Plevropulmoner Blastom: Olgu Sunumu Levent DERTSİZ*, Alpay SARPER*, Bahar KILINÇARSLAN**, Gülay ÖZBİLİM**, Abid DEMİRCAN* * Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, ** Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, ANTALYA ÖZET Akciğer blastomu nadir görülen malign akciğer tümörüdür. Genellikle erişkinlerde görülür. İmmatür mezenkimal ve/veya epitelyal yapılar içeren tümör morfolojik olarak fetal akciğer dokusuna benzer. Bu çalışmada PA akciğer grafisinde saptanan kitle nedeniyle ameliyat edilen, histopatolojik olarak plevropulmoner blastom tanısı alan erkek hasta sunuldu. Kötü seyirli ve nadir bir olgu olması nedeniyle literatür eşliğinde tartışıldı. Anahtar Kelimeler: Pulmoner blastom. SUMMARY Pleuropulmonary Blastoma: A Case Report Pulmonary blastoma is a rare seen malignant tumor. It is generally reported in adults. The tumor including immature mesenchimal and/or epithelial structures is morfologically similar to fetal lung tissue. In this study, a male patient having been operated is presented because of the mass found in his chest X-ray. The lesion is histopathologically reported as a pleuropulmonary blastoma. The literature is reviewed because this case has a bad prognosis and is rarely seen. Key Words: Pulmonary blastoma. yapılar içeren bu tümörü renal blastomanın akciğerdeki analoğu olduğunu göstererek pulmoner blastoma olarak yayınlamıştır (2-4). Akciğer blastomu genellikle erişkinlerde görülen, immatür mezenkimal ve/veya epitelyal yapılar içeren nadir bir akciğer tümörüdür (1). İlk kez 1945 yılında Barret ve Bernard tarafından tanımlanmış, 1952 yılında Bernard tarafından pulmoner embriyoma olarak yayınlanmıştır. 1961 yılında Spencer, mezenkimal ve epitelyal Akciğer grafisinde tanımlanan kitle nedeniyle opere edilen hastada histopatolojik olarak saptanan plevropulmoner blastomu literatür bilgilerini de gözden geçirerek sunduk. Yazışma Adresi (Address for Correspondence): Dr. Levent DERTSİZ, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, 07070, ANTALYA - TÜRKİYE e-mail: [email protected] Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(4): 436-439 436 Dertsiz L, Sarper A, Kılınçarslan B, Özbilim G, Demircan A. perintens alanlar içeren, solid natürde olduğu düşünülen 2 x 2.5 cm boyutlarında lezyon görüldü (Resim 3). Operasyon kararı alındı. Operasyonda tek akciğer ventilasyonu ile posterolateral torakotomi ile beşinci interkostal aralıktan girilerek sağ üst lob anterior segmentte yaklaşık 2 x 2.5 cm boyutlarında palpe edilen solid lezyon “wedge” rezeksiyon yapılarak çıkartıldı ve “frozen section” ile incelendi. “Frozen” sonucunun malign gelmesi üzerine sağ üst lobektomi uygulandı. Makroskopik olarak plevra altında yerleşmiş, plevrayı aşmamış, 2.5 cm çapında, kapsülsüz, düzgün sınırlı, kirli beyaz renkte, sert kıvamlı tümör dokusu görüldü (Resim 4, küçük resim). Mikroskobik incelemede bazıları epitelyal hücrelerle döşeli, irregüler tübüler yapılar içeren primitif mezenkimal hücrelerden oluşan tümör dokusu görüldü. Mezenkimal hücrelerin belirgin nükleoluslu, veziküler nükleuslu, sitoplazmaları seçilemeyen blastomatöz hücreler olduğu dikkati çekti. Bir kesitte tümör dokusunda atipik bizar hücreler izlendi (Resim 4, büyük resim). Ayırıcı tanı için tümör dokusu vimentin, S-100 protein, kromogranin, “Leucocyte Common Antigen (LCA)”, sitokeratin, “Neuron Specific Anti- OLGU SUNUMU Dispeptik şikayetlerle gastroenteroloji kliniğine başvuran 51 yaşında erkek hastanın rutin tetkikleri sırasında çekilen toraks radyogramında sağ üst zonda nodüler lezyon görülmesi üzerine kliniğimize refere edildi (Resim 1). Pulmoner semptomu olmayan ancak 30 yıl günde bir paket sigara içtiği öğrenilen hastanın hematolojik ve biyokimyasal değerleri normaldi. Toraks radyografisinde sağ üst zonda 2 x 2.5 cm ebatlarında düzgün sınırlı homojen gölgelenme görüldü. Bilgisayarlı tomografi (BT)’de sağ akciğer üst lob anterior segment yerleşimli yumuşak doku dansitesi veren lezyon vardı (Resim 2). Kitlenin natürünü daha iyi değerlendirebilmek için çekilmesi gereken opaklı tomografi hastanın opak madde allerjisi olduğu için çekilemedi. Manyetik rezonans T2 kesitlerde periferik kesimlerinde hi- Resim 1. Hastanın PA akciğer grafisi. Resim 2. Hastanın bilgisayarlı toraks tomografi kesiti. Resim 3. Manyetik rezonans ile kitlenin görüntüsü. 437 Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(4): 436-439 Plevropulmoner Blastom: Olgu Sunumu süz, kesit yüzü gri-beyaz renktedir, hemorajik olabilir (1). Olguların %20’sinde polipoid endobronşiyal lezyon bildirilmiştir (8). Sunulan olgunun makroskobik incelemesinde endobronşiyal lezyon görülmedi. Bronkoskopik olarak tipik bir neoplastik oluşum görülmeyebilir (1,9). Bronkoskopik biyopsi ve iğne biyopsisi ile tanı koyabilme olasılığı düşüktür, genellikle bizim olgumuzda da olduğu gibi torakotomi ile tanı konur. İnce iğne aspirasyon biyopsisi ile tanı konan olgular da vardır (10). Akciğer blastomunda mikroskobik olarak küçük oval veya iğsi şekilli selüler stroma içinde iyi diferansiye tübüler glandlar görülür. Glandüler yapılar berrak veya hafif eozinofilik sitoplazmalı siliyasız psödostratifiye epitelle döşelidir. Epitelyal hücrelerin sitoplazmasında bulunan subnükleer veya supranükleer vakuoller endometrioid epitele benzer görünüm verir. Periferal palizad ve rozet benzeri formasyon sıktır. Bifazik formda malign glandüler komponent ve embriyonik veya blastomatöz stroma vardır. Stromayı oluşturan hücreler küçük boyutta ve iğsi şekildedir. Stromada miksoid matriks görülebilir. Bazen stroma glandların etrafında konsantre olabilir (11). Stromal komponentte iskelet kası, kıkırdak veya kemik diferansiyasyonu görülebilir. İntestinal diferansiyasyon, yolk sak diferansiyasyonu veya malign melanom diferansiyasyonu bildirilen olgular da vardır. İnfant ve çocuklarda görülen akciğer blastomunun görüntüsü ile erişkinde görülen akciğer blastomunun görüntüsü arasında fark vardır. Erişkinde epitelyal komponent görülmez veya epitelyal komponentin görünüşü benign olabilir. Bazen tümörün tamamı kistik alanlardan oluşabilir. Tümörün plevrayı içine aldığı olgular da vardır, o zaman plevropulmoner blastom olarak adlandırılır (12). İmmünhistokimyasal olarak akciğer blastomunun glandları keratin, “Carcino Embryogenic Antigen (CEA)”, “Epitelial Membran Antigen (EMA)” ve nadiren “Alfa Feto Protein (AFP)” ile pozitif boyanır. Epitelyal hücreler Clara hücre antijeni ve sürfaktan apoprotein ile pozitif boyanır. Olguların 2/3’ünde nöroendokrin diferansiyasyon bulunur. Bifazik akciğer blastomu ve plevropulmoner blastom arasındaki görülen az sayıdaki farklar Tablo 1’de verilmiştir. Bifazik blastomda epitelyal alanlarda kromogranin ve NSE pozitif iken, plevropulmoner blastomda negatiftir. Her ikisinde de stromal ve epitelyal alanlar vimentin ve düz kas aktini ile pozitif boyanır. Olgumuzda izlenen geniş kistik Resim 4. Tümörün makroskobik görüntüsü (küçük resim). Blastomatöz alanların büyük büyütmedeki görünüşü. HE X400 (büyük resim). gen (NSE)”, mezotel hücre boyası ile immünhistokimyasal olarak boyanarak incelendi. Vimentin ve aktin ile tümör hücreleri pozitif boyandı. Diğer boyalar negatifti. Bu bulgularla tümör plevropulmoner blastomu olarak rapor edildi. Hastanın postoperatif dönemde önemli bir problemi olmadı. Halen postoperatif birinci yılında ve aktif problemi bulunmamaktadır. Tarafımızdan ve medikal onkoloji bölümünce takip edilmektedir. TARTIŞMA Akciğer blastomu, akciğer maligniteleri içinde %1’den az oranda bulunan nadir tümörlerdendir (5). Morfolojik olarak gestasyonun 10-16. haftasındaki immatür veya fetal akciğer dokusunu hatırlatan, bifazik malign akciğer tümörüdür (6). Akciğer blastomu genellikle dördüncü ve beşinci dekadda görülür. Olguların %25’i 15 yaşın altındadır. Kadın/erkek oranı 2/1’dir (7). Hastaların %25-40’ı asemptomatiktir (1). En sık semptomlar solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, öksürük ve hemoptizi gibi tümörün akciğer ve plevraya yayılmasından doğan semptomlar olmasına karşılık, bizim olgumuzda tanı öncesinde herhangi bir pulmoner semptom yoktu. Akciğer blastomunun radyolojik bulguları özellik taşımaz. Bizim olgumuzda olduğu gibi sıklıkla periferik yerleşimli tek kitle şeklinde görülür. Plevral sıvı, atelektazi, lenfadenopati nadirdir. Akciğer blastomu tipik olarak büyük çaplı tümörlerdir. Ortalama tümör çapı 6 cm’dir (1-28 cm). Bizim olgumuzda tümör çapı 2.5 cm olarak ölçüldü. Makroskobik olarak iyi sınırlı, kapsül- Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(4): 436-439 438 Dertsiz L, Sarper A, Kılınçarslan B, Özbilim G, Demircan A. Tablo 1. İyi diferansiye fetal adenokarsinom (İDFA), akciğer blastomu (AB) ve plevropulmoner blastomun (PPB) klinik ve patolojik özellikleri. Özellik Klinik On yaş altı (%) Sigara içimi Lokalizasyon Asemptomatik Prognoz Patolojik Malign epitel/stroma Moru bulunması Kromogranin pozitif hücre İDFA Bifazik AB PPB 0 Sık Akciğer Sıklıkla İyi 0 Sık Akciğer Ara sıra Kötü 0 Yok Akciğer, plevra, mediasten Nadir Kötü Evet/hayır %86 Sık Evet/evet %43 Sık Hayır/evet Sıklıkla Hiçbir zaman alanlar, malign stromal komponent, kromogranin negatifliği ve periferik yerleşimi ile olgunun tanısı plevropulmoner blastom olarak verilmiştir. KAYNAKLAR Hem karsinoid tümör hem de akciğer blastomu nöroendokrin diferansiyasyon göstermesine karşılık, karsinoid tümörlerde glandüler komponent veya bifazik komponent olmaz. Karsinosarkomdan ayırıcı tanısı ise akciğer blastomunda endometrioid glandlar ve blastomatöz stromanın birlikte bulunmasıyla yapılır. Tümör oluşumu ile sigara içimi arasındaki ilişki yeterince açık değilse de Koss ve arkadaşlarının serisinde %85 oranında sigara içimi öyküsü vardır (1). Bizim olgumuzda da 30 yıl günde bir paket sigara içimi öyküsü vardır. Akciğer blastomlarının klinik gidişleri histolojik görünümlerine bağlı olmaksızın farklılıklar gösterir, prognozları kötüdür, nüks olasılığı yüksektir. Bifazik form, tümör çapının büyük olması, metastaz varlığı kötü prognozu gösterir. Hastaların 2/3’ü iki yıl içinde ölür, beş yıllık yaşam şansı %16, on yıllık yaşam şansı %8’dir (1). Metastazlar sıklıkla santral sinir sistemi ve kemiğedir (11). Bizim olgumuz postoperatif birinci yılında olup, aşırı terleme dışında önemli bir problemi bulunmamaktadır. 1. Koss MN, Hochholzer L, O’leary T. Pulmonary blastomas. Cancer 1991; 67: 2368-81. 2. Barrett NR, Bernard WG. Some unusual thoracic tumors. Br J Surg 1945; 32: 447. 3. Medbery CA, Bibro MC, Phares JC, et al. Pulmonary blastoma: Case report and literature review of chemotherapy experience. Cancer 1984; 53: 2413-6. 4. Spencer H. Pulmonary blastoma. J Pathol Bacteriol 1961; 82: 161. 5. Miller RR, Champagne K, Murray RCN. Primary pulmonary germ cell tumor with blastomatous differentiation. Chest 1994; 106: 1595-6. 6. Yousem SA, Wick M. Pulmonary blastoma: Immunohistologic study. Am J Clin Pathol 1990; 93: 167-75. 7. Gün F, Salman T, Kebudi R ve ark. Akciğer blastomu: Olgu sunumu. Pediatrik Cerrahi Dergisi 2000; 144: 31-4. 8. Francis D, Jacobsen M. Pulmonary blastoma. Curr Top Pathol 1983; 73: 265-94. 9. Peacock MJ, Whitwell F. Pulmonary blastoma. Thorax 1976; 31: 197-204. 10. Casgrove MM, Chandrasoma PT, Martin SE. Diagnosis of pulmonary blastoma by fine-needle aspiration biyopsy: Cytologic and immunohistochemical findings. Diag Cytopathol 1991; 7: 83-7. 11. Priest JR, Watterson J, Strong L, et al. Pleuropulmonary blastoma, clinicopathologic correlation. Cancer 1997; 80: 148. Cerrahi tedaviye eklenen adjuvan kemoterapi ile kür sağlanmakta, radyoterapi etkili görülmemektedir. Yoğun ilaç tedavisine rağmen nüks olasılığı yüksek bir tümördür (1,3,9). 12. Rosai J. Lung and pleura. Ackerman’s Surgical Pathology. 7th ed. Vol 1, Mosby Year Book Inc., 338-434. 13. Colby TV, Koss MN, Travis WD. Tumors of the lower respiratory tract; Armed Forces Institute of Pathology Fascille; Third Serie. Washington DC: Armed Forces Institute of Pathology, 1995. Klinik, radyolojik, histopatolojik ve immünhistokimyasal bulgularla plevropulmoner blastom tanısı alan olgu nadir görülmesi nedeniyle sunulmuştur. 439 Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(4): 436-439