Akciğer Kanserinde Klinik Tanı - İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

advertisement
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri
TÜRKİYEDE SIK KARŞILAŞILAN HASTALIKLAR II
l Sindirim
l Akciğer
Sistemi Hastalıkları
Kanserine Güncel Yaklaşım
Sempozyum Dizisi No:58 l Kasım 2007; s. 125-128
Akciğer Kanserinde Klinik Tanı
Prof. Dr. Günseli Kılınç
Akciğer kanserli hastaların % 90’ı başvuru anında semptomatiktir. Semptomlar
nonspesifik olduğundan tanı çoğunlukla gecikmektedir. Buna karşılık, bazı semptomlar tanı
yönünden önemli ipuçları sağlayabilir; örneğin sigara içen bireylerde öksürük normal bir
semptom olarak karşılanmasına rağmen öksürüğün karakterinde bir değişiklik, sıklığında
bir artış veya tedaviye cevap vermemesi gibi. Santral yerleşimli tümörlerde öksürük
dışında wheezing, hemoptizi, stridor, dispne ve göğüs ağrısı gibi yakınmalar bulunabilir.
Endobronşial obstruksiyona bağlı olarak pnömoni gelişebilir. Tümör periferik yerleşimli
ise plevra veya göğüs duvarı invazyonuna bağlı ağrı, öksürük, restriktif değişikliklere bağlı
dispne, plevral efüzyona bağlı semptomlar görülebilir. Akciğer kanserine bağlı semptomlar
içinde en önemlisi hemoptizidir. Sıklıkla balgamda sıyrık şeklinde ortaya çıkar. Sigara içen
ve 35 yaş üzerindeki bir hastada gelişen hemoptizi aksi ispat edilene kadar bronş kanseri
olarak kabul edilmelidir.
Tablo 1. Akciğer kanseri semptomları (2)
Semptom
Yüzde oranı
Öksürük
% 45-75
Kilo kaybı
% 8-68
Dispne
% 37-58
Hemoptizi
% 27-57
Göğüs ağrısı
% 27-49
Ses kısıklığı
%2-18
125
Prof. Dr. Günseli Kılınç
Tümörün komşuluk yoluyla yayılması sonucu değişik belirtiler olabilir. Mediasten invazyonu ile disfaji ve gene lenfatik obstrüksiyon sonucu efüzyon ile hasta başvurabilir.
Kardiovasküler sistem invazyonu ile aritmi ve kalp yetersizliği gelişebilir. %15-35 hastada
perikard veya myokard tutulumu olmasına karşın klinik korelasyonu tam olarak bilinmemektedir. Malign perikard efüzyonu tamponad oluşturabilir. Sağda yerleşen tümörler vena
kava superior sendromuna yol açabilir. Özellikle skuamöz hücreli NSCLC de obstrüksiyon yavaş gelişir ve kollateraller oluşabilir. Superior sulkus tümörlerinde omuz ve kola
yansıyan ağrı ile seyreden Horner’s sendromu gelişebilir. Rekürren laringeal sinir tutulumu
ses kısıklığına, frenik sinir paralizisi ile dispneye yol açabilir.
Malign plevral efüzyonda yan ağrısı ve dispne kaçınılmazdır. NSCLC da en sık plevra
tulumu sırasıyla büyük hücreli, adeno ve skuamöz hücreli kanser seyrinde oluşur. Otopsi
çalışmalarında ekstratorasik metastaz sıklığı büyük hücreli akciğer kanserinde %86, adenokanserde %82 ve skuamöz hücrelide %54 olarak bulunmuştur. Küçük hücreli tümörler
başvuru anında çoğunlukla uzak metastaz yapmıştır. Kemik iliği ve kortikal kemik tutulumu %15-25 oranındadır.
Eksratorasik lenf nodu tutulumu için skalen, supraklaviküler ve aksiller bölge araştırmalıdır. Karaciğerin büyük olup olmadığı, SSS ve medulla spinalis metastazı olasılıkları
değerlendirmelidir. Halsizlik, yorgunluk, ateş, iştahsızlık ve kilo kaybı gibi nonspesifik
yakınmalar özellikle sigara içen kişilerde daha duyarlı olarak ele alınmalıdır. Bu semptomlar genellikle metastatik hastalık belirtisi olarak ortaya çıkar. Cilt tutulumu (eritema
multiforme, büllöz lezyonlar, hiperkeratoz); vasküler ve hematolojik belirtiler (anemi,
tromboflebit, DIC, granulositoz) akciğer kanserinin ekstratorasik göstergeleri olabileceği
olarak göz önünde bulundurmalıdır.
Kan biyokimyasında sedimentasyon hızı ileri derecede yüksek olabilir. Bunun dışında
kan biyokimyası tanı açısından çok yararlı değildir. Eğer organ metastazı varsa buna ait kan
bulguları ortaya çıkabilir. Örneğin karaciğer metastazlarında LDH, SGOT, SGPT, δ-GT;
kemik metastazlarında Ca ve alkalen fosfataz yükselebilir. Tümör markırları NSE ve CEA
rutin olmamakla birlikte tanıyı destekleme açısından yararlı olabilir.
Paraneoplastik sendromlar tümörlerin immun ya da sekretuar fonksiyonları yoluyla
ortaya çıkan ve organ disfonksiyonuna yol açan etkileridir. Bu sendromlar akciğer kanseri hastalarının %10-20’sinde görülür. Akciğer kanseri tanısından önce veya sonra ortaya çıkabilirler. Small cell kanserli hastaların %15’inde uygunsuz ADH salınımı gelişir.
Skuamöz hücreli kanserlerde ise %10 oranında hiperkalsemi görülür. Çomak parmak
yaklaşık %20 sıklıktadır. Diğer paraneoplastik sendromlar artmış ACTH yapımı, anemi,
hiperkoagülabilite, periferik nöropati ve periferik nöropatidir. Tanıda altın standart akciğer
grafisidir. Semptomatik hastaların hemen hemen tamamında akciğer grafisinde tümöre ait
radyolojik bulgular görülebilir. Toraks BT ile tümöre ait daha detaylı veriler sağlanabilir,
örneğin tümörün çapı, lokalizasyonu ve metastatik odaklar gibi. PET özellikle metastazların
gösterilmesinde yararlı olabilir.
126
Akciğer Kanserinde Klinik Tanı
Balgam çıkaran hastalarda sitolojik inceleme tanı koydurucu olabilir. Proksimal
yerleşimli tümörlerde bronkoskopi, periferik olanlarda ise iğüne aspirasyon biopsisi
tanıyı sağlayabilir. Eğer bu yöntemlerle tanı konmazsa daha invaziv teknikler olan cerrahi
yöntemlere başvurulur. Tanı konduktan sonra küçük hücreli akciğer dışı tümörlerde tedavinin yönteminin belirlenmesi için evreleme yapılması gerekir.
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
Silvestri GA, Jett J. Bronchogenic carcinoma.Mason RJ, Broaddus VC, Murray JF, Nadel JA
(editör): Textbook of Pulmonary Medicine. Philadephia: Elsevier-Saunders; 2005: 1357-1400.
Midthun DE, Jett JR. Clinical presentation of lung cancer. Pass HI, Mitchell JB, Johnson DH
(editör): Lung Cancer: Principles and Practice. Philadephia: Lippincot-Raven; 1996: 422.
Chesnutt MS, Prendergast TJ. Pulmonary neoplasms. McPhee SJ, Papadakis MA, Tierney LM
(editör). Current Medical Diagnosis and Treatment. New York, McGraw Hill; 2007: 269-276.
127
128
Download