2.5. GÖRME YETERSİZLİĞİNDEN ETKİLENMİŞ ÇOCUKLARIN EĞİTİM ORTAMLARINA YERLEŞTİRİLMELERİ VE EĞİTİM ORTAMLARI Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin eğitim ortamlarına yerleştirilmeleri öğrencilerin sadece yetersizlikleri dikkate alınarak yapıldığı gibi, yapabildikleri dikkate alınarak da olabilmektedir. Ölçümleme sürecinin nasıl olduğu, eğitim ortamlarının nasıl olacağını belirler. Bu bölümde, tıp modeline ve eğitsel değerlendirmeye göre eğitim ortamına yerleştirme süreçleri ile ülkemizde uygulanmakta olan yerleştirilme süreci, ülkemizde görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler için var olan eğitim ortamları ve eğitsel değerlendirmeye dayalı eğitim ortamları açıklanmaktadır. 2.5.1. Tıp Modeline Göre Eğitim Ortamına Yerleştirme Yetersizlikten etkilenmiş çocukların, tıbbi ve psikometrik ölçümlere bağlı olarak konan yetersizlik tanısına göre, eğitim ortamlarına yerleştirilmeleri, tıp modeline göre eğitim ortamına yerleştirme olarak adlandırılmaktadır (Özyürek, 2004). Tıp modeli, tıbbi önlemlerin alınmasında etkili olurken, yetersizlikten etkilenmiş bireylerin yerleştirildikleri sınıflarda homojen gruplar oluşmasına yol açmaktadır (Özyürek, 1990b; Özyürek, 2004). Yetersizlik tanısına göre yerleştirme yapıldığında, aynı yetersizlikten etkilenmiş çocuklar aynı sınıflara yerleştirilmektedir. Örneğin, görme yetersizliğinden etkilendiği tanılanan çocuklar aynı sınıflara yerleştirilmekte, ancak bu çocukların yetersizlikten ne düzeyde etkilendikleri birbirlerinden farklı olabilmektedir. Bir çocuk görerek çevrede bağımsız hareket edebiliyorken, diğer çocuk görmesini çevrede bağımsız hareket etmede kullanamıyor olabilir. Hatta, görme keskinliğinin ne kadar olduğunun tıbbi değerlendirmeler sonucunda rakamlarla verilmiş olması bile, çocuğun neleri ne kadar mesafeden görebileceğini söylemez. Aynı görme keskinliğine sahip iki çocuktan biri, diğerine göre görmesini daha iyi kullanıyor olabilir. Aynı zamanda görme yetersizliğinin onlarda ne gibi sınırlılıklara yol açtığı ve neleri yapabildikleri de birbirlerinden farklı olabilmektedir. Görme yetersizliği tanısı konan bir çocuğa konulan tanı, öğretmene, öğrencinin neler yapabileceği, öğretime nereden başlayacağı, neleri nasıl öğreteceği konusunda fikir vermez. Bu nedenle, öğrencinin neler yapabildiğini ve neleri yapmaya gereksinimi olduğunu belirlemeye dayalı değerlendirme yapılması gerekmektedir. Tıp modeline göre yapılan değerlendirmeyle, yetersizlikten etkilenmiş çocukların ne tür bir eğitim alacaklarına ve nasıl bir program hazırlanacağına karar verilemediği için, çocuklara yaşlarına göre yerleştirildikleri sınıf programı uygulanır. Öğrenci bu programı izleme güçlüğü gösterdiğinde, bunun programdan değil, öğrencinin yetersizliğinden kaynaklandığı düşünülür. Bu nedenle, normal okullar yerine yetersizliğine uygun ayrı eğitim ortamına yerleştirilir (Özyürek, 2004). Tıp modeli, öğrencinin gelişim ve disiplin alanlarında neler yapabildiği ve gereksinimlerinin neler olduğu hakkında bilgi vermediği, sadece belirli bir yetersizlikten etkilendiğini belirlediği için, yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler için yerleştirme seçeneği de, sadece ayrı eğitim ortamları (özel eğitim kurumları) olmaktadır. Bu nedenle tıp modeli, öğrencinin birlikte eğitim ortamına yerleştirilmesine hizmet etmemektedir. 2.5.2. Eğitsel Değerlendirmeye Göre Eğitim Ortamına Yerleştirme Tanılama, sadece bireyleri yetersizliklerini onaylama ve sınıflama için değil, toplumsal normların gerektirdiği davranışları kazanmalarına hizmet edecek düzenlemelere yer verebilmek için yapılmalıdır (Özyürek, 2004). Bunun için, eğitsel değerlendirmeye yer vererek, özrünün değerlendirilmesi gerekmektedir. Eğitsel değerlendirme, çocuğun yaşına uygun olarak toplumsal normların betimlendiği programın amaçlarını, çocuğun hangi ölçüde gerçekleştirdiğini ve bu amaçlar doğrultusunda gereksinimlerini belirlemek için yapılan değerlendirmedir (Özyürek, 2004). Eğitsel değerlendirme modeli, öğrencilerin gelişim ve becerilerindeki sınırlılığın öğrenci dışındaki etkenlerden kaynaklandığı düşüncesine dayanmaktadır (Snell, 1983; Özyürek, 1985). Eğitsel değerlendirme, öğrencilerin öğrenmelerini, özrünün belirlediği sayıltısından yola çıkmaktadır. Bu yönüyle eğitsel değerlendirme modeli, eğitim ve öğretimin planlanması ve eğitsel düzenleme çalışmalarına yer verilmesine hizmet edebilir (Özyürek, 1985; Varol, 1992). Eğitsel değerlendirme, öğrencinin şu an neler yapabildiğini ve bundan sonra nelere gereksinimi olduğunu belirlemeye hizmet eder. Öğrencinin nelere gereksinimi olduğu, nasıl bir eğitim ortamında bu gereksinimlerin en etkili biçimde karşılanabileceğini de gösterir. Bunun sonucu olarak, öğrencinin yerleştirilebileceği eğitim ortamı sadece özel eğitim okulları olmayabilir. Eğitsel değerlendirme sonucuna göre gerekli destek hizmetler sağlanarak, akranlarıyla birlikte normal sınıflarda da eğitim görebilir. 573 sayılı K.H.K.’nin 5. maddesinde tanılama, değerlendirme, yerleştirme, “Her aşamadaki tanılamada bireyin eğitsel performans düzeyi belirlenir, gelişim alanlarındaki özellikleri değerlendirilir ve bu değerlendirme sonuçları dikkate alınarak eğitim amaçları ve hizmetleri planlanır, en uygun eğitim ortamına yerleştirilmesine karar verilir.” ifadesi yer almaktadır (23937 S.R.G.). 573 sayılı K.H.K.’deki tanılama süreci, tıp modeli basamaklarına ek olarak, eğitsel değerlendirmeye de yer vermektedir. Eğitsel değerlendirme ile, bireyin gelişim ve disiplin alanlarında yapabildikleri belirlenir. Bunun sonucu olarak, tüm özel eğitim kurumlarındaki ve diğer kurumlardaki yetersizlikten etkilenmiş bireylere Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları hazırlanabilecek, yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler için eğitim ortamları ve verilen destek hizmetler çeşitlenebilecektir (Özyürek, 2004). Eğitsel değerlendirme yapılmasını gerektiren 573 sayılı K.H.K.’ye göre yerleştirme yapıldığında, bireyin gelişim ve disiplin alanlarında yapabildiklerine bakarak, mevcut programlardan en uygun olanına yerleştirme mümkün olabilecektir. Bu da, bireylerin en az kısıtlayıcı ortam özelliği gösteren ayrı ve birlikte eğitim ortamlarına yerleştirilmesine imkan verecektir. Böylece yetersizlikten etkilenmiş bireyler için eğitim ortamları çeşitlenebilecek, eğitimin kalitesi yükselecek ve eşit eğitim fırsatlarından yararlanabilme olanağı doğacaktır. Yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler özel eğitim okulları kadar, performansları doğrultusunda normal sınıflara da yerleştirilebilecek ve normal sınıflardaki yetersizlikten etkilenmiş bireyler için kaynak oda, gezici öğretmenlik ve danışmanlık hizmetleri uygulamalarına yer verilebilecektir (Timuçin, 2000). Aynı zamanda, yetersizlikten etkilenmiş her birey için hangi eğitim amaçları konulacağı ve nasıl bir program oluşturulacağı da belirlenebilecektir (Özyürek, 1997). 2.5.3. Ülkemizde Görme Yetersizliğinden Etkilenmiş Öğrencilerin Eğitim Ortamlarına Yerleştirilme Süreci Görme yetersizliğinden etkilenmiş bireylerin özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmesi için önce tanılanmaları gerekmektedir. Ülkemizde, tüm çocuklar için eğitim zorunlu olmasına rağmen, yetersizlikten etkilenmiş çocukların özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmeleri, yetersizliklerinin onaylanmasına bağlıdır (Özyürek, 2004). Çocukların yetersizlikleri onaylandıktan sonra, yetersizliklerine göre açılan okullarda özel eğitim hizmetleri alırlar. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin, hangi eğitim ortamında (ayrı yada birlikte eğitim ortamı) eğitim alacağını belirleyen, tanılama sürecinin nasıl olduğudur. Ülkemizde, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin eğitim ortamına yerleştirilmeleri sürecinde, göremediği ailesi tarafından evde fark edilen çocuk, önce doktora götürülmektedir. Doktor tarafından tüm müdahalelere yer verildikten sonra, hala görmesinden yararlanamadığına dair doktor raporu olan çocuk okul çağına geldiğinde, ailesi görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için var olan ayrı eğitim kurumlarına (özel eğitim okulları-körler okullarına) başvurmaktadır. Bu okullara yerleştirmelerinin yapılabilmesi için okul tarafından aile, İl yada İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ne dilekçeyle başvurmaları için yönlendirilmektedir. İl yada ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü, aileyi çocuğun değerlendirilmesi için R.A.M.’lerine gönderir. R.A.M. tarafından hazırlanan çocuğun yetersizliğini, yetersizlik derecesini, yetersizliğine ek başka bir yetersizliği olup olmadığını, sosyal, ekonomik, aile, ruh ve uyum durumlarını, bu çocukların hangi eğitim kurumundan faydalanması gerektiğini belirten rapor, İl yada İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki özel eğitim şube müdürlüğüne gönderilir. Burada Özel Eğitim Hizmetler Kurulu tarafından raporlar incelendikten sonra, çocuğun yetersizliğine uygun ayrı eğitim ortamına yerleştirilmesi onaylanır. Ancak bazı öğrencilerin göremediği, devam ettiği birlikte eğitim ortamında (gören çocukların devam ettiği okulda) fark edilir. Bu durumda aile uyarılarak, çocuk doktora ve incelenmek üzere R.A.M.’ne gönderilir. R.A.M.’ ce hazırlanan rapor İl yada İlçe Milli Eğitim Müdürlüğündeki özel eğitim şube müdürlüğüne gönderilir. Burada Özel Eğitim Hizmetler Kurulu tarafından incelendiğinde, eğer durumu uygun değilse (görerek çevrede hareket edemiyor, görerek okuyup yazamıyorsa) ayrı eğitim kurumuna (özel eğitim okulu-körler okuluna) yerleştirmesinin yapılması yönünde karar alınır. Eğer çocuğun durumu uygunsa (görerek çevrede hareket edebiliyor, görerek okuyup yazabiliyorsa) bulunduğu birlikte eğitim ortamında kalması yönünde karar alınır. Bu çocuklar kaynaştırmaya kayıtlı olarak öğrenimlerini sürdürürler. Her iki yerleştirme değerlendirilmelerine (gelişim durumunda da ve alanlarında disiplin R.A.M.’nde, neler öğrencilerin eğitsel yapabildiklerine) yer verilmemektedir. Çünkü yukarıda bahsedilen yerleştirme süreci, öğrencinin özrünü değil yetersizliğini değerlendirmeye yönelik bir değerlendirme sürecidir. Bu süreç içerisine eğitsel değerlendirme süreci eklenmeli ve eğitsel değerlendirme yapabilecek özel eğitim öğretmenleri bu süreçte görevlendirilmelidir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin, görmenin yol açtığı sınırlılıkları dikkate alınarak, ölçüt bağımlı ölçü araçları ve gözlemlerle performanslarını belirlemeye yönelik bir değerlendirme yapılmamakta olduğu, öğrenci dosyalarındaki bilgilerden anlaşılmaktadır. Eğitsel bir değerlendirmeye yer verilmeden, öğrencinin ek destek hizmete ihtiyacı olmayacaksa, akranları gibi görerek hareket edebiliyorsa, göremediği için ek araçgerece gereksinim duymuyorsa (öğretmeni ve eğitiminde sorumlu yetkilileri ek işe koşmayacaksa) öğrencilerin kaynaştırmaya kayıtlı olmasına karar verilmektedir. Kaynaştırmaya kayıtlı olma olarak adlandırılan bu durumda, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler, aslında, hiçbir önlem ve uyarlama yapılmadan normal ilköğretim yada ortaöğretim kurumuna kayıtlıdırlar. Çünkü, bu öğrencilere uzman personel ve araç-gereç desteği sağlanmamaktadır. Bu da gösteriyor ki, eğitsel değerlendirme süreçlerine göre değil, tıbbi değerlendirme süreçlerine göre yerleştirme yapılmaktadır. Yerleştirme, öğrencinin yetersizliğinin türü ve derecesine göre yapılmaktadır. Bazı durumlarda çocuk görerek çevrede hareket edemediği, görerek okuyup yazamadığı, okuyup yazabildiği başka bir araca sahip olamadığı, dersleri dinleyerek takip ettiği halde, ailenin ısrarı ve öğretmenin gönüllü olmasına bağlı olarak birlikte eğitim ortamında kalmaktadır. Ancak, bu durumlarda da, çocuklara ek destek hizmet sağlanmamaktadır. İlköğretimden sonra orta öğretimde, görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için ayrı eğitim ortamları bulunmamaktadır. Bu durumda çocuklar, aileleri tarafından birlikte eğitim ortamlarına yerleştirilmektedirler. Birlikte eğitim ortamına yerleştirilmiş bu öğrencilere de, ek destek hizmet sağlanmamaktadır. 2.5.4. Ülkemizde Görme Yetersizliğinden Etkilenmiş Çocuklar İçin Eğitim Ortamları Bu bölümde ülkemizde görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için var olan ayrı ve birlikte eğitim ortamları ile 573 sayılı K.H.K.’ ye göre var olması gereken eğitim ortamlarına yer verilecektir. 2.5.4.1. Yatılı Okullar Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de görme yetersizliğinden etkilenen çocuklar için ilk eğitim ortamları yatılı özel eğitim okullarıdır. İlk olarak 1951’de, Ankara’da Mitat Enç Görme Engelliler okulu kurulmuştur (Enç, 1972; Çağlar, 1982; Subaşıoğlu, 2001). Daha sonra başka illerde de, görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için yatılı özel eğitim okulu açılmıştır. Ülkemizde, halen görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için 15 yatılı özel eğitim ilköğretim okulu bulunmaktadır. Görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar, zorunlu eğitimlerini bu yatılı özel eğitim okullarında sürdürmektedirler. Yatma, beslenme, bakım ve eğitim hizmetleri devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmaktadır. Aynı zamanda, temel giyecek gereksinimleri da ücretsiz olarak karşılanmaktadır. Bu okullar, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilere yatılı ve gündüzlü olarak hizmet vermektedirler. Gündüzlü öğrenciler yatılı okula kayıtlı olmakla birlikte, ders saatinde okula gelmekte, ders saati bitiminde okuldan ayrılmaktadır. Gündüzlü öğrenciler için, eğitim hizmetleri dışındaki hizmetleri aile karşılamaktadır. Yatılı okullar, okul tarafından düzenlenen geziler hariç taşıma hizmeti vermemektedirler. Yatılı okullarda, normal eğitim programlarına paralel olarak hazırlanmış olan “Körler İlkokulu Öğretim Programı” izlenmektedir. Yatılı okullara yerleştirilen öğrenciler, görme durumları ve sahip oldukları beceriler bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Bu nedenle, farklı görme düzeyine ve farklı becerilere sahip öğrenciler bu okullarda aynı sınıflarda öğrenim görmektedirler. Ancak, 1998 yılından başlayarak, Ankara’da Mitat Enç Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda az gören öğrencilerin de eğitimine başlanmıştır. Bu öğrenciler de bu sınıflara yerleştirilirken, işlevsel görme değerlendirmesine yer verilmemektedir. Doktor tarafından görme keskinliği 20/70 ile 20/200 arasında olan, görme kalıntısını birincil duyu olarak kullandığı belirlenen öğrenciler, az gören sınıflarına kayıt edilmektedir. Doktor raporuyla az gören sınıflarına kaydedilen öğrencilerin görme durumları ve yapabildikleri beceriler birbirlerinden farklıdır. Bu sınıflarda az gören öğrenciler, normal yazı ile okuma ve yazma öğrenmektedirler. Okuma çalışmaları için, bir derslikte kapalı devre televizyon sistemi kurulmuştur. Bu derslik, dönüşümlü olarak tüm sınıflarca kullanılmaktadır. Aynı zamanda, bu öğrenciler, yazma çalışmalarında çizgileri koyu çizilmiş defterler kullanmaktadırlar. Az görenler sınıflarında, beyaz tahta ile koyu renkli kalemlerde öğretim çalışmalarında kullanılmaktadır. 2.5.4.2. Özel Sınıflar Özel sınıflar, normal okul bünyesinde bulunan, özel araç-gereçlerle (Braille daktilo, Braille tablet vb.) donatılmış ve bir özel eğitim öğretmeni tarafından, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilere eğitim verilen eğitim ortamlarıdır. Özel sınıflara kaydedilen öğrenci sayısı sınırlıdır. Halen ülkemizde, Antalya ve Kayseri’de olmak üzere iki özel sınıf düzenlemesi bulunmaktadır. Özel sınıflara yerleştirilen öğrenciler, görme durumları ve sahip oldukları beceriler bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Bu sınıflarda normal eğitim programlarına paralel olarak hazırlanmış olan “Körler İlkokulu Öğretim Programı” izlenmektedir. 2.5.4.3. Normal Sınıflar Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin, akranlarıyla birlikte hiçbir özel eğitim hizmetini özel eğitim personelinden almadan eğitim gördüğü eğitim ortamlarıdır. Ülkemizde, normal sınıflara yerleştirilmiş görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler bulunmaktadır. Bu öğrenciler, tüm eğitim hizmetlerini normal sınıf öğretmenlerinden almaktadırlar. Bu öğrenciler, bu okullara iki şekilde kaydedilmişlerdir; birincisi, ailesi tarafından normal sınıfa kaydettirilmiş, fakat aile yada okul tarafından akranları kadar göremediği fark edilmiş çocuklar, okulların rehberlik servislerince Rehberlik Araştırma Merkezleri’ne gönderilmektedir. RAM’de tıbbi değerlendirmeler yapılarak, görme yetersizliğinden başka yetersizliği olmadığı belirlenen bu öğrencilerin, bulundukları okulda normal sınıflarda kaynaştırma eğitimi ortamına kayıt edilmesi önerilmektedir. Bu öneri, İl Milli Eğitiminde bulunan Özel Hizmetler Kurulu tarafından onaylanarak, öğrenci bulunduğu okulda kaynaştırma eğitim ortamına kayıtlı olarak öğrenimine devam etmektedir. Ancak, bu şekilde kaydedilmiş çocuklara, hiçbir destek hizmet sağlanmamakta ve okulun izlediği normal “İlköğretim Programı” bu çocuklara da uygulanmaktadır Görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar ikinci olarak normal okullara şu şekilde kaydedilmektedirler; aile, çocuklarını normal okula kayıt ettirmektedir. Okulda, öğrencinin göremediği fark edildikten sonra, öğrenci ailesi tarafından doktora götürülmektedir. Ancak öğrenci okulun rehberlik servisince, R.A.M.’ne sevk edilmemektedir yada sınıf öğretmeni tarafından “göremiyor” diye aileye, başka bir okula götürmesi söylenmemektedir. Bu durumda, öğrenci normal okula kayıtlı olmaya devam etmektedir. Ancak, bu durumdaki öğrenciler de destek hizmet alamamakta ve okulun izlediği normal “İlköğretim Programı” bu çocuklara da uygulanmaktadır Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler, lise eğitimi çağına geldiklerinde yerleştirilebilecekleri ayrı eğitim ortamları bulunmamaktadır. Bu nedenle, öğretimine devam edecek görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler ya semtlerindeki liselere kayıt olmaktadırlar yada yatılı olarak hizmet veren normal liselere kayıt olmaktadırlar. Bu eğitim ortamları, gören öğrencilere hizmet veren, aynı zaman kayıt olmak için başvuran yetersizlikten etkilenmiş bireylere de hizmet veren eğitim kurumlarıdır. Bu şekilde eğitim ortamına kayıt olmuş öğrencilere, hiçbir destek hizmet sağlanmamakta ve okulun izlediği normal “Orta Öğretim Programları” bu çocuklara da uygulanmaktadır Görüldüğü gibi, ülkemizde görme yetersizliğinden etkilenmiş çocukların eğitimi için var olan eğitim ortamları yatılı okullar, özel sınıflar ve normal sınıflardır. Ancak 573 sayılı K.H.K.’ye göre eğitsel değerlendirmeye yer vererek yerleştirme yapıldığında, eğitim ortamlarının çeşitlenmesi gerekmektedir. Birlikte eğitim ortamına yerleştirilen öğrencilere destek hizmetin sağlandığı eğitim ortamı düzenlemeleri düşünülmelidir. Bu eğitim ortamlarının neler olması gerektiğine 573 sayılı K.H.K.’de yer verilmiştir. 2.5.4.4. 573 Sayılı K.H.K’ ye göre Görme Yetersizliğinden Etkilenmiş Öğrenciler İçin Var Olması Gereken Eğitim Ortamları 573 Sayılı K.H.K.’ ye göre, görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için “....her tür ve kademede, gündüzlü ve/veya yatılı özel eğitim kurumları açılması” esastır (Madde 33). Madde 12’de de “Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimleri, hazırlanan bireysel eğitim planları doğrultusunda akranları ile birlikte her tür ve kademedeki okul ve kurumlarda uygun yöntem ve teknikler kullanılarak sürdürülür” kararı yer almaktadır (M.E.B. 2000). Ayrıca 573 sayılı K.H.K. madde 5 ile yetersizlikten etkilenmiş bireylerin eğitsel performansları belirlenip, gelişim alanlarındaki özelliklerine göre en uygun eğitim ortamına yerleştirilmesini ön görür. Bu maddeye göre, yetersizlikten etkilenmiş bireyler eğitsel değerlendirmeleri sonucuna göre, eğer uygunsa normal sınıflarda kaynaştırma ortamında da eğitim görebilirler. Madde 67 ise, yapılacak kaynaştırma uygulamalarını özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte eğitim ve öğretimlerini resmi ve özel kurumlarda, destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamaları olarak tanımlamaktadır. Kaynaştırma uygulamalarında yapılacak destek hizmetler madde 69 a’ da kaynak oda ve binanın yetersizliğe göre düzenlenmesi, madde 69 b’ de Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları ile eğitimin desteklenmesi esasları yer alır (M.E.B. 2000). 573 sayılı K.H.K. kaynaştırma uygulamalarında iki tür düzenlemeden söz eder; tam zamanlı kaynaştırma ve yarı zamanlı kaynaştırma. Tam zamanlı kaynaştırma uygulamasında (Madde 70a), görme yetersizlikten etkilenmiş öğrenci engelli olmayan akranlarıyla aynı sınıfa kayıtlıdır. Görme yetersizliğine uygun olarak araç gereç ve öğretim materyalleri ile destek hizmetler sağlanır. Yarı zamanlı kaynaştırma uygulamasında (Madde 71a), kaynaştırma uygulaması yapılan normal sınıflara yada özel eğitim sınıflarına devam eden öğrencilerin kaynak oda, rehberlik araştırma merkezi ile özel eğitim kurumundan destek eğitim alması gerekmektedir (M.E.B. 2000) Görüldüğü gibi 573 sayılı K.H.K., görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuklar için kaynaştırma eğitim ortamlarından söz ederken, aynı zamanda destek hizmetlerin, uzman personelin ve özel araç-gereçlerin sağlanması gerektiğine de değinir. Bu destek hizmetlerin, kaynak oda düzenlenmesi ile sağlanmasının yanı sıra, gezerek eğitim veren öğretmenlerin destek hizmet vermekte kaynaştırma uygulamalarında görev ve sorumlulukları (Madde 72 b) olduğunu da belirtir (M.E.B. 2000). Ancak, bu tür kaynaştırma uygulamalarına yer verilmesi için öğretmen atamaları yeni başlamıştır ve bu uygulamaların nasıl yapılacağı tam olarak bilinmemektedir. Gezerek özel eğitim görevi verilen öğretmenin görevlerinin neler olduğu 573 sayılı K.H.K. de açıklanmıştır. 2.5.4.5. 573 Sayılı K.H.K.’ye göre Gezerek Özel Eğitim Görevi Verilen Öğretmenin Görevleri 573 sayılı K.H.K. (M.E.B. 2000)’de, gezerek özel eğitim görevi verilen öğretmen olarak, özel eğitim ve kaynaştırma uygulaması yapılan kurumlarda, özel eğitim kurumlarında çalışabilecek öğretmen niteliklerini taşıyanların görevlendirileceği belirtilmektedir (Madde 55). Gezerek özel eğitim görevi verilen öğretmenin görevleri şöyle belirtilmiştir; a. Kurumun olanaklarına ve bireyin gereksinimlerine göre hazırlanan destek eğitim planları doğrultusunda, kaynaştırma uygulamaları yapılan kurumlar ile özel eğitim kurumlarında bireysel eğitim planını uygular, b. Değerlendirme ölçeklerinin hazırlanmasında, bireyselleştirilmiş eğitim programları geliştirme birimi ile işbirliği içinde çalışır, c. Gerektiğinde bireye, aileye, öğretmene ve kuruma danışmanlık yapar, d. Özel eğitim hizmetleri kurulunun planlaması dahilinde, evde eğitim hizmetlerini yürütür (M.E.B. 2000). 573 sayılı K.H.K.’de, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin ve diğer yetersizliklerden etkilenmiş öğrencilerin eğitsel değerlendirmelerinin yapılarak, bireyselleştirilmiş eğitim programlarının hazırlanması, hazırlanan bireyselleştirilmiş eğitim programları doğrultusunda eğitim ortamına yerleştirilmesi, kaynaştırma uygulamalarında bireyselleştirilmiş eğitim programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında gezerek özel eğitim yapacak öğretmenlerin görevlendirileceği ve bu öğretmenlerin görevleri belirtilmiştir. Ancak, henüz hayata tam anlamıyla geçirilememiş bu uygulamaların, nasıl yapılacağının tam olarak bilinmediği izlenimi edinilmektedir. 2.5.5. En Az Kısıtlayıcı Eğitim Ortamı En az kısıtlayıcı ortam kavramının temelini, kaynaştırma ve bütünleştirme kavramları oluşturmaktadır. En az kısıtlayıcı ortam, engelli çocukların mümkün olduğunca engelli olmayan akranlarıyla eğitim almasıdır (Salend, 1998). En az kısıtlayıcı ortama yerleştirme kararı, öğrencinin yetersizliğini dikkate almadan, öğrencinin eğitsel gereksinimlerine dayalı olarak alınan bir karardır. En az kısıtlayıcı eğitim ortamı, çocuğun en yüksek düzeyde amaçları gerçekleştirmesi ve uygun destek hizmetleri alması için, çeşitli biçimlerde gerçekleşebilir. En az kısıtlayıcı eğitim ortamı, kaynaştırma terimiyle karıştırılmamalıdır (Özyürek, 2004). Kaynaştırma, yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin normal sınıfa kayıt edilip, öğreniminin büyük bir bölümünü bu sınıfta aldığı, aynı zamanda özel eğitim personelinden gerektiğinde destek hizmet aldığı eğitim ortamlarıdır. En az kısıtlayıcı eğitim ortamı ise, öğrencinin akranlarıyla en fazla birlikte eğitim aldığı, ancak daha fazla amaç gerçekleştirdiği ve en uygun destek hizmetleri alabildiği eğitim ortamı olmalıdır (Burns, 2001). Bazı öğrenciler için en az kısıtlayıcı eğitim ortamı, yatılı okul olabilir. Yetersizlikten ağır düzeyde etkilenmiş bir öğrenci için, belki de en fazla amaç gerçekleştireceği eğitim ortamı yatılı okul olacaktır. Bazı öğrenciler için ise normal okulda okuyabilecek kadar becerilere sahip olduğu için en az kısıtlayıcı eğitim ortamı, destek hizmetlerinde sağlandığı normal sınıf olabilir. Ancak, ayrı eğitim ortamı olan yatılı okuldan, birlikte eğitim ortamına doğru geçiş olmalıdır (bkz. Tablo 2). Bu da, öğrencinin becerileri geliştikçe ve yapabildikleri arttıkça, en az kısıtlayıcı ortamın da değişmesi gerektiğinden kaynaklanmaktadır (Salend, 1998; Burns, 2001). En az kısıtlayıcı eğitim ortamı düşünüldüğünde; normal sınıflara yerleştirilmiş yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin, özel eğitim danışmanlığı, gezici öğretmen yada kaynak oda programlarının birinden destek hizmet alarak eğitilmeleri önerilir (Özyürek, 2004). Destek hizmeti sağlayacak özel eğitim danışmanı, gezici öğretmen yada kaynak oda öğretmeni özel eğitim öğretmeni olmalıdır. 2.5.6. Dünyada Eğitsel Değerlendirmeye Dayalı Eğitim Ortamları Dünyada görme yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için var olan eğitim ortamlarına bakıldığında, normal öğrencilerle birlikte eğitim aldıkları birlikte eğitim ortamları ve normallerden ayrı eğitim aldıkları ayrı eğitim ortamları düzenlemeleri görülmektedir. Birlikte ve ayrı eğitim ortamları, birlikte eğitimden ayrı eğitime doğru sıralandığında bir ucunda özel önlemlerin alındığı normal sınıf ortamı diğer ucunda ise yatılı okul yada öğrencinin evinde verilen eğitim hizmetleri düzenlemesi bulunmaktadır (Özyürek, 1985; Stephens, Blackhurst, Maglıocca, 1988; Salend 1998; Burns, 2001; Özyürek, 2004). Buna göre, yetersizlikten etkilenmiş bireyler için var olan eğitim ortamları 7 düzeye ayrılmakta ve huni modeline göre sıralanmaktadır (Şekil-1). Şekilde görülen huninin en tepesinde, yani dar kısmında, ayrı eğitim ortamı yer almaktadır. Huninin tabanında ise, yani geniş kısmında, birlikte eğitim ortamı yer almaktadır. Tabandan huninin tepesine doğru düzey düzey gidildiğinde, birlikte eğitim ortamlarından ayrı eğitim ortamlarına geçiş olduğu gözlenmektedir. Huninin tepesinden, tabanına doğru inildikçe, eğitim ortamlarının en çok kısıtlayıcı ortamdan, en az kısıtlayıcı ortama doğru sıralandığı görülmektedir. Huni genişledikçe, birlikte eğitim ortamlarına doğru geçildiği görülmektedir. Bunun anlamı, yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin, yapılan eğitsel değerlendirmelerine göre yerleştirilmelerinde, birlikte eğitim ortamlarının daha çok düşünülmesi gerektiğidir. Aynı zamanda ayrı eğitim ortamları daha dar kısımda yer almaktadır ki, yerleştirmede daha az tercih edilmesi gerektiğindendir. Huninin tepesinden tabanına doğru bir ok çizildiğinde, bu ok hızla ve en kısa zamanda geçiş yapılması gereken yönü göstermektedir. Yani yatılı okula yerleştirilmiş bir öğrenci, gerekli becerilerle donatıldıktan sonra, yapılacak yeni değerlendirmeler sonucunda, birlikte eğitim ortamlarına geçirilmeli ve öğrenimine bu eğitim ortamında devam etmelidir. Öğrenci sayısı az olmalı YATILI OKUL GÜNDÜZLÜ ÖZEL OKUL Düzey 7: Öğrencinin normal okuldan ayrı, özel araç-gereçler sağlanarak, özel hizmet ve eğitim programı aldığı ayrı eğitim ortamı TAM ZAMANLI ÖZEL SINIF Düzey 6: Öğrencinin eğitim programını, normal okul bünyesindeki özel sınıfta, özel eğitim öğretmeninden aldığı ayrı eğitim ortamı YARI ZAMANLI ÖZEL SINIF Düzey 5: Öğrencinin eğitim programını özel sınıf öğretmeninden aldığı, bazı dersler için normal sınıfa gittiği ayrı eğitim ortamıdır yada özel sınıfta sağlanan programa katıldığı birlikte eğitim ortamı KAYNAK ODA Düzey 4: Öğrencinin eğitim programını normal sınıf öğretmeninden aldığı,bazı dersler için kaynak odada özel eğitim öğretmeni tarafından destek hizmet ve öğretimin sağlandığı birlikte eğitim ortamı Sadece zorunlu durumlarda geçiş olmalı En fazla sınırlandırıcı ortam En az kısıtlayıcı E.O. En fazla kısıtlayıcı E.O. Düzey 8: Öğrencin 24 saat yoğun olarak özel hizmetler ve eğitim program aldığı ayrı eğitim ortamı GEZİCİ ÖĞRETMEN Düzey 3: Öğrencinin eğitim programını normal sınıf öğretmeninden aldığı, gezici öğretmen tarafından destek hizmet ve öğretimin sağlandığı birlikte eğitim ortamı ÖZEL EĞİTİM DANIŞMANLIĞI Düzey 2: Öğrencinin eğitim programını normal sınıf öğretmeninden aldığı aynı zamanda özel eğitim uzmanı tarafından sınıf öğretmenine danışmanlık hizmeti verildiği birlikte eğitim ortamı NORMAL SINIF Düzey 1: Öğrencinin eğitim programını normal sınıf öğretmeninden aldığı birlikte eğitim ortamı Öğrenci sayısı fazla olmalı ŞEKİL-1: Dünyada yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler için var olan eğitim ortamları (Salend 1998). Düzey 8’ de yatılı okullar bulunmaktadır; görme engelli çocuklar için ilk eğitim ortamları yatılı okullardır. Yatılı okul modeli en eski ve en geniş kapsamlı hizmet dağıtım modelidir. Yatılı okulların sağladığı hizmetler şunları kapsamaktadır; sınıf içi öğretim çalışmaları, araç-gereçler, öğretim materyalleri, işlevsel görme öğretmenleri, bağımsız hareket ve yönelim uzmanları, konuşma terapisti, uğraşı terapisti, fizyoterapist, yatacak yer, yemek ve bakım hizmetleri, okul içerisinde ve topluma açık mekanlarda dinlenme ve eğlenme hizmetleri, sağlık hizmetleri, yapılacak geziler için taşıma, ev-okul arası taşımacılık, araç ve gereçlerin tamiri ve bakımı için servis hizmetleri ve idari hizmetler. Eyalet yasalarına göre okulda eğitim, bakım, kalma ve taşıma gibi hizmetler ücretsiz olarak verilmektedir (Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). 24 saat bakım, iyi eğitilmiş personel ve iyi yapılandırılmış bir eğitim hizmeti sağlama, çocukların gereksinimlerinin karşılanması için zorunludur. Tüm bunlar göstermektedir ki bu model en pahalı eğitim hizmeti dağıtım modelidir (Özyürek, 1983; Özyürek, 1985; Bullock, 1991). Aynı zamanda, çocukların engelli olmayan akranlarıyla iletişimini azaltır ve çocukları aile çevresinden uzaklaştırır. Düzey 7’de, gündüzlü özel okullar bulunmaktadır. Gündüzlü özel okul, görme engelliler için yetiştirilmiş uzman personel ve özel araç-gereçlerin ve program düzenlemelerinin bulunduğu ve ev-okul arası ulaşımın sağlandığı ayrı eğitim ortamlarıdır (Özyürek, 1983; Özyürek, 1985). Özel okullar, yatılı okulların sağladığı yatacak yer sağlanması hizmeti dışındaki tüm hizmetleri görme engelli öğrencilere sağlamaktadır. Öğrenciler, aile çevrelerinden ayrılmamakla birlikte, engelli olmayan akranlarıyla birlikte olma zamanları yok denecek kadar azdır (Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Düzey 6’da, tam zamanlı özel sınıflar bulunmaktadır. Özel sınıflar, normal okul bünyesinde bulunan, özel araç-gereçlerle donatılmış ve bir özel eğitim öğretmeni tarafından eğitim verilen eğitim ortamlarıdır. Öğrenci, tüm eğitim programını bu sınıfta aldığı için, kaynak oda düzenlemesinden farklılaşır. Gören akranlarıyla koridorlarda, kantinde ve bahçede iletişimde bulunur (Salend, 1998). Düzey 5’de, yarı zamanlı özel sınıf uygulamasını içerir (Bullock, 1991; Stephens ve diğerleri, 1988). Yarı zamanlı özel sınıfa kayıtlı olan öğrenci, bazı dersleri özel sınıfta alırken, bazı dersler için normal sınıfa gitmektedir (Özyürek, 1983; Özyürek, 1985; Salend, 1998). Özel sınıf, görme engelli öğrenciler için özel araç gereçlerle donatılmıştır ve bir özel eğitim öğretmeni bulunmaktadır. Özel eğitim öğretmeni, görme engelli öğrencilerle çalışmakla birlikte, okul personeli ve sınıf öğretmenlerine de danışmanlık hizmetleri vermektedir. Bu eğitim ortamı küçük grupla öğretim yapma fırsatı tanımakla beraber, görme engelli çocukların akranlarıyla daha fazla iletişimde bulunmalarına da fırsat verir (Hollbrook, Koening, 2000). Düzey 4’de, kaynak oda tarafından sağlanan destek hizmet uygulaması yer almaktadır. Öğrenci normal sınıfa kayıtlıdır ve normal sınıf öğretmeni tarafından öğretim yapılmaktadır. Ancak, önemli ölçüde eksiklik gösterdiği dersler ve beceriler için, okul bünyesinde yer alan kaynak odaya gitmektedir (Özyürek, 1983). Kaynak oda, görme engelli öğrenciler için gerekli özel araç-gereçle donatılmıştır. Kaynak oda öğretmeni, küçük grup yada birebir olarak öğrencilere eğitim vermektedir. Aynı zamanda kaynak oda öğretmeni sınıftaki diğer öğrencilere, sınıf öğretmenine, aileye ve okul personeline de destek hizmet vermektedir (Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000a; Smith ve diğerleri 2001; Wood, 2001). Düzey 3’ de, gezici öğretmenle sağlanan destek hizmet uygulaması yer almaktadır. Öğrenci, normal sınıfa kayıtlıdır ve normal sınıf öğretmeni tarafından öğretim yapılmaktadır. Ancak, belli zamanlarda, gezici öğretmen tarafından destek hizmet sağlanmaktadır (Özyürek, 1983; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000b; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Görme engelli çocuklara eğitim hizmeti sağlamada, en yaygın ve en uygun eğitim ortamı düzenlemesidir. Gezici öğretmen, birçok okulda görme engelli çocuklara belli zaman aralıklarında doğrudan öğretim hizmeti sağlarlar. Gezici öğretmen, belli bir bölgede gezerek hizmet verir (Sadler, 2001). Düzey 2’de, özel eğitim danışmanlığı destek hizmeti sağlanan eğitim ortamı yer almaktadır. Özel eğitim danışmanlığı modelinde görme engelli çocuk, tam zamanlı bir normal sınıfa yerleştirilir (Özyürek, 1983; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000b; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Böylece öğrenci aile çevresinde ayrılmamış olur ve akranlarıyla iletişimde bulunma fırsatı fazla olur. Bir özel eğitim danışmanı öğrencinin eğitsel gereksinimlerini karşılama amacıyla öğretmenlere, okul yöneticilerine ve diğer okul personeline danışmanlık hizmeti verir (Bullock, 1991). Bu modele yer verilebilmesi için görme engelli öğrencinin okuma yazma ve bağımsız hareket gibi özel becerilerde bağımsızlaşmış olması gerekir. Özel eğitim danışmanı belli bir bölgedeki okullar arasında gezerek danışmanlık hizmeti verir. Düzey 1’de, normal sınıf düzenlemesi yer almaktadır. Normal sınıf düzenlemesinde öğrenci normal sınıfa kayıtlıdır ve normal sınıf öğretmeni tarafından öğretim yapılmaktadır. Öğrenciye özel eğitim uzmanı, araç gereç vb. destek hizmetlerin sağlanmadığı eğitim ortamıdır (Özyürek, 1983; Özyürek, 1985; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000a; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Bu modelde destek hizmet sağlanmamasının nedeni, görme yetersizliğinden etkilenen çocuğun belirlenen eğitsel gereksinimlerinin karşılanması için destek hizmetin gerekli olmamasıdır. 2.5.7. Normalleştirme, Kaynaştırma ve Bütünleştirme Normalleştirme, toplumdaki yaşam biçim ve koşullarının tüm yetersizlikten etkilenmiş kişilere de sağlanması anlamına gelmektedir (Özyürek, 1990a). Toplumda yaşayan her birey, toplumdaki bireylere sağlanan tüm haklardan, yaşam koşullarından yararlanabilmelidir. Yetersizlikten etkilenmiş bir birey de, istediğinde şehir içi ulaşımda otobüs kullanma hakkına, toplumun diğer üyeleri kadar sahip olabilmelidir. Eğer görme organlarında bir zedelenme varsa, göremediği için hangi durakta bekleyeceğini, hangi otobüse bineceğini yada hangi durakta ineceğini anlayamayacak durumda olmamalıdır. Onunda bu haktan yararlanması için, otobüslerde gerekli düzenlemelerin (sesli uyaranlar gibi) yapılması gerekir. Normalleştirme ilkesi, yetersizlikten etkilenmiş her bireyin otobüse binme, kaldırımda yürüme, sinemaya gitme vb. hakkı olduğunu ve bunun sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini savunur (Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Smith ve diğerleri, 2001). Normalleştirme kişiyi normal yapma anlamına gelmemektedir. Aksine yetersizlikten etkilenmiş bireylerin yetersizlikleriyle kabul edilip, toplumda diğer kişilere sağlanan hizmet, hak, sorumluklar ve fırsatların onlara da sağlanması anlamına gelmektedir (Özyürek, 1990a). Normalleştirme, ilkesinin savunduğu görüşlerin bir sonucu olarak, kaynaştırma, bütünleştirme ve birlikte eğitim kavramları ortaya çıkmıştır. Bütünleştirme, bütünleştirilmiş olmayı yada bir toplumun üyesi olmayı ve tamamlayıcı olarak da katılmadığında eksik kalacağını ifade eden bir durum yada olgudur (Özyürek, 1990a). Bütünleştirme, toplumun her bireyi ile bir bütün olduğunu, bir parçasının eksik olmasıyla bütünlüğün bozulacağını düşünmedir. Yetersizlikten etkilenmiş birey de toplumun bir parçasıdır, toplumsal yaşamın onların katkısıyla zenginleşeceği ve onların katkısı olmaksızın toplumsal yaşamın eksik kalacağı önerilmektedir (Özyürek, 1990a). Birlikte eğitim, yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin, normal akranlarıyla birlikte normal sınıflarda birlikte eğitim almasıdır. Kaynaştırma ise, özel yetişmiş personelin, özel destekleriyle, yetersizlikten etkilenmiş bireyin normal sınıflarda öğrenimi değişik zamanlı olarak sürdürmesi anlamına gelmektedir (Özyürek, 1990a; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000b). Kaynaştırma da esas olan, yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin, günün en azından bir bölümünde, normal sınıfta akranlarıyla birlikte eğitim görmesidir. Ancak bunun için gereksinimleri doğrultusunda özel yetişmiş personel tarafından öğrenciye, aileye, sınıfa, sınıf öğretmenine ve okula personeline gerekli destek eğitimin verilmesi gereklidir. Aynı zamanda, öğrencinin öğreniminin en azından bir bölümünü normal sınıfta geçirebilmesi için gerekli araç-gereç ve ortam düzenlemesinin (yada uyarlamaların) yapılması gerekmektedir. Yetersizlikten etkilenmiş bireylerin, normal sınıfta akranlarıyla birlikte öğrenim görmeleri birlikte eğitim anlamına gelmekle birlikte, kaynaştırmadan söz edilebilmesi için, özel personel, destek hizmet ve özel düzenlemelerin yer alması gerekmektedir. Yetersizlikten etkilenmiş kişilerin, normal kişilere sağlanan olanaklardan ve hizmetlerden yararlanmasına imkan hazırlama anlamına gelen normalleştirme ilkesi temel alındığında, yetersizlikten etkilenmiş kişilerin destek özel eğitim aracılığıyla toplumla bütünleştirilmesinin sağlanması kaynaştırma; yetersizlikten etkilenmiş kişilerin normallerle birlikte uyumlu bir şekilde yaşamalarının sağlanması ise bütünleştirmedir (Özyürek, 1990a). Normalleştirme kavramı en az kısıtlayıcı ortam kavramının oluşmasına ve yetersizlikten etkilenen öğrencilerin akranları gibi, akranlarıyla birlikte gerekli destek hizmet sağlanarak kaynaştırma düzenlemelerinin oluşması hareketini başlatmıştır. 2.5.7.1. Kaynaştırma Türleri ve Özellikleri Yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler için uygun eğitim ortamlarını, öğrencilerin duygusal, toplumsal, bilişsel ve psikomotor gelişim özellikleri, ailenin tercihleri ve varolan eğitim ortamı seçeneklerinin belirlemesi beklenir. (Özyürek,1983). Bu nedenle, var olan eğitim ortamları ne kadar çeşitli olursa, öğrenci için en uygun ve en az kısıtlayıcı eğitim ortamını seçmek mümkün olur. Bu nedenle kaynaştırma eğitim ortamları düzenlemeleri de öğrencilerin gereksinimlerine göre çeşitlilik göstermektedir. Kaynaştırma eğitim ortamı düzenlemeleri kaynak oda, gezici öğretmenlik, özel eğitim danışmanlığı ve normal sınıf düzenlemeleridir. Bu bölümde kaynaştırma türleri olan kaynak oda, gezici öğretmenlik, özel eğitim danışmanlığı ve normal sınıf düzenlemeleri ve bu düzenlemelerin özelliklerinden söz edilecektir. 2.5.7.1.1. Kaynak Oda Kaynak oda düzenlemesi, bir kaynaştırma eğitim ortamı türüdür. Kaynak oda düzenlemesinde, birlikte eğitim ortamına yerleştirilmiş yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye, kaynak oda da, özel yetişmiş personel tarafından, özel araç-gereçlerle destek hizmet verilmektedir (Salend, 1998). Kaynak oda düzenlemesi de, bir normal sınıf düzenlemesi gibidir. Ancak kaynak oda düzenlemesinde, öğrenci gereksinimleri doğrultusunda kaynak oda da destek hizmet almaktadır. Oysa normal sınıf düzenlemesinde, öğrencinin destek hizmet almaya gereksinimi yoktur ve bu nedenle destek hizmet verilmez. Kaynak oda, gezici öğretmenlik uygulaması ile de benzerlik göstermektedir. Gezici öğretmenle yaptıkları iş aynıdır. İkisi de, normal sınıfa kayıtlı öğrenciye gereksinimleri doğrultusunda destek hizmet verirler, okul personeline danışmanlık yaparlar. Ancak kaynak oda öğretmeni, bir okulda özel düzenlenmiş bir sınıfta görev yapmaktadır. Kaynak oda, bulunduğu okuldaki yetersizlikten etkilenmiş çocukların gereksinimlerine göre özel araç-gereçle donatılmış olmalıdır. Kaynak oda öğretmeni, özel eğitim öğretmeni olmalıdır ve farklı branşlarda yetişmiş özel eğitim öğretmenleri, kaynak odayı kullanarak öğrencilere hizmet verebilirler. Bu öğretmenler, aynı zamanda, çevre okullardan gelecek yetersizlikten etkilenmiş öğrencilere de hizmet verebilirler. Kaynak oda uygulaması, aynı okulda birden fazla yetersizlikten etkilenmiş öğrenci olduğunda yer verilen bir uygulamadır. Kaynak oda öğretmenleri, aynı zamanda sınıf öğretmenine ve okul personeline de danışmanlık hizmetleri verirler. 2.5.7.1.2. Gezici Öğretmen Gezici öğretmen düzenlemesi de, bir kaynaştırma eğitim ortamı türüdür. Gezici öğretmen düzenlemesinde, birlikte eğitim ortamına yerleştirilmiş yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye, gezici öğretmen tarafından özel araç-gereçlerle destek hizmet verilmektedir (Salend, 1998). Gezici öğretmen düzenlemesinde öğrenci, normal sınıfa kayıtlıdır. Ancak, gereksinimleri doğrultusunda belli zamanlarda, gezici öğretmen tarafından destek hizmet sağlanmaktadır (Özyürek, 1983; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000b; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Gezici öğretmen de, kaynak oda öğretmeni gibi öğrenciyle birebir çalışmakta ve sınıf öğretmeni ile okuldaki diğer personele danışma hizmeti sağlamaktadır. Gezici öğretmenden farklı olarak, kaynak oda öğretmeni küçük gruplarla da öğretim yapmaktadır. Gezici öğretmen, belli bir bölgede gezerek hizmet vermektedir. Bu nedenle gezici öğretmen, görme engelli öğrenci için gerekli materyalleri sürekli olarak yanında taşımalıdır (Olmstead, 1995a). Öğrenci ile sınıfın arkasında, koridorda, kütüphanede, kantinin bir köşesinde ve işe yarar her yerde çalışabilir. Oysa kaynak oda öğretmeni belli bir okulda, özel düzenlenmiş derslikte çalışır. Gezici öğretmen, özel eğitim danışman öğretmeni gibi, belli bölgedeki okullara gezerek danışmanlık hizmeti vermektedir. Ancak gezici öğretmenin ziyaretleri, danışman öğretmeninkinden daha sık olmalıdır. Danışman öğretmenin ziyaret ettiği sınıflardaki öğrenciler bağımsız olarak işlevde bulunuyor olmalıdır. Çünkü danışman öğretmen, gezici öğretmen gibi öğrenciyle doğrudan çalışmamakta sadece sınıf öğretmenine ve okuldaki diğer personele danışmanlık yapmaktadır. Gezici öğretmen ise, öğrenciyle hem sınıf içinde hem de sınıf dışında doğrudan çalışmakta, aynı zamanda sınıf öğretmeni ve okul personeline danışmanlık yapmaktadır. Gezici öğretmen, okulları ziyaret ederek, haftanın belli zamanlarında belli okullara giderek hizmet verir. Bunun için, gezici öğretmenin kendi programını yapması gerekmektedir. Bu programı yaparken öğrenci sayısını, okullar arası ulaşım mesafesini ve öğrencilerin gereksinimlerinin neler olduğunu göz önünde bulundurması gerekir. (Olmtead, 1995). Gezici görme öğretmenlerinin yapması gereken işlerle ilgili olarak, bir günde ayırabilecekleri zamanlar şöyle hesaplanmıştır; Çocukla doğrudan öğretim zamanı: %59 Çocukla ilgili olarak sınıf öğretmeni ve okul yönetimine danışmanlık %11 Okullar arası geçiş (arabayla): %16.5 Yapılacak işleri düzenleme (materyal hazırlama, kayıt tutma, toplantılar, önerme formlarını gözden geçirme, tarama vb.): %13.5 (Bullock, 1991). Gezici öğretmenin bu ziyaretlerinin zamanla azalması ve öğrencinin, gezici öğretmenden aldığı hizmetlerin giderek azalması, daha bağımsızlaşması beklenir. Gezici öğretmen uygulaması, belli bir bölgede dağınık olarak okullara yerleştirilmiş yetersizlikten etkilenmiş çocuklar olduğunda düşünülmektedir. Bu modelin avantajları, daha fazla öğrenciye eğitim hizmeti sağlanabilmesi, öğrencinin akranlarıyla iletişim kurma fırsatının fazla olması, çocuğu aile çevresinden ayırmaması ve maliyetinin az olması olarak sıralanabilir. Ancak, öğretmenlerin sürekli geziyor olmasının, onlarda bıkkınlık ve yorgunluğa yol açabilecek olması modelin dezavantajıdır. 2.5.7.1.3. Özel Eğitim Danışmanlığı Kaynaştırma eğitim ortamı türlerinden biri de, özel eğitim danışmanlığı düzenlemesidir. Özel eğitim danışmanlığı düzenlemesinde, birlikte eğitim ortamına yerleştirilmiş yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin öğretmenlerine ve okul personeline özel eğitim danışmanı tarafından destek hizmet verilmektedir (Salend, 1998). Özel eğitim danışmanlığı modelinde, yetersizlikten etkilenmiş çocuk, tam zamanlı bir normal sınıfa kayıtlıdır (Özyürek, 1983; Salend, 1998; Lewis ve Doorlag, 1999; Batu, 2000b; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Ancak, özel eğitim danışmanı tarafından, öğrencinin eğitsel gereksinimlerini doğrultusunda öğretmenlerine, okul yöneticilerine ve diğer okul personeline danışmanlık hizmeti verilir (Bullock, 1991). Öğrenciye doğrudan hizmet vermemesi nedeniyle, dolaylı bir hizmet biçimidir (Batu, 2000a). Özel eğitim danışmanı, danışmanlık hizmeti verme ve danışmanlık hizmeti vereceği yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin gereksinimleri konusunda, bilgi ve beceri sahibi olan bir özel eğitim öğretmeni olmalıdır. Özel eğitim danışmanlığı sürecinde, sınıf öğretmenlerinin, sınıflarındaki yetersizlikten etkilenmiş öğrenci için danışmaya istekli olması gerekmektedir. Aynı zamanda özel eğitim danışmanı da, sınıf öğretmenlerini danışma yapmaya özendirmelidir. Özel eğitim danışmanına danışan bir öğretmen, danışmanın görüş ve önerilerini kabul etmek zorunda değildir. Ancak danışman görüş ve önerilerini destekleyici örnekler ve araştırmalar sunarak görüş birliği sağlamaya çalışmalıdır. Danışma sürecinde görüşülenler gizli tutulmalıdır ve danışma süreci yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye destek hizmet verme üzerinde odaklanmalıdır (Batu, 2000a). Bu modele yer verilebilmesi için, yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin yetersizliğinin yol açtığı sınırlılıkları gidermiş ve akranlarının gösterdiği becerilerde bağımsızlaşmış olması gerekir. Özel eğitim danışmanı, belli bir bölgedeki okullar arasında gezerek danışmanlık hizmeti verir. Özel eğitim danışmanlığında sınıf öğretmenleri yada diğer okul personeli tarafından, yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye daha iyi hizmet verebilmek amacıyla özel eğitim danışmanına başvurmalıdır. Ancak, yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin yerleştirildikleri kurumlar, özel eğitim danışmanının yaptığı işler ve vereceği destek hizmetler hakkında bilgilendirilmelidir. Özel eğitim danışmanına başvurma nedenleri, davranış sorunlarını gidermek, belli derslerdeki güçlükleri yenmek, bireysel eğitim programı hazırlamak yada eğitsel değerlendirme konularında destek hizmet almak olabilir (Batu, 2000a ). Bu modelin dezavantajları, özel eğitim danışmanının, öğrenciyle doğrudan çalışma zamanının olmaması ve uzun mesafelerde okullar arası yolculuğun yorucu ve zaman kaybettirici olmasıdır. 2.5.7.2. Kaynaştırma Uygulamalarının Başarılı Olması Ve Kaynaştırmaya Yerleştirme Ölçütleri Kaynaştırma uygulamalarının başarılı olabilmesi, bazı koşulların ve unsurların gerçekleşmesine bağlıdır. Öncelikle kaynaştırmanın başarılı olabilmesi, sınıf öğretmenlerinin ve sınıftaki yetersizlikten etkilenmemiş öğrencilerin, sınıflarına gelecek yetersizlikten etkilenmiş öğrenci fikrine hazır olması, hazır değilse özel eğitim öğretmeni tarafından hazırlanması gereklidir (Kırcaali-İftar, 1992b; Salend, 1998; Batu, 2000a; Smith ve diğerleri, 2001; Wood, 2001). Yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin, sınıf içinde ve dışında kabulü için gereklidir. Yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin kabulü, sınıf öğretmeninin yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye yönelik kabul edici ve gerçekçi tutumu olup olmadığına bağlıdır. Sınıf öğretmeninin, sınıfına gelecek yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye karşı olumlu tutum geliştirmesi yanı sıra, onunla çalışmaya istekli olması da önemlidir. Öğretmenin istekli olması, kendisine yapılacak danışmanlık hizmetlerine açık olmasına ve yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin gereksinimleri doğrultusunda kendine düşenleri gerektiği gibi uygulamasına hizmet edecektir (Batu, 2000b). Bu da, kaynaştırmanın başarısını etkileyen etmenlerdendir. Yetersizlikten etkilenmiş öğrencinin, kaynaştırma uygulamasına hazırlanması da, kaynaştırmanın başarılı olması için önemli unsurlardan biridir (Kırcaali-İftar, 1992b; Batu, 2000b; Wood, 2001). Normal sınıfa gelmeden önce öğrenciye normal sınıfın düzeni, fiziksel çevresi, okulun fiziksel çevresi, sınıfın ve okulun rutinleri yada kuralları gibi bilmesi gerekenler önceden öğretilmelidir. Bunun için, özel eğitim öğretmeninin önceden okula ve sınıfa gidip fiziksel çevreyi gözden geçirmesi, sınıfın ve okulun rutinleri yada kuralları hakkında bilgi edinmesi gerekir. Yetersizlikten etkilenmiş öğrenciyi de, okulun tatil olduğu ve boş olduğu bir zamanda okula getirerek, okulu ve sınıfı gezdirip fiziksel çevreyi önceden tanıtması, sınıfın ve okulun rutinleri yada kuralları hakkında bilmesi gerekenleri öğretmesi gerekir. Böylece, çocuk için okul ve sınıf bilmediği, tanımadığı bir ortam olmaktan çıkar ve olumsuz (başarısız) yaşantılar yaşaması engellenmiş olur. Bu da, çocuğun normal sınıfta eğitim görmeye karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlar. Kaynaştırmanın başarılı olabilmesi için, sınıf mevcudu da öğretmenin ilgilenebileceğinden fazla olmamalıdır (Batu, 2000b). Sınıf mevcudu çok fazla olduğunda, öğretmen, yetersizlikten etkilenmiş öğrenciyle yapması önerilenleri yapmak için zaman ayıramayacaktır. Aynı zamanda sınıf mevcudu kalabalık olduğunda, sınıftaki yetersizlikten etkilenmemiş çocuklara da yeterince vakit ayıramayacak ve bunun suçlusu yetersizlikten etkilenmiş çocuk olarak görülebilecektir. Her iki bağlamda da sınıf mevcudunun çok olması, kaynaştırmanın başarısını olumsuz yönde etkileyecektir. Kaynaştırmanın başarılı olabilmesi için bu ölçütlerin yanı sıra, kaynaştırılacak öğrencinin özellikleri de önemlidir. Yetersizlikten etkilenmiş öğrenci için kaynaştırmaya yerleştirilme kararı, eğer normal sınıf düzenlemesiyse, bireyselleştirilmiş eğitim programını hazırlayan ekip tarafından, öğrencinin performansına göre en az kısıtlayıcı ortam olamayacaksa düşünülmemelidir. Yani çocuğun akademik, iletişim, öz bakım, günlük yaşam ve bağımsız hareket becerilerinde neleri ne kadar yapabildiği önemlidir. Eğer bu becerilerde çok fazla sınırlıklar yaşıyorsa ve yerleştirileceği kaynaştırma eğitim ortamı, onun bu becerilerini geliştirmesinden çok engelliyor ve bu becerilerin öğretimini sağlamıyorsa, çocuk için kısıtlayıcı eğitim ortamı olacaktır. Bunun için kaynaştırmaya yerleştirilecek çocuğun akademik, iletişim, öz bakım, günlük yaşam ve bağımsız hareket becerilerinde neleri ne kadar yapabildiğine bakılmalı ve kaynaştırma en az kısıtlayıcı eğitim ortamı olacaksa düşünülmelidir. Bu, kaynaştırmanın başarısını etkileyecek etmenlerdendir. 2.6. GEZİCİ ÖĞRETMENLİK DÜZENLEMESİ Bu bölümde BEP hazırlanarak gezici öğretmenlik düzenlemesine yerleştirme kararının alınması ve görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler için gezici öğretmen tarafından sağlanan hizmetler anlatılacaktır. 2.6.1. Eğitsel Değerlendirmeye Dayalı Olarak Gezici Öğretmenlik Düzenlemesine Yerleştirme Kararının Alınması Eğitsel değerlendirme yapıldığında, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciyi gezici öğretmen programına yerleştirme kararı alınırken, göz önünde bulundurulması gereken önemli noktalar vardır. Öncelikle, gezici öğretmenin okulda olmadığı zamanlarda, görme engelli öğrencinin ne kadar bağımsız olarak işlevde bulunduğu, özel gereksinim duyduğu materyalleri bağımsız olarak kullanıp kullanamadığı, iletişim becerilerinin okulda bağımsız işlevde bulunmasına hizmet edecek düzeyde olup olmadığı, okul içerisinde ve çevresinde bağımsız olarak dolaşıp dolaşmadığı ve akademik becerilerde akranlarına uygun becerilere sahip olup olmadığı sorularına cevap verilmelidir (Olmstead, 1995b). Öğrenci, tüm bu becerilerde yada becerilerden bir kaçında bağımsız olarak işlevde bulunamıyorsa, gezici öğretmenlik düşünülmelidir. Aynı zamanda gezici öğretmenlik uygulamasına karar verilirken, öğrenciye destek hizmet götürebilecek ve öğretmene/okul personeline danışmanlık hizmetleri verebilecek yeterli zamanı olan ve özel eğitim alanında yetişmiş personelin olup olmadığına da bakılmalıdır (Olmstead, 1995b). Eğer, uygun personel sağlanabilecekse, gezici öğretmenlik uygulaması düşünülmelidir. Yerleştirme kararı alınırken gezici öğretmenliğin en uygun karar olması için, en az kısıtlayıcı ortam olup olmadığına da bakılmalıdır (Olmstead, 1995b). Gezici öğretmenlik uygulaması, öğrencinin daha fazla akranlarıyla birlikte olmasına hizmet etmekle beraber, öğrencinin en fazla ve en etkili biçimde amaç gerçekleştirmesine de hizmet etmelidir. Eğer, öğrencinin en fazla ve en etkili biçimde amaç gerçekleştirmesine hizmet edecek başka bir eğitim ortamı varsa o eğitim ortamına yerleştirme düşünülmelidir. Gezici öğretmenin sorumluluklarından biri de, yetersizlikten etkilenmiş öğrenciye gereksinimi olan araç-gereci temin etmektir. Eğer gerekli araç-gereç temin edilebilecekse, gezici öğretmenlik uygulaması düşünülmelidir (Olmstead, 1995b). Öğrencinin okula gelip gitmesi, aile ve öğrenci açısından kolay oluyorsa ve ailenin yerleştirilmesini istediği eğitim düzenlemesine uygunluk gösteriyorsa gezici öğretmenlik uygulaması düşünülmelidir. 2.6.2. Görme Yetersizliğinden Etkilenmiş Öğrenciler İçin Gezici Öğretmen Tarafından Sağlanan Hizmetler Yetersizlikten etkilenmiş bir öğrenci, birlikte eğitim ortamına yerleştirildiğinde, özel olarak yetiştirilmiş personel ve araç-gerecin sağlandığı destek hizmet alması gerekmektedir. Gezici öğretmen tarafından görme yetersizliğinden etkilenmiş bir öğrenciye verilecek destek hizmet, öğretmene ve okul personeline verilecek danışmanlık hizmetlerini kapsamaktadır (Olmstead, 1991; Sadler, 2001). Bu bölümde, gezici öğretmenin görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciye sağlayacağı destek hizmetler ve sınıf öğretmeni, okul personeli ve diğer kişilere vereceği danışmanlık hizmetlerine yer verilmektedir. 2.6.2.1. Gezici Öğretmen Tarafından Görme Yetersizliğinden Etkilenmiş Öğrenciye Sağlanacak Destek Hizmetler Gezici öğretmenin, öncelikli görevlerinden biri olarak görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciyle birebir çalışması gerekebilir (Vista School District, 2002). Öğrencinin, ayrıntılı değerlendirme sonucunda akranlarına göre geri olduğu disiplin alanlarında, gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciyle okuldaki uygun bir ortamda birebir çalışır. Yaptığı çalışmalarla beraber öğrencinin ilerlemelerini kaydeder. Gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin akranlarına yetişebilmesi yada göremediği için derste işlenen konuları kaçırmaması için, öğrenciye ev ödevleri verebilir. Gezici öğretmen, gerektiğinde, öğrencinin çalışması için ev ödevleri hazırlar. Daha sonra bunları kontrol ederek dönütler verebilir. Gezici öğretmenin, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciye, gerekli durumlarda kullanabilmesi için, gören okuyucuyu uygun yönlendirmeyi öğretmesi de gerekebilir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciler, okumayla ilgili görevler verildiğinde ve okunması gereken materyaller, kabartma yazıya dönüştürülemediğinde, gören bir gönüllüden yardım alabilirler. Böyle bir durumda görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenci, gören okuyucuyu, okunan materyali daha iyi anlamak ve gören okuyucuya istediklerini doğru bir şekilde yazdırmak için, onu yönlendirmeyi bilmelidir. Bu yönlendirmeyi nasıl yapacağını, gezici öğretmen öğretmelidir (Lewis ve Doorlag, 1999). Gezici öğretmenin, konuşan kitap kullanacak yada dersleri teybe kaydedip daha sonra dinleyecek öğrencilere, dinleme becerilerini nasıl etkili kullanacaklarını öğretmesi gerekmektedir; dersleri kasede kaydederken daha net bir ses kaydı yapması için gereken teknik bilgiler, dersleri kasede kaydederken aynı zamanda dersi de etkili biçimde dinlemesi, konuşan kitapları etkili biçimde dinlemesi gibi. Gezici öğretmenin görevlerinden biri de görme engelli öğrenciye eğer gereksinimi varsa, kabartma yazıyla yazmayı,okumayı ve matematik kabartma yazıyı kullanmayı öğretmektir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciye kabartma yazı daktiloyu kullanmayı da öğretmelidir. Bunların yanı sıra görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciye, matematikte kullanılan kabartma araç-gereçleri kullanmayı da öğretmelidir. Gezici öğretmenin matematikte ve diğer derslerde, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin çizimleri, şekilleri yada resimleri gören akranlarıyla birlikte takip edebilmesi için gerekli öğretmen yapımı materyalleri de hazırlaması gerekmektedir. Kabartma yazıyla yazılmış materyallerin gören yazıya çevrilmesi görevi de gezici öğretmenindir (Olmstead, 1991; Vista School District, 2002). Gezici öğretmenin yokluğunda, kabartma yazılı materyallerin çevrilmesinin de nasıl olacağının planlanması gerekir. Gezici öğretmenin, görme yetersizliği olan öğrencinin gereksinimine göre, görenlerin kullandığı daktiloyu kullanmayı, kapalı devre TV’yi kullanmayı, az görmesini ve az görme araçlarını etkili biçimde kullanmayı da öğretmesi gerekir. Gezici öğretmenin bir diğer görevi de, öğrencinin gereksinimleri doğrultusunda bağımsız hareket ve yönelim becerilerini etkili kullanmayı öğretmektir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin, okul içerisinde ve dışarısında bağımsız olarak hareket etmesi için gerekli becerileri kazandırmak gezici öğretmenin görevleri arasındadır. Gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin gereksinimlerine göre, sosyal becerilerin öğretimini de yapmalıdır. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin toplum içerisinde bağımsız olarak yaşayabilmesi için gereken becerileri kazandırmak görevlerinden biridir. Gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş bir öğrencinin ihtiyacı olacak araç gerecin öğrenciye sağlanmasından da sorumludur. 573 sayılı K.H.K., yetersizlikten etkilenmiş bireylerin araç gereç gereksinimlerinin ücretsiz olarak devlet tarafından karşılanacağını belirtmektedir. Gezici öğretmen, öğrencinin gereksinimi olan araç-gereci özel hizmetler kuruluna bildirir ve temin edilmesini sağlar. Bu araçlardan, eğer her öğrenciye yeterli sayıda sağlanamıyorsa, öğrenciyle çalışmak için her gezi sırasında gerekli araç gereci yanında taşır (Olmstead, 1991). Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin gereksinim duyabileceği araçlardan bir kısmı; kabartma yazı okuma yazma araçları, kabartma matematik araçları, azgören araçları, gören yazı kullanımı için gerekli araçlar, bağımsız hareket araçları, dinleme araçlarıdır. Gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilere sağlanacak hizmetler ve yapılacak eğitsel uyarlamaların uygunluğuna karar vermek için, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin işlevsel görmesini değerlendirir (Vista School District, 2002). Değerlendirme sonuçlarına göre, öğretim ortamında düzenlemelere yer verir. Öğrencinin görme kalıntısı etkili biçimde kullanabilmesi için etkinlikler planlar ve uygular. Görme yetersizliğinden etkilenmiş az gören öğrencinin göz koşuluna uygun çevresel düzenlemeleri (ışıklandırma, sınıfta oturacağı yer, yazı tahtasında görebildiği en uygun yazı rengi gibi) yapar. Okunacak materyallerin büyütülmüş fotokopilerinin ve yazı yazmak için kalın çizgili kağıtların hazırlanması da gezici öğretmenin görevlerindendir (Lewis ve Doorlag 1999). Gezici öğretmen, sınıfça yapılan aktivitelere (gezi, gözlem, deney, projeksiyon/video gösterileri vb.) görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciyle birlikte katılmalıdır (Lewis, Doorlag, 1999). Eğer bu etkinliklere katılamayacağı kadar meşgulse öğretmene, öğrencinin bu etkinliklere aktif katılımı için yapması gerekenler hakkında önerilerde bulunmalıdır. Örneğin; müze gezisine öğrenci ile birlikte gidip, çevredekileri anlatarak, dokunabileceklerine dokunmasını sağlayarak yardımcı olmalıdır. 2.6.2.2. Gezici Öğretmen Tarafından Sınıf Öğretmeni, Okul Personeli ve Diğer Kişilere Verilecek Danışmanlık Hizmetleri Gezici öğretmenin, gittiği okullardaki görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin sınıf öğretmenine, okul personeline ve diğer kişilere danışmanlık hizmeti vermesi de, sorumluluğunun diğer boyutudur (Olmstead, 1991; Vista School District, 2002). Gezici öğretmenin sınıf öğretmenine vereceği danışmanlık hizmeti içerisinde şunlar yer alır; (1) Öğretmenin görme yetersizliği ve görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerle ilgili sorularını cevaplamak, (2) öğretmene, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin göz koşuluna ve görme yetersizliğine uygun olarak belirlenen eğitsel uyarlamaları açıklamak, (3) okuması için öğretmene/okul personeline kaynaklar temin etmek yada bu kaynaklara nasıl ulaşılabileceğini göstermek, (4) öğrencinin sınıf içerisindeki davranış sorunlarının düzeltilmesi için program hazırlamak ve uygulanması için model olmak, (5) öğrencinin daha iyi öğrenmesi için pekiştireçlerin kullanılmasına model olmak, (6) öğrencinin daha iyi öğrenmesi için gerekli araç-gereç ve materyaller hakkında öğretmeni bilgilendirmek, (7) Öğretmen yapımı materyal hazırlaması gerektiğinde öğretmenle işbirliği içinde çalışmak, onun görüşünü almak ve yaptığı materyal hakkında onu bilgilendirmek, (8) Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin daha iyi öğrenebilmesi için gerekli öğretim teknikleri hakkında öğretmeni bilgilendirip, gerektiğinde öğretim programı hazırlamak, (9) öğretim programının uygulanması için öğretmene model olmak yada uygulanmasını koordine etmek, (10) tahta çalışmaları sırasında yazdıklarını seslendirmesi için öğretmene model olmak, (11) sınıfça yapılacak aktivitelerde görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin, gören akranları kadar bu etkinliklerden yararlanmaları için, sınıf öğretmenine neler yapması gerektiğini anlatmak, mümkünse neler yapacağına dair model olmaktır. Böylece zamanla, öğretmenin de görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenci ile yalnız kaldığında, bağımsızlaşmasını sağlamalıdır. Bunlara ek olarak gezici öğretmen, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenci, kaynaştırmaya yerleştirilmeden önce sınıftaki diğer öğrencileri, öğrencinin kendisini, sınıf öğretmenini, okuldaki diğer personeli ve sınıftaki diğer öğrencilerin ailelerini bilgilendirir ve onları bu yeni duruma hazırlar. Gezici öğretmen, okul yönetiminden hizmetliye kadar okuldaki diğer personeli de, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenci hakkında bilgilendirmelidir. Eğer bilgi sahibi olurlarsa, öğrenci okul içerisinde hareket ederken karşılaştıklarında ona gerektiği gibi davranırlar. Örneğin; kolundan tutup bir yere götürmek yerine, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin kendi kollarından tutmasına izin vererek ona gören rehber olabilirler. Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrenciye her zaman yardım etmek, onun işlerini yapmak yerine, neler yapabildiğini bilerek kendisinin yapmasını isteyebilirler. Bu da, öğrencinin daha güvenli bir ortamda olmasına ve sınıf dışarısında da öğrenmeye devam etmesine hizmet edebilir. Aile eğitimi ve danışmanlığı hizmetleri vermek, gezici öğretmen görevleri arasında olmamakla beraber, ailelerle görüşmeleri ve öğrencinin durumu ve yapılması gerekenler hakkında onları bilgilendirmeleri gerekebilir. Ailelere görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin göz koşuluna ve görme yetersizliğine uygun olarak belirlenen eğitsel uyarlamaları açıklaması da gerekebilir (Vista School District, 2002). Görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin, yetersizliğinin sürekli değerlendirilmesi için, aileyi yönlendirir. Öğrenci ve aileyi, kabartma yazı basılı kitaplara nasıl ulaşacakları, görme engellilerle ilgili kurum ve kuruluşların neler olduğu, bunların telefon ve adresleri gibi bilgilerle bilgilendirir. Aynı zamanda gezici öğretmen, BEP’nın hazırlanması ve değerlendirilmesi sürecinde, BEP birimi ve özel hizmetler kurulunda görevlidir ve öğrencisiyle ilgili BEP toplantılarına katılarak, öğrenciyle ilgili değerlendirme bilgilerini paylaşır.