C20PolicyPaperOnInternational TaxationTR.indd

advertisement
(VERGİ ADALETİ)
YÖNETİŞİM
C20 TÜRKİYE
POLİTİKA BELGELERİ
Birçok ülkede operasyonları
olan dünyanın en
büyük şirketlerinin
YÖNETİŞİM
2
(VERGİ ADALETİ)
%73’
ü yabancı
ülkelerde ödedikleri vergi
hakkında bilgi vermiyor.
(Uluslararası Şeffaflık Derneği)
Matrah aşındırması ve kar
aktarımından dolayı uzun
vadeli gelir kayıpları, gelişmiş
ülkelerde GSMH’nın
%0.6’sı ve gelişmekte
ülkelerde %2’si olarak
tahmin ediliyor. (IMF)
Gelişmekte olan ülkeler,
2003-2012 yılları arasında
yasadışı para akışı nedeniyle
6,6 trilyon ABD
Doları kaybetti.
(Global Financial Integrity).
C20 YÖNETİŞİM (VERGİ ADALETİ) ÇALIŞMA GRUBU POLİTİKA BELGESİ
C20 TÜRKIYE VERGI ADALETI POLITIKA BELGESI
POLITIKA TAVSIYELERI ÖZETI
Vergilendirme, sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı açısından kilit nitelik
taşımakta olup uluslararası şirket vergilendirme reformu bunun meşruiyetinin
yeniden sağlanmasının yanı sıra sermaye kaçışını kolaylaştırmak ve suç ve yolsuzluk
işlemlerini perdelemek üzerine kurulu vergi cennetleri ile off-shore mahremiyet
sisteminin kullanımını sonlandırma bakımından önem arz etmektedir. Tavsiyelerimiz
şunlardır:
GERÇEK LEHDARLIK SICILLERI DÜNYA ÇAPINDA
TÜM YETKI ALANLARINA GENIŞLETILMELIDIR
Şirket ve mali şeffaflığa ilişkin olarak, G20,
Gerçek Lehdarlık sicil sistemini dünya çapında tüm yetki alanlarına nasıl
genişletebileceğini ele almalı;
tüm Gerçek Lehdarlık sicillerinin kamuya açık olmasını sağlamalı;
arzu eden tüm ülkelerle birlikte otomatik bilgi değişimini sağlamak için
çok taraflı mekanizma oluşturmak üzere açık bir taahhütte bulunmalı, ayrıca
gelişmekte olan ülkeler için oluşturulacak geçiş mekanizması ile bu ülkelerin
bilgi değişimi şartlarını gönderme şartlarını kendilerine uyarlarken, bilgi
edinmeden yararlanma imkanı elde etmelerine olanak tanımalı;
katılımcılardan kendi finansal sistemleri üzerinden geçiş yapan tüm tutarlar
hakkında hesap sahibinin ve kontrol eden kişinin mukim olduğu ülkeye
göre listelenmiş istatistiki verileri toplamalarını ve bunları yıllık olarak
yayınlanmalarını sağlamalıdır.
Uluslararası şirket vergilendirmesinin reformuna ilişkin olarak,
Ülke bazında raporlar, çok uluslu işletmelerin (MNE’ler) vergiye tabi tutulduğu
bulunduğu tüm vergi idarelerine doğrudan sunulmalıdır. Görüşümüze göre, bu
raporlar yayımlanmalıdır.
Faiz indirimleri, şirket grubuna bir bütün olarak ait konsolide faiz maliyetleri
toplamından daha büyük olmayacak şekilde sınırlandırılmalıdır;
Zarar verici tüm vergi uygulamalarını sonlandırmak üzere G20 Liderleri,
devletleri yükümlülük altına alacak, özellikle vergi teşvik tedbirleri ve
kararlarının şeffaflığını sağlayacak bir Yüksek Düzeyli Bildiri kabul etmelidirler;
Uluslararası vergi uyuşmazlıklarının çözümü, tam bağımsız hakemler ile
yayımlanan gerekçeli kararlar dahil hukuki usullerle uyumlu olmalı, ayrıca
devletler, kendileri için uygun mülahaza etmedikleri tahkim yolunu kabul
etmeye zorlanmamalıdır;
3
Tüm G20 devletleri, gelişmekte olan ülkelerle yaptıkları anlaşmalara,
kalkınma dostu hükümler ve tüm vergi anlaşmalarına amaca uygun ve
kötüye kullanmaya karşı hükümleri, önerilen çok taraflı sözleşmenin asli ve
zorunlu unsurları olarak ivedilikle dahil etmek üzere tahhütte bulunmalıdır.
BEPS Projesi sonuçları çıktıları bir son olmaktan ziyade, tüm ülkelere fayda
sunmak ve çok uluslu şirketlerin ekonomik faaliyetlerini yürüttükleri yerde
vergilendirilmelerini sağlayacak reformları gerçekleştirmek üzere daha uzun
ve daha kapsayıcı bir sürecin başlangıcı olarak görülmelidir.
TÜM GERÇEK LEHDARLIK SICILLERININ KAMUYA
AÇIK OLMASI SAĞLANMALIDIR
ARKA PLAN
Vergilendirme, İyi Yönetişim ve Kalkınma ile Eşitliğin Teşvik Edilmesi
bakımından ana unsur teşkil etmektedir.
4
Artan oranlı vergilendirme marifetiyle kamu gelirlerinin artırılması temel kamu mal,
hizmet ve yatırımlarının finansmanı, eşitsizlikle mücadele, insan haklarının gerçeğe
dönüştürülmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin (SDG’ler) uygulanmasının
sağlanması için elzemdir. Ayrıca, hem varlıklı kişilerin vergi kaçırması hem çok
uluslu işletmelerin (MNE’ler) vergiden kaçınmalarına yönelik kurulu off-shore
mahremiyet sistemi ile vergi cennetlerinin kullanımının sonlandırılması, sermaye
kaçışı ile yolsuzluk ve suç gelirlerinin aklanmasının önüne geçilmesi bakımından
çok önemlidir.
G20 bu konulardaki çalışmayı, teknik kapasitesi bulunduğu gerekçesiyle zengin
ülkeler kulübü olarak adlandırılan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na
(OECD) havale etmiştir. OECD her ne kadar bu çalışmaya katılımı tüm G20 ülkeleri
ve daha yakın geçmişte diğer bazı gelişmekte olan ülkeler ve bölgesel vergi idareleri
ağlarına teşmil etmiş olsa da, gerçek anlamda kapsayıcı küresel bir kuruluşun
yerine geçememektedir. Gelişmekte olan ülkeler tarafından böylesi bir kuruluş
oluşturmak üzere “Kalkınma için Finansman” konulu 3. Uluslararası Konferans’ta
sunulan önerilerin bazı OECD ülkeleri tarafından bloke edilmesinden dolayı üzüntü
duyduk. Uygun olmayan bu kurumsal çerçeve dikkate alındığında, OECD/G20
çalışma grupları tarafından ortaya konulan önlemler en iyi ihtimalle kısmi etkinlik
sağlaması ve özellikle gelişmekte olan ülkeler bakımından uygulamada büyük
sorunlara yol açması neredeyse hiç şaşırtıcı değildir.
Kurumsal ve Finansal Şeffaflık
Tüzel kişilerin gerçek lehdarlarının tescil edilmesine yönelik G20 taahhüdünün
yerine getirilmesi bakımından bir takım gelişmeler kaydedilmiştir. AB’nin son Kara
Para Aklanmasıyla Mücadele Direktifi buna yönelik önemli bir ilerleme olmakla
birlikte, özellikle (a) tröstler ve (b) ilgili kişilerin veriye erişimi hususlarında soru
işaretleri varlığını sürdürmektedir.
C20 YÖNETİŞİM (VERGİ ADALETİ) ÇALIŞMA GRUBU POLİTİKA BELGESİ
Benzer şekilde, Otomatik Bilgi Değişimi (AEoI) Ortak Raporlama Standardı tesis
edilmesinde mesafe kat edilmiştir. Ancak gelişmekte olan ülkelerin kolaylıkla
AEoI’ye katılmalarını sağlayacak uygulanabilir bir süreç mevcut olmadığı takdirde,
G20’nin vermiş olduğu “banka gizliliği dönemi sona ermiştir” sözü tutulmamış
olacaktır. Özellikle, devletlerin hangi ülkelerle bilgi alışverişinde bulunacakları
tercihine izin verilmesi daha zayıf ülkeler bakımından ciddi dezavantajlar
oluşturacaktır. Kalkınma Çalışma Grubu’na sunulan Küresel Forum Yol Haritası
raporu, esas sorunu, maliyetleri düşürmek ve AEoI’nin gelişmekte olan ülkelere
olan faydasını arttırmak olarak tanımlamıştır. Şu an ihtiyaç duyulan, çözümlere
yönelik daha fazla istek duyulmasıdır.
Matrah Aşındırması ve Kâr Aktarımı (BEPS)
G20 dünya liderleri, çok uluslu işletmelerin “ekonomik faaliyetin gerçekleştiği ve
değerin oluşturulduğu yer”de vergilendirilebilmeleri ve gelişmekte olan ülkelerin
de fayda elde etmelerini sağlayacak şekilde uluslararası vergi kurallarına reformlar
getirmek üzere, 2013 yılında BEPS Projesine yetki vermiştir
Vergi cennetleri üzerinden çokuluslu işletmelerin vergiden kaçınmalarına bir son
vermek ve böylece gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkelerin benzer şekilde
kurumlar vergisi gelirlerini artırmalarına yardımcı olması bakımından BEPS
projesinin potansiyeli bulunmaktadır. 80 yılı aşkın süredir yürürlükte bulunan
kuralların reformu uzun süreden beri gecikmiştir. Temel aksaklık, bu kuralların
MNE’lerin çeşitli kurucu tüzel kişiliklerinin birbirlerinden sanki bağımsız ve
birbirleriyle bir ilişkisi yokmuş gibi vergilendirilmelerini zorunlu tutacak şekilde
yorumlanmasıdır. Bu durum, karmaşık ve parçalara ayrılmış şirket yapıları
oluşturulması, vergiyi asgariye indirmek üzere şirket iştiraklerinin uygun ülkelere
konuşlanmaları ve MNE’lerin yüzlerce tüzel kişiliği içermesi şeklinde yanlış bir
teşvik unsuru yaratmaktadır.
ARZU EDEN TÜM ÜLKELERLE BIRLIKTE OTOMATIK BILGI
DEĞIŞIMINI SAĞLAMAK IÇIN, ÇOK TARAFLI MEKANIZMA
OLUŞTURMAK ÜZERE AÇIK BIR TAAHHÜTTE BULUNULMALIDIR
G20’nin yaklaşımı, bir MNE’nin yer aldığı şirketler grubuna tek bir firma olarak
kabul etmeyi ve vergi matrahını ise her bir ülkedeki gerçek faaliyetleri uyarınca
tayin etme gerekliliğine işaret etmektedir. Ne yazık ki, OECD bu hususu açık hale
getirmeyi reddetmiş, ancak emsallere uygunluk ilkesini vurgulamaya devam etmiş,
diğer yandan da bu hususun zararlı sonuçlarına karşı koymaya çaba göstermiştir.
Netice itibariyle, BEPS sonuçları uyumlu ve kapsayıcı bir yaklaşım getirememiş,
bunun yerine iyileştirme yaklaşımı önermiştir. Maalesef, birçok öneri güçlü
bazı OECD ülkelerinin, ticari faaliyetler için bilhassa hafif kontrol eden yabancı
kurum kazançları (CFC) kuralları ve inovasyon teşvikleri olmak üzere tercihli
vergi muafiyetlerini koruma ısrarları, diğer ülkelerin de işlevini yitirmiş emsallere
uygunluk ilkesini inatla savunmaları nedeniyle büyük şekilde zayıflatılmıştır.
5
Etkin olabilecek bu öneriler gerçekten de MNE’lere ticari gerçekliklerine uygun
şekilde tek vücut firmalar olarak muamele görmeleri yönünde bir ilerlemedir. Esas
ilerleme, ilk kez vergi idarelerinin MNE’leri bir bütün olarak değerlendirmelerine
imkan sağlayacak Ülke Bazında Raporlama önerileridir. Ancak, 750m € eşiği çok
yüksek olup dosyalama ve erişim düzenlemeleri zayıftır. Tüm ülkelerin bu raporlara
erişim ihtiyacı bulunmakla birlikte yine de önerilen zorlu plan kapsamında
sürüncemede bırakılabilir. Bu raporların ticari sır içerebileceği gerekçesiyle
yayınlanmaması gerektiği iddiası ikna edici değildir. Bu durum uluslararası vergi
kurallarının vazedilen hedeflerini yerine getirip getirmediklerine yönelik araştırma
ve geliştirme çalışmalarını kolaylaştıracak ve kamu güvenini yeniden tesis edecektir.
ÜLKE BAZINDA RAPORLAR, MNE’NIN VERGIYE
TABI TUTULDUĞU TÜM VERGI IDARELERINE DOĞRUDAN
SUNULMALIDIR
6
MNE’lere tek vücut olarak muamelede bulunmakla faiz indirimlerini sınırlamaya
ilişkin öneriler de sunulmaya başlanmış, ancak zayıflatılmıştır. Faiz indirimleri
toplamının grup şirketin üçüncü kişilere olan konsolide faiz maliyetlerinden
daha büyük olmaması gerektiğine yönelik katı bir kurala ihtiyaç vardır. Güçlü
Kontrol Yabancı Kurum Kuralları, MNE’lerin gelirlerini kaynak ülkede faaliyet
yürüten iştiraklerinden kaydırıp daha düşük efektif vergi oranlarını haiz ülkelerde
vergilendirilmeksizin tutmaktan vazgeçirmek bakımından da işe yarayabilir; ancak
öneriler aşırı derecede zayıf olup vergilendirmede sürekli surette aşağı çeken
rekabeti özendirecektir.
1998’de ortaya konulan yaklaşımı sürdürecek şekilde, zarar verici vergi
uygulamalarını düzene koymak üzere gerçek anlamda otokontrol politikası içeren
bir sistem önerilmiş, ancak çok sınırlı etkileri olmuştur. Geniş anlam ihtiva eden
“irtibatlılık” ve “öz” ilkelerini inovasyon paketlerine uygulama girişiminin, yalnızca
bazı planları kısıtlarken konsepte meşruiyet kazandırmak suretiyle tüm ülkeleri
kendi rejimlerini yürürlüğe koymalarını teşvik edip bir bütün olarak kurumlar
vergisini aşındırmaya yol açtığı mevcut durumda görülebilmektedir. Ekonomik
anlamda zarar verici vergi teşvikleri son yıllarda hızlı artış göstermiş, özellikle
gelişmekte olan ülkeler dahil bir çok ülke GSYH’lerinden büyük miktarda payı hiç
bir karşılık olmayacak veya sınırlı karşılığı olacak şekilde gözden çıkarmıştır. G20
ülkelerine 2011 yılında OECD/Dünya Bankası/IMF ve BM tarafından tavsiye edildiği
üzere, vergi teşvikleri bakımından şeffaflık, denetim, gözden geçirme ve hesap
verilebilirlik hususlarında iyi uygulamalar getirilmesinde G20 üyeleri öncü rol
üstlenmelidir. Karşı önlemlere ilişkin hükümler içeren daha bağlayıcı çerçeveye
ihtiyaç duyulmaktadır. OECD’nin düşük gelirli ülkeler hakkındaki raporlarında
da çağrıda bulunduğu gibi, kurumlar vergisinde yapılan kesintilerle beraber vergi
yükünü orantısız şekilde hisseden yoksul insanlar ve hane halkıyla beraber, daha
genel bir sorun olan vergi rekabetinin ele alınması gerekmektedir.
İşlevlerin, varlık ve risklerin “olgu ve şartlar” analizine dayanan işlemlerin yeniden
karakterizasyonu yöntemiyle ancak vergi idarelerinin şirket içi düzenlemeleri
sorgulamalarına izin vermek ve ne teoride ne pratikte var olmayan “emsallerin”
aranması suretiyle öğelerin aranması suretiyle, halen emsallere uygunluk ilkesini
C20 YÖNETİŞİM (VERGİ ADALETİ) ÇALIŞMA GRUBU POLİTİKA BELGESİ
hareket noktası almalarından ötürü transfer fiyatlandırmasına ilişkin öneriler
bilhassa hayal kırıklığı yaratmaktadır. Bu konu, önemli ölçüde nitelikli kaynaklar,
gelişmekte olan ülkeler bir yana OECD vergi idarelerinin dahi sorgulanmasını
gerektirecek, özellikle KOBİ’ler bakımından uyum maliyetlerini arttıracak, kişiye
göre değişen ve keyfi kararların alınmasına yol açacak geniş bir alan yaratacaktır.
Üniter bir yaklaşıma dönük ilerleme sağlayacak kar bölüşüm yöntemi üzerinde
çalışma başlatılmış, ancak bir sonraki aşamaya ertelenmiştir.
İş dünyasının daha büyük çatışmalar yaşanmasına yönelik endişelerine verilecek
cevap, birçok OECD ülkesinin zorunlu ve bağlayıcı tahkim yolunu kabul etmeleri
dahi daha güçlü uyuşmazlık çözümü önerilmesidir. Çoğunlukla yüzlerce milyon
doları ilgilendiren karar verme yetkisini üçüncü bir şahsın hükmüne bağlı gizli ve
hesap sorulamayan bir prosedüre tevdi edilmesi neticesinde muğlak kuralların
yarattığı sorunları ele almak bakımdan, bu yanıt tamamen uygunsuz niteliktedir.
Vergi antlaşmalarının birincil amacı artık verginin gerçek ekonomik faaliyet yeri
ve seviyesi uyarınca fiilen ödenmesinin sağlanması şeklinde anlaşılması olmalıdır.
Bunu sağlamanın en etkin yöntemi, önerilen çok taraflı sözleşmelere güçlü, amaca
yönelik ve kötüye kullanmayı önleyici hükümlerin eklenmesi ve gelişmekte olan
ülkelerle birlikte “kalkınma dostu” vergi anlaşmaları için yeni ilkeler geliştirmek
olabilir.
GÜNEY-GÜNEY IŞBIRLIĞI, ATAF VE CIAT GIBI BÖLGESEL
GRUPLARLA BERABER DAHA YARATICI ALTERNATIF
YAKLAŞIMLARA YATIRIM YAPILMALIDIR
BEPS projesinin takibi ve ötesine geçilmesi için daha çok çalışma gerektiği açıktır.
Bu çalışma, sadece BEPS projesi tarafından Dijital Ekonomi çalışmasında ele
alınan bir konu olan mukim olunan ülke ile kaynak ülkeler arasında vergilendirme
yetkisinin bölüşümünün yeniden değerlendirilmesi hususunu içermelidir. Bu
durum aslında, hizmetlere doğru yer değiştirme dahil üretimin kaydileştirilmesi
neticesinde ortaya çıkan ve gelişmekte olan ülkeler bakımından özel bir endişe
teşkil eden daha geniş bir sorunun bir parçasıdır. Gelişmekte olan ülkeler
bakımından diğer öncelik arz eden konular G20 Kalkınma Çalışma Grubu tarafından
teşhis edilmiş olmakla birlikte, bu sorunlar sadece çözüm araçları geliştirmek
suretiyle ve genel itibariyle OECD tarafından onaylanan yaklaşımlara bağlı kalınarak
ele alınmaktadır.
Buna karşılık gereksinim duyduğumuz şey, OECD’nin çalışmalarını tamamlayıcı
ve ötesine geçecek daha yaratıcı alternatif yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar, GüneyGüney işbirliği, ATAF ve CIAT gibi bölgesel grupları temel almayı ve BM Komitesinin
rolünü güçlendirmeyi içermelidir.
7
C20 Vergi Adaleti
Çalışma Grubu Üye Listesi
ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANLARI
www.c20turkey.org
[email protected]
www.twitter.com/c20turkey
www.facebook.com/c20turkey
Malcolm Damon,
Economic Justice Network of South Africa
Leyla Ates,
Istanbul Kemerburgaz University
ÇALIŞMA GRUBU ÜYELERI
• German Network on Tax Justice
• Action Aid
• BEPS Monitoring Group
• Oxfam
• Christian Aid
• Uluslararası Vergi Araştırmaları Derneği/UVAD
• VergiAlgi
• Tax Justice Network
Download