SPOT İDRARDA PROTEİN/KREATİNİN VE ALBUMİN/KREATİNİN ORANI İLE 24 SAATLİK İDRARDA TOTAL PROTEİN VE ALBUMİN MİKTARININ KORELASYONU Dr. Esin AŞLAMACI ÜNALDI UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Neslihan ARCA SEYREK ADANA – 2012 SPOT İDRARDA PROTEİN/KREATİNİN VE ALBUMİN/KREATİNİN ORANI İLE 24 SAATLİK İDRARDA TOTAL PROTEİN VE ALBUMİN MİKTARININ KORELASYONU Dr. Esin AŞLAMACI ÜNALDI UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Neslihan ARCA SEYREK ADANA - 2012 2 TEŞEKKÜR Tez hazırlık sürecinde her aşamada bana özveri ile yardımcı olan bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. Neslihan ARCA SEYREK hocama, eğitim sürecim boyunca ilgi ve alakasını her an üzerimizde hissettiğim Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Murat SERT hocama ve tıp fakültesine girdiğim ilk günlerde tanışma şansı yakaladığım ve bana yaptığı rehberlik nedeniyle minnet duyduğum çok sevdiğim hocam Prof. Dr. Ünal Zorludemir’e; eğitim sürem boyunca emeklerini esirgemeyen tüm hocalarıma teşekkür ederim. Yaşamım boyunca beni her zaman takdir eden, destekleyen, yüreklendiren ve maddi-manevi destekleriyle her zaman yanımda olan sevgili babam Zeynel Abidin Aşlamacı, annem Güngör Aşlamacı, ablam Neşe İlbilgi ve kardeşim Betül Aşlamacı’ya, her zor anımda yanımda olan annem kadar sevdiğim teyzem Şükran Şahin Savaş’a ve özellikle tez hazırlık dönemimde bu sürece katlanmak zorunda kalan eşim ve can parçam oğluma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Dr. Esin AŞLAMACI ÜNALDI I İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR……………………………………………………………………I TABLO LİSTESİ……………………………………………………………..IV ŞEKİL LİSTESİ……………………………………………………………….V KISALTMALAR……………………………………………………………...VI ÖZET ………………………………………………………………………….VII ABSTRACT…………………….……………………………………………...IX 1.GİRİŞ VE AMAÇ……………………………………………………………1 2.GENEL BİLGİLER……………………………………………………….....3 2.1. Proteinüri………………………………………………………………...3 2.1.1. Tanımlamalar………………………………………………………..4 2.1.2. Proteinürinin Saptanması ve Ölçüm Metodları……….…………..5 2.1.3. Albuminürinin Saptanması ve Ölçüm Metodları……………….....7 2.1.4. Proteinürili Hastaya Yaklaşım……………………………………..11 2.1.5. Albuminürili Hastaya Yaklaşım…………………………………....13 2.2. Diyabetes Mellitus……………………………………………………....14 2.2.1. Epidemiyoloji………………………………………………………...14 2.2.2. Tarama…………………………………………………………….....14 2.2.3. Klinik Bulgular…………………………………………………..…...14 2.2.4. Komplikasyonlar………………………………………………….…15 2.2.5. Diyabetik Nefropati………………………………………………….15 2.2.6. Patogenez………………………………………………………..…....16 2.2.7. Diyabetik Nefropatide Klinik Seyri Etkileyen Faktörler………….17 2.2.8. Klinik Seyir……………………………………………………...…...18 2.3. Hipertansiyon…………………………………………………………...19 2.3.1. Hipertansiyonda Evreleme………………………………………...20 2.3.2. Epidemiyoloji…………………………………………………….….20 2.3.3. Hipertansiyona Bağlı Gelişen Hedef Organ Tutulumları………..20 2.3.4. Hipertansiyonun Komplikasyonları………………………….……21 2.4. Kronik Böbrek Hastalığı………………………………………………..21 2.4.1. Epidemiyoloji……………………………………………………..….22 II 2.4.2. Fizyopatoloji……………………………………………………….…22 2.4.3. Etyoloji…………………………………………………………….….22 2.4.4. Kronik böbrek Hastalığının Evrelendirmesi….…………………...23 2.4.5. KBH’nın SDBY’ye İlerlemesini Kolaylaştıran Risk Faktörleri......24 2.5. Nefrotik Sendrom………………………………………………………..24 3. GEREÇ VE YÖNTEMLER….………………………………………..……26 4. BULGULAR……………………………………………………………..…..28 5. TARTIŞMA……………………………………………………………….....46 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER……………………………………………...52 KAYNAKLAR…………………………………………………………………54 ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………….…59 III TABLO LİSTESİ Tablo 1 Anlık ve 24 Saatlik İdrar İçin Normal, Mikroalbuminüri ve Klinik Proteinüri İçin Önerilen Sınır Değerler........................................................................................................4 Tablo 2:Mikroalbuminürili Hastalarda Majör komplikasyon Gelişme Riski………………………9 Tablo 3:Albuminüri Evreleri…………….……………………………………………………………..19 Tablo 4: HT Evreleme……………………………………………………………………………...…...20 Tablo 5: 2010 Yılı İçinde İlk Renal Replasman Tedavisi Olarak Hemodiyalize Başlanan ve Kronik Hemodiyaliz Programına Alınan Hastaların Altta Yatan Etyolojik Nedenlere Göre Dağılımı ……………………………………………………………………………………….23 Tablo 6: Kronik Böbrek Hastalığının GFH’ye Göre Evrelemesi……………………………………23 Tablo 7: KBH’nın ortaya çıkışı veya ilerleyişi ile ilgili faktörler…………………………………….24 Tablo8:Demografik Özellikler ….……………………………….………………………………28 Tablo9: Laboratuvar Kan Tahlili Sonuçlarının Dağılımı………..……………………………………29 Tablo10: Hastalıkların Dağılımı……………………………………………………………...…………30 Tablo11: GFH Verilerine Göre Hastaların Dağılımı ……………………………………………..…..30 Tablo12: Hastaların Kullandıkları İlaç Dağılımları…………………………………………………31 Tablo 13:Anlık idrar ve 24 saatlik idrar sonuçlarının güvenilirlik testi sonuçları………………...32 Tablo14:Anlık idrar ve 24 saatlik idrar sonuçlarının karşılaştırılması ……………………………32 Tablo15: 24 Saat ve Anlık İdrar Tahlili Sonuçlarına Değişkenlerin Göre Korelasyon Sonuçları..33 Tablo16: Anlık idrar P/K oranı için kesim değerleri………………………………………………..35 Tablo17: Anlık idrar A/K oranı için kesim değerleri………………………………………………..37 Tablo18: Regresyon Modelinin İstatistik Özeti………………………………………………………40 Tablo19: 24 Saatlik Toplam Protein İçin Regresyon Modeli………………………………………. 40 Tablo20: Toplam Albümin İçin Regresyon Modelinin İstatistik Özeti………………….………….43 Tablo 21: 24 Saatlik Toplam Albümin İçin Regresyon Modeli ……………………………..………43 IV ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1: Anlık idrarda P/K oranına karşılık 24 saatlik idrarda beklenen protein atılımı……….…..7 Şekil 2:Proteinürisi Olan Hastaya Yaklaşım…………………………………………………….…….12 Şekil 3:Albuminürisi Olan Hastaya Yaklaşım…………………………………….………….………..13 Şekil 4: ROC eğrisinde Tüm Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi …………..35 Şekil 5: ROC eğrisinde Kadın Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi ……...…36 Şekil 6: ROC eğrisinde Erkek Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi …..…….36 Şekil 7: ROC Eğrisinde Tüm Hastalar İçin Anlık A/K Oranının Değerlendirilmesi……….………38 Şekil 8: ROC Eğrisinde Kadın Hastalar İçin Anlık İdrar A/K Oranının Değerlendirilmesi……....38 Şekil 9: ROC Eğrisinde Erkek Hastalar İçin Anlık İdrar A/K Oranının Değerlendirilmesi….…...39 Şekil 10: Regresyon Modeli Anlık İdrar P/K İçin Dağılım grafiği…………………………….……..42 Şekil 11: Regresyon Modeli Anlık İdrar A/K İçin Dağılım grafiği……………………….……….…45 V KISALTMALAR ABD : Amerika Birleşik Devletleri A/K : Albumin Kreatinin Oranı ACE : Anjiyotensin Converting Enzim AGE : İleri Glikasyon Son Ürünleri APG : Açlık Plazma Glukozu ARB : Anjiotensin Reseptör Blokörü COX 2 : Siklooksijenaz 2 DKB : Diyastolik Kan Basıncı DM : Diyabetes Mellitus DN : Diyabetik Nefropati GFH : Glomeruler Filtrasyon Hızı GBM : Glomerul Bazal Membran Hb A 1c : Hemoglobin A1c HDL : Yüksek Dansiteli Lipoprotein HT : Hipertansiyon KBH : Kronik Böbrek Hastalığı KBY : Kronik Böbrek Yetmezliği KKB : Kalsiyum kanal blokeri LDL : Düşük Dansiteli Lipoprotein NO : Nitrik Oksit NS : Nefrotik Sendrom OGTT : Oral Glikoz Tolerans Testi P/K : Protein Kreatinin Oranı SDBY : Son Dönem Böbrek Yetmezliği SKB : Sistolik Kan Basıncı TGF-β : Transforming Growth Factor Beta WHO : Dünya Sağlık Örgütü VKİ : Vücut Kitle İndeks VI ÖZET Spot (Anlık) İdrarda Protein/ Kreatinin, Albumin/ Kreatinin Oranı İle 24 Saatlik İdrarda Total Protein ve Albumin Miktarının Korelasyonu Giriş ve Amaç: Proteinüri, renal ve kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörü ve uç organ hasarını gösteren bir belirteç olarak kabul edilmektedir. Proteinüri ölçümü için referans test 24 saatlik idrarda protein ve 24 saatlik idrarda albumin düzeyinin ölçümüdür. Ancak 24 saatlik idrar toplama hastalar açısından zahmetli ve kimi zaman hatalı sonuç vermektedir. Bu nedenle 24 saatlik idrarda proteinüri ve albuminüri ölçümleri yerine spot (anlık) idrarda protein/kreatinin oranı ve albumin/kreatinin oranı kullanılmaktadır. Biz de çalışmamızda diyabetes mellitus, hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı ve nefrotik sendrom nedeniyle izlenen hastalarda 24 saatlik idrarda total protein ve albumin ölçümleri ile sabah anlık idrardaki protein/kreatinin oranı ve albumin/kreatinin oranının uygunluk ve güvenilirliğini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları polikliniklerine başvuran 130 hasta (kadın=53 erkek=73) alındı. Hastaların yaş ortalaması 53,5±15,4 idi. Hastaların ayrıntılı anamnez ve fizik muayenesi yapıldı. Özgeçmiş sorgulaması yapıldı. Kan basıncı ölçüldü. Glomeruler filtrasyon hızı değerleri hesaplandı. Kullanılan ilaçlar sorgulandı. Bu hastalarda rutin takipleri sırasında istenen tetkiklere ek olarak 24 saatlik idrar, sabah anlık idrar ve kan örneği istendi. Hastaların 24 saatlik idrarda kreatinin, albumin, protein düzeyleri, anlık idrarda kreatinin, albumin, protein düzeyleri ölçüldü. Anlık idrarda protein/kreatinin oranı ve albumin/kreatinin oranı, 24 saatlik idrarda albumin ve protein miktarları hesaplandı. Hastaların 24 saatlik idrarda protein ve albumin ile anlık idrarda protein/kreatinin oranı ve albumin/kreatinin oranları karşılaştırıldı. Beraberinde idrarda total protein ve total albumini etkileyecek değişkenleri(yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, hipertansiyon, böbrek hastalığı mevcudiyeti, serum albumin) hesaba katarak hastaların total proteinüri ve total albuminüri değerlerini saptayabilecek regresyon analizi ileyeni bir model oluşturuldu. Bulgular: Çalışmada anlık idrar albumin/kreatinin değeri ile 24 saatlik albumin/kreatinin sonuçları birbirinden farklı olmadığını ve birbirleri yerine kullanılabilir olduğu, yine anlık idrar protein/kreatinin değeri ile 24 saatlik idrar protein/kreatinin sonuçları birbirinden farklı olmadığını ve birbirleri yerine kullanılabilir olduğu sonucu elde edildi. Anlık idrar protein/kreatinin değeri ile 24 saatlik idrar protein değerleri arasında % 86; anlık idrar albumin/kreatinin değeri ile 24 saatlik idrar albumin değerleri arasında % 92 düzeyinde korelasyon saptandı. Hastanemiz için bakılan anlık idrar albumin/kreatinin oranı için 0,372 ve üzeri değerler için % 95 özgüllük ve % 95 duyarlılıkla patolojik albuminüriyi saptadığı sonucu elde edildi. Bununla beraber anlık idrar protein/kreatinin değeri 0,480 ve üzeri değerler % 96 özgüllük ve % 88 duyarlılıkla patolojik proteinüriyi saptadığı sonucu elde edildi. Regresyon analiziyle 24 saatlik idrarda protein düzeyi 3000 mg ve üzeri hastalarda R VII katsayısı % 92; 24 saatlik idrarda albumin düzeyi 300 mg ve üzeri hastalarda R katsayısı % 87 olduğu saptandı. Bununla beraber 24 saatlik idrarda protein düzeyi 3000 mg ve 24 saatlik idrarda albumin düzeyi 300 mg’ın altında olan hastalarda regresyon modeliyle daha iyi sonuçlar alındığı gösterildi. Sonuç: Çalışmamızda 24 saatlik idrarda protein ve albumin ölçümleri için anlık idrarda protein/kreatinin ve albumin/kreatinin oranlarının kullanılabilir bir yöntem olduğu ancak günlük 3000 mg’ın altında olan proteinüri ve 300 mg’ın altında albuminüri için regresyon modeli kullanımı ile referans değerlere daha yakın sonuç verdiği gösterildi. Anahtar Sözcükler: İdrarda albumin/kreatinin oranı, idrarda protein/kreatinin oranı, mikroalbuminüri, proteinüri VIII ABSTRACT Correlation Between the Ratios of Protein/Creatinine and Albumin/Creatinine in the Spotting Urine; and the Levels of Protein and Albumin in the 24 Hours Collected Urine Background and Aims: Proteinuria is an independent risk factor for renal and cardiovascular diseases and a predictor of end organ damage. The reference test for proteinuria is measurement of the level of protein and albumin in the urine for 24 hours. However collecting urine for 24 hours is usually difficult for the patients and may lead to incorrect results. Therefore it is preferred to the ratios of protein/creatinine and albumin/creatinine in spotting urine instead of measuring the level of proteinuria and albumin for 24 hours in urine. We studied the reliability and convenience of equality of 24 hours albumin and protein levels in urine and the protein/creatinine ratio and albumin/creatinine ratio from a spotting urine in diabetes mellitus, hypertension, chronic kidney disease and nephrotic syndrome patients at Cukurova University Internal Medicine outpatients. Materials and Methods: The study included 130 patients (female:57 male:73, mean age:53,5±15,4) who admitted to Cukurova University Medical Faculty Hospital. An extensive history was provided and physical examination was performed. Blood pressure and glomerular filtration rates were measured, the drugs used were questioned. These patients were asked for to collect 24 hours urine and morning spotting urine in addition to other routine procedures. The levels of albumin, creatinine, protein in spotting urine and levels of albumin, creatinine protein in the urine for 24 hours were measured. The ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in the spotting urine were calculated. The ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in the spotting urine and the levels of protein and albumin in 24 hours urine were compared. The correlation between spotting morning urine calculated (albumin/creatinine and protein/creatinine) levels and 24 hours urine albumin and protein levels was assessed. In addition age, gender, body mass index, presence of hypertension, presence of kidney disease, and albumin level in the serum were used to create a model with regression analyses to evaluate the nearest measured values. Results: We have seen that the ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in the spotting urine were as reliable as the data obtained from the 24 hours urine. The ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in the spotting urine were very similar to the ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in the 24 hour urine, and the obtained data can be used instead of each other. The correlation between ratio of protein/creatinine in spotting urine and urine protein of 24 hours was 86 %. The correlation between ratio of albumin/creatinine in spotting urine and urine protein of 24 hours was 92 %. In our hospital significant albumin/creatinine ratio has IX been accepted as 0,372 and higher values in spotting urine sample sensitivity were 95 % and specificity 95 %. Significant protein/creatinine ratio has been accepted as 0,480 and higher values in spotting urine sample sensitivity were 88 % and specificity 96 %. R value was 92 % in the patients with 3000 mg proteinuria and higher protein values with regression analysis. R value was 87 % in the patients with 300 mg albuminuria and higher albumin values with regression analysis. It was suggested that the regression model were more reliable for the patients with 24 hours urine protein lower than 3000 mg and 24 hours urine albumin lower than 300 mg. In Conclusion: In our study, we suggested that measurements of the ratios of albumin/creatinine and protein/creatinine in spotting urine could be usable method for establishing the values of protein and albumin in the 24 hours urine but for the 24 hours proteinuria lower than 3000 mg and albuminuria lower than 300 mg using regression model was found more close to referance values. Key Words: Urine albumin to creatinine ratio, urine protein to creatinine ratio, microalbuminuria, proteinuria X 1.GİRİŞ VE AMAÇ Proteinüri, renal ve kardiyovasküler hastalıklar için bağimsız bir risk faktörü olup uç organ hasarını gösteren bir belirteç olarak kabul edilmektedir(1). İdrarda protein saptanması günümüzde insidansı ve prevalansı artmakta olan kronik böbrek hastalığının (KBH) tanınmasında, tedavinin ve hastalığın ilerlemesinin takibinde kullanılan önemli bir ölçümdür. Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan çalışmaya göre; 2002’deki görülme sıklığı % 7 iken 2012’de bu oranın % 14’e yükseldiği ve her 10 kişiden birinde KBH olduğu gösterildi(2). Diyabetes mellitus (DM) ise günümüzde diğer önemli bir sağlık problemi olup son dönem böbrek yetmezliğinin (SDBY) en önemli nedenlerinden biridir. DM’nin mikrovasküler komplikasyonu olan diyabetik nefropatinin (DN) erken tanınması idrarda albumin ve protein miktarının tesbiti ile olur. Hipertansiyon (HT) ise gelişmiş ülkelerde renal yetersizlik nedenleri arasında DM’den sonra ikinci sırayı almaktadır. Ülkemizde ise 2010 yılı Ulusal Hemodiyaliz, Transplantasyon ve Nefroloji Kayıtları’na göre son dönem böbrek yetmezliği nedenleri arasında DM % 32,7 ile birinci sırada; HT ise % 26 ile ikinci sıraya ulaşmıştır(2). İç hastalıkları polikliniklerine başvuran ve nefroloji poliklinik takibinde bulunan hastaların büyük çoğunluğunu DM, HT ve KBH nedeniyle izlenen hastalar oluşturmaktadır. Mortalite ve morbiditesi yüksek olan bu hastalıklarda proteinüri varlığı ve miktarını doğru bir biçimde saptamak büyük önem taşımaktadır. Proteinürinin saptanmasında yaygın kullanılan ve altın standart olarak kabul gören yöntem 24 saatlik idrarda bakılan protein miktarı tayinidir. Ancak hastaların idrarı toplama biçimindeki yanlışlık, idrar miktarı ve konsantrasyonundaki farklılık, hasta uyumundaki güçlük, 24 saat süresince idrar toplamanın zahmetli ve pahalı olması nedeniyle anlık idrarda protein / kreatinin oranı(P/K) ve albumin / kreatinin oranının (A/K) kullanımı gündeme gelmiştir. Proteinüriyi saptamada 24 saatlik idrar toplamak yerine anlık idrarda P/K veA/K oranının kullanımı ile hastalara ve laboratuvara zaman ve ekonomik açıdan yarar sağlanacaktır. Bu nedenlerle Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları polikliniklerine başvuran DM, HT, KBH ve nefrotik sendrom (NS) nedeniyle izlenen hastalarda bakılan anlık idrardaki P/K, A/K oranı ile 24 saatlik idrarda total protein ve albumin miktarının uygunluğu ve güvenilirliği araştırıldı. Beraberinde total proteinüri ve total albuminüriyi etkileyecek değişkenleri(anlık idrar A/K, P/K, yaş, cinsiyet, HT, 1 böbrek hastalığı, vücut kitle indeksi(VKİ), serum albumin) hesaba katarak hastaların total proteinüri ve total albuminüri değerlerini saptayabilecek yeni bir model oluşturuldu. 2 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Proteinüri Proteinüri renal ve kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk fakörüdür(1).İdrarda protein miktarının tayini böbrek hastalığının saptanması, tanının doğrulanması tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi ve prognozu belirlemede önemli rol almaktadır(3-6). Proteinüri altta yatan hastalığın bir bulgusu olmakla beraber renal hasarlanmaya neden olabilen bağımsız bir risk faktörüdür. Proteinürinin renal hasarlanmaya etkisi var olan inflamasyonu artırmasıyla ilişkilidir. Yapılan calışmalarda proteinüri miktarını azaltan tedaviler sonucu glomerüler filtrasyon hızında (GFH) azalmanın da yavaşladığı saptanmıştır(7). Sağlıklı kişilerde glomerüllerden düşük moleküler ağırlıklı proteinler ve albumin filtre edilmektedir. Süzülen proteinler proksimal tübül hücrelerinden geri emilir ve parçalanır. Bazı yıkılmış proteinlere ait polipeptidler(özellikle albumine ait) idrara atılabilir. Bu protein parçaları dipstik veya albumin spesifik immunonefelometrik analiz yöntemiyle saptanamaz ancak kromotografik analizle saptanabilir. Proteinürinin saptanmasında tarama testi olarak anlık idrarda dipstik ile proteinüri tayini yöntemi kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra yaygın kullanılan ve altın standart olarak kabul edilen yöntem 24 saatlik idrarda bakılan protein miktarı tayinidir(8). Sağlıklı bireylerde 24 saatlik idrarda protein miktarı standart kalitatif yöntemlerle saptanmazken hassas kantitatif metodlarla 150 mg adolesanlarda 250-300 mg’ı geçmez. Yine sağlıklı kişilerde 24 saatlik idrarda albumin düzeyi 30 mg’ı geçmez. Mikroalbuminüri 30-300 mg/gün arası albuminüri olarak tanımlanmaktadır. Diyabeti olmayan hastalarda mikroalbuminüri artmış kardiyovasküler risk ile ile ilişkilidir. Tablo 1 de anlık ve 24 saatlik idrar için normal, mikroalbuminüri ve klinik proteinüri için önerilen sınır değerleri gösterilmiştir(9). 3 Tablo 1: Anlık ve 24 Saatlik İdrar İçin Normal, Mikroalbuminüri ve Klinik Proteinüri İçin Önerilen Sınır Değerleri (NA:Normal Aralık) (Alb/Kr:Albumin/kreatinin) Sağlıklı kişilerin idrarında saptanan proteinler albumin, henle kulpunun çıkan kalın kolunda üretilen Tamm- Horsfall proteini, beta 2 mikroglobulin, alfa 1 mikroglobulin ve retinol bağlayan globulin gibi düşük molekül ağırlıklı proteinlerdir. Proteinüriyi artıran nedenler arasında; ateş, ağır egzersiz, ayakta kalma, albumin infüzyonu, konjestif kalp yetmezliğidir. Glomeruler filtrasyonda başlıca iki tip bariyer bulunmaktadır. Boyut seçici bariyerde moleküllerin kapiller duvardan filtrasyonu boyutuyla ters orantılır. Kapiller endoteli arasında bulunan 375-400 angstrom genişliğinde pencerelerden kanın şekilli elemeanlarının geçişine izin verilmez. Glomeruler bazal membranda (GBM) bulunan porların çapı 40-45 angstrom kadardır. Elektriksel yük seçici bariyer ise GBM’de bulunan heparan sülfatın ve podositlerde bulunan sialoproteinlerin negatif yük içermesi nedeniyle albumin gibi büyük anyonların geçişine izin vermemektedir. 2.1.1. Tanımlamalar İzole proteinüri; hematüri veya GFH’de düşme olmaksızın saptanan proteinüridir. Pek çok vakada rastlantı sonucu dipstik yöntemiyle saptanır ve genellikle asemptomatiktir. 4 Proteinüri 3gram/gün’den daha az olup ödem ve sistemik hastalıkların serolojik markerleri negatiftir. DN, ortostatik ya da egzersiz ilişkili proteinüri bu grupta yer alır. Proteinüri temel olarak 4 başlıkta incelenmektedir(10). 1.Glomeruler proteinüri: Glomeruler geçirgenlik artmıştır. Albumin gibi büyük moleküllerin geçişi artmış olup klinikte en sık görülen patolojik proteinüridir. 2.Tubuler proteinüri: Tübülüsten emilimi bozulan yada tubullerden sekrete olan proteinlerdir. Beta 2 mikroglobulin, immunglobulin hafif zincir proteinlerinin atılımı artar(8). 3.Taşma proteinürisi: Küçük moleküllü proteinlerin plazmada artışı sonucu glomerüllerden fazla süzülmeleri sonrası tübüler emilim kapasitesini üstüne çıkması sonucu görülen proteinüridir(8).Genellikle multiple myelomda görülen immunglobulin hafif zinciri en sık nedenidir. Bununla beraber amilaz, myoglobin, hemoglobin, bense jones proteinürisi de bu grupta yer alır(11). 4.Postrenal proteinüri: Üriner sistem enfeksiyonu sırasında gelişen inflamasyon üriner protein atılımına neden olmaktadır. Bu proteinler genellikle nonalbumin(genellikle Ig A ve Ig G) olup, beraberinde lökositüri gözlenebilir. 2.1.2. Proteinürinin Saptanması ve Ölçüm Metodları Proteinüri saptanmasında yarıkantitatif ve kantitatif yöntemler kullanılmaktadır. Yarıkantitatif ölçüm: Proteinürinin gösterilmesinde iki yarıkantitatif yöntem bulunmaktadır. Bunlar standart üriner dipstik yöntemi ve sulfosalisilik asitle üriner protein çökertilmesidir. Bu yöntemler kantitatif olmamakla beraber anormal proteinüri varsa idrar toplayarak proteinüri bakılması için yol göstericidirler. 1.Standart üriner dipstik yöntemi: Esas olarak albumini ölçer ve nonalbumin proteinlere daha az hassastır. Pozitif sonuç vermesi glomeruler proteinüriyi yansıtır. Bu yöntem çok spesifik ancak albuminin düşük miktarlarına fazla hassas değildir. Yalancı pozitiflik; iyot içeren radyokontrast kullanımı, yüksek düzeyde alkali idrar, gros hematuri, üriner antiseptik kullanımında görülür. 2.Sulfosalisilik asit testi: Dipstik yönteminin aksine idrarda tüm proteinleri saptar. Dipstik yöntemine göre saptanamayan proteinler (immünglobulin hafif zinciri gibi) bu yöntemle saptanır. Yanlış pozitiflik görülen durumlar; penisilin kullanımı, gros hematuridir(12-16). 5 Üriner lizozim: Akut monositik veya myelositik lösemide üretim ve salınımı artan lizozim miktarı sulfosalisilik asit ve dipstik yöntemiyle saptanabilir. Toplam lizozim atılımı genellikle günlük 1 gramın altındadır. Albuminürisi olmayan ve inatçı proteinürisi olan hastalarda lizozim atılımı ölçülmelidir. Kantitatif ölçüm: Yarıkantitatif yöntemlerle inatçı proteinüri saptanmış hastalar ya da akut-kronik böbrek hastalıklarında proteinürinin miktarı saptanması klinik açıdan önem taşımaktadır. Proteinüri miktarının saptanması önemlidir: • Çoğu hasta günlük 1-2 gram benign izole proteinüri’ye sahiptir. • Primer ve sekonder glomeruler hastalığı olan hastalarda proteinürinin derecesi prognostik önem taşımaktadır. Yüksek miktarda proteinüri böbrek yetmezliğinde hızlı progresyona neden olur. • Proteinüri miktarı tedaviye yanıtı incelemede kullanılmaktadır. İdrarda protein atılımı gün içinde % 100 ile % 500 oranında değişkenlik gösterir. Gün boyunca idrarda protein atılımı etkileyen nedenler arasında günlük sıvı alımı ve atılımı, idrar çıkış hızı, diyet ve istirahat bulunmaktadır. GFH hızı sabit iken protein ve kreatinin atılımının gün içinde sabit olduğu gösterilmiştir. Hastaların idrarı toplama biçimindeki yanlışlık, idrar miktarı ve konsantrasyonundaki farklılık, hasta uyumundaki güçlük ve 24 saat süresince idrar toplamanın zahmetli ve pahalı olması nedeniyle örnek toplanması esnasında sorun çıkmaktadır(17).Son zamanlarda proteinüriyi saptamada anlık idrarda A/K ve P/K oranlarının kullanımı gündeme gelmiştir. Anlık idrarda albumin ölçümü yanlış sonuç verebileceği için idrar kreatininin de ölçülmesi ve albumine oranının kullanılması önerilmektedir. Kadınların idrardan kreatinin atılımı kas kitleleri nedeniyle daha az olup A/K oranı için kesim değerleri farklı düzeydedir(18-20). Ancak bazı araştırmacılar ise anlık idrarda P/K değerine alternatif olarak oranlamada kreatinin yerine idrar ozmolaritesinin kullanılabileceğini savunmuştur. Yapılan bazı çalışmalarda gün içinde idrarda albumin ve protein atılımındaki değişkenliğin kreatinin veya idrar ozmolaritesi ile oranladığında çok az olduğunu saptanmıştır(21-24). A/K ve P/K oranı ölçümünde sabah ilk veya ikinci idrar önerilmektedir. İdrarda A/K ve P/K ölçümünde idrarda protein ve albumin mg/dl, kreatinin mg/dl olarak kullanılır, bu oranlama sonucu gram cinsinden günlük proteinüriyi ve albuminüriyi göstermektedir. 6 P/K oranının nondiabetik KBH’lı hastalarda renal fonksiyonlardaki azalmayı önceden tesbit ettiği saptanmıştır. P/K oranı (mg/mg) ile 24 saatlik idrardaki protein atılımı sıkı korelasyon gösterdiği saptanmıştır(8). Anlık idrarda A/K ve P/K oranı kullanımında bazı sınırlamalar vardır. Bunlar; A/K ve P/K değerleri üriner kreatinin miktarından etkilenmektedir. Günlük ortalama kreatinin atılımı 1000 mg’dır.Kas kitlesi fazla olan kişilerde bu miktar artacaktır. Kaşektik hastalarda ise kas kitlesi az olduğu için kreatinin atılımı normalden az olacaktır. Üriner protein atılımı gün içinde değişkenlik göstermektedir. Fiziksel aktivite ile proteinüri sabah ilk idrara göre güniçinde artmaktadır. Yapılan çalışmalarda anlık idrar P/K ile 24 saat idrardaki proteinüri arasında güçlü bir korelasyon olduğu saptanmış, verilen P/K değerinin 24 saatlik idrarda protein atılımı ile uygunluk gösterdiği saptanmış.(Şekil 1) Şekil 1: Anlık idrarda P/K oranına karşılık 24 saatlik idrarda beklenen protein atılımı P/K Oranı Benzerlik çizgisi 24 Saatlik İdrar Protein (gr/gün) 2.1.3.Albuminürinin Saptanması ve Ölçüm Metodları Albuminürinin öneminin anlaşılmasıyla idrarda albumin miktarının doğru ölçümü önem kazanmıştır. Dipstik yöntemi ile idrarda albumin 300 mg’ın üstünde olmadığı sürece saptanamaz(25). İdrarda albumin ölçümüde hassaslığı ve duyarlılığı yüksek yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler: 1. Radioimmunuassay (RİA) 7 2. Enzim bağlı immunoassay ( ELİSA) 3. Radioimmuno diffuzyon (RİD) 4. İmmunoturbidimetriassay (İT) 5. İmmunonephelometri chemiluminescense assay İdrarda albuminin çok küçük miktarda atılımı mikroalbuminüriye işaret etmekte olup bu durum DM ve HT ile izlenen hastalarda böbrek hasarının erken bulgusudur. Mikroalbuminüri endotel hasarının bir belirteci olup kardiyovasküler hastalık riskini de göstermektedir(26). Mikroalbuminüri saptanan hastalarda HT gelişme riski mikroalbuminürisi olmayan kişilere göre % 71 daha fazladır. Mikroalbuminüri HT’da hedef organ hasarının tesbitinde önemli bir parametre olup HT ve DM tedavisinde farmakolojik tedavi kararında önemli bir yol göstericidir. Mikroalbuminüri, son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) ve kardiyovasküler komplikasyonlar için risk faktörüdür. Ayrıca mikroalbuminüri mortalite için önemli bir belirteçtir. Mikroalbuminüri saptanan hastalarda kardiyovasküler mortalite % 74 artmıştır(27).Bununla beraber mikroalbuminüri, diyabetik hastalarda aterosklerotik hastalıklar için çok önemli bir belirteçtir(28-31). Mikroalbuminürisi olan diyabetik hastalarda sessiz miyokard iskemisi mikroalbuminürisi olmayan hastalara göre daha sık rastlanmaktadır(32). Mikroalbuminürisi olan diyabetik hastalarda sol ventrikül hipertrofisi daha yaygın gözlenmekte olup bu durum ani kardiyak ölüm, ventriküler aritmi, iskemik kalp hastalığı yönünden yatkınlığa neden olmaktadır(33-34). Mikroalbuminüri ile KBH’nın tüm nedenlere bağlı mortalite, kardiyovasküler mortalite ve SDBY gibi majör komplikasyonlarının gelişme riskini inceleyen bir meta analize göre idrarda A/K oranı arttıkça hesaplanan GFH düzeyi aynı olsa bile kardiyovasküler mortalite, SDBY ve tüm nedenlere bağlı mortalite riskinin arttığı saptanmış(35).(Tablo 2) 8 Tablo 2:Mikroalbuminürili Hastalarda Majör Komplikasyon Gelişme Riski Relatif Risk Gruplandırma Grup numarası: 1-8 Grup numarası: 9-14 Grup numarası: 15-21 Grup numarası: 22-28 Tablo 2a: Tüm Nedenlere Bağlı Mortalite GFH A/K A/K A/K A/K <10 10-30 30-300 >300 mg/mg mg/mg mg/mg mg/mg 1.1 1.5 2.2 5.0 Ref 1.4 1.5 3.1 1.0 1.3 1.7 2.3 1.0 1.4 1.8 2.8 1.3 1.7 2.2 3.6 1.9 2.3 3.3 4.9 5.3 3.6 4.7 6.6 >105 ml/dk GFH 90-105 ml/dk GFH 75-90 ml/dk GFH 60-75 ml/dk GFH 45-60 ml/dk GFH 30-45 ml/dk GFH 15-30 ml/dk 9 Tablo 2b: Kardiyovasküler Mortalite GFH A/K A/K A/K A/K <10 10-30 30-300 >300 mg/mg mg/mg mg/mg mg/mg 0.9 1.3 2.3 2.1 Ref 1.5 1.7 3.7 1.0 1.3 1.6 3.7 1.1 1.4 2.0 4.1 1.5 2.2 2.8 4.3 2.2 2.7 3.4 5.2 143 7.9 4.8 8.1 >105 ml/dk GFH 90-105 ml/dk GFH 75-90 ml/dk GFH 60-75 ml/dk GFH 45-60 ml/dk GFH 30-45 ml/dk GFH 15-30 ml/dk 10 Tablo 2c: Son Dönem Böbrek Yetmezliği GFH A/K A/K A/K A/K <10 10-30 30-300 >300 mg/mg mg/mg mg/mg mg/mg Ref Ref 7.8 18 Ref Ref 11 20 Ref Ref 3.8 48 Ref Ref 7.4 67 5.2 22 40 147 56 74 294 763 433 1044 1056 2286 >105 ml/dk GFH 90-105 ml/dk GFH 75-90 ml/dk GFH 60-75 ml/dk GFH 45-60 ml/dk GFH 30-45 ml/dk GFH 15-30 ml/dk (GFH:Glomerüler Filtrasyon Hızı,A/K: albumin/ kreatinin oranı) 2.1.4 Proteinürili Hastaya Yaklaşım Proteinüri saptanan hastada dikkatli bir şekilde öykü ve fizik muayene yapılmalıdır. Eritrosit, eritrosit kümesi, enfeksiyon olmaksızın lökosit, lökosit kümesi, akantosit varlığı glomeruler patolojiye işaret edebileceği için idrar sedimenti bakılmalıdır. Hastanın izole proteinürisi varsa geçici ve ortostatik proteinüri yönünden değerlendirilmelidir. Geçici ve ortostatik proteinüri tanıları dışlanırsa hastada inatçı izole proteinüri varlığından bahsedilebilir. Geçici proteinüri genç erişkinlerde sıkça görülmektedir. Ateş ve egzersizle artar. Renal biyopsi nefrotik düzeyde proteinürisi (3 gram/gün) olan tüm hastalara, nonnefrotik proteinüri ile beraber GFH’de azalma veya aktif idrar sedimenti olan hastalara yapılmalıdır. Sağlıklı bireylerde proteinürinin yıllık taraması 60 yaş ve altında düşük maliyetli olmamakla beraber DM, HT gibi yüksek riskli hastalarda proteinürinin erken saptanması için yıllık tarama düşük maliyetli olabileceği saptanmış. Buna neden olarak 11 anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü ve anjiyotensin 2 reseptör blokeri erken dönemde proteinürik böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlatması gösterilmektedir(36). Proteinürisi olan hastaya yaklaşım aşağıda gösterilmiştir.(Şekil 2) Şekil 2:Proteinürisi Olan Hastaya Yaklaşım Proteinürili hastada öykü, fizik muayene, idrar sedimenti Anormal Normal │ │ Nefrolojik hastalık Kalitatif yöntemlerle proteinüri pozitifliği yönöndenden incele Yok │ Var │ Geçici proteinüri İnatçı proteinüri │ Ortostatik proteinüri Hayır Evet │ Proteinüri miktarı >3 gr/gün Yıllık Takip <3 gr/gün │ │ Glomerüler hastalık ve İdrar immünelektroforez │ böbrek biyopsisi için değerlendir Albumin miktarı Düşük Yüksek │ │ Glomerüler hastalık ve böbrek Myelom ve tubuluintersitisyel biyopsisi için değerlendir hastalıklar yönünden değerlendir 12 2.1.5. Albuminürisi Olan Hastaya Yaklaşım Yapılan klinik çalışmalar sonucunda albuminüri taramasında izlenecek bir algoritma elde edilmiştir. Tip 2 DM’li hastalara tanı konur konmaz, tip 1 DM’li hastalara tanı anından 5 yıl sonra başlamak üzere yıllık albuminüri taraması yapılmalıdır. Tarama esnasında idrarda albumin atılımını artıracak durumlar bulunmamalıdır. Bu koşullar sağlanmasıyla albüminüri tanısı 3 idrar örneğinin en az ikisinde artmış albumin atılımının gösterilmesiyle konur. Albuminürili hastaya yaklaşım aşağıda özetlenmiştir(37).(Şekil 3) Şekil 3:Albuminürisi Olan Hastaya Yaklaşım Mümkün olan en iyi şekilde kontrol altına alınmış diyabetik hastalar │ Sabah ilk orta idrar örneği │ Dipstik protein testi→pozitif→endokrinoloji ya da nefroloji uzmanına yönlendir │ Negatif │ Mikroalbuminüri tetkiki Negatif Pozitif │ │ Mikroalbuminürinin görüldüğü diğer durumlar Normal sonuç (tetkik bir sonraki taramada tekrarlanır) │ │ │ hayır evet→uygun tedavi │ İkisi de negatif ← Mikroalbuminüri tetkikleri 2 kez daha tekrarlanır │ Enaz birinde pozitif │ Yüksek riskli albumin atılımı 13 2.2 Diyabetes Mellitus Diyabetes mellitus (DM), asırlar öncesinden bilinen insulin salınımının yokluğu ya da insulinin biyolojik etkisinin azalması ya da her ikinin birlikte var olduğu hiperglisemi ile giden metabolik bir hastalıktır. Diyabetes mellitus Yunancada ballı sıvının bol akıntısı anlamına gelmektedir. Dünyada giderek önem kazanan halk sağlığı problemidir. 2.2.1 Epidemiyoloji DM’un prevalansı ülkemizde giderek artmaktadır. DM Türk Diyabet Epidemiyoloji Grubunun (TURDEP) 1997-1998 yılında yaptığı bir çalışmada ülkemizde diyabet prevalansı % 7,2 olarak bulunmuştur(38). TURDEP 2 çalışmasında bu oran 2010 yılında % 13,7 ye kadar çıkmıştır(39).Her iki diyabet tipinde artma olmasına rağmen inaktivite ve obezitenin tüm dünyada artışı sonucu tip 2 DM’deki artış çok daha dikkat çekicidir(40). 2.2.2. Tarama Tip 1 DM daha çok akut başlangıçlı olmakla beraber tip 2 DM yıllarca sessiz seyredebilir. Bu nedenle 45 yaş üzeri bireyler taranmalı, eğer ilave risk faktörü varsa daha erken yaşlarda tarama yapılmalıdır. DM için risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir.(41-42) -Obezite - Yüksek riskli etnik kökene mensup olmak (örneğin Afrikalı, Amerikalı) - Kan basıncı>140/90 mmHg - HDL Kolesterol düzeyi >35 mg/dl ve/veya trigliserid düzeyi >250 mg/dl olması - Ailede DM öyküsü - Gestasyonel DM veya 4.5 kg üzeri bebek doğurma öyküsü - Polikistik over sendromu - Öncesinde glukoz intoleransı veya bozulmuş açlık kan şekeri saptanması 2.2.3. Klinik Bulgular Tip 1 DM genellikle akut olarak ortaya çıkar ve diyabetik ketoasidozun semptomları olan bulantı, kusma, karın ağrısı, hipotansiyon, bilinç bulanıklığı, ağızda keton kokusu, kussmaul solunumu ve kas krampları ile kendini gösterir. Tip 2 DM ise asemptomatik seyredebilmekle birlikte poliuri, polidipsi, parestezi, yorgunluk ve kadınlarda vajinit ile kendini gösterir. 14 2.2.4. Komplikasyonlar Diyabetin komplikasyonları akut ve kronik olarak ikiye ayrılmaktadır(43): -Akut komplikasyonlar -diyabetik ketoasidoz - nonketojen hiperozmolar koma - laktik asidoz - hipoglisemi -Kronik komplikasyonlar -mikrovasküler -diyabetik retinopati -diyabetik nöropati -diyabetik nefropati -makrovasküler - koroner arter hastalığı -periferik damar hastalığı -serebrovasküler hastalık 2.2.5.Diyabetik Nefropati DM’nin mikrovasküler komplikasyonu olan DN, SDBY en önemli nedenlerinden biridir. DN, böbrekte yapısal ve fonksiyonel bozulma sonucu proteinüri ve SDBY ile sonuçlanan klinik tablodur. Ülkemizde SDBY’ nin % 32,7’ini diyabetik hastalar oluşturur(2). ABD de bu oran % 40’ı bulmaktadır(44). Bu nedenle önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Diyabetik hastalarda SDBY sıklığı giderek artmaktadır. Bunun nedenleri arasında diyabetin görülme sıklığında artış diyabetik hastaların yaşam süresinin uzaması ve diyabetin artık daha erken yaşlarda görülmesi bulunmaktadır. DN, Tip 1 DM’li hastalarda % 30-35 tip 2 DM’li hastalarda % 10-15 sıklıkta görülmektedir. Tip 2 DM’nin daha ileri yaşta ortaya çıkması beraberinde aterosklerotik kalp kastalığı (ASKH) ve diğer komorbid durumların olması nedeniyle SDBY tip 2 DM’de daha az görülür ancak tip 2 DM’nin daha sık görülmesi nedeniyle diyaliz programındaki tip 2 DM’li hastalar daha fazladır. Mikroalbuminurisi olan esansiyel hipertansiyonlu hastalarda mortalite ve morbiditenin arttığı ve mikroalbuminürinin yaygın damar hasarını gösterdiği tesbit edilmiştir. Buna neden olarak mikroalbuminürinin aterosklerozun erken evresinde 15 sistemik vasküler permeabilite artışına neden olması gösterilmektedir(45). Sonuç olarak tip 2 DM li hastalarda mikroalbuminüri kardiyovasküler risk faktörüdür. Bu nedenle ADA 2011 kriterlerine göre tüm tip 2 DM olguları yaşına bakmaksızın, tüm tip 1 DM olguları tanı anından 5 yıl sonra yılda bir kez albuminüri için taranması önerilmektedir. 2.2.6. Patogenez DN patogenezinde hemodinamik, genetik, metabolik faktörler ve çeşitli fibrozis gelişimi ile ilişkili sitokin ve büyüme faktörlerinin rolü olduğu ileri sürülmüştür(46). 1-Hemodinamik Faktörler Diyabetin ortaya çıkması ile birlikte en erken dönemde gözlenen bulgu glomerüler hipertansiyon ve hiperfiltrasyondur. Afferent arteriyoler vazodilatasyon, intraglomerüler basınç ve renal kan akımındaki artış sonucu hiperfiltrasyon gelişir. Glomerüler hemodinamikler ve hipertansiyona bağlı gelişen stres ve mekanik zorlanma; glomerüloskleroz ve interstisiyel fibrozisin oluşumunda önemli bir rol oynayan, sitokin ve growth faktörlerin otokrin/parakrin salınımına neden olur. Hiperfiltrasyonun kesin nedeni bilinmemekle beraber atrial natriüretik peptid, prostanoidler, nitrik oksit, insülin benzeri büyüme faktörleri gibi birçok nörohumoral aracı moleküller suçlanmakadır. Yapılan çalışmalarda diyabetik modellerde siklooksijenaz 2 (COX 2) upregulasyonu, intrarenal anjiotensin II (AngII) düzeylerinde artış gösterilmiştir ve bu diyabetik etkileri açıklayabilir(47). Sistemik olarak renin anjiyotensin aldesteron sistemi (RAAS) baskılanmıs olmasına rağmen böbrekte bu sistem aktivasyonu artmıştır(46). 2-Metabolik Faktörler: Hiperglisemi ve İleri Glikasyon Son Ürünleri (AGE) Diyabetik glomerüloskleroz gelişiminde en önemli faktör hiperglisemidir. Kan şekeri kontrolünün diyabetin kronik komplikasyonları üzerine etkisi ile ilgili iki büyük çok merkezli çalışmada (DCCT ve UKPDS), iyi kan şekeri kontrolünün böbrek hastalığının ilerlemesini ve yavaşlattığı gösterilmiştir(48-49). Hipergliseminin DN patogenezinde başlıca 3 şekilde etkisi vardır: Hipergliseminin Direkt Etkisi Hiperglisemi endotel ve epitelyum hücresinde TGF beta sentezinin artırır bu durum bazal membran kalınlasması ve ekstraselüler matriks artışına neden olur. Vasküler permeabilite üzerine etkisi olan protein kinaz C (PK C) nin aktivasyonu hipergliseminin istenmeyen etkilerindendir(46). 16 Poliol Yolunun Aktivasyonu: Sorbitolün Etkisi Lens, retina, böbrek gibi dokulara glikoz girişi insulinden bağımsızdır. Hiperglisemide bu dokulara giren fazla glikoz aldoz reduktaz enzimi ile sorbitole döner. Hücre içi ozmolarite artısı meydana gelir. Yine sorbitol, miyoinozitol düzeylerini düşürür ve NAD+ ve NADPH enzim kofaktörleri üzer ine etkili oksidatif hasar oluşturur(46). Proteinlerin Özellikle Lizin Uçlarının Nonenzimatik Glikasyonu (AGE oluşumu) Hiperglisemi hücre içi aminoasit ve proteinleri nonenzimatik glikasyona uğratır. Oluşan ileri glikasyon son ürünleri(AGE), tubulus, glomerul ve podositlerde bulunan AGE reseptörlere bağlanır hücre hipertrofisi, nitrik oksit sentez inhibisyonu ve ekstraselüler matriks artışına neden olur. Hem dolaşan hem de doku veya membran proteinleri glikozillenebilir. Proteinler dışında lipidler ve nükleik asitler de glikozillenebilir. Bu durumun en sık kullanılan örneği hemoglobin A1c (Hb A1c) dir. Halen sürmekte olan çalışmalar deneysel modellerde AGE oluşumunu inhibe eden aminoguanidin uygulaması ve AGE cross-link’lerini parçalayan fenasiltiazolium bromid kullanımı ile teorik olarak AGE aracılı doku hasarının geriletilmesi mümkün olabileceği izlenimi edinilmiştir(50). 3-Genetik Tip 1 ve 2 diyabetiklerde ailevi yatkınlık vardır ancak DN gelişiminde halen kesin bir gen saptanamamıştır. Burada üzerinde en çok durulan genler anjiotensin dönüştürücü enzim (ACE) ve anjiotensin II reseptör gen bölgelerinin polimorfizmleridir. Bunlar dışında apolipoprotein E, endotelyal nitrik oksit sentetaz, TGF-β polimorfizmleri de çalışılmış ancak kesin bir ilişki henüz gösterilememiştir(46). 4-Sitokinler ve Büyüme Faktörleri Hiperglisemi endotel, podosit ve mezengial hücrelerde TGF beta ve anjiotensin 2 yapımında artışa neden olur. Profibrotik etkisi olan bu moleküller diğer böbrek hastalıklarında da saptanmış olup diyabete özgü değildir. 2.2.7.Diyabetik Nefropatide Klinik Seyri Etkileyen Faktörler Diyabette nefropati klinik seyri etkileyen faktörler arasında hiperglisemi, HT, sigara, ileri yaş, insulin direnci, genetik yatkınlık, erkek cinsiyet ve yüksek proteinli beslenme bulunmaktadır. Hiperglisemi: DN gelişiminde en önemli risk faktörüdür(51).UKPDS çalışmasında, tip 2 diyabetli hastalarda sıkı kan şekeri regülasyonu ile mikrovasküler komplikasyonların azaldığı saptanmıstır(52). 17 Sistemik Kan Basıncı: Kanbasıncı artışı ile glomerül içi basınç artar, glomerüler membranlarda bulunan porlar genişler seçici geçirgenliğin azalması sonucu proteinüri gelişir. UKPDS’de 6 yıllık izlem sonrasında sıkı kan basıncı kontrolünün mikroalbuminüri riskini % 29, makroalbuminüri riskini ise % 39 oranında azalttığı gösterilmiştir(49). Diyabetik hastalarda hedef kanbasıncı; proteinuri olmaksızın 130/80mm/Hg’nin altında olması proteinurinin olduğu hastalarda hedef kanbasıncı 125/75 mm /Hg’nin altında olmasıdır. Belirgin nefropati gelişme riskinin, aileden en az bir kişinin hipertansiyonlu olması ile üç kat arttığı saptanmıştır(53). Sigara: Sigara içimi tip 2 DM’li hastalarda mikroalbminuri riski daha yuksektir. Katekolamin ve beta adrenerjik mekanizmalarla kanbasıncında ani artışlara sebep olur. Protein alımı: Tip 1 DM’de, protein alımının azaltılması ile mikroalbuminüri sıklığının gerilediği ve ilerlemesinin yavaşladığı görülmüştür. Yapılan çalışmalarında, tip 2 DM’de 0.8-1 g/kg/gün‘den fazla protein verilmemesi önerilmektedir(54). 2.2.8.Klinik Seyir DN, Mogensen ve arkadaşları tarafından 5 ayrı evrede tanımlanmıştır(55). EVRE 1 (hipertrofi ve hiperfonksiyon):Böbrek boyutunun büyüdüğü bu evrede glomeruler filtrasyon hızı (GFH) % 20-40 artmıştır. Renal perfüzyon % 10-15 artmıştır. Albuminuri gözlenmez ve serum kreatinin düzeyi normal düzeydedir. Sıkı kan şekeri regülasyonu ile haftalar içinde geriler. EVRE 2(sessiz evre): histopatolojik olarak mezengial genişleme ve glomerul bazal membran kalınlaşması vardır. GFH yüksek seyretmeye devam eder. Genellikle 5-15 yıl sürer. EVRE 3 (gizli diabetik nefropati):Mikroalbuminüri evresi olarak kabul edilir. Nefropatinin durdurulabileceği ve geri çevrilebileceği kritik öneme sahip bu evrede GFH artmış ya da normal düzeye inmiştir. Kan basıncı artmaya başlar. Sağlıklı bireylerde idrarda günlük protein atılımı 150 mg’ın altında günlük albumin atılımı 30 mg’ın altındadır ancak bu evrede 24 saatte idrarda mikroalbumin düzeyi 30-300 mg kadardır. EVRE 4 (aşikar diabetik nefropati):Günlük idrarda 300 mg’ın üzerinde albuminüri vardır. Beraberinde retinopati bulunabilir. Bu evre geri dönüşümlü olmamakla beraber ilerleme hızı kısıtlanabilir. GFH progresif azalır. Kan basıncı yüksek seyrettikçe GFH hızı daha hızlı düşer bu evrenin histopatolojik değisikliği glomerulosklerozdur.(46) 18 EVRE 5:Son dönem böbrek yetmezliğinin olduğu evredir. Renal replasman tedavisi gerektirir. DN’de albuminüri miktarına göre 3 grupta incelenmektedir(56).(Tablo 3) Tablo 3:Albuminüri Evreleri Albuminüri evresi Albuminüri miktarı Evre A1 <30 mg/gün Yüksek normal albuminüri A2 30-300 mg/gün Yüksek albuminüri A3 >300 mg/gün Çok yüksek albuminüri 2.3. Hipertansiyon Hipertansiyon (HT), toplumda sık görülmesi ve ciddi komplikasyonları olması nedeniyle önemli bir toplum sağlığı haline gelmiştir. Arteriyel kan basıncının normal sayılan sınırların üzerine çıkmasına hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır. Ancak kan basıncında anormal kabul edilecek kesin düzeyi belirlemek zordur. Pickering mortalite ve arteriyel basınç arasında nicel bir ilişki olduğunu, normal ve anormal kan basıncı arasında kesin bir sınır olmadığını, kan basıncı arttıkça prognozun daha da kötüleştiğini öne sürmüştür(57). Bu nedenle güncel veriler hastanın mutlak bir kan basıncı değeri ile değil mevcut risk faktörleriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Günümüzde HT; antihipertansif ilaç almayan bir kişide sistolik kan basıncının (SKB) 140 mmHg veya üzerinde, diyastolik kan basıncının (DKB) da 90 mmHg veya üzerinde bulunması, ya da kişinin antihipertansif ilaç kullanıyor olması olarak tanımlanmıştır(58). Bununla beraber SKB’nin 140 mmHg’nin üzerinde olması ve DKB’nin 90 mmHg’nin altında olması izole sistolik hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde HT evrelemesinde Avrupa Hipertansiyon Derneği-Avrupa Kardiyoloji Derneği kan basıncı sınıflaması daha yaygın kullanılmaktadır. 19 2.3.1. HT Evrelendirme: HT’de yaygın kullanılan evreleme tablo 4’te gösterilmiştir. Tablo 4: HT Evreleme 2.3.2. Epidemiyoloji Ülkemizde HT prevalansı konusunda yapılmış geniş kapsamlı çalışmalardan biri olan Türk Erişkinlerinde Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörleri (TEKHARF) çalışmasında ülkemizde HT prevalansı %33,7 olup yaş arttıkça sıklığı artmakta olduğu bulunmuştur(59). Kırk yaş altında erkeklerde, yaş ilerledikçe de kadınlarda, HT prevalansı daha yüksek bulunmaktadır. Framingham Kalp Çalışmasında, 55-65 yaş arası normotansif olan erkek ve kadınlarda 80-85 yaşında HT gelişme riski % 90 bulunmuştur(60). Aynı çalışmada 55 yaş altındaki katılımcıların yarıdan çoğunda 10 yıl içinde HT geliştiği, kadınlarda erkeklere göre değişik kanbasıncı düzeylerinde kardiyovasküler risk daha düşük saptanmıştır(61). 2.3.3. Hipertansiyona Bağlı Gelişen Hedef Organ Tutulumları HT a sekonder gelişen organ hasarları aşağıda belirtilmiştir: -Göz: Retinopati: (hemoraji, eksuda) Papil ödemi -Serebrovasküler: Geçici iskemik atak -Kardiyak: Konjestif kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, sol ventrikül hipertrofisi -Periferik arterler: Ekstremitelerde nabzın alınamaması (dorsalis pedis dışında), kadikasyo intermittant, arteriyel anevrizma -Böbrek: Mikroalbuminüri (30-300 mg/gün) , proteinüri(›300 mg/dl/gün ), böbrek yetmezliği 20 2.3.4. Hipertansiyonon Komplikasyonları Serebrovasküler Komplikasyonlar: Kanbasıncı yüksekliği ve inme birbiriyle yakın ilişkilidir. HT ile ilişkili inmelerin yaklaşık % 75’i emboli veya arteriyel tromboza bağlı infarkt sonucunda, % 25’i intraparankimal kanamaya bağlı olarak ve % 5’i ise subaraknoid kanama sonucunda oluşmaktadır. Geçici iskemik ataklar geniş arterlerdeki aterotrombotik hastalıklara veya geçici serobrovasküler arter spazmlarına bağlı oluşur(62). Büyük Damar Komplikasyonları: Abdominal aort anevrizması sık görülür. Aort diseksiyonu olan hastaların % 70-90’ında hipertansiyon mevcuttur. Aort diseksiyonu çıkan aortada veya inen aortada görülebilir(63). Böbrek Komplikasyonları: Gelişmiş ülkelerde renal yetersizlik nedenleri arasında DM’den sonra ikinci sırayı HT almaktadır. ABD’de düzenli diyaliz tedavisi görmekte olan hastaların yaklaşık % 25-30’unda renal yetmezlik nedenini HT oluşturmaktadır. Ülkemizde ise 2010 yılı Ulusal Hemodiyaliz, Transplantasyon ve Nefroloji Kayıtları’na göre son dönem böbrek yetmezliği nedenleri arasında HT, % 26 ile ikinci sıraya ulaşmıştır(2). HT böbrekler de afferent arteriyollerde hyalinizasyon ve skleroza neden olur. Erken dönemde klinik olarak basınç natriürezisi ve noktüri gelişir. Erken laboratuar bulgusu olan mikroalbuminüri glomerul içi basınca işaret eder. Ürik asit düzeyinde artış nefrosklerozu telkin eder. Renal hasarlnama progresif ilerlemesi sonucu renal fonksiyonların progresif azalır. Bunun sonucunda kronik böbrek yetmezliği gelişebilir(64). Kardiyak Komplikasyonlar: Yetersiz tedavi edilen hipertansif hastaların yaklaşık % 50’sinde ölüm nedeni koroner kalp hastalığı veya konjestif kalp yetmezliğidir(63). HT’a bağlı gelişen kardiyak problemler arasında sol ventrikül hipertrofisi, sol ventrikül diastolik disfonksiyonu, sol ventrikül sistolik disfonksiyonu, koroner arter hastalığı, konjestif kalp yetmezliği görülmektedir. 2.4. Kronik Böbrek Hastalığı Kronik böbrek hastalığı (KBH), nefronların ilerleyici ve geridönüşümsüz harabiyeti sonucu GFH’de azalma, böbreğin sıvı elektrolit dengesini ayarlama, metabolik ve endokrin fonksiyonlarının kalıcı kaybı olarak tanımlanır(65).Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) ise renal fonksiyonlarda geridönüşümsüz kayıp sonucu üremiden korunmak amacıyla hastaya 21 sürekli olarak diyaliz ya da renal transplantasyonun yapılması gerektiği klinik tablodur. KBH’lı hastaların % 90’ı SDBY’ne yakalanmaktadır(66). 2.4.1. Epidemiyoloji KBH Tüm dünyada insidansı ve prevalansı artmakta olup önemi artan halk sağlığı problemlerinden birini oluşturmaktadır. Ülkemizde Türk Nefroloji Derneği 2010 verilerine göre; 41296 hasta SDBY nedeniyle hemodiyalize girmekte, 4393 hastada sürekli ayaktan periton diyalizi uygulamaktadır(2).Bu artışa neden olarak genel yaş ortalamasında artış, tip 2 DM’un tüm dünyada sıklığının artışı gösterilebilir. 2.4.2. Fizyopatoloji KBH’da etyoloji ne olursa olsun hasar gören ve fonksiyon kaybeden nefronların görevini geriye kalan diğer nefronlar üstlenir. Buna hiperfiltrasyon ve kompansatris hipertrofi denir. Fonksiyonel renal kitlenin %75’i kaybedilmesi halinde GFH’ye yansıması % 50’dir ancak bu durumda sağlam glomerullerdeki hidrostatik basınç artar ve nefronlarda glomeruloskleroza neden olur. Esasında sağlam nefronlardaki kompansasyon faydalı gibi görünse de renal fonksiyon kaybının ilerlemesinin esas nedenidir. Glomerul içi basınç artışı kapiller hasarlanmaya neden olur. Interlökin 1, TNF alfa, TGF beta gibi sitokinlerin salımına neden olur. Sitokin salınımı ise fibrozise neden olur(67-69). Ekstrasellüler matriks artışı intersitisyel fibrozise neden olur. Fibrozis sonucu tübüler perfüzyon bozulur bunun sonucunda tübüler hipoksi ve atrofi gelişir. Bu durum kısır döngüye girerek SDBY’ye kadar devam eder(70-72). 2.4.3. Etyoloji Ülkemizde KBH nedenlerinin arasında en sık iki neden DM ve HT’dir. Türk Nefroloji Derneği tarafından 2010 yılında ülkemizde görülen ilk kez renal replasman tedavisi olarak hemodiyalize başlanan ve kronik hemodiyaliz programına alınan hastaların altta yatan etyolojik nedenleri ve oranları açıklanmıştır(2).(Tablo 5) 22 Tablo 5: 2010 Yılı İçinde İlk Renal Replasman Tedavisi Olarak Hemodiyalize Başlanan ve Kronik Hemodiyaliz Programına Alınan Hastaların Altta Yatan Etyolojik Nedenlere Göre Dağılımı Tüm hemodiyaliz hastalarında N 90 günden uzun izlenenler % N % DİYABETES MELLİTUS 4100 32,7 3421 33,5 Tip 1 DİYABETES MELLİTUS 832 6,6 687 6,7 Tip 2 DİYABETES MELLİTUS 3268 26,1 2734 26,8 HİPERTANSİYON 3258 26 2792 27,4 GLOMERULONEFRİT 836 6,7 684 6,7 POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI 470 3,8 398 3,9 PYELONEFRİT 295 2,4 254 2,5 AMİLOİDOZ 206 1,6 180 1,8 RENAL VASKÜLER HASTALIKLAR 174 1.4 109 1.1 DİĞER 1453 11,6 1105 10,8 ETYOLOJİ BİLİNMİYOR 1584 12,7 1162 11,4 139 1,1 101 12515 100 10207 KAYIP TOPLAM 1,0 100 2.4.4.Kronik Böbrek Hastalığının Evrelendirilmesi NKF/DOQI (National Kidney Foundation Kidney Disease Outcomes Quality Initiative) çalışma grubu 2002 yılında KBH için bir sınıflama geliştirmiştir. Sınıflama klinik pratikte hasta yönetimi ve tedavi şemasının düzenlenmesi için kolaylık sağlar. KBH’da evrelemeye tablo 6’da yer verilmiştir(73). Tablo 6: Kronik Böbrek Hastalığının GFH’ye Göre Evrelemesi GFH evre GFH (ml/dk) Böbrek fonksiyonu G1 >90 Böbrek fonksiyonu normal ya da yüksek G2 60-89 Böbrek fonksiyonunda ılımlı azalma G3a 45-59 Böbrek fonksiyonunda ılımlı-orta derecede azalma G3b 30-44 Böbrek fonksiyonunda orta-şiddetli derecede azalma G4 15-29 Böbrek fonksiyonunda şiddetli azalma G5 <15 SDBY 23 2.4.5.KBH’nın SDBY’ye İlerlemesini Kolaylaştıran Risk Faktörleri KBH ve SDBY gelişiminde etkili olabilecek risk faktörleri mevcuttur(74).(Tablo 7) Tablo 7. KBH’nın ortaya çıkışı veya ilerleyişi ile ilgili faktörler ● İleri yaş ● Hiperlipidemi ● Etnik köken ve ırk ● İnsülin direnci ● Cinsiyet ● Anemi ● Düşük sosyoekonomik düzey ● Proteinüri ● Sigara içmek ● Yüksek kan basıncı ● Alkol alışkanlığı ● Tıbbı bakım yetersizliği ● Aile öyküsü ● Yoksulluk ● Analjezik bağımlılığı ● Uyuşturucu alışkanlığı ● Kurşun ve diğer ağır metallere maruziyet ● Oksidatif stres 2.5. Nefrotik Sendrom Nefrotik sendrom, 20. yüzyılın başlarından beri bilinen ağır proteinüri, ödem, hipoalbuminemi ile giden klinik tablodur. NS etyolojisi primer ve sekonder olarak 2 grupta incelenmektedir. Primer nedenler - Minimal değişiklik hastalığı -Fokal segmental glomeruloskleroz -Membranöz glomerulopati -Membranoproliferatif glomerulonefrit Sekonder nedenler -Diyabetik glomerulopati -Amiloidoz -Sistemik lupus eritematozis NS’da yarıgeçirgen glomerüler filtrasyon bariyerinin bozulmuştur. Geçirgenliğin artması, glomerüler bazal membrandaki ve ayaksı çıkıntılardaki değişimler, proteinlerin glomerüllere ve oradan da idrara atıldığı toplayıcı tübüllere geçmesine neden olur. NS’de görülen proteinüri günlük 3,5 gram veya üzeridir. Proteinüri beraberinde hipoalbuminemiye neden olur. Hipoalbuminemi ile intarvasküler hidrostatik basınç ile onkotik basınç arasındaki denge bozulur. Onkotik basıncın artması sonucu intravasküler sıvı intersitisyel alana geçer. Bunun sonucunda ödem meydana gelir. İntavasküler sıvının azalması renin 24 anjiyotensin aldesteron ve sempatik sistem aktivasyonuna neden olur. Bunun sonucunda sodyum sıvı tutulumu gözlenir. Plazma onkotik basıncında azalma ve periferik katabolizma bozukluğu sonucu karaciğerde lipoprotein yapımında artış, trigliseritten zengin lipoprotein katabolizmasında azalma, LDL kolesterolün reseptör aracılığı ile olan klirensinde azalma meydana gelir. Bunun sonucunda total kolesterol, LDL ve trigliserid düzeyi artar. NS’de venöz staz, hiperlipidemi, artmış kan viskozitesi, koagülasyon ve fibrinolitik sistem Hipogamaglobulinemi anormallikleri sonucu sonucu humoral tromboembolik immunite bozulur. olaylar Bunun artmıştır. sonucunda enfeksiyona duyarlılık artar(75). NS’de günlük proteinüri miktarı; böbrek biyopsisi endikasyonunda, tanıda ve tedavinin takibinde önemlidir. Bu nedenle proteinüri miktarının takibi NS tanılı hastalarda önemlidir. 25 3. GEREÇ VE YÖNTEMLER Çalışmamıza Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji, Hipertansiyon ve Endokrinoloji Polikliniklerinde tip 2 DM, HT, KBH, NS tanıları ile takip edilen 130 hasta dahil edildi. Çalışmanın başlangıcında Çukurova Üniversitesi Etik Kurulu’ndan ve hastalardan yazılı onam alındı. Çalışmada dışlama kriterleri: akut böbrek yetmezliği olan hastalar, gebelik, tip 1 DM, renal transplanasyon, üriner sistem enfeksiyon ve idrarda kreatinin atılımını etkileyebilecek ilaç kullanmış olan hastalar olarak belirlendi. Çalışmaya alınan hastaların öyküleri alındı, yaş, cins, kullandığı ilaçlar, özgeçmişi sorgulandı. Kan basınçları oturur pozisyonda, sessiz bir odada aynı sfigmomanometre ile ölçüldü ve sonuçlar, SKB ve DKB olarak (mm/Hg cinsinden) kaydedildi. Nabız sayısı bir dakika boyunca sayılarak kaydedildi. Hastaların boy ve kiloları ölçülerek vücut kitle indeksi kilo (kg)/boy²(metre)hesaplandı. GFH, MDRD formülü kullanılarak hesaplandı(9).(MDRD formülü = 170 x ( serum Cr)-0.999 x (yaş)-0.176 x (0.762 hasta kadınsa) x (1.180 hasta siyah ırktansa) x (serum BUN)-0.170 x [(Albumin) + 0.318]) Hastalara 24 saatlik idrara toplama kuralları anlatıldı. Anlık idrar örneği 24 saatlik idrarın ardından alınan sabah ilk idrar olarak belirlendi. 24 saat ve anlık idrar örneklerinin laboratuara teslim edildiği esnada tam kan sayımı, BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor, total protein, serum albumin, Hb A1c, glukoz, total kolesterol, LDL, HDL, trigliserid, CRP, AST, ALT düzeyleri için kan örneği alındı. Anlık idrar örneğinden kreatinin, protein, albumin bakıldı. 24 saatlik idrar örneğinin öncelikle volüm hesabıED yapıldı. Ardından protein, albumin, kreatinin düzeyleri hesaplandı. Tam kan sayımı 3700 CELL DYN cihazında otoanalizör yöntemle çalışıldı. Glukoz, kalsiyum, fosfor, HDL, LDL, trigliserid, total protein, albumin, total ve direkt bilirubin, BUN, kreatinin, AST, ALT, anlık ve 24 saatlik idrarda protein, albumin ve kreatinin fotometrik yöntemle Beckman Coulter preanalitik ve modüler sistemi(UniCel Dxc 800 )cihazında çalışıldı. Hb A1c immunoturbidimetrik yöntemle sodyum ve potasyum ISE yöntemiyle; Beckman Coulter preanalitik ve modüler sistemi(UniCel Dxc 800 ) çalışıldı. CRP nefelometrik yöntemle Beckman Coulter preanalitik ve modüler sistemi( IMMAGE 800) cihazında çalışıldı. 26 İstatistik Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 17.0 paket programı kullanıldı. Kategorik ölçümler sayı ve yüzde olarak, sürekli ölçümlerse ortalama ve standart sapma (gerekli yerlerde ortanca ve minimum-maksimum) olarak özetlendi. Gruplar arasında sürekli ölçümlerin karşılaştırılmasında dağılımlar kontrol edilerek anlık ve 24 saatlik idrar değerleri Wilcoxson test ile karşılaştırıldı. Çalışmada 24 satlik idrar sonuçlarından toplam albümin ve toplam protein değerleri baz alınarak sensitivite (duyarlılık) ve spesifite (özgüllük) değerleri hesaplandı. ROC eğrisi altında kalan alan incelenerek değerlendirildi ve kesim değerleri belirlendi. Anlık idrar ve 24 saatlik idrar sonuçları arasındaki uyumun güvenirliliği Realibity test ile belirlendi ve Cronbach Alfa değerleri verildi. Gün boyunca toplanan idrarda toplam protein ve toplam albümin değerlerini oluşturmak için lineer regresyon modelleri oluşturuldu ve risk faktörleri belirlendi. Tüm testlerde istatistiksel önem düzeyi 0.05 olarak alındı. 27 4. BULGULAR Çalışmamızda anlık idrardaki P/K, A/K oranı ile 24 saatlik idrarda protein ve 24 saatlik idrarda albümin miktarlarının korelasyonu araştırıldı. Bununla birlikte 24 saatlik idrar protein ve 24 saatlik idrar albümin düzeylerini etkileyen risk faktörlerini belirleyerek, 24 saatlik idrar protein ve 24 saatlik idrar albümin değerlerini tahmin etmeyi sağlayacak regresyon modeli oluşturuldu. 4.1. Demografik Özellikler Çalışmamıza Çukurova Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji ve Hipertansiyon Polikliniklerine başvuran KBH, DM, HT ve NS tanısı olan 130 hasta alınmıştır. Çalışmamıza alınan hastaların yaş ortalaması 53,5±15,4 (20-70) yıl olarak bulundu. Hastaların % 43,4’ü (n=57) kadın, % 56,6’sı (n=73) erkek idi. GFH ortalaması Hastalık süresine baktığımızda hastaların DM süresi 70,0±49,5 ml/dk (15-150) idi. ortalama 9,8±6,6 (1-32) yıl, HT süresi ortalama 5,6±5,1 (1-35) yıl, böbrek hastalığı süresi ise ortalama 2,3±3,2 (1-17) yıl idi. Çalışmaya alınan hastaların demografik özellikleri tablo 8‘de gösterilmektedir. Tablo8: Demografik Özellikler N Ort±SS Minimum Maximum Hastalık Süresi (yıl) 130 53,5±15,4 20 70 GFH(ml/dk) 130 70,0±49,5 15 150 DM (yıl) 67 9,8±6,6 1 32 HT (yıl) 82 5,6±5,1 1 35 Böbrek hastalığı (yıl) 64 2,3±3,2 1 17 130 166,7±9,1 130 190 130 75,0±13,6 45 134 Vücut Kitle İndeksi (VKİ) (kg/m ) 130 26,6±5,4 17 50,0 Nabız(atım/dk) 130 77,9±8,3 62 102 SKB(mmHg) 130 130,3±10,7 110 160 DKB(mmHg) 130 80,8±10,1 55 110 Hastalık Süresi Boy(cm) Kilo(kg) 2 28 Çalışmamıza alınan hastalara ait tam kan sayımı, biyokimya, anlık ve 24 saatlik idrar sonuçları aşağıda özetlenmiştir. (Tablo 9) Tablo9: Laboratuvar Kan Tahlili Sonuçlarının Dağılımı N Ort±SS Med(Min-Max) Total Protein (gr/dl) 130 6,9±0,7 6,7(4,7-8,4) Serum Albümin (gr/dl) 130 3,5±0,6 3,7(1,9-4,8) Hemoglobin (gr/dl) 130 11,6±2,9 11,0(6,0-16,0) 33,2±6,3 34,0(16,0-46,0) Kanda Yapılan Ölçümler Hematokrit (%) 130 Glukoz (mg/dl) 130 135,9±70,4 118 (68-436) Kan Üre Azotu (mg/dl) 130 32,5±29,0 20,0 (6-140) Kreatinin (mg/dl) 130 2,1±2,3 1,1 (0,4-10,0) Sodyum (mmol/L) 130 134,8±4,0 136,0 (121,0-145,0) Potasyum (mmol/L) 130 4,3±0,7 4,2(3-6) Kalsiyum (mg/dl) 130 8,7±0,8 8,9(5,4-12,5) Fosfor (mg/dl) 130 4,2±1,3 4,0 (2,1-9,4) HbA1C (%) 130 7,2±2,2 6,4(4,0-15,0) Total Kolesterol (mg/dl) 130 190,9±54,1 181,0 (77,0-458,0) LDL (mg/dl) 130 108,1±32,5 107,0 (66,0-206,0) HDL (mg/dl) 130 40,6±11,6 39,0 (28,0-82,0) Trigliserit (mg/dl) 130 174,0±120,1 147(37,0-350,0) CRP (mg/dl) 130 2,7±5,9 0,6 (0,2-50) AST (U/L) 130 22,9±15,3 15,7 (13-89,0) ALT (U/L) 130 23,7±18,9 19 (13-124,0) Beyaz Küre (μ/L) 130 8,1±4,1 7,9(0,6-31,0) Platelet (μ/L) 130 251,8±108,1 244,0(70-450) 24 Saatlik Toplam İdrar Albümin (mg/gün) 130 747,8±253,3 (5,0-1005) 24 Saatlik İdrar Toplam Protein (mg/gün) 130 1217,8±2324,5 336,0(5-15062) Anlık idrar A/K (mg/mg) 130 0,9±1,9 0,074(0,1-9,2) Anlık idrar P/K (mg/mg) 130 1,6±3,3 0,37(0,1-15,4) İdrarda Yapılan Ölçümler Hastaların klinik tanıları incelendiğinde 130 hastanın % 37,6’sı (n=49) DM ile takipte iken; % 14,7’si (n=19) DN, % 16,9’u (n=22) HT, % 24,6’sı (n=32) KBH ve % 6,2’si (n=8) NS nedeniyle izlenmekte olan hastalardı. (Tablo10) 29 Tablo10: Hastalıkların Dağılımı n % DM 49 37,6 DN 19 14,7 HT 22 16,9 KBH 32 24,6 NS 8 6,2 Çalışmamıza katılan hastaların GFH evreleri incelendiğinde evre 1 hasta sayısı 48 (% 36,4), evre 2 hasta sayısı 25 (% 19,4), evre 3 hasta sayısı 25 (% 19,4), evre 4 hasta sayısı 19 (% 14,7), evre 5 hasta sayısı 13 (% 10,1) olarak bulundu.(Tablo 11) Tablo11: GFH Verilerine Göre Hastaların Dağılımı GFH (ml/dk) n % Evre 1 48 36,4 Evre 2 25 19,4 Evre 3 25 19,4 Evre 4 19 14,7 Evre 5 13 10,1 Çalışmamıza katılan 130 hastanın % 67.4 ü düzenli olarak ilaç kullanmaktaydı. Hastaların % 8,4’ü (n=11) beta bloker, % 5,3’ü (n=7) diüretik, % 13,8’i (n=18) ACE inhibitörü veya ARB, % 19,3’ü (n=25) kalsiyum kanal blokeri (KKB) kullanmaktaydı. % 18,5’ine (n=24) kombine tedavi uygulanmakta iken % 34,7’si (n=45) ise hiçbir medikal tedavi almamakta idi.(Tablo 12) 30 Tablo12: Hastaların Kullandıkları İlaç Dağılımları N % Beta bloker 11 8,4 Diüretik 7 5,3 ACE/ARB 18 13,8 KKB 25 19,3 Kombine tedavi 24 18,5 Yok 45 34,7 Kullandığı ilaçlar 4.2. Anlık ve 24 Saatlik İdrar Sonuçlarının Korelasyonlarının Değerlendirilmesi ve Güvenirlilik Test Sonuçları Çalışmamızın bu bölümünde anlık ve 24 saatlik idrar albümin, anlık ve 24 saatlik protein sonuçları ile 24 saatlik idrar albümin ve protein sonuçları arasında arasındaki korelasyon araştırıldı. Güvenilirlik analizi sonuçları verilerek anlık idrar albümin ve 24 saatlik idrar albümin sonuçlarının birbirlerine benzerliği gösterildi. Protein içinde güvenilirlik analizi sonuçları verilerek anlık idrar protein ve 24 saatlik idrar protein sonuçlarının birbirlerine benzerliği gösterildi. Çalışmaya alınan hastaların anlık idrar albümin, anlık idrar protein, A/K, P/K değerlerinin anlık ve 24 saatlik idrar sonuçları arasındaki güvenilirliğini ölçtüğümüzde, anlık idrar albumin değerlerinin güvenirliği % 96,2, anlık idrar proteinin değerlerinin güvenilirliği % 94,8 idi. Bakılan anlık idrar A/K oranının % 96, anlık idrar P/K oranının ise % 85,6 oranında güvenilir olduğu sonucu elde edildi. A/K ve P/K değerinde 24 saatlik idrar değerleri yerine anlık idrar sonuçlarını kullanıldığında sonuçların 24 saatlik idrar sonuçları kadar güvenilir olduğu saptandı. A/K ve P/K değerlerinin anlık ve 24 saatlik idrarda ortalama değerlerini karşılaştırdığımızda da istatistiksel olarak bir fark bulunamadı. Bunun sonucunda anlık 31 idrar A/K ile 24 saatlik A/K sonuçları birbirinden farklı olmadığı ve birbirleri yerine kullanılabilirler olduğu saptandı. Bununla beraber anlık idrar P/K ile 24 saatlik P/K sonuçları birbirinden farklı olmadığı ve birbirleri yerine kullanılabilirler olduğu sonucu elde edildi. (Tablo13) Tablo 13:Anlık idrar ve 24 saatlik idrar sonuçlarının güvenilirlik testi sonuçları Anlık idrar Ort±SS 24 saatlik idrar Med(Min-Max) Ort±SS Güvenirlik Cronbah Med(Min-Max) alfa İdrar Albumin(mg/dl) 42,8±86,3 5(0,1-635) 36,4±77,5 3,8(0,1-522) % 96,2 İdrar Protein(mg/dl) 77,2±126,7 32(2-1057) 58,1±110,8 16,9(2-110,7) % 94,8 A/K(mg/mg) 0,9±1,9 0,058(0,02-11,9) 0,9±1,8 0,074(0,01-9,2) % 96,2 P/K(mg/mg) 1,6±3,3 0,36(0,03-22,5) 1,4±2,5 0,37(0,01-15,4) % 85,6 Güvenililik: Reliability Test Cronbah Alfa Değeri Anlık idrar değerleri ile hesaplanan A/K ortalaması 0.9±1.9 mg/mg iken, 24 saat idrar değerleri ile hesaplanan A/K ortalaması ise 0.9±1.8 mg/mg olarak hesaplandı. Anlık idrar A/K oranı ile 24 saatlik idrar A/K oranıları arasında istatistiksel olarak bir fark bulunamadı (p=0,071). Anlık idrar değerleri ile hesaplanan P/K ortalaması 1.6±3.3mg/mg iken, 24 saat idrar ile değerleri hesaplanan P/K ortalaması ise 1.4±2.5 mg/mg olarak hesaplandı. Anlık idrar P/K oranı ile 24 saatlik idrar P/K oranları arasında da istatistiksel olarak bir fark bulunamamıştır (p=0,493). (Tablo 14) Tablo14: Anlık idrar ve 24 saatlik idrar sonuçlarının karşılaştırılması Anlık idrar 24 saatlik idrar Ort±SS Med(Min-Max) Ort±SS Med(Min-Max) P A/K(mg/mg) 0,9±1,9 0,058(0,02-11,9) 0,9±1,8 0,074(0,01-9,2) 0,071 P/K(mg/mg) 1,6±3,3 0,36(0,03-22,5) 1,4±2,5 0,37(0,01-15,4) 0,493 p: Wilcoxson test Çalışmaya katılan 130 hastanın anlık ve 24 saatlik idrarında bakılan idrar albümin, idrar protein, A/K, P/K değerleri arasındaki korelasyon incelendi. Elde edilen sonuçlara göre 24 saatlik idrar protein değerleri ile anlık idrar P/K değerleri arasında % 86; 24 saatlik idrar protein değerleri anlık idrar A/K değerleri arasında % 82 oranında korelasyon elde edildi. 24 saatlik idrar albümin değerleri ile anlık idrar P/K değerleri 32 arasında % 78; 24 saatlik idrar albümin değerleri ile anlık idrar A/K değerleri arasında % 92 oranında korelasyon elde edildi. (Tablo15) İdrarda Toplam Albümin 0,77 0,000 1 0,79 0,000 1 0,79 0,000 1 0,93 0,000 1 0,95 0,000 1 0,87 0,000 1 A/K 24saat İdrar 0,77 0,000 1 0,73 0,000 1 0,87 0,000 1 0,85 0,000 1 0,86 0,000 1 A/K Anlık İdrar 0,75 0,000 1 0,76 0,000 1 0,78 0,000 1 0,91 0,000 1 P/K 0,82 0,000 1 0,83 0,000 1 0,84 0,000 1 P/K Anlık İdrar 0,86 0,000 1 0,74 0,000 1 İdrarda Toplam Protein 24 Saat İdrar Protein Anlık r 0,87 İdrar 0,000 p Albümin 1 24 Saat r İdrar p Albümin Anlık r İdrar p Protein 24 Saat r İdrar p Protein r 24 saat idrar p Protein P/K r anlık p idrar P/K 24 r Saatlik p idrar r A/K anlık p idrar A/K r 24saat saatlik p idrar r:korelasyon katsayısı Anlık İdrar Protein 24 Saat İdrar Albümin Tablo15: 24 Saat ve Anlık İdrar Tahlili Sonuçlarına Değişkenlerin Göre Korelasyon Sonuçları 0,93 0,000 1 0,86 0,000 1 0,79 0,000 1 0,84 0,000 1 0,82 0,000 1 0,88 0,000 1 0,85 0,000 1 0,89 0,000 1 0,96 0,000 1 0,77 0,000 1 0,83 0,000 1 0,82 0,000 1 0,82 0,000 1 0,86 0,000 1 0,92 0,000 1 0,62 0,000 1 0,62 0,000 1 0,65 0,000 1 0,77 0,000 1 0,95 0,000 1 0,78 0,000 1 0,86 0,000 1 0,92 0,000 1 0,72 0,000 1 p:istatistik anlamlılık katsayısı 33 4.3. Toplam Protein Ve Toplam Albümin İdrar Sonuçlarına Göre Kesim Değeri Belirlenmesi Çalışmamızın bu bölümünde ilk olarak 24 saatlik idrarda toplam protein değerini baz alarak anlık P/K için bir kesim değeri oluşturduk, ikinci olarak da 24 saatlik idrarda toplam albümin değerini baz alarak A/K için bir kesim değeri yani oluşturduk. İdrarda proteinüri saptanması için 24 saatlik idrarda protein ölçümü referans test olarak kabul edildi ve patolojik proteinüri ayrımı için 24 saatlik idrarda 300 mg/gün protein miktarı eşik değer olarak kabul edildi. 24 saatlik idrar sonuçları referans olarak alınarak yapılan ROC eğrisi incelendiğinde ise anlık idrarda P/K oranı için eğri altında kalan alan 0.954 olarak saptandı. Bu verilere göre anlık idrar P/K oranı % 95,4 oranında doğru sonuç vermekte olduğu sonucuna ulaşıldı. (Tablo 16-Şekil4,5,6) Gün boyunca toplanan idrar protein sonuçları referans olarak alınarak cinsiyete göre yapılan ROC eğrisi incelendiğinde ise anlık idrarda P/K oranı için eğri altında kalan alan kadın hastalar için 0.975, erkek hastalar için 0.925 olarak saptandı. (Tablo 16-Şekil 4,5,6) Örnek olarak aşağıdaki kesim değerlerinden 0,480 cut-off (kesim değeri) olarak seçildiğinde anlık idrar P/K oranı 0,480’in üstünde olan hastaların 24 saat idrar protein değeri % 95.4 olasılık, % 96 özgüllük ve % 88 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Kesim değerleri hastaların cinsiyetine göre incelendiğinde her iki cinste de anlık idrar P/K oranı 0,411 seçildiğinde kadınlarda % 97,5 erkeklerde %92,5 olasılıkla % 91 özgüllük % 94 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. (Tablo 16-Şekil 4,5,6) 34 Tablo16: Anlık idrar P/K oranı için kesim değerleri Özgüllük (%) Duyarlılık (%) 0.199 100 57 0.328 98 78 0.480 96 88 0.629 92 92 0,219 100 76 0,259 95 82 0,411 91 94 0,134 100 76 0,253 95 82 0,411 91 94 Toplam Hastalar İçin Kesim Değeri Kadın İçin Kesim Değeri Erkek İçin Kesim Değeri duyarlılık ROC eğrisi özgüllük Şekil 4: ROC eğrisinde Tüm Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi 35 ROC eğrisi Şekil 5: ROC eğrisinde Kadın Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi ROC eğrisi Şekil 6: ROC eğrisinde Erkek Hastalar İçin Anlık İdrar P/K oranının değerlendirilmesi 36 İdrarda albuminüri saptanması için 24 saatlik idrarda albumin ölçümü referans test olarak kabul edildi ve patolojik albuminüri ayrımı için 24 saatlik idrarda 300 mg/gün total albümin miktarı eşik kabul edildi. Gün boyunca toplanan idrar sonuçları referans olarak alınarak yapılan ROC eğrisi incelendiğinde ise anlık idrarda albümin oranı için eğri altında kalan alan 0.975olarak bulundu. (Tablo 17-Şekil 7,8,9) Gün boyunca toplanan idrar albümin sonuçları referans olarak alınarak cinsiyete göre yapılan ROC eğrisi incelendiğinde ise anlık idrarda A/K oranı için eğri altında kalan alan kadın hastalar için 0.953, erkek hastalar için 0.952 olarak saptandı. (Tablo17Şekil 7,8,9) Örnek olarak aşağıdaki kesim değerlerinden 0,372’i cut-off (kesim değeri) olarak seçildiğinde, anlık idrar A/K oranı 0,372 üstünde olan hastaların 24 saat total albümin değeri % 97.5 olasılık, % 95 özgüllük ve % 95 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğu sonucu elde edildi. Aynı çalışma kadın ve erkek hastaları kendi aralarında incelediğinde kadın hastalar için kesim değeri 0,416 seçildiğinde % 93 özgüllük % 100 duyarlılık ile; erkek hastalar için kesim değeri 0,412 seçildiğinde % 92 özgüllük % 94 duyarlılık ve % 95 ihtimalle patolojik albuminüriyi vermektedir. (Tablo 17-Şekil 7,8,9) Tablo17: Anlık idrar A/K oranı için kesim değerleri Özgüllük (%) Duyarlılık (%) 0,159 97 89 0,372 95 95 0,412 92 97 0,416 93 100 0,527 87 100 0,148 100 82 0,372 96 92 0,412 92 94 Toplam Hastalar İçin Kesim Değeri Kadın İçin Kesim Değeri Erkek İçin Kesim Değeri 37 duyarlılık ROC eğrisi özgüllük Şekil 7: ROC Eğrisinde Tüm Hastalar İçin Anlık İdrar A/K Oranının Değerlendirilmesi ROC eğrisi Şekil 8: ROC Eğrisinde Kadın Hastalar İçin Anlık İdrar A/K Oranının Değerlendirilmesi 38 ROC eğrisi Şekil 9: ROC Eğrisinde Erkek Hastalar İçin Anlık İdrar A/K Oranının Değerlendirilmesi 4.4. 24 Saatlik İdrar Protein ve 24 Saatlik İdrar Albümin Değerlerinin Tahmin Edilebilmesi İçin Regresyon Analizi ve Modeli Bu bölümde toplam 24 saatlik idrar proteini ve toplam 24 saatlik idrar albümin değerlerini etkileyen risk faktörlerini belirleyerek, toplam 24 saatlik idrar proteini ve toplam 24 saatlik idrar albümin değerlerini tahmin etmeye yarayacak regresyon modeli oluşturuldu. Toplam 24 saatlik idrar proteini tahmin etmek için oluşturduğumuz regresyon modeline hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksini (VKİ), anlık idrar P/K değerini, HT, DM ve böbrek hastalığı olup olmamasını gösteren değişkenler eklendi. Başlangıçta modelimizi oluştururken serum LDL ve CRP oranlarını eklendi ancak bu parametrelerin 24 saatlik toplam protein için risk faktörü olmadığı saptandı ve modelimizin R katsayısını düşürdüğü için modelden çıkarıldı. Gün boyunca toplanan idrar protein değerini etkileyen risk faktörlerini ve 24 saatlik protein değerini anlık değerlerle tahmin etmek için oluşturduğumuz modelin R katsayısı 0,75 olarak bulundu. Böylece model % 75 oranında 24 saatlik protein değerini tahmin etmekte sonucu elde edildi. (Tablo 18) 39 Gün boyunca toplanan idrar protein için risk faktörleri hastada böbrek hastalığı olması ve P/K anlık değerleri olduğu saptandı. Yani hastada böbrek hastalığı olması, anlık idrar P/K değerinin yüksek olması 24 saat idrar protein değerinin de yüksek olacağı anlamına gelmektedir. Tablo18: Regresyon Modelinin İstatistik Özeti Düzeltilmiş R2 R2 Model R 1 0,747a Tahminin Standart Hatası 0,558 0,533 DurbinWatson 1589,069 1,775 P 0,0001 Bağımlı Değişken: Toplam 24 Saatlik İdrar Protein Oluşturulan regresyon modeline göre 24 saatlik idrar proteini tahmin etmek için kullanmanız gerek model (Tablo19); 24 Saatlik İdrar Protein= 317,1+(-3,8*Yaş)+ (-427,8*Cinsiyet)+ (23,5*VKİ) + (198,4*DM) + (-167,7*HT) + (618,8*Böbrek Hastalığı) + (491,5*P/K) Oluşturulan modelde hasta kadın ise ‘1’ değerini; erkek ise ‘2’; hastada HT varsa ‘1’ değerini, yok ise ‘0’; hastada DM varsa ‘1’ değerini yok ise ‘0’; hastanın böbrek hastalığı varsa ‘1’ değerini yok ise ‘0’ değerini almaktadır. Tablo19: 24 Saatlik Toplam Protein İçin Regresyon Modeli Katsayılar Model B (sabit) Standartlaştırılmış Katsayılar Standart hata Beta B için % 95 Güven Aralığı t p Alt Limit 317,059 940,340 Yaş(yıl) -3,793 9,507 Cinsiyet -427,679 288,693 23,451 26,996 ,054 ,869 ,387 -29,994 76,896 DM varlığı 198,438 314,218 ,043 ,632 ,529 -423,639 820,516 HT varlığı -167,716 314,878 -,035 -,533 ,595 -791,100 455,667 Böbrek hastalığı 618,792 304,672 ,134 2,031 ,044 15,613 1221,972 P/K Anlık idrar 491,570 43,612 ,702 11,271 ,000 405,227 577,912 2 VKİ (kg/m ) ,337 ,737 -1544,591 Üst Limit -,025 -,399 ,691 2178,710 -22,615 15,030 -,092 -1,481 ,141 -999,222 143,864 a. Bağımlı Değişken: Toplam 24 Saatlik İdrar Protein Gün boyunca toplanan idrar protein değeri <1000 mg, 1000-3000 mg, >3000 mg şeklinde gruplandırıldığında protein değeri 1000 mg’ın altında olduğunda modelin R 40 katsayısı 0,72; 1000-3000 mg arasında olduğunda modelin R katsayısı 0,70; total protein değeri >3000 mg’ın üzerine olduğunda R katsayısı 0,92 oranında olduğu saptandı. Örnek vaka 1 70Y,K Mevcut tanı: HT VKİ: 21 P/K oranı: 0,83mg/mg= 830 mg/gün 24saatlik protein hesabı=317,1 + (-3,8x70) + (-427,8x1) + (23,5x21) + (167,7x1) + (491,5x 0,83) = 692 mg/gün Laboratuvar tarafından hesaplanan 24 saatlik protein değeri=325 mg/gün Örnek vaka 2 45Y,K Mevcut tanı: DM, DN, KBH VKİ:33 P/K oranı: 4mg/mg=4000 mg/gün 24 saatlik protein hesabı=317,1+ (-3,8x45) + (-427,8x1) + (23,5x33) + (198,4x1) + (618,8x1)+ (491,5x4)=3277 mg/gün Laboratuvar tarafından hesaplanan 24 saatlik protein değeri=3338 mg/gün Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda protein düzeyine göre 0-300 mg/gün (grup 1), 300-1000 mg (grup 2), 1000-3000 mg (grup 3), 3000-6000 mg (grup 4), >6000 mg (grup 5) olarak 5 gruba ayrıldı. Hastaların hesaplanan P/K değerleri ile 24 saatlik idrarda protein değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 58, 2. grupta % 43, 3. grupta % 60, 4. grupta % 80, 5. grupta % 80 uyumlu olduğu saptandı. Regresyon modelinin dağılımları incelendiğinde anlık idrarda ölçülen P/K oranı ile 24 saatlik idrar protein değerleri arasındaki korelasyon gösterildi (r=0.86 ). Doğrusal regresyon modeli verildi, regresyon belirleme katsayıları R ve R2 değerleri belirtildi. (Şekil 10) 41 24 Saatlik idrar protein Şekil 10: Regresyon Modeli Anlık İdrar P/K İçin Dağılım grafiği Gün boyunca toplanan idrar albumin değerini tahmin etmek için oluşturulan regresyon modeline hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksini (VKİ), A/K anlık idrar değeri, HT, DM ve böbrek hastalığına sahip olup olmamasını gösteren değişkenler ve serum albümin değeri eklendi. Gün boyunca toplanan idrar albümin değerini etkileyen risk faktörlerini ve 24 saatlik albümin değerini tahmin etmek için oluşturulan modelin R katsayısı 0,87 olarak bulundu. Bunun sonucunda regresyon modeli % 87 oranında 24 saatlik albumin değerini tahmin etmekte olduğu sonucu elde edildi. (Tablo 20) Gün boyunca toplanan idrar albumin değeri <30 mg, 30-300 mg, >300 mg şeklinde gruplandırıldığında albumin değeri 30 mg’ın altında olduğunda modelin R katsayısı 0,59; 30-300 mg arasında olduğunda modelin R katsayısı 0,46; total albumin değeri >300 mg’ın üzerine olduğunda R katsayısı 0,87 oranında olduğu saptandı. 42 Gün boyunca toplanan idrar albümini etkileyen risk faktörünün sadece hastanın anlık idrar A/K değeri olduğu saptandı. Bunun sonucunda hastanın anlık idrar A/K değerinin yüksek olması 24 saatlik idrar albümin değerinin de yüksek olacağı anlamına gelmekte olduğu saptandı. (Tablo 21) Tablo20: Toplam Albümin İçin Regresyon Modelinin İstatistik Özeti Model R 1 R2 0,876 Tahminin Standart Hatası Düzeltilmiş R2 0,767 0,751 DurbinWatson P 1,863 821,05074 0,0001 a. Bağımlı Değişken: Toplam 24 Saatlik İdrar Albümin Oluşturulan regresyon modeline göre 24 saatlik total albumini tahmin etmek için kullanmanız gerek model (Tablo21); 24 Saatlik İdrar Albümin= (-752,5) + (-0,3*Yaş) + (-204.4*Cinsiyet) + (39.7*VKİ) + (30,5*DM) + (-155,5*HT) + (291,9*Böbrek Hastalığı) + (692,5*A/K) + (9,9* Serum Albumin) Oluşturulan modelde hasta kadın ise ‘1’ değerini, erkek ise ‘2’ değerini; hastada HT varsa ‘1’ değerini, yok ise ‘0’ değerini; hastada DM varsa ‘1’ değerini, yok ise ‘0’ değerini; hastada böbrek hastalığı varsa ‘1’ değerini, yok ise ‘0’değerini almaktadır. Tablo 21: 24 Saatlik Toplam Albümin İçin Regresyon Modeli Standartlaştırıl Katsayılar Model B (Sabit) mış Katsayılar Standart hata -752,479 560,414 -,292 4,957 -204,414 VKİ (kg/m ) DM varlığı Yaş(yıl) Cinsiyet 2 HT varlığı Böbrek hastalığı Albümin(gr/dl) Anlık A/K B için % 95 Güven Aralığı t Beta P Üst Limit Alt Limit -1,343 ,182 -1862,060 357,102 -,003 -,059 ,953 -10,107 9,522 149,350 -,062 -1,369 ,174 -500,118 91,289 39,388 13,947 ,129 2,824 ,006 11,774 67,003 30,493 194,258 ,009 ,157 ,876 -354,124 415,111 -155,522 162,634 -,046 -,956 ,341 -477,526 166,481 291,912 159,791 ,089 1,827 ,070 -24,463 608,288 9,926 41,633 ,013 ,238 ,812 -72,505 92,357 692,493 37,854 ,836 18,294 ,000 617,544 767,442 a. Bağımlı Değişken: Toplam 24 Saatlik İdrar Albümin 43 Örnek vaka 3 54Y,K Mevcut tanı: DM, DN, HT, KBH VKİ:28,5 A/K oranı: 0,140 mg/mg= 140 mg/gün Serum albumin:3,4 gr/dl 24 Saatlik Albumin Hesabı= (-752,5) + (-0,3x54) + (-204,4x1) + (39,7x28,5) + (30,5x1) + (-155,5x1) + (291,9x1) + (692,5x0,140) + (9,9x3,4)= 456 mg/gün Laboratuvar tarafından hesaplanan 24 saatlik albumin değeri=540 mg/gün Örnek vaka 4 60Y,E Mevcut tanı: DM, DN, KBH VKİ:31 A/K oranı:0,9mg/mg=900 mg/gün Serum albumin:3,8 gr/dl 24 Saatlik Albümin Hesabı= (-752,5) + (-0,3x60) + (-204,4x2) + (39,7x31) + (30,5x1) + (291,9x1) + (692,5x0,9) + (9,9x3,8)=1035 mg/gün Laboratuvar tarafından hesaplanan 24 saatlik albumin değeri=1125 mg/gün Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda albumin düzeyine göre 0-30 mg (grup 1), 30-300 mg (grup 2), >300 mg (grup 3) olarak 3 gruba ayrıldı. Hastaların hesaplanan A/K değerleri ile 24 saatlik idrarda albumin değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 74, 2. grupta % 44, 3. grupta % 72 uyumlu olduğu saptandı. Regresyon modelinin 24 saatlik idrar albumin değerine göre dağılımı incelendiğinde anlık idrar A/K değeri ile 24 saatlik idrar albümin değerleri arasındaki korelasyon gösterildi (r=0.86 ). Doğrusal regresyon modeli verildi, regresyon belirleme katsayıları R ve R2 değerleri belirtildi.(Şekil 11) 44 Şekil 11: Regresyon Modeli Anlık İdrar A/K İçin Dağılım grafiği 45 5. TARTIŞMA Nefroloji polikliniğine başvuran ve poliklinik takibinde bulunan hastaların büyük çoğunluğunu beraberinde proteinuri bulunabilen DM, HT, KBH ve NS tanılı hastalar oluşturmaktadır. Mortalite ve morbiditesi bulunan bu hastalıklarda proteinüri varlığı ve miktarını doğru bir biçimde saptamak büyük önem taşımaktadır. İdrarda protein atılımının olup olmadığının değerlendirilmesinde dipstik testi yaygın kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu test hastanın hidrasyon durumundan etkilendiği için güvenilirliği düşük ve sensitivitesi % 50 nin alında olduğu saptanmışır(76-77). Proteinürinin saptanmasında yaygın kullanılan ve altın standart olarak kabul gören yöntem 24 saatlik idrarda bakılan protein miktarı tayinidir. Ancak hastaların idrarı toplama biçimindeki yanlışlık, idrar miktarı ve konsantrasyonundaki farklılık, hasta uyumundaki güçlük ve 24 saat süresince idrar toplamanın zahmetli olması nedeniyle anlık idrarda P/K, A/K oranının kullanımı gündeme gelmiştir. Witte ve arkadaşlarının yaptığı 241 DM’li hastanın katıldığı bir çalışmada mikroalbuminürinin tanı ve takibinde anlık randomize idrar veya sabah ilk idrar ile albumin miktarı ölçümü yöntemlerinden hangisinin 24 saatlik idrarda albumin değerine daha iyi alternatif olacağı araştırılmış. Yirmidört saatlik idrardaki albumin değeri anlık randomize idrardan ziyade sabah ilk idrardaki albumin değeri ile daha uyumlu bulunmuş. Mikroalbuminüri için belirlenen cutoff değeri (30mg/gün) olarak kabul edildiğinde, bireyler arasındaki değişkenlik; anlık randomize idrara göre sabah ilk idrardaki albumin miktarında daha az saptanmıştır. Anlık idrarda A/K için bireyler arasındaki değişkenlik sabah ilk idrar ve 24 saatlik idrardaki albumin atılımları için eşit bulunmuş ve çalışma sonucunda 24 saatlik idrar toplanamaması halinde sabah ilk idrarın anlık randomize idrara göre mikroalbuminüri tanı ve takibinde daha iyi bir alternatif olacağı savunulmuştur(78). Biz de çalışmamızda anlık idrar olarak sabah ilk idrarı kullanmayı tercih ettik. Seyed-Ali Sadjadi ve Navin Jainpaul’un yaptığı çalışmada randomize anlık idrar ve 24 saatlik idrarda bakılan P/K oranlarının fiziksel akivieden ne düzeyde etkilendiğine ve bu oranların korelasyonu araştırılmış. Çalışmada hastalar 3 gruba ayrılmış olup bu gruplar; yatak istirahatine olan hastalar, tekerlekli sandalye kullanımı gibi yarı aktif hastalar ve günlük fiziksel aktivitesini yerine getiren hastalardan meydana gelmiş. 48 hastanın katıldığı çalışma sonucunda 24 saat idrar proteini ve randomize anlık idrar P/K değerlerinin korelasyonu yüksek bulunmuş(0.75, P <0.01). Hastalar fiziksel aktivite ve 46 nefrotik sınırda(3500 mg/gün) proteinüri varlığına göre ayrıldığında korelasyon katsayısı en yüksek grup isirahat halinde olan hastalarda saptanmış. İstirahatteki hastalarda korelasyonun daha güçlü olmasına sebep olarak idrar örneklemesinin hatasız yapılması, hastaların fiziksel inakivitesi olabileceği önesürülmüş. Sonuç olarak random anlık idrarda bakılan P/K ‘nin proteinüriyi göstermede güvenilir bir yöntem olduğu ancak kesinlik ve doğruluğunun hastanın fiziksel aktivite düzeyinden etkilenebileceği öne sürülmüştür(79). Çalışmamızda sabah ilk idrarı tercih etmemizdeki diğer neden fiziksel aktivitenin proteinüriyi etkilemesini önlemek idi. Şentürk ve arkadaşlarının farklı böbrek hastalıkları olan 60 hasta ile yapığı çalışmada 24 saatlik idrar ile gün içinde randomize alınmış anlık idrarları kıyaslanmış. Yirmidört saatlik idrarda protein miktarı için 150 mg eşik kabul edilmiş. Yirmidört saatlik idrar ile gün içinde randomize alınmış anlık idrarlar P/K için bakılan ROC eğrisinde eğrinin altında kalan alan 0,946 bulunmuş. Bu sonuçlara göre 0,56 değeri cutoff olarak alındığında anlık idrar P/K oranı 0,56 ve üzeri değerlerde24 saatlik idrarda protein miktar % 95 olasılıkla % 90 özgüllük ve % 82 duyarlılıkla 150 mg/gün olarak saptanmış(80). Bizim çalışmamızda belirgin proteinüri için eşik değer 300 mg/gün kabul ettik, buna göre 0.480 ni cut-off (kesim değeri) olarak seçtiğimizde, anlık idrar P/K oranı 0,480’nin üstünde olan hastaların 24 saat idrar protein değeri %95.4 olasılık, %98 özgüllük ve %88 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olabileceğini saptadık. Heerspink ve arkadaşlarının yapığı çalışmada çeşitli proteinüri ölçüm yöntemlerinin renal olguları tahmin etmedeki yeterliliği kıyaslanmış. Yirmidört saatlik idrarda protein ve albumin atılım miktarı; sabah ilk idrarda albumin miktarı ve A/K değerleri bakılmış. Sabah ilk idrar A/K değeri renal olgularla güçlü bir ilişki içinde olduğu saptanmış. Yine sabah ilk idrar A/K değerinin 24 saatlik idrar albumin miktarı ölçümüne çok pratik ve alternatif yöntem olabileceği önesürülmüştür(81). Yamamato ve arkadaşlarının yapığı çalışmada P/K değerlerinden yola çıkarak albuminüri varlığı saptanmaya çalışılmış. Toplam 150 diyabetik hastanın bulunduğu çalışmada anlık idrarda A/K ve P/K değerleri bakılmış. Anlık idrar P/K ve A/K değerleri arasında anlamlı korelasyon saptanmış(r =0,95). ROC eğrisinin altında kalan alan 0,95 olup anlık idrar P/K değeri 0,091 g/g kabul edildiğinde P/K ‘nin albuminüriyi saptamada % 95 ihtimalle; duyarlılığı % 90,8;özgüllüğü % 91,9 olarak bulunmuş. Çalışma sonucunda; mikroalbuminürinin saptanmasında 24 saatlik idrar toplama yerine P/K değerinin kullanılabileceği öne sürülmüştür(82). 47 Biradar ve arkadaşlarının yaptığı bir başka çalışma 42 adet diyabetik hastada anlık idrarda P/K değeri ile 24 saatlik idrardaki protein düzeyinin korelasyonu araştırılmış. Kesim değeri 300 mg/gün olarak alınmış. ROC eğrisinin altındaki alan 0.947 olarak hesaplanmış. Kesim değeri 0,3 alındığında P/K değeri 0,3 ve üzeri hastalarda % 95 olasılıkla % 100 özgüllük, % 80,6 duyarlılıkla anlamlı proteinürinin saptandığı bulunmuş. Diyabetik hastalarda proteinüriyi saptamada anlık idrarda bakılan P/K değerinin anlamlı proteinüriyi saptamada iyi bir yol gösterici olduğu ve anlık idrarda P/K değeri ile 24 saat idrardaki protein miktarının iyi düzeyde korelasyon gösterdiği vurgulanmıştır(83). Korkmaz ve arkadaşları nondiyabetik 44 hipertansif hastada mikroalbuminüri taramasında anlık idrar A/K oranının değerini araştırmış. Mikroalbuminüride kesim değeri 30-300 mg/gün kabul edilmiş. ROC eğrisinin altında kalan alan A/K değeri için 0,93; mikroalbumin düzeyi için 0.96 bulunmuş. Anlık idrarda mikroalbumin duyarlılığı % 87,5; özgüllüğü % 88,9 olarak saptanmış. Yine anlık idrarda A/K oranının duyarlılığı % 87,5; özgüllüğü % 100 olarak bulunmuş. Çalışma sonuçları anlık idrarda A/K değerinin bakılmasının mikroalbuminürinin tarama testi olarak güvenilir ve kolay bir yöntem olabileceği öne sürülmüştür(84). Bizim çalışmamızda 300mg/gün kesim değeri olarak kabul edildi; 0,372 kesim değeri olarak seçtiğimizde, anlık idrar A/K oranı 0,372 üstünde olan hastaların 24 saatlik idrar albümin değeri % 97,5 olasılık, % 95 özgüllük ve % 95 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olabileceğini saptadık. Montero ve arkadaşları ise böbrek hastalığı olan 159 hastada yapığı çalışmada anlık idrarda bakılan P/K değeri ile 24 saatlik idrarda protein miktarının korele olup olmadığını araştırmış. Tüm hastalar için güçlü bir korelasyon ( r=0,9 P<0,001) elde etmiş. Hastalar 24 saatlik proteinürilerine göre 0-300mg (grup 1), 300-3499mg (grup 2) , >3500 mg (grup 3) olarak 3 gruba ayrıldıklarında 1. grup için korelasyon iyi düzeyde(r=0,49 p<0,001) , 2. grup için güçlü korelasyon (r=0,8 p<0,001) saptanmış Ancak nefrotik düzeyde proteinürisi olan 3. grupta korelasyon gözlenmemiş(r=0,1 p=NS).Bu duruma özellikle nefrotik sınırda olmak üzere toplam hasta sayısındaki yetersizliğin neden olabileceği ileri sürülmüş. Hastalar MDRD formülüne göre GFR düzeylerine göre 3 gruba (grup1=GFR>60 ml/dk, grup 2=GFR 30-60 ml/dk, grup 3=GFR <30 ml/dk) ayrıldıklarında ise her 3 grupta güçlü korelasyon saptanmış ve gruplar arası korelasyonda farklılık gözlenmemiştir(85). Ruggenenti ve arkadaşlarının 177 nondiyabetik KBH hastasında yaptıkları çalışmada sabah ilk idrarda bakılan P/K değeri ile 24 saatlik idrarda protein atılımı 48 arasında güçlü korelasyon saptanmış (P = 0.0001).Bunun sonucunda P/K değerinin 24 saatlik idrarda protein atılımını gösterilmesinde kolay ve güvenilir bir yöntem olduğu önesürülmüştür(86). Biz de çalışmamızda hastanemize başvuran DM, HT, KBH ve NS tanısı ile izlenen 130 hastada bakılan anlık idrardaki P/K, A/K oranı ile 24 saatlik idrarda total protein ve albumin miktarının korelasyonunu araştırdık. Bununla birlikte total proteini ve total albümini etkileyen risk faktörlerini belirleyerek, total proteini ve total albümini tahmin etmemize yarayacak regresyon modelimizi oluşturduk. Elde ettiğimiz verilere göre idrar albümin, idrar protein, A/K, P/K değerlerinin anlık ve 24 saatlik idrar sonuçlarının güvenilirliğini ölçtüğümüzde Cronbah Alfa yöntemine göre anlık idrar albümin sonuçlarının güvenirliğinin % 96,2, proteinin % 94,8, anlık idrar A/K oranının % 96,2 anlık idrar P/K oranının ise % 85,6 oranında güvenilirliği olduğu bulundu. Buna bağlı olarak anlık idrar P/K ve A/K değerinin 24 saatlik idrar sonuç yerine anlık idrar sonuçlarını kullandığımızda sonuçlar 24 saatlik idrar sonuçları kadar güvenilir olduğunu saptadık. A/K ve P/K değerlerinin anlık ve 24 saatlik ortalama idrar sonuçlarını karşılaştırdığımızda da istatatistik olarak bir fark bulamadık. Yani anlık idrar A/K oranı ile 24 saatlik A/K sonuçları birbirinden farklı değildir ve birbirleri yerine kullanılabilir, yine anlık idrar P/K değeri ile 24 saatlik P/K sonuçları birbirinden farklı değildir ve birbirleri yerine kullanılabilir olduğu sonucunu elde ettik. Anlık idrar sonuçları ile hesaplanan A/K değeri ortalaması 0.9±1.9 iken, 24 saat idrar ile sonuçları hesaplanan A/K değeri ortalaması ise 0.9±1.8 olarak hesaplanmıştır. Yirmidört saatlik idrar A/K oranı ile anlık idrar A/K oranları arasında istatistiksel olarak bir fark bulunamamıştır (p=0.071). Anlık idrar sonuçları ile hesaplanan P/K değeri ortalaması 1.6±3.3 iken, 24 saat idrar ile sonuçları hesaplanan P/K değeri ortalaması ise 1.4±2.5 olarak hesaplanmıştır. 24 saat idrar sonuçları ile hesaplanan P/K oranı ile anlık idrar sonuçları ile hesaplanan P/K oranları arasında da istatistiksel olarak bir fark bulunamamıştır(p=0.493). Çalışmaya dahil edilen 130 hastanın idrar albümin, idrar protein, toplam albümin, toplam protein, A/K, P/K sonuçları arasındaki korelasyon incelendiğinde; toplam protein ile anlık idrar P/K değeri arasında % 86, anlık idrar A/K değeri arasında % 82 korelasyon elde edilmiştir. Toplam albümin ile anlık idrar P/K değeri arasında % 78; anlık idrar A/K arasında % 92 korelasyon elde edilmiştir (p=0.0001) 49 Patolojik proteinüri ayrımı için 24 saatlik idrarda 300 mg protein miktarı eşik kabul edilip ROC eğrisi incelendiğinde ise anlık idrarda P/K oranı için eğri altında kalan alan 0,954 olarak saptandı. Kesim değerlerinden 0,480 ni kesim değeri olarak seçtiğimizde, anlık idrar P/K oranı 0,480’nin üstünde olan hastaların 24 saat idrar protein değeri % 95,4 olasılık, % 98 özgüllük ve % 88 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğunu saptadık. Elde edilen kesim değerleri hastaların cinsiyetine göre incelendiğinde her iki cinste de anlık idrar P/K oranı 0,411 seçildiğinde kadınlarda % 97,5 erkeklerde % 92,5 olasılıkla % 91 özgüllük % 94 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğu sonucuna ulaşılmakta olduğunu saptadık. Patolojik albuminüri ayrımı için 24 saatlik idrarda 300 mg albumin eşik kabul edilip ROC eğrisi incelendiğinde kesim değerlerinden 0,372 kesim değeri olarak seçtiğimizde, anlık idrar A/K oranı 0,372 değerinin üstünde olan hastaların 24 saat total albümin değeri % 97,5 olasılık, % 95 özgüllük ve % 95 duyarlılık ile 300 mg’ın üstünde olduğunu saptadık. Çalışmada kadın ve erkek hastaları kendi aralarında incelendiğinde kadın hastalar için kesim değeri 0,416 seçildiğinde % 93 özgüllük % 100 duyarlılık ile; erkek hastalar için kesim değeri 0,412 seçildiğinde % 92 özgüllük % 94 duyarlılık ve % 95 ihtimalle patolojik albuminüriyi vermekte olduğu sonucuna ulaştık. Çalışmamızın devamında total proteini ve total albümin değerlerini etkileyen risk faktörlerini belirleyerek, total proteini ve total albümüni tahmin etmemize yarayacak regresyon modelimizi oluşturduk. Günlük toplam proteinüri için risk faktörlerini hastanın böbrek hastası olması ve anlık idrar P/K değerleri olduğunu saptandı. Modele serum LDL ve CRP düzeyleri eklendi ancak 24 saatlik toplam protein için risk faktörü olmadığı saptandı. Regresyon modelininin R katsayısı 0,75 olarak bulundu. Regresyon modelinin % 75 oranında 24 saatlik toplam protein değerini tahmin ettiği saptandı.( R=0.747, düzeltilmiş R2=0.533 p=0.0001) Total protein değerini <1000 mg, 1000-3000 mg, >3000 mg şeklinde gruplandırıldığında total protein değeri 1000 mg’ın altında olduğunda modelin R katsayısı 0,72; 1000-3000 mg arasında olduğunda modelin R katsayısı 0,70; total protein değeri >3000 mg’ın üzerine olduğunda R katsayısı 0,92 oranında olduğu saptandı. 50 Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda protein düzeyine göre 0-300 mg/gün (grup 1), 300-1000 mg (grup 2), 1000-3000 mg (grup 3), 3000-6000 mg (grup 4), >6000 mg (grup 5) olarak 5 gruba ayrıldı. Hastaların hesaplanan P/K değerleri ile 24 saatlik idrarda protein değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 58, 2. grupta % 43, 3. grupta % 60, 4. grupta % 80, 5. grupta % 80 uyumlu olduğu saptandı. Günlük toplam albuminüriyi tahmin etmek için oluşturduğumuz regresyon modeline baktığımızda modelin R katsayısı 0,87 olarak saptandı (r=0.876, düzeltilmiş R2=0.751 p=0.0001). Günlük toplam albüminüriyi etkileyen risk faktörünün sadece hastanın anlık idrar A/K değerleri olduğu saptandı. Gün boyunca toplanan idrar albumin değeri <30 mg, 30-300 mg, >300 mg şeklinde gruplandırıldığında albumin değeri 30 mg’ın altında olduğunda modelin R katsayısı 0,59; 30-300 mg arasında olduğunda modelin R katsayısı 0,46; total albumin değeri >300 mg’ın üzerine olduğunda R katsayısı 0,87 oranında olduğu saptandı. Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda albumin düzeyine göre 0-30 mg (grup 1), 30-300 mg (grup 2), >300 mg (grup 3) olarak 3 gruba ayrıldı. Hastaların hesaplanan A/K değerleri ile 24 saatlik idrarda albumin değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 74, 2. grupta % 44, 3. grupta % 72 uyumlu olduğu saptandı. Sonuç olarak yaptığımız bu çalışmada tüm hastalarda 24 saatlik protein değeri ile anlık idrar P/K değerinin korele olduğu ve birbiri yerine kullanılabilir değerler olduğu gösterildi. Bununla birlikte çalışmada tüm hastalarda 24 saatlik albumin değeri ile anlık idrar A/K değerinin korele olduğu ve birbiri yerine kullanılabilir değerler olduğu gösterildi. Proteinüri için 3000 mg/gün ve üzeri değerlerde P/K değerinin 24 saatlik idrarda protein miktarıyla daha yakın sonuç verdiği ancak 3000 mg/gün değerinden daha düşük proteinürilerde yukarıda gösterildiği gibi regresyon modelinin uygulanması halinde 24 saatlik değerlerle daha yakın sonuç verdiği gösterildi. Albuminüri için 300 mg/gün ve üzeri değerlerde A/K değerinin 24 saatlik idrarda albumin miktarıyla daha yakın sonuç verdiği ancak 300 mg/gün değerinden daha düşük albuminürilerde yukarıda gösterildiği gibi regresyon modelinin uygulanması halinde 24 saatlik değerlerle daha yakın sonuç verdiği gösterildi. 51 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 1. Çalışmamızda 24 saatlik idrar değerleri yerine anlık idrar idrar P/K ve A/K değerilerini kullandığımızda sonuçlar 24 saatlik idrar sonuçları kadar güvenilir olduğunu saptadık. 2. Anlık idrar A/K değeri ile 24 saatlik A/K sonuçları birbirinden farklı olmadığını ve birbirleri yerine kullanılabilir olduğunu, yine anlık idrar P/K değeri ile 24 saatlik P/K sonuçları birbirinden farklı olmadığını ve birbirleri yerine kullanılabilir olduğu sonucunu elde ettik. 3. Anlık idrar P/K değerleri ile 24 saatlik toplam protein düzeyleri arasında yüksek korelasyon saptadık. Benzer olarak 24 saatlik idrar toplam albumin ile anlık idrar A/K değerleri arasında yüksek korelasyon saptadık. 4. Hastanemiz için bakılan anlık idrar A/K oranı için 0,372 ve üzeri değerler yüksek özgüllük ve duyarlılıkla patolojik albuminüriyi saptadığı sonucunu elde ettik. Bununla beraber anlık idrar P/K değeri 0,480 ve üzeri değerler yüksek özgüllük ve duyarlılıkla patolojik proteinüriyi saptadığı sonucunu elde ettik. 5. Elde edilen kesim değerleri hastaların cinsiyetine göre incelendiğinde her iki cinste de anlık idrar P/K oranı 0,411 seçildiğinde kadınlarda % 97,5 erkeklerde % 92,5 olasılıkla % 91 özgüllük % 94 duyarlılık ile 300mg’ın üstünde olduğu sonucuna ulaşılmakta olduğu sonucunu elde ettik. 6. Çalışmada kadın ve erkek hastaları kendi aralarında incelendiğinde kadın hastalar için kesim değeri 0,416 seçildiğinde % 93 özgüllük % 100 duyarlılık ile; erkek hastalar için kesim değeri 0,412 seçildiğinde % 92 özgüllük % 94 duyarlılık ve % 95 ihtimalle patolojik albuminüriyi vermekte olduğu sonucuna ulaştık. 7. Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda protein düzeyine göre 0-300 mg/gün (grup 1), 300-1000 mg (grup 2), 1000-3000 mg (grup 3), 3000-6000 mg (grup 4), >6000 mg (grup 5) olarak 5 gruba ayrıldı. Hastaların hesaplanan P/K değerleri ile 24 saatlik idrarda protein değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 58, 2. grupta % 43, 3. grupta % 60, 4. grupta % 80, 5. grupta % 80 uyumlu olduğu saptandı. 8. Çalışmaya alınan hastalar 24 saatlik idrarda albumin düzeyine göre 0-30 mg (grup 1), 30-300 mg (grup 2), >300 mg (grup 3) olarak 3 gruba ayrıldı. Hastaların 52 hesaplanan A/K değerleri ile 24 saatlik idrarda albumin değerleri karşılaştırıldığında sonuçların 1. grupta % 74, 2. grupta % 44, 3. grupta % 72 uyumlu olduğu saptandı. 9. Regresyon analiziyle 24 saatlik idrarda total protein ve albumini yüksek güvenilirlikle saptayacak bir model oluşturduk. Albuminüri için 300mg/gün; proteinüri için 3000 mg/gün değerinin altındaki değerlerde regresyon modelinin uygulanması halinde 24 saatlik değerlerle daha yakın sonuç verdiğini saptadık. Hastanemize başvuran hastalarda bu modelin kullanılabileceği sonucunu elde ettik. 53 KAYNAKLAR 1. Barnas U, Schmidt A, Haas M, Kaider A, Tillawi S, Wamser P, et al. Parameters associated with chronic renal transplant failure. Nephrol Dial Transplant 1997; 12: 82-5. 2. Türkiye’de Nefroloji-Diyaliz ve Transplantasyon, Registry 2010 3. Ruggenenti P, Perna A, Mosconi L, Pisoni R,Remuzzi G. Urinary protein excretion rate is the best independent predicktor of ESRF in nondiabetic proteinuric chronic nephropathies. Kidney Int 1998; 53: 1209-16. 4. Redon J. Renal protection by antihypertensive drugs: insights form microalbuminuria studies. J Hypertens 1998; 16: 2091-100. 5. Bianchi S, Bigazzi R, Campese VM. Microalbuminuria in essential hypertension: significance, pathophsiology, and therapeutic implications. Am J Kidney Dis 1999; 34: 973-5. 6. The ACE Inhibitors in Diabetic Nephropathy Trialist Group. Should all patients with type 1 diabetes mellitus and microalbuminuria receive angiotensinconverting enzyme inhibitors? Ann Intern Med 2001;134:370-9. 7. Kassi ME, Mahas ME. Epidemiology and pathophysiology of chronic kidney disease: natural history, risk factors and management, In: Feehally J, Floege J, Johnson RJ. (eds), Comphrehensive Clinical Nephrology, 3rd ed. China: Mosby Elsevier; 2007:813-826. 8. Süleymanlar G. Böbrek Hastalıklarının Tanısında Kullanılan Laboratuar Testleri Erol Ç. İç Hastalıkları 1.baskı, Ankara: Nobel Tıp, 2008; 2713-27 9. National Kidney Foundation. KDOQI Clinical Practice Guidelines for Kidney Disease: Evaluation, Classification and Stratification. Am J Kidney Dis 39, 2002 10. Rose, BD. Pathophysiology of Renal Disease, 2nd ed, McGraw-Hill, New York 1987. p.11-16. 11. Barratt J, Topham P. Urine proteomics: the present and future of measuring urinary protein components in disease. CMAJ 2007; 177:361 12. Morcos SK, el-Nahas AM, Brown P, Haylor J. Effect of iodinated water soluble contrast media on urinary protein assays. BMJ 1992; 305:29. 13. Carroll MF, Temte JL. Proteinuria in adults: a diagnostic approach. Am Fam Physician 2000; 62:1333. 14. Simerville JA, Maxted WC, Pahira JJ. Urinalysis: a comprehensive review. Am Fam Physician 2005;71:1153. 15. Tapp DC, Copley JB. Effect of red blood cell lysis on protein quantitation in hematuric states. Am J Nephrol 1988; 8:190. 16. Rudensky B. False-positive test for protein using dipsticks: contamination with chlorhexidine antiseptic. JAMA 1981; 246:1089. 17. Shaw AB, Risdon P, Lewis-Jackson JD. Protein creatinine index and Albustix in assessment of proteinuria. BMJ 1983; 287: 929-32. 54 18. Arnlöv J, Evans JC, Meigs JB, Wang TJ, Fox CS, Levy D,et al. Low-grade albuminuria and incidence of cardiovascular disease events in nonhypertensive and nondiabetic individuals: the Framingham Heart Study. Circulation 2005;112:969-75. 19. Metcalf PA, Baker JR, Scragg RK, Dryson E, Scott AJ, Wild CJ. Microalbuminuria in a middle -aged workforce. Effect of hyperglycemia and ethnicity. Diabetes Care 1993;16:1485-93. 20. Smulders YM, Rakic M, Stehouwer CD, Weijers RN, Slaats EH, Silberbusch J. Determinants of progression of microalbuminuria in patients with NIDDM. A prospective study. Diabetes Care 1997;20:999-1005. 21. Ginsberg JM, Chang BS, Matarese RA, Garella S. Use of single voided urine samples to estimate quantitative proteinuria. New Engl J Med 1983;309:1543–6. 22. Moore RR, Hirate-Dulas CA, Kasiske BL. Use of urine specific gravity to improve screening for albuminuria. Kidney Int 1997;52:240–3. 23. Newman DJ, Pugia MJ, Lott JA, Wallace JF, Hiar AM. Urinary protein and albumin excretion corrected by creatinine and specific gravity. Clin Chim Acta 2000;294:139–55 24. Price C,Newall RG,Boyd JC. Use of Protein:Creatinine Ratio Measurements on Random Urine Samples for Prediction of Significant Proteinuria: A Systematic Review. Clinical Chemistry2005; 51:9 1577–1586 25. Mattix HJ, Hsu CY, Shaykevich S, Curhan G. Use of the albumin/creatinine ratio to detect microalbuminuria: implications of sex and race. J Am Soc Nephrol 2002; 13:1034. 26. Perkvic V, Verdon C, Ninomiya T, Barzi F, Cass A, Patel A, et al. The relationship between proteinuria and coronary risk: a systematic review and meta-analysis. PLoS Med 2008;5:e207. 27. Ercan E. Mikroalbüminüri: Kardiyovasküler Risk Faktörü. Trakya Univ Tip Fak Derg 2010;27 Suppl 1:42-48 28. Mogensen CE, Christensen CK. Predicting diabetic nephropathy in insulin-dependent patients. N Engl J Med 1984; 311(2): 89–93. 29. Schmitz A, Vaeth M. Microalbuminuria: a major risk factor in noninsulin- dependent diabetes. A 10– year follow-up study of 503 patients. Diabet Med 1988; 5(2): 126–34. 30. Agewall S, Fagerberg B, et al. MA, insulin sensitivity and haemostatic factors in non-diabetic treated hypertensive men. J Intern Med 1995; 237: 195–203. 31. Sowers JR, Epstein M, Frohlich ED. Diabetes, hypertension and cardiovascular disease. Hypertension 2001; 37(4): 1053–1059. 32. Earle KA, Mishra M, Barnes D, Stephens E, Chambers J, Viberti GC. Microalbuminuria is a marker of silent myocardial ischaemia in type 1 diabetic patients. Diabetologia 1996; 39: 854–856. 33. Rutter MK, McComg JM, Foster J, et al. Increased left ventricular mass index and nocturnal systolic blood pressure in patients with type 2 diabetes mellitus and microalbuminuria. Diabet Med 2000; 17(4): 321–325. 34. Wachtell K, Olsen MH, et al. Microalbuminuria in hypertensive patients with electrocardiographic left ventricular hypertrophy: the life study. J Hypertens 2002; 20(3): 405–412. 35. Levey AS, de Jong PE, Coresh J, et al. The definition, classification, and prognosis of chronic kidney disease: a KDIGO Controversies Conference report. Kidney Int 2010; 80:17. 36. Boulware LE, Jaar BG, Tarver-Carr ME, et al. Screening for proteinuria in US adults: a costeffectiveness analysis. JAMA 2003; 290:3101. 55 37. Kocabaş R. N.,Başol G. Proteinüri ve Laboratuar Değerlendirmesi. T.rk Klinik Biyokimya Derg 2006; 4(3): 133-145 38. Satman I, Yılmaz T, Sengul A, Salman S, Salman F, Uygur S, Bastar İ, TutuncuY, Sargın M, Dinççağ N, Karşıdağ K, Kalaça S, Özcan C, King H, The TurdepGroup: Population-based study of diabetes risk characteristics in Turkey. DiabetesCare, 2002; 25(9): 1551-1556 39. TURDEP-II Çalışması (Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalısması-II), 2010 006;275-277,321-323,359 40. Özata M, Yönem A. Endokrinoloji Metabolizma ve Diyabet, 1. baskı, İstanbul, İstanbul Medikal Yayıncılık, 2006;275 – 283 41. American Diabetes Association. Diagnosis and classification of diabetes mellitus. Diabetes Care. 2004; 27: 5-14. 42. American Diabetes Association. Diagnosis and classification of diabetes mellitus. Diabetes Care. 2006; 27: 43-48. 43. Buse JB, Polonsky KS, Burant JF. Tip 2 Diabetes Mellitus. In: Larsen PR, KronenbergHM, Melmed S, Polonsky KS (Eds.). Williams Textbook of endocrinolog. 10th ed. 2003.p.1427-84. 44. Powers AC. Diabetes Mellitus. In Kasper DL, Fauci AS, Braunwald E, HauserSL, Longo DL, Jameson JL (ed)s. Harrison’s Principles of İnternal Medicine 16th Edition. New York: McGraw Hill, 2005:2152-2179 45. Pontrenoli R,Nicolella c,Viazzi F,et al. Microalbuminuria is an early marker of target organ damage in essential hypertension.Am J Hypertens 1998;11;430-8. 46. Yıldız A.Sekonder Glomerüler Hast alıklar. Erol Ç. İç Hastalıkları 1.baskı, Ankara: Nobel Tıp, 2008; 2861-2868 47. Komers R, Lindsley JN, Oyama TT. Immunohistochemical and functional correlations of renal cyclooxygenase-2 in experimental diabetes. J Clin Invest. 2001; 107(7):889-98. 48. The Diabetes Control and Complications Trail (DCCT) Research Group. The effect of intensive therapy on the devolpment and progression of long-term complications in insulin dependent diabetes mellitus. N Eng J Med 1993;329:977-93. 49. UK Prospective Diabetes Study(UKPDS) Group.Intensive blood glucose control with sulphonylurea or insulin compared with conventional treatment and risk of complications in patients with type 2 diabetes (UKPDS).Lancet 1998;352:837-85. 50. Thomas MC, Baynes JW, Thorpe SR, Cooper ME. The role of AGEs and AGE inhibitors in diabetic cardiovascular disease. Curr Drug Targets. 2005;6(4):453-74 51. Remuzzi G, Schieppati A, Ruggenenti P. Clinical practice. Nephropathy in patients with type 2 diabetes. N Engl J Med 2002;346:1145-51. 52. UKPDS: Intensive blood-glucose control with sulphonylureas or insulin compared with conventional treatment and risk of complications in patients with type 2 diabetes (UKPDS 33) UK Prospective Diabetes Study (UKPDS) Group. Lancet 352:837–853,1998 53. Pickup J, Williams G. Pathogenesis of diabetic nephropathy. In: Textbook of diabetes. 2nd ed. Edinburg: Blackwell Science; 1997. p. 52.1-52.21. 54. Ritz E, Orth SR. Nephropathy in patients with type 2 diabetes mellitus. N Engl J Med 1999;341:1127-33. 55. Mogensen CE,Schmitz O. The diabetic kidney:from hiperfiltration and microalbuminuria to endstage renal failure. Med Clin North Am. 1988;72(6):1465-92. 56 56. National Kidney Foundation. K/DOQI clinical practice guidelines for chronic kidney disease: evaluation, classification, and stratification. Am J Kidney Dis 2002; 39 57. Pickering G:Hypertension. Definitions, natural histories and consequences. Am J Med 1972;52:57083. 58. 1999 World Health Organization-International Society of Hypertension Guidelines for the Management of Hypertension. Guidelines Subcommittee. J Hypertens, 1999. 17(2): p. 151-83. 59. Onat, A., Karabulut, A., Yazıcı, M., Can, G., Sansoy, V. , Türk Yetişkinlerde Hiperkolesterolemi ve Hipertansiyon Birlikteliği: Sıklığına ve Kardiyovasküler Riski Öngördürmesine İlişkin TEKHARF Çalışması Verileri. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 2004 32: p. 533-541. 60. Vasan RS, Beiser A, Seshadri S, Lardson MG, Kannel WB, D’Agostino RB et al. Residuel lifetime risk for developing hypertension in middle aged women and men. JAMA 2002;287:10031010. 61. Barret-Connon E. Sex differences in coronary heart disease. Circulation 1997;95:252-64. 62. Spence DJ, Zarnke KB. Stroke and Hypertension. Ed: Oparil S, Weber MA. In: Hypertension. 1th ed. Phihladelphia: Saunders Co, 2000; 277-286. 63. Kaplan NM. Hypertensive and Atherosclerotic Cardiovascular Disease. Ed: Braunwald E, Zipes DP, Libby P . In: Heart Disease. 6th ed, Philadelphia: Saunders Co, 2001: 941-1425 64. Spitalewitz S, Faubert PF, Porush JG. Chronic Renal Insufficiency In Hypertension : Slowing It’s Progression. Ed: Oparil S, Weber MA. In: Hypertension. Ith Ed, Philadelphia: Saunders Co, 2000; 286-296. 65. Yalçın A.,Akpolat T. Kronik Böbrek Yetmezliği Akpolat T. ,Utaş C. Süleymanlar G., Nefroloji El Kitabı 4. baskı Nobel Tıp Kitabevi 2007;283-323. 66. Lazarus JM, Brenner BM . Chronic renal faılure. In:Fauci AS, Braunwald E, Isselbacher KJ, Wilson JD, Martin JB, Kasper DL, Hauser SL, Longo DL (eds), Harrison's Principles of Internal Medicine.14 th edition. The McGraw-Hill Companies,Inc USA 1998: S:1513-20. 67. Floege J, Alpers CE, Burns MW. Glomerular cells, extracellular matrix accumulation, and the development of glomerulosclerosis in the remnant kidney model. Lab Invest 1992; 66: 485–97. 68. Rennke HG, Klein PS. Pathogenesis and significance of nonprimary focal and segmental glomerulosclerosis. Am J Kidney Dis 1989; 13: 443– 56. 69. Kato H, Osajima A, Uezono Y. Involvement of PDGF in pressureinduced mesangial cell proliferation through PKC and tyrosine kinase pathways. Am J Physiol 1999; 277: 105–12. 70. Rodriguez IB, Johnson R, Herrera-Acosta J. Tubulointerstitial damage and progression of renal failure. Kidney Int 2005; 68: 82–86. 71. Savill JH. Regulation of glomerular cell number by apoptosis. Kidney Int 1999; 56: 1216–22. 72. Schelling JR, Cleveland RP. Involvement of Fas-dependent apoptosis in renal tubular epithelial cell deletion in chronic renal failure. Kidney Int 1999; 56: 1313–16. 73. National Kidney Foundation. K/DOQI clinical practice guidelines for chronic kidney disease: evaluation, classification, and stratification. Am J Kidney Dis 2002; 39. 74. Mc Clellan WM, Flanders WD. Risk Factors for Progressive Chronic Kidney Disease. J Am Soc Nephrol. 2003;14 (7 Suppl 2):S65-70. 75. Ertürk Ş. Akpolat T. ,Utaş C. Süleymanlar G.Proteinüriler Ve Nefrotik Sendrom Nefroloji El Kitabı 4. baskı Nobel Tıp Kitabevi 2007;161-171 57 76. Lane C, Brown M, Dunsmuir W, Kelly J, Mangos G. Can spot urine protein/creatinine ratio replace 24 h urine protein in usual clinical nephrology? Nephrology (Carlton). 2006;11(3):245-9. 77. Gai M, Motta D, Giunti S, Fop F, Masini S, Mezza E, Segoloni GP, Lanfranco G. Comparison between 24-h proteinuria, urinary protein/creatinine ratio and dipstick test in patients with nephropathy: patterns of proteinuria in dipstick-negative patients. Scand J Clin Lab Invest. 2006;66(4):299-307 78. Witte E. C,Heerspink H. J. L, Zeeuw D, Bakker S. J. L,Jong P. E, Gansevoort R. First Morning Voids Are More Reliable Than Spot Urine Samples to Assess Microalbuminuria. J Am Soc Nephrol. 2009 February; 20(2): 436–443. 79. Sadjadi S. A,Jaipaul N.Correlation of random urine protein creatinine (P-C) ratio with 24-hour urine protein and P-C ratio, based on physical activity: a pilot study. Therapeutics and Clinical Risk Management 2010:6 351–357. 80. Şentürk Arslan B,Üstüner F,Akgöl E,İnce Arslan D,Cirit M. Böbrek Hastalarında Proteinüri Göstergesi Olarak Spot İdrar örneklerinde Protein/ Kreatinin Oranı. Türk Klinik Biyokimya Derg 2008; 6(2): 59-63. 81. Heerspink H. J. L,Gansevoort R. T,Brenner B. M,Cooper M. E,Parving H. H,Shahinfar S, Zeeuw D.Comparison of Different Measures of Urinary Protein Excretion for Prediction of Renal Events. J Am Soc Nephrol 2010;21: 1355–60. 82. Yamamato K,Komatsu Y,Yamamato H,Izumo H,Sanoyama K,Monden M,Takeda K,Nakahara F,Yoshida K.Establishment of a Method to Detect Microalbuminuria by Measuring the Total Urinary Protein to Creatinine Ratio in Diabetic Patients.Tohoku J.Exp. Med., 2011, 225 (3), 195- 202. 83. Biradar SB,Kallaganad GS,Rangappa M,Kashinakunti SV,Retnakaran R. Correlation of spot urine protein-creatinine ratio with 24-hour urinary protein in type 2 diabetes mellitus patients: A cross sectional study. J Res Med Sci. 2011 May; 16(5): 634–639. 84. Korkmaz G. G,Buğdaycı G,Güçtekin A.Hipertansiyonlu Hastalarda Mikroalbuminüri Tarama Testi:Spot İdrarda Albumin/Kreainin Oranı.Türkiye Klinikleri J Med Sci 2005,25:1-5. 85. Montero N, Soler M. J,Pascual M. J,Barrios C,Márquez E,Rodríguez E, Berrada A,Riera M,Coca L,Orfila M. A,Pascual J. Correlation between the protein/creatinine ratio in spot urine and 24-hour urine protein.Nefrologia 2012;32(4):494-501. 86. Ruggenenti P,Gaspari F,Perna A,Remuzzi G. Cross sectional longitudinal study of spot morning urine protein:creatinine ratio, 24 hour urine protein excretion rate, glomerular filtration rate, and end stage renal failure in chronic renal disease in patients without diabetes. BMJ 1998;316:504–9. 58 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Esin AŞLAMACI ÜNALDI Doğum Tarihi ve Yeri : 31.01.1983 Seyhan/Adana Medeni Durumu : Evli, bir çocuk annesi Adres : Belediye evleri Mah. 84284 Sokak Demirkol Plaza Kat:13 no: 25 Çukurova/Adana Telefon : 0506 3009879 E-Mail : [email protected] Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Çukurova Üniversitesi-2007 Görev Yeri : Çukurova Üniversitesi Yabancı Dili : İngilizce 59