188 Baba-kız ensesti sonrası uyurgezerlik: Bir adli olgu _____________________________________________________________________________________________________ Olgu sunumu / Case report Baba-kız ensesti sonrası uyurgezerlik: Bir adli olgu Serkan GÜNEŞ,1 Veli YILDIRIM,2 Özalp EKİNCİ,2 Fevziye TOROS2 _____________________________________________________________________________________________________ ÖZ Ensest, kan bağı olan yakın akrabalar arasındaki cinsel ilişki olarak tanımlanabilir. Ensest sonrası çocuklarda birçok psikiyatrik bozukluk ortaya çıkabilmesine rağmen, cinsel istismara bağlı uyurgezerliğin tetiklenmesi nadir görülmektedir. Parasomnilerin bir türü olan uyurgezerlik, gecenin ilk üçte birlik kısmında ortaya çıkan ani motor hareketlerin başlaması ile karakterize bir tablodur. Uyurgezerliği olan çocuklar uyku sırasında yataklarından kalkıp başka yerlere gidebilmekte ve sabah uyandıklarında genellikle olayı anımsamamaktadırlar. Bu yazıda, babası tarafından cinsel istismara uğradıktan sonra uyurgezerlik gelişen sekiz yaşındaki bir kız olgu tartışılmıştır. (Anadolu Psikiyatri derg 2017; 18(2):188-190) Anahtar sözcükler: Ensest, uyurgezerlik, çocuk Sleepwalking after father-daughter incest: a forensic case ABSTRACT Incest is defined as sexual relations between close blood relatives. Many psychiatric disorders may occur after incest in children, but sleepwalking due to sexual abuse is a rare condition. Sleepwalking, a type of parasomnias, is characterized by sudden motor movements that occur during the first third of the night. Sleepwalkers may get up and walk around during sleep and they cannot usually remember the episodes in the morning. In this paper, an eight-year-old girl developed sleepwalking after being sexually abused by her father has been discussed. (Anatolian Journal of Psychiatry 2017; 18(2):188-190) Keywords: incest, sleepwalking, child _____________________________________________________________________________________________________ GİRİŞ Cinsel istismar, çocuğun bir yetişkin veya yaş ve gelişimsel olarak kendinden büyük bir çocuk tarafından cinsel uyarılma amacıyla kullanılmasıdır. Cinsel istismarın çoğunlukla mağdurun tanıdığı kişiler tarafından, önemli düzeyde de aile bireyleri tarafından yapıldığı bilinmektedir. Evlenmeleri hukuksal, ahlaksal ve dinsel açılardan yasaklanmış yakın akraba olan iki kişi arasındaki cinsel ilişkiye de ensest adı verilmektedir. Anne-baba, yakın bir akraba veya üvey baba gibi anne-baba rolünü üstlenen kişilerle gerçekleşebilir.1 Çocukluk çağı cinsel istismarı önemli yaşam travmalarından biridir ve ileride ortaya çıkabilecek birçok psikiyatrik bozukluğun altında yatan neden olarak görülmektedir.2 Her şekilde çocuğa zarar verdiği bilinen cinsel istismarın, çocuğun en güvendiği kişiler tarafından gerçekleştirilmesi ise, çok daha ciddi sonuçlar doğurmaktadır.3 Cinsel istismar sonrasında en sık karşılaşılan psikiyatrik bozukluklar arasında depresyon, _____________________________________________________________________________________________________ Antakya Devlet Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Antakya Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD, İçel Yazışma adresi / Correspondence address: Serkan GÜNEŞ, Antakya Devlet Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Antakya E-mail: [email protected] Geliş tarihi: 19.05.2016, Kabul tarihi: 29.07.2016, doi: 10.5455/apd.229514 1 2 Anatolian Journal of Psychiatry 2017; 18(2):184-187 Güneş ve ark. 189 _____________________________________________________________________________________________________ anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), dissosiyatif bozukluklar, yeme bozuklukları ve uyku bozuklukları yer almaktadır. Cinsel istismara bağlı uyurgezerliğin tetiklenmesi nadir görülen bir durumdur.1,2 Uyku bozuklarından olan parasomniler, uyku sırasında ortaya çıkan, amaçlı gibi görünmesine rağmen bilinçli farkındalığın olmadığı uygunsuz hareketlerdir.2 Uyurgezerlik ise, uyku sırasında yürümenin görüldüğü, birçok karmaşık davranışı içeren bir parasomni türüdür. Genellikle yavaş dalga uykusunun baskın olduğu gecenin ilk üçte birlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Uyurgezerliği olan çocuklar gece yataklarından kalkıp başka yerlere gidebilmekte ve sabah uyandıklarında genellikle olayı anımsamamaktadırlar.2,4 Bu olgu sunumunda, çocukluk çağı ensestine dikkat çekilmesi, cinsel istismar sonrasında nadir görülen uyurgezerlik tablosunun tartışılması, travma ve uyurgezerlik ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. OLGU Sekiz yaşındaki kız olgu, cinsel istismar olayına bağlı olarak beden ve ruh sağlığının değerlendirilmesi amacıyla adli tıp polikliniğinden çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine yönlendirildi. Olgu dört kardeş olduklarını, ilkokul ikinci sınıfa gittiğini ve ailesinin şehir merkezinden uzak bir çiftlikte yaşadığını söyledi. Yaklaşık üç ay önce, diğer aile üyeleri çiftlikte çalışırken babasının kendisine tecavüz ettiğini belirtti. Babasının sürekli alkol aldığını ve olay meydana geldiğinde babasının sarhoş olduğunu belirtti. Olayı başkasına anlatmaması konusunda babasının kendisini ölümle tehdit ettiğini, babasının davranışından dolayı şok yaşadığını ve o güne ilişkin çok fazla şey anımsamadığını söyledi. Olaydan sonra aşırı korktuğunu, bir süre olayı kimseye anlatamadığını ve en sonunda annesine söylemeye karar verdiğini belirtti. Annesi ile yapılan görüşmede, son iki-üç aydır okula gitmek istemediği, derslere yoğunlaşamadığı, sinirli ve hırçın davranışlar gösterdiği, iştahının azaldığı, yalnız kalmak istemediği, kendisinden büyük erkeklerden çekinmeye başladığı, gece uyumakta zorlandığı ve sık sık karabasan gördüğü öğrenildi. Ayrıca, olaydan dört-beş gün sonra gece uyurgezerlik nöbetlerinin başladığı, daha önce uyurgezerlik veya herhangi bir uyku bozukluğunun olmadığı belirtildi. Uyurgezerlik nöbetleri haftada bir veya iki kez gecenin farklı zamanlarında görülüyordu. Olgu annesi tarafından yatağına götürülüyordu ve uyumaya devam ediyordu. Sabah kalktığında gece yaşadıklarını anımsamıyordu. Nöbetlerin süresi ortalama 10 dakika kadardı. Nöbetler genellikle aile üyeleri ile iletişime geçmeden evin içinde yürüme şeklinde oluyordu. Annesi birkaç defa nöbet sırasında emeklediğini ve banyoya idrarını yaptığını fark etmişti. Özgeçmişinde travma, fiziksel hastalık ve yakın zamanda bir ilaç kullanımı yoktu. Soygeçmişinde herhangi bir fiziksel veya ruhsal hastalığın olmadığı öğrenildi. Ruhsal muayenede öz bakımı yeterince iyiydi ve yaşında gösteriyordu. Bilinci açık ve koopere idi. Konuşma hızı yavaştı ve çekingen davranıyordu. Algı ve bellek kusuru saptanmadı, dikkati dağınıktı. Düşünce içeriğinde suçluluk ve pişmanlık temaları vardı. Duygudurumu depresif, duygulanımı disforik, anksiyöz ve irritabldı. Çocuk Depresyon Ölçeği puanı 14, Sürekli Anksiyete Ölçeği puanı 41’di. Rutin biyokimyasal testlerde herhangi bir anormallik saptanmadı. Öykü, ruhsal muayene, Sürekli Anksiyete Ölçeği ve laboratuvar incelemeleri sonucunda olguya TSSB ve uyurgezerlik tanıları konuldu, adli raporunda ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Olguya ve annesine davranış önerilerinde bulunuldu. İlaç tedavisi başlandı ve izlemeye alındı. TARTIŞMA Ensest ilişkilerde babalar ve baba yerine geçen kişiler en büyük istismarcı grubu oluşturmaktadır. En sık görülen ilişki baba-kız arasındadır. En az görülen tipin ise anne-oğul arasında olduğu bildirilmiştir. Erkek-kız kardeşler, büyük anne veya büyük baba ile torunlar, amcalar, dayılar, teyzeler ile yeğenleri arasında da ensest ilişkisi olabilmektedir. Türkiye’de yapılan araştırmalarda en sık baba-kız ensesti belirlenmiştir.1,3 Olgumuzda da toplumda en sık görülen baba-kız ensest ilişkisi gözlenmektedir. Aile içinde yaşanması, toplum tarafından kabul edilemez olması ve ailenin parçalanma korkusu ensestin gizli tutulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ensest oranı tam olarak bilinmemektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmasına göre cinsel istismar yaygınlığı %10-20 arasında olup bu olguların %43’ü aile bireyleri tarafından cinsel tacize uğramaktadır.3 Türkiye’de 1955 lise öğrencisinin katıldığı bir çalışmada ise, öğrencilerin %13.4’ünün cinsel istismara uğradığı, bunların %1.8’inin ensest olduğu bildirilmiştir.5 Alkol ve madde kötüye kullanımı, anne-babanın ayrı olması, kalabalık aile ortamı, artmış fiziksel yakınlık ve ailenin toplumdan uzak olması ensest sıklığını etkileyen etkenler arasında sayılmaktadır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, Anadolu Psikiyatri Derg 2017; 18(2):188-190 190 Baba-kız ensesti sonrası uyurgezerlik: Bir adli olgu _____________________________________________________________________________________________________ şehirde yaşayanlara göre köy veya kasabada yaşayanlarda ensestin daha sık penetrasyonla sonuçlandığı bildirilmiştir.3 Bu olguda babanın alkol kullanması, görece kalabalık bir aile ortamının olması ve şehir merkezinden uzak bir çiftlikte yaşanması penetrasyonla sonuçlanan bu ensest ilişki için risk etkeni olarak göze çarpmaktadır. Ensest sonrasında çocuklarda en sık görülen psikiyatrik sorunlar korku ve endişe duyma, depresyon veya içe kapanma, disiplinsizlik, saldırganlık, tırnak yeme, idrar-dışkı kaçırma, okula gitmek istememe, okul başarısında azalma, cinsel konulara anormal ilgi gösterme veya tamamen ilgisiz olma, karabasan görme veya uyku sorunları olarak sıralanabilir.1,3 Olgumuzda ensest ilişki sonrası benzer belirtilerin ortaya çıktığı görülmektedir. Uzun dönemde anksiyete bozuklukları, TSSB, cinsel işlev bozukluğu, yeme bozuklukları, kişilik bozuklukları, dissosiyatif bozukluklar, uyku bozuklukları, intihara eğilim, zayıf dürtü kontrolü, aile kurmaya ve cinselliğe karşı isteksizlik gibi psikiyatrik sorun ve bozukluklar daha sık görülmektedir.1,3 Genellikle çocuklarda görülen bir uyku bozukluğu türü olan uyurgezerlik, uyku ve uyanıklık halinin birlikte olduğu dissosiyatif bir süreç olarak tanımlanabilir.6 Dissosiyatif olguların %75’inde uyku bozukluğunun olduğu ve uyurgezerliğin travmaya dissosiyatif yanıtla ilişkili olabileceği bildirilmiştir.2 Disosiyatif bozukluğu olan kişilerin %90-100’ünün çocukluğunda ağır bir travma yaşadığı belirtilmiştir.7 Bazı hastalarda ise uyurgezerlik, bastırılmış travmatik deneyimlerin uykuda motor aktivite artışı ile yeniden ortaya çıkması şeklinde değerlendirilmiştir.8 TSSB ile uyku bozukluklarının incelendiği bir çalışmada, TSSB olan olgularda uykuda şiddet ve tehlikeli davranışların 10 kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Aynı çalışmada, uykuda şiddet ve hareketlilik içeren davranışların daha çok nonREM uykusu ile ilişkili olduğu belirtilmiştir.9 Hurwitz ve arkadaşlarının çalışmasında ise, TSSB’li olgularda non-REM uykusunda yüksek motor aktivite gözlendiği bildirilmiştir.10 Uyurgezerlik ve gece terörü olan bireylerle yapılan bir başka çalışmada, olguların %27’sinde travmatik deneyimlerin yaşandığı, bu travmatik deneyimlerin çoğunun cinsel istismar olduğu belirlenmiştir.2 Sunulan olgunun daha önce uyku bozukluğunun olmaması ve cinsel istismardan kısa bir süre sonra uyurgezerliğin ortaya çıkması, bu durumun cinsel travmaya bağlı ortaya çıkan dissosiyatif bir süreç olabileceğini düşündürmektedir. İstismar ağır bedensel, ruhsal ve toplumsal sonuçları olan sorunlardan biridir ve etkileri ömür boyu sürebilmektedir. Özellikle çocuklar için fiziksel, duygusal ve cinsel istismara uğradığını açıklamak korkutucu, üzücü ve utanç verici olabilmektedir. Bu nedenle çocuklar travmayı açıklamak yerine yaşadığı belirtileri anlatabilir. Bedensel yakınmalar, davranış değişiklikleri, iştah ve uyku sorunları gibi belirtiler travmanın habercisi olabilir. Çocuklarda görülen uyurgezerlik nöbetlerinin de cinsel travmanın bir belirtisi olabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu açıdan bakıldığında, TSSB olan çocuklarda uyku bozukluklarının ve uyurgezerliğin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, uyku sorunlarının göz önünde bulundurulması TSSB izleme ve tedavi sürecinde önem taşımaktadır. KAYNAKLAR 1. Saygılı S, Gönenli S. Aynı ailede görülen çoklu ensest. Düşünen Adam 2008; 21(1-4):32-37. 2. Güler G, Yıldırım V, Toros F. Cinsel istismarda uyurgezerlik: Olgu sunumu. Adli Tıp Bülteni 2013; 18(3):101-104. 3. Şahin F, Taşar MA. Cinsel istismar ve ensest. Türk Ped Arş 2012; 47:159-164. 4. Remulla A, Guilleminault C. Somnambulism (sleepwalking). Expert Opin Pharmacother 2004; 5:2069-2074. 5. Alikasifoglu M, Erginoz E, Ercan O, AlbayrakKaymak D, Uysal O, Ilter O. Sexual abuse among female high school students in Istanbul, Turkey. Child Abuse Negl 2006; 30(3):247-255. 6. Kales A, Soldatos CR, Caldwell AB, Kales JD, Humphrey FJ, Charney DS, et al. Somnambulism. Clinical characteristics and personality patterns. 7. 8. 9. 10. Anatolian Journal of Psychiatry 2017; 18(2):188-190 Arch Gen Psychiatry 1980; 37:1406-1410. Hartman D, Crisp AH, Sedgwick P, Borrow S. Is there a dissociative process in sleepwalking and night terrors? Postgrad Med J 2001; 77:244-249. Calogeras RC. Sleepwalking and the traumatic experience. Int J Psychoanal 1982; 63:483-489. Ohayon MM, Shapiro CM. Sleep disturbances and psychiatric disorders associated with posttraumatic stress disorder in the general population. Compr Psychiatry 2000; 41:469-478. Hurwitz TD, Mahowald MW, Kuskowski M, Engdahl BE. Polysomnographic sleep is not clinically impaired in Vietnam combat veterans with chronic posttraumatic stress disorder. Biol Psychiatry 1998; 44:1066-1073.