ters tedarik zinciri yönetimi bağlamında yeniden üretim uygulamaları

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
ÜRETİM YÖNETİMİ VE PAZARLAMA BİLİM DALI
TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ BAĞLAMINDA
YENİDEN ÜRETİM UYGULAMALARI: KONYA
OTOMOTİV YAN SANAYİ ÖRNEĞİ
Emel GELMEZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Danışman
Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ
Konya- 2013
i
ii
iii
ÖNSÖZ
Çalışmalarımın her aşamasında beni destekleyen ve kendisinden ilk günden
bugüne kadar çok şey öğrendiğim ve öğrenmeye devam edeceğim, engin
bilgilerinden faydalandığım, yardımlarını ve desteğini her daim üzerimde
hissettiğim, kendisini gerek akademik ve mesleki konularda gerekse bireysel olarak
örnek aldığım, kendisiyle çalışmaktan her zaman onur duyduğum saygıdeğer
danışman hocam sayın Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ’e sonsuz teşekkürlerimi
sunarım.
Her daim yanımda olduğunu hissettiren ve bizlere birlikte hareket etmeyi
öğreten saygıdeğer hocam sayın Prof. Dr. Mahmut TEKİN’e teşekkür ederim.
Güler yüzü ile her konuda yanımda olan, bilgi ve tecrübelerini bizlere her daim
aktaran, çalışmalarımda beni destekleyen ve teşvik eden saygıdeğer hocam sayın
Doç. Dr. Muammer ZERENLER’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Aynı anabilim dalında çalışıyor olmaktan her zaman mutlu olduğum,
kendisiyle çalışma fırsatı yakaladığım ve bu zamana kadar olduğu gibi bundan
sonraki süreçlerde yanımızda hissedeceğimiz saygıdeğer hocam merhum Yrd. Doç.
Dr. Mehmet YILDIZ’a teşekkürü bir borç bilirim. Mekanınız cennet olsun hocam…
Gerek yüksek lisans ders aşamamda gerekse tez aşamamda kendisinden birçok
şey öğrendiğim ve öğrenmeye devam edeceğim, engin bilgilerinden faydalandığım,
çalışmaya teşvik eden ve yüreklendiren ve emeklerini esirgemeyen saygıdeğer
hocam sayın Doç. Dr. Vural ÇAĞLIYAN’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Heyecanı ve sevecenliğiyle kendisiyle tanıştığım günden bu yana her konuda
yanımda olan, teşvik eden, destekleyen, varlığıyla mutlu eden kıymetli hocam sayın
Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN’a; “İyiki varsınız hocam her şey için çok teşekkür
ederim”.
iv
Güler yüzleri ve içtenlikleriyle gerek mesleki anlamda gerek akademik
anlamda kendilerinden birçok şey öğrendiğim, her konuda yardımcı ve destek olan
Arş.Gör. Dr. Esen ŞAHİN’e ve Arş.Gör. Emel CELEP’e sonsuz teşekkür ederim.
Tanıştığım günden bu yana hep birlikte hareket ettiğimiz, her konuda desteğini,
paylaşımlarını ve dostluğunu esirgemeyen, her süreçte yanımda olan arkadaşım Arş.
Gör. Mehtap FINDIK’a çok teşekkür ederim.
Son olarak hayatımın tüm süreçlerinde yanımda bulunan, bana inanan, güvenen
ve emeklerini hiç esirgemeyen fedakar aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Emel GELMEZ
Konya-2013
v
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
Emel GELMEZ
Numarası:
Öğrencinin
094227021001
Ana Bilim/ Bilim
Dalı
Danışman
Tezin Adı
İşletme Ana Bilim Dalı
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim
Dalı
Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ
Ters
Tedarik
Zinciri
Yönetimi
Bağlamında
Yeniden
Üretim
Uygulamaları: Konya Otomotiv Yan
Sanayi Örneği
ÖZET
Günümüz artan rekabet ortamında üretici işletmeler, müşteri memnuniyetini
sağlamakla birlikte maliyetlerini azaltacak, kârlılıklarını artıracak girişimlerde
bulunmaktadırlar. Bu süreçte yeniden üretim, işletmeler için önemli bir iş modeli
olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevreyi koruyucu bir faaliyet olması, çevreye duyarlı
üretim sistemlerinin öneminin artması ile birlikte özellikle son yıllarda işletmeler
tarafından daha fazla uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla yeniden üretim
uygulamalarının işletmelere önemli avantajlar sağlayacağı söylenebilmektedir. Bu
bağlamda çalışma üç bölümden oluşmaktadır.
Çalışmanın birinci bölümünde tedarik zinciri yönetimi kavramı açıklanarak
tersine lojistikle ilgili teorik bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde yeniden üretim
kavramı, kapsamı ve yeniden üretim süreci, yeniden üretimden beklentiler ve
sorunlara ilişkin literatür bilgileri verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise
Konya Sanayi Odası (KSO) veri tabanı kullanılarak, otomotiv yan sanayicileri
üzerinde gerçekleştirilen bir saha araştırmasının metodolojisi ve çalışma sonucunda
elde edilen bilgiler aktarılmaktadır.
vi
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
Emel GELMEZ
Numarası:
Öğrencinin
094227021001
Ana Bilim/ Bilim
Dalı
Danışman
Tezin İngilizce Adı
İşletme Ana Bilim Dalı
Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim
Dalı
Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ
Remanufacturing Implementations in
the Context of Reverse Supply Chain
Management: The Example of Konya
Automotive Supply Industry
SUMMARY
Manufacturers in today's increasingly competitive business environment,
make some attempts that will reduce the costs and improve profitability while
providing customer satisfaction. In this process, remanufacturing emerges as an
important business model for businesses. With the increasing importance of
environmentally friendly production systems, remanufacturing as an environmental
protection activity is applied by more businesses especially in recent years.
Therefore, it is argued that remanufacturing applications will provide businesses with
significant benefits. In this context, the study consists of three parts.
In the first part of the study, the theoretical information about the concepts of
supply chain management and reverse logistics is explained. In the second part, a
literature review pertaining to the concept and scope of remanufacturing,
remanufacturing process, expectations and issues relating to the remanufacturing is
given. In the third part of the study, the methodology and results of a field survey
performed on the automotive supplier industry by using the database of Konya
Chamber of Industry (KSO) are investigated.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
BİLİMSEL ETİK SAYFASI ..................................................................................... i
YÜKSEK LİSANS TEZ KABUL FORMU .............................................................. ii
ÖNSÖZ .................................................................................................................. iii
ÖZET ...................................................................................................................... v
SUMMARY ........................................................................................................... vi
İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... vii
TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................ x
ŞEKİLLER LİSTESİ.............................................................................................. xii
GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
1.1. Tedarik Zinciri ve Yönetimi............................................................................... 4
1.2. Tedarik Zinciri Yönetimi Tarihsel Gelişim Süreci ............................................. 8
1.3. Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi .................................................................. 9
1.4. Tedarik Zinciri Yönetiminin Amaçları ve Faydaları ........................................ 11
1.5. Tedarik Zinciri Yönetimine İlişkin Yanlış Anlayışlar ...................................... 13
1.6. Tedarik Zinciri Yönetiminde Alıcı Tedarikçi İlişkileri .................................... 14
1.6.1. Geleneksel Alıcı-Tedarikçi İlişkileri ......................................................... 15
1.6.2. İşbirliği Esasına Dayalı Alıcı Tedarikçi İlişkileri ...................................... 16
1.7. Tedarik Zinciri Yönetimi Süreçleri ................................................................. 18
1.7.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi ....................................................................... 19
1.7.2. Müşteri Hizmetleri Yönetimi ..................................................................... 20
1.7.3. Talep Yönetimi ........................................................................................ 21
1.7.4. Sipariş İşleme ........................................................................................... 21
1.7.5. Üretim Akış Yönetimi .............................................................................. 22
1.7.6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi .................................................................... 22
1.7.7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme ............................................................ 23
1.7.8. İade Yönetimi (Dönüşler) ......................................................................... 23
1.8. Ters Tedarik Zinciri Yönetimi ........................................................................ 24
viii
1.8.1. Tersine Lojistik Kavram ve Kapsamı ........................................................ 24
1.8.2. Tersine Lojistiğin Önemi .......................................................................... 27
1.8.3. İleri Lojistik ve Tersine Lojistik Arasındaki Faklılıklar ............................ 29
1.8.4. Tersine Lojistik ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi ..................... 32
1.8.5. Tersine Lojistikte Mamül Geri Dönüş Sebepleri ....................................... 34
1.8.6. İşletmelerin Tersine Lojistik Uygulama Nedenleri .................................... 36
1.8.6.1. Ekonomik Amaçlar ............................................................................ 37
1.8.6.2. Yasal Yükümlülükler ......................................................................... 38
1.8.6.3. Artan Üretici İşletme Sorumlulukları .................................................. 39
1.8.7. Tersine Lojistik Uygulamasını Zorlaştıran Nedenler ................................. 40
1.8.8. Tersine Lojistikte Güncel Uygulamalar ..................................................... 41
İKİNCİ BÖLÜM
YENİDEN ÜRETİM FAALİYETLERİ
2.1. Yeniden Üretim Kavramı ve Kapsamı ............................................................. 44
2.2. Yeniden Üretim Faaliyetlerine İlişkin Literatür İncelemesi ............................. 46
2.3. Yeniden Üretimin Artan Önemi ...................................................................... 49
2.4. Yeniden Üretim Süreci ................................................................................... 51
2.4.1. Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması ................................................................ 54
2.4.2. Yeniden Üretim Aşaması........................................................................... 55
2.4.3. Yeniden Montaj Aşaması .......................................................................... 57
2.5. Yeniden Üretim Faaliyetleri ............................................................................ 58
2.5.1. Demontaj (Ayrıştırma) ............................................................................. 59
2.5.2. Yenileme .................................................................................................. 59
2.5.3. Tamir ....................................................................................................... 59
2.5.4. Geri Dönüşüm .......................................................................................... 60
2.5.5. Tekrar Kullanım ....................................................................................... 61
2.5.6. Ürünün Kısmi Kullanımı (Ürün Yamyamlaştırma) .................................... 61
2.6. Yeniden Üretilebilirlik Kriterleri ..................................................................... 63
2.7. Yeniden Üretimden Beklentiler ....................................................................... 65
2.8. Yeniden Üretimin Uygulama Sorunları ........................................................... 66
ix
2.8.1. Yeniden Üretim Ortamlarında Karşılaşılan Güçlükler ............................... 66
2.8.2. Yasal Sorunlar .......................................................................................... 67
2.8.3. Diğer Eksiklikler ...................................................................................... 68
2.9. Türkiye'de Yeniden Üretim Uygulamaları ....................................................... 69
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİNDE FAALİYET GÖSTEREN
İŞLETMELERDE YENİDEN ÜRETİM FAALİYETLERİNİN İŞLETME
PERFORMANSINA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
3.1. Konya Otomotiv Sanayi .................................................................................. 74
3.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ....................................................................... 79
3.3. Araştırmanın Kavramsal Modeli ..................................................................... 80
3.4. Araştırmanın Hipotezleri ................................................................................ 80
3.5. Araştırmanın Kısıtları ..................................................................................... 82
3.6. Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................... 83
3.6.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi ...................................... 85
3.6.2. Anket Formunun Hazırlanması ................................................................. 85
3.6.3. Verilerin Kodlanması, Düzenlenmesi ve Analizi ...................................... 87
3.6.4. Veri Toplama Aracının Güvenirliği .......................................................... 88
3.7. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi ...................................................... 88
3.7.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler ........................... 89
3.7.2. Araştırmanın Hipotezlerine İlişkin Bulgular .............................................. 93
SONUÇ VE ÖNERİLER .................................................................................. 102
KAYNAKÇA ..................................................................................................... 106
EKLER .............................................................................................................. 121
ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................... 124
x
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1.1. Tedarik Zinciri Optimizasyonunun İşletmeye Sağladığı Katma Değer ... 13
Tablo 1.2. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar ............................................ 31
Tablo 1.3. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar ............................................ 32
Tablo 1.4. Ürünlerin Geri Dönüş Nedenleri ............................................................ 35
Tablo 1.5. Kaynağa Göre Geri Dönüş Nedenleri ..................................................... 36
Tablo 2.1. Montaj ve Ayrıştırma (Demontaj ) Sistemlerinin Karşılaştırılması ......... 57
Tablo 2.2. Yeniden Üretimin Diğer Kavramlarla Karşılaştırılması .......................... 62
Tablo 2.3. Yeniden Üretim Ürün Alanları .............................................................. 63
Tablo 2.4. Yeniden Üreticilerin Listesi .................................................................. 64
Tablo 3.1. 2008–2012 Dönemi Ülkelere Göre Motorlu Araç Üretim Rakamları…...76
Tablo 3.2. Otomotiv Sektörü İhracat ve İthalatı (1000 $) ........................................ 77
Tablo 3.3. İhracat ve İthalatta Türkiye - Konya Karşılaştırması .............................. 78
Tablo 3.4. Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar ..... 81
Tablo 3.5. Araştırmada Kullanılan Ölçeklerin Tanıtımı ......................................... 86
Tablo 3.6. Ölçeklerin Güvenirlik Katsayıları .......................................................... 88
Tablo 3.7. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı ....... 89
Tablo 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı ....... 90
Tablo 3.9.Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre
Dağılımı ................................................................................................................. 90
Tablo 3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı ......... 91
Tablo 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi ................................ 92
Tablo 3.12.İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetlerini Gerçekleştirme Düzeyi ....... 93
Tablo 3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeniden Üretime Bakış Açılarına
İlişkin Bulgular ...................................................................................................... 94
Tablo 3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Tedarik Zinciri Performansına İlişkin
Bulgular ................................................................................................................ 96
Tablo 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Genel İşletme Performansları ........... 98
Tablo 3.16. Korelasyon Matrisi ............................................................................. 99
xi
Tablo 3.17. Yeniden Üretim Faaliyetleri-Tedarik Zinciri Performansı Regresyon
Analizi .................................................................................................................. 99
Tablo 3.18. Tedarik Zinciri Performansı-İşletme Performansı Regresyon Analizi . 100
Tablo 3.19. Yeniden Üretim Faaliyetleri-İşletme Performansı Regresyon Analizi 101
xii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1.1. Basit Bir Tedarik Zinciri Yapısı ............................................................... 5
Şekil 1.2. Tersine Dağıtım ve İleri Dağıtım Arasındaki İlişki .................................. 30
Şekil 1.3. Tersine Lojistiğe Neden Olan Faktörler .................................................. 37
Şekil 1.4. Bütünleştirilmiş Tedarik Zinciri .............................................................. 42
Şekil 2.1. Yeniden Üretim Süreci ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi ........ 52
Şekil 2.2. Yeniden Üretim Süreci .......................................................................... 53
Şekil 2.3. Yeniden Üretim Tesisinde Faaliyetlerin Akışı ........................................ 56
Şekil 3.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli ............................................................. 80
Şekil 3.2. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezleri ...................................... 81
Şekil 3.3. Araştırmada İzlenen Metodoloji ............................................................. 84
Şekil 3.4. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı ........ 89
Şekil 3.5. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı ....... 90
Şekil 3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre
Dağılımı ................................................................................................................. 91
Şekil 3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı ........... 92
Şekil 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi ................................... 93
1
GİRİŞ
Günümüz işletmelerinin nihai amacı müşteri memnuniyeti sağlamakla birlikte
karlılıklarını artırmaktır. Dolayısıyla işletmeler değişik iş modellerine yönelmekte ya
da rekabet ortamına uyum sağlamak amacıyla işletme faaliyetlerini yeniden
yapılandırmaktadırlar. Bu sürecin bir devamlılığı olan çevre bilinci, artık işletmelerin
bir üst model olarak uygulamaları gereken unsurlardandır. Özellikle “yeşil üretimin”
değişen işletme yapılarına girmesiyle birlikte çevreyi koruyucu faaliyetlere verilen
önem artmaktadır. Bu süreçte özellikle üretim sonrasında atık, zehir gibi çevreye
zarar verici unsurları içinde barındırmayan yeniden üretim, işletmelere günümüzde
maliyetten kazanç, kaynak tasarrufu, enerjinin etkin kullanımı gibi avantajlar
sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle işletmeler, atık, hurdaya çıkmış, kullanılmayan
ürünlerin yeniden üretimini gerçekleştirerek yeni ürün kalitesinde iyileştirmeler
yapılması ile sağlanacak karlılıkların ve tasarrufların farkına varmışlardır.
Dolayısıyla yeniden üretim özellikle son yıllarda uygulama alanı bulmuştur.
Bu çalışmada otomotiv sektöründe yeniden üretim faaliyetlerinin düzeyini ve
sanayicilerin bakış açısını belirlemek ve yeniden üretim faaliyetleri ile tedarik zinciri
performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkileri belirlemek amaçlanmıştır.
Bu çalışmada, araştırma kapsamındaki işletmelerden elde edilen bulgular ışığında
yeniden üretim uygulamalarının işletme performansı üzerinde bir etkisinin olup
olmadığı araştırılmıştır.
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır ve ilk iki bölüm literatür incelemesi,
üçüncü bölüm konuyla ilgili alan araştırması üzerine kurulmuştur.
Çalışmanın birinci bölümünde, tedarik zinciri yönetimi kavramı, kapsamı
detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bir süreç olarak ele alınan yeniden üretimin
özellikle içerisinde tersine akışı barındırmasından dolayı, tersine lojistik kavramı,
ileri lojistikle farklılıkları, tersine lojistiğin önemi ve işletmelerin tersine lojistik
uygulama nedenleri bu bölümde açıklanmıştır.
2
Çalışmanın ikinci bölümünde yeniden üretim kavramının genel çerçevesi
çizilmiş ve yeniden üretimle ilgili literatür incelemesine yer verilmiştir. Yeniden
üretimin artan önemi, yeniden üretim süreci, yeniden üretilebilirlik kriterleriyle
birlikte, yeniden üretimden beklentiler ve uygulama sorunlarına değinilmiş, yeniden
üretimin Türkiye açısından durumu irdelenmiştir.
Çalışmanın üçüncü bölümü uygulama kısmı olup bu bölümde Konya Sanayi
Odası (KSO) veri tabanına kayıtlı 68 işletme ile gerçekleştirilen anket uygulamasının
sonuçları üzerinde durulmuştur.
Çalışmanın son bölümü sonuç ve değerlendirme bölümü olup, bu bölümde
araştırma sonuçlarına paralel olarak işletmeler için önerilerde bulunulmaktadır.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
İşletmeler son yıllarda küreselleşme olgusuyla meydana gelen değişikliklerden
büyük ölçüde etkilenmektedir ve bu değişikliklere sektörde var olabilmek için uyum
sağlamak zorunda kalmaktadır.
Dolayısıyla
küreselleşme dünyayı
yeniden
yapılandırmakta ve işletmeleri rekabete zorlamaktadır.
İşletmeler küresel rekabet ortamında, yaşanan hızlı değişim ve teknolojik
gelişmeler karşısında rekabetçi üstünlük sağlamak için müşteri merkezli hareket
etmektedir. Bu süreçte işletmeler yer aldıkları değer zincirindeki bütün üyelerle
birlikte hareket etmektedir. Birçok işletme daha kaliteli ürün ve hizmet sunmak,
pazardaki değişimlere daha iyi yanıt verebilmek için tedarikçilerden müşterilerine
kadar
oluşan
bağlantıları
bir
bütün
olarak
ele
almaya
yönelmişlerdir.
Küreselleşmeyle birlikte yaşanan hızlı değişim toplumları, ülkeleri, işletmeleri
yeniden yapılanmaya zorlamıştır. Bu değişimle birlikte işletmeler emek yoğun yerine
bilgi yoğun sermayeye doğru kaymıştır. Bilginin giderek artması bilişim
sistemlerinin yaygınlaşması beraberinde rekabetin yoğunlaşmasını getirmiştir.
İnternetin kullanımı işletmeler ve ülkeler için bir devrim niteliğinde olmuştur.
Özellikle işletmeler uluslar arası pazarlara açılma ve yeni pazarlarda yeni müşterilere
hizmet verme yarışına girmişlerdir. Bu yaşananlara paralel olarak günümüzdeki
tedarik zinciri yönetimi yeniden şekillenmeye başlamıştır. Küresel rekabet ortamında
tedarik zinciri yönetimi, müşteri beklentilerini karşılamak ve etkili olabilmek için
teknoloji
yardımıyla
tedarikçiler,
üreticiler,
dağıtıcılar
ve
müşterilerin
entegrasyonunu sağlamaktadır.
Son yıllarda gerek çevresel faktörler, gerekse ürün ve maliyetlerdeki
iyileştirmeler sebebiyle ters tedarik zinciri yönetimi kavramı ön plana çıkmış ve
işletmeler tarafından uygulanmaya başlanmıştır.
Çalışmanın bu bölümünde, tedarik zinciri yönetimi ve ters tedarik zinciri
yönetimi hakkında bilgiler verilecektir.
4
1.1. Tedarik Zinciri ve Yönetimi
Küreselleşmenin
neden
olduğu
yoğun
rekabet
ortamında
işletmeler
mücadelelerini artık sadece kendi öz yapıları ile değil, ortaklaşa çalıştığı tüm
işletmelerle birlikte bir ekip olarak yürütmekte ve böylece rekabette tedarik zincirine
karşı tedarik zinciri olarak adlandırılan yeni bir boyut ortaya çıkmaktadır (Paksoy,
2004: 1). Tedarik zincirleri, iş ortakları, tedarikçiler, imalatçılar, perakendeciler ve
müşteriler arasında; iletişim, projeleri ortak bir alan üzerinden takip etme ve
yönetme, müşteri isteklerinin en etkin ve verimli bir şekilde karşılanabilmesi,
kaynakları en etkin bir biçimde kullanmak, verimliliği artırmak, maliyetleri
azaltmak, planlı, hızlı ve esnek bir tedarik, üretim ve dağıtım zincirini ortaya
çıkarabilmek ve gerçekleştirmek temelleri üzerine ortaya çıkmış bir kavramdır
(Lysons, 2000; Güleş vd., 2012: 6).
Tedarik zinciri, tedarikçileri, lojistik hizmet sağlayıcılarını, üreticileri,
dağıtıcıları ve perakendecileri içine alan ve bunlar arasında malzeme, ürün ve bilgi
akışı sağlanan elemanlar kümesi olarak tanımlanmaktadır (Kopczak, 1997: 227). Bir
başka ifade ile tedarik zinciri, hammadde temini yapan, onları ara mal ve nihai
ürünlere çeviren, nihai ürünleri müşterilere dağıtan, üretici ve dağıtıcıların
oluşturduğu bir ağdır (Lee ve Billington, 1992: 66).
Günümüz rekabetçi küresel pazarlarında tedarik zincirlerinin problem ve
olanaklarını göz ardı ederek başarıya erişmek mümkün değildir. Gelecek odaklı
yöneticiler bu konuda başarılı olabilmek için tüm sistemi bütünleşik şekilde
yönetecek yeni bir takım teknik ve kantitatif yöntemleri, tedarik ve satın almadan
tasarıma, imalat ve stoktan dağıtıma kadar tüm sistemi bütünleşik şekilde ele
almalıdırlar (Lee vd., 2002: 2). Basit bir tedarik zinciri, ara ürün sağlayıcısı, üretici,
dağıtıcı ve alıcı olmak üzere Şekil 1.1’de görüldüğü gibi dört bileşenden
oluşmaktadır (Atakan ve Kayacık, 2001; Çağlıyan, 2009: 463).
5
Şekil 1.1. Basit Bir Tedarik Zinciri Yapısı
Üretici
Firma
Ara Ürün
Sağlayıcıları
Dağıtıcı
Firma
Alıcılar
Ürün Akışı
Bilgi Akışı
Kaynak: Atakan ve Kayacık, 2001; Çağlıyan, 2009: 463.
Tedarik zinciri, lojistik ağlar, tedarikçiler, üretim merkezleri, depolar, dağıtım
merkezleri, perakende yerleri arasında hammadde, envanter sürecini sağlayan ve
faaliyetler arasında akış içinde bulunan tamamlanmış ürünleri kapsamaktadır
(Simchi-Levi vd., 2003: 1).
Bir tedarik zincirinde malzemeler hammadde kaynaklarından hammaddeleri
yarı mamullere dönüştüren üretim seviyesine aşağıya doğru akarlar. Bunlar son
ürünlere şekil vermek üzere bir sonraki aşamada birleştirilmektedirler. Ürünler
dağıtım kanallarına yüklenirler ve daha sonra perakendecilere ve müşterilere
aktarılırlar (Teigen, 2000: 16).
Gerek tedarik zinciri gerekse tedarik zinciri yönetimi literatürde farklı
açılardan değerlendirilmiş dolayısıyla kavramsal olarak farklı şekillerde çerçevesi
çizilmiştir.
Başlangıçta tedarik zinciri yönetiminin tanımı, entegre pazarlama kanallarını
yönetmeye yeni bir bakış açısı ve yaklaşım gerektiği tartışılmaya başladığı zaman
ortaya çıkmıştır. Bartels (1976) pazarlamanın ve dağıtımın farklı şeyler olmadığını
savunmaktadır. Forrester (1958), pazarlama kanalları içindeki iş aktivitelerinin kendi
aralarında bağlantıları bulunduğunu onaylamıştır. Bilgi, materyal, para, işgücü,
sermaye araçları akımları arasındaki etkileşim bu aktivitelere örnek olarak
gösterilebilir (Svensson, 2002: 234-235).
Lojistik Yönetimi Konseyi Tedarik Zinciri Yönetimini; müşteriye değer
yaratmak amacıyla hammaddelerin, üretim sürecindeki stokların, nihai ürünlerin ve
6
başlangıçtan
tüketime
kadar
ilişkili
bilgilerin
maliyet
etkin
akışının
ve
depolanmasının planlanması, uygulanması ve kontrolü süreci olarak tanımlamıştır
(Güleş vd., 2012: 12). Johnson ve Pyke (2003) ise tedarik zinciri yönetimini, tüm
tedarik zinciri boyunca malzeme, bilgi ve sermaye akışının, tedarikçilerden parça
üreticilerine, montaj şirketlerinden dağıtıcılara kadar yönetilmesi (Johnson ve Pyke,
2003: 2) olarak ifade etmişlerdir. Bir diğer ifadeyle tedarik zinciri yönetimi, tedarik
planlamasına ve talebe, hammadde kaynaklarına ve muhtevasına, mamul üretimi ve
parçalarına, yenilik ve direktiflerin uygulanmasına, müşteriye ve son kullanıcıya
yönelik hiyerarşik ve stratejik bir hedeftir (Chow vd., 2008: 666).
Tedarik zinciri yönetimi, bir ürün ya da hizmetin üretilip teslim edilinceye
kadar olan iş akışını kapsamaktadır. Söz konusu iş akışı hammaddenin temin
edilmesiyle başlayıp müşteriye teslim edilinceye kadarki tüm işlemleri içermektedir.
Kullanılan tesisler, depolar, fabrikalar, işlem merkezleri, dağıtım merkezleri,
perakendecilerin satış yerleri ve ofislerden oluşmaktadır. Fonksiyon ve işlemler;
öngörü, satın alma, kalite güvencesi, planlama, üretim, dağıtım, teslim, bilgi
yönetimi, envanter yönetimi ve müşteri servislerinden oluşur (Stevenson, 2007: 503).
Tan (1998), materyal ve tedariklerin, temel hammadde aşamasından nihai ürün
aşamasına kadar yönetimini içermekte olduğunu belirtmiştir ve işletmelerin
tedarikçilerine ait süreçler, teknoloji ve yeteneklerden rekabet avantajlarını
artırabilmek için nasıl yararlanabileceklerine odaklanmıştır. Bu bağlamda tedarik
zinciri yönetimi, geleneksel işletme içi faaliyetlerin ortak işletmelerle optimizasyon
ve verimlilik ortak amacına ulaşabilmek için birleştirilmesi ile ilgili bir yönetim
felsefesidir. Berry (1994) tedarik zinciri yönetiminin, işletmeler arasında anlamlı,
uzun dönemli ilişkiler geliştirebilmek için, güven geliştirmek, pazar ihtiyaçları
doğrultusunda bilgi alış verişinde bulunmak, yeni ürünler geliştirmek ile ilgili bir
felsefe olduğunu ileri sürmektedir. Jones ve Ripley (1985)’e göre materyallerin
tedarikçilerden nihai kullanıcılara doğru akışını planlamak ve kontrol etmek ile
ilgilenen entegre bir yaklaşımdır. Lee (1997) tedarik zincirini, ürün ve hizmetlerin
üretilmesi ve dağıtılması ile ilgilenen ve tedarikçinin tedarikçisi ile başlayıp
müşteriler ile biten kuruluşlar ağı şeklinde tanımlamaktadır (Croom vd., 2000: 69).
7
Tedarik zinciri yönetimi bir bütünleştirme felsefesi olarak ele alınmaktadır. Bu
bağlamda bütünleşik tedarik zinciri yönetimi, öncelikle müşteriyi merkeze koyarak
yatay bir yolla müşteriye değer sağlayacak gerekli tüm süreçlerin yönetimi olarak
ifade edilmektedir (Ellram ve Cooper, 1993).
Söz konusu bu tanımlardan yola çıkarak tedarik zinciri yönetimini Tan vd.
(1998) en genel anlamda, malzeme ve ürünlerin, hammaddenin elde edilmesinden
nihai ürün aşamasına kadar (olası geri dönüşüm ve yeniden kullanım dahil)
yönetimini kapsayan; işletmelerin tedarikçilerinin süreçlerinden, rekabet avantajlarını
destekleyecek teknoloji ve yeteneklerinden nasıl yararlanacağı üzerine odaklanan ve
geleneksel işletme içi faaliyetleri, optimizasyon ve etkinlik ortak amacı ile ticari
ortaklıklar kurarak yayan bir yönetim felsefesi olarak tanımlamaktadır (Güleş ve
Çağlıyan, 2010: 32).
Tedarik zinciri yönetimi (TZY), alt tedarikçiler, tedarikçiler, işletme içi
operasyonlar, ticari müşteriler, perakendeci müşteriler ve son kullanıcıdan oluşan
geniş bir yelpazeye sahiptir. Tedarik zinciri dışında kullanılan diğer kavramlar
“talep zinciri” ya da “değer zinciri”dir. Hangi kavramın kullanıldığına bakmaksızın,
bu kavramlarla kastedilmek istenen, bütünleşik süreç yönetimi sayesinde nihai
müşteri olan son kullanıcı için değer yaratmaktır. Bu açıklamalar ışığında tedarik
zinciri yönetiminin amacı sadece işletme içindeki süreçlerin entegrasyonu değil,
değer zincirini oluşturan tüm işletmelerin entegrasyonunu gerçekleştirmektir (Paksoy
ve Özceylan, 2010: 270-271).
Tedarik zinciri, herhangi bir ürün veya hizmetin, tasarım ve üretim
aşamasından, tüketiciye ulaştırılmasına kadar devam eden iş süreçlerinin tamamı
olarak ifade edilirken işletmeler sadece karlarını artırmak için değil aynı zamanda
hayatta kalmak için etkin bir yönetim stratejisi geliştirerek, rekabet avantajı elde
edecekleri uygulamalara yönelmek zorundadır. Bu yolda ciddi bir güç sağlayan
tedarik zinciri yönetimi etkin kullanıldığı takdirde işletmeleri geleceğe taşıyan ve
yöneticilere karar destek sistemi sağlayan önemli bir araçtır (Zerenler, 2007: 354).
8
1.2. Tedarik Zinciri Yönetimi Gelişimi Süreci
TZY konusu 1960’lı yıllara kadar uzanmaktadır. Tedarik zinciri yönetiminin
ilk aşaması olarak kabul edilen fiziksel dağıtım aşaması ile ilgili ilk önemli çalışmayı
Bowersox yapmıştır. Bowersox, fiziksel dağıtım konusundaki çalışmalarının
yanında, dağıtım fonksiyonunun firma dışında, kanal-içi entegrasyonla, rekabetçi bir
avantaj sağlayacağını öne sürmüştür (Özdemir, 2004: 89).
1970’lerde Malzeme İhtiyaç Planlaması sisteminin tanıtılmasından sonra
yöneticiler; süreç içi çalışmaların, üretim maliyeti, kalite, yeni ürün geliştirme ve
teslimde tedarik zamanları üzerine olan önemli etkisini anlamışlardır. Bu dönemde,
firmalar kendi içlerinde pazarlama, üretim ve finansman ile ilgili dağıtım
faaliyetlerini yürütecek merkezi bir fiziksel dağıtım bölümü oluşturmuşlar ve her bir
faaliyetin lojistiğini ayrı olarak en iyi konuma getirtmek yerine, bütün sistemin
lojistik
yönetimini
birleştirmek
gerekliliği anlaşılmıştır.
Böylece,
her
bir
operasyonun maliyetini azaltmak yerine, bütün sistemin maliyetini bir bütün olarak
ele alan tüm lojistik hizmetleri maliyeti yaklaşımı geliştirilmiştir. Bunun sonucunda,
farklı depolar arası, depolama ve taşıma fonksiyonları ve müşteri hizmet seviyeleri
bütünleştirilmiş ve tedarik zinciri yönetimi gelişiminin, ilk safhası olarak adlandırılan
fiziksel dağıtım yönetimi aşamasına geçilmiştir Bu dönem, “malzeme yönetimi ve
fiziksel dağıtım safhası” olarak da adlandırılmaktadır (Ross, 1998; Özdemir, 2004:
90).
1980’li yıllara gelindiğinde küresel rekabetin artması, firmaları daha düşük
maliyetle, yüksek kalitede ve daha çok tasarım esnekliği ile güvenilir ürünler
sunmaya zorlamıştır. Bu dönemde tedarik zinciri yönetiminin ikinci aşaması olan
lojistik safhasına geçilmiştir. Bu aşamaya lojistiğin entegrasyonu da denilmektedir
(Tan, 2002: 43).
Bu dönemden sonra 1985’lerde, tedarik zincirinin ilk öncüsü sayılan Hızlı
Cevap Sistemi geliştirilmiştir. Hızlı Cevap Programı bir tedarik zinciri öncüsü olarak
ilk defa tekstil endüstrisinde başlatılmış ve onu 1990’larda, perakendecilik
sektöründeki uzantısı olan Etkin Müşteri Cevabı programları izlemiştir. Etkin
9
Müşteri Cevabından bir sonraki gelişme, Sürekli İkmal Planlaması olarak ortaya
çıkmıştır (Özdemir, 2004: 90).
1990’ların ortasından sonra yöneticiler, tedarikçilerden alınan mal ve
hizmetlerin, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneği üzerinde önemli bir
etkisinin olduğunu fark etmişlerdir. Yöneticiler aynı zamanda kaliteli mal üretmenin
de tek başına yeterli olmadığını anlamışlardır. Ürünleri müşteriye ne zaman, nerede,
nasıl ve istenen miktarda, maliyet-etkin bir yöntemle ulaştırmak yeni başarı yöntemi
olmuştur. Bütün bu gelişmeler sonucunda, firma yöneticileri yalnızca kendi
firmalarını yönetmenin yeterli olmadığının farkına varmışlardır. Böylece, kendilerine
girdi temin eden yukarı yöndeki bütün firmaların yer aldığı ağın ve aynı zamanda son
müşteriye ürünleri ulaştıran ve satış sonrası hizmetleri veren aşağı doğru bütün
firmaların yer aldığı ağın bütününün yönetiminde yer almaları gerektiğini
anlamışlardır. Bu döneme literatürde, tedarik zinciri yönetimi aşaması denilmektedir
(Handfield and Nicholas, 1999; Özdemir, 2004: 90).
1.3. Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi
Küresel ekonominin getirdiği rekabet baskısı işletmelerin fiyatları artırmak
yerine ürün yenilikleri, daha iyi kalite ve daha hızlı cevap zamanı, düşük maliyet gibi
araçlarla rekabet etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu şartlarda rekabet, etkili bir
tedarik zinciri yönetimi olmadan gerçekleştirilemez. Dolayısıyla rekabetçi bir tedarik
zinciri yapısı ile işletmeler çağdaş iş dünyasının büyük kazananları olmaya devam
edeceklerdir. Bu bağlamda tedarik zinciri, hammaddelerden son kullanıcıya kadar
olan süreçte ürünlerin taşınması ve akışıyla ilgili tüm aktiviteleri kapsadığından;
tedarik zinciri yönetimi kapsamında rekabet avantajının yaratılmasında, tedarik
zincirindeki ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili tüm bu aktivitelerin entegrasyonu
zorunlu hale gelmektedir (Presutti, 2003; Akgemci ve Güleş, 2009: 187).
İşletmeler tüm dünyada yoğun rekabetle karşı karşıyadır. Değişen pazar
şartlarıyla birlikte müşteriler işletmelerden daha iyi ve ucuz ürünler, daha kısa cevap
verme süresi, daha fazla ürün grubu ve daha yüksek hizmet seviyesi
beklemektedirler. Yöneticiler ise firmalarının başarısının üretim kabiliyeti ve
10
kapasitesine değil, tedarik zincirinin kabiliyetine bağlı olduğunu anlamışlardır (Chow
vd., 2008: 665-666).
Tedarik zinciri yönetiminin geleneksel bakış açısı, tedarik temin ederken, en
düşük başlangıç fiyatını oluşturabilmektir. Temel özellikleri, çoklu partnerler, satın
alma fiyatına dayalı partner değerlendirmesi, maliyet kaynaklı bilgi temelleri,
mesafeli müzakereler ve merkezi satın almadır. Bu şartlar artında işlerin yürütülmesi
şiddetli rekabet yaratırken, bir tedarikçinin diğerlerine karşı oyunu sürdürmesini
gerektirir. Bu süreçte performansa dayalı ödüller ve cezalar kullanılmaktadır. Böyle
bir çerçevede iş yapılan partnerlerin değişken olması avantajlı olmaktadır. Ayrıca
açık pazar koşulları altında maksimum rekabet görüşü vardır ve bu rekabet sağlıklı
ve güçlü tedarik temelini desteklemektedir. Dolayısıyla, tedarik zinciri yönetiminin
geleneksel bakış açısı “en güçlü olanın yaşamını sürdürme ilkesi’’ olarak ifade
edilmektedir (Speakman vd., 1998: 631).
Rekabet üstünlüğü dinamikleri ve tedariğin oynadığı rolde yeni bir çağa
girilmiş bulunulmaktadır. Günümüzde tedarikçilere ve müşterilere ayrı birimler gibi
davranılmaktadır ve ayrı birimler olduğundan bahsedilmemektedir. Buna ilaveten
tedarikçilerin ve müşterilerin ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğu,
hammaddenin kaynağından alınışından çeşitli değer ekleme aktiviteleri boyunca son
müşteriye ulaşması dönüşümüne şahitlik edilmektedir. Başarı artık bir işlemle
ölçülmemektedir. Rekabet, ortak çalışan işletmelerin tüm tedarik zinciri boyunca
diğer işletmelerle yaptığı bir rekabet şebekesi olarak tanımlanmaktadır (Speakman
vd., 1998: 630).
Tedarik zinciri yönetimi geliştikçe, “rekabet benim işletmem ile rakip işletme
arasında değil, benim tedarik zincirim ile rakip işletmelerin tedarik zincirleri
arasındadır” görüşü yaygınlaşmaktadır. Tedarik zinciri yönetimi konusunda önde
gelen işletmeler lojistik ve satın alma fonksiyonlarını yeniden yapılandırmaktadırlar.
Önde
gelen
işletmeler
yalnızca
lojistik
fonksiyonlarını
yapılandırmakla
yetinmemekte, rekabet avantajı sağlamak için diğer fonksiyonları da ele almaktadır
(Güleş vd., 2012: 14).
11
Tedarik zinciri yönetiminin önemi 1990’lı yıllarda daha güçlü hissedilmiştir.
Bunun temel nedeni bazı işletmelerin dikey entegrasyonu devam ettirmekte olduğu
gerçeğidir. İşletmeler kendi tedarik kaynaklarını kullanmak yerine, daha düşük
maliyetli ve kaliteli malzemeler sağlayan tedarikçileri araştırmakta ve kendi
konularında daha fazla uzmanlaşmaktadırlar. İşletmeler için tedarik ağının
tamamının yönetilmesiyle tüm işletme performansının optimizasyonunun sağlanması
kritik bir duruma gelmiştir. Bu organizasyonlar kazanılan başarıdan, iki tarafın da
yarar sağladığının farkındadır. Bir diğer neden, rekabetin ulusal ve uluslar arası
zeminde giderek artmasıdır. Müşterilerin taleplerini karşılayabilecekleri birçok
seçenekleri bulunmakta ayrıca ürünlerin dağıtım kanalı boyunca maksimum
erişilebilirliğinin, minimum maliyetle sağlanabilmesi büyük önem taşımaktadır.
Tüketicilerin satın alma alışkanlıkları sürekli değişmekte ve rakip işletmeler sürekli
ürünlerini geliştirmekte veya yeni ürünleri pazara sürmekte ya da bazı ürünlerini
pazardan çekmektedirler. Envanter bulundurmanın maliyeti ürünlere yansımaktadır.
Üçüncü
neden,
birçok
işletme
tarafından,
bir
bölüm
veya
fonksiyonun
performansının maksimize edilmesinin, tüm işletmenin optimal performansa erişmesi
demek olmadığının farkına varılmış olmasıdır. Satın alma bölümü pazarlık ederek bir
parçayı daha uygun bir fiyatla temin edebilirken, fabrikadaki etkinsizlikler
tamamlanmış ürünün fiyatının yükselmesine sebep olabilmektedir. Bu yüzden
işletmeler, herhangi bir alanda vermiş oldukları kararların etkisini, detaylı olarak tüm
tedarik zincirini göz önüne alarak ölçmelidir (Lummus ve Vokurka, 1999: 12-13).
1.4. Tedarik Zinciri Yönetiminin Amaçları ve Faydaları
Tedarik zincirinin temel amacı, her bir üyenin sahip olduğu en iyi ve en yeni
bilgiyi zincirdeki diğer işletmelere sunarak daha iyi bir arz ve talep dengesinin
sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Tedarik zinciri üyeleri kısa vadede gereksiz
stokları azaltmaya hatta mümkünse ortadan kaldırmaya ve üretim ile müşteriye cevap
hızını artırmaya çalışmaktadırlar. Tedarik zincirinin stratejik amacı ise, müşteri
beklentilerini doğru yerde teslim edilmiş doğru ürünle karşılamak ve bu şekilde pazar
payını ve karları artırmaktır (Akgemci ve Güleş, 2009: 199).
12
Tedarik zinciri yönetiminin geleneksel amacı, sabit ve verilen talebi karşılayan,
hammadde ve diğer girdi maliyetleri, gelen lojistik maliyetleri, tesis yatırım
maliyetleri, doğrudan ve dolaylı imalat maliyetleri, doğrudan ve dolaylı dağıtım
merkezi maliyetleri, stok taşıma maliyetleri, tesisler arası taşıma maliyetleri, giden
lojistik maliyetleri gibi maliyet kalemlerinden bir veya bir kaçını içeren toplam
tedarik zinciri maliyetini enazlamaktır (Paksoy, 2004: 11).
Birden fazla işletmeyi kapsayan tedarik zinciri yönetimi yapısı, tek bir işletme
gibi davranarak kaynakların (süreç, insan, teknoloji ve performans ölçümleri) ortak
kullanımı sayesinde bir sinerji yaratmayı hedeflemektedir. Amaç, işletmenin imalat
kapasitesinin artırılması, pazardaki değişimlere karşı duyarlılığın geliştirilmesi ve
tüketici ile tedarik işlerini üstlenenler arasında ilişkilerin iyileştirilmesi yoluyla
işletmenin çalışmasının ileriye götürülmesidir (Paksoy vd., 2003: 4).
Etkin bir tedarik zinciri yönetimi, işletmenin üretim ve pazarlamaya ilişkin
faaliyetlerini olumlu yönde etkileyerek; müşteri memnuniyetini artıracak, daha etkin
ve verimli olmayı sağlayacak, daha düşük maliyetler ve daha yüksek kar ile birlikte
istikrarlı büyümenin yolunu açacaktır. Tedarik zinciri yönetiminin etkin olması
işletmeler açısından (Şen, 2006: 10-11):

Girdilerin teminini garantileyerek, üretimin devamlılığını sağlama,

Tedarik süresini azaltarak, pazardaki değişikliklere kısa sürede cevap
verilmesini sağlama,

Tüketici taleplerini en iyi şekilde karşılayarak kaliteyi artırma,

Teknolojiyi kullanarak, yeniliği teşvik etme,

Toplam maliyetleri azaltma,

İşletenin tüm bilgi, materyal ve para akışını yönetilebilir duruma getirme
gibi faydalar sağlamaktadır.
Etkin bir tedarik zinciri yönetiminin işletmeye sağladığı faydaları ortaya
çıkarmak üzere yürütülen bir çalışmada tedarik zinciri optimizasyonu ile işletmeye
sağlanan katma değer aşağıda Tablo 1.1’de sunulmuştur.
13
Tablo 1.1. Tedarik Zinciri Optimizasyonunun İşletmeye Sağladığı Katma Değer
İyileşme Sağlanan Alanlar
Teslim performansının iyileştirilmesi
Stokların azaltılması
Sipariş karşılama oranının iyileştirilmesi
Talep tahmin başarısı
Tedarik çevrim süresinin kısaltılması
Lojistik masrafların azaltılması
Verimlilik ve kapasite artışı
Net Katkı %
% 15-28
% 25-60
% 20-30
% 25-80
% 30-50
% 25-50
% 10-20
Kaynak: www.imege.org.tr/tur/pratik/tedarik.pdf; Güleş vd, 2012: 18
En genel şekliyle tedarik zinciri yönetiminin temel faydası, zincirdeki
işletmelerin tüm faaliyetlerini içerecek şekilde planlama yapması ve bu sayede
hepsini ortak bir faydada buluşturmasıdır. Bu ortak fayda ise işletmeler arasındaki
işbirliği ve yoğun iletişim sonucunda günümüzün rekabet öncelikleri olarak kabul
edilen kalite, maliyet, hız ve güvenilirlik gibi konularında zincirin bütünü için
avantaj elde edilmesidir (Güleş vd., 2012: 17).
1.5. Tedarik Zinciri Yönetimine İlişkin Yanlış Anlayışlar
Günümüzde birçok işletmede tedarik zinciri kavramı sadece satın alma
fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir. Oysa tedarik zinciri yönetimi satın almanın
aksine ürünlerin tedarik edilmesinden daha fazla anlam taşımaktadır. Tedarik zinciri
yönetimi, stok yönetimi, lojistik yönetimi, tedarikçi ortaklıkları, yükleme stratejisi,
dağıtım yönetimi, lojistik hattı, bilgisayar sistemi kavramlarından farklılık arz
etmektedir (Lummus ve Vokurka, 1999: 15). Tedarik zinciri yönetimi söz konusu bu
kavramların üzerinde bir yönetim biçimini ifade etmektedir.
Bu yanlış anlamalara bağlı olarak tedarik zinciri yönetimi yavaş gelişmektedir.
Sistemin yavaş gelişmesinin nedenleri (Lummus ve Vokurka, 1999: 15):
•
Tedarik zinciri ortakları ile birleşmek için rehberlik hizmetlerinin
olmaması,
•
İşletme yönetmelikleri arasındaki uyumun sağlanamaması,
•
İşletme içinde ve dışında sisteme yönelik oluşan güvensizlik,
14
•
Kavrama karşı örgütsel direnç,
•
Uyumlu bilgi sistemlerinin oluşturulmasındaki eksiklikler olarak ifade
edilmektedir.
1.6. Tedarik Zinciri Yönetiminde Alıcı Tedarikçi İlişkileri
Tedarik sürecinde, alıcı ve tedarikçi ilişkileri sürecin en önemli unsurlarından
birisidir. Etkin bir tedarik zinciri oluşturma ve rekabet avantajı sağlamada alıcı
tedarikçi ilişkilerinin doğasının ve öneminin irdelenmesi gerekmektedir (Güleş vd.,
2012: 19).
Bir işletmenin rekabet başarısını belirleyen kilit unsur alıcı-tedarikçi ilişkileri
olarak belirlenmiştir. Birçok endüstride tedarikçilerin performansını ölçmek için
toplam maliyet kullanılmaktadır. Toplam maliyet; birim ürün fiyatı ve işlem
maliyetlerini, ürün ve servis kalitesini içeren dağıtım performansını, sipariş
tamamlama hızını, sipariş tamamlanmasına güvenilirliği ve tedarikçi ile alıcı
arasındaki ilişki özelliklerini kapsamaktadır (Lee ve Kincade, 2003: 35).
Alıcı-tedarikçi ilişkilerine ilişkin literatürde yapılan sınıflandırmalarda
geleneksel (rekabetçi) ve işbirliği esasına bağlı ilişkiler olmak üzere iki temel grup
ön plana çıkmaktadır. Ancak uygulamada her iki modelin tek başına uygulanması
şeklinde bir yaklaşımın olmadığı, alıcı-tedarikçi ilişkilerinin bu iki model etrafında
yoğunlaştığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla uygulama rekabetçi yaklaşıma daha
yakınsa rekabetçi, işbirliği yaklaşımına daha yakınsa işbirliği modeli olarak
nitelendirilmektedir. Bununla birlikte batı tarzı tedarikçi ilişkilerinin daha çok
rekabetçi modele, Japonya’daki ilişkilerin ise işbirliği modeline yakın olduğu kabul
edilmekte ve ilişkilerin giderek daha işbirlikçi olduğu belirtilmektedir (Güleş ve
Akgemci, 2009: 189).
İşletmeler, bilginin ve sermayenin işletmeye ve işletmeden dışarıya
hareketlerini eş güdümlemek için etkin yöntemlere gereksinim duymaktadır. Bu
koordinasyonda tedarikçi ve alıcıların yakın ilişki ve etkileşimleri önem
kazanmaktadır. Önceleri zaman ve kalite temelli yürütülen rekabette, artık hatasız
15
ürünü alıcıya hızlı ve güvenilir şekilde ulaştırmak rekabet avantajı olarak değil,
pazarda yer alabilmenin bir şartı olarak görülmektedir (Mentzer vd., 2001: 22).
1.6.1. Geleneksel Alıcı-Tedarikçi İlişkileri
Shapiro (1985)’e göre geleneksel alıcı tedarikçi ilişkilerinde temel amaç, satın
alınan mamul veya hizmetin fiyatını minimize etmektir. Modelin temel varsayımı ise
tedarikçiler arasında sattıkları ürünlerin fiyatı dışında herhangi bir fark olmadığıdır.
Morris’e (1992) göre geleneksel alıcı tedarikçi ilişkilerinde bir tedarikçinin sipariş
kazanması diğer tedarikçinin siparişi kaybedeceği anlamına gelmektedir. Bu tür
ilişkilerde tedarikçilerin mamul tasarımı üzerinde çok az veya hiç etkisi yoktur.
Saunders’a (1994) göre ise bu modelde resmi ve yazılı haberleşmeye kişisel temastan
daha çok ağırlık verilmekte iken Sako (1992), taraflar arasında karşılıklı güven ve
risk paylaşımının çok düşük olduğunu ve yapılan ticari sözleşmelerin genellikle kısa
vadeli olduğunu belirtmektedir (Güleş vd., 2012: 21).
Bu çeşit bir satın alma stratejisi aşağıdaki unsurlara dayanmaktadır
(Güleş,
1997, Güleş,1999, Ersin 1997; Çağlıyan, 2009: 465-466):
•
Tedarikçi seçimi geniş çapta ihaleye ve pazarlığa dayalıdır. Alıcı belirli
bir mal ya da hizmeti çok sayıda tedarikçiden alır. Bu şekilde alıcı
tedarikçileri fiyat ve fiyat dışı unsurlar konusunda birbirleri ile rekabet
ettirebilir
ve
tedarik
sürecinde
sürekliliği
sağlar.
Fiyat
odaklı
görüşmelerde “kazanma-kaybetme” yaklaşımı hakim olup fiyat temel
karar etmenidir,
•
Tedarikçileri disiplin altında tutmak amacıyla, her bir tedarikçiye belirli
miktarlarda iş verildiğinden karşılıklı yarar ve ortak amaçlar söz konusu
değildir,
•
Tedarikçilerle yapılan sözleşmeler genellikle kısa vadelidir. Nadiren çok
uzun süreli ilişkiler olabilse de, bunlar kısa süreli bağlantıların bileşkesi
durumundadır,
•
Tedarikçilerin ürün tasarımı konusunda herhangi bir yetkisi yoktur;
olması da istenmez. Bilgi paylaşımı söz konusu değildir,
16
•
Taraflar arasında iletişim azdır. Resmi bir iletişim yaklaşımı hakimdir.
Ürünün teknolojisi, finansman kaynakları, üretim programı ve üretimin
projeksiyonu gibi konularda bilgi alışverişi alışkanlığı yoktur. Yüksek
teknolojiler dışında, yan sanayilerin tasarımı ve araştırma ve geliştirme
etkinliği söz konusu değildir,
•
Karşılıklı güven, risk paylaşımı ve teknolojik destek azdır. Dizayn ve
tasarım aktivitelerinde çok az doğrudan görüşme ve katılım söz
konusudur.
Rekabetin artması, ürün özellikleri ve üretim süreçlerindeki teknolojik
gelişmeler, mamulün hayat seyrinde meydana gelen kısalmalar alıcı tedarikçi
ilişkilerinde uygulanmakta olan modelin yetersiz kalmasına ve işletmelerin Japon
tarzı alıcı tedarikçi ilişkisi adı da verilen işbirliği modelini uygulamalarına yol
açmıştır (Paksoy ve Özceylan, 2010: 276).
1.6.2. İşbirliği Esasına Dayalı Alıcı Tedarikçi İlişkileri
İş birliği esasına dayalı alıcı tedarikçi ilişkileri, satın alınan girdilerin
fiyatından ziyade işletmeler arasında daha sıkı işbirliği, geliştirilmiş kalite güvencesi
ve esnek dağıtım esasları üzerine kuruludur (Güleş vd., 2010: 2000). Tedarikçi
sayısının fazla olması, işletmelerde hantal bir yapı oluşturmakla birlikte önemli
ölçüde zaman kaybına da neden olmaktadır. Bu sorunların önlenebilmesi için teknik
çözümler uygulanabilmektedir. Nishiguchi’nin geliştirdiği “Alp Dağları” bunlardan
birisidir. Söz konusu bu yapıda dört katman mevcuttur. İlk katmanı tedarikçiler
oluşturmakta ve bu katmanda tedarikçiler, ürünün temel sistem parçalarını
üretmektedirler. İkinci katmanda ise tedarikçiler, ölçekleri küçük olsa bile genellikle
gelişmiş işletmeler olup farklı birçok işlemi gerçekleştirebilecek donanıma sahiptir.
Üçüncü katmanda tedarikçiler, üretimle ilgili basit işleri gerçekleştirmektedir. Son
katman olan dördüncü katman ise yan sanayiciler, doğrudan üretimle ilgisi olmayan
ve endirekt maliyetleri oluşturan işleri yapmaktadır. Bu yapının en önemli
avantajlarından birisi, ana sanayinin tedarikçilerle olan ilişkilerinde maliyetlerini en
aza indirerek kaynakları en iyi şekilde kullanmasıdır. Tedarikçilerin sayısını
17
azaltmaya çalışırken şirketlerin uygulayabileceği yöntemler şunlardır (Bahçıvan,
2000; Çağlıyan, 2002; Zerenler, 2007):
1) Pareto İlkesi: Bu modele göre, ana sanayi işletmesi yan sanayileri içinde
maliyetlerinin %80’inin oluşturan %20’lik kısmı korumakta, geri kalanlardan ise
aşamalı olarak vazgeçmektedir. Ancak görüldüğü gibi, bu tip bir yaklaşım küçük yan
sanayileri elimine edeceğinden tavsiye edilmemektedir. Çünkü, birçok işletmenin
yan sanayi maliyetlerinin %80’lik kısmını genellikle büyük ölçekli işletmeler
oluşturmaktadır.
2) Hewlett Packard Yaklaşımı: Bu yaklaşım Pareto ilkesine alternatif olarak
ortaya çıkmıştır. Hewlett Packard Yaklaşımı’na göre, işletmeler tedarikçileriyle
görüşerek, tedarikçilerinde bir değişim ve iyileşme beklemektedir. Tedarikçilere
istenen düzeye gelebilmeleri için belli bir süre verilerek, bu süre sonunda bu düzeye
gelemeyen tedarikçilerle ilişkilerinin kesileceği mesajı verilmektedir.
3) Xerox Yaklaşımı: Bu yaklaşımda tedarikçiler adım adım elimine edilmekte
ve her bir adımda uygulanan prosedür ve kurallar bir öncekinden farklı olmaktadır.
Örneğin ilk adımda, teknolojik altyapısı uygun olmayan tedarikçiler elimine
edilmektedir. İkincim adımda ise üretim sistemi yeterli olmayan tedarikçilerle
çalışmama kararı alınmaktadır. Bir diğer adımda mali açıdan yeterli olmayan
işletmeler elenmektedir.
4) Üç Grup Yaklaşımı: Bu yaklaşım tarzına göre, tedarikçiler üç grupta
toplanmaktadırlar.
Birinci
grupta
yer
alan
sanayiciler,
kötü
performans
gösterenlerdir. Bu grup, eliminasyonun temelini oluşturur. İkinci grupta yer alanlar,
ilk grubun tersine iyi performans gösteren tedarikçilerdir. Üçüncü grup tedarikçiler
ise, bu iki grubun arasındadır. Bu grubun performansı iyi değildir ancak istenilen
düzeye gelebilecek tedarikçiler vardır. Ana sanayi işletmesi, tedarikçileri iyileştirmek
için kullanacağı tüm kaynakları bu gruba aktarır.
5) Modüler Yaklaşım: Bu yaklaşım tarzında amaç, işletmelerin üreteceği
parça sayısını azaltmaktır. Buna göre, işletmeler ürünlerini belli başlı sistem parçaları
halinde toplamaktadır. Örneğin bir işletmenin 15.000’in üzerinde parça üretmesi
18
durumunda, işletmenin bu parçaları 150 grupta toplaması, yalnızca 150 adet tedarikçi
ile çalışacağı anlamına gelebilmektedir.
Modelin dayandığı temel esaslar aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir
(Çağlıyan, 2009: 467-468):
•
Alıcı belirli bir mal ya da hizmeti az sayıda (genellikle iki) tedarikçiden
almaktadır,
•
Parça bazında mal almak yerine sistem alma esası uygulanmaktadır. Bu
iki unsur tedarik sürecinde kademeli bir yapılanmaya yol açmaktadır,
•
Sözleşmeler genellikle orta ve uzun vadelidir,
•
Tedarikçiler mamulün tasarımından doğrudan sorumludur,
•
Taraflar arasında yoğun bir bilgi alış verişi vardır. Taraflar arasında
karşılıklı değişimi sağlanan bilgi miktar ve çeşit bakımından yüksektir.
•
Karşılıklı güven, risk paylaşımı ve teknolojik destek yüksektir,
•
Ticari sözleşmeler esnektir ve taraflar arasındaki sorunlar karşılıklı
görüşmeler yoluyla giderilmektedir. Yapılan sözleşmeler genellikle orta
ve uzun vadelidir. Bir araba modelinin ömrü boyunca yapılan bir anlaşma
bu olaya örnek teşkil etmektedir,
•
Tedarikçilerin sıfır hatalı mamul sağlamaları beklenmektedir,
•
Hem resmi hem de gayri resmi görüşmeler oldukça sıktır,
•
Toplam maliyet yönetiminin önemsenmesi ile birlikte; problem çözücü,
“kazanım-kazanım” anlayışı hakimdir,
•
Herhangi bir ticari ilişkide olduğu gibi işbirliği esasına dayanan ilişkilerde
de taraflar arasındaki güç dengesini geleneksel ilişkilerden ayıran özellik,
sorunların yapıcı bir şekilde çözülmesidir.
1.7. Tedarik Zinciri Yönetimi Süreçleri
Küresel Tedarik Zinciri Forumu tedarik zinciri yönetimini oluşturan süreçleri
sekiz bölüme ayırmıştır. Bu süreçler (Croxton vd., 2001: 13) aşağıda maddeler
halinde sıralanmış olup devamında detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
19
1. Müşteri İlişkileri Yönetimi
2. Müşteri Hizmet Yönetimi
3. Talep Yönetimi
4. Sipariş İşleme
5. Üretim Akış Yönetimi
6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi
7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme
8. İade Yönetimi (Dönüşler)’dir.
1.7.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi
Müşteri ilişkileri, kuruluş ile müşteri arasında kurulan, satış öncesi ve satış
sonrası tüm eylemleri kapsayan, karşılıklı yararı ve ihtiyaç tatminini içeren bir
süreçtir (Odabaşı, 2000: 3). Bir başka ifadeyle, müşteri ilişkileri yönetimi, pazarlama
anlayışının günümüzde ulaştığı noktayı göstermekte ve müşteri odaklı pazarlama
anlayışından çok farklı özellikler taşımaktadır. Müşteri odaklı pazarlama anlayışında,
kitlesel üretimin etkisiyle pazar payını artırmak önemli iken, müşteri ilişkileri
yönetimin de pazar payı yerini müşteri payını artırmaya bırakmaktadır. Müşteri payı
aynı müşteriye birden fazla ürün satabilmeyi ve müşteriyi aktif ve sadık bir
müşteriye dönüştürmeyi amaçlamaktadır (Kırım, 2001: 51-54).
Müşteri
ilişkileri
yönetimi,
merkezli
stratejiler
ile
bu
stratejileri
destekleyebilecek satış ve pazarlamayla beraber, müşteri hizmetleri, muhasebe,
üretim ve lojistik gibi yeni fonksiyonları kapsayan ve bu yeni fonksiyonlardan
etkilenecek herkes için tüm iş süreçlerinin yeniden düzenlenmesini içeren ve bunları
gerçekleştirirken de teknolojiden yararlanan bir yönetim stratejisidir (Kırım, 2001:
148). Müşteri ilişkileri yönetimi, işletmelerin kanal üyeleriyle geliştirdikleri yakın
ilişkileriyle
birbirlerini daha
iyi tanıyarak,
birbirlerine
daha
çok destek
olabileceklerini ve sağlıklı, uzun vadeli ilişkiler geliştirebileceklerini ifade
etmektedir. Dolayısıyla, kurulacak olan ilişkilerle kanal üyeleri arasındaki fikir
alışverişi daha iyi yapılabilecek ve geleceğe yönelik yapılacak çalışmalar konusunda
iş birliğine gidilerek daha etkili çalışmalar gerçekleştirebilecektir. Kanal üyeleri
arasındaki herhangi bir sorun söz konusu olduğunda, kurulan yakın ve iyi iletişim
20
sonucunda sorunlar daha çabuk çözülebilecektir. Aracıların, müşterilerle uzun vadeli
ilişkiler geliştirmesi de son derece önemlidir. Müşteriyle kurulan yakın ilişki
sayesinde, onların istek ve ihtiyaçları daha iyi belirlenecek, satışların arttırılmasında
ve maliyetlerin azaltılmasında çeşitli katkılar sağlanabilecektir (Hartley ve Starkey,
1996; Akgemci ve Güleş, 2009: 100).
1.7.2. Müşteri Hizmetleri Yönetimi
Müşteri hizmetleri yönetimi, işletmenin müşteri ile yüz yüze olduğu bir
süreçtir. Bu süreç, ürünün elde edilebilirliği, yükleme zamanı ve siparişin durumu
gibi konularda müşterileri bilgilendirmede birincil bilgi kaynağı olma hizmetini
sağlamaktadır. Müşteriye sağlanan tam zamanlı gerçek bilgiler, işletmenin üretim ve
lojistik gibi süreçleri ile ortak bağlantılarla oluşturulan ara yüzler sayesinde
sağlanmaktadır. Aynı zamanda müşteri hizmet yönetimi müşterilerle yapılan ürün ve
hizmet anlaşmalarının yürütülmesinden sorumludur (Özdemir, 2004: 92).
Müşteri hizmetleri konusunda firmalarca alınan üç temel karar bulunmaktadır.
Söz konusu bu temel karalar; müşteri hizmetlerine hangi ürünün dahil edileceği,
hizmet düzeyinin ne olacağı ve müşteri hizmetlerinin ne şekilde sunulacağıdır (Tek,
1999: 654).
Müşteri hizmetlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Gattorna ve
Walters, 1996: 47):
•
Teslim sıklığı,
•
Sipariş çevrim zamanı,
•
Teslimde inanılırlık,
•
Yeniden tazelemedeki esneklik,
•
Sipariş karşılama doğruluğu,
•
Dokümantasyon doğruluğu,
•
Dokümantasyonun organizasyonel gereksinimlere uygunluğu,
•
Tedarikin sürekliliği,
•
Tedarik ile ilgili problemlerdeki şikayetler ve danışma imkanı,
•
İşletmenin satış, teknik ve servisindeki kalite.
21
1.7.3. Talep Yönetimi
Talep yönetimi süreci, müşterilerin ihtiyaçları ile firmanın arz imkanlarını
dengelemeye çalışmaktadır. Ayrıca talep tahmini ve bu tahminle üretim, satın alma
ve dağıtımı uyumlaştırmayı kapsamaktadır. Bu süreç aynı zamanda faaliyetlerin
durduğu beklenmedik durumlara dönük alternatif planlar geliştirmek ve bu planları
yönetmekle de ilgilenmektedir (Özdemir, 2004: 92).
Talep tahmininde kullanılan veriler mamul ve hizmete olan talebin belirli
zaman aralıklarında gözlenmesi sonucunda elde edilir. Tahmin, geçmişin geleceğe
yansıması şeklinde de düşünülebilir. Basit ve istatistiksel olarak kararlı durumlarda
geçmiş veriler doğrudan doğruya değerlendirilip, geleceğe dönük tahminler
kolaylıkla yapılabilir (Acar, 1998; Güleş vd., 2010: 55). Daha kompleks sistemler ve
daha ayrıntılı çözümler için ise farklı paket programların talep tahmini için
geliştirilmiş modülleri kullanılabilmektedir. Bu modüller tahmin edilecek unsurlar
için hangi istatistiksel araçların uygun olacağını kendisi seçebilmekte, farklı
senaryolarla tahminleri değerlendirebilmektedir (Güleş vd., 2012: 55).
1.7.4. Sipariş İşleme
Tedarik zinciri yönetiminde siparişlerin karşılanması oldukça önemlidir.
Tedarik zincirini harekete geçiren müşteri siparişleridir. Müşteri siparişlerinin etkili
bir şekilde karşılanması müşteri hizmeti sağlamanın ilk adımıdır. Ancak, sipariş
karşılama süreci sadece siparişleri karşılamak olarak algılanmamalıdır. Aynı
zamanda, işletmenin, müşteri ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılarken, toplam sipariş
teslimi maliyetlerini de en aza indirebilecek bir ağ kurulmasını da içermektedir.
Sipariş işlemenin amacı, tedarikçiden işletmeye ve daha sonra da pazar bölümlerine
doğru tam bir sürecin geliştirilmesidir (Lambert ve Stock, 2001: 10).
Etkin bir tedarik zinciri yönetiminin kilit konulardan biri sipariş işleme bazında
müşteri beklentilerinin karşılanması olarak karşımıza çıkmaktadır. Etkin sipariş
işleme işletmenin üretim, lojistik ve pazarlama planlarının entegrasyonunu
gerektirmektedir. Bu bağlamda işletme, müşteri beklentilerini karşılamak ve
22
müşterilere toplam ulaştırma maliyetini azaltmak için tedarik zincirinin kilit üyeleri
ile ortaklık geliştirmelidir (Croxton vd., 2001: 20).
1.7.5. Üretim Akış Yönetimi
Üreticilerin tedarik zinciri içerisindeki rolleri tüm zincirin verimliliği açısından
hayati öneme sahiptir. Çünkü tedarikçilerle olduğu kadar, müşterilerle de aralarında
direk ilişki kurabilmeleri ve tüm arabirimleri verimli bir şekilde yönetebilmeleri
gerekmektedir (Lee ve Kincade, 2003).
Üretim akış yönetimi süreci, ürünleri yapmak ve hedef pazara en iyi hizmet
edecek şekilde gerekli olan üretim esnekliğini tesis etmekle ilgilenmektedir. Üretim
akış yönetimi süreci, üretim faaliyetleri ve ürünün elde edilmesi, esnekliğin
uygulaması ve yönetilmesi ile ilgili ürün akış yönetimi için gerekli olan bütün
faaliyetleri kapsamaktadır (Özdemir, 2004: 93).
1.7.6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi
Tedarikçi İlişkileri Yönetimi, firmanın tedarikçileri ile nasıl ilişkiler
geliştireceğini tanımlayan bir süreçtir. İsminden de anlaşılacağı üzere bu süreç
müşteri ilişkileri yönetiminin bir yansımasıdır. Firmaların müşterileri ile olan
ilişkilerini geliştirmeleri gibi tedarikçileri ile olan ilişkilerini de geliştirmesi gerekir.
Bu süreçte firma, tedarikçilerinden önemli gördüğü bir alt grup ile ileri derecede
yakın bir ilişki içine girmeli ve diğerleri ile daha sıradan bir ilişki sürdürmelidir. Her
bir tedarikçi ile ilişkinin kurallarının tanımlandığı bir ürün ve hizmet anlaşması
yapılmalıdır. Tedarikçilerin yapılan bu anlaşmaya uymaları zorunlu olmalıdır. Bu
süreci yöneten tedarikçi ilişkileri yönetimi bu ürün ve hizmet anlaşmasının
tanımlanması ve yürütülmesinden sorumludur (Özdemir, 2004: 93).
Günümüzün en başarılı üreticileri, tedarik zinciri içerisinde gerçek zamanlı
bilginin yukarı-aşağı anında akışına izin vererek, tedarikçileriyle sıkı ilişkiler içinde
bulunmaktadırlar. Bunun sonuçları, iyi koordine edilmiş envanter hareketleri,
istenilen yere, istenilen zamanda seri ve güvenilir teslimi gerçekleştirilen ürünler,
23
kısa sürelerde yüksek yanıt verilen siparişler ve geliştirilmiş işletme performansı
olarak karşımıza çıkmaktadır (Sanders, 2005: 6).
1.7.7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme
Ürün geliştirme süreci firmanın başarısını sürdürebilmesi için kritik öneme
sahiptir. Yeni ürünleri hızla geliştirip etkin bir yolla onları pazara sunmak işletme
başarısının en önemli bileşenidir. Bu sürecin kritik amacı pazara zamanında
girmektir. Tedarik zinciri yönetimi, pazara yeni ürünü sunma süresini azaltmak
amacıyla ürün geliştirme sürecine müşterilerin ve tedarikçilerin de dahil edilmesini
kapsamaktadır. Ürün yaşam eğrilerinin kısa olması nedeni ile firmaların rekabetçi
kalabilmeleri için doğru ürünleri geliştirmeleri ve kısa zaman dilimleri içinde
başarıyla pazara sunmaları gerekmektedir (Özdemir, 2004: 93).
Ürün geliştirme ve ticarileştirme süreci yöneticileri aşağıdaki unsurlara dikkat
etmelidir (Lambert ve Stock, 2001: 11):
• Belirlenebilen ve belirlenememiş müşteri ihtiyaçlarını belirlemek için sürekli
müşteri ilişkileri yönetimi ile birlikte hareket edilmelidir,
• Tedarikçi ilişkileri yönetimi, süreçler ile materyallerin ve tedarikçilerin
seçimi için entegre olmalıdır,
• Üretim akışı süreçleri ile ürün pazar kombinasyonunu sağlamak için en iyi
tedarik zinciri akışı sağlanmalıdır.
1.7.8. İade Yönetimi (Dönüşler)
Etkili iade yönetimi, tedarik zinciri yönetiminin önemli bileşenlerinden
birisidir. Bu süreci iyi uygulayan işletmeler sürekli bir rekabet avantajı kazanma
şansına sahip olacaklardır (Lambert ve Stock, 2001: 11). Birçok işletme yönetimi,
iade ürünlerin yönetimi sürecinin önemsiz olduğuna inandığı için bu süreci göz ardı
etmektedir. Ancak bu süreç işletmelere sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamada
yardımcı olmaktadır. İade ürünlerin etkin yönetim süreci, işletmelere üretkenlik artışı
fırsatlarını vermekle birlikte ve atılım projelerini belirlemesinde yardımcı olmaktadır
(Croxton vd., 2001: 28). Dolayısıyla etkin bir iade yönetimi süreci, işletmelere
24
verimliliklerini artırma yollarını bulmalarında ve projelerini gerçekleştirmelerinde
yardımcı olabilmektedir. İade yönetimi, iadeler, ters lojistik gibi işletmeler içerisinde
ve arasındaki faaliyetleri ifade etmektedir (Giuntini, 2001: 3).
İade yönetimi (dönüşler) ile ilgili süreç, literatürde “tersine lojistik” (Karaçay,
2005: 318) olarak yer almaktadır. Bu bağlamda tersine lojistikle ilgili ifadelere
aşağıda yer verilecektir.
1.8. Ters Tedarik Zinciri Yönetimi
Günümüzde çevre kirliliğindeki artış ve bunun olumsuz etkilerinin görülmeye
başlanmasıyla birlikte toplumun tüm kesimlerinde çevreye karşı yükselen bir
duyarlılık söz konusudur. Tüketiciler başta olmak üzere devletler, resmi kuruluşlar
ve sivil toplum örgütleri her geçen gün, işletmelere çevreyi korumaya yönelik daha
ağır yaptırımların uygulanması için baskılarını artırmaktadır. Ayrıca, hammadde ve
malzemelerin doğada azalması ve fiyatlarındaki artış da işletmeleri kullanılmış
malzeme ve mamulleri geri kazanmaya zorlamaktadır (Güleş vd., 2012: 105).
Lojistik faaliyetlere üçüncü bir boyut ekleyen tersine lojistik, son müşteriden
satıcıya veya hizmet sağlayıcıya geri gelen ürünlerin hareketi, depolanması ve
elleçlenmesidir. Bu bağlamda tersine lojistik, tüketici pazarında veya örgütsel
pazardaki işe yaramayan ürünlerin geri dönüşümü ve doğaya zarar vermemesi için
parçalara ayrılması ile yeniden üretim ortamına sokularak işlem görmesi süreçlerini
de kapsamaktadır (Keskin, 2008: 39).
1.8.1. Tersine Lojistik Kavram ve Kapsamı
Geleneksel
tedarik
zinciri,
müşterilerden
gelen
talep
doğrultusunda
malzemelerin ve ürünlerin tedarikçilerden, üreticilere, üreticilerden dağıtıcılara ve
dağıtıcılardan da son müşterilere doğru akışını izleyen faaliyetler kümesi şeklinde
ifade edilebilmektedir (Yüksel, 2006: 1).
Tedarik zinciri yönetimi, son 15-20 yıldır iş ve akademik çevreden büyük ilgi
görmüştür ve bununla birlikte bu ilgide odak noktası çoğu zaman ileri yönlü tedarik
zinciri olmuştur. Bunun temelinde ise ileri yönlü tedarik zincirinin işletmelerin
25
rekabet üstünlüğü elde etmelerinde önemli bir araç olarak görülmesi ve aksine tersine
tedarik zincirinin atık toplamak ve bir maliyet unsuru olarak kabul edilmesinin
bulunduğu söylenebilmektedir. Bununla birlikte her ne kadar TZY’nin esasını
bilginin, paranın, parçaların ve bitmiş mamulün tedarikçiden son tüketiciye doğru
hareketi oluştursa da günümüzde sadece ileriye doğru hareket istenilen sonuçları tam
olarak elde etmede yetersiz kalabilmektedir. Nitekim şiddetlenen küresel rekabetin
işletmelerin çevreye karşı duyarlılıklarını arttırmalarına neden olmasıyla bu görünüm
daha
net
olarak
ortaya
çıkmaya
başlamıştır.
İşletmelerin çevreyle
ilgili
davranışlarının müşterilerin satın alma kararları üzerinde etkili olması ters TZY’nin
gelişmesine ve günümüzde işletmelerin kendi içinde geri dönüş programları
geliştirmesine ve stratejik bir araç olarak kullanılmasına yol açmaktadır (Güleş vd.,
2012: 106).
Ters tedarik zinciri faaliyetlerinin tersine lojistik olarak literatürde yer aldığı
görülmekle birlikte ters tedarik zincirinin kapsadığı en geniş alan olan tersine lojistik
kavramı çoğunlukla ters tedarik zinciri yönetimi yerine kullanılmaktadır (Güleş vd.,
2012: 107). Bu bağlamda bu çalışmada ters tedarik zinciri yönetimi yerine tersine
lojistik kavramı kullanılacaktır.
Tersine lojistikle ilgili literatürde çeşitli tanımlamalara rastlamak mümkündür
ve aşağıda farklı yazarların tersine lojistik tanımlamalarına yer verilmiştir.
Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Derneği tersine lojistiği, planlama,
uygulama, kontrol, hammaddenin maliyet etkisi, envanter süreçleri, nihai ürünler ve
ilgili bilgilerin tüketim noktasından başlangıç noktasına tekrar değer kazanma ve
uygun bir şekilde elden çıkarma amacıyla akış süreci şeklinde tanımlamaktır (Uslu
ve Akçadağ, 2012: 153).
Tersine lojistik genellikle lojistiğin geri dönüşüm, atıkların imhası ve zararlı
maddelerin yönetimi konuları ile ilgili olan görevlerini belirtmede kullanılırken, daha
geniş bir bakış açısı ise kaynak kısıtlaması, geri dönüşüm, değiştirme, malzemenin
yeniden kullanılması ve imha edilmesi sırasında gerçekleşen lojistik işlemleri ile
ilgili konuları kapsamaktadır (Salema vd., 2007).
26
Tersine lojistik, ortak bilgi akışının ve geri dönecek ürünlerin akışının etkili
biçimde nasıl yönetileceği ile ilgili bir kavramdır (Cheng ve Lee, 2010: 1111).
Tersine lojistik, kullanılmış ürünlerin son kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel
olarak taşınmasıdır (Jayaraman vd., 1997: 2).
Tersine lojistik, kullanıcıya gerekmeyen kullanılmış üründen, pazarda yeniden
kullanılabilen ürüne kadar tüm lojistik aktivitelerini kapsayan bir süreçtir
(Fleischmann, 1997: 2).
Tersine lojistik, ürün veya ambalaj malzemelerinden kaynaklanan zararlı veya
zararsız atıkların azaltılmasını, yönetilmesini ve bertaraf edilme süreçlerini içeren
lojistik faaliyet ve becerilerdir (Kroon ve Vrijens, 1995). Daha genel bir ifade ile
tersine lojistik, geri dönüşüm süreci (Krumiede ve Sheu, 2002: 326) olarak ifade
edilebilir.
Tersine lojistik çevresel, ekonomik ve müşteri hizmeti gibi gerekçelerle birlikte
ürün veya ekipmanların yeniden kullanım, geri kazanım ve geri dönüşüm için son
kullanıcısından lojistik ağına geriye doğru akış sürecidir (Bostel vd., 2005).
Tersine lojistik, ürünlerin ve materyallerin yeniden kullanımı için yapılan tüm
işlemleri kapsamaktadır (Daher vd., 2006: 5 ). Bu bağlamda tersine lojistik, yeniden
üretim, yok etme veya kaynakları etkin kullanmak üzere ürün ya da parçaların akışını
yönetmek için tasarlanmış olan tedarik zincirini içermektedir (Rogers ve Lembke,
2006: 3).
Tersine lojistik faaliyetinde, kullanım fonksiyonunu tamamlamış ürünler veya
parçalar, birden fazla kaynaktan tek bir üretim merkezine gelmektedir ve süreç
geriye doğru dağıtım yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmektedir (Gürler, 2010: 51).
Yeniden üretim faaliyetleri kapsamında ele alındığında ise kullanılmış ürünler
ve parçaları tüketicilerden toplamak suretiyle yeniden üretimin gerçekleştirildiği
merkezlere geri getirme işlemi tersine lojistik olarak ifade edilmektedir (Ferrer ve
Whybark, 2000: 2).
27
Yapılan bu tanımlara göre tersine lojistik süreci, kullanılmış ürünün son
kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel olarak taşınmasının içeren bir süreç olarak
karşımıza çıkmaktadır ve sonraki adımı üretici işletmeye geri dönmüş ürünün
yeniden kullanılabilir ürün haline dönüştürülmesi süreci olarak açıklanabilmektedir.
Tersine lojistik, kapalı çevrim tedarik zincirinin parçasıdır. Bir tersine lojistik
sistemi, yeniden üretim, geri dönüşüm ya da elden çıkarma işlemlerinden elde edilen
ürün veya parçaların akışının etkili bir biçimde yönetilmesi ve kaynakların etkin bir
biçimde kullanılması için tasarlanan bir tedarik zinciri olarak tanımlanmaktadır. Bu
sistem tedarik zinciri üyeleri arasında malların ve malzemelerin ters yönde dağıtımı
içermektedir (Gürler, 2010: 53).
Bu tanımlardan hareketle tersine lojistik kavramı genel olarak, “değerin geri
kazanılması veya uygun şekilde yok edilmesi için ürünün ve bilginin tüketim
noktasından orijin noktasına doğru akışının etkinleştirilmesi için yapılan planlama,
uygulama ve kontrol aktiviteleri” olarak tanımlanabilmektedir (Nakiboğlu, 2007:
183).
1.8.2. Tersine Lojistiğin Önemi
Ürün ve materyallerin yeniden kullanılması yeni bir durum olarak
değerlendirilmemektedir. Metal, hurda toplama, atık kağıt dönüşümü, cam şişeler
için depozito uygulamaları uzun zamandır yapılmaktadır. Bu örneklerde kullanılan
ürünlerin geri alınması yok edilmesine kıyasla ekonomik olarak daha avantajlıdır.
Son yıllarda çevresel kaygılarda yeniden kullanıma olan ilgiyi artırmıştır (Karaçay,
2005:319). Dolayısıyla tersine lojistik, firmaların çevresel açıdan daha etkin
olmalarını sağlayan bir süreçtir (Nakıboğlu, 2007: 181).
Tersine lojistik, yoğun rekabetin yaşandığı ve düşük kar marjları ile çalışılan
sektörlerde önemli bir rekabet avantajı sunmaktadır (Dowlatshahi, 2000: 144).
Dolayısıyla işletmeler, tersine lojistik süreçleri sayesinde iade edilen ürünlerin
yeniden kullanımını sağlayarak, tüketim miktarını azaltmada daha çevreci ve etkin
olmaktadırlar (Jayaraman vd., 2003: 128).
28
Günümüzde tersine lojistiğin öneminin artması iki gelişme ile yakından
ilişkilidir. Bunlardan birincisi, satılamayan ürünlerin üretici işletmelere geri
gönderilmesini sağlayan perakendeciler ile üretici işletmeler arasında ve müşterilerin
de hatalı ürünleri geri gönderebilmelerini sağlayan müşteriler ile üretici işletmeler
arasında yapılan anlaşmalardır. Günümüzde müşterilerin satın aldıkları ürünleri geri
getirebilme ve hatalı ürünlerden dolayı ürünlerden dolayı ödedikleri parayı geri
alabilme olanakları yaygınlaşmaktadır. Perakendecilerde aşırı stokları üretici
işletmeye geri gönderebilme hakkına, geçmişe göre, daha çok sahiptirler. İkinci
gelişme incelendiğinde ise üretici işletmelerin, ürün yaşam sürecinin sonunda
uygulanacak faaliyetlere ilişkin artan sorumlulukları olduğu görülmektedir. Birçok
ülkede üretici işletmelere müşterilerin kullanımı sonunda ürünlerin geriye alma ve
tekrar kazanma sorumluluğu da verilmektedir. İşletmeler de, kullanılan ürünlerden
yeniden değer elde etmenin karlı bir faaliyet olduğunu görmeye başlamışlardır
(Fleishchmann vd., 2004; Yüksel, 2006: 1).
Günümüzde geri dönen ürünlere büyük önem verilmekte ve hayat evrimini
tamamlamış ürünler için imalatçılara sorumluluk yüklenmektedir. Atık arazilerinin
kapasitelerinin gün geçtikçe daralması atıkların azaltılmasını firmalar açısından
önemli ilgi alanı haline getirmiştir (Demirel ve Gökçen, 2008: 904). Geri kazanım
faaliyetlerinin önem kazanmasında artan çevresel endişeler, yasal yaptırımlar ve
ekonomik teşviklerde etkili olmuştur (Francasa ve Minner, 2009: 757). Bu bağlamda
müşteri memnuniyeti açısından önemli bir kavram olarak kabul gören tersine lojistik,
tüketici pazarındaki veya örgütsel pazarlardaki kullanılmayan, işe yaramayan
ürünlerin geri dönüşümünü sağlamaktadır. Dolayısıyla doğaya zarar vermeyen bu atıl
durumdaki ürünler, yeniden üretim ortamına alınarak tekrar değerlendirilmektedirler
(Derinalp, 2007: 14).
Artan tüketici bilinci ile birlikte hükümetler tarafından uygulanan yeşil
kanunların, ürünlerin geri getirmelerini zorlamalarına paralel olarak gelişentersine
lojistik, üreticilerin maliyetlerini daha düşük sermaye kullanarak azaltmak
istemelerinin bir sonucu olarak kalitelerini yükseltme, yeniden üretme, tamir etme
vb. işlemlerden dolayı daha çekici hale gelmektedir (Blumberg, 2005: 22).
29
Tersine akış sürecinde amaç, geri dönecek ürünlerden maksimum seviyede
yarar sağlamak veya uygun bir şekilde yok edilmesini sağlamaktır (Horvath vd.,
2005: 192). Bu bağlamda etkin bir tersine lojistik faaliyeti, ürünlerin geri
dönüşümlerinden maksimum değer hedeflemesi ya da uygun şekilde imhalarının
sağlanarak, materyallerin tüketicilerden üreticilere akışı üzerine yoğunlaşmaktadır
(Autry, 2005: 749-750).
İşletmelerin
tersine
lojistik
sistemlerine
ciddi
yatırımlar
yaptıkları
görülmektedir. Bu geri dönüş sistemlerine yapılan yatırımlar işletmelerin gelecek
yıllarda karlılıklarını artıracaktır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 27). Bir başka
ifade ile tersine lojistik sisteminin doğru bir şekilde düzenlenmesi ve yönetilmesiyle
birlikte işletmeler, müşteri memnuniyetini sağlayarak, maliyetlerini azaltmakta ve
karlılıklarını artırmaktadırlar (Du ve Evans, 2008).
Yukarıdaki açıklamalardan hareketle tersine lojistik temel olarak, işletmelere
aşağıdaki faydaları sağladığı için önem arz etmektedir (Nakiboğlu, 2007: 185):

Değer geri kazanımı: İlk üretimi esnasında katma değer katılmış ürün,
malzeme ve parçada olan ve ürünün yeniden değerlendirilmemesi
durumunda yok olacak değerin tekrar kazanılması,

Kar maksimizasyonu: Ürün geri kazanımı ile hammadde, isçilik, enerji vb.
maliyetlerin azaltımı sayesinde,

Çevresel yükümlülüklerin yerine getirilmesi: Atık geri dönüşümü, zararlı
madde yönetimi vb. biçimlerde.

Müşteri ilişkileri yönetiminde gelişme: Satış sonrası hizmette iyileşme,
müşteriye geri alım garantisi verebilme vb. girişimlerle müşteri ilişkilerini
geliştirmedir.
1.8.3. İleri Lojistik ve Tersine Lojistik Arasındaki Faklılıklar
Tersine lojistik ve ileri lojistik arasında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Şekil 1.2 her iki dağıtımda olası akışları en basit şekli ile ifade ettiği görülmektedir.
Etkin bir dağıtım ağının oluşturulabilmesi için aşağıda tanımlanan belirli bazı
30
özelliklerin değerlendirilmesi gerekmektedir (Fleischmann vd., 1997; Karaçay, 2005:
323):
Şekil 1.2. Tersine Dağıtım ve İleri Dağıtım Arasındaki İlişki
Kaynak: Fleischmann vd., 1997; Karaçay, 2005: 323.
Tersine lojistik ve ileri lojistik arasındaki en önemli farklılık; ileri lojistikte
yeni bir mamulün üretimi ve dağıtımı söz konusu iken, tersine lojistikte kullanılmış
mamullerin ayrıştırma, geri dönüşüm, geri kazanım ve yeniden üretim gibi çeşitli
aşamalar sonrası dağıtımı söz konusudur (Güleş vd, 2010:107).
Aşağıda Tablo 1.2’de tersine lojistik ve ileri lojistik ile ilgili farklılıklara yer
verilmiştir (www.rlec.org; Güleş vd., 2010: 108).
31
Tablo 1.2. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar
İleri lojistik
Tahmin yapma nispeten kolaydır
Bir noktadan çok sayıda noktaya
dağıtım vardır
Tek tip ürün kalitesi söz konusudur
Tek tip ürün paketlemesi söz konusudur
Tersine lojistik
Tahmin yapmak nispeten daha zordur
Çok noktadan bir noktaya dağıtım söz
konusudur
Tek tip ürün kalitesinden söz edilemez
Tek tip ürün paketlemesi söz konusu
değildir
Rota bellidir
Rota belli değildir
Fiyatlandırma nispeten tek tiptir
Fiyatlandırma çok sayıda unsura bağlıdır
Dağıtım maliyetleri kolay tespit
Dağıtım maliyetlerini belirlemek kolay
edilebilir
değildir
Stok yönetimi önemlidir ve stok kontrol Stok yönetimi tutarlı değildir
uygulamaları tutarlıdır
Ürün hayat seyri yönetilebilir
Ürün hayat seyri ile ilgili konular
karmaşıktır
Pazarlama gayretleri başarıyla
Pazarlama faaliyetleri ile ilgili konular
uygulanabilir
karmaşıktır
Süreçler şeffaftır
Süreçler daha az şeffaftır
Kaynak: www.rlec.org; Güleş vd., 2010: 108.
Sarkis vd. (1995), tersine lojistiği ileri tedarik zincirinden ayıran üç önemli
özellik ortaya koymaktadır (Jayaraman vd., 2003: 130):

Birçok lojistik sistemi, ürünlerin tersine kanalda hareketine uygun olarak
donatılmamıştır,

Tersine dağıtım maliyeti, orijinal ürünü üreticiden tüketiciye ulaştırma
maliyetinden daha yüksek olabilmektedir,

Geri dönen ürünler genellikle ileri kanaldaki ürünlerle aynı şekilde taşınıp,
depolanamamaktadır.
Min ve Ko (2008) tarafından yapılan bir diğer farklılık analizi incelendiğinde
ise söz konusu farklılıkların miktar, bilgi izleme, sipariş çevrim süresi, ürün değeri,
envanter kontrolü, öncelik, maliyet unsurları, ürün akışı, dağıtım kanalları yönünde
olduğu görülmektedir. İleri lojistik ve tersine lojistik arasındaki farklılıklar aşağıda
Tablo 1.3’de gösterilmektedir (Min ve Ko, 2008: 36):
32
Tablo 1.3. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar
Tersine Lojistik
Küçük miktarlar
Miktar
Bilgi İzleme
Sipariş Çevrim
Süresi
Ürün Değeri
Envanter Kontrolü
Öncelik
Maliyet Unsurları
Ürün Akışı
Dağıtım Kanalları
Öğeleri izlemek için otomatik
ve manuel (elle) bilgi
sistemleri kullanılmaktadır
Orta ve uzun vadeli
Ürün değerini makul ölçüde
düşürmektedir
Odaklanılmamıştır
Düşük
Daha örtülü
Çift yönlü
Daha karmaşık ve farklı
İleriye Lojistik
Standartlaştırılmış
ürünlerden büyük
miktarlar
Otomatik ve bilgi
sistemleri
kullanılmaktadır
Kısa
Yüksek ürün değeri
Odaklanmıştır
Yüksek
Daha şeffaf
Tek yönlü
Daha az karmaşık
Kaynak: Min ve Ko, 2008: 177.
İleri lojistikte “nerede üretelim”, “nerede ve nasıl stoklayalım”, “müşterilere
ürünleri nasıl dağıtalım” soruları doğrultusunda hareket edilmektedir. Bununla
birlikte
tersine
lojistikte
“kullanıcıdan
ürünleri
nasıl
toplayalım”,
“test/ayıklama/sınıflandırmayı nerede yapalım”, “toplanan ürünleri yeniden nerede
işleyelim”, “geri kazanılmış ürünleri yeni müşterilere nasıl dağıtalım” gibi sorulara
cevap aranmaktadır (Hezer, 2011).
1.8.4. Tersine Lojistik ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi
Sürdürülebilir gelişme kavramı ışığında üreticiler, müşteri ihtiyaçlarını daha az
enerji ve materyal kullanarak tatmin etmek durumundadır. Buna ulaşmanın
yollarından birisi de ürünün parçalarından bir kısmının veya tamamının tekrar
kullanımını sağlamak ve ürünü yeniden kazanmaktır. Bu sayede, materyallerin
sadece üreticiden tüketiciye giden doğrusal bir yol izlemesi değil, tüketiciden
üreticiye doğru olan bir yolu da kat ederek, döngüyü tamamlaması söz konusu
olacaktır. Ürünün döngüyü tamamlaması, yani kapalı çevrimli tedarik zinciri
kavramı, tersine lojistik başlığı altında, işletmelerin anahtar süreçlerinden biri haline
gelmektedir (Nakiboğlu, 2007: 183)
33
Tersine lojistik, ters ve kapalı döngü tedarik zincirinde, kullanılmış ürünlerin
tüketim noktasından üretim noktasına tekrar değer elde etme veya düzgün bir şekilde
elden çıkarma amacıyla verimli ve maliyet avantajlı akışını planlama, yürütme ve
kontrol etme işlemleri için uygulanmaktadır (Şengül, 2010: 10). Kapalı döngü
tedarik zinciri, ileri yönlü tedarik zincirinden farklı olarak geri dönüş ve iade
süreçlerini içermektedir. Bununla birlikte kapalı döngü tedarik zinciri yönetiminin,
tüm tedarik zincirinin bütünleşmesi sayesinde tedarik zincirine fazladan değer
kazandırmayı amaçladığı görülmektedir (Özkır, 2009: 17).
İleri ve tersine lojistik ağlarının entegre bir şekilde yürütüldüğü yapılar kapalı
döngü tedarik zinciri olarak adlandırılmaktadır. Burada tersine lojistik, ileri doğru ve
ucu açık tedarik zincirini, sürece dahil ettiği yeniden kullanma, yeniden üretme
ve/veya malzemelerin başka malzemelere veya pazar değerine sahip başka ürünlere
dönüşümü işlemiyle kapalı bir çevrim haline getirmektedir. Burada temel amaç,
enerji, emisyonlar, kimyasallar, katı atıklar gibi her türlü atıkların çevreye olan
olumsuz etkilerinden tedarik zinciri sürecini arındırmaktır (Büyüközkan ve
Vardaroğlu, 2011).
Tüm kapalı döngü tedarik zincirleri birbirine benzememekle birlikte, kapalı
döngü tedarik zincirlerinde, ileri tedarik zincirlerine ek olarak aşağıdaki faaliyetler
bulunmaktadır (Guide ve Wassenhove, 2001; Yüksel, 2006: 5):

Ürünlerin toplanması: Son kullanıcılardan ürünlerin elde edilmesi için
gerekli olan faaliyetler,

Tersine lojistik: Ürünlerin, kullanım noktalarından, ürünlere uygulanacak
işlemlerin tespit edildiği noktalara hareketleri için gerekli olan faaliyetler,

Muayene, sınıflama ve mevcut durumun belirlenmesi: Ürünlerin mevcut
durumunun ve en ekonomik alternatifinin belirlenmesi,

Tekrar kazanım: Belirlenen alternatifin uygulanması için gerekli olan
faaliyetler,

Dağıtım ve pazarlama: Tekrar kazanılan ürünler için pazarlar yaratmak ve
mevcut pazarları genişletmek ve tekrar kazanılan ürünleri dağıtmak için
gerekli olan faaliyetlerdir.
34
1.8.5. Tersine Lojistikte Mamul Geri Dönüş Sebepleri
Üretilen mamullerin bir bölümü tedarik zincirinin herhangi bir aşamasında
üretim kaynağına geri dönebilir. Üretim aşamasında meydana gelen herhangi bir
hatalı mamulün tekrar üretilmek ya da tamir edilmek üzere geri döndüğü bilinir bir
durumdur. Bazen de üretim hataları, mamul fabrikadan çıktıktan sonra tedarik
zincirinin herhangi bir aşamasında fark edilmekte bu da mamullerin geri
çağrılmalarına neden olmaktadır (Güleş vd., 2010:111).
Ürün, bileşen, ekipman ve materyaller, aşağıda belirtilen sebeplerle tedarik
zincirinde tersine lojistiğe konu olabilmektedirler (Brito ve Dekker, 2002;
Nakiboğlu, 2008: 2):

Üretim dönüşleri: Yeterli olmayan kalite, üretim sonucu artan ürünler
gibi sebeplerden dolayı geri dönüşler,

Ürün geri çağırma: Bazen hatalı ürünler ancak ürün tedarik zincirine
girdikten sonra fark edilebilir ve zincirden geri çağrılabilir,

Ticari dönüşler: Bazı ticari anlaşmalara dayalı geri gönderimler veya
zamanlama ve ürün kalitesi açısından talep ve tedariğin eşleşmemesi
durumunda oluşan dönüşler,

Garanti ve servis dönüşleri: Garanti kapsamında ürünler tamir veya
eşdeğeri ile değiştirilmek üzere geri dönüşler,

Kullanım sonu ve ömür sonu dönüşleri: Ürünün kullanım veya ömrü
sonunda yeniden üretim, geri dönüşüm veya uygun şekilde yok etme
amacı ile oluşan dönüşler.
Mamullerin ürünlerin temel geri dönüş nedenleri Tablo 1.4’te sunulmuştur.
35
Tablo 1.4. Ürünlerin Geri Dönüş Nedenleri




Tamir/Bakım







Zarar
Görmüş/Kusurlu
Kontrata Dayalı
Anlaşmalar
Diğer
Fabrika tamiri-Tamir için fabrikaya dönme
Servis/Bakım
Satış acentesinin hatalı sipariş emri
Müşterinin hatalı siparişi-Yanlış ürünün sipariş
edilmesi
Kayıt hatası-Sistem sürecinin hatası
Yükleme hatası-Sipariş edilen parçaların
yüklenmesinin unutulması
Miktar hatası
Çift yükleme
Müşterinin iki kere sipariş vermesi
Siparişin verilmemesi
Eksik parça
 Görünüşün zarar görmesi
 Varış noktasında ölü ürünün çalışmaması
 Zarar görmüş- işlevini tam olarak yerine
getirmemesi
 Stok fazlası-Elde fazla stok bulunması
 Stokları ayarlama-Stok rotasyonu
 Eski- Tarihi geçmiş olması
 Navlun talebi- Yükleme esnasında zarar
görmesi
 Çok çeşitli
Kaynak: Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 48.
Tablo 1.5’te mamullerin geri dönüş nedenleri geri dönüş kaynaklarına ve
nedenlerine göre sıralanmaktadır.
36
Tablo 1.5. Kaynağa Göre Geri Dönüş Nedenleri
Kaynak


Müşteri
Perakendeci








Sebep
Ürün müşteri ihtiyaçlarını karşılamıyor
Müşteri ürünü tam olarak nasıl kullanacağını
anlayamadı
Ürün arızalı
Müşteri geri dönüş politikasını kötüye kullanıyor
Ürünün son kullanım tarihi geçmiş
Mevsimlik ürün
Ürünün yeni versiyonu pazara sürüldü
Perakende stoku aşırı yüksek (fazla stok, satışların
geri dönüşü, stokların yavaş eritilmesi)
Ürüne son verilmesi
Perakendecilerin işi bırakması
Kaynak: Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 74.
Tablo 1.4 ve Tablo 1.5 incelendiğinde geri dönüşlerin, ürünün henüz müşteriye
ulaşmadan dağıtım kanalında gelişen bir hasar ya da kalitesinde tespit edilen bir
noksanlıktan dolayı ürünün geri çağrılmasından, bayilerdeki aşırı stok yığılmasına
kadar bir takım nedenlerden kaynaklanabileceği anlaşılmaktadır. Ticari geri dönüşler
ise en yaygın olanıdır. Fakat garanti altındaki ve kullanılmamış mamullerin geri
dönmesi ile paketlenmesi de bu kapsamda yer alabilmektedir (Choinard vd., 2005;
Güleş vd., 2010: 113).
1.8.6. İşletmelerin Tersine Lojistik Uygulama Nedenleri
İşletmeler çeşitli nedenlerle tersine lojistik uygulamalarına gitmektedirler. Söz
konusu bu uygulama nedenleri çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır.
İşletmeleri
günümüzde,
küresel
rekabet
ortamında
tersine
lojistik
uygulamalarını sistemlerine dahil etmeye zorunlu kılan pek çok neden vardır. Bunlar;
ekonomik amaçlar, yasal yükümlülükler ve artan üretici işletme sorumlulukları
olmak üzere üç kategoride sınıflandırılmaktadır (Gürler, 2010: 70). Tersine lojistiğe
neden olan olası faktörler Şekil 1.3’de görüldüğü gibi de katagorize edilebilir.
37
Şekil 1.3. Tersine Lojistiğe Neden Olan Faktörler
Kurumsal Sorumluluk
Tersine Lojistik
Yasalar
Ekonomik Sorunlar
Kaynak: Dekker, vd., 2000.
1.8.6.1. Ekonomik Amaçlar
Yaklaşık 15-20 yıllık bir geçmişi olduğu düşünülen tersine lojistik faaliyetleri
önemli bir ekonomik büyüklüğe erişmiş bulunmaktadır. Örneğin, Amerikan
işletmelerinin yıllık 950 milyar dolarlık lojistik harcamalarının 43 milyar dolarlık
kısmının
yaklaşık
%
4,5’luk
kısmının
tersine
lojistik
faaliyetlerinden
kaynaklanmaktadır (Baki 2003; Güleş vd., 2012: 110).
Tersine lojistik işletmelere maliyetleri düşürerek, malzeme kullanımını
azaltarak ve yedek parçalara kaynak oluşturarak doğrudan kazanç sağlamaktadır.
İşletmeye geri dönmüş ürüne yeniden üretim faaliyetinin uygulanması, hem
hammadde ve değer kazanımı hem de daha az enerji tüketimi gerektirmesi sebebiyle
işletmenin karını artırmaktadır (Brito vd, 2002; Gürler, 2010: 70).
38
Tersine lojistiğin ekonomiye doğrudan faydası incelendiğinde ise; malzeme
girişi, maliyet azalımı ve katma değerli geri kazanım şeklinde olduğu görülmektedir
(Fleischmann, 2001: 18).
İşletmelerin ne kadar ürünün geri döneceği veya ürünlerin hangi şartlarda
kendilerine iade edileceğini tam olarak bilmesi mümkün değildir. Geri dönen ürünler
arasında
kullanılabilecek
durumda
olan
ürünleri
yeni
ürün
üretiminde
değerlendirmek, hammadde kullanımını azaltarak doğrudan kazanç sağlamaktadır.
Ayrıca geri dönen ürünü tekrar işleyerek ona değer katmak, atık maliyetlerini
azaltmak, ikinci el pazarı gibi finansal fırsatları değerlendirmek gibi nedenlerden
dolayı tersine lojistik faaliyetlerinin önemini artmaktadır (Coşkun, 2011: 42).
Tersine lojistik, işletmelere maliyetleri düşürerek doğrudan kar sağlamalarına
yardımcı olurken, piyasada çevreci imajı oluşturmak, müşteri ile iyi ilişkiler kurmak
ve piyasasını korumak gibi dolaylı kazançları da beraberinde getirmektedir (Bulut ve
Deran, 2007: 336). Yeniden üretim veya geri dönüşümle geri dönen üründen yeni
ürün elde etmek, daha az enerji tüketimini sağladığı gibi, hammadde ve değer
kazanımını sağlaması ile daha karlıdır (Karaçay, 2005: 320).
1.8.6.2. Yasal Yükümlülükler
Üreticiler ürünün üretildiği andan itibaren ürünün atık haline gelmesini
kapsayan tüm süreçte sorumlu tutulmaktadırlar. Bununla birlikte geri dönüşüm
kotaları ve ambalaj düzelmeleri üreticiye geri alma zorunluluğunu beraberinde
getirmektedir (Coşkun, 2011: 48). Söz konusu yasalar, geri kazanım kotaları,
paketleme kuralları ve üretim geri alma sorumluluklarını içermektedir (Dekker vd.,
2004).
Atıkların gömülerek bertaraf edildiği arazilerin kapasitelerinin azalması,
insanların doğaya verdikleri zararların sonuçlarının artık daha belirgin şekilde
yaşanıyor olması gibi nedenlerle firmaların ürettikleri ürünleri geri toplamaları ve
iyileştirmeleri konusundaki yasal yükümlükler günden güne artmaktadır. AB
ülkelerinde (2003), Türkiye’de (2006) ve Çin’de (2007) paket malzemelerin ve
39
bataryaların toplanması ile birlikte çıkarılan kanunlar bunlara örnek olarak
verilebilmektedir (Brito vd, 2002; Gürler, 2010: 71).
Son yıllarda, kaynakların tükenmesi ve çevresel problemlere bağlı olarak
sosyal ve küresel problemler ortaya çıkmıştır. Buna paralel olarak çevreyle ilgili
ticari düzenlemeler, ulusal ve uluslararası çevre koruma yasalarıyla artmıştır (Lee
vd., 2009: 951).
Çevre kanunlarının yürürlüğe girmesiyle birlikte işletmeler, bozulan ya da
ömrünün sonuna gelmiş ürünlerini geri çağırmaya ve yeniden kullanmaya
başlamışlardır. Hewlett-Packard (HP) firmasının, boş lazer yazıcı kartuşlarını
müşterilerinden geri alarak, yeniden doldurması ve müşterilerine iade etmesi örnek
olarak verilebilmektedir (Jayaraman vd., 2003: 129).
1.8.6.3. Artan Üretici İşletme Sorumlulukları
Artan çevre bilinci işletmelerde belirli uygulamaları beraberinde getirmektedir.
Bunun paralelinde işletmeler sistemlerinde değişikliklere gitmektedirler ve tersine
lojistik uygulamalarının getirilerini göz önünde bulundurmaktadırlar.
Ürün geri toplama programları uygulayan işletmeler tüketicilerle daha yakın
ilişkiler kurarak daha fazla müşteriyi etkilemekte ve daha fazla potansiyel gelir elde
etmektedirler. Çevresel ve toplumsal sorumlulukların bilincinde olan işletmelere
günümüzde artan bir müşteri ilgisi bulunmaktadır (Brito vd., 2002; Gürler, 2010: 71).
Kurumsal sorumluluk, işletmelerin, organizasyonların içerdikleri değerler ve
ilkeler
kümesine
bağlı
olarak
tersine
lojistik
etkinliklerinde
bulunmasını
sağlamaktadır (Dekker vd., 2004).
Artan üretici sorumluluğu anlayışı, orijinal ekipman üreticilerinin ve diğer
tedarik zinciri paydaşlarının üretmiş oldukları ürünleri, son tüketici kullanımından
sonra toplayarak tekrar kullanılabilir hale getirmeleri ve geri kazanılmayacak olan
malzemelerin uygun bertarafını zorunlu hale getirmektedir (Krikke vd., 2004).
40
1.8.7. Tersine Lojistik Uygulamasını Zorlaştıran Nedenler
Son yıllarda işletmeler tarafında yaygın bir kullanım alanı olan tersine lojistik
faaliyetlerinin bir takım uygulama sorunlarını da beraberinde getirdiği görülmektedir.
Tersine lojistik uygulamalarını geleneksel lojistik sistemlerine göre zorlaştıran
ve komplike hale getiren bazı risk ve belirsizlikler bulunmaktadır. Bir tersine lojistik
ortamı geri dönen ürünlerin miktarı, zamanlaması ve kalitesinin belirsizliği, ürünün
karmaşıklığı, test etme ve değerlendirmenin karmaşıklığı ve yeniden üretimin
karmaşıklığı boyutlarıyla değerlendirilmektedir (Srivastava, 2008: 538).
Tersine lojistik sürecinin yönetimi ve planlamasını zorlaştıran özellikler
aşağıdaki şekilde değerlendirilebilmektedir (Özgün, 2007: 32-33):
•
Malzeme akışının belirsiz olması: Genellikle firmalar geri gelecek ürünün
miktarını, ne zaman geri döneceğini veya ne zaman elden çıkacağını
bilememektedirler.
•
Belirsiz kalite ve dönen ürünlerin çeşitliliği: Ürünlerin geri dönüş akışı
çeşitlilik göstermektedir.
•
Müşteri bağımlılığı: Ürünlerin geri dönüşü büyük ölçüde son tüketiciye
ya da son kullanıcıya bağlıdır.
•
Zamanın kritik olması: Malzeme rotaları belirli değildir, yeniden kullanım
veya düzenlenme için geri gelen ürünün aktif değerinin çok hızlı şekilde
geri kazanılması gerekmektedir.
•
Belirsiz pazar talebi: İkincil pazarların fiyat ve talebi belli değildir.
Tersine lojistik işlemlerinin talep dalgalanmalarının olduğu yerde geri
dönen malzemeler için tesis, nakliye ve diğer ilişkin hizmetlerin
gerçekleştirilebilmesi açısından esnek kapasiteyi destekleyen yapıda
olması gerekir.
•
Değer iyileştirme: Geri dönüşlerde oluşan sermaye değerini maksimum
yapmak için yeni pazarlar gerekmektedir.
41
Geri dönen ürünlerle ilgili geri kazanılmış, başka bir deyişle iyileştirilmiş
ürünlerin, son pazarlarının da bazen tam olarak belirgin olmaması tersine lojistik
uygulamalarını zorlaştırdıkları görülmektedir (Fleischmann vd., 1997: 5).
1.8.8. Tersine Lojistikte Güncel Uygulamalar
Tersine lojistik hizmeti, müşterinin sahip olduğu ürünün tamiri veya hata
nedeni ile değiştirilmesi için işletmeye geri gönderilmesiyle başlamaktadır ve tamir
edilmiş veya değiştirilmiş ürünlerin müşteriye tekrar iletilmesiyle tamamlanmaktadır.
(Hubar, 2006: 29).
Günümüzde ürün, bileşen ve malzemeler çeşitli nedenlerle tedarik zincirine
yeniden dahil olmaktadır. Kalite spesifikasyonlarını sağlamama, kullanıcısı
tarafından istenmeme, fazla üretim, hayat çevrimini tamamlamış olma ve garanti
kapsamında bozulma gibi nedenler bunlar arasında gösterilebilir. Ürün, yukarıdaki
sebeplerin herhangi birinden dolayı tedarik zincirine döndüğünde tamir etme, ürün
yenileme, parça alma, yeniden üretim ve geri dönüştürme işlemlerinden biri ya da
birkaçı kullanılarak geri kazandırılabilir. Bu işlemlerden herhangi birinin
gerçekleştirilemediği durumlarda kullanılmış ürünler yakılarak ya da gömülerek
uygun bir şekilde yok edilmektedir (Demirel ve Gökçen, 2008:904). Bu bağlamda
tersine lojistikte ürünlerin aşağıda Şekil 1.4’te yer alan işlemlere uğradıkları
görülmektedir.
42
Şekil 1.4. Bütünleştirilmiş Tedarik Zinciri
2
Servis
Parçalar
Fabrikasyon
Hammadde
6
5
Modüller
Altmontaj
4
3
Ürün
Montaj
Dağıtım
1
7,8
İleri akış
Tersine akış
1. direkt yeniden kullanım / yeniden satış 5.ürün yamyamlaştırma
2. tamir
6.geri dönüşüm
3. ürün yenileme
7. yakma
4. yeniden üretim
8. gömme
Kaynak: Thierry vd., 1995: 118.
Yeniden üretim, geri dönüşümde ürünün yeniden kullanılmasına olanak
sağlamasının yanında ürün için harcanan enerji, iş gücü ve zamandan tasarruf
sağlamaktadır. Çevreye verilen zarar yeniden üretim stratejileri ile oldukça
azaltılmaktadır ve kullanılabilir hammadde miktarını arttırmakta iken çevreye
bırakılan atıkların miktarını azaltmaktadır. Kısaca yeniden üretim, ürünün geri
dönüştürülmesinde oldukça karlı bir uygulamadır (Özgün, 2007: 19). Bu bağlamda
yukarıda Şekil 1.4’de gösterilen ve içerisinde ters tedarik zinciri yönetimini
Tüketici
43
barındıran ve kullanılmış ürünlerin yeniden kazanmını sağlayan yeniden üretim
faaliyetleri ikinci bölümde detaylı bir şekilde anlatılacaktır.
44
İKİNCİ BÖLÜM
YENİDEN ÜRETİM UYGULAMALARI
Yeniden üretimin önem kazanmasında çevresel faktörlerin ve çevreye duyarlı
üretim sistemlerinin rolü yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle atık, hurdaya çıkmış,
kullanılmayan ürünlerin yeniden üretimi, geri dönüşümü ve tekrar kazanılması gibi
faaliyetler son yıllarda önem kazanmaktadır. Bununla birlikte dünya geneline
bakıldığında daha geniş bir şekilde uygulanan yeniden üretime özellikle Türkiye’de
gerek işletmelerin karşılaştığı uygulama sorunları gerekse müşterilerin ön yargıları
nedeniyle yeterince önem verilmediği görülmektedir.
Bu bağlamda çalışmanın bu bölümünde önemi son yıllarda artan yeniden
üretim faaliyetinin genel perspektifi çizilecektir.
2.1.Yeniden Üretim Kavramı ve Kapsamı
Günümüzde çevre kirliliğindeki artışın neden olduğu olumsuz etkilerin
görülmeye başlanmasıyla toplumun tüm kesimlerinde çevreye karşı yükselen bir
duyarlılık söz konusudur. Tüketiciler başta olmak üzere devletler, resmi kuruluşlar
ve sivil toplum örgütleri her geçen gün işletmelere çevreyi korumaya yönelik daha
ağır yaptırımların uygulanması için baskılarını artırmaktadır. Ayrıca hammadde ve
malzemelerin doğada azalması ve fiyatlarındaki artış da işletmeleri kullanılmış
malzeme ve mamulleri geri kazanmaya zorlamaktadır (Güleş vd., 2012: 105).
Yeniden üretim, eskimiş, bozulmuş ve kullanılmış ürünlerin, müşterilerden
toplandığı ve kullanım ömrünün eski haline getirildiği endüstriyel bir süreçtir.
Çekirdek olarak adlandırılan bozulmuş ve ıskartaya çıkmış ürünler, ürünleri yeniden
üretmek için kullanılmaktadır. Bu süreç boyunca çekirdekler, birçok yeniden üretim
operasyonundan
geçirilmektedir.
Söz
konusu
operasyonlar
istenilen
kalite
standartlarına kavuşturulduğu, muayene, demontaj, bileşeni yeniden işleme, montaj
ve test işlemlerini içeren bir süreçtir. Yeniden üretimin, tekrar kullanım, geri
dönüşüm ve tamir gibi diğer farklı ürün geri kazanım opsiyonlarından farklılıkları ve
tanımı teorik çerçevenin arka planını vermektedir (Ostlin, 2008: 4).
45
Yeniden üretimle ilgili literatür tarafından kabul görmüş çeşitli tanımlar
bulunmaktadır. Aşağıda farklı yazarların yeniden üretime ilişkin tanımlamaları yer
almaktadır.
Yeniden üretimin Lund (1984) tarafından tartışıldığı ilk makalede kavram;
“Yıpranmış ürünlerin yeni koşullara benzer olacak biçimde tekrar kazanıldığı bir
süreçtir. Uygulanan birçok faaliyetle birlikte, ıskartaya ayrılan ürün tamamıyla
demonte edilmektedir. Kullanabilir parçalar temizlenmekte, iyileştirilebilmekte ve
stoka aktarılmaktadır. Bu aşamadan sonra yeni ürünün performansına eşit veya daha
iyi performansta olacak biçimde ürünün, mevcut parçalarından veya gerekli
olduğunda yeni parçalardan tekrar montajı gerçekleştirilmektedir” (Lund, 1984;
Yüksel, 2006: 27) şeklinde ifade edilmiştir.
Yeniden üretim, yaşam ömrü sona
ermiş ürünler için kullanılan stratejilerden biridir (Wang ve Chan, 2013: 18).
Yeniden üretim, bir endüstriyel süreç içerisinde, ürünlerin tekrar işlenmesi veya bir
üst modele geçirilmesi/iyileştirilmesi anlamına gelmektedir (Ostlin vd, 2009: 1000).
Yeniden üretim, kapalı tedarik zincirinin temelini oluşturan, ürünlerin veya
bileşenlerin yeni kalite standartlarına ulaştırıldığı ve pazara sunulduğu bir ürün geri
kazanım yöntemidir (Guide vd., 2003: 260).
Yeniden üretim, ürünlerin üretiminde eski ve yeni parçaların bir arada
kullanılarak istenilen kalite standartlarının elde edilmesidir (McGovern ve Gupta,
2007: 692-693).
Yeniden üretim, kullanılan ürünlerin ayrıştırılmasında, parçalarının tamirinde
ve yeni ürünlerin üretilmesinde kullanılan bir süreç (Ferrer ve Swaminathan, 2006:
15) olarak ifade edilmektedir.
Yeniden üretim, kullanılmaz hale gelmiş ve ıskartaya ayrılmış ürünlerin
demonte edilmesi ve ayrıştırılması; parçaların temizlenmesi, kontrol edilmesi,
yenilenmesi veya gerekli kısımlarının değiştirilmesi; eski ürünlerin yeniden
birleştirilmesi ve yeni ürün gibi çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi olarak
tanımlanmaktadır (Karademir vd, 2005: 527).
46
Yeniden üretim, kullanılmış, yıpranmış ürünlerin endüstriyel işlemler
sonucunda “yeni ürün” durumuna getirilmesi sürecidir. Yeniden üretim, kullanılmış
parçalar ile yeni ürün kalite standartlarını ve güvencesini sağlamaktadır (Aksoy,
2007: 122).
Yeniden üretimin tanımı, Yeniden Üretim Enstitüsü tarafından ayrıntılı bir
şekilde yapılmıştır. Bu tanım çerçevesinde bir ürünün yeniden üretilmiş bir ürün
olarak incelenebilmesi için (Gözlü ve Ersoy, 2004: 199-200):

Ana parçaları kullanılmış bir üründen alınmış olmalıdır.

Kullanılmış ürün, parçaların durumlarının ne olduğunun belirlenebileceği
gerekli seviyeye kadar sökülmüş olmalıdır (demonte edilmiş olmalı).

Kullanılmış ürünün parçaları temizlenmiş, toz ve pastan arındırılmış
olmalıdır.

Bütün kayıp, hasarlı, kırılmış veya ciddi bir biçimde yıpranmış parçalar
ya işlevsel olarak iyi bir duruma gelecek şekilde onarılmış (restore
edilmiş) olmalı ya da bunların yeni veya yeniden üretilmiş iyi durumdaki
kullanılmış parçalarla yeri değiştirilmiş olmalıdır.

Ürünü istenen şekilde çalışır duruma getirebilmek için gerektiğinde
ürüne; makinede işleme, yenileme ve onarım, yeniden tamamlama veya
diğer işlemler uygulanmış olmalıdır.

Ürün yeniden monte edilmiş olmalı ve yeni bir ürün olarak iş görür
olmalıdır.
2.2. Yeniden Üretim Faaliyetlerine İlişkin Literatür İncelemesi
Yeniden üretim faaliyetleri son yıllarda uygulama alanı bulan ve özellikle başta
ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yaygın olarak kullanılan ancak ülkemizde
yeni yeni gündeme gelen bir kavramdır.
Yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin olarak Lund (1984) tarafından yapılan ilk
çalışmada, yeniden üretim kavramının kavramsal çerçevesi çizilmiş ve literatürde yer
almıştır (Yüksel, 2006).
47
Krupp (1993), otomotiv sektörü üzerine bir çalışma yapmış ve otomotivin
yeniden üretiminde malzeme listeleri için gerekli düzenlemeleri incelemiştir.
Guide ve Srivastava (1997), yeniden üretim işlemleri için ilk gelen ilk hizmet
görür ilkesini ve parti tipi üretimi içeren farklı planlama politikalarını içeren
simülasyon çalışması yapmışlardır.
Lambert (1997), yeniden üretim sürecinin önemli bir unsuru olan demontaj
(ayrıştırma) ile ilgili faaliyetlere yer vermiş, en iyi demontaj sırasını belirlemek
amacıyla grafiksel bir yöntem geliştirmiştir.
Mabee vd. (1999) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim sürecinde ürün
tasarımı kavramını ele almışlardır ve tasarımın yeniden üretim sürecindeki önemi
üzerinde durmuşlardır.
Jayaraman vd. (1999), yeniden üretim ortamlarını incelemiş, yeniden üretim
ortamlarına ilişkin tanımlama yapmış ve yeniden üretim ortamlarını kapalı çevrimli
bir sistem olarak tanımlamışlardır.
Ferrer ve Whybark (2000) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim
sistemlerinin başarısı ve sistemin ekonomik yaşamdaki yeri ve yeniden üretim için
stratejik fırsatlar ve yeniden üretimde tersine lojistik kavramları ele alınmıştır.
Kerr ve Ryan (2001) yaptıkları çalışmada yeniden üretim için ekonomik
verimlilik üzerine Juji Xerox üzerinde bir örnek olay incelemesi yapmışlardır.
Ferrer (2001) tarafından yapılan çalışmada tasarımın geri dönüştürülebilirliği
üzerinde
durmuş,
sökülebilirliği
ve
yeniden
üretilebilirlik
ölçüsü
olarak
tanımlanmıştır.
Guide (2000), yeniden üretimin parti büyüklüğüne ve parti büyüklüğünün
karmaşık bir faaliyet olduğu ve aynı zamanda yeniden üretimin parti büyüklüğünün
belirlenmesinde en iyi yöntem üzerinde henüz fikir birliği olmadığı konusuna
değinmiştir.
48
Majumder vd. (2001), yeniden üretimde rekabet üzerine çalışma yapmışlar ve
bu konuyla ilgili model geliştirmişlerdir.
Guide ve Wassenhove (2001) tarafından yapılan çalışmada geri dönen ürün
oranlarının yeniden üretim işletmeleri tarafından yönetilebileceği üzerine çalışmalar
yapılmış ve söz konusu bu süreç değerlendirilmiştir.
Gomez vd. (2002), yeniden üretim kavramında önemli bir unsur olan ıskarta
ürünler için talep tahmini yapmışlardır.
Kiesmuller (2003), geleneksel ve yeniden üretim konusuna değinmiş,
geleneksel üretim ve yeniden üretim için farklı temin sürelerinin olduğu bir geri
kazanım sistemini incelemişler ve model geliştirmişlerdir.
Guintini ve Gaudette (2003), yeniden üretimin üretkenlikte büyük bir fırsat
olduğu üzerinde durmuş, ekonomiye etkin katılımı, faydaları ve kullanıldığı alanlar
üzerinde bir inceleme yapmışlardır.
Brito ve Dekker (2003), yeniden üretimde stok konularına değinmiş ve stok
kontrolü çalışmalarında geri dönüşüm ve talep süreçlerinin birbirinden bağımsız
olduğu varsayımları üzerinde durmuşlardır.
Gözlü ve Ersoy (2004) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim kavramı,
kapsamı, süreci ve yeniden üretimin uygulamadaki sorunları incelenmiştir.
Yüksel ve Çelikoğlu (2004) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim
faaliyetlerinin planlanması ve kontrolü için bir yöntem önerisi yapılmıştır.
Topayan (2005) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim içerisinde ürün
tasarımının yeri, sürdürülebilir tasarım ve yeniden üretim sistemleri için ürün
tasarımlarının oluşturulması incelenmiştir.
Karademir vd. (2005) tarafından yapılan çalışma yeniden üretimin yararları ve
ekonomiye olan etkilerini incelemişlerdir.
49
Seitz (2007) tarafından yapılan çalışmada otomotiv endüstrisinin ürün geri
kazanımın
yöntemlerine
eğilim
sebepleri
incelenmiş
ve
ürün
kazanım
yöntemlerinden yeniden üretim konusu üzerinde durulmuştur.
Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmada işletmelerin yeniden üretim
faaliyetlerine bakış açıları incelenmiştir.
2.3. Yeniden Üretimin Artan Önemi
Yeniden üretim son yıllarda önem kazanan bir faaliyet olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu açıdan yeniden üretim, nispeten açığa çıkarılmamış (gizli)
endüstriyel bir faaliyet (Parker ve Butler, 2007: 4) olarak değerlendirilebilir.
Yeniden üretim karlı ve özel bir endüstridir (Lund, 2012: 5). Yeniden üretilmiş
ürünler azalan üretim maliyetleri sonucunda karlılığın arttırılmasında önemli bir rol
oynayabilmektedir. McConocha ve Spech (1991) yeniden üretimin önemli faydalar
yarattığını ileri sürmektedir. Yeniden üretimin olası faydalarını ise şu şekilde
sıralandırmaktadırlar (Ferrer ve Swaminathan, 2006: 16):

Emek, malzeme ve enerji maliyetlerinden kazanç sağlamak,

Daha kısa üretim süreleri,

Dengelenmiş üretim hatları,

Yeni pazar geliştirme fırsatları ve

Olumlu bir sosyal imaj sağlamasıdır.
Artan çevresel baskılar ve rekabetle birlikte çıkış yolu arayan işletmeler
yeniden üretim faaliyetini uygulamaya başlamışlardır. Uygulanan yeniden üretim
programları ile işletmelerin, belli kazançlar elde etmekle birlikte ülke ekonomisine
de katkılar sağladığı görülmektedir. Bunlardan en önemlileri aşağıdaki gibi
sıralanmaktadır (Gürler, 2010: 38):
50

Malzemelerden ve enerjiden tasarruf,

Üretim ekipmanında tasarruf,

Ülke ekonomisi için istihdam yaratması,

Endüstriyel becerilerin sağlanması,

Düşük fiyatlarla pazarı genişletmesi,

Tehlikeli malzemelerin güvenli şekilde toplanması,

Sübvansiyon ve vergi indiriminin sağlanmasıdır.
Yeniden üretim işlemleri, enerji gereksinimini hammaddeden üretime göre
%85 oranında azaltmaktadır. Yeniden üretilen ürünler, % 30-40 oranında daha düşük
bir fiyata kullanıcılara satılmaktadır (Kumar ve Putnam, 2008: 313).
Yeniden üretim ve tekrar kullanım endüstrisinin faydalarını aşağıdaki şekilde
sıralamak mümkündür (www.remanufacturing.org, 2009: 7).

Daha esnek işletme ve iş modelleri: Yeniden üretim ve geri kazanım
sanayisinin yapısında faaliyet gösteren işletmeler sektördeki benzer
işletmelere göre çevreye daha fazla uyum yeteneğine sahiptir.

Müşteriler ile daha iyi ilişkiler: Yeniden üretim ve tekrar kullanımın
etkili çalışabilmesi için (üretici tüketici arasında) iyi bir bağlantı ve ilişki
olmasını gerektirir. Sunulan ürünün ise kalite güvence sağlaması yeniden
üretimin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Daha yetenekli ve uyarlanabilir iş gücü: Yeniden üretim süreci üretilen
ürünün kalitesini maksimize etmek için yüksek düzeyde bilgi ve beceri
kullanımını gerektirmektedir. Bu durum paralelinde işgücünün bilgi ve
becerisinin yüksek düzeyde kullanımını beraberinde getirmektedir.
Ayrıca bu sonuç yeniden üreticiler arasında iş memnuniyetinin
yükselmesini de beraberinde getirmektedir.

Yenileme alternatifleri üzerine katkı sağlar: Yeniden üretim ve tekrar
kullanım opsiyonları geri dönüşüm gibi diğer yenileme opsiyonlarına
göre daha ekonomiktir ve çevreye fayda sağlamaktadır.
51
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında yeniden üretimi; karlılığa,
maliyetlere, çevreye olan katkılarından ve yeni pazarlar sağlaması açısından,
işletmeleri olumlu yönde etkileyen bir iş modeli olarak değerlendirebilmek
mümkündür.
2.4. Yeniden Üretim Süreci
Yeniden üretim, kullanılmış ürünlerin yeni ürün koşullarına ulaştırılması
sürecidir (Yüksel, 2006: 27) ve yeniden üretimin geleneksel dağıtım kanallarını
tersten işlettirerek çalıştığı görülmektedir (Yüksel, 2006: 30).
Yeni ürünün kalitesini sunma bazen yeniden üretilmiş ürünü yeni ürünün
yanında çekici kılmayabilmektedir. Söz konusu durumlarda yeniden üretim faaliyeti
bileşenlerin teknolojilerini yükseltme işlemiyle bütünleştirilmektedir. Yeniden
üretilmiş ürün pazarda yeni ürünle rekabet edebilmesi amacıyla gerekli yükseltmeler
yapılarak bir üst modelin özellikleri kazandırılabilmektedir. Tüm yeniden üretim
sistemleri için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir (Gürler, 2010: 742):

Ürünlerin/parçaların yeni ürün kalitesi ve performansı kazandırmak
amacıyla bir takım süreçlerden geçirilmesi,

Yeni ürün standartlarını yakalamak için ürünün tamamen ayrıştırılması ve
tekrar monte edilmesi,

Tüm bileşen ve parçaların kapsamlı testlerden geçirilmesi,

Yeniden üretilmiş ürünün pazarda yeni ürünlerin sahip olduğu teknoloji ile
rekabet edebilmesi için gerektiğinde yükseltme ile bir üst modelin
özelliklerin kazandırılmasıdır.
Aşağıda Şekil 2.1’de yeniden üretim süreci ve kapalı döngü tedarik zinciri
arasındaki ilişkiye yer verilmiştir.
52
Şekil 2.1. Yeniden Üretim Süreci ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi
Kaynak: www.usitc.gov, Erişim Tarihi: 04.04.2013.
Yeniden üretim sürecinde parçalar, temizleme, ayırt etme, işleme gibi bir dizi
işlemden geçmektedir (Ostlin, 2008: 5). Başka bir ifade ile yeniden üretim süreci
genellikle demontaj, test, tamir, temizleme, denetim, güncelleme, yenisiyle
değiştirme ve montaj olmak üzere çeşitli aşamalardan oluşmaktadır (Amaya vd.,
2010:1).
Bu çalışmada yeniden üretim bir süreç olarak kabul edilmiştir. Guide ve
Srivastava (1998) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretimin; ayrıştırma, yeniden
üretim ve yeniden montaj olarak üç kısımda ele alındığı görülmektedir (Guide, vd.,
1997: 189). Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmada ise yeniden üretimin
ayrıştırma ve tamir olarak iki kısımda incelendiği görülmektedir. Bu çalışmada ise
yeniden üretim süreci üç aşamalı bir süreç olarak kabul edilmiştir (Guide vd., 1997:
189).
Yeniden üretim süreci üç aşamalı bir süreç olarak (Guide vd., 1997: 189)
aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:
 Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması,
 Yeniden Üretim Aşaması,
 Yeniden Montaj Aşaması’dır.
53
Şekil 2.2. Yeniden Üretim Süreci
Ürün yaşamı başlangıcı
Yeni ürün yaşamı
Yeniden üretilmiş ürün/çekirdek yaşamı
2. Ürün montajı
1.Çekirdek üretimi
3. Ürün satın alma veya
kiralama
4.Servis ve tamir
5.Ürün ömrü veya kiralama
dönemi sonunda üreticiye
geri dönmesi
6.Yeniden üretim süreci
Ürünün çekirdeklerine
(temel bileşenlerine) ayrılması (demontaj
Tüm parçaların temizlenmesi
Çekirdeklerin kontrolü ve ayrımı
Genellikle 3 sınıfta incelenmektir
 Yenilenmeksizin yeniden kullanım
 Yenilenerek yeniden kullanım
Kalite
garantisi
ve test
 Yeniden kullanmama
Çekirdeklerin yenilenmesi veya tamiri
Yedek parça olarak kullanma
Ürünün yeniden montajı
Satış veya kiralama
Yeniden üretilmiş
ürün
Atık
Diğer çekirdekler
Yeni ürün olarak kullanma
Daha az gelişmiş
pazarda satış
Malzeme ve enerji kazanımı Atıkları yok etme Alternatif aracılara satma
54
Kaynak: Kerr ve Ryan, 2001: 76.
Yukarıda Şekil 2.2’de yeniden üretim süreci ayrıntılı bir şekilde verilmektedir.
Bu bağlamda yeniden üretim süreci içerisinde yer alan ayrıştırma (demontaj)
aşaması, yeniden üretim aşaması ve yeniden montaj aşaması aşağıda anlatılacaktır.
Yeniden üretim sürecinde sırası ile gerçekleştirilmesi gereken bazı faaliyetler
vardır. Bunlardan ilki, kullanmaktan dolayı yıpranan ürünlerin parçalarına ayrıştırma
işlemidir. Kullanılmış ürünler uzman personel tarafından, parçaların kontrolü ve
temizliği için parçalarına ayrıştırılır. Ayrıştırılan parçalara gerekli temizlik ve
kontroller yapıldıktan sonra, yeniden kullanılabilme veya değiştirme işlemine karar
verebilmek için çeşitli testler uygulanmaktadır. Uygulanan bu testler sonucu parçalar
ya yeniden kullanılmak üzere ürünlere monte edilir ya da malzeme geri dönüşümü
için hurdaya ayrılır (Gürler, 2010: 24).
2.4.1. Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması
Ayrıştırma süreci, kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde
yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması
olarak değerlendirilmektedir (Guide vd, 1999: 760).
Ayrıştırma, işlevselliğini yitirmiş ya da ıskartaya çıkarılmış ürünlerden işe
yarayan değerli parçaların bir seri işlem sonucu sökülmesi işlemidir. Ayrıştırma
süreci sonunda elde edilen ve yeniden kullanılabilir hale gelen parçalar temizlenir,
yenileştirilir, test edilir ve yönetilir (McGovern ve Gupta, 2007: 692).
Ayrıştırma işleminin alt basamaklarında temizleme, muayene ve sınıflama ile
test aşaması yer almaktadır (Parkinson ve Thompson, 2003; Gürler, 2010: 34-35):
 Temizleme: Etkili bir temizleme demonte edilen bileşen ve parçalarda yer
alan bütün pisliklerin uzaklaştırılmasını, yığının temizlenmesini, pasının
giderilmesini
ve
boya
gibi
yüzeysel
kaplamaların
çıkarılmasını
kapsamaktadır. Temizlemede birçok yöntem kullanılmaktadır. Petrol türevi
kimyasallar ile temizleme, sıcak su fıskiyesi ya da buhar banyosu ile
temizleme, kimyasal arındırıcı sprey ya da kimyasal temizleyici banyolar ile
temizleme, ultrasonik temizleme odaları, kum/bilye püskürtme, çelik
55
fırçalama ya da fırınlama yeniden üretim faaliyetinde en çok kullanılan
temizleme yöntemleridir.
 Muayene ve Sınıflandırma: Yeniden üretim faaliyeti aşamalarından biri
olarak, bileşenler yeniden montaja hazırlanmakta ve daha ileriki süreçler için
benzer gruplara göre sınıflandırılmaktadır. Sınıflandırmayı gerçekleştirirken
parçaların ve bileşenlerin muayenesi ilk yapılması gereken işlemdir.
Parçaların yeniden kullanılabilirliklerine ve tamir edilip edilemeyeceğine
karar vermek için muayene işlemi gerçekleştirilmektedir. Boya penetrantı,
manyetik tanecikler, türbülans akımı ve ultrasonik yöntemler gibi tahribatsız
testlerle birlikte görsel muayene yöntemi yaygın olarak uygulama alanı
bulmaktadır.
 Test Aşaması: Ayrıştırılan parçalardan temizlenerek yeniden üretim
faaliyetinde kullanılabileceğine karar verilen tüm parçalara ve bileşenlere,
sınıflandırma işleminden hemen sonra fonksiyonlarını yerine getirip
getirmediğinin kontrolü için gerekli testler uygulanmaktadır.
2.4.2. Yeniden Üretim Aşaması
Ürünlerin ve parçaların yeni ürüne benzer koşullara ulaştırılması için gerekli
olan işlemlerin gerçekleştirildiği aşamadır (Guide vd., 1997: 189).
56
Şekil 2.3. Yeniden Üretim Tesisinde Faaliyetlerin Akışı
Kullanılan Ürünlerin Demontaj
Toplanması
Muayene
1-r
Temizleme
Kullanıla
bilirlik
oranı (r)
Yeniden üretim tesisi
Yeniden
üretilen
parçaların
muayenesi
Muayene
Geri
dönüşüm
Dışarıdan
tedarik
Bertaraf
veya
hurda
olarak
satış
Yeni parçalarla,
olduğu gibi
kullanılan
parçalarla ve
yeniden üretilen
parçalarla montaj
Son
muayene
Talep
Kullanılabilir
stok
Kaynak: Aksoy ve Gupta, 2000; Yüksel, 2006: 58.
Şekil 2.3’te görüldüğü gibi yeniden üretimi gerçekleştirilecek ürün, ayrıştırma
ve muayene işlemlerinin yapılmasının ardından kullanılabilirlik oranının düşmesine
paralel olarak, geri dönüşüm, bertaraf veya hurda olarak satışa gönderilebilir. Eğer
kullanılabilirlik oranı beklenen düzeyde ise yeniden üretim süreci devam etmektedir.
(Aksoy ve Gupta, 2000; Yüksel, 2006: 58).
57
2.4.3. Yeniden Montaj Aşaması
Yeniden montaj aşaması, yeniden üretilen ve gerekli olması sonucunda yeni
parçaların müşterilerin kullanımına hazır hale gelmesini içeren son aşamadır. Bu
aşamada ürünün montajından sonra son testler yapılır ve kullanıma hazır hale getirilir
(Guide, vd., 1997).
Yeniden üretimde ürünler alt montaj parçalarına ayrıldıktan sonra elde edilen
parçalar aynı ürünün üretiminde yeniden kullanılmaktadır. Tamir edilebilen parça ve
bileşenler gerekli onarımları yapıldıktan sonra çeşitli testlerden geçirilmektedir. Test
sonucu uygun bulunan alt montaj parçaları ve bileşenler ürüne yeniden monte
edilerek kullanılabilmektedir. Tamir süreci presleme, tornalama, delme, yüzey
işleme, sıcak işlem, kaynak, tozla kaplama, kromlama ve spreyle boyama gibi
aşamaları içermektedir (Gürler, 2010: 38).
Montaj ve ayrıştırma süreçleri arasında farklı özellikler bulunmaktadır. Söz
konusu farklılıklar şu şekilde gösterilebilir (Brennan vd., 1994: 64):
Tablo 2.1. Montaj ve Ayrıştırma (Demontaj) Sistemlerinin Karşılaştırılması
Sistem
Karakteristikleri
Talep
Talep kaynakları
Tahmin gereklilikleri
Planlama uzayı
Tasarım
Olanaklar ve kapasite
planlama
Üretim sistemi
İşlemlerin karmaşıklığı
Süreç akışı
Malzeme akışının yönü
Yan ürünlerin stoğu
Çizelgeleme araçlarının
durumu
Montaj
Ayrıştırma
Bağımlı
Tek
Tek son ürün
Ürün yaşam süreci
Montaj için
Bağımlı
Çoklu
Çoklu parça
Belirsiz
Ayrıştırma için
Belirgin
Dinamik ve kısıtlı
Orta
Birbirine yakın
İleri
Mevcut değil
Belirsiz
Dinamik ve kısıtlı
Yüksek
Birbirine karşıt
Geri
Oldukça fazla
Çeşitli
Mevcut değil
Kaynak:Brennan vd., 1994: 64.
58
Montaj ve ayrıştırma (demontaj) süreci incelendiğinde ayrıştırma sürecinin
montaja göre karmaşık bir yapıya sahip olduğu görülmektedir.
Demontaj, daha emek yoğundur ve otomasyona montajdan daha az cevap
vermektedir (Ayres vd., 1997: 414).
2.5. Yeniden Üretim Faaliyetleri
Yeniden üretim, ürünlerin parçalanması, temizlenmesi, onarılması veya
parçaların değiştirilmesi ve sonrasında iyi bir çalışma koşulu sağlanması için bu
parçaların yeniden montaj edilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade
ile yeniden üretim kullanılan parçaların kapasitesi ve görünümünün en az orijinal
ürün kadar iyi olacak şekilde geri dönüştürülmesidir. Yeniden üretim yeni ürün
üretme ve yenileme gibi birçok kavramla eş anlamlı olarak kullanılmasına rağmen
genellikle bir süreç olarak yeniden üretim jenerik endüstri kavramı olarak ele
alınmaktadır (Statham, 2006: 1).
Yeniden üretim tesisleri işlemleri, kullanılmış ürünleri orijinal hallerine
getirmek amacıyla faaliyet gösteren bir endüstri faaliyetlerini içermektedir ve
“Yenisi kadar iyi” olarak sonuçlanan ürünler genellikle birincil piyasalara yeniden
satılmaktadır. Bununla birlikte iade edilen ürünlerin yeniden üretimi genellikle aynı
ürünü sıfırdan üretmekten daha az maliyetlidir. Ancak ürün iade oranı, talep
oranından daha azdır ve bu da tüm piyasa talebinin yeniden üretimle karşılanmasının
mümkün olmaması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla yeniden üretim ve üretim
tesislerinin koordinasyonu çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Aras
vd., 2004: 329).
Yeniden üretim sürecinde de bahsedildiği gibi yeniden üretim, kullanılmış
dayanıklı bir malın yıpranmış veya eskimiş modül ve bileşenleri tamir etmek veya
yenilemek için bu malın modül ve bileşen düzeyinde ayrıştırıldığı bir süreçtir (Ferrer
ve Ayres, 2000: 417). Bu bağlamda literatürden yola çıkarak (Ostlin; 2008, Golinska
ve Gava; 2011, Hammond vd.; 1998, Ferrer ve Ayres; 2000, Statham; 2006,
Steinhilper; 1998) yeniden üretim kapsamında ele alınabilecek olası faaliyetler
aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir.
59
2.5.1. Demontaj (Ayrıştırma)
Ayrıştırma, kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş
olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak
değerlendirilmektedir (Guide vd, 1999: 760). Demontajla ilgili bilgi yeniden üretim
sürecinde detaylı bir şekilde verilmiştir.
2.5.2. Yenileme
Yenileme işlemi yeniden üretim ile birçok konuda benzerlik göstermekle
birlikte belirli farklılıkları da içinde barındırmaktadır. Yenileme faaliyetinde düşük
seviyede ayrıştırma ve işçilik zamanı gerekmektedir. Bununla birlikte, yenileme
faaliyeti nihai üründen beklenen kalite düzeyi ve hizmet standartlarını daha düşük
olarak gerçekleştirmektedir (Gürler, 2010: 8).
Ürün yenilemenin amacı, kullanılmış ürünü, standart bir kalite düzeyine
getirebilmektir. Kalite standartları, yeni üründe olduğu kadar sıkı değildir.
Kullanılmış ürün, sökme işlemi ile modüllerine ayrıldıktan sonra kritik modüller
kontrol edilir ve gerekiyorsa değiştirme işlemi uygulanır. Uygun parçalar yenilenmiş
ürüne monte edilir. Bazen ürün yenileme sürecinde eski modüller, teknik olarak daha
iyi olan modül ve parçalarla değiştirilerek, ürün iyileştirmesi gerçekleştirilir. Askeri
ve ticari uçaklar, yenileştirme sürecinden geçen ürünlere örnek olarak verilebilir.
Ürün yenileme, ürünün kalitesini artırmakla birlikte ürünün ömrünü de uzatmaktadır
(Thierry vd., 1995: 119).
2.5.3. Tamir
Tamir, ürünü yeniden çalışır hale getirmek için bozulan, kırılan veya arızalı
olan parçasını değiştirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Gürler, 2010: 7).
Tamirin amacı, kullanılmış ürünleri çalışma düzenine dönüştürmektir. Tamir
edilmiş ürünlerin kalitesi, genellikle yeni ürünün kalitesinden daha azdır. Ürün
tamiri, bozulmuş parçaların onarılması veya yenisiyle değiştirilmesini içermektedir.
Diğer parçalar, etkilenmiş değilken temel olarak değerlendirilir. Tamir genellikle
sadece sınırlı ürün montaj ve demontajına ihtiyaç duymaktadır. Tamir operasyonu,
60
müşteri yerinde veya üretici kontrolünde tamir merkezlerinde gerçekleşebilir. Birçok
dayanıklı ürün üreticisi (IBM, DEC ve Philips vs.) ürün tamiri ile ilgilenmektedir
(Thierry vd., 1995: 118).
Tamirin amacı iyi çalışması için hasar görmüş ürünlerin kalitesinden kaybetmiş
olma olasılığına rağmen yeniden satılması olarak ifade edilebilir (Fleischmann vd.,
1997: 3).
2.5.4. Geri Dönüşüm
Geri dönüşüm yeniden üretimle karıştırılan en önemli kavramlardan bir
tanesidir. Özelliklerde son yıllarda çevreye duyarlı üretim sistemleri ve çevresel
faktörlerinde etkisiyle birlikte literatürde sıklıkla ele alınmaktadır.
Yeniden üretim geri dönüşümün nihai biçimidir (Steinhilper, 1998: 7).
Dolayısıyla, geri dönüşümün nihai şekli olarak değerlendirilen yeniden üretime,
geleneksel üretimle karşılaştırıldığı zaman müşterinin daha az ödeme yaptığı bir
“kazan-kazan” felsefesi gibi atıfta bulunulur (Sundin ve Dunback, 2013: 1).
Geri dönüşüm, kullanılmış malzemelerin ve fonksiyonunu kaybetmiş ürünlerin
geri kazanımı sağlamak için yapılan bir süreçtir (McGovern ve Gupta, 2007: 692).
Geri dönüşüm, uzun yıllardır kağıt, cam, plastik, metal gibi ürünler ile faaliyet
göstermektedir. Bu faaliyetler ile işletmeler öncelikle geri dönen ürünü demonte
ederek parçalarına ayırmaktadırlar. Ayrılan bu parçaları özelliklerine göre
sınıflandırmaktadırlar ve en son aşamada temel malzeme haline dönüştürerek yeni
parçaların üretiminde kullanmaktadırlar. Bu işlemlerle birlikte ürün tamamen
parçalandığı için ürün, kimliğini ve işlevselliğini kaybetmektedir (Thierry vd., 1995:
120).
Geri dönüşüm, atıkların fiziksel veya kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra
ikincil hammadde olarak üretim sürecine sokulması işlemidir. Kırık cam şişelerin
eritilerek hammadde haline getirilmesi, kırık camın zımpara kağıdı üretiminde
kullanılması, atık plastiklerden tekrar plastik mamuller elde edilmesi geri dönüşüme
örnek olarak verilebilmektedir (Sünbül, 2006: 11).
61
Geri dönüşümde,
ürünler
veya ürünlerin
bileşenleri hammaddelerine
dönüştürülebilmekte iken yeniden üretimde ürünlerin orijinal fonksiyonunu
gerçekleştirebilmesi için kullanılan ürünleri veya bileşenleri tekrar kazanılmaktadır
(Yüksel, 2006: 28). Bir başka ifade ile geri dönüşümde ürün ve bileşenlerin özellik
ve fonksiyonları kaybolmaktadır yani geri dönüşüm işlemi ürünün geri kazanımını
değil ürünün yapıldığı hammaddenin geri kazanımını içermektedir (Gürler, 2010:
11).
Geri dönüşümde ürün ve bileşenlerin özellik ve fonksiyonları kaybolmaktadır.
Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün, bileşenlerin ve materyallerin yeniden
kullanılabilmesidir. Geri dönüşüm çok sayıda ürüne uygulanabilmektedir. Örneğin
ABD, İngiltere, Almanya gibi birçok ülkede ıskartaya çıkmış arabaların ağırlığının
%75’ini oluşturan neredeyse tüm materyal parçaları geri dönüşüme tabi olmaktadır
(Thierry vd., 1995: 120).
2.5.5. Tekrar Kullanım
Tekrar kullanım, atıkların toplanması ve temizlenmesi dışında hiçbir işleme
tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasıdır.
Cam şişelerin içerisindeki maddenin tüketilmesinden sonra temizlenmesi ve aynı
amaç için kullanılması (Sünbül, 2006: 11) örnek olarak verilebilmektedir.
2.5.6. Ürünün Kısmi Kullanımı (Ürün Yamyamlaştırma)
Ürün yenileme, tamir ve yeniden üretimde kullanılmış ürünün büyük bir kısmı
yeniden kullanılmakta iken ürün yamyamlaştırmada ürünün sadece ufak bir kısmı
yeniden kullanılmaktadır. Amaç, kullanılmış ürün ya da bileşenden, kullanılabilir,
sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır. Bu parçalar başka ürün veya bileşenlerin,
tamir, yenileme ve yeniden üretiminde kullanılmaktadır (Thierry vd, 1995: 119).
Aşağıda Tablo 2.2’de yeniden üretimin diğer kavramlarla karşılaştırılmasına
yer verilmiştir.
62
Tablo 2.2. Yeniden Üretimin Diğer Kavramlarla Karşılaştırılması
Ayrıştırma
Derecesi
Tamir Etme
Yenileme
Ürün düzeyinde
Modül düzeyinde
İstenilen Ürün
Kalitesi
Nihai Ürün
Ürünün yeniden
hizmet vermesini
sağlama
Tüm parçalar
gözden geçirilir ve
istenilen kalite
düzeyi için
yükseltme
gerçekleştirilir
Bazı parçaları
onarılır veya yenisi
ile değiştirilir
Bazı bileşenler
tamir edilir veya
yükseltme için
yenisi ile
değiştirilir
Yeniden Üretim
Parça düzeyinde
Tüm bileşenler ve
parçalar gözden
geçirilir
Ürün
Yamyamlaştırma
(Ürünün Kısmi
Kullanımı)
Seçilen
kullanılabilir parça
düzeyinde
Hangi parçaların
kullanılacağına
bağlı olarak değişir
Geri Dönüşüm
Materyal
düzeyinde
Orijinal parçaların
üretimi için yüksek
düzeyde kalite
düzeyi, diğer
parçalar için daha
düşük kalite düzeyi
Kullanılmış veya
yeni parçalar
üründe birleştirilir
ve gerekli olan
yükseltmeler
gerçekleştirilir.
Bazı parçalar
yeniden kullanılır,
kalanlar geri
dönüşüme
gönderilir
Yeni parçalar
üretmek için
malzeme yeniden
kullanılır
Kaynak: Thierry vd., 1995: 120.
Yukarıdaki açıklamada da belirtildiği gibi yeniden üretim; ürünlerin üretiminde
eski ve yeni parçaların bir arada kullanılarak istenilen kalite standartlarının elde
edilmesidir (McGovern ve Gupta, 2007: 692-693).
63
2.6. Yeniden Üretilebilirlik Kriterleri
Dünyada otomotiv parçaları (motor, debriyaj, elektronik kontrol birimleri ve
fren sistemleri), toner ve mürekkep kartuşları, fotokopi cihazları cep telefonları, büro
mobilyaları, elektronik bileşenler ve tek kullanımlık fotoğraf makineleri en yaygın
olarak yeniden üretimi gerçekleştirilen ürünlerdir (Yüksel, 2006: 28).
Amerika’da Lund (1996) tarafından yapılan çalışmada, yeniden üretim ile ilgili
sektörel bazda dağılımlara yer verilmiştir. Amerika’da yeniden üretim ile ilgili resmi
düzeyde çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin Lund’un (1996) çalışmasında, 12000
yeniden üreticiyi içeren bir veri tabanı kullanılmış ve ana hatlarıyla 83 farklı alanda
ürün üretildiği saptanmıştır. Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı
sektörlerin yoğunluk sırasına göre, makine, elektrik ve otomotiv olduğu
belirlenmiştir (Karademir vd, 2005: 528). Lund (2012) tarafından yapılan bir diğer
çalışmada Amerika ve Kanada firmalarından 7000 yeniden üreticiyi içeren bir veri
tabanı kullanmış ve ana hatlarıyla 121 farklı alanda ürün üretildiğini saptamıştır
(Lund, 2012: 7). Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı sektörler ve ürün
alanları Tablo 2.3’de görüldüğü gibidir.
Tablo 2.3. Yeniden Üretim Ürün Alanları
Sektör
Otomotiv ve diğer taşıma
Kompresor, türbin, valfler
Elektrik/ elektronik parçaları
Makine ve ilgili donanımlar
Laboratuvar, tıbbi ve cerrahi
Ofis mobilyası ve ekipmanı
Lastikler
Toner kartuşları
Diğer
Toplam
Ürün Alanı
16
5
29
29
12
3
1
2
22
121
Kaynak: Lund, 2012: 7.
Tablo 2.3 incelendiği zaman, yeniden üretim gerçekleştiren sektörlerin
yoğunluk sırasına göre, makine, elektronik ve otomotiv sektörleri olduğu
görülmektedir.
64
Aşağıda yer alan Tablo 2.4’de yeniden üreticilerin listesi görülmektedir.
Tablo 2.4. Yeniden Üreticilerin Listesi
Üretim
Üretim tezgahları
Şirket
Jones & Shipman, Millbrook,
Douglas-Curtis, Marrill
Pompalar
Weir, Plenty, Sulzer, Johnson
Komprasörler
Comptec, Flatwoods, J&E Hall,
ThermoCom
Soğutma tesisatı
Bond Group, Manor Concepts
Marş motoru
Sovereign
Otomatik vites kurusu
Mitchell-Cotts, ATP
Araba ve kamyon motoru
Autocraft, Ivor Searle, Perkins,
Caterpillar
Fotokopi makinaları ve Xerox, Danwood, Greenstrike, many
yazıcı malzemeleri
others
Kazı ekipmaları
Powerhire, Blackhill Engineering
Güç türbünleri
Alstom
Savunma ekipmaları
Vickers, BAE Systems, ABRO
Bilgisayar ve Telekom
Sony, Solectron
ekipmanları
Kaynak: Parker ve Butler, 2007: 4.
Tablo 2.4’te çeşitli faaliyet alanlarında yeniden üretim yapan işletmeler
görülmekle birlikte sektörlerin çeşitliği ve işletmelerin üretim alanları görülmektedir.
Yeniden üretim için aşağıda belirtilen kriterlerin olması gereklidir (Karademir
vd., 2005: 530).

Ürünlerin restorasyonuna uygun teknolojinin bulunması,

Ürünlerin değiş tokuş edilebilir standart parçalardan yapılmış olmaları,

Üründe yapılan düzeltmelerin maliyetinin ile üründen elde edilen yeniden
kullanım kazancını geçmemesi,

Ürün teknolojisinin, ürün yaşam ömründen daha uzun olması ve

Pazar talebinin işletmenin devamlılığı için yeterli olması gibi kriterler
aranmaktadır.
65
Ürünün bileşenlerine demonte edilebildiği ve temizlenebildiği, bileşenlerin
tamir edilebildiği, iyileştirilebildiği veya yenisi ile değiştirilebildiği ve orijinal
ürünün performansını sağlayabildiği, yeniden üretilen ürün için talebin olduğu ve
yeniden üretimin ekonomik olduğu koşullarda bu ürünlerin yeniden üretimi söz
konusu olabilmektedir (Yüksel, 2010: 28).
2.7. Yeniden Üretimden Beklentiler
Yeniden üretim işletmelere bütünüyle sürdürülebilir faydalar sağlayan bir
aktivitedir (Parker ve Butler, 2007: 4). Bir başka ifade ile yeniden üretim faaliyetleri
literatürde işletmelere değer katan ve maliyetlerini azaltan bir işletme modeli olarak
yer almaktadır. Bu bağlamda yeniden üretim uygulamaları sonucunda ortaya çıkan
olası beklentiler aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Karademir vd., 2005: 531-532):

Hammadde ve yarı mamullerin etkin kullanımı,

Enerjinin etkin kullanımı,

Atölye ve ekipmanın etkin kullanımı,

Yerli ekonomideki istihdamın korunması,

Endüstriyel yeteneklerin geliştirilmesi,

Düşük fiyatlı pazarların genişlemesi,

Zararlı malzemelerin güvenle kullanımının sağlanması,

Üretim sürecinin çevreye duyarlı hale gelmesi,

Ekonomik ömrünü tamamlamamış ürünlerin yeniden kazanımı ve

Ekonomik ömrünü tamamlayan ürünlerin çevreye zarar vermeden geri
dönüşümünün sağlanmasıdır.
İşletmelerin çoğu, uyguladığı yeniden üretim programlarını kar merkezli olarak
değil maliyet merkezli olarak görmektedir. Bununla birlikte Avrupa işletmeleri
yeniden
üretim
programlarının
çoğunu
yasal
zorunluluk
olduğu
için
uygulamaktadırlar (Guide vd., 2003: 310). Yeniden üretim özellikle mekanik montaj
ile üretilmiş uçak motorları, otomobil parçaları, karmaşık makine parçaları, fotokopi
makinaları, medikal ekipmanlar ve yazıcılarda yaygın olarak uygulanan bir geri
kazanım seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda birçok orijinal ekipman
66
üreticisi işletme, üretim ve servis süreçleri ile yeniden üretim sürecini bütünleştirme
yoluna gitmektedir. Hewlett Packard (HP)’ın kendi fabrikalarında yeniden üretimini
gerçekleştirdiği bilgisayar ve yazıcı parçalarını servislerinde kullanarak bilgisayar ve
diğer kompleks parçalarının servis hizmetleriyle ilgili maliyetlerini azaltması örnek
olarak verilebilir (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 65). Cannon ise “Cannon’un
Temiz Dünya Kampanyası” adı altında başlattığı tersine lojistik çalışmalarıyla
birlikte, kullanılmış lazer yazıcı kartuşlarını yeniden üretim için toplamıştır. Yeni bir
kartuşun fiyatı yaklaşık 100 dolar olarak gerçekleşirken yeniden üretimle geri
kazanılmış bir kartuş %25 daha ucuza satılmıştır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998:
173). Bu bağlamda işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini maliyet minimizasyonu
olarak uyguladıkları ileri sürülebilmektedir.
Çevresel açıdan bakıldığında ise kullanılmış ürünleri yeniden üretim
faaliyetiyle yeni ürün standartlarına kavuşturmak, ürünün yaşam sürecini
uzattığından; yeni bir ürünü üretmek için harcanan emek, işgücü, enerji, hammadde
ve sermaye harcamış olmaktadırlar (Gürler, 2010:742).
2.8. Yeniden Üretimin Uygulama Sorunları
Yeniden üretim faaliyetinin uygulanma sürecinde bir takım güçlükler
yaşanmaktadır. Bu güçlükleri üç ana başlıkta toplamak mümkündür;
2.8.1. Yeniden Üretim Ortamlarında Karşılaşılan Güçlükler
Yeniden üretim faaliyetlerinde belirsizlik oldukça yüksektir. Bu durum
geleneksel
üretim
planlama
yöntemlerinin,
yeniden
üretim
faaliyetlerinde
uygulanmasını güçleştirmektedir (Yüksel ve Çelikoğlu, 2004: 153).
Kullanılmış parçaların kaliteleri kullanımlarına bağlı olarak değişiklik
göstermektedir. Bu parçalar sınıflandırılarak yeniden üretim için uygunluklarının
tespit edilmesi gerekmektedir. Kullanılmış parçaların özelliklerinin doğru olarak
belirlenebilmesi oldukça zordur ve bu da çoğu zaman kapsamlı bir araştırma
gerektirmektedir (Shah, 2005; Özgün, 2007: 22).
67
Yeniden üretim faaliyetlerinin işlem sürelerinin değişken olması ve parça
çeşitliliğinin fazla olması nedeniyle planlama faaliyetleri daha karmaşık hale
gelmekte ve farklı karar verme yöntemlerine olan ihtiyaç artmaktadır (Yüksel ve
Çelikoğlu, 2004: 153).
Yeniden üretimin önündeki en büyük engellerden birisi de ürün tasarımı
olmaktadır. Sadece işletmelerin yeniden üretim yapmaya istekli olmaları yeterli
olmamakla birlikte ürünler daha tasarlanırken, ömürleri tükendiğinde bunların nasıl
kurtarılabileceği düşünülmelidir (Gözlü ve Ersoy, 2004: 203-204).
2.8.2. Yasal Sorunlar
Yeniden üretimle ilgili gerekli yasal düzenlemeler yapılması ve yeniden
üretimin teşviki ülkelerin gelişimi açısından önemli bir unsur olarak karşımıza
çıkmaktadır.
AB ile uyum süreci içerisinde belli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek ve bu
yasaları etkili bir biçimde uygulamak zorunda olan Türkiye, gelişmelerden büyük
oranda etkilenmektedir ve etkilenmeye devam edecektir. Üreticilerin, müşterilerin
son kullanımından sonra, üretmiş oldukları ürünlerin akıbeti konusunda sorumluluk
üstlenmedikleri bir anlayışın sürdürülebilirliği modern pazarlama anlayışı, ekonomik
açıdan ve çevresel kaygılar nedeniyle söz konusu değildir. AB ile uyum sürecinin
herhangi bir aksama olmadan yürütülmesini sağlayacak uyum yasaları, Türkiye’de
faaliyet gösteren firmaları ve yerel yönetimleri, farklı ürünlerin özellikleri göz
önünde tutularak toplanması, muayene edilmesi, bertarafı, tamir edilmesi, geri
dönüşümü, yeniden üretilmesi ve yeniden üretilen ürünlerin pazarlanması konusunda
belli standartlara uymakla sorumlu tutmaktadır ve sorumlu tutmaya devam edecektir.
Bu standartların kabul edilmesi ve uygulanması sürecinde gösterilecek özen, ülkemiz
ekonomisinde
israfın
önlenmesi
ve
sürdürülebilir
gelişmenin
oluşturulmasında anahtar rol oynayacaktır (www.ttzy.ibu.edu.tr).
altyapısının
68
Bu süreçlere ilaveten ülkemizde geri dönüşüm, Çevre Kanunu ve bu kanuna
istinaden çıkarılan yönetmeliklerle düzenlenmektedir. Bu yönetmelikler (Şengül,
2010: 79):
 Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği (APAK),
 Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği,
 Poliklorlu Bifenil ve Poliklorlu Terfenillerin Kontrolü Hakkında Yönetmelik,
 Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği,
 Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği,
 Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği,
 Atık Yönetimi Genel Esaslarına ilişkin Yönetmelik ve
 Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’dir.
2.8.3. Diğer Eksiklikler
Yeniden üretim faaliyetleri ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Yeniden
üretim faaliyetlerinin uygulanma sürecinde bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Guide
ve Jayaraman (2000) tarafından ele alınan bir çalışmada, yeniden üretim sürecinde
meydana gelen zorlukları ve ürün toplama faaliyetlerini daha iyi anlayabilmek için
75 soruluk bir anket düzenlenmiştir. Söz konusu bu anketler Amerikan Üretim ve
Envanter Kontrol Topluluğu Araştırma ve Eğitim Vakfı (APICS E&R)’na üye ve
yeniden üretim faaliyetlerini sürdüren 320 firma temsilcisine gönderilmiştir.
Anketlerin geri dönüş oranı yüzde olarak belirlenmiş ve ayrıntılı bilgi elde edebilmek
için anketlere ek olarak bazı yöneticilerle yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Anket ve
görüşmeler sonucunda, geri toplama, talep tahmini, ürün iadelerinin taleple
dengelenmesi, kaynak planlaması ve ürün iadelerindeki belirsizliğin azaltılması
konusunda
endüstri
uygulamalarına
ilişkin
bilgiler
ortaya
konulmuştur.
Araştırmacılar çalışmanın son bölümünde ise, elde ettikleri bulgular doğrultusunda
ürün geri toplama faaliyetleri ile ilgili bir rehber önerisinde bulunarak, yönetici
sorumluluklarını belirlemişler ve ürün geri toplama sürecine ilişkin detaylı örnek
olay analizlerine ihtiyaç duyulduğunu vurgulamışlardır (www.ttzy.ibu.edu.tr).
69
Ayrıca ülkemizde genel olarak işletmelerin yeniden üretim konusunda yeterli
bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir (Gözlü ve Ersoy, 2004: 202).
2.9. Türkiye’de Yeniden Üretim Uygulamaları
Türkiye’de yeniden üretim uygulamaları incelendiği zaman uygulamada son
yıllarda yer aldığı görülmektedir.
Türkiye’de orijinal parça üreticileri açısından kısıtlı sayıda uygulamaya
rastlanmakla birlikte yazıcı sarf malzemeleri, lastik kaplama ve motor yenileme
konusunda orijinal parça üreticisi olmayan girişimci işletmelerin yeniden üretim
amaçlı birçok faaliyeti bulunmaktadır. Vestel, Arçelik gibi dayanıklı beyaz eşya
üreten firmaların garanti kapsamında veya tüketiciye ulaştırma aşamasında iken
bozulan veya hasar gören ürünleri yeniden üretim faaliyetine soktukları
görülmektedir. Yeniden üretilen bu ürünler firmaların yetkili bayileri yerine spot
piyasa diye adlandırılan perakendecilerde aynı garanti koşullarına sahip olarak daha
düşük fiyata revizyonlu ürün olarak satılmaktadır. Arçelik firması 2006 yılında yurt
dışında olduğu gibi kiralık beyaz eşya uygulaması ile ürünlerin fonksiyonelliğini
satmak için bir kampanya başlatarak yeniden üretim konusunda ileri bir adım atmak
istemesine rağmen, tüketicilerin kiralık beyaz eşyaya talep göstermemesi sebebiyle
kampanyasına son vermiştir (Gürler, 2010: 46).
Gelişmekte olan ekonomilerden birisi olan ülkemizde geri dönüşüm ve katı atık
yönetimi konusunda devlet ve özel sektör düzeyinde birçok çalışma yapılmaktadır.
Ülkemizde insanları bilinçlendirmek amacıyla çevre bakanlığı tarafından katı atıklar
ve geri kazanımı ile ilgili olarak yapılan çalışmalardan bazılarının sonuçları
aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Anonymous, 2005; Karademir vd., 2005: 530):

Evrensel katı atıkların %68’ini organik atıklar, kalan kısmını ise kağıt,
karton, tekstil, plastik, deri, metal, ağaç, cam ve kül gibi maddeler
oluşturmaktadır,

Ülkemizde günde yaklaşık 65 bin ton çöp üretilmektedir,
70

Ülkemizde ve dünyadaki katı ayıkların yönetiminin üç temel ilkesi
bulunmaktadır. Bunlar az atık üretilmesi, atıkların geri kazanılması ve
atıkların çevreye zarar vermeden bertaraf edilmesidir,

Çöplerin toplanmasından, depolanması veya bertaraf edilmesine kadar tüm
hizmetlerin bir plan çerçevesinde ele alınması ve öncelikle bu atıkların
değerlendirilmesi veya geri kazanılması, “çevre ile uyumlu atık yönetimi”
ile yapılmaktadır,

Ülkemizde bulunan 3215 belediyeden sadece 11’inde düzenli depolama
yapılmaktadır,

Ülkemizde faaliyette olan bir kompost tesisi bulunmaktadır,

Türkiye’de atıkların geri kazanımı konusunda uzun yıllardır süregelen
çalışmalar yapılmaktadır. Cam, kağıt, karton, plastik ve metal gibi atıklar
özellikle çöp dökme sahalarından ve sokak toplayıcıları kanalıyla
sokaklardan toplanmakta ve hammadde kaynağı olarak çeşitli sektörlerde
kullanılmaktadır,

Türkiye’de çöp miktarının yaklaşık %15-20’sini geri kazanılabilir
nitelikteki atıklar oluşturmaktadır.

Evrensel atıklar arasında cam şişe ve kavanozların geri dönüşümü
ülkemizde oldukça eski yıllara uzanmaktadır. Renklerine göre ayrılan cam
şişe ve kavanozlar ve diğer cam atıklar kırılarak cam tozu haline getirilir.
Cam tozu, kum, kireç taşı ve soda külü ile karıştırılır ve yüksek sıcaklıkta
şekillendirilerek yeni ürünlere dönüştürülmektedir,

Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek ikincil ürün
üretiminde hammadde olarak kullanılmaktadır. Sera örtüsü, otomotiv
sektöründe plastik torba, marley, pis su borusu, elyaf ve dolgu malzemesi,
araba yedek parçası yapımında kullanılmaktadır,

Yeni
üretime
kıyasla,
metal
ve
plastikte
%95
enerji tasarrufu
üretim
uygulamalarının
sağlamaktadır.
Gözlü
ve
Ersoy (2005)
tarafından
yeniden
yapılabileceği değişik sektörlerden (otomotiv, cam, metal, seramik) işletmelerle
yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında
71
Türkiye’de bilinçli ve planlı bir şekilde yeniden üretim faaliyetleri gerçekleştirilmeği
görülmektedir. Türkiye’de genel olarak işletmeler yeniden üretim konusunda yeterli
bilgiye sahip değillerdir. Bazı işletme yöneticileri yeniden üretim kavramını duymuş
olsalar bile kendiişleriyle ilgili olmadığını düşünerek üzerinde durma gereği
duymamaktadırlar. Yeniden üretimi uygulamak amacıyla da olsa en azından bu tip
uygulamalara yönelik alt yapılarının hazır olup olmadığına bakıldığı zaman
işletmelerin aslında bu konudan çok kopuk olmadığı gözlemlenmiştir. Her ne kadar
amaçları farklı olsa da yeniden üretimin bazı süreçleri işletmelerde tam olmasa da
uygulanabildiği görülmektedir. Yapılan çalışma Türkiye’de yeniden üretimin neden
uygulanmadığı, bu problemlerin neler olduğu üzerine gerçekleştirilmiş olup, bu
sorunların neler olduğu ve bu konuda neler yapılmasının daha iyi olacağı
araştırılmışdır. Söz konusu bu problemler aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir (Gözlü
ve Ersoy, 2005: 202-204):

İşletmeler, yeniden üretimin ilk aşaması olan geri toplama sürecinde
oldukça isteksiz davranmaktadırlar,

Görüşülen işletmelerin hiçbirisi geri toplanan ürünleri demontaja
sokmamaktadırlar. Bunda da çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Her şeyden
önce işletmeler, tedarikçisinden gelen malları, garanti kapsamlarından
yararlanabilmek için demontaja sokmaktan kaçınmaktadırlar. Ayrıca
maliyet faktörünü göz önünde bulundurmaktadırlar. Ancak yine de hasarlı
veya hatalı parçaların bir kısmının değişimi için, otomotiv sektöründeki
işletmede, ufak çapta da olsa bir demontajın uygulandığı görülmektedir.
Bunun yanı sıra cam gibi ürünlerin demontajının yapılması mümkün
olmamaktadır,

Olağan yeniden üretim sürecinde ürünler demontaja sokulduktan sonra
elde edilen parçalarına ayıklama işlemi uygulanmaktadır. Söz konusu
ayıklama işlemi görsel olarak yapılabildiği gibi bir takım rasyonel testlerin
uygulanması ile de yapılabilmektedir. Değişik sektörlerden seçilerek
incelenen
bu
işletmelerde
demontajın
nerdeyse
hiç
yapılmadığı
görülmektedir. Ancak yine de bu firmaların ürünlerini geri topladıkları
72
zaman ayıklayıp ayıklamadıklarını, en azından işletmelerde bu yönde bir
alışkanlık oluşup oluşmadığını tayin etmek açısından önemlidir,

Görüşülen işletmeler, genel olarak ayıklama sürecinden geçirdikleri
ürünlere hiçbir tamir, temizleme, boyama veya yenileştirme gibi işlemler
uygulamamaktadır. Bunun nedeni ise bazen ürünün yapısının buna izin
vermemesiyken diğer bir nedeni ise maliyetleri artırmasıdır. Ancak bu
uygulamaların bazı istisnaları bulunmaktadır. Tamirat bedeli parçanın birim
maliyetinin
%60’ından
az
ise
parça
tamir
edilerek
yeniden
kullanılmaktadır. Ancak işletmeler, maliyetlerdeki belli orandan sonra
gerçekleşen artış nedeniyle ürünle uğraşmak istememekte onun yerine yeni
mal almayı daha rasyonel bulmaktadır,

Geri toplama, ayıklama ve eğer gerekiyorsa bir takım yenileştirme
faaliyetlerinin yapılmasından sonra ürünün tekrar değerlendirilmesi cam
sektöründeki işletme tarafından yapılsa da diğer sektörlerdeki işletmelerden
sadece otomotiv sektöründeki faaliyet gösteren tarafından az miktarda
gerçekleştirilmektedir. Ancak yine bu sektördeki işletme söz konusu
olduğunda eğer parça çok göz önündeyse kesinlikle tamir edilip, boyanıp
ya da temizlenip yeniden kullanımı gerçekleştirilmemektedir. Diğer tüm
parçalar için işletmeler yeniden üretilmiş bir ürünü montaj hatlarına
yeniden sokmakta hiçbir sakınca görmemekte, garantisi bakımından hiçbir
kuşku duymamaktadır,

Yeniden üretimin önündeki en büyük engellerden biri ürünlerin tasarımı
olmaktadır. Yani işletmelerin sadece yeniden üretim yapmaya istekli
olmaları yeterli olmamaktadır. Ürünler daha tasarlanırken ömürleri
tükendiğinde bunların nasıl kurtarılabileceği düşünülmelidir. Aksi takdirde
yeniden üretimin yapılması olanaksız hale gelir. Görüşülen işletmelere
bakıldığında sadece otomotiv sektöründeki işletmenin ürünlerin tasarımına
dikkat ettiği görülmektedir. Bu işletme demontajı kolaylaştıracak parça ve
donanımları daha çok kullanmaya çalışmakta ve enerji tasarrufları göz
önünde bulundurulmaktadır. Diğer işletmeler ise başka unsurlar öne
çıktığında bu tip kaygılarla tasarım yapmaktadır. Otomotiv sektöründeki
73
işletme ise bunu ürettiği üründen en etkin nasıl yararlanabileceğini
düşünerek değil ileride oluşabilecek hasar ve yapılması gerekebilecek
ayarlamalara
karşı
zaman
ve
maliyet
kaybını
önlemek
için
gerçekleştirmektedir.
Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerin yeniden üretime bakış açıları dikkate
alındığında Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarına göre;
işletmelerin yeniden üretim konusunda yeterli bilgiye ve yeniden üretimi
gerçekleştirecek teknik olanaklara sahip oldukları görülmektedir. Ancak dünyada
olduğu gibi tüketicilerin yeniden üretim konusundaki olumsuz tutumları ve yeniden
üretilecek ürünlerin işletmelere geri dönüşündeki belirsizlikler sebebiyle yasal
mevzuatta yeniden üretimi teşvik edici ve zorunlu kalıcı değişikliklerin yapılmaya
başlanmasına rağmen henüz yeniden üretim faaliyetini gerçekleştirmeye tam olarak
hazır olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır (Gürler, 2010: 750-751).
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında Türkiye’de gerek üretici
işletmeler gerekse tüketiciler açısından yeniden üretime olumsuz bir bakış açısı
olduğu ileri sürülebilir.
74
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİNDE FAALİYET GÖSTEREN
İŞLETMELERDE YENİDEN ÜRETİM FALİYETLERİNİN İŞLETME
PERFORMANSINA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yeniden üretim faaliyetleri işletmelere artı değer katan, maliyetlerini azaltan
bir uygulama olarak literatürde yer almaktadır. İşletmelerin yeniden üretim
faaliyetlerine bakış açıları ve uygulamada karşılaşan sorunlar önemli bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde araştırmanın amacı ve önemi
ortaya konularak, genel anlamda otomotiv sektörü ve Konya otomotiv sektörü
değerlendirilip, araştırmanın hipotezleri, yöntemi ve bulguları hakkında bilgiler
verilecektir. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler tablo ve şekiller yardımıyla
açıklanacak ve geliştirilen hipotezlerin test sonuçları değerlendirilecektir.
3.1. Konya Otomotiv Sanayi
Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı sektörler yoğunluk sırasına
göre, makine, elektrik ve otomotiv’dir (Karademir vd., 2005: 528). Bu bağlamda
çalışmanın uygulama kısmını oluşturan üçüncü bölümde öncelikli olarak otomotiv
sanayi ve araştırmanın evrenini oluşturan Konya otomotiv yan sanayi ile ilgili genel
bilgi verilecektir.
Otomotiv sektörü, dünyada en büyük yatırımların gerçekleştiği sektörlerden
birisidir. Ar-Ge ve üretim kapsamında 85 Milyar Euro’luk yatırım harcaması
gerçekleştirilmekte ve yatırım yapılan ülkelerde 433 Milyar Euro’nun üzerinde vergi
geliri sağlanmaktadır. Otomotiv sektörünün 2 Trilyon Euro civarında cirosu
bulunmaktadır. Dolayısıyla otomotiv sektörü dünyanın ilk sıralarda yer alan sayılı
büyüklükteki ülkeleri arasında altıncı büyük ekonomiye karşılık gelmektedir
(http://www.sanayi.gov.tr).
Otomotiv sanayi, Almanya ve Fransa öncülüğünde Avrupa’da doğmuş,
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde gelişip, güçlenmiştir (Bedir, 2002:1). Seri
üretim tekniklerinin uygulanmaya başlaması ile kitle üretimini hayata geçiren Henry
75
Ford, Model T otomobili ile 1920’de ABD’deki araç pazarının % 65-70’ine, Dünya
araç pazarının ise % 50’sine hakim olmuştur (www.iso.org.tr).
Dünya otomotiv sanayisinde küresel ölçekte 20 civarında ülkede faaliyet
gösteren yaklaşık olarak 50 adet motorlu taşıt üreticisi işletme bulunmaktadır. Üretim
genel olarak otomobil ve ticari araç olarak sınıflandırılmaktadır. Sanayide yapılan
üretimin % 90 gibi büyük çoğunluğunu otomobil ve kamyonetlerden oluşan hafif
araçlar sınıfı oluşturmaktadır. Üretim adetleri otomobil sınıfına göre nispeten az olan
diğer araç sınıfları (minibüs, midibüs, otobüs, kamyon, çekici vb.) ise istatistiklerde
ticari araçlar olarak anılmaktadır (www.sanayi.gov.tr).
Üretim ve teknolojideki değişimlere paralel olarak müşteri beklentilerinde de
değişiklikler olmuş rekabette ürün çeşitliğine giden işletmeler daha başarılı
olmuşlardır. Dolayısıyla pazarda müşterinin önemi ve hakimiyeti giderek artmıştır
Özellikle doymuş pazarlarda yeni ürünler müşteri ile buluşmanın önemli bir yoludur.
Geleneksel Sedan, Station Wagon gibi otomobillerin yerini MPV (Çok Amaçlı
Araç), SUV (Spor Amaçlı Araç) gibi araçlar alma yolundadır. Yeni pazarlama
teknikleri arasında internetten yararlanarak satış uygulaması da artmaktadır (Özel,
1994).
Dünya genelinde otomotiv üzerine çeşitli yatırımlar yapılmaktadır. Dünyanın
altıncı büyük ekonomisi olan otomotiv sektörünün 2008-2012 dönemi ülkelere göre
motorlu araç üretim rakamları aşağıda Tablo 3.1’de görüldüğü gibidir.
76
Tablo 3. 1. 2008–2012 Dönemi Ülkelere Göre Motorlu Araç Üretim Rakamları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
2008
Japonya
11.575.644
Çin
9.299.180
ABD
8.693.541
Almanya
6.045.730
G. Kore
3.826.682
Brezilya
3.215.976
Fransa
2.568.978
İspanya
2.541.644
Hindistan 2.332.328
Meksika
2.167.944
Kanada
2.082.241
Rusya
1.790.301
UK
1.649.515
Tayland
1.393.742
Türkiye
1.147.110
İran
1.051.430
İtalya
1.023.774
Çek C.
946.567
2009
Çin
13.790.994
Japonya
7.934.516
ABD
5.708.852
Almanya
5.209.857
G. Kore
3.512.926
Brezilya
3.182.617
Hindistan 2.632.694
İspanya
2.170.078
Fransa
2.047.658
Meksika
1.561.052
Kanada
1.490.632
İran
1.395.421
UK
1.090.139
Tayland
999.378
Çek C.
974.569
Polonya
884.133
Türkiye
869.605
İtalya
843.239
2010
Çin
18.264.667
Japonya
9.625.940
ABD
7.761.440
Almanya
5.905.985
G. Kore
4.271.941
Brezilya
3.648.358
Hindistan 3.536.783
İspanya
2.387.900
Meksika
2.345.124
Fransa
2.229.421
Kanada
2.071.026
Tayland
1.644.513
İran
1.599.454
Rusya
1.403.244
UK
1.393.463
Türkiye
1.094.557
Çek C.
1.076.385
Polonya
869.376
2011
Çin
18.418.876
ABD
8.653.560
Japonya
8.398.654
Almanya
6.311.318
G. Kore
4.657.094
Hindistan 3.936.448
Brezilya
3.406.150
Meksika
2.680.037
İspanya
2.353.682
Fransa
2.294.889
Kanada
2.134.893
Rusya
1.988.036
İran
1.648.505
Tayland
1.478.460
UK
1.463.999
Çek C.
1.199.834
Türkiye
1.189.131
Polonya
837.948
2012
Çin
19.271.808
ABD
10.328.884
Japonya
9.942.711
Almanya
5.649.269
G. Kore
4.557.738
Hindistan
4.145.194
Brezilya
3.342.617
Meksika
3.001.974
Tayland
2.483.043
Kanada
2.463.732
Rusya
2.231.737
İspanya
1.979.179
Fransa
1.967.765
UK
1.576.945
Çek C.
1.178.938
Türkiye
1.072.339
Endonezya 1.065.557
İran
989.110
Kaynak: OICA; Sanayi Genel Müdürlüğü, 2013: 9, Erişim Tarihi: 15.12.2013.
Tablo 3.1 incelendiğinde 2008-2012 yılları itibariyle ülkeler bazında genel
anlamda motorlu araç üretiminde artış olduğu görülmektedir. 2012 yılı sonu toplam
üretime göre en fazla artış Japonya’da (%18,4) görülmektedir. Kuzey Amerika
ülkelerinde %17,2 ve Asya/Pasifik ülkelerinde %7,7 artış gerçekleşmiştir. Batı
Avrupa ve ülkelerinde bir önceki yıla oranla %5,4 daralma yaşanmıştır. 2013 yılı
toplam üretimde ise bir önceki yıla göre Asya/Pasifik ülkelerinde (%11,5) en yüksek
artış, ardından Doğu Avrupa ülkelerinde %9,1’lik artış beklenirken, Mercosur
ülkelerinde %8,8 artış olacağı tahmin edilmektedir (www.sanayi.gov.tr). Ülkemizde
ise motorlu araç üretiminin 2008 yılında adet olarak azaldığı görülmekle birlikte
2012 yıl sonu itibariyle adet sayısını artırdığı ve ülkeler bazında 16. sırada olduğu
görülmektedir. 2008 yılında motorlu araç üretimindeki azalışın yaşanan küresel
finans kriziyle ilgili olduğu ileri sürülebilir.
1990 yılına kadar ülkemizde imal edilen her türlü motorlu araç, Türkiye’deki
otomotiv yan sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır. 1990’lı yıllarda, otomotiv
sektörünü, döviz kazandıran sektör konumuna getirecek tedbirler alınmış, yeni ve
güncel model araç üretimine dönük yatırımlar teşvik edilmiştir (Turan, 2006:7).
77
Otomotiv sektörü diğer sanayi dallarıyla (petro-kimya, demir-çelik, lastik vb.)
ve diğer sektörlerle (taşımacılık, turizm, tarım, altyapı vb.) yakından ilişkili
olmasından dolayı sanayileşen ve sanayileşmekte olan ülke ekonomileri için önemli
bir yer teşkil etmektedir. Hane halkının satın alma gücünün artması ve 1996 yılında
Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye’de otomotiv
sektörünün büyümesine dair beklenti yaratmışsa da, teknolojik gelişme düzeyinin
istenilen seviyeye ulaşamamış olması ve AR-GE çalışmalarının yetersizliği
beklentilerin
gerçekleşmesinin
önünde
büyük
bir
engel
olarak
kalmıştır
(financedotorg.files.wordpress.com).
Otomotiv sektörü ihracat ve ithalatta ülkemiz açısından önemli bir yere
sahiptir. Otomotiv sektörü ihracat ve ithalat verileri aşağıda Tablo 3.2’de yer
almaktadır.
Tablo 3.2. Otomotiv Sektörü İhracat ve İthalatı (1000 $)
2008
2009
2010
2011
2012
İthalat
12.789.717
8.975.864
13.419.356
17.184.080
14.514.260
İhracat
18.326.711
12.251.734
13.812.677
15.803.438
15.150.268
Kaynak: TÜİK; Konya Sanayi Odası, 2013: 16.
Veriler incelendiği zaman otomotiv sektörünün ihracat ve ithalattaki önemi
yıllar bazında iniş çıkışlar gösterdiği görülmektedir. 2009 yılı sonunda gerek
ihracatta gerekse ithalatta ciddi bir azalmanın olduğu görülmektedir. Bu azalmanın
nedeni ise yaşanan küresel finans krizine bağlanabilir.
Türk otomotiv ana ve yan sanayi, başta Bursa olmak üzere Marmara
Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır. Otomotiv sanayinin yoğun olduğu diğer şehirler
İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ankara, Konya, Adana ve Manisa olarak sıralanmaktadır
Konya’da ise otomotiv sektörü, ihracatın önünü açan lokomotif bir sektördür. Konya
sanayisinin itici gücüdür. Sanayi üretiminin önemli bir kısmını otomotiv yedek
parçası oluşturmaktadır (Turan, 2006: 1-20).
78
Konya otomotiv yan sanayi, ülkemizde üretilen taşıt araçları için gerekli olan
parçaların % 80’ini karşılayabilecek düzeye gelmiştir. İşletmelerin büyük bir bölümü
otomotivde dünyanın en büyük otomotiv işletmelerine parça üretmektedir.
İşletmelerin % 30’u uluslararası pazarlarda kabul gören ve ihracat için sahip
olunması zorunlu olan kalite belgelerine sahiptir (www.kto.org.tr). Konya sanayi;
otomotiv sanayi sektöründe,1’i ana sanayi üreticisi, 445’i otomotiv yan sanayi
üreticisi olan yaklaşık 1500 firma ile Türkiye genelinde güçlü bir konuma sahiptir
(KSO, 2013: 23).
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2012 yılında fasıllar düzeyinde en
büyük 2.ihracat kalemi, motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları’dır. En büyük
ithalat kaleminde ise “motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları” 5. sırada yer
almaktadır (KSO, 2013: 15).
Konya’da toplam 435 adet CNC tezgahı bulunmaktadır. Yurt dışından ithal
edilen hammaddelere kendi doğal ürünlerini de ekleyerek üretim yapan Konya
otomotiv sanayi, 2005 yılının 10 aylık döneminde, % 30 artışla yan sanayi
ihracatında 200 milyon doları geçmiştir. Konya’daki sanayicilerin % 64,1’i ihracat
yapmaktadır. İşletmelerin % 25,4’ü doğrudan ihracat yaparken, % 10,4’ü ise dolaylı
ihracat yapmaktadır (Turan, 2006: 20).
Otomotiv sektörü ihracat ve ithalatı Konya otomotiv sektörü açısından ele
alındığında Türkiye-Konya karşılaştırması olarak aşağıda Tablo 3.3’te yer
verilmiştir.
Tablo 3.3. İhracat ve İthalatta Türkiye - Konya Karşılaştırması
1000 $
İHRACAT
Konya
Türkiye
2011
Aralık
113.886
12.043.450
İTHALAT
Konya
Türkiye
93.616
18.649.310
2012
Aralık
111.143
11.877.569
Değişim
%
-2,41
-1,38
Ocak-Aralık
2011
1.193.173
134.906.869
Ocak-Aralık
2012
1.295.469
151.860.846
Değişim
%
8,57
12,57
90.004
20 986 467
-3,86
12,5
1.068.601
220.247.776
1.061.275
216.750 187
-0,7
-1,6
Kaynak: TİM, TÜİK; Konya Sanayi Odası, 2013: 23.
79
Tablo 3.3 incelendiğinde Konya ilinde otomotiv sektöründe faaliyet gösteren
işletmelerin, 2012 yılı toplam ihracatının 2011 yılı aynı dönemine göre %8,6
oranında artarak 1.295.469$ olarak gerçekleştiği görülmektedir.
Çalışmada yeniden üretimin otomotiv sektöründeki durumunu incelemek üzere
Konya otomotiv yan sanayinde araştırma yapılmıştır. Çalışmanın uygulama kısmı
gerek dünya üzerindeki önemi gerekse yeniden üretimin en fazla uygulama alanı
bulduğu otomotiv sektörü oluşturmaktadır.
3.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi
Yeniden üretim, ekonomiye ve işletmelere katkı sağlayan bir üretim faaliyeti
olarak literatürde yer almaktadır. Ayrıca yeniden üretim faaliyetleri, işletmelere
maliyetlerini azaltıcı etki yaratmak gibi unsurların yanında çevreyi koruyucu yararlar
sağlaması bakımından da ön plana çıkmaktadır. Bu önemden haraketle çalışmanın
temel amacı, “Konya otomotiv yan sanayinde yeniden üretim faaliyetleri, tedarik
zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkiyi incelemektir”. Bu
çerçevede çalışmanın alt amaçları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

İşletmelerin
yeniden
üretim
faaliyetlerini
gerçekleştirme
düzeyini
belirlemek,

İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açılarını belirlemek,

İşletmelerin tedarik zinciri performansını belirlemek,

İşletme performansını belirlemek,

Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerine etkisini
belirlemek,

Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerine etkisini
belirlemek,

Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerine etkisini
belirlemek,
Literatür araştırması dikkate alındığında ülkemizde son yıllarda gündeme gelen
yeniden üretimin yeterince uygulama alanı bulmamasının nedeninin, gerek üretici
80
gerekse tüketici boyutunda kavramın net olarak anlaşılmamasından dolayı olduğu
ileri sürülebilir. Çalışma konu ile ilgili çalışmaların kısıtlı olmasından dolayı, hem
teorik hem de uygulamalı araştırma sonucundan elde edilen bilgiler doğrultusunda
yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin gelecekte yapılması olası çalışmalara yardımcı
olabilecek bilgiler sunmaktadır.
3.3. Araştırmanın Kavramsal Modeli
Yeniden üretim faaliyetleri ve tedarik zinciri performansı arasındaki ilişkinin
işletme performansına etkisini tespit etmek ve işletme performansı üzerinde olumlu
etkisi olduğunu doğrulamak amacıyla kavramsal bir model geliştirilmiştir. Bu model
üzerinde değişkenler arası ilişkiler Şekil 3.1 yardımıyla sembolize edilmiştir.
Şekil 3.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli
Yeniden
Üretim
Faaliyetleri
Tedarik Zinciri
Performansı
İşletme
Performansı
3.4. Araştırmanın Hipotezleri
Araştırmanın konusu ve amacı doğrultusunda oluşturulan teorik modelde üç
temel hipotez test edilmektedir. Birinci hipotez, yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik
zinciri performansı üzerindeki etkisini incelemektedir. İkinci hipotez, tedarik zinciri
performansının işletme performansı üzerindeki etkisini incelemektedir. Üçüncü
81
hipotez ise yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerindeki etkisini
incelemektedir.
Araştırmanın amaçlarına uygun olarak kavramsal bir model geliştirilmiştir. Bu
model üzerinde değişkenler arası ilişkiler Şekil 3.2 yardımıyla sembolize edilerek ve
kurulan hipotezler verilmiştir. Araştırmanın kavramsal modeli Şekil 3.2’de
gösterilmiştir.
Şekil 3.2. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezleri
Yeniden
Üretim
Faaliyetleri
Hipotez 1 (+)
Tedarik Zinciri
Performansı
Hipotez 3 (+)
Hipotez 2 (+)
İşletme
Performansı
Araştırmanın temel amacı doğrultusunda alt amaçlar da dikkate alınarak
araştırmaya ilişkin hipotezler kavramsal modelde de gösterildiği gibi aşağıdaki
şekilde geliştirilmiştir.
Hipotez 1: Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerine
olumlu etkisi vardır.
Hipotez 2: Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerine olumlu
etkisi vardır.
Hipotez 3: Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerine olumlu
etkisi vardır.
82
Araştırmanın kavramsal modeline uygun olarak araştırılan hipotezlerin
geliştirilmesinde daha önce yapılan çalışmalar dikkate alınmıştır. Bu çalışmalar
Tablo 3.4 aracılığı ile aşağıda gösterilmektedir.
Tablo 3.4. Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar
İlgili Literatür
Hipotez 1
Hipotez 2
Hipotez 3
Kainuma ve Tawara, 2006.
Shavazi vd. 2009; Choi ve Eboch, 1998; Vickery vd.,1995; De Toni
ve Nassimbeni, 1999, Wu vd., 2010.
Hammond vd.,1998; Yüksel, 2003.
3.5. Araştırmanın Kısıtları
Bu çalışmadan elde edilen sonuçların gerek işletmelere, gerekse gelecekte
benzer konularda yapılacak çalışmalara sağlayacağı faydaların yanı sıra bazı
sınırlılıklar bulguların geçerliliği ve genelleştirilmesinde sorunlara sebep olabilir.
Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir.

Araştırma evrenini oluşturan işletmeler örnek kütleyi temsil yeteneğinde
olmakla birlikte araştırma sonuçlarının genelleştirilmesi bağlamında
sınırlıdır.

Araştırma sadece belirli bir zaman dilimine ait veriler üzerinden
değerlendirilmiştir. Araştırmada cevapları aranan sorular ve ileri sürülen
hipotezler dikkate alındığında veri toplama metodu olarak süreli bir
çalışmanın
gerçekleştirilmesi
daha
uygun
bir
yaklaşım
olarak
değerlendirilebilir.

Çalışmada cevap vericilerin genel anlamda işletme yönetim kademesinde
olmasından dolayı cevaplama önyargısının kontrolünün tam olarak
sağlanması mümkün olmamıştır.
83
3.6. Araştırmanın Metodolojisi
Araştırma sürecinde izlenen metodoloji, elde edilen sonuçların etkin ve tutarlı
bir şekilde ortaya konulabilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu açıdan araştırma
metodolojisinin açıklanması elde edilen verilerin değerlendirilmesi bakımından
önemlidir. Aşağıda araştırmanın amaçlarına ulaşmak ve hipotezleri test etmek için;
veri toplama aracının geliştirilmesi, araştırma örnek kütlesinin belirlenmesi, soru
formlarının hazırlanması, cevaplandırılması ve cevaplanan anketlerin kodlanması,
düzenlenmesi ve verilerin analiz edilmesinde kullanılan istatistiki yöntemlere ilişkin
bilgi verilmektedir. Araştırmada izlenen yöntem Şekil 3.3’deki gibi özetlenebilir.
84
Şekil 3.3. Araştırmada İzlenen Metodoloji
Literatür İncelemesi
Araştırmanın Amaç ve
Hipotezlerinin Belirlenmesi
Anket Sorularının
Hazırlanması
Anketlerin Cevaplandırılması
Verilerin Kodlanması ve
Düzenlenmesi
İstatistiksel Analizlerin
Yapılması
Sonuçların Değerlendirilmesi
85
3.6.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi
Araştırmanın evreni Konya ili otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren
işletmelerdir. Araştırma örneklemi Konya Sanayi Odası’nda (KSO) kayıtlı bulunan
300 işletme ile sınırlı tutulmuştur.
Aralık 2012 tarihi itibariyle doğrudan görüşme yöntemi kullanılarak anketlerin
işletmeler tarafından değerlemeye alınması sağlanmıştır. 30 Mayıs 2013 tarihi
itibariyle değerlendirmeye uygun 68 anket formu elde edilmiştir. Bu %26’lık bir geri
dönüş oranıdır. Daha önce yapılan çalışmalar dikkate alındığında, ana kütleden
seçilen örnekler üzerinde gerçekleşen geri dönüş oranının %20 ile %40 arasında
değiştiği görülmektedir. Örneğin, Gürbüz ve Demirer (2006) tarafından yapılan bir
çalışmada geri dönüş oranı %34 olarak gerçekleşmiştir. Güleş ve Çağlıyan (2003)
tarafından yapılan bir çalışmada geri dönüş oranı %30 olarak gerçekleşmiştir. Tekin
vd. (2005) tarafından yapılan bir başka çalışmada ise geri dönüş oranı %26 olarak
gerçekleşmiştir. Bu bağlamda %26’lık geri dönüş oranı kabul edilebilir bir oran
olarak değerlendirilebilir.
3.6.2. Anket Formunun Hazırlanması
Anket formunun hazırlanmasında öncelikle literatür araştırması yapılmış olup
sonrasında daha önceki çalışmalar dikkate alınmış ve anket soruları Tokol (2006),
Seyidoğlu (2009), Altunışık vd. (2010) tarafından belirlenen ve anket formu
hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlar çerçevesinde hazırlanmıştır.
Anketi oluşturan sorular tespit edildikten sonra taslak anketteki sorular uygulamanın
amaçları ve hipotezleri ile karşılaştırılmıştır. Bu şekilde anket sorularının
araştırmanın amaç ve hipotezleriyle uyumlu olup olmadığı belirlenmiştir.
Anket sorularının büyük bir bölümü ankete cevap verenlerin soruyu
cevaplandırmak için uygun şıkkı işaretlemelerini gerektiren “işaretlemeli sorular”dan
oluşmaktadır. Bu bağlamda anket formu 2 kısımdan oluşmaktadır. Ankette toplam
cevaplanması gereken 48 soru bulunmaktadır. Anketin birinci kısmı işletmelerle
ilgili temel bilgiler oluşturmaktadır. Söz konusu kısım, cevaplayıcıların işletmedeki
86
unvanları, işletmenin istihdam ettiği personel sayısı, işletmenin faaliyet süresi, pazar
payı ve sektördeki rekabet düzeyinden oluşmaktadır.
Araştırmada kullanılan ölçeklere ilişkin yararlanılan çalışmalar aşağıda Tablo
3.5’de yer almaktadır.
Tablo 3.5. Araştırmada Kullanılan Ölçeklerin Tanıtımı
Anket soruları
Yazarlar
Ostlin, 2008; Golinska ve Gava, 2011; Hammond vd.,
Yeniden Üretim Faaliyetleri 1998; Ferrer ve Ayres, 2000; Statham, 2006;
Steinhilper, 1998
Yeniden Üretim
Gürler, 2010.
Faaliyetlerine Bakış Açıları
Tersine ve Hummingbird, 1995; Beamon, 1999;
Tedarik Zinciri Performansı Sezen 2009
İşletme Performansı
Güleş, 2001; Çağlıyan, 2002.
Anket formunun ikinci kısmını, yeniden üretim faaliyetleri (6 madde), yeniden
üretime bakış açıları (10 madde), tedarik zinciri performansı (17 madde), işletme
performansı (9 madde) ölçekleri oluşturmaktadır.
İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini ölçmek amacıyla 6 maddelik
hazırlanan yeniden üretim faaliyetleri ölçeği literatürde yer alan çeşitli çalışmalardan
(Steinhilper, 1998; Hammond vd., 1998; Ferrer ve Ayres, 2000; Statham, 2006;
Ostlin, 2008; Golinska ve Gava, 2011) derlenmiştir.
İşletmelerin yeniden üretime bakış açılarını ölçmek amacıyla Gürler (2010)
tarafından kullanılan ölçekten yararlanılmıştır.
İşletmelerin tedarik zinciri performansını ölçmek amacıyla araştırmacılar
tarafından kullanılan (Tersine ve Hummingbird, 1995; Beamon, 1999; Sezen 2009)
tedarik zinciri performans ölçeği kullanılmıştır.
Anketin
son
kısmını
işletme
performansı
oluşturmaktadır.
İşletme
performansını ölçmek amacıyla araştırmacılar (Güleş, 2001; Çağlıyan, 2002)
tarafından kullanılan işletme performansı ölçeği kullanılmıştır. Bu doğrultuda elde
87
edilen ölçek, anlaşılır olmadığının belirlenmesi adına pilot bir suygulama yapılarak
sınanmış ve bir işletme yöneticisi ile yüzyüze görüşme yapılmış, ardından
uygulamaya konulmuştur.
3.6.3. Verilerin Kodlanması, Düzenlenmesi ve Analizi
Geri dönen anket formundaki veriler kodlanarak “SPSS (Statistical Package
For Social Science- Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paketi) / 20.0 Sürümü” ile analiz
edilmiştir. SPSS; istatistiksel olarak işlenecek veriler için bir data giriş ve analiz
programıdır. Buna ek olarak Microsoft Office Excell 2007, gerekli durumlarda
verilerin analizinde ve grafik olarak sunulmasında kullanılmıştır.
Veri analizi yapılmadan önce Oppenheim (1992) ve Çağlıyan (2002) tarafından
önerildiği gibi, veri girişinde hataları tespit etmek ve olası hataları düzeltmek
amacıyla verilerin minimum-maksimum değerleri alınmış ve yüzde dağılımları
yapılmıştır. Daha sonra madde puanlarından yararlanarak bazı ölçeklerin kümülatif
puanının hesaplanmasını ve kullanılacak istatistiksel tekniklere göre bazı verilerin
gruplanmasını içeren veri düzenlenmesi yapılmıştır.
Anket ile toplanan verilere Kolmogorov-Smirnov normallik testi uygulandığı
zaman p< 0.05 sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda anket ile toplanan veriler
parametrik olmayan (non-parametrik) veri olduğundan parametrik olmayan testler
kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen verileri değerlendirmek ve hipotezleri test
etmek için kullanılan testler şunlardır:
 Güvenilirlik Analizi
 Korelasyon Analizi
 Basit Doğrusal Regresyon Analizi.
88
3.6.4. Veri Toplama Aracının Güvenilirliği
Güvenilirlik, bir testin veya ölçeğin ölçmek istediği şeyi tutarlı ve istikrarlı bir
biçimde ölçme derecesidir. Bir ölçeğin güvenilirliğini ölçmek amacıyla çeşitli
yaklaşımlar kullanılmaktadır. Bunlar; test- yeniden test, alternatif formlar yaklaşımı,
içsel tutarlılık analizleridir. İçsel tutarlılık ölçümünde en yaygın yöntem Cronbach
alfa katsayısıdır. Alfa değerleri 0 ile 1 arasında değer almaktadır ve kabul edilir bir
değerin en az 0,70 olması arzu edilmektedir (Altunışık vd., 2010: 122-124).
Çalışmada anket formunda yer alan ölçeklerin güvenilirliğini ölçmek için
Cronbach alfa (α) katsayısı kullanılmıştır. Tablo 3.6 ’da ölçeklerin Cronbach alfa
katsayıları ve ölçeğin yapısını tanıtıcı bilgiler özet olarak sunulmuştur.
Tablo 3.6. Ölçeklerin Güvenirlik Katsayıları
Ölçek
Ölçüm Aralığı
Madde
Sayısı
Yeniden Üretim Faaliyetleri
Yeniden Üretime Bakış Açıları
Tedarik Zinciri Performansı
İşletme Performansı
5’li ölçek (1-5 arası)
5’li ölçek (1-5 arası)
5’li ölçek (1-5 arası)
5’li ölçek (1-5 arası)
5
10
17
9
Cronbach
Alfa (α)
Katsayısı
0,900
0,714
0,940
0,933
Genel anlamda bakıldığında kullanılan ölçeklerin 0,770 ile 0,940 arasında
değiştiği görülmektedir. Bu bağlamda ölçeklerin güvenilir olduğu söylenebilir.
3.7. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi
Bu bölümde araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizleri
tablolar ve şekiller yardımıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Sonuçların istatistiki
bakımdan anlamlı olup olmadıkları değerlendirilecek ve hipotezlerin doğrulanıp
doğrulanmadığı sınanacaktır.
89
3.7.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler
Anketi cevaplayanların unvanlarına göre dağılımı Tablo 3.7 ve Şekil 3.4’de
görülmektedir.
Tablo 3.7. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı
Ünvanlar
İşletme Genel Müdürü
Üretim Müdürü
Maliyet Analiz Uzmanı
Satın Alma Müdürü
Kalite Kontrol Müdürü
Satış Müdürü
Toplam
Sayı
47
11
4
2
2
2
68
Yüzde
69,12
16,18
5,88
2,94
2,94
2,94
100,0
Şekil 3.4. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı
Tablo 3.7 ve Şekil 3.4 incelendiğinde ankete cevap verenlerin orta ve üst düzey
yönetici olduğu görülmektedir. Anketi cevaplayanların %69,12’si işletme genel
müdürü, %16,18’i üretim müdürü, %5,88’i maliyet analiz uzmanı %2,94’ü satış
müdürü, satın alma müdürü ve kalite kontrol müdürü uzmanı şeklindedir.
Araştırmaya katılan işletmelerden en az işçi çalıştıran işletme 35 kişi
çalıştırırken en çok işçi çalıştıran işletme 300 kişi istihdam etmektedir. İşletmelerin
çalışan sayılarına göre dağılımı Tablo 3.8’de ve Şekil 3.5’de görüldüğü gibidir.
90
Tablo 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı
Çalışan Sayısına
Göre Büyüklük
Küçük Ölçekli
Orta Ölçekli
Toplam
Çalışan Sayısı
Sayı
Yüzde
1-50
51-500
45
23
68
66,2
33,8
100,0
Şekil 3.5. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı
Tablo 3.8 ve Şekil 3.5 incelendiğinde ankete cevap veren işletmelerin küçük
ölçekli ve orta ölçekli olduğu görülmektedir. İşletmelerin %66,2’lik bir kısmını
küçük ölçekli işletmeler oluştururken, %30,9’luk ise kısmını orta ölçekli işletmeler
oluşturmaktadır. Bu bağlamda araştırmaya katılan işletmeler KOBİ niteliğinde
işletmelerdir.
Araştırma kapsamında yer alan işletmelerin faaliyette bulundukları süreye göre
dağılımları Tablo 3.9 ve Şekil 3.6’da gösterilmektedir.
Tablo 3.9. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye
Göre Dağılımı
Faaliyette Bulundukları
Süre
5-10 yıl arası
11-20 yıl arası
21-50 yıl arası
Toplam
Sayı
Yüzde
7
25
36
68
10,30
36,76
52,94
100,0
91
Şekil 3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları
Süreye Göre Dağılımı
Tablo 3.9 ve Şekil 3.6 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin,
%52,94’ünün 21-50 yıl, % 36,76’sının 11-20 yıl, %10,30’unun 5-10 yıl arasında
faaliyette bulunduğu görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin pazar paylarına göre dağılımı aşağıda Tablo
3.10 ve Şekil 3.7’de görülmektedir.
Tablo 3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre
Dağılımı
Pazar Payı
Sadece Yurt İçi
Sadece Yurt Dışı
Her İki Pazar
Toplam
Sayı
9
11
48
68
Yüzde
13,2
16,2
70,6
100,0
92
Şekil 3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı
Tablo 3.10 ve Şekil 3.7 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin büyük
bir çoğunluğunun (%70,6) her iki pazarda da faaliyet gösterdiği görülmektedir.
Sadece yurt içi pazarda faaliyet gösteren işletmelerin oranının %13,2 sadece yurt dışı
pazarda faaliyette bulunan işletmelerin %16,2 oranında olduğu görülmektedir.
İşletmelerin pazar payları incelendiğinde, bu durumun işletmelerin yeniden
ürettikleri ürünleri gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazara sunarak, karlılıklarını ve
rekabet düzeyini artırma isteklerinden kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Araştırmaya katılan işletmelerin sektördeki rekabet düzeyi incelendiğinde ise
Tablo 3.11 ve Şekil 3.8’den yararlanmak mümkündür.
Tablo 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi
Rekabet Düzeyi
Düşük
Orta
Yüksek
Çok yüksek
Toplam
Sayı
5
17
37
9
68
Yüzde
7,4
25,0
54,4
13,2
100,0
93
Şekil 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi
Tablo 3.11 ve Şekil 3.8 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin
sektördeki rekabet düzeyleri %54,4’lük bir oranla yüksek düzeyde, %25 oranında
orta düzeyde olduğu görülürken, %13,2 oranında çok yüksek düzeydedir.
3.7.2. Araştırmanın Hipotezlerine İlişkin Bulgular
Çalışmanın bu bölümünde öncelikle işletmelerin yeniden üretim faaliyetleri ile
ilgili
bilgiler
verilecek
ve
işletmelerin
yeniden
üretime
bakış
açıları
değerlendirilecektir.
İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini gerçekleştirme düzeylerini tespit
etmek amacıyla Tablo 3.12’deki faktörler beşli likert ölçeği şeklinde sorulmuştur.
Ölçekte 1 hiç kullanmıyor 5 çok yüksek düzeyde kullanıyor anlamındadır.
Tablo 3.12. İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetlerini Gerçekleştirme Düzeyi
Yeniden Üretim Faaliyetleri
Geri Dönüşüm
Tekrar Kullanım
Tamir
Yenileme
Demontaj
Ürünün Kısmi Kullanımı
Toplam
Ort.
3,19
3,10
3,09
3,09
3,04
2,68
18,19
S.S.
1,22
1,24
1,30
1,30
1,29
1,27
6,23
Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii) Friedman
çift yönlü Anova testine göre (χ2= 198,679 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
94
İşletmelerin
yeniden
üretim
faaliyetlerini
gerçekleştirme
düzeyleri
incelendiğinde geri dönüşüm faaliyetinin (3,19) işletmeler tarafından en fazla
uygulama alanı bulduğu görülmektedir. Buna ilaveten diğer faaliyetler tekrar
kullanım (3,10), tamir (3,09) ve yenileme (3,09) faaliyetleri şeklindedir.
Geri dönüşüm faaliyetleri gerek sosyal sorumluluk projeleri gerekse yasal
zorunluluklar sebebiyle işletmeler tarafından diğer alternatiflere kıyasla nispeten
daha fazla uygulama alanı bulmaktadır. Sürdürülebilirlik ve “yeşil üretim”
kavramının son yıllarda önemli hale gelmesinin bu sonuçta etkili olduğu söylenebilir.
İşletmelerin yeniden üretime bakış açılarını tespit etmek amacı ile Tablo
3.13’teki faktörler beşli likert ölçeği şeklinde sorulmuştur. Ölçekte 1 hiç
katılmıyorum ve 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. İşletmelerin yeniden üretime
bakış açıları Tablo 3.13’teki gibidir.
Tablo 3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeniden Üretime Bakış Açılarına
İlişkin Bulgular
Yeniden Üretime Bakış Açıları
Kullanılmış ürünlerin tüketicilerden veya pazardan tersine
lojistik ile toplanması sorunlu ve zor bir faaliyettir.
Yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı
belirli bir pazara henüz ulaşılmamıştır.
Yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir sektör olarak
faaliyet göstermektedir.
Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu
düşüncelere sahip değildirler.
Yeniden üretim, işletmenin lojistik faaliyetlerini yüksek
maliyetli hale getirmektedir.
Yeniden üretim faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye
pazardan veya tüketicilerden geri dönen ürünler için zaman,
miktar ve kalite belirsizdir.
Yeniden üretimi uygulamak teknik olarak uygulaması zor bir
faaliyettir
Türkiye’de yeniden üretim konusunda uzman firmalar yoktur.
Yeniden üretim faaliyeti işletmeler için ekonomik olarak
avantajlı değildir.
Yeniden üretimin uygulanması konusunda tüketicilerden veya
devlet kurumlarından çevresel bir zorlama yoktur.
Toplam
Ort.
S.S.
3,78
0,77
3,50
0,91
3,50
0,97
3,47
0,94
3,44
0,89
3,25
0,82
3,22
3,22
0,84
0,79
3,19
1,04
3,13
33,71
1,13
4,84
Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii) Friedman
çift yönlü Anova testine göre (χ2= 30,047 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
95
Yeniden üretim faaliyetlerine bakış açılarına ilişkin istatistiksel değerlerin yer
aldığı Tablo 3.13 incelendiğinde 10 değişken arasında “kullanılmış ürünlerin
tüketicilerden veya pazardan tersine lojistik ile toplanması sorunlu ve zor bir
faaliyettir” (3,78) ifadesi en yüksek değeri almıştır. Bu sonucun işletmelerin
iyileştirilmiş ürünlerin, son pazarlarının da bazen tam olarak belirgin olmamasından
dolayı tersine lojistik uygulamalarını sorunlu ve zor bir faaliyet olarak
algılamalarından kaynaklandığı ileri sürülebilir.
İşletmelerin “yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı belirli
bir pazara henüz ulaşılmamıştır” ve “yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir
sektör olarak faaliyet göstermektedir” şeklindeki ifadelere orta düzeyde katılımı
(3,50) söz konusudur. Bu durum işletmelerin yeniden üretim uygulamalarına tam
olarak hazır olmadıklarını göstermektedir.
İşletmelerin “Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu
düşüncelere
sahip değildirler” şeklinde düşünceye
(3,47)
sahip oldukları
görülmektedir. Bu durum tüketicilerin yeniden üretim faaliyetlerine olumsuz
yaklaştıkları düşüncesini de beraberinde getirmektedir.
Anket formunu yanıtlayan işletmelerin “yeniden üretim, işletmenin lojistik
faaliyetlerini yüksek maliyetli hale getirmektedir” (3,44) ve
“yeniden üretim
faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye pazardan veya tüketicilerden geri
dönen ürünler için zaman, miktar ve kalite belirsizdir” (3,25) ifadelerine gösterdikleri
katılımın yeniden üretim sürecinde yer alan tersine lojistik faaliyetlerinden
kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Tablo 3.13 genel anlamda incelendiğinde işletmelerin yeniden üretime olumsuz
bir bakış açılarının olduğu görülmektedir. Tüketici boyutunda yeniden üretilmiş
ürünlere karşı olan ön yargı bunun en büyük sebebi olarak görülebilir. Üretici
boyutunda ise yeniden üretim ortamlarında meydana gelebilecek olası sorunlar bu
sürecin tetikleyicisi olarak değerlendirilebilir.
Özellikle devlet teşvikleri ile özendirilmeye çalışılan yeniden üretim
faaliyetlerinin uygulamada uzman kurum ve kuruluşların eksikliğinden dolayı sahip
96
olduğu önemin halen anlaşılamadığı görülmektedir. İşletmelerin yeniden üretim
faaliyetlerine bakış açıları dikkate alındığında, Konya otomotiv sanayinin gelişmekte
olan bir sektör olmasına rağmen, sektörde meydana gelecek değişimlere ve yeni iş
modeli uygulamalarına kapalı olması da yeniden üretim faaliyetlerine karşı ön yargı
oluşturabilir.
Tedarikçi seçim kriterlerinin tedarik zinciri performanslarını ne oranda
etkilediğini ölçümlemek amacıyla Tablo 3.14’ deki faktörler beşli likert ölçeği ile
sorulmuştur. Ölçekte 1 çok düşük ve 5 çok yüksek anlamındadır. Araştırmaya katılan
işletmelerin tedarik zinciri performans düzeylerine ilişkin bulgular Tablo 3.14’de yer
almaktadır.
Tablo 3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Tedarik Zinciri Performansına
İlişkin Bulgular
Talep karşılama yeteneği (mevsimsel talep dalgalanmaları gibi)
Üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin
bozulması gibi)
Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği
Teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği
Yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme
yeteneği
Kullanılan kaynakların toplam maliyetini içeren nakliye ve
taşıma maliyetleri
Toplam dağıtım maliyetleri (nakliye ve dağıtım vb.)
Toplam üretim maliyetlerine katkısı (işgücü, bakım ve yeniden
çalışma vb.)
Stok bulundurma maliyetine katkısı
Yatırımın geri dönüşüne katkısı
Satışların artırılmasına olan katkısı
Sipariş doldurma oranı
Zamanında teslimat yeteneği
Müşteri cevap süresi
Üretim tedarik süresi
Toplam
Ort.
3,25
S.S.
1,16
3,19
3,25
3,24
1,18
1,30
1,29
3,16
1,43
3,16
3,03
1,24
1,28
3,16
2,99
2,93
3,12
3,16
3,37
3,60
3,09
47,68
1,37
1,24
1,27
1,30
1,24
1,24
1,24
1,08
13,94
Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 çok düşük, 5 çok yüksek anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova
testine göre (χ2= 243,520 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
97
Tablo 3.14 incelendiğinde işletmelerin tedarik zinciri performanslarının,
müşteri cevap süresi (3,60), zamanında teslimat yeteneği (3,37), tedarik aksamalarına
cevap verebilme yeteneği (3,25), talep karşılama yeteneği (3,25), teslimat
aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,24), yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni
rakiplere cevap verebilme yeteneği (3,16), tedarik aksamalarına cevap verebilme
yeteneği (3,24), üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,19), toplam üretim
maliyetlerine katkısı (3,16) ve toplam dağıtım maliyetleri (3,03) şeklinde olduğu
görülmektedir.
Müşteri cevap süresinin tedarik zinciri performansını en yüksek düzeyde (3,60)
etkilediği görülmektedir. Çıktı performansı olarak değerlendirilen müşteri cevap
süresi (Beamon, 1999; Sezen, 2009), tedarik zinciri performansında müşteri
beklentilerinin ve dönüşlerinin önemini göstermektedir. Bu açıdan ele alındığında
müşteri cevap süresinin (3,60) tedarik zinciri performansı üzerinde yüksek düzeyde
etkiye sahip olduğu ileri sürülebilir.
Zamanında teslimat yeteneğinin işletmelerin çıktı performansına verdikleri
önemi göstermektedir. Bu bağlamda zamanında teslimatın tedarik zinciri
performansını (3,37) orta düzeyde etkilediği görülmektedir.
Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneğinin (3,25) tedarik zinciri
performansını orta düzeyde etkilediği görülmektedir. Bu durumun işletmelerin
meydana gelebilecek değişikliklere karşı esnek işletme modellerine sahip olmaları
gerekliliğinden kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Tablo 3.14 genel anlamda incelendiğinde talep karşılama yeteneği (mevsimsel
talep dalgalanmaları gibi), teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği, üretim
aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin bozulması gibi), yeni ürünler,
yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneğinin tedarik zinciri
performansını etkilediği görülmektedir. Bu durum tedarik zinciri performansında
esnekliği ön plana çıkarmaktadır.
Araştırmaya
katılan
işletmelerin
performans
değerlendirmeleri Tablo 3.15’de görüldüğü gibidir.
kriterlerine
ilişkin
98
Tablo 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Genel İşletme
Performansları
İşletme Performansı
Ürün Kalitesi
Yeni ve geliştirilmiş ürün sunumu
Ürün ve süreçleri iyileştirme yeteneği
Verimlilik
Yıllık satışlar
Pazar payı
Yıllık kâr
İç ve dış müşteri memnuniyeti
Büyüme düzeyi
Toplam
Ort.
3,16
3,29
3,22
3,18
3,38
3,37
2,99
3,43
3,43
29,44
S.S.
1,37
1,40
1,47
1,51
1,44
1,27
1,33
1,26
1,12
9,86
Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 hiç değişmedi, 5 çok yüksek düzeyde arttı anlamındadır; (iii)
Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2= 214,693 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel
bakımdan anlamlıdır.
Tablo 3.15 incelendiğinde işletmelerin genel olarak orta düzeyde bir
performans düzeyine sahip oldukları görülmektedir. Tabloda en yüksek değeri
büyüme düzeyi (3,43) ve iç ve dış müşteri memnuniyeti (3,43) almaktadır. Tablo
sonuçları değerlendirildiğinde yıllık karın düşük düzeyde olması (2,99) dikkat
çekmektedir. Konya’da faaliyet gösteren işletmelerin genel anlamda KOBİ
niteliğinde olduğu düşünüldüğünde; pazar yapıları, müşteri çeşitliliği, ekonomik
yapıdan dolayı işletme performanslarının düşük olmasının nedenleri arasında
değerlendirilebilir.
İşletmelerin yeniden üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme
performansı
arasındaki
ilişki
hesaplanmıştır (Tablo 3.16).
Pearson
korelasyonu
katsayısı
kullanılarak
99
Tablo 3.16. Korelasyon Matrisi
Yeniden
Üretim
Faaliyetleri
Yeniden Üretim
Faaliyetleri
Tedarik Zinciri
Performansı
İşletme Performansı
Tedarik
Zinciri
Performansı
İşletme
Performansı
1
.839*
1
.800*
.839*
1
Not: *p<.001
Tablo 3.16’daki korelasyon matrisinde görüldüğü gibi değişkenler arasında
istatistiksel bakımdan anlamlı (p<.001) bir ilişkisi vardır. Bu bağlamda yeniden
üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasında pozitif
ilişki olduğu ileri sürülebilmektedir.
Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerindeki etkisinin
incelenmesi amacıyla
Tedarik Zinciri Performansı=b0+ b1Yeniden Üretim Faaliyetleri+ 
modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada 
hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi
sonuçları Tablo 3.17’de görülmektedir.
Tablo 3.17. Yeniden Üretim Faaliyetleri-Tedarik Zinciri Performansı
Regresyon Analizi
Bağımlı
Değişken
Tedarik
Zinciri
Performansı
Not: *p<0.001
Adjusted Bağımsız
R2
Değişkenler
B
Sabit Terim
0.700
Yeniden
Üretim
Faaliyetleri
0.839
Std. Hata
t
2.879
4.684*
0.150
12.542*
F
157.306*
100
Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim
faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı
olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın
yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri tedarik zinciri
performansının
yeniden
üretim
faaliyetleri
ölçeği
ile
açıklanabileceğini
göstermektedir. Bu bağlamda Tablo 3.17’deki sonuçlar yeniden üretim faaliyetlerinin
tedarik zinciri performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 1’i
destekler niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -1- numaralı hipotez kabul
edilmiştir.
Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisinin
incelenmesi amacıyla
İşletme Performansı=b0+ b1Tedarik Zinciri Performansı+ 
modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada 
hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi
sonuçları Tablo 3.18’de görülmektedir.
Tablo 3.18. Tedarik Zinciri Performansı-İşletme Performansı Regresyon
Analizi
Bağımlı
Değişken
Adjusted Bağımsız
R2
Değişkenler
B
Std. Hata
t
2,353
0,493*
0,047
12,513*
F
Sabit Terim
İşletme
Performansı
0.699
Tedarik
Zinciri
Performansı
0,839
156.575*
Not: *p<0.001
Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim
faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı
olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın
yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri tedarik zinciri
101
performansının işletme performansı ölçeği ile açıklanabileceğini göstermektedir. Bu
bağlamda Tablo 3.18’deki sonuçlar tedarik zinciri performansının işletme
performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 2’yi destekler
niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -2- numaralı hipotez kabul
edilmiştir.
Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerindeki etkisinin
incelenmesi amacıyla
İşletme Performansı=b0+ b1Yeniden Üretim Faaliyetleri+ 
modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada 
hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi
sonuçları Tablo 3.19’da görülmektedir.
Tablo 3.19. Yeniden Üretim Faaliyetleri-İşletme Performansı Regresyon Analizi
Bağımlı
Değişken
Adjusted Bağımsız
R2
Değişkenler
B
Sabit Terim
İşletme
Performansı
0.635
Yeniden
Üretim
Faaliyetleri
0.800
Std.
Hata
t
2,247
2,844**
0,117
10,836*
F
117.428*
Not: *p<0.001, **p<0.05
Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim
faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı
olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın
yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri Yeniden üretim
faaliyetlerinin işletme performansı ölçeği ile açıklanabileceğini göstermektedir. Bu
bağlamda Tablo 3.19’daki sonuçlar yeniden üretim faaliyetlerinin işletme
performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 3’ü destekler
niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -3- numaralı hipotez kabul edilmiştir
102
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada Konya otomotiv yan sanayinde yeniden üretim faaliyetleri,
tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkiyi incelemek
amaçlanmıştır. Çalışmanın bu kısmında, çalışmanın amacı ve kuramsal temellerinden
hareketle geliştirilen ve doğruluğu sınanan hipotezler değerlendirilecektir. Kuramsal
ve ampirik bulgular ışığında işletme yöneticileri ve gelecekte yapılacak çalışmalar
için önerilerde bulunulacaktır.
Çalışmanın örneklemini Konya Sanayi Odası veri tabanına kayıtlı otomotiv
yan sanayinde faaliyet gösteren işletmeler oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında
incelenen işletmelerin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler olmasından dolayı
işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine verilmesi gereken önemi tam olarak
vermedikleri görülmektedir. Nitekim yeniden üretim dünya genelinde özellikle ABD
başta olmak üzere Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerde daha fazla
uygulama alanı bulmaktadır ve desteklenmektedir. Bu bağlamda işletmeler yalnızca
yerel pazarlarda değil yurt dışı pazarlarda da faaliyetlerini gerçekleştirmektedir ve
her iki pazar payından da faydalanmak istemektedir.
İşletmelerin
yeniden
üretim
faaliyetlerini
gerçekleştirme
düzeyleri
incelendiğinde özellikle geri dönüşümün faaliyetlerinin yaygınlığı dikkat çekmekle
birlikte tamir ve tekrar kullanım faaliyetlerine de önem verilmektedir. Dünya
genelinde ve ülkemizde sürdürülebilirlik kavramının önem kazanması ve buna
ilaveten çevreye duyarlı üretim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte yeniden
üretim faaliyetlerinin önemini artırdığı ileri sürülebilir.
Yapılan çalışmanın sonucunda yeniden üretimin üretici işletmeler açısından
olumsuz değerlendirildiği görülmektedir. İşletmelerin bu süreçte özellikle tersine
lojistik faaliyetlerine bakış açıkları dikkat çekmektedir. Tersine lojistiği sorunlu ve
zor bir faaliyet olarak gördükleri tespit edilmiştir. Dikkat çeken önemli bir nokta ise
işletmelerin, tüketicilerin yeniden üretim faaliyetlerini olumsuz bir faaliyet olarak
algıladıklarını düşünmeleridir. Bu durumun kaynağı yeniden üretim kavramının
ülkemizde tam olarak anlaşılmaması ve tüketiciler tarafından kullanılmış ürünlerin
103
yeniden üretilmesi durumda talebin düşük olması olasılığıdır. Yeniden üretimin ve
yeniden üretilen ürünlerin geleceği açısından olumsuz bir durum olduğu ve yeniden
üretim faaliyetlerinin işletmeler açısından olumsuz değerlendirildiği görülmektedir.
Ayrıca Konya otomotiv sektörünün gelişmekte olan bir sektör olduğu baz alındığında
meydana gelecek yeniliklere açık olduğu söylenebilir. Ancak yeniden üretim
faaliyetlerinin uygulamada yaşanan zorluklar ve kısa vadede maliyet kaynaklı olması
ise işletmelerin yeni iş modelleri uygulamalarına olumsuz bir tavır sergilediklerini
göstermektedir. Elde edilen sonuçlar Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmanın
sonuçlarına paralel sonuçlar göstermektedir.
Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerindeki etkisi
incelendiği zaman iki değişken arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu
görülmektedir. Elde edilen sonuç literatürde benzer çalışmalarla paralellik
göstermektedir.
Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisi tespit
etmek amacıyla yapılan analizde, tedarik zinciri performansının işletme performansı
üzerine olumlu bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda tedarik zinciri
performansının işletme performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla öne
sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
Yeniden üretim faaliyetleri ve işletme performansı arasındaki ilişki incelendiği
zaman yeniden üretim faaliyetleri ve işletme performansı arasında pozitif yönlü ve
istatistiksel bakımdan anlamlı bir
ilişki olduğu tespit edilmiştir. İşletme
performansını artırması açısından dikkat çeken yeniden üretim süreci içerisinde yer
alan
faaliyetlerin
işletme
karlılığını
artırıcı
bir
etkiye
sahip
olduğu
söylenebilmektedir.
Araştırma sonucu elde edilen bulgular, yeniden üretimin işletme performansını
olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Ancak işletmelere hem karlılık artışını
hem de performans artışını beraberinde getiren yeniden üretime verilen önemin
düşük seviyelerde olduğunu görmekteyiz.
104
Buraya kadar yapılan açıklamalar ışığında, işletme yöneticilerine şu
önerilerde bulunmak mümkündür:

Konya’da otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin yeniden
üretim faaliyetlerine bakış açılarının olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Bu
anlamda yeniden üretimle ilgili olarak işletmelerin gerek bireysel olarak
gerekse
kurumsal
tüketici olarak
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Dolayısyla yeniden üretime yapılacak olan teşviklerin arttırılması
önerilmektedir.

İşletmeler şiddeti gittikçe artan küresel rekabet ortamında rekabet avantajı
sağlamak ve performanslarını artırmak ve maliyet kalemlerini minimize
etmek amacıyla yeniden üretim faaliyetlerine önem vermelidirler.

Rekabet avantajı sağlamak amacıyla işletmelerin tedarikçileriyle olan
ilişkilerini fiyat esasına bağlı rekabetçi yapıdan işbirliği esasına dayalı
yapıya göre yeniden yapılandırmalıdır.

Yeniden üretim faaliyetlerinin gerek tedarik zinciri performansı gerekse
işletme
performansını
işletmelerin
yeniden
üzerinde
üretim
olumlu
etkisi
faaliyetlerine
olmasından
eğilimlerini
dolayı
artırmaları
önerilmektedir.

Özellikle çevreye duyarlı üretim sistemlerinin önem kazanmasından dolayı
işletmelerin tüketicilerden dönen ürünlere, geri dönüş süresine ve bu
bağlamda yeniden üretim faaliyetlerine önem vermelerinin hem işletme
hem de çevresel açısından olumlu sonuçlar doğuracağı düşüncesiyle
hareket etmekte fayda vardır.

Araştırmada cevapları aranan sorular ve ileri sürülen hipotezler dikkate
alındığında
veri
toplama
metodu
olarak
süreli
bir
çalışmanın
gerçekleştirilmesinin daha uygun bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Bu
bağlamda araştırmanın sadece belirli bir zaman dilimine ait veriler
üzerinden değerlendirildiği dikkate alınması gereken önemli bir konudur.
105

Çalışmanın Konya ili ile sınırlı tutulmasından dolayı gelecekte bu tür
çalışmaların, farklı illerde veya Türkiye genelinde sektörlerin de
genişletilerek yapılması önerilmektedir.
106
KAYNAKÇA
Akgemci, T. ve Güleş, H.K. (2009), İşletmelerde Stratejik Yönetim, Ankara: Gazi
Kitabevi.
Aksoy, H.K. (2007), “Yeniden Üretim Sistemlerinde En İyi Geri Dönüşüm ve Atık
Politikalarının Belirlenmesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik
Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 2, s. 121-134.
Alt, R., Fleisch, E. ve Österle, H. (2000), “Electronic Commerce and Supply Chain
Management at ETA Fabriques Debauches SA”, Journal of Electronic
Commerce, Vol: 1, No: 2, s. 67-78.
Altunışık, R., Coşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve Yıldırım, E. (2010), Sosyal
Bilimlerde Araştırma Yöntemleri SPSS Uygulamalı, 6. Baskı, Sakarya
Kitabevi: Ankara.
Amaya, J., Zwolinski, P. ve Brissaud, D. (2010), “Environmental benefits of parts
remanufacturing: the truck injector case”, 17th CIRP International Conference
on Life Cycle Engineering, Hefei, ANHUI: China.
Aras, N., Boyacı, T. ve Verter, V. (2004), “The Effect of Categorizing Returned
Products in Remanufacturing”, IIE Transactions, Vol: 36, No: 4, s. 319-331.
Autry, C.W. (2005), “Formalization of Reserve Logistics Programs: A Strateggy For
Managing Liberalized Returns”, Industrial Marketing Management, Vol: 34,
No: 7, s. 749-757.
Beamon, B.M. (1999), “Measuring Supply Chain Performance”, International
Journal of Operations& Production Management, Vol: 19, No: 3, s. 275-92.
Blumberg, D.F. (2005), Introduction to Management of Reverse Logistic And Closed
Loop Supply Chain Processes, CRC Pres., Newyork.
Bostel, N., Dejax, P. ve Lu, Z. (2005), “The Design, Planning and Optimization of
Reverse Logistics Networks in Logistics Systems: Design and Optimization”,
Langevin, A. ve Riopel, D. (Editors) Springer, New York, USA: 171-212.
107
Bowersox, D.J., Closs, D.J. ve Cooper, M.B. (2002), Supply Chain Logistics
Management, McGraw Hill, New York.
Brennan, L., Gupta, S.M. ve, Taleb, K.N. (1994), “Operations Planning Issues in an
Assembly/Disassembly Environment”, Vol: 14, No: 9, s. 57-67.
Brito, M.P. ve Dekker, R. (2003), “Modeling Product Returns in Inventory Control:
Exploring Validity And General Assumtions”, International Journal of
Production Economics, Vol: 81-82, s. 225-241.
Bulut, E. ve Deran, A. (2007), “Ters Lojistik ve Şirketlerin Maliyet Yönetimi
Üzerine Etkileri”, Ekonomik Yaklaşım Dergisi, Cilt: 19, Özel Sayı, s. 325-344.
Büyüközkan, G. ve Vardaloğlu, Z. (2011), “Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi”,
http://www.gulcinbuyukozkan.net/ytzy8.pdf, Erişim Tarihi: 30.07.2012.
Choi, T. ve Eboch, K. (1998), “The TQM Paradox: Relations among TQM Practices,
Plant Performance, And Customer Satisfaction”, Journal of Operations
Management, Vol: 17, No: 1, s. 59-75.
Chow, W.S., Madu, C.N., Kuei, C.H., Lu, M.H., Lin, C., ve Tseng, H. (2008),
“Supply Chain Management In The Us And Taiwan: An Empirical Study”,
Omega, Vol:36, No:5, s. 665- 679.
Cohen, A. M. ve Huchzermeier, A. (1998), Quantiative Models for Supply Chain
Management, New York: Kluwer Academic Pres.
Coşkun, A. (2011), Üreticilerin Tersine Lojistik Faaliyetlerini Etkileyen Faktörler:
Beyaz Eşya Sektöründe Bir Uygulama, Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir.
Croom, S., Romano, P. ve Giannakis, M. (2000), “Supply Chain Management: An
Analytical Framework For Critical Literature Review”, European Journal of
Purchasing & Supply Management, Vol: 6, No:1, s. 67-83.
Croxton, K.L., Garcia-Dastugue, S.J., Lambert, D.M. ve Rogers, D.S. (2001), “The
Supply Chain Management Processes”, The International Journal of Logistics
Management, Vol: 12, No: 2, s. 13-36.
108
Croxton, K.L., Garcia-Dastugue, S.J., Lambert, D.M. ve Rogers, D.S. (2001), “The
Supply Chain Management Processes”, The International Journal of Logistics
Management, Vol: 12, No: 2, s. 13-32.
Çağlıyan, V. (2002), Küresel Rekabet Ortamında Tedarik Zinciri Yönetimi, Selçuk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans
Tezi, Konya.
Çağlıyan, V. (2009), “Alıcı-Tedarikçi İlişkilerinin İşletme Performansına Etkisi”,
Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 3, s. 461-479.
Çağlıyan, V. (2009), Yenilikçilik, Tedarikçi Katılımı ve İşletme Performansı Üzerine
Değer Zinciri Yönetimi Temelli Bir Yaklaşım: Otomotiv Sektöründe Görgül
Bir Araştırma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
Konya.
Çevik, A., Büyüközkan, G. ve
Öztürk, Ö. C. (2004), “Tedarik Zinciri
Entegrasyonu”, Yöneylem Araştırması/Endüstri Mühendisliği XXIV Ulusal
Kongresi,15-18 Haziran, Gaziantep-Adana.
Daher, C.E., De la Sota Silva E.P. ve Fonseca, A.P. (2006), “Reverse Logistics:
Opportunity to Reduce Costs by Integrated Value
Chain Management”,
Brizalian Business Review, Vol: 3, No: 1, s. 57-72.
De Toni, A. ve Nassimbeni, G. (1999), “Buyer-Supplier Operational Practices,
Sourcing Policies and Plant Performances: Results of an Empirical Research”,
International Journal of Production Research, Vol: 37, No: 3, s. 597- 619.
Dean, J.W. ve Snell, S.A. (1996), “The Strategic Use of Integrated Manufacturing:
An Empirical Examination”, Strategic Management Journal, Vol: 17, No: 6, s.
459-480.
Dekker, R., Fleischmann, M., Inderfurth, K. ve Wassenhove, L.N.V. (2004), Reverse
Logistics, Springer-Verlag, Heidelberg.
Demirel, N. Ö. ve Gökçen, H. (2008), “Geri Kazanımlı İmalat Sistemleri için
Lojistik Ağı Tasarımı: Literatür Araştırması”, Gazi Üniversitesi Mühendislik
Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, No: 4, s. 903-912.
109
Demiröz, E. (2009), “Tedarik Zinciri Yönetimi ve Endüstri Mühendisliği”,
http://www.emredemiroz.com/tedarik-zinciri-yonetimi-ve-endustri
muhendisligi.html, Erişim Tarihi: 14.07.2010.
Dolanbay, C. (2000), E-Ticaret, Ankara: Sistem Yayınları.
Dowlatshahi, S. (2000), “Developing a Theory of Reverse Logistics”, Interfaces,
Vol: 30, No:3, s. 143-155.
Du, F. ve Evans, G. W. (2008), “A Bi-Onjective Reverse Logistics Network Analysis
For Post-Sale Service”, Computer & Operation Research, Vol: 35, No: 8, s.
2617-2634.
Erdoğan, H. (2004), The Impact of Remanufacturıng on Servıce Levels of
Automobile Spare Parts Supply Chain, Industrial Engineering, Yıldız
Technical University, Istanbul.
Erol, İ., Velioğlu, M. N. ve Şerifoğlu, F.S. (2006), “AB Uyum Yasaları ve
Sürdürülebilir Kalkınma Bağlamında Tersine Tedarik Zinciri Yönetimi:
Türkiye’ye
Yönelik
Araştırma
Fırsatları
ve
http://www.ttzy.ibu.edu.tr/makaleler/Erol_Velioglu_Serifoglu.pdf,
Önerileri”,
Erişim
Tarihi: 03.05.2012.
Ferrer, G. (2001), “On the Widget Remanufacturing Operation”, European Journal of
Research, Vol: 135, No: 2, s. 373-393.
Ferrer, G. ve Ayres, R.U. (2000), “The Impact of Remanufacturing in the Economy”,
Ecoligal Economics, Vol: 32, No: 3, s. 913-925.
Ferrer, G. ve Swminathan, M.J. (2006), “Managing New and Remanufactured
Pruducts”, Management Science, Vol: 52, No: 1, s. 15-26.
Ferrer, G. ve Whybark, D.C. (2000), “From Garbage to Goods: Successful
Remanufacturing and System Skills”, Business Horizons, Vol: 43, No: 6, s. 5564.
Fleischemann, M., Jacqueline, M., Van Der Laan, E., Van Nunen, JOA.E.E. ve Van
Wassenhove, L.N. (1997), “Quantitative Models For Reverse Logistics: A
Review”, European Journal of Operational Research, Vol: 103, No: 2, s. 1-17.
110
Fleischmann, M. (2001), “Reverse Logistics Network Structures and Design”, Erim
Reports Series Research in Management, ERS-2001-52- LIS.
Gattorna, J.L. ve Walters, D.W. (1996), “Managing the Supply Chain, A Strategic
Perspective”, Macmillan Business, Hampshire.
Golinska, P. ve Kawa, A. (2011), “Remanufacturing in Automotive Industry:
Challenges and Limitations”, Journal of Industrial Engineering and
Management, Vol: 4, No: 3, s. 453-466.
Gomez, J.M., Rautenstrauch, C., Nürnberger, ve A. ve Kruse, R. (2002), “NeuroFuzzy Approach To Forecast Returns of Scrapped Products to Recycling And
Remanufacturing”, Knowledge Based Systems, Vol: 15, No: 1-2, s. 119-128.
Gözlü, S. ve Ersoy, M.C. (2004), “Yeniden Üretimin Türkiye’deki Sorunları”, IV.
Ulusal Üretim araştırmaları Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Konya, s. 199205.
Guide, V.D.R. (2000), “Production Planning and Control for Remanufacturing:
Industry Practice and Research Needs”, Journal of Operations Management,
Vol: 18, No: 4, s. 467-483.
Guide, V.D.R. ve Wassenhove L.N. (2001), Managing Product Returns for
Remanufacturing”, Production and Operations Management, Vol:10, No: 2, s.
142-155.
Guide, V.D.R., Jayaraman, V. ve Linton, J.D. (2003), “Building Contingency
Planning for Closed-Loop Supply Chains with Product Recovery”, Journal of
Operations Management, No: 21, No: 3, s. 259-279.
Guide, V.D.R., Jayaraman, V. ve Srivastava, R. (1999), “The Effect of Lead Time
Variation on The Performance of Disassembly Release Mechanisms”,
Computers&Industrial Engineering, Vol: 36, No: 4, s. 759-779.
Guide, V.D.R., Srivastava R. ve Spencer, M.S. (1997), “An Evaluation of Capacity
Planning Tecniques in a Remanufacturing Environment”, International Journal
of Production Research, Vol: 35, No: 1, s. 67-82.
111
Guintini, R., ve Gaudette, K. (2003), “Remanufacturing: The Next Great Opportunity
For Boosting Us Productivity”, Business Horizons, Vol: 46, No: 6, s.41-48.
Güleş, H.K ve Çağlıyan, V. (2003) “İleri İmalat Teknolojileri Kullanımının İşletme
Performansına Etkileri: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Bir
Uygulama”, Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt:
1, Sayı: 5, s. 63-86.
Güleş, H.K. (1999), “Elektronik Veri Değişiminin Tedarik Zinciri Yönetimindeki
Yeri”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Okulu Dergisi, Sayı: 3, s. 116.
Güleş, H.K. (2001), Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde İleri İmalat
Teknolojileri Kullanımı Üzerine Bir Araştırma, Gazi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1, s. 59-76.
Güleş, H.K. ve Çağlıyan, V. (2003), İleri İmalat Teknolojileri Kullanımının İşletme
Performansına Etkileri: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Bir
Uygulama, Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt:
1, Sayı: 5, s. 63-86.
Güleş, H.K. ve Çağlıyan, V. (2010), “Tedarik Zinciri Yönetimi Bağlamında Ürün
Yeniliğine Tedarikçi Katılımı”, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 3, Sayı:
1, s. 30-40.
Güleş, H.K., Paksoy, T., Bülbül, H., ve Özceylan, E. (2012), Tedarik Zinciri
Yönetimi Stratejik Planlama, Modelleme ve Optimizasyon, Gazi Kitabevi:
Ankara.
Gürbüz, E. ve Demirer, Ö. (2006), “Ürünlerin Ekonomik Sosyal ve Çevresel
Başarılarının Belirlenmesi: Türkiye Gıda Sektörü Araştırması”, Dokuz Eylül
Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 1, s. 85107.
Gürler, İ. (2010), “İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetine Bakış Açıları, X. Üretim
Araştırmaları Sempozyumu, 16-18 Eylül, KKTC, Girne.
112
Gürler, İ. (2010), Yeniden Üretim Sürecinde Tasarım, Planlama, Lojistik
Faaliyetlerinin İncelenmesi ve Türkiye Açısından İncelenmesi, Dokuz Eylül
Üniversitesi,
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
İşletme
Anabilim
Dalı,
Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir.
Hammond, R., Amazquuita, T. ve Bras, B. (1998), “Issues in the Automotive Parts
Remanufacturing Industry: Discussion of Results from Surveys Performed
among Remanufacturers”, International Journal of Engineering Design and
Automation-Special Issue on Environmentally Conscious Design and
Manufacturing, Vol: 4, No: 1, s. 27-46.
Hezer, S. (2011), “Tersine Lojistik”, http://www.sedahezerr.wordpress.com, Erişim
Tarihi: 01.02.2013.
Jayaraman, V., Guide, V.D.R. ve Srivastava, R.A. (1999), “Closed-Loop Logistics
Model for Remanufacturing”, The Journal of the Operational Research Society,
Vol: 50, No: 5, s. 497-508.
Jayaraman, V., Patterson, R.A. ve Rolland, E. (2003), “The Design of Reverse
Distribution Networks: Models and Solution Procedures”, European Journal of
Operational Research, Vol: 150, No:1, s. 128-149.
Johnson, M.E. ve Pyke, F.D. (2000), "Supply Chain Management," Production and
Operation Management, Vol: 9, No: 1, s. 2.
Kainumaa, Y. ve Tawara, N. (2006), “A Multiple Attribute Utility Theory Approach
to Lean and Green Supply Chain Management”, International Journal of
Production Economics, Vol: 101, s. 99- 108.
Karaçay, G. (2005), “Tersine Lojistik: Kavram ve İşleyiş”, Çukurova Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 1, s. 317-332.
Karademir, Ö., Engin, O. ve Fığlalı, N. (2005), “Yeniden Üretimin Faydaları ve
Ekonomi Üzerindeki Etkileri”, V. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu,
İstanbul Ticaret Üniversitesi, 25-27 Kasım, s. 527-532.
113
Kerr, V. ve Ryan, C. (2001), “Eco-Efficiency Gains From Remanufacturing A Case
Study of Photocopier Remanufacturing At Fuji Xerox Australia”, Journal of
Cleaner Production, Vol: 9, No: 1, s. 75-81.
Keskin, M.H. (2008), “Lojistik Tedarik Zinciri Yönetimi”, 2. Baskı, Nobel Basımevi:
Ankara.
Kırım, A. (2001), Strateji ve Bire-Bir Pazarlama CRM, İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Kiesmüller, G.P. (2003), “Optimal Control of A One Product Recovery System with
Lead-Times”, International Journal of Production Economics, Vol: 81-82,
s.333-340.
Kopczak, L.R. (1997), “Logistics Partnership and Supply chain Restructuring Survey
Results from the US Computer Industry”, Production and Operations
Management, Vol: 6, No: 3, s. 226-247.
Krikke, H., Blanc, I., ve Velde, S. (2004), “Product Modularity And The Design of
Closed Loop Supply Chains”, California Management Review, Vol: 46, No: 2,
s. 23-39.
Kroon, L. ve Vrijens, G. (1995), “Returnable Containers: An Example of Reverse
Logistics”, International Journal of Physical Distribution and Logistics
Management, Vol: 25, No: 2, s. 56-68.
Krupp, J. (1993), “Structuring Bills of Material For Automobile Remanufacturing”,
Production and Inventory Management Journal, Vol: 34, No: 4, s. 46-52.
Kumar, S. ve Putnam, V. (2008), “Cradle to Cradle: Reverse Logistics Strategies
And Opportunities Across Three Industry Sectors”, International Production
Economics”, Vol: 115, No: 2, s. 305-315.
Lambert, A.J.D. (1997), “Optimal Disassemly of Complex Products”, International
Journal of Production Research, Vol: 35, No: 9, s. 2509-2523.
Lambert, D. M. ve J. R. Stock (2001) , Strategic Logistics Management, Irwin.
Lee, H.L. ve Billington, C. (1992), “Managing Supply Chain Inventory: Pitfalls and
Opportunities”, Sloan Management Review, Vol: 33, No: 3, s. 65-73.
114
Lee, Y. ve Kincade, D.H. (2003), “US Apparel Manufacturers’ Company
Characteristic Differences Based on SCM Activities”, Journal of Fashion
Marketing and Management, Vol: 7, No: 1, s. 31-48.
Lummus, R.R. ve Vokurka, R.J. (1999), “Defining Supply Chain Management: A
Historical Perspective and Practical Guidelines”, Industrial Management
&Data Systems, Vol: 99, No: 1, s. 11-17.
Lund,
R.
T.
(2012),
“The
Remanufacturing:
An
American
Resource”
http://www.bu.edu/reman/RemanSlides.pdf, Erişim Tarihi: 04.02.2013.
Mabee, D. Bommer, M. ve Keat, W. (1999), “Design Charts For Remanufacturing
Assesment”, Journal of Manufacturing Systems, Vol: 18, No: 5, s. 358-366.
Majumder, P. ve Groenevelt, H. (2001), “Competition in Remanufacturing”,
Production And Operations Management”, Vol:10, No: 2, s. 125-141.
McGovern, S.M. ve Gupta, S.M. (2007), “A Balancing Method And Genetic
Algorithm For Disassembly Line Balancing”, European Journal of Operational
Research, Vol: 179, No: 3, s. 692-708.
Mentzer, J.T., DeWitt, W., Keebler, J.S., Min, S., Nix, N.W., Smith, C.D. ve
Zacharia, Z.G. (2001), “Defining Supply Chain Management”, Journal of
Business Logistics”, Vol: 22, No:2, s. 1-25.
Min, Hokey ve Hyun-Jeung, K. (2008), “The Dynamic Design of A Reverse
Logistics Network From The Perspective Of Third-Party Logistics Service
Providers”, International Journal of Production Economics, Vol: 113, No: 1, s.
176-192.
Nakiboğlu, G. (2007), “Tersine Lojistik: Önemi ve Dünyadaki Uygulamaları”, Gazi
Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, s. 181-196.
Nakiboğlu, G.B. (2008), Yeniden Üretim Ortamlarında Malzeme İhtiyaç Planlaması
İçin Bir Matematiksel Programlama Yaklaşımı, Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana.
Odabaşı, Y. (2000), Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi, Sistem
Yayıncılık: İstanbul
115
Onat, O. (2002), “Tedarik Zinciri Yönetimi ve B2B Uygulamaları”, İGEME’ den
Bakış, Sayı: 20, s.2-55.
Oppenheim, A.N. (1992), Questionnaire Design, Interviewing and Attitude
Measurement, New Edition, Printer Publishers, London.
Ostlin, J., Sundin, E. ve Björkman, M. (2009), “Product Life-Cycle Implications For
Remanufacturing Strategies”, Journal of Cleaner Production, Vol: 17, No:11,
s.999-1009.
Overby, J. W. ve Min, S. (2001), “International Supply Chain Management in An
Internet Environment,
A Network-Oriented Approach Internalization”
International Marketing Review, Vol: 18, No: 4, s. 392-420.
Özdemir, A.İ. (2004), “Tedarik Zinciri Yönetiminin Gelişimi, Süreçleri ve
Yararları”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
Sayı: 23, s. 87-96.
Özgün, N. (2007), Yeniden İmalat Sistemleri için Bütünleşik Lojistik Ağı Tasarımı
ve Bir Karma Tamsayılısı Programlama Modeli, Gazi Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara.
Özkır, V. (2009), Kapalı Çevrim Tedarik Zinciri Tasarımına Yönelik Karar Destek
Modeli Önerisi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora
Tezi, İstanbul.
Paksoy, T. (2004), Tedarik Zinciri Yönetiminde Dağıtım Ağlarının Tasarımı Ve
Optimizasyonu: Bir Örnek Olay ve Genetik Algoritmalara Dayalı Deneysel Bir
Çalışma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya.
Paksoy, T. (2012), Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi Ders Notları,
www.turanpaksoy.com, Erişim Tarihi: 20.09.2012.
Paksoy, T. ve Keskin, E. (2006), “Tedarik Zincirinde Bilgi Çarpıtmasının Etkisi:
Kırbaç Etkisi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü Dergisi, Sayı: 15,
s. 483-496.
116
Paksoy, T. ve Özceylan E. (2010), “Temel İşletme: Girişimcilik, İş Kurma ve
Yönetim”, Editör: H. Bahadır Akın, Adres Kitabevi: Ankara.
Paksoy, T., Güleş, H.K. ve Altıparmak, F. (2003) “Tedarik Zinciri Yönetiminde
Dağıtım Ağlarının Tasarımı ve Eniyilenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi
İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, s. 1-25.
Parker, D. ve Butler, P. (2007), “An introduction to Remanufacturing”,
http://www.remanufacturing.org.uk/pdf/reman_primer.pdf,
Erişim
Tarihi:
20.12.2013.
Porter, E. (2001), “Strategy and the Internet”, Harvard Business Review, Vol: 79,
No: 2, s. 62-78.
Rogers, D.S. ve Tibben-Lembke, R. (1998), Going Backwards: Reverse Logistics
Trends and Practices, Reverse Logistics Executive Council.
Salema, M.I.G., Barbosa-Povoa, A.P. ve Novais, A.Q. (2007), ‘’An Optimization
Model for the Design of a Capacitated Multi-Product Reverse Logistics
Network with Uncertainty’’, European Journal of Operational Research, Vol:
179, No: 3, s. 1063-1077.
Sanders, N.R. (2005), “IT Allignment in Supply Chain Relationships: A Study of
Supplier Benefits”, Journal of Supply Chain Management, Vol: 41, No: 2, s. 414.
Seitz, M.A. (2007), “A Critical Assessment of Motives For Product Recovery: The
Case of Engine Remanufacturing”, Journal of Cleaner Production, Vol: 15,
No: 11-12, s. 1147-1157.
Seyidoğlu, H. (2009), Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, Güzem Can
Yayınları: İstanbul.
Sezen, B. (2008), “Relative Effects of Design, Integration And Information Sharing
On Supply Chain Performance”, Supply Chain Management: An International
Journal, Vol: 13, No: 3, s. 233-240.
117
Shavazi, A.R., Abzari, M. ve Mohammadzadeh, A. (2009), “A Research in
Relationship between ICT and SCM”, Proceedings of World Academy of
Science, Engineering and Technology, Vol: 50, s.92-101.
Simchi-Levi, D., Kaminsky, P. ve Simchi-Levi, E. (2003), Designing & Managing
The Supply Chain: Concepts, Strategies & Case Studies, Second Edition,
McGraw-Hill Irwin.
Speakman, R.E., Kamauff, J.W. ve Myhr, N. (1998), “An Empirical Investigation
into Supply Chain Management: A Perspective on Partnerships”, Supply Chain
Management, Vol: 3, No: 2, s. 53-67.
Srivastava, S.K. (2008), “Network Design for Reverse Logistics”, Omega, The
International Journal of Management Science, Vol: 36, No: 4, s. 535-548.
Statham, S. (2006), “Remanufacturing Towards a More Sustainable Future”,
http://www.lboro.ac.uk/microsites/mechman/research/ipmktn/pdf/Technology_review/remanufacturing-towards-a-more-sustainablefuture.pdf, s. 1-24, Erişim Tarihi: 03.02.2013.
Sünbül, A.E. (2006), Otomotiv Endüstrisinde Geri Dönüşüm-Ürün Yaşam Döngü
Değerlendirmesi (LCA), Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Svensson, G. (2002), “The Theoretical Foundation of Supply Chain Management a
Functionalist Theory of Marketing”, International Journal of Physical
Distribution & Logistics Management, Vol: 32, No: 9, s. 734-754.
Şen, E. (2008), “Kobilerin Uluslararası Rekabet Güçlerini Artırmada Tedarik Zinciri
Yönetiminin
Önemi”,
http://www.akib.org.tr/akib/UserFiles/File/pratikbilgiler/tedarikzinciri.pdf,
Erişim Tarihi: 25.06.2011.
Tan, K.C. (2002), “Supply Chain Management: Practices, Concerns, and
Performance Issues”, Journal of Supply Chain Management, Vol: 38, No: 4,
s.42-53.
118
Tanyeri, M. ve Barutçu, S. (2004), “Tedarik Zinciri Yönetiminin Etkinliğinin
Arttırılmasında Internetin Rolü”, 3D Lojistik Dergisi, Sayı.27.
Teigen, R. (2000), “Supply Chain Management Introduction”, International Journal
of Flexible Manufacturing Systems, s. 12-40.
Tekin, M. ve Zerenler, M. (2002), “Küresel Rekabet Ortamında İleri İmalat
Teknolojileri Kullanımının İşletme Performansına Etkileri Üzerine Bir
Uygulama”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1,
Sayı: 7, s. 15-26.
Tekin, M., Ömürbek, N. ve Bülbül, H. (2005), “Otomotiv Sektöründe Teknolojik İş
Birlikleri Üzerine Bir Araştırma”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 3, s. 179-200.
Tersine, R. J. ve Hummingbiro, E.A. (1995), “Lead Time Reduction: The Search for
Competitive Advantage”, International Journal of Operations & Production
Management, Vol: 15, No: 2, s.8-18.
Thierry, M., Saloman, M., Nunen, J.V. ve Wassenhove, L.V. (1995), “Strategic
Issues in Product Recovery Management”, California Management Review,
Vol: 37, No: 2, s. 114-135.
Tokol, T. (2008), Pazarlama Araştırması, 12. Basım, Nobel Yayın Dağıtım: Ankara.
Topayan, M. (2005), “Yeniden Üretim Sistemleri için Sürdürülebilir Ürün
Tasarımlarının Oluşturulması”, V. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu,
İstanbul Ticaret Üniversitesi, s.259-264, İstanbul.
Uslu, Ş. ve Akçadağ, M. (2012), “İlaç Sektöründe Tersine Lojistik ve Dağıtımın
Rolü: Bir Uygulama”, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 1, s.149158.
Vickery, S.K., Jayaram , J., Droge, C. ve Calantone, R. (2003), “The Effects Of An
İntegrative Supply Chain Strategy on Customer Service and Financial
Performance: An Analysis of Direct Versus İndirect Relationships”, Journal of
Operations Management, Vol: 21, s. 523–539.
119
Wang, X. ve Chan, H.K. (2013), “An Integrated Fuzzy Approach For Evaluating
Remanufacturing
Alternatives
of
A
Product
Design”,
Journal
of
Remanufacturing, Vol: 3, No: 10, s.1-19.
Wu,
Z.,
Choi, T.Y. ve
Rungtusanatham, M.J. (2020), “Supplier-Supplier
Relationships in Buyer-Supplier-Supplier Triads: Implications for Supplier
Performance”, Journal of Operations Management, Vol: 28, No:2, s. 115-123.
Yüksel, H. (2002), “Tedarik Zinciri Yönetiminde Bilgi Sistemlerinin Önemi”, Dokuz
Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 4, Sayı:3, s.261279.
Yüksel, H. (2006), Yeniden Üretim Tesislerinde Malzeme İhtiyaç Planlaması, Birinci
Basım, İlya Matbaası: İzmir.
Yüksel, H., ve Çelikoğlu, C.C. (2004), “Yeniden Üretim Faaliyetlerinin Planlanması
ve Kontrolü için Bir Yöntem Önerisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 3, s.152-166.
Zerenler, M. (2007), “Dijital İş Yaşamı: Tüm Boyutlarıyla Elektronik Ticaret”, Gazi
Kitabevi: Ankara.
http://sfinancedotorg.files.wordpress.com/2011/11/otomotiv-sektc3b6rc3bcndeteknolojik-gelic59fmenin-c3b6nemi.pdf, Erişim Tarihi: 01.12.2013.
http://www.bizarpedia.com/bul/baslik/tedarik-zinciri-yonetimi.htm, Erişim Tarihi:
02.07.2011.
http://www.deloitte.com/assets/DcomShared%20Assets/Documents/SupplyChainSur
vey(1).pdf, ErişimTarihi: 09.06.2011.
http://www.investinkonya.com.tr/images/dosya/Konya%20Otomotiv%20Yan%20Sa
nayi%20Sekt%C3%B6r%20Raporu%20Ocak%202013.pdf, Erişim Tarihi:
01.12.2013.
http://www.iso.org.tr/tr/documents/mkraporlar/otomotiv-sektor-raporu-.pdf?redirected=1, Erişim Tarihi: 01.12.2013.
http://www.kto.org.tr/otomotiv-yan-sektoru-453s.htm, Erişim Tarihi: 01.12.2013.
120
http://www.remanufacturing.org.uk/environmental-benefits.lasso?session=RemanSession:BC382D871dd0119C8CXqV3C0A17E, Erişim Tarihi:
01.12.2013.
http://www.remanufacturing.org.uk/pdf/story/1p342.pdfRemanufacturing in the UK,
Remanufacturing in the UK A Snapshot of The UK Remanufacturing Industry,
Erişim Tarihi: 02.05.2013.
http://www.sanayi.gov.tr/Files/Documents/otomotiv-sektoru-raporu-216042013165101.pdf, Erişim Tarihi: 01.12.2013.
http://www.ttzy.ibu.edu.tr/makaleler/Erol_Velioglu_Serifoglu.pdf, Erişim Tarihi:
15.03.2012.
http://www.usitc.gov/publications/332/pub4356.pdf., Erişim Tarihi: 04.04.2013.
121
EKLER:
Ek 4.1. Araştırmada Kullanılan Anket Formu
Değerli Katılımcı,
Bu anket; “Türkiye’de Yeniden Üretim Uygulamaları: Beklentiler, Karşılaşılan Güçlükler ve
Geleceği” isimli yüksek lisans tezinde kullanılacak olup verilecek cevaplar bilimsel amaçla
kullanılacaktır. Araştırmaya katılacak işletmelerin isimleri tamamen gizli tutulacak olup, araştırmanın
amacına ulaşabilmesi için bütün maddelerin yanıtlanması gerekmektedir.
Araştırmaya yapacağınız değerli katkılardan dolayı çok teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ
Selçuk Üniversitesi,
İİBF, İşletme Bölümü
Kampus/KONYA
Yüksek Lisans Tez Danışmanı
Arş. Gör. Emel GELMEZ
Selçuk Üniversitesi
Beyşehir
Ali Akkanat İşletme Fakültesi,
İşletme Bölümü
Beyşehir/ KONYA
[email protected]
A.Lütfen işletmenize uygun olan seçeneği ( X ) işareti koyarak belirtiniz.
1. İşletmenizin Adı:
2. İşletmedeki Görev ve Ünvanınız:
3. Personel Sayısı:
: □ 1-50 □ 51-500 □ 500 ve üzeri
4. İşletmenizin Faaliyet Süresi : □ 5-10 □11-20 □ 21-50 □ 51 ve üzeri
5. Pazar Payınız
: □ Sadece yurt içi □ Sadece yurt dışı □ Her iki pazar
6.Sektörünüzdeki Rekabet Düzeyi : □ Çok düşük□Düşük □ Orta □ Yüksek □ Çok Yüksek
*Yeniden üretim faaliyetleri son yıllarda önemli bir kavram olarak literatürde yer
almaktadır. Yeniden üretim sürecinde belirli faaliyetler gerçekleşebilmektedir. Bu
faaliyetler yeniden üretimle birlikte aşağıda yer almaktadır.
Yeniden üretim
Kullanılmaz hale gelmiş ve ıskartaya ayrılmış ürünlerin demonte edilmesi ve ayrıştırılması parçaların
temizlenmesi, kontrol edilmesi, yenilenmesi veya gerekli kısımlarının değiştirilmesi eski ürünlerin yeniden
birleştirilmesi ve yeni ürün gibi çalışıp, çalışmadığının kontrol edilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Geri Dönüşüm
Geri dönüşüm, kullanılmış malzemelerin ve fonksiyonunu kaybetmiş ürünlerin geri kazanımı sağlamak için
yapılan bir süreçtir.
Ayrıştırma (Demontaj)
Kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı
yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir kullanım fonksiyonunu tamamen veya
kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak
değerlendirilmektedir.
Tamir
Ürünü yeniden çalışır hale getirmek için bozulan, kırılan veya arızalı olan parçasını değiştirme süreci olarak
tanımlanmaktadır.
Tekrar kullanım
Tekrar kullanım, atıkların toplanması ve temizlenmesi dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile
ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasıdır.
Yenileme
Düşük seviyede ayrıştırma ve işçilik zamanı gerekmekle birlikte nihai üründen beklenen kalite düzeyi ve
hizmet standartlarını daha düşük olarak gerçekleştirilmesidir.
Ürünün kısmi kullanımı
Kullanılmış ürün yada bileşenden, kullanılabilir, sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır.
122
Yukarıdaki açıklamalar ışığında aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
B. Aşağıda yeniden üretim sürecinde yer alan ve gerçekleştirilen faaliyetler
verilmiştir. Bu faaliyetlerin işletmenizde gerçekleştirilme düzeyini cevaplayınız.
Ölçekte 1 hiç kullanılmıyor ve 5 çok yüksek düzeyde kullanılıyor anlamındadır.
1
2
3
4
5
6
Yeniden Üretim Faaliyetleri
Ayrıştırma (Demontaj)
Geri dönüşüm
Tamir
Tekrar kullanım
Yenileme
Ürünün kısmi kullanımı
1
1
1
1
1
1
Ölçek
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
5
5
5
5
5
5
C. Lütfen aşağıdaki soruları ölçeğe göre İşletmeniz İçin değerlendiriniz. Ölçekte
1=kesinlikle katılmıyorum, 2=katılmıyorum, 3=kararsızım, 4=katılıyorum,
5=kesinlikle katılıyorum anlamındadır.
Yeniden Üretime Bakış Açıları
Yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı belirli bir pazar
henüz oluşmamıştır.
2 Yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir sektör olarak faaliyet
göstermektedir.
3 Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu düşüncelere sahip
değildirler.
4 Yeniden üretim faaliyeti işletmeler için ekonomik olarak avantajlı değildir.
5 Yeniden üretimi uygulamak teknik olarak zordur.
6 Türkiye’de yeniden üretim konusunda uzman firmalar yoktur.
7 Yeniden üretimin uygulanması konusunda tüketicilerden veya devlet
kurumlarından çevresel bir zorlama yoktur.
8 Yeniden üretim faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye pazardan
veya tüketicilerden geri dönen ürünler için zaman, miktar ve kalite
belirsizdir.
9 Kullanılmış ürünlerin tüketicilerden veya pazardan tersine lojistik ile
toplanması sorunlu ve zor bir faaliyettir.
10 Yeniden üretim, işletmenin lojistik faaliyetlerini yüksek maliyetli hale
getirmektedir.
11 Diğer……………………………………………………………
Ölçek
1
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1
1
1
1
2
2
2
2
3
3
3
3
4
4
4
4
5
5
5
5
1
2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
123
D. Aşağıdaki ifadelerde işletmenizin Tedarik Zinciri Performansınızı
incelenmektedir. Lütfen ölçeğe göre tedarik zinciri performansınızı
değerlendiriniz. Ölçekte 1=çok düşük, 2=düşük, 3=orta, 4=yüksek ve 5=çok
yüksek anlamındadır.
Tedarik Zinciri Performansı
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Talep karşılama yeteneği (mevsimsel talep dalgalanmaları gibi)
Üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin bozulması gibi)
Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği
Teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği
Yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneği
Kullanılan kaynakların toplam maliyetini içeren nakliye ve taşıma maliyetleri
Toplam dağıtım maliyetleri (nakliye ve dağıtım vb.)
Toplam üretim maliyetlerine katkısı (işgücü, bakım ve yeniden çalışma vb.)
Stok bulundurma maliyetine katkısı
Yatırımın geri dönüşüne katkısı
Satışların artırılmasına olan katkısı
Sipariş doldurma oranı
Zamanında teslimat yeteneği
Müşteri cevap süresi
Nakliye hataları
Üretim tedarik süresi
Tedarikçiden kaynaklanan müşteri şikayetleri
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
Ölçek
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
2 3 4
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
E. Lütfen aşağıda yer alan ifadeleri işletmenizdeki Son Beş Yılı dikkate alarak
değerlendiriniz. Ölçekte 1=hiç değişmedi, 2=değişmedi, 3=kısmen arttı, 4=arttı,
5=çok yüksek düzeyde arttı anlamındadır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Ürün Kalitesi
Yeni ve geliştirilmiş ürün sunumu
Ürün ve süreçleri iyileştirme yeteneği
Verimlilik
Yıllık satışlar
Pazar payı
Yıllık kâr
İç ve dış müşteri memnuniyeti
Büyüme düzeyi
Diğer…………………………………………………………..
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
Ölçek
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
3 4
ARAŞTIRMAYA YAPTIĞINIZ DEĞERLİ KATILIMLARDAN DOLAYI
TEŞEKKÜR EDERİZ.
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
124
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Özgeçmiş
Adı Soyadı:
Emel GELMEZ
Doğum Yeri:
Çumra/KONYA
Doğum Tarihi:
02/03/1984
Medeni Durumu:
Bekar
Öğrenim Durumu
Derece
İlköğretim
Ortaöğretim
Lise
Lisans
Yüksek Lisans
İlgi Alanları:
Okulun Adı
Numan Danış
İlkokulu
Çumra İ.H.L.
Çumra
Anadolu Lisesi
Selçuk
Üniversitesi
Selçuk
Üniversitesi
Program
Yer
Çumra
Yıl
1990-1995
Çumra
1995-1998
Çumra
1998-2002
İşletme
Konya
2003-2008
Üretim
Yönetimi ve
Pazarlama
Konya
2009-2013
Üretim Yönetimi ve Pazarlama
Araştırma Görevlisi, Selçuk Üniversitesi Beyşehir Ali
İş Deneyimi:
Akkanat İşletme Fakültesi, 2011-…
Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat İşletme Fakültesi,
Adres:
İşletme Bölümü
Beyşehir/KONYA
Download