kalıcı kesici dişlerin mine-dentin kırıklarında uygulanan farklı

advertisement
T.C
Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi
Pedodonti Anabilim Dalı
KALICI KESİCİ DİŞLERİN MİNE DENTİN KIRIKLARINDA
UYGULANAN FARKLI RESTORASYONLARIN
DAYANIKLILIĞININ İN VİTRO OLARAK
DEĞERLENDİRİLMESİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Dişhekimi: Shenay Sebahtin AHMED
Danışman Öğretim Üyesi: Prof.Dr. Ece EDEN
İZMİR-2008
ÖNSÖZ
Yaklaşık iki sene önce başladığımız ve büyük bir özveriyle
yürüttüğümüz ‘Kalıcı Kesici Dişlerin Mine-Dentin Kırıklarında Uygulanan
Farklı Restorasyonların Dayanıklılığının In-Vitro Olarak Değerlendirilmesi’
isimli bu çalışmayı öneren, çalışmanın her aşamasında değerli bilgilerini
ve yardımlarını benden esirgemeyen sevgili danışman tez hocam Prof.Dr.
Ece EDEN’e teşekkürü bir borç bilirim.
Çalışmamızın laboratuar aşamalarında yardımlarını esirgemeyen
Doç.Dr.
Tijen
PAMİR’
e,
istatistiksel
analizlerin
yapılmasındaki
yardımlarından dolayı Yard. Doç. Dr. Timur Köse’ ye minnettarlığımın
ifadesi olarak teşekkürlerimi sunarım.
İzmir,Eylül/2008
Stj.Dt.Shenay Sebahtin AHMED
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
1.GİRİŞ VE AMAÇ
2.GENEL BİLGİLER……………………………………………..2
2.1 Diş Travmalarının Etiyolojileri ve Görülme Sıklığı
2.2 Diş Yaralanmalarının Mekanizması
2.3 Diş Travmalarının Sınıflandırılmaları
2.4 Mine-Dentin kırıklarında tedavi
3.GEREÇ VE YÖNTEMLER…………………………………...9
4.BULGULAR…………………………………………………….14
5.TARTIŞMA……………………………………………………..16
6.SONUÇ………………………………………………………….19
7.ÖZET……………………………………………………………20
8.KAYNAKLAR…………………………………………………21
9.ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………25
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Oral kaviteyi etkileyen bir travma dudak, yanak, dil ve ağız tabanına
ait yumuşak dokuları ve diş, çene ve TME gibi sert dokuları etkileyebilir.
Travmatik yaralanmaların tedavisindeki amaç erken tanı, acil tedavi ve
uygun konservatif, restoratif ve endodontik tedaviyi amaçlar.
Araştırmalar kaza sonrası acil tedaviye gelen beş çocuktan birinin diş
yaralanmasına sahip olduğunu göstermiştir.
Çeşitli nedenlerle çocuklarda oluşan ön diş travmaları yaralanmanın
derecesine bağlı olarak normal okluzyon ve dudak gelişimine mani olur.
Ayrıca fonetik, fonksiyonel ve estetik sorunların yarattığı psikolojik
problemler çocuğun ruhsal gelişimini etkiler. Ciddi travmaların çoğu
hastanelerde, küçük travmaların çoğu da sıklıkla halk veya okul
kliniklerinde tedavi edilir. Bu bakımdan hastanelerin acil servislerinde
çalışan
hekimler
travmaya
uğramış
hastalarda
yumuşak
doku
yaranmalarıyla birlikte dişlerin de incelenmesi gerektiği konusunda
bilgilendirilmelidir.
Bu çalışmanın amacı mine-dentin kırıklarının tedavisindeki farklı
yöntemlerin dayanıklılığını ortaya koymaktır. Bu amaçla, çalışmada in vitro
koşullarda üç farklı yöntemle yapılan restorasyonların dayanıklılığını
ölçülüp, birbirleriyle kıyaslama yaparak bu tür travma vakalarında estetik
ve fonksiyonel açıdan en iyi restorasyonun hangisi olduğuna karar
verilebilecektir.
2. GENEL BİLGİLER
2.1 Diş Travmalarının Etiyolojileri ve Görülme Sıklığı
Başı ve yüzü etkileyen herhangi bir ani çarpma olayı dişler ve destek
yapılarında hasarlar meydana getirebilir. Diş travmalarının etiyolojisi
çocuğun gelişim dönemine bağlı olarak farklılık gösterir.
Çocuklar yürümeye ve konuşmaya başlayınca denge yetersizliği ve
tecrübe eksikliğinden kaynaklanan düşme, çarpma ve çeşitli darbelerin
etkisiyle dişlerde yaralanmalar olur. 2-6 yaşlarında fiziksel aktivitenin
artması ile doğru orantılı olarak görülme sıklığı artar(1-3). Erkek çocuklar
daha fazla etkilenir. Kalıcı dişlerde travma görülme sıklığı %22 oranında
olduğu ve 6-12 yaş arasında görüldüğü saptanmıştır. Ergenlik döneminde
diş travmalarının oranı kızlardan iki hatta 3 kat daha fazladır
(4- 13).
Süt dişini çevreleyen dokuların esnekliğinin fazla olması ve süt diş
kök boylarının da kısa olması nedeni ile travma sonrası süt dişlerindeki
hasar dişin sert dokularından çok çevre destek dokularında görülür. Bu
nedenle süt dişlerine gelen kuvvetlerin genellikle lüksasyon ve avulsiyona
neden olduğu görülmektedir. Süt dişi travmalarında alttaki kalıcı diş germi
ile yakın komşuluk nedeni ile travmanın tedavisi ve prognozu kalıcı dişin
sağlığı açısından da değerlendirilmelidir.
2.2 Diş Yaralanmalarının Mekanizması
Dişler direkt veya indirekt orak travmadan etkilenir. Direkt travmada
darbe dişe gelirken, indirekt travmada darbe alt çeneye gelir. Alt çenenin
kontrolsüz şekilde üst çeneye çarpmasıyla üst çene dişleri zarar görür.
Direkt travma genellikle ön dişleri etkilerken, indirekt travmada küçük ve
büyük azı dişlerinde kron veya kök kırıkları, kondil veya simfiz bölgesinde
çene kırıkları oluşur. Çeşitli faktörler travmada önemli rol oynar ve diş
yaralanma tipi ve büyüklüğünü belirler(14). Bunlar;
a. Çarpma enerjisi
b. Çarpan cismin elastikliği
c. Çarpan cismin şekli
d. Çarpan cismin geliş yönü
a.Çarpma enerjisi faktörü hız ve hacme bağlıdır. Silahla vurulmada
olduğu gibi küçük kitle yüksek hızla gelirse olur. Yüksek hızla gelen
darbelerde kron kırıkları oluşur ve destek dokular fazla zarar görmez.
Gelen kuvvet kron kısmıyla kök kısmına iletilir. Büyük kütle hızla gelse bile
(dişin yere çarpılması) aynı etkiyi yapar. Düşük hızdaki darbeler daha çok
destek dokularda hasar yapar, diş kırıkları daha az oluşur.
b.Diş esnekliği olan bir cisme çarparsa örneğin oyun esnasında
dişlere dirsek darbesi gelmişse ve dudakla çarpma kuvveti dağılmışsa,
dişte lüksasyon ve alveol kırığı olasılığı azalır. Esnekliği olmayan bir cisim
çarparsa kron kırığı olasılığı artar.
c.Dişe sivri bir cisim çarparsa enerji sınırlı bir alana hızlı bir şekilde
yayılır. Dişte çok az bir yer değiştirmeyle birlikte kron kırığı olur. Buna
karşın ucu künt bir cisim kron bölgesinde kuvvete karşı direnç alanını
arttırır ve kuvvet apikal kısma ulaşarak lüksasyona ve kök kırıklarına
neden olur(14-16).
d.Çarpan cismin geliş yönüne bağlı olarak dişlerde dört değişik
kırık ortaya çıkar(14).
Yatay kron kırıkları
Diş kolesindeki yatay kırıklar
Oblik kron-kök kırıkları
Oblik kök kırıkları
2.3 Diş Travmalarının Sınıflandırılmaları
Travmalar, değerlendirilmelerinde ve tedavi planlamasında kolaylık
sağlanması amacı ile çeşitli şekillerde sınıflandırılmışlardır. Bunlar
arasında
en
çok
kullanılanlar
WHO,
Ellis
ve
Andreasen
sınıflandırılmalarıdır. Sınıflandırılmalar etkilenen doku ve prognozuna bağlı
olarak
bazı
küçük
farklılıklar
göstermektedir.
Andreasen
sınıflandırılmasında travmanın etkilediği dokulara göre gruplandırma
yapılmaktadır. Buna göre;
1.Dental sert doku ve pulpa hasarları
Kronda çatlaklar
Sadece mine veya mine ve dentini içine alan kırıklar
Pulpanın ekspoze olduğu komplike kron kırıkları
Mine, dentin ve sementi içine alan pulpanın açılmadığı kron ve
kök kırıkları
Kök kırıkları
2.Periodontal doku hasarları
Ellis sınıflandırılmasında Konkuzyon (sarsıntı)
Subluksasyon
Ekstrüzyon
Lateral lüksasyon
İntrüzyon
Eksartikülasyon (avulsiyon)
Yaygın olarak kullanılan klasik ise travmalar 8 gruba ayrılmışlardır.
1. Mineyi ilgilendiren kron kırık ve çatlakları
2. Mine ve dentini ilgilendiren kron kırıkları
3. Komplike kron kırığı: mine, dentin ve pulpayı içine alan
kırık
4. Nekroz-travma sonucu devitalize olmuş diş
5. Eksartikülasyon=Avulsiyon-yerinden tümüyle çıkmış dişler
6. Kök kırığı
7. Lüksasyon-dişin yerinden oynaması
Lateral lüksasyon(alveol soketinde yerinde sağa, sola,
öne, arkaya hareket etmesi)
İntrüzyon (alveol içine hareket etmesi)
Ekstrüzyon (alveol dışına hareket etmesi)
3.Tüm kronun dişeti seviyesinde kırıldığı ve yerinden oynadığı durum
2.4 Mine-Dentin kırıklarında tedavi
Mine-dentin kırıklarında dişte meydana gelen hasar dentin yüzeyinin
açıkta kalmasına neden olmaktadır. Bu kırık hattında bulunan açık dentin
yüzeyindeki plaktan kaynaklanan bakteri toksinleri veya diğer irritanlar
nedeni ile pulpada hasara neden olabilmektedir. Bu irritasyonlar pulpada
dejenerasyona, nekroza ya da iritasyonel dentin formasyonuna neden olur
(17-22).
Travmadan hemen sonra vitalite testi negatif ya da pozitif olsun, tüm
olgularda kırık dentin yüzeyinin örtülenmesi gerekmektedir.
Bu örtüme
işleminde geçici olarak paslanmaz çelik veya akrilik kronlar, ve ortodontik
bandlarla
yapılan
geçici
restorasyonların
kullanılması
günümüzde
önerilmemektedir. Bugün, kırık vakalarına yaklaşımda sadece mine ve
dentini ilgilendiren kırıklarda bu örtüleme işlemi estetik olarak dişin rengine
uygun kompozit rezin kullanılarak yapılır çünkü atravmatik kompozit
sistemleriyle başarılı estetik ve fonksiyonel sonuçlar elde edilmektedir.
Tedavinin tek seansta bitirilmesi çevre doku hasarına bağlı olarak her
zaman mümkün olmayabilir. Travma sonrası çevre dokunun etkilenmediği,
kısa zamanda dişhekimine başvurulduğu ideal şartlarda kırık kalıcı
kompozit restorasyon ile tedavi edilebilir. Daimi dolgu yapıldıktan sonra
okluzyon kontrol edilmeli ve dişlerin belirli sürelerde radyografik ve vitalite
kontrolü yapılmalıdır.
Son yıllarda kompozit restorasyon materyalindeki gelişmeler, akıcı
kompozit ile cam fiberin destek materyali olarak kompozitle birlikte
kullanımı gibi farklı kombinasyonların kırık restorasyonunda kullanılmasına
olanak sağlamıştır. Ayrıca literatürde, kompozit rezinden yararlanılarak
kırık kron parçasının yapıştırılmasının uzun dönem başarılı sonuçları
olduğu bildirilmiştir. Kırık kron parçasının hasta tarafından getirildiği
durumlarda, bonding ve akıcı kompozit kullanılarak parçanın yapıştırılması
estetik olarak başarılı, kenar adaptasyonu nedeni ile hijyenik, renklenme
meydana gelme şansı daha düşük ve aşınmaya dirençli olması gibi
avantajlarından dolayı kompozit kron restorasyonuna tercih edilebilir (2327).
3. GEREÇ VE YÖNTEMLER
Örnek Hazırlanması:
Çalışmaya periodontal problemler nedeniyle çekilmiş 40 adet alt
santral ve lateral kesici dişler dahil edildi. Dişler debris ve diş taşlarından
arındırıldı. Çekilmiş dişler oda sıcaklığında serum fizyolojikte bekletildi, 1
ay içinde kullanıldı.
40 diş, 10ar tanesi bir grup oluşturmak üzere, bir kontrol üç çalışma
grubuna ayrıldı.
Kontrol grubundaki dişler bir uygulama yapılmadan kırma işlemine
tabi tutuldu (Grup 1). Çalışma grubundaki dişler insizallerinin 2mm
aşağısından dişin uzun aksına dik olarak karbon separe ile kesilerek minedentin kırığına benzer diş yüzeyi oluşturuldu.
Grup 2: Bu gruptaki dişler akıcı kompozit (Filltek Flowable Supreme
xt , 3M Espe Almanya) ve 3 aşamalı bonding ajan (Adper Scotchbond
Multipurpose, 3M Espe, Almanya) kullanılarak dişin kendi parçası ile
restore edildi. Bu amaçla kırık dişi temsil eden diş yüzeyi ve kırık parça
%37lik fosforik asit ile 15 saniye asitlendi ve yıkandı. Hem kırık diş
parçasına hem de dişteki kırık yüzeyine primer uygulandı 10 saniye
beklenip havayla kurutuldu. Bond aşamasında yine her iki parçaya adesiv
uygulandı ve 10 saniye polimerize ( Optilux 501 ,Kerr, Amerika) edildi.
Parçaya ve dişe akışkan kompozit uygulanıp kırık yüzeyler karşılıklı
gelecek şekilde yerleştirildi ve 20 saniye polimerize edildi. Kalan fazlalıklar
sarı kuşak frezle alındı ve polisaj yapıldı.
Grup 3:Üçüncü gruptaki dişlere bonding ajan olarak yine Scotch
bond (Adper Scotchbond Multipurpose, 3M ESPE, Almanya) ilk gruptaki
gibi uygulandı ve dişteki kırık, kompozit (Filtek XT,3M Espe,Almanya) ile
restore edildi. Kompozit restorasyon, kompozit dolgu maddesi 2mm
kalınlıkta tabakalar halinde uygulanıp her tabaka 40 saniye ışık ile
polimerize edilerek gerçekleştirildi.
Grup 4: Dördüncü gruptaki dişlere benzer şekilde asitleme ve bond
aşamaları uygulandı. Daha sonra kırık diş yüzeyine ince bir tabaka akıcı
kompozit (Filltek Flowable Supreme xt , 3M Espe Almanya) uygulandı ve
üzerine diş boyutuna uygun olarak kesilen cam fiber (Ever Stick New,
USA) yerleştirilip, ikisi birden 20 saniye süre ile polimerize edildi(Şekil 1).
Daha sonra kırık dişin restorasyonu kompozit ile tamamlandı. Polisaj
uygulandı.
Şekil 1. Dişe fiberin yerleştirilmesi
Kırma Testi Uygulaması:
Kırma testi için Universal Test Cihazına ( Autograph AGS-J
Shimadzu, Japonya) yerleştirilecek örnekler cihaza uygun çapta akril blok
içine yerleştirildi. Bu işlem için kontrol grubundaki dişlerin insizal
kenarlarından 2mm aşağısına kırık hattı işaretlendi ve dişler insizal
kenarlarından
4mm
kadarı
açıkta
kalacak
şekilde
akril
içerisine
gömüldüler.
Diğer örnek gruplarında
ise dişlerde
restorasyon
işlemlerine
başlamadan önce her bir diş mum şablon üzerine yerleştirildi ve mikroskop
(Leica 150000, Switzerland) altında bonding uygulanacak yüzey alanı bir
bilgisayar programı ( Leica Application Suit, Switzerland) kullanılarak
hesaplandı (Şekil 2).
Bunun gerçekleştirilebilmesi için dişlerden 20x
büyütmede elde edilen görüntülerdeki restorasyonun uygulanacağı alan,
mine ve dentin yüzeyi işaretlenerek programın ‘area’ yani ‘alan ölçme’
özelliği kullanılarak mmkare cinsinden hesaplandı.
2a
2b
Şekil 2a) Kırık diş yüzeyinin X20 büyütmedeki görüntüsü
2b) Kırık diş yüzeyinin alanının hesaplanması
Alan
hesaplaması
biten
dişler
dahil
oldukları
gruba
göre
restorasyonları yapıldıktan sonra, kırma testi için Universal Test Cihazına
yerleştirilebilmek amacıyla kırık yüzeyin 2mm kadar altına kadar akril
içerisine yerleştirildi (Şekil 3a ve b).
3a
3b
Şekil 3a) kırık hattı işaretlenmiş ve akril içine gömülmüş kontrol
grubuna ait diş ( grup 1) 3b) kırık hattından 2mm aşağısına kadar akril
içine gömülmüş diş ( grup 3 )
Akrile yerleştirilmiş ve restorasyonu tamamlanmış dişler Universal
test cihazında (şekil 4) maksimum 500 N makaslama kuvveti uygulanarak
kırma işlemine tabi tutuldu. Her örnek için daha önceden ölçülen alan
verileri girilerek kırılma anında mm kareye düşen makaslama kuvveti
değerleri Mpa cinsinden elde edildi.
Şekil 4. Dişin Universal Test Cihazına yerleştirilmesi
Elde edilen veriler istatistiksel olarak SSPS 16.0 for Windows paket
programı kullanılarak değerlendirildi.
4.BULGULAR
Çalışmanın
verileri
SSPS
16.0
programı
kullanılarak,
örnek
gruplarının maksimum kırılma değerleri Tablo 1’de görülmektedir.
Grup
Mean±SD
Median
Minimum
Maximum
Grup1 (Kontrol Grubu)
39,99±16,03
39,02
14,97
69,69
Grup2 (Diş parçası)
13,49±5,28
14,20
5,98
21,09
Grup 3 (Kompozit rest.) 20,24±9,64
19,34
10,23
42,87
Grup4(Fiber+Kompozit) 20,54±13,18
17,51
7,99
51,01
Tablo 1. maksimum kırılma değerleri (Mpa)
Dört grup arasında kırılma dayanıklılığı değerleri arasındaki farklılık
Kruskal-Wallis Testi ile istatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0,05). Fark
anlamlı bulunduğu için ikili karşılaştırmalar Bonferroni Düzeltmesi
yapılarak Mann-Whitney U Testi ile incelendi.
Buna göre kontrol grubu ile diğer tüm gruplar arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark olduğu saptandı (Tablo 2).
Grup 1
Grup 2
Grup 3
Diş parçası
Grup2
0.001*
0.089
Kompozit rest.
Grup3
0.005*
0.089
-
Fiber+Kompozit
Grup4
0.008*
0.199
0.762
Tablo 2: Gruplar arası istatistiksel değerlendirme (* = p<0.05).
Şekil 5. Dört grubun ölçülen maksimum kırılma değerleri (Mpa).
5.TARTIŞMA
Çalışmanın
kullanılan
amacı,
farklı
mine
restorasyon
dentin
kırıklarının
seçeneklerinin
in
restorasyonunda
vitro
olarak
dayanıklılıklarının değerlendirilmesidir. Çalışmada kırık hibrit kompozit
rezin ile veya fiberle güçlendirilmiş kompozit kullanılarak yada dişin kendi
kırık parçası akıcı kompozit rezin ile yapıştırılarak restore edilmiş ve
dayanıklılığı ölçülmüştür. Restorasyonların dayanıklılığı sağlam dişin
kırılma kuvvetleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, çalışmamızın
bulgularına göre 3 farklı restorasyon seçeneği ile sağlam diş dokusunun
kırılma kuvvetleri arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (P< 0,05). Yapılan
restorasyonların ise kendi aralarında benzer kırılma kuvvetlerine sahip
olduğu saptanmıştır.
Genellikle travmalar üst kesici dişlerde daha sıklıkla görülmektedir,
ancak çalışmalarda kullanılabilecek sayıda üst kesici dişi bulmak güçtür.
Alt kesici dişlerin periodontal hastalıklar nedeni ile kaybedilmesi ve daha
fazla sayıda dişin rahatlıkla bulunabilmesi nedeniyle çalışmamızda bu
dişler kullanılmıştır. Farik ve arkadaşları (1999)(28) kırık diş parçasının
bağlanma
kuvvetini
inceledikleri
çalışmalarında
koyun
dişleri
kullanmışlardır fakat koyun dişleri ile insan dişleri arasında histolojik
farklılıkların farklı sonuçlara neden olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Restorasyonların tutuculuğu bonding alanına bağlıdır. Çalışmamızda
bonding alanının hesaplanması üzerinde titizlikle durulmuştur. Her diş için
tek tek kırık alanı milimetre kare cinsinden hesaplanmıştır. Sengun A. ve
arkadaşlarına (29) göre alanın her dişte standart olması için dişlerin
mezyal, distal, lingual ve vestibullerinden madde kesilip atılması gibi bir
yöntem denenmiştir. Fakat alt kesici dişlerin boyut olarak küçük olmaları
nedeniyle bunu yapmak çok zordur. Bunun yerine her bir diş için kırık
yüzeyin
ölçülmesi,
elde
edilen
kırılma
değerlerinin
güvenirliliğini
artırmaktadır.
Miranda C. ve arkadaşları (30) farklı adeziv sistemlerin süt dişi mine
ve dentinine bağlanmasını inceledikleri çalışmalarında Scotchbond MultiPurpose bonding ajanının maksimum kırılma değerini dentinde 17,29±4,25
ve minede 27,89±7,49 Mpa olarak bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda ise
bu değer 20,24±9,64 Mpa olarak saptanmıştır. Bu farkın çalışmamızda
mine ve dentini birlikte değerlendirmemiz nedeni ile ortaya çıktığını
düşünmekteyiz.
Schneider B.T. ve arkadaşları (31) Scotchbond Multi-Purpose ‘u iki
farklı kompozit ile dentin üzerinde incelediklerinde silux plus ile
15,7±4,5Mpa ve Z 100 ile 15,2±5,6 Mpa gibi değerler elde ettiklerini rapor
etmişlerdir. Bu değerlerde dentin bağlanmasının daha düşük olduğunu
ortaya koymaktadır.
Bulgularımıza göre ortalama olarak dişin kırık parçasının akıcı
kompozit ile yapıştırılmasında kırılma direnci 13,50±5,28 Mpa, kompozit ile
restore
edilen
dişlerde
20,24±9,64
Mpa
ve
fiberle
güçlendirilmiş
kompozitte ise 20,53±13,17 Mpa olarak kaydedilmiştir. Bu değerler
arasında İstatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır.
Çalışmamıza
göre
restore
edilen
gruplar
arasında
anlamlı
fak
bulunamadığından yapılan restorasyonlarda en estetik, en dayanıklı ve en
fonksiyonel olanın tercih edilmesi önerilmektedir.
Akışkan kompozit ile kendi parçasının yapıştırılması estetik olarak
daha iyi sonuçlar vermektedir(26,27). Dişin kendi parçasının yapıştırılması
ile diş rengi ile aynı restorasyon elde edilmiş olmaktadır. Çalışmamıza
göre de kendi parçasıyla restore edilmiş grupla fiberlerle güçlendirilmiş ve
kompozit rezinlerle restore edilmiş gruplar arasında anlamlı bir fark
bulunamamıştır. Oysaki kompozit rezinler ile restorasyonlarda renk olarak
stabilite
sağlamak
zordur.
Zamanla
kompozitlerde
renklenmeler
olabilmektedir. Fiberle güçlendirilmiş kompozitlerle restorasyon tekniği ise
oldukça hassas bir çalışma gerektirmektedir. Çalışmamızda fiberle
güçlendirilmiş kompozitle restore edilen grupta (grup 4) oldukça yüksek bir
standart sapma saptanmıştır. Bu da fiberin tekniğe hassas çalıştırma
gerektiğini ortaya koymaktadır.
6.SONUÇ
Çalışmamızda mine dentin kırıklarında uygulanabilecek restorasyon
çeşitleri kırılma dayanıklılıkları açısından in vitro olarak incelenmiştir. Kırık
diş dokusunun kompozit yada fiberle güçlendirilmiş kompozit veya kırık diş
parçasının akıcı kompozit ile yapıştırılması ile restore edilmesi arasında
kırılma dayanıklılığı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı
ortaya çıkmıştır. Bu nedenle travma sonrası yapılacak restorasyonların
seçiminde daha estetik ve fonksiyonel olanının tercih edilebileceği
sonucuna varılmıştır.
7. ÖZET
Bu
in
vitro
çalışmanın
amacı
mine-dentin
kırıklarında
uygulanabilecek farklı restorasyon çeşitlerinin dayanıklılığını ortaya
koymaktır. Çalışmada kırk adet kalıcı alt kesici diş kullanıldı ve dişler 10arlı
dört gruba ayrıldı.
Kontrol grubu dişlere (Grup 1) herhangi bir uygulama yapılmadan
akrile yerleştirildi. Çalışma grubundaki dişlerde ise insizal kenardan 2mm
lik kırık hattı oluşturuldu. Her dişte bu kırık alanının miktarı mikroskop
altında milimetre kare cinsinden hesaplandı. Grup 2’de dişler akıcı
kompozit (Filltek Flowable Supreme xt , 3M Espe Almanya) ve 3 aşamalı
bonding ajan (Adper Scotchbond Multipurpose, 3M Espe, Almanya)
kullanılarak dişin kendi parçası ile restore edildi. Grup 3’te benzer adeziv
ve kompozit rezin kullanılarak restorasyon yapıldı. Grup 4’te ise fiberle
güçlendirilmiş kompozit restorasyon kullanıldı. Dişler Universal test
cihazında 500N kuvvet altında kırma testi işlemine tabi tutuldu. Elde edilen
veriler SSPS 16.0 programı ile Kruskal-Wallis testi ile değerlendirildi.
Bulgulara göre istatistiksel olarak çalışma grupları arasında anlamlı bir fark
bulunmadı.
Sonuç olarak, travma sonrası değerlendirilen teknikler
arasında kırılmaya dayanım açısından bir fark olmadığından, mine dentin
kırığında yapılacak restorasyonların daha estetik ve fonksiyonel olanının
tercih edilebileceği sonucuna varılmıştır
8.KAYNAKLAR
1.Larena Del RME,et al. Traumatic injures to primary teeth in Mexico city
children.Endod Dent Traumatol 1992:8, 213-14,
2. Schützmnnsky G. Statistisches über Haeufigkeit und schweregrad von
Unfalltraumen an der Corona Dentis in Frantzahnbereich des kindichen
undjegendlichen Gebisses. Z Gesamte Hyg 1970:16, 133-35,
3.GArcia-Godoy F, et al. Primary teeth traumatic injures at a private
pediatric dental center. Endod Dent Traumatol 1988:3, 126-29,.
4.Oikarinen K, Kassilla O. Causes and types of traumatic tooth injures
treated in a public dental health clinic. Endod Dent Traumatol 1987:3,17277,
5.Çalışkan MK, Türkün M. Clinical investigation of traumatic injures of
permanent incisors in İzmir, Turkey. Endod Dent Traumatol 1995:11,21013,
6.Andreasen JO. Ethiology and pathogenesis of traumatic dental injures: a
clinical study of 1,298 cases. Scand J Dent Res 1970:78,273,
7.O’Neil DW, et al. Dental trauma in children. A hospital survey. Oral Surg
Oral Med Oral Pathol 1989:68,691-96,
8.Perez R, et al. Dental trauma in children : a survery. Endod Dent
Traumatol 1991:7, 21-223,
9.RAvn JJ. Dental injures in Seattle’s public school children:school year
1969-1970. J Public Health Dent 1972:32,251,
10.RAvn JJ. Dental injures in Copenhagen school children: school years
1967-1972. Com Dent Oral Epidemiol 1974:2,231,
11.Javinen S. On the causes of traumatic dental injures with special
reference to sports accidents in a sample of Finnish children. Acta Odontol
Scand 1980:38,151,
12.Sane J, Ylipaavalmemi P. Dental trauma in contact team sports. Endod
Dent Traumatol 1988:4, 164-9,
13.Zerman N. Cavalleri G. Traumatic injures to permanent incisors. Endod
Dent Traumatol 1993:9, 61-4,
14.Andreasen JO. Traumatic injures of the teeth.2rd ed. Philadelphia: WB.
Saunders Co,1981
15.Andreasen JO. Ethiology and pathogenesis of traumatic dental injures:
a clinical study of 1,298 cases. Scand J Dent Res 1970:78,273,
16.Oikarinen K. Phatogenesis and mechanism of traumatic injures of
teeht. Endod Dent Traumatol 1987:3,220-23,
17.Jocobsen I, Kerekes K. Long-term prognosis of traumatized permanent
anterior teeth showing calcifying processes in the pulp cavity. Scand J
Dent Res 1977:85,588,
18.Teitler D, et al. A clinical evolution of vitality tests in anterior teeth
following fracture of enamel and dentin. Oral Surg Oral Med Oral Pathol
1972:34,649-52,
19.Zadık D,et al. The adık d, et al. The prognosis of traumatized
permanent anterior teeth with fracture of the enamel and dentin. Oral Surg
Oral Med Oral Pathol 1979:47,173-75,
20.Stalhane I, Hedegard B. Traumatized permanent teeth in children aged
7-15 years part II. Swed Dent J 1975:68,157,
21.Ravn JJ. Follow-up stufy of permanent teeth with enamel-dentin
fractures after acute trauma. Scan J Dent Res 1981:89,355,
22.Rock WP,et al. The relationship between trauma and pulp death in
incisor teeth. Br Dent J 1974:136,236,
23.Ravn JJ. Sequelae of acute mechanical trauma in the primary dentition.
J Dent Child 1968:35,281,
24.Simonsen RJ. Restoration of a fractured central incisors using original
tooth fragment.JADA 1982:105,646-48,
25.Ludlow JB, La Turno SAL. Traumatic fracture-one visit endodontic
treatment and dentinal bonding reattachment of coronal fragment: report
case. JADA 1985:110,341-43,
26.Koparal E, İlgenli T, Reattachment of subgingivally fractured central
incisor tooth fragment: report of a case, J Clin Pediatric Dentistry 1999,
23(2): 113-116.
27.Eden E, Yanar S, Sonmez S, Reattachment of subgingivally fractured
central incisors with an open apex , Dent Traumatol 2007 ; 23(3):184-9
28.Farik, B.,Munksgaard, E.C., Andreasen, J.O. & Kreiborg, S. Drying and
rewetting anterior crowns fragments prior to bonding. Endodontics and
Dental Traumatology1999,15,113
29.Sengun A. , Ozer F. , Unlu N. ,& Ozturk B. Shear bond strengths of
tooth fragments reattached or restored. Journal of Oral Rehabilitation
2003, 30;82-83
30.Miranda C. , Henry Maykot Prates, Ricardo de Souza Vieira, Maria
Cristina Marino Calvo. Shear bond strength of different adhesive systems
to primary dentin and enamel. J Clin Pediatr Dent 2006:31 (1):35-40,
31.Schneider B.T. ,Baumann M.A. , Watanabe L.G. , G.W. , Marshall Jr.
Dentin shear bond srength of compomers and composites. Dental
materials 2000 ,16,15-19
9.ÖZGEÇMİŞ
1983
yılında
Krumovgrad’da
doğdum.
İlkokul
ve
ortaokulu
Bulgaristan’da Kiril ve Metodiy Okulu’nda okudum. Lise öğrenimimi Bursa
Erkek Lisesi’nde tamamladıktan sonra 2003 yılında Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi’ni kazandım.
Download