Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem DERLEME KORONER ARTER BYPASS GREFTLEME CERRAH‹S‹ GEÇ‹REN HASTALARDA GÖRÜLEN GASTRO‹NTEST‹NAL S‹STEM DE⁄‹fi‹KL‹KLER‹ Aynur CAMKIRAN (AC), Asl› DÖNMEZ (AD) (AC) Konya E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i (AD) Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal› ÖZET Kalp cerrahisi geçiren hastalarda gastrointestinal sistemde (G‹S) komplikasyon görülme oran› % 0,3-2’dir. Alt ve üst G‹S kanamalar›, gastroözefajit, kolit, intestinal iskemi, pankreatit, karaci¤er yetmezli¤i, kolesistit, peptik ülser perforasyonu, divertikülit, intestinal oklüzyon ve/veya bu komplikasyonlar›n kombinasyonu fleklinde görülebilen G‹S komplikasyonlar› nadir olmakla birlikte, yüksek mortalite ile seyretmekte ve postoperatif tüm ölümlerin yaklafl›k olarak % 15’inden sorumlu tutulmaktad›r. Bu derlemede; gastrointestinal sistem komplikasyonlar›n›n insidans›, do¤as›, öngörülen risk faktörleri, patogenez ve komplikasyonlar›n de¤erlendirilmesinde kullan›lan diagnostik test ve belirteçler tart›fl›ld›. ANAHTAR KEL‹MELER: Kardiyopulmoner bypass; Aç›k kalp cerrahisi; Gastrointestinal komplikasyonlar SUMMARY GASTROINTESTINAL COMPLICATIONS IN PATIENTS UNDERGOING CORONARY ARTERY BYPASS GRAFTING SURGERY The incidence of gastrointestinal system (GIS) complications in patients undergoing cardiopulmonary bypass, changes between 0.3-2 %, include lower and upper GIS bleedings, gastroesophagitis, colitis, intestinal ischemia, pancreatitis, liver failure, cholecystitis, peptic ulcer perforation, diverticulitis, and/or intestinal occlusion. Although these complications are rare they are associated with high mortality and account for nearly 15 % of all postoperative deaths. In this review, the incidence and nature of GI complications, suggested risk factors, pathogenesis, and the diagnostic tests and markers that are used for determining these complications are discussed. KEYWORDS: Cardiopulmonary bypass; Open heart surgery; Gastrointestinal complications G‹R‹fi Kalp cerrahisi sonras› gastrointestinal sistemde (G‹S) komplikasyon görülme oran› % 0,3-2’dir. Alt ve üst G‹S kanamalar›, gastroözefajit, kolit, intestinal iskemi, pankreatit, karaci¤er yetmezli¤i, kolesistit, peptik ülser perforasyonu, divertikülit, intestinal oklüzyon ve/veya bu komplikasyonlar›n kombinasyonu fleklinde görülebilen G‹S komplikasyonlar› nadir olmakla birlikte, yüksek mortalite ile seyretmekte ve postoperatif tüm ölümlerin yaklafl›k olarak % 15’inden sorumlu tutulmaktad›r (1). Gastrointestinal problemlerin ço¤unda esas sebebin splanknik hipoperfüzyon oldu¤u konusunda fikir birli¤i vard›r. Bununla beraber, splanknik kan ak›m›n› olumsuz yönde etkileyebilecek çok fazla faktör oldu¤undan splanknik kan ak›m› üzerine bir ilaç veya yöntemin yararl› veya zararl› oldu¤unun söylenmesi oldukça zordur. Mortalitenin artmas›nda; postoperatif dönemde mekanik ventilasyona bir süre devam edilmesi, bu amaçla sedatif ve analjezik ajanlar›n kullan›lmas›, dolay›s›yla semptomlar›n maskelenerek tan›da geç kal›nmas›n›n etkili oldu¤u düflünülmektedir (2). Farkl› çal›flmalarda de¤ifliklik göstermekle birlikte G‹S komplikasyonu geliflmesine neden olan baz› risk faktörleri tan›mlanm›flt›r (1, 3, 4). Bunlar ileri yafl, ejeksiyon fraksiyonu (EF) düflüklü¤ü veya konjestif kalp yetmezli¤i, böbrek yetmezli¤i, acil cerrahi, reoperasyon, kapak cerrahisi veya kombine cerrahiler, kalp transplantasyonu, kardiyopulmoner bypass (KPB) ve kros-klemp (XC) süresi, pulsatil olmayan ak›m ve hipotermidir. Mangi ve ark. taraf›ndan da 8709 ard›fl›k hastan›n retrospektif olarak incelendi¤i çal›flmada kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›, diyabetes mellitus, geçirilmifl serebrovasküler olay, hipertansiyon, böbrek yetmezli¤i, periferik damar hastal›¤› bulunmas› ve kalp ritminin atriyal fibrilasyonda olmas› risk faktörü olarak tan›mlanm›flt›r (5). 1 Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 Literatürde KPB ve G‹S komplikasyonlar› ile ilgili görüfller farkl›l›k göstermektedir (6-9). KPB ile G‹S komplikasyonlar› aras›nda direkt iliflki oldu¤unu, G‹S kanama s›kl›¤›n›n KPB ile yükseldi¤ini bildiren çal›flmalar olmakla birlikte, KPB uygulanmas› ile G‹S komplikasyonu geliflimi aras›nda önemli bir iliflki olmad›¤›n› savunan çal›flmalar da vard›r. Farkl› görüfller olmas›na ra¤men KPB s›ras›ndaki visseral vazokonstrüksiyonun G‹S komplikasyonu geliflimine katk›da bulundu¤u kabul edilmektedir. KARD‹YOPULMONER BYPASS’IN GASTRO‹NTEST‹NAL ETK‹LER‹ ‹lk olarak 1953 y›l›nda John H. Gibbon taraf›ndan baflar›l› bir flekilde kullan›lan KPB, cerrahi ifllem s›ras›nda cerrahi görüflün ve güvenli¤in sa¤lanmas› amac›yla kalp ve akci¤er fonksiyonlar›n›n bir süreli¤ine ekstrakorporeal olarak gerçeklefltirilmesidir. KPB uygulamas›nda, kalbin fizyolojik çal›flmas›na göre önemli farkl›l›klar vard›r. Bunlar; kan›n KPB devre yüzeyleri ile temas›, pulsatil kan ak›m›n›n laminar ak›ma de¤iflmesi, kalbin kardiyopleji ile so¤uk iskemiye maruziyeti, hipotermi ve beyin, böbrekler, akci¤erler ve karaci¤erin iskemi/reperfüzyonudur. Tüm bu bilinen yan etkilerinin d›fl›nda KPB uygulamas› ile splanknik alanda, dolay›s›yla gastrointestinal sistemde de de¤ifliklikler meydana gelmektedir. Visseral, splanknik veya gastrointestinal organlar çölyak, süperiyor ve inferiyor mezenterik arterler taraf›ndan beslenen mide, ince ve kal›n barsaklar, pankreas, dalak, karaci¤er ve safra kesesidir. KPB s›ras›nda splanknik yatakta önemli de¤ifliklikler meydana gelmektedir (10). Normal koflullarda kalp debisinin % 20’si barsaklara gelirken hemodinamik bir stres veya flok s›ras›nda bu oran azal›r. Splanknik dolafl›m, hipovolemi ve kalp debisinin düfltü¤ü durumlarda koruyucu rol oynayarak di¤er organlar›n kan ak›m›n›n yaklafl›k % 15 artmas›na neden olur. ‹ntestinal ve hepatik dolafl›mdaki otoregülasyon vücudun di¤er bölgelerindeki otoregülasyona göre daha zay›ft›r, ancak karaci¤er kendini hipoksi ve iskemiye karfl› barsaktan daha iyi korur (1, 3). Hemodinamik stres veya flok d›fl›nda hipoterminin de splanknik kan ak›m›n› azaltt›¤› bilinmektedir (11). KPB’nin olumsuz etkilerine ilave olarak hastada G‹S komplikasyonu için risk faktörlerinin bulunmas›, koroner arter cerrahisi sonras›nda G‹S komplikasyonu geliflimine katk›da bulunur (6). Anestezi ve cerrahi giriflime ba¤l› geliflen stres cevap ile antikoagülasyon, hipotermi ve KPB’ye ba¤l› oluflan hormonal stres cevap olay›n boyutunu art›r›r. Bu cevap hemodilüsyon ve non- 2 Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem pulsatil ak›m ile birleflince organ hasar› için tüm flartlar bir araya getirilmifl olur. Di¤er tüm organ sistemlerinde oldu¤u gibi G‹S de KPB s›ras›ndaki vazoaktif uyar› ve mikroembolilere maruz kalmakla birlikte G‹S’te di¤er sistemlere k›yasla daha az klinik belirti ortaya ç›kmaktad›r. Koroner arter bypass greftleme cerrahisi (KABG) sonras›nda G‹S’te görülen de¤ifliklikler, düflük kalp debisi ve visseral hipoperfüzyonun neden oldu¤u mukozal iskemi ve nekrozdan kaynaklanmaktad›r. Stres ülserleri, mukozal atrofi ve stres ülser profilaksisine ba¤l› bakteriyel ço¤alma, permeabilite art›fl› ve bariyer fonksiyon kayb› bakteriyel translokasyona, sepsise ve multiorgan yetmezli¤ine zemin haz›rlayabilir (12). Yine KPB, mukozal kan ak›m›nda azalmaya neden olarak mezenterde nötrofil sekestrasyonuna yol açar. Böylece hem sistemik inflamatuar yan›t oluflumunu stimule ederek (13) hem de KPB s›ras›nda sal›verilen vazopressin, katekolaminler, tromboksan A2 ve B2 ile mukozal kan ak›m›nda redistribüsyona neden olarak vazokonstriksiyona ve mukozal iskemiye katk›da bulunabilir (14). Off-Pump koroner arter cerrahisinin (OPCAB) KPB’nin olumsuz etkilerini ortadan kald›rd›¤› için sistemik inflamatuar cevab› azaltt›¤› ve organ sistemleri için daha uygun fizyolojik flartlar›n oluflmas›na izin verdi¤i kabul edilmektedir (15). OPCAB cerrahisi morbiditeyi azaltmas› ve major organ sistemleri üzerine olan olumlu etkileri nedeniyle son zamanlarda popülarite kazanm›flt›r (16). OPCAB cerrahinin etkilerinin incelendi¤i çal›flmalarda, OPCAB sonras›nda sistemik vazokonstriksiyonun ve inotrop ihtiyac›n daha az oldu¤u rapor edilmifltir (17). Özellikle kritik hastalarda bu durumun organ fonksiyonlar›n› olumlu yönde etkileyebilece¤i bildirilmektedir (18). Bununla birlikte, OPCAB ile KPB sonras›nda oluflan inflamatuar yan›tta hafifleme görülse de bu durumun klinik anlamda etkisinin çok belirleyici olmad›¤› da bildirilmektedir (19). GASTRO‹NTEST‹NAL HASARIN MEKAN‹ZMALARI Kalp cerrahisi sonras›nda gastrointestinal organ hasar› görülme s›kl›¤› nadir olsa da görüldü¤ü zaman yüksek mortalite ile iliflkilidir. Kalp cerrahisi sonras› geliflen sistemik inflamatuar yan›t sendromunun (SIRS) bafllamas›nda ve devam›nda büyük oranda splanknik iskeminin anahtar rol oynad›¤› kabul edilmektedir. ‹ntraabdominal organ hasar›na böbrekler veya akci¤er, kalp, beyin gibi daha uzak organ hasarlar›n›n eklenmesi morbiditeyi art›r›r; bazen de çoklu organ yetmezli¤ine hatta ölüme neden olur (3). Ekstrakorporeal dolafl›m s›ras›nda non-pulsatil ak›m kullan›ld›¤›nda sistemik vasküler rezistansta progresif Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 bir art›fl meydana geldi¤i bildirilmektedir (19). Renal arterlerde pulsatil ak›m›n kayb› ile birlikte KPB s›ras›ndaki ortalama arter bas›nc› (OAB) azalmas›, renin sal›verilmesine neden olur. Renin-anjiotensin aks›n›n son ürünü olan anjiotensin II oluflur. Anjiotensin II oldukça selektif bir mezenterik vazokonstrüktördür ve KPB s›ras›nda sistemik vasküler rezistans indeksinin daha da artmas›na neden olur (19). Kardiyojenik flok uygulanan hayvan modelinde mekanik olmayan mezenter iskemisinde anjiotensin II’nin rolü oldu¤u gösterilmifltir (20). Ancak bypass s›ras›ndaki mukozal hipoperfüzyonun tek sorumlusunun da anjiotensin II olmad›¤› ak›lda tutulmal›d›r. Gastointestinal komplikasyonlar›n büyük ço¤unlu¤u splanknik iskemiye ba¤l› geliflir. Bu nedenle, hasar›n önlenmesi için splanknik perfüzyonu etkileyen faktörler üzerinde daha çok durulmas› gerekir. Karaci¤er, mide, duodenum ve pankreas›n beslenmesi çölyak trunkus taraf›ndan sa¤lan›r. Süperiyor mezenterik arter ince barsak, ç›kan ve transvers kolonu besler, duodenum ve pankreasa da dallar verir. ‹nferiyor mezenterik arter ise inen ve sigmoid kolonu besler. Kalp debisinin % 20’sini (0,5-0,8 Ldak-1m-2) splanknik sistem al›r. Splanknik sistemin oksijen ekstraksiyon oran› 0,22-0,35 aras›nda de¤iflir. Splanknik organlar vücut a¤›rl›¤›n›n sadece % 10’unu olufltururken, total kan volümünün % 25’ini al›r. Vücutta ikinci bir üçüncü boflluk gibi davranan splanknik kan, yaklafl›k 800 mL olup gerekti¤inde sistemik dolafl›ma ototransfüzyon yapar. Dalak sadece 100 mL kan içerir, ancak bu kan›n eritrosit miktar› oldukça yüksektir. Splanknik dolafl›m hipovolemi ve düflük kalp debisi durumlar›nda önemli koruyucu rol al›r. Katekolaminlere cevap olarak oluflan sempatik uyar› ve renin-anjiotensin stimülasyonu ile splanknik vazokonstrüksiyon olur ve total sistemik vasküler rezistans % 25 artar. Bunun sonuncunda da splanknik bölgeden sistemik dolafl›ma total kan ak›m›n›n % 15’i kadar kan geçifli olur. KPB s›ras›nda da G‹S’te bu etkilere benzer etkiler oluflmaktad›r. Splanknik hipoperfüzyon normal bir savunma mekanizmas›d›r ve iyi tolere edilir. Bununla birlikte, hipoperfüzyonun ciddi ve uzun süreli oldu¤u durumda bu mekanizma, splanknik iskemi ve organ hasar›na neden olabilir. G‹S kanamalar›, barsak iskemisi, pankreatit, tafls›z kolesistit, hepatik nekroz ve karaci¤er fonksiyonlar›nda bozulma olabilir. Ayr›ca splanknik iskemi-reperfüzyon sistemik inflamatuar yan›t› tetikleyebilir. Tüm bunlara ek olarak, intestinal bariyer kayb› nedeniyle endotoksin, bakteri ve di¤er maddelerin absorbsiyonu sonucunda SIRS, uzak organ hasar›, çoklu organ yetmezli¤i de tabloya eklenebilir (3, 21, 22, 23). Kan ak›m›n›n redistribüsyonu sonucu, kan ak›m› mukozadan seroza ve muskularise do¤ru yer de¤ifltirir. Bunun sonucunda bakteri- Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem yel translokasyona neden olabilen mukozal hipoksi ve intestinal geçirgenlikte art›fl olur. Mortalitenin yüksek olmas›nda temel neden, tan›da gecikmeye ba¤l› tedavi gecikmesidir. Ayr›ca KPB’de azalan kan ak›m› sonucu geliflen renal hipoperfüzyon ve hipotermi de do¤rudan vazokonstriksiyon etkisiyle renin-anjiotensin mekanizmas›n› harekete geçirir. KPB s›ras›nda ve sonras›nda art›fl gösteren anjiotensin II oldukça kuvvetli bir vazokonstriktördür (24-26). Bunun yan›nda, kan›n yabanc› yüzeyler ile temas› sonucu humoral amplifikasyon sistemleri (kinin-kallikrein, kompleman sistemleri, koagülasyon-fibrinolitik sistem aktive olmakta), serbest oksijen radikalleri ve mononükleer hücrelerin aktivasyonu ile sitokinler gibi dokularda zararl› aminler ortaya ç›kmaktad›r. Bu yollarla mikrosirkülasyonda oluflan granülosit agregasyonlar›na, trombozise, partikül ve hava embolilerine ba¤l› oklüzyonlar organ iskemisi ve disfonksiyonlar› ile sonuçlanmaktad›r (27-29). Bu yolla oluflan iskemi, hipotermi ve aterosklerozun da etkisiyle özellikle submukozal alanda etkili olur ve KPB süresi uzad›¤›nda tam kat duvar nekrozu ve perforasyonu ile sonuçlanabilir. KPB s›ras›nda, hipotermi ve hipoperfüzyon sonucu geliflen iskemik-hipoksik bozulma öncelikle barsak mukozas›nda villuslar›n tepesinden bafllar. Bunun sonucunda transselüler transport, permeabilite ve intestinal absorbsiyon bozulur. KPB sonras› geçici intestinal permeabilite bozuklu¤u geliflti¤i çal›flmalarda gösterilmifltir. Bu durum, normalde G‹S’de bulunan bakteri ve endotoksinlerin portal ve sistemik dolafl›ma kat›larak septik flok gibi yaflam› tehdit eden ciddi tablolar›n görülmesine yol açmaktad›r (24). Gastrointestinal sistem komplikasyonlar›n›n bakteriyemi ve endotoksemi yolu ile çoklu organ yetmezli¤inin tetikleyicisi oldu¤u bildirilmektedir (30-31). Aç›k kalp cerrahisi sonras›nda geliflen gastrointestinal komplikasyonlarda patogenez genellikle multifaktöriyeldir ve sorumlu tutulan faktörler flöyle özetlenebilir: • Hemodinamik bozukluk (Kalp debisi ve oksijen sunumunda azalmaya neden olur) • SIRS (Hem kan ak›m›n›n redistribüsyonunda hem de oksijen gereksinimi/sunumunda dengesizli¤e yol açar) • Ateroemboli (Özellikle aterosklerotik de¤ifliklikleri fazla olan hastalarda visseral organlar› besleyen damarlarda geliflen emboliler organ perfüzyonunun bozulmas›na neden olur) • Uzam›fl mekanik ventilasyon (Mekanik ventilayon süresinin uzamas› splanknik hipoperfüzyona ve inflamatuar mediatörlerin sal›verilmesine neden olur). 3 Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem SPES‹F‹K GASTRO‹NTEST‹NAL HASAR T‹PLER‹ KPB hastalarda fizyolojik strese neden olmaktad›r. Bu dönemde gözlenebilen hipovolemi, hipotansiyon ve hipoperfüzyon stres ile birlikte bir tak›m abdominal sendromlar›n geliflmesine yol açabilir. Bildirilen G‹S komplikasyon insidans› ve bunlara ba¤l› mortalite oranlar› Tablo 1’de görülmektedir (3). Tablo 1. G‹S komplikasyonlar›n›n insidans ve mortaliteleri (3) ‹nsidans Mortalite G‹ kanama % 30,7 % 26,9 Barsak iskemisi % 17,7 % 71,3 Pankreatit % 11,2 % 27,5 Kolesistit % 10,9 % 26,9 Paralitik ileus % 4,5 % 10,8 Ülser perforasyonu % 4,2 % 43,8 Karaci¤er yetmezli¤i % 3,5 % 74,4 Divertikülit % 2,6 % 17,1 %2 % 18,5 % 6,7 - ‹nce barsak obstrüksiyonu Di¤er (konstipasyon, distansiyon, vb) Kalp cerrahisi sonras›nda visseral komplikasyon geliflimi mortaliteyi önemli oranda art›r›r. ‹zole G‹S komplikasyonu daha az görülürken hastalar genellikle çoklu organ yetmezli¤inden kaybedilir. Kalp cerrahisi geçiren hastalarda geliflebilecek G‹S komplikasyonlar› afla¤›da k›saca özetlenmektedir. Peptik ülser: Peptik ülser hastal›¤› olan hastalarda cerrahi stres vb. nedenler gastrointestinal hemoraji veya perforasyonla sonuçlanabilir (27, 32). Gastrointestinal hemoraji kalp cerrahisinden sonra % 0,35-3 oran›nda görülebilmektedir (33, 34). Hastan›n yafl›n›n ileri olmas› ve gastrointestinal kanama öyküsü bulunmas› postoperatif hemoraji için önemli bir belirleyicidir (35). Genellikle duodenal ülser, gastrik erozyon veya gastrit nedeniyle geliflir ve postoperatif ilk haftan›n sonunda melena ve hematemez ile bulgu verir (35, 36). Kesin tan› üst G‹S endoskopisi ile konulabilir (37). Ciddi kanamalar›n hemodinami üzerine olumsuz etkileri oldu¤u bilinmektedir. Kalp cerrahisi sonras› görülen ciddi gastroduodenal hemorajinin mortalitesi % 30 civar›ndad›r. Büyük oranda iskemik visseral hasara ba¤l› geliflen gastrointestinal hemoraji riskini azaltmak için KPB süresini azaltmak ve KPB s›ras›nda pulsatil ak›m› sa¤lamak gerekti¤i bildirilmektedir (38). Peptik ülseri olan hastalar›n % 0,02-0,08’inde ülser perforasyonu görülebilmektedir. Ülser perforasyonu tan›s›n›n yar›s› rutin olarak çekilen akci¤er filminde serbest hava görülmesi ile saptan›rken baz› hastalarda kar›n a¤r›s› veya distansiyon ile bulgu verir. Perfore ülserde mortalite oran› % 30-50 aras›nda de¤iflmektedir (35, 37). Risk alt›nda oldu¤u düflü- 4 nülen hastalarda profilaksi amac›yla rutin olarak H2 reseptör antagonisti veya proton pompa inhibitörleri verilebilir (35). Aktif peptik ülseri olan hastalarda uzun süreli antikoagülan tedavi verilirken dikkatli olunmal›d›r. Akut pankreatit: Kalp cerrahisi sonras›nda hastalar›n % 25-35’inde asemptomatik amilaz yüksekli¤i görüldü¤ü, % 1-2’sinde ise akut pankreatit geliflebildi¤i bildirilmektedir (39, 40). Bununla birlikte, aç›k kalp cerrahisi sonras›nda klasik pankreatit semptom ve bulgular› olmad›¤›ndan veya flüphe edilmedi¤inden, gerçekte olandan daha az pankreatit rapor edilmektedir (40). Kalp cerrahisi geçiren hastalar›n postmortem incelemelerinde % 16-25 oran›nda pankreas hasar› oldu¤u görülmüfltür (39, 41). Pankreatit, operasyondan birkaç gün sonra epigastrik a¤r›, bulant›, atefl, lökositoz, amilaz ve lipaz de¤erlerinde yükselme ile kendini gösterir. Enzim aktivitelerindeki art›fl her zaman pankreatite spesifik de¤ildir ve bulgulara klini¤in de efllik etmesi gerekir. Kesin tan› kontrastl› bilgisayar tomografisi ile konur (39). Barsak iskemisi: Kalp cerrahisinden sonra geliflen G‹S komplikasyonlar› içinde mortalitesi en yüksek olan komplikasyon barsak iskemisidir. S›kl›kla mekanik olmayan mezenter iskemiye sekonder olarak geliflir. Tan› koymak oldukça zor olmakla birlikte sonuçlar› da katastrofik seyretmektedir. Erken tan› en önemli noktad›r. Mezenter iskeminin di¤er önemli nedenleri ise mezenter arterde tromboz veya emboli oldu¤u durumlard›r (42). Tan› ancak klinik olarak konabilir. En önemli klinik bulgu kar›n a¤r›s›d›r. Ancak a¤r› oldu¤unda genellikle olay de¤ifltirilemez bir hal alm›flt›r. Barsak iskemisini barsak infarkt› izler. Nedeni aç›klanamayan metabolik asidozun önemli bir belirteç oldu¤u bildirilmektedir, ancak laktat yüksekli¤i olmayan yani metabolik asidoz geliflmeyen barsak iskemisi ve/veya barsak infarkt› olgular› da literatürde sunulmaktad›r (42, 43). Mekanik olmayan mezenter iskeminin etiyolojisi hakk›nda kesin bir görüfl birli¤i yoktur. Hemodinamik stres s›ras›nda iskemiye maruz kalan ilk organ kuflkusuz barsaklard›r (43, 44). Mezenter damarlarda vaskülit veya ateroskleroz varl›¤› haz›rlay›c› faktörler olarak kabul edilebilir. Ço¤u klinisyen, uzam›fl hipotansiyon dönemlerini, uzam›fl ekstübasyon zaman›n›, konjestif kalp yetmezli¤ini, kronik böbrek yetmezli¤ini, düflük kalp debisini, intraaortik balon pompas› kullan›m›n›, serebrovasküler olay öyküsünü barsak iskemisi ile iliflkili faktörler olarak kabul etmektedir (43-45). Akut kolesistit: Aç›k kalp cerrahisi sonras› meydana gelen G‹S komplikasyonlar›n›n % 6-18’ini oluflturur (27, 46). Yetmifl yafl üzeri, kapak cerrahisi geçiren ve KPB süresi uzayan hastalarda daha s›k görüldü¤ü bildirilmektedir. Semptomlar genellikle ameliyattan 5-15 Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 gün sonra ortaya ç›kar. A¤r› sa¤ üst kadrana lokalize olmad›¤› için tan› konulmas› gecikebilir (47, 48). KPB sonras› geliflen kolesistitlerin yaklafl›k % 35’i tafls›z kolesistittir (33). Atefl ve uzam›fl parenteral nutrisyon safra viskozitesini art›rarak safra staz› ve fonksiyonel olarak kistik kanalda obstrüksiyon oluflturabilir (49). Kalp cerrahisi s›ras›nda kullan›lan opioidler de safra kanallar›nda bas›nç art›fl›na ve safra kesesi boflalmas›n›n bozulmas›na neden olur. Progresif olarak safra kesesinin distansiyonu mukoza dolafl›m›n› engelleyerek ödem ve son olarak nekroza neden olur. Yine iskemi mukozal hasar› agreve ederek kese duvar›na bakteri invazyonunun ilerlemesini sa¤lar (50). Karaci¤er yetmezli¤i: Aç›k kalp cerrahisi sonras›nda ortaya ç›kan hepatoselüler hasarlanmadan; karaci¤er hipoperfüzyonu, viral etkenler ve hepatotoksik ilaçlar sorumlu tutulmaktad›r. Hepatik arter kan ak›m›; kalp yetmezli¤inde ve özellikle vazoaktif ilaçlar›n kullan›lmas›na ba¤l› olarak splanknik kan ak›m›n›n azald›¤› durumlarda belirgin olarak azalmaktad›r. Hepatik arter kan ak›m›ndaki azalma, özellikle karaci¤erde oksijen sunulmas›n›n en güç oldu¤u sentrilobüler bölgede nekroza neden olmaktad›r. Sa¤ kalp yetmezliklerine ve di¤er etiyolojilere ba¤l› olarak geliflen karaci¤er pasif konjesyonlar› da hepatoselüler hasarda önemli bir predispozan faktör olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Uzam›fl KPB süreleri, artm›fl sa¤ atriyal bas›nç, uzun süreli hipotansiyon ve düflük kalp debisi hepatoselüler yetersizlik geliflmesi aç›s›ndan önemli di¤er risk faktörleri olarak kabul edilmektedir (51). KPB sonras› karaci¤er enzim aktivitesinde art›fl postoperatif 2-4. günde gerçekleflir. Gerçek karaci¤er disfonksiyonu s›kl›¤› yaklafl›k olarak % 0,4 oran›ndad›r. Progresif karaci¤er yetmezli¤ine sar›l›k, karaci¤er enzim aktivitelerinde artma ve koagülopati efllik eder ve genellikle çoklu organ yetmezlikleri ile birliktedir (45, 51). GASTRO‹NTEST‹NAL HASAR ‹Ç‹N R‹SK FAKTÖRLER‹ Farkl› yay›nlarda de¤iflik insidanslar olmakla beraber (% 2,5-40) kalp cerrahisi sonras› görülen ölümlerin yaklafl›k olarak % 14’ünden gastrointestinal sistem komplikasyonlar› sorumlu tutulmaktad›r (27). Mortalite oran› en yüksek olan G‹S komplikasyonu karaci¤er yetmezli¤idir. Bunu s›ras›yla barsak iskemisi, mide veya barsak perforasyonu, gastrointestinal kanama, pankreatit, kolesistit, divertikülit ve kolonun mekanik olmayan obstrüksiyonlar› izlemektedir. G‹S komplikasyonlar›n›n meydana gelmesi ile yo¤un bak›m ünitesinde ve hastanede kal›fl sürelerinin uzamas› iliflkili bulunmufltur (3). Birçok çal›flmada G‹S komplikasyonu geliflmesine ne- Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem den olarak farkl› risk faktörleri tan›mlanm›fl olsa da halen kabul edilmifl risk faktörleri flöyle özetlenebilir: Hastaya ait preoperatif özellikler • Yafl • Ejeksiyon fraksiyonunun düflüklü¤ü veya konjestif kalp yetmezli¤i • Böbrek yetmezli¤i Kalp cerrahisi özellikleri • Acil cerrahi • Reoperasyon • Kapak cerrahisi veya kombine cerrahiler • Kalp transplantasyonu KPB özellikleri • KPB süresi • Kros-klemp süresi • Pulsatil olmayan ak›m • Hipotermi Postoperatif özellikler • Düflük kalp debisi, inotrop, vazopressör veya intraaortik balon pompas› (‹ABP) kullan›m› • Revizyon • Ritim bozukluklar› • Böbrek yetmezli¤i • Mekanik ventilasyon süresinin 24 saati geçmesi • Yo¤un bak›m ünitesinde kal›fl süresinin bir günü geçmesi Bu risk faktörlerine peptik ülser, kronik akci¤er hastal›¤›, yeni geçirilmifl miyokard infarktüsü, diyabetes mellitus, periferik damar hastal›¤›, postoperatif geliflen mediastinit, postoperatif bilirubin ve laktat yüksekli¤ini de eklemek mümkündür. ‹lginç olan; y›llar içinde perioperatif bak›m, monitörizasyon, anestezi ve operasyon tekniklerinde birçok yenilikler, de¤ifliklikler olmas›na ra¤men G‹S komplikasyon oran›nda de¤ifliklik olmamas›d›r. Bu da, G‹S lezyonlar›n›n patogenezinin multifaktöriyel oldu¤unun baflka bir göstergesidir (1). GASTRO‹NTEST‹NAL HASARIN BEL‹RTEÇLER‹ Gastrointestinal hasar, yetersiz hepatosplanknik dolafl›m varl›¤›nda geliflir. Hepatosplanknik dolafl›m›n yeterlili¤i hakk›nda bilgi edinmek için iki temel yol vard›r; birincisi hepatosplanknik kan ak›m›n› görüntülemek, ikincisi ise hepatosplanknik kan ak›m› yetersizli¤inde ortaya ç›kan iskemi bulgular›n› ölçmektir. 5 Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 Hepatosplanknik kan ak›m›n›n de¤erlendirilmesi • Total hepatosplanknik kan ak›m› ölçümü Fick (indosiyanin, etanol, galaktoz) yöntemi Büyük arterlerden ak›m ölçme Hepatik vene transösefagiyal ekokardiyografi • O2 sunumu • O2 tüketimi • Hepatik ven O2 saturasyonu (ShvO2) veya hepatik ven O2 bas›nc› (PhvO2) • Lazer doppler ak›m • Doku ak›m› ölçmek için mikrosfer • ‹ntra-vital mikroskopi Hepatosplanknik kan ak›m›n›n azald›¤›n›n göstergeleri (‹skemi Bulgular›) • Laktat sal›verilmesi • Dokuya gelen ve tüketilen O2 aras›ndaki denge [DO2 (dokuya gelen oksijen miktar›)/VO2 (dokuda tüketilen oksijen miktar›)] • Hepatik venöz kanda (ShvO2) desatürasyon • Oksijen ekstraksiyon oran› (OER) • Gastrik ve intestinal mukozal tonometri (pHi, PCO2, ve CO2 gap [PgCO2-PaCO2]) • Hepatositlerin fonksiyonel testleri Doku oksijenizasyonu; kalp debisi, sistemik oksijen sunumu (DO2), miks venöz oksijen saturasyonu (SvO2) ve laktat düzeyi gibi yöntemler ile indirekt olarak de¤erlendirilebilmektedir. Ancak bu yöntemler ile mikrovasküler oksijenizasyonun yeterlili¤i hakk›nda kesin olarak fikir sahibi olunamamaktad›r. Laktat üretimi ile eliminasyonunun net sonucu olan serum laktat düzeyleri, septik hastalarda doku oksijen a盤›n›n ve anaerobik metabolizman›n göstergesi olarak kabul edilmektedir. Hepatosplanknik dolafl›m kan ak›m› de¤iflikliklerinden direkt etkilenir. ‹ntestinal perfüzyon göstergesi olarak gastrik tonometri ile gastrik mukozal karbondioksit bas›nc›n›n ölçülebilece¤i ve bu de¤erin arteriyel karbondioksit bas›nc› ile fark›n›n doku perfüzyon göstergesi olarak kullan›labilece¤i gündeme gelmifltir (52). ‹ntestinal tonometrinin de barsak iskemisinin iyi bir göstergesi oldu¤u gösterilmifltir (53). Yine, intestinal ve gastrik tonometrinin, kritik hastalarda mukozal harabiyete ba¤l› geliflebilecek komplikasyonlar için uyar›c› nitelik tafl›d›¤› bilinmektedir (54). Bu ölçüm metodunun minimal invaziv olmas›, G‹S’de doku oksijenizasyon yeterlili¤inin de¤erlendirilmesinde ön plana ç›kmas›na neden olurken; pratik olarak kolay, kullan›labilen bir yöntem olmamas›, gastrik kan ak›m›ndaki azalmalarla sonuçlar›n etkilenmesi kullan›m›n› k›s›tlamaktad›r (55). 6 Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem Hastalar›n preoperatif ve postoperatif de¤erlendirilmesi s›ras›nda en s›k kullan›lan testlerden biri de karaci¤er fonksiyon testleridir. Karaci¤er fonksiyonunu de¤erlendirmede s›k kullan›lan testler aminotransferaz aktiviteleri ve bilirubindir. Aminotransferaz aktiviteleri, hepatosellüler hasar›n en hassas göstergeleridir. Alanin aminotransferaz (ALT) karaci¤er d›fl›nda baflka dokularda çok az bulunurken, aspartat aminotransferaz (AST) karaci¤er d›fl›nda kalp, böbrek, kas, pankreas, eritrositler gibi dokularda yüksek miktarlarda bulunur. Klinik ve di¤er parametrelerle birlikte yorumlanmalar› gerekir. Gama glutamin transferaz (GGT) daha karaci¤er spesifik bir parametre olmas›na ra¤men pratikte çok kullan›lmamaktad›r. GGT, karaci¤er enzim indüksiyonundan sonra yükseldi¤inden ve yükselmesi zaman ald›¤›ndan erken dönem karaci¤er fonksiyon bozuklu¤unun de¤erlendirilmesinde tercih edilen bir parametre de¤ildir. Postoperatif G‹S komplikasyonlar›n›n de¤erlendirilmesinde kullan›lan bir di¤er parametre olan serum bilirubin düzeyi hem hepatoselüler hasar hem de kolestatik karaci¤er hastal›klar› hakk›nda bilgi verir. Eritrositlerin parçalanmas›yla ortaya ç›kan hemoglobin, retiküloendoteliyal sistemde yani bafll›ca karaci¤er, dalak ve kemik ili¤inde y›k›l›r ve hem k›sm›ndan bilirubin oluflur. ‹ndirekt bilirubin suda çözünmez, idrara geçmez ve safra ile at›lmazken ya¤da eriyebilir, membranlardan kolayl›kla geçerek dokulara difüze olabilir. Direkt bilirubin suda çözünür ve safra ile at›l›r. Direkt bilirubin normalde kanda bulunmaz veya çok az bulunur. Ancak safra ile at›l›m›n›n engellendi¤i durumlarda kanda artabilir ve kan düzeyi % 1,5 mg’› geçti¤inde idrarda saptan›r. Gastrointestinal sistemin de¤erlendirilmesinde karaci¤er fonksiyon testleri d›fl›nda s›kça bak›lan bir parametre de serum amilaz düzeyidir. Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve baz› tümörlerden (örn. akci¤er) sal›nan bir enzimdir. Kandaki amilaz›n genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynakl›d›r. Esas olarak pankreatit tablosunda yüksek bulunan serum amilaz düzeyi kar›n a¤r›s›yla ortaya ç›kan baz› acil hastal›klarda da yükselebilir. Serum amilaz düzeyinin tek bafl›na yüksekli¤i bir anlam ifade etmez. Pankreatik amilaz de¤eri pankreatit tan›s› için daha spesifiktir. ‹drar amilaz klerensi veya amilaz/kreatinin klerensi tan›da serum amilaz düzeyine göre daha güvenilirdir. Karaci¤er fonksiyonlar›n›n belirlenmesinde kullan›lan bir di¤er yöntem ise L‹MON’dur. L‹MON karaci¤er fonksiyonunu non-invaziv olarak ve indocyanine green kullanarak ölçen monitörün ad›d›r (56). Indocyanine green toksik olmayan bir boyad›r. ‹ntravenöz uyguland›ktan sonra h›zla plazma proteinlerine ba¤lan›r ve kara- Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 ci¤er taraf›ndan elimine edilir. Indocyanine green klirensi karaci¤er fonksiyonunun ölçülmesinde bir belirteç olarak kullan›labilir (57). Ölçüm sonras›nda de¤erlendirilen önemli iki parametre vard›r. Bu parametreler plasma disappearance rate of indocyanine green (PDR [%/min]) ve indocyanine green retention rate after 15 minute (R15 [%]) ’dir. Bu yöntem yo¤un bak›m ünitelerinde karaci¤er disfonksiyonu veya splanknik hipoperfüzyonun efllik etti¤i durumlarda, gene yo¤un bak›m ünitelerinde destek tedavilerin yönlendirilmesinde, karaci¤er transplantasyonu sonras›nda greft fonksiyonunun de¤erlendirilmesinde, kronik karaci¤er hastalar›nda tedavinin yönlendirilmesinde ve konjenital karaci¤er hastal›klar›n›n tan› ve takibinde kulan›lmaktad›r. Ancak bu yöntem pratik olmas›na ra¤men yüksek maliyeti nedeniyle s›k kullan›lmamaktad›r. Postoperatif G‹S komplikasyonlar›n›n erken tan› ve tedavisini sa¤layarak mortalite ve morbiditenin azalt›lmas› amaçl› yeni belirteç aray›fllar› devam etmektedir. Bu belirteç aray›fllar› s›ras›nda ya¤ asidi ba¤lay›c› protein (FABP) gündeme gelmifltir. Bunlar düflük molekül a¤›rl›kl›, sitozolik proteinlerdir. Lipid sinyal kaskad›n›n uyar›lmas›nda belirleyici rol oynarlar (58). Baflka bir deyiflle ya¤ asitlerinin dokuya al›m›nda ve kullan›m›nda görev al›rlar (59). Makrofaj/adiposit, epidermal, kalp, barsak ve karaci¤er izoformlar› oldu¤u bilinmektedir. Ya¤ asidi ba¤lay›c› proteinlerden biri olan intestinal ya¤ asidi ba¤lay›c› protein (I-FABP) 14-15 kDa a¤›rl›¤›nda, matür ince barsak sitozollerinde lokalize bir proteindir. Mide ve kal›n barsakta da eser miktarda bulundu¤u bilinmektedir (61). ‹nsan I-FABP, matür enterositlerde bulunan protein miktar›n›n yaklafl›k % 1-3’ünü oluflturur (62). ‹nce barsak lümeninden ya¤ asitlerine ba¤lanarak tafl›n›r (60). Villus epitelinden sal›verilir (63). I-FABP erken veya reverzibl intestinal iskemi s›ras›nda matür mukoza epitelinden sal›verilir. Lenf kanallar› taraf›ndan al›nan I-FABP, portal dolafl›mdan periferal dolafl›ma geçer ve en az birkaç immünoreaktif epitopu sa¤lam kalacak flekilde böbreklerden elimine olur (59). Serum ve idrar I-FABP düzeyleri ile intestinal epitel hasar›n›n derecesi birbiriyle iliflkilidir (59). G‹S organ perfüzyonlar›n› etkileyen faktörleri gözden geçirdi¤imiz bu yaz›da intraabdominal bas›nc›n G‹S organ perfüzyonlar› üzerindeki önemini de vurgulamak istiyoruz. ‹ntraabdominal bas›nç (‹AB), abdomen bofllu¤undaki bas›nc›n ölçümüdür. ‹ntraabdominal hipertansiyon ve abdominal kompartman sendromu (AKS) tan› ve yönetiminde kullan›lan ‹AB’›n normal düzeyi 5-7 mmHg’d›r. ‹ntraabdominal hipertansiyon, ‹AB’›n 12 mmHg üzerinde olmas›d›r. ‹ntraabdominal hipertansiyon ‹AB’›n de¤erine göre evrelendirilmifltir: Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem Evre I: ‹AB 12-15 mmHg Evre II: ‹AB 16-20 mmHg Evre III: ‹AB 21-25 mmHg Evre IV: ‹AB > 25 mmHg AKS ise ‹AB’nin 20 mmHg ve üzerinde oldu¤u ve/veya abdominal perfüzyon bas›nc›n›n 60 mmHg ve alt›nda oldu¤u durumlarda meydana gelir. Bu tabloya yeni organ yetmezlikleri efllik edebilir. AKS, abdominopelvik organ hasar›ndan kaynaklan›yorsa primer, abdominopelvik organ hasar›ndan kaynaklanm›yorsa sekonder ve daha önceden tedavi edilmifl primer veya sekonder AKS’den kaynaklan›yorsa rekürren AKS olarak isimlendirilir (64). ‹ntraabdominal hipertansiyon ve AKS son dekatta önemli mortalite ve morbidite nedenleri aras›nda yer almaktad›r (65). Abdominal perfüzyon bas›nc›, ortalama arter bas›nc› (OAB) ile ‹AB’nin fark›d›r. ‹ntraabdominal bas›nç artt›kça bu bas›nç komflu boflluklara iletilir ve sonuçta kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, renal sistem ve merkezi sinir sistemi etkilenir. ‹ntraabdominal tansiyonun ölçülmesinde bugün en s›k kullan›lan yöntem Kron ve arkadafllar› taraf›ndan tan›mlanan mesane içi bas›nc›n ölçüldü¤ü yöntemdir (6668). Mesane ekstraperitoneal ve ayn› zamanda intraabdominal bir organd›r ve duvar›n›n esnek olmas› nedeniyle intraperitoneal bas›nc› yans›t›r. Bu yöntem, transüretral bir kateterin ucuna 3 yollu bir konnektör ba¤lanarak uygulanabilir. Önce mesaneye 25 ml steril serum fizyolojik verilir. Konnektörün di¤er ucuna ise bir manometre ba¤lanarak ölçüm yap›l›r. Supin pozisyonunda ekspiryum sonunda, ölçüm yap›l›r ve orta aksiller hat s›f›r noktas› olarak kabul edilir (64, 69). ‹ntraabdominal bas›nç art›fl› ile mezenter arter ve hepatik arter ak›mlar›, intestinal mukozal, portal venöz ak›mlar azal›r. ‹ntestinal iskemi geliflmesi serbest oksijen radikallerini a盤a ç›kart›r. Bu durumun uzak organlarda oluflan hasardan sorumlu olabilece¤i ileri sürülmüfltür (70). ‹skemi geliflmesi, yara dehisans› ve yara yeri infeksiyonlar›n›n daha s›k görülmesine neden olmas› aç›s›ndan önemlidir. ‹AB’›n artmas› visseral dolafl›m› etkiler. Hepatik arteriyel, portal ve mikrovasküler kan ak›m› bozulur (70-73). ‹AB’›n yükselmesi mezenter arter kan ak›m›nda (70) dolay›s›yla mide, duodenum, ince barsak, pankreas ve dalak perfüzyonunda azalmaya neden olur (71). Tonometrik intramukozal pH ölçümleri ile yap›lan gastrik perfüzyon incelemelerinde, ‹AB art›fl› ile ciddi iskemi oldu¤u gösterilmifltir (70). LeRoith ve ark (74) ‹AB artmas›na ba¤l› splanknik kan ak›m›n›n azalmas›n›n nedenlerinin, splanknik venin direkt mekanik bas›s›, splanknik damar içindeki miyojenik refleks ve ‹AB art›fl›na ba¤l› vazoaktif hormonlar›n 7 Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 sal›verilmesi sonucu oluflan mezenterik vazokonstriksiyon oldu¤unu bildirmifllerdir. Deitch ve ark da (75) splanknik kan ak›m›n›n azalmas›na paralel olarak, bakteriyel translokasyona ba¤l› barsakta oluflan endotoksin veya bakteri sepsisinin çoklu organ yetmezli¤ine yol açaca¤› hipotezini öne sürmüfllerdir. SONUÇ Gastrointestinal problemlerin ço¤unda genel sebebin splanknik hipoperfüzyon oldu¤u konusunda fikirbirli¤i vard›r. Bununla beraber, splanknik kan ak›m›n› etkileyebilecek faktörler çok fazla oldu¤undan splanknik kan ak›m› üzerinde bir ilaç veya yöntemin kesin olarak yararl› veya zararl› etkileri oldu¤unun söylenmesi oldukça zordur. Kalp cerrahisi geçiren hastalarda gastrointestinal sistem komplikasyonlar›n›n morbidite ve mortalite üzerindeki etkisini azaltmak için erken tan›n›n önemi kesin olmakla birlikte erken tan›da kullan›lacak spesifik bir parametreden bahsetmek oldukça zordur. Aç›k kalp cerrahisine ba¤l› gastrointestinal hasarlar›n önlenmesinde perioperatif risk faktörlerinin belirlenmesi, KPB s›ras›nda ve sonras›nda hipoperfüzyondan olabildi¤ince kaç›n›lmas› ve riskin yüksek oldu¤u hastalarda yak›n takip ile erken tan› ve tedavi konmas› sa¤lanmal›d›r. Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. Yaz›flma Adresi: Dr. Aynur Camk›ran Konya E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i 421090, Meram Yeniyol, KONYA Fax: 03323236723 Tel: 03323236709 E-posta: [email protected] 19. 20. 21. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 8 D’ Ancona G, Baillot R, Poirier B. et. al. Determinants of gastrointestinal complications in cardiac surgery. Texas Heart Institute 2003; 30: 280-5. Sanisoglu I, Guden M, Bayramoglu Z. et al. Does off-pump CABG reduce gastrointestinal complications? Ann Thorac Surg 2004; 77:619-25. Hessel EA 2nd. Abdominal organ injury after cardiac surgery. Seminars in Cardiothoracic and Vascular Anesthaesia 2004; 8: 243-263. Sakorafas George H., Tsitos Gregory G. Intraabdominal complications after cardiac surgery. Eur J Surg 1999; 165: 820-7. Mangi AA, Christison-Lagay ER, Torchiana DF. Gastrointestinal complications in patients undergoing heart operation an analysis of 8709 consecutive cardiac surgical patients. Ann Surg 2005; 241: 895-904. Christenson JT, Schmuziger M, Maurice J, Simonet F, Velebit V. Gastrointestinal complications after coronary artery bypass grafting. J Thorac Cardiovasc Surg 1994; 108: 899-906. Perugini RA, Orr RK, Porter D, Dumas EM, Maini BS. Gastrointestinal complications following cardiac surgery. An analysisof 1477 cardiac surgery patients. Arch Surg 1997; 132: 252-7. Zacharias A, Schwann T, Parenteau G. et al. Predictors of gastrointestinal complications in cardiac surgery. Tex Heart Inst J. 2000; 27: 93-9. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. Spotnitz WD, Sanders RP, Hanks JB. et al. General surgical complications can be predicted after cardiopulmonary bypass. Ann Surg. 1995; 221: 489-96. Machay JH, Feerick AE, Woodson LC. et al. Increasing organ blood flow during cardiopulmonary bypass in pigs: comparison of dopamine and perfusion pressure. Crit Care Med. 1995; 23: 1090-8. Rowell LB, Johnson JM. Role of the splanchnic circulation in reflex control of the cardiovascular system. In Shepherd A, Granger Deds. Role of the splanchnic circulation in reflex control of the cardiovascular system. Raven 1995; 153-63. Baue AE. The role of the gut in the development of multiple organ dysfunction in cardiothoracic patients. Ann Thorac Surg. 1993; 55: 822-9. Tofukuji M, Stahl GL, Metais C. et al. Mesenteric dysfunction after cardiopulmonary bypass: role of complement C5a. Ann Thorac Surg. 2000; 69: 799-807. Tao W, Zwischenberger JB, Nguyen TT. et al. Gut mucosal ischemia during normothermic cardiopulmonary bypass results from blood flow redistribution and increased oxygen demand. J Thorac Cardiovasc Surg. 1995; 110: 819-28. Matata BM, Sosnowski AW, Galinanes M. Off-pump bypass graft operation significantly reduces oxidative stress and inflammation. Ann Thorac Surg. 2000; 69: 785-91. Plomondon ME, Cleveland JC, Ludwig ST. et al. Off-pump coronary artery bypass is associated with improved risk-adjusted outcomes. Ann Thorac Surg. 2001; 72: 114-9. Schulze C, Condrad N, Schutz A. et al. Reduced expression of systemic proinflammatory cytokines after off-pump versus conventional coronary artery bypass grafting. Thorac Cardiovasc Surg. 2000; 48:364-9. Ascione R, Caputo M, Angelini GD. Off-pump coronary artery bypass grafting: not a flash in the pan. Ann Thorac Surg. 2003; 75: 306-13. Taylor KM, Bain WH, Morton JJ. The role of angiotensin II in the development of peripheral vasoconstriction during open-heart surgery. Am Heart J. 1980; 100: 935-7. Ohri SK, Velissaris T. Gastrointestinal dysfunction following cardiac surgery. Perfusion 2006; 21: 215-23. Takala J. Determinants of splanchnic blood flow. Br J Anaesth. 1996; 77: 50-8 Gelman S, Mushlin PS. Catecholamine-induced changes in the splanchnic circulation affecting systemic hemodynamics. Anesthesiology 2004; 100: 434-9. Ackland G, Grocott MP, Mythen MG. Understanding gastrointestinal perfusion in critical care: So near and yet so far. Crit Care. 2000; 4:269-81. Ohri SK, Bjarnason I, Pathi V. et al. Cardiopulmonary bypass impairs small intestinal transport and increases gut permeability. Ann Thorac Surg. 1993; 55: 1080-6. Hampton W W, Townsend ME, Schirmer WJ, Haybron DM, Fry DE. Effective hepatic blood flow during cardiopulmonary bypass. Arch Surg. 1989; 124: 458-9. Gunther S, Gimbrone MA, Alexander RW. Identification and characterization of the high affinity vascular angiotensin II receptor in rat mesenteric artery. Circ Res. 1980; 47: 278-86. Ohri SK., Desai JB., Gaer JA. et al. Intraabdominal complications after cardiopulmonary bypass. Ann Thorac Surg. 1991; 52: 826-31. Buther J, Rocker GM, Westaby S. Inflammatory response to cardiopulmonary bypass. Ann Thorac Surg. 1993; 55: 552-9. Mercado PD, Farid H, O`Connel TX, Sintek CF, Pfeffer T, Khonsari S. Gastrointestinal complications associated with cardiopulmonary bypass procedures. Am Surg. 1994; 60: 789-92. Sadiaa R, Schein M, MacFarlane C, Boffard KD. Gut barrier function and the surgeon. Br J Surg. 1990; 77: 487-92. Anestezi Dergisi 2009; 17 (1): 1 - 9 31. Landow L, Andersen LW. Splanchnic ischemia and its role in multiple organ failure. Acta Anaesthesiol Scand. 1994; 38: 626-39. 32. Lucas A, Max MH. Emergency laparotomy immediately after coronary bypass. JAMA 1980; 244: 1829-1830. a. Aranha GU, Pickleman J, Piffare R, Scanlon PJ, Gunnar RM The reasons for gastrointestinal consultation after cardiac surgery. Am Surg 1984; 50: 301-4. 33. Leitman IM, Paull DE, Barie PS, Isom OW, Shires GT. Intraabdominal complications of cardiopulmonary bypass operations. Surg Gynecol Obstet. 1987; 165:251-4. 34. Egleston CV, Wood AE, Gorey TF, McGovern EM. Gastrointestinal complications after cardiac surgery. Ann R Coll Surg Engl. 1993; 75: 52-6. 35. Mehta SM, Pae Jr WE. Complications of cardiac surgery. In: Edmunds H Jr, Ed. Cardiac surgery in the adult. New York: Mc Graw-Hill 1997; 369-402. 36. Huddy SP, Joyce WP, Pepper JR. Gastrointestinal complications in 4473 patients who underwent cardiopulmonary bypass surgery. Br J Surg. 1991; 78: 293-6. 37. Taylor KM, Casals J, Morton JJ. The haemodynamic effects of angiotensin blockade after cardiopulmmonary bypass. Br Heart J 1979; 41: 380. 38. Haas GS, Warshaw AL, Dagget WM, Aretz HT. Acute pancreatitis after cardiopulmonary bypass. Am J Surg. 1985; 149: 508-15. 39. Tsiotos GG, Mullany CJ, Zietlow S, van Heerden JA. Abdominal complications following cardiac surgery. Am J Surg 1994; 167: 553-7. 40. Feiner H. Pancreatitis after cardiac surgery; a morphologic study. Am J Surg 1976; 131: 684-8. 41. Hasan S, Ratnatunga C, Lewis CT, Pillai R. Gut ischaemia following cardiac surgery. Inter Cardiov Thorac Surg 2004; 3: 475-8. 42. Ghosh S, Roberts N, Firmin RK, Jameson J, Spyt TJ. Risk factors for intestinal ischaemia in cardiac surgical patients. Eur J Cardiothorac Surg. 2002; 21: 411-6. 43. Kumble B, Boldt J, Suttner SW, Piper SN, Lehmann A, Blome M. Influence of prolonged cardiopulmonary bypass times on splanchnic perfusion and markers of splanchnic organ function. Ann Thorac Surg. 2003; 75: 1558-64. 44. Ott MJ, Buchman TG, Baumgartner WA. Postoperative abdominal complications in cardiopulmonary bypass patients: a casecontrolled study. Ann Thorac Surg. 1995; 59: 1210-3. 45. Simic O, Strathausen S, Hess W, Ostermeyer J. Incidence and prognosis of abdominal complications after cardiyopulmonary bypass. Cardiyovasc Surg. 1999; 7: 419-24. 46. Moneta GL, Misbach GA, Ivrey TD. Hypoperfus›on as a possible factor in the development of gastrointestinal complications after cardiac surgery. Am J Surg 1985; 149: 648-50. 47. Pinson CW, Alberty RE. General surgical complications after cardiopulmonary bypass surgery. Am J Surg 1983; 146: 133-7. 48. Frazee RC, Nagorney DM, Mucha P Jr. Acute acalculous cholecystitis. Mayo Clin Proc 1989; 64: 163-7. 49. Sessions SC, Scoma RS, Sheikh FA, McGeehin WH, Smink RD Jr. Acute acalculous cholecystitis following open heart surgery. Am Surg 1993; 59: 74-7. 50. Morris NK. Cardiac and noncardiac complications of open heart surgery. New York, Futura Publ Co 1992; 182-9. 51. Vincent JL. Hemodynamic support in septic shock Intensive Care Med 2001; 27: 80-92. 52. Bennett-Guerro E, Pandh M.H, Bodian CA, et al. Automated detection of gastric luminal partial pressure of carbon dioxide during cardiovascular surgery using the Tonocap. Anesthesiology 2000; 92: 38-45. 53. Kavarana MN, Frumento RJ, Hirsch AL, Oz MC, Lee DC, Bennett-Guerrero E. Gastric hypercarbia and adverse outcome after cardiac surgery. Int Care Med 2003; 29: 742-8. Camk›ran ve Dönmez: Koroner arter cerrahisinde gastrointestinal sistem 54. Riddington DW, Venkatesh B, Boivin CM, et al. Intestinal permeability, gastric intramucosal pH, and systemic endotoxemia in patients undergoing cardiopulmonary bypass. JAMA 1996; 275: 1007-12. 55. Purcell R, Kruger P, Jones M. Indocyanine green elimination: a comparison of the LIMON and serial blood sampling methods. ANZ J Surg 2006; 76(1-2): 75-7. 56. Special T, Scholz M, Wietasch G, et al. Perioperative monitoring of indocyanine gren clerance and plasma disappearance rate in patients undergoing liver transplantation. Anaesthesia 2002; 51: 359-66. 57. Makowski L, Hotamisligil GS. Fatty acid binding proteins-The evolutionary crossroads of inflamatory and metabolic responses. J. Nutr. 2004; 134: 2464S-2468S. 58. Lieberman JM, Sacchettini J, Marks C, Marks WH. Human intestinal fatty acid binding protein: Report of an assay with studies in normal volunteers and intestinal ischemia. Surgery 1997; 121: 335-42. 59. Ockner RK, Manning JA. Fatty acid binding protein in small intestine: Identification, isolation, and evidence for its role in cellular fatty acid transport. J Clin Invest 1974; 54: 326-38. 60. Sacchettini JC, Meininger TA, Lowe JB, Gordon JI, Banaszak LJ. Crystallization of rat intestinal fatty acid binding protein. Preliminary X-ray data obtained from protein expressed in Escherichia coli. J Biol Chem 1987; 262: 5428-30. 61. Vassileva G, Huwyler L, Poirier K, Agellon LB, Toth MJ. The intestinal fatty acid binding protein is not essential for dietary fat absorption in mice. FASEB J. 2000; 14: 2040-6. 62. Robinson JW, Mirkovitch V. The recovery of function and microcirculation in small intestine loops following ischemia. Gut 1972; 13: 784. 63. Cheatham ML, Malbrain ML, Kirkpatrick A, et al. Results from the International Conference of Experts on Intra-abdominal Hypertension and Abdominal Compartment Syndrome. II. Recommendations. Intensive Care Med. 2007; 33(6): 951-62. 64. Cheatham ML, Safcsak K, Llerena LE, Morrow CE Jr, Block EF. Long-term physical, mental, and functional consequences of abdominal decompression. J Trauma 2004; 56: 237-41. 65. Eddy V, Nunn C, Morris JA Jr. Abdominal compartment syndrome: The nashville experience. Surg Clin North Am 1997; 77: 801-12. 66. Saggi BH, Sugerman HJ, Ivatury RR, Bloomfield GL. Abdominal compartment syndrome. J Trauma 1998; 45:597-609. 67. Ivatury RR, Diebel L, Porter JM, Simon RJ. Intra-abdominal hypertension and the abdominal compartment syndrome. Surg Clin North Am 1997; 77: 783-800. 68. Iberti TJ, Kelly KM, Gentili DR, Hirsch S, Benjamin E. A simple technique to accurately determine intra-abdominal pressure. Crit Care Med 1987; 15: 1140-2. 69. Diebel LN, Dulchavsky SA, Wilson RF. Effect of increased intraabdominal pressure on mesenteric arterial and intestinal mucosal blood flow. J Trauma 1992; 33: 45-8. 70. Caldwell CB, Ricotta JJ. Changes in visceral blood flow with elevated intraabdominal pressure. J Surg Res 1987; 43: 14-20. 71. Luca A, Cirera I, Garcia-Pagan JC, et al. Hemodynamic effects of acute changes in intra-abdominal pressure in patients with cirrhosis. Gastroenterology 1993; 104: 222-7. 72. Ishizaki Y, Bandai Y, Shimomura K, Abe H, Ohtomo Y, Idezuki Y. Safe intra-abdominal pressure of carbon dioxide pneumoperitoneum during laparoscopic surgery. Surgery 1993; 114: 549-54. 73. LeRoith D, Bark H, Nyska M, Glick SM. The effect of abdominal pressure on plasma antidiuretic hormone levels in the dog. J Surg Res 1982; 32: 65-9. 74. Deitch EA. The role of intestinal barrier failure and bacterial translocation in the development of systemic infection and multiple organ failure. Arch Surg 1990; 125: 403-4. 9