok sayıda ırk gruplarının toprak parçası itibariyle birbirlerinden ayrılması. Toplumların hemen her seviyesinde, meslek, beceri, liderlik, mevki gibi temel unsurlarda sosyal farklılaşmalar görülmesi ve görevler, sorumluluklar, haklar ve imtiyazların toplumun üyeleri arasında eşit olmayan bir biçimde dağıtılmasına Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 Sosyal Hizmet Eylemleri sosyal ayrıştırma denir . Ayrımcılıkla, bireyler daha çok iş hayatı, etnik, dinsel ve cinsiyete dayalı ayrıştırmalara tabi tutulmaktadırlar. Ayrımcılık çeşitleri ana başlıklar hâlinde şöyle sıralanabilir: Din ve inanç temelinde ayrımcılık, toplumsal cinsiyetle ilgili sorunlar, ırk veya etnik köken temelinde ayrımcılık, engellilik temelinde ayrımcılık, cinsel yönelim temelinde ayrımcılık, göçmenler, sığınmacılar ve mülteciler, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, eğitim materyallerinde ve ders kitaplarında ayrımcılık, eşit işe faklı ücret sağlanması, nefret suçları, sağlık alanında ayrımcılık, sendikal tercih, siyasal düşünce, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin yol açtığı ayrımcılıklar. Ayrımcılıkla mücadele eylemleri meşru zeminde ve idari, hukuki, toplumsal ve kültürel alanlarda yürütülür. Sosyal hizmet uzmanları eylem planı hazırlayarak sosyal adalet ve sosyal eşitlik ilkesinden yararlanamayan bireylerin haklarını korumak ve savunmakla yükümlüdür. Çalışma hayatına yönelik ayrımcılıklar daha çok ücret ve cinsiyet merkezlidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılıklar açık ve örtülü ayrımcılık olarak ikiye ayrılır. Açık cinsiyet ayrımcılığı, kadın ya da erkek çalışanların benzer özellik ve niteliklere sahip olmalarına rağmen, herhangi birine farklı davranılmasıdır. Bu ayrımcılık türünde cinsler arasında ayrımın yapıldığı açık bir şekilde görülür. Ayrımcılığı gerektirecek açık ve belirgin bir durum olmadığı halde, belli bir cinsiyet grubunun lehine davranılarak diğer tarafın mağdur edilmesine de örtülü cinsiyet ayrımcılığı (dolaylı ayrımcılık) denir. Cinsel kökenli ayrımcılık uygulamalarının büyük bölümü kamufle edilmesi kolay olduğu için örtülü ayrımcılıktan oluşmaktadır. Önlenmesi ve ispat edilmesi oldukça zordur. Sosyal hizmetin hak arama merkezli bir meslek olduğunu daha önce söylemiştik. Müracaatçıların haklarını arama, savunma ve koruma yönünde faaliyetler gösterir: Sosyal hizmet uzmanı ayrımcılıkla mücadele de şu faaliyetleri yürütür. Farkındalık oluşturma, toplumsal destek sağlama, idari ve yargısal destek sağlama, yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlama, lobi faaliyetlerinde bulunma, araştırmalarla gerçekleri tespit etme, imza kampanyaları düzenleme, rapor hazırlama, sosyal, sanatsal ve kültürel alanlarda çalışmalar yapma. Ayrımcılıkla mücadele eylemleri meşru zeminde ve idari, hukuki, toplumsal ve kültürel alanlarda yürütülür. Ayrımcılığa tabi tutulan tüm bireyler sosyal hizmetin müracaatçıları arasındadır. Sosyal hizmet uzmanları eylem planı hazırlayarak sosyal adalet ve sosyal eşitlik ilkesinden yararlanamayan bireylerin haklarını korumak ve savunmakla yükümlüdür. Bu görev/yükümlülükler, danışmanlık yapma, yol gösterme, kendine yeterli hale getirme, haklarının farkına vardırma ve onları kullanabilme yetisi kazandırma yönündedir. Sosyal Dışlanmışlık İle Mücadele Sosyal dışlanma 1970’li yıllardan sonra Fransa’da ortaya çıkan ve seksenli yıllardan sonra tüm dünyada kullanılabilir hâle gelen Avrupalı menşeli bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 Sosyal Hizmet Eylemleri kavramdır. Doksanlı yıllardan sonra dünya üzerinde işsizliğin ve yoksulluğun artması, sosyal korumanın azaltılması “sosyal dışlanma” kavramının yaygınlaşmasına neden oldu. Bu kavram Türkiye’de 1970’li yıllarda özürlüler, suçlular, bakıma muhtaç yaşlılar gibi dezavantajlı grupları ifade ederken 1980’li yıllarda işsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk olguları da sosyal dışlanmaya dâhil edilmiş, günümüzde ise; hak edilen ve engellenme sonucu elde edilemeyen tüm alanları kapsadığı görülmektedir Sosyal dışlanma beş temel alanda gerçekleşmektedir. Fiziksel dışlanma, ekonomik dışlanma, mekânsal dışlanma, siyasi dışlanma ve kültürel dışlanma. Türkiye ‘de dışlanmanın yerine Arapça bir kelime olan tecrit kavramı kullanılabildiği gibi “soyutlanma” kavramı da kullanılmaktadır. Karşılıklı etkileşimin zıddı veya negatifi olan sosyal dışlanma, bireyin toplumun dışına itilmesi, yaygın gelenekçi kültüre hapsedilmesi ve yeniliklerden uzak tutulması, fert veya grupların işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, özürlülük gibi nedenlerden dolayı eğitim, sağlık ve kültürel imkânlardan yararlanamaması, üretim etkinlikleri içinde yer alamaması ve karar alma süreçlerine katılamaması şeklinde tanımlanabilecek kapsamlı ve çok boyutlu bir kavramdır. Levitas’a göre sosyal dışlanma üç anlama gelmektedir. Birincisi, bireylerin ve grupların topluma katılımlarındaki yetersizlikleri nedeniyle yaşadıkları yoksul olma durumu, ikincisi; işsizlik ve dolayısıyla üretime katılamama, üçüncüsü ise, ahlaki ve kültürel boyut. Kendisiyle barışık olamayan ve dolayısıyla toplumla sağlıklı ilişkiler kuramayan yoksullar dışlanma sonucu değersizlik, suçluluk ve utanma duygusu yaşamaktadırlar (Aksan ve Alptekin, 2009). Sosyal dışlanma beş temel alanda gerçekleşmektedir. Fiziksel dışlanma, ekonomik dışlanma, mekânsal dışlanma, siyasi dışlanma ve kültürel dışlanma. Bu unsurlar kendi içinde ayrıca gruplanmaktadırlar. Sosyal hizmet sosyal dışlanmanın her çeşidiyle mücadele etmekte ve müracaatçıları dışlanma unsurlarına karşı korumaktadır. Sosyal hizmet sosyal dışlanmanın her çeşidiyle mücadele etmekte ve müracaatçıları dışlanma unsurlarına karşı korumaktadır. Sosyal dışlanmanın çok çeşitli boyutta olması, sosyal bölünme ve sosyal patlama tehlikesi taşıması, ayrıca dışlanmaya neden olan mekanizmaların karmaşıklığı nedeniyle çözüm yolları geliştirilmesinin son derece güç olması, dışlanmayı günümüzde pek çok ülkenin en temel sosyal politika tartışmalarının odağı haline getirmiştir (Özgökçeler, 2006). Dışlanmanın temel bileşenleri olarak düşük gelir, aile içi şiddet, velayet altında bulunma, okul problemleri, hüküm giyme, etnik azınlık içinde yer alma, kentsel/kırsal alanlarda çevresel ilişkilerden yoksun olma, akıl ve ruh sağlığıyla ilgili problemler, yaşlılık ve özürlülük sayılabilir (Özgökçeler, Bıçkı, 2010). Bu süreç bireyleri sosyal ilişkilerden, istihdam, gelir, eğitim ve mesleki eğitim fırsatlarından uzaklaştırmaktadır. Bu sınıfa giren grupların güç ve karar alma organlarına erişimleri Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 Sosyal Hizmet Eylemleri sınırlıdır, kendilerini güçsüz hissederler ve kendilerini ilgilendiren konular dâhil karar alma mekanizmalarında söz sahibi değildirler ve çeşitli risklerle karşı karşıyadırlar. Bonner sosyal dışlanma yedi boyutta incelenmektedir (2006, Akt. Özgökçeler ve Bıçkı, 2010). 1. İktisadi boyut (uzun vadeli işsizlik, işsiz hane halkı, gelir yoksulluğu), 2. Sosyal boyut (evsizlik, suç, asi gençlik), 3. Politik boyut (yetkisizlik, siyasal hakların yetersizliği, politik süreçlere olan güvensizlik ya da bu süreçlere yabancılaşma), 4. Çevre/komşuluk boyutu (iskân yapılarının yetersizliği, çevre felâketleri) 5. Bireysel boyut (ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar, beklentileri karşılayamayan eğitim), 6. Uzamsal boyut (savunmasız grupların marjinalleşmesi) , 7. Grup boyutu (özürlü, yaşlı, etnik azınlık grupların özellikleri üzerine odaklanma) Sosyal dışlanma türleri ve doğurabileceği muhtemel riskler şöyle sayılabilir: emek piyasasından dışlanma ve işsizlik, sosyal güvenlik sistemlerinden dışlanma ve yoksulluk, tüketim özgürlüğünden dışlanma ve yetersiz beslenme, sağlık hizmetlerinden dışlanma ve hastalıklar veya erken ölümler, eğitim hizmetlerinden dışlanma ve kültürel yozlaşma, toplum değerlerinden dışlanma ve yabancılaşma. Avrupa birliği sosyal dışlanma riski yüksek olan grupları işsizler, çok ebeveynli aileler, yaşlılar, çok sayıda çocuk sahibi olan aileler, yoksulluk içinde büyüyen çocuklar, göçmenler, etnik gruplar ve özellikle Çingeneler, özürlüler, evsizler, insan ticaretine konu olanlar, bakım kurumlarında yaşayanlar, geçimlik tarım yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalan kadınlar olarak sıralamaktadır. Bu grupların sosyal dışlanma ile yaşadıkları temel olgular ise, istihdamdan dışlanmışlık, eğitimden dışlanmışlık, konuttan dışlanmışlık, ulaşım, sağlık ve özellikle de uzun dönemli sağlık bakım hizmetlerinden dışlanmışlık olarak belirlenmiştir (Gökbayrak, 2005). Sosyal dışlanma kavramı, statik olmaktan çok dinamik bir kavramdır ve bir süreci ifade etmektedir. Yine Avrupa birliği bu konuda Kasım 2001’de dört yıllık eylem programı hazırlanmış ve sosyal dışlanmayı yoksulluk, istihdam, sağlık ve eğitim olmak üzere dört ana başlık altında toplanmış ve sorunun tespiti için 18 gösterge kullanılmıştır. Düşük gelirin devamlılığı, düşük eğitimli kişilerin oranı, bölgesel bütünlük, işsiz hanelerde yaşayan kişilerin oranı, eğitimi erken yaşta bırakanların oranı, gelire göre sağlık durumunun değerlendirilmesi, uzun vadeli işsizlik oranları bu göstergelerden bazılarıdır (Erdoğdu, 2004). Bir sosyal varlık olan insanın, hangi sebepten olursa olsun, toplumdan uzaklaşması veya uzaklaştırılması, insan sağlığı ve özellikle ruh sağlığı açısından sakıncalıdır. Uzun süreli dışlanma, genellikle melankoli, vehim, halisünasyon ve bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 Sosyal Hizmet Eylemleri seri akli-ruhi-zihnî rahatsızlıkları beraberinde getirmektedir. Sosyal dışlanma kavramı, statik olmaktan çok dinamik bir kavramdır ve bir süreci ifade etmektedir. Bireyin herhangi bir alandan yoksun bırakılması, o alandan başlayarak insanın toplumdan dışlanma sürecini başlatmaktadır.Sosyal dışlanma ile birey toplumda birçok aktiviteden yoksun kalmakta ve kendisini toplumuyla içselleştirememektedir. Toplumun işlevsel yapısından kedisini çekmeye başlayan birey ya da gruplar toplumun ortak değerlerinden uzaklaşmakta ve sosyal çözülme ya da dağılma ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Sosyal çözülme; kurumların, sosyal yapı, sosyal ilişki ve değerlerin zayıflamaya, hatta bağlayıcı olmaktan çıkmaya başlaması ile baş gösteren toplumsal kopukluktur. Sosyal çözülme yeni bir sorunun oluşması anlamına gelir. Sosyal çözülme kurumların, sosyal yapı, sosyal ilişki ve değerlerin zayıflamaya, hatta bağlayıcı olmaktan çıkmaya başlaması ile baş gösteren toplumsal kopukluktur. Sosyal çözülme bireyleri toplumun genel kabul görmüş kültürel değerlerinden ve yaşam tarzından uzaklaşmaya ve yozlaşmaya zorlar. Sosyal bütünlüğün bozulması toplumda ayrışmalara ve yeni alt sınıfların oluşmasına neden olur. İnsanlar haklarının çiğnendiğini ve kendilerine ayrımcılık yapıldığını anladıklarında illegal yollara başvurma ihtiyacı duyarlar ve bu durumu meşrulaştırmak için savunma mekanizmaları geliştirirler. Sosyal çözülme sonucu sosyal çatışmalar yaşanır, millet olma ruhu zayıflar, millî ve manevi birlik zedelenir, sosyal kontrol mekanizmaları işlevselliğini yitirir, kültürel değerler yozlaşır, nesiller arası kopukluklar oluşur ve toplumsal şiddet, fitne ve terörizm artar. Sosyal hizmet mesleği ve çalışanları saydığımız tüm bu riskleri göz önünde bulundurarak olgu olarak sosyal dışlanmayla, olay olarak sosyal dışlanmışlık yaşayan insanların yeniden topluma kazandırılması ve haklarını geri almaları için uygun eylem planları hazırlar ve uygular. Bu vesile ile; müracaatçılarına haklarını kanuni ve meşru zeminlerde aramayı ve bu hakları savunup korumayı öğretir. Sosyal İçerme ve Uyum Sosyal içerme ya da sosyal bütünleşme sosyal hizmetin hedeflerindendir. Sosyal içermenin tanım ve hedeflerini 4. ünitede sosyal hizmetin hedefleri arasında müdahale odaklı sosyal hizmetler başlığı altında işlemiştik. Sosyal içerme ya da sosyal bütünleşme sosyal hizmetin hedeflerindendir. Sosyal dışlanmanın karşıtı olan sosyal içerme aynı zamanda sosyal hizmetin eylemleri arasındadır. Sosyal dışlanmaya maruz kalmış müracaatçılarla yapılan sosyal hizmet çalışmaları dışlanmışlık sendromu yaşayan birey ya da grupların sosyal çözülmeye ve izolasyona muhatap olmadan toplumun gerçek bireyleri arasına alınması ve toplumla bütünleştirilmesi eylemi bir sosyal içerme faaliyetidir. Sosyal içerme birlik, beraberlik, dayanışma, uyum ve dengenin sağlanmasında kilit rolü üstlenmektedir. Bazı insanlar gerçekten dışlanırken bazıları dışlanmışlık psikolojisine kapılarak kendi kendilerini toplumdan tecrit ederler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal içerme ile bu farklı algılamalar önlendiği gibi bütünleştirici bir durum da doğmaktadır. Sosyal içerme (bütünleşme) programları, gelir düzeyleri toplum ortalamasının çok altında bulunan, etnik veya dinî kökenleri, toplumsal cinsiyetleri, eğitim durumları, fiziksel veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit vatandaşlar olarak katılmakta zorluk çeken insanların içinde bulundukları dışlanmışlık durumunu kurumsal düzenlemeler yoluyla çözmeye yönelik bir mücadeledir. Sosyal bütünleşmenin sağlanamadığı toplumlarda fertler ve gruplar, birbirlerine ve toplumun tümüne karşı yabancılaşırlar. Sosyal bütünleşmeyi sağlayan/kolaylaştıran faktörler şunlardır: Belli davranış kalıplarının ve kurallarının toplumda benimsenmesi, kurumların birbirilerini tamamlaması, demokratik ve insan haklarına saygılı bir yönetim, toplumsal uzlaşı, hoşgörü ve sosyal sorumluluk anlayışının geçerli kılınmasıdır. Sosyal bütünleşmeyi engelleyen unsurlar ise ahlaki erozyon, iletişim bozuklukları veya aksaklıkları, baskı yolu ile oluşan birliktelikler ve toplumda veya kurumlar arasında hoşgörü ve sevginin kaybolmasıdır. Sosyal bütünleşmenin sağlanamadığı toplumlarda fertler ve gruplar, birbirlerine ve toplumun tümüne karşı yabancılaşırlar. Bu durumda, sosyal cinnetler, bozulmalar ve çözülmeler kaçınılmaz olur. Sosyal bütünleşmenin ana şartları: 1. Fonksiyonel Bütünleşme: Sosyal bir role sahip olup onunla ilgili bir mevkide yer alan her fert ve grubun, karşılıklı ihtiyaçlarının temini için aralarında kurdukları işbirliği ve kültürün belirlediği asgari müştereklerde bir araya gelmiş olan grupların, bütün kurumları da kuşatacak bir biçimde, birbirini tamamlayarak, toplumda işlerlik kazanmalarıyla oluşturulan birlikteliktir. 2. Bir Anlam Etrafında Bütünleşme: Toplum içinde yer alan bütün grupları tek sosyal varlık hâlinde bir araya getirecek ve hakiki manada sosyal bütünleşmeyi sağlayacak bir faktör etrafında birleştirmektir. Bu pekiştirici unsur, o toplumun müşterek inançları, kıymet hükümleri, tarih şuuru, örf ve âdetler gibi sosyo-kültürel değerleridir. Sosyal içerme ile ilgili Avrupa Birliği 2001 yılının Kasım ayında benimsediği ortak bir raporla baş edilmesi gereken sorunları sekiz temel başlık altında toplamıştır (Erdoğdu, 2004): İçerici bir işgücü piyasası geliştirmek ve istihdamı herkes için bir hak ve fırsat olarak artırmak, İnsanca bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli gelir ve kaynakları garanti etmek, Eğitim yetersizliklerini gidermek, Aile dayanışmasını sürdürmek ve çocukların hakkını korumak, Herkes için makul bir barınma olanağı sağlamak, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal içermenin ileri boyutu sosyal uyumdur. Farklılıkların bir araya gelerek oluşturdukları düzenli birlikteliğe uyum denir. Normlar, şartları belli olan sınırlı göstergeler; değerler, belirli şartlardan bağımsız standartlardır. Sosyo-kültürel değerlerden kopmaya sapma, hukuk ve resmi normlardan kopmaya da suç denir. Yüksek kaliteli kamu hizmetlerine yatırım yapmak ve bu hizmetlere herkesin eşit ulaşımını sağlamak Hizmetlerin sunumunu iyileştirmek, Birden fazla alanda yaratılan yoksunlukları ortadan kaldırılmasına öncelik vermek. Sosyal içermenin ileri boyutu sosyal uyumdur. Bireylerle bütünleştirme yönünde yapılan çalışmalar sonucu toplumun tüm katmanları arasında bir uyum oluşur. Birbiriyle barışık yaşayan toplumlarda dayanışma ve işbirliği güçlenir. Farklılıkların bir araya gelerek oluşturdukları düzenli birlikteliğe uyum denir. Sosyal dışlanmaya maruz kalan grupların dışlanma sebeplerini ortadan kaldırmak, sosyalleşmelerini hızlandırmak ve içinde bulundukları sosyal çevreyle uyumlu hale getirilmelerine katkı sağlamak bir sosyal hizmet görevdir. Yoksulluktan, eğitimsizlikten, kentleşememekten ve sosyal normlara uyum sağlayamamaktan doğan eziklikleri ortadan kaldırmak, bireyi kedine yeterli hale getirmek ve yoksunluklarına karşı güçlendirmek sosyal hizmet için önemli bir eylemdir. Birbiriyle uyum içinde yaşama becerisini gösteren toplumlar sosyal uyum sorununu çözmüş toplumlardır. Sosyal Sapma ile Mücadele Toplum tarafından kabul edilen norm ve değerlerden tatmin olmayan veya aradığını bulamayan, benlik ve kimlik sorunu yaşayan, iradesine hâkim olamayan bireylerin davranışlarında meydana gelen değer kayıpları ve sapmalar, çözülmesi ve düzeltilmesi gereken önemli sosyal sorunlardır. Toplum tarafından benimsenen, kabul edilen sosyal değerlere ve normlara, çeşitli sebeplerden ötürü uyulmama veya bu değer ve normlardan uzaklaşma olgusuna sosyal sapma denir. Toplumun farklı değer ve normları arasında meydana gelen ayrışma veya çatışmalar sonucu ortaya çıkan yabancılaşma, toplum tarafından normal olarak kabul edilen davranış düzeneklerine uymama ve standart altı davranış biçimleri sergilenmeye sosyal sapma denir. (Seyyar ve Genç, 2010). Bu tür bir davranışı gösteren kişiye de sapkın denir. Sapma davranışında değerler ve normlardan sapma vardır. Normlar; şartları belli olan sınırlı göstergeler, değerler, belirli şartlardan bağımsız standartlardır. Değerler geneldir, normlar ise, sosyal bakımdan daha emredicidirler. Toplumun sosyokültürel yapısı tarafından kabul edilen örf, adet, gelenek, inanç ve hukuk kurallarına uymayan davranışlar sapma özelliği taşımakta ve suç unsuru olarak görülmektedirler. Sapma ile suç kavramı birbirlerine yakın kavramlardır. Sosyo-kültürel değerlerden kopmaya sapma, hukuk ve resmî normlardan kopmaya da suç denir. Her suç aynı zamanda bir sapmadır, ancak her sapma bir suç değildir. Toplumsal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21 Sosyal Hizmet Eylemleri Sapkınlık, ister geleneknorm ihlali çerçevesinde ister damga kurgusu çerçevesinde olsun durmadan değişen, muğlâk ve uçucu bir kavramdır. kurallara karşı uyum sağlamayan çeşitli mekanizmalar ve davranış kalıpları vardır. Bunlar kontrol altına alınmadıkça kemiyet ve keyfiyet olarak her geçen gün artar ve toplumda huzursuzluk, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşur, bunun sonucunda da huzursuz bir toplum ortaya çıkar. Sapma sebepleri olarak kişilik bozuklukları, sosyalleşememe, aşırı beklentiler, yaptırımlar arasındaki tutarsızlıklar, müeyyidelerin ciddi olarak uygulanmaması, mazeretler ve bahaneler, mantık dışı normlar, sosyal ortam ve sosyal ahlak anlayışının bozulması ve bilgisizlik sayılabilir. Sapma davranışları her zaman olumsuz olarak değerlendirilmez. Haksızlığa ve zulme karşı bir tavır, bir başka ifadeyle idealler ve değerler bakımından yukarıya doğru olumlu bir sapma, halk tarafından benimsenir.İşsiz kalan birisinin iş aramak için gösterdiği olağan dışı normlar sapkın davranış olarak algılanmayabilir. Sosyal sapma davranışları arasında ortak bir tavır yoktur. Sapma göreli bir kavramdır. Her toplumun kendine has örfleri, adetleri, değerleri, normları, inanış ve töreleri vardır. Normal dışı, alışılmamış davranışları benimseyip uygulanmasında ısrarcı olan bireyler toplumda sapkın olarak değerlendirilir. “Sapkınlık, ister gelenek-norm ihlali çerçevesinde ister damga kurgusu çerçevesinde olsun durmadan değişen, muğlak ve uçucu bir kavramdır. Kesin olarak neyin ya da kimin sapkın olduğu, belli toplumsal bağlamlarda normların net bir şekilde anlaşılmasına ve etiketleme sürecine bağlıdır’’ (Marshall, 1999). Ancak, uyuşturucu kullanma, hırsızlık, yolsuzluk, yalan, rüşvet gibi davranışlar bütün toplumlar tarafından benimsenen ortak sapma davranışları olarak benimsenmektedir. Sapma türlerini, zihnî sapma, cinsel sapma, davranış sapması, ekonomide sapma, dinde sapma olarak sınıflayabiliriz Sapma türlerini, zihnî sapma, cinsel sapma, davranış sapması, ekonomide sapma, dinde sapma olarak sınıflayabiliriz. Sapma özellikleri ve davranışları toplumsal kriterleri zedelemeye veya rahatsız etmeye başladığında sosyalleşir. Toplumun refahı ve huzuru, sosyal dengenin sağlanması, birlik ve beraberliğin tesisi, genel kabul gören değerlerin sürekliliği, millî kimliğin korunması ve millet olma bilincinin gelişmesi için sosyal sapma davranışları ve bu davranışları sergileyen bireylerin psikolog, psikoterapist ve sosyal hizmet uzmanları tarafından sosyal rehabilitasyona tabi tutulmaları ve tedavi edilmeleri gerekir. Burada sosyal hizmetin diğer meslek dalları ve erbabıyla ilişki kurması, birlikte çalışması ve disiplinler arası bir tavır sergilemesi gerekir. Müracaatçı Odaklı Danışmanlık Sosyal hizmet uygulamalarının en önemli ayaklarından birisi danışmanlıktır. Müracaatçılar sorunlarını çözmede, sorunlarıyla baş etmede ve kendilerini geliştirmede yetersiz kalmaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanı sorunlara karşı çözüm üretemeyen ve yeterli olamayan müracaatçılarına savunuculuk yapar. Sosyal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22 Sosyal Hizmet Eylemleri Sosyal hizmet uzmanı bireyler, aileler, gruplar ve toplumların sosyal aktivitelerini yerine getirirken oluşan sorunlarına karşı danışmanlık ve savunuculuk görevini yerine getirir. Uzman, müracaatçı odaklı danışmanlık hizmeti verir ve müracaatçısının haklarını korur. Müracaatçı müvekkil gibidir. İnsanlar bazen sahip oldukları potansiyel güçlerin farkına varamamakta, bazen de bu güçlerini kullanamamaktadırlar. hizmet uzmanı bireyler, aileler, gruplar ve toplumların sosyal aktivitelerini yerine getirirken oluşan sorunlarına karşı danışmanlık ve savunuculuk görevini yerine getirir. Danışman, bireylerin kendi başlarına üstesinden gelemedikleri hukuksal, insan ilişkileri, sosyal kopukluk, aile, gençlik gibi çözümsüzlüğe düştükleri sosyal sorunlarda, onları sahip olduğu bilgi birikimiyle çözüme yönlendirmede uzmanlaşmış kişidir. Bu kişinin bu hizmeti meslek haline getirmesine de danışmanlık denir (Tomanbay, 1999). Uzman, müracaatçı odaklı danışmanlık hizmeti verir ve müracaatçısının haklarını korur. Müracaatçı müvekkil gibidir. Danışmanlık sürecinde sosyal hizmet uzmanları ve müracaatçılar sorunları çözmek için ciddiyet arz eden gerçek ya da muhtemel bilgi ve kaynakları kullanarak sorunu ortaya koymaya çalışırlar. Bu ünitede saydığımız tüm sosyal hizmet eylemlerinde sosyal hizmet uzmanı müracaatçısına danışmanlık yapar. Uzman ve müracaatçı işbirliği yaparak çalışır ve bilgi, değer ve becerilerini kullanarak sorunları belirler, güçlü yönleri belirler, seçenekleri tartışır ve en uygun eylem biçimlerini belirler. Danışman olarak sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıların yetkinliklerine saygı göstermek, güçlü yönlerini öne çıkarmak ve çözümler üretmek üzere birlikte çalışmalar yapar ve onları güçlendirir. Danışmanlık hizmeti birey, grup, aile, toplum ve sosyal hizmet sistemi düzeyinde gerçekleşir. Bu düzeyde sosyal hizmet uzmanı danışmanlık yaptığı kişileri kendine yeterli hale getirmek, kolaylaştırmak, planlamak ve izlemek gibi roller üstlenir (Duyan, 2010). Danışmanlık hizmetleri okulda, ailede, rehabilitasyon merkezlerinde, danışma merkezlerinde, sahada ve ilgili birimlerde yerine getirilir. Örneğin okul sosyal hizmeti kapsamında öğrencilerin mesleki seçim yapmak, psiko-sosyal, arkadaşlık, öğretmen, ergenlik, ailevi ve akademik sorunlarının çözümünde yönlendirici, yol gösterici, iyileştirici danışmanlık hizmeti verilir. Sosyal, kültürel, ekonomik, psikolojik sorunlar, evlilik, iş bulma, sosyal haklarını koruma, geleceğini teminat altına alma gibi yaşamının tüm kesitlerini etkileyecek konularda danışmanlık hizmeti verilir. Tüm bu uygulamalar sorunları çözmeye yönelik eylemlerdir. Güçlendirme Güçlendirme ile ilgili yedinci ünitede güçlendirme teorisi işlenirken geniş bilgi verilmiştir. İnsanlar bazen sahip oldukları potansiyel güçlerin farkına varamamakta, bazen de bu güçlerini kullanamamaktadırlar. Sosyal hizmet güçlendirme eylemi ile bireyin herhangi bir sorunla karşılaşmama, oluşan sorununu çözme ve sorunuyla baş etme melekeleri kazanır. Sosyal hizmette güçlendirme, insanların yaşamlarını kontrol altına almaları için gereksinim duydukları kişisel, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23 Sosyal Hizmet Eylemleri kişilerarası ve politik güce ulaşmalarına yardımcı olmak ve onların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen politikalar, kurumlar ve toplumsal tutumlarda değişiklikler yapacak tarzda müracaatçılarla çalışma yapmaya denir (Duyan, 2010). Bu çalışma esnasında müracaatçılarda meydana gelen olumlu değişiklikler motivasyonlarını artırmakta, kendilerine güvenleri gelmekte ve elde ettikleri başarı dolayısıyla güçleri artmaktadır. Hür irade, kararlılık, bağımsızlık, yeterlilik ve özerklik gibi kişiye olumlu etki yapan hasletleri artırıcı strateji ve tedbirler bireylerin yeterli hale gelmelerinde önemli meziyetlerdir. Sosyal hizmet alanında güçlendirme, yetersizlik oryantasyonundan farklı olarak kişide var olduğu düşünülen gizli veya açık kaynakların ve potansiyelin gün ışığına çıkartılmasına yönelik profesyonel bir gayrettir. Günlük ihtiyaçlarını şahsi sorumluluk üstlenerek kendi azmi ve gücü ile karşılayamayan risk gruplarına sağlanan profesyonel sosyal destek hizmetleri hayatlarını idame ettirmeleri için son derece önemlidir. Sosyal hizmet alanında güçlendirme, yetersizlik oryantasyonundan farklı olarak kişide var olduğu düşünülen gizli veya açık kaynakların ve potansiyelin gün ışığına çıkartılmasına yönelik profesyonel bir gayrettir. Bireye güç kazandırmada bir yöntem olarak kullanılan güdülenme ile kişinin mevcut potansiyelini geliştirmesi, hayatını kendi imkânlarıyla düzene sokması ve muhtaçlıktan kurtarılması hedeflenmektedir (Seyyar ve Genç, 2010) . Süreç olarak güçlendirme üç boyutlu alanda gerçekleştirilmektedir. Öncelikli hedef, müracaatçıyı kendi yakın sosyal çevresi olan ailesi, akrabaları ve komşuları bazında güçlendirmektir. Sonra sosyal mesafe olarak daha uzak kabul edebileceğimiz mahalle ve toplum bazında güçlendirmek ve son olarak da kamusal alan dediğimiz devlet düzeyinde güçlendirmek. Risk gruplarını bireysel, çevresel ve hukuksal anlamda güçlendirmek güç bütünlüğünü oluşturur. Bu güçlendirme eylemi sosyal hizmet uzmanları tarafından gerçekleştirilmektedir. Sosyal hizmet uygulamalarında bireylerin, ailelerin, grupların, organizasyonların ve toplumun güçlendirilmesi için belli ilkeler çerçevesinde hareket etmek gerekir. Müracaatçıların güçlendirilmesi için sosyal hizmet uzmanlarına yol gösterici olabilecek dokuz ilke önermiştir. Bu ilkeler şunlardır (Duyan, 2010): 1. Programları, müracaatçıların ve toplum üyelerinin ifade ettikleri tercihlere ve ortaya koydukları gereksinimlerine göre şekillendir. 2. Program ve hizmetlerin müracaatçılar ve toplum için en üst düzeyde uygun olmasını, müracaatçıların ve toplumun onlardan yararlanmasını sağla. 3. Müracaatçıların kendi kendine sorun çözebilmesi yaklaşımını benimseme. 4. Müracaatçıların ve toplumun güçlerini gündeme getir ve onları bu yönden yapılandır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24 Sosyal Hizmet Eylemleri Güçlendirme sosyal hizmet için temel eylem ve önemli bir kuramdır. 5. En tercih edilen müdahale yöntemini uygulamak yerine, müdahaleyi müracaatçının veya müracaatçı gruplarının kendine özgü taleplerine, sorunlarına ve gereksinimlerine uygun olarak düzenle ve yeniden tanımla. 6. Uygulamanın ve politika geliştirmenin önceliklerini belirlemek için liderlik yapmalarını sağla. 7. Güçlendirme dikkate değer bir zaman ve sürekli bir çaba gerektirdiği için sabırlı ol. 8. Sosyal hizmet uzmanlarının işteki kendi güçsüzlüğü ve gücünü sürekli dikkate al. 9. Genel iyilik durumuna katkı vermek için yerel bilgiyi kullan Güçlendirme sosyal hizmet için temel eylem ve önemli bir kuramdır. Güçlendirme sistematik bir eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve güçlendirilecek müracaatçının gizli kalan tarafları ve gerçek yetenekleri ortaya çıkarılabilecek testlerden geçirilmektedir. Bunun için süreç ve eğitim önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu süreç zaman alabilir ve kişiye özel eğitim programları gerekebilir. Uzmanların bilgi, beceri ve tecrübeleri de başarılı olmada önemli bir etkendir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25 Özet Sosyal Hizmet Eylemleri •Sosyal hizmet disiplini ve mesleği müracaatçılarını toplumla bütünleştirmek, sosyal sorunlarını çözmek, insana yaraşır bir hayat tarzı benimsetmek ve kazandırmak üzere atmış olduğu adımlara ve yaptığı müdahalelere sosyal eylem diyoruz. Sosyal hizmet mesleği eylem odaklı bir alandır. Sosyal sorunların üzerine gider, kendi oluşturduğu metotları ve diğer disiplinlerden aldığı desteklerle sorunları tespit eder ve yine kendi yöntemleriyle eylemlerini gerçekleştirir. Müracaatçılarla yapılan çalışmalar, bireylerde meydana getirilen iyileştirmeler sorum çözme, baş etme ve geliştirme amaçlıdır. Meslek olarak tanıları ortaya koyar, gerekli incelemeleri yapar, müracaatçıyı destekler, yardım eder, tavsiyelerde bulunur, danışmanlık ve savunuculuk yapar. Tüm bu eylemlerini psikolojik, sosyal, fiziksel ve ekonomik sorunlar yaşayan bireyleri desteklemek için yapar. •Sosyal hizmet eylemlerini gerçekleştirirken müracaatçılarını ve sorunlarını bireysel, ailevi, grupsal ve toplumsal olarak mercek altına alır, vakaları geniş bir şekilde değerlendirerek sorunu somutlaştırır, ardından en uygun müdahale planını hazırlayarak, uygulama aşamasına geçer. •Bu süreçte rastgele ve tesadüfi bir eylem söz konusu olamaz denilebilir. Sosyal olaylara karşı taşkınlık yapan ve istem dışı davranış bozukluğu gösteren bireyleri sosyal kontrol araçları ile kontrol altına alır ve olumsuz davranışlarına karşı destekler. İlgi alanına giren gruplar daha çok risk grubu oldukları için sosyal haklarını bilememekte veya haklarını kullanamamaktadırlar. Sosyal haklarını koruma, kendini tanıma, kabiliyetleri ortaya çıkarma, bireyler üzerinde iyileştirici ve geliştirici çalışmalar yapma sosyal hizmet eylem türleri arasındadır. •Beklenmedik bir olay karşısında, krize giren kişi ve kriz olayı ile yakından ilgilenir, oluşan travmaların tedavisi ve bireylerin eski hallerine dönmeleri için bilimsel müdahale yöntemleriyle olaylara müdahale eder. Bu eylemlerini olayların ve bireylerin genel durumlarını dikkate alarak çoklu bakış açısıyla gerçekleştirir. Her türlü ayrımcılık ve sosyal dışlanmışlık ile mücadele ederek sosyal bütünleşme ruhu oluşmuş, birlik ve beraberlik şuuru içinde eşit haklardan adil bir şekilde yararlanan vatandaş profili ortaya çıkarmaya çalışır. Ayrımcılığa tabi tutulan risk gruplarının insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamaları için mücadele eder. Bu süreç içinde sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal sapma içinde bulunan bireylerin davranışlarını kontrol altına alarak toplumsal değerlerin zedelenmesine müsaade etmez. •Ahlaki değerler, sosyal normlar bir toplumun varlığı ve devamı için kaynaştırıcı unsurlardır. Sosyal dayanışma ve aynı değerler etrafında toplanma ruhu kazandırır. Sosyal hizmet eylem türleri bütün bu alanlarda önemli fonksiyonlar yerine getirir. Müracaatçıların haklarını savunur. Onlara danışır ve kendi tecrübesinden de yararlandırır, yol gösterir ve danışmanlık yapar. Kendilerini yeterli bulmayan, ancak gerçekte yeterli olan bireyleri güçlendirir, gerçek güçlerini kendilerine hissettirir, kendilerine yeterli hâle getirir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26 Sosyal Hizmet Eylemleri DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi Parsons’ın eylemi açıklamak için kullandığı mantıksal çerçeve içinde yer almamaktadır? Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. a) Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder. b) Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan bir amaç olmalıdır. c) Eylem bir durumla başlatılır. d) Eylemde şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki biçimi oluşur. e) Eylem sorunun çözümü için alınan önlemleri ifade eder. 2. İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için hangi boyutuyla bir bütün olarak mercek altına alınması gerekir? a) Fiziksel b) Duygusal c) Cinsel d) Sosyal e) Politik 3. Aşağıdakilerden hangisi Baldwin’e göre kriz tiplerinden birisi değildir? a) Durumsal Krizler b) Yaşamsal Krizler c) Psikopatolojik Krizler d) Fiziksel krizler e) Psikiyatrik Aciller 4. Aşağıdakilerden hangisi sapma türlerinden değildir? a) Hayati Sapma b) Zihnî Sapma c) Cinsel Sapma d) Davranış Sapması e) Ekonomide Sapma 5. Aşağıdakilerden hangisi danışmanlık hizmeti verme düzeylerinden değildir? a) Topluluk d) Birey b) Grup e) Toplum c) Sosyal hizmet sistemi Cevaplar: 1.E , 2.C , 3.D , 4.A , 5.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27 Sosyal Hizmet Eylemleri YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Aksan, G.- Alptekin, D. (2009). Küresel Yoksuluk, Yoksulluk Kültürü Ve Toplumsal Aidiyet Bağlamında Yoksulluğun Değişen Yüzü. I. Uluslar arası Davraz Kongresi , Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta. Aktaş, A. M. (2003). Kriz Durumlarında Sosyal Hizmet Müdahalesi. Kriz Dergisi, 11, 3. Ankara: Ankara Üniversitesi . Bonner, A. (2006). Social Exclusion and The Way Out. West Sussex: Jonh Wiley & Sons, Ltd. Çay, C. (2011). Aile İçi Şiddette Kriz ve Krize Müdahale. www.sosyalhizmetuzmani.org/ailesiddet_kriz_mudh.htm adresinden 20 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. Demir, F.(2005). Anayasa Hukukuna Giriş, Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku. İzmir: Barış Yayınları Demirbilek, S. (2009). Sosyal Politika Bağlamında Sosyal Hizmet. İzmir: DEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi . Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri. Ankara: Aydınlar Matbaacılık. Erbay, E.(2004). Sosyal Hizmette kriz Müdahalesi. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, 15(1. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu. Erdoğdu, S. (2004). Sosyal Politikada ‘Avrupalı’ Bir Kavram Sosyal Dışlanma. Çalışma Ortamı Dergisi, sayı:75. Ankara: 75 Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı. Ersever, O . G.(1981). Cn. A. Comparison of Three Major Approaches to Crisis and Crisis İntervention. Author, University of Northern Colorado Gökbayrak, Ş. (2005). Avrupa Birliği’nin Sosyal Koruma Sorunsalı Olarak Sosyal İçerme Politikaları. Çalışma Ortamı Dergisi, 80. Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, Gülmez, M. (2009). İnsan Hakları Olarak Sosyal Haklar Ve Sosyal Haksızlıklar. Uluslar arası Sosyal Haklar Sempozyumu. Bildiriler, Antalya: Akdeniz Üniveristesi, Belediye-İş Sendikası Yayını. Kongar, E. (1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği. Kozacıoğlu, G. ve Gördürür, H. (1995). Bireyden Topluma Ruh Sağlığı. İstanbul: Alfa. Marrshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev. Osman AKINHAY ve Derya KÖMÜRCÜ). Ankara: Bilim ve Sanat. Özden A. (1993). Krize Müdahalenin Psikiyatrideki Yeri. Kriz Dergisi, 1(3), Güz Dönemi, Ankara Özgökçeler, S. ve Bıçkı, D. (2010). Özürlülerin Sosyal Dışlanma Boyutları: Bursa Ve Çanakkale Örneklerinden Yansıyanlar. II. Ulusal Sosyal haklar Sempozyumu, Pamukkale Üniversitesi. İstanbul: Petrol-İş. Özgökçeler, S. (2006). Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ve Engellilerin Sosyal Politikası Bağlamında Değerlendirilmesi. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi SBE, Bursa Parsons, T. (1968). The Structure of Social Action. The Free Pres, New York. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28 Sosyal Hizmet Eylemleri Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri (Ansiklopedik Sosyal Pedagojik Çalışma Sözlüğü). Sakarya: Sakarya. Simon, B. (1994). The Empowerment Tradition in American Social Work: a History. New York: Columbia University. Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi. Tufan, B., Sayar, Ö., ve Koçyıldırım, G. (2009). Sosyal Bir Hak Olarak Sosyal Hizmet. Uluslar arası Sosyal haklar Sempozyumu, Akdeniz Üniversitesi, Antalya. Ankara: Belediye-İş Sendikası . Valentine, C. A. (1968). Culture and Poverty: Critique and Counter-Proposals. Chicago: The University of Chicago. Weber, M. (2002).” Objectivity” in Social Science. I. Calhoun, C. Gerteis, J. Moddy, J. Pfaff, S. Schmidt, K. Virk, I. Blackwell, Oxford (eds.), Classical Sociological Theory. Madlen, USA: Blackwell Publishing. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29