mini vida kullanılarak yapılan kanin distalizasyon ve keser

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Ortodonti Anabilim Dalı
MİNİ VİDA KULLANILARAK YAPILAN KANİN DİSTALİZASYON
VE KESER RETRAKSİYON YÖNTEMLERİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Ebru ÜÇDEMİR
Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. M. Gökhan ÖNÇAĞ
İZMİR-2011
ÖNSÖZ
Bitirme tezimi hazırlarken benden derin tecrübesini ve yardımlarını
esirgemeyen öğretim üyesi sayın Doç. Dr. M. Gökhan ÖNÇAĞ’a, bana kaynak
yardımında bulunan ve yardımlarını esirgemeyen Dt. Özgür DIVARCI’ya,
tezimin yazım aşamasında çok yardımlarını gördüğüm arkadaşlarım Ebru
ÖZGÜL, Merve AÇU ve kardeşim Cansu ÜÇDEMİR’e sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum.
İZMİR-2011
Stj. Dt. Ebru ÜÇDEMİR
İÇİNDEKİLER
1. GENEL BİLGİLER .............................................................................................2
1.1. Diş Hareketlerinin Biyomekaniği ...............................................................10
1.1.1. Sürtünmeli Sistemler .........................................................................12
1.1.2. Sürtünmesiz Sistemler .......................................................................13
1.2. Çekim Boşluklarının Ankraj İstemine Göre Kapatılması .......................14
1.2.1. Minimum Ankraj ...............................................................................14
1.2.2. Modarate Ankraj ...............................................................................15
1.2.3. Maksimum Ankraj .............................................................................16
2. MİNİ VİDA İMPLANT İLE KANİN DİSTALİZASYON VE KESER
RETRAKSİYONU YÖNTEMLERİ..................................................................17
2.1. Mandibular Mini Vida Kullanılarak Üst Kaninin Distalizasyonu ..........17
2.2. Hibrit Reaktör İle Kanin Distalizasyonu ...................................................19
2.3. Shoe hook kullanılan mekaniklerle keser retraksiyonu ...........................23
2.4. Midpalatal mini vidalar ile keser retraksiyonu .........................................26
2.5.Ortodontik Mini İmplant Ve Palatal Uygulamalar Kullanılarak Yapılan
Estetik Maksillar Anterior Dişlerin Retraksiyonu ...................................31
2.5.1. Uygulamanın yapımı ..........................................................................32
2.6. C-implant kullanımı ile keser retraksiyonu...............................................37
2.6.1. C-implant ile en-masse retraksiyonunun biyomekaniği .................39
2.7. Biocreative Terapi Tip II .............................................................................41
2.8. Konvansiyonel Braketler Kullanılmadan Mini Vida İle Beraber Şeffaf
Uygulamaların Kullanımı ..........................................................................46
2.8.1. Tedavinin uygulanışı ..........................................................................47
2.9. Mini Vida İle Anterior Hook Arasında Kapatıcı
Coil Spring Mekaniği.................................................................................50
2.9.1. Tedavinin ilerleyişi .............................................................................51
2.10. Mini Vida İle Anterior Hook Arasında Elastik Zincir Kullanımı .........56
2.11. Çekimsiz Tedavilerde Tüm Dentisyonun Mini Vida İmplant İle
Distalizasyonu ............................................................................................60
2.12. Kortikotomi Yapılarak Mini Vida Destekli Maksillar Kanin
Retraksiyonu .............................................................................................66
3. SONUÇ ..................................................................................................................71
4. KAYNAKLAR .....................................................................................................74
ÖZGEÇMİŞ ..............................................................................................................79
GİRİŞ
Bialveolar protrüzyon ya da Sınıf II malokluzyon gibi ortodontik
düzensizlikler günümüze kadar çeneler arası elastikler ve headgear tarafından
düzeltilmekteydi. Bu düzensizliklerin tedavisi, hasta uyumu gerektirir ve yeterli
düzeyde hasta uyumu olmadan Sınıf II kanin ve molar ilişkisi düzeltilemez.
Bununla beraber tedavide maksimum ankraj istenen durumlarda bu mekanikler
kullanıldığında ankraj kaybı meydana gelebilir. Headgear gibi ağız dışı apareyler,
özellikle yetiştin hastalar tarafından, estetik ve sosyal nedenlerden dolayı
reddedilmektedir. Ortodontik tedavide mutlak ankraj için implantlar tanıtıldığından beri
hasta uyumu olmadan çeşitli diş hareketleri, yeni geliştirilmiş mini vidalar ile
sağlanabilmektedir. Mini vidayla beraber kullanılan mekanikler daha estetik hale
getirilip hastalar tarafından daha kabul edilebilir olabilmektedir. Ayrıca ankraj
olarak dental implantların, mini plakların ve vidaların kullanımı ile ankraj kaybı
olmadan anterior dişlerin veya posterior dişlerin ( veya her ikisinin de ) distal
hareketi mümkün olmaktadır. Bu geçici iskeletsel ankraj yöntemi ile hızlı ve etkin
ortodontik tedavi gerçekleştirilir.
Mini vidaların yaygınlaşmasıyla beraber değişik diş hareketi sağlamak için,
mini implantlarla beraber kullanılan mekaniklerin şekli ve sayısı da artmaktadır.
Bu çalışmada, kanin distalizasyonu ve keser retraksiyonu sağlamak için
yararlanılan mini vida ile beraber kullanılan değişik mekanikler açıklanmaktadır.
Amacımız bu yöntemleri tanımak, avantaj ve dezavantajlarını öğrenmektir.
1.
GENEL BİLGİLER
Ortodontik tedavinin amacı, dişlere uygulanan sürekli kuvvetler ile dişler
etrafındaki kemiğin remodele olmasıyla diş hareketlerinin meydana getirilmesidir.
Kuvvetin uygulanma yönünde kemikte rezorpsiyon görülürken, ters yöndeki kemikte
apozisyon görülür. Kemiksel cevap, dişin periodontal ligamenti ile birlikte
dentisyondan uzak bölgelerdeki kemik yüzeylerinden de kaynaklanır. Diş hareketine
neden olan bu biyolojik aktiviteyi tetikleyen stimulus ortodontik apareylerce
oluşturulan mekanik kuvvetlerdir.
Ankraj, diş hareketlerine karşı olan dirençtir. Ankraj bölgesi, ortodontik
kuvvetin destek aldığı ve harekete karşı direnci büyük olan bölgedir. Ankraj kontrolü
ise, istenilen tedavi etkilerini sağlayan uygun kuvvet sistemlerini oluşturma yetisidir
(1). Ankraj kontrolü ortodontik tedavi planlamasında göz önünde bulundurulması
gereken en önemli faktördür. Ankraj kontrolü, fasial estetik elde etmek için ortodonti
hastalarının tedavilerinde esas rol oynar. Hareketi istenen diş veya diş grubunun da
harekete karşı bir direnci yani ankrajı vardır. Ortodontik tedavi sırasında hareketi
istenen dişlere moment ve kuvvetler etkimekte ve bu kuvvetler aynı büyüklükte fakat
ters yönlü resiprokal kuvvetler oluşturmaktadır. İşte ortodontik ankraj da, bu
kuvvetlerin etkisiyle oluşan istenmeyen reaktif diş hareketlerine gösterilen direnç
olarak tanımlanmakta ve bu direnç ekstraoral veya intraoral uygulamalarla
güçlendirilmeye çalışılmaktadır. (2, 19).
Ankraj kontrolünün temeli Newton’ın III. Hareket kanununa dayanır; Her etki
için eşit ve zıt yönlü bir tepki mevcuttur. Buna göre anterior dişleri retrakte ettiren
distal kuvvetler, ankraj üniteleri üzerinde mezial yönde eşit kuvvetler oluştururlar (1,
19). Yani bir diş hareketinin dental desteği söz konusu olduğunda, kuvvet ilgili tüm
dişler üzerinde etkili olur. Bu nedenle, her iki kitle de devamlı hareket eder. Yine de
2
hareket ve karşı-hareketin sınırları köklerin sayısı ve uzunluğu, kök yüzeyi, çevre
kemik yapısı gibi tek tek dişlerin ankraj dayanıklılığına bağlıdır (3).
Uygun ankraj sisteminin sağlanması ortodontik tedavide en önemli konulardan
birdir. Angle ‘’ Aksiyon ve reaksiyon eşit ve karşılıklıdır, bununla beraber ankraj
direnci, hareketi istenen dişlerinkinden fazla olmalıdır.’’ tespitini bundan 100 yıl
önce yapmıştır.
Ankraj
kaybı,
anteroposterior
düzeltme
boyunca
ortodontik
tedaviyi
zorlaştırabilen ankraj ünitesinin karşıt tepkisidir ve çoğu ortodontist için maksimum
ya da mutlak ankraj elde etmek, ankraj kaybı ile sonuçlanan zor bir hedeftir. Bu
problemi gidermek için birçok araç ve teknikler tasarlanmıştır; Nance tutucu arkı,
transpalatal barlar, ekstraoral traksiyon, ankraj bölgesinde birden çok dişin kullanımı
ve diferansiyel aralıklar sıklıkla kullanılanlardan yöntemlerdendir. İntraoral ankraj
uygulamalarından palatal veya lingual arkın, Nance arkının ve intermaksiller
elastiklerin istenmeyen yan etkileri olarak dişlerde protrüzyona, ekstrüzyona ve
bazen de tippinge neden olduğu bildirilmektedir. İntraoral ankraj sağlamak amacıyla
direk veya indirekt ankraj olarak kullanılan ortodontik implantlar, bu yan etkilerin
ortaya çıkmasını önlemektedir. Özellikle ankraj amaçlı kullanılacak dental
elemanların eksik veya yetersiz olması, ankraj ihtiyacının kritik olması ve hasta
uyumunun yetersiz olması gibi durumlarda daha iyi bir alternatif oluşturmaktadır. (2,
19).
Hasta ve hekim açısından geleneksel yöntemlerle maksimum ankraj elde
etmeye çalışmak bazı tedavilerde sıkıntı verici olabilir. Günümüzde ideal ankraj
sistemi arayışları, hasta uyumunu gerektirmeyen, dişler ve yumuşak dokulardan
destek almayan iskeletsel araçların ortodontiye tanıtılması ile sona ermiş
görülmektedir. Son günlerde, ankraj ve geçici ankraj sistemleri (TADs) olarak
3
implantlara olan ilgi artmaktadır. Geleneksel dental implantların, Branemark sistemi
gibi, ortodontik ankraj olarak sık kullanımını engelleyen sınırlamaları vardır. İmplant
boyutları yerleştirilebildikleri alanı sınırlar. Bu sınırlamalar birçok implant dizaynı
ve boyutlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. TAD sistemlerinden olan mini vidalar,
geleneksel dental implantlardan daha küçüktür. Araştırmalar, mini vida ve mini
plakların en ideal özelliklere sahip olanını bulma yolunda ilerlemektedir. Literatürde,
maksimum ankraj olgularında kanin dişlerinin tek başına veya kesici dişlerle birlikte
retraksiyonu sırasında posterior dişlerin ankrajının arttırılması veya direkt ankraj
amacıyla vida tipi implantların, palatinal implantların ve zigoma ankraj sistemlerinin
kullanıldığı pek çok çalışma mevcuttur. Ortodontik vidalar, ortodontik tedaviyi
kolaylaştırır çünkü hemen hemen hiç ankraj kaybı olmadan ve minimum hasta
uyumu ile başarılı bir şekilde uygulamanın gerçekleştirilmesini sağlarlar. (3, 4, 19,
30).
Son yıllarda titanyum vidalar, ortodontide çok kullanılmaya başlanmıştır ve
ortodontik ankraj için mutlak kaynak olarak nitelendirilmektedirler. Mini vidaların
en önemli avantajları:

Boyutlarının küçük olması,

Cerrahi olarak kolay yerleştirilebilmeleri,

Dişlerin kökleri arasındaki alveol kemiği içeren çeşitli anatomik
bölgelere yerleştirebilmeleri,

Ortodontik olarak bağlantı sağlayabilmeleri,

Kısa bekleme süreleri ya da hemen yüklenebilmeleri,

Laboratuvar işine ihtiyaç olmaması,

Tedaviden sonra kolayca çıkarma,
4

İmplantlardan,
onplantlardan
ve
mini
plaklardan
daha
ucuz
maliyetleridir.
Bu vidalar anterior dişlerin birlikte retraksiyonu gibi birçok klinik uygulama
meydana getirmektedir (2, 5, 6, 31).
Sınıf II malokluzyonu, günümüze kadar çeneler arası elastikler ve headgear
gibi hasta uyumunu gerektiren uygulamalarla düzeltilmekteydir. Bu tedavi
yönteminde istenilen düzeyde hasta uyumu olmadan Sınıf II molar ve kanin ilişkiler
düzeltilemez. Sınıf II malokluzyonun çekimsiz tedavisi maksiller dentisyonun
posterior hareketini, mandibular dentisyonun anterior hareketini ya da ikisinin
kombinasyonunu gerektirir. Tedavi için birçok uygulama geliştirilmektedir. Bununla
beraber hemen hemen tüm uygulamalar hasta uyumunu gerektirir ve karşıt etki
olarak mandibular dişlerin mezial hareketi ve anterior dişlerin öne doğru yayılması
gözlenir. Bu karşıt diş hareketleri veya ankraj alınan bölgedeki değişiklikler
engellenmeye çalışılmalıdır. Mini vidalar, çekimsiz tedavide mutlak ankraj olarak
kullanılabilirler. Mini vidaların bütün dentisyonu geri çekebilme özellikleri karşıt
hareketi engelleyebilir, tedavinin etkinliğini maksimum düzeye çıkarabilir. Mini vida
ankrajı yardımıyla yapılan kaydırma yöntemleri (MIA) ve onun iskeletsel Sınıf I ve
Sınıf II malokluzyonların tedavisinde uygulaması birçok litaratürde tanıtılmaktadır
(7,8).
Gelişimini tamamlamış bireylerde iskeletsel Sınıf II tedavisi, ya çenedeki
anomalinin cerrahi olarak düzeltilmesini ya da ortodontik kamuflajı gerektirir ki
genellikle bu tedavi için premolarların çekimi ya da maksiller molarların distale
hareketi gereklidir. Ortodontik cerrahiyle elde edilen iyi tedavi sonuçlarına rağmen,
bu tedavi seçeneği riskleri ve maliyeti yüzünden genellikle tercih edilmemektedir.
Başka bir tedavi seçeneği olan headgear gibi ekstraoral araçlar, maksiller molarların
5
distale hareketi için kullanılmaktadır. Ama bu tedavi yöntemi hasta uyumuna bağlıdır
ve bazı hastalar sosyal ve estetiksel nedenler yüzünden headgear takmaya karşıdırlar.
Hasta uyumu ihtiyacından azaltmak için intraoral olarak molarların distale hareketini
sağlayan pendulum, distal jet, Jones jig, itici mıknatıslar ve nikel-titanyum (NiTi)
coil-springs gibi aletler tasarlanmaktadır. İntraoral olarak molarların distale
hareketini sağlayan geleneksel yöntem, Nance düğmesi kullanımı ile ankrajı
desteklemek amacıyla anterior dişlerin kullanımına dayanmaktadır. Bu yöntemin
kontrolünün zor olmasının yanında ankraj kaybı da kaçınılmazdır. Bu problemler
endoosseoz implantlar, mini plakalar, onplant gibi geçici ankraj aletleri kullanımı ile
giderilebilir. Bu mutlak ankraj sistemleri yardımı ile molarların distale hareketinin
başarıyla metotları sağlandığı belirtilmiştir. Ama bunların çoğu komplike cerrahi
implantasyon, fazladan laboratuvar prosedürleri, zor manipülasyon ve/veya hasta
rahatsızlığı gibi dezavantajlara sahiptirler. Çeşitli geçici ankraj sistemlerine göre,
mini vidalar çeşitli avantajlara sahiptirler; oral dokularda az travma yaratarak kolay
yerleştirilebilirler,
optimum
güç
kullanımı
altında
stabil
kalabilirler
ve
yerleştirmeden sonra kısa zaman içindeki kuvvet uygulamasına dayanabilirler.
Dahası mini vidalar daha ucuzdur ve implantasyon alanlarını ilgilendiren bazı
sınırlamalara sahiptir. Ciddi çapraşıklıkla beraber iskeletsel Sınıf II malokluzyona
sahip yetişkinler, indirekt mini vida ankraj ve NiTi coil-springs kullanarak başarıyla
tedavi edilmişlerdir (5).
Mandibular arkta çapraşıklığı olan, dikey yön boyutu azalmış vakalarda
çekimli tedavi düşünülebilir, ama diş çekim anterior overbite ı derinleştirebilir ve
tedaviyi zorlaştırabilir. Çekim yapılmayan dişler hizalandırılırsa, kesici dişler öne
doğru yayılabilir ve fasial profili olumsuz yönde etkileyebilir. Bu problemleri en aza
indirmek için mandibular molarlar distalize edilmelidir. Ankraj olarak dental
6
implantların, mini plakların ve mini vidaların kullanımı ile ankraj kaybı olmadan
anterior dişlerin veya posterior dişlerin ( veya her ikisinin de ) distal hareketi
mümkün olmaktadır. Mutlak ankraj, posterior dişlerin hareketiyle eş zamanlı anterior
dişlerin retraksiyonuna da izin verir (9).
Bialveolar dişsel protrüzyon dünya çapında çoğu etnik gruplarda yaygındır.
Sonucunda dudakların protrüzyonu ve yüzün konkavitesine neden olan her iki
maksiller ve mandibular anterior dişlerin dentoalveolar olarak dışa doğru yayılımı ile
karakterizedir. Diş hekimleri çoğunlukla bu durumu çenelerin protrüzyonu olarak
gördüğünden, bu maloklüzyonu yanlış bir terim olan "bimaksiller protrüzyon" olarak
adlandırırlar, oysaki bu maloklüzyonda protrüze konumda dişlerdir. Bialveolar
protrüzyonu tedavi etmek için günümüzdeki eğilim, dişsel ve yumuşak doku
profilindeki istenen değişiklikleri sağlamaktır. Bunun için önce dört birinci
premoların çekimi, sonrasında anterior diş retraksiyonu sağlanır. Farklı yazarlar,
kesici dişlerin belirli hareketleri ile değişen karşılıklı ilişkilerinin, üzerini örten
yumuşak doku profilinde değişikliklere neden olduğunu göstermişlerdir (44, 45, 46,
47). Burstone (38) ankrajın nasıl yapıldığının, yalnız dişlerin çekimini değil, anterior
dental daralmanın büyüklüğünü ve dudak pozisyonunda oluşan değişikliği de
belirlediğini öne sürmektedir.
Ciddi Bialveolar protrüzyonu olan hastalar için yaygın tedavi yaklaşımı, dört
birinci premoların çekimi ve sonrasında anterior dişleri maksimum ankraj yöntemleri
kullanarak retrakte edilmesidir. Ama bu tedavi planı, çekilmesi gereken ümitsiz
mandibular ikinci moları olan ve mandibular premolarlarını korumak isteyen hastalar
olduğu zaman değişmektedir. Bu durumu çözmek için mandibular posterior dişler
distalize edilmelidir. Ama mandibular molarların distal hareketini sağlamak, en zor
biyomekanik problemlerden biri olarak kabul edilmektedir ve mandibular molarların
7
distalizasyonu maksiller molarlardan daha da zordur. Şimdiye kadar mandibular
molar distalizasyonu ile ilgili çeşitli çalışmalar olmuştur. Bu tür hastaların
tedavisinde mini vida ankraj sisteminden önce kullanılan geleneksel molar
distalizasyon yöntemleri, hasta uyumuna bağlı olması ve hedeflenen diş hareketi
sırasında ankraj olarak alınan bölgede zıt kuvvetler oluşturması sonucunda
istenmeyen diş hareketlerine neden olmasından dolayı uygulanmamaktadır. Ankraj
olarak mini plakların ve mini vidaların (MIs) kullanımı ile ankraj kaybı olmadan
mandibular molarların distalizasyonu mümkün olabilmektedir. Bu nedenle,
mandibular ikinci molarları eksik olan ciddi bialveolar protrüzyon vakasında ankraj
desteği olarak mini vidaların kullanımını öneren çalışmalar bulunmaktadır (11).
Mini vidaların yerleştirilebildikleri alanlardan biri de midpalatal bölge olarak
belirtilmiştir. Midpalatal sutur, krista nasalise kadar yeterli kemik yoğunluğuna sahip
bir yapıdır ve 2 mm den fazla olan vertikal kemik desteği sefalogramlarda rahatlıkla
görülür. 1 mm uzunluğundaki midsagital suturun olduğu midpalatal bölge, damaktaki
en kalın kemikten oluşmaktadır ve midpalatal bölgedeki yumuşak dokuların
kalınlığı, mini vidaların biyomekanikal stabilitesini sağlayacak kalınlıktadır. Mini
vidaların yerleştirilmeleri sırasında oluşabilecek komplikasyonlara neden olacak
kökler, sinirler ya da kan damarları bu bölgede yoktur ve kolay bir şekilde
çıkartılabilirler. Mini vidalar yetişkinlerde midpalatal sutur bölgesine, adolasanlarda
midpalatal suturda oluşabilecek olumsuzlukları önlemek için parapalatal bölgeye
yerleştirilmektedir. Bu olumsuzluklar, midpalatal suturun transversal gelişiminin on
dokuzlu yaşların sonuna kadar devam etmesinden kaynaklanır ve yetişkinlerde bile
tamamen kaynamaz. Günümüzde mini vidalar, midpalatal sutur bölgesinde mutlak
ankraj olarak kullanılmaya başlanmıştır. Midpalatal mini vidalar kulanılarak
geleneksel ortodontik tedavilerle yapılması zor olan ortodontik hareketlerin
8
yapılması sağlanmıştır. Bu yöntem, anterior dişlerin retraksiyonu, intrüzyonu,
distalizasyonu ve maksiller posterior dişlerin protraksiyonunda da kullanılmaktadır
(12).
İlk olarak Tweed tarafından ortodontide ortaya atılan diş çekimi şiddetli
çapraşıklık, çeneler arasında uyumsuzluk ya da fasial estetikte denge sağlamak
amacıyla gereklidir. Çekim stratejilerinin belirlenmesi üzerine yapılan çalışmalarda,
çapraşıklık bölgesine en yakın diş olmaları nedeniyle birinci premolarların çekilmesi
gereği savunulmuştur (13). Birinci premolarların çekildiği ve tüm çekim boşluğunu
kanin retraksiyonu için kullanıldığı çeşitli ankraj sistemleri tasarlanmaktadır. Altı
dişin retraksiyonunun hedeflendiği çekimli tedavilerde, intraoral ankraj sistemleri
kullanılarak kaninin distalizasyonundan sonra dört kesici dişin retraksiyonunun
yapılması, posteror segmentin meziale hareketini en aza indiren bir yöntem olarak
kabul edilir. Ama intraoral ankraj sistemleri her zaman başarılı olmamaktadır.
Kaninin arkla birlikte distalize edildiği sürtünmesiz sistem ile daha kontrollü kuvvet
uygulanabildiği birçok araştırmacı tarafından bildirilmektedir. Bu sistemde
kullanılan bölümlü arklarla geliştirilen farklı retraksiyon arkları ile mini vida ankrajı,
devrilme, rotasyon, ankraj kaybı gibi istenmeyen diş hareketleri engellenerek kaninin
ideal şekilde hareketi sağlanmaktadır. Dental ankrajın destek dişlerde istenmeyen
hareketlere neden olmasından dolayı, bu sistem, ankraj olarak dişleri kullanmamak
üzerine geliştirilmektedir. Bu amaçla özel olarak tasarlanmış ortodontik implantlar,
alveolar kemik, retromolar bölge, midpalatal bölge ve lingual ve bukkal kortikal
tabaka gibi çeşitli alanlara yerleştirilmektedir. Titanyum mini vidaların bu yeni tipi
molar ankrajına alternatif olarak geliştirilmiştir. Özel olarak ortodontik kullanım için
tasarlanmış daha küçük çaplı vida, ligatür ve elastomerlerin bağlanabildiği bir deliği
olan düğme gibi baş kısma sahiptir. Çalışmada mini vidaların kanin retraksiyonu için
9
ankraj olarak kullanıldıklarında ankraj kaybını azalttıkları kanıtlanmıştır (6, 14, 15,
16, 17, 18).
Sonuç olarak ağız içi iskeletsel ankraj, mutlak ankrajı sağlar, hasta
kooperasyonu ve ankraj hazırlığı gerektirmeksizin beklenen tedavi sonuçlarını daha
hızlı bir şekilde elde eder. Bu çalışmada amacımız, kanin retraksiyonu sırasında
posterior bölgenin ankrajının arttırılması için mini vida ile birlikte kullanılan çeşitli
mekanikleri incelemektir.
Ortodontik tedavilerde tedavinin başarısı ve stabilitesi hem tedavi planına hem
de tedavi sırasında uygulanan mekaniklere bağlıdır. Çekimi öngörülen tedavilerde
kanin dişlerin distalizasyonunun üç boyutlu kontrolü tedavi başarısı açısından büyük
önem taşır. Bu yüzden keser retraksiyonu sırasında kullanılan kuvvet sistemleri ve bu
kuvvetlerin etkileri iyi bilinmelidir.
1.1. Diş Hareketlerinin Biyomekaniği
Dişler üzerine uygulanan ortodontik kuvvetlerin dört özelliği vardır. Bunlar
kuvvetin yönü (direction), kuvvetin şiddeti (degree), uygulanma süresi (duration) ve
dağılımıdır (distribution). Bir cismin çevre dokularıyla beraber üzerine uygulanan
tüm kuvvet sistemleri ile ortaya çıkan noktaya direnç merkezi denir. Direnç merkezi
kemik içinde bir noktadır ve uygulanan kuvvetin dişe yaptıracağı hareket, kuvvet
vektörünün bu noktayla olan ilişkisine bağlıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda
(20) ise tek köklü dişlerde direnç merkezinin alveolar kreten, kök uzunluğunun %24
- %35’i kadar bir mesafede olduğu gösterilmiştir (19).
Uygulanan kuvvetler genellikle braketlere etki eder. Teller, elastikler ve
zemberekler de dişe braketler aracılığıyla bağlanır. Bu elemanlarla uygulanan kuvvet
sistemlerinin braket aracılığıyla dişlerde oluşturduğu harekete her zaman dişin direnç
10
merkezinde bir karşı koyma görülür. Direnç merkezindeki kuvvet sistemi diş
hareketini belirler (19).
Kron ve kökün dişin uzun eksen konumu bozulmadan hareket etmesine
translasyon hareketi denir ve dişin direnç merkezinden geçen bir kuvvet
uygulandığında ya da dişin kronuna eş zamanlı iki kuvvet birden uygulandığında diş
translasyon hareketi yapar (21).
Rotasyon merkezi ise dişin etrafında dönme hareketi yaptığı hayali nokta
olarak tanımlanır. Kuvvet direnç merkezinden geçmediğinde ise diş, oluşan
momentin etkisiyle rotasyon hareketi yapar. Lokalizasyonu diş üzerine uygulanan
kuvvet sistemine, başka bir deyişle moment / kuvvet (M / F) oranına bağlı olarak
değişiklik göstermektedir (20). Ama dişin soketi içinde aynı zamanda tipping
hareketi de yapmayacağı bir rotasyonel kuvvet uygulamak temel olarak imkânsızdır.
Yani dişe braket seviyesinde uygulanan kuvvet direnç merkezinin uzağından geçtiği
zaman dişte tipping ve rotasyon hareketi beklenir (19)
Rotasyon ve tipping hareketini önleyebilmek için bir kuvvet çiftinin
uygulanması ve braket kanatları üzerine uygulanan bu kuvvet çiftine bağlı oluşan
moment ile kron üzerine uygulanan kuvvet arasındaki oran önem taşır. Bu Moment /
Kuvvet oranı braket ile dişin direnç merkezi arasındaki mesafeyle doğrudan
ilişkilidir ve dişin dönme merkezinin yerini belirler. Ayrıca kuvvet uygulanan dişe,
alveolar kemik desteğine ve istenen hareket tipine göre Moment / Kuvvet oranı
değiştirilerek farklı tiplerde diş hareketleri elde edilebilmektedir (19, 20)
Kanin dişleri, diş arkındaki pozisyonları ile anterior ve posteriordaki diş
segmentleri arasında yer alarak fonksiyonu ve estetiği sağlar. Bu dişlerde translasyon
hareketi sağlamak zordur, çünkü istenen hareket için maksimum ankraja ihtiyaç
duyarlar. Bu yüzden kanin dişlerin distalizasyonu için düşünülmüş tedavi planı ile
11
kontrollü diş hareketi sağlanmalıdır. Kanin dişlerinin retraksiyonu için 2 tip
mekanizma kullanılmaktadır. Bunlar sürtünmeli ve sürtünmesiz sistemlerdir (18, 19,
20).
1.1.1. Sürtünmeli Sistemler
Sürtünmeli sistemler coil spring, intermaksiller ya da intramaksiller elastikler
ya da elastik zincir kullanılarak kaninlerin ark üzerinde devamlı olarak distalize
edilmesini sağlayan sistemlerdir. Kanine uygulanan kuvvet, braket seviyesinde biri
meziobukkal rotasyona, diğeri ise kronun distal tippingine ve distal kök torkuna
neden olan iki düzlemde moment oluşturur. Sürtünmeli sistemlerde sürtünme
miktarını tahmin etmek güç olur, çünkü kanin ark üzerinde devamlı hareket ederken,
braket ile tel arasındaki sürtünme miktarı birçok faktör tarafından etkilenir (19).
Sürtünmeli sistemlerle yapılan çalışmalarda elastiklere göre coil spring ile daha
hızlı diş hareketi sağlandığı gösterilmiştir ve buna sebep olarak da coil springlerin
devamlı kuvvet uygulaması bildirilmiştir (19). Huffman ve Way (22) 0.016 veya
0.020 inch tel kullanılarak aynı miktarda kuvvet uygulanan sistemler içinde 0.020
inch tel kullanılan sistemlerde kanin dişte daha az tipping görüldüğünü
bildirmişlerdir. Garner ve arkadaşları (23) ise sürtünmenin en az paslanmaz çelik
tellerde, daha sonra nitinol ve en fazla beta titanyum tellerde olduğunu
bildirmişlerdir.
Sürtünmeli sistemler pratiktir ve loop bükümü gerektirmez. Böylece looplardan
kaynaklanan oral hijyen sorunu ya da hasta rahatsızlığı gibi olumsuzluklar ortadan
kaldırılmış olur. Ayrıca hasta başında harcanan zaman azdır ve çoğunlukla devamlı
arklarla çalışıldığı için tüm diş kavsi tek bir arkla kontrol edilebilmektedir (20).
Bu sistemin olumsuz yanı, sürtünmeyi birçok faktör etkilemesinden
kaynaklanan statik olarak belirsiz bir mekanik oluşması ve bu sebeple ankrajın
12
tehlikeye girmesidir. Ayrıca kaninin distalizasyonu sırasında kanin dişte aşırı
devrilme, keser dişlerde ekstrüzyon ve overbite’ta artma görülebilmektedir (20).
1.1.2. Sürtünmesiz Sistemler
Sürtünmesiz sistem, kanin dişte hareketin köşeli telden yapılan bölümlü arklar
ve retraksiyon looplarıyla sağlandığı maksimum ankraj gerektirmeyen olgularda
kullanılan sistemdir. Bölümlü arkların köşeli telden yapılmasının nedeni telin braket
slotu içinde dönmesini engellemektir. Looplar ise, tellerin elastikiyetlerini arttırıp
dişlere fizyolojik sınırlarda ve daha geniş bir çalışma aralığı içinde kuvvet uygular
(20). Looplara heliks ilave edilmesi, kullanılan materyalin cinsi, açık looptan ziyade
kapalı loopun kullanılması telin elastikiyetini arttırır, gerekli olan moment ise, tel
konfigürasyonu ve gable bendlerle belirlenmektedir (19). Retraksiyon springi
kullanılırsa vertikal kuvvetleri ve ankraj kuvvetlerini kontrol eden iki moment oluşur.
Bu momentlerden biri anterior dişlerin distal kök hareketlerini, diğeri posterior
dişlerin mezial kök hareketini sağlar. Dr. Burstone’un segmental ark tekniğinin bir
elemanı olarak tanıtılan T loopları ise hem telin elastikiyetini arttırır, hem de yüksek
Moment / Kuvvet oranı oluşturur. Bu tekniğin tek olumsuz yanı interbraket
mesafenin az olmasından dolayı geniş bir çalışma aralığına sahip olan T loopların
kullanımının sınırlı olmasıdır (20).
Sürtünmesiz sistemlerde istenen diş hareketine göre sistemde farklılıklar
yapılabilir. Sadece anterior retraksiyonu isteniyorsa loop kanine yakın yerleştirilmeli
ve posterior kısmı daha fazla hazırlanan gable bendi molara yakın yerleştirilip
posterior ankraj arttırılmalıdır. Loop anterior ve posterior segmentlerin ortasına
yerleştirilip ve gable bendi de eşit boyutlarda olduğunda hem anterior retraksiyon
hem de posterior protraksiyon sağlanır. Bu sistemde momentler eşitlenmiştir. Loop
posteriora yakın yerleştirilip, gable bendi de anteriorda fazla olacak şekilde
13
yerleştirilirse sadece posterior protraksiyon yapılabilir. Böylece anterior ankraj
arttırılmış olur (18, 19).
Sürtünmesiz
sistem,
sürtünmeli
sisteme
göre
statik
olarak
önceden
belirlenebilir bir mekanik ve kuvvet kontrolü sağladığından, ankraj üniteleri kontrol
altında tutulabilir. Ayrıca bölümlü arklar ile kuvvetin uygulama noktaları arasındaki
mesafeyi uzar, telin elastikiyeti artar ve çalışma aralığı genişler. Diş kavislerinin
vertikal yönde etkili kontrolü sağlanır. Ayrıca kesici intrüzyonu, molar dikleştirme,
molar ekstrüzyonu gibi selektif mekanikleri uygulamak kolaydır (20).
Sürtünmesiz sistemin dezavantajları ise bölümlü arkların hazırlanmasının
zaman alması, loopların hastayı rahatsız edebilmesi ve oral hijyeni olumsuz
etkilemesidir(20). Ayrıca kanini distalize ederken dişin pozisyonunu kontrol etmek
zordur ve rotasyonların kontrolü için gable bendler yapıldıktan sonra kaninin vertikal
yöndeki kontrolü de önemli bir sorun oluşturur(19, 20).
1.2. Çekim Boşluklarının Ankraj İstemine Göre Kapatılması
Çekimli tedavilerde, diş hareketiyle çekim boşluklarının istenen şekilde
kapatılabilmesi için üç farklı ankraj sistemine ihtiyaç duyulur. Büyük oranda
posterior dişlerin protraksiyonu isteniyorsa minimum ankraja, çekim boşluğu anterior
dişlerin retraksiyonu ile kapatılacaksa maksimum ankraja, her iki hareketin birlikte
gerçekleştirilmesiyle kapatılacak olgularda ise moderate ankraja ihtiyaç vardır (19,
20, 24).
1.2.1. Minimum Ankraj:
Çekim boşluğu büyük oranda posterior dişlerin mezializasyonu ile kapatılmak
isteniyorsa minimum ankraja ihtiyaç duyulur (Şekil1). Tercihen ikinci premoların
çekiminden sonra anterior bölgenin ankrajını arttırmak için altı keser diş 8 ligatür ile
blok haline getirilir, posterior bölgeye yakın olacak şekilde ve mezial ayağına ikinci
14
düzen bükümü verilen retraksiyon loopu yerleştirilir, ark teline de anterior dişler için
aktif lingual ya da palatal kök torku verilir. Anterior bölgeden ankraj kaybı
yaratmamak için posterior dişler tek tek mezialize edilir. Ankraj kaybı hiç istenmiyor
ise reverse headger gibi ekstraoral kuvvet sağlayan apareylerden de yararlanılabilir
(19, 20, 25).
Şekil 1: Minimum ankraj
1.2.2. Moderate Ankraj:
Çekim boşluğunu kapatırken anterior ve posterior dişlerde eşit miktarda
hareket isteniyorsa moderate ankraj sistemleri kullanılır. Bunu sağlamak için boşluk
kapatma loopu anterior ve posterior segmentin tam ortasına yerleştirilmeli ve loopun
mezial ve distal ayaklarına eşit açıda ikinci düzen bükümler verilerek ankraj
dengelenmelidir. Moderate ankraj kullanılan vakalarda retraksiyon iki türlü
yapılabilir. Birincisi, önce kanin dişin distalizasyonunun yapılıp daha sonra dört
keser dişin retraksiyonunun yapılmasıdır. Bunun için posterior bölgede birinci molar
tüpünün önünde bir stop hazırlanmış ark teli kullanılarak kanin dışındaki tüm dişler
ankraj ünitesine dâhil edildiği, kanin dişin ise coil spring ya da elastikler ile distalize
edildiği sürtünmeli mekanik sistemleri kullanılır. Kaninler distalize edildikten sonra
keser dişler de boşluk kapatma loopları ile retrakte edilirler. İkincisi ise, en-masse
retraksiyon olarak da bilinen, altı keser dişin hep birlikte retrakte edildiği
15
sürtünmesiz sistemlerin kullanıldığı yöntemdir. Bu sistemde anterior dişler bir
segment haline getirilir, sağ ve sol posterior dişler de bir segment haline getirilip bir
palatal ark ile birleştirilir ve sonrasında anterior ve posterior segmentler retraksiyon
springi ile birleştirilir. Eğer posterior dişlerde ankraj daha fazla isteniyorsa, sistemi
maksimum ankraja yaklaştıracak molar dişlere ankraj bükümleri eklenebilir ve kısa
süreli ekstraoral kuvvet ve intermaksiller elastikler kullanılabilinir ( 19, 20, 25 ).
1.2.3. Maksimum Ankraj:
Maksimum ankrajın hedefi çekim boşluğunun posterior bölgede ankraj kaybı
olmaksızın keser retraksiyonuyla kapatılmasıdır. Bunun için öncelikle ön bölgeye en
yakın diş olan birinci premolarların çekimi tercih edilmelidir. Posterior bölgede
ankraj kaybını engellemek için ya posterior ankraj kuvvetlendirilir ya da posterior
ankraja uygulanan kuvvet azaltılır (25). Posterior bölgede ankraja olan kuvvetin
azaltılması için retraksiyonda sürtünmesiz sistemlerin kullanılması, anterior dişlerde
tipping hareketi, kaninlerin tek başına distalizasyonu sağlanabilir. Ayrıca maksillada
sınıf II elastiklerin, mandibulada sınıf III elastiklerin kullanımı posterior segmente
olan kuvvetleri azaltmaktadır (19,20). Posterior ankrajı kuvvetlendirmek için 2.
molarların bantlanmasıyla diş sayısı arttırılabilir, premolarlar ve molar dişler 8
ligatür ile bağlanarak segment haline getirilebilir, birinci molar tüplerinin mezialinde
hazırlanan tie-back bükümleriyle posterior bölgenin ankrajına kesici dişlerin ankrajı
da eklenebilir. Hem maksiller hem de mandibular molarlar için ark tellerine ankraj
bükümleri ve bukkal kök torku verilebilmesi posterior bölgenin ankrajını arttırır.
Ayrıca maksillada posterior segmentin ankrajını arttırmak için ekstraoral
kuvvetlerden,
transpalatal
arklardan,
Nance
apareyinden
faydalanılabilir.
Mandibulada ise lingual ark ve lip-bumperdan yararlanılabilir (2, 19, 20). Tüm
16
bunlara ek olarak J-hook headgear kullanımı ile hiç ankraj kaybı yapılmadan
kaninlere direkt ekstraoral kuvvet uygulanabilir (19). Maksimum ankraja
günümüzdeki en önemli alternatif ise implant sistemleridir. Direkt veya indirekt
ankraj amacıyla anterior dişlerin retraksiyonu için ortosistem implantlar, modüler
transitional implantlar, mini implantlar (2, 4, 8, 14,19), mini plaklar, mini vidalar (5,
6, 7, 9, 12, 19, 26, 27, 28, 29) gibi çeşitli implantlar kullanılmaktadır.
Şekil 2: maksimum ankraj
2. MİNİ VİDA İMPLANT İLE KANİN DİSTALİZASYON VE KESER
RETRAKSİYONU YÖNTEMLERİ
2.1. Mandibular Mini Vida Kullanılarak Üst Kaninin Distalizasyonu
Karadeniz Teknik Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti kliniğine
başvuran 12 yaşındaki erkek hastada, Mehmet Bayram ve arkadaşları (28) tarafından
mandibular mini vida desteği ile Sınıf II kanin ilişkisinin düzeltilmesi üzerine
yürütülmüş bir çalışmada bu yöntem tanıtılmıştır.
Hastada, iskeletsel Sınıf I alt yapıda her iki tarafta Sınıf II molar ve kanin ilişki
mevcuttu. Üst çenede 12 mm yer darlığı vardı ve kaninler vestibülden sürmekteydi.
Alt çenede dişler düzgün sıralanmıştı. Tedavi planlamasında, üst 1. premolarların
çekimine ve kaninlerin Sınıf I ilişkiye getirilmesine karar verildi. Üst çeneye
uygulanılacak ortodontik tedaviyle eş zamanda gerçekleştirilecek olan Sınıf II
ilişkideki üst kaninlerin distalizasyonu için iskeletsel ankraj amacıyla her iki tarafta
17
alt 2. premolar ve 1. molar dişler arasına vestübülden mini vidalar (Absoanchor, 1.4
mm x 8 mm) yerleştirildi. Vestübülden sürmekte olan üst kaninlerin tüberkül
tepelerine yakın olacak şekilde ortodontik butonlar yapıştırıldı. Alt çeneye
yerleştirilen mini vidalar ile üst kaninlerdeki butonlar arasına uygulanan Sınıf II
elastikler yardımıyla üst kaninler Sınıf I ilişkiye getirildi (Resim 1,2). Kanin
distalizasyonundan sonra kalan boşluklar 0.019 x 0.025 in ark teli üzerinde ‘’elastik
tie-back’’ uygulaması ile kapatıldı. Toplam olarak 10 aylık bir tedavi sonrası
istenilen hedefe ulaşılmıştı (Şekil 3) (28).
Şekil 1: Kaninlerin distal ve okluzal yönde hareketi için kurulan mekanik
Şekil 2: Sınıf I kanin ilişkisini elde ettikten sonraki ağız içi fotoğraflar
Şekil 3: Tedavi sonrası ağız içi fotoğraflar
18
Üst kaninler, diş arkına en son katılan dişler olmalarından dolayı, çoğunlukla
vestibülden sürmektedir. Bu olguda da biyomekanik prensipler göz önünde
bulundurularak vestibülden sürmekte olan Sınıf II ilişkideki üst kaninlerin, ankraj
kaybedilmeden hem okluzal hem de distal yönde hareketi sağlanarak Sınıf I kanin
ilişkisi elde edilmiştir (28).
Tedavi başında posterior oklüzyonunun iyi olması, 2. molar dişlerin sürmüş
olması, kaninlerin Sınıf II ilişkide sürüyor olması ve üst çenede şiddetli yer darlığı
olmasından dolayı, tedavi planlamasında molar dişlerin yerine üst 1. premolar
dişlerin çekimi tercih edilmiştir. Posteriordeki mevcut interdijitasyonu bozmamak
için kanin distalizasyonu sırasında posterior dişlerden destek alınarak yapılan klasik
kanin distalizasyon metotları yerine, ankraj kaybını engellemek ve kaninlerin hem
oluzal hem de distal yönde hareketini sağlamak amacıyla alt çeneye yerleştirilen mini
vidalardan ve çeneler arası elastiklerden yararlanılmıştır (28).
Sonuç olarak üst kaninlerin vestibülden sürdüğü ve kaninlerin hem distal hem
de okluzal yönde hareketinin istendiği olgularda alt çeneye yerleştirilen mini
vidalardan yararlanılabilir (28).
2.2. Hibrit Reaktör İle Kanin Distalizasyonu
Hybrid retraktörü (Şekil 1), 2000 yılında kanin retraksiyon springi olarak
ortodonti literatürüne tanıştırılmıştır. Bu retraktör, Burstone’un T-loop’u ile PG
retraktörü birleştirilerek oluşturulmuştur. Retraktörün ön kısmında nitinol bir tel,
ortasında tüp içerisinde süper elastik nitinol bir yay ile en arka kısmında paslanmaz
çelik tel bulunmaktadır. Yayın posterior kısmında bulunan paslanmaz çelik telde
gereken bükümler yapılabilmektedir. Hybrid retraktörün, hem Burstone’un T-
19
loop’una hem de PG retraktörüne göre daha paralel kanin distalizasyonu yaptığını
belirtmiştir (13).
Şekil 1: Hibrit reaktör
Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalında, üst
çenede I. ve II. Molarlar arası bukkal bölgeye yerleştirilen bir mini vidanın üst kanin
dişin distalizasyonu için yeterli ankraj sağlayıp sağlayamadığının değerlendirilmesi
ve mini vida ile birlikte kanin distalizasyonunda hibrid retraktör kullanımı sonucu
oluşan dişsel değişikliklerin incelenmesi amacıyla bir çalışma yönetilmiştir (13).
1.
molar ve 2. molar arasındaki bölgede mukogingival birleşim hattının
hemen altına, kendinden yuva açarak yerleştirilen self tapping yöntemiyle, 8mm
uzunluğunda ve 1.4 mm çapında mini vida (Small head type micro implant SH 15148, Abso Anchor, Güney Kore) (Şekil 2) yerleştirildi. Retraktör ağıza yerleştirilmeden
önce 0.016 x 0.022 inch paslanmaz çelik tel kanin ve molar dişlere bağlandı. Hibrid
retraktör,
ağza
yerleştirilmeden
önce
bir
dinamometre
yardımıyla
kanin
distalizasyonu için gerekli olan 120-150 g kuvvet saptanarak, yaklaşık 5mm lik
mesafe belirlendi ve hibrid retraktörün distal koluna işaret konuldu (13).
Şekil 2: Kullanılan mini vida ve driver
20
Bir grupta; üst sağ segmentte kanin distalizasyonu için, hibrid retraktörün distal
kolu mini vida baş kısmındaki slota direkt olarak yerleştirildi. İkinci grupta; sol
segmentte 0.25mm’lik bir çift ligatür teli iki portegü yardımıyla burgu yapılarak daha
kalın bir ligatür teli elde edildi ve mini vida yardımcı molar tüpe bu tel vasıtasıyla
bağlandı. Sol segmentte, sağ segmentten farklı olarak, hibrid retraktörün distal kolu
1. molar tüpünden geçirildi. Son olarak hibrid retraktör, tie- back yapılarak aktive
edildi (Şekil 3) (13).
Şekil 3: Hibrit reaktörün ağız içinde uygulanışı
Yapılan çalışmada, distalizasyon süreleri sağda 10.95 ay, solda 15.21 ay olarak
tespit edilmiştir. Retraksiyon hızı, sağda 0.52 mm/ay, solda 0.31 mm/ay olarak
hesaplanmıştır. Süreler arasındaki farkın sağ ve sol tarafta hibrid retraktörün
posteriorda bağlandığı üniteler arasındaki sürtünme farkından kaynaklandığı, ark teli
boyunca oluşan sürtünmenin ise diş hareketini geciktirdiği düşünülmektedir (13).
21
Distalizasyon sonrasında sağ kanin dişte görülen distale devrilme miktarı sağda
0.35°, solda ise 3.32° dir. Distalizasyon sonrasında molar dişte görülen meziyale
devrilme miktarı sağda 2.26°, solda ise 3.12° dir. Kanin distalizasyonu sonrasında
sağ kaninde görülen iken, sol kaninde ise 0.317 mm olarak bulunmuştur (13).
Sağ üst segmentte molar dişte 0.117 mm distopalatinal, sol üst segmentte molar
dişte ise 0.173 mm meziyopalatinal rotasyon saptanmıştır. Sağ ve sol segmentteki
hareket farklılığının nedenini sol segmentteki molar dişe daha fazla yük binmesinden
dolayı daha fazla rotasyona zorlanması sonucunda meziyobukkale rotasyon
yaptıkları, sağ segmentte ise molar dişlerden direkt ankraj alınmaması ve bu dişlerin
tedavi başında meziyobukkal rotasyonlu olabileceklerinden dolayı .016x.022 inch
paslanmaz çelik ark telinden dolayı anti-rotasyona uğrayarak distopalatinal yönde
rotasyon yaptıklarını düşünülmektedir. Çalışma sonucunda sağ segmentte 5.2 mm,
sol segmentte ise 4.8 mm kanin distalizasyonu belirlenmiştir. Sağ segmentte molar
meziyalizasyonu 1.33 mm, sol segmentte ise 0.79 mm olarak ölçülmüştür. Bu
sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş. Sağ segmentteki meziyalizasyonun
daha fazla görülmesinin nedenini o bölgedeki molar dişin serbest kalması ve ark
telinin sıkıca posteriordan bükülerek keserleri geriye zorlarken, tepki kuvveti olarak
molarlara da meziyal yönlü kuvvetin etki etmesi sonucu olduğunu düşünülmektedir
(13).
Çalışma sonucunda;
1. Sağ ve sol kanin diş distale devrilme göstermemiştir.
2. Sağ ve sol molar diş meziyale devrilme göstermemiştir.
3. Sağ kanin diş rotasyon gösterirken, sol kanin dişte az miktarda rotasyon
saptanmıştır.
4. Sağ ve sol molar dişte az miktarda rotasyon görülmüştür.
22
5. Sağ ve sol kanin dişte distalizasyon meydana gelmiştir
6. Sağ ve sol molar dişlerde meziyale hareket gözlenmiştir.
7. Sol üst kanin distalizasyonu, sağ üst kanin distalizasyonuna göre daha uzun
sürmüştür (13).
Bu veriler ışığında hibrid retraktör kullanımının kanin distalizasyonunda
etki bir yöntem olduğunu, fakat ankrajın daha iyi sağlanabilmesi için daha geniş çaplı
vidalardan destek alınabileceği düşünülmektedir (13).
2.3. Shoe Hook Kullanılan Mekaniklerle Keser Retraksiyonu
Shoe hook, keserlerin proturüzyonu amacıyla mini vida kullanılan kaydırma
mekaniği içinde yer alan elemanlardan birisidir. Shoe hooklar, 019x025’’ ss tel ya da
018x022’’ ss tel kullanılarak üst ark üzerinde elde bükülebilir ya da hazır üretilmiş
shoe hook kullanılabilir (Şekil 1). Bu kaydırma mekaniğinde üst kanininin mezaline
shoe hook, distaline rehber tel yerleştirilir (Şekil 2) (32).
Şekil 1
23
Şekil 2
Üst kesicilerin retraksiyonu boyunca ankrajı güçlendirmek için kullanılacak
olan mini vida, ikinci premolar ile birinci molar arasına yerleştirilir. İmplantın başı
ve ikinci premolar, ligatür teli ile sıkı bir şekilde birbirine bağlanır. Bu ligatür teli,
posterior dişlerin öne hareketini ve retraksiyon aşaması boyunca anterior dişlerin
uzamasını engelleyecektir. Retraksiyon boyunca kesicilerin linguoversiyonu önlemek
için çekme kuvveti, üst kesicilerinin merkezine olabildiğince yakın uygulanmalıdır.
Shoe hook ile mini vidanın başı arasına NiTi coil-spring ya da 5/16’’ 6 oz elastik
zincirler uygulanabilir. L lopun altındaki çember loop, NiTi coil springin kaymasını
önler. NiTi coil springin kullanımı ile, randevu araları daha uzun tutulabilir. 0.7 mm
tel ile yapılan büküm shoe hook, coil springin gingivayı etkilemesini önlemek için
üst kaninin distaline lehimlenmiştir. Alt çenede, posterior molarların yeterli ankrajı
sağlaması nedeniyle geleneksel retraksiyon metotları kullanılabilir (32).
Şekil 3: Üst çenede 0.019 x 0.025’’ ss, alt çenede 0.018 x 0.022’’ ss tel
kullanılarak uygulanan kaydırma mekanikleri ile boşluk kapatma
24
Şekil 4: Boşluk kapatma mekaniklerinin şeması
Boşluğun kapanması, genellikle tedaviye başladıktan 13 ay sonra bitirilir ve
oklüzyon düzeltilir. Üst çenede ilk olarak kullanılan uzun shoe hook, 019x025’ss tel
ile birlikte kısa shoe hook ile değiştirilir. Boşluk kapatma safhasında oluşan keser
linguoversiyonunu kompanse etmek için, üst ark teline kurvatür verilir. Open bite ı
25
önlemek ve molarların interdijitasyonu için alt ve üst shoe hook arasına 3/16’’ 6 oz
intermaksiller elastikler yerleştirilir (32).
2.4. Midpalatal Mini Vidalar İle Keser Retraksiyonu
Mini vidaların yerleştirilebildikleri alanlardan biri de midpalatal bölge olarak
belirtilmiştir. Midpalatal sutur, krista nasalise kadar yeterli kemik yoğunluğuna sahip
bir yapıdır ve 2 mm den fazla olan vertikal kemik desteği sefalogramlarda rahatlıkla
görülür. 1 mm uzunluğundaki midsagital suturun olduğu midpalatal bölge, damaktaki
en kalın kemikten oluşmaktadır ve midpalatal bölgedeki yumuşak dokuların
kalınlığı, mini vidaların biyomekanikal stabilitesini sağlayacak kalınlıktadır. Mini
vidaların yerleştirilmeleri sırasında oluşabilecek komplikasyonlara neden olacak
kökler, sinirler ya da kan damarları bu bölgede yoktur ve kolay bir şekilde
çıkartılabilirler. Mini vidalar yetişkinlerde midpalatal sutur bölgesine, adolasanlarda
midpalatal suturda oluşabilecek olumsuzlukları önlemek için parapalatal bölgeye
yerleştirilmektedir. Bu olumsuzluklar, midpalatal suturun transversal gelişiminin on
dokuzlu yaşların sonuna kadar devam etmesinden kaynaklanır ve yetişkinlerde bile
tamamen kaynamaz. Günümüzde mini vidalar, midpalatal sutur bölgesinde mutlak
ankraj olarak kullanılmaya başlanmıştır. Midpalatal mini vidalar kulanılarak
geleneksel ortodontik tedavilerle yapılması zor olan ortodontik hareketlerin
yapılması sağlanmıştır. Bu yöntem, anterior dişlerin retraksiyonu, intrüzyonu,
distalizasyonu ve maksiller posterior dişlerin protraksiyonunda da kullanılmaktadır
(12).
Midpalatal bölgeye yerleştirmek için aynı uzunlukta fakat farklı çapta selfdrilled mini vidaların iki tipi kullanılır (Şekil 1). Bunlardan biri, oral cerrahların
kemik fragmanlarını fikse etmek için kullandığı cerrahi mini vidadır (çapı, 1.5 mm;
26
uzunluğu, 5.0 mm; KLS-Martin, Jacksonville, Fla). Diğeri ise özel dizayn edilir
(çapı, 2.0 mm; uzunluğu, 5.0 mm; Orthoplant, Biomaterials Korea, Seoul, Korea) ve
midpalatal bölgede ortodontik ankrajı sağlamak için geliştirilmiştir. Bu mini
vidaların baş kısımlarının çapı daha büyüktür (4 mm), bu özelliği ile vida üzerine
yapıştırılacak S-sheath ile arasında geniş temas alanı oluşturulur. Böylece ağır
ortodontik kuvvetlere direnç için yeterli yüksek bağlanma gücü sağlanır (12).
Şekil 1: Kullanılan iki tip mini vida
Şekil 2: Anterior dişlerin retraksiyonu
Çoğu hasta bir mini vida ile tedavi edilmesine rağmen, bazı hastalar, özellikle
adolesanlar ve genç yetişkinler, stabilitenin sağlanması için birbirine splintlenen iki
mini vida ile S-sheath kullanılarak tedavi edilir. Splintleme, S-sheath in 2 mini vida
27
üzerine
akıcı
kompozit
rezin
ile
yapıştırılmasıyla
yapılır.
Mini
vidalar
yerleştirildikten sonra, çeşitli diş hareketleri için elastikler zincirlerle uygulanan
kuvvet, başlangıçta her mini vida için 500-800 gramdır. Bu kuvvet, bukkal kemiğe
yerleştirilen bir mini vidanın dayanabileceği kuvvetten (200-250 gram) daha fazladır.
Bundan dolayı, uygulanan kuvvet miktarı ve başarı oranları düşünülürse, midpalatal
bölge, maksiller dişlerin grup hareketleri için güçlü bir ortodontik ankraj sağlayan
uygun bir yer olarak tavsiye edilebilir (12).
Ortodontik kuvvet, elastik modüller ( güç zinciri) ile hemen uygulanabilir ve
her 3 haftada bir değiştirilmelidir. Çünkü elastik zincirler, uygulanmasının ilk
gününden itibaren başlangıç kuvvetlerinin %50-70 ini genellikle kaybederler ve 3.
haftada sonuna kadar ilk kuvvetlerinin %30-40 ını koruyabilirler (12).
Mini vidanın amacına ulaşıncaya kadar kaybedilmeden kalması klinik başarı
olarak kabul edilir. Ortodontik ankraj için midpalatal mini vidaların kinik başarısını
etkileyen faktörleri incelemek için 10 kliniksel faktör belirlenmiştir: hekimin
öğrenme eğrisi, cinsiyet, yaş, bölge (midpalatal ya da parapalatal), mini vida ile tüm
tedavi periyodu, splintleme ( tek vida ya da birleştirilmiş vidalar), mini vidanın çapı (
1.5-2 mm), diş hareketinin tipi ve değişken sagital ve vertikal iskeletsel ilişkiler (12).
Geçmiş çalışmalarda mini vidaların başarı oranlarını açıklayan kriter, ne kadar
süre dayanabildiği ile ilgiliydi. Fakat günümüzdeki çalışmalarda başarı kriterler ne
kadar süre dayandığına göre değil, ankraj olarak ne kadar başarılı olduğuna
dayanmaktadır. Bu kritere göre, yapılan çalışmalarda 5 mini vida 6 aydan az
dayanmasına rağmen istenilen diş hareketini sağlayabiliyorsa başarılı olarak
kaydedilir. Bununla birlikte 4 mini vida da 1 yıldan fazla dayanmasına rağmen
istenilen ankrajı karşılayamadıklarından dolayı başarısız olarak kaydedilmiştir (12).
28
Uzun yıllar boyunca birçok araştırma, yerleştirilmiş mini vidaların başarı
oranları için hekimlerinin yeteneklerini göz önüne almamıştır. Eğer bu çalışmayı
acemi bir hekim yapsaydı midpalatal mini vida yerleştirmedeki başarı oranı ilk 18 ay
için %75 olurdu. Daha sonra %90’ların üzerine çıkardı ve 18 ayın sonunda oran bu
noktalarda sabitlenirdi. Bu sonuç da başarı oranında hekim yeteneği ve tecrübesinin
kritik olduğunu gösterir. Ayrıca bulgular labial mini vida uygulamaları için de
geçerlidir (12).
Yapılan çalışmalarda, başarı oranı ve yaş arasında önemli bir fark bulmamış
ama 15 yaşın altındaki hastalarda başarısız olma oranının büyük yaşlardakilere göre
daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Bu adolasan ve yetişkin hastaların kemik
yoğunluğundaki
farklılığa
dayandırılabilir.
Çünkü
adolasanlarda,
kemikteki
sertleşme daha tam olarak tamamlanmamış, ya da bölgelerdeki farklılıktan
kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden adolasanlarda mini vidalar parapalatal bölgeye
yerleştirilmelidir (12).
Yetişkinlerde midpalatal bölgede kemik rezorpsiyonu ya da füzyon
görülmesine rağmen midpalatal bölge, mini vida yerleşimi için yeterli kemik
yüksekliğine sahip bir bölgedir. Gelişme çağındaki çocuklarda ve adolasanlarda,
mini vidalar parapalatal bölgeye yerleştirilir. Parapalatal bölgeye yerleştirilen mini
vidalarda başarısızlık oranı yüksektir. Bu nedenle adolasanlarda parapalatal bölgeye
mini vida yerleşimine dikkat edilmesi gerekmektedir. Midpalatal bölgeye mini vida
yerleştirilmesindeki başarı oranına en önemli katkıyı splintleme sağlar. Midpalatal
mini vidaların stabilitesi iki mini vidanın splintlenmesi ile arttırılabilir. Bazı
hastalarda splintlenen iki mini vidadan birinde gevşeme görülse bile aynı anda
ikisinde de gevşeme görülmez. Splintlenmiş mini vidaların gevşemesini önlemek
zordur, çünkü iki mini vida kompozit rezin ve bir S-sheath ile sıkı sıkı splintlenir.
29
Vidaların gevşediğini gösteren tek işaret, S-sheath etrafındaki iltihaplı dokunun
büyümesidir. Gevşeyen mini vida etrafında oluşan iltihap, hastanın ağız hijyeninden
yüzünden olmaz. İltihaplanma veya şişme büyük ihtimalle mini vidanın
gevşemesinden kaynaklanmaktır (12).
Mini vidanın çapının artmasıyla, uygulanan kuvvet daha büyük bir alana
yayılır ve basınç azalır. Böylece mini vidanın sağlamlığı artmış olur. Midpalatal
bölgede yapılan çalışmalarda değişik çaplardaki mini vidalarda bir fark
yaşanmadığını görülmüştür. Çünkü bölgedeki kemik kalitesi ve sayısı bu farklılığı
kapatır. Mini vidanın tedavi boyunca ortodontik kuvvete maruz kalması, başarı
oranına etki eden önemli bir etkendir. Tedavi süresi uzadıkça mini vidaların başarısız
olması ihtimali artar. Fakat son çalışmalarda tedavi süresi ve başarısızlığın artması
arasında bir bağlantı bulunmamıştır (12).
Tedavi süresince, dişte istenen hareket gözlenmiyorsa, kuvvet vektörlerinin
yönü değiştirilebilir. Kuvvet vektörlerinin yönü, TPA ve S-sheath in çıkarılıp
takılabilen distal kollarının değiştrilmesiyle kolay bir şekilde ayarlanabilir. Yani diş
hareketlerinin türü mini vidalardan kaynaklanan kuvvetlerinin yönüne göre belirlenir
(12).
Sonuç olarak, şimdiye kadar ki midpalatal mini vida başarı oranları, toplam
hasta sayısı için %82.20, toplam mini vida sayısı için %90.80’dir. mini vidalara
uygulanan kuvvet 500-800 gram arasındadır. Midpalatal bölge yerleştirilen mini
vidalar, güçlü bir ortodontik ankraj ve yüksek oranda başarılı diş hareketleri
sağlarlar. Palatal bölgedeki mini vidaların klinik başarısını etkileyen faktörler, iki
mini vidanın splintlenmesi, mini vidaların midpalatal suturdaki yerleşimleri, hastanın
yaşı ( özellikle 15 yaş) ve hekimin tecrübesidir (12).
30
2.5. Ortodontik Mini İmplant Ve Palatal Uygulamalar Kullanılarak
Yapılan Estetik Maksiller Anterior Dişlerin Retraksiyonu
Ciddi iskeletsel malokluzyonu olan çoğu hastada, estetik iyileştirme birinci
tedavi hedefidir. Premolar çekimi, özellikle dudakların protruze olduğu hastalar için
sık kullanılan tedavi metodudur. Çekim tedavisini kolaylaştırmak için ek ameliyat
geçirmediklerinde, bu hastaların tedavisi genellikle 1.5-2 yıl sürmektedir. Estetik
iyileşme isteyen yetişkinlerde, sabit ortodontik tedavi zorunlu olduğunda, uzun
tedavi süresi önemli bir caydırıcı etki olmaktadır. Bu durum seramik, rezin ve lingual
braketler gibi estetik uygulamaların gelişimine yol açmıştır, ama bunlarda bazı
kısıtlamalara sahiptir. Seramik ve rezin braketler daha estetik olmasına rağmen
görülebilir. Lingual braketler, doktorlar için uygulama alanını doğrudan görme
zorluğuna, hastalar için bu bölgeyi temizleme zorluğuna neden olur. Ayrıca, lingual
braketler ile retraksiyon periyodu sırasında anterior dişler büyük olasılıkla asıl
eğimlerini kaybedeceklerdir (33).
Burada tanıtılan uygulama, çeşitli amaçlar için tasarlanmıştır. İlk amaç, hastada
görünür aletlerin kullanılma süresini azaltmaktır. İlk retraksiyon periyodu sırasında
uygulama olmadan anterior dişler lingual bölgeden yapılan splintlenme ile retrakte
edilmiştir. İkinci amaç, ortodontik mini implant ve segmental ark tekniği kullanarak
istenen tip diş hareketi sağlamaktır. Segmental ark tekniğinin Burstone tarafından
tanıtılması ile bu tekniğin kullanıldığı çeşitli vakalar yayınlanmaktadır. Tekniğin
sürtünmesiz olmasına ve moment-kuvvet oranının kolay kontrol edilebilir olmasına
rağmen, reaktif kısımda ankrajın kuvvetlendirilme ihtiyacı, bu tekniği karışık hale
getirmektedir. Bu sorunlar, ortodontik mini implantların uygulamayı kolaylaştırması
ile çözülebilir. Bu uygulamanın geliştirilmesindeki üçüncü amaç ise, lingual
31
braketlere göre hasta konforu düzeyini arttırmak ve oral hijyenin daha kolay
korunmasını sağlamaktır (33).
2.5.1. Uygulamanın yapımı
6 anterior dişi splintlemek ve palatinal taraftan retrakte etmek için, 0.9-mm
paslanmaz çelik tel, anterior dişlerin palatinal yüzeylerine uyumlandırılarak bükülür
ve kaninler bölgesinde tele palatal eğim konturu verilir. Metal örgü, tel üzerine
lehimlenir. 2 mm çapında ve 7 mm uzunluğundaki dört ortodontik mini vidadan
(Orlus, Seoul, Korea) iki tanesi midpalatal bölgeye yerleştirilir. Diğer iki mini vida,
üst çenenin her iki tarafında maksiler ikinci premolar ve birinci molar arasındaki
interproksimal alveol kemiğe yerleştirilir (33).
Transpalatal ark (TPA), 0.9-mm paslanma çelik telden yapılır. Büküm TPA, bir
hook a sahiptir. Bu da retraksiyon kuvvetini sağlayacak elastik zincirlerin mini
vidaya bağlanmasını sağlar. Telin orta hattına metal kafes lehimlenir (3.0 x 12.0 mm)
ve sonra midpalatal mini vidalara bağlanır. Mini implant destekli TPA, palatal
bölgede indirekt mutlak ankraj olarak kullanılır (Şeki1) (33).
Şekil 1: Uygulamanın yapım aşamaları A, midpalatal bölgeye iki tane mini
implant yerleştirildi. B, lehimlenmiş örgü lever kol lingual yüzeylere yapıştırıldı ve
mini implant destekli TPA mini implantlara yapıştırıldı. C, sagital bölümü oluşturan
yapıların retraksiyon kuvveti hattını göstermesi
32
Altı maksiller anterior dişin hareket tipi (kontrollü tipping, gövdesel hareket,
kök hareketi), palatal kaldıraç kolu ve mini vida destekli TPA nın hook u boyunca
geçen kuvvetin doğrultusundaki değişiklik ile değiştirilebilir. Lateral sefalogramda,
altı maksiller anterior dişin direnç merkezinden geçen retraksiyon çizgisi
(interproksimal alveolar kemiğin 7 mm servikalinde), oklüzal düzleme paralel olacak
şekilde çizilir (Şekil 2). Midpalatal mini vidalardan retraksiyon çizgisine kadar olan
dikey uzunluk ölçülür ve mini vida destekli TPA bu dikey uzunlukla aynı uzunlukta
yapılır. Kaninin singulumundan, retraksiyon çizgisinin palatal eğiminin yumuşak
doku ile kesiştiği noktaya kadar olan uzaklık ölçülür. Bu uzunluk, istenen diş
hareketine göre palatal kaldıraç kolu uzunluğu belirlenirken referans uzunluk olarak
kullanılır (Şekil 3). Mesela, linguale tipping gerekiyor ise, palatal kaldıraç kolu
referans uzunluktan daha kısa yapılmalıdır (33).
Şekil 2: Uygulama yerleştirildikten sonra hastadan alınan lateral sefalogramda
anterior dişlerin direnç noktası ve kuvvet hattı
Şekil 3: TPA destekli mini implantın yüksekliğini belirlemede kullanılan
yöntem
33
Şeffaf lever kol, kaninin labial yüzüne yapıştırılan, sert, elastik, 1 mm
kalınlığında saydam akrilik bir levhadır. 1.0 mm DURAN (Scheu-Dental, Iserlohn,
Germany) kesilerek yapılır. Şeffaf lever kol ile bukkal interproksimal kemikteki mini
vida arasına, okluzal düzleme paralel bir çizgi çizilir. Bu çizgi, alveol kretin yaklaşık
4 mm servikalinde olmalıdır (Şekil 4) (33).
Şekil 4: İntraoral fotoğraflar A, maksiller kaninin labial yüzüne yapıştırılan
şeffaf lever kollar B, palatal lever kol ve TPA destekli mini implant
34
Retraksiyon kuvveti ( her iki tarafta yaklaşık 150-200 g), maksiller anterior
segmentte elastomerik zincir ile uygulanır. Elastik zincirlere göre NiTi coil springler
ile boşluğun kapanması, daha hızlı ve daha tutarlıdır. Ama elastik zincirler, estetik
nedenler ve ağız hijyenini kolaylaştırırması nedeniyle tercih edilir (33).
Çekim boşluğu yaklaşık 10 ay içinde kapatıldıktan sonra, seviyelendirme, hafif
çapraşıklığın ve kök eğimlerinin düzeltilmesi, bite ın ayarlanması için braketler
yapıştırılır (Şekil 5). Braketler yapıştırıldıktan sonra düzenleme yaklaşık 6 ay sürer.
Toplam tedavi süresi yaklaşık 16 aydır (33).
Şekil 5: boşluğun kapanmasından sonra düzenlemeler için braketler yapıştırıldı
Sefalometrik karşılaştırmada, maksiller kesicilerin lingual tipping ile birlikte
6.1 mm retrakte edildikleri görülmüştür. Retraksiyon sırasında ankraj olarak mini
vidalar kullanıldığından dolayı, maksillada posterior dişlerin sagital ve vertikal
hareketleri önemsizdir (33).
35
Ortodontik mini vida, kapalı yöntem tasarlanmadığında, yerleştirme sonrasında
yumuşak doku iyileşmesine yardım etmek ve hareketli mukozanın içerilmesini
önlemek için yapışık gingivaya yerleştirilir. Mini vidaların sıklıkla yerleştirildiği
maksiller ikinci premolar ve birinci molar arası ortalama keratenize dişeti
genişliğinin 4.6 ± 1.3 mm olmasından dolayı, mini implantların yerleştirildikleri
yükseklik, dişeti kenarından yaklaşık 5 mm uzakta olmalıdır. Bukkal bölgede,
maksiller anterior dişleri retrakte etmede kullanılan kuvvet hattı, kaninin labial
yüzüne yapıştırılan şeffaf lever kolun uzunluğu değiştirilerek ayarlanır ve bu hat
okluzal düzleme paralel olmalıdır. Kuvvet hattı, altı maksiller anterior dişin direnç
merkezinin altından geçmelidir. Uygulama, palatal taraftan lingual tippingle beraber
diş hareketi sağlanacak şekilde düzenlenir (33).
Palatal eğim üzerinde ortodontik mini implantların yerleşimi, hem uygulama
dizaynını hem de hastanın konfor seviyesini arttıracak şekildedir. Ama midpalataldan
daha kalın olan palatal eğim yumuşak dokusu, mini implantların stabilitesini
azaltabilir. Bu tedavide başarı oranı arttırılacaksa kalın yumuşak dokuyu kompanse
etmek için uzun mini implant kullanmak daha iyi olur. Bu uygulama ile tedavi
edilecek hastalarda ark formu önemlidir. Anterior segment devamlı ark teli ile
retrakte edilmediğinde, boşluk kapatmadan sonra maksiller kanin ve ikinci premolar
arasında tam temas sağlanamaz. Tedavi öncesi ve sonrası interkanin ve intermolar
mesafe karşılaştırıldığında, interkanin mesafede hafif bir artış ( 34.5 ten 35.7 mm e)
ve intermolar mesafede azalma ( 45.4 ten 43 mm e) gözlenir (33).
Dikkate alınacak ikinci kısım, anterior segmentin yaptığı eğimdir. Retraksiyon
kuvvetinin etki noktasının yüksekliği, her iki tarafta da farklı olursa, eğim artar.
Bunu önlemek için uygulamanın yapımında ve mini implantlara ekleme noktalarında
dikkatli olmalıdır. Dikkat edilmesi gereken son özellik anterior dişlerin eğimidir.
36
Eğim, uygulamanın manipülasyonu ile kontrol edilmeli ve istenen diş hareketinin
olup olmadığını takip edilmelidir (33).
Segmental mekanikler, tedavinin başarısı için kritik faktördür. Altı maksiller
anterior dişi splintlemede lehimlenmiş 0.9 mm paslanmaz çelik tel yerine, fiber
eklenmiş kompozit dişlere yapıştırılarak kullanılmıştır, sonra istenilen uzunluktaki
lever kol yapıştırılmıştır. Bunu yapmak daha kolaydır ve uygulama dişlerden
ayrıldığı zaman tekrar yapıştırarak tamir edilebilir (33).
Sonuç olarak, dudak protruzyonu ve minor çapraşıklığı olan hastada, çekim
boşluğu lehimlenerek birleştirilmiş lingual retraktör kullanılarak kapatılabilir. Boşluk
kapatmadan sonra minor çapraşıklık ve kök eksenleri yapıştırılan uygulamalar ile
düzeltilir. Bu tekniğin bazı avantajları vardır. Boşluk kapatma süresince ağız içi
uygulamanın dışarıdan görülmemesi sağlanabilir, çünkü splintleme lingual yüzden
yapılır. Ortodontik mini vidalar, istenen diş hareketini elde etmek için kuvvet hattının
değiştirilmesine izin verir. Anterior dişlerde maksimum retraksiyon sağlanırken,
posterior dişlerde ankraj kaybı meydana gelmez (33).
2.6. C-İmplant Kullanımı İle Keser Retraksiyonu
C-implantın, titanyum başı ve vidası olmak üzere iki komponenti vardır. Vida,
1.8 mm çapında ve 8.5 mm uzunluğundadır ve osteointegrasyon için üst yapısı hariç
tüm yüzeyi kumlanmış ve asitle etchinglenmiştir (SLA) (Şekil 1). Oyonarte (35, 36),
yüklenen, aşındırılmış yüzeyli implantların daha yüksek marjinal kemik seviyesine
ve daha fazla kemik-implant birleşimine sahip olduğunu ve dişli implantlara göre
ortodontik yüklemelere karşı daha fazla direnç gösterdiğini rapor etmiştir. C-implant
tutuculuğu osteointegrasyon ve mekanik retansiyon ile sağlar. Geleneksel mini
vidaların tersine, C-implantların SLA ile işlem görmüş tutucu yüzeyleri daha fazla
37
osteointegrasyon potansiyeli gösterir ve ağır kuvvetlere dayanmak için tasarlanmıştır.
Baş kısmındaki 0.032-in çapında deliği anterior retraksiyonunda ark telini taşımak
için tasarlanmıştır. Böylece aletlerin sürekli aşınmasından dolayı oluşan zarar
engellenerek, düzeltme için çalışan dişlerin sayısı azalır. Baş kısmı vida kısmına
sürtünme ile bağlanır; bu özelliği, yapışma olmadan mekaniksel retansiyon sağlar. Bu
retansiyon, osteointegrasyonun kuvvetin rotasyonel kuvvetlere karşı koyması
sırasında torku kontrol etme ve üç boyutlu diş hareketi sağlamada yeteri kadar
güçlüdür. Üst posterior bölgeye yerleştirilen C-implantlar çeneler arası elastiklerin
yerleştirileceği hook olarak da kullanılarak, alt dentisyonu geri çekmek için kullanılır
(8, 34).
Deliğini kendi açan ve machine surface e sahip olan C-implant mini vidalar,
Sınıf III çeneler arası elastiklerin oluşturduğu dinamik kuvvetlere güçlü bir şekilde
dayanabilir. Elastiklerden kaynaklanan kuvvet dinamiktir, çünkü çenenin açılıp
kapanması kuvvetin şiddetini ve yönünü değiştirir (8).
İki komponentli dizaynı, yerleştirme ve çıkarma sırasında boynu kırılmalardan
korur. Baş ile vida gövdesi arasındaki uzun aralık, retraksiyon sırasında gingival
irritasyonu engeller ve çok yönlü elastiklerin uygulanmasını mümkün kılar (8, 34).
Şekil 1: İki komponentli C-implant
38
2.6.1. C-implant ile en-masse retraksiyonunun biyomekaniği
Geleneksel
kaydırma
mekanikleri
anterior
retraksiyonu
sırasında
kullanıldığında, posterior dişler tipping ya da ektrüzyon yapma eğilimindedirler.
Anterior dişlerin retraksiyonu için implantla kombine edilmiş devamlı ark teli
kullanıldığında posterior dişlerde sürtünme oluşturulur. Anterior ve posterior dişlerin
her ikiside devamlı ark teli boyunca olumsuz etkilenebilirler (34).
C-implant, maksillada her iki tarafta posterior bölgeye yerleştirildiğinde,
anterior dişlerin en-masse retraksiyonu için modifiye edilerek kullanılabilir (Şekil
2,A- Şekil 3). Altı anterior diş üzerindeki ark teli, implanttın deliğine yerleştirilir.
İmplant ve ark teli arasındaki sürtünme ihmal edilebilir ve en-masse retraksiyon
sırasında posterior dişler üzerinde karşıt kuvvetler oluşmaz (34).
Şekil 2: Şematik gösterim: A, Bidentoalveolar protruzyon tedavisi için Cimplantta bağlı en-masse retraksiyon mekanikleri; B, bitirme safhasında diş
positioner ya da diğer tedavi
39
Şekil 3: Anterior dişlerin en-masse retraksiyonunda segmental yaklaşımın ağız
içi gösterimi
C-implantlar, daha fazla osteointegrasyon potansiyelinden dolayı, ağır dinamik
yüklerin rotasyonel kuvvetlerini karşılamada ve üç boyutlu diş hareketini kontrol
etmede geleneksel mini vidalardan daha iyidir (34).
En-masse retraksiyonundaki C-implant mekanikleri ve geleneksel sabit
ortodontik tedavinin ana konsepti aynıdır. Ama C-implantları geleneksel sabit
mekaniklerden ayıran özellik, minimal molar bantlaması ve yapıştırılması
gerektirmesi ya da hiç gerektirmemesidir. Seviyeleme başlayınca posterior oklüzal
ilişki bozulmadan en-masse retraksiyon yapılır (34).
Sınıf II division 1 malokluzyonu tedavisinde, alt çenede istenilenden az
boşluğun olması genellikle yeterlidir, çekime gerek yoktur. Çekimsiz tedavide Cimplantlar posterior maksillaya yerleştirilip, Sınıf III intermaksiller elastikler ile alt
dentisyonu distalize etmek için başarıyla kullanılırlar (8).
Retraksiyon mekanizması için elastikler, NiTi coil springlerine ya da kapatma
looplarına tercih edilir, çünkü elastikler oral hijyeni kolaylaştırır, hafif ve devamlı
kuvvet uygular ve dişetini irrite etmez. Elastiklerin kuvvet büyüklüğü, tek diş için 2.5
40
ten 3.5 oz a kadardır. toplu retraksiyon için elastiklerin kuvvet büyüklüğü, 4.5 oz dur.
En-masse retraksiyonundan sonra bitim, sabit tedavi araçlarıyla ya da klasik dizim ile
yapılmalıdır (Şekil 2,B) (34).
Sonuç olarak C-implantlar maksimum ve mutlak ankraj olarak kullanılabilirler
ve ankraj olarak alınan dişlerde çürük, periodontal hastalık oluşum minimumdur.
Ayrıca kemik kaybı riskinin yüksek olduğu hastalarda da güvenle kullanılabilirler
(34).
Bu yöntemle, ankraj olarak alınan dişler üzerine bonding ya da bantlama ya
da braketleme yapmadan ana ark telinin kontrolü kolaylaştırılır. C-implantların
kullanımı ile, istenen tedavi sonuçları mümkün olduğunca basit bir şekilde elde
edilir. Hekimler C-implantla kullanılan mekanikleri, en-masse retraksiyon sırasında
molarlara bandlama ya da bonding yapılmayan, bağımsız ankraj ve mekanik
sistemleri olarak kullanabilirler (34).
2.7. Biocreative Terapi Tip II
Bağımsız olarak altı anterior dişin üç boyutlu ve kontrollü en-masse
retraksiyonu için, tek ankraj kaynağı olarak osteointegre C-implantların, NiTi overlay
intruzyon ark telinin ve retraksiyon hookunun kullanıldığı tekniğe biocreative terapi
tip II tekniği adı verilmiştir (Şekil 4) (37). Bu teknik, Burstone’nın segmental
intruzyon ark tekniği metodunun geliştirilmiş şeklidir( 38).
Şekil 4: Biocreative tedavi tip II teknik
41
Günümüzde sık kullanılan iki ortodontik biyomekanikal sistem, devamlı ark
teli (örnek olarak, düz tel tekniği) ve segmental ark telleri(Burstone’nın segmental
ark teli tekniği)dir. Düz tel tekniği hassas bir teknik değildir, bazı diş hareketleri için
sınırlı uygulamaları vardır. Segmental ark teli tekniği, anterior ve posterior
segmentleri birbirinden ayrılıp, mekanik olarak kuvvet sistemleri kullanıldığından
daha etkilidir ve doğru diş hareketi sağlar. Segmental ark sistemlerindeki ankraj
kaybı problemleri, geçici ankraj sistemleri ile çözülmektedir. Bu sistemde, ankraj
olarak posterior segmentin kullanımı yerine osteointegre C-implant kullanılarak,
ortodontik donanım minimuma indirilir ve daha az yan etki oluşur. Bu sistem ağır ve
dinamik kuvvetlere karşılık gevşemeyecek mini vida ile mümkündür. C-implant
(kumlanmış, büyük gritli, asitle etchinglenmiş mini vida) ile ters Spee eğrisi şeklinde
yerleştirilen NiTi ark teli vidayı gevşetmeden moment uygular. Üzerine yerleştirilen
intruziv tel, kesici segmentin tork ve vertikal pozisyonunun her ikisini de kontrol
eden kuvvetler oluşturur. Üzerine yerleştirilen NiTi ark telinin boyutu kolayca
değiştirilebilir (37).
42
Mekanik olarak kilitli mini vidaların aksine C-tedavide kullanılan C-implantlar
rotasyonel kuvvetlere karşı koyabilir ve kısmi osteointegrasyonları nedeniyle kolayca
çıkarılabilirler. Bu özellik ile biocreative tedavi tip II mekanikleri, anterior intruzyon
ve çapraşıklığın giderilmesi tamamlandıktan sonra kullanılabilirler. İntruzyon arkının
yerine 0.0016 x 0.0022 in paslanmaz çelik amaca uygun ark teli, anterior segmentten
implant tüpünün içine yerleştirilir ve ayrı gable bendler en-masse retraksiyon
süresince gövdesel hareketi sağlamak için anterior segment dişleri üzerinde anterior
tork momenti sağlamada kullanılırlar. Biocreative tedavi tip II, anterior dişlerin
kontrolünde diğer bir yöntem olarak kullanılabilirler. Bu yöntem, gövdesel
retraksiyona ve derin kapanışı olan hastalarda bile erken intrüzyona izin verir. ARH
uzunluğu diş hareketinin kalitesini etkilediği için, ARH retraksiyon hedefini elde
etmek için ayarlanabilir. Bundan dolayı, 1 mm ARH protrüziv keserlerin kontrollü
tippingi için, 4 mm ARH gövdesel hareket için ve 7 mm ya da 10 mm ARH kök
retraksiyonu için kullanılır. Daha uzun ARH retraksiyon sırasında kaninin biraz daha
fazla extrüzyonunu sağlar (37).
Biocreative tedavi tip II, 3 parçalı intruzyon ark telinin özelliklerini gösterir.
Biocreative tedavi tip II, intrüzyon kuvveti, retraksiyon kuvveti ve ARH uzunluğu
birleştirilmesi yoluyla çeşitli diş hareketleri kontrol edilebilir. Yapılan bir çalışmada,
1 mm, 4 mm, 7 mm ya da 10 mm uzunluğunda ARH yerleştirilmiş ve retraksiyon
kuvveti olarak 150g uygulanmıştır. Anterior altı diş segmenti için diş hareketi
modelleri bu durumlar içinde değerlendirilmiştir. Altı anterior dişin direnç merkezi,
santrallerin kesici kenarından 13.5 mm apikalinde ve 14 mm posteriorunda yer alır.
Retraksiyon ve intruzyon kuvveti 1 mm ARH den uygulanırsa, segmentin linguale
tippinginin kontrolü ile sonuçlanır (Şekil 5A). Çünkü kuvvetin çalışma çizgisinin
direnç merkezine olan dik uzaklığıyla çarpılan retraksiyon kuvvetinin büyüklüğüne
43
eşit olan saat yönündeki moment, kuvvetin çalışma çizgisinin direnç merkezine olan
dik uzaklığıyla çarpılan intruzyon kuvvetinin büyüklüğüne eşit olan saat yönünün
tersine olan momentten büyüktür. Retraksiyon kuvveti 4 mm ARM den
uygulandığında, saat yönünde ve saat yönünün tersine oluşan momentler etkisiz hale
gelir ve gövdesel hareket oluşur (Şekil 5B). 4 mm den uzun kollu hooklara
retraksiyon kuvveti uygulandığında ise, momentlerin toplamı segmenti saat yönünün
tersine döndürür, böylece kesicilerin torku ve intruzyonu artar ve kaninler extruze
olur (Şekil 5C). C-terapi tip 2 tekniğinde, maksiller birinci premolarları çekilen
hastalarda anterior dişlerin retraksiyonu için 1 mm den 4 mm e kadar ARM tavsiye
edilir. Yapılan çalışmada retraksiyon kuvvetleri aynı olmasına rağmen, retraksiyon
kuvvetleri azaltılırsa, Burstone’nun 3 parçalı intruzyon ark telline benzer bir kuvvet
meydana gelecektir; bu, anterior segmentin intruzyonu için uygun olabilir. Bu
nedenle daha fazla çalışma gerekmektedir. Bu teknik, yılların deneyimi ve geçici
iskeletsel ankraj sistemlerinin klinik uygulamalarının gözlemleri sonucu tanıtılmıştır.
Bu tekniği kullanırken, her hastada retraksiyon için anterior segmentin direnç
merkezi göz önüne alınmalıdır. Kök uzunluğu, kemik seviyeleri, tedavi öncesi kesici
eğimleri ve kuvvet uygulamasının etkilerinin yakın takibi önemli hususlardır (37).
Şekil 5: Biocreative tedavi tip II nin şematik gösterimi
44
Sonuç olarak;
1.
70g intruzyon kuvveti ve 1 mm uzunluğundaki hook ile maksiller santral
kesiciler, kontrollü tipping modeli ile linguale yer değiştirmişlerdir. Hook
uzunluğununun 4 mm e arttırılıması gövdesel hareketi oluşurmuş, 10 mm lik hook ise
kronların öncesinde kök retraksiyonu oluşturmuştur. İntruzyon kuvvetinin arttırılması
ile koronal retraksiyon miktarı azalmış ve kök retraksiyonu artmıştır. Daha yüksek
intruzyon kuvvetleri ve daha uzun retraksiyon hookları, ayrıca keser intruzyonunun
azalmasına ve kanin extrüzyonuna neden olabilir.
2.
Bağımsız olarak altı anterior dişin üç boyutlu, kontrollü en-masse
retraksiyonu, tek ankraj kaynağı olarak osteointegre C-implantlar, NiTi overlay
intruzyon ark teli ve retraksiyon hooku kullanılarak gerçekleştirilebilir (biocreative
terapi tip II tekniği) (37).
45
2.8. Konvansiyonel Braketler Kullanılmadan Mini Vida İle Beraber Şeffaf
Uygulamaların Kullanımı
Metal braketler kullanılarak yapılan geleneksel sabit ortodontik tedavi, estetik
ve sosyal kaygılar nedeniyle bazı yetişkinler tarafından tercih edilmemektedir. Ama
ortodontik tedavi talebi gün geçtikçe artmaktadır. Günümüzde çekim hastalarındaki
problemler estetik segmental retraksiyon ve şeffaf hizalayıcı ile hizalama ve bitirme
ile çözülmüştür. Önceki estetik segmental retraksiyon yöntemlerinde metal lever kol
ile yapılan vacuumformed splint kullanılırdı. İyi tedavi sonuçları olmasına rağmen,
anterior uygulamanın kalınlığı ve hasta uyumuna gereksinim, retraksiyon sırasında
posterior open bite eğilimi gibi dezavantajlara sahiptir. Bu problemleri çözmek için
ilk olarak segmental retraksiyon metodu geliştirildi. Maksiller anterior dişler
palatinalden splintlendi ve palatal bölgeden lever kol ve mini vida ile retraksiyon
kuvveti uygulandı. Bu geçmiş metotlar segmental retraksiyon aşamasında estetik
olarak tatmin ediciydi ama sonra hizalama ve kök eğimlerinin kontrolü için sabit
uygulama gerekiyordu (39).
Yeni geliştirilen bu yöntemde, mini vida her iki arkta bukkal alveolar kemiğe
yerleştirilir. Bukkal alveolar kemik köklerin zarar görme olasılığı, sınırlı yapışık
dişeti ve ince kortikal kemik nedeniyle en iyi bölge olmayabilir. Ama bukkal alveolar
bölge kolay ulaşılabilir bir bölgedir ve direkt kuvvet uygulaması mümkündür. Kök
zararları, kök eğimlerinin iyi incelenmesi ve kök apekslerine eğik yerleştirme ile
önlenebilir. Mini vida ile yanlışlıkla köke zarar verilirse, zarar gören alan, mini vida
çıkarıldıktan sonra genellikle normal periodontal doku ile tamamiyle iyileşir.
Anterior diş retraksiyonu sırasında kuvvet hattı lever kolun yüksekliğinin ve mini
vidanın pozisyonunun değiştirilmesiyle kontrol edilebilir. Lever kolun uzunluğu,
direnç merkezi ve anterior dişlerin yapışık diş eti genişliği dikkate alındıktan sonra
46
belirlenir. Önceki çalışmalara göre altı maksiller anterior dişin direnç merkezi
interproksimal kemik seviyesinin 7 mm apikalinde idir. Yetişkinlerde ortalama
yapışık diş eti genişliği maksillada 4.5 ila 5 mm arasında, mandibulada 3.5 ila 4.5
mm arasında değişmektedir. Bu bilgiler ile lever kol, altı anterior dişin konrollü
tippingi için kaninin marjinal kenarından 4 mm apikale yerleştirilmelidir. Eğer
maksillada kök hareketi isteniyorsa, palatal tarafta uzun lever kolların kullanılması
bukkal tarafta kullanılmasından daha avantajlıdır (39).
2.8.1.
Tedavinin uygulanışı
Maksimum anterior retraksiyon için ankrajı kuvetlendirmede 4 mini vida (7mm
uzunluğunda, 1.8mm çapında; Orlus, Ortholution, Seoul, Korea) her iki arkta ikinci
premolar ile birinci molar arasındaki bukkal alveolar kemiğe yerleştirilir. Anterior
segmentin en-masse segmental retraksiyonu için, 6 anterior diş metal kafes
lehimlenmiş 0.9-mm paslanmaz çelik tel ile palatinal yüzlerinden splintlenir (Şekil1,
A). Şeffaf lever kol, 1 mm Duran (Scheu-Dental, Iserlohn, Germany) ile yapılır ve
anterior diş hareketini kontrol etmek için her iki çenede de kaninlerin labial yüzlerine
yapıştırılır (Şekil 1, B). Şeffaf lever kolun uzunluğu, direnç merkezi ve altı anterior
dişin labial vestübülünün derinliği belirlenerek hesaplanır. Şeffaf lever kol kaninin
servikal marjininden 4.5 mm uzatılmış ve retraksiyon kuvveti servikal marjinden 4.0
mm uzaktan uygulanmıştır. Özellikle maksillada retraksiyon kuvveti, maksiller
anterior dişlerin eğimini kontrol etmek için şeffaf lever kol üzerine kron
seviyesindeki şeffaf butondan uygulanmıştır (Şekil 1, C). Bu nedenle retraksiyon
kuvvetinin ortaya çıkan vektörü maksiller anterior dişlerin kontrollü tippingini
içermektedir. Elastromerik zincir, şeffaf lever koldan mini vidaya 200 ila 250 g
büyüklüğünde kuvvet ile tutturulmuştur (39).
47
İkinci premolardan ikinci molara kadar posterior dişler splintlenmiş ve baştaki
posterior okluzyonun yanlışlıkla değişmesini önlemek için fiberle güçlendirilmiş
kompozit ile sabitlenmiştir (39).
Şekil 1: Tedavinin uygulanışı A, 6 anterior diş metal kafes lehimlenmiş 0.9mm paslanmaz çelik tel ile palatinal yüzlerinden splintlenir. B, şeffaf kollar her iki
çenede de kaninlerin labial yüzlerine yapıştırılır ve posterior dişler fiberle
güçlendirilmiş kompozit ile sabitlenmiştir. C, segmental retraksiyonun kuvvet şeması
Şekil 2: Uygulamanın ağız içinde hazırlanışı
48
Tedavinin retraksiyon aşamasına başlanmasından 10 ay sonra sonra boşluk
tamamiyle kapatılabilir. Daha sonra tedavinin iknci aşamasına geçilir. Başlamadan
önce, anterior ve posterior segmentler arasındaki tel genişliği farkı klinik muayene
ile, kök eğimlerinin uyumu panoramik radyografi ile değerlendirilir. Dikkatli
incelemeden sonra ikinci aşama için sıralı çıkarılabilir şeffaf hizalayıcılar kullanılır.
Tedavinin 11. ayından sonra, Durandan yapılan 6 tane şeffaf hizalayıcı seti sıralı
olarak hizalandırma ve bitirme için aktif tedavinin 6 ayı boyunca kullanılırlar.
Hizalandırma seti değişik kalınlıktaki 2 hizalandırıcıdan oluşur ( 0.5 ve 0.75 mm) ve
bunlar aynı modelde yapılır (Şekil 2 B). İlk hareket 0.5 mmlik hizalayıcı ile sağlanır
ve yeni hizalanma pozisyonu 0.75 mmlik hizalayıcı ile iyice sağlanır. Hizalayıcıların
stabilizasyonu için premolar ve molar bölgesine hazırlanan iki şeffaf buton ile mini
vida arasına takılan elastik zincir ile sağlanır (39).
Şekil 2: Şeffaf hizalayıcının ağız içi görünümü
Segmental
retraksiyon
metodu
hızlı
ve
verimli
olmasına
rağmen
biyomekeniklerin tam olarak anlaşılması gerekir. Retraksiyon aşaması sırasnda
kuvvet hattının asimetrik olması, anterior okluzal düzlemin eğilmesine neden olabilir.
Eğilmeyi önlemek için mini vidalar simetrik yerleştirilmeli ve retraksiyon kuvveti
simetrik uygulanmalıdır. Segmental retraksiyondan sonra ark formunun bütünlüğü ve
kök eğimleri klinik ve radyografik olarak incelenmelidir. Buna göre çıkarılabilir
49
şeffaf hizalayıcının mı yoksa sabit uygulamanın mı kullanılacağına karara verilir
(39).
Bu yöntemin başarılı olması için uygun vaka seçimi önemlidir. Bu tedavi
metodu için uygun endikasyon, stabil posterior okluzyonu, hafif çapraşıklığı ve sığ
overbite ı olan iskeletsel Sınıf I ya da hafif Sınıf II bialveolar protrüzyon hastalarıdır
(39).
Sonuç olarak bu metodun avantajları:
1. Şeffaf uygulamalar, tedavi süresince hastanın estetik taleplerini karşılar.
2. Anterior dişlerin eğimi lever kol ile etkili bir şekilde kontrol edilebilir.
3. Mini vida yardımı ile ankraj kaybı olmadan maksimum retraksiyon
sağlanabilir.
4. Bu teknik diğer yöntemlere göre daha ekonomiktir (39).
2.9. Mini Vida İle Anterior Hook Arasında Kapatıcı Coil Spring Mekaniği
Geleneksel ankraj yöntemleri ile tedavi edilen hastalarla birlikte dört birinci
premoların çekimi ve anterior dişlerin maksimum retraksiyonunu gerektiren
Bialveolar dişsel protrüzyon hastalarında, ankraj üniteleri olarak dental implantların,
mini plakların ve mini vidaların tanıtımı ile posterior dişlerde mutlak ankraj elde
etmek ve çekim alanının tamamının anterior diş retraksiyonu ile kapatılması mümkün
olabilmektedir. Ortodonti pratiğinde çekim gerektiren vakalarda mini vida destekli
ankraj tercih edildiğinde kullanılan mekaniklerden biri de, mini vida implant ile
anterior hook arasınına yerleştirilen NiTi coil spring ile retraksiyon kuvveti
oluşturulan mekaniklerdir (10, 40).
50
2.9.1.
Tedavinin ilerleyişi
İlk Seviyeleme ve hizalandırmadan sonra laterallerin distalinde hooklar
bulunan 0.017 x 0.025-in paslanmaz çelik ark teli her iki arka da yerleştirilir. Ark tellerinin pasif olmasını sağlamak için, retraksiyona başlamadan en az 5 hafta
önceden de yerleştirilebilirler (10). Titanyum mini vida (çapı 1.3 mm; uzunluğu 8
mm), 4 yarım çenede ikinci premolar ile birinci moların kökleri arasına yerleştirilir.
İmplantlar, maksilla ve mandibulada en-masse retraksiyon için implantın başından
hooka uzanan NiTi kapatıcı coil springler (150 g; UltimateWireforms, Bristol, Conn)
ile hemen yüklenir. Uygulanan kuvvetlerin yönleri maksiller ark için yukarı ve
geriye, mandibular ark için aşağı ve geriye doğrudur (Şekil 1) (10,40).
Şekil 1: her iki arkta kuvvet yönlerinin şematik gösterimi
Şekil 2: En-masse retraksiyon mekaniğinin ağız içi görünümleri
51
Maksiller arktaki NiTi coil springler, sıkı bir overjetin sağlanması ve boşluk
kalmaması için, tam bir boşluk kapanması sağlandıktan en az 2-3 ay sonraya kadar
çıkarılmamalıdır. Mandibulaki çekim boşluğu önce kapanmıştır. Maksilladaki çekim
boşluğunun kapanması birkaç ay daha fazla sürmüştür.
Şekil 3: en-masse retraksiyon sonrası boşluk tamamen kapatılmıştır.
52
Mini vida destekli ankraj, molarların uzay boşluğunda sagital ve vertikal olarak
mükemmel kontrolü ile maksiller ve mandibular anterior dişlerin 8 mm in üzerinde
en-masse retraksiyonu için başarıyla kullanılılabilir (Şekil 3). Sonuçları, dudak
protrüzyonunda önemli bir azalma, profilde düzelme ve çenenin önde konumlanması
ile düzeltilmesidir. Mini vida ile en-masse retraksiyon sırasında fasial dengenin
sağlanması, bir ölçüde mandibula ile maksillanın ilişkilerinin düzelmesiyle olmuştur.
Tedavi öncesi ve tedavi sonrası sefalogramlar karşılaştırıldığında molarların ve
keserlerin iyi vertikal kontrolünün sağlandığı açıkça görülür. Sonuç olarak, daha
önde çene ucu ve fasial yüz yüksekliğinin azalmasıyla sonuçlanan, mandibulada hafif
yukarı ve öne hareket vardır. Bu, mini vida destekli ankrajın daha önce
keşfedilmemiş, ilginç boşluk kapatma yönüdür 10,40).
İmplant destekli en-masse retraksiyonu içeren biyomekanikler, geleneksel
yöntemlerden oldukça farklı olmaları ile özellikle yüksek açılara sahip hastalarda
belli avantajlara sahiptir. Şekil 4, A da (en-masse retraksiyon sisteminin başlangıç
kuvvetinin şematik gösterimi), NiTi coil springten uygulanan çift taraflı kuvvetin (F)
iki bileşeni vardır: anterior dişlerin en-masse retraksiyonuna ve az miktarda
intrüzyona neden olan büyük ve baskın retraksiyon kuvveti ( r ) ve daha küçük
intrüzyon kuvveti (i). Ayrıca anterior segmentte saat yönünde moment (M) vardır,
çünkü toplam kuvvet, anterior dişlerin tahmini direnç merkezinin aşağısından geçer.
Bu moment, diktörtgen ark telinin sertliğine rağmen anterior dişlerde tippinge neden
olur, çünkü 0.017 x 0.025-in paslanmaz çelik ark teli, 0.022-in slot içinde yaklaşık
150 hareket eder ki retraksiyon başlangıcında telin tamamiyle pasif olduğu varsayılır.
Başlangıçta anterior dişler fırlak ise daha fazla tipping görülecektir. Anterior dişler,
braket slotu ile tel arasındaki mevcut hareket miktarı ile tipping gösterir, bu
pozisyonda braketler tel üzerinde kilitli olduğunda daha fazla tipping meydana
53
gelmez. Anterior dişlerin transalatory hareketi, retraksiyon kuvveti devamlı olunca
beklenebilir. Çekim boşluğu kapatılır ve kanin ile premolar arasında kontak sağlanır.
Bu nokta üzerinde, NiTi coil springlerin daha fazla devamları interdental temaslarla
posterior segmente tüm kuvvetin iletimi ile sonuçlanır, posterior dişler üzerinde
retraksiyon ve intrüzyon kuvveti oluştururken ve tüm ark üzerinde bir moment
oluşturur (m) (40).
Şekil 4: kuvvet sisteminin biyomekanik dizaynı: A, mini implant ile anterior
dişlerin retraksiyonu sırasında, burada F>>r>i B, Maksiller anterior dişlerin
retraksiyonu ile boşluk kapatıldıktan sonra. Okluzal düzlemle ilişkili tüm kuvvetin
açısında artmaya dikkat edilir. Burada F>>r=i (F, tüm kuvvet; i, intrüzyon kuvveti; r,
retrakiyon kuvveti; M, anterior segment üzerindeki moment; m, tüm ark üzerindeki
moment)
Retraksiyon aşaması boyunca, tüm kuvvetin vertikal bileşeni, uygulanan
kuvvet ve okluzal düzlem arasındaki açının artması nedeniyle sürekli olarak artar.
Tüm kuvvetin vertikal bileşenindeki bu artış ark telinin braketlere ya da tüplere
bağlanması ile (ya da sürtünmede artma) sonuçlanabilir, böylece kayma önlenir ve
tüm ark teline kuvvet iletimi sağlanır. Sonuç olarak bu hastalarda tüm arkın
intrüzyonu belirgin olarak gözlenir. Molarlar keserlerden çok daha az intrüzyon
54
göstermesine rağmen bu, mandibulanın biraz otorotasyonu için yeterlidir. Şu iyi
bilinmelidir ki, posterior dişlerde az bir vertikal değişiklik anterior bölgede
değişikliğe neden olabilir. Mini vidaların okluzogingival pozisyonu ya da güç kolu
kullanımı ya da crimpable hook tüm kuvvetin vertikal bileşeninin belirlenmesinde
önemli rol oynar (40).
Orta derecede ciddi vertikal yüz uzunluğu olan hastalarda her zaman anterior
open bite olmaz, çünkü sıklıkla kesiciler supraerupted idir, posteriordaki vertikal
fazlalıkla kompanse edilir. Bu nedenle ortodontik mekanoterapi sırasında, maksiller
ve mandibular posterior dişlerin ekstrüzyonunu önlemeye ek olarak, maksiller
anterior dişlerin retrakte edilirken intrüze edilmesi eşit derecede önemlidir. Bu,
insizal stop uzağa taşınırken mandibulanın yukarı rotasyonunu en üst düzeye çıkarır.
Maksiller anterior dişlerin intrüzyonu ve aksial eğimlerinin kontrolü olmadan, daha
uzun yüz ve daha fazla diş eti görünmesi muhtemeldir. Ayrıca cerrahi tedavi
istemeyen aşırı anterior vertikal boyutlara sahip hastalarda optimal fasial ve dental
denge için, mandibular kesiciler, dudağın protrüzyonunun düzeltilmesi için bazal
kemik üzerine yerleştirilmelidir (40).
İmplanttan molarlara intruziv kuvvetin direkt uygulanmasının bu hastalar için
daha iyi sonuçlar verdiği tartışılsa da, bu mekaniklerin ardındaki ana düşünce
yalnızca vertikal boyutun kontrol edilmesi ve molarları aktif olarak intrüze
etmemektir; bu open bite ı olan hastalar için uygun olabilir. Yeterli over bite ile
posterior dişlerin aşırı intrüzyonu ya posterior open bite nın gelişimine (eğer
anteriorda insizal stop oluşturulursa) ya da Super Sınıf I veya Sınıf II molar ilişki ile
anterior deep bite ve çenenin öne hareketinde artmaya neden olabilir (40).
Geleneksel mekaniklerle çekimli tedavi, molar mezializasyonu olmasına
rağmen, her zaman vertikal boyutu kontrol etmede etkili değildir. Ama yüksek açıları
55
olan hastalarda en-masse retraksiyonunda mini vida destekli ankraj, çene
izdüşümünde ve genel yüz profilinde belirgin düzlem için posterior dentoalveolar
boyutta etkili kontrolü sağlayan kuvvet sistemidir (40).
Mini vidalar, benzer sınırlardaki hastalarda ortognatik cerrahiye olası bir
alternatif olabilmesine rağmen, mandibulanın rotasyonu ters etki sağlayabileceği için
bu kuvvet sisteminin belirgin çene ucu olan düşük açılı hastalarda kullanıldığında
dikkat gerektirir. Ayrıca retraksiyon sırasında dişlerin doğal hareketleri bite ı daha
fazla derinleştirebilir ( 40).
Sonuç olarak ankraj olarak mini vida kullanan bu mekanik ile elde edilen
sonuçlar şunlardır:
1.
Maksiller ve mandibular interradikular kemik içine anterior dişlerin en-
masse retraksiyonu amacıyla yerleştirilen mini vidalar mutlak ankraj sağlarlar.
2.
Retraksiyon süresince geçen süre, mini vidalar kullanılarak tedavi edilen
hastalarda daha kısa olabilir.
3.
En-masse retraksiyon sırasında diş hareketlerinin vertikal ve sagital yönde
kontrolünü sağlar.
4.
Mini vidaların kullanıldığı hastalarda mandibulada öne rotasyon gözlenir
ki bu, fasial dikey boyutun (FDB) azalmaya neden olur. Bu, tedavi edilen hastalarda
FDB üzerinde mini vdaların uzun vadeli etkileridir (10, 40).
2.10.
Mini Vida İle Anterior Hook Arasında Elastik Zincir
Kullanımı
Mini vidalar gibi geçici iskeletsel ankraj cihazları, biyouyumlulukları, küçük
boyutu ve çok yönlü yerleştirilmeleri nedeniyle ortodontik diş hareketinde giderek
popüler hale gelmiştir. Şekil 1 de gösterildiği gibi, posterior dişlerin öne hareketine
56
neden olmadan kaninleri retrakte etmek için mandibular ikinci premolarlar ve daimi
birinci molarların kökleri arasına mini vidaların yerleştirilmesi ve anterior hook ile
mini vida arasına bağlanan elastromerik zincir ile retraksiyon kuvveti uygulanmıştır.
Mini vidalar, uzun bir başlangıç gecikme periyodu olmadan erken veya hemen
yükleme seçeneği sunar.(41)
Şekil 1: A, boşluk kapatmak için hooktan elastikler ile mini vida ankraj
destekli kanin retraksiyonu
Şekil 2 de simüle yükleme durumları gösterilmiştir. 200-cN luk teğetsel kuvvet,
hemen yükleme için kliniksel güvenli olarak gösterilen sınıra uygun olarak çentiğin
merkezi düğümü üzerinden mini vidanın eksenine dik uygulanır. 460 cN luk
kompresif aksiyal kuvvet ve 200 N.mm lik sıkışma torku da deneysel olarak ölçülen
maksimum yerleştirme yüklemesini simüle etmek için mini vidadan uygulanmıştır.
100-cN luk distal horizontal tipping kuvveti, kaninin bukkal kron yüzeyinden
yükleme aşamasında uygulandır. Distal kuvvetin uygulanma noktası, değişik
57
uzunlukta hook kullanılarak, dişin uzun ekseninden aşağı doğru değiştirilmiştir.
Kuvvetin angulasyonu, mini vidanın değişik vertikal yerleşimini ve elastik zincirlerin
açılı hareket düzlemlerini ayarlamak için okluzal düzlemden apikale doğru
değiştirilmiştir. Kemik bloğunun dış kenarlarındaki düğümler, rijit gövde hareketi
ortadan kaldırmak için fikse edildi. Mini vida yerleştirme bölgesinden 4.2 mmden
daha fazla mesafede kemik modelasyonu, gösterilmiştir. Mini vida ve çevreleyen
kemiğin hacimsel olarak birleşmeleri, ara yüzlerin yakınında düzeltilmiştir, stres
profili yolları, mini vidanın boynundan ucuna kadar olan uzunluğundan aşağı, dişten
aşağı ve iç PDL yüzeyi boyunca çizilmiştir (41).
Şekil 2: A, mandibular sol kanine farklı vertikal uzunluğu (h) olan hooklar ve
mini vidanın lokalizasyonunun değiştirilmesi ile okluzal düzlemle yaptığı farklı
açılar (a) ile uygulana distal kuvvet (F) B, kemik içindeki mini vidaya ortodontik
yükleme ( teğet kuvvet FT) ve yerleştirme yüklemeleri ( sıkıştırma torku T ve
kompresif aksiyal kuvvet FA)
Simüle edilmiş kanine uygulanan 100 cN luk distal yöndeki kuvvet, kronun
distal tippingine (Şekil 7) ve kronda 82.1 mm maksimum yer değiştirme ile hafif bir
büküme neden olur (41).
58
Rotasyon merkezi, niteliksel olarak üçüncü moların kökü üzerinin yakınlarında
kliniksel olarak tespit edilebilir (41).
Hook uzunluğu arttıkça PDL de stres büyüklüğünde bir azalma olduğu
bulunmuştur. Bu, büyük olasılıkla alt büküm stresi ile sonuçlanan daha kısa moment
ya da dişin rotasyon merkezinden kuvvet uygulama noktasına uzanan güç kolu
nedeniyle gerçekleşmiştir (41).
Çalışmalar, kaninin rotasyon merkezine yakın dişin uzun ekseninin altından
distale bir kuvvet uygulandığında daha istikrarlı hareket, daha düzgün PDL stres
dağılımının
oluşturulması
ile
istenen
distale
translasyon
sağlanabileceğini
göstermiştir. Retraksiyonda, dişin gövdesel translasyonunun bir güç kolu veya hook
takılarak ve rotasyon merkezine yakınından geçen kuvvet uygulayarak sağlandığını
doğrulamıştır ki ortodontistler diş hareketinin kontrolünde bu yöntemin daha iyi
olduğunu kabul ederler (41).
Elastiklerin çok geniş kullanım alanları vardır. Hem intra ark, hem de
intermaksiller olarak kullanılabilirler. Sınıf II ve Sınıf III elastikler farklı
yerleşimle farklı diş ve çene hareketi sağlarlar (Şekil 3). Maksillada Sınıf II
elastiklerin, mandibulada Sınıf III elastiklerin kullanımı posterior segmente olan
kuvvetleri azaltmaktadır(19, 20). Sınıf III intermaksiller elastikler alt dentisyonu
distalize etmek için başarıyla kullanılırlar (8).
Şekil 3: Sınıf II elastiklerle üst kaninin retraksiyonu
59
İntermaksiller ya da intramaksiller elastikler ise ya da elastik zincir
kullanılarak kaninlerin ark üzerinde devamlı olarak distalize edilmesini sağlarlar(19).
İntermaksiller kullanımında dişlerin hem oluzal hem de distal yönde hareketini
sağlayabilirler (28). Ama intermaksiller elastiklerin istenen diş hareketini sağlaması
için elastiğin doğru kullanımı yani optimum hasta uyumu gerektirir. Uygun olmayan
kullanımı, istenmeyen diş hareketine neden olabilir( 5, 8, 11).
Retraksiyon mekanizmasında boşluk kapatma oranı, elastik zincirlere göre NiTi
coil springler ile daha hızlı ve daha tutarlı olmasına rağmen elastikler, coilspringlerine ya da kapatma looplarına göre daha tercih edilir, çünkü elastikler oral
hijyeni kolaylaştırır, hafif ve devamlı kuvvet uygulamasını ister ve dişetini irrite
etmez. Elastiklerin kuvvet büyüklüğü, tek diş için 2.5 ten 3.5 oz a kadar ve toplu
retraksiyon için 4.5 oz dur. (34)
Elastiklerden kaynaklanan kuvvet dinamiktir, çünkü çenenin açılıp kapanması
kuvvetin şiddetini ve yönünü değiştirir (8).
Ortodontik kuvvet, elastik modüller ( güç zinciri) ile hemen uygulanabilir ve
her 3 haftada bir değiştirilmelidir(12). Çünkü elastikler zamanla güçlerinin çoğunu
kaybederler ve stabil güç uygulaması için sıklıkla değiştirilmelidir.
2.11.
Çekimsiz Tedavilerde Tüm Dentisyonun Mini Vida İmplant İle
Distalizasyonu
Mini vidaların çekimsiz tedavinin bir parçası olarak kullanılması, alışılagelmiş
biyomekaniklerin kullanımını sınırlayacağı premolar/molar distalizasyonu yerine
dişlerin en-masse retraksiyonunu mümkün kılmıştır. Posterior dişlerin distalizasyonu
ve anterior çapraşıklık ile overjetin giderilmesinden sonra uygun boşluk elde
edilmesinin ardından anterior dişlerin retraksiyonu, anterior dişlerin fark edilebilir
60
öne harekete neden olmadan ve yüz profilinde herhangi bir zarar oluşturmadan
uygulanabilir bir işlemdir (7).
Her ortodontik diş hareketi beraberinde bir reaksiyon getirir. Bu, sadece
intraoral uygulamalar kullanılarak bir maloklüzyonun düzeltilmesini güçleştirir;
özellikle cerrahisiz Sınıf III maloklüzyon tedavisinde mandibular dentisyonun
kitlesel distal retraksiyonu düşünülüyor ise. Midline deviasyonlu Sınıf III
maloklüzyonlu hastalarda mandibular dentisyonu distalize etmek için de mini vida
destekli ankraj kullanılmıştır. Bu tür hastalarda tedavi planı mandibular dentisyonun
asimetrik şekilde distalize edilmesi ve mandibular anterior dişlerin kitlesel
retraksiyonunu kapsamaktadır (42).
Söz konusu MIA, aynı zamanda dişlerin doğal hareketini etkileyebilmek için
gereken mekanikleri de basitleştirmiştir. Mini vidaların okluzugingival yüksekliği,
dayanağın merkezine uygulanan kuvvet hattının yönünü belirleyen ve böylelikle
uygulamanın etkili olabilmesini sağlayan bir faktördür. Çekimsiz tedavide distalize
edilen dişlerdeki güç kolu uzantısı ve çelimli tedavilerde ark teline lehimlenmiş
anterior hooklar, mini vidaya tutturularak kullanıma uygun hala getirilir. Aynı
zamanda söz konusu dişlerdeki hareketler üzerinde etkili olan biyomekanikler de
kontrol edilebilir. Çekimli tedavide anterior dişlerin retraksiyonu sırasında lateral
dişler ile kaninler arasına hook yerleştirilmiş ark teli ve MIA kaydırma mekanikleri
kullanılır. Gövdesel hareket sağlanabilmesi için kuvvet, anterior segmentin direnç
merkezine yakın uygulanmıştır. MIA kaydırma mekanikleri sayesinde, posterior
dişlerde meziale hareket gibi ankraj kaybı olmadan altı anterior dişin en-masse
retraksiyonu sağlanmıştır (7).
Çekimsiz tedavide mini vidayı ankraj olarak kullanan anterior dişlerin
retraksiyon biyomekanikleri, çekimli tedavide kullanılanlardan farklıdır. Kron
61
üzerinde dişlerin birbiriyle teması harekete karşı direnç görevi görür ve bu da,
anterior dişlerde saat yönünün aksine harekete neden olmuştur, başka bir deyişle kök
linguale hareket etmiştir. Sonuçta üst anterior dişlerin kronları distale hareket
ederken, kökler daha fazla distale hareket etmiştir (Şekil 1, A). Üst anterior dişlerin
linguale tipping yapması bu gibi retraksiyon vakalarında kabul edilebilir ve beklenen
hareketlerdir. Üst keserlerin retrakte edilirken linguale tipping yapmasın ya da
çekimsiz tedavide normal inklüzyonu sırasında üst anterior dişlerin saat yönünün
tersine olan hareketleri önlenmelidir. Dişlerin kronlarına kuvvet uygulayarak, distal
kuvvetin kron boyunca dağılımı sağlanır. Posterior dişlerin mini vidanın tersi
yönünde hareket ettirilmesiyle boşluk oluşturulmasının ardından, maksiller kesici
dişlerde herhangi bir flaring olmadan çapraşıklık sorunu çözülebilir (Şekil 1, B).
Önce anterior dişler hizalandırılır. Tüm dentisyon figure-sekiz sarmal eklenerek
distale hareket ettirilebilir (Şekil 1, C) (7).
Vestibuler sulkusa derinlemesine yerleştirilen mini vida, anterior dişleri
retrakte etmek için yeterli düzeyde bir yatay kuvvet oluşturmayabilir (Şekil 1, D).
Bunun sebebi, mini vidanın yerleştirildiği yüksekliğin artmasının kuvvet vektörünün
o kadar dik olmasına neden olmasıdır. Bu yüzden mini vidanın oklüzogingival
konumu çekimsiz tedavide, çekimli tedaviye göre daha alçak konumlanmalıdır ki bu,
arttırılmış yatay kuvvet vektörüne katkı sağlayacaktır (Şekil 2) (7).
Distal yönde bir kuvvet bukkal bölgeye uygulanması ile posterior dişler
linguale tipping eğilimi göstermişlerdir ki bu durum bukkal kron torku ve bukkal
flaring bükümü ile önlenebilir (Şekil 1, E). Ancak palatinala yerleştirilmiş mini
vidalar ile birlikte, lingual bölgeye distal yönde bir kuvvetin uygulanması esnasında
molarlar bukkal yönde yayılma eğilimi göstermiştir (7).
62
Şekil 1: MIA ile dentisyonun retraksiyonunun biyomekanikleri
Şekil 2: Çekimsiz tedavilerde uygulanan mekaniklerin ağız içi görüntüsü
Bu işlem, labial ve lingual hazırlanmış araçlarla çekimsiz tedavide de
uygulanabilir. Arka dişlerin bütün halinde retraksiyonunun yapılabildiği bir ankraj
oluşturabilme becerisi tedavi süresini önemli ölçüde kısaltacaktır. Bu tür vakaların
söz konusu tedavi süreleri, geleneksel tedavi süresine göre daha kısadır. Bu sonucu
daha hızlı diş hareketinden ziyade dişlerin en-masse retraksiyonu sayesinde
ulaşılmıştır (7).
63
Bu tür vakalara ait sefalometrik göstergeler, maksiller kesiciler ve maksillermandibular molarların distal yönde hareket ettiğini gösterir ki bu da mini vidaların
dentisyonun bütünsel retraksiyonunu sağlayacak bir ankraj oluşturduğunu gösterir.
Bu yüzden Sınıf II ve III kanin-molar ilişkileri, MIA ile birlikte posterior dişlerin enmasse hareketi ile tedavi edilebilirler. Bunun yanı sıra, MIA Sınıf II ve III dental
ilişkilerin düzeltilmesinde ihtiyaç duyulan intermaksiller elastiklerin kullanımını
ortadan kaldırır. Bu yüzden, ankraj kaybı, okluzal düzlemin eğriliği veya dikey
kontrolün kaybı gibi tepkisel mekanikler ile ilgili bitin endişeleri ortadan kaldırır (7).
İmplant ile mandibular dentisyonu distalize ederken dikkat edilmesi gereken en
önemli nokta, bulunduğu konumdur. Yerleştirme alanını mandibular birinci moların
mezial yüzeyine mümkün olduğunca yakın olmalıdır, çünkü bu, mandibular
dentisyonun enyüksek düzeyde distalizasyona ulaşmasını sağlar. Distalizasyonun ilk
diş hareketi, ana ark teline bağlı bir kaydırma jigi kullanılarak yapılan ikinci moların
posteriora hareketidir ve bunu diğer dişlerin distale hareketi izler (Şekil 3). Molar
distalizasyonu tamamlandığında birinci molar da distale kaymaya başlar. Molar
distalizasyonu tamamlandıktan sonra premolarlar kaydırma jigi ile hareket ettirilirler.
Premolarların distalizasyonu tamamlandıktan sonra anterior dişler arasında boşluklar
oluşabilir. Anterior dişlerin en-massa retraksiyonu için lateraller ile kaninler arasında
kapatıcı looplar yerleştirilir ve elastiklerle vidalara bağlanır. Maksiller dentisyona
intermaksiller elastikler uygulanmadığı için maksiller arkta meziale hareket ve
maksiller molarların ekstrüzyonu engellenmiş ve kesiciler öne yayılmamış olur.
Sonuçta, intraark elastikler ile maksiller dentisyonda flaring ya da ekstrüzyon
oluşturmadan tüm mandibular ark distalize edilmiş olur. (42)
64
Şekil 3: Mandibulada çekimsiz anterior dişlerin retraksiyon mekaniği
Ortodontik mini vidalar, mandibular arkta hem birinci ile ikinci molar arasına,
hem de ikinci premolar ile birinci molar arasına yerleştirilebilir. Birinci ve ikinci
molar arasındaki kortikal kemik kalınlığı ana stabiliteyi sağlayacak düzeydedir; ama
bu bölge pek tavsiye edilmez, çünkü çiğneme sırasında rahatsızlık oluşturabilir.
Böylelikle birinci molar ve ikinci premolar arasındaki alveol kemik, minimum
rahatsızlık ve maksimum stabilite için iyi bir seçim olacaktır. Eğer vida komşu
dişlerin apeks hizalarından uzak olarak yerleştirilirse mental foramen ve mandibular
kanal korunmuş olur (42).
Çekimsiz mandibular retraksiyonda irdelenmesi gereken durumlardan biri,
TMD ile intermaksiller elastik kullanımı arasındaki ilişkidir. Subklinik TMD
gösteren hastalarda Sınıf III elastiklerin kullanımda daha dikkatli olmak gerekir.
Arklar arası basıncın TMD için etiyolojik faktör olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden
potansiyel TMD hastalarında kondiler yüklemeyi azaltacak bu tedavi planı bu tür
hastalarda özellikle tercih edilmelidir (42).
Lingual ortodontik tedavide, maksiller arkta mini vidanın yerleştirilmesi için en
iyi konum, birinci ve ikinci molarlar arası palatal interradiküler alveolar kemiktir.
65
Dikey konumlanmalar istenen diş hareketine göre değişiklik gösterebilir. Daha
öncede belirtildiği gibi, maksiller birinci ve ikinci molarların palatal kökleri arasında
yeterli bir boşluk mevcuttur. Bu yüzden bu bölge uygulamanın yerleştirilebilmesi
için uygun konumda olmalıdır. Mandibular arkta kolay erişim sebebiyle bukkal
şekilde yerleştirilmiş mini vidayı tercih edilebilir. Bu durumda, uygulamanın
mandibular ilk ve ikinci molarlar arası interradikular kemiğe, ikinci molara
distobukkal şekilde ya da retromolar bölgeye yerleştirilmesi tavsiye edilir. Tekrar
bunun seçimi gereken diş hareketinin şekli ve miktarına olduğu kadar, sağlıklı bir
osseoz implant alanının mevcudiyetine göre değişir. Ayrıca şu da belirtilmelidir ki bu
alanlar hem labial hem de lingual uygulama tedavilerinde geçerli tercihlerdir (7).
Bu tedavi yöntemi diş çekimini istemeyen hastaların tedavisi için tercih edilir.
Hastalar mini vidayla ilgili herhangi bir rahatsızlık ya da ağrı hissetmemişlerdir ve
mini vidalar tedavi boyunca hiçbir hareketlilik göstermeyip kolayca çıkarılabilmiştir.
Yerleştirmede ve çıkarmadaki kolaylık ve ankraj kontrolüne kıyasla etkisi ve
potansiyeli uygulamayı yaygınlaştırabilir (7, 42).
2.12.
Kortikotomi Yapılarak Mini Vida Destekli Maksiller Kanin
Retraksiyonu
Ortodontik tedavinin süresinin azaltılması, özellikle yetişkin hastalar için
önemli bir konudur. Tedavi süresinde azalmayla birlikte hızlı ortodontik diş hareketi,
ortodontik tedavi ile cerrahi alveolar kortikotominin kombinasyonu ile azaltılabilir.
Kortikotomi, kortikal kemiğin kasıtlı olarak cerrahi ile yaralandırılmasıdır. Yetişkin
hastalarda bu tekniğin önemli ölçüde tedavi süresini azalttığı savunulmaktadır, çünkü
ortodontik diş hareketi için yoğun kortikal kemiğin direnci kaldırılır. Alveolar
kortikotomi tekniği, periodontal zarar, yetersiz kanlanma nedeniyle diş ve kemik
66
segmentlerinin devitalize olması gibi olası risklerini elimine etmek için zaman içinde
yeniden incelenmiştir (43).
Maksiller
ve
mandibular
sabit
uygulamaların
yerleştirilmesinden
ve
seviyelendirme ve hizalandırma tamamlandıktan sonra iskeletsel ankraj ünitesi
olarak kullanılacak mini vidalar (AbsoAnchor, Dentos, Daegu, Korea; çapı, 1.3 mm;
uzunluğu, 8 mm) maksiller ikinci premolar ile birinci molar arasına çift taraflı olarak
yerleştirilir. Kortikotomiden önceki gün 1 tane birinci maksiller premolarlar rasgele
çekilir. İkincisi hasta cerrahiye hazırlanırken çekilir ve CFO submarjinal LuebkeOchsenbein flep dizaynı kullanılarak yapılır. Bir periodontal sonda ile gingivanın
konturları takip edilerek ve maksiller lateralin mezial yüzeyinden, maksiller ikinci
premoların mezial yüzeyine uzanan serbest diş eti kenarından 4 mm ölçülür (Şekil 1).
Belirli yerlerden insizyon yapılır ve tam kalınlıklı flep kaldırılır. Kortikotomi lateral
kesiciden birinci premolar bölgesiine kadar yapılır. En derin delik yaklaşık olarak
kortikal kemiğin genişliği kadardır. Bundan sonra flep dikkatlice yerine yerleştirilip
dikilir. Maksiller ark teli (0.01630.022-in paslanmaz çelik) ligatürlenir ve retraksiyon
için NiTi coil springler iki tarafta mini vidadan kaninin hookuna 150 g kuvvet
uygulayacak şekilde ayarlandılar (43).
Şekil 1: Kaninin apeksi hizasından yapılacak kortikal perforasyon için flep
dizaynı
67
Bu uygulama için Sınıf II div I malokluzyonu olan hastalar seçilir. Tedavi planı
maksiller birinci premolarların çekimi ve sonrasında maksiller kaninlerin
retraksiyonudur. CFO ile tedavi süresi önemli ölçüde azaltılır çünkü yoğun kortikal
kemiğin direnci ortodontik diş hareketi için kaldırılır (43).
Bu çalışmada, kortikotomi tekniğininde, diş hareketine yardımcı olması ile
tedavi süresinin kısaldığı varsayılmıştır.
CFO ise, ortodontik diş hareketlerinde
yoğun kortikal kemik direncini azalttığından, tedavi süresini azalttığı iddia edilmiştir.
Bu çalışmada, kortikal perforasyonlar, dikey veya subapical kesimler ve palatal
flepin yansıması olmadan, kemiğin bukkal kortikal yüzeyinde yapılır. Bunun
gerekçesi, bukkal kortikotominin neden olduğu RAP, kortikotomi yapılmamış palatal
bölgeyi içermesidir. Ayrıca, bu tekniğin benimsenmesinin ana amaçları, operasyon
süresini ve operasyon sonrası postoperatif hastalarda rahatsızlık oluşması riskini
azaltmasıdır. Submarjinal Luebke-Ochsenbein flep, intrasulkular insizyon kullanan
kortikotomi tedavisinin konvansiyonel flep tasarımının yerine kullanılmıştır. Bu
değişiklikler periodonsiyum üzerindeki herhangi bir etkiyi en aza indirecek cerrahi
prosedürün tedavi sonuçlarını optimize etmeye çalışmıştır (43).
Bilindiği gibi çoğu ortodontik çekim hastasında, ankraj takviyesi önem
taşımaktadır. Etkili ve güvenilir bir ankraj, tedavi sonuçlarını geliştirecektir. Bu
çalışmada mini vidaları, kanin retraksiyonu sırasında daha basit yerleştirme tekniği
ve hasta uyumu güvenilirliğini ortadan kaldırma ihtimali sebepleriyle iskeletsel
ankraj olarak kullanılmaktadır. Seçilen mini vidalar 1,3 mm çapa, 8 mm uzunluğa
sahipir. Bu ölçüler tavsiyelere uygundur. Gerekçe şudur ki; vidaların mekanik
tutunması ve kök yakınlığı veya teması risklerini ortadan kaldırmasını optimize
etmek, tedavi süresince başarısız olunmasını sağlayabilir. Mini vida yerleştirildiği
bölge, non kertenize diş etinden ziyade yapışık dişeti olursa başarı oranı daha yüksek
68
olur, yerleşim ve erişimi daha kolay olur ve mini-vida etrafındaki doku
proliferasyonu olasılığını azalır (43).
Yapılan çalışmanın sonucu olarak, CFO kullanılarak kaninlerin hızlı
retraksiyonu sağlanmıştır. Anterioposterior yönde kaninlerin pozisyonundaki
değişiklik, CFO yapılmamış uygulamalar göre CFO yapılmış uygulamalarda daha
yüksektir. CFO cerrahisi sonrası ilk ikinci ay içinde kaninlerin retraksiyon oranı
belirgin derecede daha fazladır (CFO yapılmamış uygulamalara göre iki kat daha
hızlıdır.). Bu yöntemle kanin retraksiyonu 2-3 ay sonra tamamlanır ki,
CFO
yapılmamış uygulamalarda bu süre içinde kanin retraksiyonu tamamlanamaz (Şekil
2). Tedavi boyunca molarlarda ankraj kaybı meydana gelmez. Bu da mini vidaların
maksimum ankraj istendiği vakalarda kanin retraksiyonu için etkili bir ankraj
oluşturabildiğini göstermektedir. Ayrıca CFO ile hızlı diş hareketi ve tedavi süresinin
kısaltılması, klinik olarak fark edilemeyecek kadar az periodontal yan etkiler
oluşturur (43).
Şekil 2: retraksiyonun ikinci ayında A, Kortikotomi yapılmış bölgede
retraksiyon
tamamlanmış
B,
Kortikotomi
yapılmamış
bölgede
retraksiyon
tamamlanamamış
Sonuç olarak;
1- CFO, kısa ortodontik tedavi süresi isteyen hastalarda etkili bir
yöntemdir.
69
2- The Luebke-Ochsenbein flep dizaynı, orijinal kortikotomi flep
dizaynının uygulanabilir, makul bir versiyonudur.
3- Mini vidalar, molar ankrajının uygulanabilir bir alternatifidir ve kanin
retraksiyonu için basit ve etkili ankraj sağlar (43).
70
3.
SONUÇ
Ankraj olarak ortodontik mini vidanın kullanıldığı tüm keser retraksiyon ve
kanin distalizasyon mekanikleri, mini vidaların getirdiği ortak faydalara sahiptir. Bu
mekanikler, dişlerden ya da yumuşak dokudan destek almadan ya da posterior ankrajı
arttırarak maksimum ankraj sağlayabilir. Bu mekaniklerin ana avantajları hasta
uyumu gereksiniminin en aza indirilmesi, kısa ya da hiç olmayan bekleme periyodu,
laboratuar işine ihtiyaç olmaması, mini vidaların istenilen bölgeye kolayca
yerleştirilip, tedaviden sonra kolayca çıkarılmaları ve daha ucuz maliyetleridir.
Mini vida destekli bu mekaniklerden mandibular mini vida kullanılarak üst
kanin distalizasyonu yöntemi, intermaksiller elastikler kullanıldığından diğer
mekaniklere göre daha fazla hasta uyumu gerektirir.
Kanin retraksiyon springi olarak tanıtılan hibrid retraktörünün kullanımını
kanin distalizasyonunda etki bir yöntemdir, fakat ankrajın daha iyi sağlanabilmesi
için daha geniş çaplı vidalardan destek alınabileceği vurgulanmaktadır.
Ark teline yerleştirilen shoe hook ve anterior hook, yerleştirildikleri bölgeye ve
uzunluklarına göre değişik yönlerde diş hareketi sağlamaktadır. Hook ile mini vida
arasına retraksiyon kuvvetini oluşturması için yerleştirilen NiTi coil spring devamlı
kuvvet uygular, zamana karşı kuvvetin bütünlüğü korunur ve aynı amaçla
yerleştirilen elastik zincirlere göre daha hızlı diş hareketi sağlar. Elastik zincirlerin
daha geniş kullanım alanları vardır: hem intramaksiller hem de intermaksiller olarak
kullanılabilirler. Farklı yerleşimlerine göre değişik farklı diş ve çene hareketi
sağlarlar. Elastiklerden kaynaklanan kuvvet dinamiktir, çünkü çenenin açılıp
kapanmasıyla kuvvetin şiddeti ve yönü değişir. Elastikler daha hijyeniktir, dişetini
irrite etmez ve hasta tarafından daha kolay tolare edilebilirler. Fakat elastik zincirler
zamanla güçlerinin çoğunu kaybederler ve belirli sürelerle değiştirilmeleri
71
gerekmektedir. İntermaksiller olarak kullanılan elastikler hasta uyumunu da
gerektirir.
Tedavi süresince daha estetik görünüş, mini vidaların midpalatal bölgeden
uygulanması, lingual braketler ve kaninlerinin vestibülüne yerleştirilen şeffaf lever
kol uygulaması ile sağlanabilir. Midpalatal bölgeden daha fazla ankraj sağlanması
için o bölgeye yerleştirilen iki mini vida splintlenip kullanılmalıdır ve böylece
tedavinin başarısı da artmış olacaktır.
Keser retraksiyon mekaniklerinde mini vidalar yerine kullanılan C-implantlar,
mini vidaların klasik avantajlarından farklı olarak sisteme birçok fayda sağlarlar. Cimplantların SLA ile işlem görmüş tutucu yüzeyleri daha fazla osteointegrasyon
potansiyeli gösterir ve ağır kuvvetlere dayanmak için tasarlanmıştır. Baş kısmı vida
kısmına sürtünme ile bağlanır; bu özelliği, yapışma olmadan mekaniksel retansiyon
sağlar. Bu retansiyon, osteointegrasyonun kuvvetin rotasyonel bileşkelerine karşı
koyması sırasında torku kontrol etmede ve üç boyutlu diş hareketi sağlamak için
yeteri kadar güçlüdür. Baş ile vida gövdesi arasındaki uzun aralık, retraksiyon
sırasında gingival irritasyonu engeller ve çok yönlü elastiklerin uygulanmasını
mümkün kılar. Bu yöntemde, posterior dişler üzerine bonding ya da bantlama ya da
braketleme yapılmaz.
Biocreative terapi tip II tekniğinde, tek ankraj kaynağı olarak osteointegre Cimplantlar, NiTi overlay intruzyon ark teli ve retraksiyon hooku kullanılarak, üç
boyutlu diş hareketi sağlanır. Bu sistemdeki ARH uzunluğu kanin dişteki retraksiyon
miktarında etkilidir.
Bu mekaniklerin yerleştirilmesinden önce kanin dişin apeksi hizasından
kortikotomi uygulanması, ortodontik diş hareketi için yoğun kortikal kemiğin direnci
kaldırmakta ve böylece en hızlı diş hareketini sağlamaktadır.
72
Tüm bu yöntemlerin bir çok benzer yönleri, ortak faydaları ve birbirlerine göre
farklı avantajları vardır. Hangi mekaniğin kullanılacağına ise, tedavinin hedefine,
hastanın beklentilerine ve uyumuna göre karar verilmelidir.
73
4. Kaynaklar
1- Güvenç TN, Kocadereli İ. Ankraj Sistemlerine Genel Bakış: Ortodontide Mikro
implant Ankraj Sistemleri. CÜ Dişhek Fak Derg, 2006; 9: 1.
2- Upadhyay M, Yadav S, Patil S. Mini-İmplant Anchorage For En-Masse Retraction
Of Maxillary Anterior Teeth: A Clinical Cephalometric Study. Am J Orthod
Dentofacial Orthop, 2008; 134: 803.
3- Angle E; Malocclusion Of Teeth. Philadelphia: S. S. White Dental Manufacturing
Company, 1907, S. 224.
4- Herman RJ, Currier GF, Miyake A. Mini-İmplant Anchorage For Maxillary
Canine Retraction: A Pilot Study. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2006; 130: 228.
5- Choi NC, Park YC, Lee HA, Lee KJ. Treatment Of Class II Protrusion With
Severe Crowding Using Indirect Miniscrew Anchorage. Angle Orthod, 2007; 77:
1109.
6- Park HS; Kwon TG. Sliding Mechanics With Microscrew Implant Anchorage.
Angle Orthod, 2004; 74: 703–710.
7- Park HS, Kwon TG, Sung JH. Nonextraction Treatment With Microscrew
Implants. Angle Orthod 2004; 74: 539–549.
8- Chung KR, Cho JH, Kim SH, Kook YA, Cozzani M. Unusual Extraction
Treatment İn Class II Division 1 Using C-Orthodontic Mini-Implants Angle Orthod,
2007; 77: 155.
9- Park HS, Lee SK, Kwon OW. Group Distal Movement Of Teeth Using
Microscrew Implant Anchorage. Angle Orthod, 2005; 75: 602–609.
10- Upadhyay M, Yadav S, Nagaraj K, Patil S. Treatment Effects Of Mini-İmplants
For En-Masse Retraction Of Anterior Teeth İn Bialveolar Dental Protrusion Patients:
A Randomized Controlled Trial. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2008; 134: 18-29.
11- Chae JM. Unusual Extraction Treatment Of Class I Bialveolar Protrusion Using
Microimplant Anchorage. Angle Orthod, 2007; 77: 367.
12- Kim YH, Yang SM, Kim SW, Lee JY, Kim KE, Gianelly AA, Kyungg SH.
Midpalatal Miniscrews For Orthodontic Anchorage: Factors Affecting Clinical
Success. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2010; 137: 66-72.
74
13- Memili B, Başçiftçi FA. Çekimli Vakalarda Mikrovida Yöntemi İle Üst Kanin
Distalizasyonunun Ankraj Yönünden Değerlendirilmesi. SÜ Dişhek Fak Derg, 2009;
18: 161-169.
14- Thiruvenkatachari B, Ammayappan P, Kandaswamy R. Comparison Of Rate Of
Canine Retraction With Conventional Molar Anchorage And Titanium İmplant
Anchorage. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2008; 134: 30.
15- Burstone CJ, Koening HA. Optimizing Anterior And Canine Retraction. Am J
Orthod Dentofacial Orthop 1976; 70: 1-19.
16- Ziegler P, Ingervall B. A Clinical Study Of Maxillary Canine Retraction With A
Retraction Spring And With Sliding Mechanics. Am J Orthod Dentofacial
Orthop, 1989; 95: 99-106.
17- Boester CH, Johnson LE. A Clinical İnvestigation Of A Concepts Of
Differential And Optimal Force İn Canine Retraction. Angle Orthod, 1974; 44: 113119.
18- Staggers JA, Germane N. Clinical Considerations İn The Use Of Retraction
Mechanics. J Clin Orthod, 1991; 25: 364-369.
19- Çetinşahin A. Çekimli Olgularda Zigoma Ankrajının Kanin Retraksiyonuna
Etkilerinin İncelenmesi. Doktora Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Dişhekimliği
Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, Ankara 2007.
20- Tosun Y. Sabit Ortodontik Apareylerin Biyomekanik Prensipleri. Ege
Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1999.
21- Williams R, Hosila FJ. The Effect Of Different Extraction Sites Upon İncisor
Retraction. Am J Orthod 1976; 69: 388-410.
22- Huffman DJ, Way DC. A Clinical Evaluation Of Tooth Movement Along Arch
Wires Of Two Different Sizes. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 1983; 83: 453-459.
23- Garner LD, Allai WW, Moore BK. A Comparison Of Frictional Forces During
Simulated Canine Retraction Of A Continuous Edgewise Arch Wire. Am J Orthod
Dentofacial Orthop, 1986; 90: 199-203.
24- Kayalıoglu M, Uzel İ, Toroglu MS. Üst Kesici Retraksiyonu. Türk Ortodonti
Dergisi 2004; 17: 126-139.
75
25- Ludwig B, Glasl B, Lietz T, Lisson JA. Mini Vidalar - Pratikte Temel Bir Nokta
26- Park H, Bae S, Kyung H, Sung J. Micro-İmplant Anchorage For Treatment Of
Skeletal Class-I Bialveolar Protrusion. J Clin Orthod, 2001; 35: 417-422.
26- Bae SM, Park HS, Kyung HM, Kwon OW, Sung JH. Clinical Application Of
Micro-İmplant Anchorage. J Clin Orthod, 2002; 36: 298-302.
27- Bayram M, Nur M, Kılkış D. Mandibular Mini Vida Desteği İle Sınıf II Kanin
İlişkisinin Düzeltilmesi. Türkiye Klinikleri J Dental Sci. 2009; 15(1): 69-72.
28- Ouyang L, Zhou Yh, Fu Mk, Dıng P. Extraction Treatment Of An Adult Patient
With Severe Bialveolar Dentoalveolar Protrusion Using Microscrew Anchorage.
Chinese Medical Journal 2007; 120(19): 1732-1736.
29- Kyu-Rhim Chung, Gerald Nelson, Seong-Hun Kim, And Yoon-Ah Kook. Severe
Bidentoalveolar Protrusion Treated With Orthodontic Microimplant-Dependent EnMasse Retraction Am J Orthod Dentofacial Orthop 2007; 132: 105-1.
30- Eric J. W. Liou And Peter M. H. Chang. Apical Root Resorption İn Orthodontic
Patients With En-Masse Maxillary Anterior Retraction And İntrusion With
Miniscrews Am J Orthod Dentofacial Orthop 2010; 137: 207-12.
31- Kim TW, Kim HW; Clinical Application Of Orthodontic Mini-implant. Myung
Mun Publishing, Korea, 2008; 76.
32- Park YC, Choi YJ, Choi NC, Lee JS. Esthetic Segmental Retraction Of
Maxillary Anterior Teeth With A Palatal Appliance And Orthodontic Mini-İmplants.
Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2007; 131: 537.
33- Chung KR, Nelson G, Kim SH, Kook YA. Severe Bidentoalveolar Protrusion
Treated With Orthodontic Microimplant-Dependent En-Masse Retraction. Am J
Orthod Dentofacial Orthop, 2007; 132: 105-15.
34- Oyonarte P, Pilliar RM, Deporter D, Woodside DG. Periimplant bone response
to orthodontic loading: part 1. A histomorphometric study of the effects of implant
surtace design. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2005; 128: 173–181.
35- Oyonarte P, Pilliar RM, Deporter D, Woodside DG. Periimplant bone response
to orthodontic loading: part 2. Implant surface geometry and its effect on regional
bone remodeling. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2005; 128: 182–189.
76
36- Mo SS, Kim SH, Sung SJ, Chung KR, Chun YS, Kook YA, Nelsong G. Factors
Controlling Anterior Torque With C-İmplants Depend On En-Masse Retraction
Without Posterior Appliances: Biocreative Therapy Type II Technique. Am J Orthod
Dentofacial Orthop 2011; 139: 183-191.
37- Burstone CJ. The Segmental Arch Approach To Space Closure. Am J Orthod,
1982; 82: 361-78.
38- Choi NC, Park YC, Lee HA, Lee KJ. Combined Use Of Miniscrews And Clear
Appliances For The Treatment Of Bialveolar Protrusion Without Conventional
Brackets. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2009; 135: 671-81.
39- Upadhyay M, Yadav S, Nandac R. Vertical-Dimension Control During EnMasse Retraction With Mini-İmplant Anchorage. Am J Orthod Dentofacial Orthop
2010; 138: 96-108.
40- Ammar HH, Ngan P, Crout RJ, Mucino VH, Mukdadi OM. Three-Dimensional
Modeling And Finite Element Analysis İn Treatment Planning For Orthodontic
Tooth Movement. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2011; 139: 59-71.
41- Chung KR, Kim SH, Choo HR, Kook YA, Copee JB. Distalization Of The
Mandibular Dentition With Mini-İmplants To Correct A Class III Malocclusion With
A Midline Deviation. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 2010; 137: 135-46.
42- Shadw Mohammed Badr El-Din Aboul-Ela, Amr Ragab El-Beialy, Karim
Mohamed Fawzy El-Sayed, Essam Mohamed Nassef Selim, Nagwa Helmy ELMangoury, Yehya Ahmed Mostafad. Miniscrew İmplant-Supported Maxillary
Canine Retraction With And Without Corticotomy-Facilitated Orthodontics. Am J
Orthod Dentofacial Orthop 2011; 139: 252-9.
43- Drobocky OB, Smith RJ. Changes İn Facial Profile During Orthodontic
Treatment With Extraction Of Four First Premolars. Am J Orthod Dentofacial
Orthop, 1989; 95: 220-30.
44- Kusnoto J, Kusnoto H. The Effect Of Anterior Tooth Retraction On Lip Position
Of Orthodontically Treated Adult Indonesians. Am J Orthod Dentofacial Orthop,
2001; 120: 304-7.
45- Roos N. Soft-Tissue Profile Changes İn Class II Treatment. Am J Orthod, 1977;
72: 165-75.
46- Talass MF, Talass L, Baker RC. Soft-tissue profile changes resulting from
retraction of maxillary incisors. Am J Orthod Dentofacial Orthop, 1987; 91: 385-94.
77
47- Creekmore TD. Where Teeth Should Be Positioned İn The Face And Jaws And
How To Get Them There. J Clin Orthod 1997; 31: 586-608.
78
ÖZGEÇMİŞ
01.01.1988 yılında Bornova’da doğdum. İlkokulu, İzmir Yavuz Selim
İlköğretim okulunda okudum. Liseyi, İzmir Karşıyaka Anadolu Lisesinde okudum.
2006’da Ege Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesini kazandım.
79
Download