İnanç ve moral kanseri yenmekte önemli rol oynuyor

advertisement
On5yirmi5.com
İnanç ve moral kanseri yenmekte önemli rol
oynuyor
Yapılan araştırmalarda kanserle savaşta en etkili faktörlerin moral ve inanç olduğu
tespit edildi. Kanserden korkmak ise kanser yapıyor.
Yayın Tarihi : 5 Nisan 2017 Çarşamba (oluşturma : 10/9/2017)
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadrettin Pençe, yakın zamanda yapılan
araştırmalarda bazı kanser türlerine, 'kanserden korkmanın' sebep olduğunun görüldüğünü
belirterek, 'Unutulmamalıdır ki inanç ve iyi moral vücudumuzun savunma sistemine destek
vermekte ve kanseri yenmekte önemli rol oynamaktadır.' dedi.
Pençe, yaptığı açıklamada, kanserin genellikle vücuttaki tek bir hücrenin farklılaşması ve savunma
sisteminden kurtularak, çoğalmaya ve farklılaşmaya devam etmesiyle oluşan, hücresel ya da
tümoral boyutlarda seyredebilen bir hastalık olduğunu ifade etti.
Hastalığın esas nedeninin normal hücrelerin bölünmesi esnasında DNA eşleşmesinde meydana
gelen bozulmalar nedeniyle farklılaşıp anormal hale gelmesi olduğunu anlatan Pençe, vücudun her
gün milyarlarca yeni hücre ürettiğini, bu üretim esnasında birkaç milyon da bozuk hücre oluştuğunu
belirtti.
Prof. Dr. Pençe, organizmanın ölme ve öldürme fonksiyonu sayesinde bozuk hücreleri yok ettiğini
aktararak, ölme ve öldürme fonksiyonu bozulunca da kanserin meydana geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Sadrettin Pençe, şunları kaydetti:
'Kalıtım yoluyla kanser meydana gelme ihtimali yüzde 10-15 olup, çevresel faktörler, geriye kalan
yüzde 85-90'lık oranı oluşturmaktadır. Tümör oluşumunu önleyen tümör baskılayıcı genlerdeki bir
bozukluğun, kalıtımsal olarak aktarılması ve onu tetikleyen çevresel bir karsinojenin ilave katkısıyla
kişiler kansere yatkın bir hale gelebilmektedirler. Bir insanda kanser geni varsa, sağlıklı beslenerek,
doğal ve sağlıklı yaşayarak kansere yakalanmayabilir. Ancak bir insanda kanser geni yoksa, sağlıksız
beslenerek ve yaşayarak hastalığa yakalanabilir. Sigaranın kanserojen etkisi oldukça yüksektir.
Akciğer kanseri yüzde 85-90 oranında sigara kullanımıyla kesin bağlantılıdır. Ayrıca düzenli sigara
içenlerin sigarayla ilişkili olan diğer hastalıklardan ve kanserlerden öleceği varsayılmaktadır. Sigara
içen kadınlarda akciğer kanserine yakalanma ihtimali erkeklere göre 3 kat fazladır. Bunun nedeni
yüksek östrojen seviyesinin, çevresel etmenlerle bir araya gelerek tetiklenmiş, kanser oluşturma
riskini arttırmasıdır.'
'Türkiye'de erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanseri birinci sırada'
Prof. Dr. Sadrettin Pençe, 'Dünyada, erkeklerde ilk üç sıra kanser türü, prostat, akciğer ve kolon iken,
Türkiye'de bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklindedir. Kadınlarda ilk üç kanser türü
dünyada meme, kolon ve akciğer kanseri iken, Türkiye'de sıralama, meme, tiroit ve kolorektal
kanseri şeklinde olmaktadır.' diye konuştu.
Türkiye'deki son resmi rakamlar değerlendirildiğinde bir yıl içerisinde yaklaşık 96 bin 200 erkek ve
67 bin 200 kadına kanser teşhisi konduğunun belirlendiğini vurgulayan Pençe, şöyle devam etti:
'Ülkemizde günde yaklaşık 450 kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Avrupa'da kanser hastalarının
oranı 100 binde 500, ABD'de 600, Türkiye'de ise 250'dir. Rakamlar Türkiye'deki kanser oranının
Avrupa'nın ve Amerika'nın yarısı kadar olduğunu göstermektedir. Ancak bu rakamların sebebi,
ülkemizin Avrupa ve Amerika kadar yaşlı nüfusa sahip olmaması ve kanserin yüzde 80-90 oranında
yaşlılık hastalığı olmasından ileri gelmektedir. Türk halkının, doğru beslenmeye dikkat etmesi, hazır
gıda tüketiminin az olması, her besini kapsayan bir beslenme alışkanlığının bulunması ve çok fazla
obez olmaması da diğer şanslı etkilerdendir.'
Pençe, erken tanı ve geliştirilmiş tedavi imkanlarıyla çoğu hastanın kanseri atlatabildiğine ancak
hastalığın hala ölüm nedeni olarak ikinci sırada yer aldığına işaret ederek, 'Dünyada her yıl 12,7
milyon insana kanser tanısı konulmakta ve 7,6 milyonu kanserden ölmektedir. Ülkemizde yılda
yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır.' diye konuştu.
Görüntüleme teknikleri ve biyopsinin yanı sıra, vücut sıvılarından kanser türüne özgü bilinen
belirteç seviyeleri test edilerek hastalığın tanısının konulabildiğini vurgulayan Pençe, sağlıklı ve
dengeli beslenmenin, stresten uzak bir hayatın, egzersiz yapmanın ve kanserin belirtileri hakkında
bilinçlenmenin hastalığa yakalanmamak adına önemli adımlar olduğuna dikkati çekti.
'İmmünoterapi, kansere karşı en büyük umudumuz oldu'
Prof. Dr. Pençe, 'Eğer bu hastalığa maruz kaldıysak hemen doktora başvurup tedaviye yönelmeliyiz.
Yakın zamanda yapılan araştırmalarda bazı kanser türlerine, kanserden korkmanın sebep olduğu
görülmüştür. Unutulmamalıdır ki inanç ve iyi moral vücudumuzun savunma sistemine destek
vermekte ve kanseri yenmekte önemli rol oynamaktadır.' ifadelerini kullandı.
Günümüzde kanserin tanı, takip ve tedavisinde gelişen, kişiye yönelik tıp çalışmalarının yanı sıra,
cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi tedavi seçenekleri olduğunu, ayrıca immünoterapi,
hormonoterapi, biyolojik tedavi, kök hücre ve hedefe yönelik tedavilerin de yeni ufuklar açtığını
aktaran Pençe, şu değerlendirmede bulundu:
'Kişiye yönelik tıp, önleme, tanı, tedavi ve takip dahil olmak üzere birçok hastalığın tüm
aşamalarında hastanın bireysel özellikleri, gereklilikleri ve tercihlerine göre tedaviye uygun hale
getirilmesidir. Hastalığın önlenmesi, tanısı ve tedavisine dair kararların verilmesine imkan sağlayan
genetik profilin kullanılmasıyla ortaya çıkar. İmmünoterapi, kansere karşı en büyük umudumuz
olmuştur. Kanser tedavisinde yeni bir çığır açtığı söylenebilir. Şu anda üzerinde en fazla yatırım
yapılan kanser ilaçları, immünoterapi kökenli ilaçlardır. Yakın gelecekte tümör dokusundan biyopsi
alınacak ve tanısı moleküler olarak konulabilecektir. Tedaviye başlanmadan önce hangi tedavilerin
yapılacağı moleküler olarak tespit edilecek. Sonrasında özellikle kişiye özel immünoterapi ve diğer
biyolojik kökenli tedaviler uygulanabilecektir.'
Bu dökümanı orjinal adreste göster
İnanç ve moral kanseri yenmekte önemli rol oynuyor
Download